Ela.

ela

www.answers.com's_eyes

Veterinere götürün, belki alerjisi vardır nerden bileceksiniz.

hocam direkt veterine gidin. çok önemli ve acil bir durum. insan gibi düşünme. hayvanlarda durum farklı işliyor.

Buz kompresi uyguladım,karbonatla suyu karıştırıp macun yaptım arının soktugu bölgeye sürdüm en son bepanthen sürdüm şuan evde yapabileceğim tüm müdahaleleri yaptım gelen bilgilerle. oturdugum bölgeye yakın nöbetçi veteriner yok,bugün veterinere götürebilme imkanım yok sabahı bekleyeceğim teşekkürler.

boyun ve boğaz bölgesinden sokmaması iyi birşey.
eğer nefes alışında bir anormallik veya ağzının morardığını falan görürseniz acile götürürsünüz.
ama patiyi sokmadan birşey olacağını zannetmiyorum.
arı büyük ihtimal eşek arısıdır, o yüzden iğneyi bulamazsınız geride bırakmadığı için.

Camlarınıza sineklik taktırsanız iyi olur sanki. Geçmiş olsun. Burun veya boğazdan sokmamış neyse ki.

patisinin kızarıklığı geçmeye başlamış şişliği de inmiş biraz, eşek arısı değildi muhtemelen sarı bal arısı. zaten çok oyuncu bir kedi şimdi keyfi yerine gelmeye başladı, ilgilendiğiniz için teşekkür ederim.

o kadar az şehirse uçak daha ucuza gelebilir. Ama tek tek tren bileti almak daha pahalıya gelebilir. Bir araştırın bilet fiyatlarını. Hızlı trenlerde gece trenlerinde falan ek ücret vermek gerekiyor, en fazla 10€ vermiştik diye hatırlıyorum. (ha yataklı tren için 24€ vermiştik bir kez de)

bu arada 22 gün sınırsız 330€'ydu 2 yıl önce. Sizin alacağınız hangisi? 5 ülke geçişli 10 geçişli biletler falan var daha ucuza. (öğrenci olduğunuzu varsayıyorum)

öğrenci değilim. şimdi baktım global pass var 240 euro 5 gün için. iyi gibi ama 2. sınıf diyor. atların samanların arasında gitmeyelim çok fark var mı 1 ile 2 arasında ? genel olarak treni önerir misin ? almanya, isveç, danimarka düşünüyorum.

10 gün geçerli interrail bileti (10 günde 5 gün seyahat hakkı olan) 26 yaşının üzerinde iseniz 240 euro. 26dan küçükseniz daha ucuz.
www.interrail.eu

hızlı trenlerde de geçerli. ülkesine göre değişiyor rezervasyonlar. amsterdam'dan beriln'e gece treninde 19 euro ödemiştim. hiç ödemeyenler de varmış. onun dışında ortalama 2 3 euro ödedim avrupa'nın doğusunda. zorunlu olduğu halde bazı yerlerde yapmadım bile.

rotanı planlayıp ona göre gidebilirsin. ucuz uçaklar genelde biraz daha şehir dışından kalkarlar. 3 4 saat artı 8 10 euro havaalanı ulaşımı vermektense trenle gitmek daha mantıklı. gideceğin ülkedeki trenlerin bilet fiyatlarına bakarak interrail pass mı yoksa normal bilet mi almayı araştırmalısın biraz. ayrıca ortak araba kullanımı avrupada yaygın covoiturage ve türevlerini kullanabilir ya da ucuz otobüslerle de seyahat edebilirsin. hollanda belçika paris hattında megabus 15 euro gibi komik bir ücrete amsterdam-paris yapıyor mesela.

hayır, ikinci sınıf dediği atlar samanlar değil. gayet normal bakımlı trenlerde normal insanlarla gidiyorsunuz.

danimarka-isveç taraflarını hiç bilmiyorum. facebook kullanıyorsanır interrail turkiye adlı gruba katılın. buraya nazaran çok daha işe yarar bilgiler elde edersiniz.

10 gün içerisinde 5 gün (Flexi)

5 günlük bi geziye gideceksen bunu al 185 euro. 10 günün 5 gününde kullanabiliyorsun.

2. sınıf da işte at saman dedin güldüm yalnız :D işte trende yemek vermiyorlar seni tek fark o diyelim.

Onların "2. sınıf" olarak nitelendirdiği trenler bizim için lüks bile sayılır, kendi bakışaçılarına göre 2. sınıf o trenler.

lokasyon onemli , nereyi gezeceksin ?

barcelona porto madrid paris Brüksel amsterdam gezeceksen eger rynair cok daha ucuza bilet bulursun 10 - 15 euro arasi bu biletler..

ben hem ucakla hem trenle dolastim ama tren kismi pahali oluyor sanki biraz ama rahat oluyo orasi ayri. istedigin yerde in gez sonra diger trene atla devam et .. 5 gun icin degil tabi bu soyledigim..

biraz daha doguyu gezeceksen vienna prag bratislava filan bunlara gerek yok interrail icin zaten bu sehirler cok yakin 8 10 euroya otobusle gidebiliyosun.. tren de ucuz ..

2. sinif dediklerini bizim burda gormemisindir emin ol..

İnterrail bana sacma geliyor. Bana sorarsan ucuz falanda degil. Evet easyjet falan daha ucuza gelme ihtimali var duruma gore.

amerikada önce kızılderililer vardı. native'leri soruyorsan kızılderililer, mayalar, inkalar (maya-inka orta ve güney amerikada tabi)

önce bunlar vardı,
sonra beyaz adam geldi,
en son siyahlar.

he, bi "amerikalı kimdir?" sorusunu sorarsan, hector john de crevecoeur diye bir eleman var, onun amerikalıyı tanımladığı "what is an american" diye bir yazısı var. bulabilirsen oku.


edit: hatta bak yazının şu kısmı ünlüdür:

"What then is the American, this new man? He is either an European, or the descendant of an European, hence that strange mixture of blood, which you will find in no other country. I could point out to you a family whose grandfather was an Englishman, whose wife was Dutch, whose son married a French woman, and whose present four sons have now four wives of different nations. He is an American, who leaving behind him all his ancient prejudices and manners, receives new ones from the new mode of life he has embraced, the new government he obeys, and the new rank he holds."

yani amerikalıyı "tüm avrupa kökenini (avrupa yargılarını, davranışlarını vb) geride bırakıp da amerikaya göç etmiş kişi ve bu kişilerin çocukları" olarak tanımlar.


soru üzerine büdüt:

@bu yolun yolcusu

sadece ingilizler değil. ingiltereden ilk göç edenler mayflower gemisinin yolcuları olan pilgrimlerdi. bu kişiler mezhebi kilise tarafından hoş karşılanmayan kişilerdi ve azınlığı oluşturuyorlardı. ancak sadece ingilizler değil, yukarıdaki alıntıda da görebileceğin gibi çok değişik ülkelerden gidenler oldu. portekiz ve ispanyollar ise genellikle güney amerikaya gitti. hatta ispanya ve portekiz arasında güney amerika için kızışma başlayınca papa bu ikisini çağırdı, "gelin lem buraya, bak kıtanın burası portekizin, şurası ispanyanın" dedi. ki bugün brezilyada portekizce, diğer yerlerde ispanyolca konuşulmasının sebebi budur (bu da ekstra bilgi olsun)

Bu beyaz adam dediğimiz ıngilizler mi oluyor ? Peki bu siyahlar nerden çıktı yahu ?

Beyazlar geldi, beyazlar da siyahları köle olarak getirdi ama onlardan önce bi yerli halk vardı tabii. Beyazlar bunların topraklarını falan satın alıp götüm götüm tüm kıtayı ele geçirdiler.

kole olarak afrikadan getirildiler.

İngilizler, kuzey avrupalılar, italyanlar, ispanyollar hepsi amerikaya göç etti..

kızılderililer yerliler. indian denir. neden hintli? çünkü kolomb amerika'yı hindistan sanıyordu o yüzden onların adı indian kaldı. sonra irlandalılar, ingilizler, italyanlar, ispanyollar geldi, onlar da afrikadan zencileri köle olarak getirdi.

2b. üzerine keten tohumu ve nane serptiğin zaman kaşıklayınca da lezzetli oluyor epey.

yımırta tüket.

protein tozuna gerek yok. lor peyniri de tüketilebilirliği zor olan bir besin, illa ki karbonhidrat istiyor yanında. ton balığı desen cıva kaynağı. en güzeli ve zararlı olmasına rağmen (hazır yumurta sonuçta hormona falan) görece en zararsızı yumurta. tüketim şekli ise haşlama. bunun için keetle temin et bi tane. sarısını yeme ama.

lor peyniriyle yumurta yap mis gibi.

lor peynirini buzdolabinda saklaman gerrekiyor, yoksa bozulur.

Günlük alacağınız protein miktarı günlük minimum 120 gram olmalı, bu yoğurtla lor peyniriyle olacak şey değil. Süt ürünleri zaten proteinden çok karbonhidrat ihtiva eder, çok verim alamazsınız et yemediğiniz sürece. Protein tozu son tercih olmalı lakin bir öğünü protein tozuyla atlatabilirsiniz ama kalanını muhakkak doğal yollardan almalısınız. Yurt ortamında yemek hazırlayamıyorsunuz sanırım, bu nedenle konserve ton balığı sizin en büyük dostunuz olacak gibi görünüyor.

Arada piliç çevirme de dayarsın.

-yumurta beyazı
-ton balığı
-tavuk

Karaciğer nakli bekliyorum de.

Gilbert sendromu de

Mis gibi hastakik valla bende var cok ciddi bisi de degil

yurtdışında böyle şeylere hiç mi hiç takılmıyorlar. kullanmıyorum de geç. bunu söylediğin zaman açıklama bile sormaz çoğu.

Antibiyotik kullandığını söyle.

gerçekten gerek yok, sen burda muhtemelen içki veya sigara içince kendini adam zanneden gerzek bir çevreye denk gelmişsin. ben trakya'da büyüdüm, lisede öğle arası kaçıp içmeye gidildiği dahi olurdu, hatta ortaokulda bile içiyordu bizimkiler. bir kez bile içmedim ve kimse lafını etmedi.

benzer çekinceler avrupa'daki içmeyen veletlerde de var bildiğim kadarıyla ama yetişkin biri olduğunu varsayıyorum, bu durumda sorun olmaz. içki içmemek yobazlık değildir ayrıca, kendi kendini baskılama. içki içmediğin için dalga geçecek olurlarsa "ehueuhue" de. yani cidden, ciddiye alınacak insanlar değil o tipler.

Gastrit ve reflü.

metronidazol kullaniyorum, kusturuyor beraber alinca de.

belki adam rusyada nerden biliyosunuz? orda icki icmek su icmekten farksiz oldugundan sorarlar tabi niye icmiyon diye.

rusya ne zamandan beri avrupa'da

yobazım de.

gayet makul bir hastalık.

colyak hastaligi. gluten enteropatisi de deniyor. bira vs tarzi kokeni arpa, bugday, cavdar olan hic birseyi ne yiyebiliyorsun ne de icebiliyorsun bu hastalikla. tabi yanindakilerin pizzasindan bir yudum alip bira icemiyorum colyakim var dersen de inandirici olmazsin benden uyari avrupalilarda yaygin olan bir hastalik bilirler yani detayini.

Gilbert +1

ertesi gün köpekler gibi yorgun oluıyorum de. Ayrıca süper soruymuş.

antidepresan kullaniyorum de. hem insanlar fazla ugrasmaz bundan sonra hicbi konuda seninle.

gut hastalığım var diyebilirsin; ama et vs. proteinsel gıdaları da yemeyeceksin.

inancım bunu gerektiriyor de kurtul. ayrıca inancı sebebiyle dalga geçen bir ortamın varsa o ortamı değiştir. çünkü inancın gereği dininle dalga geçenlerin ortamında bulunman hoş değil. ayetle sabittir.

Karaciger yetmezligi.

Bana sorarsan inancin geregi kullaadigini soyle, yobaz falan demezler.

Karaciğer yağlanması. Doktor cuma günü bana alkol kullanmayı yasakladı maalesef.

müşteriyle ilgilenen, ona program verip gelişimini takip eden bir spor salonuna kaydolacaksın. düzenli yiyip içecek, yatıp kalkacak ve çalışacaksın. şu an normal kilodaysan, 8-10 kilo vermen veya alman gerekmiyorsa, 1 senede yaparsın sanırım bunu.

@sadakatsiz, merakımdan soruyorum bu vücudun neyini beğenmedin? tip diyorsan onu ben de beğenmedim ama sırf vücuda bakarsan nesi var şimdi, taş gibi adam işte? göbek salıyoz yok, düz karın oluyoz yok, kas yapıyoz yok. ne yapalım yahu?

bu vücudu bir senede yapamazsın vücut yapın çok yatkın olmadığı sürece. onu söyleyeyim de.

adamın bacakları çok komik duruyor yahu, hoş değil pek.

Sütü mundar etmeyeymiş iyiymiş

Spor salonu dedikleri olay bir harikalar diyarı. Dalga geçmiyorum. Düzenli gidip yediklerine dikkat edersen kısa suretler içinde öyle sonuçlar alıyorsun ki. Güzel görünmek kaslanmak biraz bahane, bence herkes düzenli spor yapmalı cidden. Sırf dambıl falan değil heryerin çalışmalı.

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu bu vücudu ne kadar sürede yaparım diye bir soru sormadım.

@isadora adamın tipi güzel mi diye bir soru sormadım. ayrıca hangi kaslara öncelik vermem gerektiği ile ilgili bilgi de istemedim.

@iste o kavunici balik adamın bacaklarının nasıl durduğuyla ilgili bir soru sormadım.

bunlar en az 5 senede olacak vücutlar, desteksiz doğal olarak tabi.

@isadora boyum 1.70 kilo da 72-74 arasında hareket ediyor.

dostum, spor salonuna gidiyorsun, zenginsen özel eğitmen tutuyorsun, bu adamlar steroid kullanmislar gibi. baslangic programlarini hocan yada spor salonundaki hocalar yazacaktir. ben hemen birakma diye sure verdim, bunlar gibi olmak sure ister. spor salonuna gidersen, hocalara sorarak, makale okuyarak bilgi sahibi olman gerekir. bu işin %60 ı beslenme, onu ögrenerek baslayabilirsin. spor %30u, gerisi dinlenme.

Evde yapamazsın o vücudu.

Günde 2 saat ağırlık ve kardiyo çalışması, çok sağlam beslenme, çok sağlam dinlenme ve minimum 5 sene ayırırsanız böyle bir vücudunuz olabilir. İlk adım, bu dediğimi yapabilir misiniz yapamaz mısınız bunu sormak olsun kendinize. Cevabınız evetse kaliteli bir salona gidin ve başlayın.

disiysen tayt al, erkeksen alma :)

Aradığınız yer burası: www.decathlon.com.tr

adidas climacool veya bike dry fit

70 yıl.

yzarinin ölümünden sonra 70 yil.

sinema filmlerindeki bazı durumlar için var sanırım. ama bahsettiğin türden bişey yok diye biliyorum. öyle olsa bi çok bilimadamının kitapları elden ele basılır .okullarda kimse kaynağa para vermez :)

70 yıl sonra bedava mı oluyor yani? ama orijinali bedava tabii sadece?

atıyorum fransızca ise ve türkçe'ye çevriliyorsa satılabiliyor değil mi türkçe olarak? basım giderleri var, internetten yayınlasalar bile çeviri giderleri, bir sürü uğraş vs. var.

"SORU: Eser sahiplerinin hakları kaç yıl süreyle korunur? Eserlerin izin almaksızın serbestçe kullanılabilmesi için kaç yıl geçmesi gerekir?
CEVAP: Koruma süresi, eser sahibi yaşadığı sürece ve ölümünden itibaren 70 yıldır.
Eser sahibi tüzel kişiyse, koruma süresi aleniyet tarihinden itibaren 70 yıldır. Sahibinin ölümünden sonra alenîleşen eserlerde koruma süresi ölüm tarihinden sonra 70 yıldır.
Eser sahibi belli değilse, koruma süresi eserin alenîyet kazanmasından itibaren 70 yıldır.
Koruma süresi eser alenîleşmediği sürece işlemeye başlamaz.
Koruma sürelerinin dolmasıyla birlikte eser sahibine tanınan mali haklar sona erer. Bu sebeple koruma süresi dolmuş eserler, eser sahibinden izin alınmaksızın serbestçe kullanılabilir."

eser, sahibinin yaşamı boyu + 70 yıl telif ile korunuyor. daha sonra public domain oluyor.

çeviriler ise işlenme eserdir. çeviriyi yapan kişi de işlenme eserin mali hak sahibi oluyor. işlenme eserin mali hakları da eser sahibinin yaşamı boyu + 70 yıl korunuyor.

koruma süresi dolmuş olan bir eseri basmak isteyen bir yayınevinin kimseden izin alması gerekmiyor. eseri bedava yayınlamak isteyen birinin de kimseden izin alması gerekmiyor. tutup başkasının çevirisini kullanırsa o durumda emek hırsızlığı ortaya çıkacağından haksız rekabete ilişkin hükümler uygulanır.

tamam da adam derse ben bu kitabımın tüm haklarını oğluma devrettim, o devam ettiremiyor mu?

www.eczanemizde.com

torbalar del toro kivamina geldiyse, hicbirsey ise yaramaz, aldiracaksin.

sivilceler, kil donmesi sebebiyle degilse, kurutman lazim.kil donemsindense ona bir care bulman lazim once.

bence istediğin kadar o yeşillerden yiyebilirsin.

meyveler şeker deposu, olmaz.
kuru meyve 2 kere olmaz daha çok yeniyor.

Salatalığın %90'ı su zaten, iki üç tane yeseniz bir bardak su içmiş gibi olursunuz. Yemenizde bir sakınca yok ben sırf böyle anlar için 4 kilo salatalık aldım pazardan.

Üstüne tuz yağ falan dökmediğin sürece istersen 1 kamyon ye ondan bi şey olmaz. Meyve sakat, şeker işi bozar. Onu yeme boşver.

Obez

düşündüm de initihar ederim off o ne öyle, allah başa vermesin

normal

obez ötesi.

Yağ oranınız %19 ve üstüyse şişmansınız, kilodan anlayamayız bunu. Ağırlığın nedeni kas da olabilir ama böyle sorduğunuza göre sizinki yağ. Muhtemelen Skinny Fat vücut tipiniz var.

Balık.

normal be... ne obezi?

Gayet iyi tam kıvamında. Ama mesele kilo değil o kilonun vücuda yayılışı önemli. Koca bir göt, kalın bacaklar, minicik memeler ile kötü tabii.

aşırı şişko, burada normal diyenlere bakma.

on numara bi kardeşimiz.

ele gelir, berceste.

morbid obez. obezliğin dışında kim bilir kaç tane yandaş hastalığı vardır. birkaç aya kalmaz gider zavallı kız.

doktora götürün dicem ama kapıdan pencereden çıkamaz ki o, vinç, helikopter filan lazım.

vücut kitle indeksine göre normal.

Balık etli.

bunlara kalsa insan içine çıkmamamız lazım. sormayın böyle şeyler şunlara. normal hatta zayıfa dönük normal. 51 kiloda ne götü ne göbeği lan?

normal demiştim, caps de bunu doğruluyor

gayet normal. hafiften spor-yoga vs de yapiyorsa zaten tas gibidir.

Caps gayet sıradışı olmuş.

Ama eğer ki boy 1.53 falan ve onu 1.60'a yuvarladıysan, kiloda 54 falan ama onuda 51'e yuvarladıysan (50 yerine 51 yapıp küsüratlı vereyim salladığım anlaşılmasın yöntemini kullanarak) şişmansın.

Yok verdiğin değerler doğruysa normalsin. Sıkıntı yok...

ne var bunda. fıstık gibi.

caps rica edeyim :)

1.60 üstü tüm kadınlar 50,

1.60-1.55 arası da 47 olsun bitsin bu muamma işkence bence.

spor yapsın capsteki.

normal ya. daha nolsun. gerci boy kısa ama artık topuklu falan giyersin.

Bence sisman

turk kiziysa buyuk ihtimal sismandir 51 kiloyla.

boyle spor yapmayan, yapanin da anladigi tek spor haftada 3 gun gotu yerde yaptigi pilates olan kizlardan bahsediyorum.

vucut yag oranina bakmak lazim, o kiloyla sisman da gorunebilir zayif da.

ornek olarak: bir tanidik: 1.60 boy 45 kilo falan, degirmen tasi gibi gotu var

doktora gitmeli, diyetisyene degil psikologa

Penisim olsaydi icine kacardi :((

iki farklı yanıtı var sorunun.

ergenlere göre: dünyanın onları anlamayışı ve yalnız hissetmeleri.

yetişkinlere göre: ergen olmaları. çekilmiyor şerefsizler.

not:19 yaşında ergenlikten yeni yeni çıkmış bir erkeğim.

Ufak sorunları çok büyütüp, 'bu da geçer' diyememeleri.
Saygı göstermeden saygı görmek istemeleri.

herşeyi herkesten iyi biliyor olduklarını zannetmeleri. sen biliyosun yanlış bu ama inat ediyor. iki tane çarpasın geliyor suratına ama o da olmaması gereken bişey

Ergen olmaları.

problem ergenlerde değil yetişkinlerde.
hayat ve çevre vura vura düzeltiyor ergenleri. aslında ergenlikte yaşadığımız problemlere bakarsan onlar cidden problem. ilerde takmama nedenimiz onlarla yaşamaya alışıyoruz. problemler düzelmiyor yani.
(hakan günday kitabında çok güzel bir özet vardı bunla ilgili)

hayatın hızı yavaş geliyor. Oynadıkları bilgisayar oyunu gibi etki-tepki hızının yüksek olduğu bir çevre ve tabii ki özgürlük istiyorlar. Öte yandan bu özgürlüğün bedelini ödemeye hazır değiller ya da kendileri hazır olsa da dış etkiler (anne-baba vs.) onların bu bedeli ödememesi gerektiğini düşünerek onları frenliyor. Bir de tabii ki bu şartlar altında ileriye yatırım yapmak (para için demiyorum, kişisel gelişim alanında) gibi bir düşünce olmadığı için "yaşadığın sadece bu andır" felsefesindeler.

Çok yanlış değil gibi görünüyor ama hayat (bazen, inşallah) uzun be gülüm.

Gunumuz ergenlerinin -ki ben de dahilim ucundan- sikilgan ve memnuniyetsiz olmak bence.

Genel olarak her donem ergenlerininse, yalniz hissetmek ve anlasilmamak olabilir.

Hiçbir bok bilmeyip her boku bildiklerini sanmaları ve çekilmez ergen tribi.

kendilerinden yetişkin davranışı beklenirken aynı zamanda yetişkin haklarından da mahrum bırakılmaları. Diğer bir değişle çocuklukla yetişkinlik arasındaki sıkışıp kalmışlık.

karşı cins ilişkileri, madde kullanımı, fiziksel ve duygusal değişimler ve bunlarla başa çıkarken yaşadıkları güçlükler

Enerjileri var paraları yok
Zamanları var paraları yok
İdealleri var paraları yok

yaşından büyük konulara burnunu sokmaları, hem de bir sik bilmeden.

Çevrelerinin tahammülsüz yetişkinlerle kuşatılmış olması.

hormonlar, sinir ağlarının aşırı hızlı gelişimi, yetişkin vücuduna sahip olunca yetişkin olarak kabul edilme isteği ve bunun sonucunda kendini kanıtlamak için çok bilmişlik.

Inat, laftan anlamazlik. Bunlar yeter zaten, digerleri onemli degil.

bi sevişseler rahatlıcaklar.

(bkz: az pişmiş et elitistliği)

hayvanın belli yerlerinden belli yemekler yapılır. kalkıp da az pişmiş et yapacağın yerden tandır yaparsan, tandır yapacağın yeri az pişirirsen babayı alırsın

Mühürleme daha çok kavrulan etlerde kullanılıyor bildiğim kadarıyla. Tandır bir de daha çok kuzu etiyle yapılıyor. O da yumuşak. Ondandır herhalde.

Damak tadima hitab etmiyor muhur isi.

dogru ya da yanlis yok, damak zevki baska.

la noix +1

t bone steak den tandir yapan gördün mü

Şimdi et pişirilirken birçok hata yapılıyor. Misal mühürleme işi sadece dökme tavada olur, teflonda olmaz o iş. Ayrıca et sık sık çevrilmez, et oyuncak değildir; 3/4 dakika bir tarafı, 3/4 dakika da diğer tarafı yüksek ateşte mühürlenir, daha sonra orta ateşte pişirilmeye bırakır. Ayrıca birçok insan "Et pişmiş mi acaba" diye çatalla şunla bunla eti delik deşik eder. E tabii böyle yaparsanız o mühürleme piç olur haliyle, bir anlamı kalmaz. Tüm suyunu salar ve kurur. Ayrıca etler piştikten sonra görmemiş gibi saldırılmaz; önce tahta bir yüzeye bırakılıp birkaç dakika dinlenmesi sağlanır. Etin içinde, yüksek ısıda belirli toplanan su bu dinlenme esnasında ete tamamen yayılarak etin içinin daha yumuşak olmasını sağlar. Et pişirmek pek kolay bir iş değil yani, bunları yapmazsanız o et yüksek olasılıkla deri kemer gibi oluyor.

Bu arada tandırı bilmem, kuzu etini nerde pişirirsen pişir zaten yumuşak olur.

Öyle bir hızlanma yok. Var diyenler kendilerini ona inandırdıkları için plasebo etkisine maruz kalıyorlar. Bilimsel bir ispatı yok yani.

Saç uzaması için çam terebentin.

:'(

tamam balık ye bişey olmaz.

sadece balik yiyen vejetaryen tanimistim. sanirim onun da bi mantigi var.

Bence siz o eti yiyeceksiniz.

sınavdan yüz alamayacağını anlayınca tüm soruları boş bırakıp sıfır alayım mı diyosun sen. vejetaryan olucam diye başkalarının çizdiği sınırlar içinde kalmak zorunda değilsin. kırmızı et yemezsin ama balık yersin. bu kadar basit.

yani vejetaryenliğinde bi sürü çeşidi yok mu. bi oyuncu vardı öldüremeyeceğim hayvanı yemem diye. öyle yani. kimse de çıkıp kardeş madem vejetaryensin niye balık yiyosun mu diyecek sana.

Yav ye gitsin sen mi kurtaracaksın kuzuları, doğa böyle, hayvan hayvanı yer. Birkaç evrim kitabı oku, vahşi doğa belgeseli izle vicdan azabı falan duymazsın.

ama benim kuzu görünce iç güdülerim ona saldırıp yememi söylemiyo. kafasını falan severim yani en fazla hayvanın. o yüzden vahşi doğayla aynı şey değil. yiyecek bulamıyor, karnımı doyuramıyor da değilim. lezzeti hoşuma gidiyo diye yiyorum :( orda hedonist olmamla vejetaryenlik tercihi arasında bi çelişki de var ama bencilce olduğu için girmedim bile oraya yani. ayrıca benim tek başıma kuzuları kurtarmam değil mesele: 1) benim kuzu yememeyi tercih ederek rahatlamam 2) bireysel mücadele de önemsiz bi şey değil.

tek başıma bi akımı göçertecek kudrette olduğumu bilmiyodum zetahead. teşekkür ediyorum.

Zetahead +1

bu "vejetaryenler senin yüzünden mal durumuna düşüyor" goygoyu yapan arkadaşlar vejetaryen mi çok merak ediyorum. atletle mangal yaparken sağa sola laf yetiştiren tiplere benziyosunuz çünkü daha çok. ben vejetaryen ya da vegan arkadaşlardan motive edici bi şeyler okumak amacıyla açtım bu duyuruyu.

Siz biraz tatlı su vejetaryeni gibi bir izlenim bıraktınız üstümüzde, o nedenle böyle şeyler yazılıyor haklı olarak. Yok balık yiyim de kuzu yemeyim, yok kokoreçten vazgeçmeyeyim ama inekleri de kesmesinler. Böyle saçma bir mantık yok. Buradaki veganlar, ki ben veganlığın insanları salaklaştırdığını düşünüyorum normalde, en azından tutarlı insanlar, sizin gibi bir profil çizmiyorlar. Siz önce ne istediğinize karar verin sonra motive olun. Yok balıktan vazgeçemiyormuş da yok bilmem ne. Kuzunun canı var da palamutun canı yok mu hey allam ya.

angelus bahsettiğin eleştiriyi duyuru kendi içinde de barındırıyo zaten ve bu kararsızlık üzerine napılabilir düşüncesiyle soruldu soru. ay kime laf anlatıyorum, veganlığın insanları aptallaştırdığını düşünüyorum deyip tatlı su vejetaryenliği diye olmadığı şeyin nasıl olması gerektiğini tanımlayan insanlara, çok saçma. kendimi vejetaryen olarak tanımlamak değil hayvan yememek gayretindeyim.

Ben vejetaryenlerin "Hayvan yememe" gayreti içinde olduklarını düşünmüyorum, gerçek bir vejetaryenin böyle bir kaygısı olmaz zaten. Yemeye ne midesi ne de vicdanı el verir. Sizde böyle bir profil yok; yalandan kendinizi zorluyormuş gibisiniz.

ay onu sen düşünmüyosun. vejetaryenliğin hayvan haklarıyla hiç ilgisi yok o zaman, tamamen damak meselesi yani? başka alakanın olmayıp tanımlamak istediğin şeyler var mı? git trollüğünü başka yerde yap.

üf.

"Yemeye ne midesi ne de vicdanı el verir" demişim bak, bunu sadece damak tadı olarak yorumlamanız tuhaf. Gerçeği söyleyince insanları troll olarak yaftalamak işinize geliyor tabii. Ha size "Balık yiyin ya bir şey olmaz" deseydik hemen motive olacaktınız, gerçeği söyleyince kaldıramadınız sanırım.

he kaldıramadım. git.

şu sonradan yazdığım cevaplarda senin yazdığın ilk şeyi bile kastetmiyodum. tik koymadım diye üstüne alınıp saçma sapan konuşuyosun. duyurumu amacından saptırma diycem de bok ettin. neyse.

kaldı ki bu ne ya? öyle bi profil yok falan. sen kendi kafanda yaftalayıp profil oluşturmuşsun. herkes bir şey düşündüğü ya da bir şey istediği zaman senin kafandaki etiketlerle meşgul sanıyosun. olm lan neyse.

Şuradan bi köfte söyleyin de kendinize gelin ==> istanbul.yemeksepeti.com

Edit: İçinde kalmış :)

Bence yiyebilirsin balıkları. Gayet vejeteryanda olursun. Senin yapman gereken şey, vegan/ vejeteryan politika üzerine okumalar yapmak. Gerçek mantığını kavradığın vakit tamamen balık dahil hepsinden vazgeçebilirsin.
Ayrıca kendini herhangi birşey olarak tanımlamana da gerek yok. Ben de çok uzun zamandır et olarak sadece ara da balık yiyorum ama kendime vejeteryan demiyorum. Çünkü kırmızı et ve tavukta yiyebilirim ama ben bu işin fabrikasyon olmasına, onların kötü ve cani bir şekilde üretilmesine karşıyım. En azından bir kişi bir kişidir diyorum ve yememeye çalışıyorum. Yediğim balıklarda halen geleneksel yollarla tutuluyor :)

Ayrıca sen zaten et yiyemediğin için değil, yememeyi tercih ettiğin için vejeteryan oluyorsun. Senin bu konuda görüşünün kurallarını niye başkaları belirlesin? Bu soruyuda soracaksan facebookta falan vegan-vejeteryan sayfalar var. Onlara sor.

Hem ayrıca vejeteryan olmanın bi coolluğunu da görmedim şimdiye kadar hiç bi arkadaşımda.

vejetaryen değil de pesketaryen olmuş oluyorsun. et yemeyi adil bulmuyorsan yemezsin, doğa; hayvan çiftliklerinde binbir eziyetle, binbir kimyasalla yetiştirilen hayvanlarla beslenmeni gerektiren bir kanun barındırmıyor zira. kimse de umrunda olmasın, kendi hayatlarına çeki düzen versinler onlar önce.

izlemediyseniz:
(bkz: earthlings)

Hiç anlamıyorum bu kalıplara girmek isteyenleri. Vejeteryan olsan ne olur olmasan ne olur ? Ya da daha da önemlisi dile getirsen ne olur ki? Yani vejeteryanım ama bılık yiorum (kısık sesle) kime ne ki zaten istediğini ye , istemediğini yeme , zaten vejeteryanım demek hiç cool deil aksine gülüyor çoğu insan buna. Metalciyim der gibi neyim eksik benim onlardan ben de metalci olucam diyeni de duymuştum onu anımsattı

Canın kuzu yemek istemiyor mu? Yeme.
Canın balık yemek istiyor mu? Ye.
Vejetaryan olsan ne olacak olmasan ne olacak.

Eti bırakman çok saçma bu durumda çünkü zaten balık yiyerek vejetaryen mantığın dışına çıkıyorsun. Neden kırmızı etin sana katacağı şeylerden uzak durasın? Tadını sevmesen eyvallah da.

Ben et endüstrisindeki rezilleri görünce et yememeye karar verdim. yaklaşık bir yıldır et yemiyorum. Ama çok nadir balık yiyorum. Bunu da yapmak istemezdim ama beslenmeme o kadar özen gösteremiyorum. Bana et yemekten çok yemek üzere yetiştirilen hayvanların eziyet dolu hayatına sebep olmak motivasyon verdi. eti ve tadını seviyorum yoksa. gerçi uzun süre yemeyince kokusu iğrenç gelebiliyor. Onun dışında hayvan ürünleri tüketiyorum. sadece kendilerini yemiyorum. Hiç zorlanmadım. içim çok rahat ama dışarda yemek bazen ciddi sorun olabiliyor. umarım başarırsınız. NOt= Bir yıldır bir sağlık sorunu yaşamadım. dikkat etmediğim halde.

Sadece balık tüketen ve fakat diğer etleri hiçbir şekilde tüketmeyen kişiler için kullanılan bir ifade var; pesketeryan. Dolayısıyla, tek değilsin.

Ben tamamen damak zevki yüzünden yemiyordum kırmızı et. Beyaz eti ise sağlıklı olabilmek adına yemeye çalışıyordum ancak sonradan beyaz etin ne kadar zararlı olduğunu görünce, anlayınca (fabrikasyon tavukları) onu da bıraktım, balığı da bıraktım. Balığı çok seviyordum ama beyaz ve kırmızı eti bırakınca, vejeteryanlığın ne kadar doğal bir süreç olduğu konusunda kendimi ikna etmedim fakat içgüdülerimi dinledim. Taze bir domatesi, salatayı görünce ağzımın sulanmasını hiçbir balığı görünce yaşamadım. Ya da kuzuyu, tavuğu.

Öyle etsiz hayat çok zor olmalı, kendimi motive etmeliyim diye düşünme. İnan çok rahat oluyor. Çok çok rahat oluyor. Dışarıda yerken belki biraz sıkıntı yaşarsın, o kadar.

Durum ne? Ona göre yazacağım.

protein ve sağlıklı yağlar içeriyor. bence gayet sağlıklı bir besin. aşırı yağlı olmasının önüne de light olanları ile geçilebilir.

ben negatif bir yönünü göremedim besinsel açıdan. ama tabi tutulduğu deniz işlenmesi vs. onları bilemem.

tenekelerde olması değil içinde bol cıva bulundurmasıyla alakalı. hergün hergün yersen zararlı olabilir evet.

yok aslında ben hiç denemedim merak ettiğim için soruyorum.

yıllardır yiyorum herhangi bir zararını görmedim. light olanından yiyorum ben ama, normalinden daha güzel bence. ama her gün yemiyorum öyle 4 5 günde bir bazen haftada bir

peki başlığı görmüşken aklıma geldi, o sıvısı zararlı mı ton balığının?

Ton balığı en sağlıklı balıklardan. Ancak... derinlerde gezindiği için yüksek cıva içerebiliyor. Ayrıca, sıvı yağ içinde ve salamura (türkiye'de light diye satılan) tipleri arasından, kilo sorunu olanlar genelde salamura (light) olanı tercih ediyor ki aslında o da yanlış bir seçim. Light olarak satılan salamura ton balığının içerisinde çok yüksek sodyum var. Kilo sorunu olanların uzak durması gerek (aslında herkesin uzak durması gerek). Sıvı yağ içerisinde olanının yağını iyice süzdürerek tüketmek en sağlıklısı. Her halükarda, cıva sorunu nedeniyle, haftada iki porsiyonun aşılmaması uyarısında bulunuyor Amerigan Gıda ve İlaç Dairesi. Bir de bazı türlerinde (örn. yellowfin gibi) daha fazla cıva bulunuyor... İyice araştırmak lazım cıva içeriğini. Şu adreste cıva içeriği en az / en yüksek olan balıkların listesi var: www.nrdc.org

Yaklaşık 10 yıldır haftada 2 defa yiyorum, bir zararını görmedim.

Bence haklısın

Haklısın + Facebook kapak fotoğrafına da kendi fotoğraflarını koyanlar çok itici geliyor bana

niye saçma olsun? ben de kendi fotomu koymuştum, çok güzel çıktığım bir fotoydu, koydum.

Ne garip fikirler çıkıyor yahu ekşide. Kuzum bunun neresi garip. Kişisel bir eşyaya kişisel resim cuk oturuyor bence.

Herhangi bir yere kendi fotoğrafını koyan çok net gerizekalıdır.

istediğim fotoğrafı koyarım, kendim olur, kedim olur, aile fotoğrafı olur saçmalıkla ne alakası var ki?
angelus, bu durumla, gerizekalılığı nasıl bağdaştırdın? zekayı belirlemede çok çeşitli ölçütler var ama bu bir ölçüt değil. herhangi bir yere kendi fotosunu koyuyorsa çok net gerizekalı diyemeyiz kimseye.

baskalarinin telefon arkaplanini dert etmek dacha scams bence

angelus ve nohut +1

telefonun arkaplanına fotoğraf konabiliyor mu?
hiç aklıma gelmemişti.

ben hoşlanmıyorum. biraz saçma geliyor telefonu alınca kendini görmek. hele saçma sapan çıktıkları düşük çözünürlüklü selfie'leri koyanları hiç anlamıyorum. çok narsist bir davranış bence. bunca yıldır değil arkaplan başlangıç resmi olarak bile hiç koymadım. küçükken zedge'den tema indirirdim, sony ericsson'un temaları çok güzeldi. şimdi de gidip görmek istediğim mekanları koyuyorum. şu an cinque terre var. bazen de loki'yi koyuyorum. (kedim olan.)

Seviniyoruz, mutlu oluyoruz.

duyuruda sürtüyoruz

bi de bu tarz şeyler

webapp.lingua.ly

www.twitch.tv

Duyuru, ekşi, haberler falan.

Ben de bir süredir belirttiğiniz şartlara uygun bir bıçak aramaktayım fakat yok hocam ya, adam gibi bıçak 150 liradan aşağı değil..
Ben bulamadım istediğim gibi bir şey..

Cevap yazmamın sebebi; telefondan girdiğim için favoriye ekleyemiyorum, bu yüzden başlığı takip edip fikir alabilmek için yardımcı olamasam da cevap yazıp başlığa ulaşımımı kolaylaştırmak istedim..

Son olarak örnekteki bıçağı deneme şansım olmuştu, işe yarayacağını düşünmüyorum..

Şef bıçağı alırken paraya biraz kıymak gerekir. Benim de mutfakta bana ait bir tane bıçağım var, her türlü kesme soyma doğrama işlerini onunla yapıyorum keskinliğinde en ufak bir bozulma olmadı. Bütçeyi artırabilirseniz tavsiye ederim, artıramazsanız bir başkasının işine yarayabilir diye linki buraya koyuyorum: www.bicakstore.com

Pirge marka bıçak alabilirsin. Metro marketlerde vardır. Kullanıyorum, memnunum.

www.patimiz.com

Hayvanların ticareti
MADDE 10.

( Ek fıkra )

Ev hayvanlarının ve süs hayvanlarının satışının yapılacağı yerler için illerde ve ilçelerde çevre il müdürlüklerinin kesin izni ile yönetmelikle belirleyeceği koşullar gerekmektedir. Bir ilçe sınırları içinde, il çevre müdürlüğünün belirleyeceğinden fazla sayıda hayvan satış merkezi olamaz. Bu satış merkezlerini açmak için alınacak izin için ödenecek ruhsat bedelleri, her yıl, il çevre müdürlüğünün belirleyeceği havuzda toplanır ve bu para, o bölgede bulunan sahipsiz hayvanların kısırlaştırılması için kullanılır. Sanal ortam üzerinden hayvan satışı, pazarlaması, reklamı, kesinlikle yasaktır.

GEREKÇE :

Türkiye’de, kontrolsüz olarak hayvan satışlarının son yıllarda artması ve insanların geçici heves olarak bu hayvanları önce alıp sonra terk etmesi, özellikle kedi ve köpek populasyonunun kontrolsüz olarak artmasına neden olmuştur. Barınak denilen yerlerin çoğu, terk edilmiş veya bunlardan dolayı üremiş cins hayvanlar ile doludur. Bataklık, kaynağında kurutulmadığı sürece, ne barınak denilen ölüm kampları sona erecektir, ne de kısırlaştırma ile bu sorun engellenebilecektir. O nedenle, ruhsat almak, çok sıkı şartlara ve yüksek ruhsat bedellerine bağlanmalı, bir ilçe sınırı içinde gereğinden fazla pet shop açılmamalı, buradan gelecek paralar yine hayvan refahı için kullanılmalıdır. Internet üzerinden yaygılaşan hayvan satışları, kesinlikle yasaklanmalı, dolayısıyla, kaçak olarak bu eylemi yapanların, bu işten kazanç sağlayanların önü de, bu sınırlı denetimlerle kesilmelidir. Sokaklarında bu kadar hayvan olan bir ülkenin, üretim çiftliklerinin, petshopların ve internet üzerinden hayvan pazarlanmalarının önü kesinlikle kesilmelidir.


Satılırken; hayvanların sağlıklarının iyi, barındırıldıkları yerin temiz ve sağlık şartlarına uygun olması zorunludur.

Çiftlik hayvanlarının bakımı, beslenmesi, nakliyesi ve kesimi esnasında hayvanların refahı ve güvenliğinin sağlanması hususundaki düzenlemeler Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Yabani hayvanların ticaretine ilişkin düzenlemeler Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

(Değişik Fıkra) Ev ve süs hayvanlarının ticaretini yapanlar, annenin ve yavruların sağlığını tehlikeye atmamak için gerekli anatomik, fizyolojik, psikolojik ve davranış karakteristikleri ile ilgili önlemleri almakla ve onlara temel barınma ihtiyaçlarını ve koşullarını sağlayacak asgari alanları tahsis etmekle yükümlüdür. Hayvan satış yerlerinin standartları ve kuralları, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.


GEREKÇE :

Hayvanların, sadece anatomik ve fizyolojik davranışları değil aynı zamanda psikolojik davranışları da alınacak önlemler arasında olmalıdır. Bilimsel metotlar arasında, hayvan psikolojisi de artık yer edinmiştir. Üniversitelerde, bu konu ile ilgili araştırmalar yapılmakta, bilimsel çalışmalar düzenlenmektedir.

Öte yandan, ev ve süs hayvanı satış yerlerinde (pet shop adı verilen yerlerde) sergilenen hayvanlar için de asgari barınma koşulları, sıkı denetimlere tabi tutulmalı, ruhsatsız olarak her isteyenin, bu ticaretle uğraşması engellenmelidir. İl Çevre Müdürlükleri tarafından bu denetimler sıkı bir şekilde yapılmaz ise evcil hayvan satışı ve daha sonradan bunların sokaklara terki ve barınakların içinden çıkılmaz sorunlarla başa kalması, engellenemez bir son olacaktır. Bu kanun maddesine aykırı hareket, ciddi yaptırımlara bağlanmalı, ruhsat iptaline kadar gidilebilecek cezai işleme tabi tutulmalıdır. Bununla ilgili düzenleme, cezai yaptırımlar kısmındadır.


Hayvanların ticarî amaçla film çekimi ve reklam için kullanılması ile ilgili hususlar izne tâbidir. Bu izne ait usul ve esaslar ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Bir hayvan; acı, ıstırap ya da zarar görecek şekilde, film çekimi, gösteri, reklam ve benzeri işler için kullanılamaz.

Deney hayvanlarının ithalat ve ihracatı izne tâbidir. Bu izin, Bakanlığın görüşü alınarak Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı verilir.

Hasta, sakat ve yaşlı durumda bulunan veya iyileşemeyecek derecede ağrısı veya acısı olan bir hayvanı usulüne uygun kesmek ya da ağrısız öldürme amacından başka bir amaçla birine devretmek, satmak veya almak yasaktır.

Çünkü hayvanlar mal değil.

İnsan satışı yapılmamasıyla aynı nedenler.

kimse üç günde bu hale gelmiyor. bu savaşlar onyıllardır devam eden işgallerin, çatışmaların, haksızlıkların, baskıların ve travmaların sonucu.

hayatınızda bir savaş bölgesinin 100km yakınından bile yakınından geçmiş olsanız, savaştan kaçmış bir kişiyi bile tanısanız bu şekilde konuşmazdınız.

şu dünyada kimse durduk yere bir sabah "hadi biraz kafa keseyim" diye uyanmıyor. bu hale gelen herkesin hikayeleri var. emin olun aynı şartlar yeri gelir sizi de bu hale sokar. en modernimizi, en medenimizi bile sokar.

kizli erkekli dendi, agac kesiliyor dendi, alkol yasaklaniyor dendi de ulke savas haline dondu neredeyse :)

386 dx hakli, kimse uc gunde bu hale gelmiyor. birikiyor ve bir yerde patlak veriyor.

geri donulemez hale gelince de savasmaktan baska care kalmıyor.

su an sadece ortadoguyu baz alıyorsun, afrikada da sacma sapan savaslar var.

tarihte avrupada da sacma savaslar oldu.

savaş, ranttır. rant olan yerlerde olur. savaşanlarda, bu rantı elde etmek isteyen şahların, piyonları sahaya sürmesidir.
sen veya ben veya biz satranç tahtasında fil veya atız. veya kaleyiz. kendi özgürlük alanımız var, manevra özelliklerimiz var. o yüzden piyon olmuyoruz/olamıyoruz.
dolayısıyla konu, din, inanç veya siyaset değil, konu para, hırs ve güç.
bizlerde kendi çapımızda para için güç için savaşıyoruz zaten. sınavlar için, kredi kartını ödemek için, daha çok maaş almak için, daha çok hatun kaldırmak için, iş yerinde yükselmek için vs. vs.

Müslümanlar doğarken savaş çıkarma/asabiyet kodu en üst level'dan işleniyor kodlarına, sürekli savaşma kavga dövüş merakları bu yüzden. Tabii bu sadece Orta Doğu'ya özgü bir şey değil; dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar imkanları el verdiğince bu alışkanlıklarını sürdürüyorlar.

Görür.

fotoğraf veya marka model atsan daha net cevaplar verilebilirdi fakat bu ürünlerin çoğu gayet iyi performans gösteriyor.

niye oldurdun kadincagizi kardes? hastalanmistir olabilir. ama hala yasamaktadir.

Yaşıyor zaten. Çok yaşlı göründüğünden son Rocky filminde oynatmamak için öldürmüşlerdi filmde.

biz buna kisaca arkadas diyoruz.

olunmaz. Şimdi 2-3 marjinal gelecek, kafanız uyuşsun yeter diyecek ama öyle bir dünya yok. Cinsel çekim olmak zorunda.

erkekler cinsel çekim yoksa karşı cinsle arkadaş olmaz, kadınlar olabilir diye düşünüyorum ben.

sarhoşken tekrar dene :/

fortisvita + 1
Başka biri ile hem mutlu, hem huzurlu hem de çekimli olunabilir.

Olmuyo. Karşındaki senden ilgi bekliyor haklı olarak ama senin için almıyor sonracıma onun gösterdiği ilgi sana batıyor itici geliyor bir yerden sonra. Başa dönüyorum olmuyor yani. Kadınım bu arada.

olunmaz tabi ki niye olasin ki.

canin bamya cekmese yer miydin? cok saglikli, rengi de cok guzel ama canin cekmiyorsa zorla yemek iskence olur. bamya sevmeyenler beni bu konuda destekleyecektir sanirim.

bence olmaz. o zaman arkadaş dediğimiz şey olmuyor mu o?

sevgili demek seviştiğin kişi demek sonuçta. arkadaştan farkı bu.

gerard+999

Arkadaş olurum onla, sevişmek istemedikten sonra ne anladım sevgiliden

Damacanayla sevişen bir toplumda "Yok sevişmezdim ben" türü cevaplar hiç samimi gelmiyor bana.

Gün içerisinde ister istemez ayna olan ortamlarda bulunuyorum :(

TAKSİM Vialand

Toplanma Merkezi: AKM Önü
Durak 1: Kabataş İDO İskele
Durak 2: Beşiktaş Deniz Müzesi
Durak 3: Bilgi Üniversitesi
Durak 4: Alibeyköy
TAKSİM Vialand 11:00 / 12:30 / 14:00 / 15:30 / 17.00 / 18:30 / 20:00
VIALAND Vialand 12:00 / 13.30 / 15:00 / 16:30 / 18:00 / 19:30 / 21:00

Taksim-Yeşilpınar otobüslerine binin, yakın bir noktasından geçiyor söylersiniz şoföre indirir durağın adını bilmiyorum. Ya da Taksim'den Şişhane'ye inin, Yeşilpınar minibüsleri kalkıyor oradan yine şoföre söylersiniz yakın bir noktasında indirir.

36t'ye de binebilirsiniz meydanın altındaki duraktan tarlabaşı yönüne doğru gidenlere. ayrıca otobüs beklemek istemezseniz servis dışında en sağlıklı yol şişhane'den yeşilpınar minibüslerine binmek olacaktır.

Sabah yağsız sütle müsli yemeyerek başlayabilirsiniz diyete. İlk ipucunu ben vermiş olayım.

yağsız, az yağlı falan bunlar sağlıklı şeyler değil. tam yağlı yemen lazım. kilo aldıran yağ değil şekerdir. ben de ara öğün istiyorsan kuruyemiş tavsiye ederim. kavrulmamış olması lazım ama. çiğ fındık, ceviz, badem yiyebilirsin

yağsız yemeye devam et. kilo aldıran yağ değil diyenlerin matematik bilgisinden süphe duyarım.
yediğin kalori miktarı harcadığından az ise kilo verirsin fazla ise kilo alırsın mantık bu.

harcadığın kaloriyi artırmak ve bünyeyi canlı tutmak için ara öğünlerde yemelisin.

meyve şekeri dahil şekeri keser basit karbonhidrattan uzak durursan daha geç acıkır vucuda giren besinlerin yağa dönüşmesine engel olmuş olursun.

Spor bence şart. sporsuz kilo verince ne kadar iri olursanız olun afrikadaki açlık çeken insanlara dönüşüyor

kahvaltıda 2 haşlanmış yumurta peynir zeytin:bunlar gün boyu tokluk sağlar

normal yemek: yeşil mercimek, bulgur pilavı:kaliteli karbonhidrattır
az zeytinyağını tavada kızdırıp herhangi bir kızmızı et: 5 dk lık iş

kolay yapılacak yemek:ton balıklı salata, bol peynirli yulaf ezmeli omlet, mantarlı omlet, mantarlı omlet vakit almadan hazırlarsın
ara öğün : az şekerli 1 porsiyon meyve ve yanında yoğurt olabilir

ayrıca mutlaka kuruyemiş özellikle ceviz günde 1 avucu geçirme

(bkz: Intermittent Fasting) Neden? Çünkü öğün sayısı az, ara öğün peşinde koşarak kendini meşgul etmiyorsun.
(bkz: Ketojenik diyet) Neden? Düşük karbonhidrat sayesinde açlık atakları yaşamıyorsun, fasting çocuk oyuncağına dönüyor.

Sağlık ve performans üzerindeki muazzam etkileri için de başlıkları oku.

Aynaya bakarak anlayabilirsiniz ideal kiloda olup olmadığınızı. En sağlıklı yöntem bu.

onu anlıyoruz yani. nicelik olarak soruyorum. 65-67-68 etc. net değer yani.

O değerler de gerçeği yansıtmıyor. Zira aynı kiloda aynı yaşta fakat farklı kas ağırlığındaki iki kişide de aynı değerleri gösteriyor. Halbuki birinde %8 yağ oranı oluyor diğerinde %35 ama kiloları aynı diye vücut kitle indeksi de aynı çıkıyor. En sağlıklısı yağ ve kas ölçümü yaptırmak.

hani bir söylenti varya sen o kiloyu 1 ayda mı aldın ki bir ayda veresin gibi. evet ben 5-6 kiloyu bir ay içinde aldım. bunu bir ayda sağlıklı bir şekilde veremez miyim?

Verirsin niye veremeyesin. 1 ay karbonhidrat alma, protein yağ ve sebze ağırlıklı beslen, her akşam 1 saat yürü verirsin. Ha bana kalırsa ömür boyu bu şekilde beslen ama insanlara zor geliyor. Şimdilik 1 ay bu şekilde başlayın, sonrasına bakarız.

ideal kilo yoktur ideal yağ oranı vardır.

"BMI is bullshit" diye evrensel bir kanun var.

herkes bahsetmiş ama kilo hesabı saçmalıktan başka bir şey değildir. kiloyu tutturmak için yemeden içmeden kesilip vücudu temel gereksinimlerinden eksik bırakanlar var (doğal seçilim de işlemiyor, bi şekilde genini aktarıyor :/ ). cinsiyetini bilmiyorum ama erkeklerde bel çevresi boyun yarısını geçmemeli diye çok basit bir kural var. biraz daha detaylandırırsak bel/omuz max 0.65, bel/kalça max 0.90 oranlarına dikkat edersen eğer üstüne kilo bile aldığında daha düzgün görüceksin. tabi farkettiysen bel çevresini bi seviyeye indirdikten sonra omuzları genişletmen gerekiyor. bunun için de uzun vadeli spor ve beslenme düzeni şart.

En az 15 gün mümkün değil.

benimki çok daha geç iyileşmişti. ha mümkün aslında. delindikten sonra çıkarıp diğerini takarsın ama biraz acı çekersin ve yara olur. bence en az 1 ay bekle. güzel düz küpeler de var delme için kullanılan

niye kıytırık diyorsunuz ki :( ben hep top gümüş küpeyle deldirdim kulaklarımı. hatta normalde de aynı görünümde düz gümüş küpe takıyorum.

kulağınızdaki eski deliğe halka takmak istiyorsunuz di mi doğru anladım? o kıytırık küpeler küçücük zaten dikkat çekmiyor. kıytırık küpe de en az 2 hafta dursun tabii.

sağlık açısından mümkün değil sanırım. yani yaralarla berelerle iltihaplarla uğraşmak istemiyorsan deneme derim. zaten bi 5 gün bi hafta kadar takıyorsun, sonra çıkarırsın

@okuyamıyom ben ya
erkeğim, nokta küpe pek durmuyor o yüzden.

bir hafta çoğu kişide yeterli oluyor. bir hafta geziver bi şey olmaz. o kıytırıkların kullanılmasının nedeni var. diğer tarzdaki şeylerle o bi hafta rahat geçmez. bir de çok görünmesin diye küçücük şeylerle deldiriyolar bazen. küçücük küpe tercih etme derim. kulağın içine girebiliyor ve cerrahi müdahaleye kadar yolu var. kıytırık küpesi görünmesin diye eziyet çekip operasyonla küpeyi aldıran tanıdığım var hala gülüyorum ona ben mesela :(

ben olsam lafını hatırlatır ve parayı verirdim. bir daha da istememesini söylerdim.

iyi yapmışsın şimdi o düşünsün

İyi yapmışsın. Öyle laf edecek kişilikteyse acımanı, vicdanını hak etmiyor. Abi bide...

ben de aynını yapardım ama para da verirdim, "ne zaman lazım olursa gel derdim" çifte darbe.

Ben olsam kıyamaz ve bir şey söylemeden verirdim. Sonra da ağzımı açmadığım için içim içimi yerdi.

((( o ) yapardım.

Aile içinde böyle şeyler olmamalı. O bir hata yapmış, keşke siz de aynı şekilde davranmasaymışsınız.

doğru mu yaptın yanlış mı yaptın bir şey diyemem fakat ben senin yaptığını yapmazdım. parayı verirdim ve maziyi hatırlatmazdım.

bana göre kardeş anne babadan daha önce geliyor.

bence yaptığın yanlış adamı eleştiriyorsun yaptığı şeyden ötürü sonra aynısını sen yapıyorsun üstelik adam kardeşin. para pul için gerek yok bence bu tarz hareketlere.

kardes yaa. bence hic dogru yapmamissin. hatta ozur bile dilemelisin yaptigindan dolayi. keske "sen bana boyle demistin; ama al iste ben sana veriyorum parayi'' diyip lafini hatirlatarak verseydin. hem o cok daha utanirdi hem de sen daha erdemli bir is yapmis olurdun.

Verseydin keske. Su an adami hakli cikarmis oldun. Issizken kardesten yiyen isi varken siktiri ceken biri olmussun

Yanlış hareket. Abin, kardeşin senin o.
Tamam kötü bir laf etmiş zamanında, bir yanlış yapmış ama senin bunu bu şekilde intikama dökmen hata.
Ben olsam "kusura bakma sen bana benim için böyle böyle demiştin o sebeple o da bende ukte kalmıştı, onun için böyle yaptım" der ve abim/kardeşimle olayımı rayına sokardım.
Not:Allah gecinden versin insanın annesi, babası hayatta olmadığı zaman kimi vardır? Abisi, ablası, kardeşi.
Yanlış bile olsalar varlar.

Adam senin kardeşin. Hani arkadaş olsa sıradan biri olsa neyse de. Kardeşinin bu hatasını çevirip kendisine uygun bir dille monte edip onun da bu hatasını anlamasını sağlamak varken yanlış yapmışsın. Ama laftan sözden anlamayan birisi ise, ben doğrusunu yapsam da o anlamaz zaten diyorsan bilemem.

kendi kardeşlerim için düşünüyorum, canımdan değerliler benim için. 3-5 lira için lafını bile etmem.

Keşke kardeşim olsaydı da borç vereydim :( iyi yapmamışsın.

Belimi ne sikan ne de bol olani aliyorum, tam olucak.
Ama zamanla kotlarin bel kismi esniyor ve bol gelmeye basliyor ben de anlamadim.
Gerci sert kot kumasini hic sevmem ondan dolayi olabilir

cuk.
loft'un elastik olanlarını tavsiye ederim. müthiş bir rahatlık.

belime cuk oturanı bulursam ne ala onu seçiyorum. ama popo kocaman bel ince oldu mu bu pek mümkün olmuyor işte :(

ama oyum cuk oturandan yana.

cogu pantolonda mı boyle bılmıyorum ama genelde kot pantolonlarında arka tarafında bir bosluk oluyor. cuk dıye oturanını henuz ben bulamadım.(mavi/littlebig/colins)
loft'u cidden denemek lazım heralde..

Cuk oturcak, bol pantolon hiç sevmiyorum.

cuk ama bazen belde hafif bolluk olduğunda arkaya pens attırıyorum.

Bol olduğunda üstündeki giysi emanet gibi duruyor.

Ben tam oturanı alırım. Yine de kemer takarım ama.

yemek ve uykuyu iyi bir duzene oturtmak gerekiyor.
sindirim sistemindek ayrintilari biraz okumak gerek. leptin, insulin fln.

ara ogun olarak kuruyemis iyidir.

Karbonhidrat tükettiğin müddetçe açlık atakları yaşarsın. Buna form bisküvileri de dahil.

Ara öğün yaptıkça da sık sık yeme isteğin olur. Öğün sayını azalt.

yöntem yok, yemiyoruz yani. senin buna ihtiyacın yok diyerek kendini telkin edebilirsin. sucukla aynı ortamda başbaşa kalmamaya çalış. kediye yalat.

İnsanlar genelde, kilo almamak/zayıflamak için gerekli olan şeyin az yemek olduğunu zannederler, ki asıl problem de burada başlar. Önemli olan az yemek değildir, doğru yemekleri yemektir. Yani birçok kişi muhtemelen sizin yediğinizin iki katı yemek yiyordur ama kilo almıyordur, bunun nedeni de, dediğim gibi, doğru kaynaklardan yemek yemektir.

Bu doğru kaynaklar neler değildir peki? Şunlar değildir: Salam sucuk sosis gibi işlenmiş et ürünleri değildir, marketlerde satılan paketli ürünler (Bisküvi cips kola vs) değildir, ekmek makarna pilav pasta börek gibi unlu ve tahıl kaynaklı ürünler değildir. Bunları tüketirseniz, karbonhidratın doğası gereği (İnsülin salınımı/kan şekerinin yükselip düşmesi/düşük kan şekerinin açlık hormonu(ghrelin) salınımına neden olması) gibi faktörler nedeniyle sürekli bir açlık hissetmeniz kaçınılmaz olur. Öncelikle bunları tüketmekten vazgeçin; proteine sebzeye sağlıklı yağlara bol bol su içmeye yönelin. Böyle yaparsanız hissettiğiniz o açlık hissinden rahatlıkla kurtulabilirsiniz.

yöntem yok +1

direkt yemiyoruz

aksi takdirde sürekli acıkır önünü alamazsın.

öğünler protein ağırlıklı olsun gün içinde sadece 3 kez filan çok ufak atıştırmalar nedir bu küçük bir avuç sarı leblebi, bir diğerinde fındık ya da badem vs olabilir.

Normal 100 gram bisküvide 500 kalori var, form bisküvide 350 var. Bir farkı yok. Bunlara kıyasla, bir yumurtada 90 kalori, 100 gram domateste 18 kalori var.

1. paketli gıdaların tamamını bırakıyorsun. From bisküvi dahil işine yarmaz.
2. Basit karbonhidrat açlık yapar. Şeker yani. Bunlara şunlar dahil:
- toz/küp şeker
- her türlü çikolata, bisküvi. light falan fark etmez, şeker aynı.
- bal, pekmez
- Kola vs
3. sık yemek açlık yapıyor. atıştırmak istediğinde bir tane zeytin ye.
4. Protein ye. Zor sindirilir, tok tutar. En kolayı yumurta. Sabah dört tane yumurta haşla, diyet yapıyorsan iki tanesinin sarısını çöpe at. Saatlerce tok tutar. karabiber atarsan sindirim sistemine faydalı olur.
5. Su iç. yanında su taşı evin içinde. gördükçe iç.
6. Kompleks karbonhidratlar tercih et, protein alamıyorsan. Sindirimi uzun sürer tok tutar.
- Makarna
- Pirinç bulgur şehriye
- Sebzeler

Bunlar kilo almamak için. Eğer kilo vermek istersen ek tavsiyeler veririm.

Teşekkürler, kola, cips tüketmiyorum, ama atıyorum sokakta yürürken bi köfteci kokoreççi falan görünce kendime engel olamıyorum yemek konusunda tutamıyorum kendimi, aslında yediğine göre iyiyim, yediğimin kilosunu alsam şimdiye ohoo, neyse artık bir şekilde bulacağız yolunu sağolun tekrar..

1 yemek yemeyi düşünme her an
2 kendine yapacak birşeyler bul
3 kilo yapmayan bisküvi olmaz. öyle saçma şeyler yiyeceğine sağlıklı güzel şeyler ye.

aga mustang'in sitesine girsene bir. Sıfırı 23 bin $ :/

evet abi aslında sormak istediğim ucuzluk da değil. bu tarz 3-4 bin dolarlık arabalar 200 bin ve üzeri kilometre yaptıkları için alanı üzerler mi yani? biz burada 100 bilemedin 150 bin üzerine kötü gözle bakıyoruz ama orada bunların piyasası var mı böyle? 1-2 sene kullanılır mı mesela başlangıçta iş görsün diye. sormak istediğim buydu.

yani bu insanlar artık bu arabaları iş görmez, yeter ki elimden çıksın diye mi bu fiyata satıyor yoksa, bi kaç sene daha giderleri var mı?

tamamen kendi düşüncem:

fiyatının düşük olması, genel olarak piyasanın ucuzluğundan kaynaklı bence.

200 binlik arabaya gelince... amerika şartlarında eğer bakım onarım falan çok pahalı değilse üzmez. Kocaman ülke zaten. Bir sahil şeridinden gezeyim desen, dolar kota :p Ben olsam fazla çekinmezdim. Çünkü dünyada herhalde bir araplar bir de bizizdir bu kadar yeni araba meraklısı.

newyorkta arabayla isin olmasin.en zengininden fakirine herkes toplu tasima kullaniyor. park edicek yer yok sehir icinde. sehir disinda yasiycam diyorsan bilemem.

new york'a gitmeyeceğim. wayne/new jersey'e gideceğim. craigslist'te new jersey yok ya da ben bulamadım. o yüzden new york'a baktım.

O kilometreler gayet normal periyodik bakimlari zamaninda yapilan araclar ufak tefek problemler haricinde 400-500 binlere kadar gider. Bakim maliyetleri yukseldigi icin o fiyatlara dusuyor aslinda. Birde amerika da en ucuz arabalar new yorkta

arabanın kendisi 4500$ zaten . Hadi oldu korktuğun başına geldi arabanın heryeri bozuldu. Sağlam tek parçası kalmadı. Tekerlekleri falan yerinden çıktı gitti yani öyle bozuk. Tamirciye götürsen 500$ masraf çıkarır en fazla. :D Niye kasıyosun. Temiz bi araçsa sesi güzelse al geç.

upload.wikimedia.org

arkadaşımın bundan vardı. 1500 (binbeşyüz) dolara almıştı. bikaç ay kullandıktan sonra yolda kalmış.

sizin verdiğiniz örnekteki cherokee'nin 5 bin dolar olması normal. bi de VIN (vehicle identification number) yardımıyla, kaza geçirmiş aracı tespit edebiliyosunuz. misal, piyasası 9 bin dolarsa bir aracın, kapısında hafif bir göçük olması, fiyatı pat diye 5 bine düşürebiliyo. halbüse o göçüğün o araca hiçbi zararı yok.

harbiden o kadar ucuza arabaların satılması gerekiyo çünkü ülke çok büyük, insanların işlerine ulaşmaları ve hayatta kalabilmeleri (yani alışveriş yapabilmeleri) lâzım.

Türkiye'de benzinin fiyatı da nerdeyse 3 katı zaten.

para derdiniz yoksa, certified pre-owned alın. rahat edersiniz. en ucuz aracın new york'ta olduğu bilgisi bana pek doğru gibi gelmedi. ama ispatlayabilecek durumda da diilim.

500 bin kilometre yapmış araç alıp, toplayan ve kullanan adam da var ama nadir.

o Mazda güzele benziyo.

Ben 2 bin dolara 3 yaşında ve 6 silindirli cillop araç satan da gördüm. İnsanların başının sıkışması hâlinde, (ani ve çok şiddetli parasızlık, ülkeyi acilen terketme ihtiyacının doğması v.s. gibi hallerde) böyle çok ucuz arabalar bulunabilir.

abi pardon da 3000 dolara mis gibi araba alsam ve 3 ay sonra bozulsa yeminle üzülmem. 3000 dolara türkiye'de macbook falan alıyorsun lan. Şaka gibi.

Craiglist, newyork sayfasından bakmani yadirgamiyorum ama benim burada araba satış alanında tanıdığım birinin, akraba gibi biri- yardımcı olur, numarasını verebilirim. Geldiğinde işine yarar.

bakım maliyetleri, ustaların pahalı olması, arıza yapma olasılığının artması arz talep dengesinde kendine bu fiyatlarda yer bulabiliyor. örnek olarak aynı arac, amerikada türkiyedeki bakım maliyetleri ve usta fiyatları olsaydı cok daha fazla fiyata satılırdı.

Normalde araba fiyatları zaten ucuz da, bize gelene kadar öyle vergi kitliyorlar ki arabanın fiyatı 3 katına çıkıyor. Orada öyle bir durum yok demek ki.

yok hukumet konaginda agirlayip madalya takarlar.

Hız sınırı yok.

şansölye ilan ediyorlar.

hız sınırı kısıtlanmayan yerlerde yok ama benim gördüğüm çoğu yerde kısıtlanıyor. öyle 300'e çıkayım, basayım gideyim yok. şehre yakın yerlerde 100'e falan düşüyor.

hiz siniri olan yerler var, tabelayla belirtiliyor. bi de 130 km/h tavsiye edilen hiz siniri. daha hizli gidip kaza yaptiginda asiri hizdan dolayi suclu duruma düsme ihtimalin de var.

bu tabelayi gördügün yerde basabilirsin upload.wikimedia.org sadece almanyaya özel bi tabela. ama trafigi tehlikeye sokarsan, sinyal vermezsen, yakin takip edersen ceza yersin acimazlar.

paris - frankfurt arası sürdüm. milan - münih arası sürdüm. bu arada da kara orman civaırı yolculuk falan yapıyorum. hiç hız sınırı olmayan yere ben rastlayamadım. yoksa dahi basılacak kadar ne yol gördüm ne sakinlik... hep kalabalık, hep 2 şerit...

valla ben türkiye'de daha kolay basıyorum. biraz efsane bence bu hız sınırı yok olayı.

burada da yollar www.autobahnatlas-online.de ve hiz limitleri www.autobahnatlas-online.de

Hız sınırı olmayan yerlerde basarsan bir şey olmaz yabancısın diye. Ama trafiği tehlikeye atacak hareketler yaparsan affetmezler. Alman da olsan öperler. Kırmızı halkalı yuvarlak tabelalar hız sınırı işte. Orada 120 yazıyorsa sınır 120. "Otobanda hız sınırı yokmuş yauwueue" diye gaza gelme.

Haritaya gore nerdeyse tum yollarda hiz siniri yok

paris - frankfurt arası 180 basmıştık ama hız sınırı var mıydı yok muydu hiç dikkat etmedim, ceza da gelmedi sonradan. ama yolları kaymak gibi abi, @siradisi00 sen emin misin paris-frankfurt arasında gittiğinden. tabi biz gece sürdük, onun etkisi de olur ama öyle 2 şerit falan değildi yani bildiğin otoban işte.

Gereksiz fazla kalori, karaciğere zarar, böbreklere eziyet. Sosyal açıdan soruyorsanız bilemem; çevreye göre değişir.

Yemekle icecek icmek kotu bir sey.

Sebebi mide asidini dusurerek hazmi zorlastirmasi, dolayisiyla yenilen yemegin besininin tam alinamadan midede curumesi.

Bira degil sadece su icin bile ayni sey gecerli.

ben içemiyorum yemekle. yemeğin tüm lezzetini götürüyo.

Yemekte bira icmek kotu bir sey degil.

Kimden ne duydugunu anlatirsan, daha detayli cevap verebilir insanlar.

Gobegin cikar, cükünü goremezsin.
sence iyi birsey mi?


-toplum icin sanat diyenlerdenim ;)

Mideye zararini dusuneceksek et ve sut urunlerini de birlilkte tuketmeyin diyorlar.

Bira en guzeli yemekten once ac karnina icileni guzel.

Hazım, sağlık v.b açıdan merak ediyordum cevapları aldım teşekkürler. Bundan sonra yemekte bira içmeyeyim madem ufaktan göbek çıkmaya da başladı :)

eline bir hesap makinesi al. en basiti bile hızlıca çıkar 102-12 diye mesela. ver adama üstünü.

eğer yeni başladıysan işe başta olur alışırsın sonra. telaş ediyorsun.

Müşterinin ekstra verdiği parayı toplam ödemesi gereken tutardan çıkarıp o tutara konsantre olabilirsin.

Adil yuvarlama yap, bir müşteriden 5 kuruş fazla al, birinden eksik. Pratikte gördüğüm ise şu : kar marjı yüksek yer çalıştıranlar genelde müşterinin yararına yapıyorlar yuvarlamayı. Herşeyi barkodla okutan büyük marketler vesaire ise müşterinin zararına.

Ha bu arada bence para üstü verirken öncelikle büyük kısmını kağıt paralarla verirsen hata yapma/unutma durumunda zararın yahut müşteriye verdiğin zarar az olur.

bu hesaplamayi zamanla pratik kazanirsin ama su soruna cevap vereyim.

eger 7,25 tutuyorsa ve 5 kurusun yoksa, adamdan kesmemen gerekiyor. gerekirse sen fazla veermelisin. ama abi bes kkurus veremiyorum dersen bir cok kisi canin sagolsun der. bir de kasanin yaninda sakiz bulundur bari para ustunolmayinca verirsin

Tutarın üzerine saymak en mantıklısı. Zamanla hızlanırsın. Bunun yanı sıra hesap makinası da kullanabilirsin, kimse garipsemez. Ayrıca o kadar telaşlanmana da gerek yok

ben müşteriye söylerdim "bir kontrol edin eksiklik olmasın" diye kasayı kapatmadan önce, kimse de kalkıp demedi ki "arkadaşım ne biçim kasiyersin sen" gayet güleryüzlü bir şekilde teşekkür ettiler hep.

zamanla sorma ihtiyacı da duymazsın zaten ama çok kasma, müşteri on saniye fazla beklerse ölmez, yavaş hesaplaman sorun yaratmaz o kadr.

starbucks bile yeri geliyo 25kr yok diyip eksik veriyo totoşlar.nasıl 25 kr yok en işlek starbucks'sın sen 25kr yok ne demek. eksik ver 5kr nolcak. matematik
de pratikle gelişir. evde paralar varsa bozukluklar onlarla çalış kardeşine falan ver bakkalcılık oynayın yani.

bunu da söylemeden geçemiycem, ciddi ciddi 3 ile 5'i toplarken bile hesap makinesi kullanacak kadar sibernetik organizmalara dönüşmüş kasiyerler var bu ülkede. mümkünse hesap makinesine bulaşmadan kafandan toplayıp çıkar derim.

trumanshow'a katılmakla birlikte, phoenixboy'un dediği gibi paranın üstüne say.

12,5 tl'lik harcama yaptı 100 lira mı verdi? 50 kuruş ver, 13tl de. 2tl daha ver. 15tl de. 5tl ver. 20tl oldu. 20 ve 10'luk ver 50tl oldu. Şimdi bir 50'lik, etti mi 100? Bu şekilde unutmazsın herhalde, sadece son miktara odaklanıyorsun işte.

Sürekli hesap makinesi kullanamam, bir de çok yoğun oluyor. Hızlı olmak lazım. İnsanlar acele ediyorlar. Genelde aceleci olan insanlarda telaş yapıyorum. Sakin bir şekilde bekleyenlerde sorun olmuyor. Dediğiniz gibi okumamış insanlar benden daha iyi ve hızlı hesap yapıyorlar. Ben salak gibiyim.

O dediğin şeyler pratikle olur, hiç minibüs şoförlerine pazarcılara dikkat etmiyor musun adamlar öyle bir hesap yapıyor ki sanırsın bana Pisagor amına koyım resmen şov yapıyor adamlar para üstü verirken. Hep pratik sayesinde üzülme.

üste ekleye ekleye git. ekledikçe say. mesela 7,25 mi tuttu önce 25 kuruşu al kasadan etti 7,50. 50 kuruşu al etti 8 tl. 2 lira al etti 10 tl. üzerini de adamın verdiği paraya göre tamamla işte :)

vallahi ssg'nin gerekli durumlar dışında bikaç kişiye torpil geçip bu tip şeyler yaptığını biliyorum. çaktırmadan ona sorcan

kanzuk'a göt verirsen belki.

"anonimliğin sağlanması konusunda destek veriyoruz yazarlara" deniyordu sanki bir ara. bu nick'ten dolayı başın derde girecekse yahut kimliğin ifşa olacaksa yardım ederler herhalde.

anonimliğin sağlanması için mi :D
ulan daha savcılığın istemesini beklemeden bilgileri veriyorlar savcılığa.

Böyle bir şey mümkün değil. Anonimliğin korunması için çoklu hesap sistemi serbest bırakıldı, bu sayede yazarlar isterlerse 150 ayrı hesap açıp anonimliği yok oldukça yeni hesaplarını kullanabiliyorlar.

@baldur2 : öncesinde durum o, sonrası için benim dediğim. (bkz: #24172162) aha da yazdığı entry'i de buldum valla.

şöyle demiş :
"yargiya sevkedilmis konular uzerine yorum yapamiyoruz ama benim burada gordugum en buyuk risk yazarlarin kimliklerinin dava dosyasina gecmesinden dolayi "anonimliklerini kaybetme" riski. bunu telafi icin eksi sozluk olarak bu sekilde magdur olan tum yazarlara yeni bir hesapla devam etme imkani verecegiz. "

burdan yürünebilir bence. ille de hakkınızda dava açılmasına gerek olmaması lazım "anonimliği kaybetme" riskinden yürünür.

abi o anonimlik muhabbetleri falan her şey çok eskidendi. nick değiştiren de olmuştu anonimlikle evet. lakin şu an kimse kimseyi siklemiyor. ssg'ye de mesaj atsan bunu yazsan cevap bile atmaz muhtemelen.

boşa uğraşma yani.

Sağlıklı yaşıyorum diye buzdolabındaki içli köfteyi yemiyorum, onun kırgınlığı olabilirdi biraz.

keske bi avokado yeseydim olmeden.

2-3 haftaya dogacak kizimi opemedigim icin 2 kere olurdum.

Yaptigim ve yapamadigim hicbir sey icin pisman olmadim

Bi bebek doğursaydım iyiydi diye düşünürdüm herhalde. Kadın olarak dünyaya gelip anne olamamak, ne biliim... Ay içim sıkıldı bak. Ne diye ölümü hatırlatıyosun şimdi, ne güzel boş işlerle uğraşıyodum.

Edit: @gene mi gene
''Bu gece ölürsem mutsuz öleceğim'' cümlen bana ilham verdi, bunun üstüne bir öykü yazılabilir. Unutmamak için buraya not düşüyorum.

o kadar çok şey var ki, hayal edip yapamadığım çok iyi piyano çalabilmek isterdim. ressam ve heykeltıraş olmak isterdim. balerin olmak isterdim. daha sosyal olmak, daha çok arkadaş edinebilmek isterdim.

çok var aslında ama öldükten sonra nasıl olsa pişman olmam mümkün değil deyip şu anda bu derde düşmemeyi tercih ediyorum :/

want2die +1

2 saat önce anne ve babama hönkürdüm. bokunu çıkardım hatta. pişman oldum sonra ama hakettiler gibi de. neyse gider özürdilerdim işte. rakı falan içerdik babamla

kesin olecegimi bilsem " allahim sana sukurler olsun, aci cekmeden canim aldigin icin diye dua ederim.

aşk yaşayamadan ölmüş olacağım için üzülürüm.

onun dısında sayısız ülke gezdim ettim ve bunun gibi diğer deneyimleri yasadım o konularda bir eksiğim yok herhalde.

Yasadigim yeter der mutlu olurdum.

evde öldürdüğüm zamanlara yanarım heralde. bide hiç sevgilim olmadı ona üzülürüm heralde :(

Yurtdışında uzun süreli yaşama fırsatım olmadan göçtüm diye üzülürdüm. Bir de "M6 drift" eksikliği çekerdim sanırım.

hayatımın son gününe sabahına spor salonuna giderken uykusuzluktan ve iradesizlikten ağlayarak başladığım için pişman olurdum. kendimi tam anlamıyla anlatamadığım kişiler için üzülürdüm.

gerçekten sevdiğim birinden tuhaf bir nedenle ayrılmıştım. şu anda bile tuhaf hissediyorum kendimi, muhtemelen ölürkende onun pişmanlığı olur içimde.
birde şimdiye kadar kimseye doğru düzgün sarılmadım.

insanı durduk yere üzdün be olm.

Toplu taşımayla gidecekseniz; Beşiktaş'tan Taksim'e, Taksim'den otobüsle Alibeyköy'e ya da Beşiktaş'tan Şişli'ye, Şişli'den minibüsle/otobüsle Alibeyköy'e. Lakin böyle çok uzar derseniz Beşiktaş'tan taksiye binin, tünelden Alibeyköy'e gideceğinizi söyleyin 15 dakika sürüyor. Kendi aracınızla gidecekseniz de aynı tüneli kullanabilirsiniz.

leblebi, salatalık, havuç, diyet yoğurt artı az meyve

Salatalık, %90'ı su. Paketli atıştırmalık öneren olursa dinleme.

5-6 tane yemek sartıyla badem.inanılmaz da tok tutuyo.

migroslarda m life'ın kayısı-elma-tarhana cipsi var farklı cesitlerde.bi kutusu 70-80 kalori.adının cips olması çok ince kesilip kurutulmus olmasıyla ilgili.yoksa 0 yağ falan var içinde.

bide tatlı çok seviyosan elma dilimleyip üzerine tarcın serpebilirsin.hem metabolizmayı calıstırıyo hem tok tok tutuyo hem de tatlı ihtiyacını bastırıyo.

buharda sebze. olsa da yesek.

salatalık olabilir 3-5 fındık ta seni tok tutar kalorisi vardır ama hakkını verir fakat fazka tüketme.

Yoğurt, karpuz gibi seçeneklerde var.

Karpuz şekerli yalnız hocam. Yoğurt iyi fikir, salatalık da tavsiye ederim. Bi de bol bol su ve yeşil çay, inanılmaz tok tutuyor.

daha yeni beyin cerrahına gittim (ki alanının iyilerinden biri) belini seviyorsan ani hareket yapma, mekik çekme de dedi. eğer biraz bile meyil varsa belinizde aman diyim dikkat edin bütün egzersiz hareketleri her vücut için yararlı olmuyor.

Sana en uygun P90X programı anladığım kadarıyla. Normalde 90 günlük bir program ama 2 haftada da farkı görürsün. YouTube'tan tüm programı bulabilirsin. Bir search etmende fayda var ;)

ekmek, makarna, pilav, her türlü şekerli şey tatlı vs. keseceksin en başta. sigarayı ve alkolu bırakman şart. sigara neyse de alkolu kesin kes.

www.youtube.com

Yılın 12 ayı spor yapıp da böyle "2 haftada maksimumum sonucu almak istiyorum, ne yapabilirim" gibi sorular görünce cidden kalbim kırılıyor :( Keşke öyle bir dünya olsa da biz de böyle götümüzü yırtmak zorunda kalmasak.

@angelus, hocam yanlış anladın. sprocu vücudu yapmak istemiyorum 2 haftada. zaten bir spor geçmişim var, böyle bişi düşünmemin aptallık olduğunu biliyorum.

sadece 2 haftada, alabileceğim maksimum yararı almam lazım. özellikle şu bahsettiğim duruş konusunda.

Ben 2 haftada olabildiğince hızlı kilo vermek istiyorum spor geçmişim de var diyorsanız düşük karbonhidrat diyeti/hiit önerirdim size. En etkili çözüm bu.

Lakin;

Duruşta, yani omurga kas iskelet sistemiyle ilgili bariz bir sıkıntı varsa, öncelikle bunun nedenlerinin tespiti yapılmalı. Şimdi size kafadan şunu yapın dersek sizi daha büyük bir sıkıntıya sokarız. Kendinizi istediğiniz kadar salın, omurganın duruşu 4 ayda bozulmaz. Naçizane önerim bunun için bi uzman görüşü alın zira olabildiğince riskli konular bunlar.

1.duruşun için barfiks çekeceksin bol bol.
2.low carb diyeti, yani az karbonhidrat diyeti uygulayacaksın. az karbonhidrat çok protein. kararında yağ. (www.youtube.com - bunu iki hafta uygula)
3.çare hiit antrenmanları. 2 hafta gibi bir sürede kilo vermeni ancak bu sağlar. interval antrenmanlar vs. (www.youtube.com gibi gibi)


yalnız iki hafta için über sonuçlar beklememek gerek. sen yine de elinden geleni ardına koyma. günde 2 bazen 3 antrenman yap. sabah aç karnına vücut insülin ihtiyacını karşılamadan bir hiit yapabilirsin mesela.

plank yap, squat yap ama dik durmakla kan ter içinde kalmak ne alaka? duruş konusunda niye fayda sağlasın ki vücudun ısınması?

Çok klişe.

Klişe olan bunun sizi etkilemek için söylenmesi. Yoksa konunun burada tartışılması, konuşulması değil.

herkes güya çok güçlüymüş gibi görünmeye çalışıyor da çok güçsüz aslında falan filan... çok klişe olduğuna katılıyorum, seni etkilemeye mi çalışmış analiz yapmaya kasarak napmış...

Post ejaculation syndrome nedeniyle oluyor böyle konuşmalar.

çok gereksiz bir söz olmuş, bir de soru sormayacaksın falan. ne demek soru sormayacaksın, saçma sapan şeyler. kesin bunu söylerken uzaklara dalıp gitme tribi de yapmıştır, klip çeker gibi poz veriyordur falan.

psikolojik sorunların var demek istemiş

derin muhabbet yapmak istemiş filmlerdeki gibi ama klişe olmuş becerememiş

inanma seni sikecek

valla bende anlayabilmiş değilim. niye takipçi satın almak isteyeyim ki ? tanımadığım insanlar beni takip etse ne olur. şirket sayfası falan olsa neyse de..

Satış yapan insanların takipçi yazılımları var, bu yazılımlarla takipçi havuzu oluşturuyorlar. Ücretsiz RT/FAV uygulamasını kullananlar bu havuzda toplanıyor, siz parasını verip takipçi satın aldığınızda satış yapan kişi bu havuzdaki kullanıcıları sizin hesabınıza yönlendiriyor. Bunlar genelde gerçek kişiler olmakla birlikte bot diye tabir ettiğimiz yazılımlar da olabiliyor. Sistem kabaca böyle işliyor.

yani RT fav uygulamasını kullananlar o havuza düşüyor ve farkında olmadan satın alan kişiyi takip etmeye mi başlıyor?

benim de anlamadığım götü boklu ergenlerin nasıl binlerce takipçisi oluyor? daha doğrusu onlar kimki takipçisi oluyor amk.

Yok hayır farkında olmadan değil. Ücretsiz olmasının amacı bu zaten; seni havuza almak. Havuza giren kişi bunu biliyor. Satış yapan kişi tarafından başka hesaba yönlendirilirse unfollow yapma seçeneği var.

Binlerce takipçi olmasının sebebi, takibe takip sistemi. Yani sen onu takip ediyorsun diğeri seni. Böyle böyle binlerce takipçiye ulaşıyorlar. Takip ettikleri kişiyle takipçileri aynı orandadır dikkat ederseniz.

o zaman bu insanlar nasıl bir ego tatmini peşindeler? aklıma başka bir amaç gelmiyor, ergenlerin ego tatmini diyorum sadece. "benim şu kadar takipçim var" falan demek için. (kardeşim de onlardan).

guru mu duyuorlar, haz mı alıyorlar böyle "takipçi kasınca"? kaldı ki sen beni ben sei, hadi takip hadi takip modu var sadece. ee?

(reklam, pazarlama gibi profesyonel şeyleri hariç tutuyorum)

Olayın spesifik bir amacı yok tabii, tamamen "Benim şu kadar takipçim var" mantığı. Ki bu kişiler genelde liseli oluyor, ben o yüzden çok garipsemiyorum.

o kadar basit değil olay, şöyle güzel bir yazı var:
medium.com

denklerine hava atıp kendi zavallı egolarını tatmin etmek için. piufff kç takipçm vr snle mi uğrşcm yaaaaa demek için.

thodex'ten dolandırılıp devletten ayrıcalık bekleyenler gibi düşün. hakkıyla değil hileyle kazanmak isteyenler için birebir.

(bkz: ateroskleroz)

Abartıldığından daha kötü bir alışkanlık.

Ben onu lise 4'te yapmıştım. Sonra midem bir bozuldu...Aynı ay 22 kere kusarak rekorumu kırdım. Ondan sonraki 2 sene boyunca sürekli kustum. Su içince bile kusuyordum. 3-4 yıla kendime anca geldim.

bu sıcakta nasıl yiyon yaa? çiğ köfte filam ye bari. tavuklu nohutlu pilav ye. ne bilim sulu yemek ye düzgünce.

Bir ara popeyes da 28 li kemiksiz tavuk yiyordum surekli. Alismistim, hem de hizli pratik falan. Sonra biraktim. 2 kilo falan aldim sadece. O zaman da inceydim, simdi de inceyim:)

@Oglum cok zor lan gibi lisede bir ay surekli oyle yapmistim simdi bi isirik bile midemi kaldiriyor

www.imdb.com
Fırsatın olursa bu belgeseli bi izle. Anlatıldığından çok daha kötü olduğunu görceksin.

inşallah ölmezsin ama ölmeyeceğini zannetmem.

Bug ye...
Sağlıksız bir beslenme şekli, bence bırak. Lahmacun bile bu burgerler kadar zararlı değildir herhalde.
Git Carls jr'a Steak house burger ye bir tane. Satıcı içinde çürümüş peynir var emin misiniz diyecek. Eminim de mutlaka. Bitir mutlaka, peynirleri ayıklayayım falan deme.

Sonra Mc Donalds'a gittiğinde big mac'lerin içinde aynı peynirlerin olduğunu düşün, yerken falan hayal et. Bu şekilde kesersin yavaş yavaş big mac yemeyi.

@kaffle: ben de tam onu diyecektim: supersize me

ntv vermişti bunu yıllar yıllar önce. hatırladığım kadarıyla adam her gün, günde 3 öğün mcdonalds'tan yiyordu, başka bir şey yemiyordu sırf bu belgeseli çekmek için. 15-20. günde falan doktor tavsiyesiyle bırakmıştı sanırım. nefes darlığı, merdiven çıkarken bile zorlanma yaşıyordu ama çok oldu izleyeli, bir daha izlemek lazım.

edit: hazırda, yapılmış bilimsel bir araştırma, belgesel var, onu izle, mutlaka izle, eğer "yok ya yiyeceğim ben yine de, ne derseniz diyin" diye düşünüyorsan.

ölmezsin. 40 yaşından sonra ölmekten beter olursun.

yeme demiyorum hobi olarak yine ye.

öledebilirsin. alternatif yarat bence kendine. neblim iyi bi sucuk al sucuk ekmek ye. neblim evde hazırladığın köfteyle peynirle felan hamburger yap. arada mutlaka çorba tüket. bol sulu yemekler sebze yemekleri. arada canın çekerse kendi hamburgerini kendin hazırla. azalt bu şekilde.
azalt ama yani.
haftada 7 ne lağn?

Yohh Hıamına ne çeşit bir varlıksın kardeş o mideden hayır gelmez daha

Super size me'deki adamın kalp-damar sorunlarının yanında karaciğeri bitmek üzereydi. Yeme öyle şeyler.

yanında patates kızartması yeme ve kola içme.

bi tık daha sağlıklı oluyo böylece.

oldukça mantıksız bir iş yapmış olursun. ev fiyatları getirdiği kiraya göre çok yüksek.

Almayı düşündüğüm evin 1000 tl civarı kredisi ve aylık 500-600 tl kira getirisi olacak desem?

Kiracıyla uğraşılmaz. Gereksiz bir hareket olur.

Dükkan alın daha çok kira getirir.

Yukarıda denmiş ama dükkan almak parayı daha kolay çıkarmanızı sağlar.

alacaganiz evin degeri 15-20 yillik kira getirisinden fazlaysa mantikli değil.

600 tl kirası ise senede 7200, 20 yilda 144 bin eder.

bu evi 150-160 binden fazlaya almak risk olur.

ha prim yapacak yerdedir, 2 senede yuzde 50 prim yapar o baska.

faize koy diyenler kusura bakmasin, faiz sadece paranın degerini korur. bir gelir degildir.