hakaret mevzubahis olunca sildiriliyordu da diğer türlü olmuyordu diye hatırlıyorum.

Sözlük nickini tanıdıklarla paylaşmak kadar aptalca bişey yok. Manyağın biri gelir nickaltina sanrılarını yazıp iftira atar sonra çık işin içinden yönetim de yok ki anında silsin. Allahın ruh hastaları yüzünden her seferinde adliyeyle uğraşırım diyosan zaten diyecek laf yok.

hakaret içermediği sürece silineceğini sanmıyorum.

@qazedlkshdahsldflha: yahu yapacağımdan değil zaten, merak ettim. ayrıca eşim de dahil olmak üzere etrafımdaki çoğu kişi biliyor zaten nickimi filan. çok önemli değil, ekşiyi dikkate alacak halimiz yok :)

İçeriğin tamamını sadece mahkeme kararıyla sildirebilirsin, o da sıradan vatandaş için kolay olmasa gerek.

sildiremezsin. ben bir arkadaşımın nick altına yazılan şeyi yazara mesaj atıp silmesini rica etmiştim, silmişti o da.

rica ile yapmak en kolay yol :) moderasyon karışmaz.

sildirirsin ya. her baslik her sekilde sildiriliyor zaten. mahkeme kararlarini da kanzukun gotunden salladigina inaniyorum. bir nevi otosansur mekanizmasi. en normal basliklar bile yok cemisgezek mahkemesinin karariyla siliniyor. hadi ordan.

çıktığım öğrenci evinde arkadaşımın kedisine bir müddet baktım. kumu temizlemek biraz sabır istiyor. kedinin huyuna göre bazı eşyaları tırmıklama durumu olabiliyor. genelde mutfağa pek sokmamak gerekiyor. iç - dış parazitlere karşı aşıların düzenli yapılması lazım. tedavisi maması şusu busu derken bir miktar masraf gözden çıkarılıyor. önemli bir sağlık sorununda bu miktar ciddi şekilde artıyor. bunlarla uğraşmak size zor gelecekse kalkışmayın bence. kediye de yazık. sorun değil hallederiz diyorsanız buyrun.

oyun oynamak, sevmek, insanmış gibi konuşmak falan stres gideren şeyler. duygusal bağ kurabiliyorsunuz. o açıdan iyi.

Deli gibi tüy dökeceğini hesaba katın. En büyük eksi bu benim gözümde.

almadan önce alerji testi yaptırın.gerçekten kedisi için canını verebilecek olan arkadaşımda 5-6 ay sonra alerji çıktı.onları ayırmak o kadar zor oldu ki.

sergilenecek tavır mı kalmış daha? defol git demişsin kıza, engeller atılmış ve silahlar çekilmiş.

bence sal. şifre muhabbetini buralara getirmek iyiye delalet değil.

abi olaya bak okurken utandım valla allah affetsin. yerinde tepki göstermişsin boşver.
şifreni istemesi, ezkaza kendinde bulunuyor ise de hesaba girip kurcalaması çok seviyesiz bi hareket. Ayrıldığınız çok iyi olmuş kesinlikle vaktinizi harcamayın böyle tiplerle.

sergilenecek tavir mi kalmis? +1
ama sergilenen tavri begendim. 15 yasini gecip ergenlikte takili kalan herkes azalarak yok olsun artik mumkunse. nasil cirkin nasil mal tavirlar ya. bu dugun hazirligi icinde oldugunuz insan mi bu arada?

@kassiopeia, evet malesef aynı kişi

yaptigi bence cok korkunc ama ayni kisiyse, bilemedim, dilediginiz gibi olur umarim her sey....

aynen senin yaptigin gibi davranirdim. boyle bi gerizekaliliga asla prim vermezdim. büyü de gel derdim. bu nası bi ergenlik allah dusmanima vermesin.

yahu site şifresi ile şahsi hesabının şifresi aynı şey mi? bu kadar sert bir tepkiyle karşılaşsaydım ben de senin gibi davranırdım. ayrı iki bireysiniz, birbirinizin mahremiyet alanlarına saygı göstermeniz gerekir. fırsattan istifade hesaba girip mesajları kurcalamak art niyet göstergesidir.

yoğurtta protein %3 değil ki.

images.slideplayer.biz.tr

Endüstriyel ayranlar yoğurt + su değil, süt + su şeklinde üretiliyor diye biliyorum. Proseste yoğurt söz konusu değil.

Bir de su inorganik bir bileşik. Protein ise organik bir bileşik. İnorganik bileşiğin içinde organik bileşik zaten olmaz.

@dissendium sütte de %3 diyerek beyin yakan soruyu sürdürüyorum :)

Önemli değil o kısım. Su dediğin dihidrojen monoksit bileşiği. Yapısında sadece hidrojen ve oksijen atomu var. Proteinler farklı bir bileşik türü. Sudan protein gelmesi gibi bir şey söz konusu değil yani. Öyle bir şey olsaydı hepimiz kaslı yaratıklar olurduk.

ayranda ne kadar protein vardır, ne kadar aminoasit vardır o kısmı gıda mühendisi arkadaşlara bırakıyorum ancak @dissendium'un yanlış bir genellemesi var. suda organik bulunabilir, hatta bunun tayin yöntemleri falan da var. saf sudan bahsetmiyorsak tabi. bildiğim kadarıyla da gıda sektöründe saf su kullanılmıyor :/

Yanlış genellemeyelim. Organik bileşiklerden kastım karbonhidrat, protein ve yağ. Suda bunların hiçbiri yoktur. Bunlar en büyük organik bileşik sınıfları. Sen dersen ki suya kanalizasyondan organik bileşik bulaşmış, bu durumda ona içinde organik bileşik var dersin ama bu organik bileşik genelde çok az miktarda bulunduğu için onu ciddiye almazsın çünkü onun canlılara bir faydası yoktur.

bu değerleri nerden buldunuz? benim şimdiye gördüklerimde yoğurtta protein yüzde dört civarı, ayranda ise iki.

trafi'nin dediği şöyle; narcity'nin ordan maltepe - büyükbakkalköy minibüsüne binilecek. maltepe infaz kurumu'nun orada inilip yeditepe üni. - sultanbeyli minibüsüne binilecek. o şekilde yaklaşık 1 saat sürüyor.

metro + metro gelirsiniz en rahat. Havaalanı - Yenikapı. Sonra Yenikapı'da aktarıp Şişli Mecidiyeköy'e geliceksiniz. Ondan sonra Fulya'nın neresine gideceğinze göre yürüme ya da taksi. havalanında metroya bindikten sonra yaklaşık 1 saat sürer bu rota. Sabiha ters Fulya'ya

metro + metrobüs de yapılabilir. araç sayısı daha az.

düdüt: metro ile atatürk'ten ataköy şirinevler durağına, ordan metrobüse. metrobüs direkt mecidiyeköy'e geliyor zati.

@zgrydn durakları da yazsaydınız ya (:

Metroya binip yenikapıya kadar gelin ki zaten son durak yenikapı ve 2 metro ile Marmarayın bağlantı noktası da burası. Sonra tabelaları takip edip Hacıosman metrosuna geçin ama karıştırmamaya dikkat edin Marmara'ya binmeyin. Bu metroda Şişli-Mecidiyeköy durağında inin.

araba kullanmak beni inanilmaz rahatlatiyor. verdigi o "istedigim an istedigim yere gidebilirim" ozgurluk hissini hic bir seye degismem

televizyonda her yere özel şoförüyle gitmek zorunda olan insanları (dediğiniz gibi siyasetçiler vs.) görünce "şimdi bunlar hiç ağız tadıyla araba süremiyor mu ya, yazık" diye gerçekten üzülüyorum.

ama maddi kazanç bir daha hiç elime geçmeyecek kadar büyükse düşünebilirim:)

ederim. istanbul trafiği, araba kullanmaktan aldığım keyfi bayağı bir kaçırdı çünkü. olmasa da olur.

Tabiki ederim

Araba kullanmayı çok seviyorum. Sadece ulaşım aracı olarak görmekten ziyade, sürüş hissi, konfor, tasarımı, özellikleri de benim ilgi alanım. Ufak tefek meblağlar beni bu zevkimden vazgeçirmez ama 100 milyon dolar gibi astronomik bir rakamdan bahsediyorsak, kabul ederim. Motosikletle devam ederim nabıyım.

Meblağ önemli.

vizeye gerek yok, direkt pasaportla gidin. ohrid çok güzel, pas geçmeyin.

www.eksiduyuru.com şu duyurudaki cevaplarıma bakabilirsin.

midem kötü. uyuyamıyorum.

çalışıyordum, kafa dağıtmak için twitter'a bir de buraya bakıyorum. sorun cevapsız kalmasın diye cevaplıyorum.

abi her gece soruluyor bu soru galiba jsfjsk. her gece görüyorum çünkü.

şu an şanlı NHL'de play-off'lar oynanıyor. yılın bu döneminde maç kaçırmayı hiç sevmem, imkânım olduğu takdirde her maçı izlerim. şu dönem de buna gayet uygun. bu yüzden her gece 2'de kalkar, maçımı izlerim. dün pittsburgh-ottawa maçı için kafedeydim, şimdi de nashville-anaheim için geldim.

yurtta kalıyorum, internet bağlantısı stabil olmadığı gibi normalde de yeterince iyi değil. bu yüzden interlek kafeye geliyorum. iyi de oluyor. tost yiyip çay içiyorum. eğleniyorum bayağı. işli güçlü biri olursam eğer bir gün, bu zamanları çooook özleyeceğim.

Başım ağrıyor çok.

Batman'im de. İşe çağırdılar. Hay ben böyle şehrin.. Los angeles'a taşınıcam valla bu gidişle.

Çalışıyorum. Can sıkıntısından cevap yazıyorum.

hastanede çalıştım eve geldim . çok fazla canım sıkıldı hastanede eve geldim eğlenceli zevkli birşeyler yapmak istiyorum . ama bulamadım . bu yüzden keyifsizim. yatak girip uyumadım . oyalanacak birşeyler ararken duyurunu gördüm yazdım

Arkadaşlarla içiyoduk yeni gittiler bi duyuruya bakim dedim. Şimdi de yatıyorum, hadi iyi geceler.

ödevim var, biraz da buraya bakayım dedim, cevap vermiş olmak için.

dersteyim can sikintisi bir bakayim dedim. bi yandan viskimi yudumluyorum. 10dk sonrada sunumum var.

Uyuyordum bu yüzden yazamadım.

Çünkü çalışıyorum, uyumamam lazım. Gece at gibi uyudum zaten ofiste niye uyuyayım asdfgh

uyku zamanı olanlar için iyidir ama benim uykuya zamanım yok.

bölümüyle ilgili staj kovalayabilir. işine yarayacak bir dilin kursunu araştırabilir. ortalaması uygunsa yaz okulunda üstten ders alabilir. diğer şeyler için etkinlik sahifelerini falan yoğun şekilde takip etmek lazım.

dil - staj - iş . kesinlikle kendisini geliştirecek bir şeyler yapmalı

Yahu Latince sözün orijinalini veriyosun da o sözün neden arapçasına bakıp öyle karar vermiyosun? Sözün aslı arapçadır. Onu öğrenip öyle karar ver bence.

İtici gelsin kimse haksızlık karşısında susmasın diye sert bir söz seçilmiş. Aynen gıybetle ilgili "kim ölü kardeşinin etini yemek ister" ayeti gibi.

virgül koymayınca olmuştur öyle.

direkt şeytandır diye geçmesi çok ağır geldi. bazen insanlar korktukları için susabilir. ama can, sağlık, ruh güvenliği söz konusu değilse başkasına yapılan bir haksızlıkta susmak, bir şekilde o kişiye haksızlık yapmanın başka bir yolu oluyor. buna bystander apathy diyorlar.

Aynısı başınıza geldiğinde insanların sessiz kalması durumunda bu sözden daha ağırını (küfür-beddua)bağıra çağıra olmazsada,söylersiniz. Ve sonra bu içeriğe içinizden, yürekten katılacağınıza eminim.

Dedikodu,gıybet,kul hakkı,hırsızlık sizce maddi ve manevi olarak insanın içini kaldırmıyor mu?

burada bahsedilen durum başa gelmeden insan anlayamaz bu sözün kiymetini.

@protrek +

Cevap veren herkes +1

Hint, yunan, cin demissin ama ornek latince! @mezarkabul'e +++1 burada!

Bati kultur ve medeniyetine ya da hint ve Çin'i de dahil edip 'yabanci' diyelim, cok fazla angaje olmamizdan ve arap/islami degerlere mesafemizle de ilgilidir o.

olumsuz ekler ve şeytan gibi kavram barındırdığındandır.
yoksa bir kötülüğü yok çok da anlamlı.
kulağa ahenkli gelecek diye bir şey anlatamamaktan yeğdir.

Tam bir merdi kipti secaat arz ederken sirkatin soylermis lafi bu. Ortadogulu sonunda yarali parmaga iseyecek ama olayi illa ki seytanlikla bagdastirmasi ve agresif sekilde birilerini suclamasi gerekiyor. Ayrica sanki seytan normalde dilli mi dilsiz mi biliyorsun derler adama.

çünkü çok çaylak vardı.

tek sebep benim yazar yapılmamdı. ancak sadece beni yazar yaparlarsa beni kayırmış gibi görüneceklerdi. onlar da benimle birlikte başka çaylakları da yazar yaparak söylentilerin önüne geçtiler. çok akıllıca.

Bu kadar çok çaylak onaylandıklarına göre trol sayısı da artar artık

kotor.

Kotor'dan Dubrovnik'e de geçebilirsiniz. Yakındır zaten.

@minduser
Dubrovnik vizeli.

Ukrayna olur ama ucak biletleri fiyati ucmustur, cok az kaldi cunku ve tatil oldugu icin trden cok cikis olur.

Karadag

ukrayna güzel ve ucuz diyorlar.

fiyatlar uçmuştur gidemen o fiyata
şimdi baktım belgrad 1100
podgorica 1300
kiev 770
üsküp 870
saraybosna 1200

kiev olur anca

Özür dilerim, vizesizi nasıl görmediysem, büyük başarı yani :)
Gürcistan iyi bir öneri hakikaten. Batum olabilir mesela.

sıra bekleme süresi saatine bağlı, ama çok sürmez. vapur 20 dakikada gidiyor. toplamda en kötü 30-40 dakikanızı alır.

süre bu kadar önemli ise tünelden geçseniz?

Kisisel ozelliklerimi degistirmem, kosullar -daha iyi olmak kaydiyla- evet. Yani kosullari degistirebilirim rahatlikla.

Tabiki değiştirmem.

Değiştirince, ilişki bitiyor.

değiştirir sen de bu sefer değiştiğin için sorun oluyor ":)" .

bir insanın değişmesini talep etmek ilişki için yersiz bir durum. Ya öyle olduğu için seversin ya da anlaşamazsın..

herkes ne ise o olmalı karşıdaki de onu o şekilde kabullenip sevmeli "eksisi" ve artısısıyla..kimse kimse için kendisini kendi yapan özelliklerden vazgeçmemeli..

Evet.

Partnerim istiyor diye değil, kendim istediğim için değişebilirim, tabii beni, karakterimi ve ilişkiyi olumlu yönde etkileyeceğine karar verdiğim takdirde. Değişmek illa kötü bir şey olmak zorunda değil, ama yukarıda saydıklarının çoğu da çok radikal şeyler. Yani partnerim değil, kimse siyasi görüşüme, din tercihime ya da görüştüğüm insanlara karışamaz; ama istiyorsam o kişi için yaşadığım şehri/ülkeyi değiştirebilirim.

Din değiştirmem. Çok dindar sayılmam ama değiştirmem.
Seviyosam ve güveniyosam, yaşadığım şehri ülkeyi değiştiririm.
Giyimimi değiştirmem, çünkü bu yaşa kadar asla bu konuda hata yapmadım, kimseden uyarı almadım. Buna karışamaz.
Takım konusuna zaten bi ilgim yok, hiç maç izlemedim hayatımda, soranlara söylemek için takım tutuyorum, bu yüzden değiştirebilirim.
Siyasi görüşümü asla değiştirmem, kırmızı çizgidir benim için.
Görüştüğüm insanlar konusunda da bişey diyemez, çünkü bunda da giyim konusu gibi, hiçbi yanlışım olmadı, çok iyi seçerim. Sırf o sevmedi diye kimseyi kesip atamam, ama aynı ortamlarda bulunması için zorlamam.

Ama mesela bana faydası olabilecek şeyler isterse, her sabah yüzmeye gitmemi, şekerli beslenmeye son vermemi istese bunları yaparım. Çok alkol tüketiyor olsam, ya da sigara içiyor olsam bunları tamamen bırakırdım o istese.

asla.

ha ama kendimde sevmediğim özelliklerim var (inatçılık, çabuk sinirlenme vb) ve bunlar ona zarar veriyorsa törpülemeye özen gösteririm.

2sene dayanabildim böyle hayvan gibi sevmeme rağmen. Denendi olmuyor öyle o senin kimliğin yani sen homoseksuel bireylere zorla hetero olacaksın demek gibi bir sacmalık bence bu da

abicim zaten ilişki dediğin şey, iki tarafın da makul ölçüde kendisinden taviz vermesi değil mi?

sen bakma değişmem diyene, kendi bile farkında değildir değiştiğinin.

benim değiştiğim ölçüde o da değişiyorsa değişirim. ama herkesin vazgeçemeyeceği şeyler vardır.

ben daha önce hiç aşık olmadım, eğer olsaydım/olursam herşeyimi değiştirirdim/değiştiririm diye düşünüyorum. aşk lan bu. onun için ölürüm diyor insanlar ama giyimini değiştirmiyor mesela, bana komik geliyor. ben değiştiririm, ne istiyorsa nasıl istiyorsa. bunu yaptığım için de sıkılıp gidecekse gitsin.

sadece istenildiği için hiçbir şeyi değiştirmem. eğer mantık seviyesinde daha iyiyse değiştiririm. zaten partnerimin de bana bunu önermesi gerek bence.

Bunlarin hebsini birden toptan mi degistirecegiz? O zaman degistiririm. Bana yeni bir ben lazim.

Sana su sac sekli, su kiyafet yakışıyor gibi seyler icin evet. Kaldi ki bu kadarini arkadas vs etkisiyle de yapabiliyoruz.

Ayrica @keceli kalem +1 bazi seyler değişiyor zaten ister istemez. Ama kisiligimi inançlarımı degistirmem.

değiştirmem ama geliştiririm.

iyi de yazdığın şeyler birbirinden çok farklı şeyler. "kendinizi" ile "yaşadığını şehri" değerleri arasında dağlar kadar fark var. kendimi değiştirmem. yaşadığım şehri, ülkeyi vs değiştiririm. siyasi görüşümü değiştirmem; ama daha ılımlı olmayı öğrenebilirim. giyimimi, eğer tarzımdan çok farklı değilse, istediği yönde değiştirebilirim. mesela daha renkli giyinmemi mi istiyor? tamam, sıkıntı yok. ha şort giymemi mi istiyor? cık, orada dur.

vb.

muz yi.

Muz yarına kadar kurtarmaz beni :)) doping bulmam lazım dağa tirmanacagiz yahu

redbull?

Evet redbull olabilir. Sporcular doping aliyor ondan arıyorum aslında :)

Kompleks karbonhidrat yüklemesi yap. Yani pilav patates ne bulursan ye, bu kaslara ve glikojenlere sonradan kullanılmak üzere enerji depolar. Enerji jelleri var, yanına bunlardan stokla, tükenme dönemlerinde kullanırsan işe yararlar ama tüm bunlar işin hilesi, acısı sonradan illa ki çıkar ortaya. Yetersiz fitness seviyesiyle uzun dönemli olarak bu işlere girmek doğru değil, kalp krizi de geçirebilirsin tendonlarını da koparabilirsin, bunlar hep risk.

Enerji jelleri eczanelerde satılıyor mu? Kullanımı nasıl acaba

Eczanede var mı bilmiyorum, sporcu ürünleri satan yerlerde bulursun.

ben böyle bir şey yapmanı tavsiye etmiyorum.
illa yapacaksan da karbonhidrat yüklen, sürüş günü protein de al ve bisiklet üzerinde ağzın hiç boş durmasın. muz, tadımca ve enerji jeli, ne bulduysan heybene yükle ve sürdükçe atıştır.

bunlar belki turu bitirmene yardımcı olacak ama ne yaparsan yap acı çekeceksin. kendini çok zorlama, gerekirse gruptan geri kal hatta gerektiği yerde turu bitir, eve dön.

Turu bitirme gibi bir şansım yok malesef 2 gün böyle olacak. Enerji icecegi ve bolca seker yiyecegim artık. Tatli sakiz cignerim bisiklet ustinde de bolca. 2 gun idare etsin de diger gunler çekerim acıyı napıyım :( bolca kas gevsetici icerim

sakız çiğneme ve kas gevşetici gibi şeylerin bir faydası olmaz.
kritik nokta sürekli beslenmek. enerji jeli, kola gibi temelde şeker içeren şeyleri bir kere almaya başlarsan gün sonuna kadar sürekli almak zorundasın yoksa bitersin. yani turun başlarında bunları alma mantığı çok yanlış.

tura başlamadan önce kompleks karbonhidrat al, o günkü sürüşün son 30-40 kilometresinde, artık bacaklar gitmemeye başladığında enerji jeli ya da kolaya yüklen. gün sonunda da bol protein+kompleks karb.

Daha önceden jel ile antrenman tecrüben yoksa muhtemelen yine pert olursun. Enerjin iyice kesilmeden karbonhidrat al arada işte.

Jel almadim bulamadim çünkü :) redbull aldim iki adet baslamadan icerim, bir tane nescafe ectra aldim je zaman icerim bilmiyorum bir de bolca cikolata seker aldim bir de su yerine su mavi renkli icecek var ya ondan aldim su yerine de sürekli ondan icerim. Demin de 2 yumurta bi tabak makarna yedim. Umarim yarin ölmem :)))

dostum dur! bu adama bu mesajı ulaştırmak çok önemli.

daha geçen hafta akşam yemeğini yedikten sonra redbull içen ve aradan 45 dakika geçtikten sonra sürüşe çıkan 32 yaşında, kilosu, sağlığı ve formu düzgün olan bir bisikletçi arkadaşım bisiklet üzerinde kalp krizinden hayatını kaybetti. sakın ama sakın ama sakın redbull içme bisiklet sürmeden önce.

tura çıkmadan 1 saat önce içine muz kesip, üzüm ve sevdiğin birkaç kuru yemişi atabileceğin bir müsli hazırla. tamamını sütle doldurma, %20'si de su olsun. bu müsli seni yedikten sonraki 1.5 saatte götürür, sonraki her 1 saat için enerji jeli alman lazım. enerji jellerini en yakın olarak Decathlon'da bulabilirsin. varsa yanına muz da al ve market yanlarında mola verdiğinizde soda alabilirsin. bol bol ve taze su içmeyi ihmal etme.

redbull kesinlikle içme. daha yakınlarda bir can aldı tahminen, fırsatı olmasın başka.

Bir yaptırım uygulanmaz bence

ispiyonculuk yapılmaz mesela.

Nefret soylemi olarak rapor et sozlukte. Belki ucururlar..

iyi organize olunursa kim nerede olursa olsun bulunur. zaten yurtdisinda kimilerinin sesi daha çok cikiyor. özgürluk deniyor buna .. :) oysa unutulan en rahat olunan an, en cok tehlikeye yaklasilan andır. gecenlerde böyle biri fransada bulundu ve ifşa edildi internette. sonrasinda özürler, pişmanliklar vs.

duyuruda bile açıkça propagandası yapılıyor, dokunan yok. geçen herifin bir şey soruyormuş görüntüsü altında "ırkçıyım ve bununla gurur duyuyorum, atatürk de böyle böyle demiş zaten, benim yegane değerim türklüktür vs." diye manifesto yazdı resmen. buna da dokunan olacağını sanmam.

entrylerine baktım. sende de birazcık aktrollük var. o yüzden dediklerini ciddiye almıyorum.

Goodman neye dayanarak bu sonuca vardın? Almanyada yaşayan ve alman vatandaşı olan biri olarak, türkiyedeki siyasi partilere neden yakınlık duyayım? Benden olsa olsa cdu- veya spd-trollü olur. Çünkü şimdiye kadar sadece bu iki partiye oy verdim ve zaman zaman sundukları politikalara destek verdim.
Buradan senin tutumun ile ben de seni ileri derecede ön yargılı, sebepsiz yere insanları yaftalaan ve cahil biri olarak göreyim. Hatta madem yardımcı olmuyorsun, duyuruya hiç bir şey yazmasa idin.

Hayır

Hayır. Ama hediye yerine para vermek bence çok da ince bir davranış olmaz.

X kişisi ile Y kişisinin samimiyet derecesi nedir?

Sorunun cevabı bu ilişkiye bağlı. Samimi arkadaşlarsa beklenti olmaz. Samimi olmayan durumlarda da X veya Y kişisinin huyuna göre değişir.

Üni son sınıftayken üstelik de okul birincisi olacak durumdayken o.ç. bir doçent prf olabilmek için yazdığı bir kitabın çevirisini bana itelemeye çalışmıştı. Reddettim tabii. Bir sınav sonucu geldi 20 mi ne. Hayatta almayacağğım bir not, kağıdımı görmek istedim "dava açarsan görürsün" dedi. "Ama bence sen ödev yap" diye kitabı önüme iteledi. İşim hazır, yurtdışına gideceğim, o.ç. hepsini biliyor. Kitabı aldım paşa paşa. Kitap değil aslında yaklaşık 70-80 sayfa kitapçık gibi bir şey. Ama ne vaktim var ne de o kadar ileri düzeyde Almancam - full teknik terim çevirisi. İmdat diye ne kadar arkadaşım varsa haber uçurdum. Hiç unutmam bir arkadaşımın arkadaşıymış. Bir çocuk "ben yaparım" dedi. "Dile benden ne dilersen" dedim, "hiç gerek yok" dedi. Deri kemer, deri eldiven bir set yapıp göndermiştim arkadaşımla teşekkür olarak. "Ne gereği vardı, teşekkür ederim" dedi. Hala dualarımdadır çocuk, Allah razı olsun!
O o.ç. de dualarımda ama...

tanımlayamayız. kişiye o an hakim olan duygu çoğu zaman mahcubiyetle karışık kendini borçlu hissetme duygusudur. bunu hafifletmenin yollarını arar.

ayrıca direkt para vermek biraz öküzlük olur.

Valla bazen aynı şeyleri ben de bir müslüman olarak düşünüyorum ama cevap bulamıyorum.

yük. kendinle ilgili olarak bahsettiğin şeylerde de mistik bir taraf göremedim. ateistim ve senin bahsettiğin korkuların yarısını bile yaşamıyorum sanırım. yani ya benim sülalem rahat ya da mevzu tanrı ile ilgili değil.

tanrı kendisini problem olarak vermiş. demiş ki beni çöz. o problemi çözen tanrıyı buluyor. ateizmle mümin arasında ince bir zar var. o zarı yırtan ateist iman ediyor. o yüzden bazı filozoflar iyi bir müminin iman etmiş ateist olduğunu söylerler. hz ibrahim'in kıssası da bunu destekliyor. batan güneş benim rabbim olamaz diyor.
tanrı benim açımdan Allah huzurdur... Varlığı beni teskin ediyor. tanrının yük olarak görülmesinin sebebi çözülememesinden. bir öğrenci düşünün problemde x'i çözemedi. o öğrenciye bu x, çözemeyince problem olur. off çözemedim diye hayıflanır. çözene de sevinç kaynağıdır.

Soruyu çok sevdim öncelikle, sorduğunuz için çok teşekkürler.Bu sorular akıllı insanların tartışmaya devam ettiği ve tartışmanın sonlanmayacağı sorular. O yüzden, akıllı insanlar da tartışsın, biz de kendi aramızda mis gibi tartışalım; ne güzel.

Önce katılmadığım yerlere geleyim. İlk olarak, durağanlığın iyi mi kötü mü olduğu da yine tartışılan bir soru. Çok akıllı adamların bir kısmı bunu ceza olarak görürken, bir kısmı da hedef olarak görüyor. Bu da cevapsız sorulardan biri.

İkinci olarak tam da o an, durağan bir an değil. Yani, 'an' tanım gereği durağan, herhangi bir an zaman içindeki bir nokta olduğundan durağan da; sizin o hissettiğiniz durağanlık tek bir an değil; kısa bir zaman süresi. Bu 'an' aslında varlığımızın tam da farkına vardığımız an. Bunun yalnızlıkla ilgisi hafif var, yalnızken veya oyalanmadığınızda bu kendi varlığından birdenbire haberi olma anını hiç yaşamayanlar var, yalnızken yaşayanlar var, sık sık yaşayanlar var, yanlarında insanlar varken birden geleni var. Bu çeşitli formlarda olabiliyor ve kişiye, hayata bakış açısında göre çeşitli tepkiler verdiriyor. Bu kavrama 'depersonalization' ya da 'hyper awareness of existence' deniyor. Bu aynı uyarana verilen tepkiler kişiden kişiye değişiyor. Bazılarında 'Boşluktayım. Nasıl yani?' diye başka bir boyuta kendi isteği dışında gönderilmiş gibi bir dehşete düşme ve korku yaratıyor. Bazılarında 'Boşluktayım, yer kaplıyorum. Oha, ben varım! Gerçekten varım' diye sevinç verdiriyor ve hatta bunu bilinçli yapmak isteyeni var. Bazılarında da 'Her şey ne kadar küçük ve anlamsız. O kadar uğraşıyoruz da ne gereği var' diye depresyona yaklaştırıcı etkileri oluyor. Dolayısıyla, herkeste ya da doğada safi korku hakim değil. Safi korku hakim olan kişinin kendi doğası. (Eğer doğru anladıysam)

'Depersonalization'dan bir sonraki adım da her şeyi bir bütün olarak ele alıp da bu hissedileni hissetmeye başlamak; yani, 'Oha, koca evren dönüyor. Hepimiz aslında boşluktayız. Her yer boşlukla kaplı' hissi. Yani, sadece kendini değil, uzayın varlığını hissetmek, uzayla birlikte bir varoluş krizi yaşamak. Tanrı da bu noktada kişiye göre yük de olabiliyor, battaniye de.


Bir de anlamadığım kısmı sorayım: Doğaya safi korku hakim olduğunda neden Tanrı problem olmaya başlıyor? Onun ara basamağı nedir? Yani, Tanrı korkuyu yarattığı için mi ölmeli? Ya da bizi korku ile baş başa bıraktığı için mi? Tanrının problem olan kısmı nerede?

Genelleme yapılır mı bilmiyorum. Bunu çalışmak lazım ama bazıları bu boşlukta Tanrıyı huzur olarak görüyorlar, çünkü Tanrı yanına geldiğinde (ya da içinde hissettiğinde) artık yalnız değil ve içi huzurla doluyor. 'ateistlerin içindeki korkunç boşluk' dedikleri de bu boşluk oluyor. Ancak ateistlerin çoğu zaten o boşluğu bu kadar dehşetle yaşamıyor sanırım. Olan da kendine başka yollar buluyor. İnanan için can yeleği, inanmayan için denizde ayağa bağlanan taş. Dinden bahsetmiyorum bu arada, o kısma girmedim. Sadece bir kavram olarak Tanrı'dan bahsediyorum.

Ben hala kararımı vermedim. Aslında durum biraz da 'Umrumda değil, ne yapayım yani' boyutunda, uçak korkusu dışında çok da aramıyorum, küçük aklıma yatmıyor. 'Akşam ne yemek yapmak lazım' daha dert edici bir soru bana. Tanrı inancıyla varlığını bağımsız görüyorum birbirinden. Tanrı varlığı-yokluğu beni rahatsız etmiyor. Kızgın, sitemkar, hayran ya da şükran dolu değilim. Tanrıyı huzur veya yük olarak görmüyorum; daha çok Joker gibi görüyorum. (Film olan değil, iskambil kartı olan) İhtiyaç anında kullanılan bir kart gibi geliyor. Daha çok "Mutlu ediyorsa inansınlar, negzel. Etmiyorsa da sallasınlar, ne gzel. Herkesin şeyine kimse karışamaz" modundayım.

akraba ziyaretleri tatilden sayiliyor mu?

Tek giderim. 1 günlükler bile sayılıyorsa yirminin üstündedir.

Yurtdışına istediğim kadar olmasa da gidiyorum. Sık istiyorum çünkü:D

İki üç hafta gibi uzun süreler de oluyor ama genelde daha kısa.

Son dort yildir en az 4-5 kere.

Yazin 2 hafta sürecek bir tatil, icinde hem denize girme, hem bisiklet turu, hem tarihi yerleri gezme olmali. Büyük sehirlerden ya da cok merkezi yerlerden kaciniyorum. Bütce minimal sinirlarda olmali. Konaklamada lüks aramam asla. Cadirdir, hosteldir... En son kücükken ailemle 5 yildizli her sey dahil`e gitmistim. O konsepten hic hoslanmiyorum.

Ölü sezonlarda da gormek istedigim büyük sehirlere gidiyorum. Aralik sonunda uzun bir tatil var, o sürecte 4-5 günlük tatile giderim. Bazen Türkiye´deki arkadaslarimi, ailemi ziyarete gidiyorum, yine bir haftayi gecmez.

Sehrime yakin sayilacak yerlere, spontane plan yapip giderim, Couchsurfing ile masrafsiz neredeyse gezilerim.

Konsere/etkinlige gittigim bir sehirde iki gece kalip geziyorum mesela, sayilir mi?

Tek basima Orta ve Dogu Avrupa turu yapmistim üc sene once. Simdi iki üc günlük geziler disinda tek gitmiyorum. Tek gidiyorsam esim "trip yapiyor".

Master ogrencisiyim, az cok yeten bir bursum var, yer Almanya. Calismaya basliyacagim nasil olsa yakinda bu kadar gezemem diye, geziyorum iste.

Ben gittiğimde 3-4 hafta kapatmayı seviyorum. Haftasonları yakın yerlere gidiyoruz ama kalk iki günlüğüne Roma yapalım demiyoruz. Keşke desek ama halim kalmıyor.

sık sık olmasa da haftasonları yakın yerlere gitmeyi seviyorum. özellikle cuma ya da pazartesi tatilse. yoksa yorgun olarak dönüyorum önceki haftanın yorgunluğu dinlenilmemiş bir haftasonu ve çalışan bi hafta ile iki hafta dinlenmeden geçince perte çıkıyorum. o yüzden gideceğim yere, zamana, kiminle gideceğime, ne kadar eğleneceğimi falan göze alıp gidiyorum değmeyeceğini düşünüyorsam gitmiyorum. tatildeki önceliğimde görmediğim bi yer olması, deniz kum güneş tatili bana göre değil.

istediğim gibi olmasa da yurtdışına çıkmaya çalışıyorum. bu yaz mesela hindistana gitmek istiyorum ama pek mümkün görünmüyor onun yerine başka yere gidecek gibiyim. tek başıma tatile mecburen gidiyorum. gidicek arkadaşım yok çünkü. çoğu evli, bekar olanların da zamanları uymuyor. zamanla bundan keyif almayı öğrendim. öyle ki kafa dengi olmayan biriyle tatile gidince eziyet oluyor gerçekten.

1 sene iznim olmadığını bilseydim kendimi belli dönemlerde motive edip bi yerlere muhakkak giderdim. 2 ayda bir falan ben kendimi anlıyorum mesela değişiklik istiyorum bi yerlere gidiyorum. gitmediğimde çevremdekileri darlıyorum kendim de mutsuz oluyorum. zaman zaman değişiklik iyidir.

min ayda bir haftasonu tatil modunda bir şeyler yapıyorum. şehir dışına çıkıp tatil amaçlı 3 gün kalmak falansa onu da yılda 4-5 kere yapıyorum. ama öyle 15 gün blok tatilim pek yoktur.

her biri 1-2 günlük olmak üzere ege kıyılarına yılda 15-20 kez.

Geçen sene ohal'den iki aylık ve Ağustos-Eylül'de full kullanacağım iznim yandı. Bir ayı tamamen tatil olacaktı. Özene bezene biriktirmiştim. Bir kere Ramazan Bayramı'nda gidip geldim. İki senedir tatil yapamadım.

1 günlükler sayılıyorsa, 5-6 kere falan yapabildim.

Şu anda, bundan sonraki 3-4 yıl haftasonu yakın yerler gezebileceğim. Senede bir konferansla gidip o bölgeti gezebilirim. Arada da annemlerin yazlığına atarım kendimi.

2-3 kere. her biri de genelde 1-2 haftalık oluyor.

denize gitmediğim için benim tatil anlayışım gezmek, yeni yerler görmek. iki üç haftada bir illa ki gidiyorum bi yerlere. cuma akşamı çıkıp pazar akşamı geliyorum.

İki haftada bir haftasonu bir yerlere gitmeye calisiyorum. 20 falan sanirim.

2-3 kere de izin alip / tatilleri birlestirip bir yerlere gidiyorum

iki haftalik yaz tatili yapiyoruz hersey dahil bir yerde, onun disinda hic bir yere gitmeyiz. sehir disina cikmiyoruz. cocukla gezmek tam bir eziyet cunku.

24 yaşıma kadar sadece 10 günlük bir marmaris tatili yaptım, o da geçen sene.

yazın yazın okudukça oturuyor amk içime. bu sene de tatil yok. alışınca eksikliğini hissetmiyor insan.

Geçen sene bayramların da hafta içine denk gelmesiyle epey yapabildim ama her sene öyle olmuyor :) Hepsi en az bir hafta olmak üzere 5 tatil, 15'in üstünde de 2-3 günlük şehir dışı turu yaptım. Kendi kendini koşullayıp, belirli bir plana sadık kalmazsan kısa süreli şehir dışı tatilleri fiziksel olarak ta, mental olarak ta seni zorlamaz. Önemli olan istediğin saat, istediğin yerde kafana estiği gibi hareket etmek.

vapur+metro ya da yenikapı'dan marmaray+metro ile pendik köprüsü ya da tavşantepe'ye gelip oradan taksiye binebilirsin, 10-12 lira falan tutar maksimum. normal saatlerde minibüs ve 16kh, km23, km29, km2 gibi otobüsler var ama erken bitiyorlar. 8'den sonra minibüs, 10'dan sonra da otobüs yok pek..

yenikapı metrosuna geçip yenikapı'dan marmaray. marmaray ile ayrılıkçeşme'ye, ordan yine metroyla pendik'e geçilebilir. ordan yukarı dolmuş yahut taksi diyorum.

bodrum'un gün sayısını azaltıp akyaka'ya aktarabilirsiniz bence.

dalyan yerine datça olabilir.

Ben olsam kaş'ta daha fazla kalırdım. Rotadaki her yere birden fazla gittim, favorim kaş.

buralarda nerde kalacaksınız?

Kaş güzel seçim. Kesinlikle ilk gün yat turuna katılın.
Ölüdeniz'de yine tekneyle Kelebekler Vadisi'ne gidebilirsiniz.
Dalyan'da Kleopatra Plajı ve Sedir adası.


Bu kadar güzel turdan sonra gelip Alaçatı'da gezimi tamamlamazdım. Tabii tercih sizin. (İzmir'de oturuyorum)

bence çok fazla dur kalklı bir rota her şey dahil otellere saldıran otele ilk gün gelip de yemekelere saldıran turist misali olmuş.
balayı gibi evlilik yorgunluğu üzerine tavsiye etmiyeceğim bir durum bunun yerine eski bir rehber olarak..konaklama alanlarını azalıp konaklama günlerini artırmanızdır.

4 bodrum 4 çeşme 3 akyaka idealidir.
ya da tam tersi.

@jamswety haklısınız. ama ikimiz de çabuk sıkılıyoruz olduğumuz yerde. o yüzden böyle bi rota çizmiştik. tekrar bi değerlendirebiliriz.

@teknikekip açıkçası alaçatının kalabalığından bende hazetmiyorum ama akdenizden yukarı çıkarken başka neresi olabilir? nişanlım istedi burayı, bende bişey diyemedim.

@sizofren06 kaş'ta mandalina luxury otel, fethiye'de shambala, alaçatı'da asmahan, bodrum'da bac pansiyon

@contavolta

geçen yaz arabayla İzmir'den yola çıkıp Antalya'da başlayıp sahil sahil gezerek Bodrum ve ardından İzmir'de tamamladığımız bir tur yaptık eşim ve iki arkadaşla.

Akdeniz'in o güzel denizinden sonra inanın Çeşme'de denize girmek istemedim.

Nişanlınız istiyorsa diyecek sözüm yok fakat ben olsam daha yukarılarda bir yer bulurdum. Hem İstanbul'a daha yakın olurdu.

Ya da Pasaport ve vizeniz varsa gelin Çeşme'ye, oradan doğruca Sakız'a geçin. Mis gibi denize girersiniz. Hem de değişiklik olur.

Alaçatı'da otele para vereceğime gider Özdere Paloma Pasha Resort otelde kalırım daha iyi :)

Akyakada gece kalma.Aşırı kalabalık oldu.Geçerken uğrasan yeter.

haluk bilginer, mi, acaba. öyle geldi.

haluk bilginer diyesim geldi.

edit: olgun şimşek de olabilir bak. bir dizide canlandırdığı iki karakterden birisi, diğerinin taklidini yapmaya çalışıp beceremiyordu. onu oynadı adam.

erdal beşikçioğlu çok başarılı

erkan can

şener şen.

erdal beşikçioğlu,uğur yücel

ufuk bayraktar, ercan servet, birol unel bunlarin oyunculugunu begeniyorum. ama sener sen yasadigi muddetce bir numaradir tabi.

Şener Şen...

Şener Şen+1
Haluk Bilginer+1
Olgun Şimşek +1
Uğur Polat
Çetin Tekindor
Metin Çekmez

tabii ki, çetin tekindor.

şöyle bir liste yapılmış.

www.imdb.com

Şener Şen, Haluk Bilginer ve Çetin Tekindor demeye gelmiştim ben de.

Erdal Beşikçioğlu'na güldüm. Behzat Ç. haricinde gerçekten bir olayı yok.

Haluk Bilginer olabilir. Masumiyet filminde Güven Kıraç ile olan konuşması oyuncu geçinenlere ders olarak okutulmalı. Gerçi biz daha genciz. Eski oyunculara haksızlık ediyor olmayalım ama bence Şener Şen de son yıllarda performans gösteren biri olmamasına rağmen iyi.

Edit: Ben Erdal Beşikçioğlu hakkındaki araştırmamı çok önceden yaptım. Haluk Bilginer gibi biriyle karşılaştırılamaz. Bana gülen adamın yazdığı cevaba bak: Taner Birsel. Bir Zamanlar Anadolu'da filminin kamera arkasını bir izle, Taner Birsel'in yönetmenin yüz elli tane yönlendirmesi olmadan ne kadar rol yapabildiğini gör.

haluk bilginer bence. bu kadar farklı karakterleri bu kadar iyi canlandıran başka aktör yok gibi.

disendium'a güldüm, ufak bir araştırma yeterli erdal beşikçioğlu'nun sadece behzat ç. ile kısıtlı bir adam olmadığını görmek için.

erdal beşikçioğlu +1
haluk bilginer +1
taner birsel
şener şen +1
ve tabi ki münir özkul, nasıl unutulmuş.

Şener şen
Haluk bilginer
Mustafa ve Ahmet Uğurlu

Arkadaşlar çok iyi oyuncular saymışlar. Bana göre de en iyilerden biri Zafer Algöz.

Genelde bu soruları sadece sahnede izlediğim insanları düşünerek cevaplarım bir kişi hariç yine öyle yapacağım;
Halit Ergenç; Kendisini tiyatro sahnesinde izlemedim ama burada ismini vermemek büyük haksızlık olur.

Erdal Beşikçioğlu
Mert Turak
Yiğit Sertdemir
Mert Tanık
Musa Uzunlar
Okan Yalabık

Altta görünce lan nasıl unuturum diye kızdım kendime kesinlikle
Bülent Emin Yarar +1
Yetkin Dikinciler +1 diyorum.

tiyatro sahnesinde devleşenler;
bülent emin yarar
zafer algöz
yetkin dikinciler
erkan can

daha önce pek çok kez sayılan
şener şen
olgun şimşek
haluk bilginer
çetin tekindor

umut vaadedenlerde de bence aras bulut iynemli var.

ferhan şensoy, erdal beşikçioğlu ve şener şen 3'lüsünden biri olmalı bence. ben şener şen'i bir adım önde görüyorum.

benim için tartışmasız
1-Şener Şen
2-Cüneyt Arkın'dır.

En iyi mi bilmiyorum ama bence Cengiz Bozkurt şistede olmalı. Parmaklıklar Ardında'ki karakterle Erdal Bakkal arasındaki 180 derece fark var ve adam oynamıyor, yaşıyor. Sinop'ta diziyi çekerken adam kötü karakteri oynadığı için yolda durdurup kızanlar, suratına tükürenler olurmuş. Adam çok büyük yere gelmeli.

Sıralı listem;
Haluk bilginer
Fikret kuşkan
Şener şen
Erkan can
Ayhan ışık
Erdal beşikçioğlu
Yetkin dikinciler
Nejat işler
Cüneyt arkın
Ahmet uğurlu
Yiğit özşener
Mahir günşiray
Ufuk bayraktar
Tuncel kurtiz

Ercan kesal
Berkay ates
Rifat sungar
Taner birsel
Olgun simsek
Daha var tabi de aklima gelmedi su an

şener şen, ilyas salman, erkan can, settar tanrıöğen.

en iyi dediğiniz için 1 tane yazıyorum.
Şener Şen.

ahmet mümtaz taylan ve çetin tekindor. tek geçerimmm ikisini de. Uğur Yücel ve Erkan Can'ı da izlemekten keyif alıyorum.

en iyi arkadaş. 28k

seksle hayat geçmez arkadaşa veriyorum oyumu 20e

En iyi seks. Seks olmazsa iliski yurumuyor maalesef.

Arkadaş tabi ki. Seks bir ilişkiyi güzel kılan bir vasıtadır sadece. Arkadaşlık, kafa denkliği, frekans örtüşmesi daha mühim.

27 erkek

24 erkek en iyi arkadaş.

ben birlikte olacagım kadının benim aynı zamanda en iyi arkadasım olmasını isterim. sevgililik, evlilik sanki kalıplar içerisinde yaşanıyor gibi geliyor bana, en azından gordugum o. hosuma gitmiyor.

hatta aklıma su geliyor, insanlar genelde birlikte oldukları adamı / kadını cok fazla vakit gecirmeden seciyor. ya da birlikte cok fazla vakit gecirmeden birlikte olmaya baslıyor. o adamın / kadının her yonunu gormuyorlar iliskiye basladıklarında. oysa arkadasının iyi / kotu her yonunu biliyor ve bunlarla birlikte yurutuyorsun iliskini. en iyi arkadasın sevgili olması mantıklı geliyor bana. her yonunu biliyorsun, birlikte konusmakten ve vakit gecirmekten keyif alıyorsun. bir insanda daha baska ne ararsın ki?

Neden birinden birini seçmek durumundayız ki ikisi de en iyi olmasın ama olsun yani birinin eksikliği sıkıntı çünkü 28k

Arkadaş 25e

arkadaş , 33k

arkadaş kesinlikle.

baya kolay bu sorunun cevabı. en iyi seks. en iyi arkadaşı dışarıda çok daha rahat bulursun en iyi seksi bulmaya kıyasla.

en iyi arkadaş 22k

En iyi arkadaş. Seks konusunu hallederiz, o kolay. E 27

Arkadaş, 27 k

İlla birinden biri mi?
Herhangi birinden birini en fazla 6-4 kayırabiliyorum. Sadece seviştiği için anlaşamadığım birini bütün gün çekemeyeceğim gibi, ten uyumu yerlerdeyse ona da bir yıl dayanılır mı bilemiyorum. Hiç sevişilmese daha iyi.
Arladaş olmak ilk anda daha iyi gibi geliyor ama ondan sonra da "Ne olur gece olmasın", "Ne olur çabuk bitsin" demek de apayrı bir kabus olsa gerek. Arkadaşlığı yer bitirir ama aseksüel oturacaksak, o zaman arkadaş olabiliriz de, o zaman neden düz arkadaş olmuyoruz, amacımız ne. Seçemedim.
33k

En iyi arkadaş, 25k

@mermize, kedi köpek gibi birbirini yedikten sonra ne anlamı var, boşanmamak ilişkinin sadece bi şekilde sürdüğünü gösterir, gerçek mutluluk bu değil :/

arkadaş olalım da gerisi kolay +1

En iyi arkadaş diyorum ben de. Konuşmak, bir şeyleri paylaşmak ve karşındakinin seni anlaması bu dünyadaki en güzel şeylerden bir tanesi.

En iyi sex. 27 e

en iyi seks, 28e.

iddialı olmak istemiyorum, ama en iyi arkadaş ve en iyi seks diyorum.
ikisinden biri, bir ilişkiyi hayat boyu sürdürmek için yetersiz.

en iyi seks zaten çok göreceli bir kavram.
en iyi seks zannettiğiniz şey, bir başkasıyla olduğunuzda ortalama bir sekse de dönüşebilir.
bu kavramlar üzerinden yola çıkmak çok saçma o yüzden.
o ana kadar en iyi seksi, en iyi iletişim kurduğunuz kişiyle yakaladıysanız ne mutlu.

bu durumda soruyu çok mantıklı bulmadım.
hayatı birlikte geçirmek için çok çok daha fazlasına ihtiyaç var.
olay o kadar basit değil.
32 k

arkadaşla en iyi seks :) 29e

27e

soruyu biraz garip buldum. ama böyle bir ayrım yapacaksam illa ki, seksin arkadaşlığa göre daha geliştirilebilir olduğunu düşünüyorum. 5 olan arkadaşlığı 10 yapmanın, 5 olan seksi 10 yapmaya göre çok daha zor olduğunu düşünüyorum. bir de sanki seks tarafların birbirine olan tavırlarından daha çok etkileniyormuş gibi geliyor. yani bir şeyler hissettiğim bir kişiyle, iyi arkadaş isem bu seks yaparken ki duyguları da etkileyebilir. ama bir şeyler hissettiğim kişiyle, mükemmel seksin arkadaşlık ilişkisine çok etkisi olduğunu düşünmüyorum.

sorunuzda hayat geçirmek dediğiniz için vadeye de bakardım ben. arkadaşlık ilişkisi daha uzun sürecek gibi diğerine göre. bu olmaya bilir tabii. ama sonsuzda arkadaşlık daha büyük süre olarak.

Arkadaş 24e

kesinlikle arkadaş,
seks dediğiniz zaten ne kadar sürüyor? hadi çok iyisiniz oscarlık performans sergiliyorsunuz ikiniz de, sonra oturup ne konuşcanız? ya da sen heycanlı heycanlı başına gelen bişeyi anlatcan ya anlamayacak ya siklemeyecek. Hayatta seksten çok önemli şeyler var. frekans uyuşması başta, ortak zevk alınan şeyler, senin hoşuna gidenin onun da hoşuna gitmesi vs.

28 e

En iyi arkadaş 24e

bu ikisinden birinin 10 üzerinden 5 olduğu kişiyle hayat geçmez.

arkadaş, 27e. seks iyi güzel de 45 yaşından sonra işe yaramıyor. uzun vadeden bahsediyoruz.

eloluk yapıp en iyi seksi seçiyorum.

en iyi arkadaşım da oldu, en iyi seksim de (kendimce işte). ben arkadaş diyorum çünkü seksin tadı yalnızca damağımda kaldı ama arkadaşım hala yanımda.

en iyi arkadaşla oturup seks konusunu çözemiyosanız zaten allah belanızı vermiş demektir.

seks bazen alakasız insanlarla güzel olabiliyor, ama iletişim zayıf kalabiliyor.

iyi seks iyi iletişim demektir diye bir şey okumuştum. mantıklı gelmişti.

33 erkek.

seksin geliştirilebilir olduğuna inanmıyorum.
daha doğrusu, inanıyorum.
ama kötü veya ortalamanın altı bir seksi, dünyanın en iyisine çevirmek bence hayal.
çok iyiyi, çok daha iyi ya da belki en iyi seviyesine taşıyabilirsin.
arada o kimya vardır ya da yoktur.
olmayan kimyayı, çekimi var edemezsin.
ama çok kuvvetli olanı, son noktaya taşıyabilirsin.
iletişim de bu noktada devreye girer.
benim fikrim bu yönde.

seks için söyleyebileceğim şey, (kendi adıma) karşımdakiyle yakınlaştıkça "ilerlediği" yönünde.
yani üzerine mutlaka bir şeyler koyuluyor, o da iletişimle mümkün.
karşındakini daha iyi tanıdıkça, mükemmel olanı daha da olağanüstü hale getirebiliyorsun.

ama yine de soru yanlış.
saçma demeyelim de, mantık olarak hatalı.
başlangıç noktası önemli, yani dediğim gibi o çekimin var olması, kafaların belli oranda (hatta ortalamanın üstü şekilde) uyuşması, benzer tabakalardan olmak önemli.

seksin de, ilişkinin de her zaman daha iyisi vardır.
aranırsa, bulunur.
burada asıl çapa olan şey o kişiyi sevmek ve onunla olmaktan zevk almak demek.
seks sadece yatakta olan bir şey değil benim için.
ilişkinin geneli seks zaten.

ama bütün bunların dışında, kötü ilişki, kötü ilişkidir.
seksin iyi olmasıyla kötü ilişkiyi sürdürmenin bir alakası olmamalı.

edit:
bir de, aynı dili konuşmak dediğimiz şey zaten sadece iletişim ve entelektüel düzeyde kalan bir şey değil.
hayat görüşü, seks, dünyaya bakış, bunların hepsi bir zaten.
performans olarak seksin "iyi" olması ya da (biraz amiyane bir tabir olacak ama) karşınızdakinin her yola gelmesi, seksin iyi olması demek değildir.

edit2:
aldatma çok farklı bir konu.
sadece seks için yapılan aldatmaların bile duygusal düzeyi oluyor.
ilişkinin aldatmaya rağmen devam edip etmemesi, ilişkinin kalitesiyle ilgili bir şey değil.
mutsuz olduğu halde ilişkisini ya da evliliğini sürdüren insanlar var.
ama aldatmaların büyük kısmı zaten duygusal boşluktan kaynaklanıyor.
yani bu konunun ucu bucağı yok, ama "aldatma seks nedeniyle oluyor, dolayısıyla önemli olan seks" çok yüzeysel bir bakış açısı.
ve büyük oranda da yanlış.

fırsatını bulduğunda tek gecelik kaçamak yapmak vb. tarzı aldatmalar ayrı bir kategori.

sabahtan beri bu soruya cevap bulamadım.
ben onu bunu bilmem gardaş, segz varsa yazın beni de.

Hayatını geçirmeyi düşündüğün kişiyse ikisi de birarada olmak zorunda. Sadece arkadaş sadece ten uyumu-iyi seks o ilişkiyi uzun ömürlü kılmaz.

@cutie, önşart olarak seks 5/10 demiş, 0/10 dememiş dikkat edersen. Sen ise felaket senaryoları üzerinden gitmişsin.

en iyi arkadaş, 29K

Soru çok garip + umrumda değil de ben @blatta hiberna'nın insan ilişkileriyle alakalı yazdıklarını inanılmaz çöp buluyorum, insan bu kadar berbat olabilir mi bu konuda ya? Yani yazdığı "wall of text"ler bile kurtarmıyor kendisini çok üzgünüm.

En iyi arkadaş. 32 erkek.

@dirtysecretsofduyuru:

teşekkür ederim :)

Aslında soruyu sorarken kendimde kısa bir cevaba sahip gibi gelmişti. Ama sonra yazılanları okudukça birazcık dalgalandı.

Öncelikle ben de ancak iyi bir seksin çok iyi seviyelerine çıkarılabileceğini düşünüyorum. Seks geliştirebilir birşey evet. Ama misal ben 26 yaşındayım. Görüştüğüm kişi de muhtemelen en az öyle olur. O yaştaki bir adamın seksi muhtemelen oturmuştur. Yani zevkleri istekleri ne derece oral sevdiği sertliği yumuşaklığı filan falan. Seksin herdaim gelişmeye değişmeye açık olduğunu kabul ediyorum elbette. Ama kulvar düşüklüğünü de kabul etmek lazım. Ben ilk seksimde bu adamla 4 de kalıyorsam gelişse gelişse kaç olacak? Geliştire geliştire 7 fln. O da iyi zamanlarında. Adamın kulvarı o. Ne kadar değişecek?

Ne bileyim seks ilk başta en az bi 6 olacak ki alıp 8 9 10 yapacaksın.

En iyi arkadaş 5 te ise belki konuşarak çaba harcayarak artabilir. Bilmiyorum.

Neyin ne kadar yettiği de çok önemli. Misal arkadaşlığı 6.5 a çıkarırsın iyi bir seksle ömür boyu yeter. Ama 6.5 seksle iyi bir arkadaşlık ömür boyu yetecek mi?

Sorunun benim için genel olarak cevabı en iyi seks sanırım. Çok iyi bir seks insanın vazgeçemediği olabiliyor. Seks iyi olmazsa o ilişki yürümez gözü ile bakıyorum biraz da olaya. Bir yerde iyi seks neye göre kime göre denmiş. Belki adam hiç yaşamadı denmiş. Haklı bir bakış açısı. Çok iyi bir seksi düzenli olarak bir müddet yaşayıp cevaba bir de öyle bakmalı. Tabi öylesine denk gelmek için biraz şans da lazım.

Belki de en iyi arkadaş ilişkim bittiği için böyle bakıyorum olaya. Bilemiyorum onu. İnsan hiç bir şeyin vazgeçilmez olmadığını görünce fikirleri değişebiliyor. Bir daha da en iyi arkadaş gelmez sanırım. Yaş büyüyor tecrübeler artıyor 2 saat oturduğun adamı az buçuk çözüyorsun. Arkadaşlık fln da hikaye oldu günümüzde. Şeffaflık dürüstlük azaldıkça, nasıl bir imaj çizeyim kaygıları artıp çizilen imajın önemi arttıkça buna bağlı yapaylıklar gerçeküstü kişilikler peydahlandı. Dış görünüş maddiyat gibi şeylerin önem sıralaması yükseldi. En iyi arkadaş mı o da ne? derken buluyorum kendimi.

Özetle en iyi seks 26 k.

en iyi arkadaş dedim, bi türlü sevemedim, ikimiz de harap olduk. yaşım 25, en iyi seks diyorum artık. kadınım.

En iyi seks. 28e.

Karar veremedim. Sanırım seks ağır basardı. Ben bu kararsızlıkla ikisini de kaçırır yine yalnız kalırım. 27 K

yahu şu soruya seks dedim diye aldığım mesajın haddi hesabı yok, ne abazan heriflersiniz. elin otuzbircilerine kaldık askdljasdf

Ay olm seks seks! Of. At gibi guldum allah affetsin. Kadinim. Gencim.

19.90 tl olan servis kampanyası bitti, taze bilgi.

ben en son şu yolu izledim;
www.eksiduyuru.com

genelde o tarz tarihlerde yenisahradan da otobüs kaldırıyo havataş. 6'da binmen yeterli olur.

pegasus servisine bimmedim hiç

yenisahra'dan hiç binmedim ama kadıköy'den bindiğimde hiçbir zaman sorun yaşamadım.
tabi 19 mayısta neler olur belli olmaz. siz bence her ihtimale karşı havaş'ın kalkış saatinden 15 dakika önce havaş durağında olun.

sabah erken saatlerde yenisahra'dan sabiha'ya gitmeniz muhtemelen 30-40 dakika falan sürer. ben olsam, 19 mayıs yoğunluğunu da düşünerek; yurtiçi uçacaksam 5.30'da, yurtdışı uçacaksam da 5'te yenisahra'dan binerdim.

@Buffay toplu taksi olayı çok enteresanmış ya. pendike dolmuşla nasıl gittin. e-5 den gebze harem e filan mı bindin.

@Hosein gracias sinyor havataşa sorayım olmadı varsa diye.

@istanbul kadıköye uzak kalıyo neredeyse sabihadan biraz uzak (: yinede teşekkürler. evet erken gidicem.

Pegasusun servisi çok iyiydi yaa :(

diyelim havataş'ta yer yok. bagajın yoksa yenisahra'dan e-11'e ya da e-10'a atlayıp git işte. pegasusla, pendik'ten taksiyle falan niye uğraşıyorsun ki...

not: e-10 24 saat var. yarım saat aralıklarla geçiyor.

@buffay yazınca üstüme hiç alınmadım önce, sonra algıladım soruyu.

doğrudur dolmuşla gittim.

ben yeni sahra'dan bineceğim zamanlarda da birkaç defa orda bekleyenlerle toplaşıp taksiyle gittiğimiz oldu.

e11 o kadar erken saatte yoktu ben iett sayfasından baktığımda, 6 da başlıyordu. e10 da 4:40-5:50 arası yok, telefonla arayıp teyit etmiştim geçen hafta.

18 mayısta bende kalırsın sabah 3dk de gidersin alana. Çözüm gibi çözüm

otağtepe olabilir mi

istanbul'da 3 köprü var malumun. hangisi?

nakkaştepe ya da otağtepedir kesin.

nakkaştepe?

www.panoramio.com

Vakıftepede dediğiniz bayrak var.

minik donut canavari ne oldu? ben onu merak ediyorum ek olarak.

gibson benim de aklıma geldi geçen ya, maç izliyorum kalecinin adı gibson'dı, direkt GibsonRules geldi aufjasfjau. kirmizikasekaban var benim aklıma gelen. bıraktı demişlerdi onun için ama ne oldu da bıraktı onu bilmiyorum. bi ara yazardı, takılırdı sıkça.

nick degisen çoktur, örn bnm gibi

mea maxima burda, hatta geçen kitap klubü duyurusu mu ne açmıştı. animal'ı merak ediyorum ben de. bir de kanadada yaşayan zengin bir abimiz vardı o kimdi? onu da görmüyorum sanki.

ataturkiye vardı, o hakikaten melek oldu.

freekara'nın başka bir isimle şu an aktif olduğunu biliyorum. gerisi hakkında fikrim yok.

@sta, animal gibsonrules değil miydi zati? kanadalı zengin abi nick the chopper idi sanırım.

ne eskiler gitti bir daha gelmedi o yüce insanlar :)

fade vardı , kırmızıkaşekaban , wide , aklıma gelmeyen niceleri kusura bakmasınlar...

Kanadada yaşayan ermanen'di. O da artık yok, compadrito çok vakit alıyor diye bıraktı. M e l t e m veya whimsical vardı o da artık yok. Wide widee değil mi? Ben onları aynı kişi diye biliyorum :/ hope ender'i en son 2012 ekşi festte görmüştüm sonra bi daha görmedim. Ucan spagetticanavari benim de aklıma geldi geçen gün, bi saç boyatma olayı vardı, onun da öyle olayları vardı sonra k-pop atıp güzel değil mi derdi. Gidiyor herkes. Animal ve gibsonrules aynı kişi değil mi zaten, ingilterede kimonosuyla oturuyordur eheheh.

rurouni vardi en son 3-5 ay once cevap vermis
tepedeki sayko burada mi? veya sutlu nescafe? ben de o kadar girmiyorum artik.

compadritoyu dun gordum vay compadrito vardi di mi dedim.

harbi douchebag da yok.

lanet olsun ifşa olmuşuz adsfasdfadf freekara bloklandı :)
bu aslında arkadaşın nickiydi de el koydum :D

kimisi bıraktı kimisi yeni nick aldı geldi
dönem dönem popüler olup sözlü küfürlü saldırıya uğrayıp nick değiştirenlerde çok oluyor

aa birileri beni tanıyor :D
Biz hep buradayız ama giden çok var. Paçoz paçoz seksist sorular ahkamlar falan yarısı artık buranın, eskiden cevap verirken nicke bile hiç bakmazken şimdi beş kere düşünüyorum yazsam mı yazmasam mı diye.

ben 5-6 sene onceki nicklerin cogunu gormuyorum. sanirim insanlar bir sure sonra bikip gidiyor ya da nick degistiriyor. erkek arkadasim da uzun sure aktif kullandi mesela burayi; son 2 3 yildir cok nadir giriyor. beni girerken gorunce 'bikmadin mi hala ordan?' diyor. benim alistigim seylerden kopmam biraz zor oluyor mesela. duyuru da oyle oldu. sanirim biz bu yuzden hala burdayiz.

bu arada ben de en cok douchebag'i merak ediyorum.

Bir lunedor vardi 5 sene önce falan kadikoy zirvesinden hatirliyorum(zurich dekinden) arada o geliyor aklima.

Bir lunedor vardi 5 sene önce falan kadikoy zirvesinden hatirliyorum(zurich dekinden) arada o geliyor aklima. Napiyor şimdi kim bilir.

Sözlüğe giriş amacım (7. nesil) tamamen duyuruydu. Her gün girmeden duramazdım. Şimdi aklıma bile gelmiyor. Eski tadı tuzu kalmadı, kısmen yozlaştı.

Burdayız ara ara, gideceğiz ama.

İlk zamanlardaki gibi sürekli girmiyorum ben, aklıma bile gelmiyor. Sosyal medyayı da eskisi gibi kullanmıyorum. Ara ara aklıma geldikçe giriyorum. Hatta 1 tane ek hesap almıştım yıllar önce; onu bile hatırlamıyorum, nickini, şifresini filan. Ama hep sevdim burayı.

100k

100.000 dolar

10.000 lira.

30bin üstüyse çok rahat zenginim der ve öyle de yaşarım. arkadaşların bahsettiği sayılar mülkiyet biriktirme ile ilgili bence. oysa hayat bile kiralık.

cevaplara güldüm. Temiz 30 k geçse elinize ben zenginim havalarına girersiniz merak etmeyin.

Hayat standardı çok etkili bu işte. Ortalama 30.000 tl ile ortalama üstü yaşanır da zenginim der misin emin olamıyorum. 75.000 +eşin maaşı ile zenginim derim de milyoner olmaya yakın bile değil.

arkadaslar bircogunuzun buzdolabinda dost sut falan var biliyorum. hic oyle yeaaa 100k dan asagisina zenginim demem yeaaaa havalarina girmeyelim biz bizeyiz surada :) elinize net 25-30k gecse cildirirsiniz. ben de cildiririm. iyaksamlar.

5000$

zenginlik aylık gelir ile sahip olunmaz, her an işten atılabilirsin, yapamayacak duruma gelebilirsin fakat servetin var ise bütün servetini kaybetmek kolay değildir, 100.000.000$ değerinde taşınmaz veya mevduata sahipsen hiç bişeyi siklemeden rahat rahat yaşarsın, torunların ve torunlarına yetecek para vardır zaten ama para zenginlik için çokta önemli bir etken degildir.

maaşla çalışıp 10-20 bin alan insanlardan etrafımdakilere bakınca hiç de öyle "ben zenginim" demediklerini görüyorum. bir kere çocuk ya da çocuklar varsa o zenginliğin büyük kısmı özel okul ve etkinliksel harcamalara gidiyor. maaşla bu parayı alanların istanbul'da evinin olmama durumu da pek yabancı değil. o kazançta olup 2bin liralık evde de kalamıyorlar, haliyle bi de kira+aidat masrafları. arabasız da yapmazlar, onun taksitini de sayınca 10bin masraf şaşılacak olmuyor. illa maaşlı kazancı sayacaksak ben 50.000 lira üstünün "zengin" yaşadığını ve hissettiğini söyleyebilirim.

ama asıl zenginlik kenarda en az nakit 100.000 + milyonluk gayrimenkul bulunduranlarda. ticaretten ve girişimcilikten kazanılan tatlı paralar da iş görür.

Milyoner olmadan kendimi zengin addedemem. En az 1 milyon lira diyorum. Aylık 400 bin TL'nin üzerinde geliri olan bir tanıdığım bile işten, güçten o parayı harcayacak vakit bulamıyor. Evden veya internet üzerinden veya belirli günler sadece keyif için çalışacağım bir iş olmalı ve düzenli olarak banka, kira, yatırım, kar payı, vs gelirim olmalı. Harcamalarım ve başta güvenlik ve bağış olmak üzere aylık sabit giderlerim de ona göre artacak tabi...

Ayrıca 1 milyon lira o kadar da çok büyük bir meblağ değil. Bazıları için sadece bir depo mazot parası :)

www.google.com.tr

baba jo en doğru açıklamayı yapmış. +1

bu ülkede yaşadıktan sonra neye sahip olduğunuz çok fazla bi önemi yok.

Türkiye'de 15.000 lira
Cenevre'de 12.000 frank

400k

Rakam veremiyorum ama her gün 9-6 mesaili işime gidip gelmek zorunda olmadığım zaman yeterince zenginimdir.

sırf mevcut sermayesini işleterek türkiye standardının üzerinde gelir elde edebilen insana zengin derim.

30k üzeri aylik kazanan Adam zengindir bence. 5k orta direk, 5-15 ortanin üstü, 15-30 Üstün alti. 3-5 ortanin alti, 3 alti Fakir.

hayatının sonuna kadar hiç çalışmadan yaşayabilecek paran olduğunda zenginsindir. maaşlı çalışan olduktan sonra istediğin kadar maaş al olmaz o iş. ne kadar alırsan o kadar harcıyorsun. 3 bin alırken de borcum vardı 12 bin alırken de var. 3 ay çalışmasam para bitiyor :(

Evde saka damacana var ama onun tadını bi ben sevmiyorum, herkes memnun.
Bu yüzden kendime bisu'dan sırma söylüyorum, 4x 5litre.

0.5lik 24luk paketler halinde satılıyor eve ondan 4-5 tane alıyoruz

Damacanaların güzel temizlendiğini düşünmüyorum. Adam içine işese kim bilecek?

Damacana ısmarlayınca geç geliyor, bir sürü ıvır zıvır. Eve taşıması kolay olduğu için 5lt'lik alıyorum.

Şimdi geçici olduğu için damacana alıyorum, Hayat su. Ama kalıcı evime geçince arıtıcı taktıracağım kısa süre içerisinde.
Damacana sevmememin sebebi; temizlik konusu, plastik içerisinde olması, zamansız bitince pazar günü susuz kalmak vs..

patatesli yumurta +1
asansörde boş damacanaya hallenip gizli kameraya yakalanan eleman haberi vardı bildiniz mi?
bilemeyenler için: www.hurriyet.com.tr
bakkaldan 5 lt'lik su alıyoruz.

Eskişehir'de kalabak su var meşhur. Son zamanlara kadar damacanalarımızı sabah apartman kapısının önüne koyardık, içine ya da altına da 2.5 lira bırakırdık. Kalabak su kamyonu her sokaktan geçer, apartman dükkan önündeki boş damacanaları dolusuyla değişir, akşam eve geldiğimizde suyumuz kapının önünde olurdu. Ancak maalesef hrsızlık oluyormuş, boş damacanaları ve paraları çalıyorlar diye bu uygulamayı terkettiler seneler sonra. Şimdi telefonla sipariş veriyoruz.
Marketten her defasında 5 lt'lik almak çok yorucu olmuyor mu?

Bana göre en lezzetli su bim'deki Özkaynak. Sırf o suyu almak için BİM'e gidiyorum. Yolumun üstünde olduğundan aklıma estikçe 5 5 alıp eve yığıyorum.

5 litrelik Buzdağı alıyorum. Mevcuttaki en iyi ikinci marka.

docs.google.com

damacana su. 5 litrelik sudaki erimiş plastiği tadından bile ayırt edebiliyorum artık.

arkadaşlar o değilde sırf birilerinin damacanaya tecavüz etme ihtimali yüzünden şişe almak ne kadar mantıklı.. bana çok zahmetli ve ilkel geliyor şişe almak size nasıl gelmiyor anlamıyorum. ama bisu en mantıklısı. olmadı benim rehavet meselemi onlar çözerler :) hem sağlıklı hem zahmetsiz olmasını istemek falan..

sebze, bakliyat, yeşillik, kuruyemiş, meyve bir sürü alternatif var.

youtube veya pintereste "easy vegan recipes" yazdığınızda güzel atıştırmalıklar çıkıyor aslında

granola yap evde kendin, atıştırmalık için. kuruyemiş, kuru meyve gibi şeyler de olur atıştırmaya. yulaf da güzel bir şey, badem sütü ile yapabilirsin. avokado ile yapılan bir sürü güzel şey var onları araştır vs vs.

şöyle bi tablo var: www.yesilist.com

yahu ben de veganım, ağzıma ekmek sürmem. soya da eti özleyen için geçiş süresinde falan kullanılabilir ama veganların ana besin kaynağı değildir, 1 yıl soyanın s'sini yemediğim oldu. son zamanlarda bi soya kıyması geçti elime, o bitince gidip tekrar da almam heralde.

yüz bin çeşit sebze var, bakliyatlar var, kuruyemiş var, meyve var, çikolatalı veya sütlü olmayan bisküviler var.

mercimek çorbası, kurufasulye + pilav, yanında soğan ve turşu, sonrasında irmik helvası ve karpuz. üstüne de türk kahvesi. al sana vegan akşam yemeği, ekmeksiz göm. şu menüyü görüp de "et yemeden olur mu yeaa" diyen gayfeleri de salla gitsin.

Şimdi işleri kolaylıştırmanın tam mevsimi. Çünkü otun,sebzenin, meyvenin tadı yerine gelmeye başladı. Çilekli, balsamik soslu semiz otu salatası falan yap.

Ekmeğe çok gerek. Çok seviyorsan, kendin siyah ekmek yap, alman ekmeği denilenden.

Yemekhanesinden değil vegan, vejetaryen yemek çıkmayan ve kampüsündeki tek vegan yemek seçeneği çiğköfte olan biri olarak gayet de fit yaşadım bir yıl Ankara'da. Olay hazırlıklı olman her akşam -ya da haftada 2,3 kere büyük porsiyonlarda- yemek yapıp, onları güzel termoslu yemek kaplarına koyman.

Her yemeğin yanına salata yaparak başlamalısın.
Dışarıdayken hiçbir şey yoksa yanında, bir simit, sonrasında çilek, şeftali, elma (doyana kadar ye.) kurtarıcı olabiliyor.

Çeşit çok önemli. Tabağını, masanı hep renkli tut. Şimdi başlayabilirsin yaz türlüleri yapmaya, yanına da az yağlı bulgur/milet pilavı.

Sağlığını hiçe falan saymıyorsun. Vejetaryenlikten veganlığa geçtiğimde, bunu söylemedim, ama her ay kontrolüne gittiğim doktorum fark etti iyileşmeyi, yüzüme gözüme renk geldi. Bu iyi değişimler, ekmek yemekle olmuyor. Sebze, meyve hep olmalı. Kendine arada vegan browniler vs. yapmaktan da çekinme. Olay abartmamakta.
Sonradan edit: İşte sana tıkınmalık, soyasız, göbek yapmayan atıştırmalık: Şundan alıyorsun:www.e-ekmek.com

Icınde 40 tane falan var, pahalı sayılmaz.

Bununla, sebzeli sommerrolls yapabilirsin. sonra soya sosuyla, tahin sosuyla, acı sosla vs. ye gitsin: www.heavenlynnhealthy.com

Öncelikle süt işini inek sütü olmuyosa soya veya türevlerinin sütleri var pahalı geliyorsa kendin yapabilirsin tadı fena olmuyor.
Sütlü yulaf ezmesi unu tatlandırmak için hurma bildiğimiz taze hurma biraz sıcak suda bekletki şişsin bu şekilde güzel bir protein ve liften zengin içeceğimiz oluyor.
Pelte tatlı olarak chia tohumunu suyla ksrıştırıp dolapta bekletip yiyoruz.
Börülce zeytinyağlı oldukça besleyici
Ayrıca diğer bakliyatlara da yüklen

Falafel yap çok lezzetli. Yanına da patlıcan salatası, limonlu tahin gibi şeyler yapabilirsin. Dikkat et parmaklarını yeme.

abi ekmeği de bırak diyorlar :
capsizm.com

:D bir tek su içicen kibrit kutusu kadar :D

atıştırmalık mı istiyorsun? tahin pekmez al. :D

ekmek arası ot ye cevabımı silmiş moderasyon, soruya cevap değilmiş aksjakakaka
siz adamı öldürürsünüz

Soya yüksek derecede bitkisel östrojen içeriyor. Yani veganı falan geçtim biraz iq sahibi olan kimse soya tüketmez, sen de tüketme. Tüm endokrin sistemini yerle bir ediyor; erkekte jinekomasti ve testosteronun östrojene dönüşmesi; kadında rahim ve meme kanseri gibi sıkıntılara neden olabiliyor. Onun dışında sebzeye meyveye bakliyata aban işte.

Akdeniz yemekleri dogal olarak vegan yiyecekler. Turlu turlu saglikli vegan yiyecek var. Ekmek yerine bulgur yiyebilirsin, makarna, pirinc, mercimek, humus fasulye. Ben de her gun baska bir cesidini yiyorum.

takviye hapları (b12, demir) aksatma da karnını doyuracak bir şeyler bulursun. sağlığından olma durduk yere.

cevaplayan bütün arkadaşlara çok teşekkür ediyorum biraz daha fikrim var artık ne yapabileceğim konusunda. çorba salata meyve en kolay erişilebilen yiyecekler gibi gözüküyor böyle deneyceğm.

22'de bin. rica ederim

risksiz olsun, pimpirikliyim diyorsan 21.15. yetişiriz ya diyorsan 21.45. iç hatlar varsaydım tabi.

İç hatlar

O saatte yarım saatte götürür. Ne kadar erken gitmek sana kalmış.

En geç 21.30 yap. Ne gerek var havalimanında beklersin biraz.

üst araması diyorlar kendisine. bizde hak ihlali değil. dünyada da yapılamayan yerler sayılıdır.

düdüt: zgrydn nickli yazar, bu cevapta sadece üst araması uygulamasından bahsetmiştir. hangi durumlarda uygulandığı ile ilgili bir fikir belirtmemiştir.

Değil

Tabi hak ihlali ama Türkiye'de değil, hak ne ki Türkiye'de?

Ayrıca dünyada yapılmayan yer sayılı falan değil. Polis eşliğinde sınava girilen yer sayılı asıl, çin, rusya vs polis devletlerinde olur anca. Gelişmiş ülkede bu şekilde aranmazsınız sınava girerken, şüpheli değilseniz.

Aramanızı yapan polis miydi? Bazen yedek gozetmenler ust araması yapıyorlar ve işi bilmedikleri ya da ığraşmak istemedikleri hatta iğrendikleri için çok iplemiyorlar.

Polisti. detaylı bakmadı fazla.

benim 8 iş gününde çıkmıştı. yani yaklaşık 2 haftası var galiba.

ne zaman başvurmuştun? hangi şehirdi?

istanbul başvurusunda 4-5 iş gününde sonuçlanmıştı (3-4 başvurunun hepsi hepsi yine aynı sürede açıklandı )

bunun için ingilitere'nin resmi rakamları var, şurdan bakabilirsin: visa-processingtimes.homeoffice.gov.uk

link açılmazsa diye screenshot: i.hizliresim.com

10-15 günde gelmişti, 3 yıl.

Bedelli bugün çıkmazsa yarın çıkar, bedelli düşüncen varsa bekle gitme. Arkadaşın rahat yapmış olabilir ama bu senin için de böyle olacak diye bir şey yok, o turist rehberliği yapar sen Suriye sınırında takılırsın, bunlar hep öngöremeyeceğin değişkenler. Üstelik askerde "Rahatlık" diye bir şey yok, ayağına 2 numara küçük gelen ayakkabı ne kadar rahat hissettirirse askerlik de o kadar rahat hissettirir.

Elbet Çıkacak, madem ödeyecek durum var bekle bence de

bedelli çıkacak söylentisi daima var. başkanlık seçimi öncesine kadar kesinlikle çıkmaz. o ara çıkacağı da garanti değil. akademisyenlik ya da yurt dışı planın yoksa git bence. ben gideceğim.

arkadaşlar bedelli denen şey hep geldi, yine gelecek. macera arıyorsanız gidin askere. paranız varsa bekleyin. işini gücünü bırakıp askere gidecek adama gülerler artık.

askere kışın gitme. yaz da problemli ama terlemek g.tünün donmasından iyidir.

git kurtul

kötü ayrılmamışsan sıkı dost kalmasan da arkadaş kalınır. niye olmasın?
yani görüşülmez belki ama arada hatır sorulur, denk geldi mi selam verilir.
kendiliğinden böyle olur.

niye kafanı çeviriyosun ki kötü ayrılmadıysan? bana abartı geldi. benim oturup bişeyler içtiğim, arada mesajlaştığım eski sevgililer var. bu arkadaş kalmak mı bilemiyorum ama senin gibi değil yani durum.

Eski sevgiliyle arkadas kalma zirvaligina inanmiyorum..bi kere denedim arada halimizi hatrimizi soruyoduk telefonda, bigunde disarda denk geldik oturduk biseyler ictik..sonra aramalar sormalar sıklastı..sonrasi da malum ben seni unutamadimlar..iki taraftan birinin mutlaka az da olsa duygulari bitmemis oluyor..bu durumda gorusmek ne kadar saglikli?ayrica taraflardan biri sevgili yapmissa hele arkadasca goruselim muhabbeti mumkun bile olmaz.

boşver. ben denedim çok. olay bir yerde illaki flörtleşmeye dönüyor tekrardan. sen öyle düşünmüyorsun belki ama, mesela ilişkiniz sadece selamlaşma olarak kalsa bunu taraflardan biri açık kapı olarak görüp bir mesaj atayım, bir arayıp sorayım, e hadi bir kere görüşelim ne olacak şeklinde devam edebiliyor/ediyor. illaki oluyor bu. boşluk dönemlerinde özellikle. sonra aramalar sıklaşır görüşmeler artar. kendinizi sevişirken bulursunuz. olmuyor yani. he yapabilen arkadaş kalabilen yok mudur, vardır. çok çok küçük bir ihtimal. ama mutlaka akıllarından geçiyordur yine de bunlar. aksini iddia eden yalan söyler. eskiden sevişip öpüştüğün insana salt arkadaş gözüyle asla bakamazsın.

Demek ki normal insansın. Miden geniş değil
İnsan seviştiği kişi ile arkadaş kalamaz

her ilişkinin dinamiği farklı, bireylerin bakış açısı farklı. o yüzden arkadaş kalınır ya da zinhar kalınamaz gibi kesin yargılarla konuşanları çok ziklememek gerek. benim için mevzu şundan ibaret: ne gerek var?

Kalınmıyor, illa konu dönüp dolaşop eski meselelere geliyor, yıllar da geçse. O yüzden ben kalmıyorum. Kalmayınca da mesela aradan 4 sene geçiyor adam her yerden dürtüyor seni. Her yerden blokladığım adam bi gün baktım linkedinden eklemiş hahah. Siktir lan diye inmail attım. Oh.

Benim de ayrıldıklarım ya da karşılık alamadığım tipler hep arkadaş kalmak isterler. Hepsi iğrenç insanlar olduğundan senin yaptığını yapıyorum. Selam dahi vermek istemiyorum.

telefonuna trafi uygulamasını kur ve ona sor. en ideal rotaları o sunuyor.

rıhtımdan (haydarpaşa garına doğru olan tarafı) koşuyolu - capitol ve ümraniye minibüsleri kalkar. ikisi de ordan geçer. orada sorun.

Yürüyerek 20 dk falan sürer Kadıköy'den orası.

danışmanlarından biri olayı açıklayıp ikna etmiştir belki. gördüğümüz ilk R'si değil, vesselâm.

ekonomi son düzlüğe girerken, faizi sıkmaya devam etse 2 gün içinde ülke batardı muhtemelen.
ya faiz %20'llere yaklaşacak ya da dolar 4tl olacak şuanki durumda.

doları bir süre aşağıda tutup baskıyı aldılar, şimdi bir süre doları büyütüp yine faizi sabit tutarlar. halkın dolara tepkisi artınca, faizi arttırıp doları sabit tutarlar vs. vs.

halka faiz istemiyorum diye mesaj verilir--> halk "ooo dindar adam, faizi sevmiyor" mesajını alır---> çaktırmadan faiz artırılır.-->halk bilumum seçimlerde oyunu faiz sevmeyen kişiden yana kullanır.

Biz buna win-win politikası diyoruz.

Dolar düşsün diye... Herşey eskisi gibi degil... Ekonomi b.ka sardı yapacak biseyi yok....

geçmiyor. e-5 üzerinden tuzla şifa mahallesine gidiyor. kadıköy'den e10 ile gitmek daha uygun olabilir. avrupa yakasından direkt giden hat varsa bilmiyorum.

geçmez. metrobüsle uzunçayır'a gelip e-11'e bin. ya da havataş.

Trafi diye bir program var. 500t gidiyor diye gösteriyor?

iyi, dene bakayım geçiyor mu geçmiyor mu... yer bulma sıkıntısı da çekmezsin. her daim tenha olur, rahatça oturabilirsin.

doğru düzgün arat şunu. aktarma gösteriyor olabilir.

türk siyaseti sağ sol akpli mhpli diye ayrılmıyor ki. cinsiyet değil ki bu iki değişkene bakıp evet dostum sen sağcısın diyelim.

sağcısın. kesin bilgi, yayalım.
bu da senin şarkın olsun :)
www.youtube.com

ha bu arada Atatürkcüler solcudur diye birşey yok.
bir de partilere göre tayin edilmez bu, çünkü partilerin ne yaptığı belli değil.

genel olarak nefret dolu ve azcık faşistim diyebilirsin bence.
solculukla alakan yok, gerçek solculuğu geçtim çakmasıyla bile.

Deniz görmüş diyen kişi solcu olamaz zaten

Türkiye'de sağ sol diye bir şey yok. Seküler veya muhafazakâr var. CHP sol bir parti değildir. Cumhuriyetin kurucusu rejim bekçisi bir parti nasıl sol olabilir. Halkçı, milliyetçi diyebilirsin. AKP'ye sağ dersen CHP orta bir parti olabilir.
AKP, MHP sağ muhafazakâr CHP orta seküler HDP ise ortanın solu.

deniz görmüş..?
deniz gezmiş o.

bu bile senin solun 20 milyar ışık yılı uzağında olduğunu gösteriyor zaten. dediklerinden faşizm çıkıyor.

aklıma kavram karmaşası yaşayan çocuk geldi.

sağı solu bırakın bence,
ırkçılık ve faşizm soslu bir nefret var bünyenizde,
yaşınız umarım çok küçüktür de önünüzde bu yazdıklarınızın doğrularını öğrenmek için yeteri kadar zaman vardır.

seküler milliyetçisin işte arkadaşım.

ırkçılık ve faşizm +1

irkci veya fasist degilsin. araplardan tum dunya nefret ediyor, tum dunya mi fasist?

Gerçek sol o örgütçü dediğin alfabenin neredeyse bütün sessiz harflerinden oluşan ada sahip, Cumhuriyeti yıkıp proletarya diktatörlüğü kurmak isteyenlerdir.

Ya afedersin ama siktir et sağcısıni solcusunu. Aşırı uc olup ülkenin anasını aglatmaktan vazgecmek lazım artık.

Niye kalıba sokuyorsun kendini. Türk vatandaşısın. Atatürk milliyetcisisin. Ki bence olması gereken zaten bu. Başka bir sey önemli değil. Ki çağımız Atatürkçüleri Atatürk okumamış, anlamamış insanlar yani geneli bu şekilde. Yarak kürek argumanlarla Mustafa Kemal savunuyorlar.

O yüzden kim ne olursa olsun. Sen gibi adamlar lazım ülkeye. Dinini kendi çapında yaşayan ama ülkesini dinin bile önünde tutan. Ama bu demek değil ki salak siyasi politikalardan dolayi askere git sehit ol. Ya da maşa gibi kullansınlar seni. Oku, çalış yanlışlara ses çıkaran adam ol. Hem sağı hem solu eleştir. Ikisinin de ne boktan bir sey olduğunu yüzlerine çarp.
Bence milliyetçilik budur. Böyle olmak lazım. Ülkede GSMH 100k olsa herkes milliyetçi olacakti aynı ABD gibi.

Esas olay GSMHyi yukarı cekmek. Ulkeni tanımak. Bu duzensizlikten ülkeyi kurtarmak. Insanları egitmek olmalı.

Sen bakma sagcilara, dincilere, siyasal ıslamcılara. Domates 10 lira oldu. Ekmek de olsun 5 lira azalarak bitecekler. Çünkü din paradır. Ortaçaği 500 yil geriden yaşıyoruz sagolsunlar. <3

Anlamini cok net bilmiyorum ama ulusalci diye de bir kavram var.

bence senin kafan karışık. belirttiğin bazı kavramlar var ama hepsi hakkında bilgin yok. oku. ve indirgemeci yaklaşımdan kaçın.

sen direkt malsın bence. metahan ne lan ausfufjakı. günlerdir saçmasapan duyurular açıp duruyorsun. bizim yazdığımızı siliyor moderasyon, senin şu saçmalıklarına dokunmuyor. ben gerçekten anlamıyorum neden tahammül ediliyor bu tiplere. becerebilsen neyse. insan ne kadar ezik olmalı ki şu ortamda troll'lük yapmaya çalışacak kadar düşsün. yazık

@der meister,

Üniversite çağında senin gibi hala random harflerle gülen bi evladım olacağına, metehan isimli bi çocul yeğlerim. Başlığı açanı tanımam etmem ama sana ağır uyuzum

Ulusalcıyla milliyetçi karışımı bir şeysin, illa bir yere yatkınlık istiyorsan sağa daha çok yakınsın, neticede ulusalcılığı, yani cumhuriyetçiliği ya da Atatürkçülüğü illa solculuk ekseninde değerlendiremeyiz. Yani Atatürk'ü çok sevmek Cumhuriyetçi olmak solculuğun içinde olan bir şey değil, kural değil. Solcu olmayıp Atatürk'ü seven çok sağ görüşlü insan var, Atatürk'ü sevmeyen grup daha çok aşırı muhafazakar ümmetçi grup, milliyetçilik bakış açısının Atatürk'le bir sorunu yok. Bununla birlikte, milliyetçilik kesin bir şekilde sağ ideolojinin içerisinde. Yani sağa yakınsın.

@angelus, sağa yakınsam ama bu seferde ümmetçi, arapçı, dinci tiplerle aynı şeyin içinde bulunmuş oluyorum. bu ürkütüyor beni..onlarla aynı daire içinde olamam kesinlikle.

bence ulusalcısın.

Fraksiyon diye bir kavram var. Yani benzerliklerin arasında çok net ve keskin fikir karşıtlığı olabilir. Yani sen de sağcısıdır kardeşin de, fakat biriniz dünyaya milliyetçilik ekseninde bakıyordur diğeri ümmetçiliği savunuyordur. Evet sağcılık dinsel bir tutuculuğu da beraberinde getirir ama bu illa hardcore bir şey olacak diye de bir kural değil. Yani sağcısın diye illa Arapları seveceksin diye bir durum yok, hatta sağcılığı biraz uçlarda yaşayanlar başka bir ırka zaten sempati beslemez. Bu durumda dindar bir Türk milleyetçisi kavramı daha çok uyuyor sana eldeki veriler ışığında. Şimdi Marks da solcu Hegel de fakat ikisinin solculuğu da birbirine zıt, fakat ikisi de solcu. Hatta Hegelcilik sağcı Hegelcilik ve Solcu Hegelcilik olarak bile ayrılabiliyor. Bunların hepsi fraksiyon.

@vse budet horosho,

sen önce okumayı öğren. METAHAN diyorum METAHAN. adam METAHAN yazmış. ne salak salak laflar bunlar ya. üniversite çağında random harflerle gülmekle konunun ne alakası var? ben de senin evladın olmaya bayılmıyorum zaten, isabet olmuş. ismimin eşya olmasını istemezdim.

Sağ ve sol kavramları normalde ekonomiye bakışla alakalı. Sağ sermayeden, sol halk ve emekçiden yanadır bu ayrıma göre. Ama zamanla kavramların anlamı kaymış, herkes kafasına göre kullanıyor.

Seküler, devletçi ve ırkçısın diyebiliriz. Ekonomik anlamda bakarsak, devleti güçlü tutma isteğin sola yakın, zira sağcılar güçlü devlet = yüksek vergi istemez. Ama tam bir yönün de yok gibi.

Ben de kendimi tam böyle tanımlıyorum. Mutlaka bir sıfata tabi olman gerekmiyor, Atatürkçüsün. Atatürk'ün sağ ya da sol diye bir kavramı yoktu.

yuh okuman yazman var, bu yaşa kadar hiç mi merak edip bakmadın bu neymiş ne değilmiş diye.

nasyonel sosyalistsin.

kafandaki ideal ekonomik modeli bilmiyorum ama nasyonel sosyalist kokusu aldım ben de.

Yok onu biliyorum sadece düzelttim.

sağa daha yakınsın. bunu sen de biliyorsun.

kafanı karıştıran şey atatürkü solcu zannetmen. atatürk solcu değildir, milliyetçidir.

sen de milliyetçisin ve sağa daha yakınsın.

sağcısın diyemiyorum çünkü türkiyede sağ diyince islam işin içine giriyor. her halükarda solcu olmadıgın kesin

Sağ yada sol partiye bakıp söylenemez. Milliyetçiyim diyorsun solcu olamam diyorsun ama CHP'nin içinde de ulusalcı/milliyetçi bir milletvekili grubu var. (Evet ulus=millet => ulusalcı=milliyetçi). "Yaşasın Türk ırkı diğerleri aşağılık, hepsi ölsün" yada "yaşasın Alman ırkı" şeklinde cümleler duymadığım sürece ırkçı diyemem.

Kendi kültürünü yaşatmak elbette her insanın hakkı. Bunu ret edeceksek eğer Atatürk'ü de ırkçı, faşist biri diye tanımlamak gerekir ki yanlış olur. Atatürk milliyetçidir ancak ırkçı yada faşist biri değildir.
Araplardan nefret ediyorum desen de bu sözünle "tüm araplar ölsün" demek istemediğini varsayıyorum.

Seküler ulusalcı diye kategorilendirelim seni.

uzun uzun arıyoruz ya da bazı ilçelerde ev sahiplerinin daha anlayışlı olması sayesinde böyleyiz.

apartman yönetmeliğinde de normalde olan bir kural değil. özel olarak eklenmesi gerek ve ekleyen çok az bina vardır. ama evet, Üsküdar gibi bir yerde komşularla sorun yaşarsınız. çomarlık başa bela.

Üsküdara özellikle kısıklı bölgesine hem lokasyon olarak hem de fiyat olarak önerebileceğiniz nispeten hayvana ılımlı semtler nereler? Acıbadem ve kadıköy civarlarına baktık sahibinden üzerinden ancak orada da ucuz, karşılalayabileceğimiz dairelerin doğru düzgün pencereleri dahi yok

yalan söyleyip ev tutarsanız çat diye kapının önüne koyarlar sizi, açıkçası hiç hoş olmaz.

insanlar köpeğin evde büyütülmesi ve beslenmesini sevmeyebilirler. bu çok çok normal bir şey. hayvan haklarının çok ciddi olduğu ve yarı insan muamalesi yapılan köpeklere bile yasak konulabiliyor bazı evlerde. ev sahibinin ve komşuların kararı.

ben kedi köpeği çok sevmeme rağmen özellikle köpeğin evde beslenmesine karşıyım. 200 metrekare evbiniz ya da bahçeniz vardır eyvallah ama aksi halde köpeğede eziyet.

komşular rahatsız oluyor olabilirler. adam belki gece çalışıyor, 7 de uyuyor, köpeğin sesi rahatsız ediyor. olabilir.

@kurnaz; kimse kimseyi kapının önüne koyamaz. yasal olarak koyamaz yani. baş ağrısı vererek insan kaçırmaktan bahsediyorsak orası ayrı konu.

daha önce hiç köpek besledin mi? köpeğin sesi dediğin bir olay yok çünkü, çoğu köpek evdeyken sessiz sessiz seninle oturuyor. evde köpek beslenmesi fikri dediğin gibi aslında bir özgürlük kısıtlaması olsa da o özgürlüğü alıp bir hayvana kaliteli yaşam sunuyorsun -sunulması gerek, sunmayan kalpsizlere lafım çok.- ve dolayısıyla bu ikisini bir arada tartınca ben köpeklerin günümüz koşullarında böyle evcilleştirilmesinin onlara daha yararlı olduğunu düşünüyorum.

pain of liberation +1 kim kimi kapı önüne koyuyor? hayvan düşmanı çomarlar yüzünden köpeğinizi eve mi alamayacaksınız. bırakın ağlasınlar. polis çağırsınlar. komşuyla dedikodu yapsınlar. kendilerini sevememiş insan müsfetteleri başkalarının evlerindeki köpeklere salça olacak öyle mi? sevgisizler.

@pain
@brk

sözleşme içerisinde, ya da anlaşma içerisinde köpeksiz olacağı geçiyor ve siz buna imza atıyorsanız bilerek ya da sonradan gelişen olaylar neticesinde köpek besliyorsanız o sözleşme koşullarında ne kadar süre var ise (avusturyada sözleşme ihlalinde ihlale göre 2 gün ila 2 ay arasında değişiyor) o kadar süre içerisinde çıkmak zorundasınız.

çomarlıkla alakası yok bunun, sizin fikirlerinize her karşı olana çomar diyip 2 destek bulup garip sataşmalar yapmayın.

kapı önüne koyarlar şartını okuyun tekrar, yalan beyan.

ben köpeklerin evde beslenmesine karşıyım. siz ya da ben ne kadar köpek seversek sevelim, onları sırf bizim gönlümüz olsun, seviyoruz ya da yalnız kalmayalım diye evimize kapatıyoruz. köpek beslemek ve bunun yeterli olabilmesi için açık alan, bahçe gerek. köpek her an bahçede olabilmeli. bunu sunamıyorsanız kusura bakmayın, bana çomar diyeceğinize biraz daha fazla çalışıp para kazanında müstakil eve çıkın.

Öncelikle köpeği sahiplendiğimiz dönemde 300 metre kareye yakın bir evde oturuyorduk maalesef taşınmamız gerekiyor. Bahsi geçen köpek ise sokakta veya doğal ortamında yaşayamayacak bir köpek. Aynı şekilde bahçede de yaşayamayacak bir köpek. Evin içinde, insanların yanında olmak isteyen bir hayvan.
İkinci olarak biz illegal bir iş yapıp apartmanda hali hazırda yasak olan bir daireye köpek sokalım demedik. Zaten çoğu apartmanın kurallarında bağımsız ve ortak olanlarsa evcil hayvan beslemek yasaktır gibi bir madde olmuyor. Bu maddeyi koymak çoğu ev sahiplerinin aklına gelmiyor. Ancak emlakçıya ev arıyoruz ancak köpeğimiz var diyince muhtemelen köpekle ilgili bir sorundan dolayı çıktığımızı ve problem yaşayacaklarını düşünüyorlar.
Bu yüzden en baştan söylememeyi sözleşmeye ve apartman kurallarına bakıp ev tutmayı düşünüyoruz. Mantıken hukuki bir yasak yoksa bir şey yapamayacaklarını düşünüyoruz.

bu ülke şerefsiz arkadaşlar.
bu ülke insanı şerefsiz.

zavallı hayvanlara yaptıkları bu şerefsizlik affedilemez.
sanki köpek eve zarar verecek, sanki onların evini mahvedecek.

size yemin ediyorum o köpeği gizlice evde 5 sene besleyin. hiç kimsenin ruhu duymasın. hiç kimse sesini bile duymasın.
5 senede asansörde biri köpeği görsün, cingar çıkartır.

çünkü bu ülke insanı şeref yoksunu.

üsküdar ortalama olarak muhafazakar bir bölge. islam'a mensup kişiler arasında da köpeğe karşı hassasiyet mevcut diyebiliriz. zorlanmanız biraz da bundan. mantıksız mı, sonuna kadar. bu konuda mutabıkız. ancak yine de doğal yaşam ortamından koparılmış köpeciklere "kaliteli yaşam" sunduğu iddiasındaki hayvan sever kafasına erişebileceğimi sanmıyorum.

daha az muhafazakar semtlere bakın. ev sahipleri aşırı muhafazakar kafada ise zaman kaybetmeden sıradakine bakın.

Saçmalayanlara ve bilmeden konuşanlara bakma. Doğal hayat, eziyet vs diye durumu bilmeden insanları yargılamaya kalkanlara bakma. Biz köpeğimizle 16 sene aynı evde yaşadık, bütün bu saçmalıklarla karşılaştık ancak yasalar bizim yanımızdaydı.
Apartman yönetimi öyle bir kural koyamaz, ortak alanlar için yasak koyabilirler ancak (kira sözleşmenizde aksi bir madde yoksa) evinizin içine kimse karışamaz.

Tek nokta, ev sahibinden gizli beslemeyin köpeği, öğrenilince illaki sorun çıkar. Aramaya devam edin, mutlaka bulursunuz. Bizim apartmanda şu an var köpekli bir aile, köpeğin varlığı yokluğu belli değil, hiç sesi çıkmıyor. Hem de sıfır bina ve ne mutlu ki insanlara nasıl yaşayacaklarını dikte etmeyen, herkesin hayatına burnunu sokmayan bir ev sahipleri var.

Merhaba,
Kadıköyde apartmanda yaşıyoruz bizim apartmanda çok köpek besleyen var. Küçük de büyük de besleyenler var. Karşıkapı komşumuzun çok büyük ve uzun bacaklı bir köpeği var. biz de kediler var. esasen bizim mahallemizde çok köpek gezdiren var herkes apartmanda yaşıyor.Sorun çıkarmıyor buradaki insanlar. Burası kozyatağı bu taraflara gelin.