fecaaaat

dandik

yaz reklamı değil bu müzikle ancak sonbahar reklamı olabilir. şarkı genel olarak berbat.

çekim kalitesi falan güzel, film tadında ama,

- özcan ve sıla beraber olmamış. sılayı gördüğün an etrafta uçuşan dolarlar görmeye başlıyo insan. samimi değil. ne kadar para aldıysa demek ki diye düşündüm hemen.

-biz hintli miyiz?

garip yani. ama yine de bi şekilde özcan denizin özgüveni beni benden aldı.

rezillik.ben bugüne kadar hep beğenirdim hatta çok duygulandığım olmuştur bi turkcell bide colanın reklamlarını hep severdim bu resmen bi facia olmuş.

hiç beğenmedim. gerçi hedef kitlesine sormak lazım. cola tüketmiyorum.
ayrıca colayı ayran gibi sallamasalar iyiymiş!

Biri yorumlarda yazmış ya bırak Sıla'dan soğumayı ülkeden bile soğudum diye. O derece kalitesiz olmuş. Bir şeyin bokunu çıkarmada üstümüze yok zaten.

Özcan Deniz olmamış, yakışmamış hiç. Ama adamlar bok gibi para harcamışlar valla. Bir kere yayınlanması bile tahminen 1.5 milyon lira filandır. Kaldı ki çakimi falan filan var daha.

www.youtube.com
www.youtube.com

coca-cola aklımda yukarıdaki reklamlarla kalmalıydı.

İlk gördüğümde bu neymiş diye izlemeye çalıştım ama sonuna kadar izlemek imkansız. Bir yerden sonra işkenceye döndü. Yorumum: Özcan Deniz dede olmuş, Sıla da Serenay sarıkayaya benzemiş.

adamlar milyon dolarlık reklam çekiyor. her ülkede müşteri profiline göre çalışıyorlar.
ona göre planlama yapıyorlar.

sözlükte ve duyuruda beğenilmemiş genel olarak. ama halkın çoğunluğu bu tür reklamlardan hoşlanıyor. yakında sağda solda "uuaaağğç bir coca cola" diye duymaya başlarız.

@hushhush - biz hintli miyiz +1

Siyaha yakın dışkı mide kanaması vs belirtisi olabiliyor hemen kansere yormayın ama doktora da gidin.

Gastroenterolojiye gidin.

Dahiliyeye gider dışkından rahatsız olduğunu söylersin, o da şüphelendiği şeylerle ilgili bikaç soru sorar tahlil ister. Dışkının analiz edilmesini gerekli görürse o tahlili de veriyo zaten

Tahlil, dışkı analizi yeterli olmayabiliyor ciddi durumların tespitinde, mutlaka gastroenterolojiye gidin ve kapsamlı bir muayene olun.

Capsi açınca kokusu buraya kadar geldi:/
Demir ilaci kullanmaya basladiysan da siyah diskilaman normal. Ulser/kansere bağlı siyah diskilamaya melena deniyor ve siyaha yakin katran renkli, kötü kokulu civik ve yapiskan olur. Icin rahat olsun diyerek gaitada gizli kan baktirabilirsin.

Sanırım endurance ın itici güçleriyle uzağa seyahat edip, gezegenlerin atmosferine girip, kara delikten kaçabiliyorlar. Veya ben yanılıyorum.
Mann kenetlenme tam olmadan kapağı açmaya çalışıyor ve o yüzden patlıyor gibi geldi.
geri kalanı bilmiyorum, zaten bildiklerimden de hiç emin değilim. dün izledim filmi, hala anlamaya çalışıyorum.

Radyofrekans vb ile iletisim kuramiyorlar evet, tek iletişim yöntemi gravity. Yer cekimini etkileyerek mesaj gonderebiliyorlar. Nasanin koordinatlarini da o şekilde gönderdi. Yelkovani da o şekilde etkiledi. O bulunduklari yer teserract. Yani zaman'in somutlastirilmis hali. Dr. Brant anlatmıştı o insanlar zamanda yolculuğu tepeye tırmanmak gibi kolayca yapabiliyor demişti. Teserract onu sembolize ediyor.
ikinci ve ucuncu sorunun cevabi verilmiş.
Dördüncü soru: rangeri alsa bile dünyaya gitmek icin enduranca baglanmasi gerekecekti. Oradaki herkesi ölüme terk edecekti yani. Hazır firsati yakalamisken cooperdan kurtulmak istedi.
son soru: cooper gezegeni yapay bir varil olarak düşün. Jupitere yakin konumlandirilmis. Tars karadeligin icinden topladigi bilgileri cooprrin kizina ulastirdi ve kizi da insanlari dünyadan kurtarabilmek icin gerekli denklemi cozebildi. Ve insanlar gibi buyuk bir kutleyi dunyadan kurtarip gecici olarak kuupir gezegenine yerlestirdi.
Copper drbrandi getirmek icin değil orada koloni kurmasina ve gezegeni hazirlamasina yardimci olmak icin gitti.
imla için kusura bakmayın.

5- filmde onun açıklaması yapılmadı diye hatırlıyorum. biz mesaj gönderebiliyoruz ama nedense onlardan mesaj gelmiyor sebebini bilmiyoruz filan diyorlardı. saçma olmuş bence de orası.

6- iki dünya yok. satürn'de yaşamıyorlar satürn'ün yakınında büyük bir uzay istasyonunda yaşıyorlar. hatta sadece 1 tane değil. benzer istasyonlardan birden fazla var. cooper'ın yaşlı kızını başka istasyondan cooper'ın yanına getiriyorlardı hatta.

cooper brand'ın yanına yardım etmeye gidiyor. dünyadan ayrılanların yaşadığı istasyonlar da uzayda sürüklenip durmayacak sonuçta o gezegene varacak hepsi. cooper'ın arkasından onlar da gidip yerleşecek yani.

1) Evet iletişime geçemiyorlar ama yer çekimi dalgalarını kullanabiliyor. Yerçekiminin nasıl iletildiğini bilmiyoruz. Ama 5. boyuta geçince yerçekimsel olarak mühale edebiliyor. Kitap düşürmek saatin yelkovanını oynatmak vs. Evet istese belki tüm kitaplığı yıkabilirdi belki ama bu amaçsız olurdu. Tüm olay yerçekimi dalgalarını kullanarak bir şekilde iletişime geçmek. Saat ne kadar küçük olsa da sonuçta karadeliğin içinden aldığı verileri başarıyla aktardı değil mi? Yani küçücük kol saati de olsa önemli olan boyu değil işlevi.

2) Endurance ana gemi. Küçük olanlar, hem yakıt olsun hem de yolculuk sırasındaki beslenme gibi gereksinimlerini karşılayacak kapasiteye sahip değil. İçine yakıt ve diğer elzem malzemeleri koydu diyelim. O ağırlıkla gezegenden ayrılması için Dünya'dan ayrılırken olduğu gibi büyük rokete ihtiyacı olurdu. Dikkat etmişssindir belki. Dünya'dan ayrılırken roketle ayrılıyor ama diğer gezegenlere kafasına göre girip çıkıyor. Bunun sebeb muhtemelen yanında ekstra yakıt ve yaşam malzemeleri taşımasıydı. Ayrıca yolculuğun uzunluğunu düşünürsek yapay yerçekimsiz kaslar günlük yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar zayıflayabilirdi.

3) Mann kenetlenme işini düzgün becremiyor.

4) Kendi kıçını kurtarmak için yaşanılabilir gezegen olduğu yalanını attı. Ee tabi ufak dolaşmalarının sonunda vaadettiği her şeyin yalan olduğu ortaya çıkacaktı. İşini bitirmek istedi ayrıca diğerlerini de temizleyecekti ki geriye kanıt kalmayacaktı. (bomba patlaması) Yani dünyaya onlar olmadan dönmesi gerekiyordu ki kendini aklayabilsin. Yoksa tüm dünyanın geleceğini etkileyecek bi projenin içine ettiği için muhtemelen müebbet cezası alacaktı. (Sinyal vermeseydi Mann'in gezegenine gitmeyeceklerdi. kendi gezegeninin yaşanılabilir olduğuna dair yalan söyledi ve sözde kıçını kurtaracaktı işte ama tüm projeyi riske attı)

5) Bu soru sonradan eklendi sanırsam yazarken yoktu. Bunun cevabını hatırlamıyorum tekrar izlemem lazım filmde var mıydı diye ama düz mantık kuracak olursak. Dünya üzerine 100lerce metrelik çok geniş kapsamlı verici uydular kurabilirler alan ve imkan bol sonuçta. Ama uzay aracının kendince sınırları var belli bir uzaklığa eriştikten sonra çok çok daha büyük vericilere ihtiyaçları olacak. Belki de uzay aracının kapasitesi buna yetmemiştir. Sorun var deniliyorsa verici de sorun vardır işte alıcı da yoktur. Doğru frekansa ayarlandığı sürece güçlü bir vericiden gelen sinyalleri alabilir ama verici sorunlu ya da yetersizse geri dönüş yapamaz.

6) Filmin sonunda iki dünya yok uzay aracı o. Dünya'da yaşayan kişileri istasyonlar halinde o yaşanılabilir gezegene götürmek üzere yola çıktılar. Dikkat edersen hem yerde hem de yukarda evler var. Filmin tüm amacı buydu zaten yerçekiminin nasıl iletildğini anlayıp onla oynayayıp topyekün insani göçü mümkün kılmak. Cooper'ın olay ufkunun içinden gönderdiği verileri ile "Her şeyin teorisini" buluyorlar. Dr. Brand her şeyin teorisini bulma konusunda yalan söylemişti. Yani Dünya sakinlerinin kurtarılabileceğine inanmıyordu o yüzden 100lerce embriyoyu yanında götürdüler ki yaşanılabilir gezegende insan soyunu devam ettirebilsinler.

5. cevabı da ekledim.

Sonuç olarak coop reyiz bir şekilde karadeliğin içine girdi ve tamamen sıçmık olan sözde aşkın gücü zorlamasıyla doğru zamanda kızına doğru mesajı ulaştırdı ve dünyayı kurtardı aferin ona. Ha tabi bi de 5. boyuttan çıkınca tesadüfen rangerlar ve uzay istasyonları o bölgede takılıyordu ki fütursuzca ölmek yerine kurtuldu ve kızına kavuştu. İlla mutlu son yapacak ve ortalama izleyiciyi tatmin edecekler diye zorlamışlar bayağı ve olmamış. Ticari kaygıyla asıl senaryo değiştirilmiş zaten. Kardeşinin yazdığı orjinal senaryo daha farklı daha sağlam diyollağ ama okumadım.

evet onu ben de okudum. kardeşinin yazdıgı senaryoda böyle mutlu son olsun diye anasının amı gibi sahneler yokmus daha gerçekçiymiş. keske bir de alternatif son cekilseydi o sekilde. bu haliyle fazla zorlama.

sonra niye katil oldun.

Bireysel değil de toplumsal olarak sorunun köküne inerek halledilebilecek şeyler diye düşünüyorum. Eğitimle, cezayla, ekonomik ve sosyal adaletle, hukukun üstünlüğüyle diye uzar gider. Tek tek uğraşırsan ancak kendini yıpratırsın maalesef.

Ülkenin iq ortalaması 8 falan zaten. Siz kendinizi üzmeyin. İnip üçünü de dövseniz bile elinize bişey geçmez.

Torpidoda biber gazı taşıyın.çare budur bence.gerçi adamda kesin astım vardır,az evvel cam yumruklarken gelmeyen polis bir anda geliverir.

Böylelerine yapacağın tek şey, arabaya 3-4 tane iri kıyım adam doldurup, kuralları ihlal edenin oracıkta ebesini göstereceksin. Kendi kanunu kendi yaratacaksın.

Bence hakaret, tehdit ve mala zarar verme suclariyla şikayetçi olabilirsin. Bir şey çıkar mi emin değilim. Mobese varsa çekmiştir olayi ve sahide de gerek kalmaz. Hiç bulasmamakla iyi yapmışsın. Bu ülke antisosyallerle psikopat ve sapiklarla dolu. Hakkini ararken canindan oluyor insanlar.

aynı olay sakaryada bir kız arkadaşımın başına geldi. onun ön camına ve kaportaya levyeyle saldırmış hayvanın biri. onun ön cam kırıldı ve kaportada baya hasar oluştu. mahkemede uğraştılar adamla. ikinci ya da üçüncü duruşma olması lazım; şikayetlerini geri çektiler. zararı karşılattılar, hayvanın ağlaya ağlaya özür dilemeleri, yalvarmaları paha biçilemez. geri kalan her şey için mastercard :))

eğer araçta biraz da olsa hasar varsa ve plakayı anımsayabilirsen uğraş bence :)

tehdit suçundan şikayetçi olabilirsin çünkü adamın kastı seni tehdit etmek. hakaret veya mala zarar verme kastı yok, cama vurması tehdit/korkutma maksatlı, amacı camı kırıp araca zarar vermek değil.

ben olsam şikayetçi olurdum ama tabi daha fena musallat olmalarını da göze almak lazım çünkü şikayetçi olunca karşı taraf adını adresini filan öğreniyor. gerçi onlar da belki senin plakanı almıştır.

sinir oldum ben de gerizekalılara. kendilerini adam sanıyorlar korkutup tehdit edince. mallar.

bu yüzden arabanızda elektroşok cihazı ve teleskopik cop bulundurmanız gerekiyor. ben böyle yapıyorum, trafikte böyle hede hödö yapanın anasını oracıkta skiveriyorum, çok keyifli oluyor.

İki hafta kadar önceydi,saat 16:00 suları Boğaz köprüsünde Avr. yakasından Asya yönüne doğru şeridimde sakin sakin ilerlerken, Mercedes Benz bir jeep, birden süratle üzerime kırdı, bir de camdan "hop hoop hop" diye bağırarak.

Deli gibi sağa kırdım, allahtan sağ taraf müsaitti. Bendeki araba Vosvos, herif çarpsa ya ölürdüm, ya da çok ağır yaralanırdım yani o kadar deli gibi gidiyodu. Neyse ben o şokla kendimi toparlamaya çalışırken, bu sefer önümde zart diye durdu.

Manyak gibi fren yaptım , Arkadakiler filan zaten adamın hareketlerinin farkında olduğu için sanırım, temkinliydiler onlar da durabildi. Herif arabadan indi elinde cep telefonu biriyle kavga ediyo telefonda manyak. Yanından geçerken "manyak mısın öldürüyodun beni dedim. Sus lan or....u diye küfür etti. tekrar bindi arabaya gazladı.

Neyse, ben ilerlerken, aradım 155 i, poise anlattım durumu, plakayı verdim, aracı tarif ettim. Hanfendi hemen anons ettiriyorum, arkadaşlar çevirir onu dedi. Pek ümidim yok, belki görürüm diye ağırdan ağırdan gidiyorum böyle.

Vallaha da çevirdi motosikletli polis bun köprü çıkışında. Slak bi de geri geri polise doğru sürdü arabasını. Korna yaptım böyle geçerken, sırıtarak yüzüne baktım.

Neyse eve geldim, ev Çengelköy'de. Kappıdan girdim. Polis aradı. Hanfendi, şahıs alkollü çıktı, arabanıza bir zarar verdi mi, şikayetçi misiniz? dedi :) Ben de arabada bir şey yok ama herif beni nerdeyse öldürüyodu dedim. Biz gerekeni yapıcaz dedi. Teşekkür ettim. İçimin yağları eridi.

Diyeceğim o ki. Polise ihbar edin. Polis gerekeni yapıyo abi.

Dostlar,

Her birinize en azından düşüncelerinizi yazma çabanız için teşekkür ederim.

Aradan 12 saat geçmişken kimseyi şikayet etmek pek de mantıklı olmayacağı için şikayetçi olmadım. Ancak şöyle bir karara vardım; arabada biber gazı bulunduracağım ve bundan sonra bir olay olursa aynı şekilde soğukkanlılığımı koruyup 155'i arayacağım. Son seçenek [arabanın camı kırılırsa, bana direkt bir fiziksel temas olursa] biber gazı olacak. Teleskop cop da mantıklıymış.

Sağolun tekrardan.

biber gazı araçta doğru olmayabiliyor. eğer rüzgarlı hava varsa o gaz aracın içine doluyor. 100 tl' ye aynı anda hem elektroşok, hem cop olan çok güzel aletler var. alın rahat edin valla.

buak sen bilirsin tabi ama adam alenen sana saldırmış, kapıyı açabilse ne yapacaktı sence?

tüy alma makineleri var: www.google.com.tr

Tüy alma makinesiyle ilk günkü gibi olur gömleğin. Tüyü çekerek değil keserek alıyor. Kaliteli bir marka al, ucuz markaların bataryası bozuluyor hemen.

alırlar, merak etmeyin. kumaşın yüzeyine çk yakın çalışıyor o aletler. betsy'nin de dediği gibi çekmeden o yakın mesafeden kesiyorlar tüyleri. erkeklerin traş makinesi ile aynı mantık.

kullan at ya da 3 bıçaklı jiletler de iş görür. yalnız baya gergin tutmanız gerekiyor zarar vermemek için.
yün hırkamı 3 bıçaklıyla temizlemiştim ilk günkü gibi oldu.

philips azur al. ama kullanması zor olabilir otomatik ısı ayarı yapanlardan alma.

Philips buhar kazanlı al diyecektim ki link vermissin. Kol kası yapmadan, sıcaklık ayarı yapmadan ütü yapacak. Annen çok beğenecek emin olabilirsin.

buhar kazanlı ütüleri hantal bulup tefal almıştık. gidip denemek lazım.

kazanli utulerde 6 bar basinctan asagisi cok islevsel degil. verdiginiz linkteki 4.3 bar. bana az geldi.
kazanli alacaksaniz calisirken su takviyesi yapilabilir olanlarindan almayi calisin.
otomatik isi ayari yapanlardan almayin kesinlikle.

kazanli olmasi sart degilse, philips azur 4870 tavsiye ederim.


bir de annenize anneler gunu icin utu almayin lutfen. sen annesin isin utu yapmak der gibi bi alt mesaj var. genel olarak anneler gununde ev aletleri alinmasina karsiyim. o gun onun hobilerine, begenilerine gore bisey alsaniz daha mutlu olur. utuye de ihtiyaci varsa onu da zaten ayrica alirsiniz.

annesine buhar kazanlı ütü almış biri olarak buhar kazanlı ütü alma. hiç sevmiyorlar. bekletiyor falan ya hani. benim annem pek sevmedi. zaten çok yer kaplıyor. tefal in falan güzel ütüleri var onlardan bak istersen.

illa ütü diyorsan Tefal alma . philips al geç ama;

evde çok fazla ütü işi var ise kazanlı ütü ama çok fazla ütü olmuyorsa normal ütü.

Ballı Konyak Ve Limon Soslu Bonfile: www.tuzubiberi.com

Tequila Ve Lime Marine Steak: www.tuzubiberi.com - bu tarifi arkadaşlarım yapmış ve beğenmişti.

Mantar Soslu Biftek: www.tuzubiberi.com

Steak DeBurgo (pesto soslu) : www.tuzubiberi.com

Fırında Limonlu Osso Buco: www.tuzubiberi.com

Tarhunlu Hardallı Bonfile - www.tuzubiberi.com

Nane PEstolu Sos ile: www.tuzubiberi.com (sosun da tarifi var)

Önce zeytinyağı, rendelenmiş soğan ve karabiber ile marine ediyorsun. Minimum 4 saat beklet, ne olur ne olmaz marinasyon sırasında da buzdolabında dursun.
Sonra etlerin üzerindeki fazla soğan parçalarını temizliyorsun. Yoksa et pişmeden soğanlar yanıverir. Bu sırada döküm tavan iyice ısınmış oluyor. Tavanı tereyağıyla ya da zeytinyağıyla yağlayabilirsin. Etin 4 bir tarafını birkaç saniyeliğine mühürleyerek pişmeye bırakıyorsun.
Sıra mantarlı beşamel sosa geldi. Mantarları dilediğin büyüklükte doğrayarak tereyağıyla bir tavada kavrulmaya bırakıyorsun. Ayrı bir tavada da 2 kaşık unu yine tereyağıyla kavuruyorsun. rengi hafif değişince süt ya da kremayı yavaş yavaş ilave ederek unun açılmasını sağlıyorsun. Pudingten biraz daha akıcı bir kıvamı olacak. İsteyen muskat da ilave edebilir. Karabiber ve tuzunu da ekleyerek pişen mantarlarla bu sosu karıştırıp pişen antrikotlarınla birlikte servis yapıyorsun. Yanında salata, ızgara sebze mükemmel olur Afiyet olsun.

1) suda durmayı bilmeyenler bile 2 seansta yüzmeyi öğreniyor.
3) Pratik yaptıkça daha da iyi olur, otomatikman çözülür diyemem. Çünkü yüzmeyi çok iyi bilenler bile atlama zıplamadan çekinebiliyor.
5) yüzmeyi eğitmenden öğrenmelisin. Video izleyerek tekniğini geliştirebilirsin. Mesela total immersion gibi teknikler video izleyerek denenebilir.

ayağın yere değmediğinde panikliyorsan bilmiyorsun demektir :)

yüzmek yürümek kadar kolay, güvenebileceğin bilen birinden bir haftada tekniğini öğrenirsin, ritmini bulursun, yüzdükçe geliştirirsin

yutubdan yanlış yaptığım birkaç şeyi düzeltmeme yardımcı oldu ama sadece oradan zor

iskeleden vs suya atlamayı ben de sevmiyorum beceremiyorum onun da vardır bir tekniği :)

bende yüzme dersi dvd'si vardı bir arkadaşım için almıştım, bende kalmıştı.
uzun süre verecek birisini aradım hatta burada ilan bile vermiştim..

eğer hala duruyorsa, ve istanbul'daysan ve almak istersen verebilirim...

izmit maalesef :s cok faydası oldu mu gercekten?

kargo ile gönderirim istersen?

ben çok az göz atmıştım, ingilizce bu arada.. mutlaka işe yarıyordur, teknik öğretiyorlar :) hatta vakit bulsam ben de izlemek istiyorum, çünkü kendi kendine öğrenen kişilerin teknikleri tam olmuyor, eksikleri oluyor...

Yeni ders aldım ben, 6 saat. Aşamaları anlatayım öncelikle ayaklarımı düzeltmek için bol ayak çırpma çalıştık, tutacak bişi veriyordu ellerime ayaklarımla karşıya gidip geliyordum daha sonra suyun altında nefes vermeye çalıştık, stil için şart olan da bu zaten en son da kollara geçtik şimdilik yavaş yavaş yüzebiliyorum, serbest, kurbağa ve sırt üstü öğrendim tabii ki hala hatalarım var ama çalışarak olacağını söyledi hocam. Bunların arasından en çok zorlandığım su altında nefes verebilmekti çok fazla su yuttum yapana kadar o yüzden tek başıma olsaydım hayatta başaramazdım. Bunları öğrenmem suya atlamamı sağlayamadı, hala atlamaktan korkuyorum ama kaykaydan kayabiliyorum ondan da korkuyordum :/ çalışarak suya alışırsam atlayabileceğimi söyledi hoca ama deneyemedim bile.

@ekaterina
aşamaları paylaştığınız için teşekkürler. peki ne kadar para veriyorsunuz? eğitim ne kadar sürecekmiş ayrıca?

Gittiğim spor salonundan özel ders olarak aldım ben 6 saatlik paketti, 350 tl ödedim.

Arnavutluk ve Karadağ kıyıları. Çok güzeller, özellikle Arnavutluk oldukça ucuzmuş. Karadağ euro olduğu için o kadar ucuz değil ama Budva'nın falan denizi de plajları da güzel.
Avrupa'dan ziyade Balkanlar tabii buralar.
Olmadı İspanya'da her köşeden denize girebilirsiniz.

roma havalimanına plaj 30 dk uzaklıkta, araba kiralayıp sahil boyu hep gezip hem de tatil yapabilirsiniz

İlla avrupa istiyorsan hesaplı şehirler olarak Kotor Budva tavsiye ederim, ama svetistefan sahilleri resmen balçık. İnsanlar Türkiyede hayatta beğenip de girmezler o denize. Bizim sahillerimiz çok daha güzel.

Lizbon.

Cascais dahil o şeritte bir sürü plaj var. Nehrin diğer tarafına geçip Caparica'daki yirmiye yakın plajdan birini kullanabilirsiniz. O da olmadı, Portekiz'in en güneyi Algarve zaten gece hayatı ve plajlarıyla ünlü.

yunanistan- halkidiki (bodrumdan ucuza taptaze ve bol kepçe yemekle tatil yapma garantili ve denizz mükemmel rahat rahat güneşlenirsin kimse baktı mı etti mi yok oram açıldı mı, düşünmeden çünkü bakmazlar)
hırvatistan- split ve boyunca adriyatik kıyısı
arnavutluk - kotor
ispanya - malaga - mallorca

30 kilo çok ciddi bir miktar. Karında cilt altı yağ dokusu azaldığı için sırt üstü yattığında aortun hareketlerini çok net görebilirsin. Son derece normal.
Ame göbek deliği etrafında bir rahatsızlık, dışarıya doğru bir pörtlek vb garip bir şey varsa ufak çaplı da olsa göbek fıtığı olabilir. Zaten parmak sokmak da çıkan göbek fıtığını yerine sokarak rahatlama sağlar. Göbek düşmesi diye bilinen şey budur aslında.

Aort olabilir. Basit bir ultrason ile anlasilir. Bir an önce doktora gitmeni tavsiye ederim. Aort olmadığını anlarsan uzun uzun diğer alternatif yöntemleri deneyebilirsin.

Kilo verdiğin için olması çook yüksek ihtimal. Aortta balonlaşma varsa doktor ultrason ve muayene ile çok kolay tanı koyabilir. Ha 30 kilo verdiğin için göbeğin şekilsiz gözükebilir tabi, derin sarkmış olabilir.

Bende zaman zaman söylediğin atmayı görür ve hissederim karnımda. Sonra kendi kendine geçer. Göbek düşmesi karın atması demek değil sadece, karnın ağrımıyorsa, ishal olmadıysan göbek düşmesi olmaz, zaten insanlar o ağrıya daynamadıklarından göbek deliğine patates, parmak falan koyup değişik şekillere giriyor, sadece atıyor olsaydı kimse uğraşmazdı. Bence önemli bir şey yok, bi kaç gün bekle geçmezse aile hekimine görün için rahat etsin.
30 Kg için de tebrikler :) .

Bende de gobekte kalp atmasi hissi cok sık oluyor. Bu bir problem mi yahu ? Bilmiyordum.

@majesteleri84 açıkçası ben de Problem mi ciddiye almalı mıyım diye merakımdan sordum. Bide mesela yüzüstü yatarken rahatsız edici olabiliyor benimki. Önceden yoktu bide ondan kafaya taktım. Doktordan randevu aldım bakıcaz artık önemli bir şey miymiş :/

Muayene olun. Aort nedeniyle kalp ameliyatı olan birinden ufak bir tavsiye. Geçmiş olsun.

hayır, çektiğiniz fotoğrafın boyutu ile lcd ekranın boyutu aynı olmadığı için ve lcd ekranın piksel yoğunluğu düşük olduğu için görmeniz pek mümkün değil.

peki siyah gölge şeklinde bir leke düşüyorsa fotoğrafa bu sensör tozundan farklı bir şey mi demek?

Kesinlikle görünüyor. slr makinemin sensörüne toz taneciği yabıştığından tüm fotolarda nokta çıkmış. Temizleyince düzeldi.

bir flu'luk görebiliyorsanız muhtemelen sensördeki tozdandır ama farkedilmesi çok çok zor.

Tozun büyüklüğüne göre değişir

Biz yerden gördük ucakta degiliz

Daha önce izmir'de inişe yakın bir zamanda bir uçağın motoruna yıldırım isabet etmiş ve motor alev almıştı. pilot normal bir şekilde inişi gerçekleştirmişti. motordaki alev uçağı sarmazsa (ki böyle bir şey olacağını pek sanmıyorum) hiçbir problem yaşanmadan inebilir uçak. umarım aksi bir durum olmaz.

inmiş

www.mynet.com

İniş yapmış

www.anatomyatlases.org

crescentok.com

görüldüğü üzere maternal ve fetal kan "karışmıyor". korda geldiğinde o çoktan fetal olur diyorum (2 arter 1 ven)

kordonda maternal kan olmaz. Plasenta aracılığıyla maternal kandan oksijenlenen fetal kan kordon aracılığıyla fetuse döner. Kordonda 2 arter 1 ven olduğundan cevap: A

teşekkürler

Doğru cevap maternal venoz, fetal arteriel kan olacakmıs.

hocaya histoloji kesitini göster

ha difüzyondan sonrakini soruyorsa soruyu daha farklı sorması gerekirdi diye düşünüyorum. elbette ki fetusa geçen maternal venöz kandaki oksijen, besinler vb. ama kanın kendisi değil

Cevap A değilse onca sene boşa okudum :)

aafrodizyak özelliği var onu biliyom ben :)

keçiboynuzu pekmezi kan yapıcı olarak günde en fazla iki çorba kaşığı öneriliyor, yani ne kadar çok içersem o kadar faydalı olur hızlı kan yapar diye bir durum yok, o yüzden kilo yapmaz iştah açar mı bilemem, bende açmıyor :)

demir eksikligi anemin varsa ilac kullanmalisin 6 ay. bu tarz seylere bel baglama

sabah aç karnına değil de gün içinde alırsanız kan şekeriniz hoplayıp zıplamaz, yeme isteğiniz de coşmaz böylece. gün içinde herhangi bir öğünden sonra, içine bir iki damla limon sıkarak tüketin.

kırmızı et yemekleri, yumurta, koyu yeşil yapraklı sebzeler tüketin. bunların yanındada bol c vitamini alın (turunçgiller, çilek, maydonoz, yeşil biber gibi). süt, yoğurt, ayran, çay ve kahveyi de yemeklerin yanında değil, yemeklerden 1-2 saat sonra tüketin.

ama ille kansız kaldım diyorsanız doktora başvurun. yemeklerden alacağınız demir, ilaçlardan alacağınız demir kadar kısa sürede ve yoğun tedavi sağlamaz.

Anemim filan yok yahu. Bi senedir çok sık kan vermekten kanım azaldı sadece. Kan değerlerimle ilgili bir sorun yok.

Günlük harcadığınız kalorinin üzerine çıkaracak her besin kilo aldırır, dolayısıyla aldırır :) kanı bilemiyciim.

İştahını açar.

shotgunwoman +1
Demiri hayvansal kaynaklardan almalısın. bol kırmızı et ve yanında portakal suyu. Süt ve süt ürünleriyle yersen demir emilmez. Asidik gıdalarla birlikte yemelisin eti.
Pekmez, Kuru üzüm, ıspanak falan hikaye.Bu tarz bitkisel ürünlerde demir olduğuna inanmıyorum. Varsa bile çok azdır 10 kilo yemen gerekir.

Doktorlar ne der bilmem ama bir iki gün ferrosanol duedonal alsanız daha mantıklı. Kan vermek kan bağışı mı bilmiyorum ama normal tahliller için kan vermekse en kansız zamanlarımda bile çok da fark etmiyordu.

nerede bulunur bilmiyorum ama ben de fringeden sonra merak etmiştim. Sonra ispanyada gördüm denedim afedersin lastik gibiydi. İğrençti.

hadi yaa :/ boşuna aramayayım o zaman, çok teşekkür ederim...

Hatay`da tanıdık varsa alabilirsin.bir çok yerde bulunur. kilosu geçen sene 5 liraydı . Suyla şerbet yapıp içeceksen belli yöntemleri var .tarifini al . Sabah aç karnına böbreklerini seven içsin .

hatay ürünleri satan bi yer var firik adında oraya sorarım hatay'da varsa orada da muhtemelen vardır, teşekkür ederim :)

Şekeri demişsin ben bitkisi olarak anladım. önce onu belirteyim . Firiği de burada pilava katarlar ama sevemedim tadını :)

eyvallah hocam bi şansımı denerim :) zaten pek beğenilmemiş :)

şöyle düşün otele giriş öğlen 12 den sonra gece 5 te yapılıyor.
Yani gece 5 de girip öğlen 10 da çıkış yaparsan 1 gece parası ödersin 24 h açık bir otel bunu sorun etmez işlerine gelir
ama daha fazla kalacağım dersen 2 gün parası keserler.

17sinde ayrılacağım 2 gün olacak zaten direkt ama gittiğimde lobide falan beklemek yerine direkt odama geçmek istiyorum. Rezervasyon yaparken 15-17 olarak mı aratmalıyım?

evet o şekilde ayarla ve notlara ekle muhtemel varış saatim şudur diye

al sana hotel 2 kişilik oda 350 tl diyor florenc istasyonuna yakın
prntscr.com

Boş odaları yokmuş artık! :/

şunu dene prntscr.com

yada bu listeden seç www.booking.com

airbnb öneririm giriş-çıkış saati esnekliği için.

hostel florenc çok iyiydi. Saat esnekliği için iletişime geçmeni öneririm.

biz artharmony hostel de kalmıştık 4-5 kişi. bedava bira vermişti resepsiyondaki adam. fena bir yer değildi. rahattı. ucuzdu.

ayakkabıcıya götür yapıyorlar.

tam neresi vuruyor?

bir hafta sürekli giymekte ısrar edersen. seni rahat bırakacaktır.

aynısından bana da olmuştu, topuğuma yara bantı yapıştırarak giymekte ısrar ettim ve düzeldi.

1 tl boyutunda çember düşünün hah sırt kısmı mi oluyor hani aşil tendonun olduğu yerden azcık aşağısı. 1 hafta katı suretle giyemem çünkü 1 tl lik çember alanına sahip alanın derisini Sol ayaktan kaldırdı yuzdu resmen sağ ayakta yüzmeye yakın varacağım yere geldim:(

Çekiç le ezeceğim :(

ayakkabıcıya ver. bir hafta kalıba koysun.
boşuna ayağına eziyet çektirme 1 hafta.

Arkasına basmak istemiyorum yara bandı denedim 2. Giyişimde bana misin demedi yara bandını silkti attı o derece sert ayağı burna doğru ittiriyorum o bile işe yaramadı açıkçası.

Şuan ayağımda yara bandı var korkuyorum bandı çıkarmaya

Öyle 1 hafta kalıba koymasını isteyeceğim bi ayakkabıcı yok civarda yani güvenemem. Hiç gitmedim çünkü. Hem Converse ya kalıba koyarsak şekli bozulmaz mı

Acitan kisma cekicle vurmak ise yarayabilir mi acaba? Converse vb. ayakkabilarda bende ise yaramisti

(Cekicle ezecegim denilmis zaten, okumamisim)

ben olsam kalıba koydurmam kimseyede tavsiye etmiyorum. her ayakkabı modelinin kalıbı farklıdır. (dikkat edin her modelin dedim)

ayakkabıcı gelişi güzel kalıba koyacaktır.

1 tl lik deri yüzülsün ablacım ölüm yok ya ucunda. bir kaç gün ısrar et sadece topuğuna peçete falan koy ne biliym.

İşte ise yaramıyor çok sert arkası

ilk once yarn iyilessin. sonra ayakabinin altini temizle, evde kalin corapla giy, kendin kaliplamis olursun.

Ayakkabıcı sadece kalıba koymuyor ki, kalıba konanlar genelde her yerden sıkar. Ben de bi babet almıştım yola çıktım mahvetti beni, hemen girdim bi ayakkabıcıya çok vuruyor arkası dedim aldı gitti içeri 2 dk. sonra verdi harika olmuştu bi daha da hiç vurmadı. Bence boş yere işkence çekme.

endotrakeal tüp?

degil maalesef

ventilatör, ambu, airway?

bunlar da degil. bilinmedik adi var

şurada birşeyler var gibi:

paramedic.emszone.com

Ambu

buldum, adı şurvent (surevent)
www.academymedical.info

Psikolojik?

@hersheys kafama takmıyorum genelde tokalaşırken buz gibi ellerin derler, bazen çok üşüdüğünü hissediyorum sadece. kilomda yerinde anlamadım gitti

@want2die yapıyorum onu :D

hayır ailede de yok hele babamın elleri cayır cayır yanıyor sanki

haziranda deri eldiven takıp, kabataş civarında gezindiğin oluyor mu?
hmmm? :)

@titiraprap yok aga o kadar değil :D

pekmez ye.

aynı şey bende de olur. yaz kış ellerim ve ayaklarım buz gibidir. hiç ısınmam.

kan damarlarının aşırı ince olması gibi bi rahatsızlık vardı, burger disease mı ne öyle bi şey. onun için test yaptırdınız mı?
bir de normal kan testlerinde yapılmayan, kandaki kalsiyum oranını ölçtüren bir test yaptırın.

Ya aynı dalga bende de var ve tokalaşırken soğuk el çok olumsuz intiba oluşturuyor, nefret ediyorum. Buradan puan kaybetmek çok canımı sıkıyor. Belki de elin yapısıyla ilgilidir, ne bileyim parmaklar ince olduğu için, deri ince olduğu için falandır.

Raynaud olabilir, otoimmun bir hastalığın semptomu olabilir, KAn testinde Anti-ss-A, Anti ds-DNA, ANA, ANCA vs. gibi antikorlara baktırdınız mı? Romatologa gitmenizi tavsiye ederim.

Bana da raynaud gibi geldi.

@kakao pekmezi tahinle sınırsız götürüyorum başkan :)

@halanne normal dahiliye bölümünü gittim kan testi yaptılar içeriğini bilmiyorum

@yirmisantim aynen hocam sıcak olması insana güven veriyor

nedir bu raynaud. araştırayım

baktım şimdi ellerimin renginde herhangi bir sorun yok.
sürekli bilgisayar başında olmamın etkisi olabilir mi?

(bkz: Periodontitis)

sigara içiyorsanız en büyük sebeplerinden.

eksik diş olabilir.

Ellerin de büyüyorsa akromegalik olabilirsin

diş eti çekilmesi olabilir

gözlüğü farklı.

Imax gözlüğünü evde Lg de denedim oldu.

hızlı öfkeli 3 boyutlu değil diye biliyorum ben, cinemaximumda da 2d olarak geçiyor hatta
cinemaximum.com.tr

hızlı ve öfkeli akasyada 2 boyutlu. geçen hafta gittim.
bu arada 3 boyutlu gözlükler evdeki lg gözlükler ile olur. cinemaximum ile çalışır. avşar sinemalarında çalışmaz.

@betsy o zaman lg gözlüğüde imax de olur. da gözlüğü farklı diye başka bir yorum da @sta dan gelmiş.

@gaza gelen akasyada imax seçeneği mevcut biraderim.

burada imax seçeneği var biraderim.. saat 21:00 seansı imax salonunda www.marsgate.com.tr sen belki 2d seçeneği ile izlemişssindir..

imax gözlüğü 2d için de gerekiyor mu ya, bilmediğim için soruyorum

@lapseti Imax gösterimi olan her film 3d olmayabiliyor. Bu filmi geçen hafta Imaxte izledim ama 3d değildi. Gözlüğe gerek yok.

imax polarize 3d o sebeple herangi polarize gozluk olur.

betsy ve gaza gelen +1
her imax film 3d olmuyor ki, bu da 3d değil zaten. gözlük götürmenize gerek yok.

@betsy @bir fincan kahve ile film izlemek anlaşıldı biraderlerim çok sağolun

bahsettiğiniz böcek root aphid mi googledan görsellere bakın..

Boş ve temiz bir camsil şişesine arap sabunu+su karşımı doldurun ve sıkın.
bir iki güne hiçbir şey kalmaz.

benim de nanelerimi sarmıştı o böcekler. sonra acı kırmızı biber ile sirkeyi karıştırıp sıkınca doğal böcek ilacı oluyor diye duydum. Uyguladım ve bütün nanelerim 4 saat içinde kuruyup öldü.

@Masa penisi yok oyle bocek degil.

@Improbable oyle bir uygulama duymustum ama nasil oldugunu hatirlamiyordum.umarim ise yarar ama evde arap sabunu yok,deterjan kullansam ciceklerim olur mu,yoksa gidip alayim mi?

@Betsy uzuldum,iste bende bilmeden bir sey yapmak istemiyorum.

uzak mesafeden bocek ilaci sikabilirsiniz. cok sulamaktan boceklenmistir. digerlerine bulasmamasini garantilemek icin boceklileri ayri bir kisimda tutun.

deterjan olmaz, kesinlikle arap sabunu.. 500 ml'ye bi iki çay kaşığı koysan yeter fazla koyma

Evet bulaşma ihtimali var, böceklenenleri öbürlerinden uzaklaştırın. Duşun altına sokun önce güzelce yıkayın çiçekleri, sonra arap sabunu su karışımını bir hafta süreyle sıkın.

Diğer çiçeklerden ayır, balkona koy böceklileri. Sadece o çiçeğe de olabilir diğerlerine de atlayabilir.

Tamam oyleyse,arap sabunu alayim ve digerlerinden ayirip ilaclayim.tesekkurler.

Böcekler yapraklarin altinda mi? Unsu pamuksu yapidalar mi yoksa ucuyorlar mi?

Yapraklarin uzerinde.evet pamuksu gibi ama sanirim ucmuyorlar yani hic gormedim.cama yapismislar ama.

trikotillomani, obsesif kompulsif bozukluğa benzeyen, onunla neredeyse aynı spektrumda olan bir hastalıktır. okb tedavisi asetilsistein ya da wikipedia ile olmaz (kaldı ki ingilizce sayfasında farklı bilgiler var)

en.wikipedia.org

bir psikiatriste başvurmanızı tavsiye ederim.

not: bende de bu bozukluğun bir formu var. dürtü kontrolümün fena olmadığını düşünüyorum.

Eğer psikiyatriste gidersen okb tedavisi olarak yüksek dozda antidepresan verecek. Asetilsistein zehirlenmelerde günde 30 grama kadar kullanılabiliyor. Ben olsam beynimdeki nörotransmitterlerimle oynayacak bir ilaç kullanmaktansa asetilsisteine mutlaka şans verirdim. (Not: Tedavi tavsiyesi değildir)

bei takım araştırmalar var ama klinik kullanımı var mı bilmiyorum. gene de doktora görün.

asetilsistein in böyle bir etkisi varsa o da nörotransmitterlerle oynuyor demektir.

lan asetilsistein balgam söktürücü, ne zamandan beri okb'ye veriliyormuş şaşırmaktayım.

mesane kanserlerinde verem aşısı falan yapılıyor ama bu hakkaten çok ilginçmiş.

Lars and the real girl

ula ne adamlarsınız. adam film sormuş siz çekingenlik filme kitapla düzelmez diyorsunuz. adam düzelmek için hangi filmleri izleyeyim diye sormuyor ki. bu konudaki filmleri soruyor. belki bitirme projesinde, doktora tezinde falan kullanacak :)

www.imdb.com/list/ls052587033/

evet arkadaşlar bir uygulama yapıyorum, bu sürecin bir parçası olarak böyle bir film tavsiye etmek istiyorum. içeriği duygusal ilişkiler değil sadece. genel olarak her ilişkideki çekingenlik bahsettiğim.

sineterapi terapistim.tr.gg

Öncelikle dahiliyeye bir görün bunları doktora anlatıp tahlil tuhlil yaptır.Bişey çıkmazsa fibromiyaljiyi bi araştır.

Öncelikte organik hastalık vb. ekarte etmek için hemogram, demir parametreleri, D vit düzeyi baktırabilirsin. Büyük ihtimal normal gelecek. Yaşam tarzı değişikliği yapmalısın. İnsan vücudu hareket etmeye programlanmış durağanlığa değil.

Aferin plus olabilir ben kullandığım zaman da dehşet bir uyku yaptı, herkese etkisi farklıdır.

Pseudoefedrinler. Cirrus daha muhtemel.

@lim5, ben de ondan şüpheleniyordum. sabah içeyim bari.

aynı etki yapan ilaçları birarada kullanmamanı öneririm. Cirrus zaten uzun salınımlı tablet. Sabah 1 alsan olur. Ama bir de Aferin alma kesinlikle. Otrivine de 3 günden fazla kullanmamanı öneririm her ne kadar 2 hafta deseler de.
Reçeteni:
Cirrus 1 sabah,
kloroben ihtiyaç kadar,
Parol ağrı olursa,
okyanus suyu ya da serum fizyolojikli burun damlasaı,
Otrivine sadece ölümcül derecede burnun tıkanırsa,
şeklinde düzenleyebilirsin, geçmiş olsun

yalnız yaşıyorum birisiyle eve çıkmayı düşünüyordum hemen vazcaydım hiç düşünmemiş gibi davranıyorum çok sağolllllll

Onun yaptığı anormal değil, senin düşüncelerin de anormal değil. Aynı evde olmasaydınız arkadaş bile olabilirdiniz, ama aynı evde olmuyor işte. Senin attığın bir adım da var burada, onun attığı da. Ya yaza kadar başka bir ev bulup çıkacaksınız ya da yazı bekleyeceksiniz.

ana babasının evinde iyi şımartmışlar onu. aynen böyle biriyle yaşadım, yalnız onun farkı odasını bok götürürken (bana göre pislikten içeri adım atılacak gibi değildi odanın hali) kendisinin her sabah bir koca kazan suyu bitirerek duş alması ve her gün üzerindeki kıyafetleri makineye atıp, süsünü parfümünü sürünüp yine o çöp odaya dönmesiydi.

bunun gibi temizlik ve ortak yaşama saygıyla alakalı şeylerde frekans tutmuyorsa o iş olmaz. ya onu gönder ya da sen başka ev bak kendine.

Alışkanlıklarınız uyuşmayabilir ama günde üç kez çamaşır makinesi açan adam temiz bir sopayı hak eder.

okurken benim içim karardı, eski günler geldi aklıma.

sabır dilerim.

bol bol türk kahvesi falı bakan ve telefonuna bunun uygulamasını indiren bir erkek mi varmış, ben orda kaldım.

bence sen haklısın, herşeyden önce bu kadar müsrif davranan birinin faturalarının bedeli sana da yansıyor, büyük haksızlık.

ya kusura bakma ama burda yaşanılmaz olan sensin resmen. t

1. sende üşüdüğün zaman aç klimayı. (karşı taraf haklı)
2. müzik zevki yapacak bir şey yok kulaklıkla dinle çekilmiyor de. (karar veremedim)
3. titizlik hastalık yaşamayan için dışarıdan yorumlaması kolay ama çamaşır suyu kokusunu parfum kokusu gibi gören insanlar var. pis insandansa varsın günde 3 kez yıkasın.(o haklı gibi)
4. tüp gitmesin diye bir kazan yemek yapıp kalanını çöpe mi atsın adam, yiyeceğin kadar pişirmekde bir nevi tasarruf. nohut kısa sürede pişmez 1.5 saat pişirmesinde çiğ mi yesin. (o haklı)
5. klayını bulmuşsun işte yazmaya gerek bile yok.
6. 40 çok düşük, adam büyük ihtimalle orta yolu bulmak için 80le girdi pazarlığa.
7. karşılıklı sevmiyorsunuz demek ki birbirinizi.
8. adam nefes alsa sana batıyor.
9. elde yıkayınca temiz gelmiyordur. tamamen temizlik hastalığı yaşamayan bilmez. ama söylenmekte haksın sayılmazsın.
10. nadir haklı olduğun nokta dıkkat etmek lazım.
11. memnun değildir sahte sahte gülücük dağıtmak mutluymuş gibi yapmak istemiyordur.
12. adama bütün gün gili açık laf söyleyip ne muhabbeti bekliyorsun ki.

genel olarak haksızsın...

her şeyi geçtim de kendi evimde bana biri klimayı açma diyecek, yeminle ağız burun dalardım :) klima 20 lira fazla yazsa nolur lan? bana da yazdıklarından sonra takıntılı olan biraz senmişsin gibi geldi.

o değil de bir insan kral tv izleyip, fal bakıp nasıl aynı zamanda türkiyede yaşayan bir erkek olur lan? homoseksüel falan olmasın? cidden kafamda canlandıramıyorum :)

arkadaşınızın davranışlarında bi gariplik yok. siz bence birisi ile yaşamakta sıkıntı yaşıyorsunuz. kendiniz gibi bir ev arkadaşıyla olursanız mutlu olabilirsiniz ancak.

kahve yapip fal bakan erkek mi olur yahu. Ellerin üsümesi ve günde 3 kere camasir makinesi olayina girmiyorum bak. Cok fantastik lan, öyle böyle degil

en sonda 20/E mi yaziyor ben mi yanlis goruyorum?

maddeleri tek tek ele alırsak belki tolere edilebilir ama hepsi bir araya gelince durum çekilmez bir hal almış. Ev arkadaşın acayip uyuz bir tipmiş, evlerden ırak. Yaza kadar sabret, sonra kaçarak uzaklaş.

Vallaha yaziyi gordum giris yaptim. Ayni problemlerden bende de var. 1 yil once istanbula geldim calisiyorum. Bayahi iyi para kazaniyorim ancak aysonunu getiremiyorum. Her ay 350 elektrik 400 dogalgaz oduyoruz. Hava gunesli iken evde 80 derece dogalgaz yaniyor. Bir de firfirli isiticisi calisiyor arkadasin. Tum lambalar acik. Artik tuvaletin isigini kapatiyor, 6 ay sonra oldu bu.

Kafaya cok taktim basta ama simdi sallamiyorim. 1 sene sonra ayri eve cikicam zaten. Simdilik takiliyorum oyle. Ama eve giristen tut son 1 yilda bayagi maddi yuk oldu.

Fal bakma meselelerini filan gündeme getirmek konuyla alakasız elbette, ama onu elemana bu kadar sinir oluşuna veriyorum :) öyle olmuş ki her hareketi batmaya başlamış artık. Bence haklısın. Ya bunları güzelce konuş, ya da ayrı ev seçeneğini gözden geçir derim.

benzer biriyle 5 ay aynı yurdu paylaştım. kabus gibiydi ki ben hatunu nadir görüyordum. yani mutfak ve salonu paylaşıyorduk.. ama tvuvalet kağıdı el sabunu falan ortaktı. tuvalet kağıdını bi günde bitiriyodu hala nedenini anlayamadım..
huzur önemlidir arkadaşım tavsiyem bir an önce başka eve çık.

nur yerlitaş bakışı ve fal bakma olayında 20/K yazılmasını bekledimde E yi görünce bi şaşırdım, neyse konumuza dönecek olursak aynı şey benimde başıma gelmişti 2 sene önceki ev arkadaşımla aynı mevzuları yaşadım hemen hemen, faturaları bana kitliyor evde neye kıl olsam onu yapıyordu, birşey desen alınır, demesen sen şişersin, tek çaren sabret yaz gelincede kaç kurtul

fitil

çakmaktaşına benzettim

Edit: Kesin bilgi yayalım. Alfa Flints diye geçiyor.

betsy +1

uyuşturucular böyle ambalajlanıp prospektüsle falan satılmıyor yalnız, bunun uyuşturucu olduğunu neden düşündünüz ki? uyuşturucu olsa anlarsınız.

kaşar, salam, sigara böreği, çikiletanın her zaman olması gerek

çok basit bir kahvaltı ekstra bir şey yok. öğrenci adam için yeterli ancak yeni nesiller çok daha iyi şartlar içinden geldiğinden beğenmeyeceklerdir. en önemli nokta bu kaç tl? fiyata göre performans söylenebilir. bir de şehir neresi?

Hergun mu olmalı yani.
120 kişi var burada. 3-5 kişi değil ki.

Cikilota, tahin-pekmez, vişne reçeli, çilek reçeli, tereyağ, bal kombinlerinden 2 tanesini servis aciyoz.

fakir duruyor ya hu, peynir çeşidini arttırabilirsiniz.

maliyet de önemli ama bu sanki hayrına verilmiş kadar basit.

ben normal buldum, zengin şımarıklığından yana kullanıyorum oyumu. yalnız çayı beğenmedim, onu bi düzeltin.

Kahvaltı ücretli değil. Ekstra para almiyoruz.

İstediğin kadar da yiyosun.

öğrenci başına aylık 400 lira alıyorsanız normal, +500 lira alıyorsanız az.

ucuz bir yurtsa guzel mutevazi bir kahvalti.

bence canları biraz hamurişi istiyor. poğaça - börek takviyesi yapmayı düşünün derim.

en kral kahvaltıyı da çıkarsanız yurtta çıkıyor diye yurt yemeği yenmez diye yemez öğrenciler.
hiç bulaşmayın bence

güzel ya mis gibi kahvaltı, her sabah tertemiz mis gibi bundan hem de beleşe yemek süper bi şey bence. daha ne istiyolar amk. ayrıca ilkokullular mı kalıyor o yurtta, koca koca adamlar kadınlar bu kahvaltıyı beğenmiyorlarsa ne istiyorlar? kendileri ne yiyormuş kahvaltıda, anaları ne yapıyormuş ki? nerde bu yurt ben geleyim?

Peynir tek çeşit sanrım. Onun çeşidi biraz arttırılabilir. Eski kaşar, tulum gibi peynirler biraz daha pahalıca biliyorum ama en azından bi taze kaşar filan koyun :) Eğer maliyeti çok yükseltmezse korn fleks, süt, kahve, simit ve meyve suyu tarzı şeyler de (zaman zaman da olsa) konabilirse sofra onlar için kusursuza yaklaşabilir :)

Fiyat 500-650
Bunun içinde aksam yemeği de var. Yurtta spor salonundan Saunasina kadar herşey var.

Peki siz ne yiyonuz kahvaltıda bunlardan baska?
3 çeşit peynir mi oluyor tabakta, jambonlar felan.

omlet, menemen, jambon, hindi füme, domates, salata, eski yeni kaşar, zeytin, tulum, beyaz peynir, simit ve bi sürü ot

Daha ne olsun yahu, 4 yıldızlı otel kahvaltısı da özünde bundan pek farklı değil. Ama işte yukarıda da belirtildiği gibi adamların beklenti biraz yüksek. Mesela metal bardağı bir kazanın içine bandırıp çay alan ben için bu çok üst düzey bişey. Sonuç: Bence de zengin şımarıklığı

Valla evet, peynir konusunda hassasım. En az 3 çeşit peynir olacak. Gözlemlerime göre Türk halkı peyniri seviyor, aynen öyle.

Omlete alternatif börek olmamalı. Bazı şeyler sabit olmalı.

kaynamış yumurta sabit olmalı, kalan kısmı yeterli bence.

mümkünse haşlanmış yumurta ve kaşar peyniri de ekleyin biraz protin kısmı eksik kahvaltının. günde bir spesyal yapın dediğiniz gibi cips sigara böreği falan bir de poğaça falan koyun tamam işte. daha da istiyorlarsa bok yesinler

daha ne olsun? extra zengin kahvaltı istiyorlarsa çıkıp dışarda yesin şımarıklar.
sanki baba evinde her sabah peynir tabağı sıkılmış meyve suları, 50 çeşit reçel 5 çeşit ekmek 10 çeşit yumurta (omlet-haşlanmış-kayısı gibi )

aaa!

gidecek kahve diyarına kahvaltı isteyecek aynısı gelecek sadece tabak değişmiş olacak. şunlara bak.

sonuc; cocuklar sikayetci. hem onlarin gonlunu yapmak hem de butceyi zorlamamak icin ufak birkac degisiklik yapin bence. bunlar da
1-yumurta ucuz ve besleyici bir yiyecek. yumurtayi fixleyin. haslanmis, ikiye bolunmus yumurtalar, omletler
2-ikiye bolunmus gevrekler, minik pohacalar
3-peynire cesit
4-salam

Verdiğimiz kahvaltı çok lüks değil, disaridaki açık büfelerle alakası pek yok farkındayım.
Acik bufeden kastim bazı otellerde ki gibi hazır tabagin gelmedigi, ufak paketlerde olan reçel bal yağin olmadığı, istediğin kadar yemek ve bu şekilde servise açık olmasi.
Bunu da açık büfe olarak pazarlamiyoruz, kakmiyoz kimsenin başına.



Yanlız dediklerini gibi insanin yemeyecegi duzeyede değil ki.

bu nesle poğaça basıcan başka bir şeyden anlamıyorlar :)

yumurta- tahin pekmez olsun isterdim.

bir iki ufak eklemeyle güzel bir kahvaltı bence.

boyle buyuk kaseye corn flakes yanına da süt cok da masraflı olmasa gerek
peynire cesit+!
içeceğe çeşit

ya simdi domates cok pahali. ben aylardir domat yiyemiyorum o yuzden. negzel 3-4 dilim de olsa koymussunuz. ilaveten becel yagi (recelle yemelik) ya da salam gibi seyler hos olur bence. maddi olarak karsilanabiliyosa tabi.

bi arkadas daha solemis, en kral kahvaltiyi da getirsen begenmezler.
bence gayet iyi kahvalti. 5 yildizli otel degil sonucta yurt orasi.

yumurta veya kaşar fixlenmeli haftanın belirli günleri de ek yiyecek olabilir
cuma poğaça perşembe sosis,salam çarş yumurta gibi de olabilir ; günler arası değişiklik şart bence

çok çirkin ya ben her sabah bunu yemek zorunda kalsam tüm yönetime ve yurt sahibine günde 3 öğün soverim. adamalar 500-600 tl veriyor yumurta opsiyonel(yumurta yemem ama en dadik kahvaltı mekanında bile geliyor)
birde o peynir çok çirkin yaa 10 gün aç dursam yeme onu. zeytini soslamışsınız ne güzel ama diğer yiyeceklere o suyu akmış diğerlerini mumdar etmiş, peynirinde aynı şekilde.

bu yurta kalıyor olsam tez vakitte arkadaş bulur eve çıkardım.

Zamanında özel yurtta kaldım ben de. bence makul bir kahvaltı.

ben tatmin oldum.

anadolu yakası kozyatağı carrefour içerisindeki tobacco shop da vardı görmüştüm

çiçek pasajı giriş sağdaki büfede

black white büfe bahçeşehir üni karşısı

metroporttaki tobaccocu da satıyor.

normal djarum blackvar 3-4 paket duty freede almistim. 10 liradan birakirim

ben eti form müsliyi yoğurtla karıştırıp yiyorum hafif acıktığımda, öneririm.

söyle bir sey yapmıştım.
1-2 tane atıyorum günde çayla fln.
iconosquare.com
site.matthewsfriends.org

onun haricinde keto muffins,keto cakes fln diye arastırabilirsiniz.
çogunda badem unu ya da hindistan cevizi unu kullanılıyor.
ben hazır bulamadıgımdan kendim öğütüp yapıyorum.

edit:ben hep tatlı üzerinden yazdım ama gün içinde tatlımsı bir seyler canım istiyor ara saatlerde.o yüzden.

Benim tarifimde 3 su bardağı kadar yulafı biraz robotta çekiyorum. 2 yumurtayı iyice çırpıp yulafla karıstırarak hamur haline getiriyorum. biraz parçalanıyor ama önemli değil. Çok az su katarak kıvamını ayarlayabilirsin. İçerisine kuru üzüm ekliyorum. fındık fıstık ceviz badem biraz iri olacak şekilde robottan gecirip karıstırıyorum. Fırın tepsisine yayıp dikdörtgenler şeklinde kesiyorum. Üzerine bal dökebilirsin dilediğince. Sonra fırında üzeri kızarıncaya kadar pişiriyorum. Özellikle ceviz ve üzümler kızarınca çok lezzetli oluyor. Yoğurtla birlikte yiyebilirsin. Yumurta olduğu için buzdolabında saklarsan iyi olur. Afiyet olsun.

arayan olursa diye:

sanırım benim aradığım şey granola barmış :) birkaç tarif buldum:

www.halfbakedharvest.com
www.onceuponachef.com
amyshealthybaking.com

hep istanbul ağzı konuşulan yerlerde bulunduysanız normal. ben çocukluğumdan "bu yannı" çok şehir gezdiğimden her türlü anlıyorum.

Yok olmuyor . O yörelerin insanlarına aşina değilsindir , bulunduğun yerde sayıca azlar mı bilmiyorum ama ondan kaynaklanıyor olabilir .

@she was my baby, cocuklugumdan beri anadolu agzina asinayim ama galiba kulagim ingilizceye alistigi icin artik istanbul agzi disindaki turkceleri ayirt edemiyor .

ingilizceden olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

filmlerdeki siveler cok anlasilir ve tiyatral. Anlamaniz normal.

Videodaki abinin Turkcesi benim icin cok anlasilir ama dendigi gibi cocukluktan beri hep Istanbul Turkcesine maruz kaldiysaniz normaldir anlamamaniz.

Okulda gorulen Ingilizcenin, sokaktaki zenciyi anlamaya yetmemesi gibi.

Videonun uzun halini koydum, lan gercekten her kelimesini eksiksiz anlayabiliyor musunuz?

www.youtube.com

Ben de anlayamıyorum, özellikle yaşlılarını. Ankaralı bir teyze vardı komşumuz söylediğinin %99 u anlaşılmıyordu, torunlarına soruyordum ne dedi diye. Egelileri de anlamakta güçlük çekiyorum, çünkü o kadar fazla yöresel kelime kullanıyorlar ki. cibi: civciv, hindi: şimdi, ırbık: güğüm, özemek: karıştırmak, önceden defalarca sorardım anlamayınca, şimdi he deyip geçiyorum.

Oluyor. Eskiden beri hep oldu.

Yahu ben bunu ciddi ciddi dert ediyordum, utanip yerin dibine geciyordum anlamadigim icin. Iyi lan yalniz degilmisim, cok sagolun.

ben istanbul'da doğdum büyüdüm yaşadım. Ailem de orada. Anadolu'ya anca bir hafta filan tatile gitmişliğim vardır. Orada da kaç yöresel şive duydum meçhul.

Sonuç olarak anlamıyorum ki bence normal.

Ama sen aşinayım diyorsun onu bilemem..

Ben de anlayamadım bu adamı. Ben Sezen Aksu'yu da anlayamıyorum mesela. Konuşma şekli ile alakalı olabilir mi ki ağız ile değil de?

bu gayet net anlaşılıyor yav. gözünü sevdiğimin akdenizi :) daha ne şiveler var. neredeyse " biz farklı coğrafyaların insanıyız kardeş" dersin ki öyle :)

35. saniye civarı hariç net anlaşılıyor benim için. ki yabancı olduğum bir şive.

www.youtube.com

diğer dillerde de benzer durumlar söz konusu. bölgelere göre şive değişiyor.

hemşerimi anlıyomusunuz acaba :) dakika 2 den itibaren.
www.youtube.com

akdeniz bölgesiyle uzaktan yakından alakam yoktur. ancak bu arkadaşı ben de rahatça anladım yani. çok ağır gelmedi bana. birkaç şey hariç. çıkıyn, araştırıyn dedim diyor mesela :)

Ben 0:34 hariç hepsini anladım. 0:34 de söylediği şey de; bir yerden eşek ile çıkıyormuş, dünyayı orası zannediyormuş. Cirmana gibi bişi diyor. Malatya Girmana köyü olabilir belki.

Bak bu daha net konuşuyor, bunu anlarsın sanırım.
www.youtube.com

bir iki kelime haricinde anladım ben bu abinin konuşmasını rahatlıkla.

bir dönem uşak'ta yaşamıştım sadece oraya ilk gittiğim günlerde kısmen anlamama durumu olmuştu ama sonra alıştım.

sonrasında zaten, bol bol dil dersi gördüğümden, artık, o yörenin insanı olmasam bile, anlıyorum, kelimelerdeki ses özelliklerinden filan çıkarabiliyorum.

biraz kulağın alışması ile ilgili o. hatta belli bir süre geçince, fark etmeden o yörenin ağız özellikleri gelişmeye başlıyor, belli oranda.

ikisi de olmuyor.

çıt sesi oluyor.
diğeri olmuyor. bezelye olsa yerim zaten.

bazen esnedikten sonra kafamın içinden boynumun arkasında biri pipetle son kalan damlaları höpürdetiyormuş gibi ses geliyor

soguk havada burnumun arkasında bişey zıplar ama bezelye gibi değil de minicik bi boncuk gibi.

Aa o yürürken çıkan ses bana oluyor arada bir. Eskiden hep beynimden geldiğini sanırdım, millete anlattım dalgaya aldılar, ben paranoyakmışım bana öyle geliyormuş falan filan. Onlar öyle diyince bi içime kapandım tabi ama yalnız değilmişim en azından.

cit sesi oluyor.

inox istersen www.bosch-home.com a++'tır 100 TL altına a+'ı da var. Bu dediğimi 2600'e bayiden alabilirsin peşin olarak. Bosch'un f/p en iyi ürünlerindendir.

low frostlar nem yapabilir ürünlerde. Saklama süreleri biraz daha düşük, pişman olabilirsin aldığına. No-frost kullan.

bütçen düşükse; www.bosch-home.com tavsiyemdir.

goo.gl çok kullanışlı ben memnunum

insanların ne kadar bencil varlıklar olduğunu ben hastanelerde anladım. her hasta en çok kendisi ile ilgilenilmesini, her hasta yakını sürekli odalarında sabit hemşire ve doktor bulunmasını istiyor. tabi bu biraz az gelişmişlik ile de alakalı fakat personellerin işini yapmasına engel olacak kadar bencil insanlar var.

ha bir de eğer hastane özel hastane ise hastanede yatan kişilerin çoğu hastanede yattığı süre boyunca hastaneyi satın aldığını zannediyor, hemşireye para verip bana kantinden nescafe al diyen gerizekalıları bile gördüm.

wi-fi hizmeti birçok hastanede yeterli değil. bazılarında yok. özellikle devlet ve üniversite hastanelerinde bu sorunun çözülmesi gerekiyor.

aşırı yoğunluk, acil hasta acil olmayan hasta bilincinin "hastalar" yönünden gelişmemiş olması, sağlık personelinin şiddete karşı son derece güvenliksiz olması, hastanelerde ilaç ve ekipman eksikliği, bazı yerlerde sağlık personelinin çalışma saatlerinin insanlık dışı olması, her fırsatta gereksiz yere açılan malpraktis davalarının doktorları meslekten soğutması ve yüksek riskli hastayı tedavi etmekten kaçınmasına neden olması, aklıma geldikçe eklerim.

odalarda tuvalet ve banyo bulunmaması.
wi-fi ama o kadar da şart değil.
tv yok. olsa bile çubuk antenle sınırlı sayıda kanal var.
buzdolabı yok, yetersiz ya da bozuk.
hemşireyi çağırmak istesen düzenek yok. olsa bile hiç basmadığın halde uyarı gidiyor gelip bakıyorlar boş yere.
vs. vs.

ben evlenirken işbir lilium serisinden almıştım, 5 senedir kullanıyorum çok memnunum. Çok yumuşak bir yatak almayın, yarı ortopedik yataklar tavsiye ediliyor daha çok.

yataştan aldık, şu analiz makinesine yatıyorsun o da rengine göre sertlik seçeneği veriyor, o yataktan. Açıkçası ben memnun değilim, aşırı derecede yumuşak. Yaz aylarında fenalık geliyor, içine gömülüp kalıyorum. Çok fazla para ödedim maalesef. Sonradan değiştirebilir miyim diye aradım ama asla ve kata değiştirmeyiz dediler. Mağazaya gidince çok gaza getiriyorlar bakın analiz makinemiz var diye. Ama gaza gelme, ve tavsiye olarak sert yatak al.

lilium +1

İdastan al fiyat performans tavan.

Sert yatak alma sirtustu uyumuyorsan. Yan dondugunde bu kolumu nereme soksam da kamurgalarimi kirmadan uyusam diye 4 donersin yatakta. Yatagi dene ama yatis pozisyonuna gore dene. Sirtustu yatmiyorsan sirtustu deneme yatagi

huzurlu diyince bu geldi simdi aklima, kitabin basina oturmadan once dinleyeyim.
youtu.be

www.youtube.com

Spotify-Cinematic Chill-Out, çok huzurlu

tam şimdi bu denk gelmişti müzik dinlerken. al o zaman.

www.youtube.com

bardak çorba, çubuk kraker

Cam saklama kabına yeşillikleri, domatesi doğrayıp yağ ve limon ekliyorum. Yiyeceğim zaman tuzunu ekleyip karıştırıyorum. Önceden karıştırmadigim için sulanmiyor, en leziz öğle yemegim. Brokoli vb. haslayabilirsin, usenmemek lazım tabii :)

3 kaşık lifalif üzerine 1 ayran dök, istersen bir avuç kadar karışık çerez, mmmh çok lezzetli oluyor, dene pişman olmayacaksın

@gusano'nun tarifini ben de uyguluyorum. Uygun bir saklama kabı alırsan su da sızdırmaz rahat edersin. Yaklaşık 10-15 arası değişiyor büyüklüklerine göre ama hiç sızdırmıyor. Onun dışında yulaf ezmesi ve yoğurt tercih ediyorum bazen. Hem taşıması kolay yulafı saklama kabına, yogurdu da Sütaş'ın 125 gr dörtlü satılanları var onlardan alıyorum tek tek kullanmak için çok iyi
Eğer seviyorsan Form bisküvi+yoğurt+elma olabilir. Yanında biraz badem yersin. Gronala bar+süt olabilir. Soğuk yoğurt çorbası taşıyabilirisn az önce bahsettiğim kaplarla. Böyle uzar gider. Ama gün içinde tokluk ve taşıma kolaylığı açısından yulafı eksik etme derim :)

bir-iki avuç tam tahıllı makarna haşla, süz. soğumaya bırak. sevdiğin yeşillikleri (göbek, kıvırcık, roka, maydonoz, nane, vs.) doğra, makarnayla karıştır. çeri domates, peynir, rende havuç, ceviz, tatlı biber, salatalık gibi sevdiğin diğer malzemelerden ekle, zengin olsun. zeytinyağı ve balzamik sirke ekle, cam kapta yanında götür. elma veya muz da alabilirsin yanına.

bizim işyeri yemekleri de rezalet. o günkü menüyü beğenmediğimde evde bakıyorum ne yeşillik var diye. kıvırcık, göbek ne varsa azar azar doğruyorum, yanına da salatalık doğruyorum. lor peyniri ve az bişey zeytinyağı ekleyip karıştırıyorum. tuzlu lor peyniri koyunca ekstra tuz atmaya da gerek kalmıyo. hem çok lezzetli hem de inanılmaz hafif bi öğün oluyo tavsiye ederim. varsa maydanoz, nane, roka, tere de atabilirsin

Dikkatni toplayacaksin. Eger bu sorun bir rahatsizligin ile ilgiliyse birsey diyemem.

Dikkat bir anda gelmez, ne bileyim bir duzenli isin var mi? Kitap okumak, el becerisi gerektiren isler gibi. Duzenli olarak sure ayirdigin isler.

Oyle bir ilac oldugunu sanmiyorum, uykunuzu almaya dikkat edin. Kaliteli uyku uyumaniz cok seyi degistirir bu konuda.

Biraz irade ile ilgili bu çalışma olayi. Ilac degil de calismak icin farkli teknikler deneyebilirsiniz. Pomodoro teknigi var mesela 25dk calisip 5 dk mola üzerine kurulu. Ben calisamadigim zamanlarda onu uyguluyorum genelde.

Pomodoro +1
uygulama olarak indirebilirsin, tik tak sesleri beni motive ediyor

(bkz: Modiodal) veya muadili Modiwake.

Yalnız hem öyle eczaneye uğayıp şeker alır gibi alacak kadar ucuz değiller hem de böyle tavsiye ile ilaç alınmaz. Gidip bir nörolog veya psikiyatra gidersen hem daha iyi bir tavsiye alırsın hem de yazdırırsan sikorta'ya ödeterek almış olursun..

ben de yasadim bu sorunu iki uc degil de yedi sekiz giymeden sonra acti ben acmayacagini dusundum sizin gibi kaliba vermek icin aldigim yere goturdum uygun kalip yokmus o subelerinde ama sinradan giydikce acinca iyi ki olmamis dedim.

uzmanı geldi açılın :p (babam ayakkabı tamircisi, ondan dedim)

çizmenin nerden sıktığını söylersen daha iyi olacak. yani burnu mu sıkıyor yoksa enden mi sıkıyor? burnu sıkıyorsa üzgünüm pek açılmaz. ama enden sıkıyorsa kalıba vermek işe yarar. topuk kısmı vuruyorsa yükseltilmesi gerekiyordur.

pokerface, enden sıkıyor ayakkabı, özellikle parmaklarımın yukarısındaki kemikli kısım varya orası.

bir videoda görmüştüm ama denemedim, sıkan ayakkabım olursa ilk fırsatta deneyeceğim: buzdolabı poşedine suyu dolduruyorsun ve ayakkabının içine güzelce yerleştiriyorsun. sonra buzdolabında 1 gün dondurucuda bekletiyorsun. Buzun genleşmesiyle ayakkabı orantılı şekilde açılıyor. Ertesi gün çıkartıp buzun kendi kendine erimesini bekliyorsun.

zaten gerçek deri ise ayakkabı şunu dene önce. açılmazsa kalıba verirsin.

bir bezi ılık suyla ıslat, hatta sıcak da olabilir. sıkan kısma koy geceden şöyle peteğin yanı gibi sıcak bir yere. öyle dursun. sıcakta gevşer çünkü deri. ayakkabının içine elinde varsa kalıplardan koyabilirsin ya da gazeteleri top top yapıp doldur ki içerden de dışarı doğru baskı olsun.tamirciye götürdüğünde o da (eğer yeni makinelerden kullanıyorsa) ısıyla açacaktır çünkü. babam ayakkabılarımızı dükkana götürmeye üşendiğinde böyle yapıyor çünkü :)

deneyeceğim söylediğini :) çok teşekkürler.

Cambridge, oxford, salisbury (Stonehenge ve old sarum), bath hepsine kingscross st pancras tan tren kalkıyor.

Greenwich
Windsor Kalesi

Daha önce Londra'yı gezdiniz diye anlıyorum, yoksa Londra varken çevresini gezmek pek mantıklı değil.

şeker ölçtürmek elbette tedavi olarak işe yaramaz fakat teşhis açısından işe yarar. şeker hastalığının en bariz ve tipik belirtisi bu bahsettiginiz. İnşallah mühim bi seyiniz yoktur fakat mutlaka en kısa zamanda doktora gidin. Doktora gidene kadar da su içmeye devam edin.

Şekerin yanında tiroidinizi de ölçtürün.

başına yakın zamanda sert bir darbe almış olabilir misin?
kesin tanı için su kısıtlama testi ile psikojenik, nörojenik nefrojenik ayrımı yapılmalı, tabii ki doktor+1

Ben de listeye adh i olcturun diye ekliycem. (Antidiuretik hormon)

Bir darbe almadım.yemek düzenimde de bir değişiklik olmadı.
dün evde su bitmiş resmen krize girdim. birde sabah ağzımın içi kırmızı irin gibi bir şeyle kaplıydı :( onu temizleyince rahat ettim biraz.

yarın kesin hastaneye gideceğim ancak dahililiyeye gidip derdimi mi söylemem gerek yoksa bana şu şu testleri yapın deyince yapıyorlar mı?

çok teşekkürler

diabetes insipitus? şeker hastalığı birden başlamaz diye düşünüorum.

psikojenik de olabilir.

tip 1 diyabet çıktı :( insülün tedavisi başladı.
herkese teşekkürler

Geçmiş olsun dostum, çok kolay gelsin. Canını sıkma, halledilemeyecek hiçbir şey yok.

uçan daire başlı başına fantezi zaten. koca kafalı minyon, tatlış uzaylı figürü de yine insan kurmacası.

başka bir sistemden ya da galaksiden dünyaya gelebilselerdi şu anda biz olmazdık muhtemelen. ebemizi sikertmişlerdi.

e, heralde. ufolara inanan mı var ya. uzayda bizden başka insan formunda olmasa bile bilinçli varlıkların yaşadığına inanıyorum ama onların da bizden farklı olduğunu düşünmüyorum.

Öncelikle bilgi yanlışını düzelteyim; en yakın galaksiye ışık hızıyla gitmek 4.4 yıl sürüyor.

Teknolojilerinin ne düzeyde olduğunu bilmiyoruz. Belki aramızdalar, belki marstalar. Ya da o mesafeyi anlık katedebilecek teknolojileri var. Ama "yok" değiller. Bilim insanları başka bir galaksi de yaşayan ilkel yaşam formlarını keşfettiler. Belki o kadarla sınırlı, belki de değil.

Bi aralar ufolarla, altın çağ felsefesiyle falan baya kafayı bozmuştum. altnabilgileri.blogspot.com daki nerdeyse bütün yazıları okudum. Ufolarla iletişime geçtiğine iddaa eden medyumların yazdıkları kitapların özetleri var blogda. Gerçekten çok ilginç bilgiler var mesela baya ilgimi çekmişti. Sonra mesela Ahmet Hulusi var. Bilmiyorum inanıyo musun dine falan ama bu adam da ufoların kendilerini ufo olarak tanıtan cinler olduğunu söylüyor. İlginç ilginç şeyler.

Neden insan teknolojisiyle başka bir galakside yaşayan varlıklar hakkında konuşuyorsunuz ki?
Belki bizden çok daha iyi teknolojiye sahipler? Dünyaya gelip gelmemelerine lafım yokta böyle düşünmek saçma.

ahmet hulusi mi? adam fake. kafayı cinlerle dinle bozmuş tarikat yapan bir insan. adnan oktar klonu.

Bunun olasılığı var. Birincisi ışık hızına yaklaşınca zaman yolculara daha yavaş. İkincisi arthur clarkın raması gibi uzay araçları yaşamı yıldızlar arasında destekleyebilir. Üçüncüsü koloni koloni bize ulaşabilirler. Dördüncüsü, bize gerçekten kendileri gelmek zorunda değil, mekanik bir temsilci de olur eğer yapay zeka upgradelerine kastılarsa.

"yıl olmuş 2014, hala ufolara/uzaylılara inanan var mı ya" gibi düşüncelere sahip birileri. evet var. neden olmasın? son zamanlarda ufolarla&reptilian'larla ilgilenmeye başladım. çeşitli kaynaklardan okuyorum, izliyorum, fikir sahibi olmaya çalışıyorum. kafamda az çok netleşti birşeyler ama henüz var olduklarına net bir şekilde inanmış değilim. ancak kendimce emin olduğum birşey var ki o da bizden başkalarının olduğu. buna uzaylı mı denir insan dışı varlıklar mı denir bilmiyorum. nasıl adlandırıldığı önemli değil. reptilianların var olduğu iddiası var mesela. birsürü video izledim bunlar hakkında. taa sümerlere, uygurlara kadar gittim. arkeolojik kalıntılardan hareketle bunların var olduğu yüksek ihtimal. ama işte az biraz bilgi sahibi olmadan var olup olmadıkları hakkında konuşmak doğru gelmiyor bana. okursun, izlersin ve konu hakkında bilgi sahibi olduktan sonra fikir sahibi olursun. araştırmadan pat diye "uzaylılar yok" demenin anlamı yok.

ışık saçarak gezinen ufo olayı gerçekten çok saçma, galaksiler arası seyahat edecek bir varlığın dünyaya gelip kamyon gibi farlarını açıp seyahat etmesi hiç mantıklı değil.

www.youtube.com

dinler daha saçma. milyarlarca inananları var ama...

BEYLER NAPIYORSUNUZ HALA? EN YAKIN GALAKSİYE IŞIK HIZIYLA 4.4 YIL SÜRÜYOR. ADAMIN SORUSU ÇÖKTÜ, DAĞILABİLİRİZ.

@air
adam çökmedi. yani en azından senin dediğin o kısımdan çökmedi. bize en yakın yıldız o senin dediğin mesafede (yıl olarak).
samanyolu ayarındaki en yakın galaksi hakkat ışık hızıyla 2-3 mil. yıl uzakta. yani onlardan gelen ışık şu biz daha modern insana evrilmeden önce yola çıkmış :p

ayrıca başka galaksilerde yaşam falan ispatlandı mı ne demişsin. bravo, götünden sallamanın en nadide örneği olmuş. dünya dışında bilinen br canlılık yok. değil başka galaksi, değil komşu yıldız, değil komşu gezegen. atmosfer dışında yaşam olduğuna dair bir kannıt yok. bolca varsayım var.

''En yakın galaksiye gitmeye kalksak ki bunu ışık hızında yapsak milyon yillar suruyor.''

adam sorusunu bu cümle üzerinde kuruyor. değerler yanlış olduğu için sorunun geri kalanının da bir anlamı oluyor. ders bitti dağılabilirsiniz.

not: ''gibi bir şey demişsin'' yazmışsın ama 'gibi bir şeylerle' konuşursak ohoo :D biraz araştır dediğim şeyi. o belgeseli bulursam link atarım bende.

edit: mikroorganizmalarda bir yaşam formu, bu da böyle bir bilgi.

airciğim allah aşkına hangi kaynaklardan besleniyorsun sen?
tanım basit, ışığın bir yılda aldığı yola ışık yılı denir. bize en yakın yıldız 4 ışık yılında. bu da ışık hızıyla bassak 4 yılda giderz demek. ama ışık hızına çat diye hızlanamıyoruz. ivme kötü bişi çünkü. yavaşça hızlanınca falan anca. ama bi sorun var. varacağımız yerde durabilmek için roketi de ters ateşlemeliyiz yani hızlanmaya çalıştığımız gibi yavaşlamalıyız derken bu asla 4 yıl olmuyor velhasıl.
tabii gidenler hızlarından ötürü daha az süre yaşlanıyor. vardıklarında onlar için zaman daha az geçiyor. 8 yılda gittilerse bizim gözümüzden atıyorum 5 yıl gib geliyor onlara.
neyse işte bu beyle.
galaksilerde canlılık bulan abiler yavaş bulsunlar. onlar bir defa galaksiler arası mesafeden dolayı iyice soluklaşan ışıktan milyarlarca (ve mlyarlarca) yıldızın arasında hangi yıldız sisteminde yaşam olduğunu ayıklayabilirlerse zaten ben onların frontal loblarını öperim. diz çökerim ölerinde.

en yakın galaksiler:
en.wikipedia.org
cüce ve uydu galaksileri geç, onlar zaten samanyolunun arka bahçesi, bi andromedaya bak, 2.5 mil yıl ışık hızıyla gidiş. yani eyle işte.

ha o kadar gitmeye ne gerek var? bir yandaki yıldızda bile çıkabilir yaşam. ama daha çıkmadı işte.

ders şimdi bitti. isterseniz kalın uygulama çözelim.

hacı iletişim kopukluğu var herhalde. bana ne yavaşlamayla uzayan 8 yıldan. verdiğin değerler doğru olabilir ama benim derdim o değil.

bak bir daha diyorum ''EN YAKIN GALAKSİ MİLYON YILLAR SÜRÜYOR'' adamın sorusunun çıkış noktası bu. bir sorunun çıkış noktası hatalıysa geri kalanın incelemezsin.

pi'yi 84 aldıktan sonra geri kalan işlem ne kadar doğru olursa olsun o soru koca bir çöptür. belki buradan bir şeyler anlatabilirim. o yüzden yok diğer galaksiler şöyleşmiş, ışık hızına çıktıktan sonra durmasıda bir o kadar sürüyormuş vs bunları söylemek boş.

2 milyon yıl=milyon yıllar

bunda anlaşılmayan taraf ne?
en yakın galaksiye sağlam basıp 4 yıla giderim demeni bir tarafa koyup soruyorum bunu.

namus ninjasi+1
samanyolu galaksisinin çapı 100.000 ışık yılı, yüksekliği 15.000 ışık yılı. Eğer uzaylılar başka bir galakside yaşıyorlarsa (ki 200 milyar yıldızlık samanyolunda yasamamalari için hiç bir engel yok ) da kısa sürede dünyaya gelebilirler bkz: wormhole, ışık hızını geçebiliyor olmaları pek mümkün olmasa bile uzay-zaman örgüsünü bazı noktalarda birlestirebilirler ve uzun mesafeleri kısa zamanda katedebilirler

everything is illuminated? eşya arama ve yaşlı kadın kısımları benziyor

yalnız hangi film ise ben de merak ettim. Bilen söylesin de izleyelim sfkjh

www.filimadami.com

savaşa dönüş olabilir mi?

@nick konusunda kararsizim; bu vallahi, evet. çok teşekkür ederim ^^

rica ederim :)

mısır ekmeği?

etsiz diye duyurumda belirtmiştim. et tüketmiyorum. balık seçeneği de et kategorisine giriyor :)

Corn tortilla yapabilirsiniz. Arasina izgara ya da sote sebze koyunca cok lezzetli oluyor.

(bkz: kuymak)

kuymak ya da muhlama az yağla da yapabilirsiniz. tamamen yağsız yapmanızı tavsiye etmem. un kavrulur su katılır sonra da eriyen bir peynir. aslında italyanların polenta dedikleri şeyle çok benzeşiyor, bu yüzden onun gibi yemeklerin yanına garnitür olarak kullanılabilir.

(bkz: abısta)

1/1 Yoğurtla karıştırıp peeling yaparak.

denemedim ama eskiden evde yapılırdı. mısır unuyla aram olmadığından sürdürmedim geleneği. tereyağı koyulmayabilir, sevilen kahvaltı malzemeleri eklenebilir. bizde salça eklenmezdi. bir de sıcak yedikten sonra kalırsa, kalan dolaba konulup daha sonra ılık sütle yenebilir. yoğurtla da yenir. tarifi netten veriyorum:

Önce 8 su bardağı suyu tencerede kaynayıncaya kadar ısıtın. Kaynamaya başlayınca suyun ortasına gelecek şekilde mısır ununu dağıtmadan dökün. Kaşıkla karışımın 5-6 yerinden delikler açıp hava almasını sağlayın. 10 dakika kadar pişirip karıştırarak helva kıvamına gelince kaşık kaşık servis yapılacak tabağa aktarın. Aktarma işlemini tamamladıktan sonra üzerine tereyağlı salça döküp, peynir ve pul biberden katıp sıcak servis yapın. Özellikle çayla birlikte kahvaltılarda yenilen kaçamağı, pekmezli yemek de mümkün.

yaprak pidesi

tepsiyi zeytinyağı ile yağlayın
asma yapraklarını tepsiye serin. sadece 1 kat. boşluk kalmasın. kalın olmasın.
üzerine mısır unu ile hazırladığınız krep hamurundan az daha yoğun karışımı ekleyin. bu karışımın içinde un, zeytinyağı, taze soğan, maydanoz, dereotu, tuz bulunsun.
ardından en üst katıda asma yapraklarıyla kapatın. son kez zeytinyağı gezdirin ve tuz ekleyin. fırına atın.
çıktığında bir tepsiyi nasıl bitirdiğinizi anlayamayacaksınız...

vegan ya da vejetaryen misiniz bilemedim ama krep hamuru gibi hazırlanan iç malzemesine süt ve yumurtada ekleyebilirsiniz. yalnız bunlar baskın tatlar olduğundan yumurtayı 1den fazla eklemeyin! süt o kadar etkilemez...

bu arada şimdi hatırladım babanem otlu peynirli kek de yapardı mısır unundan. mısır ekmeği gibi ama mısır unu + buğday unu karışımı ile istediğin tip ot (maydonoz, taze soğan, dereotu güzel yakışırdı) ve beyaz peynirle çok güzel oluyor (tepside pişecek yalnız :)

cliquot, vegan değilim. bir de dediğiniz tarifin adı nedir? internette varsa ölçülerine de bakıp deneyeyim. değişik geldi.

sheisguilty, tarifin var mı? :D

adını bilmiyorum. annem eskiden çokça yapardı. Karadenizli falan da değiliz ama nereden öğrendi bilmem.

Mamaliga:
Romanya'da sadece irmik ile yapılıyor ama mısır unu ve irmik karışımı ile yapabilirsiniz. Geleneksel yemekleri...
irmik ve mısır ununu haşla ve lapa yap. tabağa koy.
yanına bulabilirsen grek yoğurdu denen tatlı yoğurt ekle. ya da hazır kremayı çırp ve ekle. bir de tuzlu bir peynir ekle yanına. olay bu.
milli yemekleri ancak lapanın yenmesi çok keyifli değil. bayıla bayıla yiyorlar. belki sende seversin.

araştıracam, teşekkür ederim :)

kara lahana çorbası

hırvatistan schengen'de değil mi?

bu yaz arnavutluk'taydım. başkent küçük ve bir günde gezilecek bir yer ancak güney sahilleri müthiş güzellikte. bir de eski bir osmanlı şehri var gjirokaster diye, orası da görmeye değer.

Deniz istiyorsanız Budva çevresi var ama mevsimi geçti gibi. Ben olsam Belgrad-Saraybosna-Mostar gibi bir gezi yaparım, özellikle Belgrad çok çok eğlenceli. Arnavutluk ve Makedonya diğerlerine göre daha geri yerler gibi duydum. Ssraybosna'dan da keyif alırsınız. Mostar bit kadar tabii ama hoş yine de, üşenmezseniz bir iki gece gidin, Elite Guest House'ın balkonlu nehir manzaralı odasında kalın.

Belgrad ve Saraybosna'da free walking tour'lar var sabah, onlara katılın. Belgrad'da free walking'i yapan grubun gece bar crawl turu var, ona da katılın. Skadarlija var bohem bölgesi, bir sürü bar kafana falan var.

Belgrad'ı tavsiye etmem. Özellikle hava kötüyse -ki bu aralar hep kötü- pek bir aksiyon yok. Bir kale (kale güzel ama) bir katedral o kadar... Sırbistan'da yeşillik ve doğal güzellik dışında zaten pek bir şey yok.

Ben de Budva'ya bakın derim. Hatta yapabiliyorsanız vizesiz yunan adalarını da düşünebilirsiniz. Bosna'ya gitmedim çok methini duydum.

Makedonya Ohrid ^^ Ekim sonuna kadar guzel diye duymustum.
buradan birkac foto gorebilirsin^^

cig-balik-mi-yiyorsun-ay-igrenc.blogspot.jp

Herceg-novi, kotor, budva 3lemesini tavsiye ederim. Çok sirin sahil kentleri. Ohridi de mutlaka görün ama havalar isininca gidin ki soğuk gölde yüzmenin tadını çıkarın.

heh ben de en çok ondan ümitliydim. sanmıyorum ama yine de emin olmak için sorayım kokusuz falan bir şey değil mi bu dolayısıyla kadını erkeği olmaz sanırım ?

www.dogaldeodorant.com

gratiste var.
kokusuz

Gratisten almıştım, ama içeriğini okuyunca yine alüminyum olduğunu gördüm ve kullanmadım.