kargolardan bir fiyat hesaplatın. ve bunu otobüsle karşılaştırın. muhtemelen otobüs firmaları daha ucuza götürür ama sıkıntı arabaya yükleyecek ve karşıdan alacak birilerini bulabilmek.

Arac varsa otogara bırakacak kadar. Otobüse yükle. Ekstra bagaj parası ödersin. İşte zaten otobüsler boş kabul ederler.

ptt kargo baya ucuza geliyor diğerlerine göre. internet sitesinden koli boyutlarını girip hesaplayabilirsiniz. evden de alıyorlar. hatta ben risk alıp televizyonumu da taşınacağım adrese yollamıştım, sıkıntısız gitti.

doblo tarzı araba kiralamak mantıklı değil mi? hem otobüse/uçağa da para vermemiş olursunuz?

kargo fiyat hesaplama ile ilgili şu siteye bakabilirsiniz, karşılaştırma da yapılabiliyor

www.kargosubeleri.com

alkoller ne yazık ki çok kalorili. o yüzden diyet sürecinde alkol önermiyorum.

sek viski için illa içeceğim diyorsanız çünkü en azında alkolü yüksek ve çok içilemiyor.

sekersiz tonik cin

en dusuk kalorili olan votkaydi bildigim kadariyla. ama sarap da sık olmamak ve 1 kadeh kadar olmak kaydiyla icilebiliyor. bira ve sekerli ickilerden uzak durmak onemli tabii.

Esasında alkolün kalorisinin kiloya bir etkisi yok, zira alkolün besin değeri olmadığı için vücutta depo edilecek bir kütleye dönüşemez, yani yağa dönüşmez ya da kaslarda veya karaciğerde glikojen olarak depolanamaz; karaciğerde bir takım kimyasal reaksiyonla yıkılarak vücuttan atılır, yani alkolün doğrudan kiloya bir etkisi yoktur, kiloya etkisi şu şekilde olur: En bilinen hali, alkolün yanında tüketilen yiyeceklerdir, kiloya genelde bunlar neden olur. İkinci olarak da sistem "alkol" diye bir maddeyi doğal olarak tanımadığı için bunları bir an önce sistemden atmaya çalışır, o nedenle kanda alkol varken yağ yakımı gibi kendine göre gereksiz aktiviteleri minimuma çeker, enerjiyi genelde karaciğer şekerlerini çözerek karşılar, karaciğerin şeker rezervi düşük olduğu için genelde beyne çok glikoz gitmez alkol alındığında, alkol sonrası sendromlarından biri de beyne yetersiz şeker gitmesi nedeniyle oluşan idrak eksikliğidir.

Bu tüm içkilerde böyle mi? Hayır. Alkolün kendi kalorisi dışında tahıl kökenli içkilerin tahıldan gelen kalorileri vardır, misal biranın. Bir biranın sanırım 200-250 kalorisi var, bunun büyük bir kısmı karbonhidrattan gelir ve atıyorum günlük kalori alımın tahıldan gelen bu kaloriler nedeniyle yükselirse, bu senin için kilo alımına neden olabilir. O nedenle bira içeceksen mesela bunu kalori hesabına ekleyip içersen kilon için problem olmaz. Şarap gibi meyve bazlı içkilerdeki şeker fermente nedeniyle özelliğini kaybeder ama yine de fruktoz barındırır, fruktoz sistemde direkt yağa dönüşür. Çok tavsiye etmem.

Ne tavsiye edersin dersen, votka gibi damıtma içkileri tavsiye ederim. Misal bir şişe votka da içsen kalorisinin kilona hiçbir etkisi olmaz ama kanında kaldığı sürece yağ yakımın da minimumda olur, ona göre bi plan program yapabilirsin.

@angelus, elinize saglik cok guzel yazmissiniz

Alkolsüz bira olabilir mi?

@angelus eline sağlık. votkada emin miyiz? Cin de olur mu?

Votka cin viski rakı rom tekila, bunlar benzer yöntemlerle üretilen damıtma içkiler, hepsi olur.

bir yerin 5 tapusu nasıl olur yahu?
hisseli mi demek istiyorsunuz? kredi hisse başına değil bağımsız bölüm başına veriliyor diye biliyorum. yani 1 bağımsız bölüm 5 ortak varsa sıkıntı olmaz.

kiracılı olup olmaması bankayı bağlamaz. kredi verme şartı falan değildir kiracı.

konut kredisinin şartları tr'de tamamen başvurana göre değişir. mesela uk'de diyorlar ki yıllık gelir x 3.5 alabilirsin. üstünü zor veririz. ve genelde uyguluyorlar.

ama tr de yıllık gelirim 20 binken 200 bin kredi alabilirim. bazen de alamam. bazısı ağzıyla kuş tutsa çıkmaz. bazısının 3. kredisi onaylanır.

vs vs.

bunun kredi skorunuzla da çok ilintisi var artık. güzel bir kredi skorunuz yoksa işiniz zor. torpil lazım.

Hayır 5 yeri birleşik satıyor. Kiracıya banka karışıyor bu güncel durumda ama kesin de konuşmuyor.

Öğrenci İşleri?

Mail attım ama bu kısa sürede olan bir sey mi bilmiyorum.

Mail anında gidiyor merak etmeyin. Çalışıyorlarsa cevap verirler. Bir de telefonu öneririm. Maile cevap vermeyip telefona verebilirler belki.

Açık mı üniversiteler?

Onu da bilmiyorum. 16.45 öğrenci isleri için geç bi saatti zaten. Pazartesiden önce haber alamam sanırım.

ales zeka testi gibi bir şey. kapasiteniz varsa biraz da çalışmayla yaparsınız.

ben eski sistemde hiç çalışmadan ilk bine yada ilk yüze girmiştim sanırım. tarihini söylemeyeyim. o zaman max 80 di 79 mu aldım 78 mi hatırlamıyorum.

bir arkadaşım iş yerinde çalışarak kitapla vs güzel bir sonuç almıştı yine. o çok hırslıydı gerçi kpss falan bişiler istiyordu.

bir takım kitaplar var bunlar nöronları hızlandırıyor ve sizi o soru tiplerine hazırlıyor. onlardan almanızı tavsiye ederim yoksa sadece zekanıza abanıyorsunuz. bana öyle olmuştu ama keyif de almıştım.

okuma ve anlama kısmı önemli mesela o zamanlar deli gibi okuyordum hiç zorlanmamıştım. şimdi herhalde zorlanırım.

@ozdek +1

bir arkadaşla girdik, ben çalışmadan girip 93 aldım, o 1 ay kadar çalışıp 95 aldı, halbuki benden çok daha zeki biri. Yani matematikte, problemlerde biraz paslıysanız ya da konuları bilmiyorsanız pratiğin faydası olur ama halihazırda matematikle işiniz oluyorsa çok farketmiyor.

üzüldüğün şeye bak. bak yüzün gülsün diye daha önce gitmek zorunda kaldığım yerleri sayayım:
kazakistan- kar ve buzun başkenti
libya - çölün ortası klimasız beş dakika cehennemde 10 dk gibi hissediliyor.
yemen - sanaa'dan 100 km ötede kızıl deniz kenarı ama leş bir yerleşim. yolda 10-12 yaşındaki 35 mm top-tüfekli militanların sana kimlik kontrolü yaparken namluyu doğrultması gibi ekstra deneyimler.

katar buraların yanında çok çok iyi. hayırlı olsun doha'da arkadaşlarım vardı çok severlerdi.

sıcak sevmiyorsan kötü. yoksa gayet iyi. zengin ülke iyidir. çok fazla batılı yaşıyor oralarda

maas'a bagli

maas iyi ise valla cok sanslisin, maas dusukse allah yardimcin olsun

katarda iyi maas nedir? ev dahil paket en az 10.000 usd ama en az...
kotu maas nedir? ev dahil paket 7.000 den az

paket de dahil olan hizmetler nedir falan filan...

yani katar iyi yer abi demek icin kac paraya geldigini bilmek lazim...

ozelden yaz bana yardimci olayim.

ps: hissedilen 48 derece namiskkaaaaaa

buna sevinmelisin. sen expat olduğun için oradakiler gibi yaşamayacaksın. doğu abrupa’da bulundun mu hiç? birşeye benzeseydi zavallı ukrayna’lı kadınlar hayatları kurtulsun diye, 90 lardan önce insan yerine koymadıkları türklerden bir koca bulmsk için türkiye’ye akın etmezdi.
sıcağa gelince, evet çok sıcak ancak binaların buna göre klima sistemleri var. gezmek için doğu avrupa, yaşamak için katar daha iyidir benim gözümde.
hayırlı olsun, tadını çıkar. giysi vs yi tr tatillerinde al.

Sigara içmek için balkona çıktığımda bile havasına küfür ettiğim bir yerdi. Neyse ki 24 saat kalmıştım.

3 defa dohaya 2 defa da bükreşe gittim, toplamda birer ay kalmışımdır, şimdi fırsatım olsa bükreşe taşınabilirim, tabi ki doha da kötü bir yer değil ama bir avrupa da değil

Netspeed var memnunum ama netgalaksi ye geçebilirim. Vdsl kullanıyorum bu arada hızda sorun yok kopmada az oluyor.

Uydunet candır.

hepsinin altyapısı aynı. boşuna stres yapmayın. hepsi türk telekom..

en ucuz olanı alabilirsiniz. neyi şikayet ediyorlar?

torbam e5 ve Blue Lake arasında deniz ve gölün tam ortasında oturuyorum, mahalleli olarak sefaköy metrobüs durağının dibinde ki bir eve o paraları verenlerin akıl sağlığından şüphe ediyoruz. Bu parayı bu evlere verenler gerçekten kandırılıyor ya da baskı altında satın alma işlemini yapıyorlar. hemen ilerisinde koruflorya yaptılar cennet metrobusun dıbınde oda mesela orrdaki insanlarıda kandırdılar yok öyle güzel böyle güzel diye, daha bu sene 1 tane mağaza açıldı içine o da bebek mağazası :D

eh normal. şu an ortalama firmalar bile 10 bin tl civarına satılıyor brüt m2 başına. çekmeköy'de yeni lansmanı yapılan bir proje mesela. daha bir şey yok ortada 10 bin. ilk bloklar çıkınca 12-14 bandına çıkar.

eminim en az 100 tane satılmıştır ilk lansmanda bile.

ben ev almayı bıraktım şimdilik.

Site Supervisor +1

construction manager biraz management a kaçıyor yani planlama kısmına, şantiye şefi için bence construction supervisor ya da site chief olabilir. yukarıdakiler içinde site supervisor derim ben de.

Uluslararası şantiyelerde yurtdısında calısmıs birisi olarak tam bi karşılığının olmadığını, ama çoğunlukla Construction Manager dediğimizi söyleyeyim.

Şu an içinde bulunduğum yurtdışı amerikan şantiyesinde şu şekilde ayrılıyor;
Project Manager: İşin daha çok yönetimsel boyutuyla ilgilenen muhendis
Construction Manager: Saha işleriyle ilgilenen mühendis/şantiye şefi

site manager, site supervisor

inşaat ile ilgili olduğunu şimdi fark ettim, construction manager da diyorlar inşaatçılar.

uk için site manager (genelde proje müdürünün altındadır-yani belli ölçekte şantiyelerde pm olması beklenir. sm bunların sağ kolu ve yardımcısıdır.)
construction manager da kullanılabilir ama construction genelde head office pozisyonlarında kullanılır. yani construction manager=head of construction olarak algılanabileceğinden şantiye şefi için kullanılmaz.

yola terk varsa zorluyor biraz. biz son aşamaya geldik tapuda imza aşamasındayız ama araya korona girdi devam edemedik.

ben de daha yeni arastirma yaptim. bildigim kadariyla adimlari yazayim;

1- harita muhendisine veya lihkab ofisine gidilecek, onlar yerini belirleyecek.
2- mimara gidilecek, mimar belirlenen yere gidip projesini cizecek. verilen metrekareye uymasi lazim.
3- is takibi icin emlakci bulunabilir. zorunlu degil ama is takibi yapiyoarlarmis.
4- maliye harci, deprem sigortasi, belediyeden 'umumi alana terki yoktur' belgesi falan alinip tapuya gidilecek. tapu harci ve tum bu belgeler verilip islem bitirilecek.

bu arada konustugum mimarlardan biri yapi kayit belgesi icin odenen miktar ilk taksit, ayni miktar tapuda(veya onceki bi asamada) tekrar odenecek dedi. %3 belge icin, %3 tapu icin miymis neymis. sonra da iskan aliniyor anladigim kadariyla. kolay gelsin.

44+10 sayfa bende de.

arşivlemediğim en eski mesaj 2016 imiş.

arşivlediğim en eski mesaj 2002 imiş.

iyi tutmuş be bunca yıl. ne yaptım acaba sildim mi diğerlerini bak emin olamadım şimdi.

Rekabet etmek için, toptan mal çektiği için ucuzdur, eğer bir sıkıntı çıkarsa da sorumlusu satıcı değil üreticidir,
Yatırım Tavsiyesi Değildir.

Sadece bimde değil, piyasada ucuza birçok marka var.
Örmeğin; fe, jellia

Maliyeti yaklaşık olarak sıfır olan bir üründen bahsediyoruz. Hangisi iyidir bilemem tabi :)

niye sıkıntılı olsun? sıkıntı bizim marka algımız.
tabi ki bir durex olamaz ama iş görür mü görür.

hem bimden kondom alırken kasiyerin gözünün içine bakmak mükemmel değil mi?
eczaneden almak böyle keyif vermiyor.

kar marji prezervatif kadar baska urun yok dunyada.
plastik lan plastik:)

Cevap veren herkes soruyu tam anlayamamış sanırım, ya da ben yanlış anladım :)

Bim'de satılan 5'li Okey fiyatı 13 lira, neden ucuz demek istemiş sanırım soru sahibi.

Çok da ucuz değil, çünkü genelde okey ve durex zaten 22-25 lira arasında marketlerde.

prezervatif öyle bir ihtiyaç ki acil lazım olduğunda markette fiyatı ne olursa olsun alırsın o yüzden de marketler şişik fiyatlar çekebiliyorlar. birisi demiş mesel maliyeti çok düşük diye aşırı haklı herhalde en büyük tokatlardan biridir prezervatifler. bim müşterisi ne kadar prezervatif alır? migros müşterisine göre daha az. o zaman daha düşük karla satması gerekir ilgi çekici hale getirmek için.

okey zaman zaman kendi sitesinde bile cok ucuza sattığı oluyor.

hukuksal olarak bir yolu yok açıkçası. o para gelmez.

tl olarak vermeyin dolar-euro-sterlin ya da altın olarak verin ve o baskıda bulunan aile bireyleri de bunu bilsin.

tavsiyem sağlam borç yapın kendinize onu ödemeye başlayın. paranız hiç olmasın. varsa da yok diyin. akrabalardan borç falan isteyin.

yoksa geceleri sessiz sessiz ağlarsınız saatlerce.

rakamı bilmiyorum tabi ama kenarda 100 bini olan adama 5 bin koymaz herhalde.

Asla öyle güvenmediğim akrabaya borç para vermem. Ki bence sırf akraba diye de güvenilmez birine para verilmemeli. Gerekirse ailemle aram bozulsun hiç önemsemem. Belki bugün ihtiyacınız yok o paraya, ya yarın çok ihtiyacınız olursa? O zaman ne olacak?

Yerinizde olsam eşimi, arkadaşımı, çocuğumu bahane eder parayı vermezdim. Çok yakın, kardeşiniz gibi gördüğünüz birinin kirasını ödemek için parayı harcadığınızı söyleyin.

Anam Babam istediği kadar baskı yapsın bu durumda ki birine hiçbir şart altında borç vermem

Verdiğin para geri dönmeyecek. Borç olarak değil hibe olarak verebileceğin senin için önemsiz bir rakamsa ver ancak. Hukuki açıdan sorduğun sorunun cevabını kendin vermişsin, borcunu ödemediği için icralık olsanız bile üzerine bir şey bulamayacaklar :)

alacağı şeyin üzerine rehin/ipotek koyun, ödeyince de gider kaldırırsınız.

Valla hastalik, ne biliyim aclik vs durumlari yoksa vermezdim.
Aileden kefil bul. Baban kefil olsun atiyorum madem zorluyorlar. Senetli falan ama sozle degil

benden 50 lira çalışır. geri vermesin. gitsin kendine 4 bira fıstık alsın. ama büyük tutarlar çalışmaz.

sakın sen de verme. icralık falan demişsin. gerekirse kötü ol.

haaa illa salça oldu. eşinin dostunun taşınmazına teminat koy. açıktan para verme canın yanar. uyuyamazsın geceleri.

Verip kötü olacağına vermeyin kötü ol.

Ayrıca paranız olduğunu neden başkaları biliyor ki? Biliyorlar ki borç verdiyolr, borç istiyolar.

Gençler size tavsyiem, asla paranız olduğu bilinmesin. İyi kazanılan bir işiniz varsa ve paranız olduğu tahmin ediliyorsa da sürekli bi borç altında olun.

Gerçek olmasa da bir borç uydurun kendinize, yatırımlık arsa almış olun mesela, onun kredisini ödediğinizi söyleyin. Ya da bi arkadaşınıza uyup borsaya yatırım yaptığınızı ve dolandırıldığınızı söyleyin mesela, onun borcu hiç bitmesin, öyle anlatın.

2 hem şık hem kullanışlı. mikrodalga için uygun. alınır.

bento box aldım ben ama aşırı küçük ona dikkat edin.

valla ikea saklama kaplarının lüks olanları ence çok kullanışlı. cam olanları da var. bir de mikrodalga uyumlu kapakları var ağzını hafif açabiliyorsun.

ben olsam onu tercih ederdim.

@ozdek
www.ikea.com şu mu hocam?

Cam ağır diye elemiştim sanırım, ama sağlık açısından daha iyidir.

evet ama kapağı şekilli olacak. ortasında bir sibop gibi bişi olması lazım mikroya sokarken onu pıt yapıyorsun. katalogda bulamadım onu üretmiyorlar galiba artık.

sağlık açısından cam dedim yoksa ikeanın plastiklerinden de memnunum. mikro safe olması lazım onlar da. açıkçası taşıma açısından plastik derim ben de.

hocam iyice kafa karıştırmak gibi olacak ama, her gün işe yemek götüren biri olarak hem bölmeli olması, hem sızdırmaması hem de hafif olması önemli. cam tamam sağlıklı ama hem ağır, üstüne kırılma derdi var, hem de bölmeli değil. iki çeşit yemek götürmek için iki ayrı cam kap bu da 2 kat ağırlık demek. o yüzden ben de hiç istemeyerek plastik aldım.

bende hem ikea'nın hem de tupperware'in boy boy olanlarından var. farklı boylarda olması daha iyi, ana yemek, yoğurt, salata gibi farklı ölçülerde olanlara iyi oluyor, birden fazla olması iyi biri kirliyken diğerlerini kullanabiliyorum ya da artanı işyerinde dolaba koyup ertesi gün ayrı bir kapla ekstra birşeyler götürebiliyorum.

bende olanların linkini bulamadım ama şunlara denk geldim:
www.ikea.com.tr

www.ikea.com.tr

tupperware.ipapercms.dk

ayrıca googleda tupperware yemek termosu diye aratınca daha farklı şeyler de çıkıyor.

@halanne hocam çok teşekkür ederim değerli tecrübe paylaşımınız için. Bölmeli olmasına dikkat edeceğim.

bu söylediğini zaten yıllardır ticaret adı altında yapıyor insanlar? online olup olmaması bir şeyi değiştirmiyor. fabrikadan alıp halka satacaksın. bunun adı ticaret.

fabrikalara dışarıdan mal almak derken belli bir hacme ulaşırsan fabrikalara iş verebilirsin. bunun da adına fason ürettirmek denir. örnek bkz lacoste bunu yıllardır türkiye'de fabrika sahibi olmadan yapıyor. bunu tüm dünyaya satıyor. lcw vs bile bunu yapıyor.

bunu yapmak için tek kriter güçlü olmaktır. paran varsa kral sensin.

benim anlamadığım bu sistemi ilk sen mi düşündün sanıyorsun? sonuçta doğru yerlerde tanıdıkların varsa ve bu malları satma gücün varsa zaten bu işi yaparsın.

eğitim olayını geçelim. proje yönetimi sertifikasıyla proje müdürü olunmuyor. aynı zamanda tecrüben de olması gerekiyor yoksa çuvallarsın.

a b c insanları yapmıştır ve yeterince kar getirmemiştir.

türkiye paypal'den çıktığından beri bir türk firmasının direk ödeme alması çok zor hale geldi. yani bir a firması sana swift yapıcakta 20 gün sonra paranı alacaksın. çok zor.

yurtdışında firma kurup yürütmen lazım o da masrafları arttırıyor.
uğraştırır adamı yine piyasa sabit değil kendi ilindeki firmalar muhtemelen toptan satıyordur yani senin satış yapacağın zaman adamda mal olmayabilir bu sebeple seninde toptan alman lazım bu da ayrıca stok masrafı demek.

sorun finansal yani. almanya'dan sana direk ödeme gelse sende ptt ile malı göndersen bir sorun olmaz ama paranın gelmesi sıkıntılı malın gitmesi sıkıntılı 2020 türkiye'sinde.

Bunu yapan arkadaslarim var zaten. Ama uzun sure sikinti cektiler çünkü zaten bu isi yapan bir suru adam var.
Yalniz oyle bir kasa bir masa girilemiyor çünkü para ya da sana arka çıkacak tanidik lazim.

Direkt bunu yapan bir sirkette calisiyorum sadece ithalat yok. Uretici degilsen ithalat yapmak cok mantikli degil cunku vergi avantaji saglayamiyorsun pek ama olmaz degil

12 yıllık dış ticaretçiyim.
öncellikle bu tür işleri yapan bir çok dış ticaret firması var. ihracat yapamayanın ihracatını yapan, onlar adına ithalat yapan vs. hangi sektöre yöneleceğin çok önemli ama. her türlü ithalat ihracatı yaparız dersen patlarsın. ürünler gümrük tarifeleri için de bilgin olmalı.

son olarak proletarier aller lander vereinigt euch çok haklı. öyle bir vergiler gelmiş ki üretici değilsen muafiyetin yoksa o vergiler çok bel bükecek :/

cok sacma. sacma olmayan ve calisanin iyiligine olan bir sey yapmalarini beklemiyorum zaten kendilerinden.

sata sata bitirdikleri icin yokus asagi yuvarlanan ekonomiye yeni kaynak bulmaya calisiyorlar.

issizlik fonunun isverenlerin cebine gittigi ulkede her sey beklenir.

rezalet ama beyaz yakalılar hariç kimsenin ilgisini çekmiyor nedense. Bence gasp. Bıktım artık her şeyimize el konmasından, vergilerden.

Bu süreçte ücretsiz izine çıkma, KÇÖ olayı da bizim biriken paralarımızdan yedi mesela.

ne zaman topluca ''yeter'' diyebileceğiz çok merak ediyorum.

Gasp, sizin goremediginiz bir sey yok da gozunun önundeki olaylari goremeyen milyonlardan böyle biraz mantik yurutmelerini gerektirecek seyleri anlamalarini ummamak lazim.

biz bu kıdem tazminatını ve sigorta sistemini kimden aldık bilmiyorum ama bildiğin değiştirmeye çalışıyoruz işte.

baya pişman olduğumuz kesin.

medeni ülkelerdeki örneklere bakıyorlar. şu anki özel emeklilik dediğimiz olayın normal sigortanın yerini almasının ilk adımları bunlar.

emeklilik özel emekliliğe dönecek senden her ay katkı kesilecek, bu katkıya emekli olana kadar ulaşamayacaksın, kıdem kalktığı için muhtemelen ileride sözleşmelerde sürelere de bir ayar çekilebilir. şu an 2,4,6,8 hafta diye giden ihbar süreleri değişebilir.

özel sağlık sigortasını hala deniyorlar. 10 yıl içinde sgk sistemi de tamamen kaldırılabilir gibi görünüyor.

bütün bu haberlerle tepkilerimiz ölçülüyor tepki yoksa devam. mesela yurt dışında yaşayanları ilgilendiren konularla ilgili kararlar çok kolay çıkıyor çünkü tepki gelmeyeceğini biliyorlar. bkz sigorta borçlanma miktarlarının %200-300 arttırılması.

kocaman bir simülasyondayız aslında her gün bir şey deneniyor. tepki yoksa gaza basılıyor.

@ozdek, cidden simülasyon gibi. Ama böyle olursa her şey, Amerikalaşıyoruz demektir. Madem öyle özel emekliliğe ben karar vereyim (mesela benim işim belki de hiç emekli olmama izin vermeyecek vs.)istediğim zaman bozdurup paramı çekebileyim. Sağlık için de SGK için para kesilmesin ben o parayla özel sigorta yaptırayım. Öyle seçimlik bir şey sunmalılar madem.

ya ingiltere örneğinde devletin emeklilik sistemine hem katkı sağlıyorsun hem de pension var. ama devletin emeklilik sistemi kuş kadar para veriyor sana. pension ise vergi harici güzel ama paranı çekersen vergi kesiyorlar tabi.

tek artısı şirket katkısı olayı yaygın. sen %5 ödüyorsan şirket de %5 ödüyor. Bazı kurumlarda %25-30'a kadar katkı duydum(tabi o katkıyı kim verecek bilemem-maaşından gidiyor). ama ortalamada 2-12 arası bir yığılım var. genel kabul 5 civarı herkes eh işte güzel diyor.

bu ne demek %10 sen versen %10 da şirket verse yılda 2.4 maaş, 20 yılda 48 maaş demek. 50 maaş desen maaşın 5 bin lira desen 250 bin lira birikir. + fon getirileri tabi. bugünün parasıyla buna denk gelir herhalde hesabı yapamadım kafadan.

ama devletin sistemi sana 5 maaş belki verecek. o yüzden medeni ülkelerde insanlar bunu seçmiş durumda. ama şirketler de katkı yapıyor ve bu devlet tarafından destekleniyor. muhtemelen vergi desteği falan sağlanıyor şirkete de.

öte yandan sağlık konusunda da nhs diye bir sistem var yani sgk diyelim. 10 milyon kişi sırada diye dün bir haber izledim. nüfusa bak rakama bak. insanlar 1 sene vs ameliyat için bekliyor. yine ne oluyor şirketler ya da insanlar özel sağlık sigortası yaptırıyor. bana şirket yapıyor mesela ama ailem için ek para kesiliyor. bazı şirketler aileyi de ödüyor tamamen farklı uygulamalar. ama şirketin bunu yapması her zaman avantaj çünkü hasta adam hemen tedavi olabiliyor. winwin yani.

bu zaten tr'de başladı. sağlık sistemi neredeyse çöktü. kaç kişi hadi devlet hastanesine gideyim de ameliyat olayım diyebiliyor? tanıdığım herkes acıbadem'de tedavi oluyor.

1- Evet Rezalet
2- Evet ediliyor
3- Var

Göremediğin şey şu, bu adamlar bu ülkenin patronu, ellerinde öyle büyük bir güç var ki aklın hayalin almaz. Ayrıca 65 yaşına kadar zaten para alamıyorsun emekli de olsan, millet o yaştan sonra gelen paranın ** koyayım diye düşündüğü için ve bıktığı için değiştirmeyenin *** koyayım mantığı ile ses çıkarmıyor.

Buna göz yuman işçi sınıfına her şey müstehak. Daha ne olacak ses çıkarmak için bildiğin gasp bu. Haberlerden izledim nevrim döndü. Millet o üç beş tazminatı çekip peşinat yapıp ancak ev araba bir şey sahibi oluyordu ona da göz koydular. Böyle başa böyle tarak...

Hayır
Yılların geyiği

işe başlanan gün esastır. yani 11 haziranda sözleşme yaptın. 11 haziran'da bahsedilen hizmetleri sunmaya başladıysan 1. gün 11 hazirandır.

ama başlangıç tarihi 18 haziran olarak yazdıysa o gündür.

inşaat sektöründe genelde sözleşmeyle aynı gün başlamak imkansız olduğundan min 2 hafta max 2-3 ay gibi başlangıç tarihleri konur.

bu bir temizlik sözleşmesiyse yine bir süre verilir malzeme alımı vs için mesela 18 haziran'da başlar yine.

bu bir iş sözleşmesiyse eleman o gün işe geldiyse (sözleşme imzalamak için bile olsa) maaşını haketmiştir bana göre. yani işe başlasıysa haketmelidir.

normalde haftada 1 civarıydı, evde kalmaya başladıktan beri haftada 3-4'tür ortalama. bazı hafta sonları günde 2 film izledim mesela.

jrr +1

o da sevdigim bir oyuncu oynuyorsa. onceleri deli gibi film dizi izlerdim. bi yerden sonra insan birakiyor galiba

bazen günde iki tane, bazen birkaç haftada bir.
belli olmuyor.

Haftada 2 3

hafta 1.

Belli bir sıklığı yok. 11 Mart'tan bu yana (eve kapandığım tarih) saymadım ama on film izlemişimdir sanırım. On filmin altı tanesini son iki haftada MUBI'den izlemişim.

Benim de degisiyo, bazen ayda bir film bile izlemiyorum, bazen günde iki film izliyorum. Karantina başladığından beri ortalamam haftada üç film.

Ramazan ayındayken ve bayramda hemen hemen 1 tane izliyordum. Bu ay biraz sekteye uğradı ama son 4 gündür, bir film izliyorum.

değişkenlik göstermesine karşın, haftada 4'ü ortalama olarak kabul edebilirim. geçen hafta her gün 1 film izlerken bu hafta sadece 1 film izledim.

Senede 1-2

vizyona giren her filmi izlerim genelde.

netflix'in filmlerini bile izliyorum.

Haftada 1-2.

Haftada 2-3

bir kere kolu kaptırdın mı bu işler çok zordur. o telefonu mesai saati bittikten sonra açmanı tavsiye etmem.
şirket telefonu da olsa bir mesai saatiniz vardır elbette. 7/24 açık tutulması gereken bir telefonsa bilemem ama ben akşam 18'den sonra müsait olmuyor telefonu başkasına vereyim falan denebilir?

Kabus gibi. Ne rezil karakterde insanlar var.
Bunlar ancak yasadan davadan anlar ama nerede buna ceza verecek hakim. Yoksa konuşarak anlayacak adam boyle sey mi yapar?
Yani bence bunlari kayıt altina alin, ileride kullanirsiniz.

alakasız bir zamanda "fazla çalıştığımız sürelerin ücreti ödenecek mi" diye sor yanına gidip. ne fazlası derse "e mesai bitince akşam 10'da bile çalışmamız gerekiyor, artık home office olmadığımıza göre ben eve geldiğimde mesai saati ve çalışma ortamı dışına çıkmış olduğum için yasal olarak fazla çalışma yapıyor oluyorum. kçö bittikten sonra bunun ücretini alacak mıyız, hesabı nasıl olacak" diyeceksin.

patron perspektifinden bakarsak; işin görülmesi için sana fazla çalışma yaptırma hakkı var(tabii rızanı alması lazım önce ama orası okay diyelim) ama bunun yasal karşılığını vermek zorunda. ya bunu yapacak ki mali durumlar kötü olduğu için sanmıyorum kabul etsin, ya da hık mık diycek, sen de "o zaman akşamları çalışmıyoruz, okay" diyeceksin.

kolunu kaptırdın mı geriye dönmesi zor +1
her zaman yazdığım gibi gelişmiyor o diyaloglar biliyorum ama bir noktada "haklarımın farkındayım ve illegal şeyler yaptığınızın bilincindeyim, çok zorlamayın beni" mesajını vermen lazım. bunu tehdit gibi yapmaya gerek yok, sadece kendini ve ne isteyip istemediğini göstermen gerekiyor. en azından şimdilik.

Mesai saatleri dışında çalışmayacağını söylesen ?

Cringe levelım o kadar yükseldi ki okurken dişlerim çeneme kaçtı. Bağlam farklı da olsa bir Duyuru klasiği olarak net cevabım şudur: Ayrıl coco.

@Sonsuzluk ve Bir Gün , işine gelmeyen defolsun gitsin kafasındalar. ama ben niye haklıyken haksız olup 4 senelik tazminatımı yakayım?

kardeşim bak şimdi dişe diş. arıyo mu acma. mesaj atıyo mu bakma. neden yakacan tazminatını. bırak ya takma. whatsapptan yazdı mesela saat 22:00 gelen mail için de ki yarın mesai saatinde bakarım de. cevabını ver.

bruce +1

" Bi akıl da diyor ki bunu haklı fesih sebebi olarak gösterip 4 senelik tazminatı al git."
bunun yapmadan bi avukatla gorus bana kalirsa.

kçö konusunda ben de ayni durumdayim ama arastirdiklarim sonucu anladim ki hakli fesih yapamiyormussun. sonradan degistiyse bilmiyorum ama tazminatla bunun bi alakasi yokmus oyle yazildi hep. bana sacma geldi ama @fakyoras+1 diyorum, avukatla gorusmeden boyle bir seye kalkisma.

ayrica o ne berbat patronlarmis ya bi an benimkilere sempati duyasim geldi :) mesai disinda yaptigim isler icin mesai ucreti odenecek mi veya benzer sekilde sorularla bilincli oldugunu ve ustelerlerse baslarina bela olacagini hissettir tavsiyesine de +1 diyorum ayrica.

Hacım telefonu geri ver ya da ofiste bırak mesai saatinden sonra, eğer kullanıyorsan açman lazım.
Onun haricinde watsaptan yazmış, mail atmış gece 22 de vs falan sakın bakma bile, Son olarak ta öyle çıkarım alırım tazminatımı falan diye düşünme o işler öyle kolay degil, hele şimdi hiç değil. Çok fazla patronuda sinirlendirmeden diş göstermek lazım.

Onların telefonuna bakmayın, maili okumayın hatta mümkünse son görüldü kısmınu kapatıp mesajları okumayın. bu durum rahatsız ediyorsa onlar sizi çıkarsın siz mesai saatlerinde çalışmayarak yanlış bir şey yapmıyorsunuz.

İş hayatı hiç değişmiyor ya nereye gidersen git bir işi bir kere yapmayagör görevin haline geliyor.

otomatik klima bir lüks seviyesi tabi ama onsuz da yaşayabilirsin. biraz elle ayar yapman gerekiyor o kadar. yani opsiyon yoksa çok da öldürmez.

arka camlarda otomatiği kim kullanacak ya şoför sensen özellikleri daha iyiyse fiesta al. ama i20 vs fiesta'da i20 alırdım herhalde. gerçi özelliklere bağlı büyük konuşmayayım.

otomatik klima var
babam çok anlamıyor nedir ne değildir, o yüzden hava sıcaksa en soğuğa getirip sonuna kadar açıp soğutur, sonra kapatır.

ben 22 dereceye ayarlarım yaz-kış, gerisine karışmam.

gerekli mi dersen de benim için bir tercih sebebi olurdu, ama görüldüğü gibi çok da gerekli bir şey değil. konfor sonuçta.

Otomatik klimasız da olur, benim arabada aradığım ilk 10 özelliğe girmez. Ayrıca Fiesta'da yeni kasada arka camlar otomatik. 2017 sonunda aldım oradan biliyorum. Benimki trend bide en düşük paket. Corsa ile karıştırdın belki de.

dert edilecek en son şey.

@the coon avrupada degil hocam. St-line altinda 2019a kadar arka camlar manuel ve şoför tarafindan da kontrol edemiyorsun. Ingiltere ve fransa'da böyle en azindan. Ama salakligi anlayip 2019'da otomatik yaptilar.

Otomatik klima güzel bir şey ama kesinlikle öncelik değil.

kendi arabamda otomatik klima vardi, ben onu da manuel kullaniyordum :) hic "iceriyi 24 derece yapsin oh mis" demedim.

gecenlerde dedemin arabasini kullandim, manuel klimasi var, yabancilik cekmedim.

Valla yıllardır her arabmda otomatik klima var, ama ben hep manuel ayarlarım kendime göre.

arabamda var otomatiğini değil kendi ayarımı kullanıyorum. herkes hız sabitleyici için ölüyor ben bir kere kullanmadım.

şimdi yaptırmazsanız 3 temmuz + 45 gün içinde yaptırabilirsiniz gibi anladım. 15 eylül son tarih gibi?

Çevirmede zaten vizeye bakmıyorlar şu sıralar, çok kasmadan müsait olduğun bir zaman git.

herkes birşey diyor bu konuda. ceza kesebiliyor diyen var, işte bakmıyor diyen var. benim de 18 mayıs'da doldu. egzoz ölçümünü yaptırdım, bunun cezası çok fazla çünkü. 2 gün önce de muayeneyi yaptırdım, gecikme cezası almadılar. istasyonlar açık alanda zaten bence yaptırın.

Muayene btiş tarihi 2 nisan olsaydı, ve yaptırmamış olsaydık, cezalı ücret öderdik.

3 nisan ve sonrası için cezalı ücret yok, eylüle kadar yaptırabilirsiniz.

Açıklamadan bunu anlıyorum.

reserved

kamp sandalyeleri rahat. decathlonun giriş seviyesinin bir tık üstü olanları misal.

A101 de kampanya vardı devam ediyor mu bilmem ama bakmanızı tavsiye ederim

ben tahta kol aldım. memnunum. ikiside olur.

Oturduğun zaman omuz ve koltuk altına denk gelen demirleri olmasın katlanır sandalyelerin.

evliysen de çocuk var mı, düşünüyor musun gibi sorular geliyor :) evlilik - çocuk gibi şeyler hayatı ve düzeni doğrudan değiştirebilen şeyler. özellikle de kadın için. Bir kadın evlendiğinde sadece evliliğini bahane ederek tazminatını alarak işten ayrılabiliyor en basiti.

2,5 saatte 7 kişi mi ? Subaylık mülakatı sanki mübarek.

1- Kadın isen çocuk doğurma ya da evlilik tazminatı olayından dolayı soruyorlardır.
2- Erkek isen, verecekleri maaş ile ev geçindiremez bu yarın gider mantığı nedeni ile soruyorlardır.

Üzücü ama bir çok kurum hala böyle düşünüyor.

bana ne zaman çocuk yapmayı düşündüğümü bile sordular. bişey diyemem şu an için dediğim halde mutlaka vardır bir planınız diyor. seks takvimi mi açayım önünüze...

sorulmaması gereken sorular.

ama onların düşündüğü muhtemel nedenleri:
- evlenirsen işi bırakabilirsin.
- çocuk doğurursan işi bırakabilirsin.
- sevgilin varsa evlenebilirsin.
- evlenmeyi düşünüyorsan eşin çalışmanı istemeyebilir.

bunun sorulması ile bu konuda muhtemelen ayrımcılık yapıldığını düşünüyorum. hoş bir durum değil ama işsizliğin çok büyük problem olduğu ülkede bununla ilgili sağlam davalar görür müyüz hiç emin değilim.

Premium hesap naif bakmış, yukarıdaki cevaplar +1

Medeni hali geçtim, tek mi yaşıyor aileyle mi arkadaşla mı sorularından yola çıkıp "aile hayatı yok gecikip durur bu kesin" diyen ik'cı tanıyorum. Kafalarındaki kalıplara göre bi çıkarım yapmaya çalışıyorlar işte, geniş düşünemiyorlar.

konusma becerisi falan olcmuyorlar, gereksizce bu soruyu soruyolar ki etik olarak sorulmasi yasak bir soru bu.

ayrica bu sorunun evrimi su sekilde

iliskiniz var mi?

evlenmeyi dusunuyor musunuz?

kac senelik evlisiniz? cocuk dusunuyor musunuz?

olursa kac yasina kadar siz bakmayi planliyorsunuz?

cocugunuz kac yasinda?

kardes dusunuyor musunuz?

cocuk-cocuklariniza kim bakiyor? bakici mi aileden biri mi yoksa okula-krese mi gidiyor?

bir kadin olarak ben bu sorularin hepsiyle muhattab oldum ne yazik ki.

bana ik, açık açık benden önce görüştüğü kızın kısa süre içinde evlenmeyi planladığını bu nedenle onu seçmediklerini, benim de böyle bir planım olup olmadığını sormuştu.

çünkü medeni hale göre muamele gösteriyor vizyonsuzlar.

şu an ekipte tek bekar olduğum için evim ekipteki herkesten daha uzak olmasına rağmen kıta değiştirecek olmama rağmen ilk ben ofise dönüyorum. çünkü onlar evli :) ben bekar ve yalnızım.
bunun bir tık ilerisi de çocuk muhabbetleri işte. özel hayatına göre muamele görüyorsun.

edit: bu arada yöneticim birkaç kez ee ne zaman düğün ne zaman evleniyorsunuz diye de ağız yokladı. sana ne diyememek çok üzücü.

geçen yıl bir lisans için ciddi mobing yedim, almazsan zam yok terfi yok vs vs. neyse aldım lisansı. zam konuşmasında bana şöyle bir cümle kuruldu; '' bu sene evleneceğin için x zam yaptık ''. nasıl yani ? lisans diye tutturdunuz ve aldım lisansı aldığım için de zam almak zaten hakkım. ayrıcalık tanır gibi evleneceğin için zam verdik ne demek. bu konuda çok doluyum.saçma sapan şeyler işte.

Erkeksen evliysen işten kolay kolay çıkamazsın her dediklerini yaparsın, kadınsan evliysen her an işten çıkabilirsin veya hamile olup bir süre uzaklaşabilirsin gözüyle bakıyorlar.

Ayrıca şirket içinde de, ekstra çalışması gereken varsa haftasonu, gece vs genelde bekarlar, mümkünse bekar değilse evli erkekler öncelikli.

Seni nasıl kullanabileceklerini-sömürebileceklerini anlamaya çalışıyorlar. Bir keresinde iş görüşmesinde direktör seviyesinde olan adam aynen şunları söyledi."Tam istediğim gibi bir adaysın ama bekarsın, sorumluluğun yok, mecburiyetin yok, istediğin zaman işi bırakıp gidebilirsin. Şu anda seni işe alamam ama eğer evlenirsen mutlaka tekrar görüşelim" İçimden koca bi siktir çekip çıktım görüşmeden. Çok zor durumda değilseniz böyle bir firmada zaten çalışmayın.

Görüştüğünüz firmaya göre değişir. Biraz iyi niyetli bir yaklaşımla geleyim: özel sağlık sigortası ve olası yurt dışı iş seyahatleri için gerekli olabiliyordu. Yurt dışı merkezli şirketlerde çalıştım, bu sebepten soruyorlardı, TR şirketlerinde farklı olabilir.

sorulması hukuka aykırı..

türkiye insan hakları ve eşitlik kurumuna şikayet edebilirsiniz.

güven vermiyor ama sahibinden'deki emlakçılar da vermiyor.
yani o açıdan ekstra bir durum yok gibi.
aslında bazı ilanlarda takipçi yorumu olması iyi bile olabilir.
özellikle arazi yatırımında temkinli olmak lazım her zaman.

istanbul ve dışında büyük araziler aldım. 10 sene önce 1 milyon tl+ bedellerle arsalar aldım fabrika vs yapmak için. muhatap olduğum tipleri görseniz koşarak uzaklaşırdınız ama ne yazık ki böyle bu işler. çok fazla gazlama var arsa işlerinde o yüzden en büyük önerim gidip orada yaşamayacağınız bir yerde arsa almayın. bağ, bahçe, fidanlık için bile geçerli bu. bir akraban ya ben burada yaşarım köprü de geliyor diye 100 km ve deniz geçtiğin bir yerde villa yaptı. kış dönemi önce bekçisi soydu. bekçiyi kovdu sonra kimliği belirsiz bir grup eve girdi evi talan etti. salonda falan ateş yaktı. camlar kırıldı. adam her sene yazın 2 ay keyif için deli gibi masraf yapmaktan bıktı elleriyle yaptığı evi kaderine terk etti. eve ulaşmak için bile 20-30 dk dağ yolunda gidiyorsun ya da köy yolu diyelim o yüzden kiralamak bile mümkün değil.

neyse ki böyle fantazileri yapmış akrabalar tanıdıklar sayesinde daha düzgün kararlar alabiliyorum.

emlakçı vs tayfası bu ülkede nedense en çakal ve en eğitimsiz tipler. onlarla fazla takılırsanız onlar gibi oluyorsunuz hatta. 10 sene beraber takıl üniversite diplomanı yak misal.

Kalp atışından enerji üreten saat var mı bilmiyorum ama vücut hareketlerinden enerji üreten saatler var, belki öyle bir saattir kinetik saat diye aratırsan örnekleri çıkar karşına.

ben çocukken babamın seiko 5'i vardı. pilsiz, hareket ile çalışırdı. 25-30 sene önce.

kinetik saat mucizesi. ama nabız falan da güzel hikayeymiş neden aklıma gelmedi bilmiyorum.

seiko iyidir bu konuda. 70'lerden kalan hala çalışan saatimiz var.

sadece mühendis kafasıyla iş yapıyoruz ondan.

şimdi bir ırmak var. buraya baraj yapmak istiyorum. e belli limitler var tabi suyu kaynağından vs uzaklaştırmak yerine olduğum yere baraj gölünü kurmak iyi fikir gibi geliyor.

bunu daha iyi etüd ederek yerini değiştirebilirim. ama belki birisi bana tam bu noktaya yapılacak dedi. o zaman tasarımı ona göre netleştiririm.

belki gerçekten alternatifi yoktu. onu etüdü yapan ve tasarlayan gibi bilemem tabi.

politik etkilerden arındırsak bile -ki bu dönemde kafamızın bir yerinde olması lazım- yer seçimi gerçekten en mükemmel yer olarak yapılmış olabilir.

oraya da şansa tarihi bir yerleşim denk gelmiş olabilir.

bundan sonrası vicdan mı cüzdan mı tartışmasına benziyor. ülke için katmadeğer yaratacak ve belki alternatifi olmayan bir yatırımı tarihi korumak adına belki 50 yıl erteleyebilecek misiniz?

bu kararı siz alsanız ne yapardınız?

not: konu hakkında hiç bir arka plan bilgim yok tamamen baraj da tasarlamış bir mühendis olarak yazdım. dün bbc'de bir belgesel izliyordum. adamlar 6 milyar poundluk yolsuzluk bulmuşlar. tehdit olarak terör demişler. adam olayın üstüne gidemedik çünkü bir insanın bile canından daha değerli bir konu değildi dedi.
dolayısıyla temiz su ihtiyacı da insani bir ihtiyaç olarak bakılırsa orada yaşayan belki on binlerce belki daha fazla insanın susuz kalmasına seyirci kalan yönetici olarak anılmak ister miydiniz?

böyle bir konu olabilir diye düşünüyorum.

yığma binadır muhtemelen. 50-60 yıllık olabilir. belki daha da fazla. ama 2 yıllık yığma bina da biliyorum böyle anlaşılmaz.

@ozdek

Şehir merkezinde bir yapı. 40 yıllık olduğundan eminiz de öncesini bilmiyoruz. Merak ettik başına yıkılır o bina depremde mevzuları dönüyor aramızda.

Salonun bir duvarı, salonu odadan ayıran duvar ve o odayı da onun yanındaki odadan ayıran duvarların Uzunlukları da birebir aynı. Parkeler de ahşap platform üzerine döşenmiş gerçek ahşaptandı.

60 tan daha fazladır net. Tuğlaların arasındaki beton(!) kumdan da anlaşılabilir. Kat sayısı, balkon tasarımı da fikir verir.
40 sene öncesi 80ler oluyor.
Üsküdar doğancılarda dökük olmayan bi apartmanda kalmıştım, 60larda yapılmış. İçini bilmiyorum ama ooo retro eski tuğla diyeceğim bir bina izlenimini vermiyordu.

Benimki böyle bir apartman 100-120 yıllık oldugunu tahmin ediyorum

İnternette yığma tuğlanın kolon vb. gibi bir sistemi olmadığını, tüm yapının yekpare olduğunu, bu yüzden binadaki dairelerde oda katma/bölme vb işlemler yapılmaması gerektiğini, tuğla ile kullanılan harç yıllar boyu kaynaşıp taşlaştığı için sağlam bir yapı tipi oldugunu okudum, ne kadar doğru bilmiyorum.


Özelden bölgeyi yazarsanız belki bizim buralardır yardımcı olmaya çalışırım

Edit: Eşim meğerse tam tarih biliyormuş 1915 yapımıymış.

bizimki de böyle bir bina, ateş tuğladan yapılmış, yaklaşık 70 yıllık.

Şaşırdım ve böyle bir başlık açtım çünkü;

Bina çok karaktersiz bir bina. Hani eski binaların bir kimliği oluyor, dış cephe, daire içinde detaylar oluyor. Bu binanın hiç bir özelliği yok. Doğru düzgün balkonu bile yok. Sadece bütün salon duvarları ve odaların dışa bakan duvarları baştan sona camdan oluşuyor.

Tek değişik noktası holünün büyük olması, odalardan birinin hole bakan duvarının olmaması, sadece büyük bir ahşap kapıdan oluşması.

Bina zemin+2 kat. Dükkanlar dahil olmak üzere 6 bağımsız bölümden oluşuyor.

Sanırım en az 50 yıl olarak varsaymalıyım o zaman?

güç seçeneklerinde yüksek performansı seçtiğinize eminsiniz değil mi ?, gerçi öyle olmasa %100 olduğunda da performans düşer. Hep mi böyle idi ?, belki şarj aletinde sıkıntı var.

Laptop marka modeli ile googlelayın.

edit: 100% değilken, şarj aletinin sağladığı akım/voltaj hem şarj etmeye hem de donanımın istediği gücü karşılamaya yetmiyor gibi.

Marka model nedir?

güç seçenekleriyle alakalı.
şarj ile oyun oynamayın. prize takılı olsun mutlaka.

aslında mümkünse hep şarjda çalışmak lazım.

Pil seçeneklerini iyice kurcala. Cİhazdan cihaza farkettiği için doğrudan yardımcı olamam ancak çözülebilir bir sorun bu.

marka ve model: Monster Tulpar V14.1
şarjda kullanıyorum genelde ama şu sıralar aile üyelerimden bazıları alıp gidiyor ve geri getirdiklerinde şarjı biraz düşmüş oluyor. takıyorum şarja ve oyun açıyorum fakat dps çok düşük. %100 olunca tekrar iyi performans almaya başlıyorum.
internette birkaç yazı okudum buna dair ve yazılanları yaptım ama pek bir işe yaramadı

%100'ün altına düşünce işlemcinin çalışma kapasitesini düşürmesiyle ilgili bir ayar vardır. Bütün güç, pil, sistem ayarlarını kurcalayın.

afiyet olsun. bişi olmaz.

bakmadan yemeyi tavsiye ederim.

proteini yüksek diyorlar, afiyet olsun. kayısılarda da çok olur dikkat edin.

ev yapımı zeytinde falan da çok olur. az yemedim, hayattayım :D

süremiz ne kadar hocam, bi de istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?
ben bi de ikinci kağıdı şimdiden alıyım.

Hocam max. 50 kelime

Uzun suredir is bulamamış olmakla dunya görüşünüzden dolayı son is görüşmenizin olumsuz olmasi konularını birbirinden ayırabilir misiniz? Bence ayirmalisiniz.

Hatta is aramakla is bulmak da birbirinden çok farklı konular bana kalırsa. Is aramak çok zor çok boğucu. Is bulmak icin de referansa donanımdan daha fazla onem verildiğini cikarmayin aklınızdan.

böyle durumlarda hep ilk düşündüğüm fazla şeyetmemek lazımdır.
o yöneticiyle çalışamazsınız zaten kasmayın.
sinirlenmeyin vs..
bana ingiltere'de bir hintli iş görüşmesinde ırkçılık yaptı. ağzımı açıp bir şey diyemedim. çünkü o adamla zaten çalışamazdım. ertesi günkü iş görüşmelerimden kabul aldım..

Off ben işsiz kalmaya devam edermişim.

Ben zaten ise alımlarda sorulan garip soruları da hiç yanıtlayamam. Anca akşam yataga girince cevap gelir aklıma.

Bu arada ben de uzun süredir işsizim.

Bol şanslar.

Yapılan çok yanlış. Çocuğum özele gitse tatil olduğu ilk gün okuldan alır taksiti de ödemem. Neden dersen sen ücreti günde 8 saat ders için veriyorsun. Uzaktan eğitimde 1 2 saat ders verip sallıyorlar. Aynı şey mi? Düzgün bir ülkede olsa tatil ayından sonra para mara vermezsin ama işte...

Ben bir de okuduğu anaokulu ödemesini bitirdim, şimdi gideceği 1. sınıfı ödüyorum.

Sn. Bakanımızın da kolej sahibi olduğunu düşünürsek, elimiz kolumuz bağlıymış gibi geliyor.

yani kusura bakmayın da bir okulda ortalama 200 kişi çalışıyor. maaşları hepsinin takır takır ödendi. eğer bütün aldıkları parayı iade etseler nasıl ayakta kalacaklar?

tamam cimer'e başvurun okul batsın. seneye pandemi bittiğinde çocuğu mahalle mektebine verirsiniz artık.

biraz da böyle düşünmek lazım.

ya da delikanlı olalım özel okula zorla gönderiyordum bir daha da göndermeyeceğim diyelim. var mı diyebilen? sanmıyorum.

Öğretmenlerin çalıştığı saat azaldığı için onlara ödenen ücret azalıyorsa çocuğun eğitim aldığı saat azaldığında ödenen paranın kısmi iadesini istemek bence mantıklı. Okulun batıp batmaması bizi ilgilendirmez, özel okul sahibi olan “garibanlar” düşünsün.

Özel okullar özünde birer ticari işletmedir. Doğası gereği müşterilerinden aldığı nakiti kasasında tutmaz. Banka değil bu. Dolayısıyla tüm müşterilerine para iadesi yapması batması demek. Çünkü o parayı çoktan başka yere aktardı bile.

Kayıt yenilemelerinde yemek, servis ücreti, yeni kayıt miktarından düşülür.

Kayıt yenilemeyip farklı okula devam edeceklerin ise yemek ve servis ücretleri ödenir.

Eğitimin günde 1 saat, 2 saat ya da uzaktan eğitim olması okulun tercihi değil. Siz "ben çocuğu okula göndereceğim" dediğinizde size "Hayır gönderemezsin" diyen okulun kendisi değil. "Evde kalacak evden eğitim alacak" diyen yasa koyucunun kendisi. Ona da bunu dedirten mevcut olağanüstü koşullar.

Karantina döneminde evden çalıştığınızda kendi internetinizi, kendi telefonunuzu, kendi bilgisayarınızı, kendi ev elektiriğinizi vs kullandınız. Bunları patronunuzdan talep ettiyseniz bunu da okuldan talep edebilirsiniz. İşyeriniz nasıl özel bir işletme, ticari bir kuruluşsa özel okullar da öyle.

başka sitelere bakmak lazım daha ucuzları da mevcut.

Bazı sitelerde satılıyor. 50 liraya filan bir yıllık abonelik. 6 aylıklar 20-30 liraya satılıyor. Ben de yeni bir mac kullanıcısı olarak önce utorrent indirdim sonra macler için torrent olan sitelerden birinden word indirdim ve etkinleştirdim. Çalışıyor.

Böyle başlıklara her zaman aynı şeyi yazıyorum. O düşük ücretle satılanlar benim gözümde legal değil, korsandan farksız. O halde korsana para vermeye de gerek yok. Torrentleyin, hiç değilse paranız cebinizde kalır.

edu mailiniz var ise ücretsiz office 365 indirebiliyorsunuz. Bazı üniler mezun olduktan sonra edu maili kapatmıyor.

sorun olmaz. hızlanır hatta.

hizlanir da, 240 mi takmaliyim 120 de yeter mi anlaminda sormustum hdmi ile baglanip netflix izlemek icin?

takilma falan olur derseniz 240 alayim ama tabi iki kati fiyati

yeter yeter

120 rahat yeter.

bunları aynen ilana yazmaktan başka çaren yok. ticaret karşılıklı güven meselesidir. sen istersen kriminal inceleme yaptır yine de inanmayan inanmaz.. saçma ama doğrudur, inanırım yani ben böyle bir olaya. donanımhaberde ilan açtıysan belki üyelik yılın yeniyse güvenilmemiş olabilir. fatura yok garanti yok.. en azından aldığın tarihi tespit et onu da ekle.

edit: profiline güven olmadıysa ilanına test ettirmeden kesinlikle satış yapmayacağını yaz.

o kadar şark kurnazı arasında buna inanacak birisinin saf olması lazım. kimse internetteki bi yabancının sözlerine inanmaz kolay kolay. sahibinden ya da letgo üzerinde güzel geçmişi yorumu olan bi hesabın varsa bu ihtimal artar.

5 ilandan 2si falan çok az ve temiz kullanılmıştır gibi kolpalarla dolu. insanlar buna doyduğu için gerçek olanlar da kaynıyor arada. gerçekten satmaya ihtiyacın varsa ortalama satıldığı fiyat civarında koymak gerekiyor. ama aciliyeti yoksa inanacak biri gelene kadar beklemelisin. sohbeti uzatıp samimiyetini gösterirsen inanma ihtimali artar.

o dönem bu konuyla ilgili facebook'a post falan attıysan onları ispat için gösterebilirsin, yalan söylüyorsun diyen olursa da ulan iki yıl önce bunu mu planladım ilimunatimiyim kardeşim uzun vadeli plan yapayım dersin.

fatura yoksa inanmazlar, ekran kartları öyle kuıllandıkça eski gözüken şeyler değiller, ufak bi kaç kozmetik detayla sıfır gibi oluyor.

e haliyle millet de mining yapılmış canı alınmış kart almak istemez.

ben alcak olsam 1500 e bile almam mesela. riske girmem, bozulursa direkt olarak çöp, 1500 vereceğime 2500 veririm garantili faturalı alırım bozulursa da gönderirim servise tamir olur ya da yenisi gelir.

e tamam siz bunu bir başkası söylese inanacak mısınız?

kusura bakmayın ben de inanmadım.

bunun doğru olması için bence gerekenler: ya siz aşırı safsınız ya da ben aşırı safım.

faturası olsa ne olacak ki? sanal fatura var ama görseler ne olacak? direkt yok diyorum beklentiye girmesinler diye. bu kartın temiz olduğunu göstermez ki.

valla bir arkadaşın falan almadıkça inanmaları zor. Muadili 1750-2500 arası gidiyor da, onlar nasıl kanıtlıyor peki? Veya sen arada oyun oynadım desen daha mı inandırıcı olacak mesela?

İkinci el işleri güvene dayalı ya. Zor iş. Bu mining olayları da milletin kafasını karıştırıyor ki haklılar. (gerçi son 2 yılda mining yapan çok azaldı sanıyorum)

fatura şu açıdan önemli. belki sen kartı ikinci el aldın? birinci sahibi bir şeyler yaptı da bilmiyorsan? ya da refurbished aldın? belki çaldın? alıcı faturayı görmeden, alındığı tarihi ve o dönemki fiyatını görmeden bunlara nasıl inanacak?

bu arada arkadaşlar bana dokundurmuş. :p ben böyle bir olaya inanırım evet ama böyle bir kartı kesinlikle almazdım.

fatura ve kutu önemli şeyler, çöp alsa yine fatura kutu soracak adamlar var. psikolojik bir etmen bence, ben her ilanımda detaylıca belirtirim fatura ve kutu olduğunu, adam rahatlıyor valla böyle fatura var kutu var ohh ferah ferah, garantisi bitmiş olsa bile geçerli bence bu dediklerim. ayrıca 7 gün kullanıldı dürüstlüğü yerine, çok az kullanıldı politikliğine ne dersiniz ?

inandıramazsınız. ben bu yazılanları burada okudum inandım fakat sahibinden ya da letgo da okusaydım hayatta inanmazdım.

ne kadar anlayışlı insanlarsınız ya tebrik ediyorum. balkonda mangal yapmanın sıkıntısı yok, cezası da yok bildiğim kadarıyla.

en büyük sıkıntı komşular olur. bir de bizim mahallede eskiden vardı annem balkonda mangal yaptırmazdı. canı çeken olur kokusu gitmesin diye. bu yüzden her gün et yiyebilecek durumdayken (rahmetli babam mangal için canını verirdi-mangal yakalım desen iskelede bile mangal yakardı hiç acımazdı) çoğu gün sebze vs yerdik.

Üst katta otururum mangal yapıyorum. Duman çıkıyor hatta şiş yaparken kuyruk yağı da koyuyorum bayağı duman oluyor... Şimdiye kadar ceza meza duymadım. Rahatsız olup bana gelen olmadı. Olsa da umrumda değil. Alt kattaki adam cama, balkona çıkıp sigara içiyor cam açık olursa ev sigara kokuyor ben içmiyorum. kimse böyle şeylere dikkat etmezken de umrumda olmaz yani.

kindle paperwhite serisi öneriyorum. ama epub'ları mobi'ye çevireceksiniz okumadan önce. zor değil.

neo-meritokrası arşivinde bir tane bile pdf olmaması lazım.

olmaz zaten pdf formatında ebook olmaz. o başka bir şey.

Arkadan aydınlatmalı olanlarda çok büyük farklar yok. Açıkçası ben de rahatlığı nedeniyle paperwhite kullanıyorum 5+ senedir, çok da memnunum. Ozdek'in dediğine de katılıyorum; PDF bir e-kitap formatı değil. Kindle PDF destekliyor teknik olarak ama PDF Kindle desteklemiyor demek daha doğru sanırım.

Yakın zamanda Kobo Clara HD aldım, boyutu, ışığı, desteklediği formatlar, gayet memnunumm. Youtube'da incelemeler oluyor, oradan bakın derim.

kısa cevap: evet zordur.
şirketinde bunu yapabilecek bir it'ci çalışıyorsa o şirket kurumsal ve büyük bir şirkettir, zira her yiğidin harcı değil; bu durumda da bunu yapmaya cüret etmez o it'ci. gerçi kurumsal şirketten bağımsız, bununla uğraşması için sana ciddi şekilde kafayı takması gerekir, öyle bir potansiyel var mı onu ayrıca düşün.

buna önlem alana kadar siber güvenlik konusunda alman gereken daha hayati önlemler var denebilir. seninle hiçbir alakası olmayan bir hacker'ın banka ve şifrelerine ulaşması daha muhtemel bence.

banka hesabına girerken kullandığın uygulama ve websiteleri üzerinden şifreye erişmek ağ üzerindeki herhangi bir güç tarafından kolay kolay gerçekleştirilemez. ağa bağlı kişisel bilgisayarın ortak paylaşıma kapalıysa(default olarak kapalıdır) bu da pek mümkün değil.

kısacası fbi ya da anonymous peşinde değilse sorun yaşayacağını sanmıyorum.

türkiye'de genel olarak servis sağlayıcılar cgn ip denilen son kullanıcıya aynı ip adresi verilen havuzu kullanır.

yani aynı mahallede aynı apartmandaki adamla ip adresin aynı olabilir. bundan dolayı zaten birçok port servis sağlayıcı tarafından bloklu olacağından ulaşması zordur.

özetle evde mesela güvenlik kameran olsun, buna ulaşımın bile mümkün olmayabiliyor cgn ip sisteminde.

imkansız gibi denebilir.

onun yerine dikkat edilmesi gerekenler:
- phishing mailleri
- virüslü mailler
- kripto virüslü mailler

bunlar daha çok iş kullanıcılarını hedef alıyor artık 3 ay önce şirkette birinin phishinge kurban gitmesi sonucu herkese kripto maili gitti. kimsede admin olmaması nedeniyle kurtulduk.. çok dikkat etmek lazım.

iş bilgisayarını takip edebilir. diğer şeylere girişi biraz zor.

@Bruce, ben tam tersini dusunmustum. buyuk sirketlerde bir suru guvenlik onlemi kullanici rol tanimlamalari filan oldugu icin kucuk sirketlerin kendi kurdugu minimal sistemi kurcalamasi daha kolay olur gibisinden. bu durumda sikinti yoktur oyleyse. anlik paranoya yoklamasi geldi gitti neyse ki sorun yok bu durumda :)

bu soruyu 10 sene önce sorsaydın mümkün derdim ama şu durumda imkansıza plank uzunluğu kadar yakın. :p kameranı kapat yeter gerisini boşver

Kamerada ayarlarda video boyutunu ayarlayabiliyor olmanız lazım, hem ön hem arka için.

@fezagezgini orada da çok geniş bir ayar yelpazesi yok maalesef. qhd/fhd/hd seçenekleri var. en düşük seviye olan hd'yi seçtiğim halde gerçekleşen bu.

bu seçeneği olan başka bir kamera app'i indirerek yapabilirsiniz muhtemelen

donanım desteği olmadan bu mümkün değil. android olduğuna göre donanımınızı kullanıp x265 vs olarak kaydeden uygulamalar olabilir onlara bakın.

ya da kaydettikten hemen sonra çevirmeyi alışkanlık haline getireceksiniz.

Hiç uğraşmayın, şuradan amazon'a ulaşın.

www.amazon.com.tr

Amazon'u sevmesem de müşteri hizmetleri iyi.

cevabınız için teşekkürler fakat şöyle bir sorun var;

AMAZON PAZARYERİ SİPARİŞİ

Bu ürün bir Amazon Pazaryeri satıcısından satın alınmıştır. Bu sipariş ile ilgili sorularınız veya endişeleriniz varsa lütfen önce Satıcıya ulaşın.

denmekte. amazon ben karışmam diyor yani bu tür alışverişlerde.

sıkıntı olmaz ürün gelir.

işte sıkıntım o.

ola ki ürün bana ulaşamadı, kargo şirketi beni evde bulamadı veya hiç eve bile uğramadılar ürün şubeye döndü/kaldı.

benim bundan nasıl haberim olacak ? daha da önemlisi hangi şubesinde onu bile nasıl bileceğim.

12 hazirandan sonra bu dertlenmelere başlayın bence. nasıl bir panik nasıl bir panik..
sabır biraz..
amazon paranızı iade eder bir yamuk olursa merak etmeyin.

amazondan ilk ve tek alışverişimde bana da aynısı oldu. satıcıya ulaştım o da birebir aynı cümleyi kurmuştu. amazon müşteri hizmetleri ile görüştüğümde de satıcıya mesaj atabileceklerini söylediler sadece. ama ürünü teslim aldım.

benim panik yaptığım yok. isterse yansın ürün çünkü o zaman ne yapabileceklerimi açık seçik beli. yani şu bilgiler ışığında salak yerine konuluyormuş gibi oluyor insan.

1- sistem hata verdi takip no alamadım dedi anlayışla karşıladım.

2- sms gelmediğine göre kargo firmasına telefon no'mu da vermemiş.

3- fatura istedim, fiş var diyor.

şu bilgiler ışığında ürünün kargoya verilmediği anlamı bile çıkabilir. Benim derdim işimin kolaylaştırılmasından çok zorlaştırılması, anlatabiliyor muyum ?

karanlık bir odada öyle sağda solda dolanıyoruz. bu da insanı biraz sinirlendiriyor haliyle. yoksa 12 hazirana kadar bekleyeceğim tabii ki bu yüzden geri cevap vermedim satıcıya.

neyse bana da ders olsun bu olay.

O da bir şey mi, ben geçen hafta amazon üzerinden farklı bir satıcıdan bir şey aldım, "ürününüz kargoya verildi" bildirimi gelmeden kargocu geldi. Ürün gelince olumsuz yorumu basın satıcıya.

son çıkan kararnameyle ücretsiz izne çıkartmalarda onay falan aranmıyor. zaten tanımsız bir konuydu. iyi yine haber vermişler.

yıllık izniniz o tarihlerde onaylıysa parasını alırsınız tabi ama acele etmeyin bence yıllık izin zaten sizin. ileride işten çıksanız da parasını öderler.

şirket nakit akışında sorun olduğu için sizi ücretsiz izne çıkartıyor, yıllık izin kullansanız yine kasadan para çıkmak zorunda olacak.

son kararname ile çalışanın onayı olmadan ücretsiz izin kapısı açıldı.

sürekli fan çalışması sistem sürekli ısınıyor demek, işlem gücü tüketen başka bir program var, tam temizleyememişsiniz. avira vs. gibi bir anti virüs yazılımıyla tekrar bakabilirsiniz.

malwarebytes büyük ihtimalle çözer.

Yüklediğin günden önceki bir güne sistem geri yükleme yap.

malwarebytes free deneyin. söker atar aynısı başıma geldi.

bence 90-100 bin euro brüt almalıdır. siz alabilecek misiniz?

neyse soru sizce olduğu için cevapta bir sıkıntı yok bence.

Ev kirasi spesifik bir sey, bir siteye girip istediginiz tipte evin kiralarina bakin, ustune de harcamalarinizi koyun.. hemen hemen harcayacaginiz miktari bulursunuz.

7 yillik trcrubeliyseniz bence net 4000€ filan alabilmelisiniz. Ha ama sirket 14 maas mi veriyor, 12 mi, onlara da bakmak lazim. Ya da ne tarz haklar sagliyor.
Mesela benim sirketin sagladigi bir hak var, bana net 500€ fazla teklif etse bile baska sirket, gecmem yani, cunku o yan hak benim icin daha onemli.

Turkiye’den mi gidiyorsunuz? Almanca durumu nasil bunlar cok onemli.

Şunu aldım, memnunum: m.trendyol.com

Ama sürekli camda bırakmıyorum, sadece navigasyon kullanacağım zaman cama yapıştırıyorum. Sürekli camda durursa yavşar mı bilmiyorum.

Çok sonra editliyorum ki aramaya inanıp görürseniz almayın: sıcaktan herhalde, camdan düşüyor.

Ben 2 senedir Spigen'in manyetiğini kullanıyorum bi sorun yaşamadım: www.spigen.com.tr

mıknatıslıdan çok memnunum. kasis için karşılık olan metali biraz büyütmek lazım ama kablosuz şarj ile çakışmayacak şekilde ayarlamak sıkıntı olabiliyor. ben yerini ezberledim 9/10 koyduğum yerde duruyor.

Spigen in manyetiginden şaşma, daha guclusunu görmedim.

spigen

angelus un attığından kullanıyorum. acayip güçlü bir şey.

2012'den beri nite ize steelie kullanıyorum. Izgaraya değil de konsola yapıştırılıyor. Arabamın ızgaraları çok dandik o yüzden takmaya cesaret edemedim oraya.

Uzun yıllar kullanacak bir şey arıyorsan önerimdir. Ama kaba yani.

Spigen +1

bir işe yaramayacağı gibi bir zararı da olacağını sanmıyorum.

Kol bolgem 0 kas saglik sorunlarindan dolayi yillardir bir sey kaldirmisliigm yok. Birkac gunde guzel etki etti. Hem de masaj gibi rahatlatiyor.

Tek seferde 1 saat fazla olabilir. Gun icine yayabilirsiniz. Omuz yirtigi icin ben de eve almistim. Yanlis hatirlamiyorsam 15-20 dk kadar kullaniliyordu. Sabah ve aksam 15 dk, toplam 30 dk gibi kullanmak daha mantikli bence.

Yazmayı unutmuşum, her sabah 6:30'da kalkıyorum.
Öğle yemeğini 14'de yiyorum.
Akşam yemeği 18-19 arası.

boyunuz kaç? kilonuz kaç?
bunu yapmaya başladığınızdan beri kilo verdiniz mi? kaç kiloydunuz?

en önemlisi yaş kaç?

Moralim bozulmasın diye kilo yazmak istemiyorum . . . . .

28, 2.5 kilo verdim.

kilonuz fazlaysa, 2,5 kg farkedilmeyebilir. klasik bi diyet programı sizinki. trend oluşturmak adına günlük olarak tartılın(aynı şartlarda) ve not alın. belinizi, kalçanızı ölçün bunları da haftalık olarak takip edin. çok kafa yorulacak mevzu yok kilo vermekte. veremiyorsanız fazla kalori alıyorsunuz ya da tam harcadığınızı alıyorsunuzdur. ölçüler düşmüyorsa kalori azaltın.
ek olarak totalde kalori miktarı değişmedikçe neyi ne zaman tükettiğimiz çok önemli değil ama. if yapıyor gibisiniz, öğlen tam porsiyon akşam yarım porsiyon olarak iki öğünü değiştirirdim ben. bir de suyu gün içinde daha eşit dağıtırdım.
*insüline cevap vermemişim; çocukluğunuzdan beridir yüksek kilo probleminiz yoksa muhtemelen insülin direnciniz yoktur, yani akşamdan diğer gün akşama sadece yarım porsiyonlarla zaten zorlanmadan devam ediyorsanız yine direnç konusunda sıkıntınız yoktur diyebilirz.

istikrar-sabır-takip. bi süre kim ne demiş bunları takmadan devam edin. sonuçlar gelecektir.

insülin direnci olan biriyim. zayıfım da. ama bu şekilde kalmak için inanılmaz çaba gösteriyorum beslenmesi sporu. ayrıca hipotiroidim de var. sizdeki sorun bu da olabilir. öncelikle dahiliyeye gidip hormon kan değerlerinize baktırmanızı öneririm.

eğer sorun insülin direnci ise kırılana kadar pilav bile yememeniz gerekiyor(yarım porsiyon bile). ki beyaz pirinç glisemik indeksi ennn yüksek şeylerden biridir. glisemik indeks diyeti diye araştırın. bir süre uygulayın. ben hiç dışına çıkmamıştım ve uzun süredir üzerimde yapışıp kalan fazlalığı vermiştim. maalesef bu tarz bi rahatsızlık varsa spor yapmnaız neredeyse hiç fayda etmiyor(bizzat yaşandı). sadece belki daha fazla kilo almamanızı sağlar.

düzenli olarak ciddi kilolar alıp veren birisi olarak tavsiyem: kimseye diyet, spor yaptığınızı söylemeyin.

bir de çok enteresandır ki tartıda kilo aldığımda insanlar bana hep kilovermişsin derlerdi. aynen böyle zayıflamaya başladığımda da kilo almışsın derlerdi. bu hep böyle galiba.

daha çok kilo vermek için kendinizi aç bırakıp metabozlimanızı bozmayın.

İnsanların dediğine ne bakıyorsunuz. Tartı ne diyor o önemli

Hocam karbonhidrat aliyorsun. Karbonhidrat vucutta seker etkisi yapiyor. Bence sen ketojenik diyetle bir tanis istersen. Eger ingilizce biliyorsan lowcarbdownunder diye youtube'da arat yok bilmiyorsan keto kafasi diye turklerin yaptigi bisi var.

Öğle yemeğine çok geç yiyorsunuz sabahleyin de birşey yemiyorsunuz. bu yaptığınız intermitten fastinge benziyor. Ben nir müddet intermitteng fasting beslenmiş olan biri olarak, açıkçası 50 kiloydum hayatımın ilk defa o döneminde kilo aldım. uzun süre aç kalmak evet belki vücuda bir sürü yararı olan bir şey ama bir yandan da metabolizma hızınızı inanmaz yavaşlatıyor ve vücudunuzun yediği şeyleri direk depolamasını sağlıyor. Vücut açlığa bir tepki olarak öyle davranıyor. o yüzden ben size sabahleyin uyanır uyanmaz kahve ve sudan hemen 15-20 dakika sonra hurma ya da ne bileyim başka herhangi bir şey yemenizi tavsiye ederim, kuruyemiş vs olabilir. kesinlikle metabolizmanızı güne erken başlatmanızı öneririm, daha sonra öğle yemeğini de çok geç olmadan 12 gibi yemeğinizi önereceğim, Akşam yemeğini de 7'de bitirmiş olmanızı öneririm. Bu şekilde aynı porsiyonları yediğiniz takdirde farkı göreceksiniz.

Ve bir de en hafif öğün akşam olursa öğle ve akşam yemeğinin porsiyonlarını değiştirirseniz daha güzel olur.

Diyetiniz gayet mantıklı gibi görünüyor. Benzer bir diyetle Ekim-Mart arası 12 kilo (87'den 75'e) vermiştim ki sizin kadar hareket etmiyordum (yani düzenli spor hiç yapmıyordum, gün içinde ortalama 8000 adım kadar yürüme) ve hani şeker falan tüketmemeye dikkat etmekle beraber arada ufak kaçamaklar da yapıyodum. Gerçi ben kolay kilo alıp veren biriyim biraz, şu an bile iki gün dikkat etsem 1 kilo veriyorum, iki gün ağır yesem 1 kilo alıyorum. Karantina döneminde iyice saldığım için biraz geri aldım maalesef.

Neyse, ben if tarzı diyetleri savunuyorum. Arkadaşlar laf etmişler ama ben tıp bilgimle if'in mantığını kendime uygun görüyorum. Temel olarak şöyle işliyor, 10 saatlik açlık boyunca vücut depolanmış glikojenleri yakıyor, 10 saatten sonra artık depoladığı yağları yakmaya başlıyor. Bu yüzden 10 saat üstü (tercihen 14-16 saat) açlıkta yağ yakımı oluyor fizyolojik olarak. Bizim de yakmak istediğimiz yağ zaten. Yani asıl amaç kilo vermek değil yağ yakmak olmalı. Tartıdaki değişimden ziyade yaktığınız yağ önemli.

Yedikleriniz gözüme çok görünmedi ama tabi ki şu anki kilonuz/cinsiyetiniz/yaşınız gibi değişkenlere de bağlı. Ki karbonhidratı olabildiğince az tutup protein ve sağlıklı yağlara yönelmiş gibisin, bu da oldukça mantıklı ve sağlıklı.

Ben kalori sayma konusunda şüpheleri olan bir insanım. Yani atıyorum 500 kalori ama sırf şeker olan bir öğün, 700 kalori ama içinde protein ve sağlıklı yağ olan bir öğünden çok daha zararlı bana kalırsa. Günlük besini de kaloriyi de çok abartmadan tabi ki ama genel olarak besinlerin türüne dikkat ederek sürdürmek mantıklı geliyor.

Yani bilmiyorum ama "Kilo vermek çok basit, yaktığın kalori aldığından fazla olursa kilo verirsin" önermesi bence tek başına doğru değil. Çünkü istediğimiz şey yağ yakmak ve bunun için aldığımız karbonhidratı azaltmak lazım. Ayrıca sırf kalori sayarak vücudu stres altına sokup iyice depo yapmasını istemeyiz.

Tabi ki diyetisyen önerileri daha mantıklı olabilir ama tıp fakültesinden öğrendiğim fizyoloji bilgileri + internetten araştırmalarım sonucu bana en mantıklı gelen diyet yöntemi sizin yaptığınız gibi olandı ve bende gayet yaradı. Sizde de yarıyor gibi, 2,5 kilogram az değil. Bence kimseyi dinlemeden devam edin. Bi kere oldukça sağlıklı görünüyor yaşam tarzı olarak da.

tuz sadece su tutar, su da potasyumla rahatlıkla atılır..

tuz yani iyot TSH hormonlarınızı harekete geçirir. Tabi ki kararında yenildiğinde

metabolizma zayıflar yavaşlarsa, size ayak uydurur kg vermelerde yavaşlar..

yanlışım varsa değerli arkadaşlar beni düzeltsin..

güzel bir fikirmiş bilemedim ama sheet'lere sağ tık yaparak copy diyin oradan da new file diyin. hepsini ayrı ayrı kaydedin. sonra da büyükten küçüğe sıralayın. oradan anlarsınız.

VBA ile mümkün, şu sitede hazır kod yazmışlar.

www.extendoffice.com

Hiç aklıma gelmemişti. Google'da aratınca şöyle bir şey çıktı. İlk yöntem baya pratik.

www.datanumen.com

Çıkmaz,

hayır, teknik imkanlar mikrofonun anakarta bağlı olduğunu söylüyorsa ve üretici bunun değiştirilmesi gerektiğini söylüyorsa hakem heyeti herhangi bir şey yapamaz.

sıfırı zaten o fiyat. bence telefonculara götür.

şunun gibi bir parça bulup kendiniz değiştirin.

(git: www.aliexpress.com

yazdım ama tezek olmaz diyor. araştırıp alın bu durumda. lehim sorunuysa geçmiş olsun zaten.

zaten sana parça sunuyor. Anakart değişmeli ve fiyatını da söylüyorlar. Ayrı olması veya anakarta bitişik olması hakem heyetinin Sorumluluğu değil. Appleda mikrofon diye ayrı parça yok demek

Hocam senin Audio IC bozulmus. @ozdek in dedigi seyi alirsan bosa almis olursun. Audio IC genelde dusurme sonucu bozuluyor ve bu sorun IP7 ve IP8'lerde cok oluyor. Hakem heyeti bu konuda aleyhine karar verir. Cunku fiziksel bir etkilisim sonucu ortaya cikan bir ariza. Bu chip'i degistirebilen babayigit tamirci bulursan yaptirabilirsin. Ama bu micro lehim gerektirdiginden cok saglikli olmasi zor. Ayriyetten bluetooth kulaklikla gecici cozum yapabilirsin kendine.

soyle dusunelim, cihaz 2 aylik olsaydi mikrofonun degismesine izin verir miydiniz? cihaz degissin derdiniz degil mi? degisirdi zaten. su anda da degistirmek istiyorlar ama artik garantisi yok. mikrofon 3300lira da diyebilirdi.

biliyorum cok berbat bir durum ama apple parcalari degismiyor.

satin gitin.

benimki bozuk olsa dert etmem sahsen cunku bt kulaklik...

vakit ayırıp cevap yazan herkese teşekkür ederim. genel olarak markayı haklı bulmuşsunuz. ancak mikrafonun fiyatını bilmemekle birlikte aşağıdaki yukarı 30 40 dolarlalık bir parça için bütün cihazı değiştirmeye çalışmak müşteriyi zor durumda bırakan bir olay. telefonun bataryası bozulduğunda telefonu komple değiştirmek istemesinden bir farkı yok.

dolayısıyla ben bu konuda markanın haksız olduğunu düşünüyorum.

bana parça yedek parça sunmuyor, telefonu komple değiştirmek istiyor. kaldı ki yine telefondaki bütün parçaları ana karta lehimlemek markanın tercihi, tüketici olarak telefonda bozulan her parça için telefonunun tamamını yenilemem beklenemez. elimdeki cihaz ses sorunu dışında kusursuz şekilde çalışıyor.

ben yine de tüketici hakem heyetine gideceğim.

şimdi benim sevdiğim en film matrix ama gidip makinalara savaş açmadım. aynı şekilde avatar'ı da severim ama uzaya gidip başka bir medeniyeti yok etmeyi falan düşünmüyorum. aynı şekilde john wick'e de bayılırım ama gidip milleti seksi hareketler eşliğinde vurmuyorum.

dolayısıyla beyin yıkama hariç bu tip şeylere inanmıyorum. türk dizilerinin de beyin yıkama amaçlı çekildiğini hiç sanmıyorum.

Konuyu biraz parçalamak lazım.

İlk olarak görsel şiddet içeriklerinin çocukları ve gençleri etkilemesiyle ilgili akademik yayınlar var. Bunu, benzer içeriklerin yetişkinleri etkilemesi ve bunu da kadın cinayetlerine bağlamak direk olarak mümkün görünmüyor.

İkinci olarak,(tamamen kendi fikrim ve uzmanlık alanım olmadan bu yorumu yapıyorum) bu tür yayınların toplumsal psikolojiye ve kültüre olan etkisi. Şiddetin bu diziler üzerinden normalleştirilmesi, kadın cinayetlerinin nedenlerinden biridir.

Bu videoda yaşanan dram kadın cinayetlerinin kökenidir: www.youtube.com eğitimsizlik, kültür ve şiddeti özümsemiş bir anne.

Nukhet Sirman’in bu konuyla alakali konusmalari, yazilari vardi.

Feyza Akinerdem de Turkiye’deki dizileri sosyolojik olarak inceliyor.

bogazicindebilim.boun.edu.tr

Sen Anlat Karadeniz ve kadin cinayetleri:

sendika63.org

Nukhet Sirman, Feyza Akinerdem, dizi vs yazinca bir suru sey bulursun.

netflix'de vardı bu galiba. oradaki netflix special olan ilk yayını bul izle. genelde sürekli yaptıkları standup'ı özel bir gösterim ayağına kaydettirip netflixe satıyorlar.

cem yılmaz'ın gösterisi gibi.

böylece sever misin sevmez misin anlaşılır.

Hepsi iyi aga, pata küte gir izle

this is me now ve freedumb. ikisi de vardı galiba netflix'te.

i swear to god

önce bir mahallede tur atın. aynı kutu ve örtü vs ile markete gidin mesela.

sizi bir fikir verecektir. durmuyorsa ilaç.

kot bayoun isimli bitkisel bir sakinleştirici var, ben olsam hiçbir şey vermeden götürüp bağırsa da çağırsa da katlanırdım ama illa bir şey vermek istiyorsanız ona bakın derim, zararsızdır.

Plegicil diye bir ilaç vardı, artık yok galiba ama muadili vardır. Bir şırıngayla birlikte yanında bulunsun. Baktın durmuyor, hem huzursuz hem senin dikkatini dağıtıyor, o zaman verirsin ilacı uyur. Kedinin huyuna bağlı o da işte belki hiç ses etmeyecek, belki bir dakika susmayacak. Umarım gerek kalmaz.

4 saatlik yolculuğa 2 kediyle çıktım bir çok defa. En başta biraz ağlıyorlar, sonra uyuyorlar.

Biraz gezinip deneyin, tepkilerini takip edin.