Herkes ilk girişten vize al der ama uzun gün kalış olacaksa uzun kalınan yerden vize almak da bir çözüm. Almanya'da 2 gün işim var sonra 2 hafta ispanya'dayım o yüzden oradan aldım vizeyi dersin Almanyaya girerken, en fazla ispanya'daki konaklamanı göster derler öyle girersin.

peki vizeyi aldığım yere hiç gitmesem?

almanya'ya desem ki: ben ispanya'ya gideceğim. 6 gün kalacağım. ordan sonra ispanya-almanya uçuşum var bu şekilde size gelip 13 gün kalacağım. sonra da evime döneceğim..

vizemi alsam..

Sonra ispanya'ya gidip doğrudan gezip geri dönsem? hastalandım belki sonuçta. ne oluyor ki öyle bişey yapsam?

ya da aklıma gelen 2. konu

ispanya gidiş dönüşlü almanya gezisi aldım desem?

uçak barcelona'ya inecek. o gün orayı gezicem. sonra akşam otobüsle almanya'ya gidicem. orda kalıcam 5 gün sonra geri dönüp son gün bir daha barcelona'yı gezdim desem? kim ne bilecek ki? alırım otobüs biletlerini sonra iptal ederim. aradaki ülkelerde pasaport kontrolü oluyor mu? sanmıyorum.

Neden bu kadar son dakikaya bıraktınız ki?

Daha önceki vizenizi ispanya'dan aldıysanız bu vizede de oraya başvurmanız şu anlamda manalı, daha uzun vize süresi verebilirler.

Almanya falan öyle çetrefilli işlere kolay kolay vize vermez yani buradan vize verin ama ben ispanya'ya gideceğim sonra almanya falan...

Ya bileti erteleyin ya da bir tur şirketinden randevu almaya çalışın. Tur şirketleri ya da vize acentaları bi şekilde randevu buluyor

Yunanistandan alın, aynı gün gidip gelin. Çok ucuza turlar var.

Boyle bir başlığın altında kameraya poposunu dönüp, bunu hikayesinde paylasanlarin soruldugunu gormeyi beklerdim. En masum hallerini sormussun instagramin.

Ben de yeniyim ama böyle minnos sorulari cevaplayabilirim bence

S1) sanırım hikaye olarak kullanmanin kolayligi

S2)bunu gozlemlicek kadar vakit gecirmedim henüz ama bu tarz şeyler gorseydim "popilik" olarak yorumlardim

S3)ya işte ordan biri hikayeye laf aticak, üstüne muhabbet baslicak, kafa dagitilicak fln. Böyledir diye tahmin ediyorum

Bence sorun sizin bu konu üzerine düşünüş şekliniz.

Birini etiketlemenin ya da bir story'de etiketlenmenin aynı anda geçerli birden fazla sebebi olabilir. Burada etiketlemenin işlevi "bu yanımdaki kişi şudur" diyerek o kişiyi ulaşılabilir ve bilinebilir hale getirmek.

Birisi bunu saygıdan yaptığına inanır, birisi arkadaşına birilerini ayarlamaya çalışıyordur ona ulaşsınlar diye etiketler atıyorum story'de onu övüp, birisi biriyle çok yakın olduğunu herkese göstermek istiyordur. Sizin varsaydığınız şeyler için yapan da vardır. Vardır yani...

Neden tek bir sebebe bağlı olması gerek gibi düşünüyorsunuz?

Erkeklerin kadınlarla daha çok paylaşım yapması anlaşılır bir durum çünkü erkekler arasında ve genel olarak "sap" tabir edilen durum insanların kafasında çok da iyi bir yere sahip değil. İnsanlar bir sebepten ötürü "sap" olmadıklarını göstermek istiyordur çünkü akranların beklentisi bu yönde eğilim olarak. Başka sebepleri de olabilir, bilemeyiz.

Bunların hiçbirinin öyleyse böyle diye belli bir mantık patterni yok. Birisi aşağılık kompleksini tatmin eder, birisi zaten daha açık yaşayan biridir. Başkası sadece kendi çevresinden kopuk hareket etmek istemiyordur vs.

Neticede sosyal medya araçları bu dönemin bir parçası. Herkes kot giyerken siz bol kumaş pantolonla dolaşıyorsanız ya moda anlayışınız çok farklıdır ya da başka bir gruba aidiyetiniz vardır. İnsanlığın başından beri falan bu işler böyle heralde.

@akhenaten : aslında düşünüş şeklim yok :( anlatsam inanamazsın ama görünce bir boşluğa ulaşıyor. arkadaşım paylaşınca, sonuçta ben de göreyim diye atmış oluyor. gördüm.. şimdi nasıl düşünmem / hissetmem gerektiğini anlamıyorum.

şu sahnedeki zürafa gibi oluyorum. bişey hissetmem gerekli. ama herşey donuk benim tarafta.
www.youtube.com (belgesel sahnesi. kan yok ama aslan zürafa yakalamaya çalışıyor)

İnsanımız mutlu değil

1) fotoğrafı bir kişi çekiyor değil mi? örneğin sen ben yanyanayız ve senin telefonun kamerası daha iyi, bu yüzden fotoğrafıda sen çekiyorsun, süsleyip püsleyip story atıyorsun, eğer fotoğrafı senden isteyip kendime göre süsleyip püsler ve öyle atarsam bu sefer senin yaptığını beğenmemiş oluyorum, ben senden daha iyisini yaparım diyorum, rekabete girmiş oluyoruz, bu nedenle biraz ayıp olmasın, biraz kolaylık olsun diye başkasının story'sini paylaşıyorum. etiketlendiğim de instagramdan bildirim geliyor bunu kendi story'ine de ekle diye, basıyorum düğmeye oldu bitti. sen kendini ve beni story'inde paylaşıyorsun ve onu sadece senin arkadaşların görüyor, benim arkadaşlarımın konudan haberi yok birazda o var.

2) erkeğin yanında bir kadın varsa diğer kadınlarında ilgisini çekiyor, bu biraz kadınların psikolojisi ile ilgili, eğer bu adamı bir kadın seçmişse değerlidir bakışı, biraz kör ölür badem gözlü olur atasözüne yakın. ona ilgi duyan biri varsa elini çabuk tutmalı kuş uçacak yoksa. ve tabii ki diğer erkeklere de ben sizin gibi abazan diilim bakın kadınlarla aram ne kadar iyi demesi.

3 ) flörtün parçası, o espriye sadece bir kaç kişi gülüyor. hoşlandığım/beğendiğim bir kadına çok güzelsin demek yerine biraz dalga geçmek "senin güzelliğin beni etkilemeye yetmez, başka maharetlerinde olması gerekir" mesajını veriyor ve o kişininde bana ilgisi varsa kendisini ispatlamaya çalışmasına yarıyor, sadece güzel değilim, çok güzel dans ederim, yemek yaparım, akıllıyım, zekiyim diye kendini bana ispatlamaya çalışıyor buna ne kadar mesai harcarsa o kadar hoşlanmaya başlıyor falan. eğer er kişi dişi kişisinde hoşlanmıyor ancak yine böyle yapıyorsa etrafındaki diğer kadınlara bu mesajı vermiş oluyor, "güzellikten etkilenmem, daha fazlası lazım, kim beni etkileyebilir?".

Nabızı neden düşürmek istediğiniz önemli. Belki doğuştan yüksek nabizlidir. Benim de her zaman 110 120 atar. Ve bir sıkıntısını görmedim.
Ağrısı vs varsa tabi ki görünsün kardiyolojiye.

spor geçmişi pek yoktur
kilo fazlası vardır
özellikle yüzerken çok fazla bacak çırpıyordur
kalp damar sorunu vardır

aklıma gelen sebepler bunlar

Nabız düşürecek ilaçları Kardiyoloji verebilir. Tabi önce nedenlerini araştırarak.

yaşlar kaç? 185 genç birisi için çok yüksek değil efor halinde.

uzun süre spora ara verip, sonra birden yüklenince ben de rahatlıkla 185 görüyorum, uzunca bir süre de kalp atışım normale dönmüyor o gün içinde. tamamen kondisyonla alakalı bence.

Bu duyuru ne guzel denk geldi.


Bilmiyorum ne kadar dogrudur ama samsung galaxy watch 3 saatin soyledigi su sekilde;

Dinlenme halinde 48
Yuzerken 187


Ben de urkmustum. Normal anladığım kadariyla

Merhaba,
Asperger sosyal sorunlarla karakterize bir bozukluk. Tepkileri öngörememe, aşırı direkt olma gibi sosyal açıdan zorluklara sebep olabilecek bazı davranışsal sonuçları olabiliyor. Genelde akran zorbalığına maruz kalıyorlar küçük yaşlarda.
Dehb’nin de sosyal açıdan bazı sorunlara yol açtığı aşikar fakat dehbli birçok insan normal denilebilecek seviyede arkadaşlıklar kurabiliyor. Dehb’nin en belirgin sonucunun sosyalleşmek olmadığını düşünüyorum.

Tavsiye: eğer aspergerseniz, mutlaka destek alın derim. Bir devlet hastanesine gidip psikolog görüşmelerine başlayabilirsiniz.
Dehb iseniz, sosyal açıdan sorunlarınızın sebebi dehb olmayabilir alternatif sebepleri değerlendirmenizi öneririm.

Geçmiş olsun.

Devlet hastanesine gittim evet bi kac kere.

Son gittigimde de ritalin yazildi. Odaklanma sorunun su an en onemlisi, işini kaybetme dedi. Yetiskin tipi dikkat bozuklugu teshisini soyledi.

Ancak daha oncekilerde ismini soylemeyenler olmustu. Birisi soyledi asperger gibi duruyor ancak teshisi kesinlestirmek cok zordur dedi.

seroxat ve bi kac antidepresan daha yazmislardi. Ancak yan etkileri oldu ve depresyonda degildim. Devam edemedim.

bunu buradan biz söyleyemeyiz, seni yakından tanıyan biri bu analizi yapıp yardımcı olmalı.

böyle bir tanımım yok fakat ben de disleksik bir vatandaşım (travmaya bağlı geliştiğini düşünüyorum) sosyalleşmede problem yaşamıyorum fakat aslında senin sosyalleşmemene sebep olan durumları hayatımda genel olarak yaşadım.

yarın kadıköy'de cafe shop'a gideceğim kitap okumak ve fikirlerimi toparlamak için.
istanbul'da isen; konuşmak ve ''sosyalleşmek'' istersen bana katılabilirsin. maalesef başarılı bir dinleyiciyim ve halden anlayan bir kimseyim -canın sıkılırsa kalkıp gidebilirsin de.
iş bu teklif flört içermemekle beraber insani empatiye dayalıdır, o sebeple rahat olabilirsin.

soruna cevaben; kendini bir konuda belirgin bir şekilde eksik hissettiğin için çevrendeki resimleri buna göre yorumluyor olma ihtimalin var. benzer şekilde sosyal olmak asıl 'sosyal olma' sorununu çözmüyor aslında. ve bu sosyallik bir mutluluk, eksikliği tamamlama vaadetmiyor da. o çok sosyal görünen insanlar da o kadar mutlu değil bence. ekonomik bir krizden geçiyoruz. çok büyük evrensel bir sağlık krizi yaşadık. dünya bundan önce de genel itibariyle iyiye gitmiyordu, teknolojik yenilikler hayatımızı bir anda çok hızlı ve çok yıkıcı bir şekilde dönüştürdü. hala adapte olamadığımız nice konu var; toplumsal, kültürel, sanat ve iletişim açısından bile çok büyük çatışma halindeyiz. bütün bunun insan psikolojisine çok büyük etkileri var. bugün türkiye'de orta sınıf insanlar zombi gibi sadece cafelere ve restoranlara oturup anlamsız paralar harcayıp hayatlarından yakınıyor ya da dedikodu yapıyor, ya da ufak lüksler edinerek kendilerini özel hissetmeye gayret edip birbiriyle kıyas ediyor. bunların hiçbirini yargılamıyorum aslında - bu gerçekten maalesef ihtiyaç duyduğumuz bir şey. bir şekilde enerji akışı sağlanıyor, yaşam enerjisi öyle ya da böyle yenileniyor. ama verimli mi, güzel mi, insan ruhuna katkısı var mı tartışılır. çünkü hayat bundan ibaret olmaya başladı. beynimiz küçüldü. ve hayat anlayışımız, sosyallik diye bildiğimiz, toplumla bir araya geldiğimiz alanlarımız, etkinliklerimiz, keyif aldığımız şeyler çok zor, güç, meşakkatli ve yorucu olmaya başladı. insanlarda derin bir monotonluk ve performe etme durumu seziyorum ben. 'evet arkadaşlarımlayım; öyleyse güleyim ve eğleneyim' gibi bir içgüdüsel sorumlulukla hareket ediyor artık insan sanki. çünkü artık neyin onu mutlu edeceğini ve neye ihtiyacı olduğunu bile telefonundaki bir uygulama, bir resim, bir müzik söylüyor.

bence şu şekilde ilerlersin: eksikliğini hissettiğin bir konu varsa bu konu hakkında derinlemesine düşünerek. bunun senin için ne anlama geldiğini, aslında neyi istediğini. ve bütün bunları düşünürken içeriğini hiç bilmediğin fotoğraflarla kendini asla kıyaslamayarak.

"yemediysen" uzaklaşıcaksın, net. evli arkadaşına kocan seni tatmin edemiyor gel ben ediyim mesajını verdiğini düşündüğün biriyle görüşürsen kendine saygın kalacak mı?

@bruce: tesekkur ederim. Evet boyle seyler duyayim ki iyice soguyayim diye actim duyuruyu bi noktada.

erkek bunu nasil ogrendi onu anlamadim?

arkadasiniz mi anlatmis siz mi anlatmistiniz?

kızla erkeğin yakınlığına bağlı. uzun süreli arkadaşlarsa mesela, bira fotoğrafı yollamakta hiçbir art niyet aramam ben. hepimizin bira içerken "ah o da şimdi burada olsaydı" diye aklına gelen arkadaşları vardır.

aksi halde, tabiki art niyet.

@lykia: bana daha detay verdi tabii ama ben erkege anlatmadim. Ona da ozel anlatmissa bilemem. Genelde erkegin de oldugu zaman soylediginde cocuklar yuzunden rahat olamiyoruz falan diyor.

Burada en sucsuz olan bira fotosu atan erkek.

Kiz saf falan degil evli kadinda ne safligi olacak :) yem atmis bekliyor avini.
Ama elemani begenmemis o yuzden ifsa ediyor.

erkek yerinde olsam ikinizden de uzaklaşırdım, net.

söz konusu erkek ve kadın arasından bundan önce bir iletişim var mı, varsa yakınlık derecesi nedir mesela. ama evet, uzaktan bakınca evli kadınla yatma fantezisi olan bir erkek hissiyatı veriyor. aralarında süregelen bir muhabbbet varsa da şüphelenilebilir de kesin olarak bilinemez tabii.

Bruce +1

Evli bir kadın niye cinsel hayatının rutinleştiğini başka bir erkeğe söyler ki? Ben burda art niyet ararım. Bira fotosunda değil.

Yorum yapmak icin bilgi miktari yetersiz. Benzer muhabbeti cinsellik imasiz yapabilecegim cok sayida evli kadin arkadasim var bir erkek olarak.

Ya bende bir saflık var ya da ben olayı hiç anlamadım. "Başka bir kadına bira fotoğrafı attı, demek ki niyeti kötü." Bu mu? Bari sex on the beach içip onun fotoğrafını atsaymış.

Bence kadın artniyetli. Ne diye cinsel hayatı ile ilgili bir detayı davranışından şüphe duyacağı biri ile paylaşır ki. o erkek yerinde olsam o kadından uzaklaşırdım.

divit +1

Ben anlamadim anlatilani. Bira fotografinin baska anlami mi var ayrica? Bilmeden atmayayim.

Topuk ve çekme hissi bana aşil tendon sorunlarını hatırlattı. Aşil germe egzersizleri öneriliyor buna ama siz yine de doktora zorlamayın o lazımsa önerir. Bilgi olarak yazdım.

doktora sormadan* :p

Siyatik etkisi gibi geldi.(doktor degilim, hastayim)

Aslında yapmak istediğim şey çok takipçili twitter kullanıcılarının yaptığı. Kendi görüşümü paylaşıp diğer insanların da bu şey hakkındaki düşüncelerini görebilmek fakat twitterdaki gibi hesap askıya alınmasın istiyorum.

İnci sözlük

4chan

Bir yıl sonra evin değeri de artıyor. İleride çok değerlenecek bir yerden alırsan kazancın daha da fazla olabilir. Olmayabilir de tabi. Gelecekten emin olmak mümkn değil yatırım yaparken.

nakit enflasyonda erirken gayrimenkul enflasyonda daha az erir belki değer bile kazanır

10 yıl önce kimsenin parası yokken 300.000 e aldığın evi sence bugün de 300.000 e alabilir misin? o evlerin bazıları 3.000.000 tl oldu.

paran zamanla eriyor
tamam faiz üzerine koyuyorsun ama harcayamıyorsun yoksa eriyecek ne anlamı var?
1 yıl sonra bankadaki paran hala 300.000 ilken ev değerlenip 350.000 tl olabiliyor.
300.000 tl içinde oturamıyorsun faizi kirana gidiyor ama ev içinde yaşıyorsun sana gider olmuyor erimeden kalıyor.

çok genel ve temel mantık bu.

Ev durduğu yerde değer kazanan bir şey. Uzman yatırımcılar veya danışman şirketler evin yılda ne kadar değer kazanacağını hesaplayıp ona göre alıyorlar. O açıdan daha mantıklı oluyor. Örneğin; patronumun geçen sene 270 bine aldığı daire şuan 325 bin civarı diyor. Bu arada aldığı kiralar da üzerine eklenince cidden mantıklı yatırım

%12 gunlukmu aylık mı faizi? aylık oluyor genelde 12ler

türk insanının kafası başka işe çalışmadığı için gayrimenkul. herkes buna yatırım yaptığı için piyasası da oluyor, değeri de artıyor. normal ülke değiliz.

2000 TL aylık 10TL-20TL getirisi olur

faiz enflasyona karşı korur. para kazandırmaz.
gayrimenkul enflasyondan genelde daha fazla artar. enflasyonun üzerindeki getiri cebine kar kalır.

halbuki o parayı eve yatıracağına ayda 30k tl kazanmak var. al sat eğonomiye can ver.

ben pek kokusuz vajinal akıntı görmedim. Büyük ihtimalle normaldir, kişiden kişiye değişmekle birlikte.

koku nasıl? yani şimdi nasıl anlatayım. vajinal akıntı illaki kokulu olur ama ekstra rahatsız edecek bi koku varsa hastalık belirtisidir. senin değil de kızın anlaması lazım bunu.

koku varsa sıkıntı vardır, doktora gitsin. doktor bi arkadaşım demişti bunu. bi de rengi sarıya dönükse hastalıktandır.

rengi önemli

yediklerinden de olabilir, enfeksiyon da olabilir. sadece kokuyu degistiren enfeksiyonlar vardi, diye hatirliyorum.

temastan once eller, agiz ve penis temiz olmali. fazla tahris halinde durulmali. beraberlikten sonra isemek de iyi sey... yoksa sikinti sikinti gezersiniz.

Koku rahatsız edici bir kokuysa, yani insanda pislik veya sorun düşüncesi uyandıran türde bir kokuysa ya alerjidir ya mantardır ya kız ayaklarını üşütmüştür ya da bir hastalık vardır. Yoksa normal akıntının da kokusu olur ama, o koku insanın temiz teninin kokusu gibidir, temiz bir kokudur, kendine mahsustur.

Akıntı şeffaf veya beyazsa sıkıntı yok ama sarı/yeşil gibiyse hastalık belirtisi olabilir. (Ciddi bişi diye düşünmeyin, üşütünce bile etkilenir)

Koku konusunda da normalini değişiğini kız arkadaşın bilir. Yani "normalde böyle kokmuyordu ama şimdi bi farklı" diyorsa doktora gitsin alsın ilacını.

Renkte bir sıkıntı yok saydam. Kendisi ısrarla bişeyim yok diyor ama eski kız arkadaşlarımdan böyle bir koku almamıştım. Bu biraz keskin bir koku. Ama bayağı ıslanıyor.

Tadılmayacak derecede kötüyse bir rahatsızlığı olabilir. Ama yukarda da söylendiği gibi akıntı (discharge) kokusu yediğinden içtiğine, stres durumuna, hormonal dalgalanmaya kadar birçok sebepten etkilenebilir. Bir kadınınki seni rahatsız etmezken diğerininki edebilir. Ten uyumuyla da alakalı. Çok rahatsız etmiyorsa alışmanı tavsiye ederim. O koku pek değişmez. Onu seviyorsan kokusunu da sev. Yoksa da ayrıl ne bileyim.

ağır bir koku varsa, enfeksiyon, mantar yada rahim içi yaradan olabilir. bunların tedavi ve ilaçları farklı olduğu için mutlaka bir doktora görünsün. kadınlar bazen fark edemeyebiliyor bu kokuyu. koku körlüğü yaşayabiliyorlar. 15 günlük tedavi ile geçecek türden oluyor çoğu. bu arada ilaç kullanımı sırasında cinsel hayatınıza bir ara vermeniz gerekecek :)

Israrla bir şeyim yok diyorsa üstün gitmeyin boşuna. Kişisel bir şey bu, nasıl her insanın ter kokusu farklıysa bu da farklıdır. Kendi belki daha önce gidip muayene olmuştur ve bir şey yok cevabı almıştır.

Ben yapiskanli karton aliyorum. Uzerine ekmek kirintisi peynir vs koy, yapisip kaliyorlar

yapışkanlı karton 3-5 tane

küçük tuvaleti kapattıysanız, yenileri gelmez diye tahmin ediyorum.

yapışkanlı karton çok canice bir şey bana göre.
memeli bir hayvandan bahsediyoruz sonuçta, ki bence böcek için bile kullanılmaması lazım.
can çekiştirerek öldürmek doğru değil.

hayvanı öldürmeyen kafes şeklinde tuzaklar var.
içine girdiğinde kapısı kapanıyor, hayvanı öldürmemiş oluyorsunuz.

belki siz gidene kadar içine girer, siz de alıp bir yere bırakırsınız.

onun dışında, bilemiyorum.

Yapışkan lütfen kullanma:( Zehir bile daha iyidir. Bir kere annem yapışkan ile fare yakalamıştı, hala gözümün önünde, travma oldu resmen..

Bir de zaten sen yokken evde ölüsü kalırsa çok fena koku olur evin içinde ve o koku kolay kolay çıkmaz da:/

Fare kafesi ile öldürmeden yakalayıp atmak +1

Şu linkteki gibi bir şey yapıp, kovanın içine de sen dönene kadar idare edeceği ekmek, su vs koyarsan belki sen gelene kadar ölmez ve sen de alıp atarsın..
www.youtube.com

Ya da eve sokaktan bir kedi al, kedi fareyi kovaladığı zaman kapıları açık bırak, fare dışarı kaçabilir. Bu da garanti değil tabii ama en azından denenebilir..

Bir de giderken evde hiç yiyecek ekmek kırıntısı bile bırakma. Yakalanmasa bile aç kalınca bir delik bulup çıkıp gidebilir.

@peggy ona benzer bir düzenek kurdum (rulo ile yapılıyor) ama bir şekilde kurtulmuş kovanın içinee düşmekten.
Açıkçası kartonla da, zehirle de öldürrmeye kıyamadım. Çok küçük, telaşlı ve tatlı bir şey. Sadece ürer mi ben yokken vesaire diye endişeleniyorum.
Döndüğümde yine evde olursa yine öldürmeden evden çıkarmayı deneyeceğim.
Nasıl kurtulurum diyordum ama bir kovaya biraz su ve bisküvi bırakarak evi terk ettim.
Of.
Herkese teşekkür ederim yine de.

çok hızlı çoğalırlar ve bir tane olmadıklarından eminim. fareler çok fazla hastalık ve parazit taşırlar, senin evinde üreyip apartmana yayılırlarsa senin lüzumsuz merhametinin cefasını tüm bina çeker. imha tek ve en temiz yol, ya da bir arkdaşının kedisini eve al onu yesin ^.^

Hm akıllı çıkmış demek bu fare.

Ve ne kadar merhametlisin:) Belki kovanın içine bir şekilde girmeyi başarıp orada sen dönene kadar yaşar.

Çıktığı yeri kapattıysan zaten diğerleri giremez diye düşünüyorum, dolayısıyla üreyemez de. Gebelik süresi 22-24 günmüş bu arada.

once dahiliye sonra o gerekirse sevk eder.

kbb bence.

benim boynumda vardı genel cerrah 2 dk da aldı. yağ bezesi gibi bişeymiş

Genel cerrahiye gitmek lazım.

ya ne dahiliyesi allah allah her şeyi dahiliyeye yolluyorlar. genel cerraha git sevgili kardeşim geçmiş olsun

kbb ye git.

gir internetten genel cerrahiden direk randevu alabiliyor musun bak bakalim. keyfimizden demiyoruz, vermiyorlar. tiroid hastasi endokrinoloji gibi basit bir yan dala gitmek icin bile once dahilyeye randevu verdirip ordan sevkediyorlar.

ki bu durumda mantikli da, bu sisliklerin ne oldugu alinip alinmayacagi cerrahi mudehale olup olmayacagi bilinmiyor henuz.

gayet alınıyor istediğin birime randevu. sen niye şeker-tansiyon hastalarının sırasını gasp ediyorsun? ne alakası var boyun şişliği ile dahiliyenin

Farketmez birine git usg isteyecek ztn buyuk ihtimal lenf nodu dur

bu kış kıyamette otobüsle gelmesi 10 kat, belki de daha fazla tehlikeli. uçak en güvenli ulaşım çeşididir. zaten tehlikeli olacağını öngörürlerse uçuşu iptal ederler. tek sıkıntı uçuşun rötar yemesi veya iptal edilmesi olacaktır.

türbülansın yaz veya kış ile ilgili çok bağlantısı yok açıkçası. tamamen o günkü koşullardaki uçağın bulunduğu irtifadaki şartlara bağlı bir durum.

kanat üstü veya ön taraftan bir koltuk alın, mümkünse koridor. sarsıntıyı en az burada hissedersiniz.

hiçbir şey olmaz, gelsin uçakla.
ben de ilk kez uçağa bindiğimde kıştı ve neden bilmiyorum bende de "olum hava kötü kesin eminönündeki balıkçı teknesi gibi sallanıcaz bütün yol" diye düşünmüştüm. hiç de öyle bir durum olmadı. genel hava durumuyla pek alakası yokmuş o olayların yani.

Uzmanı değilim ama deneyimlerime göre çok rüzgarlı ve fırtınalı havada iniş kalkış daha sarsıntılı oluyor. Sallansa bile bir şey olmaz tabii ama bunu ona anlatmak zor (annemden biliyorum).
Her halükarda otobüsten daha güvenlidir. Sakinleştirici bir ilaç alıp binsin. O zaman sallantı beşik gibi geliyor-muş :P

hiç bir şey olmaz soğuk havalarda uçaklar daha performanslı çalışır.
sıkıntı yapmasın binsin uçağa. türbülansın soğuk sıcak hava ile alakası pek yok o yüzden her zamanki gibi binip gelebilir.

uçak ya da tren derim.

uçak bulutların üstüne çıkmıyor mu acaba. orda hava iyidir bence. inişte biraz sorun olur.

En rahatı ve en kolayı trenle gelsin, tedirgin oluyorsanız bu sizin için daha rahat olur.

Kisin hava daha bulutlu oldugu icin inis cikista daha fazla sarsinti olur evet. Ama bulutlarin ustunde pek farklilik olmaz.

Binsin uçağa nolcak ya. Bu havada otobüs daha tehlikeli.

www.pau.edu.tr burada bununla ilgili bir başlık var bir bak istersen.

kendin tecili iptal ettirdiysen yaylalar yaylalar. yüksek lisansa başlayabilirsin.

sorun yok. arkadaşımın askerlik kağıdı gelmişti. yeri filan belliydi. çok az bi zaman kala tecil ettirdi geçen sene

askerlik subesine git, 2 yil hakkimdan faydalanmak istiyorum de. (universiteden mezun oldugunu varsayiyorum)

gerekçe mi sunulması gerekmiş ki?

ben çok zor olmasa gerek diye düşünüyorum. iş yerin, okuduğun okul, müşterisi olduğun banka vs gibi bağlı olduğun kurumlar biraz yorabilir ama engel bir şey çıkacağını sanmam

Bu sene (veya seneye yururluge girecek emin degilim) itibariyle nufus mudurluklerinde direk degistirebiliyorsun. Eskiden mahkeme gerekce vs. gerekiyordu. Artik gerekce yok isim ve soyad degistirilebilecek.

can aksoy adını değiştirdi diye biliyoruz ama

www.android.com
biraz meşakkatli aktarmak. applicationlar aynen geçmiyor, parayla alınanlar da ha keza. kendi sync sistemi olan appler taşıyabilir bilgileri.

yan ekran hastası değilsen edge gereksiz gibi. s7 bence daha mantıklı.

samsungun amk..

lg filan al..

not:
note 3

yapaman. uygulamanın kendi bulut desteği yoksa olmaz. anca rehber mesajlar falan gelir.

s7 edge tavsiye etmem. ekran kırıldı 1300 lira para istediler. yapamadılar yeni telefon verdiler tabi bunun için tam 2 ay bekledim. telefonu aldığım ilk gün telefon 2 kez dondu. yeniden başlatmak durumunda kaldım.

ben yandım siz yanmayın.

ios to samsung gibi bir app var
hayirli olsun hocam cok guzel telefonunuz
koruyucu ekran arti silikon kılıf takarsanız super takılırsınız
cok da memnun olacaksiniz.
sacma sapan ciplak gosteren kamera, cakmak app i falan kurmazsanız problem yasamazsanız.
ve interneti de firefox + adblock ya da chrome + adblock kullanın

bence gecme. android pismanliktir. telefonun cok eskidiyse ve maddi sebeplerle cayir cayir 7 filan alamiyorsan se'si var, degisim cihazi 6'larini satanlar var, var da var. mutlaka bulursun. itunes'dan backup aliyorsun yeni telefonu takip restore diyorsun hersey geliyor, var mi boyle rahatlik.

kart geçiyorsa kartla alışveriş yap. orda ünvan yazıyor.

kredi kartı slibinde yazan ünvana güvenmeyin. sadece fiş alın. orada yazar. orada da kısaltılmış hali yazıyorsa en azından vergi veya tc kimlik numarası yazar. gib.gov.tr'den vergi levhası sorgulama diye girin, tam ünvanı öğrenirsiniz.

ana haber bültenlerinde artık whatsapp ihbar hattı numarası yazıyorlar ve böyle konulara ilgi duyuyorlar. onlara yaz ya da gönder bence. ilgilerini çekebilir.

bebek ürünlerinin denetimi, sağlık bakanlığı'na bağlı il sağlık müdürlüklerince yapılıyor sanırım.

+1'imle ve terliklerimle geliyorum sana.

Evde çalışamayacağım zamanlarda hep kütüphane tercih ettim. Amaç sessiz sakin odaklanabileceğim bir yer. Hep de Atatürk kütüphanesini seçtim çünkü 7/24 açık, kışın sıcak yazın serin oh mis :) Kafe vs ortamlarda dikkat dağıtacak onlarca unsur sayabilirim.

Evde dikkatini ceken cok erken olabilir. Porno, uyku, televizyon, buzdolabi... kafeye tek basina gidersen yapabilecegin tek sey ders calismak olacak.

bazı insanlar kafedeki yüksek yoğunluklu olmayan gürültüden rahatsız olmuyor çünkü (starbucks gibi yerler çok gürültülü mesela, orada çalışmayı ben de anlamıyorum). çıt çıkmayan yerde kafası daha çok dağılan bir arkadaşım vardı mesela, kütüphaneye gelmezdi ders çalışmaya.

bir amaç için, yani ders çalışmak için evden bir yere gittiğinizde kendinizi daha çok motive ediyorsunuz. yani "evden çıkıp buraya geldim çalışmaya, o yüzden çalışmalıyım" fikri. bu da etkili olabilir.

ben de aynı şeyi merak ediyorum ama shirtstorm'la uğraşamayacağım için duyuru açmaya cesaret edemedim hiç. bunların "sessiz, kitap okunabilecek kafe" arayanları var bi de. konsept olsa bile bir kafe ne kadar sessiz olabilir yani hiç anlamıyorum.

traveller +1

evde procrastination'ın dibine vurabiliyorum (şimdi olduğu gibi), kalkıp kafeye gidince iyi çalışıyorum.

en son benim duyurumu görünce sorma isteği duydun sanırım.
öyle olmasa bile kendi adıma açıklayayım,
iş yerinde kalıp çalışmamanın birinci alternatifi ev. ancak çok yoğun tempoda çalışıyorum 3 haftadır ve ya eve saat 12 de gelip direk uyuyup sabah işe gidiyorum ya da eve normal saatte gelip evden çalışıyorum. bu bir süre sonra bunaltıcı olmaya başlıyor. yani evimde de kahvemi çayımı biramı vs içebiliyorum ancak az da olsa dış dünyaya temas etmek için varsa eğer dışarda çalışmak için sordum (soruyu yanlış sormasam belki bir cafe pub bulup gidip orda çalışacaktım mesela, olmadı. burda biraz goygoy yapıp evimden çalışacağım.)

Sana nee:/// ya tamam pis cevap bir yana Ses varken daha rahat odaklandigim dersler oluyor. Koltuklari genelde kutuphaneden daha rahat. Kutuphaneye gelen tipleri sevmiyorum. Evimde kahve makinasi yok, istedigim gibi kahve yapamiyorum. (Nescafeye kahve demiyoruz bu arada:/) Kutuphanede sessizlikte uykum geliyor. Kutuphane dekorasyonu icimi daraltiyor. Kutuphanede cok fazla insan var. Evimde ders calismak yerine temizlige ya da yemek yapmaya girisebiliyorum. Kafede sabahtan aksama oturup para harcayacagim 1-2 kahveye, verdigim para bosuna gitmesin, o kadar geldim bir ise yarasin diye daha verimli calisacagim. Kafenin bir kapanis saati oldugu icin kutuphane ya da evde calismaktan daha siki calisacagim, yapacaklarimi kapanisa kadar bitirmem lazim ama evde olursam ohoo sabaha kadar oyalan. Evde ev arkadaslarim rahatsiz edecek, yemek yiyelim mi vb.

Daha sebep sayiyim mi?

Cunku evde istedigin gibi yataga vs yayilabilirsin. Dikkat dagitabilecek cok sey var.

Bir de mesela benim evde calismak icin uygun ortamim olamiyor bir turlu. Masa ve sandalyem de cok rahatsiz. Bir de disarida ya da kutuphanede vs calisan diger insanlari gorunce motive oluyorum sanirim.

Herhangi bir cafe yerine Starbucks'in tercih edilme sebebi de (ornegin benim sebebim) bir kahve bir tatli ile saatlerce oturabilmek. Seni rahatsiz eden birinin olmamasi.

He bir de ek olarak, calistigim yerin dekorasyonu, isigi vs bunlar da beni motive eden seyler. Kutuphanelerin beyaz isigindan nefret ediyorum mesela. Daha los, sari isikli yerlerde calismayi seviyorum. Bu da onemli benim icin.

evde dikkat dağıtan çok şey var +1

kafedeki sesmiş bilmemneymiş hiç umrumda değil, ben çok daha iyi odaklanabiliyorum. O yüzden işlerimi evden çıkıp dışarıda daha iyi odaklanarak konsantre bir şekilde halledip dönüyorum. Bence tam olarak amaca uygun.

Ben her kafede rahat çalışamasam da sevdiğim belirli bir starbucks ve nero var. Dışarıda çalışırken hem dışarı çıkmış hem de dersimi, işimi gücümü halletmiş oluyorum. Sıkıldıkça etrafımı izliyorum. Daha verimli geçiyor zaman. Tam olarak sosyalleşmek sayılmasa da iyi hissettiriyor dışarıda olmak. Daha ciddi ve konsantre olmam gereken bir şeyler çalışacak ya da yazacaksam da kütüphanede çalışıyorum ama asla evde bir şey yapamıyorum.

ders çalışıyorum ama inek değilim sosyalim ben mesajı vermek istiyor olabilirler, bilemedim.
kimisi gürültü ister kimisi istemez onu anlarım da göt kadar masada nasıl rahat olup da ders çalışılır onu pek anlamıyorum. ben bi çalışmaya kalksam notlar, defter, kitap, bilgisayar, kahve, su, çikolata falan derken 1x1,5 metrekarelik masa dar geliyor.

ben evde daha rahat çalışıyordum hiç cafe de çalışmadım,
Ama şu sıralar ortalama bir starbaks da elmalı gençlerin oturup çalıştığını görüyorum bence 1. olay popilarite 2. olay oradaki kalabalık çalışan kesimin motive etmesi.

evde 15 dakika içinde dersi bırakıyorum canım sıkılıyor. kafede 15 dakika içinde yine canım sıkılıyor ama "yeni oturdum şimdi sağdan soldan birisi görse hemen dersi bıraktı artizlik yapmağa gelmiş kafede ders mi yapılır derse" diye düşünüp derse devam edebiliyorum biraz daha.

www.google.com.tr

Buna ben de çok şaşırıyorum. Birkaç ay evvel kadıköy rihtimdaki Starbucks'ta arkadaşımı bekleyecektim; üst kata bir çıktım en azından 20 öğrenci. Laptoplar, kitaplar, kahveler ders çalışıyorlar. Buraya kadar iyi hoş ama ortamda öyle bir gürültü vardı ki (kendi cikarttiklari sesler bunlar) hiçbir şey yapmadığım halde 10 dakika zor oturabildim. Kalkıp başka yere geçtim. Sesten dikkati dağılmayan bir insan bile rahatsız olurdu bence.

Benim icin ders çalışma ortamı demek sessizlik demek. Dediğin gibi yapıyorum evde kahvemi, alıyorum atistirmaliklarimi mis gibi çalışıyorum. Bunalınca salona geçip müzik dinliyorum.


İş yetiştirmek için cafeleri tercih etmelerini yadirgamiyorum ama. Onun için ekstra sessiz bir ortama lüzum yok sanki.

Amacı neymiş ki kafenin uygun olmasın?
Devlet yurdunda kaldığım dönem tuscuların parsellediği masalar yüzünden hep çay bahçesi ve kafelerde çalıştım. Zamanla arkadaş çevresi edinince zihnim kaymaya başladı. O yüzden samimi olmadan değiştirmek en iyisi.

Ayrıca İstanbul gibi yerde belli olmuyor ne zaman nerde olacağın. Trafiğe kalmamak için geç çıkarsın ya da işin vardır erken gelirsin. O arayı da değerlendirmek istersin.

Bazı dersler için ders çalışmakla kitap okumak aynı dikkati ister. O zaman metroda-kafede kitap okuyan insanlar da uygunsuz hareket ediyor demek?

Ek olarak ders çalışıyorum diye üst katını ayıran çay kahve ikram eden kafe sahipleri ve garsonlarının üzerimdeki emeğini unutmam. Benim de bir kafem olsaydı öğrencilerin rahat rahat ders çalışabileceği bölüm açardım.

Cunku kafede porno izlemek ayip karsilaniyor.

kendi adıma, özellikle sayısal ders çalışacaksam ya da bilgisayardan işte, arka fonda insan gürültüsünün olması hoşuma gidiyor. ev çok sessiz, okul kütüphanesinde de poponu konduracak yer bulamıyorsun. sıkıldığında şöyle bi kafayı kaldırıp insanları izlemek de dinlendirici etki yaratıyor bence.

evde sessizken dikkat daha rahat dağılıyor, kedi medi bir sürü dikkat dağıtıcı unsur var. Etrafta insanlar varken, yaşam sürerken beyaz gürültü gibi oluyor, odaklanabiliyor insan.

odamda durdugum zaman max 10 dk odaklanabiliyorum. mutfaga gidiyorum, bi temizlik yapma gudusu geliyor. kutuphaneye gidiyorum, kafayi vurup uyuyorum. bir cafede oturmak her ne kadar ses vs olsa da bazen daha cok motivasyon veriyor. gecen yil kaldigim istatistik sinavindan bu sene bir barda calisarak gectim. baya bangir bangir muzik falan.

ankarada okurken de ilk 1-2 sene selanik 2'deki nedjima'ya giderdimher aksam ders calismaya. o zamanlar yasim kucuk, calisanlar benim o motivasyonumu gordukce bedavadan besliyorlardi beni patates ve sosisle. alkolu bana yasaklamislardi mesela bazi gunler.

Yettim.
Odanızda durup www.youtube.com dinleyerek de odaklanabileceksiniz artık.

Dışarıda çalışmak isteyenler o karar sesteki uğultuda kendilerini kapatabiliyorlar bu yüzden tercih ediyorlar.

Evde ya da dışarıda, çalışana saygım var.

ben sessiz mekanlarda çok konsantre olamıyorum. belki öyle bir etkisi vardır. ses yoksa kendim konuşurum boşluğu doldurmak için.

bu nedenle kütüphaneler bana göre değil. kafeler ise hem kafa dağıtmak, hem ders çalışmak isteğine aynı anda cevap verebiliyor. ha çok fazla kafede çalıştım mı hayır.

not: mühendislik.

Ben de kafe ortamını bireysel çalışma için uygun bulmuyorum, başkasıyla çalışmam gereken bir şey varsa tercih ediyorum. İnsan trafiği ve gürültü olduğu için dikkatimi dağıtıyor normalde. Ev ortamında da zamanı verimli kullanamadığım için hep kütüphaneye gidiyorum.

Hakkınızda alkollü araç kullanmaktan kamu davası açılmış.

onla alakası yok zaten devlet size dava açmış. ceza alırsın. daha önceden aldığın bir ceza yoksa hükmün açıklanması geri bırakılır. 5 sene içinde de bir suç işlemezsen sicilinde yazmaz.

Mobil oldugum için düzenleyemiyorum. Karşı tarafta maddi hasarın karşılanmasına dayalı olarak anlaşmanızdan öte, alkol etkisinde iken araç kullanmak kanunda suç olarak düzenlenmekte (TCK md. 179/3). Bu yüzden hakkınızda şikayete bağlı olmaksızın kamu davası açılmış. Yargıtay kararlarının bazılarında bu şekilde araç kullanmada, karşı tarafın şikayetine bağlı olmaksızın cezalandırılmaya gidildiğini okumuştum. Uygulamanın genel olarak ne yönde olduğunu bilemiyorum açıkçası.

cevaplar için teşekkürler. para cezası falan mı alacağım şimdi? bir de müşteki sıfatı ile karşı tarafın da ismi geçiyor. o da gelmesi gerekecek mi mahkemeye? daha önce hiç bir suçum davam vs. hiçbir şeyim olmadı. bundan da fazlasıyla ders almış bulundum.

aldığın hapis cezası veya para cezası olabilir. hükmün açıklanmasının geri bırakılması var. 5 yıl boyunca başkaca suç işlemediğin takdirde bu cezayı çekmezsin. karşı tarafın da ifadesine başvurulabilir.

Hapis cezasi alacaksin genel guvenligi tehlikeye atmaktan, hukmun aciklanmasini geri birakacaklar. Az ozur dileyip aglanip sizlanmalisin sadece.

Adiniza kamu davasi acilmis.

Bu arada keske bu kadar hafif olmasa bu isin cezasi, feriye birakmasi olmayan cezalar, 1,2 yil hapisler verilse de insan cani bu kadar basit olmasa.

hiç girmedim. facebook'ta bir iki arkadaşım oradan bir şeyler paylaşmıştı. giren yok diyemeyiz.

Sözlükte senelerdir dönen geyikler, klasikleşmiş yazılar dışında bir şey göremedim. Ekşisözlük Facebook hesabında da aynı şeyleri döndür döndür paylaşıyorlar. Sözlükten yeni bir şey çıkmadığı için benim ilgimi çekecek bir proje değil. Facebook reklamlarıyla falan iyi reklam yapmaya çalışıyorlar ama.

hiç girmedim. üşenmeden giren varsa helal olsun.

gereksiz.

düzgün içerik üreten yazarların çoğu "ekşişeylerde entrylerim kullanılmasın" seçeneğini seçtiği için çok yeni şeyler çıkmıyor orada. O yüzden eski geyikleri yeni görenler dışında çok bir paylaşımı da olmuyor.

ben twitter'dan takip ediyorum; ancak ben bu hesabı şu geçenki meşhur olaylardan önce takip ediyordum o zaman şirin geliyordu şimdi normal bi hesap gibi geliyor :d

timeline'da 2-3 kere denk geliyorum gün içinde. 3 posttan 2'sini açıp bakıyor, okuyorumdur. 10 üzerinden 7 veririm.

ama siteyi açıp da hiç açıp bakmadım.

bir kere baktım. olmasada olur.

Ben tiklamamak icin ozen gosteriyorum. Facebook sebebiyle 1-2 kez kazara tikladim.

Arada giriyorum acikcasi ama cok vakit geciremiyorum. Yani bence dusunce guzel ama icerik cok da bekledigim gibi degil. Gerci neredeyse 15 yildir sozluk kullanan biri oldugumdan olabilir, yeni insanlarin cekebilir ama icerik olarak onedio tarzi olmasi kayip.

Icerik nasil olsa begenirsin diye sorulsa diyecegim tek sey; internetin neredeyse yuzde ellisi ilginc gercekler, komiklik vb seylerle dolu. Kisisel deneyimler on planda tutulmali. Burasi sozluk. Ana motto tanim veya kisisel deneyim aktarimi. Deneyim aktarimi kismi cogalmali.

1-gıdaları koydukları kartonların yanması yeterli, ayrıca yağ varsa böyle olması çok normal
2-evet çünkü önlem almıyoruz yeterince
3-yayılmasını engelleyebilmek demek sonra da söndürmek
4-sprinkler deniyor o dediğiniz fıskiyelere. yangın başladığında yayılmasını engellemek için dumanı algılar algılamaz su püskürtmeye başlıyor. orada da elbette olması gerekirdi. iş sağlığı güvenliği kanunu yangın önlemlerini zorunlu tutuyor.

1- katlı raflar, yavaş yanan gıda maddeleri, alınmayan önlemler, yanıcı malzemelerin dağınık tutulması, olmayan önlemler, vs. yanar, normaldir.

2- evet aynı anda 3 noktada böyle yangınlar çıksa, müdahale edecek ekip kalmayabilir. bu yüzden osb itfayelerinin güçlü olması gerekiyor, ama osb'ler genelde çıkma kamyonlarla göstermelik itfayeler kuruyorlar.

3- aynen öyle.

4- gerekirdi, ama osb yönetimi ile belediyeye ruşveti gömdüğünüz zaman yapamayacağınız şey yok. ben ne gıda depoları gördüm, neler var içlerinde... türlü türlü yangın önlemleri var, ama alacak adam yok. daha elektrikli araçları ayrı bölme içine dahi almıyorlar (kıvılcım atarsa sıçramasın diye)

o tavandaki fıskiyeler bazı tip yangınları söndürebilecek güçte, ama esas olayları anında müdahale. olsa o kadar büyümesi mümkün değil. ama sprinkler yaptırmak sigorta ettirmekten daha pahalı. o yüzden kimse yaptırmak istemiyor.

Yanan bir yapiyi sondurmek neredeyse imkansizdir.

Yangin sondurma islemi su sekilde yapilir, yanmayan yerden onu kesilir, yanabilen her seyin yanmasi beklenir

En az 3 gun en cok 2 hafta daha duman tutecek mini mini yanginlar cikacaktir o mekandan.

Su an tum yanan bolgeyi kopuk ile kaplasinlar, 2 gun sonra alevlenebilir.

Neden imkansizdir? Su 100 derecede buharlasir,


Cephe kaplamalari materyale gore 660-1200 derecede ergimeye baslar..

Yani yanan yeri sondurmeye calisirsaniz sadece buhar elde edersiniz.

1- Yanacak şeyler sadece gıda ile sınırlı değil, ambalaj, cephe kaplamaları, elektrik tesisatı vs bir sürü şey yanar. Oksijen aldıkça için için yanmış olabilir bazı şeyler.

2- İtfaiyelerimiz maalesef yeterince eğitimli ve hazırlıklı değil. Saçma sapan kararlar yüzünden kontrol altına alınmış yangınlar büyüyebiliyor. Doğru hamleleri yapmış bile olsalar tabi ki yetmeyebilir. Tesislerin kendi güvenlik önlemleri yeterli olmadığı için bu kadar büyüyor.

3- Aynen, yanacak bir şey kalmayana veya ortamda oksijen kalmayıp sönene kadar dışarıya sıçramasına engel olmak.

4- 2 seneden fazla yangın önlemleriyle ilgili çalıştım, sayısız tesise, depoya gittim, Türkiye'de her şeyiyle yeterli önlemi olan tesis sayısı 10'u geçmez. Herkes işini Allah'a bırakmış. Fıskiye dediğin şeylere sprinkler deniliyor, bulunduğu hacmin büyüklüğüne, barındırdığı tehlikeye vs bir sürü kritere göre doğru sprinkler başlığı, doğru tesisat, doğru pompa seçimleri yapılması gerekiyor, bu işte uzmanlaşmış mühendisler tarafından tasarlanması gerekiyor. Ama bizim millet tesisatçıya veya en iyi ihtimalle ucuza yaptığı için sıhhi tesisat proje mühendislerine yaptırıyor, onlar da yeterince kalifiye olmadığı için söndürme tesisatı bulunmasına rağmen yeterince verimli çalışmıyor.

1. Genç olanlar yine fena değil ama bir yaştan sonra özel hastanelere kapağı atamayanlar memur kafasına giriyorlar sanırım. Zaten milyon tane özel hastaneden birine kapağı atamıyorsa belli ki yetersizlik var kendisinde.

2. Saçında problem bence. Belki de şampuan yada saç kreminde erkek olduğum için pek alakam yok :)

yorumlardan millet çok memnun değil. yorumları hepsiburda onaylıyor. orada gözüküp gözükmemesi tamamen hepsiburda nın elinde. yanlış olmasın

1. cildiyeciler özellikle öyle, 3 metreden süzüp teşhis etme özellikleri ile meşhurlar.

2. ben de çok araştırıp babyliss almıştım. evde kullanmaya üşendiğimden bi köşede kaldı. spor salonunda, millet yapıyo diye ben de heves edip düzenli yapmaya başladım. oradaki vestel(miydi neydi) alet süper yaparken benim evdekini kullanmaya başladığımda gördüm ki onun yanından bile geçemiyor. her alet her saça aynı sonucu vermiyo bence.

paralarina, dönere falan bakiyorlar. kafasini kaldirip yuzune bile bakmaya tenezzul etmeyen, gerekli sorulari sormayan doktor cok hem de epey cok. dedigin gibi yogunlukla alakali da degil. o az dedikleri 5 10dklik muayenenin hakkini verseler yeter.

1- Kadin doktorlar iyi davraniyor ve ilgililer genelde.
2- Sorun sende. Gayet guzel duzlestiriyor o alet.
Ayrica hepsuburada yorumlari hicbir sekilde gercegi yansitmiyor bilesin. Sakin urun alirken hepsiburada.com yorumlarini dikkate alma. Merak ediyorsan bildigin kullanissiz bir urunun yorumlarina bakabilirsin. Dikkat edersen hicbir urunde olumsuz yoruma denk gelmeyeceksin kolay kolay, yorumlar genelde olumludur.

müthiş oluyor. Orgazm sigarası gibi. Sonra da ılık duş. Off canım çekti be.

valla efsane oluyor ama spor bittikten sonra bi 10-15dk dinlen kalp ritmin düşsün bok yoluna gitme saunada kalp krizi geçirip

sonrası ılık duş +1

Spor sonrasi Sauna kalp krizi merkezi yalniz. Buhar az oksijen vs..

Kalp atışın normale dönsün, su iç bi de bolca. yine de sorumluluk kabul etmem...

skid row +1

girdim, boyle bir sey yok. kalp ritmimi duzenleyip girdim iceri, bes dk filan kaldim, cikinca yumusacik hissediyordum kendimi. tam gkn'in tabiri gibi. uc aydir bosuna gidiyormusum spora...

:(

@sta varos mu

yapma

:( ayrılırsanız ne olacak? babaannemin anısına mı diyeceksin?

istiyorsan ve sen beğeniyorsan, kararlıysan yaptır, başkalarının beğenilerini düşünme.

o zaman kız kendiyle öpüşüyor olmuyor mu? ben yanlış mı anlıyorum?

Yaptirma bence.

Kalbe saplanmis ok gibi durdu sanki. Pek sey edemedim.

onu bunu bilmem de sana o dövmeyi soran olur. o zaman ne diyeceksin? ha bir de, ayrılık muhabbeti...

boynuna yaptıran gördüm çok apaçi durmuyodu da klabi bilemem

sevişmenin son saniyelerinde kafayı nasıl kalbine denk getiyor? Meraktan soruyorum hangi pozisyonda o son saniyeleri yaşıyosunuz?

olm yapmayın etmeyin şöyle sikimsonik dövme fikirleriyle gelmeyin, arkadaşın dövme stüdyosunda takılıyorum arada geliyorsunuz sevgilimin parmak izi alnının teri bilmemne dövmesi diye. dövmeci de nefret ediyor böyle şeylerden. canım anam yazdır daha manidar en azından ayrılırsam ne olur düşüncesi yok

Kiz gidince nolacak? Yenisine burdan opunuz dersen okur. Niye olmasin.

Bir çok futbolcuda var o dövmeden. Meloda görmüştüm mesela.

öğretmen suçu kabul etmiş
ilişki olsa bile lise öğrencisi ve öğretmeninin ilişkisi etik de değil.

malesef kimseye bir şey anlatamıyoruz. olayın iki tarafı dinlenmeden, hukuk araştırmadan kesin kararlar veriyoruz. öyle öğrenci tipleri var ki rezil olacaklarını anladıkları zaman dünyayı yakmaktan çekinmezler... müdür yardımcısı ilişkilerini öğrenip yapma kızım hayır gelmez, başkaları öğrenirse senin için kötü olur falan demişse kız da bunu müdür yardımcısı herkese söyleyecek aşkımızı haber verecek diye de intihar edebilir. iki tarafı dinlemeden olayı yorumlayamayız.

''insanin ogrencisiyle iliski yasadigi icin,resit olmayan biriyle cinsel iliski yasadigi icin vs yargilanmasi baska tecavuzle yargilanmasi cok baska''

olayın özü bu. burada haklısın.

la noix suçunu kabul etmiş diyor. onu ben de okudum. öğretmen suçunu kabul etmiş ve hapisteymiş zaten şu an. ama neyi kabul etmiş bilmiyoruz.

Ben sucu kabul ettigine dair haberlere baktigimda iceriginde oyle bir seye rastlayamadim sadece baslik seklindeydi o yuzden.o kismi kacirmis olabilirim.ama zaten linc olayi itiraftan cok once baslamisti.ayrica evet kim bilir neyi kabul etti.iliskiye girdiklerini kabul etmis olabilir sadece.

ne olursa olsun öğretmenin öğrencisiyle ilişki yaşaması etik değil ve bu durum için birebir bir tecavüz söz konusu olmasa bile cinsel ve duygusal istismar mevcut, eğer aralarında ilişki varsa; bunun da tecavüzden çok da bir farkı yok gözümde. O kız bunları düşünemeyebilir ama öğretmen düşünmeliydi, niyeti kötü olduğu gerçeğini değiştirmez otopsi raporunda kızda darp izleri varmış diye okudum tecavüzde olabilir ama haberlerde cinsel istismar diye de geçiyor.

@aquarium ailenin beyanati sucunu kabul ettigi yonunde. Resit biriyle cinsel iliski olsa tek "sucu" tutuklu olarak tutulmazdi diye dusunuyorum

@la noix resit "olmayanla" iliski dedim dikkat ederseniz.bu da bir suctur fakat tecavuz degildir.

öğretmenin suçunu kabul ettiği haberini kızın ailesi söylemiş... resmi bir açıklama yok... valiliğin yaptığı resmi açıklamada kızla öğretmen 2 aydır telefonla sürekli konuşuyorlarmış...yani ortada ilişki olma ihtimali yüksek...
bu etik değil ama tecavüz edilmeme ihtimalini düşündürüyor...

reşit veya reşit değil tartışmalarına hiç girmeyeceğim.

diyelim ki tecavüz değil. ortada bir intihar var ise ve bu intiharın sebebi bir kişi ise o kişi suçludur arkadaş. sen gidip 18 yaşında kızı kötü emellerin için kullanıp(seversin veya sevmezsin farketmez), sonra "ergen ya ne yapacak ki" kafasıyla iplemezsen sonuçlarına katlanırsın. kız elbet bir şekilde belli etmiştir böyle birşey yapacağını.

eğer tecavüz ise yansın pezevenk. zaten damat koğuşu onu bekler bundan sonra götünün üzerine rahat oturamaz.

olayı incelememiştim hiç. sövüp geçmiştim.


şimdi baktım. kız 18 miş..

amacım trollemek/kafanızı karıştırmak. yazıyı da sadece bu amaçla yazıyorum. başka türlü de düşünelim biraz.

kızın yaşı 18

eğer konu yaşı ise;
önce üniversitede çok oluyor bu.
gayette liseye erken yazılıp üniversitede 18 olan kızlar hoca/argör neyse birileri tarafından kolay lokma yapılıyor.

konu lise ise
porno siteleri, arabesk türküler hep liseli üzerine üstelik. içimizde sanırım böyle bir saplantı var.

konu hoca olması ise;
hoca argör düşürmeye çalışan aşık olan bir ton üniversiteli biliyorum. eminim burda da zamanında hocasına iç çekenler vardır..hatta, hocanın sizle değil o aşifte kızla yattığını da duyup üzüleniniz bile burda vardır.

neyse "konu tecavüz mnakoduuuuum" diyenleri duyuyorum..
peki ya tecavüz değilse? ya kız bekaretini kaybetmesi/okulda duyulması sebebiyle vs çok korktu ise? afedersin ama beraber olduğum kızların bir kısmı hiç ama hiç takıntım olmadığı hatta sadece "takılacağımı" söylediğim halde kendilerini "aslında çok namuslu ama tecavüze uğradığı için bakire olmadığı"nı iddia eden bir bana özel altın tepside bir tarafını sunduğunu belirtenlerdi. tecavüz oranları %80 civarında bana gelenlerin. bir kız arkadaşım da erkek arkadaşıyla yaşadığı vs. duyulunca.. olay ilerlemişti. babası korkutmuş kızı yattınız mı diye.. hayır demiş.. teste götürücem doğruyu söyle diyince, tecavüz filan sıkmış bir şeyler. neyse..

tecavüz ise evet herkes haklı ama, bence mahkeme beklenmeli.

konu yaş farkı ise
halis toprak "18lik" buldu
bir sürü zengin "18lik" ile takılıyor.. hepimiz "oooouu" diyoruz.

maddi gelirlemi alakası var 18 ile beraber olmanın?

tecavüz kesinleşsin. utanmayalım. tek taraflı beyan esastır ama adam da savunsun.

eksisozluk.com
burda bir sürü eleştiri var.. bir kısmı size ait. hepiniz eleştiriyordunuz bunu.. bu tip olaylar çok var diyordunuz.

bilemiyorum.

Kiz 17 yasinda dahi olsa cinsel iliski acisindan riza varsa kanunlar erkekten yana. Kaldi ki 18 yasinda deniliyor. Resit deme sebebim buydu. Istersen buna da tik atma

@kovacic "ortada bir intihar var ise ve bu intiharın sebebi bir kişi ise o kişi suçludur" malesef bildigim kadariyla boyle bir suc tipi yok.duygusal bakarsak adami direkt öldürelim zaten ama ben teknik olarak sorgulamaya calisiyorum.tecavuz kanitlanamazsa sonucu muhtemelen okuldan ve meslekten atilmak olabilir gibi geliyor bana.

@aquarium
tabiki böyle bir suç yok ama devamını da oku. kız hiçbir şey söylemeden belli etmeden böyle bir şeye kalkışmaz. bu da ergen nabıcak ki modunda iplemedi kızı kesin.

böyle bir durumda yapması gereken neydi dersen, alacaktı kızı karşısına konuşacaktı. eğer konuştu ve kız hala dinlemiyor aynı şeylere devam ediyorsa, nasıl 18 yaşında kız ile yattım diye kendi kendine gaza gelip arkadaşlarının arasında erkeklik yaptığını sanıyorsa bu sefer asıl erkekliği gösterip gidecekti kızın ailesine anlatacaktı durumu. "ben böyle böyle bir bok yedim hata ettim. kızınız iyi durumda değil, yapılması gereken neyse birlikte yapalım" özetinde bir konuşma yapabilirdi.

iade et. 100 lira 100 liradır

teknosa'nin internet sitesinden aldiysaniz mesafeli satış sözleşmesinden dolayi iade etme hakkiniz var, magazasindan aldiysaniz ve kullandiysaniz urunu gelri almalari magazanin insiyatifinde.

Iade et durma hic.

internetten almıştım. bugün dışarı çıktığımda bir şubelerine gidip sorarım bakalım süreç nasıl işliyormuş.

bildiğim kadarıyla cep telefonunda iade kabul edilmiyor (hat takılmış ise) En güzeli mağaza ile veya müşteri hizmetleri ile görüşmek bence. müşteri hizmetleri değişebilir iade alınabilir derse en azından kayıt altında olur ve mağaza çakallık yapamaz.

bir de bimex ten bak derim. genelde teknosa ya göre daha ucuz, vatanla aynı fiyatta oluyor. bir de ek olarak bipara veriyor %5-10 u civarında . hediye çeki olarak kullanıyorsunuz.


EDIT: internetten alınan ürünlerde 7-14 gün içinde koşulsuz iade olması lazım.

cep telefonlarının iadesinde özel bir durum yok, iade edebilirsin, ama ilk önce ihbarname çek 14 gün içinde, bunu da ptt ile posta şeklinde göndererek yapabilirsin, bunu yapmaz isen sorun çıkardıklarında elinde bir belge olmaması başını ağrıtabilir, para iade süreci en iyimser 15 gün sürer, bu arada vatan'daki fiyat güncellenebilir, onun için şimdi vatandan alıp sonra iade sürecini başlat.

bugün vatanda 100 lira ucuzdur, oradan alırsın 3 gün sonra x mağaza kampanya yapar vatanın da 50-100 lira altına satar. teknolojinin olayı bu. o yüzden almadan önce deli gibi araştırıyor zaten. aldıktan sonra ben olsam uğraşmazdım..

Herkese teşekkürler. Aslında önce Bimeks'ten alacaktım en uygun fiyat oradaydı ama akşam eve gelip almaya çalıştığımda fiyat artmıştı ve ben de ücretsiz kargo seçeneği de olduğundan Teknosa'dan almıştım. Şubeyle görüştüm ancak bilgileri olmadığını sağlıklı bilgi için müşteri hizmetlerini aramam gerektiğin söylediler onlar da. Ancak anladığım kadarıyla süreç biraz uzun sürüyor, bu yüzden hiç uğraşmak istemiyorum açıkçası.

şimdi baktım Vatan da tekrar aynı fiyata çıkarmış zaten.

devirle alakası var daha çok, 2. viteste 60'la gittiğindeki tüketim 3. viteste 70'le gittiğindekinden daha fazla olacaktır. genel kanı aracı 2500-2700 devir arasında tutmak yönünde, hangi viteste olduğuna göre hız değişir. ve tabii her arabanın 2500 devri eşit hızı vermiyor, want2die'ın dediği gibi ağırlık, motor hacmi gibi birçok etmen var.

"90 km/s'den sonraki her 1 km/s artış yakıt tüketimini yüzde 1 oranında artırır. Saatte 120 km hızla giden bir araç 80 km/s hızla giden bir araca göre yüzde 25 daha fazla yakıt tüketir. Ayrıca yakıt tüketimini artıran "saldırgan" sürüşten kaçının; ancak az yakıt tüketmek için çok düşük devirlerde de sürekli yol almaya çalışmayın. Çok düşük devirlerde kullanılan bir otomobilin motoru daha çabuk yıpranır; bu da yakıt tüketimini azaltarak yapılan tasarrufun tamir ve yedek parçaya verilmesine neden olur. "

Arabanin bir mesafe giderken harcamasi gereken enerji büyük oranda hava direnci, yerle sürtünme, Motor ici kayiplar ve ivmelenmeler icin gereken enerjidir. cok hizli giderseniz hava direnci cok yuksek olacagindan cok benzin yakarsiniz, cok sik hizlanir yavaslar, Sabit bir hizda gitmezseniz surekli ivmelenmek gerekeceginden fazla enerji ve benzin harcarsiniz. cok yavas giderseniz hem yerle sürtünme artar hem varmaniz uzun süreceginden Motor ici kayiplar artar yine cok benzin yakarsiniz.

nihayetinde bunlarin hepsinin optimal oldugu bir hiz her arabada vardir. ortalama 70-90 arasi sanirim. bunlari kenara koyarsak hizdan da önemlisi hangi viteste ve hangi devirde gittginiz tabi ki. baba jo ve want2die söyledikleri tamamen Dogru.

motorlar tasarlanırken o günün hız limitleri de gözetiliyor. dolayısıyla hemen her aracın motoru, vites oranları, lastik çapları vs. bu hızlarda en az tüketim/optimum performans üretecek şekilde tasarlanıyor. dolayısıyla siz bu limitlerin altına indiğinizde ya da üstüne çıktığınızda motorun verimi düşüyor, daha çok yakıyor. elbette tüketim 1 damla/2 damla örneğinde olduğu kadar çok ve kesin değişmiyor.

yani çok basitçe "böyle tasarlandıkları için" desek sanırım yanlış olmaz.

Aşağı yukarı belli hız seviyelerini de şöyle düşünebilirsiniz; her motorun tork eğrisi farklı tabii ki. torkun maksimumda olduğu devir en verimli (ve ekonomik) devir. her viteste maksimum torka ulaşıldığında araç kaçla gidiyorsa aradığınız hız seviyesi budur. tabii ki bu da vites oranlarıyla alakalı. örneğin bir araç 5. vites 3000 devirde 90'la giderken bir diğeri aynı vites ve devirde 130'la gidiyor olabilir vites oranlarına (lastik çapına vs.) bağlı olarak.

konunun uzmanı değilim, bazı noktaları yanlış/abartılı ifade etmiş olabilirim ama kabaca anlatabilmişimdir umarım.

Kendi aracıma göre şöyle bir yorum yapabilirim. hyundai i20 2013 d-cvvt model motor için "VVT" nin anlamı Variable Valve Timing yani değişken zamanlı subap sistemi.

Kısaca ayağınıza hakimseniz az yakar, basarsanız performans alırsınız demek.

Belli devirlere kadar subap 100 kere açılıyorsa , örneğin 3500 devirden sonra 300 kere açılıp kapanmaya başlıyor. bu da performans demektir.

kısaca belli devirlerde motora yakıt girişi artar. dikkat edin hız demedim devir dedim. 2. viteste de 3500 devire gelirseniz yine yakıt tüketiminiz 3-4 katına çıakbilir.

optimum yakıt tüketimini anlamak için anlık yakıt tüketimini gözlemeleyip hangi viteste hangi devirde olduğunu belirlemek gerekli.

şöyledir.

Motor benzin besleme kelebekleri vardır. hepsi çalışmaz. ancak atıyorum 120 km hıza ulaşırsanız, motora benzin akışı sağlayan hortum ve kelebeklerin çapı yetmeyeceği için 3. bir tane daha çalışmaya başlayacaktır.

evini filan biliyor mu? siktir git de kapat telefonu ya. sonra telefonuna ses kaydeden program kur. görüşmeyi kayıt altına al. git şiyaket et. 1 sabıkası daha olsun.

yok bilmiyor tabii başka bir yerde oturuyoruz. şu bilgiyi de geçeyim, ev kiraya gerilirken satılık ilanı da vardı, kiracı bu durumu kabul ederek girmişti.

Sizin evinizi sormanız kesinlikle suç unsuru oluşturan birşey değil. Evinizi alan mal sahibi kira sözleşmesinin yeni tarafı konumundadır. Yeni mal sahibi kiracıya tapu işleminin yapılmasından engeç 1 ay içinde bu evi satın aldığını ve kendi veya yakınlarının ihtiyacı için evi kullanmak istediğini belirtirse en geç 6 ay sonra kiracı evi boşaltmak zorundadır. Bı bildirim yapılmazsa kiracı evde kalmaya devam edebilir. İhtarnamede kira ödemelerinin yeni mal sahibinin hesabına yapılması gerektiği de belirtilmelidir.
Kira sözleşmesinin yazılı olarak yapılma zorunluluğu yoktur.

biz bu süreci en başından sonuna kadar yeni evin sahibine anlattık haberdarlar. daha alacaklı bir kiramız varken, böyle yapmaları saçma. yada bir şey yapmayıp telefonları vs engelleyip keyfimize baksak olur mu?

ben de görünce tuhaf olmuştum. ton balığa makarnayla gider ya pilav olmaz ona.

bence çok güzel olur..pilav üstü kokoreçte deneyin öleceksiniz

yarın bulgur pilavı ile deneyeceğim. sağ olun.

ton balıkla her şey olur bence.

pirinç pilavı ile gayet güzel oluyor.
biraz limon ve karabiber lazım sadece :)

valla ben de her gördüğümde iğreniyorum.

sushi geldi aklıma,valla olabilir. deneyeceğim. ama pilav yağsız olmalı.

valla biraz da yumurtayla, hatta varsa kimchi de katarak cok guzel fried rice yapilir.

ton balığı her şeyle olur. sabah kahvaltım haşlanmış yumurta, ton balıklı sandviç ve süt benim. sabah olsa da yesem bak gene...

garip geldi. Makarnayla yerim hep, o gayet güzel oluyor ama pilav...

ilk kez duydum. ve duyduklarım hiç hoşuma gitmedi.

tam bir badici yemegi kanka.

hamsi pilav oluyorda ton balıklı pilav niye olmasın. he ben ton balıgı yemem o ayrı konu.

ben çok yedim la. yenmediğini çok sonradan öğrendim. yani insanların garipsediğini.


bekarım. kendi fikrimdi. kendim yaptım kendim yedim hep.

bu ne bohem ya? adam kendi sorusuna kendi cevap vermiş :)))

+1 enkolaykullaniciadi

@teritori
abi uzantı format aynı mıdır ki?

uzantı ve format aynı şeydir evet.

mp3, pdf, doc, png hepsi birer uzantı ve aynı zamanda birer dosya formatıdır.

beş altı grupta paylaştım ben de

grupta paylaşmak yerine gidip camı neden kırmıyorsunuz ki?
zaten eşek kadar çatlak var.
Bizim sokakta ma biri köpeği evden taşındaıktan sonra eve bırakıp gitmiş. sokak ahalisi olarak demir parmaklıkları söküp köpeği kurtardık.

istanbul'da olsaydım seve seve kırardım

ilan sahibi de malmış.
lan günlerdir gidip gelip hayvan iyi mi diye bakacağına ara dükkan hakkında bilgi al gezmek istediğini söyle açtır kapıyı? bu beyinle yine iyi yaşıyorlar yahu

gerçekten sinirlendim lan
emlakçıyı ara yeminle iş yapmayı bilmiyorlar bunlar.
aptal insanlardan nefret ediyorum

kedi kurtarılmak üzere. buradan takip edebilirsiniz: www.facebook.com

internetin gücü :)

iyice sinirlendim çatlak camdan su süt dökülebilir mi diyen mallar var.
1 emlakcıyı ara sallamazsa kır çatlağından o camı böyle bir şey yok.
sözüm ona hayvan severler ama bir cam o hayvandan daha değerli değil
polisle halledilebiliyor madem o aptal kaç gündür neden mal mal bakmış.
edit: polisle halledilmedi özel mülk bir şey yapamayız demişler.
o ilanı yapan 2 gün önce fotograf çeken aptala sinirim iyice artıyor.
kafası basmıyor aptalın resmen

biri camı kırmış, kırınca da kedi kaçmış. bilginize.

"düşünemez misiniz?"

www.frmtv.com

"düşünemez misiniz?" "tekrar soruyorum." çünkü bir kedinin aç susuz kaç gün yaşayabileceğini düşünüyorsunuz?


kedinin sahibini biliyorum. sokakta buldu. mamasını da suyunu da veriyor. havalar soğuk. donmasın. trafik filan ezilmesin bir kaç gün dükkanda kalsın sonra yer ayarlanıp sahiplendirilmeye çalışıyordu. o arada da hazır dükkan boş diye, bi nevi kedi evi olarak dükkanını açmıştı.

konuyu açan adam bi kaç gündür kediyi orda gözlemliyor. sonra ayın 10'unda fotoğraf çekiyor.
insanlar da cam kırıyor. o yaşta kedi kaç gün aç susuz kalabilir. hatta kaç saat kalabilir? hiç mi düşünmediniz?

hayır 5 gün aç susuz kedinin ölmemesi ki olmaz da.. oldu diyelim. kaçıp gitmesi bile sizi şüphelendirmedi mi?

neyse. her "şeyi" kendi hakkı sanan radikal hayvanseverler olarak yine de "kendinize" yakışanı yapmışsınız.

umarım o kedi sokakta donarak ölür. köpek parçalar. araba ezer de. "düşünmeyen" radikal hayvanseverler olarak "elinize" kına yakarsınız.

edit:
sinirimi atamadım.
yemin ediyorum "düşünmüyorsunuz" ya. doğal seleksiyon o kediye değil de size vursa keşke.

edit2:
yavru kedinin ölüsü girsin rüyanıza.

edit3:
şaka gibisiniz lan.

edit: cümlelerimde hakaret olduğu düşünülen yerler varmış. düzelttim. ""(tırnak) ile düzelttim.

@stevie dükkan sahibi madem bu kadar tontiş ve hayvansevermiş de neden arayan insanlara sığır gibi yanıtlar vermiş? onlarca kişi aramış, çok mu zormuş durumu açıklamak? herkes mal bir siz akıllısınız ya. 10 gün değil 2 gün olsun, hadi bilemedin 15 saat olsun, hayvan netice itibariyle kapalı kalmış. görüldüğü üzere aç ve susuz.

@BRK, bahsettiğin sıfata sahip olan o kedi değil, senin gibi beyne sahip insanlardır. sadece bir kedi için değil, can için çok insanla kavga etmişliğim vardır. ha haneye tecavüz demişsin de, 1 orası hane değil, 2 kimse içeri girmemiş, 3 cam zaten çatlakmış, düştü denilebilir ;) şimdi git, malum hayatına ilgili kumunda oynayarak devam et.

@steive emlakçının durumdan haberi yokmuymuş. arayanlara bilgi verilememiş mi? evet geri zekalılar kedilerin kışın iyi beslenmezse öleceklerini bilmiyor olabilirler. gerçi veteriner kedim operasyon geçirdikten sonra "3-4 gün aç yaşayabilirler önemli olan susuzluktur." demişti.

edit: şahsıma özelden küfür etmeyi kendisine hak zanneden Brk, işte senin malum hayatın derken kastım buydu :)

edit2: @brk37 nicki şahsın küfürlerine ilişkin aynı kalıpla verdiğim yanıt kısımları düzeltilmiştir :)

@yigitovic: sığır gibi yanıt cümlesiniz açar mısınız?

hayır net cümle istiyorum. dükkan sahibi geçiştirmiş, dükkan sahibi net cevap vermemiş gibi bir şey değil.

net olarak. aradık bize şu cümleyi kurdu der misiniz?

---------
@şapşiko: yavru bir kedinin 3-4 gün aç susuz yaşaması mümkün değil. imkansızı başarıp yaşamış olsa da kaçabilecek enerjiye sahip olması mümkün değil.

---

şimdi sokakta poşetten kedi evi yapıp kurtarın kediyi. dükkandan mama ve sudan ayırdınız. poşetten ev yapıp kahraman olun.

Ne kulak çınlaması nede kıt kıt sesi bildiğin cızırtı sesi hanı elektrik prizlerinde olurya o ses

boyun düzleşmem var. seni anlıyorum.

kireçlenme falan olabilir mi acaba?

aynısı bana da uzun süredir oluyor. tam olarak dediğin şekilde bir ses. çözdün mü acaba sorunu?

hurafe tabi lan. kolay kolay eğitimli insanlar ağlayan bebeğe bakmazlar. yoksa sürekli ağlar bebekler.

bebek bu. ağlar ağlar ağlar morarır ağlar.. sonra ulan bu işe yaramıyor der susar. sonra bir daha dener. demekki ağlamak bir işe yaramıyor der. gece yarısı ağlamaz. bekler.

hurafe. Bebekler ağlarken opera sanatçılarının kullandıklarına benzer teknikler kullanıyorlar acayip bir şey. o yüzden hiç sesleri kısılmıyor mesela.

Sen götünü yırtsan 1,5 saat durmadan son sesinle bağıramazsın, boğazın mahvolur. Bebeklere koymuyor dediğim durumdan dolayı.

muhtemel kapı başından annenler yengenler de ağlayarak çocuğu irite ettiler. yoksa hasta olmayan çocuk 1.5 saat aralıksız ağlamaz

www.haber7.com

çatlamaz, yorulunca uyur. (eğer bir sağlık problemi yoksa)

hiç ağlamaktan ölen bir bebek görmedim, duymadım, okumadım.
şu da var ki, dilerim bir travma felan yaratmaz bu olay üzerinde bebişin.

Olmez. Burdaki asil sıkıntı cocugu strese sokan ebeveynde. Kotu bir sey dondugunu anlayip iyice panikliyor cocuk.

ağlamaktan ölmez ama boğazıtahriş olur yorulur

işin uzmanı değilim ama bir şey olmaz. dönünce rahatlıkla verirsin ama oradaki son günlerinde de biraz dikkat et sağlıklı yemeye çalış. en kötü ihtimal marketlerinden muz vs. al ye ara öğün vs. ayağına.

@icha

abi inan hemen bugun donmek icin biletlere baktim ama tahmin edersin ki cok pahali. o derece moralim bozuldu ve gezmekten sogudum ki bir an once eve donup saglikli beslenmeme ve sporuma baslayasim geldi daha cok batmadan..

yani anlamiyorum hakikaten anlamiyorum. gunde 3 tane tam tereyagli duble iskender yesem bu kadar kilo alamazdim, simdi cok yemememe ragmen hemen patlama yapmisim.

sürekli tek tip yemek yeme. arada vücudu şaşırt. yoksa bu şekilde en ufak bir değişiklikte hızlı kilo alırsın. ama merak etme. o 5 günde aldığın kilo geçici. çoğu su. hızlıca tekrar o kiloyu geri verebilirsin. tatilini kendine zehir etme. zaten 150 kilodan 110 a düşmüşsün. ne var bunu kendine sorun edecek? tekrar yaparsın bi 30 kg daha verirsin ve ideal kilondasın. hadi bakiyim salamlara devam. kafaya takacak bişey yok.

Teknoloji mağazasının tartısının ayarı yapılmamış falan da olabilir. İki tane salam ekmek yedin diye bir haftada 7 kilo alman pek olası değil çünkü.

tartılar farklı gösterebilir 1 2 kilo oynar ayrıca bi insan 1 haftada 7 kilo alamaz teknik olarak mümkün değil ödem tutmuşsunuzdur yediğiniz bir gıdaya karşı intöleransınız vardır üzülmeyin bir kaç güne düşecektir

Boy yaş kilon nedir ona göre cevaplayabiliriz

@erensq06
boy 1.91 cm
kilo : 118 (1 hafta once 111 idim)



@bugunku antrenmanda goz dolduran futbolcu
farkli tartilarda denedim, hatta ustumdekileri de cikardim en az gosteren 118, en cok gosteren tarti da 119 kg gosterdi.. 4 farkli tartiyi denedim. tarti yanlis gosterse de goruntum degisti hakikaten. gomlekler dar olmaya basladi bir anda..


@neira
acaba domuz etine veya salama karsi mi boyle bir reaksiyon vermis olabilir vucudum? cunku normalde turkiye'de sadece tavuk ve balik yerim. burada da sadece domuz etli salami dedikleri salamlardan var ve ben de proteindir zarar gelmez dusuncesiyle onlara agirlik verdim kahvaltida..


@crystalsoul
insallah hocam.. cok tesekkur ederim moral verdiginiz icin..

bunu ben bilemem herkesin vücudu farklı gıdalara reaksiyon gösterir
ama çoğunlukla peynir süt sarımsakta oluyor
sen bu diyet işini kafana göre mi yapıyorsun yoksa profesyonel yardım alıyor musun?

Buyuk ihtimal odemdir. Gunde 13000 kalori. sanmiyorum alabilecegini.

en sonunda mustafa koç gibi olacan görecen

Deli gibi yuruyerek geziyorsundur, ben italyada
Pizza-makarna yiye yiye ama deli dana gibi yuruyerek kilo vererek donmustum (siskoyum)

Bence odem olmustur ya da kesin yanlis gosteriyodur.
Restoranlarda salata yiyebilirsin ayrica, ya da sadece baslangic vb. hangi ulkedesin?

6 günde 7 kilo almanız için günde 12.000-13.000 kalori almanız lazım neredeyse. Yani özel kilo alma programı uygulamadan mümkün değil.

Kıyafet farklılığı, vücudun su tutması, tartı farkı şeylerin toplamından bu fark çıkmış olabilir.Ya da 111 kilo değildiğiniz 6 gün önce.

olm nasıl alıyosunuz. 4 aydır en az 3 kilo (en çok 8) almaya çalışıyorum. olmuyor.

yediklerimi yazsam.
sabah kahvaltısı: 5 yumurta, 1 tas yulav ezmesi (80gr), ceviz
sabah öğlen arası : 2 poğaça

öğlen: iş yeri yemeği x2 (2 tabak yemek 1,5 porsiyon bulgur pilav)

akşam: tavuk eti + bulgur pilavı

gece: bebelac x2

neyse, kantar arızalıdır. ya da vucudun su toplamıştır. o kadar hızlı alınan kilo, o kadar hızlı verilir.

@neira
kafama gore yapiyorum diyebilirim. yani zararli oldugu bilinen seylerden uzak durup olabildigince protein agirlikli beslenmeye calisiyorum. tabi karbonhidrat da aliyorum ama cok az..


@her gece ac
mustafa koc'a ne oldu ki? (oldugunu biliyorum ama ne demek istediginizi anlamadim hocam)


@kuehles blondes
almanya'daydim 1 haftadir, sonra amsterdam'a gececegim hocam..


@ihanet kac kisilik
farkli tartilarda denedim. kesin odemdir o zaman hocam.. tesekkurler cevabiniz icin.


@stevie
bakalim hocam, ins dediginiz gibi olur da kendimi spor salonuna kapatip 15 gunde veririm..

Almanya'da ozellikle superfood - vegan - vejeteryan furyasi var, ayrica izgara et de cok olur (genelde domuz ama olsun)
Mcdonaldsta bile salata var istersen.

Ayrica domuz eti asirinin asirisi yagli bir sey, ozel cesit salam degilse (fumeler ve bazi schinken turleri) uzak durun derim, domuz salamindan -hatta bence salamdan- alacagini proteini birakin kalsin :D

Bir gün hiçbir şey yeme, bol bol sıvı al ve sistemi bir boşalt. O hafiflik hissi moralini düzeltir.

Tavuk+salata yapan yerler oralarda da vardır muhtemelen. Onlarla devam edersin. Ne kadar sürede toparlanacağını da kafana takma. Bu aldığın kilonun büyük çoğunluğu su zaten. Önünde de bu olay olmasaydı bile yakman gereken bir dolu yağ deposu, yani uzun bir süreç vardı.

Dolmakalem kartuşu

kalem kartuşu

kartus ama her kalemin kartusunu degistiremezsin oyle.

refill/kartuş

cartridge - kartus - refill - yedek uç

ben de sevmiyorum.

izlemiyorum, tek yaşıyorum zaten TV izleme alışkanlığım yok ve genelde kendi evimdeyim.
senede 2-3 kere ancak denk geliyor -arkadaşlarım da izlemiyor çünkü :) sadece belli akraba ortamlarında izleniyor ona da katlanıyorum.

millet AVMleri de tıka basa dolduruyor, facebook'a habire kocişimle qahve qeyyfi fotoları da atıyor. bu ülkede yaşıyoruz yapacak bişey yok ki.hayatım çok izole olmasına karşın yine de memleketin gerçeğinin bu olduğundan da kopmuyorum. hayret etmiyorum yani, üzülüyorum, sıkılıyorum ama hayret edecek bişey yok.

Sevmiyorum ben de ama üzerine de düşünmüyorum, sen de izleme geç işte canını niye sıkıyorsun :) bırak izleyen izlesin, napıcaksın. Genel halka hitap eden şeyler bunlar. Sen ben azınlığız yani. Bu programları seven insanlar çoğunluk.

ben seviyorum.

evimde tv yok. hemde bi 10+ yıldır yok.

ama misafirliğe filan gidince gördüm. programları 2-3 defa izledim. başından sonuna kadar da değil.

-survivor pek sevmedim ama biraz izlemiştim.
-yeteneksiz siniz ilginç tipler çıkıyordu biraz sıkıldım
-kıyafet yarışması da hoşuma gitti. çok amacını çözemedim ama bence izleniyordu, bu daha güzel şu daha kötü diye
-bir tane daha yarışma vardı. onu anlamadım. adını da bilmiyorum. gece kamerasından çekiyorlardı bir yeri.

başka ne var bilmiyorum ama iyi bence. ha sürekli izlenir mi. bilmiyorum.

En son 2010'da, yeni yıla girerken kutulu yarışmayı izlemiştik ailecek. Bana da çok sinir bozucu geliyor. Acun'un temsil ettiği mantalitenin çok karşısında bir yerlerdeyim. Ben kimim de laf edeyim tabii; izleyen insanlara karşı bir kötü düşüncem de yok ama içten içe hor görüyorum Acun'u. Ürünleri de kendisini yansıtıyor. Aslında belki o kutu yarışması güzel bir şey olabilirdi, en fazla yarım saat sürebilecek bir yarışmaydı. Yarışmacıların acındırmaları, entrikaları, vb. ile izleyemeyeceğim haldeydi. Zaman kaybı için gereksiz şeylerle uğraşıyorum herkes gibi ama Acun'un ürünlerini zaman geçirgecinden öte "varlığı zararlı" olarak görüyorum. Doğru değil veya olmak zorunda değil ama gerçekten kanal sahibi Acun, tiksinerek baktığım az insandan biri.

ben nefret ediyorum izleyenleri de sevmiyorum.

Televizyon artik alt ve orta alt kesim egitim kesimin tercihi. CNBC ve e2 kapandi iste cunku egitimli kitleye hitap ediyordu.

Nefret kare nefret

ben televizyon izlemiyorum, sadece ses yarışmasını seyrediyorum arada, sürekli ve düzenli olmasa da.. (acun kafasında insanı desteklemek mi oluyor bu, o konuda huzursuzum, kararsızım açıkçası)

Ama onun dışında genel aktivite olarak bunları seyreden avm tipi alt kesim insanına hitap ediyor çoğunlukla. tiksinmek normal, bi açıdan bakınca. Evlilik programı diye bişi var bu ülkede, oradaki tipler ile dağda hayvan tecavüzcüsü tipler arası spektrum, öyle düşün.

survivor bi qra bakardim. artik ona da bakmiyorum. samimiyetsiz geliyor +1

Ben de yapimlarini sevmememe ve izlememe ragmen, adami takdir ediyorum. Kimseye zorla bir sey izletmiyor, tv sektorundeki eksiklikleri gorup, halkin ilgi alaniyla birlestirerek deli paralar kazaniyor. Yarismalari sayesinde insanlar en azkndan kendi kucuk sosyal cevrelerinin disinda baska insanlari da goruyor. Acun bu tur yarismalar yapmasa, hedef kitlesi insanlar, kurtlar vadisi gibi siddeti korukleyen dizileri izleyip duracakti.


Benzer olarak evlilik programlarini da cok olumlu buluyorum; en azindan halkimiza, bosanip tekrar evlenmenin namussuzluk degil de, siradan bir eylem oldugunu anlatabildiler.

Bacak calismali. Cunku bacak calismadan bosa kurek ceker.

Digerini de "buna ek" olarak degil. On kol ve gogus, arka kol ve gogus calistiran hareketler yapmali. Ekstraya gerek yok.

İtme hareketleri (push - chest & triceps) beraber, çekme hareketleri (pull back & biceps) beraber yapılır gibi bir genel kanı var.

Bodybuilding.com'da ki hazır programlara bakarsan orada da genelde gruplandırma bu şekilde yapılıyor. Ben de bu şekilde yapsam da pek hazetmiyorum, özellikle chest sonrası triceps yapmaktan. Sağlam göğüs bastıktan sonra ayrıca triceps hareketi yapacak gücüm kalmıyor

Göğüs hareketlerinde genel olarak çalışan ikincil kas grubu arka koldur, göğüs çalışırken arka kol ısınmış olacağından arka kolla çalışmayı tercih ederim.

abi ön kol denen şey forearm, dirsekten aşağısı. öğrenin şunu artık, kim ne tavsiye istiyor, kim ne tavsiye ediyor? belli olmuyor. o gün biceps mi triceps mi çalıştırayım diyorsan, biceps her zaman çalışır. bi boka yarayan bir kas değildir, o sebeple seni çoğu harekette geride bırakmaz. zaten çoğu programın 3/4ü biceps çalışma üzerine. mesela sen göğüs demişin, allasen, göğüs iki karışa bir karış bir yer, yani bütün gün onu mu çalıştırıyorsun? israf değil mi?

internette zibilyon tane rüştünü ispatlamış program var, ister ss ister sl5x5 ister 531, daha bilmediğim neler vardır. orada araştırıp aklına yatanı bul işte. neden internet brolarının seni yanlış yönlendirme ihtimalini göz ardı ediyorsun?

bu arada bu 531 advanced bir program olabilü. yani baa kalırsa temel barlı halterli çalışmayla başla, makineleri basit izolasyon için kullan, ne bilem, oku, daha çok oku, ihtiyaç ve hedeflerini kısa vade ve uzun vade olarak belirle. geberene dek mi yapacaksın bu işi yoksa kız bulup evlenene kadar mı falan.. bunlar önemli ayrımlar.

Programın yapısına göre bir dolu alternatif olabilir ama sen triceps yap. Diğeri kol odaklı çalışacaksan daha anlamlı. Ama kolda kütle için zaten biceps-triceps superset günü yapmak gibi daha iyi bir alternatif var.

merhaba. 3 günde geldi benimki. yeni kartı kullanmaya başladığınızda gecersiz hale geliyor.

kaybettim diye yeni kart isterseniz anında iptal oluyor. benimki bir haftada gelmişti. yeni kart isminize basılmış oluyor bu arada, isimsiz değil.

ben 17 sinde yeni kart talep ettim.ertesi gün kuryeye teslim etmişler. kurye 7-10 iş günü içerisinde getiriyormuş. aktif ileti ile çalışıyorlar. ekşiden bak ayrıntılara.

Ben olsam, istanbula geliyoruz diye aradığı zaman derdim " ee nerede kalacaksınız " diye.

yenge o zaman rahatsız olduysa şimdi niye olmuyor? her neyse. yol ver bence. bi bahane bul

bir yorgan, döşek vermek zor gelmiş. ilginç birşey olur da onlar senin olduğun yere gelirse sen de tavrını koyarsın.

kuzene acayip kil oldum. böyle dangalak birisiyle dostlugumu aninda keserdim. insanliga sigmaz yaptigi...

1 ) Büyüklük sende kalsın: Geldiklerinde hiç birşey olmamış gibi ağırlar, gezdirirsin. İkisinin de hatalarını anlamaları onlara kalmış.

2 ) Laf sok: Geldiklerinde "ee nerede kalacaksınız", "şimdi size kalacak yer bulmak lazım hehe" gibi laflar sokabilirsin. Çok kolay ve hoş değil, biraz da çocukça ama bu da bir seçenektir.

3 ) İzin alamadın/işin çıktı: Seni aradıklarına "kuzen kusura bakma izin alamadım/işim çıktı" ayağına yatıp sen de yarı yolda bırakabilirsin. Bağ kopartabilir tabi.

yenge bizde rahatsız olur diyerek 1-2 otel linki at.

@glamdr +1

Çok ayip etmişler.
Yenge gece vakti kocasiyla odasina girip yatmiyor mu, sizin varliğinizdan ne gibi bir rahatsızlık duydu acaba? Hani tek basiniza gitmis olsaniz, kuzeniniz bi sebepten evde bulunmasa neyse.

Geldikleri zaman tel.e cevap vermeyin. Mümkün olduğunca da görüşmeyin zaten böyle insanlarla.

Eğer kuzenin mal değilse gerçekten samimi olabilir. Bazen hanımlar böyle problem çıkarabiliyor, sonuçta sen orada 1 gün kalacaksın ama yenge cazgırsa adamın başının etini 1 hafta boyunca yer. Neden mal değilse dedim, çünkü bu olayın üstüne sana istanbul'a geleceğim beni gezdir diyorsa, senin olaya anlayış gösterdiğini düşündüğünden böyle demiştir. Ben öyle bir pozisyonda kuzenin olsam ve eşim rahatsız olurum dese, oradaki güzel bir oteli arar sana yer ayarlardım. böylece hem sen kırılmazdın hem yenge.

yenge rahatsız olmasın kuzen ben evde donla geziyorum de.

kredisi yüksekmiş kuzenin. ayrıca sabırlı adammışsın.

ben şu hareket sonrası çoktan silmiştim kuzeni hadi çok uç bir sevgimiz vardı silemedim diyelim yengeyi kesin gömmüştüm.

evlilik garip işte.. bence alışın buna.. ben yeni evli arkadaşlarıma gel bi saat birşey içelim bile diyemiyorum.. bu sebeplerden ötürü.

bence öyle çok abartılacak bir şey yok.. senin 'bunlar yeni evli bi sorayım bakayim sabahtan' moduna girmen lazımdı. kadın sevmiyor seni belki olamaz mı? başka bir derdi var belki de kadının? senin kuzenle samimiyetin eşi ile de olacak gibi bir durum yok.

he 11'de gelen misafire bul bir yer demek hayvanlık tabi ama sabahtan 'hacı müsayit misiniz?' dememekte pek insani değil bence..

bu arada CS ölmedi mi ya?

Kuzenin çiğ bi adammış. Orada kalma şansın yoksa, durumu açıklaması ve kalacak yer bulup götürüp seni yerleştirmesi gerekirdi.

Ben birdaha görüşmezdim. Bunu da açık açık söylerdim. Beni gecenin 11'inde gözümün içine baka baka kapının önüne koydun beni, birdaha ne seninle ne de eşinle görüşmek istemiyorum. Bu kadar.

istanbul'a geldiklerinde ailecek işiniz çıksın bir yerlere gitmiş olun,
kesinlikle ağırlamazdım onları.. çok ayıp etmiş kuzenin..

Dedim +1
Tamam gece kapi onune koymak olmamis ama senin de sorman lazimdi musait misiniz diye. Evde tek tuvalet falan varsa yenge nereye sicacak?

Evliligim dinamigi bunlar. Sen de evlenince bu tarz seyler bekleyeceksin

kuzeninizin eşi normalde size nasıl davranıyor? bu bir ipucu olabilir. normalde aranız iyiyse belki o geceye mahsus çözmeleri gereken bir konu vardır. bunu da söylemek istememiştir. bu kadar irdelememin nedeni de kardeş gibiyiz demeniz. yoksa çıkarın böyle insanları hayatınızdan.

istanbul'a geliyoruz dendiğinde nerede kalacaksınız de ve evinde kalmasınlar. yaptığı büyük terbiyesizlik.

Şimdi evli adamın akrabasıda olsa evine başka bir adamı alması uygun değildir. Anne babanın evi farklı tabi. onlar aile büyüğü. Fakat karşı tarafın sana yardımcı olması gerekiyordu o noktada hatalı.

böyle bi durumda ben eşimi alıp otele gider, misafiri kapının önüne koymazdım. kolay değil tabi misliyle karşılık vermek ama bi noktada koparmak lazım. geldiklerinde hiçbir şey yapmayıp mesaj vermeye çalışmayın. zira gecenin bi yarısı sizi sokakta koyacak kadar düşüncesiz olan adam öyle ince mesajdan anlamaz. ayrıca eşim bana dese ki "kuzenin kalmasın rahatsız oluyorum", ağzına bi tane çakarım. (bkz nick-entry uyumu)

eşi gerçekten arıza çıkaracak bir tipse ve kuzenin kadının sözünün üstüne laf söyleyemeyen biriyse arada kalmıştır. ama sanmıyorum bence o da kalmanı istemedi.

onlar gelince nerede kalacaksınız misillemesi çok çocukça olur. izin alamadım vs. demek en mantıklı ve hak ettikleri davranış bence.

olayın şu yönü de var kuzeninle arandan su sızmıyordur ama eşiyle de öyle olacak diye bir şey yok. ne olacak kuzenimin evi gidip kalırım devri bitti. önceden müsait misiniz filan şeklinde onay alman gerekirdi.

iki tarafta da suç var.

bizi gelismelerden haberdar et tolga, merakta birakma, emi?
eksideki ailen

Kuzenin uzun zamandır beklediği günah gecesi belki de o geceye denk geliyordur lan. Sana da "ya kuzen üzerine afiyet ben yengeni bu gece anırtacağım da, biraz vakitsiz geldin, istersen bi otele yerleş bu gecelik." diyemediyse tabi. Suçu yengeye atmıştır. Olm niye böyle yaptınız çok kırıldım diye bir sor bence.

''normal bekar insan evli çiftin evinde kalmaz'' diyenlerin kafasını anlayamıyorum. bizim ailede başka şehirden gelen kuzen kapının önüne konmaz, ağırlanır. hatta o şehirde işi gücü varsa ilgilenilir. direkt arayıp'' bu akşam sizde kalacağım'' denmez, birkaç gün önceden aranıp müsait misiniz diye sorulur ama.

yani son dakika aradıysan geliyorum diye sen haksızsın, onlar önceden haber veriyor. gezdirmek için izin almak zorunda değilsin ama tabii.

önceden aradıysan haklısın, bence açık açık kırıldığını bu yüzden ağırlamak istemediğini söyle.

ben de yeni evliyim. esimin kuzeni bizde kalmak istedi. huzurum kacti, tedirgin oldum... sizler beraber buyumus vs olabilirsiniz ama benim icin esimin kuzeni=sokaktan gecen herhangi biri. huyunu suyunu bilmem, tanimam etmem...
gelsin cayini icsin yemegini yesin, gulelim eglenelim ama vakitlice kalkip gitmesini de bilsin.
bu duruma gucenmek veya gonul koymak ilkellik olurdu.
biraz dusunceli, ince fikirli, anlayisli olmak lazim. anlayisli insan zaten sizde kalacagim diye emri vaki yapip da insanlari zor durumda birakmaz.
yenge hanimin yaptigi da terbiyesizce.

bence madem aran iyiydi, seviyordun kuzeni karşılık verme hacu. öyle güzel akrabalar zor bulunuyor. bi de kan bağının ayrı bi anlamı var hakkaten. sen karşıla ağırla, ama kuzenle yalnızken de söyle ben çok alındım diye. hanımından uzak durursun soğuk davranırsın, hanımı ortama girince komple kendini çekersin anlaşılır zaten durum. kuzeni yakma yani kadın yüzünden.

sen ona "ee nerede kalacaksınız" diyecektin hocam :) ayıp etmişler.

gezdir bizi derse "cd'den birini bul da gezdirsin kuzen" dersin.

abi önce "couchsurfing'a ilan vermemiştim ki beni numarayı nerden buldunuz" fln diye goy goy yap. Ardından " abi şaka bi yana gel tabi başımın üstünde yerin ama yenge nerde kalacak?" diye sor. Bu en azından geçen hafta içinde kalan sokamadığın lafın gazını alır.

kuzen ben çok düşüncesiz adamım bizde kalın dedim ama yengenin rahatsız olacağını hiç düşünemedim de. özür dile :)
@tolga asp sen yaptığın öküzlüğün farkında değilsin burada anlatırken de geçiştirmişsin. haber vermeden gece vakti yeni evli ya da değil hatta bekar bile olabilir, bir kişinin evine gidilmez. sen öyle düşüncesizlik yapınca yenge de kızmış, kuzenini sıkıştırmış. bu saatte habersiz öyle nasıl gelir ... demiş kuzeni doldurmuş. sonuçta kadının elinde haklı bir yan var o da hayır diyememiş ve seni yollamış. o kadar çıldırmaya luzüm yok. adamlar sana geleceğini 2 hafta önceden haber veriyor sen çat kapı başka şehirden yatılı kalmaya gidiyorsun. 25 yaşta küçük bir yaş değil aslında böyle düşüncesizlikler için tabiri caizse eşek kadarsın.
ailen tipik türk ailesi olduğu için akraba ne olursa olsun kapıda bırakılmz kafasındalar. ayrıca mallar mı lan insan seviştiği yatağı neden misafire verir ve misafir neden o yatakta uyur. yatak odası özel bir yer her zaman birileri giremez öyle uyumak ne kelime.
ne garip ailesiniz laaa

fasulyek +1

@fasulyek; duyuruyu tekrar oku, özellikle "telefonda söyledim ya sizde yatıcam ama sorun olur dersen couchsurfing'den birini bulurum" kısmını beynine iyice kazı ve karşındakini öküzlükle suçlamadan önce kendin öküzlük yapmadığına emin ol.

la noix+1

her kim olursa olsun, sormadan gidilmemeli bence.

ben mi yanlış anladım siz mi yanlış anladınız çıkamadım işin içinden. adam haber verdim demiş, gelir bizde bir hafta kalırlar demiş. yabancı olacak bir durum yok. yoldan geçen insanlar kadar yakınlarsa niye kalıyorlar 1 hafta?

rahatsız olduğu adamın evine gidip 1 hafta kalmak da enteresanmış. direk kısasa kısas, sikerler. ben x'ten rahatsız oluyorum nerede kalacaksınız derdim.

la arkadaş yazdıklarım okunmuyor mu benim? sormadan giden kim? yukarıda demişiz telefonda konuştuğumuzu. habersiz gidip bir de utanmadan böyle bir duyuru açacak değiliz.

ya sen telefonda söyledin heralde, kardeşin gibi bişey o senin size gelince rahatsız olmuyo da sen onlara gidince neyden rahatsız oluyo anlamadım, kadın istemediyse ayıp etmiş ama kuzenin istemediyse senden kıskandıysa falan ayıbın büyüğünü işte o yapmış.
bana göre, baştan söylemeden gitmiş olsan bile belki içinden kızmalıydı, belki ufak bi söz söylemeliydi, önceden haber versen iyi olurdu gibi, ama asla göndermemeliydi.

öncelikle sorun şu ki.. bunlar 1 yıldır evli. belki kadın güzel bir gece ayarlamıştı o akşam adama?

belki odada gül yaprakları filan bekliyor.

ya da sözleştiler sözleştiler, azdırdılar bir birlerini sonra zaman geldi çattı. hop önceden habersiz gelen misafir.

kadın da oturdu kös kös.. sustu sadece. istemiyorum keyfim kaçtı demeye başladı. istemiyorum kalsın tamam. sorun yok. isterseniz beraber yatın. yok canım sorun yok :)) yok sorun ben iyiyim git takıl sen kuzeninle. benim zaten şansım yok. bişey için çok uğraşırım zaten olmaz. sana hediye şu oyuncağı almıştım bu arada. süprizi kalmadı ama al..





kim bilir..

komedi oldu iyice... "sormadan gittigimi kim soyledi" diyorsunuz. telefonda "ben geliyorum" demek soru sormak mi oluyor?

Sonucu bildir panpa. Attim fava.

Cevap: Sen haklisin gardasim. Sana yapilanin aynisini kuzenine yasat ki ders alsin.

@fasulyek senin otel odalarında yattığın yataklarda kimler ne fanteziler yaptı kim bilir? ne demek seviştiğin yatak misafire verilmez. halının üstünde sevişsen kimsenin ayak basmasına izin vermicen mi? ne mallar var ya.

kuzeninden böyle bir hareket gelmişse, afedersin sıçarım öyle kuzenin bacağına.

sonuna kadar haklısın. nihayetinde çocukluğunuz beraber geçmiş, anne baba da aynı şekilde davranmış herife. ayıptır, bir gece kalacaksın altı üstü. millet de hemen 'onlar evli, olur öyle' moduna geçmiş. yahu gecenin bir vakti -15 derecede nereye gidecek la bu adam. iyi, rahatsız olacak yenge hanım diye fellik fellik kalacak yer arasın.

aynı şekilde gecenin bir vakti yenge hanımın kuzeni gelseydi, senin kuzen surat yapabilecek miydi?

geldiğinde nerede kalacaksınız ev müsait değil de, önceden plan yapmamış olsun ki sokakta kalsın eşşek.

ben olsam tek kelime konuşmam artık.

müsaadenizle bir güncelleme yaparak son durumu anlatıyorum, bu artık hepimizin davası oldu arkadaşlar.

az önce kuzen aradı (malum olaydan sonra ilk defa konuştuk), naber nasılsın muhabbetinden sonra "önümüzdeki hafta istanbul'a geliyoruz" dedi. "gelin gelin ama nerede kalacaksınız?" dedim. 5-6 saniye bir sessizlik oldu, "vaaaaaaaayy kuzen laf mı sokuyon len bana :))))))" dedi, "hayır gelin ama yenge rahatsız olmaz mı" dedim. "haklısın kuzen" dedi "özür dilerim o gün öyle bir şey oldu ama gerçekten eşim rahatsız olurum dedi yoksa beni biliyosun" dedi. "yav he he" deyip içimdekileri döktüm. gecenin bir vakti beni kapının önüne koyduklarından girip bize geldiklerinde annemle babamın kendi odasını bunlara tahsis ettiklerinden çıktım. mahcup oldu, özür diledi. kendi çapında açıklamalar yaptı. sonra da "tamam o zaman biz geldiğimizde otel veya pansiyon falan bakarız sorun değil" dedi. "siz bilirsiniz kuzen, isterseniz yine gelin ama yenge rahatsız olur benden, ya ben başka yerde kalırım ya da siz bir yer bulursunuz" dedim ve kapattık.

çok iyi de oldu çok çok güzel oldu tamam mı. 1 aydır içimde tutuyordum sonunda çıkardım, acayip rahatlamış hissediyorum şuan. sebepsiz gurur duyuyorum kendimle. akşam zirve yapıp omuzlara mı alsanız beni?

konuyu takip edenleri bilgilendirmek istedim.

5dk laf sokucam diye bir ömürlük kuzeni küstürmüşsünüz.. bu olayı kuzen unutsa eşi unutmaz ilerde böyle kuzen çok ararsınız..

iyi yapmışsın, sen gidince yenge senden rahatsız oluyor, onlar size gelince rahatsız olmuyor bu ne biçim iş.

tebrik ediyorum. içinde kalacağına en azından kusmuşsun.

insanlara anladığı dilde yaklaşmak gerekiyor. bugün bana, yarın sana.

çok iyi yapmışsın.
çok ayıp ya adamın yaptığı,arkadaşların söylediği gibi özel bi gün falan olabilir ama bir gececik misafir edemeyecek kadar boku çıkmamalı bu olayın. bence haklıısnız çok iyi konuşmuşsunuz.

Çok şahane yapmışsın, size gelip kalmaktan caymazlarsa evde donsuz dolaşmalısın.

ohh çok iyi yapmışsın ben bile mutlu oldum. tebrik ederim..
freud ne demiş, içinizde kalmasın yoksa çok fena çıkar :))

eşinin kuzeninin evinde kalmasından rahatsız olup, aynı kişinin evine kalmaya gitmek bana da mantıksız geldi.
şimdiden hatalarını göstermekle iyi yapmışsın. tabii keşke kendileri düşünüp en baştan otel ayarlasalardı bu konuşmayı yapmak durumunda kalmasaydın.

@tolda asp iyi yapmışsın, sadece sömürü mantığı ile çalışan akrabanın vücutta parazit yaşayan canlıdan farkı yok.

iyi yapmışsın valla ben bile rahatladım.

ohhh çok güzel yapmışın, o olayın üstüne nasıl arayıp kalmaya geliyoruz diyebiliyo çok tuhaf, seni evden gönderen der gerçi, ama sen iyi yapmışın içini döküp rahatladın çok güzel.

hem evinden kovmuş hem de evinize gelmek istemeler, "laf mı sokuyorsun bana" diye yüzsüz yüzsüz konuşmalar. bence de iyi olmuş, anlasın hatasını.

İçimin yağları eridi. Nirvanaya ulaşmaya ramak kalmıştı yine gelirseniz başka yerde kalırım dediğini okudum:(

bir de bu tarz insanlar "Aman allahım biz onlara neler ettik ama bizi ne biçim de ağırladılar, kahrımızdan ölemezsek intihar edelim." insanları olmadıkları için fayda etmez. Bunlara böyle kısasa kısas lazım.

en iyisini yapmışsın birader.

ben de "kuzen" konularından çok çekmiş birisiyim.

herkese hak ettiğini yaşatacaksın.

kimseden lafını esirgemeyeceksin.

süper yapmışsın.

S4E10 ayrica dursun kenarda ben de izleyeyim yine,

Isa muhammet vs olan bolumde iyiydi.

Teşekkürler; fakat bu bölüm değildi.

Daha once de boyle bas donmesi ve bulanti ataklari olmus muydu? Evetse ulak burun bogaza tekrar gitmeniz gerekir yuksek olasilikla menieresiniz

daha önce hiç benzer bir şikayetim yoktu. hatta grip dışında hastalık bilmezdim.

psikolojik durumların fiziksel etkisi var. (bkz: somatizasyon)

ama önce organik sebeplerin dışlanması lazım. üniversite hastanesinin nöroloji bölümüne gidin. bize anlattiginiz aşamaları anlatın, test sonuclarinizi gösterin. yine gerek duyarsa kbb ye vs. yönlendirir. geçmiş olsun

nörolojiye veya kbbye gitmeniz lazim Dogru. cok spesifik sikayetler degil bunlar o yuzden altindan hicbir hastalik da cikmayabilir. belki de bir hastalik olduguna inanmadiklari icin saga sola sutlamislardir doktorlar. bir nörologa daha görünün bence.

antidepresan kullandınmı?

meniere sendromu olabilir. anneme ilk atağından 10 yıl sonra falan teşhis konulabilmişti.

@stevie
hergün arayıp durumumu soran ve diazem teklif eden torbacı gibi bir babam var. nasıl ısrar ediyor bir görseniz :) dün artık yeter deyip bir tane içtim ama o pelte gibi hal hoşuma gitmedi ve belirtilerde de iyileşme olmadı, bir daha içmedim. belki iyileştirmesi için bir müddet daha kullanmalıydım bilmiyorum. yarın dahiliyeden istenen bir kaç testin daha sonucunu alacam. başka bir norologa görünecem. son çare antidepresan kullanacam bir müddet.

@mor bembombom
haklısınız. tavsiye ilaç içmek cahillik. bendeki; çaresizlikten "acaba faydasını görür müyüm?" düşüncesiydi. aynı hastanede psikoloji kliniği de var oraya giderim büyük ihtimalle.

Dahiliye dediğine göre büyük ihtimal bakılmıştır ama doktorların işi belli olmuyor bazen, b vitamini, d vitamini, demir gibi değerlere bakıldı mı? Özellikle kulakta çınlama b vitamini eksikliğinde oluyor.

güncelleme: uzun uğraşlar sonucu ve başka bir kbb uzmanına göründükten sonra meniere teshisi kondu. ilaçlara başladım. 3 gün oldu biraz yorgunluk yapıyor. belirtiler devam etmekte. zamanla güncelleyecem ki bu eziyeti çeken varsa yardımcı olsun.

hesaplayabiliyoduk onu lisede göstermişlerdi. üzerindeki değerleri, çalışma saatini, elektriğin birim fiyatını falan çarpıp bölüyosun çıkıyor.

İçinde, üzerinde yazar. Bilmem kaç w, kw diye. Bu olmazsa volt değeri ve amperi yazar, bunları birbiriyle,arparsan yine w değerini bulursun. Bunu aylık kullanım saatiyle çarparsın, sana aylık tüketimi verir. Hangisi en yüksek ordan çıkar. Faturadaki kullanılan kw değerini ilk okuma son okuma farkından bulursun. Toplam tutarı buna böl, tl/kw ya da tl/w değerini bulursun.

cihazın üzerinde yazan watt değeri saatteki harcama miktarıdır. cihazı kaç saat çalıştırıyorsanız onu waat değeri ile çarpın. günlük harcama miktarını bulursunuz. ayın her günü çalışıyorsa 30 ile de çarpın aylık çalışma miktarını bulursunuz. sonra 1000'e bölün kw cinsinden değerine erişirsiniz. sonra da fatura üstünde yazan birim fiyat ile bulduğunuz kw cinsinden değeri çarparsanız aylık kullanım miktarını teşhis edersiniz.

ancak şöyle bir durum mevcut. mesela masaüstü bilgisayar, güç kaynağı 600 watt diyelim. her an her dakika 600watt harcıyor manasına gelmiyor bu 600 watt. ancak bir su ısıtan cihaz, televizyon falan genel olarak üzerinde yazan değeri harcıyor benim gözlemlediğim kadarıyla.

mesela benim akvaryum aylık 15-20 lira harcıyor.

cevaplar için teşekkürler.

ya şöyle bir şey var clk elektriğin sitesinde mesela:

bepsas.com.tr

ama ne bileyim bildiğim kadarıyla girdik biz uçuk rakamlar çıktı. hayır yani o zaman güya tasarruflu diye alıp çuvalla para döktüğümüz markalara sayasım geliyor. ya mesela şöyle örnek vereyim:

-yakın zamanda eve klima takıldı. doğalgaz yerine ısıtma için onu kullanıyoruz. cihaz inverter, güya öbür klasiklere göre tasarruflu falan. onu geçtim kılavuzunda yazan rakamlara göre bir hesap yapınca günlük 5.85 kw, yani dolayısıyla 2.5 tl falan bir tüketimi olması gerekiyordu. ama fatura bir geldi geçtiğimiz ayın 200 tl fazlası ! ayrıca klimanın 24 saat çalışmadığını da belirtmem lazım. hadi onu da geçtim, hani diyeylim ki yüksek ayarda çalıştırmışsın vs falan fıstık..cihazı komple köklesen bile o kadar fark olmaması gerekirdi diye düşünüyordum açıkçası.

böyle kafam karıştı yani anlayacağınız. yoksa o watt değerlerini alayım, saatle çarpayım falan elbette en düz yol tabi de içimden bir his başka şeyler söylüyor.

hmpffss her neyse...

(elekrikli aletin harcadığı kW değeri)x(çalışacağı saat)x(birim fiyat)

2000watt x 2 saat x 0,25 (faturada yazar birim fiyat)