ikea'da falan boyuna uygun çerçeve bulsanız kendiniz halledersiniz aslında. hem daha ucuza gelir. ne kadar söylediklerini unuttum ama ablama gereksiz pahalılıkta bir fiyat vermişti çerçeveci.

tam uygun ölçüye uyan bulabilirim gibime gelmiyor ya.

ankarada 30-40 tl

Mahalle arasındaki yerlerde 50tl maks, semte de bagli

Filtre kahve çok tüketiyorum, çabuk bozulmuyor, az yer kaplıyor, galiba aklıma daha iyi bişey gelmezse filtre kahve alırdım sanki.

Kıyafet, takı, ağırlık, spor taytı, kil, tuval, boya... ben olsam alacak tonlarca şey bulmuştum bile :’)

Mikrofon

taşınabilir batarya (10000mah olanlar 120 lira falan, bir de kablo eklesen tamam işte :D)

Kulaklık, yağ

Giysi al. Degistirmen de kolay olur. Mağazası olanları kastediyorum.

Yakınlarda almam gereken veya ertelediğim birşey yoksa kıyafet alırdım ben

@a7x : kahvenin bozulmadığı kısmı aslında biraz karışık. evet bozulmuyor ama tazeliğini de kaybetmiş oluyor. ama şöyle de bakmak lazım, paketli kahve alıyoranız, tazeliğini zaten kaybetmiş oluyor.

@mr.goodcat : 2 kilo antep fıstığı alın.

Salıyorum da yani akşamları hep dışarda. Gündüzleri içerde duruyor mecbur olarak.

Düzen hep böyleydi ama son 2 haftadır delirmiş vaziyette

Emin değilim, daha iyi bilenler benim dediğimi düzeltebilir.

Bu tarz kafesler kuşlar için iyi değil diye biliyorum. Kare ve tünekleri plastik olmayan bir kafes alın eğer yapabiliyorsanız. Ayrıca eğer herhangi bir şekilde yem veya su ihtiyacı duymuyorsa kesin dışarı çıkmak için bağırıyor. Sadece akşamları yeterli değil maalesef. Kuş bütün gün sıkılıyorsa eğer zaten, kafesin içine girince iyice bunalıyordur.

dışarı çıkarın sık sık.. bizim kafes kapısı sürekli açık.. istediğinde dışarı çıkıyor 4-5 tur atıp tekrar kafese giriyor.. bu arada muhabbet kuşları için kafes dikey tel değil yatay tel olmalı.. belki ona bile isyan ediyordur.. :D

Kızma sesi bu. Akşam biyolojik saatlerine ters olarak salonda yüksek ses var ve ışık doğrudan vuruyor. Gece kafesi salonun loş bir yerine alın ama sizi görebilsin bir de doğrudan ışığı kesecek bir şey koyun kafesin üstüne. Sadece tepe kısmı için bez gibi.

Beni niye kanarya kafesine kapadınız? 3 kuruş para verip bir muhabbet kuşu kafesi alamayacak durumda mısınız? Bu kafes benim ergonomime hiç uygun değil. Bunu bir kanaryaya verip bana bir muhabbet kuşu kafesi alın Allah rızası için diyor.

Evet. Tam olarak söylediği bu.

head & shoulders clinical strength kullan. doktorun tedavileri bi işe yaramıyor. konazol, ketoral veriyor anca.

yok maalesef. sadece türkiye il ilgili bir durum da yok. en son baktığımda yurtdışında da yoktu. yabancı makalelere varana kadar bakmıştım yakın zamanda. araştırıyorlarmış hala.

gerçi covid varken herşey durma noktasında şu an...

@jelly bear

Bu şampuanı internetten mi alıyorsunuz? Migrosta falan bulunur mu?

migrosta bulunmaz internette satılıyor. hatta türkiye genelinde sayılı satan yer var.

antiseptik solusyon ile temizletiyor, gerekirse kortizon veriyor. kökten çözüm yok.

head & shoulders clinical strength bulamazsanız vichy nin yeşili de çok iyi geliyor.

sorun benim cildim de. o merhemleri kullanan kullana derinin içinden geçtik... yeni bir tedavi varsa gideyim dedim..

Sac icin ben clinical strength ve t-gel kullandim.
Krem olarak da; sebclair kremi var.
Onun dışında losyon olarak da fransiz markalarinin (misal uriage) DS (dermatite séborrhéique) adi altinda cikardigi ürünler var. Onlar oldukça iyi (la roche posay, bioderma, ducray)
Malesef fiyatlar Türkiye'de yüksek. Baktığım kremler 100 lira civari.

Sedolin ve pirdolin bunlardan birini deneyebilirsiniz..

Deneme yanılma, kortizon (konazol) bir şampuanla atak doneminde baskiliyorum 2,3 hafta. Sonrasinda kepeğe karşı etkili standart head&shoulders.
Herkesin cilt yapısı farklı. Denemen lazim

Hmm tahmin etmesi zor. Evet bugün koç holding açıklama yaptı ama bu ilk değildi. Türkiyenin en büyük callcenterlarından biri de kalıcı evden çalışmaya geçmişti, türkiyede üretim yapan önemli araba üreticilerinden biri de uzun süredir bunu düşünüyordu. Demek istediğim, genel bir perspektif değişimi var, evden çalışmak kaytarmak olarak algılanmamaya başlandı artık.

Ama bu artışa rağmen plaza fiyatları önemli oranda ucuzlamayabilir. Çünkü bunlardan bazıları haftanın bazı günleri evden çalışmaya geçicek, ofis orda. Bazıları tamamen geçicek ama ofise farklı vesileler için boşaltmamayı tercih edecekler (müşteri ağırlama vs.). Sonra trde gayrimenkul olayı biraz arz talepten bağımsız olarak fiyatlanabiliyor. O yüzden, azalma olur mu olur bence ama ciddi bir azalma olmaz diyorum.

istanbul özelinde zaten ofislerde arz fazlası vardı ve fiyatlar usd olarak düşüyordu muhtemelen bu covid olayı ile birlikte uzun süre sürünür.

bence kısa vadede değil. kısa vade dediğim 5-10 sene falan. bu sistemin oturması lazım.

Pandemi öncesi kısa vadede binadaki diğer katları da kapatıp tüm binaya yayılmayı sonra da ek binaya geçmeyi düşünen iş yerim yıllardır beklediği katlar boşalsa da kiralamamayı tercih etti. 200 kişinin çalıştığı binada artık taş çatlasa 40-50 kişi var.

Her zaman bir ofis gerekecek fakat bir tane şirketin koca koca binaları kapatması holding falan değilse pek mümkün olmayacak.

Büyükdere caddesidir vs her zaman bir kıymeti olur da onun haricindeki yerler bence kurumsala saçma sapan yerde çılgın kira saplama heveslerinden olacaktır.

valla tanıdığım tüm şirketler ofis konusunda küçülmeye gitti. özellikle küçük orta operasyonlu global firmaların türkyie ofisleri, genelde paylaşımlı ofislere geçmişti zaten. bu trend böyle devam eder ve çoğunlukla home office'e dönülmeye devam eder bence. bizim şirket de mesela kendi kiraladığı ofisten kolektif house'a geçti. ben de çok ünlü caddeler dışında ciddi bir düşüş olacağını düşünüyorum.

Fiyatlar biraz düşer bence ama büyüklerin boşalttığı yerlere startup larin talepleri cok olacak diye dusunuyorum. Ofis kültürü, network imkanı, imaj onemli seyler. Pandemi etkisiyle ani kararlar almamak lazım. En iyisi hibrit çözümler bence

birkaç gün içinde geçmezse - bazen hassasiyet falan gelişebiliyor, şu özel diş macunlarından alıp 1-2 gün dikkat edersin- sinir kalmıştır. kontrole git bence. röntgenini çekip baksınlar.

sıra beklenecek. sıralama sağlık bakanlığının sitesinde mevcut
sms ile bildiriyorlar sıra gelince

Bizim için sıra beklenecek. Şu ana kadar sağlık personeli oldu. Bir de sıra beklemek istemiyorsanız sanırım sağlık bakanının sizi aşı olmaya çağırması lazım. Davet edilince olabiliyorsunuz sanırım kim olduğunuz farketmeksizin. Normalde sıra bu şekilde: i4.hurimg.com

Ama gördüğüm kadarıyla siyasiler araya kaynayabiliyor.

ikinci parti gelmedi zaten ya da ben duymadım henüz. karaborsaya düşebilir aşı bu gidişle.

3 milyon aşı geldi 1 milyon aşılama yapıldı; şimdi sırası gelen bile gidemiyor çünkü 2. doz gelmezse boşa gidecek. o nedenle duraksadı işler.

Sıramızı beklerken özel hastanelere gelir tanesi 3binden alırız.

Değerli sağlık çalışanımız** ***,
COVID-19 Aşınız için adınıza tanımlama yapılmıştır. Randevu alarak aşınızı yaptırabilirsiniz.
Diye SMS geldi, sonra oldum. Muhtemelen normal işleyiş de böyle olacak. Kişisel başvuru olmayacak.

Ben anlamadım örnek verir misiniz?

İnternet hızlandırmıştır.

Ayrıca rock bottom +1 ve bu müthiş enrty-nick uyumuna da şapka çıkarıyorum :) insanlık sanırım idiokrasiye dönüşüp en dibe vurup ya yok olacak ya da eğitimliler belli yerlerde diğerleri de farklı yerlerde yaşıyor gibi ayrımlar olacak.

Bu arada South Park usulü her şeyin esprisinin yapılabilmesini severim ama zekice o. Sizin bahsettiğiniz aptalca tüm değerlerin aşağılanması gibi şeyler anladığım kadarıyla.

internet herkese açık. sokakta asla muhatap olmayacağın biri internette seni görüp senin hakkında yorum yapabiliyor. ben sallamıyorum kimseyi.

Herkes her şeyi gorebiliyor ama hala bazıları sahip olabiliyor. Linç ve küçümseme de en çok sahip olamama halinden beslenen savunma mekanizmasının biz uzamı olarak rağbet görüyor. İnternet çağı boyle birsey maalesef.

sigorta atıyorsa topraklamayla pek alakası olmaması lazım kaçak akım rölesi desen bir kaçak varsa topraklaması düzgün olduğunda anında atması gerekirdi.

sigortanın değerinden fazla akım çekiyor olma ihtimalin var mı acaba? yani olması gerektiği gibi atıyordur belki? onun yerine aynı prizde kettle filan kullanınca atmıyor mu?

Bence de sigortanın akim kapasitesi yetersiz olabilir. Eskiden elektrikli sofbenler varken mesela evin notmal sigorta anahtarları 16a iken onlar 32a olurdu. Bi elektrikçi daha iyi bilgi verir.

Hayır tüm alt yapılar türk telekom'a ait değil. Büyük bir çoğunluğu türk telekom'a ait. Superonline gibi firmalar kendi alt yapılarını kuruyorlar. Fakat türknet, millenicom gibi firmalar türk telekom alt yapısını kullanıyor.

uzaktan erişimle çözülebilecek bir şeyse idare ediliyor ama teknik bir problemde türk telekom ekibini bekliyorlar. bu nedenle arızada müşteri hizmelerine ulaşılamıyor. onlar da net bir cevap veremiyorlar çünkü.

oturduğun yerde yeni bir altyapı yoksa macera önermem. altyapı sorunlarında bir de aracı olması işi karıştırıyor.

not: bildiğim kadarıyla kendi altyapısı olan üç firma var: türk telekom, süperonline, türksat.

xdsl (bakır hatlar diyeyim) Telekom’a ait. Bunun dışında superonline ve Vodafone’un kendi fiber altyapısı olduğu gibi bazı yerlerde Telekom’un fiber altyapısını da kullanabiliyorlar. Bir de kablotv var, onun da kendi altyapısı var.

ben new balance aldım memnunum

bir tane alacağınıza bu fiyata 5 - 6 tane kinetix alabilirsiniz tabii tercih sizin.

Ucuz mal alacak kadar zengin değilseniz, 1 tane asics almanızı tavsiye ederim. Ben bu hataya düşüp aldığım nispeten ucuz ayakkabıyla ilk yol yarışı koşumu ayakkabıdan ötürü zor tamamladım. Ayakkabı ayağımı kestiği için 1 hafta antreman yapamadım.

Asfalt için sert tabanlı olması gerektiğini unutmayınız.

Nike free RN kullanıyorum. 3.0 ve 5.0 modelleri var, 3 km ve 5 km için kullanılabiliyor. Belki en iyisi değil ama benim en rahat ettiğim koşu ayakkabıları bunlar oldu. ayağı çok iyi sarıyor. Yağmur için ise shielded versiyonları var.

işe dışa basma sorununuz varsa stability birşey almanız gerekecektir
bu konuda bilinçliyseniz es geçebilirsiniz burayı :)

benim var mesela böyle bir ihtiyacım;
ben nike zoom winflo kullanıyorum baya memnumum
coachım under armour destekli, giysilerden çok memnun ama ayakkabılar eh diyor.
adidas o konuda baya iyi ama bütçenizi aşabilir.

ultra boost 945'e düşmüş, azıcık daha eklerseniz bütçeye.

asfalt zeminde koşmak için destekli bir şey almanızda fayda var. nike zoom pegasus olabilir.

ıslak zeminde koşacaksanız iki tane öneririm. biri decathlon long run bilek destekli sert zemin performansı iyi. bir tane olsun sağlam olsun derseniz asics gel 2X' ler.

co2s2+1

1 ay önce aldım, hiç fena değil.

macfitte var kadın hocalar

b-fit ler de tamamen kadınlara yönelik diye biliyorum.

istediğinizi yapın bir şey çıkmayacaktır. minareyi çalan kılıfını hazırlar. böyle göz göre göre yaptıklarına göre güvendikleri bişey vardır muhakkak.

naksidil çok yanlış düşünüyor. sgk'ya gidin tangoalfa'nın dediği gibi. işe iade davası da açabilirsiniz. bildiğim kadarıyla işçi - iş veren arasındaki davaların hatrı sayılır bir kısmı işçi lehine sonuçlanıyor.

Burada bariz haklısınız ki aradaki davalarda işçinin hakkı korunmaya meyillidir

@naksidil

bu mantıkla suç işleyen herkes için "nasıl olsa güvendiği bir şey vardır" diye kimse şikayetçi olmasın. çok saçma.

kesinlikle peşini bırakmayın. böyle saçma şey olmaz. sizi bırakın istifa göstererek çıkarmayı, geçerli bir sebep yokken 'normal' çıkarsa bile işe iade davaları genelde işçi lehinde sonuçlanır.

Kıdeminiz bir yılı geçiyorsa ve içerde alacağınız varsa açın davayı, çatır çatır alın alacaklarınızı. Mahkeme bunu haklı neden olmaksızın işveren feshi olarak nitelendirir (yorumum). Üzerine alın kesinleşmiş mahkeme kararını, sgkye ibraz edip çıkış kodunuzu değiştirin. Fesih yasağına aykırılıktan idari para cezası da yesin işveren.

eğimli olan yerlerde duraklama yaptığında veya park ettiğinde otomatik olarak devreye girer ve sen kalkmaya çalıştığında arabanın eğim yönünde ileri veya geriye kaymasını engeller.

devreye girmesi için de duraklama yaptığında frene köküne kadar basman gerekir. bazı durumlarda tam basılmadığında devreye girmez.

mesela kırmızı ışıkta durdun, yokuştasın. arabayı tekrar kaldırırken araba yeterli itme kuvvetine ulaşana kadar geri kaçıyor ya, işte bunu engelliyor. sürücüye 3-5 saniye kadar zaman veriyor arabayı kaldırmak için. ama bu süre dolunca araba geri kaçmaya başlar ona göre. ve dikkat etmek lazım, en önemli husus çoğu araçta frene sonuna kadar basılmadığında devreye girmiyor.

Bir yere basmana gerek yok. Sürekli devrede zaten. Megane'da iyi çalışan bir özelliktir. 8 yılda bir defa kayma yaptı(araç otomatik), taşlı-topraklı bir yerdi.

Öyle dedikleri gibi frene sonuna kadar basmaya gerek yok. Düşmanın böğrüne hançer saplamıyoruz, altı üstü snlik yokuşta duruyoruz. Megane ile ilgili başka soru varsa özelden yazabilirsin.

arabayı yokuşta geriye kaydırmaz. ama manuel arabanın viteste olması gerekiyor bazı arabalarda. boştayken çalışmıyor.

Basitçe mantğı şu, sen freni baktan sonra 3-5 saniye daha basılı tutuyor freni, bu özellik sadece yokuşlarda devreye giriyor.

Araç yokuşta olduğunu bazı sviçler ya da müşirler ile anlıyor.

@John Bloor
3-5 saniye mi :)

1 saniye falan tutuyor, bu da zaten gaza basmak için yeterli bir süre. normalde ayağını frenden,debriyajdan çektiğin an kayıyor bu durumda kaymadan gaza basabiliyorsun.

Gordugun gibi her arabada farklı ayari, algisi. Bos bir yokuşa git, dene kendi kendine, alışırsın.

Arka sokaktan hat çekilmiştir belki. İki ceohelidir

Belki o binada oturan bir servis sağlayıcı çalışanı vardır. Çünkü bizim 2 üst binamızda telekom çalışanı oturuyormuş ve adam pozisyonunu kullanarak fiber çektirmiş. Bizim binaya gelen telekomcuya sorduğumda öyle demişti.

Bu "no" dediğin bina no ise bizimde böyleydi. Sanırım binayı yaptıranlar yapıyor bu işi. Sokakta tek Türk Telekom fiber bizde idi. Geçen sene vodafone çalışma yaptı bütün binalara fiber çektiler ama bizi atladılar :)

Servis sağlayıcı çalışanıyım, telekomcu sallamış :). Fiber çekilmesi altyapı planlamasıyla yapılır bir iki kişinin isteği ile olmaz ancak altyapı masrafını cebinden karşılar ise bilemem. Yakınınızda var ise zamanla civarınizda yaygınlaşacaktır, yahut fiber diye yanlış bilgi vardır. İstek üzerine fiber altyapı saglanmaz.

Belirli bir sayıda başvuru olursa ve yakında varsa yapılabiliyor.site olarak vs.

Eve kadar fiber(ftth: fiber to the home) degil de, caddeye kadar fiber(fftc: fiber to the curb, yani saha dolabina kadar fiber) vardir. Ilk once 6 nolu daire basvurmustur ve su an ilgili saha dolabinin kapasitesi dolmuş, port kalmamistir. En mantikli aciklama bu.

yani maddi olarak zorlamayacaksa air 4 derim bir air 3 kullanıcısı olarak. bende air 3 var ve eski bir ipad den geçtiğim için teknolojik fark başımı döndürdü, aşık oldum ve muhtemelen seneye satıp 2021 pro (a14 işlemcili çıkacağı öngörüsüyle) yu alacağımı düşünüyorum. ben de tüketim ağırlıklı ve az biraz çizim yapmaya çalışıyorum.

bu arada ipad 8 de gayet yeterli. mat ekran, birinci nesil kalemle çizim vs. yapabilirsin rahatllıkla. kalemler arasında hassasiyet farkı yok. yutube da bolce karşılaştırma videosu var bu arada. onlar da güzel fikir veriyor.

Apple 3 taksit yapıyor sadece neden bilmiyorum bir kisitlama da yok, yoksa air için zorlayacağım kendimi

zorlamaya değecek bir fark yok fiyat farkını da düşününce. a12 işlemcili kalem uyumlu ipad8 al geç. zaten kılıf-kalem derken en az bin lira da ona vereceksin. kalem almayayım dersen zaten tabletten keyif alamazsın.

zamanının 3/4' ü netflix izleyip surf yapmakla geçecekse bütçeni zorlamamanı öneririm.

abi niye istifa ediyosun işi sal boşla beğenmiyorsa o kovsun eğer zam vermiyorsa.

+1 yukarıdaki arkadaş, ismi çok fena yazamam (:

Hocam bu hayatta yapılacak en saçma şey olur istifa.
Iş arayin, isinizi sallayın ama istifa etmeyin.

Bu arada öyle bir yerde calismak da zordur; kafama göre zam yapıyorum garipmis.
Bence düzgün kurumsal sirket bulun, patron şirketinde Türkiye'de cok az yerde calisilir.

Bozulduğunu belli et ve isteksiz calis zam alamazsan. kovarsa tazminat ve işsizlik maaşı alirsin.

diğer arkadaşların önerilerini okurken "işten kovulmanın yasaklandığını ama süresiz ücretsiz izin" olduğunu unutma.

İş aramaya başla bulunca istifanı verir çıkarsın. Zam yapmayan adam sana tazminatla işten çıkış vermez zaten şu dönemde istese de yapamaz.

testleri başarılı olarak tamamlayan ilk aşı bu diye biliyorum. diğer aşıların hepsi bu aşıdan sonra çıktı piyasaya yaptık diye, ama o güne kadar testleri tamamlayan yoktu sanki.

hatta bize gelecek çin aşısının da test aşamaları tamamlanmadı henüz sanırım, yine de alternatif olarak görülüyor. süreç olarak biontech diğerlerinden önde diye biliyorum

pfizer'in güçlü bir firma olması etkiliyor.

Testleri başarılı tamamladığı falan yok. Faz 3 ön sonuçlarına göre acil durum izni aldı.

Ona bakarsanız Çin aşısı diye beğenmediğiniz coronavac da Çin’de acil durum izni ile bir milyondan fazla insana uygulandı. Pfizer CEO’su daha kendi aşısına güvenip aşı olmamış.

Testlerle alakasi yok. Nu asi, dunyadaki ilk mRNA asisi. Daha once insanlar icin varolan hicbir asi bu teknik uzerinden yapilmamisti. Bu nedenle buyuk bir yenilik.

Guvenip de bu asiyi olanlara bence madalya takmalari gerek. Ben kesinlikle 3-5 sene gecmeden olmayi dusunmuyorum. Pfizer amerikada o kadar guclu ki istese fare zehrine bile asi diye lisans alabilir.

@JohnOakley hocam niye fare zehrini koysunlar yani niye böyle bir şey yapsınlar ki? bunu düşünmendeki sebebi çok merak ediyorum cidden.

Orada fare zehiri derken pfizer'in gucune atifta bulunuyor.

Cevap pfizer'in gucu. Dunyanin en buyuk ilac firmasi miydi ya da top 3 falandir herhalde, tam hatirlamiyorum.

ABD başkanı aşıyı onaylaması gereken kurumun başındaki adama “aşıyı onaylamazsan seni görevden alırım” diye göz dağı verebiliyor, fare zehirini bile onaylatır ifadesi bence de çok yerinde olmuş.

yahu aşı dışında herhangi zararlı bir şeyi neden milyarlarca insana sunmak istesinler bunu soruyorum?

Hocam sen verilen cevapları okumuyorsun sanırım. Diyorlar ki kullandıkları bu aşı teknolojisi daha önce hiç denenmemiş bilinmeyen bir şey, uzun vadeli sonuçları nedir bilinmiyor ben o yüzden kullanmam. Üreten firmanın da lobisi çok güçlü her türlü onay alır. Yani bile isteye tehlikeli bir şey üretip insanlara kullandırmıyorlar, sadece uzun vadede böyle bir risk var mı yok mu bilinmiyor. Ha testlerde aşı olanlarda büyük yan etkiler görülse kimse kimseye illa da çıkaracaksın bu aşıyı onay vereceksin demez.

Biontech in buldugu asi ile ilgili tum bilgiler hem gelistirme surecinde hem de gelistirme sonrasinda adim adim EMA (European Medicines Agency) ile paylasilmis ve ema ile calisan bilim adamlarindan olusan komisyonun onayina sunulmus. Burada bir asinin onay sureci ile ilgili bilgiler var www.ema.europa.eu

Diger tarafta rusya ve cin sirketleri tarafindan gelistirilen asilarin avrupada onaylanmasi karisiliginda ema tarafindan denetlenmesi istenmis. ama sirketler bu denetimin yapilmasina olumlu cevap vermemisler.

Dogal olarak avrupa denetimde ve bilgide seffaflik istiyor ve bu nedenle de onay vermiyor. avrupa onay vermedigi icin bati ulkeleri biontech asisina daha cok guveniyor. bati ulkelerinin onay verdigi asi da daha populer oluyor.

yani olay guvenle alakali, cin asisinda bilgi paylasimi yapilmamasi guvensizlik yaratiyor. tabi bu cin asisi kotu veya iyi demek degil. halk nezdinde ne oldugunu kimse test edemeidigi icin insanlar guvene gore hareket ediyor ve bu guveni de denetleme kuruluslarindan aliyorlar.

Mrna yöntemini bulan kisiler biontech de calisiyor.

10.9 inch büyük oluyor, o yüzden kindle aldım. sadece kitap okumak için ipad almayın derim.

Pdf lerde ereader lardan cok daha iyi yalniz. Imkanin varsa her ikisini de al. Kitap okuyacaksın ereader öncelikli tabi

Valla ben sırf air'de okuyorum, çok memnunum boyutundan.

bence büyük değil ama ağır.

sarcophagus +1
Ekranı bence pdf için kesinlikle çok iyi, ideal. Bende iPad Pro var 10.5, ayrıca e-Reader da var. İkisini de aktif şekilde kullanıyorum
iPad çok konforlu bir pdf deneyimi sunuyor ekran kalitesi faktörüyle birlikte

cyberpunk 2077 genel olarak bitmemiş bir oyun olmasının yanında baz ps4 ve xbox one'da çok kötü çalışıyor. rdr2 alıp keyfinize bakın.

rdr2 kesinlikle bir başyapıt. cyberpunk da öyle olabilir ancak henüz olmadı. özellikle ps4 için yayınlanan görüntüleri gördüm de, kesinlikle iade ederdim. pc için istesen yine bir oturup düşünülebilir.

yalnız rdr bir rol yapma oyunu değil. senaryoya neredeyse hiç müdahale edemiyorsunuz ve hikayenin gittiği şekilde oynuyorsunuz. eğer böyle bir beklentiniz varsa hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. ayrıca gerçekçi bir oynanış ve görsel için hayvan gibi kastırdıklarından kimi oyuncuya hantal gelebiliyor mekanikleri. gta örneğindeki gibi su gibi akmıyor yani. daha chill bir şekilde, gerçekçi olsun bizim olsun kafasındaki oyunculara hitap ediyor.


cyberpunk'ı pc de oynuyorum şu anda. 20 saat oynadım iki günde. o kadar sardı yani atmosferi ve senaryosu. rdr'yi bu kadar oynamamıştım hemen ilk başta açık konuşayım ama madem rdr oynamak için bu kadar sabredebildiniz, ben olsam rdr alırdım, cyberpunkın da adam olmasını beklerdim en azından ps için.

gerçi ps4 için adam olacağını sanmıyorum açık konuşayım grafik anlamında. çünkü uzak mesafe çizimleri vs. çok fazla. göğe kadar uzanan bir şehir var. ps4 de 7 sene öncenin konsolu. biraz toparlanma olacaktır özellikle bug fix konusunda ama o grafikleri nasıl optimize edecekler hiç bilmiyorum.

Rdr2' nin tek kotu yani hikayesinin bitmesi. Boyle ek paket falan yapsalar hic düşünmeden alırdım.

Ultimate de sadece kostum falan veriyorsa almana gerek yok. Yabancı sitelerde arat önerilerde açıklıyorlar degip degmedini

Raporluysan çalıltıramazlar. Ama Türkiye tabii, özel sektör denetimsiz. Asla çalışma. Raporun ne anlamı kalıyor o zaman.

Raporluyken hiç calismayabilirsin.

hayır bir yaptırımı olamaz.
çalışmamalısınız hatta.

bizim raporluyken mail atmamız bile yasak. tespit edilirse çok ciddi yaptırımları olur firmaya.

Raporlu iseniz çalışmamanız gerekiyor zaten. Sisteme de otomatik olarak düşer bu. Fizik tedavi görmem gereken bir 14 gün olmuştu. Saat on gibi işim bitmesine rağmen işe gitmedim. O süreçte doktor dinlenmenizi uygun görmüş oluyor zaten. Değil tam gaz çalışmak hiç çalışmamalısınız normal şartlarda. Siz de çalışmayın lütfen.

Raporlu olmama rağmen içim rahat etmiyor tabi:( sonuçta evde oturuyorum yani. Ama bir yaptırımı olamaz değil mi? Çünkü işyerinde ciddi sorunlarım var. Beni işten çıkarmaları işime gelir. Raporluyken çalışmadım diye işten çıkaramazlar heralde dimi

çıkarırlarsa haklarınızı vererek çıkarmaları gerekir.

akşam saatlerinde kimse aktif değilken işlerin akışına bakarak çok önemli konularda katılırsın o da 1-2 saat. temponu kendin belirlersin. o da ilk bir haftadan sonra falan. bütünüyle el pençe çekersen türkiye de hoş karşılanmaz maalesef. dengeyi bulman lazım.

Çalıştığım kurumda raporluysan sisteme girişine izin verilmiyor. Raporluysan çalışmazsın

psikolojik bir rapor mu

yasal olarak çalışmama hakkın var
patrondan çok iş arkadaşların hoş karşılamaz

arada göstermelik girip mail atıp bakabilirsin ama bence 1 ay çok değil.
3-4 kişinin çalıştığı küçük firmaysa zaten baskı yaparlar ama büyük firmaysa maaşını bile yatırır ve sgknin yatırdığı maaşı geri bile istemez belki.

psikolojik değil rapor. Ms hastasıyım ve yüksek riskli gruptayım. İş arkadaşlarımın ne düşüneceği umrumda değil

Uzun süreli motive olmak imkansız gibi bir şey. Onun yerine disiplinli olmayı öğrenmek daha iyi olur. Disiplini oturtunca motive olsan da olmasan da, karnın ağrısa da ağrımasa da işin başına oturabiliyorsun.
Bunu sağladım. Nasıl yaptım; günlük program yaparak. Programdaki her bir işi adım adım köşe taşlarına bölerek. Mesela bir makale yazılacaksa 09:00-15:00 arası makale yazılacak şeklinde değil de bunu parçalara bölerek. 09:00--10:30 orta bölümün ilk paragrafı yazılacak. 10:30-11:30 ikinci paragrafı yazılacak gibi. İlk parçayı halledince ikinciye geçtim. Yazının tamamını düşünmedim.
Bir de bir işin başına geçince enerjisiz hissetmek vb. vücut salgılarıyla falan alakalı. Şimdi uzun uzun yazamayacağım ama başlarken hissettiğin o isteksizlik ve gerginlik üç dört cümle yazınca gidiyor.
Dört yıldır günlük programından şaşmamış biriyim. Lafımı dinlemeni tavsiye ederim.

hayatın bana öğrettiği şeylerden biri de yapılması gereken şey ne ise onun ne benim keyfimi bekleyeceği ne de benim motivasyonumun olup olmaması ile ilgileneceği.

bir iş yerinde çalışıyorsundur ve bir görevin vardır işin yapılması gerekiyordur.
kimse sana "cnm bugün motive misin ?" diye sormuyor.

öğrencisindir ve bir deadlinea bir şeyler yetiştirmeye çalışıyorsundur. O deadlineın bizim ruhsal durumumuzu umursadığını sanmıyorum.

dolayısıyla motivasyona entegre bir çalışma yerine daha profesyonel düşünmek ve zor da olsa bişiler yapmaya kalkışmak daha önemli.

motivasyon zaten zor olan o ilk ve ağır adımı attıktan sonra kendi geliyor.

ha bu kadar yazdım ben robot gibiyim süperim her şeyi bu şekilde mi yapıyorum. hayır. aynen ben de sizin gibi hissediyorum yer yer ama acı gerçek bu.

kaldı ki ne zaman motive olmayı bekledim hep işler zora girdi ya hüsran oldu.

motivasyon önemli ama başlangıç için koşut değil.

gerne..

@jrr ben nerede dedim ki çalışmayayım diye :) ne yapmam gerektiğini biliyorum, nasıl yapılabileceğini soruyorum

Bence uzun süreli motivasyon o şeyi ne kadar istediğin ve senin hayatında ne kadar önemli olduğu ile doğru orantılı. Senin durumunda ise yeteri kadar çok istemediğini, ve biraz da confort zone dedikleri duruma düştüğünü düşündüm ben. Ha bir de sadece çok istemek yetmiyor @Antony McCarten' in de dediği gibi disiplin konusunda kendini eğitmen gerek.
En azından kendimde gözledigim böyle oldu.

ben bir disiplin için uğraşayım :D

doktora tezim için de yeterince istemiyor olabilirsin demişlerdi ama 2-3 sene dert ettim, bitime doğru başladım, 4-5 ayda veri topladım, analiz edip savundum :) beklemek beni geriyor.

Çevrende güzel işler yapan biri yoksa motive olman zor. Seni de dibe çekerler. Başka bir ülkede okuduysan ünvanları yayınları toplayıp sonra dön Türkiye'ye.

Bana durumunuz biraz endişeden besleniyor gibi geldi. Akademi, ülke, okul, gelecek ve kariyer kaygısı omuzlarınıza binmiş ve haliyle endişe seviyeniz yükselmiş. Bu durumda iki kırmızı alarm tepkisi veriyoruz genelde. Ya o endişeye tutunup, işlevsiz davranışlarda bulunuyoruz veya ilki sürdürülebilir olmadığından endişe ve kaynaklarına karşı duyarsızlaşıyoruz. Bu noktada biraz bu konulardaki endişelerinizi gözden geçirmenin, meseleyi daha derinden ele almanın uygun olabileceğini düşünüyorum.

Hedef koymak. Kişiyi motive eden, zorluklara karşı durmasını sağlayarak yardım eder. Hedefte problem varsa canınız bir şey yapmak istemez. Belki hedef gerçekçi değil veya çok kolay yahut heyecan verici değil.

Sürekli motive olmaya inanmıyorum. Bazen bir şey yapmak istemese de, insan bu isteğini dinlememeli. Paulo coelhonun sadece güneşli günlerde yol alsaydık gibilerinden bir sözü olacak.

Su ani var, afet inan avrupa da doktora ogrencisiyken bulunduğu sehir ucaklar tarafından bombalanıyor bir akşam. Ev arkadaşı korkudan benzi atmış çığlık atarken afet ders calisyordur. Arkadaşı sorar başımıza bombalar yagiyorken sen nasil hala ders calisabiliyorsun? Afet inan da seninle birlikte çığlık atmam ise yaşayacaksan hemen yapayım ama bunun durumumuza bir faydası yok demiş. Yani hayatin dönemleri ve hatta tamamı kendini kandırma üstüne kurulu. Yapacak daha iyi bir şeyin yoksa isini yap fikri bana mantıklı geliyor. Paylaşmak istedim.

Matruşka

matruşka ve vodka

havyardan memnun kalacağını sanmam. genelde kızarmış ekmek ve içki (bira) ile tüketiliyordu oralarda. tadı da berbat.

matruşka iyi öneri şöyle 8' li falan olursa daha güzel. müzik kutusu, sovyet ekolü sembollerinden satranç takımı vs. güzel şeyler çok hediyelik dükkanlarında.

Antika sovyet yapımı saatler var. Vostok mesela. ondan iste.

rusların çok güzel güllü çiçekli şalları oluyor. onlar olabilir.

şal +1
faberge yumurta, orjinal değil tabi ki
bir de rusyanın neresi, dünyanın en büyük yüzölçümüne sahip devletinden bahsediyoruz sonuçta yakutistandan başka şey istenir, kırımdan başka şey.
st petersburgdan ya da genel olarak baltık yakınlarından kehribar takı olabilir mesela.

amma sakın çikolata istemeyin, gelirse yemeyin. iğrenç oluyor çikolataları

Çok farklı çeşitlerde çikolataları var. Onlardan isteyebilirsiniz. Bazıları damak tadınıza uyarken bazıları uymayabilir.

Hayvar mantıklı. Suni olmasın, deniz hayvarı olsun. Bir de siyah kırmızıya göre daha pahalıdır. Kızarmış ekmek ve bira ile tüketme zorunluluğunuz yok. Ben ekmeğin üzerine tereyağı sürüyorum, üzerine hayvar sürüyorum ve üstüne de jambon koyuyorum. Fevkaledenin fevkinde oluyor.

Tatlı süt isteyebilirsiniz. Trde yok. Bunu tek başına da yiyebilirsiniz, tatllara da katabilirsiniz.

süt reçeli, kara buğday, değişik ilaçlar, konserve ürünler, rus çikolataları, rus şekerlemeleri, mumio (shilajit) vesaire.

twitter.com

Diğer bölümlere göre o zaman yine daha zor olsa da şuan ile kıyaslanamaz.
Tıp=350 giren 110 giremeyen.

Bu nedir yahu

kadin anam 70lerin basinda tip fakultesine girmis, hatta iki defa mezuna kalmis da oyle girmis. 'yemek yemek, uyumak ve ders calismak disinda hic bir sey yapmiyodum' diye anlatir hep.

o yıllarda kontenjanlar az, sınava girenler de az sorular ise zormuş.

80 lerde mesela 8-10 matematik netiyle itü de kallavi mühendislik bölümü kazananlar varmış. 60' lar da öyledir herhalde.

bir de o dönem bu dönemki kadar tıp-mühendislik farkı olacağını sanmam. hatta mühendislik daha popüler bile olabilir.

zormuş
annem tıp kazanamadığı için biyoloji okumuş
dershaneler varmış yine

bu konuyu ben de hep merak ederim. babam pertevniyal mezunu, 1975 sanırım, ardından yıldız mimarlıgı kazanmıs 1 sene gitmiş sevmemiş, ardından iu hukuk a girmiş kısa bir deneyimi olmus ama yine sevmemiş sonra tıp kazanmış en son onu bitirmiş ne bileyim şaşırtıcı geliyor bu hikaye bana. kayıtlı kuyutlu olmasa inanmayacağım.

cv'in bos kaldiysa doldurmak icin ekle. ama zaten doluysa salla. orn:

Ek Bilgiler
2017'den beri periyoduk araliklarla Ozel Ingilizce ve Tenis dersi veriyorum.

CV'Ye bakan taraftayım. Hobilere ya da bu tarz ek şeylere göz atıyorum genelde. Yazman artı olacaktır.

"düzensiz şekilde" falan yazma bence daha pro ifade etmelisin bunu. ayrıca akılda kalıcı oluyor. hatta şansına tenis dersi alan bir ik cıysa muhabbetini yaparsınız.

bedava

3. nesil ryzen alınmaz. 3700u 4700u farkını bir araştırın, vazgeçersiniz zaten.

@signore, genelde işlemciyi hor kullanacak işlemler yapmayacağım. düz kullanım. arada sırada da oyun oynamaya çalışırım. yine de götürmez mi?

3700u da güzel bir işlemci ama şarj süresine vs ofis kullanımına odaklanmış bir sınıfta. 10. Nesil i5 ayarında ondan biraz daha iyi. Senin karar vermen lazım.

3000 serisinden uzak durun. bütçe bu orandaysa yeni çıkan m1 işlemcili mac lere bakın. arada oynacağınız oyunlar mac te var mı bakın.

benzer özellikte lenovo laptop 3 gün önce amazon.de de 400 euroydu. oraya da bakın.

@simbolmina, hocam mac kesinlikle olmayacak. kendimce nedenlerim var. 3000 serisi neden bu derece olumsuz? biraz daha açar mısınız?

@westblack, almanya'dan edinme şansım yok şu anda ama oradan fikir alıp bakabilirim. aşağı yukarı benzer fiyatta lenovo görebildim şu ana kadar amazon.com'da ama 20 gb ram ve 1 tb ssd şeklinde değil.

bir de burada asıl endişem kullanılan parçalar. dediğim gibi satıcı laptop'u parçalarını değiştirmiş.

3000 serisi ryzen 2000 masaüstü serisinin mobil versiyonu. ilk iki seri ryzen mobil için pek iyi değil. işlemci mimarisindeki kısa sürede boost edip işleri hemen halletme işinde başarılı değil.bu da mobilde en çok ihtiyaç duyulan şey. uzun vadede üzer. ryzen 4000 ve intel 11 serisi işlemciler çok güzel oldu.

hp markasının ürünleri görece iyi fiyatlandırılmış. lenovo da ryzen konusunda iyi ama fan sesi var aletlerde.

göz doktoruna muayene olduktan sonra geçmeni öneririm. elindeki numune lenslerden birkaç marka model bakıp en uygununu önrerecektir. İdeal çağını belirleyecektir. Sonra sen istersen başka lensler de denersin. ama göz doktoruyla başla mutlaka.

Not: Eve geldiğinde çıkarmanı öneririm. Yani çok rahat diyip günlerce takanlar var yapma.

Gözlük camını bebek şampuanı ile yıkayınca buğulanmıyor diyorlardı. Bence bir deneyin. Pandemi sırasında lens kullanımı pek güvenilir değil.

Ben lensmarketten, günlük lens satın alıyorum. Gayet kullanışlı.

lens muayenesinde göz yapısı ile ilgili de kontrol yapıyorlar ve lens ölçüsü için gerekli. zaten her marka/model lenste her ölçü olmuyor. bu nedenle önce muayene olmak ve sonra deneme lensi talep etmek en mantıklısı.

lens iyi bir şey. ben 2013'ten beri kullanıyorum. öncelikle lens için muayene olmak gerekiyor çünkü lens ve gözlüğün numarası farklı oluyor. ayrıca dia,bc bişeyler ölçülüyor ona göre lens kullanılıyor. benimki 8,60 mesela biofinity'den çok memnunum. aylık ya da günlük lens alabilirsiniz ama aylık denince gözünüzde 1 ay kalacak demek değil. 1 ay aynı lensi kullanacaksınız. işten eve gelince lensi hemen çıkartın ve gözlük kullanın evde. uzun vadede göz kuruluğu yapar. ne olursa olsun sakız lensle uyumayın.
lens 1 aylık diye günü gününe değiştirmek zorunda değilsiniz zaten vadesi dolunca batma yapmaya başlar. temiz kullanılırsa 45 güne kadar kullanılabiliyor.
lensi çıkartırken ve takarken elleriniz mutlaka temiz olsun. elde hav bırakmayan havluyla kurulayın ellerinizi. hav bırakınca onlar lense yapışıp rahatsızlık verebiliyor. lens solüsyonunuzu her gün mutlaka değiştirin. 1 günlük falan bir yere gidecekseniz benim ilk başlarda yaptığım gibi koca şişeyi yanınızda taşımayın, sabahtan solüsyonu yenileyin akşam koyarsınız kutuya uyursunuz. cinsiyetinizi bilemedim ama makyaj yaparken, makyaja başlamadan lensi takın, makyajı silerken de önce lensi çıkartıp öyle silin. ha aklıma gelmişken; gözünüz kaşınırsa eğer lens yok gibi haşır huşur ovalamayın. oval hareketlerle yavaşça göz kapağınızı ovalayarak kaşıyın. başta lens takmak-çıkartmak zor gelebilir, şule karaok'un lens nasıl kullanılır mı ne öyle bir videosu var çok işinize yarar. başka sorunuz varsa dm'den yazabilirsiniz.

5 yıl kadar lens kullandım, bilimin bana sağladığı en büyük kolaylıklardan biri oldu. Sabah uyanıyorsun 10 snye de takıyorsun akşam yatana kadar full HD görüyorsun. Gözünde olduğunu ne sen ne de başkası kolay kolay anlamıyor. Halı sahaya git, denize havuza gir hiç bişey olmuyor. Lens Bi Ferrari ise gözlük at arabasıdır. 2 yıl önce de gözlerimi çizdirdim. Bu da lensten daha iyi. Hiç tak temizle derdi yok. Hayat kalitem 2 kat daha arttı.

kesinlikle apple m1 çipli air ya da pro. şu saatten sonra intel ya da amd'li makinelere verilen para -eğer windows şart değilse- gerçekten karşılığını almada yetersiz kalıyor. bence yeni çıkan air'lara bir göz atın.

Apple m1 gerçekten de güç/performans konusunda beklemediğim bir gelişme olsa da yazılımla ilgiliyim diyorsanız kullanacağınız yazılımların native/rosetta ile çalışıp çalışmadığını kontrol ediniz apple silicon bir mac almadan evvel. Çalışıyorsa dilediğiniz yazılımlar bence de çok acaip bilgisayarlar m1'li air ve pro macbook'lar.

Asus zenbooklar cok guzel görünüyor. Klavyede de ekrani var. Sadece bazı modellerinde ekrani yansima yapıyor şikayeti gordum hakkında.

@hedep çok haklı. yalnız siz yazılıma ilgili duyma aşamasında olduğunuz için acelenizin olmadığını varsaydım. m1 çip çoktan rüştünü ispatladı ve birçok uygulama destek vermeye başladı bile. şu saatten sonra m1'in piyasada tutmaması gibi bir ihtimalin kalmadığını düşünürsek kesinlikle f/p en yüksek cihazlar şu an için m1'li air, pro ve miniler.

filtreyi 1-5 yıl aralığına indirgeyin. sahibinden almaya çalışın. birkaç yıllık evler çok yıpranmamıştır, ayrıca birçok ufak tefek eksiği giderilmiştir.

müteahhite vergi ver diyeceğine halkın ortasında küfür etsen yarabbi şükür der.

Bu rayiç bedelin düşük gösterilmesi olayı, ileride evi satarken de başınızı ağrıtan bir olay. Müteahhitten değil de hazır yapılmış binadan almanızı öneririm.

O halde marka değeri olan firmalardan alacaksınız. Örneğin; gül inşaat, emlak konut vs.

para ihtiyacı varsa ne kadar verseniz o kadar iyi.
bir de sigara gibi günlük harcaması varsa askerde çok ihtiyacı olacaktır.
yeme içme konusunda maliyetler düşük ancak askere gidince alınan eşya don atlet günlük sigara vs gibi masraflarına destek olması açısından mantıklı.
ilk giderken 300-400tl olsa yanında rahat eder acemiliği boyunca. siz de kendi bütçenize göre kişi başı 50 yada 100 tl vererek destek olabilirsiniz.
bu işin askere gidiş şekli de var tabi verilen yol parası para değil, uçak ya da otobüs bileti için de ihtiyacı olacak ilk başta.
açıkçası madem ihtiyacı var ve bunu düşünecek kadar seviyorsunuz arkadaşınızı, gönlünüzden ne koparsa en iyi şekilde destek olun derim.

Her biriniz 100 lira koyup verebilirsiniz. Haftada bir çarşıya çıksa, cep harçlığı da alacağı için 2 aya anca bitirebilir zaten o parayı.

sigara kullanmadığını kabul ettim.

doğrudan para vermek yerine uçak biletini alın.

50 lira para mi?.

250serden verin Temiz 1000 lira.

bence en az 1000 lirayı bulun bir şekilde. ihtiyacı da var diyorsunuz çok makbule geçer.

parayı halledersiniz vereceğiniz diğer bir tavsiye de "temassız özellikli kredi/banka kartı" olsun. Ben corona yokken bile çok faydasını görmüştüm, sıraya giriyorsun kantinde asker kartını alıyor şifreni soruyor vs. onunla uğraşmak yerine kartı basıp geçmesi daha kolay ve hızlı.

En az kişi başı 100 tl yeterli.

Bütçeniz yoksa 100 er lira. Bütçeniz varsa 250şer lira. Süper durumdaysanız 500er lira.

Her birlikte temassız pos olduğunu varsaymak çok iyimser. Temassız olsa bile oradaki varlığı pamuk ipliğine bağlıdır. Kantinci açığını kapatmak için çaktırmadan 1er 2şer tl fazla çeker, teğmenin kulağına gider ve pos cihazı kaldırılır. Pos arızalanır değişime gelmezler.. atm uzaktır parayı çekemez.. bi sürü sorun..

Muhafaza ettiği sürece nakit iyidir.

@incresiblemau hocam askerde kantinde nakit geçmediğini biliyorsun değil mi? pos standarttır.

@IncredibleMau birliklerde nakit geçmiyor artık.

:O bilmiyodum, pardon :)

125 er lira verin, 500 lira iyi bir harclik olur

Bugün bir tanıdığın nikahına gitsen bir gram takıyorsun 500 gidiyor.
Madem ihtiyaçlı biri 250şer verin.

Er olarak gideceği için ömürlük dua almak istiyorsanız kişi başı 250 lira ama siz de zordaysanız 100 lira bile dişe dokunur. Askere giderken durumumuz iyi değildi. Pilavı teyzem, tavuğu komşumuz üstlendi. O gün mevlide gelenler totalde 1300 lira bıraktı. O kadar sevinmiştim ki.

Min 500

Faiz dinimizce haram iste baska neden yok.
Soran olursa: Herkes parasini faize yatiracak, kimse girisim, yatirim yapmayacak, hazir faiz parasi yiyecek ekonomik cokecek.

Öncelikle nefret degil tercih. MB faiz artirmak yerine olusan acigi hem halka paylastiriyor. Faiz artisi bir ekonomiye verilebilecek en buyuk zararlardan biridir gecici olarak cozum saglasada uzun vade de zarar getirir. Burada faydadan kasit doviz kuru elbette. Fakat doviz artisi sebebiyle olusan fiyat artislari subvanse edilebilir (ki oyle yapiliyor zaten) ve vatandasa fiyat artislari minimum olarak yansir. Bu yil Turkiye'nin kasasina girmesi gereken 60 milyar dolar para dunyadaki ve bolgedeki malum sartlardan dolayi girmedi. Ayrica doviz kurunu artiran bir cok dis faktir var ve dunya genelinde artis soz konusu belli sure sonra doviz kuru eski seviyesine gelecek veya daha da dusecegini dusunuyorum.

biz tüketim ve kredi ile büyüyen bir ekonomi olduğumuz için sürekli yatırım, para akışı olması lazım. faizler yüksek olursa girişim, teşebbüs yerine insanlar mevduata yönelir diye istemiyor.

aslında ise mevcut hükümetin yükseliş dönemi türkiye de inşaat sektörünün de yükselişine denk geliyor. işte burada faiz yüksek olursa kimse tutup müteahhitten ev almakla uğraşmaz, faiz yer, müteahhitler vergi kaçırmak pardon kaçınmak için kasalarında nakit tutmadıklarından, sürekli yeni projeye yatırdıklarından kilitlenip batıverirler diye istenmiyor. IMHO

temel nedeni islam peygamberinin "faiz ayaklarimin altinda, zinadan beter" demiş olmasi. bu nedenle bankalari da sevmez (görünür). dikkat edin
en guzel Atatürk reklamlarini neden bankalar yaptirir. bunu düşünün.
Ha bu arada, ayni islama gore, yaradan "benden yalnizca kul hakki için af istemeyin" der. Sonuc olarak, faize karşı olup da bu kadar kulun hakkini yemek de ne ola !çelişkiler ülkesi...(bankaci bir abiniz)

Tez yazmaya gerek yok: Ekonomiden anlamadığı için

Girdi, çıktı, maliyet çok anladığını ben de düşünüyorum. Çevresinde gezinen dalkavuklar faiz haram diye sürekli telkinde bulunduğunu; danışman ordusunun aksini iddia edecek büzüğü olmadığı için adamı dinlediklerini düşünüyorum.

Nasıl ki berat arşa giden dolara Avrupa'nın Çin'i olacaz diye argüman üretti. Adam istiyor diye doktoralı, kariyerli, yıllarca okumuş adamlar islami saçmalıklara kılıf buluyor.

Faiz haramdır. Sorunun cevabı bence bu.

TR ekonomisinin hatırı sayılır bir kısmını KOBİ'ler sırtlıyor. Faizin yükselmesi, bu kobiler genellikle kredili mevduat hesapları üzerinden para döndürdüğü için ticareti donduruyor. Elinde sermaye olan da ticarete veya başka şeylere yatırmak yerine faize yatırıyor, oturduğu yerden para kazanıyor, yatırım yapmadığı için istihdam da yaratmıyor. Dolayısıyla bu iki senaryo da zaten sıkıntıda olan tr ekonomisini yavaşlatan ve istenmeyen bir durum.

İşin dini yönü klasik anti-akp muhabbeti. Sanki kalan her şeyleri çok islami de faize gelince yok diyecekler :) Fazla para geleceğini bilseler faizi %1000 yaparlar ama diğer arkadaşların da dediği gibi "ekonomik olarak" yüksek faiz türkiye ekonomisinde sürdürülebilir değil. Bireysel ekonomik kaygılar ile kurumsal beklentiler türkiye'de kesinlikle paralel değil, uyuşmuyor. Bireyler ucuza bir şeyler almak isterken kurumlar yüksek kar peşinde doğal olarak.

Bu arada kobi için yine yüksek kur çok büyük bir problem değil - aksine stoklu çalışan esnaf kısa vadede yüksek enflasyon ve kur ortamından ciddi kar ediyor. Kurun oynak olması bir problem sadece.

Türkiye'de bilmiyorum ticaret yaptınız mı ama yatırım krediyle yapılır. Asla anaparadan para harcanarak yatırım vs yapılmaz. Kobiler bile atıyorum araç mi yenileyecekler kredi ile alırlar en basitinden. Bunu şimdi Kobi olarak değil de büyük şirketler olarak düşünelim. Adam yeni cihaz, fabrika vs kuracak. 10m civarı kredi lazım. Buna sen yüksek faizli kredi saglarsan bu adam bu yatırımdan vazgeçer. En temel sebep bu. Kimsenin umrunda değil din, iman, günah.

He bizde ise şöyle. Fabrika vs. Ya da KOBİ'leri korumak değil de inşaatcilari korumak için böyle şu anda.

ekselanslarının din sebebibiyle faize karşı olduğunuu düşünüyorsanız, kendisini hiç tanımamışsınız. çin'in müslüman uygurlara yaptığı soykırıma sessiz kalınmasını ve filistin davası uğruna ölenler için, bana mı sordular giderken, demesini hatırlatırım.
faize karşı olmasının sebebi, ülkeye gelir getiren tek sektör olan ve yandaşların kümelendiği inşaat sektörünün sıkıntıya düşmemesi. ha bir de enflasyonun sebebi faizdir gibi saçma bir düşünce de var.

olayın dinle alakası yok. adam brut force'tan anlıyor.

diyor ki, dünyada her şey güçle, baskıyla çözülür. amacımız faizi düşürmek mi? zorla faizi düşürürüz. enflasyon sebep faiz bilmem ne, bununla ilgilenmiyor adam.

liberal ekonomide ülke ekonomisi büyür, işsizlik azalır, refah artar, ülkeye güven artar, enflasyon azalır ve faizler de azalır.

bu vatandaş diyor ki, ben faizleri zorla düşürtürüm, enflasyonu istediğim gibi göstertirim. ama gerçekte enflasyon yüksek olduğu için ve hatta tüik enflasyonu bile faizlerden yüksek olduğu için eksi faiz veriyor devlet. buna da yatırımcı inanmıyor ve gelmiyor. fx rate yükseliyor. enflasyon daha da yükseliyor. faizler yükseltilemiyor ve bir girdap içine sürükleniyor ülke, sürdürülebilir bir şey değil.

Hangisinin kahvesini daha çok seviyorsunuz? Moka pot kahveyi yakıyor bence, French presste de kahve içinde kaldığı için yağı çıkıyor; ikisi de çok şahane demleme yöntemleri değil. Moka pottan daha fazla zaman almayan ve kahve tadını en güzel çıkaran yöntem drip, şu v60 modeliyle yapılan.

Moka pot yerine şöyle (www.hepsiburada.com) bir şey alabilirsiniz, hatta sadece üst seramik parçayı alıp direkt kupanın üstünde yaparsınız kahveyi.

Edit: Aha şu: www.hepsiburada.com

V60 da alüminyum mu seramik mi peki?

Konuyu değiştirdim ama yeri gelmişti :)

moka pot'un allah belasını versin. Saçma sapan bir yöntem arkadaşlar. Sadece evde latte yapacak olduğumda kullanıyorum. Ne 'espresso'su lezzetli oluyor ne de 'americano'su. Moka pottan uzak durun bence.
Kahveyi yakmaması için tavsiyelerim.
- alt kısmına kettleda kaynatılmış suyu koyup yüksek ısıdaki ocakta hemencecik pişirin.
- kahve üste çıkınca hemen lavaboya götürüp alttaki kısma su tutup serinletin, ısıyı normal derecelere düşürün.

french press için özel kalın çekilmiş kahve çekirdeği gerekiyor yoksa tortular kaçıyor içinden bi cacığa benzemiyor kahve. Ama ben french pressçiyimdir. Bir demlemede 2 bardak kahve çıkıyor çünnkü. zahmeti çok az. suyu ekliyorsun 4-5 dakka bekliyorsun, bastırıyorsun tamam oldu bitti. Temizliği de nispeten kolay. Ama kahvesinin doğru olması lazım yoksa tadı bozuk çıkıyor.
Tavsiyeler
- french pressi önceden şöyle biraz sıcak suyla ısıtalım(teli dahil ısıtalım)
- suyu önce azıcık biraz koyup kahveyi orada biraz bekletelim. kahvenin acı kokusu çıksın gitsin 30-40 saniyede
- sonra suyunu üstüne kadar tamamlayalım ve ilk su değdiği andan başlamış olan saniye 4 veya 5 dakika dolduğunda üstünden bastırıp bitirelim.

v60 kesin ve kesin seramik olmalı. Alüminumlar plastikler falan üretimden kaldırılmalı yani o derece. neden hala üretiyorlar anlamış değilim. v60 işi kolay iş değil. en az 10 dakikalık aralıksız emek vermek gerekiyor. yavaş yavaş sıcak suyu eklemek falan beni çok sıkıyor. İşiniz gücünüz varsa zaten ona vakit ayıramıyorsunuz. v60 işi keyif işi. en güzel v60 arkadaşın evindeki v60'dır bence.

Bence en güzeli termos özelliği olan, ısıyı bir müddet muhafaza edebilecek bir french press almak. Çift katman camlı olanlar çok güzeller bence. Moka pot'u evinize bile sokmayın derim. Ben atmıştım. Geçenlerde dayanamadım aldım bitane daha. Her göz göze geldiğimde ulan bunu keşke almasaydım diyorum. Rengi falan da güzel atamıyorum atamayacağım. Ben aldım siz almayın. mokapot fikirde güzel ama uygulamada tırt bir ürün bence.

"Senelerdir düşünürüm. Deprem anında metroda olsak ne olur?"

ez, gg. Temizinden ahirete havale.

Çok çok basit şekilde magnitude kaynaktan uzaklaştıkça zayıflıyor. Metro gibi kaynağa görece daha yakın yerlerde sıkıntı büyüyor.

daha da korkutayım mı?
marmaraydasın. üzerinde binlerce ton su var. o basınca vagon dayanır mı sence?

marmaray için deprem testleri yapılmıştı. herkes öyle diyor en azından. çökeceğini zannetmiyorlar.

İstanbul metroları 9 şiddetindeki depreme bile dayanıklı inşa edildi, deprem anında 30-40 yıllık bir binada olmaktansa metroda olmayı tercih ederim.

Ha o esnada elektrik filan kesilir de trenler durursa bir kargaşa olabilir, ama yapı yıkılmaz Allah'ın izniyle.

Metro, marmaray falan muhtemelen depremde en güvenilir yerler.
Yalnız bizimkiler inşaatı yapan japon firmalara seçimlere yetissin diye aşırı baskı yapmışlardı. İnşallah bizimkilere uymamamışlardır.

Metro depreme dayanıklı olsa ve hasar almasa bile çok büyük bir izdiham yaşanacaktır. Asansörler, merdivenler kesinlikle yeterli değil bu yüzden kargaşa sırasında ezilen insanlar olacaktır. Birde duvarlardaki, tavandaki kaplamalar düşebilir. Kadıköy metrosundaki duraklarda benim dikkatimi çeken çoğu zaman hep tavandan damlayan sular olmuştur. Umarım bir su basması gerçekleşmez.

marmaray şüpheli ama metrolar en güvenli yerler. sakın ola ki merdivenlere hücum edip izdihamdan öldürmeyin birbirinizi.

Olasi bir Istanbul depreminde insallah tum tanidiklarim metroda yakalanir.Ben Istanbuldaysam ben de metroda yakalanayim

bugün sözlükte paylaşılmış, ibb'nin ilçe ilçe analizi. olası bir depremde hangi ilçenin hangi mahallesinde kaç hasarlı bina olur, kaç kişi ölür gibi ilginç tablolar var.
linkten ilçeyi seçip pdf'i indirebilirsiniz.

depremzemin.ibb.istanbul

bence asıl soru "binam, bulunduğum bölgenin zemin yapısına uygun temel mühendisliği hizmeti almış mı?" olmalı.

mesela binanız kayalık zeminde diyelim. eğer malzeme, tasarım ve uygulama üçlüsünde hata varsa, zemininizin sağlam olmasının bir önemi yok.

yani bugünkü mühendislik bilgisiyle kil zemin üzerinde 40 katlı binayı 8.0'lık depreme dayanacak şekilde tasarlayabilirsiniz. zemin mühendisliği ve zemin iyileştirme teknikleri bunun için var sonuçta.

depremzemin.ibb.istanbul

İBB'nin hazırladığı Mikrobölgeleme haritalarında, Ataşehir'in zemini C sınıfında gösterilmiş. Yani "Çok sıkı kum, çakıl ve sert kil tabakaları veya ayrışmış, çok çatlaklı zayıf kayalar".

ataşehir sınırını politika çiziyor zemin tabakasını doğa. oturduğun parsele kadar inmen lazım. yeni eprem haritasında maksimum zemin ivme değerini bulabilrsin.

Zamanında ben de soruşturmuştum, zemine değil özellikle binaya odaklanın demişlerdi ataşehir için. Bina eskiyse riskli olabilecek bir bölge diyorlardı.

140m oldukça derin ama o kuyu açılırken zemin etüd raporu alınmıştır diye düşünüyorum. Bu etüdde yer altı su seviyesi ve yer katmanları belirlenmiştir. Galeri falan var mıdır diye yorumlanmıştır. O raporu isteyebilrisniz hamamdan ya da belediyeden? Ya da yeniden zemin etüdü yaptırabilirsiniz.

direkt temelin altındaki seviyelerde çekiyor olsa kısa sürede (1-5 yıl) gibi binada oturmalar olmaya başlardı. 140metre çok derin ama zeminin yapısına göre hiçbir şey olmaz denemez. bir de çekilen su yeraltı suyuna göre çok az olabilir, veya su yenileniyor olabilir falan etüt etmeden bilinemez.

yapi denetim.firmalari bu ise bakiyor. biraz daha guzellesti bu isler. belediyeye para veriyorsun o sana denetleyicini yolluyor her dosemede de farkli birisini yolluyor ki kafalayamayasin.

Evlere şenlik bir kontrol vardı 3 sene önceye kadar. Artık belediye eliyle yapılıyorsa daha iyi ama herkes bilir ki belediyeler müteahhitlerin arka bahçesi. Yani bir şekilde uygunsuzluğu kaktırmayı kesinlikle başarırlar. CHp belediyesiyle Chp Li, akp belediyesiyle akp Li olan tipler bunlar. Maçoğlu seçilse çav bella söyletirler amelelere.

yapı kontrolünde öyle Demir kalınlığına, slump a bakmak yetmiyor maalesef. Suriyeli işçiler falan derken işçilik seviyesi eskiye göre çok düştü. Nitelikli ustaların çoğu yurt dışına gitti çünkü. Konutta para yok. Nitelikli yapı denetimini de ülkemizde 0,01 falandır diye düşünüyorum. Ortalama bir inşaata girsem uygunsuz uygulama görmeden iki kat çıkmam.

Ben şöyle biliyorum. Yapı denetim için ücret proje bedeli üzerinden bir orandır. Müteahhit gider b yapı denetime der ki benim inşaata bak. Ben sana resmen 50 bin TL vereyim ama sen bana elden 20 binini geri ver. Bi de adamın sivrilik yapmasın. Yapı denetimde kar marjı düşük, rekabet fazla. Bi gariban teknikere bağlar 50 tane inşaat. Haftada bir uğrayıp çay içer şantiyede gariban ne yapsın. Karın tokluğuna çalışıyor zaten.

Kat karşılığı verecekseniz kendi kontrolör mühendisinizi tutun. Rutine güvenmeyin sakın.

ya ne denetimi saf olmayın artık.
tamamı ile müteahhitin insafına kalmışsındır.
adam işini güzel yapıryorsa şanslısın. yoksa berbat.
chp li belediyelerde akpliler mhpliler ve hdpliler iş alırlar. ama akpli belediyelerde akpliden başkası iş alamaz. cehapeli belediye meclis üyeleri bu konularda daha duygusal davranırlar çünkü.

En gerizekalı müteahhit de yapsa, en hırsız müteahhit de yapsa yeni binalardan korkmayın.

Bir kere 20 yıl öncesi gibi inşaat önünde harç karıştırma devri yok, beton hep hazır geliyor ve bu betonun kalitesinden satan firma sorumlu, müteahhit değil.

Yani betonda eksiklik çıkarsa testlerde müteahhitin hiç umurunda değil bütün sorumluluk betoncuda, o katın bütün masrafını kitlerler betoncuya ki hikaye değil bir iki yaşanmış olay biliyorum çevremde.

Namussuz bazı laboratuvarlar da kıllığına bi tık altında çıkarır beton sonucunu ki tekrar gidip karot alsınlar da masraf kitlesinler. Bu konu yüzünden betoncular ile laboratuarlar arasında bir koşuşturma her zaman vardır.

Yani betondan hiç korkmayın, hatta müteahhitler bu laboratuar test sıkıntılarından dolayı projede C30 yazıyosa bile C35 beton satın alır genelde.

Çünkü C30 alsa testte 28 çıksa inşaat süreci yavaşlar sıkıntı olur, ha çata pata devam edersin ama gerçekten betonda problem çıkarsa tekrar sök yık uzun hikaye, riske girilmez.

Betonu geçtik demire gelelim, bu yıkılan binalarda kullanılan nervürsüz demir yok artık piyasada, hepsi nervürlü. Etriyeleri eskisi gibi yapmıyoruz bitiş uçlarını 45 derece içe kıvırıyoruz iki taraftan da, sıklıkları fazlasıyla yeterli, birazını çalayım desen o haliyle bile kolonlara beton zor giriyor, arası o kadar sıkı, beton otursun diye vibratör vuruyoruz.

Usta kalitemiz yeteri kadar yükseldi 2000'den sonra, yapı denetime gelen mühendislerin katkısı büyük bu konuda.

Deniz kumuyla, azıcık çimentoyla, hurda ve nervürsüz demirle yapılan binalarda bile ortalama 120 m2 daireye atıyorum 10-12 kolon düşüyorsa şimdi 65-70 m2 dairelere 8-10 kolon koyuyoruz.

Kolon arası mesafeler kısaldı, kirişlerdeki yük azaldı, malzeme kalitesi oldukça doyurucu.

Sahibinden'de oyle filtre olsa herkes 'dayanikli' diye isaretlemez mi sence de?

Bilemezsin. Binanin o tarz seylerini anca satin aliyorsan soylerler. Kiraciyla ugrasmazlar.

2007 sonrasi mi ne hic sorun olmaz diyorlar ama ben guvenmiyorum.
Oyle 1500-2500 arasi ev bakiyorsan tamamen sans.

yeni yapılan binaların bence hepsi sağlam değil. maliyetler çok yükseldi, kesin çalıp çırpacaklar. ayrıca yönetmelik ve mevzuatların değişmesi ile ilgili tarihleri bi göz önüne alırsanız iyi olur. 99 dan sonra yapılan her bina aynı değil. 99 ve 2012 arası yapılanlar da eski yönetmeliğe uygun yapılan çok bina var.

dayanıklı değildir.

Küçük, orta ölçekli müteahhitlerin zayıf zeminli yerdeki projelerine güvenmezdim.

Nasıl yapabildi derken, göte göt diyordu zaten.

hükümet belli başlı kişilerin bu tarz söylemlerine izin verir ki ortada bir muhalefet olduğu hissi yaratılsın. Danışıklı dönüş bunlar, çok anlam yüklemeyin.

fatih muhalefeletliği 1-2 yıldır yapmıyomu önceden hep hükümetçiydi diye hatırlıyorum

Direkt bir suçlama yok çünkü.(bize net gelse de hedefi muğlak) Bu yazıya halk da hükümet de tepki vermez.* Ama otoyol yapılırken şu kadar para şunun cebine gitti derse anında davalar havada uçuşur.

Adamın görüşleri ne olursa olsun yıllardır Teke Tek ile yararlı şeyler yapmaya çalıştığını görüyorum ben. Gazete yazılarını pek okumuyorum ama bir yazının başına iş açıp açmayacağını da en iyi tartıp biçecek adamlardan biri kendisi.

* daha geçen konuştuk, apartmanına deprem testi gibi bir şey yaptırırsan ve tehlikeli çıkarsa yıkılıp yeniden yapılması gerekiyormuş.(veya güçlendirme vs.) Bu nedenle, sırf apartman gitmesin "uğraşmayalım" diye tahmini çürük olan apartmanına bir şey yaptırmıyor kimse. Türkiye'de çoook büyük kaderci bir kitle var.

O verdiği yayın linkindeki üç hoca Türkiye deki yapılarla ilgili ne söylerse dinleyicin derim. Ne söylerlerse

fatih altaylı çok eskiden de hükümetin her adımını destekleyen bir adam değildi zaten. konumu gereği hükümetin iyi işlerine öven yayınlar yapmıştır ama bu onu akp'li yapmaz.

söylediği cümleye gelince, burada korkacak pek bir şey yok. hangi şehirlerin ve ilçelerin riskli olduğu belediyeler ve ilgili bakanlıklar tarafından bilinmesine rağmen adım atılmıyorsa bunun adı bile bile insanları öldürmektir.

180bin liraya sıfır araba mı kaldı masum kardeşim. Fiyat egeya mı bu bahis ettiğin.

Benim tanıdıklarım yeni gelecek partilere kapora verip sıraya girerek aldılar.

Showroom satış temsilcileri çok güzel para yiyerek araçları gelericilere satıyorlar +1

Ama 0 araç alan insanlar da var. Bu arada 180k ya piyasada gerçekten araç yok. En boş Clio belki.

hem artık az geliyor hem de satılmadığı için talepleri inanılmaz azalttılar. "griz yog yigenim galeride araj bulamiyoq" diyenler biraz haklı gerçekten araç bulunmuyor, gelen de anında satılıyor. çünkü çok az geliyor.

internette bulduğum 1-2 sayıyı atayım buraya;

2004 740.933
2005 765.641
2006 667.753
2007 632.561
2008 524.414
2009 573.966
2010 791. 543
2011 906.544
2012 812.126
2013 885.180
2014 767.681

rakamlar bu civarıymış hep. sadece 2008 küresel krizinde fabrikalarda çok etkilenmişti o zaman rakamlar 550binlere düşmüş sonra tekrar normale dönmüş

peki şimdi ne kadar satışlar biliyor musun? 2019 yılında 479.060 araç satılmış. ve bu rakamların içinde ticari araçlar %70 artış göstermiş. 2020 kim bilir nasıl rakamlar çıkar. 2021 ise tam felaket olacak bence.

Ofisten biri daha yeni 300.000 bin e boş passat aldı.

Haziranda aldım.

galericilere ve al satçılara inat altı aydır arabam yok. en az bir yıl daha bekleyebilirim. taksiyle işlerimi hallediyorum. gerekirse kiralayarak götürücem gittiği yere kadar. bireysel tepkim bu yönde. eninde önünde sonunda bollaşacak piyasa. göreceğiz.

kapora yatirip bekliyorsun, ne cikarsa bahtina oluyor biraz. secme sansin yok gibi bir sey, yok ben kirmizi alayim yok spor kasa olsun filan gibi secme sansin pek olmuyor. cunku soylendigi gibi cok cok az geliyor firmalara yeni araba. ki bu gecen yil sonu icin boyleydi, bu sene pandemi de var daha da azaltmislardir gelen arabalari. stoga senin bekledigin araba girdigi anda satis temsilcinin hazirda bekleyip o arabayi o anda kapatmasi lazim yoksa gidiveriyor baskasina.

www.petracoffee.com

montagcoffee.com

kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili +1
bahsettiği 2 kavurucu ile beraber coffee department benim istanbul'da gördüğüm en profesyonel ve işini hakkıyla yapan kavurucular; kahvelerimi bunlardan alıyorum ben uzun zamandır.

edit: kronotrop'un kahvesini beğenmediysen tchibo falan tatmin etmez. nitelikli kahve işi çok maliyetli bir iş, ucuza kaliteli kahve sattığını iddia edenler yalan söylemek zorunda. çünkü bu işin piyasası belli, adamlara "gelişi" o kadar.
ortada keriz silkelemelik bir durum olmadığı için(işin içini ve maliyet kalemlerini biliyorum) kaliteli kahve=pahalı kahve denkleminden kurtulamıyoruz. en basit şey düşünülmesi gereken şey kur artışı işte, neticede bu kahvelerin hepsi uzak kıtalardan ithal ediliyor.

ki bahsettiğim bu 3 kavurucunun kahveleri dünyanın en iyileri falan da değil ama kilosu 30-35 dolara geliyor yeni lot'ların, böyle bakınca ucuz bile denebilir dünyanın geri kalanına bakarsak.

yukarıda tavsiye edilenler çok pahalı. ben, tchibo'nun guatemala isimli kahvesinden 100 gram çektiriyorum. öğütücüm olmadığı için, 100 gramlık alınca bayatlamıyor.

tchibo'dan kahve kartı çıkarmayı da unutmayın, biriken puanlarla bedava kahve alabiliyorsunuz.

çok yazıldı ama starbucks alacağın en kötü kahveyi satıyor.

tchibı guatemala aroması yüksek, acılığı düşük orta sertlikte bir kahvedir. yalnız çektirirken ne için ve nasıl kullanacağını belirtmen önemli.

piyasadaki en ucuz (benim bulduğum) kahve olan jacopsu alıyorum. kilosu 60-70 lira arasıdna satılıyor

Kimba

Benim f/p adresim
Demleniyor.com

kahve.com'dan her defasında farklı çeşitler alıyorum ürün açıklamalarında aromaları, sertliği vs yazıyor. gönderim çok hızlı, ürünler taze. ben çekirdek olarak alıp kendim çekiyorum el değirmeninde. böylece daha uzun süre taze kalıyor.

Cevabıma ek: sabalbaharattan alacaksanız ve filtre kahve yapacaksanız açık kavrumu tercih etmenizi tavsiye ederim.

İrlanda.

Fiyatlara Trdeki aracı eğitim kurumlarınin sayfasından bakabilirsiniz, bu şirketler ücret almaz.
EF English Test sitesinden duzeyinizi ölçmeniz lazım.
Yabancı dile karşı korkunuz gider, anlasabilecek şekilde konuşursunuz ama en az B1 ile gitmeniz lazım. Bence 6 ay için yurtdisina 60-100 bin TL gibi para dokulmez. Onun yerine internetten özel ders alın.

3- çatır çatır konuşamayacaksınız. 6 ay çok kısa.

cambly, ninjas vs. + bireysel çalışma >>>> B2

Sonra yüksek lisans

bugüne kadar 2 arkadaşı İngiltere'ye gönderdim. bir tanesi 3 ay kaldı, yabancı biriyle iş muhabbeti yapacak kadar konuşuyor. ama uzun uzadıya rapor vs yazamaz, yazar ama kötü olur. diğeri 12 ay kaldı ama tam ortada ailesini görmek için Türkiye'ye gelmişti. gayet akıcı konuşuyordu. 12 ay sonunda çatır çatır konuşuyordu.

ama tabii biraz da seninle alakalı. yıllar önce 1 sene kadar kalmış bir tanıdığım var. sıfır ingilizce.

takımda network, smart casual'da massimo dutti

is yeri nasil bir yer? eger cok iyi giyinmen gerekmiyorsa altinyildizdan alabilirsin.

@fakyoras iyi giyinmem gerekiyor finans sektörü. altınyıldız f/p değil bence

bilindik markaların franchise larına bakabilrsin. örneğin kiğılı exclusive in bazı şubeleri franchise ve ekstra indirimler yapabiliyorlar. Kaliteleri de iyi bence.

toplu alma. kiyafet asker donu gibi toplu alinacak bir sey degil. uzerine ne yakisiyor, hangisinin kalibi senin vucuduna daha uygun, hangisinin kumasi daha hosuna gidiyor vs vs kesfettikce teker teker al.

100-200 boyasız.

Boya ister gibi geldi ama emin değilim.

Yaptırmak zorunda değilsen ve gözüne takılmıyorsa yaptırma. Benim arabanın kapıda buna benzer hiç yaptırasım yok

boya istemez bence. fiyat zorluğu da sacda tasarımsal kıvrım olan yer de falansa artıyor. burası düze yer gibi. bence de merdiven altı- tanınmış yerlerde 100-300 arası yaptırırsın diye tahmin ediyorum.

ayrıca tek buysa yaptırma bekle, sonra toplu yaptırırken daha uygun olur.

ayı yerin aynı büyüklükteki göçük için doracare firması 600 tl dedi. ben de çüş dedim. bunların çoğu pezevenk.

doğu'daki yeni kurulan üniversiteler için ek geliştirme ödeneği var maaşa yansıyan, evet.
bitlis haritada nerede bilemediğim için şehirle ilgili yorumum yok.

Bitlis’e bir kere gittim. Resmen köy gibiydi ama Tatvan daha gelişmiş bir yerdi merkeze göre. Tatvan olursa bir nebze yaşanır (ama birkaç yıl) ama merkezse olmaz bence. Fakar işsizlik durumu da göz önüne alınınca yine de evde oturmaktansa tercih edilebilir.

Git kardeş. Parasızlıktan iyidir. Hobi edin. Takıl kendi kendine. Eskiden insanlar yolu, elektriği olmayan yerlere gidiyormuş. 2 yıl takıl dönersin olmadı.

Yaşanır niye yaşanmasın. Şehir olarak Bitlis’i görmedim ama Van yakın güzel bir yer imkanları gelişmiş. Bir işiniz varken iş aramak daha kolay olur hem. Yalnız akademik anlamda beklentinizin olması yanlış olur sanırım.

@but that akademik anlamda pek beklentim yok ama araştırma görevlisi olarak başlayacağım sonuçta :/ bilemiyorum

calisilmaz.

Hocam 4 derseniz 3,5 teklif ederler, 4 lazımsa 4,5 falan demeniz lazımdı.

Öte yandan attıkları mail "pazarlık yapmayacağız, son teklif bu" diyor. Daha iyisini bulamayacağınızı düşünüyorsanız kabul edin, 6-9-12 ay sonra kendinizi gösterip iyileştirme istersiniz.

Geçinebilmen için 4bin tl gerekiyorsa kaln 500 ü nereden tamamlayacksın. ancak

işsiz isen 3500 >0 ve iş işte eş eşte bulunur diye saçma bir söz var (özellikle eş kısmı :) ) yani daha iyi bir alternafin yoksa denemenden zarar gelmez. 2 ay sonra da durumuna bakarsın... başarılar

@pluton güzel yazmış. insan kaynaklarında bakan kişi senden tırtıkladığı beş yüz tl ile patrona yaranacak çünkü. o beş yüz tl de patronunun iki günlük benzin parasını karşıladığı için çok önemli bir cost cutting.

amatörlük yaptım ya, şirket çok iyiydi, kabul etmezler falan diye yüksekten açamadım. kabul ettim ama. fikirlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim

Direkt hastane onereyim.
Gebze de Anadolu Sağlık merkezi var. John hopkins ile Beraber çalışıyor. Gönül rahatlığı ile gidin

www.memorial.com.tr

İstanbul'da alanında çok iyi olarak bilinen üç farklı hekime gittikten sonra İzzet beyden randevu almıştık. Hem hekim olarak hem insan olarak çok iyi birisi.

@kisa o hastane bizi aşar, yine de teşekkürler

Sanırım sgk ile anlaşmalı ve kalp ameliyatları için fark alınmıyor.
Bence bir arayın, konuşun.

Geçmiş olsun ayrıca, acil şifalar dilerim.

amerikan hastanesi haldun karagoz. tr de ki en iyi kalp doktorudur eksi de girin bakin anlarsiniz zaten

bu arada hoca amerikan hastanesinde olmasina ragmen muayene ucreti almayabiliyor ( evet yanlis duymadiniz ) siz yine de arayin sorun

muslum sahin.

Kardiyolog mu? Kalp cerrahi mi?

@sarkop kardiyolog

Kardiyologlar genelde iyi oluyor. Rahat olabilirsiniz. Onerim ise sakin ve covid riski az bi yerde tum testleri yapıp çıkayım derseniz Türk Kalp Vakfi Emrah Binak. Sisli de yeri.

Minnacık acıtıyor ama çok değil. İlla parmağınızı tutacaksanız tırnağınızı verebilirsiniz.

Bazilari epey oyuyor etinizi, bagzilari ise dokunuyor sadece.

kulak memikinden isirirca aciyor.. parmaktan kuvvetlice isirirca uuu epey acitiyormus diyorsun.
guclu bir cimdikten daha azi gibi dusun.

Bizde 2 tane var, birisi baya evcil dokunur gibi ısırıyor hiç acımıyor, diğeri yabani ısırdığı zaman kanatıyor genelde elimi

kış günü elin kuruyup çatlar yumruk yapınca el üstünde kıl kadar kanamalar olur ya, işte o kadar acıtıyor

Kuşuna göre değişir. Mesela bizimki "birader beni o şekilde tutma" diyerekten ısırıyor. Eski bir kusumuz vardı. O da "buralarda bir daha görürsem parmağını koparırım" der gibi isiriyordu.

Disi kuşlar cok fena isiriyor genelde.

Asus vivobook, delil vostro modellerini filtrele. En çok olumlu puanla bütçenin üst limiti kesişmeni al. Ekran boyutuna karar vermelisin tabi..

Bu oyuncu PCsi değil ama arada espor oynatır. Oyun önemli ise harici ekran kartlı modellere yönelin ama mx350 üstü.

www.mediamarkt.com.tr

Bu aralar PC arayan herkes alabilir, iyi alet.

haftanın 7 günü, 24 saat bağırabiliyorum.

reflünüz olabilir mi?

Alerjin vardir. Saman nezlesi vs.

Rinit olabilir, bende bağırtmıyorum ve alerjik rinit hastasıyım

Cevahir de coktu eskiden, simdi bilmiyorum.

Geçen cevahirde boyner sport mağazası gördüm, inanılmaz çeşit vardı. Göz atabilirsiniz.

Footlocker