beceriksiz,acemi, salak, öküz (başkaları tarafından değerlendirilmiştir,bende aynı şeyi düşünüyorum tabii) <3 <3

Sevecen,güvenilir,uçarı.

Bebeksi. Ahahahha.

beyni alınmış bir sevgi pıtırcığı <3

Tam bi saf. Sifir mantik. Cok kere söylendi bana bu.

Tam bir ponçik <3 XD

Hoyrat.
Güvensiz.
Denemeye değer.

anne

nerde serseri kılıklı adam var bulup adam edip bırakmak için gelmişim dünyaya.

bencil, umursamaz, tahammülsüz. yalnız bunun yanı sıra eğlenceli ve darlamayan. huzur veren, gerektiğinde yalnız bırakan ve yargılamayan.

404 not found.

Kesinlikle ilgilenen ilgilenmeyi seven biri oluyorum.
Sonracığıma, bağlandığım için gözü kararan biri oluyorum.
efendime söyleyeyim, orta yolcu tadımız kaçmasıncı oluyorum.

edit : <3

Aynı. Seciyenin şirazeni kaymayacak.

ilgisiz, bencil, tedirgin, agresif. orospu çocuğuyum özetle. şaka değil. cidden çok kötü bi sevgiliyim. genel olarak da iyi bi insan değilim zaten. yani yerine göre çok kibar, fazlasıyla düşünceli olabiliyorum ama uzun vadeli bir ilişkide bunlardan eser olmuyor.

aklıma bu geldi
karikomedia.com

Şekerpare

denyo :(

Benimle hem iki kisiyle yapabilecgin her seyi yapabilir hem de yalniz kalabilirsin. Ağız dolusu gulersin, cok ciddi konusmalar yaparsin, tarih, reel politika, siyaset bilimi vs. Spor yapabilirsin, canin sıkılırsa guresebilirsin :D Ama susup kendi isine de bakabilirsin. Tek basina yapmak istediklerini tek basina yaparsin. Eşim "ne kadar yaklasirsam yaklasayim hep uzak bir tarafin kaliyor" diyor. Bence iyi bir tanım.

hiç ilişkim olmadı ama teklif ettiklerim genelde çok duygusal olduğumu söylediler.

şapşik^^

eğlenceli, huzur ve rahatlık veren, belki bazen biraz huysuz.

Kontrolcü. Bir şeylerin iyi durumda olmasını sağlamaya çalışmak genetiğimde var sanırım.

Normalde manipülasyon yeteneği aşırı gelişmiş, her tür insan ile muhabbete giren ve her ortama ayak sağlayan biri olarak; ilişki içinde 6-8 yaşlarında bir çocuk gibi olabiliyorum. Ben dinleyeyim o konuşsun sabaha kadar.

Salak, şapşal ve geri zekalıyım. :) Saygılar.

sanguine mcqaer +1

Bencil.

Böyleyim:
www.youtube.com

odun.

kritik yer
"ingilizcemi geliştirmek". Afedersin de ingilizcesini geliştirmek için kitap çeviren adamın bu özgüveni çok ilginç.

kitap ya da başka çeviri öyle kafaya göre güzel çevirmek değildir. yerine göre konteks yerine göre jargon yerine göre dokunmadan hatalı da olsa yanlış çevirmektir.

sen o kitabın izni olmadan çevirip yayınlayabileceğine de inanmışsın. bundan para kazanabileceğini düşünmüşsün, bunlarıda legal olarak yapabileceğine inanmışsın, burası bile garip.

özgüvene bakınca şaşırıp kaldım.

Linç etmek istemiyorum, ama çevirinin iyi olduğuna nasıl karar verdiniz? Bir yayıneviyle görüşmeniz en doğru yol.

Kurnaz gerçekleri söylemiş. Yayınevleri ya da kaliteli yayınevleri üstüne para versen bu tarz tekliflere geri dönüş yapmıyor. Ben çevirdiğim kitabı bastırmak için bir yıl uğraştım. Yazar en sonunda kitabı bastırmak için para teklif etti sadece bir yerden donuş aldık.

İlk önce telif haklarını almalısın ya da yayınevi almalı. Sonraki süreç uzun oluyor. Çevbirin sitesini inceleyebilirsin.

soruya cevap değil ama akademik yayınların tamamının ücretsiz ve halka açık olması gerektiğini savunuyorum, dolayısı ile bazılı bir şekilde yayınlamak yerine dijital kopyasını dağıtmak çok daha iyi bir eylem bana göre. aklının köşesinde dursun.

dil gelistirmek icin ceviri yapmak zararli bir girisim degil bence. ama oyle bir ehliyetle ortaya cikarilan ceviri kimseye sunulmasa iyi olur. ceviribilime dair tek bir kuram bilmemek ozellikle boyle bir ise girismemeniz icin buyuk bir sebep. ceviribilim dort yillik bolumu olan bir dal ve o dort yili okumus olmama ragmen kafamda hala soru isaretleri var benim. cunku hala ceviriye dair tartismali pek cok konu var. ceviribilimle ilgili konferanslara gittigimde sahit oldum, fazlasiyla atesli geciyordu o tartismalar (belirtmeden gecemem, kurnaz gibi alaylilar da en cok bagiranlar oluyordu). hicbir zaman elle tutulur bir sonuca varilmiyordu. ne zaman soru-cevap kismina gelinse kalpler hizla atiyordu. herkes birbirine "sen yapamazsin!" diye bagiriyordu gizli kapakli. hala da bagiriyor.

birinci sinifin ilk yillarinda hocalar, ogrencilerdeki kafa karisikligini gorunce hep sunu dediler: "biz size dil ogretmeyecegiz. sizi zaten dil biliyor olarak kabul ediyoruz. ogreneceginiz sey ceviri."

tum bunlari dusunerek soz konusu kitabin en cok da dil gelistirmek icin ceviri yapmak isteyen biri tarafindan cevirilmemesi gerektigini dusunuyorum bilimselliginden ve ozellikle de oxfordlulugundan dolayi. kisisel ogreniminiz icin cevirmeyin diyemem. cevirin, deneyimlenin, sonrasinda da kimseye okutmadan yakip kul edin. cv'ye de yazilmaz.

@selam'in soylediklerine ek: yayinlanan yayinlarin yayinlanmasinin bir sebebi var: gecerliligi. dikkatinizden kacan yanlislarla dolu bir ceviriyi kimsenin redaksiyonuna ve editorlugune ugratmadan insanlara acarsaniz bundan en cok zarar gorenler de psikoloji ogrencileri olacaktir.

Yayınevinden iş çıkmazsa, üni çevresinde fotokopici ile anlaş. Üç beş kuruş ekmek çıksın

@hopeless cv'ye neden yazılmaz?

yayinlanmamissa yazilmaz.

@hopeless kollektif bir editöriyel çalışması çıkabilir ortaya belki, bir umut işte

belirttiğin tanıma uyan bir fikrim var, bunun için nasıl bir web sitesi uygun olur ve hatta nasıl bir mobil uygulama gerekir diye ben de inceden araştırmaya başlamıştım. bu iki konunun herhangi birinde yetenekliysen görüşebiliriz.

benim de aklımda biseyler var ama tembellikten başlayamıyorum :(

bunun için hacker space vb. mekan/organizasyonlar var, onlara katılsana delikanlı.

hocam
var halihazırda proje
fakat bu isler yatirim istiyor
serverinden tut personel ofis vs. masraflar var.
uc asagi bes yukarı cikardim.
yaptigimda yazarım buraya :)

amaç iki kişi arasında kalması olayın, o nedenle gitmez öyle bildirimler, facebook mu bu

Kayıt her zaman tutulur. Asla vermezdim. Bildirim vs önemli değil. veritabanı önemli diye düşünüyorum.

O kodlar zaten o numara gerçekten o kullanıcıya ait mi diye gönderiliyor. Numarayla kullanıcı bulma, bildirim gönderme vs. var mı bilmiyorum ama kodu alıp girmedikçe senin numaran o hesabın numarası olarak kabul görmeyecektir zaten.

Onay SMS'inin olayı bu zaten, onaylamazsan kullanamaz, tinder'e de kayıt olmazsın.

Bacim gecmis olsun. Rehberinde bulunan kisiler tinderdaysa onlarin tinder'inda "arkadaslarimi bul" kisminda kabak gibi goruncen bundan sonra.

imzalı kaşeli dekont lazım sanırsam, aslında gerekli değil ama memuriyetlik işte naapcan. bence şansını deneme :)

halkbank'tan erkenden elden hallediyorsun ikisinide. dekontsuz geri gönderilirsin.

Randevunun 9'da olduğunun, bankanın da 9'da açıldığının ben farkındayım ama benim de elimden bir şey gelmiyor.

eger mahallede varsa al, cok memnun kalirsin. taşınacagim yakında, kiralik evlere bakarken ilk baktigim seylerden birisi mahallede kablonetin olup olmadigi.

2000 yılından beri kullanıyorum, neden uygun bilemedim ama ben daha iyisini düşünemedim

şimdi uydunet dışında superonline fiber ve ttnet var ama çok şikayet duydum gördüm burada,

eğer uydunet altyapısı varsa kesinlikle uydunetten başka seçim yapılmamalı, zaman zaman kopuyor, en son darbeden 1 gece önce koptu onun dışında bi problem yok.

fiyatın uygun olması sanıyorum ki her tarafta alt yapı olmaması. ucuz değil 200 liraya da internet tarifesi var uydu nette 500 liraya da.

biz25 mbps 100 gb sınırsız yani akkli + 2 tane teledünya tahüütlü 63 lira ödüyoruz, bunun içinde 2 tane cihaz parası 2 tane de kurulum parası var taksitli, zaten 1 tane teledünya alınca kablotv ücretsiz olarak veriliyo.

eğer taşındın olduğun yerde alt yapı hizmeti yok, tahaaüt bedeli ödemeden kapatabiliyormuşsun.

edit ben 2000 den beri hep aynı adreste kullandım.

Çok memnunum, hiçbir kopma vs yok gayet de hızlı. Kablolu + internet olarak kullanıyorum. Tavsiye ederim.

kablonun hizmet alanı çok kısıtlı olduğu için rekabet edebildiği alanları domine etmek istiyor. bunun da yolu uygun fiyat ve süpersonik hizmet olduğu için adamlar ikisini de sağlıyor. ben yeni taşındım mesela önce baktım uydu var mı diye, olmadığını öğrenince superonline fiber bağlattım. varsa düşünme

memnun değilim ben. sürekli sıkıntılı. daha bir hafta önce ülke çapında arıza verdi, internete giremedik ülkece. alınmaz bence.

Ben 3-4 sene önce kullanıp memnun kalmamıştım, çünkü hızda sürekli dalgalanmalar oluyordu, bulunduğun yerde kullananlara sor bence satın almadan.

yeni altyapi yatirimi yok, olanlarin da bakimlari yapilmiyor. bir ara satilacak dedikodusu vardi bi sey cikmadi.

gezegen olan pluton +1

Uydunet'in altyapısı bulunduğun ile ilçeye hatta sokağa göre o kadar değişkenlik gösteriyor ki..

Türkiye'de bu konuda adsl hala tekel maalesef.

uydunet iyidir.

dün buraya yazmamdan birkaç saat sonra internet tamamen gitti ve yaklaşık 20 saat boyunca gelmedi, beni mi takip ediyorlar ne. genel arızaymışmışmışmışmış. alınmaz kesinlikle.

zamanında AKK'siz almıştım, sözleşmem bitti, AKK'siz tarifeleri olmadığı için yenilemiyorum ama bu nedenle daha fazla para ödüyorum muadillerine göre, yinede sıkıntısı adsl kadar değil, 2/3 ayda bir bir gün falan gidiyor internet en fazla o kadar. o da işime geliyor açıkcası, eksik işlerimi yapıyorum dışarı çıkıyorum falan.

cdde sıkıntı olabilir mi? usbden denediniz mi? ayrıca bios ekranının fotolarını buraya atarsanız beraber kontrol ederiz.

@atymaty

bios ekranını birazdan atacağım, bu arada flash bellekte iso formatında win8.1 var usb'den kurulum için işimi görür mü?

edit: bios şu, usb'den başlatmayı de bulamadım hangisidir?

hizliresim.com

ulan şu dell bios ekranları beni hasta ediyor. add boot option kısmına tıklayınca usb cihazı felan çıkıyor mu?

ekleme: advenced boot options kısmının da fotosunu atar mısın?

şu geşilmiş ayarlar;
hizliresim.com

şu da add boot;
hizliresim.com

usb gibi bir şey göremedim, ayrıca o kadar denememe rağmen fotoğraflar bulanık çıktı.

advenceden "enable legacy option" kısmını tikle peboot ve ubuntunun tikleri kaldırabiliyorsan kaldır. başlangıçta f12 ile başlatmayı dene. windows 8.1 olsun hiç fark etmez

f12'den başlatınca ekran şu;
hizliresim.com

edit: aha bi dk hocam usb sonradan geldi dur deniyorum.

şimdi cdden dener misin? bir sonuç alamazsan change boot mode settings kısmına girip bi foto yollayabilirsin. ayrıca bios ekranında secureboot var orayı da fotolarmısın?

diğer bilgisayardan usb'ye şu linkteki işlemleri yapıp boot ettim oldu

burakdemir.com.tr

şuan win8 yükleme ekranındayım. gerçi ürün anahtarım olmadığı için tıkandım ama olsun orası benim sorunum, sonradan girebilirim sanmıştım ama şuan girmemi istiyor.

neyse çok sağol dostum hallettik sayende.

heh tamam o halde geçmiş olsun. ben deneme yanılma yöntemiyle bişeyleri öğrendiğim için uzaktan yardımlarda biosta tıkanıyorum :) sorunun kalmamasına sevindim. diğer sorununa gelince internetten onu halledersin.

hangi makineyi aldında içinden linux çıktı yaw? ben öyle makine araıyorum bulamıyorum.

@selam

tam olarak şu;

urun.gittigidiyor.com

3

Dur duvarımdaki façaları sayıcam.

499'muş.

@coyote
gerçekten duyurudaki ki en sevdiğim [troll] ergensin.

Herhangi bir duygudaşlığı paylaştığım insanları birer sayıya indirgemenin önce kendime saygısızlık olduğunu düşünüyorum.
Erkeğim. 30'larımın başındayım.

Teker teker saymayı bıraktım ama 20'ye yakın. Çok geç başladım ve arada toplam 3 yıllık iki ilişki var.

26, E.

20 civarında diye tahmin ediyorum.

Yaş 24E. Çoğu Son 6 senede oldu.

8 kadın
70 civarı erkek
29K

150-160 olmuştur.

Birlikte olmak derken gezip tozduğumuz birlikte vakit geçirdiklerimiz sayılıyor mu? :D ciddi misiniz olm şurada bunu gerçek anlamıyla cevaplayan olsa bir elin parmaklarını geçmez bence. Kadınlar 20 der anlarım da erkeklerinki hiç inandırıcı değil. Ha cidden kazanova olanlar yazıyor yapamayan cevap yazmıyor derseniz o da olabilir.

neyse gece gece içime dert oldu.

Asdada ben kendiminkini merak etmiyorken sana ne oluyor yahu :) bide 20 filan demisler hahahahah cakma don juanlar sizi

50 kadın, 0 erkek. Heteroseksüelim, yaşım 30.

15 tanesi falan sözlükten

Birazdan 51 olacak

52 de olabilir, çalışmalar sürüyor

70 ile 75 arası erkek 24

0

25/e

27 yasindayim.

7-8 tane.

iki ama sen ona bir de, ilkini saymıyorum. şimdi aklıma gelince gülüyorum ama o zaman çok berbat bi deneyimdi.

şimdi saydım 9 çıktı. 26E

9. bunlardan 2 tanesi 2 şer sene sürdü. kalanları 1-2 aylık.

olsaydı sayardım diye düşünüyorum

30 E

saydım (zaten çok uzun sürmüyor)
2
35E

birlikte olmak derken; sevgili-flört tarzı mı seks-cinsellik anlamında mı soruyorsun?
herhalde cinselliği kastediyorsun saymadım
34e

loading...

@taksici milletin efendisidir
böylesi bir soru neden seviye düşürücü olsun?

Buzlu cam değil mi o?

kavun

şeffaf fleksiglas falan diye bi arat, sanırım aradığın mazlemenn adı bu, görüntüsü için ise kumlama deniyor, istersen film olarak alıp yapıştırıyorsun (cama falan) istersen de malzemeyi veriyorsun yapıyorlar.

google pleksidir o dedi, pleksiglas diye arat yani :)

plexiglass o şeffaf fakat üzeri kumlanmış,
kumlanmış dediğim bir şekilde kumlama yapılmış opaklandırılmış.

@irminti,

ya arada bikaç tane fire verebiliriz sıkıntı değil. normalde ben bunları perakendecilerden alıyorum, onlarda hiçbir sıkıntı yok. ama hep az adetli getiriyorlar, bana çok adet lazım bu sefer.

Kütük yaş ise o partinin hepsi yalan olur.Hatta işlenip gelse dahi üstüne zımpara boya işlemlerinden sonra bile yosunlanma olmaz ama boya çatlar. Kütüğün bazı yerlerinde açma yapar.

Yarın sitelere bir bakayım bunun için.

@gözü açık,

ya dediğim gibi perakendeden alıyorum bunları. zımparalı vs. oluyorlar genelde ve sıkıntı yapmıyor hiç. belki bir işlem görmesi gerekiyordur, o işlem dahil olsun bari teklife.

karagöz hacivat figürleri yapan arkadaşım ıhlamur kullanıyordu. deriye ve bıçağa zarar vermiyor diye, aklınızda bulunsun.

hocam sana en yakın yerdeki kereste toptancısı(varsa tabi) seçicen kütüğünü kestircen, kamyonetle atıcan ilgili yere, kurutman şart tabi. en ekonomik böyle

yoksa ağacı kesmek, nakliye, kurutmak, soymak moymak bunlar hep maliyete ek.

gebzede istemediğin kadar var, bunlar ağaçları alır keser fırınlar satarlar, sen odunu direk fırına verdireceksin yada gölgede kurumuş 6 ay/1 senelik odun bulacaksın ki çok zor (yinede bir konuş tabii), hazır oradayken de hızarı olanlara ince ince kestireceksin. kamyona yükleyip getireceksin. eğer acelen yoksa kesilmiş halde sevkiyat zamanı seninkini de paketleyip gönderirler ama sevkiyat ne zaman olur o belli olmaz.

bunlardan eminonunde satiyorlar. ben de almistim. oradaki adamlardan getirtmesini isteyebilirsiniz belki

@killerbee,

yok abi işte sorun o. istanbulu dolaştım bütün gün. hiçbir keresteci, kütükçü yapmıyor. yırttım götümü sonuç yok.

memu emulator.

android emulator'un kendisi, (android sdk ile geliyor)

üstüne bankadan kredi çekerim, ev alırım.

ekşiduyuru'da "ne yapayım?" diye sorardım.

40 bin tl nakitim var öylece duruyo bankada 250 lira getirisi var.

benim tüm param bankada öylece faizde durup duruyor. hiçbişi yapmıyorum

kisa orta vade icin doviz alirdim, uzun vade icin bist30 hisselerinden bir kac tanesine paylastirirdim ki oyle yapiyorum.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim neden ki? benimki hep tl'de duruyor. döviz de bazen iniyor ama faiz hep sabit. döviz riskli değil mi? :/

@sta 40k tl'niz oldugunu varsayalim, cuma gunu 2,94'den alip bugun 2,98'den satsaydiniz 544 lira yapmis olacaktiniz 2 gunde

@sta

uzun vadede düşününce rahat bir şekilde TL karşısında paran katlanıyor.

yurtdışına gider bir okul okurdum.

60ı üçe bölerdim. Altın, döviz ve vadeli olarak bankada tutardım. 10k ile güzel bir yurtdışı tatili planlardım uzak destinasyonlardan birine.

1-2 ay bist100'ü takip eder daha sonra hisse senedi alırdım. kısa, orta, uzun vade fark etmeksizin bence en karlı yatırım.

evet ama bugün 2.98'den alsam sonra 2.90lara düşse de baya bir zarar yapıyor oluyorum. uzun vadede evet genelde döviz artıyor ama kısa vadede de faiz geliyor. ne biliyim riske atamıyorum

enparaya koyar faizin bi kısmını yerdim. günlük 13,85 getirisi var. pek bişey yapmıyomuş ama misal 3 gün bekle sonra 30 liraya git kazak al. bedavaya almış olmanın huzurunu yaşa.

sıtarbakstan kahve al ertesi gün parayı hesabına koysunlar.

küçük bi çocuğa ya da öğrenciye yemek ısmarla. maksimum 10 tl tutar. birinin karnını doyurmuş olmanın hazzını yaşa. ertesi gün para hop tekrar hesabında.

kısaca küçük şeyler yapardım

gerçekçi olmam gerekirse hiçbir şey yapmazdım sanırım. bankaya atardım faiz getirirdi (ayda 400 tl civarı faiz gelir diye düşünüyorum). kredi çekip ev alayım desem o paraya evi kim kaybetmiş ben bulayım. benim yaşadığım şehirde eli yüzü düzgün 1+1 stüdyo tarzı daireler bile 110.000-120.000 tl'den başlıyor. 1+1 ev sahibi olacağım diye onca borç altına girmezdim bu yaşta.

fakat risk alabilen, yarını düşünmeyen, maceraperest bir tip olsam kesin dünya turu yapar bütün parayı yerdim ama şu an kamuda çalışıyorum, işten ayrılıp bu hayalimi gerçekleştirmeyi bi tarafım yemiyor açıkçası. kamuda çalışmıyor olsam bir saniye durmazdım çatır çatır yerdim o parayı, dil kursuna falan giderdim yurtdışına. belki master falan kasardım (gerçi master için de yetmez o para ya neyse). para bitince de işe girerdim tekrardan.

@ error522

Reel faiz olmadığı için bedava kazak falan alamazsın. Faizde duran para, faizine dokunmasan dahi değerini bile korumuyor. (Enflasyon-faiz= reel faiz)

He enflasyon %5, faiz %12 olsa, o zaman %7 reel faiz olurdu.

2012 de 70 bin tlden 45 bin dolar alabilirken
bugün 23 bin dolar alabiliyorsun.

o zaman 45 bin dolar alsaydın bugün 135 bin liran olacaktı.

döviz iyidir.

cevap olarak: bu toplam 70binin 15k dolar gerisi tl olarak duruyor suan

herkes ne kadar da seviyor bankaları!

işe kuramayacaksam hisse senedi alır, iyi kötü bi yere ortak olurdum. gidişat kötüyse altın alır yastık altı yapardım.

ama o paraya hayalimdeki işletmeyi açabileceğimi düşünüyorum. banal bi hayal, kafe.

Borçları kapatırım yeni araba için kredi çekerim.

Su anki nakdimle yaptigim gibi; bahis oynamaya devam eder ve sermayemi katlardim..

motor alırım, üstünede dolaşırım baya bi.

Sekiz koltuklu lüks berber açar, sekiz tane işyeri olmayan berberi yüzde kırk yaptıkları traştan kar verip çalıştırır kalan yüzde altmıştan yüzde yirmi masraf yapar kasada makas tutmayı bilmeyen bir adam olarak benim için saç kesip para kazanan sekiz adamı hayranlıkla izlerdim. Ayda da 15 binliraya para demezdim. Çok canım sıkılırsa içlerindeki babacan bir berbere yetki verir ekstra masş verir kendim götümü gezdirirdim.

duruma göre değişir. evim yoksa ev alırdım. evim varsa araba. evim arabam varsa şehrin dışına doğru bi kaç dönüm yer kapatırdım sonra da orayı 10 15 yıl unuturdum.

Kafan ne derece agırır bilmem ama ben olsam gitmezdim direk

böyle alengirli işlere bulaşmayın. dertsz kafada dert sahibi olursunuz.

iş işte aranır, görüşmeye git işe girersen de aramaya devam et (eğer maddi ihtiyacın varsa, yoksa paşa gönlün bilir tabii)

ben olsam giderim. ama rahat bi şekilde. kendi gözlerinle görmüş olursun ortamlarını bi. güzel de bir maaş isterim. olmayacak gibi git yani. ama git, değişiklik olur. bakarsın sandığın kadar kötü bir şey yoktur ortada.

tabii halihazırda işin varsa, çok da memnuniyetsizliğin yoksa boşver.

Şaka mısın kaç kaç kaç

yurtdışı imkanının olduğunu görünce "git tabii ya deli misin" diye atlayacaktım hemen ama diğer maddeleri görünce bunu demekten vazgeçtim. pek hoş sinyaller almadım ben bu iş yerinden. çok zor bir durumda değilsen önündeki maçlara bak derim.

couchsurfing'e dalarsa yardımcı olabiliriz diye düşünüyorum. en azından anadolu yakasında bir kaç gün kalabilir bende.

facebooktan couchrail ve bicyclerail sayfalarına yazsın muhakkak bulur

uçan araba. yalnız gelmedi onlar daha.

xmax tam istediğin gibi bence ama araba değil.

Isitme problemi icin bir kimlik vb mevcut degil mi arkadasta? Uluslararasi bir sagirlik belgesi gibi, engel derecesini belirten?

Memur parasini sorarken arkadasin ucak bileti gosterirse sacma olur tabi.

yanına engelini gösteren belge alsın ve kısa bir ingilizce açıklama yazdırsın. nerede kalacak, ülkeyi ne zaman terk edecek. sorun olmaz göstersin, geçer.

Arkadaşın engel belgesı yokmuş, ihtiyaç olmadığı için rapor çıkartmamış

aralık ayına daha çok var, o süre içerisinde bir belge çıkartsın, geçici bile olsa olur, yani illaki devlet yardımı vs. gibi şeylere için kullanılacak belgeye ihtiyacı yok. durumunu belirtir bir belge yeterlidir.

tablet falan gotursun en kotu, google translate ile anlasmaya calissin.

Böyle bir sorunum var , o yüzden söylediklerinizi net anlamayabiirim gibi bir şeyi ingilizce ve lokal dilde bir kağıda yazdırıp göstersin görevliye. İstenebilecek rezervasyon bilet gibi evraklar da hazırda bulunsun. Hatta koysun poşet dosyaya poşetin üzerine de CD kalemiyle Türkçe, ingilizce ve Hollandaca yazsın.

Sorun olacağını zannetmem.

lts'lerden birini kurun.

İlk 1-2 hafta hepsi. Sonrası içinse hiçbiri. Linux mint dene bence.

mint hic kurmadim. nasil daha mi iyi?
komut satirina asina oldugum icin. yoksa bi verim de aldigim yok ubuntu olusundan.

16.10 kullanıyorum, unity yerine cinnomon deneyebilirsin window manager olarak.

jsp olmasinin hic bir önemi yok, sonucta jsp sayfa container tarafindan html olarak cevrilecektir ve browserda gösterilen html sayfasidir. bu nedenle python ya da herhangi bir dil ile arayip "html parser" yapan kod yazman gerekecektir. web oldugu icin en kolay javascript ile yazilir.

api varsa oyle de kolay olur

selenium ile de yapabilirsin.

nerede ise bütün diller için jquery implementasyonu var, python içinde var, java içinde var, golang içinde var, parsing için en temizi bunlar, yaklaşık yarım saatini almaz istediğin şeyi yapman. hangi dil olduğu fark etmez.

boyutları itibariyle samsung'un galaxy S* mini serisinden biri.

eğer uygulama derdin yoksa her ne kadar sonu gelse de windows phonelar seni son derece memnun edecektir.

Iphone se

xaomi ye bir bak derim, direk satışı yok ama yurt dışından getirenler oluyor, fiyatı fena değil, pil vs. gidiyormuş baya (arkadaşın yorumu)

hocam samsung s5
öküz gibi telefon
main telefonunuzla aynı performansta

iPhone SE çok beğendiğim bir cihaz fakat fiyatı sebebiyle liste dışı.

700 liraya düzgün cihazlar varken, 3 katı para dökmek istemiyorum.

kedinizin arabayla ilişkisi nasıl? öncelikle bu çok önemli bi' kriter bence. bizim çocuk arabaya bindiği anda işiyo sıçıyo, kuduz gibi köpürüyo korkudan. inene kadar sırılsıklam oluyor misal, biz tatili bırak veterinere bile gidemiyoruz.

tuvaletini mola verdiğimiz yerlerde yapacak mı diye sormuşsunuz, buna müsaadenizle güldüm. ayol kedi o, çişi kakası geldikçe yapar. kutusuna alt değiştirme bezi serin, tuvaletini yaptıkça değiştirirsiniz.

kaç saat yol gitmeyi planlıyorsunuz? veteriner hekimler bazen sedatif etken bir macun veriyorlar, o da bir seçenek ama kedim 2,5 aylık demişsiniz. hekiminize danışmadan asla vermeyin.

iyi yolculuklar :)

ne kadar bir mesafe gideceksiniz?

Sedapet var, tam işe yaramıyor, gözler kapansa da miyavlayabiliyorlar. 1300 km taşıdım üç kediyi, onlardaki tahribat benimkinin yanında sıfır.

ehehe elbette yapar da, taşıma kafesine mi işer, tutar mı filan diye düşündüm:)
valla 2 kere veterinere götürdüm kucağımda. boynuma yapışmıştı. yarın aşıya götüreceğim tekrar taşıma kafesinde. o zaman gözlemimi söylerim.
yaklasık 8 saat sürer molalar ile..

Valla ben kedimi ilk defa vet e götürdüğümde (daha doğrusu direkt evden çıkardığım andan itibaren) baya tedirgin olmuştu. Ama vette yanında benim olduğumu görüp sakinleşip herkese kendini sevdirmişti. kediniz ile aranızdaki özel ilişki ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Biraz daha büyük olsa bırakın arabanın içinde gezsin derdim ama bayağı küçükmüş. Tuvaleti olduğunda size anlatmaya çalışabilir, bir yerde arabayı durdurup içi kum dolu bir poşete oturttuğunuzda tuvaletini yapabilir belki.

kum olayını çok çabuk kavradı. yanımıza kum dolu torba alırız, tamamdır. bu arada aileyle birlikte gidilecek tatile. arabanın kalabalık olması tedirginliğini azaltır mı acaba diye düşünmüyor değilim..

hocam kediyi götürcez derken, orda burda yol kenarında hayvanı kaçırıp, kaybedip gelmeyesiniz?

3 4 saatlik bir yolda salmistim arabanin icine. dolandi, kucagimda uyudu, on konsolda saga sola bakti falan. kediden kediye degisen bir durum vardir illa ki.

cis kaka icin derince bi kaba kum koyabilirsiniz. arka koltugun onune sikistirirsiniz musaitse.

Yolculuktan once cok fazla mama vermeyin mideleri bulanabiliyor.

Sedapet ile bizim anilarimiz da pek iyi degil ki dozu veteriner ayarlamisti, yol boyu bogure bogure miyavladı ve nolursa olsun cisini tutan kedi kucagima işedi.

Tasima kafesinin icinde gotureceksiniz muhtemelen. Bizimkinin yanimizdan gecen kamyonlardan vs cok korktugunu vr o sebeple miyavladigini fark ettigimizden beri ön taraftan hava alacak sekilde kafesin ustunu bezle ortüyoruz, tavsiye ederim.

Havalar sıcak arada su vermeyi unutmayin. Molalarda filan da disari cis yaptirmayi filan denemeyin allah korusun otoyol kenarinda kacacagina kafesinin icine cis kacirsin. Kafes tabanina gozden cikarabileceginiz bir havlu serip belki arada arabanin kapilari kapaliyken posetteki kuma oturtabilirsiniz ama ilgisini ceken birsuru sey varken etrafta kumu gozu gorur mu bilmem.

Seyir halindeyken de duruma bakarsiniz tabi ama arabada serbest birakmak demek sofor tarafında ayak altinda dolanabilecegi anlamina gelir.

abi niye götürüyorsunuz? hiç mi arkadaşınız yok? yoksa bile sağlam mama ve su (evin muhtemel köşelerine) bırakın o kendisine bakar zaten.

@selam,
Evet bırakabilecek kimse yok.
@physcos physcos
Evet taşıma kabında araba girecek. 2.5 aylık zaten süper hareketli. Serbest olmasını düşünemiyorum :)
Tasma alıp yeşillik alanlarda dolaştırmak geçiyor aklımdan.

böyle durumlarda çok yapılabilecek bir şey yok esasen, kutuyu tuzak yapmayı iyi düşünmüşsünüz. bundan başka aklıma bir de çocuk yaklaşınca kalınca bir örtüyü üzerine atıp tostoparlak yakalamak geliyor. o da şüpheli bi' yöntem, ama çocuk inatçıysa sizin de sonsuza kadar vaktiniz yoksa düşünülebilir.

yakalayınca fotoğrafını atın da yüzümüz gülsün :)

ha ek olarak kutunun kapağını çıkarıp çocuk içeri girince örtüyle kapamayı düşünebilirsiniz. her iki cevabımda da kutu derken taşıma kabını kastediyorum.

Sjdhskhslshs korktuğum cevaplar geldi ben kaleci eldiveni bulup gideyim anlaşıldı durum.

Catnip serpeyim taşıma kabına şimdi aklıma geldi.

lol ne yazık ki catnip her kedide işe yaramıyor.

tavuk ciğeri de haşlayabilirsin. yemek yerken ensesinden de yakalayabilrisn aslında.

www.youtube.com

bu ekstrem tabi biraz ama yşne de iş görür evcil hayvansa elinle tut, kucaklamaktan daha güvenli

Krem peynir +1

Kaleci eldiveni sart.
Bir de, battaniyeyi cikartmak o an zor olabilir, gerekirse bir havlu kullan, havluyla ikisini at icine.

Kutuyu diklemesine tutan biri olursa daha rahat sokarsin.

Once arka ayaklarini sokacaksin.

Eger havlu falan olmadan da yakalarsan sakin once kafasini sokup poposundan ittirmeye calisma.
Kutunun ustunden ayaklarini sok ve iceri birak dussun gerekirse, bir sey olmaz.
Kolay gelsin :)

cat nip belki işe yarayabilir. birde büyük kedilerde boyundan tutmak zararlı olabiliyor dikkatli olun.

bu arada eklemek istedim, bazı kediler o taşıma kutularının kapısı kapalı bile olsa esnetip kaçabiliyorlar.

çok da az rastlanan bir şey değil, benim altı kedimden ikisi bunu yapabiliyor/yapıyor.
o yüzden kapağı kapadıktan sonra koli bandıyla falan sarıyoruz kutuyu.

koli bandıyla sarmasanız bile elinizi kapağın üzerinde falan tutun.

gerçi dört aylıkken bunu yapabilecek gücü olmaz ama yine de başkaları için de uyarı olsun.

esas ses ordan geliyor diye biliyorum ben zaten :)

@lcha yok hocam koca hoparlör boşuna mı var :) ses normal açıkken var mı yokmu anlayamıyorum hoparlör sesi bastırıyor ama tam kısınca net olarak iğneden müziğin devam ettiği duyuluyor. ha ama bu bi sorun mu yoksa ucuz sistemlerde normal midir onu ben de bilmiyorum işte

iğneyi ağzınla tut, kulaklarını kapa ve pikapa temas ettir müziği yine duyarsın. analog cihazların olayı bu.

koca hoparlör müziği dinlerken böyle maymunluklar yapmayalım diye var.

analog muziğe hoşgeldin :)

@maxc @holydreamer bu olay normal diyosunuz şimdi di mi :)
çünki arızalı cihaz sattılar diye canım sıkıldı baya ama içim rahatladı şimdi

analog'dan ziyade mekanik bir durum var. sesin kendisi fiziksel olarak plak yüzeyine basılır. iğne yüzeydeki engebeleri takip ederek mikrometre seviyesinde titrer. eh titreşim demek ses demekse geriye sadece bu sesi güçlendirip duyurmak kalır. bu da iğnedeki elektromagnetik indüksiyon bobini ile sağlanır.

analog diye genellerseniz sorarım size derim ki ben müziğimi 1 inç teypten dinliyorum. hoparlör bağlı değilken tek duyduğum ses motorun sesi. nasıl oluyor?

ignenin ucuna gazeteden yapilma kulah yapip baglayin al sana gramofon :)

www.youtube.com

@alperz amplifikasyon hocam.

kulağımız duymuyor olabilir ama bağlayalım osiloskopa, hiç bir analog dalgayı kaçırmaz.

arkadaşlar peki bu sesin az yada çok olması iğnenin veya kolun ayarsız yada kalitesiz yada eskimiş olduğunun göstergesi olur mu?

bir toplu iğne al eline, eski taş plaklardan birini de al, iğne üstündeyken plağı çevir, ses yine duyarsın, plak üzerindeki girinti çıkıntılara (büyüteçle bakınca görürsün) iğne girip çıktıkça ses oluşuyor, bu ses iğne yolu ile aktarılıp amplifikatörden geçirilip yükseltiliyor, kısaca plağın olayı bu, bu şekilde tasarlanan kartpostallar falan var.

maxc neyi bağlıyoruz osiloskopa?

evet mevzu kısmen analog(kafadaki indüksiyon bobininden hoparlöre kadar olan kısım) ama kısmen de mekanik(iğne kısmı ve hoparlörden sonraki kısım)

ben bundan bahsediyorum.

BAk regal raptor iyidir iyi olmasına da beyazı ozellıkle cok dıkkat ceker. bu hem pozitif hemde senin ıcın negatif olabilir.

150 lik motor gucsuzdur. 90 a zor cıkarsın. otobanı unut. otoban hız ve kıvraklık gerektırır...

Chopper turu motorlar kıvrak degıldır, allah korusun manevra yapacam dersen tost olursun...

o civara ybr125, cbf150 daha ıyı gıder. kıvrak motordurlar---bu yuzden fazla kullanılırlar...

ama senin bilecegin ıs tabi. ben motor ısını haberlerde gordugum dıs hekımının kopan kafası nedeniyle bıraktım. araba en iisi abi.

kuba/keeway superlight da sanirim zongshen uretimi guzel bir motordu. hem onun 200cc olani da var. ancak eger ilk motorsa ben pek tavsiye etmem. hem piyasada cok olmadigi icin, hem de tarz dolayisiyla oturus pozisyonu ve manevra kabiliyeti icin. ybr/cbf baslangic icin idealdir her acidan.

bende regal raptor DD-150 var (hemide beyaz ehe ehe), ilk motorum daha önce hiç motor tecrübem olamıştı. Günde 32 km git gel yapıyorum (toplam 64 km ev iş arası akşamda bir kaç km daha gezme amaçlı 67 falan, ikinci köprüden maslak), düştüm, kaza yaptım, istanbuldan alanyaya gittim. (arkadaşımlarımda tekirdağa gittiler benim motorla ).

artıları:
Çok hafif motor, kolayca duruyor, ön frene asılsan bile üstünden atmıyor

Hafif oluşundan dolayı rüzgardan biraz etkileniyor (özellikle de köprü/köprü yolunda) şeridin sağında solunda dolaşıyorsun ancak toparlaması da derecede kolay oluyor,

5 günde bir 30/35 lira civarı benzin alıyorum.

Pek çok motorun parçası uyuyor, farı kırıldı cart oldu curt oldu uygun parça bulabiliyorsun ve ucuza geliyor,

Çok ucuz, üstüne benzin dök yak gitsin ardına bile bakmazsın, yine dandik motorun ustasıda ucuz oluyor (masraf açısından diyorum yanlış anlaşılmasın).

Oturuş pozisyonu bana göre çok iyi, birde sırt desteği olsa çok daha rahat edilir.

Eksileri:
en fazla 100km yapabiliyor, rüzgarsız ve bayır aşağı, 60km den sonra aynalardan bir şey görebilmek imkansıza yakın, 80 ile gidebiliyorsun, 90 ile kısıtlı zaman gidebilirsin (10 dakika falan misalen).

60 km den sonra titreme aşırı artıyor, popon ve ellerin çok yoruluyor.
1 saatten fazla ve 60 km hızdan yukarıda kullanmak çok yorucu (kullanmadan anlaman zor biraz), 40/60 arası problem yok o kadar (popo ağrısından başka)

2000/2500 km de bir yağ değiştireceksin (kaliteli motorlarda 4500/5000 km de bir yine kaliteli yağ ile birlikte tabii)

Geniş motor, (ön tampon demirlerini çıkartmanı tavsiye etmiyorum en azından ilk 4000 km için) kargocuların yada eşşek kadar görünen touring bmw/yamahaların geçtiği yerden zor geçersin şeridinde kal araya dalma.

Uzun motor (ybr, cbr, yzf ile karşılaştırınca) menevra ile cart curt aradan kaçmayı unut, paşa paşa yolunda gideceksin, xmax'ler seni sollayacak, dert etmeyeceksin, hayret edeceksin.

Gaz tepkimesi çok yavaş, tehlikeli bir durumda yapabileceğin tek şey sağa/sola açılmak ve/veya fren yapmak (gaz yemiyor arkadaş)

Artçı ile rahat rahat giderim'i unut, ortalama kiloda bir hanım arkadaş ile en fazla 65 km yapabilirsin.

Hafif motor olduğundan gazı kestiğinde (düşük viteste özellikle) motor seni öne atıyor, (alışıyorsun) bu da zincirlerin gevşemesine neden oluyor, üzerindeki zincirler kaliteli değil, 6/7 nci aydan sonra değiştirmen lazım.

Sesi falan yok (ben ses sevmiyom zaten sorun değil benim için) bazen yolda lazım oluyor ama (arabalar tırsıyor çekiliyor yol veriyor sesli motorlara)

Mealen: konforu unut bilader, onu da ancak kaliteli bir motora binince anlıyorsun ne olduğunu.

Sonuç:
Başlangıç motoru olarak, kısa mesafeler için alınır, chopper tarzı ve zevki yaşanır, tarzı sana uygun mu görülür, değilse kolayca satılır başka tarza geçiş yapılır veya chopper tarzı ile devam edilir.

Düşük CC'li kaliteli chopper motor yok, en düşükleri 800 CC ile suzuki intruder 30+ bin tl, bunu alacağıma yamaha midnigth star alırım 1300CC (35 bin mi ne CC farkına bak ama) diyorsun zamanla buradaki problem de şu oluyor, düşük cc'li motordan hemen yüksek CC'li motora geçiş, geçen kişinin karakterine bağlı olarak tehlikeli bir hal alabiliyor, hakimiyet kurmakta zorlanabilirsin, ancak diğer tarzlarda örneğin, 125/250,400,600,800,1000 cc kullanıp 5 sene sonra 1800 cc'ye kadar çıkabilirsin ancak chopper için, regal raptor (350cc'ye kadar) ardınan direk 800cc den devam ediyorsun, geçiş motorun yok.

Eğer severim diyorsan cross'lara yada touring bakabilirsin, dar, yüksek ve çevikler ve bu modellerde düşük cc'li kaliteli markalarda motor bulabiliyorsun, (fiyatda iyi oluyor tabii ama neyse)

düşük cc'li olması özellikle şehir içi kullanımlarda çok avantajlı oluyor benzin açısından.

Benim sonraki motorum şimdiden belli mesela kawasaki vn 900 (seneye inşallah), ondan sonraki motorum ise honda goldwing (al 15 sene sonra sat zarar ettirmez, efsane motor, dünyayı gez, yanına araba tak, arkasına römork bağla o derecede bişi)

Edit: 2500/3000 km yapmadan otoban veya e-5'e (özelliklede trafiğin yoğun olmadığı zamanlarda) sakın çıkma tost ederler, çıkarsan yoğun zamanlarda ve şeridinden ayrılmadan aynı araba gibi git.

Edit2: en az 1300 lira da malzeme masrafın var, ceket, kask, eldiven, dizlik için, bunların hepsi lazım sakın tam takım olmadan trafiğe çıkma 5 km ile düştüm ceketim olmasa idi derimi asfalt kazımıştı, deri ceket eridi öyle diyeyim, o eriyen benim derimde olabilirdi.

Superlight'imi satıyorum, ilgilenirsen.

www.sahibinden.com

Benim için çok aydınlatıcı bilgiler oldu bunlar. Hepinize teşekkür ederim özellikle @selam a.

nerede şu an? başında mı duruyorsun, öyle bıraktın mı anlamadım.
gözlemle biraz, kalp masajı işe yarıyor onu biliyorum, başkaca kedilere özel bir yol yok, nefes almıyorsa ölmüştür.

bazen insanlarda da nefes alış verişleri çok düşük/yavaş oluyor gözle görülmesi zor oluyor bu nedenle bir ayna (en iyi yöntem ayna ile yapılanı ama cam'da olur) burun ağız etrafına tutularak nefes verişi sırasındaki buğulanma gözlemlenebilir, aklınızda olsun diye dedim. başka da bir yorumum/bilgim yok.

Arkadaşlar ne yazıkki kedi şu an öldü. Bende (yukarıda açıkladığım gibi) %99 öldüğüne kanaat getirmiştim ama sadece emin olmak için, felç olasılığını ortadan kaldırmak için yazdım.

Yani Felç olan bir kedinin bile gözleri ani ışık değişimlerine tepki verir değil mi? Kediyi kurtarabilmek adına o saatte orada yapabileceğim bir şey yoktu. Kafası bile doğal pozisyonunda değildi ama kedilerin doğal esnekliğinide hesaba katmak lazım.

Okuyup üzüldüyseniz kusura bakmayın, uyarıda belirtmiştim. Milyonda bir bile olsa felçli olsaydı, en azından irisleri tepki verirdi değil mi?
not: ayna aklıma gelmedi ama bundan sonra aklımda olacak. Teşekkürler.

evet felç olsa iris tepkisi alırdın diye düşünüyorum (veteriner değilim)

Evet aynen bahsettiğiniz gibi oldu. Ben gördüğümde enseden tutmuştu.
Hızla silkelemiş olmalılar. Ben o anda mandal fırlattım aşağıya. Bıraktılar ama kedi bıraktıkları pozisyonda sabitti. Yani en azından ölümü çok hızlı oldu, bu da bize bir teselli. Allah hepimize ölümünde hayırlısını versin.

Cevaplar için teşekkür ederim. Konu (vicdani olarak) benim açımdan kapanmıştır. Allah utandırmasın.

veteriner değilim ancak ölü hayvan nasıl olur biliyorum.

ilk ölüm anında kasılma ve titremeler olur 20-30 saniye kadar. ardından bütün kaslar gevşer aşırı yumuşak olur. 1 saat kadar sonra tam tersi iyice sertleşip katılaşır taş gibi olur. 4-5 saat sonra beden tekrar çözülür kaslar gevşer.

yani yanında gittiğinde kaslar aşırı gevşek veya tam tersi taşlaşmış ise ve belirttiğin tepkiler de yoksa ölmüş olduğuna emin olabilirsin.

Olayın hemen üstüne yetişebildim. Bahsettiğiniz gibi kas davranışı (yarı kasılı) yoktu. Olayı (sesleri), ilk gördüğüm anı vb. şimdi soğuk kanlılıkla düşününce bende öldüğüne kanaat getirdim.
İnanın bu olayın etkisini atlatmamda çok yardımcı oldunuz. İçimi dökmüş gibi oldum. Herkese çok teşekkür ederim.

cozulmez.

7 yukle ?

Tabi ki çözülmez : ) windows classic teması seçince emulator oyunlardan başka bir şey çalıştıramaman gerekirdi o zaman. Yükseltmen şart

Hafız XP'mi kaldı, supportu çoktan bitti. Artık doğru düzgün flash, java update bile gelmiyor.

Git Windows 10 al yükle. Paran yoksa linux kur makinaya. Fakir misin nesin?

Hocam 7 calisir sisteminde
Aynisi xpnin daha rahat
Bir de ssd cak
Ram i 3 ya da 4 yap 2 bile olur ama 3 4 rahat ettirir
Rahat et
10 falan kurma tiksinirsun

sadece microsoft üzerinde çalışan uygulamalarınız yoksa ubuntu kullanın hem güncel hem kafa rahat, steam vs. de var sanırsam.

hocam console'dan mi alacaksin yoksa html sayfasindan mi

$_POST["sehir"] yada $_GET["sehir"] ile alabilirsin, $_GET ile alırsan localhost?sehir=Bolu misalen

<?php
$guzergah=array("&#304;stanbul","Kocaeli","Sakarya","Düzce","Bolu","Ankara");
$varmi=in_array("bolu",$guzergah);
if($varmi)
echo "Ankara'ya giderken Bolu'dan geçilir.";
else
echo "Ankara istikametinde '$_POST["onay"]' yoktur.";
?>
<form action="" method="post">
<label><input type="text" name="onay"/> Onayl&#305;yorum</label>
<input type="submit" value="Tamam">
</form> böyle mi oluyor ?

Olabildiğince yakın bir yerde yaşayıp bisikletle ya da yürüyerek gitmek varken, ortalığa zehir saçan taşıtları kullanmak katilliktir. Karbon ayak izinizi ufaltın.

İmkanlar el verdiğince yakın yaşamak tercih edilesi. Her gün iki saati vermek yola cidden yorucu.

Sabah degil ama aksam eve donmesi 1 saati biraz geciyor.

6:45'te binip 8 gibi işte oluyorum; benim yolum da seninkinden farklı değil (Pendik - Levent) ancak ben evimden servisle alındığım için yol boyunca uyuyabiliyorum. Sadece akşam biraz daha sürüyor yol.

Aynı ya da daha iyi şartlarla, daha yakında iş bulsam tabii ki düşünmem ama, kam oon.

motor alıncaya kadar 2 saate çıkıyordu ulaşım sürem şimdi, 35 dakika, motorum yavaş bir motor birde.

aile evine gidişim 2 vasıta ile yaklaşık bir buçuk saat sürüyor. bi o kadar da dönüş yolu. kendi evime gidişim ise başka 2 vasıta ile 4 saat sürüyor. ömrüm yollarda geçti bu son sene.

9-6 çalışsam 2 saat gidiş, 2+ saat de dönüş rahat sürer. 7-4 çalıştığım için bazen dönüşler 1 saati geçiyor. İşe yakın ev nimet.

1 saat 5 dakika.
3 vasıta.
15 ay gittim.

araç aldım 25 dk oldu :S

işe gidiş 1 saat 30 dk, dönüş 2 saati bulabiliyor. eve çıkmayı düşünüyorum hayatım benden çalınmış gibi sanki böyle :( akşam duş muş alayım derken gün bitiyor.
bu arada ben deniz yolu kullanıyorum o metrobüs kadar kötü hissetmiyor. güzergah da önemli.

Hayatım boyunca bir yere gitmem bir saatten fazla sürdü çünkü evim şehir merkezine oldukça uzak. İşe arabayla gelirsem 1 saat, toplu taşımayla 1 saat 15 dk.da varıyorum. Okula 2 saatte varıyorum.

2 vasıtayla 1 saat 40 dakika sürüyor. Haftada bir gün daha uzak bir yere gidiyorum, o zaman da 3 vasıta ile 2.5 saati geçiyor.

sabah 1,5 saat akşam 1,5 saat . yol boyunca kitap okuyorum .oturarak gidip geldiğim için şanslıyım

Okulda c gorecek buyuk ihtimalle daha kolayina alisip bu ne ya diye aglamamasi icin bence c den baslasin.

yazilima scripting bir dil ile baslamak cok daha iyi, cünkü baslangicta algoritma yazmayi ögrenmesi daha iyi olacaktir ve scripting diller ile algoritma yazmak cok daha pratik. o yüzden python ve javascript öneririm. cünkü bu diller cok esnek ve mimari yapida object oriented bir cözümü zorlamiyor. Object oriented programlama temeli olmayan biri icin C# ve Java gibi diller kisitlamalari nedeniyle zorlayici olabilir. kisitlamalarin mantigini kavramakta zorlanabilir. Bir sonraki asama olarak object oriented programama ve yazilim mimarilerini ögrenip bunu C# ve Java gibi dillerle uygulayabilir. C dili ise giris icin biraz zorlayici bir dil olur, tavsiye etmem, ama ileri icin avantajli ve ögrenilmesini tavsiye ettigim bir dil, her ne kadar zor olsa da. programlama mantigini ögrendikten sonra C daha kolay olacaktir.

Baslangic olarak yapisal bir akisi olan bir kaynakdan calismasi daha iyi olur. anlatilan konularin bi ordan bi burdan olmasi kafasini karistirir. o nedenle coursera ve bunun yaninda bu kitaplari tavsiye ederim
www.amazon.com
www.amazon.com

python iyi bir dil, javascript'de öyle ilerisi için ise ML öğrenmesi, bu konuya yatırım yapması gerektiğini söyle.

python ile beraber golang'e de bakabilir, bu da iyi bir dil.

python'da pek çok şey çok kolay özellikle semafor, mutex, lock, kaynak yönetimi gibi kavramları çok fazla göremezsiniz python'da golang de bunları yapmak durumundasınız görece kolay bir dil, önce python, ardından golang, ve ardından ML.

ne c si, ne pitonu yahu, gitsin algoritma çalışsın, temeli olmazsa sonra şiir ezberler gibi program ezberler.

google a "algoritma ebook" yazsın, türkçe kaynaklar çıkıyor. İngilizcesi varsa da şu kitap :

bayanbox.ir

samsung gear s2 classic akıllı saat..


bir tık kadar uzagım almaya..

Bisiklet.

yaklaşık 8 yıldır falan profesyonel fotoğraf makinesi istiyorum az kaldı ama alıcam

pc kasası + ekran kartı (pahalı parçalar değmez diyorum bazen)
kısa kışlık bot (bi türlü beğenemedim)
fondoten (ısrarla almıyorum, sürmeyeyim yüzüm dinlensin, yok indirime girsin)
her an bozulacak durumdaki telefonumun yerine yenisi.

tost makinesi, diyete ve spora başladığım için pek üzerinde durmadım ama almam lazım içimde kaldı.

tezgah altı çöp kovası, bi türlü modeline boyutuna karar veremedim, ölçülerine bakmaya ve almaya üşeniyorum,

salondaki avizelere 4 tane ampül, aldığımda onları 3 metre tavandaki avizelere nasıl takacağımı çözemediğim için lambader le aydınlanmaya devam ediyorum.

Kilit pedal. Neden hala bi kilit pedalım yok bilmiyorum. Sadece petformans için kullanabileceğim 4 bisikletim varken üstelik.

gopro alasım var. çok yaklaşmıştım almaya ama tatilde çantayı çaldırdım. profesyonel makine, para falan vardı. paralar oraya gitti.

kendime değil ama evime plazma almak istiyorum. araştırma içindeyiz alacağız.

sibirya'ya bir bilet. vizeler kalkarsa mart'ta gidicem kesinlikle mac izlemeye playoff zamani. kalkmazsa da belki ama vizeye neredeyse 500lira vermek istemiyorum. onun disinda istedigim bi sey yok afiyetteyim masallah.

mutlu edecek herhangi bir şey. çikolata bile olur.

Eksikler var aslında ama şimdi düşünüyorum arzuyla istediğim bişey yok gibi. Kurutma makinesi ve kıyma makinesi olabilir.

adam gibi kablosuz modem.

hali hazırda açılmış başlıkları kurcalıyorum hatta şu an belki ekmek çıkar diye boşuna başlık açmıyorum.

nasıl da saygılı yuzırım...

şu sıralar instax mini 8.

Kış geliyor buraya özel mont almak istiyorum giyiniyorsun yarım kol tshrt üşümüyorsun 0 derecede. Gecen sene iglo da yasayan kutuplulara benziyordum içime kat kat kat giyine giyine.

Ses sistemi

Bisikletti, aldım, şimdi kask almak istiyorum iyi Bi tane

Yeni bir elektrogitar. Alacagim sey de pahali falan degil, sebepsizce erteledim.

motor, marka model araştırması devam ediyor, telefon olabilir (camı kırık, arada saçmalıyor), laptop (en az 8GB ram, 500GB ssd, 8/9 saat pil süresi, hafiflik önemli)

Ben söyle biraz lukse kacan spor giysilerinden, ayakkabilarindan almak istiyorum ki hevese geleyim. Ama sonra bi tayta 250 lira verolir mi falan diye vazgeçiriyorum kendimi hep. Sonsuz döngüdeyim :/

Kindle +1
Bi de uzak gelecekte apple saat

not 7 var aklımda ama şuan değil.

Iron 883.

bilgisayar, alırsam tüm param bitecek diye erteliyordum ama daha fazla dayanamıyciim.

yatak. ama ne marka model alacagima karar veremiyorum. derin mevzuymus :(

bisiklet

Ucak modunda nasil geliyor? Vahiy mi iniyor ne is? Nete baglandi mesaj i aldi demek, muhtemelen mesaj iletildi diye de geridönüs almistir. Okundu demez, ama coktan ikitiktir o muhtemelen. Modu kapatip acman muhtemelen okundu geridönüsünü etkiler, mesaj iletildi mi iletilmediyi degil.

teorik konusuyoruz.

tek tik, mesaj sunucuya ulaştı, iki tik, mesaj karşı tarafa iletildi, mavi tik, okundu.

dolayısı ile saat olarak kalır mesajın uçak modundan çıkana kadar sunucuya iletilmez telefonda kalır.

gelen mesaj diyor saat olmaz karşı tarafta. tek tik olur. kapatınca internete bağlanınca iki tike döner. kesin bilgi.

Shameless
Mad men

True Detective, Shameless.

Modern family,
Downton abbey,
Boardwalk empire,
The wire.

Sırasıylan tercihlerim.

Plase suits.

@steve rogers +1

arrested development, the wire

the wire
shameless

@steve +1

zgrydn +1

ikisinin türü farklı olduğu için ikisi bir arada bile izlenebilir. the wire rocks

Shameless

Shameless

True Detective,Boardwalk Empire,Suits,The Wire

şu listeden en yüksek puan alan dizilere bakabilirsin, en tepeden izlemeye başla :)

eztv.ag

The wire, true detective.

Komedi olarak da arrested development, modern family.

True Detective burda yazdıklarının hepsinden 3-4 gömlek üstün bir dizi.
Komedi olarak the office ve modern family'i öneririm.

The wire true detective shameless diye sıralardım

açıkçası bu adetleri bilmem de size ödemeleri gerekirken, annelerinin yola çıkması sonucu birsürü başınıza bela açılmışken sizden para istemeleri saçmalık.

ben olsam vermem. ama dediğim gibi adetlere uzağım.

geçmiş olsun bu arada.

Ya ne dindarı ak adam ne demiş baksana belli demiş işte sana açık açık. Sen hiç muhattap olma para talebi onlardan gelsin konusunu bile açma, it sürüsü gibi üşüşürler başınıza. Emin ol o mahkemede en çok o adam ağlayacak anam öldü anaağm diye. Skiim adamı ayrıca, sen açma hiç konusunu.

Geçmiş olsun.

Oncelikle gecmis olsun, olen teyzeye de Allah rahmet eylesin.

Her ne yaparsaniz yapin, kan bedeli olarak para da odeseniz, aile sikayetci olmasa bile bir dava acilacak kardesiniz hakkinda. Taksirle Olume Sebebiyet Verme nedeniyle. Dava surecinde bilirkisi raporu aldirilip sucluluk oraninin kimde oldugu belirlenecek. Eger ailenin zararini karsilarsaniz ve mahkemede sikayetci olmadiklarini da beyan ederlerse kardesiniz hakkinda kuvvetle muhtemel hukmun aciklanmasinin geri birakilmasi uygulanacaktir. Yani 5 yil boyunca herhangi bir suc islemedigi takdirde davanin ortadan kaldirilmasi.

Zararlarini karsilamaniz cok onemli.

@want2die kadının kocası yok. Bakmakla yükümlü olduğu kimse de yok. oğlunun evinde kalıyormuş. yani yetim filan da yok. Ben de en azından dediğim gibi cenaze vs. için yaptıkları masrafları karşılamak istiyorum. adamlar makul insanlara benziyor yani konuşabiliyorsun, kazanın nasıl gerçekleştiğinin de farkındalar. Ama işte bir beklentileri de var. bu beklentinin şekli ve boyutunu tahmin edemiyorum bu da beni rahatsız ediyor.

73 yasindaki kadinin kan parasi mi olurmus, siktirsinler afedersin.1-2 bin mevlut, yemek vs masraflarini karsila..tehdit ederlerse savciliga bildir.

Cok gecmis olsun, karşı taraf icin oldugu kadar sizin icin de zor bir durum. Oncelikle sakin para vs verecekseniz avukata danismadan vermeyin. Cok aci evet ama isin usulu boyle, kan parasi vermeseniz bile mahkeme sizi maddi ve manevi tazminata mahkum edecek.kaybedilen canin yerini elbette tutmayacak ama siz hem bu surecte aileye destek olmaya calismissiniz, maddi desteginizle de bir miktar rahatlatma saglamayi amacliyorsunuz. Avukat araciligiyla bir maddi destekte bulundugunuzda vasi olan kisilerin feragatname imzalamasi lazim. Aksi halde hem sizden kan parasi alip hem de maddi manevi tazminat acabilirler. Diger yandan, ceza davasi zaten kamu davasi olarak acilacak aile sikayetci olmasa bile. Ama siz onlari memnun eder ve sikayetci olmamalarini saglarsaniz sonucu etkiler. Sizin onlarin magduriyetini gidermeye yonelik girisimleriniz hakim gozunde cezanin miktarini etkiler. Trafik sigortasi maddi tazminat cenaze masraflari vs karsiliyor zaten. Siz policenizin fotokopisini onlara iletin. Yalniz bir ara sigorta kusur oranina gore odeme yapiyor diye duymustum, teyze kusurlu oldugu icin sigortadan alacagi miktar dusuk olur. Hastane cenaze masraflari zaten sigortanin odeyecegi seyler. Bunun ustune avukatlar esliginde goruserek yapabileceginiz birsey varsa yapin. Etik degil, hos degil evet ama malesef bu isler boyle yuruyor. Ve sizin para verip vermediginiz hakimin kararini verirken baz aldigi onemli bir kistas oluyor. Cok uzuldum, Allah rahmet eylesin, gecmia olsun.

Bir canin karsiliginda racon keser gibi "yapilcak olan belli git kardesimle konus" diyen insana para vererek yanlis yaparsiniz bence hocam. Her seyi hukuk cercevesinde halletmeye calisin. Eger ille yardimci olmak istiyorsaniz bence ailedeki bir cocugun 1 yillik kitap defter ne bileyim kirtasiye egitim masraflarina yardim edin. Ama bence hukuk disinda kesinlikle ellerine para vermeyin. Bence.

Cenaze masraflarını ve mezarını yaptırmayı teklif et. Kabul edeceklerini zannediyorum. Güzel ve kaliteli mermerden bir kabir yaptırabilirsin.

Bence de siz suçlu gibi gidip gidip "ne vereceğiz" dersen, bu işin sonu kötü biter. Eğer 50-60 bin TL gibi büyük rakamları ödeyelim, ne olacak diyorsan ayrı...

Avukatınıza durumu izah edin ve o takip etsin...


.

Fbeyz+1

Benim akrabam yogun bakimda olacak, bu isin raconu belli diyecegim ben? Gercekten ne boktan toplum olmusuz

Sizi anliyorum, sucsuz da olsa kardesinizin olume karismis olmasi cok buyuk bir yuk. Maddi acidan bunu kendi adiniza hafifletmeye calismayin, karsiligi o degil cunku. Cok istiyorsaniz cenaze emvlut masrafi falan yeterli. Bilemiyorum davada kullanilir mi ama karsi taraf "bu adamlar bize para verdiler davaci olmamamiz icin" bile diyebilir

Geçmiş olsun
Sakin elden para vermeyin kanun ne derse onu yapın adam pislik yapacak sakin ha teklif dahi etme kan parası vs yukarıdakilerden artı 2

kardeşin suçsuzdu ama sen suçlu olmak istemiyorsan şunları yapmalısın;
-sakın para verme!!!
-vereceksen bile sakın elden para verme. oğlu ya da kızı adına gönder.
-aramızda halledelim deme sakın, bırak dava açsınlar yasal olarak parayı alacaklarsa alsınlar.

bizim başımıza geldi. 70 yaşında kadın bizim kusurlu olmadığımız bir sebepten öldü.
kazadan sonra devlet hastanesine götürülmüştü, biz aldık özele götürdük. ailesi anlayışlı davrandı zira kusur bizde değildi, zaten yaşlıydı, rahatsızdı gibi şeyler söylediler yani onlar diyordu zaten bir gözü toprağa bakıyordu falan filan.
neyse hacı bu kadın öldü, aile 180 derece döndü.
70lik kadın oldu mu sana gencecik gelinlik çağında kız.
biz tekrar bunları ziyarete gittik; ağlamalar, feryat figan.
dayanamadım tiyatroya, konuşacakmıyız sonra mı gelelim dedim.
bunlar annelerin için bizden 70binden kapı açtılar, siz ticaret mi yapıyorsunuz, insaf ulan bu kadar para istenir mi dedik çıktık.
2 gün sonra oğlu aradı fiyat kırdı, yaw siz bizimkilere bakmayın 50bine bu işi bitirelim.
eniştem yok dedi telefonu kapattı; bu sefer diğer oğlu aradı 20bin istedi, evet 20bine indirdiler sezon sonu indirimine denk geldik iyimi.
biz yine hayır dedik, bunlar dava açtılar :) avkat artık bunları nasıl kafaladıysa.
sonuç babayı aldılar ellerine şuan ne yapıyorlar bilmiyorz.
kısaca şunları da belirteyim;
bu zırcahil ve parasız adamlar bizden korkmasalar belki tehdit yoluna falan da giderlerdi.
sona olarak haklı/haksızlığa bakılmadan bırakın dava açıyorlarsa açsınlar yoksa zırnık vermeyin para öyle gider bi de dava açar tekrar sizden para koparma derdine girer.

Parayı sokakta buluyorsunuz herhalde. 10-15 bin az değil. Bırakın şikayetçi olsunlar. Belki tazminat bundan daha düşük olur. 1-2 bin liralık yardım yapabilirsiniz, ama kanıtlayın bunu da.

Mahkemeler de kişinin geliri, yaşı ve ortalama ömür ile bir hesap yapılıyor, tamamen sallıyorum 1000 lira emekli maaşı olsun, 80'de vefat ederdi zaten denilip (burada kronik rahatsızlık sağlık durumu vs. de dikkate alınıyor elbette) kalan ömür üzerinden ne kadar para geleceği hesaplanıyor falan bunun üzerinden bir maddi tazminat biçiliyor. ancak para toplu verileceğinden bir takım şeyler düşülüyor falan ve belli bir fiyat çıkıyor. Bunu düşünerek, sizin üzüntünüzü ve endişenizi kullanmalarına izin vermeden ancak iyi niyetinizi de geri çekmeden hareket edin.

Bir avukat ile görüşün, eğer mahkemeye gitmeden aranızda anlaşıp bir tazminat ödemeye karar verirseniz bu işin resmi ve ispatlanabilir evraklar ile yapın ki ileride size tekrar art niyet ile dönemesinler. Mahkemeye giderseniz iki ihtimal var, mahkeme bir bedel belirler, karşı taraf yada siz itiraz edersiniz, geri döner mahkeme tekrar görülür tekrar itiraz edilir vs. vs. vs. uzar gider, yada mahkeme bedeli belirler taraflar kararda mutabık olur, bedel ödenir herkes yoluna devam eder.

Demek istediğim bu konuyu bir avukat ile görüşmeniz, onlar bu tip şeyler hakkında daha fazla bilgi ve tecrübeliler size ne kadar tazminat ödemeniz gerektiğini söylerler.

saçma sapan yorumlar gördüm burda. mahkeme sonucu henüz net degil hiç bir hukukçu davanın sonucu kesin söyleyemez ummadıgın karar çıkar fazla rahat olmak iyi degil. gelelim kan parasına bazı yörelerde bu tip seyler geçerli ve hak olarak görünüyor. şikayetçi oldular mı bilmiyorum ama işi sulh içinde çözmeye ve ne talep ederlerse ne tamam ne hayır diyip olabildigince uzatmaya bakın. aile büyükleri ile muhatap olun çoluk çocukla degil. ilk celseyi görmeden tek kuruş vermeyin onlarda daha fazla para almak için dava uzar gider birde ters bir bilirkişiye denk gelirse sormayın gitsin. polisin tutanagı ile bilirkişi raporu aynı şeyi söylemebilir. karşı tarafın acılı ve üzgün oldugunu bilerek uyumlu bir şekilde işi tatlılıkla uzatın istenilen rakamın daha altını verin dava uzamadan işi bitirin.

arabada hasar varsa onun parasını iste bence sen adamdan. bu işin raconu bellidir.

adı doğrudan kan parası olmasa da hukukta olan bir şey bu zaten, davada 3-5 bin lira kan parası çıkar daha fazla çıkmaz diye düşünüyorum, onun dışında içinizin rahat olması bakımından diğer arkadaşların dediği gibi cenaze, mezar vb. masraflarını karşılayabilirsiniz.

yukarıda yazmışlar ben de tekrar edeyim : SAKIN ELDEN PARA VERME!!!!!!!!!

vermeyin. mahkeme ne derse onu yapın.

merhaba

şu an kira ödüyorsanız eğer ev almak mantıklı olabilir. çünkü 800 en az kira verdiğinizi düşünürsek onun yerine ilk yıl 1500 ödeyecek şekilde krediyle ev alınabilir. eğer kiranız daha düşük veya kira ödemiyorsanız bebeğinizin en az 1 yaşına gelmesini bekleyin bence. ben olsam öyle yapardım. 2 ay sonra doğum olacaksa ve tam o sırada krediye girme mevzusu çok riskli gibi. sosyal risk yani. bir şey olacağından değil de sosyal risk yani. neden böyle bir riske katlanasınız? bir yıl sonrası çok daha az kazançlı kılacak fark nedir sizi?

hem evi aldıktan 2 değil 1 sene sonra eşiniz çalışmaya başlayacak olur. giderleri minimuma indirip yaşayacağınız süre 1 yıla düşmüş olur.

kolaylıklar dilerim. umarım çok sağlıklı, tatlı mı tatlı bebeğinizle upuzun ve mutlu hayat yaşarsınız.

sana herkes şurada ne güzel cevaplar verdi.
www.eksiduyuru.com

hala 2500 maaşla 1600 lira kredi mi ödesem diyorsun.

çocuk daha doğmadan böyle bir şeye girme abi. allah korusun ya çocukta ufak bir sorun çıkarsa, hani geçici bir şey bile olsa bir anda 4-5-10 bin hastaneye/hastalığa gidebilir. bu iyimser bile olabilir yani.

kısaca güzelce doğsun, bir kaç ay geçsin önünüzü görün. sonra karar verin.

2700-1500 = 1200 lira kalır, faturası, mutfak masrafı çıkartalım, 900 lira, ancak çocuğun bez parası eder gibi geldi bana, size bırakın yaşamayı nefes aldırmaz sanki. gerçi şimdi de kiraya ne kadar veriyorsunuz onu da bilmek lazım, oran aynı ise olabilir yok değilse gerek yok bence.

Evli biri olarak şunları sıralayayım sana arkadaşım:
* Her ikiniz de çalışmadan olanaksız bu iş.
* Eğer ailelerden yardım alırsan, yine de ikiniz çalışırken almanı tavsiye ederim.
* Ailelerden yardım ben tercihen almak istemedim. Yapılan yardımın yüze vurulmasından zerre hoşlanmadığımdan, buna mahal bırakmadım.
* İkiniz çalışırken bile öyle bir ödeme planı yapın ki çocuk okula filan başlamadan büyük ölçüde evin borcu bitsin.
* Taksitlerin miktarını tercih et. Bu önemli. Bir an önce bitsin fikri güzel ama hayatın diğer şeylerinden kısacağın için bu yıpratabilir sizi. Ne bileyim tatilden, giyimden, gezmeden. İş, ev, uyku rutini dengeleri bozabilir.
* Temelden girersen daha ucuz olur. Kooperatif demedim. Şöyle 30 - 40 aya teslim edilecek yerler vardı Ankara'da, onları takip et.
* Evi al, çoluğun çocuğun ilerde rahat eder. Bundan 10 yıl sonra hala kira veriyor olabilirsin.
* Evi alınca kiraya verirsin, kirayı da kendi kiranı ödeyebilirsin. Bilmiyorum belki çalıştığın yerden alamayacaksın.
* Yakın vadede Ankara'dan taşınma olasılığın varsa, o olasılığın olduğu şehirden alabilirsin.
* Araban yoksa alma, cepten yer. Araban varsa, çocuğa çok lazım oluyor.
* Kredi kartına yüklenmeyin. 6 taksittten fazla taksitlendirmeyin.

Aklıma gelenler bunlar. Gönlünü rahat tut yine de olur. Kıt kanaat geçinenler ev alıyor, ben de şaşıyorum.

bu koşullarda ev almak çok büyük risk almak olur.
doğum sonrası ilk yıllar çok masraflı oluyor. bağışıklık sistemi oturmadığı için sık hastalanıyor, ateşleniyor, diş çıkarıyor ateşleniyor... taxi paraları bii dünya tutabiliyor.
bez masrafı o kadar ayyuk ki bebek hediyesi sorana tecrübeliler bebek bezi al diyor düşün.
çabuk büyüyor kıyafeti pabucu pijaması vs. masraf.
oldu eşin iş bulamadı?...
oldu senin işinde sıkıntı oldu?... memurum, işimi kaybetme riskim çok az diyebilirsin, oldu düştün ayağını kırdın vs birkaç ay rapor alacak durumun oldu maaşını kesintili alacaksın. olmasın tabii ama olanlar olsun diye olmuyor sonuçta.

ben yerinizde olsam ev almadan önce ev taksidi kadar miktarı en az bir yıl bir kenara atar sonra ona hiç dokunmadan ev alırdım. ödemeler sırasında da o rakama dokunmazdım. sağlık gibi gelirde eksilme veya kesilme gibi ters bir durum için yedekte tutardım.
evliyim.

900 tl ile ev geçinilmez.doğumda ve doğumdan sonra para lazım olacak. şu an için tavsiye etmem..

gram altin +1

alacağınız evin tutarına göre ödeyeceğiniz aylık taksit tutarı 2000 TL + olacaktır. önce alacağınız evin bedeli ve koyacağınız peşinatı düştükten sonra ödeyeceğiniz taksit tutarını araştırın.

Ev almak her geçen gün daha zor oluyor. Bir sene geç ev almanın maliyeti de oldukça fazla. Şu an kirada oturuyorsanız neden olmasın diye düşünüyorum. Evliyim, geçen yıl ev almadığım için çok pişmanım, çocuksuzum.

kabul ederim :d

ytl?

ytl diyosa kabul etmem

Büyük ihtimal işi başarırsan 20 milyon yerine bir kurşun da sen alacağın için...Adam gel şuraya paranı vereceğim diyecek, sıkıp gidecek sana.


.

bi şişe şarap parasına yapacak adamlarda vardır bu işi bu ülkede yüksek bir rakam denmiş. bu işe bu kadar para verecek adam sizede fazla yaşatmaz o parası ile .

ben ederim
tohumuna para mı saydım aq :)

* damping: 1 milyon tl'ye de olur, maksat ayağınız alışsın :)
kan çıkmazsa para yok :)

@douchebag

deepweb'de rakamlar $10-12bin seviyelerindeydi 2013 yılında. rakam doğru.

www.google.com.tr

cevap: yapmazdım. taşeron işçiliğe hayır

O parayı ben ona vereyim de benim zamanımı çalmasın hıyar. Bak şurdan gitsin -------->

taksimde hapçının tekine 200 lira versen adam öldürür ne 20 milyonu:S

@douchebag

pii hakaten ne yapmışım öyle ben :) o zaman gelsin milyorlar sigortayı dışarıdan öderim!!1!

10-12 bin dolarsa öldürmem tabii. 1 milyon dolara da yapmam. 10 milyon olsa şöyle bir düşünürüm ama ben düşünene kadar biri çoktan gider öldürür :D

yok aga. oldurdugun kisiyle beraber sen de olmus olacaksin. vicdan azabi, oldurulme korkusul, kacak hayati yasama vs. kafayi yersin olmekten beter olursun.

Öldürmek istediğinin nasıl bir adam olduğunu araştırırım. Ölmeyi (benim değerlerime göre) hak eden biriyse "sen etraftaki güvenlik kameralarını mobeseleri falan temizlettir, para istemez bey baba" derim.

Yok iyi düzgün bir insansa siktiri çeker giderim. Şaka şaka, alttan alır, "adam vurabilirim ama cinayet işleyemem bey baba, bunu benden isteme" der götün götün uzaklaşırım.

Yine böyle canımın çok sıkıldığı bir ana denk gelirse ama sırf aksiyon olsun diye çekip vurabilirim de. Vurmayabilirim de. Garantisi yok.

zamanında çok çok azına bıçakla yaralamada bulunduğum için bu para yeter de artar bile.
tabi yaralama gibi şeyler daha kolay işler. cinayet için düşünmek lazım.

EDİT: yukarıdaki satırlardan sonraki 10-15 dk içinde bir sürü mesaj aldım. "abi x yazarı halleder misin bi. adresini bile bulurum sen yeter ki indir" ya da "şekerim gel bu gece beni de vur" falan gibi bir sürü mesaj.

arkadaşlar dediğim gibi benim alakam yok silahla falan. bedelli bekleyen adamdan tetikçi mi olur?
o şekerci ablaya da selam olsun.

inanma vuracak

kimi öldürmemizi istiyor? :D

O değil de 5 lira için adam öldürecekler varken piyasayı yükseltiyor eleman.

oo kupigo tetikci çıktı :)

adres ve kimlik bilgilerini alayım.

edit : yarısı peşin, yarısı iş bitince.

kiralık katil daha ucuz, bu herif malmış derim. tabii öldürülecek olan kişi kim o da önemli, gazeteci, politikacı, bürokrat falan baş ağrıtabilir o türden kişiler için ucuz bile gelebilir.

isteyen kim, hedef kim, niye böyle bir şey isteniyor vs. oturup araştırırım açıkcası sonra sallayayım mı yoksa ihbar mı edeyim arasında bir karar veririm.

Sandman, hangi ülkede sağlayacaksın bu koşulları?

Kimi öldüreceğime bağlı.Adam iyi ise ilk ödemeden 2 kat fazlasini verebilecekse şayet,adami kaçırır sonra diger adama is bitti derim.
Sonra paranın tamamini aldıktan sonra cesedi göstermek amacli yanıma alir diger adama giderim. Ondan da iki katini aldikmi ikisinide ortadan kaldiririm.temiz is. Ve elimi silaha bile dokunmadan bir kac vahşi pitbull halleder.olmadi ikisi birbirini halleder. Güzel para.

kabataslak cevap vereyim.öncelikle fiziksel olarak gitar ile teybi bağlamalısınız,yani soket bağlantısı düzgünce yapılmalı her iki tarafta.bu arada teyp dedim ama sizin cihaz bu durumda anfi görevini görecek burada.

bunu yaptıktan sonra gitara bağladığınız şey (mikrofon,manyetik vs her ne ise) ile sizin anfinizin empedansları birbirine uyumlu olmalı.böyle olursa ses aktarımı sorunsuz olur..
gitar bağlamak için radyonuzun speaker"larının kaç watt olduğunun önemi yok..MİC veya LİNE İN girişlerinin empedansları önemli.bunlarda cihazın kullanma kılavuzunda yazar.

out çıkışı değil, in girişi lazım, mikrofon girişi varsa alette yapılır gitar jack'ini küçük kulaklık jack'i haline getiren aparatlar var onlarla olur ama zamanla radyoyu bozma ihtimalin var, mikrofon ile manyetikler aynı frekansda çalışmıyor dolayısı ile donanımı zorluyor.

plakayı okuyamıyor ise (plakadan otomatik düşmesi lazım) pek bir sorun çıkacağını sanmıyorum, millet plakayı söküyor. sağa yanaşıp geçince okumuyor deniyor bilemiyorum.

e git yüz abi allah allah :)

Ya biraz daha sistematik yapmak istiyorum iste, koskoca bi endustri falan, elbet benim gibi olanlar vardir :)

Bir de "abi oyle cok yanlis kaslarini bozarsin fizigine zarar verirsin" falan olaylari var ya, ondan da cekiniyorum.

Yav yok git bi havuz bul yüz, yüzünce de bi yerlerin ağrıyacak. Özellikle sigara varsa zorlanacaksın ama doğal kalori yakacaksın, çok kasmamış olacaksın vücudu. Ne bileyim şimdi çok isyankar yazmışsın.

En en en iyi önerim herhalde al bi köpek sabah akşam birer saat yürü koş oyna olur. Ben sırf bu şekilde beş kilo verdim 3 ay içinde, yemeden iççmeden kesmeden üstelik.

Salonda var havuz ya zaten, keyfime gore yuzme bisiklet kosu uclusunden bir-ikisini donduruyorum ya. Kopek zor ama, kendime zor bakiyorum hem ev arkadasim da yanasmaz. Tesekkur ederim ama :)

Kasları bozan şey hareketsizlik ve kötü beslenme. Bunlar ise övünürcesine yaptığın şeyler. Nasıl ciddi bir ilerleme bekleyebiliyorsun ki?

Iyi de zaten hep olan seylerdi onlar, ovundugumden degil gercek o. Hareketsiz degilim aslinda ama yerlesmis bir sey var, gunde 4-5 km yuruyorumdur toplasan minimum. Obez falan da degilim zaten, 23 bmi ile az gobekli sekilde surduruyorum hayatimi. Merak ettigim kendi kendime spor yaparken patates cuvalina dondurmeyeyim vucudu yanlislikla, derdim o.

sigarayı bırak sağlıklı bi insan olursun sanki. geri kalanında kafana göre takıl bişi olmaz.

ön kolum 4 ay falan ağrımıştı. deload haftası sonrası ağrı çekiyorum hala özellikle bacaklarda. normal yani. o ağrıyı seviyorsun bi süre sonra. alışınca nadiren ağrıyor zaten. öncesinde dinamik sonrasında statik esneme yaparsan daha az ağrı çekersin ayrıca. farkı çok büyük.

o agri sizi yorgunluk olmazsa gelismeyi unut. saatte 9km hizla 2km kosarsin en fazla.

Bütün gününü ağrı içinde geçirmeyecek şekilde ağırlık çalışabilirsin sadece fitness için.

Sadece koşabilirsin, bisiklet sürebilirsin, yüzebilirsin. Kendini zorunda hissetme böyle şeylerde.

@selam o kisa zamanda olacak ya, bakalim calismalar suruyor :)

@yazarken ellerini birakan herif vazgecen ve kolaya kacan bir mizacim olduguna karar vermissin tebrik ediyorum, mesele sadece ucunda sevdigim, hedefledigim ya da motive eden bir sey yok. Dolayisiyla agriyi da neden cekeyim, sevmiyorum oyle gezmeyi kimildayamaz sekilde. Sen motivesindir, sakatlarsin gerekirse kendini, ucundaki seyi hayal ediyorsundur. Benim hacim kazanma derdim yok, yazdim zaten. Baslik da vucut gelistirmeme zaten, olumsuz yani oyle bir motivasyonum da yok. Derdim agri yasamamak kimildayamayacak sekilde, cunku sevmiyorum. Alternatif ve sistematik bir sey ariyorum daha sakince yapabilecegim. İstedigim duzey sadece stres ve ter atmak.

@hasmetizm cok denedim, sevmiyorum sevemiyorum. Bir yeri agriyinca malak gibi yatip gecmesini bekleyen bir bunyeye sahibim cunku. Fakat isinma yontemlerine bir bakayim dedigin gibi, haklisin o konuda.

@alperz ya kostuktan falan sonraki yorgunluk nispeten tatli oluyor, bir de kostukca fazla yormasam bile artiyor mesafe falan. Benim sikintim kollari kimildatamiyor duruma gelmek.

@adramelekhh oyle yapinca da butun hocasi bu isin icinde olani "abi cok yanlis yapiyorsun yapma oyle bidibidi" diye saldiriyor, cekincem o yani. O yuzden sordum.

Ağırlık yapmak hoşuna gitmiyorsa başka spor yap. yüzme falan. sigarayı bırakacaksın. az ağırlık çok tekrar yap. nişastayı, şekeri azaltacaksın.

Feto ruyasinda peygamberler ile gorustugunu iddia etmiyor bildigim kadariyla. Bir donem onunla beraber olanlar onun boyle soylediyini iddia ediyor. Yani bu iddianin gercekligi ile ilgili elle tutulur bir bilgi yok.

Değil.

Peygamber, Allah'tan emir aldığını belirtiyor. Ve Hz. Muhammed son peygamberdir, vahiy kesilmiştir.

arkadaşlar rüyasında peygamberi görmesinden değil; onunla olan görüşmeleri sonucunda bi tarz girişimlere ve çalışmalara girmesinden ve yeni bir ideoloji oluşturmuş olabilme ihtimalinden bahsediyorum. bunu iddia edebilir yani. yoksa peygamber görülebilir.

"Peygamber terorstin ruyasina girer mi hic?" diye inanmiyor insanlar.

@kaptan maydanoz olayı bütünüyle düşünemiyorsunuz, sanırım zaten benim açımdan düşünmenizi beklemekle hata ettim, cebrail ile görüşen hz. muhammed'i yalnızcq örnek verdim, tüm dinlere genelledim, ama siz islam perspektifinden bakıyorsunuz, ben sadece inanç sistemine değinmiştim.

selam.

öncelikle o adam "ben peygamberi gördüm onunla konuştum ettim, bana şunları söyledi" vs dediğinde kimse İNANMAMA durumda değildi, gayette herkes inanıyordu. kimse deli saçması demiyor(du). düne kadar fetoyu terörist ilan etmeselerdi hala da öyledi. ki hoş şu an fetoya küfredenlerde tamamen devlet korkusundan dolayı küfrediyor.

milyonlarca insanın hoca efendi diye götünü ayağını yaladığı insanı, o milyonlarca insan bir günde terörist mi ilan edecek?

sonuç: işte bu yüzden peygamber de diyince inandırıyor etrafındaki insanları. falan filan...

Bak şöyle izah etmeyi deneyeyim.

Hz. Muhammed efendimizin yanında bir şey pişiriliyormuş, o da neden farklı şekilde pişirmediklerini sormuş. Böyle daha kolay oluyor gibi bir şey söylemişler, ben sizin işlerinizin ehli değilim gibi bir yanıt vermiş. Yani doğru bildiğinizi yapın anlamında. Bu birinci örnek.

İkinci örnek, kuran okumak sünnet, dinlemek farzdır. Hiç bir müslümanın arapça öğrenmesi şart değildir, sadece 4 duayı bilerek namaz kılabilirsin. Bu adamlar türkçe olimpiyatlarına peygamberin geldiğini söylediler. Neden gelsin?

Üçüncüsü, islamda likayat önemlidir, şuanda pek fark edilmese de. Nisa suresinin 58. ayeti şöyledir mealen;

“Allah size, emânet ve yetkileri o konuda güvenilir ve yetenekli olan ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman, kim olursa olsun adâletle hükmetmenizi emrediyor. Bakın, Allah size ne güzel öğüt veriyor! Hiç kuşkusuz Allah her şeyi işitendir, bilendir.” Nisa:4/58

Bu emre karşı Peygamber Gülen'in rüyalarına gelip soruları söylemez.

Bence yeterlidir bu yanıtlar, sorun olursa cevap veririm.

peygamber mucize gösteriyor ve sen gözünle görüp evet inandım bu adam peygamber diyorsun, senin lafına itimat edende senin lafın ile inanmaya başlıyor, ardından da allah bana cebrail ile haber yolladı o da şudur şudur diyor dolayısı ile buna da inanıyorsun, bu arada peygamberler zamanında da (hepsi için geçerli) onlara inanmayanlar mucizelerini kabul etmeyenler büyücülükle sihirbazlıkla yapıyor diyenler var, yani o dönemde de herkes inanmıyor.

herkes inansa neden peygamberleri öldürsünler yada öldürmeye çalışsınlar değil mi?

bildiğim kadarıyla feto hiç bir vaazında peygamberi gördüm demedi. bir küçük dünyam kitabında odaya peygamberimiz girdi yazdığını hatırlıyorum. rüyada her görülen kişi peygamber değildir. ben de rüyamda gördüm ama çıkıp siyer kitabını açıp peygamberimizin simasını incelediğimde alakası olmadığını gördüm.

İçilir. Mideyi düzelten tek şey yoğurt. Bide powerade lazım su kaybı için

Icilir elbet neden icilmesin.

Aksine içilir. Sıvı kaybımızı seyyapmak icin

Sıvı kaybı olduğu için içilir. Ama az az, yudum yudum aralıklarla içilir. Yoksa mide yine dolar hoş olmaz.

içilir, aynı zamanda imde asidinin boğazdan temizlenmesine yardımcı olur, sanırsam sütte aynı işi yapıyordu emin değilim.

Anlaşabildigimizi düşünüyorsam çok da sallamam.

O saydiginiz universitelerden 2 tanesinin diplomasina sahibim. Tanidigim ve calistigim insanlarin cogu o universitelerden mezun.

O sebeple diplomanin bir onemi oldugunu dusunmuyorum, benim icin onemli degil partnerimin diplomasi.

Valla abi benim için önemli, ben aynı anda birbirinden çok uzak iki dalda üniversite okudum, dil öğrendim, iş yaptım falan.

Şimdi 23 yaşında mezun olup işe başlayıp çok afedersin daha 6 ay öncesine kadar ne iş ne hayat deneyimi olmamış kızlar ofislerde canımlı cicimli muhattap olmaya çalışıyo pek sallamıyorum açıkçası.

Ha daha okurken elle tutulur bişeyler yapmışsındır o donanımı kendine kazandırmışsındır ne bileyim elinden geldiğince öğrenmeye açıksındır beraber de keşfederiz balısı derim de öbür türlü zor.

Aslinda kultur seviyesi daha cok onemli. Ornegin kadinlar yazmissin duyuruda bayanlar dememissin. Bunu Anadolu'da insanlar anlamiyor. Universite mezunlari da bilmiyor. Ben cinsiyet esitligini, halklarin esitligini, hayvan haklarini savunurken onun akli karsi komsunun gelininin ne yaptigi gibi konulardaysa arkadas bile olamazsin.

İtü tercih sebebim. Zoru seviyorum.

Önemli değil. Lise mezunu ve benim toplam kitap sayımın en az 20 katı kitaplığı olan hatunlar da tanıyorum. Her neyse. Önemli olan kafaların uyuşması. Espri kabiliyeti.

Bir de ben zaten normalde, ilk tanıştığınızda sevmeyeceğiniz bir tip olurum. Genellikle böyledir. 2. ya da 3. görüşmeden sonra seversiniz ama o süreye kadar dünya görüşünüzü, insanlara yaklaşımınızı, hayatın her şeye rağmen yaşamaya değer olup olmadığını (sizin düşüncelerinizi) çoktan çözmüş olurum. Eğer gerçekten kafa yapısı uyuyorsa diplomayı yırt at. Hayat kısa. Ömür çok kısa.

Bir insanda beni en çok etkileyen şey dolu olması. Bilgili, kültürlü oluşu, muhabbet edebiliyor, espriden anlıyor oluşu ilgimi çekti hep insanların kaşının, gözünün şeklinden ziyade.

Buna karşılık hangi okulda ne okunduğu bence önemsiz. Bu belirleyici bir faktör değil yani. Yani zaten sosyal çevre gereği üç aşağı beş yukarı belli seviyelerde insanlarla karşılaşıyosun ister istemez. Lise terk insanla boğaziçi mezununu kıyasa sokacak bir pozisyonda olacağını sanmıyorum ben kimsenin.

Özetle kimsenin nasıl bir insan olduğunu össdeki başarısı belirlemiyor. Takılmayın böyle şeylere

Üç büyük şehrin kalburüstü Üniversitelerinden birinde bir lisans programı bitirdiyse kâfi. İnsanı asıl pişirip yetiştiren üniversite çevresi, ortamı oluyor. Erzurum makine ya da katü tıp mezunundansa İstanbul jeoloji mühendisliği olsun.

hiç okumadığı halde acayip kültürlü insanlar tanıyorum, öyle olursa sorun etmem. robert/boğaziçi okumuş cühela tanıyorum, öyle olursa tahammül etmem. hülasa eğitim, kültür, zevkler mühim. ama bunu okuduğu okuldan anlamak mümkün değil.

"seviyorsam" herşeyine rağmen seviyorumdur. bir önemi olmaz. birini "aaa mesleği/bölümü güzel" diye sevemem. bu ruhsuzca olur. çıkarcı olur.

En azından bir lisans mezunu olmasını isterim. Üniversite olarak da güzel bir üniversite olmasını isterim tabii. boğaziçi, odtü, itü vs. gibi üniversitelerden mezun olması +puan olur tabii ki.

Kültür, kitap okuma (eğilimi) vs. gibi şeyler de önemli. aslında okusa da genel olarak en az bir fazla şey yapan kadınlar daha çekici geliyor. ne bileyim bir çalgı çalar, şarkı söyler, yemek/tatlı falan yapar (makarna, pilav yapmak değil de yeni şeyler yapmak/denemek gibi) vs.

hani derler ya oturmayı kalkmayı bilecek, erkeğe erkekliğini hissettirecek falan o yeterli, bunun haricinde okuduğu bölüm/okul vs. değil de konuşabileceğimiz ortak konularımızın olması önemli bunu okul değil de kişisel kazanımlar sağlıyor çoğunlukla, çalışıyor/çalışmış olması da önemli.

ben o konuda attila ilhan'a katılıyorum:
www.5harfliler.com

atilla ilhan'ın böyle bir sözü olduğunu bilmiyordum. okuyunca çok hoşuma gitti. yalnız olmadığımı bilmek, üstelik kaptan gibi biri olunca, iyi hissettirdi :) düşüncesine harfi harfine katılıyorum ben de.

skayas +1

trollemek için yazmıyorum ama 3 defadır aynı şeyi anladığım için yazmadan duramadaım. sevgilinin eğitimi diye yazınca how train my dog'daki train'in karşılığı olan eğitim gibi anlaşılıyor. evcil hayvan muamelesi yapmışsın ve başlıkta da bdsm havası estirmişsin.

keşke sevgilinin eğitim durumu şeklinde yazsaydın.

soruna cevabım da şu: eğitim durumu ve öğrenim görülen yer/yerler kişinin karakteri hakkında doneler verebiliyor, o yüzden dikkatimi çeker.

Bunu araştırmam ama kendini belli eder zaten.