o yemeğe davet etmeyiniz.

şu raddeden sonra ne yapsan fayda etmez gıbı duruyor(olay aslında senlıkde degıl ama kızın kendı kuruntuları varmıs anlasılan) ve bu sebepten dolayı arkadas ortamında bu konuyu acmamıs olsanda kendınce ustune alınmıs herseyı ve bırazda havalara gırmıs bosver. yemegede cagırma bence o dusunsun neden cagırmadıgını o sorsun arkadas cevrenıze ve o zaman ne oldugunu belkide daha iyi anlar.

o defteri kapat.yemeğe çağırma.

manyak misin?
suraya yazdigin duyuruyu acip ona soylesene.
anlat mantikli bi sekilde derdini.
okuz diilse ters bi tepki vermiycektir.

bu duyurunun linkini yolla ona.

kız ne kadar iyi olsada özünde bir kız.

benzeri oldu, hatta ben bozuştuktan sonra kız kendi aradı arkadaş kalalım konuşalım diye, sonra sen hala beni sevgilin yapmak istiyorsun diye kendi bozuştu bu sefer.

bence sadece çağır. ısrar etme, kuru bir davet olsun

böyle salaklarla uğraşılmaz, kız anlamamakta direniyor. mail at her şeyi açıkla, cevap vermese de olur.

Kız malın teki sakın yemeğe çağırma.

kardeşim bu durumun aynısının tıpkısını, kelimesi kelimesine yaşadım, çok ciddiyim. arkadaş kalınmıyor, karşıdaki de sen de arkadaş kalabileceğinizi düşünseniz bile. aynı ortamda bulunsanız bile, sen onu kaybetmek istemesen bile. ben de aynen böyle düşünüyodum, yıllar sonra bile konuşulabilecek biri olsun diye, kaybetmeyeyim diye, olmuyor, ne kadar uğraşsan olmuyor anasını satayım, olmuyor amk. zorlama. acı çekersin biraz ama hiç konuşmamaya çalış, daha iyi senin için.

benim duyurum: eksiduyu.ru

edit: oha, cidden kelimesi kelimesine aynı, tekrar okudum, şu son bikaç satırda yazdığın şeyler asla gerçekleşmeyecek, boşuna kendini umutlandırma. o yemeğe de çağırma.

Yemeğe davet etme, sen eğitimine bak, unutursun zaten bir süre sonra yeni ortamlara girince, sonrasında dönüp geldiğinde bence zamanın verdiği olgunlukla arkadaşlığınız eski halini alır diye düşünüyorum.

beter ol

Hikaye gibi ne guzel anlatiyorsunuz, amk da diyebilen, mefkure de belleyebilen arkadasim. Varin gidin, bos islerle ugrasmayin.

zaman bu sorunu çözer, evet.
sadece sakin ol, bir rahat bırak herkesi, olayları da akışına bırak.
kafayı yeme.
gergin falan olmaz endişelenme, zamanla çok iyi arkadaş da olabilirsiniz.

aynen katılıyorum arkadaşlara, o iş bitmiş artık malesef. herhangi bir şekilde görüşmenin de kimseye faydası yok şu aşamada. en güzeli uzaklaşmak vesselam..

senin düşündüğün kadar kişilikli ve muazzam bir kız değilmiş, kafayı takmaya değmez.

hoşlandığınızı söylediğiniz fakat aynı duyguları taşımayan bir insanla neden arkadaş/dost kalmak için kasıyorsunuz? deli misiniz nesiniz

çağırmayın yemeğe falan, haline bırakın.

arkadaşlık düzeyinizi falan bilmiyorum ama benzer bir durum başımdan geçti. her şeyiyle çok iyi anlaştığım, arkadaş ortamında yakıştırıldığım bir kız vardı. fiziğini de beğeniyordum fikirlerini de. zamanla beğenim hoşlantıya ve sonrada aşka dönüştü. çok ilgileniyordum onunla. yalnız vakit geçirmiyorduk (açıkcası korkuyordum, heyecanlanıyordum) hep 3-4 arkadaş grubuyla hareket ediyorduk ve gerçekten uyumluyduk.

sonunda açıldım. yalnız kaldığımız bir zamanda "benim için çok önemli bir konuyu senle konuşmam lazım" gibi bir sözle giriş yapıp "seni seviyorum" ile noktaladım.

kırmamaya çalışarak (epey kıvranarak) reddetti. reddedilmeye kendimi o kadar hazırlamış olmama rağmen, bir an mideme sert bir yumruk yemiş gibi oldum ama akabinde 15-20 dk muhabbet ettik, reddedilmeyi hazmettim. (daha doğrusu öyle sandım)

eskisi kadar olmasa da görüşmeye devam ediyorduk. ortak arkadaşlarımın çoğu duymuştu ama kimse damarımıza basmıyor, ima dahi etmiyordu.

1 ay kadar sonra yine ortak arkadaş kaynayan bir ortama yanında sevgilisiyle geldi. birkaç günlük yeni sevgililermiş. hâl-hareketlerini gördükçe içim içimi kemirdi. kendimce öyle hin biri de değildim oysa.

hiçbir sıkıntı çıkarmadan, üzmeden, azalarak çıktım hayatlarından. sonra hep üzüldüm. emin değilim ama reddedildiğimde doğrudan iletişimi kesseydim daha az üzülürdüm galiba.

arkadaşlık düzeyinizi, eski muhabbetlerinizi bilmiyorum ama benimki gibiyse kesinlikle o yemeğe davet etmemeni, hatta ortak arkadaşlarını da tembihleyip yavaş yavaş o kızı hayatından çıkarmanı öneririm.

valla öyle google dan basit bir arama yaparsa göremez ama eğer işin içine özel bir arama yöntemi girerse o zaman sıkıntı. ki devlet de bu noktada hiç amatör bir kurum değil. gerçekten aramak isterse arkadaşlarına attığın mesajı bile okur diye düşünüyorum.

anca kapak fotoğrafı gözükür facebook da onu da kendini, aramaya kapatarak bi nebze gizleyebilirsin. onun dışında göremezler bir şey.

twitter'ı da kendi adına açmazsın oh miss.

belediye yapabilir mi? zor. ancak oradaki eleman sağlam bi hacker falan olacak o zaman mümkün. ama devlet? elbette ki...

Genel olarak başvuran çoğu insan privacy konusunda beceriksiz oluyor, paylaşımları halka açık oluyor, veya cover photo'ları mesela kısıtlanamıyor, orada belli ediyor düşüncesini/fikrini/olumsuz olabilecek şeylerini. Oradan hareketle bile epey bilgi edinebiliyorsun. Aynı şeyi ben de yapıyorum şirkete yeni stajyer alınacağı zaman.

olumsuz şeyden kastı neymiş?

@ruh
yahu herhangi bir eleştiri falan felan.

privacy olaylarını kapatmış birinin paylaşımlarını göremez diyorsunuz he mi? Hmm. Pek emin olamasam da öyle olsun. :p

birçok şirket de aynı şeyi yapıyor. üniversiteden yeni mezun tıfıllar her şeyi biliyorum edası ile gezerken privacy nasıl yapılıyor beceremedikleri ya da kendileri popüler olmak uğruna kendileri öyle istediği için facebuk, twitter da ne paylaştıysa ortaya kabak gibi çıkıyor.

defalarca gördüm polise, hükümete sayfalarca facebuk üzerinden küfreden adamın ik cılar tarafından mülakata dahi çağrılmadığını.

lost çok meşhur bir bak istersen ama her yerde spoiler olmadan hikaye açık seçik anlatılıyor.

walking dead var bir de...

house m.d. diyorum ben de.

Dexter

six feet under.

shelock'un 3.sezonunu merakla bekleyen ve breaking bad'a yeni başlamış ve severek izleyen biri olarak, şuan bayılarak takip ettiğim ve son sezonunda olan Dexter'ı şiddetle öneriyorum...

elemantary(sherlock'un amerikan versiyonu, sherlock kadar iyi değil ama oyuncu sherlock'taki başrolün yakın arkadaşı, daha agresif, değişik bir bakış açısı)
spartacus
mentalist

Shameless ?

Six feet under izlenebilecek en iyi dizi, adeta bi basyapit fakat bu iki diziyi seven mutlaka onu da sever diye onerilecek bi dizi degil. Herkes de sevemez zaten o tur dizileri. Ama essiz bi seydir.

Ben de Dexter diyorum.

Luther.
Sherlock gibi İngiliz dizisi zaten.
Sezon bası 6-4-4 bölüm var.
Begenecegini düşünüyorum.

Dexter, Elementary, House

the wire

black mirror.

Çocukların ulaşamayacağı güneş almayan bir yerde uzun süre saklayabilirsiniz.

sisenin uzerine tiner diye yazin. su sanip birisi icmesin

imha etmek istersen ağzını aç balkonda bırak, sabaha uçup gitmiş olur.

Buyaka. Fiyat bilmiyorum

optimum'da var. 5-10 lira arasında değişiyor genelde bunlar.

İçerenköy Carrefour da sinema yok:)

bostancı lunaparkta da var.

Pril ve su

@kalanların savasi yok ben çalışma düzeneğini çözemedim, köpüklü suyu hazır var

tam belli olmuyor ama sanırım şişenin içinde halkalı zımbırtı var, o halkayı prilli suya daldırıp çıkarıp üflüyorsun. sarı mandal zımbırtısı da yeşil sepet kısmına top koyup fırlatmak için.

ek bilgi:pril su karışımına birazda sıvı vazelin eklersen balonların daha sağlam olur

the fall
stranger than fiction
robot and frank

kimse yazmadan yazayım
the man from earth

@weeping guitar, the man from earth ne alaka bilmiyorum sanırım ironi olarak yazmış, öyleyse başarılı.

neyse, the fall izle. başka şeylere yönelme

hatta leon'daki konuyla, the fountain'in görselliği birleşmiş diyebiliriz bu film için. hatta, the fountain'deki görsellik nedir ki amk the fall'un yanında

Big Fish

life of pi

Naked

sketch up

kesinlikle solidworks için biçilmiş kaftan.
sw bu arada oldukça hızlıdır

Evet sw kullanmıştım başka bi iş için ama pek ısınamadım kullanımına nebilim. Ya aslında istediğim hazır nesneler olsun ben sürükleyip bırakayım falan. Sonuçta yapacağım şeyler karışık değil. Çok kolaya kaçayım istiyorum.

SW çizmek için denediğim en kullanışlı ve hızlı program. kütüphanelerden bir sürü hazır parça bulabilirsin.

sw kullanmadım ancak sketch up da başlangıç seviyesi için gayet on numaradır.

ben değil de halam kullanıyor. gayet güzel oluyor, geçen gün çok güzel bir et yemeği yapmıştı.

davul fırında börek dahil her şey gayet güzel pişiriliyor.

Yemekler bayağı güzel oluyor, köfteli patates tavuk falan. Tabii kabaran şeyler pişirebilir misiniz bilmiyorum ve dev gibi olduğu için aşırı kullanışlı değil bence pek.

biraz büyükçe bir mini fırın daha iyi iş görür bütçen varsa. davul fırında koca tepsi börek pişirirsin, mini fırına karşı tek artısı bu sanıyorum. ikisini de kullandım öğrencilik yıllarımda, davul fırınlar arıza yapabiliyor, seviye ayarı falan gidiyor bir süre sonra ayrıca zaman ayarı da olmadığından internete falan dalınca yemek yanar.

ne olduğunu bilmiyorum ama fear of the dark değil. zaten ses gelmiyo doğru dürüst.

tabii ki de fear of the dark değil.

puroda tütün var, tütünde nikotin var, nikotin bağımlılık yapar.

5 günde bağımlılık yapmaz. altyapı da yok zaten, olmaz öyle şey.

abi sararsın tek tek streç filme o zaman kuruması yavaşlar. çok satılan bir ürün olmadığı için paketini açar açmaz kuru olarak görmenizde mümkündür, başıma gelmedi değil.

aslında soru yanlış bir soru. çünkü kişiyle alakalı. ben sadece alkol aldığımda falan sigara içiyorum ya da keyif olsun diye ara sıra içiyorum hiç bağımlılık falan yapmıyor. ayrıca backwoods içerken içinize çekmeyin. sigara gibi içilmez o. yani ben içemiyorum öyle güzel olmuyor. ağızda dolaştırıp üflüyorum yavaş yavaş. bu şekilde çok fazla nikotin falan alacağınızı da sanmıyorum kaynak:kıçım tabii

he bi 5 günde kurumaz. düzgün saklayınca 2 hafta gidiyor. kurumaya başlayınca içmeden önce nemli-ıslak arası bir peçeteyle sarıp ıslatıyorum güzel oluyor

5 günde 5 tane içmekle bağımlı olmazsın. ve purolar açıkta durmazsa kolay kolay kurumaz.

@killerbee aldığımda kuru çıkarsa kafayı yerim lan. cafe creme nasıl o da mı ıslak puro?

@ack3000 alkolle içicem ben de. güzel kapatırım paketi iyi bari

@neil manke 5 günde 5 tane az gibi geliyo bana da evet.

cafe creme mi backwoods mu peki? yeni başlayan birine

backwoods honey berry içebileceğin en güzel puro bence o fiyata

puroyu içinize çekerseniz ölmeseniz de sürünürsünüz. Ağzımıza alıp üfleyin bu da bağımlılık yapmaz

cizbakalim.com

revolt
need for speed(hangisini çalıştırıyorsa)
total war

worms world party!

total war +1 özellikle medieval 2
diablo 2

risk

dota2

Portal 2 'nin steamde co-op eki var. Brainstorm yaratırsınız romantik romantik.

her cihaz farklı oluyor, bazısı usbden oynatmıyor, bazısı android bazısı ise başka bir yazılım kullanıyor. yani biri burdan sana destekliyor altyazıyı derse, otobüsde seni altyazısız bir film bekliyor olabilir.

gömme işlemini www.freemake.com programıyla yapabilirsiniz, freemake güzel bir program, bayağı iş görüyor. Altyazıyı gömerseniz en azından rahat izleme ihtimaliniz artar.

Gommen gerekiyor tanimaz maalesef altyaziyi. Gommeden olsa bile 4n otobuslerde turkce karakterler degisik harfler olarak cikiyor mesela buyuk I y olarak cikiyor falan anlatabildim mi ?

çok güzel oldu cevaplar, peki yapacagım video hangi formatta olsun?

gömsen bile bazıları büyük dosyaları usb den okuyamıyor, takılarak oynatıyor falan, yine altyazını falan ayarla ama çok da umutlanma.

Filmle altyazı aynı klasörde olsun. Filmle altyazının adı(birebir) aynı olsun. Yüksek ihtimalle çalıştırır.

Ben beğendim. Bazı yerlerde akıcılık sıkıntısı var ama o da muhtemelen gitardaki sustain ve bendin piyanoda farklı olmasıyla ilgilidir. Diğer çalışmaların da güzel.

gayet güzel başarılar.

Benim hoşuma gitti. Özellike is there anybody out there güzel olmuş.
Ayrıyetten özelden bir soru gönderdim :)

çok hoşuma gitti. başarılar diliyorum.

yarın gel başla diyen bayağı olur herhalde. tebrikler.

müzikten anlamam ama 35. saniyede bir durgunluk mu oluyor, bana mı öyle geldi?

güzel ama biraz daha duygu katmaya çalış, aynı tuşeyle çalma sürekli, örneğin comfortably numb'da bazı yerlerde düşük tuşe daha hoş olurdu bence. onun dışında gayet güzel.

@puc valla tekrar dinledim ben de, ama bi durgunluk yok açıkçası, soundcloud'dan kaynaklanmış olabilir.

@r_u_h teşekkür ederim önerin için, deneyeceğim. :)

ya cok begendim tebrikler!!

Nikon d5100 makine, 3 aylık 33.000'de sayaç. Yıl sonunda 100.000 görür ama devam eder çekmeye tahminim bir süre daha. Ondan önceki Canon 450d ben başladığıma (çalışmaya) perte çıkmıştı onda da deklanşör basmıyordu artık. Netleme yapıyor ama çekmiyordu, sanırım ömrü dolmuştu.

dijital makinelerde genelde ilk bozulmaya başlayan parça sensör oluyor, ölü pikseller baş gösteriyor. ölü pikseller çoğaldıkça zaten makineyle fotoğraf çekmenin anlamı kalmıyor. ama perde ömrü bitene rastlamadım.

www.facebook.com

bir Canon 5D'mi bitirdiydim hocam. ama dile kolay, yaklaşık 5 senelik makine.
şöyle oldu artık, fotoğraflarda karartı oluyordu. shutter tam kapamıyor-açmıyordu çünkü. bazen de aynayla ilgili sorunlar oluyordu. yapışıp kalıyor, inmiyordu vs.

fotoğrafçı bir arkadaşım da canon 40d'sini,
bir öteki de nikon d700'üne aynını yapmıştı.

@r_u_h'un dediği gibi, ölü sensör zaten kullandıkça çoğalıyor. yüksek iso performansı düşüyor cihazların.

ama gene de fotoğraf çekmekten çekinmeyin. bu bahsettiğim cihazlar aktif olarak, gerçekten kullanılmış cihazlardı. :)

Cümlelerinde nokta da olabilirdi.

ay adı üzerinde dünyanın uydusu olan ayın bir dönüşünü tamamladığı 28 günden geliyor. daha sonra roma imparatorları bazı aylara kendi adını vermiş, her biri daha öncekilerden altta kalmamak için kendi adını taşıyan ayın gününü arttırmış, diğer birinden azaltmış. bu yüzden temmuz ve ağustos arka arkaya 31 gün çekerken şubat 28 çeker.

619 karakter, 133 kelime, 1 cümleden oluşan bir duyuru açmışsın. bence bu daha ilginç

çünkü eskiden bir sayı ne kadar çok sayıya bölünüyorsa o kadar güzel oluyordu. (metrik sistem sonradan çıkmıştır), saatin 24 saat olması, dk'nın 60 olması, tam açının 360 olması, bunlar hep o sebeptendir. örneğin salise sonradan bulunmuştur ve salise bulunduğu sırada 100'lük sistem de bulunduğu için salise 100'lük sistemdedir. bu konularda lüzumsuz bilgiler ansiklopedisi diye 5 ciltlik bir kitap var çok eğlenceli bilgiler var içinde kesinlikle öneririm.

not: tikleri unutmayalım unutanları uyaralım.

ay takvimine göre ay bir yıl içinde 12 defa dolunay olur. ya da 12 defa aynı evreyi görür.

sanırım bunla ilgili bir şey işte. 365 de dünya güneşin etrafında tam bir tur attığı için.

Bu soruların sayılarla ilgili olanlarının cevaplarını şu seride bulabilirsiniz
goo.gl

içki içilmemesi içinmiş.

hangi maçların?

bazı kupalarda avrupa ile saat farkı olmasın diye gündüz oynanır
bazen akşam hava erken kararır gündüz oynanır
bazen yayıncı kuruluş günde 2-3 maç yayınlamak ister, gündüz oynanır
sebep çok

nasilsa bizi bu sene alasagi edecekler, gitmeden sikebildigimiz kadar sikelim turk futbolunu diye dusunmusler.

bazen de ev sahibinin stad aydınlatması yeterli değildir gündüz oynanır.

sebeplerin içinde gereksiz elektrik kullanımını önleyerek ekonomik ve doğal kaynakları koruma olmasını umuyorum. ingiltere premier lig'de bile gündüz bir sürü maç oynanıyor, derbi maçları bile gündüz olabiliyor, çok sorun değil bence.

hiç kimse bakmadı. ikiside tek başlarına yalnız yaşamak istedi ve ben görmeye bile o kadar az gittim ki ve de çok yakın olmasına rağmen evi kendimden tiksiniyorum. iğreniyorum çünkü neden aklıma bile gelmiyordu. şimdi babanemi kaybettim diye yarın ananeme gidicek olmam da iğrenç. daha çok gidebilirim . daha çok gidebilirdim onun yanına

4 büyüklerden sadece anneannem hayatta. büyük dayımla beraber yaşıyorlar. dayım bekar.

hayatının hiçbi evresinde çok sorumluluk sahibi bi insan olduğunu düşünmüyorum büyük dayımın. şu an da öyle zaten. +60 ama tam kaç bilmiyorum yaşı.

küçük dayım zaten hafiften sıyırdı gibi, şehir dışında, ayda bir falan arıyor anneannemi.

teyzem de şehir dışında ama o maddi ve manevi olarak hep yanında anneannemin.

biz aynı şehirdeyiz, bir sorun olduğunda anneannem annemi arıyor, sorunun şekline göre ben, annem veya babam -bazen de (evli) ablam- ilgileniyoruz. ilaçlarını bile (birlikte yaşadığı büyük dayım sağlıklı ve araba sahibi olmasına rağmen) biz yazdırdık her zaman. büyük dayım aynı evde yaşamak dışında pek ilgilenmiyor.

böyle yani. herkeste olabiliyormuş demek ki.

@queensalvoo para varda ben güvenmiyorum ya. güvenmiyorum derken içim el vermiyo.

babanem büyük halamla kalıyor, arada amcam alıyor, küçük halam nadiren ilgileniyor kendi havasında. biz farkı şehirde olduğu için alamıyoruz ve iki günde bir diyalizi olduğu için gelemiyor, arıyoruz, maddi imkanlar el verdikçe gidiyoruz. ananemle dedem kendileri takılıyor, öyle mick jagger gibi dinamik değiller ama kendilerine yetiyorlar.

insanın halası olması artı puan bu durumda. bende de hala yok. olmasın gerçi bi de onunla mı uğraşcaz.

eyyor adlı kullanıcı herşeyi kanıtlıyor aslında.. uğraşmak gibi geliyor yani.. bu iş sevgiye samimiyete bakar. sen evi gibi olmaz diyorsun da demek ki ona evindeymiş gibi hissettirememişsin.

babaannem ve dedemle aynı evdeyiz, bizle beraberler yani, müstakil ev onlar altta. Yemekler birarada yenir, çoğunlukla akşam yemeği sonrası da birarada otururuz. Kimse de niye böyle çok kalabalık falan demiyor (içinden memnun olmayan varsa da ben bilmiyorum) üst katta da amcam var, üç kuzen ve hanımı. Yemeklerde 11 kişiyiz yani. Evler ufak sayılır da o bile sorun olmuyor. Babaannelerin evdeki kendi halledemedikleri bir çok işe de biz koşarız, ya da hastalık vb. durumlarda. Ne bileyim,doğal akış bu işte. Ama bu durumlar babaanne/anneanne dedenin çocuk ve torunların küçüklüğündeki onlarla ilişkileriyle de ilgili biraz. Vefasız olanlar var mı var ama genelde o tutum belirliyor bence bunu.

@urnganic

apartman dairesine tıkılıp kalmak istemiyor oldu mu? kendi evi müstakil ondan dolayı daha rahat hissediyor kendi evinde. apartman dairesinde bütün gün pencereden dışarıyı seyretmek nasıl bir duygudur düşün, empati kur. ve ben o duyguyu o sıkıntıyı yaşamasını istemiyorum.

anneannemle dedem sağ. köydeki bakıcıları işi bırakınca 2 sokak ötemizde bir ev bulduk, oraya taşıdık (aynı şehirdeyiz). ne yazık ki doğru düzgün halledemedi ailem bakıcı işini bir sürü bakıcı gitti geldi falan, son gelen bakıcıyı da dayım birkaç aylığına geldiği için işten çıkardık, o ilgileniyor şimdi. annemden başka da kimse gerçek anlamda ilgilenmiyor. 4 kardeşin 3'ü farklı şehirlerde zaten ve 2 dayımın da teyzemin de kafası gidik desem yeri. sırf kalan tek ev için tartışma dönüyor. küçükken her haftasonu giderdim köye annemle, liseye geçiş sınavıydı ottu boktu derken ailenin kalan üyeleri gibi bayramdan bayrama gider oldum. ve 2 sokak ötede oturmalarına rağmen taşındıklarından bu yana (bir sene oldu neredeyse) on kereden fazla gitmemişimdir ellerinde büyüdüğüm insanların evine. ama bu sene ablamın sıkıntılı geçen hamileliğiydi, diğer yeğenimle ilgilenmeydi şuydu buydu derken o kadar yoğun geçti ki. şimdi de küçük yeğen var, ablama yardımcı olabilecek tek insan benim, tüm günüm onlarla geçiyor. yine de tiksiniyorum kendimden amk. neyse içimi döktüm buraya gereksiz yere ama kusura bakmazsınız umarım. en iyisini yapmışsınız. insan böyle bir imkanı varken gitmedikten sonra kafasını duvarlara taşlara vurabilir.

babam en küçük çocuk babaannem ve dedem ömürleri boyunca bizimle kaldılar. bizimle derken, onları dışlıyormuşum, ayrı görüyormuşum gibi anlaşılmasın. o günleri hatırlattın şimdi. şimdi ikisi de yok..

dedem ve anneannem(ikiside 95 yaşında fakat anneannem 4 ay önce öldü.)

şimdi kesinlikle evlatlarının yanına gelmek istemiyorlar, kesinlikle bakıcı tutulmasını istemiyorlar, maddi durumları oldukça iyi, anneannem ileri derecede anzeymer hastasıyd, hatta bu yüzden öldü.

tabi dedem öldükten sonra yanlız kaldı, gene inatla kimsenin yanına gitmek istemedi, ve bakıcı tutulmasınıda istemedi, hatta zaman zaman annem ve teyzemide yanında istemiyor, ama tek başınada yapamıyor, annem bakıyor.

ben bakıyorum aynı durum.

bu linklerdekiler sistem değil zamanlayıcı. hangi zaman aralıklarında çalışacağını ayarlıyorsun. bunların elektrik prizi versiyonları da var. mesela eve 7 de geliyorsun, zamanlayıcıdan 6:45'te çalışmaya başlasın diye ayarlıyorsun, geldiğinde ev sıcak oluyor.

Zaman ayarli salter bu. Ayarladigin zamanlarda elektrigi acip kapatir.

@girlofwinter__ ulan sorun orada zaten. güvendirmeye fırsat bile vermiyorsunuz diyorum işte.

bi yerde haklısın dostum.ayrıca kadınlar yalnız kalmaz hep bi yavşayanı hep bi ihtimali olur.eğer yoksa çok çirkindir ve bu işlere hiç bulaşmıyodur

@girlofwinter

nette diye cesaretsiz anlamına gelmez insanlar hayatının bazı süreçlerinde evinden çıkamicak durumda olabiliyo bunu hesaba kat.

internette kızlar hadi tanışalım aşk yaşayalım diye atlamazlar, önce tanışacaksın, sonra kızın filtresinden geçmeyi başaracaksın, sonra arkadaşlık kuracaksın, bir yerde buluşacaksın, sevgililiğe kadar ilerleteceksin.

VE tabii bu süreç çok uzun ve yoğun. O yüzden bu yolla hiç uğraşma direkt gerçek hayattan git.

@incelikli hayta çaresiz dememiş cesaretsiz demiş.

abi zaten internet abaza kaynıyor, duyuru da bile dişi olduğunu belli edene yazan yazanadır kesin, pas vermemeleri normal bence. bi de görmediği etmediği adama güvenecek de, hoşlanacak da falan, uzun hikaye.

sanal alemde bir insana güvenmek gerçekten çok zor. güvenmek derken bir insanın bir insanı aldatmasından bahsetmiyorum. şu dünyada abuk sabuk o kadar insan var ki. iti kopuğu her yerde. internetten tanıştığın bir insanın sapığın teki olmadığını nereden bileceksin, veya sana zarar verecek bir tip olmadığını. bir sürü haber görüyoruz devamlı. öldürülenler, kaçırılanlar, asılıp kesilenler... 4-5 yıl önce internette bir oyundan birisiyle tanışmıştım. hala da muhabbet ederim, telefonu vardır bende mesajlaşırız arada, face'imde eklidir, kimdir nedir bilirim. hoşlandığı kızdan bahseder bana, tamamen dostça bir muhabbetimiz vardır. birkaç kez buluşalım demiştir bana ama hep bir bahane üretmişimdir. asla güvenemiyorum bu aleme, kimseye ne olursa olsun..

sonu dediğin fotoğraf olayıysa sadece böyle sorular sorulması için yapılmış kafa karıştırıcı bir detay. sen ne anlam çıkartırsan tarzı bir final. internet bu soruyla dolu. kitabında o detay yokmuş sanırım, Kubrick'in haylazlığıymış.

@r_u_h Evet fotograf olayi. Ben soyle bir anlam cikarmistim bu adam cok zenginmiste mukemmel bir hayati varmista parasizliktan delirmis falan. @darknum_ Kubrick cok severim aslinda bir bu filmini izlememistim bir keresinde yarim birakmistim hatta dedim bitiriyim ama yok hayata küstüm cok guzeldi heyecanla izledim sonunda fotograflar mahvetti beni 100 tane anlam turettim ya. Kesin cok zengindi herif ama reenkarnasyon da hosuma gitti

zenginlik olamaz fotoğrafta 1921 tarihi atılı, film 80lerde geçiyor.

rıhtımdan kalkan kadıköy-kartal minibüsüyle gidebilirsin.

kadıköy kartal dolmuşları kalkar rıhtımdaki otobüs duraklarının karşısından, onlarla

kadıköy-kartal münübüsleri gider (mavi başlıklı olanlar), iett en hızlı şekilde: 21A (rıhtım), 16A (harem'den), 16, 16B

1) agustos icin konusursak, 15inde ilk grup teslim olcak en gec, diger grup da eylul 11 falandi sanirim.

kasim icin de benzer olur diye dusunuyorum. tecili bozdurmaya gittiginde soylerler zaten adim adim sunlari yapcaksin bundan sonra diye.

2) acemilik (eger kisa donem cikarsan) ortalama 1 ay diyebilirim. acemilikten sonra usta birliginin uzakligina gore yol iznin var sadece diye biliyorum. (en azindan kisa donem icin) (uzun donemlerin farkli olabilir)
3) ay basina 2 gun izin hakkin var diye biliyorum. kisa donem olursan 2x5=10 gun toplam.
4) izin kullanmazsan 156. izin kullanirsan 156+10.

1.askerlik şubesinden öğrenirsin, bu yeni celp olayıyla biraz değişti.
2.acemilik 15 ile 30 gün arasıdır mesela havacılar 28-30 gün yapar, diğerleri birliğine göre değişir. acemilik bitince istersen 7 gün izin var, yol izni verilmiyor bu sırada, bu izni almazsan gittiğin yerin uzaklığına göre yol 1-3gün yol iznin var.
3.biz de sınav vardı, sınavdan birliğe teslim olmaya kadar zorunlu 12, askerlik süresince isteğe bağlı 12 olmak üzere 24 gündü, şimdi sınav yok muhtemelen 12 gün olur. usta birliğinde kullanırsan kullandığın gün+yol izni alırsın.
4.156+kullandığın izin. 90 güne kadar hava değişimi ve ufak sıhhi izinler askerliği uzatmaz, mesela 1 ay hava değişimi alırsan hiç izin almamış devrelerinle birlikte terhis olursun.

mail kutun dolmuş olabilir, gereksiz birkaç maili silip tekrar dene.

yok bomboş mail kutusu..

domain'in mx kaydını kontrol edin. doğru ip adresine yönlendirildiğine emin olun.

gezi parki oalylarini bir parti tabani ile bagdastirmamak lazim bence.

yani ordaki direnise destek verenler chp li
direnisi elestirenlerin hepsi de akp li dgildir.

olayin ilk ciktigi zamanda partiler disi bir olay mevcuttu orada. sonra olaylari birileri sahiplendi, oburu ayipladi falan sacma sapan bir hal aldi.

daha once akp ye oy verip gzi olaylari sirasinda hukumetin tutumunu elestiren illa ki olmustur.

ayni sekilde akpyi gunahi kadar sevmeyen ama geziye gidip de direnmeyen de olmustur.

1-icki iciyorum.
2-evimde butun duyuruyu sarhos edecek kadar icki stogu bulunmakta.
3-evlilik disi sexin dibine vurdum.
4-ataturk icin olurum.
5-güney dogunun en bok zamanlarında GONULLU askerligimi yaptim,catismanin dibini gordum.
6-cuma namazlarını kacirmam.
7-orucumu tutarim. (ramazanda icmem )
8-AKP yi destekliyorum.yeri geldimi elestiriyorum.
9- laik olmak din dusmanı olmayı dindar olmakta laik dusmanı demek degildir,ikisi bir arada dusunemeyenler de siktirsin gitsinler.
10-cogunluk bu ulkede ben ve benim gibilerdir.

öncelikle içki içmek ve evlilik öncesi seks yapmak gibi şeyler laiklikle alakalı değil, islamın ve çeşitli dinlerin kurallarına ters diyebiliriz sadece. orada olanları hepsi öyle değil, aralarında dindar insanlarda var, mesela antikapilatist müslümanlar. chp tabanı çoğunlukta diyemem, chp'yi sevmeyen tonla insan var aralarında.

içkiden günlerce komada kalmış hala daha içen ve seksi hayatının merkezi yapmış akp'liler var. hepsi dinle alakalı değil.

kendi adıma konuşayım, akp'yi destekleyenleri eleştiriyorum çünkü Allah'la kişi arasında olması gereken dini ve dini öğeleri siyasete karıştırıp insanları aptal yerine koyarak kandıran, başkalarına da bunu dayatan ve bunu da aşıp destekçilerine diğerlerine baskı yapmasını sağlayan bir parti. o kadar dindar olsaydı sınavlarda insanların haklarını yiyerek kopya rezaletlerine karışmazlardı, o kadar yolsuzluklar, kendilerini ve çevrelerini zengin etmeler, gece yarısı diğer partilere haber vermeksizin kafalarına göre yasa çıkartmak gibi işlere girişmezlerdi. akp destekçilerinin bir kısmı bunları görmüyor çünkü izledikleri haber kaynakları göstermiyor ve sırf müslüman diye takip ediyor, bir kısmı da işine geldiği için bilmezden geliyor.

gezi olaylarında çoğunluğun içki içen, seks yapan vs insanlardan olmasının sebebi hükümetin bunlara karışması, herkes istediğini yapsın isteyen dindar olsun isteyen sevişsin kime ne? ama akp'ye göre herkes onun düşüncesini paylaşmak zorunda, buna da iyice insanları zorluyor, yasa çıkaramadığı yerde "muhafazakar yapımıza ters öğrenci evleri var" gibi söylemlerle insanları bunlara baskı yapması için kışkırtıyor.

akp iyi işler yapmadı mı dersen tamam yaptı ama 21.yüzyıl da zaten olması gerekenleri yaptı. yaptığı yanlışları yapmasaydı bunları diyebilirdik ama kasten yapılmış bu kadar negatif icraat varken ve niyet belliyken iyi yapılan işler maalesef gölgede kalıyor.

canim kardesim bak normalde ugrasmazdim ama sormussun demek ki okumak istiyorsun o yuzden yazdigin ya da kafanda bulunan yanlislarini anlatiyorum.

kavramlari birbirine karistirmamak lazim.

ornegin "laik sekuler yasam tarzi" "barlara akmak kizli erkekli bol ortamlarda gezmek" demek degil. zira laik sekuler denilen sey bir yasam tarzi degil. alakasi yok.

veya ornegin, evlilik oncesi seks yapmak ile akp'nin ya da barlarin alakasi yok. chpliler bara gider ya da bara giden chplidir bara giden sevisir bu onermelere inanmak icin tum dusunme fonksiyonlarini kapatmak lazim.

evlilik oncesi seks yapanlar gezicidir ya da geziciler evlilik oncesi seks yaparlar diye bir sey aklina geliyorsa insanlar seni nasil elestirir bir dusun bakalim, bilmem anlatabiliyor muyum?

ek: hedonism konusuna hic girmiyorum.

bu seks ve içkiye nasıl takılıyor gezi karşıtları ona hayret ediyorum ya. o kadar büyük bir konu değil bu, dünyanın %80'inde böyle, bir sıkıntı da yaşanmıyor herkes yaşayıp gidiyor yani. it's not a big deal.

mach3 kullan.

sakallar zamanla oturur, herkes 15 yaşında sakallı gezmiyor. traş için birçok yöntem var, ben eski usül yaprak jiletle traşı tercih ediyorum, yeni makine var evde o daha zor geliyor ve jiletle daha güzel bir his veriyor. mach3 tarzı hazı bıçaklar da iyidir, senin durumunda jiletten daha iyi ve pratik olur. makina da alabilirsin veya madem 2 haftada br traş oluyorsun berberde traş olabilirsin en zahmetsizi.

www.eksiduyuru.com

Selam, sakallarının çıkş yönüne doğru kesmelisin. Eğer tersten alırsan tahriş artar. Hassas cilt için için gilette mach3 sensitive öneririm. Aynı markanın traj jeli de güzeldir. Elmacık kemikleri bölgesini olabildiğince yukarı taşımadan kes ki sakallar ileride gözüne kadar çıkmasın. Traş sonrası da alkölsüz olan mümkünse kaliteli marka balsam kullan, hem ferahlatır hem de bakım yapar.

@geodude'a katılıyorum. kaliteli balsam almaya paran yetmezse arko nun klasik ufak tüp kremi ve ona benzer tüpte hobby'nin zeytinyağlı kremi de tahrişe karşı oldukça faydalı.

duruma göre değişir.
ben genelde söze göre yazıyorum.

(bkz: şiir)

herkesin kendi yöntemleri vardır, bazısı önce müziği yazıp üzerine şarkı yazar, bazısı tersini yapar, bazısı aklına gelen güzel cümleleri bir deftere yazar grubun gitaristinin bestesine göre kullanır, bazısı önce temayı belirler değişik sıralamalarda yapar. sana kalmış yani.

doktora gitmekten niye korkuyorsun? doktor da mı tırmalayacak?
muhtemelen kan toplamıştır, yine de endişeliysen göster.

Morarma kandan olmuştur.

mikrop kapmışsın
antibiyotik kullanman gerek
doktora gitmekten korkacak yaşta mısın bilmiyorum ama gitmezsen çok daha korkutucu şeyler olabilir
bu arada kedinin aşılarını yaptırman gerek

Bence doktora gitmelisin antibiyotik yada krem verir en azından çabuk iyileşir sonuçta kedinin aşıları var sana zorla kuduz aşısı yapılacak değil ya ama şöyle bir durum var ev kedisi de olsa 3 doz kuduz aşısı yaptırabiliyor doktorlar bilgin olsun...

kedilerin tırnakları doğal olarak pis olur aşılarıyla ilgisi yok. sen de bepanthen merhem sürersen geçer birkaç güne.

kedin evde de olsa karma ve iç parazit aşılarını yaptırman gerek. poposundan kurtlar gelirse şaşırma

kedi tırnağı neden ve nasıl kirli oluyormuş?

benimkiler yer gün tüylerini temizledikten sonra tırnaklarını da tek tek temizliyor.

kedilerin tırnaklarını niye kesmiyorsunuz?

ayrıca kedili evde her daim antibiyotikli merhem olmalıdır.

kedilerin tırnakları oyuklu, ikiye katlanmış gibidir ve içinde pislik birikir. incecik iğne gibi bir törpüleri olmadığı için özellikle arka ayaklarındakileri pek temizleyemezler.

mp3'ten daha kaliteli bir format. ayrıca tek şarkı olmuyor ki albümler her zaman.

Flac sıkıştırılmamış ve kayıpsız ses dosyası formatıdır. Bu yüzden eğer amaç en kaliteli şekilde dinleme yapmaksa flac tercih edilmelidir fakat çok fazla yer tutar.

Edit: soso +1. Flac sıkıştırılmamış değildir, yanlış bilgi için özür dilerim.

ne zaman kaliteli diye flac indirsem 10 parça içeren tek bir şarkı iniyor. ondan sordum :/

cevap veresim gelmedi ama neyse. Ayrintilari ortaya cikarir gibi dusun sarkiyi daha canli duyarsin kulaga genelde daha hos gelir falan filan.

kalite farkı oluyor, dinlediğin cihaza, normalde elinde bulunan mp3'ün kalitesine göre de bu farkı anlayabilirsin ya da anlayamazsın. Bütün albüm tek parça şeklinde olması flac olması demek ya da flac olması tek bir bütün olması demek değil.

sesin müthiş kalitesi.
hiçbir mp3 flac kadar olamaz.

yalnız, "flac sıkıştırılmamış bir formattır" cümlesi yanlış bilgi. flac sıkıştırma formatıdır ancak kayıpsız sıkıştırıyor, wav'ları sıkıştırmak için var. tabi bu bilgi neyi değiştirir bilemeyeceğim ama görünce dayanamadım.

mp3 belli frekans aralığındaki sesleri alır gerisini atar. flacsa hiçbirini atmaz, stüdyoda dinliyor veya orjinal plaktan dinliyor gibi olur. zillerin en ufak tınlamasından sandalye gıcırdamasına kadar duymak mümkündür. tabiki bu sayede çok kaliteli ve doyurucu müzik keyfi verir. albümün tek şarkı olması standart değil mesela ben de led zeppelin albümleri var şarkılar ayrı ayrı.

yeap

evet boş iş yapıyorsun.

kendini geliştir kızlar sana gelsin, sen kızları kovalama.

hayir

evet üremek de boş iş mesela. ne öyle git gel.

Evet ahbap

skor oranın yüksekse boş değil.

yazın nabıcan la başka, güzel gidiyorsun işte, devam et, biraz daha zorla

amina koyim ben bu hormanlarin ya, basiyo kani on tarafa beyin calismiyor ki

şimdi düşününce çok da boş değil. millet yana yana karı kız peşinde koşuyo, herkesin peşinden koşan 3-5 tane adam var. neblim ya 4. olmak da çok saçma amına koyayım böyle işin. karı kız olayı bitmiş lan yazarken farkettim..

hareketli bir yasam
duzenli beslenme (neyin zararli neyin faydali oldugu artik herkes biliyor)
yapay yiyeceklerden uzak durmak
dogal yiyecekler kullanmak
genetik tabi onemli bir durum

sağlıklı kiloya inmek, sağlıklı beslenme ve spor çok önemli.

meyveyi çok abartmamak lazım. meyve suyu yerine ayran ya da maden suyu gibi içeceklere geçiş yapmak daha sağlıklı mesela.

kilon normal bence, 178 boyla 73 kiloyum normal duruyorum, 75 zayıf kalırsın. işte abur cubura dikkat ediceksin, hiç yeme değil de ölçüsünü kaçırma işte, hergün kola falan içme mesela. kısacası normal sağlıklı beslenme şekli. ani kilo alıp vermemeye bak, stres yapmamayı öğren. illa light ekmek falan gerekli olduğunu sanmıyorum zaten insanın hayatta temel olarak keyif aldığı yemek,uyku,seks. bunlar güzel olmazsa hayatın tadı olmaz. ama abartma işte. tuzu toptan çıkartma hayatından, vücudun ona da ihtiyacı var, bi de misafirliğe gidince yemek yiyemezsin herşey aşırı tuzlu gelir. şekeri çıkart hayatından, çayına falan kesinlikle atma, tatlıları çok az ye. spor falan da iyi yani vücudun sağlıklı olsun direnci artsın güzel. ama hiçbişeyin yüzde yüz garantisi yok.

yağı ve tuzu çıkarman çok güzel.

ama asıl yapman gereken: EGZERSİZ
azı karar çoğu zarar derler ya, bu konuda öyle değil. yapabildiğin kadar egzersiz yap. spor hayatındaki en temel öğelerden biri olsun. diyabetten korunmak adına yapabileceğin en güzel şey budur. gerisi egzersiz kadar etkili olamaz.

bir de sigara ve alkolden uzak dur.

günde 8 porsiyon meyve mi yiyorsun? (4 elma + 4 şeftali?) epey fazla bu. günlük 3 porsiyon meyve iyidir. arada çikolata vs ile kaçamak yapabilirsin

ton balığını ne kadar sıklıkla tüketiyorsun bilmiyorum ama cıva zehirlenmesi riski var. haftalık 300 gr'ı geçmemesi lazım balık tüketiminin. şeker olmiyim derken cıvayla bozma, onun geri dönüşü hiç yok

dediğin şeyler güzel ve işe yarar. diabet hastası olsan da iyi bir tedavi ile komplikasyonları olabildiğince ileriye atmak mümkün. sanırım baban tanı konduktan sonra kendine pek dikkat etmemiş. sende eğer bu irade varsa diabet olsan bile rahat geçirebilirsin. bunu neden söyledim, çünkü diabet olmayacağının bi garantisi yok. diabet dünyanın sonu da değil

bilemedim.com

"light ekmek" dediğin şey de beyaz ekmek oluyor. "asla beyaz ekmek yemiyorum" diyorsun ama aslında hala beyaz ekmek tüketiyorsun. tam buğday ekmeği yemelisin. ama marketlerde tam buğday ekmeği diye satılan ekmeklerin çoğu yarısı beyaz un yarısı tam buğday oluyor.

"tam buğday unlu ekmek" yazıyorsa üstünde, onun yarısı beyaz undur onu almamalısın.

"tam buğday ekmeği" yazıyorsa tamamı tam buğday unu olması gerek bunu almalısın.

fırınlarda falan tam buğday ekmeği diye satılan açık ekmeklere zaten anca %10 civarında falan tam buğday unu koyuyorlar, kalan %90'ı yine beyaz un oluyor. o yüzden üzerinde değerlerini okuyabileceğin paket ekmek almak daha mantıklı.

aslında en iyisini istanbul halk ekmek yapıyor tavsiye ederim. özellikle organik tam buğday ekmeği diye bir ürünü var ki şahanedir.

içinde glikoz ve fruktoz şurubu olan herhangi bir şeyi tüketmemeye çalış (?!)

her bir boka koymuş şerefsizler

Öncelikle aşağıda yazdıklarım tek bir kaynağa dayanmamaktadır ve kendimin bugüne kadarki derlemelerimdir;
1-Günümüzün hastalıklarının sebebi bazı doktorlara göre insülin direncisir, hasta olun olmayın insülin direncini ve risk grubunda olduğunuz hastalıkları öğrenin erken teşhis ve bilmek avantajdır.
2-Diyabet yiyememe hastalığı değildir, ölçülü yeme hastalığıdır. İki türlü diyabetli vardır; 1-Diyabet hastası 2-Diyabetli birey (bu kişiler hastalıklarıyla barışıktırlar, yaşam şekillerini hastalıklarına göre değiştirdikleri için normal sağlıklı bir insan gibi yaşarlar hedef bu olmalı diyabeti kabul edip yaşam şeklini değiştirmeli hem hasta olmamış gibi yaşanmalı hemde diyabetin getirdiği olumsuzluklardan kurtulunmalı)
3-Şeker hastaları (adaylarını aynı şekilde düşünebiliriz) kendilerinin doktorudur, doktorlar onların yardımcılarıdır (bir doktorumun sözüdür)
4-Ailenizde şeker hastası varsa şeker hastası adayısınızdır, kesin olursunuz diye bir şey yok.
5-Öncelikle kilonuzda kısa zaman dilimlerinde aşağı veya yukarı oynamayın uzun zamana yayın.
6-Şeker hastalığının diyeti diye adlandırılan diyet aslında normal insanın diyetidir, şeker hastaları uzun yaşar denilir öyle bilinir doğrudur da yani normal şeker hastası olmayan biride aynı diyet sayesinde sağlıklı yaşayabilir.
7-Diyabette rol oynayan faktörler şunlardır; kalıtım, kilo, hareketsiz yaşam, stres, insülin direncine sebep olan faktörler, rafine beslenme tarzı.
8-Tüm bunlara rağmen diyabetten korunmak geciktirmek ötelemek mümkün gelelim yaşam tarzı ve beslenme tarzına;
a-Yaşam tarzınızı diyabetli hastanın diyetine uyarlarsanız hayat boyu rahat edersiniz çünkü artık yaşam tarzınız olmuştur.
b-Karbonhidrat yani şeker iki şeklidedir; 1-kompleks şekerler besinin tabiatında olan şekerdir, 2-basit şeker bildiğimiz şekerle yapılan besinlerdir.
c-Hareket edin, hayatınızda spor olsun haftada 4-5 gün 30-40 dakikaka yürüyüş bile yeterli olabilir.
d-Basit şeker içermeyen gıdalar tüketin mesela çayı kahveyi şekerini aşama aşama azaltarak nihai hedef şekersiz tüketmek olsun.
e-Her gıdanın glisemiks indeksi yani kana karışma hızı farklıdır ekmekte bile karbonhidrat vardır mesela beyaz ekmeğin, muzun, balın glisemiks indeksi yüksektir, bunlar yerine glisemiks indeksi düşük kompleks şeker içeren doğal yiyecekler tüketebilirsiniz mesela elma, havuç, ayva, tam buğday, çavdar ekmeği gibi.
f-Yine glisemiks indeksi yüksek pilav ve makarnayı özellikle akşam yemeğinde yemeyebilirsiniz pilav yerine bulgur tüketebilirsiniz.
g-Şeker endüstriyel bir üründür o olmadan yaşamak ilk başlarda zor gibi gelsede sonra pek tabi mümkün atalarımız pekmez hoşaf ve meyve yemiş, şekeri hayatınızdan çıkardıktan sonra şeker artık size eskisi gibi tatlı deil acı gelecek çay kahvenin daha lezzetli olduğunu ve baharatları keşfedersiniz.
Not:Karışık gibi oldu ama ilave olursa eklerim

Boş laflar bence. "Ne yapmak istiyorum"un cevabı "yatmak, eğlenmek, oyun oynamak, kitap okumak, müzik dinlemek, gezmek, muhabbet etmek, film izlemek" ise sıçıyor bu mantık tamamen. Çünkü bu şekilde hayatta kalamazsın.

Adamın mantığı "yaptığın işi sevmiyorsan, hayatın boyunca onu yapıp mutsuz olmak saçma. daha iyisi sevdiğin bir şeyler yap" diyor. Ama sevdiğim şeyler bana bir iş vermeyecekse ya da o işin parası olmayacaksa saçma. Çünkü o şeyi yapmak kadar güzel bir evde yaşamak, lüks otomobil sürmek de isteyebilirim pek tabii.

para olmasaydı, para kaygısı yaşamadan insanların gerçekten istediği şeyleri yapabileceklerini anlatıyor. para olmadan derken, para kavramı hiç olmasa diye düşünmeniz lazım; para yoksa para üzerine kurulacak hayaller asla olmayacaktır. herkes istediği şeyi yapıp hayallerinin peşinden gidecektir.

adam diyor ki bak ido'ya adam dj oldu hayallerinin peşinden gitti. ÇÜNKÜ BABASININ BOK GİBİ PARASI VAR.

hiç para kazanma demiyor adam, para için istemediğin şeyi okuyup gününü çoğunu sevmediğin için yaparak geçirip hayatı kendine zehir edeceğine, daha az kazanmaya razı olup sevdiğin iş için uğraş. zaten o senin tutkunsa, onunla yatıp kalkarsan o işte çok iyi olursun ve para kazanırsın diyor. mesela ben okumaya kasmak yerine o kadar zaman gitarımla uğraşsaydım şimdi aylardır iş aramaktan sürünen bir işsiz mühendis değil para kazanan bir müzisyen olabilirdim.

bu sarı kötü bir sarı. çok çiğ.. daha tatlı,bronz bir renk seç.
turuncudan geçmek çok zor olmaz. ama iki ton bile değişiklik yapsam oreale bulaşıyorsun. elbette yıpranacak.
çok zor olmaz. bir defada olur ama en güzel hali (tüm renk açtırmalarda geçerlidir bu) ikinci kez aynı renge boyadığında olur. yani 1 ay sonra tekrar yaptırırsın tam olur..

erkek gözüyle söylüyorum bronz mronz yapma, türk kadınları niyeyse çingen gibi dolaşmaya bayılıyor, ondan sonra "yabancılar niye daha güzeeaaall?" sarı yapacaksan adam gibi sarı olsun güzel duranı o. tabi açık tenli değilsen hiç bulaşma çok yapay durur. scarlett, emma stone, c.aguilera vs nin hayvan gibi para alan güzellik danışmanları bir şey biliyor herhalde?

saçlarını eline alırsın oreale bulaşma hiç, hele de 2. kez. yoluk yoluk sarı saç kadar fena bir görüntü yok.

www.facebook.com

eksiduyu.ru

sulak toprakta

stajların hakkını ver, gördüğün her şeyi sor, kosgebin eğitimlerine katıl..vs
imalat zor iştir, her aşamasını bilmezsen işçisinden ustasından tut herkes patronu affedersin donunda sallar. çok para kazanmak için imalattan ziyade ticarete yönelmeni tavsiye ederim.

@mavijojobatanecigi O zaten dikkat ettiğim bir şey teşekkür ederim.
@ilkot Bu temennını Melih Gökçek'e iletmelisin zira Ankara'ya denizi getirebilecek yegane şahıs o maalesef.

@tiny penny çok fabrikaya gittim çok şey öğrendim , bir yandan da işin işletme ve yöneticilik kısmıyla ilgili çok kitap okudum çok kişiden çok şeyi sorguladım.Biliyorum iş bilmeyeni işçinin ne hale getirdiğini sana da teşekkür ederim. Kosgeb'i araştıracağım en kısa zamanda.

ingilizcen çok iyi olmalı, stajlarını iyi yap hatta zorunlu stajların haricinde gönüllü stajlar yap. kendini geliştireceğin alanlar yapmak istediğin işe bağlı, tasarımcı olacaksan autocad, solidworks, ansys gibi programları öğrenmelisin mesela.
Bi iş kurmak için o işi bilmek gerek, hakkıyla bilmek için de en az 5-10 sene bir yerlerde öğrenmek gerek. ayrıca iş kurmak ve yönetmek sadece mühendislikle olmuyor, bunun işletmesi, satışı, muhasebesi falan filan. sıfırdan büyük bir iş kuramayacağına göre ilk zamanlar hepsini sen yapmak zorundasın. kolay değil yani o işler.

notlarla olacak iş değil. pratik önemli. yönelmek istediğin sektörde mezun olmadan deneyim kazanmaya bak. artık part time çalışma ile mi olur yazları mı olur onu bilemiyorum tabi.

Akıcı bir şekilde İngilizce konuşabil mesela

haci teorini pratige cevirebildigin kadar muhendissindir, fazlasi degil. misal makine elemanlari dersini A ile vermis olabilirsin ama gercekte gordugun konik disliyi taniyamazsan, ya da atiyorum st52 celiginin genel olarak ne ise yaradigini bilmiyorsan cok bir anlami olmaz.

bilmem anlatabildim mi?

@r_u_h çok zor olduğunun farkındayım o yüzden konu açıp fikir toplamanın faydalı olduğunu düşündüm.Dediğin her şey çok doğru.
@zenc haklısın pratiğin yanında teori neredeyse hiçbirşey kalıyor.
@puc evet haklısın
@rising creeps anlattın kardeş hemde çok iyi anlattın teşekkürler.

amazing spider man, peter parker spider man gibi seriler eski olanlar 60 lardan beri süregelenler, bazı ara seriler çıktı, bazısında yaşlandı falan filan. ultimate spider man daha çok günümüze yakın, peter parker lisede cep telefonu var falan filan yani. çizimler biraz çocuksu gelebilir. ben en başından başlayayım dedim onların da senaryoları çok basit geldi, nereden başlayacağımı bilemiyorum aynı şekilde.

edit: ultimate'i amazing yazmışım düzelttim.

başlamak için amazing spider man-brand new day hikayesini önermişler, torrentte bulabilirsin. işler başa dönüyormuş falan filan indireyim bakıcam.

pornodaki pipiler ortalama insanınkinden 5-10 santim daha uzun
pornodaki erkekler saatlerce gidip gelirken erkeklerin yüzde 75i 3 dakika da boşalır
pornodaki vajinalar hep ufak birbirine benzerken gerçek hayatta çeşitli şekil renk ve büyüklüklerde olabilir.
pornoda kadınlar şıp diye uyarılırken gerçek hayatta 10 dakika önsevişme gerekir.
pornoda kadınlar sadece penetrasyon yoluyla orgazm olurken gerçekte kadınların yüzde 71'i olmaz

gibi şeyler.

şarap marap dedikten sonra sevişeceksiniz sandım. buralardaydım uğradım fikri güzel de kız evine gelir mi ki? yanlış anlamaz mı ki?

Dört kişilik arkadaş grubunun diğer ikisi sevgili mi?

yemek yaparım yerik dersen o da yemeyiz der.

4 kişiyken hafiften yanaş fiziksel olarak, ona dönüp konuş, diğerlerine dönünce kolun onun koluna değsin falan, bak bakalım kendisini geri çekiyor mu diye. çekiyorsa o iş yaş. çekmiyorsa senden kaçmıyor demektir, şansını denersin.

Evine falan davet etme. Git bir yere otur. O arada konuş.

kızın üstüne atlıyorsun resmen. bi dur, bi sakin ol. iş çıkışında eve değil dışarıda bi yere yemek yemeye davet et. yemekteki tavırlarına göre ilerlersin bi şekilde.

kız direk eve çağırılmaz üstat hatun direk kaçar senden fikir güzel ama yemeğe düzgün bir mekana götürebilirsin

yerik ne aq.

paragraf sorularındaki can alıcı noktayı kaçırmış öğrenci gbi hissettim hakkaten YERİK ne kadar samimi ne kadar bizden bir laf. bunu duyup da tav olmcak kız tanımıyorum.

whatsapp'dan önce güzel bir "tactical move" yap.

doğrudan eve davet etme bence, daha önce hiç başbaşa kalmadıysanız.

beyler, hanımlar, tecavüzcü falan değilim, onu yanlış anlamış olabilirsiniz tepkilerinize bakılırsa. kız olayın herhangi bi yerinde geri adım atarsa üstüne atlıycam sananlar olabilir. öyle bi şey olmiycak, önce onu bi netleştirelim.

kız yabancı bu arada, gerek duymadım bu ayrıntıyı vermeye bazı algılar tuhaflaşabilir diye.

@yarin bos musun: değiller ama aynı ülkedenler. o yüzden zaman zaman onlar kendi aralarında kendi dillerinde, biz kendi aramızda konuşmaya başlayabiliyoruz.

bi de dışarda bi yerde otur denmiş ama o çok kasıntı bi durum. amerikan filmi gibi.

@r_u_h: hmm mantıklı. teşekkürler.

kız tavırlarıyla baya belli ediyo. ki ben temkinliyimdir yani, öyle her şeyi "aha benden hoşlanıyo" diye algılamam.

madem kızdan sinyal var kızı kahve içmeye falan davet et, gecikirsen kız ondan hoşlanmadığını düşünüp soğuyabilir. zaten yabancıymış türk kızı gibi "ıyyy arkadaş ayağımı yaptın bana reziil" veya "saçmalama yeaaaa sapıık" tarzı tepkler vereceğini sanmıyorum.

kibarca davet et. gerisi gelir hocut.

halikarnas balikcisi, mavi surgun'de bodruma nasil goturuldugunu anlatiyor. yol uzun suruyor eseklerle falan.

amin maalouf - yüzüncü ad(hayatın anlamı yollarda şeklinde değil ama önemli bir şey için yollara düşüyor)
paulo coelho - simyacı
paulo coelho - zahir

www.kitapyurdu.com

bu kitabı almıştım ama bir türlü okuyamadım, ilginizi çekebilir.

Herman Hesse-Knulp

orhan pamuk - yeni hayat

tabi ki Otostopçunun galaksi rehberi

murathan mungan- şairin romanı

takip

jack kerouac - big sur

buket uzuner'in yolda diye bir kitabı varmış.
bir de paulo coelho'nun hac kitabı da yol ile ilgili.

Yazin sevismiyoruz.

sabah kalkınca duş al.

seçenekler;
a) üşeniyorsak sevişmiyoruz(veya sevişme planlı bir şey mi onu da çözemedim tam ama olabilir bir şey demiyorum)
b) klimalı ortamda sevişip terlemiyoruz.
c) eve gelince duş alıp sevişme sonrası duş alma arasına baya zaman koymuş oluyoruz.
d) seviştikten sonra duş almıyoruz sabah kalkınca alıyoruz.
e) yukarıda da belirtildiği gibi en pratik olanı duşta sevişiyoruz.

bunlardan birini seçebiliyor insanoğlu garip ama gerçek.

Önce ve sonra.

öncesinde ve sonrasında duş al, kısa duşlar olsun mümkünse.

sıcak su tek başına da çözücüdür. kısa bir süre de olsa iki dakka suyun altına girip iki fış fış bi hış hış, hemen çıkarsınız, düşünmeye değmez. zaten şampuanlanınca onun köpüğüyle ufak tefek elle keselenme manevraları pratik oluyor. e sabah da şart tabii, aynı şekilde...

biz genel olarak sevişemediğimiz için :(

Prosedür değil güzel kardeşim, temizlik diyoruz biz oba

öncesinde zaten yapılmalı. daha sonra 2-3 gideceksek terden arınmayı geçtim vücudun tazelenmesi için de şart. hafiften soğuk ya da ılık iyi gider.

lan sevişiyorsunuz bir de üşeniyorsunuz

Bütün dinler putperestliktir bana göre de. Birinin diğerinden aşağı yanı yoktur.
Hepsi aynı aşağılıklık derecesindedir.

Ha heykeli üzerinden tapınmışsın ha kutsallık atfettiğin bir bina üzerinden, ikisi de aynı lacivert.

aynı şey semavi denilen dinlerde de vardır aslında ama farkında değiller sanırım kendi yaptıkları şeylerin..
diğer dinlerde dediğin gibi puta, ateşe... tapıldığı için alay edilir bu dinin mensuplarıyla ve inancın kendisiyle ama aynı şeyi kendilerinin de yaptıklarının farkında değiller..

mesela kabe örneği..
putları çıkarıp yerine kabeyi koyalım, her yıl onbinlerce insanın ziyaret etmesi, ibadet ederken ona doğru dönmesi vb. gibi..
ne kadar da benziyor aslında puta tapanlar dedikleri insanlarla davranışları..

Dedikleriniz doğru da ben bu işin inanca hakarete girip girmediğini ciddi ciddi merak ediyorum.

birisi put yapıp ona tapıyor yani taptığı şeyi algılanabilir hale getiriyor, diğeri hiç göremediği, varlığına inandığı şeye tapıyor. büyük bir fark yok bence. ayrıca kabe olayı var.
"ben putperestim, benim inançlarım aşağılanıyor"(putperest değilsin de işte o dava ancak o şekilde açılır herhalde) şeklinde dava açarsan kim umursayıp, sana hak verip de ceza verir bu ülkedeki yargı sistemiyle onu bilemiyorum.

din derslerinde putperesligi asagiladiklarini hatirlamiyorum. sdece insanlar kendi elleriyle yaptiklari nesnelere tapiyorlar, onlardan yardim bekliyorlar diye soylemlerle din derslerine hoca anlatiyordu. asagilama hatirlamiyorum ben.

@exlibris sen rastlamamışsın sadece, çok yaygın bişey gerçekten.

şimdi şamanizm bir din değildir esasen söylediğiniz gibi. şamanik toplum esasında bir toplumsal organizasyon biçimidir. yani nesnelere tapan bir kabileden bahsetmiyoruz şamanik toplum derken. bu sebeple hatta şamanizm mi şamanlık mı demek lazım diye ufak çaplı tartışılan bir şey de var.

kısaca adam kendi taşa falan tapmıyor. belli bir ritüeli gerçekleştiriyor ki bu o ritüel toplumu bir arada tutan ilkenin simgesi sadece zaten. örneğin şamanik toplum kendi şamanını en acımasız şekilde katledebilir de. onu da kabile liderdi diye anlatırlar mesela. alakası yok aslında.

kısaca sanırım çoğu şamanik kabile için eşitlikçi toplumsal organizasyonlar olduğunu söyleyebiliriz. mevzu siyaset bilimi ve antropolojinin iç içe geçtiği bir yer yani.

dolayısıyla neden semavi dinler aşağılıyor sorusunu buradan cevaplayabiliriz sanırım. aşağılıyor, çünkü semavi dinler aslında şamanik toplumsal organizasyon yapısına karşı çıkan yapılar. mevzuyu tarihselleştirmek lazım.

basitçe, semavi din şamanik topluma karşı kılıcını çeken bir toplumsal kesimin önerdiği yeni bir kurucu ilke. bu yüzden ona saldırıyor. kendisi kurumsallaştıktan sonra da; her kurumsallaşan "iktidar" gibi kendi resmi tarihini yazıyor. hem de ilerlemeci bir damarla. işte mesela cahilliye devri hikayeleri. benzer temalar diğer semavi dinlerde de bulunabilir.

kısaca semavi dinin şamanik topluma kendi tarihini üretirken saldırması kendi meşruiyet derdi. peki biz neden bu yılda hala bu tartışmalar yerine onlar cahilliye devrindeydi, taşa taparlardı deyyuslar kıvamında öğreniyoruz derseniz; dinden bir sonraki meşruiyet aracı olan ulus-devlet ve milli eğitim tornasından geçmiş hali de o kadar oluyor. kısaca tarih yazımının kurumsallaşması ile alakalı bir şey. yoksa herhalde amazonlar'da yaşayan birkaç şamanik topluluk şu an semavi dinlerin meşruiyetini baltalayan şeyler değiller.

spock'un eski popülerliği kalmadı, gandalf daha renkli bir karakter bence. ayrıca darth vader kadar ikonik bir karakter var mı? belki marilyn monroe.

paul'ü izledim geçende. çok eğlenceliydi, tavsiye ederim izlemediysen.

www.imdb.com

toy story 3lemesi
how to train your dragon

ratatouille izlemediysen mutlaka izle en sevdiğim animasyondur

it crowd'da oynayan irlandalinin yeni komedi dizisi var family tree ismi. amerikan yapimi ama community izlemelisin göndermeleri çok sağlam. it's always sunny in philadelphia da yarattiği durumlar açisindan ingiliz dizisi gibi. biraz istek dişi ama öneri diyenlere scrubs demeden geçemiyorum. :)

Bi ara scrubs da izlemiştim çok fazla olmasa da. It's always sunny in philadelphia'yı yıllardır erteliyorum bi ara izliyeyim hakikatten:)Diğerlerine de bakıyorum hemen teşekkürler:)

aynen simon pegg tayfası ve ingiliz mizahının hastasıyım. bunların bir de "big train" diye bir komedi dizisi var ama nette türkçe altyazılı bulamadım.
the office ve it's always sunny in philadelphia seveceğin diziler kesinlikle izlemelisin. onun dışında misfits fantastik-komedi tarzı ingiliz yapımı ve freaks and geeks var gençlik dizisi.

seinfeld

spaced hakkında fikrim yok ama ben de it crowd izleyip çok beğenmiştim, şimdi de black books'a başlayacağım. belki fikir verir diye şuna bi bakabilirsin ;)
(git: www.imdb.com)

spaced ve black books kadar olmasa da how not to live your life da iyidir.

ilk 45 gün sculpt 1-2 ve sweat 1-2 yi yapacaksın.

haftada 6 gün her biri 3'er gün.

ab ripper'ı da haftada 3 kez.

calendar'da yazıyor olması gerek.

sonraki 45 günde de 3-4 olanları yapacaksın.

bendekinde ab ripper sculpt ya da swat ikisinden birinin sonuna eklenmiş, o şekildeyse ekstradan yapmana gerek yok. bi gün sculpt bi gün sweat yapıp 7. gün dinleneceksin.

calendar.pdf içeriği
l1307.hizliresim.com

eyv o halde bir gün Sculpt 1-2, diğer gün Sweat 1-2 ile haftada 6 gün çalışıyoruz 7. gün dinleniyoruz. P90 -- Ab Ripper 100 ve P90 -- Ab Ripper 200 var ikisinide yapıyormuyuz ? onları hangi günler yapıyoruz mesela sculpt çalışmasının üstüne bunları mı yapalım onu nasıl yapalım ?

ilk başt ab ripper 100, ilerki safhalarda 200. 200 zaten 100 deki hareketlerin 2 katı kadar tekrarlı olanı yanlış hatırlamıyosam.

ingilizce çalışmayı zevkli hale getircek bişeyler bulmalısın. (bulursan bana da söyle) ya da kasıp çalışıcan dediğin gibi başka yolu yok.

İngilizcesi daha kötü olanlar ne yapsın aga :)

No. Im fucking my life, nothing else.
I gotta study english, i gotta study hard, like a dog, but no, i cant. I just stare at the notes on my hands and get bored and quit studying,

I hate studying english. My english skills are not bad, but its like death to me to study. What an employer has to do with a man speaks no english. Im gettig crazy, i feel like im in a cage.

----

Ing yazinca cevireyim dedim. Olm ingilice ogrenmek istiyorsan calismadan olmaz. Yabanci dili ingilizce olan insanlarin hepsi calisti :) ha yok calisamiyorum diyosan da calisma birader. Niye eziyet ediyosun kendine?

@she was baby, hocam nasıl niye işkence ediyorum. ingilizcesi olmayan adamı işe almalarını geçtim, yüzüne bile bakmazlar amk. tamam, yine kitap okuyacak film izleyecek falan ingilizcem var. kötü değilim. ama iş hayatı için ingilizcem 0. 1000 üzerinden 1000000 üzerinden 0.

shakespeare`in eselerini ingilizce olarak oku veya sevdiğin bir yazarın. Edebiyatla aran iyiyse, sözcüklerin anlamları üzerine düşünmeyi seviyorsan Hamlet gibi oyunları ingilizce okumak hem ingilizceni geliştirir hem de genel kültürünü.

Ayrıca it gibi çalışman gerektiğini düşünmemelisin öncelikle. Çalışmak olumsuz bir manaya gelmemeli zihninde. Çalışmayı zevkli hale getirmek için işin teorik kısımlarını biraz atlayıp pratik kısmına gelebilirsin. Olabildiğince günlük işlerine ingilizceyi kat. Merak ettiğin bir konu varsa, atıyorum mesela maket yapımı. İngilizce forum sitelerinde maket yapımını araştır ve oradaki forumda yazanları anlamaya çalış.

@harpp, hocam kitap okuyorum. game of thronesun son 2 kitabını okudum ingilizce. ama bana doğru düzgün bir katkısı olduğunu düşünmüyorum. iş hayatındaki ingilizce çok farklı.

bir de, bir konuşma özürlülüğüm var ki, ne siz sorun ne ben söyleyeyim.

ben bikaç ay kursa gitmiştim işin özünü belli tense'leri falan öğrenince öyle oturup ders olarak çalışmayı bıraktım hep dizi, film izleyip internette yabancılarla konuşarak ilerlettim, gayet iyi durumda ingilizcem var. arada kitap açıp değişik, karmaşık cümle yapılarına falan bakarsın bi de takıldın mı deyişleri, kalıpları falan araştırırsın. ben öyle yaptım yani. yoksa oturup kitaptan sıkıla sıkıla çalıştığını yarın unutacaksın zaten. tabi yds'ye hazırlanıyorsan başka.

edit: ayrıca bilgisayar oyunları da iyidir, özellikle bol konuşmalı adventure tarzı, olayları çözebilmek için konuşmaları anlamanı gerektiren oyunlar faydalı olur.

ingilizce en güzel tecavüzle olur hacı. gidersin amerikaya iletişime geçersin şemsiye açılır birden patır patır konuşmaya başlarsın notla falan olacak iş değil

@kidlazer, keşke gidecek imkanım olsa da gitsem. yurtdışı değil, şehirdışına çıkacak bile imkanım yok malesef

Son kez bir tavsiyede bulunayım. İş hayatında nasıl bir ingilizce kullanıldığı konusunda pek fikrim yok ama iş hayatını içinde barındıran bir dizi var. Mad Men. İzlendin mi bilmiyorum en azından 1 bölümünü izle. Belki bir faydası olur.

ben iş ingilizcesinin çok farklı olduğunu düşünmüyorum. evet biraz daha formal bir ingilizce ama, uzmanlaşmak istediğin alanla ilgili şeyleri okursan biri bir şey sorduğunda yadırgamazsın. her alanın bir terminolojisi var ona aşina olmak lazım. bu da dediğim gibi okumaktan geçiyor.

ancak konuşma konusunda tek başına hiçbir şey olmaz. ya internet ya da birini bularak çözeceksin bunu. başka yolu yok.

-merhaba, ben iblis
+kırarım boynuzunu iblis!

Cocugun hayatini kaydirmaktan baska ise yaramaz. İlkokulda adi yuzunden dislanir, dayak yer.

ne ahmak ailesi varmış derdim

kırmızı halıyla

"yezid" ya da "muaviye" adında birine verilen tepkilere göre ve bu isimlerin anadoluda ifade ettiklerine göre pay biçebilirsin.

okulda taş yağmuruna tutulup ''şeytan taşlamak sevaptır'' lafına maruz kalır.

Kuran'da geçiyor da ondan koydum dersen bir şey demezler. Bir tanıdığın ismi Sündüz'dü. Peygamberin yatağının örtüsü demekmiş.

oha aq diye karşılanırdı.

çocuk 18ine bastığı gün soluğu adliyede alıp ismini değiştirir, hayatı boyunca da sizden nefret eder.

hiç korkma.o senden korkar zaten.ben de köpeklerden çok korkuyodum.bi komşumuz köpek bulmuş,beni de çağırdı.önce bi çekindim,sonra hafif hafif dokunmaya başladım.sonra korkum geçiverdi.dışarıya çıkardım,gezdirdim,oyun oynadık.elimden yemek yedi.şimdi hiç korkmuyorum.korkunun üstüne gitmen lazım.

bir süre kafesten çıkarma,uçarken biraz korkutucu oluyolar :)

örümcek fobisiyle ilgili belgesel izlemiştim, psikolog hastayı akvaryumdaki örümceğe(hatta tarantula) her seans bir adım daha yaklaştırıyordu, çocuk korka korka alışıyordu en sonra eline almıştı. örümcek korkusu bile aşılabiliyorsa sen kuşu almışsın zaten, yavaş yavaş yaklaş en son eline yem koyup beslersen kuş da sana alışır.

geyikler espriler falan yapacakytım ama harbiden öyle. ışık ayarı ile ilgili bir şey oluyor ama ben de çözemedim. firefox.

bende bir sey olmuyor ama oyle anlatinca tirsiyorum simdi uzun sureli bakamiyorum fotografa :(

chrome'da sıkıntı yok.
resmin boyutu büyük olduğundan sekme aktif değilken bellekte yer kaplamasın diye küçültüyordur, aktif hale gelince tam görünümüne dönmesi senin dediğin olaydır.

korkunç bir şey yok değil mi? 10 saniye sonra şeytan kadın çıkmasın bak

edit: baktım güzel kadın varmış :). bende değişmiyor fotoğraf.

@r_u_h: Ondan değil ya, bir sürü büyük boyutlu duvar kağıdı açık aynı anda. Yıllardır ilk defa böyle bir şeye tanık oldum. Hani şu rendering derler ya acaba o süreçte mi sıkıntı oluyor diyeceğim ama neden sadece bu resimde onu anlamadım.

Reçıl'ın gözü değmiş galiba resme.

Edit: Yok yahu şeytan kadın filan, zaten uzantısı .jpg. Rachel Weisz var, güzel kadın bak açın da gözünüz gönlünüz açılsın.

Bu arada hem sadece bu resimde hem sadece fayırfoksta hem sadece ayrı bir sekme olursa oluyor. Bana da küçültmeyle ilgili bir olay gibi geldi ama dediğim gibi bu resmi özel kılan ne anlamadım.

chrome da da oluyor. ama onda ilk açıldığında oluyor. saçlarıındaki saçının tellerindeki bir parlaklık gidiyor. format ile ilgili de olabilir. şimdi araştıramıyacağım ama parlaklığı resim tam boyutlu açıldıktan sonra değişiyor galiba. internet masterları neredeler acababa!!

opera kullanıyorum, hiç bir şey olmuyor.
ilk açarken korkunçlu karı çıkacak diye tedirgin olmadım değil.

çok özel hediyeleri orda tutamaz zaten yük etmeyin çocuğa. lazım olacak şeyleri bir çantad toplayabilirsiniz. şaka değil, çok soğuk olacak yerler ise yünlü içlikler vs işine yarar. telefon kartı çokca muhakkak alın.
eğlencesini bilemeyeceğim de ben eski sevgilim askerdeyken ona kart atıyordum gittiğim yerlerden vs. hoş süpriz olmuştu. bir de çok soğuktaydı cep sobası alıp yollamıştım ısıtıyordu onu nöbette :) ex oldu şimdi ama güzel anılar gene de.. keyfini çıkarın bu zor dönemin.

özel bişey verme ben sevgilimin aldığı çakmağı kaybetmeyeceğim, çaldırmayacağım diye götümü yırttım. herkes herşeyi çalma, hacılama derdinde orada. çok özel bişey olursa da dalga geçebilir millet.

bi sik veremezsin.. herif tatile gitmiyo, dünyanın en siktiriboktan yerine gidiyor.. casio, çorap gibi espri istemiyormuş.. valla çorap en iyisiydi.. siz askeriyeyi ne zannediyorsunuz çok merak ediyorum..

divit, nzessia, r_u_h cok teşekkürler

ianism herseye atar yaparak dikkat çekmeye calışma halet-i ruhiyesinden çık o zaman buralarda takil.

en çok işine yarayacak şey para olacaktır muhtemelen.

Adam tatile mi gidiyor hanımefendi, ne hediyesi, hatırası?

Kollektif yaşamın dibine gidecek çorap saat filan vereceksin tabii.

2yi bende bilmiyorum

dikkat çekmeye çalışan sensin.. herif askeriyeye gidiyo, artisliğini sen yapıyorsun.. ne verecekmiş.. bişiy derdim de ayıp olur.. cehenneme gidiyo lan herif.. telefonda konuşurken adam gibi konuş yeter..

bir tane 7 65 al daha kapıdan girerken kantır a başlasın cem yılmaz usulu :D kapıdan girerken adam vurmaya başlıyolar zannediliyo :D yeşil don al kızım çocuk elindemi yıkasın 2 gün giysin atsın

günde bir kere belki zorla telefon edebilecek o yüzden o telefonlara bak, "ay şimdi işim var konuşamam" deme sakın, ona ne kadar değerli olduğunu hissettir, özlediğini falan söyle. emin ol gerisi önemli değil.