o öyle söylenmez, bu dayak atan herifleri yetiştiren annelerin sorumluluğunu atlamamalıyız şeklinde söylenir.

Bu kadın da hayatta kalırsa öylesini yetiştirecek zaten, oldu mu

Bence kadın denilen varlık olmasaydı kadına şiddet diye bi'şey de olmazdı. Beyin bedava. Bunu yazin bi kenara. Kips.

Alman, gayet böyle sarışın mavi gözlü, çıtı pıtı fıstık gibi kız -ve benzerlerini- biliyorum ki Türk sevgililerinden dayak yiyip oturuyorlardı.
"kızlar niye böyle hayvanlara prim verip peşinden gidiyor?" vallahi hiçbir fikrim yok. herif o sevgiliye rağmen bi de benim peşimde koşuyordu...ben çemkirdikçe daha bi gaza geliyordu
bu çiftlerin kadını da erkeği de manyak diye düşünüyorum.

Bu durum hassas biçimde tartışılmalı çünkü erkeğin şiddetini arka plana itme tehlikesi taşıyor. Erkeğin uyguladığı şiddetin en tepede yer aldığını düşünerek şöyle bir iki çıkarım yapılabilir:

Malum Freudyen bir teori vardır(her teori gibi sadece belli başlı durumları kapsar, genel geçer değildir). Bu Baba'nın Yasası ile özdeşleşmedir. Otoriter ve hazza ket vurucu toplumsal yasa(süper ego) ile özdeşleşme ve onu özümsemek demektir bu. Türk kadını bu özdeşleşmeyi sürekli hissetmek istiyor olabilir. Buna bilinçdışından kaynaklanan sebep diyebiliriz.

İkinci çıkarımım da, Türk kadınının toplumsal konumundan kaynaklanıyor. Kadınlık, kutsal olanın müphemliğine uğruyor. Yani bir yandan kutsal bir yandan da iğrenç bir şey olarak(atasözlerinde her ikisini de görebilirsin) yer alıyor. Bu durumda, kadının dışlanmışlığını özümseyen bir sürü kadın ortaya çıkıyor(feminizmin ana mücadelesi bu kadınlara karşıdır). Etrafına baktığında, kapatılmış ve hapsedilmiş rolü oynamaya can atan binlerce kadın görebilirsin. Bu toplumsal rolün tam karşısında da erkeğin toplumsal rolü yani kadını gütme işlevi ortaya çıkıyor. Buna da kadının toplumsal rolü kabullenişinden kaynaklı sosyal sebep diyebiliriz.

İşte bu iki durumu önlemek için feminizm önemlidir. Çünkü kadının suçu ve isteği gibi gözüken şey; zaten kadının sosyal bir role hapsedilmesinden oluşuyor. Yani suçlu yine en başta duran olgumuza denk geliyor. Hem toplumsal kodları hem de egoyu şekillendiren süper ego(yasa) düzeneklerini yıkmak gerekmektedir. Bana bu sebeple feminizme karşı olan kadın iğrenç gelmekte; Sartre'ın dediği gibi "celladına saygı duyan kurbanlardan nefret ederim".

dediğinle beraber şunlar da var:
- o erkeğin annesi de bir kadın, teyzesi var ablası var bacısı var...
- sonra fiziksel şiddetin yanında şu soru da var: "sözel şiddet uygulayan birine (amiyane tabirle gereksiz yere kafa siken) fiziksel olarak karşılık vermek çok mu absürd bir durum?"
- üçüncüsü, çalışma sistemi, endüstri falan bunlar ataerkil yapıdalar, yani bir işletmenin yöneticisinin sahibinin erkek veya kadın oluşundan bahsetmiyorum, o konumda (yönetici, patron, amir) olan kadın da erilleşmeye mecbur kalıyor belki bir parça belki tamamen. zaten feminizmi doğuran şey de modernizmin eril-ataerkil bir temelinin ve yapısının olması, ve ona bir "anti" bir tepki ihtiyacı doğması...
- hal böyle olunca, şöyle bir soru da sorulacak ister istemez: pop-feminizmin sürekli vurguladığı "ekonomik özgürlüğünü kazanmak" "geleneksel ataerkil toplumu modernize etmek" falan filan kadını sistemin bu eril şiddetine maruz kalmaktan koruyabilir mi? yoksa daha boktan bir durum içerisine mi sokar? elbette daha boktan bir duruma sokar.

çünkü birbirlerine saygıları yok sevgileri var. sevgi yok olunca da ortada bir şey kalmıyor.

üç beş gün içinde kjimin ne olduğunu anlamana imkan yok. üç aylık acemi birliğinde efendi takılan asker, usta birliğinde orospu çocuğu kesiliyor.

not: askerlik gibi beraber yenilip içilen, beraber eğitim görülen, aynı yerde yatılan insanlarda bile durum bu. günde iki saat gördüğün adamı üç beş gün içinde nası tanıyosun? nereye anlıyosun?

o hödüklerin çoğu sevgiliyken o kadar da hödük değil. günde iki saat canım cicim oturduğun adamla 24 saat geçirince gerçek kimliğini görüyorsun.
genelde evlendikten sonra ortaya çıkıyor yani durum. bir çok kesimde hala boşanmak çok ayıp olarak görüldüğü için restiçekip geri de dönemiyor, veya dayak yediği için boşandı denmesinden utanıyor. birde genelde fiziksel şiddetten önce psikolojik siddet uygulanıyor kadına, kadın bir süre sonra bu adamdan kurtulup boşanabileceğine inanmıyor, inanamıyor.
birde olayı kabul edenlerin çoğu aileden böyle görmüş annesini babası gözünün önünde defalarca dövmüş veya annesinin mor gözüne pansuman yapmış. bu kişi istediği kadar okusun, çevresinde kadına şiddet çok rererö densin onun için o kadar da sıradışı değil bu dayak olayı.

kişisel yaklaşımım:

hiçbir şey ama hiçbir şey şiddeti haklı çıkarmamalı. hele de hukuk dediğimiz oluşumun içinde yaşadığımız toplumlarda...

ama diğer taraftan kadınlar anormal erkekleri seviyor evet. hatunların efendi adam yerine piç tercihinin farklı bir boyutu...

Dafaiss, hastalıkli düşüncelerin var.
Soruya cevap:hayir degil.

hah buyurun işte

www.cumhuriyet.com.tr

veriler:

-adam internet kafe işletiyor. az çok nasıl bir ortamda yaşadığı ve çevresi tahmin edilebilir.
-biri eski eşinden iki çocuğu var. öldürdüğü kızla henüz başka bi kadınla evliyken beraber olmaya başlıyor, karısı evi terk ediyor, ikna olup geri dönüyor, bi daha terk ediyor.
-tabancası var

kız bütün bu olaylara şahit olmuş ve adamla devam etmiş, bir de muhtemelen içinden "oh oh karısını benim için terk etti, borsadaki değerim o kadına oranla yüksek" diye düşünüp mutlu olmuştur.

adamın tişörtünden çılgın sedat türü aşık olduğunu anlamak zor değil

bonus: aynı haberi her hafta gazetelerde okuyoruz. tv seyredenler tv'de de izliyordur. ders çıkarmamış.

bence bu cinayet doğal seleksiyondan başka bir şeyle açıklanamaz. şahsen üzülmedim, müstehaktır.

Bu konuda da kadın haksız yani?? Öte yandan toplum geri kalmış bir toplum olduğu için, kadını erkeği farketmeksizin herkes bu dayak kültürüne sahip. Neticede kadın da çocuğunu dövüyor. Tam bir 3. dünya ülkesiyiz.

bu konuda anlaşmaya varmak imkansız. son yıllarda sadece türkiye'de değil, dünyada bile bir erkek-kadın kavgası var ki benim aklım almıyor bunu. belki eskiden de vardı ama dünya küçüldükçe daha rahat tanık olur hale geldik, bilemiyorum. kadına şiddetin sorumlusu direkt olarak "kadın" cinsi olmadığı gibi, erkek de değildir. bu toplumsal bir sorun. temel olarak, "kadına ve erkeğe biçilen rol" diyelim, ki bu kültürden beslenen bir kavram. peki bunun sorumlusu sen misin ya da benim annem mi? kısmen evet, kısmen hayır. bunun bir parçası olduğum için, evet benim. buna karşı olmaya gayret ettiğim, kadına (ya da erkeğe) şiddet uygulamadığım için değilim. gibi.

biz tüm bu olanlardan dolayı toplum olarak suçluyuz. bu öteki erkek, beriki kadın meselesi değil. mistreated çok düzgün bir adam ama erkekler genelde şerefsiz veya ne bileyim "bazı kadınlar hak ediyor" tavrı bence yanlış. bu kendimizi bir kenara çekerek ya da hedef arayarak, birilerini parmakla göstererek çözebileceğimiz bir şey değil.

anlayış meselesi bu. eşini bıçaklayan adamlar ne diyor? namusumu temizledim diyor, kıskandım diyor. hiçbirisi "insan doğramak çok güzel bi şey, o yüzden ben de en yakınımdaki insan olan eşimi doğradım" demiyor. bunları bu manyaklığa iten ne? bir kadının, yaptığı herhangi bir şey yüzünden bıçaklanmasını makul karşılayabilecek ahlak anlayışı kendiliğinden mi oluşuyor?

burada "şiddet uygulayan suçsuzdur" demiyorum. ben de aynı toplumun parçasıyım ama gidip sevgilimi dövmüyorum. o da bunu yapabilir elbette. ama işte diyorum ya, bu başkalarını hedef göstererek kaçabileceğimiz bir sorun değil. o annesinden, babasından böyle görüyor. büyüdüğü çevrede zihni bu şekilde gelişiyor, algısı böyle şekilleniyor.

bu toplumsal bir sorundur ve BENCE ancak eğitimle, çağdaşlaşmayla çözülür. peki bu ülkede o olur mu? bence olmaz. böyle ahlaksız ve iğrenç bir ülkede tüm insanları belli bir seviyenin üzerine çıkarmak, yerleşmiş algıyı ve kültürü değiştirmek inanılmaz zor. islam bu ülkenin başına gelmiş en kötü şeydir dediğim zaman kötü oluyorum ama bu fikrim hiçbir zaman değişmeyecek.

özetle, ev içi şiddet ya da genel olarak kadına/erkeğe/hayvana/damacanaya şiddet tamamen toplumsal bir sorun. senden ya da benden kaynaklanmıyor, bizden kaynaklanıyor. dolayısıyla bireysel değil toplumsal bir gelişimle, rehabilitasyonla, aşama aşama ortadan kaldırılabilir. islam'ın egemen olduğu hiçbir ülkede de böyle bir reform yapamazsın.

@dafaiss "sonra fiziksel şiddetin yanında şu soru da var: "sözel şiddet uygulayan birine (amiyane tabirle gereksiz yere kafa siken) fiziksel olarak karşılık vermek çok mu absürd bir durum?"

evet çok absürt bir durum, üçgenin içinden yuvarlak geçirmeye çalışmak gibi.

"hal böyle olunca, şöyle bir soru da sorulacak ister istemez: pop-feminizmin sürekli vurguladığı "ekonomik özgürlüğünü kazanmak" "geleneksel ataerkil toplumu modernize etmek" falan filan kadını sistemin bu eril şiddetine maruz kalmaktan koruyabilir mi?"

koruyabilir evet, göz var izan var ekonomik özgürlüğünü kazanmış kadınlar daha çok mu şiddet görüyor daha az şiddet mi? neye dayanarak daha boktan hale geleceğini söylüyorsun anlayamadım

herifin suçlu olduğu zaten bariz, başlıca suçlu o, bunu söylemeye gerek var mı? bir diğer yandan da insanın bir numaralı güdüsü hayatta kalmak değil midir? ama yaşanmış bir sürü örneğe rağmen pişman olmayan bu türden kadınlar bu öküzlere prim vererek yaşama güdüsünün tam tersine gidiyorlar. cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir lafı herhalde bu cinayetler için söylenmiş. herifin ne mal olduğu belli. zorla birini bulman gerekiyorsa bari git mülayim hatta ayol falan diyen bi adam bul, en azından canını kaybetmemiş olursun. yaşanmış örneklere rağmen böyle davranmak salaklıktır. hak etmişliktir. daha ne diyeyim ya. savunanlarınki de aynen şuna benziyor

adamın biri ülkedeki tarihi zenginlikleri görmek için kalktı iç savaşın ortasında suriyeye gitti. haberlerde kafası kesilen insanlar, kan revan yıkıntı bomba... çevresi dur dedi etme dedi, adam dedi yok ben tarihi, mimariyi seviyorum. görmem lazım. girer girmez ışidciler bunu tuttu, oku bakalım kureyş suresini dediler. bu da ben onu bilmiyorum ihlas versek derken hoop kelleyi kaybetti.

şimdi kim salak burda... ayrıca kim ışidi suçsuz gösteriyorsun diyebilir ki? zaten ışidin suçluluğu genel kabul gören realite haline dönüşmüş. bunu ortadan kaldırmak için çaba gösterilmesi ya da en azından uzak durulması gereken yerde işin içine içine inatla gidiliyorsa bir sıkıntı var demektir.

değil.

insanlar eşittir, eşit olmalıdır. kadın erkek eşittir.

ama bu eşitliği sağlamak için bu ülkede istisnasız her alanda kadına pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.

tayyip televizyondan öğrenci evlerinde kızlı erkekli kalanlar görürseniz mimlemek ve komşu olarak bunların ailelerine haber vermek görevinizdir diye çığırtkanlık yapacağına aile içi şiddete tanık olursanız bunu bildirmek vatandaşlık görevinizdir gibisinden bir çağrı yapsa belki bir şeyler olurdu... bu tarz şeylerin kendi halinde çözülmesini beklemek nafile bir bekleyiş olur. bu doğal ve tercih edilebilir bir şeymiş olarak görüldüğü sürece maruz kalanlar da aynı şekilde boyun eğiyorlar, taviz vermemek lazım.

ayrıca kadının gidebilecek neresi var ki, bir kere şikayet eder karakola gider, kocası çağrılır uyarıp gönderirler geri. e sonra ne olacak? eğitimsiz, işi gücü olmayan, muhtemelen ailesinin de evlendirdikten sonra kocasının malıymış gibi terk eylediği bu kadınların nasıl bir vizyona sahip olması bekleniyor ki?

buna vereceğin paraya fatar numa falan bulursun. bu aleti cebinden çıkarır. adagio neymiş?

abi ben bu işin mantığını hala anlamadım :)

piyano işte, nesi eksik :)

siradisi, sen en iyisi, önce bir piyanonun başına otur, sonra da alakasız bi klavyenin başına otur. bir şeyler çal. anlayacaksın. hem de çok net...

Casio al. Adagio alınmaz, clavinovalardan bile sesi güzel geliyor bazen bana.
www.casiom.com Gaziantep'te mi yaşıyorsun ?

sat bence panpa. telsiz kullanım ücreti falan gelmesin.

vodafone'a geçir.standart bi paketi var. telsiz ücreti alınmıyor. onda hattın süresi uzatmak için kontör atarsınız birgün lazım olur. kumbara gibi kullanırsınız. olurda hiç kullanmazsınız yüzliraları aşar tekrar lazım olunca avea'ya geçersiniz. vodafone o kontörleri banka hesabınıza nakit olarak geçer.

www.avea.com.tr

Piç kızlar evde kalmazlar, illa ki birini bulurlar. Aynı şekilde piç erkeklerde. Karşı cinslere pislik gibi davranan bu insanlar bir bakmışsın sevgi pıtırcığına dönüşmüşler. Hayat yine onlara güzeldir. Sen de evde tırnaklarını yersin, nasıl yaaaa diyerekten.

şimdi genellemenin hası geliyooooo: piç kızlar herkesten önce evlenir dostum. piçlik dediğin içte, planda , stratejide, iyisini ben kapayımcılık da.yoksa çok ilişkisi olan kız çok kişiyle çıkan kız illa piç olacak diye bişey yok belki geçmişindeki ilgi açlığını doyuruyordur filan. dinamikler değişir, herşey değişir.
piç erkeklere gelince o kısımdan okumadım hiç bilmiyorum.

Beni anlatmıssın, efendi adam önce vay be kız beni istiyor diye sevinip mutlu oluyor, sonra kıskanacak seyler bulup iliskiyi zehir etmeye Başlıyor, kız piç erkeklere dönüş yapıyor.

böyle bir tanıdığım kadın vardı. sonunda efendi bir adama denk gelip farklı tanıttı kendisini, değişti de tabi. eski hallerini de açığa vurmadı. onunla evlendi. şimdi hamile. çalışmıyor kocişi ona bakıyor.

piç erkekler salak bi kız bulup evlenir, piç kızlar da gerizekalı bi çocuk bulup evlenir. konu kapanır. sonra, vay kocam böyle karım böyle..

pic kizlar da efendi kizlar da gordum. efendi adam sayilirim, lakin mal degilim. cin olmadan adam carpmaya calisan cok kiz gordum, sktir ettim hepsini. demem o ki, kim ne sendromuna girmis umrumda degildir. evlilik de sacma aga..her an esin, sevgilin vs'den kazik yeme riskin var, yok demeyin..yiyen bilir. en saf temiz kizin bile ardinda neler var neler..kimseyi sahiplenmeyeceksin, kimseye umit vermeyeceksin, insanlar ne isterlerse istesinler sen mutlu oldugunun yaninda olacaksin. gerisi falan fistan..

yani bana gore pismanlik degil de, yusuf yusuf modundalar. pismanlik falan yok, kiskanclik var gordugum kadariyla. pismanim falan diyorsa, karsisindakine rol kesiyordur net.

efendi erkekleri kendi içinde kategorize etmek lazım,

bu yazdığın metindeki piç kızın, ulan artık bi efendi adamla evleneyim, hiç kendimi de çaktırmayayım şirin masum kız rolüyle devam edeyim gitsinci gruptan olduğunu/olduklarını farz edelim.

efendi ama, aynı zamanda saf, keriz ayarında tipler, kızın piçliğindne haberdar bile olmadan 30 yıl yaşıyorlar,

bir de efendi ama salak olmayan, aklı çalışan efendi adamlar var, saf anlamında değil de, karakterli anlamında; bu 2.grup, bu duruma uyanıp, oh sen, piçliğe ve piçlere doy, emniyet olarak beni tercih et, bi çakal sen misin diyerek, bu durum onları mutlu etmezi aksine gıcık kaparlar.

davul dengi dengine çalar. bu sebepten yorumlar değişkenlik gösterir. efendi adam için söylediklerin geçerli.

bana denk geldi bitane hatta tam da cokkarisik'in dedigi gibi oldu, 5 ay sonra (yazıyla bes) evlenme niyetimin olmadıgını söyleiyip ayrıldı

the phoenix ss +1

valla kandıran kandırdığını götürüyor hocam.

evliliği zorundalık gibi görmüyorsan keyfine bak ne diym. ki çevremdeki insanlar artık evlenmiyorlar.

sen acmasan ben acıcaktım bunu. bence de 1, lise diplomasını geri aldıgımı hatırlamıyorum.

Üniversite diplomasını alınca lise diploması geçersiz olmaz. İkisini birden verirler.

Universiteler bir Turkce bir Ingilizce 2 diploma veriyorlar, belki onu kastetti.

ııh. lisan diplomaını alınca sana lise diplomanı geri veriyolar.

Ayni seyi ben de buraya sormak icin girdim bu duyuruyu gordum.
Ben uniden mezun olurken bana lise diplomasini vermediler. Benim bildigim en ust seviyeden mezun olunca alttaki diplomalar gecersiz sayilir. Ama cozemedim soruyu. Acaba uniden mezun olunca lisa diplomasini veriyorlar da bana mi vermediler? Bilemedim. Bence yanlis soru.

Sanirim lise diplomasi gecersiz olsa da istek uzerine verilebiliyormus. Oyle bisi dedi arkadas az once. Yine de soruyu tam dogru yapmiyor ki ama.

Uzun uzun açıklamaya üşendim ama siz istediniz. Toplanın.

Şimdi, lise diplomasını alınca ilkokul diplomasını vermezler, yok ederler. Çünkü ilkokulların kendi aralarında bir farkı yoktur, hepsi aynıdır ve bir insan elinde lise diploması varken ilkokul diplomasına gerek duymaz. Ancak üniversite diplomasını verirlerken lise diplomasını da verirler, o imha edilmez. Almadım diyen arkadaşlar hatırlamıyor aldıklarını. Şöyle ki, liseler çeşit çeşittir. Endüstri meslek lisesi, güzel sanatlar lisesi, sağlık meslek lisesi...gibi. Yani o liseden eğitim almış olmanızın bir esprisi vardır, lise türünden ötürü. Atıyorum bir kişi sağlık meslek lisesi okudu, üzerine üniversitede işletme okudu. Şimdi bu insana sadece işletme diploması verirseniz, sağlıkçı olduğuna dair bir kanıtı kalmaz. Belki de işletme diploması ile iş bulamayacak ve hemşire olmak için bir yerlere başvuracak. Bunun için sağlık meslek diplomasını kullanacak. Yani buradaki durum, liselerin türlere ayrılması. İlkokullarda böyle bir durum olmadığı için onu imha ederler.

lise diplomanızı geri alabiliyorsunuz arkadaşlar.
sonuçta 2. bir üniversite okuma hakkına sahipsiniz.

yakın zamana kadar 2. kez lise okumak yasaktı. imam hatip lisesi mezunları da bitiriym bir tur da anadolu okuym öss'ye giriym diyemiyorlardı. şimdi değişti diyorlar ne kadar doğu bilemedim.

Sacma bir soruydu bana kalirsa

soru şunu demek istiyo arkadaşlar. üniversite diplomasını almaya gittiğinizde size oraya kayıt yaptırırken götürdüğünüz lise diplomasının aslını da teslim ederler ya hani. bu açıdan cevap iki ve doğru.
aranızda mezun yok galiba :)
yani mezun çıktısı değil. üni diplomasının aslını almaya gittiğinizde size lise diplomanızı da aha bak bu da bizdeydi diye uzatıverirler siz de aaaa evettt yaaaa hey gidinin öss zamanları ne çabuk geçti filan diyerek bir duygu karmaşası içinde okuldan çıkarsınız ya...

Lise diplomasını üniversiteler talep ederseniz, mezun olduğunuzda veya okulla ilişiğinizi kestiğinizde veriyorlar.

@grgn çoh güzel demişin de bir yerde hata var gibi.. en azından şöyle ki; mesela lisans diploman oldu diyelim ve lise de sağlıkçı olduğun için hemşire olmaya karar verdin. o iş devlette olmaz, kpss sürecinde her zaman en üstteki diplomaya göre tercih yapabilirsin, ama özel mözel bilmem.. hani aklınızın bi kenarında olsun işte..

Sadece ilk aklıma gelen örneği verdim. Lise diploması çok yerde gerekebilir. Birisi ikinci üniversite demiş mesela, bu da ciddi bir örnek. Ö<el sektörde de üniversite diplomasına bakılmayıp lise diplomasının sorulduğu pek çok örnek var.

aa peki ben almadım lise diplomamı, 4 sene oldu mezun olalı istesem verirler mi?

@art, verirler, atmazlar onu.

netten europcar vb. bakmak gerek. iyi bir navigasyon lazım. bir de depozito için yüksek limitli bir kredi kartı.

ab ülkelerinde böyle. moldovadan emin değilim.

Triptik

Optik okuyucu ileri geri hareket ediyor, dolayisiyla o bakir bolumde egilip bukuluyor surekli. Sabitlerseniz hicbir cd'yi okuyamaz.

hakkaten ya, oynuyormuş orası :)) o bombeliği nasıl kaybedeyim peki?

altta kalan kısmın zemine biraz daha yapışmasını sağlasan?

orasi baya tabana bitisik, ustteki katlantida bir potluk var. ikisinin arasini yapistirsam yine hareket edemeyecek.

buldum sanirim, oranim ustunden ip atlatayim, ustten bastirsin ama hareketi kisitlanmasin. sorun olmayacaksa boyle yapiyorum

tüm bölgelere dağıtılıyor. o nedenle eşitsizlik yarattığı da iddia ediliyor tabi.

yerel seçimlerde oy kullanmıyoruz.

bu seçimde kütük neredeyse oy oraya gidiyor
yurtdışı seçmen olarak oy kullanabilmen için zaten ikametinin yurtdışında olması gerekiyor, türkiyede ikametin olsa bile yazlık mazlık olarak olabilir ancak o da esas ikamet saylanmıyor.

türkiye'de almanca öğrenmek zor iş benden tavsiye, zorunlu değilsen hiç bulaşma bu dile. ben üniversite eğitimini almanca alıyorum türkiyede bi üniversitede kaç sene oldu olmaz olsun böyle dil :) illa ogrencem diyosan goethe instutit bunun merkezi.

sorry klavye azizliği olmuş :)

michel thomas'ın audio dersleri var. bir başlığına gir bak istersen. detaylı bir şekilde öğretmez, farklı bir yaklaşımı var, ana çat pat seviyede öğrenmek istersen gayet yararlı bir enstrüman.

paran varsa zaten orijinal dvd setini alırsın zaten de, olur da durumun yoktur, rahatça torrenti de bulunuyor.

öncelikle duolingo'yla bir kabasını al.
devamı için de bir kurs öneririm. en azından ben öyle yaptım.

tek başına duolingo: yetersiz
tek başına kurs: sıkıcı
önden duolingo + kurs + almanca film/dizi (fatih akın rocks) önerimdir.

valla ben 3 bucuk senedir almanyadayim, tamam ögrendim baya ama hala akici seviyede konusamiyorum. hedefin akici konusmak ise cok cok calisman gerekecek :/

hedefim en azından almanyada bir staj yapabilecek kadar almanca öğrenmek :(

Okulda almaya başlayabilirsin ilk adım olarak. Özel kurslar çok pahalı :(

Simdi fark ettim de... Daha dogrusu parmaklar uyusuyor.

karpal tünel sendromu

anemi.

he bir de kanser

yazin baslanmoyor o ilaca, yuzde lekelenme yapiyor diye. sac dokulmesini bilmiyorum

20 yaş çok geç mi yaş değil sivilce için. ben 27 yaşındayım hala devam ediyorlar. oral antibiyotik tedavisi ve lokal tretin deneyip sonuç alamadıysanız ve dr da roakutan önerdiyse neden olmasın? saç dökülmesi konusunda benim de yorumum yok.

diğer tedavilerden sonuç alamadıysan dermatolog kontrolünde tabi ki kullanmalısın.

120 mg/kg doza ulaşana kadar bırakmaman gerekiyor, bunun bilincinde ol. tabi yine cilt doktorunla görüş.

20 yaş bence de erken ama illa kullanıcam diyorsan başlamadan önce tahlil istemeni tavsiye ederim. yanlış hatırlamıyorsam karaciğeri çok zorlayan bir ilaç.

@cherry blues, deniz güneş olayını ben de yapıyorum. Gerçekten geçiriyor evet ama o ortamdan ayrılınca 2 haftaya geri geliyor sivilceler. Geçici bir çözüm yani.

Roaccutane son çare ama dermatolog önerdiyse diğer yolları denemiştir zaten. Hocam roaccutane dışında her şeyi yaptık mı de, yaptık derse başla. Mevsim meselesini de dermatologunla konuş. Kışın cilt aşırı kuruyor yazın daha iyi diyenler de var. Lekelenme ve yanıklar olmasın diye yüksek faktörlü güneş kremi kullanman gerekir.

roacuttanne biraz sakat, bence kullanma. onun yerine A vitamini kullan.

Roaccutane hiç sakat değil. Ben uzun yıllardır kullanıyorum. Uzun yıllar kullanmamın nedeni dozun düzgün ayarlanamaması. Şuan 80 mg alıyorum günde, benim bünyeye etki eden doz bu. Saç dökülmesi yok, sadece dudak kuruması var, öyle güneşe çıkmıyim ebem skilirlik bi durum yok, 6 senedir güneşe çıkıyorum, hiçbir yerimde yanık izi, nitrik asit erimesi yok, 29 yaşındayım, son 10-11 senedir kimseyle tshirt süz sevişmedim, sırttaki sivilceye örnek olarak yazıyorum bunu. Sırt olayı öyle böyle değil, bence acilen kullanmalısın eğer sırtında varsa..: kimseyle çıplak sevişemediğini düşün, havuza rahat giremediğini vs. Milli sporculuk dönemimde de bu ilacı kullanıyordum, hiçbir dezavantajını görmedim, bütün testler yaşamaya elverişli. Bazı bebeler var intihar ettiriyo adamı skerttiriyo diyen... Evet intihar ettirdiği doğru. Ama kimi ettiriyor? 16 17 yaşında suratı sivilce kaplı ergene dayıyorlar ilacı son çare diye, roaccutane ilk 2 ay deli gibi sivilce yapıyor zaten. Ergenimizde "vay lan son çare dediler buda olmadı kesin ölene kadar sivilceli olucam ben böhü, en iyisi intihar ediyim" falan diyor. 20 li yaşların üstünde bu ilacı kullanıp şizofren olan yok. Her sene dermatoloji kongresi organize ediyorum, alanında uzman yüzlerce binlerce hekimle görüştüm hepsi aynı şeyi söylüyor. Süt kullanımını minimuma düşür; iki sene önce yapılan bir araştırmada süt ve süt ürünlerinin sivilceye neden olduğu tespit edildi ama biraz muallakta... Kabul eden var etmeyen var. Ben aynı şekilde kongrede tanıştığım bir hekimle yürütüyorun tedavimi, o kabul edenlerden. Şuan gayet iyiyim. Saçım yerinde, intihar etmedim, şizofren olmadım, karaciğer sıkıntım yok değerler gayet stabil. Kısacası kullan, ihmal etme.

geçer.

iban fişekle

bize gece 12 gibi geçtiği de oluyor.

havale yapılacaksa yani alıcı ile gönderen aynı banka ise geçer, eft ise geçmez.

maaşı alınca ne ısmarlayacaksın?

genelde nasıl yatıyor bilmiyorum ama, mesai saatleri dışında bekleme.

olmadı muhasebeyi ara sor.

önerim midi klavyelere de bakman

49 tuşlu m-audio keystation ya da keyrig midi klavyeler olabilir, dolar yüzünden sıfır fiyatları 500 civarına fırladı fakat ikinci el 250 civarına bulabilirsin

youtube dan çalan insanların videolarına da bak

piyano çalanlara örnek
www.youtube.com
www.youtube.com

bu da yapabileceklerinle ilgili geniş örnek www.youtube.com

piyano ile alakasi yok bu aletin. zamaninda e96 kullanmistim. bambaska bir mevzu bu aletler.

88 tus midi klavye al. cme uf80 tavsiye ederim. bilgisayara baglar calarsin piyanonu.

bu nasıl usta:

www.sahibinden.com

bunun da tusesinin piyano ile alakasi yok. olsaydi bile seni en fazla uc dort ay idare eder. biraz ilerleyince calacagin etudleri bununla calamazsin.

bunu tavsiye ederim. evladiyelik
Studiologic Numa Piano
İlan No: 187852076
www.sahibinden.com

Tuseleri farkli bu aletlerin. Yani havali tufek ve kalasnikof farki diyeyim. Ikisi de tufek ama gorevleri farkli.

müdahale yapılmadan önce antibiyotik kullanımı önerilmiyor.

diş hekimi değilim.

Onu diş hekimine değil kardiyolojiye sorsan daha sağlıklı bilgi edinirsin bence.

ben de mvp ve triküspit yetersizlik var. doktorum alma dedi. siz kendi doktorunuza sorun, diş hekimlerine profilaksi olarak alınması gerektiği öğretiliyor.

kalp kapakçık problemlerinde..

İşlemden 1 saat önce 2 tane içeceksin (toplamda 2000 mg), rutin uygulama bu şekilde. augmentin de olsa 2 tane içeceksin. antikoagülan kullanımın varsa da onu kardiyologa danışarak düzenlemek gerekiyor, ınr değerlerine bakılarak ilaç değişimi yapılıyor.

Guidelines for antibiotic prophylaxis — In the past, American Heart Association guidelines recommended that most patients with a heart murmur receive antibiotics prior to almost any dental procedures, even minor ones. However, these guidelines have changed considerably over time as more information has become available about the actual risk of dental procedures for patients with heart conditions. Review of studies performed between 1950 and 2006, which included thousands of patients, has shown that there was no benefit of using preventive antibiotics, except in the highest risk patients [1].

Ref: www.uptodate.com

kobretti yolladığın yazıyı okumuyor musun ''except the highest risk patients'' diyor??

risk grubunda yüksek hasta grubu bu arkadaş.rutinde normal adama zaten profilaksi yapmıyoruz.

iyi de kapakcik darligi high risk mi?

edit:ameliyat olmus. orrayt.

sorry.

ben de aday memurum; ölüm, doğum gibi durumlar izin verilmesi zorunlu haller ama, diğer hallerde amirin takdir yetkisi var, ve genelde aday memura izin vermeme eğilimi var.

4213
Yıllık izin:
Madde 102
–
(Değişik: 31/7/1970
-
1327/4
6 md.)
Devlet memurlarının yıllık izin süresi, hizmeti 1 yıldan on yıla kadar (On yıl dahil) olanlar için yirmi gün, hizmeti on
yıldan fazla olanlar için 30 gündür.

bir yılı doldurduğunuz anda asaletiniz onaylanmasa da izin hakkına kavuşursunuz, geçen bir senede kulanmadıklarınızla beraber 40 gün htta toplamda. ama amirler bu konuda sorumluluk almak istemiyorlar bazen yanlıi bir uygulamaya imza atmamak için, bazen de sırf işgüzarlıktan izin vermeyebiliyorlar.

sağlık bakanlığı adına konuşuyorum. zira bazı bakanlıklarda izin hakkı kısıtlanabiliyor.

657'de izin hakkı için 1 yılı doldurma şartı var, aday memurluğun kalkması şartı yok. Nitekim aday memurken 2 kez yıllık izin kullanmıştım. hiçbir sorun olmadı.

kısacası adaylıkla yıllık iznin alakası yok. 1 yılı doldurduktan sonra 20 gün izin hakkın ortaya çıkıyor. Olay bundan ibaret.

1 kaşık türk kahvesi üzerine yarım limon, yarım saatte keser hacı. ancak neden ishal olduğunuzu bilmek önemli, belki de kesmemeniz lazım, vücut atmaya çalışıyorsa ?

Adana büyük şehir, herharde yakınlarda bir eczane vardır. Sen en iyisi bi "reflor" al hocam eczaneden. Geçmiş olsun.

Reflor ya da ercefuryl

eczaneye gidip ercefuryl iste..sabah öğle akşam bir tane..bir de bol bol su için..

Reflor +1

reflor

tıp ilacı tavsiye edemem, yetkili değilim :P

uyguladığım geleneksel tedavi yöntemi:

ishalin nedeni önemli, vücut atmak istiyorsa atsın ve kahve limon +1
yoğurt, kefir, tarhana, adaçayı gibi besinlerle sisteme destek vermek iyi olur.

Muz leblebiyi dayayıp kabızlığa doğru kaydırmak da olabilir.

loperamid

sevişmeye devam, aşık olma, kız aşık olursa ilişki ister yalnız, sonra sevgili olarak sevişmeye devam edebilirsin ya da kızı ikna edebilirsen sevgili olmadan sevişmeye devam edebilirsin. ilişki bozulursa sevişemezsin, bozmamaya çalış ilişkiyi.

kendini kaptırma panpa, peşinden koşturur. arada yaklaş arada uzaklaş işte. ;)

Sevistiniz vr kız kendini kullanılmış hissetti, neden Karamadın dedi. E bu durumda nasıl fuckbuddy olmayı planliyosun anlamadim. Kizin öyle bi planı yok gibi.

inanma, sevecek.

Korkma. Yaşamana bak. Görüş, konuş, arkadaşlık et. Gerisi gelir istediğin şekilde.

Akışına bırakacaksın.

tornavida seti alabilirsin. geçen kendime aldım ordan biliyorum :)

@siradisi ; sağol ama daha pratik şık bir şey düşünüyorum.

şarjlı tornavida :)))

tiki aşağı kaydırdım:) ama o da değil.

İyi bi aydınlatıcı lamba çalışırken kullanır

feriköy'de bir bit pazarı var. aydınlatmadır, şudur budur sevebileceği bir şey bulabilirsin.

www.motorsandrotors.co

şu tarz bi şey olabilir wiha nın metal kutulu olanı var bi de cok şık :D türkiye de bulabilir misin fiyatı nedir bilemedim ama.

Bütçe ne civarda? Eğer yoksa ve Dremel alırsan bir 10 sene hayır duası alısın. Dremel varsa apartları alınabilir.

Şu tarz mengeneler çok faydalı oluyor. Yakın zamanda almayı düşünüyorum. (Daha ucuz modeller de var.)
www.hirdavatcesitleri.com

Elektronikle uğraşıyorsa üçüncü el ve masaya sabitlenen büyüteçler (ışıklı olması lazım) çok faydalı olabilir.

büyüksünüz arkadaşlar. dremel 3000 alıyorum. fikir veren herkes sağolsun varolsun.

yalnız olmadığını bilmek rahatlatır mı seni?

o herkes dediklerin de işte aynı senin gibi düşünüyo bence. herkesin bir şeyleri eksik.

ergenlikten çıkarken normal şeyler

anlatacak gücün bile kalmamış senin.
bence fazla bilmekten kaynaklanıyor.
ben de miyazaki izlemeden, kurusawa görmeden, iki üç kitap devirmeden çok mutluydum.
hatılyıorum lisenin başlarında, beşiktaş'ın tepesinde otururken, ben bu ülkeyi yöneticem diyordum. en iyi benim diyordum.
öğrendim öğrendim ve öğrendim.
kendimi çok eksik hissediyorum idim.
benden çok çok daha değerli insanların olduğunu düşünüyorum idim.

ama öyle değilmiş.

insanlara "hayır" dedikçe anladım bunu.

kendini aşırı derece eleştirmeyi bırak.

ayrıca boşa kendini eksik hissetme, biz de kendimizi gayet eksik hissediyoruz.

ıslık çalamıyorum diye depresyona girdiğimi bilirim lan :)

Bunlar hepimizin zaman zaman gectigi bir donemler. Hayatinin kisa da olsa herhangi bir doneminde boyle endisesi olmayan insanlar madalya hak ediyor bence. O kadar insani endiselerin var ki, bu cok guzel bir sey. Kotu falan degilsin, endiselisin. Dediklerin az veya cok, gordugun herkeste var. Herkesin sikici oldugunu hissettigi anlar vardir, herkesin "Ya soyle miyim acaba" dedigi anlar vardir. Bu konulardan anlamam ama kendi tecrubeme gore yaptigin sey sadece kendini aramak ve kendini tanimaya calismak. Bir sarki vardi "Denizde kaybolmus gemi gibi limanimi ariyorum, yerimi bilmek istiyorum" diye, o hesap. Sevildigini hissetmemek, ne oldugunu bilememek, kendinden bol bol supheye dusmek boyle zamanlarda geliyor. Yeni yeni bir dunya goruyorsun, onu algilamaya, o dunyada yerini bulmaya calismak bu. Bu "Beni bosa koysalar dolmayacak, doluya koysalar almayacak' gibi hislerin hepsi kendini tanima surecinin bir parcasi. Bunlar buyume surecinin bir parcasi, sadece bu surecin hem yasi yok ve her yasta gelebiliyor, hem de bu surec gectiginde her sey biraz daha berraklasiyor.

Ben de bir dönem sürekli böyle hissediyordum. Hatta psikologa gitmiştim ve adam benden bir A4 kağıdına kendimi nasıl gördüğümü sıfatlarla anlatmamı istemişti. Sadece sıfat yazacaktım yani. Abartmıyorum yazmayı bitirdiğimde üzerinde 3 sütun halinde olumsuz sıfatlarla dolu bir kağıt ortaya çıkmıştı. Tek bir olumlu sıfat yoktu. Peki şu an nasılım? Elbette tüm olumlu sıfatları üzerimde toplamış biri gibi görmüyorum kendimi. Hatta psikolog benden bunu istediğimde bir insanı sıfatlarla tanımlamanın aptalca olduğunu düşünmüştüm içimden. Ama farkında olmadan kendimi sıfatlarla tanımlıyordum. Aslında bundan çok daha komplike varlıklarız, yani öyle olmamız gerekmiyor mu? O yüzden kendimde olumlu özellik de aramadım. Neysem oyum dedim. Mesela etik değerlerime aykırı davranırsam eskiden kendimi suçlardım, şimdi "böyle yapmak istedim ve yaptım" diyorum geçiyorum. Bunun da kötü bir yönü var elbette, değerlerin önemini yitiriyor. Kafandaki olmak istediğin o "mükemmel" kişiden uzaklaşıyormuş gibi hissediyorsun veya bazen kim olduğunu bilemiyorsun bile. Ama en azından insanın yüzde yüz siyah veya yüzde yüz beyaz olamayacak kadar komplike bir varlık olduğunu anlıyorsun ve rahatlıyorsun. Şu an ben sıkıldığım için insanlarla "tadında bırakıyorum". Böylesi de iyi değil elbette, biraz yalnızlaşıyorsun ama belki de ihtiyacın olan odur.

İnsanları sıfatla anlatmak aptalca dedim ama biraz mükemmeliyetçilik yüzünden bunlar başımıza geliyor. Bazı "sıktığımız" şeyleri biraz gevşetirsek şunu görüyoruz: "böyle de olabiliyormuş ya. kimse ölmüyormuş, ben yine benim. olabiliyormuş yani".

Sırf kendimi anlatan bir destan döşemiş gibi oldum ama umarım yardımı olur :)

Dostlar güzel yazmış, ayrıca ruhuna bu iyi gelir, ruhunla dinle ama.

youtu.be

özgüvenin zayıf. özgüven artırıı şeyler yapman lazım. spor yap, dağa tırman, denizde iki kilometre açılan amcalara eşlik et, askere git...vb mutluluğu ilkellikte ara.

Güvenlik, stabilite, bakım ve kabul içeren bir cocukluk/ bebeklik yaşamadıysan böyle hissedebileceğin kusurluluk ve terk edilme şemaları geliştirebileceğini öngören psikolojik yaklaşımlar var. Işlevselliğinin bozulduğunu düşünüyorsan bu düşünceler yüzünden terapi şart.
Bazı ruh hallerinin sık rastlanabiliyor olması onu doğal süreç yapmaz. Içimizdeki sağlıklı yetişkini güçlendirip kalıcı iyilik halinde olmak olmayacak iş değildir. Normal olanın iyilik hali olduğunu kabul etmek fikrimce daha makbuldür. Ve hayır depresyon bu değil.

Sosyal mecradan uzaklaş oku izle dinle. Biraz yalnız Kal. Icinden geçen sesi kabullenmek ve aglak bu icten içe isyan eden psikolojini uzerinden At.

merak etme hepimiz ayni hissediyoruz. hele ki mutsuzluk zamanlarinda tavan yapiyor o dusunceler.. takma lutfen

Boş durmaktan bunlar hep.

ilacı bilmem de beyaz ekmek, pirinç, şekerden kesersen faydasını görürsün. glisemik indeksi düşük yiyecekler uzun süre tok tutar.

aç karna sigara.

Spor yapmak da iştahı düzenliyor sanki. Angelus, bu konuda bilgi erebilir, tabii okursa burayı.

Şanslısın, hemen söylüyorum. Maydonoz suyu. www.sifamarket.com
Ama dikkat et Maydonozlar hormonsuz olacak yoksa zarar görebilirsin. Kahvaltıdan önce içiyordum. Net, iştahı kesiyor. Cilde de iyi geliyor.

yakın zamanda denediğim bir ilaç:

venladip içtim bildiğin mideme biri oturdu. hiçbir şey yiyemiyordum.

not: tedavi tavsiyesi değildir.

susuzluk da insana kendini aç hissetiren bir şey olabilir. bol su iç.

annem söylüyor.
hayat böyle gitmez; o kadar konuştuk, sen yine:
yine "tüm insanlardan nefret ediyorum ama bazılarından az nefret ediyorum." dedin.
diyor.

sonuç. gittim. bayağı da rahatladım.

Genel olarak belirtilerinin 9-10 maddelik bir listesi var. Hepsinin bulunması gerekmiyor ama en az 15 gündür görülüyor olması gerekiyormuş. Ne kadar yönlendirir bilemem ama siz ne olursa olsun kendinizi kötü hissediyorsanız görünmelisiniz.

Önceden yapılan işlerden ve aktivitelerden zevk almamak,
Gençlerde duygu değişiklikleri görülmesi, çabuk sinirlenmek,
Her gün sürekli kendini üzgün hissetmek, çökkünlük hali,
Çok uyuma, uyku arasında sık sık uyanma, uykusuzluk çekme ya da az uyuma,
Çok yemek veya az yemek,
Bir işe motive olamamak, dikkatin çabuk dağılması, huzursuzluk
Kendini işe yaramaz, değeri olmayan biri olarak görmek, ölmeyi düşünmek,
Vücudun işlevlerinin azalması, cinsel isteksizlik, yorgunluk hisleri,
Geçmişi ve geleceği düşündüğünde karamsar olmak, yaptıklarından kendini sorumlu tutmak,
İntihar etmeyi düşünmek ve planlamak

2 kritik semptom var. sosyal hayatının ve/veya profesyonel hayatının işlevselliği etkilenmeye başladıysa doktora gidiyorsun.

depresyon için son 3 aydır bu soruna sahip olman lazım aslında.

depresif epizod için son 3 haftadır.

nette dsm - 4 ölçütleri listesi var, aratıp koymaya üşendim. onlar varsa depresyondasındır denebilir.

ayrıca ssri'lar hayatını depresyondan daha kötü hale getirebiliyor. ilacı bırakınca insan oh bea deyip mutlu oluyor resmen.

Arkadaşım sevgilisini dövdüğü için ben bile uzaklaştım kız hala peşinde valla ben anlamıyorum bu işleri.

Yillar once ben ergen iken bir kiza "seviyorum kiz seni" dedim, gelmedi, sasirmadim. Sonralari bu kiz geldi, beni deli gibi sevdigini falan soyledi, bir de siirler yazmalar falan, ben yanasmadim. Hepsi bu, baskada asklik mesklik bir sey yok, artik ergen de degilim:)

@new day new life, 4s rules. ;)

gerçi bana hep ters hatunlar denk geldi. bitti dediler bitti, öyle vazgeçilmez olamadım nedense.

bir arkadaşım karşımda eski eston sevgilisini bildiğin dövdü. kızın bağlılığı artmıştı.

benim atraksiyonlu aşkım falan olmadı valla. düz adamız... genelde reddediliyoz zaten türkiye şartlarında :)

Gebelik doneminde bebege zarar verdigi ve bebegin bagimliliga yatkinligini arttirdigi bilinen seyler. Zarari bilinse ne olacak, zaten insanlar faydali diye icmiyor ki? Sigara icmek zaten genel olarak sacma bir eylem. Bazi insanlar da iki kurusluk keyfine cocugunun sagligindan daha cok onem verebiliyor bu sekilde. Kisirlastirilmasi gereken insanlar aslinda.

en.wikipedia.org

kısacası sigara bebeği mahvediyor. bence doğumdan sonra annenin ciğer grafisine bakılıp, hamilelik sırasında sigara içtiği tespit edilirse; bir daha hamile kalmaması için kısırlaştırılmalı.

birini sakat bırakabilir misiniz? bilerek sakat bırakabilir misiniz?

sigarayı ciddiye almayıp hamilelik sırasında içenler, dünyada görebileceğiniz en bencil ve narsist, ya da kara cahil kişilerdir. bu kadar net söylüyorum.

annem bana hamileyken sigara içmiş, emzirme döneminde de. hala günde 3 paket sigara içiyor. boyum kısa, tırnak yeme alışkanlığımı daha birkaç yıl önce yenebildim, anne sütü hiç almamışım zaten. daha bir dünya zararını kendi üzerimden örneklendirebilirim. nedense bilmiyorum annemle aramızda sevgi bağı da yok. çünkü onun için sigara içmek her şeyin üstünde. bu da beni değersiz hissettiriyor.

Tabii ki zararlı ama sigara böyle bir bağımlılık işte. ''O kadar iradesizsen anne olma'' derdim ama artık iş işten geçmiş, fazlaca C vitamini alarak sigaranın zararlarını kapamaya çalışması lazım.

@demirz boyunun kısa olması, tırnaklarını yemen sadece annenin sigarası yüzüden mi?
tabiki her zaman zararlı hamşlelikte daha çok zararlı ama günde bir iki paket sigara içen birine hiç içme diyorsunuz işin içine bağımlılık giriyor, mantıkla düşünülmüyor.
not: sigara içmem.

Yumoş yumoş bi bebeğin yanında pofur pofur sigara içmek nasıl hayal edilemezse asıl o içindeyken hiç olmamalı herhalde, evet ama belki bi savunma mekanizmaları vardır. Hani bebek kandan besleniyor, ona sistem temizleyip yolluyor filan gibi.

Aslında aklıma bu soruyu getiren yukarıda bahsettiğim annelerden biri. İnanılmaz sorumlu bir kadın; başarılı, her şeyin yolunu yordamını bilen vs. O içtiyse belki bir kaçamak yolu mu var diye düşündüm doğrusu. Hatırladığım kadarıyla doktorun günde sadece 1 adet içebileceğini söylediğini söylemişti ama daha çok içtiğini gördüm, hem gebelik hem emzirme döneminde.
Diğer bir sigaradan ödün vermeyen anne ise istemeyerek hamile kalmıştı, anne olmaktan, bebekten nefret ede ede doğumu yaptı. Anneliği nadıldır bilmem de kısırlaştırılıp nesline son verilse yerinde olacak "naaalet" bi kadındı:) Bu arada artık görüşmüyoruz ama sağlığında bi problem yoktu çocuğun, şimdi kız on yaşında vardır,

Annem ve teyzem hamileyken normal rutinlerinde (2-3 paket) sigara içmişler,daha doğrusu onların deyimiyle "hiç tiksinmedim sigaradan hamileyken"
Şu anda hiç birimizin kronik bi rahatsızlığı yok gibi. Doğru olmayabilir yapılan ama çok sağlıklı geçen hamilelik sonrası da zilyon hastalıkla boğuşan insan var. Çok saapmamak lazım belki de, akışına bırakmak falan.

nerden aklımda kaldıysa her bir sigara bebeği 17 dk nefessiz bırakmak kadar etkili diye hatırlıyorum.

benim kuzenler de hep içerdi. çocukları baya sağlıklılar ama. hatta biri neredeyse üstün zekalı.

genlerde mutasyona sebep olmasından mütevellit sanırım gebelik öncesi içmemek daha etkili.

çok içen bi kadının aniden bırakması da zararlı diye biliyorum ama araştırmak lazım. bir de hamilelikte kabızlık çekiliyormuş çok ciddi. bir kuzenime hiçbir şey fayda etmemiş, bitkisel şeylere müsade etmemiş tabi ki doktoru. arada bir tane sigara içince düzelmiş. doktor buna müsaade etmiş sadece.

40 yaşında kanser olduklarında genellikle suçu sebze meyvelere atar bunların çocukları. yapılmış onca araştırmaya rağmen, gebelikte sigara içmenin bebeğe hiçbir zararının dokunmayacağını düşünmek naifliktir.

radyasyon'lu çay içip "bak içtim bir şey olmadı" diyen bir bakanımız oldu gerçi, garipsememek lazım.

Cevaplarla belirginleşen kişisel gözlemlerime göre sanırım -FİLANCA-hamileyken sigara içmiş, bebekte bir olumsuzluk olmamış gibi bir bilgi sonrakiler tarafından kullanılıyor. Yani sigara tiryakisi anne bi şekilde sigara içmeyi kabul edilebilir hale getiriyor, kendisini ikna ediyor olmalı. Mesela benim verdiğim örnekte doktorun bir adet içebilirsin izni üçü beşi meşru kılıyor, ya da annesi kendisine hamileyken sigara içmiş hiç bir şey olmamış o zaman kendi bebeğine de olmayacak.

@bokmühendisi, eski annelerin durumu biraz daha farklı bence. Eskiden yine zarardan bahsedilse de bugünkü gibi değildi sigaraya duruş. Mesela eskiden sigara içen kurulurdu koltuğa; ona ateş, küllük yetiştirilirdi. Bugün mufak/balkon köşelerine yollanıyor:)

annem içmiş. küçük yaşta menenjitin eşiğinden döndüm. erken teşhis.

www.ntv.com.tr

işbu nedenle asla sigara içen biriyle evlenmezdim.

insanın kendine zarar vermeye hakkı bir nebze olabilir ama çocuğuna? yoo dostum yoo.

@buhurumeryem yanlış anlaşılmasın burada niyetim meşru kılmak bişey olmuyor demek değil sadece bu şartlar altında geçmiş bir hamilelik ürünleri olarak belirgin bir rahatsızlıgimizin söz konusu olmadığını demiştim. Bu olumsuz etki bugün görülmez yarın görülür,bilemeyiz ama fazla dikkat sonucu da pek bişey elde edildiğine inanmıyorum. Annem beni dogurdugunda 32 yaşındaymış, orta okulda sigara içmeye başlamış o zamandan bu zamanagünde iki paket içen birine bi anda sigarayı bırakacaksın diyedayatmak mantıklı olmaz, yapılsa bile yaşadığı stres daha fazla sıkıntı yaratır öyle bir dönemde. Ki zaten dediğim gibi bırakmak istemiş ama hiç tiksinmemis hamilelik kaynaklı.
Cahil cuhela veya sorumsuz insanlar olmadıkları için böyle bi suçlama yapamıyoruz o sebeple anlayış gösteriyorum. Tek kusurumuz hepimiz sigara içiyoruz, yukarda bi cevapta ilişki olabilir diyordu belki ondan etkilenmisizdir. Cinsiyet farkı olmadan en kısa olanimiz 1.70 boyunda üstelik tırnak yemiyoruz :)
Çocuğumuz ne olur orasını bilemiyoruz tabi

arkadaşım yeni hamile. doktor günde iki tane içebilirsin demiş. o doktorun diplomasını elinden almak lazım bence. günde iki tane ayda 60 sigara yapar bir pakette ne kadar oluyor bilmiyorum ama yuh yani.

Annem o sırada depresyon tedavisi gördüğü, stresle ilgili sıkıntılar yaşadığından doktor stresin bebeğe (bana:P) daha çok zararı olacağını ve az miktarda içebileceğini söylemiş. Bir sıkıntısını görmedim henüz.
El kadar bişey doğmuşum orası ayrı.

@bokmühendisi, ben sigara tiryakiliğini yargılamıyorum. Yoğun baskılara dayanamayarak çok güç bir şekilde sigarayı bırakmış bir insanım. Zor da olsa başardım :)
Eğer sigara zararlı olmasa ve de ancak bıraktığımda fark ettiğim şu kötü kokusu olmasa seviyorum ben sigarayı.

Kendimle ilgili bu nottan sonra;

Hamilelikte sigara içilmesiyle ilgili hikayeler gösteriyor ki bi şekilde meşrulaştırarak içiliyor.
Benim şahsi görüşüm düşük de olsa bir risk varsa-ki hiç de düşük değil, aksine bağışıklık sistemiyle ilgili ciddi problemler yaratabileceğinden bahsediliyor-içilmesi cana kasıt.
Bebeği bir tarafa bırakalım, yetişkinler için bile maruz kalmak ciddi zarar. Şimdi aklıma geldi, babam hayatı boyunca hiç sigara içmediği halde ciğerleri sigara içen biriyle aynı ve kronik öksürüğü var. Çünkü bir dönem beraber odasını paylaştığı arkadaşı çok sigara içerdi. Artık son 20-30 yıldır babamın yanında kimse sigara içmeye cüret edemez, müsaade etmez ama işte daha eski zamanlarda bu bilinç çok yerde tam oturmamıştı.
Dolayısıyla şimdi zararları ayyuka çıkmışken günümüzün kadınlarının hamilelikte sigara içmesine direk cana kasıt bile denebilir.

Hasılı bağımlılık kendi şartları içinde değerlendirilsin, ona da tamam diyelim hadi ama başkasının sağlığının tehlikeye atılıyor oluşu gözden kaçırılmamalı.

aşırı zararlı kesinlikle içilmemesi gereken durumdur zaten googlede aratırsanız (git:www.annegram.com bunun )gibi binlerce içerik görebilirsiniz. asıl sorun bir annenin nasıl bu kadar sorumsuz olduğudur. burasıda tartışılır.

adobe reader'ın en yeni sürümünü kullanmayı dene bir de.

A.Sumatra adlı programı deneyin.
B.Pdf repair diye arama yapın.
C.Bir yerden indirdiyseniz tekrar indirin.

Telefondayım düzenleyemedim .
D. Diğer belge formatlarına (doc gibi) çeviri yapın.
Mesela nette online pdf to text ya da pdf to doc(x) arama yapıp uygun bir site bulabilirsiniz.

BSTS / Farmakoloji ve Toksikoloji Terimleri Sözlüğü
potansiyalizasyon anlamı İng. potentialisation
İki ilacın bir arada verildiğinde oluşturdukları toplam etki miktarının, onların bireysel etkilerinin toplamından daha fazla olması, supra-aditif etkileşme.

iç bişi olmaz. gerçekten öyle ediyosa ben de içsem iyi olur. antihistaminikler yetmiyor mübarek...

içme. şu devirde hala başkasının ilaçlarını kullanmayı seviyoruz.

doktora sor.

kesin hamilesin.

sağlıkla ilgili bir şey sorana verecek tek cevabı "doktora git" olanlara sinir oluyorum. yahu tamam hobi olarak yine "doktora git" de ama yanında başka bir şey de yaz yahu. sanki kimsenin aklına gelemeyecek bir şey söylüyor. herkesin doktora gitmeyi düşünecek kadar aklı var çoğu kişi gitmeden önce sorun hakkında ufak bir fikir sahibi olmak için soruyor buraya zaten.

lmgtfy.com linkleri

beggin

not: liseliler bilmez :)))

(bkz: ketojenik diyet)

seviyosan git konuş bence var.

bir de erkeklerin paso "ayrıl bence" geyikleri olmazsa olmazımız.

* depresyondasın
* ayrıl kanka
* seviyorsan git konuş bence
* doktora git

ben en çok bunlara rastlıyorum.

yürüyeyim mi sorularına "durduğun hata" cevapları...

su su derdim var'a benim de su su derdim var diye cevap vermek, ama cozum sunmamak. issiz kaldim. ben de issiz kaldim. eee??!!

sıfırı daha ucuz olm

"spor yap" yıllardır değişmeyen duyuru gerçeği.

bu arada şöle bişe vardı. sahibi geldi diye miydi bilmiyorum bayaa geyik dönmüştü;

(git: 67718)

2015 yılında hala:
kasayı yan yatır

hoca durur mu basmış ispiyonu

montla sıç +1

doktora git,

3 tane kaptım, hea o sıcak fırsatlardaydı :)

-inanma seni sikecek.

kısmet. bir sonraki sefere sindirir artık.

sıçtıktan sonra bokunu mu inceliyorsun :\

@hb cevap değil ancak sıçtıktan sonra ne çıktığına şöyle bir bakmakta fayda var.

"incelemek" derken kapsam konusunda herkes özgür elbet. her zamankinden farklı şeyer görüyorsanız (renk, şekil vs) haberiniz olması zarar getirmez. o boktaki tuhaflık bir sürü rahatsızlığın belirtisi.

Her zaman diskinizi inceleyin. Bu sizin sagliiniz icin onemli. Ayrica sorun oldugunu sanmiyorum.

ishal olmuyorsan bence sıkıntı yok arada ben de domates kabuğu falan görüyorum :)

Lustral

antidepresan dozunu arttıralım.

tr.wikipedia.org

cevabı "1994-2001 yıllarında yatırımcıların ABD, Kanada ve Meksika hükümetlerine karşı açtığı yüzlerce tahkim davası bulunmakta olup; bu davaların hemen hepsinde yatırımcılar kazanmış, devletler ise kaybetmiştir."

devlet başkanlarının nafta için çalıştığını anlatmaya çalışmış.

sanırım ağır bir NAFTA eleştirisi.

baraka ve hilariye figurehead diyor.

Başkan adayları seçilene kadar tribünlere oynama amacıyla güya Nafta'ya karşıymış gibi konuşuyorlar, ama seçildikten sonra finansal destekçilerini (büyük şirketleri) memnun etmek için bir şey yapmıyorlar.

reno clio

şu sıralar fiyatlar tavan. 19 binlik arabayı 25 bine satıyorlar.

Ne tip bir araba? Yani sadece araba mi?

accent era derim

eksisozluk.com

sanki bileğini burkmuşsun da kaval kemiği değil de diğer kemiğin ucu çatlamış gibi.

teşhise dikkat.. doktor ne kadar güvenilir? urfa gezisinde acile gittim, çatlak dediler alçıya aldılar.. dün uçaktan iner inmez doktora koştum, röntgeni verdim, alçıyı çıkarttı, lif kopmuş çatlak yok dedi

@montauq aynen bileğimi burktum maçta. ayağımın dış kısmındaki ekmek ucu gibi kemiğin ucu mu oluyor acaba tarif ettiğin?

@1980 10 gün sonra kontrole başka doktora gittim 10 gün daha kalacak daha tam iyileşmemiş dedi. sanırım teşhis doğru.

ayak hiç değerlendirilemiyor ama fibulanın ucu biraz şüpheli duruyor.

aynen ; dediğin yer gibi görünüyor. fayfim'in dediği yer de orası zaten.

İşaretledim. Diğer arkadaşlar +1

imgur.com

lim5 in işaretiyle tam olarak anladım sanırım. hepinize teşekkürler arkadaşlar.

ben de iç malleolden şüphelendim ama orası da kırık olabilir.

bilgisayar ortamında bakmak gerek.

arama direk meşgule düşer

benim engellediğim numara beni arayınca göstermiyor hiçbir türlü, sadece cevapsız olarak düşüyor listeye ama hiçbir uyarı, zil ışık vs. vermiyor.

evet, benim de başıma geldi bu durum. artık deneyimliyim:
bir kez ya çalıyor ya da çalmadan meşgule düşüyor. bağlantı kurulduktan hemen sonra meşgul sesi geliyor kapanıyor.

karşı taraf senin aradığını görüyor mu bilmiyorum.

doktora görün ciddi bişey olabilir. Kılcal damar kanaması ya da katarakt tan da yapar.

geçicidir

Grip ilacı içiyorsanız onlar da yapar.

ateş varsa nabız yükselir. 105 yüksek değil zaten o kadar.

hem ilaçlar yapar, hem de yanlıs hatırlamıyorsam her 1 derece ateş nabzı 10 puan yukseltiyormus.

fayfim hocam once davranmış :)

ateş yapar, grip ilaçları yapar, öksürük ilaçları da yapabilir.

ateşim yok ya. sanırım ilaçlardan kaynaklı bir durum evet. peki çözümü nedir? kendi kendine geçecek mi? karnıma doğru nabzı hissediyorum da, nasıl geçecek bu? :v

İlacın etkisi geçince geçecek.

melisa cayı varsa iyi gelir

grip ilaçlarındaki psödoefedrin nabzı yükseltebiliyor, tansiyonu da.
ateş de nabzı yükseltir.

kısacası kasmaya gerek yok.

utalk pudra al her akşam yatmadan evel sivilce olan yerlere iyice sür.

eczanede satılan Ketoral isimli şampuanı dener misin? askerliğe karşı benim de saçlarım ve kafa derim farklı tepkiler vermişti :) bununla halletmiştim.

Zona olabilir mi stresten?

ketoral şampuan (5 dk saçta köpükle bekliycen)
betnovate solüsyon 1x1

cildiyeye çık bence.sorunun kaynağı neyse ona göre birşey kullan.belki sıkıntıdan falan lola'nın dediği gibi zonadır veya egzama falandır.

mevsimsel muhtemelen. zona falan olacagini sanmiyorum.

zona'nın kafayı tuttuğuna hiç rastlamadım.

tabi hastalık yoktur hasta vardır.

arada bir dediğim yılda bir belki, 1 yılı geçmiştir kullanmayalı

o dediğiniz antidepresan değil sakinleştirici bildiğim kadarıyla.
ben de kullanıyordum onu arada ordan biliyorum.
uyku ilacı gibi bir şey, uyuşturuyor.
ama çok sık kullanmayın alışkanlık yapmasın.
hani ayda yılda bir kere çok siniriniz bozulur çok kötü olursunuz, ancak o zaman.

doktorum.

laroxyl tarzı tca ilaçları aralıklı olarak kullanmanda sıklıkla sakınca bulunmaz. zaten 10 mg'lık kullanmışsın. bu açıdan laroxyl kullanışlı bir ilaç.

bir de bakınız vereyim:
(bkz: tca'dır o, ssri olsa yerinde duramazdın)

not: aritmi, epilepsi vb. gibi bir hastalığın olmadığını kabul ederek bu ilacı öneriyorum.

cevaplar için herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum :)
özellikle doktor arkadaşa teşekkür ediyorum bizi aydınlattığı için :)

5-htp diye bir şey aldık biz dün. onu bir araştır istersen. internette cırcır yapmasının dışında bir yan etkisinin olmadığı söyleniyor.

10 mg bişey değil. seninkisi sadece psikolojik bir uyku. iç bişey olmaz kafana takma.

ilk defa böyle bir şey duyuyorum. acil şifalar diliyorum. doktora sormadınız mı sorunun kaynağını?

@biz siz dediğim gibi üst solunum yolları enfeksiyonu dediler. ama dağ gibi adam ateşlendikçe elden ayaktan düşüyor. 4 gün oldu. doktorlar ne dediyse yapıyoruz neden hala iyileşmiyor?

Bu son salgin herkesi yataklara düşürdü. Biz de ailecek ayni durumdaydik bir ustune hepimizde deli gibi kemik agrilari vardi, igne yapip yapip serum takıp eve gonderdiler.

Ben 10 gunde iyilestim mesela. Yine de icim rahat etmiyor diyorsan baska bir doktora daha gitsin.

viral bir şeyse (domuz gribi vs) antibiyotiğin etki etmemesi normal (ha ama üstüne bakteriyel bir şey binmesin diye veriliyor). sağlık politikalarımız sağolsun antiviral ilaç epey bi zor bulunuyor şu anda piyasada.

annem de 10 gün yatak döşek yattı, antivirali aldığının gecesi düzelmeye başladı. hala daha tam iyileşmedi ama.

ateşi çıktığında soğuk uygulama ve minoset ile ateşini düşürmeye çalışın. hastane hastane gezdirmeyin. ancak bunlara rağmen düşmüyorsa hastaneye gidin. minoseti almak için ateş yükselmesini beklemeyin. kendinize ve sevgilinizin yakınlarına da dikkat edin, bulaşıcıdır

zaten hastaneye gitmeden önce ateş düşürücü leri alıyor soğuk uygulama, soğuk duş aldıriyorum ama yine de düşmüyor gözleri falan gidiyor artık bakıyoruz biz yapamıyoruz tekrar hastaneye gidiyoruz

İntaniye polikliniğine başvurun bence.

Aynı şeyi bu hafta sonu benim erkek arkadaşımda yaşadık. Hastaneye gitmedik, çünkü kalkamıyordu bile. İlk gördüğümde havale geçirmek üzereydi, eve doktor çağırdık. 3 gün üst üste sabah akşam iğne yaptı ve 3 tane de serum taktı. Bu süreçte bol terledi, iyi besledik, iyi baktık vs ancak bugün kalkıp işe gidebiliyor. Bir an gerçekten ölecek sandık. Belirtiler sizdeki gibi + ishal, mide bulantısı, kusma filan ne ararsanız vardı. Bence bol istirahat etsin. Zor oluyor ama geçecek :/

kötü bir senaryo olacak çok da düşük ihtimal ama tüberküloz seyri buna benzer olabiliyor.şifalar dilerim

Avea gayet iyidir. Bi kere ucuz digerlerine kiyasla. Sapa bi yerde yasamiyosan cekim problemi de olmaz.

en başta avea yamuk yaptığı için turkcell'e geçmiş biri olarak yakın zamanda işyeri anlaşmamın fazlasıyla uygun olmasını fırsat bilip bi şans daha verdim ve gördüm ki avea kendini bi hayli geliştirmiş. telefonun çekmediği yere denk gelmedim henüz. interneti de oldukça hızlı. istanbul avrupa yakası için durum bu

turkcell abi.. her zaman en iyisi, her yerde cekiyor. pahali mi, evet pahali. ama sinir olmuyorsun, isi neyse onu yapiyor turkcell. platinium uyesiyim, baya bir para dokuyorum her ay. ama asla da dusunmuyorum baska operator.

Turkcell'de 25 liraya, 500dk 1000sms 2gb kullaniyorum, yetiyor. Bu tarife ile hayatimi devam ettiririm uzun bir sure.

Avea'dan gectim ben de, cekim sorunu sebebiyle sarji daha cok kullaniyordu. Hemen hemen ayni paket icin hemen hemen ayni parayi verip daha kotu hizmet almak istemedim.

abicim hakkari çukurca'da veya ne bileyim yozgat şefaatli'de yaşamıyorsan avea iyidir. 500 dk+4 gb internete 30 lira veriyorum. kafam rahat. çekmeme gibi bir sorun yok.

çok bok atılır ama avea gayet iyidir, ucuzdur, güzel paktetleri vardır.

yalnız şöyle bir test yapmanı tavsiye ederim. artık en çok nerelerde vakit geçiriyorsan, bi evde bi de işyerinde avea kullanan birine sor nasıl çekiyor diye. iyiyse direkt geç. bunu söylememin sebebi benim eve gelen turkcellli arkadaşların hiçbirinin ne telefon ne 3g çekmiyor, ama benim avea canavar gibi.

bu aralar 3g'yi unuttum. ama severim aveayı. 1 gb internet 500 dk konuşma 1000 mesaj 17 lira. daa nolsun.

turkcell ile aveanın konuşma kalitesi çok farklı mesela. avea hatlarla konuşurken ses boğuk geliyorken, turkcell'de bunu yaşamıyorum.

kardeşim avea kullanıyor, ben turkcell. internet benim her yerde çekerken onun çekmiyor. hiçbir zaman da 30 lira olan paketin faturasının 30 tl geldiğini görmedim. hep daha fazlası geliyor.

eksisozluk.com

vodafone beni de sikti. bu manteliteyle zaten 3. büyük operatör olmaya doğru gider vodafone.

avea'ya geçtim. 3gbi nternet, avealarla ve sabit hatlarla sınırsız konuşma, diğer oepratörlerle 600dk konuşma ve her yöne sınırsız sms = 29tl.

üstelik vodafone'Un yaptığı şerefsizlik gibi sadece yeni gelenlere değil herkese.
ben keriz gibi vodafone'da durmam kısaca. vodafone'da durmanın bi manası yok.

satarken kar edebileceğim bir araba alırdm

reno clio

hyundai getz

Az yaksın, kolay satayım, parçası ucuzu olsun diyorsam kasa tercihime göre Fiat Albea/Palio; Renault Clio/Symbol dörtlüsünden birini alırdım. Taksiden farklı olsun ama yine piyasası olan bir araba olsun diyorsam 98 Honda Civic, 01 Toyota Corolla veya 98 Corolla AE101 alırdım. Piyasayla işim yok donanım olsun, genç işi olsun diyorsam da Fiat Stilo 1.6 Dynamic veya VW Polo alırdım.

14 bine ben olsaydım araba almazdım. türkiye trafiğinde psikopat olmak istemezdim.

benim vardı 3 ay önce, 99 polo aldım 13900'e. çok memnun değilim ama clio/ palio yerine tavsiye edebilirim. bu paraya bu kadar napalım.. ama biraz fazla yakıyor. bakarsanız lpg'siz düşünmeyin.

valla çok da iyi değil. 1 - 2 gecelik zorunluluk sebebiyle yatılır. düzenli kullanımda hayatı zindan ediyor. ne kadar tam şişirsen gece boyunca havası iniyor ufaktan. yattığın yer basınca bağlı alçakta kalıyor, çevresi yükseliyor. ağırlık merkezini hesaplayarak uyuman lazım.

3 - 5 günlük seyahat için güzel. ama düzenli uyku için tatsız.

kalınlık 20 küsur olan bir model var tavsiye etmem

Kalınlığı 40 küsur olanı kesinlikle tavsiye ederim. Normal yatağınızı bırakır orada yatarsınız

eksisozluk.com

var. tarafsız bölgede kurmuş. adamlar ciddi. tanınır mı bilinmez.

sealand da var. olabiliyor böyle şeyler.

kafasına göre kurmamış ki, tarafsız bölge o küçük ülke.

Hacı abi Parol sadece ağrını keser.

parol al hocam. parol candır.

parol, aferin, nurofen, minoset.

paracetamol içeren bir ağrı kesici ateş düşürücü ve sıcak bitki çayı ama bunları birlikte alma.
bi de karabiberli bal felan.

ayrıl.

bunda kırılacak bir şey göremedim, erkekler bizim kadar ince düşünemiyor sadece. sevgiliniz mühendis mi? :)

hoş olmamış ya gurur kırıcı, ayrılmak daha iyi hissettirmicek ama zor bi soru.

ya bir sey diyecegim. bunu kotu niyetle soylemeyip sirf patavatsizliktan soyleyen salaklar oluyor. o kadar salaksa ve seni seviyorsa sen de onu seviyorsan ayrilma. ama cin gibiyse ve senin bundan kirilacagini bile bile(bilmesi gerektigi halde demiyorum bak bilmesi gerek ama bilemeyecek kadar salak olanlar var) diyorsa ayril.

Cok bir sey olmamis ki. Adam anin patavatsizligina denk gelmis sadece, durumdan sikayetci degil ki. Dandik bir saka oldugu belli, bana dese ben de sakayi alir daha da igrenclestirir "Ben de harcadigini veriyorum ama, hehehe" falan derim. Tabii bunu soyleyebilmem icin ikimizin de ortak harcamis olmasi lazim, ki sen de her seyi ona aldirmadigini ve hatta hicbir sey istemedigini soyluyorsun.

Edit: shotgunwoman hakli. Sevgiliyi sen taniyorsun. Patavatsizligindan mi, yoksa gercekten icine dert oldugundan mi cikti, en iyi sen bilirsin.

dün gece uyudum üstünden bi gece geçsin, o da sabah işe gidecek diye üstelemedim. sabaha kadar uyuyamadım haliyle, öğle arasında konuştuk. tavrımı koydum. söyledim o da üste çıktı ve "ben öyle demek istemedim sen de biliyorsun geyik yapmak istemiştim. sonradan sıvadım. sen benim küçük hesaplar yapan biri olduğumu nasıl düşünürsün?" dedi. tartıştık. konuşmuyoruz şimdi.

sana bi şi diyim mi sevgilin cimri değil salak. ben neler neler diyordum ya vakti zamanında.

sen daha iyi bilirsin, bu tarz söylenmeyecek şey söyleme alışkanlığı varsa takılma hiç bu laflara. ağır sözler biliyorum da farkına bile varmamış olabilir yani.

Muhabbet akmis gitmis. Bilincli olarak hesap yaptığını dusunmuyorum.
Bir kere yapılmış bi patavatsizliktan bu sonuç cikmaz. surekli ayni şeyle karsilasirsan problem ara.
Biraz fazla buyutmussun bence.

Ayrıl ablacım.
Adam İstanbul'dan her ay senin için Ankara'ya geliyor, sana şarap çikolata alıyor.
Yola, şaraba, çikolataya, yemeğe çıktığınızda hesaba, şarkı mı söylüyor sanıyorsun?
Para harcıyor.
Adam sana güzelce bir şey sormuş, bir kere de desteklesene? 'Al tabi hayatım, sonuçta o senin ne taktığını unutmayacak, yarın öbür gün bizim düğünümüzde de aynısını o takacak' desene!?
Ama yok, illa adamın tersine gideceksin. Sonra da adam patavatsızca bir şey söyleyince, soğuyacaksın.
Hadi canım ordan!
Soğu, soğu da adam senden kurtulsun.
Hiç mi yüzün kızarmıyor adam onca masraf yaparken? Şarabı içerken demedin mi 'hayatım zaten her ay masraf yaparak geliyorsun, senin gelmen yeter, böyle pahalı şeyler alma..' diye?
Adam bunu dediyse iflahını kurutmuşsundur. Vallahi gece gece cinlerimi tepeme çıkardın yaa.

öncelikle onurum kırıldı yanlış bir ifade, sonradan düzeltilmiş gururum kırıldı diye ileriki dönemde kullanımı can sıkıcı sonuca yol açar diye bunu yazdım, yanlış anlamayın.moral bozukluğu ile yazılınca özensiz olmuş sanırım.

neyse konuya gelelim. kadın milleti olarak abartma gibi bi huyunuz var. anladığım kadarıyla güzel bir birlikteliğiniz var. bence bu tarz bir birliktelik böyle şakaları kaldırabilmeli. kız arkadaşımla beraber yaklaşık 4 ay işsiz gezdik. önce o iş buldu bikaç hafta sonra da ben. benim maaşımın daha yüksek olduğunu söylediğimde; yiyicem olm bütün paranı, iliğini kurutucam, dedi. sizin açınızdan baksaydım bu ilişki bitmişti ama işin şaka olduğunun farkındaydım uzatmadım konuyu. işe girdiğimizden beri neredeyse bütün harcamalarımızı beraber yapıyoruz. birbirimizin parasını yiyoruz yani.

işsizlik, parasızlık dönemlerinde bu konularda insan çok hassas oluyor, onun tezahürü sizinki de bana kalırsa. muhtemelen fazla uzatıp onu da usandırdınız ki şu an konuşmuyorsunuz.

ayrıl ya da barış demek kimsenin haddi değil. sakin kafayla düşünüp, karşı tarafla net konuştuktan sonra karar vermeniz en sağlıklısı. bir senelik emek var ortada ve bu çok basit bir mevzu. başka mevzular vardı da bu tetiklediyse bişey diyemem amam sadece böyle bi olaydan dolayı ayrılmak mantıklı değil.

"ooooo küçük takma sebebine bak. adsaktkaffğaha =)) ben de sana iyi davranıyorum bana ta küçük altın tak o zaman=)"
Lafının üstüne merak ettim kendisi bozulmamış mıdır?

@nikimin hakkımını veremedim sevgilimin kesesini düşündüm. basit bir konuydu ki kendisi sordu bana.

Vay anasini ya.. adamin ne salakligi ne cimriligi ne de patavatsizligi kalmis.
adamin hatasi sesli dusunmek. Adamin hatasi seni o samimiyet derecesine getirip bak amk hayat pahali suraya gelis gidis bile gram altin parasi demesi. Sanki "hatun ayin sonu nasil gelecek" der gibi. Bu adam hesaplayan adam degil.bu adam, derdi sikintisi olup oraya gelmek icin de caba gosteren samimi adam..Sen ayril bu adamdan, oraya gelmek icin 2 burma bilezik parasi harcayip gundeme getirmeyecek birini bul.

adamda bir sıkıntı yok.

ayda 1 ankaraya gelme yeme içme hakikatten pahalı ki adam zaten patavatsızlık yapmış sadece.

çok onurluysanız gururunuz önemliyse adam gelmesin siz gidin istanbula parayıda siz verin.

adam altı üstü bir altın parası da sana harcadım demiş.

bence bazı arkadaşların anlayamadığı bir şey var. sevgilisini görmeye geliyor bu adam. yani benim burada yaşadığımı bile bile başladı bu ilişkiye. en başında ben katlanamam diyip vazgeçebilirdi de, hiç sesim çıkmazdı. insan sevgilisi için yaptığı her şeyi sırf özveride bulunuyor diye başına mı kakmalı yani? arkadaşlar kimse kimseye zorla bir şey yaptırmıyor. bu konuda anlaşalım. ilişki bu, pazarlık kaldırmıyor.

işsiz olmanızdan mütevellit biraz hassaslaşmışsın o kadar

bence kafana takma hafif bir öküzlük var ama aldığını yaptığını yazan bir manyak da değil.

kendi kendine söyleyip kehkeh güleceği yerde sana yazmış, içi dışı bir ne güzel işte. ufak bir söz buna alınıyorsan, ayrılmayı düşünüyorsan erkek arkadaşına yazık.

işsizlik hassasiyet yaratmış bence de bünyede. adam patavatsızlık etmiş sadece ama büyütecek bir şey de yok normalde.

ayrıca bu "çetelesini tutmuş" tavrı karşıdaki için sinir bozucu gerçekten. benim kız arkadaşım da çok yapıyor. ikinciye olan bir şeyi söyleyince hesabını tutuyor, biriktiriyor oluyoruz. yahu bunun çetelesini tutmaya gerek yok, hatırlaması zor bir şey değil ki? adamın harcadığı parayı aşağı yukarı bilmesi pek hesap yapmasını gerektirmiyor bence.

e peki adam ne yaptı aşkım bana altını mı geri mi ver dedi?

bir de zaten ankarada olduğumu biliyordu istese gelmeyeblirdi,
zaten parasızım bunu bile bile çıktı
zaten iyi işi var yani para sıkıntısı yok
gibi şeylerle asıl siz prenses sendromuna girmişsiniz.

adam gelmese bu sefer parası var ama beni görmeye gelmiyor diyecektiniz, adam geliyor bu seferde gururum kırıldı diyorsunz.

bence adamdan ayrılın ankarada haftada bir çay içebileceğiniz maddi durumu ortalama birlyle çıkınki fakir ama gururlu türk kızı sendromundan kurtulun

Bence adam sadece biraz patavatsiz ama senin soyledigin 'gram altin al, herkese ceyrek alacaksak ohooo sözleri 'daha hesapci bir izlenim birakiyor bende.

Mobil olduğum için uzun uzun yazamayacağım.
Sadece efrasiyab87 +100 diyorum.
Benim söylemek istediklerimi özetlemiş.

Ayrıl da bana gel :) gerçi bende izmirdeyim yürümez ki elbet kıskanırsın sen beni.. Yani uzaktan zor be.

lan sevgilim olmadığına sevinecem nerdeyse. adamın dediğinde bişi yok ama siz kapitalizm ruhuna işlemiş kadınlar husus para olunca beyniniz duruyor.

ayrıl da çocuk kurtulsun bence senden.

O senden ayrılsın, çekilecek dert gibi durmuyorsun.

Onur, gurur kırılması mı? wtf?! Ne alaka? Hesapçı olan sensin. Üstüne üstlük bir de alıngan ve kötü niyetlisin. Adam sana "ben senin yanına her gelişimde bi altın parası harcıyorum zaten ajsdhakj" dediğinde senin de "valla içim parçalanıyo, inşallah bi gün daha yakın oturmaya başlarız ve ben de çalışmaya başladığımda daha rahat ederiz, o zamana kadar çok teşekkür ederim" filan demen gerekirdi. Sen kabul etmek istemesen de gerçek bu yani kusura bakma.

Ayrılacak, uzatacak bir mevzu yok bence.Gerçek muhabbeti yazıya dökünce biraz soğuk duruyor gibi ama çocuk espiri olsun diye de söylemiş olabilir aranızdaki samimiyete güvenerek. Take it easy

böle malları nereden buluyosunuz bi anlasam...

prenses sendromu +1

sen su geyigin uzerine "cok sogudum, affedemiyorum" muhabbeti yapiyorsan zaten ayrilmaya bahane ariyormussun bence.

-bana da altin tak o zaman eheh
+zaten takiyorum eheh
-AMAN TANRIM NASI BOYLE BISEY SOYLERSIN KUCUK HESAPLARIN INSANISIN ASAGILIK PISLIK

diyalogunuz tam olarak boyle gorunuyor ahahah. abartmanin alemi yok.

bu kadar ince düşünme hasta olursun :)

prenses sendromu maalesef. adam inşallah tez farkeder de kurtarır kendini.

bir de tepki alınca açıklama yaparak iyice sıvamışsın "sevgilisini görmeye geliyor, zorlama yok"

her ay istanbul- ankara yolculuk yap, şarap çikolata falan al. küçük bir laf söyleyince adam "hesap yapan sevgili" olsun.

(bkz: 2.5 milyar maaş benim mazotuma yetmez) gözümde şu kadın canlandı.

öncelikle, rumble in the jungle ve efrasiyab87 +1

adam fazla burnunuzu kaldırmış sizin. ayrılıp ayrılmamak kısmı size kalmış ama bence o adamı hak etmiyosunuz.

ilişki bu, pazarlık kaldırmıyor..

sen adama "ben de sana iyi davranıyorum, bana da küçük altın tak" derken bu dediğin aklında mıydı? ilk faulü sen yapmışsın. tamam onun yaptığı da öküzlük ama, bence sen başlatmışsın..

Sen anlamadım ne aldın da diye sorarsan o da öyle cevaplar .

"ben de sana iyi davranıyorum bana ta küçük altın tak o zaman=)"

şunun kadar rahatsız edici değil adamın yaptığı. soğuyacak biri varsa o olmalıydı bu kişi.

Yav arkadaş derste aklıma @devilred'in söylediği, gelip yazayım dedim benden önce davranmış :D bence de bu muhabbetin böyle ilerlemesinin yolunu sen açmışsın. Yazık lan çocuğa, valla bak. Bir de surat filan yapacaksın büyük ihtimalle, kendini kötü hissedecek.

tamam, dün akşamdan beri benim de aklımdaydı ama çok kişi yazmış diye yazmamıştım ama dayanamadım.

@devilred ve @sevgikuşunkanadında + 1 hangi koşulda olursa olsun o espiriniz hiç yakışık almamış. ben de sana iyi davranıyorum bana da altın tak filan.

tamam aranızda bir samimiyet var. öylesine konuşuyorsunuz.

hepimiz günlük konuşmalarımızı incelesek ne dangır dungurluklar, ne mana bozuklukları, ne yanlış anlaşılmalar bulabiliriz. ancak madem karşıdakinin bir lafından hemen alındınız siz de kendi söylediğinize bakın.

Prenses sendromu falan demişler ne alakası var? Adam belli ki kafasında "ulan ne kadar harcamışımdır bu gelişimde" diye hesaplamış, altın masrafını düşünürken pat diye söylemiş.

Sahsi fikrimi soyleyeyim, yok yere bozulmussunuz. Ortada bir patavatsizlik var bu dogru ama konuyu bu noktaya surukleyecek baslangici siz yapmissiniz "ooooo küçük takma sebebine bak. adsaktkaffğaha =)) ben de sana iyi davranıyorum bana ta küçük altın tak o zaman=)" cumlesi ile. Boyle bir muhabbet olmamaliydi ama erkek arkadasinizda kotu bir niyet goremedim.
Evet, ona haksizlik ediyorsunuz, patavatsizlik hos bir sey degil ama o kadar buyutulecek bir sey degil. Kurdugunuz o cumle ile pekala erkek de size kirilabilirdi.

Yani bir tezatlik var, bu muhabbetlere girebiliyorsaniz, bu gibi seylere alinmamali, buyutmemelisiniz.

sağlık sektöründe değilim ama benim aklıma mekan değişikliği geldi. sabah iş akşam ev gibi düşündüm belki evde birşeye alerjin vardır. sabah akşam olarak değil de ortam olarak bakarsan belki bişey çıkabiir

sigarayı bırak.

Bronşlar olabilir.1 sene öksürmüştüm.bi araştır sen de

akşam alerjik bir şeye maruz kalıyor olabilirsin.
ya da akşam hava soğuyor olabilir.

akşamları yemekten sonraysa reflüye bağlı olabilir.

olur da olur...

aynısı vardı bende. zaten genelde ne zaman hasta olsam akşamları ağırlaşır, bunda sadece akşamları delicesine öksürüyordum. burun akıntısı, ateş falan hiçbirşey yok sadece öksürük. kanser falan olmasın diye doktora da gittim film çektirdim, ilaç verdi işe yaramadı. 1-1.5 ay sonra kendiliğinden geçti. yeni bir tür hastalık heralde.

Aynen bende de var.

orada en az 30 dakika filan sıra beklersiniz çünkü aciliyet durumuna göre kodlama sistemi var.
git gel daha çok yorulursunuz , gittiğinizde de durumunuz çok kötü değilse size ilaç yazılıp evde istirahat edin diyecekler.

evde ilaç varsa ilaç içip dinlenmek daha mantıklı tabi çok kötü durumda değilseniz, yoksa yorulduğunuzla kalırsınız.

acile gidip ateşim yüksek ve kalbim sıkışıyor de, kalp lafını duyunca hemen bakmak zorundalar.

he dikkat et kalp için gereksiz bir ilaç dayamasınlar serum falan verirken.

kalbinizin sıkışmadığını anlamaları çok uzun sürmez, dolasıyla gereksiz ilaç da vermezler serum da bağlamazlar,sakın öyle bir şey yapmayın. yarın öbür yakınınız gerçekten kalp krizi geçirir de böyle kişiler yüzünden yatak bulamazsa şaşırmam.

basit düzey bir ateş düşürü alip işleri yetiştirin (örn. parol gibi).

not: yasal medikal tavsiye yerine geçmez.

minoset plus isini gorur. 2 adet al.

aile hekiminize gideceksiniz. acildeki doktorun elinde sihirli değnek falan yok, yazacağı ilaç ağrı kesici. gidin bi minoset, aferin tarzı bi ilaç için, ılık banyo yapın. yarın işlerinizi hallettikten sonra aile hekiminize muayene olursunuz.

Geçen gün benim de ateşim çıkmıştı ve minoset kesmedi. Bekledim bekledim sonunda mecbur hastaneye gittim bir iğne yaptılar kendime geldim. Hastaneye gitmenizi tavsiye ederim ilaç ateşi kesmekte yeterli olmuyor. Geçmiş olsun.

direkt git, bakarlar, niye bakmasınlar, 39,5 derece ciddi bir ateş, beyin gidiyor şu an, ölen beyin hücresi geri gelmiyor, şaka değil bu arada söylediklerim, doğru hastaneye,
hangi yakadasın?

ılık duş al bol sıvı al, bir ağrı kesici atıver.

düşer ateşin, bişi olmaz.

Gece Aprol Fort ve ılk duşla düşürüp uyudum birz. Sabah işe geldim daha iyiyim. Akşama çokarsa yine ateşim, yarın izin alıp hast. gidebilrim. Yarına iş teslim edilmiş olacak zaten.

yalandan yere kalbim sıkışıyor diyenin de, bunu önerenin de en yakın zamanda başına bu gelsin de yalan yere diyenler nedeniyle bakılamasın.

en temiz beddua.

o kadar çalışacaksa inverter

Günde 14-15 saat çalışacaksa Inverter klimalara bakmanızı tavsiye ederim.

ikisi de A enerji sınıfıymış, ben olsam ucuzunu alırdım.

Invertor kesinlikle, Baymak'lara da bakmanızı öneririm.

Tanıdık klimacı inverter diyor. Daha ekonomik oluyorlarmış. Benzinli/Dizel gibi düşün.

inverter ama demirdöküm ne kadar iyi bilmiyorum.
mitsubishi electric veya daikin bak. çok fiyat farkı yoksa.

Inverter mi normal mi seçerken günde kaç saat çalışacağı önemli değil. Ne kadar durması gerektiği önemli. Mesela klimayı 25 Dereceye ayarlayacaksınız ve çeşitli nedenlerden dolayı o oda hiç bir zaman 25 dereceye düşemeyeceği için o klima akşama kadar hiç durmadan çalışacaksa, inverter almanızın hiç bir faydası olmaz.

Temel olarak klimalarda kullanılan elektrik motorları yavaşlayamazlar. O yüzden inverter olmayan klimalar istenilen sıcaklığa gelindiğinde durur ve ortam biraz tekrar ısındığında tekrar çalışır. Bu tekrar çalışma anında ise elektrik tüketimi normale göre daha fazla olur. Inverter klimalar ise motorlarını yavaşlatarak sıcaklığın istenilen seviyede kalmasına ve dur/kalk yapmamaya çalışırlar.

son cümle olmasaydı ben dahil çoğu kişi anlayamazdı bence olayı.

Hayır böyle bir şey yok. Bu sadece sizin açınızdan sıkıntılı bir uçuş olabilir. Onun dışında yasal bir prosedur bulunmuyor.

çok hasta görünüyorsanız uçaktan indirilebilirsiniz ama bunun için gerçekten görüntü ve hal olarak berbat durumda olmanız lazım. yani hosteslerin ve yolcuların size baktığında "anam öldürür bu bizi yolda, hepimize bulaştırır" demesi gerek. yoksa kimse ateşinizi ölçmez yani ortamlarda 37 dersiniz kim bilecek

o şey sadece salgın hastalık dönemlerinde şüpheli bölgelerden uçuş yapıldığında geçerli oluyor. durduk yere uçağa binmek için kimsenin ateşi ölçülmüyor yani :)) bol bol su içmek lazım nezleyken uçmak kulaklar, burun vs. için biraz ağrılı oluyor.

Sadece domuz gribi zamanında termokameralarla millete bakıp "Şu hasta, karantinaya alalım havaalanında" gibi bir uygulama vardı. Onun dışında ben farenjitken bindim, kimsenin umrunda da olmadı. Pek kimsenin sallayacağını sanmıyorum.

ebola değilsen sıkıntı yok. ama arkadaşın yazdığı gibi de eğer cidden çok bitkin ve hasta görünüyorsan seni uçaktan indirme hakkına sahip kabin ekipleri...

kimse senin ateşine bakmaz. binebilirsin hocam.

bildiğim kadarıyla tüm ülkedeki partilere dağıtılıyor oylar. bağımsıza oy veremiyorsun heralde.

risk budur :)
ben olsam almazdım diycem de erasmusla gelenlere oturma izni ücretsiz. ab projesi olduğundan ;)
6 aylık oturma izni anında çıkıyordu bir de.

Ben de şu anda almanyada erasmustayım. Ama şu anda acelem olduğu için cevap yazamıyorum, sonra yazıcam.

valla yaza kadar deyip kendini kasman çok mantıklı görünmüyor.

ayrıca senin tiroid rahatsızlığın nedeniyle kilo alma durumun oluşmuş. ilacı düzenli kullanınca zayıflayacaksın.

endokrin doktoruna görün en başta. ablam yıllarca kiloluydu bizde hep ayılığına bağladık meğersem tiroidi hiç çalışmıyormuş kızcağızın acaip kilo verdi günde tek minicik bir hapla. tabi ki eskisine göre daha dikkat etti ama bence ilaç da çok etkili oldu. elinin yüzünn şişi gitti

İlk önce hormonal problemi çözmen gerek. Endokrinoloji + 1.

Sonrası;

Ketojenik diyet ve bol bol, uzun uzun yürüyüş.