o istedigin ebati arabana uyduramayabilirsin. iyi bir lastikci ile gorus. Taban genisligini yukseltmek kis aylarinda yol tutusunu dusurur, ayrica yakit tuketimin artar, frenlemenede etki edebilir.

Aracın orijinal ölçüleri dışına çıkmamaya çalışın. Zira bu ölçüler belirlenirken tüketim, güvenlik, konfor, yürür aksamın sağlığı gibi birçok nokta gözetiliyor. Genellikle %2-3’ü aşmayacak şekilde ölçülerle oynanabildiği söylenir ama en basitinden aracın kadranında görünen hız ile gerçek hızınız arasındaki fark açılacaktır.

Www.tiresize.com

195 taban genişliği
60 yanak
r15 çap
88h ağırlık ve hız limiti

Daha iyi yol tutuş için evvela yanak incelmeli çap artmalı. Buna mukabil sportif amortisör ve yaylar da kullanılmalı.

Bunlara gerek yok binek otomobilde. Evvela yanak inceldikçe konfor ciddi biçimde düşer. Her şeyi hissedersin arabada.

Taban genişliği çok ayrı bir mevzu. Aşırı geniş olursa kavramaz, aşırı dar olunca da grip düşer tutuş azalır.

Ekonomi, konfor, maliyet ve performans arasındaki bir dengeye göre seçiliyor ebatlar fabrika çıkışında.

Önerim; atıyorum aracın megane ise megane rs'in orijinal ebatlarından daha radikal bir şey alma. Veya aynı aracın daha sportif versiyonunda ne kullanılıyorsa onu kullan.

Ve yine ebat değişir de kalite artmazsa lastiğinde. Yani 15 Michelin'i çıkartıp 18 petlas takarsan yol tutuş düşedebilir.

Tüketim de artar bu arada tekerlek ebatı arttıkça ayrıca torkun düşer.

Özetle: elleme kalsın.

teşekkürler gayet doyurucu cevapplar geldi. orjinal ölçülerde alacağım.

195 60 15 in karşılığı 215 55 15 dir,
yanak bilgisi tabanın yüzdesidir, taban genişlerse yanak yüzdeni azaltman lazımki aynı çapı yakalayasın.

Bİlmem ne lastik üreticileri birliği (dünyaca kabul gören) %3 değişime kadar onay veriyor, sıkıntı olmaz diyor.

Bunu hesaplayan bir sürü web sitesi var , örnek ;

kolayoto.com

Senin hesabınla %6 değişim yapıyor, olmaz yani.

%3'ü geçmeyecek şekilde değişim yapabilirsin, sen hem tabanı hem yanağı yükseltmişsin, öyle çok fark çıkar.

215 x 55 ya da 205 x 60 mantıklı senin için.

saçma olmaz tabi,

hayir yas ile ilgili hic sorun olmaz, 40-50 yasinda insanlar bile gidiyor dil kursuna. ama dil gunluk hayatta kullanarak ogrenilir, ingilizce ogreneceksen dili ingilizce olan bir yere gitmelisin. obur turlu turkiyede gittigin kurstan bir farki olmaz. hayatin ingilizce olmali. boyle bir yerde seviyene gore hic kursa bile gitmeden gelistirebilirsin belki. eger ingiltere cok pahali dersen gunluk hayatta en cok, rahat ingilizce konusabilecegin yer Amsterdam olur. sokakta 5 yasindaki cocuktan 80 yasindaki teyzeye kadar herkesle ingilizce konusabilirsin. ama kulak dolgunlugu yine yeterli seviyede olmaz. imkanlari zorlayip adaya gitmek en iyisi.

Öncelikle evet geç kalmışsın, yüksek lisans mezuniyetinden sonra İngilizce öğreniyor olmak son derece geç kalınmış bir adım. İngilizce öğrenmek için son şans üniversite hazırlık sınıfıdır. Tabi bu tam konumuz değil, bu durum dil öğrenmene tabi ki engel değil, saçma hiç değil.

Gerekli evrakları sağlarsan, maddi koşulların da makul seviyede ise vize sorun olmaz. "Sadece öğrenciler dil öğrenebilir" gerekçesi ile vize reddi olmaz yani. Benim arkadaşımın babası dil kursuna gitti muhtemelen 50-55 yaşında adam.

Tabi ki İngilizce'yi anadili İngilizce olan ülkelerde öğrenmek en sağlıklısı, özellikle İngiltere. Günümüz koşullarını düşününce tabi maliyetin aşırı yüksek olduğu da bir gerçek. Dolayısıyla alternatif ülkeler düşünülebilir.

Polonya ekonomik anlamda makul bir ülke, yabancı öğrencisi-çalışanı çoktur. Genel olarak gençleri İngilizce konuşur. Sosyal hayatta çok sorun yaşamazsın, Rusya gibi değildir. Her ne kadar Lehçe anadil olsa da, sen iletişimini İngilizce kuracaksın. Türkiye'de İngilizce öğrenmekten iyidir.

Hollanda'da kötü konuşanı geçtim, İngilizce konuşamayan yok neredeyse, gidilebilir. Kozmopolit ülke. Yine de Hollanda ve Almanya'dansa İngiltere'ye gitmek daha sağlıklı.

Maddi durumunu bilmediğimiz için tavsiye vermek zor. Durumun uygunsa İngiltere, değilse Polonya uygun olur diyerek tamamlayayım. İskoçya ve İrlanda da düşünülebilir ama aksanları biraz tuhaf. İkinci planda olmalı diye düşünüyorum.

+40 yaşındayım ve ingilizcem hiç fena değil. Buna rağmen yurtdışında (kurumsal profesyonel) ingilizce kursuna gitmeyi planlarımın içine aldım.

Biz ülke ve millet olarak kalıplaşmış hayatı yaşıyoruz. Mimar Sinan 40-50 yaşından sonra mimar oldu, daha birçok ornek var yurtdışında 30 lu yaşlarından sonra meslek değiştirebiliyor ama bizde hep acaba. Geçen okuduğum yazıyı paylaşayim 40 yaşında kadın piyano öğrenmek ister vazgeçer 90 yaşına gelince keşke öğrenseydim simdi 50 yıldır piyano çalıyor olurdum. Sanırım mesajı aldınız

bence öğrenmenin yaşı yok o yüzden yaşını kendi içinde sıkıntı edip çevreye öyle enerji verme.
2 arkadaşım var ylsy ile gitti, 30-31 yaşında düşün
bu yaşlarına kadar da aktif ingilizceleri yoktu :)

benim de yok :(

Aspirin denedin mi? Bimde vardı.

@basubadelmevt aspirex denemiş olabilirim ama şimdi şişesini göremedim evde acaba denemedim mi. aspirin ayrı bir şey mi? ona göre alayım

Tuz ruhu?

Bizim soforlerin sari su dedikleri dexal sgrassatore spray limone var.bu arkadas o sorunu cozer.italyadan donen soforler getirip internetten vs satiyorlar,ufak bir googlela cikacaktir.

kuvet fayans mı yoksa farklı bir malzemeden mi? fayans olmayabilir çıkmıyorsa.

@kibritsuyu tuz ruhunu kendimi veya küveti eritmeden kullanamam gibi geldi, tehlikeli geldi açıkçası. asit içeriği olan ürünler kullandım tabii ama

@duptıs mutlaka bakacağım, umarım çözer

@proletarier aller lander vereinigt euch fayans değil, mermer benzeri ama parlak bir yüzeyi yok. mermer de değil muhtemelen

Cillit bang?

@kuehles blondes işe yaramadı

onlar doğal malzemeler değil. bizim eski evdeki küvette öyleydi ve çıkmıyor ben de çok uğraştım bir sürü farklı yöntemle. bence çok da yorma kendini, temiz sonuçta görsel olarak bırak öyle kalsın soluduğun kimyasala değmez.

Küvet boyama yapan yerler var. Hiç denemedim ama, eğer leke çıkmazsa, belki bir araştırmak istersiniz?

ben benzer durumdaki bir kuveti bununla temizlemistim, kesinlikle ise yariyor. bu urunu tr'de bulabilir misin bilmiyorum.

clrbrands.com

yanliz dikkatli kullanmak lazim, dokup bekletiyorsun bir sure ve doktukten sonra tuvalette nefes almak zorlasiyor, bayagi kuvvetli birsey. eldiven falan sart.

porçöz denendi mi? Acayip ise yarar bir sey

tehlikeli bir yöntem,

leke olan yerin etrafına macunla, içinde su durabilecek duruma gelsin, az biraz çamaşır suyu dök üstünü kapatsın,
sonra yarım bardak tuz ruhunu atıp kaç, çünkü tepkimeye giriyor zehirlenebilirsin.

Eğer malzemenin içine işlenmiş bir kir değil ise yani sadece yüzeyde olan bir leke ise bu sayılanlarla çıkması lazım.

olmadı sıfır zımpara ve pasta ikilisi de cillop gibi yapar, ama buradaki önemli nokta lekenin malzemenin içine işlememiş olması.

Leke içeri işlediyse değil temizlik ürünleri, kazısanız bile leke hep kalacaktır. O zaman tek çare boyamak.

John Bloor +1

Bir de sakın ha asit baz ikilisini (çamaşır suyu + tuz ruhu) beraber kullanmayın. Sağlığınızdan olursunuz.

arkadaşlar sağolun, denemediklerime tik attım, artık aspirex'ten başlayıp diiğerlerine doğru gideceğim türkiye'de bulabildiğim kadarıyla. ama tuz ruhu son çare gibi geliyor, galiba içine işlemiş dediğiniz gibi. ben şu küvet boyama olayını araştırsam daha iyi olacak tuz ruhu yerine

20-30 yıldan kalma pas benzeri lekeler var dediğiniz zaman o banyonun yıllardır yenilenmediği anlaşılıyor. yani artık bir usta ile anlaşın, yıktırın ve yenisini yaptırın diye bağırmış banyo size. :)

Bir de soru, bu lekeler silikon üzerinde mi? genelde silikonlar siyaha döner. temizlemekle geçmez. kazıyarak temizler, yeni silikon çekersiniz.

@cliquot maalesef kiracıyım, ev sahibim de değiştirmez. yok silikon üzerinde değil

bir de ovalama kismini iyi yapamiyor olabilirsiniz. gucunuz yetmiyordur. matkabiniz varsa uc kismina firca takin. nasil yapildigini gosteren hack vidyolari bulursunuz.

tuz ruhu ve başka temizlik malzemelerini karıştırınca çok kötü bir şey çıkıyor ortaya, biber gazı gibi. cam varsa kesinlikle açık kalsın. döktükten sonra da uzaklaşıp bekleyin, kokusu geçtikten sonra temizlemeye çalışın.

hiç bilgim yok ama tuz ruhu ve çamaşır suyunu karıştırırsanız hardal gazı elde edersiniz, bu kullanılması yasak biyolojik bir silahtır. akıllı olun küvet için hava yolunuzu tahriş edeceksiniz.

Finansal Analist - 4 ay

1 sene oldu yeni. aslında daha önce değiştirmeyi düşünüyodum da önceki işimde de 6 ay kadar çalıştığım için en azından 1 senem dolsun diye beklemiştim. yavaş yavaş iş aramaya başlamayı düşünüyorum. en uzun 3 sene 3 ay çalıştım aynı yerde. yazılım.

3 aydır çalışıyorum. Ondan önceki 5 işimde de 18'er ay çalışmışım.

9 aydır çalışıyorum. ben de @bedbed gibi önceki tüm işlerimde 18 ay çalıştım.
Pozisyon: Senior Dev

6 yıl.

İşletme mezunuyum. Şu an çalıştığım şirkete 25 sene önce stajer olarak başladım. Bir sürü bölüm ve ülkede çalıştım, o yüzden aynı şirkette çalışmamış gibiyim. Satış&pazarlama, strateji, proje yönetimi, raporlama, denetim, kalite...
Kalmadı benim gibi dinazorlar.
Bence aynı işte kalmanın ideal dönemi 4 ila 7 sene arasında. Sonrasında ya yükselmek ya da değiştirmek gerekiyor.

ilk iş 4 yıl
2. 2 yıl
3. 7 ay freelance
4. 13 ay
5. 1,5 aydır yeni işimdeyim.

2 yıl 1 ay

sap co danışmanı-4 ay

İlk işim 2 yıl, şu anki işim de 7 ay. Bir iki yıl daha çalışırım burada, sonra önüm açılırsa artık nereye olursa.

Not: Yazılımspor

yazılım - 5 yıl

şu an : 5 yıl
önceki : 2,5 yıl
önceki : 1 yıl
önceki :8,5 yıl
önceki : 2,5 yıl

muhasebe

7 yıl.

şu an : 7 yıl
önceki : 1 yıl
önceki : 3 ay
önceki : 1 yıl
önceki : 6 ay
önceki : 1 yıl
önceki : 1 yıl


yazılım

Benim de 7 ay oldu ben de yazılım geliştirme uzmanıyım. Bir önceki işimde 2.5 yıl çalışmıştım

yazılım 14 yıl

bu şirkette totale baktığımızda 6 senem doluyor. ama arada 3 yıllık farklı bir firmada çalıştım.
şöyle açıklayayım
şimdiki şirketim: 01.2010 - 03.2013
diğer şirket: 03.2013 - 10.2015
şimdiki şirketim: 10.2015. -

yöneticiyim.

Yazılım.

Öğrenciyken bir yerde 4 ay çalışmıştım.
İlk gerçek işimde 14 ay.
Sonrakinde 18 ay.
Sonra 18 ay freelance.
20 aydır da kendi şirketimin başındayım.

yazilimci degilim ama sirkete ortak falan olma sansin yoksa 3-4 senede bir ziplamak lazim..

cunku faizler yuksek. bir de zam yapsalar kime satacaklar?

1- git beğendiğin eve yarı fiyat teklif et,
2- olumlu, evi al.
3- olmadı başka ev beğen, goto adım 1

şu sıralar ev satmak imkansıza yakın,
şöyle söyleyim ocakta 350bin tl ye evimi satılığa çıkardım, satılmayacağını anlayınca haziranda kiraya verdim 1200tl, faizde olsaydı 3 bin üstü para alıcaktım, dövizi geç hadi, döviz alsam zaten iki katıydı.
şu an yatırım için öncelik döviz, sonra faiz en son taşınmaz. ama dolar 10 - 15 i görürse aynı paraya 3 ev alıp 4-5 sene içinde durumun stabil olacağını düşünüp yatırım yapabilirsin.

normal sartlarda artmasi gerekiyor ama faizler yuksek, satacak kimse bulmakta zorlaniyor artik piyasa.

bir sure karsilikli izleyecek iki taraf da birbirini.

(bu arada genel manada tl bazinda bi artik olacaktir ama usd bazinda herseyde oldugu gibi evler de eridi gitti)

Stoktaki dairelerin hemen hepsi 1-2 yıl önceki maliyetler ile üretilmiş binalarda, 2 sene önce demir 1400 TL idi şimdi 4 binlerde. İnce işçilik bu ay itibari ile zaten uçtu, bir iki sene sonra fiyatlar bugünün en az iki misli olur maliyetten dolayı.

Oturmak için ihtiyacınız var ise sıkı pazarlık ile alın bir tane, piyasada mütahitler batan batana. İki seneye kadar alıcak daire bulamayacaksınız elde olanlar ve az da olsa üretilenler ise talep çokluğundan ve maliyet yüksekliğinden çok yüksek fiyatlarda olacak.

ortalama her 10 senede bir olur inşaatta bu sıkıntı.

Daha bunlar iyi günler. Beton kemirme geyiği olacak en geç 1 yıla.

artilari: maddi - iki kisi yasamak kisi basi daha ucuz
aktivite yapacak birini bulursan tek basina yapmaktan daha keyifli gezidir, sudur budur.

eksileri: hayatta egitim gibi tasinmak gibi yapmak istedigin seyler varsa es cogunlukla ayak bagi oluyor, engel oluyor, vs.

Babam 30 yaşında evlenmiş, şimdiki aklım olsa askerden gelir gelmez evlenirdim diyor.

Evliyim. Bir tabir vardır ya “ruh eşi” diye. Bulursan evlen. Eksisi yok, artısı çok evliliğin. Çevremdeki bir çok evli arkadaşım mutlu değil. Biz tam tersi, çok mutluyuz, kendimize yetiyoruz, sırdaşız, dostuz, aşığız, hayat arkadaşıyız.

evliyim, tam olarak super kahraman + 1 diyorum. benim düşüncelerimi yazmış.

it depends. kişisine göre değişir. kimi sevdiğimle olayım beraber gezelim tozalım der kimisi ben özgür ruhluyum vs der. ne istedigini, ne ile mutlu olacağına karar ver.

bu soruya erkekler hayır, kadınlarsa "tabi lan manyak mısın" şeklinde cevap verir genelde.

Evli değilsem de evli bir filozof olan Sokrates'ten bir aktarma yapayım.

"Evlenin. Eşiniz iyi olursa mutlu olursunuz, kötü olursa da filozof olursunuz"

Evliyim ve mutluyum çok şükür, ama şimdiki aklım olsa evlenmem. Karıma sor o da aynısını diyor :)

Canın sıkılınca basıp gidememek, özgür olmadığını bilmek, birilerinin sorumluluğunu taşımak çok zor.

Evli değilim birlikte yaşıyoruz.
Geçen sene evlenmek daha çok istiyordum artık neredeyse hiç istemiyorum.
Temizlik, yemek ve çamaşı benim üzerime kaldı. Evde hiçbir şey yapmıyor ve hiçbir şeyden haberi yok. İşten gelsin oyun oynasın. Beceriksiz olduğu için evdeki tüm tamirat işlerini de ben yapıyorum. Market alışverişinden sıkıldığı için markete de ben gidiyorum söylenmesini çekmeyeyim diye.
O kadar görüşünce seks de azalıyor.
Erkek için yine mantıklı da çalışıp kendi parasını Kazanan (asgari ücret vs değil iyi kazanan) kadın için mantıksız.
Süper kahraman filmleri izlemekten kusacağım.
Kendime ayırdığım zaman kalmadı hizmetçilikten daha bakımsız oldum.
Söylenen dırdırcı kadına doğru ilerlememi görüp üzülüyorum.

8 yıl civarı evliyim, mutluyum, zorlukları var, iki çocuk var onların ayrı zorlukları var, bekarlıktan yine de kat kat iyidir.

Yaş: 39 Erkek

PS: mutsuz bir evlilik kabus olabilir. karşı taraf sorumsuz bir insan ise hayatta mutlu olamazsın.

@fasulyek +1

Heleki bir kadın bizim toplumumuzda neden evlenmek ister?

Adamın çamaşırlarını yıka, yemeğini yap, evini temizle. Kölelik resmen :)

Yani bir kadına bunları yaptıran motivasyon nedir? Çok mantıksız ya!

@john sen niye kadının öyle yükümlülükleri olduğunu düşünüyorsun ki?

boşanma aşamasında biri olarak bu duyuruya evlenmeyi öneririm diye cevap vermek isterim. evlilik tamamen şans işi. yıllarca sevgili olup evlendiğin insan ile evlenmiş olsan bile evlilikte ilişkiler çok değişebiliyormuş. eğer şanslı isen ve ruh eşin ile evlendiysen evlilik dünyanın en güzel şeyi. bunu söyleyebilirim. tüm bu temizlikti, ütüydü rutinleri bir kenara bırakarak konuşuyorum, sürekli bir dert ortağının olması, acılara birlikte göğüs germek, varlıkta yoklukta ortak olmak, mutluluğu paylaşmak, birlikte tatile çıkmak, tembel pazar kahvaltıları, tv karşısında birlikte ikindi uyuklamaları, kız çocugunuzun doğumuna birlikte şahit olup birlikte hüngür hüngür ağlamak. bence zaten hayatta insanın mutlu olup olabileceği sınırlı anlar bunlardır diye düşünüyorum. hayatın gerisi iş güç bin tane dertle uğraşmakla geçiyor. hayat eğer karşına tartışmadan etmeden bu basit ama huzurlu anları birlikte yaşayabileceğin birini çıkardıysa dostum sen dünyadaki şanslı azınlıktan birisin. inanın bana para vs tüm bu anların sonrasında geliyor.
he ben eski eşimle bunları bir süre yaşadım, sonrasında ise hayattan beklentilerimizin farklı oldugunu anladık ve sonrası tam bir cehennem azabı gibiydi. :) özetleyecek olursam evlenin, ancak evlenmeden önce hayattaki beklentilerinizin benzer oldugundan emin olun. karşınızdaki insandan asla emin olamayacaksınız ama hayatla ilgili ana kararlarınız en azından benzer olsun sonra benim gibi üzülmeyin. ve mutlu bir evliliğin anahtarı karşılıklı fedakarlık, egoyu bir kenara bırakmak ve onu gerçekten seviyorsanız bunu küçük şeylerle bile olsa hissettirmekten geçer bunu unutmayın. ben ettim siz eylemeyin :)

Sevdiğiniz ve hayata sizinle aynı pencereden bakan birini bulursanız evlenin. Ben beraber vakit geçirmekten zevk aldığım biriyle evliyim. Yzın çocuklar anneanneye / babaanneye yazlığa gider biz çocuksuz kalırız. Valla işe gitsem bile o zaman bana tatil gibi gelir. Dezavantajı, bekarken bir kadın olarak kendime ayıracağım zaman daha çoktu, şimdi illa ki evin sorumluluğu oluyor. Söylenen insan değilim, yapıp geçiyorum ama erkek yardım etse bile olay "yardım"la sınırlı kalıyor. Planlamayı, direktifi kadın olarak ben üstlenmek zorunda kalıyorum. Bir süre yanlız da yaşadım, o yanlızlığı sevmiyorum, burası net. Bir süre ablamla yaşadım, orada sorumluluk ablamdaydı, ben evin erkeği gibiydim. Bunu da sevmedim. Dolayısıyla eksisi olsa bile evliliğimden memnunum.

@super kahraman olsaydim baba olurdum

Kadının böyle yükümlülükleri olduğunu düşünmüyorum, ama toplumun gerçekleri maalesef bu yönde.

Bu konuda yargıtay kararı bile var yanlış hatılamıyorsam, boşanma davasında ev işi yapmayan kadını kusurlu bulmuştu yargıtay.

Sedona markasına bakabilirsin, Sedona 610 (git: www.sedonabisiklet.com) var bende ve çok memnunum, ayrıca firma servis olarak da çok ilgili.
Bisiklet ile ilgili şu siteden ciddi bilgi ve öneri alabilirsin (git: www.bisikletforum.com)

kesinlikle ön amortisörü olmayan bir bisiklet bakmalısınız, amortisör ekstra ağırlıktan başka bir işe yaramaz. amortisorsüz düz maşa bisikletlerde de maşanın karbon olması ekstra hafiflik ve sonucunda zevkli sürüş sebebidir. frenler illa disk olacaksa mekanik disk yerine hidrolik disk seçim yapmanda fayda var.

Dostum bu biraz yanlış bir soru, önce bize günde kac km ve nasıl yollarda ne amaçla bineceğini söylersen yardımcı olabilirim. Amortisörlü maşa @svarte dauen'in söylediği gibi engebeli arazilerde trekking veya dag yollarinda bozuk yollarda rahat ettirir, asfaltta bineceksen hiçbir işlevi yok. Disk frenler yağmur, çamur veya yokuş inme amaçlı kullanılmadığı sürece maliyetli ve gereksiz bir donanımdır. Yine binecegin mesafe-yol ve amaca göre donanım belirlemek ve bunun üzerinden marka belirlemek daha sağlıklı olur.

şehiriçi kullanım, haftada 3-4 gün, 10 - 20km geçmez. zaten dağ bisikleti eklemedim oraya ama sadece asfaltta gidilmez, kaldırım, merdiven felan filan

Bildigim kadariyla spiralde gebelik riski %1'in altinda. Hatta spirallerin yeni, daha gelismis modelleri cikti diye duydum. Ben olsam yine siparili dusunurdum. Boyle bir operasyona deger mi emin degilim?

Erkeğim ama bence erken. Belli olmaz daha böyle bir kararı bu genç yaşınızda almayın bence. Sağlık ve mutluluklar dilerim :))

Acemi +1

Ama o ameliyat Turkiye'de oluyor mu bilmiyorum.

@traveller

o ameliyatın adı vazektomi ve evet, türkiye'de oluyor.

Bir akrabam doğum sırasında bağlatmıştı. Sonra bir başka nedenden ötürü birkaç gün sonra bebeği vefat etti. Bir kaç yıl perperişan şekilde bir daha hamile kalmaya çalıştı. Varlarını yoklarını harcadılar ama geri dönüşü olmadı.

teyzemin kızı 4. çocuktan sonra bağlattı tüplerini ama adet olamıyor. onla ilgisi olup olmadığını da bilmiyor. 4 çocukla doktora da gidemiyor doğru dürüst. siz bence bağlatmayın illa her defasında kaza olacak hali yok ya.

benim spiralle hamile kalmamın nedeni spiralin kaymış olmasıydı. düzenli kontrolünü yaptırdığım halde. sonrasında internetten araştırdığımda da benim gibi birçok kişinin spiral kayması nedeniyle hamile kaldığını okudum. çok da nadir bir şey değil sanki.
eşimi bağlatma konusuna gelince, ikimiz de eşit şartlarda olsak evet gayet de vazektomi de yapılabilir, ama ben zaten sezaryen ile doğum yapacağım ve olay mahalli açılacak. o nedenle eşime yok ben bağlatmam sen bağlat demek de çok mantıklı durmuyor bence.:)

3.yü çok büyük korkuyla karşılayacağım bu arada. 2. bile normalde istediğim halde zamanlamasını kendim belirlemediğim için yıprattı. alışmam zaman aldı. 2. bir spiral kazasını kaldıramam gibi :)

kafalar karışık.

eşim 2. çocuktan sonra bağlattı, çevremde de bir sürü bağlatan var, bir sorunu olanı duymadım, istediğin zaman gidip ufak bir operasyon ile eski haline getirebiliyorsun zaten.

ileriki zamanda vazektomi daha mantıklı gibi geldi bana da.

Adana Antalya gibi aşırı sıcak bir memlekette değilsen 50 m2 için 20.000 btu yetiyor. Marmara için BTU çarpanı 400 ortalama, kaldı ki sıcak bölgede olsan da 450 çarpan ile 22.500 yapar.

Sonra bir tık düşük BTU aldın diye dünyanın sonu değil, sadece ortamın ısısını ayarlamanın süresi azıcık uzar. BTU zaten saatte verdiği ısı miktarı ile ilgili.

Atıyorum 21000 BTU klima senin salonu 30 dakikada istenilen ısıya getirecekse 24000 BTU 25 dakikada getirecek mesela.

Yani salonda istediğin ısıya eninde sonunda ulaşacaksın, ki ben yavaş yavaş ve fırtınalar estirmeden çalışan klima taraftarıyım. Büyük klima hızlı ve güçlü üflüyor ve yakınındaki insana rahatsızlık veriyor.

Kesife gelen ustalara guvenme. Klimacilar hep 24binlik iteleme pesinde. Sonra 24 binligi calistirinca rahatsiz edecek. 18binlik bile yeter.

Fazla gelse daha yavaş güçte çalıştırıp çözemez miyim? Ama az gelse çözümü olmaz. Yanlış mıyım?

valla bende 18bin btu luk mitsubishi heavy var, tüm gün güneş alan 50-60 m2 lik salonda kullanıyorum, diğer odaları bile soğutuyor. (2011 yılında alındı, eco modda çalışıyor, bir ay tam çalışmada faturaya ekstra 30-45 tl geliyor)

bir iş ilanındaki tüm kriterlere uygun olmanız çok düşük bir ihtimaldir zaten. Sizin bilgilerinize ihtiyaç duyan şirketi bulmak mesele. Örneğin birkaç ay önce sadece html, css konusunda uzman birini aradık aradık bulamadık. Kodlama bilmesi bile gerekmiyordu. O anki ihtiyaca göre eleman aranıyor sizin daha yoğun aramız ve şirketlerle daha çok görüşmeniz gerek. Eğer bu süreçte boş duruyorsanız da ilanlarda en sık gördüğünüz alanlarda kendinizi geliştirmek için udemy benzeri bir yerlerden ders ya da kurs alabilirsiniz

php konusunda uzmanlaşabilirsin, sıfırdan en temelden php öğren, codeigniter, symfony gibi frameworklere ihtiyaç duymadan istediğini yapabilmen önemli (sonra yine kullanırsın o ayrı)
javascript temel öğren, jquery felan kesin öğren.
angular felan da öğrenirsen iş bulmakda çok da sorun çıkmaz gibi geliyor.

oncelikle turkiyede is ilanlarinda adayin cok alanda bilgili olmasi isteniyor, hatta o kadar abartiliyor ki bir gelistiricinin hem tasarim, hem front-end, hem back-end hem de database konusunda iyi olmasi bekleniyor. bu tarz beklenti icinde olan sirketler calismak icin kotu bir yer olacaklarini zaten ilanlarindan belli ediyorlar.

dunyanin diger gelismis ulkelerinde ise bir gelistiriciden mutlaka bir alanda uzman olmasi bekleniyor. gelistirici her alanda temel bilgiye sahip olabilir ama mutlaka belli bir alanda cok cok iyi olmali. o is icin aday olan insanlar arasindan siyrilip isi alabilmek icin en iyisi olmasi gerekir. gunumuzde temel web uygulamalarinda html+css ile back-end dili arasinda mutlaka javascript girmesi gerekiyor. ama hem html+css hem javascript hem de php konusunda uzmanlasmak, o konularda frameworklere hakim olmak yani kisaca full-stack gelistirici olmak cok emek istiyor. o nedenle gelistirici kendine sevecegi bir alan secmeli yani php bilyorsan back-end tarafta kendini gelistirip php dilini frameworkleri(codeigniter, symphony) ile birlikte bilmelisin, hatta dilin performans, guvenlik ile ilgili inceliklerini de bilmelisin. dunyada o dil ile gelismeleri takip etmelisin. o seviyede degilsen isveren icin cok uretken olmayabilirsin.

ya da diger taraftan eger php degil de front-end tarafta uzmanlasmak istiyorsan html ve css yaninda javascript diline hakim olmalisin. populer javascript frameworkleri angular, vue, react bilmelisin ki uretken olabilesin.

kisaca bir ordan bir burdan bilen elbette birseyler uretebilir ama uretilen uygulamanin zorluk seviyesi arttiginda hata yapma riski yuksek olur. o nedenle is verenler, ozellikle avrupa ve abd de, cok alanda herseyden birsey bilen degil bildigi konuda uzmanlasmis kisileri tercih eder. ama elinde buyuk bir avantaj var, full-stack yeterlilige sahip olan biri butunun icinde parcalari cok daha iyi gorur, ve belli bir alanda cok daha hizli uzmanlasir. bence sen de front-end ya da back-end taraftan birini sec ve o konuda alaninda iyi oluncaya kadar uzamanlas, kendini duzenli olarak diger gelistiriciler ile (turkiye ve tum dunyadan) karsilastir, bilginin ne seviyede oldugunu, neleri bilip neleri bilmedigini tart.

bence geliri iyi olanlar halen iphone alıyor.
benzer bir durum gözlemlemedim.

@cedex
Zengin veya ultra zenginleri kastetmedim aslında. Onlar için peynir-ekmek. En son 25-30 bin geliri olan,gideri de çok olmayan kuzencim xiaomi alıp övünce ve diğer örnekleri düşününce böyle oldugunu düşündüm.Eskiden daha bi tekeldi sanki iphone.

Iphone'un bir numarasi kalmadı, tek artısı stabilite idi, zaten teknoloji hayvan gibi ilerledi, qualcomm islemciler samsung ve huaweinin kendi işlemcileri ile android uyumu gayet yerinde. Yaninda da 4 veya 6 gb ram ile iphoneun yari fiyatına is görüyor artik telefonlar. Hem de uzun süre çöp olmadan. Keza xiaomi'nin fiyat odaklı performanslı ürünleri ve çin pazarının piyasada büyük pay kapması apple için sıkıntı. Bunun yanında kamera sensörleri de gayet gelişti. 2000 liralık android telefon ile 4000 liralık iphone'un farkı yok.
Hatta 1000-1500 liralık huawei-xiomi-motorola telefonlar 2500liralik iphonedan çok daha öndeler.

Iphone da bir gün Nokia olacak, Nokia da döneminin Iphone'uydu.

iphone değilde daha çok samsung, lg, sony gibi pahalı android telefonlar azalıyor gibi.
sonuçta aynı donanım koyuyorlar, hatta yazılım samsung daha az stabildi bir zamanlar.
iphone her halukarda kendi kullanıcısını sabit tutabiliyor, huawei xiomi gibi telefonlar yükselişte çünkü benzer donanımlar daha ucuz.
apple' ın bir nokia olacağını söylemek zor bir iddia, teknolojinin sadece bir alanına değil, hemen hemen her alanında olan bir marka, entegrasyonları, uyumluluğu, yönetimi ve yeni yatırımları bu markanın geleceğini bilakis çok parlak yapıyor. (borsa vb ortamlardan izleyebilirsiniz) nokia hiç bir zaman dünyanın en değerli markası olmadı.

Hocam ayfon çok pahalı. Artık her yiğidin harcı değil. Bir de android cihazlar zaten piyasada her zaman %30-70 dağılımdaydı. bu yeni değil.

O nedenle algıda seçicilik diyorum.

nope. alakası bile yok.

dolar yukseliyor.

www.investors.com

ben iphone x'i kasım ortalarında almanya'dan bi arkadaşa aldırdım. ocak ortalarına kadar etrafta benden başka x'i olan insan göremedim. şimdilerde bir sürü insanda görür oldum.

ayrıca Icha'nın dediği gibi, piyasada android telefon sayısı her zaman daha fazlaydı zaten. atıyorum; samsung galaxy s8 sayısı herhangi bir iphone'dan daha az sayıda olabilir ama android-ios olarak ayırınca android cihazlar zaten çok daha fazla.

önceden 2000 liraya en yeni iphone alınabiliyordu. artık yurt dışından olsa dahi 5000'e yakın para vermek gerekiyor. iphone kullanımı azalsa dahi bunun nedeni ekonomimizin çok iyi olmasından :)

2014 octavia kullanıyorum. memnunum. gerçekten geniş. bagajı çok iyi.

1-2 tsi jetta alabilirsiniz.
hem vw araca biner hem de dizel denilen gürültüden kurtulup tsi motorun tasarrufu ve turbosunun seriliğine kavuşursunuz. ayrıca araç epey geniş.

daha uçuk bi fikirle toyota c-hr hibrit alıp çok daha fazla tasarruf yapabilir ve suv konforu ve genişliğine kavuşup toyota kalitesini sürebilirsiniz.

kişisel tercihim c-hr olurdu ancak tercih sizin tabi.

1.0 tsi octavia dan yakıt tüketimi ve konfor konusunda gayet memnunum, tavsiye ederim. Ayrıca bagaj konusunda da jettayı da bir çok benzerini de döver. Chr bence de güzel ama bagajı yok gibi.

2016 2017 c180 alabilirsin 2. el.

1.5lt 182ps honda sedan alırdım, üstüne de para kalırdı.

performans istiyorsan Octovia gibi aile aracına niye bakıyorsun, yok performans istemiyorum diyorsan 1.0 tsi fazlası ile yetecektir, üstelik mtv avantajı var.

1.6 tdi dsg 2017 sahibi olarak şiddetle tavsiye ederim. O sınıftaki en iyi araçlardan birisi. İç ve bagaj hacmi tam aileye göre. Bunu almadan önce corolla - octavia - jetta arasında kaldım ve seçeneğimi octavia'dan kullandım.

Octavia gerçekten o fiyatlara alınabilecek en iyi araç. Ben de 2016'sını kullandım, gayet iyi o paraya.

koşu grupları var. adidas, asics, nike falan. instagramdan bakarsanız akşam da toplanıyorlar. onların koştuğu rotalar kesin ışıklıdır

La noix+1

Ayrıca size nispeten yakın Maçka Parkı da olabilir. Gece birçok kez koşmuşluğum var. Karanlık noktalar var ama ışık fena değil yine.

Ben Cankurtaran Sahil'de koşuyorum hocam, belediyenin tesislere kadar olan bölüm karanlık ama oradan sonrası Yenikapı'ya kadar ışıklandırılmış, sağda solda da balıkçı vs. oluyor illa güvensiz değil yani.

Benim gibi Cankurtaran'dan değil de balıkçı barınağının oradaki İspark'a aracını bırakıp oradan ileriye koşarsan deniz kenarı sakin bir rota çizebilirsin.

goo.gl

zamanında küçük çekmece gölünün etrafında koşardım, uygundur, üşenmezsen git koş.

Maçka parkında turla.

Çok çok zor bir durum. Ben hala çok seviyorsam korkarım ki affederim. Zaten aklımda o kişiyle ilgili sorular oluşmaya başlamışsa affetmez bitirirdim.

''Bunu diyen kişi ortalama üstü bir gelire sahip''

bunun konuyla alakası ne ise ben çözemedim, çözemiyorum. ama ortalama üstü ise dediğine inanır, affederim. ya sabır.

Bugün basit zevkler- yarın orta zevkler-öbürgün kırbaç.

Valla sana açık açık anlatıyorsa boşanmak tek çözüm. Erkeğim ama kaçak etin'de bir raconu var.

ne olursa olsun affetmezdim, affedilmemeli de.

Boşanırım. 2 dakikasına bakmaz. Boşanmadan uzun bi ayrılıktan sonra adam olursa hani gerçekten pişmansa falan bi deneyebilirdim belki kırgınlık dereceme göre. Ama öyleleri genelde düzelmez yani boşanırdım yine.

Aldatan arkadaşın açıklamasından yola çıkarak, bu durumun kendi açısından normal olduğunu ve yapmaya da devam edeceği gibi bir izlenim uyandırdı bende. Sana aşığım, orada sıkıntı yok ama canım sevişmek isterse de başkalarıyla sevişirim, basit heyecan, büyütmeye gerek yok. Ufak ya. Amma abarttınız ya, sanki cinayet işledik. Alla alla.

Haklısınız ama benim toplumda gördüğüm kadınların bir kısmı bunu kabullenmiş.

Bunu diyen adam sen aynısını yaptıgında orangutana döner.

çok şükür kendime saygım olduğu için ayrılırdım. bir daha da yüzümü göremezdi.

şunu bastan koyalim, neredeyse her erkek aldatir, sadece bazilari yakalanir, bir kismina da bircok nedenle goz yumulur..
ayrilma luxu olupta ayrilmayan kadin da hic konusmasin, net..
hak etmistir boynuzun kralini..
etrafina da "hayatta affetmem" palavralari atar genelde bunlar..
ayrica şunu da belirteyim, aldatan her erkek aldatilmayi hak eder, sonra asarim keserim demesin kimse..

Cocuklara uzulurum. Kabul etme ihtimalim yok cunku.

asla kabul etmem. o adamın kadına olan aşkı coktan bitmis de iste. nafakasiydi, ayri masraflar evine temizlikçi bilmem neci tutmak zorunda kalacağı, günlük yaşamda zorlanacağı icin cocuklari gormek icin ayrı vakit garatmak vs aşıktım iki dk zevke vuruyor kendini. eminim cok daha ilerisi vardır zaten bu islerin

bunun cevabını en iyi siz biliyorsunuz. araya soğukluk girdiyse affetmek sadece içinizdeki nefreti gün be gün artıracak yaptığı/söylediği her şey zamanla batmaya başlayacak. ip incele incele bir gün kopacak. olacak olan bu. bugün ipin ucunu bırakabilirsin (ki doğru olan bu) ya da ipin incelip kopmasını beklersin. seçim senin.

4 yılda 2 çocuk yaptılarsa (bkz: dur soluklan bir yeğenim)
kadın tarafından da bir hamle beklerim, olmaz öyle.

isterse 10 senelik kocam, 4 de cocugumuz olsun, en büyügü daha okula yeni baslamis, en kücügü daha emiyor olsun yine bosanirim.

Ben de basit heyecan peşindeyim. Birkaç dakikalık zevk. Bir yerlere gidiyorum deyip bu zevk peşine gidebilirim. Ama söź Işim bitince ceketimi alip çıkacağım, haberin olsun derdim. Aynen böyle.

Normalde bu tarz şeylerin ilişkinin başında veya en azından evlenmeden önce konuşulması lazım ama insanlar birbirlerini kaybetme korkusu ile söylemiyorlar. Sonra evlilikler hapisane oluyor. (Bana kalırsa kimse evlenmesin o ayrı)

Eğer cinsel sadakat kırmızı çizginizse konuşup minimal yıkım ile ayrılmanın yolunu yapın. Elemanın konuşma tarzına bakarsak bir daha yapmayacağım dese bile çok güvenilmez gibi geliyor.

kapıyı çarpar giderim .
başıma geldi öyle de yaptım 1 yaşında ve 3 aylık olan 2 çocuğumu aldım taksi çağırdım babamın evine döndüm. boşandık nafaka istemedim çocukları göstermedim .
ortak arkadaşlarımızın hepsi ile ilişkimi kestim hatta şehir değiştirdim.
beni aldattığı kadınla evlendiğini duydum 2 çocuk sonrası onu da aldatmış ve terketmiş.sonra aynı şeyi 3 defa daha yaşamış şimdi çocuğu kadar biriyle evli ve gene baba olmuş . bunları duymak istemezdim ama çocuklarından biri benim çocuğumu facebook'tan bulup tanışmış anlatmış .toplam 6 terkedilmiş çocuk var aynı babadan .
en şanslı olanlar benim çocuklar çünkü yolda görse tanımayacakları bir adam.

bu adamla barışmak demek, "git istediğin zaman istediğin kadınla yat" demekle aynı şey, bunu göze alıyorsanız barışın.

Ortalama üstü gelire sahip olanların boynuzlama hakkı vardır. Boru mu bu, gelir. Adam bugünler için kazanmış. Basit zevkler yaşayım diye. Onu balkondan aşaģı sarkıtarak daha heyecanlı zevkler yaşatirdim. Yada ne uğraşacağım be direkt ortalama gelirine bir tazminat davasiyla tum işi tatliya bağlardim. Artik ortalama gelire ben sahip olduğum için basit zevk yaşama hakki benim için de oluşurdu.

Mesele basit zevkler peşinde koşmak istemesi değil ki. Söylesin bunu, sonra basit zevkler peşinde koşsun.

Ben de "o zaman ben de basit zevkler peşinde koşayım" ya da "tamam madem, ayrılalım, sen basit zevkler peşinde koşmaya devam et" seçenekleri arasında seçim yapayım.

Sorun burada başkasıyla yatmak istemesi değil, yalan söyleyip kandırması. Aldatmak budur.

Yine argo sebebiyle cevabım silinmesin diye hislerimi olduğu gibi buraya dökemiyorum. Eşim isterse ABD başkanı olsun, 10 çocuğumuz olsun yine de bir daha yüzüne dahi bakmamak üzere hayatımdan çıkarırım.

eğitim almadan atlayamazsınız.

tandem atlayış var, 15 dakka eğitim alıyorsun, hocaya bağlı atlıyorsun, selçuk - efes de atlarsın, ama mart nisan olması lazım.

Uçurtma bile yapamıyorum, ama yapmanı çok isterim.
Maliyet olayını hazır satılan fiyat *3 olarak düşünebilirsin.

Daha önce uçaktan atlamadım maalesef ama prof. eğitimini alarak yamaç paraşütü yaptım. Kesinlikle öncelikle tandem uçuş yapmalısın.(200-300 TL) Fethiye,denizli,babadağ bir çok yerde olabilir. Sonrasında çok seversen üstüne gidersin zaten.

yukarıda dendiği gibi yamaç paraşütü ya da tandem var ama daha kapsamlı bişey istiyorsan THY' nin kursları vardı ücretsiz 1 hafta Eskişehir'de eski askeri paraşütlerle yapılan 3 atlayış yapıyorsun eğitim sonrası oldukça eğlenceli ve zorlu bir süreç oluyor. ama ben yazın yapmıştım bu tarihlerde kurs var mı bilmiyorum. istersen bir araştır derim güzel kafanı dağıtacağın bir hafta olur.

Tanıştığımız günden bu yana Sevgilim
3.5 yıllık evliyiz.

İkimiz de birbirimizin telefonunda isim soyisim olarak kayıtlıyız. Ama şirinli minnoşlu rehber fotoğraflarımız var.

Benim adım yazıyor valla onda gayet normal bence bunun için koyuyorlar o ismi zaten, neye bozuluyor insanlar.

İsim soyisim.

kız arkadaş için de cevap verebiliyor muyuz? izin varsa eğer ad soyad olarak kayıtlı. herkes ad soyad olarak kayıtlı zaten de sevgili olduktan sonra değiştirme ihtiyacı hissetmedim. onunkinde adım yazıyor sadece.

@cakabo, meraktan soruyorum direk sevgili olma, evlendirilme maksadıyla falan mı tanıştınız ya da tanıştırıldınız? ne bileyim hiç flört dönemi falan olmadı mı nasıl direk sevgilim diye kaydedebilirsiniz ki tanışıp numarasını yeni aldığınız bir insanı??

Şu ana kadarki bütün erkek arkadaşlarım ismi ile kayıtlıydı.
Başka türlü kaydedecek olsam da en fazla sevgilim falan diye kaydederim, çok tatlışlı aşkitolu hitaplar hoşuma gitmiyor.

anne baba dahil herkes ad soyad bende. rahat edemiyorum başka bişey yazınca. hiç sevgilimi de balım böceğim diye kaydetmedim.

11 yıldır ilk ismiyle kayıtlı. Eşim, annem, babam ve kardeşim ilk isimle, onların haricinde herkes (yakın akrabalar dahil) isim ve soyisim olarak.

Ben de eski sevgilimi adı ve soyadıyla kaydetmiştim. Çok kısa, atıyorum "Ali Yaz" gibi bir ismi olduğu için kendisini zaten "aliyaz" diye çağırıyordum.

Hep isimle kaydettim

Adi :)

Ben ismiyle kaydediyorum(er kişiyim). Sonradan telefonumla oynarken değiştirmesine birşey demem.

Ama karşı tarafta adımla kaydediliyorsam birşeylerin yanlış olduğunu düşünürüm.


Acı ama gerçek yaklaşımım bu.

ilk başlarda cicili bicili bişiydi şimdi kocam diye kayıtlı.

ismi = xyz olsun. xyzciğim diye kayıtlı, er kişisiyim.

ikimiz de isimle kayıtlıyız. isminden daha muhteşem bir şey var mı, YOK <3

oo butun kizlar toplanmis. Ben minnosum diye kaydediyorum hep.

Herr Müller diye kayıtlı.

rehberdeki herkes ad soyad olarak kayıtlı.

McDreamy
Yanında da kalpler var

askimovic

Ad Soyad <3 olarak kayıtlı

Çok yakar onlar. Led iyidir.

led diyor iste buna da, enerji sinifi da a imis.

Akkor sandım ledse çok iyiymiş.

3.8 watt diyor zaten. çok yakmaz yakmıyor bile. bence güzeller ama ışıkları az bir tanesi yetmez bir odaya.

Aydınlatma amaçlı alırsan hüsrana uğrarsın. Hastalıklı bir ışık veriyorlar. Aynı anda 5 tane bile yaksan alacağın sonuç aynı. Ama dekoratif amaçlı kullanacaksa zevk senin.

bunlar aksesuar zaten. aydınlatmaz ki.

masanın üstünde falan böyle dekor oalrak takman lazım.

yada 10 tane falan alıcan ama ışıkları çok sarı olduğu için iç karartıyo.

dekorasyon +1

zaten belirtilmiş açıklasında.

cafe'lerde, mekanlarda görüyorum bunları. güzdüz de açık oluyor, geceleyin de. ama aydınlatma bu lambalar tarafından yapılmıyor. hoş duruyor. ben alırdım ihtiyacım olsa.

eğer mukayese etmek isterseniz;
150lm ışık gücü var. 3,8w enerji harcıyor.
20 m2'lik bir odayı kafi miktarda aydınlatan tasarruflu lambam 1500lm değerine sahip. 23w enerji harcıyor.

ben aldim, cok sik duruyor ama aydinlatmiyor. yatak odasi icin iyi de diger mekanlarda kullanmayin losluk istemiyorsaniz.

bunlardan ikea'da da oluyordu sanırım, aydınlatma için istiyorsan lümen değeri yüksek bi şeyler al (600 ve üzeri, 1000'e kadar yolu var)

ortalama ışık veren bi tasarruflu ampul lümen değerine göre aşağı yukarı 17-25w arası yakıyor, ona göre kıyaslayabilirsin.

70 - 80 li yıllarda böyle ampuller vardı, tabi tungsten di, bu yeni jenerasyon led, aydınlatma için olanıda var dekor için olanı da, bence çok güzel, siyah camlı olanını sağa sola 3-5 tane salıp loş bir ortam yapabilirsin.

Ortamda mum yakmışsın gibi aydınlatıyorlar, sadece ahşap dekorlu barlarda güzel görünüyor. Gece lambası olarak kullanılabilir.

Bizde bu tarz var, bir odayı aydınlatıyor. Bunların da normal ampullerdeki gibi aydınlatma değerleri değişiyor, isteğinize göre alabilirsiniz yani aydınlatmaz diye bir şey yok.

hiç birisinde yazın aşırı kalabalıktan rahat edemiyeceğimi bildiğim ve yazları sevdiğim için hiç biri.

Hepsi turistik bölge. Biraz merkez dışında yer tercih edilebiliyorsa Fethiye derdim. Ki yakında yapacağım eylem, az kaldı.

ben bodrumu seçerim. sebebi hiç olmazsa yazın konser falan olur.
fethiye çok içte kalıyor ben buranın ulaşımını sevmiyorum. fethiyelilerden duymayacağın bişeyde söyliyim insanları yobazdır, bizim ailenin yarısı adanalı ben adana da daha rahat geziyorum.

aslında kalabalık önemli değil yani bunların hepsinde belli yerler kalabalık olur. yabancı turist çokken rahatsız olmazsın ama bu yaz denize gitmekten tiskindim tamamen görgüsüz yerli turistlerden dolayı.

fethiyede yaşıyorum burası için soruları alabilirim.
fakat kiraların ucuz olduğunu düşünme. bugün havaşın otobüsünde biz kiraları 500-600 sanıpta gelmiştik diye konuşuyolardı.
500 e de ev var ama köy taraflarında

Ne iş yaptığına, nasıl takıldığına göre değişir.

Benim tercihim Fethiye ve köy oldu. Ama yurtiçi piyasaya çalışıyor olsaydım İzmir veya Bodrum'u tercih ederdim. Deniz-tekne ile ilgili bir iş yapıyor olsam belki Marmaris'i de düşünebilirdim. Kuşadası'nı her halükarda direk elerdim.

bir kuşadalı olarak marmaris derdim, kuşadası artık şehir gibi.
fethiye nin köyleri de olabilir gerçi.

fethiye bunların arasında yaz kış hareketliliğin olduğu daha yerel kalabilmiş ve en uygun yerdir. muğla ilçesidir ancak muğladan daha büyüktür.antalyaya benzer.
bodrum tamamen turistik ve en pahalı olan yerdir. kışın ölüdür.
kuşadası son zamanlarda aydının en gelişen ilçesidir. merkezi hareketlidir selçuğa ve izmire yakındır. aydınada tabiki. ancak suç oranı en yüksek olan aralarından burasıdır.
marmaris aralarında en nezih yabancılarında yaşadığı bir yerdir. insanı izmir gibidir. elitisttir. kışın ölünün ölüsüdür. sakinlik seviyorsan marmaris. hareket seviyorsan kuşadası anadoludan bir parça diyorsan fethiye.

digerlerini bilmedim ama kusadasi degil. ozelliksiz bir yer. beton yigini, estetikten yoksun.

hiç üzülmüyorum ya ne yalan söyliyim, aşırı önemli bişiy değil. ama olsa sevinirdim çünkü sonu güzel bi yemekle biten anlamsız şaklabanlıkları çok severim.

Üzülmüyorum ama imreniyorum. O sıcak ortamın ki, hele bir de dışarıda lapa lapa kar yağıyorsa, güzel şarkılar eşliğinde zevkini çıkarmak istiyorum ben de.

üzülmüyorum ama avrupa'da kasım sonundan aralık sonuna kadar süren şenlik havasına imreniyorum. daha geçen arkadaşla bunun konuşmasını yaptık. adamlar eğlenmeyi biliyor. biz bayramlarımızı bile neşeli bir ortamda geçiremiyoruz. hep stres karmaşa. Weihnachtsmarkt kültürü bence muhteşem bir şey.

Hayır

eh ramazan ya da kurbanda atlayıp tatile giden zihniyet x-mas'ta da biryerlere tatile giderdi diye düşünüyorum.

imrenmek yerine elindekileri değerlendirebilirsin.

not olarak da ateistim ancak bayramlar aileyle/sevdiklerinle değerlendirilmeli diye düşünüyorum.

Keske bizde de olsa :)

Üçaylar var bizde. Daha uzun :)

Şaka la şaka... gülmenin mutlu olmanın uğursuzluk getirdiğine, günah olduğuna inanan toplumdan ne bekliyon.

yooo

Valla benim çok daha büyük ve önemli dertlerim var şimdi kırmızı don dert edemicem.

Yoo üzülmüyorum. Yılbaşı, bayram vs de sevmiyorum zaten. Grinch gibi, moodkiller gibi takılırdım christmas olsa.

1 hafta 10 gün tatil yapamadığımıza üzülüyorum

Bizim kültürümüzde eğlenme yok. Dini kökeni ne olursa olsun adamlar her bayramı insanı hale getirip günümüz dünyasına adapte etmiş. Misal kurban bayramı hala bin yıl önceki gibi kutlanıyor, deforme edip herkesin inek kılığına girdiği Halloween tadında bir şey olması lazımdı. Biz hala köylü gibi sokakta inek devirmeye falan çalışıyoruz.

Evet üzülüyorum.

Türkiye’deki yabancılarla bir kere tam olarak yaşadım christmas’ı ve ondan sonra hep diyorum keşke bizde de olsa diye.

ortadoğu coğrafyası oldukça neşesiz bir bölge. Bunun sebepleri de yok değil, savaş burada hiç bitmedi. Geçim sıkıntısı (toplumun büyük kesiminde) hiç bitmedi. bunun yanında eğlenmek ekonomik olduğu kadar biraz da kültür işi. İnsan parasız eğlenemez demiyorum ama; insanın neşesini, eğlenme isteğini baltalayan sıkıntıları varken, eğlenmek zor oluyor.

x-mas istemez miydim? çok isterdim.

ben üzülüyorum. normalde kronolojik olayları sevmem ama etkinlik olarak hoşuma gidiyor. keşke bizde de olsa.

İsveç'in %80'i agnostik ateist falan. Kısaca adamların zerre alakası yok hristiyanlıkla. Ama burda noel neredeyse bir ay boyunca kutlanıyor çünkü o kara kış başka türlü geçmiyor. E ben de kutluyorum, çam ağacı aldım süsledim. Christmas birası, christmas kolası, Christmas keki şarabı vs götürüyorum evde. Olayın dini hiçbir boyutu yok, kültür olarak gelenek olarak bakılıyor ve Christmas şarkıları, filmleri falan gayet güzel.

Bizim bayramlarla karşılaştırmak istemiyorum çünkü bizim insanımız bilmiyor eğlenmeyi, iyi vakit geçirmeyi malesef.

İçerik ve eğlence olarak cadılar bayramı ya da meksikalıların ölüler günü daha eğlenceli görünüyor, bunlara benzer karadenizde rumlardan kalma kalandar geceleri/kutlamaları var bu da içerik olarak zayıf kalıyor.

Yani isterdim böyle eğlenceli şeyler olsun

olayı biz eğlenmeyi bilmiyoruz noktasında ele alırsak bizim eğlenmekten önce farklı ihtiyaçlarımız olduğu için böyle görünüyor. toplum olarak refah seviyesine ulaşamadığımız için bizim bayramlarımız karın doyurmak odaklı geçiyor, geçim derdim olan insanın kafasına kukuleta taktırıp o pırt pırtlardan üfletmek çok zor. kurban kesip et yiyor, baklava yapıp tatlı yiyoruz. aşure de böyle, kandil simidi de böyle. aç insanların eğlenmekten başka dertleri oluyor yani.

soruya cevap vermek gerekirse;
@kobuzchu kiz +1

Olaydı iyiydi tabii, tüm dünya ile aynı anda tatlı bir telaşa girerdik falan, ama yok diye de üzülmüyorum pek. Zaten artık resmi olmasa da Christmas tadında geçiyor Aralık ayı.

ben üzülmüyorum. bizde kavurmamızı yapıp sıcak pilavın yanında mutlu huzurlu ailemizle oturabiliriz. yani ne yönden baktığına bağlı. sırf yurtdışında yapılıyor diye özenilen şeyler bence christmas ruhu falan hikaye. anamın koynunda baklava yemek şahane !!!

böyle böyle bizim bayramlarımızı küçümsediğimiz önemsiz bulduğumuz için içi boşaldı resmen kimsenin kimseyi aramadığı herkesin tatile gittiği değişik bişeye dönüşmeye başladı.

Kutluyor olsak bile ulkede kriskis spirit kalmamis olurdu ama guzel bi krismis spiritle tabii isterdim. Sirf adet gelenek olarak tabii dini boyutu sebebiyle deyil

Evde tek başına izlediğimiz için imreniyoruz evet. Christmas o film çünkü. Karlı yemekli aileli falan.

@hosein +1 Aklıma bile gelmez.

Sokaktaki korolar Silent Night'i söylerlerdi evde eggnog içip ördek tüketirdik

İmrenmek yerine elindekileri değerlendirebilirsin+1

Valla çalıştığım şirket yurtdışı kökenli, zaten tatilimsi oluyor o dönemler. Kış zamanını evdeysek tchibo görünümünde geçirmeyi seviyorum. Chistmas ile ilgisi yok. Şeker ve Kurban bayramında da normalde kek pişmeyen evde kekler, kurabiyeler ev gezmeleri oluyor. Yaz zamanı biraz daha zor oluyordu, mevsim normalleştikçe kutlamalar güzelleşiyor.

Üzülmüyorum.
Bu tarz günlerden genel olarak hoşlanmam.
Belli başlı şeyler var o özel zamanlara ait onları severim.

Mesela Ramazan'ın en sevdiğim yanı pidedir. Ramazan pidesine bayılırım.
Kandillerdi kutlamam ama kandil simidini çok severim.
Mevlüt menüsüne aşığım mesela yeri gelmişken onu da söyleyeyim (tavuk pilav + ayran+ baklava).
Chritsmas umurumda bile değil ama ağaç süslemek en büyük hobilerimden biri.

Neyse çok uzattım kobuzchu kiz +1 diyorum kısaca.

ya sen bayramlıklarını giyip evde kös kös oturmadın mı? aynısı işte.

festivus for rest of us

Noel yok diye üzülmüyorum fakat bir Noel çarşısının dahi kurulamıyor olmasına üzülüyorum. Yabancı bir arkadaş sormuştu (agnostikti) İstanbul'da Hristiyan eşraf nereye kuruyor Noel çarşısını gideyim bir gezeyim diye, cevap verememiştim. O zamana kadar da düşünmemiştim. Yani bu şehir Ayasofya'ya, en meşhur kiliselerden birine (yapılış amacı ile) ev sahipliği yapıyor ve 20. yüzyıla kadar Hristiyan nüfusu hep daha fazla olmuş bir şehir nihayetinde. Beni üzen şey, geriye kalan Hristiyan nüfusun bir çarşı dahi kuramaması, hadi diyelim ki kurdular pinhan şekilde, düzenli ve duyurarak yapamamaları. (Otellerde yapılanlar sayılmaz, bu iş sokakta oluyor.)

Yok, üzülmüyorum. İnançsızım.

Biz eğlenmeyi bilmiyoruz diyen arkadaşlara katılıyorum. Batılılar müslüman, biz hristiyan olsaydık, onlar yine dini bayramları, özel günleri bir şekilde festivale, görsel şölene, eğlenceye cevirirlerdi. Biz de bu sefer müslümanlar ramazanı 1 ay boyunca çok güzel yaşıyorlar, festivaller müthiş oluyor der, biz de olmamasına üzülüyor musunuz diye sorardık kendi aramızda.

Hayır ama Hristiyanların da kutlayabilmesini isterdim. Gerçi alışveriş merkezleri, reklamlar vs hep Noel temasında hazırlanıyor da yeterli değil sanırım.

@Hosein +1 diyorum ama daha da genişletmek isterim. Bizim bayramlarda yurt dışına/şehir dışına gidip tatil yapanlar bunun nesine özlem duyuyorlar acaba, çok merak ediyorum. Belki İslam ile ilgisi olduğu içindir. Bir de kendi kültürümüzü unutuyoruz. Mesela annemler anlatıyordu, Hidrellez zamanında yumurtaları boyuyorlarmış soğan kabukları ile. Ben çok isterdim bu kültür devam etsin. Nevruz da kıymeti bilinmeyen değerlerden. Ama olsun Noel daha güzel, tıpkı Halloween gibi, baby shower gibi. Çünkü Orta Doğu ürünü değil bunlar. Hz İsa da İngiliz idi bu arada.

Bayramlarda tatile gidenlerin noele imrenmesini ikiyuzluluk olarak goruyorum. Adamlar baska ulkede de olsalar, asiri sosyal, asiri asi, asiri seyahat eden insanlar da olsalar noelde evlerine gidiyorlar. Aileleriyle bir araya gelip evde yemek yiyorlar, hediyelesiyorlar. Bu kadar aslinda.
Noel pazariysa her yerde yok zaten, genel olarak orta avrupa'da var. diger taraflarda olanlar turizm pastasindan pay alinabilmek icin acilmis olanlar.

Bu arada noel tatili bir hafta degil, 3-4 gun filan. Bir de tabi ki her yerde kar yagmiyor ahsjsj mesela avustralya'da da noel kutlaniyor ama orada yaz. Ya da arjantin vs.

hollywood'un pompaladığı yün kazak, şömine ve kar yağışıyla christmas ruhunu aramıyor değilim. ama hayat filmlerdeki gibi değil ne yazık ki.

mac de ekranını direk airplay ile paylaşıyorsun zaten, player özelliği değil direk mac özelliği.
hdmi kablo ile ikinci ekrana bağlamışsın gibi oluyor.

Screen mirroring yaparken cok nadir de olsa lag oluyor, videoyu direkt airplayle yansitinca fark var arada yani.

Belki okuyan falan olursa beamer adli program dedigim isi yapiyor. (20 euro ucreti var)

sabah ekmek arası peynir salatalık pek bir şey yapmaz, poğaça vs fena yapar.
pantpas çok iyi geliyordu bana. (düzenli kullanım şart)
sigara varsa geçmesi çok uzun sürer, boş mideye çay sigara vs yapmamalı.

helikobakter vardır belki, git bi doktora test neyim yaptır.

En etkilisi rennie. Gaviscon u 2 aydan fazla kullanirsan hayatin boyunca cekecegin sorunlar basliyor.bagirsak florani bozuyor. Asla tuketmemen gereken seyler cig domates, kuru nane, mayali pogca, kurabiye, mercimek corbasi. En iyi dostun ev yogurdu. Yavas ve cigneyerek ye.aksam sekizden sonra yemek yeme.cift yastik cok onerilir ama yetmiyor.ozel belden sirta kademeli yukselten reflu yastiklarindan kullan.kizarmis gida, kizarmis ekmek vs zararli.

peki yemeyeceklerim bunlar ama ne yemeliyim asıl onu merak ediyorum ben.

ekmek peynir olabilir, evet ben de yakmayacağını düşünüyorum. ama her gün de bu yenmez bir yandan.

yulaf ezmesi falan gibi şeyler bile yakıyor mideyi.
et püre yersem yakmıyor. ama sürdürülebilirliği yok.

bana liste lazım ya :(

Ne yenilmemesi konusuna girmeyeceğin; çünkü liste çok uzun. Bazı şeyler bazı insanlara daha çok dokunuyor. Kakao beni mahvediyor mesela.
Muz yemek iyidir, hakeza pekmezin de mide dostu olduğunu söylemişti doktorum.

Gunde bir tane zeytin cekirdegi yutmak reflunun bas dostudur.butun mide asidini alir, tamamen cozunerek atilir.hicbir zarari yoktur.kudret nari ve beyaz leblebi de iyidir.muz faydalidir ama uzun sureli kullanimda kabizlik yapar. Bayat cay zararli. Haslama tavuk, kabak, patates iyi gelir.

Benim mevsimsel reflüm vardı, şimdi farkettim birkaç yıldır kendiliğinden geçmiş yani ara ara oluyor ama asıl mevsim geçişlerinde olan sürekli reflüm yok. Olduğu zaman hiçbirşey yiyemiyordum ama mayalı ve yağlı şeyler daha berbat yapıyor. O zamanlar famodin alırdım ama gaviscon veya ppi leri denemedim.

ülser vardı bende endoskopide çıktı. peynir ye diyemem mesela bana dokunuyor şişkinlik yapıyor sindiremiyorum.

portakal suyu, ayran yine aynı.

gastrit de var bu arada. onun teşhisi daha önce konmuştu ama çok sallamadım bugünlere geldim ne yazık ki.

en güzeli fırın yemekleri bu arada. yagsız ve lezzetli.

rennie uzun vadeli iyileştirici bir tedavi yapmaktan ziyade anlık çözümdür. bozulan mide asit dengesini anlık olarak hızla çözer. gece midede yanma oluyorsa o gecelik sorunu çözer. uzun vadeli iyileştirecek bir tedavi için lansor 15, lansor 30 kullanılır. günde bir kez sabah aç karnına uyanır uyanmaz içersiniz. midenin içini kireç gibi kaplar, tedavi eder. 20 günde pırıl pırıl olur. ekşime, yanma kalmaz. bütün bu bilgilere ek olarak, aslında yapılması gereken en doğru şey bir Gastroenteroloji uzmanına görünmenizdir.

Sana ya nexium ya da panto yazar doktor kendine gelirsin. Muhakkak git aksatma.

bose quietcomfort 35 var
uçakta çok işe yarıyor ancak sinüsoidal sesleri kestiği için ofiste konuşma vs kesilmiyor.
araba gürültüsü için işe yarar ancak aracı siz kullanıyorsanız araç kullanırken kulaklık takmak ne kadar güvenlidir bilmiyorum

quitecomfort 25 var, boru sesler hariç hiç bir şey kalmıyor, müzik açılınca hele hiç bir ses duymuyorum, o kadar para eder mi bilmem ama, yurtdışından felan daha ucuza alırsan değer.

merhaba,

yaklaşık 3 yıldır Sony noise cancelling kullanıyorum, 3 serilik kulaklıkta ortalama olan, fiyatı da 150tl civarı gibi hatırlıyorum. pil dolu olduğu sürece gayet iyi iş görüyor, önerebilirim. pil yokken standart kulaklık gibi. müzik açık değilken ciddi bir izolasyon bence sağlamıyor, uçakta vb sessiz kullanabilecek bir şey arıyorsanız uygun olmayabilir sadece.

bu arada sessizlik kısmı için şu 1000tl'lik Bose kulaklıkları da denemiştim. ofis ortamında beklentimi karşılamadığı için aynı gün iade ettim, cedex de bahsetmiş zaten.

Sennheiser da kullandım ancak kulakiçi kulaklığı beklentimi karşılamadı, headset olanlar daha çok öneriliyor bu konuda.

bence bir mağazaya uğrayıp deneyerek karar verin.

kolaylıklar

Hiçbir şey olmadığına eminim, aç bir dil at sonra da iç gitsin. Daha önce kaç kez bir hafta geçmiş günlük sütü açtım taptazeydi.

Edit: Siz günlük dediğine bakmayın onun günlük falan değil, içindeki bakteriler tecavüze uğruyor pastörize olunca, soğukta durduğu sürece bozulmaz kısa sürede. Koku ve tat alma duyularımız bunun için var ayrıca, bozuksa anlarsın zaten.

at gitsin

tarihi geçmişse ben direk atarım. çok korkarım zehirlenmekten :)
hatta son kullanma tarihi o günse bile bazı şeyleri atarım, güvenemem.
ki seninkinin üstünden 2 gün geçmiş.
ben "çöpe gitsin" diyorum. zira artık günlük süt de değil o.

çok mu canın çekiyor ki? at gitsin +1. yarın yenisini alırsın

az biraz kaynat, bi gariplik hissedersen at. Obur turlu ic gitsin

Süt bozulduğunu çok kolay belli eder. Bir yudum iç, tadı normalse hiçbir sorun yoktur.

Çöpe atılır mi hiç öyle açılmamış paket.yazık.


Lavaboya dök. Çöpe atarsan patlar sıkıntı çıkarır. Bozulmuş süt öldürmez süründürür. Değmez.

Ben olsam tatlı yapar yerdim, pişirilerek yapılan sütlü tatlı yap, herhangi bir sorun çıkacağını sanmıyorum. Direkt içme ama.

Kaynat. Kaynayinca eksimik peynirine donusuyor. Biraz tuz atip suz. Al sana peynir.

bi kaba koy kediler faydalansın bari.

Öyle bir cihaz yok ama ekran parlaklığını minimum seviyeye yakın tutarsanız en azından bir 7-8 saat kullanabilirsiniz.

edit: tabii ben direkt macbook şarj cihazı gibi düşündüğümden yok demişim. normal prize dönüştürücüleri pylaşmış arkadaşlar.

İnvertör ile olur tabi ama bir kerelik şey için masrafa değmez.

olmamı hiç

www.hepsiburada.com

gittiğim markette hangisi en ucuzsa. çoğunlukla migros olur.

Bu sıralar kuzuluk tercih ediyorum. Carrefourda düzenli olarak pek çok maden suyunu denedim bir ara. Hepsi ayrı zamanda ucuz oluyordu. 45 kuruş oldu mu alıyordum. Damla'yı beğenmemiştim. Gerisi daha tercih edilebilir tattalardı.

kınık tercih ederim. beypazarına da sempatim var. ikisini de bulamazsam ve canım soda istemişse kızılay falan.

@glamdr1ng yanlışın var maden suyu ve soda aynı şey değil eksisozluk.com

beypazarı

ben bim'e gidip beypazari kolisini aliyorum baya da agir tasiyorum eve sfsgdg

Var oluş sırasına göre şöyle;
Beypazarı
Özkaynak
Sırma

kınık + beypazarı

beypazarı, kınık. çok zorda kalmadıkça diğer markaları almıyorum.

kızılay. soda içmeyin maden suyu için ayrıca. maden suyu içecekseniz de kızılay'dan şaşmayın. gidip yerinde çeşmesinden emmişliğim var, yerin dibinden çıktığı gibi veriyor adamlar.

Sadece Beypazarı

Beypazarı ve Afyon'dan çıkan yeni bir marka olan avşar sodalarınuçı tercih ediyorum.

abd ve avrupa anında alıyor ama türkiye sanki biraz gecikebiliyor. belki 20-45 gün kadar geçmiş telefonların ülkelere göre release tarihlerini googledan bakabilirsiniz. acele istiyorsanız gelen birine getirtmeniz lazım

telefonum arızalandı da almışken bir iphone alayım diyordum acaba 8i beklesem mi yoksa yarın gidip bir 7 mi alsam karar veremedim.

paran varsa bekle derim ama 60-90 gün arası bekleyebilirsin.

8 değil de 7s çıkacak muhtemelen. ilk iphone'um (4s) hariç hepsini yurt dışından aldım ve kesinlikle ve kesinlikle türkiye'den almanı tavsiye etmiyorum.

eylül'ün 2. haftasında tanıtımı olur. türkiye'den almak durumundaysan en erken kasım ya da aralıkta alabilirsin. şayet tamamiyle telefonsuz değilsen ve bütçe sıkıntısı yoksa kesinlikle beklemeni tavsiye ediyorum

Eşim aşçı ama türk yemekleri yapmıyor pek. İkisinin de yemeği ayrı güzeldir.

Olayi baska boyuta tasiyayim hemen.kaynanam.

Eşime sorulsa o da kayınvalidem der. Ne annesi ne ben.

Eşim daha iyi yapıyor. Bunu elşme söylüyorum bana inanmıyor:)

annem yapıyor, eşimde zaten bunu kabul ediyor.

annem.
eklemeden geçmemek lazım. hayatımın 30 senesi anne yemekleri ile geçmiş. ondan sonra kim gelse yerini alması çok zor.

Tiramisu ve un kurabiyesi hariç annem.

Sevgilimin babası ve sevgilimin ortak kararı üzerine, bazı yemekleri ben daha güzel yapıyorum, daha böyle geleneksel etli butlu yemekleri kaynana daha güzel yapıyor. Kaynana mutsuz bu durumdan ajfkfkdl

postman kullanıp kodu direk oluşturabilirsin. parametreleri veriyorsun o senin için java ya da c# kodunu çıkartıyor.
hemde web api ni test etmiş olursun.

1 taneyse bir sorun olmaz.

iki tane getirmişti bir tanıdığım onda da sorun olmamıştı

Gümrükte sorun olmaz da laptopu bagaja vermesin, yanına alsın. Bagajda kalırsa çalınma tehlikesi var. El bagajında laptop yasağı vardı gerçi ama o buradan abd'ye uçuşlardaydı heralde eğer yanılmıyorsam.

oncelikle abd ve ingiltereye olan ucuslardaki kabinde elektronik tasima yasagi kalkti.

arkadasin bence de kabin cantasinda tasisin, bagajlardan calindigi oluyor.

www.gittigidiyor.com
bu sokete ihtiyacin olacak, simdiden siparis verebilirsin

Whatsapp'dan attığı ilk defa duydum. Genelde kampanya ıvır zıvır şeyleri için bildirim gönderiyor. İkisi de yeşil simgeli karışmış olmasın.

ios mu o?

paylas mı yaptin acaba?
bir sıkıntı var gibi

önce visual studio yu açın, ordan open solution dan açmayı deneyin, çift tıklayınca version selector ile açmaya çalışıp saçmalayabiliyor.

Uncharted külliyat
The last of us 1 2
God of war
Horizon zero dawn
Nier automata

Trailerlarını izle bi. Gaza geliyorsan al bi ps4

ben olsam iyi bir bilgisayar alırdım.

ps4 al ps4.

@glamdr1ng last of us 2 derken? (((:

@baharat trailer dedim kenks. Seneye gelmeyecek miydi :D 1. Trailer ile gaza gelen 2yi de bekler zaten

@baharat birkaç sebep de söylersen çok mutlu olurum
@glamdr1ng eve gidince izleyeceğim

Farklı bir tavsiye vereyim. Direksiyon seti al ve araba yarışı yükle. Acayip zevkli. Bizde var. Bazen tır sürüyoruz. Euro Truck Simulator oynayabilirsin. PS4 alacaksan Uncharted 4 mutlaka oynanmalı.

@pastör ps4 şu an için,
alınıp yalnızca exclusive kült oyunlarını bitirmek için bile fiyatının hakkını fazlası ile çıkaracak bi alet. dilediğin tarzda seni uzun süre oyalayabilecek oyun geçmişine de sahip olduğunu düşünüyorum. iyi bi gamersan multiplayer olarak da tatmin eder seni. tarzdır oyundur bilmemnedir tavsiyesi isteyecek olursan da ben dahil bir çok insan sana yardımcı olur.

ama kesinlikle f/p olarak pişman etmeyecek bi durumda şu an cihaz.

ps4 için konuşuyorum, kışın aldım ve başladım kült oyunlara.

God of War eskidir ama güzeldir.

Uncharted serisi de ps4 için revize dilmiş(1,2 ve 3. oyunu 4 zaten uber grafiklerle ps4 e çıkmıştı)

sonuç olarak bilgisayarda oyun devri kapandı.(nacizane benim düşüncem saldırmayın) yok bilgisayar kaldırır mı derdi de yok al bence. Bir de ucuza almak için çok kampanya var d&r bile bunlara dahil.

pc al
televizyona baglarsın
her seyi yaparsın
playstation o kadar rahat takılamazsin

ya zaten azıcık bile oyuncuyum diyosan kendine,
sırf şu last of us, uncharted falan gibi exclusiveleri oynamak için insan kiralar da oynar. sen ne tarz seviyorsun ki?

@baharat o dediğin oyunları hiç bilmiyorum :( ne tarz sevdiğimi de bilmiyorum dedim ya çok cahilim. Glamdr1ngin dediklerini izleyip fikir edinmeye çalışacağım.

Her kesime hitap eden bir çok oyun var. Eğer maddi sorunun yoksa alınabilir.

Kendi türünün en iyisi oyunları alabilirsin.

Heavy Rain, Little Big Planet, Red Dead Redemption, Batman serileri, Dead space serisi gayet keyifli oyunlar.

cs seviyorsan last of us'ı seversin. araba yarışları da var onlardan da oynarsın. zaten spor oyunları hariç kalanı tek kişilik oyunlar genelde. call of duty falan filan takılırsın. sen yine de 2 tane kol al misafir gelirse oynarsınız. bi de nintendo wii ye de bak onda da akılalmaz şeyler görmüşem.

PC alma. Adam gibi oyun oynamak icin iyi para vermen lazim, degmez o kadar. KArdesim aldi 4k kusur verdi, oynamiyor da. Yatiyor oyle PC, 2 gunde sikilidi. Pisman degilim diyor bir de hala asadffggh.
2.el bir ps4 al gitsin.

bu zamana kadar hangi oyunları sevdin hangilerinin tadı damağında kaldı?

bence pc al, oyunlardan sıkılırsan en azından bir bilgisayarın olur :)

bilkentte son model arabalarla gelenlere imrenip utanmayacaksa bilkent tercih edilmeli. ya da odtü'de gomünist görünümlü pkk'lı yoldaşlarıyla devrim stadında türkü söyleyebilir. kafası rahat okusun diyorlarsa bilkent.

bilkent odtü'den daha iyi üniversite.

Burs varsa Bilkent.

Bilkent biraz Amerikanvari bir üniversite. Buraya giden adamın çok açık bir şekilde yurt dışı hedefi olmalı. ODTÜ Makine Mühendisliği biraz bizden bir bölüm. ODTÜ'ye giderse pişman olabilir. Mezuniyet pankartları yalan söylemiyorsa 7-8 yılda bitirenler var. Makine mühendisliği normalde zorken ODTÜ'den çok keyifli bir üniversite hayatı beklememek lazım. Ben Bilkent Makine yazardım herhalde. Yurt dışı hedefi daha cazip geldi. Makine mühendisliği 4. sınıfa geçtim bu arada. Etiket önemli.

Burslu diyorsun, kesinlikle Bilkent.
Ingilizce egitimini hakkiyla verir.
Bolumde derslerde ogretilenler modasi gecmis bilgiler degildir, gercekten isinize yarayacak seyler ogrenirsiniz.

Hayatinizin herhangi bir doneminde geliri yuksek bir mahalleye yolunuz dustuyse ve son model arabalara bakip utanma duygusunu yasadiysaniz baska problemleriniz var demektir.

not: Almanca klavyede yazdim, yazim hatalari olabilir, kusura bakmayin.

bilkent bursunu alip babasina burs aldigini soylememe sansi var mi?

Bilkent makine

-makine 5

bilkent makinayı bilmiyorum ama odtü makinayı gömenlerin öne sürdüğü şeyler çok doğru değil. üniversite hayatı çok keyifli değil ama, odtü makinada okurken de bir şeylerden vazgeçmek gerek değil mi?

aradaki en temel fark, odtü makina daha geniş ve daha sağlam bir temel vermeye çalışırken son dönemde gördüğüm kadarıyla trend bu genişliği biraz kırpmak yönünde. mesela 2. ve 3. sınıfta termodinamik için 4, akışkanlar için 2 olmak üzere toplam 6 zorunlu ders var. bilkentin programına baktım az önce "thermo-fluids engineering" diye iki ders var sadece ikinci sınıfta, üçüncü sınıfta bir şey yok. böyle bir şey olabilir mi ya?

yine bilkentin programına baktığımda gördüğüm "dynamics and control 1-2" derslerine dayanarak düşündüm ki bu bilkentte artık "çağdışı" gördükleri bazı şeyleri elemiş gibi. mekatronik dersi zorunlu mesela. ama bu tam makina mühendisliğinin temeli değil ki? bu yüzden bana biraz daha mekatronik gibi geldi.

odtü makinaya giden bir kişi mekatronik yapamaz demek değil elbette bu. daha sağlam bir temelle daha çok seçeneği olur hatta.

ben olsam bilkent seçerdim.

Bilkent derim

tabi ki odtü.

i.hizliresim.com

bilkent o kadar olanağına rağmen bu listede odtü-itü'yü geçemiyosa bi düşünün. bilkent bilgisayar ve ee'de iyidir evet odtü'yle karşılaştırılır da, makinada hayır.

bence odtü makine çok daha iyi eğitim veren bir yer, ayrıca dendiği gibi pkk' lı dolu değil, akpliler için kendi dışındaki herkes pkk lı, unuttular apo ile kanka oldukları, seyyar mahkeme kurdukları günleri.

ben olsam bilkent'i seçerdim

bilkent ortamı hande yenerli tarkanlı hem zengin hem çalışkan çocukların olduğu ortam hem okurken hem de okul hayatı sonrası arkadaş çevresi bu yönde olur. odtü selda bağcanlı bıyıklı sigaralı adamların olduğu ortam bol bol rakı ve bağlama türküyle geçer yılları. ben olsam üçe beşe bakmaz bilkent derdim.

oncelikle bilkent'te makina mi varmis diyorum.

turkiye'de calisacaksan, odtu makinadir. isveren, onune gelen basvrularda itu ve odtu mezunu arar once.

odtu hakkinda soylenen seylere bakma. hocalari, ogrencileri gayet akli basinda adamlardir. her turlu ideolojide adam vardir diger universitelerde oldugu gibi. bilkent elektronik'ten vs tanidiklarim var. onlar da yurtdisinda odtululer kadar iyiler, lakin bu odtulu hocalarin zor referans vermesiyle ilgili bir olay. eger akademik dusunmuyorsan, turkiye icin odtu'dur. iyi ortalaman olursa zaten ikisiyle de yurtdisi universitelere kabul alirsin. bilkent diplomasi, ne yazikki turkiye'de odtu'nun gerisinde genel itibariyle. universite secerken piyasaya gore secim yapilmaz, mezuniyet sonrasi gt ustu oturursun.

odtuluyum.

Senin durumunda Bilkent ideal seçim olur.

Bilkent makina mühendisliği yakın zamanda kuruldu, Makina mühendisliği eğitimi açsından tartışmasız ODTÜ

Ama olanaklar açısından Bilkent.

bilkent makinadaki hocalarin bachelor okuduklari okullara baktim. 1.sirada odtu, 2.sirada sabanci var..

oyuncaklara birlikte binmeyi deneyin. yeğenimde de aynı durum var 11 aylık motor geçince ağlamaya başlıyor. özel bir nedeni olduğunu sanmıyorum çünkü biz de olabildiğince hassas davrandık şuana kadar psikolojik yönden bunu tetikleyecek bir şey yaşadığını sanmıyorum. elektrik süpürgesinden falan da korkuyor mesela.

bence bir pedagog desteği alabilirsiniz, en azından içiniz rahat eder. korkmaması daha normal olurdu bence. ileride iletişimle ilgili problem olmaması açısından ben yerinizde olsam uzmanına danışırdım.

yakın bir tanıdığımın çocuğu her ezan okunduğunda, her gürültü çıktığında bağıra çağıra ağlıyor ve annesine sığınıyordu. yaklaşık aynı yaşlardaydı o da. evde çok sessiz bir ortamda büyüyordu. biraz daha büyüyünce kendiliğinden geçti. bazı çocuklarda olabiliyor bu sanıyorum ama içiniz rahat etmezse bir çocuk gelişim psikologuna da danışabilirsiniz.

biraz hassas bir çocuk olabilir, kendi kızımdan örnek verecek olursam, kapı zili çaldığında çok korkuyordu, üç beş ay sonra geçti, ama çocuğa nasıl davranmalı ne yapmalı bir uzmandan yardım isteyiniz. yüksek ses kaynaklı olabilir. yüreğinizi ferah tutun kalıcı bir durum oluşturacağını sanmıyorum, en büyük kalıcı arızalar ergenlikte oluyor :)

Uzman yardımı en iyisi olacaktır ancak
Bu tarz korkuları aşmanın en kolay yollarından biri sevilenle sevilmeyeni bir araya getirmek. Yani çocuk baba yanında durur anne çocuğun göreceği şekilde gider salıncakta sallanır keyif alır. Kaydıraktan kayar keyif alır ama çocuk buna zorlanmaz hatta teklif bile edilmez. Çocuğun kafasında annemi seviyorum annemde salıncağı seviyor bende severim tarzı bir şeyler oluşacaktır yada annem korkmuyor bende korkmamalıyım. Bunu farklı bireylerle (anane, babane vb.) çeşitlendirerek yaparsanız çocuk kendiliğinden kötü bir şey olmadığının farkına varacaktır. Bu konuda üzerine gitmeyin hatta hiç bir şey söylemeyin. Israrcı olursanız korkusu daha büyüyerek yer edebilir. Hedef ona dolaylı olarak öğretmek. Yine bir park yanından geçerken eşinizle kendi aranızda konuşarak çocuğa konuşmadan "aa ne kadar eğlenceli, daha sonra bizde gidelim mi" tarzı konuşmalar yapın.

öncelikle herkesle hem fikir olduğumu ve bir doktora gitmenizi tavsiye ederim. en azından yol yordam gösterir ve içinizi ferahlatır.

yakın bir arkadaşımın oğlunda da aynı sorun vardı. kimseyle iletişime geçemiyor ve en ufak gürültüden korkuyordu. doktorun sorduğu ilk soru "eviniz çok mu sessiz" olmuştu. bizim arkadaş çocuk rahatsız olmasın diye evde tv bile açmıyordu. çocuk uyuduğunda fısıltılar ile konuşuyorlardı ve çocuk erken uyuduğu için eve akşam misair kabul etmiyorlardı. bildiğin manyaklık işte.

sizde de böyle durumlar varsa çocuk korkuyor olabilir.

benim de kızım 22 aylık. biz kızı sesli ve ışıklı ortamlarda uyuttuk ki büyüdüğünde sıkıntı çekmesin diye. attık çocukların ortasına (sokağa değil tabi kendi arkadaşlarımızın çocukları :)) bıraktık. 1-2 ağladı sonra alıştı. bazen iletişim ve ortam konusunda çocuğu zorlamak gerekebiliyor.

yine hatırlatıyorum, bir uzmana danışın :)

heheh sizinki gene iyiymiş, ben de çocukken, tam olarak 3 ile 6 yaşlarım arasında, annemi göremediğim her an ağlıyormuşum. bir saniye yanımdan gitse ortalığı yıkıyormuşum beni terk edip gitti ve bir daha gelmeyecek diye. yanımda babam, ablam ya da başka bir tanıdığım olsa bile illa annemi görmem gerekiyormuş. kadıncağız tuvalete ve duşa bile kapısı açık giriyormuş ben onu görmeye devam edebileyim diye. korkunç.

işin ilginç yanı 3 yaşıma kadar çok özgür takılan bir çocukmuşum, sonra böyle olmuş. nedenini bilmiyorlar. nasıl geçtiğini de bilmiyorlar. çocukluk işte. sonra işte birdenbire geçti ve hiçbir kalıcı etkisi olmadı. 14 yaşımda ailemden uzak bir şehire yatılı okula falan gittim hiç sorun yaşamadım.

motor diyince de aklıma geldi, gene aynı ben bir yıl ramazan ayında davulun sesinden çok korkmuşum. (daha önceleri böyle bir korkum olmamasına rağmen.) davulcuyu canavar olarak anlatıyormuşum hep. annem de beni her davulcu geçtiğinde alıp sokağa çıkarmış, davulcuya alkışla tempo tutmuş, hatta bazen şıkkıdı şıkkıdı göbek atmış davulcunun karşısında :D sonra ben davulcunun da bir insan olduğuna emin olduğum zaman geçmiş korkum.

çok uzman değilim ama bana kalırsa 20 aylık bebeler hiç umulmadık tepkiler verebilir, sonra da geçer diye düşünüyorum. elbette siz eminim ki yeni arkdaşlarına alışması ve bu motor gibi korkularını yenmesi için elinizden geleni yapıyorsunuzdur. en çok size güveniyor sonuçta, sizin korkmadan yaptığınız bir eylemi o da sizden örnek aldığı için zamanla sizin kadar korkusuzca yapmaya başlayacaktır.

uzman destegi alin

birbirinden değerli tüm cevaplar için çok teşekkür ederim arkadaşlar.. tavsiyelerinize uyup bir uzman desteği alacağım ve saç sakal ağardı demeden parka gidip salıncaklarda sallanacağım...

mesajlasma uygulamasi

belirlenmiş ve atanmış kişi ve gruplar arası yazışma ve bilgi/içerik paylaşıml sağlayan bir program. web ve mobil uyumlu

Skypela uzaktan yakindan alakasi yok. Parali kullanmak zorunda degilsin.

Çok boktan bir teamchat... ne masaüstü uygulaması düzgün çalışıyor ne mobili. Ama kullandırıyorlar :(


Trollziya; abi hesap kapatılınca tüm history'nin yöneticiye verildiğinden emin misin kardeş!! Yarrrr çünkü dkksjd

bir nevi iletişim uygulaması, artısı şöyle, bir fabrikada çalışıyorsun yeni bir iş aldın, abc satış projesi, bu proje ile ilgili bir grup oluşturuyorsun, kalitecisi planlamacısı, herkes o grup altında konuşup, döküman paylaşıp iletişimde kalıyor. iki yıl sonra dönüp o proje ilgili herşeyi tek yerde bulabiliyorsun. mail + anlık mesajlaşma + dosya paylaşımı hepsini bir arada sunan bir yazılım, süper, fena değil, eh işte, iğrenç :) yakında microsoft teams yaygınlaşınca bir esprisi kalmaz.

.... ABS(ISNULL(fm.firmaX, 10000) - '41.0708726') ....

ISNULL mssql de var, mySql de de vardır diye tahmin ediyorum.

daha önce kullanmadım isnull'u.

buradaki fonksiyonu nolmuş oluyor acaba?

Fromdan sonra where fm.x not null ekle

ISNULL değil de IFNULL(fm.firmaX, 12345) şeklinde kullanabilirsin.

Eğer fm.firmaX değeri NULL gelirse 12345 çıkar fonksiyondan, değilse kendi değeri çıkar zaten.

Benzer bir sql sorgusu gelistirmistim. databasede veri sayisi 10.000 sayisini gectikten sonra cok yavasladi. Cunku mesafe hesaplama fonksiyonu 10.000 data icin ayri ayri calismali, merkez noktasi da hep degistigi icin de mysql cache de bir anlam tasimiyor. ornegin bu verdigin sql sorgusunda istanbuldaki bir kisiye olan uzakligi almak istediginde erzurumdaki bir data icin de mesafe hesaplama formulu calisir. Bu da ekstra zaman kaybi. Data sayisi artinca performans cok kotu olacaktir ve performans kaybi katlanarak artacaktir.

Cozum olarak ilk basta sehir olarak filtreleyelim dedik. ornegin istanbul merkezli arama yapinca ilk once istanbuldaki datalari filtreleyip, sadece o datalarin mesafesini hesaplayalim dedik. Boylce baska sehirlerdeki datalara olan mesafeyi hesaplamamis olduk. Ama bu durumda da tuzladan(istanbul) biri arama yaptiginda gebzedeki(izmit) sonuclar cikmadi dogal olarak. Bu cozum mantikli degildi ve eledik.

Onun yerine en verimli cozum su oldu, ornegin latitude:45 longitude:75 olan bir yerin mesafesini hesaplaman icin sql de "where" blogunun icine su sekilde filtre eklersen

and latitude > 40.00
and latitude < 50.00
and longitude > 70.00
and longitude < 80.00

yani sadece tum dataya olan mesafeyi hesaplemk yerine belli bir kare alan icindekilerin mesafesini hesaplar isen cok daha hizli sonuc verecektir sql. biz bu sayede ABD icinde lokasyonlarin mesafe hesaplamasini sql optimizasyondan once 120 saniyede aldigimiz sonucu 6 saniye kadar dusurduk.

Hele bir de rotaya olan uzakligi hesaplamak istediginde bu formul de cok yeterli gelmeyecktir, bu durumda bunun gibi Route Boxer js-tutorial.com ve bu tez gibi kaynaklara ihtiyac duyabilirsin ieeexplore.ieee.org

Turkiyede hicbir ilce ve koyde yasanmaz. Ha eger bu akdeniz ve ege kiyilarinda olursa bilemem ama diger turlu kesinliklevyasanmaz ozellikle sehirden gelecek insan icin. Tecrubeli cok arkadasim var onlardan biliyorum, bende arada giderim yanlarina bir kac gunluk bile olsa dayanilmaz oluyor.

İstanbul'da doğmuş ve büyümüş biri olarak kadro için temelli taşındım. 1 yıl sonra başka bi kadro kazandığım için ayrıldım ama kalsam mutsuz olacaktım muhtemelen. Gerekçelerini yazabilirim ayrıca istersen.

istanbulda doğmuş büyümüş biri olarak son 4 yıldır gemlik de yaşıyorum, gayette memnunum.

Yaşam felsefene bağlı. Ben 22000 nüfuslu bir yerdeyim memnunum. tatilde büyük şehirleri dolaşıyorum yetiyor. sadece hastane sıkıntı olabiliyor.

Memnun değilim. En yakin zamanda buradan ayrılacağım. Bir kafe bile yok.

Yürüme mesafesinde cay bahçesi, kafe, pastane olmayan yerde yaşanmaz. Yaşadığım muhitten beklentim minimum bu kadar.

Değer. Rica ederiz.

ben buzdolabını çıkarmıştım 6. yılında bozuldu bi yeri, çıkarmasaydım 500 tl ödeyecektim, bence ver.

Değer. Ne demek.

arıza olursa 130tl den fazla tutacağı için değer

her türlü değer. ben de siemens aldın 240 lira verdim

Verilir

bi servis çağırsan kafadan 50 tl alıyor. bence verin.

değer kesinlikle

Kullanislı bulmuyorum bu ürünü. Alıp memnun kalmadim

ben bi kaç gündür kullanıyorum. bastırmamak gerekiyor.
ben normalde her gün diş fırçalarım ve o tartar hissi asla gitmiyordu.
şimdi bu fırça sayesinde tartar hissinden kurtuldum çok memnunum şimdilik.

Bu en dandik olanı ya almışken şunu al. Ben aşırı memnunum diş etleriniz çok hassas değilse bi şey olmaz puan biraz pahalı duruyor ben 30$a almıştım geçen sene indirime girmesini bekleyebilirsin. Burada 200 lira civarı.

www.amazon.com

Açılın ben elektrikli diş fırçası kullanıcısıyım. Kaaç zamandır almayı planlıyordum, geçen hafta alabildim. Oral-b 8900 modelini aldım. En son modeli 9000, 8900 son modelin %99 aynısı ve 2 tane akıllı diş fırçası paket halinde geldi. Kendimce araştırmalarıma dayanarak bazı tavsiyelerim olacak.

*Ev arkadaşım Oral-b 3000 modelini kullanıyor. Eğer tekli alacaksanız Fiyat/Performans açısından en makul ürün bu. Akıllı diye tabir edilen özellikleri yok. Salınım sayısı eğer elektrikli bir diş fırçası kullanacaksanız ve değsin istiyorsanız minimum bu üründeki kadar olması tavsiye ediliyor.

*Ev arkadaşım yaklaşık 6 aydır kullanıyor bu 3000 modelini, benim araştırdığımı görüp merak edip almıştı. Hayatımda aldığım en kullanışlı ürün diyor. Dişlerde plak sorunu ortadan kalkıyor. 1-2 haftadan sonra dişçide plak temizliği yapılmış kadar temiz dişlere kavuşuyorsunuz. Tabii ki bu 2 haftalık süreç. Sonrasında dişlerinizin gerçekten temizlendiğini hissediyorsunuz. Kesinlikle dişlerde ilk günlerden itibaren gözle görülür beyazlama ve dişlerde parlama oluyor.

*İlk haftalara 1-2 hafta diş eti kanamaları olabiliyor. Ama diş etleri bir süre sonra alışıyor bu duruma. Sizde diş eti hassasiyeti varmış bu konuda emin olamıyorum ama diş eti sorunu olmayanlarda bile 1-2 hafta fırçaya uyum sağlayana kadar ve kullanmayı öğrenene kadar sorun yaşanabiliyor.

*Ayrıca 6-7 tane farklı başlık satılıyor. Standart 3d white başlığıyla sorun yaşarsanız soft başlığı var ve kullananlar da bildiğin kadarıyla çok memnun bir araştırın derim.

Akıllı özelliklerinden merak ettiğiniz şeyler de varsa anlatabilirim.

tam senin linkindeki ürünü kullanıyorum, ilk zamanlar çok güzel geliyordu ama sonradan sıktı, şimdi uzun zamandır kullanmıyorum normal fırça daha mantıklı geliyor. bu otomatiklerde diş fırçalamak daha uzun sürüyor gibi.

böyle ürünleri kullanmanıza kesinlikle gerek yok. yanlış fırçalama tekniği ile her türlü sıkıntıyı yaşayabilirsiniz. çok aşırı yumuşak uçlu fırçalar etkin temizliği sağlayamaz, eğer yumuşak uçlu alıyorsanız kıl adedinin fazla olmasına dikkat edin (min 3000 adet kıl gibi), sert uçlular da diş minesine zamanla zarar verebilir, dişeti çekilmesini tetikleyebilir.

illa özel ve güzel fırça istiyorsanız curaprox iyidir, kalitedir. tepe'nin de fırçaları güzeldir ancak yegane tavsiyem diş hekimine danışıp size en uygun fırçayı onun önermesidir.

6-e

1 ya da 2

2 ile başlayıp geceleyin 1e geçiyorum.

Çok sıcaksa hava durumum görsellerin dışına çıkabiliyor.

25,E

3-4-5-6 ama bacak sallayacağım tutarsa 4

e.

4 ile başlayıp 3'e geçiyorum. K

1-5
K

1, 2, 3, 4, 5, 6-E

3 ve 4
K

1-5 e

5e yakın
M

Sıklıkla 5, bazen 3. K

5 k

hepsi ve fazlasi
K

giriş - 5
gelişme - 6
sonuç - 3

1'in bacak arasinda yastik olan haliyle uyuyorum.

Uyuma pozisyonum benimle ilgili ne diyormus? Bari onu da paylassaydin da bir seyler ogrenseydik.

K

çoğunluk 5, azınlık 3, e

Hiçbiri. Bi el yastığın altında bi el yana uzanmış, bi bacak düz uzatılmış diğeri bükülmüş ve yana uzanmış halde.
Kadın.

bunların hiçbiri değil, dizlerim havada uyuyorum.

3 ve 5 in karışımı k.

1

5

Baska sekilde uyuyamiyorum fizyolozik nedenlerle.

K