direk gidip thy satış ofisinden daha uygun fiyat alabilirsin(internet fiyatına göre)her zaman olmasa da daha uygun çıkarabilir.

Aktarmalı vs giderim diyorsan skyscanner kullandım memnun kaldım.
Uzak durman gereken site bilmiyorum.

www.skyscanner.com.tr

rastgele tarihe böyle sonuçlar çıktı
baya fiyat farkı var

birebir kullanılmışlar

thy sitesi.
ekobilet
lufthansa sitesi
skyscanner önermiyorum ben. hiç bir zaman ucuza bulamadım. bir de bazen garip sitelerden buluyor fiyatları.
klm sitesi,
delta sitesi,
emirates sitesi,
air france sitesi,
british sitesi.

aslında skyscannerden kontrol edip firmaları bulup direk sitesine gitmek daha mantıklı evet.

(git: 1073458)

eğer zaman aralığın geniş ise farklı browserlar ile farklı ülkelerden (zenmate safeguard vs. gibi) girişlerde fiyatların farklılaştığını görebilirsin. aynı firma aynı tarihte almanyadan bakana farklı fiyat tr den bakana farklı fiyat verebiliyor tabii her seferinde ip'ni değiştirmen, cookie ve geçmişi temizlemen faydalı.

expedia

yetkililer bir şey yapmadı diye biliyorum. yapamazlardı yani. siteyi engellediler sanırım sadece, ki zaten cumhurbaşkanımız bile yasaklı zamanlarında youtube'a girmeyi biliyordu.

site kendiliğinden kapandı. şu an erişim olmaması lazım.

bir tek sitede değildi, indiren indirdi veriyi.

Ya doğum gününü unuttuğum arkadaşın doğum gününü hatırlamamı sağlamıştı o olay. Sonra yine unuttuğum için tekrar bakayım dedim siteyi kapamış eleman.

e alan aldı mı yani? mutlaka bir yerlerde devam ediyordur paylaşım değil mi?

bir arkadaşımda var mesela, neden paylaşıma açmakla uğraşsınlar ki?

torrentde falan vardır kesin,

bende var istek olursa upload ederim

telefonda kullanilabilecek yazılımsa google play ya da apple store
bilgisayarda kullanılacak yazılımsa kendi netten satmaya çalışabilir
ya da yazılım firmaları ile görüşebilir

web projesi, pazarlanmaya çalışılan ürün o

Degil. Sadece kendi kurdugunuz bir sayfaya hicbir Google servisini kullanmadan girseniz bile internet servis saglayiciniz sizi bilir ve takip eder. Ayrica yasal olarak da siteler sizin IP adresinizi kayit altina almak zorunda. Bir IP adresiniz varsa anonim olamazsiniz.

Güzelce formatlanmış, elden para verilerek alınmış ikinci veya üçüncü el bir laptopa linux tabanlı işletim sistemi kurulur.
Herhangi bir alışveriş merkezinin en kalabalık olduğu saatlerde kameraların sizi göremeyeceği bir açıda halka açık bir wifi ağına bağlanılır.
Proxy ile ip adresi değiştirilir.
Ardından tor ile girmek istediğiniz siteye girilir.

Bu işlemleri yaparken, etrafınızda bilgisayar kullanan başka insanlar olmasına dikkat edin. Herhangi bir durumda direk size ulaşılamaması için önemli.
Ek olarak, tor ile yaptığınız işlemleri bilgisayarı açtığınız an yapıp, bittiğinde hemen cihazı kapatmayın. hareket sürelerini karşılaştırarak ip olmasa da size ulaşabilirler..

Ha bana gelip de "ya pornhub'a giricem ben" diye bunları yapıcam derseniz, çok yazık derim..

adamın biri olmayan ip adresiyle surf yapıyordu; meşhur kevin mitnick.

mümkün, ama çok zor.

Bazı virüs programları (örneğin Avast) premium üyeliklere anonimlik seçeceği sunuyor ama ne kadar güvenilirdir bilmiyorum. Deep Web için düşünüyorsanız Tor Browser bunu belli bir yere kadar sağlıyor ama orada takılıp da Amerikan ajanları tarafından yakalanan çok insan var. Özel bir sistem kurmadıkça tamamen anonimlik biraz zor.

demez..hiç bir sorun olmaz.ama sen bence macaristandaki işin peşini bırakma derim.konsolosluk nezdinde veya büyükelçilik nezdinde başvurularda bulun.eğer pasaportta tahrif yok ise bunu kanıtla,bilirkişi veya uzman firma raporları al.ve bu işin peşini bırakma.

Oha. Iyi de sistemde senin vizen vs gorunmuyor mu da okunamayan damgadan dolayi kacak muamelesi yapiyorlar? Gotu boklu macarlara bak sen. Cok sinirlendim.

@letheavendangered sormayın, 3 gece dandik bir yerde kaldığım, işlerim aksadığı ayrıca uçak biletlerinden zarar etmem yetmiyormuş gibi bir de burada yeniden pasaport ve vize ile uğraşacağım.

hayir nasil olabilir boyle bir sey ben anlayamiyorum. oradaki turk konsoloslugu da mi yardimci olmadi? bu kadar da manuel degil ki bu isler. elektronik sistem neden var o zaman? gerci siz de sormussunuzdur da bunlari ben yazili dusunuyorum su anda.

peki daha önceki işlerde, herhangi bir modifiye gerçekten var mıydı?

çok geçmiş olsun. skyonlife'in dediği gibi peşini bırakmayın işin. boşa suçlanmışsınız. haber olsanız yeridir.

sözlükte sürekli saçma sapan şeyler için rezalet başlığı açanlar bunu gördü mü acaba.

Yaptığın her harcamayı belgele, işinle ilgili kayıplar için iş yerinden uyarı kınama vs. gibi çakma bir belge iste, oğlunun ve eşinin yaşadığı psikolojik sıkıntıları belgelemesi için doktor raporu al, ikinci shengen başvurunda da sıkıntı yaşarsan bunu belgele ...vb bir dünya belge topla.
Bu işin peşini bırakma çooook yüklü bir tazminat ve sonsuza dek shengen sahibi olabilirsin. İyi bir de avukat lazım tabiki.

@letheavendangered 72 saat boyunca telefon yasakmış, kimseye haber de veremedim. Eşim Türk konsolosluğuna ulaşmış Türkiye'ye döner dönmez, onlar da biz de ulaşamayız 72 saat boyunca demişler. Eşim her gün arayıp sormuş ama bir sonuç alamamış. Konsolosluk görevlileri merak etmeyin deyip teselli etmişler. Daha sonra konsolosluğa ulaştığımda çok yardımcı oldular. Hemen gerekli belgeleri hazır ettiler.

@tavukbanalop modifiye yoktu.

70lerde yaşansaydı belki normal gelirdi bu olay ama herşeyin elektronik sistem üzerinden yapıldığı günümüzde gerçekten komik olmuş. Adamın eşi ve çocuğu normal yollarla ülkeye giriyor ama kendisi pasaporta sahte damga basıp kaçak yolla giriyor nasıl yapıyorsa artık. Resmen kötü niyetli yaklaşmışlar.
Ben de bu olayın peşini bırakmamanızı söylüyorum. Budapeşteye inişte havalimanında hem resmi giriş kayıtları var hem de havalimanının güvenlik kamera kayıtları var. siz her şekilde haksızlığa uğradığınızı ispatlayabilirsiniz.

edit: giriş damgasında modifiye mevzusunu da hiç anlamadım ayrıca. giriş damgası giriş damgasıdır neyi modifiye ediliyormuş, saçmalık resmen.

vize vermeyebilirler. şu anda schengen bölgesine kaçak giriş nedeniyle ceza almış durumdasın. bu işin sonu mahkemede biter gibi gözüküyor. Profesyonel bir hukukçuya danış derim.

Geçmiş olsun öncelikle size ve ailenize.
1- Öyle herşey artık elektronik sistemde değil malesef. Star Wars kadar teknoloji ilerlemedi ilerlese bile bu gibi bir çok işlem siber tehtidi için mauel düzenlenir.

2- Paranı al, işin peşine düş derdim ama boşuna zaman ve para kaybı yaşayacak ve sonunda da bir sonuca ulaşamayacaksın.

3- Konsolosluk görevlilerini bulabilmenize sevindim. Genel olarak kendilerine ulaşamıyoruz da yurt dışında. Malum rusya olayı ile ilgili iş adamlarının mahsur kalmasındaki tutumlarını hatırlayın derim.

Bence hans zimmer e de yaz. Senin icin cektigim sikintilara bak de, olene kadar konserlerine bedava giris hakki versin.
Hukuki konuda arkadaslara katiliyorum, ama macaristan konsoloslugu biraz pasif kalmis gibi geldi. Sirbistan konsolosunun trenine gec kalan gazeteciye kendi arabasini verip yetistirdigini biliyorum

bu tip durumlarda dunyanin butun konsolosluklari kendi ulkesinin vatandasina yardimci olur, turkler haric.

Dostum sonuna kadar uğraş peşini bırakma.

şu an üstünde feci biri damga var. "kaçak giriş yapmış adam" olarak gözüküyorsun tüm ülkelerin gözünde. bu, tüm vize işlemlerini etkiler gelecekte.

dava aç, işin ucunu bırakma.

abi dünyanın en komik şeyi ya.

sanal gerçekliklerle uğraşıyor insanlar. ama devletler prosedürlerde o kadar ilkel ki, pasaportunun gerçek olduğunu kanıtlayamıyorsun.

şu pasaportların hepsini ortak bir database üzerinden kaydettirip giriş çıkışları buranın üzeirnden yaptırmak ne kadar zor olabilir ki ya? şaka gibi. gerçekten şaka gibi.

eğer arkadaşların tavsiyesi ile işin peşini bırakmayacaksanız hava alanı ve gümrüğe ait kamera kayıtlarını yasal yollardan isteyin, kameralarda illaki görünüyorsunuzdur. pardon demek zorunda kalırlar.

bence ne olursa olsun işin peşini bırakma. hakkındaki kararı kaldırmaya bak. macarlar inanılmaz dengesizler türklere karşı. bi sefer az kalsın belçika oturum kartına rağmen beni de sınır dışı edeceklerdi ortada hiç bir sebep yokken. bütün biletler vb. her şeyi dosya olarak hazırlayıp konsolosluk aracılığıyla peşini bırakma.

line tıkladığında linkedin hasebın çıkıyor mu böyle bir sayfa yokmu diyor?

@selam,

Linke tıklayınca şu yazı çıkıyor:
_ _ _ _ _ _ _ _ adlı kullanıcının tam profilini görüntülemek için LinkedIn’e katılın — ücretsizdir!

kendi mail adresimle giriş yapmayı denedim.
şifremi unuttum'a tıkladım.
mail'ime şifre istedim.
bu mail adresi bir hesap için kayıtlı değildir dedi.

Yani anlayacağınız, linked in haksız biçimde ismimizi indeksleyip kullanıyor.

Hiçbir şey. Numarayı engelleyin ya da aradıklarında sövün kapatın. Kart bilgileriniz varsa (benim başıma bu geldi adam resmen tüm kart numaralarını cvs dahil saydı) beş dk sonra aramasını rica edin kartlarınızı iptal ettirin. Birisinin ismine telefonuna tc ana adı baba adı bunlara ulaşmak çok zor değil Türkiye gibi bir ülkede.

ellerinde kimlik,belge,evrak olmadan hiç bir bok yiyemezler.polisi tekrar arayın.ve dolandırıcılar tekrar ararlarsa buluşmak isterlerse yer zaman verip derhal polise haber verin.

Bazıları çok takılıyor, çok korkuyor maalesef.

birine tam ptt'den para yatırmak üzereyken polis yetişiyor. Ancak o kadar izah etmelerine rağmen adam inanmıyor ve parayı yatırıyordu. O aşamadan sonra polisin yapabileceği bir şey yok, neticede adamın kendi parası.

Müge Anlı seyrediyorsa, ilgili bir kaç olayı açıp seyrettirin. Annenizi ikna edin...

savcılığa gidip suç duyurusunda bulunun, ardından polis ile işbirliğine gidip para değiş tokuşunda suç üstü yapsınlar.

(bkz: telefon dolandırıcılığı) başlığına girip oradaki haberleri ve videoları annenize gönderin,

hatta buyrun bunu okusun:

www.milliyet.com.tr

İşlerine gelince eşitlik kardeşim.

"Kız kısmı okumaz", "ben karımı çalıştırmam otur çocuğa bak" diyen erkekler yüzünden para kazanamadıkları ve 20 sene evde oturduktan sonra kimse işe almadığı için olabilir.

Yürüyen kadınların çoğunun evlilikle de nafakayla da alakası yok.

"Hani kadın erkek eşitti" derken, öyle bir eşitlik zaten yok Türkiye'de. Eşitlik zayıf tarafın elinden gücünü alarak sağlanmaz. Önce güçlü tarafı engellersin. Sonra zayıf tanıdığın haklara ihtiyaç kalmaz ve bunlar kaldırılır.

Yani aklınıza nafaka deyince milyoner eşlerinin aldığı şaka gibi paralar geliyor sanırım ama pratikte, çoğunlukla küçük yaşta evlendirilmis, hiçbir vasıf kazanmasına izin verilmemiş, ailesi tarafından da desteklemeyen kadınlar için verilen iyi senaryoda 400-500 lira para bu.

Devlet dayak yiyen kadını korumuyor. Beş parasız kalmamak korkusuyla boşanmalarını engellemesin diye çok önemli bir para bu üç kuruş.

Ha, "benim bu olaylarla alakam yok, ben niye nafaka veriyorum" diyorsan da haklısın. Öncelikle böyle çirkef insanlarla evlenmemek sonra da evlilik öncesi sözleşme yaparak haklarını ve mal varlığını koruma altına alacaktır alabilirsin. Eğer kadın erkek eşit bir şekilde evlilik yapıyorsanız, eşinin de bir itirazı olmaz.

Ne kadar gariban kadınlar var ve ne hayatlar yaşıyorlar. Oturup da ergen ergen klavye yorumları yapmayın.

Genel olarak eylemler o komisyondan çıkan tecavüzcüyle evlenme vs konusunda yapıldı. Nafaka da dahil ama baktığınız yer yanlış. Feministler ya da eylemci kadınlar kendileri için protesto ediyor değil, işi gücü olmayan, hayata dair hiçbir şey bilmeden koca evinde yaşayan kadının boşanmada nafaka hakkı olmazsa bu kadının ne boşanması ne de yeni bir hayata cesaret edebilmesi mümkün olur. Zaten çocukta nafaka zorunlu oluyor bu durumda da.

Kadının gariban gariban hayat yaşaması bizim suçumuz değil devlet de koruma altına alsın yürünecekse de bunun için yürünsün "3 kuruş için" değil. Klavye yorumu diyor sanki kendisinin iki torba aş alıp götürmüşlüğü var gariban kadınlara da bize bok atıyor.

Haha, "devlet koruma altına alsin", finansal anlamda söyleniyorsa daha devlet can güvenliğini koruyamıyor yahu? Uzayda mi yaşıyorsunuz? Bunun için de yürüyenler aynı kişiler zaten. Bunun için de uğraşılıyor.

O 3 kurus nafaka olunca "of niye veriyoruz hani eşitlik :///" oluyor da kadınlar bununla hayat sürerken "ya 3 kuruş zaten, başka bir şey bulunsun" oluyor.

Ya neyse ergen ergen konuşmaya devam. Kadınlar yüzsüz nafaka alıyor evet. Madem cok esitlikci ve cinsiyet rollerinden arınmış bir hayat istiyorsun, böyle bir kadın bulur evlenirsin. Evlenmeden önce de sözleşme imzalarsınız. 3 kuruş vermezsiniz kimseye.

arkadaşlar zerre hak hukuk adalet bilmeden gelip "hani kadın erkek eşitti :(((" diye ağlamayın. Nafaka dediğimiz mefhum İsviçre'de de var, Almanya'da da Fransa'da da. Kadın-erkek eşitliği konusunda bu ülkelere yaklaşalım sonra nafaka kaldırmayı konuşuruz.

not: zerre feminist değilim ama adamı zorla feminist ediyorsunuz aq

Kardeşim devlet bi boku koruma altına alamıyorsa ben ne yapayım? Benim var mı finans-can güvenliği garantim? Yok. Biz erkek olarak bunu değiştirmek için bişey yapmıyosak bu da bizim suçumuz ama kadınlar da yürüyecekse nafaka için değil bunun için yürüsün diyorum bana ergen ergen konusuyor diyorsun salak salak laf geçirip triplenen sensin. Bul nafaka ödeyecek bi ayı onla evlenip boşa sen de ne diyim.

Nafaka denen durum çocuklar için iştirak, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek taraf içinse yoksulluk nafakası adı altında işler. ''Eş/taraf'' denir dikkatinizi çekerim, cinsiyet belirtilmez. Dolayısıyla boşanma sebebiyle maddi zorluk yaşayacak tarafa talebi halinde, boşanmada kusuru diğer eşten daha fazla olmaması kaydıyla, diğer tarafın da maddi durumu göz önüne alınarak nafakaya hükmedilebilir. Yani kadınlar da eski eşlerine nafaka ödüyorlar talep halinde.

Neden kadınların nafaka talepleri daha fazla derseniz, Türkiye şartlarında boşanmalarda kadın ezici çoğunlukta maddi olarak zor durumda kalan taraf oluyor ve kabul etmek gerek çoğunlukla kusuru bulunmayan/az bulunan taraf da kadın oluyor özellikle az ve orta gelirli ailelerde. Bu sebeple kadın haklarını savunan kuruluşların sesi tabii ki bu konuda daha fazla çıkacak, ''yırtınacaklar'' sizin tabirinizle.

yanlışlığın var, sadece kadınlar erkeklerden nafaka almıyorlar, aynı şekilde erkeklerde nafaka alabiliyorlar, yani söz konusu iş nafaka değil.

haklısın. üst eşik diye bahsettiğim yer,senin gösterdiğin yer, ama elektro gitar diye eklemem gerekirdi soruya. uzunluk farkına sebep olan yer şu görseldeki alt eşik dedğim tellerin takıldığı yer.

previews.123rf.com

Şöyle;

1. tel mi sesini veriyor. tam 12. perde de mi sesini veriyor. 2. tel si sesi veriyor. ve tam 12. perde yine si sesi vermeli, o da ne! 2. tel biraz daha kalın olduğu için 12. perde, o tel üzerinde tam 12. perdenin olması gerektiği yere düşnüyor. hatta diğer perdeler de düşmüyor. o yüzden telin başlangıç noktasını biraz geriye alıyoruz. alt eşik yerine perdeleri her tel için farklı noktalarda olan gitarlar da var. Temsil-i misal: www.guitarfishmusic.com

@alperz si'nin oktavı 12. perdenin olması gerektiği yere düşmüyor ama neden düşmüyor? matematiksel/fiziksel olarak aynı telde bir oktav üst ses elde edebilmek için - sabit gerginlikte - telin boyunu yarıya indirmek kerekiyor diye biliyorum, bu bilgide mi bir hata var?

her telin içerisinde kullanılan malzemeler aynı değil, aynı basınç/direnç ile gerilmiyorlar, eğer her tel aynı kalınlıkta ve güçte gerilirse birinci tel ile 6 ncı tel'in mesafesi aynı olurdu, ama değil,

bununla birlikte gitar kullanıldıkça hem perde demirleri aşınıyor hem de sap ağaç olduğundan yamuluyor, dönüyor, kısalıyor veya şişiyor (uzuyor, havanın nem oranına göre değişiyor bunlar) bir mm bile oynasa ses fark ediyor, bununla birlikte fabrikasyon ile olsa her değer tam olarak birbirini tutmuyor, aynı marka aynı model aynı seri gitarların eşik boylarını ölçersen farklı uzunluklar tespit etmen mümkün, bu nedenle alt eşik ayarlanır veya açılı şekilde (akustik, klasik gitarlar) tasarlanıyor, bu sayede komaların insan kulağının algılayamayacağı şekilde azalması hedefleniyor.

Not: babam gitar yapardı, oradan geliyor bu bilgiler.

12. perdenin bulunduğu nokta, telin tam ortası değil çünkü. evet her tel tam ortasında iki katı frekans üretir. ama perde o noktaya denk gelmez. çünkü saplar düz. eğri değil.

www.stewmac.com buradan bakınca 12. perdeyi scale'in tam ortası olarak gösteriyor hep, ki telin de orta noktası. sap düz/eğri kısmını anlamadım bir de, teli eğri geremeyiz zaten, sap da parelel olacağından haliyle. eğri olsa ne değişecekti ama

Abicim ilk mesajımı okursan çok net anlattım. Mesele kalınlık meselesi. Kalın telin başlangıç noktası senin sandığın nokta olmuyor. Çünkü kalın. Ezileni var ezilmeyeni var bir sürü tantana.

Gitarının akordunu değiştir, mesela open G falan yap. O zaman da entonasyon bozuluyor. Çünkü o entonasyonu belli bir gerginliğe göre yaptın.

Al gevurun biri yazmış sebepleri tek tek:

1. The pressure of fretting the string, sharpens the note because the pressure adds tension.
2. The higher the action, the more compensation is needed.
3. The shorter the scale length the more compensation is needed.
4. A lower or “slack” tuned guitar string will require greater compensation. For example, a guitar tuned with a dropped D tuning, or the popular DADGAD tuning, does not usually require extra compensation, but if a player tunes the 1st string down to C or B, more compensation is needed.
5. The stiffer the string (do not confuse stiffness with tension here) the more compensation is needed. Steel is stiffer than nylon, for example, and requires more compensation. Similarly, thicker strings will require more compensation. So the bass strings are compensated more than the trebles and a guitar made with heavier gauged strings will require greater compensation.

Aha bana laf sokmuş yine. O ayrılmamaktan değil, ayrılamamaktan oluyor. İlişkiler konusunda çok büyük konuşmamak gerekiyor. Ben de senin gibi beylik beylik konuşurdum, geldiğim noktaya inanamıyorum bazen. Oluyor yani.

yokluktan olabilir, takıntı olabilir ya da sado mazo duygulardan dolayı olabilir.

ben de isterdim bi hatuna böyle acı çektireyim ama hala beni sevmeye devam etsin. hiç bu kadar kötü ve empatiden uzak olamadımm ama kadınların hala seviyor ve vazgeçemiyor oluşuna hayranlıkla bakıyorum. bu kadar cefaya rağmen hala seviyorum diyebilmek için salaklık mertebesinde de olsa gerçekten çok sevmek gerek.

biraz sadistlik bende de var sanırım.

buyuk konusmamak lazim +1 (ozellikle baskalarini da iceren mevzularda)

bi de insan iliskinin icindeyken objektif gozle gorup degerlendiremiyor. bitince veya ustunden vakit gecince lan ne salakmisim diyor. herkes mutlulugunun pesinde iste bi sekilde. hayret etme bana ne de gec bence.

işe yarar mı bilemem ama bununla ilgili güzel bir flood, bilgi bilgidir

twitter.com

sonra efendi adamlar "4s kuralı gerçek" diyince laf ediyorlar...

valla bunlar doğru, ben de hayret ediyorum ama kadınlar duygusallık kartını kullanıp "ne yaparsa yapsın seviyorum" modunda takılmaya devam ediyorlar.

Büyük konuşma +1

ya ben de cok sukur oyle bir iliski yasamadim henuz ama buyuk konusmamak lazim+1

her an cok mutlu ve pozitif olamayabiliyorsun, o kisinin sana vakti zamaninda hissettirdikleri o kisiyi senin icin vazgecilmez yapabiliyor. normalde cok guclu ve taviz vermez biri bile olsan bir an bosluguna gelir, hayatinin kotu gittigi, zayif oldugun bir doneme gelir bir bakmissin boyle bir iliskinin icindesin. ya da daha kotusu, kendini onun arkasindan aglarken bulabilirsin (sen anlaminda degil, genel manada)
sonuc olarak allah gostemesin diyelim, cok da buyuk konusmayalim.

herkes de b yandan ufak ufak eleştiriyor ama korkuyor benim de başıma gelir diye :) çünkü herkes bliyor ki aşkın bi ucu deliliğe çıkıyor, gözünbaşka şey görmüyor. la ne çakalsınız valla.

insanlar boyle iliskilerden akilalmaz haz duyuyorlar baska bir aciklamasi yok.

Akli basinda bir insan "hihihi kisa giydirmez" diye mutlu olur mu? Mekanda baskasi bakti diye sinirlenen sevgilisiyle gurur duyar mi? Hicbir iliski dort dortluk degil, her iliskide tartismalar yasanir. Ama ulan kiskanclik meziyet midir allah askina? Haysiyetsizlik meziyet midir? Saygisizlik meziyet midir? Bunlar asagilik insan ozellikleri, ben cildiracak gibi oluyorum etrafimda gorunce. Siz nasil hayatinizda barindiriyorsunuz diye bagirasim geliyor bazen.

Ama seveni var demek ki, herkesin kendi popisi valla, beni insani olarak rahatsiz etmek disinda pek irgalamaz bu durumlar. Uzulur, destek olmaya calisirim. Destek olmak icin anlamak gerekmez cunku, ne kadar acayip de olsa. Belki boyle boyle anlatinca kurtulur kadinlar bu hastaliktan. Umarim.

Aklin almaz cunku bunlar "akilalmaz" seyler. Stockholm sendromunu kiyisindan kosesinden yasayan cok var demekk ki.

İn su fildişi kulenden de halkın arasına karış, devil :) bizler böyle bokun içinde debeleniyoruz işte

Kadinlari kimi zaman onlardan cok onemsiyoruz...

uyuşturucu bağımlılığıyla paralellik gösteren davranışlar bence bunlar. hatta bir çok noktada uyuşturucudan daha keyif verici, ya da en azından hissetmesi daha zor şeyler yaşattığını düşünürsek baya baya özsaygı ve bilinç eksikliğiyle değerlendirebiliriz. sen kendine saygı duymuyorsan başkası niye duysun ki?

Varoş problemi bir nevi. Yeni bulabileceği de aşağı yukarı aynı tip olacak.

en.wikipedia.org

insan iliskileri karpuz secmek kadar basit degil, ondan.

(bkz: hacı hacıyı mekke'de deli deliyi dakkada bulur)

Çok itici.

Bende kendini cezalandırma eğilimi varmış. bayagidir psikologa gidiyorum. amigdalam sorunluymus biraz. ventral tegmental bolgem kucukken vucudumu kanatarak saclarimi kopararak yanaklarimi parcalatarak cezalandiriyordu beni. son yıllarda da beni uzecek olan ilişkiler kurarak bu mekanizmayi taklit ediyormus bilincaltim. y×rra yemisim :(
ayrıca kendime üzülmekten yataklara düşen zayıf güçsüz bir bünyem var. başkası bana naapabilir ki daha deyip öyle koyveriyorum. benim gönül iliskimden ne olur ki.
Bu durum hoşuma gitmiyor. ama allahtan sevgilim beni dovuyor ayrilamiyorum noktasinda da değilim onlarda da muhtemelen ergenlik&bagimli kişilik bzklugu var

stockholm sendromu.. 4s kanunu

Çünkü hikayeyi öyle anlatınca oltaya duygusal ilişki gurusu gibi görünmeye çalışan daha fazla sazan geliyor.

Big Bang ile sozsuz sayida gezegen olustu ve bunlardan biri de uygun kosullar nedeniyle icinde yasam barindiran yerkure oldu. Gezegen sayisi yuksek oldugundan olasilik da yuksek ve yasamin olusmasi oldukca olagan bir durum. Ama biz bunu bilinmeyen guclere baglamayi severiz. Aciklayamadigimiz her olayi aciklamaya tanimlamaya calisiriz.

Ormandaki agac uzun coldeki bitki cilizdir. Nerede dogacagimizi secemeyiz. Coldeki ciliz bitkiler de isyan etmesin diye colun onlar icin bir test oldugunu soylemisler. Evrimlesmis biyolojilerimiz icin en buyuk guc kaynagi umuttu cunku.

Kendi kendimize ahlak kurallari olusturmusuz. Sonra onlari yikmak ya da guclendirmek icin savasmisiz. Sonra da olmusuz ve yasamimizin bir anlami olmamis.

Bu nedenle yasam mutlu olmayi gerektirir. Aslinda yalnizca mutlu oldugumuz anlarda yasiyoruz cunku.

Bana bugünün işini yarına bırakmamayı öğretti.

harekete geçmek için geç kaldığımızı düşünüp bir şey yapmadığımız her an daha sonra keşke yeniden elime geçse dediğimiz anlara dönüşüyor. yapamadıklarımız her zaman yaptıklarımızdan daha çok içimizde kalıyor.

Hiç kimseye güvenme.
Hiç kimseye ihtiyaç duyma.
Hiç kimseyi vazgeçilmez görme.

"beklenti içinde olma, olmayacak üzüleceksin."

Kimseyi cok yukarilarda gormemek, yukseklere koymamak.

Bende soyle bir ozellik var. Bir kisiye hayranlik duyuyorum ornegin. Ama unlu insan falan degil. Cevremde olan basarili ve karakteri gorece duzgun bir insan(en azindan ben oyle goruyorum). Ya da benim gozumde olmak isteyecegim turden biri mesela. Ben bu insani gozumde o kadar cok yuceltiyorum ki, olmadigi bir insan haline donusturuyorum ve kotu ozelliklerini gormuyorum. Halbuki benden kotu ozellikleri olabiliyor. Onca basarisina vs ragmen kisilik olarak sinifta kalabiliyor. Bu da daha buyuk hayalkirikligi yasamama sebep oluyor tabii.

(bkz: kahrolsun romantizm ve onun türkiye'deki uşakları)

"bu benim başıma gelmez" dememeyi. dünyanın en küçük ihtimali bile beni bulabilir. biraz acı bir şekilde de olsa öğrendim.

Asla büyük konuşmamayı. Bu cümlede "asla" yazarken bile tereddüt ettim. O derece...

Kimsenin göründüğü gibi olmadığını. En masum temiz olarak gördüğümüz insanın bile maskeler arasında gezindiğini öğrendim.
Ve büyük konuşmamak. İlla ki başımıza geliyor.
Ve kınamamak kimseyi. İlla ki yaşıyoruz.
"Mutlu olmak istiyorsan kimseden beklentin olmasın.
İnsanları kalıplara koymadan olduğu gibi kabullenmeyi öğren." Babam hep böyle söyler, zamanla da gayet haklı olduğunu gördüm.

-Risk almaya gercekten ihtiyac duymadikca risk almamayi. Her konuda tedbir almayi.
-Buyuk konusmamayi.
-Kendi hicbir zaman baskasina gore ayarlamayip, her zaman sadece ve sadece kendi sartlarini ve kendi cikarlarini goz onune alarak karar almayi. Kendi hayatinla ilgili hicbir plani baskalarini isin icine katarak yapmamayi, sadece kendi sartlarina gore hareket etmeyi.
-Kimsenin kesinlikle %100 guvenilir olmadigini, olamayacagini. (Bugun 2. kez yazdim bunu:)
-Kirmizi etin cok lezzetli oldugunu.

Olmaz deme olur demeyi

nox +1,

7 kat yabancı, kardeşinden, babandan daha güvenilirdir, işini halleder.

karakterimi çok net törpülediğim şey insanları içeren her şeyi daha az umursamak; beklentiyi düşürmek. buluşma olur, ilişki olur, iş ilişkisi olur. her şeyi daha az önemsiyorum, daha az daralıyorum, insanları da daha az daraltıyorum. baya iyi oldu :')

kinadigini yaşıyorsun

çünkü akp'lileri etkilemiyor reddettikleri yasa.

anlamadım. yani şöyle diyeyim, yasanın akp'yi etkilememesi ile yasayı reddetmeleri arasında ki bağı anlayamadım.

şöyle söyleyeyim; daha önce etkiliyordu da savunuyorlardı, sonra etkilememeye başlayınca mı reddettiler?

burada herhangi bir partiyi yıkıcı anlamda eleştirmek için sormuyorum. sadece bağlamı anlamak istiyorum. bunu da aktroll diyen çıkar diye yazdım :)

o zamanda akp'lileri etkilemiyordu. yarın 60 tane dilekçe veriyoruz kaldırın dokunulmazlığımızı diyorlardı. hayatımda bu siyasetçiler kadar boş beleş insanlar görmedim...

kaldırılacak dokunulmazlık kurallarının kapsamı farklı, söz ile ifadesel özgürlüklere karşı dokunulmazlık devam etmeli, ancak diğer her şeyde kalkmalı. şu anda ifade özgürlüğü de kapsam içerisinde diye biliyorum, yasa tasarısını okuyan bilen kişiler daha iyi cevaplar.

Dokunulmazlıkları komple kaldırmayı ret ediyorlar zaten hala. Fezlekesi olan yargılansın diyorlar, chp fezleke vermek istese ret ediyorlar. Sonuç olarak Akp diyor ki hem pekmezim dökülmesin hemde götüm sikilmesin.

Yalnizca meclisin onayladigi kisilerin dokunulmazligi kaldirilacak, meclis elbette AKP'lilerin dokunulmazliginin kaldirilmasinda sorun cikaricak. Yani bu aslinda yari dokunulmazlik. AKP'nin amaci iste kaldirdik CHP neredesiniz demekti ama asil amac HDP'yi oyun disina itip (MHP zaten kotu durumda) iki partili meclis kurup HDP ve MHP oylarini almak.

Komsu bi teyzeye anahtar verebilirsin,yada sulama sistemleri var onlara bakabilirsin,bir ihtimal akvaryum motoru alip bir kovaya baglarsin.

Bak binada bi teyze,kapici vs birak onlara gunasiri sularmisiniz diye rica et,tanidik olmaya gerek yok.balkonunda cicegi bocegi olan birini sec.

www.google.com.tr

@pijama; kimseye anahtarimi verebilecek kadar guvenemem maalesef :(

@big bada, kizin verdigi linklerin hepsi yalan olmus ama ana fikri anladim sanirim. ayni seyi pet siseyle filan da yapabilirim bence.

halam kola şişelerine su doldurup saksıya gömüyor benim çiçekle neyim hiç işim olmuyor bi tek kediye bakıyorum. demekki işe yarıyor, çok uzun zaman giderse de o zaman şişelere ben su doldurup gömüyorum arada sırada (şişe bittikçe)

sulama konusundaki tavsiyelere katılıyorum. ben de şey diyecektim madem çok güneş alan bir yer bitkilerini orada bırakma giderken. mutfağa falan al gelince yeniden yerine koyarsın.

komşulara ahahtarı verme direkt saksıları götür? olmaz mı?

Birsey söyleyecem alakasız olacak ama domatesin her gün su istediğine emin misiniz?

saksılara taş veya daha iyisi bulabiliyorsan deniz kabukları koy. deniz kabuklarını içi toprağa bakacak şekilde koyacaksın. güneşin buharlaştırdığı su miktarının önemli bir kısmının toprağa geri dönmesini sağlar. deniz kabuğu bulamazsan küçük kaseler de aynı işlevi görebilir.
taşlar toprağın daha geç ısınmasını sağlar, buharlaşma oranı azalır.
madem çok güneş alan balkonda bitki yetiştiriyorsun o zaman bitkiyi dikmeden önce balkon saksılarının toprağına bir miktar leonardit karıştırman iyi olur. leonardit su tutucudur. bazı kedi kumlarının içeriğinde var, tarım ilaçları satan yerlerde de bulunuyor.

1 hafta için çiçkler ya içeri al ya da şemsiye, örtü vb. bişeyle güneşi engelle. her gün kuruyan toprağa pet şişe sulaması yeterli gelmeyebilir.

cicekleri iceri almayi ben de dusundum, nispeten daha az gunes alan bir yere koyacagim evin icinde. tavsiyeleriniz icin cok tesekkur ederim.

@fiskos; yani ister mi istemez mi bilmiyorum da sabah evden cikmadan nerdeyse yarim litre su koydugum saksi ertesi sabah kupkuru olunca ve bitkiyi 2 gun sulamadigimda yapraklari sararip kurumaya baslayinca ben de her gun sulamaya karar verdim. cilek boyle olmuyor o da ayni yerde durmasina ragmen ertesi gun domates kadar kurumuyor, onu iki gunde bir suluyorum misal.

Duruma göre 10-20litre kapasiteli bir leğen alıp içini su doldurup saksıları bunun içine koyabilirsin. Annem öyle yapardı. Tabi saksının dibi delikli mi diye dikkat et. Bitki ihtiyacı kadar suyu o delikten çeker. Su tutucu olarak bebek bezlerinin içinde toz partiküller var ulaşma açısından daha rahat olur diye düşünüyorum.

daire kapının önüne koy veya merdiven boşluğunda güneş gören bir yere koy
komşuna veya kapıcına rica et sulasın

Yumurta sarısı yedir bol bol. Haşlanmış ve soğumuş.

kuşlar için tüyler hayati önem taşıdığından çok hızlı yenilenirler, en fazla yirmi gün sürer tüylerin yenilenmesi.
hastalık olup olmadığını tüylerinin döküldüğü alandaki derisinden anlayabilirsiniz, yeni tüyler gelmeye başlamış mı hemen anlaşılır.

Tüy döken hastalık pek duymadım ama belki vardır, bir şey diyemeyeceğim.

Tüyleri şerefsiz biri tarafından yolunmuş olabilir yada yakalamak isterken yolunmuş olabilir (sizden önce yani) bununla birlikte girdiği kutuya bir bakın eğer orada tüyler varsa stress nedeni ile kendisi de yolmuş olabilir (kimi kuşlar yapar böyle) yada dökülebilir, kutusunda yok ise tüy falan kendisi yapmamış demektir. dediğim gibi elinizle hafif aralayıp bakabilirsiniz yeni tüyler geliyor mu diye (eldiven takın ne olur ne olmaz)

daha önce de dediğim gibi geniş alan olursa stressi azalabilir hayvanın. hem size de yarenlik ediyor ne güzel.

Ben bakamadım, öldü elimde bi tanesi, kuş hayvanı tuhaf. Yedikleri öğütülmüş olmalı zannedersem. Zayıf yavrularda tüyler boyun altında dökük oluyor. Benim kuş 140 gr idi. 4 günde öldü. Yiyor ve dışkılıyordu, hali iyi sandım, pat diye gittiydi. Bizimkilerdeki sarhoş cemil gibi konuşmak istemiyorum ama durum sakat.

Evet sağ boyunda dökülmüş gibi. ya da kavga etmiş. deri görünüyor. göğsünde de. arada kendini kaşıyor takip ediyorum ama tüy bırakmıyor yere, tüyü mü yiyor anlamadım. yumurta bulaşmıştı kalıntıları vardır, onu mu tadıyor çözemedim çünkü kaşıyor sonra bir şeyler yiyor gibi.

ama öyle oolsa bile boyunun sağına ulaşamaz gagasıyla. Kavga etmiş diye düşünüyorum. Kış bölgesinde bayağı bir yer tüysüz değil mi bu hayvanlarda, orası da dökülmüş olamaz.

kedi maması veriyorum başka bir şey yok.ıslatıp. Kabı önüne koyuroum ağzına kadar getirip kendi yiyor. illa önüne götüreceğim ama. su içmiyor. zorla damlatıtyorum arada. Sağ ayağı da incinmiş gibi de tam çözemedim. yüksekten de düşer gibi oldu bugün kolumdan :( taşıyordum balkondan içeri.

twitter.com

dün kutuda uyuttum ışıüı kapatıp. ayaklarıyla tutunması için dal gibi bir şey yaptım yükselti yapıp 5 santim civarı ayak koyulabilecek uzun bir dal. ışığı kapattım sonra uyudu.

Bugün de aynısını mı yapsam yoksa ışığı kapatayım naparsa yapsın mı yatakta da uyusun mu uyuyabilir mi. karanlıkta düşer sonra?

vitamin de lazım sanırım kedi mamasında olmayan şeyler.

Mesela şu an ışık açık gözlerini kapamış ama bkafasını boyuna alma moduna geçmemiş.

Grid computing ve distributed computing diye arastirmaniz lazim.

Bunun icin amaciniza ozel bir yazilim da gelistirmelisiniz. Yani cok iyi bir bilgisayar bilimcisi degilseniz evde kendi basiniz yapmaniz biraz hayal.

Bu konuda devam eden yaygin projelerden bazilari SETI ve World Community Grid. Hatta ekşi sözlük cpu power olusumu da WCG icindeydi (hala devam ediyor mu bilmiyorum).

işlemciyi bölüyorsanız işlemi de bölmeniz gerekiyor. işlemi bölmek büyük problem.

o bolumde gördükleriniz ps4 değil, slim olmayan eski kasa ps3. o model ps3'lerin içerdiği islemci mimarisi super bilgisayar yapmaya cok uygun.

yanılmıyorsam benzer mimaride bir super bilgisayarı vakti evvelinde pentagon kurmuştu.

game-insider.com

diyelim yaptın, sonra n'apacaksın ? cs-go?

bunlar oyun oynamak icin pek bir ise yaramaz. zaten mevcut oyunlar 8 core lu multithreading'i bile tam gerceklestiremiyor. distributed computing de ise bunu daha da misliyle yapman gerekir. data crunching filan yapacaksan tercih edilebilir, yoksa siradan pc kullanicisinin bununla isi olmaz.

@mr vengeance

öenmli olan yapabilmek. bişi yapıcağımdan değil.

yapılabilir, eğer bu işin tekniğinden anlıyorsanız yapabilirsiniz.

zaten örnek verilmiş pentagon yaptı. oradan arak zaten mevzu.

ama artık yapamıyorlar, yalnış olmasın ama pentagon bu işi büyütmeyi düşündü, sony satmadı, çünkü playstationların konsol maliyeti satış fiyatına yakın. adamlar oyun, aksesuar ve hizmetten para kazanma hedefindeler, dolayısı ile askeriye bunu sadece konsolou için yüklü sayıda almak isteyince satılmamıştı. linki bulduğumda ekleyeceğim.

Scientific linux diye bişey var, ubuntu versiyonları var (cloud heralde) bu işi kolay yapsın diye.

mpi/mpich mi ne vardı, buna da bakabilirsin, uygulamalar işlemci yerine GPU ile çalışsın diyorsan CUDA diye bişi var (nvidia'nın, atinin de vardır kesin)

schema.xml evet

ben sizin icin internette soyle bir bakayim dedim ne veriyorlarmis yavru kargalara diye, fakat sizin eklediginiz fotodakine benzemiyor diger yavru kargalar acaba baska bir kus tipi olmasin o?

Annesiz olduğuna emin misiniz? Annesi olmasa da kolonisindeki diğer yetişkin kargalar ilgileniyor öksüz yavrularla diye biliyorum. Cevizi ezerseniz yer.

www.youtube.com
misal soyle bir video var.

www.youtube.com
tamam suradaki benziyor. buradan ona buna tiklaya tiklaya bisiyler bulursunuz zannediyorum.

Karga yavrusunu yuvadan aşağı atar uçmayı öğrenmesi için. Bu sırada yuvasını kaybetmiş olabilir. Siz yine o civarlara bakının bence.

@kaptan maydanoz

''besle kargayı oysun gözünü'' sözü çok yanlış kullanılmış bir söz. aslı ''besle kargayı oysun(düşmanının) gözünü.'' şeklindedir. kargalar çok iyi ve zeki canlılar gerçekten. balkonda bir süre beslemişliğim var bir tanesini. peynir, simit vs ne versem yerdi. sonra uçup gider, saatler sonra döndüğünde de bana ceviz, aliminyum folyo vs. garip garip şeyler getirirdi teşekkür etmek için. kerata kim bilir nerelerde uçuyordur şimdi.

@kaptan maydanoz

çok şaşırdım. korkmuş olsa gerek. gerçi benim beslediğimin de kafasını falan öpüyordum evcil olmamasına rağmen fakat hiç tepki vermiyordu. değişiyor demek ki huyları :/

tr.wikipedia.org karga değil saksağan (ama karga cinsi yine)

et yerler, 100gr kuş başı al, kuş başını ince ince kes (2/3 kuş başı parçası yeter) elinle yedirebilirsin yine, birde sen gaak dedikçe o ağzını açar annesi geldi diyerekten (yavrular yapıyor ama bu biraz büyük belki yapmaz) elinle tıkıvercen ağzına o yutar zaten. yalnız soğuk olmasın parçalar, biraz oda ısısına gelsin. (sen keserken zaten ısınır bi 10 dakka daha bekletirsin olur biter)

bundan hariç kombo mama yapabilirsin, Haşlanmış yumurta, havuç, yumurta kabuğu (hepsini değil tabii), (petibör cinsi) bisküvi (yarım), irmik ve mısır ununu blendar'dan geçirecen, topak topak yapıp yedirecen, çok güçlü bir mamadır, günde bir defa vericen fazlası bozar hayvanı.

Elinde tünek olmadığını var sayıyorum (kutuya koymuşsun hayvanı) o şekilde kanatlarını cırpıp güçlendiremez, ya her gün 1 saat antreman yaptıracaksın yada tünekli geniş bir alana koyacaksın hayvanı, antreman dediğim de aayaklarını ve arka kanat tüylerini birleştirip tutarak elini hafifce kaldırıp indirmek, o sırada kanat çırpar böylece kasları gelişir. birde ayak antremanı var, yine kanatlarını ve arka kuyruğunu birleştirip poposundan tutarak halı (ya halı ya toprak zemin şart) geriye çekmek (yavaşça tabii) bu da ayaklarını güçlendirir.

Genelde ilk günler uçabilselerde konarken dala tutunmakta sorun yaşarlar bu da o sorunu giderir. (koordinasyonu kendi öğrenir, senin yapacağın bişi yok ona)

bir hafta falan yaparsan uçar diye tahmin ediyorum. uçmaya başlayınca kendi yemeye başlar o aşamaya kadar annesi yedirdiğinden elle yedirmeye devam.

Yada bu işlerle hiç uğraşmazsın kapalı genişçe bir balkonun varsa yada evin bir odası müsaitse eşyaların üstünü örter bırakırsın(üstüne pislemesin diye, çıkartması büyük sorun) o kendi kendine öğrenir bütün bunları (ki en güzeli budur)

kedi maması da yiyebilir, kırlangıç-ebabil falan yiyor ıslatılmış-yumuşamış kuru mama ve yaş mamayı. yetişkin kargalar da yiyor zaten. anneleri ağızlarının içine sokuşturduğu için kendisi alıp yemeyi bilmiyordur, gagasının içine koyarak bir kaç lokma verirsen sonra kendisi ağzını açmaya başlar mamayı görünce. suyu da aynı şekilde, damlalık falan gibi bir şeyle ağzına dökmen gerekiyor.
küçükmüş, sana saldırıp gözünü yiyeceğini falan sanmıyorum, yaralı martı bakmışlığım bile var bir kaç saat de olsa, o kadar da vahşi değiller. ama annesini bulmaya çalış, yavruyu çaldın zannedip sana kinlenebilirler sülalecek , o yönleri biraz kötü olabiliyor :)

Açılın ben daha önce karga beslemiş birisi olarak cevap vereyim. Veterinere sordum tabi ben gelip buraya sormamıştım. Islatılmış köpek maması verdim daha çok. Onun dışında mısır tanesi, mevsim meyvelerinden kiraz vs verdim. Küçük çay kaşığıyla boğazına kadar veriyordum içgüdüsel tabi. Balkona buzdolabı kutusundan kafes yaptık, arada evin içine salıyordum, bir de kedi yavrusu vardı yakından ilgileniyordu :)

Beylikdüzünde bu türden kargalar var genelde.

Önce yumurtalı sonra kedi mamalı bir şey yaptırdım. Şırıngayla veriyordum akşama doğru , kedi maması kabını götürünce kendi alıp yemye başladı (suda yumuşamış). Ama götürmem gerekiyor illa ağzına kadar kabı.

Su içmedi, damlatmaya çalıştım sürekli.

İlk başlarda uçuyordu zıplıyordu. sonra o da kesildi. ben zorladım biraz.

Boynunun yanından da derisi görünüyor, yumurta filan bulaştı diye tüyler yapıştığından mı bilmiyorum. Avcılar iüye götürmek de istemiyorum o kadar yol çekmesin. sağlıklı gibi.

Balkonlu odamı açtımn hizmetine. takılıyor. Gece napacağımı bilmiyorum. uyuymayacağım gibi zaten de balkon soğuk olur, odama koydum gürültülü. Kutuya geri koydum, orda uyusun diye. karanlık ekran ışığı dışında ama uyumuyor hala. Gece de mi beslemek gerek? Kutunun üstünü kapatmak istemiyorum.

Yüzümü yaklaştırdım kaç kez istemeden bir kaçı, bir şey yapmadı. koluma elime zıpladı, ayakları çizdi sadece.

Tüm hayallerine ulaşıp ilk girişiminde hayata küsüyorsan ohoo.

Hayalperestlik iyidir ama realistliğinde olması koşuluyla

> " gir bi işe çalış,yakınma;paralı asker ol."

bu mantik cok yanlis. parali asker ol ne demek? calismak topluma faydali olmak demektir, calisan her kisi topluma bir katkida bulunuyordur. illa mucit ya da yeni bir sey uretmeye gerek yok bunun icin. sektorde 100 liraya satilan bir mali 90 liraya satsan bile bir cok kisinin bu urunu daha ucuza kavusmasini saglayip, refah seviyelerini yukseltmis olursun.

Depresyon is calling... Hayat neyi nasıl goruyorsan o.

Hiç bu açıdan bakmamıştım scars.
Ama bi başkasının cebine milyarlar sokup,bana ve iş arkadaşlarıma azıcık vermeleri bana koyuyor. Babam patron adamdı. O zaman da biz kazandırdık ve bu durum o zaman da koyardı. Motive olamadığımdan istifa ediyorum hemen :/ uyuz bi durum.

girişimini yaptın bittide kimse kullanmadı mı yoksa bitmedi mi daha? yada para bitti diye devam edemiyormusun? onu anlamadım ben.

benimde gençken bir girişimim vardı, tamamını yapmak çok para gerektiriyordu bende bir kısmını yapıp para ararım dedim, ilk yatırımcı görüşmesinde ret yiyince hevesim kırıldı bir daha da uğraşmadım, bir senem kayboldu.

yıllar sonra bir adamla iş görüşmesi için tanıştım konuştuk falan işe giremedim tabii ama adama sordum sen ne yaptında yaptın diye, adam yatırım alıncaya kadar 30 farklı şirket/yatırımcı ile görüşmüş, benim gibi ilkinde yılmamış yani. sonuç itibari ile sloganlarda dendiği gibi "yılmak yok, yola devam"

Yapacağın işi bitir sonra yine yataktan çıkma, işini yarım bırakmak kadar ayıp bir şey yok.

Selam +1

İlk reddinde hemen hayallerinden vazgeçme. Harry Potter'ın yazarı bir ara Britanya'nın en çok kazanan kişisiydi roman sayesinde. O bile kaç yayınevinden red yemiş kitabını bastırana kadar. Şimdi şatoda yaşıyor :)

Ben ilk şablonu hazırladım,bundan sonrası para gerektiriyor,mekan gerektiriyor. Fikir bende saklı;gerekli insanlarla da anlaşmıştım...biri cıkıp yapınca artık daha da yatağa gömülüp hunharca ağlarım. İnsan ve malzeme odaklı. İnsanlardan soğudum bu süreçte, gelip para bile koydalar şu saatte sanırım yataktan kaldıramazlar :( lanet olsun.

kardes kusura bakma ama sen girisimci olmak icin cok duygusalsin.
sana su iki filmi oneriyorum, bu filmlerdeki gibi olmazsan para kazanamazsin:

(bkz: nightcrawler)
(bkz: there will be blood)

bu filmdeki iki karakter kantarin topuzunu kacirip, bazen illegal girisimlerde bulunuyor olabilirler ama bunlar kadar hircin olmazsan girisimci olamazsin. para kazanmak sadece orjinal fikirden ibaret degil, pazarlamak bir onun kadar onemlidir. belli ki sen fikrini pazarlayamamissin, dukkanina giren ilk musteri bir sey almadigi icin dukkani kapatmaya karar veren bakkaldan farkin yok.

bu motivasyon konusmasini da baska bir yerde bulamazsin ( soyledikerimde abarti yok, hepsinin arkasindayim)

hayaller van persie, gercekler tam tersi. yani meali, sana cok guzel, basarili gelen sey insanlara o kadar etkileyici yada faydali gelmeyebilir. sirf bu yuzden her yil binlerce plan, proje tarihin tozlu sayfalarina gomuluyor. bize super gelen fikirlerin cogu aslinda kendi ego ve durtulerimizin bize oynadigi bir oyun. gercekten dunyaya faydali olacak seyler aslinda ihtiyaclari planli programli sekilde belirlemekten geciyor. bana biraz duygusal bir kardesimizsin gibime geldi. kendince bi yol bulup, beklentiyi yukseltip, hayalkirikligina ugramissin. kendin calip kendin oynamissin sanki.

mayeskuel'in dedigi de dogru, sektorde bu yonde bir ihtiyac var mi? yoksa bu urunun bir ihtiyac yaratip mi tutulacak? ilki gibiyse pesinden gidebilirsin, ama ikincisinin gerceklesme ihtimali ise cok cok kucuktur ve ben olsam bu riski almazdim.

Ya benim hikaye biraz farklı;tipik girişimci yatırımcı hikayesi değildi...Biri pr ı için yardım edecekti;kolektif bi şey olacaktı zaten...cok enerji gerektiren bir şeydi,mal gibi harcadım işte..

@scars.. Yorumun için sağol :) ama pazarlama kısmına katılmıyorum sanırım. Cok duygusalım evet,maallesef :( ama iyi pazarlarım hedeflerimi.. Hiç tanışmadığım ve hepinizin tanıdığı en tepedeki adamlardan birinden 2 paragraflık yazıyla randevu alabiliyorum.ve gidip görüşebiliyorum. Zaten sıkıntı bu,pazarlama beni uçuran tek büyük şey

karakter olarak da biraz toysun gibime geldi. "Hiç tanışmadığım ve hepinizin tanıdığı en tepedeki adamlardan birinden 2 paragraflık yazıyla randevu alabiliyorum.ve gidip görüşebiliyorum" demissin mesela.

yasadigin istisnai bir olayi sanki herzaman olacakmis gibi anlatiyorsun. o adamin seni kabul etmesinin arkasinda psikolojik, sosyal, sans vs..bir suru faktor var.

Yok ama bu şekilde çok hikayem var.özetle öyle yazdım..sözlü veya yazılı olarak konstre olduğum bir konuda cok farklı insanları ikna ettim

Yataktan cikasin yoksa çıkma. Vardır bunda da bi hikmet.

Kardeşim herkesin girisim fikri var, herkes 6 ayda voleyi vurup güney sahillerinde yasamak istiyor. Üzgünüm ama hayat gerçekten bu; hele Türkiye gibi sermaye birikimi düşük ülkelerde yatırım bulmak, kısa sürede büyük işler kurmak falan milyonda bir ihtimal eğer bakan-müsteşar çocuğu değilsen.

Girişimcilik etkinliklerini genelde takip ederim, etohumdaydı sanırım pembepanjur com kurucusu 30 yere falan gitmiş.
tarimsal bilmem ne diye bir bayanın sitesi vardı, boğaziçinde konuşmuştu, a4 veya a5'e sitesinin ismini falan yazıp fuarın birine katılmış herkes çıkarken atmış bu kişi bunları toplamış falan, sonra reklam almış sitesine, hiti günlük çok az olan siteye reklam almıştım diyordu, sonrasında başarmış v.b. www.tarimsalpazarlama.com idi adres sanırım.

Senin başka gündemin yok mu, olmuyor mu? :/

Sonuna soru işareti koymadın diyedir belki :(

kiz sana siktir cekmis iste, neden anlamak istemiyorsun?

doktorum yardımcı olabilirim diyebilirdin misalen, yüzsüzlük önemli, zaten ilk yüzsüzlüğünü dm den mesaj atarak yapmışsın devam etmeli ve yüzsüzlükte istikrarlı olmalısın, otur 0.

cevaben: hayır değil.

ünlem koydu verecek

hiç tanımadığın bi kız mıydı bu kız? ondan olabilir.

neden devam etmedin? şu anda yeterli yorum yapacak done yok. hemen pes mi ediyorsunuz ya da hevesiniz mi kırılıyor böyle?

belki şöyle gelişecekti. kaçırdın...

E :(
K: hemen de üzülürmüş. gel bakayım şöyle şapşik seni^^

X, Y, Z koordinatları var orada, neyin X,Y,Z koordinatları peki? cihazın. zaten float_z, float_x, float_y diye değişkenlere atamış anlamak için dahi olmaya gerek yok.

Bu accelerometer de telefonun yönünü bulmak için kullanılan bir sensör, cihazı sağa sola çevirdiğini yada salladığını, baş aşağı mı tuttuğunu falan anlıyorsun bu sensör ile.

Geri kalanı ise sanırsam telefonu ne kadar sallandığını tespit ediyor, sallamanın belirli bir değerin üstünde olması lazım, o kadar kere (yada güçlü) salladıktan sonra adım +1 demiş gerisini bilmiyoruz.

www.cs.dartmouth.edu aynı kod burada da var, buradan yola çıkarak sallama ile ilgili olduğunu düşünüyorum.

Hangi sensör'ün hangi event'ları var, bu evetlar içerisindeki değerler nedir kısmı için: developer.android.com

@selam teşekkür ederim nasıl yapılır nasıl araştırılır öğreniyoruz sayenizde.

hocam sensor_verileri dediğin şey başta bir array olarak yaratılmış . Daha sonrada event isimli SensorEvent objesinin values isimli arrayine eşitlenmiş.

sensor_verileri[0] dediğinde o arrayin ilk değerine ulaşırsın,
sensor_verileri[1] dediğinde 2. sıradaki değere ulaşırsın. vs vs.

hocam büyük ihtimalle bu bileğe takılan bir adımsayar makinesi. yürürken kollarda hareket eder ya. onu kullanarak adımları sayıyor.

normalde el bileğinin kordinatları 0 0 0 . Eğer bilek hareket ederse bu kordinatlar değişiyor. Ve g değeri 0 dan büyük bir değer tutmuş oluyor. Yani g sadece bileğin harekete geçtiğini anlamak için.

Yani son if in içinde diyor ki. eğer bilek harekete geçtiyse ve yerden 15 birim yükseldiyse adım sayısını bir arttır.

@zimbirik sana da çok teşekkürler bilgilendirdiğin için.işime yaradı cevaplarınız.

erkek en kısa sürede kitap okumaya başlayıp kendini ifade edebilmeyi öğrensin. bir sik anlamadım.

cevap: "bunu dışında..." diye başlayan cümleye kadar kurduğu her cümlede kadın haklı. ondan sonra o da saçmalıyor.

eleman başkası ile beraber olsam ne dersin demiş
hatunda öyle şey olmaz benim kitabımda yazmaz demiş işte?

elemanın gözü dışarıda.

soru yeterince kafamı açtı hiç bişi anlamadım

kısa videolar var, timelapse gibi ama evlerin inşası da yapılma biçimi de ülkeden ülkeye, kültürden kültüre değişiyor. Bazı avrupa ülkeleri resmen evi yapboz gibi yapıp gelip monte ediyor, kimisi kalasları alıp kendisi kesip biçiyor (plana göre tabii) senin aradığın nasıl bişi o önemli. Birde ingilizce varsa dediğin konu ile ilgili bir sürü kitap var amerigada.

www.youtube.com

YouTubeda Tekirdağlı bi abinin videosu var temelden bitime kadar fotoğraflamış. Belki çok detay göremezsiniz ama yine de bilgilendirici.


Bir de biraz uzun ama Serdar Kılıç'ın dağ evi belgeseli var. Temelden çatıya herşeyi ile bir ahşap ev yapıyor. Candı Tekniği ile yapıyor evi. Kütükler birbirine geçme şeklinde. Hem içinizi açar hem de sizi ahşap ev konusunda şevklendirir. Teknik anlamda bir yazı maalesef ahşap yapılar için çok fazla yok

serdar kılıç dağ evi kaç bölüm hatırlamıyorum ama youtube de bulabilirsin. yapabilirmisin orasını bilemem :)

internetteki kaynaklar bayağ bal kaymak tabi ama güzel bir ingilizce ile.

yapmak istediğiniz işe göre php, oradan bir db tercihen SQL (mySQL) ordan da ileri gidilecekse linux öğrenilebilir..

sorgular falan bunlar hep lazım, xmldir entegrasyondur vs.

düşündüğün pek çok şey zaten yapılı, sadece bizimkiler yeterince önem vermiyorlar pek çok şey otomasyon olmadan devam ediyor, hem iyi hem de kötü bir şey.

aklına gelenlerin çoğu zaten yapıldı, ancak yine de bazı şeylerin gözden kaçmış olabilme ihtimali var, senin dediğin herhangi bir şeyin telefondan yada pc'den kontrol edilmesine Iot deniliyor artık, (Internet of things) bu şekilde aramalarını yaparsan çok daha değişik fikirlere ulaşabilirsin, her ne kadar basit fikirlerin çoğu yapılmış olsa bile atlanmış yada farklı ihtiyaçlar için değişiklik gerekebilecek bir çok ürün var belki bir şey yakalarsın, uzun süredir sektörde olanların en önemli problemi körelmeleri, heyecanlarının düşmesi ve farkındalıklarının azalması, madem hevesin var araştırma yap bol bol.

ingilizcen okuduğunu anlamanda yeterli ise bir ardunio al ve tutorial'lardan çalışmaya başla. zamanla zaten merakın artacak tutorial'lar kesmeyecek kendin başka başka aramalar yapacaksın. hayır beceremezsen ne olur sanki? kaç para ki bir ardunio? olmadı satarsın zaten.

bu ders (internet of things) size gore sanki
www.coursera.org

ders birazcik tuzlu ama maddi yardim secenegini secerseniz ucretsiz.

şu anda vaktim yok ama "how to make wood airplane" diye arattın mı bir sürü videoçıkar..

Epey baktim, bahsettigim mazlemeyi kullaniyorlar hep.
Bakmaya devam edecegim ama.

14 -16 yaş arası model uçaklar yaptım, o zamanki bilgi ve tecrübelerime dayanarak aktarıyorum, yapacağın modelin özelliklerine göre (boyutu, ağırlığı, motorlu mu, lastikli mi) olacağına göre ahşap malzeme değişmekte, kavak, ıhlamur veya balsa denilen (bizde yetişmiyor) ağaçlar kullanılmakta, balsa ağacı bildiğin gofret gibi kesmesi biçmesi çok kolay 1cm kalınlığındaki ağacı bildiğin neşter ile kesebiliyorsun, diğerleri daha sağlam ağaçlar, kıl testere vb. aletlere ihtiyacın olacak.

kaplama için ise farklı malzemeler var, birincisi japon kağıdı denilen bir kağıt türü, tuvalet kağıdı gibi ince ve dokusu seyrek (arkası görülüyor) bu kağıdı olabildiğince gergin bir şekilde yapıştırdıktan sonra dop denilen vernik+tiner karışımını sürüyorsun ve kurumaya bırakıyorsun, kağıdın özelliği ıslandığında gevşemesi ancak kuruduğunda çekmesi. dolayısı ile dop sonrası kağıt iyice geriliyor ve dokusundaki boşluklar bu vernik ile doluyor hava geçmiyor. bu malzeme genellikle lastik motorlu modellerde ve planörlerde kullanılıyor. çok kolay şekilde delinir veya yırtılır ancak tamiri de kolaydır. yırtılan kısma azcık uhu sürer, japon kağıdını yama gibi yapıştırırsın sonra yine dop vs. 2 saatte biter yama işi.

diğeri türkiyede ütü olarak anılan bir malzeme, dokusu ve görüntüsü kırtasiyelerdeki defter kaplama kağıtları gibi aynı şekilde de sağlam bir malzeme, (tuvalet kağıdı gibi hassas değil yani). Bu malzemeye ütü denmesinin nedeni sıcakta gerginleşmesi, düzgün bir şekilde kaplamayı yaptıktan sonra düşük ısıdaki ütü ile üzerinden geçiyorsun bu sırada malzeme çekiyor ve sıkılaşıyor, bu sıkılaşma iskeletin daha da sağlamlaştırmasını sağlıyor. japon kağıdından daha sağlam olduğundan çam ağacı yaprağı falan gibi şeylerle delinmez ve yırtılmaz ancak yırtıldığında tamiri zor olur. bu malzeme ile kaplanmış modellerin iskeletini fark edebilirsin gerildiği yerlerden.

diğeri yapacağın modelin büyük ve güçlü olduğu durumlarda kullanılır. bildiğin ahşap kaplama malzemesidir (yine ağaçtan yapılma olanlardan) ince balsa veya vb. ağaçlardan yapılma kaplamalar kullanılır, kaplama işlemi sonrası zımparalanır ve macunlanır, ardından da boyanır. direk ahşap olduğundan kolay kolay yırtılmaz/delinmez ancak modelini ağırlaştırır. bu dediğim son yöntem büyük modeller için geçerli.

Tabii birde tüm iskeletin komple köpükten yapılan modeller var (ısı yalıtımı için kullanılan köpüklerden bahsediyorum), köpüğü kesmesi, işlemesi çok kolaydır yine büyük/küçük modellerde tercih edilir ancak ısı düşmandır, dolayısı ile motor yakınlarındaki ısınacak kısımlar yine ahşap ile yapılır, yine darbe görebilecek (tekerlerin olduğu kısımlar vb.) ahşap ile desteklenir, ardından macunlanır, zımparalanır, boyanır. yırtılmaz, delinmez, sağlamdır kırım geçirirse tamiri kolaydır ancak malzeme ile bişiyler yapmak tecrübe gerektirir. ilk zamanlar ulaşmak istediğin sonuç ile elde ettiğin sonuç arasında dağlar kadar fark olacaktır, eğer ilk denemen de hüsrana kapılmayıp devam edersen iyi sonuçlar alırsın.

ütü denilen malzeme ile 1/.5 metrelik modeller yapabilirsin sorun olmaz.

ha birde tavsiyem önceleri hazır kitler ile başlaman, bu kitler iki farklı kolaylık seviyesinde üretiliyor, birincisi ahşap malzeme üzerine çizilmiş olarak, kendin kesip zımparalayıp plana göre (içinde planda var) yerleştirip yapıştırıyorsun. ikincisi komple kesilmiş olarak satılıyor, yap boz gibi plana göre yerleştirip yapıştırıyorsun, (ahşap olanlardan bahsediyorum), köpükten olanlar 3/5 parça zaten, birleştirip 2 saatte uçuruyorsun, bu kitler içerisinde modelin ihtiyacı olacak tüm malzemeler (kaplama kağıdı, yapıştırıcı, boya, fırça vs.) bulunuyor, sen bu kitlerden alıp iskeleti çıkarttıktan sonra satın aldığın dükkana gidip arkadaş kaplama için tecrübeli birinin yardımına ihtiyacım var dediğinde seni dükkanın müdavimlerinden biri ile tanıştırırlar hemen, o arkadaş ile beraber çalışabilirsiniz böylece öğrenebilirsin.

modelcilik kendi içerisinde dayanışmalı bir topluluktur, herkes elindeki malzemeyi ve bilgiyi paylaşır, tutku işidir. ben uğraşırken tüm haftalığımı bu işlere yatırırdım, c.tesi günleri çağlayana giderdim delta model hobi diye bir dükkan vardı minicik bi dükkan, saatlerce takılırdım orada, kimsede bişi demezdi, gelip gidenlerle tanışırdım sorardım anlatırlardı. dolayısı ile sen yapacağın modele karar verip iskeleti çıkartmaya karar verdiğinde tonla sorun ve acemiliğin olacak zaten, bir sürü forum var topluluklar var, oralara dalacaksın, iskeleti çıkartmaya başladıkça parçaları kestikçe sorular soracaksın birileri cevap verecek zamanla yüz yüze tanışacaksın falan. hiç beceremem yapamam falan diye düşünme, acayip derecede yardımcı oluyor insanlar, şaşırırsın.

ikinci tavsiyem hemen hemen her yerde türk hava kurumunun atölyeleri var, bu atölyelerde ya gayet düşük bir ücret karşılığı (aslında bedava olması gerekiyor ama devlet bütçe ayırmıyor) yada ücretsiz çalışabiliyorsun, ellerindeki alet ve gereçleri kullanabiliyorsun, orada tecrübeli insanlar yardımcı oluyor.

yine türk hava kurumunun modelcilik kurslarına katılabilirsin ücretsiz olmasına rağmen ufak bir meblağ kuruma bağış yapmanı isteyebilirler (kimsenin cebine gitmiyor o para, kurumda birilerinin cebine gidiyorsa bilemem tabii ama masraflar var sonuçta), vereceğin ücret alacağın bilgi ve edineceğin tecrübenin yanında solda sıfır kalır.

yine türk hava kurumunun sattığı kitlerle bağlayabilirsin, biraz çirkin tipleri var ama çok ucuzlar ve kırsan üzülmezsin bile. gider yenisini alırsın o derecede ucuzlar, bu senin tecrübe kazanmana çok faydalı olur. benim ilk 3 modelim türk hava kurumu modeliydi, götüm gibiydiler ama zaten işçiliğimde bok gibi olduğundan hiç hevesim kırılmadı, sen şimdi bir ikinci dünya savaşı modeli yapayım diyeceksin, para harcayacaksın, tecrübeli insanların yaptıklarına bakacaksın özeneceksin ama ilk denemen de o sonuca ulaşamadığından hevesin kırılacak, o nedenle zaten ucuz ve çirkin bir model yapman daha iyi olur, zaten çirkin bir model ne kadar daha bozabilirsin ki? en fazla uçmaz evde süs olur.

@selam
Uzun uzun aciklama yazmissin, cok tesekkurler.
İskelet kismini kendi basima hallederim. Hazir kit almayi da dusunmuyorum aslina bakarsan, direkt istedigim modeli sifirdan yapabilirim, benim icin cok zor değil. Kafama takilan kisim kaplama isi asil. Kopuk istemiyorum cunku scale model yapacagim. Ayrintili modeller yapamam kopuk ile.
Utu dedigin malzemeye gelince, (sanirim tissue denen malzemeden bahsediyorsun) senin de dedigin gibi iskeletin seklini alacak olması olayi var. Ayrintili scale model yapmak istedigim icin iskelet formunun gozle gorulur olmasını istemem.
Balsayi duymuştum, bunu sadece kaplama yapacak incecik plakalar halinde bulabiliyor muyuz?
Askerlik yaptigim yerde bir yuzbasi vardi, gemi modelleri yapiyordu, iskeletin ustune ince ince citalar kaplayarak kivrimli hatlarini veriyordu gemi govdesinin. Hobi sitelerine baktim, cok ince citalar goremedim ondaki gibi.
Bulabilirsem bu citalari sus icin yapacsgim modellerde kullanabilirim ama ucan model icin agir olur gibime geliyor.
Hem round hatlar verebilecegim, hem de cok hafif olacak ne malzeme kullanmaliyim bilemedim.
Bir de bahsettigin macun kuruyunca tipki ahsap gibi gorunen bir macun mu? Boyle bir sey gormustum o gemi maketlerinde.Ne deniyor o macuna?
Dedigim gibi, iskelet kismina takilmiyorum, kesim icin lazer kullanacağım, teknik resmini kendim cizebilirim, full scale plan'a e gerek yok. Ayrintili jpej veya pdf formatinda bir plan yeterli.
İstedigim ozellikte plan bulamazsam da iskeleti sifirdan kendim cizerim gerekirse.

dediğim macun direk kaportacıların kullandığı çelik macun gibi macun, macunlama sonrası zımparalama yaptığın için çok fazla ağırlığa etkisi olmuyor.

1mm kalınlığında balsa bulabilirsin daha incesini bulamazsın, ahşap kaplama dediğin ben yaparım abicim kolay diyebileceğin bir şey değil, uçağın gövdesi dikdörtgen falan değil ise, oval kısımlar var ise (misal yuvarlak gövdeli modeller) o çıtaların yanlarını açılı kesmen lazım ki birbirini öpsün, (ovalin derecesi kadar) ayrıca konik biçiminde ise ileriye doğru kapladığın çıtalar birbirinin üstüne binecek, onu da hesaplayabilmen ve çıtayı o şekilde hazırlaman lazım yoksa aralarında boşluk kalır çok macun gider ağırlığı arttırırsın, çıta kaplama en zor olan yöntem. çok usta gemi modelcileri bile o çıtaları hesaplayamayıp boşluk kalmasına sebep oluyorlar, işçiliği düşüyor.

Scale modelleri de köpükten yaparsın bu arada? ne farkı var ki normal modelden?

Birde free planlar falan var internette bolca, ne kadar işçiliğine güveniyorsan o kadar detaylı plan bulabilirsin yada alabilirsin 3/5$'a yeterki sen yapacağın modele karar ver. sonra kesersin lazer ile de, lazerle kestikten sonra ha hazır kit almışsın (kesilmiş) ha lazerle sen kesmişsin ne farkı var ki? o kıl testere ağaca değmeyecek ise?

plan bulamazsan iskeleti çizebilirsin ama kanat sinir yapısını tutturamazsın, ağırlık merkezini ayarlayamazsın, hangi sinir kalıbını kullanacaksın? dihedral açısını ne vereceksin? ağırlık merkezinin neresi olması lazım? sonuçta istediğin kadar detaylı modeli yaparsın ama uçmama şansı çok yüksek. tabii aerodinamik hakkında bilgin varsa yada mühendis kafalı biri isen oturup okursan o ayrı anasını ağlatırsın o zaman.

ha birde ilk modellerin üstten kanatlı olsun, alttan değil, alttan kanatlılar ilk uçuşlarında direk kırılır, teker kanatta olduğundan sert inişlerde kanadı kırarlar yada iniş sırasında sağa sola yatar kanat yere sürter kırılır, çalıya taşa takılır model yine kırılır, ilk modeller için üstten kanatlı yapıp uçurmalısın, 100+ saat uçuş sonrası alttan kanatlı modellere geç.

Modelcilik beceri ve ustalık işi, bu ikiside zamanla gelişen şeyler. ilk uçuşunda modelini kırıp tekrar uçurmayan çok insan var.

@selam
Tekrar tesekkurler. 1mm balsa numune alip bakacagim.
Kaplama isi icin zaten "ben herturlu hallederim" diyebir iddaam yok, o kisim el isciligi. Zaten duyuruyu kaplama isini sormak icin actim goruldugu gibi. Iskelet kismini hallederim diyorum, kaplama kismini danisiyorum su an.

Kopukte ahsaptaki kadar ayrintiya giremeyecegimi dusunuyorum, o yuzden scale modelde ahsap dusunuyorum ama hic elime alip incelemis degilim tabi kopugu. Ayrica lazer kullanamam kopuk kullanirsam. Evet kopuk kesen lazerler de ama ona bulasaman diyeyim kisaca. Dakota diye bir malzeme var, hafif sayilir, onu da kullanabilirim duruma gore.
Planlar dedigin gibi mevcut ucretli ve ucretsiz, halihazirda elimde de var birkac tane.

Lazerle kesecegim cunku testler yapacagim, her bir test icin oturup testereyle tek tek ugrasacak vaktim yok. Ayrica kendi yapacagim kitler neredeyse bedavaya gelecek kendim yaparsam. Kaldi ki hazir kit bedava olsa bile yine kendim test icin kit yapacagim.

Iskeleti dedigim gibi gerekirse kendim cizerim. Agirlik merkezi, ayrodinamigi, dihedrali, airfoili falan filani anasini aglatirim diye iddaali konusmayayim ama isin o kismi bende diyeyim kisaca:)

Bu arada thk'nin durumu icler acisi su an.

köpüğü resistanslı tel ile kesiyorlar (ben bir kere denedim beceremedim bıraktım) eskiden lazer yoktu tabii şimdi neleri vardır ona bişi diyemem, eğer dış detay çok olsun istiyorsan (kanatlardaki perçinler de olsun falan gibi mesela) köpüğün üstüne ince kavak kaplama yada duruma göre 1mm balsa ile kaplayıp zımpara ile inceltirsin, pürüssüz ve istediğin kadar detay çalışabileceğin bir yüzeyin olur. fikir olsun.

Eğer komple modeli kendin çıkartmak istiyor isen tüm her şeyini öğrenebileceğin kaynaklar var, hesapları nasıl yapılır vs. anlatan kitaplar var ama türkçe kaynak görmedim hiç. ingilizce tonla şey bulabilirsin. Biri vardı zamanında rahmetli oldu mesleği avukatlıktı ama yan iş olarak model planları çıkartıp satardı, ona sormuştum nasıl yaptığını gerçek planları üzerinden gidiyorum demişti. demekki bir yerlerde bu uçakların gerçek planları da bulunuyor aklında olsun, nerede bulunur nasıl alınır bilmiyorum ama o planlar üzerinden modelini yapabilirsin sanırım.

Eldeki plandan (kağıda baskılı planlarım var) kit hazırlayabilirsen benimde istediğim bir iki model var ;)

Rezistansli tel olayini gordum ama her sekli verebilecegimi sanmiyorum o yontemle.
Percinlere kadar ayrintiya girmeyecegim, o derece degil. Kanat kesidi icin tel kesim ideal ama govde icin bunu kullanam. Ornegin bir dc3 govdesini kopukten yapamam tel kullanarak. EN iyisi bahsettigin malzemelerden numuneler alip ne yapabiliyorum bir denemek.

Plani kendim cikartma isine de eger hicbir sekilde istedigim modelin planini bulamazsam girerim, plan varken ugrasmam yani. 3d modelleri de bulunuyor bircok modelin. Bu 3d modeller uzerinden kesitleri alip plani kendim hazirlarim gerekirse dedigim gibi. Agirlik merkezini falan hesaplarim plan cizmeye kalkarsam, problem degil. Ama zaman alir tabi, cok zamani olan biri degilim.

Zaten hic turkce kaynaga denk gelmedim havacilik konusunda. Varsa da cok nadirdir. Bendeki kaynaklar da halihazirda ingilizce.

Bahsettigin planlarin kagit ebatlari nedir? Tarayip gonderebiliyorsan yolla bir bakayim. Imkan bulursam hallederim.

karşı site çökmüş işte senin yapabileceğin bir şey yok.

Kursa para vermek hem zaman kaybı hemde maddi bir götürüdür bana kalırsa. Elinde ne varsa ticarete yatır derim.

satış işlerini deneyebilirsiniz.

kpss'ye çalışın düz memur olun, kafanız rahat olsun.

30 yaşına kadar mübaşirlik yapmış daha sonra adalet meslek okuyup hukuk fakültesine dgs ile geçip 35 yaşında hakim olan insanlar var 30 yaş çok geç değil bir çok şeyi başarabilirsiniz. uzun süre bilişim sektöründe çalışıp lanet okuyarak kaçmış bir insan olarak uzak durun bence dil yönünde kendizi geliştirip tercümanlık ve turizm ile ilgilenebilirsiniz.

emlakçılık

tabloya pespembe çizene bakma hacım,
kurslar pek bir şey katmıyor.
piyasa çok berbat, ondan dolayı kısa süreli de olsa deneyimi sahibi olduğunuz sektörde bir süre çalışın. sonra ufaktan ticareti deneyin.
aklınıza gelen herhangi bir ticari faaliyete bulaşın yavaş yavaş.

ne isterseniz olursunuz. ama hiçbir işte ilerlemek kolay değildir. evet yazılım örneği zor, ama emlakçılıkt ailerlemek de kolay değil. her işin kendine göre bir zorluğu var. bu zorluklara katlanmadan hiçbir konuda ilerleyemezsiniz.

simit sat onurlu yaşa!!bir11!

@bobinhoo

allah aşkına sen öyle mi yaptın :)

emlakçılık +1

yazılımla bir yere girmek neden zor olsun ki? madem bankacıydın, bankacılık üzerine bir yazılım yapar ortalığın amua korsun ne bileyim, orada senin hayal gücün geçerli. ha işçi olarak diyorsan evet işe girişin zor olabilir ama iki senede isim yapıp (sadece isimle olmuyor tabii) ortalığın tozunuda atabilirsin.

instagramda ne satiyorsun

Devlet ağabeyine mirası kabul etmek durumunda olduğunu söyleyemez ancak ağabeyinden alacaklı olanlar mirası reddetmesini takiben 6 ay içerisinde mirasın alacaklılara zarar vermek amacıyla reddedildiği iddiasıyla mirasın reddinin iptali davası açabilirler.

vefattan once butun mali siz uzerinize gecirin, noterden avukat ile babaniz mirasini size biraktigini beyan etsin ? reddi mirasa gerek kalmaz boylece ?

@oscar, birincisini yaptık zaten ama ikincisinde problem var ne yazık ki geçtiğimiz günlerde babamı kaybettik.

Birde kaymaktutmayansıcaksüt'ün belirttiği gibi babamın bana devrettiği mallar için alacaklıların dava etmesi durumu da var.

basiniz sagolsun, evet o sekilde dava acabiliyorlar. peki bu sirada siz butun mali satsaniz, diyelim davayi kazandilar ama alacak bir sey kalmasa ? Bu davanin sonucunda hapislik bir durum olacagini dusunmuyorum ? abinizde de sizde de uzerinizde mal kalmasa ne alacaklar ?

@oscar dediğinizi düşünmedim değil, reddi miras sonrası karşı taraf dava açıncaya kadar (bir kaç gün içerisinde) henüz dava açılmadan her şeyi bir anda satabilirim (gerçek yada feyk satış) soran olursa da parayı karı kızla yedim içki içtim esrar içtim / kumarda kaybettim falan derim (bnların faturası vs. olmuyor diye örnek verdim başka şeylerde olabilir tabii) ama karşı tarafında haklı olduğu durumlar var, borcun büyük bir tutarı bu karşı tarafa ait,

O yanlis ceviri olabilir. Ben de onu anlamamistim. 11.22.63 dizisi degil mi?

Ana karakterin sevdigi bir sarisin kadin var ya... onun eski kocasini oldurmusleri. Kocasi iste penisine mandal takiyordu ama bunu kadina bir kotuluk yapiyormus gibi belirttiler. Yoksa adam neresine ne takiyorsa taksin

www.inverse.com

Dizideki mevzuyu bilmiyorum ancak penis aracılığı ile alınan acı yolu ile duyulan cinsel haz konusu ile alakalı olabilir, penise iğne batırma, ezme/sıkıştırma, penis içine bir şeyler sokma gibi yöntemler ile cinsel haz alan insanlar var, belki böyle bir şeydir yapılan.

Küçük bir bilgilendirme; kitapta böyle bir durum yok. Kocası Sadie ile yatarken aralarına süpürge koyup (sınırları çizmek açısından) süpürgenin diğer tarafından Sadie'nin kendisine dokunmasını istiyor. Kocası cinsel ilişkinin kötü bir şey olduğuna inanıyor vs. bu yüzden böyle bir çözümde bulunuyor. O yüzden kitapta bol bol süpürge muhabbeti dönüyor. Mandal olayı yanlış hatırlamadığım kadarıyla hiç yok, dizide süpürge yerine mandal getirmişler.

s for dongusunde donen her karakteri temsil eden degisken.
mesela
for s in ilk_metin
print(s) dersen cikti olarak s
a
s
d
.. diye döndurulen degeri alir. if s == d print(s) dersen sadece d leri cikti olarak verir.

normal for dongusundeki for(var i = 0; i<str.length ; i++) deki i nin yaptigi gorev gibi.

yani 's' sabit bir terim öyle mi? metin içinde "tolga" yazsa bile 's' kullanılıyoruz, metinin içeriğiyle ilgisi yok?

derslere yeni başladım da henüz acemiyim o yüzden çözemedim olayı.

evet. s yerine tabi ki metin, m , i istedigini kullanabilirsin

burada s bir degisken, yani bir kutu diye düsünebilirsin. "for s in ilk_metin:" ifadesinde diyorsin ki "ilk metin" diye adlandirdigim bir kutu (yani variable) var onun icindeki her bir karakteri sira ile al ve "s" diye adlandirdigim (bu adlandirmayi sen yapiyorsun, istersen kutuna s degilde harfler diye de adlandirabilirsin) kutuya koy. yani for döngüsü her döndügünde "s" kutusunun icinde her sefereinde "ilk metin" den alinan harf gelir. ilk döndügünde "s" kutusunda a harfi olur, ikinci de s harfi, ücüncüde d harfi, dördüncüde a harfi. bu "ilk_metin" deki tüm harfler boyunca devam eder.

"if not s in ikinci_metin:" burada da diyorsun ki benim "s" diye bir kutum var icinde bir harf var. bu kisim ilk metindeki her harf icin calisacak ve diyecek ki bu "s" kutusundaki hare bak bu harf "ikinci_metin" kutusunun icinde var mi? var ise ekrana yaz. ilkina bakar s kutusunda a harfi var bu ikinci metinde var mi? Yok, o zaman yazmaz. for döngüsü tarafindan ikinci defa geldi ve s kutusuna bakar icinde s harfi var bu "ikinci_metin" kutusundaki harflerin arasinda var mi? var, ekrana "s" yazar. ücüncü defa gelir s kutusunda d harfi var, bu "ikinci_metin" kutusundaki harflerin arasinda var mi? var, ekrana d yazar, bu böyle böyle tüm harfleri dolasincaya kadar devam eder. yani "s" burada degisken, sen istersen onu "harf" olarak degistir, print(s) i de print(harf) yap yine ayni sekilde calisir.

Ama gelistiriciler arasinda isimlendirme gelenegi (naming convention) vardir, zorunlu olmayan ama genelde o sekilde kullanilan geleneklerdir bunlar. bir yazi icin "s", bir karakter icin "c", bir rakam icin "i", "j" kullanirlar. ama okunurlugu arttirmak icin sen anlamli bir isim koayabilirsin degiskenine, "harf", "karakter", "ilk_metindeki_harf" gibi

s = string kelimesinin kısaltması, bir değişken, for i = 0 daki i integer'in kısaltması, bu tür kodlarda ki değişkenlerin birer anlamı ve nedeni var aslında hatta bununla ilgili bir ders de var internette video olarak, arayıp bulabilirsin sanırım.

halledebilirsen korsan hali var torrent sitelerinde. yapamazsan libreoffice ya da openoffice kur, ayni sey. ozgur yazilimciliga katkida bulunmus olursun.

products.office.com

libreoffice +1 diyorum,
birde html olarak sunum hazırlama aparatları var baya seksi şeyler hazırlanabiliyor.

yazdığın anlaşılmıyor.

facebook hesabınız ile vefat halinde kimin ilgileneceğini seçtiğiniz bir bölüm var, babamın hesabına girip o bölüme kendimi ekledim, ama sonrasında ne yapacağımı bulamadım

kaç para istiyorlar?

@baharat 900 istediler

Mail sunucunuzu siz kurduysanız (yada IT'ciler falan) yani office365, gmail vb. servisleri kullanmıyor iseniz sunucunuz doğru yapılandırılmamış ve onun üzerinden mail atıyordur, veya ilk siz virüsü yediğinizde adres defterinizi şifrelerinizi falan da almıştır ve mail atıyordur. şifrenizi değiştirin, mail sunucunuza antivirüs yükleyin gidip gelen mailleri denetlesin.

bu kadar ani ve ciddi bir değişim için buradan tavsiye almayın bence. yani birisinin önerdiği şey sizin cildinizde ters de tepebilir. cildiye en uygun seçenek sizin için.

Acilen dermatologa gidin. Çünkü onlar sivilceden başka bi şey olabilir. Benim egzamam da öyle başlamıştı. Yanlış ürün kullanıp cildinizi yıpratmayın benim gibi.

16 senelik sivilceliyim dediğin türden bir kaşıntı olmadı bende hiç, alerjide olabilir başka bir şey de olabilir, bir doktora görün en kısa zamanda.

wp'ye falan ne gerek var, al bir tane one page template daya gitsin

Bitirme projem olmasaydı el atardım uygun bir fiyatla. Şimdilik vakit ayıramam malesef. uplamış olayım.

Yardımcı olabilirim hala ilgileniyorsanız mesaj atabilirsiniz. Ben mesaj atacaktım ama açıkçası mobilde mesaj butonunu göremedim.

otomatik ödeme yapar geçerim o ödeyecekmiş bu ödeyecekmiş takılmamak lazım derim.

Evlilikte böyle bir kriter saçma gibi. Otomatik ödeme oldukça pratik ve sorunsuz zaten, bunu neden problem haline getirsin ki çiftler

Aslinda daha cok kisinin karakteri olarak sormustum :)

Evli olsam eşime fatura hatırlatmazdım herhalde. Ev arkadaşlığında kesinlikle alman disiplini, sonuçta babamın oğlu değil ama evlilikte paraya önem vermeyen, olanı birlikte harcadığım insanı tercih ederim.

paraya önem vermemek parasızlık kaynaklı mı yoksa hakikaten kafaca olgunluk kaynaklı mı ona bakmak lazım.

Cevabım: evlilik için 2.

virüs yemiş olma ihtimalin var. adwcleaner yükleyip tarat res at bakalım düzelecek mi.

browser eklentilerini kontrol et, abuk subuk bişi varsa kaldır gitsin. ilk aklıma gelen.

Benim hoparlorler de bi ara kendi kendine birtakim radyo frekanslari yakalayip yabanci sarkilar caliyordu. Windows ve yazilimlardan bagimsiz bir sekilde.

bunların hiç biri yaramadı. kaspersky yaramadı, adw cleaner yaramadı.
şimdi de yeni bir semptom olarak mouse hareket etmese de, hatta takılı bir mouse olmasa/touchped kullanıyor olsam dahi video izlerken sürekli ekranda mouse hareket ediyormuş gibi zaman çubuğu fırlıyor alttan.

biri benle çok fena eğleniyor.
kamerama bant takıcam yıllar sonra yeniden

tipci degilim; ama mantik yurutebilirim. ilaca gore degisir. en agir iskenceden bile agir acilar cekebilir bence. deri dokulmesi, ic organlarin iflas etmesi, asiri carpinti vs..

Arkadas boyle bir intiharsa aklindaki et suyu enjekte et bari. Ama intihar etme. Ne sana ne kalana bir faydasi var.

kozmatik bir hasarin olmamasi aci cekmeyecegin demek olmuyor. bir gece alkolu fazla kacir bak nasil kotu hissettiriyor. cevabim baya acili ve uzun surebilir.

Çok pis acılar çekebilir, ölümü yavaş ve acılı olabilir. kafasına sıksın daha iyi.

ölmek için neden bu kadar ilaca ihtiyaç duymuş ki. şırıngaya hava doldurup damardan bassın. bitti gitti.

bilmediği ilaçları damarına vererek intihar etmek çok tehlikeli bir yol. Felç olma riskin en az ölmek kadar var. Makinaya bağlanarak hayatına devam etmek veya ölsen bile müthiş bir acı çekerek ağzından kan geldiğini görüp öyle ölebilirsin.

İlaçla ölmenin en temiz yolu "cytochrome c oxidase inhibitor" denilen kimyasallardır. Ölüm çok çabuk ve nispeten acısızdır. sıvı olarak sodium cyanide ve sodium azide kullanabilirsin. Yine de intihar çok büyük günah hocam. Yapmayın.

ilaçların içerisindeki kimyasallar birbirlerini tetikleyebilirler veya notralize de edebilirler, çok büyük acılar çekip sinir sistemini felç edebilir (yatalak bırakır) ama öldürmeyebilirler, aslında her şey olabilir, biokimya konusu ama ilaç içindeki kimyevi maddelerin mahiyetleri bilinmeden kesin bir cevap verilemez ki böyle bir şeye.

Birisi zamanında uyku ilacı alıp intihar edenlerin çok acı çektiğini ancak tepki veremediklerini söylemişti, boğularak mı ne ölüyorlarmış aslında unuttum şimdi.

sehir? terkos pasaji'na bak istanbul'daysan. fazla ucuz gerci, kalite bekleme yani.
duz renk tisortler icin de kadikoy sali pazarina bakabilirsin. 10 tane siyah tisortu 70 liraya kapatip gelecege iyi bir yatirim yapmistim.

daha bugün uygun fiyata koton da güzel tişörtler buldum. ilk defa aldım bakalım umarım hemen yamulmaz

decathlonun sitesine bak, ben oradan aldımdı geçen sene 10 liradan. gayette memnunum. Gerçi imdi baktımda fiyatlara zam gelmiş, bakmasanda olur.

istanbul'daysan istiklal'de terkos pasajı ve beyoğlu iş merkezini öneririm.

Kisa kollu gomlek kotudur.

Uzun kollu alip gerekiyorsa kolunu kivir bence

Kisa kollu gomlek tek basina yeterince igrenc. Polo yaka tshirtle de kravat tak o zaman.

Kac yillik memur olduguna gore degisir.

Şehirlerarası otobüs şöförü isen sırıtmaz.

bence olur. kısa kollu gömleğin neden iğrenç bulunduğunu da hiçbir zaman anlayamadım.

ılgıt ılgıt 3. sınıflıktan başka bişey değil. kısa kollu gömleğin neden iğrenç bulunduğunu anlamayan insanın babası eshot şoförüdür kesin :)))

Kisa kollu gomlekle kravat olmaz. Çünkü kotu duruyor.Kisa kollu gomlek ancak sporsa ve tek renkse ancak giyilir. Bence.

Siparisini veremeyen var mi

www.fashionbeans.com

şurda bi yerde hatta kravat bile takabilirsiniz ancak dikkat edin daha ince olsun falan tarzı bişeyler demişler.

bi insan kısa kollu gömlek giyiyorsa bence çok da kravata takılmamalı.

memuriyette kısa kolluya geçildiğinde, kravat da kalkıyor. demekkisi olmaz:)
olsa kesin memuriyette taktırırlardı.
illa kısaltacaksanız, kolları kıvırın.

kısa kollu gömleğin amacı vücut ısısını azaltmak (zaten yazın giyiliyor tiril tiril) e hava sıcak kısa kollu giymişsinde yakayı kapatıp boğulmak tezat olmaz mı? alta şort üste kaban giymek gibi bişi.

yapmadım hiç
anca yere düşen ekmeği öpüp alnıma koydum çocukken

Yalarun

Sevdigim birinden gelmisse sarilir uyurum bazen ama opmedim hic :d

sevdiğim şeylerin başına bişi gelirse öperim, öpeyimde geçsin gibin, birde misalen çalışmayan bir aletin çalışmasına ihtiyacım varsa hadi kızım/oğlum falan diye öpücük gönderirim.

frikik kullanırken topu

ilişkiye girerken şişmeyi

sürerken ruju

hediye olanları ve içimden bir şeyleri götürmüş şeyleri öpüyorum.
kitap, hediye edilmiş herhangi bir şey de dahil buna.

Sevdiğim birinden gelmişse ve o kişi aklımdaysa, özlemişsem, anısı varsa veya çok sevinmişsem o eşyaya, öperim. Sevgiliden geliyorsa her gün bile öpebilirim, illa sevgili olmak zorunda değil. Sevdiğim bir arkadaşım vermiş olur, onu da uzun zamandır görmemişimdir, o an aklıma gelmemiştir. Bağrıma basabilirim, öpebilirim de. Ya da o eşyayı çok uzun zamandır almak istemişimdir de parasızımdır, çok uzun zaman sonra param olmuştur da ulaşabilmişimdir. O zaman sarılırım, öperim herhalde ama daha yaşamadım.

yeni aldığım telefonum yere düştüğünde 3 kere öpüp alnıma koymuşluğum var. *

Eşya değil gerçi ama ellerim bazen aşırı bakımlı, manikürlü olduğu zaman ellerimi öpüyorum. Mis gibi kokuyolar dayanamıyorum.

Ekranda fotoğrafı açıksa Sevdiğimin yanağını mouse okuyla okşuyorum, onun dışında genel olarak nesnelere bir yakınlık göstermiyorum.

amina bile koyuyorum.

her zaman. sevgi dolu olmakla alakalı o, kendimi bile öperim elimi omzumu

opmem de konusurum bazen, masaya carpip pardon demek gibi ya da cok susadigimda dolaptaki beklenmedik ice tea limon'a sarki soylemek gibi seyler

Son sigaramı. canım benim.

Yok, en fazla sariliyorum ya da elime alıp on dk bakıyorum öyle anlamsız anlamsız. En son pembe bi sülük aldım, çok hoşuma gitti. Bazen onu elime alıp bi sure seyrediyorum ne kadar güzel bi şey diye.

Suluk*

Ha bi de oksuyorum bazen.

yahu ben ilk duyuruyu okuyunca bu öpme falan bana rahatsızlık kokan bir hareket gibi gelmişti meğer rahatsız olan benmiymişim?

Sülük hahha :)
Basond evet rahatsızlık olarak düşünmek rahatsızlık gibi :) sevgi dolu bir eylem sonuçta

çok güzel haberler aldığımda telefonu kapattıktan sonra telefonumu öpmüşlüğüm vardı.

aychovsky +1 ne güzel anlatmış

valla ne yalan söyliyim bana da sıradışı geliyordu bu eylem, şaka yollu baya da giydiricektim ama sonra bi baktım herkes adeta birer sevgi kelebeği; kendi ızdırabımda boğulmaya devam edip susmaya karar verdim. sonra da dedim ki insanlar sevgisini istediği gibi göstersin bolm, sana ne. insanların sevgisini göstermeye çekinmediği bir dünya düşlüyorum artık...

Steteskopumu öpmüşlüğüm var. Çok mu sevdigimden hayır.

Yorgunluk can sıkıntısı dudaklara götürüp öpme. Sonrası mi tanik olan arkadaşın bir yıl boyunca dalga geçmesi tabiki.

arabanın direksiyonunu öpüyorum bazen.

where id between 1000 and 1500 misalen, id den yola çıktım, hangi field'ı alacaksanız o alanı between diyebilirsiniz, yok ilk 1000 1500 arası ise limit offset kullanabilirsiniz sanırsam denemedim ama limit çalışıyor normalde offset de çalışır sanırım

Tamamdır, Teşekkürler

öncelikle çok geçmiş olsun, Allah acil şifalar versin. belediye ile iletişime geçmek gerek, biz öyle yapmıştık, hemen her şeyi onlar ayarlar.

Şurada anlatılmış: eksisozluk.com

hastanede vefat edince olum belgesi verecek hastane. O belge ile mezarliklar mudurluguna gideceksin, orada nerelerde bos mezar var onu soyleyecekler harcini yatirip mezari satin alacaksin. sonra yine orada cenaze arabasi tahsis edecekler size. o araba ile hastaneye gidip cenazeyi alacaksiniz ve gasilhanenin morguna birakacaksiniz. Hangi camiden kaldirmak istiyorsaniz oranin imami ile konusacaksiniz, cenaze namazini o organize edecek. ogle namazi icin mesela 12 de cenazeyi getirin diyecek. siz gasilhaneye bu mefta ogle namazina yetisecek diyeceksiniz ona gore size su saatte burada olun cenaze yikanacak diyecek. cenaze yikandiktan sonra ayarladiginiz camiye gidip cenaze namazi kilinacak, oradan mezarliga gidilip defin islemi yapilacak. Gecmis olsun merak etmeyin ama bu ulkede tikir tikr isleyen tek kurum cenaze isleri siz bile sasiracaksiniz.

bu arada baktim sanirkm babaniz akciger kanseriymis, ben de 9 ay once babami akciger kanserinden kaybettim. sizi cok cok iyi anliyorum

@oscar cenaze işini çözdüm hem sizler hemde akraba/arkadaşlar sayesinde, tabii birde defin sonrası yapılacak işler var, banka hesaplarının kapatılması, sgk ya bildirim, elektirik su telefon doğalgaz'ın kapatılması ve üstümüze almak, miras işleri gibi, aklımıza bir tek bunlar geldi şimdilik, alacak verecek listesi yapıyorum bir yandan da; aklımıza bir tek bunlar geldi, inşallah bu listeyi kullanmak zorunda kalmam yakın zamanda ama hazır olmak iyidir.

Normalde ekstra evden calisiyorsan 1.5 kati saat ucreti odeniyor Avrupa'da, Kuzey Amerikada. Emeginin karsiligini iste vermiyolarsa sikayet et. Etmeye etmeye tepemize ciktilar.

çalışma madem oyle calısma o gün.. madem evdeyim de..

@sizofren, çalışmayınca olmuyor mail atıyorlar cevap gelmezse arıyorlar. olmadı müdürü arıyorlar, yazılımcıyım ama programlara destek veriyorum bi yandan

o zaman mesai yapıyosun dostum. "ama evdesiin" denmesinin mantığı yok. çalışma o zaman, arasınlar, sen de "resmi tatil kardeşim bugün, pikniğe gittim ben. evde değilim" de.
he tamam diyeceklerse tabi ki vermesinler ücret.

açıkçası çalışma, ne derse desinler, gerekirse telefonunu kapat, sen duruşunu sergilersen bir süre sonra aramazlar.

bizde de resmi tatillerde ofis açılmıyor, evden çalışılıyor mesai gerekiyorsa ve ekstra ödeniyor. şikayet et.

Crossover.com a baksana. Yazılımcı olmadigim için kafamı duvarlara vuruyorum

Benim tavrım şöyle, hata benim yazdığım koddan kaynaklı ise, şirket/müşteri bu hata nedeni ile zarar ediyorsa (maddi zararın yanında güven vs. de var) hallederim sesimi çıkartmam ama o zamanı hafta içi bir gün işe gitmeyerek telafi ederim.

eğer hata değilse iyileştirme veya özellik isteniyor ise hafta içi bakarım diye bir mail atıyorum.

"ama evdesin" kısmında müdüre vs. de atar yapabilirsin, müdür yada patron vs. insan, çekinmenin falan lüzümu yok, yüz verme sakın. ararlarsa da evdeyim ama belki birazdan sevişeceğim nereden biliyorsun evde ne yaptığımı falan de (biraz uçarı laflar etmen lazım, işim var, gak guk sökmez kafalarını yakman lazım) hadi bunu diyemezsen de daha başka laflar edebilirsin, evde olduğuma göre tatilim ve tatilimi yapacağım diyebilirsin, ne bileyim evde olduğun için çalışmak zorunda değilsini bir şekilde sert bir ifade ile anlatman lazım

Bir iş yerindeki ilk zamanlardaki tavrın ne ise öyle geliyor öyle de gidiyor, tavrını en başta koyman lazım yoksa ciddi sömürülüyorsun, birde biçda gibi dayanışma grupları var onlara üye olabilirsin, neler oluyor hukuki dayanakların nedir nasıldır vs. gibi tecrübeli hukuk ve yazılımcılar ile dayanışma içinde olursun bu duruşunu sağlamlaştırır.

@jadle geç değil 35 inden sonra bu işler nasıl oluyor diye başlayan arkadaşım var, istersen yapabilirsin. ancak crossover falan ciddi sınava sokuyor kişileri, öyle alıyor.

güncelleme yapayım.
direkt ilk lafımda "şikayet ederim" dedim. tek kelime itiraz gelmedi.
paramı yatıracaklar.

bayadır burada çalıştığım için kovamıyorlar, bundan sonra cumartesi çalışmasını da iptal ettiricem.

petarkadas.com

bu site üzerinden çok rahatlıkla sahiplenebilirsiniz.

bir alttaki duyuruya yazsana :) o da sadece yavrusunu vermek istiyor

(git: 1071250)

gebze'deki bir arkadaşımın kedisi 6 tane yavru doğurdu. 3'üne sahip bulmuş. diğerlerini de vermeyi düşünüyor.

www.facebook.com
www.facebook.com
www.facebook.com
www.facebook.com bu yavru değil ancak aşırı pofuduk

Merhaba, 3 minik yavru kedicik buldum. Gözleri sokakta iltihap kapmış, şu anda veterinerde tedavi ettiriyorum. 5 gün içinde sokağa düşecekler. Bir tanesi 100% sağlıklı, tedavisi bitmek üzere. Diğer ikisinin kör kalma durumları var ( umarım tek göz) Ataköydeyiz, kediyi her yere getiririm. Yeter ki yuva bulunsun.. Öyle masum öyle minikler ki..

çok rahatsız etmedi çünkü ses tonunu ve kelimelerini seçebilecek kadar sakindi halen. yani küfür etmedi, ciddi bir hakaret yok vs. el hareketleri de rahatsız edecek kadar abartı gelmedi.

erkeğim ben. eyyorlamam bu kadar.

tartışırken kendince sinirlenip tarif ettiğin hallere giren insanı hiç sevmem. uyuz olurum hatta.
hakaret etmek, şiddete başvurmak zaten bir seçenek değil. sakin kalıp akıl mantık çerçevesinde tartışamayan insana laf anlatmak için çaba sarfettiğime değmeyeceği için muhatap olmam ben şahsen.
bu arada linkteki olay çok da sinir bozucu değil.

normal geldi bana da sevgili ile tartışırken böyle bişi anca onu daha da sinir etmek için yapılır bence :)

sevimsiz. o el kol ne öyle amk

o değil de videoda 39.40'tan sonra bi an böyle bi küfüredecek gibi oluyor içinde mi tutuyor demirkol?

Hapishanede yatan adam beleşe yatmıyor, belli bir zamanın üstünde olanlar için yemek/yatak parası alınıyor, bu para ya kişiden yada kişinin yakınlarından tahsil ediliyor, Bu kişiler de bu parayı denkleştirmek için ya hapishane içinde hazırlanan eğitimlerden yada eski mahkumlardan zanaat öğrenip yapıyorlar ancak yapabilecekleri şeyler çok sınırlı, her tip yapıştıcı sokulamıyor misalen, delici kesici aletler de yasak, hatta çok sağlam ağaçtan yapılma şeylerde yasak, anca karton, kaplama vs. var ellerinde, bıçak olarak da kalem traş alıp onun bıçağını kullanıyorlar, dolayısı ile ellerinde ki malzemeler oldukça sınırlı onlarla yapabileceklerini yapıyorlar, yakınlarına satmaları için veriyorlar yada mahkum yakınlarının organize ettiği kermeslerde satıyorlar. elde ettikleri gelir çok cüzzi bir gelir oluyor.

Bazı hapishanelerin ise ciddi atölyeleri var, baya baya mobilya üretiliyor falan ama orada çalışacak mahkumlar da belli mahkumlar oluyor, adam 5 kişiyi kesmiş zaten birde bunun eline ıskarpela mı vereceksin? (kesici bir alet) kafası atar doğrar atölyedekileri.

Geri kalan ise zaman dolduruyor sadece, öğrenecek vakti olmuyor zaten.

işin bir güvenlik boyutu var
ama asıl mesele yine ekonomik. cezaevlerinin çoğu bok gibi yapılar, içinde bırak atolyeyi koyacak yeri, adamlar vardiyalı uyuyor. iki tane hobi atolyesini yatakhane yapıyorlar filan. hadi onu geçtim, çok daha yeni, güncel olanlarına bile en baştan atolyelik yer ayırmadan inşa ediyor embesiller. sonra yönetim ordan burdan proje bulayım, bağış bulayım da atolye yaptırayım diye uğraşıyor. dışardan iş alma olayları da sıkıntı, işin sigortası falanı filanı girince kimse iş getirmek istemiyor.
bunları geçersek açıklar direkt iş kolu üzerine kurulan yapılar, onlarda bu işler çok daha kolay yürüyor, elde edilen ürünlerin satışını da direkt devlet yapıyor. dediğiniz gibi her hükümlünün üretmesi lazım bence de. tutuklular için böyle bir zorunluluk getirilemez ama hükümlülerin günde 3 saat çalışma zorunluluğu var avrupa birliği ülkelerinde. he bu arada bir şey üretmeseler de çalışan hükümlü sayısı çok daha fazla. kurum içi temizlik, mutfak, çay ocakları ve başka bazı işleri de onlar yapar zira.
bu arada bedavaya yatmıyor işi biraz yanlış anlatılmış, o para çıktıktan sonra tahsil edilir ve genelde fakirlik belgesi alınarak ödenmez.

geçici bilgisayar, ya da hayali insan teknolojisi vb. her türlü bilgiye açığım :)

vpn üzerinden maildrop.cc adresine girip rastgele bir hesaptan atabilirsiniz.

(bkz: riseup.net)

tormail var. yine tor üzerinden hesap açıyorsun ve tor üzerinden mail atıyorsun, mail de yine tor networkü üzerinden çıkıyor ama her mail sunucusu kabul etmeyebilir oradan gelen mailleri.

bende 25 yaşındayım dışardan bakınca 35 diyen çıktı ben kendime içerden bakınca da 55 diyorum.

ben de 24 yaşındayım. 18 hissediyorum bazen. daha doğrusu 18 gibi davranmak istiyorum ama yetişkinliğin sorumluluğu var artık. olmuyor.

28 yasindayim ama hala herkes 21- 22 filan ogrenci saniyor, inanmiyor kimse. ben de hic 28 gibi hissetmiyorum, senin gibiyim. Hissiyat olarak hala universite yillarimdaki rahatlik var. Bir keresinde teyzeme sigara alacaktim bufeci sigara vermedi XD

28 yasindayim, 13 gibi, hatta 9-10 falan gibi hissediyorum cogunlukla. acaba 80 yasindaki dedelerimiz de Boyle mi? yani ne bileyim utanmasam elime kucuk araba alip oynayasim dut dut suresim falan gelir. koskoca dedeye versek oynar mi:))

28 yaşındayım 23'ten büyük göstermediğimi söylüyorlar. Gayet memnunum halimden.

anneannem 90+ yaşında, kendisine sorsan en fazla 60. ruhu 40, beyni 18.

olur öyle, çok şeyyapmamak lazım.

23 yaşındayım ben de 17-18 hissediyorum. Çocuğum falan olsa oyuncaklarıyla oynacak insanım.

"saçlarımı uzatacaktım, para biriktirip yollara çıkacaktım ve bir daha hiç yirmi üç yaşında olmayacaktım..."

ben de 27 yaşındayım. ortaokulda öğretmenim ve beni bazen öğrenciler ile karıştırıyorlar. sen düşün artık. kafa olarak da hala ortaokul öğrencisi kıvamındayım. maksimum 15-16 hissediyorum. yaşıtlarım okula döpiyes falan giyip geliyorlar ben kot + spor ayakkabı + sırt çantası ile geliyorum, veliler bile öğretmen olduğuma ihtimal vermiyor. kendimi daha çok ufak hissettiğim için bu davranışlarıma ve dış görünüşüme de yansıyor. hiç sorumluluk alasım gelmiyor bir de. sonsuz bir bencillik ve vurdumduymazlık içindeyim. hayatta tek amacım yiyip içip gezmek. eğer kazaya falan kurban gitmezsem ben bu kafayla çok yaşarım gibi hissediyorum eheh.

28 yaşındayım, ben de 17-18 hissediyorum. Genç hissetmek iyi bir şey:)
Birkaç ay sonra evleneceğim, ona bile inanamıyorum. Oysaki ben daha büyüyünce evlenecektim.

22. alkol alirken gözüyle tartiyor kasiyer kadin beni, resit miyim diye. Bilmiyor ki icim 40i gecmis, abisi yasindayim.

38 yaşındayım, yazarken bile parmağım yoruldu, ne ara böyle oldu ben de anlamadım, kendimi üniversite yıllarından farklı hissetmiyorum ama bir yandan da içim 55 yaşında gibi bazen. Benim yaşımda bazı insanlar teyze amca gibi gözüküyo gözüme, öte yandan küçük de gözüktüğümü sanmıyorum..

Babam 81 yaşında, geçen seneye kadar benim yaşlılığım hiç çekilmeyecek diyodu, bu yıl biraz yaşlı hissetmeye başladı kendini.

Yıllar akıp gidiyo, ruh bedene yetişemiyo gibi geliyor bana,

21 yaşında bir insan evladı olarak x2 hissediyorum. Hiçbir şeye gücüm yok.. Hiçbir şey yapmaya enerjim yok. Artık hiçbir şey yapasım da yok.

Yeni 27me girdim. sigara vermiyorlar. Kimlik soruyorlar hala. Sakallari kesince liseye gitsem yerler. Kafa yapimda oyle. Universite hic bitmesin istiyorum :( calisip okusam keske hep.

23 yaşındayım. bi iki sene önce anneme "ee, üniversiteye giden kızınız nerde?" demişlerdi ben yanındayken. gerçekten de görüntü olarak 14 - 15 desen sırıtmaz. üzerimde 60 yaşın ataleti ve ağırlığı var. ama doğru ortama girince 20 hissediyorum :)

26 yaşındayım 40 gibi hissediyorum. ailem sağolsun 40 hissettiriyor. erkek halimle evde kalmışım muamelesi yapıyorlar bana.

ne kadar da içi lolita insanlar dolu bir duyuru...

hangi yaşta hissettiğimi bilmiyorum, farklı bir yaşta hissetmediğime göre yaşımda hissediyorumdur herhalde. gören-tanıyan +30 sanıyor ama daha var oralara.

35'im ama daha 17 den gün almadım

Bugün 23 oldum. Ben de kendimi yaşımda hissetmiyorum. Bu iyi bir şey. Hayatın büyüsü gençlikte.

28 yaşımdayım. tam 28 yaşımda gibi hissediyorum gören de sen 28 yaşındasın diyor. mecidiyeköyden katıldım, teşekkür ediyorum.

Bir kere giden iki kere de gider. Iki kere giden uc kere de gider. Ben yandim siz yanmayin.

Olmaz.

Aynı hataları tekrarlamadığınız sürece olur.

hayır.

olmasa daha iyi. ki olmuyor zaten. hep ileri bakmak lazım, dünyada yedi milyar insan var. hep aynı kişilere kafayı takmak niye?

ex olmamış ki, next neden olmasın

exten next 5 sene sonrasında olur daha öncesi kısadır, olmaz