yıllar önce bir haberde
- ışığın - yol kat etmeden başka bir noktaya transfer edildiğinden bahsediliyordu (abd de olmalı) bir haberde.
Aslında tasavvufta biraz araştırırsan böyle mevzular çoktan aşılmıştır. Kişilerin aynı anda farklı yerlerde görülmeleri mümkün. (Tayy-ı mekan)

en az bir 50 yili var bulunmasinin

Işınlanma bulunsa dahi hayata geçirebilecek bi şey değil. Olmayacak öyle şey.

ışınlanma molekül düzzeyinde bulundu. şimdi tek sorun objeleri bozmadan moleküllerine kadar ayırıp tekrar doğru bir şekilde birleştirebilmek.

3te 1ini verdim.

20de 1'ini verdim. daha fazlasina gerek yok.

Telefonla ne yaptığın önemli. Eğer standart bir kullanıcı olarak alıyorsan gerçekten çok pahalı bir telefona gerek yok, max 1000 küsür liraya müthiş telefonlar var. Ama iş gereği kullanıyorsan maaşının iki üç katını bile verirsin gerekirse.

Maksimum %40'ı. O paraya da zaten flagship alınıyor

1/3 ünü veririm ve en az 4 sene kullanmayı umarım.

En son ne çıktıysa onu alır bozulana kadar kullanır sonra yine en son çıkanı alırım. Şimdi note 5 var bundan önce iphone 5 i kapanana kadar yıllarca kullandım. Note 5 bozulunca da artık note 10 falan alırım.

Maaşımla bir oran kurmam ben. 3000 TLden fazla telefon ne yapıyor olursa olsun vermezdim.

Yüzde 25 kadar.

yarısını verdim ve şu an 2.5 yıldır kullanıyorum. 1.5 sene falan daha götürür gibime geliyor.

Yakın vakitte 1/3 verdim.

Maaş oranı yapmam. 100k bile maaş alsam bi telefona 5k para vermekte bir mana görmüyorum. Son aldığım telefon maaşımın %70’i falandı, ama maaşım o zaman şimdikine göre çok düşüktü. Şimdi %70’ini vermem mesela, niye vereyim ki. Telefon alt tarafı.

ya milletin maaşlar 10k dan aşağı değil ya da bu ayfonları kim kullanıyor hacı

aylık maaşımın beşte birinden fazlasını vermem. alacağım vep telefonunun fiyatı aylık net kazancımın %20'sini geçmemeli.

Dunya x-men dunyasi gibi islemediginden bu bioenerji uzmani unvanlibkisiler dolandiricidan baska bir sey degil.

alternatif tıp yöntemleri hakkında düşünürken şunlar üzerinden ilerleyebilirsiniz

-bir yöntem her hastalığı tedavi edebilir mi? (Bazıları bunu iddia eder)
-yalnızca kaynım iyileşti tarzı olumlu yorumlar sizi tatmin edecek mi? (bu yöntemlerin bilimsel dayanağı bulunmaz)
-eğer psikolojik olarak olumlu etkisi varsa ve sizin buna ihtiyacınız varsa bu yöntemler bunu sağlayabilir, bunun için para ödemeye gönüllü müsünüz?

Lütfen yapmayın, dolandırıcılara para kazandırmayın.

Hangi şehirdesiniz bilmiyorum ama mesela Eskişehir'de Hikmet Hassa var, eskiden ESOGÜ'de tüp bebek anabilim dalı başkanıydı, şimdi kendi muayenehanesinde devam ediyor. Böyle uzman doktorlardan görüş alabilirsiniz.

ben bioenerjiye inanıyorum. doğru yapılsa her şeye iyi gelebilir. halam insanların karın ağrılarını, baş ağrılarını falan geçiriyor mesela ilginç bir şekilde. onun dışında şu çok klasik olan parmakların ucuyla insan kaldırma muhabbeti var. ben kaç kere yaptım, bana da çok yaptılar. gerçekten koca koca adamları kaldırabiliyorsun. ama tabi ki her şeyde olduğu gibi bu bebek için bioenerji konusunda da yüz kişi ben uzmanım diyorsa doksanı sahtekardır, doğrusunu bulmak zor iş.

ben sizin yerinizde olsam birilerine para vererek bunu yaptırmazdım sanırım. yani kanlı canlı örnekler falan görmem lazım önce. o bile ne kadar inandırıcı olur bilemiyorum.

ama bu bioenerji sadece belli bir kişide yok, hepimizde var sadece kullanmayı bilmiyoruz. bunun tekniklerini internetten öğrenerek gerçek tedavinin yanında ek olarak bunu da kendi kendinize yapabilirsiniz. hem uygulaması da hoş bir şey. dokunmak, hissetmek falan. bildiğim kadarıyla amaç birinin enerjisini karşısındakine aktarması olduğu için, eğer yumurtalarda problem varsa erkeğin karısına bioenerji uygulaması gerekir tahminimce.

bunun için harcamayı düşündüğünüz meblağ ile psikolojik destek almanızı öneririm.

@istanbul kanatlarimin altinda.

buyrun sizi deneylere davet ediyorum.

insan kaldirmismis. denge bilekligi varsa belki ama yoksa olmaz.

Bana kalırsa biyoenerji uzmanının yaptığı tedavinin türbelere gidip adak adamaktan farkı yok. İnançlı biriyseniz bunu deneyin daha iyi. Sonuçta ikisinin de faydası psikolojik olarak insanı o şeyin olacağına inandırmak. Biyoenerjinin, inanç temelli yöntemlerin hepsinin katkısı; normalde olmayacağını düşündüğümüz, stres yaptığımız, kaygılandığımız şeyin olacağına inanmak için aracı olmaları.

@kurnaz

dediğin şey yazarın sorduğu soruyla alakalı olmadığı gibi, yalan söylediğimi de nereden çıkardın bilemiyorum. ama evet, herhangi 4 kişi işaret parmaklarının ucunda herhangi bir ağırlıktaki bir insanı kaldırabilir. duyuru ortamında bunun deneyini yapmam biraz imkansız takdir edersin ki. ama eğer ilgilenirsen nasıl yapıldığını anlatayım, sen dene.

@istanbul kanatlarimin altinda.

soru ile tamamen alakali. olayin varligi ile alakali.

ya bizim 3 yasinda inandigimiz seylere hala inanan birini görünce sasirdim.

bilmeyenler icin arkadasin bahsettigi olay su
www.youtube.com
www.youtube.com

ama bunu yapinca kendini zannettigi su
www.youtube.com

@kurnaz

şirkette youtube açamıyorum, akşam aklıma gelirse bakarım.

neyse. sen bioenerjiye 3 yaşıdayken mi inanıyordun yani? baya olgunmuşsun o zaman. bioenerji dediğimiz şey 5000 yıllık geçmişi olan yoga felsefesinde bile vardır. yoga yaparken enerjinin bedeninde dolaşmasını hissedersin, enerjinin en çok toplandığı bölge olan parmak uçlarından ihtiyacın olan herhangi bir yerine geçmesini hissedersin. yani şu an ne anlatsam boş çünkü birisi bunu denemeden anlayamaz.

bir de sen korteksinle düşünmeye o kadar odaklanmışsın ki, aslında beyninin 72%lik kısmına ulaşıp kendini çok daha fazla açabilecekken malesef sadece sana öğretilen bilimsel kısımda kalmayı seçiyorsun. daha açık ve kabullenici olmalısın. yüzlerce yıl önce dünyanın yuvarlak olduğu söylenirken düz diye iddia edenler senin atalarınmış işte.

@istanbul kanatlarimin altinda'nın cevabında bahsi geçen; neden sonuç ilişkisi dahilinde açıklanamayan, çalışma mekanizması hakkında kimsenin bir şey söyleyemediği, ölçülemeyen, insanların hassasiyetleri üzerinden maddi çıkar elde edilen bioenerji ve alternatif tıbba dair daha bir sürü şeyi üzerine 10 kere düşünmeden ciddiye almamak gerek.

insan kendi özelinde bunlarla kafayı bozacak kadar hayal aleminde yaşayabilir ancak ailevi bir sağlık durumu karşısında çaresiz ve savunmasız insanları bu gerzekliğe dahil etmek için gerekli motivasyonu nereden buluyorlar anlamıyorum.

@zgrydn

pozitif bilime oturtulamayan şeyleri yok sayıyorsun yani?

oysa o işler pek öyle olmuyor. örneğin psikanalizme bakalım. psikanalizmde rüya analizi yapılır ve kişinin bilinçaltındaki kaygıları giderilmeye çalışılır. psikanalistler kimdir? örneğin freud. freud sinir bilimcidir tıp mezunudur. tıbba ek olarak mitoloji, antropoloji, filoloji, sosyoloji, folkloristik gibi konularda da eğitim almıştır ve böylece psikanaliz teorisini o ortaya çıkarmıştır. ancak bu konu hiçbir zaman (günümüzde dahi) bilimsel verilere oturtulamadığı için modern tıpta bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmez. ancak bu varolmadığını ve işe yaramadığını göstermez.

ayrıca doktorların çoğunluğu alternatif tıp tekniklerinin tek başına değil ama modern tıpla birlikte uygulandığında hastaya çok fayda sağladığını kabul ederler. (alternatif tıp derken falcı hacı hoca vs'ye gidip hastalığının iyileşmesini ummaktan bahsetmiyorum)

bundan maddi çıkar elde edilmesi konusuna nereden gelindi ben anlamadım. zaten soruyu soran yazara bu iş için para vermemesini, internetten kolayca bulabileceği bioenerji teknikleriyle kendi kendine denemesini önerdim ben.

soğan kürü denedin mi?

Bioenerji uzmanı bilemiyorum enerji ile ilgisi var bence her şeyin.. tuğçe ışınsu yu instagramda takip edip iletişime geçebilir eşiniz, seans da veriyor birebir.. çokça faydasını gördüğünü belirtenler var, umarım size de yardımcı olur..

biyoenerji, kuantum danışmanlığı falan gibi şeyler tamamen yalan. enerji öyle üzerinde el tutarak aktarılacak bir şey değil.

ama kaptırmak istediğiniz fazla gelen bir meblağ varsa, istediğiniz bir biyoenerji uzmanına giderek kurtulabilirsiniz, başka bir faydası olmaz.

Pek çoğu şarlatan bunların, umut taciri. Varsa da işini doğru düzgün yapanı ben tanımıyorum. Belki vardır. Yalnız bunlardan biri beni tehdit etmişti o geldi aklıma şimdi. :) Bu kadın felçli hastaları ayağa kaldıran, kanseri bile iyileştiren bir biyoenerji uzmanıymış bir de (yersen)

Teslim ettiğimiz işi beğenmeyen bu uzman hanım çirkefe bağlayıp bana telefonda sana öyle enejiler göndereceğim ki, batacaksın insan içine çıkamayacaksın vb. gibi tehditler savurmuştu. Ben de valla buyrun hodri meydan elinizden geleni yapın bakalım dediydim. :)

Yahu benim gibi seküler, ateist, burçlara bile inanmayan, hayatında kahve falı bile baktırmamış bir kadını tehdit ettiği şeye bak. Histerik şey yaa, bak aklıma geldi şimdi, bekliyorum hala bi şey de olmadı.

Bilimin bencesi sencesi olmaz. Sadece para dokmek de degil mesele, insanlarin basina neler geliyor. Lutfen bilimsel bilginin disina cikmayin, kendinize zarar vermeyin.

Eger iciniz rahat etsin diye konunun bilimselligini arastirmak istiyorsaniz ve Ingilizceniz varsa, suradan makale aratabilirsiniz: www.ncbi.nlm.nih.gov

Acamadiginiz bir makale olursa link gonderin, yollarim. Aklinizi karistiran makaleleri konusabiliriz. Lutfen kendinize zarar, sarlatanlara prim vermeyin.

Katiyen prim vermeyin. Bir etkisi olmaz.
Yaşınız genç ise, yapacağınız tek şey: bu konuyu erteleyip, rahat olmak... Sadece rahat olun, bunu düşünmeyin ve korunmayın. 1 yıl sonra gebelik yoksa yine merkeze gidin.
Çocuğunuz olduğunda, başkasına vereceğiniz tavsiye de bu olacak.

10. denemesinde gebelik elde edebilmiş çok insan var, maalesef bu işler böyle. Şimdi her bekleyiş ve negatif sonuçta stres daha da artıyor, bu da gebeliği direkt etkileyebilen bir şey. İnstagramda merve ipek öztürk diye bir kadın var, aynı sizin gibi defalarca tüp bebek denemesi olumsuz sonuçlanmış bir kadın. en son bir nefes terapisine gidiyor ve bunun yumurtalarına oksijen mi ulaşmıyormuş aslında neymiş meğersem ondan olmuyormuş, neyse terapi işe yarıyor ve kadın sonrasında hamile kalıyor. 4 yaşında acayip akıllı bi kızı var şu an. Ted konuşması falan vardı bi bakın. Biyoenerji değil ama stresten uzaklaşacak yollar izlemeniz ve nefes terapisini almanız yararlı olabilir, araştırın.

bizim de bebeğimiz olmuyor. sorun kimde acaba? bizim önce eşimde dna hasarı çıktı, en son düzelttik. 6 önce doktor kesin olur bebeğiniz demişti hala olmadı. geçen de ben tahlil yaptırdım fsh yüksek çıktı diğerleri normal. şimdi keten tohumu yiyorum. bir kaç ay daha duracağım olmazsa cebecide tüp bebek deneyip sonra tamamen bırakacağım. tabi Allah'tan istemeye devam.

Bu Tür bilgileri Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü ,

sipri.org üzerinden bulabilirsin,

son yıllara ait tabloya da buradan armstrade.sipri.org

yıllarına göre seçerek ulaşabilirsin, şu an türkiye silah satışında dünya da 18. sıraya yükselmiş, şaşırdım.

Evet epey ülkeye satışımız var. Otokar ve BMC epeyce zirhli arac ihalesi aliyorlar örneğin. Aselsan da epey aktif

silah ve savunma olarak tam rakam bulmak kolay değil, ama teknokentlerin ihracatı sanırım teknoloji ihracatı rakamlarını en net şekilde verir.

www.hurriyet.com.tr

parçası pahalı ve hantal arabadır. yanaşma.

benzini ne içer bu var ya off :)

Hocam parçası pahalı tek sorunu o olur. Lpg taktırıp binersiniz. Almadan önce turbolu model için turbosuna motoruna ve şanzımanına bir baktırın.
Araç hantal değil, 270 hp araçtan bahsediyoruz hocam. 0-100 7.2 sn.

volvo nun yıllık genel gideri sikik renoların 3-4 katını bulabilir. kaskosu da pahalı çıkar. ama premium araca binersiniz.

dün bir dostum aldı 2011 corsa dizel 1.4 41 bin tl ye,

bende de sikik reno var 2012 ; genç olsun sikik olsun. bence konuya böyle bakın.

270 hp s80 nerde var ben göremedim? 3bin motorlarında var o beygir. ortalama 1600 kg araç turbosuda yoksa nası hantal olmaz. d segment bir araba sonuçta.

s80 t6 lar 272 hp hocam.
dediğim gibi 0-100 7.2.
www.auto-data.net

t5'lerde 180 hp

www.auto-data.net

0-100 9.2.

20 tane s80 var sadece t6 lar 272 beygir. arkadaş yukarıya 2003 2004 kasa arıyorum demiş en son t6 kasa 2001 de üretilmiş. tek s80 modeliyle s80ni genellemekde biraz abes.

Hocam bak şimdi
sahibinden'de bulunan satılık ilanlarından anlatıyorum
arkadaşın istediği fiyat ve yaş aralığında olan modeller
t6
t5
ve 2t

hepside 180 hp ve üstü.
Sadece dizel olanları 140 hp olması lazım onunda 0-100 11 saniye. Yani hiç biri hantal değil.

kalkışta zor kalkan ani hareketleri zor yaptığın araç hantaldır. ben kalkışta manevrada 1.5 clioyla s80ni uzun yol hariç ezerim çok rahat.

neyse hocam hiç konuşmayalım.
0-100 verisi diyorum halen kalkış diyorsun. Zaten o veri bunun için. Senin 1.5 clio'nun 0-100'ü 14 saniye. Neyi tokatlıyorsun. Dediğin gibi uzun yol verilerine hiç girmiyorum bile 120 km'den sonra soluğu kesilen bir araç ile son hızı 250 km olan bir aracı kıyaslamayalım lütfen.

Senin arabanın taklalar attığı virajlara yerinden oynamadan girer bu araçlar. Clio'nun aks mesafesi kadar bu aracın iz mesafesi var.

bu tür durumlarda, yıllık gelirinizden araç için ne kadar ayırabileceğiniz önemli. b örneğin:
sınıfı küçük motorlu yüksek modelli bir aracın fiyatı ile
d sınıfı büyük motorlu düşük modelli bir aracın fiyatı aynı ya da yakın olsa da, yakıtı, tamir, bakım masrafları, yıllık vergileri, kışlık lastikleri, kaskoları vs bir çok kalemde iyi hesap yapmanız lazım.
illa s80 düşük modelli almaya karar verirseniz emsallerine göre 3-5 fazla olsa da en masrafsız görünenini tercih etmeye çalışın.

hantal vs atik verisini sonra önemsersiniz.

arabayı hafta içi nerdeyse hiç kullanmıycam sadece haftasonu gibi bu arabanın kronik problemi var mı acaba temizini bulsam çok sıkıntı çıkmaz herhalde yani inşallah

arabadan anlamadan şirketlerin verdiği verilere göre burda gelip konuşmak boş bence. hayatında sanayiye dahi gitmeyip şurdan şu veri var burdan bu veri var demekle olmuo. realite çok farklı. ben sana kalkış verilerini söylüyorum. 120den sonra 2.8 motorun uçacağını bilmeyen yoktur heralde. inatla kendi kafanda olan verileri deneyimleden insanlara aktarma. piyasası olmayan hantal ve parçaları pahalı bir araba grubudur volvo. alırken pahalı satarken zor bir arabadır. chaoslord bildiğin konuları konuş. artistik cümlelerede gerek yok aks mesafesi falan.
sen clioyu çatır çatır satarsın s80ni satcam diye ağlarsın...

s80 için değil ama aynı segmentte olan e200k var 2000 model 2001 senesinden beri bizde, 270 bin civarı km'si, rutin bakımları haricinde herhangi bir masraf olmadı. Demek istedigim geçmişini bildigin bitane denk getirirsen olması gereken bakımlar hariç bu tarz arabaların bi masraf çıkaracağını sanmam. 1450 kilo 186 beygir büyük gözükür ama hantal araçlar değildirler. s80 t5 var bi aile dostumuzda o aracında ekstra masraf çıkarttgını görmedim ben. ort tüketim 10 litre ama

babamda var 2004 s80. ben de mi alsam diye düşünüyorum. alırken turbosuna baktır, başka bir sorun olmaz. yakıtını göze alıyorsan hiç sıkıntı çıkarmaz. Ankara'da servis lazım olursa özelden yaz, şimdi reklam şeysi olmasın.

clio değil, talisman dahi eline su dökemez bubarkadaşın. clio ne arkadaş, clio lan. clio...

babilbaligi clio bir örnek. s80 alana kadar daha eski kasa mercedesler bile ezer s80ni.

sonuçta uzun dingilli bir araç.

Chaos'un dedikleri doğru. Bu arabalar tam canavardır,sırf çok yakmasın diye trafikte ağır ağır dolaşıyorlar. Sanma ki hantal. Arkadaşta s70 t5 var, passat bmw merso dinlemez ezer geçer. Millet de flash ın yeni kasasıyla hız yaptığını sansın. Turbolu volvoları anca racing alman araçlarıyla geçersin. Ömründe volvoya binmemiş,kapışmamışlar ki sallıyorlar burada.

Araca gelince, volvolar taş gibidir motorları mersodan bile sağlamdır. İki sıkıntıları var. Parçalar çok pahalı ve geç geliyor, benzini çok yakıyor. Apaçi gibi binilmediyse ,düzgünse masraf açmazlar. Ömürlük hepsi.

bütçeniz varsa custom geliştirme yapabilirim.

Maddi I. Çok güzel yapar bunu.

Yardım lazım olursa yaz.

Pff auto-correct azizligi: Madmimi

@fever: kime gönderip kime göndermeyeceğini seçemiyorum. her defasında listeyi sıfırlamam gerekiyor. dolayısıyla işimi görmüyor...

powershell ile smtp üzerinden niye yapmıyorsun? bedava ya bedava.

@tavsan; office ile mail-merge de bedava. ama geri dönüşleri ile, listeden çıkışları ile kendim uğraşmaktan yıldım. otomatik çalışan bir sistem arıyorum.

mailchimp

Dostum bi parca uğraşırsan secebileceğini görürsün

Ya sanki bize soran açıklama yapan mı var. Ne desek spekülasyon.

Gidenler ne kalanlardan daha az fetöcu ne daha fazla. Ne daha başarılı ne daha az.
Saraylı istedi oldu.

Zaten takip etme haberleri takip edip ne yapacaksın...

çünkü kendi kalitesiz belediyecilik anlayışlarına kendileri dahi tahammül edemiyorlar.

referandumda onca katakulliye rağmen üç büyük şehirde sandığa gömüldüler, yerel ve genel seçimde yaklaşan durumun farkındalar, birşey yapmaları lazım.

ellerinden "ihanet ettik" diyerek kendi adamlarını siyasi olarak bitirmekten başka seçenek yok, ne yapsınlar?

4 ne ara oldu be ya

hocam işte bu rakamları görmemiz yakındır.

ne bu duyuru şimdi komik mi olmaya çalıştın anlamadım?

>ortada somut bir kriz yok birtakım endişeler yüzünden kısa sürede böyle yüksek dalgalanmalar çok normal.

buna yanlis demiyorum ama unutulmamali ki spekulatorler sag gosterip sol vurmayi cok severler. Ornegin onceki hafta ilk yukselme oldugunda herkes "somut bir durum yok bugun 3.62 den bozar haftaya 3.55'e aliriz bu krizden baska kimseye ekmek cikmaz" diyordu burada.

Bir ulkenin para birimi uzerinde spekulasyon yapmak isteyen kisiler, o ulkede onemli imis gibi gorunen haberlerin arkasina siginip ataklar yaparlar, herkes hareketi o habere baglar, ve o durumun cozulmesiyle hareketin geriye doneceginin dusunulecegini de bilirler. Yani oyunu bir hamle ileriden oynadiklari icin bu gibi durumlarin sonuclarina garanti imis gibi bakmamak temkinli olmakta fayda var hep.

söylemekten dilimde tüy bitti, yıl sonunda 4 olacak... ytd.

4 olursa komple sanayici evrim gecirir kozaya girer 3-4 yil cikmaz kabugundan

şaka maka 3,9'u gördü

ne ileri görüşlüymüşüm arkadaş!

kabul ediyorum, 3 ay kadar yanılmışım. kusura bakmayın.

i see dead people!

bu zaman malı mülkü elden çıkarıp basaydık dolara iyiydi.

hellö!!!

queen - don't stop me now

www.youtube.com

çok bir özelliği olması gerekmiyor itirazın. "alacaklı olduğunu iddia eden tarafa bu şekilde bir borcum bulunmamaktadır. bu nedenle söz konusu borca tüm ferileriyle birlikte itiraz ediyorum" şeklinde bir dilekçe yeterli olur.


bir de borcun dayanağı kısmında ne yazıyor?

şu şablonlardan istediğinizi kullanın.

www.google.com.tr

@aleyhe hususlari kabul etmiyoruz, tebligata ulaşamıyorum atandığım için farklı şehirdeyim. Dayanak kısmını bilmiyorum yani, e devletten gördüğüm kadarını biliyorum.
Dilekçe sistem üzerinden mi yollanıyor, yoksa posta ile mi? Ben Van'dayım dava Kayseri'den açıldı. Tebligat süresinde sıkıntı yaratır mı bu?

@babilbaligi, içeriklerinde bana uymayan durumlar var çoğunun. Sorumu bu yüzden sordum zaten.

öncelikle size resmi olarak tebliğ edilmesi gerekli. ama bu ikametgahınızın olduğu yere yapılır yani ikametgahınız başka bir yerdeyse ve oraya tebligat yapıldıysa o zaman süre anlamında sıkıntı yaşayabilirsiniz. sözleşmede verdiğiniz adresi ve ikametgahınızın göründüğü adresi baz alarak düşünün.

siz yine de zaman kaybetmeden itiraz etmek istiyorsanız, bulunduğunuz yerdeki icra müdürlüklerine gidip nöbetçi icra müdürülüğü aracılığıyla itirazınızı yollayın.

başlığına "kayseri x icra müdürlüğüne
gönderilmek üzere
van nöbetçi icra müdürlüğüne"

diye yazın. içeriği dediğim kadar yapmanız yeterli, itirazın iptali davası açılırsa o durumda detaylı açıklama yaparsınız.

Benzer fikirlerle yaparim ama sirket kurma iso dert seklinde yıllarca oyalandim. Kur abi sirketini. Baskasindan fatura falan seni hep kısıtlar. Şahıs firmani kurdur 500 600tl ne kadarsa. 29 yasin altindaysan gelir vergisi muafiyetine de başvur. Kafan rahat olsun

sirket kurmaktan korkmayin. sirket kurmadan hic bir sey yapamazsiniz neredeyse elleriniz kollariniz bagli olur.

esnaflik belgesi var, onun bazi kolayliklar sagladigini söyleyebilirim ama online islerde gecerli oluyor mu emin degilim.

aylık 300-500 lira için değmez. hacimli bir iş olanağı olduğunda şahıs şirketi kurarsın.

konu hakkında pek bilgim yok ama şirket değerlemesi dediğin şey de sadece nakit akışı incelenmez.
işin içine şirketin sahip olduğu taşınmazlar ve yeri geldiğinde taşınır mallar da dikkate alınır. bunu da göz önünde bulundurmak lazım.

Bunun için sadece mevcut finansal veriler yeterli değil.
Değerleme yapılırken şirketin iş yaptığı alandaki sektörel gelişme ve pazar artışına bakılır. Bu şirketin iş yaptığı ülke(ler)de bu sektörlerin dünya ile eşgüdümlü mü arttığına bakılır. Varsa yerel ve küresel pazar araştırmaları ve yine bağımsız şirketlerin, şirketin hizmet verdiği dikey sektör özelindeki öngörü raporları incelenir. Büyüme eğrisini aşağı çekecek olası küresel ve yerel riskler hesaba katılır. Örneğin, küresel olarak X olayı bu iş için bir tehditse o olayın olma ihtimalinde işin ne derece etkileneceğine bakılır. Yerel olarak, örneğin danışmanlık hizmeti verilen alan ile ilgili beklenen değişiklikler var mı, regülasyona tabi olacak mı, kanuni zorunluluklar neler ve yerelde ticari genişlemeyi negatif etkileyecek durumlar nelerdir göz önüne alınır.
En sonunda bu tüm genel çerçeveden sonra şirketin hizmet verdiği alandaki rekabet durumu nedir, kendi iç dinamikleri nasıldır vb bunlara bakılır.
Zira sadece bugüne kadar X lira kazanılmış olması şirketin değerini ölçmeye yetmez. Sadece ekibin iyi iş yapıp para kazandığını gösterir.

bu is icin butce ayirdiysaniz tavsiye edebilecegim bir kisi/sirket var. sirket degerlemesi ve danismanlik yapiyorlar ama aldiklari ucreti bilemiyorum.

danışmanlık şirketinin muhtemelen fazla bir duran varlığı yoktur.

önümüzdeki 10 yıl boyunca etmesini beklediğiniz karlardan aradaki süre boyunca faizi çıkaracaksınız. Mesela seneye 500.000 lira kar ederse, faiz %10 derseniz, önümüzdeki sene için 450.000. İşte öyle 10 yılı topla, şirket değeri ortaya çıkar. bu rakam yaklaşık bir fikir verir.

Fakat, eldeki kuş daldaki kuştan iyidir. Sana önerim, şirket sahibinin artacak dediği rakamların yarısını al. Yani bu sene 350.000 kar ettiyse, seneye 500 bin kar edecek diyorsa, aradaki farkın yarısı ancak olur, o şirket yaklaşık 425.000 kar ancak eder. Çünkü kasaptaki ete soğan doğranmaz.

Yeterli bilgi yok. Kabataslak rakam verilemez.

bullshit.

Dindarlar gelen ateizm dalgasına karşı kendilerini ideolojik olarak koruyamıyorlar. Yani Ateist toplumların çok daha medeni, çok daha ahlaklı olmasını sindiremiyorlar.

Sonuçta da böyle "Ateizm dalgası aslında Müslümanlığın tezahürüdür" gibi saçmalıklar çıkıyor. Tabi o zaman bu medeniyet seviyesinin neden Müslüman toplumlardan değil, Ateist toplumlardan geldiği sorusu her zamanki dindar ikiyüzlülüğü ile karşılanıyor.

Sonuç: Bullshit +1.

kendince islam'da reform ihtiyacına dikkat çeken bir yazı. yazan kişinin islamcı olması dolayısıyla kullanılan ağdalı dil, aklını kullanan ateistin islama uygun sayılması gibi gerçek dışı tespitler yazıyı benim açımdan boş kılıyor ama bu önemli değil. yazının muhatabı müslümanlar zaten.

gerçekle yüzleşip sorunu yanlış yerden ele alan klasik bir islamcı daha.

semavi dinler ateizmi halen nereye koyacaklarını, gelişmiş ülke halklarının her geçen sene katlanarak bu yöne doğru kaydığı gerçeğine karşı nasıl bir tavır alacaklarını bilemediler. bu tarz saçmalıklar daha da artacak. ilk refleks olarak kabul etmiyorlardı, şimdilerde ise hoşgörü yalanına sığınıp kendi dinlerinin aslında o kadar da(?) ateizmle çelişmediğini gösterme uğraşındalar. bi ara vatikan "ateist adamdır" falan diyordu.

sonuç olarak: yav he

Bullshit +2

77 model bir mercedes görmüştüm. dibim düşmüştü. 11.000 liraya satıyordu adam. bir tane de 91 model mi ne vardı, arabanın içinde telefon falan vardı ama şekil itibariyle falan da çok klastı gerçekten. bu yaşta mercedes düşkünü oldum. eskiden alay ederdim yaşlı arabası diye.

pavyondaki bayana aşık olmak gibi. ocağına incir ağacı dikecek cinsten.

Yukarıdakilerden 7 serisini severim. Mercedes'in eski kasa S serisi ve CLK'sını seviyorum.

bence de nefisler. ara ara sahibinden klasik kategorisini aşındıranlardanım.

:') gözüme benzin kaçtı

cok zor ama bulunabilirse oynanmamis bir E30 fiyat/performans olarak en iyisi. bunlar da guzel ama fazla luks.

benzini su niyetine içer bunlar :D

ama ben de çok seviyorum böyle arabaları. zengin olsam koleksiyon yaparım.
aslında zengin olsam yapmak istediğim başka bir şey daha var. çok eskimiş döküntü arabaları alıp elden geçirmek ve sürmek. şunun gibileri yani: www.celebialper.com

bunlar yeni, 1974 mercedes falan çok hoşuma gidiyor benim. bunlar da şahane.

Zorunlu bir ihtiyaç olmadığı için hazım konusunda da bir derdim yok. Bu millete müstehak.

hazmedemiyoruz. Daha iyi arabalara binebiliyor olmamız gerekirken daha küçüğüne/kötüsüne binmek zorunda kalıyoruz.

5 sene önce de alamıyordum, halen alamıyorum :)

5 sene önce dolar 2.1 civarındaydı, şimdi 3.6 civarında. 5 sene önce de alabiliyordum, şimdi de alabiliyorum. hala çok pahalı geliyor.

Araba fiyatlarına baktıkça kafayı yiyorum.Yeni kasa ford fiesta bile olmuş 65-70 bin.En iyisi bakmamak.

2015 başında s60a niyetlendim. Araba 112.000tl idi. Ben bekledim o 2 3 ay sonra 143.000tl oldu. Bugün 232.000

Birkaç ay sonra superb e niyetlendim. 107.000 fiyat aldım. Yine mal gibi düşünürken 138.000 oldu. Şimdiyse 162.000

Hala bindiğim arabayı 50200 tl ye almıştım. Aynısı 82.000 şu anda. Az süre önce çıkan yeni kasası benzer donanımla 91.000 falan oluyor.

50binlik araba alırken maaşım 1500dü. 2 şirket değişimi sonrası iyi bi hale geldi ama benle aynı anda aynı yerde 1500 alıp terfi etmeyen adam hala orada 2350 alıyor.

Tüm bunların çerçevesinde hem kur farkına hem de ek vergilere sövüp durmaktan başka bişey gelmiyor elden.

Şirket arabasından başka üst segment araba görebileceğimi düşünmüyorum artık.

Geçen sene 2008 leonu 38.000e aldım, şimdi piyasası 48.000. Arabanın değeri çoğaldı diye seviniyoruz ama sermayemiz eriyor farkında değiliz.

"zorunlu bir ihtiyaç değil" derken?

köyde yaşayan, yürüyerek beş dakikada her yere ulaşabilececk insanlar değiliz. büyükşehirlerde yaşıyoruz ve nefes alabilmek, yemek yemek için bile evden çıkıp motorlu bir taşıt ile belli bir süre yol gitmemiz gerekiyor. yaz geliyor sıcakta, kış geliyor yağmurda karda rezillik çekiyoruz. ne için? arabayla 10 dakikalık yolu otobüsle 50 dakikada gidebilmek için. yalnız yaşadığım halde arabam olmadığı için birçok şeyi yapamıyor, birçok yere gidemiyorum. ben böyleyken çocuklu ailelerin çektiği sıkıntıyı düşüenmiyorum. evet arabasız da yaşıyorum ama yaz güneşinin altında 50 derece havada, elimde eşyalarla çektiğim rezilliğe katlanamıyorum.

ülkenin içinde bulunduğu hale karşı gösterilen beter olsunlar, iyice batsınlar tavırlarını da sindiremiyorum. batıyorsak hep beraber batıyoruz ve bu sefilliği hep beraber çekiyoruz. bu millete müstehak diyip geçmek yerine pes etmeden elimizden geleni yapmamız gerekiyor diye düşünüyorum.

soruna gelirsek, sadece araba fiyatlarını değil marketten aldığım sütün, yumurtanın fiyatını bile sindiremiyorum. türkiye'de yaptığım market alışverişi 100 lira tutarken aynı alışveriş ingiltere'de 25-30 sterlin tutuyor. tl kazanıp döviz ayarında harcıyoruz günün sonunda.

himmet dayi +1, arabayı olmazsa olmaz görmediğim için hazım sıkıntısı yaşamıyorum. pahalı, hem de çok ama o zaman almazsın olur biter. bu kadar çok talep olursa piyasa da şişer, vergi de gelir. normalde tam tersi olması lazım ama burası böyle bir ülke. buna rağmen eline para geçen herkes araba alma telaşında. sonra trafik var diye söverler. trafik bizzat sensin zaten, sen orada olmazsan trafik de olmaz. gören de 90 milyar kmkare memlekette yaşıyoruz sanır, araba da araba. talep etme gücü olan kesim toplu taşıma kullanırsa toplu taşımanın şartları da iyileşir, trafik da rahatlar.

Birkaç sene öncesi için işe girdiğimde birkaç sene çalışır belki ufak bi araba alırım diyordum ki şu an gerçekten içine sığamayacağım araçlar 70-80 bin tl bandına çıkmış durumda.

Araba lazım oldukça kiralıyorum, biriktirdiğim paramı da spora, gezmeye harcıyorum (hoş, onlar da pahalandı ya neyse).

Hazmedemeden bir kaç yıl öncesinin iki katını vererek araba almak zorunda kaldım. Şimdi bir de her ay artan benzin fiyatlarını ve vergi artışlarını hazmedememeye devam ediyorum.
Bu konu da ne yapsak, yok mu bir yerlere yazar kasa falan fırlatan?

himmet dayi +1

80 bin lira verince bitse gene iyi. bunun üstüne sigortası, kaskosu, bakımı, benzini, park yeri sorunu, trafikte çileden çıkarması, alkollüyken kullanılamaması, dolu yağması, kaporta çizilmesi var. başlı başına dert. hiç mantıklı gelmiyor. dolayısıyla araba almıyorum ve böyle dertlerim de olmuyor.

bir ürünü satmanın yolu ona ihtiyacınız varmış gibi göstermektir. otomobil sektörünü bu konuda inanılmaz başarılı buluyorum. muhteşem reklamlar çekiyorlar. "ailenizin güvenliği", "babam toyota gibi adam", "güçlü motor", "şöyle hızlı" falan. ha bir de otomobil fuarlarında taş gibi mankenlerin kullanılması. bunların hepsi erkeklerin egolarını okşayan şeyler ve bu reklamlar sayesinde araba bir statü sembolü haline geldi. hiçbir adam da bunu fark etmiyor. gidip gidip araba alıyorlar; daha güvenlisini, daha hızlısını, daha büyüğünü.

toplu taşımanın yeterli olmadığı küçük yerleşim yerlerini ayrı tutuyorum ama araba şehirde yaşayanlar için gereksiz bir şey. hatta ödediğiniz şu çılgın paralar karşılığında aldığınız hizmete bakarsanız dünyanın en gereksiz şeyi. çok ihtiyacınız olursa gidin taksiye binin. ya da uzun yollar için gidin en kral modelden bir araba kiralayın, gönlünüzce gezin. çok daha ucuza gelecektir.

Gene tartışmaya dönmüş olay. Anketti alt tarafı

bence herkes hazmetti. bizim şirkettekilerden gördüğüm, araba bakmaya devam edenler hala bakıyor, sıfır polo/golf alanda çıktı bir sürü. çok pahalı bunlar diyen duymadım hiç

ben hep bisiklet kullandığım için haberim bile yok açıkcası. kaç olmuş ne olmuş ama yazık memlekete.

trafiğin sebebi arabaların çok olması değil insanları ahır gibi tek bir şehre sıkıştıranlardır.

araba fiyatları hazmedilecek gibi değil
tek teselli satarken zarar etme riski tok kapılı araçlarda nispeten az olduğu için
millet malum markaya abanıyor

alın araba fiyatı görün amk
www.youtube.com

tam emin olmamakla beraber hasar kayıtlı araba eğer trfikten çekme belsi varsa tekarar trafiğe çıkamıyor kaçak olarak hayatına devam ediyor olabilir.

senin gibi araba binerim giderim ne olacak diye düşünen bir de ben varım. bu yüzden o arabayı bir daha satamıyorsun. kimse dönüp bakmıyor

Üstat hasar kayıtlı diye sigorta dosyası oluşturulmuş bir kazayı kast ediyorsanız olabilir. Tabii 50 binlik araç için 40 bin hasar oluştuysa sıkıntı. Yoksa sorun yok.

eğer pert kaydını kast ediyorsanız o zaman sorun var, mesele sadece değer kaybı değil şasesi hasar görmüş bir araç almak her zaman risk taşır. Hiç bir zaman düzen tutmayabilir. Garip garip yerlerinden hatalar verebilir. Aldığınız kadar masraf edebilirsiniz yine de düzelmeyebilir. Güvenlik bakımından bir çok sorun yaşatabilir. bir kaza anında olması gerekenden çok daha kötü tepkiler verebilir.

subaru piyasası olmayan bir araba. ilan sahibinin de yazdığı gibi insanlar bu tarz araçları almak yerine az yaka çok kaçan golf, focus, astra gibi araçları tercih ediyor. arabayı almasına alırsın. ama mesela alayım, 1 yıl sonra satar başka alırım dersen o kısımda sıkıntı yaşayabilirsin. golf aracın olsa ve ilana koysan günde 20 kişi arıyorsa bu aracı koyduğunda 1-2 kişi arar. sıkıntısı bu.

hiçbir sıkıntı olmaz, rahat rahat binersin. benim komple boyalı takla atmış araba alan arkadaşım var, 3 yıldır gayet sorunsuz bir şekilde biniyor.

ama kaportası akordiyon gibi katlanmış, sonra da düzeltilmiş bir arabadan kaza anında mukavemet göstermesini beklemek mantıklı değil. şasede eğrilik kuvvetle muhtemel, sürekli sağa sola çekme yapabilir. arabanın etrafında seni koruyan bir çelik profil var, eğilip bükülmüş olabilir, kaynaklı işlem olabilir. mukavemeti azalmış olabilir.

ufak tefek kazadan bir sıkıntı olmaz. ama büyük kazanın derdi de büyük olur.

@babilbaligi'ye katılmıyorum.

hiçbir sorun olmaz diyemezsin abi. ben sadece sağ ön çamurluğu değişmiş diye aldım arabayı ilk sene masrafından belimi doğrultamadım. yok alternatörü bozulur, yok direksiyon pompası yağ kaçırır, yok klima borusu delinir...

motor kısmından hasar almamış arabalar için sorun olmaz yaklaşımında bulunabilirsin ama çamurluk, kaput falan kazaya karışmışsa çok sıcak bakmam ben.

nefis cevaplar be. aferin la duyuru :)

Benim yaptığım bir kazadan sonra şase eğildi. O günden sonra hiçbir şekilde ayar tutmadı araç. Rot balansa giriyor 1 ay sonra 10 derece sağa gidiyordu direksiyon düz iken. Satmam zor olmadı ama. Satamazsın diye bir şey yok yani

Lenovo thinkpad olabilir belki i7li bi model, 2. El sirket cikmasi. Ekrani kapatir kaldirirsin bi koseye

Herhangi cok cekirdekli bir PC, bol RAM, Linux ve Docker (virtualization yazilimi - sanal makina degil de kernel seviyesinde compartmentalisation) senin ihtiyacin olan. Mac Pro da uzun zamandir guncellenemedi, su anda hele fiyatlarina gore cok geride kaldilar. 2018 de gelecek yenileri ve fiyatlari daha asagi olmayacak.

Elektrik problem degil, makinen ful yuk altinda 2 ampul kadar elektrik yakar tas catlasin. Surekli ful yuk olmazsa faturanda hissetmezsin bile.

kucuk anakartli mac mini boyutlarinda bir PC kendin toplayabilirsin ozet olarak.

os x illa gerekli mi? mac'lerden çok iyi server olmaz. yani o gereklilik ile mac'lerin sağladığı şeyler tam kesişmiyor.

tam aradığın hizmet sanal sunucu hizmeti. hiç yer kaplamıyor, hiç elektrik yakmıyor ve genelde sorun çıkarmıyor.

aws falan takıl derim...

İkinci el çöp kutusu şeklindeki Mac Pro'lardan aldım, quad core Xeon, 12 GB RAM'li. İşimi gördü baya. Buna para yatırmamın tek sebebi sessiz olması, başka bi olayı yok yani. Sadece evde kullanacağımdan böyle yaptım. Yoksa ikinci el daha iyi bir sunucu çok rahat bulunurdu aynı paraya.

AWS de kullanıyorum ancak çok pahalı oluyor karşılaştırırsan, misal bir IBM Qradar deploymenti 12 GB RAM istiyor minimum, artı 8 core cpu lazım, kol gibi girer saat başına.

Alınır. Uzun süre (> 5 yıl) sorunsuz kullanırsın, parasını çıkarır.

hayır air artık çıkmıyor bildiğim kadarıyla
normal macbook alın. pro olmayan. yani air in yenisi. sıfır ayarında 3500 e bulunur

alinabilir ama burstan ayrilan parayla alinmasini tavsiye etmem. eski laptop'a aliexpress'ten batarya alip satin ikinci el hafif sarji uzun giden baska bir model bakin. core 2 duo'lu acer almistik babam hala kullaniyor 9 sene oldu 5+ sene uzeri gitmesi mac'e ozel degil.

Air hâlâ çıkıyor, daha temmuzda güncellendi. Normal Macbook daha güzel tabii ama pahalı.

MACBOOK AIR MQD32TU/A olarak geçiyor model,
2017 model mi acaba, nereden öğrenebilirim?

2014'te aldığım Macbook Air'i çatır çatır kullanıyorum, performans düşüşü çok az oldu.

Al derim.

bu duyuruyu macbook air'imle cevaplıyorum. 2015te aldım, hala çatır çatır, ipad hızında çalışıyor. bataryada en ufak sorun yok. ve hiç güncellemedim diyebilirim.

bu modeli arkadaşıma baktık, kendim de macbook kullandığımdan ben tavsiye etmiştim ama maalesef ekranı bariz kötü.canlı gözle bir bakmanızı tavsiye ederim öncesinde, yazdığınız çoğu özelliği karşılar ama ekran da önemli bir unsur bence.

air yerine bunu bakmıştık sonrasında www.vatanbilgisayar.com

Ekranı daha önce retina ile kıyaslama şansım olmuştu çok kez. Evet retina mükemmel ama air'ın ekranı kabul edebileceğim düzeyde.

ben retina ile kıyaslamıştım benim için kabul edilemez düzeydeydi ama sizin için tamamsa air üzmez bence.

2015 macbook air kullanıyordum, elime fırsat geçince 2017 macbook air'e geçtim. bu cihaz gittiği sürece de yeni cihaza geçmeyi düşünmüyorum.

ekran denmiş; tamam retina ekranlar kadar iyi değil ama bence piyasadaki çoğu cihazdan çok daha iyi.

1440*900 çözünürlük ile yine çoğu cihazdan daha verimli bir çalışma alanı sağlıyor.

2015 macbook air'i iş arkadaşıma devretmiştim, 2 yaşında olmasına rağmen bataryası hala 8 saat civarında gidiyor.

yanında taşımak için oldukça hafif, bazen bilgisayarı unuttum mu diye çantayı yokladığım oluyor.

macos sorunsuz, tıkır tıkır çalışıyor. benim beklentilerim için piyasadaki fiyat/performans oranı en iyi bilgisayar.

ilk yorumumda dediğim gibi; kesinlikle öneririm.

alınmaz.

o işler için tablet alınır. her şeyiniz icould'da ise ipad alınır, yarısı kadar para verilir. yanına klavye alınır, mis gibi kullanılır.

bence.

hometech ht14b 700 lira. homtekte alabilirsin.

Bence kesinlikle alınır. Ben de ayni şekilde bursumdan aldım, asla pişman olmadım. Yazılacak her şeyi arkadaşlar yazmış zaten. Fiyatı da çok iyi.

gündeme göre değişiyor. sabit bişi değil.

İslami ülkede hakim kılmak vb.vb. Türk-İslam ülküsü dedikleri klasik sağcı zırvalıkları.

genel akp'lileri bilmem de bu işe ideolojik yaklaşanların 28 şubat'ın öcünü almaya çalıştıklarını, o zaman yaşadıkları şeylerin aynısını şimdiki "din düşmanları" için yapmaya çalıştıklarını düşünüyorum.

genelinin bir ideolojisi, davası yok; rte bugün ölse 1 ay sonra seçim yapsan akp'nin oyları en az yarı yarıya düşer.

eşi dostu iyi yerlere getirmek.

Rantı kendileriyle iş yapan herkese yedirmek.

Bruce +1

simdi itiraz edenler falan olacaktir da milli gorus zamanindan gelen bir sey ve cok da uzun uzun aciklamaya gerek yok.

dava = seriat.

kisa vadede iktidar olmak olur, ab'ye girmek olur, su olur bu olur ama uzun vadede dava seriati hakim kilmaktir. dava icin olduktan sonra butun gunahlar affolur, gerekirse yolsuzluk yaparsin ama dava icin lazimdir o para ve icin rahat olur. seriat icin calisiyorsan allah seni affeder.

Bence artik onlar da bilmiyor

@doxanikee milliyetçiliği ayaklar altına alıcam diyen birinin türk islam birliğiyle ilgisi olamaz eleştirmek istiyorsan biraz araştır lütfen.ayrıca insanların görüşlerine şu şu nedenlerden dolayı dayanaksız görüyorum diyebilirsin ama ''zırva'' diyemezsin.saygısızlıktan başka birşey değildir bu.
(git: )www.youtube.com


@nuisance +1

iktidarda kalmak. reel bir dava yok. zaten bunun krizini yaşıyorlar bir nevi.

@doxanikee bu kadar ışte sizin tartışma kapasiteniz. Ne diyeyim bilemiyorum. Adam alenen milliyetçiliği yok sayiyorum diyor sen de gelmis bu adama milliyetci diyorsun ve yine bu adam üzerinde turancilara-ulkuculere laf söylüyorsun. Hocam görüşün nedir bilmiyorum ama seninkiler de 'zırva'...( nasil böyle tartışmak daha kolay di mi ? )

@doxanikee şu söylediklerinden fikirlerine ne kadar inandigin ortaya cikiyor zaten. Konuşurken de terbiyeye davet ediyor ve tartışmayı ( ki buna tartisma denilmez ) burada bitiriyorum.

lanc +1500
aynı şeyi söyleyecektim.

%1 bile alamadıklarının farkındayım. ancak bir şekilde %40 aldı ve iktidar oldu. bu dediklerimi gerçekleştirebilir mi?

yani yapabilir mi den ne kastettigine gore degisir. su anda sermaye sahibi olmak, bankaci olmak suc degil. sosyalist idealleri olan bir parti basa gecerse once bununla ilgili yasalari cikarmalari gerek. bu da parlamenter bir sistemde uzun seneler alan bir surec ve halkin destegi de gerekiyor.

darbe gibi bir seyle gelirlerse ve emirlerini dinleyecek milis kuvvetleri olursa / ordu ve ekipmanini ele gecirirlerse her sey serbest tabii.

ama yasal durumda yani kitabina uygun olarak diyorsan, hayir, yarin biri basa gecip "bankacilari tutukluyorum" diyemez.

yok darbe değil. kitabına uygun olarak. iktidara geldi mesela. şu anki ekonomik sistemdeki birçok şeyi haklın büyük çoğunluğunu desteğini alarak yasakladı diyelim. bankacılık faliyetlerini durdurdu ve suç olarak kabul etti. böyle bir şey yapamaz mı teoride?

yapabilir ama yapamaz. kamulaştırılacak sektörlerdeki yabancı ortaklıkları, tutuklamalara ve ağır önlemlere karşı uluslararası örgütlerin, dış medyanın, çevre ülkelerin ve büyük ekonomilerin tepkisi, en önemlisi ekonomik yaptırımlar sonucu dışarıyla bağlantısı kesilen bir ülke. elindeki silahlı güçle içeride muhalefeti de bastırırsan önün açık tabii fakat geçiş ne kadar sert olursa meşruluğun kalmaz, ülke dışarıda o kadar yalnızlaşır. sonu kuzey kore'den hallice olmaz.

yok tabii ki farazi bir durum. meşru olup olmaması da hak desteği ile alakalı. ciddi bir oyla iktidara geldi diyelim. sonuçta dünya'daki işçi sayısı sermayedar sayısından fazla. teorik olarak ciddi bir oranla iktidar olabilir. bu durumda dışa kapalı olacağını da varsayarsak özel teşebbüsü yasaklarsa şirket kurmak suç olabilir mi? arkadasında ciddi bir seçmen desteği var. hatta sermaye sahileri dışında muhalefet eden kimse yok diyelim.

'teorik olarak ciddi bir oranla iktidar olabilir.' diyorsun ama: ancak teorileri hayaller üzerine kuruyorsan öyle olur.

ayakları yere basan teorilerde böyle bir şey mümkün değil. mümkün olsa zaten neyi bekliyor bütün bu sosyalistler, komünistler vs.

O yüzden 'olsaydı' varsayımları fanteziden ibaret ve istediğin gibi hayal edebilirsin.

Gerçeklerin üzerine projeksiyon yapmak istiyorsan sosyalizm insan doğasına ters. Biz arı ya da karıncalar gibi 'selfless' değiliz. Benlik algımız var. Bu benlik algımızı daha ziyade toplum üzerinden kurguluyorsak o zaman faşist oluyoruz, benlik algımızı kendi egomuzdan kurguluyorsak egoist oluyoruz. İki taraftan birden kopunca da hayvan oluyoruz.

Özetle: hayvan yanımız, toplumsal yanımız ve ego yanımız var. Bunların bir karışımı olarak herkeste 'kendine özgü' bir karakter gelişiyor. Kendi fikri olan kimse toplumda fark yaratacaktır, fark yarattığı kadar da ödüllendirilmek isteyecektir...

son olarak ve özetle sorduğun sorunun gerçek cevabı: sen nasıl hayal ediyorsan öyle olur.

Sosyalizm deneyimi için Sovyetler Birliğinin nasıl kurulduğuna bakıver.

"yok darbe değil. kitabına uygun olarak. iktidara geldi mesela. şu anki ekonomik sistemdeki birçok şeyi haklın büyük çoğunluğunu desteğini alarak yasakladı diyelim." demissin, kitabina uygun olarak oyle bir seyin mumkun olmadigini yazdim.

diyelim sen parti liderisin secim kazandin, "bankalari kapadim" diyemezsin cunku dedigin seyi gerceklestirebilecegin bir yasal altyapi henuz yok. "ben yasa cikardim" diyerek de yasa cikaramazsin, cunku yasalar oyle cikmiyor. darbe ile bir diktator olarak gelmediysen "secimi kazandim boyle yapiyorum" diyemezsin. o yuzden olmaz.

bir surec icinde gerekli duzenlemeleri yaparak deneyebilirsin, mevcut duzen icinde tam destekle en az bir 5-10 yil alir. O arada ceza alabilecek herkes kacar zaten ama ona gelene kadar ekonomi coker halk seni zaten gece yatagindan alir.

yapar. yeni bir anayasa yapar, halk ooyuna götürür ve yeni sistemi uygular. gayet mümkün.

ama bankacılık sistemini yasaklamak, zenginleri tutuklamak falan gibi şeyler sosyalist partilerin yapmak isteyeceği türden şeyler değil. biraz yanlış bilgi olabilir.

@konusma ben valla çok katılmıyorum. sürekli isyan eden fındık üreticisi hep akp'ye oy veriyor.

@idexo sosyalizm insan doğasına ters de kapitalizm mi uygun? bunu günde 12 saat çalışan işçilere de söylemelisin bence.

şunu soruyorum aslında. parti iktidar oldu diyelim. ilk etapta birçok işi kamulaştırmak istiyor. sermayedarların daha da zenginleşmesini istemiyor. mesela maden işletmesini sadece kendi yapacak. havayolu şirketi olarak sadece kendi şirketi olacak. bir iş adamı havayolu şirketi kurup ticaret yapamayacak mesela. bunu yapabilir mi?

yani ekonomi bir şekilde tıkırında dönüyor diyelim. ekonomi, halk desteği vs. bunlar çözüldü diyelim. bankaları kapatınca mesela ekonomi tepetaklak olmadı diyelim. burada bir pürüz yok. ancak ekonomik sistemi değiştirmesindeki engel ne? sonuçta ekonomi o halde de tıkır tıkır işlese de bir müteahhit, banka sahibi kalkıp oh ne güzel oldu demez mesela. onun dışında o bahsettiğiniz engeller tabii ki var. en basitinden sosyalist bir partinin %1 oy bile alması imkansız.

'yani ekonomi bir şekilde tıkırında dönüyor diyelim.'

Şimdi önce reçeteni açıklarsan sosyalistler de çalışmaya başlasınlar nasıl ekonomi tıkırında dönecekse. Böyle bir reçete yoksa, sadece varsayımlar ve hayaller üzerine inşa ediyorsan ona ütopya deniyor. Sıkıntı ütopyaların gerçek hayattaki girift dinamiklerden kopuk olması. E hayal kuruyorsan sen nasıl istersen öyle olur zaten bu soruyu sormanın da manası yok o yüzden.

Gerçek dünyada sorun şu: Türkiye eskiye göre her zamankinden daha küresel bir ülke, Dünya ise her zamankinden daha küresel bir ekonomi rejiminde işliyor. Kapitalizmin dışında kalamazsın. En içe kapalı Kuzey Kore dahi ithalat yapmak zorunda. Ambargolarla, baskılarla boğuşuyorlar.

Öte yandan bir Çipras vardı, o ne yapıyor bir bak istersen. Borç falan ödemeyecekti vs. Ne oldu o durumlar?

(bkz: aleksis çipras)

Aynı Irak'a girdikleri gibi buradaki 'barışın temini' için saldırır bütün o 'demokratik' ileri kapitalist ülkeler, Öyle bankayı yasaklarım, bankacıları içeri atarım dersen Türkiye'nin meşruiyeti ortadan kalkar; Ambargo üzerine ambargo uygulanır. Zaten eskisine göre çok daha bağımlı bir ekonomiyiz. Bir de Dünya Bankası'ndan, IMF'den, AB'den aldığımız paraların hesabını sormaya başlarlarsa siyasi iktidar anında tabanını yitirir.

Sonra, evet. Kapitalizm insan doğasına daha uygun. Devlet memurlarının ne kadar istekli ve verimli olduğuna bakarak dahi sosyalizmin işlemeyeceğini anlayabiliriz. Atanamadıkları halde niye öğretmenliklerde bir yığılma var bir düşün. Öğretmenlerin yeni nesilleri nasıl yoğurduklarına dikkat et. Önceden önerdiğim gibi Sovyetler Birliği'ne de bir bak.

Sonuç olarak üretim sistemi kapitalist mantıkla çalıştığı sürece güya sosyalist olsan da bir anlamı yok. Sömürecek emek lazım sosyalizme de. Hiç değilse liberalizmde aradan sıyrılıp Apple kuruyorlar, Microsoft kuruyorlar, Tesla kuruyorlar... Bunların kurulmasına izin verecek ortamları yaratmazsan geri kalmış ülke oldun demektir. Sovyetler Birliğinin de Amerika'ya en büyük hediyesi bu anlamda bir rekabet oldu. Sosyalizmi bir öcü gibi görüp kapitalizme daha da sıkı sarılmışlardı. Şimdiyse 'welfare sömüren single mom ülkesi' oldular.

Düşün devlet bütün varlıklara el koydu, herkese araba verdi, ev verdi. Kişisel bir mülkiyetin yok, ister 10 saat çalış ister 60 saat çalış bir karşılığı yok. Ona angarya denir. İnsanları nasıl motive edeceksin?

Kapitalizm öyle ya da böyle bir kesimin girişim yaparak işçilikten patronluğa geçmesine izin veren bir sistem. O değneğin ucundaki havuç bazıları için iyi bir motivasyon.

Bankayı kapatıp milletin birikimine el koyman sadece en zenginlerin değil, en alttaki işçinin de birikimine el koyman manasına geliyor. Küresel gerçeklere bakarsan sonrasında ülkenin içine düşeceği darlıkta dışa olan büyük borçları saymasan bile bu tarz bir ekonomiyi ülke içindeki kaynaklarla beslemek hayalden de öte imkansız.

@idexo sen konuyu farklı yöne çekiyorsun. ben sosyalizm vs kapitalizm tartışması için açmadım soruyu. sormak istediğim şuydu belki eksik ifade ettim. bir hükümetin ekonomik sistemi toptan değiştirmesini engelleyen yasa ya da kağıt üzerindeki engel nedir? bir şekilde herşey tıkırında olsa bile bu sisteme geçmesine engel olabilecek bir şey var mıdır? mesela müteahhite şirket kurmasını yasaklayabilir mi? ekonomik olarak sıkıntı olmasa bile sermaye sahibi bunu istemez. teorideki engeli merak ediyorum. yoksa pratiğe gelirsek sokaktaki adamın sosyalist bir partiye oy vermesi bile imkansız. ekonominin gidişatından önce buna bir çözüm bulmak gerek.

evet apple gibi şirketler çıkıyor ama apple'ın iyi bir şey olup olmadığını çin'de günde 12 saat boyunca telefon montajı yapan adama da sor istersen. kısıtlı bir azınlığın zenginliği iyi bir şey değildir.

@konusma ben varsayımları söylememin nedeni sorumun sosyalizm nasıl işler sorusu olmaması. merak ettiğin şey sistem değişikliğinin kağıt üzerindeki engelleriydi. başka yöne çektiniz.

'bir hükümetin ekonomik sistemi toptan değiştirmesini engelleyen yasa ya da kağıt üzerindeki engel nedir?'

cevap anayasa. fakat bunu sormak için buraya başlık açman enteresan.

'evet apple gibi şirketler çıkıyor ama apple'ın iyi bir şey olup olmadığını çin'de günde 12 saat boyunca telefon montajı yapan adama da sor istersen. kısıtlı bir azınlığın zenginliği iyi bir şey değildir. '

ben de onu diyorum. sosyalizm de aynı şeyi yapıyor kapitalizm de. kapitalizm'de bir şekilde merkez ülkeye gidip sömüren tarafta yer alabiliyorsun. sosyalizm'de bu da mümkün değil o yüzden istenmiyor. çin sosyalizm'de çok mutlu olsaydı bugün kapitalizmin yükselmesine bu kadar çanak tutar mıydı?

Sosyalizmin en gerçek ve işler olduğu yerler Avrupa'daki refah devletleri. Sosyalizmin işlemesi için kaynağı da kapitalist politikalarla yaratıyorlar. Yani anlayacağın kendine sosyalist, dışarı kapitalist davranıyor. Öyle banka yasaklamak işlerine gelmez.

altunbilekler

Gimsa ya da CityGross

Nevgross-Gimat tarzı yerler muhtelif semt süpermarketlerinden (Altunbilekler, Makro, Çağdaş gibi) ortalama %15-20 daha ucuz diye biliyorum (Her üründe değil, bazılarında daha az bazılarında daha fazla ve markalara göre farklılaşma mevcut). Belli başlı kişisel ihtiyaçlara göre toplu bazı ürünler -özellikle temizlik malzemeleri- bu gibi yerlerden alınsa da ben yiyecek-içecek konusunda itimat ettiğiniz-bildiğiniz markalardan şaşmamanızı, bu gibi yerlerdeki farklı markaların daha ucuz ürünlerine yönelmemenizin iyi olacağını düşünüyorum (Bilmediği otu yiyen eşeğin başı ağrır kısaca ama aynı marka ürün ve daha ucuz ise alacan elbette).

internetten :)

ben ankagross'tan yapıyorum bi de makromarketten yapıyorum. çok alışveriş yapcaksam ankagross (evime yakın diye yoksa nevgross'a giderdim.) az yapacaksam daha cok makromarketten yapıyorum. (evimin dibinde)


edit: bi de gimsa varmıs cok ucuzmus ama benım evıme cok uzak.

büyük ev alışverişini (yağ, deterjan, temizlik malzemesi) nevgros'tan yapıyoruz. cidden fark edecek kadar ucuz.

ama günlük alışverişi en yakında ne varsa oradan. eski evimizin orada çağdaş vardı, şimdi tam karşıda altunbilekler var, az aşağıda carrefoursa var. artık hangisinden denk gelirse.

Cagdas

Anlaşmalı işyeri listesi vardır, her bankanın sitesinden bulabilirsiniz.
Hepsiburada anlaşmalı işyeri mi ona bakmak gerekli, değilse puanları orada kullanamayabilirsiniz.
Marketler genelde anlaşmalıdır mesela.

Kolay gelsin

n11'de kullandım.

normalde akp'nin yaptığı bir şey değil bu ama kan değişimi her yerde gerekli, yosun tuttu adamın oturduğu koltuk. "nasıl olsa gitmiyorum" düşüncesi verim düşürür, rehavet yaratır.

biliyorum bu söylediğim şeyler akp ile pek bağdaşmıyor ama düşününce akp'nin mevcut kabinesinde kuruluş döneminden kalan siyasi figür yok. akp bunu yapıyordu zaten; bir de üstüne oy kaybı, muhtemel bir fetö çekişmesi, gökçek'in twitter'da fazla dikkat çekmesi gibi birçok etmen üst üste gelince böyle bir karar verilmiştir.

açıkçası kadir topbaş'ın durumunun fetö ile ilgili olduğunu düşünüyorum. ak parti yanlısı basın çevrelerinde kadir topbaş'ın üzerine çok gidildi damadı vs nedeniyle. topbaş önümüzdeki seçimlere de katılmayacaktı zaten. fetö temizliği konusunda ak parti çuvaldızı kendine batırmanın zamanının çoktan geldiğini biliyordu, ancak bunu muhalefetin eleştirdiği gibi savruk şekilde değil, planlı bir şekilde yürütmeyi tercih etti diye düşünüyorum. benim düşünceme göre doğru da hareket ettiler ve ediyorlar. ama yanılıyor olabilirim.

diğer başkanlar açısından ise önümüzdeki seçimleri kaybetme riskini göze almak istemedikleri için bu değişime gidiyorlar diye düşünüyorum. gökçek de buna dahil. son seçimde çok az bir farkla seçilmişti ve tahtının sallandığı belliydi. insanlar memnun değil demek ki, bunun için bir müdahale yapılmasını normal karşılıyorum.

ama bursa, niğde, düzce ve balıkesir konusunda herhangi bir fikrim yok.

ancak şunu söylemek istiyorum. aslında merak ettiğim şey, bu sürecin ardından yaşanacak olanlar. yani ak parti'nin bu memnuniyetsizliği sadece görev değişiklikleri ile gidereceğini düşünmek yanlış olur. seçime daha hayli süre varken bunu yapmalarının ardında uzun uzun düşünülmüş bir plan olduğu çok açık. umarım bu plan vatandaşların memnuniyetini kazanacak işler yapmaya yönelik bir şeydir, bilemiyorum. ama merak ediyorum işte..

sağlıcakla.

bir yerde sistem insanlara bağlı ise -ki bütün sistemlerde genelde öyledir- zamanla verim düşer ve er geç sistem çöker. o yüzden uzun vadeli bir sistem kurulacakken her zaman sistemin kendini aşma gayesi unutulmadan bu doğrultuda kararlar verilemelidir ki sistem kendini insan acziyetinden koruyabilsin.

başkanlık sistemi ile bir çok şeyin değişeceği sinyali veriliyor. öyle bir vitrin düzenlenmesi gerekiyor. bunun için de önce bu değişim müjdesini veren kabinenin değişmesi gerekecek. ak parti de bunun farkında ve bu doğrultuda kilit isimlerde değişikliğe giderek hem yerel yönetimlerin ve büyük vilayetlerdeki yönetim sisteminin en azından bundan sonra kişilere bağlı kalmamasını ve tazelenmesini istiyor, hedefliyor. benim gözümde bu maalesef göstermelik bir tazeleme işlemi zira bu düzenli aralıklarla yapılması gereken bir şey. on sene görev yapmış bir ismi görevden alınca bu tazelenme olmuyor ne yazık ki.

bir de fetö nün gündeme gelmeyen siyasi ayağı var ki bunların çoğu bizim bilmediğimiz isimlerden ibaret. kontrollü bir filtreleme dalgası belki çok uzun zaman sonra gelir belki çok yakın zamanda belki de hiç gelmez. bunlar hep siyasi sorular. ancak türkiye de siyasi sorunlar hep ikili ilişkiler yahut üçüncü şahısların telefonları ile hareketlendiği için belirsizlik durumu sürekli halde.

sonumuz hayır olsun.

valla bir istanbullu olarak ankaraya gittigimde melih gokcekin hizmet verdigini fakat fazlasiyla gucunu kullanip kendine rant yarattigini gozlemlemistim. ulkenin baskentinin bu sekilde yonetilmesi bence yanlis. bu surec simdi yasanmasa aday belirleme safhasinda yasanacak bence o zaman tantana olmasin kiliclar cekilmesin diye simdi sakin sakin yapiyorlar.

akp belediyeciliğine kendileri de katlanamıyorlar çünkü.

artık chp'nin yönettiği ilçelerde yaşamak yetmiyor. yarattıkları cehennem gibi kentler oralara da sirayet edip akp'li elitleri de rahatsız ediyor. aynı kadrolarla bir dahaki yerel seçime girerlerse yine bakan ve 50 silahlı adamıyla seçim merkezi basmak zorunda kalacaklarının farkındalar. hatta o da kurtarmaz, kaybederler.

nitekim referandumda o kadar şaibeye rağmen üç büyük ilin üçünü de kaybettiler. 2019'a kadar makasın daha da açılacağının farkındalar, seçmene iyi kötü bir mesaj vermeleri lazım. o mesaj da "kan değişimi" falan.

yoksa ak parti kabinesinde fetullah itini övmemiş bir tane bakan yok. fetullah ile ilişkisi olanları partiden atsan mecliste grubu kalmaz. onu gitsin çoluk çocuğa anlatsınlar.

salon 3 ay 900 çok. ne yapmayı düşünüyorsun salonda, bilemiyorum. ama bedava spor yapmanın bin tane yolu var.

hayatina en fazla hangisi katkida buluncaksa o.

motor ehliyetinin ucuz olduğu zamanlar aynı zamanda motorlar da ucuzlar gider bir motor alırım hemen diye düşünüyorum ama spora başlasam hem spor yaparım hemde ehliyet motor parası cebime kalır diye düşünüyorum.kafalar karışık

Daha ucuz bir spor salonu.

@troll
Iste o sebeple spora yazilsam en az 1900 kardayim diye dusunuyorum. Salon crossfit salonu iyi diyorlar o sebeple baska salon secemiyorum

cek motoru kankaaaaaaaaaaaaaa.
3 ayda 900 tl ne aq, arnold mu yapicaklarmis seni.

Motor tabiki.

elma mı yoksa ıspanak mı diye bir soru bu :)

bana sorarsan motor ancak bu işi hakkıyla yapabileceksen motor. Yani gidip 30bin Tl'ye motor alıp 500 TL'lik kask takacaksan motor alma derim.

Motosikleti hangi amaç ile kullanacaksın bilemiyorum ancak motosiklet için biraz fikir vermem gerekirse sırasıyla

1- egitim : honda güvenli sürüş 1 : 635 TL (yanılıyor olabilirim ancak bildiğim kadarıyla en ucuz eğitim)
2- ekipman : Dainese veya revit veya o ayarda rüşdünü ispat etmiş markaların mont, eldiven ayakkabı gibi ekipmanları totalde (ortalama fiyatlar ile) 2500 TL
3- Kask : yine kendisini gerek güvenlik gerek kalite olarak ispat etmiş markalar arai-shoei-schubert vs min fiyat 2500 TL (bu noktada kask seçerken kaskın kafadaki rahatlığı , konforu ve motosikletin tipi de önemli)

toplamda : 5635 TL para etti. Bunu da hesaba kat.Ayrıca tüm bunları alman demek motosiklette kaza yaparsan burnun bile kanamaz demek değil sadece riski azaltabilirsin. Ancak inan bana motosiklette hiçbir zaman hiçbir şeyi riske atmak istemezsin.

Ekipmanlara koruma ekipmanlarını eklemeyi unutmusum mesela sırtlık 700 TL hesabını sen yap.

Evde spor yapabilirsiniz bence, motor çok havalı motor alın

motora hiç bulaşma bence, fanboy'ları ne derse desin güvenlik sıkıntılı. spor salonunu da boşver, bence bisiklet al, spor da yapmış olursun, iki tekerlek keyfi de olur.

Cevap gelene kadar diye bir durum yok aslında aynı gün içerisinde bile halledebilir. Hangi kurumda çalışıyor mesela? Öğretmense il ya da ilçe milli eğitim müdürlüğü "yurtdışına çıkmasında sakınca yoktur, devam eden herhangi bir soruşturması yoktur" ifadelerinin yer aldığı bir belge veriyor.

Ben üniversitede çalışıyorum, amir ve rektör imzalı "soruşturması yoktur" yazan evrak yeterli olmuştu.

Artık devlet memurları yeşil de olsa bordo da olsa pasaport noktasından önce bi polis noktasına daha uğrayıp bu belgelerini ibraz etmeleri gerekiyor. Belki direkt pasaport noktasına giderseniz, görevli memur atlayabilir bu prosedürü ama teorik olarak böyle.

yazıyla değil, telefonla sorsun bilmiyorsa. hemen alır cevabını.

devlet memuru olduğu varsayımından hareketle, eşiniz izin almadan yurt dışına çıkamaz zaten. izin belgesi olmadan salmazlar.

bizde süreç şöyle, önce senelik izne başvuruluyor. izin formunda adres olarak yurt dışı gösteriliyor. en yüksek amire kadar imza ve onay yeri açılıyor.

senelik izin onaylandıktan sonra bu izin belgesi ile personel dairesine gidiliyor. orada bir form var, giriş çıkış tarihleri adres vs vs gibi. o form ve senelik izin belgesi ile ne kadar büyük baş varsa hepsi tek tek sakıncası yoktur imzası atıyor. hepsi bittikten sonra belirtilen tarihlerde yurt dışına çıkmasında sakıncası yoktur diye ayrı bir belge veriliyor. o belgeyle pasaport kontrolü yapılıyor.

eşimin kurumunda ise gene senelik izin belgesi personel dairesine gidip orada bir belge dolduruluyor, gene tarihler adresler vs. 2 büyük baş imza atıyor.

onunki çıkış tarihinden en fazla 3 gün önce bu işlemi yapıyor ve yaklaşık yarım saat falan sürüyor. benimkisi ise en az 15 gün önceden başvurulmasını istiyor ve 1-2 gün sürüyor. yani kurumdan kuruma da herşey değişiyor.

eğer işinize yarayacaksa belgelerin fotoğrafını atayım akşam.

3 gün 5 gün farketmez, memurlar ydışı için bağlı bulundukları müdürlükten izin almak durumundalar. Elinde izni yoksa çıkmasın. Ohal’de adam şutlamaya yer arıyorlar zaten.

Öğretmenler il müdürlüğünden 1 günde halleder, doğrudur ama benim çalıştığım kurumda mesela izin ankara’dan gelmek durumunda olduğundan bazen 1 ayı bulabiliyor.

geçen sefer 2 günde almıştık izni, bir problem olmadı. fakat müdür değiştiği için, ben neye göre vericem diye sormuş il müdürlüğüne, onlar da genel müdürlüğe sormuş. eşim işkurda memur.
@halanne çok teşekkür ederim, işkurda biraz daha farklı işliyor süreç sanırım. dilekçe veriyor, normalde müdür 1 günde cevabını veriyor, ama müdür 2 günlük yeni müdür olduğu için acemiliğine denk geldik. geçen sefer de pasaport probleminden çıkamamıştık. şimdi pasaportu geri aldık, müdür yüzünden çıkamayacağız sanırım. :(

Eşim tarım bakanlığında memur. Son 1 senede 2 kez yurtdışına çıktık, en sonuncusu bu ağustostaydı. Ne izin ne birşey sordular. Bordo pasaportla direkt çıktık.

Yeşil pasaport varsa o sıkıntı. Bileti yakacağınıza şansınızı deneyin. Birşey olacağını sanmıyorum.

çok geç maalesef, eşimin biletini kaybıyla iade ettik :(

@artçı, kapıda yalnız yeşil ve grililere belge soruluyor şu an, fakat bu duyurunun konusu o değil. Havalimanından çıkma aşamasına gelmeden, kurumuna yıllık iznini yurtdışında kullanacağına dair bildirim yapması ve üst makamdan onay alması gerek. Bu kurum içi bişey, belge sende kalıyor, bi yere sunmuyorsun. Eşinin izinsiz çıktığını mesela kurumda ona kıl olan birisi falan amire bildirse, ohal’de görevden uzaklaştırmaya kadar gider mesele, dikkatli olun.

ben arabadan pek anlamam ama bu soru pek açık sanki. sıfır ikinci el model yılı vs belirtsen daha çok yardımcı olurlar sanki.
bu arada ben olsam mercedesi seçerdim. audi a3 sedan ya da normal olanları çok itici geliyor mercedes ve bmw arasında kalacaksam bu mercedes olur.

dış görünüş olarak c180

ikinci el değeri açısından, audi değil diğerlerinden biri.

bmw 318i ise tercih etmezdim. 318d ise olabilir.

a3 diyorum

318 m sport kullanıyorum. Genel anlamda memnunum. 318d 2000 cc bildiğim kadarıyla. Vergisi yüksek. Yalnız 3 serisi kasa değiştirecek 2018de.

bi kere a3 sedan diğerlerinden alt sınıf bir araç, ancak a4 ile karşılştırabilirsin.

listede a4 olsa bile cevap c180amg olurdu.

C180 amg. Az cok biliyorum hepsini.

personel kullanacaksa audi a3 sedan. şirketin sahibi kullanacaksa mercedes.

çünkü imaj.

Benim evliliğe dair en büyük korkum belki de budur. Yenemedim, hâlâ korkuyorum.

benim korkum bundan ziyade sosyal haklarımın olmadığı, can güvenliğimin sağlanmadığı, tırt bir ülkede yaşamak. eşimin doğum izni alıp bebe doğduktan sonra rahat edebileceği, verdiğimiz vergilerin karşılığında bebe için destek alabileceğimiz, işsiz kaldığımda belli bir süreliğine beni idare edecek bir devletin olduğu bir ülkede yaşamak en büyük isteğim, bunu yapamamak en büyük kaygım. yaşım 23 olduğu için önümüzdeki 5-6 sene bunun derdini çekeceğim açıkçası, bunu gerçekleştirip kendimi sağlama almaya çalışacağım.

olur da türkiye'de sıkışıp kalır ve çocuk yapmak gibi fantastik bir işe girişecek olursam, o zaman bundan gerçekten korkarım elbette. babamla aram pek iyi değildir mesela ama bana sağladığı yaşamın kıymetini yeni yeni anlıyorum. kendi paranı kazanmak zorunda olmanın ne demek olduğunu, "para ver kankito" dediğinde bir kez bile "yok amk" demeyip seni besleyen birinin olmasını... "baba" olacaksam eğer her şeyden önce iyi bir eş ve iyi bir baba olmaya önem veririm, haliyle sanırım en büyük kaygım bu olur.

ben şu gün cebimde 50 lira kalsa öğrenci halimle kafayı yiyorum, dünyaya sadece ben ve eşim istedi diye gelmiş bir bebeye istediklerini sağlayamamak cidden delirtir beni. "istediklerini sağlayamamak"tan kastım gelişimi ve sağlıklı yaşaması için gereken şeyler elbette, yoksa çocuğa akülü arabanın en kralını alayım, her şeyin en güzeli onda olsun demiyorum. olmasın zaten, paramız olsa bile.

hayır öyle bir korkum yok. aile kurmadan önce tabii ki işsizliği de göze almak, gerekirse sırf bu günler için birikim yapmak gerekli. ya da böyle bir güvence ya da birikim sahibi olmadan evlenmemeli. evlilik bu yüzden öyle "hadi evlenelim" diye girişilen bir şey olmamalı fikrini savunuyorum.

kaldı ki çalışmayan bir kadınla evlenmeyeceğim için benim işsiz kalmam ailenin aç kalacağı anlamına gelmez.

Hayır korkmuyorum

nasıl korkmadığınızı merak ettim doğrusu. evin ihtiyaçlarını karşılayamadığınızda iç dünyanızda bir savaş vermeyecek misiniz?

Fakirler: her cocugun rizki vardir okula gitmese de olur kizlar zaten insan degildir yas 24 booo

Zenginler: paramiz yetmezse 2 cocuk bile fazla mahalle mektebine degil guzel egitim alacagi okula gidecek yabanci dil egitimi de var bu nedenle cocuk sahibi olmayi 2 yil erteleyebiliriz yas 28

Korkuyom. Bu yuzden evlenmemcocuk yapmam. 27.

eşimin de mutlaka çalışan bir kadın olmasını istediğim için endişem bir nebze az olur diye düşünüyorum. iş ararken çocuğa bakarım, o da çalışır

bu soruyu kendine soruyorsan senden baba olur.aile sorumluluğun varsa zaten yeri gelince ister istemez,her işi yaparsın.korku bu yüzden var.

Hayir. Her turlu is bulurum. Yeteneklerim var.

çifterden biri para kazanamıyorsa diğeri kazanabilir.

bazen.. bu yüzden birikim yapıyorum elimden geldiğince.

Sırf bu sebepten evlenmedim. yaş 34.

Hayır. Maddi kaygılardan çok ülkenin ve dünyanın geleceği ile ilgili kaygılarım var.

Ailemin geçimini sürdürebilecek konuma gelene kadar baba olmayacağım? Baba olmak öyle birden olan bir şey mi? Planlı olabilirsin yani.

soru sanki tam anlaşılmamış gibi. her şey iyi giderken baba oldunuz, sonra bir anda ortada kaldınız. yarın ne olacağınızın kesin garantisi var mı? yok. o zamanı düşünün diyorum işte. sanki evlenir evlenmez baba olmaktan bahsediyorum gibi algılanmasın.

baba olmayı da es geçtim. evlendin ve günün birinde işsiz kalıp evini geçindirememek olarak düşünün. illa baba olmaya gerek yok.

gayet basit; eşim çalışıyor ve ben arabayı satsam bana bir yıl yeter.

ille öyle fiyakalı işler yapmak zorunda değilim ki, her türlü evimi geçindirecek kadar para kazanırım galiba. yani umarım, ama kesin değil tabi.

malesef evet. tek çekincem bu

Yakın zamanda evlilik düşünmesem de evlilikle ilgili düşündüğümde bu gibi senaryolar aklımdan geçiyor ve hafif ürperiyorum.

Mühendisim, özel sektörde çalışıyorum, mesleğimden dolayı değil de ülkeden dolayı önümü pek göremiyorum.

Bugün işten çıksam en fazla birkaç aya iş bulurum diyorum, o süreci atlatacak kadar birikimi de kenarda tutuyorum ancaaak hayatımda bir eş varken, bir de çocuk varken bu rahatlıkta olamayacağımı da biliyorum. Evet çalışan biriyle evleneceğim, belki onun da bir birikimi olacak ama çocuk bence çok çok farklı bir olay, eve bereket getirir kafasıyla hareket edilemeyecek kadar büyük bir sorumluluk yatıyor orada.

ehliyet lazim :)

Bomboş bir arazide süreceksen belki mantıklı olabilir. Onun haricinde yakın bir arkadaşından rica edebilirsin. Onun eşliğinde çalışırsın

full kasko ile kiralarsan bisi olmaz diye dusunuyorum ama kaza yaparsan siciline islenir bu durum ve ileride kendi araban icin sigorta, kasko yaptirmak istedigin zaman yuksek rakamlar ile karsi karsiya kalirsin.

Ehliyetin yeniyse kiralamaz kurumsal yerler. Ayrıca kaskosuz kiralama +1

Tipo vereyim 11500e vur kir parcala:d

araç kiralama sektörü tamamen çakallık sektörü büyük olmayan köşe başı firmalar senin açığını arayıp seni tehdit edip mafyacılık oynuyorlar sakın yanaşma. mesela arabayı çarptın araba 5 gün mü serviste kaldı onun parasını senden alıyor. full kaskolu alırsan mantıklı olabilir.

Direksiyon dersi bunun için var.

kurumsal firmalardan tam kaskolu kiralarsan gayet mantıklı. bu gözler kaza yapınca kalan süre için yedek araba getiren kiralama şirketi gördü...

sürücü kursları şehir içi özel ders veriyor.

Geç. Sompo Japan düzgün çalışıyor.

İstanbuldaki dolu yağışında cam tavanım gitmişti, sıkntısız ödeme yaptılar.
Muafiyetlere vs bakın, bir de mini onarım hasar olarak kayda geçiyor eğer sonraki sene sompodan devam etmezseniz, bilginiz olsun.

Geç. Ben memnunum.

moon+ reader olabilir mi?

Bilgisayar için calibre, telefon için lithium epub reader

ub

Ereader prestigio

evrimciler uzatmaları oynuyor. bekledikleri uzaylı bir türlü gelmeyince bu alanlara yürüdüler.

yapay zeka ve robotların gerçekten gelişmesi olabilir. ayrıca yeni nesil de bunlara ilgili olunca talep arz'ı yaratıyor diyebiliriz. moda neyse o üretiliyor yani...

evrenin simülasyon olması konulu dizi filmler çok yok da (ya da benim haberim yok) yapay zeka için dediğin doğru.

2012'den sonra deep learning ile beraber yapay zeka insani gecmeye basladi.

www.nervanasys.com

bunlarla ilgili

elon musk bence direk. Otorite olarak gorulen bi adamin %99.99 simulasyondayiz demesi.

bence iki sebebi var;

1- bilim bilimkurgudan daha hızlı ilerlemeye başladı. çağımızda düzgün bir bilimkurgu kalmadı.
2- teknik artık yapay zekaya gidiyor. heyecan verici bir konu. evrenin simülasyon olması da saçma, ama pazarı geniş.

simülasyon kısmı heyecan uyandırdığı için; yapay zeka ise artık bir fantezi(aslında hiç bir zaman değildi; ama öyle görüldü) değil; taş gibi bir gerçeklik olarak ilerleyen yıllara damgasını vuracağı için ilgi alaka arttı.

Soru nerede?

Hayır.

Hayır, üzülmedim. Katalanlar beni pek ilgilendirmiyor.

senin haline üzülüyorum.

tu em fas pena, yazik gercekten

Bir konu aciliyor IK'lar cevaplasin diyorlar bu adam yanit veriyor, Ingilizce bilenler yanit versin diyorlar bu adam yalan yanlis cevaplar veriyor. Oglum ulkeye asil sen zararsin haberin yok. Her duyuruda bir yorumun var!

umarım kafasına sıkmıştır yoksa bu ayarla yaşanılmaz.

açılım rezeletine imza atan, habur kepazeliğini sevinçle manşetlerden karşılayan, oslo şerefsizliğini yürüten, fetullah gülen'i kurtaran, devleti kendi elleriyle altın tepside ona sunan, barzani denen hıyarın bayrağını tek başına göndere çeken, ypg konvoyunun geçişini polislere korutan, ışid yöneticilerini üniversite hastanelerinde tedavi ettiren kişilerin siyasi hayatları gayet güzel devam ediyor.

ne ayarlar yediler, ne laflar işittiler, memleketi ne duvarlara toslattılar hala gayet başarılı ayakları yapabiliyorlar.

bu eleman da aynı ekolden, muhtemelen gayet güzel bir makama hile hurda ile getirilmiş, hayatına olanca yüzsüzlüğü ile devam ediyordur.

hocam mail atın de bos beles bir mail adresi ver
olabilir belki kartın suresi bitti ya da senin kimlik bilgilerinle islem yaptilar

ilk olarak sunu bulmustum numara hakkinda: www.nosorgulama.com

ikincisi ozellikle kart numarami sordum 10-12 haneli bir numara soylediler. benim bildigim bunu sordugumda guvenlik geregi kart numaranizi biz de goremiyoruz demeleri lazim. goremiyorlar diye biliyorum. bankanin kendi cagri merkezinde bile goremiyorlar diye biliyorum. neyse bu nasi kart numarasi 16 haneli degil dedigimde cevap veremediler.

İşbankı ara ya da edevletten bak.

e-devletten borclarimizi gorebiliyor muyuz? nasil? is bankasi ve borc etiketlerini denedim ilgili bir sey gelmedi.

is bankasini aradim musterileri olmadigimdan kontrol edemiyorlarmis. subeye gitmem gerekiyormus, sinir oldum. firmaya da bakamiyorlar calisma ortaklarimi diye.

anasini satayim onlarin benim borcum olduguna ikna etmeleri lazim ben niye borcum olduguna ikna etmek durumundayim nasil bir calisma sekli bu.

ayrica google'lagidimda istanbul'da bir yer buldum onun da telefon numarasi farkli.

bir de soyle bir durum var: benim is bankasi kredi karti kullandigim zaman aradiklari telefon numarasini kullanmiyordum. yani bu telefon numarasi is bankasi'nda kayitli degil normalde?

Avukatların tc kimlik no üzerinden cep telefonu sorgulama hakkı var. Yani tc kimlik no'nuz varsa, cep telefonunuzu bulabilir.

Kaçmakla olmaz. Açıp, ne borcu, ne kadar iyice öğrenin. Ama kesinlikle telefonda bilgi ve kredi kartı gibi bilgiler vermeyin!


.

bankalar, telefon operatörleri v.b. yerler tahsil edemedikleri alacaklarını düşük bir bedel karşılığı satıyor. aracı kurum böyle tehdit ve yüzsüzlükle ne koparabilirse, kar elde etmiş oluyor. bu çok yaygın bir uygulama ve benim bildiğim en az 7-8 yıldır var. kanundışı bir durum yok alacakların devredilmesinde. bu aracı kurumların üslup ve yöntemlerinde sıkıntı var.

borcunuz yoksa dikkate almayın ama eş, dost, akraba herkesi arıyorlar bilginiz olsun. duyuruda bu tarz başka sorularda var bakmak isterseniz.

dolandırıcı olup olmadıkları tartışılabilir ama yaptıkları kanuni.

hayır, yaptıkları kanuni değil. borç varsa esas olan icra yoluyla iletişim. gerisinde sürekli, ısrarlı bir aramanın bilgi verme maksadını aşıp tacize girdiğine ilişkin bir sürü karar var. avukatı baroya şikayet edebilirsin.

diğer yandan iş bankasını ara ve borcun olup olmadığını sor. eğer varsa tutarını öğren. icra işlemi yapılmış mı, avukatı kimmiş sor.

e-devlet ile uyap'a gir, hakkında icra var mı bak.

borcun yoksa arayan numaraya da icra işlemi başlatmalarını, irtibatı da bu yolla kurmalarını söyle. numaralarını da engelle gitsin, bişey yapamazlar.

İş bankasına gidip sorsana. Bu tür hukuk büroları akbaba gibidir leş peşinde koşarlar 1000 TL lik borcu 200 TL ye satın alıp sizden ne koparırlarsa kar sayarlar. Üzerinize bir araba veya taşınmaz mal yoksa için rahat olsun.

Findexe gir hangi kartına hangi yıl kaç para borcun var ne kadarını ödedin ödemedin hepsi çıkıyor en temizi bu

calistigim icin annem araciligiyla sordurtabildim. subeden kontrol ettiklerinde kredi karti borcum bulunmadigini gormusler. anlattigim gibi eski kapatilmis, borcu olmayan bir kart gorunuyormus. annem de niye aramislar bu firmayla calisiyor musunuz diye sormus ama yeterli bilgi verememis calisan. hukuksal nedenlerden mi bilgi verememis, bilgi sahibi degil mi bilmiyorum. fakat ben hala dolandirici olduklarini dusunuyorum. olur da bunu goren birini ararsa belki faydali olur diye son durumu belirteyim dedim.

tabii ki altus. bir defa kağıt üstünde iyi, diğer taraftan ben setüstü ocağını aldım iyi bir fiyata, bayağı iyi çıktı.

Enerji sınıfları aynıysa ben olsam az su tüketeni alırdım çünkü tasarruf, karbon ayak izi vs.

Edit: Haftada üç kere çalışsa yılda 468 litre daha fazla su tüketiyor Altus.

@kobuzchu kiz evet enerji sınıfları aynı haftada 4 kez filan çalışır ben de su tüketimi açısından düşündüm aslında bana kalsa hotpoint alırım ama bi abim var hep daha ucuz ürünlere baktığı için bu iki markaya kadar düşürdüm secenekleri..

Haftada 4 günden 600+ litre suyun faturaya kaç tl olarak yansıyacağını gösterip ikna edebilirsiniz bence abiyi :)

Tabii ki hotpoint. Altus'tan uzak dur. Hotpoint yerine Indesit'de tercih edebilirsin. Zaten indesit ile hotpoint aynı fabrikada üretiliyor. Altus alan akrabaların bulasik makineleri berbat ötesi yıkayip kısa sürede arizalanirken, bizim evdeki indesit canavar gibi yıkıyor ve en ufak bir sorunu yok. Yine bir tanıdık da hotpoint var o da efsane. Hotpoint- indesit ile Altus aynı klasmanda değil zaten. Indesit-Hotpoint ile arcelik"i beko'yu fakan kiyaslayabilirsin ki benim tercihim yine indesit olur. Tam bir fiyat performans canavarı.

@kobuzchu kiz ikna etmekten ziyade O'na söylemeden almayı düşünüyorum en fazla bir gün tartışırız :)

@istististist bi de indesitlere bakayım madem :)

altus'u hiç bilmiyorum, ama hotpoint iyi. 2006 yılında yazlığa almıştık, bir sıkıntı çıkarmadı.

altus , arcelik'in alt markasidir.

ayni fabrikadan cikarlar.

yârin oburgun sorun olduğunda hotpoint'e gore daha kolay ve uygun bir sekilde sorun halledilir.

çünkü yogun talep var. gönül isterdi ki sinema gibi bir sürü salonu olsun ama yok..

saçma değil. gayet güzel oyunlar var. ben bu oyunları izlemek için planlar yaparım. benim gibi de yüzlerce insan var ve bir şekilde tatlı rekabet var aramızda. son dakika nereye öyle elini kolunu sallayarak gidebiliyorsun? sinemada bile bilet bulamayabiliyorsun.

e sen bir konsere kafana göre gidebiliyor musun? biletlerin satışa çıktığı gün belli, yer kaldıysa biletini alır gidersin. devlet tiyatrolarında da aynı sistem işliyor.

herkes bilet almak için senin keyfini mi beklesin? önce gelen bileti kapar, bu kadar basit...

arkadaşların dediği gibi talep çok fazla haliyle son gün bile satışa çıkarsalar senin alma olasılığın çok düşük yine.

online bilet satışında aldığın bileti son güne kadar iptal edebiliyorsun, iptal ettiğinde paran biletivada kalıyor sonra tekrar onu kullanabiliyorsun.

ben gitmeyecek olsam bile her hafta bilet alıyorum. o gün yaklaştığında eğer programım uygunsa gidiyorum, gidemeyeceksem iptal ediyorum.

Iyi de bunun uygulamayla ne alakasi var? Durun kardesim hemen bilet almayin bitiyor baskalarina kalmiyor sonra mi desinler?

sen tiyatroyu canın sıkıldığında gidilecek bir etkinlik olarak görüyor olabilirsin. insanlar bu şekilde görmüyor ve bunun için emek vermeye razı oluyorlar. günler, haftalar öncesinden planlarını yapıp biletlerini alıyorlar. eğlenmek istiyorsan bilet bulunabilen diğer oyunlardan birine gidersin.

hadi 13 gün öncesinden çıkartır anlarım. talep çok oluyor zaten çıktığı gibi de bitiyor.

anlamadığım şey ise hafta içi 18:00'a oyun koymaları.

yahu devlet memuru bile olsan işten çıkışın 5-6 falan o saatte nereye gidiyorsun ki bu işin bir de özel sektörü var.

devlet tiyatrosu 2 yıldır bilet bulamadığım oyuna bilet buluyorum ama mesai saatleri uymuyor diye gidemiyorum.

yap şunu hafta içi 20:30 falan misler gibi.

Bu problemin cozumu daha fazla tiyatronun insa edilmesi. Bu arada ozel tiyatrolarda da bilet satilmiyor. Bircok tiyatro kapaniyor.

eeb +1

geçen sene profesyonel'e bilet bulucaz diye bilgisayar başından ayrılmadık. keza sessizlik için de öyleydi. ciddi anlamda çok güzel oyunlar var ve haliyle bitiyor. mesela şu sıralar hamlet için kasıyorum ama ona da bulamadım.

Yukaridaki arkadasa katilmiyorum. Tiyatro canin sikildiginda gidilecek kadar basit bir etkinlik degil diye tiyatroya gidebilmek icin bir tarafimizi yirtmak zorunda olmamamiz lazim. Tiyatro ust duzey bir olaysa bile boyle olusu onun icin bir tarafimizi yirtiyor olusumuza bir ozur degil.
AYrica neden canin sikildiginda gidemeyesin ki? Tiyatro insanlar icin.

Problem yok. Ben şehir dışındayım ankaraya gelmeden plan program yapıp internetten almak zorundayim ve bilgisayar basinda bekleyip alıyorum. Bu düşünürseniz gayet adil. Problem tiyatro uygulamasında değil sistemdeki sahne sayısındaki azliktan. Eger o sehirdeyseniz zaten saat10da gişeden alabilirsiniz. Salon sayısı bu kadar. Ve elimizdeki salonlar da tehlike altında. Okumussunuzudur sinasi ve akün icin dusunulenleri. Irfan şahinbaş'in basina gelenleri. Keske 20 30 tane sahne olsa.

@Eeb: Anlara için saat 18:30de sadece bir sahnede oyun var. Diger tüm oyunlar aksam saat8'de. Haftasonu cumartesi ise iki kez sahnelenen oyunlar var saat 15 ve 20'de. Bilmeden atmayalım.

@karaciğer

zaten bütün oyunları saat 18:00'a koyuyorlar yazmadım. eğer okuduğumuzu doğru anlarsak bilmeden atmayalım demeyiz.

mevzu bahis oyun ise;

www.biletiva.com

bakın bakalım dediğiniz gibi hafta sonu 15:00 ve 18:00'da da oynanıyor muymuş yoksa sadece cumartesi günü 15:00'da mı oynanıyormuş.

kadehlere fazla vurmuşsunuz belli ki :)

Dostum yazdıklarımı iyi oku. "Ankara icin" yazmışım. 18de oyun yok. 18:30 oyun var tek sahnede. Digerleri 20de. "Cumartesi 2 kez sahnelenen oyunlar var." yazmışım.
Sikayet eden sensin 18de oyun var diye.

Farkli şehirlerden bahsetmişiz. Yine de kusura bakma.

@karaciğer

evet şikayet eden de benim, şikayetimde haklı olan da.

ben ankar'da bile olsam sizin belirttiğiniz 18:30'daki oyuna gitmek istesem yine aynı problemi yaşayacaktım.

hafta sonu oyun iki defa sahneleniyor ve bu oyunlara hafta sonu olması sebebiyle talep çok oluyorsa hafta içi daha makul bir saatte oynanması ile herkesin faydalanması sağlanabilirdi.

hafta içi büyük şehirlerin hiçbirinde hangi oyun olursa olsun 18:00/18:30 gibi saatlere oyun konmamalı.

insanlar işten ya çıkmamış ya da yeni çıkmış koştura koştura salona gitmeye çalışmamalı.

Bence haklı değilsin. Kendince olabilirsin. Herkes o saatlerde çalışmıyor o zaman ne olacak? Uzatalım mi bu konuyu? Bir sürü farkli saatte çalışan insan var. Kaldi ki, "farkli şehirlerden bahsettik kusura bakma." yazmışım hala uzatıyorsun. Ankara'daki tek 18:30daki oyun da oda tiyatrosu ve en küçük sahne. Ankara için abartilacak bir durum yok. Istanbul icin kendince hakli olabilirsin. Bunu benle tartışma. "Farklı şehir." dedim zaten baştan.

@karaciğer

bu ülkede her şey genel olarak çalışma ve dinlenme süreleri ne ise ona göre hazırlanıyor.

o zaman gidin bir avm açın. akşam 22:00 sabah da 10:00 arası çalışın. ne de olsa vardiyalı çalışan insanlar var değil mi? onlar gün içerisinde avm ye falan gidemezler.

banka açın mesela siz. akşam 18:00 da açıp sabaha karşı 03:00 gibi de kapatın.

bu konu böyle uzar gider...

benim zaten derdim seninle değil. şikayetimi de sana yapmadım.

aynı şehirlerden bile bahsediyor olsaydık o saate oyun koymak yanlış dedim.

kusura bakma demeni gerektirecek bir durum yoktu. kusura bakma deyince de konuşma biter diye bir kural da yok. dedim ya kavgam, şikayetim size değil.

Ankarada 400bin memur var. Geneli düşünürsek 5te mesai bitiyor. Bence de uzatmayalım. :) Kaldi ki ankara için oda sahnesi(50 kisilik ufacik sahne) dışında bütün oyunların saat8de olmasi gayet makul.

değindiğin noktayla burada bahsedilenlerin büyük çoğunluğu arasında alaka bile yok. insanlar sadece konuşmuş olmak için konuşuyor.

evet, bu kadar önceden satışa çıkmasının hiçbir mantıklı açıklaması yok, hatta dediğin üzere, neredeyse iki hafta sonrasına plan yapamayacak insanların dezavantajına.

bu kadar önceden satışa çıkması neden mantıksız oluyormuş ben de onu anlamıyorum. ne kadar önce satışa çıkarsa sürekli oynanan oyun için tarih tercihi daha yüksek olacaktır. yarın oynanacak oyunun bileti bugün satışa çıkarsa seyredin curcunayı. kaldı ki ben bundan 13 gün sonra için de gayet tiyatro planı/programı yapabilirim? bunda garip olan ne var?

Al, doğru.
Ben tipsiz topuklularını da alıyodum bi ara rahat olsun diye.. her topuklusundan memnun değilim ama o standart pelotaslar falan kadın erkek hepsinde çok rahat, botları, yağmur çizmeleri de.

verilen parayla yapılan bakım arasında doğru orantı var gibi bence biraz. 600 lira verip ayakkabı alıyorsan o ayakkabıyı dikkatli kullanırsın; dikkatli kullanırsan her ayakkabıyı 5 yıl giyersin canavar değilsen.

edit: he ama şu var, genelde smart casual giyiniyorsan ve koyu tonları tercih ediyorsan birçok kıyafetin altına giyebilirsin, güzel de durur.

kesinlikle doğru, geçen aylarda belki 5-6 senedir giydiğim bir tanesini attım, o da yanında o kadar süre sonra yırtık oluşmuştu ve tabanı erimişti. parasını kesinlikle hak eden bir ürün.

hatta attığım hafta gidip yeniden aldım, kampanya var, 2 alana 3. bedava mı ne dediler, 3 tane alıp çıktım :/

benim deneyimim pek öyle olmadı. 6 ayda patladı.

Doğru ama @vedat’ın dediği de doğru.

ben dördüncü yılında iken tabanı parçalandı, kenarda durayım. zaten internetten baktığım kadarıyla da taban dağılması sorunu yaygın.

öyle aşırı dayanıklı falan değil. bir columbia, bir scarpa falan değil. ama güzel ayakkabı.

6,5 yıldır bir tanesini giyiyorum, hala iyi formda
yaklaşık 7 ay önce bir tane daha aldım o da gayet iyi

@vedatchilipeppers'a katılıyorum
hangi ayakkabıyı günlerce üst üste giyerseniz dağılır
en az bir gün boşluk verecek şekilde giymelisiniz
boyasını, cilasını düzenli yapmalısınız
sürekli biçimde havalandırmalısınız

1 tane aldığım ürünü sık sık giymemene rağmen formu bozuldu ve giyemiyorum. Ama şu sabit herkesin giydiği diye anlatayım kaba olan modeli yıllarca giydim. Modelle alakalı bence kullanım süresi.

10.000'a motor gerçekten mantıklı, güzel bir scooter + ekipman alabilirsin o paraya.hem yaşadığın yer de sıcakmış elverişlidir motor sürmeye.arkadaşımda 2001 model araç var her ay sanayiye gidiyor, parçası para tutmuyor ama o eziyet çekilmez bence de.

@Trollziya Tüplü olmazsa olmaz zaten, altından kalkamam başka türlü. Benzin 5.30 olmuş memlekette.

Valla motor da düşündüm de ehliyet+ekipman+eğitimi işin içine katınca çok farketmiyor. Bir de trafikte arabayla bile sıkıntı çekiyorum gerçekten insanların içindeki pisliği çıkardığı yer trafik. Bütün param 10bin değil fakat benzine diğer ihtiyaçlarıma ayırdım parayı, haftasonları arabayla bol bol gezmek istiyorum şehiriçi-şehirdışı.

mazda 323 olabilir, o 10-12'ye çakal kasaları bile vardı bi ara

hiç uğraşma, doğan/şahin al geç. hiç olmazsa istediğin zaman satarsın. parçası bakımı da ucuz olur...

Skoda Felicia ları değerlendirin derim
klima olmaz ama gariban işi hatchback araban olur
yakıtı parçası ekonomiktir

@yuto 323 ler cok hosuma gitmekle beraber yakit tuketiminde canimi sikacagini dusundum. Geneli 1.6 motor. Bir de onlar cok hor kullanilmiyor mu genelde?

@cinarim Felicia aslinda cok hosuma gitti baya bir arastirmistim bir ara. Tanidik bir usta uzak dur kronik sorunlari olan bir arac dedi ama cok saglam diyen de cok. Zaten dedigim gibi her araba hakkinda iki zit yorum var, canimi sikan da o. Siz ekonomik demissiniz mesela dun aksam skodafanclub tarzi bi sitede felicia araci olan biri ne kadar cok yaktigindan yakiniyordu.
En bilinen sorunu olan harareti nasil cozerim bilemedim internette bir seyler yaziyor ama sicak memlekette yasiyorum, hallolacak tarz bir sikintiysa olabilir.

az bilinen, zor satılan ama sorunsuz araçlara bakmalısın mesela fiat bravo sx

10 bine alacağın corsa-clio-fiesta çok daha yüksek km ve kötü durumda olur çünkü piyasa bu araçlar üzerinden dönüyor talep çok.

not: 10 bine az yakan araç olmaz. en iyi şehir içi 8-9 lt benzin gibi düşün.

@babamasoliimbananickaldirsin sahibine bağlı tamamen. özellikle sedanlarda çok piyasası olan bi araç olmadığı için yaşına rağmen ilk-ikinci sahibinden bulma olasılığı var hala.

yakıt olayını bilmiyorum ama zaten lpg'siz bulabileceğini zannetmiyorum, ki diğer cevaplarda da milletin söylediği gibi o fiyat aralığındaki araçlar eski araçlar, dolayısıyla benzinli ve çok yakan araçlar. bu yüzden neredeyse hepsi lpg'li zaten.

yine de daha az nası yaksın diye düşünüyosan enjeksiyonlu modellerini araştırabilirsin, ne olursa olsun güncel fiyatlarla kilometrede 35 kuruşu geçebileceğini zannetmiyorum zira 98 model 2000 boxer motor enjeksiyonlu ayarsız subaru forester bile 40 kuruşu geçmiyor.

Arkadaşlar babamın işyerindeki yan komşusu (lada servisi) bir müşterisinin çok temiz bir lada vega sattığını söyledi, 2005 model 1.5 motor. kilometresi 150binin altında sanırım. Muayenesi yeni yapılmış, 4 lastik yeni vs. Temiz kullanıldığını, bir sıkıntıda zaten servisi biziz bizle muhatap olacaksınız demiş. Tavsiye etmiş arabayı, bakalım haftasonu gidip bakacağım.

Aslında 323 ler baya hoşuma gitmişti ama tanıdıktan temiz olduğunu bildiğin arabayı almak daha mantıklı sanırım, özellikle para çok kısıtlıysa. 92 model mazda'lar tip olarak lan acaba? dedirtiyor, herkes de çok sağlam 400-500bin km rahat gider dese de yarın öbür gün 3bin lira masraf çıkarırsa biterim.

Lada konusunda da çok farklı fikirler var, 25 senelik mazda 12 yaşındaki lada'dan iyidir diyenler olacaktır, belki de haklılardır ama 25 senede kim kullandı nasıl kullandı nasıl bileyim nasıl güveneyim? Bu araba işleri karışıkmış cidden :)

@babamasoliimbananickaldirsin araba işi her halükarda şans işi. genel olarak usta milletine güven olmaz derler, ama gerçekten güvenilir tanıdıksa kafa yormak istemiyorsan gör aleti içine sinerse al gitsin, en azından sıkıntı çıkarırsa başına çökebileceğin bir olur.

pek anlamam ama 61bin bu arabaya vermezdim ben.

bayi fiyatı 66 bin yazan arabayı 61'e almazdım.

bu arada yüksek araç merakın varsa ve model takıntın yoksa 5-6 yaşındaki suv araçlara bakabilirsin.

tahta gibi araba.gecen bi abi aldı kaputuu kapatırken ezdi. sokum bele veziyette dedi.
o fiyat bence çok

Alınır hocam. Her arabanın eksileri ve artıları var. Bütçeniz buysa yüksek araba seçenekleri daralıyor zaten. Bu model araba alınır ama belki fiyatı daha uygunu bulursunuz. İçinize sinsin alırken yeter neticede ciddi bir para 60000

şaka yapmiyorsan ve çöpe atacak paran da yoksa cevap verelim,
tabi ki alma,
peynir tenekeai o araba,
40.000 den fazla etmez

1.4 motor ve 90 beygirle bu arabadan bi halt olmaz. üstelik manuel. yol tutuşu sıfır,konfor sıfır,güvenlik sıfır. peynir tenekesi fikrine katılıyorum.
evet alınmaz.

arabanın iyi kötü olmasından çok, sıfır 66 bin aracın 2200 km lisinin 61 bin olması performans/fiyat olarak hiç cazip değil, 60 bin veren 5 bin daha verir hiç riske girmez, yani hiç mantıklı değil, hadi 50 binlerde olsa neyse, hatta 50 binlerin başı olmalı cazip olabilmesi için

Bu araba alınmaz ama dacia sandero stepway alınır. Sen burada yazanlara bakma. 60.000'e yüksek araba çok zor.
haaa alacağım dersen.

hyundai santa fe, kia sorento, hyundai tucson eski modellerine bak ama bu saydığım modellerin ikinci eli zayıf ve yedek parça bulmakta zorlanabilirsin. ona göre.

hayır. ne sandero alırım. ne bu ilandaki arabayı alırım.

-----------

bu tarz dacia duster alınabilir.
ayrıca suzuki sx4/fiat sedici kardeşler alınabilir.

beklentiye göre, az yaksın ama çok bir vaadi olmasın derseniz alınır.

performans, güvenlik gibi beklentileriniz varsa alınmaz.

ama araba gerçekten kötü. ama kullanan da yakıtından dolayı seviyor.

61 bine bunu alana kadar 1.4 polo alır tüp taktırır kafamıda ağrıtmam sana 53 bine malolur.

Kötü kime göre neye göre kötü...

Mesela şöyle diyebilirim:
ODTÜ'nün mühendislik bölümlerinde çok ciddi kaliteli mühendis yetişir. (Teknik üniversite olmasının güzelliği)
Ama paralelde İİBF'de de mühendis gibi öğrenci yetiştirmeye kasar. İşletme ile Endüstri Müh. dersleri çok fazla çakışır. Bu nedenle sosyal işletme/iktisatçılar yerine teoride çok sağlam mezunları olur.

Bazen de fakülteler arası çekişmeler yüzünden hoca sıkıntısı yaşanabilir. Yani eğer bazı derslerin hocası o fakülteye bağlı değilse, çok tırt bir eğitim alabilirsin. Yine İİBF için vereyim örneğini, Makro Ekonomi hocasını İktisat İşletmeye vermek istemezse part time biri gelir ve hiçbir şey öğretmeden 1 dönemi atlatabilir.

Özetle ODTÜ'nün "kötüdür" diye fişlenebilecek bölümü yok ama kusurları da yok değil.

Nerden uyandı böyle bir merak, "Her şey o kadar muhteşem ki acaba kötüsü olabilir mi ki?" diye düşündünüz varsayıyorum, ODTÜ'nün en "kötü"(kime göre neye göreyse) bölümleri muadillerinden çok çok daha iyidir, içiniz rahat olsun.

@lcha'nın cevabına istinaden: İİBF mezunuyum, bahsettiğiniz durumlar çok çok ekstrem. Ancak seçmeli derslerde olabilir, o da belki. Hukuk hocasının İktisat kadrosunda bulunmaması da takdir edersiniz ki doğal. Tüm kadroyu tek tek buraya yazmak mümkün olmasa da ilgilenenler okulun sitesinde bulabilirler. Ayrıca hoca kadar öğrenci seviyesi ve ortam gibi başka faktörler de vardır bir okulu okul yapan, en önemlisi de kazandırdığı bakış açısı, kültür, dostluklar ve öğrenmeye açıklık..

Dipnot: İşletme ile Endüstri'nin benzer tek bir dersi var, o da Operations Research olabilir, gayet yakınen biliyorum birbirine "denk" (çakışan?) dersler olmadığını, muhasebe ve finans derslerini var iki bölümde de seçmeli ya da zorunlu olarak.. Çok da anormal bir durum değil, mühendislik öğrencisine "Dur! Sana finans dersi asla yok" bu denmeli?

Ben caz tarihi, hukuk, osmanlı ekonomi tarihi, yabancı dil gibi elli tür seçmeli aldım.. Hepsi başka bölümlerle mi "çakıştı"? :) İlahi.

Neyse ODTÜ İİBF düşünen varsa, önerilir :)

Bence de Makine çok fena, 15 tane matematik dersi falan varmış, ne ayıp :)

Yok.

Zaten mühendislik fakültesinde ve temel bilimlerde böyle bir soru geleceğini sanmıyorum.

İşletme-İktisat alanında yurtdışından hoca çekebilen ender okullardan. Bunun temel sebebi elbette eğitim dili.

Beşeri bilimlerde de durum benzer. Kadrolar diğerlerine göre dar, ama çok daha kaliteli. Çünkü dünyayı takip, çünkü yabancı dil. Bir de kardo torpile daha kapalı olduğu için kütür kütür adam alıyorlar.

Eğitim fakültesinde de benzer bir durum oluyor. İngilizce matematik dersi veren adam ODTÜ'den yetişince, ortalamanın üzerine otomatik olarak çıkmış oluyor.

Bir on yıl önce sorsan En-tas derdim, ama onlar da geriden gelip öyle bir kapattılar ki farkı, neredeyse tek başlarına koşuyorlar parkurlarında.

Dolayısıyla yok.

Kaçken aldın? Hafta sonu alarak bir kere hata yapmışsın. Düşük seviyedeyken aldıysan ve mesela şu anda sattığında zarar etmiyorsan sorun yok.

Bene 4 olmaz. Şu andaki seviyede biraz daha yükselir / düşer. Sonra 3.6 civarına geriler. Yaşanan suni bir kriz. Büyüyeceğini sanmıyorum.

Not: YTD

çift taraflı olarak yasak kısa süre sonra kalkar gibi görünüyor

3.6 olarak aldım şu anda zararım yok biraz yükselse satarın hedefindeyim:d

ayrıca dollar yükselmiyor, türk lirası değersizleşiyor, euroda alsan sterlingde aynı oranda kâr yapardın.

geçen sene yıl sonu dolar tahminim 4 lira dediğim zaman millet bana gülüyordu. Dolar bu yıl 4 liranın üzerine çıkar diyorum. YTD ne bileyim.

Dün bir ara 3.8'leri gördü. Şimdi 3.72'lerde.

Her an her şey olabilir. Yarına 4'te olabilir, Ufak ufak düşebilir de... Ancak uzun vadede artacağı bariz.


Adettendir, yatırım tavsiyesi değildir.


.

Hayır.

sene sonunda beklenen 4 tl.

3.85 seviyesini gördü, bizim inatlaşacak halimiz yok ama bu cahil sürüsü aç karnına bakmadan rest çekmeye devam ederse rahat görür 4ü. Zaten Trump denyosu yerine istikrarlı bir ABD hükümeti olsaydı çoktan görmüştü o seviyeleri.

aylardır 3.79'dan beklemedeyim. seve seve çıkacak er ya da geç.

yatırım tavsiyesidir.

tamamen amarikayla türkiyenin atarlaşma durumuna bakıyo. tatlıya bağlanırsa - ki öyle ya da böyle bağlanacak - 3.5 ila 3.6 civarlarına döner muhtemelen.

helalleşme haberi gördüğün gibi sat bence.

Delonghi marka radyatörlere bakın demeye gelmiştim ben de. Üstü kapalı gibi oluklu ama tepesi delik mpdeller var baya elektrik tasarrufu sağlıyor, kapatınca da ısı sürüyor, önemli bir avantaj. İnfared ısotıcı sadece baktığı yeri ısıtıyor odaya bi faydası olmuyor.

infrared baktığı yeri hızlı ve etkin ısıtır.
radyatör tüm odayı yavaş yavaş ısıtır.

sarfiyatlarının cok farkedecegini sanmıyorum.
sonucta mantık aynı gibi. elektriğin direnc üzerinden ısıya dönüşmesi.

konveksiyonlu ısıtıcı al. mümkünde DeLonghi olsun.

Bu sıralar işlerimi manuel halledebiliyorum kod gerekmiyor gibi.

Hayır, hiç kullanışlı değil. Sadece basit işler için işe yarıyor, azcık kasacak şeylerde hata üstüne hata veriyor. Android için söylüyorum bunu, belki Ios için durum farklıdır.

Teşekkürler balık, tahmin ettiğim gibiymiş :/

Bu Allah'a inandıklarını söyleyen insanların bu kadar yalan söyleyebilme mahirliğinin olması Allah'larının adaleti öbür dünyaya bırakmış olması;

yoksa bu dünyada da yalancıyı *pseler böyle çıkıp aval aval konuşamazlar.


Ellerinden gelse köle ticaretini yasallaştırır bu adamlar(-ki yarı yasal bir durum söz konusu; suriyeli garibanlara temizlik işlerini günlük 20 liradan yaptırıyorlar, inşaatta suriyeliler 50-70 lira arasına çalışıyor)

Yalan. Bedavaya çalışacak adam bulamıyor şerefsizler.

bulamasın şerefsizler. 3 kuruşa çalıştırıyorlar odom bolomoyoroz. keşke kimse çalışmasa bunların iş yerlerinde.