yasemin yalçın

www.metacritic.com
siteyi açınca aşada liste var

yeşim ustaoğlu

tek tanıdıgım sofia coppola o da akrabası sayesinde atanmıs. kadınlar yönetmenlikte de geri kalmış.

Kathryn Bigelow www.imdb.com

hurt locker'ın yönetmeni.

türkan şoray - bodrum hakimi

sofia coppola - lost in translation, marie antoinette
kathryn bigelow - hurt locker, zero dark thirty, point break
lisa cholodenko - the kids are allright
lynne ramsay - we need to talk about kevin
valerie faris - little miss sunshine, ruby sparks
christine jeffs - sunshine cleaning
kelly reichhardt - wendy and lucy
debra granik - winters bone
angelina jolie - unbroken

Massy Tadjedin iyidir, kadındır ve yönetmendir.

prakenexo.com.br

twitter.com

(bkz: o an)

benim ilk aklıma gelen annenin cocugunu emzirirken ki o ifadesi ve inanılmaz mutluluğu olmuştu.

pbs.twimg.com :large

timelifeblog.files.wordpress.com

galeri12.uludagsozluk.com

imgur.com

bu benim hayata bakışım:
imgur.com

bu dünyaya bakışım:
imgur.com

bu da evliliğe bakışım:
imgur.com

son 3 yıldır benim bakışımı yansıtan,

i.imgur.com

etmiyorum da ama işte, onun penceresinden bakıyorum sadece.

Kendime
rotflpictures.com

Arada böyle
cdn77.sadanduseless.com

Bilim ve Teknolojiye
galeri.uludagsozluk.com

Bağzı şeylerde
coalitionofresistance.files.wordpress.com

Hayata
cache1.asset-cache.net

Genel olarak
thelegacybuilder.files.wordpress.com

hahaha coookk iyi cevaplar geliyor.
devamini bekliyorum. tesekkurler herkese.

insanın diğerlerine bakışı
i.dailymail.co.uk

www.sott.net

philippinesretreat2014.files.wordpress.com

www.cozumx.com

haber.sol.org.tr

bir tane de resim;
cdn.onegreenplanet.org

Antrenman öncesi ısınmayan, antrenman sonrası esnemeyen, bunun gereksiz olduğunu düşünen kişi spor cahilidir. Hele enerji kaybı diye düşünmek saçmalıktır. Isınmazsan sakatlanırsın, omuz sakatlıklarınının büyük kısmı ısınmadan yapılan hareketler nedeniyle olur. Kan dolaşımın hızlanmadığı için antrenmandan verim alamazsın, egzersiz sonrası esnemezsen laktik asidi atamazsın. Bunun gibi 150 tane neden sayabilirim ısınmanın gerekliliği hakkında. Hadi hepsini geçtim, ısınmadan 20 kiloluk dambılı kaldıramazsın yerinden.

Öncesinde ısınma, sonrasında esneme yapıyorum. Eğer ki yapmazsam (ilk başladığımda vakit azlığından es geçtiğim zamanlar olmuştu) setleri yaparken gereğinden fazla zorlanabiliyorum, çabuk yoruluyorum ve sonrasında fazla ağrım oluyor. İyice ısınıp, iyice esniyorum bu yüzden.

Bir de bilimsel nedenleri var @angelus'un bahsettiği laktik asit atma olayı gibi, işin o kısmından pek anlamsam da PT ile çalıştığım dönemde bunu ve ısınma ile esnemenin gerekliliğini ondan da duymuştum.

idmandan önce dinamik (dynamic stretch), sonrasında ise statik germe (static stretch).

abd'de hukuk eğitimi farklı biraz. lisans var ama öncesinde hazırlık gibi bir şey de var, o okula girip oradan üniversiteye geçiyorlar falan. tam bilmiyorum ben de detayları, ama tabi ki hukuk lisans var abd'de de.

amerika'da da avrupa'da da hukuk okusanız türkiye'de avukatlık yapabilmek için fark dersleri vermeniz gerekiyor; bu da en baştan hukuk okumak gibi bir şey.

mühendislik mezunu olarak (patent avukatlığı değil ama) patent vekilliği yapmanız mümkün. tpe'nin web sitesine bakın bir.

TR'de bilgisayar yüksek müh. olarak ABD'ye gidip orada hukuk diploması alan tanıdığım var (phd in JD), enteresan o da patent konusunda yaptı doktorasını.

ABD'de hukuk okursanız burada denkliğinizi vermeniz gerek. whimsical+1

Aslında tavsiye edeceğim isimler ciddi mide hastalıkları için daha uygun ama: Hülya Hamzaoğlu - Tayfun Karahasanoğlu

bu işin piri istanbul cerrahi hastanesinde.
www.ichreflu.com

vavien?

vavien tokatta çekildi bildiğim kadarıyla ama yeni bir film değil.

Vavien diyenlere katılıyorum. Pek yeni olmasa da çok güzel bir film ve filmdeki Tokat manzaraları da çok hoştu.

oo memleketimde çekilen film. vavien +1 süper filmdir.

Çarşı pazar'ı diyorsun. Izlemedim.

aradığınız yeni filmse çarşı pazar +1.
güldür güldür'ü yazan ekip yazdı, oyuncu kadrosu iyi. küfürsüz, tatlı bir komedi filmi. genelde yorumlar iyi. beklentiyi yüksek tutmadan gidilebilir.

tamamdir. carsi pazar...

granit serilerine bak mutlaka. ozellikle tavalarindan bir tane elinin altinda bulunsun. biz karaca aldik memnunuz ama baska markalarin da granit urunleri guzelmis diye duydum.


la noix soyleyince hatirladim, mutlaka kurutma makinesi al. gercekten hayat kurtarici bir sey.

oo sonunda evleniyoruz galiba, çeyiz hazırlıkları mı başladı? :)

tefal bence çok başarılı çoğu mutfak aletinde. actifry, tavalar, tencereler konusunda güveniyorum kendilerine.

süpürge dyson diyorum, ona bütçe çıkışmazsa electrolux de fena değil, hadi bosch veya rowenta da olabilir. beyaz eşyada da electrolux iyi bence, eskiden bosch falan diyolardı da şimdiki hali pek başarılı değil bence, biraz da gereksiz pahalı. ayrıca çamaşır makinesi ve buzdolabında samsung'un iyi olduğunu düşünüyorum.

Seramik tavada Emsan, Tefal'den daha kaliteli ama fiyat olarak da biraz daha kallavi. Kalanı hakkında Tefal'den çok şaşmamaya çalışıyorum.

en iyi dediğinde fiyatlar uçuyor.

süpürge için mesela dyson var. bayağı pahalı. performans/fiyat oranı iyi olsun dersen philips iyi diyorlar genelde.

Beyaz eşya için en iyilerden miele var ama yine pahalı. daha düzgün fiyatlarda genelde bosch tavsiye ediliyor.

tencere tava için de silit var mesela, enplus'larda satılıyor. ama bence çelikler için korkmaz, hisar iyidir. teflon da tefal tabi. seramikleri ve dökümleri bilmem. düdüklü tencere için ise fissler var ama daha ucuz olarak korkmaz fena değil gibi yine. en sağlıklısı da çelikler tabi ama yapışmazlık için teflon, seramik falan gerekiyor.

çatal kaşık takımı: jumbo, olmadı hisar.

her türlü cam: paşabahçe.

Karaca'nın döküm tava setini kullanıyoruz, performansı çok yüksek. Seramik tava seti de güzel, tencere tava takımları var, büyüklü küçüklü alabilirsin.

Tencere yemekleri için Ikea'nın 365+ tencereleri çok başarılı (git:www.ikea.com.tr ). Ben kullanıyorum 3-4 senedir ve çok memnunum.

soruna tam olarak cevap değil fakat arayıştan kafa bunaldığında izlemelik www.youtube.com

beyaz eşya'yı arçelik/beko vs gibi bi yere git, hepsini ordan hallet. ciddi indirim uyguluyorlar. bi de dönemlik kampanyalardan yararlanabiliyorsun. her ay farklı bi çamaşır mak falan kampanyada oluyor.

annem benimçeyizime tencere tava takımı aldı, dökümlülerden. sözüm ona yapışmayacaktı ama maşallah her şey yapışıyor. hiç memnun değilim. markasını hatırlamıyorum eve gidince bakarım. yaza doğru seramiklerden alıcam. teflon önerilmese de ciddi manada hayat kurtarıcı oluyor, temizliğine dikkat edersen o zararlı şeyinden de uzak kalmış olursun (süngerin yumuşak tarafıyla temizlenecek, bulaşık mak girmeyecek). cem marka iyi diye hatırlıyorum bi de

kurutma makinesini annem zorla aldırdı ama çarşaf havlu vs'de cidden süper bişey. şimdi çocuk da olunca herhalde daha randımanlı kulanmaya başlarız. yımışacık oluyo o havlular bornozlar <3

evde fantom sulu elektrik süpürgesi var, haftalık büyük temizlik onla yapılıyor. bana kalsa daha rahat kullanımı olan bir şey seçerdim ama o da fazladan varmış, ondan aldım :d bim'den 50 liraya ayaklı elektrik süpürgesi aldık bi de mutfakta duruyor, kırıntı döküntüyü 5 dk'da temizliyorsun.

en büyük problemi ben çatal kaşık takımında yaşadım. o hisar'lara karacalara falan gittik, elimizi attığımız ikinci çatalda hep bir çizik hep bir sorun. sonunda esse'de satılan bi markadan aldık, memnunum. misafirlere onu kullanıyorum, günlük olarak da ikea :D

bim'i takip et, cam kaplar borcamlar falan ciddi uygun fiyata alırsın hepsini :) küçük kapaklı cam kaplar da süper oluyor (plastikte yemek tutmayı sevmiyorum, ayrıca camı bulaşık mak yıkayabiliyorsun)

öncelikle karacaya hiç yanışmayın, zaten şikayetvar'a bi bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız (benim 1 adet bozuk düdüklü tencere kapağımı 1buçuk senede değiştiler, desenleri dökülen yemek takımıyla ve yer yer paslanan çatal-bıçak takımını servise götürmeye cesaretim yok )

f/p olarak benim gördüğüm en iyi tava tencere markası mehtap. tefal, emsan vs. fiyat olarak fazla uçmuş. ayrıca şu günlerde migroslarda mehtap ürünlerinde çok ciddi indirim var (40 küsürlük ürünler 10 küsüre inmiş, kaçırmayın)

satış sonrası servis hizmeti olarak arçelikten memnunuz, tavsiye ederim.

ıvır zıvırmış gibi görünene ama almaya başlayınca ne büyük bir ellet olduğunu göreceğiniz ufak tefek şeyler için ikea'ya bakın, belirli bir satandarttaki her şeyin bir arada olması büyük kolaylık.

bim, şok ve a101!i takip edin, haftalık aktüel ürünlerinde güzel şeyler olabiliyor.

benim bir adet hisar düdüklüm var memnunum valla,beyaz eşyada da gidip çok lüksünü alma buzdolabı dediğin aslında 5 yıl içinde eskiyor.

ızgara tava için www.tefalshop.com.tr bu süper bence. mutfak gereçlerini(ufak tefek şeyleri ya da gündelik yemek takımlarını falan) ben genelde bernardodan tantitoniden falan bakıyorum. bu arada hayırlı olsun şimdiden:)

mutfakta ne kadar zaman geçirirsin sık yemek yapar mısın bilmem ama ben önceliklerimi yazayım en azından. markalara takılma kaliteli ürün kendini belli eder ekonomik ve sağlam bir sürü şey bulabilirsin uğraşırım dersen. tasarruf kasmama gerek yok dersen markaların setlerinden alabilirsin tabii. benim önerim et pişirmek için bir tane döküm ızgara tavan olsun. wok tavan olsun hızlıca sebze pişirme olayı çok hoş sağlıklı. güzel alternatif oluyor yemek yanına. en az 3 boy, birer ikişer tenceren tavan olsun. sakın katı meyve sebze sıkacağı alma kullanmadan köşede kalıyor :) blender seti al. kettle'ın içi çelik olsun kireç temizliği kolay oluyor. çeşit çeşit özelliklerde tost makineleri var sana göre bir tane seç.fırın kapların olsun kelepçeli kalıplar muffin kalıpları güveçler borcamlar vs. kurutmalı çamaşır makinesi almak istiyorum ben yerden tasarruf. almışken öyle alırsan senin için de iyi olur. her buzdolabı yiyecekleri taze tutmakta başarılı değil. 1 yıllık dolabı değiştirmişliğimiz var iyi araştırmak lazım. 5 programlı bulaşık makinesi al. ocağını seçerken büyük gözü cayır cayır yanan bir model al :))

söylemeyi unutmuşum bulaşık ve çamaşır makinesinin kısa programı mutlaka olsun

Düdüklüde Tefal iyidir. Esse'den aldığımız seramik tencerelerden çok memnunum. Makinede de yıkıyorum. Yine Esse'den aldığımız döküm wok tencere var, o da iyi. Tavaları Makro'dan aldım (markaları Touch Me). Mavi gri renkli seramik teflon tava. Biri klasik, biri de wok. Wok tava gerçekten çok kullanışlı. Bu seramik teflonları elde yumuşak süngerle yıkamak da çok kolay oluyor. Bir de yine Makro'dan aldığım krep tavası var, çok iyi.

Teyzem Tefal Actifry hediye etmişti; pek kızartma yiyen biri değilim ama memnunum ondan da.

Arzum'un rondo ve karıştırıcılı setinden memnunum. Tost makinem de Arzum, gayet güzel işini görüyor. Su ısıtıcım da Arzum'dan ve o da senelerdir kullanımda, kireçlenme yok.

Mini fırınım Arçelik'ten, gayet memnunum. Elektrik süpürgem Rowenta, tozu bayağı iyi çekiyor ve çok sessiz. Beyaz eşyaları evlenirken yenileyeceğiz biz de. Şimdilik emektar Bosch ocaklı fırın, Vestel buzdolabı ve çamaşır makinesi, Siemens bulaşık makinesi var ve bunları alalı 10 sene ve hatta daha fazla oluyor. O yüzden yine bu markalara bakarım ben. Kurutmalı çamaşır makinesi almak bence de mantıklı. Ayrıca kısa program ve ne kadar çeşitlilik olursa o kadar iyi; mevcut çamaşır-bulaşık makinelerimde çok program var ve hemen hemen her şeyi yıkayabiliyorum.

Philips'ten aldığımız katı meyve sıkacağı da başarılı ama onu temizlemesi çok sinir, o yüzden meyveyi direkt yemek daha çok işime geliyor.

Tchibo'da da her zaman alacak ufak tefek bir şeyler bulunuyor. En son buharda pişirme aparatı aldım mesela. Güzel kek kapları, muffin kalıpları da oluyor.

Çatal bıçak, tabak takımları filan artık zevke göre. En uygun fiyatlar Ikea'da sanırım. Annemden kalanları kullanıyorum ben. Eksiklik yok şimdilik.

Kolay gelsin. :)

Edit: Bir iki detay ekledim.

Evlenme teklif ederken sıvarovski denen taşlı ince yüzük aldım. Söz yapmadık direkt nişan yaptık, o dönemde yüzükleri beğendik. Nişanda takılan yüzükleri değiştirmeden evlenirken kullandık. İki masraf yapmaya gerek yok bence. Nişan zamanı beğenin yüzükleri olsun bitsin. Beyaz ya da sarı farketmez. Çift yüzüklerine bakarsanız kadınlarınki taşlı ve daha süslü olabiliyor, erkeğinki ise aynı tasarımın daha sadesi.

Bize söyledikleri adet ''erkeğin yüzüğünü kadın, kadınınkini ise erkek alır''. Tabi ben adetlere takılmadım beğendik eşimle aldım gitti. Kayınvalidem parasını vermek istedi almadım. Devir tasarruf devri kimse kimseyi masrafa sokmasın ;)

Nişanlıyım. Evlenme teklifini tek taş ile yaptı nişanlım. Daha sonra, nişan merasiminde kurdela takıp kesmek üzere ikimiz birlikte birbirimize düz, yeşil altın (yeşil değil sarı oluyor) alyans aldık ve alyanslarımızı takıyoruz; evlendiğimizde de alyanslarımızı takmaya devam edeceğiz. Tek taşı ise gündelik olarak pek kullanmaya kıyamıyorum açıkçası, daha özel zamanlarda takıyorum.

Yüzük işi tamamen sizin keyfinize kalmış. İsterseniz gümüş alırsınız, isterseniz beyaz altın, isterseniz teneke/tahta...

Klasik olan alyans düz, yeşil altın olan alyanstır ama herkesin zevkine göre çeşit var artık...

İncelik kalınlık da yine sizin keyfinize kalmış, ama çok ince olanları söz yüzüğü olarak satıyorlar.

nişan için alınan alyanslar nişanlılık boyunca sağ ele, evlenince de sol ele takılarak kullanılır ancaak;

çoğu sağlak insanın sağ el parmakları, sol ellerindeki parmaklardan kalındır. nişan takıyoruz diye sağ ele göre deneyerek almanızı tavsiye etmem zira alyanslar genellikle küçültülüp büyütülemezler, sipariş üzerine numarasına göre gelir kuyumcuya. dolayısıyla da sağa göre alırsanız sola geçirdiğinizde yüzük bol gelir. biz sola göre aldık ve nişanlılık boyunca da alyanslarımızı hep sola taktık, kimse fark etmiyor bile.

bir de kalın alyans tavsiye etmem, kullanımı zor oluyor. ince olanlara bir süre sonra alışırsınız elinizde olduğunu bile unutursunuz.

Arkadaşınız kediyi sağ sola sorup, vet.e götürüp ve eve alıp çok güzel yapmış; ama süt vermesin kediye, çoğu kedinin laktoz alerjisi var ve kedi süt yüzünden ishal olabilir. Su içmesi lazım, hiçbir şey suyun yerini tutmuyor. Kusması da sütten veya mamanın hazmının zorluğundan olabilir.

Buralardan yuva bulunması çok zor. Haysev'e mail atın isterseniz, ilanı paylaşsınlar.

yaklaşık 1 sene önce biz de kız arkadaşımla beşiktaşta bir kediyi sokaktan perişan halde aldık, tedavi ettirdik. artık bizimle ve durumu şu anda çok iyi.

veteriner değilim tabi ama fotoğraftan ağzında akıntı var gibi geldi. yanlış bişey söylemeyeyim ama kuru mama yemiyor olması ve akıntı olması iç hastalık, virüs vs. belirtisi olabilir. yavru kediler bu tip risklere çok açık oluyorlar çünkü. bizimki de öyleydi. hastayken kediler yemeden içmeden kesilebiliyorlar. yaş mamaya hayır demiyorsa arkadaşınız yaş mama vermeye devam etsin. hem su içmiyorsa sıvı ihtiyacını da bir nebze karşılamış olur. ama tabi bir hastalıktan dolayı yiyemiyor ve kusuyorsa yine kusabilir ve bana kalırsa acilen tedavi edilmeye ihtiyacı var. hasta kediler hemen müdahele edilmezse pat diye gidiveriyorlar o yüzden acele etmek lazım. veteriner de yeterince incelemeyip sallamış gibi geldi bana. biz beşiktaştaki yuvam veteriner kliniğine götürüyoruz çok memnunuz. götürmeseniz bile telefonla kedinin durumunu anlatsanız sağlık anlamında rehberlik ederler. numaraları 0212 227 29 10

sahiplendirme konusunda haysev denenebilir bir de facebook grupları var sokak kedisii (çift i ile) mesela bunlardan biri tadavisi yapılıp orada sahip aranabilir. twitter instagram fln hayvan sahiplendirme konusunda çok alternatif var tüm sosyal medyada. en kolay da oralardan oluyor sanırım.

@whimsical ın söylediği doğru süt vermeyin. artık anne sütünü bırakacak erişkinlikte görünüyor zaten hele inek sütü falan hiç vermeyin sindiremiyorlar.

Sapasağlam görünüyor kedicik. Gözle görülür bir durum olsa veteriner fark ederdi. Enerjisi düşmüşse az yemesi, iştahsız olması normal ve elbette ben inek sütünden bahsetmiştim. Kedi sütü yerine geçen formül tozlardan kullanılmasının bir zararı olmaz.

24-28 Mart tarihleri arasında Cevahir'de sahneleniyormuş: www.istdt.gov.tr

Biletiva'dan bilet alınabileceği yazıyor aynı sitede ama Biletiva sayfasında bilet alma seçeneği göremedim. Cevahir ile iletişime geçin isterseniz.

Oyundan 14 gün önce biletler satışa çıkar. Gişede saat 10:00 da, internette ise 10:10 da satış başlar. Devlet tiyatrosu biletlerini bu sene biletiva.com satıyor. Oradan edinebilirsin. Ha sen bilgisayar başındayken 10 dakika içinde biletler gişeden satılabilir ama bu gideceğin oyuna bağlı tabi.Ben sabah 10:05 te pc başına geçer istediğim koltuğu alırım genellikle. İyi seyirler.

Biletiva.com'dan takip edebilirsiniz . Profesyonel gibi çok fazla beklenen oyunlar için , oyundan 14 gün önce herhangi bir devlet tiyatrosu gişesine gidersiniz bilet alabilirsiniz . internetten 10:10 a satışa koyduklarını düşününce , gişeye sıraya giden insanlar tüketiyor zaten . Oyun bir daha ne zaman programa girer onu bilmiyorum ama verdiğim site sürekli güncellenmekte ..

Sabah erken saatlerde gişeye gittiğinizde bilet bulabiliyorsunuz. Ben 5 defa izledim, beşinin biletini de gişeden aldım. Üstelik sıra falan da olmuyor. Bir de illa oyunun sahnelendiği yerden alma zorunluluğunuz yok, Devlet Tiyatroları'nın herhangi bir sahnesinden alabiliyorsunuz. İnternetten almak çok zor.

erkek olarak sıfır makasla uzatmıştım saçlarımı, herkes de beğeniyodu... niye kesmek gerekiyor anlamıyorum ben kırık falan mı oluyor? kırık görsem onu da tanımam gerçi de :)

@kerim
Kırıklar + Orantısız uzama

telefonda oldugumdan su an vieolikleri ile ugrasamadim :) lakin kahkulu keserken bu paylastigin ilk videodaki kadinin bi kahkul kesme videosu var isimi cok kolaylastirmisti ve sonuc hep iyi olmustu, tavsiye ederim.
ben sac kesim isini ogrenmek icin insanlarin kendi saclarini nasil kestikleri videolardan cok profesyonellerin nasil sac kesilir uygulamali videolari oluyor onlari seyrediyorum. makas tutusu, saci ayirisi vs bir adam var unutmazsam daha sonra linkini eklerim.
kendi sacini kesebilmek buyuk rahatlik heralde bi 3-4 senedir kuafore gitmisligim yok :) mis gibi..

4-5 seneden beri saçlarımı eşim kesiyor ben de onunkini kesiyorum bir 7-8 senedir (kuaförlükle uzaktan yakından alakamız yok). Hatta e-bay'den profesyonel makas bile aldım bu iş için. Saçımda herhangi bir kat v.b. olmadığı için kolay oluyor kesim. Çenemin biraz altında küt bir model ve önlerde kakül/perçem var. Kakülleri şu videodaki (git:www.youtube.com ) tekniğe benzer şekilde kesiyorum. Eşim de saçında 3 numara tercih ettiği için makineyle bir 15 dakikada halloluyor.

Kuaförlere bağımlı olmamak şu dünyadaki en güzel şeylerden birisi.

@nwnd
Profesyonellerin videoları teknik olarak mutlaka daha iyidir. Link eklersen biz de faydalanırız, güzel olur. :)

@thredith
Ben de saçımı küt keserek başlamıştım. :) Ensede birleştirip kıt kıt kıt "kağıt makasıyla" keserek! Bana bazen gelirler öyle, sonucu fazla düşünmeden eylemi yaparım. Neyse ki kötü olmamıştı. Sonra da yavaş yavaş uzattım. Benim saç makasım Watsons'ta satılanlardan. Profesyonellik derecesini bilmiyorum ama memnunum ben de.

@whimsical

Ben de sonucu hiç düşünmüyorum açıkçası. Öyle biraz yamuk olmuş, istediğimden daha kısa kesilmiş falan çok takıldığım şeyler değil. O yüzden hallediyoruz bir şekilde kendi içimizde kuaför gerginliği yaşamadan. Şimdilerde eşim kesiyor ama kendi saçımı da çok kesmişliğim vardır. Özellikle üniversite zamanında kafama eserdi, alırdım elime makası kırt kırt kırt çok titizlenmeden keserdim. Böyle ense kısacık, önlere doğru uzayan modeller bile kesmişliğim vardır o dönemlerde :)

Watsons'da bu tarz makas olduğunu bilmiyordum açıkçası. Bilsem e-bay'le uğraşmazdım büyük ihtimal. Bundan sonra aklımda olsun ama :)

@theredith
Watsons'ta ara makası bile var. O da saçtaki yığınları inceltmek için büyük kolaylık sağlıyor. :)

biraz gecikmeli oldu, aklımdan çıkmış efenim.

ben şu amcanın videolarını bayağı faydalı buldum saçın nasıl tutulması gerektiği konusunda. hangi tutuş nasıl bir sonuç getiri vs;
www.youtube.com
www.youtube.com

verdiğin ilk linkteki hatunun videolarında da bayağı bir şey anlatıyor, kahkül olayında en pratik ve iyi sonuç veren teknik benim için.

benim saçlarım uzun olsa da şu kısa saç kesimini de izlemek bayağı bir fikir veriyor kesim konusunda,
www.youtube.com

şu kanalda da bayağı saç kesimi ile ilgili video var;
www.youtube.com

zaten bir videodan başladın mı önerilerden daldan dala atlayıp sürüyle farklı şey çıkıyor bir zaman sonra da hepsini harmanlayıp kendine uygun sonuca varıyorsun.

herkes bir yana o bir yana

Aynen

öyledir

Kendimi seviyorum ama aynaya bakınca bi güzellik göremiyorum.

Sevilen kadın, bütün kadınların en güzelidir.

Değildir ya tabi ki. Sadece, sevdiğin için başka birinde fark edebileceğin çirkinlikler/kusurlar/eksiklikler vb. ondayken gözüne batmaz, sevimli bulunur, sevilir. Sonuçta birini görür görmez sevmiyoruz, tanıdıkça seviyoruz. Sevince de olduğu gibi kabul ediyoruz ve öyle seviyoruz. Çirkinliğini de güzelliğini de seviyoruz. Bu yüzden başkalarında bize batan şeyler sevdiğimizde olunca batmıyor.

Tabi yazdıklarımı sevilen kadın için değil, sevilen insan için yazdım. Cinsiyet ayrımı olmaksızın durum bence böyle.

galeri12.uludagsozluk.com

Tabi ya, daha güzelini görünce aldatmalar bu yüzden vardı.

Sevilen kadından başka kadın da mı varmış?

değildir. sevilen kadın sevilen kadındır.

en son çıktığım hatun bi öncekinden daha güzeldi. ama tam bir gelen gideni aratır durumu oldu. sırf bi öncekini daha çok seviyorum diye 'daha güzeldir' diyecek değilim.

Doğrudur.

dogru. ne diyordu vizontelede belediye baskani. burayi severseniz burasi dunyanin en guzel yeridir, sevmezseniz dunyanin en guzel yeri degildir.

Uyurum. Uyuyamayacağım bir durumdaysam sürekli yerim. Bir bahane uydurup bir iki sigara içmek için markete filan giderim. Parfüm filan sık tabii içtikten sonra anlaşılır diye. Sakız çiğne. Hasta numarası yap gün içinde uyu bir kaç saat.

Kahve seviyorsanız kahve (şekersiz sütsüz filtre kahve) için. Bir bağımlılığın yerini başka bir bağımlılık alabilir. :) Hem kahvenin zararı yok, faydası var.

yiyorum. özellikle bol bol kuruyemiş ve tatlı. kahve benim canımı sigara çektiriyor, o yüzden sigara içemeyeceksem bitki çayı tercih ediyorum.

nikotin bandı, nikotin sakızı.

6 ay oldu bırakalı kardeşim sana da tavsiye ederim ;)

pipo içiyorum.

sigara içemiyorsam kahve+şekersiz sakız
İki gün idare edersin

yaban mersini fındık gün kurusu patlamış mısır vs..

Hayır yok, o bilinçli yapılmış olan bir yazım hatası: movies.stackexchange.com

Yıllar önce okumuştum ben de bir yerde, hani bizde çocuklar "mezar" yerine "mezay" falan der ya, onun gibi bir kullanım bu. İçerikle bu şekilde bağdaştırarak bilinçli yapmış bunu.

o zaman iOrigins izle. cok seversin, pisman olmazsin

the other guys diye bir komedi var. konusu çok az da olsa ekonomiye bulaşıyor. bittikten sonra jeneriğindeki bir iki dakikada da ilginç bir iki infografik vardı.

the informer!, inside job, margin call, the insider

Yıldız Parkı girişindeki Çevre ve Sokak Hayvanları Derneği'ne gidebilirsiniz. Vereceğiniz ücret özel vet. in yarısı gibi bir şey oluyor, bağış olarak alınıyor. Bir sürü hayvana bakılıyor orada, sizin de çorbada tuzunuz olmuş olur.

mac için ntfsi gösteren bir yazılım vardı diye hatırlıyorum ama. yanılıyor da olabilirim.

dosya sistemini değiştirirken içindeki dosyalar silinir. başka türlü mümkünatı yok malesef.
Tuxera adlı programla ntfs yazıp okuyabiliyorsunuz.
www.tuxera.com

şırekli hali için inmac.org

@masa penisi
Tuxera'nın 15 günlük deneme sürümünü yükledim ve şimdilik her şey yolunda görünüyor. Dosya transferi yapabiliyorum. Teşekkür ederim yardımınız için.

ntfs den donustururken ılla kaybedıyorsun. fat32 den donusturtuken kaybetmeden olabılıyor.

ucretsiz de mac den ntfs ye yazabılen seyler vardı eskıden.

www.macbreaker.com

www.cnet.com

eger mac diskinizde yeterince yer varsa. diskteki bilgileri Mac'e kopyalayin. usb belleği Mac'te exfat (fat32 değil) olarak formatlayin. böylece hem mac hem Windows (xp hariç, driver gerekir)'da sorunsuz calisir.

Ne için öneri? Ingilizcesini mi geliştirelim yoksa Türkçe'ye mi çevirelim?

Bazı yemekler tanıdıktır, çoğu değildir; ama birlikte, geçmişte bir yerde üçkağıtçı ve harikulade bir kişinin anlattığı hikayeyi dokurlar.

üretkenlik deyince aklıma beatles ve pink floyd geliyor benim. kendi içlerinde bile tür değiştiriyorlar albümden albüme. herkes pink floyd'u syd öncesi ve sonrası diye ayırır ancak beatles da revolver'dan sonra çok değişen bir grup bence. kısaca bu iki grup üretkenliğin tanımıdır bence

the alan parsons project pink floyd'un belkemiğini oluşturur derler. nitekim üretken bir gruptur da ayrıca.

camel'in de birçok albümü var. en diye bir iddiam yok ancak üretkenlikleri yadsınamaz.

beatles, floyd, stones, zeppelin, rhcp ilk aklıma gelenler oldu.

who, doors ve clash de dahil edilebilir belki. hatta smiths de.

edit: queen +1

tek kişilik dev kadro: buckethead
en.wikipedia.org

queen diyorum ben.

(bkz: merzbow)

en.wikipedia.org

serdar ortaç. her sene albümü var adamın.

edit: yanlış cevap vermedim, üretken bir şarkıcı kendisi. soruda tarz önemli değil demişsin başka bir kriter de yok, tik atmaman çok saçma şu durumda.

Alman Tangerine Dream grubu var. Adamlar 103 stüdyo albümü çıkarmışlar şu ana kadar:

en.wikipedia.org

"signature circular" veya "authorized signatory" kullanabilirsiniz.

ayrıca tureng'e de bakabilirsiniz farklı öneriler için.

authorized signatory list kullandım. yabancı firmalarda anladığım kadarıyla birden fazla imza yetkilisi olağan bir durum.
teşekkürler.

yapma

hazır boyaların içindeki o oksidasyon kremine, boyayı karıştırıyorsunuz. (boyanın kendisi ayrı bit tüpte oluyor) oksidasyonla karışan boya zaten rengini alıyor ve o karışımı uyguluyorsunuz saçlarınıza. doğrudan boyanın kendisini değil yani.

kremin faydası, boyanın doğru kıvamını tutturmaktır. bir de içinde hidrojen peroksit var, bu da boyanın çalışmasını sağlar. yani o olmadan tek başına tüpteki boya bir işe yaramaz :)

markette satılan hazır boyaların içindeki oksidasyon kremi renk açar tabii ki ama kuaförlerin uyguladığı kimyasal renk açıcılar gibi saça zarar vermez.

Peki ben hiçbir şekilde oksidasyon uygulamak istemiyorsam saçımı neyle nasıl boyamalıyım?

@rivulet kına.

boyamayın saçınızı siyaha. pişman olursanız dönemezsiniz siyahtan.

saç renginiz kumralsa 6-7 tonlarındadır. 5 numaradaki kahve tonlarını deneyebilirsiniz.

zor soru yav, bugün hangisine gideceğini kendin seç ama seçmediğine de mutlaka git sonra.

the imitation game'i izlemedim ama birdman güzel bence izlenir.

the imitation game güzeldi, birdman sıkıcı gelebilir bazılarına.

Imitation game daha gidilesi. Birdman su saatten sonra beklentilerini karsilamayabilir.

birdman ı izleyip beğenen kimseyi görmedim

The Imitation Game i izle

birdman da biraz sanatsal gönderme ve üzerie düşünülmesi gereken detaylar var. Yani evde sakin kafayla izlenicek bir filim. O yüzden The Imitation Game izle , sağlam filimdir.

(edit ; ayrıca birdman filminde film boyunca çalan bateri insanın kafasını çatlatıyor, sinemada o ses hiç çekilmez )

Imitation Game sıradan tipik "Holywood-oscarlar bana gelsin" filmi

Birdman gerçek bir meydan okuyuş

Imitation daha iyi

Birdman bence tam sinemada izlemelik film, çünkü görsellik ve ses çok ön planda.

Imitation Game'i henüz izleyemedim, ama onun hikayesiyle saracağını düşündüğümden evde büyükçe bir TV'de iyi bir ses sistemiyle de izlenebileceğini düşünüyorum.

birdmani begendim; ana oyle komseye muhakkak izle diyecegim bir film degil. gidilir ama gidemezsen de uzulmezsin

sanat filmi sevmiyorsan the imitation game.
tarih filmi sevmiyorsan ya da homofobiksen birdman.
çok yüzeysel bir değerlendirme oldu, vurmayın!

the imitation game'i henüz izlemedim. birdman'i çok beğendik eşimle.

birdman abartı ya yada ben bi b.k anlamadım evde izle malum sitelere düşmüş diğerini izlemediğime göre daha izlenir versiyonu düşmemiş.

iki filmde internete düşmüş bence otur ikisini de evde izle :)

birdman, sinema tarihine geçecek bir film. kesinlikle birdman.

Camussar +1

Uzun uzadıya yeniden yazmak istemiyorum. Kendimden tiksindim aynı şeyi yaza yaza. O yüzden şuradaki başlıklardaki tartışmalara gönlendiriyorum.

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

Olaylar: der meister ve mea maxima kulpa uçuruldu. hollowlife gitti, isimsiz bir kahraman olarak dönecek. Ayrıntılar için
www.eksiduyuru.com

Yalan değil sevindim. Hiç tanımam etmem kendisini ama tam bir ajitasyon makinesi. Ortalığı karışmakta ona buna sardırıp kaçmakta, sinir bozmakta üstüne yoktu.

aychovsky'nin yönlendirdiği duyuruları okudum ama yine de anlamadım bu yazarların niye uçurulduklarını...

hepsi o kadar mı? yoksa silinen duyurular mı var?

@ whimsical
der meister'i dün gece hollow uçurdu. biz genel olarak başka bir duyuru için uçurulduğunu sanmıştık ama değilmiş
bütün muhabbet burada www.eksiduyuru.com
kendisi love'li bir 2.nickle yine burada zaten
sonra olay büyüyünce compü kendisi buralara geldi :P biz kaçıştık. hollowlife'ı şimdilik görevden aldığnı açıkladı

bununla ilgili tam olarak şu duyurunun altında geyik sürerken

www.eksiduyuru.com
compü mea'nın 240 tane cevabı silinmişken hala aynı şekilde yazıyor olmasının kuralları takmaması anlamına geldiğini düşünüp kendini uçurmuş, hatta ben ilk bi an farketmeme rağmen inanamadım.
durum bu başka uçan yok.

nars, mac gibi markalar meşhurdur. bunların makyaj paletlerinden hediye edebilirsiniz.

ruj ve allık hemen hemen her kadının kullandığı makyaj ürünleridir; tek ürün olarak tercih edilebilir.

kiko, sleek, lush olabilir. Urban decay'in naked paletleri olabilir. Onlar genelde asiri sevilir.

Ama bence de türkiyede bulunmayan urunleri almak daha iyidir.

Littlejack +1329573 ayrica ya, kiskandim :(

millette ne arkadaslar var be :'))

tr de olmayan markalara bakın bence. urban decay veya lorac pro nun paletlerini alırdım ben olsam hiç düşünmeden.

@littlejack, abi ne alakası var gözünü seveyim, kız arkadaşlarımız olmasın mı? :)

bir de daha spesifik örnekler verebilir misiniz, ben olaya çok yabancı olduğumdan çok soyut şeylerden bahsediyormuşsunuz gibi de geliyor olabilir :), neyse şunu al bak bu çok iyidir gibisinden. ben zaten kararsız bir adamım bana bu kadar geniş bir yelpaze sunmayın lütfen. ha tabii bu vereceğiniz cevabı da engellemesin tabii, mümkünse diye diyorum sadece.

@theworldismine ağzına sağlık :)

1.ye naked 1 (urban decay)
2.ye naked 2 (" ")
3.ye lorac pro 1 (lorac)
4.ye lorac pro 2 (" ")

varsa artık 5.ye naked 3 6.ya da too faced chocolate bar:) dahada fazlalarsa
www.sephora.com şu tarz kofreler olabilir benefitten. ama son seçenek olsun bence çünkü benefit tr de satılıyor zaten.

Yeni bi nick aldı o diye hatırlıyorum ama yeni nickini bilmiyorum.

krem peynir +1
hatta nikimi değiştiriyorum gibi bir duyurusu vardı belki aramalarda çıkar

evet, yeni nickim bu. hayırdır inşallah?

eski nike ne oldu?

@titiraprap
sıkıldım ondan, sildim duyuru hesabımı. sözlüğe de girmiyorum zaten. artık hesabım bu. duyuru da açmıştım buna dair, tabi 2-3 ay sonra otomatikman siliniyor duyurular (soru olmadıkça)...

15 dakika.

Anında yenileyip veriyorlar. Nufüs müdürlüğüne git sıra da çok yoksa iki imza ile bitiyor orda basıp mühürleyip çat diye vericekler

Vay anasını be. Çok sevindim. Teşekkürler arkadaşlar. :))

kayıp vs olmadığı sürece yani nüfus cüzdanın elinde olduğu sürece nüfus müdürlüğü'nden 5 dakikaya halledebilirsin. yanında fotoğraf ve 5 tl olsun yeter

sıra yoksa 2 dakika sürüyor. 2 vesikalık fotoğraf (kimlik boyu olsa daha güzel) ve kimlik bedeli olarak 7,5 lira gerekiyor.

30 saniye sürüyor. Ben de kısaltayım dedim.

kahkaha attım hahaha :D

0 sıdır dk ben gecen gittim baska bi iş icin değiştirim cüzdanı gelmisken dedim ordaki abla ki taşdı kendisi grenk yok zaten değişcek kimlikler bu yıl eğitimler verilmeye basladın dedi soğuk damgası falan var işte gecerli bu dedi

Pasaport çıkartacağım da ben sıkıntı çıkarabilirler diye değiştirmek istiyorum. Teşekkür ederim ama, aklımdan çıkmıştı benim o mesele.

Birinci özet: sevişiyolar.
İkinci özet: zengin çocuk fakir kıza çakıyor.
Üçüncü özet: kırbaç.

sen kafada harmanla, çok önemli bir mevzu yok..

Ama öyle deme yaaa, orda aşk var tutku var şefkatli bir sadizm var :(

Hicbir halt yok, zaman kaybetme bu filmle.

@Cursed Chico

öyle bir şefkatli sadizm ihtiyacı varsa, ziraat bankasının herhangi bir şubesine girip 'bedava çay' diye bağır, aynı şefkatli sadizmi sana da gösterirler. filme gerek yok.

yukarıdakilere ek olarak bunun bir triloji olduğunu da hatırlatmak isterim.

aynen hacı sado mazo varmış filmde. ben izlemedim ama yakında izleyecem. ya da kod adı k.o.z'a giderim. ikisi de başyapıtmış öyle diyola...

@Chico: ne kitabı okudum ne de filmi izledim ancak son zamanlarda film hakkında okuduklarım hiç de aşk, tutku, şefkatli sadizm üçgeninde dönen şeyler olmadığını söylüyor filmde; hatta tecavüz, istismar gibi konuları romantize ederek kitlelere anlatma çabasında deniyor.

bence gayet gereksiz bir kitap ve film. porno izleyen bireylere sapık damgası vuran kişilerin ellerinde dolaşan bir sm temalı kitaptan daha ne beklersin o da tartışılır.

Kendilerine heyecan arayan sevimsiz ve renksiz plaza kadınlarının şişirmesiyle kitabı çok popülerleşti, kitabı çok tutunca filmini çektiler. Zaten kadınlar matinesi gibi filminin gösterimleri, erkekler izlemiyor. :)

Bdsm kültürüne biraz yakın olduğum için bu tarz popüler kültüre maruz kalıp iki çiğnenip tükürülecek şeylere dönmesine büyük tepkiliyim, bu yüzden ne kitabı okudum, ne de filmini izlerim. Ön yargılıyım, dangalak bir yapım olduğuna eminim. Sex sells, eskiden melissa p vardı, şimdi bu çıktı. Bir mazoşist bulayım bak Ben neler yapıyorum. Gray Melake kalır.

Inb4 "yav he he"

Filmi izlemedim, kitap şöyle: Etrafındaki tüm erkeklerin kendisine ilgi duyduğu ama kendisinin onlara ilgi duymadığı; en iyi arkadaşı olan sarışın, çekici, akıllı, patronluk taslamayı seven zengin aile çocuğu ev arkadaşını içten içe kıskanan; onun yapması gereken bir röportajı bir gün o hasta diye onun yerine yapan ve işte o röportajda - kitapta "Yunan Tanrısı" olarak nitelendirilen- çok kötü bir çocukluk döneminden sonra evlat edinilen ve ultra zengin Grey'e aşık olan Anastasia Steele diye bir kız var. Grey kimseyle yakınlaşamıyor, uzun süreli ilişkileri sadece sub ve dom ilişkisi oluyor ve kızla da böyle bir ilişki yaşamak istiyor. Ancak kızın hiç cinsel tecrübesi yok, "şiddet" de doğal olarak onu korkutuyor ve Grey ile birlikte olmanın tek yolu buysa deneyebilirim diye düşünüyor. İlk kitap bu karar verme sürecini anlatıyor.

Fanfiction gibi bir şey bu. Karakterler gerçekçi değil, Grey karakteri gerçek olamayacak kadar fantastik, aynı şekilde kız da adeta kusursuz... Yani kitabı ciddiye almadan okuyunca çok eğlenceli ama ciddiye alarak okuyan biri için kitap çöp, çünkü çöp. Filmi de ciddiye almadan izlenebilir herhalde ama izlemediğim için bir yorum yapamam.

Kısacası sadizm kitaptaki temalardan sadece biri. Kimse kimseye girişmiyor, her şey gönüllü oluyor veya olmuyor.

Valla İngilizce'si nasıl kurulur bilmiyorum ama, 7 yaşımdan beri yani 16 yıldır şeker hastasıyım ve bugüne kadar bu cümledeki gibi bir etkisini görmedim.
Ha sen gider kilo kilo baklava yersen tabi ki yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Ya da ilaçlarını kontrolsüz/dikkat etmeden kullanır, rutin doktor kontrollerini aksatırsan illa ki kötü şekilde etkilenirsin.
Bu tarz yazılarla insanların psikolojisini olumsuz yönde etkiliyorsunuz. Şu yazıyı şeker hastalığına yeni yakalanmış, doğru düzgün bilgisi olmayan birinin okuduğunu düşünün...

Diabetese is an illness that is increasing in prevalence all around the world, that is lifelong, that requires medical care, that substantially causes labor force losses and that is able to effect the quality of life negatively.

saçmalıyosun bence.

senin kedine köpeğine yapılınca kötü tabii ama
hugelolcdn.com
o kadar sıkıntılı bir durum değil, özellikle kedi oynatmak için.
kediler zaten her fırsatta avcılık içgüdülerini kalibre etmek için hareket eden nesnelere-gölgelere saldırırlar.

değil ama sağlam dayak yersin o tavırla bugün yarın.

lazer tutarak hayvanla oyun da oynayabilirsin, eziyet de edebilirsin. Haliyle, çeşitli parametreler eklenmeden birşey ifade etmiyor hareket kendi başına.

Biri beni öyle oynatsa zannediyorum bir zaman sonra delirir lazeri tutana pençeyi gömerdim. Bu durumda ben uygun olmadığını düşünüyorum ama bilimsel bir kaynağa dayanarak değil empati yaparak elde ettiğim çıkarımlara dayanarak söylüyorum. Hatta ibnelik bence. O değil de yazdıkça sinirleniyorum, empatinin de bokunu çıkarmamak lazım galiba.

i.imgur.com
kedi çok huylanırsa noktayı yakına getirip tuzak kurup tutup kediyle oynarsınız olur biter. hergeleliğin lüzumu yok tabii.

Direkt gözüne tutmak kör ediyor, o ayrı ama oyun amaçlı tutmanın da psikolojik olarak zararı var. Avlanma güdüsünü tatmin edebilmesi için avının peşinde koştuktan sonraki aşamada onu yakalayabilmesi gerek; ama lazeri yakalamak diye bir şey söz konusu olmadığından bir süre sonra her yerde lazeri aramaya başlıyor hayvan. Yani neferkitty'nin de dediği gibi, hayvan avlanma güdüsünü tatmin edememiş oluyor ve bunun da olumsuz sonuçları oluyor.

benim köpeği oynatıyorduk ama hayvan saplantı yaptı resmen. uyuşturucu bağımlısı gibi tek istediği lazerle oynamaktı hep. gelip bizden lazer istiyordu hep. sonra ben de okudum psikolojilerinin bozulduğunu. lazeri ortadan kaldırdık.
çok zor unutturduk. 1 sene oldu nerdeyse ama hala arada gelip lazer istiyor. (yeri kazır gibi bir hareketi var, onu yapıp bize bakıyor)

BU arada bizimki farkındaydı lazeri bizim yaptığımızın. mesela bir süre sabit tutunca gelir pat diye patisiyle elime vururdu "oynat şunu düz tutma" diye.

Birisi, ben kopegimi gezdirirken lazer tuttu, kaynagini goremedim ama kopegim zaten hemen her turlu isik kaynagindan ve bilmedigi seylerden odu patlar. Beni surukleye surukleye eve goturdu o gun. Epey kufrettim o gun o zirtapoza.

@innerbliss;

yorumun çok güldürdü beni :) , yanlış anlamazsın herhalde, "çok zor unutturduk. 1 sene oldu nerdeyse ama hala arada gelip lazer istiyor."

çok fena :)

Kediler şekerli tadı alamıyorlar ama bildiğim kadarıyla şeker oldukça zararlı. Tabii parmağın ucuyla verseniz bir şey olmaz da alıştırmayın.

Çok az ama. Bir şey olmaz.

verin ama alıştırmayın. bi de kedi tatlısı vs gibi şeyler saçma sapan uydurma ürünler. üzerinde yazıyor diye tatlı değil onlar.

biz yoğurtla kandırıyoruz bayılıyor

En kötü ihtimalle kör olur, en iyi ihtimalle dişleri çürür. Bir de kedinin karaciğerine zarar verir. Azıcıktan bir şey olmaz ama bir kere verirseniz hep vermeniz gerekecek, bunu aklınızdan çıkarmayın; kediye sınırlarını onun iyiliği için öğretmeniz gerekiyor.

Çözüm basit: Önünde yemeyin canı çekmesin:))

yoğurt +1, deliriyorlar yoğurt yemeye

alter ego +1
kedi tatlılarının tatlı olması için tatlı olması gerekmiyor
adı üstünde kedi tatlısı
bence de kendi yediğimiz şekerli şeyler onların metabolizmasına çok zararı var oyüzden onlar için üretilmiş gıdaları tükettirmemiz daha sağlıklı olur

baklava pamuk şeker keşkül profiterol vs ne bulsa yiyen, yalnız yiyene yedirmeyen, elinde tatlı kaşığı olan herkese evi dar eden kaplan bozması bir kedim var.

uzun süredir belki de 2 yıla yakın oldu hiç tatlı vermiyoruz ama aldığı kiloları verdiremedik ne kör oldu ne dişleri çürüdü ama obez kere obez.
o yüzden hiç vermeyin isterse ağlasın yine de dönüp bakmayın, hasta olup gözünüzün içine bakmasındansa böylesi daha iyi

insan olarak şekeri bırakmaya çalışıyorum kediye neden şekerli şeyler vermek istiyorsunuz ki. cocuğum olsa elimden geldiğince şekerli hiç bir şey vermicem. biz mal gibi büyüdük onlar öyle büyümesin :)

Tekerlekli yurutecler var.
Eğer onlardan takarsaniz bez yere surunmez.
Dolayisiyla da cikmaz.

Köpeklerde daha sik kullaniliyor yürütec, ama kedi de bir süre sonra alisacaktir.

yürüteci sürekli takılı olsa olur mu? yürüteç var.

ya çok üzüldüm kediye ve tabi arkadaşının da durumuna... :(

yürüteç kullanılmayan zamanlarda yapmak üzere aklıma şu geldi: kediye tasma takıp, tasmanın iki yanına ip bağlayıp, o iplerin öbür uçlarını da beze tutturmak. pantolon askısı gibi...

Ben de tam whimsical'ın dediğini söyleyecektim, öyle olur mu ki? Çünkü yürüteçten hoşlanmıyormuş.

Tasmadan değil de ya da ön kolların altından geçecek bi şekilde bağlanamaz mı?

yürütece alışamaz mı ki? sonuçta hayvan kendi vücudunun bir parçası olmayan bir şeye alışmaya çalışıyor, zaman alır bence... yalnız dediğim gibi, yürüteç sürekli takılı dursa, sorun yaratmaz mı?

bağlayarak denedik, yine çıkarttı. zıbın gibi bir şey giydirsek olur mu acaba?

Zıbın mantıklı olabilir, yürüteçten daha iyi olur zannediyorum. Veterinere yürüteç işini bi sorsa? Kadın bana hoşlanmıyor, egzersiz için kullansın falan dedi ama bilemedim ki.

zıbın gibi bir şey olarak file giydirebilirsiniz. bizimkilerden birini kısırlaştırdığımızda sürekli dikişini koparmaya çalışıyor diye veteriner öyle yapmıştı.

fileye delik açıp, bacaklardan geçirip giydirmiştik.

arkası kapalı olsun diye kuyruk tarafından da delik açılırsa o tutabilir belki. kumaş değil de file kullanınca kendini yalamaya devma da edebiliyor, içgüdüsel olarak sıkıntısı olmuyor böylece; ama tabi üzerinde her zaman file olması bir de üstüne üstük yürüteçle ne kadar rahat eder onu bilmiyorum. denemek lazım.

Yurutece alisir.
Üstelik gün içindeki hareketlerini kolaylastirir, koşar oynar vs.
Daha az yorulur.
Sanirim gece ya da hayvan yatmak uyumak istediğinde cikarmak gerekir.
O zamanlarda da ona özel bir alan yapılabilir belki hani kirlenirse de orada kalsin diye.
Ama zaten yatacagi zaman çiş kaka da yapmaz.
Yaparsa da olduğu yere yapar.

Ya da mesela gündüzleri yürütec, yatacagi zaman dedikleri gibi bir aski falan kullanılabilir?

Ama hayvanin sürekli bezli kalmasi da mantara vs neden olabilir.
Yani arada bir altini açmak lazim.

Su geldi aklima, o aski varken de sonuçta yere surunecek.
Yani ikisini de deneyip evin düzenine gore ayarlayacaklar bir şekilde.

File de iyi fikir evet.
Ama kediler sonuçta her şeye zor alisiyor.
Bence bira sabirli olunursa elbet alisacaktir.

www.youtube.com bunu türkiye'de bulmak mümkün bilmiyorum ama işinizi epey kolaylaştırabilir. (2. gösterilen)

göğüs tasması takıp ona sabitleyebilirsiniz.

Kuyruğunun olduğu yerden beze delik açıp kuyruğunu delikten geçireceksiniz.En azından köpeklerde işe yarıyor.

zaten öyle yapıyoruz boyalı kuş.

askerdeyken olmustu.
edit. adam tecavüz iddiası ile yargılanıyordu. askerden firar edip bi kıza tecavüz ettigi soylendi. bende aldım bunu mahkemeye goturdum vs..

amcam gazi üniversitesinde öğretmenlik okurken siyasi olaylar nedeniyle kendisine 4 kişinin saldırdığı kavgada birini bıçakladı.
adam hayatını kaybetti. amcam 6 yıl hapis cezası yedi.
hapse girmeden önceki sevgilisi 6 yıl boyunca her hafta sonu ziyaretine gitti, yemek götürdü. cezası bitti, çıktı. evlendiler. şimdi eşi 2000+ maaş alırken kendisi asgari ücretle çalışıyor. bir de çocukları var 5 yaşında,. amcam ve yengem çocuğu son derece naif yetiştirmelerine rağmen, alışılmışın dışında aşırı yaramaz ve şiddet eğilimli bir çocuk. eşi sürekli üstünlük kurma ve ezme eğiliminde. sık sık kavga ediyorlar.
ha ben beklemezdim. o hapse girmeden önce ben küçüktüm. bize geldikçe sürekli benimle resimler çizer, oynar, bana oyuncak ve abur cubur getirirdi.
hala severim kendisini ama eski samimiyetimiz kalmadı.

hiç ama hiç olmadı. nasıl temiz bir çevrem varsa artık.
ha ilkokul arkadaşım cezayir'de hapis yatıyormuş uyuşturucudan.

bi tanıdık vergi olayları yüzünden 6 ay yatmıştı.

@senialan, yahu adami ne suclu ilan ettin hemen kaza olmus anlasilan


Pek uzak bi akraba cinayet/tecavuz degil de pek cok bicakli/silahli kavgaya karisti, hatta polise ates etmisligi var. Surekli girer cikar simdi dd icerde.

Bi de benim tanimadigim annemin yengesinin bi akrabasi, kamyoncuymus pek cok can yakmis. Arabasina aldigi bikac kadina tecavuz etmis. Sonra vurulmus ama gebermemis.

Karadenizli olunca silahli vaka cok oluyor, ne pis cevremiz varmis ya:( allaha sukur yakin akrabalardan yok.

Koylerde duyulan tecavuz vakalari mi dersin en ufak seyden adam vurma mi dersin:(

Geldikce geliyor aklima, yine 5.gobekten bi akrabanin kardesi(olayi yapanin abisini taniyorum) sokak ortasinda trafik tartismasi yuzunden adam vurdu, hem de karisinin yaninda. O da yurtdisinda firardayken yakalandi.

lisedeyken yan sınıftaki arkadaşım özel* bir gizli video çektiği için hapse girdi. duyduğumda biraz şaşırmıştım ama sonra su testisi su yolunda diyosun zaten.
ayrıca, özgecanın katilinin akrabaları da dükkan tabelalarındaki soyisimlerini sildirmeye başlamış, aynı soyadını taşımamak için mahkemeye gidenler var.

Yok, olmadı.

Dengesiz davrananlardan uzak dururum ben.

Yalnız arabayla çarpıp birini taksirle öldürmekle kasten öldürmek çok farklı şeyler...

Keza kavgada birini bıçaklamayı da tecavüz ya da kasten adam öldürmekle aynı vahşilikte görmüyorum şahsen...

Tecavüz adam öldürmekten beter bana kalırsa... Onunla yaşaman gerekiyor... İçgüdülerine hakim olamamak, başka biri seni istemediği halde bedenen birleşmeye hazır olabilmek ve birleşmeyi sağlayabilmek için, o insanı insan değil nesne olarak görmek için çok aşağılık biri olmak lazım...

kavgada adam yaralama, detayları çok bilmiyorum. sebep? maç öncesi tartışma. sonuç? takipsizlik kararı.

normalde işinde gücünde normal sevdiğim insanlar.

amcam bi adamı öldürmüştü. tam detaylarını bilmiyorum ama para karşılığı yapmış sanırım. çok yatmadı ama. bi afla falan çıktı galiba.

hapisten çıktıktan sonra bi kız kaçırdı. evlendiler. çocukları oldu. sonra boşandılar tabi ki. sonra çeşitli yaalnlarla başka bi kadınla evlenmiş. asteğmen olduğuna inandırmış kadını. ki işi bile yok.

tabi ben kucuktum. yani hatırladığım yaşlarımdan itibaren zaten o hapisteydi. bikaç kere evimize geldi. ama sonra uzaklaştık doğal olarak. annem etrafımızda istemiyodu. işin şaşırtıcı tarafı şiddete eğilimli değildir görüntü itibariyle. yani sokakta görseniz, muhabbetiniz olsa he he deyip geçeceğiniz biridir. ciddiye alacağınız bi adam da değildir. hep çok saf olduğundan bahsedilir. ama hiç pişmanlık duyduğunu sanmıyorum.

birkaç sene evvel gece 11 sularında gözümün önünde cinayet işlendi. kuruyemiş dükkanımız vardı o zamanlar. ben de dükkanı kapatmaya hazırlanıyordum. sokaklarda bir allah'ın kulu yok, kuş uçmuyor resmen. öyle bi sessizlik. o sessizliği bozan ise 4 kez sıkılan silah sesi oldu. gözümün önünde yığıldı adam yere. resmen 10-15 metre önümde oldu olay. kanım dondu resmen. yaş 17-18 falan benim. adam olay yerinde öldü tabi. ben ilk bikaç saniye hareketsiz kalakaldım öyle. kendime gelince ışıkları söndürdüğüm gibi kapatıp kaçtım. meğer vuran kişi bizim dükkan komşusuymuş. hergün gördüğüm adam. belalı bi tipti zaten. nasıl olduysa polis benim olayı gördüğümü farketmiş. günlerce ifade vermemek için dükkana ve eve uğramadım. çünkü gördüğümü anlatmak zorundaydım ve başıma iş alabilirdim. vuran belalı biriydi ve korkuyordum. neyse ifademi aldılar sonunda. ama mahkemeye çıkmak istemediğimi, vuran kişinin dükkan komşum olduğunu ve doğruları mahkemede anlatırsam hedef olabileceğimden korktuğumu ifademde belirttim. mahkemeye falan çıkmazsın rahat ol dediler ama birkaç gün sonra kağıt geldi eve. paşa paşa gittik tabi. yaşım da küçük olduğu için korkuyorum. hakim de doğrularımı söyleyeceğime yemin ettirdi, "yalan konuşursan sorgusuz sualsiz atarım seni içeri ona göre" gibilerinden bişeyler söyledi bide. korkuttu beni pis herif. ben de olduğu gibi anlattım olayı. işin ilginci görgü tanığı yalnızca ben olmalıydım. çünkü olay saatinde çevrede benden başka bir allah'ın kulu yoktu. ama 20'den fazla tanık vardı. hepsi yalan yanlış ifadeler verdi. 20 küsür sene ceza aldı bu arada. sanırım iyi halden dolayı hafta sonu derslere falan katılıyor birkaç saatliğine. üniversite okuyormuş bildiğim kadarıyla. hatta geçenlerde yolda gördüm. gayet normal konuştu benimle. "kardeşim nasılsın, babaya selamlar" :) farklı bi tepki bekliyodum, şaşırdım açıkçası. neyse çok gevezelik ettim ve gidiyorum.

tecavüz çok farklı bişi. hastalık hatta kangren denebilir. kesip atmak lazım. kabul edilebilir hiç bir yanı yok ve bu eğilimde olan insanlar düzelemez de toplum içinde risk. böyle insanları tanıyan yada arkadaşlık kurandan da şüphe etmek lazım.

ama insan öldürmek öyle değil. Rizeli bir müteahhit abimle dost masası diyebileceğim bir masada şöyle söylemişti uzun zaman geçti ama unutmam. "kimse kimseyi sebepsiz yere öldürmez"

Düşündüm bir tanıdığım yok galiba suç işlemiş olan. Tecavüz deyince tanıdığımın tanıdığının (bkz: sıkıntıdan stalklamak) denk geldiğim bir şeyi anlatmak istedim.
Saçma sapan sebeplerden indirim yapılmış tecavüz davalarına bakıyordum. Bir davadaki isim ve mekanlar tanıdık geldi, internette arattım sonra, twitter'da tecavüzcünün ismi çıktı, yargılandıkları süreçte benim de tanışım olan kızlar tecavüzcü için 'ya inanmayın, yalan vs' diyerek savunmaya geçmişler ki okudum kararı tecavüz baki. yaş küçük, yok alkol falan klasik indirimlerle çocuk yırtmış kısa zamanda ama.
Sonra son zamanlardaki tivitlere baktım tanışım olan kız, tecavüzcü çocukla hala inanılmaz samimi.
Benim aklım almamıştı, hala daha almıyor. İnsan öldürenin bile minnacık elle tutulur bir haklı yanını bulabilirim belki fakat tecavüzcüyle kanka/sevgili vb olmak, buna devam etmek, bilemedim, bilmek durumunda kalmak istemem.

Köylük yerde yaşayan uzak bir akrabamın tanıdığı, köye "iş vereni" ile birlikte gelen hayat kadınıyla birlikte olmuş ama para vermemiş, "iş vereni" de dövüp gitmiş. "İş veren" polise gitmiş (herhalde polislerle arasında duygusal mevzular da vardı) tanıdık 2 yıl tecavüzden yatmış.

Dusundum de hic yok. Bir keresinde minibuste bir adamla tanismistim. Adam oldurmeye tam tesebbusten 6 ay yatip cikmis. Yanyana yolculuk ettik. Tedirgin oldum biraz ne yalan soyleyeyim.

Askerde tertiplerimden biri (kisa donem) bi adamin çükünü kestigi icin 1 yil yatmis hapiste. Adamla muhabbetimiz iyidi bu olayi aylar sonra nobet tutarken anlatti bana sok oldum tabi.

Su an memur. Ozdaki miguel alvarez'e de cok benziyor ve adami ilk tanidigim gunden beri alvarez derdim hep. Meger alvarezle ortak noktasi varmis, olayi ogrendikten sonra demedim tabi. O da alvarezin kim oldugunu bilmiyordu zaten.

Tanidigim bi taksci de bi adamin götüne sarap sisesi sokmustu. Hapiste yatti cikti su an otobus soforu.

eksisozluk.com

abim, iki kişiyi vurdu, çift müebbet yedi içerde şimdi, inşallah af çıkmaz çıksada bizimkine vurmaz ölünceye kadar içerde kalır diye dua ediyom

Hayır hiç yok.

ortaokuldayken bir arkadaşım diğer arkadaşımı öldürmüştü. cam şişeyi kırıp boğazını kesmişti. sonra bunun üzerindeki parayı ve telefonu alıp başka bir şehire kaçmış. telefondan dolayı buldular tabi. sonra ıslah evine attılar bunu. 6 7 sene sonra dışarda gördüm çocuğu.

@cigerdelen Yanliz hamilelikten once teshis koydular, Ben hamilelikten sonra tedaviye gitmistim

Bulunduğunuz ilde direkt borderline hastaları ile çalışan/çalışmış olan bir klinik psikolog veya psikiyatrist bulmayı deneyin derim.

Ben bu hastalık ilaç kullanımıyla kontrol altında tutuluyor ve tedavisi yok, ancak zaman içinde ilerleme/gerileme yapabiliyor diye biliyorum yakın çevremden.

Hastalık yoktur hasta vardır derler ya hekimler, bu hastalık için çok fazla geçerli bu ifade.

İlave: Hamilelikte ilaç kullanmamanız ideal olduğu için en iyisi terapiyi tercik etmek bence de. Borderline tedavisinden bağımsız olarak bile olsa terapiye gitmek hiçbir şey yapmamaktan daha iyi gelebilir. Hem hamileliğin yarattığı stres ve yaşadığınız hormonal dengesizlikler konusunda da terapinin faydası olur.

Eve alma. Alacaksan bırakma.

Edit: Gerçi soğuktan donmaktansa tekrar dışarı bırakıldığında psikolojisinin bozulması daha mantıklı gibi.

Ben geceleri eve alıyordum bazılarını uyuyorlardı. Sabah da işe giderken çıkarıyordum evden.

apartman boşluğu olmaz ne yazık ki, hemen çıkartırlar. eve aldıktan sonra bırakmayı ben de hiç istemem ancak ev arkadaşım pek haz etmiyor hayvanlardan ve ben de bir kedinin bakımını üstlenecek kadar sorumlu hissetmiyorum kendimi. dediğim gibi bir grup kedi var sokakta, devamlı su ve mama götürüyorum ve bugün gördüğüm kendini sevdirdiğine göre monako olabilir (evet deli gibi hepsine isim verdim ama çok benzedikleri için ayıramıyorum), severken bayağı titrediğini fark ettim ancak mırlama şeklinde değil, bildiğin soğuktan titriyordu. şu anda aklıma geliyor ve uyuyamıyorum resmen.

@angelus: zaten kar muhabbeti geçtikten sonra bırakırım dışarıya, çok uzatmam süreyi. ulan ev kendi evim olsa kedi rezidansına bile çevirirdim ama işte ortak yaşam koşulları mevcut ne yazık ki.

Kediyle empati yaparken bile üşüdüm şu an, apartman boşluğu olmuyorsa ev diyorum ben.

Ben de demin camdagördüm, çöpten çöpe atlyıordu. Koştum hemen dışarı, her yerid olaştım bulamadım. Bulsam binaya alacaktım biraz ısınsın diye, elimde de yiyecek vardıç Çok üzüldüm, kmibilir nerde, nereye sığındı tüm havyanlar, sokaktak imse yok :( on dakika kaldım, mahvoldum, parmaklarım kopacak gibi buz tuttu. Sürekli kar yağan, soğuk olan bir yer de değil İstanbnul, alışık değil hayvanlar.

alın benimki evde bile battaniyelerden çıkmıyor dışarıdaki ne yapsın.

kumdan başka ihtiyaç yok ama mümkünse bir de iç-dış parazit aşısı alın kendiniz yapabilirsiniz.

dış paraziti enseye damlatıp sürüyorsunuz, iç paraziti de enseden tutup ağzı atırıp yutturuyorsunuz.

sizin eve varsa piresi vs gelmesin diye, kediyi bırakıp size gelmez zaten ama saksılara vs yerleşmesin diye.

Yani gece alıp gündüz çıkarmak da biraz mantıklıymış gibi. Eve alışınca psikolojisi bozulabilir ama cidden hayatta kalması daha önemli. Hele bu havalarda küçük kedi görürseniz kesin alın. Benim kedim de kış yavrusu kış yavrularının bağışıklı sistemleri daha düşük oluyor. Evde bile hastalandı hayvan

Sokakta kalıp donmasından iyidir. Kar geçince geri bırakırsınız, bir şey olmaz.

son durumu bildireyim: kedinin geceleri sığındığı bir bodrum katı olduğunu gördük. arkadaşım da "bu havada sokakta kedi gördüysen ya o sığınacak bir yer çoktan bulmuştur, ya da bulmuştur. öteki türlü çoktan ölmüş olurdu." dedi, bana da mantıklı geldi dediği. neticede kediyi eve almaktan vazgeçtim, yalnız yemek bulmak konusunda sıkıntısı var, çok aç belli, ona da işte mama ve ılık su indirerek devamlı destek olmaya çalışıyorum. sevdiriyor bir de piç kurusu kendini, şerefsiz ya ben böyle tatlı bir şey görm... kestim.

ilk buluşmada "bundan cacık olmaz" dediğim kızla yedi ay çıktık.
bu hafta ayrılık. geçirdiğimiz güzel vakitler aklıma geldikçe içimde birşey acıyor.
cevap: ilk izlenim değil zaman belirliyor herşeyi.

O insanı ilk gördüğünüz an yaşadığınız duygular değil ama o insanla ilk etkileşiminizde (konuşma olsun, bakışma olsun) hissettikleriniz önemlidir ve de doğruluk payı yüksektir. Onun kendini ifade şeklinin, tavırlarının, vücut dilinin, sesinin sizde antipati yaratıp yaratmadığına, sizi korkutup korkutmadığına bakın derim. Bunlar denge içindeyse ve size güven veriyorsa tamamdır.

Edit: Anlatım bozukluğu yapmışım, düzelttim.

Ondan etkilenmekten korkuyor da olabilirsin belki. Ya da seni etkilemeye başladığı için sinir oluyor da olabilirsin. Kulağa saçma geliyor ama valla var böyle bir şey. Ilk izlenimlerin çok da etkisinde kalmamak lazım yani, boşver. Zamana bırak+1

ilk izlenimime çok güvenirim, testlerde de ilk işaretlediğim doğru çıkar, ilk aklıma gelen tarihler doğrudur genelde de.

ilk izlenimlerime cok guvenirim. bir insanin iyi olup olmadigini hemen anlarim. sonradan taniya taniya sevdigim kimse olmamistir hayatimda. onyargiyla yaklasmam kimseye.

elektrik denen sey var, onu soyleyebilirim. havada bir seyler ucusur ve anlarsin. yani ben anlarim.

Hiç tutturamıyorum ben, hep göte geliyorum. En son bi adamla tanıştım, dedim çok tatlı bi herif bu, iş bilir piç bi tip değil, hatta ezik bile biraz, adam don juan çıktı anasını satayım. Sonra da üzülüyorum tabi.

Cocuk yakisikli degil galiba

ilk izlenimlerim hep doğru çıkıyor. ilk tanıştığımda hoşuma gitmeyen bir şey varsa, o insanı sevmeye çalışsam ve yakınlaşsam da sonradan mutlaka bir uyuşmazlık yaşıyorum. sadece sevgili özelinde değil, herkesle böyle oluyor.

ilk izlenimlerimin tam tersi çıkıyor.
"ya bununla olmaz" diyorum. pat olmuş.

ilk izlenimlere çok takılmamak gerekli bence. çünkü genelde asıl yanıltan ilk izlenimle beraber edinilen ön yargı oluyor.

ilk izlenim, önceki yaşantılarımızdan beslenen bir önyargı, subjektif bir fikirdir.
her ne kadar bazı insanların bu konuda doğru teşhis koyma yeteneği güçlü olsa da herkes ilk izlenim konusunda zaman zaman yanılır.
bir insanla birlikte yeterince zaman geçirmeden o insanı tanıyamazsınız.

YES

ilk izlenimlerime güveniyorum, yaşadıklarımdan genelleme yaparsam doğru çıkıyorlar çünkü.
ama antipati duysam da tanımadığım birine set çekmem, sonuçta sadece bir his. yanlış çıkma ihtimali mümkün.

benim ilk izlenimlerim de genelde doğru çıkmaz. çok önyargılıyım.

İlk izlenimlerime çok güvenirim. Yanıldıklarım kayda değer bir oran değil. İlk izlenim sadece tipe bakmak değil tabii ki. :)

bu pazar trtde vardı. daha önce de rastladım.

sevmem.

pazar sabahları trt de yayınlanıyor hala. pzr'ı pzt'ye bağlayan gece de tekrar veriyorlar.

western güzeldir. trt'nin seslendirmesi de artık kafamda oturdu, o adamlar gerçekte de türkçe konuşuyorlar gibi hissediyorum artık.

güncel bir film olan the salvation'la aynı keyfi yaşayabilirsin.

Trt pazar günü western film yayınlamayı hiç durdurmadı ki
vahşi batı filmleri hala çekiliyor, mesela 3:10 to Yuma, True Grit, Django Unchained gibi filmler başarılı da oldular gişede.

Var, babam.

mcmanus

film güzele benziyor

ben izliyorum.

trt'de halen yayınlanıyor arkadaşların dediği gibi. ayrıca digiturk'ün mgm kanalında da çok western gösteriliyor. klasiklerin zaten dvd'lerine sahibim, açar izlerim canım istedikçe.

salvation'ı izledim, çok iyi değil ama mads mikkelsen çok iyi, onun için izlenir.

güncel olanlardan 3:10 to yuma, true grit ve django gerçekten iyi filmler.

dizi olarak da deadwood çok iyiydi.

son dönemin en iyi kowboy filmi Django izle derim..

Hangi şehirde olduğunuzu yazmamışsınız.

bu arada istanbul'dayım. yeri yazmamışım. kusura bakmayınız.

Aytar Caddesi'ne yürüyün, oradaki duraklardan birinde bekleyin, 59r, 559c veya 43r'ye binerek gidebilirsiniz. Sanırım direk otobüste var levent'ten ama sıklığı az diye biliyorum ve şu an numarasını hatırlayamadım. Mesafe az zaten yürüyebilirseniz Aytar Caddesi'ne yürümenizi tavsiye ederim.

Edit: Bu karda kışta yürümenizin zor olabileceğini düşünerek 4. levent'ten geçen 59rs adlı hattı da kullanabilirsiniz.

Cevap halen işinize yarar mı bilmiyorum ama:

Kanyon'dan metroya girin ama metroya inmeden Metrocity ile Levnt Çarşı'ya çıkaran ara yolu (altgeçitte otomatik açılıp kapanan camlı bir kapı var, içeride mağazalar filan var, orası) kullanıp Levent Çarşı'ya çıkın. Sonrasında otobüs durağına yürümeniz gerekecek. Otobüs durağına az biraz yürümeniz lazım. Duraktan Rumeli Hisarüstü otobüslerinden herhangi birine veya Boğazçi Üni. otobüslerinden birine binip, Basın Sitesi durağında indiniz mi hastane hemen solda karşınızda kalacak.

Edit: Basın Sitesi olacaktı ama Gazeteciler Sitesi yazmışım, düzelttim.

the fall

bu arada 2. sezonu bitti.

How to get away with murder ve the following de öyle.

The fall toplam 11 bölüm zaten, o olamaz ama onda da öyle evet.

zincirlikuyu metrosu caddeye yakın mı? yürüyebilecek miyim?

@vincent

Zincirlikuyu'da metro yok ki, metrobüs var...

@okumakistiyorumburadakileri

Yol 1) Gezi Parkı'nın arka tarafındaki duraktan 559C Rumeli Hisarüstü otobüsüne binip, Zincirlikuyu durağında inmek. Hemen orada Kore Şehitleri Caddesi de.

Yol 2) Gezi Parkı'ndan metroya binip, Gayrettepe durağında inip metrobüs bağlantısını takip ederek Zincirlikuyu'ya gitmek. Metrobüs durağının oradan yine yakın oluyor cadde.

@ whimsical sağol, geçiyormuş 559C ama bi düzeltme yapayım; artık gezi'nin arkasındaki durağa gitmiyor o otobüs. taksim meydanda indiriyor.

İndirdiği durağı bilmiyorum ama otobüs bomboşken yolcu aldığı durak Gezi Parkı'nın arkasında idi. Değişmiş olabilir tabi, ama birkaç ay önce bu şekildeydi.

Pug cinsi köpekler genelde surat biçimleri yüzünden solunum yolu hastalıklarına eğimli ve kısa ömürlü oluyor.

Bildiğim kadarıyla yaşadıkları hayat da pek konforlu olamıyor. Ne kadar iyi bakarsanız bakın ortalama bir köpekten daha kısa yaşayacaktır. Bir bunlar iki American Bully cinsi köpekler genetik olarak en sorunlu hayvanlar, en doğrusu aslında hiç üretilmemeleri olurdu ama malesef üretiliyorlar.

bu köpek yavru ve barınağa bırakılmış. şu an durumu bu:
instagram.com

iyileşirse, hayati tehlikeyi atlatırsa inşallah, elimizden geldiğince rahat ve mutlu yaşaması için uğraşacağız işte.
yaşamlarının kısa ve zor olduğunu biliyorum, yine de elimizden geleni yapmak lazım...

babamlarda var pug. yavruyken almışlardı. yaklaşık 10 yaşında şimdi. sağlıklı gayet.

uyurken çok horluyor, o komik. inanılmaz oyuncu. bol salyalı yalar, öper. sevgisini gösterir. diğer hayvanlarla nasıl anlaştığını ise bilmiyorum çünkü onların evde bu hep tek çocuk oldu.

yaşamları kısa filan değil. iyi bakıldığı sürece problem olmaz.

erkek kedilerin kısırlaştırılması çok basit bir işlem. Aynı şekilde de çabucak iyileşiyorlar. çok telaşlanmanıza gerek yok.

ancak bir taşıma kabı mutlaka alın. kısırlaştırma ve de daha sonra ortaya çıkabilecek çeşitli rahatsızlıklarda kullanmak için.

evet, kısırlaştırdıktan sonra kısırlaştırılmış kediler için yapılmış olan özel mamalardan yemesi sağlığı için gerekli, ancak kısırlaştırılmamış kediler de bu mamadan yiyebilir. bir zararı yok.

ısırması oyunla ilgili. oyun oynuyor. acıttığının farkında değil. ısırmanın şiddetini ayarlamayı bilemiyor annesiz büyüyen kediler çünkü normale anneleri öğretiyor. dişlemek yerine ısırdığı zaman canınız çok fazla yanıyormuş gibi sesler çıkartın. enerjisini oltalı oyuncaklara vb. yönlendirmesini sağlayın.

erkek kedilerde 1 yaşını doldurmadan kısırlaştırmamak gerekir diye duyuyordum ben de, diğer türlü böbrek problemleri yaşama riski çoğalırmış diye ama açıkçası bunun ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum. kendi erkek kedimi ben de sokaktan aldığım için tam yaşını bilmiyorum ama ben onu bulduğumda yetişkindi ve haliyle kısırlaştırdığımda da yetişkindi. dişileri ise 6 aylık civarıyken kısırlaştırıyorlar, ama sokaktaki küçükler için bu kadar beklenmediği de oluyor hamilelik riskinden dolayı.

veterineriniz 6-7 ay iyi, normal diyorsa bence en kısa zamanda -kızgınlığa girmeden- kısırlaştırın. bu hafa bizim veterinere de sorabilirim daha beklemek gerekir mi diye, edit yaparım sonra.

kısırlaştırdıktan sonra mama değişiyor evet.

taşıma kutusu mutlaka alın.

tavsiyelerim şunlar olur:

bentonit kum (ince de olur kalın da) kullanmanız.
çok güzel topaklanıyor, o yüzden tuvaalet temizliği kolay oluyor ve kediye de kristal kum gibi zararlı değil.

mamasıyla tuvalet kabını yan yana koymamanız. suyunu sık sık tazelemeniz.

minik, yumuşak, hafif bir oyuncak kedi topu almanız.

tırnak kaşıma çubuğu almanız. yetişkinliğinde de arka ayakları üzerinde kalkarak tırnak kaşıması daha tatmin edici olacağından uzunlarından (80 cm) almanız en güzeli olur.

kedi tarağı da alın ki o da siz de tüy konusunda rahat edin.

aklıma gelenler bunlar.

malzemeler yazıyo oraya bak farkı o, biri tahta biri lif içerikliymiş

pahalı olan çam ağacı kaplama, ucuz olan değil.

aşağıdaki ürün bilgileri kısmına bakarsanız...

Kendi adıma müebbet (en iyi ihtimalle 30 yıl) idamdan çok daha caydırıcı. Bir şekilde müebbet yatacak kadar büyük bir suça karışırsam kesin intihar ederim. Bu yüzden idama sıcak bakmıyorum.

Türkiye de yaşıyo olmasak yada daha adil bir ülkede olsak olmasını isterdim humanistlik yapmıcam o yaratıklar insan değil şu durumda türkiyeye gelse idam cezası masumlardan başlarlar idam etmeye

Hiç bir şekilde gelmemeli. şöyle ki aslında olmalı ama bizim ülkemizde olmamalı. Bizde adalet sistemi olmadığı için olmamaı. 5 yıl önce sabaha karşı evlerinden polisin uydurma belgeleriyle alınan insanlar bugün dışarıda. İdam var olsaydı hepsinin kellesi gitmişti. Böyle adli suçlarda gerekli bence ama işin siyasi boyutu var ki katliam boyutuna ulaşabilir.

tecavüz ve ardından cinayetin cezası hadım edilmek, ağır bir kamu işinde çalıştırılmak ve her hafta imza ile sakinleştirici içmesi olmalı.

hem beş para etmeyen benliğiyle yol-trenyolu falan yapar, hem de şimdiye kadar harcadığı besin kaynaklarını heba etmemiş olur.

öldürmek bu dünyada harcadığı yiyeceği-malı mülkü heba etmek olur çünkü.

suclar arasi ayrimi yapilmasi gerekiyor. kamu duzenini ve huzurunu saglanmasini gerektiren suclar icin gerekli. bu tarz suclar icin turk ceza kanununun ilgili maddesine(81 ve 82) bakabilirsiniz www.tbmm.gov.tr bu suclar icin idam yerine agirlastirilmis muebbet uygulaniyor. justinho26 nin dedigi ise dogru. ergenekondan iceri girenlerin bircogu su anda idam olsaydi asilmisti.

ancak islenen suclarin geneline bakildiginda, kamu duzeni ile beraber sucu isleyen sahsin islahi (turkiyede kanunlarin boyle bir sorumlulugu var) da gerekiyor. bu gibi suclar icin ise zaten en fazla muebbet cezasi ongoruluyor.

kanunun cok nizami ve duzgun bir sekilde islemesi gerekli. su anda hukuk sistemi cokuk oldugu icin cok mantikli degil. ergenekon olayi bile guzel ornek. turkiyede her kademede agir bir reform lazim akp sonrasinda. bu donemi gorebilecegimizi pek zannetmiyorum. belki cocuklarimiz gorur.

devlete böyle bir yetki verilmesi akılla mantıkla açıklanamaz. devlet dediğimiz ne olduğu belli olmayan soyut oluşumun sağı solu belli olmaz, her şeyi kendine düşman olarak görebilir. bu yetkinin bolca suistimal edileceği açık. olay sadece türkiye değil, her yer için böyle.

devlete güven olmaz. kesinlikle idam cezasının karşısındayım.

türkiye cumhuriyeti devletinde hukukun üstünlüğü, yaptım alanı ve ŞEFFAFLIK hangi seviyede? bu sorunun cevabını verin ondan sonra idam gelsin deyin..........

idam cezası insanlık tarihinde hep var olmuş bir şey. sadece son yüzyılda azaldı.

özge olayında insanların bu denli idam cezası gelmeli artık tepkisinin sebebi, idam cezasının gerekliliğinden çok, adaletin sağlandığına inancın kalmaması.

nihayetinde suç oranın çok daha az olduğu ülkelerde de, canice insan katletme olayları yaşanıyor ancak, oralarda devlet, insanlara, evet bir suç işlenmişse cezası verilir ve adil bir şekilde toplum vicdanını rahatlatacak hem de hukuka uygun olacak şekilde uygulanır fikrini benimsetiyor. maalesef bizde devletin kokuşmuşluğu yüzünden, bu adalet inancımızı kaybettik toplum olarak, idam cezası bu yüzden tartışılıyor.

ben normalde istisnai ve çok özel durumlarda olmak koşuluyla idam cezasının olabileceğini savunuyorum. toptan idam yanlısı ya da karşıtı değilim ve maalesef bizim ülkemizde, bu gibi barbar, cani insanları topluma karşı zararsız hale getirecek bir yapı olmadığından, uygulanmasına yüzde yüz karşı olamıyorum.

ha ama şu var, bizde yine kokuşmuşluk devam edeceği için, pek çok durumda, masum insanlarda güme gidecektir. 80 darbesinde bunu gördük, bir sürü insan haybeye idam edildi. o yüzden idam cezasının yokluğu da varlığı da bizde adaleti sağlamada yeterli olmayacaktır. bilemedim, karışık bir mevzu.

sonuç olarak sanıyorum idam yerine, hakkıyla uygulanan bir müebbet hapis cezasının daha caydırıcı ve kabul edilir olduğunu düşünüyorum.

riskli bir konu. her zaman arada yanlış kararlar olma riski var o başka bir zamanın konusu. bazı konularda/suçlarda idamın gerekliliğine inanıyorum. hani müebbet hapis bazen caydırıcı olarak kullanılabilir fakat bu gibi müebbet hapis cezaları ile hapishaneleri ağzına kadar doldurup boşuna onların bakımı vs. masrafı çıkarma olayı var.

öte yandan "a yapayım/yaptım ya ölsem de gam yemem" diye sözü olan halkız. o kadar çok idamı göze alacak yaratık ve kötü durumda insan var ki pek bir caydırıcılığı olmuyor. hele bir de buna ölümden sonra yaşama inananları da eklersen daha da azalıyor.

idam bence basit kalıyor. psikopatın teki bi kıza tecavüz edip bıçaklayıp yaktı mı, o da aynı şekilde öldürülsün bence. yoksa ilaçla milaçla öldürülmekmiş, hadım etmekmiş bilmem ne, hiçbiri caydırıcı değil. sadece tecavüz edenin de her gün belli bi süre g.tüne şarap şişesi falan soksunlar mesela. gayet caydırıcı bir ceza bence. hapis bile yatmasına gerek yok bunu yaparlarsa.

sadece kendi düşüncem ,
ceza ile intikamı karıştırmamak lazım. sadece kötüye kullanılabilir/karar veren insan olduğu için hata yapılabilir bir ceza olması nedeniyle idama karşıyım.

Bu konu o kadar çok tartışıldı ki, hep aynı cevaplar ama.

İdam cezası uygulamasının ülkemizde tecavüzle sınırlı kalmayacağı, birsüre sonra hırsıza da siyasiye de yansıyacağı su götürmez bir gerçek. Ancak bu idamın gelmemesi için tali bir sebep. Yani idam "yarın öbür gün muhalifler de asılır" yüzünden reddedilmemeli. Bu bencillik olur. İdam böyle suçlarda caydırıcı olmadığı için gelmemeli. Bunu çok yazdım. Cezanın, faili suçu işledikten sonra cezalandırmasından başka işlevleri de var. Toplum huzurunu sağlamak, caydırıcı olmak gibi. Belki bir tecavüzcünün idam edilmesi birçok insana ilk başta oh adalet dedirtebilir, ama bu böyle devam etmez. Başta bu bir zafer bir adalet olarak düşünülür ama zamanla sıradanlaşır. Düşünsenize idamın sıradanlaştığı bir toplum. Vay halimize.

Bunun yanı sıra idam caydırıcı da değil. Zira bir cezanın caydırıcı olması için müstakbel failine hitap etmesi lazım. Ancak oğluyla birlikte, çocuğu yaşındaki bir kıza tecavüz eden adamın akli dengesinin yerinde olmadığı ve hım bu işin sonunda idam var dur vazgeçeyim demeyeceği ortada.

Aslında idama karşı çıkanlar başta insanların yaşam hakkı diyor, ancak ona bir şey diyemiyorum ben. O kadar objektif bakamıyorum şu anda.

Biraz karışık yazdığımın farkındayım ama umarım bir nebze de olsa düşüncelerinizi sorgulamanıza sebep olabilmişimdir.

idam hiç bir şeye merhem değil.

ne idamın çok yaygın olduğu ortadoğu coğrafyasında az suç işleniyor, ne de cezaların çok düşük olduğu iskandinav ülkelerinde çok suç işleniyor.

olay eğitim ve toplum yapısı ile doğrudan alakalı, yoksa her hırsızın elini kes, önüne geleni idam et; sanıyor musun ki, suç azalacak...

özgecan'ın katilleri hakkında bir duyuruya yazdığım cevabı aynen kopyalıyorum:

bana kalırsa bu tip suçlular eski zaman ceza hukukçularının söylediği gibi, doğuştan suçlular. bu eski zaman ceza hukukçularından bazıları diyor ki(pozitivist okul) doğuştan suçluları ıslah mümkün değildir bundan dolayı da onlara verilecek cezanın amacı ıslah olmamalıdır, bu tip suçlular toplumdan uzak tutulmalı bir yerlere kapatılmalı ve diğer insanlarla iletişimi kesilmelidir, çünkü ıslah edilemezler. cezanın amacı, bireysel açıdan bakarsak, suçlunun ıslahı ve tekrar suç işlemesini önlemektir; toplumsal açıdan bakarsak ise henüz suç işlememiş kişilerin cezanın uygulamasını görerek suç işlemekten cayması, potansiyel suç ve suçluların oluşmasının engellenmesidir. yani en temelde kamu yararıdır cezaların amacı.

ben şöyle bir yorum getiriyorum, madem verilen cezaların en temel amacı kamu yararı ve madem doğuştan suçluların toplumdan dışlanması gerekiyor; bu tip suçlular için ölüm cezası uygulanabilir. gerekçem şu, bu suçluları bir yere kapatsan da toplumdan soyutlasan da, zaten ıslah edilemeyecekleri için; ölüm cezası ile hem kamu kaynaklarının boşa kullanılmasının önüne geçilir, hem de -bence- verilebilecek en hakkaniyetli ceza verilmiş olur. ama şöyle de ayrıksı bir durum var idam cezası için, kişi mesela tecavüzden ve kasten adam öldürmenin ağırlaştırılmış halinden yargılanıyor ve hüküm giyiyor, idam cezasına çarptırılıyor. idam edildikten 3 yıl sonra suçsuz olduğu anlaşılıyor. o zaman ne olacak peki? işte o zaman aynı pardon filminde ferhan şensoy ve diğer abilerin cezaevinden çıktıkları sahne gibi bir şey olur, pardon falan diyebilirler yani çok çok. idam cezasının olmamasının sebebi de budur aslında, 3 yıl içerde boşuna yatan adama devlet tazminat verir bir şeyler yapar, ama öldürdükten sonra suçsuz olduğu anlaşılırsa sen kime ne vereceksin, bütün haklarını geçmişe ve geleceğe etkili olarak yok etmişsin. ama dediğim gibi bu ayrıksı bir durum.

ezcümle, somut olayın koşullarına göre değerlendirme yapılmalı bence. idam cezasının sabit bir biçimde olup olmaması konusunun evet veya hayır şeklinde bir cevabı olmamalı. ama illa böyle bir cevap vermek gerekiyorsa, benim cevabım hayır olurdu.

ek olarak, hangi suçlara getirilmeli sorusuna, kişilere karşı işlenen suçlar derim tabii ayrıksı durumlar yaratmak suretiyle. hakaret de kişiye karşı bir suçtur ama cezası idam olmamalıdır; tecavüz ve kasten adam öldürme de kişiye karşı suçtur, bu suçların belli başlı saiklerle işlenmesi durumunda failin de psikolojik durumunun açığa kavuşmasıyla birlikte, idam cezasına sıcak bakılabilir bence. ama bizim ülkemizde, hele bu hükümet varken, asla böyle bir ceza uygulaması getirilmemeli.

seri katillere, canı sıkılıp adam öldüren psikopatlara, tecavüzcü orospu çocuklarına ve de vatana ihanet edenlere (ki bu şu an işlerine gelmez) idam cezası ya da ölene kadar işkence cezası verilmesi lazım. müebbet işkence abi. adam ölene kadar eziyet edeceksin özellikle tecavüzcü orospu çocuklarına. bu yavşaklara idam ödül sayılır. abi adam adliyeden selfie paylaşmış ya? bu nasıl bir adalet? bu nasıl bir pişkinlik? bu adamları yavaaaş yavaş öldüreceksin.

idama karşıyım ama hümanist olduğumdan filan değil, aksine, idamı kolaya kaçmak/ödüllendirmek gibi gördüğümden karşıyım. örneğin bir tecavüzcünün tüm ömrünü küçücük, karanlık bir hücrede geçirmesi benim açımdan daha tatminkar olur. bir nevi işkence olur ona... kötülükten başka bir halta yaramayan insanlığını unutur, makineleşir, robotlaşır. hayatından nefret eder, yaptıklarına lanet eder, vicdanen üzülmese de.

hiç ama hiç hümanist değilim ben tecavüz suçu bakımından. hele küçüklere tecavüz suçunda tecavüzcüye işkence etmek istiyorum.

ha ayrıca idam cezasının adam öldürme, tecavüz gibi suçlar bakımından bir caydırıcılığı olmadığını da biliyoruz; zira fail "ulan beni asarlar" deyip de suç işlemekten vazgeçmiyor. işlenmeden evvel planlanan suçlar bakımından "belki" caydırıcı olabilir.

modern ceza hukukuna göre devlet intikam duygusu ile hareket etmez ve insanın en temel hakkı olan yaşama hakkını elinden almaz; ama ben bu düşünceye saygı duymuyorum.

ölmeyi ve -bence idamdan beter olan- hücre müebbetini hak eden çok fazla insan var.

ilave: işlemediği bir suçtan ötürü idam cezası alan birileri olabileceği için idam cezası çok sakıncalı elbette. faruk erem'in kitabında buna da değinilirdi. onun "suçluyu kazıyınız, altından insan çıkar" diye bir sözü de var; ama işte "insan" var, "insan" var...

Hector and the Search for Happiness

Jagten bayağı iyi bir film. Hayatım değişmedi tabi ama hayata, insanlara bakışımı etkilemedi desem yalan olur.

Locke da güzeldi. Onda da insanı düşünmeye sevk eden diyaloglar var, ama Jagten kadar derin bir film değil. Tek mekanlı, tek oyunculu film. Sıkar mı bilemem, ama beni sıkmadı.

Hayatımı değiştiren bir film değildi ama etkilendiğim bir filmdi; tavsiye ederim www.imdb.com

@whimsical Jagten ve Locke'u izledim.. İkisi de güzeldi, katılıyorum Jagten daha iyi.. Teşekkürler :)

atladıysan kesinlikle drive

50/50, Up in The Air ve The Descendants da gerçekçi anlatımlı ve düşündürücü filmlerden. İzleyebilirsiniz. Belki de izlemişsinizdir. :)

izlerken ''vay la'' dediğim bir iki film oldu ama büyük ihtimalle izlemişsindir pek kıyıda köşede kalmış işler değil, law abiding citizen ve predestination.

Herkese teşekkürler.

İzleme sırasına ekledim filmleri, Predestination dışındakileri.
Mommy'i izlemek istedim ama bulamadım bir türlü, 50/50'de karar kıldım.. Ardından da Law Abiding Citizen olacak tahminen.

Tekrar teşekkür ederim.

buyersguide.macrumors.com

Kardeşinizin Macbook Pro'luk bir işi yoksa (rendering gibi) bence Macbook Air retinayı bekleyin; birkaç aya çıkıyor ve Broadwell ile geleceği söyleniyor.

Pro'da ne yenilik olacak onu bilmiyorum.

apple`in ilk retina urunleri bana itici geliyor. zamaninda ipad ilk retina yi cikardiginda performansi biraz dusuktu. simdi yeni cikacak macbook air retina olusu pil performansini etkiliyebilir.
benim tum arkadaslara onerim macbook air yerine mac book pro retina cok az agirlik farki var..

@susesky
Macbook Air Retina söylentilerde denildiği gibi Broadwell ile gelirse pil ömrü 15 saat gibi bir süre olacak.

1- Hayvan sıkılır. Özellikle yavru ise daha da çok sıkılıyorlar ve biraz da korkuyorlar yalnız kalmaktan. Buna tek çare yanına bir arkadaş almak. İnanın iki kedinin yükü bir kediden hiç de fazla değil, azıcık mamayı fazla koyuyorsunuz bu kadar.

2- Özel klinikler için normal ama aşıya da boğmasınlar hayvanı. Kuduz, karma, parazitler yeter. Hatta kuduza bile karşı olanlar var da orası ayrı mevzu. Kanser için, kist için bilmemne diye aşı kakmasınlar size. Belediye kliniklerinde daha uygun fiyata halledersiniz.

3- İyilik. Sadece hayvana değil tüm dünya hayvanlarına ve çevreye iyilik. Yaptırmak zorundasınız diyeyim ben. Evet yaptırmazsanız da çok sıkıntı çıkarır. Erkek kediler çiş benzeri bir sıvı püskürtüyorlar her yere, evde kokudan duramazsınız. Hayvanın çektiği kızgınlık ızdırabı da cabası. Özetle hayvan sahipleniyorsanız kısırlaştıracaksınız, bu iş bu kadar basit.

4- Yok, çok kurcalayacağını zannetmem. Suyu falan döker maksimum.

5- Yapıyor kuma, problem olmuyor. Yapmazsa da bi kaç sefer, alışana kadar götürüp kuma patilerini sürtebilirsiniz, yani burası tuvalet diye gösterebilirsiniz. Hala daha alışmazsa ve dışarı yapmaya devam ederse azıcık, minicik çamaşır suyu dökebilirsiniz kuma.

Merhaba,

Öncelikle kararınızdan dolayı tebrik ederim. Bir kere içiniz ısındıysa kolay kolay vazgeçemezsiniz zaten. :) Sorulara geçersek:

1- Hayır, günde 8-10 saat sorun olmaz. Bir, iki gece yalnız bırakmak da sorun olmaz, ama daha uzun sürelerde kontrole gelecek, yanında mümkünse biraz takılacak birine anahtar filan bırakırsanız uzun süreyi de başarıyla atlatmış olursunuz.

2- İlk aşılar 15 günde bir olmak şartıyla düzenli yapılıyor. Birkaç aşı toplam. Sonra 3 ayda bir yapılan iç, dış parazit aşılarına geçiyorsunuz ve başka bir sorun olmadıkça üç aydan üç aya veterinere gitmeniz yeterli oluyor. Fiyat olarak da uçuk bir şey söylememiş bence. Benim veterinerim 10 lira filan daha ucuza yapıyor, ama sizinki de makul geldi bana.

3- Bu tartışmalı bir konu olsa da arada dışarı salmak gibi bir şeyi düşünmüyorsanız (bahçeli bir yerde yaşamıyorsanız bence düşünmeyin) kısırlaştırmak hem kedi hem de sizin için daha sağlıklı olacaktır, ama gelişimini tamamlamasını beklemek için bir yaştan önce kısırlaştırmayın derim ben. Hatta koku bırakmaya başlamadığı sürece kısırlaştırmayı ertelemenizi tavsiye ederim. Kısırlaştırmadan sonra da kısırlaştırılmış erkek kediler için özel mamalardan almanız yavrucağın uzun ve sağlıklı bir ömür sürmesi için önemli. Yoksa böbrekler kolay iflas edebiliyor. Ama bunlar sonraki mevzular.

4- Bu kedisinden kedisine değişir sanırım. Bir arkadaşımın kedisi gerçek bir şapşal gibi yağlıboya gördüğü yerde üstüne sürerken, benim kedim en ufak bir kimyasal kokusunda uzaklaşıyor. Karakter meselesi...

5-İlk birkaç seferde kuma yapmaması çok normaldir, ama doğrudan gidip yapabilir de. Olur da ilkini kuma yapmazsa yaptığı yerdeki idrar ya da dışkıyı bir peçeteyle biraz alıp kumuna sürün, sonra da kum dışında yaptığı yeri koku kalmayacak şekilde iyice temizleyin. Gidip o kokuyu bulacak, kuma yapacaktır.

Tekrar hayırlı olsun. Ömrü uzun, bahtı güzel olsun yavrucağın.

1. kediler özellikle gündüzleri olmak üzere bol bol uyurlar. siz yokken sorun olmaz. evdeyken vakit ayırırsınız yeter. annenize gittiğinizde mamasını ve tuvaletini koyun kalır tek başına.

3. erkek kedi kızgınlığa girince etrafa çiş yapar. bu normal çiş değil hormonludur. çok ağır kokar. o koku temizleseniz de çıkmaz. başa çıkamazsınız. ev kedileri 1-2 ayda bir kızgınlığa girer. ayrıca kızgınlığa girince içgüdüsel olarak çiftleşmek için evden kaçmak ister. kaçarsa kaybolma ve kaza geçirme riski var. artı yavru olursa kim bakacak onlara?

4. kedi gidip abuk subuk şeyler yemez, içmez. özellikle tanımadığı, kimyasal kokuları. dağınık yerleri dağıtmaya bayılırlar ama.

5. kumunu bir kaba koyun. götürüp yerini gösterin. harş harş karıştırın. o anlar zaten ne olduğunu.

cevaplar için teşekkür ederim, bu arada belirtmeyi unuttum kedi yavru değil büyük.

büyükse ve uysal diyorsanız karakteri oturmuştur. eve kolay alışır.

yanına bir arkadaş almak iyi olabilir ama :)

1- Genelleyecek olursak sıkıntı yaratmaz. Annenize gittiğiniz vakit de kumunu temiz bırakır, mamasını suyunu da fazla olarak ilave kaplara bırakırsanız hiç bir şeycik olmaz.

2- Normal. Zaten başlangıç aşıları tamamlandıktan sonra veterinere gitme sıklığınız azalacak.

3- Kısırlaştırma hiçbir sıkıntı yaratmaz; ama kısırlaştırmama kanser de dahil çok sıkıntı yaratabilir. Kediniz evden dışarı adım atmayacaksa kısırlaştırmamak onu kızgınlık döneminde çok strese sokar; ama, eğer, mesela girişe yakın bir kattaysanız ve kedinizin evden dışarı çıkmasına izin verecekseniz o zaman sizin kediniz açısından problem olmaz ve fakat onun hamile bırakacağı dişi kedilerin yavrularının sorumluluğu size ait olur... Ölenin de sağ kalanın da...

4- Kedi her şeyi merak edip her şeyi tanımak, keşfetmek ister. Dolayısıyla evet, oralara girer. Alçıya basıp, sonrasında patisini yalayabilir. Ortalıkta gördüğü boyanın tadına da bakabilir eğer kokusundan rahatsız olmazsa. Kokudan rahatsız olursa yemez. Ancak alçının/boyanın tadına bakar/bakmazın garantisi yok maalesef...

5- Kediyi gövdesinden tutup kuma koyun siz, o işini görür.

4. maddeyle ilgili dikkat etmeniz gereken bir şey var. bahsettiğinize göre kedi uysal muhtemelen sorun yaşamazsınız ancak eve ilk geldiği zaman çevreyi tanıma süresinde yine de yalnız bırakmayın. biraz koklasın, patilesin etrafı. sadece kesici ve delici aletleri, patisine batma riski olan şeyleri (kıymık, bıçak parçası, metal parçası vs.) ortalıkta bırakmayın.

8858 gün uf

11.375

9045:) 10 binde bırakırım.

9 bin küsür lanet olsun.

tükenip tükenip yeniden doğduklarımı saymazsak, 10bin küsür bir şeyler.

en genç ben miyim, yapmayın.

8487

9903

11502 gün. Zaman çabuk geçmiş meğer.

8237
azmış yav.

En 'günlü' benim.solemiycem :)

7225 çıktı gayet iyi :p

8614 benimki. hane sayısına saygı duruşu:) @krem peynir

9781

yalnız 86 nisan doğumluyum. 26 yıl 6 ay diyo. ben 28 yaşındayım diye biliyorum. 26 yaşındaysam çok sevincem asjflkhsa

onikibinaltıyüzdoksanbeş gün.

@spirit crusher bugüne göre hesapladın diğ mi?

6415. 50 dakika sonra bir gün daha bitecek. 6416 olacak. Çok garip lan. Vapurlar falan...

8376 imiş.

siteden bakmadan 12000 falandır diyordum küçük bir hesapla (çok küçük), ben mat 1'den tekrar başlıyorum arkadaşlar.

8060 yeni geldik daha tabi

@antihistaminik, evet.

7563

OLMASAYDIM DA OLURDUK

10537 yaşlanmaya başladık artık..

10666

güzel sayı bence.

der meister +1 :D

Ağız kuruluğu sigaradan da olabilir.

Tatlı isteği normal. Olur arada krizler. Canınız 10 tane baklava çekse de 1 tane baklava yiyince geçer o istek.

Bana da tatlı değil ama bazı yemekler için aşırı istekler gelebiliyor ara sıra ve sonra geldiği gibi gidiyor. Gitmezse zaten kendinize işkence etmeyin, yiyin 1-2 tane, ne olacak ki?

Revani yapmak çok kolay bu arada. Yaparsınız kendiniz eğer fırın varsa.

İlave: Ha, ayrıca zayıf sayılmazsınız; bayağı zayıfsınız yahu. Protein ve sebze ağırlıklı beslenip biraz kilo alsanız iyi bile olabilir bence.

İnsülin salınımında problem olabilir. O da haliyle kan şekeri düşüklüğüne hipoglisemiye neden olabilir fakat bunu tahlil yaptırmadan bilemeyiz tabii.

Bence tahlillerin yenilenmeli. Hem ağız kuruluğu, hem tatlı aşermeleri sinyal veriyor.

tahlillerin yapılması gerekliliğinin dışında, bir de bu bazı yiyecekleri aşırı yeme isteğinin altında başka bir sebep de olabiliyor - bazı mineral ve vitaminlerin eksikliği gibi. ne kadar doğrudur bilmem ama bu da olabilir:

physicalculturist.ca

gecmis olsun, reaktif hipoglisemi.
saka maka, olabilir cunku rh'de gece uyanma ve tatli yeme istegi oluyor. cunku yatmadan once birseyler yemis oluyorsun ve uykuya daldiginda kan sekerin pit diye cikip sonra dusuyor. rh'de sinirlilik, mala baglama, halsizlik, depresyon, agiz kurulugu vs. vs. hepsi var.
teshis icin endokrinolojiyle gorus, seker yuklemesi yapilcak. ama doktorun gerek yok derse israr etme :) sabahin korunden oglene kadar acbilac kaliyosun, rezillik.
rh'nin en onemli gostergesi yemekten kisa sure sonra dogan aclik hissi, kalp sirfintisi ve bayiklik.
caresi sik ve glisemik indeksi dusuk beslenmek.

sadece açlık kan şekerine bakıldıysa yetmiyor. şeker yükleme testi falan yapılmalı bence. eğer yapıldıysa ve onda da sorun yoksa daha kapsamlı ne kadar test varsa yapılmalı yani, bilmiyorum ne tür testler var. ancak bu aşırı tatlı isteği, ağız kuruluğu, sinirlilik falan normal şeyler değil.

bu bir sabır testi.

(bkz: mmpi)