Ben zaten lop lop et yiyip kedi kopek olunca kendini hayvenseverim diye tanitanlara gicik oluyorum. Bir de kafeste kus besleyeni var bunlarin.

çıplak ayakla, kendi hayvanınızı seviyor olsaydınız rahatsız etmezdi.
bu şekilde hoş görünmedi bana.

ben ayağımla sevgilimi bile ( ! ) seviyorum.

Yahu cani acir hayvanin yazik gunah. Ustune ustluk tasidigi pislik de cabasi.

seninle hayvanın arasındaki bi mevzuyu başkalarına sormamalısın. hayvan hoşlanıyosa iyidir, hoşlanmıyosa değildir. sen ayağınla sevmekten hoşlanıyosan sıkıntı yoktur. sevdiğin ve kimseye zararı olmayan bi şeyi yaparken başkalarına bok yemek düşer bebeğim.

ben kedilerimin ayakla sevilmesinden hiç hoşlanmıyorum çünkü sonra öpüyorum onları, yatağa geliyorlar kafamda yatıyorlar vs. milletin pis ayakları kafama değmiş gibi oluyor :) ama kedilerim ayakla sevildiklerinde de gayet hoşnut görünüyorlar. sonuç olarak köpek mutluysa bence sıkıntı yok.

Rahatsız etmedikçe yok da, elle sevmek bi başka. Dokununca sen de rahatlıyorsun. Enerjini alıyor veletler.

Ayrıca resimdeki çok datlu!! <3

Bunlar marka olsalar da hepsi franchise yani her biri birbirinden farkli. Parayi verip ismi alabiliyorsun. Sube sube arastirman gerekli. McDonalds gibi ayni yemegi ayni parayla sunmuyorlar.

bence bunlarin arasından dilko en iyisi. kuzenim justenglishin mecidiyeköy subesine gitmisti 3-4 yıl once, memnun kalmıştı ama genel olarak justenglish kötü diye biliyorum.

Çerçeve alacaksan hemen her yerde az çok kazık yersin.

Aliexpressten beğendiğin model olursa oradan al. Ben çerçevesiz model kullanıyorum, burada 400-500 tl iken, aliexpressten 30 liraya alıyorum.

Camda da kazık atarlar ama çerçeve kadar değil. Onun için yapacak bir şey yok.

direk isim vereyim; eminönü küpeli optik

Ben surekli kaybettigim ve cok da takmadigim ve fazla para vermek istemedigim icin Atasun'dan aliyorum.

Daha önce burdan birinin tavsiyesiyle kadikoyde aktif inter optik diye bi yere gittim. Çok iyi bi adam ve indirim de yapıyo genelde

Duydugun sey dogru, yontemlerden biri bu. Oncelikle basvurmak istedigin okullari, calismak istedigin hocalari belirleyip, oncelik sirana gore onlarla yazisabilirsin. Halihazirda fonlari varsa desteklerler. Bunun yaninda Nature Jobs gibi yerlerden, okullarin sitelerinden falan ilan kovalamakta yarar var. Ben 50 kisiyle yazistim, Nature Jobs'tan buldum nihayetinde. Uzun bir surec oluyor. Almanya gibi yerlerin basvurulari baslamistir muhtemelen. Hic pes etmeden yazisman lazim. Sormak istediklerini sorabilirsin.

Direkt doktoraya başvurursanız en baştan destek vermeyi kabul etmeyebilirler, sonuçta her doktora öğrencisi araştırma görevlisi değil. Yüksek lisans olmadan doktora nasıl yapacaksınız o kısmı anlamadım. Bütünleşik doktoraysa ortalamanız yeterli mi? Her üniversitenin koşulları ayrı oluyor bu konuda. Ayrıca almanya demişsiniz, zamanında yüksek lisans için almanyayla görüşmüştüm, bazı derslerimi saymadılar 1 yıl akademik hazırlık şartı koydular önüme + 2 yıl yüksek lisans olacaktı, madden karşılamayacağımı düşünerek gitmedim ama durum buydu. Eğer durumunuz ve bölümünüzle ilgili daha detaylı bilgiler verirseniz, daha açıklayıcı cevaplar alırsınız. @evrim halkasının dedikleri doğru, doktora ilanlarına değil de araştırma görevlisi ilanlarına başvurmanız gerek.

Merhaba,

Evet yazdiklarin dogru. Simdi yeniden firsatim olsa sanirim muhendislik okurdum. Size bir cok olanak saglaniyor.

Simdi yapman gereken Almanya'da ve diger yerlerde tum universitelerin bolumlerindeki hocalarla konusman.

Ben de ABD'de bir okula kabul aldim bu yil icin simdi beni TA ya da RA olarak almalari icin bir suru kisiyle konusmam gerek. Bu isler cok zahmetli.

Bu arada Almanya icin GRE gerekli olmayabilir. Hazir almissin ABD icin de sansini dene derim.

Edit: Ben yuksek lisansi bitirdikten sonra butunlesik doktoraya kabul aldim. Ancak dogrudan TAship vermiyorlar. Sanirim TAship bulmak okula kabul almaktan daha zor.

öncelikle cevaplar için teşekkürler, kafamdaki çoğu soru işareti gitti. aklıma takılan birkaç küçük soru kaldı sadece onları belirteyim:

1- üniversitelerin hangilerinde bütünleşik doktora programı olduğunu nasıl anlayabilirim?sitesinde sadece doktoral programlar diye geçiyor ve benim master derecem yok.

2- amerika veya avrupa için başvuru prosesi olarak bir fark var mıdır, yoksa işler aynı şekilde mi yürüyor?

3- almanya için, öğrenim görevlisi olmamız durumunda ne kadarlık bir mali destek sağlıyorlar, yaşamaya yetecek miktarda bir para oluyor mu?

4- son olarak fikir olması açısından, bu şekilde başvuru yapan birisi varsa (@evrim halkasi) başvuru metnini bana gönderebilir mi? mail :[email protected]

değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkürler ediyorum :)

almanya ya da amerikada cok dandik bir okul degilse, iyi referanslarinin olmasi lazim. iyi okullarda lisans sonrasi direk doktoraya baslamak zor. bu tarz pozisyonlara genelde, kendi ogrencilerini alirlar. cocugu taniyorlardir, bu doktorayi yapar derler. senin yapman gereken; amerika icin, 1-1.5 yillik tezsiz bir yuksek lisans yapip doktoraya gecmek. almanya icin de tezli bir yuksek lisans yapip iyi bir ortalamayla bir doktora pozisyonu almak. lisans sonrasi seni doktoraya kabul ederler eger kendini finanse edersen ki bence sacmaliktir bu. gre'yi almanlar pek sklemez. toeflda da siniri gecsen yeter. moraleni bozmak amaciyla sormuyorum soyleyim simdiden.
-ortalaman nedir?
-makalen var mi?
-hangi alanda calisacaksin ve o alanla ilgili kac tane proje yaptin ve ne yaptin?
-herhangi bir yazilim diline hakim misin?
-herhangi bir muhendislik programina ne kadar hakimsin?
...

1- 3.25
2- hayır
3- 1 yıl tecrübe(okurken) ve bu süre içinde 3 proje ve bitirme projesi
4- evet
5- yeni mezun birine göre iyi olduğumu düşünüyorum

doktora yapayım diye bir takıntım yok, yüksek lisans da benim için harika olur. açıkçası münih teknik gibi bi yerden olmasa da almanyada orta halli belki orta-üst bir üniversiteden kabul alabileceğimi düşünüyorum. ilk etapta doktora dememin sebebi 5 yıl gibi bi süreyi kapsaması. yoksa tabi ki yüksek lisans yaparken de araştırma görevlisi olmak isterim. benim amacım ilk etapta kendi kendimi fonlayabileceğim ve türkiyedeki okullardan daha iyi eğitim veren bir yere gitmek. araştırmalarımı bunun üzerine yoğunlaştırdım.

yardımın için teşekkürler.

Yüksek lisans yaparken ar. gör. kadrosu bulmak çok zor, finanse edemeyeceksen yükseği burda yap sonra oraya geç. Bir sürü arkadaşım öyle yaptı. 3.25 iyi bir ortalama ama bütünleşik doktora için itü bile 3.40 istiyor münih teknik azını istemeyecektir diye düşünüyorum. Ayrıca bütünleşik olduğu zaman yine ar.gör. kadrosu bulman zor olacaktır.

Dosyalari gonderdim. Yalniz yuksek olmadan biraz sorun olabilir, yuksek icin fon bulmak da cok kolay degil yurtdisinda. Genellikle doktora ogrencilerini fonluyorlar.

Avrupa'da genelde hoca kabul ettigi zaman geriye prosedurler kaliyor, lakin Amerika'da okula basvuru da onemli. Belirlenen kosullarin altindaysan kabul almak teknik olarak mumkun degil. GRE Amerika icin onemli bir faktor, Avrupa'da GRE isteyen bir yer hatirlamiyorum ama alanlarimiz farkli. Degisiyor olabilir.

Butunlesik doktora icin hocalarla yazisirsan senin yeterliliklerine gore cevap verebilir. Ornegin, iki tane SCI yayini olana "hic masterla ugrasma, gel" diyebilirler ama senin arastirma deneyimin olmadigi icin "master yap oyle gel" diyebilirler. Yazismak gerek yani.

Genelde fonladiklarinda yasam masraflarina yetecek kadar para veriyorlar. Lakin yetmeyecek kadar verenler de var, en basta konusmak lazim.

elindekilerle cok iyi referanslarin yoksa lisans sonrai doktoraya kabul alman imkansiza yakin. 1-2 makalen olsa, iste o zaman diger ogrenciler arasindan siyrilip doktoraya kabul alabilirdin. sansin yok demiyorum, ama cok dusuk.

iyi bir yuksek lisans programina kabul alabilirsin. bunun icin ortalaman ve nereden mezun oldugun ve referanslarin onemli. yuksek lisans ucretsiz doktora gibi almanya'da yalniz cep harciligini, kirani vs cikarman lazim. burs veren kuruluslar var, ama cok fazla degil. daad bursu alabilirsin, ama bunun da geriodemesi var, turkiyeye donme sarti olabilir emin degilim. yine de bak istersen. amerikalilar, yuksek lisans duzeyinde sana is verip, okul bursunu ve cep harcligini karsilayabilirler. almanya'da da asistanlik var, ama ayakta kalman icin haftalik en az haftalik 15 saat calisman lazim ki kirani vs odeyebilesin. bunun detayina girmek istemiyorum. ilk donem, genelde cepten yenir, asistanlik ikinci donem gelir.

meb de burs veriyor. ama almanya icin var mi bilmiyorum. geri odemesi var hizmet ya da para olarak, lakin fethocuyum diye ihbar edersin kendini okul bitmeye yakin. geri odeme sartini kaldirirlar, kim bilecek :D

Öncelikle genelde devletin/okulun araştırma bursu olur. bu bursları araştırın. eğer varsa dediğiniz yoldan gitmeniz lazım. hocadan kabul almak en büyük etken çünkü.
hocadan kabul aldıktan sonra burs için başvuru belgeleri vs toplanıyor/mülakat oluyor. bu süreç artık okulun ve ülkenin prosedürüne bağlı.

bir de tev-singa burslarına bakın derim. mühendislik doktorası için belki Almanya ile yapmış olduğu bir şey vardır.

atina'da çok kedi var ve hiçbiri insanlardan kaçmaz.

Ben Turkiye sokaklarinda sincap gormuyorum. New York'ta her yerde vardi. Bu durumda Turkiye'de sincap katliami mi var?

Ilkim diye bir sey akliniza geliyor mu? Avrupa'nin sogugunda kedi nasil kendine bir habitat olustursun?

Yurtdışında kirpiler sincaplar sokaklarda geziyor bizde kirpiler az var

Büyük Kedi Katliamı diye bir kitap var.

Ortacag doneminde kediler cinselligi, cadiligi temsil ettigi icin toplu halde iskencelerle katledilmis. Gunumuzdeki katliamlari bilmiyorum ama bu kitabi da okuyabilirsiniz. Kedi populasyonu ciddi oranda azalmis bu yuzden.

@traveller dostum sincabin oldugu yerde kedi kedinin oldugu yerde sincap olmaz.

@pepe

Ben ironi yaptim. Sincap neden yok demiyorum! Bir yerde bir hayvan yoksa katliam oluyor anlamina gelmez.

Ben katliam olduğunu iddia etmiyorum, böyle bir iddia var toplanıp çeşitli yerlerde imha edildikleri anlamında. Konu hakkında prosedürleri de bilmediğinden buraya taşıdım.

İngiltere ile ilgili direkt bir yazı da haber olmuş.

www.dailymail.co.uk

İroninin sebebini anlayamadım? @Traveller, gayet bilgim olmadığı bi konu hakkında soru sordum..

Gecmisten su var: www.bbc.com

solcu olduğu için yükleniyorlar. tek sebep bu. solcu demeyelim de chp'nin genel başkanı olduğu için diyelim.

ezanı türkçe okuttu diye ve bunun gibi birçok şey,
edit: gerçi atatürk döneminde başlamış o uygulama ama @niye ama haklı, az önce fatih portakal da benzer bir şey söyledi atatürke laf edemeyip ismet inönü üstünden konuşuyorlar diye

bence en büyük sebep Atatürk'e edemedikleri küfrü ona edebilmeleri.
İnönü'nün süper olduğuunu filan düşünmüyorum ama dediğin gibi kıyaslarsak daha kimler var.

atatürk'e söylemeye cesaret edemedikleri her şeyi ismet paşa'ya söyleyebiliyorlar o yüzden dillerinden düşmüyor. aslında o sözlerin hepsinin muhatabı atatürk ama götleri yemiyor işte.

limoncello kardeşim ezanı türkçe okutan atatürk

Ben de niye ama ve loser blueser gibi düşündüm ama elle tutulur bir sebepleri var mı diye merak da ettim.

@niye ama ve @loser blueser ile aynı fikirdeyim.. atatürk'e doğrudan saldıramadıkları için günah keçisi olarak inönü'yü gösteriyorlar.

neden mi?

lozan'da adaları kaybetmiş-miş de.. halbuki o adaların lozan'dan yıllar önce kaybedildiğinden haberleri yoktur.

ezanı türkçe okutmuş vs vs.

Simdi Inonu ile baslarlar...

ismet inönü döneminde islami kesim büyük baskılar gördü, osmanlı'nın yıkılması,, geri kalmasını, kurtuluş savaşından milli mücadele ordularına hain diyen sözüm ona dinar kesim di şeyhülislam fetvası vs bağnazlık ve islam ile ilişkiler devlet yöneticileri yüzünden ismet paşa zamanında islami kesime pekte iyi davranmadılar birde Adnan Menderes'in idamını da ismet İnönü'den bilen muhafazakar kesim oldukça fazla.

edit: İsmet paşa 2.dünya savaşı ve onun getirdigi ekononomik baskılar anadolu halkında büyük nefret uyandırmıştı bugün akp'nin dilinden düşürmedigi varlık vergisi, ekmek ve temel ihtiyaç maddelerinin karne ile verilmesi ve tek parti uygulması vs listeyi uzatmak mümkün. Şayet chp kendi tarihi ile yüzleşip milliyetçi muhafazakar kesimin seviyesine inebilirse bu insanları kazanır.

Oha ayıp tabi, tamam belki onlar da biliyordur ama o şekilde bahsedilmesi acımasızca.

Programi izlediginiz icin her turlu kepazeligi yaparlar uzgunum... seyirci ne isterse onu veriyorlar

müge anlı'nın normal hali değil mi zaten o?

çünkü rating ve para getiriyor. bakma öyle yardım ediyoruz ayağına yattıklarına. hayvan gibi para kazanmasalar bu programı yapmazlar. geçende ben de görmüştüm. kızın biri hıçkıra hıçkıra ağlıyor hala acımasızca konuşmaya devam ediyorlar. yani bir şeyi söylemenin de adabı vardır. üzmeden de söylenebilir ama rating getirmez işte.

Ölen adam sahte Tevrat işindeymiş www.cnnturk.com

depremden sağ kurtulmuş insanlara "hem askere, polise taş atacaksın hem de yardım isteyeceksin. herkes haddini bilecek" diyen bir "gg sansürü"udan ne bekliyorsunuz.

Haha ornek veeydin link atop keske. Ben de merak ettim simdi.

yani bu dediklerim videonun aralarında ufak detaylarda olan şeyler. videodan videoya değişiyor benim aklıma şunu izlerken yazmak geldi.

www.youtube.com

arada izliyorum. kult america'nin bir turkiye bolumune "butun istanbul'un rizkini yedi pezevenk" gibisinden bir yorum yapilmisti, hala hatirladikca gulerim.

sahsen sevmedigim uc bes sozcukten biridir yabanci, ama turk olmayan kisi icin kullanilabilecek baska bir tanimlama yoksa (ve kisinin nasyonalitesini belirtmek sart ya da mumkun degilse) kullanmak zorunda kalinir, el kol baglanir.

hem taninmayan kisi, hem de turk olmayan kisi icin kullanildigindan dolayi da turk olmayanlara karsi olusan tipik sevmezligin/nefretin olusumunda az da olsa etkisi oldugunu dusunuyorum.

küme kavramını kullanmak zorunda kalıyoruz. kompleksimizi nasıl yansıttığımız ayrı bir sorun. bu şekilde düşünürsek tüm dil denen icadı ortadan kaldırmamız gerekebilir.

foreign movie dendiğinde sana abes gelmiyorsa demek ki sorguladığın şey global arenadaki politik varlığımızın bizi gündelik hayatta mecbur kıldığı şeylerin aklımızda yarattığı algı sonucu dilimizde ve bunu müteakip düşünüş biçimimizde yarattığımız tahribat. bu da bu genel durumun spesifik bir örneği yalnızca.

milliyet ve milliyetçilik de böyle kelimelerden biridir mesela. sözlük anlamından başkalaşmış şekilde şovenizm yerine geçercesine kullanılagelmiş bu kelimeye tepkiyle tabii ki vatandaşlık bilincini anlayamadığı için doğuştan gelen farklılıklardan kimlik diye bahsedip bunlarla özgürleşeceğini sanan, öznefreti yüksek bir toplum oluşur. biz diyemediği için gelişmeMİZ lazım da diyemez. siz türkler gerisiniz, siz lazlar falansınız demeli ki aynı toplumda yaşamanın getirdiği sorumluluktan tereyeğından kıl çeker gibi sıyrılınsın, ben sizden farklıyım ve daha fazla şey hak ediyorum denebilsin.

işte "biz" diyemediği için yabancı gördü mü gelecekten gelen uzaylı görmüş gibi bakar. hem kendi toplumunu sahiplenmeyi faşizanca algılar hem de sahiplenmeyince mahrum olunan gelişmenin yokluğuyla ekonomik olarak boyunduruk altına alınıp buna uygun dış politik bir zemine hapsedildiğinde yaşadığı eziklikle kümelemesine duygu ataması yapar, neredeyse bilinçsiz bir şekilde.

bunların hepsi birbirini zorunlu kılan unsurlardır zira.

bu diger toplumlarda da var ki, biraz kusku, biraz dalga gecme, biraz hayranlik, biraz hor gorme...
yabanci her yerde yabanci, bence turk toplumu zannedildigi kadar yabanci dusmani degil fakat kolay gaza geliyorlar, bu tehlikeli, uygur turkleri olayinda gordugumuz gibi. bunun disinda turk toplumunda hemen herseye acinir, hemen ay yazik moduna girilir, o yuzden turken raus tarzinda bir irkcilik yaygin olarak mahalle arasinda yok, son donemde ortaya cikan goc olaylarini haric tutuyorum. o durum farkli.

Yabanci dusmanligi degil surekli kendini savunma durumu goruyorum. "Bizi elestiriyorlar ama onlar soyleler" durumu... Sanki kendini ezilmis gormeye alismislar ve bir miktar kabul da ediyorlar Yabanci'nin ustun oldugunu ama Yabanci her zaman batili, zengin, egitimli, beyaz (hatta Katolik). Biz ise bunlarin tam tersi.

allah başka dert vermesin diyorum ne diyim.tiklenmiş cevaplar arasında tiklenmemiş görünce duyurunun sahibi olduğu olduğu kolayca anlaşılıyor daha iyi oluyor.bunun dışında kendi yorumunu tiklemiş mi tiklememiş mi umurumda olmaz.

megalomanliktan baska bir sey değil. farkli platformlardaki durumlardan dolayi da sık sık unutuyorum tik olayını. ben cevap verdikten sonra ister okusun ister okunasin zerre umrumda degil.

Biri cok tik alsa az tik alsa bir sey mi degisecek. Bosver ne yaparlarsa yapsinlar. Zaman zaman istenmese de gercekleri soyleyen kisilere tik vermiyorlar. Tik olayi gereksiz bir sey zaten. Biri az almis cok almis bir seyi degistirmez.

Ben telefondan takılıyorum çoğu zaman. Bildirimler kısmı olmadığı için kendi cevaplarıma da tik koyuyorum artık. kontrol ederken kolay oluyor. Tiksiz görünce yeni yazılmış olduğunu anlıyorum. Ne işe yaradığını da bilmiyorum oran falan denmiş ama neyin oranı anlamadım.

Turkiye'de erkekler biraz gec olgunlasiyor. Evlenene kadar aileleri ile yasiyorlar. Anneleri kilotlarini yikiyor falan. Kizlar da bir erkek gelecek beni kurtaracak pembe hayalleri ile yasiyorlar. Bu psikolojiyle her sey mumkun.

Buyu yaptirnis pic

Pedofili

gençler bana da mantıklı gelmedi.Kızın da mantıklı açıklaması yok .

Sevismisler ise, kiz seksi ask ile karistiriyor.

Adamın derdi seks.
Kız da aptalın teki. O yaştaki adamın işi gücü bi geliri belki arabası fln vardır. Kız da bunlara tav olmuştur.

Benim de ünideyken bi kız arkadaşım vardı. Çalıştığı marketteki 42 yaşındaki patronundan hoşlandığını öğrenmiştim.

Hey gidi gençlik depresyonlarım...

@mahone işi gücü arabası olsun ya .42 yaşında .Sonuçta 30 yaşında da bunlara sahip olan insan çok .

daddy issue

Daddy issues
Kızın küçükken ailesiyle olan ilişkisi ileriye yansır. Babasıyla problemi varsa ya da küçükken yeterli yakınlık kuramadıysa onu hep arar. Zenginlik her zaman tek kıstas değil

Kendinden büyük erkekten hoşlanması normal. Erkeği parası pulu olmasa belirli bir gücü olabilir. Örnepin, öğrenciler öğretmenlerine, kadın çalışanlar patronlarına aşık olabilirler ya da buna eşdeğer bir karizma bulabilirler. Bu hatta neredeyse klişe derecesinde yaygın görülen bir şey. Adamın da orta yaş krizi döneminde çıtır öıtır kız istemesi neredeyse klişe.

Yaş farkının fazla olduğu ve küçük tarafın henüz ergen olduğu ilişkilerde kadın-erkek fark etmeksizin sorgulanması gereken şey yaşı küçük olanın değil, büyük olanın ilgisi olmalı bence. 20 yaşındaki bir kadın veya erkek 40 yaşında; yaşını almış, karakteri oturmuş, daha bilgili ve tecrübeli olması beklenen taraftan etkilenebilir. Bu etkilenme hayranlık da olabilir, hoşlantı da. Asıl tuhaf olan 40 yaşındaki birinin körpe, muhtemelen öğrenci, tecrübesiz birinden hoşlanması ve 9 ay peşinden koşması bence.

Zenginlik veya yakışıklılık dışında bir sürü etken var, çok sığ bir yorum olmuş bu.

pike+1
akli basinda, saglikli bir erkek, gercek bir adam birakin pesinde kosmayi, kendisine romantik hislerle yaklasan bir genc kadina bir baba, bir agabey gibi yaklasip bu durumun yanlisligini anlatmali, gerekirse destek gormesini saglamali.
yahu toplum ne hale gelmis? bunlarin cevresinde hic mi mantikli bir insan yok? bu adamin bir anasi babasi kardesi arkadasi yok mu? neden karsilarina alip konusmuyorlar?
bir de mali mulku yok, yakisikli degil falan demissiniz, bunlar olsa olmasa da anasi babasi yasindaki adamla ilgilenmesi normal midir? siz kendi ailenizde boyle bir iliski icin ne dusunursunuz? mudahale etmez misiniz?

Daddy issues hakkında ne biliyorsunuz da atıp tutuyorsunuz acaba?
Benim 4 yılı devirdi ilişkim. 18dim başladığında, o 36 idi.
Seviyoruz, mutluyuz, kime ne?

bir nick var benden iceri bize anlatır mısın ? Nasıl yaşlı bir adama aşık oldunuz ? Nedir sizi etkileyen şey ?

@bir nick var benden içeri annemden biliyorum. psikiyatrist bunu söylemiş. Daha fazla bilgi için john bowlby gibi insanların araştırmalarına bakabilirsiniz. Psikanaliz freud üzerine şeyler okuyabilirsiniz. Her kurama katılmamakla beraber bazı şeyler genel olarak kabul edilmiş gerçeklerdir. 0-2 yaş ve 6 yaşına kadar ailenizden gördüğünüz ilgi ve davranış biçimlerinin ileriye olan etkileri gibi.

sevginin yaşla ilgisi olduğunu düşünmüyorum.
Bence kız zamanında yaşıtlarıyla takıldı ve onların olgunluktan uzak olduğunu anlayınca karşısına da bu adam çıktı ve tam istediği olgunlukta biri kendi düşünce yapısına da uyuyor ve öyle ilişkileri devam etti.

Ben de daddy issues, olgunluk ve hayranlik karisimi oldugunu dusunuyorum kadin acisindan. Erkek acisindan bilmiyorum gercekten ve merak ediyorum. Kiz tarafinin etkilenmesi su durumda kolay evet. Zaten daha ne gormus yani, manipulasyona acik kucuk tatlis bir beyni var. Bu durumda pike +1

bir de su soruda soyle bir cevap gormustum ve bilmiyorum, azicik ilgili iste, taraflardan birinin gorusu yani birinci agizdan. (www.eksiduyuru.com)

"27e 19k iliskisinde e tarafiyim.

Hacim sorun olurlu gorunuyor. Ama ben deneyin diyecegim. Kiz kucuk degil neyin ne oldugunu bilebilecek yasta. Ama kendi iliskimde hep sorgulamam kizi manipule mi ediyoum? Beni seviyor mu hayranlik mi duyuyor seklinde idi. Siz de bu sorulari sorun. Zamana yayin en dogruya karar vereceksinizdir.
Ayrica kendi iliskimden ornek vereyim. Gecen benden cocukca seyler istiyor. Ya otur kiz yerine dedim. Simdi baktigimda ulan keske kirmasaymisim kizi diyorum. Yani karsinizda cogu zaman bi kiz cocugu ile basbasa kalacaginizi hesaba katin. Kirmayin kizi. Siz onunla cocuk olursaniz o da sizinle yetiskin olur. Hayirlisu olsun hakkinizda"

Psikoloğum ben, dolayısı ile freud hakkında da daddy issues hakkında da sizden çok şey biliyorum. En azından her yaş farkı olan ilişkiye ilişkinin dinamiğini bilmeden daddy issues yaftasını yapıştırmamak gerektiğini biliyorum.

daddy issues +1

Ulan iki yabancı dizi izleyen geliyor buradan daddy issues diyo. Herkes her şeyi biliyor. 40 yaşındaki adam sorgulanmalıymış... Hadi ben de kız adamı kullanıyo arabasıyla geziyo diyorum onu sorguya alalım. Yok yok adam onun aslında seks partneri ve kız salağa yatıp hepinizi kandırıyor. Veya adamı çevresini genişletmek için basamak yapıyor. Vazgeçtim hayatlarının aşklarını yaşıyorlar. Hangisi doğru ahali? Iyiden iyiye mahalle karısı muhabeti.....

20 yaş küçük değil. Çoğunuzun annesi ninesi 20 yaşında evli ve 2.çocuğa hamileydi. Zaten küçük çevrenizin dışına ve dünyaya bakarsanız bunların sandığızdan yaygın olduğunu göreceksiniz.

çok ciddi bir yaş farkı daha doğrusu yaş farkından ziyade küçük olanın yaşıyla birleşince daha vahim bir hal alıyor. Adam kızın babası olacak yaşta, daddy vardır yoktur bilmem, o yaşta kızların da oğlanların da aklı bir karış havada. tamam cinsel istismar var diyemeyiz ya da çocuk istismarı, sonuçta reşit ama reşit olalı birkaç yıl oldu diye o kişinin çocuk olmadığını söylemek doğru değil evet hukuki olarak çocuk olmayabilir ama kafa çocuk, o yaşta bir kızın flört edeceği, ilişki yaşayacağı erkekler en fazla 23-24 bandında olmalı, 40 ne?
bu durumda asıl sorumlu yaşı büyük olan taraftır, o yaşlarda kızlar da oğlanlar da kendilerinden yaşça büyük, belli şeylere sahip insanlara hayranlık duyup bunu aşk sanabilir, diğer taraf bu durumu istismar etmemeli.
yoksa 20 yaşında ergen, daha çocuk sayılabilecek, daha fiziksel, ruhsal,duygusal olgunluğunu tamamlamamış genç kızla, 40 yaşındaki bir adamın seksten başka paylaşacak neyi olabilir? Ki o bile sorunlu bu şekilde.
Haa kız da adamı maddi olarak sömürüyordur, farkındadır, alan memnun satan memnundur ali ağaoğlu örnekleri gibi, diyecek bir şey yok
ama aşk-sevgi falan geçin bu işleri diyorum

uzun uzun yazmaya gerek yok: daddy issues +1

daddy issues ya da değil, önemli olan mutlu olmak ve mutlu etmek.
gerçekten sevdiğinize ve sevildiğinize inanıyorsanız, o zaman "hayır, bunun nedeni daddy issues" diyerek ilişkinizi bitirmeniz anlamsız olacaktır.
karşınızdaki insan babacan biri olmak zorunda da değil.
yani 40 yaş dendiğinde, illa babalık yapan olgun erkek diye düşünmeye gerek yok.
kişilerin karakterlerini, deneyimlerini, içlerini bilemeden yorum yapıyoruz sonuçta.

baba travması üzerine çalıştıktan sonra ilişkiden özgürleşmek isteyebilirsiniz, ama istemeyebilirsiniz de.
yine de, durumun baba sorunlarıyla ilgili oluşu, var olan hisleri ortadan kaldırmaz ya da yok saymak için neden teşkil etmez.

ancak ilişkide sorunlar varsa ve bunlar o baba sorunlarıyla ilintiliyse, bazı kalıplar tekrar ediyorsa, babayla ilgili sorunlar çözüldüğünde, kadın ilişkiye daha net ve objektif bakmaya başlayabilir.

baba sorunu ya da değil, hayatta böyle şeyler oluyor.
aşk aşktır.
kötü niyet olmadığı ve yaşlar reşit olduğu sürece, bunu sorgulamanın anlamı yok.

20-40 fazla iddialı.

9 ay boyunca peşinden koşup sonra saldıysa kız ego yapmıştır.

daddy issues +1

m.youtube.com
www.youtube.com

abd dediginiz yer 320 milyon insanin, yani turkiyenin 4.5 kati, yasadigi bir ulke.
birincisi, bir ulke icin spesifik olarak bir sucun 'hep oralardan' ciktigini soylemek o kadar zor bir sey ki, nasil bu kadar rahat kullanildigini anlayamiyorum.
ikincisi, bir ulkede bu tur haber yapilabilmesinin bana ilk dusundurdugu sey hukukun ustunlugunun benimsenmis olmasi ve basin ozgurlugunun varligidir.
ucuncusu, turkiye'de ana akim medyayi ve genel olarak medyanin yaklasimini da sogrulamak lazim. ayni ulkede milyonlarca haber oluyorken, ya da dunyada bu haber disinda haber yapilmasi gereken cok daha ciddi gelismeler varken neden birisi bu haberin turkceye cevrilmesine vakit harcar.

Batili ulkelerde bu durum cok varmis gibi gorunur cunku kimilerinin yaptigi gibi tacizlerin tecavuzlerin ustunu ortmeye calismazlar.

Evini temizlerken halinin altini silersen cok kir gorursun. Halinin altini kaldirmaman oranin temiz oldugunu gostermez.

Bu bir hastalık. Çocuğa cinsel açlık duymak bir hastalık. Bu hastalığın tedavi edilmemesi bana göre terördür.

bu tip durumlar kulturun yarattigi ortamdan doguyor. mesela mass shooting de hep oralarda var. o yuzden kassiopeia'ya genelleyemeyiz derken katilmiyorum.

"batili ulkelerde cok varmis gibi gorunur" lafi da mesnetsiz. elbette iletisim imkanlari, haber aglari yaygin olabilir. bu mutlaka durust duzgun calistigi anlamina gelmez. amerika, modern tuketim endustrisinin dogdugu yer olarak algi yonetmenin ustalariyla dolu bir ulkedir. propaganda yapmayi iyi bilirler. O yuzden dunya hala ozgurlukler ulkesi olarak biliyor orayi. Ote yandan Obama doneminde oldurulen zenci sayisina da bakin mesela. azaldi mi bunlar? irkcilik ortadan kalkti mi?

bu tarz durumlar kulturle iliskili oldugundan bir anda ve birileri tarafindan mudahaleyle donusturulemezler. Onun yerine bu olaylari sjw propagandasina cevirebilirler. bu yine de bu olaylarin bitecegi manasina gelmez cunku bu olaylar biterse sjw'lere ihtiyac da kalmayacaktir. mesela "turkiye'deki solcularin ne devrim yapabilmesi mumkundur ne de bu islerden vazgecebilmesi" gibi bir celiskili kisir dongudur ozetle.

ama sjw propagandasi olunca o zaman isler karisiyor. cunku sjw'ler kavramlari yeniden tanimliyorlar ve olaylari carpitiyorlar. mesela "sanal istismar" gibi absurt kavramlar ortaya atiyorlar. boyle kavramlari uretip yasalasmasi icin baski yapiyorlar ve yasalar yapilinca da suc oranlari yuksek gorunuyor.

ornek: www.telegraph.co.uk

bu adamlar "genis" oturmuslar diye sikayet edilip tutuklanmislar.

sonucta bizimkinden cok baska, belki kulturumuze ters bir politik ve sosyal atmosferde yasiyorlar. haliyle kisisel alan, kadin-erkek iliskileri, hukuk, kural, ekonomi gibi bastan sona butun konularda anlayislari bize gore daha "serbest" ve degisik. o yuzden tam manasiyla kavrayamayabiliriz. fakat insan insandir ve bazi insanlar bir adim oteye gecmek icin sadece ortamin uygun olmasini beklerler. demek ki amerika'daki "ortam"da daha musait ki bu konuda bir adim oteye gececek cesareti bulan boyle bir sey yapiveriyor. bu turkiye'de ayni olaylarin yasanmayacagi anlamina gelmez.

tl;dr: toplumsal yapi ve ortam.


edit: bir ustumdeki de hastalik ve teror kelimelerinin tanimini yeniden yapmaya calisiyor. iste sjw'lik boyle calisir. sonra gercek teroristleri, gercek hastalari, gercek suclulari ayirt edemeyiz ve toplum sorunu kokunden cozemez.

bu bir hastalik degil, bozukluktur.

once sjw'ligin sonra da diger sosyal sorunlarin cozumu rasyonel olmaktadir. nasil terorist oldurerek bitmiyorsa, sapiklar da asa asa bitmez. demek ki istismarin onune gecmek icin mesela egitim ve iletisimi bu anlamda gelistirmek gibi daha koklu ve uzun vadeli bir caba gostermemiz gerek.

tacizciler, tecavuzculer, teroristler de bir zamanlar bebekti, cocuktu... bulunduklari ortamlarda bir propagandaya, tecavuze, tacize, sapikliga, baskiya, siddete... maruz kaldilar. bulduklari imkanlarla boyle yetistiler ve bunlara donustuler.

ya bu insanlari rehabilite ederiz ya da bu ortamlara dusmeden once onlari kurtarmanin yollarini arariz. yani herkese saglikli yetisebilecekleri, standartlari yuksek bir ortam sunmaya gayret ederiz.

Maalesef bizim yetistirme yurtlari vb yerlerde de olan bu durum neredeyse hicbir zaman hukuka yansimaz. Kiz cocuklarina yapildiysa ya da erkek saldirgandan erkek cocuguna geldiyse yari yariya da olsa hukuka yansirken kadinin erkek cocuguna yaptigi istimardan sayilmaz ve sikayet edilmez.

Turkiye de de var, duyulmuyor haberi yapilmiyor. Lise ogretmeni 45 yasindaki kadin 16 yasindaki erkek ogrencisi ile.beraber oldugunda, erkek bunu taciz tecavuz olarak algilamiyor, arkadslarina gururla anlatiyor.

Ne yazik ki turkiye'de bir ensest haritasi taciz haritasi cikartilamiyor, kadin orgutleri cok caba gosteriyor ancak buzdaginin cok kucuk bir kismini inceleyebiliyorlar. Bu hem benim hem de diger arkadaslarin demek istedigi gibi 'konusulamamasindan', basina ve yargiya yansimamasindan kaynalaniyor. Demek istedigim su, abd'de olan biteni bu kadar duymak bile bunlarin yansidigini, yansiyabildigini gosteriyor. Bu bizde az oldugu/olmadigi icin, onlarda cok oldugu icin degil. Biz daha bizde ne kadar var, var mi yok mu tespit edemiyoruz bile.
Ayni sekilde zenci olumleri, olmuyor demiyorum, olan tartisilabiliyor, bir sekilde aciga cikiyor. Biz her muhalif sese terorist deme noktasindayiz. Yoksa iste demek istedigim gibi 320 milyon kisinin yasadigi bir yerde olmamasi mantiksiz zaten.
Abd'nin ozgurlukler ulkesi oldugu gibi bir dusuncem yok, ona bir sey diyemem ama benim icin bagimsiz bir yargi ve hukukun ustunlugu her seyden onemlidir ve bir cok seyin guvencesidir. bu cercevede abd 18. Siradayken turkiye'nin 99. Sirada olmasi onemli bir bilgi bence.

Sivil olmana rağmen ağzını burnunu eline veriyorlar da ondan (:

Ne desek gg.

inmeye hazirlaniyor su an.

canımızı sokakta bulmadık da ondan.

@eksisozluk kullanici sozlesmesini okudum kaynak kabalar glb

kitlenin çoğu konformist. konformist olmayanlar da gezi, ergenekon vb. olaylarda kendilerini göstermelerine rağmen somut bir fayda elde edememişti. sinmiş vaziyette. parti teşkilatlanması zaten yerlerde.

tamamen buna kanalize olsalar bile ohal yetkileriyle donanmış bir devlet gücü ve ak parti fanatiği milisler ile yüzleşecekler. başarı şansını düşük görüyorum.

hazirlaniyor dedim hazirlanmasi sadece bi sene surer.

Klasik CHP'li sence bu havada sokağa çıkar mı?

CHP sokaga ciksa ne olacak ki? AKP ve MHP oyunu mu degistirecek?
Insarin dusunceleri cok kesin. Kimse kendini ve partisini elestirmiyor.

Çünkü CHP "muhalefet nasıl yapılır göreceksiniz" dedikten sonra Binali'yle kuliste çay içip muhabbet eden bir genel başkana sahip. İçinde direnme potansiyeli olan tek tük sağlam vekilleri de harcıyorlar, marjinalize ediyorlar.

Mesele sadece evet/hayır meselesi değil. CHP gerçekten inandığı bir ilkesi varsa, bunu savunmak için sokakta olmalı, kendine alanlar açmalı. Ha yok ben %20-25 bandında gezerim, bana yeter diyorsa zaten "anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz" tavrını sürdürüp etkisiz eleman olmaya devam eder.

@sevgikuşunkanadında +1

cevaplar içinde "evet oyu verecekler karar mı değiştirecek" diyenler olmuş. ekonomik boykot başkasın bakalım, kimse işe gitmesin kepenkler kapansın.'evet' kitlesi bi aç kalsın ozaman gör kararları nasıl değişiyor.hükümet bile değişir.

@sevgi ve follow

Ama o zaman saldirmaya baslayacaklar baltayla satirla copla...
Sonra vergi denetmenleri gelecek...
Sonra kepenk kapatmak yasaklanacak...
Dogu'da bunu yapan Kurtler var nasil perisan durumdalar gormuyor musunuz?
Protesto bir amaca ulasmak icin yapilir. Ben bir seyin degisecegini sanmiyorum.

@Traveller ben de bundan bahsediyorum tam olarak. Şiddeti ifşa edecekler, cezaları, kendilerine yönelen her türlü zulmü ifşa edecekler ve tüm tonlarıyla karşı koyacaklar. Taviz böyle alınır. Direniş böyle kazanılır. Kürtler kendilerine her türlü zulüm işlendiği halde yan yana durabildikleri, tavır alabildikleri için bir halk olabildiler. Her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir yerde muhalefet etmek, "güya" direnmek kolay iş. Zor olan şimdiki.

Ama balık baştan koktuğu için bu tavır koymanın gerçekleşmesi ihtimali az, sen de bu konuda haklısın.

hdp'liler hendek vakalarında bunu denediler. ağızlarının payını aldılar.selahattin hapse atıldı bin kişiyi bile toplayamadılar.

kararsız kalan anap, demokratparti, bbp, mhp ve akp'lileri evete yönlendirmekten başka bir şeye yaramaz. şu anda akp'lilerden bir kısım acaba diyor. tayyip tamam başkan olsun sonrası ne olacak korkusu yüzünden acaba diyor. kararsızları hayıra kanalize etmek istiyorsanız sokak olayları çözüm değil.
Adam bilale anlatır gibi anlatmış.
eksisozluk.com

Yok. Hepsine karşı eriyor.

Aslinda dolar yukselmiyor. TL deger kaybediyor. Bu nedenle tum dunyaya karsi deger kaybediyor.

Piyasalar dinamiktir: tl dolara karşı değer kaybederken pezoya karşı değer kaybetmez ise insanlar dolarla pezo almak yerine önce tl alıp, tl ile pezo alırlar, böylelikle kar ederler. Piyasa kendi içinde dengesini sağlıyor yani. Bu durum gerçek hayatta az da olsa yaşanmakla beraber bu fırsat, anında ortadan kalkmaktadır(bir başkası, siz işleminizi yapana kadar çoktan parasını exhange edip farklılığı ortadan kaldırmıştır).

tlkur.com
Siteden görülenileceği üzere paramız her yerde değersizleşmiş.

türkiye'de herhangi bir turistin başına bir olay gelme ihtimali neyse orada da o dur işte. bu arada geçen senelerde türkiye'de bir basketbol maçında kızılyıldız taraftarı öldürülmüştü o günden sonra daha farklı bir tavırları olabilir.

4-5 gün kaldım, en ufak bir olumsuzluk görmedim, yaşamadım. Zaten çok Türk var.

ozellikle h.sonu istanbullu dolu oluyor :) bende hic bir sorun yasamadim, bu biraz da size de bagli :)

ırkçının birine denk gelirsen (ki bu her ülkede olabilir) şanssızlık olur ama genel olarak türklere karşı bir önyargı yok. hatta gülüp 1-2 kelime söylemeye çalışıyorlar. vizesiz olduğu için türk çok oluyor zaten, alışıklar. güvenlik açısından da; ben 4 kere gittim, istanbul'da yürüdüğümden daha rahat yürüdüm hep.

Ben de bir hafta kaldım. Hiçbir sorun yaşamadım, insanlar da oldukça iyiydi. Hatta, 'İstanbul Avrupa şehri olsa Belgrad'a benzerdi' dedim.

Istanbul'da yasayan bir kisi icin Avrupa, Kuzey ve Latin Amerika, Dogu Asya'da her yer guvenlidir.

Okuduklarımı yazayım ancak çok bilgim olduğu söylenemez.

Adadaki askeri varlık, güvence, sürülen rum ve türklerin mallarının akıbeti, türk tarafının muhtemel siyasi hakları ve nüfusu daha fazla olan rum tarafına (2 katı civarında) toprak verilmesi gibi sorunlar var. Bu sorunların hepsi üzerinde daha anlaşılmadı. Anlaşma sonrası siyasi yapı için 74'teki darbe ve Türkiye'nin müdahalesi öncesindeki federal yapı düşünülüyor. Türkler toprak verme karşılığında dönüşümlü başkanlık (74 öncesinde başkan Rum yardımcısı Türk oluyordu) istiyor.

Kıbrıs televizyonlarından takip ediyorum şuan kıbrısta olduğumdan. Henüz kesin bir sonuç yok. Ama hala toplantı devam ediyor. Binali Yıldırımında geleceğini söylediğini fakat gelmediğini söyleyip duruyor sunucu.

serdar ben tam olarak ne toplantisi oldugunu bile anlamadim henuz.

Benim okudugum bunun son gorusme olacagi hususundan vazgecilmis. Cozum bulunmazsa baska toplantilar olmaliymis. Rumlar oyle istemis. Bana magdur edebiyati yapip sorunu suruncemede birakiyorlar gibi geliyor. Yuzde yuz haklilar ya da haksizlar da demiyorum.

Şu anda Kıbrıs harekatından sonraki geçici ateşkes süreci devam ediyor yani barış sağlanmadı ve ateşkes sürecindeyken ada üzerinde her an herşey olabilir 21. yüzyılda birbirine düşman iki toplumun aynı ada üzerinde yaşaması büyük sıkıntı özellikle KKTC neredeyse arafta kalmış bir durumda dünyanın hiç bir yerinde tanınmadığı gibi Türkiye ile bile ilişkilerinin şekli şemali belli değil. Barış harekatında birlikte yaşayan her iki kısımda kendi evlerini terk etmek zorunda kaldı Rumlar Türk tarafındaki Türkler ise Rum tarafındaki evlerine ve mallarına yeniden kavuşmak istiyor aslında bu konferanstan çıkacak sonuç asla tam bir birleşme olmayacak ama tam bir belirsizliktense insanların ateşkes sürecinin sona erip her iki tarafın da birlikte barış içerisinde yaşamasının yolları aranıyor yani yine evli evinde köylü köyünde iki ayrı toplum olsun ama barış da sağlansın mal sahipleri mallarına kavuşsun derdi var.

Diğer taraftan yönetim meselesi, malum Rum tarafı Avrupa birliği bünyesinde KKTC ise tanınmıyor eğer olur da birleşme gerçekleşirse yönetim sırayla Türk ve Rum tarafına verilecek muhtemelen de bir süre sonra yine birbirlerini yiyecekler. Kıbrısta şu anda insanların bir kısmı birleşmenin olması taraftarı bir kısmı da buna karşı ama her şekilde birşeyler değişecek.

Türkiye'de şu anda basına yansımasa da Kıbrısta konuşulan tek konu bu, insanlar ne sonuç çıkacağını sabırsızlıkla bekliyor.

Not: Kıbrıs'da yaşıyorum.

çevremde çok var.

öyle kafana göre sıyrılmak ama mümkün değil. elit liselere gitmiyorsanız o konuda yapabileceğiniz bir şey yok.

üniversite ise, türkiyede 3-5 üniversitede var iyi eğitim.

Kuzenim ozel okullarda okudu hep (Terakki ve Isik). Bazen inanilmaz seyleri biliyor, nereden ogrendin diye sorunca da okulda diyor. Cok bos kafali bircok sinif arkadasi vardir ama 0'dan 1'e gidecegine ozel okulla bizimki 0'dan 10'a gitmis.

sorun sadece mufredat degil, herhangi bir duzgun mufredati ogretecek duzgun ogretmen o kadar az ki. ulkem ilkokullarinda su an derslerde cocuklara aktivite olarak kartondan tankin onune yat deniyor tekbir cektiriliyor. ulkenin isim yapmis anadolu lisesinde zamaninda gordugum egitimi ogretmenleri yetersizligi ben biliyorum ki bu 15 sene oncesi.

omrum boyu devlet okullarinda okumus biri olarak lisenin sonlarina dogru elit liselerden arkadaslarim olunca aramizdaki gorup farkettigim ucurum beni dipsiz kuyulara itti. iyi kotu anlastim hepsiyle (kendimce) ama bilmedigimi bile bilmedigim seylere olan hakimiyetleri, genel olarak "well rounded" oluslari falan kendimle ilgili ciddi bir perspektif kaymasina sebep oldu. ben kendimi dolu bir adam saniyordum o zamanlara kadar ki cok tehlikeli dusununce. bir bok bilmedigim gibi bir bok bilmedigimi de bilmiyordum. ne bileyim kesfettim dusundum diye kendimi cok zeki sandigim kor topal seylerin kitabini yazip da eskitmis filozoflari biliyordu lise caginda adamlar. ve daha neler neler... cok sansliyim ki ne kadar kucuk oldugumu erken yasta oyle anlama firsatim oldu. aciklarimi o gunden beri kapatmaya calisirim da bitmez. en azindan neyi bilmedigimi biliyorum da ogreniyorum artik. bugun hayatimdan memnunum her seye ragmen ama o dunyadan haberdar kafayla o yaslarda olsaydim neler olurdu diye de dusunuyor insan ister istemez, ne firsatlar olurdu da nasil degerlendirirdim...

aklima bir dezavantaj gelmiyor.

bir cozum de gelmiyor, bu acayip egitim sisteminden gecmis kisiler su anda ogretmenler zaten. senin kafandaki mufredati ogretemezler kendileri de bilmiyor. Fidel Castro kimdir bilmeyen 11 yillik tarih ogretmeni gordu bu ulke gecen gun kim milyoner olmak ister yarismasinda; kac ogrenci gecmistir elinden? ne ogretmistir onlara? en onemlisi, bir merak uyandirabilmis midir iclerinde? cok fena bir girdabin icinde memleket kisaca.

edit; benim kastettigim uluslarasi egitim sistemine dahil edilecek bir cocuk, ilkokuldan itibaren, miisal bilkentte boyle bir okul vardi, yine fransiz egitim sistemine gore egitim veren okul var vs vs
yani cocuk turkiye'de ama turk egitim sisteminden bagimsiz egitim alacak, meb'e bagli olmayacak yani, yoksa kolej falan kastetmiyorum.

hmm baska bir sey diyorsun o zaman. turkiye'deki yabancilarin (is sebepli falan burada olanlar) cocuklarini gonderdigi okullar var ama bildigim kadariyla bunlara kabul almak icin cocugun turk olmamasi gerekiyor. iics var mesela. tc vatandasi bir cocugun turkiye icindeyken ilkokulu falan meb'e bagli olmayan bir kurumda okuyabilecegini sanmiyorum ama yine de sormak lazim.

Türkiye Cumhuriyeti'ni alenen aşağılamak, suç işlemek amacıyla terör örgütü kurmak gibi şeyler. Çoğu için benzer.

Gecen Birgun'de okudum, dogru mudur bilmem. Daha kucuk bir partinin baskanini 330 milletvekiline ulasmak icin memnun etmeye calisiyorlarmis. Iste bizim kisiyi baskan yapalim bakin nasil da hepsini hapse atti falan...

terörist cenazelerine katılmak, tabutla silah taşımak gibi bir sürü adice şey

vatana ihanet, terör örgütü kurmak ve desteklemek.

yakında gerçekleşecek başkanlık seçiminde muhalif kanallardan birini susturmak. hdp kurulduğu günden beri değişmedi, kürtlerin ondan önceki partisi de farklı değildi. ve yaptıkları neyse her şey zaten devlet tarafından biliniyordu. yani işledikleri suçlar yüzünden tutuklanacaklardıysa da şu an yapılan tamamen tek adam için yapılıyor. bir entry vardı. akp'nin olayı din, islam, şeriat falan değil. bunlar çıkarları hangi yöne çark ediyorsa o tarafa meyilli bir topluluk. mhp olur chp olur hdp olur. her dönem farklı birine çatar, farklı biriyle dost olur. haziran ve kasım seçimlerinde en muhalif kesim de hdp olduğundan paylarını aldılar tek adamın güce giden yolunda engel oldukları için.

not: hdp'yi savunmuyor, hiç suç işlemediğini söylemiyorum ama kalaşnikofa şarjör olmadığımın da bilinmesini isterim...

esasen hdp'liler bugune kadar akp ile danisikli bir dovusteydiler, adina cozum sureci dediler. chp oylarini her yerde bolduler, "chp'yi paramparca edecegiz" aciklamalari yaptilar. simdi de tabi akp klasik 180 derece donusunu yapiyor. bunlar da dogal olarak yillarin feto'su gibi bir anda ortada kaliyor. olay budur.

malesef tutulacak bir taraflari da yoktur. chp hala paramparca olmamis ama gordugunuz gibi hdp sallantida. hdp'nin ve pkk'nin niyetleri ve eylemleri dolayisiyla hak ettikleri bellidir. akp'nin bunu bir kaldirac olarak kullanmasi diger muhaliflerin sucu degildir. fakat bu surecte chp konumunu siyasete uygun belirleyip bu kaldiractan siyasi olarak kendi de yararlanmazsa o zaman chp, aptalligina yansin.

Evet - Hayalgucumuz var

uzaya giden hayvan da yok. ama çaresini bulduk.

bence keşfedilirdi ama baya geç olurdu. belki 100 sene önce falan.

@sttc uzaya gitme hayali havacılık ile gelişti şeklinde düşünüyorum. Havacılık gelişmese uzaya çıkma dürtüsüde şimdiki gibi gelişmezdi bence.

Ates çıkaran hayvan da yok ama ateş kesfedildi yazacaktım, uzay ornegi gelmis.
Ihtiyaclar dogrultusunda bulurdu gibi geiyor. Mekanizmasi farkli olabilirdi belki.

ucaklar kuslarin ucusunu, aerodinamigini inceleyerek gelismis sonucta illaki bi katkisi olmustur ama kesinlikle hayal edilir ve gerceklestirilirdi. belki daha zor olurdu ilham almak ve teknik gelistirmek acisindan ama kesinlikle ucmaya calisirdik yine.

süreç daha uzun olurdu ama düşen insanlar düşmemenin yolunu düşünürken paraşüt gibi bir şey bulup oradan yürüyebilirdi. belki.

uçan hayvanlar olmasada tohumlarını yaymak için aerodinamik yaprakları, tohum keseleri olan bitkileri görüp ilham alabilirdik.

neyin neyi tetiklediğinden tam emin olmamakla beraber eğer atmosfer gökyüzünü tamamen kapatsaydı sadece tek renk gökyüzü olsa gezegenler gözükmese bulutlar olmasa, gök yüzüne ilgimiz olmazdı.

bu ilgi tanrının gökte olma durumunu, güneşin bereket getirip(sümer), ayın karanlıkta yolumuzu aydınlatması(ay kültü), gökyüzünde kayan bir cismin ilginçliği, gel gitler ve ayın hareketleri arasındaki ilişkinin bereket olması(nil nehri), göktaşları(hacerül esved) gibi durumlar tetikledi, ondan dolayı tanrıyı arama ya da ona karşı gelme çalışmaları uçma sevdasına katkı yaptı.

çok şey var ama uçmayan hayvanlar olmasa ve gökyüzü şimdiiki gibi sürekli değişken olduğu için, uçmayı bulurduk. onlar yardım etti sadece.

sanmıyorum
bu kez uçan sincaplardan ilham alınırdı, (tam uçmuyor diye listeye aldım)
ve yüksek yerlerden aşağı doğru yönlenebileceğimiz aparatlar yaygın olmakla birlikte, sokaklar ve buna uygun iniş yerleri de olurdu.
aslında bu var "fly squirrel suit"
youtu.be
ama fatihteki evinizin bu işe uygun balkonundan kendinizi bırakıp eminönüne böyle inmek belki yaygın olurdu. bu alandaki aerodinamik çok gelişebilirdi.

eğer bu olmasa idi, çok yaygın bir hayvan olmadığı için söylüyorum,
belki pire'ler, çekirgeler ilham alınarak, hatta yapılmışı var,

www.youtube.com
bu teknoloji yaygın olabilirdi. yada bunun gelişkin versiyonu ne olursa

ancak bunları da bir kenara koyarsak, zeplin yine hep yanımızda olurdu,
ısınan havanın genleşmesi ve yükselmesini tecrübe çok kolaydır. buradan sıcak hava balonları ve buna ek olarak kimyanın ilerleyişi ile zeplin keşfedilebilirdi.

tabi bunlar 2000 yılında değil belki çok daha zaman alırdı diye düşünüyorum.

Uçak filan tasarlanırken kuşların yardımı kanatların aerodinamik tasarımında etkili olmuştur. Bu olmasaydı bile yine de hesaplamalarla bulunurdu.

valla ışınlanan hayvan da yok ama biz bunu araştırıyoruz şu anda. bilim kurgularımızın çoğunda da var.

bence etkilerdi "uçmak" kelimesi sözlüğe girmez uçağın icadına giden zincirde önem arz eden biri bu ilgisinden vazgeçer belki şu an dünya tarihi 300 yıl geriden gelirdi.

ben de benzer şekilde ay olmasaydı dünya tarihi nasıl olurdu diye düşünürüm bazen.

tahlili isteyen biri var mıydı? beyaz önlük falan giyerler genelde. onlar ilgileniyor böyle konularla.

Ben B12 Solgar 500 mg dil alti haftada 3 kez kadar aliyorum.

self diagnostik. b12'nin hücre seviyesinde etkili olması için 400-500 olması gerektiği kanıtlandı. Türkiye'deki doktorların birikimini yeterli görmüyorum.

Bunun doktorla konuşulup ayarlanması gerekiyor, buradan alınan fikirlerle değil. Aile hekimi bile söyleyebilir neyi ne kadar kullanıp kullanmaman gerektiğini.

Devilred+1

Birikimini yeterli gordugunuz bi doktora danisin o halde diyorum.

benimki 180 çıkmıştı. her gün alıyordum. beslenmene de dikkat edeceksin.

Ben de her gün alıyordum.

B12 vitaminin birkaç formu vardır. En yaygın formu, ‘siyanokobalamin’dir. Ancak aktif formları; metilkobalamin ve adenozilkobalamindir. Siyanokobalamin ‘siyanid’ molekülünü uzaklaştırıp, metil veya adenozil grubu almalıdır. Bu yüzden, vücutta metilkobalamin veya adenozilkobalamine dönüşerek emilir. Bir model çalışmasında, kanserli farelere metilkobalamin ve adenozil kobalamin verildiğinde yaşam süresinde uzama olurken, siyanokobalaminin hiçbir etkisi saptanmamıştır. Klinik çalışmalarda da metilkobalaminin sonuçları, siyanokobalaminden daha iyidir. Metilkobalamin seçimi daha mantıklı gibi gözükmektedir.

4 yeterli olur.

sayın hocam
i5- i7 işlemcili herhangi bir pc işinizi görecektir. ortalama bir ekran karti olursa iyi olur.
ben de sizin gibi kullanıyorum. casper in dandik bir pc ye hayat verdim asagidakileri yaparak.
ama yapmanız gereken 8 gb ram minimum ( 2 x 4 gb )
ve windows kurulu olan harddiskiniz ssd olmalı hız acisindan.
bunları eski laptopunuz varsa yaparsanız iyi bir performans alırsınız
ve windows 7 kurun :)
amazon vs turkey fiyatları bilmiyorum maalesef

hp alma. hp pişmanlıktır hocam aman diyim.

hp alma kesinlikle alma.
ben aldım. bozuldu yapamadılar yenisini verdiler.
o da bozuldu yine yapamadılar. garantisi bitti ben bunlarla uğraşırken. para verip yaptırdım başka yere üç kuruşa sattım sonra. nalet olsun dedim o gün.

asus al.

Asus ile oyle sorunlar yasadik ki! Durduk yere ekrani ile klavye parcasi ikiye ayrildi! Asus'tan biktim! Daha once HP ve Dell kullandim memnun kaldim.

Altyapı varsa Teledünya arada kopma yapıyor ama 25mb e kadar diyorsa 24 veriyor gavur.

zaten genelde bina ve altyapı yeniyse tüm servis sağlayıcılar tam veriyor sıkınt olmyor.

teledünya berbat bir internet stabillik yok

Teledünya tamamen bulunduğun yerin altyapısına göre aslında her internet sağlayıcısı o yönde. Ben evimde 24 ay ttnet kullandım resmen bok gibiydi 4mb üstüne çıkmadı, dükkanda superonline ve ttnet kullandım ikiside aynı hız var fakat kopma çok fazla. Şimdi evde Teledünya var dükkanda superonline. Dükkanda hala kopma yaşıyorum ama evdeki netten memnunum bir etrafına sor önce.

Ttnet'e basvurma! Basvurduysan da iptal et. Gelip sorun binanin kablosunda deyip gidiyorlar. Bir kere de islerini iyi yaptiklarini gormedim.

Superonline'i dene en azindan. Fiberi cok iyi.

Hattı iptal etme. Etmeden önce turk.net e başvur. Kolayca geçersin. 150gb akk 16-32-64 hız, 60 lira.

şu yazdıklarınla ben bile sana güvenemedim. sen kesin göçmek için alacaksın sanırım.

niye gidiyon hacı? :)

Ben ilk vizemi Schengen'den Erasmus icin almistim. Yani bir garantim vardi. Para AB'den geliyordu ve okulum devam ediyordu. Schengen'i belki bir Yunanistan turu ile alabilirsiniz ki donusunuz garanti olsun. Bu arada vizesiz yerlere de gidin de pasaportunuz da giris cikis gorunsun. Sirbistan'a gidin gelin 180 lira ucak. Hatta zaman varsa Karadag'a gidin harika bir yer.

merhaba,

iş için gidiyorum. klasik teknoloji hayalleri aslında, silikon vadisi filan. burada ortaya çıkardığımız bir mobil uygulama için yatırım aldık oldukça güzel miktarlarda ve yatırımcılarımız da oldukça tanınmış isimler aslında. orada şirket de kuruldu, tek sıkıntı ben vize alamadığım için ben ortak gözükmüyorum. amacımız da gidip işi büyütüp satıp türkiye'de hayalini kurduğumuz başka bir işi yapmak.

arkadaşım aldı işte vize, onunla aramızda iki fark vardı. daha önce 20 gün almanya schengen'i var ve hala öğrenci o. ben ise maalesef yeni mezunum ve iş geçmişimde ise 1 yıl sigortalılık var. bunun son bir ayında ise başka bir işte çalışmaya başladım (maalesef tv sektöründeyim ve kışın başka işte yazın başka işte çalışıyorum).

thesmirne +1 :)
bir hafta da degisen ne oldu gercekten?
istanbul'daysaniz yunanistan olabilir, arabayla bile gidersiniz. karadag vs. gibi ulkelere iki uc gunluk gidin gelin. kibris'i cok sallayacaklarini sanmam. fransa'da belgeleriniz duzgunse uzun sureli filan da veriyor bildigim kadariyla.

ayrica benim gozlemim ve deneyimim abd'ye uzun sureli gidicem diye basvurmaniza gerek yok, bir haftalik bir gezi icin bile isteseniz, adamlar zaten size vize vereceklerse 5 ya da 10 yillik veriyorlar. uzun sureli planiniz da killandirmis, ki calisiyorsaniz gercekten uzun sureli kalamiyor olmaniz lazim. bir iki haftaligina ziyaret gibi planlayin bence.

yazsana bana hangi girişimsin sen? :)

ya bir haftada değişen bir şey olmadı. benim o saf arkadaşımın ısrarı sonucunda başvurdum ikincisine, ben oraya vereceğim parayla bir yerlere gideyim en azından vize olur diyordum ama o illa aynı anda gidebilelim, ikincisinde kesin verirler diye başvurttu zorla. orada da işte ilk başvuruda kesinleşmemiş detaylarımız vardı, şirket ortaklığı, görüşmeler vs gibi onlar kesinleşti aslında ve onları belirttim.

evraka sen vize memurunun karşısına çıkmadan bakılıyor.
evin var mı diye sormadı mı? ben vize aldığımda herkese bu soruyo soruyorlardı: türkiye'de eviniz var mı? :)
1 haftada ne değişti gerçekten? senin maddi olanaklarını yetersiz bulmuşlar muhtemelen ve bu giderse gelmez demişler. şimdi sırf amerika vizesi almak için şengen ülkelerine gezmeye mi gideceksin? :D

bu arada arkadaşının vize alma sebebi alman şengeni değil öğrenci olması. sen yeni mezun gizli işsizlerdensin, vize alamaman çok doğal.

evraklara nasıl bakılıyor ben görüşmeden önce? evraklar gayet benim yanımdaydı, ha kendileri türkiye'deki sistemlere erişip neyim var neyim yok diye görebiliyorsalar o ayrı tabi, ama kimse benden ne evrakları istedi ne de evraklara baktı. :/

@cekilmis gayfe; gizli işsiz derken aslında sgklı çalışanım. mezun olmadan önce başladı sigortam ve mezun olduktan sonra sadece bu haziran ayında sigortasız gözüküyorum o da işverenim sigorta yapmayı unuttuğu için. normalde eksi şirketten sigortam devam ediyor zannedip yapmamıştı, sonradan söyleyince yaptı onu da.

schengenle fln alakası yok olayın. ilk vizemi amerikadan aldım hiç yurt dışına çıkmamıştım üzerime ev araba hiçbişey yok, sigorta desen sadece 1 aylık vardı. bankada 6 bin tl para gösterdim. 2 haftalık geziye gidiyorum dedim ve aldım.

uzun süre kalamazsın demişler ki sen ne kadar kalıcam diyorsun ki adamlara ? zaten 10 yıllık turistik vize veriyorlar onda da 6 ay kalıyorsun. bence yanlışı orada yapıyorsun ? amerikadski işi şirketi karıştırma hiç, rezv yap programını yap 2 hafta tatile gideceğim de.

Şimdi seni ekipten kesecekler dikkat et.

Adını ondan koymamış olabilirler. Vize için sigorta unutma diye bir şey olmaz.

Ayağını denk al, dikkat et.

hocam ne alakası var; benim tanıdığımda çok iyi işlerde çalışan insanlar takır takır vize alıyor. bu kişiler kurumsal yerlerde çalışıyorlar ürün müdürleri var, sistem yazılım mühendisleri var. senin mantığına göre amerika aman allahım benim vatandaşlarım işsiz kalacak deyip türkiyeden kalifiye adama red mi veriyor bu nasıl bir genelleme:) aksine amerika böyle adamları ister, rekabet olsun daha iyi ürün çıksın fikir çıksın ister.

@maleficent, oscar

ben parlak öğrencilerin, ya da iyi işlerdee çalışan insanların hiçbirine vermiyorlar demedim. doğru iş ve çalışma referanslarıyla, veya bu vizeyi alırken sorun çıkartma ihtimali olan bu gibi durumları özellikle justify edecek bir 'öyle bir şey olmayacak' güvencesi vermeye odaklı, iyi hazırlanmış bir başvuruyla pek çok kişi vizeden geçebilir.

benim bahsettiğim vaziyet bir bahane, kılıf değil, gerçek bir politikanın yukarıda bahsedilen şekillerde başvuru yapmayan kişilerin başında patlamasıdır. benim başıma gelmedi, nasıl hazırlanacağımı bildiğimden ve halihazırda avrupada fazla giriş çıkışım olduğundan geleceğini de sanmıyorum. fakat bağlantımın olduğu pek çok kişinin başına geldiğini de duydum. bu kişilerin bir tanesinin profilini çizeyim mesela: aşmış iyi eğitimli (robert kolej, odtü) işinden taze ayrılmış, bağımsız bir çalışma yürütüyordu ve bu durumuna karşın 'valla geri dönicem abi' mesajını merkez alan bir vize başvurusu yapmadı.

bütün vizelerde reddin en büyük nedenlerinden biri orada kalmaya çalışma çabasının paronayasıdır.
paran az gözükür, aç kalırsın kaçak çalışırsın diye şüphelenirler mesela. amerikada genele vize tavrına artı olarak rekabetçi tutuma karşı kendi vatandaşlarının istihdam hakkını muhafaza etmek yer alır. bu yazılı olmayan ama var olan bir devlet politikası, anlayışıdır. ha sen kitabına uydurduktan sonra her şeyi yaparsın, izin alırsın, vize alırsın o ayrı. mesele tamamen 'çok fazla kalmayacağim, çalışsam bile geçici hep bak, vatandaşlık mı o da nedir, valla vatanıma döneceğim abi :)' mesajını vermek. bunu veremez iseniz bahsettiğim parlak çocuklardan olmaya adaysınızdır, alamazsınız.

bu ret olayından sonra birkaç farklı vizeciyle görüştüm, hepsinin ortak söylediği şeydi daha önce vize almadıysan çok zor, hele reddedilmişsen imkansız lafı. o yüzden aslında zaten başvurana kadar bir süre bekleyeceğim o arada da bir yerlere gideyim diyorum. hem tatil olur kafa dinlerim, hem de giriş çıkış olur diye şeyapıyorum.

gelelim asıl soruya abiler, nerelere gitmek lazım ne yapmak lazım? bi vizesiz olarak belgrad önerisi geldi, onun dışında şu ana kadar öneri yok. :D

oscar +1

amerıkanın mantıgı zaten kalifiye kaliteli insan gelmesi:) bizim gibi ülkelerdeki insanlara 'cok kalitelisin gelme ekmegımızden etme' demesi cok sempatik bir hayal.

ulkenıze donmezsınızın mealı kacak macak kalır bızım ımkanlarımızı sömürürsün olabılır anca

@wasseypur, ben de sana katılamayacam o konuda. abd kalifiye adam gelsin gelecekse der. iti kopuğu zaten meksikadan, orta amerikadan geliyor. okumuş adam gelsin ki bizim işimize yarasın derdindeler. abd'de ithal gelmiş prof çok vardır. ithal edip kendi yetiştirdiği de vardır. iş imkanı olarak kendi yetiştirdiğine bi tık daha fazla olanak sunuyor. şöyle örnek vereyim kardiyoloji okudun uzmansın, abd'ye gittin doktor oldun ok ama seni operatör yapmıyorlar. yani ameliyata sokmuyorlar. hasta masada kalırsa ciddi tazminat var. kendi yetiştirdiği doktorlar varken senin eğitimini bilmediği için sana yaptırmıyor gibi.
sonuçta vize alabiliyor her türlü. çalışma izni de eğer iyiysen zaten onlar seni bulup transfer ediyorlar. yoksa yırtınsan da çalışma izni alamazsın. bu rekabetten falan değil tenezzül etmediklerinden :)

daha önce vize almakla alakası yok. belgrad'a gidip gelmenin hiç alakası yok. abd ile benzer vize rejimi uygulayan ülkeler birleşik krallık, kanada ve avustralya. bunlardan birinden vize almadıktan sonra nikaragua vizesinin sana bir yararı olmaz. ne olacak yani ha bu adam seyahat edebiliyor o zaman gelsin mi diyecekler?

ben de benim tanıdığım birçok kişi de ilk vizesini abd'den aldı. şengen mengen yok sana vize yok demedi kimse. vizeciler seni söğüşlemek için yapıyor bunu. belgrad'a gitsen abi bi de hindistana git. abi amerikalılar fas'a gidene bayılıyor oraya da git. israil kankası ya kudüs'e de git. böyle mi sistem gerçekten? :))))

vizecileri de salla özellikle amerikada. amerikada vizecinin sokakta gezen kedi kadar etkisi vardır. hocam sigortalı bir işte çalışıyorsan, bankada biraz para göster güzel bir tatil planı yap ve vizeni al. öyle yukarda anlattığın gibi alengirli yok şöyle bir işimiz var yatırım aldık silikon vadisi muhabbetlerine girme. oralara girince soru işaretleri beliriyor adamın kafasında. düz adam ol turist ol. red almakla da alakası yok, arkadaşım istinyeden red aldı, sonraki hafta tekrar başvurdu vize görevlisi geçen hafta red alöışsın sence neden dedi. kendimi ifade edemedim sanırım fln dedi gitme niyetini anlattı ve vizesibi anında aldı.

ben vize vermedeki önceliklerden yeterince bahsettim sanıyorum, vize alan insanları o standartları yerine getirmiş olarak kabul edebilirsiniz. zaten oraya gidebilen insanların hangi pozisyonlarda yer alabildiğinden bahsetmişsiniz. bunun hakkında sizlerle 'ama o durum şöyle bir durum ve benim bahsettiğim vaziyetten şu ve şu nedenlerle çok farklı' diye saatlerce tartışabiliriz :) fakat bahsettiğim durum yukarıdaki gibi, yani bir konuda kalifiye, özgün, üretken, az sayıda olan insanları talep etmek ile rekabet ortamında vatandaşın istihdam alanını korumaya çalışmak arasında pek çok fark var. (bunun daha önce bahsettiğim vize almadaki iki vaziyete dikkat etmeme durumunda geçerli olduğunun altını tekrar çizmek istiyorum.)

yine de istediğinize inanmaya, düşünmeye devam edebilirsiniz. :) benim açımdan fark eden hiçbir şey yok. sadece amerikada, ingilterede sürekli, avrupa'da hatta arabistan'da geçici sürekli yaşayan onlarca tanıdığı olan bir insan olarak vizelerdeki politikaların ne üzerinden döndüğüne yeterince aşinayım. herkes dilediğine inanmakta özgür, sevgiler.

1 ay önce amerika vizesi almış biri olarak kendi fikrimi söyleyeyim.ben tatil amaçlı başvurmuştum.2.5 senedir özel sektörde çalışan bi mühendisim.evim yok arabam yok maaşım pek yüksek değil, daha önce yurt dışına hiç çıkmadım..ve bana vize görüşmesinde sorulan tek evrak banka hesap dökümümdü.hesabimda da 9bin lira vardı.ne amaçla gidiyosunuz diye sordu kadın.tatile dedim.tatilimin ne kadar sürceğini ve nerelere gideceğimi sorup iyi tatiller dileyip 10 yıllık vizeyi verdiler.dürüst ve net olmak da büyük etken diye düşünüyorum.ama yurt dışına gidip gelmen gereksiz.orda görüşmeler sırasında bir çok kişi italya fransa hollanda gibi ülkelere gittiğini söyledi ama hiç biri vize alamadı.yani bu düşüncenin faydası olmaz sana.

amerika vizesi alıcaksanız iş katmayacaksınız, sadece turist olarak gideceğinizi belirtin. bankada 5-10k olsun yeterli anında verirler vizeyi. potansiyel multeci olarak görüyolar zaten insanları, gezip gelcem vs. derseniz iyi olur.

Düşünmezdim. Kesinlikle düşünmezdim.

14 15 yaş bi çocuk olduğunu

Ben de onun hakkinda dusunmezdim cunku onun bir sey dusunemedigi kesin

Neşeli ve yüzeysel bir tip diye düşünürdüm. Tersi pistir büyük ihtimalle de.

Hande yener varken...

fazla okumayan, cahil biri insan oldugunu dusunurdum. ayrica muzik bilgisi olmadigini dusunurdum.

tüm önyargılarımı kıran bir arkadaşım var ki büyük fan. o yüzden doğal bişey olarak görüyorum

en sevdigi sarkici demet akalin olabilir; beni ilgilendirmiyor. muzik zevkimizin uymadigini dusunurum sadece.

ama herhangi bir insanin faniysa ve 15 yasindan buyukse onun icin sozler hazirlarim, sonra da hicbirini soylemeden giderim. boyle insanlari cevremde barindirmiyorum.

müzik konusunda zayıf olduğunu düşünürdüm. Benden senden kültürlüyse anlaşılır zaten, genelleme yapılacak yer mi la bu.

"-ağbi aslında İsmail YK var ya öyle biri diil, enstrüman falan filan..."

çok iyi anlaşırım

Kötü bir şey düşünmezdim. Demet Akalın gibi insanlar onları dinleyen ve konserlerine giden bir dolu insan var diye varlar hala bu piyasada. Demek ki bana hitap etmeyen ama toplumun belli bir kesimine hitap eden duygu, düşünce, tavır barındıran ve kabul gören şarkıları ve şarkı sözleri var.
Hor görmezdim, içinde bulundukları kültür, çevre bu demek ki der geçerdim.
Sadece aynı konserlere gitmezdim.

Bu tartışmaya girersek, kimi dinleyen kültürlü oluyor?


Hepsi birbirinden kalitesiz sanatçıların olduğu bir çağdayız.


.

Uzak dur dostum, boşver. Canını sıkma boşu boşuna.

biraz pahalı ama amerikan kültüre giden herkes memnun kaldı çevremde...

Iti ve British side

normal.
sgk pek bir şeye yaramıyor, ama 128 ay sonraya gün veren hastanelerde işe yarıyor.
devlet hastanesinde olaylar şöyle gelişiyor;
mesela bacağında ve belinde çok fena bir ağrı var.
tarih 1 ocak olsun.
randevu almak istiyorsun 1 ay sonraya gün veriyor.
1 şubat muayene oldun, doktor mr istedi,
1 ay sonraya yurdun değişik bir yerinde ki hastanede gün veriyor.
1 mart mr çekildin, sonuç on gün sonra çıkacak denir.
tabi sen bu arada randevu aldın taa mart sonu veya nisan başına.
doktorun sonuçlara bakıp bir şeyin yok demesi de ayrı dumurdur.
bu arada bacak ve bel ağrısı devam ediyor.
çok şükür hastanede sıra beklemiyoruz.

hangi hastane olduğu da önemli ama çok anormal değil.

geçen ev arkadaşımı da ishal sebebiyle özel hastaneye götürdüm devlet istemedi. ssk sı vardı. seninki gibi sarı renkli serum verdiler. 2 ilaç yazdılar. test yapmadılar. 100 lira verdik.

acilden para alınmaması lazım ama
doktorlara göre ölmemişsen acillik değilsindir.

Acile girerken farkları kabul ediyorum yazılı bir kağıt imzalatıyorlar. Yapacağınız pek bişey yok yani.
Test olduğu için biraz fazla tutmuş olabilir.
Biz geçen ay 40 veya 50 ödediydik . Test filan olmadı, fazla yatakları olmadığından olsa gerek yatırmadılar da. Bi iğne yaptılar, bir de ilaç verdiler biri başında beklesin sabaha kadar, terslik olursa gelin dediler. Alerji olmuş ağzı yüzü davul olmuştu götürdüğüm kişinin. Neyse ters bişey olmadı sabaha düzeldi.

@acediac özel maltepe ersoy hastahanesiydi: www.ersoyhastanesi.com.tr

başta devlet hastahanesine gittim 100 lük beyaz serum verdiler hastahanenin psikolojik etkisiyle iyi gibi oldum ama tekrar karnımda dehşet bi ağrı oluşunca bu sefer özele gideyim dedim.

Acil icin ornegin gun icinde 9 kez kusmus olman gerekiyor yoksa acil sayilmiyor. Her acil giris acil degildir yani uluslararasi standartlari var.

sgk 128 ay sonraya gün veriyor işi iyice şehir efsanesine bağladı.

diş için göztepe diş sağlığı mekrkezine gittim devletin. ilk gittim teşhis konuldu. 3 gün sonraya tarih verdiler kanal tedavimi vs. yaptılar.

onun dışında da tüm hastalıklarımla ilgili hep devlet hastanelerine gittik. alabildiğim en uzak tarih 10 gün sonrasıydı.

ben hiç öyle milenyumlara falan tarih almadım yani.

Acilde para ödememek için durumunuzun acil olması gerekiyor. Ancak hangi durumlar acil kapsamına giriyor, bilmiyorum. Netten araştırılabilir.

En güzeli fatura isteyin. Eğer fazladan para geçirmişlerse, fatura isteyince yusuf yusuf geri çekiyorlar. Sonradan fazla para aldıklarını, acil kapsamında alınmaması gerektiğini öğrenirseniz, şikayet edersiniz ve paranızı da geri alırsınız.


.

@okuduğunu anlamayan
tabi ki durumun vahametini anlatmak açısından yazılmış bir rakam.
ayrıca senin de bulunduğun ilçede akapeli bakanın koskocaman özel hastanesi olsun görürsün 128 ayı. uçak yapıyoruz ama mr cihazı yok. ama sayın devlet büyüğümüz bakanın hastanesinde var. o kadar şey yazdık sen ne anlamışsın. sabaha karşı 6 da mr için başka ilçede hastaneye gün verdiler. özel aracım olmasaydı, bi fakir olsaydım nasıl gidecektim o saatte hastaneye?
eğer paran var ise devlete gidip sürünmek yerine özele gitmek gayet mantıklı.
kaldı ki özelde normal muayene bile en az 50 tl.
acilde ücretsiz muayene için sizi getirip acilin kapısının önüne atıp gitmeleri lazım.

@tchuck, ayakta teşhis için 10 gün falan veriyorlar ama bir mr olsun endoskopi olsun 3 aydan aşağı gün alamıyoruz annem için.

I will be swimming tomorrow. : Yarın yüzüyor olacağım. gibi şeyleri kullanıyoruz çoğu zaman. Gerek eşe dosta nispet yapma olsun, gerek muhabbet açma olsun gelecekte şunu yapıyor olacağım diyoruz.

Past perfect continuous, future perfect continuous nadir kullanılıyor diye biliyorum.

Kimileri az olsa da hepsi kullaniliyor. Kullanilmayan tense diye bir sey yok.

Kullanilmayan tense'ler Fransizca'da var, ingilizce ve almanca'da yok

Ben yaşayamam.

sıçarız.

kimya sanayi çöker
gıda cortlar
birkaç hafta içerisinde doğanın dengesi bozulur
mevcuttaki etlerin fiyatı altını falan geçer
nusret napar kestiremiyorum

bi belgeselde duymuştum, bütün arılar ölse 7 yıl içinde mi ne tüm bitkisel yaşam biter diyodu.

doğal seleksiyon bozulur birkaç yıl içinde de ölürüz.
yeme içme açısından da herhalde bir şey olmaz.

Insanlarin cogu olur. Uyum saglayan yasar. Survival of the fittest denir buna. Insanlarla bitkiler yasar. Ancak bitkiler de degisir. Polenlerini ari ya da kuslarla tasitan cicekli bitkiler de yok olur.

ben yaşayamam, zaten siz de fazla yaşayamazsınız. doğanın dengesi çok hassas, tek bir türü ortadan kaldırsanız bile etkileri güçlü olur.

i.imgur.com şöyle cevaplayayım.

Sonuçta doğal düzenlerde ince bir denge var. Bir köyü fareler basmışsa oraya akrep yayarlar mesela. Ama bu da oradaki akreplerin abartmasına ve kasıp kavurmasına yol açar.

Bütün hayvanlarsa aşırı bir fantazi. Mutlaka ki insanlar da fazla yaşayamaz, nükleer kış gibi faciavari etkileri olur.

bir yerde okumuştum şehrin bazı yerlerine yılan yerleştirmişler, fareler çoğalmasın diye. birbirini yiyerek doğada denge sağlanması gibi bir düzen bana çok vahim geliyor. ben hayvanlara çok acırım. sanki konuşmak istiyorlar da konuşamıyorlar gibi geliyor bana. dilleri olsa kimbilir bize ne anlatırlar.

şu an dünyada yaşayan (hemen hemen) tüm hayvanlar sizden sonra doğdu.
yani, onların da kendi döngüleri var.
ama yaşayamayız diye düşünüyorum, şahsi görüşüm, bilimsel bir şeye dayalı.

www.quora.com

Google'dan buyuk gorseller arat. A4 kagidin yaklasik 4 kati olan A2 boyunda bir poster kagidina oldukca buyuk ve yuksek kalitede bir resim gerekli.

yüksek çözünürlüklü olması gerek.
150-200 gramlık kağıtlar var adı böyleydi sanırım onlara bastır
a3 boyutu yeterli olur sanırım.

misal 50x70 poster bastıracaksan yüksek çözünürlüklü bir görsel bulman lazım. Ayrıca en/boy oranı da postere uygun olmalı ki posterde kenarlarda boşluklar kalmasın.

Ben baskı yaptıracağımda fotoşopta açıp istediğim ölçülerde düzenliyorum, bilen bir arkadaşın varsa yardımcı olsun.

Hatta baskı ölçülerini ve bastırmak istediğin görseli paylaşırsan yardım etmesi daha kolay olur.

bitince ss at biz de görelim, yaptırırsak fikrimiz olsun.

@ dickens istediğim resimlerin büyük boyutlu halini bulamadım. Film posterine dönüş yapacağım muhtemelen

Tabi ki hayir. Kendini kandirmaca.

aşağı yukarı öyle. karmaya inanırım.

genelde oluyo.

Evet, ilahi adalet var.


Bazıları karma diyor.


.

Bazen inanıyorum bazen inanmıyorum.
Bazıları hiç cezasını almıyor çünkü ne kötülük yaparlarsa yapsınlar.

kesin öyledir, olmazsa öbür tarafta çıkar. o da olmazsa reerkarnasyonda, o da olmazsa ebesinin damında çıkar. kesin çıkar ama, kesin.

Hiç alakası yok. Avutma bunlar. Eskiden beraber yaşamayı dedikodu, ayıplama, dışlama filan sağlardı şimdi o tarz toplum mekanizmaları bireyselleşme sonucu önemini yitiriyor. Bu yüzden ucu kendine dokunacağına veya ceza alacağına inanmasa düzgün davranamayacak kadar sığ karakterdeki insanları böyle new age crap stili şeyler dizegetiriyor. Bir diğer grup da kendi adaletini sağlamaya gücü yetmeyenler veya adaletsizliğe uğrayanlar, bunlar da avunuyor işte böyle şeylerle.

Ha bir de böyle olaylarda "ne ekersen onu biçersin" tarzı teşbihler olunca insanlar "vayy be hakikaten doğru" filan diyor ama keşke bu olaylar öyle basit benzetmelerle açıklanabilir şeyler olsa.

Yoo, bana öyle bir bilgi gelmedi.

Hayır. Bunlar insanların acizliği karşısında uydurduğu şeyler. Sen hiç zengin insanın intikam almak için ilahi süreci beklediğini gördün mü? Elinde güç varsa hemen yaparsın yoksa böyle safsatalara inanıp dua edersin.

Hayır. İnsanların kendini avutma ihtiyacıyla doğmuş şeyler.

eksiduyu.ru

Belki bu baslik isine yarar.

Vucut sicakligindan farkli derece suyla temas ettigimiz icin terleyerek dengeye geliyoruz bir sure.

Mekanizma bu sekilde.

sıcak suyla mı duş alıyorsun?

aynisini ben de yasiyorum, hic dusa girmemisim gibi oluyor, ozellikle boxer sirilsiklam

Hava sicak ve ben soguk olmasa da havadan daha soguk suyla dus aliyorum.

tıkalı gözenekler açılıyor, birikmiş ter o yüzden aniden şey oluyor olabilir.

Soguk suyla dus alinca oyle oluyor. Oda sicakligindaki ilik suyla dus almayi dene bence :)

dusta masturbasyon yapma!

çıkma.

çıkma +1

senin sabah işinin olup olmaması onları ilgilendirmeyecek, müziğin sesini açacaklar, ortalığı bok götürecek, kavga edeceksiniz.

çıkma

Alt komsum ve ust komsum ogrenciydi biz onlardan bile rahatsiz oluyorduk ayni evde oldugumuzu dusunemiyorum.

cikma +1

bambaska kafada oluyorsun, temizlik, yemek, gurultu. ne kendini ne onlari uz.

cikma. adamlara gece 1de banyo yapmamayi, sifonu sessiz cekmeyi ogretemedim.

aman diyim çıkma. herşeyi geçtim hayata bakış açılarınız bambaşka oluyor sizi anlamalarını bekleme hiç.

yasak, otobüs duraklarında da yasak ama uyan yok. çünkü kontrol etmesi gereken insanlar bile sigara içtiği için napsın adam içmesin mi mantığı ile bakıyor.

hocam stadyumda yasak falan dinletemezsin. hele bir de takımı gol yiyince insanlar "yak sigaraları yak yak" modunda oluyor.

Barlarda zaman zaman ben sikayetci oluyorum gidip kisiye soyluyorlar. Turkiye'de eglence anlayisi: Baskalarini ne kadar rahatsiz ettiysen o kadar eglenmissindir.

bunu stadyumda sigara içen rastgele birkaç kişiye sor, onlar daha iyi bilirler.

Belki is verenleri oyle olmalarini istiyor. Kac tane guler yuzlu barmen gordun ki ornegin?

@Traveller oha çok gördüm hatta bar işleten iki tanıdığım barmenlere özel olarak güler yüzlü ve yakışıklı seçiyordu kız bağlasınlar mekana diye.

geçen buzzfeed'de de böyle bir haber okumuştum maclerin tüm dünyada aynı galiba çalışanları. yorumlarda da millet hep ilgisizlikten şikayet ediyordu. çok nadir şubelerinden memnun olanlar vardı. ben bir iki kere yardım almaya çalıştım ondan sonrada bir daha girmedim.

edit: çalışanları aynı derken ilgi alaka bakımından dedim tipleri açısından değil, o kısmı bilmiyorum yanlış anlaşılmasın.

sen birde sephorayı gör. :/ kabus gibi
ben anlamıyorum bu havalarının özünde ne yatıyor, kimseyi aşağılamak istemiyorum ama sen kimsin yeaaa demek istiyorum bazen suratlarına öyle bir huyum olmasada... okuyunca bile sinirlendim yeniden. girip hiç bir şey sormadan alıp çıkıyorum, orda durmaları bile sinirlerimi bozuyor.
soracağım bişi olursada eze eze aksi aksi soruyorum o garip tavır içinde olduklarında.
bazen dilimin ucuna geliyor siz burda yardım ekmek için mi duruyorsunuz yoksa insanları aşağılak mı :/

iç dökmesi oldu bu

yurt dışında %100 farklılar sevecen yardımsever ve peşine takılmıyorlar.

bu işlerde çalışanlar malum hizmet sektörünün dibinde olan çok zor işler yapıyorlar. maaşları da gözler önünde.

dolayısıyla bu her açıdan memnunsuzluk yaptığı işe de yansıyor tabii, kötü yapıyor. 5 liraya mal ettiği şeyi 100 liraya satarken bunu alan müşterinin orada çalışan insanın mutluluğu için ayıracak 5 saniyesi bile yokken onlar da böyle tepki verir tabii. niye şirket o kadar kâr ederken çalışanına düşük maaş vermesine göz yumuyorsunuz lan?

kimseye de sen kimsin ya falan demeye kalkmayın, bu tarz bezmiş insanların çok da kaybedeceği ya da korkacağı bir şey yok. götünüzü yere yapıştırırlar.

Mac'i bilmiyorum da Sephora oyle geldi biraz bana.

Aldıkları maaş ve işin zorluğuyla alakalı. Çağrı merkezlerinde de genelde aynı samimiyetsizlik var. Aynı kişiye ver düzgün maaşı, hepimiz gibi yüzü gülmeye başlar. Fakat Türk kadınında ayrı bir sorun olduğunu da belirtmek gerekir.

1) Biz kuzenlerle kardeş gibi yetiştiğimiz için böyle bir şey düşünmemin imkanı yok.
2) Yakın çevremde hiç yok.
3) Aile bağlarının, aile büyüklerinin genç bireylerin hayatında söz sahibi olacağı derecede "güçlü" olduğu çevrelerde bu tip evlilikler popüler. Aileye yabancı girmemiş oluyor, mallar bölünmüyor vesaire.

Kuzen benim icin de kardes gibidir.

Bu topraklarda kendi oz kizina tecavuz eden babalar da var. Bakiniz dunun haberleri...

(Simdi biri ama avrupalilar da hep tecavuz ediyor onlar yapiyorsa bizim de hakkimiz diye salak salak yorum yapmasin)

Cok rastlaniyor olabilir cunku mirasin ya da sirketin bolunmesini istemiyorlar. Bir de kadinlar mal olarak goruldugunden yabanciya satmak istemiyorlar.

1- Hayır. düşünmem.
2- Değil. Babannemin kuşağı için normal. Giresunluyuz. Yabancılar sevilmez. Benim anne babamın bir jenerasyon üstü hep uzak -yakın akrabalarla evli. Köyün dışına çıkan olmamış hiç.
3- Targaryen mantığı işte miras bölünmesin, kanım bozulmasın asddadfdghfg

Balkan göçmeniyiz, bizim için kuzene yan bakmak vurulma sebebidir direkt. Kesinlikle doğru değil. Ortadoğuda kalıtsal hastalıkların çok görülmesinin en büyük sebebi bu zaten, tamamen yanlış.

1. düşünmem. Hiç bi kuzeni kardeşim gibi görmem ama evlilik asla düşünemem.
2. çevremde nadir de olsa örneği var. biri eski bi evlilik mesela. yadırgamadım o döneme göre. ama biri genç, benim yaşlarımdalar. teyze çocukları. kendi istekleri ile evlendiler. ilginç. etik kısmı tartışılır. yani kime göre neye göre etik. doğacak çocukların sağlığından öte kısıtlayıcı durum bizim normal karşılamıyor oluşumuz mu, iki kişi istedikten sonra kim karışabilir vsvsvs
3. yabancıya gitmesin diye heralde. bizden olan iyi olandır mantığı.

1) sıcak baktığım bir şey değil ama "kesinlikle kuzenimle evlenmem" diyemem. kuzenime aşık olabilseydim, kuzenimin ailesini oluşturan akrabalarımla iyi ve yakın ilişkilerim olsaydı evlenirdim yani "aa kuzen bu evlenilmez" demezdim. bununla birlikte, dediğim gibi, sıcak baktığım ya da özellikle isteyeceğim bir şey değil.

2) uygun sayılır. sağlık anlamında ne çeşit riskleri olduğunu tam olarak bilmiyorum, o yüzden kuzenle evlilik ne kadar normaldir tam olarak kestiremiyorum aslında ama sağlık açısından problem ihtimali düşükse ben yargılamam yani, garipsemem. yaygınlık konusuna gelince ben bizzat akraba evliliği ürünüyüm, 22 yıldır istikrarlı bi şekilde "ONDAN GERİZEKALI OLDUN HUEHUE" diye dalga geçiyorlar. evlenen kendileri amk. yalnız bizimkiler görücü usulü ya da "GÜÇLÜ BİR AİLE OLUŞTURALIM, BONBA FALAN ATALIM, ROCKEFELLER OLALIM" düşüncesiyle evlenmemiş. babam annemi sevmiş, annem de "ne bileyim oğlum her gün mü gelip istiyolar, adama benziyodu bi şey sandım ben de" diyo. isteyerek evlenmişler ama kuzen istemişler yani. ayrıca yozgat aman selanik göçmeniyiz :S :S

3) sanırım insanların ve toplumların genel olarak dışa daha kapalı olması. islam'ın kadın-erkek ilişkileri konusunda ne kadar kuralcı ve kısıtlayıcı olduğu herkesin malumu. bu yüzden "kız" ya da "evlenilecek adam" bulmak için eş-dost-akraba yardımı islam coğrafyasında büyük önem taşıyor bence. ondandır diye düşünüyorum. düşünce yapısıyla ilgili olsa gerek.

Baba tarafinda teklif dahi edilemez maddeler arasinda bu. Asla mumkun olmayan bir durum. Ama anne tarafinda kimin eli kimin cebinde belli degil. Onceden miras bolunmesin falan diye yapiyorlarmis. Simdi ellerinde avuclarinda bir sey de yok, halen devam ediyorlar. Daha gecen sene ananem bi dugune gitti. Gelin 17 yasinda, damat 25-30. 1. dereceden kuzenler. Neymis, cocukluktan beri asiklarmis. Yetisme tarzi da cok belirleyici oluyor herhalde, yoksa insanliga kiran mi girdi de kuzenine asik oluyorsun cocukken? Birkac kez denk geldim, ailede de kuzenleri birbiriyle yakistiriyorlar. Neyse ki bizim ananeden itibaren kirilmis durumda, kimse birbiriyle evlenmeye kalkmiyor. Hastaliklar girla tabii.

1- Asla

2- Hayir.

3- Bircok sebebi olabilir de temel konu miras. ve Traveller+1

1 - hayır, hayır.
2 - değil, 3 erkek 2 kız kuzenlerimle kardeş gibi yetişmedim, hatta yıllarca görmediğim oldu ama yine de sıfır normal, kardeşimden farklı görmem mümkün değil. abi diyorum.
3 - müslüman coğrafyasında daha mı fazla rastlanıyor ondan emin değilim, amerikanın taşrasında neler oluyor hakim değilim maalesef, ama o taraflardan da duymuşluğum var. ben kökenlerini küçük yerliliğe veriyorum, evlenecek insan olmayınca ve hemen her şey tabu olarak yetişince bir yerde mantıklı bulunmuş olabilir. yine de günümüzde akıl alması mümkün olmayan bir olay.

iki yetişkin birey arasında karşılıklı olarak istenen bir evlilikse kan bağı olup olmaması ya da ne derece olduğu önemsiz bana kalırsa. sadece ikisinin engelli çocuk doğurma ihtimali sorun, her türlü kontrol yapılmadan kendi bencillikleri sonucu sakat bir çocuk dünyaya getirip ona berbat bir hayat yaşatmadıkları sürece sıkıntı yok.

1. Ben de aynıyım. Kuzen abi gibi, kardeş gibi bir şey benim gözümde. Düşüncesi bile ensest gibi geliyor, kirli hissediyorum. Ne zaman utanacağım veya cinsel olarak sapkın gelen bir şey düşünsem refleks olarak yaptığım çiş tutma hareketi gibi bacakları sıkarak vajina kapatma, koruma hareketi var, ondan yaptım yine.

2. Ailede hiç yok, uzak akraba evliliği bile yok. Çevrede çok yaygın değil ama bir iki komşuda ve önceki nesillerde var. Üstelik bir tanesi çok iyi anlaşıyorlar. Bana uygun değil ama tamamen bulunulan ortama ve yetiştirmeye bağlı olarak normal algılanması garip gelmiyor. Yapmam imkansız ama yapanı da kınayacak bir argüman bulamıyorum. Yani, "Bu sapıklık" desem neye göre, kime göre; neden? Onu geçtim; daha yakın bir akraba ile evlenmek de neden normlara aykırı ve niye bunu kınıyoruz acaba? Avrupa derebeylerinin bir kısmı para ailede kaldın diye sadece akraba evliliği yapmış ve inbreeding sonucu yamuk ve hasta çocuklar olmuş hep. Bu aileler hayatta kalamamış. Acaba evrimsel nedenlerden mi norm yaptık bunu? Normalleştirmek istemekten çok merak ettim.

Eski bir arkadaşım vardı, kız havada uçan kuşla bile yiyilebilirdi. Benim bebekle otnadığum yaşta o bebek yapmaktan zevk alıyordu. Zaten hoşlandığımı çok iyi bildiği bir kişi ile çalıların arasında sevişirken yakaladığım için arkadaşıığımız bitti. Kuzeni hep " Keşke sevgilim senin kadar seksi olsa" derdi. Sonra kız bu kuzeni kafaya taktı ve bildiğin ayarttı. Evlendiler sonra. Ailesi hiç istemedi, babası "Sapık mısınız" diye kızdı ama annesi "Kızı evlendirmezsek dünyayı becerecek. Hem aşıklar" diye dil dökerek ikna etmiş. Babası utançtan düğün yapmamıştı.

Bu konuda 'Ben iğrenirim' veya 'Benim için uygun değil/imkansız' diye başkasına kısıtlayacağımı düşünmüyorum. Benim yapamayacağım şeyler başkası için normalse, sorumluluklarının farkındaysa ve karşılıklı rızaları varsa yaptığı şeylerden bana ne. Hatta, isterse kuzen kuzene, ister kardeş kardeşe, ister baba-oğul, ana-kız evlensinler; eğer gereken sorumluluğu almışlarsa ve böyle hissediyorlarsa. Bana ne. Yapmalarını kınamam beni zorlamadıktan sonra ama duyunca tüylerim diken diken oluyor, ürperiyorum. Belki de bu da üstesinden gelmem gereken bir duygu. Belki de günümüzdeki homofobik dediğimiz şey 50 yıl önce norm ise, ben de 50 yıl sonrasında rahatsız olduğum için amorafobik diye adlandırılacağım.

3. Cinsel açlık olabilir, çok fazla tabu ve kısıtlama nedeni ile sınırların değişmesi olabilir. Yani "Evlenene kadar sevişme asla ama kolaylığı kuzeninle evlenmekte sorun yok" gibi sınırların bu yöne kayması olabilir. Emin değilim.

Ek: Bir de örneğin Amerika'da da evlilikler değil de kuzenle yiyişme kavramı var. Tabii çok kişinin yaptığı bir şey değil ama atıyorum liseyi sevgilisiz bitirmemek için kuzeniyle yiyişenler ya da ilk sevişmesini kuzeniyle yapanlar falan var. Şu tarz şeyler olmayan şeyler değil.
answers.yahoo.com

1- asla düşünmem. adam mı kalmadı diye düşünürüm. böyle bir şeyi ailem de asla kabul etmez. şükür ki onlar da çok katı bu konuda.
2-bu kadar globalleşen bir dünyada kuzen ile evlenmek mantıklı gelmiyor. aynı köke sahip insanların evliliklerinde gen havuzu genişlemediğinden olası genetik hastalıkların daha rahat yayılabileceğini düşünüyorum. çevremde elbet var. ama baya bi eskide kalmış. artık herkes istediği ile evlenebiliyor.

3- dışa kapalı toplum, ya kültürümüze uyamazsa düşüncesi, mirası yabancı kişilerle bölüşmemek.

Şurada baya bir ayrıntılı özetlemişler:

en.wikipedia.org

sonradan not: Kendi fikrimi eklememişim. Bizde de kırk yıldır görüşmesen bile kardeşe yakın bir seviyededir kuzen. Babam kuzenleriyle 30 yaşında falan tanışmış ama yine kardeş gibi oldular. Bizde de başkalarına çok çok uzak akraba gelebilecek insanlar çok yakın akraba oluyor - çünkü kalabalık değiliz.

not: müslüman coğrafyada yaygın olması şu bilgiye dayanıyor: kuzey afrika, ortadoğu ve hindistan'a uzanan kısımda %10 ile %50 arasında seyrediyor. "toprak & miras bölünmesin" mantığı dünyada sadece buralara has bir şey değil sanki. haritaya bakınca asıl sebep toprak mevzunun dışında islam dahilinde bir konuyla alakalı gibi geliyor.

Bizim ailede de çok yaygın bu, özellikle anne tarafı çok tercih ediyor.

Anladığım kadarıyla bunun en büyük sebebi : bildiğimiz, tanıdığımız, elimizde büyümüş kız. Daha iyisini mi bulacağız...

Ben düşünmüyorum. Kuzenle evlilik mevzuuna da şöyle bakıyorum : Kuzen var, kuzen var. Bazı kuzenlerimle ben hep bir aradaydık, kardeş gibi büyüdük. Onları kardeşim gibi görüyorum. Bazıları da var ki, senede, 3-5 senede bir gördüm. Kardeş gibi büyüdüğü bir kuzenle insanın evlenmesini doğru bulmuyorum. Ama uzaktaki bir kuzenle olabilir...


.

1- Hayır. Kuzenlerimle kardeş gibi büyümedim ben. Aramızda çok soğuk bir ilişki var, yolda görsek birbirimizi tanımazlıktan geliriz. Hatta baba tarafında hiç tanımadığım kuzenler var, hayatımda hiç görmedim (Babam kalabalık bir aileye sahip değil, yalnızca iki kardeşi var onlarla da yıllardır pek görüşmüyor. Arada küslük var). Buna rağmen tesadüfen tanışsak ve aşık falan olsak, akabinde kuzen olduğumuzu öğrensek herhalde bayağı midem bulanırdı benim. Bilmiyorum, kafama böyle işlenmiş. Roket adam'ın bahsettiği durum bizde de geçerli. Kuzen ile evlenmek doğrudan sülaleden tecrit sebebidir bizde.

2- Hayır, uymuyor. Şu ana kadar herhangi bir Rumeli göçmeninin kuzeniyle evlendiğini ne duydum ne gördüm. Varsa da ben bilmiyorum ama bu bizim ailede teklif edilemez hatta teklif edilmesi dahi düşünülemez bir şeydir.

3- Diğer arkadaşlar söylemiş zaten, muhafazakar çevrelerde kadın erkek etkileşimi minimum düzeydedir. Birçok insanla tanışayım kaynaşayım düşüncesi (karşı cins ile kaynaşmaktan bahsediyorum) bilhassa kadınlar için pek mümkün değil. Yanına erkek sıra arkadaşı oturur diye kızlarını okula göndermeyen adamlar bunlar. Dolayısıyla kadınlar diğer erkekler ile bir şekilde iletişime geçemiyor. Fazla büyüyüp gözü açılmadan evlendiriliyorlar, yabancıya gitmesin diye ailedeki biriyle yapıveriyorlar arasını. Traveller'ın dediği gibi miras da önemli bir faktör.

1)teyzemin oğlu ile diğer teyzemin kızı evlendi. ilk çocukları kalp yetmezliğinden ötürü 6 yaşındayken öldü. -bunun nedeni akraba evliliği mi yoksa genetik mi bilmiyorum-

2)eğer ortada bir yoksunluk, miras, aile baskısı gibi nedenler yoksa neden olmasın? ama akraba evliliği ve sonuçları gerçeği iyice değerlendirilmeli.

3)miras, yabancıya gitmesin, doğudaki iğrenç geleneksel yaklaşımlar deyü düşünüyorum.

3 - bunun müslüman cografyalarda yayilmis olmasinin ana nedeni dinen evlenmelerindde bir engel olmamasindandir. onlar da evlilik konusunda diger yabancı insanlar gibidirler. ama bunun bir kaç sakincasi da var tabi. mesela dogacak çocuklarin bazi hastaliklar konusunda zayif kalabileceklerine dair bilgiler mevcuttur din kitaplarinda. ayrica nişan ya da evliligin bozulmasiyla ilişkilerin kötüye gitmesi o akraba olan aile ile bağlarin tümüyle koparilmasi anlamina da geliyor. bu dinen uygun degildir ki asıl olan ne olursa olsun akraba ziyareti yapilmalidir onlarla olan baglar koparilmamalidir.
miras her zaman belirleyici degildir bu konuda. 9 cocuklu bir aile bilirim. cocuklardan yarisindan fazlasi akraba evliliği yapmistir ama hala 20 yila yakin çözülmeyen miras meseleleri var. yani mal disari (yabanciya) gitmiyor ama içeride kalanlarda da huzur yok bu konuda. kisilerin takindiklari tavır ve edindikleri bilgi/ kültür seviyesi daha önemli bence.
dinen, fikih kitaplarinin miras bölüşümünü ele alan feraiz kisminda mal paylasimi ayrintili ele alinmistir. bu aynen uygulanmayip, riza gösterilmedigi sürece dertler, sikayetler, laf bitmez.

1- düşünmem, kuzenlerim kardeş gibi demişler. benim için de öyle.
2-ne etik, ne ahlaki; ne derseniz diyin bana uygun gelmiyor. bizim ailede tek tük de olsa kuzen evliliği var, en yakın örnek halam halasının oğluyla evli.
3-buna net bir cevap veremem ama kapalı toplum yapısının ve sınırlı kadın-erkek etkileşiminin sonucu gibi geliyor bana.

1- Hayır
2- uygun değil
3- başka kimseyi görmemek.

Valla olayı sadece muhafazakar kesime atma. ODTÜlü mühendis arkadaşım ailesinden gizli kuzeniyle sevgiliydi. Düşün ikisi de okumuş etmiş tipler. Baya da çevreleri var sosyaller. Gel gör, kuzeninden başkasını görmüyordu gözü.
Almanyada doğmuş büyümüş kuzenim de yine aileden gizli kuzeniyle sevgili çıktı. Aile hala ayırmak için elinden geleni yapıyor. Yani sadece aileden gelen bir durum değil, biraz da insanların içinde oluyor sanırım.

1-) Kuzenlerimle ayrı şehirlerdeyiz. Çok fazla görüşmemişizdir. Hatta günleri toplasan 3 sene etmeyebilir. Fakat yine de onlar benim kardeşim gibi görüyorum. Asla aklımın ucundan bile geçmez evlilik.

2-) Yanlış buluyorum. Hani iki kardeş gibi olmaları dışında biyolojik sıkıntılar da var. Bir de gelişmemiş kafa hareketi gibi geliyor.

3-) Mal (miras yoluyla) yabancıya gitmesin kafası ile dönüyor sanırım. Eşi ölen kadının, eşinin kardeşi ile evlendirilmesi de aynı kafa. Bir de dinci ve muhafazakar toplumlarda gezme, tanışma, flört olayı yok. Haliyle gördükleri karşı cinsler genelde akraba. Başka kadın/erkek görebilip, tanıyabilseler aynısı olmaz belki.

- Benim ailemde 4-5 nesil öteden itibaren akrabalar kuzen, 1.-2. göbek kuzenler direkt kardeş sayılıyor. (Babaannemin dayısının oğlunun torunu benim en yakın akrabam mesela.) Akraba evliliği fikrini aklım almıyor.

- Yukarıda belirttiğim gibi, benim çevremde mümkün değil, çok uzak akrabasıyla evlenene bile ters tepkiler veriliyor.

- Miras, yabancıya gitmesin kızıma iyi baksin vs vs galiba bilemedim ki.

1- Hayır

2- Normal değil. Çevremde anneannemden önceki zamanda bile olmamış. Köyler arasında bulunan yerlerde, çeşme başlarında falan tanışılırmış.

3- Bilemedim.

evlenmem çünkü kardeş gibi görürüm.
etik olarak da uygun değil. genle de alakası var belki kardeş gibi gördüğüm için de etik olmayabilir ama evleneni de ölesiye yargılamam ama çocuklar sakat doğar riskinden dolayı etik bulmam.
genelde herkes kendi köylüsüne şusuna busuna verdiği için.
ama bu genelde doğuda olur.
karadenizde olmaz, kuzenler evlenmez ama köylüsüyle evlenir.

Tüm Balkan göçmenleri gibi düşüncem net.Ensestten hiçbir farkı yok bizde.

bizim sulalede kuzenler kardestir ama esimin sulalesi akraba evliligiyle meshur nerdeyse, akraba evliligi yapmamis sadece esim var sulalesinde oyle soyleyeyim. Ananesinin bile kizlik soyadi ayni kafayi yicem:)

Arkadaşlar olayı abartmayın. Kuzenle evlilik, dinen ve hukuken serbest bir olay.

Ben sıcak bakmıyorum, sevmiyorum, doğru bulmuyorum demek ayrı, bu iş ensesttir demek ayrı. Ensest birinci seviye akrabalarla yapılan aşağılık bir olaydır.


.

Superonline'in bir yil tahutlu ogrenci paketi var. Ondan aldik.

Yukardaki paket 60 tl. Her seyi yazip butce vermemisin ama Travellerinki uygun iste. Taahhut suresi en kisa o vardi. Digerleri ya iki yil ya da aylik sokmaca.

1- Taahhütsüz türk telekomdan en ucuz tarifeden telefon + internete abone olun. TAAHHÜTSÜZ!

2- internet sinyalini aldığınız an turk net'e geçmek için başvurun.

donanıımhaber'de konusu var. en sağlam yöntem bu şu an. ben sıfırdan bağlattım baya çile çektim ama bu dediğim en garanti yöntem. turknet de 150 gb akk, 16-32-64 mbps'ye kadar (hat ne destekliyorsa) hızı var. 59.99 TL.

35 tl avantajix, 30 tl garanti bonus'u da unutmayın kıpss ;)

Dumbledore da ibis falan degildi (ibis de ne demekse artik anlaminin kotu oldugunu varsayiyorum - bu ergenlerin dilini artik anlamiyorum ins cnm ya xoxo)

Snape en kral adam mıdır, tartışılır. Ama sevdiği için son ana kadar canını tehlikeye atmış, belki de içi sızlaya sızlaya sevdiğinin gözlerini taşıyan çocuğa eziyet etmiştir.

Dumbledore ise ibiş değildir. Sensin ibiş.

Asıl ibiş heri denen sürekli kayırılan veletin babası. heri de bayağı ibiş mesela. Sürekli pozitif ayrımcılık var sürekli heri bir şey yapsa da grifindora 30 puan çaksam havası var okulda.

ibiş lafı da ergen lafı değil bence çok eskiden ergenler kullanıyordu onu. şimdikilerde duymadım hiç :d

Aynen Harry ibisin onde gideniydi asil, Dumbledore'un ne ibisligini gordunuz ?

Dumb. İbişti. Baya gaydi yani. Ama mücver asasıyla karizması yeter işte.

dumbledore ibiş değildi, ayrıca ben snape'in kral, adam gibi adam ilan edilmesine de karşıyım. harry'ye yıllarca ne işkenceler etti, bunun hepsini bilerek yaptığına pek inanasım gelmiyor, harry'nin babasına öfkesi de bu davranışlarında rol almış olabilir. gerçi harry'nin babası james yavşak piçin tekiydi ama bunu hıncını çocuktan çıkarmak zalimlik.

Snape pasif agresif eziğin tekiydi, Rowling'in ona "aslında çok aşqından :((" diye sonradan iade-i itibar yapması bunu değiştirmez. Dumbledore ise görev adamından ötesi değil. Serinin en adamı dobby'dir, peşine hermione gelir; gerisi fasa fiso.

Serinin en adamı ilk filmde daşak geçen ağır abi peron görevlisidir. İşini doğru düzgün yapan bi emekçidir. Gerisi yalan. Dobbynin de kreacherla iş pişirdiğini bilmiyoruz sanki.

Snape aslında özünde iyi çocuktu.. Hep bu güzel havalar mahvetti onu. Yani ne olmasını bekliyordun ki.. Rüzgar her zaman aynı yönden esmez, snape bunu öğrendi.

dumbil e ibis degildi diyenlere sasiyorum. ibisin onde gideniydi. gidip kizkardesini oldurtuyor. gidip sacma sapan ufacik cocuklarin hayatini tehlikeye atiyor. sir saklamayi seven hiyarin tekiydi. ha zeki adam mi evet zeki adam

bu dumbledore size ne etti kardeşim? :(
voldemort yüzünden kaç kişi ölürken ses yok. ama harry de ölecek diyince auv. adam elinden geleni yaptı, ölmeyi göze aldı. daha ne yapsın arkadaş?

snape de bi karı için iki yüzlü davrandı. ha akıllı adamdı ama gerçek aşkta akıl-mantık kalmaz. demek ki amacı başka. kim kazanırsa onun tarafında yer alacaktı ama iki yüzlülüğün sonucu işte voldemort gözünün yaşına bakmadı.

ciddili cevap; ikisi de kraldır. severiz.

Dumbledore ibiş falan değildir. Vakti geldiğinde kendini snape'e öldürtecek kadar dava adamıdır.

Trafi ve Mobiett uygulamalari var. Onlari download et

Ben trafi kullanıyorum, alternatif olarak moovit var. Bunlarda durak adı değil, gitmek istediğin bölgenin adını yazsan da alternatifli rota çıkartıyor.

Superpool mimarlik ofisinin dolmus haritasi mi ne vardi. Kontrol edebilirsin.

ben de varım

O is pek olmuyor. Deneyin gorursunuz:)

Ben gelirim de olmaz gibi geldi.

1-2 yıl önce kurmuştuk. muhabbet konusuzluktan dolayı kurudu. hep ıvır zıvır konuşuldu pek yararlı olmadı. zaten grubu yukarı çıkaracak biri de yoktu.

kurulursa katılırım ama keşke bir başlık belirlense. bir konu üzerinden konuşulsa...

C1 seviyesi olsun ben de varim. En yuksek gruba koyun beni. Altyazisiz film izleyebilenler grubu olsun adi.

ben de varım mod arkadaşlar duyuruyu sabitlese keşke

aychayovsk'e mesaj attım, sabitlemeleri güzel olur geri dönüşlere göre bir eylem izleyeceğim.

telegram yaparsanız ben de varım :)

su an skype yapabiliriz isterseniz

+1

count me in o.O

Ben pre-in 'im lazimsa geleyim

Varım

kuruldu mu noldu?

ayrıca kurulduktan sonra seviyeye göre 3-4 kişilik gruplara ayrılmak lazım. sonra derin futbol stüdyosu gibi üst üste gelir her şey.

defaat ve defaaatle kuruldu, dağıldı. çünkü mesele whatapp grubu değil de, bir süre sonra insanlar o grupta paylaşacak birşey bulamıyor. yani işin ucu ortak keyifler/ilgiler ve gerçek hayata indirgenemeyince, ''ee bugün naptınız'' dan öteye gidilemiyor.

o yüzden olayı biraz daha özele indirgemek gerekiyor sanırım, ya bir konu üzerinde speaking topic mi ne diyorlarsa onlar seçilip farklı zaman dilimlerinde ona göre davranılabilinir ya da önce zirvesi sonra grubu kurulabilir. Yahut da bir zamanlar duyurusu açılan ancak sonradan bazı eblehler tarafından üzerinden gelir elde edilecek kaygısıyla şikayet edilen bir profesyonel meslek yardımlaşmasında tercih edilen dil olabilir. yani mesleki bir aksiyon da daraltılabilir. sanırım.

işbu yüzden grup kurmak ve bir anda kalabalıklaşmak çok kolay oluyor ingilizce gruplarında ancak tecrübeli arkadaşlarda çıkıp anlatacaklardır, bu grupların devamlılığı malesef olmuyor.

"Bosaniyorum mutluyum" diye arabaya yazmislardi dun Kampus Cadilari grubunda. Artik tum dunyasi kocasi olmayacak. Kendini gelistirmeye firsati olacak. Evlilik neden gerekli ki...

Koca bakacagina universite okusun yuksek lisans yapsin olmadi Avrupa'yi gezsin

Bişey yapma bişey söyleme, sanki ölüyo kadın tüm hayatı bitiyo iffeti ayaklar altına alınıyo sanki. Zaten en fazla ne yapabilirsiniz abi :D Gidin cafede kahve mahve için gıybet yapın.

Valla biz erkekler en yakın arkadaşlarımızla içiyor eve gidip biraz zırlayıp uyuyoruz. Çok zor değil. Normalden farklı bir şey lazım değil, evlilik boqtan bir müessese, kişi kurtulduğuna dua etmeli.

uzun zamandır yapmak istediği ve türlü imkansızlıklardan (hatta evlilikten mütevellit) yapamadığı şeyler varsa onlara başlamasını teşvik için bazı araştırmalar yapıp onun fikrine sunabilirsiniz?
hayat devam ediyor, bir şeyin bittiği yok gibisinden... moral motivasyon olur. yeniden heyecanlanır belki hayatının yeni dönemi için...

bir şey anlatırsa dinle, sen başka konudan bahset. eğer üzgün falansa boşver deme. üzgünse hatta yorum yapma. normalse goygoy yaparsınız. kadındır nihayetinde fazla üzüleceğini sanmıyorum :)

karıya götür dicektim kadınsanız o zaman herife götür.

çocuk yoksa pek büyümez sıkıntısı, neden boşandıklarını bilmiyorum ama öyle tahmin ediyorum. yine evlenebilir biriyle isterse, yahut birileriyle çıkabilir. çocuk varsa "ben artık çocuğum için yaşayan çilekeş ana olucam" hallerine girmemeye baksın mümkünse.

ama üzerine istese de istemese de yaftalanmış bir "dul kadın" ithamı olucak. o da "elalem ne der"i ne derece dikkate aldığına bağlı olarak etki eder. senin yapabilceğin, hissettiklerini içinde ne yaşadığını anlattırmak konuşturmak buna dair ilgilenmek. intikam yahut başka çeşit bir hırsla karşısına çıkan ilk kişiyle çıkmaya falan başlamaya kalkarsa azcık dürt çekiştir, çünkü onun tahribatı boşanmadan daha fazla olabilir.

yaşı genç evlendiyse, bekar hayatına dair "yaşanamamışlıklar" olarak kodladığı şeyler varsa kafasında, onları yapmaya çalışabilir, hani ikinci ergenlik gibisinden. zarar vericek hüsrana uğratıcak şeylerle ilgili gerekli görürsen azcık kulağını çekebilirsin, o gerçi ilişkinizin mahiyetine de bağlı. ama ikinci ergenlik dediğim, sana bir abla rolü düşebilir demek istediğim her halükarda. nasıl bir abla olarak tavır alıcağına da sen bak artık.

sonra bir şeyler olur işte.

çaresiz bir kadın belli ki. çaresi olsa durmazdı. üzüldüm onun için.

Ne yazik ki kadinlar ulkemizde evlilik oncesinde toz pembe hayaller kuruyor ne yazik ki tum yasamlari evleri oluyor. Ekonomik ve sosyal ozgurlukleri olsa kendi ayaklari uzerinde durabilecekler. Tum dunyalari su anda kocalari olmus durumda.

Abi yanlış böyle şeyler hem etik hem ahlak ne açıdan bakarsan bak yanlış. Bugün swinger ne kadar kötü bişeyse bu da onun kadar kötü. Evlilik gibi şeylerde gri alanlar yoktur.

Öyle kocanın amk.

Ezik kadın. Gidip kendine para kazandıracak bir hobi, bir zanaat edineceğine koca bulup kölelik yapmak peşinde koşunca gün geliyor içi geçtiği, cinsel piyasada değer kaybettiği için başına böyle şeyler geliyor.

Bu ülkede kaç zamandır okullar var, kurslar var. Aklı olsa kendini geliştirirdi. Parası olsa gururuna yediremez çeker giderdi. Demek ki yok. Kocası da kadının zayıflığını kullanıyor işte. Üzücü ama acımıyorum. İbret olsun.

Burada klavyelerimizin başında oturup göbeğimizi kaşıyarak kadını "üniversiteye gitseymiş, ekonomik özgürlüğünü kazansaymış, sevdiğiyle evlenseymiş o da, müstahak" demek çok kolay. Tüm Türkiye Kadıköy, Beşiktaş, Şişli'den ibaret değil. Kadının hala üç inek kadar bile değer görmediği o kadar çok yer var ki... Okumak isteyip de okuyamayan, sevmediği adamla evlenmek zorunda bırakılan milyonlarca kadın var. Ben bu hikayedeki iki kadına da üzüldüm. Önce hastalığından dolayı kocası olacak hayvanın cinsel beklentisini karşılayamadığı için bağrına taş basıp kocasını kızı yaşında kadına gönderen kadına üzüldüm. Sonra da vatanındaki savaştan kaçıp buraya gelen, belki ailesini savaşta kaybettiğinden kimi kimsesi olmadığından, belki elde avuçta para olmadığından kendini bir ev kirası bedeline babası yaşında adama satan genç kıza üzüldüm. Allah ikisine de yardım etsin.

Noktasız metin ne büyük zulümdür ya. Gözlerim eridi resmen

Kadına üzüldüm. Kocası şerefsizmiş. Karısının belli ki kendinden bağımsız bir şeye sahip olamayacağının bilincinde bundan faydalanıyor, kafasına göre takılıyor. Diğer taraftan suriyeli kızın da düştüğü durumdan faydalanıyor muhtemelen. Rezalet ötesi rezalet
Yazık lan.

Anaa. Lan olm siz en daşşaklı erkeği bile feminist yaparsınız. Kadına ne yürüyorsunuz lan? Adam puşt olum burda aloo.

kadın ne yapacağını, ne düşüneceğini şaşırmış durumda. . hiç konuşmuyoruz diyor, iyi anlaşıyoruz diyor...
adamı geri alması ekonomik neden olmayabilir. evden attım diyor.
anlayıp dinlemek lazım. buradan bu kadar bilgiyle kadın hakkında bir yargıda bulunmak hatalı olur.

bosanma oranlari artti diyorlar, iste bundan artti. O kadincagizin maasi olsa birgün kalir mi o evde?

akrabalar da basimiza kalmasin diye baristiriyor iste.

kadın cinsellik konusunda kocasının ihtiyacını gideremediğinden vicdan azabı duyuyor bu işe o yüzden razı oluyor. sanırım kadının bir rahatsızlığı var. kocasını da seviyor anladığım kadarıyla...

Anlaşabildigimizi düşünüyorsam çok da sallamam.

O saydiginiz universitelerden 2 tanesinin diplomasina sahibim. Tanidigim ve calistigim insanlarin cogu o universitelerden mezun.

O sebeple diplomanin bir onemi oldugunu dusunmuyorum, benim icin onemli degil partnerimin diplomasi.

Valla abi benim için önemli, ben aynı anda birbirinden çok uzak iki dalda üniversite okudum, dil öğrendim, iş yaptım falan.

Şimdi 23 yaşında mezun olup işe başlayıp çok afedersin daha 6 ay öncesine kadar ne iş ne hayat deneyimi olmamış kızlar ofislerde canımlı cicimli muhattap olmaya çalışıyo pek sallamıyorum açıkçası.

Ha daha okurken elle tutulur bişeyler yapmışsındır o donanımı kendine kazandırmışsındır ne bileyim elinden geldiğince öğrenmeye açıksındır beraber de keşfederiz balısı derim de öbür türlü zor.

Aslinda kultur seviyesi daha cok onemli. Ornegin kadinlar yazmissin duyuruda bayanlar dememissin. Bunu Anadolu'da insanlar anlamiyor. Universite mezunlari da bilmiyor. Ben cinsiyet esitligini, halklarin esitligini, hayvan haklarini savunurken onun akli karsi komsunun gelininin ne yaptigi gibi konulardaysa arkadas bile olamazsin.

İtü tercih sebebim. Zoru seviyorum.

Önemli değil. Lise mezunu ve benim toplam kitap sayımın en az 20 katı kitaplığı olan hatunlar da tanıyorum. Her neyse. Önemli olan kafaların uyuşması. Espri kabiliyeti.

Bir de ben zaten normalde, ilk tanıştığınızda sevmeyeceğiniz bir tip olurum. Genellikle böyledir. 2. ya da 3. görüşmeden sonra seversiniz ama o süreye kadar dünya görüşünüzü, insanlara yaklaşımınızı, hayatın her şeye rağmen yaşamaya değer olup olmadığını (sizin düşüncelerinizi) çoktan çözmüş olurum. Eğer gerçekten kafa yapısı uyuyorsa diplomayı yırt at. Hayat kısa. Ömür çok kısa.

Bir insanda beni en çok etkileyen şey dolu olması. Bilgili, kültürlü oluşu, muhabbet edebiliyor, espriden anlıyor oluşu ilgimi çekti hep insanların kaşının, gözünün şeklinden ziyade.

Buna karşılık hangi okulda ne okunduğu bence önemsiz. Bu belirleyici bir faktör değil yani. Yani zaten sosyal çevre gereği üç aşağı beş yukarı belli seviyelerde insanlarla karşılaşıyosun ister istemez. Lise terk insanla boğaziçi mezununu kıyasa sokacak bir pozisyonda olacağını sanmıyorum ben kimsenin.

Özetle kimsenin nasıl bir insan olduğunu össdeki başarısı belirlemiyor. Takılmayın böyle şeylere

Üç büyük şehrin kalburüstü Üniversitelerinden birinde bir lisans programı bitirdiyse kâfi. İnsanı asıl pişirip yetiştiren üniversite çevresi, ortamı oluyor. Erzurum makine ya da katü tıp mezunundansa İstanbul jeoloji mühendisliği olsun.

hiç okumadığı halde acayip kültürlü insanlar tanıyorum, öyle olursa sorun etmem. robert/boğaziçi okumuş cühela tanıyorum, öyle olursa tahammül etmem. hülasa eğitim, kültür, zevkler mühim. ama bunu okuduğu okuldan anlamak mümkün değil.

"seviyorsam" herşeyine rağmen seviyorumdur. bir önemi olmaz. birini "aaa mesleği/bölümü güzel" diye sevemem. bu ruhsuzca olur. çıkarcı olur.

En azından bir lisans mezunu olmasını isterim. Üniversite olarak da güzel bir üniversite olmasını isterim tabii. boğaziçi, odtü, itü vs. gibi üniversitelerden mezun olması +puan olur tabii ki.

Kültür, kitap okuma (eğilimi) vs. gibi şeyler de önemli. aslında okusa da genel olarak en az bir fazla şey yapan kadınlar daha çekici geliyor. ne bileyim bir çalgı çalar, şarkı söyler, yemek/tatlı falan yapar (makarna, pilav yapmak değil de yeni şeyler yapmak/denemek gibi) vs.

hani derler ya oturmayı kalkmayı bilecek, erkeğe erkekliğini hissettirecek falan o yeterli, bunun haricinde okuduğu bölüm/okul vs. değil de konuşabileceğimiz ortak konularımızın olması önemli bunu okul değil de kişisel kazanımlar sağlıyor çoğunlukla, çalışıyor/çalışmış olması da önemli.

ben o konuda attila ilhan'a katılıyorum:
www.5harfliler.com

atilla ilhan'ın böyle bir sözü olduğunu bilmiyordum. okuyunca çok hoşuma gitti. yalnız olmadığımı bilmek, üstelik kaptan gibi biri olunca, iyi hissettirdi :) düşüncesine harfi harfine katılıyorum ben de.

skayas +1

trollemek için yazmıyorum ama 3 defadır aynı şeyi anladığım için yazmadan duramadaım. sevgilinin eğitimi diye yazınca how train my dog'daki train'in karşılığı olan eğitim gibi anlaşılıyor. evcil hayvan muamelesi yapmışsın ve başlıkta da bdsm havası estirmişsin.

keşke sevgilinin eğitim durumu şeklinde yazsaydın.

soruna cevabım da şu: eğitim durumu ve öğrenim görülen yer/yerler kişinin karakteri hakkında doneler verebiliyor, o yüzden dikkatimi çeker.

Bunu araştırmam ama kendini belli eder zaten.

erkeklerin zeki kadın sevmemesi başlığında buna ilişkin counter argümanlar var sanırım.

Cahil cühela olmasın yeter, aşırı sinir bozucu. Ama senle aynı yada min. bir alt seviye olması fena değil. Üstü hatun milletinde ukalalığa neden oluyor.

Misal :
Erkek Lisans - Kız lisans = ok
Erkek Y.Lisans - Kız lisans = ok
Erkek Lisans - Kız lise = ok
Erkek Lise - Kız = Lisans = Hatun arıza çıkarabilir ama prensipte ok olabilir.
Erkek Lisans - Kız Doktora = Arıza
Erkek Y.Lisans - Kız Lise = Arıza
Erkek Lisans - Kız ortaokul = Arıza
Erkek Lise - Kız Doktora = aşırı arıza

gibi. Tabi bu tamamen kendi düşüncem ama ortak bir kültür seviyesinde olmak her zaman ilişki sağlığı açısından iyidir.

Öte yandan Atom parçalamayacaksanız hangi üniversiteden mezun olduğunuzun ne önemi var aq?