onlar bağış değil, ön satış gibi, projeni tanıyorsun şu kadar para verene ilk siparişleri şu zaman, şu miktarda göndereceğiz diyorsun, bunu derkende belirli bir miktar para toplanması gerektiğini belirtiyorsun eğer o miktara ulaşılamazsa paralar geri iade ediliyor. sen ticarethane işlet diye insanlar bağış yapmıyor yani, öyle bir dünya yok.

kickstarter yada benzeri projelere crowd sourcing deniyor,farklı amaçlar için farklı yerler var, farklı politikaları var. kimisinde sadece teknoloji olurken diğerinde seninki gibi tükkan açacam diyebiliyorsun. tabii para karşılığı sen ne vereceksin o mühim, kahve tükkanı açacam hisse vereceğim mi diyeceksin, 1 sene boyunca yediğin içtiğin ücretsiz mi diyeceksin orasını sen belirleyeceksin.

eğer projen para kazanmayacak ise (non-profit) o zaman bağışdan bahsedebilirsin.

walters coffee'nin kampanyalarini inceleyebilirsiniz.
indiegogo kullanabilirsiniz kickstarter yerine, bazi avantajlari var arastirabilirsiniz.

abddeki insana bedava kahve olacak desem nasıl olacak ki?

ilk defa gördüm. bence de "o kadar" güzelmiş.

başarılı bi abla, ama neden meşhur olduğunu anlayamadım. güzel olduğu için mi?

Makyajlıyken ortalama makyajsızken ortalama üstü bir güzelliği var.

Allah var güzel kız fakat dediğinize katılıyorum.

Normal zamanlarda "güzel" diyebileceğimiz herhangi bir kızımıza bu arkadaş gibi maddiyat ve de profesyonel çekim imkanı versek aynı instagram profili ortaya çıkar.

Fotoğrafların öyle telefonla çekilip spontane instagrama atılmış bir halleri yok. Düşünülmüş ve epey emek harcanmış bir profil var burda.

evet, hoş biriymiş. ama hesabında gördüğüm kadarıyla aşırı yapmacık duruyor hal ve hareketleri.

yüzü hala çocuksu duruyor kadınsı bir tarafı yok 28 yaşındaymış
bir de yüz şekli çok güzel değil yani bunun gibi çok vardır hatta daha güzel dışarı çıksan bulursun

AT ağızlı.

sıradan bi kız bence

İq'su 160 diye okumuştum, belki zekası sayesinde ünlü kalmayı başarmıştır

7,5/10

İçten gülen herkes güzeldir. Simetrik ise, düzgünlugu bozacak bişi yok ise daha da güzeldir

kendisini yakınen tanıyorum.

inanılmaz sempatik bi insan.

yüzü güzel de vücutu oldukça vasatın altında.

Güzel kesinlikle ama baya şişirildi instagramda orası ayrı.

güzel ama beğenmedim tarzım değil, yani aslında galiba güzel değil. değil ya.

7/10

Bu kadini ilk kez goruyorum,
@zalim'in yorumunu okuyunca kapadokyada yardim icin olan kosuda sahtekarlik yapan bu mu? Ne icin unlu peki bu kadin isi nedir yani? Gozleri gayet guzel.

Yerliymiş.

keçinin olmadığı yerde....
güzel görmek istiyosan;
instagram.com

aşırı uyuz

yüzü güzel değil bence. tek olayı mavi gözlü olması.

Güzel evet. Çok şanslı.

her renkli gözlü ve güzel gülüşlü insan güzel değildir. yüz kesimi, kaş göz albenisi, dudak kıvrımı denen şeyler var. kız güzel ama ben de abartıldığını düşünüyorum.

ilk kez gördüm. hiç de ilgimi cekmedi

@angelus adamsin, adamin dibisin.

güzel değil, fotojenik.

ayrıca angelus+1

aşırı ama aşırı yapmacık bir insan olduğu videoları izleyince belli oluyor. fotojenik ama o ağız ve kasıntı "sevimli kız olucaam" hareketleriyle çok itici. türkiye'de renkli göz kontenjanından iş yapar ve yapmış.

güzel değil ama çirkin de değil, ortalama üstü ve sıradan değil. çünkü ortalama denen seviye yerlerde. çoğunluk çirkin...

@rentts link atmış diye dikkatimi çekti o kadar da iddialı yazmış vs. neyse bakayım dedim. o linkteki hannah ise net çirkin mesela.

ortalama güzelliği var, çocuksu

at agiz, kepce kulak, bir de cok fazla kendisinin reklamini yapmis gibi..sevmem boylelerini.

güzel değil bence. gözleri ve gülüşü güzel ama o kadar. görsem asla "aa ne güzel kız" demem. çirkin de değil normal kız işte. www.instagram.com bildiğin güzel değil?

bir de aşşırı küçük duruyor 20-21 diye düşündüm 28miş.

Güzellikten anlayışın ne bilmiyorum ama kız ortalamanın biraz üstünde. Çekicilik sıfır.

kim abartmis? bi' gelsin, konusalim.

bence çok güzel ama çok da yapmacık duruyor aynı zamanda

esmer kara kaşlı gözlü kızların yoğun olduğu ülkede beyaz ten renkli göz avantajını kullanan bir ablamız. aşırı güzel değil. zaten instagram üzerinden bunu anlayamazsın. 100 kare çekip içinden en iyisini oraya koyuyor.

İnsanların sadece fiziksel özellikleriyle yargılanmasına karşıyım. Özellikle dizi-film-müzik sektörlerinde daha çok görüyoruz bunu. Çok daha yetenekli, güçlü ve kulağa hitap eden ses, olan, diksiyonu düzgün, karakterli ve ahlaklı insanlar sırf genetik dezavantajlarından dolayı iyi yerlere gelemiyorlar.

Soruya cevap olarak son derece sıradan, ortalama güzellikte bir kız. Burda daha önce fotoğrafını paylaşan fragile lady, istenmeyen evlat, vs gibi yazarlar onun kadar makyaj yapsalar çok daha güzel gözükürler.

sıradanın bir tık üstü gibi geldi bana

Suratı converse e benziyor.

çavuşesku ve saddam hatta kaddafi de sayılabilir.

hitler, mussolini, çavuşesku, saddam, kaddafi geliyor şimdilik aklıma. liste uzar bence.

benito mussolini

i.hizliresim.com

İyi biteni, güzel anılanı var mı ki?

ben nasıl anıldıklarını sormuyorum. sadece yapıp ettikleri zulümleri ve sonlarını merak ediyorum.

Bitmeyen çok az vardır. Hitlerin kemikleri de imha ediliyor, ilerde tapılmasın diye.

İsmini duymadığımız çok var afrikada arap yarımadalarında türkiyede filan. Hakkında tambilgim yok biri de mugabe, gerçi hala yaşıyor, sonu ne olack bilmiyorum.

eksisozluk.com

pinochet var sonu trajik diyebileceği.m ülkeden kaçıyor

Hitlerin ceset yok ortada yalniz. Berlinde oldugu de muamma.

Kaddafi ve çavuşesku diktatör değillerdi, yakınlarda miloşeviç ile ilgili algı manipülasyonu yapıldığına dair belgeler falan da ortaya çıktı. Neyse ilk birkaç cevabı gördüm canım sıkıldı söylemek istedim, uğraşmak istemiyorum.

www.decathlon.com.tr

şu var indirimde.

Ben 1,5 yıldır kullanıyorum, sorun yaşamadım. Geçenlerde internetin toptan yavaşlatılması dışında problem yaşamadım diyebilirim.

kopma yavaşlama yok, eğer müdahale yoksa. ama 50mbit almayı düşünüyorsan kablonet pahalı gelecektir. türknet düşündün mü? ben kabloneti 20 lira ödediğimden kullanıyorum. ekosınırsız paketin en ucuzunun modem ve receiversız hali. eğer daha fazla para verecek olsam kablonet kullanmazdım.

6-7 senedir kullanıyorum. arızalara hemen müdahale ediyorlar genelde. sokakta kopan kabloyu bile aynı gün onardılar.
doğum günlerinde 100mbit veriyorlar. sıkıntısız alabiliyorum. son zamanda yaşanan genel yavaşlatma haricinde şikayetim yok diyebilirim.

Bölgeden bölgeye çok değişiyor. Test edip görmeniz lazım. Ben yeni kurulduğu günden birkaç sene öncesine kadar kullandım. Hemen hemen hiç sorun çıkarmadı diyebilirim. (İzmir)

bi tek ben kopma yasiyorum sanirim :) haftada en az iki uc kere yasiyorum. kablosuz baglanan olursa onun baglantisi daha da sorunlu oluyor.

6 sene ttnet kullandım. günde 2-3 kez kopan adsl. 8-10 mbit ancak alabiliyordum.

2.5 senedir kablonet var. 100 mbiti bile çatır çatır alabiliyorum. 2.5 senede toplam 3 saat internetsiz ancak kalmışımdır. müdahale olan durumlar hariç tabi.

şu an hala iyi ama eskiden daha iyiydi. tr içindeki bi servera speedtest yaptığımda 1-2 ms ping aldığım olurdu. şimdi 5ms üzerinde oluyor illaki. oyunlara da yansıyor bu. avrupa serverlarında ortalama 20-30 ms artış var eskiye göre. yine de iyi kablonet. hele de fiber yoksa candır.

söylendiği gibi lokasyona çok bağlı. ya süper oluyor ya da kanser ediyor. uçlarda yaşıyor yani

ben de 5-6 senedir kullanıyorum. çok nadiren sıkıntı yaşamışımdır, onlarda da hemen müdahale ettiler.

Ben de 1 yıldır kullanıyorum. 4-6 kez sorun olmuştur. Gelip düzelttiler. Modemde sorun vardı.Memnujnum. Ucuz. 29 lira mı ne veriyorum, var mı böylesi :D tt ve türkcelden kurtulduğuma sevimiyorum, ço kyaşattılar bana. İlerde akkyi arttırıp hızı da arttıacağım. Tv de veriyor de pek seyrfetmyorum ama güzel kanallar var.

Her ulkenin bir.ataturk var. Ulus devlet olmanin geregi bu. Ulus devlet olmayan amariganin bile.corc wasingtonu abe lincoln u var.

atabulgar ataermeni. Milliyetçiliğin olduğu çoğu tyerde var öyleleri.

ülkeyi savaşarak kurtarıp, devlet kurup bir de cumhuriyet ilan eden kaç adam var ki?
Avrupanın yakın tarihinde böyle bir şey yok ama devirlerinin büyük adamlarını genelde anıyorlar. iste napolyonu olsun adenauer'u olsun.
ABDliler de kurucu babalarını epey anıyor.
muhtemelen önümüzdeki zamanlara castro olacak o insan.

Atatürk'e en yakın Simon Bolivar örnek gösterilebilir.

Her devlet binasında resmi bulunan, çocukluktan beri hayatı öğretilen yok benim bildiğim. Her millet önemli liderlerini sever ama bizim kadar ileri götüren yok. Bu arada Fidel castronun mezarını bombalarlar bence yakında :D

@tbugra +1
gülten dayıoğlu'nun güney amerika gezi kitabı vardı, simon bolivar'a duyulan saygıyı o da atatürk'e benzetiyordu.

uae için şu adam var. en.wikipedia.org

kürdistan'da mustafa barzani'nin heykelleri fotoları vardır her tarafta. en.wikipedia.org

pakistan'da cinnah var.
hindistan'da gandi var.
çin'de mao var.
küba'da jose marti var.
latin amerika'da bolivar var,
türkmenistan'da türkmenbaşı var.
azerbeycan'da haydar aliyev var.
kürdistan'da barzani var.
iran'da humeyni var.
abd'de founding fathers var, washington var, var oğlu var.

hiçbir ülke kurucusunu unutmaz, yaşatır. kurucusundan rahatsızlık duyanlar ancak soysuzlardır.

sondaki güzel cevaplar için teşekkürler gençler, ben araştırmaya koyuluyorum.

bence aynı şey değil. ama yerinde olsam yüz yüze bir rakibe karşı, gerçek bir satranç takımıyla oynardım. bunun kulüpleri var. araştırırsan bulursun.
bu arada duyuruyu okuyunca aklıma stefan zweig - satranç kitabı geldi:)

Bana aynı gibi geliyor yani satrancı evet daha kültürel bir aktivite gibi gösteriyorlar belki de öyledir ama ben bu konuda Benjamin Franklin ile aynı görüşteyim.

Online oyun bağımlılığı bende de var bu aralar bırakmaya yelteniyorum ama bakalım.

Knight sonuçta uzun soluklu bir oyun ya da wow. Satrançtan farkı çok var. Günde bir satranç oynayıp bırakabilirsin (tabi satranç liginde rank kasma varsa o ayrı). Ama wow ya da Knight , heatstone gibi oyunlarda devam etmek gerekeceği için daha farklı görünüyor bana. Dota gibi olsa, bir oyun 1 saat sürdüğü için pek farkı yok diyebilirdim. haftada bir bile oynanır.

Ben bir kaç ayda bir yükleyip dota oynuyorum mesela. 1-2 günlüğüne.

Stratejik online ıoyunların çoğunda da birtakım stratejiler, dikkat odaklanması gibi beceriler gerekiyor. Satrancın tabi ki düşünme yetisi anlamında üstünlüğü var denebilir. Katkısı daha fazla da olabilir jkişiye.

Zaten vir süre sonra satranç olsun oyunlar olsun rutinebağlıyor, izlenen bir kaç pattern var, onları uygulama tekrarlarından öteye geçemiyor çoğu zaman.

Ne demiş ki benjamin Franklin amca satranç için?

yanlış bilmiyorsam bu aletleri para kazanma amaçlı kullanamıyorsunuz, yani havayolu misali pek olmuyor.

bunun yerine/yanında helikopter pilotluğuna bakabilirsiniz.

www.youtube.com

Dota aklıma geldi.

en fazla spor yaptırmazlar sana, onun dışında yırtamazsın. bedelli çıkmadığı sürece de askerlik kaçarak değil yaparak biter.

benim diz eklemim bitikti. öyle aşınma falan değil cidden bitikti. sadece diz değil ayak eklemleri falan da bitikti. 1 sene erteleme verdiler. ertesi sene muaf oldum.

benimki 5-6 sene önceydi belki şimdi değişmiştir. muaf yapabileceklerini hiç zannetmiyorum.

Vicdani ret var işte.

Nerede var?

anarsistfaaliyet.org

supergirl
flash
arrow
legends of tomorrow


sıralama bu.
Bu hafta supergirlden başlayarak legend of tomorrowda bitecek olan 4 ortak bölüm var .

bunların hepsinin son bölümü mü?

son bölümleri evet ama daha önceki bölümlerde de ara ara karşılaşıyorlar

2 yıl tecil kendi kendine olmuyor. başvurup kendin tecil ettiriyorsun..

Ettirmesem ne olabilir?

para cezası ödersin.

ağustostan beri mezun olup gitmediysen yoklama kaçağısın. şubeye gidip tecil ettireceksen 2018 ağustosa kadar tecilli olabilirsin.

ağustosta mezun oldum derken okulla ilişkini kesmen değil diploma tarihidir önemli olan. eğer diplomanda ya da mezuniyet belgende haziran temmuz falan yazıyorsa 2018'in o ayına kadar geçerlidir.

Ağustosta mezun oldum. marttan beri bakıyorum düne kadar 2018n sonuydu. son bir haftada şubata çektiler.

msb asal sayfasına girip yedek subay kısmına bakıyorsun hangi evraklar gerekliyse onunla askerlik şubesine gidiyorsun, tecil ettiriyorsun.

Öğrencilerin okul kaydı, ilişik kesme, mezun olma gibi her türlü durum değişiklikleri okullarınca iki ay içerisinde kayıtlı bulundukları askerlik şubelerine bildirilir.


diyor burda.

www.msb.gov.tr


benimm 3 ay oldu.

Sıkıntı olur mu?

bir şey olmaz. ama beklersen onlar seni aramaya başlarlarsa olur o zaman bakaya cezası bile ödersin.

python.

Python tavsiye ederim baslangic icin

İşin uzmanı değilim ama 1,5 ay önce faklan öğrenmeye başladım python. Hem keyifli, hem çok fazla doküman var. Yazıp yazıp oynuyorum kendi kendime. Tavsiye edebilirim.

java

eksisozluk.com

Mobil mi web mi , veritabanı için mi server tabanlı uygulamalar yapmak için mi gibi ço kşey söylenebilir.

Hİç altyapı yoksa , c öneririm. önce ekrana merhaba yazdırma. sonra 2 ile üçü toplatma. döngü oluşturma vs gibi yavaş yavaş ilerlemek lazım.

Kitapğ yerine bir üniversitenin ytü itü gibi bilgisayar mühenfisliği slaytlarını öneririm. ödevler de vardır orda.ü

C bu arada popüler syılmaz. java olabilir tya da c# dahapopüler olarak. C daha makineye yakın bir dil olduyğu için daha iyi kavratabilir.

Python da nesne dayalı dil olarak geçiyor. Bilgim yok. java gibi. Nesne tabanlı dilleri öğrenmek daha iyi olabilir.

veritabanı sorgu dili olarak da mysql en basit ve zevklilerindwn.

programlamadan yürüyeceğim dersen c öğren. öğrenmek için çok iyidir fakat popüler falan değildir. daha sonra nesne tabanlı olan dillere geçersin.
Cursed Chico +1 kısacası

@Cursed Chico,

Yanlış anlama, özellikle hata aramadım.

Hiç bilmeyen birisi dahi değilse ve C ile başlarsa hayata küser, canı sıkılır, olmadı isyan eder. Geçende yine programlamaya yeni başlayan bir arkadaşa 1600 sayfalık "Algoritmalara Giriş" kitabı öneren vardı, böyle yapmayalım bence.

MySQL sorgu dili değil bu arada, dilin adı SQL. MySQL bir veritabanı yönetim sistemi.

------

@freetakilir

Ne yapmak istediğine göre değişir bu soru, o yüzden daha net bir soru sorarsan daha ayrıntılı cevaplar gelecektir. Duyuruyu düzenlersen mesaj at, cevabımı değiştiririm.

basit web programları ve basit masaüstü programları yapmak istiyorum. bunlar için ayrı diller programlar olabilir. basit ve anlaşılır olması yeterli.

ya python ya java. hangisinin syntax'i guzel duruyor, hangisi hosuna giderse onla basla.
ben bugun en bastan basliyor olsaydim yine java ogrenirdim heralde.

C'yi falan salla, baslamadan bitirme olasiligi var.

python ya da ruby ile baslamani tavsiye ederim. hatta bu konuda hangisini seceyim basliklarinda lego oynamayi seviyorsaniz python, Play-Doh seviyorsaniz ruby diye cevaplar vardir.

gerek akademide olan kullanimlar olsun, gerek acik kaynak kutuphane zenginligi olsun, webden data science a genis spektrumu nedeniyle oyum pythona.

yeni başlayan birinin c öğrenmesi için dahi olmasına falan gerek yok öyleyse bir çok bilg müh öğrencisi falan dahidir. direkt nesne tabanlı mantığını öğrenmesini beklemek bana toplama işlemi öğretmeden problem çözmesini beklemek gibi geliyor. python hakkında bilgim yok, arkadaşların bir bildiği vardır herhalde.

hobi olarak falan kalacaksa c önermem, ilk cevabımda da dediğim gibi. yeni başlayacağım demişsin ama ne amaçla olduğu anlaşılmıyor.

Komsu firin falan varsa acik olabilir

sahildeki simit sarayı 5 buçukta açık oluyordu, değişmemiştir muhtemelen.

iskeledeki muhallebici açık olur.
çarşı otobüs durağının arkasındaki adını hatırlamadığım pastane açık olur
dershaneler sokağında istiklal var, orası açık olur

rıhtımdaki yerler acık olur

Starbucks 2-3e kadar kalmıştım diye hatırlyıorıım. beleş kütüphane gibi.

rıhtımın karşısında şehirlerarası otobüs firmalarının olduğu çevredeki dükkanlar açık olabilir. murat muhallebicisi gibi

e karışsın nolur ki? derdini tam anlamadım.

Siz zulme karsisiniz ama o urunlere para vermiyor, zulm edilmesini desteklemiyorsunuz o yuzden azcik bulasmanin sorun yaratacagini dusunmuyorum.
Ya da daha genis bakarsak hayvansal urunleri satan hicbir isletmeden alisveris yapmamalisiniz ki onlari desteklemeyin. Alkol satilan marketlerden dindarlarin alisveris yapmamasi gibi. Ama tabii ki sizinki imkansiz gibi olur.

Ben de vegan+1

Yapacak bir şey yok. Özellikle vejetaryen/veganlara hizmet eden lokantalarda, vejetaryen yemeklerle vegan yemekler bile aynı yerde pişmiyor, bahsettiğin olaydan dolayı.

ancak veganlar olarak et yememe amacımız hayvan yaşamına ve özgürlüğüne zarar vermemek. Et yemeyerek, et talebini azaltıyoruz. Süt içmeyerek süt talebini azaltıyoruz. Herkes bizim gibi olsa dünyada eti için öldürülen hayvan kalmaz. İnsanların %50'i bizim gibi olsa, eti için öldürülen hayvan sayısı %50 azalır. Et yemeyerek süt içmeyerek bu yüzdelere doğrudan katkı sağlıyoruz.

Ancak etli yemeğin suyunun bulaşması, yemeklerim tamamen ayrı kaplarda yapılıp ayrı tezgahlarda satılması, ayrı kaşıklar kullanılması, eziyet çeken hayvan sayısını azaltmıyor.

Ben de iyi hissetmiyorum bu konuda, ancak hayvan sömürmüş olmadığımı biliyorum böyle bir durumda. Benim yemek talebimi karşılamak için hayvan öldürülmüş olmuyor.

İnsanların %95'i vegan olsa, dünyada et üretimi %5'e düşer, o etli yemeklerin tamamı zeytinyağlılarla yanyana satılsa ve suyu damlasa bile, et üretiminin %5'lik oranını arttırmaz bu durum. Yani %95 vegan topluluk, amacına yine de ulaşmış olur.

Mesela, uçakta ikram edilen sandviç tavuklu ise, sen o sandviçi reddedip hosteslere "vegan seçenekler sunun" diyebilirsin. Bu, zamanla havayolları personellerinde bilinç oluşturup, veganların etsiz sandviç almasını, bu sayede et talebinin azalmasını sağlar.

Ancak sen bu durumu şikayet etmeyip, o tavuk etini sandiviçten çıkarır da tabakta bırakırsan, o et çöpe gider, hayvan öldüğüyle kalır, hayvan zulmünü hiçbir şekilde azaltmamış olursun. Uçakta verilen sandviçteki tavuğu yemek ile çıkarıp tabakta bırakmak arasında hiçbir fark yok. Bir vegan olarak o tavuk etini yiyebilirsin. Eğer veganlığım işe yarasın diyorsan, o tavuklu sandiviçi reddedip etsiz alternatif talep etmen gerekir. Bunu yapmazsan o tavuğu ye gitsin.

Senin bahsettiğin durum da aynı. Et üretimini ve talebini azaltmayacak hareketlerin, veganlıkta bir amacı yoktur. O su damlasa da damlamasa da et talebini arttırmış olmuyorsun.

Yemeklerin ayrı tezgahlarda satılmasını sağlayarak et talebini azaltmış da olmuyorsun.

kalkıp "öyleyse bu sulu kebap zaten yapılmış, yesem de bir şey olmaz" demeyeceksin tabi, çünkü o durumda et talebini arttırmış oluyorsun. Senin yüzünden etli yemek daha erken biter, bir sonraki gün daha fazla etli yemek yapılır.

Veganlıkla ilgili her durumda düşünmen gereken şey, "şöyle yapsarsam/yapsalar et talebi artar mı azalır mı" olmalı.

Siz hayatınızda hiç aç kalmamışsınız. Tüm derdiniz bitmiş, pirinç bulgura karışmış, brokoliye köfte suyu damlamış derdindesiniz.

@oligomer, sen de etinin yenmesi için öldürülmemişsin hiç.

Bir şeyi savunmak için onun kendi başına gelmesi gerekmiyor. Aç kalmadan da neyi nasıl yiyeceğimize, neyi neden yemeyeceğimize karar verebiliyoruz çok sağol.

senin önüne bir tabak brokoli koysalar, bunu yiyeceksin deseler, yemek istemezsen de "sen hayatında hiç aç kalmamışsın, tek derdin brokoli yemek istememek olmuş" desek, ne kadar saçma olur değil mi? Çok gerizekalıca bir laf olur, bunu söyleyen kişi tam bir mal olur, değil mi?

Sen ömründe açlık sefalet çektiğin için mi et yiyorsun?

Söylesene, et yememek için tüm derdimizin bitmiş olması veya aç kalmış olmamız mı gerekiyor? "dert edilecek şeyler" sırası nedir senin için? Dünyadaki hangi dertler bitince neyi yediğimizi dert etmeye iznimiz var?

Klavye başından esip gürlemek yerine hangi keyfinden vazgeçip dünyaya bir iyilik yaptın?

Sen bu dünyada hangi insanın ya da hayvanın derdinin bitmesi için uğraştın da, bizim uğraşlarımızı küçük görüyorsun?

ya offff tamam kardes en vegan sensin. cidden, zulme karsiysan ete para vermiyosan sorun ne? sonuc olarak eti tuketen sen degilsin ve bu amaca karsi para kazandirmiyorsun. eger bu kadar hassassan niye et satan dukkana para kazandiriyorsun.

gittiğim çoğu yerde yemeklerin sunulduğu yerde yemekler o metal kaplar, birbirine çok yakın konulmuş. Temas ediyor dış yüzeyleri.

Allah başka dert vermesin kardeş.

Biraz empati beklemiştim , bir veganın yerine koymanızı beklemiştim ama empatiyi yapan yine ben oldum :D yadırgamıyorum o yüzden


@harzem

benim veganlığa girişim , olma sebebimtalebi azaltmak değil, daha çok duygusal sebepler. Tabi ki sonradan talebi azaltmak, tüm sömürüyü durdurmak gibi şeyler sonradan şekillendi de. Hala daha çok duygusal, vicdani.

VÜcuduma hayvansal gıdaların girmesini istemiyorum. Ve şu ana kadar da bununiçin uğraştım bayağı ama son iki haftadır yemeğimde 2 kere başka yemek çıktı.


Yıllardır vücuduma sokmamaya çalışıyorken bu tür eser meiktarları gözardı etmek istemiyorum.

Evet, hayvanın zulmüne katkı sağlamış olmuyorum. SOkak pilavcısından pilav aldm diyelim, içinden et de çıktı. YEmem. O ürünün parası verilmiş belki ama vicdahım izin vermez, midem de izin vermez zten. Hayvanlar ölmesin diye değil, belki vicdanımın sesini bastırmak için veganım ama ikisi de ilgili zaten birbiriyle. Ben kendim vegan olup hayvnsal kullanımımı azaltıp, var olan hayvan ölümlerne gözümü kapatmyıorum, mücadele ediyorum.



Devlet insanları ağaçları katlediyor hayvanları öldürüyor. ARkdaşlarıma zarar veriyor ama para vermeye devam ediyorum ona. Bu tür çelişkiler mevcut, ama şu an bu tür şeylere karşı gelemiyorum.

Herkesin vegan olduğu bir dünyada da yaşamıyorum, vegan olmayanlara para vermeye mecburum. Manava elma için verdiğim para belki evine giderken aldığı tavuğun ödenmesi için harcanıyor. BU konuda da şu an bir şey yapamıyorum.

ama yemeklerin bulaşması konusunda bir şeyler yapabiliyorum.

Aç da kaldım çok. 5-6 sene önceye kadar 2 öğün yerdim. Şu an imkanım var ve yiyebiliyorum. Böyle bir derdim var şu an ve beni rahatsız ediyor.




sonra veganlar elitist filan diyorlar ya yok öyle bir şey aslında asdfg

bazı veganlar takmıyor bu tür şeyleri, bazıları o tür yerlere gitmyor zaten. Ben burda vegan olmayanların da aynı hassasiyate sahip olabileceğini düşnümüştüm. Yemekler karışımasından ahatsız olabilen.

benim de bazen 2-3 oluyor

Benim 3ü 4ü geçer, evde hep oturuyorum klozete o yüzden pek bir ayrımı kalmadı benim için epey zamandır.

Hocam çok afedersin ama minimum 4 kere çıkıyorum. Gayet fitim.

2-3 kere iyidir. 1 kere yada 2 günde bir gidenlerde kabızlık ve ilerleyen zamanlarda hemoroid kaçınılmaz gibi birşey. gelince yapacaksınız en sağlıklısı bu

Benim de 1 den çok ama evde zaman geçirmeye başladıysan ve Spor yapıyorsan ister istemez artıyor.bir problem olduğunu düşünüyorsan dışkı rengine bak en iyi belirleyici odur

Problem yok gibi, sadece sayıya takılmıştım da vegan olmayanlarda da olabiliyorsa, normal bir şy.

cheers in dediğini istemsiz olarak yapmaya başlamışım. En fazla 20 30 dakika tutuyorumdur. GElince gidiyorum. Bir yandan kötü gibi, tutabilme yeteneğini azaltıyor. cheers in bahsettiği gibi sağlıkllıysa güzel tabi.

kefir ve turşu suyu tüketiminizi artırarak bağırsak floranızı düzenlemeyi deneyin.

Erkeklerde günde 3, kadınlarda günde 2 defa "barsak hareketi" olur. Bu hareket sonucunda normalde tuvalete çıkılır. Modern hayata uyum sağlarken bu alışkanlık bozuluyor çoğu kişide, ama normal sayılar bunlar.

kucuk ve sik ogunler neticesi, bence...

normalde günde bir ama arada günde iki - üç olduğu da oluyor.

b12 kullanıyorum. kan testimde 150-200 arası çıktı. Sınırın üstünde ama düpşük dedi doktor yine de. YÜkselene kadar her gün, sonra 2 gündebire düşebilir deniliyor.

Doğal yolla b12 çoğu zaman mümkün olmadığı için şu anki vücut yapısıyla, hep kullacağım ben. Veganların çoğu kullanıyor zaten.

magnezyuma hiç ihtiyaç. duymadım, bilmiyorum. Kan testimdev ar mıydı hatırlamıyorum da. Sebzelerde çok olduğu için sorunum yoktur büyük ihtimalle.

B12 uykusuzluk yapıyor tam tersine. Deneyebilirsin. Uyumadan 1 saat önce al, 2 saat yatakta döner durursun uyuyacağım diye. Benexol için söylüyorum bunları. Yine Benexol alınca iyi hissetmiyorum kendimi. O yüzden düzensiz kullanıyorum. Baş dönmesi, çarpıntı gibi şikayetlerim oluyor aldığımda. Ama olumlu etkilerini de hissediyorum kullandığım süre zarfında.

Seğirme, kramp, dengesiz ruh hali, anksiyete vs.

B12nin öğlen kahhvaltı gibi çöğünlerden sonra veya birlikte kullanılması öneriliyor. Yemklerle kana karışması daha etkili olsun diye.

ikisini de kullandım. b12'yi iğne olarak hala kullanıyorum, magnezyum biteli çok oldu. benim sindirim sistemim sıkıntılı olduğu için tedavim yetersiz geliyor, magnezyum kullanmamış olmama rağmen kramp ve seğirmelerim hala devam etmekte.

iğneleri ilk beş gün her gün olmuştum, hemen etki göstermişlerdi ama tabletler için bir fikrim yok.

magnezyum konusunda maden suyu içmemi önermişti doktor, gerçekten de azaltıyor seğirmeleri.

Ben köpek götürmüştüm sırasıyla şunları yaptım.

1-Veterinere gidip çip taktırdım.
2-Pasaport çıkardım.
Pasaporta işli olması gereken 4 tane aşı var (İsimlerini hatırlamıyorum)
Bu aşılarında vurulma süreleri arasında bir zaman vardı o zaman
3-Karma aşısının üstünden 3 ay geçince bir test yapılıyor. (Veteriner kan alıp Ankara'ya yolluyor, test orada yapılıyor.)
4-Test sonucu geldikten sonra İl sağlık müdürlüğüne gösteriliyor oradan bir belge alınıyor.
5-Toplanan tüm belgelerle Tarım Bakanlığına gidiliyor. Tarım bakanlığı kedinin ihraç edilebilir bir mal olduğuna dair bir yazı veriyor.

Sonraki tüm işlemleri kargo firması halletti. Tavsiyem mevzuatı öğrenip en ufak bir detayı bile atlamadan ilgilenmeniz, mesela köpeğimin cinsiyetini yanlış yazdıkları için bile sorun çıkmıştı, o testi tekrar Ankara'ya yollamak zorunda kalmıştım. Bir de bazı firmalar tüm bu süreci üstlenip astronomik paralar istiyorlar, bence hiç gerek yok gayet halledilebilir şeyler. Kolaylıklar.

zimulcan abd değil sanırım?

maaş aldığın bankanın herhangi bir şubesindeki tanıdık çalışana bakar.

Sgkde görünüyor. Ama brüt tabi.

Maaşınız 4 A hizmet dökümünde gözüküyor.(10.750 TL'ye kadar olan kısmı gözükür eğer daha yüksek kazanıyorsanız 10.750 TL olarak gözükür.)

Başka banka şubesinden öğrenebilirler, bordro devre dışı kalıyor. Başka da yok herhalde.

2 sene

Daha öncesinde kaybettim iki yıl daha geçinebilirim.

10 sene idare ederim.Ciddiyim. Dogustan sanslılardanm sanırm. Sadece isimi kaybetsem ömür boyu idare ederim.Gelir kaynagimi kaybetsem 10 sene.

150 ay civarı.

Dayanamam. batarım. Allah kimseyi işsiz bırakmaz.

Yaklaşık bir sene, minimumda yaşayarak.

Bayağı giderim.

daha öğrenciyim ama kazancımın çok büyük bölümü (böyle deyince çok kazanıyomuşum gibi oldu da hayır, işte 500 alıyosam 400'ü diyelim) işimden geliyor. iki iş var. birinden çıksam 20-25 gün dayanabilirim ama diğerinden çıktığım an nalları dikerim. hep ekside yaşıyorum zaten, kovulduğum an biterim. gerçi işte dediğim gibi öğrenciyim, başka bir iş bulup aşağı yukarı aynı parayı almam çok zor olmaz diye tahmin ediyorum.

köyde dededen kalma bağ bahçe var. yaparım bir kulübe. açarım mandıra filozofu mode on. allah ne verdiyse. hatta tarla yola yakın oraya da çıkıp yetiştirdiğim ürünleri satsam ohoo şu ankinden fazla kazanırım.

neyse ben bi istifa edip geliyorum.

Büyük ihtimalle şöyle. Windows fullscreen modu var. Oyun başlarken soruyordur hangisi olsun. Öyle yapınca bir pencere gibi açılacaktır. aşağı inmeden öbürüne geçilebilir. Ama bazı oyunlar gıcıklık yapıp yine de indirebilir.

Dipğer önerim, müzik değiştirmek içni kısayol belirlemek olabilir iler igeri ama youtubedan filansa sıkıntılı olur.

windows tuşu+P olmuyor mu?

oyunun modunu borderless windowed yapacaksın, mouse yine oyununa bağlı olarak geçmeyebilir(mesela dota menüsündeyken geçer ama oyun içinde geçmez), alt tab yapıp geçebilirsin. ama alt tab yaptığında oyun aşağı atmaz, yine ekranında görünür, sadece mouse'un ekran değiştirir.

işte oyunu tam ekran yapmak istiyorum ben. windowed yaparsam olur muhtemelen ama tam ekran olsun :( bide bunu sanırım twitch.tvde yayıncılar yapıyor ya :( nasıl yapıyorlar ki :(

borderless windowed modu tam ekran zaten. yani ben yanlış anlamadıysam senin istediğin borderless windowed yapınca olacak. olmazsa tekrar burdan yaz başka bir şey düşünürüz

bankadan hesap açıp çevirmen yeterli.

Bankaya gitmenize gerek yok ki. Internet bankaciligindan vadesiz Dolar hesabi acin, sonra Dolar satin al diyerek hesabinizdaki istediginiz miktardaki TL'yi Dolar'a cevirin. Isterseniz bi de vadeli Dalar hesabi acip birikimizini ona koyun.

Belli bir alt limit vardir belki, mesela 5 kurusluk Dolar alabileceginizi sanmiyorum ama pratikte bir sorun yasamazsiniz.

Benim nuvo, yapı kredinin. İnternet şubesinden açabiliyorum istediğim kadar. Bankamatikten para yatırmak sıkıntılı. her bankamatikte yok çünküd olar alma bölümü.

"hesap işletim ücreti" açtığın dolar hesabı için TL hesabın dışında ona da ücret ödeyeceğini unutma,
Bu arada yatırım tavsiyesi değildir ama şu günler dolar almak için biraz riskli görünüyor,çok yükseldi dolar,

muhteşem yüzyılın ekmeği ile yola çıktılar işin içine son zamanlarda siyaset girdi belli bir kitlenin dizisi olmaya başladı.

hiç izlemedim ama çevremde izleyenler aşağı yukarı aynı fikirdeki arkadaşlarım.
dizinin kalitesini bilmiyorum belki çok kalitelidir belki değildir onu izleyip görmek lazım.

dediğim gibi siyaset girdiği için uzak durmayı yeğliyorum diziden içimden gelmiyor.

Otobüslerde metrobüslerde tutunma yerlerini reklamlarını gördükçe çıkarıp yırtıyorum. Başka da alakam yok.

tarihi bir şekilde öğrenmek, sevmek, daha çok benimsemek gerekir. halkın her kesimi için.
tüm tarihten bihaber yaşamaktansa, en azından bu tür dizilerle insan kendi tarihine bir şekilde yakınlaşıyor. belki kimisini araştırmaya itiyor. tarih bilinci insanın istanbulda bursada sokaklarda yürüyüşünü bile değiştirir. sultanahmet'e bakışını değiştirir, bir hafta sonu bab-ı ali'de gezmeye iter.
karakterleri, olayları, kurgusu, sahnesi ile o dönemi yansıtan yapımları desteklemek gerekir.

üstelik yabancı dizileri izleyen bizler için türk dizileri hiç doyurucu gelmese de bu diriliş ertuğrul ve diğer kimileri yapımı çok sağlam diziler. doğru kelime prodüksiyon mu bilmiyorum. ancak dövüş sahneleri gibi sahneler bir spartaküs kıvamında, değil ise de bir tık altı. çünkü bu adamlarda mal değiller, yabancı yapımları onlarda izliyorlar ve düşünüyorlar, "biz de bunlar gibi bir şeyler yapabiliriz, daha iyiye oynayabiliriz"
bir konuda spartaküs mesela, onu açıp gözümü kırpmadan izleyen ben, bir çok savaş, vahşet sahnelerini, cinsel içerikli sahneleri, işkence sahnelerini yönetmenin hayal gücüne bağlı kalarak açık açık izliyor, beynime alıyorken, burada osmanlının kuruluşu gibi bir zaman ele alınıyor ve tüm parametreler kendimize uygun.

bir çok dizilerde çekildi ve çekiliyor tarih için, öyle bir geçer zaman ki de ve başka o dönemleri anlatan dizilerde çekiliyor. bu iyi bir şey. çocuklara ve gençlere bir şey öğretmenin iyi bir yolu. daha iyi olan kitap okumaktır ama eline kitap verilse kim okumak ister. okulda iken ağlayıp duruyorduk tarih dersi çok sıkıcı, sürekli ezber vs. e al dizi çekilmiş işte en azından. karakterlere bir aşinalık olur. 1299 ezberlenecek bir sayı olmaktan çıkar, dizinin uyandırdığı hisler ile anlamlı bir tarihe dönüşür, zihin onu benimser.
başbakan, cumhurbaşkanı, kim ise, onlarda iyi bir ivmelenme varsa bunu malzeme ederler tabi, bunda pek anormal bir şey yok. bu yeni girişimleri de motive eder. belki bir gün "atatürk" diye de bir dizi çekilir, tbmm'nin kurulurken ki o kaos ortamını atatürkün orada çektiklerini gösler önüne serer. keşke çekilse. bende samimi söylüyorum 2 bölüm falan izledim, ama destekliorum. türk dizileri bir de yabancılar gibi 40 dakikaya inerse, belki de yeniden televizyon başına oturulur neden olmasın. ama reklamlarıyla 2.5 saat ...

sanırım, muhteşem yüzyilin ekmeğini çokça yediği -haremden ibaret osmanlı tabanlı senaryodan- sıyrılarak, daha kabul edilebilir bir senaryonun ekmeğini yediklerinden izleyiciler nezninde tutulmaya başladı.

malum, doğru olmak için eğriliklerden kurtulmak gerek.

Akp propagandası haline dönüştüğü için izleniyor. Güncel Mesajlar Ertuğrul'un ağzından veriliyor. Yandaşların hoşuna gidiyor

Aslında dizi tarihinin belli dönemleri var bir ara ağa dizileri vardı daha sonra bıçkın mahalle delikanlıları şimdi de tarihi diziler

giyilir ama çabuk kirlenir çamur vs ise yerler

Giyilir

Giyilir bence.koyu renk çizmelerle çok güzel oluyor.

botun, çizmen vs. paçasını koruyorsa giyilir; çok da güzel olur

Giyilir. Ama metrobüsüyn yoğun saatleri gibi durumlarda sıkıntı olacaktır.

renkten dolayı soğuk hava daha çok hissedilebileceginden giyilmez.

Erkek olarak cevap vereyim. 6 seansta bitecek mi? Farkli yerler sanirim bitene kadar 2000e falan yapiyor. Onlarida bi arastirin.

Ayrica daha avantajlisini bulamazsin diyen yerler genelde keriz silkeliyor.

ben gittim ve çok iyi sonuçlar aldım, diode lazerdi ve 8 seans için 700 lira verdim. konum ankara. fiyat çok pahalıymış bence.

@England bitme garantisi vermiyolar da 90 95 biter diyorlar.

Alexandrite makina evet, @cureforlove sizde fiyat nasildi?

LAzer tipi önemli. İNternette şikayet vs var mı diye de araştırman lazım. Kadınlarkulübünde filan yorum vardır belki orayla ilgili. Ağda acısından da fazla değil.

Fiyat normal. Boyun, ynak ense 30 40 lirayken, bacak 200 300 lira civarı. Bacağı görmeden şuı kadar dakika demesi biraz düşündürücü.

Pahalı. Ben Diode 10 seans 1300'e anlaşmıştım bitirme garantili ve kol dışında her yer dahil. Bitmedi 20. seansıma gideceğim haftaya. Bitirme garantili olduğu için bir şey vermiyorum.

ben bitene kadar 1100 veya 1200e anlaştım sanırım. bacak, koltuk altı, dudak üstü için. normalde 6 seanslık paketti ama daha tanıdık vs. vardı bitene kadar olsun diye anlaştık. koltuk altı 4 5 seansta bitti bacak da yine %80 bitmiş durumda. 4 5 ayda bir tek tük çıkanlar için gidiyorum. hiç de öyle 45 dakika uğraşıyoruz diye laf anlatmasınlar. ilk iki seans belki o kadar uğraşılıyor sonra tüyler tarı yarıya bittiği için süre kısalıyor. geçen gün girmemle çıkmam bir oldu beş dakikada aldılar hepsini. bence sen sözünün eri güvenilir bir yer ara bul. burası pahalıymış da.

anladim. fiyat pahali demek. peki ankara'da onerebileceginiz yer var mi?

Özledik, kıskanıp anlamayanlar tarafından, sabote ediliyoruz.

Ne kadar özlediğimi anlatmaya kalksam yeryüzünde bunu ifade edeceğim bir kavram yoktur herhalde. 10 sene önce zevkten ölecek dakikalar geçirirken sanki şu an donuk ve bitkisel hayatta gibi hissediyorum kendimi. Sanırım klasik 90'lar ve 2000'ler başı sendromu var bende.

Özleme hali bir vurgun gibi aslında, özgür isimsiz kimselere.

beyni basmayanları ya da anlayıp da kendi kafalarında dünya yaşayanları çöpe atıyoruz.

özlemiyorum. çünkü hala o güzel muhabbeti ediyoruz.

O vahşi atlar alıp başını gittiler.

Özledik tabi.

Özledim.

Bu da fonda çalsın bari, www.youtube.com

Niye özleyelim lan, ozlenmek karşılıklı olmadıkça kendini kandirmak veyahut avuntudur. Yeni insanlar ile de bunu yapabiliriz. Bir de en fazla onlari değil o zamanları özlerim. Ikisi farklı şeyler.

özlemez olur muyuz. cok ozledik

@mermize sanırım en mutlu olduğumuz anlar,yerler ortak. 2006 yılı İzmir hayatımın en mutlu senesiydi belki de.Parasızlıktan Konaktan Göztepe'ye kadar yürüdüğüm geceleri bile özlüyorum bazen

Hayır.

Öyle ortamlarda benim başım ağrıyor çünkü insanları da konuşmayı da dinlemeyi de sevmiyorum.

köstebek kurabiye<3

özledim. sabahlara kadar konuşup en az bir kere kavga edip konuşma bitmeden barışmamızı, o telefonu gülerek kapatmayı çok özledim.

aç kalırsak kavga çıkarırız.

basit aslında toplumun geneli olarak siyaset falan umrumuzda değil olsa da bunun için hayatımızı tehlikeye sokacak hareketler yapmıyoruz. ne zaman bu dandik siyasi politikalar ekonomiyi çökertir süpermarketlerde yiyecek bulamayız işte o zaman kavga, dövüş çıkar. Benim beklentim bu yönde.

Kavga dovus bitmeyecek,belki de iyi gunlerimiz. akli basinda degerli insanlarin gitmesi taraftariyim.

Eldeki avuçtaki , maddi manevi ; herşeyimiz birtiyor... Çoğu ülke bizim Yok Olmamızı aç kurt gibi bekliyor. Suriye gibi düşmemizden korkuyorum.

atatürkçüsü apocusu bir araya gelmeden bir halt olmayack. şu an hepsinin ayrı dertleri var, zor bir olasılık. başka türlü bir şeyler olacağını sanmıyorum.

chrome üzerinde zenmate bende hala çalışıyor. ülke değiştirmeyi deneyin. browser veya eklentiyle ilgili bir problem olabilir, olmadı silip tekrar yükleyin.

silip yeniden kurmayi denedim, o da fayda etmedi. operayi deneyeyim.

bedeva vpnlerin bazı bilgileri sattığı söyleniyor kullanıcının. Çalışan bir arkadaşım vardı da.

Yok. Sadece hatirlayamadigim bir islem varsa hatirlamaya calisirim veya para iade islemi vs olcaksa onlari takip ederim

ya kartını kopyaladılar bahamalara bilet aldılarsa? hesaplıycan tabi.

hayır

Hayir. Ayrica paranoyak degilim.

Ben saatlerdir bakıyorum da anlamak zor nerden ne almisim. pos lari kastediyorum ve atmden cekmeleri. hatirlayamadim. o yüzden biraktim incelemeyi. arada bakarim belki yine.

ben bakıyorum, ancak tek tek hesaplamak olarak değil. hangi işlemleri yapmışım diye. çünkü bazen hatalı işlem olabiliyor.

Bilmediğim için soruyorum:

Ahmet Necdet Sezer, seçimlerde 397. olan rektör adayını rektörtörlüğe getirmiş mi? Üyelerin %90'ının oyunu alan adayı es geçmiş mi?

Rte, seçime bile girmemiş kişiyi rektör olarak atamıştır

önceden usulen bile olsa bir seçim oluyordu. devamında belli bir teamüle göre atama yapılıyordu. şimdi o da yok. şimdi özerk olması gereken kurumların başına kişileri atamak için yök adayları filtreliyor, ardından bir kişinin iki dudağı arasına bakılıyor.

Ben de chpli cumhuryetçi filan değilim. sezer diyelim öyle bir şey yaptı. ne işine yarayacak, hükümette gücü mü var, bir sonraki seçimde tekrar mı seçilecek. Gücü yok zaten, üniversitede sözü geçmesi imkansız. Atadığı kişiler de ne yapbilir ki, üniversitede en fazla içkiyi serbest yapar. ama tabi imkansız bu gibi şeyler. Yani ikiyüzlülük değil. GÜç nerdeyse, muhalefet ordadır.

Filistin bir atom bombası atıp israil ordu binasını vs yok etse, filstine ses çıkarmıyoruz dye ikiyüzlü olmayız.

en yüksek oyu alan kimse o atanıyordu önceden, şimdi seçime girmemiş (gerek görmemiş de olabilir) girse bile en az oyu almış kişi veya kişiler atanıyor son zamanlarda. sorun bu.

Bu kayyum atamasını eleştirenler YÖK'ü ve 12 Eylül sonrası uygulamaları savunmuyorlar zaten. Savunuyorsa bile "en azından böyle daha iyiydi, şimdi hepten boka sarmış" diyerek söylüyordur bunu.

Ama üniversitelere "bir devlet kurumu, o zaman devlet (yani şu noktada hükümet) istediğini yapar, ne yani yapmasın mı" dersek akademik özgürlüğü zedelemiş oluruz. Akademi itaat kültüründen uzaktır, bilime ve tartışma kültürüne dayalıdır. Kayyum ataması bilimsel üretime ipotek koymaktır.

ODTÜ'de 2. sıradan rektör olarak atanan ve "görevi kabul etmeyeceğim" dediği halde eden kişinin 1,5 sene önce kapanmış, YÖK'ün ve Danıştay'ın bile "usulsüzdür, kanıtlar yetersizdir, yanlış yapmışsınız" diyerek kapattığı soruşturmaları yeniden açtığını duymuş muydunuz? İktidar, makam, mevki bozuyor. Akademik başarısı ne olursa olsun, göeve getiriliş usulü sebebiyle AKP vekilinin kardeşini de bozacaktır.

Göreceksiniz, o okulun uluslararası başarısı ya ciddi anlamda düşecek ya da düşmemesi için çalışanlar "hiçbir başarı cezasız kalmaz" düsturu ile ağır bedeller ödetilerek pişman edilecek.

birazcik tarih icin: odatv.com

rte'nin yaptigi suregelen bir seyi devam ettirmek degil, bilakis suregelen demokratik bir kulturu otoriterlik kaygilari ile yok etmek. secime girmemis olmasi da saptirma degil gercek.

"Hasan Tan'ın ODTÜ'ye rektör olarak atanmasını basit bir uygulama yanlışı olarak görmek büyük hata olur. Bu atama, siyasi nitelikliydi ve hedefi ODTÜ'deki özgür düşünce ve tartışma ortamını yoketmekti."

Tarihten ilgili bir sahne: www.odtumd.org.tr

Hayır değil. Şimdiye kadarki hiçbir Cumhurbaşkanı, rektör atamalarını gece yarısı KHK'sı ile kaldırıp kafasına göre atama yapmamıştı.

İkiyüzlülük arıyorsan örneklerini destan gibi yazabilirim.

@acemi; tamam, diyelim ki pkk anmasına izin veren rektör yeniden atanmayarak makamdan uzaklaştırılıyor. peki terör örgütü olan ypg'nin silahlı konvoyunun ülkeden davul zurna ile geçişine izin verenler ne zaman o makamlardan uzaklaştırılacak? saygılar.

"yetkili abiler"in bizim canımız üzerinden sağa sola atar yapmasından tiksiniyorum. insan hayatını değil ölümü kutsamalarından nefret ediyorum. o kaymakamı kayyumluk koltuğuna hedef tahtasına oturtur gibi oturtup sonra timsah gözyaşları dökmelerinden iğreniyorum. tepeden tırnağa bu terörist orospu çocuklarına destek veren, göz yuman ne kadar yaratık varsa hepsine lanet ediyorum.

dün cenaze vardı, bir kaç hafta taziye hadi bir kaç ay gelen giden..
sonra

sessizlik
.
.
.
adamcağızın 3 yaşındaki yetim oğluna ne söyleyip avutabiliriz?

turkiyenin ne kadar aciz bir ulke oldugunu dusunuyorum. baska ulkelerde vali olecek, o ulkede yer yerinden oynar aq.

valla karayılan kayyumları öldürürüz diye açıklama yapmıştı, buna rağmen oralara kayyum atayıp güvenliğini sağlayamayan devlet yerin dibine batsın diye düşünüyorum

www.hurriyet.com.tr

fetö denen yalamalardan temizlenen kadrolar pkk'lı teröristlerle dolu. bunu açıkça ortaya koydu. hala uyuyoruz. güvenlik zaafiyeti had safhada. allah geride kalanlara sabır versin.

Tek yol barışken, barışa dair her şey yok ediliyor.

gliserini önce verirler çünkü düzenli kullanımda içerideki kiri yumuşatıyor ve vakumlamanın kolay olmasını sağlıyor.

odyometri'den önce vakum yaptırma bence, aynı problem benimde başıma geldi.

Bizim denizcilik zorunlu muayenelerinde vardı odyometri, işitme kaybı çıkacaktı neredeyse fark etmediğim tıkanıklıktan dolayı. Doktor öncelikle kulağımı gliserin veya oksijenli su ile temizleterek birkaç gün sonrasında odyometri yapılması gerektiğini söylemişti. Vakumlama esnasında makinenin sesi birkaç saat duymayı etkileyebiliyor. Frekans aralığı düşükken odyometride duyamayabiliyorsun.

O zaman 10 gün kullanatyım sonra işitme testi aynı gün vakumlama .

Çünkü sorunum varsa şu anki haliyle sorunum vardır diye, gliserin kullanmadan yapmak daha iyi olur diye düşündüm işitme testini.

bende tıkanıklık yok, boşuna yapıyorum gibi hissediyorum.
www.bilgilerforumu.com

kulağıma baktı belki kir gördü. Ondan verdi sanırım ilacı ama korkutuyor vakumlamak filan.

Odyometriyi neden verdiler bilmiyorum ama eger bizim gibi saglik durumunu olcmekse odyometri testinde kulagin tikaliysa duyma kaybi cikar, vakumlamayla ayni gun yaptirirsan yine duyma kaybi cikar

gliserin ve temizleme --> vakumlama --> bir iki gün --> odyometri

yinede bir kbb uzmanina danisman daha faydali olacaktir

ben de devit3 kullanıyorum, günde 30 damla dedi doktor. ve on beş günde bi kutu bitti. bi arkadaşıma da doktoru tek seferde iç demiş.

Benim 14, bayağı düşük.ondan belki.

benim de 10 :)

bir tupu kiriyorsun ekmegin uzerine bosaltip yiyorsun. tadi cok guzel. zaten tupu kirdiktan sonra onu saklama sansin yok.
kulak icin idealin banyodan sonra bir iki damla gliserin damlatmak oldugunu soyluyorlar kbbciler onlara o konuda ben de guvenemiyorum bir turlu. devit ampul seklinde degilse ml kiyaslamasi yaparak damla miktarini ayarlayabilirsin gibi.

devit3 suya damlatılıp içiliyor deniyor ama sonuçta yağ bu ve suyun üzerinde yüzüyor. içerken de ağzına gelmiyor, çoğu bardakta kalıyor. daha sonra aynı bardaktan içtiğim sularda hala o yağın tadını hissediyorum çünkü.

ben bu yüzden direkt olarak dilime damlatıyorum. doktor kaç damla dediyse o kadar damlatacan işte.

diğerlerine cevab veremedim.

Şişeyi bardak shot gibi bir dikişte içeceğim o zaman . Kırıp içeceksin dedi de kıracak bir şey göremedim, mecaz yaptı galiba :D kapağı olan bir küçük şişe sonuçta. 50000 i.u. 15 ml

aç karınla iç dedi. O yüzden sabah içmek iyi gibi.

www.ilacrehberi.com

mesela buraya göre 1 kerede içme yok. 75 damla var en fazla.

üEğer aşırı miktarda DEVİT-3 kullandıysanız, sizde hiperkalsemi gelişebilir. Hiperkalseminin belirtileri; yorgunluk, psikiyatrik belirtiler (öfori (neşe, güven, güçlülük gibi duyguların aşırı şekilde bulunması), sersemlik, bilinç bulanıklığı gibi),

da diyor.

kırıp içmelik ampuller var, @sparkle'ın dediği gibi ekmeğin üstüne boca ediyorsunuz, tek seferde. iki haftada bir toplam 3 doz oluyor. ama siz muhtemelen benim aldığım gibi damlalıklı devit3 aldınız. yani doktorun anlattığı farklı böyle anladım ben.

Benimki böyle

www.youtube.com

emecek miyim bunu?

bendeki de sizdeki gibi. her gün kahvaltıdan bir saat sonra 30 damla dedi doktor. 3 kutuda anca işe yarar dedi. kaşığa döküp direkt içiyorsunuz.

HEpsini içmekle ilgili bir şey bulamadım. Kullanın denilenler en fazla 30 damla kullanın denilmiş internette. Kutu kaç damla eder ki 30dan fazla mıdır? Hala başlayamadım.

Bİr kutu 15 ml, bir mll 25 damlaymış. bir kutu o zaman 375 damla oluyror

www.ilacrehberi.com
buraya göre en fazla 75 damla için demiş. bense 375 damla içmiş oluyorum.

eksisozluk.com

burda da gördğm bir kerede 1 ay boyunca iç diyen. Ben de öyle direk şişeyle içeceğim.

BIrakınca umarım tekrar düşmez. Korkum o.

genelde biz bildigi dilleri soruyoruz sonra da sohbet eder gibi konusuyoruz. cunku software engineer isi icin, eger junior alacaksan, ne bildigi degil, bir ekipe ne kadar uyumlu ve motive oldugu onemli

Şunu sorardım ben olsam.

İşin içinden çıkmanın zorlaştığı durumlarda ne yaparsınız?

Bana sordukları soruyu söylüyorum şimdi de.

Elinde bir sihirli değnek olsa neyi değiştirirsin?

stackoverflow hesabının olup olmadığını sorardım.

@cok joleli ozgur böyle s*kimsonik sorulara nasıl yanıt verileceğini de söylesen keske:)

pozisyon: mid-senior seviyesi.

Bir stringi ters çeirmeyi fonskyiyonsuz nasıl yaparsın? tmp kullanmadan nasıl yaparsın.

@Cursed Chico nasıl yaparız?

@dellydenis
stringlerden birisini digerine ekliyorsun sonra return ederken parametrelerdeki stringlerin length'lerine gore ters sekilde substring yapiyorsun.

edit: fonksiyonda tmp kullanmadan

mid senior icin github hesabi, calistigi projeler ve eski isinde gunluk ya da cok sik yaptigi seyleri sorardim. mesela su siralar bizdeki stajer devamli integration testing yapiyor, burdan ciktiginda artik usta olacak.

+ daha önce hiç yazılımla neler yapabileceğinin farkında oldun mu? dünyada keşfedilmemiş onca fikir varken, neden onları yapmak yerine bizimle çalışmak istiyorsun?

- ee, öhöm, şey, siz neden yapmadınız?

+ bazıları üretmek için doğar, bazılarıysa seçmek. ben seçmek için doğmuşum ve seni seçmek veya seçmemek için burdayım. oysa gördüğüm kadarıyla sen ikisi için de doğmamışsın. (-tercihen- o zaman ne için doğdun?)

not: troll değil, ciddidir.

polymorphism nedir nerde kullanılır? aday junior ise object oriented hakkında bilgi verir misin?

peki size soru.
.net core'da crl ve just in time kullanımı kısaca anlatır mısınız?

utf8'i oku blog postu'u yaz link'ini gönder (en çok karşılaştığım problemlerden biri dil/karakter seti problemleri)
bir listedeki elemanların kombinasyonunu çıkartan kodu yaz, github'a koy, link'ini gönder, ne kadar zamanda yazdığını söyle
Not: ne kadar kısa o kadar iyi,
tail call nedir oku blog post yaz link'ini gönder. (size neden fibionacci yazdırıyorlar sanıyorsunuz ki?)

bir tane daha vardı unuttum.
bunlar harici bölüm mezunu ise neden o bölümü seçtiğini, başka bölümden ise neden yazılıma geçtiğini, oturduğu yeri ve işe nasıl gidip geleceğini ne kadar süre yolda harcayacağını falan soruyorum.

blog postu sorularında içerik değişebilir, önemli olan bir konuda faydalandığı kaynaklar ve okuduğunu ne kadar iyi anlayabildiğini ve anlatabildiğini ölçüyorum.

kod yazma (her hangi bir konuda ve ofiste değil, evinde falan yazıyor zaten), burada ise hangi kütüphaneleri seçtiğini, dile ne kadar hakim olduğunu veya konuda ne kadar araştırma yapabileceğini görüyorum. ne kadar kısa yazarsa o kadar isi, ne kadar az dış bağımlılık yaratırsa o kadar iyi, dilin sunduğu standart kütüphanesini ne kadar etkin kullandığına falan bakıyorum. süre çok önemli değil, bu araştırma hızını ölçmek için gerekli bişi.

bir dişi istediğim kodu yazılımcı 6 saatte 1 satır olarak yazıp göndermişti mesela, bir erkek yazılımcı ise 2 saatten az sürece 150 satır gibi bişiy de yazmıştı, ben birincisini seçtim, az kod çok iş, aynı zamanda daha az bakım demektir.

www.bloomberg.com

- hangi tarz gelistiricisin, 1. cok konsantre, is sirasinda bilgisayarla arana birsey girmesini istemeyen mi? 2. iletisime dayali, diger gelistiriciler ile cok fikir alisverisi yapan, problemleri is birligi ile mi cözersin.
(bir takimda bu iki tarzdandan da calisanlar bulunmali benim fikrimce. 1. tarz is bitirici, sonuca kolay ulasir. 2.tarz yaratici olur genelde.)

- ne tarz gelistirme yaparsin? Test Driven Development mi, Behavioral Driven Development mi, ya da bir baska sekilde mi?

- Object Oriented Programlamanin gerekliliklerine inaniyor musun? neden? Yoksa fonksiyonel programlama mi daha mantikli geliyor? (yapilan ise göre sirketlerin sececegi gelistiriciler farkli olur)

- bilgini Horizontal mi tanimlarsin yani cok konu bilip az mi uzmanlasirsin? yoksa Vertical mi yani daha az konuda bilgin vardir ama bildigin konuda cok derinlesmissindir. (Bir takimda bu iki tarzda da uzmanlasmis insana ihtiyac vardir. bazi sorunlar uzmanlasma gerektirir, bazi sorunlar da cok disiplidir yani cok alanda bilgi gerektirir, cok derinlesmeye gerek yoktur)

- bir problemle karsilastiginda hangi yöntemi kullanirsin, o konuda kitaplari mi okursun, stackoverflow dan mi bakarsin, github dan mi kodlari incelersin, yoksa o konuyu cözen bir kütüphane/arac var mi bakarsin, yoksa kendin mi cözüm bulmaya yönelirsin (bir takimda her tipde gelistirici olmalidir, duruma sarta göre her bir yöntem avantajli veya dezavantajli olabilir)

- test kod yazarken ne gibi araclar/kütüphaneler/diller kullaniyorsun.

- bunlarin yaninda gelistiricinin algoritma yazma becerisini, kullanilacak dil konusunda yeteneklerini ölcecek temel sorular sorulmali. ama bunda sorular minimum ezber gerektirecek akil yürütme gerektirecek sorular olmali.

kisisel görüsüme göre bir gelistirici takimi olustururken güzel bir karma, güzel bir harmoni yapmak gerekir. sirketlerin en cok düstügü hata hep ayni tarz gelistiricileri ise almalari, bu da farkli sorunlarda takilmalarina cözüm üretememelerine neden oluyor. bir futbol takimi gibi düsünmek gerekir 11 kisinin 11i de golcü olmaz, kaleci de lazim, defans da. takim lideri de bu farkli yeteneklerin tarzlarin arasindaki uyumu da bilmeli hangi durumda kimin daha verimli olacagini idrak etmis olmali. her problem hep ayni tarz gelistirici ile cözülemez. problemin yada isin tipine, gereksinimlerine, zamanin darligina/genisligine göre uygun gelistirici secilir ve cözüme o sekilde ulasilir. bilisim alandinda calisan insan kaynaklari personeli ve gelistirici takim liderlerinin de gelistirici tiplerine hakim olmasi gerekir.

solid'i sorardım.
en.wikipedia.org(object-oriented_design)

baba 2

Godfather 2 demeye gelmistim ben de.

Baba/Serpico

Devil's Advocate

acik ara heat

scent of a woman

Carlito's way. ama tabi scarface ten sonra izlememin etkisi büyük.

carlito's way +1

enfes filmdir. izlemeyen izlemeli.

scent of a woman +1

dog day afternoon +1

Scent of a woman

Kimse Scarface dememiş yav, ilginç. Halbuki "I am the bad man" tiradı falan baya sağlamdır.

Scarface

carlito's way'e kadar dog day afternoon idi..sonra Scarecrow'u seyrettim o da fav oldu..

O kadar cok ki hangisini seçerseniz digerinin hatri kalır.
Scarface, Godfather vb.

Yaşlılık filmlerini pek beğemedim. Belki o genç güçlü halini görememekten. ama 88 minuteste de fena değildi.

windscribe kullanıyorum mail onaylı 10gb free sabit ip uygulaması var. kota bitince yeni mail açarak tazeleyebilirsin :)

(bkz: ucuz etin yahnisi)

senelerdir opera tarayıcının kendi vpn'ini kullanıyorum gayet iyi. inşallah ona da el atmazlar.

Zenmatei aç.tım chromedaki ve bağlanabildim yasaklı sitelere.Hatta daha hızlandı internet.

ultrasurf

dotvpn

Enfeksiyon.

# sayısı % yüzdesi demek. h: high l: low

nötrofil yüksekliği enfeksiyonu gösterir

Sinüzit tarzı bir şey vardı, ondan belki yükseldi.

Biz ev bakarken deprem açısından değerlendirip alıyoruz. Düşünen başka bildik yakınlarım da var.

Sen doğrum düşünüyorsun.

yeni yapılan binalar depreme dayanıklı yapılıyor diye söyleniyor. kentsel dönüşümde de bahane genelde binaların daha sağlam yapılacağı bilgisi. gerçekten dayanıklı mı yapılıyor bilemiyorum da deprem hayatımızdan çıkalı çok oldu ve sürekli bununla yaşamak zor. teyzem uzun süre büyükada'da oturmaya akıl sır erdiremezdi, deprem olursa tehlikeli olur, hatta tsunami olur diye felaket senaryoları çizerdi çünkü. ama geçtiğimiz ay adadan ev aldı :) o korkuyla yaşanmıyor sanırım.

bir deprem olsun o zaman korkmaya başlayacağız yine.
tipik türk hareketi bu.

başların gelmediği için. maalesef, acı gerçek.

ben hem 17 ağustos'u hem 12 kasım'ı göbeğinde yaşadım. şehrimde taş üstünde taş kalmadı. yıkılmayan şeyleri de yıktılar. çoğu insanın cesedini bile bulamadılar özellikle 12 kasım'da.

olacağı varsa olur mantığı çok saçma. istanbul'u büyük bir felaket bekliyor. bu çok konuşuldu. sözlükte bu konuda yazılmış çok detaylı ve güzel entryler de var. maalesef bu konuda ciddi bir önlem alınmıyor. kentsel dönüşüm vs deniyor tamam ama şehrin göbeği, merkezi ne olacak? şişli'nin tamamen yıkıldığını falan düşünsenize bir?

herkes önlemini almalı. gerekirse şehir dışına taşınmalı, gerekirse istanbuldan taşınmalı. istanbulun zemin olarak kuvvetli yerlerine göçülmeli. evet, her şey ölümünüze sebep olabilir ama göz göre göre bunu beklemek doğru değil.

kfk +1 iki depremi de yaşadım. bu yüzden de aradan 17 sene geçmesine rağmen hala şu an deprem olsa nereye kaçarım diye her gittiğim ortamda keşif yapıyorum. böyle yaşanmaz evet o ayrı bi durum :) ama insanlar başlarına gelmediği için yok sayabiliyor. bu kadar olan biten gündem arasında kimse depremi hatırlamıyor.

Yeni yapilan evler guncellenmis deprem yonetmeligine uygun yapildigi icin insanlar cok da dert etmiyor olabilirker.

yeni yapılan evlere de güvenmiyorum, müteahhit üstüne mutlaka en az bir kat daha koyuyor kar etmek için. 7 katlı ev ne kadar sağlam olabilir diyorum güvenemiyorum. hatta bi öğretim görevlisinin de kentsel dönüşüm sonrası yapıların sağlamlığına güvenmeyin diye bi beyanı vardı. umarım yanılırım.

Sözlükte deprem denetimlerine giden birisi uzun uzun yazmıştı; İstanbul Marmara açıklarındaki evlerin %99'u depreme dayanıksız. Hele Kadıköy vs gibi eski yerleşim yerleri yerle bir olacak düzeyde kötü. Eskiden kullanılan deniz kumu gibi son derece dayanıksız malzemeler, ölçüm için daha örnek alma aşamasında dağılıp parçalanıyormuş. Yani Zeytinburnu-Kartal şeridi hattı sn derece riskli. Risk kuzeye doğru şertitte azalıyor, fay hattından uzaklaştıkça yani. En güvenli bölgeleri kuzey kesimleri ancak onlar da merkezden oldukça uzak. Zenginler filan genelde kuzeydeki villalarda filan yaşıyor zaten, ama onu dışında kentsel dönüşüm filan gelse de fay hattının hemen dibindeki güney şeritte depreme dayanıklılık kısmı pek inandırıcı gelmiyor bana maalesef. Ancak insanların başka seçenekleri olmadığı için haydi deyip taşınamıyorlar. Bir de İstanbul'da büyük depremde zaten Walking Dead gibi bir ortam oluşacaktır, uzun süre yardım filan gelmeyecek,yağma, cinayet vs her türlü kaos oluşacak ve insanlar kaçamayacak bile. Anında ölme fikri daha cazip geliyor.

@burya +1000

biz sessizce kaçtık istanbul'dan.

istanbulda deprem olunca, bina sağlamsa sana bişey olmaz diye bişey yok. 7.6'lık bir istanbul depreminde binaların yarısı yıkıldığında şunlar olacak:

depremden sonraki ilk hafta:

- görece daha zenginler hayatta kalacak, daha fakirler evsiz kalacak.
- istanbul içinde ulaşım zaten zor, trafik saatlerce tıkanıyor, depremde o yolların üstüne binalar yıkıldığında şehre giriş çıkış komple bitecek
- ayakta kalmış marketler talan edilecek, şehirde yiyecek ve temizlik malzemesi bile bulamayacaksın.
- dandik altyapı yüzünden sular ve elektrik kesilecek
- dandik doğalgaz yüzünden ısınma imkanı da kesilecek.
- sağlık imkanı olmayacak, sağlık malzemeleri çoktan talan edilmiş, hastaneler dolup taşıyor olacak.
- sokak ortasında silahlı soygun, bıçakla tehdit gibi yöntemlerle millet birbirinden yiyecek içecek çalacak.
- Devlet hızlı bir arama/kurtarma operasyonu yapmayacak (bkz bir sonraki madde)

depremden sonraki ilk ay:

- ayakkabı kutularındaki paralar, tayyip'in "yastık altında para saklamayın" mesajları, doların artmasına rağmen piyasaya dolar süremeyen ve faiz düşüremeyen merkez bankası gibi şeyler hep devletin kasasında para kalmadığını gösteriyor. bu yüzden devletin hızlı ve etkili bir arama kurtarma operasyonu, veya milyonlarca kişiyi barındıran şehirde yolların hemen açılması, 15 milyon kişiye her gün yiyecek içecek temiz su dağıtılması gibi hayaller kurmayın.
- AKUT bile tasfiye edildi, binalarına el kondu, çünkü başkanı AKP'li değil. O yüzden özel yardım kuruluşlarından da yardım beklemeyin.
- Sağlam binada oturan zenginler elini kirletmeyecek, yıkılmış binada oturan fakir kendi derdinde olacak. Halktan da enkaz kaldırma gönüllüsü beklemeyin. 100 kişi gerekiyorsa 1 kişi çıkacak. Onun haberi yapılacak.
- Yıkılan binalarda kurtarılabilecek kişiler çoktan öldü, cesetler kokuyor.
- Yıkılmamış apartmanlarda oturan kiracılar hayatlarına devam edemeyecekler, ev sahipleri, az sayıda kalmış sağlam binalardaki kiraları iki katına çıkartma hevesiyle sizi kovmaz mı sanıyorsunuz? Mahkemeye verseniz kazanırız mı sanıyorsunuz? O yeni binalar kentsel dönüşümde AKP yandaşı müteahhitlere verildi, yine yanlaşlara peşkeş çekildi. Mahkemeler sizden yana değil.
- Dandik binalarda oturan ve evlerini kaybedenler: marketlerde kasiyer, su tesisatçısı, berberler, hamallar, vs vs. Bu kişiler memleketine akrabaların yanına kaçtı bile. Sosyal düzeni sağlayacak kimse yok. Yıkılmamış plazalardaki beyaz yaka gömlerleri ütüleyecek adam yok.
- O kadar yıkılmış bina var, tecavüzler bitmedi tabi ki daha da arttı bu noktada. Silahlı soygun, yağma, talan devam ediyor.

Depremden sonraki 1 yıl:

- Siz hayal edin, ben yoruldum yazarken. "Ekonomi", "emlak", "ticaret", "eğitim öğretim" kilit kelimeler.

Sizin bina yıkılmayınca da hayatta kalamıyorsunuz yani.

sozlukteki insanlardaki dusunce yapisi toplumun dusunce yapisini cok yansitmiyor. buradaki insanlar devamli gelecek kaygisi ve yapilabilecek sey arayisinda ama diger insanlar gunu yasama derdinde. yani olacakla olecege care yok lafi bosuna cikmamis. kaybedecek cok seyin varsa korkarsin, yoksa zaten neye korkacaksin. evi birak arabaya parasi olmayan adamin bin tane derdi var, depremin uzerinden de uzun yillar gecti...

10 şiddetindeki depreme dayanıklı evin var diyelim. deprem olduğunda evinde olacağının garantisi var mı? veya alırken dayanıklı dediler ama gerçekten dayanıklı mı?
iş yerinde olabilirsin mesela. belki dışarıda müşterileri ziyarete gittiğin bir işin var...
arkadaşına, akrabalarına ziyarete gidersin orası depreme dayanıklı mı olacak? hadi çıkalım bi cafeye gidelim dedin ya orası?
çocuğun varsa eğer veli toplantısı/görüşmesine çağrıldın. okul dayanıklı mı?
allah korusun hastanede bir işin oldu. orası dayanıklı mı?
seçenekler arttırılabilir. tabiki sağlam, depreme dayanıklı bir ev araman çok doğal ve hakkın. diyelim ki yukarıdaki saydığım tüm ortamlar da dayanıklı. ama istanbulda büyük kaos olacak. evime kapanırım dışarı çıkmam dersen, dışarıdan gelebilecek tehlikeyi bertaraf edebilirim dersen sağlam denen evinde otur.
sonuç olarak şunu diyeceğim. sağlam ev almakla bitmez iş. deprem oldu, evdeydim, ev yıkılmadı, hayatta kaldım. ee sonra?

öyle bir felaket senaryosu yazmışsınız ki, öldük bittik kapatalım dükkanı gidelim. şimdi sevin, sevmeyin, nefret edin akp'nin bu kadar geniş kitlelere hitap etmesinin en önemli sebebi belediyecilikteki başarısı, sağlık, devlet hastaneleri vs. gibi sosyal hizmetlere getirdiği çeki düzen. hal böyle olunca da olası bir kriz anında da sosyal devlet reaksiyon gösterecektir. bir kaos ortamı ilk başta olur ama düzen sağlanır. akp en çok bundan puan topluyor.

sokakta insanların elindeki yiyeceği çalmak için birbirini çekip vurması falan çok uçuk düşünceler. istanbul'dan ibaret sanki dünya. istanbul'da yaşayan hemen herkesin türkiye'nin bir yerlerinde akrabası vardır. sokakta adam vuracağına en kötü onların yanına giderler.

depremden neden korkmuyorsunuz soruna gelince. yeni bir binaya taşındık birkaç sene önce. eski 40 senelik binamız olsa daha bir korkardım ama burada yeni bina olmasının bir rahatlığı var. daha ne yapabilirim? fay hattında yaşıyoruz diye şehir mi değiştireceğim? işim burda gücüm burda.

Ben korkuyorum. 17 ağustos istanbul depremlerini de yaşadım. Habire avizeye bakıyorum deprem mi oldu diye, bayağı paranoyak yaptı. 97 eylül aylarında olan depremdeki evdeyim hala, sağlam gibi. Ama işte yolda filan her şey şansa.

Whatsapp end-to-end kalibini uctan uca diye cevirmis, uctan uca sifreleme diyor. Alandan degilim, fikir olsun diye seyaptim :)

uçtan uca gayet iyi.

E2E Uçtan uca olması iyi gibi.

öncelikle tor hala çatır çatır çalışıyor. zenmate de. (uydunet)

kuzey kore ve çin'de dahi vpn engellenebilmiş değil. vpn sadece senin benim gibi insanların erişemediğimiz sitelere erişmesi için kullanılmıyor.

özet geçersek; tek port kullanan vpn protokolleri pptp gibi engellenebilir ki pptp zaten artık güvensiz bi vpn protokolü. ipsec ve l2tp de belirli portları kullanıyor ama bunları engellemek yürek ister. bir sürü şirket vs bunları kullanıyor.

hadi diyelim yeterince yüreğe sahipler bunları engellediler; openvpn var. herhangi bir portla çalışabiliyor. :)

acemi haklı ama musluğu tamamen kapatmanın çok daha ciddi sorunları var. tüm türkiye nin suyunu kesersen millet susuzluktan bi süre sonra ayaklanır. interneti tamamen kesersen ayaklanan kesim şirketler olur. ha tabii ki istenirse sadece bireysel kullanıcıların internetini de kesebilirler. amma velakin 1 mbit de internetimiz olduğu sürece çalışacak bi vpn bulunur.

Tor özelinde konuşmaya geldim, öncelikle açılış süreci, tor browser açıldığı zaman kamu tarafından (ve devletler tarafından) bilinen açık olan relay (aktarma sunucusu diyelim) sunucularına bağlanır (Tehlike 1), her bağlanıldığında yeni relay listesi alınarak liste güncellenir (bu relay sunucuları sürekli değişir, kişiler ve kurumlar bu sunucuları kurabilir/işletebilir, tarihte haber alma örgütlerinin bu sunuculardan işlettiği görülmüştür, tespit durumunda sunucular listeden çıkartılır), bu bilgi halka açık olarak dağıtıldığı için devlet ve isp'ler bu sunuculara erişimi kapatabilirler, kişiler kendi iradeleri ile ister relay [Tehlike 2] ister bridge mode [Tehlike 2] (köprü aktarımı) olarak her hangi bir makineye kurulum yaparak işletebilir, relay ile bridge modu'un farkı relay olarak işlettiğiniz sunucu bilgileri tor networkü ile paylaşılırken bridge mode'da işlettiğiniz sunucu bilgileri paylaşılmaz.

Hükümet/Devlet bilinen relay ve bridge sunucularını engellese bile siz kendi sunucularınızı kurup sadece kendiniz kullanacak şekilde ayarlayabilirsiniz. [Tehlike 3]

Tehlike 1: Hükümetler/Devletler ve bunlara bağlı istihbarat örgütleri tarafından işletilebilen sunucular mevcut, tespiti durumunda bu sunucular ağdan banlanıyorlar. Bu nodelardan birine erişebilirsiniz, dikkatli olmakta fayda var. Bilmediğiniz kişilerden gelen relay listesi/bridge listesi'nden uzak durun.

Tehlike 2:
Her ne kadar tor ile trafiğinizi gizleseniz de ISP'ler kimin gizlenilmiş trafiği kullandığını tespit edebiliyorlar, Tor da en önemli şey, gizlenmiş içeriğin ne olduğunun bilinememesi, bu içerik youtube videosu da olabilir, çocuk pornosu da, terörizm propagandası da, liselinin fizik ödevi de.

Türkiye yasalarında içeriğin şifrelenmesi ile ilgili yasalar nedir bilemiyorum, avukat arkadaşlar bununla ilgili araştırma yaparak bilgilendirirlerse sevinirim, zira kimi ülkelerde içeriği şifrelemek yasa dışı (içerikten bağımsız olarak, mealen aranızda fısır fısır konuşmayın, sesli konuşun hepimiz duyalım diyor devlet)

Tehlike 3:
Yurt içinde veya dışında kiralayacağınız (tor için veya herhangi bir vpn için) sunucuya gelen/giden trafiğin şifreli olması, sunucuyu kiraladığınız firma tarafından tespit edilecektir, firma bu bilgiyi o ülkenin istihbarat teşkilatları ile paylaşabilir, ülkeler arası istihbarat anlaşmaları gereği bu bilgi ülke sınırları içerisine gelebilir, izlenmeye alınabilirsiniz, ve eğer içeriği şifrelemek suç kapsamına alınırsa yargılanabilirsiniz, (başka başka suçlarla da yargılanabilirsiniz zaten) bu nedenle eğer bir vpn kuracaksanız (tor için veya değil) mutlaka bitcoin/litecoin gibi dijital para birimleri ile kredi kartı kullanmadan, adres kimlik bilgilerinizi paylaşmadan kiralayabileceğiniz sunucuları alın

Tehlike 4:
Ağ üzerinde başka bir tor kullanıcısı yok ise (ve siz sağda solda muhalif şeyler paylaşıyor/yazıyorsanız), tor kullanmayın, tespitiniz çok kolay dolayısı ile bir saat sonra kapınız çalınabilir, bu nedenle yurtlar/ücretsiz internet kullanılan yerler vb. yerlerde eğer bir tek sizde tor browser var ise tor kullanmayın.

Şöyle düşünün, bir ortamda herkes birbiri ile konuşurken siz arkadaşınız ile kulaktan kulağa ağzınızı kapatarak dedikodu yapıyorsunuz, bu durumda kalabalık tarafından dedikodu yaptığınız hemen tespit edilir. oysa herkes yada bir grup tarafından aynı şekilde iletişim yapılırsa kimin dedikodu kimin muhabbet ettiği belli olmaz. Bu nedenle yurt/beleş internet vb. ağlardan tor'a erişecekseniz önce bir lobi çalışması yapın ve 15/20 kişi aynı anda tor ağına bağlı iken içeriklerinizi üretip yayınlayın böylece kimin neyi ürettiği bilinemez.

Muhalifleri korumak istiyorsanız iletişiminizi her zaman tor ile yapın, böylece içeriğin kimin tarafından yayınlandığı bilinemez.

Edit: ağzıma sıçayım ki muhalif dedim, tüm kavramın içine ettim boşalttım, özür dilerim, düzeltiyorum: "ifade özgürlüğünü korumak istiyorsanız iletişiminizi her zaman tor ile yapın, böylece içeriğin kimin tarafından yayınlandığı bilinemez."

@acemi, evet internet için dediğin olabilir musluğu tamamen kapatabilirler, ancak farklı niteliklerde çalışan ağlar mevcut, internetden bağımsız kapalı devre yeni bir ağ kurmak zor olsa da imkansız değil, hong kong protestosunudaki gibi yerel mesh networkler kurulabilir ve işletilebilir, musluk tamamen kapatıldığında ilk endişeler facebook ve twitter olabilir ancak kısa zamanda yeni endişeler (2/3 gün ieçrisinde) ortaya çıkacak ve yeni çözümler gelecektir.

Bunun güncel örneği şu anda yaşanan ve bu postun var olmasıdır. Dün tüm dert whatsapp / facebook iken bu gün konu bambaşka yerlere geldi ya tamamen kapatırlarsaya döndü.

Grup yorumun da dediği gibi ölümtoplasa da çiçekleri, çiçekte tohum biter mi? Koskoca şirketler, torrrenti engelleyebildi mi ki egosu öfkesi yüksek adam vpnleri kapatabilsin?

Belirli vpnleri blokladır. Onlara bloklanma denemez bence, tam araştırmadım ama bloklananlardan birine girdim.

Hepsini bloklasa da olmadı kendim server kiralarım digital oceandan filan , içine linux kurup vpn yaratırım bir şekilde. Gelsin onu da bloklasın :D

Ama tabi bu gibi şeyleri yapmayacak yapamayacak büyük bir kesim var. O yüzden başarıya ulaştı denebilir ne yazık kiç.

hah birde şu link'i vereyim baya yardımcı olacaktır, www.torproject.org 4ncü resime turkey'de gelecek.

Gayet de kolay okur hem de. Mailler sunucuya şifrelenmeden kaydedilir.

evet, örneğini de görmüştüm.

mümkün, adamın sunucuya erişimi var ise, sizin gönderip aldığını tüm e-postaların birer kopyasını başka bir yere gönderebilir (kendi sunucularını barındıran büyük firmalar bunu yedekleme amaçlı yapıyorlar), daha sonra okuyabilir, sizin adınıza mail gönderebilir, sizin gönderdiğiniz e-postanın içeriğini değiştirebilir.

gönderdiğiniz maillerin sizin tarafından gönderildiğini ispatlayan bir teknoloji mevcut ve buna PGP adı veriliyor, e-postanın sizin tarafınızdan yazıldığını ve sizin bilgisarınızdan çıktıktan sonra içeriğinin değiştirilmediğinin dijital olarak ispatlayan bir teknoloji. kullanması da çok zor değil.

Not: yukarıdaki her şeyi sunucuya erişimi olmadan da yapılabilir aslına, network'e erişimi varsa yapar, sizin bilgisayarınıza erişimi varsa yapar vs.

Googlein mail bussinessi ble olsa öyle bir ihtimal var deniliyor.Hatta silip çöpe koyulunca bile.

maillerin şifresini bilmesine bile gerek yok.

ben de site yapıyorum mesela. 3 tane site var, mailler var. arada bana soruyolar şifre neydi diye. bilmiyorum ama değiştirebilirim diyorum. ya da mailleri okuyabilirim. şifre erişimi istemiyor hosting paneline girene.

peki bunu bize çaktırmadan okumasının yolu nedir? yani ben de basit anlamda hosting yönetiyor ve kuruyordum ama temelde diğer kullanıcının şifresini bilmeden veya panelden değiştirmeden, yani kullanıcının bilgisinin dışında şöyle bir ihtimal beliriyor aklımda: sunucudan mail yönlendirme yapmak. başka yöntem ne olabilir?

dediğim gibi hosting yönetim panelinde maile erişim bebek işi. size de haber gelmez. çünkü o webmaster yani, şifreler kimdeyse görür.

godaddy ve hostagor için söylüyorum. özel bi şifreleme neyin yoksa diğerlerinde de farklı oacağını sanmam

Et yiyoruz. :)

Neyse eminim alternatif gıdalar bulursunuz siz olmadı hap falan. Ama klasik olarak en çok balıkta var. Yumurtada var. Süt ve peynir

Kalsiyum ve d vit gelnelde paralel seyreder. Hem kullanımda hem doğada.

Ve dediğin gibi UV lazım ki yararlanımı olsun. Güneş lazım yine aktif formu için.

Sentetik d vit hangi formdaydı hatırlamıyorum bilen yazar umarım. Yazmazlarsa biraz detaya in, D2, D4 gibi formları var.

Devit

Hap alma gerek yok. benimde tam 14 idi değerim. devit3 damla veya ampul al.ampul tek kullanımlık kırıp içiyorsun. yan etki falan yapmaz internetten araştır. Ben damla kullanıyodum doktorum hergün on damla kullan yeter dedi. İki ay sonra değerim 70 civarı olunca da bıraktım. yiyecekle falan d vitamini alman imkansız çare güneş yada ilaç işte.

Mantar yiyin. Ampul formunda var bir de; içiliyor.

Devit +1

Devit 3 diye bir damla vermisti doktor tam üç şişe onu kullanıyorum ben aklıma geldikçe. 2.si bitmek üzere şuan.
Benimde 23tü olmasi gerken ise 80miş.

Her gece yatmadan önce bir yemek kaşığı hakiki pekmez.

devit 3 degil de damla baya ise yariyor, hemen fark ettirecek degerlerinizde, insallah.

benim bir ara 5'ti, simdi 54 masallah deyin, sagolsun ampuller :)

D vitamini uvb sayesinde üretilir. Uvb'nin yeryüzüne ulaşabilmesi için güneşin 50 dereceden büyük açıyla gelmesi lazım. Kış güneşinde d vitamini nanay.

Ampulle damlanın işe yaraması da bünyeyle alakalı. Bende ikisi de hiç işe yaramadı. Güneşten almam gerekiyor çünkü. Ama sen bi dene.

Google'da "woto güneşlenme takvimi" diye arama yaparsan, güzel açıklamış.

Hayvan sömürüsü olan cevapları kabul etmiyorum. Kişisel algılamamayalım lütfen.

çok kısa da olsa araştırmalarıma göre denildiği gibi mantarda var hayvansal olmayan. güneşle de aktive etmek gerkeiyor. SAdece hap vs ile pek etkili olmuyor gördüğüm kadarıyla ama kişiye göre değişiyor gibi de geldi.


ben yıllarca güneşten kaçtım. kendimi korum uzun kol vs giydim. Ona bağlıyorum. zaten gün içinde de güneş göremiyorum. 3-4 gündür 3-4 dakika da olsa bu soğukta çıkıp güneşi selamlıyorum. bilek alın avuç içi yüz alıyor sadece güneş. Umarım etkili oluyordur.

mantar yiyorum arada.

Vitamin almadımhenüz. Tekrar bir kan testi yaptıracağım sanırım. Saç vs güçsüzülüğü deniliyor eksikliğinde ama bende eksikliğinin bu tür kalıntıları yok gibi. ondan belki biraz rahatım.

Ama tabi tetikyeyim de bir yandan. b12den korkuyordum onda sorun yok, hiç ummadığım dikkate almadığım bunda sorn çıktı böyle.

güneşe de ten rengi vs bir sürü faktör var , dik açı filan.


Güneşte bekletilen pekmez, mantar gibi şeyler de önerilmiş burda ve internette de o konuda da kesin bilgiye ulaşamadım. Güneş vücutta ilikşiye giriyor vitaminle de mantar sapında da aybnı etki olabilmesi garp geliyor.

Eczacıya bizden daha fazla güvenin bence. Yalnız iliadin'i lütfen dikkatli ve az kullanın, sözlükteki başlığını da bir okuyun.

bişi olmaz karnın dolu olsun yeter.

TEşekkürler.

iliadin başlığı korkluttu bayağı ya. bağımlılık filan yapması. Zaten yıllarca bu yüzden ilaçlardan kaçındım. bende zaten işe yaramıyor ya ad hissetmiyporım bir şey.

sinüs rinse dahaçok etki yaptı.

"5 yıl istisnasız kullandığım şuan bırakamadığım baş belası ilaç. geçen hafta bırakmak için doktora gittim tek çarenin ameliyat olduğunu söyledi"

bayağı korkuttu ya :(

bir kaç gün ara vereyim hatta bırakayım

illiadin ve otrivine'i 5 günden fazla kullanmazsan sıkıntı yok korkma öyle ama 5 günü aşmamaya çalış

7-8 gün kullanmıştım belki daha fazla. Dün bıraktım.

Diğer hap tablet ve şuurp devam ediyor .zaten şuruphariç hepsi bitti gibi.

Burnumda akma yok ama içte bir tıkanıklık var gibi ortalarda. Sümkülmeyle gelmiyor. Bu aptal spreyi sıksam bilmiyorum işe yarayacak mı çünük sıkarken de böyle gibiydi. Sinüs rinse tuz karbonat yaparsam açabiliyor biraz, çıkarıyor mukuısları.

1 ayöncesine kadar böyle bir sorunum yoktu. Bir anda mı oldu anlamıyorum. Ama kafamı sallayınca filan eskis gibi bir basınç olmuytor kafama dişlerime. Sinüslerin bir kısmı boşaldı demek oluyor bu sanırım. O zaman burnumdakiler ne onu bilmitorum.

Yazın denizden çıktığımda bütün gn su akyıordu burnumdan ama sümük yoktu, suydu sadece. Orda mı başladı acaba, orda ama temislemiş olması gerekirdi başlamış olması değil.

eczacıyım ama güven duymayacağın için yazmayacaktım

sonra o müthiş cümleyi gördüm
yani mesela bardakta eriyen tabletin suyuyla aferini içip sonrasında şurubu içmek?

hayırdır kardeş su krizi mi var evde?

Eczacıya güvenememe sebebi ilacı hızlıca yazıp soruyu geçiştirircesine yanıtladıhızlıca. Yoksa doktora da güvenmiyoırum ama mecbur kaldım. Daha çok tecrübeye güveniyorum çünkü bu sitede mesela o burunspreyinin fazla kullanılmaması gerketiğini söylyen kullanıcılar oldu. Eczacı ya da doktor bunu söylememişti.

Evde su krizi yok ama vaktim az olduğuı için ve sabah akşam aynı zamanlarda aldığım için, fazla su içmek istemityorum o kadar.

hepsini arada 15 dk kalacak kadar süre verip tok karnına alabilirsin
ama birbirinin suyuyla ilaç içilmez
1 tam bardak suyla 250 mL ile içmeni tavsiye ederim
geçmiş olsuuuun

Teşekkürler hap tablet bitti. spreyi bıraktım. şurup da 10 gün sonra bozuluyormuş, onu da bıraktım. Düzeldi mi bialmiyorum zaten normalde de böyleydim de hala akıntı var mı, sinüzit var mı anlmak için tekrar gidecğeim sanırım.

vodafone olduğunu sanmam, dolandırıcılara dikkat edin.

Gönderen vodafone ama. Öyle isim alabileceklerini sanmam.

Bana da geldi şimdi, Filmekimi'nde ankete katılmıştım o yüzdendir diye düşünüyorum ama ne kodu olduğunu bile yazmamışlar garip.

Siz Filmekimi'nde bi filme gitmiş miydiniz?

Evet ordaydım rodriguez2. ankete katılmıştım. 3 soru bimliştim. ama vodafonelu değilim. Yanlış mı yolladılar bilemiyorum.

okaliptus yağını araştır istersen. sözlükte de baya deneyen var. hiçbir şey yapmazsan kronikleşir mi? bence evet, kendimden biliyorum. Tabi benim sigaraya başlayıp 4 yıl içmem de çok etkiliydi. bu süre sonunda ayda iki kere hastalanır oldum. Geniz akıntısı zaten sürekli vardı. bir de burun etim büyüktü. sonuç olarak hem sinuzit hem burun eti ameliyatı oldum. daha başlardayken nelere dikkat etmek gerekiyorsa edilmeli bence.

o işe yaramıyor dediğin şeyleri kullanmaya devam edeceksin. 5 dakikada çıkmıyorsa 15 dakika dene.

ben kendim küçük çaydanlık aldım :d içine karbonat ve tuz koyup sağ sol deliklere yardırıyordum. ilk başta diğer delikten su gelmeyebilir ama açık olan delikten zorlamaya devam et.

@amuzende

burun eti ameliyeti filan işe yaradı mı? Küçükken bir kre oldum işe yaramamış tekrar büyümüş, sonra tekrar olmuşum. O da öyle bir şey mi acaba?

Bende sigara yok. o yüzden doktor ciddileşmeyeceğini söyledi de göğüs bunu söyledi. Cİğerler için. kbbci bir şey demedi o konudda.



@dieselsingle2

sinüs rense yi kastediyorsun sanırım. Eczaneden kardeşim almıştı onu kullandım olmadı. kendim su tuz karbonat yaptım burna sıktım o plastikle, yaktı burnumu tuzu fazla koyduğumdan belki :D ayarı filan var mı.

senin de sinüzit var ve böyle böyle geçiyor mu? Geçici bir şey gibi sanki bu da.

Bakteriyel bir şey de ar bende sanırım.

@Cursed Chico

ameliyattan sonra geniz akıntım kesildi. hasta olmadım ama soruna cevap verecek kadar uzun bir süre geçmedi. 4-5 ay oldu. ben de burun etinin tekrar büyüdüğüne dair yazılar okudum. ama yapacak bir şeyim yoktu, çok net nefes aldığımı hissediyorum şu an. bir de sigarayı bıraktım. o da iyi geldi.
ciğerlerin sökülmesi ameliyat sonrası had safhadaydı ama ben sigara içmememe bağladım. sürekli balgam çıkardım.
onun dışında aktardan dediğim yağı bulup deneyebilirsin. ben tam ameliyat öncesi keşfettim, o yüzden çok kullanamadım.

öncelikle moral bozma bence.. sinüzitte antibiyotik tedavisi veriyorlar. onları düzenli kullanmalısın. maalesef öyle kısa sürede geçmeyebiliyor. bazen antibiyotik yetersiz kalıyor. özellikle ciğerllere indiyse iyileşmen biraz daha zaman alıyor.
ben çok farklı kbb cilere gittim.. alerjik dendi bana. dr özellikle ceryanda kalma, üşütmemeye dikkat et falan dedi. dolayısyla senin de saçlarını kurutman lazım. duştan hemen sonra dışarı çıkmasan da iyi olur. valla birden ortaya çıkmamış ki, sen biraz yolunu yapmışsın işte pek dikkat etmeyerek gibi geldi bana...

eğer dr ları çok gözün tutmadıysa ve şikayetlerin devam ederse git yine. ilaçsız geçmesini beklemek diye niye sordun, ilaçlar dokunuyor mu? senin bünyeni bilmem de
bende pek etkili olmuyor öyle yağmış çaymış. bi kere 1 kutu antibiyotik içtim ona rağmen geçmedi rahatsızlığım, dr a gitmicem dedim ama baktım her gün halsizim.. sonra gittim dr enfeksiyon devam edior dedi, 1 kutu daha yazdı antibiyotik. gerçekten de onu içmeye başlayınca düzeldim... çünkü eğer bi enfeksiyon varsa ilerliyor... geçmiş olsun

4 tane ilaç verdiiler. biri burun spreyi. 3ü kbb, biri glöçğüs için.

biri burun spreyi. Bir işe yaradığını g örmedim.

diğeri kapsülantibiypotik galiba.

diğeri tablet suda eriyen.

göğüs için de şurup. eritsin diye galiba göğüstekini.


dişimde ağrı olduğu günün ertesi günü sonraki gün filan bayağı azalmıştı zaten. Çok küçük bir sızı bir mukus kalmıştı tek bir dişte. Gçmedi o bir hafta. sinüs rinse kullandım ve burnumdan çıktılar zorlayınca ve artık kafamda bir şey yok.

İlaçlar bitene kadar kullanatyım diyorum yine. Sonra yine gidrim belki doktora kontrole.

Hala ince filan giyniyorum, üzerimde klima var filan. pek takmıyorum.

Çünkü yılllardır b öyleyim ama bu sene böyle olması ya yaşlılık ya başka bir şey. o yzden bırakmak istemityorum kendimi hemen böyle.

Teşekkürler tavsiyeler için.

burunda hala ortalarda akıntılar var gibi, hissediyorum bir şeyler çünük kuruyorlar orda çıkarmak zor oluyor. AKaıntı sanırım devam ediyor genizden. göğüste bir şey yok pek.

yazmadan edemedim. ince giyinmek, ıslak saç falan bi yere kadar da klima gerçekten baya kötü etkiliyor. Bi şekilde ondan kurtulmaya çalış. geçmiş olsun tekrardan.

TEşekküler. Bilmiyortum sıcağı sevmiyorum.

sinüzit olduğum zamanlarda olurdu.

Aynı durumdayım sevgilim de aynı durumda mevsimsel diye tahmin ediyorum

Geniz akıntıısna bağlı öksürük, üst solunum yollarınızdaki enfeksiyondan kaynaklı olabilir benimki gibi.

Benim kronik, sanirim son 3 yıldır falan kesintisi olarak var. Büyük olasilikla alerjik benim zaten alerjik rinitim de var buna bagli dönem dönem sinüzit de oluyo

bende de var. biri şunun çözümünü söylesin yav bir kilo balgamla dolaşıyoruz.

BEnde balgam gelmiyor. vücudm çırğınıyor öksürüyor ama yok. 10 20 öksürükte br gelirse gliyor. Arada hapşırıyor, o zaman çıkıyor az da olsa.

Sİnus rinse şeyleri kullndım, bir taraftan girip diğer taraftan çıkması lazım suyun, çıkmıyor. O kadar tıkalı yukarılar. Aşağıda bir şey yok, tertemiz.

dün tesadüfen ekşide gezinirken geniz akıntısı için bir tarif görmüştüm, işe yarıyor mu bilmiyorum.

her sabah iki üç tane keciboynuzunu kaynatıp bir çay bardağı için gibi bir şeydi. sıcaklığı hakkında da bir şey yazıyordu ama tam hatırlamıyorum. soğuğa yakın olabilir.

bende de var. mevsim geçişlerinde burun tıkanıklığıyla birlikte çoğalıyor. en son antibiyotikle burnumu açabildim. ama geniz akıntısı az da olsa var. bazen midemden gelen bir şey olduğunu da düşünüyorum. sağlam yerim yok ki. hee çin yağı aldım en son ama alman yapımı 15 liraya, o iyi geldi gibi. vikise benziyor ama vikis bunun tırnağı olamaz.

çin yağını nasıl kullanıyorsun? @for day to break

bende de var alerjik sinüzit ve astım da başladı.. sanırım astım bu nalet geniz akıntısı yüzünden başladı..gece öksürükle uyandırdı 3-4 gün ölüyorum sandım. geniz akıntısını en iti fixdual diye bi ilac var o geçirdi ama ağır bi ilaç sanırım zira çarpıntı falan yapıyormuş... dr önermezse içilmez yani. bunun dışında burun spray i de önemli.

omonia, ekşi sözlükte ve diğer okuduğum yerlerde kaynar suya damlatıp buharını soluyorlarmış ama ben sadece elime damlatıp kokluyorum. gerçi antibiyotik kullanıp burnum açıldıktan sonra kullanmaya başladım. tamamen tıkalıyken denemedim. ama ferahlatıyor ve azıcık tıkanacak gibi oldu mu hemen kokluyorum.

kronik bir şekilde var geçen yıl bunun için kbbciye gittim bir sorun yok dedi ama şu an daha iyiyim sanırım

DOktora gittim ve yeni konu açmak durumunda kaldım.

www.eksiduyuru.com

Benim de bir disimde sikinti varsa herhangi bir hastalikla beraber o da agrimaya baslayabiliyor. Simdi kbb ve iyilestikten sonra da disciye gidebilirsin. Bana kbbda bir burun deliginden siktiginda diger delikten akan bir sey vermislerdi. Ben sevmedim ama arastirabilirsin. Yoga kulturundeki adini hayirliyorum neti pot. Onlar da icine tuz ve karbonat koyuyormus ilik icme suyunun.

kafada normalde bir basınç var. genelde poyraz zamaninda havanin da etkisiyle + soguk bunu etkiliyor. haliyle agizdaki çürük, iltihabi durumlarda daha belirginlesiyor. en kötü diş röntgeni çektirin derim veya diş kontrolüne gidin.

Sağlık ocağı doktoruna gittim anitbiyotik filan verdi almadım. Veganlar protein alamaz filan dedi.

Tzlu su bende işe yaramadı, öyle bir şey ki akmıyr.

DOktor dedi ki burundan genize filan akıyor, o yüzden öksürüyorsun atmak için.

O mukusu temizlemem lazım ama çok üstteler işte. Sümkülsem bile çıkmaz.

Sigara içmiyorum, bu tür öksürükler oluyor yılda bir iki kez. Balgam atmak için. Cİddi bir şey de olabilir. kbb ya da göğüs gitmem lazım sanırım. Ama ordaki doktorların da veganlar protein alamazcı olması ihtimali biraz oğutuyor beni. Gerçi bunu bilmiyor diye sorunumu çözemeyecek ya da bilemeyecek değil de.

Dİğer sıkıntı da yıllardır ilaç kullanmıyorum. kullanmam demiyorum ama alternatifini bulabilirsem.

burdan devam

www.eksiduyuru.com