Bayrampasa'nin herhangi bir yerinde yasanmaz artik. Her taraf suriyeli ve apaci dolu. Evler dipdibe, yollar eski, gereksiz kalabalik.

yıldırım mahallesi iyidir. b.paşa merkeze göre daha ferah daha tenhadır. cadde ve sokaklar daha geniştir.

Fena yer değildir. Ada parka yakın olması güzel bi avantaj. Genelde göçmenler boşnaklar falan yaşıyorlar. Ev fiyatları oldukça pahalı.

daha önce nerede yaşadığına bağlı. cihangir filan gibi mahalle kültüründen uzak yerlerde yaşadıysan burası seni kasar.
bir de hayvan gibi bi genelleme yapmak istemiyorum ama böyle vakalara denk geldiğim için uyarayım dedim: kürtsen veya kürte benziyorsan çok taciz ederler.

daha iyi başka bir seçenek yoksa anca yaşanır yoksa adımımı bile atmak istemem.

Sana bi tuyo vereyim. Istanbulda sari minubuslerin oldugu yerde yasanmaz. Dolmus degil dikkat. Sari buyuk minibus. Dusunun hak vereceksiniz.

Mahalle Balkan göçmenlerine dayalı olduğu için genelde gereksiz pahalı bir yer. Hatta o bölgenin en pahalı yeri. Özellikle göçmen mahallesinde oturmak gibi bir isteğin yoksa hiç gereği yok.

Ha o bölgedeki daha ucuz yerler de suriyeli, kürt mahalleleri falan, artık kolay gelsin :)

Mr goodcat haklisin gercekten. Ben de ayni dusuniyorum.

Kurt degilim.

Gocmenlerin olmasi apache'lerin barinmadigi bir yer olduguna isaretdir diye dusunuyorum. Fiyatlara vaktim da gereksiz pahali gercektrn. O fiyatlara ulasmak istedigim her seyin ayagimin altinda oldugu merkezi bir yerde yasarim. Simdi orada da her sey var doyeceksiniz belki ama hayir, benim icin yok:)

Bilgiler icin herkese tesekkurler.

salak salak orda yaşanmaz diyen tipleri dinleme, büyük ihtimalle dünyanın sikik yerinde yaşayıp burda bebek nişantaşı tripleri yapıyorlar. 25 yıl yaşadım başka bi mahallesinde, yıldırım mahallesi sakin bi yerdir, boşnak nüfusu fazla. bir süre sonra zaten etraftakilerle tanışmış olursun kimse kimseye karışmaz. öyle adam sikmiyolar yolda. çok merkezi değildir diğer mahalleleri gibi. tavsiyem muratpaşa mahallesi ve ismetpaşa mahallesinde ev bulabilirsen ordan al. çünkü en merkezi 2 mahalle burası metro, metrobüs heryere yakın mesafede. yıldırım mahallesi de güzeldir, hidayet türkoğlu spor kompleksi var aylık üye olursun her gün yüzmeye gidersin. canın sıkıldımı git park ada var orda çay iç aile yeri normalde ama genelde manitacılık kovalayan tipler var bunların apaçi dedikleri de bunlar zaten. her yerde olan tipler.

bence yaşamak için güzel bir mahalle. parkada ve tramwaya yakın. evler 500.000 TL'den başlıyor. Kürtlere ev satmazlar. ırkçılıktan söylemiyorum bir tespit sadece. kürtsen ev alman çok zor burdan.

sokakları sakin ve geniştir.

dip not: istanbulda güzel kız popülasyonu en yüksek yerleşim yerlerinden biridir ama işte "mahalle" olduğu için dikkatli olmak lazım, göt keserler.

İstanbulun yaşanılabilir mahallelerinden biridir.Üstte bahsedildiği gibi göçmenlerin yoğun bulunduğu bir mahalle. Ben de göçmenim. kendimi bildim bileli bu mahalle ve etrafında okudum,yaşadım,gezdim.Yaşanır burada.Kürtsen ayrımcılık yaparlar yalnız baştan söyleyeyim.Göçmenler parayı bulsalar da burayı terkedip pahalı semtlere gitmezler pek.

Evet. Yaz kış kullanırım. Kışın da terliyoruz sonuçta.

Mevsim ve hava durumu farketmeksizin kullanıyorum.

her mevsim kullanırım.

365 gun kullaniyorum.

Kullaniyorum ama deodorant sadece. Roll on kullanmam.

evet, kullanmaktan vazgeçmiyorum mevsim fark etmeksizin.
sonuçta ben kat kat örtünen, giyinen biriyim, yine terleyebiliyorum.

her mevsim deo kullanirim ama roll on sevmiyorum.

namaz uykudan hayırlıdır

Biyolojik saat. Vücudunu o saate alıştırdıysan kendi kendine uyanır.

kötü bir şey değil bence.

Ben de donem donem bir sure bu saatlerde otomatik uyaniyorum, tekrar yatiyorum.

alkol filan alıyorsanız o da yapar.

Allah'a öyle çok inanıyor ve güveniyor ki oradan gelen ne olursa olsun koşulsuz kabullenecek.

Arkamızda Allah var

En sevdikleri vefat etmiş, kaybedecek bir kişisi kalmamış veya en sevdiklerini kendinden daha çok güvendiği Allah'a emanet etmiş.

hadi hadi +1

Kaderci birisi olmalı bunu söyleyen kişi.

yahu ne var bu sözde anlamayacak?

bruce willis ölüymüş.

@hakbfu'in dedigi gibi anladim ama emin olamadigim icin sordum.

Sapikca gibi. Mesela anusunu neden merak edesin ki?

oha! insanların kendine ait alanları olmalı ve mahremiyete saygı duyan dostları. kendi adıma sapkınca buldum bu düşünce tarzını.

Normal degil bence. Arkadaslarim senin gibi davranmaya kalktigi zaman anında bitiriyorum iliskiyi.

değil. sadece gereksiz.

@devilred: zaten "ille de göreyim, zorlayayım" demiyorum.

@rayde: ya ben onun izni olmadan süzeyim, giyinirken gözetleyeyim de demiyorum.


dediğim gibi, çok sevidğim bir dostumun her şeyine tanıklık etme fikri (onun d arızası varsa) bende daha yakınmışız izlenimi verir diyorum.

bırak arkadaşı dostu, insanın eşinden bile ayrı özel bir alanı, mahremiyeti olmalı. bu neymiş böyle vıcık vıcık. dostlarımın mahrem bölgelerinden banane la. ne işim olur.
kardeş, sen bir profesyonel yardımıyla bu duygularının üzerine git, altından neler çıkacak. zira hiç normal değil.

sapıkça değil de sağlıksız bence. bir insana bu kadar yakın olmayı istemek fikri sağlıksız geldi bana. bir insan her şeyini birileriyle paylaşabilir belki ama her şeyini tek bir insanla, belirli bir sebep de yokken paylaşması/paylaşmak istemesi benim için uygun bir şey değil. bazı sırlarımı arkadaşım, bazı sırlarımı sevgilim bilir; bazı arkadaşlarım götümü görür, bazısı görmez nhsfhsjkl. dost bellediğim birine her şeyimi açmam, ondan da öyle bir şey beklemem şahsen. sağlıksız ve gereksiz.

sapıksa da sapık ya boşver, kendine ve başkasına bu isteklerinle zarar vermediğin sürece ne önemi var. ben de ara sıra parkenin üzerine yatıyorum öyle kıyıya vurmuş balina gibi, hoşuma gidiyor. sapıksam sapığım, kime ne sonuçta, sktir et.

sağlıksız. üzerine gitmeniz gereken bir durum bu. mutlaka altında yatan bir neden vardır, o nedeni bulmanız lazım ki sağlıklı ilişkiler yaşayabilesiniz.

evet sapıkça.
ama benim bir arkadaşım mesela 3 kişilik bi arkadaş grupları var ve birbirlerine fotoğraf falan atıyorlar böyle mahrem yerli. duyunca şok olmuştum çok sağlıksız bence.

kafayi yemissin sen.

hocam mahremiyet, mahrem bölgeler falan bunları herkes merak eder, sadece çekinir, kişiliğine ahlak yapısına vs uygun değildir. öyle ahlaki takıntılarınız yoksa ve dostunuza zarar vermiyorsanız bunlara kimse sapıkça diyemez.

ama asıl psikolojik açıdan sorunlu kısım, sadece kendinizden üstün gördüğünüz ve hayran olduğunuz kişilerle dost olmak. bu pek dostluk gibi değil.

sen bu gidişle adnan hoca olacaksın.

@battal gemalmaz + @whimsical + @thenis: bu arada ben dostluğu mahremiyete indirgemiyorum. keşfedelecek şeyler arasında görüyorum.
ha, psikolojik durumumu merak ediyorsanız da şöyle diyebilirim: ben genelde hep kendimi başkalarıyla kıyaslarım, kendimde olmayan şeyleri başkasında gördüğümde kendime üzülürken, onlara hayranlığım artıyor. bu hep küçüklüğümden bu yana böyle. şu eski duyurumda da bahsetmiştim hatta: eksiduyu.ru

dolayısıyla, içimdeki bu istekten veya onları üstün gördüğüm için dost değilim, dostum oldukları için benden daha iyi yönlerini keşfediyorum sadece.
ve bu mahremiyet bölgesi de, hayranlık beslediğim kişilerin, dostlarımın en gizli yerlerine tanıklık ettiğim için beni mutlu edecek diye düşünüyorum-ki en yakın dostlarımdan biriyle bu anı yaşadım. hiçbir şey değişmedi, aksine mutlu oldum "onun belki de en özel saydığı şeyleri bile biliyorum" diye.

dediğim gibi sadece mahremiyete indirgemiyorum dostluğu.

birkac cuk gormek icin fazla zahmet gibi...

Bence sapikca

La cevap falan vermeyin, arkadaş olduk sanıp götünüze hallenebilir :(

evet

pek akıllıca değil

evet sapıkça. çok soğurdum öğ.

@scent of a pastrami: skype versene? ;)

düşünce tarzın olayı sapıklaştırıyor bence.. mahrem bölgeden kastettiğin neresi bu önemli. ha birde bu olay nasıl gelişiyor orası da var. eğer hadi bana memeni göster dostluğumuz pekişsin gibi bir koşullanman varsa, gereksiz ve saçma. I mean what's the point?

ha yok ben de mesela dostlarımla çok rahat ve geniş davranan biriyim. günlük yaşantımda asla mimik ve davranışlarımı kısıtlamam. yani bedenimi sergilemekten çekinmem. beden sergilemek deyince aklına manken geliyorsa o ayrı tabii. neyse ne diyordum, ben de arkadaşlarımla otururken popomun şurasında şu çıktı, mememin burasında bu var, baksana şuramı şöyle etsene, ya da ne bileyim karşılıklı olarak bedenlerimize dair ''mahrem'' yerlerimizi gösterdiğimiz oluyor birbirimize. ama şu kafa yok bizde ''aaaaa vesika burasını gösterdi bana'' demek ki çok değer veriyor bana. bu nasıl bir mantık lan?

benim cevabım mahrem bölgelere yönelik değildi, onun altında yatan niyete ve diğer saplantılara yönelikti. kişilik bozukluğunuz olabilir. olup olmadığını öğrenmek için terapiye gitmekten bir zarar gelmez. hiç değilse bu durumun sapıkça olup olmadığını bir uzmandan öğrenirsiniz.

teşhisi koydum:eğer kızsan nemfomanyaksın erkeksen eşçinsel. bu kadar .

@vay vay dunya vay: biseksüel de değil, doğrudan eşcinsel ha?
kendimi yeni çözdüm, tişikkirlir spirmin.

@m e b cağnım, illaki bişeseksüel olmak çıkmaz bu durumdan. nemfomaniylen de ne alakası var ayrıca. belki beynindeki bağzı yapılar, bilinçaltında bir yer bedenin ''mahrem'' konumuyla samimiyeti eş anlam kodlamıştır. öyle şeyler de mümkün tabii. ez cümle rahatsızlık veriyor, zor anlar yaşatıyorsa bu durum sana bir psikiyatr'a görün (işin ehli değilse o da sapıksın diye tepkilerde bulunur sana ama biliyorsun das ist turkei)
ha yok, ben böyle iyiyim sadece ''normal mi'' kamuoyu yoklaması yaptım diyorsan cevaplar böyle.
dipnot: normal ne ya.

@vesika: rahatsızlık vermiyor, hayatımı olumsuz da etkilemiyor.
sizlere anlamsız gelen bir mutluluk yaşıyorum böyle özel noktalarda :)

argonun güzel bir tınısı var bence, rektal de olabilir bak tıbbi çağrışımları var çocuk doktor olur belki

"Argon kaynakcioglu" iyi gider belki:) Ama bu isimlerin hepsi felaket.

hepsi taşak geçmelik isim. yandal ne ya :D aragon aragorn falan hadi yutturulur millete de argon nedir :D

rektum

favorim rektal. hele bir de soyadı tuşe ise tadından yinmez ;_;

idit: slm slm ;_;

zerdal iyiymiş. çözdal gibi.

tuğçe
alara
lara

bircan

Mine
Ilayda
Acelya
Aleyna

Edit: Nazli ve Nazli'nin tum turevleri de var.

Sedef.

Ps: sedef hastasıyım.

Ecrin, Ceylin, Tuana, Melisa

gülsüm. bilmiyorum nedense sevmiyorum.
bir de nazlı, nazlısu, nazlıcan.

Aleyna +1

Hazal
Dilara

tuğba, tuğçe, kübra, büşra, rümeysa, sümeyra

tuğba, tuğçe ve diğer islamik tüm isimler...

aybüke

sıla (en nefret ettiğim)
kübra, büşra vs gibi islamik isimler.

açık ara tuana.
bide sümeyye

sayns yazınca aklıma geldi. ahsen iğrenç cidden

nur ve turevleri
busra/kubra vb islamik isimler :)
ceren
tugce

Bi tek Pelin'i itici buluyorum.

su, sude falan. ahsen ismi çoook kötü.

Rabia ve son günlerde konulan sikimsonik tiki isimlerin hepsi

-tuğba
-tuğçe
-derya
-kübra
-seda
-çisil/oylum/neslima/neysu/gülce gibi uyduruk gelen isimler.

burcu irem büşra kübra

"MERVE"

sümeyye : doğal tiksinç "sümük ye" gibi
rabia : politik sembol
hayrünnisa : sonradan görme zenginlik hatırlatıyor

tuğçe, merve, cansu, arzu, aycan, melis

nefret degil de... cocuga "ecrin" filan gibi isimler verilmesini sevimli bulmuyorum.

Aleyna
Alara
Almina
Almila
Aymila
Alev
Aybüke
Alanur
Badegül
Betül
Çisil
Ecrin
Eyşan
İrem
İlayda
Şeyma
Rabiya

naz

Puahah ulan ben de hemkifim.
Kübra, tuğçe, süneyye vs. bütün şakirt isimleri.

buse
ayşegül
handan
yeliz
süreyya
ümmügülsüm
gülsüm
gülay
mukaddes
fatma
ecrin
münevver
sonu nur ya da su ile biten tüm isimler

Ayrica

Sumeyye (Bana da sumuk cagristiriyor)
Cisil (Sidik cagrisitiyor)
Rabia (Asik suratli bir kocakadin geliyor gozumun onune)
Bade
Irem
Ummugulsum diyince beni gulme tutuyor.
Tuana
Nur ile baslayan ya da bitenlerin hepsi
Hatta ek almis isimlerin hepsi
Melis
Melisa (Bu en ust siralarda)

Bunlarin hepsine +1 diyorum.
Tugba ve Pelin isimleri aksine hosuma gidiyor. "Pelin" ismini duydugumda da gozumde guzel bir kadin canlaniyor nedense.

cansu, nurcan +1

nurcan ne ya. cansu da öğ.

vergi borcum var. kol gibi.

maaşım yatıyor(maaşım dedim dikkat edersen, artık işveren bile değilim)

sistem üzerinde hesabınızı bloke edebilir, araç ve gayrimenkulünüz üzerine haciz uygulayabilirler.

Peki ilgili tutarı hesaptan cekmek yerine bloke koyma durumu olur mu?

ihtiyati haciz kararı alınırsa koyar

asıyorum.

asıyorum

Raf.

katlayıp rafa.

Katlıyorum.
bir yerden sonra sıkar asmak.
hayatta pratik olmak lazım asmakla vakit kaybetmemek lazım.
kumaş vs asılıyorsa da tekrar vakit kaybetmemek için asılır zaten. ütüle sonra katla ütüsü bozulur kim uğraşacak.. tekrar ütüle tekrar katla vs..

raf

Katliyorum. Asmasi zor geliyor acikcasi.

Pantolon askisina asiyorum. Katlayinca alttan kot alirken bi daha hepsi dagiliyo bozuluyo vs asmak daha kolay oluyo

katliyorum.

Askilarin yere paralel cubuk kismi olur ya, o kisma 3-5 tane dizleri o cubuga gelecek sekilde asiyorum. Tum kotlar 2 veya 3 askida. Katlamaya da karsi degilim de, dolabin katlanip koyacak yerini kucuk yapmislar. Oralar canuk doldugu icin asiyorum.

Raf.

asıyorum.

Ben de katlayıp rafa koyuyorum, ama sonra geri koyarken bozuluyor. Bir de altta kalan kotların varlığını unutup hep aynı kotları giyiyorum. Sonra "Aa böyle de bir kotum vardı, doğru" gibi tepkiler veriyorum kendi kendime. Asmak da uğraştırır gibi geliyor ama bir deneyeceğim asmayı. En azından gündelik olmayan, bir numarası olanları asayım.

Kapımın arkasında asılı benim tüm kotlarım

@hakmut
Kapının arkasında? Nasıl?

Genelde katliyorum ama astigim da oluyor, cok onemli degil benim icin. Kumas pantolonu asarim.
Kapinin arkasina astigim da oluyor bazen benim de.

kapı arkası askılık işte, herkesin evinde yok mu böyle şeyler yahu :O

images.hepsiburada.net

Katlıyorum.

@hakmut
Ben 1 tane aldım da kapıya uymadı. Acaba dolap kapısının arkası mı diye düşündüm de, kapaklı dolapsa diye. Çok düşünceliyim. :)

raf

kapi arkasi +1
boylece hepsini ayni anda gorebiliyorum, ayrica cikartip yatagin/sandalyenin uzerine birakmak yerine hemen asiyorsun boylece ortalik toplu kaliyor.

Ben ortalıkta kıyafet olmasından hoşlanmıyorum. Kaldı ki benim kotlarım kapı arkasına sığmaz, kıyafet alışverişini severim biraz. :) Ben de pratiklik olsun diye şu borulu askılıklardan aldım, daha doğrusu sevgilim bana alıp hediye etti. O da kullanışlı oluyor, tavsiye edebilirim kapı arkası askısına ilave olarak.

whimsical evet onlardan bende de var, butiklerde olanlardan bahsediyorsun degil mi? ama onlarla da kiyafetler acikta oluyor. bizim kucuk bir odamiz var orayi kiyafet odasi gibi kullaniyoruz o yuzden beni rahatsiz etmiyor.

Raf raf hrrr raf raf

asmaya gerek yok ya. katlayip koyuyorum. nesini asayim aga.

Tüm pantolonları asıyorum.

polis muhabbeti doğru. arkadaşım deep web'e girdikten sonra polis gelmiş kapısına. belki başka olaylara karıştı bilemiyorum orasını. belkide beni kekliyordu orasını da bilemicem. pc'sine el koymuşlar. olay iki sene önce oluyordu henüz reşit olmadığı için serbest bırakmışlar.

Bak hala..
Hangi polis gelmiş, niye gelmiş?
Yıllardır Tor kullanıyorum gerekli işlerde, şöyle sıkmayın insanları korkutmak için..
Abuk sabuk boklara girmezsen kimsenin ilgisini çekecek birşey değil, biraz daha güvenli browser sadece.. (Exit node olayına girmiyorum o daha karışık)

Tor browser indirince polis gelmez de "hoh tor indirdim çok asiyim pek görünmezim" diye çocuk pornosuna vs sararsan gelirler bittabi.

+ 1 whoosie

Dahasi Tor browserda yalnizca gunluk isleri icin takilip deep web'in ne oldugunu bilmeyen kisiler de var.

Polis falan liseli efsanesi. Yasal olmayan bir isi zaten hangi browser'dan yaparsan yap polis olasiligi vardir.

aman cocuk pornosunu meraktanolsa dahi bir kere bile izlemeyin. hakikaten polisin hassas oldugu konulardan biri.

deepweb ingilizce gibi ben biliyorum diyenlerin yüzde 90'ı bilmiyodur. geçen gün darknetmarketten bi şey aldım bi bok olmadı olmaz da. arkadaşların dediği gibi kadın ticareti uyuşturucu olayları da var orada ama bulaşılmaz ben ömürlük hesap aldım çıktım.

deepweb lamer kaynıyo da çok yanlış terim internet dh'daki ölücü tayfa kaynıyo demekle aynı şey.

Polis falan geldigi yok.

Polis olayı tamamen yalan. Zaten türk polisi kendi mesleğinden ihraç olmamanın derdinde

Skyscanner'dan tarayip en ucuzunu gotebilirsiniz. Ben oyle yapiyorum, en ucuz hangi acente ise oradan aliyorum skyscanner'dan bakarak.

Skyscanner +1 orada bakıp mesela en ucuz Pegasus ise kendi sitesinden alıyorum.

Dolar olarak vadeli de koyabilirsin ama şu anda dolar almak mantıklı mı bilemeyeceğim. Mantıklı bir dönemde dolar alıp yine Enpara'da vadeli döviz hesabında tutulabilir; hem döviz olarak değer kazanır hem de ufak da olsa faiz alırsın. Ama ben hiç risk istemiyorum, paramın değeri de düşmesin diyorsan vadeli hesap mantıklı. Aldığın faiz de aslında kazançtan çok paranın değerini korumak oluyor ama. Risksiz para ile para kazanma yolu yok.

Tabi bunlar kişisel yorumlar, "ben olsam böyle yapardım" tipi yorumlar yani. Yüksek miktarlar için uzmanlar ne der bilemeyiz :).

100 bin'in hepsini vadelide tutmak yatırım değildir. çünkü enflasyona göre reel kazancın %1-2. yani kabaca değerini koruyorsun sadece. hepsiyle olmasa bile bir kısmıyla doviz alınabilirdi. bi bankaya gidip yatırım uzmanıyla görüşün. doların uzun vadede 3'ü geçeceği neredeyse kesin gibi.

not: doların artacağını ocak'ta yazmış ve kafasını duvarlara vuran biri tarafından yazılmıştır. bkz www.eksiduyuru.com

Genelde bu kadar fazla parası olan yatırımcılar parayı çeşitli enstrumanlara dağıtıyorlar. Ama ne kadar oranda hisse, ne kadar oranda döviz vs. oluyor orası çok değişken tabii, ona dair bir fikrim yok.

Tl durduğu yerde değer kaybeder. Döviz de uzun vadede değer kaybeder. Döviz sadece paranın kısa vadede değer kaybrtmesinin önüne geçer. Dünkü 100 dolar bugünkü 100 dolardan evladır derler. Parayı arge ile yatırıma dönüştürmek falan lazım ama bizim ülkede zor öyle şeyler. Neyse 100000 çok para değil. Dolara çevir koy kenara. En azından tl olarak kalmasın. Herkes dolar yükselecek diyor. Kaç aydır da bağıra bağıra yükseliyor zaten. Kazancın olmasa da paranı muhafaza etmiş olursun.

uzun vadede tl nin dolar veya euro karşısında değer kazanma olasılığı sıfır. o yuzen hiç bi zaman anlamamışımdır parasını tl de tutanları. euro al

bu tip paralarla kısa vade yerine orta-uzun vade yatırma geçilmesi gerekir. (kişisel fikir) ve vadeyi en son plan olarak yani hiç bir şey yapamıyorum bari değerini koruyayım şeklinde düşünmek mantıklı olur.

kısa vadede anlayamasan bir orta-uzun vadede daha çok kestirilebilir bir durum ekonomi.

örneğin 2014 sonu ile borsanın tavan yaptığı, 2015 itibarı ile seçimin olacağı yani siyasi istikrarsızlık ve bir kısmın ekonomik kriz bir kısmın ekonomik durgunluk dediği şey olacağı biliniyordu. bu da doların artışı demek ayrıca FED oldukça uzun süredir dolarda faiz arttıracağım diye bas bas bağırıyordu.

orta vadede yatırım ve finansman kuruluşlarının dolar tl yorumlarını inceleyebilirsin.
dolar yatırımı için

Sepet yaparim.

Ulusal vize ise giremez, o vize Hollanda içindir sadece. Oturma izni varsa girebilir diye biliyorum.

ulusal vize olsa dahi Multiple ise girebilir. benim ulusal vize oradan biliyorum.

Multiple değilse de girebilir. Her türlü girer. Sıkıntı olmaz.

hangisi doğru :(

Multiple değilse de girebilir. Her türlü girer. Sıkıntı olmaz.

ben de böyle biliyorum

Multiple(çoklu giriş) olmasa bile, AB ülkeleri arasında hareket ettiğinden istediği gibi girebilir.

kırmızı pasaport değildir o eğer arkadaşın hollanda büyükelçisi falan değilse bordo pasaporttur:)

hollandaya gittiğine göre schengen vizesi var demektir vize süresi boyunca schengen bölgesindeki her yere girebilir İsviçre de buna dahil. multiple olması gerekmez. multiple, schengenden çıkıp geri girme durumlarında gerekir senin durumun böyle değil.

schengen de isvicre o yuzden sorun yok.

Shengen üklkeleri arasında sınırlarda vs. ekstrem durumlar dışında pasaport vize kontrolü olmaz zaten. Bir sokağın bir tarafı bir ülke diğer tarafı bir ülke olabiliyor bu yüzden sıkıntı yaşamaz. Rahat rahat geçer.

Her turlu girer. Vizenin ne oldugu nasil oldugu onemli degil. Kesin bilgi.
Kafa karistirici yanlis bilgiler vermeyelim. Ab ulkelerinin herhangi bir noktasina yasal yollardan ayak bastigin andan itibaren istedigin ab ulkesine gecebilirsin. Nereden cikariyorsunuz boyle alakasiz seyleri anlamiyorum ki.
Pasaport bile sorulmuyor ki ab icerisinde dolasirken, nasil giremeyeceksin?

Edit: Schengen bolgesinde olan ab ulkeleri.

Film & dizi izlerken.

sevgilimle dertleşirken. bu aralar çok sık oluyor, malum, ölümler coğrafyasıyız.

durduk yere canım ağlamak istiyor diye ağlayabilirim. her an her yerde her durumda kısaca.

Asla bir baskasinin yaninda aglamam. Ağladığımi goren olmamistir. Onun disinda nerde gelirse artık.

animelerde olabiliyor. (bkz: ano hana)

özlediğimde

FİLM

içerken.

six feet under'in final bölümünün son 10 dakikasında.

sadece yalnızken. mümkünse geceleyin karanlıkta, yatmadan hemen önce. ağlarım, rahatlarım, deşarj olup mis gibi uyurum ve ağladığım gecelerin ertesi sabahı güne genelde çok güzel başlarım.

Hicbiri.

Vanttuday +1.

want2die+2.

Yalnızken, okuduğum kitapta, izlediğim filmde veya dinlediğim müzikte kendime ait bir şeyler bulunca.

sinirlendiğimde.

10 kere ağladıysam 9'u uyumadan öncedir. yapayalnız olsam bile, "şimdi uyuyacağım" diye yatağa yollanmadan önce kafam bir şekilde meşgul olduğu için ağlatacak konuya tam olarak odaklanamıyorum. o yatağa giriş, "gün bitti, uyuyacağız" düşüncesinin zihne hücum edişi... benim kayış genelde o anda kopuyor.

Uyumadan önce ve uyandıktan sonra hiç ağlamadım. İçerken de hiç ağlamadım.

Beni üzen bir konuyu konuşurken / düşünürken ağladığım olur. Yer ve zaman farketmiyor yemek yerken de ağladım, telefonda biriyle konuşurken de ağladım, evde iş yaparken de ağladım.
Bir de nikah kıyılma anı, 9 eylül gibi milli bayramların bir kaçında duygulanıp ağlamaklı olmuşluğum gözyaşımı tutamamışlığım var.

En son ağlamam ağustos başındaydı ve inanılmazdı. İlk kez neredeyse avazım çıktığı kadar bağıra bağıra ağladım. Arkasından da koruma kalkanlarımı kaldırdım artık kimsenin beni üzmesine izin vermeyeceğim.

ağlamak var ağlamak var.
hıçkırarak ağlamak var, boğazın daralırcasına nefes alamıyormuşcasına, sadece gözlerin dolması ve ağlamamak için kendini tutmak için çabalamak var. sessizce ağlamak var aynı odada uyuyan arkadaşınız duyamacağı derece sesssiz ki bunda da iyiyimdir. ağlarken çalan telefona hiçbirşey yokmuş gibi cevap verebilmek var ki en iyi yaptığım şeydir.

kendimle iken, çoğu zaman gecenin ilerleyen saatlerinde 4 gibi fln hıçkırarak.
bazen eski sevgilimin bende bıraktığı izler canımı acıtınca, damların akması şeklinde.

bazen bir şarkıda, bazen karşımda oturmuş birbirine sahip çıkan seven tanıdığım iki insanı görünce dolan gözler.

alkol alınca ağlamam. sigara içince ağlarım. uyanınca ise hiç ağlamadım. bir arkadaşımla dertleşirken bir kere fln gözüm dolmuştur sadece.

Hicbiri.


Edit: Simdi farkettim, eski bir duyuruymus ve zamaninda da ayni cevabi vermisim, o zaman da gamsizmisim:)

şimdi düşününce, istisnasız olarak tek başımayken.
bir otel odası ya da evin bir odası.
bazen gece arabayla giderken.

en son ne zaman ağladım hatırlamıyorum +1

ağlamışsam da gizli gizli evde ağlamışımdır.

Amsterdam'da muze gezecekseniz 2 gun yapin. Paris'te 10 gun ne yapacaginizi merak ettim.

Fransizca bir bolum okuyorum, pratik icin kalacagim 10 gun, yoksa ben de pek tercih etmiyorum acikcasi.

şimdi kopenhag'ı uzatayım mı? falan diye rahatça sorabildiğiniz için para sıkıntısı yok diye düşünüyorum. fransa'da başka bir şehir ekleyin paris'i bir hafta yapıp o yüzden. marsilya falan da var şehir devleti değil adamlar alkdjfalk ordaki aksan şöyledir böyledir sebebiyle kalıyorsanız bilemem tabii. ama öyle bir şey yoksa fransa'da başka şehir eklenebilir.

ya para sorunu yok ama var aslinda, paristen lyon'a tren bileti 100 euro. bunu verecegime kopenhag'da 1 gece daha kalirim diye dusunuyordum

Otobuste kullanabilirsiniz, ucuz otobusler var bazi noktalara.

paris için zaman esnek, blablacar'ı kontrol edin. hem konuşkan birini bulana kadar mesaj atarsınız, yolda da pratik yapmış olursunuz.

Yine tek başınıza 4 günlük Yunanistan. Sizin şimdi pasaportunuz vardır zaten. Belki schengen bile vardır, yoksa bi ona para verirsiniz. Otobüsle gidersiniz oraya, otobüse para verirsiniz. Uçaktan her türlü ucuza gelir.

Yunanistan'da 4 gun sikilmaz mi insan? Atina'da bir halt yok diyor hangi arkadasim gittiyse.

ben parasızlıktan ailemin yanına gideceğim ama para olsaydı yurtiçinde denize girebileceğim yerlere giderdim akdeniz taraflarında. daha tarihlerde denize girilebilir bence.

bu sene bayram çok güzel bir zamana denk geliyor dolayısıyla güneylere, görece sakin, herhangi bi yere gidebilirsin. ben olsam datça, selimiye, karaburun gibi yerleri düşünürdüm.

PARAM OLSA fırsat buldukça çıkıp çıkıp vize istemeyen yakın ülkelere giderdim, başta rusya'ya. görmeyi istediğim çok yer var. moskova, petersburg, krasnoyarsk, yekaterinburg, omsk... zaten gidip bir hafta kalabileceğin şehirler değil. 4 günlük tatilde gider 3 gün takılır, gezerdim. kafa dağıtırdım. ne bileyim kazakistan olurdu, bosna hersek olurdu.

şu an için ya annemin ve anneannemin yanına gidiyorum tatillerde ya da evde oturuyorum öyle.

Fazla sakin yerlerde sikilirim. Hele 4 gun daha bir sikilirim.

Zaten Moskova'ya gidecektim normalde, ama biletler cok yukseldi. Kazik yiyecegim gidersem biraz.

Arkadaslarla araba kiralayip gezmeyi dusunuyoruz deniz kum gunes seklinde.
Ama evde fosur fosur uyuyabilirim, anane eli opup harçlık toplayabilirim. Karar vermedim.

Peki bekar, ozgur, coluk-cocuksuz adam ne yapsin? :)

Bunu sen mi söylüyorsun? Nicke bak. :)

Evet ucak biletleri cok pahali. En mantiklisi vizesi olan icin Yunanistan ya da Bulgaristan. 250 lira vize arti 150 lira gidis donus Selanik desen emin ol Akdeniz tatilinden daha ekonomik olur.

@grgn :))

yahu daha ne belgesi lazım ya?
zaten beyni erimemiş olanlar için yeterince belge mevcut.
başka belgeler de vardır feto'da ama faydası yok ki.

KArtlari doktuler zaten. Oylari da dusurduler.

Olanlar plan dahilinde.

Belge olması mühim değil artık, 17-25 aralıkta savcıların arama kararları için 2/3 kuralı getirildi. Yani diyelim bir savcı tek başına karar verip böyle bir soruşturma vs. yürütemiyor. Muhakkak yanına 2 savcı daha veriliyor (tabiki malum kişiye çalışan) ki bunlar da herşeyi örtbas ediyorlar.

Bu tapeler in 2014 öncesi yok. Bir noktadan sonra başlıyor. Peki ya öncesinde?

Savastan kactiklarini, kendilerine karsi nefret dolu olan bir yerde istese de istemese de yasamaya calistiklarini, ahir gibi evlerde ya da dukkanlarda hatta cadirlarda yasadiklarini, komik paralara essek gibi calistiklarini, bazilarinin bilinmeyen bir sekilde ortadan kaybolduklarini, kendileriyle ilgili yapilan tek seyin "yaa her taraf suriyeli kayniyo yaaa" demek oldugunu dusunuyorum.

Göçmen değil onlar. Ben sana yakıştırdım böyle düşünmeyi. Nerede yaşadığın az çok belli oluyor. Türkiye o mülteci suriyelilerden aman aman kültürlü mu zannediyorsun sen?

Dar pantolon, dekolte bilmem ne bakmayan insan var mı? Kultursuzluk ile bu bence aynı şey değil. Taşkınlık yapmak falan demiyorum.


Soruya cevap, üzülüyorum. Bu ülkede insan gibi yaşamaya gelen insanlar umduklarini bulamıyor, senin iddia ettiğin gibi kültür farkını hissedemeyen, can güvenliği olmadığını gören, yaşanılasi bir ülke olmadığını gören zaten avrupada insan gibi yaşamak için gidiyor.

Burada kalanlar da büyük yeni türkiyenin bok yemesi sonucu maalesef bu durumdalar. Kendi insanları ölüyorken acken sen kime bakacaksin zaten. Neyse özetle üzülüyorum.

Sen bir insanı aç yaşamaya mahkum edersen bir yere kadar dayanır sonra hırsızlık yapar gasp eder ne yapsın açlıktan ölsün mu. Yoksa iki memeşine bakıldı diye kendilerine evcil hayvan kadar değer vermeyen insanlardan belki iyilik görürüz diye beklesinler mi?

Umuyorum kimse evinden ölme tehlikesi yüzünden kaçmak durumunda kalmaz. Kimse keyfinelden gelmedi bunu unutmayın. Malesef komşuları büyük Türkiye.

suriyeli göçmenler hakkında yazılanları, söylenenleri duyup görünce, dünyanın her yerindeki farklı göçmen ve azınlıklar için, yerel orta sınıf tarafından aynı söylemlerin üretildiğine şaşırarak "faşizm ne kadar tutarlı bi şey" diyorum. düşüncem bu.

Adam göremeyeceği dekolteyi görüyomuş bakıyormuş burdaki her gün görüyo da sanki bakmıyo yine. Abazanın Irkı olmaz kardeşim geçin onu. Arada kalmış bir ırkçısınız bence.

Ek olarak Bkz. Mülteci

@mcfly doğru söylüyorsun bende farkındayım.

Bizleri aşagi çekerken , aynı zamanda daha yukariya çikmamız için zorluyorlar. Hayirlisi...
En çok kalmalarini isteyenler kim biliyor musunuz?
Esnaf kesimi.
Çıkarsız, bir şeyleri sevmeyi öğrenmek lazım ya neyse.

kültür farkından dolayı ırk ayrımı yapmak? seninle isviçreli arasında da dağlar kadar kültür farkı var ona bakarsan :)

neyse, zamanında hükümetin uyguladığı yanlış politikalar sonucu sorun oldular tabii. fakat bu sorunun muhatabı suriyeliler değil dönemin hükümetidir. sayı olarak aşırı fazla olmalarının dışında sen entegrasyon probleminden de bahsediyorsun. bunu sağlamak da ülkeyi yönetenlerin görevi. her önüne geleni alır, hiçbir plan, program, denetim olmadan şehirlere yollarsan tabii ki sorun olur. ancak bu sorun, tüm suriyelileri genelleyerek konuşmamıza sebep olmamalı. hatta tanıdığım birisi evini zamanında iki türk kızına kiralamıştı, evin içine ettiler, komşulardan her dakika şikayet geliyordu, kirayı geciktirip durdular. onlar çıktıktan sonra son 5-6 aydır suriyeliler oturuyor evde, en ufak bir sıkıntı yok. diğer yandan para vermedi diye adam bıçaklayan suriyeli de var, tamamen işine gücüne odaklanmış, bulunduğu yeni çevreye uyum sağlamaya çalışan suriyeli de. suriyeli yerine türk de koyabilirsin, kürt de, fark etmez.

en başta hükümet suçlu. suriyeliler veya afganlar bir fabrikada, "beyler avrupa'ya dağılıp sokaklara sıçıyoruz, çocukları dilendiriyoruz!" talimatıyla üretilen insanlar değil neticede. bugün bu insanlar sokakları birbirine katıp kontrolsüz bir şekilde her yere dağılıyorsa, bunun sorumlusu kaç göçmeni hangi koşullarda ağırlayabileceğini düşünmeden kendi çıkarları adına ülkeyi bok çukuruna atmaktan çekinmeyen devlettir. muhatap alabileceği tek bir yetkili dahi yokken suriyeli göçmenler de kendileri "hadi biz konteynır alalım, orda suriyeliler olarak yaşayalım" demez.

yine de bu suriyelilerin düzeni bozduğu gerçeğini değiştirmiyor. sadece türkiye'de değil avrupa'da da çok ciddi bir göçmen krizi mevcut şu an. suriyeliler, diğer ülkelerin vatandaşlarına göre "öncelikli" sayılıyor savaştan kaçtıkları için ama nasıl savaştan kaçmaksa bu, herifler norveç'e kadar gidiyor. merak ediyorum, suriye'de savaşan bir tane adam kalmadı mı? ne oldu yani, komple ülke olarak mı göçüyor bu insanlar?

biz kendimize bile yetemiyoruz daha. uluslararası anlaşmalarda "şu durumda şu kadar mülteci barındırmak zorundadır" gibi maddeler olsa gerek... buna uygun olarak, imkanlarımız müsaade ettiği ölçüde almalıyız tabii. savaştan kaçan insana "git orada öl" denmez. AMA "hoşgeldiniz" derken de ölçülü olmak lazım. kontrol edilebilecek, toplum düzenini bozmayacak sayıda ve hepsinden önemlisi insan gibi yaşatabileceğimiz, topluma entegrasyonunu ya da toplumdan izolasyonunu sağlayabileceğimiz kadar mülteci almamız gerekir.

özetle, ben sadece x veya y olduğu için insanların "kötü" olacağına inanmıyorum ve mantık çerçevesinde belli oranda mülteci alınmasını destekliyorum ama şu durumda suriyelilerden ve getirdiklerinden nefret etmemek de pek mümkün görünmüyor. dediğim gibi, şu an sokakta kalan insanların bazıları belki çok saygın, çok şahane kimselerdir ama ben "suriyeliler çok kötüdür" diyemeyeceğim gibi, "suriyeliler çok iyidir" de diyemem. şu an gördüğümüz şey ne? sokaklara sıçan, toplumun olmayan huzurunu daha da bozan, tavşan gibi zkişip üreyen ve sayıları kontrol edilemeyen ciddi bir topluluk. eh suçlusu hükümet tamam ama ben bu durumda suriyelilere de kızarım, kimse kusura bakmasın.

kültür olarak aramızda öyle çok büyük farklar yok bu arada, şu an için. iki ülkenin de büyük bölümü kültürsüz çomarlardan oluşuyor.

sınıra yakın bölgelerde kamplarda ağırlanıp, savaş bitince geri gönderilmeleri gerektiğini düşünüyorum. tabii bunun için çok geç. çok aptalca bir hata ile ülkeye ellerini kollarını sallayıp girmelerine izin verildi. şu an takip edilemiyorlar. "kim geldi? ne için geldi? ne yapıyor? ne yapacak?" soruları cevapsız. pimi çekip bıraktılar ülkeye ne zaman patlar bakalım.

taciz, hırsızlık, gasp, kapkaç, adam öldürme ve diğer taraftan para ödemeden, karın tokluğuna, insanlık dışı şartlarda çalıştırılma vs. gibi şeyler o göçmenlerin sonu gelip, onlar önümüzdeki 5-10 yıl içinde iyice aramızda kaynayana kadar devam edecek. daha sonra azalacak. asla onlar gelmeden önceki seviyeye inmeyecek ama azalacak.

ingiliz hükümeti nijeryalı kaçak göçmenler hakkında ne hissediyorsa ben de suriyeliler için çoçuk, yaşlı, genç vs aynı şeyi hissediyorum; çözülmesi gereken büyük bir sorun. onun dışında kendilerine karşı herhangi bir sempati beslemiyorum, zira iş hayatımın büyük bir çoğunluğunu avrupa'da geçirmiş ve halen de batı avrupa'da beyaz yakalı olarak çalışan biri olarak avrupa hükümetlerinin yasal koşullarda bana ne kadar toleransları varsa türk hükümetinin bu göçmenlere karşı x3 toleransları olduğunun farkındayım. çözümün onlara acıyıp varlıklarına tolerans göstermekten çok daha büyük ve köklü sistemlerden geçtiğine inanıyorum. ama "dinimiz amin islam" politikalarıyla gelinen sonuç ortada.

giderek çirkinleşiyorlar bunu diyebilirim. Geleceğin karanlık adamları. dekolteye, pantalona baktıkları için değil ama yaptıkları/yapacakları suçlar için nefret ediyorum

Bence Avrupalilar da Turkiye'den guden gocmenler icin ayni seyleri dusunuyor.

göçmenleri bilmem de türk milletinin bakış açısını, evlilik programında ikisi de birbirinden tuhaf olduğu halde birbirini beğenmeyip aşağılayan insanlara benzetiyorum

Hediyenin geri çevrilmesi kırıcı olur. Ama uzun uzun nasihat et, hatta senin ona öyle bir hediye almayacağını falan belli et.

Sonra beklemesin...

fiyatını nasıl öğrendin sen? üşenmeyip markanın ürünlerini filan mı inceledin? kızın içinden gelmiş, almış. raad ol bence.

@acemi +1

Geri falan verme sakin. Ama bir daha kabul etmeyecegini soyle. Yakin zamanda da hediye falan alma karsilik olarak.

Ben de bir ilişkiye başladıktan birkaç ay sonra o zamanlar baya baya pahalı bir mp3 player hediye etmişti sevgilim, ki zengin vs de değildi. Annem falan hatta geri ver demişti, vermedim :) Ne yaptım, bolca teşekkür ve biraz azar üzerine her zaman en iyi ne hediye alabileceğimi düşündüm, her zaman da her özel günde on numara hediyeler aldım, durumuma göre pahalı veya ucuz. Bi 10 sene sonra da evlendik zaten :) Demem odur ki, kızın normali odur, senin normalin şudur, birbirinizi tanıdıkça zaten maddi güçlerinizi daha iyi öğrenirsiniz. Hediye alın, hediye vermek güzel şeydir ama illa en pahalısı en güzeli değildir. İlla bulursunuz görünce sevineceği şeyler.

uzerinden zaman gectigi icin artik geri cevirme bence de. hem evet kirici olur. ama konus gene de, luksu seven birinin hediye beklentisi de farkli olabilir. ama sana aldigi hediyeyle ilgisi yok, sana birsey almamis olsa da beklentisi ayni olurdu. yani iade etmen birseyi degistirmez bence.

cimri adam hep sizleri buluyor böyleleri *###+#+#+++#+#---

hediyeye geri falan verme...hediyenin değerine dair de bir atıfta bulunma, nasihat vs ne münasebet, çok yersiz.

Sıra sana geldiğinde kendi beğendiğin ve içine sinen hediyeyi al.ister daha pahalısı ister daha ucuzu olsun.bu arada özel günler haricinde buna karşılık bir hediye alman da şart değil.

birlikte dolaşırken begendigin bir eşyayı giysiyi dahi , bunu çok begendim ustunde vs görmek isterim şeklinde önermen ona fiyattan çok daha önemli şeyler hissetirecektir.


Bu kadar materyalist, ve karşılıklılık düşünmeyin.

Lüks olayı saplantı halindeyse de düzelmez, iflah olmaz.

whoosie +1545487465487

Hediye geri verilmez, hele pahalı diye hiç geri verilmez kızdan direk ruhu fakir damgası yersin. Biraz ayak uydurucaksın, biraz değiştirmeye çalışıcaksın kızı. İyi yönetemezsen durumu o ilişki yakında biter. Ayrıca kendinden zengin kızlarla ilişkiyi ben önermem. baksana daha 1-2 ayda 1-0 geriye düşmüşsün nasıl toparlayacağını soruyosun.

(bkz: yerçekimi)

kendi etraflarında döndükleri için?

kaynak: totom

Kutlecekimi
Uzay boslugunda serbest biraktigin bir miktar sivi da kure seklini alir mesela, oradan anlayabilirsin.

Merkezkac kuvveti sebebiyle

İngiltere için yapayım size;

1 ay kurs için ben kuzenimi yazdırdım callan'a 500 gbp verdik
1 ay kalmalı yer çok değişir yurtlarda günlük 10-20 pounda kalırsınız.
1 ay yemek 10x3'ten 900 gbp eder.
Ekstralara da 300 eklesek.

uçak bileti vize falan 1000 lira ediyor sanırım.

Size aşağı yukarı 10bin türk lirasına mal olur.

10 bin abartılı bir rakam bana kalırsa. londra'ya gitmezseniz, brighton ya da bournemouth gibi şehirlere giderseniz haftalık ortalama en fazla 80-90 pounds kalacak yer, kursa da en fazla 350 400 pounds deseniz. onun haricinde diğer önemli bir kalem olarak yemek mevzusu ise sürekli dışarıda yenilirse pahalıya patlar ama eğer market alışverisi yapıp kendiniz hazırlarsanız, ki büyük marketlerde hazır gıda ürünleri çok fazla var, pizza, hamburger, lazanya, makarna, tavuk, patates gibi gıdalarla haftayı en fazla 50 pounds yemek harcaması ile kapatabilirsiniz. onun dışında bi 50 pounds daha harcasanız etti 100. kısacası 1200 pounds civarı bir masrafınız olacaktır, uçak ve ekstra turistik gezi masraflarınız haricinde. pound ne kadar bilmiyorum ama toplamda masrafınız maksimum 6000 tl olabilir, daha fazlası sizin keyfinize kalmış tabii.

Edit: amerika bir ay için çok manasız geliyor bana. hem dil okulana amerika'ya giden de pek duymadım açıkçası. ha gidicem derseniz de o zaman 10 bin lirayı aşarsınız diye düşünüyorum. ve verim açısından bir ay dil gelişiminize hatrı sayılır bir katkı sağlamayacaktır inanın, o nedenle yakın bir yerlere gitmek dhha makul görünüyor bu zmaan zarfında.

Peki USa?

aslında demek istenen o ama anlam kayması gibi bir durum var işte. suna benzer:
camı aç
pencereyi aç

@cesario senin dediginde ise,
oradaki maksat o acıları ölümleri bir daha yasamamak. yoksa kimsenin olmadığı boş bir arazide depremin siddeti büyükte olsa bu söylenmez.

Kotu olumler ve beklenmedik olumler icin kullaniyor genelde bu. Sacma sayilmaz aslinda. Yani "viraja girerken hizini kes, allah korusun" gibi. Burada kaza ile beklenmedik ve feci bir olum var. Hasta yataginda 75 yasinda adama pek soylenen bir sey degil bu.

valla hiç aklıma kibirli bir örnek gelmedi bu sözü duyduğum zamana ait. Genelde teyze lafıdır zaten. Uyuz uyuz söyleyen teyzeler de var da kibirli denmez pek.

Duruma göre değişir. Bu bana söylendiğinde genelde evlenmediğim için bana laf vuruluyor oluyor. :D

Soyleyen kisi farkinda olmasa da kibirlilik var bence evet.

hayır. yani hiç o tarz bir tavırla söyleyen birine denk gelmedim. hoşlandığım bir durumsa tabi ki mutlu olurum.

Rahatsız olmam. Aksine, söylemesi nezakettir.

"bu benim mutlululuğum, umarım sen de benim kadar mutlu olursun" demek o; hiçbir zaman kibirle bağlantısı olduğunu düşünmedim. kendim de istediğim bir şeyi başaran bir insan görünce "darısı başıma" diyorum. sadece istemediğim bir şey için "darısı başına" denirse hoşlanmam, çünkü zaten istemiyorumdur onu. herhangi bir art niyet taşıdığını düşünmüyorum bu tabirin kısacası, aksine mutluluk verici.

Rahatsiz olmam niye olayim, aksine mutlu olurum

Evliligimde o kadar mutluyum ki bekar birileriyle konustugumda "umarim en az benim kadar mutlu olursun" diyorum darisi basinadan sonra. Hele ki karsimdakinin istedigi biseyse bu konu

cok gicik olurum.
darisi basima ne? istemiyorum belki ben onu?
iyi niyetli soyleniyor genelde ama hosuma gitmiyor.
oh ben kapagi attim/benim isim tamam demek bu.

Kendini üstün görme var kesinlikle.

Darısı başına = Umarım sen de sınıf atlarsın

Halbuki bunu karşı taraf söylemeli, "darısı başıma" demeli. Mesela evlenen/çocuğu olan birinin bekar/çocuksuz olana darısı başına demesi çok abes. Bakalım istiyor mu?

~illa bir şey diyecekse, Allah isteyen herkese nasip etsin diyebilir.

Rahatsiz olmam, tesekkur ederim.

Bence de eğer söyleyen kişi o şeyi senin de istediğini kesin olarak biliyorsa "darısı başına" demesi güzel bir şey, ama varsayımda bulunuyorsa ben kibirli olduğunu düşünüyorum. Varsayımda bulunmaması lazım, bıraksın ben "darısı başıma" diyeyim.

Durduk yere kafamı kurcaladı bu laf bugün, ben de fikir alayım dedim.

Söyleyenin iyi niyetli olduğunu düşünüyorum, iyi niyetli olmasa da pek sallamam çünkü genelde darısı başına denilen şeylere göz atarsak;

-Çocuk : zaten istemiyorum
-Evlilik: yolunu gözlemiyorum
-Araba: zaten hevesli değilim, kaldı ki alması çok güç bir şey değil
-ev: buna genelde daha iyisi senin olsun diyolar

ee zaten benim ''ay keşke bende de olsa'' diye hayal ettiğim bir şey olmadığı için ''heheh sağol'' deyip geçiyorum hiç üstünde düşünmedim açıkcası.

happy hour indirimi yapın. mesela öğlen 12:00-14:00 arası %30-%50 arası indirim.

ankara bahçelievler'de el paso böyle aldı yürüdü.

tanıtım süresi olsun. atıyorum 2 hafta. çay ücretsiz olsun. küçük bardakla çayın maliyeti ne ki zaten. sonra bardakları büyütüp fiyatı uygularsınız.

çay bence zaten yemekten sonra kesinlikle ikram olsun. bence ufak ama önemli detay bu. bi de foursquare'de yapılan check in'lere indirim yapın.check in artar milletin gözü alışır sosyal medyada mekana.

Haaa bir de Walter's Coffee Roastery'de kıyafetlerle poz verme olayı var ya. O viral reklam oldu sosyal medyada. Öyle milletin yanında fotoğraf çekilmek isteyeceği bir şey falan olsa süper olur aslında... Ama ne olur? :)

Melih Başkanın dinozorlarından mı yaptırtsak?

adres ver gelelim.

www.gununresmi.com

Öğrenci kimliğini gösterene hatrı sayılır bir indirim. %30-40 civarında. Öğrenci tayfası yemeyecekse de indirimi görünce yer, içmeyecekse de içer. Koşa koşa gelirler.

Bir de sosyal medyayı etkili kullanmak. Artık orası Size kalmış.

Senin elinde mi bilmiyorum ama Zomato'ya ekleyin. Ben şahsen oradan bakarak seçiyorum.

Dekora abanin. Dekora parayi gomun. Dekora verdiginiz paraya acimayin. Ve calisanlariniz kesinlikle mahkeme duvari suratli olmasin.

Mesela saat basi ya da 2 saatte bir rastgele bir masaya icecek hediye edilsin. Alisilmamis kampanyalar yapin. Bir de duvara kahve uygulamasi yapin diyecegim ama gelenlerin ogrenci agirlikli olmasi sikinti.

metroda tramvay bağlantısı olan bir durakta inmen yeterli. aksaray oluyor sanırım. iett sitesinden ikisinin de duraklarına bakıp bulabilirsin

davutpaşadan metroya bin yenikapıda marmaraya aktarma yap sirkecide in.

Kibrit+1 En hizli yolu bu.

üç yıl önce yılbaşında gitmiştik biz de, ciddi derecede soğuk vardı ama buna rağmen gidilecek her yere yürüyerek gitmiştik. en güzel bahar aylarında gezilir bence prag ama yılbaşı olmasından dolayı da etraf daha renkli ve ışıltılı olur. soğuk bizim için problem olmaz diyorsanız gidebilirsiniz. şu da otel tavsiyesi olsun merkezde, kahvaltısı güzel ve fiyat olarak da uygundu. www.city-central.cz

vizeyi başka ülkeden alın, avusturya'dan falan alın. çek cumhuriyeti vize vermek için çok bekletiyo. sonra prag'a yine geçersiniz.

Gidilir.

Çok soğuk olur, çok çok soğuk olur.
Ha soğuk bize koymaz diyorsanız gidilir.

Ben gitmezdim. Prag ahim sahim bir yer degil. Illa da gidecekseniz baska yerden vize alin, once oraya ugrayin. Cek kisa verir vizeyi. Yazin gidin Prag'a gidecekseniz. Yilbasi icin Prag disinda akliniza guzel bir fikir gelirse bana da haber verin:)
Mayista gittim, mont giydim PRag'da.

bence prag'a her zaman gidilir.

Ayakkabı cinleri bazen çoraplara da dadanabiliyor diye biliyorum.

bence evrende gezinen tek ayaklı bir yaratık var ve çorapların teklerini kaçırıp giyiyor.

"wired" makalesine dayanarak diyorum ki, belki de zamanda yolculuk yapanlar çalıyordur.

Maybe Time Travelers Are Stealing Our Stuff:
www.wired.com

evcil hayvanın yiyor olabilir, bir şeyi silkeliyorsan balkondan onunla gidiyordur, yanlışlıkla çöpe atıyorsun belki de. dışarıya asıyorsan, uçup gidiyordur, adeta bir uçurtma.

evi güzelce temizlersen cinler geri getiriyor diye biliyorum bi de.

Yok genel ev temizliginde de cikmiyorlar. Kalemler de ayni durumda ofiste.
Bir yazi okumustum bir ara, corap olayi evrenselmis, sadece bizde degil. Yillik tum dunyada kaybolan corap miktarinin maliyeti cok cucuk bir rakamdi.

geçen sene aneannemin evindeyim, orada işte bana küçük odada yatak hazırladı. Gece uyurken çorapları ayaklarımı kullanarak çıkarıp, ayakucumda bıraktım. Sabah kalktığımda teki yoktu. Yemin ediyorum yatağı falan kaldırdım, odadaki eşyaların yarısından fazlasını çıkarıp her yere baktım. üstümdeki çarşaf tek katlıydı onu sirkeledim, her yere baktım ve çorap hala bulunamadı.

kalemleri bilmiyorum ama coraplarin tekinin yok oldugu kesin. evrende hic bir sey yok olmaz diye bizi yillarca keklediler. bilim buna cevap bulamiyor. hande ataizi bunu aciklasin!

yeraltinda gizli orgutleri var, oraya gidiyorlar. silgiler de oyle...

çorapları ve kalemi kaybolmayan tek ben miyim :s

bir teoriye gore camasir makinesini iyica doldurdugunuzda coraplar kapagin hemen icindeki lastik kismin icine kaciyormus

Bilim adamları yoğun araştırmalar sonucunda bunun nedenini buldu: karadelik. Göremeyeceğimiz bu karadelik; çorap tekleri, çakmak, tel toka gibi belli başlı şeyleri çekiyor içine. Yani yok olmuyorlar ama başka bi' boyuta bir daha gelmemek üzere transfer oluyorlar, üzülmeyin, onları hep özlemle anarak hayatıma devam etmeliyiz.

(bkz: yav he he)

yalan söyleyebilmek bi zeka işi. böyle insanlar karşılarındakileri yönlendirebilmeyi de iyi beceriyorlar. zaten ikili ilişkilerin bug'ı bu.

@baharat ben de öyle düşünmüştüm ama alakası yok galiba.aslında yalan söykeyecek zekaya sahibim ama kendime yapılmasını istemediğim bir şeyi başkasına yapmıyorum.o zekaya sahip olmama rağmen ilişkileri yönlendirmeyi beceremiyorum.

yooo öyle değil.

bu insanın kendisiyle alakalı, öz güveniyle alakalı, hayata bakışıyla alakalı, farkındalığıyla alakalı, gördüğü/yaşadığı şeylerle alakalı, psikolojisiyle/sosyolojisiyle/felsefesiyle alakalı. her insan apayrı bir birey, apayrı bir dünya. o yüzden böyle genellemelere "yooo öyle değil." cevabından başka bir cevap vermek bana garip geliyor.

ha sen burda "şimdi gelip yooo öyle değil demeyin" diyince cips-kola-kilit yapmış mı oluyorsun? olmuyorsun :)

Yalancı ya da kolayca rol yapabilen insanlar karşı tarafa istediğini verir, gerçek ya da değil, bu hoşa gider ve talep görür. Diğer taraftan gerçek genellikle hoşa gitmez, dürüstlük para etmez, dürüst bir kazanıyorsa yalancı on kazanır.

@dude kadına da döllenebildiğin kadar döllen demiş o zaman o da bakmıyor hötüne zötüne ok.
Aşağıdaki duyuruya verdiğin cevabın tersi bir şey söylüyorsun resmen. Ayrıca hoşlanıyorlar,seviyorlar hatta evleniyorlar çevremde gördüm bir sürü hem de.siz kadınlar size yalan söylemiyor sanıyorsunuz galiba.gece evinde yatıyor sandığın kız arkadaşın bir barda eğleniyor olabilir söylemiş oluyım.hem de kızın tipine baksan ev kızı,güvenilir bana asla yalan söylemez dersin.

Bir daha oku yazdığımı ben anladım zaten senin ne dediğini @dude kadınlara da aynısı denmiş o zaman diyorum.

çünkü hoppa kızlar erkeklere gereksiz sorumluluklar yüklemez. hoppa kızlarımız gereksiz ve aşırı cinsel önyargılara sahip değildir. rahattırlar. rahat oluşları da düzenli ilişkilerde sorumluluktan bıkmış her erkeğin ilgisini çeker. bu rahatlık aynı zamanda özgüven belirtisi olarak da algılanır.

aynısını tersine çevirip efendi erkek-piç erkek muhabbetine de uyarlayabilirsin. efendi erkeğin egosu zayıftır. konuştuğu kişiyi kuruntularıyla paranoyalarıyla sıkar. çoğu aşağılık kompleksine ve fobilere sahiptir maalesef. bu yüzden piç erkek olmak isterken sesini çıkaramayıp efendi gibi görünür. falan filan.

ya tabi ki yalnızca zekayla alakalı değil. benim söylemek istediğim yalan söyleyebilmek için de belli bi zeka seviyesine sahip olmak gerektiğiydi.

bu tamamen karakter meselesi. kişinin kendine yedirmesi ile alakalı. zamanında öyle davrandığım dönemler de oldu. tamamen temiz olup sadık olduğum dönemler de.

bu kişinin karşısındakine verdiği değerle alakalı bence. karşısındaki insana verdiği değer ölçüsünde sadakatini ölçülendiriyor insan.

of konu çok dallandı budaklandı ama yalan söyleme kısmından sonrası tamamen kişinin karşı tarafı yönlendirebilme yeteneği inan bana. tamamen haksız olduğu konularda dahi kişileri ayaklarına serebilme yeteneği olan insanlar var bu dünyada. var yani biliyorum.

yaalncı ve hoppa kızların memeleri büyük oluyor. o yüzden sanırım.

Ya ama bu aşağıdaki duyurunun cevabı olmuş sanki neyse @dude

@mermize ahahaha koptum.hepsinin değil ama bi kısmının olabilir tabi :)

@dude yani evet erkekler daha daldan dala ama bir kız arkadaşım vardı ki abartmıyorum her hafta başka biridini bulur hepsiylede ciddi düşünürdü.

@Sour aranan şey sex değil işte evleniyorlar onlarla diyorum tıpkı kadınların höt zöt erkeklerle evlenmesi gibi.

ya içinden geliyorsa yapıyorsun gelmiyorsa zaten zorlama olarak yapmanın bi manası yok. zorlama yapınca insan sonrasında en ufak bi olumsuzlukta başına kakma ihtiyacı duyuyor. azıma sıçtınız lan yine zaten kafam bombok

Ahahah asla. @dude

Ama evleniyorlar işte aslında çoğu kandırılıyor kadınlar sandığınızdan daha çok kandırıyor sizi. @dude

yalancılık ve hoppalık kadına has bir şey değil. erkekler de yapıyor bu işi. onların da primi yüksek. tek farkı memeleri küçük.

Kul köle olmak kişilik meselesi ama kızı daha "tolere edilebilir" kılan güzelliğidir, başka bir şey değil. Adamın opsiyonları çoksa o da işlemez tabi. Gerisi çekici olmayan kadınların kendini kandırması.

her iki cins içinde geçerli aslında
karşı cins seni duymak istediğin şeylerle ne kadar inandırıcı şekilde kandırırsa sende ona bağlanırsın,

iyi bir yalandansa kötü gerçeği yeğlerim orası ayrı

Yoo oyle degil diyecegim ne desen de. Cunku oyle degil. Oyle bir sey yok efendim.
Ama kadinlar icin var ki bunu da tamamen tarafsiz bakarak soyluyorum.

Erkekler guzel kizlardan hoslanir, bu kadar basit! Bunu anlayamadiniz gitti bir turlu. Guzel kadindan, seksi kadindan, cekici kadindan hoslanir erkekler. Olay cok basit. Guzel kadin yalanci da olabilir, durust de olabilir, hoppa da olabilir, agirbasli da olabilir, konuskan da olabilir, suskun da olabilir, sosyal de olabilir, asosyal de olabilir.

Dude hakli bu arada.
Ayrica hayir efendim, kadinlara aynisi denmemis. Kadinlar olaya ayni bakmiyor. Onlar daha spesifik. Erkeginki basit, yuzde 90 fiziksel gorunus odakli iste. Gerisine bakmiyoruz efendim, soyleymis boyleymis hikaye, guzelse %80-90 olur bu is diye bakiyor erkek. Normali bu, bunun uzerine istediginiz yorumu yapin.

Bu tur muhabbetler biktirdi artik. Bakin erkekle kadinin karsi cinste aradigi seyler birbirinden cok farkli, erkek ile kadini ayni kefeye koyamazsiniz iliskiler hakkinda yorum yaparken. Esit degiller. Elmayla armutu karistiramazsiniz.
Bakin diyorum ki erkegin kadinda aradigi sey kadin olmasidir. Gerisi biraz teferruat. Gozune hos gozukecek ve cok abarti kotu huylari olmayan, yani agir kezban dedigimiz turden olmayan guzel bir kadin olmasi asil mesele erkek icin.
Ve kolay elde eldilen seyler en cok ragbet goren seylerdir. Yemeklere bol bol karabiber. pulbiber kullaniriz ama safran pek kullanmayiz degil mi? Kolay buldugumuzu kullaniriz genelde. E yalan soyleyen hoppa kizlar da kolay ulasilan kizlar olur genelde. Kolay kontak kurarsin, kolay yanasirsin, flortlesirsin. Bu kadar basit olay, hala bu sorularin sorulmasi cok anlamsiz. E dis gorunus de fena degilse geriye baska bir sey kalmiyor, seciliyor bu kizlar. Ayni kizlar buyuk ihtimalle durust olsa, agir basli olsa da begenilecek, secilecekti. Ama ulasilmasi biraz daha zor olabilirdi.
Yani uzun lafin kisasi kadinlarda zekaymis suymus buymus cok seye takilmiyor erkek, tabi abarti bir problem olmadikca. Simdi mutlaka birileri gelip "yoo ben suna dikkat ederim, buna dikkat ederim" diyip 2sn'de tezi curutecekler. "Herkes farkli ama" diyecekler falan. Bir istisna ortaya atip butun geneli reddedecekler. Olay boyle ama. Genelliyorum, cunku 3-5 istisnai ornegi dikkate almaya gerek yok, genele bakilmali.
Olay erkekte anlattigim gibidir, kim ne derse desin. Bosuna sacma sapan gercek disi fikirler ureterek bos bos konusup durmaya gerek yok.

yok oyle birsey.

verme olasılığının yüksek olmasından ya da öyle olduğu umudundan dolayı.

götürünce bir daha yıka. açtığında kokacaktır büyük ihtimal. iyi yolculuklar.

Camasirlarin rutubetlenip kotu kokma olasiligi yuksek.

yeniden yikama-utuleme vs sorun degil de. kuf muf veya bilmedigim bise olur mu? ya da o koku sinecek cikmayacaksa amele gibi goturmiyim. gomlekler falan da iyi biseler yav, yazik.

yanında götür en kötü şunu denersin www.wikihow.com burda adım adım anlatmış

Hava almayacak sekilde posetleyin, baska seylere sinmesin en azindan koku. Gidince kurutup tekrar yikarsiniz artik. Koku tekrar yikayinca cikar.

vay siz sagolasiniz. sansimi deniycem artik.

buharsız ütüle... gecikmişim sanırım. neyse

su bize lazım. eğer su varsa gidip orada yaşarız.
uzaylı falan değil, yeni dünya aranıyor bence.

Suyu kendimiz için arıyoruz. Yani alternatif bir gezegende su varsa, oksijene kadar her şeyi üretebilirsin o suyla. Su o yüzden önemli. Dünya dışı yaşamla suyun bir ilgisi yok.

stephen hawking'in böyle bir röportajı vardı. amonyağı kullanabilen canlı türleri gayet olabilir diyordu. bakabilirsin google'dan bulursam editlerim.

Gayet mümkün.

Asıl olması gereken şey su değil, bir sıvı. İçinde maddelerin çözünmesi lazım ki canlılık oluşabilsin. Dökme demirden hareket edebilen bir şey çıkmaz. Ki hareket etmeyi bırak binlerce kat küçük yapılara da sahip olmalı ki enzimsel bir şeyler olsun. E rastgele oluşan bileşiklerden de dipropil eter mi daha kolay oluşur su mu?

O değil de random bir sıvı ararken niye benim aklımda dipropil eter geldi lan? Sonuçta en kolay oluşan sıvı su. En azından daha kolayı varsa da ben bilmiyorum. İmkansız olsa da biraz da kendimiz için evet. Sudan oksijen bile elde edersin ya la süfer bişi. Daya elektriği suya, yüzeye de burnunu daya mis gibi okşijen.

Su diye tutturulmuyor ki onu nereden cikardiniz? Zaten belirli bir formatta yasam aranmiyor ki. Benim kafama takilan konu da evrende yalniz olma ihtimalimizi kimsenin dikkate almamasi, inanmak istememesi. Tamam yine arayalim ama bu ihtimali de kabul edelim.

öncelikle su bizim için gerekli. hem solumak için hem de terraforming yapmak için oksijen gerek. aynı zamanda sudaki hidrojeni ayrıştırarak uzay araçlarına yakıt olarak kullanabilirsiniz. bu da uzay yolculukları için önemli bir avantaj.

suyun ideal bir çözücü olmasının yanı sıra elimizde yaşam örneği bulunan tek gezegen dünyamız ve belirgin özelliği de üzerindeki su kütlesi ve kalın atmosferi. doğal olarak diğer gezegenlerde de öncelikle bu özelliklere bakılıyor. ama daha kendi güneş sistemimizi doğru düzgün keşfedilmiş değiliz öyle bilmem kaç ışıkyılı uzaktaki gezegende yaşayan organizma var mı söylemek mümkün değil. bizimkine benzediğini öngörebildiğimiz gezegen bulunca seviniyoruz.

yoksa arsenikte yaşayan bakteriler tespit edilmiştir. ha bunlar da suda gelişen bakterilerin torunlarıdır muhtemelen ama bugünkü bilgimizle su olmadan hayat gelişmez denemez.

eksiduyu.ru

benim de aklima $u geldi merak ettim

simdi bunlar genel olarak su ariyor ise eger buzul ile kapli veya buzul kusaklari oldugu kesfedilen gezegenlerde neden su bulunca yapmak istedigi seyi yapmiyor. oradaki buzdan yasamini surdirebilecek bir ortam yaratmayi cozmek sikintili bir surec mi. boyle calismalar yapiyorlar mi acaba

@jack n brooks, biz daha güneş sistemindeki gezegenleri tam çözemedik. mesela saturn uydusu var dione diye. komple su buzu. daha o uyduya bile bir sonda gönderemedik. daha titan var, europa var, ganymede var. sırf jupiter ve saturn uydularına sonda yollanabilse neler neler çıkar (bilgi olarak)

@jack n brooks
Su bulunca yasami surdurebilecek ortami yaratmanin onu acilmis olmuyor, sadece su bulunmasi yasami surdurmeye yetmiyor ki? Ornegin su olsun, hatta oksijen de olsun, atmosfer basincinin buradakinden - salliyorum - 10 kat daha fazla oldugu bir gezegende yasayamazsin. Ya da -100 derecede hayatta kalamazsin. Ya da solunabilecek atmosfer yoksa. Bu ornekler daha arttirilir da arttirilir.

Şöyle bir örnek vereyim: Biliyorsunuz oksijen esasında son derece yakıcı ve zararlı bir gaz türü insan biyolojisi için. Fakat bundan 2 milyon yıl önce nasıl olduysa bir şekilde bakterilerde mitokondri dediğimiz enerji santralleri oluştu, daha sonra bu mitokondri dediğimiz enerji santralleri yine bir şekilde atalarımızın dna'sına geçti ve bu yakıcı bir gaz türü olan oksijeni enerji çevriminde yakıt olarak kullanmak için aerobik metabolizmayı oluşturarak oksijenin zararları etkilerinden bizi bir şekilde kurtardı. Tabii bu gelişmenin nasıl olduğunu bilmiyoruz: Evrim. Milyonlarca yıl sürdü. Şimdi bir gezegende su bulunması esasında çok şeyi değiştirmez. Evet su şart, sudan oksijen de üretilebilir ama az önce saydığım gibi insan metabolizması için zararları gazlar ve diğer unsurlardan korunmak bugünün teknolojisiyle mümkün değil. Ha bundan 100 bin yıl sonra gen teknolojisi gelişir de insan dna'sı başka gezegenlerdeki mevcut ortama adapte olacak şekilde tekrar ayarlanırsa olabilir ama bugün ve yakın gelecekte böyle bir şey olacak gibi gözükmüyor. Yani oksijene adaptasyon bile milyonlarca yıllık bir evrimi kapsadığına göre nasıl bir durum içinde olduğumuzu rahatlık hesap edebiliriz gibime geliyor.

peki oradaki suyu sadece bir enerji yaratma araci olarak kullansalar; oranin atmosfer yapisini ve iklimini bozarak bize uygun hale getirecek teknolojilerden ne kadar uzagiz.

Ne kadar uzak oldugumuzu bilemeyecek kadar uzagiz.

Hayal dahilinde bile değil öyle bir teknoloji.

:O

@jack n brooks, bu konuda çalışmalar var buna terraforming deniyor. şu an en uygun gezegen mars. kütle çekimi az olduğu için atmosfer tutamıyor. atmosfer tutamadığı için sera etkisi yaratıp ısısını arttıramıyor. zararlı ışınları engelleyemiyor vs.
google dan araştırabilirsin.

www.evrimagaci.org

alternatif canlı yaşam kaynakları konusunda henüz bir bilgimiz yok. o kadar çok seçenek var ki hangisini araştıracaklar. tek bildiğimiz; ortamda su varsa organik bileşik ve canlı olma ihtimali de vardır, bildiğimiz şey üzerine yoğunlaşıyoruz basitçe.

Taş örnekleri falan toplarken illa ki temas etmişlerdir ama eldiveni çıkarıp çıplak elle yüzeye temas etme riskini göze almamışlardır. En nihayetinde bilinmeyen bir ortam belki bakteri virüs falan vardır, bilemeyiz ki. Gerçi bu şekilde uzayda hayat da bulmuş olurlardı ama düşünememiş ibneler.

o giysilerle pek eğilemezler bence ya.

O eli çıkardığı an düşük basınçtan patlar.

Eli patlar yani

Uzayda o patlama olayı pek olmuyor aslında. Yani filmlerde falan görüyoruz ama gerçekte öyle bir şey yok. Tüm kıyafetini çıkarırsan eğer patlamazsın ama 20/30 saniye içinde oksijensizlikten bilincini yitirir birkaç dakika içinde de boğulmuş olursun. Düşük basınç vücut sıvılarını etkiliyor. Yani dışardaki düşük basınçla vücut içi basınç dengelenemediği için vücut sıvıları genleşmeye başlıyor ama vücudun dış katmanı bu genleşmeye karşı koyacak yapıda olduğu için patlamıyorsun. Tabii o noktaya gelene kadar UV ışınları olsun X ışınları olsun birçok radyasyon kaynağının saldırısına maruz kalacaksın. Bunların yanı sıra ortamın son derece soğuk olduğunu da düşünürsek ufaktan bir donma olayı da başlayacaktır. Yani eldiveni çıkarırlarsa buna benzer bir olayla karşılaşırlar kısmi de olsa. Astronot ilk etapta ölmese bile elin gördüğü hasar ve sonrasında oluşacak enfeksiyonlarla hayatta kalması pek mümkün olmaz sanırım.

O patlama olayı efsane lan. Nefesini tut gayet de hayatta kalırsın. Ama radyasyondur falan riske girmeye gerek yok. Milyon dolarlar harca sonra "Aya inince nefesini tut, kasketi çıkart 30 saniye sonra geri tak." de. Olacak iş değil valla sovyetler çok pis taşak geçer.

Ben kimse o riske girmedi diye biliyorum. Biraz baktım ama bulamadım bunu yapan bir manyak. -150 ile +120 arasında mı ne baya oynuyordu ayın sıcaklığı. "Tamam maykıl 35 oldu çıkartıyorum." dersin lönk diye -45e düşer. Sonra çekiçle kıra kıra götürürler seni mekiğe.

ay kütle çekim kilidine yakalandığı için hep aynı yüzü görürüz.
bu aynı yüzeyin hep güneş ışığı aldığı anlamına gelemez.
velev ki öyle oldu, uzay boşluğu -270 derecedir o sıcaklıkta donmuyorlarsa +270 derece olunca da yanmazlardı. ona göre kıyafet tasarlanırdı.
aynı zamanda uzayda oksijensizlik ve radyasyondan etkilenmediğinizi farz edin. hava olmadığı için ısı transferi de çok çok yavaş olacaktı. yani -270 derecede donmanız için epey süre geçmesi gerekecekti.
eyyorlamam bu kadar.

ek sürüldü ama eldivenle... ay ortamında eldivensiz olmazdı. basınç çok düşük olduğunda bütün damarları çatlatır ayrıca o el birkaç saniye içinde donardı.

Ciplak elle dokunabileceklerini mi dusunuyorsun gercekten?

neil armstrong hep s*kini ta*şağını sürmüş aya demeye gelmiştim ama ciddi muhabbet dönüyormuş burada :/

basınç farkı nedeniyle eldivenini çıkaramazlar diyeyim bari...

Eldiveni çıkarırsan tüm elbise basınç kaybeder. El kısmını izole edebilecek bir yöntem de yok. Bu yüzden ay'ı doğrudan elleyen de yok.

Hatta taş toprak topladıktan sonra o topladıkları şeye bile ellemiyorlar, bin türlü kimyasal analiz yapılacak o taşlarda, steril kalması lazım.

Aya gidilmedi, kurgu onlar hep.

Aya gidildi, komplo teorisi o gidilmedi muhabbeti hep.

patlama var ama dışarıdan yok, kısa süre içerisinde bütün kılcalların, bronşların vs. patlar, zaten içinde nefes falan da tutamazsın. Kozmik radyasyon ve sıcaklık zaten seni anında bitirir. Enerji kaybı doğrudan maddeden maddeye değil ışıma ile olduğundan çok hızlı bir şekilde ısınır ve soğursun. yani olacak iş değil.

Hic yanasmayin. Biraz daha fazla verip daha iyo bir sey alin.

mesela? :(

Abuk subuk ufak tefek sorunlar cikiyor, cok can sikiyor, aleti duvara vurasim geliyor. Donup kaliyor bazen falan. Simdi aklima gelmiyor da can sikici sorunlari var bircok. Alma derim kisaca.

ben 22 ay sorunsuz kullandım. bu ay kafayı yemeye başladı telefon. mobil veri açıkken internete girmiyor, kimse bana ulaşamıyor falan. garantiye göndereceğim.

bende ve kardeşimde var, memnunuz biz. tek sorunu şarj soketi sıkıntısıydı, o problem çıkarınca çok çabuk biçimde hallettik general mobile servisinde -1 saatte yapıp geri verdiler hemen- ama yeni çıkanlarında o problem olacağını sanmıyorum. zaten telefonların çoğunun ömrü uzun değil, kaldı ki teknolojisi sürekli yenileniyor zaten, gidip de iphone-samsung gibi pahalı telefon almak bana mantıklı gelmiyor, maşallah her işimi de görüyor eşşek :D artı kaç kere düşürdüm, gerçi benimkinde plastik kılıf var ama kardeşimde kılıf yok, hatta ev arkadaşımda da vardı aynı model, onda da kılıf yoktu, onlar da kaç kere düşürdü, hiçbir şey olmadı telefona. yani ekran çatlaması şu bu gibi şeyler olmuyor, malzemesi iyi bence. ben alalı 1 sene oldu, kardeşim alalı 1.5 oldu sanırım, memnunuz genel olarak. donup kalma durumu bende de oluyor ara sıra ama güncelledikten sonra olmaya başladı, keşke güncellemeseydim :/

14 aydır sorunsuz kullanıyorum telefonu, yaptığım şeyler sosyal medya ve vatsap falan.

su ands discovery ile yaziyorum bunu. ikk ciktiginda, turkiyeye ilk gelen banttan aldik. sadece kronik sarj sorunu oldu. onu da servis ucretsiz 2 saat icinde yapti. onun disinda ilk gunku gibi. bence simdiye kadar cikmis telefonlarda en iyi f/p olarak ilk 3 net.

Kapital.

hint sinemasından PK
www.imdb.com

PK beklentimi cok yukseltmislerdi o yuzden sınıfta kaldı:)

ken loach - looking for eric (ingiliz sineması)

pedro almodovar - volver(ispanyol sineması)

alejandro amenabar - 1.agora 2.içimdeki deniz(ispanyol sineması)

Jagten.

(bkz: Mientras duermes)

Hpv, aids, herpes gibi virüslerin kesin tedavisi yok. hepatit B'de nispeten daha yüksek iyileşme şansı, en son hepatit c'ye bi ilaç geliştirildi diyolardı ondan emin değilim.

Peki olum oluyor mu bunlardan?

Burada ayrıntılı bir şekilde mortalite oranları var bak:

www.rightdiagnosis.com

hpv'den olmaz. HIV eğer AIDS'e dönüşürse enfeksiyondan öldürür. Hepatit B kronikleşir, ya sirozdan ya da karaciğer kanserinden öldürür. Hepatit C de siroz veya kanserden öldürür. Hep B hastaları uzun yıllar yaşatılabiliyor ama C zor. Herpes öldürmez eğer altta yatan savunma sistemini zayıflatan hastalığın yoksa.

@neferkitty hpv nin nasıl tedavisi yok bilader?

siğili dondurmak/yakmak virüsü vücuttan atmaz,siğil çıkmasa da taşıyıcılıkla bulaşıcılık devam edebilmekte. dolasıyla siğil tedavisi hpv tedavisi demek değil, google'dan araştırırsanız kesin tedavisi olmadığını siz de görürsünüz. daha doğrusu kesin tedavisi ile kast ettiğim semptomatik tedavi değil.

bağışıklık sistemi üstünden gelebilirse ne ala.

Edit: mesela burada çok basit bir dille ifade edilmiş:

www.jinekolognet.com

''HPV kesin tedavisi var mıdır?
Maalesef günümüzde HPV kesin tedavisi bulunmamaktadır. Tedavi edici aşı çalışmaları henüz tamamlanmamıştır.

Tüm viral hastalıklarda olduğu gibi vucud ancak kendi başına antikor üretimi sağlayarak HPV enfeksiyonunu yenebilir. Bu da bağışıklık sistemi güçlü olanlarda mümkün olabilmektedir. Bu yüzden HPV bulaşan kadın ve erkeklerin immun (bağışıklık) sistemini güçlü tutmaları önerilir.''

yemek ucuz
Kira ucuz
servis sektörü ucuz ( berber vs)

5000 tl maaşım var, 1650 tl kira ödüyorum. bence kira ucuz değil, nereye göre ucuz londra mı?
londra da 4200 sterlin maaş alıp 1400 sterlin kira ödüyordum, yani bildiğin aynı. ha eğer 1400 sterlin'i tl kuruna getirirsen evet çok para, ama o ülkede zaten o parayı kazanıyorsun o yüzden 4'le çarpma hesabı çok gereksiz.

insanlar genelde gittikleri ülkenin ucuz ya da pahalılığına adamların parasını tl'ye çevirerek karar veriyor. Almanya'da bira 2,5 euro örneğin adam tl içe çarpıp yuh buradan pahalı diyor, türkiye ucuz diyor.

iyi de o adam 1000 euro'sundan 2,5 euro harcıyor sen 1000 lirandan 8,5 lira. bu yüzden hem turistik olarak gördüğüm ülkeler hem de yaşadığım ingiltere'de bi çok şey türkiye'ye göre ucuz.

bunun haricinde hizmet kalitesi türkiye'de kötü. bratislava gibi 3. sınıf avrupa ülkelerinde bile profesyonel garsonlar ve şefler var, adamın işi bu ve gocunmuyor. bu pozisyonlar bizdeki gibi "geçici iş" olarak görülmüyor. garson seninle gerçekten ilgilenip bahşişini koparıyor.

londra'da sokağımızdaki sinema (imax) 12 sterlin aile girişi 34 sterlin bence yine buradan ucuz
ahudu meyvesi macrocenter'da 100 gramı 24 tl, orada 250 gramı 1.25 sterlin
kaliteli bi steak house örneğin nusret burada 4 kişi en basit eti yiyip 1 şişe şarap içersen min 1000 tl, yine covent garden'da iyi bi steak house'da fillet steak 17 sterlin alkolle birlikte en fazla 150 sterlin neredeyse 10'da 1'i yani

ama dediğim gibi şimdi bunu 4'le çarparsan evet türkiye çok ucuz

bu soruyu bir alman olarak cevaplasaydım "yemek ucuz, kira ucuz, hizmet sektörü ucuz, şultanahmet şok küsel, üç point üç point çoksel" falan derdim. ama bir alman değil, bu vatanın bir evladıyım.

bu ülke türk lirası kazanan herkes için pahalı bir ülke. kıyaslama yaptığım zaman ucuz olan herhangi bir şey aklıma gelmiyor.

@try again

tam olarak bahsettiğim şey buydu. kur olarak çevirdiğinde değil direk birim değeri olarak ucuz olan şeyler. spotify'ın yapmış olduğu şey bu, dünyanın her yerinde o ülkenin 9 para birimi değerinde ücretlendirmiş adamlar. 9 tl, 9 dolar, 9 pound, 9 euro şeklinde. ama adamlar genel tabloyu dolara endekslemiş ve kur bizde yüksek olduğu için 9 tl 4 dolara falan tekabül etmiş, o yüzden ucuz olarak nitelendirmişler.

tabi spotify bir mal değil, hizmet. mallarda bu tarz iş yapan ben sadece ingiliz bir hifi kablo üreticisi görmüştüm, pound çok yüksek diye ingiltereden daha ucuz fiyatlandırma yapmıştı adamlar.

imax bizde 18-19 tl civarında yanılmıyorsam. çok bir fark olmasada pahalıyız.

bence şehirler arası otobüs ucuz. brükselden amsterdam'a otobüsle gitmeye kalktım (niyeyse), otobüs 3 saat gecikmeli geldi, bizim ülkede en son 20 yıl önce kullanılmış hurda bir araçtı. koltuklar, yerler her şey leş gibi çöp yığınıydı. camlarda kafa yağı izleri falan vardı. ulan niye hatırladım hay skeyim çok rezildi ya. bizim ülkede öyle bişi olsa yolcular muavini döver :( ama orda otobüste tabii ki dövecek muavin de yoktu :((

onun dışında meyve sebze ucuz burda. adam 2 tane elmayı paketlemiş öyle satıyo. bizim elma alışverişimiz en az 2 kilodan başlar 2 elma ney ya.

biz 2 kişi yaşıyoruz, birimiz 70 birimiz 50 kiloyuz. haftanın 5 günü çalışıyoruz bunun 1 günü dışarda 4 günü evde yiyoruz.

eğer gidip 2 kilo elma alırsam 4 gün boyunca sürekli elma yemek zorundayım, aksi halde bozulur. ama biz 2 elma alıyoruz bugün için yiyoruz, yarın erik alıyoruz, sonraki gün başka bir şey. yıllarca karpuzu dilimle satıyorlar diye dalga geçtik. iyi ki dilimle satılıyor, 10 kilo karpuzdan 1 dilim yiyip gerisini çöpe atmıyoruz. yine ekmek ihtiyacımız ne kadarsa o kadar alıyoruz hiç bişey israf olmuyo, yani bize yettiğini kadarını.

evet haklısın otobüsler pis, metrolar pis, hızlı tren olmadıkça trenler de pis duraklarda. özellikle londra da otobüs duraklarını istanbul'dakiler ile karşılaştırınca londra'dakiler milattan kalma gibi. ama kimin umrunda kimse gidip durakta 25 dakika otobüs beklemiyo otobüse 1-2 dakika kala evden çıkıldığı için kimse durağa, duraktaki koltuğa ya da pisliğine takılmıyor.
countdown.tfl.gov.uk

istanbul ankara arası hızlı trenle 4 saat ve tek yön 70 tl. londra paris kaç km bilmiyorum ama 80 euro ve 3 saat. bu sebeple ulaşımında ucuz olduğunu düşünmüyorum. ayrıca londra'da günlük sınırsız akbil diyeyim ilk 2 zone için 6 sterlin. sanırım istanbul'da tek bilet 4tl..

et ucuz, her hali ile ucuz birde gitmedim görmedim ama duyduklarım edindiğim bilgi bu şekilde, adamın bir aylık maaşı ile alabildiği kg cinsinden eti sen burada anca 6 ayda alabilirsin.

kimi ülkelerde otomobil ucuz, ama gerek var mı onu bilmiyorum.

Nereye gore ama??
Littlejack'in aksine otobusle ulasim pahali derim ben tr'de. Hic alakasi yok yani. Bu kiyaslamalari yaparken kendi butcenize gore hesaplamayacaksiniz. Norvec'teki fiyatlara bir bakin ornegin, o halde ac kalmalari lazimdi??
Amsterdan'dan Paris'e otobusle gittim, (otobusle gittim cunku direkt ucus yoktu ve tren biletinin fiyatinin uzerine biraz daha koysam New york'a ucardim) 18euro verdim. 7 saatlik yol otobusle, az degil. 18 euro para degil. Bunu tr'deki ortalama gelire gore degil oradaki ortalama gelire gore degerlendirmek lazim.

NEreye gore pahali ya da ucuz diye soruyorsun bilmiyorum ama gelismis avr. ulkelerine kiyasla soruyorsan her sey pahali derim kisaca. Meyve-sebze ucuz diyebilirim belki.

En basitinden, gelismis avrupa ulkelerinde gunluk hayatta tukketiginiz mal ve hizmet fiyatlarini tr'ye oranlayin, ondan sonra orta sinif ortalam gelirlerini oranlayin. Salliyorum, fiyatlar ortalama %40 yuksekse ucretlerin ortalama %95 yuksek oldugunu gorursunuz mesela. Tabi neyi degerlendirmeye alacaginiza bakar biraz. Cek cumhuriyeti'nde yeme icme fiyatlari normalken otopoark fiyatlarinin cok yuksek oldugunu gordum mesela.

@stavro

herhangi bir yere göre, o belirtiliyor zaten.

ingiltereye göre şu ucuz, norveç'e göre bu ucuz şeklinde belirtebiliriz.

bu ülkede zaten hemen hemen her şey pahalı, onları saymaya gerek yok. bir birey olarak bu konuda türkiye'de yaşamanın avantajı nedir ben bunu merak ediyorum. mesela ilaçlar dünya geneline göre daha ucuz diye biliyorum bu ülkede.

bunun gibi başka neler var ?

ilaç ucuz evet ve daha önemlisi ulaşılabilir. her köşede eczane var ve elini kolunu sallayarak neredeyse her ilacı alabiliyorsun. sonra hastane doktor vs konusunda türkiye'de istediğin anda istediğin doktora gidebilme özgürlüğün var. ingiltere'de aile doktoru gibi bir adam var gripsen ayağa dikiyor ama çetrefilli bi hastalığın varsa sevk üstü sevk tarihler uçuyor.

tabi orada da eğer paran varsa özel hastaneye gitme şansın var, ama fiyatlar pahalı istanbul'daki en pahalı hastaneden pahalı. özellike diş konuları ya da bi ameliyat olman gerekiyor ama çok acil değilse insanlar türkiye tatilini bekliyor. ambulans üyeliği var sonra ilk duyduğumda ulan ambulans üyeliği mi olur demiştim. türkiye'de bedava ama arayınca gelmiyor zaten özel hastanedeki de paralı. yıllık 80 verip aradığında gelecek olmasını bilmek daha iyi

birde genel avrupa ülkerine göre en ucuz şey su türkiye'de

kızına göre bazen olur, bazen olmaz. olan kızla uzun soluklu düşünülmez.

spontane gelişen şeyler bunlar. olacağı varsa olur. olması da kızın kaşar olduğu anlamına gelmez. içgüdü bu ota boka çıkıyor meydana.

Olabilir de olmayabilir de

Kafalara gel. İlk buluşmada sevişen kadınla uzun soluklu düşünülmezmiş. Or.spu olduğu için mi düşünülmüyor acaba?

Olur, olmaz. Belli olmaz. Birlikteliği güzel yapan şey uyumdur. Sevişmek için "erken" diye bir şey yoktur.

hoop 6 ay "sevgili" olup sevişmeyenler var lan :D olursa olsun bize ne. Yapan var yani.

bunu kaldırabilecek insanlar için olur. ama bizim memlekette insanlar hemen tribe girip "biz şimdi neyiz" diye dertleniyorlar. anlam yüklemeyeceksen olur tabi ama bunun bir bağlayıcılığı olduğunu düşüneceksen olmasın. o zaman güzel devam edebilecek bir ilişkiyi katledersin.

halitkin + 1
Belli olmaz. Anlık gelişen şeyler bunlar.

"modern" görünmek için kasmayın amk. yurtdışında bile ilk randevuda sevişen kıza "yollu" diyorlar. he böyle birisiyle uzun soluklu düşünüp düşünmemek size, midenize ve gelecek planlarınıza kalmış bir şey. burda sevişmek için erken diye bir şey yoktur vs. diyen tipler reelde arkadaş ortamında o kız hemen verir, herkese verdi olm falan diye geyik çeviriyor. gidin masallarınızı kızlara anlatın.

duruma göre olabilir.
olan kızla uzun soluklu düşünülmez gibi saçmalıklara bakma, evlenen var.

Isterseniz olur.

anlik degil, daha once neyi ne kadar konustugunuza bagli.

olabilir de olmayabilir de. Ayrıca ilk buluşmada sevişen kıza yollu diyen, gelecek düşünülmez diyen arkadaş kız tek başına yapıyor bunu galiba.

türk erkeği ile olmaz :)

Olacağı varsa olur neden olmasın, "Olmaz" deyip bir sonraki buluşmaya ötelemek klasik kezbanlık zaten.

şu kişiden kişiye göre değişme olayına da gıcık oluyorum ama doğru öyle. Yabancıysa daha rahat olur diye olabilir, Türkse bilmemne der diye olmaz. Aynı şey yurtdışında da var ha, ciddi yaklaşırsan "sevgili olur" imajı verirsen olmaz en az 3-5 buluşma geçecek, havai bir tip sevişir daha da buluşmayız imajı verirsen sevişilebilir. Çok garip ama bir yandan da normal. Erkekler olarak bir gün kafayı yiyip gideceğiz böyle... keşke her şey daha düz ve kolay olsa.

türk erkeği ile olmaz +1

olursa orospu olduğun için olmaz yani, kısır döngü işte. kafalar kafalar. allah akıl fikir versin valla.

erkek için de kadın için de olmaz. birbirini tanıyamaz iki taraf ta, olursa sıkıntı var.

Bi kere yaşamıştım. Tabi kız yolluydu. Ben de az piç değilim tabi. Kısacası birbirimizi bulmuştuk. Şimdi evliyiz.

Olursa genelde daha iyi oluyor.

bunu yapan arkadaşlarım şimdi evli, çocuklarını büyütüyorlar.

Cok guzel bi gun gecilirmistir kafalar hafif guzeldir felaket arzulamaya baslamissinizdir o zaman sıkıntı yok bence. Ama yapmak için yapilmaz.

valla olur. çok da iyi olur güzel olur. romantik aksiyonlarla vakit kaybetmek bana göre aptallık zaten.

niye olmasın ki. iki taraf da birbirine çekilirse zemin de müsaitse gayet güzel olur.

aciyorum.