asus zenfone 5

Zenfone 5 fiyat olarak biraz aşağıda kalıyor. Daha güncel bir model al derim.

Sony Xperia C4 kullanıyorum. Şu anda n11'de benim aldığım satıcıdan 1040 liraya alabilirsin. Bonus kartın varsa puan da kazanırsın. Öneririm bu aleti,
olumsuz yanlarını sözlükte yazdım.

8 gb hafızalı modellere bakmamanı öneririm ayrıca.

Zenfone 2 16 gb olan bir ara 1000 liraya bulunuyordu ama onu da alma, ekranı çok kötü. C4'ün ekranıyla karşılaştırınca anında kafamdan silmiştim Zenfone 2'yi.

Zamanın varsa Lenovo P70 gelecek iki haftaya diyorlar, 800 liraya onu alabilirsin. 5 inç 720p ekran dışında C4 ile aynı neredeyse. 4000 mah pili var.

Yine Lenovo Vibe P1 gelecek, 5000 mah pili var, onu da bekleyebilirsin. Fakat acilse C4 diyorum tekrar.

Anahtarın ona ait olduğundan emin misin? Elektrik kesilmesine rağmen cızırtı yapmaması lazım.

elektrikçi çağırman gerekir

erkek, ucunda ışık gördüğünde zor olsa da gider. Körü körüne zor olana koşmaz yani. Ve o an zor gelmiyor hiç.

herhalde bu da "kadınların efendi erkek yerine piç tercihi"nin erkek dünyasındaki hali.

"İstediğimiz an hislerimizi söyleyip, istediğimizi yaptığımızda birden kolay hatun olup değer verilip kazanılmaya layık olmuyor muyuz??"
aynen oyle.
cepte bu deyip takmiyorlar, deger bilmiyorlar.
ne zaman ki o cok kizdiklari "kezbanlar" gibi davranilirsa (trip, kiskanclik, altindan kuku, pesinden kosturmaca vs) o zaman degerli oluyor neden bilmiyorum gelsinler aciklasinlar :)

beyinlerimiz zor olana varmanin daha zevkli olduguna ayarli. aksi hali uzun vadede ariza verebiliyor...

Türk erkekleri zor olanı falan seçmez. öyle olsa heralde ruslarla ukraynalılarla evlenmezlerdi.

Taktik falan yapmana gerek yok, sadece doğru kişiyi bulmaya çalış.
Ayrıca kaçan kızdan da nefret ediyorum.

Zafer kazanmış gibi hissetmek istiyor da ondan. Eğer kadının peşinden koşmadan o kadın geliyorsa, "kazanmış" gibi hissetmiyor, değerli gelmiyor karşısındaki. Çünkü emek vermedi.

"Diğerlerinin arasından ben kazandım" hissi önemli. O yüzden peşinden çok adamın koştuğu kadınlar hep göz bebeği, en unutulmayan.

zor olanı seçmek diye bişey yok. genelleme yapmayayım ama kendim için konuşursam, çevremdeki herkese potansiyel sevgili gözüyle bakıp sonradan aralarından birini seçme gibi bişey yapmıyorum.(umarım böyle yapan da yoktur) birini beğenirsin/seversin onun için çabalarsın.

alakası yok.

podrostok +1
erkeklikle alakası yok, insan olarak kıymetini bilmiyoruz başkalarının. bu topraklarda herkes birbirini mutsuz etmeye and içmiş gibi.

maalesef dediğin gibi taktik yapmadan, samimi davranınca "ucuz", "basit", "kolay elde edilen" oluyoruz. sanırım karşılarındakini insan değil de avlanacak hayvan olarak görüyorlar. bunu da hazmedebilen erkek vardır elbet, beklemeye devam.

kaybettiğini yerine koyuyorsanız kısa vadede sorun olmaz. reflor her halükarda faydalıdır alabilirsiniz.
probiyotik yoğurtlar sıklıkla kabızlık için kullanılıyor diye biliyorum. ama yoğurt her halükarda iyidir. yeyin yedirin.
bol bol beslensin, sıvısını iyi alsın.
bir dahiliye uzmanına da randevu almanızda fayda var.

3 günden fazla süren ishal durumları için kesinlikle doktora gitmeniz gerekir, ihmal etmeyin çok önemli çünkü vücut çok fazla sıvı kaybetmiştir.

ben aynı sorun için eczaneye gittiğimde "ercefuryl" isimli ilacı verdi, sabah ishalken yuttum akşama kabız oldum. çok etkiliydi, reçetesiz satılıyor ama tavsiye etmem doğru olmayabilir.

Teşekkür ederim cevaplar için ama, ishal mikrobik ise Reflor iyi değildir diye duymuştum? "İshal mikrobikse kesilmesi iyi değildir, ya mikrop tedavi edilir, ya da ishal kesilmez ki mikrop hiç değilse çıksın." Doğru mu hiç bilmiyorum da böyle bir laf da duymuştum, ondan emin olamadım.

Her durumda vücudun aylar boyunca biriktirdiği bazı mineralleri de kısa sürede kaybetmiş oluyorsun. Su ihtiyacını takviye etsen de minerallerde sıkıntı olabilir. Ben de doktora görünmeni tavsiye ediyorum.

reflor ve probiyotik yoğurtlar ishal nedeniyle zarar gören barsak florasını yerine koymak için vardır. o floranın bozulması bile tek başına ishal sebebidir.

eğer ciddi kilo kaybıı, dehidratasyon bulguları yoksa ishali durdurmazsınız. çıkardığını yerine koyması lazım. reflor uygundur

Kezbanlık katsayısı sıfır diyorsan sevgili bulma ihtimalin % 1'e kadar iniyor ne yazık ki.

(bkz: friends with benefits)

Sevgili değildir o arkadaştır, sevgili olsa duramazsın. Şaka bi yana gerçekten bu ilişkiyi sevgili olacak şekilde arama, türkiye şartlarında zor olur. Bi kere yaşının 35 i aşmış, evliliği kafasında bitirmiş olması lazım kadının..

tarif ettiğin kriterler en yakın arkadaşım Resul'de var. Aslında umut, memet, seyfi vs. çoğu bu dediğin tanıma giriyor.
"sevgili" de yazmışsın ama onu yanlışlıkla yazdın galiba çünkü sen bildiğin bizim resul'ü tarif etmişin

Mobil ek: Ego sorunları, kompleksler, ay gö*üm büyük, kıllandım, giysiye sığamadım, ay ben bugün içmiyim yemiyim türü can sıkıcı durumlar yaşanmasın. Gerekirse çuvalla gezsin ama güzel olmuş muyum beni beğenir mi türü kendine güven sorunları yaşanmasın. Kredi borcundan bahsetmesin. Ay bana bunu dedin, ay sen ne demek istedin türü tavırlar olmasın... Herkes rahat olsun relax olsun. Yok mu ya. Oldurun be :(

Valla erkek erkeğe çıkıp gezmekten hoşlanıyor olsaydım zaten hüsamettinler ismailler salihleri arardım birinin arabaya 5 kişi doluşur ortamlara akardık.

yani diyorsun ki; erkek arkadaş olsun. fakat ama a*ı olsun.

tanımladığınıza çok yakınını (o konuların hiç konuşulmaması çok zor, ama minimum olması mümküin -tabii nadiren) beyimnen on yıldır tecrübe ediyorum. şaşkınlıkla, inanmazlıkla, sıklıkla da kuşkulu bakışlarla karşılanıyorum/z. zira bir mekanda ben arkadaşımla o arkadaşıyla oturuyor oluyor ve tuvalete giderken karşılaşma sahnemiz onun ve benim oturduğum masa sakin(ler)i tarafından son derece yadırganıyor. yadırgayanlarla da uğraşmamak için sanırım sosyal çevrenizin yok derecesinde kısıtlı olmasını da kabul edeceksiniz. benim derdim değil zaten sosyallik, ama kimi saatler ve mekanlarda da, arkadaşlar tarafından da "x'in ne yaptığı" sorulur ve bilmemeniz tuhaf karşılanır.

siz de bunlara kendiliğinizden hazır olmadan benzerinizi aramayın, derim (naçizane). ha, sorunuza cevap veremedim, zira denk gelinmesi ütopik demenizi haklı çıkaracak denli zor.

ek: sevme ve önemseme son derece netameli konular. alışlagelinen sevme ve önemseme yordamlarının dibine inildiğinde insanın gözü korkabilir. dediğinizin aynısı değil ama dediğim gibi yaklaşığı olan tarzda sevme ve önemseme olmadığı, rahatça ileri sürülebilir ve genel kabul de görebilir. bunlar birkaç paragraflık işler değil. ek yapmamdaki saik, önceki cevaba cevap vermek değil, soruyu sorana bir başka cevapla ilgili yorum iletmekten ibaret.

yav ciğerdelen seni yazdıklarından az çok tanıyorum. sen çok duygu insanı çok süper aşk kadını tadında bi insansın. ben öyle değilim. özetle kafa s**meyen sevgili olsun demeye getiriyorum. hedonistçe yaklaşıyorum. zaten dertler derya olmuş bi de ikinci birinin dertleri kafa yormasın eğlenelim geçelim diyorum.

bu sevgiliyi gectim, arkadas bile degil. arkadasinla bile isini gücünü, derdini, gündemi konusursun.
para harcayan tek taraf sen olacaksan eskort diye ara, kesin bulursun.

trip atmamak niye aramadın diye darlamamak filan bunlar çok normal ütopik de değil de
iş güç aile para siyaset konuşmayacam
ne konuşacam hacı? hayır ben futbol da konuşurum, maksat muhabbet olsun ama sen diyorsun ki bi b.k konuşmayalım. senin amacın farklı
dilsiz bi sevgili bul bence madem ya da türkçe bilmesin sen de onun bildiği dili bilme, sadece sevişirsiniz. bol şans.

yav ben nasıl bulurum demişim siz gelmişiniz beni yargılıyonuz. aferin yargılayın. oldu ben çok kaka bi insanım :(

ne eskortu ya :/ az da olsa var böyle kızlar. ben tanıdım. okuldan falan kopunca hangi ortamda insanla tanışacağımı şaştım, dışarı çıksam birilerini bulsam istiyorum ama yanlış yere sormuşum. kafanız kare dikdörtgenler prizması gibi. yok muhittinmiş, yok para vercek miymişim... olum bi qidin ya :D

@durme senin bakış açın farklı benimki farklı. senin duyurunun teması farklı benimkinin farklı. niye herkes kendini diğerlerine benzetmeye çalışıyor? sen sensin ben de benim. ne yani? benim ruhumu çağırdılar bi yere kadar gitti. uçtu.

arkadaştır diyen olmuş. yoo benim sevgili anlayışım bu. son derece yüzeysel, kafa skmeyen, şikayet olmayan. minimum paylaşım, ileri derece bireysellik. ben böyle de severim. aşık bile olurum. hiç sevmeyen, önemsemeyen. yav niye önemsemesin hey allahım... bi işi/n düşerse yardım eder/sin herhalde.

erkek arkadaşlarla uzun zamandır fazla samimiyetim yok. kendim özümde erkek olduğumdan herhalde kendim gibi birini bulmak istiyorum ama sanırım kızlar senin gibi değil demeye getiriyorsunuz.

ya şimdi uzun uzun şundan dolayı şöyle bundan dolayı böyle diye 1 saat de yazarım da ne gerek var yani :)

yani ben belki dertsiz bi insanım. ileride başka türlü biri olacak da olsam hayatımın bu döneminde dertsizliğimi paylaşacak, kafamı kendi dertleriyle yormayacak insan arıyorum. belki dünyaya ve insanlara olan inancımı, derinlik arayışımı kaybettim, hayata kafa yormayı saçma buldum. bundan dolayı da saçma sapan esprilere anıra anıra gülmek, son derece yüzeysel yaşamak istiyorum. ayıp mı yani. yok babası sarhoş, yok dayısı battı, yok okulu 5 yıldır tek dersten bitiremiyo, yok patron mobink yapıyo, yok araba alacak peşinat birikmedi, yok ev aldı taksitte ezildi, yok evden işe mesafe uzak, yok tayyip şöyle böyle, yok kilo aldım, yok maaşım düşük... BANA NE YA :(

bni tarif etmssn ama sefglm var, snne slk .s .sSS. .s

evet ütopik.

ayrıca olsa da yesek...

Kuku karşılığında bedel istemeyecek kadın Türkiye'de bulamazsın.

Sans. Zaten Bulunca evleniyorsun

sen uyumaya devam et.

çok büyük bir ihtimalle rüyalarında görebilirsin bence. :)

türkiye'de zor.

www.eksiduyuru.com

İkinci bir öneri, birinin ikinci sevgilisi olabilirsin mesela, ya da kocasını aldattığı adam. Bak o zaman da seni darlamaz o hatun.

urun.n11.com

fiyat da uygun.

Olm erkekler olarak hepiniz ağır pavyoncu, kezban hunter tipler çıktınız ya valla bu derece beklemiyordum :(

iş güç aile para siyaset gibi çözümsüz sorunların hiç konuşulmadığı demişsin mesela, buna biz yabancı diyoruz. iş arkadaşlarınla bile hayatını paylaşırsın.

senin aradığın friends with benefits tanımına bile uyamıyor sanki. hiç konuşmayalım hep geyik yapalım der gibisin. sarhoş olunca mesela ister istemez bir şeyler anlatacaksın :D ilgi beklentisi demişsin, hiç olmasa cinsel açıdan ilgi beklentisi olur - yani yine ilgi var.

var mıdır dersen vardır elbet ama bilemem nerededir :)

Ya güzel olan her şeyi konuşursun. İşi şikayete dertlenmeye dırdıra bağlamamaktan bahsetmeye çalışmıştım.

bu dediğin karakter meselesi o zaman, öyle insanların çevresinde olacaksın.
ben her şeyden şikayet eden, trip atan insanı arkadaş diye hayatıma da sokmuyorum artık mesela. biri bana ilgi göstermiyorsa ben de ona göstermem, sevgili olmayız zaten. ama bu her zaman peşimde olsun değil herkesin kendi hayatı var. sevgilime hiçbir zaman nerdesin diye sormadım, o da bana sormadı. ama zaten bir şekilde haberimiz oluyor birbirimizden. ne bileyim güvenmek, kendine güvenmek, biraz da rahat bir insan olmak lazım.
istediğin buysa eğer ben yaşıyorum böyle sevgililik, yani etrafta böyle insanlar var.

tedirginlik hucresi +1
en az 30 yaşında olan işi gücü elinde kız bulacaksın.

1. 5 yıldır bir şey olmuyorsa bundan sonra olma olasılığı azdır diyebiliriz. ama sonuçta hücrelerin kansere yatkın... yapacak bişi yok. hep tetikte olcaz
2. bulaşıcı değil. kalıtsal.
3. zaten doktorun gerekli takipleri yapıyordur bence. pet-ct bu konuda başarılı bir yöntem mesela.
4. lökosit nadiren mantar ilişkilidir. lab hatası olabilir. ya da kültürü yapılan bakteriler dışında bakteri idrarında var olabilir.

mesane tmr'ünde evreniz neydi? detrussor kas invazyonunun olmadığı olgularda survi gayet iyidir zira.

@siradısi00, çok teşekkür ederim.

Benim mesane olduğu için ürolojiye gidiyorum. Ameliyat sonrası onkolojiye göndermediler serviste bir dizi bcg yapıldı Sonrasında da sistoskopi yapıldı işte belirli aralıklarla. Ürolog da doğal olarak kendi ile ilgili konuya bakıyor, temizsin deyip yolluyor.
Lokosit ameliyattan beri hep bol veya 8-9 10-15 filan çıkıyor. İlk sene 500 çıkmış mesela.

pet-ct yi ilk kez duydum dersem içinde bulunduğum durumu anlarsınız. Benim yol yöntem arayşım da tam da bu nedenle, takip edildiğim bir merkez yok. Napıyım, bi onkoloji servisine mi başvurayım acaba ben.

Karın bölgemde ağrılarım var, ters bişeyler var gibi geliyor, mr sonucu da temiz çıktı. Ultrasonda bişeyler çıkmıştı, onun için mr istendi zaten.

Biliyor musunuz, her bir kontolümüz bile bir travma etkisi yaratıyor bizim. Bir de bu tür burokratik mi diyeyim ne diyeyim bilmiyorum sıkıntılar tuzu biberi oluyor.

@mdmfk,
patoloji raporu:
Tanı: I - Mesane, tur , üretelyal karsinom, yüksek dereceli

Yorum: II nolu tümör tabanı kayıtlı örnekte muskularis propria izlenmiş, invazyon saptanmamıştır. Bu örnek içinde papiller tümör parçaları izlenmiştir.

Epikrizdeki tanı:
mesane malign neoplazmı (c67) 1 yıllık

kanserin bulaşıcılığı konusundaki kaygınız hpv'den dolayı olmasın? kadınlarda rahim ağzı kanserine sebep olan bir virüs çeşidi. genelde cinsel yolla bulaşan... çok geçmiş olsun bu arada.

teşekkür ederim siberteknik. yok birkaç gün önce bir haberde okudum sanırım. tam emin değilim, haberlerde izlemiş de olabilirim. bulaşıcı olduğu kanıtlanmış gibi birşeydi.

bugüne kadar onca araştırmaya rağmen saptanamamış böyle bir şey, bugün kanıtlanmış olsa bütün bildiğimiz tıp değişirdi. size bahsettiğim hpv'nin rahim ağzı kanserindeki rolünü keşfeden bilim insanı nobel aldı örneğin. ama o çok spesifik bir durum.
lütfen böyle spekülasyonlara kapılmayın. bir doktorla falan konuşup rahatlayın özellikle bu konuda hatta... paranoya yaratmaya hiç gerek yok. psikolojinizi düşünün.

siberteknik, evet haklısınız. Böyle haberlere hiç prim vermiyorum normalde. Hatta hastalığım hakında şimdiye kadar internet okumaları bile yapmadım. Gidip kontrellerimi oldum o kadar.

Bulaşıcı olabilir mi diye sordum çünkü çocuklarım var:) Tıpta da her gün yeni birşeyler bulunuyor, eskiden bilinenler değişiyor filan. Ben kendimi bildim bileli neler değişti neler... Mesela ben çocukken soğuk algınlığında aspirin verirlerdi, sonra birden verilmedi hatta kızdılar doktorlar "biz size arpirin kullanmayın demedik mi" dediler.

Bulaşıcı olan alzheimermış. O mu aklınızda kaldı acaba?

www.ntv.com.tr

Aaa olabilir @auroraaurora. Tamam hatırladım şimdi alzheimerdı. Benim hatlar yine kısa devre yapmış anlaşılan. Bu günlerde sürmenaj gibi oldum. Kafam çok yorgun, toparlayamıyorum, unutuyorum filan.
Dinlenmeye geçeceğim de, şu kontrolleri bitireyim bi ondan sonra artık.

malesef hiçbiri işe yaramadı...

bence gideceğin hastaneyi gitmeden önce ararsan daha sağlıklı cevaplar alırsın.
ancak çoğu özel hastane mesai saati dışında uzman bulundurmuyor.

oksibor damla damlatabilirsin

sürekli kulak kiri oluşturan bir kulağın yoksa başka bişey yapmana gerek yok

Amuda kalksan çıkar mı acaba. Zıplamayı yapmışsındır herhalde.

Hastaneyi aramak en iyisi diyecektim, teritori demiş.

gliserin damla damlatcan hacım.

bu yaşına kadar hiç mi sevgilin olmadı kaç yaşındasın?

Bakış yakaladığında gülümsemeye çalış, gerisi gelir.

21 yaşındayım sevgililerimle cinsel ilişkiye girmedim.(malum toplumda kaşar gözüyle bakılıyor ya da bakirelik bazı kızlar için önemli oluyor)Sevgililerim cinsel ilişkiye sıcak bakmadığı için ben de öyle bir istekte bulunmadım.

kişisel görüşüm denk gelmeyle alakalı olduğu yönünde.

ama son 5 yılda cinselliğe yaklaşım daha da rahat hale geldi. er ya da geç sana da biri denk gelecektir bence.

Açıkçası benim ilişkide beklentim cinsel ilişki değil. Kişiliği ve güzelliği ön planda.( yani çıkarken cinsel açıdan birlikte olur muyum diye düşünmüyorum) Ama bu konu ben de bir eksiklik haline geldi. Para ile de 1 kere yaptım. Ama karşı taraf istekli olmadığı için hiç bir zevki olmadı. Kısa sürede bıraktım giyindim ve gittim.

hocam sana kötü bir haber vereyim
zannettiğin gibi yakışıklı biri değilsin.
eğer öyle olsaydı duramazdın :)
kızlar durdurmazdı.

Herkes sevişecek diye bir kural yok, sen de sevişmeyiver ne olacak.

Dostum yakışıklı olduğumu ben söylemiyorum karşı cins söylüyor. Burada anonim olarak neden kendimi öveyim.

Gardeş yakışıklılar genelde en erken ve en çok sevişenler oluyo. Doğanın kanunu yani adı üstünde yakışıklı. Sen yeteri kadar yakışıklı değilsin sanırım. Bak mesela halam da beni yakışıklı oğlum diye severdi. Tarkan olucak büyüyünce derdi, o hesap... Diyen karşı cinsle niye aksiyona girmediniz

prize fişi sokuyor.

Yav bir sürü sevgilim oldu diyorum siz benim tipeme takmışsınız

Ama soğuk olduğumuz için hep biraz resmi ve kısa ilişkilerim oldu

Zaten simdiye kadar olmadiysa ilk 3-5 sevismeden pek bi' sey anlamazsin. Girdiydi giriyordu derken bosalirsin stresten. Takma kafana bir gun biri cikar tum ezberleri yikar. Ama bu arada da nasil yapildigini ogrenmek ve o an kendini frenlemek icin parayla yapmayi deneyebilirsin.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

Capsle komiklik yapanlar 31.

1- hani neden olmadı diye kafana takma.
2- flört ile cinsel ilişki farklı şeyler.
3- flört iki kişinin birbirinden hoslandıgını belli etme sürecidir.
4- fiziken sevişme eylemini soruyorsan işin penetrasyon anına gelene kadarki kısmı kadın yönetir, rahat ol..

bol bol romantik dönem filmi izleyip soğuk ve mesafeliyken (madem ki yapın böyleymiş) nasıl flört edileceğini öğren bence, daha gençsin.

mesela dangerous liaisons izle.

Yok mu başka cevap yazacak olan. Tavsiye veren arkadaşlara teşekkür ederim ama onların söylediğine göre zamana bırakmam lazım. Ben daha aktif yöntemler öğrenmek istiyorum

ya siz kiminle çıktınız onu çok merak ediyorum ben. zaten iki kişi birbirinden hoşlanıyosa elele tutuşur gözgöze gelirler. E dolayısıyla vücutlar birbirine yaklaşır, hormonlar denetimi eline alır, fark etmeden insan kendini sevdiceğin koynunda bulur.

Bu kadar sevgili ile bu durumların hiçbirini yaşamadıysanız bakış açısında problem var demek ki. ona odaklanın bence.

(bkz: up up )

dangerous liaisons izle demiştim, izlemedin di mi?

Dostum çalışıyorum uygun bir zamanda izlicem

evet, defter + harç

en az 6 aylık alırsın ama 6 aylık pasaport da bir işe yaramaz.

toplam 250 tl'den başlar masrafın işte. nette yazıyordu.

rekorum 108 saniye

45 saniye falan.

27

16 dakika.

cocukken 2 dakika 15 saniyeydi. simdi 1 dakika bile olmayabilir.

İlk denemede dakikayı bulmaz. Eğer rekora koşmak istiyorsan yapacaklarımı uygula. Gelip birisi bilimsel olarak çürütürse eyvallah ama ben çocukken uyguluyordum işe yarıyordu.

1-En az 5-10 dakika nefes tutma antrenmanı yap.
2-Mümkün olduğunca doğal bir şekilde yat.
3-Sessiz bir ortamda ol.
4-Gözlerini kapat.
5-Bu maddelerle 5 dakika daha dene.

Böyle ölü pozisyonuna geçerek 3 dakikayı zorlanmadan geçiyordum. Rekorumu hatırlamıyorum.

suyun altında toplamda 5dk civarını, kimi zaman biraz daha fazlasını gördüm.

nefes tutma denemesi yapacaksn kafanı suya daldırman lazım veya burnunu sıkman lazım unutma. Normal durunca biraz da olsa istemsizce hava alışverişi oluyor

cilt doktorunun tavsiye ettiği krem desek? olma mı

Kuruluk ve kontakt dermatik vardi bende, avene xeracalm ad. Kullandim, baya bir kullandigim krem icerisinde tek etkisini aldigim buydu, soguk sicaktan dolayi derinin ölmesi söz konusu ise seni kapsamayabilir 70 lira kreme vermeden evvel git bir dermatologa sor.

doktora neden gitmiyorsun? egzamanın da tek kremi yok ki onu sür diyelim. m-furo da olur, dermovate ya da advantan. belki travazol. hangisini kullanacaksın?

görmeden bir şey demek imkansız.

aynısı ananeme oldu. doktor kuru egzama demiş. 2 krem vermişti ama malesef hatırlamıyorum.
sıvı sabun kullanmayın. ananem ellerini fazla yıkadığı için olmuş.

nellcor ve massimo en iyi teknolojiler olup bazı markalar (nihon kohden vb.) kendi teknolojilerini üretmişlerdir. Bu teknolojiye sahip SPO2 cihazı alırsanız işinizi görür.

çin malları da genel olarak iş görüyor ya. gözlemlediğim kadarıyla çok büyük fark yok aralarında.

ha profesyonel bir çalışma yapacaksanız co da ölçeninden almanızda yarar var. karbon monoksit zehirlenmeleri için faydalı olur.

massimo nellcor'lara göre daha iyi. onlar spo2 değerine ek olarak karboksihemoglobin gibi hemoglobinsel başka değerleri de gösteriyor. detaya gerek yoksa nellcor da yetebilir. bu ikisinden birini al bence. yıllarca kullandım ben kliniklerde, o nedenle tebrübeye istinaden söylüyorum.

farenjit olduğumda o beyaz şeyler vardı. b12 iğnesiyle geçmişti. b12 vitamin hapı almayı deneyebilirsin belki.

beyazcıklar eğerki kriptlerse deposilin vurulmanı önerebilirim.

İş yeri hekimliği kadar rahat iş az bulunur. O yüzden iş yeri hekimliği sertifikası diyorum. İkinci yabancı dil de hobi için olabilir.

@devilred: aslında asistanlığım rahat bir bölümde. ondan dolayı da ekstra bir iki işe gireyim dedim. en azından kısa vadeli halledilebilecek bir sertifika iş yeri hek.

hocam işyeri hekimliği sertifikası almak her geçen gün zorlaşıyor, onu aradan çıkarmaya bakmanı öneririm.

ikincisi doktora yapabilirsen derece alırsın, yeşil pasaport vb. ihtiyaçlar için önemli bir husus olabilir.

eğer ki yurtdışında doktorluk vb. düşünüyorsan sana almancayı önerebilirim, ayrıca dil öğrenmek çoğu başka boş zaman aktivitesinden daha yararlı bence. arapça ya da rusça da düşünülebilir.

bir de öneri olarak boş vaktinde müzik aleti öğrenebilirsin, ben bu ara piyano kasıyorum, güzel oluyor. dans kursu falan da düşünülebilir.

@siradisi00 ben de öncelikle işyeri hek. düşünüyorum, yani işi bitirme süresi diğerlerine göre daha kısa. doktorayı hem onun için, hem de zorunlu sonrası atamada ve akademik kariyerde işime yarar diye düşündüm.

d ve a ya da d ve c

abi gider dönersin, stajı veren kuruma da durumu izah eder izin alırsın. kim bilecek mk.

Staj süresini tamamla, devamsızlık miktarını geçme. Yani genel olarak staj hibenin şartlarını yerine getirmeye engel olacak bir şey yapma, sorun olmaz.

türkiyeye giriş çıkışlara bakıyorlarmış siradisi 00 :))kaçak olarka türkiyeye dönmek de biraz pahalı ve meşakatli olabilir :D

verecekleri vize tek girişli olursa dönemezsin.
vizeni muhakkak incele, çok giriş istediğini söyle, gerekirse itiraz et.

yüzme olabilir hocam. ayrıca fitness da uzun vadede çok kolay kilo vermeni sağlar.

eksisozluk.com

eğer gerçekten sağlıklı bir şeklide kilo vermek istiyorsanız bence aşağıdaki adımları uygulamalısınız.

1- öncelikle bir kardiyologa görünüp efor testi + eko + ekg yaptırmanızı öneririm. spor yapacaksanız öncelikle sağlıklı olduğunuzu, kalbinizin durumunu ve vücudunuzun efor sürecinde nasıl tepkime verdiğine bakarak olası bir tıkanıklık durumunuzu da tespit etmiş olursunuz. yani bir nevi bence önce bir check-up yaptırın.

2- daha sonra bir diyetisyene gidip diyet sürecinizi programlamalısınız. zira kilo vermek düzen ve diyet işi.

3- spor yaparken de ilk 3 - 4 ay sadece günde 45 dakika yüksek tempolu yürüyüş yapmalısınız.

çokça kilo vermiş sonrasında yine almış (alkol sebebiyle) biri olarak diyebilirim ki tek başına spor kilo verdirmez. hele ki kısa vadede hiç verdirmez. diyet ve sporun iç içe geçtiği uzun vadeli bir program ve düzen lazım.

öncelikle siz hiçbir şey yemeseniz ve diyetinize dikkat etseniz de vücut kilo vermez. zira kilo vücudun kendini koruma mekanizmasıdır. vücut yaşam ve yemek sonucu ortaya çıkan asidik çöpleri, sağlıksız beslenme ya da hareketsizlik sebebiyle atamadığı zaman onları yağ ile sarmalayıp göbek çevresine paketler. dolayısıyla yağ le paktlenmiş bu asidik çöpler vücuda zarar veremez hale gelir. spor yapınca vücut yağ yakar ve paketlenen bu asidik çöplerin tekrar dolaşıma karışma riski vardır. metabolizma bunu istemediğinden kilo vermeyi mümkün olduğunca geciktirir.

konuyu uzatmadan diyebilirim ki hergün 2 büyük bardak sebze suyu içip, günde 45 dakika hızlı tempoda yürürseniz 4 ile 6 ay arasında sağlıklı bir şekilde kilo verme ritmini tutturursunuz.

sebze suyu hazırlarken de yeşil sebzeleri ve limonu tercih etmeniz daha yerinde olacaktır. (salatalık, kabak, marul, biber vs sebzeleri limon ile birlikte bir meyve sıkacağında sıkıp, limon ekleyip içeriğe de 1 tatlı kaşığı da zeytinyağı koyup günde 2 defa yemeklerden 1 - 2 saat önce içebilirsiniz. bu karışım sizi hem tok tutacak hem spor sonucu ortaya çıkacak asidik ortamı daha alkali hale getirecektir. aynı şekilde zeytinyağı da doymamış yağ olma özelliği ile asitler ile mücadelede fayda sağlayacak dolayısıyla metabolizmanın yağ yakma sonucu asidik ortamın artması yönündeki endişesi sonucu kilo verme ve yağ yakmayı engellemesi sürecini yavaşlatacaktır.

bir önemli husus da uykudur. en kolay kilo verme ritmi ezan saatlerine uymaktır. yani yatsı ezanında yatar ve sabah ezanında kalkarsanız daha kolay kilo verirsiniz. tabii yemeğinizi de akşam ezanından sonra yememek kaydıyla.

bunlar benim kişisel uygulama, gözlem ve araştırmalarım sonucu ortaya çıkardığım bilgilerimdir. zira sağlıkçı değilim. dolayısıyla en başta dediğim gibi bir uzaman kontrolünde bunları uygularsanız arzu ettiğiniz sonucu almanız mümkün.

guvenle surebilecek yerin varsa bisiklet. hem temiz hava alirsin hem zamanin nasil gectigini anlamadan ter icinde kalirsin. havuza verecek paran varsa yuzme en iyisidir. vucuttaki butun kaslari calistirir, eklemlere zarar vermez. ama once bir doktora gorun bunlar bunyene uygun mu, senin icin sakincasi var mi onu ogren.

Beslenme kilo vermenin %60-70'dir. Yani yediklerinizde bir değişikliğe gitmeden pek bir şey beklemeyin. Spor ve düzenli uyku bu sürece yalnızca katkı sağlar.

işlenmiş Şekeri mümkünse yok et. ekmeği , böreği (karbonhidratları) azalt

Bol bol su iç

Sabahları minimum 1 saat yürüşe başla. O kilolar veriliyor. Ben de yürüdüm verdim. Yalnız ağzımdan kesemediğim için fazla olmadı.(16 kilo kadar verebildim)

Bisiklet falan hikaye. Tak kulağına müziği/radyoyu yürü. Müziksiz/radyosuz çok sıkıcı oluyor.

Bir de belli bir pistin etrafında dönersen sıkıcı oluyor. Ben hep sokaklarda yürüyorum. En az bir saat ayıracaksın ama.

şarj aletinin akımıyla bu hale gelinemez bence. voltajı belli amperi belli... bu kadar etki yaratacağını sanmıyorum.

Bence de o hale gelmez. 5V 12V lik gerilim o hale getirmez.

fake.

ciddiden kastının ne olduğuna bağlı :p

bir hadi bilemedin iki bira neyse de birkaç duble rakı ne olm ;_;

ilacın yarılanma ömrünü kısaltıyo alkol ne kadar az alsan o kadar iyi. zehirlenip ölmezsin ama ilacın etkisini azaltmış olursun

tetradox mideye dokunuyor. bira vb de öyle. mide rahatsızlığı yaşayabilirsin.

tansiyonunu normal seviyede tutuyorsan korkmana gerek yok.

abi kafayi mi yedin ne zaman duyuruyu acsam kasli erkek duyuruna denk geliyorum. bozma moralini senin de cekic ors ve uzengin var

Fedakarlık çoğu onların kız düşürme derdinde olanları ayırıyorum tabi haftada 4 5 gün en az 2 saatini harcıyor bu insanlar. yemek uyku askeri disiplin de var önerim sen de yap bu fedakarlıkları

bence sen niyeti bozmuşsun abi

hiçbirini rakip olarak görmediğim için kıskanmıyorum. vücudumun çok fit ve düzgün olduğu zamanları da biliyorum, gördüğüm ilgi falan şimdikinden farksızdı. bana ne milletin kasından skinden, beni beğeniyor mu beğenmiyor mu ben onunla ilgilenirim.

Bence kıskanmaktan ziyade hem kadın hem de erkek için konuşuyorum ki hayranlık ve saygı duyulmalı.
Konunun biraz dışına çıkmış gibi gözüksem de (özür dileyerek) işin disiplin kısmına değinmek istiyorum.

Öyle steroid almayıp da ciddi ciddi emek veren insanların öz disiplini gerçekten saygı duyulasıdır. Burada bile denk geliyoruz ''5 aydır kullanmadığım supplement kalmadı hala kas yok '' diye, olmaz çünkü en önemli kısmı beslenme. Bu işi hakkıyla vererek ve yaşam tarzına getirmiş adamlar ağzına tabiri caizse çöp gıda sokmuyor ve bu gerçekten çok zor bir iş.

Hem kadın hem de erkek için konuşuyorum. Victoria secret's meleklerine bakıyorsun fizikleri taş gibi, her gün ağırlık çalışıyorlar da skinny fat olmaktan kurtuluyorlar bizim mankenler ise anca kalori kısıtlaması yapıp jogging yapıyorum diyor. Ama ne yediklerine tam anlamıyla dikkat etmedikleri için arada dünya kadar fark çıkıyor. Erkeklerdeki gelişim de böyle.

Özet: Ben iradesine sahip çıkıp, beslenmesinde bu kadar disiplin gösterebilen kişilere saygı duyuyorum şahsen. (soruyu biraz daha genele çevirip kendimce yorumladım)

çalış senin de olsun kardeş
neden kıskanıyorsun.
kıskanclık aciz bir duygu.

aynı kol gövde sende de mevcut


insanları görünüşlerinden dolayı ulaşılmaz sanmak hayranlık beslemek çok mantıksızca.

demin de birisi diyetle ilgili yazmış
hepsi kapitalizmin bir oyunu kendinize gelin vesselam.

gidin bir şeylerle ilgilenin fazla boşluktan bunlar.

valla benim süper fizikli yakın bir bir arkadaşım var. sırf kas değil boy pos falan da yerinde. instagram'dan kızlar nasıl yazıyor buna görseniz ağzınız açık kalır. eleman sıraya diziyor hepsini. haa kıskanıyor muyum? yok. çünkü fiziğinden de öte muhteşem bir karakteri vardır. yavşak biri olsa kıskanırdım belki

Gipta ediyorum tabi. Haset etmiyorum ama.

Bakıyorum, "helal olsun, sağlam omuz çalışmış" diyorum. Bitiyor. Bende az değilim hani.

valla 10 yıl önce bir kızın "kaslı erkek istiom" dediğine rastlanmazdı. o dönemde sorunca kimse kaslı olsun falan da demezdi.

çağımız tüketim çağı. artık kızlar istiyor, çünkü diğer kızlar da istiyor. istiyor gösteriliyor vb.

neyse; kıskanmıyorum. ama 6 aydır da çalışıyorum. beklentimin altında da olsa düzelme var. daha iyi bir programla ben de iyi duruma gelcem inşallah.

ne gıpta ediyorum ne haset . mala bak la karı gibi dar giyinmek için saatlerce ağırlık indirip kaldırıyor yazık bunlara diyip üzülüyorum. hepsinde kendini birilerine beğendirme çabası .... bunlara gerek yok adam olun lan 2 dakka.

açıkçası instagramda kızların beğelnilerine bir bakınca 1. kediler 2. kaslı erkekler ağır basıyor.

tüketim toplumu olayı ama fiziksel olarak kadınlara gayet çekici geliyorlar.

ha zenginlikte değil olay doğuştan değil çalışarak gelişiyor adamlar. saygı duymak gerek

Kıskanma değil de imrenme var. Ben de azıcık egzersiz yapıyorum, vücudumdaki değişikliği görünce ayna karşısında kasım kasım kasılmaya başladım. :j

kas yapıcam diye zamanının büyük kısmını ve parasını spor salonuna yatıran, sonra da vücudunu bi şekilde sergileyen (spor salonu aynasında selfie çeken, herkes kat kat hırkaylayken kış günü beyaz t shirtle olm çok yakışıklıyım diye kasılarak ortalarda dolaşan vs) tiptense
işinde gücünde, kafası çalışan, elbette kendini çok da salmamış ama kas yığını gibi olmayan adam kesinlikle daha çekicidir.

+annem biscolata reklamını görünce midem bulandı diye kanalı değiştiriyordu. erkeğin kaslı olması herkesin istediği bir şey değil. kadınlarda zayıf olmak günümüzde popüler gözükse de çoğu erkeğin etine dolgun kadınlardan hoşlanması gibi bir durum bu.

yani= bence çok da şey yapma

kaslı değil ama fit olmak güzel bir durum.

Losevsiyle ayrı görüşteyim

yoo

vpn kuruyorsuni mutlu sanıyorlar..

hiç olmadığım kadar mutluyum.

i.imgur.com

ben hariç.

hayat çok güzel ya, gelsene

Beklentini düşür, mutlu olman gerekmiyordur belki de. Hayat öyle sakinleştirici almış gibi huzurlu geçmesi vaad edilen bişey değil...

Genel olarak uyuşturuldukları kadar evet, oyuncaklarını ellerinden al bakalım geriye ne kalacak? Tamamen yalnızken kendilerine katlanabilecekler mi?

Yok be arada mutlu olur gibi oluyorum sonra geri mutsuz oluyorum

ben değilim ama mutlular. şimdi birazdan ''yok abi onlarda aslında mutsuz yeaa rol yapıyorlar'' diyenler olacaktır sana ama kendini kandırma millet mutlu gayet. şanslı olmak lazım şanslı.

Evet ve mutlu insanların da herkes gibi dertleri var. Herkesin derdi kendine büyük gelirmiş ama sürekli dert yanan pesimist insanların mutlu olması çok zor geliyor bana.

bir itirafta bulunayım:

sokakta mutlu insan görünce .ikesim geliyor. öyle kıskanıyorum lan mutlu insanları.

değil. ben çok mutsuzum mesela.

FACEBOOK HESABIMI KAPATTIM BU YÜZDEN.

BANA FAYDASI OLMAYAN KİLİSENİN PAPAZINI...

başıma bir şey gelmeyecekse, mutluyum...
karnım tok. geçimimi sağlayabiliyorum.
eh, arada hobim için de, harcayabilecek parayı kazanıyorum.
e daha ne olsun.

bol bol sıvı gıda al ;)

o 14 tane antibiyotiği 10'da bırakmayacaktın :P

Di mi :(

Koca karı ilaçları dene adaçayı gibi

sinirlenmiyorum. ben de bazen bazı rahatsızlıkların psikolojik temelli olduğunu düşünüyorum.

Mesela bir yakınınızı mide hastalığından ötürü kaybetmeniz üzerine mide ağrıları yaşamaya başlarsanız ve tetkiklerdeki sonuçlar olması gerektiği gibi çıkarsa o zaman muhtemelen psikolojiktir. Bunu ölümün yarattığı travmalarla ilgili bir yazıda okumuştum, böyle şeyler olabilirmiş.

Diğer yandan bir arkadaşımın "psikolojiktir" demesiyle de bir doktorun demesi arasında fark olur. Arkadaşım sallıyor olabilir ama doktorun vardır bir bildiği. Sinirlenmem de, doktordayken soru sormakla yetinilmeyip tetkik de yapılsın isterim.

sinirleniyor ve bir daha hastalik konusunda soylediklerini ciddiye almiyorum. psikolojinin etkisi muhakkak vardir, en alakasiz hastalikta bile. ama dedigin her siki psikolojiye baglamalari cok komik. sorsan psikolojinin anlamini bilmez. ayagimi kaldiramiyodum ben bi ara, yuruyunce kafam kadar oluyodu bilegim sisip. ona da psikolojik diyolardi ahah.

insanlar psikolojik sorunların da biyolojik kökenli olduğunu bilmiyor. ona sinirleniyorum.

psikolojik msikolojik... sonuçta bir arıza var amk. psikolojik olunca göz ardı etmek ya da daha hafife almak mı gerekiyor?

Hiç sinirlenmiyorum, ne zaman acillik olsam fizyolojik bir hastalık kaynaklı, zaten psikolojimin çökmüş olduğunu biliyorum.

Hakketen fiskolocik.

Compadrito nerde ya, yardırırdı bu konuda :/

Bariz fiziksel bir hastalık olmadıkça ben de psikolojiktir yeaaa diyorum kendime.

Kendim diyince bir şey olmuyor da başkası diyince sinirleniyorum. Hatta arttırıyorum "tatlım senin sinirlerin bozulmuş" " aaa bu ara psikolojin bozuk galiba" gibi şeyler duyunca daha bi delleniyorum!

ben %90 hastalıkların sebebinin psikolojik olduğunu düşünüyorum zaten. o yüzden kimsenin söylemesine gerek yok, kafama balta saplansa kendi kendime "psikolojim bozuk ondan böyle oldu sağlam durursam geçer" diyeceğim nerdeyse. aksine çevremdeki insanlar muhakkak fizyolojik bişey bulmaya çalışıyolar. geçen gün sıkıntıdan üzüntüden ateşim çıktı. babam diyo ki klimanın altında durmuşsundur, ondan olmuştur. adama anlatamadım klimanın bulunduğu odaya tüm gün girmediğimi :D

psikosomatik rahatsızlıklar ilk mideye vururlar

hayır tabii ki. midem ağrıyor dendiğinde olası sebepler ve olasılıklar sayılmış daha ne olsun. hele muayene ve testler yapıldı ortada bir "sorun" gözükmediyse psikolojik olma ihtimali %99 zaten. buna gidip sinirlenip doktor dövmeye kalkmayın. mağara adamı mısınız?

kaldı ki mide süper örnek olmuş. stres altında direkt mide ağrısı, bulantısı ve baş ağrıları gözükür. tabii her ağrıya, bir şey biliyormuş gibi gözükmek için "psikolojiktir" diyenleri ayırmak lazım.

konuyu bilsek daha net yaklaşırdık.

1 ay içinde yanıt veriyorlar. tutar yüksek değilse doğru yer.

Kısaca özetlemeye çalışayım, asker ziyaretine günübirlik Gaziantep'e gittik arkadaşlarla.

Atlasjet akşam uçağımı sonraki güne sabaha erteledi. Gece öğretmenevinde konaklamak zorunda kaldım bizim sorumluluğumuzda değil dendi.

Daha sonra sabahın köründe havalimanına gidemeyeceğim için bir sonraki uçağa binmem mümkün mü diye aradım, tabii olur dediler yer var yaptık işlemi dediler.

Böyle bişey aslında mümkün değilmiş biletim yandı sayılmış bana bunun bilgilendirmesi yapılmadı. (Mümkün değil deseler ben havalimanında sabahlardım bişey yapardım binerdim kendi uçağıma.)

Sabah baktım ki diğer uçağa da alınmamışım, kendim aramasam onu da öğrenemeyecektim.

Son dakikada apar topar ekonomide yer yok biletiniz yandı 127 lira ödeyin uçağa alalım yaparsınız şikayetinizi dediler.

Dönmek zorundaydım mecbur verdim parayı bindim. En az 5 kez şikayet ettim en ufak açıklama dahi yapmadılar.

Böyleyken böyle.

şahsen tatil yapınca depresyona giriyorum. işe yaramaz hissederim kendimi.

çalışınca rahatlıyom valla.

valla yaptığı tek tatil ailede sedan aracı olan akrabayı alıp şileye gitmek olan bana yok ben tatildeyken depresyona giriyorum diyemezsiniz :D

bence,

www.kralcaps.com

sorudaki düşünce +bir milyon

alkol olmasa bu kadar keyifli olmazdı hayat :(

_içki dostunuz değildir

şişe arkası.

alkol kullanmıyorum. keyifli olabilir ama tek keyif kaynağı olarak alkolü görme durumuna ulaşılmışsa alkoliklik tehlikesi olabilir aman dikkat

kesinlikle katılıyorum. hayat alkolsüz çok sıkıcı olurdu.

Ben de akşamları atıyorum valla. Ama Bukowski abiye de katılıyorum. Benimkisi pamuk olmak için değil, sıkıntıdan içme durumu çünkü.

her hafta sonu bir tek atıyorum. içmediğim de oluyor ama içtiğim zaman daha bi rahatlıyorum.

5-6 ay sonra bira göbeğini sıvazlarken de aynı şeyleri düşünebilecek misin acaba ;_;

Evet öyle ama. Çeşidin hep bira olması sıkıntı. Onu öeşitlendirelim. Bukowski'ye selam.

mide bulantısı, kusma, baş dönmesi, görmede bozukluk, çift görme...

önemli belirtiler bunlar. acilde de bunlar soruluyor. yoksa birkaç saat müşaaade altında tutup gönderiyorlar.

kanamalar sıklıkla ilk 24 saat bulgu veriyor. şuur bulanıklığı ya da fışkırır tarzda kusma yoksa doktora gitmene gerek yok.

devlet hastanesinden randevu alıp doktora yazdırıyorsunuz, o zaman karşılıyor. devlet hastanelerinde ben şu şu tahlilleri istiyorum yok. zaten olmasına da gerek yok dahiliyeye giderseniz yaşa cinsiyete göre yönlendiriyor.

doktorun uygun gördüğü tetkikler sıklıkla sgk tarafından karşılanır.

vestel lafı geçiyorsa almam. lgye bak.

ben olsam fiyatı uygunsa alırdım. teknoloji dediğin zaten kullan at bişi. ömürlük cihaz almak mantıksız.

eski tüplü tv'n hala sağlamsa neyine yarıyor ki şu anda?

v.stelse alma panpa. herkes göstersin ağırlığını. bi tarafları kalktı.

Vestelse ben de almazdim, ki almadim zaten, televizyon kullan at bisey degil ayrica, uzun yillar kullaniyorsun, vestelin urun kalitesi ile ilgili duydugum yorumlar hic hos degil, zaten bir teknoloji markete gidip incelediginizde de goruntu-urun kalitesi acisindan farki gayet goruyorsunuz

lg al. batan firmaların isim haklarını alıp kafalarına göre cihaz üretiyorlar sanırım.

yüzme iyidir. öneririm.

Ameliyat kararı ona kalmış bir şey degil bence. İlerlerse felç riski yüzünden ameliyat edemiyorlar ölene kadar acı çeker. Tekrar çıkarsa çıksın ne var bunda hayatından önemli mi yahu.

Ameliyat oluyor ve kurtuluyor. Yoksa tekrarlayip duruyor.

Not: açık ameliyat oldum. Kurtuldum.

Şu an ameliyat olmak istemiyor diye olmuyorsa çok ileri olmayabilir. İlerlese bırak iş yapmayı yerinden kalkamaz, ameliyata mecbur kalır. En son dayımda öyle oldu. Ameliyat günü gelene kadar ağrı kesici iğne yaptırmaya bile tekerlekli sandalye ile gidebildi. Annen yapmaması gereken vücut hareketlerini yapmaya devam ederse de ilerler.

Doktoruyla konuşsun, fizik tedavi ile düzelebilecek durumda mı. Öyleyse fizik tedaviye başlasın, iyileşene kadar da doktorun uyarılarına uysun, "bu işi yapmam lazım" demesin. Onun yerine siz yapın. Geçmiş olsun.

yüzme ve plates fıtıklara iyi gelen 2 spor. bunun dışında fizik-tedavi merkezlerine de gidebilir. ancak doktora gitmeyi de ihmal etmeyin.

araştır bunu bak

(git: avrupa gönüllü hizmeti )

:(

(bkz: youthart)

uzun süreli proje denk getirirsen neden olmasın.

bulursan agh yap. agh hususlarına girmek istemiyom uzun hikaye. netten araştırırsın.

olmadı yüksek lisans yap. nerdeyse bedava yüksek lisans bölümleri var.

onu da bulamazsan bundesfreiwilligen dienst var ona başvur. ;)

soru nerde?

"bizden geçmiş mi?"

niye geçsin lan. aynı durumdaydık 2 hafta önce. thirties are the new twenties.

ya napacağıdın tatilde? ortamlara mı akacağıdın dı? onu da yaparsın istersen iki adım yer.

sahildeki balıkçılar kahvesine gidin la
çay kahve beleş :)

yat turu yapın
dim çayına gidin
:)

valla ben kardiyolog filan değilim ama devlet hastanesindeki bir doktor sizin maillerinize filan şimdiye kadar cevap verdiyse bile adam yeterince vakit ayırıp vermiş, yazık günah rahat bırakın adamı artık. valla ben başka hastası olsam size hakkımı helal etmem o kadar açık ve net. 40 kere sormuşsunuz söylemiş adam daha ne yapsın?
babanız o kadar istiyorsa gitsin istediği özel bir doktora görünsün. bu operasyona gerek olup olmadığını yapıp/yapmayacağını sorsun. ha bir de yaşı kilosu vs bunlar hep önemli. 2 hekim bu operasyonu yapmayı riskli gördüyse herhalde babanızda var bir risk.
bana kalırsa babanız sigarayı, hayat tarzını filan değiştiremediğinden bahane/meşgale arıyor.

bu hastanın öncelikle yaşam tarzında bir değişikliğe gitmeyi denemesi lazım.
adamın biri erikleri tuzlayıp denize atıyormuş, niye yapıyorsun demişler, tuzlu erik sevmem demiş.

sizinki de o hesap. kalbine önem veriyorsa eriği tuzlamayı bıraksın: sigarayı yani.

Biliyorum, çok da haklısınız. Ben bu durumda doktora zaten tekrar yeni raporları maille göndermekten çekiniyorum ama öte yandan da babam ve rahatsızlığı var, ben de bir evladım neticede. Üstelik babama ne diyeceğim? "gönderemem baba, 40 kez oldu gönderdik" diyemem ki.

Ek olarak belirtmiş olayım, babamın ameliyat olduğu hastane siyami ersek. yeri geldi memleketteki fakülteye alındı, yeri geldi devlet hastanesindeki acile kaldırıldı ama "bence ince damara müdahale olması gerek" diyen doktor özel bir prof. o böyle demeseydi belki de babam biraz daha rahat uyuyabilecekti. psikolojik olduğunun farkındayım, zaten ağrıyı çoğunlukla sadece geceleri yaşıyor, e uyku apnesi de var. ama babam kabullenmiyor. çünkü "prof öyle dedi".

Öyle diyemem, sonra babam küsüyor, kızıyor. Başka bir çözüm yolu bulmaya çalışayım bu durumda. Olmadı o "müdahale edilmesi gerek bence" diyen prof'a söyleyeyim, bir psikoloğa görünsün desin. Ama öte yandan, acaba çok riskli bir şey var mı hakikaten diye düşünmüyor değilim. Bir kardiyolog özelden yazsa bana da en azından bir evlat olarak içim rahat etse? Belki 6 ayda bir şeyler gerçekten değişmiştir.

babanın memleketindeki kardiyologla konuşun öncelikle. sigarayı ve stresli yaşamı bıraktırsın zorla korkutsun biraz. hala düzelmezse operasyonu düşünürüz falan desin. kalbe müdaheleden sonra hayatı değiştirmek gerekiyor ciddi anlamda.

dessy'cim biraz açık konuşacağım kesinlikle kırıcı olarak algılama, baban sigarayı bırakmadığı sürece hiçbir doktor bu riskli ameliyatı yapmaya yanaşmaz açıkcası.

benim babam da sigara içiyordu vs bir dünya kvs problemi yaşadı, gittiği her doktor açık ve net ''sigarayı bırakmıyorsan gelme'' diyordu artık haklılar da, çünkü doktor damarı açsa da post-op döneminde yine sıkıntı olacak, yine kendisi uğraşacak. Haliyle ''kendi sağlığını önemsese sigarayı bırakırdı, ben değil başkası uğraşsın'' diyorlar. Baban o kadar ameliyat olmasına rağmen sigara faktörünü kabullenmek istemiyor bence, bu biraz psikolojik boyutu. Kardiyolog değilim ama doktorların bahsettiği şekilde yaşam kalitesini artırarak yaşayan pek çok insan var. Aynı bu şekilde bir vaka olan patronumun babasının damarını açabilen tek doktor Hacettepe Kardiyoloji bölüm başkanı oldu (İstanbul, Ankara ve Antalya'da) ama onun babası sigarayı bırakmıştı. Sigara içmeye devam etse idi yapar mıydı bilmiyorum. Tedaviyi yapmaktan ziyade tedavi sonucuna yönelik, hasta için kar-zarar hesabı yapmakla alakalı biraz.

deposilin 2.4 mIU flk vurdur. tabi penisilin alerjin yoksa.

tekrar merhaba, az önce doktora gittim ve (bkz: aft ) sarmış ağzımın her yanını. ve tedavisi yok dedi. yemezsen 2 hafta yersen 1 hafta süründürür dedi gülümseyerek. vay be ben böyle bir acı çekme görmedim birader. dağ gibi adamım enkaza döndüm resmen.

bu aft denen illete ne iyi gelir dostlar? sağolun her şey için

Naneli Olips. İyileştirmiyor ama iyileşme sürecinde acı çekmeni baya baya engelliyor.

aft için bağışıklık düzeyinizi arttırmanız gerekir. vitamin ve destek ürünleri kullanacaksınız. soğuğa sıcağa dikkat edeceksiniz. ağız bakımı ve doktor verdiyse spreyinizi ihmal etmeyeceksiniz. sprey vermediyse tantum verde faydalı olabilir sanırım.

buradan yazılan ilacı kullanacak kadar embesillik etme. durumun ciddi, doktor tavsiyesinin dışına çıkma

Öncelikle geçmiş olsun, benim arkadaşımda aynı şekilde senin gibi burun ameliyatı olmuştu ve onda da ağzı uzun süreaçık kaldığı için aft çıkmıştı. İki defa ameliyat oldu ikisinde de böyle. Az önce ona sordum, doktor bir sprey vermiş boğazı nemli kalsın diye adını hatırlamıyor, ama basit bir spreydi dedi, istersen ameliyat olduğun doktorunu ara bir sor, bir fısfıs verir sana, bir de yağlı süt içiyormuş bol bol, yağlı soğut süt, sütün içindeki yağ aftlara iyi geliyormuş, ayrıca bence senin boğazındaki aftlar soğuk algınlığından falan değil, o yüzden o 1000 lik antibiyotiği içerek kendini daha da zehirleme, ameliyat olduğun doktorunu ara, o seni yönlendirir, 1 haftaya geçiyormus, ha bi de çok acıyormuş, Allah sabır versin valla

geçmiş olsun.
karadut şerbeti iyi gelir. ağızda çevirip, tükürülmeli sanırım bu durumda.

o nasıl iş lan hep sahipsin hem de kurtulmak istiyorsun böyle saçmalık mı olur..

ona sahipain ama seni sevmiyor mu? durumu tam anlamlandiramadim.

şu ekşinin ortamına hastayım. adam bulmuş da bunuyor. hem aşıksın hem de seninle; belanı mı arıyon?

Sorun aşk değil, sensin. Psikoloğa git.

arkayı da ver.

genel cerrahiye muayene olman lazım hocam.

bilmem var mı?

Kurt köye indiğinde, ahıra bir şekilde girip koyun keçi ne varsa öldürüp öldürüp atar. Yiyecekse belki biraz yer, diğerlerini telef eder.

hayvanlarda (insan dışındaki) keyif diye bir kavram yok. hala bizde de var olan ve uygarlıkla bastırmaya çalıştığımız ilkel güdüleri var sadece. ihtiyacından fazlasını öldürüyorsa bile birgün onları yiyebileceğini düşünerek ya da kendisi için risk olabileceğini düşünerek öldürüyordur.

bilinçli olarak kötülük yapan tek hayvan, insandır.

köpekler kedilere zarar veriyor ama yediklerine hiç rastlamadım. ki kedilerin köpekler için tehlike arz ettiğini iddia etmek de mümkün değil.

@sıradisi; her zaman karşılıklı bir tehlike olmaz zaten. köpeğin kedi için risk oluşturması, kedinin bunu görerek kendini savunmaya (tıslamak,irkilmek ya da kaçmak) çalışması yeterlidir.

yunuslar keyif için öldürüp seks yapıyormuş diye duymuştum.

evcil kediler genelde sırf avlanmak için avlanıyorlar. buna keyif denir mi bilmem ama.

Sansar azılı bir katildir. Sırf ibneliğine kümese dadanır. Tavuk civciv horoz ne varsa boğar ve bırakır.

sansar kanla beslenir, boğduğu tavukların çoğunun da kamını emer.

varoluş problemini nasıl açıkladığınızla ilgili olmakla birlikte canlının her hareketinin doğrudan ya da dolaylı bir amacı vardır. evrimle ilgili bir şey bu. açlık ya da tehlikenin güncel olması gerekmez her zaman. eline imkan geçtikçe yiyebileceği şeyleri öldürmeye, mümkünse saklamaya, doğası elveriyorsa sakladıktan sonra da yemeye çalışır. ayılar böyle örneğin. taze et de yiyebiliyorlar, çürümüş et de.

kremle tamamen geçmediyse belki nedeni farklıdır. başka bir ilaç gereklidir. kremi kullansan bile bıraktığında yeniden çıkacaktır. tablet kullansan sıkıntı olabilirdi ama kremi yarıda kesip tekrar başlamanın zararı olacağını düşünmüyorum.
doktora git yani.

kremde çok sorun olmaz. ama kremi kullanabilirsin tekrar başladıysa.

Dermatolojinin bütün seçeneklerini dene. Antibiyotik haplar bir süre iyileşmesini sağlar, sonra yine gelirler tabi kesin çözüm değil.

abi son çare: roaccutane.

yazdır bir dermatologa bitsin derdin.

birebir aynısı vardı, krem tonik antibiyotik hiçbiri fayda etmedi. en son roaccutane kökünü kuruttu.

proteini fazla alıyorsan azaltmayı deneyebilirsin ilk başta. onun dışında deniz zamanı tam, o öneriyi de değerlendirebilirsin.

ama ne yaparsan yap roaccutane'dan uzak dur!
(bkz: roaccutane)

beni roaccutane, sonrasında da düzenli hamam iyileştirdi. kese orada birikim olmasına izin vermiyor.

Ben de yaklaşık 10-12 sene önce sırt ve kalçadaki sivilcelerden muzdariptim. Bölgede yağlı ve büyük olunca sivilceler de dana gibi oluyordu, sürekli akacak korkusundan her tarafım sargı beziyle geziyordum. Yukarıdaki arkadaşların bahsettiği gibi roaccutane çare oldu. 1 seneye ykın düzenli kullandım ve ondan beri hiçbir sıkıntı olmadı.

roaccutane kullanmayı hiç istemiyorum. uzun süredir bodybuilding yapıyorum bir arkadaşımın da dediği gibi çok fazla protein tüketiyorum, eksiksiz her supplementi de kullanıyorum. bunlar zaten karaciğer ve böbrekleri çok fazla yoruyor. o yüzden roaccutanı göze alabileceğimi sanmıyorum. roaccutansız bir çözüm mümkün değil midir yani :(

Deniz suyu, şap ( taş şeklinde satılıyor bu ıslatıp sürüyorsunuz) bir de mümkün olduğunca hamamda kese. Benim de dönem dönem çıkıyor ama kese cok faydalı, kir birikmesini, sivilce yapmasını önlüyor. Çarşafınızı vs de sıksık değiştirin.

Supplament kullanıyorum demişsiniz l carnitine kullanıyorsanız derhal bırakın, karaciğerin içine ediyor. Aşırı sivilce yapar.

deniz suyu öneriyorsunuz iyi güzel tabi de 1 hafta anca tatil yapabileceğim bu yıl. supp.ler zararsız hocam protein, glutamin, bcaa, kreatin falan.

yardımlarınız için çok teşekkürler arkadaşlar. sanırım bir dermatologa başlayıp iyi olana kadar tedaviyi bırakmamak tek çözüm olacaktır.

sarımsak falan yedir. acile gitmene gerek olduğunu düşünmüyorum.

15 - 9 müdahale aralığının altında.

hep yüksek gidiyorsa doktoruna başvurun tansiyon ilaçlarını düzenlesin.

bi limonu sık, suyunu içsin ve kalan posasını da yedir. belli süreli de olsa düşürür tansiyonunu. rahatsız edecek derecede ağrısı varsa, mutlaka gidin doktora tez elden.

götür tabii. bu işler şakaya gelmez.

Tansiyon maks. 14.5 / 8.5 olmalı. Hafif yüksek ama devamlı bu şekilde seyretmesi tehlike tabii. Dahiliye ya da Kardiyoloji bölümüne gidip muayene olabilirsiniz.

Limonlu su tansiyonu dengeliyor. Bir limonu sıkıp üzerine su ekleyip içirebilirsiniz. Sarımsak da dengeler. Çok rahatsız ediyorsa acile gitmeyi de ihmal etmeyin.

@siradisi00 sarımsak yedirdik ama faydası olmadı. Sürekli olan bir şey değil ama tansiyonun yüksek olması gözünün daha çok kanamasına neden olabileceğini düşünüyorum çünkü kanaması olan gözünde ağrı olduğunu sızladığını söylüyor.
@kayipkentindelisi kaç limon sıktık bir faydası olmadı. Eğer sabah da aynı şekilde seyrederse acile getireceğim.

@gece pariltisi dün akşamdan beri sarımsak limon tuzsuz ayran hepsini yaptık ama düşmedi.Eğer sabah da aynı şekilde olursa gideceğiz. Fakat devlet hastanelerinden randevu almak tam bir işkence ancak ya bir hafta sonraya yada iki haftaya sonraya randevular oluyor.

dostum doktorlar sayıları tedavi etmez, semptom veren her kan basıncı değeri yüksek olarak kabul edilebilir. önemli olan semptomlara neden olan altta yatan patolojiyi görebilmek ve ona göre uygun tedaviyi sağlamaktır. 150/100 mmHg yerine göre müdahale edilmesi gereken bir değerdir, yerine göre değildir. Anneniz özelinde muhakkak doktor kontrolü şarttır.

not: doktorum

Stres var mı acaba? Stres, sinir, gerginlik, heyecan çok fazla tetikliyor. 1 hafta beklemeyin, özel hastaneye gidin. Allah korusun tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Ek olarak idrar için su yüklemesi de yapmayın, ani su yüklemesi tansiyonun yükselmesine neden oluyor.

@kendal şimdi şöyle ki biz beylikdüzü'ndeyiz ama annem cerrahpaşa'da tedavi görüyor. Ameliyatı da orada olacak. Şeker, sedef, tansiyon, aşırı derecede kansızlık söz konusu. İç hastalıkları kansızlığın sebebini araştırıyordu. Ama ameliyat olduktan sonra diğer rahatsızlıklarına yöneleceğini söyledi. Ameliyat için bizi ne zaman arayacaklar bilmiyorum belki bir ay belki iki ay sonra falan bilirsiniz araştırma hastanesi olunca süreç uzuyor.
Yani aslında bizim cerrahpaşa'ya gitmemiz gerekiyor sanırım bunun için ama annemde sedefe bağlı romatizma olduğu için yürümekte güçlük çekiyor o yüzden en yakın hastaneye getirebileceğim.
Ama siz verdiğim bu bilgiler doğrultusunda cerrahpaşa'ya gidin derseniz ben annemi bir şekilde ikna edip oraya getiririm.

@gece pariltisi stres sinir gerginlik yoktu. Devlet hastanesinde 2 gün sonraya kardiyolojide yer var bir arkadaş kardiyoloji demişti oraya alsam olur mu ki acaba ?

cerrahpaşaya gitmeniz şart değil, en yakın hastaneye götürmenizi öneririm. tansiyonu kademeli olarak düşürüp semptomların takibi gerekiyor öncelikle. hipertansiyonun komplikasyonlarının gelişmesini önlemek birincil hedef burada. diğer cerrahi planlamalardan bağımsız bir durum olabileceği için bunu söylüyorum.

''acile gitmene gerek olduğunu düşünmüyorum''diyen arkadaşın kafasından istiyorum

o nasıl bir cahil cesareti

bu işler şakaya gelmez, bir an önce acile uğrayın siz.

kafa içi basıncı artmıştır gözüne vuruyorsa. mutlaka doktor diyorum

Tabii ki olur, ben de yüksek tansiyon hastasıyım ve hep kardiyolojiye giderim. Ama benim görüşüm yarın sabaha kadar düşmezse yarın acile götürün, sonra da kardiyolojiye gidin. Öncelikle bir ilaç veriyolar, düşmezse dil altı veriyorlar.

gençler türkiye'de yaşıyoruz. 15/10 yüksek bir tansiyondur ama acilde müdahale etmeyi gerektirecek bir tansiyon da değildir. bırak acili, normal doktorunuza bile gitseniz ya ilacı değiştirecek, ya yanına bir ilaç daha ekleyecek. siz özellikle istemediğiniz sürece altındaki neden araştırılmayacak. hele acile gittiğinizde "ooo yüksekmiş, dur da niye yüksekmiş bir araştıralım" demeyecekler. muhtemelen dil altı falan verip yollayacaklar. @kendal'ın dediği son derece doğru. kendisi türkiye'de mi yaşıyor bilmiyorum ama maalesef türkiye'de tansiyon neden yüksek araştırılmıyor. hele hele acile başvuran hastalarda hiç.

benim babamın tansiyonu senelerce 15/10'un altına düşmedi. acili bırak, gittiği doktorlar da sadece ilaç verdi, kimse "niye yüksek lan bi bakalım" demedi. biz zor şer bi çekap yaptırdık, ultrason bi çekildi ki soba borusu kadar olmuş abdominal aort anevrizması. ameliyat oldu, tansiyonu düştü. bunu acilde değil, gittiğimiz doktorda da değil, ısrarlarımız üzerine çekilen ultrasonda fark ettik. ısrar etmesek hiçbir doktorun da nedenini araştıracağı yoktu.

o yüzden panik yapmayın. annenizin tansiyonu yaşam standardını etkilemiyorsa acile gitmenize gerek yok. gündüz normal doktorunuza gidersiniz. yok etkiliyorsa acile uğrayın bir dil altı versinler.

Hepinize tek tek çok teşekkür ediyorum nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyordum ama az çok kafamda şekillendi yapmam gereken. Randevu bulamadığım için mecburen acile gideceğiz eğer düşmemişse. Sonra da dahiliye ya da kardiyolojiye.En yakın randevu alabileceğim kardiyoloji.

@kibritsuyu tek korktuğum göz içi kanamasının bu yükseklik yüzünden daha fazla kanamaya sebep olabileceği. Normalde tansiyonu bu kadar yüksek olmuyordu çünkü.

Tekrar teşekkür ediyorum.

Sifa cok pahali bi hastane. Bi ekg, bi eko(ultrason) cektirceksin, doktor gerekli gorurse bi de efor isticek. Cok buyuk olasilik bisey yoktur. Cogu checkup paketi de bunlari icerir.

çekap diye bir şey yok.

doktora gidin, şikayetlerini anlatın. eğer doktor gerek görürse en yapılması gereken işlem efor testi. diğerleri olmasa da olur.

Tanı koyarken zaten ne olduğunu net bir şekilde ortaya koyacak testler yapılıyor. Siz 8 liraya muayene oldunuz; bu paraya EKG, EKO çekmeyiz, şikayetlerinize göre bir tane teşhis sallarız denmiyor. Amerika gibi olduk yeminle, ben hastane açmaya gidiyorum.

sgk varsa bazı özel hastanelerde sgk anlaşmalı doktorlar var, bayağı ucuza geliyor. kadıköy-acıbadem mesela. (dilersen doktor adı verebilirim). sadece muayeneye 100 lira mı ne veriyorsun, kan tahlili, ekg, efor, eko (hangileri gerekli görülürse) hepsi ücretsiz yapılıyor. standart acıbadem hastanesi hizmeti görüyorsun. bir tek holterden kira parası alıyorlar ama holtere gerek kalmıyor genelde. tek dezavantajı muayene için iki üç hafta sonrasına randevu alabiliyorsun ama acilse bile telefonla sorup şansını denemekte fayda var.

check up'a gerek yok. kardiyolojiden bir şey çıkmazsa doktor başka bir bölüme yönlendirir oraya gidersin.

şifa'dan uzak dur. gereksiz pahalı. ne kadar kardiyoloji testi varsa yapıp soyarlar seni.

çekap kavramını ilk bulanı sopayla dövmek istediğimi belirteyim.

Muhtemelen EKG ve fizik muayene ile rahatsızlığın ortaya konacaktır.

İlacın im/iv formu da var, seninki hangisi tam anlaşılmıyor ama prospektüste almayın yazıyormuş işte, neden eczacıya güveniyorsun ki? Yarın başına bir iş gelirse o eczacı değil doktor suçlu olacak, derdini de marko paşaya anlatırsın sonra. IV ilaç verildiyse hastaneye yatarak alman gerekir normal şartlar altında.

risk almanı önermem. onu IM olarak yaptır.

falaancaya IV yaptık bişi olmadı diyenleri dinlemek istersen bilemem tabi.

her ilaç için garanti veremem tabi, ama ampisid özelinde im olan formu ile iv olan formu arasında hiç bir fark yok. o yüzden lidokainsiz serum ile sulandırılarak iv infüzyon şeklinde verilmesinde hiçbir sakınca olmadığını söyleyebilirim. im sevmiyorsan iv alabilirsin yani. kesin bilgi. :D

belirli bir listem yok ama premier ligi maçı izlemek hayalimdi, bu sene gerçekleştirdim. bundan sonraki hedefim güzel bir nba maçına gitmek.

bucket list ne olaki

yamaç paraşütü, orta asya turu, lazer epilasyon, aşçılık, almanca, piyano, tekvando, elektronik müh. okumak, evlenmek.

Hindistan'a gitmek
Japonya'ya gitmek
Canlı canlı aurora borealis izlemek, o alanda kamp yapmak
Yerinde Nba maçı izlemek
Tıp fakültesini bir an önce bitirip insanlara yardım etmek, insanların yüzündeki gülümsemeyi görmek
Hepsini yaparken yanımda her şeyden çok sevdiğim o kişinin de benimle olması.

Daha çok vardı aslında ama bir çırpıda aklıma gelenler bunlar oldu.

Bunge jumping yapmak
glastonbury festivaline gitmek
rock werchter festivaline gitmek
Sziget fest gitmek

Gezmek
gezmek
gezmek

interrail yapmak.
transsibirya ekspresinde seyahat etmek.

Avustralya open
roland garros
Wimbledon
USA open
bir de bağzı başka şeyler.

everesti görmek istiyorum. dağa tam olarak tırmanmasam bile ilk bir iki etabını yürümek istiyorum

trans sibirya ekspresiyle uzun bir seyahat,
bir avrupa ülkesinde birkaç aycık da olsa yaşamak,
alplerde konaklamak,
anne olmak.

Gezme konusunda Avrupa dışına açılmak.
Artık Avrupada nereye gidersem gideyim sanki aynısıymış gibi gelecek diye düşünüyorum.
Almanya overdose'u bu hale getirdi.Avrupa'dan soğuttu bu ülke beni.

Avelox'tur o. Bahsettiğiniz hastalık pnömoni. "Mecbur kalmadıkça pek antibiyotik kullanma yanlısı değiliz." demişsiniz, bu dediğiniz gece 2'de boğazım ağrıyor diye acil servise giden insanlar için geçerli. Kullansın antibiyotiği. Bitince de kontrol. Net konuşuyorum, ilacı kullansın. Pnömoni şakaya gelmez.

kendiliğinden geçme olasılığı yüzde 50 ise daha sonra tekrarlama olasılığı yüzde 80dir.

kafanıza göre iş yapmayın bu öyle basit bir şey degil kendiliğinden geçsin antibiyotik gerektiği kadar kullansın kontrol de şart

muayene etmeden bilemeyiz ama belki de viral kökenli...

ateş yoksa kullanmanıza gerek olmayabilir. kafanıza yatmadıysa aile hekiminize başvurun.

bence önceliğiniz öğrenmek olsun, yaşa takılıp dil öğrenmekten vazgeçmeyin. hem üniversitelere oranla fransızca kursunda her yaştan insan olur. rahat olun.

yaşın ne önemi var bro?

aslolan öğrenmek.

dil konusunda böyle bir çekince olmaz. hatta baya havalı olursun... :)

ama ehliyet kursu olsa ben gitmezdim:) zaten o yüzden halen ehliyetim yok:(

18-20'liklerin aklı havada olur, sen daha iyi çalışırsın derse. e iyi bilen birinin de havası olur.

öğrenmenin yaşı yoktur. hepsi 12-18 arası bebe olsa bile sen takma kafana; seviyorsan git öğren bence.

sen gitme, valla.

buraya bu kadar gerzekce bir soru sorduguna gore, gitmemek icin neden ariyorsun(sen gerzeksin demiyorum ama soru gerzekce).

ne demek 33 yasinda fransizca kursuna gidilir mi? ne demek "sifirdan baskayacagim da sinifta hep 18-20 yas olacaksa gitmeyeyim"? sordugun soru sacma bir kere, farkinda misin?

gercekten sorman gereken tek soru fransizca ogrenmek istiyor muyum? cevabi eger evetse, bu soruyu silip dogrudan kaydini yaptiyorsun. yoksa yine soruyu silip dogrudan ezikliginle basbasa kaliyorsun.

ogrenmenin yasi yoktur.

Ben fransız kültüre gittim. 23 yaşla en genç bendim. Bi abi vardı 42-43. Ortalaması 27-30du

İlk kurdu bu arada

valla fransızca kursuna en iyi 32 yaşında gidilirdi, onu da kaçırdın. bana sorarsa ispanyolca kursuna git. 34'e kadar yolu var diyorlar. hadi hayırlısı.

Gidilmez. Gitme.

Çok dalga geçerler, ayıplarlar bu yaşa kadar öğrenemediysen daha hiç öğrenemezsin parana yazık zaman kaybı

Valla ben İEL'de hazırlık sınıfında okurken yaz döneminde Goethe'ye gitmiştim. Sınıf 50+ idi, haliyle maskot gibi olmuştum.
Eşim 35 yaşında italyanca kursuna gitti, 20-40 aralığındaydı sınıfı.

senin umudunu kırmak istemem ama bize öğretmenimiz profesyonel bir şekilde dil öğrenmenin 3-7 yaş arasında olabileceğini söylemiştir.

sygic. Super otesidir.

sygic +1

piyasada cracklisi de var sygic'in

ama bence pek iyi değil. en azından beleş işte...

Sygic peygamber olsun kitap indirsin ilk ben download ederim..

Olrayt teşekkürler, uçuruyorum bunu :)

dil tazminatı dediğin;

c için 23
b için 46
a için 69 tl

657'ye tabiyse çabası biraz garip geldi.

ha benim önerim:
duolingo.

çünkü beleş.

@siradisi dil tazminati sadece memurlar icin verilmiyor ki.
ozelden bahsediyordur.

ielts için belli bir seviyeye kadar kurs yardımcı olur ama ondan sonrası anca pratikle olur. şu anda ielts skoru kaç?

zor bir soru.

sanırım yapmadığım. ama %49 - %51

Bir arkadaşım "İçimde patlayacağına, kıçımda patlasın" der. Yapmadığım bir şey için dövünmektense, yaptığım bir şey için ceza çekmeyi tercih ederim. Her durum için geçerli değil, ne kadarını riske attığıma da bağlı. Sağlığımı riske atacak değilim ya da bunun gibi çok değerli bir iki şeyi, ama bunun dışında acı çekeceksem bari yapmış olduğum bir şey için çekeyim.

ikisi de;

yaptığım için kafamı duvarlara vurmak istediğim eylemler de var, yapmadığım için de.

arıyorlar randevu almak için.

banka kartı bi sonraki gün, kredi kartı 3 gün sonra geldi bana. powerbank çok dandikmiş. ben eski üye olduğum için bana gelmemişti.

epey sürüyor yaf.

kayısı

sabahleyin aç karnına bir çay kaşığı zeytinyağı...

kabak

Maflor

Magnesie calcinee, duphalac, bekunis.

teorik diyo ilaç diyo kayısı diyolar ya..

anal fissür için olacak bi de. sadece kabızlık değil.

Anal fissür için lidokain, hidrokortizon ve antiseptik oturma banyosu ekleyebilirsiniz. Çocuk olduğu için uygun mudur bilmiyorum ama damar koruyucular, nitrat bileşikleri falan da var. Seçin beğenin.

kesinlikle miralax

kuru erik

osmolak