uyumak istiyorum yarın kol gibi sınavım var.. az biraz çalıştım 80 alamazsam bütünlemeye kalıyorum

çalışıyoruz hacu amca.

sabah sınavım var vizesi düşük finalinede çalışmadım aslında çalıstım bıraz ama anlamadım.eee 1.8 sıkıntımda var öyle bokunu yemiş tavuk gibi oturuyorum.vicdan azabı çekiyorum.

serçe parmağım kulağımın içini, baş parmağım burnumu karıştırıyor. diğer elimle de sanal dünyanın altını üstüne getiriyorum. sen ne yapıyorsun, hayat nasıl?

Çok canım sıkıldı, bakkaldan 4 bira aldım, müzik dinleyip buraya bakıyorum. Bir sürü işim var, ben yarın akşam CRR'ye giderken ne giysem diye düşünüyorum.

sol elimde sigara mal mal ekrana bakiyorum, "lan yoksa hamile miyim" de dusunuyorum, ve ever tuylerim diken diken oldu..

"sümela'nın şifresi temel"i izledim az önce. pardon ama o nasıl boktan filmdir öyle.. cidden tüm espriler şu karikatür kalitesindeydi. neyse boşuna 2 saatimi harcadığıma sinir oldum gece gece.
(bkz: abooovv ne biçim espri lan bu)

@cikolatali gofret: deli sikmiş gibi gecenin bi yarısı sahile indim boş boş bankta oturup ay ı seyrediyordum da ağacın dalları arasına girdi göt, denizdeki az buçuk yansımasına bakıyorum mal mal.

3.30 da maç var onu bekliyorum. boston FTW!

mühendislik matematiği çalışmam lazım, laplace falan. hala başlamadım. sınava 10 saat kaldı.

kalpli duyuru arşivini karıştırıyorum.

çalışıyorum.
böhü :(
bi de sabah erkenden de çalışcam
böhüü:(

@uykusuz her gece

kola gibi sınavının olduğu gece burada soru okuyorsan bütünlemeye kaldım diye üzülme :)

1 hafta tatilim kaldı ama sonra yaz okulu var, bitsin artık bu çile

Pasaportla ilgili sorularınızın cevabı: www.epasaport.gov.tr

Atina konusuna gelecek olursak, Schengen bölgesi dahilinde olduğu için vize gerektiriyor. Ancak Yunanistan'a yapılan günübirlik ziyaretlerde vize gerekmeyebiliyor diye bir duyuru efsanesi dolaşıyor ne zamandır, birileri teyit istiyor, kimse cevap vermiyor falan; onunla ilgili olarak Yunan Konsolosluğu'na yolunuz düşecek.

"ana hikaye olmasa da olur" diyosan, criminal minds olabilir. veya ona benzer lie to me olabilir.

bu ikisi klasik csi tipi polisiyeden ziyade suçlu psikolojisine eğilen diziler.

sherlock izleyebilirsin, person of interest olur...

ama bana sorarsan scrubs'ı baştan izle mis gibi.

@olric how i met' i de izledim. diğerlerine de bakayım da çok fantastikse sarmıyo beni panpa ya.

@jangara scrubs olayı aklıma gelmedi değil :) zaten youtube' dan izliyorum sürekli komik yerlerini.

How not to your life

Bomba

edit : okumamistim panpa :) sori

ally mc beal

izlemediysen it crowds ve black books tavsiye ederim. malcolm in the middle da iyidir.

@kreider how not to live your life' ı da izledim panpa, yazdım da hatta :) aynen katılıyorum o da süper.

@ fuckinginthebushes onlara da baktım. :)

dexter? illa komediyse the IT crowd? black books?

edit: amaan, ben gönderene kadaar.. =)

Black Books +1

Ayrıca Shameless US'se UK'e de bak kesin.

İlk önerim Fringe.(çok beğeneceğinden eminim)
ikincisi Sherlock

Kompleks var biraz. Selam ben ingilizce de biliyorum havası. Halbuki herkes biliyor artık ingilizce, gelip enteresan ve ingilizce / türkçe karşılığı tam olarak olmayan farklı bi dilden kelime kullan, hayran kalalım. Saçma sapan şeyler.

Başlıktaki "deadline" dışındakilere dair eleştirinize katılıyorum, ancak biraz pratik yaklaşmak lazım; en azından benim bildiğim yaygın ve kısa bir karşılığı yok, son x tarihi demek pek pratik gelmeyebilir.

Fokuslanmak saçma evet hatta odaklanmak daha güçlü hale getiriyor bence anlamı ama 'mailing' yerine ne kullanılabilir? Zaten E-Mail olarak yerleşmiş durumda dilimize e-posta diyen neredeyse yok gibi. Deadline da yine kabul edilebilir.

Ama Business developer falan bunlar kartvizitte hem türkçe hem ingilizce yazmıyorsa sadece ingilizce yazıyorsa çok güldürüyor beni.

bu subject üzerine brain storming yapsak bile resultlar bizi satisfy etmez. comes böyle goes this way

"off day" var bir de. sonradan ortaya çıkmış mail atmak, türkçe de tam karşılığı duruma göre değişebilen deadline ı filan zor olsa da anlıyorum ama, izin günü demek bu kadar mı zor arkadaş?

çoğu kullanım abes kaçabiliyor tabii. ama bazı terimleri ingilizce kullanmak daha anlamlı ve terim olarak mecbur kalabiliyorsun. türkçe'nin karşılamadığı yerler olabiliyor. ama bu bahane olmamalı, en az şekilde ve en uygun şekilde kullanılmalı.

Deadline: son gün veya teslim tarihi işte. Çok mu zor yani bunu söylemek de dedlayn diyoruz?

meselenin özentilikle alakası yok bence.
bahsettiğin şeyler genel olarak teknik veya mesleki terimler. bazlarının tam türkçe karşılıkları yok. bazılarının da var ama çok itici. (türkçeleştirilmiş hiç bi program kullanamıyorum ben mesela)

zaten ne kadar türkçeleştirmeye çalışsan da tamamiyle türkçe olmuyor neticede. mesela futboldaki faul, ofsayt terimlerini düşün. ya da mobil, program, kredi, orjinal, marka, şampiyon, disk, market, televizyon gibi sözcükleri. yazılışı türkçeleştirilmiş o kadar. öyle olacağına orjinal haliyle kalsın daha iyi. mailing/mail'leşmek yerine e-posta'laşmak karşılığını kullanalım falan demişler. e-posta'nın neresi türkçe? elektronik kısmı mı, posta kısmı mı? olmayınca olmuyor işte.

ayrıca günlük konuşma dilimizde arapça, farsça, fransızca vb. kökenli çok fazla sözcük kullanıyoruz ve kimsenin gözüne batmıyor. günlük hayatta yalnızca yerine sadece, örneğin yerine mesela, yanıt yerine cevap, belirgin yerine bariz, özgün yerine orjinal, işlev yerine fonksiyon kullanıyoruz ki bu verdiğim örneklerin türkçeleri hem yaygın olarak biliniyor hem de sırıtmıyor. yani buna rağmen bu sözcükler bu şekilde kullanılıyorsa, senin söylediğin sözcüklerin hiç kafaya takılmaması gerek.

Yapabildiğin kadarını yapmak hiç yapmamaktan iyidir bence , bende onlardan değilim sadece fikrim bu.

hacı domuz eti haram olayının islamla ilgisi kalmamış bizim toplumumuzda.
sanki "türkler domuz eti yemez" gibi olmuş o kural. ama türkler rakı içer. bunda garipseme yok dikkat edersen. yani islamla ilgili değil bence o olay artık.

adam zina yapıyor diye namaz kılmasın mı? olay normal değil ama insanların kalbini biz bilemeyiz. onunla yaratıcısı arasında, bize ne.

Tebrik ederim, bu çelişkiye dikkat çeken ilk kişi oldunuz.

(bkz: türk müslümanlığı)

allahla kendi arasında sen kendi inancından-onlar kendi inac ve yaptıklarından sorumlu günahı varsa ceker cezasını-takılma fazla.

dracula-bram stoker

stephen king - misery

Hocam lise öğrencisi diye özellikle belirtmenin sebebi korkunun dozajını ayarlamamız gerektiğini anlatmak mıdır, yani "Aman bu lise öğrencisi çok şaapmayın, az korkunç olsun" gibi ? :D

Hayvan Mezarlığı - Stephen King
Yalnız kitap neyle ilgili diye vikipediye falan bakma, ben daha önce bakmıştım sonunu bile yazmış adamlar :)

hacım şimdi tıvaylayttır falan moda ya. ondan ilgisini de çeker diye düşündüm. drakula korkutucu biraz tamam da lise çocuğunu o kadar etkilemez ben de lisede okumuştum.

@harpp korku romanları konusunda pek bilgili olmadıgım icin bilemedim acıkcası. biraz arastırayım dedim ama konulara bakınca kararsız kaldım :)

Buick 8, gecenin bir karanlığında sessiz ortamda okunursa götüm götüm atarsınız, garantili.

edgar allan poe

stephen king- kujo
gerilim ağırlıklı bi kitap, hemen okuyup bitirirsin garanti:)

"Kevin Hakkında Konuşmalıyız" - Lionel Shriver

kara sohbet - amelie nothomb

kısa da zaten. bi çırpıda okursunuz, pek de seversiniz.

Aylak Adam..

kevin hakkında konuşmalıyız +1 dedikten sonra, bir de uzun sürmüş bir günün akşamı diyorum..

oblomov..

net bu www.ykykultur.com.tr

Kitabıyla götümle okumadıysam Kafka-Dönüşüm

çavdar tarlasında çocuklar

Sınav bir bitsin, buralar hep duyuru kalacak panpa, sabır biraz.

boğaziçi rulez bence. bu arada doktor olamıyor mu doktor, boğaziçi'de inşaat okuyacağına anadoluda tıp okusun, bir inşaat mühendisi olarak hiç bu kadar ciddi olmamıştım.

valla boğaziçi'den mezun iki, itü'den bir arkadaşım var.

boğaziçililer planlamada çalışıyorlar. itülü proje mühendisi olarak. maaşlarını bilmiyorum ama boğaziçilinin çalışma şartlarının daha iyi olduğunu biliyorum.

Mühendis olmak istiyorsa teknik üniversite tercih etsin.
İtü, Odtü, Boğaziçi bitirmediyse zaten İstanbul ya da Adana'da okumuş bir farkı yok.

Fizik pek de lazım değil.
1. Sınıfta AA getitir en fazla.
3 boyutlu görebilme ve matematik bilgisi daha çok gerekli diye düşünüyorum.

itü falan olmazsa inşaat için ktü düşünülebilir. çok çok iyidir.

Olabiliyorsa bence de doktor olsun, kürtaj yasaklanmayıp kendisi gündemde kalırsa bol olur doktor cinayetleri, stok olur gündeme kendisi.

ktü'ye kadar gitmesine gerek yok kocaeli'de gayet iyi eğitim olarak, hem arada sırada itü, odtü, boğaziçi, yıldız, kocaeli olması tercih sebebidir yazıyorlar sevinir yani, itü kocaeli öğrencisini de seviyor yüksek lisans için iyi bir ortalaması olursa yükseği de garantiler. puanı bi gelsin bence önce ama doktorluk da ısrar edin derim yine de.

Sınav zamanında subjektif yorumlar artıyor bildiğiniz gibi. Buradan sorularıma yanıt alabilirsem şimdi muhteşem olacak.

Allahını seviyosa ktüye gelmesin ki zaten gelmez.
Bence tıp yazsın, saçmalamasın :)

boğaziçini söyleyeyim; mezun olanların çoğu gidip mba yapıp bankalarda yönetimde falan çalışıyorlar. inşaatla ilgilendikleri yok. yani sahada çalışanlar da oluyor da azınlıktalar. maaşları da ilk giriş 2500-3000 civarıymış sanırım.

birkaç saniye ürkütüyor ama anca o kadar.
bakılabilir gayet.

senin yerime baktım ben şimdi. tek korkunçluğu bazı yerlerinde sayfalar hızla atlayıp animasyona dönüşüyor. kadının kafası dönüyo bi de exorcist gibi ters köprü şeklinde hızla geliyor bir yerde. bu iki yer korkunç ama o da dediğim gibi o bölümlerde animasyon olduğu için. yoksa eline akıp okusan bi olayı yok.

bak bak şöyle bir sıçrıyorsun ama sonra gülüyorsun :)

bağırmalı karı çıkıyo kanka.

ben baya hoplamıştım yerimden ama devamlı korkulacak bişey diil.

aralardan screenshot verebilecek birisi var mıdır peki acaba?

meraktan ölücem.

Screenshotlık değil durum, nelik olduğunu söylersek ağır spoiler olur.

Pek öyle korkutacak bir şey yok bence yalnız, bir bakın, n'olacak?

2) Hapse atmazlardı para cezası alırdın muhtemelen.

1- alıyor. çok saçma değil mi sevmediğin bir müziğin sana belli saatlerde dinletilmesi. otobüste, yolda telefonun hoparlöründen müzik dinleyenlerden rahatsız oluyorsak bundan da olabiliriz. ama mesela sevdiğin bir müziği çalıyordur telefonun hoparlöründen o zaman rahatsız olmazsın. şimdi türkiye'nin çoğu müslüman(mış) o zaman rahatsız olmazlar. o yüzden kalkması pek mümkün değil.

ben bütün gün insanlara www.youtube.com şunu dinletsem rahatsız olur indie sevmeyenler mesela.

ezanla ilgili hiçbir anayasa maddesine rastlamadım.

tek cümleyle cevap verilebilir; başkalarının inancına saygı.

ha sana saygı göstermeyenler vardır bilemem, ama sen ezana saygı göstermezsen onlarla aynı kefede olursun.

beğenmeyen irana gitsin!!!!!!

1- almıyor
2- atmazlardı. 15 sn sürüyor. ben duymuyorum ezanı.
3- çok büyük oran müslüman. camiye bu şekilde gidiyorlar.
4- haksız kılan ne?
5- herkes benim gibi ateist olduğunda.

1) ne tür bir özgürlüğü elinden alıyor?

2) sokakta gereksiz yere korna çalanı hapse mi atıyorlar?

3)%99'u sözde müslüman olan bir ülkede azınlık istiyor diye ezanı yasaklayamazsın. (%99 laftadır ama refarandum yapılsa ezandan rahatsız olacak olan kesim %4-5'i geçmez. küsüratlı veriyorum ki attığım belli olmasın)

4)kiliselerde çan çalınmasını haklı kılan sebeplerle aynıdır.

5) kaldırılmaz kusura bakma.

günde 5 kere toplasan 10 dakika süren bir şey insanlara neden niçin rahatsızlık veriyor anlamıyorum. rahatsız olsanız bile "hoşgörü" denen şey, birilerinin inancına "saygı" denen şey niçin bir kısım insanlarda yok bilemiyorum.

ezan okuyan kişiler sesi güzel insanlardan seçilse aslında sorun yok...ama ayarsız anfiden gelen çirkin ses dana böğürmesi gibi geliyor müdürüm afedersin...ben de mecburen ezan okunurken cami yakınlarından geçmek zorunda kalırsam kulak tıkacı kullanıyorum...her zaman cebimde...bildiğin cankurtaran yahu..

5) müslümanlar hoşgörü kelimesinin anlamını öğrendiklerinde.

o da belki.

senin yaşıyabileceğin bi dünya yok. başka yerde de çan sesi falan filan olacak yani yine rahat edemiyecen. 30sn lik ezandan rahatsız olacağına bu ülkenin dini gereği olan ezana biraz saygı duysan daha uygun olur.

1-2-3-4-5 (toplu cevap):

camilerin doluluk oranı -en fazla olduğu zaman- %20 olarak belirlenmiş.

"%99'u müslümancı" andavalllılara duyurulur. bu %99'luk kısmın %80'i ibadet yerine sabah namazında osura osura uyuyor.

6)İran'da bile dışarıya ezan sesi verilmiyormuş müdür.

avrupadaki ülkelerde çan sesinden rahatsız olanlar seninle aynı durumda.sözkonusu özgürlük ya da türkiyenin iran olması vs değil.


ha bide müslümana hoşgörüyü bilmiyor diyen ateistler kendileri ne kadar hoşgörüyü biliyor diye sorarım.

bir yerden sonra duymuyor insan. ben cami dibinde değilsem farketmiyorum.
hristiyan ülkelerde de çan var.

5)kaldırılmaz, hiç heveslenmemek gerek.

müslüman bir ülkede yaşamıyoruz dostlar, çoğunluğunun müslüman olduğunu iddia ettiği bir ülkede yaşıyoruz. ayrıma dikkat edelim. müslüman ülkede yaşama isteği içindekiler iran'a gazlayabilir en kısa zamanda. internete bile giremeyip hearts oynarsınız günlerce.

evrenos gazi ye, kaynaklari etkin kullanamayan iktisatci ya katılıyorum.
buralara yazılıyor mesela şu tarz şeyler. sonra 50 yaşındaki insanlar gidip valiliğe şıkayet ediyor.buradan yazılanlara guvenerek. var cevremde oradan biliyorum. beğenmiyorsan rahatsız oluyorsan evini camıden uzak bi yere taşı. bazen muzezzinler kötü okuyor evet bu senin valiliğe kadar şikayet etmeni gerektirmez.

Camiden uzak bir yere taşımak. Neresiymiş orası, gidip taşınalım. İçi bomboş olduğu halde yüz bin milyon tane camii var ülkede, hiç bir gereği yokken hem de. İsrafın kralı. Eee, nereye taşınsın rahatsız olan adam?

madem hukukçusunuz ve de ezan hukuğa aykırı, buyrun dava açın. bu ülke de cumhuriyet kurulduğundan beri ezan yasaklanmamış. (türkçe okunma dönemini saymıyorum) şimdi bir avuç insan hazmedemiyor diye yasaklanacak değil. camilerin dolmuyor olması ya da insanların %99'unun müslüman olup olmaması, sabah namazına kalkıp kalkmamaları, insanların ezandan rahatsız olduğunu göstermez. bir kısım beyinsizler hala namaz kılanların ezanı savunduğunu düşünüyor ya, hayret. lafa gelince herkes özgürlükçü, herkes demokrat.

bir müslüman olarak bence de özgürlüğünü alıyor olabilir ama ülkenin bazı gelenekleri için tolerans gösterilebilir. yarın yasaklanırsa 'haklılar' derim ama yasaklanmasa biraz daha iyi bence. mesela ben de asker uğurlama töreni denen saçmalıklardan nefret ediyorum, odamın arkasından 100 tane araba geçiyor kornalara basarak bağırarak falan ama o da ülkeye has bir çeşit olay işte. bu kadar takılacak bir şey değil bence.

Ben tolerans gösteriyorum zaten, rahatsız olduğum bir şey varsa ezandan ziyade ezanın rezalet okunması. Şu anda gürültüden hiç bir farkı yok İstanbul'da okunan ezanların ki bunu Eyüp'ten söylüyorun sizlere, düşünün yani. Megafon gürültüsü rahatsız ediyor insanları en başta, ki bu muhtemelen herkesi rahatsız ediyordur.

Ama öyle bir şovenistliğimiz, öyle bir 'müslümansah müslümanuz gardaş bu ülkeğnin tamağmı islam' olayımız var ki, sesi sonuna kadar açalım gövde gösterisi yapalım modunda herkes. Varsın açın ne diyeyim.

başkalarının inancına saygı nedir ya? diyelim ki ben de günde 3 kere sokağa işenen bi dine mensubum, çıkıp işiyorum her gün. bana doğal olarak müdahale eden insanlara "saygı duyun lan" mı diyecem utanmadan. neye inanıyorsan inanırsın. başkalarına rahatsızlık vermediğin sürece ne istiyorsan yaparsın. başkarı rahatsız oluyorsa yapamazsın. başkalarını rahatsız eden davranışları da "inanca saygı duyun" gibi komik bi şekilde savunamazsın. hindistanda maymunlar insanlara saldırıyor kimse sesini çıkarmıyor. neymiş efendim kutsalmış da yok efendim inanca saygıymış da. sikeriler öyle saygıyı.

"Bu ülkenin %99'u Müslüman" demokratlığı, ne güzelsin ey sen.

bence 3 idiots'u izle keyifli olur işte değişik hem de.

@ekaterina+100000

diziye başla. (bkz: peep show)

@tahret musluğu;

tatilin ilerleyen zamanlarında başlamak istediğim başka diziler var, bitmesi gerekenler var. şu an yeni bir dizi çok olur :) ama yazdım bir kenara

Diziyse Bored to Death.

hazır finallerden de sağ salim çıkmışsın sana bi survival film gerek o yüzden The Way Back diyorum.

büyük ihtimalle izlemişsindir ama In Bruges diyorum. şahsen 6835743 kez izlememe rağmen bugün finallerin bitişi şerefine tekrar izleyeceğim. =)
onun dışında snatch, into the wild, shaun of the dead, 50/50...

ne münasebet canım! neden 12-13 yaşımdaki çocukları hayal dünyasından çıkarasınız ki! Eğitim sistemi zaten bunu sizin yerinize yapıyor bari siz yaratıcılıklarını güçlendirecek hayaller kurmalarını destekleyin.
Küçük Prens okutun, behrengi'yi sonra MOMO, oscar wilde öyküleri

12-13 yaşında bırakın hayal kursunlar; ileride nasıl olsa kuramayacaklar. Jules Verne okutunuz. Bilinçli insanlar olmasını istiyorsanız Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz da iyidir. Hatta Şimdiki Çocuklar Harika'yı hemen herkesin okuması gerekir.

portakal kabuğu mu ne öyle bir kitap vardı neydi lan o..

hayal dünyasından derken ' diziler, popüler kültür ve uzantısı olan herşey' demek istedim.
aşağıda yazdığınız kitaplar benim halen akşamları açıp okuduğum küçüklere zaman zaman hediye ettiğim kitaplar..
saldıracak yer aramayın.
behrengi kitaplarında parlak bi hayal dünyasında yaşatır öyküyü,lakin anlattığı herşey gerçek hayatın ta kendisidir..
bu çocuklar tv'nin,internetin onlara çizdiği yol doğrultusunda kaybolup gidiyorlar.adeta 'hayal dünyasında' yaşıyorlar.bunu demek istemiştim.

dinle küçük adam

edit: ya da boş verin, liseye geldiklerinde önerirsiniz bunu.

Bu kitap, Michael Ende'nin Momo isimli kitabı olmayacaksa net bir şekilde size intihar edeceğimi belirtmek isterim.

harry potter elbette. tam onlarin yasindaki bir karakter helecanlar , maceralar yasiyor iste. bence o yaslardaki bir cocuk icin mukemmel bir kitaptir (24 yasindaki ben icin bile hala acip okunan bir kitap)

bir cocugun hayal dunyasi elbette esrarengiz seylerle doludur.. harry potter da bunu oldukca besleyecektir. ayrica verdigi didaktik mesajlar da cabasi.

şeker portakalı, kelebek

hayatımda şeker portakalı kadar içimi karartan bi kitap okumadım, bunalıma girmesin bence cocuklar

ve

harrage +1 24 yaşındayım ve harry potter serisi hala gözümün bebeğidir.

Sirius black ve severus snape aşkından geceleri gizli gizli ağlıyorum :p

@kaçanbalık "life is pain" çocukları buna hazırlamalı biraz da.
ayrıca ek öneri olarak; yıldızlara yolculuk ve stradust.

Ursula Le Guin'in kitaplarını öneririm. Başlangıç olarak 'Yerdeniz Büyücüsü' ve 'Yerdeniz' serisini okumalılar. Le Guin bu dünya için bulunmaz bir değerdir, keşfetmelerini sağlayın.

bir de "yüzüklerin efendisi"ni nasıl unutmuşusz yahu :S

peyami safa(server bedi) - cingöz recai serisi

@lunedor , evet yuzuklerin efendisi de olabilir ama benim sahsi fikrim lotr 15-18 yas arasinda tam verimini verecektir. tam o yaslara hitap eden bir kitap bence. sanki 12 yasinda cocuklara anlatimi biraz agir kacabilir.

yuzuklerin efendisi okumamak bir genc insan icin ileride telafi edemeyecegi bir eksikliktir diye dusunenlerdenim ben. iyi ki bu kitaplari o yasimda okumusum diye dusunuyorum. ayrica 13 yasini gecip hala harry potter okumamis cocuklar icinde kendi acimdan -kendi fikirlerimce uzuluyorum. cunku harry potter'i hangi yasta okursan oku , o 11-12 yasindayken , harry ile ayni yas ve ruh halindeyken okudugun hazzi almak cok guc , o cocuk psikolojisi ile okumanin degeri paha bicilemez bence.

pıtırcık serisi.

harry potter +1. seri olduğu için çocuklar kendilerini kaptırırlarsa 7 kitabı da okuyabilirler. 7 kitap okumuş olurlar yani

(bkz: jonathan livingston)

lunedor'a katılıp ''şeker portakalı'' diyorum.

@harrage 15-18 daha iyi gibi ama ben ortaokul'da okumuş idim. sanırım 12-13 yaşlarında başladım 15-16 civarı tüm kitapları bitirdim, hayata bakışım oldukça değişmişti. sonra tekrar tekrar okudum tabii belki 15-18 hakkını vermek için daha uygun olabilir bu seri için haklısın.
kitap önerisi olarak, küçük prens, gulliver'ın seyahatleri, denizler altında yirmibin fersah, üç silahşörler, don kişot...

Sofi'nin Dünyası diyen ilk kişiye odunla girin, acımayın.

Küçük Prens candır, ama okumak da içten gelir; siz tavsiyelerinizi yapın, ayırabiliyorsanız dersinizden vakit de verin, ancak okumayana da ilişmeyin. Sadece okumayacaksa ses yapmamasını, diğerlerini rahatsız etmemesini rica edin, kulak memesi kıvamı budur sınıfta kitap okumak istemeyen çocuk için zirz.

Simyacı olur.

Küçük prens demişler ama, bence zamanı değil. Her ne kadar çocuk edebiyatı olsa da yetişkinler için yazılmış bir kitap o, bu yaşta birinin çıkaracağı pek bir şey yoktur.

oraya sabit boyda bir resim koyup, kodlardan en boy belirt

Resmin boyutlarını pixel cinsinden değil yüzde cinsinden yazın.

Sorun çözünürlükten kaynaklanıyor da HTML'de öyle şeylers yapılıyordu ben az buçuk uğraşırken. Bütün table'lara falan ayar çekmek bile gerekebilir, bir bilen yazana kadar bekleyin, olmadı dediğimi deneyin.

2. üniversiten olması onları ilgilendirmiyor ki o yüzden yazmıyordur. sen kazandıktan sonra, verirler bence mutlaka.

Öyle bir şey geçmiyor kılavuzlarda falan, yoktur herhalde ama birinci elden öğrenmekte yarar var tabii.

Eskisi gibi değil yalnız burs olayları, çoğu vakıf üniversitesi sıralaması ilk 10000 olup kendi üniversitesini tercih edenlere "cep harçlığı" adı altında hoş bir miktar veriyor. Koç ve Bilkent için yıllık 4000-4500'yi buluyordu. Son bir-iki senede başlanmış bu uygulamaya, adam akıllı da araştırmadım ama bir bakının.

Edit: Aklıma şimdi geldi, Bilkent'te derslere %90 oranında devam zorunluluğu var kağıt üzerinde. Ancak hocalar esneklik sağlar mı, bilemem.

ayrıca askerlik denilen olayı da es geçmişsin. sen oraya başvurunca hop kanka dur bakalım diyecekler askere alacaklar seni.

@ayiadam tecilliyim şu an , üni.yi kazanıp sonra -1 sene okuma periyodunda askerlik sorun değil. askerlik zamanı 1 sene dondururum , kolay o işler.

ben öyle olacağını zannetmiyorum ama konuya da hakim değilim.

Askerlik şubesi ikinci 4 seneliği bitirmeden askere alıyor, tecil ettiremiyorsun okuyorum diye. 2. sınfıta falan alırlar yani.

@roket adam , 2. üniversitenin tecil ettirmediğini biliyorum. askere gideceğimde okulu bir sene dondururum geldiğimde devam ederim.

söz konusu senegal olunca, bildiğin mülteci olarak geliyor dayılar... 4 kişi ne lan, Sabancı grubu gitmiyor o kadar adamla görüşmeye.

işin içinde bir iş var gibi.

şahıs adına değil de iş yapacağınız firma adına hazırlanabilir belki davetiyeler. sanki böyle olunca sorumluluk azalır gibi geldi, sonuçta ticari faaliyet dışındaki hareketlerinden sorumlu olmamanız gerekir hiç bir şart altında. istanbul'da senegal konsolosluğu varsa onlar belki daha net bilgi verebilir firma ya da prosedür hakkında.

senegal konsolosluğunu aradım bu şekilde davetiye isteyip vize ihlali yapan çok oluyormuş bu durumda davetiyeyi verene de sıkıntı çıkıyormuş. o yüzden yollamayın dediler. bilgi olarak dursun burada.

pampa ben onlar gibi yapmam bana davetiye göndersene?

cevap: güvenmemek lazım

Ülkesindeki devrimden dolayı hesaplarına ulaşamayan Nijerya prensiyle bir bağları olmasın?

29 yaş ilk lisans programında öğrenciliğinizin devam etmesi koşuluyla geçerli.
mezun olduktan sonra tekrar bir lisans programıyla tecil ettiremezsiniz.

Mezuniyeti kapsayan bir durum değil o ne yazık ki. Tekrar tecil için, eski sistemdeki gibi bir üst eğitim düzeyine geçmeniz gerekiyor. Lisans için yüksek lisans misali.

yüzüklerin efendisi
ejderha mızrağı destanı
drizzt serisi

yüzüklerin efendisi
ejderha mızrağı destanı
song of ice and fire
kapanışı da yerdenizle yapar daha da okumazdım.

oha lan. ejderha mızrağı bu kadar bilinir miydi? gözümden yaş geldi lan :)

bu arada bir itiraf. ejderha mızrağı'nda 12 kitap okudum. yüzük 1'deyim. filmleri önce izleyince zorlandım açıkcası.

1-Yüzüklerin Efendisi
2-Ölüm Kapısı Serisi
3-Dune Serisi
4-Harry Potter
5-Zaman Çarkı

Yüzüklerin Efendisi türe başlangıç olarak bıçak sırtı. Şöyle ki; çok bilindiği için okurken sıkıntısız olur kişi/yer adları, keyfin artar. Ve fakat türe ait okuyabileceğin en iyi kitap olduğu için ondan sonra okudukların hep biraz kuru gelecek sana. Türe başlangıç için Belgariad/Malloryon iyidir derim. D&R'larda beşer lira şu aralar. Ardı sıra Yüzüklerin Efendisi için nispeten hazırsın. Hobbit'i Yüzüklerin Efendisi'nden sonra okumanı tavsiye ederim; keza Hobbit'te karakterler çok havai, yanlış tanırsın karakterleri, Yüzüklerin Efendisi'nde karışır işler. Yüzüklerin Efendisi'nden sonra artık neyi hangi sırayla okuduğunun önemi yoktur müdür. Artık fantastikte Nirvana'dasındır. Ama Zaman Çarkı, Dune gayet iyidir. Barış Müstecaplıoğlu'nun Perg Efsaneleri'ni de öneririm.

Şu fantastik edebiyatın a.... k....dum da LoTR'yi ne izledim ne okudum, içimde ukte lan.

Beyler vurmayın :(

Kara Kule'yi de sıkıştırın bi' araya bence.

Database'i küçük seçtiysen çıkmıyordur büyük ihtimal. Ha çıkarmanın yolu var mı onu bilmiyorum eskiden yoktu öyle bişey.

futbolcunun adı ne? belki regendir. yani oyunun sonradan kendi ürettiği futbolculardandır

niye gerizekalı diyon adama? database'de yoksa yoktur

database ile alakalıdır muhtemelen ama, o dediğin şöyle. tam olarak ne yazdığını hatırlayamıyorum. uzun zaman önce bıraktım oynamayı. anladığım kadarıyla bahsi geçen oyuncu sağ bek oyuncusu. bunun için misal alves'i arattır. daha sonra search kısmında alves'in üzerine sağ tıkla. bi seçenek vardı orda. gördüğünde anlarsın zaten. onu tıkladığında sadece sağ bek oyuncuları çıkar sonuç olarak. tam anlatamadım galiba ama anlamış olman lazım.

Bahsettiği oyuncu newgen olabilir, onda açık olan ligler sende olmayabilir, database boyutu farklı olabilir, scouting knowledge'ı yetmiyor takımının falan bir sürü olasılık var.

Player search kısmında aratmaya dair, o sistem tam tersi şekilde işliyor. Scouting knowledgedan dolayı oyununuzun içinde olan bir oyuncu player search kısmında çıkmayabilir, ama ismini aratırsanız o yukarıdaki yerde çıkacaktır.

uk izlemedim us'den memnunum. çok memnunum hatta acayip keyif alıyorum. genelde ing versiyonları daha güzel olsa da uk'e bakmayı düşünmüyorum.

us iyidir.

UK izlemedim ama US çok iyi diyerek kavgayı başlatıyorum

edit: ne de meraklıymışsınız kavgaya! benden önce davranmışlar...

uk'in ilk bikaç bölümüne baktım, cezbetmedi. belki ilk onu izlesek daha güzel gelirdi bilemiyorum.

us

cnbc-e de yayınlanan hangisiyse o güzel.

cnbc-e'de us yayinlaniyor.

uk'den bir bolum izledim. ben de us diyenlerdenim.

UK izlemedik ama hep Amerikan espri anlayışıyla büyüdük. Bu yüzden US yeterince keyifli. US'deki karakterler ve tipler kesinlikle UK'den iyi.

UK'i izliyorum ben panpalar, vaktiniz olursa bence bir bakın, hani US'i izleyemediğim için karşılaştırma yapamıyorum ama bu da gayet keyifli.

belgelerim > sports interactive > football manager 2012 bunun içinde ama yüklü değil şu an tam yerini veremiyorum.

<kullanıcı adınız>\my documents\sports interactive\football manager 2012\games

neokuyorsun.com

okumasitesi.com

vikitap

goodreads candır.

soru disiplinlik?

din hocasinin disipline verme gerekcesi neymis peki?

iki sebepten vermiş bir tanesi dalga geçmekle ilgili kınama cezası gerektiren diğeri de okuldan atılma cezası gerektiren suçlardaki "manevi değerlerle dalga geçme" gibi bir şey. yani böyle yazıyor. durum ciddi

Savunması için ne yazarsa yazsın alacağı en büyük ceza okuldan uzaklaştırılmak olur ki bu da pek mühim değil. Ben lisedeyken kınama almıştım, sene sonunda iyi halden cezanın silineceğini söylemişlerdi, hiçbir şey de olmadı hani sonradan disiplinle alakalı. Çok takmayın.

hahah, kardeşin büyüyünce bu anıyı anlatarak çok canlar yakacak:D

asdlksajdlkjs çok iyiymiş.

bence gidin din hocasıyla konuşun geri çeksin bir şekilde. disiğlin kurulunda da bitane onurlu hoca yok muymuş ya bu disipline gelicek birşey mi diyecek vay amk

ordaki disiplin sucu yazili kagidina karalama gibi birsey olur anca. manevi degerlerle dalga gectigini iddia eden din hocasi inanclarla dalga gecmis resmen. savunma dilekcesi tarzi seylerle sindirilmektense karsisinda durulmasi gerekir böyle bir seyin. disiplin fln yalan seyler bi bok olmaz telaslanmayinz.

sabıkasına işlenmesin de başka bir şey istemiyoruz. ben gidip konuşacağım galiba.

soruya şık ekleyip cevap vermek disiplin suçu kapsamındadır. din kültürü dersi değil de türkçe sınavı sorus "ali rıza bey'in bu davranışı neye örnektir" gibi bir soruya "e) saçma f) komik" gibi şıklar eklense bile dersin öğretmeni öğrenciyi disipline verebilir.

öğretmenin bu koşulda sorduğu soru da sorgulanabilir, ama doğru cevabı "cahil" olarak vermediği sürece fark etmez. soruda anlatılanın islam dinindeki karşılığı açık, bir değerlendirme veya açık bir aşağılama da içermiyor. sorunun dinsizleri aşağıladığı sonucuna varılsa bile bu kardeşinizin disipline gitmesine engel değil.

Liseden liseye değişir ama "disiplin" o kadar korkutucu bir şey değil. Kardeşinizin yaptığı suç mu vs. orasını bilmiyorum.

Savunmayı gözünü korkutmak için almış olabilirler. O yüzden hocanın suyuna gitsin. Manevi değerlerle dalga geçme niyetim yoktu, cevabı bilmiyordum. Bilim adamları ateistmiş diorlar onlara laf attım falan salak yapsın yani. Din hocaları biraz tuhaf olur, uğraşmayı severler. Siz kardeşinizi korursanız, boşuna başınızı ağrır.

Kınama, atılma, uzaklaştırma gerektiren olaylarda genelde bir alt ceza verilir. Kurul karşısındaki iyi halden diye not düşerler. Ufak suçlarda zaten silinir. O yüzden hocanın suyuna gidin.

İşler boka saracak gibiyse (atılma) okul değiştirmeyi de düşünün.

oha, soru zor lan nası yapsın bunu çocuklar?! :s iyi ki mezun olmuşum yıllar önce.. kardeşin de harbi trollmüş

kardeşin +1
la fon doten +1

ceza alıp almaması disiplin kurulundaki hocaların görüşüne bağlı diyebiliriz, ha çoğu muhafazakarsa yapıcak bişey yok okuldan çıkan karara, ama bu karara itiraz edilebilir belki il milli eğitim müdürlüğüne başvurularak. hocanın iddialarını çürütecek bir savunma hazırlayın kardeşinizle yazılı olarak verdiyseniz bile çok geç değil çünkü karara bağlanmadan önce kardeşiniz kurulun önüne çıkıp sözlü ifade vermek durumunda diye hatırlıyorum.

ben kınama almıştım ama bi zararını görmedim, son sene kurul tekrar toplanıp cezayı sildirebiliyormuymuş ne ama silinmese de bişey olmuyor çünkü arkadaş kopyadan dolayı almıştı şu an üniversitede okuyor sorun yok. belki askeri sınavlarda karşısına çıkar herhangi bir ceza almış olması ama o da kardeşinizin ne istediğine bağlı.

umarım her şey yolunda gider.

soru hatalı. allahı reddetmek "bilinçli bir tasarımı" reddetmek anlamına gelmez. bunun budizmi, hinduizmi vesairesi var, deistliği var, allaha inanmıyorum ama bir güç varcılığı var. doğru cevap müşrik veya münafık olsa gerek, ancak onlara inanç grubu denemez. soru iptal edilmeli.

asıl konuda ise, okulda idealist hocalar (hele müdür ve yardımcısı önemli) yoksa işi biraz güç görünüyor.

sınav kağıdı üzerinde değişiklik yapmak disiplin suçuydu sanırım okulda. ekstra olarak şunu söylicem eleştirmiyorum yanlış anlama ama adamların bir inancı var sen nasıl kendi inancına saygı beklersen onlarda kendi inançlarına saygı duyulmasını beklerler yani kardeşinin yaptığı şey yanlış. bunu kendisine açıkca söyle, sonra hocalarla kendin konuş gençtir hata yapmış de kapatırlar birşekilde

kardeşin neyin peşindeymiş anlamadım. hocayı niye tahrik ediyor? ne ispatlamaya çalışıyor. cevap vermek istemiyorsan soruyu boş bırak,, devam et...

ha illa ki din dersi almak istemiyorsan ver mahkemeye alma o dersi. nitekim izmirli bir veli mahkemeye giderek çocuğunun din dersini almasını engellemişti.

özlü söz:

gereksiz kahramanlık disiplinle sonuçlanır.

@babamsagolsun tam olarak istediğim cevabı verdiğin için teşekkürler.

diğer arkadaşlara cevaplarından ötürü teşekkürler ama burada tartıştığımız kardeşimin yaptığının etik olup olmaması değil. soruyu yada kardeşimin yaptığını tartışacak olsaydım o din hocasının eline verirdim o soruyu ama konu bu değil. ateistlerin akıllı tasarımı reddettiği, şıklara cahil'in konulduğu falan bunlar da benim eleştireceğim taraflar.

okulda kardeşimin arkasındaki tek öğretmen felsefe hocası, o da disiplin kurulunda değil. disiplin kurulunda bir tane hristiyan hoca varmış. o daha anlayışlı olacaktır sanırım.

hristiyan olandan medet ummayın bence. konu islam değil burda, din. soru islamla alakalı değil, dinle alakalı.

disiplin konusunda, bişey diyemedim.

@hia, sıradan bir müslümandan daha açık görüşlü olduğunu düşünüyorum. hem din yazılısı olduğu esnada bu hristiyan hoca varmış görevli olarak sınıfta. gayet herkesin kopya çekmesine izin vermiş, sallamamış pek sınavı. bu yüzden daha umutluyuz.

kurcalamabozarsin, ben de liseden beri ateist eğilimliyim ve tek tük, olağan depresyonlar dışında sırf bu yüzden ne yalnızlaştığımı ne de depresyona girdiğimi gözlemledim. o ateizm ile değil kişisinin sosyal yetenekleriyle alakalıdır.

18 yıldır öğrenciyim, hayatımda bundan daha saçma ve salak bir sınav sorusu görmedim.

Müdür iyi güldüm cidden, @2 gerekeni yapmış.

Sizin konuşmanız konusuna bir-iki kelam edeyim; ağabeyi olarak gidip sizin konuşmanız ne kadar doğru, onun tartışmasına girmeyeceğim ama kardeşiniz ağır mal değilse bu tepkisini bilinçli olarak vermiştir. Gidip hocasına "mıy mıy mıy, gençler işte" gibisinden bir ayak çekmeniz, tabii bana kalırsa, kardeşiniz adına disiplinden daha büyük bir cezadır, öncelikle çok onur kırıcı bir davranıştır.

Samimi tavrınız neyse gidip onu sergileyin, en azından çocuk ailesinin yanında olduğunu bilsin. "Yok, ağır maldır kendisi, ilgi çekmek için yaptı." diyorsanız başka tabii, çocuk almıştır onun vitaminini şimdiye dek.

@kurcalamabozarsin; Süphanallah kardeşim, ibretlik bir hikâyeymiş.

Bırakın kendisi yazsın savunmasını.Neden yaptığını yazsın bitsin.Yaptığı doğru yada yanlış demiyorum.Ama soruya cevap verip/vermeyip geçmek varken böyle birşey(ki böyle soru soran hocanın buna sinirlenmemesi beklediyse pek saf kalpliymiş kardeşiniz)yaptıysa arkasında durup savunmasını yazsın.Türk eğitim sisteminde böyle çoktan seçmeli sorulara (hangi ders olursa olsun) şık eklemeye devam edecekse bu savunma yazmaya alışması lazım.ayrıca ceza vermek isterlerse ki hoca taktıysa kesin verecek kanunen "haklı" sebep bulurlar.
İlla ceza vermek isteyecekse ki bu "din" dersi olduğu için hoca vermek isteyecektir.Kurul da buna muhtemelen uyacaktır.Ama öyle pek fazla bir ceza olmaz diye düşünüyorum.

@uyku inadim inat, tek amacımız sabıkasına işlenmemesi sağlamak. askerliğe ilgisiz bir genç değil, sorun olsun istemeyiz. gerçi en son adli psikoloji alanında uzmanlaşmak istiyorum falan demişti de olsun yani.

sürekli onun yanında olduğumu biliyor zaten. kaç abi-kardeş muhammedin kuranı kendisinin uydurduğunu, dinin insanları nasıl zayıflattığını, onları robota dönüştürdüğünü konuşur bilmiyorum ama biz gayet samimi bir şekilde konuşabiliyoruz. anne baba ateist olduğumuzu bilmiyor zaten. henüz bu olaydan da haberleri yok anne-babanın. (ailenin bu tercihi bilip bilmemesi değişik zaten sites.eksiduyuru.com )

ya olusturulan sifreleri kaldiriyorlar ya da her gun yuzer kere kontrol ederek gene sicmayalim diyolar baska bi aciklama bulamiyorum ben

Kapalı sistem uygulaması var en kısa söyle anlatayım,iki hafta ardı ardına sınav varsa ösym soruyu hazırlayanları bir yere tıkıyor ve çıkarmıyor ilk hafta yapılan sınavdakileri çıkarsa ikinci hafta yapılan sınav sorularını görmüş olacaklar onun için, kalın lan bir hafta yatın şurda, diyor böylece sorular dışarı çıkmamış oluyor

Sınav heryerde yapıldığı için toplanması gelmesi vs vs 8 gün sürmez 4 gün sürer diyelim. Aksilik payları vs de hesaba katınca çok da uçuk bir süre değil.

Mesela KPSS gibi büyük (başvuru sayısının çok olduğu) sınavlarda bu uygulanmıyor çünkü öteki haftaya sınav atmıyorlar ve hemen pazartesi açıklanıyor

eskiden kpds'de ertesi gün açıklanırdı?

ben pieta'ya katılıyorum, bir de insanların sınav sorularından biraz uzaklaşmasını sağlıyorlar arayı soğutuyorlar bence..

Soruları gazetelere falan da satıyorlar, onun da etkisi muhakkak vardır.

Edit: Baltacım duyuru numaran ne güzelmiş canım, güle güle kullan.

ilk bir haftada zaman-uzay continuum'u daha kolay kırılabiliyor. yani mesela öss'den bir gün önce atlayıp zaman makinesine beş gün sonraya gidebilirsin, ama 9 gün sonraya gitmek kasar.

çelimsizler de var hacı. benim gördüklerim üzerinden genelleme yapmam imkansız çelimsizi var kalıplısı var ama eşit oranda gibi.

hormonlarla bi ilgisi olacağını sanmıyorum.

kendisine özenen ve özenmeyen heteroseksüeller gibi homoseksüeller de var. belki de hiç çelimsiz eşcinsele rastgelmemişsinizdir.

ben de merak ediyorum bu soruyu. dalyan gibi olmayanlar da var ama geneli çok yakışıklı be.

Gerekli proteinleri biz dışarı atıyomuşuz demek.Dişimizi sıkmamız lazım hacılar

@seindfeld

çok gereksiz ve acayip bir soru olacak ama gayler masturbasyon yapmıyo mudur?

Gayle aseksüelin farkını öğrenin.

Bizim toplum üzerinden konuşuyorum, heteroseksüeller adına cinsel aktivitede bulunmamak norm olarak görülürken homoseksüeller için önkoşuldur.

yabancılar vücut yapıyor ve yurt dışındakiler genetik olarak daha iri oldukları için daha yapılılar haklısın.

ama türkiyede hatrı sayılır cılız,kerkenez gay de var diye düşünüyorum.
ben de kimi görsem öyle çelimsiz vs gay çıktı.
hatta kendine bakan,yakışıklı kardeşlerimiz hep taş gibi kızlarla,piyasa kızışıyor:D0

Ha bi de: götçü^ ile gay farkını iyi çizmek lazım, adam erkek götü olsun s*keyim ben hep aktif olan taraf olayım"

diyo belirli bi yaştan sonra sapkınlaşmış e tabi kelli felli olacak.

bildiğim var bi tane gayette zayıf ve çelimsiz arada nadir olarak çıkıyor biraz bünye ile ilgili galiba

Var.

abi bu iktisat değil management science. solver ekle excel'e denklemleri kur o çözer sana.

La'grange'la çözülecek bu.

amaç fonksiyonu: min (60x+20y)
kısıt fonksiyonları: x+y>=35, x>=42, y>=30, x+y>=13

La'Grange fonksiyonu:

L= 60x+20y-k1(x+y-35)-k2(x-42)-k3(y-30)-k4(x+y-13)

L'yerine onun bir sembolü vardı, onu şeediver; k'lar yerine lambda geliyordu genelde. Bu fonksiyonda L, x, y, k1, k2, k3, k4'e göre türev alıp hepsini sıfıra eşitle; oradan çekeceksin X ve Y'yi. k'ların işaretleri eksi miydi artı mıydı onu hatırlamıyorum ama miktar olduğu için pozitif olacak hâliyle, ona göre değiştirirsin.

Edit: Hocam biraz şeettim ama geçen yılın bahar döneminde alınca dersi kafada pek bir şey kalmamış. Bu kısıtlar küçük eşittir olduğu için iki ihtimal oluyor; ya kısıtın türevi sıfıra eşit olacak ya lambda sıfır olacak.

Elimizde x+y=>13 ve x+y=>35 gibi iki kısıt var birbiriyle ilişkili, 13'e eşit-büyük olanı siktir eyliyoruz hâliyle. Kalıyor üç kısıt.

Burada ikiye ayırıyorum ben fonksiyonu; diyorum ki I.'de k1 kısıtını esas alacağım. Öyleyse x+y=35 dersek x=42 olamaz, hâliyle k2'yi attık. k3 hâlâ devrede olduğu için y=30, x=5; ancak bu k2'yi sağlamadığı için optimal değil.

II.'de k1'i atıyorum beyin bedava deyip. Hâliyle x=42, y=30 çıkıyor.

Beyin hakikaten bedava sabahın bu saatinde iktisatla uğraşınca. O değil de soru eksik yalnız bence, onu da göz önünde bulundur. Sırf birim maliyetleri verip minimum maliyet nedir diye sorulmaz bence.

Naruto kadar boktan bir anime yoktur herhalde ortalıkta o boşluktan sizi kurtaracak, geçmiş olsun.

"yondemasu yo, azazel-san" ı öneririm. alakası yok naruto ile ama, izlediğim en iyi animelerden.

hagane no renkinjutsushi yani nam-ı diğer fullmetal alchemisti denemeni tavsiye ederim. pişman olmazsın

İzle izle.

izle izle , süper film . Yalnız üçleme gibi birşeyi ilk kez duydum . Bildiğim kadarıyla öyle birşey yok .

Üçleme. Fakat hikayeler birbirini takip etmiyor. İntikam üzerine bir üçleme.

yönetmenin intikam üçlemesi var ama birbirinden bağımsız filmler. sırası yok yani. direkt izle derim ben. en iyi filmi oldboy çünkü.

üçleme değil fakat izledikten sonra seni ruh hastası yapabilir. İzledim, ruh hastası oldum. Pişman mıyım? yooo bi daha izlerim lan hatta

sağlam miden varsa izle.

Mideyle ne alakası var la, iyidir Oldboy, izleyin.

izle.

İntikam üçlemesinin ortasındaki film, izlemenizde bir mahsur yok, lorenzen'in de dediği gibi bağımsız filmler sayılabilirler, ortak noktaları intikam.

Diablo 3 soundtrackleri.

Muazzam.

(bkz: daemonia nymphe) dinle panpa.

oyunu bulduguna sukret

@Bysb ist. oturuyorsan buyaka nezih kitabevinde daha var.Hiç aramadım uğraşmadım direk gittim aldım =)

bır ıkı saat once bırı oyunu bulamadıgını bulursanız banada soyleyin hemen ışınlanırım demıstı barı ona soyleyeyım de alsın garıbım

not: bı ara dıablo 1 ı oynamıstım ama sonrasına pek merakım olmadı

Estatic Fear-A Sombre Dance

Albüm komple aksın.

www.youtube.com

Aynı ben,
Bende aynı soruyu soruyorum yazık vakite, emeğe...

sosyal çevrede yalnızlaşıyor bazen insanlar. oyunda ego tatmin ediyor. leveller kasılıyor item toplanıyor fln. bi insana bağlanmaktansa, oyuna bağlanmayı tercih ediyorlar.

hobim lan hobim!

kombine bilete 3 milyar verene
her gece mekanlarda bi şişe viski içene
fatmagülün suçu ne izleyene
facebookta arkadaşlarının profil fotosuna bakarak saatler geçirene
haber sitelerine yorum yazmaktan başka aktivitesi olmayana

laf etmiyorsunda

ben oyun oynayıncamı suç.

seviglimle oynuyorum hatta tüm sosyal çevremde oynuyor. hafa sonları çıkıyoruz geziyoruz eğleniyoruz hafta içleri oyun oynuyoruz.

nası bi saçmalık bu oyun oynayan insanları asosyal diye nitelendirmek anlamıyorum gerçekten. Şu Diablo dediğin oyunu ben 12 senedir bekliyorum. Sen hayatında tutkuyla 12 sene bişeyi bekledinmi hiç peki öyle sorayım?

edit: öhm.. biraz sinrilenmişim ağır tepki vermişim, olabilir. düşüncesizce yazılan şeylere bu aralar biraz fazla hassasım.

eklemek istediğim şöyle bir husus varki bence bilgisayar oyunları yeni yüzyılın sanat akımıdır. İnteraktivitenin kaliteli görsel ile birleştirilip bunun binlerce insanın aynı anda kullanabildiği bir sanal ortama koyulması bence herkesin bir oturup düşünmesi gereken bir husustur.

ayrıca burda asosyallik diye nitelendirdiğiniz "odasından çıkmama" durunumunun 10 senedir kalmadığını, insanların online olarakta çok rahat bir şekilde sosyalleşebileceğini. Bu şekilde evlenen vs. bir sürü insan olduğunu hatırlatmak isterim. Ben şahsen tercih etmesemde bütün gün evinde oturup hayal bile edemeyeceğiniz paralar kazanıp boş zamanlarında da sadece oyun oynayan bir süür insan var.

özet geçmiş yukarda mr rosebud, "sanane" demiş ama tekrarlamakta yarar var diye düşünüyorum.

sizin gecirdiginiz zamanin daha kaliteli ve dogru oldugunu kim soyledi. Oyun oynayarak vakit gecirmenin, eglenmenin heba oldugunu dusunuyorsunuz da, arkadaslarla bardan bara kosup muhabbet edince cok mu ufkunuz aciliyor? veya kari kiz pesinde kosup, aptal saptal protokolleri uyup sonunda yataga bir kiz atip yarim saat eglenceli bir aktivite(seks) yapinca kendinizi dunyanin en kaliteli adami mi saniyorsunuz?

bunun yasla ilgisi yok. her insan birbirinden farkli, ve birbirinden farkli seylerden keyif aliyor. Bu geek dediginiz adamlar da emin olun gecirdigi vakitten cok keyif aliyorlar, cok egleniyorlar. Ayni zamanda cok iyi arkadasliklar da doguyor online oyunlardan. Onemli olan da eglenmek, guzel vakit gecirmek degil mi?

Not: Cok bagimlilik yaratici oldugundan online oyunlara kendim de dalmiyorum. Sosyal hayat ile vidyo oyunlarini ayarinda tutmaya calisan biriyim. Ama oynayanlari da bu sekilde asagilarcasina yargilamiyorum. Zaman zaman kiskaniyorum da, keske bu kadar bos zamanim olsa da eve kapansam diye.

zamanında sözlüğe karalamışım bir şeyler, cevabım burada:

(bkz: #27300563)

şu bekleme muhabbeti için söyleyeyim, normalde haberler olur ya "yeni ipad için bir haftadır sıra bekliyor!!" falan diye. işte türkiye'de de böyle bir gaz verilmek istenmiş bir yığın boş beleş adam da yığılmış oraya iyi hoş haber olmuş oldu.

dünyanın en zeki adamı da olsa bu tip işlerle uğraşan boş insandır benim gözümde. başkaları için böyle olmayabilir. burada şeyi de demiyorum eğer iş hayatındaysa "aylık 7000 lira mmaşı var" ya da üniversitedeyse "ama not ortalaması 4.00" gibi açıklamalar beni çok ilgilendirmiyor, kendini adadığı tek alan bu olup dünyadan zerre haberi olmayan, zerre kültürel birikimi olmayan bir yığın insan biliyorum, bunlar da böyle yapacak bir şey yok. ama boş geliyor bana bu insanlar, şimdiye kadar oturup konuştuklarımın hiçbiri vasat bir sohbeti sürdürmeye yetecek doğru düzgün bir birikime bile sahip değildi. ya oyunda geçen gün nasıl adam kestiğinden bahsediyorlar genelde, ya da facebook'taki komikli videolardan, 9gag'den falan.

bir de yalan atmayayım ama internet kafelerle ilgili başlıkta mı ne birinin bir yazısı vardı adam anlatıyor işte hayatının tam 3 yılını oraya harcamış, yani bunu oyun saatinden hesaplayarak anlatıyor. kimse o 3 yılda oku da bizi fezaya gönder diye beklemiyor tabii de, işte ondan sonra da anlatıyor ben boğaziçini kazandım bizim gruptan harvard'a giden vardı vesaire diye. aga vallahi şu şekilde durumu kanıtlamayı anlamıyorum zaten, bir yeri kazanabilme bir yere gidebilme yetisinin yaptığın boş işe nasıl bir katkısı olduğunu açıklayabildiğine inanma durumunu. benim hayatımda tanıdığım en düz adamlardan biri hem columbia hem yale'den kabul almıştı bunda çok şaşırılacak bir şey yok, sonuçta ikisinin gereklilikleri çok ayır şeyler. bu senin eğitim hayatına etki etmemiş aferin iyi olmuş. ama benim için sen her zaman bomboş bir insan kalırsın arkadaşım.

edit: burada lafım gecede 2-3 saatini oyuna verenlere değil, mal gibi oynayanlara bu arada. yoksa adamın hobisidir oynar banane. ama ben hayatımda 16 saat kalkmamacasına yapılan hobi bilmiyorum. savanada fotoğrafçılık falan yapılmıyorsa. ayrıca zaten yazmışım o 3 yılda bizi fezaya gönder demiyorum diye, klasik şeyden bahsedilmiş "sen kaç tane makale yazdın" diye. oğlum sadece bu mu ölçütü bilimsel dergide makale yazmak mı yani oyun oynamanın boş beleş adamlığını kompanse eden olay? kaldı ki gidin kitap okuyun :( bile denmemiş, o boş zamanda bilimsel makale yazmak yerine okuyan adam, gidip sikik bir müzik dergisinden yeni çıkan albümleri sonra dinlemek için not eden adamla 2-3 saat oyun oynayan adamın benim nazarımda farkı yok sonuçta. ama 10 saat boyunca bilgisayar başında kalıyorsan, boş zaman geyiğiyle, bilimsel makale mevzusuyla karşı gelemeyeceğin kadar bir sorun var sende.

siz nasıl giyimle, modayla ilgilenmeyi, onun hakkında bloglar okuyup yazmayı seviyorsanız başkaları da oyun oynamayı seviyor. siz bugün ne giysem diye düşünürken onlar da eline ilk geçen kot ve tişörtü giyip çoktan dışarı çıkmış oluyorlar mesela. herkes ne kadar da meraklı başkasının yaşam tarzını eleştirmeye.

karşılıklı atışmaya dönmüş olay. biri bara gitmeyi saçma buluyor biri oyun için 40 saat sıra beklemeyi.

açıkcası sabah 10 da gittim istinye park d&r den hiç sıra beklemeden collector editionı hemen satın aldım. şimdi işteyim. akşam oyunumu oynayacağım. zamanın da ultima online starcraft wow vs.. çokca oyun oynadım. yaş 25 son 5 senedir neredeyse doğru düzgün oyun oynamadım. en son wow oynadım her ay para mı vericem enayimiyim diye bıraktım.

ama diablo farklıdır. 12 sene boru değil hakkaten. patronumla beraber aldık oyunu. hepimiz işinde gücünde evinde barkında insanlarız. elbet de işyerinde şunu nasıl kestik diye geyik yapmayacağız. oyunun oyun olduğunu fark edince çok daha zevk aldığımı düşünüyorum. daha genç arkadaşların daha yoğun yaşadıklarını biliyorum o yüzden anlayışla karşılamak lazım. çünkü ben de böyleydim.

edit: ayrıca eğitimli kültürlü iyi bir işe sahip politikadan sanattan edebiyattan anlıyorum.

oyun oynamıyorsun da vaktini değerli geçirecek ne yapıyorsun çok merak ettim. boş zamanlarında everest'e tırmanıyorsun, antartika'ya gidip geliyorsan tamam bir sözüm yok haklısın :)

oh oyun oynayanlar boş insan ve zamanını boşa harcıyor. bana önemli bilimsel dergilerde yayınlanmış binlerce kez citation almış makalelerinden bahset.

yaşla alakası yok. tv izlemek, internetten dizi izlemek, sinemayı takip etmek, roman okumak, müzik dinlemekten farkı yok oyun oynamanın. hele multiplayer oyun oynamanın hiç bir farkı yok, başkasının hikayesini izleyeceğine kendin oluşturuyorsun multi oyunlarda genelde.

boş vaktin yok ve oynayamıyorsan anlarım, ki bi insanın hiç boş vakti olmaması da sağlık değil, ama oyun oynamak yerine ne yapmalıyız onu da yazsaydın daha iyi olurdu.

*
kaç makale yazdın demiycez de ne diyecez abi? oyun oynayanlara boş insan deniliyorsa, diyen kişi nasıl kendini dolu olarak tanımlıyor bilmek hakkımız. ekmek parasını bir şekilde kazanıyoruz o bizi dolu yapmaz. sonra nasıl doldurucaz kendimizi? ya da kafamızı nasıl boşaltıcaz? ya müzik dinleyecez, ya dizi izleyecez, ya kitap okuyacaz, ya oyun oynayacaz, ya da bunların hepsinden azar azar yapıcaz. multiplayer oyun oynayan kişiler genelde oyun oynamayı merkeze alıyor, geri kalanı bununla birlikte ya da daha az yapıyor. o kadar. haftasonu param yoktu, cumartesi çıktım 2 saat yürüdüm güneş gördüm sonra da evde oturdum oyun oynadım. şimdi boş muyum?

bu tarz oyunlar kötü düşünmemi engelliyor benim. işten eve yorgun - stresli bir şekilde gelmişim. ne aileyle yenilen bir yemek ne de televizyon başında geçirilen saatler gün içinde yaşadıklarımı unutturmuyor. ancak diablo türü oyunlar 1-2 saat oynarsam hafızam siliniyor adeta. yaş olmuş 30 ama yapacak birşey yok ancak böye mutlu olabiliyorum.

"Büyüdün ve köreldi Dünyan." diye ödünçalayım bir yerlerden.

"geek tipli, desperate ruhlu adam" demeseydin tüm yazına katılacaktım.

fedakarlığa değiyor mu ? evet değiyor aga , deli gibi keyif alıyorum oyunlardan , oynamaktan.. yaş 28 benim için oyunun ne olduğu farketmez , rekabet ve gelişim olduğu sürece herşeyi hırs ve istekle yaparım. paylaşımcı biriyim. poker de de böyle , gercek hayatta oynadığım king , ihale , risk , hepsinde böyleydi , isim şehir hayvan , saklambaç , birdirbirde bile böyleydi lan küçükken.. birisi koşalım dese ben yardırırım , yenilsem bile keyif alırım. 40 km dağ bayır yürünecek densin en önde giderim. gebersem de bunu yaparım zira ben bunu yapmaktan ve bu rekabetin içinde olmaktan keyif alıyorum. bunun oyunla ilgisi yok ki. oyun sadece bunu ortaya koyabildiğin bir platform. kurgusu çok güzel ve keyif veriyorsa daha ne olsun.. oyun dünyası bi nebze olsun zeka ister iyi değilsen ilerleyemezsin.. bi kere bu genelleyip yargılama kafasından çıkın , senin izlediğin tv yada neyle zaman geçiriyorsan artık çok mu efektif , çok mu faydalı ? oyun oynayan kişilere bi bak muhtemelen onlardan sosyal hayatta geridesin. birçokları öyle , bu yüzden de bir antipati var. e diyorsunya adam 30 yasına gelmiş oyun oynuyor. ee bunun nesi yanlış adam 30 yaşında hala bir şeylerden deli keyif alıyorsa bunu yargılamak sana mı düştü ? günler aylar heba oluyor da sanki heba olmasa atomu mu parçalayacaz , sen yaptın mı ? neyi kimi hangi hakla yargılıyorsun ? futbol muhabbeti mi yapalım ? geçin bu ayakları , dönüp bi aynaya bak , ilk taşı en günahsız olanınız atsın ki onunda bir günahı oluşssun ve herkesle aynı duruma gelsin ..

bu arada dünkü sırada değildim , ertesi gün işe gitmem gerekiyor haliyle çalışma hayatı.. ama işim olmasa gider girerdim sıraya alırdım saat 12 de oyunumu eve gider oynardım. muhtemelen bir hafta sonra alıp oynarım boş zamanlarımda. en azından 10 yıllık bi hevesi dindirmiş olurum.

@gotu patlak circir bocegi
bara gitmeyi sacma bulmuyorum. O da keyifli bir aktivite, ama oyun oynamaktan daha ustun ne yani var? Ulan keyif aldigin aktiviteleri nasil objektif olarak karsilastirabilirsin ki zaten?

Bu arada orada saatlerce sirada bekleyenlerin oraya muhabbete gittiklerini soyluyorlardi. He yok, hakikaten sirf kutulu dvd almaya gittiyse, adam önceliklerini böyle belirlemistir. Bu karari tum "oyun oynayan mal"lar vermemis, sadece belli bir kesim vermistir.

Oncelikle fikriniz her ne olursa olsun hepinize cevaplarınız için tik atıyorum.

Şundan bahsediyorum: ben online hayatın offline hayata baskın geldiği, kişiye daha keyifli geldiği bütün durumları üzücü buluyorum... dışarıda bir hayat akarken ve siz onu kaçırıyorken, bunun farkına varamayıp hala oyun oynuyor olmak -eğer benim fikrimi soracak olursanız- eroinden farksız; belki zevk veriyor ama hayatını alıyor. "bir sürü insan online da sosyalleşebiliyor" demeniz de, şırıngaları keyifle birbirinize takmanızdan başka bir şey değil bence.

tutup bara gitmek, kız tavlamak ile kıyaslayanlar olmuş... hatta benim giyim blog'umla kıyaslayan bile olmuş...

bence 'kız peşinde koşmak' dediğiniz aktivite insanın en değerli içgüdüsünü (çoğalma) korumasıdır. yine bara gitmek, hatta para yoksa bile parkta oturup bira içmek bile bence diablo'da, wow'da "aga party pls? lvl?" muhabbeti yapmaktan iyidir. tabii bu benim görüşüm...

buna cevap verdikten sonra konuyu yeniden soruma getireyim: ben, "nasıl keyif alıyorsunuz? gerçekten alabiliyor musunuz?" diye sordum, cevabı olan buna cevap versin de ben de aydınlanayım sevgili barbarian'lar... (sizin oyunda bir karakterdi bu, değil mi?)

niye online/offline diye ayırıyorsun hala anlamadım. film izliyorsun, bi baba film 3 saat sürüyor. götünü kıpırdatamıyon. evde film izleyerek ne daha sosyal olursun ne de hayatı yakalarsın. aynı şeyler hemen hemen bütün hobilerde var. hobilerin amacı kendi kendine eğlenebildiğin bir şeyleri yapabilmek, zamanını değerlendirmek ve geçirmek ve dışarda aynı hobiyle uğraşan insanlarla sosyalleşebilmek. online oyunlar bu sosyalleşme ihtiyacını eve kadar getiriyor hatta.

niye keyif almayalım? 10 kişi giriyoruz, 10'umuzun da görevi var ve o görevi yerine getirerek gerekirse 25 kişiyle başa çıkıyoruz. mücadele ediyoruz, küfrediyoruz, gülüyoruz, bazen oyunu bırakıp geyik çeviriyoruz. okuldan/işten geldikten sonra 2-3 saat kafayı boşaltıyoruz.

bira içmekse, açar birayı oyun oynarken de içersin, muhabbetse kendi kafanda bir sürü insanla muhabbet edebiliyorsun, müzikse en kralını açıyorsun dinliyorsun, cebinden 5 kuruş para gitmiyor ya da gidiyorsa da az bir şey gidiyor. niye sevmeyelim? wow'da, diablo'da aga party pls, lvl ? muhabbeti dönmüyor zaten, onlar 12 yaşında çocukların oyunlarında, knight'ta dönüyor. wow'da genelde 10-25 belirli kişi, bi amaç için toplanıyor. 10-12 senelik ultima online guildleri var, bu guildlerde uo oynayanlar lisedeyken, ilkokuldayken tanıştı şimdi hemen hepsi çalışıyor. beraber oyun oynadığım insanlar iyi kötü güzel işlere sahip, güzel gelirlere sahip ya da güzel bölümlerde okuyorlar. ne diyeyim daha.

Keyif almak icin guzel de... Filme basliyorsun, izliyorsun, bitiyor. Bu oyle degil ki... Dur Lvl 60 olayim, dur su item'i da cikartayim derken gunlerini buna adiyorsun. Bir nevi eglenmek icin degil de karakteri gelistirmek icin oynuyorsun. Kendinden cok karaktere emek harcar duruma geliyorsun ki bence bu sakat bir davranis.

öyle diyosun da, bi friends'i izlemek yaklaşık 80 saat yapıyor. imdb'nin top 10 listesindeki filmleri izlemek 28 saat yapıyor.

wow'da son levele gelmek, yaklaşık 20 saat sürüyor. ondan sonra haftada 10 saat girerek ortalama bir oyuncu olarak rahatça oynanabilir. bu tür oyunlar en fazla haftada 1 sigara parasına, ki çoğu oyun aylık ücret politikalarını terk etmekte ya da zaten öyle bir şey yoktu , 10 saatlik eğlenceli vakit sunuyor.

bir türk dizisi reklamıyla meklamıyla yaklaşık 2.30 saat sürüyor. her gece televizyon karşısında oturacağıma oyun oynarım daha iyi bu hesaba göre.

5-6 saatte biten oyun da var.

hareket(sizlik?) sensörlü birşey sanki.. bilemedim.

fotoğrafını çekip koyaydın iyiydi, yazık olmuş lambaya:/

hacı en kötü ihtimal ile onun bağlı bulunduğu sigortayı kapataydın niye kırdın ki.

O zaman şunu düşün hacım: Sen yatağa girince neyin hareketine yanıyor o lamba?

...cevâb veremedi.

arap sen içme bokunu çıkarıyorsun.

(bkz: video or it didn't happen)

belki senin elektromanyetik alanından etkileniyordur ya da paranormal aktivite var. elektrikçi abi halleder.

gitti güzelim sensör

sessiz güldüm

önyargı. doktorlar olmadan teknoloji gelişemez. bir bilgisayar yazılım veya donanım mühendisi (?) ultrasound'un nasıl çalışacağını bilir ama nasıl kullanacağını bilemez ki(ne demek istediğim anlaşılmıştır umarım) ayrıca teknoloji teşhiste kullanıyor daha çok tedavide değil.

Banada gelişme adına bi b*k olmuyor gibi geliyor <3

"kansere tedavi bulundu ama amarika açıklamıyor" diyolla. ona ne dicen?<3

tıpta gelişme oluyor elbette. sağlık alanının çok boyutu var. teknolojinin katkısı büyük. alet işler el övünür durumu yok değil. ama tanı-tedavide bilimsel çalışmalar önemli. robotlar geliştirmiyor ilaçları, yöntemleri...

ben böyle cevabı <3eyim afedersin, cümlelere bak.

Tıpı bir yana bırakacak olursak teori ve gözlemin bir araya gelmesinin sonuçlarından biri sanki teknoloji, tabirden tam emin olamadım. Bütün bilimlerde gittikçe teori, gözlemden daha önce gelmeye başlıyor bu bilimler ilerledikçe, öyle bir şeyler sanki.

Kafa uçmuş la, anlatamadım tam demek istemediğimi de Amerigalı patentçi başgahanın vaktinde bir gafı var imişmiş: "Sanırsam icat edilecek bir bokum kalmadı artık." gibisinden, şu minivalde ele alırsanız yukarıdaki paragrafı, biraz açık olacak gibi.

tıpta gelişme oluyor da, çok pahalı oluyor. araştırması pahalı olunca uygulaması da pahalı oluyor tabii. bana faydası olmayan kilisenin papazını öpeyim muhabbeti. ortalama insan da hala işte standart prosedürlere tabi tutuluyor.

gelişmeler halkın anlayabileceği düzeyde olmuyor aslında genelde uygulamalarla ilgili oluyor da abi başlığı değiştir tip ile ilgili diye okuyup spor yap demek için üç kere tıkladım :) tamam ben de malım ama başlıkta fesat bence :)
unutmadan ♥

Aslında teknoloji tıbbın yalnızca teşhis yönünü geliştirmiyor. Mesela laparoskopik cihazlar denen medikal aletler var bunlar insan eli ile gerçekleştirilemeyecek hassaslıkta işlemler yapabiliyorlar.

Donanım kısmının yazılımsal kısma kıyasla biraz daha yavaş ilerlediğini söyleyebiliriz tabii ki. Bizim üniversitelerimizde bile mesela kanser üzerine hem biyoinformatik (gen dizilimleri vs.) hem de biyomedikal yayınlar yapılıyor (Ne kadar intihaldir, ne kadarı özgünlük dışıdır bilemem).

Mesela T1 ağırlıklı bir beyin MRI'nda gray matter,white matter ve CSF sıvısı segmentasyonunda kaydedilen %2'lik bir başarı (ilerleme) teşhise biraz daha yardımcı olabiliyor. Bu nedenle her yapılan yeni yayında (çığır açmasına gerek yok) "tıpta mükkemmel gelişme, kansere çare mi bulundu" vs. haberler önümüze çıkabiliyor.

Türkiye bu konuda da, diğer tüm konularda olduğu gibi kağnı hızında, disiplinsiz ve yatırımsız. Amerika'da ve Avrupa'da hastalıklara yönelik spesifik çalışan onlarca enstitü (kanser olsun, alzheimer olsun) milyonlarca dolar fonlarla; kendi benchmark datasetlerini oluşturup, en iyi fizyologları çalıştırıp, son teknoloji donanım içeren laboratuvarlar kurarken, Türkiye'de bu alandaki tüm çalışmalar MATLAB'de yapılıyor:/

Nanotenoloji tarafinda baya bir gelisme var aslinda. Hem erken teshis hem tedavi yonunden. Ancak bunlarin son urun olarak piyasaya surulmesi cok uzun prosedurler gerektiriyor.

Kansere cozum bulundu denebilmesi icin bir 20-30 yil daha lazim gibi...

ygsde mahvolup lysye kasanlar varken işin zor

*ütopik

Bir aydan fazla vakit var sınava, panik yapma. TM'ci piç olarak konuların yarısına bilem gelmedim ben, öyle diyeyim.

Hocam kusura bakma ama bu kafayla gidersen işin zor. Senin durum konu eksikliği vs. değil. Bildiğin yarak yarak düşüncelere kapılmışsın.

Ygs sonuçların çok iyi. Benim 2 yıl oldu. Tam sayısal değer veremem ama lys'de ortalamanın üzerinde olman ilk 20bine sokar seni. Ortalamanın üzeri dediğim ygsde o kadar yapan adam lyslerde (soru sayısı-15) neti çok rahat çıkartır. bunların üstüne çıkmak lazım. 2 lysde de 70ı bulman 15 bin için yeter heralde.

ygs de 5binlerde olan arkadaşım 75e yakın mat ve iyi bir fenle(tam hatılamıyorm) 8 bine gerilemişti.
ben de 17bin ygs den; 68 mat 62 fenle 23bine itelenmiştim.

İlk 10 bindeki adamlar için -10 net yapılabilir bir şey bence. 8binden 30bine gerileyen adamlar olduğunu unutma. Hedefleri yükselt, gerisi gelir.

dostum kafanın rahatlığı çok çok önemli. kendimden şöyle bir örnek vereyim sana, geçen sene asıl senemdi ve ygs5 de(EAyım) 1431. oldum. bölümümü kazandım vs. 2011 ygs den sonra 1 tane bile ygs sorusu çözmedim ve bu sene ygs ye tekrar dalgasına(belki burs kaparım bir yerden diye) girdim. geçen sene adam gibi zamanı yetiştiremeyen ben bu sene taşağı yaya yaya, uyuya uyuya 25 dakika erken bitirdim sınavı ve geçen seneki derecemden daha iyi yaptım(1429). yani bu kadar önemli kafa rahatlığı. o yüzden sen önce psikolojini sağlam tut, gerisi gelir.

enstrumantal denir ama senin aradığın tam olarak o değil gibi. alt yapı arıyorsun sen.

"karaoke version" ?

Enstrümental?

"karaoke version" sanırsam. :)

midi..

acoustic de deniyor galiba.

ıyyyy
soruya cevap: içmezdim zaten ayran da sevmem pek. o gözümde canlanan görüntü fena yaptı.

içmezdim. içine ayran karışan herhangi bir içeceği içmezdim.
ortaokulda yemekhanede ayran içtiği bardağın içine su koyup içen bi arkadaşım vardı, bende travmatik izler bıraktı kendisi :/ ondan hep.

ne kadar ayranlı olduğuna göre değişir. tadına bakarım değişim yoksa içerim. güzel soru.

Hacı sormak istediğin ney ? tam anlamadım çayı su yerine ayranla mı yaptın n'aptın ?

benim cevabım ise üşengeç bir adam olduğum için değil ayran, su yerine kezzap koysam yine o çayı içerim.

hiç affetmem.

Tadı kötü değilse ne var mis gibi işte. Galsiyumlu çay :)

içerim hatta içmişliğim vardır.tadı da dediğin gibi fark yok.

Benzer içecekler olsa koymazdı da ayran denilince insan bi' "Hım." çekiyor.

yok içmem dostum

goal!
www.imdb.com

bunun ikisi üçü de çıktı sonradan.

Hacı abi, sana hayatında izleyebileceğin en kral futbol temalı filmlerden birini önereyim direkt: www.imdb.com

The Damned United, The Football Factory ve United da fena değildir.

www.imdb.com
çocuk filmi ama eğlenceliydi diye hatırlıyorum.

goal'i kesin izle, gerçek futbolcular falanda oynuyor filmde.

looking for eric asıl mesele değil ama eric cantona oynuyor.

www.imdb.com
Futbola dair belgesel de olur derseniz.

Windows
Windows® XP/Vista/7 (latest service packs) with DX 9.0c
Intel Pentium® D 2.8 GHz or AMD Athlon™ 64 X2 4400+
NVIDIA® GeForce® 7800 GT or ATI Radeon™ X1950 Pro or better
1 GB RAM (XP), 1.5 GB (Vista/7)
12 GB available HD space
DVD-ROM (required for retail disc versions only)
Broadband* Internet connection
1024x748 minimum resolution demişler minimum.
İşlemci biraz zorlanır gibi? Laptop sonuçta bir de.

www.systemrequirementslab.com gir şuraya diablo 3ü seç alttan bak. recommandedda pass diyorsa oynarsın rahat.

Your computer can run this product because your system meets the Minimum requirements. If you want to see how you can meet all the Recommended requirements to have a great experience, look at the Recommended section below

Recommended için ekran kartı sıçızlıyor lakin.

oynarsın ama kasabilir biraz ozaman. bilmiyorum ne kadar sıçızlıyor ama ucundan falandır bence. iyice emin olmak istiyosan 2-3 gün bekle torrente düşer indir oyna. baktın rahat oynanıyor gider alırsın. yok kasıyor dersen muhtemelen yine gidip alacaksın=)

Şu LYS sonrasına erteledim D3 planlarını, zaten yatıyorum bütün gün, bir de üstüne D3 gelirse hiç olmaz. O zamana bakacağız artık, herhalde bir şekilde oyunu deneyip beklediğim performansı görebilirsem alırım.

kartonpiyer öyle bişey değil. ayrıca pis olur lan onnar :(

50 tane kitaba yazık etmiş olursun öyle yaparak.

şöyle bir şey öneririm:

e1205.hizliresim.com

şeklinde raflar yaptırabilirsin. nokta noktalı yerlerde ince bir tel olur, kitaplar sanki yan duruyormuş gibi olur.

Az buçuk nemlenirlerse boku yersin sanki öyle bir olayda.

şekilsiniz ya hıamınaa

kitap sayfalarına attır. öyle yapıştır duvarlara. marji olursun. bi kız falan da atarsan doğal yapıştırıcı diyip mesajı verirsın kıps.

şekilsiniz ya hıamınaa

encoktiklanan.com

fikir vermesi açısından böyle bir uygulama güzel olabilir.. diğer türlü kitapları kullanılmaz hale getirerek fon amaçlı kullanımı bana saçma geliyor.. en azından kitap seven ve kitaplarla ilgili olan birinin bu tarz fikirlere sıcak bakmaması gerekir.

1_ rastorbator tarzı programlar ve uygulamalarla şahane duvar boyu posterler elde edebilirsin, bkz www.google.com.tr

2_ Afiş ve posterleri satıcılardan alma, klişe olmasın. Bende mesela bir sürü farklı ülkeden, farklı şehirden alınmış konser afişleri, restoran amerikan servisleri, broşürler falan var. Öğrenci evimde farklı avrupa şehirlerinin haritaları var, bi tane avrupa haritası var mesela her gelen kendi ismiyle gitmek istediği yeri işaretliyo, pano gibi bişi. Babylon'un konser kartpostalları ile döşedim bi duvarın bi kısmını, geçen hafta eskişehir'e gitmiştim duvardan 2 konser afişi söktüm, vesaire. Çok güzel duruyor yani, tam öğrenci işi. Tavsiye ederim.

Eğer İstanbul'daysan Asmalımescit civarında geçireceğin 2 gecede üç evlik malzeme toplarsın :) Kendimi çöpçü gibi hissettim şu an, bazılarını gidip istiyorum tabii direkt :)

dayı arkadaşlar haklı, kitap kullanırsan koku yapar, nem yapar, deli toz tutar vs. napıcaksın biliyo musun, duvara kocaman kitaplık çizdiriceksin. rafsız falan ama, sırf kitapların kıçları, yan yana, boydan boya, yukardan aşağı. bul birini çizdir hacı, az elin yatkınsa sen de yaparsın. şu tip, www.horizonbook.com

Duvar kağıdı tadında yapızlayınca ön veya arka yüzeyden ıslandığı anda boka sarar, bir şey dökülür olmadı, temizliği zor olur falan sanki. Olmaz mı ya da, bilemedim pek.

İlla kitaplarla alakalı bir şey yapacağım dersen 'vitrin'ine koymayı planladığın kitapların kapaklarını kesmek yerine google'da diy invisible bookshelf diye aratıp o çıkan tarzda şahane bi kitaplık yaparsın, hem enteresan olur hem güzel görünür.

kitap sayfa ve kapaklarından kolaj çalışması yap, tablo yapıp duvara as. kolajda kullanmayı düşündüğün parçalar kitap sayfalarından olsun, punto büyüklüğü farklı sayfalardan, araya kapak resimleri yada çeşitli poster detayları ekleyerek başarılı bir çalışma yapabilirsin. bu çalışmaya camlı beyaz ahşap çerçeve ile scandinavian bir tarz yakalayabilirsin. odanı da ne kadar az ama tarz eşyayla döşersen o kadar güzel olur.

tutunamayanlar- oguz atay

dostoyevski okuyorum ben, tavsiye ederim

açlık oyunları serisini okudum en son

drift(maddow) + (bkz: flashman papers)

uzun zamandır okuyamıyorum aslında ama oruç aruba okumaya başlayacağım yakın zamanda. (param olsa şimdi başlardım:)

tess gerritsen cerrah

Felsefenin Öyküsü- Will Durant, ardından Homeros-İlyada.

amber yıllıkları yeni bitti şimdi a song of ice and fire a başladım bakalım.

hobbit ve kör saatçi.

suskunlar'a başladım 2. kez. puslu kıtalar atlası'nı istedi canım ama bulamadım evde ondan.

korkma ben varım - murat menteş

chuck palahniuk tıkanma.

yeraltı edebiyatından hiç okumadıysan öneririm ustam.

şu ara okuduğum herta müller- tilki daha o zaman avcıydı kitabını önermem.
ama coetzee- yavaş adam tertemiz, sade ve etkileyici bir kitap.

İbrani Mitleri - Robet Graves, Raphael Patai

kayboluş - ken grimwood

şu ara ikisini birden okuyorum;

marcel proust - sodom ve gomorra
david macey - michel foucault

watership down- Richard Adams

zülfü livaneli - serenad

Barış Müstecaplıoğlu - Perg Efsaneleri, 3: Bataklık Ülke (Sabah başladım)
Bülent Ecevit - Açıklamalar 1976 (Beş gündür okumaktayım)
National Geographic, Mayıs 2012 (Azar azar, haftasonları, kahve eşliğinde)

Tutunamayanlar +1, bitmiyor kodumun kitabı.

Kelebek - Henri CHARRIERE

tam benim tipim - simon garfield

insan nasıl insan oldu

ahmet ümit- sultanı öldürmek kitabını bitirdim.
şimdi halil inalcık- devlet-i aliyye kitabına başlıcam.

çılgın türkler kıbrıs - turgut özakman

Huzursuzluğun kitabı
Anarşist banker

Fifty Great Short Stories (Milton Crane)
Yakın Tarihin Gerçekleri (İlber Ortaylı)
NTV Tarihi de alacaağım eli kulağında

Allah-kuranı kerim

Primo Levi okuyorum. Bunlar da mı İnsan'ı okudum, şu an Şimdi Değilse Ne Zaman'dayım. Canım şu ara sürekli partizanlara katılmak, demiryolu bağlantısı kesmek, Nazilerle çatışmak, patates ve mısır haşlayıp kar yemek istiyor. Çok güzel yazmış kerata. İkinci Dünya Savaşı'na büyük ilgi duyan biri olarak daha önce okumamış olmamı ayıp sayıyorum kendi adıma.

Avustos böceennen garınca
Davşannan tosbaa

emrah serbes- deliduman
dergi olarak da ot dergi temmuz sayısı

moby dick - h. melville
edebiyat nedir - j.p. sartre
çağımızın gerçekleri - j.p. sartre

Black Books sizi deli açar.

Bonusu: Bored to Death ve Scrubs.

malcolm in the middle

farkli komedi istersen:
him & her
the it crowd
wilfred
2 broke girls

ortaya cesit:
californication
how to make it in america (iptal oldu bu dizi)

shameless

malcolm in the middle ilk iki sezonu izledim ama devamını bulamadığım için izleyememiştim. daha doğrusu indirdiklerimin görüntü kalitesi çok düşüktü.
yazmayı unutmuşum onu. en sevdiklerimdendi:)

new girl
www.imdb.com

shameless amerika versiyonun ilk sezonu izledim ama 2. sezonda sıkılıp bırakmıştım.

it crowd +1
bored to death'i seviyorum ama herkes sevmeyebilir onada +1

scrubs * friends kadar uzun, friends'den de güzeli en güzeli *
black books * kısadır, ama inanılmaz komiktir *
spaced * kısadır, ve yine çok komiktir. geek temalı, tbbt'yi binle çarpar *
the it crowd * yine geek temalı, ama spaced'e göre göndermeler falan çok daha az. yine de inanılmaz komik *
coupling * friends, seinfield, coupling 3 lüsü komedi dizilerinin 3 büyük klasiğidir *

anime izle death note süper kaliteli bir animedir.
Kurgusunu izledikten sonra tüm film ve diziler bana artık yavan gelmekte...

Black books +1
Coupling +1

Pişman olmazsın.

(bkz: community)

modern family, coupling, scrubs, seinfeld, two guys and a girl and a pizza place, curb your enthusiasm, episodes, simpsons, flight of the conchords, bored to death ilk sezonu.

şimdilik aklıma bunlar geldi.

senfield ve curb your enthusiasm'i siddetle oneririm. ha bi de arrested development var..

weeds de olur, ingilizlere de yönelebilirsin, mighty boosh, little britain (skeç komedi), fawlty towers (eskidir ama çok iyidir), dişi bir kişiysen de absolutely fabulous da sevebilirsin bu da eski. animasyon olsa da belki goode family de hoşuna gidebilir. arrested development da tam philly ayarında bu arada. hatta bence çok daha iyisi. bir de gerilim sevmem demişsin, ama ben bones epey seviyorum, adli tıpla filan ilgili ama csi lar gibi değil, daha sakin, farklı konular filan, suça çok fazla değinmiyolar, daha çok bilim milim.

nasıl yazılmamış hayret! komedi değil ama benim tavsiyem person of interest olacak. ilk 6 bölümünden sonra bu dizinin bağımlısı olmazsan ben de adam değilim =)

komedi için shameless iyidir, hakikaten eğlenceli güzel dizi. bir de 90 dakikalık üç bölümden oluşan the lost room var. komedi falan değil ama, mutlaka izle.

ben çok geç farkettim ,sonra baya üzüldüm: community.

sherlock dexter bağımlılık yapar,dikkat.

bu yazının altına imzamı atarım öyle diyim. şikayetçi sayılmam ama çevremde insanlar olunca sıkıntı oluyor.

Var.

ben de genelde oyleyim. normal bir sey, zira alkol merkezi sinir sistemini yavaslatiyor (depresif etki). bunun yaninda kisilik meselesi yine biraz, ayni soyledigin gibi kontrolu kaybedecek kadar icemiyorum ben de mesela.

kontrolunu kaybetmek istiyorsan yuksek alkollu ickileri shot yaparak icmeyi dene, oldukca hizli sekilde kafan gider :)

burdaa! arada bende özenirim o sarhoş olupta her boka gülüp eğlenenlere ama nadirdir yani susarım direk abi konuşmam.
düzeltme: sarhoş olunca kontrollü olupta içmemezlik yapmıyorum ama durgunlaşıyorum

Ee sonra?

Kafanın dolu olmasıyla da alakalı olabilir gibi geliyor bana. Bildiğin imreniyorum yalnız kontrolden çıkan insanlara. Başkalarının düşüncelerini de çok önemsemem ama kafam iyiyken sosyal yeteneklerim kısıtlanıyor sanırım.

yazının altına bir imza da benden. aynen öyle sakinleşiyorum içince ben de.

belki de aşırı kontrollü bi insan olman alkol miktarını etkiliyo, sarhoş bile olamadan bırakıyosun içmeyi? şu kafamla sana verebileceğim tavsiye; öncelikle ayıkken de aptalca hareketler yapabilmen, salak salak dans edebilmen mesela. sonra da komaya girecek kadar olmasa da çok çok içebilmen!

aynen! ben de senin gibiyim. Hatta geçen arkadaşlarla gece kulübüne gittik millet deli gibi içip dans etti falan, aynı shot'ları ben de içmeme rağmen ben köşede oturup psikolojik-sosyolojik çıkarımlar yapmaya başladım ahah :D

3 çeşit şarhoş olunur gibisinden bir söylem var.
birinci grup neşelenip sürekli gülen/konuşan tipler.
ikincisi sessizleşip/efkarlananlar.
üçüncüsü de öfkeleip/şiddet eğilimi gösteerenler.

European Universalis'ler falan vardı bi' aralar sanki.

civilization V.

red alert vardı eskiden

hearts of iron 3 var da muharebeyi total war'dakiler gibi yonetmiyorsun bu paradox oyunlarinda.

total war'ların daha detaylısını arıyorsan paradox interactive isimli firmanın oyunlarına bak. yukarda da demiş uyku inadım inat europa universalis bunlardan biridir ve napoleon ile hemen hemen aynı devirlerden başlar. daha yakın zamanlarda başlayan oyununun ismi ise hearts of iron.

ama epey detaylı bu oyunlar.

rise of nations