www.quora.com

bir pulsarın toplu iğne başı kadar kısmının dünyada 1 milyon ton gelmesi. aklım almıyor.

zaman kavramının aslında olmaması bunu(zamanı) para gibi insanların uydurmuş olması.

Vogonlar aslında o kadar da kötü değiller! Tamam çok kötü şiir yazıyorlar ama yine de sevimli bi şapşiklikleri var :) Sanırım sebebi de ilk Vogon'un denizden karaya çıktığında evrimin Vogonlar için pes etmesi ve gelişimlerinin yarım kalması.

Uzay ile ilgili bana ilginc gelmeyen bir sey yok ki.

Bir galaksideki yildizlarin sayısının akil almaz sayilarda olması, ve bunun gibi galaksilerin de evrende akil almaz sayida cok olması. Ustune bu yildizlarin herbirinin arasindaki mesafenin akil almaz buyuklukte olmasi. Tum bunlari hesava katarak evrenin ne kadar buyuk oldugunu dusunmeye calisinca, dusunemeyecek kadar buyuk oldugunu gormek...
Zamanin surekli gecip giden birvsey değil, her aniyla surekli var olan bir olgu olmasi...
Kutlecekimi...
Dunya'da yasami mumkin kilacak bu kadar cok seyin bir arada var olması konusuna hic girmeye kalkismiyorum bile...

Bir atomun cekirdegini dusundugunde eltrafinda dönen elektornlarin coook uzakta olmasi ve atom denen seyin neredeyse tamaminin bosluk, yokluk olmasi. Dolayisiyle gordugun, duydugum, dokunduğun her seyin %99.999999....'unun tamamen bosluk olmasi....

Elektromanyetik dalgalar...
Zaten birkac sey dusununce beyinden dumanlar cikmaya basliyor evrenin muazzamligi dusunmeye basladiginda.
Evren, dusunebilecegimiz, tahayyul edebilecegimiz, anlayabilecegimizin cok otesinde.

Voyager 1'in 1977'den beri saniyede 17 kilometre (yaklaşık 60000 km/h) hızla güneş sisteminin dışına doğru gitmesine rağmen daha birkaç sene önce güneş sistemini terk edebildi.

Şu an dünyaya uzaklığı 20 milyar kilometre.

sözlükte şu başlık var: eksisozluk.com

uzayın eğilip bükülebilen bişey olması bence yeterince ilginç. hatta hayal etmesi en ilginç şeylerden biri bana kalırsa. özellikle 4+ boyutta şahane.

Size benzeyen bir kac kisiyi taniyorum. Iclerinden biri biseksuel oldugunu kadinlardan hoslandigini soylemisti sarhos oldugu bir aksam :)

geyşaseverlik varsa sende bir sıkıntı var demektir bacım :)

bir an duraksadım acaba ben mi yazdım bunu diye eheh. ben de efemine erkeklerden çok hoşlanıyorum. flörtöz, metroseksüel, yumuşak mizaçlı ve güzel (güzelden kastım bebek gibi, tanıdığım kadınların büyük çoğunluğundan güzel) yüzlü erkekler beni acayip çekiyor. o herkesin çok beğendiği maço, aşırı erkeksi ve keskin hatlara sahip, kaba saba adamlar midemi bulandırıyor.

evet çok garip. hastalık.

Sırf bunun kullanan size kanka ayağına yazan kaç tane adam var abaxalıktan geberiyor.
Şaka yapmıyorum çok ciddiyim. Bahsettiğin hareketleri özellikle senn gibi düşünen çok kişi oldupu için yapan çok kişi var.
İnanma yumuşak yumuşak seni sıkacak.

youtu.be

@intihar etsem: yok yahu, beni tanimayan, varligimdan haberi olmayan bu tarz erkekleri sırf gözlemleyerek hoslandigim oluyor. Beni seyapmak için yapmiyorlar yani, eminim.

@gayfe: geyşa sevmem.

Mesela herkesin hayatına kimse karışamaz. Ha nasıl karışamaz? Ben bu şekil severim, bu bayan şu şekil sever, şu bu şekil sever. Haa hiç kimsenin kimseye karışmaya bir hakkı yok. Özgürlüğünü bitirir.

geyşa=gay
gizli ibnelik mi var yoksa sende gız :D

Depresyonda olabilirsin.

sen "penisi olan" bir kız arkadaş istiyor olabilirmisin acaba

@stavro: depresyonla ne ilgisi var?

@corc: kadında penis? NOOO!!

@damdanakan
hani hareketleri kadınsı, ama erkek olduğu için penisi var.
Sen aslında sevişmek harici, kız arkadaşın gibi olacak birini arıyor olabilirsin manasında söylemiştim.

Hahaha ben de oyleyim. Kiz degil de erkek tarafi oluyorum sanki.

you can be my fag hag and i can be your gay diyorum apla.

"kadinsi" ve "gay gibi" farkli seyler. "kadinsi" demek bile yanlisken, hele...

He gari he...
Bence erkelerin ezici üstüğünlüğüyle ilgili senin dahi bilmediğin karanlık noktaların var. Senin biseksüelliğinle alakalı değil.

@Bigbadabum: anlamadım

@e haliyle: doğru söylüyorsun. Pek iyi tarif edememiş olabilirim.

@kargn: reddemeyecegim bi teklif geldi :p

çok normal. aslında efemine diye nitelediğimiz çoğu şey sadece kadınlara özgü değil, öğrenilmiş cinsiyetler yüzünden erkek/kadın diye ayırıp bundan farklı olan insanlar görünce kategorileri bi şaşırabiliyoruz. ben de aynı bahsettiğin gibi erkeklerden hoşlanıyorum. zaten ayılık erkeği daha maskülen yapmıyor, ayı yapıyor. benim beğendiğim çoğu gay gibi erkek gay değildi ama kendileriyle ve olmasa bile olabileceğine ihtimal vermekten çekinmeyecekleri eğilimlerle çok barışıklardı.

@snape: androjen cinsel kimlik diyorlar galiba ona. Beni çeken de kadınsılıktan cekinmiyor oluşları sanırım. Erkek adam söyle olur, bunu bunu yapmazla buyumemisler, aradan sıyrılıp gelmişler böyle, güzel yetismisler yani nasıl olduysa. Çok iyi ifade etmissin ama bi nokta da hafif gaylere de meyilliyim yine de. Duracagim yeri bilememisim demek ki :)

Genel olarak cinsel kimlik bozukluğundan kaynaklanır. Kadın enerjisi olmayan insanlar erkek enerjisi olmayan insanlardan hoşlanabilirler. Dişi vajinal enerji eksikliğinden mütevellit klitoris kullanımından yani klitoral enerjiden kaynaklanır amazonlukla (erkek fatma'lık) sonuçlanır. 0-4 yaş arası ahlak gibi bir bariyerle yeterince kısıtlanmamış bir alt beyne sahipsen yavaş yavaş bayan homoseksüelliğine doğru da kayabilirsin. Bayan homoseksüelliğine girmiyorum fakat psikolojide kesin sapkınlık sınırı kabul edilen ilişkide karşı cinsin rolünü üstlenme çabasından kaynaklanır. Buna en iyi örnek amazonluktur. Maço Ebru Gündeş psikolojik tedavi olurken "ben ilişkide erkek olmak istiyormuşum" diye basına bir teşhisten bahsetmişti. Söylerken haliyle çok mutsuzdu. Akabinde gitti kendinden yaşça küçük bir erkekle evlendi. Tedavisinin işe yaradığını ya da yarayacak bir kadın aklına sahip olabileceğini zannetmiyorum.

Bir de dolduruşlar var; Bir keresinde Gündeş'e mikrofon uzatılıp soru sorulduğunda gereksiz parlayıp "ben tek taşımı kendim alırım onu da biliyor musun" demişti :} Söylediğinin konuyala alakası bile yoktu... Psikologlar kadınlar çok daha çabuk inanıyor diyorlar. Feministlerin son on yılda yapıp pişman oldukları yanlışlara binaen. Erkeğe benzeyen erkeklik kötüdür! Ne doldurmuşlar sizi. Şimdi beyinlerinin kolay yıkandığını öğrendikten sonra intahar bombacılarını da kadınlardan seçmeye başladılar. Bir sürü dolaylı sonuç... Bir zamanlar modaydı bu feminist söylem. Nil Karaibrahimgil'de tek taşımı kendim aldım diye şarkı yazmıştı. Onun da üst uç seviye feminist olduğu bilinir. Sonra bu yolun yol olmadığı anlaşıldı vazgeçildi falan fıstık. Bozduklarını düzeltmek için yerli yabancı (TLC) sayısız evlilik programı yapmak zorunda kaldılar. Ama beyni yıkanan gençliğin beyni yıkanmış oldu bir kere. Aynen devam... Ne diyor bu adam? Çok şeyi tek paragrafta harmanlamaya kalkarsam elbette anlaşılmaz. Bakın akademisyenlerin "cinsiyeti kırmak" diye isimlendirip dikkatimizi çektikleri küresel bir deformasyon çabası var. Korkunç para harcanıyor bu uğurda. Neyse uzatmayalım bir ihtimal öğrenirsiniz.

bu erkeklerden biri olduğum için garipsenecek bir şey değil. açıklayayım: ilk tanıştığım kişiler bazen gay sanabiliyor beni. bunu tam hareketlerden vs dende değil kişilikten çıkardıklarını söylüyorlar. hassas bir kişiliğe sahibim karşımdakinin rahat olmasını da önemsiyorum.

hatta bir kız arkadaşıma yılbaşında mix cd vermiştim şarkılar için, çok gay demişliği, bir başka sevgiliminse yaa krammer biraz ılık değil mi diye yakın arkadaşlarıma sormuşluğu var. ama hiçbir zaman erkeklerden hoşlanmadım, heteroseksüelim ama maço ya da kodlanmış erkekce hareketleri olan biri değilim. dersane basıp kız arkadaşıma asılan çocuğu dövmüşlüğüm de var.

benim anladığım: insanların beni böyle sanması sevecenliğimle ilgili, dokunurum insanlara ama sadece erkeklere değil hepsine. sarılırıp falan eğer içimde bir sevgi patlaması oluyorsa. anladığım kadarıyla da kızların bazıları bunu seviyor ve tam evlenilecek insan, iyi bir baba gibi bilinçaltından hareketle duygular besleyebiliyor. belki bilinçaltında böyle bir şeyler vardır. ya da geldiğin aile yapısı çok maskulen ve rahatsız edici olduysa kaçışı böyle bulabiliyorsun.

kadınların efemine erkeklere bayılmaları sana has bir şey değil, yaygın bir durum. yıllar önce tespit etmişim bak: (bkz: kadınların efemine erkekleri çok sevmeleri/@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu)

biseksüellik eğilimiyle ilgisi olabilir evet. :)

ben bir kere yurtdışında taksiye bindim. internet yoktu, harita açıktı. mavi nokta benle birlikte gelmişti. ben de hayret ettim.
google maps idi program.

maps me gibi programlar bunu yapiyor sanirim ama onu nasil yapiyorlar anlamiyorum.

GPS anteni internetsizken konumunuzu tespit edebilir, aslında internetsizken yardımcı konumlama dahi çalışıyor.

Navigasyon işi ise ayrı, bir navigasyon programı alacaksınız ya da google maps'in şu anda kısmen çevrımdışı çalışma özelliği var, çevrımdışı alanları indirirseniz o alanlarda yol tarifi oluşturacaktır.

telefonun 3 temel sekilde konum belirler
1. GPS (dünyanin cevresinde dönen uydular)
2. WLAN (evdeki isteki internet modemi)
3. CELL (turkcell / vodafone antenleri)

GPS yöntemi icin internet GEREKMEZ, digerleri icin sebeke baglantisi gerekir. Bir map uygulamasi actiginda önce internet var mi diye bakar, var ise 2. ve 3. yöntemleri kulanarak konum belirler. En son asama olarak 1. GPS yöntemini kullanir cünkü hem daha az pil harcasin diye hem de 1.yöntem digerlerine göre yavastir. bulundugun konuma (kapali otopark, binalar vs.) bazen 5 dk konum bulamadigi olur cünkü uzayda dönen 4 uydudan sinyal almali, bazen hic bulamaz kalin duvarlar, yerin birkac kat altindaysan, ya da metrodaysan bulamaz. ama diger yöntemler daha az pil harcar, hizlidir ama sebeke baglantisi gerekir.

arabalardaki navigasyon cihazlari genel olarak daha hizli konum bulur, hesaplarken pil gidecek diye düsünmezler, islemcilerini sonuna kadar kullanirlar, telefonlar özellikle pil tasarruf modunda GPS ile konum belirlerken cimri davranirlar, o nedenle daha yavas hesaplar, eger hareketli isen bulmakta zorluk cekebilirler.

Gps'in nasil calistigini biliyorum. Bu yuzden internet kapali olsa da konumumu bulmasi gerektigini dusunuyorum haliyle. Ama bulmuyor konumumu.

HAritayi icinde barindiran, yani harita yuklenebilen uygulama var mi bildiginiz?

Mesela turkiye haritasini yukleyip tum Turkiye'de internetsiz kullanabilecegim?

Birkac farkli android telefonda denedim, konum bulmuyor yandex ya da google maps ile. Acaba haritayi indirme sansim var mi bu uygulamalarda? Bulamadim oyle bir sey.

çalışması lazım ama pratikte her zaman öyle olmuyor, olacaksa da çook beklemen gerekiyor. ben de yurt dışında roaming götüme girmesin diye telefon gps ile takıldım, işime yaramasını istediğim zamandan bi yarım saat önce açıyordum ki önce bi tespit edebilsin. mesela bazı şehirlerde bi kayboluyordu bekle allah bekle. özellikle google maps daha uzun sürede buluyordu yerimi, citymaps 2go daha çabuk o konuda. şehre göre harita indirme de var, ayrıca önemli noktaları da gösteriyor(hastane, yeme içme, turistik vs.) insanların orayla ilgili yorumları dahil. here maps öneriliyor çok deneyimleyemedim ama onda da indirip offline kullanma var.

xperia z1'di telefon, hani öyle tarih öncesi bişey de değil.

here diye bir app var onda indirebiliyorsun haritayı.

osmand uygulamasını indir. sonra da uygulamadan offline türkiye haritasını indir. telefonun destekliyorsa internet olmadan da her türlü ihtiyacını görür. ben bu sayede geçmiş aylarda gittiğim ülkelerin haritalarını indirerek internetsiz gayet güzel gezebildim.

play.google.com

fazla kasıyorsun bence. kibarlık iyidir ama nerede, ne zaman yapacağını kestirebilmek daha iyidir.

kötü. sana senli benli konuşana siz denmez ki. sende bu kadar kuralcı olma. free takıl xd

Yaşla alakalı olabilir mi ? 24 yaşındayım . Ben de genelde sizli bizli konuşurum insanlarla . Bence normal olan da bu . Garipsenecek bişey yok .

raat ol panpa, biz kuzenler-abiler arasında bile ismi ile hitap ederiz. bu yüzden ingilizceyi seviyorum, kasıntı alman misali değil

sizli bizli konuşmak normal olanı zaten evet ama sen diye hitap eden birine de siz demek biraz kasıntılık.Onu siz demesi yönünde uyarmak ister gibi, gerek yok yani.yerine, zamanına göre kibarlık iyidir,aksi halde yapmacık oluyor.

ben pek kibar değilim.

Nezaket insana bir şey kaybettirmez.

"Siz" diye hitap etmekten zarar gelmez. En iyisini yapiyorsunuz. Tuhaf karsilandigini hissettiginiz durumlarda "sen" kullanirsiniz olur biter.

Gerçek kibarlık bu değil. Kasıntı oluyor haliyle abartısı. Bizi bize anlatan ense tıraşı lazım arada.

Kesinlikle kötü. Az önce bir duyuru yaptım. Bir tane dar beyinli nasıl kaba cevaplar verdi bak. Tam bunu düşünüyodum. Bence, kibarlık anlayana yapılır, anlamayana değil. Yoksa üzülen sen olursun.

tarzdır ama en iyisi ortamına göre konuşmak. kahveye girerken selamın aleyküm, starbucksa girerken merhabalar:)

sana sen diyene siz deme, karşıdaki 'bak bak bana mesaj veriyor' diye düşünür.

ben de henüz resmi ortamlarda bulunmamama rağmen herkese siz derim. özellikle tanımadığım yaşı büyük olan kişilere teyze/amca/abla/abi demek hoşuma gitmediği için "siz" güzel bir çözüm yolu gibi geliyor. garipsiyolar biraz ama sen dersem gereksiz samimi olmuş gibi hissediyorum.

kibarlık iyidir ama "şu zamanda şu ülkede" zayıflık olarak algılanıyor.
o yüzden gerek yok bence.

bence böyle devam et taktir ediyorum. siz onlara dönüşmeyin bırakın onlar sizi garipsesin.
bende "kardeşim", "gülüm" gibi hitap edenlere ...bey,diye hitap ediyorum. bence doğrusu bu.

normali yapıyorsun. karşındaki senin için kendisini değiştirip sizli konuşmuyorsa sen de karşındakine göre kendini değiştirip naber yarraaam moduna giremezsin, alışkanlığın farklı.

kadınlara diyebilirsin ama erkeklere demene gerek yok bence. tabi saygı söz konusu değilse. fazla kibar olan bir erkek maalesef biraz kadınsı algılanıyor. bu belki çok sorun oluşturmaz ama uzun vadede ilişki mesafesi konusunda sıkıntı oluyor. bir kıza siz deyince o kızla sevgili olma ihtimalin azalırken bir kızla daha samimi konuşmaya çalışınca kızla sevgili olunabiliyor.

Ortama ayak uydurmalısın.

lg g4

tabii ki lg g4, fakat son android 6 güncellemesiyle telefon sapıtmaya başlamış galiba ekşiden falan yorumlara bi bakın. Onu düzeltirlerse zenfone'la falan karşılaştırılmaz bile.

Simdi ben g4 alsam ve guncelleme yapmasam bu sorundan yirtamaz miyim? Yeni aldigim cihaz halihazirda guncelleme almis mi olacak?

Mümkün tabi

Videolara baktim da enerji ureten bir makine goremedim. Sadece surekli hareket edenler var ama bu "enerji uretmek" degil.

Misal Bilkent Fizik binasinda Foucault sarkacı var surekli hareket eden. Ya da ofis masalarina konan oyuncaklar var hareket verince hareketi durmadan devam ettiren.

bildigim kadariyla degil. Zamaninda okudugum bir kaynakta (sanirim fransizdı) bir mucit çark/çember sistemi olusturarak, tek bir hareket ile sistemin aralisiz 3-4 ay kadar araliksiz döndügünü gözlemlemiş. sonrasinda bu düzeneği yine kendisi kimseye konuyla ilgili detay vermeden parçalamış.

durmak zorundalar.
yeterince beklenirse dururlar.

harcadığından fazlasını kazandığın bir sistem yok diye biliyorum. olsaydı tüm dünya elektriği beleşe getirirdi.

elimizde sürekliliği olan 2 kuvvet var, mıknatıslar ve yerçekimi. ama bunlar sürekli ve tek yönlü olduğu için enerji üretmek için kullanılamıyor. belki minimum sürtünmeyle ve mıknatısla devirdaimi sağlayabiliriz ama enerji üretmek pek olası değil.

Konunun uzmani degilim. Devridaim makinesi olsa bile bunlar kendini zor tasiyan seyler oluyor. Yani makinenin tekrarlanan anlik enerjisi anca makinenin kendisine hareket vermeye yetiyor ve eninde sonunda durmaya mahkum. Yani o enerjiden biraz da ben faydalanayim diyemiyorsun cunku anca kendine yetiyor:) Dolayisiyle enerjiden faydalanmaya calisirsan duruyor. Kisacasi kullanmaya kalkismanin bir anlami olmayacagi derecede verimsiz seyler. Soyle dusun, kucuk bir elektrikli ev aletlerini calistiracak enerji uretmek icin tir buyuklugunde bir makine kullanmak akil kari olmazdi.
Muhendis degilim ama tir buyuklugunde bile olsa 2000watt'lik bir firini calistirabilecek kadar bile enerji uretebilecfegini sanmiyorum bir devridaim makinesinin ben nacizane:)

bi erke donergeci vardi n'oldu ona?

soruya tam cevap olmayabilir ama bu konuda güzel bir roman var:
(bkz: kitab-ül hiyel)

mümkün değil. mümkün olacağını sanmıyorum. eğer mümkün olursa dünyada fakir kalmaz. o derece büyük bir buluş olur. (illa devirdaim makinesi olmasına gerek yok çok az maliyetle çok büyük enerjiler üreten herhangi bir sistem bile kurtarır bizi)

-kitab-ı hiyel de dail tum kitaplarini okudum.

-erke donergecinin akibetini duydum.

C2vaplar icin teşekkürler.

enerjinin korunumuna göre çalışamayan makinelere devirdaim makinesi deniyor zaten. teorik anlamı enerji girişinden fazla enerji çıkışı olan makineler olsa da, böyle bir makine mümkün olmadığı için mühendislikte biz bu anlamda kullanıyoruz.

en kötüsü hediye alamamaktı, sadece pasta ile gelmişti yedik bitti o geceden hiç bir şey kalmadı. Çok üzmüştü beni kağıdı katlayıp içine bir şey yazsa yine yeterdi emin olun bir şey alamamak en kötüsü.

Kotu hediye almadim simdiye dek.

kalem silgi falan öyle bir kombinasyon yapmıstı ortaokulda bi arkadasım. herkesın janjanlı hedıyesı vardı benım de o.

sonradan ogrendım kızın durumu cok kotuymus, kıyamam

ilkokulda da hastayım dıye butun sınıf buzdolabı magneti almıstı pintiler

Tulumba tatlisi,su halka olandan :))


Ilk okul 1. Sinifti en iyi arkadasimla dogum gunumuz 3 gun arayla kutladik,sanirim parasi yoktu tatli almisti cok gulmustum ama ayni zamanda mutluda olmustum unutmadi diye,cocukluk iste :))

Hala cok yakin arkadasiz.

El yapımı çanta aldım diyen bi arkadaş bildiğin uğur böcekli çok çirkin bi sırt çantası getirmişti direkt verildi

Yılbaşı hediyesi olarak matematik soru bankası. Yani bir insan hediye olarak neden matematik kitabı alır bilmiyorum. İlla bir kitap alacaksan roman falan al hiç değilse. Hiç öyle ineklemekten tipi kaymış biri gibi de görünmüyordum halbuki. Hatırlayınca yine sinirlendim şimdi.

beyaz balıkçı yaka penye.

deri sigaralık. sigarayı bırakmak istediğimi söylediğim kişiden gelmişti. aynı kişiden aldığım tüm hediyeler kötüydü, hiçbiri bana hitap etmiyordu, sigaralıktan sonra o kişiden iyi bir hediye alma umudumu çöpe attım.

kardeşim diyebileceğim kişiye aldığım her hediye için asla darılmayacağımı söyleyerek değiştirme şansı sundum. sağ olsun hiç değiştirmedi zevkli olduğumu da söyler zaten. hep evinde eksik ve ihtiyacı olan şeyleri aldım. hala kullanır aldıklarımı helal olsun pişman değilim. ancak kendisinden hiç bu inceliği görmediğim için aklıma geldikçe üzülüyorum. son aldığı hediyelerden birisi şortlu pijama takımıydı. biraz fantezi ve asla benim fiziğime yakışmayacak bir takım. altı dar üstü aşırı bol olmuştu. çok güzel giyersin demişti. en kötüsü bu olmuştu.

Bu yılki duyuru yılbaşı çekilişinde gelen hediye. Yahu arkadaşlar böyle siktiri boktan çöpler alacağınıza hiçbirşey almayın bari kulaklarınızı çınlatmayız.

Üzerinde Nude Nigga Beach yazan turkuaz bir tişört. Hayatımdan "düşünmen yeterdi" cümlesini bu kadar içten söylediğimi hatırlamıyorum.

exten sevgililer gununde bos gelmis olmamak icin yol ustundeki birmilyoncuya ugranip alinmis kirmizi dandik kutusunda 1 liralik naylon gul. hic almasa daha iyiydi. cigara almaya hep parasi olurdu da adamin.

değerli insanlardan aldığım çöp bile olsa saklıyorum ben, kötü hediye falan diye bakmıyorum.
ama insan çocukken, oyuncak beklerken, saçma sepet şeyler geldiği zaman üzülüyor.
Çocukken yine, eniştemden askeri silah kataloğu gelmişti.
WTF?

kurşun kalem. bildiğin kullanılmış, tepesi ısırılmış filan kurşun kalem. bu hediyeyi kötü yapan şey, hediyenin kendisi değil hediye ambajı niyetine kullanılan gazete parçasıydı. bir de iki ucundan kıvırmış gazeteyi pis herif.

bana alınan en kötü hediye nedir bilmiyorum. düşünmeleri yeterli bence. ne aldıklarının önemi yok.

sanırım benim aldığım en kötü hediye de öğrencilik yıllarımda 37 ekran tv'si olan arkadaşıma 2 liraya televizyon kumandasıydı. Sürekli tv üstünden kalkıp kanal değiştiriyordu kıyamadım. 2-3 sene kullandı onu :)

trende ot sarıp içmediğin sürece hiçbişeycik olmaz, kimse aramıyor.
denemediysen ve ilgin varsa, öğlen vakti mantar deneyebilirsin. örneğin senin yerinde olsam sabah kahvaltımı edip, 1-2 saat orda burda takılıp sonra da mantar yerdim bi miktar. sonra parklar bahçeler gezersin çok keyifli olur. en fazla 5 saat sonra hiçbişey olmamışcasına normale dönersin. sonra vondelparkta güneş batana kadar kestirirsin. aa vallahi canım çekti :)

Amsterdam'a gece 1'de vardim, pasaport kontrolden gectigim gibi trene gittim. Trendekiler in yarisi ayik degildi, ayik olanlar da tam ayik degildi. Benim gibi saglam birkac kisi vardi ama azdi:) Kimse karismiyor, herkes kendi halinde. Trende koridorun ortasinda yatmis sizan bile var, sikinti yok. Trende icme ama:)

12saatte, bir kanal turu, biraz bisikletle Vondelpark, muzelerden hosuna giden varsa onlar, aksam da red light'a gider hayat kadinlarini gorur Amsterdam'a ayak basan tum turistlerin izlemeyi bir borc bildigi live sex show'u 50euro bayilarak izler ve donuse gecersin.

Ek bilgi;

Bisiklete binmeyi bilmiyorum
ot denemeim hic ama tek basima olucam parkta falan sakata gelmeyeyim
Peki ordan kek mek alip trye getirmeye calissak nolur?

öyle türkiyeye getirmek gibi risklere girme bence. amsterdamdan türkiyeye gelen uçaklar türkiye sınırında özellikle iyi kontrol ediliyor diye duymuştum. sadece trenle bir yerlere geçirirsen sıkıntı yaşamazsın.
daha önce ot denemediysen otu aldığın arkadaşa bunu söyle sana uygun bir şey verir. bir sıkıntı da yaşamazsın. yanında çikolata portakal suyu ve su bulundur, kötü hissedersen yersin iyi gelir.

neler yapılmaz ki..

sabahtan müzeleri dam meydanını falan bitirip gece de gece hayatına akabilrsin falan falan. amsterdam biraz spontan bir şehir aslında

Şekersiz içiyorum dediğimizde küfür de yeriz o zaman.

çay bardağı 3 - 4 arası, kupa ise 9 :/

çay içmiyorum.

şekersiz. nadiren balla içiyorum.

Karton bardaklarda 4 kup seker, cay bardaginda 3

2

ağzımın içi zehir gibiyse bi yarım kırarım.
bu arada @chicha ahahaha

0

şekersiz içeni niye dövsünler ne alaka lan

şekersiz

Genelde şekersiz, bir dilim limonla beraber. 40 yılda bir tek şeker attığım da oluyor ama. Ruh halime göre yani.

Sekersiz.

3 tane splenda
ama günde 1 kere çay içiyorum sabah 10 da (tam 10 1 dakika şaşmıyor)

bardak 2 kupa 3

2-3

Şekersiz içiyorum.

0. Adaçayına limon sıkıyorum.

çay bardağı 1-2
kupa 2-3

küçük bardağa 3 şeker atıyorum :/

şekersiz

yıllardır şekersiz içiyorum, eskiden şekerli nasıl içiyormuşum anlamıyorum.

şekersiz

bikaç sene öncesine kadar 5 şeker koyuyordum asdasf. şimdi şekersiz içiyorum. nasıl içiyormuşum o kadar şekerli, iğrenç.

şekersiz

sana mı sorucam yazıp yazmayacağımı. çay içmiyorum.

çay bardağı 1
kupa 2

şeker ve kaşığa ulaşmakta güçlük yaşıyorsam ya da üşeniyorsam şekersiz de içiyorum.

1,5 - 1 arası değişiyor bardağın büyüklüğüne göre.

şekersiz içenleri mimleyin

2

şekersiz

ben biraz sut katiyorum, o yumusatir tadini acisini alir. oyle sey olur mu demeyin, deneyin. hosunuza gidecektir buyuk ihtimal.

şekersiz

şekersiz içiyorum. illa şeker atasım varsa ıslak çay kaşığını şekere dokundurup, yapıştığı kadarını alıyorum.

çay güzelse şekersiz, eğer kötü ise tadını düzeltsin diye 1 kesme şeker atıyorum.

çay şekersiz içilir, şekerli içtiğiniz şeyin adı olsa olsa şerbet olur :p

diyerek sınıfın sivri zekası da ben olayım :)

" Sevmek çaya benzer sevilmekse şekere bizim gibi garipler de çayı şekersiz içer" bunu buraya birakayim da, bu kadar cay muhabbeti uzerine ortam biraz arabesk olsun:)

universite doneminde, cok yakin bir arkadasimin telefonuna bir hatun tarafindan gondurelen mesajdir bu.

Sekersiz. Cay guzel degilse bi seker atarim belki.

hacimden bağımsız iki tane. neden böyle bir sapıklık yapıyorum bilmiyorum. sürahiyle koysanız önüme ona da iki şeker atarım

şekersiz :/

Bir buçuk. 2 cok geliyo bazen

Şekersiz.
Şekerli içerken küçük bardağa 1, büyük bardağa 2 tane atıyordum. Çayı onca zaman nasıl şekerli içmişim şaşırıyorum kendime.

No şeker.
Şekerfree.

Sekere gore degisiyor genelde 9 10 kupada 16 bile oldu bi kere onun icin sicak icecek icmeyi biraktim.ice tea iyidir

şekersiz. miis

5 yıldır tek şeker atmıyorum.

Klasik çay bardagina 2 kup seker.

yaklaşık 11 yıldır çayı açık, şekersiz ve bol limonlu içerim.

meriç.

Tuna turkiye topragina dökülmese de Türkiye karasularina karisiyor:)
Meric +1

asi nehri var hatay'da.

Asi ne oğlum? Hatay nere Avrupa nere?

kurgu olmasına kurgu ama o kadar da değil. yani bu yarışmalar gerçekten yapılıyor. sen kazanacaksın, sen kaybedeceksin denmiyor.

o tuhaflıklar çekimden dolayı oluşan hataları düzeltmek için yapılıyor. örneğin yarışta mehmet yine kazanmıştır, ama kazanma anında acun istediği gibi mehmet kazandıaaa diye bağıramamıştır, ne bileyim görüntü istedikleri gibi olmamıştır vs. neticede 10 saniyelik bir dizi veya film sanhesi bile yeri geliyor 20 kere tekrar ediliyor. yönetmen demiştir ki son kısmı çekemedik, o son topları atma kısmını baştan çekip montajda onu koyuyorlardır, yine mehmet kazanmış oluyordur.

dizi izlerken hiç ortalıkla kameraman, ışıkçı, dizi ekibi görmüyorsunuz. mesela siz televizyonda izlerken denizin ortasında bir kayık, kayıktan denize düşmüş bir adam ve onu kurtaymaya çalışan başka bir adam görüyorsunuz. oysa ki o kayıkta o anda şunlar oluyor: s-media-cache-ak0.pinimg.com

düşünün iki kişi bağıra çağıra kavga ederken ağızlarının içinde üç tane kamera, tepeden sarkan mikrofon falan, o sinirle "sen de bi sktir git lan neyi çekiyon" demez misin? gözün bile kaymaz mı kameraya? bildiğin rol yapar gibi oynuyorlar yahu. bunlar bariz kurgu. hatta dedikodu yaparlarken güzel olmayınca "kestiik baştan yapalım dedikoduyu" bile diyorlardır.

bunun için bu kadar kafa patlattığına ve önemli birşey bulmuş gibi gelip burada paylaşmana üzülmelisin bence.
kitap falan oku, survivor izlemenin sana hiç bir faydası yok
daha gençsin, kendini geliştirmen lazım, kitap oku, belgesel seyret, zorla klasik müzik dinle kendini klasik müziğe karşı eğit, en kötü dışarı çık sosyalleş
oturup aptal kutusu karşısında, bir de böyle ciddi ciddi survivor izleme

Yeni mi anladiniz:)

Neden bu yarışmayı izlemeyenler gelip bunun altına boş boş yorumlar yapıyorlar anlamak mümkün değil.

Gidip izlemediğiniz bütün programların başlıklarının altına '' bok gibi program nasıl izliyorsunuz '' yazıyor musunuz ?

Boş zamanlarımda atomu parçalamak yerine bunu izliyorum evet. Size parçaladığınız atomla mutluluklar.

@mimikikili +1

bu arada 27343 degil, 27363.

son olarak, amerikan güresi geyigi gibi, elbette kurgu. tvde izledigin, kamera acilarinin degistigi, her acidan taniklik etmedigin, kesitli ya da editlenmis herhangi bir yayina kurgu diye bakabilirsin. en basit örnegi lifeaccordingtojimmynin bir videosu verebilir.

www.youtube.com

hayatindaki herhangi bir ani dramatik olarak editlersem, söylediklerinin bir kismini alirsam, istedigin seyi söyletirim.

o yüzden tvde gördügümüz her seyi, hele de programlari ciddiye almanin geregi yok. survivor zaten gelirine göre cok yalap salap bir program. editlemesinden konseptine, karakterlerinden sunumuna. böyle illuminati sifresi tadinda cözmeye calismak cidden sacma.

farkettin, iyi hos. bunlar olmadan da sacmasapan bir sey oldugunu farketmis olman gerekirdi.

@Corc size ne ifade eder bilmiyorum ama İstanbul üniversitesi mezunuyum şimdi de yüksek lisansa hazırlanıyorum. Emin olun sizin kadar kitap okuyorum. Bir yandan Ales'e hazırlanıp bir yandan editörlük yapıyorum. Daha dün ikinci dünya savaşı belgeseli seyrettim. Klasik müzik de dinlerim, Demet Akalın da. İngilizce, Almanca ve Osmanlıca biliyorum. Yani Survivor izliyor olmam bir aptallık göstergesi değil. İnsanlar gün boyunca gerek iş, gerek başka sebeplerle stresle doluyor ve akşam eğlenerek dertlerinden bir süre uzaklaştıracak bir şeye ihtiyaç duyuyor. Allah'a çok şükür ki üzülecek hiç bir şeyim yok. Gayet modern bir çevrede, eğitimli bir birey olarak yetiştim.Beni dert etmenize gerek yok yani. İnsanları izledikleri, yaptıkları şeylere göre yargılamayı bırakın derim çünkü komik görünüyor. Haftanın her günü siz dışarıda sosyalleşiyor musunuz?

mehmet'in elinde ansızın beliren topları geçtim de son oyunda serkay'ın yattara'yı yakalaması için taksi çevirmesi lazımdı. parkurun dışından koşsa bile yakalayabileceğini düşünmüyorum. çok dikkatimi çekti o izlerken. zamanım olsa ilgili bölümü izleyip süreleri not tutarak olayın imkansızlığını açıklamaya çalışırdım da izlerken zaten net fark ediliyor. dedikodunun, muhabbetin kurgulanmasıyla ilgili sıkıntım yok şahsen ama bu tarz bir kahraman belirleyip onu parlatalımlı kurgular başarısız olunca çok göze batıp rahatsız ediyor.

Amerikan guresi gibi degil. Amerikan guresinin eglence amacli mizansen oldugu zaten bilinerek izleniyor, gercek diye yutturma olayi yok survivor gibi.

Yukaridaki yoruma istinaden;
Siz nasıl gelip baslik altina "ben izliyorum, size iyi atom parcalamalar" gibi bos bos yorum yapiyorsaniz başkaları da gelip bu programin ne kadar sacma olduguyla ilgili yorum yapiyor.
Nasil ki siz "banane izlemeyen izlemesin" diyip gecmiyor ve gelip hiciv yapiyorsaniz baskalari da "banane izleyen izlesin" diyip gecmek yerine bu program hakkindaki olumsuz düşüncelerini aktariyorlar. Neden tuhafiniza gitti? Sozum ona bos bos yorum yapma hakki size var bize yok mu?

duyuru nick uyumu

neden bu kadar mesai harcıyorsunuz bunu dusunmeye

allah allaaah size ne kardeşim insan istediği şeye kafa yoyar ya, siz yorulmadınız mı insanlara elitlik taslamaktan?

@kitap arasında kalmış silgi tozu duyuru nick uyumu : yani gossip girl nickli survivor izleyen bir kadın aptaldır onun tercümesi. insanları aşağılamayı ne kadar çok seviyorsunuz ya mesai harcamıyorum zaten 10 dakikada bulup açtığım bir duyuruydu yukarıda corc nickli kullanıcıya yazdığım cevabı size de söylüyorum insanları izledikleri dizilere programlara göre değerlendirmek ve kendinden aşağı görmek aşağılık kompleksinden başka bir şey değildir bana göre. Günlük işlerimin arasında ister parende atarım, ister survivor izlerim.

programın saçma olduğunu belirtmek başka şey, izleyeni "bunun nesini izliyorsun, aptal işi, onun yerine git kitap oku" demek başka şey.

ayrıca bunların ikisi de soruya cevap değil. bir de şu var. insanlar her zaman hata bulmayı sevmiştir. özellikle ben mesela. açın sözlükte kurtlar vadisi pusu, sağır oda, binbir gece gibi dizi başlıklarındaki entry'lerimi okuyun. hayatımın parçasını oluşturmuyor, bu dizilerin gerçek hayat değil, senaryodan ibaret kurgu olduğunu biliyorum, ama izleyip hata bulmayı, bunları yazmayıda seviyorum. bunları izliyorum diye bu aptal olduğum veya kitap okumadığım anlamına gelmiyor.

bahsedilen yattara-serkay yarışının zamanı kaç? onu da görmek isterim.

@Silesius Cevap vermeyeyim, susayım, konuyu dağıtmayayım diyorum ama duramıyorum. 27343 değilmiş 27363'müş, bunlar olmadan da saçma sapan bir şey olduğunu fark etmiş olmam gerekirmiş. böyle illuminati sifresi tadinda cözmeye calismak cidden sacmaymış. Gerçekten mi ya ben de kültürel program olduğunu zannediyordum. Daha önce de yazdım tekrar yazıyorum. Çözmeye çalıştığım bir şey yok, dün akşam gözüme takıldı ben de tekrar izleyip burada "Survivor izleyenler" ile de paylaşmak istedim. Bunun ne zeka seviyemle, ne dünya görüşümle hiçbir alakası yok. Kaldı ki bir programın izleyicisi olmamdan ne gibi bir çıkarım yapabilirsiniz ki de bunlar olmadan da zaten fark etmiş olmam gerektiğini söylersiniz. He siz akıllısınız, izlemiyorsunuz, bir bakışta kurmaca olduğunu anlıyorsunuz. Bense salağım, bin kez izledikten sonra anlayabiliyorum. Programı kimse ay çok mantıklı, ufkum genişledi diyerek izlediğini zannetmiyorum. Hepimiz müdahaleler olduğunu biliyoruz ama sonuç olarak bu bir dizi olarak izlettirilmiyor, bir mücadele bir yarış söz konusu. Bir anda 3 top belirdiğini görürsem bunu sorgulamak ve cevabını beklemek benim en doğal hakkımdır.

yıllardır duyurudayım bu kadar saçma bu kadar gereksiz bir başlık görmedim.

@zvonimir bunu yazmanızdaki amaç nedir? Sorunun cevabı mı bu? Konu ile ilgili bir fikrin vardır evet ya da hayır dersin, bence şöyle dersin. He sana saçma sapan mı geliyor? Geçer gidersin. Bu kadar saçma, bu kadar gereksizse neden yorum yazıyorsun? Ne dediğini bilmez adamlar gelip burada salak damgası vurmuyor mu tüylerim ürperiyor. Bırakınız insanlar ne istiyorsa konuşsun, ne istiyorsa tartışsın. Size ne anlamıyorum?

yahu acun bu
para için herşeyi yapar.
daha muhabirliğinde, istanbuldan telefona bağlanıp yurtdışındaymış ayağı yapan,
yetişmek için uçakta bomba ihbari var yapan birisi bu.

duyurunuzu hiç de saçma bulmadım, ciddi açıklama yapan arkadaşlar da güzel yakalamışlar. yabancı survivor'lara göz atınca bizimkinin konsepti komple farklı geldi bana. şu oyunlara bakar mısınız.

youtu.be

bambaşka bir şey olmuş bizimki, güvenmemekte haklısınız.

şu da var ki, kurgu olduğu bariz olsa bile insan kurgunun da kusursuz olmasını bekliyor.

basit bir örnek. televizyonda izlediğiniz herhangi bir dizinin veya filmin kurgu olduğunun farkındasınız değil mi? 80 yaşında dizi karakterleerine gerçekmiş gibi söven babannem değilseniz farkındasınızdır, hepsi senaryo icabı oyunlar. ama bir silahla öldürme sahnesinde, öldürülen kişinin nefes aldığını fark ettiğinizde "ölen adam nefes alıyordu" diye eleştirebiliyorsunuz. biz de çıkıp "gerizekalı, film o, aslında gerçekten ölmedi, rol yapıyor" diyor muyuz? demiyoruz. kurgu olduğunu biliyoruz ama ölü rolü yapan adamın da nefes almadan rol yapabilmesini bekliyoruz.

şimdi burada, illa mehmet'e kazandıracak bir kurgu yapılacaksa öteki yarışmacıya "o denk getirene kadar topu dağlara daşlara at ama çok da çaktırma" denmeliydi. illa serkay'ın yetişip kazanması gerekiyorsa yattara lastikleri geçerken düşüp baştan başlamalıydı. abuk montaj hileleriyle yetiştirirsen, kurgu bile olsa dikkat çekersin.

kaldı ki "kurgu olduğunu bilmiyor muydunuz" diye bilgiçlik taslayan arkadaşları hayal kırıklığına uğratmak gibi olmasın da, %100 kurgu değil maalesef. öyle olsaydı hiç heyecanlı olmazdı. çünkü hiçbiri profesyonel oyuncu değil. bir kurgu olsa bile bir film gibi, bir dizi gibi, tiyatro oyunu gibi %100 senaryoya dayalı, rejisi olan bir oyun değil. çoğu olay hala doğaçlama. sadece bir yönlendirme var gibi görünüyor.

1- meslegimde isim yapmak
2- mesai disi vakit ayirmam gerekiyor
3- üniversitede bi programa yazildim, o bitti simdi kendim calisiyorum

irili ufaklı çok fazla hayalim var. en basitinden, sağlam airsoft ekipmanı toplayacak paraya sahip olmak ve iki haftada bir şöyle 8-10 saat süren airsoft maçlarına katılmak isterim. şu an hem fiziksel hem de ekonomik anlamda bitik olduğum için bu "hayal" oluyor.

büyük hayal olarak sorarsan,

1) yazdıkları 100 sene sonra bile okunabilecek bir yazar olmak. genel anlamda, dünyaya güzel ve unutulmaz bir şekilde iz bırakmak istiyorum diyebilirim. ego sanırım bu. öyle toprak olup gitmeyi içime sindiremiyorum. tamam ben giderim eyvallah ama yaşayanların zihninde olmaya devam edeyim ve beni güzel ansınlar. çocukluğumda sevmemişler beni :(

2) bir futbol veya buz hokeyi kulübünün sahibi/finansörü olmak. bunu becerdiğim gün mutluluktan ölürüm sanırım. benim için bundan daha ötesi olamaz. adanaspor, kocaelispor, çorluspor, karpaty lviv, bari, cardiff... BENİM OLSUNLAR VURAYIM KIRBACI.

***

iki hayalimi de gerçekleştirebilmem sanırım imkansız. yazar olmak için çok fazla okumam, çalışmam ve "yaşamam" gerekir. bunu yapan adamın da iş kurup biznıs yapacak vakti/kafası olmaz. diğer yandan, kulüp finanse edecek kadar zengin biri olmak için ne yapmak gerekir, en ufak fikrim yok. bilmiyom valla.

bu zamana kadar ne yaptın dersen somut olarak, oturup uğraşarak hiçbi şey yapmadım açıkçası. şu ana kadar hep "hmmm ne yapmam lazım?" diye düşündüm sadece.

1- Tek motor ucak yapmak.
2- Hatiri sayilir para harcamam, yasal engellere cozum bulmam, daha fazla teknik bilgi edinmem, olasi yuzlerce govdeyi incelemem, lanet olasi motoru kendi fiyatinin ustune bir de servet odemeden tr'ye getirtmenin bir yolunu bulmam gerekiyor.
3- Teknik bilgiler ogrendim (ama daha cok yol var), bunun icin atolye olarak kullanacak yer buldum, bazi parcarlari nasil getirtebilecegim konusunda birilerine danisarak biraz fikir edindim, para ayirabilmek icin odemelerimi bitirmeye calisiyorum, hala ogreniyorum ama bazi planlarimdan dolayi yaza kadar ara verdim teknik bilgi edinmeye, su an baska sey ogreniyorum:)
4-Hepsinin altindan kalksam da biliyorum ki buyuk ihtimalle yasal engel icin bir trick bulamayacagim ama yine de vazgecmeye niyetim yok, sonucta hayalim kullanmak degil, yapmak.

Bir de kisafilm cekme hayalim var.
Ama makine almak disinda hicbir sey yapmadim:)

1- Tiyatro
2- Konservatuvar ya da özel eğitim
3- Özel eğitim alıyorum ama çok iyi isimlerden almak istiyorum (Nadir Sarıbacak mesela) o yüzden pek yeterli gelmiyor açıkçası. Yeterli gelmediği için yerimde sayıyorum zaten.

1) İstanbuldan ayrılıp sakin bir yerde takılmak. İstanbulda kalırsam da evime yakın huzurlu iş bulmak. Yurtiçi ya da yurtdışı gezmek. Mümkünse gelecekteki sevgilimle gezmek.

2) Önce mezun olmam gerekiyor. Uzatmalı okuyorum moraller bozuk. Sonrasında biraz babama güveniyorum. Kendi işi var belki yanında çalışır öyle kaçarım bir yerlere.

3)Önceden eski sevgilimle küçük bi avrupa turu yapmıştım, yabancı arkadaşlar vardı onlarla baya gezmiştim. Bu yaz arkadaşlarımlayım şimdilik fethiye civari plan yapıyoruz dağ taş tırmanıp atlayıp dalıcaz ^.^

1- pek bir hayalim yok sanki , gerci ev filan bakıyorum ara ara
2- ev alacaksam para lazım
3-

1. dünya'yı gezip, her ülkenin sokak yemeklerini yemek.
2. para kazanmak.
3. okuyorum, street food videoları seyrediyorum.

saygılar.

1. Kötü insanları itiraflarını kayda alıp öldürmek. Başta çocuk tecavüzcülerini.
2. Evli olmamam gerekiyordu artık evliyim.
3. Hiçbir şey ve yine hiçbir şey.

1) şuan içinde bulunduğum durumdan, depresyondan kurtulmak.
gemileri yakıp risk aldığım, benim için hayati öneme sahip olan lys'yi kazanıp bölüm değiştirmek ve artık istediğim bir düzene kavuşmak.
2) deli gibi ders çalışmam gerekiyor.
3) deli gibi ders çalışıyorum.

mesleki olarak yanıt veriyim kendimce

1.amerikada mühendislik yapmak
2.hali hazırda avrupadayken burada amerika menşeyli bi firmada işe başlayıp bikaç yıla oraya geçmek
3.çok çaba sarfettim ve çok yakınım

1- harley davidson alıp türkiye turuna çıkmak. (iç anadoludan öteye geçmemek kaydıyla, belki karadeniz istisna olabilir) turu, günlük tutarak ve fotoğraflar çekerek anılaştırmak.
2- para gerekiyor
3- para biriktiriyorum

1. engelli yaban hayvanlari icin hayvanat bahcesi yapmak. hayvanat bahcelerine karsiyim ama engelli olup da yaban hayatina donemeyecek hayvanlar icin isterdim.

2. bilmiyorum. ama burdaki hayvanat bahcesinde gonullu calisabiliyormusuz (ustune para verip). ona basvurcaktim ama almancamin cok iyi olmasi gerekiyormus, kaldi..

3. duyuruyorum, belki ayni kafada biri cikarsa birbirimizi gazlariz:)

1-gezgin olmak, çalışmadan yaşayabilmek
2-para biriktirmem gerekiyor
3-para biriktiriyorum

1- dünya turu yapmak.
2-maddiyat kısmı için çalışıyorum.
3-ufaktan ufaktan vize gerektirmeyen yerleri ziyarete başladım.Bunun yanında vizesiz seyahat gelsin Avrupa'dayız.

1. severek, sabah mutlu olarak gideceğim işi yapmak ve bundan zengin olmasam da rahat bir hayat yaşayacağım bir kazanç sağlamak
2. ne istediğimi bulup kendimi bu anlamda yetiştirmek ve şans
3. ne istediğimi tam olarak bulamadım. araştırıyorum.

d) yok

1- 100kg vermek ve IRONMAN olmak (Ironman 70.3 triatlonunu bitirmek yani)
2- Az yemek ve spor yapmak gerekiyor
3- 85 kg verdim, haftada 13-14 antreman yapıyorum (hergün çift antreman 6:30 - 18:00)
Yarış 23 Ekimde bakalım bitirebilirsem yazarım.

İşe gitmememe yetecek kadar servet yapmak. Çalışıyoruz onun için de.

Ben hala kalkmaz diyorum.
Olur da kalkarsa kalktigi gun aninda bir bilet alirim kutlama mahiyetinde:)
Ama kalkmayacak.

ya vizeler kalksa biletler pahalanır zaten, yine öyle hoop alıyorum bileti yapamayız gönül rahatlığıyla gibime geliyor.

ben de ya kalkarsa diye vize almayı erteliyorum. bir umut bizimki tabi

haberlerde "İŞTE CHP'Lİ VEKİLİN AHLAKSIZLIĞI!! HALBUKİ TAYYİP SÜPER!!" falan da diyolar. haberlerde ne demesini bekliyosun ki, "yok knk ya kalkmaz" mı diyecek yalakalar?

3 sene sonra kalkacak deseler inanmazdim da haziranda kalkabilir bence. sonucta turkiye'ye ihtiyaclari var bu multeci konusunda. akp bunu kullanir bence.

Cok da pahalanmaz diye dusunuyorum, 2 katina cikacak degil ya. Halihazirda vizesi olmayan insan icin karli olur vize harcini dusunursek bence.

Mümkün değil. Öngörümü yazıyorum, olma eşiğine kadar giderse eğer bir vaka gerçekleşecek ve onun "yüzünden" kalkmayacak.

kalkabilir çok büyük mevzu değil. vize kalktı diye akın akın insan avrupaya gitmeyecek. gene parası olan insanlar gidecek. şu an sabit bir işi geliri olan adam vize alıyor zaten.

avrupa dagılacak zaten bombalar bol bol patlar orda bosuna gitmeyin

ulan bi an sadece finallere mi kalacaz acaba düşüncesiyle gelen tek ben miyim? açmayın abicim şöyle başlıklar, gece gece kalp krizi geçiriyordum valla. zaten bütleri kaldırıyorlarmış, bir de vizeler giderse iyice boku yedik demektir.

esas konuya gelirsek valla benim kesin bi bilgim yok ama zor gibi duruyo, bi umut işte.

bence kalkınca da her bordo pasaportluya değil de atıyorum iş ziyareti yapacağını gösteren işadamına vs kalkacak. turistik için kalkmaz bence

solcular düdük oldu gene:)

valla almanyada bile butun radyolarda street tv'lerde falan bunun haberi donup duruyor gun boyu ama bence bize kucuk surprizler yapacaklar bu olayin kapsami konusunda. mesela turistik icin kalkacaksa max 1 ay kalkacak veya turistik icin hic kalkmayacak ama is seyahatleri icin kalkacak vs gibi.

Kalkabilir. Zaten karşılıklı olarak hedeflenen kalkma tarihi 2017 yılıydı(AB müzakereleri dahilinde), bunu bir sene öne almak çok da büyük bir olay değil.

kalkabilir dedim daha once fakat davutoglunun istifasindan sonra kalkacagina inancim azaldi. tayyip konusmaya basladi yine yolumuza gideriz filan diye.

@masumiyetkarinesi,

reisinin çıkışına ne diyorsun düdük?

Haftanin 7 gunu calisilir mi?? Hic bulasmazdim.

git bi görüş sonra kabul gene etmezsin.
baktın tatlı bir iş yaparsın.

"ödemeler çalışılan saat baz alınarak hesaplanır" sıkıntılı bi cümle.

ama en azından git bi görüş +1

Bdsm beklentisiyle gelip hayal kırıklığına uğrayan sadece ben miyim?

Yine de görüş +2.

Günlük çalışma miktarın bellidir diyelim 10 saat fakat hangi saatlerde çalışacağın sana kalmış anlamına geliyordur. Neden? Çünkü bazı online işlerde çalışma saatleri esnektir.

okuldan bi öğrenci arkadaşım yapıyodu böyle bi iş. günde 1-2 saat pc başında oyunun haberlerini ve duyurularını ingilizceden türkçeye çevirerek ayda 400 dolar kazanıyodu. ihtiyacın varsa üstüne git bi fiyat al bakalım.

bizim arkadas yapiyordu bu online oynanan kumar oyunlarinda ekstra chip satiyordu ve destek sagliyordu (soru,yardim) gercekten pc basindan kalkamiyordu. para para da yani izin vs. olmazsa kotu is.

Belli olmaz, yabanci bir sirketse saatlik ucret almak avantajli bile olabilir. Maasli calisan olayi her ulkede ayni sekilde islemiyor; ornegin Amerika'da cogu yerde maasli calisanlar gec vakte kadar calissalar bile maasli olduklarindan fazla mesai parasi almiyorlar (yerine gore degisir ama turkiyedeki gibi degil). Ama saatlik calisan her saatinin parasini aliyor. Bir gorus bakalim.

özellikle bilgisayar/tablet ile masa başına bağlı kalmadan çalışabileceğin, saatte bir ticket kontrolü ile götürebileceğin bir iş ise, tatlı bile olabilir.

detaylarını öğrenmeden yorum yapmak çok zor. full masa başı olmayabilir. laptop vs gibi uzaktan erişim ile sorunları çözebilirsin belkide.

ışık da bol olacaksa iş görür.

cep telefonuyla film mi çekilir arkadaşlar allah aşkına ya.

zamaninda ipod kullanarak cok film, klip cekmisligim var. o zamanin sartlarina ve goruntu kalitesine gore. yeterli yardimci ekipman varsa olur.

Acik havalarda gun isiginda anca. Ama ben olsam telefonla cekmeye hic kalkismazdim bile.

Maddi durum ekipmana elverişli değilse iş görür tabi. Özgün bi senaryo güzel bi oyunculuk süper olur.

Profesyonel mikrofon ve ışık çok önemli.

Bu arada oyuncu ihtiyacınız varsa seve seve oynarım.

merhaba. sanırım nokianın festivaline gitmiştim yaklaşık 6-7 yıl önce sadece nokia bilmem kaçla çekilen filmler yayınlanmıştı baya aksanattaydı diye hatırlıyorum ilk 3 e ödüller falan. yani o zaman bile olabiliyorsa şimdi hayli hayli çekilir ama oyuncular, ekip ve siz bi ciddiyetsiz davranmaz mısınız ya "nolcak lan alt tarafı telefona kaydediyoruz" diye. sağdan soldan geçen hiç iplemez. kolay gelsin şimdiden başarılar.

not: bahsettiğim buymuş

www.letsgomobile.org

@libertine

hatirladim bunu. ne efsanelerdi. yanilmiyorsam buraya iphonedo'da katilmisti.

Migren bende uyumakla geçiyor.

Kuzenimin migreni ciddi boyuttaydi. Hastanelik oluyordu atak gecirdiginde. Gecenlerde ameliyat oldu. Kafasindan 4-5 kesik acip sinirleri mi gevsetmisler ne yapmislar. Kesin cozum diyorlar, insallah ise yarar. 6 ay surermis sonuclarini gormek.

Uyku duzenine dikkat, asiri alkol almiyorum. Kapali alanda yuksek sese fazla maruz kalmamaya calisiyorum.atak geldiginde ise mumkun oldugunca karanlikta ilacalrimi alip uyumaya clisiyorum.

kesinlikle stresten uzak dur.
özellikle sinirlenme sal gitsin yani.
akşam sonra migren vurur.

Uyumak en iyi çözüm. Ama yoğun stres altindaysaniz bazen o bile geçiremiyor. Uzun vadede hayatinizdaki stresi azaltin. Ben migren yüzünden çok stresli işimden ayrilmak zorunda kalmistim.

Dideral

açılın baş ağrısı uzmanı geldi.
öncelikle migren ile alakalı her şey kişiden kişiye müthiş değişiyor bunun için önce migreniniz olduğundan emin olun.
doktrolar her baş ağrısına migren deyip geçmeye çok yatkın.
ne olursa olsun bir beyin mr'ı çektirin ve sorunun başka bir sebepten olmadığını doğrulayın.
PS: MR radyasyon vs. içermeyen bir teknik vücuda bir zararı yok gönül rahatlıyla çektirebilirsiniz.

Migreninizin olduğunu varsayarak;

1. Düzenli kullanımda atak sayısını ve şiddetini azaltan ilaçlar var, genellikle sibellium ile başlanır olmazsa dideral ile devam edilir; denemeye değer, lakin bu ilaçlar kesin çözüm değil, ayrıca sayfalarca yan etkisi var. başarı oranları mucizevi sayılmaz.

2. Atak başladıktan sonra iyi gelen ilaçlar var en yaygını migrex, başın ağrıdığında aldığında kana geçmesiyle atağı %99 keser ama aynı zamanda uyku getirir vs.

3. Uyumak diyen arkadaşlar şiddetli migren ağrısı görmemişler onları boşver, zaten migren atağı sırasında uyuyabiliyorsan migreni dert etme.

4. Migreni tetikleyen şeyler listelerini fazla ciddiye alma, dediğim gibi kişiden kişiye müthiş değişen bir durum bu. yine de fazla uyku(10 saat +) aşırı alkol gibi durumlar en çok kabul görenleri, kendi vücudunun ne zaman bu atakları başlattığını zamanla öğrenebilirsin. örn: benim için 12 saat uyuyunca 24 saat migren garanti

5. Kendini tanıdıktan sonra hayat düzenini buna göre ayarla, fazla içme, az uyu, bol su iç. Stres sürekli söylenmiş ama tekrar etmeden edemeyeceğim kafanızın rahat olması lazım. dert tasa = deliler gibi migren.

6. kafanıza takılan olursa mesaj atın, migren + beyin tümörü ile her türlü ağrıyı tattım aydınlatırım

hekim değilim, sadece migrenle ilgili biraz baktım.

denmiş, yine tekrarda fayda var. başağrınız gerçekten migren mi, tanı aldınız mı.

tanı aldıysanız, neye bağlı migreniniz var.
örneğin kadınsanız, adete bağlı hormon değişimi ve vücudun su toplaması migreni tetikleyebiliyor. bu duruma bağlı olduğu zaman yapabildiğim kadar su içiyorum. adet önceside günde 3 litre su içtiğimde başağrısı çekmediğimi gözlemledim.
genelde günlük sıvı alımınız yetersizse buna karşılık vücudun tepkilerinden biri başağrısı oluyor zaten.
şimdilik önerim sadece bu.
geçmiş olsun.

1-migrenin kesin bir çözümü yok. ama atakları seyrelten ve şiddetini azaltan ilaçlar var. bu ilacı da bir nörolog doktor yazabiliyor.
2-migren tetikleyicileri kişiden kişiye farklılık gösterir. bende kahve tetiklerken iş arkadaşımda krizin şiddetini azaltıyor. onda tetikleyenlerden biri ise çay. bunları öğrenip hayatınızdan çıkaracaksınız.
3-soğuk, sessizlik ve karanlık şiddeti azaltır. bu herkeste aynı. ağrı başladı mı doktorun verdiği migren ağrı kesicisi (başka ağrılarda vir işlevi yok. sadece migren) içilip sessiz serin karanlık bir köşeye çekilmeli.
4-hayat rutin yaşanacak. öyle sevinmek, kızmak, her dakika bir aksiyon yok. ne kadar rutin o kadar az kriz.
geçmiş olsun.

Ilacli tedaviyi doktor -agri kesiciye abanmadigim surece- onermedi. Mr da cektirdim, doktor migren teshisi koydu.

Ben de majezik ile idare ediyorum. Cok sik kullanmamaya gayret ediyorum agri kesiciyi. Kesinlikle kendimi ac birakmiyorum, ac beklersem kurtulusum yok.
Uyumak kesinlikle ise yaramiyor bende yalniz. Agri vurdugunda uykuya dalmam mumkun degil zaten o agriyla, uyuyabilsem de kalktigimda agri hala devam ediyor, tabi biraz artisla birlikte. Ama dedigim gibi, tam bir nobet gecirdigimde KESINLIKLE uyuyamiyorum.

Bende tetikleyen baslica 2 sey var:
1- Ac kalmak
2- Fazla uyku
Bu ikisi istisnasiz tetikliyor ve agri kesici kullanmadan kesinlikle gecmiyor.

Ayrica isyerinde asiri yogun olup strese girdigim zamanlar da agrimaya basliyor ama aclik ya da fazla uykugun yaptigi kadar siddetli agri degil ve birkac saat sonra gecebiliyor bazen.

Nisanda su baya serin olur :( mayista serindi, nisani siz dusunun :)

Rahat rahat guneslenebilirsiniz, hava uzmez.

Sorunun cevabını bilmiyorum ama uçuş ve konaklama ne kadar?

ya ibiza'nın yakınından bile geçmedim ama YOK BE OĞLUUUUM demek istedim. o kadar turistik bi yerin düzenlemesi falan elbet yapılıyodur, ne kadar kirli/pis olabilir ki plajları? türkiye mi orası?

daha iyi bi alternatif de yoksa hazır diğer kısmı ucuza getirmişken git bence.

bigbadabum, frankfurttan gidis donus ucus + 4 gun konaklama 130 euro civari.

meister, daha iyi alternatif tabii ki hep var. mesela norvece gitmek istiyorum ama bu paranin en az birkac katina ihtiyacim olur onun icin. biriktirmeye kalksan da birikmiyor bir turlu. o yuzden yakin zamanda boyle bir sey yapsam dedim.

Ibiza'ya gitmedim ama oyle yerler bu aylarda cok sikici ve durgun olur genelde. Ortaligin nasil oldugu onemli degil, sadece birkac gun degisiklik olsun bunaltim gecsin diyorsan git.

Pis olmaz da, su hakikaten biraz çiviye yakın olabilir. Bir de Nisan ayında da hava birkaç gün çok sıcak, üstüne birkaç gün çok soğuk olabiliyor, şansınıza.

eskiye oranla çok nadir içiyorsan o yüzden olabilir.
eski kız arkadaşım ikinci 30luğun yarısında sarhoş oluyordu. Olur öyle, yalnız değilsin.

psikoloji de çok etkili bu arada. ortam falan. hatta hava sıcaklığı bile etkili.
misal ben şu an bir şişe şarabımın son bardağındayım. hiç bir beklentiye girmeden içtiğim için hiç bi bok olmadı. ancak geçen hafta bugün stresliydim, 2 birada sarhoş oldum.

bir birayla transa geçen kız arkadaşım var.

Yalniz degilsin. Gencligimde sunger gibiydim, hicbir sey olmazdi shdjd

Ama bence sevin, ne guzel ucuza sarhos oluyorsun iste :D

Herkesin isteyip de yapamadigi sey.

yahu en guzel sey bu degil mi? millet o kafaya ulasmak icin bes bira icerken sen iki tane iciyorsun.

mesela ben icki icerken amacim hep sarhos olmak oluyor. onun disindakileri gereksiz ve israf olarak goruyorum. unlu bir dusunur "icki icmek bir ise yaramaz, onemli olan sarhos olmaktir" der. diyor ve noktaliyorum.

tüketme sıklığına göre gerçekten değişiyo. bi ara ben de hemen hiç içmiyodum, o dönem iki bira benim de midemi bulandırıyodu. başka bi ara da yüksek alkollü biraları düzenli olarak tüketiyodum, ondan beri 5-6 birayı buluyorum ki normalde alkolden değilse de şişlikten durmam normaliydi. yaşla ilintili olduğunu sanmıyorum, benim direncim birkaç sene önce düşmüştü, şimdi daha yaşlıyım. aniden sarhoş olmayı bilemedim, belki sen iyice kafası gelene kadar fark etmiyosundur alsfkj. içerken bi şeyler ye, içmeden önce de yağlı bi şeyler ye. yeterince tok değilken içmek sarhoş olma ihtimalini ikiye üçe falan katlıyo sanki. psikoloji, ortam vs. etkili dedikleri gibi. senin en kolay oynayabileceğin değişken yiyecek. atıştırmalık bi şeyler kafanı açıcaktır.

Beslenme sekli de etkilidir. Yagli beslenirsen direnc artar.

hiç kendinizi kandırmayın, yaşlılıktan.

Şekerli bir bira iciyorsaniz bi kan sekerinize baktirin. Babam kasa kasa icerdi bir sey olmazdi bir gun 2. Birayi bitiremeden kamyon carpmisa döndü zil zurna. bir kac gun sonra da diabet oldugu ortaya çıktı

kimse dememiş ama eskiden deli gibi içiyo idiyseniz karaciğerler iflas etmiş ve bu yüzden vücut böyle bi tepkime gösteriyo olmasın?

cümle biraz bozuk oldu sanki ama hiç uyumadım da, kafa pelte...

ben de böyleyim.

daha da kötüsü, eskiden ertesi gün sağlam kalkarken artık 3 bira içsem ertesi gün akşamdan kalmayım.

Yaştan... Artık 2. Birayı isterken korkar oldum... mümkün 1 bira içip kalkıyorum :/

Yalniz degilsin, ben de cok kolay sarhos olurum. 2 birayla carpilmam gerci ama ortalamaya gore cabuk sarhos olan biriyim. Ama benimki sonradan olmadi, hep boyleydi.

Bence iyi bir sey, mideni alkolle doldurmazsin.

Life is too short to have a manicure..

Erkegin elleri onemli bence. Bakimli eller arti puandir.

Tırnakları düzgün olmayan ve elleri çatlamış, kurumuş olan erkekler güven duygusu vermez.
Tırnakları düzgün kestikten sonra tırnak kenarlarını ayrıca tek tek kremlemek gerekir. Öyle geçiştirmelik nemlendirici ile değil, vazelin ya da bepanthol gibi yoğun bir kremle kremlemek gerekir.
Ben üşenirim diyorsan, çare manikür.

Ne var yahu manikur yaptirmakta? Erkeklik ile ne ilgisi var. Cikin su ortadogu kafasindan yahu.

Bence hastalık gibi mecburi durumlar hariç, erkeğe yakışmayan hareketler...

valla hocam kadınlar ellere sandığından daha da çok önem veriyor. bu konuda yapısal olarak şanslıyım sanırım çok iltifat aldım. ayrıca el abi bu bakımlı olacak tabii ki ben çatlamış falan olsa rahatsız olurdum. krem vs sürmekle de erkeklikten aforoz edilmeyiz herhalde, ihtiyaç halinde manikürden falan da çekinmem :)

tırnak etlerinin kesilmesi kadar sacma bir şey yok bence
tırnak etlerini duştan sonra it sonra kütikül yağı kullan haftada bir iki yeter bence

@megalomaniac
Üşenmekten değil de ne bileyim biraz geri kafalıyım galiba :D

@sen de git sen de unut
Ellere eskiden çok dikkat etmezdim ama şimdi herkesin el ve parmaklarına aşrı dikkat ediyorum.Benim de ellerimin güzel olduğu söylenir. Uzun ve ince parmaklarım var ben de beğeniyorum ama bazı erkeklerin öyle bakımlı oluyo ki sadece genetikle olacak gibi değil bakımlı tertemiz. Merak ettiğim bu kişiler ne/neler uyguluyor da böyle oluyor ?

@fasulyek
Kütikül yağı ne işe yarıyor tam olarak. Öğrenci evinde derinlere bir yerlere saklamam gerekicek galiba :D

metro ile Levent + havatas

4. Levent'ten E-3 otobüsü var. En hızlı o olur.

çok fazla mecbur kalınca oluyor. örneğin hastane.

(bkz: sosyal fobi)

Ne guzel iste? Pisuvarda isemeyi birak o zaman hazir sebebi de varken. Pisuvara isemek zararli.

aha valla bende de var. lisede başladı bende. okul tuvaletlerinde millet sigara içer kapılara vururdu asla işeyemezdim biri atlayacak diye içeri. daha sonraları biri olmasada işeyememeye başladım. okul bitince rahat ettim ama hala bazen böyle sesli ortamlarda işeyemediğim olur. zor durum. ama evde hiç böyle bi durum olmuyo. şırıl şırıl gidiyor maşallah xd

Sağa sola bakma direkt duvara bak. Ayrıca Avrupa ülkelerinde bar gibi ortamlarda bölmesiz pisuvarlar varki deneme imkanın olsa bu çekingenliğini atmak için iyi bir yöntem olurdu.

askerde çözülüyor

Aynisi bende de var. Kapali olmasi lazim. Pisuvarda yanimda biri varsa ya da sira bekleyen, ben de yapamiyorum. Zor oluyor.

Tek olmadigima sevindim bu arada. :)

Ben bunu değil de şu pisuvarlara kıl düşürebilen maymunları anlamıyorum.

bana da oluyodu o dediğin. sonra kendi kendime atlattım bunu sdfs olay yanına biri geldiğinde o yokmuş gibi davranıp şelaleden nehrin oluk oluk aktığını hayal etmekten geçiyor.

Cinsiyetini anlamadim ama oyle bir sey yok. Egitimli kesim (gercek egitim, her diplomali degil) zaten bilincli oldugu icin ilk uzun iliskisinde evlilige dalmiyor. Sen de onlardansan hoc de gec degil. Ama cahil biriysen ve kendin gibi biriyle evleneceksen gec kalmis olabilirsin. Cahiller kendilerini tanimadan aski bilmeden ergenlik duygularini mantikli saniyor. Ortaya carpik aileler, tuhaf cocuklar cikiyor.

@Traveller hocam o konuda haklısın da gençlik de yok olup gidiyor, eski heyecan kalmıyor. 30 yaşından sonra herhalde bir ilişki için çok da istekli hissetmem gibime geliyor. :D

edit: hocam dedim cinsiyet belli oldu herhalde :D

Ben de kimi sevsem ya parmaginds yuzuk ya da bilmediğim sevgilisi çıkıyor,:(

K,24 .

kadınsan kalmış olabiliten fazla.

@Alt4y yok değilim. hocam diyen kadın mı olur ya? :D

29 k, 2 ay sonra 30 yasinda olacagim. 1 yillik iliski. Erkek arkadasim da ayni yasta, hatta aramizda 1 gun var.

aynı dertten müzdaribim ama evde kalmaktan çok hayatımı yaşıyorum diyebilirim.

sevme - sevilme duygularını tekrar hissedip ciddi bir ilişkiye başlayabileceğimi sanmıyorum.

bu yaştan sonra da aklı başında insan bulmak zorlaştığı için, bu hayatlık bana geçmiş olsun, bir daha ki sefere.

Şurada benim cevabımı bul oku. Tüm dertlerin geçecek.

www.eksiduyuru.com

iliski olan insanlar yurutebiliyor mu ? bir de buna bak. herkesin yuzugu bilmem nesi var diye karalari baglama. bak millet buraya gelip neler anlatiyor. bilmiyorum okudun mu?

yok iste kocasi mac izledikten sonra ortaligi kirip dokmus, falan sonra milletten akil istiyor. akil verilince de tersliyorlar falan. yani olay istikrar ve mantikta. bir kez daha soyluyorum, iliski yasamayi bilmiyor insanimiz.

28 E
Bekarim, mutluyum:)

Erkek evde kalmaz, yaşı da geçmez. Ben hiç duymadım bi erkek hakkında "evde kalmış" dendiğini.

İyi güzel kızlardan yaşıtın olanlara bakıyorsun herhalde. Onlar kapıldı evet. Ama yaşı küçüklerden güzel olup da henüz kapılmamış olan çok. Kadın olsaydın işin çok zordu.

29 k

Bekarim, evliliğe sıcak bakıyorum ama olmazsa da çok uzulmem herhalde. Ya da üzülürüm, bilemedim şimdi.

Bu yaştan sonra evlenmemek değil de çevredeki evlenmemiş arkadaşlarla yalnızca evlilik muhabbeti yapmak biraz can sıkıcı oluyor. "Kaç yaşına geldik, düzenli bi ilişkimiz bile yok. Bizden geçti. Zamanında aklımızı kullanacaktik. Artık aşık da olamayız. Eskisi gibi heyecalanamayiz da. Ne zaman çocuğum olacak benim? Kırk yaşında mi? Doğru söyle, ben hafif bi kadın miyim? Erkekler o yüzden mi evlenecek kadın gözüyle bakmiyor bana?" vs vs. Tam bende de karamsar bir hava oluşuyor, sonra yanımıza evli biri gelip "Bütün erkekler öküz" vs diyince amaaaan diyorum.

Fakat yalnızlık kötü. Rüyalarda yüzük, gelinlik görme klişeleri insanın asabini bozuyor. Yani evlenmek bi gelişim ödevi, olmazsa olmaz bir şey mi yoksa tercih mi bilemiyorum.

geç değil; 32'ye kadar yolu var. ben çocuk 20 yaşına geldiğinde elim ayağım tutar olsun diye düşündüğümden 32 diyorum ama kendini dinamik hissettigin sürece daha ileriye de gotürülebilir.

okul biter bitmez evlenip 1 sene sonra bosanan onlarca çift var. boşver geç olsun güç olmasın.

37 k

evlilik fikri ctrl+shift+del

21 yaşında evlenip elinde bebeyle gezsen daha mı iyiydi? kendimi öyle göremiyorum ya korkunç. çok klişe olacak ama yaşla alakası yok, kafa yapın oturacak evlilik için.

Evet, evde kaldın :)

türkiye'de ortalama evlilik yaşı erkekler için 27.
28 olunca evde kalmış sayılırsın belki

24/e.

ben 27-30 yaş aralığında insanın kariyerine odaklanması gerektiğini düşünüyorum. işe vermeli insan kendini.

bir atansam 5-10 sene evlilik falan düşünmem anasını satiyim.

27,e.

tam bir hafta once bu soruyu sorsaydin muhtemelen evet derdim. umut yok derdim. cevabi da bilmiyorum derdim. ama paris'e gittim ve yeni dondum. ve yalnizdim, kafa dinlemeye. az once de sozlukte paris denince akla gelenler basligini okuyup kendi kendime egleniyordum.

ozetle evde kalmak diye bir sey yok dostum. kendine bir haftalik avrupa tatili ismarla. ne demek istedigimi anlayacaksin. anladigin sehirde bana kart at hatta. ciddiyim.

eğer üniversiteyi hakkıyla okumuş biriysen ve hayatını hep bir şeyler yapmaya adamışsan evde kalmamışsın. kendini karıya kıza adayıp da kişisel olarak hiçbir gelişim göstermeseydin evde kalmış olabilirdin.

35 e, ben evde kaldım, sana daha vakit var, raat ol, 33 den önce evde kalmış sayılmıyon.

Kadınım, 32 yaşında evlendim. Süper oldu bence...

Café de Klos'da ete doymadan gelmeyin.

Vondelparkta bisiklet sürmeden gelmeyin

cannibale royal de et yemeden sakın gelme. deniz mahsulü seviyorsanız mutlaka the seafood bar gidin

şehirde yürü, mimarisi dışında çokta aman aman bir şey yok.

Mushroom deneyin insan beyninin ve renklerin başka bir boyuttan tadına bakın. Denemek için Tatankadan Atlantisi alın. Mantar etkisindeyken kaldığınız yerin yakınlarında olun. Yaşadıklarınızı bir ömür unutamayacaksınız. Klos'a gidin crownun dediği gibi seperate ribs yiyebilirsiniz. Üç kişiye iki porsiyon yetiyor. Sigara içecekseniz green housedan lemon haze alın.

Sehir icinde ve Vondelpark'ta bisiklet sur.
madame tussauds muzesi de zaman kaybi, oraya gitme. Hatta muzelerin yarisi cop. Ama tercih meselesi iste:)

oitheblog.com

red light :D

İlk iki yil odedigin paranin buyuk kismi faizleri kapattigindan, krediyi erken kapatmak pek kazancli olmayabilir. Subenize gidip erken kapamanin basabas noktasi sizi nerde kara zarara sokuyor ogrenin. Yanj faizler nerde bitiyor nerde basliyor. Konut kredidisyse zaten yuzde 2 cakarlar.

Bankayi ararsaniz net rakami söylerler.
Kalan anaparayi oduyorsunuz krediyi kapatinca. Ben arayip ogrenmistim.

Ben zamanında yapmak istemiştim ama pek avantajlı olmadığı için vazgeçmiştim. Faiz her ay azalıyor çünkü.

Tabi krediden krediye değişir. Bankadan öğrenmeniz en mantıklısı.

Şu ilk aylarda paranın çoğu faize gidiyor, o yüzden ilk yıldan sonra krediyi erken kapatmanın yararı yok geyiğine de bitiyorum.

Banka keyfinden giderek azalan faiz almıyor. Aylık sabit taksit ve faiz oranı uygulamasında matematiksel olarak mecburen ilk taksitlerde daha fazla faiz ödersin, çünkü kalan anapara daha fazladır.

Diyelim 10.000 TL çektin, aylık sabit faiz oranı ile 500 TL taksitle ödeyeceksin. İlk ay anapara 10.000 TL olduğu için faizi yüksek olur, 500 TL'nin atıyorum 50 TL'si faiz olur, anaparadan 450 TL düşer. Sonraki ay kalan anapara 9.550 TL'nin faizi 40 TL olur, 500 TL taksit ödersen anaparadan 460 TL düşer ve ikinci ay sonunda anapara 9090 TL kalır. Bu şekilde sabit taksit ve faiz oranı ile azalan faiz miktarı şeklinde ödersin.

Sonuç olarak kalan anapara üzerinden senin çektiğin kredi için aylık olarak %1,20 faiz ödersin. Hatta faiz miktarı üzerinden %15 KKDF ve %5 BSMV ödeyeceğin için aylık faiz oranı %1,44 olur.

Ödeme tablonda her ay kalan anaparayı görürsün. Krediyi kapatmak istediğinde sadece kalan anaparayı + o ay için bir sonraki taksit tarihine kalan gün sayısıyla orantılı faiz ödersin. Finansbank cep şubesinde veya internet şubesinin krediler bölümünde anlık kapama tutarı yazıyor zaten. Online şubeye girip o günkü kapama tutarını kontrol et.

Toparlarsak ister kredinin başında ister sonlara doğru krediyi erken kapatmak *kapama cezası yoksa* her zaman avantajlıdır. (Konut kredisinde işler değişir ama, orada erken kapama cezası uygulanır.) Ceza olmadığında mevduat faizi neredeyse her zaman kredi faizinden düşük olduğundan kapatabiliyorsanız krediyi erken kapatmak faydanıza olur.

Şu anki mevduat faizi yıllık brüt %12 civarında ki net getirisi %10 olur. Kredinin yıllık maliyeti %17,5 civarı olduğu için paranızı faizde tutup aylık kredi taksiti ödemek yerine krediyi kapatmak daha karlı olacaktır.

müşteri hizmetlerini arayıp kapama tutarımı öğrenmek istiyorum diyorsun olay bitiyor.

en dürüst halimle konuşuyorum, "saçma sapan bi şey okuyomuş" der geçerim içimden.

fakirmiş diye düşünüyorum. ailesinin parası olsa çocuğunu paralı ama düzgün bir bölüm okuturdu.

keşke başka bir şey okusaymış diye düşünürüm. onun dışında kişiliği ya da bilgisi - kültürü hakkında bir önyargım yok.

devilred +1

halkla ilişkiler, işletme gibi şeyler okuyan insanlara hep şaşırmışımdır :/

kusura bakmazsan biraz iğrendim.

halkla ilişkiler ve reklamcılık mezunuyum, ne zaman bölümümü söylesem herkes oha çok iyi der ama sanırım reklamcılık ekinden kaynaklanıyor.

Rahat adammış diye düşünüyorum.

Okula bir tane kariyer danışmanı getirdiler. Ona bakarak konuşacak olursam, bir elektronik mühendisliği öğrencisi olarak son derece Aysun Kayacı bir bakış açım var.

Halkla ilişkiler olsun, medya ve iletişim olsun bunların dört yıl boyunca insana kattığışeyler herhangi bir gerçek üniversite bölümünün hazırlık sınıfının ilk bir ayında kattığı kadardır.

Babası zengin mi acaba aile şirketinde mi çalışacak diye düşünüyorum.

olumlu ya da olumsuz düşünce beslemezdim.
nereden kaynaklanıyor bu şkeilcilik? türk olarak kanımıza mı işlemiş, bilmiyorum.
bizim ülkede zaten bir tek tıp, hukuk veya mühendislik okuyanlar zeki. özellikle bu mühendisler en düşük puanla girip bir de einstein'ın torunu olarak görmüyorlar mı kendilerini, ölüyorum.

vallaha umrumda olmaz ne okuduğu.
ben ilişkilere bakarım. eğer düzgün bir adamsa tutar, değilse siktir ederim.

insanları okuduğu okula göre sınıflandırmak da enteresanmış.

Bos bolum oldugunu dusunuyorum. Pek fazla sey katacagini sanmiyorum. Devilred+1 ama bu onunla arkadas olmayacagim anlamina gelmez.

"herkesten cok para kazaniyorum" edebiyatina da hastayim :) bi onceki duyurusu "ogrenciyim, param yok" olan birinin bir baska duyuruda herkesten cok para kazaniyorum demesi gunumuz internetini ozetliyor.

Basarili bir ogrenci degilmis diye dusunurum sadece.

bol para kazanmaya bakın.o zaman oldukça saygı göreceksiniz. kimsenin de ne okuduğunuz umrunda olmayacak. bakmayın idealist yazanlara. çok iyi dedikleri bölümleri çok fazla para kazanıldığı için severler, genel olarak.
dünya genelinde bütün üniversitelerin sizin entellektüel ( doğrusu 2 l) birikimize, dünya görüşünüze katkısı yol göstericiliğinden gelir. mikroçiple yükleme yapmaz. daha seçme insanlar nispten daha iyi bölümlerde olduğundan çevrenizden aldıklarınız önemlidir. en büyük katkısı da budur. Gerisi sizin hangi yolları seçtiğinizle ilgilidir.
doğunun bir yerindeki üniversite ile boğaziçi çevre ve olanak açısından da aynı olmayacaktır, örneğin. fakat dediğim gibi yeteneksiz, bilgisiz, dünyadan haberi olmayan insan, her bölüm ve meslekten çıkabilir.
dünyada herşey para üzerine yürüdüğünden, yaşınız ilerledikçe saygının da bunun üzerine kurulu olduğunu daha net göreceksiniz.
saygının kıymetlisi, kimin tarafından gösterildiğiyle ilgilidir. bölümün ya da mesleğin yüzünden saygı gösterecek olanların saygısızlığını da umursamaya gerek yok.
hangi meslek grubu olursa olsun, hangi ülkede yaşarsa yaşasın; dünya coğrafyası, dünya siyaseti, bilim, tarih konusunda yüzde 99 oranında vasat olacaktır.
çok okuyun. çok bilin. çok para kazanın. para, karı koca seçiminde de en etkili kriter olacak.

Halkla ilişkileri iyidir, sosyaldir ve girişkendir diye düşünürüm. Türkiye'de iletişim, reklamcılık, halkla ilişkiler, pazarlama hep karıştırılır zaten. Gerçi hepsi de birbirinin işini büyük oranda yapabilir.

hiçbir yargım yok. bir mühendis de boş beleş bir mal olabiliyor. bunun bölümle alakası yok. kendini geliştirip dolu bir şekilde bitiren bitirir, bitirmeyen de kendine zararı.

SAhibinden.com'a dusuyor bazen, gunluk takip etmelisin.

tellerinin yerini degistiriyorsun solak gitar oluyor. elektro degil ki bu, klasik zaten genelde simetrik bir yapiya sahip.

ben mi yanlis biliyorum bilmiyorum ama, ben klasik gitar aldigimda solagim deyince adam tellerin yerini degistirdi oyle verdi.

Çok para vermeyeyim diyorsan simetrik bir gitar alıp tellerinin yerini değiştirt. Sapını falan da düzeltsinler yalnız. Bilmiyorum gerçi klasik gitarda var mı sap ayarı falan.

kötü gitar 3 aya kalmaz gitardan soğutur. ilk gitar bile en azından orta kalite olmalıdır. adres: kadıköy pasajı ya da taksim tünel
ya da mydukkan.com

ulusoy ya da nilüfer. nilüfer daha iyidir ama. metroyu konuya dahil etmiyorum bile.

ben otobüsle bir yere gideceksem her zaman nilüfer'i kullanıyorum, çok memnunum.

Kesinlikle nilüfer

Edirne'ye giden bütün firmalar en adi otobüslerini koyuyorlar. Ama nilüfer bir nebze daha iyi.

gidiyorsa şayet pamukkale yi de değerlendirebilirsin.

2 saatlik yol zaten at arabasıyla gitsen ne olur :)

Istanbul seyahat ile Tekirdag'a gitmistim gecenlerde, arac cok rahatti ve ikram guzeldi. Ayrica kemerleri takma uyarisi yapmalari cok hosuma gitti. Sirf kemer olayi icin bu firmayi tercih ederim bundan sonra.

@cekilmis gayfe o kadar kısa mı sürüyo ya :d

@stavro her firmada yapıyorlar o uyarıyı :)
@giggs, 2,5 saat falan

istanbul'dan edirne'ye giden firmaların hepsi bok gibi. sırf o yüzden araba almaya yaklaşıyorum.

Nilüfer daha rahat ve 25 tl. Ötekiler 30

@cekilmis gayfe
Hayir her firmada yapmiyorlar o uyariyi.
Ya da ben varim diye bazilari normalde yaptiklari uyariyi yapmiyorlar:)

yanilmiyorsam (hala duruyorsa) sahibinden.com'da 650 tl'de olabilir, guzel les paul kasa epiphone vardi besiktas'ta satiyordu.

Tabi kasa, agac tipi ve yapacagin muzige gore de degisir alacagin gitar.

Cort x6 olabilir bence. 2. el uygun fiyata bulursunuz. Hevesiniz kirilmaz da elektroda ilerlemeye devam ederseniz daha sonra amaciniza yonelik bir secim yaparsiniz diye dusunuyorum.

baskı balatayı bitirirsin. zararı bu olur.

abi ben de yapıyordum birebir aynısını otomatige gecene kadar da bırakamadım maalesef :)

Arada devir saatini gözle, 1500'ün altına inmedikçe debriyaj yapma. Bir süre buna kas. Sonra alışkanlık edinirsin. Yokuş inerken aslında ayağın debriyaja basmaya hazır durması iyi bir şey. Çünkü ani fren yapman gerektiğinde motoru durdurursan frenin tutmayabilir. Debriyaj o durumda lazım olur.

ben yanlış bir hareket görmedim. debriyaja basmakla zarar vermezsin...

ben de yapıyordum, sakin yollarda debriyaja çok basmadan kullandıkça alıştım. ama benim tavsiyem araba kullanırken sarf malzemeleri konusunda kasıntı yapmamak. evet bu şekilde yapmak debriyajı biraz daha hızlı bitirebilir ama eğer trafikte bunu yapmamak için sürüş güvenliğini tehlikeye atacaksanız hiç gerek yok. varsın debriyaj 100bin değil 90bin km'e bitsin. sonuçta bi noktada o balata bitecek mi bitecek. siz nasıl rahat sürüyorsanız öyle devam edin bence.

ben de düz vitesi senelerce bu şekilde kullandım. bir sıkıntı olmuyor.

Sirf bu yuzden kaza yapabilirsin bir gun.

Edit: @signore'un dedigi olaydan behsediyorum.

Yukarida bir arkadas surus guvenligini riske atmaktansa boyle devam et gitsin demis ama asil boyle devam edersen surus guvenligin tehlikede.

otomatik vites alacaksın insanların hayatını riske atma.

Herkes debriyajdan bahsetmis de bu sekilde fren balatalarinin omru de kisalir. Debriyaja bastigin icin yavaslarken motor freni yapmiyorsun ve frene daha cok basmak zorunda kaliyorsun.

100 metre ilerde kirmizi yaniyor ve 4. Vitestesin diyelim. Devir cok yuksek degilse hemen 3'e atip ayagi debriyajdan yavas yavas cek, bir anda cekersen one yigilir araba. Sag ayak hafif frende, az az bas. Sonra devir yine dusecek, bu sefer 2'ye atip yine debriyajdan yavas yavas cek araba sarsilmasin. Sonra 2. Viteste devir 1500'u altina geldiginde zaten durmaya cok yaklasmis olacaksin, bas debriyaja bosa at ve frenle dur. Yol musaitse hic frene basmadan sadece motor freniyle durma oyunu oynayabilirsin kendi kendine, cok eglenceli oluyor :)

Motor frenini kullanirsan debriyaja basili olarak durmaya gore hem daha az yakit tuketirsin hem de fren-debriyaj balatalarini korursun.

Ayrica diyelim ki uzun bir yokus iniyorsun sicak bir havada. Debriyaj fren yaparsan bir sure sonra frenlerin tutmayabilir.

Benim surekli bosta yokus inen arkadasim eymir golune inerken bunu yapiyor ve frenleri bitiyor zar zor duruyor. Debriyaja basmak da bosa almakla ayni sey zaten

ben de yapıyorum. Daha öğrenirken, özellikle yokuş aşağı giderken yapmamam konusunda çok uyarıldım. Çünkü araba boştayken hızlanıyor, ama yok. Bu iletten sık sık uzun yola çıkarak kurtulabilirsin bence, durma, kalkma yapmadan. Alışkanlığı değiştirmek gerekiyor.

Şu an bu şekilde öğretiliyor düz vites. Eğer frene durmak için basıyorsanız debriyaja da basın şeklinde.

Gezmek , yemek yemek <3

Dikiş dikiyorum ben. Bir de bira yapıyorum.

longboard, davul, gitar, rc heli.

Hobisi bira yapmak olan bi hatun lazım bana da.
Elektronik. Ayrıca evde matkap ve dekupaj testeremle bir şeyleri tamir etmek ya da bozmak.

Bi ara deli gibi puzzle yapardim. Ama hem artik koyacak yer bulamiyorum hem de kedim var firsat vermiyo sagolsun. Puzzle i orgu ormekle yer degistirdim. Hem kedişim de ipe pati atarak mutlu oluyor :d Genelde kitap okuyorum. Tarih hic sevmezdim simdi yeni yeni basladim siyaset/tarih okumaya. Fena gitmiyor. Bi de yan flut caliyom iste gunduz evdeysem eger.

Ayrica yemek yemek+1000

Ekonomiyle falan uğraşırım. Bol bol okuru.

genel olarak boş vakitlerimde bilgisayar oynuyorum. onun dışında böyle yılda bi iki kez satranç bağımlılığı tutuyor 1 ay falan süren şu an o dönemdeyim sabah akşam satranç oynuyorum ama öyle çok iddaalı değilim. bi de çıkartma albümü tamamlamayı seviyorum şimdi euro 2016'yı bekliyorum bi iki güne çıkar sanırım

@ 7-8 yasında yeğenim var o da euro 2016 cıkartma koleksiyonu yapıyor.
cocukken bende yapardım.

maket yapmak
ama uzun süredir yapmıyorum

evde bira yapmak
puzzle yapmak
bir de eskiden wow oynamaktı şimdi bıraktım

Küçük bir evim var, onu dekore falan ediyorum kafama gore, esyali kiraya veriyorum kısa süreli, ahşap boyama da yapacağım yaknda..

müzük.

Seyahat etmek ve tiyatroya gitmek

uzun süredir çiçek, kaktüs ve sukulent bakıyorum, bütüyorum, çelikle çoğaltıp sevdiklerime hediye ediyorum. bu sene balkon bahçeciliğine de sardım, tohumdan yetiştirdiğim domates, acı-tatlı biber ve iki tür fesleğen fidelerim var. şu an gerçekten ilgiyle, vakit harcayarak ve araştırarak, tutkuyla yaptığım bu var.

akordeon.

kitap-piyano-maket ekseninde dönüyor genelde. arada kara kalem de çiziktiriyorum. bir de bu aralar mandoline sardım.

Baya var hatta cogu zaman iclerinde kayboluyorum desem yeridir. Birisi hobi olaraktan yavas yavas cikip, baya para kazanma moduna geldi. Digerleri de guzel. En guzellerinden biri de muzik.

Karakalem cizim yapiyordum, uzun zamandir yapmiyorum.
Matkap, sarjli vidalama vs. ile bir seyleri tamir etmek +1
Aklimda bazi yeni hobiler var ama cok cok maliyetli oldugu icin odemelerimin bitmesini bekliyorum:)

www.youtube.com
www.youtube.com

Imany - Don't be so shy
&
Filatov Karas Remix

bu soruya cevap olsun diye yapilmis bi mix biliyorum

www.youtube.com

Tom Odell - Another Love, Zwette Edit
youtu.be

pike +1 ek olarak da james bay - let it go

www.youtube.com
www.youtube.com

www.youtube.com

ayrıca @ben de, o hakaret gibi olmuş o gruba ya :( ben resmen kırıldım şu an

orjinal:
www.youtube.com

remix:

www.youtube.com

Nightcall- kavinsky

Foals -late night solomun remix
Imany - Don't be so shy +1

Simdi aklima gelmeyenler de var:)

Sehir iclerinde gerek yok. Kotor budva tirat arasi da taksi kullan. Arabalik yer degil.

Sehirlar arasi taksi cok pahaliya gelir diyorlar?
Acikcasi arabayla gezmek istemiyorum, hem uzun sure direksiyonda kalmak istemiyorum hem de nereye gidersem gideyim sonunda arabayi biraktigim yere donmek zorunda olacagim, bunu da istemiyorum bana kalsa.
Ama ulasim sikinti olacaksa da kiralayayim diye dusundum. 3 gunde en azindan olmazsa olmaz yerleri goreyim diyorum.

Karadagda yollar virajli ama cok duzgun. Cukur vb yok. Manzara harika. Ayrica kucucuk ulke. Tum gun direksyon basinda olmak diye bir sey yok bence :/

Mesela budva'ya bar'a elbet ulasirsin podgorica'dan ama bilmiyorum budva'dan kotor'a gecebilir misin. Iyice arastirman lazim.
Bir de kotor'un ici guzel ama etrafi, koylar filan daha guzel. Budva filan da oyledir herhalde.

steroid load bb'ciler kür zamanı 10k+ cal diyet yapıyorlar hep. öyle büyüyor hayvanlar anca. yemek yiyen insanları izlemek saçma geliyor bana.

Tahammul edemedim, sikilip kapattim videoyu.

cevap: ben sıkıldım hızlı sara sara izledim yediklerini gösterdikten sonra.

soru: bu herif nasıl patlamadı lan o kadar şeyi bu kadar kısa sürede yiyip. yedikten sonra noldu acaba? ölür bu çok yaşamaz.

www.youtube.com (burrito)

www.youtube.com (11 bin kalorilik tatli)

bu adamin bircok videosunu izledim en hayvanisi bu ikisiydi sanirim.

bu örnek attığım video aslında en eski ve en kötü videolarından galiba. bohr'un attıklarını da izlemiştim onlar daha güzel.

tiksindim aküüü

şu an izliyorum eğlenceliymiş :D ama oturup izlemem başka zaman. yalnız herif nasıl gömdü o kadar aq?