tercihlerini ona göre yaparsa neden olmasın

Tercihine bağlı.

Mesela matematik ilköğretim matematik olarak ayrılıyor. Türkçe, coğrafya, fen ve teknoloji de ilköğretim dışına atanamiyor sanırım.

Ama İngilizce, böte, pdr, beden eğitimi vs. Her kademeye atabiliyor. Tercihe bağlı yani ilkokul, lise olayı.

Atanırken okul tercihi yapılıyor. Sadece istediği okulları yazar. İlkokul, lise hangisini istiyorsa yazar. Son tercih her yere giderimi işaretlerse herhangi bir okul çıkabilir.
İngilizce, pdr ve bazı diğer bölümler böyle istediği okula gidebiliyor.

ingilizce'nin kademe kısıtlaması yoktur. her kademede derse girebilir. atanma tercihlerinde seçmesi yeterlidir. ama ilk atamada seçim dışı (kura ile) atama yapılırsa ilköğretim gelmeme olasılığı elbette var.

ancak devlette şöyle bir şey uyandırayım.

şimdi mesela konak ilkokulunda çalışmaya başladın. sonra konak ilkokulunda bazı şubeler öğrenci azlığından kapandı ve sen minimum girmen gereken ders miktarını tutturamamaya başladın. o zaman adamlar sana diyor ki "kardeşim sana maaş veriyoruz ama sana bu okulda yeterince görev veremiyoruz o yüzden seni aynı zamanda atatürk anadolu lisesinde de görevlendiriyoruz."

Bu olabilir. Olmayabilir. Ama olabilir. Okulu ona göre seçmek gerek.

olmaz. sana şöyle çıkış veren her şey işini görür. en fazla yavaş şarj olur o kadar. images.linnlive.com

Çok teşekkür ederim

Eski nesil ipad'ler iphone şarj aleti ile şarj olmuyordu. Biraz yüksek güç gerektiriyordu iPad pili. 8. nesil ipad'de de öyledir diye tahmin ediyorum. Samsung a7'nin şarj cihazı kaç Watt? ipad şarj edemeyebilir bir ihtimal.

9 volt 1.67 amper
5 volt 2 amper

Gümrüğe takılmayan ürün yok ki. Artık 1USD'lik ürün bile alsanız gümrük vergisi çıkarıyorlar. Ben yakın zamanda Aliexpress'ten 20USD'lik ürün aldım, paketin üzerinde 2USD yazıyordu 16,25TL ücret verdim getiren postacıya.

Böyle bir imkanınız varsa satıcıya rica edin, en azından ürün fiyatını düşük yazsın, belki daha az vergi ödersiniz.

daha az yazsalar da gümrükteki hayırsızlar kafalarına göre "bunun ederi bu değildir şu kadardır" deyip ona göre vergi çıkarıyorlar.

gümrüğe takılır mı derken vergi değil genel olarak takılmasını sordum. yasaklı ürün müdür yani?

Beyazları uzun program
Renklileri bir saatlik kısa program. Daha kısasi da var ama güzel sıkmadıgi için bir saatlik olana geçtim.
Nevresimleri kendi programında.

renkli beyaz hepsi karışık 40 derece pamuklu. ama öyle bir düşüncen varsa üstteki arkadaşın önerisi makul. asıl vücut teriyle kiriyle muhatap olan beyazlar çünkü. onları normal yıkayıp diğer kıyafetlerini kısa programda yıkayabilirsin mantıklı olur.

beyaz meyaz ayırmıyorum. zaten bir gün üzerimde kalan şeyler hızlı programda 30 derecede yıkıyorum. suya girsin çıksın yeter. inşaatta amelelik yapmıyoruz.

Ya normal tişört falan 1 kere giydiğim şeyleri kısa programda yıkayıp geçiyorum.

İşte pantolondur, nevresimdir, hırkadır, bunları da uzun programda yıkıyorum.

Beyaz bişeyim yok, o yüzden öyle renkli şu bu ayrımı yapmıyorum.

Temizlenmese koku oluşur zamanla, oradan anlayabilirsiniz.
Su tasarrufuna keşke herkes dikkat etse.

ilk sıvı deterjanlı kısa program, ikincisinde deterjansız kısa program ve ekstra sıkma :)

1 amper kurtarmayabilir o arkadaşı.

Amfi kaç watt? Ona göre değişir gerekli amper değeri. Uçların uyumundan emin olmak için adaptörün etiketini görmek gerekli.

En kesin çözüm, bu amfiyi satan birini bulup sormanız. Ben daha önce böyle bir şey yaşadım. Sahibinden.com'da ya da başka yerlere bakın. Durumunuzu anlatın yardımcı olacaklardır.

Amfinin tam fotoğrafı, ve etiket değerlerinin fotoğrafını atarsan gücüne ve tipine uygun bir adaptör seçebiliriz. Çalıştırdığı hoparlörlerin de etiketleri gerekli.

merhaba arkasında 9V DC, 200mA yazıyor.

neyin arkasında? cihazın fotosunu şöyle yanına referans alabileceğimiz bir nesne ile çekip koysana. 200mA çok düşük gib geldi bana.mesela bende 10watt'lık bir gitar amplisi var. adaptörü 10V 3A. 5 litrelik su şişesi kadar bir şey.

ege'nin neresi? denizli de ege, aydın da ege, git balıkesir o da ege.ama hepsi başka.

Kerimoglu

Pek bilinmez ama tavas zeybeği ve eğridere zeybeği güzeldir.

Tavas: youtu.be

Eğridere: youtu.be

Edit: link düzeltildi

"gerçekten" iyi oynayabiliyorsa Bozdoğan zeybeği, çünkü oldukça zordur.

Hocam en güzeli Tavas zeybeğidir. Ama zordur. Bayağı zordur hatta.

O yüzden harmandalı yeterli.

Bilmeyene en kolay Kerimoğlu.

Bir kere Bodrum'da düğüne katılmıştım ama oynama muhabbetini sevmem hiç.
Sepetçioğlu diye bir şeydi sanırım. Hayran kalmıştım. İlknkez bir düğünde dans eden/oynayanları hayranlıkla izledim

benim favorim koca arap.

sen covid olunca hes kodun değişmiyor.

qr hes koduna ulaştırıyor. ama hes kodunun içindeki bilgi değiştiği için sorun olmuyor.

Üsttekiler +!

Ama derseniz ki, başkasının hes kodunun fotoğrafını aldı. Ona yapacak bir şey yok tabii.

hes kodu uygulamasının en büyük handikapı başkasının hes kodunu kullanma konusunda bir engel olmaması.

çoğu kurumda kodu söyleyince veya qr kodu bıplatınca buyrun geçin diyorlar. en ciddi kurumda bile en fazla adını soruyorlar, orada çıkan isimle eşleşiyorsa buyrun geçin diyorlar.

yani bu kod senin mi, çıkan kişi sen misin, kimliğe bakayım, fotoğrafını göreyim falan yok.

pozitif olan bir kişinin, negatif birinin koduyla gezmesinin önündeki tek engel, kodu kontrol edenin kimliğini de sorgulaması, ama maalesef yapan yok.

Yanlış düşünüyorsun, şimdi herkese numara verelim ben 195 sende 372 ol (TC kimlik gibi düşün.

Bu kodu sen okutunca 372 nin bilgilerine git demek istiyor.

Eğer sen covidsen sistem seni riskli yapıyor kod okutunca kabak gibi çıkıyor

Bu 372 rakamı hiç değişmiyor dolayısıyla o karekod değişmiyor .
Bu hes kodu da sırf “TC mizi almasın, şirket kıurakacaklar TC biz her yerde ifşa olacak” tayfası rahat etsin diye yapıldı. Nefret ediyorum böyle insanlardan

Ayrıca @kibritsuyu haklı, sen hes kodunu yada o karekodu okutunca TC numaran ve isminin soyismini ilk iki harfi çıkıyor.
Normalde güvenlik bunu kontrol etmeli sen misin diye

Ama bu seferde “güvenliğin kimlik kontrol yetkisi yok, bakamazlar kimliğime” tayfası çıkacak.

Off ya insanlar ne kadar zor :/

Cahilligime ver ama zaten tellerin gitardan uzakligini en uctaki kemigi ve fretleri torpuleterek azaltamaz misin? Elektro da boyle yapilir diye ornek vereyim dedim.

işte öyle gitarlar için gitar tamircileri var. veriyosun gitarını bebek gibi geri alıyosun.

Normal şartlarda o su eksilmez, aslında antifriz karıştırılmış su o, saf su değil.

Neden su ekleme ihtiyacın oldu?

Şöyle bir şey al geç: www.mobilub.com

Motorun en az üç dört saattir kapalıyken o kapağı aç. Yoksa oradan yüksek basınçlı buhar ve kaynar su fışkıracaktır. Kendini yakarsın. Hatta araba bir gündür hareket etmiyorken yap. Belli ki acemi birisin o yüzden bu kadar salağa anlatır gibi anlatıyorum.

o su tankında maksimum minimum değerler var. plastik haznenin üstünde işaretler vardır. doldururken maksimumu geçmesin yeter. geçerse de çok dert değil gerçi ama ona dikkat et. Yazın %50 antifriz %50 normal su (kireçsiz olsun yeter), kışın ise %90 antifriz %10 normal su eklenir.

@John Bloor, içindeki sıvı minimum seviyenin altına düşmüş

herhangi bir radyatör antifreeze i (a101 de satılanlardan mesela) alıp eklesem sorun olur mu?

Olur. Ben direkt şişe su alıp koyuyordum İzmir'deyken. Hava sıcaklığının sıfırın altına inmediği bir yerde antifrize bile gerek yok bence ama antifrizde sanırım normal suyun olası zararlarını azaltacak bir içerim mevcut.

Minimum maximum dediğine göre o genleşme kavanozudur, istediğin zaman açabilirsin kapağını. @alperz'in bahsettiği radyatör kapağı, o soğumadan açılmaz.

Ekleyeceğin zaten bir iki bardak su ancak, onun için antifriz alma. Zaten marketlerde satılan noname markalardan hiç bi zaman koymayın araca.

Min ile Max arasına bir yerde duracak kadar su ekle yeterli.

@himmet dayı'nın bir yanlışını düzeltelim, antifriz sadece kışın gerekli değil. Yazın da çok lazım, kışın suyun donmasını yazın da buharlaşmasını ve kireçlenmeyi engeller.

@John Bloor

kapalı sistemdeki su buharlaşıyor mu cidden? O buhar nereye gidiyor?

antifriz'in adına aldanmayın. suyun kaynama sıcaklığını da yükseltiyor.

aracının antifirizini ölçtür ve antifiriz koydur. eğer genleşme kabında ki suyun derecesi düşük kalırsa soğuk havalarda arabanın bütün soğutma düzeninin buz tutup patlama riski doğar. daha normal suyun aracın parçalarının paslanmasına sebep olmasını ve motor contası vs gibi parçaları çürütmesinden bahsetmedim.

son olarak araç su eksilttiyse kesinlikle bi yerde kaçak vardır. o kabın içerisindeki antifiriz artmaz veya azalmaz. özelliğini yitirmeden de değiştirilmez.

Eğer antifiriz komple boşalmışsa, geri koyarken havasını da alman gerekir. Yoksa araç hararet yapar.

Neden su tamamlıyorsun, orası önemli. Herhangi bir yerden kaçak mı var ya da silindir kapak contan yanık da motor yağına su mu karışıyor?

Bir de araç eskiyse ve uzun süredir antifirizsiz kullanılmışsa, antifiriz koyduktan bir iki gün sonra delik ama pas ile kapanmış yerleri açar, motor su kaçırmaya başlar.

@himmet dayı;

sistem tamamıyla kapalı değil, öyle olsa genleşme kavanozunun anlamı kalmazdı. Sistemdeki su ısınınca genleşiyor ve radyatörden genleşme kavanozuna bir miktar aktarılıyor, soğuduğunda tekrar o kavanozdan geri alıyor.

Kavanoz kapağında da hava alması için delik var, çok küçük miktarda da olsa buradan buharlaşma olağan.

Saygılar.

bence guzel bir menu ama ilk kez bir araya geliyorsaniz, oncesinde karsi tarafa sormakta fayda var. belki balik sevmiyorlardir yada alerjileri olan birsey olabilir.

@crucio eşim sormuş dün severiz demişler. kolay da yapmak benim işime geldi :)

@orientblue ben de baştan öyle düşünmüştüm ama çok böyle ağır misafirlik gibi olsun istemedim zaten daha yeni evliler yaşları küçük bize göre.

ana yemek iyi bence. ama başlangıç olarak ne var? Bir de ortaya atıştırmalık bir şeyler de olsa fena olmaz. çok zahmetli olmayan şeylerden.

sana bir adet püreli ve ıspanaklı dana madalyon ve kırmızı kalecik karası yazıyorum. tanımadığım kimi misafir ettiysem bu menüyü yaptım ya da getirttim, dipleri düştü.

Ben olsam imkana göre birden çok seçenek sunmak isterdim. Birkaç kez somon yedim ve beğenmedim. Bence balık kötü değildi, ama yapmayı beceremediler.

Bir yere davetli olsam ve hiç tanımadığım insanlara önden "yok cık yemem bunu, bana steak yapın:)" demezdim. @makarnavodka'nın dediği gibi etli-patatesli bir seçenek güzel olurdu.

Aa valla kafamdaki menüyü yazmışsınız bravo. Yalnız bunu ortaya koyulacak bir börek veya sağlıklı alternatif olarak fırında mücverle zenginleştirmek lazım bence.
Bir de ben patatesi püre olarak tercih ederim.

Nşa’da bu ortam saçma değil, güzel geçer. Ama pandemide ben asla istemezdim.

@megalomaniac kabaklı mücver de ekleyeyim o zaman ortaya teşekkür ederim. belki bi de havuç tarator gibi bir şey yapabilirim.

onların da evden çıkmadıklarını bildiğimiz için rahatız.

tatlı önemli. hafif bir tatlı. yemekten sonra çay yanında iyi olur. balık olunca eğer sıkıntı olmazsa sütlü bir tatlı olabilir. üzeri hafif yanmış bir sütlaç mesela. mini kasede. zaten çaya kadar ara verilecek diye ve yapımı pratik diye sütlaç dedim. bir gün önceden yapıp dolapta bekletirsiniz. ya da trileçe.

Haftasonu sokağa çıkma yasağı var yabancı bir ülkede yaşamıyorsanız ve pandemi nedeni ile kapalı ortamda nasıl yemek yiyeceksiniz anlayamadım. Soruya cevap olması açısından et, balık veya tavuk ana yemek, salata ve bir kaç meze.

Biraz damak tadıyla alaka ben çok beğendim menüyü sadece çorba eklesenşz daha iyi olur bence.

hazır mevsimiyken bal kabağı çorbası kesin yap.

@alperz @rapisa acaba çorba ne yapsam diyodum tam. balkabağı hiç denemedim ama bi bakayım teşekkürler

balık diyorsan önünden bal kabağı çok iyi olur. balık malum biraz tuzlu falan yenen bir şey...

Anakart üzerindeki çıkışlardandır, hdmi veya vga. Değil midir?

anakart üzerindeki çıkışlardan evet

anakartta hangi cikis varsa ordan saglanir. benimkine baktim mesela dvi ve vga var

Evet öyleymiş teşekkürler. Onboard ekran kartı yoksa çıkış olmuyordu eskiden. Biz geri kalmışız. İşlemci ekran kartı ile GTA 5 oynanır mj? Bitcoin bitmeden ekran kartı almak zor görünüyor

Hangi islemci olacagina bagli olmakla birlikte oynanir tabi. Su anda islemci ekran kartlari asiri kotu degil. Mesela bu videoda AMD Ryzen 3400G islemci ile nasil oynaniyor onu gostermis. www.youtube.com

Eskiden onboarddan kastin harici gpu ise aslinda dahili gpusu olmayan islemciler yeni yeni cikti diye biliyorum ben. Yani eskiden hep direkt anakarttan cikis alabiliyordun. Yanlissam duzeltin

yanlışsın düzeltiyorum. isa, pci, agp ve pci-e ekran kartları kullandım. üzerinde gpu da barındıran işlemciler 2010'a doğru yaygınlaştı.

düzgün ram ile 3-4 bin serisi apularda oynarsın gta v.
ram çok önemli.

13th floor ve halen varsa Gattaca'yu önerebilirim.

Netflix dışında The Abyss

Oblivion vardı galiba

Oblivion izlemiştim.

13th floor'u da şimdi izledim. Film zamanına gör iyi olabilir de matrix, inception derken işlendi zaten bu konular ya. Pek tatmin etmedi beni o yüzden.

Gattaca ve Abyss de öyle gibi duruyor. Eğer benzer konular sonradan işlendiyse tekrar, hiç bakmayayım değişik şeyler arıyorum.

archive var güzel film. arq var. netflix mi bilmiyorum ben indirip izliyorum.

Gattaca çok iyidir, mutlaka izlenmeli.

Kaça satarsın bilmiyorum ama gariban öğrenciye ucuza satardım ben olsam.

ekran kartı pek iyi değil ama upgrade'e açık bir sistem. 3250-3500'e gider bence.

webo olayındaki karmaşa gibi. şimdi çingene/romenlerde şöyle bir durum var. hırsızlık yapan dilenen çingeneler arasında çingen olarak ayrılıyor. yerleşik hayata geçip çalgı çengi yapan hırsızlık yapmayanlara romen diyorlar. hırsızlık yapan çingene, çingen diyince de kızıyorlar; ben çingen değilim romenim diyor. yani çingen demek tr de sıkıntı.

weboya zenci diyemiyorsak siyahi diyoruz. siyahi de blacke çıkıyor. bu iş harbiden zor. kürde kürt desen ağır kaçıyor,doğulu desen o da ağır kaçıyor. valla bir sözlük yapılsın kime ne diyeceği yazsın.

ya benim babam mesela ırkçı bir adam diyemem. kimseye kötülüğü olmadı ya da ırkı yüzünden dışlamadı. ama adamın diline pelesenk olmuş bazı ifadeler var. mesela korkak yahudi, ermeni karısı gibi gülmek ya da kürt çalar çingene oynar gibi. bunları çok kullanıyor ama en yakın arkadaşları da musevi, rum, ermeni.
anlamıyorum cidden. sanırım dille alakalı sosyolojik bir durum değil.

valla bizim toplumda çingene kelimesi olumsuz maksatla kullanılıyor. insanlarımızı bilmesek "yauv çok alıngansınız" laflarına inanacağız yani... en basitinden günlük hayatta kullanılan sözler var; çingenelik yapmak, çingene gibi giyinmek vs.

Evet bazı kelimeler pejoratif anlamda kullanılabiliyor, burada bağlam ve bahsedilen grubun bu kelimeye yaklaşımı önemli

Örneğin çingene kelimesini romanlar kabullenip bu pejoratif kullanımı dönüştürme kararı almış olabilirler fakat siyahiler zenci kelimesinin kullanımını politik olarak asla kabul etmemeye devam edebilirler

Bunlar halen gruplarda tartışılan ve kaynayan tartışmalar o yüzden her grup için tek bir fikre varamayız

Şu da olabilir, örneğin bir gay için ibne kelimesi kişisel olarak aşağılayıcı gelmiyor, kişisel olarak bunu kullanıyor olabilir fakat bu kelime gruptan başka birinin hayatını olumsuz etkiliyorsa bence başkaları tarafından kullanılmamalı

Her grubun dinamiği tartışmaları politikası farklı, bunlara göre kullanılmalı

r evolution +1

ayrıca çingenelik veya çingenelik yapmak diye yerleşmiş sözler, deyimler vb. de var.
çingenelik yapmanın anlamı, iki kuruşun hesabını yapmak, aşırı pazarlıkçı olmak falandır mesela ve karşımdaki bunu yaptığında "çingenelik yapma" da derim gayet.
bunun ırkçılık olduğunu da düşünmüyorum.

bence çingene çingenedir ama çingeneye çingene olduğu için özellikle haksızlık, hukuksuzluk yapmak, dışlamak vb. ırkçılıktır.
yani bana göre birine sadece o biri olduğu için kötü bir davranışta bulunmak ırkçılıktır ve bu durumda ırkçılık davranışla gerçekleşir.
ama birine sadece bir şey söylemenin ırkçılık sayılması çok aşırı ve bu yüzden günümüzde hiçbir sorun çözülemiyor zaten.
kimse düşüncelerini adam gibi dile getiremiyor "aman öyle demeyeyim, böyle söylemeyeyim" diye düşünmekten.

dediğiniz gibi kürt olana kürt demenin nesi ırkçılık ben de anlamıyorum.
zaten kim birinin yüzüne "sen çingenesin" falan diyor ki?
normal kullanım içinde bir kesimden bahsederken roman/romanlar falan denir.

bu tabii ki derin bir tartışma ama özetle; politik doğrucu değilim.
olanları da samimiyetsiz buluyorum.
bunlara alınıp tartışma konusu yapmak tamamen zaman kaybı.

Çingene olan birine "çingene misiniz?" diye sormakta bir sakınca yok. Ama "ne o be çingene gibi bağırıp çağırıyorsun" derse o zaman hakaret olur.

Çingeneler kendinelerine "ben çingeneyim" diyor onda sıkıntı yok. Ama çingene kelimesini olumsuz anlamda kullanırsan olmaz. Bu dangalak da o anlamda kullandı. "Çingenelik yapmak" dedi.

telefonla bilgisayarı niçin senkronlamaya çalışıyorsun? yapmaya çalıştığın işlemin belki daha kolay yolu vardır.

bir de: iki cihazı da yeniden başlattın mı? yine kurtarmazsa onyx ile mac'inin kaşelerini temizle yeniden başlat öyle dene.

ya aslında senkronlamaya çalışmıyorum. geçenlerde telefonu sıfırladım ondan sonra oldu. dün pcyi zorla kapattım. şu an normale döndü durum.

bence ihtiyaçlarınız için en iyi varsayılan çözümlere sahip platformları kullanıyorsunuz.
mesela bir konseri hatırlamanız gerekiyorsa, takvimde bir etkinlik oluşturabilirisiniz. ya da erteleyebileceğiniz cinsten hatırlatmalar için de anımsatıcılar uygulaması istediğiniz özellikleri(tamamla, akşam hatırlat, yarın hatırlat vs.) barındırıyor. iki durumda da macos-ios-watchos üçlüsünden bildirim alabileceksiniz. şahsen uygulamadan uygulamaya atladıktan sonra en ideal yolun bu olduğuna karar verdim.

e bildiğin reminder var işte. ben ilaç falan içerken ilaçları bile oraya yazıyorum.

icons.iconarchive.com

apple reminder
apple calendar
apple notes

ya da microsoft to-do

ben n11'den 5 litre izopropil alkol, 250ml %3'lük oksijenli su, 1 litre su, 100ml gliserin ve bir şişe de hanımeli ya da yasemin yağı(arifoğlu) alıp hepsini 8 litrelik su şişesinde karıştırıyorum. 6,5 litre civarı kokulu dezenfektanım oluyor. dünya sağlık örgütünün tarifini bu şekilde kolay bir hale getirdim hespalayarak.

gliserin olduğundan hem elleri kurutmuyor hem de alkolü hemen uçmadığından iyice mikrobu koronayı kırıyor.

Ben dezenfektana pek inanmıyorum, elimdeki bakterileri donduruyor ama hepsi orda yatmaya devam ediyor gibi hissediyorum(hiçbir bilimsel dayanağım yok sadece his)
Sık sık sabunla yıkıyorum, vücuduma yüzüme gözüme asla değdirmiyorum. Kalkıp yıkama şansım yoksa ıslak mendille 2 kere uzun uzun siliyorum ellerimi. Yıkadıktan sonra bazen biraz nivea yağlı krem sürüyorum ama dediğim gibi ağzıma gözüme sürmüyorum asla. Maske bu yüzden çok işe yarıyor bence.

işteyken dezenfektan kullanmıyorum, ellerimi sık sık yıkıyorum. dezenfektanı ellerimi yıkayamayacağım bir yerdeysem kullanıyorum.
dezenfektanı kendimiz yapıyoruz, gliserinini çok koyuyoruz (ağırlıkça %1,5), elleri kurutmuyor. evet gliserini bol buluyoruz.

Dezenfektanı sık kullanmayın cildin yağ bariyerini bozar. Krem o bariyerin yerini de tutmaz. Üşenmeyip sabunla yıkayın ofiste. Dezenfektanı dışarda kullanırsınız.

cdbaby
distrokid falan filan

selamlar, soundcloud vs varsa sample ekliyorsan zevkle dinleyebilirim. yerli psychedelic producer'lar oldukça az, en azından kaliteli işler yapanları...

@alperz teşekkür ederim cevabın için...

@kimlanbu kardeşim yok ama yakın zamanda açacağım. öyle aman aman işler yapmıyorum zaten ya utancımdan ekleyemem de oralara falan :)

alper kardeşim sağolsun doğru yerlere yönlendirmiş. ama soundcloud ya da youtube üzerinden falan bir deneyin bakalım , alıcısı var mı?

kendi sitesi mesela?

get.adobe.com

pdf açmak için adobe indirmenize gerek yok macte.

pdf işleri için preview var mac'in içinde.

yazıcın lazer mi kartuşlu mu? lazer yazıcıda kartuş olmaz.

yazıcı lazer. kartuş yerine tonermi demeliydim ?

evet. acaba lazer uyumlu olmayan kağıtlar mı var? yani lazer normalde şöyle çalışıyor: tonerin içinde toz var. yazıcı o tozun kağıda yapışmasını sağlıyor. belki de mürekkepli yazıcı gerekiyordur. kağıdın üzerinde yazar bence. ya da sitesinde...

lazer yazıcı, toner tozunu ısıtıp eriterek kağıda sabitler ve çıkınca ele bulaşmaması gerekir.

aynı marka etikete, hp laserjet 1102 yazıcı ile çıktı alıyorum, öyle bir problem yaşamıyorum. ama tonerim dolum değil, orijinal de değil, muadil toner.

ısınsa da tanex'in kağıtına eriyip yapışmayan bir toz demek ki.halbuki tanex'in kağıtları da öyle parlak, yapışmayacak kağıt değil, normal kağıt.

otobüs bileti al geç. toplu taşıma ile yapılan yolculuklarda izne gerek yok. hatta mesela taksiyle garaja giderken polis çevirse biletini gösterip devam edebilirsin. ama seni bırakmak için özel aracıyla refakatçi olmaz. illa taksiyle gitmen gerek.

ram minimum 16gb olsun.

m1 olanlar da upgrade edilebiliyor olmalı ama pahalı olabilir biraz tabii. İşlemci ve grafik performansı açısından m1 baya iyi duruyor, fakat Adobe henüz beta versiyonlarını yayınlamıştı gerçekleri çıktı mı bir bakın. Desteklemiyorken düzgün çalışmayabilir.(bir süre sonra çözülür ama)

not: örneğin m1 olanın video işleme performansı baya iyi çıkıyor. Özellikle yeni nesil h265 videoları işlerken.

Şimdi bazı arkadaşlar M1 daha çok yeni, uyumsuzluk problemleri var diyecek ama karşılaştırma videolarını izlemeni öneririm. M1 en az 3 kat daha hızlı Intel işlemcilere göre.

M1
16GB
256 SSD (depolamayı harici ile de halledebilirsin, bunun için esktra 2000 lira vermeye gerek yok)

fanboy değilim fakat m1 gerçekten çok iyi ve bu daha 1. nesil. sonraki nesiller nasıl olacak hayal bile edemiyorum.

yukardaki arkadaşın dediği gibi 16 gb olsun minimum.

13 inch macbook pro m1 sana yeterli olacaktır.

bu arada kullandığın tasarım programlarının m1 ile uyumuna bi bak derim. m1 yeni bir işlemci olduğu için bazı programlarda sıkıntılar yaşanmakta. bilgin olsun.

m1'in mimarisinde ram miktarının çok aman aman önemi yok.

bu arada 256ssd'nin ömrü ile 512ssd'nin ömrü yarı yarıya. işin kapasite hariç bu boyutu da var. bir de m1'lerde ne aldıysan o. her şey işlemci paketine entegre. o yüzden bu kadar hızlı.

M1'lerde RAM upgrade edemiyorsun diye hatırlıyorum. Kullanacağın programlar destekleniyorsa, mac alacaksan M1'den aşağı bir mac alma şu anda.

Teşekkürler cevaplarınız için. Herkes M1e odaklanmış :) Apple Store'dan alındığında 16gb yükseltme seçeneği var sanırım ama sonradan upgrade zaten macbooklarda uzun zamandır yok diye biliyorum. Malesef bulunduğum ülkede Apple Store yok. Uyumlu olmayan programları çeviren Rosetta varmış diye okudum. Ama tecrübesi olan kimseyi bulamadım malesef.

son testlere bakilirsa m1'den sasmamak lazim.
ben de air'i yenilemek icin saglam bir ziplama bekliyordum, m1 bunu karsiliyor.

rosetta ile çalışan programların çoğu intel ile çalıştığı kadar hatta genelde daha hızlı çalışıyor. m1 gerçekten sayko bi işlemci.

Nasıl katlandık?

Çünkü interneti medya için kullanmıyorduk, film müzik vs izlemiyorduk, indirmiyorduk. Youtube yoktu.

Girip chat yapıyorduk %90. İnternet sayfaları çok fazla banner, flash, fotoğraf içermiyordu, web sayfası yaparken fotoğrafların boyutlarını küçük tutuyorduk.

Keşke 35kbps olsaydı maks 8kpbs ile interneti sömürüyorduk :) . Türk telekomun %5 i kadar bir sabit ücreti vardı. Gprs modemli telefonlar satış rekorları kırıyordu o sıralar.

Hız o kadar mıydı be 8kbps eyvah... Benim o yıllardaki internet tecrübeme ait hızla ilgili aklımda kalan şeyler şu: napster'dan 4 dakikalık bir şarkıyı indirmek için yarım saat falan bağlı kalmıştım. "İyi çabuk indi lan" demiştim.

evet ben kullanıyordum. nokia 6510'a kızılötesi IRda modem almıştım doğubanktan. aylık 5 lira gprs paketi ile bağlanıyordum.

büyükada baz istasyonundan bağlanıyordu benim hat, görece az yoğun olacak ki o dönemler 56Kbps alabiliyordum, zaman zaman aşabiliyordu da.

hatta audio galaxy'den müzik de indiriyordum. siz de hatırlarsınız ki, içeriklerin çoğu text di. irc, icq, news serverlar vs. :) zaman akıp gidiyor, keyifliydi de. açıkcası 2004 de dsl bağlanana kadar, o şekilde kullanmıştım.

şimdi hızlar yetmiyor, hep daha hızlı hep daha çılgınca gidiyor süreç.

hey gidi gözler, nemlendi :)

Gprs in ilk test userlarindanim ben.telsimden 7389i telefon gondermislerdi.onunla superonline da opluk yapiyordum.okey odasi tinder niyetine nasil kullanilir orada ogrendim.ne guzel tas atiyorsun mesajini gordu bu gozler.

Sonra benim genius kafam soyle dusundu,abi bu telefon ortaligi yikar ben bunun aksesuarlarini getireyim,gittim bolca data cable,kulaklik,modem falan topladim.ama telefon bayagi pahaliydi,daha ucuz modelleri piyasaya surulunce cok satmadi.uzun sure elimde kaldi o aparatlar.

Sonra bir gun arkadasim aradi birisi kulakligini ariyor,gonderiyorum sana dedi.gelen bir tane dayi,bu telefonla alakasi olma ohtimali yok.fazla kurcalamadim,yigenim var mi sende bunlardan daha diye sordu,he dayi dedim gitti.ertesi gun baska dayilar arayip,cikip geldiler.sonra digerleri sormaya basladim hayirdir diye obrador,kalsentir falan dedi dayilar.olayin pesini birakmadim,sinirsiz talep var.kendimi varoslarda buldum.

Mevzu su.o donem 900 lu hatlarin mobil versiyonlari turemisti.ariyorsun reklamda gordugun jartiyerli ablayla konustugunu saniyorsun.ara beni boya beni zamanlari iste.o jartiyerli ablalarda mahalledeki teyzeler.biri fasulye kiriyor,oteki orgu oruyor.telefon caldi mi efendim kocacim,parcala yigidim diye basliyorlar konusmaya.bunlara verilen telefonlarda pahali diye satilmayan 7389i ler.kulaginda telefon ,ev isleri aksayinca,kulaklik talebide patlamis.dayimlar kahvede oturuyor,apartmandaki teyzeler bir evde toplanmis fetişlerden fetiş beğen.

aynen, irc için falan yeterli oluyordu. benim de aklıma telsim'in sınırsız 3g tarifesi geldi, bilmem hatırlar mısınız. belli bi kotaya kadar 3g'den gidiyor, sonra edge'a dönüyordu aşırı düşük bir hızla ama sınırsızdı. çok uzun bir süre o tarifeyi kullandım.

mobil internetle ilgili hatırladığım en eski anı dedemin ericsson sh888'i. herhalde ilk modem özellikli telefon olabilir türkiyedeki www.gsmarena.com

telsim degil ama turkcellden kullanmistim. bu arada 56kbps hic de yavas bir hiz degildi. daha GPRS vs cikmadan, evde 56kbps modem ile online Quake3 oynuyordum. ping'in en dusuk oldugu vakit sabah 5-6 arasiydi ben de o saatte kalkip oynamaya calisiyordum. lag o kadar fazla oluyordu ki kendi roketimle kendimi vurdugum zamanlar oluyordu :)

ilk motorola timeport t260 ile kullanmıştım yıl 2001 olabilir. telefonun kedisi wap denen bir sistem üzerinden çok basit sayfaları açabiliyordu. daha sonra 7110 ile kullandım. maillere mi bakıyordum öyle bişeydi. turkcell sony ericsson t300 hediye etmişti o telefona gprs üzerinden melodi indirebiliyorduk. ardından nokia6600'da icq çalıştırıyordum 2003-2004 olabilir, çok havalıydı.

Bazı iptv'ciler şifreyle girilen bir web sayfasi uzerinden izlenebilir seyler yapıyorlar. Uygulamaya gerek kalmıyor.

VLC ile izlenebiliyor, benim tanıdıklarım öyle yapıyor macos ile.

vlc çok iyi

Acar tabii ki. Anlasmali durumda birlikte anlastik diyosun 5 dakikada bosaniyorsun. Boyle olunca biraz daha uzuyor ama 4 aydir ayri yasiyor olmalari iyi bir durum. Acsin davayi beklemeden.

kadın dayanışma derneklerinden falan bir şey çıkmaz mı ki?

Baro verir. Genelde kucuk illerde adliyelerin icinde olur barolar. Adli yardim istiyorum deyin, onlar size yardımcı olurlar

gözün görmesiyle insanın görmesi aynı şey değil.

"görmüyorum" dersen önünde bir engel olduğunu ya da ışıkların kapalı olduğunu ya da görmen gereken şeyin saklandığını falan kastediyor olabilir. "gözüm görmüyor" dersen gözündeki bir sorundan dolayı görmediğini kastetmiş olursun.

@alperz o durumda görmüyor değil göremiyor denir

duymuyor ve kulakları duymuyor farklı anlamlarda kullanılabilir.


* o seni duymuyor, müzik dinliyor.

O zaman seni duyamıyor denmeli

Var

(bkz: bakmakla görmek arasındaki fark)

"göremiyorum önümden çekil"
"evladım gözüm görmüyor şu kağıdı okur musun?"
"görmüyorum hani nerede dediğin kuş?"
"ulan amma duman altı yapmışsınız evi önümü göremiyorum"
"yüzüne asit dökülmüş. gözleri görmüyor artık"

ay rest may keyz yor anır.

Mac'de daha rahat. Seçtiğin sayfaları sürükleyip bırakırsan pdf dışında bir yere onları pdf olarak otomatik kaydedecek.

@giovanne ben kullanmıyorum eşim kullanıyor tam anlayamadım yani seçtiğimiz derken tikle falan mı seçiyoruz yoksa istediğimiz sayfayı mı masaüstü gibi bir yere sürüklüyoruz?
Birde biz o üç sayfadan tek pdf olsun istiyoruz?

kontrol tuşuna basılı tutarak o üç sayfayı seçip masaüstüne sürüklerseniz o üç sayfayı tek bir pdf olarak kaydedecek

bilgisayarın dili türkçe'dir diye tahmin ediyorum.

1. önizleme ile pdf'i açın.
2. ayırmak istediğini sayfayı fare ile tutup, masaüstüne sürükleyin. 3 sayfayı da ayırın bu şekilde.
3. masaüstüne ayırdınız ilk sayfayı önizleme ile açın.
4. eklemek istediğiniz sayfaları sürükleyerek ekleyin.

alternatif olarak:
aradaki sayfalari silerek de aynı sonuca ulaşabilirsiniz :)

ya da istediğiniz sayfaları elma tuşu basılıyken seçip elmayı bırakmadan dışarı sürüklersen de ayrı bir pdf yapar.

MAC versiyonu var mı bilmiyorum ama PDF olayının amiral gemisi DoPDF programıdır. zira PDF yapmana olanak sağlamayan herhangi bir program içerisinden bile "print" özelliği varsa eğer, program bilgisayara printer olarak tanıttığı için, print emri verdiğin herhangi bir şeyi pdf olarak kaydedebiliyor.

Kardiyo + squat + abs + planking + günde yediğinden fazla kalori yakmak

Ve tabii ki yemek ve uyku düzeni edinmek. Sık sık proteinli sebzeli meyveli ve az karblı diyet

senin tartı kafayı yemiş.

bu yağ, su ölçen tartıların %8 hata payı olduğu söyleniyor. bende xiaomi smart scale 2 var. her şeyleri ölçtüğünü söylüyor. ama bana kalırsa büyük hatalı sonuçlar çıkartıyor.

günlük tuttuğum değerlerle ilerleyeceğim;

gün / kilo / yağ / kas
ptesi / 68.95/ 15.3 / 55.4
salı / 68 / 14.7 / 54.9
çarşamba/ 69.3 / 15.4 / 55.5

son 9 aydır kg*2,1 gr protein ile beslenip, düzenli spor yapıyorum.
pazartesi günü 15 km koştum. yaklaşık 1000 kalori yaktım. salı sabahı tartıldığımda 950 gr kaybetmişim. 500 gr kas kaybetmişim hatta :D
salı günü aynı şekilde proteinimi alıp ekstra olarak 3 lahmacun yedim. hiç spor yapmadım. yine kalori sınırımı geçmedim bu arada. bu sabah (çarşamba) tartıldığımda 600 gr kas aldığımı gördüm :D

Bana kalırsa bu tartıların içinde bir algoritma var ve senin kilon boyuna göre bir şeyler çıkartıyor. karnımda 4 adet karın kasım gözüküyor mesela. bazı yerler bu yağ oranıyla karın kasları belli olmaz diyor. o yüzden çok güvenemiyorum. gözüme hoş gelen vücut tipinde kalıp, kilomu korumaya karar verdim. çünkü bu tartı adamı delirtiyor.

kilo vermek için önce tdee değerini hesaplamalısın. orada çıkan değerden 500 kalori azını alırsan kilo kaybetmeye başlarsın. bu aşamada en önemli kısım mutfak tartısı. mutfak tartısı alıp yediğin her şeyi tartmaya başla ve aslında gözüne az gelen ürünlerin ne kadar kalorili olduğunu anlayacaksın.

Amaciniz sadece 52 kiloya geri inmek ise toplamda yediginiz karbonhidrati azaltin (gunluk 50gr i gecmesin mesela) ve yemek yeme saatlerinizi sinirlandirin, mesel 12-6 arasi yiyin, bunun disinda yemeyin.

Karbonhidrat yerine eli yuzu duzgun yag tuketin. Yag hemen kilo yapmaz, aksine sindirimi daha yavas oldugu icin daha uzun sure tok tutar. Eli yuzu duzgun yag = avokado, zeytin, zeytinyagi, badem, ceviz. 12-6 arasi aciktikca bunlari yiyin mesela. Yogurda zeytinyagi dokup yiyin gerekirse. Bu sekilde beslenmeye 1 haftada fln alisir sonra rahat edersiniz. Karbinhidrat azaldigi icin vucutta tutulan su da hizla azalacagindan kilo vermis olursunuz.

Anormal bir durum olmayabilir. Online dersi nereden dinliyor? İşlemciyi yoran bir sistemi olabilir ilgili sitenin. İşlemcinin ısınması dolayısıyla fanın hızlı çalışması ve ses yapması normal ama bunu 'Idle' dediğimiz boşta bekleme durumunda da yapıyorsa arkaplanda gereksiz bir şey çalışıyordur sürekli.

Etkinlik Monitöründen (cmd + Space yapıp etkinlik yazınca çıkıyor) işlemci tüketim yüzdelerine bakıp anormal bir durum varsa o uygulamayı kapatması, işe yaramıyor ise mac'ten kaldırması gerekebilir.

Önerim Catalina'da kalmasın, Big Sur gayet iyi. Direkt geçebilir.

@himmet dayi teşekkürler. Online dersi “Windows Teams”ten dinliyor. Ama daha önce de ordan dinliyormuş ve o zaman öyle bi sorun yokmuş, yani oyundan sonra böyle sorunlar olmuş aslında, o yüzden canı sıkılmış.

Teams öyle bir şey yapmaz, evet.

Oyunu kaldırsın. Sorun devam ederse Big Sur'a güncellesin.

Temiz kuruluma gerek kalmayabilir. Ama sorun devam ederse temiz kurulum yapılabilir. O kadar canını sıkacak bir durum yok. Yazılımsal bir problem.

profesyonel iş yapmıyorsa big sur çok güzel. ben hala mojave'deyim bu aralar catalina'ya geçsem mi diye düşünüyorum ama bazı yazılımlar konusunda çekincelerim var.

günlük kullanıcıya big sur çok iyi olur. temiz kurulum her zaman daha iyidir. çok da kolay bir iş.

Nesi saçma ?
2 lokma bişey yiyin işte ilaçtan önce

tok dediği bir salatalık da olur.

İçeceğim ilaç 500 mg antibiyotik. 2 lokma ya da bir salatayla halledip kullanılacak hap değil yani.

tok demek 1 dilim ekmek yemeniz yeterli demek.

la minör, sol11, famaj7, remin7

çal geç la sol fa re yani.

Amerikan bezi gibi bir şey denemenizi öneririm, kahvenin içindeki yağı da çekecektir pamuklu o yumuşak kumaş, aroma kaybedersiniz.

Zaten bu tip şeyler kullanılıyor ve aşırı mantıklı. Alttakini öneririm bir yatırım yapayım derseniz de.
dukkan.ekolojikdonusum.com

memnunsanız niye olmasın da bir süre sonra iğrenç bir hale gelmez mi o kumaş? bir de kokabilir.

maske koyanı gördüm geçen gün.

pamuk sıcak suda daha fazla dağılır diye biliyorum. pek sağlıklı olduğunu düşünmüyorum sonuçta iplik üretiminde nice nice kimyasallar kullanılıyor.

www.youtube.com
yukaridaki videoya bir bakin.

kisacasi, bir bez filtreyi uygun ortamda, saglikli, kendi uzerinde mini hayatlar olusmadan, temiz tutmak; bir cocugu buyutmekten daha zor oldugu icin, tavsiye etmem.

Geçenlerde ben de mecburiyetten bez maske koydum, aynı şekilde harika filtreledi, kağıt filtreden çok daha iyi oldu. Ama tekrar tekrar kullanmanızı tavsiye etmem.

akı bokunu kurtarmıyor sanırım bu işin. ya da dört beş tane bezim olacak. sirkeli suyla falan yıkıycam ki yine de garantisi olmaz bakteri makteri işlerinin...

kağıda devam.

ben de genel olarak kağıt filtre kullansam da, filtre kağıdının bittiği ve yenisini almamış olduğum durumlarda tuvalet kağıdı veya havlu kağıt kullanıyorum. hatta bu sabah da bu yönteme başvurdum; sonuç her seferinde başarılı. :)

kullanım şekli: elinize 2-3 tur dolayabileceğiniz kadar tuvalet kağıdını veya 3 yapraklık havlu kağıdı -parçalara ayırmadan- hazneye şekilli şukullu (?!) koyun. şekilli şukulludan kastım, konik yapıya uygun fakat hiçbir yere de tek kat denk gelmeyecek bir biçimde hazneye koymak diyeyim. tek kat olursa erir, sadece dibine denk gelecek şekilde koyarsanız da kahve olma aşamasında filtresiz üst kısımlara bulaşır.

ne kadar anlaşılır ifade edebildim bilemiyorum fakat bu kullanımı kesinlikle tavsiye ediyorum. :)

Olmaz

Bu ülkede toplumunun geneli sinik, sokağa çıksak anında marjinalleşip tüm sıkıntıları üzerimize yıkarlar. İktidarın da işine gelir. bu halk için sokağa çıktığımızda yine aynı halk için yuhalandığımız zamandan beri pasif direnişe geçtim.

ilk atanan rektör boğaziçi'nin ki değil ki..

sürekli farklı farklı zamlar yiyoruz zaten değişen bir şey yok

Olmaz.

İnfiale yol açacak onca şey oldu geçti hiçbiri fitili ateşlemedi. Rektör ataması vs gibi "toplum" dediğimiz kalabalığın gündemi olmayan şeyler kimsenin tını değil. Olmaz yani.

donusmez

ayrica alkol zamlari ne alaka? alkole gelene kadar bu memlekette daha zaruri ürün hizmetlere her gun zam geliyor, meyve sebze gibi, ekmek gibi, kopru otoyol, ulasim, benzin gibi daha zaruri ihtiyaclara zam geliyor, kabullenip oturuyoruz.

zaten şimdiden orası elitlerin yeriydi çok şükür milletin oldu paylaşımları yapılıyor. bir de dhkp-c marşı söyleyenleri gösterip, "polisime saldırıyor hainler" denilerek, bu atama sistemini eleştirenleri teröristlikle suçladın mı oldu bitti. geçmiş olsun.

boğaziçi yıkılıp yerine rezidans avm yapılsa gene bir şey olmaz.

çok yazık gençleri dhkp-c lileri aralarına aldı olarak medyaya servis ettirdiler. dhkp-c bi terör örgütüdür. hal böyleyken terör örgütü üyeleri polisin önünde halay çekebiliyo ve bu ülkenin emniyet gücü dhkp-c üyelerini gözaltına almıyosa emniyetin hükümeti korumak dışında vasfı ne?

gencecik çocukları hükümet medya aracılığıyla dhkp-c li gibi göstermeye çalıştı. tekrar bi gezi parkı olayı olması ihtimalini halkı öğrencilere karşı kışkırtarak bastırdılar. böyle onursuzluk, haysiyetsizlik yeryüzünde nadir görülür.

İkinci direniş ayaklanma diye bişi olmaz. Gezi bitti. Sonuç alınamadı. Gezi benzeri ayaklanmalar elli yılda bir olur. Boun rektörü umurumda değil. Hdp Li birisini atasalardı halay çekiyor olurdu o kitle.

Boğaziçi Ortadoğunun en başarılı ve oturmuş üniversitelerinden biri. bu gösteriler kesinlikle üniversitenin kapanmasına kadar gitmez, rahat olun

bu milletten hiçbir bok olmaz. olanı da zaten ya hapse atarlar ya öldürürler. yetmez.

hala dhkpc muhabbeti falan yapılıyor. türkiye'nin %30'u reisçiyse geri kalan %60'ı falan aşırı milliyetçi, salak bir kitle.

türkiye'den hiçbir şey olmaz. atatürk'ün hatrına dayandı işte 100 yıl.

Dönüşmez
Sebebi için der meister +1
Gerçekten yüzde 30 reisçiyse yüzde 60 milliyetçi ve AKP'nin en zor zamanlarında attığı milliyetçilik yemine atlayan (ulusalcısını, kemalistini zaten geçtim üstüne en sekülerini de ekle) bir garip kitle.

Alkol zammı dediğin şey zaten bu reisçi kitlenin içlerinin yağını eriten bir şey, asla bir ayaklanma sebebi olmaz. Yukarıda yazıldığı gibi alkol zammına gelene kadar neler neler var ama işte bir cacık olmuyor ve olmaz.

Bir bok olmaz o yüzden. "Şahsımın" lehine işlemeyen her türlü kolektif hareket yanmadan söner bu saatten sonra.

Halk direnişi için halk gereklidir, sence bu ülkede halk var mı olsa bile neye kime direnişte bulunacaklar. Bir direniş olacaksa seçimde olacaktır yerel seçimler gibi.

bu saatten sonra o geri zekali makarnaci kitle de biseylere aysin diye kimse sokaga dokulmez. gezi bir seylere dikkat cekme amaciyla yapilmisti, baslatanlar piril piril zeki genclerdi. cok guzel bir kitlesel direnise donustu. tam birileri bir seyleri anlar belki denirken geri zekali makarnaci kitle tarafindan terorist yaftasi yapistirildi hepsine. gencecik piril piril cocuklar katledildi. vs vs. yani hepimizin bildigi seyler. o zaman dolar 1 kurus artti diye gezicileri topa tutan geri zekalilar simdi dolar 10 liraya giderken acaba asgari ucretle kac ekmek alirim diye hesapliyor. mustehak. bu saatten sonra svihs, isterlerse ac gezsinler kimsenin umrunda degil. o yuzden ikinci bir gezi olmaz, olamaz. kucucuk bir umudu kalmis olan genclik ulkenin cogunlugunun aptal oldugunu net sekilde idrak etti zira.

Zorlama olduğu yüz kilometreden belli. Bir de şunu şuraya bırakayım: www.reddit.com

boşbeleş iş.
muhalif ünlüler tweet atsın max 2 de gün halay+biber gazı oldu bitti

hiç ihtimal vermiyorum. son zamanlarda yaşadıklarımız arasında boğaziçi çok ufak bir detay. evet önemli, sıkıntılı bir durum ama işsiz-aç kaldığı için intihar edenler, devamlı artan zamlar vb. bunlar ayaklanma sağlamıyorsa boğaziçi devede kulak

netflix = yancıyım
amazon prime = aboneyim
bein connect = digitürk üyeliğim var.
youtube premium var bide.

Netflix, amazon prime, disney plus.

Hbo Fransa'ya geldiginde onu da alacagim.
Sporu izleyecek zamanim olsa onu da alirdim ki bir dönem bein connect de aldim.

Netflix.
Prime'ı kargo için aldım ama sadece Fleabag izledim.

Hiçbiri. Yine de tercihimi Netflix'ten yana kullanırdım.

netflix
blutv (bu ay çıkacağım abonelikten)
amazon prime
bein connect (evde digiturk olduğu için)
youtube premium

çok fazla ama bir şekilde hepsini kullanıyorum öyle ya da böyle.

Hiçbiri

ben de hiçbirine üye değilim. bir tek kardeşimin netflix'i var ama ona da aylardır girmiyorum.

sadece bein connect'te spor paketi alıyorum. süper lig'i içermeyeninden. aylık 24 lira mıydı neydi.

televizyonum yok. televizyonda bir şeye bakmak istersem tüm kanallar açık olduğu için izleme şansım oluyor. onun dışında euroleague, avrupa ligi ve şampiyonlar ligi için de ideal. çok nadiren takılıyor. s sport plus'ta yayınlanan ligleri ve süper lig'i kaçak izliyorum.

netflix denen şeye üye olacağımı hiç sanmam. eğlenceyi bile tektipleştirip ekmek satar gibi dizi çekiyorlar. hiçbir içeriği ilgimi çekmiyor. eminim tek tük güzel olan da vardır ama onları yine filmlerle birlikte torrentten çekerim zaten. mesele para değil, netflix'e verecek param var ama bu tarz oluşumlara destek olmak istemiyorum.

"o zaman çektiği filmi de izleme" diyen olursa gitsin devlete verdiği parayla, vergiyle falan uğraşsın netflix'i savunacağına. şimdi durduk yere niye kendi kendime kimse bi şey dememişken kavga çıkardım bilmiyorum, hoş olmadı ama öyle yani.

Netflix ve Amazon prime

Netflix
Blu vardı kapadim ama belki tekrar açabilirim

Bein de var

hiçbiri.

hiçbirine üye değilim.

puhutv'de Şahsiyet'i izledim.

ileride amazon prime düşünebilirim.

Netflix

netflix, blu, amazon üçüne üyeyiz.

gain'i indirdim, telefondan bir şeyler izlemeyi sevmedim. eğer bu her şeye para ödeme çılgınlığı devam ederse hepsini iptal ettirip sadece kargo için amazon, müzik için spoti tutar, torrente geri dönerim.

-Netflix kullanıyprum
-Gain indirdim terapist ve 10bin adım için. Tüm bölümler yayınlansın topluca izlerim diye bekliyorum şimdilik içerik izlemedim
-amazon prime almayı düşünüyorum bu aralar
-puhu da şahsiyeti ve babili izledim bir tek
-blu tv de izlemek istediğim bir kaç içerik var belki onların izlerim diye birkaç ay almayı düşünüyorum bir ara
-exxen hiç ilgimi çekmiyor
-disney+ loki için düşünmüyor değilim.

Netflix
S Sport Plus
Bein Connect (Digiturk uydu yayını olduğu için bedava verilen connect üyeliği)

Puhu'dan Şahsiyet'i izlemiştim sadece.

Ek olarak IP TV var. Yukarıdakilerin çoğu, hatta Exxen içerikleri bile var. Ama arada takılıp beni delirttiği için S Sport Plus aldım F1 izlemek için.

netflix var 3 kişi kullanıyoruz
blutv var, bozkır için aldım ilk, yerli dizi severim, sonra da behzat için kaldım, şimdi özel yapımları hoşuma gidiyor
amazon prime, alışveriş kısmını kullanmak için aldım esas, ucuz diye devam ediyorum
bein connect- digiturk var

puhu da şahsiyet ve dip'i izledim o kadar sonra girmedim.
exxen deneme üyeliği başlattım ücretsiz 1 hafta, iptal edeceğim.

netflix, blutv, youtube premium şirket veriyor yan hak olarak

amazon prime, bein connect üyesiyim kendim ödüyorum

s sport plus f1 varken almıştım ama sezon bitince yenilemedim

Sadece Netflix üyeliğim var. Gain’i de indirdik ama hiçbir şey izlemedim henüz.

hiçbirine değilim.
dizi-tv-spor yayını izlemiyorum.
filmler için de torrent kullanıyorum.
mubi trial denedim. komedi gibiydi.

platform üyesi olsam içeriğe mahkûm olurdum. bir süre sonra kanepeye yayılıp "amaan x platformda ne varsa onu izleyeyim" gevşekliğine teslim olacağım da kesin gibi bir şey.

torrent daha zahmetli ve daha çok zaman alıyor ama özellikle biraz sinema tarihine eğileyim, az bilinen dünya sineması örneği izleyeyim filan diyorsan hiçbir platform torrent alternatifi olamaz.

torrentsporluyuz

Benim aboneliklerim ve önem sıram şu şekilde
Spotify
YouTube premium
Netflix
Amazon
Mubi
Blu tv(iptal edilecek)

Strem.io Türkçe içerikler zayıf olsa da para verdiğiniz ve buraya gelmediği için veremediğiniz bütün içerikler var ve bedava.Netflix yancıyım ama izlemeyi planladığım film oradaysa açıp izliyorum aksi halde açmıyorum. Gain telefona indirdim ama TV app i yapmadıkları sürece asla açıp izlemem.

Hiçbiri

sifir aboneligim var. netflix ve amazon prime'i arkadastan kullaniyorum.

netflix aile hesabı
amazon prime
beinconnect iki arkadaş ortak aldık, herkes kendi takımının maçlarını izliyor.
spotify aile hesabı

puhu ve gain kullanmıyorum.

Netflix
Youtube premium

Hergün yeni birşey çıkıyor, netflix'i de ayda 1-2 sefer ya kullanıyorum ya kullanmıyorum, 2-3 arkadaşta var onlar takılıyor

netflix ve amazon prime duzenli uyeyim; ben arada netflix izliyorum sadece

badinerie çalıyodum ortaokulda ben. ondan zoru da yoktur benim nazarımda blok flüt için.

greg joy dance of the wind fairies'in melodisi de iyi.

Yanyana degilmisiniz? Dildiledeğmeden olmaz turkce

Ben öğretmen değilim, sistematik bir şekilde öğretemem ki. Rastgele kalıplar, kelimeler öğreniyor ben öğretince.

www.pandora.com.tr mesela

www.gurkanbilgisu.com
Şunlara bir baksanıza, linkler sağlam mı bilmiyorum gerçi.

ingilizce bildiği varsayımıyla :

the-eye.eu

turkce.yee.org.tr

1

kimseyle uğraşmamak büyük lüks. 1

studyo tut. diğerlerinde seks rahat olmaz.

Kimseyle uğraşmamak büyük lüks kesinlikle. Ben de 1 derdim.

Tek başına 2, olmuyorsa 1.

1

Benim eve harcadığım maaşımın %30'u, tek yaşamanın konforu hiçbirinde yok

paylaşımlı eve hep öcü gibi bakılıyor ama işin aslı hiç öyle değil bence. kafan gene çok rahat oluyor, kimse ile de uğraşmıyorsun. hemen çok kötü ev arkadaşı bulacağımızı düşünüyoruz nedense. oysa kafa dengi ve ara sıra muhabbet edebileceğin birisi oluyor evde, neden uğraşasın ki. hatta bu gittikçe asosyalleşen dünyada bence aksine çok iyi gelen bir şey ev arkadaşı. ha baktın uğraştırıyor, ev senin. kapıyı gösterir, başkasını bulursun.

ben de 18-24 yaşlarım arasında tek başıma geniş geniş yaşadım. ev arkadaşı fikrine çok uzaktım, tek yaşamaya alışmıştım ve asla biriyle yaşayamam artık diyordum ki, 24 ten sonra ev arkadaşlığı sistemine geçtim, çünkü kabul edelim çok karlı :) şimdi 30 yaşındayım ve hala ev arkadaşım var.

öncelikle şunu söyleyeyim, "birinin evine ev arkadaşı olarak gitmek" vs. "birisi ile birlikte ev tutmak" vs. "evinin bir odasını birine kiralamak" arasında dağlar kadar fark var. düzeni oturmuş evine birini aldığında, bütün düzen ve bütün kuralları koyma hakkı senin oluyor. gelen kişi ev ile ilgili hiçbir şey iddia edemiyor. diğer yandan, gelen kişiyi sen seçiyorsun. o kadar garip tiplerin yanında o kadar düzgün tipler de başvuruyor ki, kiminle anlaşıp kiminle anlaşamayacağını görmek hiç zor değil. ben şahsen bugüne kadar ev arkadaşı seçimlerimde hiç yanılmadım ve sıkıntı yaşamadım.

o nedenle bence 2. seçenek. ben de yıllardır 2. seçeneği uyguluyorum. başlarda erasmuslu öğrencileri alıyordum, 6 ay kalıp gidiyorlar nasıl olsa diye. onlarla da hiçbir sorun çıkmadığını ve aksine giderlerken "keşke kalsalardı" dediğimi fark ettikten sonra her 6 ayda bir uğraşmamak için daha uzun kalabilecek insanları almaya başladım. her seferinde de oda için görüşmeye gelen insanlara kuralları baştan söyledim. eve başkalarını getirmek, temizlik, ortak alanlarda yaşamak gibi konular benim için öncelikli konulardı. bu konularda nasıl davranılmasını beklediğimi söyledim. hassas olduğum noktaları ve bu konularda anlayış beklediğimi söyledim. onlara uymayan bir yer varsa da ortak bir noktada BULUŞMADIK. çünkü o kadar fazla başvuran oluyor ki, içlerinden hem karakterini beğendiğim, hem de istediğim kurallara uyabilecek insanlar bulmak hiç zor olmuyor.

banyonun paylaşımlı olması bugüne kadar hiç sıknıtı yaşamadığım bir konu. insanlar buna neden takılıyor çok anlamıyorum. o tanımadığın ev arkadaşı zaten 1 ay içinde sevdiğin bir arkadaşına dönüşüyor, rahatsız olmazsın onunla aynı banyoyu kullanmaktan. illa özel banyom olmalı diyorsan 3 de olabilir ama evde 2 kişinin olması ile 3 kişinin olması çok fark ettirir. ev büyük de olsa insan sayısının fazla olması biraz risk gibi. ben istemezdim.

evi paylaşmadan 2'ye bütçen yetiyorsa 2. değilse 1. elin gâvuruyla mı uğraşıcan boşver.

Herhalde kirik kullaniyorsun bunlari. addictive dandik. madem yasadisi takiliyorsun superior drummer falan kur. kirigi vardi onun da.

turkrock.com

şuradakilerle çözülür mü?

Lisanslı al vardı çok kısıtlı geldi. O yüzden kırık kullanıyorum. Dediklerinizi tek tek deneyeyim ben bi.

öncelikle alışırsın. sonra diğerleri zor gelir ama kaydırma yönünü değiştirebilirsin. sistem tercihlerinden.

İlk olarak iphone kulaklığını takamaman macbook ile ilgili değil. Hiçbir Mac ya da PC'ye takılmıyor. Sadece lightning girişli cihazlara (iphone, ipad) takılabilir.

Ben 6 yıldır Macbook ve PC'yi beraber kullanıyorum. Bence mac OS, Windows'a göre daha pratik değil. Windows bana daha pratik geliyor.
Sebeplerini sıralayayım:
1. Windows'ta pencere kapatma butonu sağ üst köşede. Tam olarak köşede yani. O yüzden fare imlecini hızlı bir şekilde sağ üste çekip tek tıkla ya da sol üste çekip çift tıkla pencereyi anında kapatabiliyoruz. Mac OS'te butonun tam üstüne basmak gerekiyor, o da pratikliği öldürüyor. Ayrıca o butondan kapatsak bile ille ki menüden Çık yapmamız lazım ya da Cmd + Q yapmamız lazım ki çalışan uygulama tamamen kapansın.

2. 'Masaüstünü göster' için illa ki touchpad'den bir jest yapmak gerekiyor. Windows'ta sağ alta hızlıca çek ve tıkla.

3. Pencere boyutlandırmak için Mac OS'te Magnet diye bir uygulamaya para vermek gerekiyor. Ancak o zaman windows gibi oluyor (sağa, sola dayayınca ekranın yarısını, yukarı dayayınca tamamını kaplıyor falan). Para vermek istemezsen daha az işlevli ücretsiz muadili Spectacle yüklemek lazım. O da sadece klavye kombinasyonları ile aynı işlemleri yapıyor.

4. Her programın mac versiyonu yok. Bu da pratikliğe olumsuz anlamda etki edebiliyor.

Görüldüğü gibi ufak tefek şeyler. Ama ben 'Mac OS, Windows'tan daha pratik' demezdim. Eğer illa biri daha pratik diyeceksek Windows daha pratiktir.

Hee, bu nedenle Windows daha mı iyidir? Tabii ki hayır. 6 yıldır macbook kullanıyorum demiştim. 1 kere bile formata ihtiyaç duymadım. Hala çok stabil çalışıyor. Windows olsa şimdiye kadar 3-4 kere format atardım muhtemelen. Çünkü Windows hem çok çabuk şişiyor, hem de dış tehditlere karşı hala çok savunmasız. Mac'te en azından virüs bulaştı derdi yok. Ek olarak program kurmak/kaldırmak mac'te çok basit. Windows'ta da basit ama mac os gibi değil.

Özetle: Klavye kombinasyonlarına alışmaya çalışırsan mac daha pratik gelmeye başlayacak ve bir süre sonra alışacaksın. Örneğin MS Word'de bir cümlenin altını çizmek için yukarı çıkmak yerime cmd + U yaparsan zırt diye altı çizilir. Bu windows'ta da geçerli bu arada (Ctrl + U). Programdan çıkmak için cmd + Q, pencereyi/sekmeyi kapatmak için Cmd + W gibi kombinasyonlara alıştıktan sonra fareye ya da trackpad'e bile ihtiyaç duymuyorsun.

İşte ben de tam da bu yüzden macbooktan vazgeçtim. Pratik değil ve her opsiyon ayrı bir dert. Yaygın teknolojilerle hep bir uyumsuzluk. Windows 10 yüklü hızlı bir bilgisayara geçtim ve huzura erdim

yaygin kaninin aksine, windows'da is ve islem yapma suresi mac'den daha kisadir. hele ofis uygulamalarinda windows office kullaniyorsan mac'de iskence.

Bu pratikliklerin kralini mac’te yapabiliyorsunuz. mesela launchpad diye bir olay var mac’te pek kimsenin kullandigini gormedim. spotlight kullanmayi biraktim neredeyse onun sayesinde.

mac iyidir iyidir. biraz hizli kullanan insan izleyip feyz alsan yeter.

mac windowstan pratik degil bence de. ama alışılıyor merak etmeyin. ben çok sık kullandigimdan bir iki haftada alışmıştım. siz de duzenli kullanirsaniz çok yakinda alisirsiniz. hem sonra iki sistemde de ceylan gibi sekebiliyorsunuz, hoş bi esneklik.

windows'tan mac'e geçmek çok zor. bir dolu alışkanlığınızdan vazgeçmeniz ve yeni bazı şeyler öğrenmeniz gerekiyor.

masaüstünü göstermek için F11 ya da fn + F11 yapmanız gerekiyor.

pencere boyutlandırmak için : yeşilin üstüne biraz basılı tutunca ekranı sol yarıya koy, ekranı sağ yarıya koy gibisinden seçenekler çıkıyor. bana yeterli geliyor. (magnet ya da spectacle yok)

Bence kisisel tercih biraz da. Ben de macbook pro almistim, alisamadim sattim. Benim bilgisayari pat diye kapatip satmaya karar verdigim nokta usb bellek kullanamayacagimi ogrendigim an olmustu. Macos icin formatlanmis usb kullanacakmisim. Onceden icinde verilerim olan usbyi takiyorum, okumuyor milyon dolarlik alet. Yeter dedim sattim ertesi gun. Cunku ugrasmamin bi anlami yok. Windowsta yapamadigim herhangi bisey yok.

Alışmadığınız için öyle geliyor diye düşünüyorum. IT sektöründeyim, mac kadar kullanım kolaylığı sağlayan, elim kolum olan bir işletim sistemi yok. Windows'da düne kadar PDF bile açamıyordunuz ek bi yazılım olmadan, bunda işe yarayacak her şey built-in geliyor.

Sadece alışmak, alışmaya çalışmak ve kurcalamak lazım. Eğer kısayolları kullanmazsan mac gayet yavaş olabilir senin için, ama mesela cmd + space'in ya da spaces'in verdiği konfor ve hızı hiç bir şey vermiyor bana.

mesela icim urperiyor’un dedigi usb meselesinin aynisi windows’ta da var.

windows da mac usb’lerini okumuyor. sen mac’ten sasma hocam. uc bes aya windows’a “bu ne yeaaa” demeye baslarsin.

Çare dell xps, ultrabook aleminin efendisidir. Maci de surface i de havada kara tokatlar.

sana giriş değil çıkış lazım. kulaklık çıkışına bağla.

Sorun olmaz, görseldeki kablonun amacı tam olarak o. Kalitelisini alabilirsin ama.

orası çıkış değil giriş bence. beyaz ve kırmızı audio left right. sarı da composite video. ben oradan sinyal alabileceğinizi hiç sanmıyorum. üzerinde de yazar muhtemelen input mu output mu olduğu.

orası ses çıkışı değil, ses ve görüntü girişi. yani hdmi öncesi, dvd player gibi bir aleti bağlayabilmek için giriş. şunun gibi bir kabloyla mesela.

www.kayashop.com.tr

kulaklık çıkışı varsa oraya takacaksınız. kulaklık çıkışı da yoksa, o içinden kırmızı ışık çıkan optik çıkışa bağlanabilir bir alet almadan bir yolu yok.

gerçi sanırım şöyle bir şey var, denemiştim ama yıllar geçti, çok emin değilim buradan mı denemiştim.

scart çift taraflı çalışıyor. yani aynı delikten çıkış da alabiliyorsunuz. o kabloyla buradan ses çıkışı alabilirsiniz, lakin alsanız bile gecikmeli alırsınız ve oraya kablo taktınız diye televizyonun kendi hoparlörleri kapanmaz. taktığınız hoparlörlerden gelen ses çok kısa bir gecikmeyle gelir ve düğün salonu gibi ekolu izlersiniz televizyonu.

Orası çıkış değil giriş +1

Kesin bilgi, pekiştirelim.

TV'de mutlaka kulaklık çıkışı vardır, size lazım olan kulaklık çıkışı.

Kulaklık çıkışı yoksa (çok zor bi ihtimal) @kibritsuyu'nun dediği gibi scart ile kullanmak için şöyle bir adaptör alacaksınız;

www.bakicioglu.com

(bkz: reaktif hipoglisemi)

youtu.be eksisozluk.com

Fiyatla ilgisi olabilir. Yarım yağlı süt ufak bir miktar da olsa daha ucuz oluyor.
En azından toptancılar böyle satıyor, marketler bunu nasıl yansıtıyor hiç bilmiyorum.

sütün para eden kısmı yağı zaten. kalan suyu bize satıyorlar işte.

tamamen fiyatla alakalı bir durum bence. yağlı süte para yetmez hale geldi.

Genelde stoktaki fazla ürünleri kakalıyorlar diğerlerini bi süre raftan alıp. Benim gözlemim bu oldu.

Sütün yağı değerli kısmı, üreticiler yağın mümkün olduğunca çoğunu çekip başka ürünlerde kullanmak istiyorlar, bu yüzden de tüketiciyi düşük yağlı süte alıştırmaya çalışıyorlar. Yarım yağlı süt aslında yağı "çalınmış" süt demek.

+1 mikro patlamaya ek,
tam yağlı süt de yağı çalınmış süt. yüz ml'de 3,5 gram yağ oranını tutturunca, "tam yağlı" damgasını vuruyorlar. e bu inek hiç mi bundan fazla yağ vermiyor.
gerçi vermez, sanayi üretimi olduğu için yağı tutturacak kadar yem koyarlar hayvanın önüne, yazık.
www.resmigazete.gov.tr

sek markasının açıklamasında bu yazıyor.

Sek Barista Sütü

İdeal köpük oluşumu için sütün kalitesi birinci derecede belirleyici faktördür.
Sek barista süt, içerdiği doğru yağ ve protein oranı ile üst düzey lezzet ve kusursuz kremsi köpük oluşturma için mükemmel seviyede dengelenmiştir.
İçerdiği yüksek yağ oranı ve bu oranla dengeli protein miktarı kusursuz krema oluşumu sağlar.
Geleneksel sek Süt tadı tüm kahve çeşitleriyle uyumludur.
Bu sayede kahve tadını bastırmaz aksine daha rahat bir içim ve kıvam sunar.
Farklı yağ ve protein dengelerinde belirli denemeler hazırlanarak sektörün bazı önde gelen baristaları, eğitmenleri ve noktaları ile denemeler yapılmıştır ve nihai ürüne ulaşılmıştır. Ürünün yağ ve protein oranı bu kullanıma uygun özel olarak dizayn edilmiştir.
Ürünün yağ ve protein dengesinden kaynaklanan köpürme ve krema oluşum performansı deneme yapılan noktalar tarafından başarılı bulunmuştur. Sek Süt’ün geçmişten gelen hafif şekerli tadı kahve ile istenen uyumu yakalamıştır.

ama senin görseldekiler, hindistan cevizli, fındıklı falan aromalı sütler.

daha yağlı olduğu için daha güzel köpürüyor. lattenin kapüçünonun üstüne böle kocaman topalak köpüğü daha kolay yapıyorsun.

görseldeki ayrıca vegan ürün. inek sütü değil.

anladım sayılır, teşekkür ederim. dümdüz pazarlama değil yani?

@kibritsuyu evet evet, farkındayım, takip ettiğim bir vegan hesapta gördüm zaten. "baristalardan sağılmış olamaz" diye mi dedin? sonuçta rızaları varsa ve sömürülmüyorlarsa neden olmasın :p

al bunu geç işte: magaza.peysas.com.tr



"baristalardan sağılmış olamaz" diye demedim elbette. barista sütü denen sütlerin sadece vegan ürün üreten bu markalarda var sanıyorsanız öyle değil, normal inek sütlerinde de var olduğunu söylemek istedim.

Sorunuza yanıt olmayacak ama aklıma "bateri suyu"nu getirdi :)

İyi köpürüyor, süt kesilmiyor. Kahve için gerçekten ideal. Sürekli kullanıyorum.

Neredeyse tüm vegan sütleri denedim. Otomatik makine dahi iyi ve sağlam bir köpük sağlamıyor çoğu zaman. Barista edition ile, hangi vegan süt olursa olsun çok daha iyi köpük çıkıyor. Çok açık bir texture farkı var.

Her vegan süt aynı şekilde kopurmuyor. Barista yazanlar iyi kopuruyor. Cappuccino falan yapıyorsan ideal

steam oyunlarını wine ile çalıştırmak mümkün ama detayını bilmiyorum.

ben olsam virtualbox indirip windows kurarım. onun üzerinde oynarım. bootcamp de olabilir.

52 TL sanırım zengin elit müşterilere yönelik bir fiyat olsa gerek.
şu an çok çok 23-24tl yi geçeceğini sanmıyorum. Fiyat farkı konusunda sadece bildiğim (kargo nakliye paket kutu vs. hariç olarak) asit oranının burada önemli olması ama yine de 52tl edeceğini sanmam.
Şu an antakta,kilis, Gaziantep civarından varsa bir tanıdık aracılığıyla getirtmek daha uygun gibi.

30 tl'nin altındakiler güvenilir değildir diye düşünüyorum.

zeytinyağı çok farklı bir üründür. asitine, hasat zamanına ve sıkım sıcaklığına göre fiyat değişir. yani 1 kilo zeytinden çıkan yağ miktarı bu söylediğim yöntemlere göre değişir. fiyat da artar tabi.

bir örnek vereyim mesela. şu anda erken hasat, düşük asit (0,2 dizem) soğuk sıkım bir zeytinyağının litresi yaklaşık 100 TL.

bu fiyat 1 litresi 25 tl'ye kadar düşer. hatta riviera derseniz 10 tl'ye de düşer.

Kristal Zeytinyağı öneririm.

Türkiye'nin en iyi üreticilerindendir. Hala aile müessesi olarak bu işi yapıyorlar.
Bir diğeri Zeytin iskelesi.

www.yunusonline.com
Kristal kırmızı teneke 2lt olanı 60 veya 70 e almıştım. Market zeytinyağları içerisinde tariş 1. kristal 2. Fiyat performansa göre puan verdim daha iyileri var marketlerde ama pahalı benim için

Birde güvenasa soğuk sıkım alıyordum o da güzel ama arttırdı fiyatını bu üçünden hangisi ucuzsa onu alıyorum.

keşke köyde bir tanıdığınız olsa da ondan isteseniz, ama eğer yoksa da markalı ürün almak beni biraz korkutuyor,
Bu aşağıdaki firmayı tanımam etmem, twitter'da görmüştüm,
Bu veya buna benzer bir yer bulup alsanız keşke.

esebze.com

Bir arkadaşım şehir hayatını bırakıp köye yerleşti, normalde o gönderiyordu. Ama şimdi değil birkaç ay sonra göndereyim dedi, bizim evde de yağ bitiyor.

Ben bu zeytin yagini bir ara hayli derinlemesine arastirmistim cok fazla ince detaylari var. Benim kanaatime gore hakiki tas baski soguk sıkım (onunda cok ince detaylari var tasimasi suresi vs.) Zeytin yagi ticari olarak satilmiyor bu isi ancak gusto olarak kendi tuketimi icin ureten cok az kisi var. "dogal urunler" "koy urunleri" vb. Isimlerle satilan urunler ise tamamen pazarlamaya yonelik. Yine de vakif zeytin yagini oneririm hic degilse vakiflara ait belli bir standardi var.

yağın bana maliyeti 20 lira. ben en az 25 lira+teneke parasına satmalıyım ki bir işe yarasın. öyle düşün.

geçen ilanda gördüm "prina yağı" diye satıyorlar ucuz yağ. biz prinayı sobada yakıyoruz ısınalım diye. millet yağını yiyor.

5 kilo yağ satıyor arkadaşım dükkanı var. istersen numarasını vereyim mail order ile sana kargolasın. akhisar ballıca köyünün yağı.

ayvalıklı ve zeytinliği olan biri olarak cevaplayım.

istanbulda litre fiyatı 40 liraya satıyoruz. eğer tenekede istersen +7 lira teneke maliyeti var.

işin maliyeti cok yüksek zeytin dediğiniz şey malesef 5-6 kiloda 1 lt kadar yağ veriyor. tabi siz yağ kalitesinden ödün verip 28-30-34 derecelerde sıktırırsanız bu 4-1 3-1 e kadar düşer ama bu seferde yağın tadı bozulur kokusu kalmaz.


30 liranın altında aldığınız yağ büyük ihtimalle yüksek sıcaklıkta sıkılmış ve kokusu olmayan bir yağdır.

jdownloader var

çeyrek çeyrek oluyor:)
mid 2019 gibi ibareler yazıyor yani.

bu arada son model ürünler ülkeye anca girer ve satışa sunulur. önce eldeki stokları eritmek isterler düşüncesindeyim.

ben olsam m1'in yeni modellerini beklerdim. henuz yeni teknoloji oldugu icin muhtemelen eldeki islemciler ciraklik donemi islemcileri. yine de eskilerine gore inanilmaz bir fark var; ama bence bir sonraki jenerasyon daha iyi olur.

Teşekkürler, m1 çıkmış, var şu an stokta İstanbul’da.

m1 var zaten 13 inç macbook pro ve macbook air olarak.

önemli olan bi kaç şey var. henüz kullanıcılar m1 işlemciyi test edemedi, ha hızlı güçlü işlemci ama 6 ay sonra 1 sene sonra sorun çıkıp çıkmayacağı meçhul

apple in booklara koyduğu kelebelk klavye gibi 3 ay sonra bozulacaksa büyük sıkıntılar yaşanır.

öteki yanı doların ülkemizdeki durumu, stok durumu, zam gelip gelmeyeceği gibi şeyler.

ben şahsen imac almaya niyetleniyorum m1 işlemcili.

Hocam pro air karar verince beni de yeşillendirirseniz sevinirim

@andlee ben ait’de karar kıldım. Önceden pro kullanmıştım üstteki touchbar’ı sevmiyorum. 3 bin fark varmış, onu da vermek istemedim 2 saat fazladan şarj süresi için.

şüphesiz biz ilk nesil ipad'in ne kadar hızlı telef olduğunu görüp de ibret almayanlardan olmadık.

bilgisayara ihtiyacın şimdi yoksa 2021 eylül'ü bekle.

@alperz acil ihtiyacım var :(

Maci 2021 de aldin diye 2021 mac olmuyor. 2021 de cikacak macleri beklemen lazim, yani yeni model. 2 hafta sonra alacagim m1 mac de 2020 model olacaktir.

2021 q1'de m1x işlemcili 16" macbook pro'lar çıkıyo. az sık dişini.

@alperz ben hafifliğinden ötürü 13 inç ve air istedim, teşekkürler yine de.

giderim var diye bir telefon programı var.

illa ki yapılmışı da vardır ama bilgisayarda kullanabileceğiniz en esnek, en verimli uygulama excel.

@kibritsuyu, excelde bu hesabim var ama efektif degil gun ici yaptigim nakit alisverislerim icin

google'da personal expense tracker ya da personal finance tracker gibisinden ararsanız doğru sonuçlar gelecektir.

ama @kibritsuyu'na katılıyorum. bu işin en güzeli excel. çok pratik olmamakla birlikte aynı excel dosyasını telefonda da kullanıp sync etmeniz de mümkün. hatta bununla ilgili yapılmış çok güzel excel şablonları var. "pearbudget spreadsheet" diye ararsanız en çok kullanılan excel şablonunu bulabilirsiniz.

excel ile ilgili ek:

günlük harcamalarınızı telefonunuzun not alma programına kısa kısa not alarak yazın:

poğaça : 2 lira
otopark : 15 lira
gömlek : 100 lira

gibisinden, akşam da bilgisayarda temize çekin. bazen en basit çözüm, diğer tüm çözümlerden daha efektif oluyor.

monefy

ben :D ne o öyle kredi kartı gibi ben onu kesin kaybederim

Ben de varım. Değiştirmeye üşeniyorum.

benimki 2003'ten kalma.

Yenilemedim, artik ne zaman cektirdigimi bile hatirlamadigim bir fotografimin oldugu eski kimligimi kullaniyorum hala.

ne para kaptırcan boşver

benim de eski hala.

Benimki de eski. Kendi rızamla şart olmadıkça vesikalık fotoğraf çektirmemek için son güne kadar direnirim diye düşünüyorum.

2023'e kadar uzatıldı mı ya o? Vallahi rahatladım, ben bu aralar iş yerinden izin almayı düşünüyordum değiştirmek için, boşuna gerilmişim.

Gı +1
benimki de eski.
noterlerde falan bazen ukalalık edip "değiştirmeniz lazıaam" diyenler oluyor ama bir sorun da yaşamadım.
2023'e kadar uzatıldığını bilmiyordum, öğrendiğim iyi oldu.

Benimki de eski

kimlikler için süre kısıtlaması yok.

ehliyetler için 2023 son.

Ben ilk çıktığında hem kimlik hem ehliyeti yenilemiştim ama eşim hala ikisini de yenilemedi.

benim de eski. ölmezsem değiştiririm :/

Eski benim de.

pandemi nedeniyle milletin kimlik yenileme onceligi kalmamis olabilir, dolayisiyla nufus mudurlukleri biraz tenha olabilir, tam da degistirmek icin guzel bir zaman. bence gidip degistir.

Ben de yenilemedim hala.

Noterde sıkıntı yaşadığım için yenilettim ben de, ev alırken problem çıkardılar.

nereye bağlayacaksın?

bir ucunu mikrofona taktigim kablonun diger ucunu, direkt bilgisayara takmak istiyorum. kulaklik taktigimiz yere. mumkun mu bu acaba?

Normalde sinyal şöyle akar: mikrofon -> kablo -> mikrofon preamplifikatörü -> a/d çevirici -> ses arabirimi -> bilgisayar

Genellikle de ev kullanıcılarnda üçüncü adımdan bilgisayara kadar olan cihazlar tek bir kutu içinde "ses kartı" olarak bulunur. Bu mikrofon preamplifikatörünün de girişi şöyledir: i.ebayimg.com

bazen de böyledir: i.ebayimg.com

dolayısıyla senin şöyle bir kablo alman gerekir: www.colleencollection.com.au(M-F)_4027_4028_4029_4030_Zu1.jpg

kulaklık taktığın yere bunu takarsan çok büyük bir ihtimalle sesini kaydedemezsin çünkü orası bir çıkış.

ben olsam 500 lira verip behringer umc22 gibi çok basit bir ses kartı alırdım. bütün derdine en güzel çare olur.

bunun bir tarafı gitar jakı. bunu kulaklık jakına çevirmen lazım. normalde büyük jakı küçük jak yapan ara adaptörler var ancak uyar mı uymaz mı bilmiyorum. (yeni bilgisayarların çoğunluğunda kulaklık + mikrofon jakı tek olduğu için kablolama farklı olabiliyor)

elinde bu mikrofon , aldığın kablo ve bilgisayarında çalıştığını bildiğin bir kulaklık + mikrofon seti ile bir elektrikçiye git. "bu kulaklığın mikrofonunun çalıştığı jakta bu mikrofonu kullanmak istiyorum, ara kablo yapar mısın?" diye sor. çok basit bir kablo yapıp verecektir sana. çalışmasına çalışır.

ANCAK

ancak ortalama bir bilgisayarın ses kartına bu mikrofonu takmak yazık olur. ya ses kartı alın yeni, ya da bu mikrofonu geri verin ve USB üzerinden çalışan bir mikrofon alın.

Xlr Mikrofon 3.5Mm Çevirici Adaptör şeklinde aratarak alacağın dönüştürücü çalışır diye düşünüyorum ama garanti veremem.