western digital candır

WD al, mumkunse 2,5 inc olsun.

Peki sizce ben bunlardan birini hemen alayım mı şimdi?


1) www.mediamarkt.com.tr

2) www.mediamarkt.com.tr

3) www.mediamarkt.com.tr

Ve hangisini alayım, 1 ile 3 arasında çok fark var mı?

wd elements ve passport kullaniyorum. passportun kendi güvenlik ve yedekleme yazilimi var. harici cok fark yok. ultra mi o parlaklidan haberim yok.

150ye almistim her birini toplamda 4 tane var 1 pass 3 elements. memnunum. elementsin eski köseli kasali modelleri daha gürültü cikariyordu. yenileri iyi.

Urun kodlarini google'da aratip amazon yorumlarina bakabilirsin

kredi çekip cep telefonu alan insanlar tanıyorum.

bunlar insanın (çok zengin değilse) kendine yapabileceği lüksler/şımarıklıklar/ego tatminler. bunları olumsuz anlamda söylemiyorum.

eğer içinde varsa, "ulan ben de istiyorum" diyorsa bence alsın. zaten çoğu insan için gündelik yaşam sıkıntılı, iş boktan, maaş az vs. bu da onun için lüks sayılır işte. "ulan bi daha mı gelecez dünyaya" deyip alıyor.

s3 mini alma zaten en kötü s4 mini al, ama almışken flagship denilen modellerden almak daha uzun süre güncelleme vb. kullanım sağlayabilir ki içindeki sensörler vb. kullanımını etkileyecek farklar da vardır diye düşünüyorum(s5'i incelemedim)

Bu arada, madem öyle niye s5 neden note 3 değil?

telefona verilir para maddi imkanin varsa, kullanacaksan ciddi ciddi. (alip sadece alo melo demeyeceksen)

ama bu telefona verilmez.

s4 kullaniyorum ancak nexus daha cazip gelmisti de o ara denk gelmemisti.

telefonu aldiktan sonra ailemden uzakta bilgisayarsizdim. telefon parasini cikartacak kadar cok ise yaradi. ondan önce 7 sene nokia 1600 ve sonra 3 sene samsung chat kullanmistim. bozulmasaydi chat, s4e gecmezdim.

bu noktada kullanacak adama deger. ben fotografimi da netimi de harcamalarimi banka bilgilerini her halti telefon üzerinden yaptim. müzik dinlemek haric her iste kullandim. yeri geldi harita oldu yeri geldi fitness tracker oldu, sizle ayni fikirdeydim ancak degdi bana kalirsa.

ha su var, tek yaptigi facebook ve twitter ne bileyim ortam pylasayim zart zurt diyen kisi icin ortalama bir telefondan farki yok. ancak gene de aliyorlar. elimde chat var, nete girmiyor o derece, bana laf atiyor o ne be hurda diye iphone 5 ciktiginda almis. diyorum cikista gel bir yerlere gidelim, param yok, borc versene. hade lan. cok fazla insan gördüm ceplerindeki para 2 haneye varmiyor borc desen bini bin para, ancak o ne, son model telefonlar. 2500 veriyor telefona, ama jailbreakle uygulamaya para vermemek derdinde.

gülüp geciyorum. telefon olarak telefon 500 verilir, bilgisayar gibi telefona max 1500 verilir kullanacaksaniz, degecekse. 2000 üstü insaf.

telefona para verilir,
yaşam tarzınıza bağlı,
telefon tüm gün elimde, çalışırken ofiste de, sigaraya indiğimde de tuvalette de gece uyumadan önce de hep kullanıyorum.
E bu kadar çok kullanırken de en istediğimi, en güzelini kullanmak istiyorum.

Bir ölçü bulmak gerekirse bir maaştan fazla vermemek gerekiyor bence

1) Paperwhite alırdım; çok büyük bir fark yok ama paperwhite hem daha iyi çözünürlüğe sahip hem de arkadan aydınlatması nedeniyle daha kullanışlı. (Papaerwhite 2 almalı tabi)

2) 300 lira çok ben n11'den hediye çeki falanla birlikte reklamlı modelinin 0 ını aşağı yukarı o paraya almıştım; şimdi baktım 360 lira.

3) PDF sıkıntı, bunları Calibre ile diğer formatlara çevirebilirsiniz ama hali mulis mobi'nin tadını vermiyor; sağı solu biraz kayıyor. Tabi Türkçe kitapların e-kitap versiyonlarının olmaması olanların da mal gibi PDF olarak satılması ayrı bir eksiklik.

4) Bence yok, Kindle bana göre fiyat performans oranı en iyisi.

ben de kindle almayı planlıyorum,
bu pdflerin calibre ile formatlarını çevirdikten sonra sorunlar devam ediyor mu salihdt?

bu arada
onedrive.live.com
disk.yandex.com.tr

seytan ayrintida gizlidir isimli ekşisözlük yazarının entrysinde gördüm bu iki linki. güzel kaynak. bir sürü mobi.

Calibre gerçekten güzel bir uygulama olsa da PDF'leri süper bir şekilde çeviremiyor. Orijinal mobi kullanırken içindekiler bölümünü göüyor, sayfa numaralarını takip edebiliyor, mesela bölüm sonuna ortalama kaç dakika kaldığını falan görebiliyorsunuz. Ama pdf'ten çevirilerde bunlar ya olmuyor ya da sağlıklı çalışmıyor. Hadi bunlar çok elzem şeyler değiller, sonuçta aslolan kitabı okumak ama bazı PDF'lerde baya baya sorun oluyor, özellikle kitabın OCR yazılımıyla taranması ile oluşturulmuş olanlarda örneğin normalde PDF versiyonunda satır sonunda kelime - işaretiyle kesilip yeni satırdan devam ediliyor ya, kindle'da bu ekranın ortasına falan denk gelebiliyor mesela. Nihayetinde öyle "Bu ne ya okunmaz bu" denilecek şeylerle çok nadir karşılaşılıyor ama karşılaşılıyor sonuçta.

bak bi de bu gelecekmis.

techcrunch.com

nerdesin bilmiyorum ama ankara decathlon da sağlam kilitler u şeklinde, onlardan almanı öneririm.

ilave kablolu gibi bir model kullaniyorum cunku gittigim istasyonlarda durumlar farkli kimisinde bisiklet yeri var sorunsuz kimisinde son saga sola gecirip kabloyu öyle bagliyorum. tamamen kullaniciya bagli bir olay hangisi daha güzel daha islevsel sorusunun cevabi.

Saniyorum Kanada'dasin, Mountain Equipment Coop varsa yakinlarda oraya bak derim, daha ucuza iyi bir u lock bulursun.

İstanbuldayım. İdareten bir kilidim var. Kaliteli bişey almak istiyorum.

dostum caps yok

capsi görmeden söylüyorum, ay çöreği ?

berliner bu. dolgusuz olanı.

www.google.com.tr

alman pastası ya da pandispanya diyorum ben.

alman pastası diye geçiyor genelde.

Alman pastası +1

net şekilde berliner.

alman pastası

Evet berlinermiş. Oh be! Teşekkür ederim hepinize.

Peki İstanbul'da nerde bulabilirim?

doughnut çılara bi bakıver.

berliner

icinde dolgu yok mu? berlinerin ici dolguludur benim bildigim. hatta ahududu marmelati dolgulu olsa da bir tane yesek. bir ara günde 3 tane tüketiyordum. sabah 1 aksam 2. sicak sicak ohhhh.

EDIT:krapfen dolgusuz berliner dolgulusu imis. hamurlari yaklasik ayni. türkcede ikisi de alman pastasi diye geciyor olabilir bir fikrim yok. berliner akar ama. net söyleyeyim.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim üzerine yeni edit:
chefkoch.de de birkac senelik bir forum basligi acilmis. orda öyleydi diye atladim. nerde görsem cekinmeksizin aldigimdan etiketine hic bakmadim adam gibi. pennyde vardi krapfen etiketli bir seyler. bir ara bakarim o dolgulu muymus diye. almanyada konumlanmis durumdayim su an. berliner kalp kalp.

mudo 15 20
koton 20 falandi sanirim.
old navy 10

15 20 mudo genelde

Kısa kolluya 15'ten fazla vermem.

ortalama 20
loft 20 mesala

20-30

maksimum 25

69-150, çok beğendiysem 200'e kadar yolu var.

10-150 arası. 10 liranın altındaki tişörtü giymem, 5 liralık tişört mü olur amk neyden yapmışlardır kim bilir.

markaya bakmam.

lisanslı ve güzel bir ürünse 100 150 tl ye kadar verebilirim.

0-60 arası. allı pullu enteresan bişeyse belki daha da çıkarım. ama genelde çıkmam ve markaya da bakmam. Kaft'ın güzel tişörtleri var.

5-75 tl civari. Yazın pazarda guzel buldugumu alirim, onun haricinde seven hill, u.s polo assn, koton, colins.

en az 25 en fazla 50..mavi,levis vs.

90-320 arası

internetten değişik tasarım sitelerinden alıyorum önceden 35 tl'ye gelirdi. döviz yükselince bana ulaşması 45'e kadar çıktı.

www.qwertee.com

normal mağazalardan da 25-40 arası.

h&m 10-20

h2o, north face, champ, mudo, genelde tercihim. 1 ile 25 lira arasi veriyorum genel olarak.

dalgasina degil ihracat fazlasi cok iyi ürünler bulabiliyorsunuz. tamamen pamuklu, ic etiketi yanlis ya da eksik diye tisörtten bir sey kaybetmiyor insan.

hos, cok da umrumda degil nasilsa.

us polo 50-80 arası
zara 20-50 arası
nike 40-80 arası
hm 30-50 arası

Tişörtlerimi hunharca ve sık kullandığım için çabuk deforma oluyorlar o yüzden çok para vermemeye çalışırım.

Arada bir Pull & Bear güzel tişörtler çıkartıyor 20 - 50 lira arasına alıyorum. (Meslea eskilerden Haynes ile ortak Owner's Manual serisi vardır, hey gidi)
Threadless'taki bazı tasarımlar süper oluyor, indirim kovalıyorum ve posta ücreti falan derken tanesi ortalama 30 TL'ye geliyor.
Polo çok sevmiyorum ama bir iki tane var, Polo'nun dandiği hemen kendini salıp giyilemez hale geldiği için bunda 100'e kadar çıkabiliyorum.
Tasarımı hoşuma giderse herhangi bir yerden alabilirim. Mesela geçen Kaft'tan aldım, indirimli falan tanesi 25'e geldi.

Doğrudur, bana da her markada her zaman böyle gelir.

Aynen. Kutu biranın tadı daha bi yavan oluyor, ben de sevmiyorum. Becks için konuşuyorum tabii.

tabii normal olan da bu zaten, cam daha lezzetli olur. tadı farklıdır.

cam sağlıktır.

Açıkçası Efes olsun farklı bira olsun, o kutudan içince metalik tat resmen ağzımda kalıyor..
Şişe içince pırıl pırıl..
Doğru tespit, yalnız değilsin..

dudağına değen bardak ya da şişenin sıcak ya da soğuk olması bile etkiliyor. içki karmaşık bir iş. shaken not stirred falan gibi.

arkadaşına mutfakta iki bardağa kutu ve camı doldurup getirmesini söyle aradaki farkı algılayabilecek misin? O zaman emin olabilrisin fark var mı diye, çünkü cama dudağınn değmesi ile metale değmesi farklı hisler uyandırır.

Camdan şaşmayın! Tenekeden bira mı içilir.
Cam doğadır. Nokta.
Hayatımda bir kez bile teneke kutulardan bira içmedim, ki çok fazla içen bir adam da değilim, keyfe keder takılırım.

coca colada müfettiş olan bir tanıdığım cam şişe ve kutu arasında tat farkı olduğunu bunun nedeninin de açma halkasındaki lehim yada yapştırma vs malzemesinden kaynaklı olduğunu söylemişti.
heineken muzesinde de 1 saat anlattılar fark olmaz diye ama fark var

cam candir.

les bir topluluk halinde sahilde bira icmeye inerken dahi tekele gönderilen kisiye sise söyleyip, üstüne bir de ögrenci-ekonomi temali nutuk dinledikten ve neden litrelik plastik sisede skola girmedigim yüzünden sorgulanirken dahi, camin tadi ayri geliyor. sasmayin. 5 degil 1 icin, tadini cikara cikara icin.

bir de enteresan bir nokta vardir. tenekede satilan biralar hunharca saga sola atilip (nakliyeciler toptancilar tecrübeler) güneste unutulsa dahi sise biralara ayri özen gösterilir. aman kirilmasin diye el üstünde tutmalara rastlanir. bunun da etkisi olsa gerek fark yaratmasinda.

Herkes açıklamış zaten ama bir de ben söyleyeyim: suyu metal bardakta mı cam bardakta mı içmeyi tercih edersiniz?

öğlen 11

Sabah. İşe 10'da başlıyorum zaten...

sabah

Oglen

öğlen

öğlen

güne kaçta başladığına göre değişir.

ben sabah 6 da kalktığım için, bana göre öğlendir artık.
fakat 10 da uyanmış biri; elbette "sabah" olarak tanımlar bu zamanı.

Sabah. En fazla öğlene (öğleye?) doğru. Güne 6'da başlıyorum, 12'den öncesi sabah benim için.

@terra rosa;

göreceli bir şey olduğu için burada sordum zaten. yoksa google'a sorardım. değişir tabi ki. Teşekkür ederim cevabın için.

Sabah derim. Öğlen kavramı benim için 12 den sonra başlıyor.

Sabah derim. Benim icin de öglen 12 den sonra baslar.

3.bp.blogspot.com(1).jpg

sabah

öğlene doğru, öğlen gibi

o konuda cok netim. 12.00a kadar sabahtir bana göre.

Aklına gelebilecek hemen her işi yapacak bir yazılım mevcut. Ne istediğini söylersen insanlar seni yönlendirecektir.

Şimdi git bilgisayarına scala kur çok güzel desem bir anlam ifade etmeyecektir. O minvalde yani...

Firefox
µTorrent
Media Player Classic Home Cinema

rocket dock yüklü bende masaüstüne şöyle bir toolbar ekliyor
prntscr.com

bilgisayarım belgelerim falan hiç yok bende sadece anlık kullandığım belgeler yükler sonra d ye atarım masaüstüm hep tertemiz olur.

@alperz
Amacım yeni şeyler keşfetmek zaten. Mimari programları ben takip edemem mesela, alanım değil. Biri çıkar bak şöyle bi şey var ''ev çizebiliyosun, paylaşabiliyosun '' falan der ben de uğraşır denerim. Kendi zevkime göre zaten kullandıklarım var ama sıkıldım aynı şeylerden.

pure data var. görsel ve işitsel tasarımlar yapabileceğin açık kaynak bi yazılım. o kesmezse super collider var o da aynı şekilde bedava. her türlü artistik iş yapabilirsin.

Revo uninstaller: herhangi birşeyi kaldırırken arkada bıraktığı ne kadar püsür varsa bulup onları da siliyor.

gomplayer

foobar2000

spotflux veya google chrome eklentisi zenmate

dropbox

winrar

raptr (oyun oynuyorsan)

teamviewer

skype

driver reviver

(bkz: firefox)
(bkz: editplus)
(bkz: skype)
(bkz: putty)
(bkz: filezilla)
(bkz: torrent)
(bkz: vlc player)
(bkz: internet download manager)
(bkz: teamviewer)

daemon tools
gom player
orbit downloader

advanced system care ultimate 7
nitro pro pdf
nvidia geforce experience
k lite codec pack
tera copy
windirstat denmemis ama her bilgisayarimda kurulu programlardandir.

@tolgan demis aslinda birazini da sonradan gördüm.

advanced systemcare ultimate icin key bulursaniz kendisi bir revo uninstaller bir driverpack solution (cok daha basic ama olsun) bir soluto bir smart defrag bir malwarebyte vs vs

benim kindleda sözlük ekli ve evet üstüne geldiğinde kelimenin türkçesi değil de ingilizcesi gelior sanırım.. turkceyi de bulup ekleyebilirsin..

wifisi her siteye girmiyor sanki yaa... bi denemiştim belli siteler..

ben sonradan yüklemedim. üstüne gelince oldukca kullanisli eng ve deutsch sözlük hazir geldi.

her siteye giriliyor gibi ama flash arayüzlü vs ise olmaz. youtube vs gibi ise gene olmaz. sözlüge vs giriliyordu ama simdi kafam kadar reklam ciktigindan alet ne yapacagini sasiriyor. videolu falan reklamlar bilakis. rss okumaya falan yeterli ama daha fazlasini önermem. zaten ev ortaminda vs baglaniyor eduroamda falan kafayi yiyor kendisi.

kindle 4te hoparlör yok. ses girisi de yok. "3.5 mm stereo headphone jack built-in stereo speakers (not supported by the Kindle 4)" wiki. elimdeki alette de giris yok zaten.

son soruya lafim yok. ben 49 euroya aldim. önümüzdeki günlerde süpriz bir indirimle yari fiyatina satacakmis cok daha kisa bir süre icin. normali 69 idi 49a ben indirimle almistim.

ps:bendeki de 5 olsa gerek. 4ten farki yok görünümde zaten.

fiyat cok kazık bence.. ben 69 dolara almıstım

kindle 5 var bende.facebooka bile girdi.sesli kitap yok çünkü hoparlör yok

öğrencidir, kontörü falan bitiyordur. olur öyle arada.

Haa pardon yanlis oldu. Deyip kapatiyorum genelde. Acelem oldugunda yanlis arama yapiyorum telastan vb. E haliylede karsi tarafin tepkisini dinleyecek vaktim olmuyor.

"kusura bakmayın, yanlış oldu."
"..." (cevap alırım yahut almam)
"iyi günleeer..."
"..." (cevap alırım yahut almam)
- çıt -

sürdüreceğim ortalama diyalog böyle olsa da ruh hâlime, içinde bulunduğum duruma falan göre değişir bu. iki ayağım bir pabuca girmişse çok da uğraşamam açıkçası nezaketle. yanlış arayan bir kimse telefonu suratıma kapatsa pek umursayacağımı da sanmıyorum. yine de dediğim gibi, çok değişken mevzular.

Dediğin gibi yaparım ben de, bana da öyle yapılmasını yeğlerim, çok uzatmadan.

Geçenlerde beni biri aradı şöyle gelişti diyalog:

Ben: Alo
Adam: Alo, kimsiniz?
Ben: Kimi aradınız?
Adam: Kemal'i aradım ben.
Ben: Yok öyle biri burada-
Adam: (sözümü keserek) Haa öyle mi, tamam kardeşim
Ben: Yanlış oldu herhalde
Adam: Özür dilerim kardeşim, ben de şeyi aradım da, filan oldu, rahatsız ettim sizi de
Ben: Sorun değil
Adam: Kusura bakmayın, yanlış çevirdim herhalde. Bu saatte rahatsız ettim.
Ben: (gülerek) Önemli değil
Adam: İyi akşamlar dilerim kardeşim, kendine iyi bak (ya da bunun gibi bişeyler)
Ben: İyi akşamlar :)

Yani biraz fazla uzattı, gereksiz muhabbet etti, ama gülümsetti beni. Çat diye suratıma kapatılmasına yeğlerim.

pardon yanlis numarayi aradim derim. sonra cevap beklerim. nefes alip vermesini dinlerim. beklerim. o da bekler kim bu diye. arka plan seslerini dinlerim. nerde oldugunu anlamaya calisirim. acaba üzerinde ne var diye hayal ederim.

dürüst olalim, sizi yanlis aradiysam muhtemelen yürüyorumdur, muhtelemen biriyle görüsecegimdir acilen ama o siz degilsinizdir, muhtemelen kontürüm param sarjim vs de azdir. pardon, yanlis cevirmisim, iyi günler der kapatirim. senin gönlünü almakla ugrasamam, kibarliga vaktim yoktur o an. kapatir dogru numarayi ceviririm. acelem vardir.

ayrica asil kabalik arayan kisinin kiminle görüstügünü sormasidir. numarayi arayan sen. hatti düsüren sen. bana mehmet orda mi diyecegine kiminle görüsüyorum diyorsun. ben kiminle görüsüyorum asil diyorum. önce ben sordum diyor. beni siz aradiniz diyorum. söyle iste ya diyor. telefonu direkt kapatiyorum. bu ne lan böyle.

olur tabi, önemli olan özür dileyip bir daha tekrarlamamak için kendini kontrol etmek.

benim 100 sinirlenme hikayemin 99'u bu şekilde. genelde de böyledir zaten. normalde "yav... neyse..." denip geçilecek bir şeye, başka şeylerin etkisi yüzünden deli gibi saldırılabilir. adı üstünde, öfke patlaması. balonu şişiren hava, patlatan da iğne.

yok benim de.

aklim baska seylere takiliydi. bos hissettigim anlardan biriydi. günlerce uykusuz gecen geceyle daha da bosalmisti sanki. alkolle doldurmayi denedim. kusup yer acildikca daha cok ictim. yetmedi, dumanla doldurdum. nargile dumani süzülüyordu inceden. ortam karanlikti. bir sürü bakan bir sürü tanidik vardi. umrumda degildi. uzandim masanin üzerinden. masa devrildi. bögrüme yumruk yedim. ama adimlarim kararliydi. en yakin en baba dostlardan biriydi yakasina yapistigim. nargile devrildi. digerleri bagiriyordu galiba. ama devrilen masadan dolayi kimse ayirmaya yanasamiyordu. elim yakasinda duvara dayamistim. o da bögrüme ellerini gecirip diyaframima sapliyordu parmaklarini. soluksuz kalsam da elim yakasinda duvara itiyordum.

birak dedi. biraktim. boynu kizarikti. derdim baskasinaydi. bilirdi. aksamina elde bira sahilde dertlesecektik.

durup dökülen nargileyi topladik. kirik cay bardaklarini masa altina itekledik. ordan cikip bara gectik.


bir baska arkadasla cok farkli bir günde yorgunluktan ölüyorken saatlerce uykusuzluk yüzünden düzgün yürüyemiyorken kavga ettik. ikimizde kicimizdan soluyorduk. ikimizde o kadar öfkeliydik ki basimizdakilere. uykusuz kalmamiz sadece bir seyler basarmak ortaya koymak istememizdendi. ve buna ragmen gördügümüz muamele o kadar acikliydi ki. el sakalari dahi agirlasmisti artik. ters bir laf ettim. gecirdi. ben de ona gecirdim. bilirdim yumruklari cok daha güclüydü benden. eger benimle kavga ederse ben nefessiz kalirdim o ise devam ederdi. dövüsü sen belirlemezsin. rakibin belirler. uzanip boynunu yakaladim. o da bogazimi yakaladi. ayaklarimla gövdesine sarilip bedenimi büktüm böylece cani yanacakti. kafasini iki kolum arasina alip sikmaya basladim. nefessizdi dirsegiyle karnima vurmaya calisti. sikmaya devam ettim. bitti mi dedim. vurmaya devam etti. dizimi omurgasina bastirdim ittim. bogazi kapaliydi. nefes almasina engel olmuyordum ama aci cekiyordu. bitti mi dedim. soluk soluga bitti dedi. biraktim. yana dogru süründü önce. ben de nefes nefese yattim yerde. o iki adim ötede durdu nefesini toparlamaya calisarak. 10 dk sonra kalktik. 6 saat daha araliksiz yürüdük. aksam gülerek anlatiyorduk birbirimize yasananlari.

simdilerde böyle degilim. ani patlamalarim olur hak etmeyenlere ama fiziksel müdahalede bulunmam katiyyen. ama deliren biri varsa, konu ben olsam da olmasam da yapabiliyorsam kistiririm. elini kaldirmistir mesela bükerim. duvara yaslar tutarim. hareket edemez. dener. tekme atmayi dener. isirmayi dener. vurmayi dener. bir an icin durdugunu sanip birakmani ister. ama gözleri öyle demez. biraktigin an tekrar baslar mücadele. o zaman tutarim. caresizligin verdigi gücle biraz daha kudurur, sonra durur. hareket edemeyecegini anlayinca bitti mi derim. evet diyene kadar birakmam. canini yakmam ama. kurtulmaya calistikca cani yanar. benim derdimin de zarar vermekten ziyade sakinlesmesini beklemek oldugunu farketmesini beklerim. sonra isler biter.

biralar söylenir. bardaklar tokusur. dertlesilir. sonra gülünür. gülerek hatirlanir.

bu puanlara göre şubelere denetleme vs oluyor diye biliyorum. denetimden hemen sonra toparlanıyorlardır, sonra kemanın yayları gevşiyor tabii...

edit: mc, burger, dominos gibi büyük zincirlerden bahsediyorum tabii ki, onların kendi denetleme birimleri var. yoksa çiğköfteci gadat usta'da falan olmaz öyle şeyler :)

sahte-tanıdık-eş-dost hesaplarla sipariş vermiş gibi gösterip kendi kendilerine en yüksek puanı verebiliyorlar. puanlar uçuyor zaten. 2-3 hafta sonar 6 civarına düşünce bi operasyon daha, hoop yine puanları yükseliyor

Ben bizzat yemeksepetinin ayarladigini dusunuyorum. Cunku ozellikle boyle major markalar kendilerini o puanla orada gostermezler, orada durmazlar. Sen burger king orada olmasa da ara gelsin/tikla gelsin yaparsin ama yemeksepeti napar bilmiyorum :)

bizim okula yakın bi mcdonals var, 1 ay boyunca hergün ordan yedim nerdeyse ve her geldiğinde kuryeyle kavga ettiğim için en düşük puanları verdim. yorumlar da yine hep rezalet. aynen dediğin gibi oluyor düşüyor düşüyor sonra hop 8 olmuş tekrar. kesinlikle yemeksepeti ayarlama yapıyor.

reklam birimleri gibi ekipleri oluyor fake sipariş verip yemeksepeti puanlayan. markanın ekibi vardır öyle. işin az çok içinde olan biri olarak söylüyorum.

yemeksepetini bilmem ama bazi benzer olusumlar belli dönemlerde aktif saticilari veya ürünleri sifirlama yoluna gider. tvlerde de olur bu. reytinler anlik gercegi yansitmadigi icin diziler bir ay ara verir. bu arada diziyi özleyenler artacagi ve sadik kitle netlesecegi icin reytinglerin sonuclari daha tutarli cikar. ayni sekilde ürün puanlarini sistem disi degistiren üreticiler veya karalama kampanyalarini engellemek icin bazi dönemlerde sifirlanir.

ha yemek sepeti yapiyor mudur bilmem. ama gayet makul.

deger. ama kitabi ilk defa okuma zevkini kaciracaksiniz. ufak degisiklikler olsa da bayagi güzel bir uyarlama.

breaking badle baslayin ama.

breaking bad izle önce.got biraz daha yol alsın.biraz ağır işleniyor.

ama ikisini de mutlaka izle.

Ikisini de izledim. GoT çok abartılan bir dizi gibi geldi. Büyük bir yapım olsun diye denemişler ama çok kibirli bir yapım olmuş bence. Breaking bad ise hakkaten güzel. Dördüncü sezonu tam soluksuz izlenecek dizi.

got dünyanın gelmiş geçmiş en kaliteli dizisidir. breaking bad dünyanın gelmiş geçmiş en kaliteli dizilerinden biridir. got hala devam ettiği için kararı sen ver ama ikisini de izlemeden ölme.

önce breaking bad'i sonra da kılıçlı bıçaklı diye önyargıyla yaklaşıp izlemediğim sonra popülerliğine ve puanuna dayanamayıp game of thrones'u izledim. ikisi de efsanevi. game of thrones'u kitap olarak daha da dehşetmiş diyorlar.

ikisine de değer yani kısaca. dizi tarihinin en iyi yapımlarından ikisi bu iki dizi. pişman olmazsın...

ikisini birlikte izle.

got tamam iyi güzel ama kesinlikle abartılmış bir dizi. keza imdb puanı da öyle. breaking bad ise tam bir efsane.

dediğin olay son zamanlarda galaxy note (note 2, note 3) serisiyle birlikte çıkan galaxy gear'la tekra popüler oldu. temel telefon işlevlerini yerine getirebiliyorsın, fotoğraf çekebiliyor, galeriyi gezebiliyorsun. dediğin olay da sanırım vardı. gear'ın da ikincisi çıktı hatta. bir de sony'nin smartwatch'u vardı ama telefonla senkronize oluyor mu emin değilim.

saatin içinde geliyor o dediğin özellik, kullanıyorum ben çok memnunum 10000 adım atınca altın madalya veriyor falan :) adım olarak hesaplıyor ama kronometre vs. de var istersen. Sonra line yükleniyor mesela, telefona mesaj gelirse saatten okunabiliyor, fotoğraf çekebiliyorsun sonra aramalara cevap verip, saatten arama da yapabiliyorsun. Tek dezavantajı her gece telefonla birlikte şarj etmen gerek. 1 günde şarjı bitiyor.

pebble var bir de. dediginiz isi yapmiyor ancak ekran özelliklerinden dolayi sarji bol gidiyor. arama acma cevaplama mesajlari kontrol etme bir iki ivir zivir daha.

sizin dediginiz olayi yapan sadece o tarz cihazlar da mevcut. sarj olarak 1 haftaya varanlari da var. fuelband vs vs liste uzar gider.

ipod'a ne gerek var iphone varken, bence onu sat.
mini al, tuvalette falan oyun oynarsın 1-2 pdf atar okursun. bana kalırsa boşver ama, öyle hayat kaliteni yükseltecek türden bir değişiklik değil zaten elinde güncel bi ios cihazı var.

apple koleksiyoncusu değilim,

ipod ve iphone hediye...

macbooku ise para biriktirip amerika'dan öğrenci indirimiyle aldım, şimdi satsam aldığım fiyattan pahalı olur yani...

şaka yaptın tahminim ama apple ürünleri için koleksiyon pek mantıklı bir seçim değil;

çünkü apple ürünlerine -macbook hariç- 2 yıl ideal kullanım ömrü öngörür.

@hjarteblod hediye, alır almaz düşünmüştüm bu takası fakat mini'de retina display olmaması vazgeçmemin etkeni oldu.

ayrıca telefondan müzik dinlemek hoşuma gitmiyor.

ipad mini vardı bende.

macbook air aldım.

yüzüne bakmaz oldum.

satacam.

niye böyle yazdım bilmiyorum. macbook air hep çantamda (13'') ipadin şarjı bitmiş haftalardır masada duruyor öyle.

ipodla müzik dinlersin. ayni kafadayim. akilli da olsa telefon ile müzik dinledigim sey ayri olacak. telefonla günde max 5 dk arama yapar 1-2 saat mail mesaj skype kullanirim. ister sar de ister batarya ömrü de ayri olmasi temiz.

iphone telefon zaten sart. bilgisayar da sart.

ipade eger sürekli pdfle ugrasmiyor not alma durumum olur vs demiyorsan gerek yok. macbook gayet portatif. onu götürürsün zaten.

momentten sallaniyor. tutana askolsun,

sallamadan yürüyen momentsiz vakalar mevcut.

genelde 1 elim cebimde diğerini sallarım.

i0.kym-cdn.com

ellerimi cebime sokarım. cebim yoksa sokağa çıkmam. özgüvensizim ben.

dikkat etmedim hiç sallayıp sallamadığıma. az da olsa sallanıyor olsa gerek.

Kisin cebimde oluyor yazin da neden yaptigimi bilmeden gobegimin onunde tirnaklarimla falan oynuyorum

keyfine yurumek icin yuruyorsam, sarki da soyluyorum.
saglik amacli yuruyorsam, kollarimi sabit tutarim ve gergin bir postur alirim.

gecen gun bi komsum giymisti yuruyus kiyafetleri. cok ozendim. hava da buz. buna ozendim ama, adam odaklanmis. negzel.

www.koctas.com.tr ben bunu kullanıyorum.

yatak başına takılır, kablo yatak başlığının arkasından dolaştırılır. ledlidir bükülebilir ısınmaz vs vs.

örnek olarak:
www.ikea.com.tr

alternatif bir şey kullanıyordum. kendi üretimimdi. ancak mentalite aynı idi.

kipa'da 1tlye kafaya takılan led lambalardan varmış kitap okuma amaçlı değil ama kullanılabilir sonuçta.indirim 16ocağa kadarmış

www.indirdik.com
urun.gittigidiyor.com

maksat sahne devam etsin, zaman gecsin. yok benim oyle bir motivasyonum :)

- geride kalacak olanlar için.
- dünyanın binbir türlü çilesini çeken insanlara, bir şekilde en ufak bir yardımda bulunabilme ihtimali için.

"cevab veremedi".

dini inancım yüzünden intihar edemiyorum.

eskiden sevgilim için yaşardım. artık o da kalmadı.

neler olacağını merak ediyorum. kötü filmlerden bile yarıda çıkmam ki ben, hayatı sonlandırmak ne demek..

su an pek mutlu degılım ama ılerıde olacagımı dusunuyorum, bu yüzden.

ailem,sevdiğim insanlar,gerçekleşmesini çok istediğim hayallerim var.bunlar motive ediyor.

yaşadığım her gün onu görmeye devam edebilirim. Yaşadığım her anın tadını çıkarabilirim çünkü.

ileride mutlu olacağım umudu.

bitirmem gereken bir okul var. diplomayi aldigim ertesi gunu tepeme ucak dusup olsem uzulmem.

ha intihar olayi cok sacma, madem geldin yasa amk, eger istedigin gibi gitmiosa kansermissin 3 aylik omrun varmis gibi yasa, vur kir, parcala, keyfine bak, duzeni sik. zaten intihara gerek kalmadan olursun bir sekilde.

show must go on.

İçgüdü panpa. Canlı olan her şey ilk olarak yaşamını sürdürmek, ikinci olarak da soyunu sürdürmek görevlerini şartsız bir şekilde üstlenir. Böyle olmasaydı hayat diye bir şey olmazdı çünkü.

tez derdi olmasa hayat çok güzel.

ölmeden önce yapmam gerekenler listesi var onları yaptıktan sonra en son madde gökdelen den atlayıp ölmek var

daha dövme yaptıracağım.

Öldükten sonrası için bir bilinmezlik var. Ne olacağını bilmediğim için de korkuyorum haliyle. Bir de merak var tabi, yarın ne olacağını merak ediyorum, bugünden daha güzel olabilme ihtimali var.

@bxgx değişik konuştun ama kötü filmlerin sonunu izlemiyorsam sıçtım demektir.

@onheil nasıl bir liste o? neler var?

@baldur dövmeden sonra kendini aşağı mı atacaksın?

yok dövme yaptırınca ikinci de yaptırmadan duramıyormuşsun ya, bu döngü böyle sürecek işte :)

Sadece aile denen kavram.

bi şeyler öğrenince, eskiden yapamadığım bi şeyi yapabilince filan sevindirik oluyorum. arada ilginç, sürprizli şeyler oluyor, heyecanlanıyorum. çeşitli bedensel deneyimler, bi şeyleri anlamlandırmaya çalışmak ya da anlamsızlık hissine kapılmak, seçim yapmak, sorumluluk almak, bırakmak, kazanmak, kaybetmek, değişmek, değiştirmeye uğraşmak, çevreyle ilişkilenmek, hikayeler anlatmak ve dinlemek, bazen çaktırmadan hikayeyi değiştirmek, baştan başlamak filan hep çok acayip. canımın çok sıkıldığı anlarda bile henüz yaşamaktan bıktığımı söyleyemem. çok boka sararsa durmam ama. garantili intihar planlarım var.

Yaşınız 35i falan gecmisse serzenisinizi anlarım ama genç arkadaşlar lütfen intihar falan demeyin. ben de 18yasinda ciddi şekilde öyle bunalımlardan gectim, ama 23ten beri herkesin imrenerek baktığı -bu beni ilgilendirmiyor- hayatın her saniyesinden zevk aldigim bir yerdeyim. Her şey güzel olacak, rahat olun.

banka soymaktan tut antarktikaya gitmeye kadar uzayan yaşama heyecan katacak bir liste bu listeyi tamamlamadan ölmeyi düşünmüyorm bitirince zaten istediğim herşeyi yapmış olacağım o zaman hayatıma kendim son verebilirim kısaca bu liste için yaşıyorum

Firefox için Anonymoux veya farklı bir tarayıcı kullanıyorsanız Tunnel Bear, Expat Shield ve Hotspot Shield işinizi görür.

piratebay yeni bir tarayıcı çıkardı. onu kullanabilirsin. hiçbir ekstra değişikliğe gerek kalmıyor.

maxthon üzerinden (kendisi browser olur) girdiğinizde videonun üzerine gelip tam ekran diyebilirsiniz. videonun kendisi desteklemese dahi. (vtunneldeki videolar vs vs)

mumkun oldugunca duz ve gozu renkler tercih etmelisin yoksa dikkatin dagilir

desenli duvar kagidi yerine mat pastel renkler uygun olabilir. acik gri gibi ya da eksiduyurunun sag/sol yanindaki yesil gibi

www.binbirdekor.com şu tarz birşey hoş durabilir, üstüne de gömme raf yaptırabilirsin cd,kitap,süs eşyası fln. koymak için

odada 2 tane yatak var 2 yatağın üstünde de raf var 3.sü garip olmaz mı ? ayrıca link çalışmıyor

niş yapma da ne yaparsan yap.
bence siyaha boya gitsin komple. ayrıca ekran niye tam ortalamamış duvarı?

ikea wall stickers -

benim önerim:
www.ikea.com

yine benzer bir mantıkla:
www.google.com.tr

ağacın dallarına hatırlamak için not aldığınız mantar pano notlarını asıyorsunuz. şık da duruyor.

@feykalade söyleyince dikkat ettim, acaın kökleri gibi onları da arada gözden kaybettirebilirsiniz. size 2. seçenek daha mantıklı gibi.

bende açılıyor ya. her neyse bana kalırsa siyaha boyama yine boş duracak hem odayı boğar onun yerine göz yormayan desenli duvar kağıdı, üstüne de dekoratif birşey bulursun ama önce şu kablolara da çözüm bul bence pek hoş durmuyor

yok ya niş falan asla yapmam evim şahaneden sonra :D ekran çok üstte olduğu zaman gözükmüyor tam film falan izlerken karanlık kalıyor o yüzden karşısında yatak var çünkü. Ağaçlı olanı çok beğendim düşünebilirim. Kablolar evet çok kötü onlara yapacak pek bir şey yok galiba duvarı falan delemem. Başka ne yapılır ki kabloya ?

altina incecik dolap gibi bisey yap kablolar da dolabin icine aksin. hem siyaha da boyayabilirsin :)

meh, benim tarzım değil ama sürekli dinlediğin için tiksineceksin şarkıdan. harcama öyle hemen yazık.

içimdeki emekliyi kızdırdın biliyor musun? yok azizim, benim de tarzım değil. aç-kapa yaptım.

hoş aslında da loopa almam. bu aralar ben de black keys albümlerini sürekli (cidden sürekli) tekrara aldım.

günün ilk sporunu iyi bir kahvaltıdan ortalama 2 saat sonra yapmak idealdir.

uyandıktan sonra aç karnına..

kahvaltıdan birkaç saat sonra

akşam yemeğinden birkaç saat önce. 5 falan gibi. ama ardından yemek yiyip abanmayın.

bu aralıklar vücudun en elverişli olduğu metabolizma hızının falan elverişli olduğu zamanlar

esasen yaptığın sürece ne zaman yaptığının pek önemi yok. sadece bir öğünden 1-2 saat kadar sonra yap. yani tam aç yapma ama tok da olma. önemli olan o. ne zaman vaktin varsa o zaman yapabilirsin ama. aldığın sonuç açısından çok çok az fark oluşturur.

equilibrium - asilerin düşünce mantığı
v for vendetta - V'nin sorgulayıcı mantığı
the island - anlatılanları sorgulama isteği
minority report - sistemin işlevselliğini sorgulama, diğer olasılıkları düşünme
gattaca - sistemin verimliliğini sorgulama, alt etmeye çalışma
i robot - yine sisteme karşı gelmece
brave new world...
ya aslında dystopian movies diye aratıp örnekleri incelemek gerek. düşününce hepsi kullanılabilir de ama hiçbiri tam örnek gibi de değil. yani biraz kıvırtmanız gerekecek. kitap falan da alın.

bir de düşünce suçunun dystopic evrenler yaratmadaki major rolü diye girip düşüncenin ve özgürlüğün gelişim ve istikrar açısından önemi diye bitirebilirsiniz. gibi gibi..

chrome? firefox?

en zor en berbat durum için hala ktunnel veya anonwww çalışmakta. ama kimi flash üzerinden video stream eden sitelerin her şeyini açamayabilir.

düzügn temiz bir yolu yokmu? o siteler aracılığı ile çok zor oluyor.

mesajına bakabilirsin.

www.........com.nyud.net

(bkz: hotspot shield)

şöyle bir de alternatif çözümü var; (bkz: securitykiss tunnel)
ben kullanıyorum, memnunum.

çok fazla film izliyorsanız oluyordur sanki? bir defalık bende de olmuştu o credits, tekrarlanmadı bir daha. normaldir herhalde, niye olmasın ki?

yönetmen tanrı yazmadığı sürece sorun yok:)

şaka bir yana sonuçta bilinçaltında olan şeyleri görmüşsün. çok garip rüyalar görülebilir, hepsi senin bilinçaltın.

yok, sorunlu değilsin de eğer altyazısız izleyip isveçce yi anlıyorsan orada bi problem olabilir. =P

bu arada benim de illuminatinin başındaki adamı görmem gerekiyordu. burada buldum seni. =)

over dosed film izlemek.

bunun bir benzeri aşırı doz little fighter oynamış bi bünyenin 2 boyutlu ekranda kendisi 3rd person viewer olarak kontrol etmektir.

iyi uykular...

owencan değilsen sevmen gerekiyor bence.

kitabını izleyip üstüne filmi izleyince daha bi keyifli oluyodur muhakkak ama kitabını okumayan filmini anlamaz diye bi şey de yok abi. o kadar da değil. ben de senin gibiydim, izledim, haftalarca ağzımla o savaş borularını yaparak gezdim.

izleyeceksen extended versiyonunu izle, yanlış hatırlamıyosam film başı 3 saat civarı olması lazım, yarımşar saatlik arayla bi günde izlemeyi başarabilirsen üçlemeyi sağlamından hatmedersin

720p extended 42 gb, indir izle derim

valla senin yerinde olmak isterim, bu kadar guzel bir filmi ilk defa gormek acisindan yani...mutlaka indir izle derim ama kaliteli indir, imkanin varsa televizyona filan bagli, hazirla patlamis misirini filan keyfine bak.

film olarak aslında o kadar da iyi değiller, ama oyunculuk, ortaya konan dünya, savaşların muhteşemliği, karakterlerin işlenişi filmin noksanlarını o kadar bastırıyor ki filme kötü diyemiyorsun. yoksa kitaplarla arasında tabii ki dağlar kadar fark var filmlerin. filmler orta dünya derinliğine kitaplar kadar hakim değil, ama zaten 3 filme o derinliği yaymak da çok zor.

extended aslında önermem, çünkü extended sahneler bağımsız olarak güzel olsalar da filmlerin içine koyduğunda kurguda bozukluk yaratıyorlar genelde. önce normal izle sonra zaten extended izlemek istersin.

kesinlikle extended izle diyenlere aldanma, önce normal versiyonunu 1080 p izle bir güzel, filmi sevdikten sonra extended izle çünkü extended versiyon olmasının sebebi kesilen sahnelerin saçmalığı ve kitaba bağlı kalmaması hatta orta dünya mantığına ters düşmesidir.

fantastik film pek sevmeyen biri olarak söylüyorum ki kesinlikle izleyin. bir de bence de yüksek kalitesini indirin izlemelere doyamazsınız.

zamanın varsa üçünü birden arka arkaya izlemeni de tavsiye ederim. 1,5 sene önce extended versiyonunu izlemiştim bu şekilde 11-12 saat boyunca. acayip tat alıyor insan.

tolkien'in dünyası bambaşkadır.

izleyin tabii.. ama aslında çevreden bu kadar duymanız-övgüler falan beklentinizi çok yükseltmiş olabilir. Siz güzel bi fantastik film izleyeceğinizi düşünerek açın izleyin, çok beklentiye girmeyin, sonra bu başlığa yorumunuzu yapın biz de görelim beğendiniz mi beğenmediniz mi :)

bunu söyledim çünkü kötü bi film beklentisiz izlenirse beğenilebiliyor, iyi bi film çok beklentiyle izlenirse "bu muymuş lan" denebiliyor..Gerçi Lotr farklı.. :D

apayrı bi dünya yaratmış bu bir...
fantastik seviyorsanız zaten tadından yenmez...

558 minutes
683 minutes (extended edition)
726 minutes (Special Extended Blu-Ray)
ve varsa son versiyonda var. sabah başla akşam bitir

ha bi de


awards kısmına bi bakın yahu:
en.wikipedia.org(film_series)
The Fellowship of the Ring — Nominations: 13, Wins: 4
The Two Towers — Nominations: 6, Wins: 2
The Return of the King — Nominations: 11, Wins: 11

ha ikinci film öksüz kalmış o ayrı. ama rakipleri iyidi.

gangnam style dansı.

sıç.şlardayım jb kurarken sanırım ipodu patlattım. f.ckkkkk

kafamda boyumdan büyük bir proje var. uzun vadede altından kalkabilir miyim, onun hesabını yapıyorum. yapabileceğime inanmak istiyorum ama çok zor amk. neyse şu an gangnam style dansı yapmak daha mantıklı geldi.

yıllar sonra sagopa kajmer dinliyorum.

hangi kurum bana burs verir diye düşünüyorum. ayrıca ek olarak 5 gün sonraki kredi kartı borcu da var tabi.

dizi izliyorum bi ara verdim.

cv hazırlıyorum.

kavgalı olduğum ev arkadaşım yarım şişe kola,2 ekmek ve kahvaltılık malzeme bırakmış bana, yarım ekmek arası çikolata yiyorum, masanın üstüne 3 tane sigara attım bende, öyle garip mevzular.

çıkıcam bankaya gidicem birazdan inanırmısın

yayın.

SongPop'a sardım, öyle boş insanım.

bavul topluyorum.

SEVİŞ...

sıçıyorum. bak yeminle

işe geldim nöbetciyim ucus bekliyorum

ipodu kurtardım update ederken weeds izliyorum. 709dayım

Metroporta yakinsan oradan metrobus ile zeytinburnuna gecersin. Zeytinburnunda kabatas bagcilar tramvayina binersin. Eminonu duraginda inersin.

kadirhas ın karşısından üstünde eminönü yazan otobüslere binebilirsin.

metrobüs - cevizlibağ ya da zeytinburnunda tramvaya aktarma, kabataş veya eminönü yazan araçlardan birine binme, eminönü durağında inme, mısır çarşısı önüne veya iskeleler tarafına duraktaki merdivenlerle altgeçitten geçmek.

ilk kısım 20 dk sonraki kısım eğer cevizli bağ ise 20 zeytinburnundansa 30 falan.

basınsitesi - eminonu otobusu yayladan geciyor

şimdi sakin ol ve o aktarmayı bırak. direkt otobüsler var basın sitesinden 97A diye.

18 yaşından küçük bir kişinin hesap açabilmesi için mutlaka velisinin onayı gerekir. çoğu bankada bu böyledir.

ikiniz birden bankaya gideceksiniz, bireysel bankacilik masalarindan birine sira alip, ortak hesap actirmak istediginizi soyleyeceksiniz.

18 yasindan kucukse sorun teskil eder gibi geliyor bana ancak emin degilim. imza yetkisi, ebeveyn izni vs gibi sacmaliklar cikabilir karsiniza.

örnek veriyorum: eğer velayeti üzerinizde biri için ortak hesap açıyorsanız ufak kişinin kart hariç yetkisi olmaz vekalet sizin adınıza açılır o şekilde bi hesap açılması oldukça kolay.

en son yorumlayanlar, en son izleyenler oluyor genelde, ondan. herkes günü gününe takip etmiyor ki.

ek: tekrar tekrar izleyenler de olabilir. ben mesela scrubs'ı en az bin defa falan izledim.

Benim bahsettiğim şey tam olarak o değil aslında.

Döndürüp döndürüp izleyen adamlar onlar. Aynı şeye ben de sinirim. Ben bir de arka arkaya bir gazla izlediğim için karışıyor her şey, herkesin aklında bütün detaylar net ama.

kendi adıma konuşuyorum.

skinsin ilk iki sezonunu çok beğenmiştim zamanında izlerken. 3 sene oldu izleyeli ama konuşmaları bile hatırlıyorum. karakterleri hatta olayların kronolojik sıralaması çok şey net. hatta kimi sahnelerde setin kurulumu çekimin aşamaları kameraların kayışı müzikler...

ama mesela weedse başlamıştım. 2. sezonla 1. sezonu ard arda aralıksız izledim. eğlenceli ama detaylar uçtu gitti. şu an efendi gibi izliyorum. günde max 4 bölüm.

bu tamamen neyi ne kadar sevdiğiniz nasıl izlediğiniz ne kadar aklınızda kalma yeteneği olduğuna bağlı. hoş ben az önce yaptığım telefon görüşmesini unuturum ama izlediğim filmlerdeki ana kilit sahneleri unutmam. biraz yapı biraz ilgi.

Ben de çok sık izliyordum art arda ondan olsa gerek. Yoksa hafızam iyidir.

abi aklında kalıyor insanın? ki bazı dizileri sezon başlamadan tekrar izlerim zevkine, hatırlamadığımdan değil (doctor who, modern family, entourage gibi dizilere yapmışlığım var).

simpsons gibi 23 sezon olduğu için yatarken izleme adına kullandığım dizi de var. zaten 23. sezona gelince 1 yıl geçmiş oluyor, zevk alıyorsun ilk sezonları tekrar izlerken falan.

zarar gelmez ama ağlarını günden güne büyütür. süpürgeyle çekebilirsin.

kıllı olmayan örümcek ve poposunda koccaman topçuğu olmayan örümcekler zararsızdır. zehirli değillerdir ama çoğalmadan yayılmadan çekin öldürmeyin dışarı atın.

tabiki müdahale etmelisin. evinin korku filmleri gibi ağ ve örümceklerle dolu olmasını istemiyorsan tabi

öldürmezsen de bişi yapmıyolar, ayrıca var olan böcek sinek falan ne varsa yiyor hayvancıklar, böyle de faydalılar. öldürmek yerine yaşam alanlarını arada bi daralt, bütün evi saramasınlar, onun dışında bence kalabilir. :)

bir yarım saat uyu. karanlık odada. dönüşte de ılık bir duş al. sonra tekrar otur bilgisayar başına. yeşil çay ya da çayla idare et.

Salatalık dilimlerini gözlerinin üstütüne koy 4-5 dakika beklet iyi gelecektir.

göz damlası kullan. 5 dk sonra devam edersin

gözler bilgisayara bakarken ekrana bakarken odaklanır ve göz açıp kapaman arasındaki süre uzar. göz kuruluğuna neden olur ki bu da batma hissi ve acımayı getirir.

yani göz damlası candır.

bi de çay yapacaksan deminin buharına eğil gözleri pörtleterek aç. çapak makap bırakmaz hoş bi şekilde temizler.

hadi sana iyi sabahlamalar...

Gözünü dinlendir, yüzünü yıka biraz. 5-10 dk uzan. Sonra tekrar buraya gel.

Bezi islat gozlerine koy bir de gozlerini ov ve uzaga bak

pamuğu çaya batırıp pansuman yap

20.20.20 diye bi kural var. 20dk.da bir 20saniye boyunca 20feet uzağa bakmak olayı. bilgisaytar başında ve yakın bakmak gerektiren işlerde bu kuralı uygulamalı.

yüzünü yıka, serinlet gözlerini. biraz kapat ve dinlen. ışığı falan komple kapat karanlıkta dinlen. uyuya da kalabilirsin dikkat et.

bilgisayarına f.lux isimli programı kur ve ekran kısık olsun.

beyaz ışık göz yorar, mümkünse çok hafif bi ışık kaynağı olsun arkadan.

rezene çayı iyi gelir gözlere. bunlar genel şeyler, şimdi yapılabilecek şeyleri arkadaşlar izah etmiş.

en büyük tavsiye evde body olmaz olucaktir sanirim.

hee sanilmasin bende süper vucutlu ya da sporcu adamim, sadece bi süredir spor salonuna giden biriyim.

p90'da yazıyor hepsi. zor gelirse lean versiyonunu yap, kolay gelirse p90x'e bak, o zor gelirse p90x lean yap falan çok fazla kombinasyon var yani. =) indir bi torrent'ten falan, içinde yeme içme şeyleri bile yazıyor güzel bir şey.

ilki zayıflama body building değildir. fit olmak da body değildir.

son olarak kasların toparlanması bir miktar zayıflama ve kondisyonun yükselmesi için insanity çok iyidir. ha zor dersen...

callisthenics workouts and exercises diye aratıp hoş şeyler bulabilmeni dilerim. sadece şınav mekik ve barfiks ve ip atlama ipiyle bildiğin düzgün fit ve güçlü bir vücut yaratılabiliyor kısa sürede.

ama zayıflamak değil güçlendirmek konusunda yardımcı olabilirim. zayıflama egzersizden çok senin beslenme rutinlerine bağlı.

yemenle ilgili kimse bir şey diyemez. neden?

metabolizma hızları çok farklıdır. herkesin bildiği insanlar vardır hani her şeyi yer kilo almazlar bir de azıcık yer kilo alanlar vardır. vücudunun enerji ihtiyacını gözlemlemen uygun vücut yapını tanımlaman gerekir ki biri çıkıp yardım edebilsin.

emin olmamakla birlikte faul ise sayılmaz beyaz bayrak kalkarsa ortalama düşürür

yani çok beterse yap faulü sikele üstünden. ama olimpiyat için değil şan için ortalama diye biliyorum. bireysel başarıda max uzaklık alınıyor.

yani sırf showbiz için midir ortalama ?

kötü olacağına hiç atılmamış gibi olsun mantığı.

tekrar atma sırasını geciktiriyor diye duymuştum yanılıyor olabilirim mesela 2 kişi sonra atacaksa 4.den sonra atıyor o arada konsantrasyonunu topluyordur. çok pis sallıyor da olabilirim. ortalama için de olabilir tabi.

artislik

bende bowling oynarken ormana atmışsam topu çizgiye basarım. içgüdüsel heralde...

çünkü yarışmada en iyi atışı dikkate alınır, kabul edilir.daha önceki atışları daha iyi ise bilerek faul yapar.

olur öyle , gercekte olabilir , size öyle aksettiriyo da olabilirler kendinizi kötü hissetmeyin diye.

belki, erken ergenlige girip gec cikmis olabilirsiniz.

benjamin button degilsiniz yani.

ben, ve daha pek çok kişi. Oluyor öyle takma
Ben 29'um 9 senedir yaşıyorum bu olayı

Boy falan erken attıysa, sakal erken çıktıysa oluyor. liseye girdiğimde 185'tim ben, doğal olarak kimse 13 yaşında demiyordu :p.

ama diğerleri gibi boy atmıyorsunuz, sakal çıkıyorsa aynı oranda çıkmıyor. eşitleniyor bir noktada. yüz de olgun durmuyorsa küçük diyebilirler belli noktadan sonra.

ulan ben de tam tersiyim ha. 18 yaşıma 4 saat kala çay bahçesinden kovulmuştum ben. neyse ki şimdi 20 falan olduk çıkartıp gösteriyorum kimliği.

bırak küçük zannetsinler. sorun yok.

ehliyet gösteriyorum adam onu bi saat inceliyor resme bakıyor bana bakıyor. sonra bi bakıyorum 16 17 yaşında kızlar sırıta sırıta geçiyor. hayır minyon bir insanda değilim. öyle olsam ben 16 17 yaşındayken de böyle bir muamele görürdüm.

14ünde gömlekle girdiğin mekana 18inde seni şort üstü tişörtle sinekkaydı sakalla almıyorlar seni. geçmişteki gibi düşün, artistik kartımı göstereyim beyler bi saniye modalarında ol, bir de yaşına güvenip çoluk çocuk gibi gitme.

bende de ayni durum var, cok kontrol ediyorlar boyle olunca. benim bu durumda olmamin sebebi cok fazla kilo vermem gerci...

aynen benim de öyle oldu. anlam veremiyorum.

kadınların istikrarlı olarak gösterdiği sabit bir yaş olabiliyor.

20'den itibaren beni sürekli 29-30 zannederlerdi, şimdi 42 oldum hala 30 diyorlar. O zaman bozulurdum ama şimdi iyi geliyor.

Bende de oldu öyle bir durum. Makyaj yapmamak, kilo almamak gibi etkenlerden ötürü oluyor.

bir thor kolay yetismiyii demek istiyorum çok uğraşman lazım böyle bi vücut için öyle ha deyince olmaz gidip çalışacaksın işte salonda benim arkadaşım 2 senedir uğraşıyor adonisler çıktı, kollar falan tamam baklavalar olmak üzere :D

cok calismanin yaninda una elverisli bir vucuda da sahip olmaniz lazim.

egzersiz vs. yönünden değil neye bağlı onu yazıyorum.

-bol bol egzersiz.
-düzenli uyku
-düzgün beslenme
-düşük yağ oranı
-genetik yapı

genetik kısım şu: göğsün alt çizgisi ve orta çizgisi kiminde dümdüzdür kiminde şekillidir. karın kaslarının ilk hali de genetiktir. adonisi hep belirgin olan vardır sonradan uğraşan vardır. harbidende zencilerde genetic bir yatkınlık vardır.

bir de bunun holivud yöntemleri var proteiniymiş hormonuymuş şuyuymuş buyuymuş. ha bir de kamera hileleri var. o da ayrı bi yönü işin.

bu herif isveçli. yani baştan avantajlı başlıyor genetik miras olarak. bir de herifin işi bu anlıyor musun ? iyi görünmek kamera karşısında o yüzden bütün günü buna ayırabiliyor. bir de portmantonun dediği gibi herifin ayağının altında her türlü supply ile çalıştırıcı var.

surda ufak bi yazi var bunla ilgili

www.criticalbench.com

emin degilim yanlis hatirliyoda olabilirim ama bildigin göt göbekli bi adamdan 300 filminde 3 ayda mi ne arnold cikarmislardi, hatta bunla ilgili bi yazi okumustum ama yanlis olabilir, orda doktor kontrolünde bir cok takviye alindigindan ve profesyonel egitmenlerle calistiklarini belirtmisti ayrica büyük kismi da kamera ve bilgisayar oynamasi diyorlardi.

normal bicimde minimal 2-3 sene düzgün calisma ve beslenme gerekli benim düsünceme göre.

serabetana ithafen;

aynı şeyin özellikle spartacus için olanını incelemiştim. her açıdan zorlu bir süreç ki adamları çekimlerden önce bi yarı yıl boyunca kampa (boot camp) alıp her türlü takviye vs kullanmışlar. her ne kadar kimi kaynaklar supplements alınmadı dese de inanmam. süreç çok kısa.
www.youtube.com


bir de bu konuda ünlü christian bale vardır. unrealitymag.com

adamın 2004teki machinistten sonra hayvan gibi kas kazandığı ve bir sene sonraki filminde tekrar cılız paçoz bir karaktere döndüğü bariz. ekran efekti kullanılmamış. her ne kadar kaptan americadaki ana karakterin cılız hali efekt ve dublör ile sağlansa da bu adamın filmlerinde efekt yok. bu noktada adama şunu sorduruyor:
batman bu kadar sürede o kiloya nasıl düştü?
bu noktada da kasların çok hızlı kazanıldığı ve şişirme ve ısıtma ile daha fena gösterildiği geliyor.




konudan sapma olmasın diye bağlamaya çalışayım şimdi de:
sinema hoş bi büyüdür.

protein tozu + steroid + bodybuilding. olay bu. öyle sporla falan bu denli geniş bir vücuda sahip olamazsınız.

www.akakce.com

sadece ömrü daha uzun olur. görüntü farkını da gözlerin anlayamaz.

karaköyde bulabilirsin.

valla Philips kablolar yıldızlarla sınıflandırılmış. Bazıları 2-3-5 yıldız falan.. Bende 5 yıldız olanı var "great for 3D tv" "4x 1080p speed" "lossless audio" vs vs birşeyler yazıyor ama ne kadar işimize yarar ne kadar fark ederiz bilemem..

İnternetten bak işte sanalpazar'da falan mağazalardan daha ucuza satanlar var.
İstanbul'daysan Karaköy'e gidip tünelin oradaki altgeçite de bakabilirsin mesela..

hdmi kabloların altın olması o kadar önemli değil. kablonun uzunluğu önemli olan. 1.30 mu 1.80 mi neydi. bu metreden uzun olan kablo yolda kayba sebep oluyor. kadıköy yazıcıoğlunun oralarda yanyana koyup gösteriyorlar bile fark olmadığını.

ilk bağlantı anında ilk birleşimin ilk temasın gerçekleşmesinden mili saniyer önce yaklaşan plakalar arasında ufak bir elektriklenme ve akabince minicik bir kıvılcım oluşur ya da elektrik akımı olarak nitelendirin. sürekli tak çıkar yapılan beğlentı parçaları altın kaplanır ki bu korozyon minimuma indirilsin.

yani kısacası altın kaplama ömür uzatır o da şöyle diyeyim 50 yılın üstünde kullanıp günde bir tak çıkar yap yap belki o zaman farkı farkedersiniz.

kalite ses ve aktarım hızında mikrodünyada değişimler olabilir ama lakin siz de mikroda yaşamıyorsunuz.

hdmi kabloların markadan markaya, ya da modelden modele görüntüsü kalitesini değiştirmediği kanıtlandı. ister sony olsun, ister platoon, ister altın,ister gümüş uç. farketmez.

tek dikkat etmeniz gereken şey hdmi versiyonu, 1.4 ile 3d aktarımı, 4k çözünürlük falan geldi ama 1.3 her şeye yeter ve genel olarak bulunan ürün 1.3. özel ihtiyaçlarınız yoksa en ucuzunu alın gitsin, gerisi cidden para tuzağı.

altın ucu falan çok kafaya takma kablonun kılıfı kaliteli olsun, böyle örme desenli kablolar var, normal plastik kablolara göre daha kalın, onları tavsiye ederim ben s-link almıştım bir sorun çıkarmadı.

fem
birey A

geometri için kesinlikle fem

Fem ve Birey'in geometrisi iyidir. Bir de karekök yayınları vardı, mesela bir sayfada örnek bir soru tipi ile çözümü var, hemen altında da ona benzer test soruları. Eğer çok kötüysen, sık sorulan soru tiplerine alışmak için karekök'ün kitapları yararlı olabilir.

kafa ezber alıyorsa ya da bunu seviyorsa soru tipi ezberlete ezberlete giden ama fena halde öğreten bir karekök serisi var. 3 ktap sanırım. geometriden bahsediyorum.

peki matematik için de mi fem ?

ben 2010 da girdim kanka ygsye ilk giren tayfaydım fem i çözüyodu bizim zeki gençler bireyin b si de kasıntıydı birey a dan başlıyabilirsin fakat karekök cidden öğretir ben mat 2 (türev-integrali) ve organik kimyayı bu kitaplardan öğrenmiştim ama mat1 i kötü olan arkadaşlarda bunun geometri1 ve mat1 ni çözdüler biraz emek ister lan bu ne dersin üstte aynı soru altta aynı ama öğrenirsin ve pratiklik kazanırsın sonda da örnek soru olmadan karışık testi filan vardır ama dediğim gibi emek ister şöle de yapabilirsin femin konu anlatımlı kitaplarında örnek sorular ve çözümlü testler var onlarda çok yararlıydı çözümlü sorularda bile baba sorular vardı çok uzun yazdım kusura bakma ama hayatım esen güvender birey karekök fen bilimleri kitabı almakla geçti başarılar esen kal..:))

Once guvenderle basla kolay ve guzel temel atarsin sonra daha zor kitaolara gecersin
Yardim lazimsa gorusebiliriz

ruj sür derler üstüne.

elma sirkesi

sarımsak bastır üstüne(sarmısak da olabilir)

alkol ama yüksek konsantrasyonda.

sarımsak kesinlikle

sık sık geçiriyorsanız ve bu uçuk çıkmadan önce kendini hissettirdiyse ilaçsız bişey olamazsınız. ilaçsız en az bir hafta sürer uçuklarım hatta hasta iken kırgın iken uçuğun daha fazla kaldığını da biliyorum. üşenmeyin bi zovirax alın bir iki günde insin gitsin çatlamadan kanamadan büyümeden...

geçenlerde gazetede buz diyordu ama bu çıkmadan önce yapılması gerekiyormuş. ya da çıkacağı hissedilirken.

hatta;www.google.com.tr

sıcak çay kaşığı ( halk arasında uçuk korkutma denir )

pressde kolaylık sağlıyor. üretimin hızlı yapılması açısından. aynı cevabı pet şişelerin dibi için de verebiliriz. ayrıca dikkat ederseniz dip ve ağız kısımları daha kalındır bunun nedeni
-metalde pres sırasında yan yüzeylerin sıkıştırılarak uzatırlırken dibin yaklaşık aynı kalması. altı dolu rulo elde edilir sonra üzerine kapak yerleştirilir. mesela kapak bu yüzden incedir.
-petlerde basınçlı hava ile ufak deney tüplerine benzeyen plastik kalıp içinde sıcakken şişirilerek o şekil alır. alt kısmın dümdüz olmaması seri üretimde kolaylık ve kullanıcı rahatlığı içindir.

hatta size ufak bir belgesel. üretim aşamalarını içeren bir youtube videosu:

www.youtube.com

İçecek kutuları (genellikle gazlı/karbonatlı/karbondioksitli içecekler) sevk edilip saklanabilirken düşme vb. kaynaklı basınca karşı zarar görmemeleri için azotla tahrik edilirler. Bu basıncı dengelemesi için de alt taraf, kutunun normal katmanından daha kalın yapılır. Ayrıca bu kutuların istiflenebilir yapıda olmaları için de bu kısım içe doğru bombelidir. Eğer bu içe yönelik bombe olmasaydı da taban düz yapılsaydı, kutular gazdan sebepli dışa doğru hafifçe basınç şişkinliği eğiliminde olacaktı, üstelik istifleme de imkânsız hale gelecekti.

ayrıca o bombeli kısma sayı basılır.

son üç aydır barfiks + şınav + mekik + dips hariç hiçbir egzersiz ağırlık vs kullanmadım yapmadım koşmam yemekten kısmadım yatış uyanış genel hayatım düzensizdir ancak şu 4 hareket şu an belirgin üst göüş kısmen abdominal adonis kanat ve pazu kastı. omuz-triceps ve iç göğüse yüklenmek için çeşitli varyasyonlar arıyorum.

tüm bunları neden dedim çünkü barfiks sadece asılıp kendini çekme işlemi değildir. şu an benim bildiğim 16 farklı tipi var. bunların bir kısmı göğüs yüklenir kimisi kanat kimisi omuz. google ve youtube'dan özellikle youtubedan bir sürü yeni şey öğrenebilirsiniz.

around the world - www.youtube.com versiyonunu yapın. hatta bunu yaparken yukarı çıkınca sağdan çıkıp yatayda hareket edip soldan inmeyin. o seviyedeyken bar göğüsün biraz üzerindeyken sağa ve sola gidin hatta hızlanın. uç noktalara kadar zorlayın. üst göğüsü hem şişirecek hem de hızla kasacaktır. ancak kalıcı hale getirmesi için daha yavaş ve daha sert bir şey gerekebilir. ki bu konuda şınav varyasyonlarına bakın. orda göreceğiniz üzere bir sürü değişik form ile - explosive - spartan vs vs . her bel üstü kas grubuna hitap eden versiyonlar vardır.
www.youtube.com - linkte psuedo push up var. normal push up gibi ama eller göğüsün azıcık gerisinde ve çok açık değil. bel genişliğinden azıcık daha geniş. o durumda şınav çekin hatta plyometric gibi aşağıda iken kas kasılıyken içinizden 10'a kadar sayın o da üst göğüs çalıştırır.


şimdilik sorudaki göğüse cevap verdim. normal şınav ve pull up kolları bir süre için kasacaktır ama göğüsü de şimdilik nöyle çalışın. daha yazmadım çünkü 5-6 barfiks için daha fazlası biraz garip kaçabilir. ama calisthenic workout olayına kafayı takmış ve bir haftadır planching egzersizlerine kafayı takmış biri olarak yardımcı olabilirim ilerleyen safhalarda.

Nacizane bir kac bilgi vereyim barfiks hakkında:

Ellerin ici karşıya bakar sekilde geniş tutus göğse dogru cekis: on kol üst kısmı ve sırtının üst kısmını şekillendirir.

Ellerin ici karşıya bakar sekilde geniş tutus enseye: omuzlara yakın sırt kasları

Eller içeriye dönük sekilde dar tutus: on kol, bicepsler ve sırt kaslarının bel bölgesine yakın olan kısmı. (tam olarak üst sırt kasları değil yani.)

Eğer barda sadece kol çalışmak istiyorsan eller içeri dönük dar tutusla bara asıl ama kendini oldukça yavaş bırak aşağıya. Her seferinde 4-5 tekrar yeterli.

Kolay gelsin.

Hepinize teşekkürler, ayrı ayrı tavsiyelerinizi inceliyorum şimdi..
Youtube'daki videolar da iyi iş görecek gibi..

Kendimi fazla zorlamamam da gerekiyor.. Belimde 6 parça titanyum protez var.. Bu nedenle olabilecek en kolay hareketleri deniyorum..

bu sanki geceleyin taş beni ölüme götürür gibi bişey olmuş

"totfahren" kelime anlamı olarak "ezmek, çiğnemek" demek. "er fährt tot" şeklinde çekimleniyor. Yanlış mı biliyorum yoksa?

geceler boyu mu demek istedin anlamadım. nachts demek daha mantıoklı gibi in der nächte pek sık duyulan bişey değil çünküm. bir de totfahren verbdir. zur Tod fahren denebilir yada fahrt tot falan denir neden bu şairane ifadeler?

Yani "In der nachts fährt mich der Stein tot" desek doğru mu olacak?

totfahren arabayla ezmek.

nachts werde ich von einem stein bedrückt.

bedrückt yerine erdrückt desek daha olacak sanki?

torrent - piratebay de 7 ve 44 gblık versiyonları mevcut

ama güzel mi deneyenlerden ben de yorum dinlemek isterim daha başlamadım

beslenmeye dikkat edip düzenli yürüyüş yapılarak 7-8 kilo verilebilir. setle de çalışılabilir tabii ama yani çok gerek yok bence.

piratebay yasaklanmış mıdır nedir piratebay diye bu duyuru ortamında arama yaparsanız nasıl açılır vs yönytemlerini görebilirsiniz.

www.eksiduyuru.com
gibi gibi

ayrıca p90x'i de çok tavsiye eden oldu haberiniz olsun bu tamamen beden yapınızla alakalı. mesela yağlı bir bünye ve çabuk kas yapabilecek bir meso -ectomorph bir yapıdaysanız buyrun insanity yok ben çok cılızım diyorsanız başka bişey meso diyorsanız p90x ama şimdi dürüst olayım gidip de her gün 1 saat ayırmak ve o ağır tempo bana hayvanlık geliyor.

hergün herhangi bir sporu da 1 saat düzenli yapsanız ne kilo kalır ne bişi. yani özellikle bu gerekli değil. gereken düzenli spor ve azim. gerisi kolay.

www.youtube.com

@pipbull montajsa? Ayrıca ben bunu görüyorum da... Slow motion falan da değil

var tabii ki, bu artık çok bilinen birşey. Ben özellikle filmin sonunda-jenerikten önceki erkek cinsel organını(yarrak afedersin) görünce çok şaşırmıştım. Fincher reyis gözümüze sokmuş. Ama bu filmdekilerin amacı tüketimi artırmak vs. değil, yönetmen fantezisi ve filmin hikayesi diyelim.(brad pitt'İn gelip gitmesi falan, "o aslında yok" demek istemiş olabiir mi? :)

parça parça ilerliyorum.
1-gözün algı hızından kaynaklı olarak saniyenin 25te biri ve altında anlık belirgin olmayan bir imgeyi göremezsiniz. fark edemezsiniz. insansınız siz.
www.uludagsozluk.com gibi kaynaklarda bazı örnekler bulunabilir benzer isimle aratın şimdi uzun uzun bakamadım.
2-fight clubda yer alan ilk tyler durden'ın belirdiği kısımlarda belli bir alt metin yok. sadece işin zevki olması amaçlı tyler durden hep oradaydı imajı veriyor ve filmi daha gizemli kılıyor. dayanışma grubunda görevlinin omzuna kol atmış tyler sırıtmaktadır benzer görüntü uyuyamıyorum dedikten sonra doktorun asıl acı görmemişsin dediği sahnede tylerın belirmesi de yine bu olmayan adamın dürtüşüdür. yine ara sokakta marlanın arkasından belirmesi aynı amaç uğrunadır. bunun nedenleri incelenirse röportajlardan hatırladığım şey yönetmen ekibinin bunu izleyiciye bırakmasıydı. benim kendimce çıkarımıma göre filmin başından beri belirtilen zincirlerini kır ve ancak dibe battığında özgür olursun mesajı aslında her insanda yer aldığı teoridir. anlıık olarak (ironic bir şekilde gizli tyler'lar gibi anlık) anlık bir şekilde insanların bu yolu düşündüğü düşledikleridir. yani aslında bu adamlar manyak desenizde onlardan bir parçayı zaten taşımaktasınızdır. ancak tabi ki filmi anlamak yerine kısaca yönetmenin fantezisi yorumuda yapılabilir. ancak aksi ya da haklılığı ispatlanamaz görecedir. sizin ne anladığınıza bağlıdır.
3-youtube'da fight club hidden frames yazarsanız hepsine ulaşabilirsiniz.
4-fight club'ın reklam amaçlı bir manipulasyon mevcut değildir zaten film mentalite olarak tam ters düşüncededir.
5-ancak bu görüntülerin üzerinizde susuzluk ya da açlık gibi etkiler yaratabildiği ya da sex vs gibi arzuları harekete geçirebildiği bilinmektedir. uydurma değil araştırma sonuçlarıdır. vaktim olursa ve isterseniz özelden de araştırabilirim ama şu an için uğraşamayacağım.

yeterlidir umarım

(bkz: the way back)

(bkz: in bruges)

dusunecek bir sey yok ac imdb top 250 den basla sonra puani 7-8 arası ne kadar film varsa taglarini secerek www.imdb.com mesela martial arts adventure action filan şeklinde devam et.

mindfuck movies diye arat her türlü izlenirlikleri var o tarzın

Resmi olarak 5

5 e kadar fakat kim olur kim olmaz belli değil.

en temizi 1 2 gibi gidip öğlen sonrası muayenedir.

bizim orasına hitaben yazıyorum

Resmiyette 17:00 a kadar işlem yapılır ancak 16:30dan sonra numara vermeyi bırakırlar.
aile hekimlerinin kurum dışı mesaileri vardır. evlere hasta bakmaya giderler. haftanın iki günü saat 15:00dan sonra bulamazsınız.
bu tip durumlarda kimi zaman sizi başka doktora yönlendirebilirler

alışveriş arabası bi secenek olabilir.

tekerlek taktırsan bile üzerinde sarsılmadan gidebileceği raylı sistem gerek. sahibinden'de şaryo var ama 500tl diyo. en ucuzu sanırım şu üzerine tüp, damacana konan tekerlekli altlıklar var ya öyle bişi olur. herşey bimilyoncuda bulursun.

tripodun oturacağı zemin kadar bir tahtanın altına 4 tekerlek çakın ya da alışveriş arabası çalın bi tane marketten, bacaklarını demircide kestirip kısalttırın, tekrar kaynaklatın :)

bardak arabası diye bişey var. onu arat internette. oteller kullanır. plastik olanları market arabasına bin basar ve üstüne tripod da koyabilirsin. hadi foto da benden.
www.transoplast.com

bunun ucuzlarını öztiryakiler falan üretiyor. onları soruştur. bunu metalden de yapıyorlar. onlar olmaz. ağır. gitmez. plastik olacak.

üşenmezsen ray sistemi kurabilirsin.

o zor dersen bir adet karabina biraz ip ve gerekirse de spanzet yardımıyla teleferik hattı misali kamerayı bağlayabilirsin. detay vs. anlatırım istersen.




asıl diyeceğim son dediğini kmse takmamış. çekim teknikleriyle ilgili bilgilendirme vs. "Film Riot" adlı youtube channeldan takip edilebilir.

ben kare bı tahtanın altına 3 tane tekerlek caktım. saryo gibi de oluyor bırlıkte ustune cıkıyoruz trıpodumla. malıyetı 20 tl eder sanırım.

130 iyi biraz daha araştırsan hayyamda falan 110 a belki bulursun ama zor dolar oldu 1.8 lira yani,

koçtaş v.s den alıp kendin de yaparsın ama oda okadar iyi olmayacağı gibi birde 50-60 liradan aşşa tutmaz bence hazırını al sonra satarsın ikinci el diye 130 luk şeyi 70-80 liraya öbür el yapımını kimse de almaz

steadycaminiz varsa kameramanınız kaykayın üzerinde dursun ve bağladığınız bir iple ya da elinizle onu yönlendirin.

bunun gibi bir şey almanı, kiralamanı, ödünç bulmanı öneririm.
www.b-hague.co.uk

onun dışında da skater denen şeyi kullanabilirsin.
Bence sen bu kelimeleri youtube videolarında ve internette ara bi bak.

Neden öyle bir ihtiyaç duydunuz?

Şundan soruyorum, bisiklet taşımak için aparatlar var neden onları kullanmıyorsunuz?

küçük hatchback bir aracım var, bide eve koyduğumda az yer kaplasın gibilerinden

tek bildiğim ben yolda hayvan gibi tümsekten atladıktan sonra düştüğüm yerde bisikletle birlikte katlanmış olmam.

aradaki bağlantı bir süre sonra zayıflayıp giderken katlanaabiliyor.

ölmedim o ayrı ama önermem. ön tekerleği çok rahat çıkanlar var. benzer yer kaplayacaktır arabada

genelde yeni bisikletlerin on tekerlerkleri cat diye cikiyor bir de kucuk tekerlekli bisikletlerle boyle hiz yapiyim falan diyemiyorsunuz, ev icin de en temizi apartmanin girisine falan kilitlemek aslinda.

@portmanto

aynı markadanmı bahsediyoruz yoksa, küçükken bindiğimiz pinokyo tarzı bisikletlerdenmi bahsediyosun?

iphone'u bilmem ama android kullanıyorum, bugüne kadar aradığım her türlü uygulamayı fazlasıyla buldum. beğendiğim bir iphone uygulaması olursa zaten android versiyonunuda çok rahat bulabiliyorum.

yinede kullananlar bilir tabi, ben sadece fikrimi söyledim.

ikisini de kullandım. abuk subuk appsler aramadıysanız androidde bulamayacağınız şey yok sanırsam.

eşit demem ama normal bir kullanıcı için fark yaratmaz.