miktara bağlı tabi ama yıllık bazda eşitse tabii zam. çünkü diğer seneki zam da daha fazla olmuş olur böylece.

Prim brut maasa gore belirlenir genelde.Ben maasa zam derdim, dolayli olarak primi de etkiler.Ayrica paranin zaman maaliyeti yuzunden primi bir sene beklemek istemezdim

eğer 3-4 yıl kalınacaksa orda sonraki seneler için primin anlamı olmuyor. 3 sene üstüste %30 zam mesela.
ama zam vermeyen yer yok büyük şirketlerde. prim de olmalı.benim şu anki iş yerinde yok maalsef. bu yüzden değiştirmek istiyorum

acilmasaydi belki kullanilirdi derdim de acildiysa hic gerek yok .

Kullanma.

n'apmis da tarihe gecmis diye sordum kendime once, sonra yanlis okudugumu anladim

kullanma

"better safe than sorry" gibi bir söz var ya ingilizce'de, böyle durumlar için çok uygun bence. tedbirli olmak pişman olmaktan iyidir.

bu tip solüsyonlar kimyasal içerikli ve kimyasal bileşiklerin de belli bir raf ömrü var. örneğin senin solüsyonunun bileşiği artık dezenfektan özelliğini kaybetmiş olabilir, bu durumda gözüne yerleştirdiğin lensin bir enfeksiyona sebebiyet vermemesi için işin tamamen şansa kalıyor. Enfeksiyon olmaz, gözünde şiddetli kuruluk ya da alerjiye yol açması gibi şeyler olur. En azından kimse "bunlar olmaz" diyemez sana somut bir sebep göstererek.

Bu son kullanma tarihleri sihirli değil sonuçta, birkaç gün geçmesi belki çok önemli olmaz ama 6 ay diyorsun.

Hayir tabii ki de. Daha gecen ayin 19unda biten cikolata sosunu 19unda cope attim. Kaldi ki sen bunu gozune uygulayacaksin..

fakyoras +1

uzun süredir tarihi çoktan bitmiş solüsyonumu kullanıyorum (biotrue marka). solüsyonu 4 yıl önce almıştım, skt sine bakmadım ama kesin çoktan geçmiştir. bir şey olmuyor.

edit. henüz olmadı :)

Gözle şaka olmaz, kullanmayın. En ufak bir enfeksiyon vb.'de göz problemlerini düzeltmek zor olabiliyor. Yani cilt gibi değil.

merkezcil ivme a_c = v^2/r ve F_c = m*a_c. İvme yarıçap ile ters oratılı olduğu için yarıçap azaltıkça araca etkiyen kuvvet artıyor. Eğer F_c lastiklerin sürtünme kuvvetini aşarsa, araç kaymaya başlıyor.

yanı mantıken de öyle değil mi zaten? büyük yarıçaplı virajlar çok daha kolay dönülürken, küçük yarıçaplılarda zor baya yavaşlamak gerekiyor.

direksiyonu bırakmadan viraja girerken gaz kesip virajın sonu göründüğü an gazı köklicen.

dairesel harekette (çizgisel hız aynı iken) çap küçüldükçe merkezkaç kuvveti artar. yani araç daha kolay dışa savrulur. bu nedenle küçük çaplı virajlar (dhaa keskin virajlar) tehlikelidir.

@mikahakkinen

abi ne alakası var cevabın bu soruyla?

araçlardaki yanal sürüklenmeden dolayı.

viraja girerken yolun dışından virajın içini hedeflemek ve virajı yarıladıktan sonra tekrar yolun dışını hedeflemek gerekir ki çizilen yay(apex çizgisi) daha geniş olsun.
dar virajlarda dar apex'ler çizilmek zorunda kalındığı için hız da daha düşük tutulmak zorundadır.

upload.wikimedia.org

bozulmuş

Durup dururken neden bozulsun hocam

arızalanmış

devrelerinde birtakım problemler meydana gelmiş o yüzden.

kumandanın pili bitmiş olabilir

Çalışmaz mi bu şimdi. Kumandanın pili yeni hocam . Acip kapatıyor ama ekran gelmiyor .

Starter denilen alet bozulmuş. 50-100 birşey

ses var goruntu mu yok? yoksa hic mi acilmiyor?
ilki ise ledlerin degistirilmesi gerekir

İkiside yok hocam

Kendim takabilir starteri

Oralarda yagmur kar vesaire yagiyor mu?

Evet yağıyor hocam

eğer anten kablosu varsa, su yürümüş olabilir kablodan. birkaç arkadaşın başına geldi. kabloyu çıkarıp sallayın, damlacık geliyorsa kötü.

Hocam burası rezidans sanmiyorum böyle birsey olacağını

fişi tak cıkar
resetlenir

Tmm denerim

kullanırsın da saatçi de malzeme hariç 15 lira falan alıyor gerek var mı sence?

Vidalı kapak açma aparatını göremedim sette.
Setin mıknatıssız olması çok büyük dezavantaj.
Fiyat böyle bir takım için çok ucuz.
Saatinde su geçirmezlik contası var ise deformasyonu başlamıştır ve tekrar takabilmen pek mümkün olmayabilir.
Her ne kadar yorumlar güzelse de ben bu takıma güvenip saatimi açmazdım.

Yapacağınız çizik çok önemli değil ise kargaburun ile deneyin , saat kapağı açmak için 3 ağızlı pençe anahtar diye bir zımbırtı olması lazım. Fiyatı pahalıdır sanırım

ürün isimlerinin etkisiyle başlıkta tamir yazmışım ama sadece pil değiştireceğim. saatlerin arkasında çentik yok, bıçakla deneyince çiziliyor yazık oluyor. sadece bıçağımsı ince uçlu parçayı kullanacağım yani.

hocam kapak centiksiz duz kapaksa meyve bicagiyla bile olur. latex eldiveni bicaga gecirirsen cizmezsin. ucuyla degil, govdesiyle kanirtman gerek.

Mevcut tv'nizde hdmi girişi varsa apple tv onu akıllı hale getirecek zaten (netflix vb kurabilirsiniz apple tv'ye). Dolayısı ile mevcut tv'nin görüntüsünden memnunsanız onunla devam edebilirsiniz. Değiştirmek isterseniz de LG tavsiye ederim.

4K özelliğini de kullanmak istiyorum şu an tv im full hd sadece.

Hem 4k hem non-smart tv yok.
Ayni pili cikarilamayan telefon gibi, endüstri standardi oldu smart.

devir değişti artık çocuklar bizim gibi sokakta çelik çomak oynamak zorunda değil. canı ne istiyorsa akranları ile neyin muhabbetini yapıyorlarsa onu oynasın. en az 8 saat gece uyuyorsa ve yemek yiyorsa problem değil ne yaptığı. 12 punto renksiz alfabeli kitap mı okucak o yaştaki çocuk. serbest bırakın 30 yaş büyük adamla oynamaktansa akranları ile böğüre böğüre istedğini oynasın online. belki espor şampiyonu olur ilerde. ytd.

Çocuk dergileri ya da robotik-kodlama için eğitim kitleri alabilirsiniz. Etkinlik, bulmaca, deney içeren kitap-dergi olursa ilgisini çekebilir.

www.tubitakdergileri.com.tr

www.robotistan.com

Online eğitim platformları var, katılabilir belki. Ben bi bambuyu biliyorum.

instagram.com

tableti, oyunu onun becerilerini geliştirecek şekilde kullanabilirsiniz aslında.

ben kuzenlerle çok güzel art arda need for speed porsche unleashed veya test drive 6 oynardım.

eve bir direksiyon alırsınız, bir o yarışır veya bir siz. yükleyin forza gibi dirt rally 2.0 gibi oyunları, berecileri de artar hem.

not: taa 2000 yılında guillemont ferrari 550 marenello direksiyonum vardı :)

abi bu çocuğun anası ortaokul öğretmeni. her gün tablet oynamaktan beyinleri uyuşmuş çocuklarla uğraşıyor. ben pedagojik formasyonun dibine vurmuş annesine "bırak yaşıtlarıyla ne muhabbet ediyorsa sabahtan akşama oyun oynasın, oyun becerisini geliştirmek için kullanıp elektronik oyun şampiyonu olsun" derim?

zaten alıp suç ve ceza okusun demiyorum. bir kütüphane dolusu çocuk kitabı var, yazılısı da var, resimlisi de var. 2-16 yaş arası her türlü kitap var. bilim teknik'inden tut, gezi, uzay, yaşam, yaşına uygun çeşit çeşit dergi var. ayrıca deney kitapları, arduino setleri var. evde org var, gitar var, öğretip yol gösterebilecek adam da var. yani tablet oynamıyorsa bunun alternatifi eski devirdeki çelik çomak mıdır? yok mudur günümüzde tablet harici çocuk eyleme yöntemi?

kaldı ki yaşıtlarıyla zoom açıp karşılıklı da oynuyorlar saatlerce. ama ben sabahtan akşama yaşıtıyla online oyun oynayan, anca yiyip için sıçan, elinde tabletle mala dönmüş şişko bir çocuk olsun istemiyorum lan. oynamasın, saksı gibi kitap okuyup bilimsel çalışma yapsın da demiyorum. ama hareket lazım, biraz o tazecik beyninin gelişmesi de lazım. sadece yüksek ses ve hareketli parlak ışıklardan ibaret tabletle beyni uyuşsun istemiyorum.

arkadaşlarıyla parka götürüyoruz koştursunlar diye. arkadaşı 2. dakikada sıkılıp anasından tablet istiyor, parkta oturup tablet oynuyor. ben böyle bir çocuk olsun istemiyorum ki. tabletse tablet, yasak değil oynasın da kısıtlı oynasın. mala dönüşecek kadar oynamasın.

bizde de bu modelin küçük yaş versiyonu var. dışarı çıkmak dışında başka bir oyalayıcı bulamıyoruz. tabletle fazla vakit geçirdiği günler durağan aktivitelere hiç ama hiç yanaşmıyor. sabahtan lego, resim vb aktiviteyi tutturabilirsek o günü daha sakin geçirebiliyor, yoksa tüm gün mızmızlanıyor bi şeyi beğenmiyor. kutu oyunu sevmiyor sizinki de demek ki. ya dışarda yapacak birşeyler bulun ya da tablet vermeden biraz can sıkıntısına sabredip legolara dalmasını bekleyin. yapacak birşey bulamayınca mecburen üretmeye başlar.

bir de tüm oyuncakları oyunları gözünün önünden kaldırın, unutsun. sırayla çıkarırsınız daha hevesli olur.

bizim apartmandaki o yaştaki çocuklar slime yapımına merak salmışlardı, biraz ortalık batıyor ama epey oyalanıyorlardı onunla.

slime var, kinetik kum var, hot wheels parkurları, onlarca arabası var, odası oyuncak dolu.

kutu oyunu da seviyor, mesela saatlerce monopoly oynayabiliyoruz, iyi de oynuyor kerata. ama 2 kişiyle de onun tadı yok. 2 kişilik kutu oyunu da maksimum yarım saat idare ediyor.

tavla öğrettim bu hafta, yeni diye biraz ilgisini çekti ama bunun da ömrü 1-2 hafta sürer maksimum.

hiçbir arkadaşının bilmediği kadar kağıt oyunu biliyor. pişti, uno falan derken batak öğrendi, ciddi ciddi oynuyor lan adam. bitince yandaki ıstakaları devirmeli okey oynuyor. bildiğin emmi oldu 9 yaşında.

yani genel olarak sıkılgan çocuklar evi kirletecek aktivitelerden (uzmanlar duyusal diyorlar da işte aslında evi batıran aktivite) hoşlanıyor gibi bir gözlemim var :) deney seti gibi oyunlar alabilirsiniz. the dad lab var meşhur, instagram hesabı ve deney kitabı var. onlardan birlikte yapabilirsiniz.

"kitap okuma" kendi içinde bir sebep içermiyor sebep bu olabilir mi sizce?

yani çocukların bilgisayara yönelmesinin bir sebebi var, anne babalarımızın kitaplarda buldukları amaçları bilgisayarlarda buluyorlar. bir oyun oynarken, bir video ya da dizi izlerken bir amacınız, tatmin ettiğiniz bir duygunuz var.

bir film arayan insana "ne tür olsun", "nasıl konuları seviyorsun" diye soruyoruz. biliyoruz ki kendisiyle alakasız bir konuda film izlerken sıkılacak. Ama kitaplar için böyle değil bu. Kitap okumak her zaman düz bir eylem.

Ne yapayım? - Kitap oku.

Çok anlamsız oluyor haliyle. Çocuğuna kitaplar alıp hoşuna gideceği "fazla eğitici olmayan!" hikayeler okuyarak ilgisini kitaplara çekebilirsiniz. Kitap okumanın, matematik çalışmak ve nasihat dinlemekten bir farkı olmalı ki çocuk kitaba yönelsin.

öneri olarak çocuğunuzun sevdiği oyunların, filmlerin ya da benzeri şeylerin kitapları varsa onları alabilirsiniz.

Teknik boyutuna giremem cunku ben evdeki 7 yasindaki kiza cozum bulamiyorum.

Bu yuzden buraya sadece lego yazmaya geld8m.lego ciddi ugrastiriyor.sevdigi seriyi aldigimda bastan sona ugrasip kendisi yapiyor,diger serilerle birlestiriyor.bunun disindaki tum oyuncaklarda yanina yanci ariyor.

Birde en son amazon un kopegi var,duz plastikten geliyor,yaninda bir suru minik bez parcalari var,sen onlari tuy diye o plastigin ustune isliyorsun.kendi kopegini kendin tasarla gibi.onu verdim yaklasik 2 saat hic basindan kalkmadan tek tek herseyini yapti,susadim bile demedi.uretebildigi herseyde cok guzel vakit geciriyor bizimki.

Çocuğum yok öneri mahiyetinde sallayacağım :) yeğenlerim üzerinden fikir yürütüyorum ve aslın çocukların fiziksel olarak enerjilerini atamama problemleri var, enerjisini atamyan çocuğa boyama , okuma vb. aktivitenin tillahını sunsanız bir yere kadar idare ediyor. Bir de çocukların zaman algısı da bizden farklı bence, o yüzden çabucak sıkılıyorlar, özellikle bir akranlarıyla sürdüremedikeri için bu tip aktiviteleri. Benim önerim günlük programa ek olarak tabii, bir nintendo wii konsol almanız, kırık mırık uygun fiyata bolca var ikinci el, bütçe varsa switch alın tabii, dans mı spor mu neye hevesi varsa fiziksel olarak kendini orada yorsun. sonra zaten dinlenmek için daha sakin aktivitelere kayacaktır. tabletten bence daha iyi her türlü, çünkü uzun süre elindeki ekrana bakan çocuklarda postür ve gözelere neler olacak bilemiyoruz yakında.

Maketle falan uğraşmasını sağlayabilirsiniz belki.

Bu arada kitap okumayı teşvik etmek için belli aralıklarla Wifi şifresini değiştirip Wifi şifresini kitapta geçen spesifik bir detay yapabilirsiniz. Bu sayede şifreyi bulana kadar kitap okur hem de tabletten falan uzaklaştırmış olursunuz. Kitap okumanın ödülü tablet olur.

Hep derler ya çocuklar anne babayı örnek alır diye. Siz istediğiniz kadar kitap oku deyin, sizin elinizde kitap görmediği sürece mümkün değil okumaz.

Bu yaşta çocuklar için spor çok iyi bir etkinlik. Youtube'da falan o yaş grubu için egzersiz programları var. Güvenilir bir uzmanınkini bulup başlatın. En azından enerjisini atar daha çabuk yorulur:)

Robotik kodlama iyi fikir en azından meşgul olur.

Kutu oyunlara (board game) dalsanız. Monopoly'den başlayın, diğerlerine geçersiniz.

satranç demeye geldim.

Sokağa çıkma saaatleri parka gidip scooter-bisiklet ve yorulabilceği şeyleri yapabilirsiniz (Arkadaşlarım böyle yapıyor). Gün içinde enstrüman, lego, birlikte bilgisayar oyunu gibi şeyler yapıyorlar.

Ormana gidip gezin.

Ben tabletçi yeğenimi masal anlatarak oyalayabiliyorum. İlgilendiği şeyler var, mesela örümcek adamı çok seviyor. Masaldaki ana karakterin adına örümcek adam diyip yardırıyorum, bayıla bayıla dinliyor.

cocukta tüm türk cocuklarında olduğu gibi konsantrasyon eksikliği var. yani bir şeye konsantre olamıyor.

bence bunu değiştirmeniz lazım.

En dandiklerinden biri ama en kolay Buzbağ beyaz’ı içiyorum ben.

Hiçbiri yakmaz, yanmayan mide diye aramalısın.

sorun midenizde olabilir gerçekten, ama üzüm olarak chardonnay deneyin bakalım, frontera'nınkini bir deneyebilirsiniz örneğin. içimi yumuşaktır. angora'nın üzümünü bilmiyorum bu arada, içmedim hiç.

gluten hassasiyetin olabilir. kavalıdere'nin mayasız şarapları vardı, biraz araştırman lazım belki macro center veya migros gibi yerlerde bulursun. şişenin arkasını inceleyerek al.

pamukkale yakmaz.

Buzbağ ve Frontera denedim, hiç rahatsız etmediler, teşekkür ediyorum.

paylas nasil yok? sag tiklayinca cikmiyor mu? sag ustte de paylas butonu cikmali?

yoggi+1
girip baktım şimdi sağ tıklayınca da çıkıyor paylaş seçeneği, sağ üstte hep var zaten. m4a olarak kaydetmiş. ister çevirip ister direkt göndebilirsiniz arkadaşlarınıza.

Evet paylaş var ancak oraya tıklayınca, mesajlar, AirDrop ve daha fazla diyor, daha fazlayı tıklayınca karşıma çıkan seçeneklerden de mail vs var ama tıklanmıyor.

Sürükleyip iTunes'a bırakın, oradan mp3 olarak export edin.

öyle evet. hatta set fotograflarında alman versiyonunun kenarda açık olduğunu görebilirsin. yine de alman versiyonu daha iyi. amerikan versiyonu tamamen takit.

www.youtube.com

Evet aynı, michael pitt den dolayı amerikan versiyonunu daha çok sevdim ben.

çok yüksek akım çektiği için normal.

Uzatma kablo ile kullanıyorsanız daha yüksek akıma müsait bir üçlüyle kullanmayı deneyebilirsiniz. Kablonun üzerlerinde watt cinsinden yazar ya da daha kalın olur en basitinden.

Topraklama olan prize takın

normal 2000 wattsa normal

Normal değil, bu şekilde uzun süre kullanırsanız fiş veya priz eriyebilir. priz eski ise tam oturmayınca veya sıkıca oturmayınca ısınma yapabilir. Duvardaki priz ise yenileyin. Kaliteli, yüksek akıma dayanıklı bir priz ile değiştirin. Uzatmalı priz kullanıyorsanız yine onu da kaliteli ve kablosu kalın olanla değiştirin.

normal değil priz iç kontakları gevşemiş.

Bunlari marine et sonra once yagli kagit sonra folyo,180 derece 2,5-3 saat firina at.finale yakin eger seversen ustune cedar ser.
Farkli daha hizli yontem olarak once duduklude hazirlayip uzerine kizarmasi icin firin teknigide var ama vakit varsa ilki iyidir.

Bu arkadasta kemik,yag yogun oldugu icin 4 kisiye yemek olarak yetmez.yiyen cinsi 4 kisiyse sadace sidechick olur.ama guzel salatalar mezeler olursa o zaman yeter.

Madem firin isine girilecek surede var.bulabilirsen dondurulup dilimlenmis ilikli kuzu but 4 dilim ekleyebilirsin yanina.olurda yaparsan gelen but dilimlerini az hasla cozununce istersen ayni sistem onuda at firina o zaman tam olur.

risotto yapayım o zaman, üstüne koyarım bunu. salata malata da yaparım doyulur bi şekil

O olur bak,guzel mantarli rizotto,tabagin yanina bunlar show yapar.

aynen öyle yaptım şahane oldu, teşekkür ederim.

bu arada gordon ramsay'ın tarifine aktım biraz. kırmızı şarapla pişiriyordu vs. baya iyi oldu.

4 öğrenci ağzı açık okuduk vay be neler varmış ufff, bizde dünden kalan ekmeği dilim yaptık üsüne nebati yağ bi ton balığını bölüşüp sabahtan kalan çayla yedik. ha konuyu atlamış gibi olmamayım, tavsiyem şu:risottoyu şu siyah türüf mantarlı yapın bari o iyi oluyomuş youtube öyle diyo.

İntegral Forextv ,tradeall

Ekoturk tv de Ahmet Mergen var. Youtube'dan da takip edebilirsiniz.

özgür demirtaş ve olmaz öyle saçma ekonomi(emre alkin) izliyorum ama üstteki arkadaşların önerilerine de bakacağım şimdi

kanal finans ve murat muratoğlu

tekniz analiz yalandır. sahte bilimdir.
geçmiş grafik hareketlerinden geleceğe dair tahminlerde bulunmaya çalışır, grafikleri eğip bükerek. teknik analiz ilimle irfanla alay etmektir.
ne yaparsan yap teknik analiz denen şeyi ağzına alan herhangi bi medyayı takip etme.

ahm*t merg*n üstad hakkında da şu entriyi bırakayım fikir verir (bkz: #115911594)

1

kadın değilim; ama ikisi arasındaki algı farkı şu:

pamuk gibi yumuşak el: bu herifin elinden hiç bir iş gelmez, beceriksiz, tornavida bile kullanamaz. işlerini hep başkasına yaptırmış/yaptırıyor

ağaç kabuğu gibi el: bu adam ağır işçi, elinden iş geliyor ama kafası pek basmıyordur.

ikisinin ortası: adamın elinden iş geliyor, en azından ufak tefek işler. demekki kafası çalışıyor elinden işte geliyor.


not: kişi ağırlık kaldırma/body çalışıyorsa durum farklı, vücüdu elinden daha öne çıkıyor

Kadın değilim

Ama yumuşak el olunca elinden niye iş gelmiyor algısı oluyor. Adam eline iyi bakamaz mı.

Kadınlar dediğin 3.5 milyar insan. Yarısına 1 yarısına 2 hoş geliyordur.

olay elde değil adama karşı duygularımda. ten uyumu ve çekim varsa her ikisi de ve daha farklı versiyonları da çekici gelebilir. tek önem verdiğim nokta tırnaklarının temiz ve bakımlı olması.

İkisi de değil.
Temiz olacak.
Tırnaklarını düzgünce kesmiş, krem sürmüş nemlendirmiş “erkeğim ben yau ne işim olur kremle” dememiş olan erkek eli çekicidir.

Ağaç kabuğunu tercih eden var mı cidden, ilginç geldi. Yumuşak daha iyi.

Kendi uzerimden soylersem kadinlar ellerimi asla sevmez, o yüzden birincisi.

bu sorunun sorulmasına neden olan seyler yaşanıyor demek ki hmmh değişik. agac kabugunun kendisi cekici değilken oyle eller neden cekici olsun -_- iş ele kalmışsa tabii ki pamuk gibi yumuşak ve temiz eller.

Karabiber tanesi olarak hatırlıyorum

Tane karabiber.

macar salami

aile hekiminizi enabızdan taşıyabilirsiniz kolayca. sonra yeni aile hekiminden ücretsiz olarak akabilirsiniz raporu.

uğraşmayayım derseniz mahalle arası tıp merkezleri, ufak tefek özel hastaneler 100-200lira civarı paralara kolayca verir. çoğunun kapısında, penceresinde, sitesinde falan yazar zaten sürücü sağlık raporu diye.

Teşekkürler, bu aile hekiminden öncesinde randevu mu almak lazım mhrs üzerinden?

randevu almadan da gidiliyor. bir kez randevu almıştım, hatta kendi elleriyle yazdı ama sıra bekledim yine.

şahsen ehliyetim için 2 kez gittim, ikisinde de randevu almadım. boşverin :/

Bizim aile hekimi kan alıp sonucuna göre veriyor. Yani iki kere gitmek gerek. Gittigim özel hastane direkt verdi. Ona göre tercih edin.

google'a ehliyet icin saglik raporu yazip cikanlardan en kalitesizi hangisiyse ona gitmek en kolayi oluyor. ben 3-4 sene once yenileme icin gittigimde sadece imza atip gondermislerdi.

Seçim konusunda yönlendiremeyeceğim ama akustikte ziller yok. Onu unutma. Bir de çıkaracağı gürültü bakımından dijital tercih edilebilir.

hocam, şu anki evim çok müsait, gürültü sıfır sorun ama ileride taşınacağız mutlaka. bunu düşünerek elektronik alabilirim.

uzmani degilim ama hobi olarak ikisini de kullanan biri olarak eger calma zevki senin icin olmazsa olmaz ise
kesinlikle akustik. elektronik olan calismak icin ideal ama akustikle ayni zevki vermiyor. biraz daha zor oluyor calismak icin motivasyon bulmak. bir de kendi adima hihat calismak elektronikte biraz yapay bir his oluyor cikan sesin varyasyonu fazla olmadigi icin.

o yüzden ben elektronigin zillerini akustik zillerle degistirmisim. cok ses cikarmayan delikli ziller oluyor, ev icin daha ideal.

illa ikisi arasinda secim yapacaksan elektronik diyorum.

medeliden hiç bişey alınmaz 90lı yıllarda baştan markasız çin malı sonra medeli olarak çocuk orgu çıkaran bi firma.

mesela alesis var uygun fiyatlı, en azından yılların markası.

shop.zuhalmuzik.com

akustik davul severim ben ama gürültü ve zil faktörü var. bir de günümüz dijitale çok döndü bi kayıt yapıcam akustikle desen yapamazsın, dijital oldumu midi ile bağlanır bilgisayara(modele göre değişir sanırım)

ayrıca en iyi elektronik davulun preset sesleri bile dandiktir, midi ile bilgisayara bağlarsan çok değişir ama tabi onun için ya mac lazım ya asio 2.0 lı ses kartı

hocam yanlış link koymuşum.

roland td-1dmk olacaktı vermek istediğim link

edit: doğru linki buldum www.senkop.com.tr

Öncelikle aslında elektrik davul akustiğin yerini tutmak için yapılmış bir enstrumandan ziyade elektrik gitar akustik gitar gibi farklı iki enstrumanmış gibi yaklaşmak gerekiyor olaya. Akustik davul niyetine elektrik çalmak zorunda kalan davulcular %99 tiksinti ile ayrılmıştır ortamdan, ama asıl enstrumanı elektrik davul olan tanıdıklarım da var.

İkinci önemli bir bilgi elektrik davulların sessiz olduğu sanrısı. Böyle bir şey yok akustik davulun yüksek sesli bir enstruman olduğu su götürmez bir gerçek olsa da asıl çevreyi rahatsız eden ses kick ve snare'in titreşimi olacaktır. (en kötü ihtimal akustik davulu mesh pad ile tamamen sustursak bile yine kick ve snare titreşimi gidecek) Bu gürültü elektrik davulda da mevcut hatta biraz bakınırsanız internette apartmanda elektrik davul çalma yolları arayan binlerce insan bulacaksınız, davul pad'leri bir nebze çözüm olabiliyor ama biraz komşularınıza da bağlı.

Üçüncü önemli elektrik davul roland demektir, diğer firmaların fena olmayan ürünleri olsa da asıl mevzu hala roland. Örneğin Alesis falan tarzı dandiğimsi markalar hele sakın diyorum. (ki alesis de bilinen bi marka daha duyulmamış çin malları var) Bi de güncel bir düşük segment roland yerine eski orta segment bir ikinci el roland da bakabilirsiniz sanki.

bütçe 5 bin civarıysa akustik düşünmek zaten mümkün değil. akustik davul diye koyduğunuz şeyin içine dahil olmayan bir ton şey var, ürün bilgisini dikkatli okursanız fark edersiniz. zaten ucuza akustik davul satılıyorsa da ben almam, çünkü ucuz olması mümkün değil eli ayağı düzgün ve tam takım olarak :)

elektronik davul evet bir akustik sesi vermiyor, ancak bilgisayara bağlanabilmesi ve kayıt yapılabilmesi bakımından killerbee'nin uyarılarını dikkate almanızı öneririm. artık ortalama bir elektronik davul bile konser vermek istesen taşıyıp götürebileceğin, performans sergileyebileceğin rahatlığı ve sesi sana sunuyor.

ha, elektronik davulda model dersen, evet yamaha ve roland iyidir, ancak onların ortalama üstü davullarının fiyatı da tuzludur. 10 bin civarını düşünmen lazım o zaman. mesela senin link verdiğin roland'a kick pedalı dahil değil, harici alman lazım. bunun gibi tomlarda dual zone falan olmayabiliyor mesela, sadece snare de oluyor vs vs.

bu yüzden bunların hepsinin dahil olabileceği, iste kicki de içinde olan, mesh padli, tomlarda ve snarede dual zone, zillerinde elle tutulduğunda susturma özelliği bulunan, ne bileyim gövdesi düzgün, fiyat bakımından da makul olan bir set için alesis'i öneriyorum. özellikle surge mesh modelini. nitro mesh olanında tomlarda dual zone yok mesela, o yüzden surge mesh ve üstüne bakmak mantıklı. killerbee'nin linkinden bakabilirsiniz, bu aralar zuhalde de indirimde.

şu linkteki başlangıç için iyi bir set midir?
shop.zuhalmuzik.com

geçmiş olsun. kış günlerinde sokaktaki kedilere kefir veriyorum, severek içiyorlar. bir faydası olur mu bilmiyorum ama bir deneyin isterseni. hangi mamayı veriyorsunuz bu arada?

Mide için kefir ve yoğurt. Soğuk olmasın. Temiz su verin, ilk aşamada 3-5 saat mama vermeyin. Midesi dinlenince kuru ya da az yaş mama verin. Dinlensin, yıkamayın. Yüzünü ve burnunu temiz bir nemli bezle temizleyin. Sıcak su torbası yapıp yanına koyabilirsiniz. Bunun dışında sadece uyuyup dinlenmesine izin verin. Başka yapacak bir şey yok. Ha bir de 24 saat açık veterinerler var. Belki yardımcı olabilirler.

yine de siz bilirsiniz ama yakınlarınızda açık veteriner varsa götürebilirsiniz bugün. çünkü sokağa çıkma yasağı sıkıntı olmuyor veterinere giderken. belki acil bir şey vardır vakit kaybetmeseniz iyi olabilir.

yoğurt ve kefir türü (süt ve süt ürünü) şeyler vermeyin, kedilerin sindirim sistemine uygun değil, ishal yapabilir ve bir de hastaysa, ki öyle görünüyor, bünyesi iyice zayıf düşer.

veteriner klinikleri hafta sonları açık ve veterinere gitmek yasak değil, yani bugün de götürebilirsiniz.

iştahı var mı?
kuru mama gibi bir şey verdiniz mi?
ya da haşlanmış tavuk gibi şeyler de olabilir.
iştahı yoksa aşırı acil bir durum var demektir ama anlattığınız profil de acil görünüyor çünkü ne kadar zamandır böyle bir durum olduğunu bilmiyoruz.

sadece soğuk algınlığı ya da üşütme de olabilir, parazit de olabilir, kediler arasında bulaşıcı olan (insana bulaşmaz) virütik başka bir şey de olabilir, kronik bir hastalık da olabilir.
maalesef belirtiler birçok duruma uygun olduğu için tahmin etmek zor.

ben de pazartesiyi beklemeyin derim.

bunun dışında şu an için mama, su, sıcak ortam dışında kediyi rahatlatacak bir şeye gerek yok, kendi haline bırakın yeter.
zaten hasta olduğu için büyük ihtimalle bol bol uyuyacaktır.

güle güle büyütün.


edit:
normalde kediye kefir vermenin zararı değil, faydası bile var.
fakat bazen kediyi ishal yapabiliyor.
kefir değil de, yoğurt daha çok diyelim.
benim sağlıklı kedilerim bile bazen yoğurt yediklerinde ishal olabiliyorlar.
şu andaki sağlık durumu nedeniyle ishal olmasına neden olmak çok yanlış.
o açıdan ne olur ne olmaz, vermeyin.

ek olarak, kedinin sevmesiyle bunun ilgisi yok, kediler kendilerine zararı olan birçok şeyi bayıla bayıla yiyebilirler.

Yoğurt ve kefir zararlı değil, süt zararlı. Yanlış biliyorsunuz hocam

Arkadaşlar maalesef özel veteriner masrafını karşılayacak imkanım yok şu an. Belediyenin veterinerleri yardımcı oluyorlar fakat hafta sonu olduğu için mümkün değil. Madem imkanın yok neden kedi sahipleniyorsun diye ezberden tetiklenecek arkadaşlar; kedi bizi sahiplendi, medet ummuş bizden, sokakta bırakacak halimiz yok. Mecburen pazartesiyi bekleyeceğiz.

Süt ürünleri konusuna gelirsek, kedilere verilmemesi gerektiği söyleniyor genelde. Süt ürünleriyle sıkıntı yaşayan kediler gördüğüm gibi bayıla bayıla ve sorunsuz şekilde tüketen kediler de biliyorum. Şu hastalık döneminde risk almamak için bizimkine vermeyeceğim.

Su, mama, sıcak ortam, ilgi ve şefkat eşliğinde gözlemeye devam etmekten başka yapacak bir şeyim yok anladığım kadarıyla.

İlgilenen herkese teşekkür ederim.

Hocam kedinin bayıla bayıla yemesi bir şey göstermez bize. Sütü seve seve içerler ama zararlıdır. Kefiri de seve seve içerler ama faydalıdır. Süt ürünleri olarak genellemek doğru değil.

Sokak hayvanlarına uygun fiyattan yardımcı olan bir veteriner kliniği bulduk. Kediyi veterinere götürdük, tedavisine başlandı. Yardımcı olan herkese tekrar teşekkür ederim.

Nesi varmış? Geçmiş olsun, sahiplendiğiniz için sizi tebrik ediyorum:)

Deri mantarı ve yer yer tüy dökülmesi var. Mantarın ciğerine de ilerlemiş olabileceğinden şüpheleniyor veteriner. Hafif aksırık ve hapşuruklar devam ediyor.

Asist ve antibiyotik iğnesi yapıldı. 3 gün boyunca antibiyotik iğnesine devam edilecek. Tüyü dökülen yerlere sık sık batikon sürüyoruz.

Neredeyse hiçbir şey yemiyor. Yaş mama yiyor fakat yediğini de direk kusuyor. Mama parçalarını bütün çıkarıyor. Bir köpek dişi haddinden fazla büyük, ağzının dışına taşıyor. Bu sebeple iyi çiğneyemediğinden şüpheleniyorum. Belki de sadece sindirim problemidir. Yaş mamayı son seferde iyice ezerek verdim. Şimdilik kusmadı.

2 gündür çiş ya da kaka yapmadı. Çok halsiz.

Umarım iyileşir.

dişini muhtemelen düşürecektir, ondan uzamıştır o şekilde.
önemli değil o, yani yemeye devam edebilir, engel olmaz bir şeye.

iştahsızlığına veteriner ne dedi?
iştahsızlık büyük problem, umarım antibiyotik tedavisiyle iyileştikçe toparlanır.
toparlanmazsa bilinmeyen bir şeyler var demektir.
bu süreçte eğer verebiliyorsanız yaş mama olarak veterinerden a/d mama alabilirsiniz, o iyi toparlar.

serumla falan desteklemiyor mu veteriner peki?

Az sonra tekrar antibiyotik vurdurmaya götüreceğim, sorarım. Aslında iştahsız değil. Kuru mamaya yanaşmadı. Yaş mama koydum mu hapur hupur yiyor, sadece kusuyor hemen ardından. İyice ezip verdiğimde kusmadı.

Dişi umarım düşer. 6-7 aylık, bu saatten sonra düşer mi emin olamadım.

dişi süt dişi olduğu için düşmüyor.
kedilerde bazen olur bu.
yaşlı ya da orta yaşlılarda da oluyor.

eğer çok besinsiz kaldıysa, çok hasta olduysa diş düşürmesi normal.
ama hayatına devam etmesine engel teşkil etmez.
aşırı durumlarda hiç dişi kalmasa bile, sağlıklı olduğu sürece en kötüsü çiğnemeden yutmayı öğrenir yani.

ama dişi düşecek diye yemek yemezlik etmez.
yaş mamayı dolaptan çıkarıp soğuk vermeyin.
oda sıcaklığına gelsin öyle verin.
soğuk mama kusturur.
onun dışında her yediğinde bu denli kusması normal ve iyi değil, onu da veterinere danışın.
eğer şimdiki durumunda kusma normalse, mide destekleyici bir ilaç verebilir.
bu süreçte çok iyi beslenmesi önemli çünkü.

bir de kuru mama yemesi lazım çünkü yaş mamanın maalesef pek besleyiciliği yok.
yaş mamanın içine kuru mama karıştırın biraz.
yaş mamanın suyundan da koyun, kuru mamayı karıştırıp bekletin biraz.
o kuru mamaları yumuşatır ve şişirir.
dişinden dolayı kuru mama yemekte zorlanıyorsa o şekilde rahat yer.
kuru mama kilosunu koruması hatta kilo alması için gerekli.

Geçen yılın başlarında proje yazma işleriyle uğraşmıştım biraz. Önceden de EVS'ye başvurmak istemiştim ama sonra vazgeçtim projeyi. Proje elbette yazılıyor, genellikle ev sahibi kuruluşlar yazıyor, bazen de danışmanlık ajansları yazıyor ama internette pek bulunabilecek şeyler değiller. Çünkü başka kurumlar tarafından alıp kopyalanabilecekleri için umuma açık şekilde paylaşacaklarını düşünmüyorum. Hem üstelik çok para dönüyor. İlgili ülkenin ulusal ajansı onay için gelen projeleri gözden geçirirken ince eleyip sık dokuyor. Yani onlar da öyle bir şeye izin vermez. Ama yine de internette çok olmasa da bazı proje dosyalarına ulaşabilirsiniz. Bu elbette kullanacağınız anahtar kelimelere bağlı.

Çok yüksek ihtimalle ulaşamazsınız. Proje yazma eğitimi veren yerler var sırf bunun için. Şu aralar belki online eğitim veren vardır, Google'larsanız bulursunuz bir şeyler.

Proje yazan akpli arkadaşlarım var. Bütün projeleri onaylanıyor.

www.ua.gov.tr

Gönüllülük projesinde yer almak için bireysel olarak bir proje mi yazmalıyım?
Hayır. Yurtdışında/ yurtiçinde gönüllülük faaliyetine katılmak isteyen gençler ilgili sayfada yer alan kurum ve kuruluşlara ait hali hazırda devam eden projelerde yer alabilirler.

Ulusal Ajans'ta portal üzerinden başvuru yapılacağı söyleniyor. www.ua.gov.tr

Üniversite mezunu ya da master yapan birinden başvuru metninizi gözden geçirmesini isteyebilirsiniz. Önemli olan kendinizi iyi anlatmak.

Bundan bağımsız genel bilgi olarak AB'ye bireysel olarak başvurabileceğiniz projeler (gönüllülük değil) derneklerin ve büyük organizasyonların projeleri gibi olmuyor. Yani "AB Projesi Yazma" gibi bir durumunuz olmuyor. Sadece belli kişilerin kazandığına ilişkin bilgi de yok ve kulaktan dolma bana kalırsa.

Karbonat varsa karbonatlı su bi nebze iyi gelebilir.

Gaviscon da sodyum karbonat ve kalsiyum karbonat bolca bulunuyor hocam. O yüzden denemedim.

Rennie

Ben de antiasit demeye gelmiştim.
Rennie +1

Gaviscon icin 1 gunde toplam icebileceginiz maximum dozun yaklasik 3 katini kisa surede icmissiniz, bence midenizin rahatlamamasinin nedeni bu.

fermentasyon. (turşu/şalgam/peynir/boza/şarap)

bi arkadaşım balık yetiştirip satıyor.

mantar mantıklı ama çok nem istiyoor, kullanılamaz hale gelir bir süre sonra.

şarap yapımı

Muhabbet kuşu, salgın sebebi ile ithalat durunca fiyatları delirdi. Cins olanlardan üretebilir iseniz oldukça kazançlı görünüyor.

arch iyidir kurması biraz uğraştırabilir ama wikisi baya başarıldıır ne ararsanız bulursunuz.de olarak da xfce kurdunuz mu süper.
yok uğraşmam derseniz manjaro xfce kurabilirsiniz biraz daha şişiktir ama.

Bu arada büyük ihtimalle sizi bir ssd paklar

Linux mint xfce, 3 yıldır kullanıyorum.

benim de i3 4gb sony vaio'm var 11 yaşında. 8gb ram ve ssd upgrade ile hâlâ kullanıyorum. maddi imkan varsa upgrade yapınız.

onu bunu bilmem ben debian'ciyim arkadas

bilgisayar hızlı çalışsın istiyorsan ilk yapman gereken şey ssd almak. playing star again'in yaptığı gibi browser'da çok sekmek açıyorsan ram'i de artırman gerek. yoksa hangi linux'u kursan fark etmez.

ondan sonra linux mint xfce kur geç. bebek gibi çalışır.

manjaro kurdum. şimdilik birkaç eksiklik dışında fena değil. mpchc yi arıyorum ama vlc ile idare edicez bakalım. güzel şimdilik :)

gelmiyor.

AI artik ne kadar ilerlediyse, aklindan geceni bile okuyor aluminyum..

dictionary.cambridge.org

halk dilinden argo vs bakacaksan urbandictionary

en iyisi www.ldoceonline.com

Verilen cevapları ikisi de birbirinden iyi. Bir tane de ben yazayım.

merriam-webster

Bu üçü birbirinden iyiydir.

hocam şöyle oluyor,

binanızdan beton numunesi (karot) alınır, demir numunesi alınır. laboratuvarda test edilir. sonra rölevesi (mevcut halinin projesi) alınır ve bu veriler ile bina analiz edilir. kurtarmıyorsa bina takviye perde, kolon mantolama tarzı güçlendirme yöntemleri ile depreme dayanıklı hale getirilmeye çalışılır. bu takiyeler ile depreme dayanıklı hale gelebiliyorsa ve maliyeti uygunsa yapılır. yoksa yıkım kararı alınır.

şimdi sorunuza gelelim. doğru düzgün bir firma yaptıysa öyle baskı ile orta hasar az hasara çevrilemez. çünkü ortada sayılara dayanan bir analiz ve çalışma var. elinizde bir rapor varsa daha somut yorum yapabilirim.

resimlere gelince kolon mesnet bölgelerindeki paspayları patlamış etriyeler gözüküyor. bu etriye aralıkları resimden anladığım kadarıyla yönetmeliklere uygun değil. daha şiddetli bir depremde kesmeden gidecek olan ilk noktalar burası. detaylı inceleme yapmadan nihai karar verilmez ama bu resimlerde binanız tehlikeli bir hasarın kıyısından dönmüş diyebilirim.

güçlendirme çok saçma bir şey. yıkıp yeniden yapmak lazım. sizin durum az hasarlı değil zaten. orta hasar doğru karar verilmiş. düşüreceklerini sanmam.

guclendirme sizin icindeyken olmaz ayrica epey de bi maliyetli.
su an jandarma karakolu isi var elimizde 160 metrekare oturumlu 2 katli. 1.5 milyon maliyeti var. tabii icinde elektrik ve mekanik de var ancak onlarin tutari cok az.
karbonfiber kumaslar her yere olmuyor maalesef. gene guclendirilmesi gerekem perdeler kolonlar olacaktir. her binaya da guclendirme yapmak dogru degil.

Retrofit islerine ilgiliyim, carbon fiber ile guclendirme uzerine baya arastirma yaptim. Benim dusuncem soyle:

Altindaki arac tofas sahin diyelim, 1970 teknolojisi, sen bu araci alip icinde 10 tane airbag koysan, araci carpisma testine soksan, son teknoloji araclarin sagladigi guvenligi saglar mi? Agir bir kazadan kurtulma sansiniz var mi? Araclar kaza sirasinda ikiye bolunuyor airbag koysan ne yazar..

Guclendirme de buna benziyor. Binalar bitik, 5-6 MPa el karimi beton kullanilmis, demirler nervursuz, deniz kumu var, zemin etudu yapilmamis, deprem duvari yok, binalar agir ve hantal, temel sagliksiz, bazi binalarda kat fazlasi var, dogru durust hesap kitap yapilmamis, goz karari ortaya karisik kalfayla yapilmis binalar. Bunun neresini guclendireceksin? Neyi baz alacaksin? Binaya iki deprem duvari koymakla, iki kolonun etrafina carbon fiber sarmakla olacak isler degil bunlar..

Guclendirme isleri yapanlarin roportajlarini izliyorum, yeni bina maliyetinin %20-30'una hallediyoruz falan diyorlar, nasil bunu becerebiliyorlar anlamis degilim. Bu isler yurtdisinda cok ciddi paralar harcanarak yapilir. Cok ciddi muhendislik ve uygulama gerektirir. Cogu zaman maliyeti yeni bina maliyetinin ustune cikar. Yikilmasi imkansiz olan tarihi eser kategorisinde binalar var, bunlar ayakta kalabilsin diye devletlerin neredeyse sinirsiz butcesi ile binalar elden gecirilirken kullanilan yontemler bunlar. Bu tarz masraflarin altindan sade vatandas kalkamaz.

Bina sahipleri orta hasarli denilen binayi az hasarliya cevirecez dediler diyorsunuz, boyle birseyin altina akli basinda hicbir muhendis imza atmaz, atiyorsa akil sagligi yerinde degildir.

Ozetle, binaniz son depremde hasar gorduyse yiktirmaniz en hayirlisi olur.

güclendirme cok sacma diyenler neye dayanarak söylüyorlar bilmiyorum. tartisma yaratmak istemem ama sözlükte de bir üstteki arkadasin yorumlarina benzer cok fazla yaniltici yoruma denk geldigim icin cevap yazma ihtiyaci hissettim.

binanin düsey ve yatay yüklere olan dayanimi birbirinden farkli seyler. eski binalarda bina normal sartlarda ayakta durmakta bir sikinti cekmedigi halde deprem gibi yatay yüklere maruz kaldiginda ayakta duramayabilir. buradan mantikla bina eski bile olsa yeni eklenecek perdeler ile binaniz gayet de depreme uygun hale getirilebilir. örnegin yeni yapilan perdeler deprem yüklerinin tamamini karsilayacak sekilde dizayn edilebilir. mevcut binanin bir sey yapmasina gerek kalmaz yani yeni perdeler calisacagi icin.

güclendirme ise yaramaz yeni bina yapmak gerekir diyenlere sunu sormak lazim: yeni bina yapmaya maddi durumumuz el vermiyorsa ne yapmaliyiz? güclendirme sacmadir demek, kisitli maddi kaynaklara sahip olunan durumlarda (yani her zaman) madem yeniden yapacak kaynaklara sahip degiliz o zaman hicbir sey yapmaya gerek yok demekle ayni kapiya cikiyor.

binayi sonradan depreme dayanikli hale getirmek tabii ki en basta depreme dayanikli bina yapmaktan daha masrafli. yalniz güclendirme cogu zaman binayi bastan yapmaktan daha masrafli demek cok abes. öyle olsa kimse güclendirme yapmazdi.

Çevre ve şehircilik bakanlığı kentsel dönüşüm kapsamındaki binaların yapımı sorasında uygulanan vergi indirimi nedeniyle ciddi oranda vergi kaybı ya da suistimale uğradığını düşünerek teknik anlamda prosedürü esnetti ve bu sayede kaybolan vergileri bina yıkımından güçlendirme ya da işleme gerek yok sınıfına çevirerek geri almayı hedefledi. Yani sizin orta hasarlı gözüken yapınız belki de eskiden ağır hasarlı sınıftaydı.

Güçlendirme işe yarar, yaramaz değil ama maliyeti az değil. Bence yazık o paraya; onun yerine yeni binada oturmak varken. Ama @cooperr’a katılıyorum, öyle düşük maliyetlere yapılıyorsa güçlendirme bir halta yaramaz. O karbonfiber şeritler dünyanın parası, bina için kolon perde imalatı ve onun betonlanması ekstra masraflı işler. Yıkıp yapsalar aynı sürede biter.

linkteki dökümanin 80. sayfasinda güclendirilme yapilan örnek binalarin masraflarini görebilirsiniz.

www.weadapt.org

düsük maliyetlere yapilan güclendirme ise yaramaz diyen arkadaslar sebebini aciklarsa biz de ögrenmis oluruz.

arkadaşlar bir açıklama da yapayım kafalarınız bulanmasın diyerekten. fotoğraflarda gördüğünüz yıkımlar bakanlık elemanlarının balyoz ile sıvayı kırması neticesinde oluşan bir durum. yani sıvanın altındaki betondaki deformelere göre yorum yapabilirseniz sevinirim.

@ ben de bana isvicre'den guclendirme ornekleri vermeyin, bu bizim birinci lig ile premier ligin futbolcu kalitesini karsilastirmak gibi birsey :). Adam iki duvar atiyor isi bitiriyor cunku bina zamaninda adam gibi projelendirilmis, kullanilan beton demir kalitesinde sikinti yok, adam gibi temeli atilmis belkide kazik ustunde duruyor vs. Sen bu binalara gelip bizim 40-50 sene once goz karari yapilmis kalfa isi binalarla karsilastiramazsin.

Bu dokumani hazirlayan abilere bizim bu soruyu sorun, arkadasin binayi verelim, nereden baslayacaklarini ne yapacaklarini sasirirlar. Isin sonunda da %99 yikin derler zira yapmak isteyecekleri seylerin maliyeti, yeni bina yapim masrafini gecer. Ozetle, ugrasmaya degmez.


Ben guclendirme sacmadir demiyorum, elindeki bina kurtarilabilir gibiyse, butce sikintisi pek yoksa ve bina onemli bir bina ise girilebilir.

E peki o zaman eski binalara ne olacak? Ya kat verilmesi lazim ki rant olussun, binalar yenilensin. Ya da devlet destek cikacak, imece usulu devlet destegi ile binalar yenilenecek..

@bigcaptain binadan karot aldirin. Bir kac kolonu kirisi de soydurun, demir araliklarini, korozyona falan bakilsin. Benim tahminim butun bu testlerin sonuclari sikintili cikar.

meslektas miyiz bilmiyorum ama deprem tasarimi, risk analizi ve güclendirme alaninda calisan bir insaat mühendisi olarak yukaridaki yazdiklarimin halen arkasindayim.

o dökümani hazirlayan "abileri" de sahsen taniyorum, sizin gibi kesin kaniya varacak kadar meslek erbabi olmadiklarindan olsa gerek cok daha eski binalari güclendirmisler.

@ ben de

Madem "abi"leri taniyorsun, git bir sor bakalim, bizim binadan karot aldirmistik birkac sene once, ortalama 7MPa cikti. 5 katli betonarme bina. Bu binaya ekleyecekleri duvarlari dosemeye nasil tutturacaklar? Ac hilti katologunu bak, epoxy uygulamalarindaki beton degerleri 17MPa den basliyor. Butun karsilasacagin en basit problemlerden biri..

Ha sen benim umrumda degil, birsuru varsayim ile birseyler hesaplarim, projenin de altina imzayi cakarim, aksam da misil misil uyurum diyorsan, sen bilirsin...

yahu daha birkac mesaj yukarida hasar gördüyse yiktirmaniz en dogrusu olur diyen benmisim gibi hala sagdan soldan toparladiginiz yarim bilgilerle ahkam kesiyorsunuz.

fotograftan bakinca anlasiliyor mu beton dayanimi?

bilgi sahibi olmadan ahkam kesmedigim icin cok rahat uyuyorum merak etmeyin. bilgi sahibi olmadan yuvarlak cümlelerle konusanlar yüzünden önlemini alacak insanlarin da sevki kiriliyor.

konustugunuz konu hakkinda bir egitiminiz ya da tecrübeniz var mi?

nasil biliyorsaniz öyle yapin sevgili cooperr. siz zaten deprem mevzusunu yalayip yutmussunuz, bosa nefes tüketmenin bir manasi yok.

kalbinizi kirdiysam özür dilerim. iyi geceler.

bizim saat gmt+3'e sabitlendi 2-3 senedir. eski sisteme göre bugün gmt+2'de olmamız gerekiyordu zaten, onu geçtik zaten. bir sonraki geri alma işlemi kasım'da.

peki 2021 kasım da yapılır mı? bence bunu reis bile bilemez...

Bu sene yaz saati uygulaması yapılması, yani saatlerin tekrar ileri alınması gibi bir ihtimal yok, sıfır. Zaten bu konunun başlangıcında her sene olduğu gibi yaz saatine geçmek için saatler ileri alınmış ama kış öncesi tekrar geri alınmadığı için sürekli yaz saati gibi devam edilmişti. Bu durum "biz artık yıl boyu yaz saatindeyiz" gibi düşünülebilir ya da "Türkiye'nin saat dilimi GMT+2'den GMT+3'e değişti ve yaz saati uygulaması kaldırıldı" şeklinde de, ikisi de aynı sonucu doğuruyor.
Sonuç olarak yeni bir yasal düzenleme yapılmadığı sürece şu anki saatler yıl boyu geçerli ve ileri-geri alma olmayacak.

Eğitim sektörüyle teması olmayan biri olarak benim ilgimi çekmedi.

hayır.

Hayır

komik bir insan olduğuna inancın tamsa yap ama materyal kulağa aşırı sıkıcı geliyor.

podcast zaten dinlemem bunu hiç dinlemem.

oturup başkalarının muhabbetini 1 saat dinleyemem hayatta

Tamamen ne kadar ilgi çekici bir insan olduğunuza bağlı, hali hazırda podcast dinleyen insanların ilgisini çekebilir bence denemeden bırakmayın. Fakat prodüksiyon kalitenize dikkat etmeye çalışın bir sürü online video var neler yapmanız, nelere dikkat etmeniz gerektiğini anlatan ve en ucuzundan bile olsa azıcık bi ekipman almaya çalışın derim ben. İçeriği dev güzel, yandım allah güzel bile olsa kötü kaydedilmiş bir podcast dinlenilmez bence.

~Fevkalade spesifik bir konuda oturup 50 saat üzerinde yayın yapmışlığımız var bi şekilde dinlendi az çok, birileri buldu dinledi.

açılın ben geldim. ben dinlerim. neden? 32 yaşında eğitim fakültesi'ne öğrenci olarak girdim. hiç ilgim olmayan eğitim bilimleri nosyonu edindim. ben normalde bilgisayar programcısıyım sadece zevkten dgs'ye girip öğretmenlik (böte) kazanınca girip okudum.

şimdi gelelim dediğinize. podcastler ile ilgili istatiki veriler araştırırsanız zaten çok çok az ilgi gören bir olay olduğunu görürsünüz. podcastlerin neredeyse tamamına yakını 10 yayını görmeden tarihin dehlizlerinde kayboluyor.

şimdi size bilgisayar programlama, bilişim tarihçesi, yazılımcıların deneyim ve tecrübelerini anlattığı bir podcast yapacağım dinler misiniz diye sorsam cevabınız büyük ihtimalle hayır olur. böyle podcastler var ve ben takip ediyorum. sarmayınca bir müddet sonra takibi bıraktığım da oluyor.

normal şartlarda alıp okuyacağım kitaplar değil ama erdal toprakçı (sınıf yönetimi konusunda uzman kpss sorularını falan çözmüşlüğüm var. maksat ilgili dersin finaline hazırlanmak için) hocanın anılarla öğretmenlik ve anılarla okul müdürlüğü kitabını okumuşluğum var. oldukça güzel hikayeler var. böyle şeylerde kitaptan alıntılanabilir. anlatılabilir. elbette hocadan müsaade alınarak (kendisi bildiğim kadarıyla ege üni. eğt. fak.de hoca. maili vardır kesin.)

şadi evren şeker hoca var. bilgisar müh. doç kendisi. bir youtube videosunda bilişim konusunda türkçe kaynaklar çok sıkıntılı. tecrübelerinizi bir blog ya da vlog olarak anlatın, aktarın demişti.

ben 2006 senesinde kendi adıma blog açmak maksadıyla .com adresi 2011 senesinde com.tr adresimi almıştım. hâlâ açmadım çünkü üşengeç adamın tekiyim.

hevesiniz kırılmasın, kendinizi disipline ederek bir plan ve program dahilinde devam edin. mesela şu çocuk vardı. adını unuttum. köyünde börtü böcek anlatıyordu. ekşide başlığı açılınca gidip abone olmuştum. belki de böyle patlarsınız. :)

mesele şu ki; şu ahir ömürden geldik geçtik bir dikili ağacımız olsun. çocuklarımıza miras kalacak diye değil. bu dünya'dan bir @livaist geldi geçti diye.

okumalısınız, izlemelisiniz vakit ayırmalısınız.
imkanınız varsa müze gezmelisiniz.

gidemiyorsanız Google Arts and Culture ı ziyaret edin ordan virtual da gezersiniz eserli dönemlerine göre görürsünüz.

-->artsandculture.google.com

tüm eserleri öğrenemezsiniz onu da söyleyeyim.

bir de yerinizde olsa paralelinde genel olarak tarih bilgimi de güçlendirmeye çalışırdım.

genel olarak bir nebze de olsa dünya/avrupa tarihi özelinde en azından ana hatlara hakim olamdan cumburlop sanat tarihine atlamak biraz temelsiz ev inşa etmek gibi oluyor şahsi fikrim.

okuma için klasik olarak;

-->Berger - Görme Biçimleri ** bunun belgeseli de mevcut **
-->Gombrich - Sanatın Öyküsü

bir de şu var hoş bir giriş olarak;
-->Celil Sadık - Uygarlığın Ayak İzleri

Bunla ilgili secmeli ders almistim itude yillar once. hocanin attigi bir mail:

arkadaşlar aşağıdaki linklerden batı sanatının bir çok görsel eserine ve doğru bir takım bilgilerine ulaşmanız mümkün.
www.artcyclopedia.com
www.wga.hu (web gallery of art)
www.abcgallery.com (Olga's gallery)
www.artchive.com

İngilizce ile probleminiz yoksa EDX gibi platformlardan ücretsiz sanat tarihi derslerine bakabilirsiniz, mesela şu varmış:
www.edx.org

EDX çok iyi bir platform, tavsiye ederim. Belki alanla ilgili başka dersler de vardır çok detaylı bakmadım.

Ücretli olarak bakabileceğiniz UDEMY var, orada da makul ücretlere sanat tarihi dersleri bulabilirsiniz. Udemy'den hiç ders almadım ama iyidir orası da. Mesela şu varmış:
www.udemy.com

Bu tür platformlarda aratıp bir bakabilirsiniz kısaca. Dümdüz kitaptan okuyarak öğrenmek de mümkün, ama belki bir dersi takip etmek ilk başlangıç aşaması için size kolaylaştırıcı olabilir.

incisözlük diye biliyorum.

nobrain.dk diye hatirliyorum

pass +1

eksisozluk.com

Yazacaktım ama burada daha güzel yazmış sözlükte bir arkadaş. :)

inci +1

Witcher 3. Ortaçağ/fantastik temalı gerçi ama çok güzel oyundur.

tabii ki assassin's creed serisi.

genshin impact

Beholder

tabii ki hitman! hitman 2 veya 3 gayet güzeldir.

kingdom come deliverance

Hitman tek geçerim

eski olacak biraz ama max payne serisi çok iyidir

assassin's creed odyssey

Borderlands 2

Zelda

Mafia 2-3

Thief:Deadly Shadows

gta 3.

hayret yazılmamış; fallout 4

sleeping dogs

Varıyor aynen merak etme. Ayrıca delivered görünüp de müşteri gelmedi derse de endişelenme. Kardeşimin müşterisi bir kez elime ulaşmadı ayağı yaptı. Halbuki teslim edildi yazıyordu. Öyle olunca etsy kendisi refund ediyor, zihninde bulunsun :) bizim de aklımız çıkmıştı

bazen 2-3 haftada bazen 2-3 ayda geliyor.

Ptt kullanmayın bence bir daha. Onceki kargo gonderinizde de millet ptt demis ama turpex kullanin sadece. Ayrica navlungo shipentegra vs arastirin.

Amerika'dan bildiriyorum: usps'te ekstra bir yavaslik sozkonusu yilbasi zamanindan beri. Uzerine para odeyerek "takipli 2 gun acil" secenegi ile Amerika icinde gonderdigim evraklarimi 14 gunde iletti. Kendi sitelerinde de bununla ilgili yavaslik duyurusu var zaten, musteriniz kendi bakip gorebilir.

Cevap: kaybolmamistir, uzulmeyin.

İran Devrimi: www.youtube.com
Yakın tarihten Yemen üzerine belgesel çok etkiledi beni, her şeyi yıkıp insanları aç bıraktılar, geçmişi görmek üzüyor. www.youtube.com

netflixteki roma belgeseli müthişti. tavsiye ederim.

www.youtube.com

Gördüğüm en iyi youtube kanallarında nbir tanesi.

i.imgur.com

online.ispark.istanbul adresinden sorgulama ve itiraz yapılıyor. Sıkıntı olmadan siliniyor borç

Eski sahibinden kalmiatir belki. Mail atsin itiraz yerine siliniyor rahatlikla. (Eskiden mailsi belki yontem degismistir)

recursive function olarak geçer. bir fonksiyonu kendi içinde kullanabiliyoruz. oop paradigmasında kalıtım/miras olayında avantaj. tam anlatamadım. recursive function diye aratıp bakabilirsin.

soru onu yazmayınca da doğru cevap veriyor. sadece cevaba neden yazdık ve hayatta nerede kullanıyoruz

Prototype'ı kopyalarken (object.create() ile) consturctor'ı da kopyalıyorsun. Dolayısıyla bahsettiğin satırı yazmadığın sürece (yani Dog constuctor'ını da değiştirmediğin sürece) yeni dog objesi animal constructor'ını kullanır. Bunu düzeltmek için o satırı ekliyoruz.

ibb.co

Edit: constructor'da ilginç bişeyler yapmıyorsan aslında elzem değil, ama iyi bir pratik.

Edit2: şunu da şuraya bırakayım. Kanal çok güzel, bence takip edin: www.youtube.com

freecodecamp çok basit düzeyde metodlar ve miras mantığını kavratmak için kısa tutmuş. kodun çalışması normal dog fonksiyonunun yaptığı bir iş yok animaldan miras alıyor. function Dog() {} buradan anlaman gereken şu; dog fonksiyonu oluşturulmuş tamam da ne yapıyor? hiçbir şey. çünkü süslü parantez arasında yer alması gereken kodlar yok. amaç sana miras mantığını anlatmak.

function Dog() {
console.log("Meow");
}

yaz sonrasında ise bunu

Dog.prototype.bark = Dog();
};

sütte yeterli d vitamini yok maalesef. günlük 500-4000 iu arası d vitamini öneriliyor ama sürün 1 litresinde 350-400 iu var..

www.healthline.com

d vitaminini ilaç olarak dışardan alman daha iyi olur.. gıdalarla maalesef yeterli düzeyde alamıyoruz..

biraz daha sabır. çok dert etmeyin çok kafaya takmayın. beyin zamanla hallediyor o durumu.

daha fazla ve daha çeşitli yollarla dile maruz bırakmaya devam edin kendinizi.

bu arada sadece pasif yetilerinizin üzerine gitmeyin. çünkü anlamanız %90lara gelince mutlu olcaksınız ama sonra "anlıyorum ama konuşamıyorum" aşamasına geçeceksiniz. neden? çünkü pasif skillerin aktif skillerden daha önce gelişir ve tam o arada anlarsınız ama kullanırken sıkıntılar çıkmaya başlar.

bu yüzden aktif olarak kullanmaya da çalışın ilerlemenizi hızlandırırsınız.

Ücretli kurs almak isterseniz Etkili Pratik İngilizce Advanced kurslarına bakabilirsiniz. Yöntem olarak ise kanallarında ücretsiz videolar var, mail grubunda bu yavaşlamaya ilişkin bilgiler veriyor. Bir süreden sonra yavaşladığını anlatıyor hoca. Grameri hala bırakmayın, okuyabileceğiniz metinlere yoğunlaşın ilk etapta. www.youtube.com

sevdiğin ve çok iyi bildiğin bir kitabın ingilizcesini oku.
hem tercümede kaybolmuş anlamları fark edip konuyu çok daha iyi anlarsın hem de bilmediğin kelimeler için tek tek sözlüğe bakmadan, türkçe kitabı hatırlayarak devam edebilirsin.

advanced seviye kelimeler ve cümle yapıları öğrenin. bunları context içinde görün ve kullanın. kelime ezberi ve çalışma için quizlet uygulamasını kullanabilirsiniz. youtubeda stuck at intermediate videoları var. sizin seviyenizi bilmiyorum ama oradaki tavsiyeler belki işinize yarayabilir.

olağanüstüdür bence de. tüm ömür çekilmez ama kesinlikle birkaç ay ya da bir yıl falan deneyimlemek isterdim.

çok farklı olamaz.

global dünya.

avrupa ve amerikadan fiziksel olarak uzak olmak hiçbir şeyi değiştirmiyor.

bu ülkelerin kurumsal ve ekonomik dünyalarını yaşıyoruz dünyanın her yerinde.

hocam gecen adini ilk kez duydugum bir ada var. tum ana karalara en uzak noktadaki yermis

ve uzerinde 250-300 kisi yasiyormus. cok izole ama bir sure sonra korkutucu bir sey, en yakin kara parcasina bir haftada falan gidiyorsun, o da gemiyle falan.

tristan da cunha


www.google.com!3m1!1e3!4m5!3m4!1s0x25a3b1a1af6dc9b:0x69ee2d95dc98aedb!8m2!3d-37.1052489!4d-12.2776838

buranin disinda senin de bahsettigin yerler ilk etapta fantastik gelse de biraz sikici yerler sanirim. ama yeni zelanda farkli uzak da olsa kocaman ulke en azindan saglik egitim vs gibi hizmetleri sinirsiz olarak alabilirsin

@exlibris: 300 kişinin yaşadığı yere de gidilmez ya. hem dediğim gibi uzak olmalı, hem de biraz gelişmiş olmalı. min 100 bin kişinin yaşadığı bir yer. fiji var işte. 880 bin kişi yazıyor. hawaii biraz fazla gelişmiş gibi, 1,5 milyon kişi yaşıyormuş. ama oranın da lost avantajı var :)

dediğin yer konum itibariyle çok iyiymiş ama gidip de köye yerleşmek istemem yani :) (yani yaşamak derken, hepsi hayal tabii de)

istanbulda adalarda yaşamanın bile başka ruh hali ve düzeni var. Keza bozcaada gökçeada da öyle, ilginç bir ada hissi mahrumiyet bölgesi hissi yaşanıyor

Ankara'nın göbeğine tam 100 km mesafede bir köyde yaşayıp hayatında hiç kasabaya inmemiş bir kadın görmüştüm,
Köyünden ilk defa askere gitmek için çıkan çok kişi gördüm sonra.
Köyünün okyanus ortasında ya da 3 kıta ortasında olmasının kendisi için bir anlam ifade etmeyecek dünya kadar insan yaşıyor memlekette.

Mahrumiyet hissi arti 1

bence hiç birşey yapamayacaksın zaten en yakın kara 1000 km burada da yapılacaklar belli hissi ile huzur içerisinde yaşanır.

"Ada, hem bağımsızlığın, yani müstakil oluşun sembolüdür, hem de dört bir yanından sınırlı oluşun."

login.microsoftonline.com

buradan bir giriş yapmayı deneyin.

Hotmail girişine edu maille gieiş yapmayı denediniz mi

Okulun bilgi işlem daire başkanlığından şöyle bi mail adresi aldın mı "kullanıcıadı@ogr365.okuladı.edu.tr" veya "kullanıcıadı@pers365.okuladı.edu.tr"? Biz bunlarla giriyoruz şahsen. Aynı mail adresi zaten uzaktan eğitim için gereekli microsoft teamsde.

ogr.edu.tr mail adresim var..onunla giriş yaptığımı hatırlıyorum eskiden.. ama 365 olarak almadım.. bilgi işlemde öyle bir seçenek yok. iletişme geçmeyi deneyim bir de.

öğrenci/öğretmene tıkladıktan sonra kayıt alanı gelmesi lazım oradan kayıt olmanız gerekiyor.

okulun anlaşması var mı benim zamanımda okul anlaşma yapıyordu bir platform üzerinden microsoft dreamsparktı sanırım anlaşmalı okullar sadece bedava ofis veya windows alabiliyordu.

4857 sayılı iş kanunu devreye girer.

haksız çıkarıldığını ispatlarsan işine dönersin. şirket özel ise almayacağım dükkan benim deme hakkına sahip o zaman fazladan 8 maaş mı ne ödüyor diye biliyorum.

mesai ücretini vermediyse sgk'ya ihbar ile tehdit edebilirsin. mesai ücreti ödüyor olabilir ama bunu da sgk'ya bildirip sigorta günlerini ona göre yatırması lazım.

patron patrondur istediği zaman istediği şekilde adam kovabilir. elbette 4857 sayılı kanunda belirtilen cezaları ve hakedişleri ödemesi koşuluyla.

edit: bu cezalardan kaçmak istemesi nedeniyle saçma sapan nedenlerle ya da mobbing yaparak adamın kendisinin kaçmasını sağlamaya çalışır.

Patron işten çıkarma serbest olana kadar seni ücretsiz izne çıkarabilir. Bu aklında olsun.

niyeti bozmuşsa eğer bunun üzerine seni yüz kızartıcı bir nedenden çıkartıp tazminat vermeden yollayabilir. bunun üzerine dava edersin kıdem ve ihbar tazminatını ve enflasyon farkını +8 maaş alırsın.

sende gitmek istiyorsan oda anlaşmalı ayrılmak istiyorsa kıdem ve ihbar tazminatını x2 yada x3 olarak iste ve işsizlik maaşı alabilecek şekilde seni çıkarsınlar/istifa et.

bende anlaşmalı ayrılmıştım onlar bana sormadan kıdem+ihbar +4 mayış (mahkemenin yarısı) + işsizlik maaşı için uygun çıkarma teklif ettiler. istersen bunu al istersen babayı dediler. 2 sene mahkeme sürer dediler. aldım tabiki.

açı ölçümleri için gösterimlerin, okunamayacak kadar küçük olmaması için diyagramlara sıkıştırılması özel bir problem gibi görünmektedir.

öyle görülüyor ki; görüntülerin, diyagramlardaki açı ölçülerinin içine sığmaları için sıkıştırılması ama okunamayacak kadar da küçülmemesi gibi belli bir problem var.

öncelikle noter sözleşmesi yapılıp sözleşme ile taraflar tapuda kat karşılığı temlik yapacaklar. işin usülü budur. işin esası sözleşme içeriğidir.

örn; 280 m2 arsamız var demişsiniz ancak kat irtifak ve emsal ve diğer durumları bildirmemişsiniz. örn; irtifak 4 kat, emsal 0.75, kat başı çift daire diyelim. bu da bizi şuna götürür. (280*0.75)/2 = 70 m2 brüt 1 daire çıkar. 4*2 den toplamda 8 daire.

bu belediye imar müdürlüğünden edinebileceğiniz bir bilgi. e-imar uygulaması varsa belediyenin internet adresinden ada/parsel bilgisi girerek de öğrenme imkanınız var. yapılması gereken sizin arsa sahibi olarak; belediyeye gitmeniz ve imar durumunu öğrenmenizdir. şerh olabilir, birleştirme olabilir, olabilir de olabilir vs.

örnekten ileryelim %50 sözleşme yaptınız ve dediniz ki yarısı benim 4 daire. adam gitti tamam dedi 4 tane 50 m2 ev yaptı. 4 tane 90 m2. sana da küçük evleri verdi. 4 daire evet 4 daire bitti kardeşim sözleşmeye uydu adam. yapabileceğin bir şey yok.

dedi ki 24 ay sonra teslim ederim edemedi ee ne yapacaksın hiçbir şey çünkü ceza maddesi eklemedin. nedir bu vaktinde bitmezse geciken her ay için her bir 1 daire karşılığı 2021 yılı itibariyle 1500 tl, ilgili sene içinden bu seneden geçerli olmak üzere tüfe üzerinden zamlı rakam bla bla. bunu yazarsan kendini korursun.

her türlü senaryoya uygun bir sözleşme yapılmalı. bunun için kendi cebinizden para ödeyerek müteahhit ile ilişiği olmayan bir avukat ve emlak uzmanı ile firmanın göndereceği sözleşmeyi incelemek, kendi maddelerinizi ekletmek ve zararınıza olabilecek maddeleri yeniden düzenletmek.

canı yanan çok insan tanıyorum. çok sözleşme gördüm ve revize edilmesini tavsiye ettim. biri beni dinlemedi 9 yıl sonra alabildi evlerini. adam batık değildi ancak sağlamcıydı sattıkça inşaata devam ediyordu.

edit: kör cephe evleri de kitleyebilir. sokak cephesini satar sizde komşunun tuvalet penceresine bakarsınız. evlerin durumunu, ince işçiliğini de belirtebiliyorsanız belirtin. gider en ucuz kombiyi takar senesi dolmadan kombi parası masraf çıkar vs.

valla yaptırımınızı bilmem de mutlaka arabanızı oradan çekin derim. çünkü özellikle inşaatta kullanılan boya çıkmıyor ve sonra aracı satarken ekspertizde tavan boyalı olarak kendini gösterebiliyor, yaşanmış bir olay.

Zabita

1980lerden beri ulkucu/mhp camiasinda agirligi olan biri. yasasaydu mhp su anki haliyle olmazdi.(nasil olurdu bilemiyorum)

Olumunde cok fazla bos nokta var, arama ekipleri noktasinda ozellikle. Bana suikast/goz yumma gibi geliyor.

evet bbp öyle etkili bir parti değil. ancak bugünkü genel başkanı mustafa destici cumhur ittifakı nedeniyle milletvekili.

mevcut sistemde ittifaklar sayesinde %10 barajına takılmadan meclise girebiliyorsunuz. bir benzeri de adını anımayamadım demokrat parti genel başkanı. o da vekil oldu millet ittifakı çatısı altında. (hafızam yanıltıyor olabilir. emin değilim belki de iyi parti'den aday olup istifa edip geçmiş de olabilir.)

yazıcıoğlu parlatılabilecek bir adamdı. bugün türkeş, soylu vb. adamlarda kendi partilerinde liderdi ya da hatırı sayılır bir gücü vardı. erdoğan kendi cephesine aldı. nasıl yaptı ne vaadetti bilemeyiz. %50+1 sistemi kurduğunuzda ve %10 barajını ittifak yöntemiyle sıfırladığınızda herkes kıymetli oluyor.

şimdi dönelim konuya. mesele o zaman kapanmıştı ya da kapatılmıştı. kaza olduktan sonra yaralı gazeteci saatlerce telefonda görüşmüş olmasına rağmen yer tesbiti hatalı yapılmış ve hepsinin ölünmesine neden olundu. helikopterin kara kutusu bulunamadı. kaza tespit raporları ortaya çıkmadı. 17/25 aralık olayından sonrada bu işlere bakan ilgili personeller fetö/pyd çıkınca iş gerçekten ihmal ve kaza dahi olsa altında birşeyler aramaya başlıyorsun.

şahsi düşüncem kaza/ihmal zinciri de olabilir, gerçekten katledilmiş de. sebeplerini bilemem. bilenler de evrak/kanıt sunmadığı sürece komplo teorisi olarak kalır.

valla hocam turkiye'de her sey mumkun ama ben de suikast ihtimalini aynen yazdiklarin yuzunden dusunmuyorum. en azindan yasasaydi su farkli olurdu denecek bir sey oldugunu dusunmuyorum. bir susurluk degil, abartiyorlar bence.

Her siyasetci olumune suikast deme tandansi var biliyorsun. Hicbir siyasetci normal yolla ve kazayla olemez bazilarina gore. Bu da onlardan biri iste.

canım çekerse yerim. geçen senelrde yemiştim aralıkta falan. bu sene nedense çekmedi.

yerim, yedim, yiyorum

Düzenli olarak dolabımda olur, aklıma gelince yerim. Bak şimdi sen söyleyince hatırladım dolapta dondurma var, gideyim de yiyeyim :)

galeri14.uludagsozluk.com

evde olur ve canım çekince yerim tabi +1
ne olacak ki?

dün getir'de kampanyayı görünce altılı altım yedim mesela.
o kampanyayla arsenik olsa "alayım bulunsun, lazım olabilir" derdim gerçi.

şaka bir yana, her türlü dondurmayı yerim kışın.

ben hiç yemiyorum ya. kışın aklıma bile gelmiyor çok ilginç. yazın da serinlemek için yiyorum herhalde.

dondurma slav ve baltik ulkelerinde (ki kislari malum bizden 10-20 kat cetin geciyor) yilin 12 ayi tuketilen, cikolatadan daha farkli gorulmeyen bir tatli. belki baska yerlerde de oyledir. turkiye'de neden dondurmayi yazla iliskilendirdigimizi, marketlerdeki dondurma dolaplarinin kisin neden kayboldugunu anlamiyorum.

ben cok dondurma yemem ama canim cekiyorsa kisin da yerim tabii, hatta daha guzel olur. disaridasin diyelim hava eksi uc derece. donma, akma, dokulme derdi yok. mis.

Genelde yemiyorum. Buzlanmış dondurmalar ya da direkt buz dondurmalar biraz riskli.

Tabii ki yerim. Ama alışık olmak lazım.

Tabii ki.
Ama hazır dondurma değil dondurmacı dondurması

Buzlukta dondurma yoksa mutsuz oluyorum, bütün yıl ara vermeden tüketiyorum <3

eskiden hasta olurum diye yemezdim. şimdi çok saçma geliyor o düşünce, yerim yani.

Her mevsim yerim. Bir şey olmaz.

Yemem, yiyemem. Bademciklerim karar verir böyle şeylere

pipedrive diye bir crm var, onu bir denemeni öneririm.

Trello da deneyebilirsin.

trello +1

ya da asana kullanabilirsiniz.

Notion

Yok işlenmedi, işleneceğini de sanmam, zaten adam eski asker, yani devletçidir herhalde karakter.


Spoiler olabilir;





"Maraşlı olması da yalan olabilir, tüm anlattıkları bir ezber gibi işlendi flash back ile."

izledim. mesele atatürk'e okulda hocasının "senin adın mustafa, benim adım mustafa, sen bundan sonra mustafa kemal ol" diye ad verme meselesi.

pek dikkat etmesem de (alina boz'a dikkat kesilmiştim) astsubay okulunda hocası takıyordu bu lakabı.

show tv de koçovalı var, atv de maraşlı.

(git: www.youtube.com

rojda var instagramda görmüştüm o dizide başrol galiba. rojda varsa romantik komedidir

divan'da online sipariş var, çok da güzel pastaları.

Beyaz firin da olabilir

Divan +1

Divan +1, teslim & paketleme on numara

Bisiklet fotosuna bakıyorum, frene denk gelmesi için tekere çarpması lazım, mantıken mümkün değil sanki. Daha yuları montaj oluyordur, yani sele borusunun dibine giriyordu o yataylar.

Edit: Eklediğin fotodaki gibi montaj olursa hiç bir sıkıntı olmayacak zaten, en fazla fren teli deyer, hiç önemi yok.

En fazla fren teline deger, o da sikinti degil +1 daha dogrusu frene nasil temas edebilecegini kafamda canlandiramadim?
Lastiklerin/kadronun 28inch olduguna eminsin ama di mi, 26lik vs degil kesinlikle?

Çok çok ağır bişey taşınmayacaksa yalnızca sele borusuna takılan (ortadan amortisörlüler için olan) bagajlar var. Ben epeydir kullanıyorum bi sıkıntı vermedi.

Özellikle saddle bag kullanmayacaksanız düşünebilirsiniz.

Ben de arasında kalıp kobo clara hd modelinde karar kılmıştım. Benim tercihimi belirleyen fark kobo daki mavi ışık filtresi idi. Gece okumayı seven biriyseniz çok çok önemli.

@aslil
hangi modeli? gece derken karanlıkta okuma mı?

Bahsedilen mod baş ağrısı yapmaması için. Renkleri gözü yormayacak şekilde filtreleme. Mum ışığı / Gece ışığı modu olarak da geçer.

Kindle'ların artık her modelinde entegre ışık var. Yani Paperwhite ile normal modelleri arasında kayda değer bir fark kalmadı.
Yurtdışında bir tanıdığınız, akrabanız, arkadaşınız falan var mı? Söyleyin, Avrupa'dan gelirken size bir tane bavuluna atıp getirsin. En yeni Kindle'ların bile Amazon'da şu anki fiyatı liraya vurunca 710 lira. Bir tane kendinize, bir tane de devlete almayın boşa. Yazıktır.
Mart-Nisan ve Ekim-Kasım gibi büyük indirimlere de sokuyorlar. Daha 6 ay önce 47 euroya aldım Kindle'ı.
Böyle 1400 lira diyince, üzüldüm.

Ben Kindle kullanıyorum ve memnunum. Aydınlık yerde zaten ışık kapalı kullanılıyor ve sorun olmuyor ama gece mavi ışık filtresi avantaj olabilir gerçekten @aslil in dediği gibi.

Kindle'ın avantajı dünyada yaygın olması. Bu yüzden redditte falan subredlerde sözlüktür ne bileyim fonttur bulmak kolay. Kitap sitelerinin doğrudan kindle'a gönder özelliği falan oldukça işe yarıyor. Ayrıca tarayıcı uzantıları var web sayfasını doğrudan düzenleyip kindle'a gönderiyor makale gibi.
Yani makale okuyacaksanız pdf indirip kabloyla bağlanıp içine atma derdinden falan kurtarıyor.

Bir de Tolstoyevski şu podcastinde (git: open.spotify.com onyx boox okuyucunun reklamını yapmıştı. Ben podcasti telefonuma indirerek dinlediğim için duyuyorum ancak artık online dinlerken o kısımlar yok sanırım değiştirilmiş. Neyse demişti ki üzerine not alma özelliği varmış kalemiyle falan baya beğendim emektar kindle'ı ortak kullanıyoduk hanıma bıraktım ben buna geçtim demişti. Belki makale okuaycaksanız böyle bi özellik de faydalı olabilir.

Ha dümdüz yolda belde taşımak içinse kindle daha güvenli bi seçim olur. Asla aldığınıza pişman olmazsınız. (Benimki paperwhite 10th gen)



edit: kindle'da pdf açamadığınızı nerden çıkardınız @co2

ben de bir ara bakmıştım. ikisini de almamış olsam da benim için belirleyici olan kobo'da pdf açabilecek olmamdı.

Google Scholar'da aratabilirsiniz istediğiniz anahtar kelimeyle.

üniversite öğrencisiyseniz okulun kampüs dışı erişim portalını da kullanabilirsiniz.

Daha çok Sciencedirect'i kullanıyorum.

legal olsun diyorsan jstor (muhendislik konusunda ne kadar iyi bilemiyorum ama maalesef; farketmez ilim olsun diyorsan z-lib.org