bir smartphone, bir de yanına tablet diyorum. gerçekten...

Tabiiki smartphone.
1.5 yıl öncesine kadar klasik cep telefonu kullanıyordum.
Şu an acil bir durumda bu aletle navigasyondan tut email okumaya kadar herşeyi çözebiliyorum.

smartphone, tablet icin 3g bağlantı abonmanlıkları daha pahalı oluyor hem.

ipad mini 3 g li al inanmassın mont cebime sığıyor yada nexus 7 al keza oda küçük yanına bildiğin 3310 al tabletlerede 4 gb felan internet müthiş oluyor

Edit: neden smarthphone önerilir bilmiyorum şarjı az gidiyor film izlemek yada sörf yapmak yada bişileri okumal için küçük kalıyor kaldıki 3g li bi mini tabletin tek eksiği telefon özelliği (ben skypela onuda çözdüm) bazen teli almıyorum bile yanıma... (Skype yönlendirme)

akıllı telefon başka.

bende nokia c5-00 vardı. bir de ipod touch 4g vardı. ipod touch konuşma ve mesajlaşma özelliği hariç iphone ile yapılabilecek neredeyse her şeyi yapabiliyordu. gps yoktu bir tek ama gps ve 3g nokia telefonda olduğu için ipod ile bu verileri paylaşabiliyordum. ben ne yaptım. gittim iphone aldım. çok memnunum.

smartphone güzel, pratik. ayrıca bir de tablet taşımak zor gelirdi, taşımazdım.

büyük ekranlı bir akıllı telefon.hem artık pilleri de gittikçe gelişiyor ve şarjı uzun gidiyor.

Tabii ki akıllı telefon. Tablet benim ihtiyaçlarımı zerre karşılamıyor. Benim tableti kullandığım tek yer koşu bandı. Onun haricinde ihtiyaç bile duymuyorum.

Smartphone ne kadar eleştirilse de benim baya baya işime yarıyor ve her zaman iyi ki almışım dedim.Gerçi şu an kullandığım smartphone eskidi ama gene de en azından mail alıp-gönderebiliyorum internete giriyorum o bile yeteri oluyor.Bunun yanında ipod touch 4g kullanıyorum.Birinde yapamadığımı birinde yapıyorum bir şekilde halloluyor.Tabi bunun yerine hepsini tek cihazda yapabilen şeyler çıktı artık.

yarım akıllı telefonum var. bi tabletim olsaydı diyorum. dokunmatik hiçbi şeyim yok çünkü.

ama iphone ya da android üst seviye bi telefonum olsaydı tablet gereksiz olurdu.

en güzeli smartphone+jeneratör. pili bitince smartı filan kalmıyor. şarj aleti taşımaktan daha mantıklı bence.

akıllı telefon iyidir. ben de 2 ay öncesine kadar sony ericsson w810i kullanıyordum. Gerek yok diyordum ama alışınca aslında çok yararlı olabiliyor. Eğlenceden oyundan ziyade internetli uygulamalar(dropbox, evernote vb gibi) çok işe yarıyor. bunun yanında navigasyon ve bankacılık uygulamaları çok zaman kazandırıyor. kalan zamanda da instagrama bakabiliyoruz :)

tablet o kadar gerekli gelmiyor, general mobile discovery kullanıcısıyım, ekran galaxy s3 ayarında falan, fazlasıyla yetiyor, tablet de var evde hiç elimi sürmüyorum, bi de onu mu tşaıyacağım telefon bile büyük geliyor bana hala.

iyi phablet olsa fena olmaz aslında. note 3 olsa mesela.

supergirl +1

bide millet cafelerde tel şarjı derdine girmiyormu yazık o kadar uğraş heryere şarj aleti taşı

ben cevap yazmıştım fakat çoğunluğun önerileri üstüne affınıza sığınarak sormak istiyorum arkadaşlar bu dediğiniz telefonlar 1700-2100 arası değişen telefonlar ve ister inanın ister inanmayın note 3 ün pili tabletten fazla gitmeyecektir...
benim önerim ipad mini veya nexus 7 minik tablet segmentinde ve 450-700 aralığında fiyatları var gözünüzü seveyim 4 katı paraya daha az şarj ve eşşek gibi teller alıyorsunuz yapmayın... (note 3 e telefon diyen miniye tablet demesin)

zaten phablet diyoruz ve phablet segmenti tablet mi telefon mu ikileminde kalan tüketiciler için yapılan bir pazarlama hamlesi. yani soru da cevap da açık aslında.

ekleme: ayrıca kamera + hesap makinesi + el feneri + psp vs. vs. alarak çok daha ucuza getirilebilir ancak olay all in one olayı. o yüzden ayrı ayrı almak mantıksız.

pili uzun süre dayanan smartphone.

smartphone hacı.
şart oldu ya bende almalıyım artık.

Bi smartphone yaninda da bi tabletim var. İkisi de iyi ki var.

pil konusunda ilerleme falan yok. daha uzun bir sure de olmayacak gibi.

tıpta uzmanlık bitişinde sınav oluyor ama pratisyenlik için bir sınav yok

Yok, kastettiğim TUS değildi.

kpss var öğretmenlik için örnek verecek olursam ama bunu zaten biliyorsundur dedim. tus da değil demişsin. galiba ben soruyu kavrayamadım, tam istediğiniz şeyi yani.

öğretmen-kpss

tus: tıpta uzmanlık sınavı

uzmanlık sınavı: tus'ta kazanılan bölüm asistanlığı sonunda olan sınav

Avukatlık baro sınavları.
Mühendislikte uzmanlık istersen doğalgaz, iş güvenliği gibi sertifika sınavları var, istediğin bu değil sanırım ama yine de yazayım dedim.

hakimlik-savcılık sınavı

ösym'nin sitesinden yıllık sınavlara bakarak da birtakım çıkarımlar yapabilirsiniz.

smmm sınavları (önce staja başlama, test; sonra yeterlilik, her ders ayrı klasik usul)

kpss a (kamuda kariyere açık görevler için, test; mülakatı da var ama ayrıca kurumların yazılı sınavı da olabilir)

adli ve idari yargı hakimliği

avukatlıktan hakimliğe geçiş

Cevapalr için ayrı ayrı teşekkür ederim.

Örneğin hukuk biritenler hiçbir sınava girmeden avukat olabiliyorlar mı?

Ayıp bana, KPSS hiç aklıma gelmemişti.

hah, o zaman kadınlar (aynı evde çalıştıkalarına göre) hiç kendi aralarında konuşmadılar mı?
tamam, adam kılık/isim ve adres değiştiriyordu fakat akıbeti hep aynıydı.. hiç mi şüphelenmediler?

aslında sherlock o chat/mahkeme sahnesinde ortak işverenleri var diyerek doğru tahmin etti ama resmi kayıtlarda çıkmadı, daha sonra düğünde gizlilik anlaşması olduğunu düşündü. binbaşı tehlikede olduğu için her işini gizlilik anlaşmasıyla birbirini tanımayanlara yaptırmış, fotoğrafçı da bir şekilde bunlara ulaşmış. hangi hangi mesleği yapıyordu hatırlamıyorum ama kadın sonuçta davetiyeyi görmüş.

h.nın hamish olduğunu sherlock bile bilmiyordu. o zaman kadınlar nerden biliyorlardı? davetiyeyi görmüş olmalı gerekirdi. davetiyeyi nasıl gördüler? ya düğün davetiyesi almış olacaklardı ya da düğün davetiyesini çalıştıkları yerde görmüş olacaklardı. olay bu.

diyorum ki; tamam kadınlardan biri davetiyeyi gördü diğelerinin gördüğünü nasıl anladık? şurdan mı;
hepsi aynı kişiye; askere çalışıyorlar, askere gelen davetiye evde bir yerde duruyordu kadınlar da gördüler. iyi de biz sadece kadınlardan birinin davetiyeyi gördüğünü anladık diğerleri görmüş mü görmemiş i ne bilicez?

yani 1.kadınların ortak noktasının aynı kişiye çalışmak olduğunu nasıl anladı?
2.fotoğrafçı kadınlara ulaşmak için neden böyle acayip/sıradışı bir yol seçti? sadece isim değişikliği falan kafi değil miydi?

kaıdnların hepsinin aynı kişiye çalıştığıyla ilgili bir kesinlik çıkmadı ama o çıkarımı düğünden önce hayaletle çıkan kadınların ortak noktasını ararken düşündü fakat resmi kayıtlar çıkmayınca yanlış diye düşündü. ilk kadının watson'ın göbek adını bilmesi davetiyeyi gördüğü anlamına geliyordu. bunlardan alakasız olarak kurbanın binbaşı olduğu çıkarımını yaptı çünkü binbaşı normalde gözden uzak, korumalı olarak yaşıyordu. katil de evin korumalı olduğunu biliyordur ve evde binbaşının silahlı olduğunu tahmin etmiştir. kadınlar yardımıyla ne zaman çıkacağını öğrendi, savunmasız anında hiç dikkat çekmeden işi halledip gidecekti.

bu arada düğün fotoğrafçısının katil olması başka bi dizi de daha yok muydu?

@r_u_h tamam şimdi oldu. aydınlandım. ama çok somut açıklama yokmuş. sherock içgüdüsüyle hareket etmiş biraz da..

daha çok raslantısal oldu bence. hayalet sevgili, kraliyet askeri, binbaşı hepsi üst üste geldi.

herkes öyle yapıyor.

ben banliyö treni çalışırken dört sene maltepe'de oturup gebze'de çalıştım.

Oturacagin yer metro hatti uzerinde veya yakinsa kadikoy icin sorun olmaz. Gebze icin de maltepe iyidir. Ben bostanci civarinda oturuyorum yine bi sikinti yok.

Soyle ki; servis e-5'ten geciyorsa mutlaka maltepe'de e-5'e yakin bir eve cik. Metro ile kadikoye 15dk'da gidersin. Ayrica cok guzel daireler var o civarda.

gülsuyu maltepeden 2durak sonra ve kadıköy 25 dakika sürüyor.
masltepe ilçe sınırları içinde çok rahat edersin.
kiralar çok oynak yalnız, aynı apartmanda deniz gören ve görmeyen 2 daire arasında bile fiyat oynuyor. ortalama 800 tlye güzel bir eve çıkarsın.

e-5 ile minibüs yolu arasından ev bak. küçükyalı-huzurevi metro istasyonu arası iyidir. sabaha kadar kadıköy'den minibüs var minibüs yolundan. e-5 ten 1 gibi minibüs biter. metro güzel şey. gerçi tren daha güzeldi 1,5 sene daha yok maalesef. gebze'de servisle aşağı yukarı 1 saat olur. normal yani.

bostancıda eve çık hem metroyu hem kadıköy hem taksim sarı dolmuşlarını kullabilirsin, kiralar maltepeye göre biraz daha pahalı olur tabi..

türünün tek örneğisin.

oha dicektim ki bazen sürahiyi diktiğimi hatırladım, ama bazen yapıyorum ben.
ha tabak kirlenmesin diye bazen kalan yemeği tavadan/tencereden yer bitiririm bazende az kalan kola vs yi şişesinden içerim.

var ya sıkıntı yapma :) ben de 5 litrelik kullandığım zamanlarda öyle yapıyordum.

Var. Şu denemelik şampuanlardan vardı banyoda, elimi uzatıp makası almaya üşendiğim için poşetini dişleyerek açtım. Daha doğrusu yarısını yedim galiba :)

Evet.

ben hiç bir şeyde üşenmiyorum. acayip.

tabii ki.

yapıyorum.. beş litrelik iki tane getirmeye üşenip on litrelik aldım onu kaldıramıyorum diye çok canım sıkılıyor..

kim onu kaldırıcak, kapağı açıcak, bardağa alıp içine su doldurucak, sonra tekrar kapağı kapatıcak ve yerine koyucak.

senin yaptığın gibi açıyorum, ağzıma dikliyorum ve kapatıp yerine koyuyorum.

olm pipet filan kullanın bari lan, dökersiniz.

Dibinde azcık su kalan damacanayı kafama dikmişliğim var.

var. arabayı çıkarmaya üşenip 1.5 km yol yürüyorum.

5ltlik şişeler çok ağır olmuyor mu? ben 1,5ltlikle yapıyorum.

10 dikerim.

bulasik yikamamak icin tabaga buzdolabi poseti gecirip kullanip sonra poseti atan var. buna ne diyecegiz peki?

bu ben degilim de ben de 19litrelikler yarilaninca masa üstüne alip sürahiye aktarmaktansa ordan iciyordum.

hos degil tabi.

biz ailecek 1,5 litrelik su alıyoruz artık, damacana falan yok, herkes elinde şişeyle geziyor.

1,5'luk pahalı olmuyor mu beyler?

@unalub bim'den alınca damacanadan daha ucuza geliyor.

bimin bazı şeyi güzel de , sırma su çok kötü geliyor bana.

Sırma değil Saka

yurt dışı eğitim danışmanlığı veren şirketlerle bi görüş, bi arkadaşıma almanya'da diğerine de italya'da iş buldular.

üniden sonra orda yüksek lisans vs yaparak.

yurtdışı staj olayları oluyor o yurtdışı eğitim firmalarının. o şekilde gidip kendini sevdirirsen olur belki. ama çok donanımlı gitmen lazım ki adam amerikalı işe almak yerine senin çalışma izninle falan uğraşsın.

bu arada avustralya çılgınlar gibi mühendis arıyor. tek sorun 2 sene deneyim istemeleri.

amerikada turk insaat sirketleri var (hatta cok yakinim calisiyor). eger yuksek lisansa gelebilirsen, mezun olunca is bulabilirsin bu sirketlerde.

insaat muh. bransi icin konusuyorum:
cok ozel niteliklere haiz degilseniz en uygun secenek abd'ye yuksek lisans ile adapte olmak, okurken cevreyi kolacan edip, is olanaklarina yonelmektir.
bolgeden bolgeye talep olan alanlar (road works, pipeline, residential vb.) degisiklik gosterecektir.
green card'la filan gidenlerden de cok sikinti ceken oldu. is olayi oyle kolay degil. ama master yolu ile giden arkadaslar kriz ortaminda bile bir bicimde tutundular.

@r_u_h
kurdugunuz iki cumlenin ikisi de dogruluktan uzak.
avustralya ciddi bir kriz icinde debeleniyor. muhendisler (bransina gore degisiklik gosterebilir, ancak insaat muh. icin kesinlikle dogrudur) 2008 abd krizine yakin sahneler yasiyor.
2 sene deneyimi nereden cikardiniz onu da anlamadim. calisma izni vizesi (457) ise sozunu ettiginiz, firmalarin cogu "local experience" soruyor. hele bu kriz doneminde turkiye'den sponsor olup adam getirmeye kimsenin niyeti oldugunu sanmiyorum. piyasanin iyi oldugu zamanlarda guney afrika'dan, filipinlerden filan adam getiriliyordu ama.

amerika'ya once yuksek lisansa gelin dememizin bir baska sebebi de mezuniyetten sonra devletin 1 yil calisma izni vermesi (opt). bunun icin sponsora ihtiyaciniz yok. bu 1 yil icerisinde sirkette is bulup bir sonraki yilin (opt uzatildiysa daha sonraki yilin) sponsorlugunu yapmalari icin sirketi ikna edeceksiniz.

diger turlu amerikali bir sirketin sizi tanimadan sponsor olup, ustune masraf yapip sizi amerikaya getirmesi biraz mantiksiz bu ekonomide.

@viva melburn.bk.mfa.gov.tr iş deneyiminde hata yapmışım son 24 ay içerisinde 12 ay çalışmış olmak gerekiyormuş. kriz vardır yoktur bilemiyorum yaklaşık 2 sene önce ciddi ciddi gitmeyi düşünmüştüm o zamandan aklımda kalanlar bunlar. zaten oraya gidecek adam belli bir meblayı gözden çıkarır illa ki bir firmanın getirmesini beklemez herhalde.

@r_u_h
girmis oldugunuz baglanti calisma izni vizesi (457) icin, bunun guncel durumunu immi.gov.au'dan tetkik edebilirsiniz.

suits.

suits, mentalist, white collar, orphan black...

Breaking Bad
Lost (izlemişsindir heralde)
Prison Break
Suits

İzlemediysen House izleyebilirsin, hem drama hem üst düzey mantık içeriyor.

Sherlock

utopia

tam olarak aradığın şey olmayabilir ama toplamda 8 bölüm 160 dk'dan oluşan bir dizi var totalde, a young doctor's notebook.

sherlock

Prison break house ve sherlock izledim. Önerilerinize bi göz atıcam. Teşekkürler millet

tekniğini bilmiyorum da dışı plastik kaplı bir zarın içinde sıcak ve yoğun kıvamlı erimiş bir madde var. o da plastik benzeri birşey sanırım. sümük gibi yapışıyor.

dahili'nin dediğine göre bildiğin paintball. zaten tvde gördüklerim de paintball tüfeklerinden kullanıyordu. Ama değişik daha askeri duran cinsini de görmüştüm, onlar da basınçlı hava ile çalışıyor.
Emin olmamakla birlikte rubber bullet ateşli silahtan atılıyor olabilir.

rubber bullet yani kauçuk olanlar metal üzerine kauçuk kaplama veya sadece kauçuk olabiliyormuş, 1975'te kauçuk yerine plastik mermi kullanılmaya başlamış. Bunlar ucunda kauçuk benzeri madde olup vurduğu yerde genişleyerek saplanmadan darbe etkisi verenden, saçma halinde olanlara kadar çeşit çeşit.

Boyalı mermi ise farklı. Bazı tipleri paintball silahından atılabiliyor ama asıl amacı içindeki biber gazını direkt hedefe ulaştırmak.

ticareti soruyorsan adamlar teknikleri çok iyi biliyor, ticareti çözmüşler, yeni nesillere de aktarıyorlar, 20 yaşındaki yahudi gelip iş açıp başarılı oluyor. türkler ticareti bilmiyor diyor, haklı da.

eğer benim dediği sahip olduğu toprağı yoksa insanın, her an başka bir yere gidebilir şekilde yaşıyorsa taşınmazlar onun için bir anlam ifade etmez. bilgiye yatırım yapar.
kök salmaz, ticaret de bu duruma en uygun para kazanma yolu.

birbilrlerini tutma olabilir. ayrıca onların icindede cok farkli siyasal gorusler ve sosyal siniflar var. oyuzden bir genelleme yapmak dogru olmayabilir.

kadim bir halk olduğu için.

Ulan hic sevmem Yahudileri ama soyle yok bebek katiliymiş yok adam oldururlermis cart curt.

sacmalik. yahuduilere ozel birsey değil onlar, insan irkinin ortak pisliği.

Nefret ettiğim su gerceklik yuzunden
"NETWORK IS EVERYTHING"

Kesinlikle genetik kodlarında da bir şeyler vardır. Üstün ırk neredeyse. En iyi bilim adamlarının hep onlardan çıkması tesadüf olamaz.

ticaret ve ağ cevapları verilmiş genelde ama eğitim kültürü gibi çok önemli bir cevabın atlandığını düşünüyorum.

nobel ödülleri şimdiye kadar yaklaşık 850 kişiye verilmiş, bu 850 kişinin yaklaşık %20'si yahudi bilim insanlarına verilmiş, ki yahudiler dünya nüfusunun %0,2'sine sahipler.

nobel ödülleri'nde tıp alanındaki ödüllerin %30'u, fizik alanındaki ödüllerin %25'i, kimya alanındaki ödüllerin %20'si yahudi bilim insanlarına gitmiş.

ben açıkçası kendilerinin başarılarını, iyi ticaret yapmalarından ziyade, bu belirtmiş olduğum gerekçelere bağlıyorum. dünya nüfusunun %0,2'sini oluşturmasına rağmen nobel ödülleri'nin %20'sini almış bir toplumun başarılı olmasının temel sebebini ticaret olarak görmek yanlış olur.

ben açıkçası yurtdışında bir türkün diğer türke pek yardım ettiğini görmedim hatta lafı var "hemşeri hemşeriyi gurbette *****miş" ama yahudiler nerde olursa olsun birbirlerini kollar yardım ederler.

1) habire bir yerlere sürülmüs ve hep bu potansiyel altında yaşadıkları için gayrimenkule yatırım yapmamışlar çok tarihte. çünkü bir ülkeden kovulsalar evi sırtlayıp götürecek halleri yok. onlar da altına ticarete yoğunlaşmışlar.

2) birbirlerini tutma mezusunu da aşmışlar. gittikleri yerlerde kimseye kendi vatandaşlarından daha fazla güvenmemişler ve hep azınlık olmuşlar. falan filan derken hep birbirlerinin arkalarını kollamaya yardım etmeye neyim yatkın olmuşlar.

3) genetik olduğunu zannetmiyorum, bana kalırsa toplumsal hafıza ile alakalı başarıları. her yahudi de başarılı diye bir şey yok. israil'de, rusya'da, amerika'da gayet senin gibi normal bir yaşantı süren, hayatta hiç bir başarısı olmamış yığınla yahudi de var, daha kötü şartlarda yaşayan cahil bilgisiz vs yahudiler de var.

4) ama gariptir ki nüfus/başarı oranına baktığımızda gayet yüksek bir ratio yakalamış durumdalar. garip olan da bu. ama normal de bir durum aslında.

5) ortaçağ'ı yaşayan avrupa'da yaşadıkları sürece hıristiyanlığın boğucu atmosferini hiç olmazsa kendi içlerinde yaşamamışlar. sonuçta bilimi engelleyen kilise yahudilerin günlük yaşamına karışsa da iç dünyalarında çok da etkili olmamış. unutmayalım yahudilerin o zamanlar bağlı oldukları, katolik kilisesi gibi bir oluşum yok. dini gelenekler kişiler ile sürüyor, cemaat oluşturan yahudiler küçük gruplar halinde dini aşantılarını geleneklerini sürdürüyorlar.

6) dediğim gibi zamanında avrupayı inim inim inleten kilisenin düşünsel baskısından pek de etkilenmiyorlar. okuyorlar vs. neden? çünkü paraları var artık, refah seviyesi yüksek olan insan okur. işte birinci madde ile bağlanıyor. önce ticarette tecrübelenip refah seviyeleri yükseliyor. ticarette geliştikçe kendi adamlarını daha çok tutuyorlar ve daha çok gelişiyorlar eksponansiyel olarak. zenginleştikçe eğitime daha fazla zaman buluyorlar.

7) işte kabaca günümüzün zengin ya da akademik anlamda yahudi populasyonu böyle bir sürecın meyvesi oluyor.

8) dediğim gibi her yahudi zengin ya da ticarete kafası çalışan ya da potansiyel nobel adayı değil. adamlar sadece tarihsel bir süreci kendi lehlerine çevirebilmişler. hepsi bu.

edit: tarihi biraz yalın okumak gerekiyor. yani "yahudiler seçilmiş ırktır o yüzden hep bunlar " demek bilimsel olarak gereksiz. herşeyin mantıklı bir açıklaması vardır.

mesela neden fenikeliler denizcilikte üstün bir ırk olmuştur? diye sorsak "dünyayı ele geçirip kendi emelleri için yontmak vs seçilmiş ırk vs" demeye gerek yok. adamlar lübnan sahil şeridinde sıkışıp kalmışlar. doğularında sümer ya da babil imparatorlukları ile çevriliyken kendilerini denizin soğuk sularına atmakan başka çareleri olmamış ve zamanın en büyük denizci uygarlığını kurmuşlar adamlar. onun gibi.

planlılar.sektirmez hiçbirşeyi.titizler bir de cemaat,topluluk bilinci oturmuş.

canilik mi ?
avrupada yıllarca gayrımenkul almaları yasaktı. o yüzden altın biriktirdiler.
birbirlerini de kolluyorlar, para dışarı çıkmıyor. sonuç ortada

ne kadar doğrudur bilmem ama akraba evliliği/dısarıdan evlenmemek diye duymuştum hocamdan. kötü genlerin birbirini çekmesi gibi süper genler de çekiyomuş.
benden bu kadar

genetikten ziyade disiplin sahibi insanlar,
işlerinde de insani ilişkilerinde de gayet saygılılar her şeye her konuda.
musevi iki patronum oldu. ikisi de on numara insandı, çok dindarlardı.
bizim dini bayramlarda müslüman işverenler yok arifede yarım gün bayramın ilk günü gelmeyen 2. gün gelecek gibi çalışanı sikerten cinslikler yaparken bu adamlar işleriniz bitti ise arife günü de gelmeyebilirsiniz diyerek çalışanı yumuşak bir şekilde motive ederler. bir çok bilim adamı musevidir. dünyadaki en önemli markalar, alanında öncü bütün şirketler musevi ve bütün ülkelerde musevi lobisi bu kadar etkili iken işkembeden sallamak süper zeka bir durumdur. adamlara bu kadar kinle söylemlerde bulunanları anlayamıyorum. kıskançlıktan başka bir şey değil bence bu.
adamları översen hemen cümle hazır -ulan ne yahudi sevdalısı adamlar varmış.
o zaman kullanma la musevi ürünlerini bakalım ne yapacaksın?
bebek eşyalarından tutun, petrol şirketlerine, ilaç şirketlerinden tutun gıda sektörüne kadar her şeyde musevi sermayesi 1 numara. bunu unutmadan konuşmak lazım derim.
zamanında israil başbakanı Ehud Olmert, Bush un bir açıklaması için yanlış olmuş düzeltecek dedi. bush 2 saat sonra tv açıklama yaparak düzeltti. adamların ceddi bırak 3 kıtayı 2 kıtayı bile yanyana görmemiştir patates efendi.

bu arada sigortayı eksik yatıran yahudi işveren göremezsin.
adamlar işçisinin hakkını yemiyor, böyle olunca da işçisi verimli çalışıyor.
bi de para dışarı çıkmıyor, yani bir şey alınacaksa illa yahudiden alınıyor.
14 milyon yahudi yarısı abd de yarısı israilde, anca ufak bir kısmı diğer ülkelerde ama bu disiplin ve iş ahlakı ile zirvedeler.

all along watchtower - little wing - red house

bold as love, fire, voodoo child(slight return)

lensindeki 16 11 8 5,6 4 2,8 2 yazan kısım diyafram oluyor. 2'deyken diyafram tamamen açıktır. 16'ya doğru gittikçe kapanır, böylece daha az ışık almasını sağlar.

sarı yazan numaralar da, netliği sağlayabilmen için ölçü numaralarıdır.

bir de fotoğraf makinesinin üstünde, sağdaki kısım enstantene hızıdır. oradan perdenin açılma hızını ayarlayabilrsin. B, 30, 60, 125, 250, 500. bunlar saniye oranlarıdır. 1/30, 1/60 vs. B modu da, Bulb mod yani denklanşöre basılı süren kadar perde açık kalır.

soldaki ISO kısmı da, taktığın filme göre ayarlanabilecek bir şey. bir makara film alarak başlayabilirsin. çok eski bir makine değildir. Sovyet Rusya'nın son zamanlarında üretilmiş ve üretimi 90'lara kadar sürmüş makinedir. İlk makinem, ilk göz ağrımdır.

Fakat evde bayadır kullanılmıyorsa keçelerini temizlemek gerekebilir. Ama kozmetik olarak iyi görünüyorsa deneyebilirsiniz.

Satmaya kalkarsanız da, Hayyam'da 150 civarı olmasına rağmen internette 120 - 100 civarına gidiyor.

edit: bu makineyle çektiğim fotoğrafları görmek isterseniz mesaj atabilirsiniz. ben de size bu makineyle çektiğim birkaç fotoğrafı linklerim.

Helios 44m-4 lensin modeli. Lens 58mm odak uzaklığına sahip. 1:2 de maksimum diyafram açıklığının 1:2 veya f-stop 2 olduğu anlamına geliyor. 52x0.75 takılabilecek filtre ölçüsü.

lensin etrafındaki sarı rakamlar odaklama uzaklığı, yani kaç metre uzaktaki cismi net görmek istiyorsan ona ayarlıyorsun zaten vizörden bakarken anlarsın.
beyaz rakamlar diyafram(f stop) ayarı. 2 en çok 16 en az ışığı alır.

makinenin üzerinde vizörün sağında göreceğin B 30-x 60 125 250 500 ise enstantane yani saniyenin 1 bölü kaçında ışık alacağını belirler. örn: 125 te iken saniyenin 1/125'i kadar zamanda perde açık kalır.
senin kullanacağın f-stop ve enstantane ayarı. buna göre ışık alma ve zamanlama yapacaksın. bunları ve daha fazlasını internette bulursun zaten.

yeşil rakamlar neye yarıyor ben de bilmiyorum.

üzerindeki güzel bi lens canon 50mm 1,8 gibi bu da performans lensi.hem bu 44m-4 kaplamalı sanırım 6 bıçaklı.bi düşük modeli olsaydı 8 bıçaklı olacaktı.44-7 olsaydı daha yeni bi ürün olurdu ki ışık geçirgenliği daha iyi olurdu.ama kondisyon iyi gözüküyor.hiç hırpalanmamış.makinada güzeldir.slr makinan varsa ayrı bir adaptör ile lensi slr a takabilirsin ben öyle yapıyorum.

Golden besliyorum, ve keske daha agirbasli bir kopegim olsaydi diyorum. Cunku cok hareketli ve surekli oyun istiyor kafasini oksayip yemegini vermek yetmiyor. Ama kendisini satin almadim, yavruyken annesi olunce beslemek zorunda kaldik. Her seyden cok seviyorum onu iyi ki var ve simdi baska kopekle degistirelim desen kabul etmem ama eger cins secme sansiniz varsa ve butun gun evde durmuyorsaniz golden retriever almayin.

Golden besliyorum, gayette uslu ve sakin, ayrıca lafta dinler, mutfağa falan girmez. yatağa çıkmaz, ayrıca tuvaletinide öyle halıya falan yapmaz, 2 kez dışarı çıkıyor.

Eğer hiç beslemediysen sakın bulaşma. Ne bırakabiliyorsun ne onsuz yapabiliyorsun. Evde bırakıp bir yere kalmaya gitmen dert olacak, ev temizliği her daim sorun olacak. Dişleri kaşınacak her yeri kemirecek, tuvalet eğitimine ayak uydurması zaman alacak, günde en az 2 defa dışarı çıkarman gerekecek. Ve bunlar aynen bebeklerde olduğu gibi ara verilmeksizin devam etmesi gereken maddeler.

Bir de ailenden biri gibi oluyor, 10-15 senelik ömrü bir noktada bitiyor, işte o zaman nerden bulaştım bu işe diyorsun.

tabi ki beslemiyorum. evinde köpek besleyenler marjinal oluyor hep. hiç doğal da değil. ne hakla bunu savunursunuz? eşcinselliği de savunursunuz siz marjinaller sizi.

Barınaklarda ve facebook hayvansever gruplarında çok güzel köpekler var. Safkan köpekler de var. Eğer safkan olması senin için önemli değilse, böyle bir seçim yapabilirsin. Hatta bir arkadaşım çok yakın zamanda, yoğurtçu parkında bir yavru kuçu buldu. Dilersen bu adresten görebilirsin. www.facebook.com

Benim de bir kuçum var, bir alman kurdu kırması. Gezi parkı dolaylarında bulundu. Sahiplendim. 6 aydır birlikteyiz. Zor iş köpek bakmak ama artık çocuğum gibi. Her yere birlikte gidiyoruz.

Onunla yaşarken hissettiğim bir ihtiyaçtan dolayı da kopegimlenereye.com adlı siteyi açtım. Köpek ile birlikte şehirde gezebileceğin yerler için bir rehber oluşturuyoruz. Bir bakmanı tavsiye ederim.

Erkek Golden'ım var. Şu anda 1,5 yaşında, yani daha en deli zamanlarında. Genelde evden çalışıyorum. Bütün gün evde olamayacağım zamanlarda güvendiğim bir köpek otelinin "kreşine" bırakıyorum. Hem bütün gün aklım evde kalmıyor hem de köpeğim bütün gün başka köpeklerle oynayıp sosyalleşiyor ve enerjisini atıyor.

Golden'lar büyük, çok hareketli ve sahibinin yanında zaman geçirmekten keyif alan köpekler. O yüzden gün boyunca sık sık ilgilenemeyecekseniz farklı bir tür almanız daha doğru olur.

Bir de lütfen "yavru köpek olsun, eğitimini ben vermek istiyorum" diye düşünmeyin. Büyük köpekler pek çok açıdan daha avantajlı oluyor.

izleyebildigin kadar cesar millan izlemeni tavsiye ederim : )

ben de kurulu duzene gecer gecmez bir kopek almak istiyorum.
belki o zamana kadar esin dostun kopegi varsa onla vakit gecirip biraz sorumluluklarini paylasmayi denemeni de tavsiye ederim.

Çok araştırırsanız çok kafanız karışır. Barınağa gidip size en çok benzeyen köpeği alsanız daha bile sağlıklı olabilir...

he.
labrador var iki gündür.
horluyo ve osuruyo.
çok uysal. sokakta yeterince vakit geçirirse eve gelince hemen uyuyo yorulup.
kedilerle oynamak için ağlıyo.
yiyecek istediğinde vermezsem 5 yaşında olmasına bakmadan puppy eye yapıyo.
obez.
kapkara. çok güzel.

Tipinden çok senin mutlu edebileceğin bir köpek edinmeye bak. Yani senin karakterine uyacak, sen her gün saatlerce dolaştırıp koşturamayacaksan sporcu yapıya sahip bir köpek edinme örneğin. Bütün gün evde tek kalacaksa evde yatıp pinekleyecek türden bir köpek seç. Benim hobim mobim yok her akşam saatlerce köpekle oynarım diyosan oyuncu köpek seç. en önemlisi de mümkünse sokaktan, barınaktan kurtar. illa bebek olsun deme bebek köpek çok zordur bütün gün yanında olman gerekir. illaki yavru olsun dersen 4-5 aydan büyük olsun zaten büyümüş köpeği kimse almak istemiyor sen birini kurtarmış olursun.

cinssiz iki kucuk kopegim var. barinakta cana yakin, insan seven ve sessiz bir kopek buldum ve aldim, ama bu ozelliklerini gormeden once de, iste bizim kopegimiz bu olmali demistim ilki icin. yani gordugun anda diyorsun, iste benle olmasi gereken kopek bu! diye. sonrasinda kisiligi benim yasadigim yere uygun mu diye dusunuyorsun ve karar veriyorsun. ikincisi de oyle idi.

abi 4k falan video çekim özelliği. bilgisayarda lcd de falan izlerken belli olur ama tabii bence de abartı.

Küçücük ekranda zaten o kadar çözünürlük işine yaramaz, bende 40" var 1080p bile zor yoklukta 720p izliyorum.

720p'nin üstü markaların sidik yarışından öte bişey değil. 4-5 inç ekranlarda 720p-1080p ayrımı yapmak imkansız.

üstelik 1080p çözünürlüğü yeterli donanım bile yokken piyasaya sürüp performansın da içine ettiler.

en akıllıları yine apple, adamlar donanımı yükseltmesine rağmen kaç nesildir retina ekran kullanıyor.

Kucuk ekranda yuksek cozunurluk her zaman dezavantajdir. Cunku akicilik duser. Saniyedeki fps sayisi duser.

Ekran buyudukce cozunurlugun degeri artar. Atiyorum tv alinacaksa full hd alinmali en dusuk. Tablet ve telefonda hd yeter.

telefon için bir şey diyemeyeceğim ama tablette 720p yeter diyenlere aldanmayın.

retina ekranlı bir ipad ile herhangi bir 720p tableti yanyana koymanız yeterli.

telefonun ekranı 1280x720 pikselden düşükse zaten 720p olmuş 1080p olmuş farketmez çünkü o kadar piksel gösteremiyor ekran. ekranın küçüklüğünden ziyade çözünürlüğüyle ilgili yani.

küçük ekranda yani telefonlarda çözünürlüğün nerdeyse bir önemi yok. şöyle ki s3 720p s4 1080p bendeki 5s ise ikisi arasında bir çözünürlüğe sahip. Ama herhangi bir fark göremiyorum ben.

ama s2 vardı eskiden 480x800 çözünürlük epey kötü kalıyordu o kadar düşük olmadığı sürece kolay kolay farketmez.

tablette minimum 720p gerekli. ipad air vs nexus 2013 yapıyorum çokta bir fark olmuyor. 1280x720 değil 1280x800 olmalı minimum 7" tablet çözünürlüğü. büyük tablet çok kullanmadım elimdede sadece ipad var kıyaslama yapamadım dolayısı ile bilemiyorum.

2 gün.
40 saat.

cumaretsi pazar tatil normalde
6 haftada bir cumartesi nöbetçiyim yani 6 haftada bir cumartesi çalışıyorum,

Molalar dahil günde 8 saat haftada 40 saat.
Günde 1,5 saat mola 6.5 saat çalışma.

Her fazladan çalıştığım saatin parasını alıyorum.

5 gün 9'ar saat çalışıyorum. Bazı hafta sonları evden çalıştığım oluyor.

www.eksiduyuru.com

aynısı değil ama benzeri bilgi toplama amaçlı ise bunlarda işini görebilir belki.

5 gün, 9.00-17.00

2 gün. Çalışmam 45 saat ama daha çok olduğu oluyor. Bu haftasonu çalışıyorum, bazen hafta içleri evden çalışabiliyorum. Bir sorun olmadığı sürece esnek. Eve işle giderim. Çalıştığım için mesai almıyorum ama bazen sürpriz ödemeler olabiliyor.

42 saat, ne zaman istersen o zaman tatil. esnek mesai.

normalde pazar gunleri tatil sadece. cumartesi geç gidip erken çıkıyorum.

ama mesai saati kavramının olmadığı bir sektörde çalışıyorum. pazar günleri de çalıştığım oluyor iş durumuna göre . pazar günleri gece 12-1 de çıktığım çoktur. işyerinde yattığımda olmuştur.

ekstra bir mesai ücreti almıyorum. saatlik prim üzerinden çalıştığım için haftaiçi mesai saati de olsa pazar gece 12leri de bulsam çalıştığım saat başına prim alıyorum.

2 gün.
45-50 saat.

Bilgi olsun diye söylüyorum.
Haftalık izin 1 gündür. Sadece kamuda 2 gündür.

Eğer günde 11 saati veya haftada toplam 45 saati geçerseniz ekstra mesai almaya hak kazanırsınız.

Telefonla çektiğimiz fotoğraflar 3 mb'dan aşağı değilken 200 kb'lık taratmayı nasıl başarmışlar ben anlayamadım. Ama düzgün taratsalar daha iyi olur değil mi?

pazometre çalışmadığından biraz kafama göre çektim ama sorun karanlık olması değil de çok grenli olması fotoların. Hani dijital makineyle çektiğimde veya telefonlar çektiğimde böyle değil daha net, filmin onlardan daha iyi olması gerekmez mi normalde?

Muhtemelen çok düşük DPI'da taratmışlar. Filmi tekrar götürüp yüksek dpi'da tarattırabilirsin. Genel fotoğrafçılar aksini belirtmediğin sürece kafalarına göre tarıyorlar. Çok dikkatli inceleyemedim fotoları ama gren çok fazla ise filmin bayat olabilir veya emin değilim ama divitin dediği gibi makinenin iso ayarından isoyu fazla göstermiş olabilirsin.

Evet ben bilgisayarda oynuyorum, çok güzel. Ben zaten gitar çaldığım için ne kadar yararlı oluyor bilmiyorum ama dersler filan da var bence yararlı olur onlar sana.

Oyun, kablo ve elektrik ya da bas gitar yeterli olur. Pena filan da al tabi.

bir önerim sürekli şarkıdan şarkıya atlamaman. Bir şarkıyı doğru düzgün tamamlamadan bırakma.

evet.
evet.

1 saat iyimser ama sarınca bazen kalkılmıyor başından.

ben 10 sene öncenin internetinde bulduklarımla, akorlarla tablarla öğrendiysem rocksmith'le çok daha güzel öğrenirsin diye tahmin ediyorum. tabi ki bir yerden sonra ders alman gerekebilir kendini geliştirmek istersen ama başlangıç için olur bence.

tipe göre değişiyor. bazısına karizma katıyor, bazısını da at hırsızına çeviriyor. sen bir süre sakalsız devam et bakalım.

bence eğer sakal bir adama yakışıyorsa (ve bu durumdan hoşnut kendini o şekilde iyi hissediyorsa) kesmemelidir. burda bahsi geçen sakal kirli sakal değildir yalnız, zımpara kağıdı modundaki yanaklardan zannetmiyorum ki hoşlaşan bir hatun çıksın.

Guvenme derim ama tabi caps olaydi, bilemedim simdi.



### bu arada, boyle uzun sure sakalli takilan yigitler birden parlayinca hic hos olmaz. Sevmezuk.

böyle sorular tek bir örneklem üzerinden sorulduğunda caps olmaması soruyu anlamsız kılıyor. bence sakalsız daha iyisin :D

sergio rodriguez gibi 4 sene sakal mı uzattın 5 metre anlamadım

Caps ver sonra silersin!

yüz tipine göre değişir evet, caps alalım \o/

sakal kesinlikle büyük gösteriyor burda anlaşalım. baba gibi gözükebiliyor erkek. :) yakışana da çok güzel yakışıyor ayrıyetten caps ver +1

capsler geldi

scontent-b-lhr.xx.fbcdn.net

scontent-a-lhr.xx.fbcdn.net


@cecilia 4 sene diyorum 4:( dün odasına girdiğim kız çığlık attı tanımadı beni. bir başka kız da benle konuşmaya devam etti konuşmanın yarısında çığlık attı kimsin lan tarzı. ama ortak noktaları "sakalsız" daha iyi olduğum.

ha bu arada beğenenlerin hepsi yabancı hatunlar. sakallı halim fazla muslim/oryantalmiş. o yüzden böyle istisnasız hepsi beğenmiş de olabilir. ama bunun türkiye'si var... türk kızlarının da görüşünü alayım istiyorum.....

Sakallisakallisakallisakallisakallisakalli


## muslim degilse de oryantal oldugun dogrudur, zira koordinatlar itibari ile de oryantaliz. Oryantal severiz. Hedef kitlen oryantalse sakal anacim.

Ha yok, yere batsin turk kizi da orysntali de diyorsak, parla tavuk kici gibi, bence no poroblem.


Amma butun bunlardan bana ne karsim, ben kendim icin birseyi yaparim, arada kaldim hangisi daha guzel diyorsan, sakal cocugum. Sakal yavrucum. Sakal yani, duyan duymayana duyursun.

Ve evet, kisa sac + sakal

sakalsız daha fresh görünüyorsun ve çene hatların daha çok ortaya çıkıyor. sakallı da iyi ama.

Sakalsız halin çok daha iyi. "Türk kızıyım".

ben sakaldan nefret ederim ama senin sakallı halini daha çok beğendim. kısa saçı da daha çok yakıştırdım, onun da etkisi olabilir.

sakalsız kal,katıldım arkadaşlarına.türk kızıyım zaten yine de belirteyim.
ayrıca tipe göre değişiyor sakal yakışma yakışmama durumu evet.

sakalsız.

tam tahmin ettiğim gibi sakalsız zımpara mode on, yapmayın etmeyin böyle. hem hatunlar diyorsunuz, beğensin diyorsun hem de zımpara kağıdından hallice dolanıyorsunuz. çık çık çık

kısa saç+sakal kombinasyonu tamamdır, çok sıkılmadıkça şaşma. ama en onemllisi aynaya baktığında seni mutlu edecek şekilde takıl.

ben sakalsız halini daha çok beğendim.
kesmekle iyi yapmışsın bence. biraz da böyle kullan, sonra gene salarsın icabında :)
değişiklik iyidir.

sakalsız 4 sene önceki halin mi? biraz çocuksu göstermiş. saçın da etkisi var daha iyi bi saç modeliyle daha iyi olur.

bu arada "böyle daha yakışıklısın" diyen hatunlar arkadaşın ve kuzenlerinse asla inanma! onlar cici çocuk, daha şirin göründüğün haline yakışıklı derler ama kendileri gider daha seksi erkeksi bulduklarına aşık olurlar. sevgiline veya tarafsız birilerine sor bence.

sakallı daha iyi.

Sakalsız diyorum her zaman demem. Gözlerin çıkmış ortaya.

Sakalli haline hollywood a git, bir filmde dublor olarak ise almazlarsa sarrrapsizin onde gideniyim.

gordugun gibi kafalar karisik, sen zaman zaman kes, zaman zaman uzat, nasil istersen oyle yap. ikisini de begenen var.

bana kalirsa sasirtmanin etkisi sakalli/sakalsiz probleminden daha onemli. biraz alistir sonra tekrar kes/uzat.

not olarak: erkek adamim

abi bu tamamen yakışıp yakışmamasıyla ve karşındaki kişiyle alakalı ya. yanlış anlama, sana demiyorum ama bazı gavatlar tek varlıkları sakal olduğu için sakalı kutsal bi' şeymiş gibi göstermeye çalışmıyorlar mı, uyuz oluyorum.

bunların tabii ki bir kısmı espri, şakalı komikli şeyler ama cidden sakalı olduğu için gurur duyan, bununla övünen adam var.

şahsen ben sakallıyken at hırsızına benzediğimi, temiz yüzlüyken çok sempatik olabildiğimi düşündüğüm için tıraş olmaya üşenmediğim sürece sakal bırakmıyorum.

etrafındakiler 4 yıllık sakalı kestikten sonra bile beğendiyse, sakalsız daha iyi görünüyorsun belli ki. "ben sakal istiyorum" dersen uzat. "aa iyi lan beğendiler" diyorsan böyle bırak.

"sakalsız erkek erkek değildir" diye bi şey yok, bunlar hep amariga'nın oyunları.

sakalsız net daha iyisin. bir daha sakal bırakayım deme.

sakalsız daha iyi. türk erkeğiyim.

sakal sevıyor muyum sevmıyor muyum tam karar veremedım ama sakallı halın daha hoş geldi.
sakalsız fotodakı kız yukselenı yengec olan bır koç burcu mu?

YAV HE HE!
özgüvenin yoksa sakala ihtiyacın olabilir. bu kadar basit.

Bu kolay galiba, enstrümantal gerçi ve biraz asansör müziğimsi (Bizim asansörde çalıyor da, metrobüsten inip asansöre binince kültür şoku yaşıyorum)
Richard Clayderman - Ballade Pour Adeline
www.youtube.com

Sözlerimi Geri Alamam
www.youtube.com


Bu kolay mı zor mui bilmiyorum
Mika- Relax, Take It Easy
www.youtube.com

muhtemelen sana gitmez ama skin%soap

Zorluk seviyesini bilemiyorum ama la boheme ve mariage d'un amour güzel parçalar.

guns n roses - november rain başı biraz zorlayabilir ama gerisi akor şeklinde

Sabun bakterilerin kayip gitmesini saglar sadece, bakterileri cozmez oldurmez. Camasirsuyu oldurur ama sana da zarar verir. Bakterileri oldurmek gerekmiyo zaten bagisiklik sistemi icin gerekli onlar o yuzden en iyisi normal sabun.

@passive aggressive

peki ne farkı kaldı dandik sabun ile atıyorum protex'in? protex daha çok çözdüğü için mi 'anti-bakteriyel'?

Sabun yağı çözer. Kir cart curt yağlıdır ve suyla çözünmez ama sabunda çözünür, sabun da suda çözünür böylece ellerimiz temizlenir.

Anti-bakteriyel etiketiyle piyasada bulunan sabunlar herhangi bir anti-bakteriyel özelliğini kanıtlayabilmiş değil. ABD hükümeti bunlara 1 sene mühlet verdi geçenlerde, "kanıtlayamazsanız ya üretimi durdurun ya da normal sabun adı altında satış yapın" diye.

Protex bakterisit mi bilmiyorum acikcasi arastirmadim ama öldürüyo olmasi muhtemel.

80lik limon kolonyasi da etkili olmaz sanirim. Yuzde 95lik etil alkol kullaniyoduk galiba öldürmek icin.

Ama dedigim gibi ekstra steril amaclarin yoksa elleri yikarken bakterileri öldürmek gerekmiyo. Dandik sabun yeterli.

El temizliğini neden bu kadar irdelediniz?

Cerrahi el yıkama diye bişey duydunuz mu? Hani, cerrahlar, ameliyata girmeden önce, hayvâni büyüklükte çelik eviyelerin başına geçip 20 dakika filan, sepsert ve semsert fırçalarla, en baba antiseptik solüsyonlarla filan ellerini ta direseklerine kadar kazıya kazıya ve 3 baş filan yıkarlar, eller yukarıda, ameliyat yapacakları salona girerler, sonra, ellerine tentürdiyot boca edilir, onnan da yıkarlar ellerini bi güzel sonra onun üstüne safa yakın alkolnen de yıkarlar ve steril havlularla ellerini kurularlar ve ameliyat hemşiresi, haşırt diye ameliyat eldivennerini giydirir cerrahlara ve 20 dakka soğna noolur biliyonuz mu? Cerrahın ellerindeki bakteri sayısı, el yıkamaya başlamadan önceki bakteri sayısıynan eşitlenir. Yani ameliyat sırasında cerrahın eldiveni delinirse, o eldeki bakteriler hastanın açık yarasına geçer, o sırada ne ameliyatı yapılıyosa artık. Beyinse beyin, kalbse kalb... Bu nedennen özelliknen ''nakil'' ameliyatlarında, çift eldiven takılır.

Bu kadar lakırdıyı niye ettik? El yıkamayı bu kadar irdelemeyin diye.

Çamaşır suyu buharı kanserojendir. Onu da ayrıcana hatırlatalım. Özellikle hepatit A viruslarını gidermek istiyosanız, ellerinizi bol suynan yıkamanız gerekir.

Sabun, vücudun koruyucu ''asit mantosu''nu çözer ve ona bağlı durumdaki bakteri ve virusların atılmasına neden olur. Ancak ASLA ve KAT'A elinizdeki mikroorganizma sayısını sıfıra indiremezsiniz. Zaten buna gerek de yoktur. Cerrahi el yıkama bile sıfır mikroorganizma sağlamaz. O nedennen üstüne bi de Betadine, Baticon, tentürdiyot ve alkol banyosu yaptırırlar cerrahın ellerine.

Ellerinize bu kadar acımasız davranmayın. Eller beynin uzantısıdır.

Ayrıcana, mide pH'sı neden düşüktür? Yani midede neden asit vardır? Ağızdan giren mikroorganizmaları sikip atmak içün! Tek sebebi bu değil ama, o işe de yarar...

@compadrito madem bakteriler tekrar oluşuyor neden 20 dk boyunca uğraşırlar?

imagine?

Fransızca ama Je Ne Regrette Rien de az çok aynı şeyi anlatıyor. Her haltı bildiğim gibi yaptım, iyisinden kötüsünden pişman değilim diye.

metallica - so what?

athena - ben böyleyim

tema tam aynı değil de mesaj benzer gibi www.youtube.com

dostum ben memnun olamadım hiçbirinden, kadıköy rasimpaşada gayet düzgün berberler var orada oluyorum mis gibi, yıkama falan dahil 12 tlydi en son.

E-5ten maltepe minibüslerin minibüs yoluna indiği yer var ya. o minibüs, e-5ten minibüs yoluna girdiği an in. ışıklardan sahile doğru gir, hemen ilk sağında tekin kuaför var. geçen sene 20 tl'ydi, bu sene ne kadar bilmiyorum. baya iyidi ama.

@bortha b yıllar önce gitmiştim 20 liraydı hala 20 mi? şimdi 40 falan olmuştur diye sormaya cesaret edemiyordum.

@ruh, valla ben saçı sakalı 3 numara yaparım hep. belki ondandır :) şimdi kesin bişey diyemiyorum :)

mesela eline çok güvendiği bir berber daha var. o da maltepe tren istasyonunun yakınında. ufak bir berber (şevket abi) ama iyidir. ataköse ilkokulunu sırtına al, gözüne en yakın gelen sokaktan içeri gir, 100 metre sonra solda.

Uzun zamandir tanidigim birbirimizi anladigimiz tam maltepe stadinin karsisinda kalan bi berber var orayi da deneyebilirsin ne dediysem yaptilar bugune kadar ucreti de dedigin civarda

kozyatağı muhtarlığı karşısındaki yeri bir dene. ama 15-20yle çıkamazsın haberin olsun.

Kozyataginda inonu caddesinde STFA bloklarinin altindaki berber iyidir.

valla bi arkadaşım var. hobi denir mi bilmem ama uçakları çok sevdiği için kabin memuru oldu, düzensiz saatleri ve yorucu olsa da çok seviyor işini. e maaş da güzel tabii.

kızma abi...
rocco siffredi var en alasından.

top gear'daki abiler, anthony bourdain, ayhan sicimoğlu gibi programcılar; larry david, louies ck gibi komedyenler benim kıskandığım kişilerden mesela.

Ben varım. Severek yaptığım tek işi yapıyorum. Çevremde yine aynı şekilde çalışan kişilerden gördüğüm de şu; ergenlikte elle tutulur bir şeyle ilgilenmek bu işin anahtarı.

Yani 10-20 yaş arası haytalıkla geçtiyse sevdiğin işi bulmak zor olabilir.

iyi para kazanan müzisyenler, ressamlar, oyuncular vs. tüm sanatçılar bu dediğinden.

Ercan Kesal var mesela, adam tıp doktoru ama hobisi sinema. En yakın arkadaşlarından biri uzunca süre Metin Erksan olmuş, Üç Maymun'un ve Bir Zamanlar Anadolu'danın senaryosu onun elinden çıkma. Yani bu örneğin Orhan Pamuk'un oturup 23 yaş civarında meslek olarak yazar olacağına karar vermesi gibi ciddi bir durum değil, gerçekten de hobi. Büyük şanstır tabii bir çoğunda, müzisyenlerin bir kısmında görürsünüz bunu mesela.

Bir de Atilla Dorsay gibi hobisinden hiç anlamıyor olmasına rağmen meslek edinmiş insanlar var ki, onlardaki şansı kıskanmamak elde değil.

ben. yillarca bahis tahminlerimi sagda solda yaziyorum, takip etmedigim lig yoktu. simdilik "harclik cikarma" seviyesinde kazaniyorum ama yukselebilirim. simdilik iyi boyle, yaziyom ciziyom iste, guzel.

ama hobiden para kazanmaya baslayinca is az da olsa degisiyor. o kadar rahat, laylaylom havasi olmuyor.

millet unlu isimler falan soylemis ben dan diye atlamisim "ben" diye. inanilmaz itici oldum.

alperz+1

ben de yaptigim isi severek yapiyorum. bilgisayar muhendisiyim. programlamaya lisede basladim. o zamana kadar hedefim isletme okumakti. programlamaya baslayinca ben bu isi yaparim dedim ve muhendislige kaydim. 10 saat hic kalkmadan kod yazabilirim hatta yazdim. su anki kafada gidersem 40-50 yasima kadar kod yazabilirim sanirim.

programlama ufak yaşlardan beri ilgi alanımdaydı teknolojiyle ilgilenmek en büyük zevkimdi. yazılım mühendisliğine doğru adım adım gidiyorum çalışmaktan zevk alıyorum.

Kendime ait bir salon ya da şu gezelim görelimci işler beni mutlu ederdi sanırım. Onun dışında çalışmaktan zevk almak zor iş.

Çalıştığım sektörü çok seviyorum diyebilirim; kuyumculuk.

bunlar genellikle sanat ve sporla ugrasiyorlar. ama sunu anlamak lazim, sevdigin is dedigin sey cok disiplinle ve usta olmaya giden yola girmezsen sana bir sey kazandirmaz.

oteki turlusu de bana kolaycilik gibi gorunuyor, cok az insan yapmak istedigi sey ugruna hayatinin geri kalanini bir kenara koymaya razi. sonra imkanim yoktu gibi bahanelerle rahatliyorlar fakat imkanlarini kesfedip ona gore bir uretimde bulunmaya hic kalkmiyor bile.

fotograf makinem yok ki fotografci olayim,
boyam yok ki ressam olayim,

derken insanlar imajlara takilmis durumdalar.

onun yerine pinhole kamera yapanlar,
onun yerine tukenmez kalemle cizenler

ellerinin altinda her ne varsa onun kullananlar bu isteklerinde samimiler.
ne yaparsa yapsin bence kisinin kendinde bitiyor. kisi yapmak istedigi her neyse onu yapmadan yasayamam gibi bir kafa yapisina girmedikce mazosist gibi hem aci icinde hem de caresiz hissederek hayatini geciriyor.

acun, sergen.

Ben sevdiğim işi yapıyorum, çoğunlukla canım çıkıyor, bu hafta sonu da çalışacağım ama memnunum halimden.

valla ben de ne yapacağımı bilmiyorum sanırım öğretmenlik yapacağım ama hiç sevmem öğretmenliği.Anket yaptım kendime mimarlık,teknik öğretmenlik falan çıktı ama ben de matematik falan yok.Ah ulan nedir bu ülkede çektiğimiz.Küçüklükten bizi yönlendirmediler ki anca matın varsa istediğini olursun.

cok boktan bisey. hep calisiyorsun.

hobimden para kazanmıyorum ama işimi seviyorum. hiç bilmediğim, düşünmediğim bir meslek, keşke öğrenciyken haberim olsaydı kendimi bu yönde geliştirseydim diyorum şimdi.

ayrıca iyi para kazanan müzisyenlerin büyük çoğunluğunun sevdiği işi yaptığını düşünmüyorum. adam 20 yıldır her gün aynı şarkıyı çalıyor sıkılmıştır amk. Nirvana bi süre sonra smells like teen spirit çalmayı bırakmıştı mesela. bir çoğu da para kazanabilmek için hiç sevmedikleri popüler müzik tarzları yapıyor.

ben öyleyim ya. biraz şans biraz mücadele. dilciydim, rus dili falan okuyodum, dedim yok olacak gibi değil, az çok becerebildiğim de ne var, web programlama. okulu bırakıp iş aradım koşturdum falan, şimdi 1 yıldır çalışıyorum, kendimi rahatça geçindirebilicek kadar maaşım var, okulu da değiştirdim. yani hobimi önce meslek edindim, mesleğe devam ederken okulu da ona çevirdim. ama bu sefer de gerzek gibi hissediyorum kendimi bazen çünkü hobim yok. iş yerinde kod yaz, eve gel ya yine kod yaz ya da teknoloji haberleri falan bak.
farklı bişiler bakıyorum şimdi kafa dağıtıcak. jonglörlük, elektro gitar falan var akfamda.

(bkz: alp kırşanlık)

(bkz: #38758792)

konuşma dilinde headscarfed şeklinde duymuşluğum var.

hijab diye de geçer. hepsi olur.

hijab da diyorlar. arapçasını yani.

covered diyorum ben ki kullanılıyor da sanırım.

headcover :)

headscarfed.

turban diyen bir iki encebiyle konuşmuşluğum var. ama literatürde de kabul görüyor mu türban bilemiyorum.

başörtüsünün turban, hijab, veil gibi çeşitli kullanımları da mevcut ve yaygın ingilizcede, evet. ama ben "başörtüsü"nün değil "başörtülü"nün karşılığını arıyordum:) headscarfed en uygunudur gibi duruyor evet.
teşekkürler cümleten.

turend diye bi site yapmışlar dehşet:
tureng.comürbanlı
tureng.comşörtülü

edit: linkler yarım yamalak çıkıyor gibi ama arama şeysinden halledersin.

who wears hijjab olarak kullanmıştım birkaç konuşmada.

Harry Potter filmlerindeki baykuşları yavruyken alıp köfte ve pişmiş et ile beslediklerini biliyorum yani vahşileşmesin diye çiğ et vermiyorlar.

yasak olmasa da, o kus evcil bir kus degil bence hic girismeyin hayvana yazik.

ama cok sevimliler o ayri www.youtube.com

www.youtube.com :))

ben araştırdım bi ara evet yasak baykuş beslemek
vazgeçme sebebim bütün gece ötecek olmasıydı :D

arkadaşım kafeste atmaca besliyordu garibim hayvan öldü de kurtuldu.

Önce baykuş bulmalısın
eksiduyu.ru

Türkiye'de yasak baykuş beslemek.

devlet tarafından evcil hayvan olarak tanımlanan türlerin dışında hayvan beslemek yasak Türkiye'de.

ürkek serçe
korkak tavuk
sadık köpek

sevişken tavşan.

tembel ağustosböceği.

adi köpek
kart horoz
kel tavuk

kara karga yanlis

aptal karga dogrusu, ama karga var ya anasinin gozu bir hayvan seni beni donunda sallar diyim ben

çakaaaalll (bunun sifati kendisi)

kara kartal
aslan kral

inatçı keçi

şaşkın ördek

korur sanırım ama yakın mesafede zamanla çatlayabilir.

İki üc metreden yersen çatlar suratında.

Onun için orijinal bir V maskesi veya Batman'in kullandığı maske gibi bir şey kullanmanız lazım. Şaka yapmıyorum. Alçıdan yapılmamış sağlam bir maske olmalı. Paintball maskesini yakından görmedim ama paintball kapsülü plastik mermiden daha dayanıksız ve etkisiz olduğu için riske girmeyin diyorum.

hocam bu plastik mermi denilen nane, dün akşam sokak tvde falan izledimde, polisin elinde paintball silahı gibi bi dalga var onu mı kastediyorsunuz? yoksa mp5 yada m16carbine ile bildiğimiz plastik mermi mi atıyolar? yok yani dün bayan bi muhabir sırtından 3 kere vurulmuş, sokak tv de söylediydi fakat ne bileyim lan bu normal plastik mermiler çatır çutur giriyor inanın içine kadar?

merminin nasıl bir mermi olduğunu silahın ne olduğunu ben de bilmiyorum. dün seyrettim oyun oynar gibi paintball silahıyla sıka sıka gidiyordu polis.

ama gezi de en az 10 kişi tek gözünü kaybetti.

bu yüzden plastik mermiden korunmak için sağlam bir şey lazım.

suratımda çatlasın sorun değil. önemli olan nereden geldiği belli olmayan ilk atıştan kurtulmak..

havalı silahla atılan plastik mermi ile barutlu silahtan atılan plastik mermi aynı olmaz.
pop star ajdar top star kont'un bahsettiği gibi yani...

havalı silah dahi olsa göze gelirse kör eder, verdiğin örnekler havalı silah için koruyucu olabilir.

olurda gerçek plastik mermi kullanırlarsa zaten direk abi maskeyide deler, beyninede girer, hatta arkadan bile çıkabilir, öyle masum bişey değil o plastik mermi

aynı şekilde gaz bombası attıkları bombaatarlar, adamın komple gözünden beynine kadar giriyo, sırtına giriyo, maskede bir işe yaramaz.

plastik mermiler tasarım olarak delici değil, vurduğu yerde darbeyi yaydığı için korur diye tahmin ediyorum.

benim gördüğüm kadarıyla birkaç farklı çeşitte plastik mermi kullanılıyor. Ona göre muhtemelen farklı silahlar vardır. En çok kullanılan plastik mermi sanırım kauçuktan(veya benzeri bir malzemeden) yapılmış olan ucu şişirilmiş, vurduğu yerde genişleyerek delmek yerine darbeyi dağıtarak 4-5 cm çapında morluk bırakan mermiler. şu resimdeki upload.wikimedia.org

bir de boyalı mermiler var, galiba paintball mantığına yakın. paintball da koruma olmayınca çok acıtıyor diye bilyorum ve polisin kullandığı daha etkilidir büyük ihtimalle.

ama ikiside göze geldiğinde kör etme olasılığı yüksek. maske en kötü ihtimalle merminin şiddetini büyük çoğunlukla azaltır diye tahmin ediyorum.

güzelinden bi motor kaskı al hoca. temiz.

al nutella bak keyfine...

sarelle

edit: nutella anket dışı olduğu için

bence sarelle. şokellanın diğer fındık ezmelerine göre biraz değişik bir tadı var gibi geliyor bana. o yüzden hiç sevmemiş olabilirsiniz.

şokella da buram buram tuz tadı var, çin tuzu mudur nedir basmışlar içine o yüzden güzel değil. nutella +1

Nestle Chokella Türkiye'de üretilen Nutella'ya 10 basar.. Yurt dışı Nutellası 1 numara ama..

bir de kırmızı peripella var o olmasın sakın.
en güzeli şokella ama.

nutella anket dışıysa sarella'ya basarım oyumu düşünmem bile.

torku banada.

sarelle ile giderim alayına.

sarelle bitter

kardeşçik annanem beyaz leblebi yerdi ama yanıltmak istemem

gecmis olsun yarim cay kasigi karbonati(soydum bikarbonat olanini) bir bardak suya atip icerse yanmayi kesicektir.
bunun yerine soguk bir bardak sifir yagli sut de icebilir. yag olmamasi onemli cunku yagli sut once rahatlatip sonra yagi parcalamak isteyen midenin asit miktarini arttirmasiyla zarar vermeye basliyor.
sekersiz sakiz cignemesi de daha fazla tukuruk yutup midenin asiditesini azaltarak gunu rahat atlatmasina yardimci olur.

bitki çayı; ıhlamur, ada çayı olabilir.

karbonat formulünü ben de tavsiye ederim. gastritim var, arada içiyorum. bir de yastığını yüksek yapıp yatsın. mümkünse birkaç yastık kullansın. geçmiş olsun.

maden suyu da iyi gelir.

kesin olarak ikisi arasında kaldıysan,

htc desire 500.

hiç değilse 1-2 sene sonra xda gibi forumlardan rom bulabilirsin.

Gmd kullanıyorum, bi sıkıntı yasamadım. Tek kötü yanı kulaklığı çirkin. HTC hakkında bilgim yok.

Gmd kullanıcısıyım, şarjın ne süresi ne soketiyle ilgili bi sorun yaşamadım. İlk partilerde soket ve kamera sıkıntısı varmış ama şu anda öyle bir durum yok. tek sıkıntım sesin çok düşük olması, minibüste bile zor duyuyorum karşı tarafı.

desire 500'ün tek sim kartlısını tavsiye ederim. çift sim kartlı telefonları önermiyorum. sorun olabiliyor internette vs.

efsane sahibinden.com ilanlarına girer.

ucuz degil. bir de 13 yasinda araba yata yata daha kotu olmustur bence. esya malum kullanilmadikca daha cok eskir. gorunurde cillop gibi ama boyle de bir durum var.

o degil de adam samanlikta unutmus :)

yeaaa fabrıka posetlerı uzerınde ??????

bence alınır.

20.000 tl diyor abi, çok pahalı yav. 3-5 daha koysan astra-golf falan alacaksın kim napsın toros'u :) impala-mustang falan bi amerikan salsaydın şöyle ona lafım yok da toros hastası adam var mı ki :)

fabrıka posetlerı uzerınde ?????? kamooonn!

oha! alıyorum ben.

çok güzelmiş.

serce falan olaymis iyiymis. :)

keske bis de olsa. bis istiyorum ben. babamsoliimbanabisaldirsin hatta.

abi salak mısın bu arabanın edeceği maksimum 10 kağıttır. 20 bine çok ucuz diyorsan bence çok zenginsin. 20 bine biraz daha koyar golf alırsın +1

geçen böyle bişey vardı alamancı adam unutmuş bunun 5 sene galiba .alkışlarla yaşıyom da vardı du bakem varsa linki koyem.

başka link buldum

www.haberler.com

garajında samanlık olan adam arabayı da unutur elbet.

Philipslere bak. Kaliteli oluyorlar. Uzun süre dayanırlar.

www.hepsiburada.com
bu makineyi kullanıyorum. hediyeli olması ve ıslak kullanımı ucuz olması cabası

bu iyi gider, sevindirik olurdum böyle birşey alınsa (git:www.mediamarkt.com.tr )

hepinize çok teşekkür ederim. bunlar ucuz kaçar mı acaba? hani almışken az daha iyisini mi alsam? yani bi baktım da 400-500e kadar makine var :) şöyle 150lik falan var mıdır :D

traş makinesi ne olmalı diye çok araştırdım.Philips de Braun da gözümden düştü.Hiç öyle alman markası filan diye güvenme.Hepsi piyasa malı olmuş yap,sat...

Benim için bir tek Panasonic var artık.Bu sitede traş makinesi-ve tıraş makinesi- diye aratıp cevaplara bir bak derim.

sinekkaydı traş yapan makine mi alacaksın,yoksa sakal için mi makine alacaksın buna karar ver önce derim.

sinekkaydı için Panasonic in ıslak kuru kullanılabilen bir modeli var galiba 100 küsür lira civarıydı Electro world ve teknosa da gördüm çok hoşuma gitti.Bir de mavi, küçük bi modeli var duşta kullanım için yapılmış da onu gözüm tutmadı pek.

her traşta yüzü kızaran hassas ciltli biriyse ıslak tıraş olmasına dikkat et.

öğrenci işleri halleder onu.

halletmediği durumlarda öğrenci işlerine gidiyorsun gardaş benim askerliği tecil etmemişsiniz diyorsun sana bir belge veriyorlar onu posta ile askerlik şubesine postalıyorsun.(bu verdikleri belge standart öğrenci belgesi değil.zaten standart öğrenci belgesinde yazar askerlik tecil için kullanılmaz diye ona dikkat et)

peki nasıl öğrenicem askerliğimin geldiğini. bir posta falan gelmesi lazım mı ?

oz

OZ derim ben.

izlemediysen bir ara vikings'e bir göz at , boşluğu doldursun. 2014'te de 2. sezonu başlayacak zaten.

game of thrones

aradığın dizi black orphan

(bkz: rome)

spartacus çocuksa, rome babadır. sezar dönemini ve sonrasını anlatıyor. 2 sezon ve toplam 22 bölümdü yanılmıyorsam.

benim şahsi fikrimi sorarsan bende geçen haftalarda nikon d 5200 aldım 18*55 kitli, şunu anladım hoca full frame olmadıktan sonra farkeden çok bişey olmuyor. ee full frame makinayada 7 8 bin veremiyeceğimize göre, 650d de 700d de iyidir.

ben seçimi mi nikon 5200 18.55 kitle yaptım, istanbul bilişimden aldım, zira en uygun fiyat oradaydı makinamdan çok memnunum, incelemni tavsiye ederim.

650D oldukça tatmin edici bir makina, 700D'de gayet iyidir demek ki. amatör çekim için 70D'ye 3000 TL vermenin mantığı yok bence. Ayrıca ef 50mm güzel lenstir, kullanmasanda 300'e falan satarsın.

Bu arada Gold Bilg. da Nikon 3200 piyasanın baya altında bir fiyata satılıyor haberin olsun.

kullanılır tabi neden olmasın. gitarı ele alıp denemeden alma ama sakın.
kendin çalıp söyleyeceksen bence elektro gitar yerine akustik gitar al.

bence hedef tarzlar için gayet uygun.

www.mydukkan.com

hss modelini alırsan söylediğin grupları çalma açısından daha çeşitlilik sağlar, örneğin black keys çalarken humbucker tonları işine yarayabilir single manyetik hafif kalabilir

fiyat olarak biraz daha yukarıya çıkabiliyorsan yamaha' nın pacifica serisine de bir göz at derim. gerçi üst sınırı 550 olarak belirlemişsin, uygundur. 6 senedir sorunsuz kullanıyorum

kullanılır, ama freebird5406_2 haklı bence de hss alman daha iyi olur hem humbucker hem single karakterini tanımış olursun.

kullanılır ama squier'lar çok tutarlı gitarlar değil yani biri çok iyiyken diğeri çok kötü durumda olabilir o yüzden bilen biriyle almanda fayda var.

şiddet sadece kadına değil hiç kimseye uygulanmamalı. güçlü olan güçsüze şiddet uygulamamalı. buna anne-babanın çocuklarına uyguladıkları şiddet de dahil. orantısız güç. eşitler arasında kavga olabilir ama kadın her halükarda erkek kuvveti karşısında daha acizdir.

Ne olursa olsun el kalkmaz. Kalkan el hiçbir şeyi çözmüyor çünkü.

Kadına şiddet, bir insana kadın olduğu için uygulanan şiddettir. Mesela evdeki kadın, adamın kızı, metrobüsteki taciz, arka sokaktaki tecavüz... Kadın olduğu için uygulanan, aynı pozisyonda erkek olsaydı başına bir şey gelmeyecekti diyeceğimiz şiddettir.

Senin anlattığın olay ise cinsiyetten bağımsız. Hatta erkek olsaydı daha kötü bile dayak yerdi. Bu olay iki kişi arasındaki şiddettir, kadına şiddet değil. Ona göre değerlendirilmeli.

Öncelikli şiddeti uygulayan Filiz. Adamın yaptığı hiçbir şekilde geçerli olmayabilir ama kadının da yaptığı tahriktir bence

Bahsi geçen durumda bence kadına şiddet mübahtır. Kadına kadın olduğu için uygulanan şiddet ise sadece ezikliktir.

filiz ablanın yerinde erkek de olsa vurmamalı.

kadına şiddet kötüyken erkeğe şiddet normal bir şey değil. harzemin dediği gibi burada cinsiyetten bağımsız bir şiddet var ve olmamalı, karşısındaki dünyanınn en güçlü kişisi dahi olsa hoş görülemez. ama maalesef bizim toplumumuzda hukuk yeterince içselleştirilmediği için kendi hakkını yada intikamını dayakla almak bazen hoş karşılanıyor.

hasan abi, karşısında bir kadın değil erkek de olsa şiddete başvuracaktı ve hatta tokat değil yumruk atacaktı sanırım. eğer öyle ise, bu vakada bahsedilen, kadına şiddet değil, salt şiddet.

ben, ne olursa olsun, sözlü bir saldırıya, ne kadar hak ettiğini düşünürsek düşünelim, fiziksel şiddet ile cevap vermenin uygun olmadığını düşünüyorum ki sanırım yasalar da böyle diyor.

tokat yerine depik atmayı tercih edebilirdi hasan ağbi.bu durumu hasan ağbinin primitifliğine ve dar hayat algısına veriyorum.

tekrar ancak yeni dönebildim bu soruya. diyorum ki hasan abi o tokatı atana kadar kadına o kadar laf ettirmemeliydi. 2 çift laf söylese kadını sustursa tokat atacak kadar sinirlenmezdi. önce tepkisiz kalıp sonra şiddete başvurması hatası olmuş.

Exden next olmaz derler.

yine klasik cevabımı vereyim: onsuz yapabilecekseniz hiç başlamayın.
yapamayacaksanız zaten soracak bir soru yok, denersiniz yeniden.

evet onsuz yapabilirim.dün de otururken bir sarılasım ,öpesim gelmedi desem yalan söylemiş olurum.

kızın ihtiyacı var la sana baya gözüne sokmuş işte. Git sarıl

züğürtlemiş eski defterleri karıştırıyor işte, bırak boşver. yenisine bak. hastalıksız bi kız bul kendine.

ya seni kıskandırmaya çalışmış ya da bahsettiği eski sevgilisi sensin.

exden next olmaz demiş en baştaki abi. velhasıl olmadı :)

Sağ üstteki ayar sekmesinden hesabı değiştir'e tıklayarak yapılabiliyormuş. belki birinin işine yarar diye silmiyorum.

hayir.

tıp ilerliyor abi.

hayir

bunun için 10 milyon az babuş derim

ederdim

Hayir. ama dogru soyle var mi boyle bir teklif acisiz felan yazmissin :)

onun için yaşıyoruz la biz,
hayır mınagoyyim.

sokakta gezsen 10 bin tl'ye bile kabul edecek bulursun, takma duyuru'yu burda cinsel organların santim başına değeri yüksek

nereyi imzalıyoruz

tabiki hayir la

10 milyon tam olarak o bar senin bu bar benim bir hayat yaşamaya yetecek asgari miktar. Daha fazla başka bir şey yapamazsın o parayla.

50 milyar verelim deseler işte o parayla dünyada kayda değer değişiklikler yapabilirsin. O kadar para ile ne yapacağını nasıl yapacağını bilecek zekaya sahipsen zaten bu küçücük fedakarlığı yaparsın. Newton bakir öldü diye biliyorum.


Ha ben 10 milyonla da dünyayı hoplatırım diyorsan. O başka.

geçen arkadaşlarla konuştuk. üstelik 1 milyar dolara. ben hayır dedim. çoğu kişi evet dedi.

sevişemiceksem nereye harcayacağım o parayı?

Daha fazla paraya evet derim.

10 milyon dolar lan bu ? az falan denmiş, nereyi imzalıyoruz babuş ?

fiyat çok iyi, ikna etmese de düşündürüyor.

hayattan cinselliği alın geri neyi kalır ki?

küçük şeylerden utanan, kızaran bozaran insanlar çok sevimliler bana göre.
bence çok fazla karşı atağa kalkma da kazanan o olsun.

işte ilişkilerde görmek istediğimiz şeyler bu.

ama ayarı iyi tuttur, yerin dibine girmeyi isteyecek kadar utandırmayın birbirinizi :)

bence en çok sen utandır. kızın sana yaptığı daha utandırıcı olursa bu sefer daha da utanır napıyorum ben diye :)) çok hoşsunuz bu arada ikiniz de

karşılıklı burun karıştırın.

Parmagini hafifce kizin burnuna sok ve surda bise kalmis de. Sonra da yala parmagi guzelce. Aranizdaki sinirlari kaldirip atacak yegane hatekettir. Sonra utanma mutanma kalmaz

çok da utandırma sonra kız yüzüne bakamayacak hle gelirse bi daha görüşmeyebilir :D

neyse, ilişkiler iki döneme ayrılır. birbirinin yanında osurulmayan dönem ve rahatça osurulan dönem. rahatça osurulan döneme pat diye geçmeyin de heyecanı çabuk bitmesin :)

hahaha iyiymiş bu benim hoşuma gitti fikir :)

çok tatlısınız ya. ama aklıma bir şey gelmedi. öp bence :)

noldu buluştunuz mu?

ayni sorunu yaşayan biri şöyle çözmüş.

Solution found!!

After combing through the internet for days, here's a workaround that I found. Apparently the main problem is that GS Wavetable Synth and the ASIO driver use the same port, but settings are set so that only one can use it at a time (exclusivity). You need to change this in control panel. As a side note, I'm using windows 7 and FLStudio9 so the exact setting may be slightly different for you.

1. Go to control panel
2. Click Hardware/Sound
3. Under "Sound" click "Manage Audio Devices"
4. Right click on any of your playback devices and go to properties
5. Under advanced tab disable everything in exclusive mode
6. Repeat this for all devices under your "Playback" tab. (I had 2 devices: Internal speaker/headphone and SPDIF interface)

This eliminates the problem of Asio4all and Microsoft GS Wavetable synth not being able to use the same drivers simultaneously.

Now go to FL Studio and in your mixer:
1. Click on the "Master" channel thingy (pretty sure I'm using the wrong terminology there, but it say's "Master" written vertically, not rocket science)
2. On the mixer's left panel click on the Out pull down menu and change audio output to "HD Audio Output 2."

Everything should work now.
I've been searching for this solution for days now, and I finally got it right so I wanted to share it with yall. Hope it works!

mtippach.proboards.com

yukarıdaki cevap işe yaramazsa çalacağın parçayı guitar rig tapedeck'ine atıp çalabilirsin.

çok taşaklı bir ses kartın yoksa asio açıkken o program haricinde ses alamazsın. bu yüzden guitar rig gibi porgramları "stand alone" yani tek bir program olarak çalıştırmamalısın. bunun yerine cubase veya audicity gibi vst çalıştıran bir programda guitar rig'i vst olarak çalıştırırsan, diğer kanallara istediğin sesleri atar, kayıt yapar hatta her kanal için ayrı bir guitar rig açarak aynı dosyada birden fazla efektle gitar çalabilirsin. mesela fender amfiyle ritm atıp üzerine 2. kanalda marshall amfi+dist pedal ile solo atabilirsin.

diğer bir seçenek de @odanesi nin dediği gibi guitar rig'in tapedeck'ine atmak ama onda seçeneklerin kısıtlı.

sorunun cevabını bilmiyorum ama şu yasakçı zihniyeti bir bırakın artık. milyon dolarlık yatırımı olan dizilerin milyon dolarlık gelirleri de olduğundan sorun teşkil etmiyor bence bu durum. neticede lamborghini'lere ferrari'lere binenler bu gibi sitelerin sahipleri değil, dizi yapımcıları/oyuncuları. o yüzden korsana karşı değilim.

dizi-mag'in yaptığı ise ayrıca çok büyük ayıp. ne server dertleri var ne de çok büyük emek harcamak zorundalar ama kredi sistemi falan kurmuşlar. yakında kaldırılır diye düşünüyorum.

alternatif olarak: www.yabancidiziizle.net

Verecek gerçek bir cevabınız yoksa yorumunu kendinize saklayın gerçekten merak etmiyorum.

videoları kendi sunucusunda saklamıyor. genelde vk'da saklıyor vk da bir kaç kez kapandı sonra saçmaladıklarını anlayıp geri açtılar. çokta iyi yapıyor.

şu antikorsan savunucuları en nefret ettiğim insan tipi ya of. bu dizileri yapanların para sıkıntısı mı var sanki evlerinde röpdeşambırlarıyla oturmuş viskilerini yudumluyorlardır, ne güzel işte daha fazla seyirciye ulaşıp prestij kazanıyorlar. haksız kazanç olduğu falan da yok adamlar gayet mesai harcıyor bu iş için, ayrıca bu dizileri legal olarak türkçe alternatifli izleyebileceğimiz bir mecra var da biz mi izlemiyoruz.

VK ne gerekçeyle kapandı? Kim hangi konuda saçmaladığını anladı? Geri kim açtı?

nickinin hakkını veriyorsun,takdir ettim :))

Kardeşim benim korsanla bir problemim yok. Gerekirse açarım Channel4'ün sitesinden proxy ile izlerim istediğim diziyi. Adamlar zaten yaptıkları dizileri kendi web sayfalarında paylaşıyor. Dizi-mag kullanıcısı falan da değilim. Dizi mag varmış yokmuş benim hiç umrumda da değil. Benim merak ettiğim şu. Burada bir rant var. Bir tekelleşme var. Bunun arkasında yetki sahibi birileri mi var? Bir suitsimal mi var? Sen sabah kadar ağla kırsın kırşıtlırı mıymıymıy. Sırf bu yaptığın şey yüzünden bence sen de nemalanıyorsundur bu dümenden.

Korsan dizi mag ya da herhangi başka bir konuda fikrinizi merak etmediğimi bir kere daha söylemeyeceğim. Elinizde bilgi varsa gelin. Hasta mısınız nesiniz lan

Hollow life da en lüzumsuz zamanlarda başlık cevap siler. Lazım olduğunda bulamazsın.

sen burayı, xyzforum.com ile karıştırmışsın arkadaşım. "yorumu yazmayın, ilgilenmiyorum" diyemezsin. burası, soruların biriktiği bir alan, benzer soruların paylaşıldığı bir yer. isteyen soruya istediği şekilde cevap verir.

Bence sen forumla karıştırmışsın.
Burada şöyle oluyor bak izah edeyim. Ben soru soruyorum, cevabı bilen soruyu yanıtlıyor. Cevap niteliği taşımayan saçmalıkları forumlarda sabahlara kadar bol bol smayliler kullanarak tartışabilirsiniz.

yoo tekelleşme falan yok gayet yayına devam eden daha bir sürü site var hala ama dizimag artık isim yapmış geniş arşivli bir site olduğu için rekabete girebilecek pek site kalmadı. ha ben uğraşırım diyorsan buyur aç kimsenin seni tuttuğu yok. davetiye sistemi gerçekten saçma olmuş o konuda herkes hemfikir zaten.

direk soruna gelecektim ama haksız kazanç adamlar şımarmış falan diye atıp tuttuğun için fikrimi belirtmek durumunda kaldım doğal olarak. insanlar vaktinden ayırıp cevap yazıyor cevap beğenmiyorsun üstüne bu tavır nedir anlamadım. beklediğin cevap ne tam olarak söyle yazalım bari.

serverları, domainleri falan yurtdışındadır.

Dizi-mag'in yayın yapabilmesini mümkün kılan şey verimerkezinin korsan yayın yapmasına engel teşkil etmeyecek yasalara sahip bir ülkede olması anladığım kadarıyla. Bu sitelerin varlıklarını sürdürebilmelerindeki temel etkenlerden biri de yanlış anlamadıysam yapımcı şirketlerin olayın üstüne çok eğilmiyor olmaları. DMCA nedir ne değildir tam olarak bilmiyorum. Fakat en azından Game of Thrones, The Walking Dead, Breaking Bad, HIMYM, TBBT Türkiye'de Cnbc-e tarafından televizyonda yayınlanan diziler. Bir diziyi kendi kanalında yayınlamak nasıl olur bilmiyorum ama en basit şekilde yaklaşacak olursak Cnbc-e bastırmış parayı almış yayın haklarını. Söz konusu korsan site dizi-mag ise eğer, Cnbc-e herhalde bu işten en zararlı çıkan kurum olur. Yani dizi-mag'in karşısında AMC, FOX, NBC küllü medya kurumu var ki bir araya gelseler bir devlet eder bu kurumlar ve uzantıları. Yani uluslararası hukuk ayakoyunlarının sökeceği şirketler mi bu ismi geçen şirketler? Dünyanın hangi ülkesinde yoklar ki? Acayip bir konu. Dizi-mag yöneticilerinin çekinceleri neydi acaba böyle bir işe girişirken? Sadece bahsettiğin kanun açıklarına güvenerek mi hareket ettiler? Ortada bir risk görmemiş olmalılar ki yıllardır var dizimag.

Abi eğer dizi izlemek için televizyon kullanımı giderek azalır ve internet giderek yaygınlaşırsa, hulu ve netflix gibi siteler Dünya'nın her yerinde yaygınlaşmaya başlar ve televizyona rağbet azalırsa Dizi-mag eğer kendi parası yetmezse bile azından bir sermaye sahibinin yatırım yapmasıyla bir anda neden yasallaşamasın? Hazır kurulu düzen. Herkesin yıllardır girdiği, bildiği site. Çok müsait. Bu da bir ihtimal. Belki dizi-mag yıllar sonra "yayın hayatına yurt dışından kaçak yayın yaparak başlamıştı" şeklinde anılacak? Star TV öyle olmamış mıydı zira?

korsana niçin izin verildiği için diziden daha yaygın bir örnek verelim. microsoft. windows sürümlerinin daha çıkmadan microsoft sunucularının hacklenip windows kodlarının çalınması haberlerini yemiyoruz hala değil mi? microsoft bunları özellikle yayıyor. çünkü insanlar evlerinde windows'a para vermeden kullnmazlarsa linux kullanırlar. o zaman da windows yaygın işletim sistemi olmaktan çıkar, böylece insanlar windows'u kullanmayı bilmez ve alışık olmaz, şirketler linux kullanır, yazılım firmaları da her programın linux versiyonunu yapar. böylece microsoft şirketlere windows satamaz. yani korsan sürümler danışıklı döğüş dediğimiz olaydır.

dizi/film olaylarında da firmalar zaten en iyi reklamın ağızdan ağıza, internette yorumlarla vs olduğunun farkında. ne kadar çok insan izlerse o kadar çok yayılır ve ne kadar çok bahsedilirse reklam gelirleri ile dvd satışları o kadar artar. reyting ölçüm aletlerinin sayısının yetersizliği ortada, artık analizler yapılırken internetteki popülerlikde göz önüne alınıyor sanırım. bu yüzden dağıtım firmaları çok önemsemiyor bunları.

@r_u_h Dizileri yayınlandıkları kanalların kendi web sayfalarından izlemek bazı ülkelerde mümkün. Bu yabancı kanallardaki dizileri internet üzerinden izlemek ise Türkiye'de ve başka pek çok ülkede ise mümkün değil. BehzatÇ bölümleri Star'ın internet sitesinden izlenebiliyordu. Ben neden gidip başka yerden izleyeyim ki direkt kanalın sayfası varken? Star bir HBO olmadığına göre bütün dünyadan izlenebiliyordur muhtemelen. Eğer kanalların amacı dizilerini izletmek olsa, web yayınını tüm dünyada erişime açmaları daha akıllıca olmaz mı? Gerçi bu durum kanalların kablo tv şirketleri ile olan anlaşmalarını bağlar mı bilemiyorum. Yine de dizinin internet gelirini neden başkalarına kaptırmak istesin yapımcılar?



Dizi-mag'e dönecek olursak:

Whois bilgileri şöyle: who.is

Name Servers
ray.ns.cloudflare.com 173.245.59.138
vera.ns.cloudflare.com 173.245.58.147

Dediğin gibi cloudflare kullanıyorlar.

Domain Name: DIZI-MAG.COM

Administrative Contact:
Mag, Dizi Email Masking [email protected]
greece
atina, Not Applicable 2336
GR
221255469


Konum olarak Yunanistan görünüyor. İletişim adresi olarak da bir gmail adresi. Şimdi neyin ne olduğunu tam bilmiyorum. Dizi-mag'in fiziksel olarak bulunguğu sunucu bilgisayar Yunanistan'da mı demek oluyor bu? Reklam gelirlerini kendi hesaplarına geçirirken nasıl bir önlem alıyorlar acaba.


Dizi-mag gibi çok yabancı site var alluc.to, watchseries.lt gibi. Herhalde hepsi aynı metodu kullanıyorlardır.

bgr.com


Başlığı okudum, gerisini okumadım.

Yabancı kanalların sitelerinden yurtdışına yayın yapmama sebepleri telif hakları vs olabilir yani biz rahat erişsek cnbc-e falan para verip almaz o diziyi düşüncesi olabilir.

peki cnbc-e dizimag' niye kapattırmaya uğraşmıyor dersek bence cevap yine aynı. artık cnbc-e olsun, digiturk vs dizi kanalları olsun dizileri abd'den bir gün veya en geç bir hafta sonra yayınlıyor. mesela pazartesi gecesi walking deadi izlemek için sabaha kadar torrente düşmesini bekleyemeyen, sabah işe gitmek zorunda kalan ve ertesi akşam uğraşmadan televizyondan izleyen insan sayısı da oldukça fazla. dizimag gibi siteler de bu dizilerin yine reklamını yapıyor. zaten internetten izleyecek adam bir şekilde torrent vs ile izliyor ama dizimag olunca onu bilmeyenler de izliyor dizinin adı duyuluyor, yine kanalda izleyen sayısı artıyor.

bir de türkiye'de yargı işleri eziyete dönüştüğünden kimse uğraşmıyor sanırım.

çiğ patates suyunu sık 1 su bardağı iç.

Süd zehri alır.

karbonatlı su iyi geliyor.

bir yudum süt kısa süreliğine rahatlatır. maden suyu da bir süre işini görür. vahim durumdaysan talcid şurup veya gaviscon şurup. az yanıyorsa talcid veya rennie tablet işini görür. en kesin çözüm sabahları lansor tarzı ilaç kullanmaktır.

Lansor at bi tane kuzu gibi olur mide ;) doktora git tabi asil, biz ne desek bos.

kızarmış kuru ekmek o suyu çeksin diye iyi fikirdir
bir de bol karbonatlı su

maden suyu, karbonat gibi mide asidini daha fazla arttıracak şeyler içmek ya da yutmak midenizi mahveder. bunu önleyecek doğal bir tedavi yolu yok maalesef. sadece sabahları aç karnına tahin (tahin-pekmez, tahin helvası vs) içeren gıdalar tüketmek faydalı olabiliyor. o da şimdi işe yaramaz.

acil çözüm için ise gaviskon, rennie duo veya talcid şuruplardan biri (üçü de aynı işi görüyor zaten) en iyi sonucu verir.

uzun vadeli çözüm için doktorun vereceği, sabahları içilen mide mukozasını koruyucu pulcet, lansor, nexium gibi ilaçlar daha faydalı olur. doktor muayenesi şart.

Maden suyu ve karbonat nasıl iyi gelsin asit değil mi ya. Ortamı nötralize etmek için baza ihtiyacımız var. Süt yoğurt..