Artık duyuruda çok kişi yok.

online zirve fikri iyiymiş, olabilir istanbuldan taşındık artık :(

yine anonim katılabileceğimiz bir platform biliyorsanız toplaşılabilir.

ama zirvelerde tanıştıktan sonra belli guruplaşmalar oluyordu 10 20 kişi ortaya konuşmuyordu. diğer türlü kaos olur zaten.

bunu onlineda nasıl yaparız onu bilemedim.

Hiçbir şey tat vermiyor ben gelirim o yüzden :d

cok arkim var, bir tek gabe gelirse gelirim xd

valla istanbulda kokteyl içmeye gelirim zaten sıkılıyorum

Ben gelirim :)

online da değerlendirilebilir ama öncelikle hayattan tat alamayanlar olarak reelde bi bulusma düzenleyelim. simdilik 5 kişi görünüyor, bakalım kaç olacak^_^

Uzun zamandır sosyallikten o kadar uzağım ki. Eskiden sık sık zirvelere de giderdim. Eğer uygun bir vakitte olursa gelirim valla. Online olursa ona da varım ama dediğim gibi ilk tercihim gerçek bir zirve olur.

bende varım! yazınız! biraz motosiklet sürelim!

Bir fincan kahve içip slogan atmadan olaysız bir şekilde dağılacaksak geleyim diyecektim ama kadro itibarıyla kadınlara özel etkinliğe döndü gibi. Zaten arkadaşsız da değilim ama yeni arkadaşlar için dedim.

@ala09 'un yazdığından yola çıkarak talepte bulunmak istiyorum. Dissendium'un 4A hizmet dökümü ile birlikte gelmesini rica ediyorum. 4-5 günde bir farklı meslek veya fikri ile geliyor. Kariyer geçmişini merak ediyorum.

Ben de uygun olursam gelebilirim.

İstanbul'da yaşıyor olsaydım gelmek isterdim. Bana tik vermemişsin ilk cevabıma. Ama gerçekten artık çok kişi yok burada. Mesela bu duyuruya şu ana kadar 50 tane cevap gelirdi. Çok özledim eski duyuruyu.

gelmek isterdim ama sosyal anksiyetem ayyuka çıkmış durumda. telegram grubu falan açılırsa haber verin :(

Bir foto atarsınız artık.

ben de gelirim :)

Ben de gelirim bi hi derim hiç değilse.

Belki eşim de gelir eski duyurucu o da.

ankara'dan kimse yok mu huhu
bisiklet severler?

Uyan bir zamanda olursa neden olmasın.

öyleyse organizasyon kısmına gecelim.
telegram'da grup acabilirim orada tarih ve yer konusuruz diye düsündüm, uygun mudur herkese? baska fikir varsa o da olur ilk zirvem olacak önerilere acıgım dfgh

Gelirim gelirim gelirim

Grup açıldı arkadaslar. Kullanıcı adlarınızı gönderin gelsin^^

Mesaj olarak gönderdim

ben de mesaj ilettim

Mesaj atan ve duyuruya cevap yazan herkese grup linkini gönderdim arkdşlar, yeni gelemler olursa dm <3

Şehir kısıtı yoksa Ankaradan ben de varım.

Ben gurultulu yerlerde odaklanamadigim icin zamaninda ayni soruyu burada sorarak gurultu engelleyici kulaklik almistim. Iki yili askin suredir odaklanmam gereken her anda kullaniyorum (cogu zaman gun boyu) ve oldukca memnunum.

Aldigim kulaklik:
us.soundcore.com

gürültü kaynagının niteligine baglı bir durum bu. mesela bu gürüntü evde mi iş yerinde mi var ? gürültü niteligi nedir. darbeli sesler mi (iş makinesi sesi) yoksa tek düze sesler mi? ( araba sesi , çamaşır makinesi sesi)
sesi engellerken aynı aynda müzik de mi dinleyeceksiniz? bu soruların cevaplarını yazarsanız yardımcı olabiliriz

Gürültü kaynağı: anaokul+ilkokul
Gürültünün konumu: ev (evden çalışıyorum)
Gürültünün niteliği: Çığlık ve diğer yüksek desibelli çocuk sesleri
Sesi engellerken: Müziksiz engellese mis, ama müzik de dinlerim arada.

gürültü engelleyici kulaklıklar sürekli gelen uğultu, cızırtı gibi sesleri engeller, çığlık seslerini engelleyeceğini düşünmüyorum. eğer kiracı değilsen ses geçirmez cam taktırabilirsin.

airpods pro 2 kullanıyorum gürültü engellemesini tavsiye ederim. çok uzaktan gelen gürültüler için sesini bayağı düşürüyor. yakındaki gürültüleri de bayağı engelliyor. şöyle tarif edebilirim gürültüsü eksik olmayan bir fiorinoda 5 kişi bir yere gidiyorduk. kenara geçtim ve kulaklığı takıp gürültü engelleme moduna aldım müzik de açarak, kendimi soyutlamış oldum.

daha iyi fiyatlara daha iyi işler çıkaran cihazlar da vardır çok piyasasını bilmiyorum ama iphone kullandığım için tercihim bu yönde oldu benim

bence gayet güzel olur :)

bir hukuk burosu klasigi olarak dilsiz usak olabilir.

fotograflara bakinca ise oda cok bos durdugundan eger seviliyorsa bir buyuk bitki alinabilir.

İşine yarayacak bir kitap da olabilir çalıştığı alan ile alakalı.

Veya bitki de olabilir.

@yap desem yapmazsin he,
Kartviziti tasarladı basım sürecinde.

Valla lambader ofis için çok da iyi gelmiyor bana. Hani ev için iyi olabilir ancak ofis için lambader yerine masa lambası bence daha iyi olur. O varsa eğer çay ya da kahve makinesi falan al bence. İceceksiz olmaz çünkü.

zliblaryden ulasabilirsin.

ben hepsine zamaninda internetten kah ordan kah burdan ulasmistim. farkli farkli sitelerde oluyordu. bence en iyi kaynak bu denemeler. denemelerde sorulan sorulara alisip, eksiklerinizi gorup tamamlarsaniz 2 aya rahat halledersiniz. listeninglerin recordingleri de youtubeda vardi farkli kanallarda, onlari da onlari dinleyerek yaparsaniz listening de hallolur.

kalın uçlularla yazmayı pek sevmem karalama yapacaksam bile. deneye yanıla yıllar içerisinde en sevdiğim bu oldu. ince, kibar, akmayan güzel bi tükenmez kalem. tavsiye ederim.

www.hepsiburada.com

Ben de üstteki kalemlerden kullanıyorum. Nadiren tükenmez kalem kullanırım ama kullandığımda da rahat yazmasını ve ince uçlu olmasını istiyorum.
Bu özellikleri karşılıyor hem de fiyat olarak gayet makul.

www.hepsiburada.com

10 yili askin suredir bu kalemi kullaniyorum. Yazarken ne yayiliyor ne arka sayfaya geciyor. Cok yazi yazan biri olarak hizli hizli yazabiliyorum, zorlamiyor. Kesinlikle boyle fiyuu akiyo gidiyo kalem kagit uzerinde yazarken. Kullanim olarak lamyden daha konforlu geliyor bana hatta (vurmayin).


Bir diger kalem de bu:
www.hepsiburada.com

Bunu da universiteden beri, daha ozensiz yazmamin sorun olmayacagi zamanlarda, cok yazmayacagim yerlerde gunluk olarak kullaniyorum. Gorece daha yavas yazdiriyor, ama is goruyor, ince uclu.

neden dolma kalem değil. ben ucuz bi tane aldım kartuşu bitince de evdeki var olan mürekkebi şırıngayla eski kaba koydum kullanıyorum. bence tükenmez kalemden çok daha keyifli yazması. olumsuz tarafları da tabii ki var. bi kere açık unuttum koltuk örtüsünü mahvetti. bi kere kurumuş yıkamam gerekti. ucuz olduğu için çatladı ama kullanımda sorun yaratmıyor. plastik atık çıkmıyor dolma kalemle. bi de bunun converter dedikleri doldurulmak için tasarlanmış olan aracı var aslında ama lamynin mesela converter alınabilir bi fiyatken kalemleri pahalı. benim kalemin yoktu veya kalemden pahalıydı ondan almamıştım.

Otomatik mail değil de vardır muhtemelen ama benim aklıma da şu geldi, bazı websiteleri var ya hani isimleri giriyorsun rastgele eşleşme yapıyor, öyle bir yerden çekiliş yapıp sonuçlarını link ya da screenshot şeklinde paylaşabilirsin toplu mail şeklinde. Aklımda websitesi ismi yok ama hızlı bir Google aramasıyla çok rahat bulunur bence.

@vedatchilipeppers tesekkurler!

kendi soruma cevap gibi olacak ama aradigimdan fazlasini veren bir site buldum keywordlerle arama yaparken. Hem cekilisi yapiyor, hem otomatik mail atiyor, hem isteyenler wishlist olusturabiliyor, neler neler... Reklam gibi oldu ama degil gercekten. Teknoloji harika bir seymis. Ilerde birinin ihtiyaci olursa diye birakiyorum:
www.secretsantaorganizer.com

elfster.com

bu siteler aracılığı ile çok güzel mailleriniz toplanır.

excel ile basitçe oluşturup mailmerge ile mail gönderilmesini sağlayabilrsiniz.

Gözler çok muhtemel şeker hamuru. Bisküvileri de kurabiyeye benmari usulü erittiğiniz çikolatayla yapıştırabilirniz sanki.

haaaayir kruabiyeler asssla normal starbucks kurabiyelerinden degil. burdakilerle sbx kurabiyesi arasinda cok fark var. burdakiler daha susko, yumusak, kekle cookie cocuk yapmis da bunlar olmus gibi cookieler. su cookie tariflerini deneyebilirsiniz:
www.janespatisserie.com
www.janespatisserie.com

bu blogtaki cookie tariflerini karistirirsaniz bircok sorunuza cevap bulursunuz saniyorum.

misal cikoatali cookie nasil yapilir: www.janespatisserie.com
gozleri ise direkt hazir satin almis: www.janespatisserie.com


not: sanki kendi blogummus da reklamini yapmak icin tum linkleri yapistirmisim gibi durmus ama maalesef benim blogum degil. sadece hicbir tarifi yuzumu kara cikarmayan cok sevdigim bir blog kendisi <3

Şeker hamuru zaten bildiğimiz pudra şekeri ve tereyağı. Hazır alınmasına gerek yok, evde yapilabilir.

Yapıştırmak için erimiş çikolata+1

Zara’daki daha şık bence.

Zara olan İkinci Dünya Savaşı'ndaki Nazi subayı kıyafeti gibi duruyor. İlki daha iyi.

mango

Zara'dakini aldim, iade ettim. Bence kolay kombinlenecek bir kaban degil kumasindan dolayi. Biricik bi tarz gerektiriyor. O yuzden mangonunki gorundugu gibi daha klasik ve yardimci bi parca bence. Ikisi icin de uzun boy sart bu arada. Ben 173 boy 53 kiloyla zara'da kayboldum gibi oldu. Bence 175 ustu ince yapililarda daha guzel durur. Mango da ayni sekilde ama yine de daha uyumlu o.

Fotoğraflara bakınca Zara'nın modeli çok kaba, Mango'daki daha az kaba gözüküyor. O yüzden Mango +1 Ama bence ikisi de denemeden alınmaması gereken modeller.

doğu cephesine seferberlik emri gelmediyse ikisini de abartılı buldum ama bunlar arasından mango diyorum

zaradakinin pahalı olmasının sebebi %75 yün olması. çok daha sıcak tutacaktır. o sebeple zara. ayrıca vücut yapını bilmiyorum ama mango tipli paltoları ben çok seviyo olsam da bana hiç yakışmamıştı. üzerinde duruşuna göre karar vermek lazım. imkan yoksa bence zara olan. çünkü riskli değil, her türlü beline oturunca kemerle yakışacaktır.

bu tarz kaban alirken benim en dikkat ettigim seylerden biri belinin kemerle baglanabilir olmasi. bilmiyorum ne kadar usuyen bir insaniz ama, ben beli bol kabanlarimda alttan soguk girdigi icin cok usuyorum. bu yuzden ikisinden biri olacaksa zara diyorum.

Mango +1 ama bence ikisi de denemeden alınmaması gereken modeller +1
ikisi de uzun boylu ve ince olmayi gerektiriyor +1

Mango

Ben zarayı beğendim kendim için de deneyeceğim. Bir kere yün oranı çok fazla. Modeli de yakışırsa güzel. Tam zamansız kaliteli dolap parçası. Bayılıyorum bu kadar yünlü şey görünce. Tüm kıyafetler polyester artık kaliteli bir şey bulunmuyor. Bulmuşken almak lazım.

Kesinlikle Zara.
Başka markadan çok benzer modelini kullanıyorum, çok memnunum. İçine gömlek de giysen kalın kazak da giysen sweat de giysen aynı görünmesi süper. Ve asla sıkmıyor.

yün sıcak tutar ama terletmez daha hava geçirgen bir kumaş

kalite olarak türkiye'dekinden iyi olacağını düşünüyorsanız bence para konusu şöyle:
2 yıl içinde bir daha 1.500 euroluk diş masrafının olma ihtimali düşük. zaten o kadar aşırı bir şey olursa türkiye cepte bir seçenek.

kanalin tekrar yapilabilirligi konusunda bir bilgim yok ancak sunu soyleyeyim: implant kanaldan cok daha mesakkatli bir islem. ben de yurt disinda yasiyorum. daha onceden kanal yaptirdigim bir disim kirildi ve kurtarilamayacagindan cektirmenin tek care oldugu soylendi. turkiyede bu isler daha guvenilir dusuncesiyle turkiyede implant yaptirma yoluna girdim. once gittim cektirdim, olcu icin iyilesmesi gerekiyor birkac ay sonra tekrar gel dediler. zar zor vakit ayirdim gittim bir de ne gorelim? damagimda kok kalmis, o alinmadan devam edilemezmis. saatlerce o koku almak icin ugrastilar ve yapamadilar ve damak yine yara oldugu icin devam edilemedi isleme. bir sonraki uygunlugumda o kalan kokun alimi icin ameliyat olacagim ve yine ondan sonraki gidisimde implanta sira gelecek. ki onda da bir gidiste olcu alinacak, sonra civisi vs derken birden fazla daha gidip gelmek gerekiyor.

siz ne kadar orda cektirecek olsaniz da turkiyeye gittiginizde bir sorun oldugu ortaya cikarsa vs benim yasadiklarimi yasayabilirsiniz, bunu aklinizda bulundurun. he bir aksilik cikmasa dahi tek gidiste yaptiramayacaksiniz implanti, bunu da unutmayin.

bir de ne olursa olsun dis kurtarilabilecek haldeyse orijinal disten vazgecilmemeli bence. implant da omru olan bir sey sonucta, 10 15 yil sonra hoop sil bastan ayni acilari cekmek gerekicek falan, zor yani.

ayrica damagin iyilesmesi icin 1.5 ay da yetmeyebilir, benim gittigim dis hekimi cekimden 3 ya da 4 ay sonra gel olcu icin demisti. eger implant yaptiracaksiniz cektirmeden once bir dis hekimiyle gorusun muhakkak bence.

Kanal da olsa sizin dişiniz. İyi bakarsanız çok uzun seneler kullanılırsınız. Benim dişimde 10 senelik kanal var. Daha bi 10 sene gider. Diş ipi falan kullandığım için sorun yaşamıyorum. İyi bakıyorum.

Bir de implantım var. Ne kadar iyi baksanda senin dişin değil. Son kullanma tarihi var. 10 - 15 sene kalıp ömrünü tamamlıyor. İyi bakmazsan çene kemiğine çakılan o vida gevşiyor ve düşüyor vs.

Kendi dişiniz en iyi implanttan bile iyi. Eğer sana dişini açarız bakarız. Belki tekrar kanal yapmaya uygun olmaz vs demedilerse. Tekrar kanal yapılması kesinse o zaman ben kesinlikle kanal yaptırırdım.

Ayrıca implantta baya zor bi işlem. Defalarca git gel yaptırıyor. Ameliyat falan yapılıyor. Orası bi 8 ay boş kalır. Önde yer iyileşecek 3 4 ay. Sonra vidayı çakacaklar ve 2 ay iyileşmesini bekleyecekler. Sonrasında o vidaya diş ekleyecekler vs. Uzun iş.

Kanallı dişin ömrü 5 yıl muhabbetleri boş. İmplant dişe göre daha kolay kaybedilir, bakımı daha zordur, daha fazla özen göstermeniz gerekir. Bu yüzden de dişi ağızda tutmak ilk seçenektir. Kanal tekrarı yerine implant düşünmek tercihiniz olmamalı bence.

Kendi dişini kurtarmak için %0,001 lik bir ihtimal bile olsa, elinden geleni yapmanı tavsiye ederim. 1 dişim yeniden kanal tedavi gördü ve 4-5 senedir halen iyi durumda. İmplantım var ama ne kadar iyi de olsa kendi dişin gibi olmaz.

ben dis cektirmeyi kolumu bacagimi kaybetmek gibi dusunup asla kabullenememistim. cektirmemek icin de kanal tedavili dise ikinci kez kanal tedavisi yapacak doktor arayip en son yaptirdim. sonuc olarak birkac yil sonra disim cekildi.
ben de implanttan yanayim

Kanal yenileme tedavisiyle dişi kurtardık gibi arkadaşlar, sağ olun.

212 - $120

Burberry classic man için 500 tl. edt idi. aynı cc'de edp'ler için o andaki parayla bin liraya çıkmam gerekiyordu. comme de garcons series 2 red squoa hayalimdir ama. bir gün tr'ye gelirse para biriktirip alırım herhalde.

diesel fuel for life. 150 lira vermiştim 4-5 sene önce. şimdi fiyatına bakmaya bile korkarım.

maks 500, hadi bilemedin 600.

70-80 euro civari.

birkaç yıl önce Paco robanne alıyordum 400 falan veriyordum

Yves Saint Laurent £70

He ama belirteyim, bundan once yaklasik bir 10 yildir falan Zara parfum kullaniyordum, onemsemiyordum kaliciligini pek. Ama artik parfumum olmasi gerektigini dusundugumden boyle bir karar alip kaliteli parfume gectim.

950. chanel. o da minnacık boyu.

@oldtimer benim yazacağımı yazmış. Diesel fuel for life, 5 sene evvel 150 liraya almıştım, şimdi baktım 900 olmuş.

Sennheiser 458BT var bende. ANC özelliği sabit sesleri engelliyor. Örneğin uçağa bindiniz, Jet motorun sabit bir uğultusu var ya, işte onu engelliyor. Müzik açmadığınız zaman tamamen sessizlik sağlayan bir özellik değil. Dış uğultuyu ters frekans yayarak sıfırlıyor. Ama atıyorum kedi miyavladı, köpek havaladı; bunları engellemiyor. Bunları da pasif gürültü engelleyici azaltıyor biraz. Yani kulağı çevreleyen kulak yastıkları izole ediyor biraz. Müzik açıkken hiçbir şey duymazsınız. Sadece kulaklığa tık tık vurunca duyuluyor.

@himmet dayi: yani alt kattan ya da icerdeki odadan gelen konusma sesini engellemiyor mu bu kulakliklar?

Hem apple airpods pro hem de bose qc 35ii kullanıyorum. Airpods pro fena değil ama bose tam konsantre çalışma ve toplantı performansı sergiletiyor. Tüm sesleri yok etme konusu hiç birinde yok.

Anc sizin söylediniz o sesleri önlemeye yetmiyor, kulak içi değil de kulak üstü ve anc desteği olursa oldukça azaltır ama..

benim ofisim fabrikanın içerisinde, makinaların sesleri geliyor ofise yoğun ve sabit şekilde. Kulaklığı taktığım anca vakumlu bir ortama girmişim gibi ses bir anda yok oluyor. ama kedi sesini, yada diğer düzensiz sesleri engellemez

ANC çalışma mantığı öyle değil. Kulak üstü kulaklıklar alt katran gelen sesleri engeller ama pasif gürültü engelleme yöntemiyle. Yani o sesler zaten çok yüksek olmadığı için kulakları kapatacak bir kulaklıkla ses duymazsınız. ANC yukarıda dediğim gibi sabit ya da sabite yakın frekansta gürültüleri engeller. Uçak örneğini düşünelim tekrar. Uçak motorundan gelen sesi büyük ölçüde engelliyor. Ama biri yere telefonunu düşürdü, pat diye ses geldi, onu duyarsınız.

Kulak içi silikon kulaklığın türlü türlü modellerini denedim, ne müzik gürültüsünü, ne yan odadan gelen yüksek konuşma sesini ne de başka bir şeyi engelledi. Eczaneden ve HB'daki düzgün bir mağazadan alıp denemiştim. Kulak zarıma kadar sokmadım, belki bundandır.

Bose'ın ise "noise cancelling" özellikli kulak üstü modelini satın almıştım yıllar önce sanıyorum 2016 falandır. Aldığım gibi iade ettim, çünkü uçak gürültüsünü kestiği iddia edilen şey benim ürünü asıl satınalma amacım olan ofis gürültüsünü kesmiyordu. En son Philips'in o dönem 100tl civarında olan temel bir kablolu "noise cancelling" kulaküstü modelini alıp geçmiştim. Müzik çalarsam tüm gürültüyü kesiyordu, müziksiz bulabildiğim hiçbir kulaklık iyi sonuç vermedi sonuç olarak. Himmet Dayı'nın bahsettiklerinin de etkisi olabilir.

Ben Bose Quiet Confort 25ii modeli kullanıyorum. Çalıştığım yer yolcu gemisi ve arka planda muhakkak bir motor uğultusu, titreşim vb. mevcut. Ses önleyiciyi açınca kendimi uzay boşluğunda gibi hissediyorum. O kadar steril bir sessizlik sağlıyor ki kalp atışımı duyumsayabiliyorum. Podcast dinlersem sanki konuşmacı yanı başımda gibi hissediyorum.

Şunu belirtmeliyim; kusursuz sessizlik diye birşeyin mevcut olduğunu sanmıyorum ama Bose bana çok tatmin edici bir performans sunmuştu doğrusu.

Bilmeyen kaldı mı bilmiyorum, ama; cafefernando.com

shortbread denen tereyağlı kurabiye

www.youtube.com

www.damyskitchen.com
ancak 115-120 gr kadar şeker ve 150 gr kadar damla çikolatayla bence tadı daha iyi, aksi durumda çok fazla tatlı gelebiliyor.

Damyskitchen blogundaki brownie cookie <3

Burcu Eminoglu'nin Youtube'un en guzel kurabiyesi mi ne basligiyla hazirladigi bir cikolata parcacikli kurabiye tarifi var. Soyledigi gibi yapinca cok iyi oluyor.

www.youtube.com

www.janespatisserie.com

tam olarak kurabiye olmuyor sanirim ancak, kesinlikle bu! piyasadaki hemen hemen butun cookie tariflerini denemisimdir, bu tarifi yaptigim gunden beri baska cookie yapmiyorum. yiyen herkes de baya baya hayrani oluyor. yalniz yapmaniz durumunda 300 gr degil de, 220-250 gr falan cikolata koyun hamura, bu bile fazlasiyla yetiyor. ^^

Vakanin artmasindan ziyade ölümlü hastane yatislarinin azalmasi asil önemli olan.

Su an hiçbir asi virüsün bünyedeki etkilerini tam olarak minimize edemiyor.

bu aşılanmanın getirdiği gereksiz özgüvenin bir tezahürü. insanlar aşılanınca maskeden mesafeden bir anda bertaraf olacaklarını sanıyorlar ve bu bir gevşeme halini beraberinde getiriyor. ne yazıkki neredeyse herkeste bu böyle.
hal böyle olunca, bizim ülkede de gevşemeden nasibini alıyor. son 1 haftada %20'lik bir artış mevcut. bu oran önemli. ben de sonbahar gibi yüksek vaka artışını bekliyorum malesef. inşallah hiç olmaz tabi temennim bu yönde ancak bu projeksiyonun gerçekleşmesini beklemek çok da sürpriz olmaz. umarım artık ölümler olmaz, aşı en azından bunda etkinlik gösterebilir.

Gecen hafta son zamandaki olumlerin olumlerin ve artan pozitif vakalarin buyuk bir kisminin hic asilanmamis veya tek doz asilanan kisilerden olustuguna iliskin bir yazi okumustum. Ancak soyle bir sey de var ki, vakalarin artmasiyla olum sayisi birden artmiyor, bu son 10 gunluk vaka sicrayisinin olum oranlarina tezahuru icin bir 3 hafta kadar beklenmesi gerekiyor. Eger 3 hafta sonra da olum sayilari sicrayis gostermezse asilama etkili oldu ve covidin olduruculugunun onune gecilebildi yorumu yapilabilir gibi.

Yine digerlerinin de dedigi gibi, asilama arttikca metroda, trende, markette 'exempt'yani maskeden muaf oldugunu belirtip maskesiz dolasan insan sayisi da artti. :) Insanlar tek doz asinin bile verdigi guvenle oldukca rahat davranmaya basladilar, ustune gectigimiz gunlerde hava cok guzel oldugundan herkes fazlasiyla sosyallesti. Bir de pandemide evden calisilan, ama simdi normal calisma duzenine donen is yerleri de oldu. Tum bunlarin etkisiyle bu vaka artisi normal gorunuyor maalesef.

Ingiltereyle turkiyenin yaptiklari, yasaklari, kisitlamalari ayni seyirde olmadigindan 4 ay sonra aynisi turkiyede de yasanacak denemez saniyorum.

Rahat olmaları bir kenara hint varyantı etkeni var. Portekiz de benzer durumda sanırım.

Genel vekaletle ne yapacak avukat.
Kalsın yine lazım olur.
Hem de vekaletten azil de parayla.

O yüzden masraf yapmayın.

Ben cokk cook nadir denk geldim azil durumuna. Azil daha cok olumsuz bir durum oldugunda, avukat sizi iyi temsil etmediginde iliskiyi kesmek adina yapiliyor. Simdiye kadar yalniz bir kere azledildim, o da cok kisa bir islem yaptigim bir muvekkildi. O kadar sasirdim ki, arayip sordum bir ayibim yanlisim mi oldu 1 sene ardindan nereden cikti bu azil diye. Meger bilmiyormus azlin ekstrem bir durum oldugunu, oyle dedi yani. :)

Yarin obur gun tekrar ihtiyaciniz olabilir ayni avukata. Iyi, guvendiginiz bir avukatsa bosuna sogutmayin. Akli basinda hicbir avukat sizin vekaletinizle usulsuz bir islem yapip kariyerini tehlikeye atmaz zaten.

ben dahil hiçbir avukat elindeki vekaletnameyle durduk yere "gidiyim de şunun adına şu işi yapayım" demez.

Azledince dava ediyorlar bazen, herhalde alacagim kaldi diye.

Aklima ilk räucherkäse, sauermilchkäse, brie, gouda (gerci bunu migrosta gormustum ama burdakini tatmadim hic) geldi. Quark da var ama o gelmez :D

Türkiyede aslında hemen hemen çoğu peyniri bulabilirsiniz, özel şarküterileri geçin, istanbuldaki carrefour gurmeler bile artık envai çeşit peynir barındırıyor. Ama avrupadan gelen peynirler hem lezzetli hem de ucuz. O yüzden gelecek kişi mahallesindeki lidl'e gitsin, peynir bölümünden emmental, gouda, brie vs. 7-8 çeşit peynir alsın çıksın. Afiyet olsun.

Kesinlikle boursin! Aslinda fransiz peyniri ama siz gordugum kadariyla alman peyniri degil yurt disi peyniri soruyorsunuz. ingilterede her markette var, almanyada da vardir diye dusunuyorum. Turkiyede hic gormemistim. Pahali bir peynir de degil, ama cok guzel. Ozellikle garlic herbs tavsiyemdir.

www.boursin.co.uk

İsim olarak her peynir var bizde isimleri de yabancı güzel ambalajlı filan ama ambalajı okuyunca üretim yerleri Eyüp Bayrampaşa Kemerburgaz filan çıkıyor. Afyondaki ineğin sütüyle Kars gravyeri ne kadar olur tartışılır.

muhtemelen fransız amerikada yaşadığında yurtdışında yaşıyorum diyordur.

Karsi taraf detay isterse, muhabbeti derinlestirmek icin sorarsa ulke soylenir genelde.

- "yeni araba aldim borc oduyorum" dersin. Karsi taraf sorarsa marka model verirsin.

e çünkü bu konuşma türkiyede ve türkçe geçiyor.
fransada yaşayan bir türk, almanyada bu diyaloğa girseydi; "fransada yaşıyorum" diyebilirdi.
aynı şekilde bir fransız türkiyede yaşarken "fransız arkadaşlarına yurt dışında yaşıyorum diyebilir"

önermeniz yetersiz kalıyor, sorry.

Diger ulkelerde nasildir bilemem ama bizde sorulmadan direk ulke soylemek kroluktur, artistlik yapmaktir, hamliktir (bu kelime de Marasli dizisinden gecti bana). Hele prestijli bir ulke ise 2 kat kroluga girer. Nasil ki gereksiz yere ben avukatim, ben doktorum diye bilgi verenlere sinir oluyorsak muhabbeti gereksiz yere Ingiltere'de, Almanya'da yasiyoruma cekmek de ayni sey.

brkylmz+1 detay istenirse, samimiyet durumuna gore acilir bazi konular, saglik problemim vardi dersin ucuncu kisiye basurden bahsetmezsin, ailevi bir konu dersin dedem alzheimer bilmemne diye uluorta konusmazsin bunun gibi biraz da

ben bu konuda farklı düşünüyorum. yani "yurtdışında" yaşasaydım sanırım "uganda'da oturuyorum" falan derdim. doğrudan ülke adını verirdim yani.

buna kıroluk ya da artistlik yapmaktır diyen insanlar yurtdışını abartıyorlar muhtemelen. niye kıroluk olsun alt tarafı başka bir ülkede yaşıyorsun.

şimdi yurtdışı diyen adam ırak'ta yaşıyorsa ona da "ulan ırak'ta yaşıyorsun yurtdışı diye hava atıyorsun" falan derler.

bu önyargılar nerede yaşadığınıza göre değişir.

ben de dediğine katılıyorum. hatta + olarak buradaki duyurularda bile bazen yurtdışı ile ilgili bir soru sorulunca adamlar ülke yazmıyor. biri ABD'ye göre cevaplıyor, biri japonyaya, biri ab'ye göre, sonra kendi aralarında kavga ediyorlar, çıkan cevaplar da çelişkili oluyor. saçma işte.

@bohr atom modeli verdiginiz ornekle de oksimoron oldu yurt disi diyen adam mi gozunde buyutuyor y.disini yoksa dinleyici karsi taraf mi :)

işte ülkesine göre değişiyor. yurtdışı denmeli diyen gelişmiş ülkeler için diyor. yani gözünde büyütüyor. yalnız adam gelişmemiş bir ülkeye yurtdışı dediğini anlarsa ona da "niye yurtdışı diye hava atıyorsun alt tarafı x ülkesi" diyor.

oksimoron onların kendisi. :)

oradaki amaç türkiye'de değilim mesajı vermek bence. türkiye'de olmadıktan sonra nerede olduğumun önemi yok, burada yaşamıyorum diyor yani.
bunu da tamamen literal manada söyleyebiliyor, yani "hah ben burada yaşamıyorum chanim yhaa" anlamında değil; ikametim burada değil, hep burada değilim, gitmem lazım vb. gibi bağlamlar içinde.

niyet okuyacaksak eğer... söylendiği gibi görgüsüzlük olmasın ya da eziklik olmasın diye de olabilir. yurt dışında yaşıyorum diyen biri gabon'da yaşıyorsa bunu söylemek istemiyor olabilir. bu durumda yurt dışında yaşıyorum diyerek insanların ilk aklına gelen avrupa-abd fikri yüzünden kendini daha "cool" hissedebilir.

ben insanların zihninde "yurtdışı" diye bir diyar olduğunu düşündüğümden bu başlığı açtım. ülke adı vermek en iyisi bence.

Gereksiz detay vermemek icin soylenmiyor tabii ki. Misal avukat ve doktorlarla cok alay ediliyor sosyal mecralarda, ilk firsatta alakali alakasiz mesleklerini soyledikleri icin. Yurt disinda yasayan kisi de ilk firsatta soylerse, bir de ulkesini belirtirse karsidakinin 'ee hangi ulkeden yasadigindan bize ne ki?' diye dusunmesi isten bile degil. Ben de yurt disinda yasiyan bir avukat olarak -:)- isim dolayisiyla aradigim yerlere gerekli oldugunda yurt disinda yasiyorum diye belirtiyorum, cunku ulkeyi soylemem bir seyi degistirmeyecek. Mesela bugun bir mahkemeye telefonda 'kesfe katilamayacagim cunku yurt disindayim' dedim, ingilterede degil de almanyada olsaydim da ve hatta bulgaristanda olsaydim dahi gidemeyecektim sonucta, o yuzden yurt disi denmesi gayet makul ve yeterli bana gore.

Ben faydalı olduğunu düşünüyorum. Normalde gün içerisinde sürekli hapşıran bir insanım. Evimi normalde 2-3 günde bir süpürüyordum. Her hafta sonu da detaylı temizlik yapıyordum ama ona rağmen toz oluyordu evdeki bazı eşyaların üstü.
Duyurudan gelen tavsiyeler üzerine roborock s5 max aldım. Her gün çalıştırıyorum, her gün toz haznesi dolmuş oluyor.
Süpürgeyi aldığımdan beri hapşırmam fark edilecek şekilde azaldı.
Yalnız almadan önce şunu düşünmekte fayda var. Evdeki çoğu eşyanın altına girebilecek mi? Mesela mobilyalarınızın yüksekliği 8 cm olsun, süpürge altına giremeyecek ancak o alanlar toz tutmaya devam edecek. O zaman işlevsiz kalır bence.

Hocam onu bilmem de ben bu videoyu izleyip aynı spreyden yaptım, fena bir şeye benzemiyor. Haftada bir filan halılara yatağa vs sıkıyorum. Belki bir denersiniz.

youtu.be

alerjik rinitim var, toz ve akardan çok etkileniyorum, bir de mevsim geçişlerinde.

geçen yıl mayıs ayında roborock s5 max aldım. o kadar memnunum ki..ayda en az 3-4 gün çalışamaz duruma gelen ben, 1 yılda 3 kere krize girmemişimdir.

evdeki eşyaları minimuma indirdik (eşyalar toz tutuyor) sadece salonda 1 halı var onun dışında halı kullanmıyoruz, koltuklar yüksek, evin heryerini çok rahatça gezebiliyor.

çok öneriyorum. eminim fark edecektir.

ev alerjisi muhtemelen akar alerjisidir.
akar kumaş yüzeylerde yaşayan 0,3 mm boyutunda bir böcek.
evi süpürmenin %5 faydası bile olmaz.
akar diye aratırsanız yapılması tavsiye edilen 10 madde varsa en az 8'ini yapmalısınız.

o dediğiniz iş için bir ürün var. air purifier

Bu konuda sanirim soz hakkim olabilir. :') Alerji nedeniyle iki kere ameliyat olmus ve kullanmadigi antihistaminik kalmamis birisi olarak, kedili ve tamamiyla hali kapli bir evde yasiyorum.

Halili eve tasindiktan sonra dogrudan roborock aldik ve sayesinde rahatladim. Hemen hemen her gun oturdugumuz yeri, cogunlukla iki gunde bir ise yatak odasini (aslinda tam tersini yapmamiz lazim alerjiyi goz onunde bulundurarak ama oturma kismi daha tozlu oluyor diye sanirim boyle alistik) supuruyoruz ve cikan tozu gordukce hayretler icinde kaliyoruz. Biliyorum ki supurge olmasaydi ev tozdan gecilmezdi ve cok ciddi hapsirirdim toz nedeniyle. Sizin de esinizin alerjisini tetikleyen sey tozsa kesinlikle tavsiye ederim.

Toz (daha dogrusu toz bocegi boku -turkcesi nedir bilmiyorum-) alerijisi ise yapilacak seyler

Halilari kaldirma, esyalari azaltma, hava temizleyici. Yatak icin antialerjik alez kullanma ve hatta ben yatak ve yastik icin ozel bi supurge almistim o…

Bir de durum ciddiyse doktora gidip alerji icin degisik tedavi yontemleri hakkinda bilgi alabilirsiniz. Desensibilizasyon terapisi gibi.

hayır.

Ennn fazla kendi e-devletinde dosyalar kisminda 3. kisi olarak eklenebilir, ama o da sadece dosyada adi gecmis oldugu icin olur. -ki bunu da sanmiyorum, taniklari dosyalara taraf olarak eklemiyor mahkemeler.

Yani bir sicil durumu soz konusu degil, ama tanik olacak kisi hala isverenin iscisiyse anlatimlarini kesinlikle ozluk dosyasina eklerler ve hatta isten dahi cikarabilir bir yolunu buldurup. Bunun disinda da adi tanik oldugu dosyada bulunur sadece. Herhangi bir sicil islenmesi gibi bir durum soz konusu olmaz.

Ha yine belirtmis olayim, gercege aykiri taniklik yaparsa/durusma esnasinda cikintilik yaparsa, karsi taraf avukati da / hakim de bunu fark edip suc duyurusunda bulunursa (yine cok cok dusuk ihtimal bunlar) orasi ayri. Normal bir sekilde usulune uygun taniklik yapildigi muddetce kendisi aleyhine bir durum olmaz.

İşe iade davasında şahitlik ettim hiçbir şey olmadı. Olan tek şey bu holdinge bağlı hiçbir yerde işe girememem ki umrumda değil.

Eşim İK yazılımı işi yaptığı için defalarca iş mahkemelerinde şahitlik etti şu ana kadar hiçbir şey olmadı.

Ben de defalarca şahitlik yaptım işe iade davalarında, sicilime işlenmedi.

soruya cevap değil ama takipteyim +1

macka parki'nda oynuyor insanlar denemisligim de var ama cok ruzgarli gunlerde pek olmuyor o is.

Biz nişan çiçeğini de gelin buketini de burada yaptırdık:
www.nesecicek.com

Ben isteklerimi anlattım ve beni hayal kırıklığına uğratmadılar, tavsiye ederim.

güzelmiş

Ben çok beğenmedim ama kötü veya dandik de bulmadım. Swarovski ve so chic’e bakabilirsiniz

kız arkadaşınız böyle takılar takıyor mu? gümüş seviyor mu ya da taşlı takılar takıyor mu? bir de ben gümüş bir takı almayalı baya oldu ama 170 tl gümüş için çok gibi geldi bana.

Özellikle deniz, yaz, tekne sevdası falan yoksa başka bakınız.

paslanacak bozulacak bir şey almayın bence. takı altın değilse kalıcılığı düşük olur. en incesi bile olsa altın olmalı diye düşünüyorum. şahsen gümüş ve bijuteri kullanmayı bıraktım.

Ben sıfır takı takan ve kulakları bile delik olmayan biri olarak takı alınmamasını isterim ama alınacaksa bunun yerine daha kısa zincirli minik uçlu bi kolye olsun isterdim şunun gibi mesela. çünkü bunu her şeye takarım.

www.trendyol.com

Eğer kız arkadaşınız takı kullanıyorsa kolye güzel bir hediye fikridir. Bu yolladığınız kolye yelkenlilerin özel bir anlamı yoksa onun için alakasız olabilir. Ama siz çok beğendiyseniz de alın, kişisel bir hediye olmuş olur. Daha her şeyle takılabilecek kolye uçları seçebilirsiniz.

Ben şu siteden bayağı takı aldım, taşların rengi ve kaplama rengini de seçebilirsiniz. Dilerseniz bir göz atın: www.mortaki.com

Alınmıyor.
Hatta bu ülkede kimi kime şikayet edersen et hiç sonuç alınmıyor, kimi kime şikayet ediyoruz ki zaten hepsi kendilerinin.

@kirmizipilotkalem haklısınız da bu şubeler bir türlü açılmıyor. Insanlar saatlerce bekliyor. Bunun çözümü olmalı diye bildirmek isterdim yetkililere..

seneler evvel ptt sitesi üzerinden email ile olabilir tam hatırlamıyorum, bi dilekçe doldurmuştum. müdürlükten iki sorumlu eve gelip bilgi aldılar. sonra da şikayet ettiğim şubeye incelemeye gittiler.

önce ptt ye yazıp şansınızı deneyin derim.

ben cimer e şikayet etmiştim aşırı geç gelen kargolar için 1 ay sonra arama geldi bölge müdürü aramıştı. o şikayet için işe yaramadı ama başka kargolarda gecikme olunca bölge müdürüne whatsapp tan mesaj atmaya başlamıştım sağolsun hemen çözmüştü olayları :)

ptt'nin şikayet birimi var. önce orayı deneyin. çözülmezse cimer.

ptt şikayet:
pttws.ptt.gov.tr

Ben de daha önce bir şubede sorun yaşadığımda çağrı merkezini arayıp kayıt oluşturmuştum ve daha sonra beni merkezden arayıp ilgilenmişlerdi. Hatta merkeze yakın olduğum için ilgili kişi (müdür olabilir ama tam hatırlayamıyorum) çaya davet etmişti de gitmemiştim sanıyorum.

Biz kullanıyoruz evde. Sanırım 1 seneyi geçti, iki şikayetim var. Biri, fazla esnek, yani yıkadıktan sonra hafif kıvrılarak kuruduysa öyle kıvrımlı kalıyor gıcık oluyorum. Biri de, yeni yeni başladı, üst yüzeyinde ufak soyulmalar var. Fakat 15 lira için şahane ürün.

Evet çok güzel bence. Sağa sola dökmeden derli toplu aktarıyorsunuz kabın içine.
Sık kullanıyorsanız 1 sene gider, ama kesinlikle değer. Makinede de yıkıyorum ben.

harikasınız.

Sanırım iş işten geçti ama yine de yazmış olayım. Ben de aşağı yukarı 7-8 aydır kullanıyorum ve öyle deliler gibi bir şeyler kesiyor olmamama rağmen çok çabuk bıçak izleri/çizikler oluştu benimkilerde. O çiziklerde bakteri oluşması durumu olduğundan sulu gıdalar için kullanmayı bıraktım artık sadece kuru gıdalarda (kuruyemiş, çikolata vs) kullanıyorum.

Mümkünse cam kesme tahtası almanızı tavsiye ederim.

iz olması dışında kıvrılması yüzünden kullanamamıştım ben.

Kendi de bilmiyor ne demek istediğini, maksat beylik konuşup temelsiz kavram üretip vatandaşı etkilemek. Aşağı yukarı 10 yıldır hukukla iştigal ediyorum, hukuk ihracatı diye bir şey ne gördüm ne duydum.

Yabancı hukukçuların eserlerinde bizim bilimsel eserlere veya yüksek mahkeme kararlarına atıf yapmalarını bir şekilde anlatmak istiyor sanırım.

benim anladığım da türk hukukçuların uluslararası faaliyet göstermesi oldu. evet mantıksız sonuçta türk hukuku bizim çalışma alanımız, ama belki baroların avukatların yeterince aktif olmasını sağlayamaması ve bu nedenle avukatların kendilerini geliştirememeleri gibi bir çıkarımda bulunmuştur.

eğer demek istediği buysa mesele barolardan önce fakülteler olmalı, çünkü avukatların mevcut halinin temel nedeni bölünerek çoğalan hukuk fakülteleri.

ilk defa duydum ve rahatsız etti.

Muhtemelen kendi ekosistemlerinde bir dil geliştirmeye çalışıyorlar, acayip itici geldi yalnız

"Yapıyor olacağım" kalıbına benzer şekilde İngilizce'den Türkçe gramere uyarlanmış duruyor (That food tastes good). İlk kez duydum, çirkin geldi.

"almancadan birebir çeviri gibi bir kalıp."
tam da bunu yazacaktım. "alamancı"sı bol bir yerde yaygınlaşmış olabilir.

anadoluda yaygın mı bilmiyorum ama doğma büyüme istanbullu biri olarak benim nadiren de olsa denk geldiğim ve bazen de yanlışlıkla kullandığım bir kelime (fiil demeye elim gitmedi). kullandıktan sonra kulağımı tırmaladığından kendimi düzeltiyorum tabii.

misal biri çorba yaptı, tadına bakmamı istedi ve "tadı nasıl" diye sordu. çorbada da salça tadı baskın diyelim. "tadı salçalı" demek çok güzel olmayacağından "salça tadıyor" diyebiliyorum. normalde salçaya ilişkin eleştiriyi tadı sorulmadan yapacak olsam belki direkt "salçayı çok mu koydun, salçayı pişirmedin mi" gibi farklı şekillerde durumu dile getirecekken herhalde yapan kişinin soruda "tat" kelimesini kullanması cevabımda benim de "tat" dememe neden oluyor.

şimdi eşime de söyledim, kendisi istanbullu ve o bu kullanımın yanlış olduğunu dahi fark etmemiş daha önce. :)

(Schiebedach)Şıpıdaklı amcaların gurbetçi çocuklarının dili gibi geldi bana da.

Malatyaliyim ve doğu illerini çok gezdim, ilk defa duydum bu kelimeyi.
Tatmak bile kullanılmaz doğuda. Tadına bak derler.

hic duymadim garip geldi.

www.youtube.com

şu videoyu 15 saniye izleyin, aklınızda hiç bir şüphe kalmayacak.

30 küsur yıllık iç anadoluluyum. hiç duymadım +1

Almancılar doğal olarak Almanca etkisinde konuşabiliyorlar. Belçika’da yaşayan arkadaş metroya bin yerine metroyu al diyor mesela. Bizim köyde de patlamış mısıra pap denir mesela. Tahminim Almancılardan o şekilde öğrendikleri yönünde.

40 yıllık konyalıyım hiç böyle bir şey duymadım.

konya/mersin/adana/antalya dolaylarının laflarını bilirim, böyle bir şey yok; uydurma yalan dolan.

Kat mülkiyeti kanununa göre aidat ödemekte aslında evsahibi yükümlüdür.

Kontratta yazan yöneticiyi bağlamaz.

Valla bizde de ödemeyen bir tip var 80 yaşında. Apartman karar defterinde aidat ödemeyenleri icraya vermek gibi bir madde olmadığı için harekete geçmedim ama ilk toplantıda halledeceğim. Bu konuda bilgisi olanlar yazıp bilgilendirirse

hahaha kocalara fena kitlemişler. ben de ev sahibi sorumlu biliyorum.

yalnızca ev sahibi sorumlu değil aslında. kmk md 22 "Kat malikinin, 20 nci madde uyarınca payına düşecek gider ve avans borcundan ve gecikme tazminatından, bağımsız bölümlerin birinde kira akdine, oturma (sükna) hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı bir şekilde faydalananlar da müştereken ve müteselsilen sorumludur." şeklinde. yani ev sahibinin evinden yararlananlar da bu borçları ödemekle yükümlü. bu maddeden yürüyerek evde yaşayanların sorumluluğuna gidebilirsiniz.

yine ihtar çekmeniz zorunlu olmamakla birlikte noterden ihtar çekebilirsiniz tabii ama bir işe yaramayacaksa gereksiz masraf yapmış olursunuz.

şimdi saat geç olduğu için çok detaylı yazamıyorum ancak başka bir sorunuz varsa mesaj atarsanız müsait olduğumda dönerim.

@x571: aslında icraya vermek için bir karar alınmasına gerek yok. ancak maliklerin tepkisinden çekiniyorsanız bir toplantı düzenleyip durumu izah edip karar aldırarak takip başlatabilirsiniz si

ihtarname yerine tebligat gönderseniz pttden ucuz olması açısından?

kek uzmanı değilim ama sanırım bildiğim yerlerden soru geldi.

elma rendelerseniz tabii ki tadına katkısı olur ama hiç şeker koymayacak kadar tat vermez elma. ben yaş veya kuru meyve koyduğum keklerde şekeri normal keklerden daha az koyuyorum. bir de elmanın vereceği ıslaklığı da hesaba katmayı unutmayın.

daha önce üzümü küçülterek koymayı denemedim ama hurmayı sıcak suda bekletip yumuşadıktan sonra rondoda çekip püre haline getirerek kullandığım oldu. aynı mantıkla üzümü sıcak suda bekletip yumuşadıktan sonra rondoda geçirirseniz (katı olursa sıvılaşması için bir iki çorba kaşığı su ekleyerek) olabilir diye düşünüyorum.

yine kuru dutunuz varsa, bulabiliyorsanız kuru dutu rondoda un haline getirip şeker olarak kullananlar da var. muz da keklerde tatlandırmak için kullanılabilir.

bir de pekmez ve balın yüksek ısıya maruz kalmaması gerektiği söyleniyor, haberiniz yoksa ona da bir bakın isterseniz.

Tarçın tatlılık hissini baya artırabiliyor.

Öncelikle instagramda fitmühendisce diye bir adres var, Canan Hanım'ın tarifleri süper, tavsiye ederim.
Onun şeker yerine dut kurusu çekip kullandığı tarifi vardı, aklıma gayet yatmıştı. Yapışmaz etmez...

film:
what we do in the shadows
shaun of the dead
hot fuzz

dizi:
the office

www.imdb.com
Bubba Ho-tep (2002)

film değil ama dizi önerisi dediğiniz için yazıyorum: biz avrupa yakasına başladık tekrardan hatta an itibarıyla 57. bölümdeyiz ve baya kahkahalarla güldüğümüz yerler oluyor. bir de ben yine bir aralar tatlı hayatı izliyordum, o da baya keyiflendiriyordu beni.

Ayı ted

Ölümlü Dünya
Aile arasında
Ricky garveis'in humanity adlı stand up show'u

Son zamanlarda en çok güldüklerim

benim kahkahayla guldugum komedi filmini dusununce aklima 3 idiots geliyor. hint filmi onyargisiyla izleyince bile komik gelmisti.

Ted 1-2

humanity +1
netflixte daniel sloss live shows diye bir stand up var 2 bolumluk. ben baya begendim
hangover serisini izlemissindir belki ama ozellikle ilk film beni baya guldurmustu

sokağa çıkma yasağı olan günlerde fırına, markete gidebiliyoruz. köpeği olanlar köpeğini gezdirmeye çıkabiliyor. şimdi baktım genelgeyi bulamadım ancak bayram yasağında da aynı şekilde olacaktır. evinizin çevresinde olduğunuz müddetçe mama dağıtmanız sıkıntı olmayacaktır.

beslemek için çıkılabiliyor.

@okuyamıyom ben ya, @passion rules the game teşekkürler!

Ben hep cıkıyorum suiistimal için değil bugün ilk defa bi bekçi durdurdu hayırdır gibisinden konuştu çok sinirlendim söyledim zaten hayvan beslemek serbest diye tuttu beyimiz oldu o zaman herkes öyle söyler dedi şalter attı bende az kalmıştı akşam ha erlerine çıkıyorduk tama yaz cezayı diyorum ceza da yazmıyor bunu herkes bahane okarak kullanır diyor o zaman git yasa koyucuya anlat derdini şimdi ne öğrenmek istiyorsun dedim döndü gitti 4 5 dk tartıştık.

@yeliz adeley, ben de tam olarak böyle bir anormale denk gelirsem vereceğim cevap ne olmalı diye merak etmiştim. Teşekkürler tecrübeni paylaştığın için.

bütün malzemeleri aynı oranda azaltabilirsin tabi ki. azaltmak istediğin ölçüler halihazırda tek yumurta içeriyorsa küçük bir yumurta kullanabilirsin, olmuyorsa bekli yumurtayı çırptıktan sonra yarısını ayırabilirsin. yumurta yoksa kolay zaten.

Bence olur. Ayrıca 1 tepsi yapıp bir kısmını da dilimleyip (mesela) derin dondurucuda saklayabilirsin?

yarıya indirmek de olur tabii ama ben yarıya indirmekle uğraşmak yerine yaptıktan sonra bir kısmını buzluğa atıyorum. çıkardığımda bayatlama gibi bir şey olmuyor. böylece iki kez poğaça yapmak keşmekeşinden kurtuluyorum.

şuna dikkat edin yalnız, www.droetker.com.tr

Çekemezler hukuken, cikartamazlar, bela olacak tiplerse o ayri vaka tabi.

bayramdan önce nereye çıkartacakmış yaa sokağa çıkma yasağı geliyor. aradaki 1-2 günde mi ev taşımalarını bekliyor.
kapıya gelirse polis çağırsın eve.

ayrıca kontrat neden yapmıyorlar, orada yazar her şey. ihtar süresi genelde 1aydır.

1 sene çıkmasa bir şey olmaz. Adam sizi vurmasın tabi. Kontrat her sene yenilenmek zorunda değil diye biliyorum.

ortada tahliye taahhütnamesi yoksa çıkaramaz.

Görüyor ve artırıyorum: tahliye taahhütnamesi olsa bile çıkarılamaz.

Konut kiralarında 10 yıllık süre dolana kadar sözleşme yalnızca kiracı tarafından feshedilebilir. (haklı neden halleri ayrı tabii)

Gözüken şu durumda haziranda ya da 1-2 ay içinde çıkarması mümkün değil ev sahibinin. Diyelim kirayı ödemiyorlar, haklı fesih sebepleri var vs o zaman da dava açmaları vs derken aylar süren bir süreç gerekir çıkartabilmesi için.

kiracıdan kirasını alamayan ev sahiplerinin, avukatlarının konularını okuyabilirsin. Kiracıyı mahkemeyle bile çıkarabilenini, kirasını alanı okumadım. Herkes sessiz tipleri ezme peşinde.

Bayramdan once nereye cikiyorlar ya... yasak var zaten :(

Adi heriflere bak ya kardeşi gelecekmişmiş. Yıllarca oturduğuna göre kirasını düzgün veren insanlar.

Zerre çekinmesinler. Pandemi gibi bir mücbir sebep var ortada.

Cok tesekkurler herkese, cevaplari ilettim bir nebze sakinlediler.

Kaldiklari ilde sokaga cikma yasagi olmuyor, cok kucuk bir il.

geçmiş olsun, eski eşinle yeni sevgilini karşı karşıya getirdiysen zaten avukat mavukat boş, ömürlük sıkıntı yaşayacaksın.

şu olaylarda çocukları heder etmeyin yaa.
hadi o kullanıyor sen yapma hiç değilse.
çocuğu bi kaç ay sonra görsen ölür müsün? ya da çocuk ısrarcı seni görmeye de eşin engel mi oluyor?
ayrıca evet, covid nedeniyle de bir süre az görüşseniz daha iyi değil mi?

anlamadığım konular, bağışlayın.umarım en kısa sürede davayla ya da daha kolay şekilde çözersiniz. ama çocuklar açısından ebeveynleri huzursuz ortamlarda görmektense, huzurlu ebeveynlere sahip olmak daha anlamlı çoğu zaman.

Merhabalar. Eğer eşiniz, boşanma ilamında belirtilene uymayarak size çocuğunuzu göstermiyorsa bunun için dava açmanız değil; çocuğu görmek için takip başlatmanız gerekir. Takip başlattıktan sonra size tanınan dönemlerde icra memuru, pedagog ve gerekirse polis memuru ile çocuğu gidip almanız gerekecektir. Ki bu durum kesinlikle hem taraflar için hem de çocuk için oldukça yıpratıcı oluyor. O yüzden iş icraya varmadan önce sorunu çözebilmek için elinizden geleni yapmanızı tavsiye ederim.

Ha eğer boşanma dosyasında sizin çocuğunuzu görmeniz için hüküm kurulmadıysa, çocuğunuz ile kişisel ilişki kurulması için dava açmanız gerekecektir.

Her iki ihtimal için de boşanma hukukuyla ilgilenen bir avukatla çalışmanız daha sağlıklı olacaktır.

1- var

2- evet. açıkcası o ne kadar ve nasıl uğraştığınla alakalı. iş yapan biriyse her türlü alınır ama mesele şu önce ona gitmek sonra annene gelmek zorunda değil. direkt annene de gelebilir ver borcu yoksa haciz yapıcam vs diyerek.

3- site ile kiracı anlaşamaz. dediğim gibi 15i sizden de tahsil edebilir kiracıdan da. sizden tahsil ederse siz kiracıya karşı tekrar takip başlatabilirsiniz. eğer kiracı 10 bin verirse borca bir itiraz vs de gelmezse o 5 bini sizden alır yani.

Ya arkadas atip tutmayin. Kolaysa acsin alsinlar. İcra takibi acar itiraz edersin o kadar. Korkma

1- evet, var. hatta genellikle bu takipler ev sahibiyle kiracıya aynı anda açılır, ben de öyle yapıyorum.

2- evet. kiracının evi, arabası, sgklı bir işi, banka hesaplarında parası vs. yoksa açtıkları takip sonuçsuz kalır. yine bu kadar uğraşmak yerine annenize takip başlatıp, kolay bir şekilde parayı almak isteyebilirler.

3- bunu yapacak bir site yönetimi olduğunu sanmıyorum. ama hiç yoktan iyidir diyip 10 bin kiracıdan 5 bin ev sahibinde almak isteyebilirler, neden olmasın?

@müptezelin cevabı hakkında: icra takibi açmak zor bir şey değil. açtıklarında itiraz ederseniz itirazınıza karşı açacakları dava neticesinde 15 bin borca ek olarak aylık %5 gecikme tazminatı, yasal faiz, vekalet ücreti ve yargılama gideri ödersiniz.

not: bu işi yapan bir avukatım.

dişçide randevunuz olduğuna ilişkin whatsapptan vs. bir fotoğraf isteyin. misal dişçi kartıyla birlikte randevu defterinden sizin randevu saatinizi gösteren bir fotoğraf çeksin yollasın, durdurulursanız onu gösterin. ha zaten devletten randevu aldıysanız mhrsde o gözüküyor, onu gösterirsiniz.

haberlerde gördüğüm kadarıyla çocuklarıyla yakalananlar ilk olarak doktor bahanesine başvuruyor, polis randevuya ilişkin belge isteyince de gösteremeyip ceza yiyorlar.

sokağa çıkma yasağı ilan edildiği anda başlar. telefona hatırlatma mı kuruyorsun öyle sokağa çıkma yasağı mı olur?

polisi jandarmayı gerekli noktalara konuşlandırırsın. talimatı verir televizyondan canlı yayınla tüm kanallardan "şu andan itibaren şu tarih şu saate kadar sokağa çıkmak yasaktır. fırınlar, eczaneler bilmemneler açık olmaya devam edecektir" dersin konu kapanır. polisler de o anda sokakta olanları evlerine gönderir konu kapanır.

1 hafta önceden bile desen yine bu görüntüler olacaktı. milletin cahilliğinin kurbanı oldu adam. gereksiz bir istifa.

bence gayet güzel bir saatte açıklanmıştı. sadece o ilk açıklamada milleti teskin edecek bir şekilde fırın, eczane falan da açık olacak açıklamasını yapmalıydı. orda insanlarda bir soru işareti oluşunca sokağa çıkıldı.

ilk olması gereken doğru bir planlama ve vatandaşa tüm ayrıntılarıyla yasağın kapsamını izah etme. kervan yolda düzülür mantığı halkta panik oluşturduğu için insanların stokçuluk yapması, sokağa dökülmesi çok normal. yasak açıklandığında her evden 1 kişi markete gidebilir, fırınlar açık, kamu görevlileri evlere dağıtım yapıcak vs açıklamaları yapılırsa insanlar panik olmaz.

yine yığılmanın önüne geçmek için yapılabilecek en önemli şey zaman çizelgesi bana kalırsa. hali hazırda uygulaması var mıdır, nasıl olur bilmiyorum ama sokağa çıkma yasağı önceden de duyurulsa, geçerli olduğu andan itibaren geçerli olsa vatandaşların alışverişe çıkması için bölge bölge, sokak sokak zaman aralığı belirlenirse yığılma olmaz diye düşünüyorum. bölgenin nüfusuna da bakmak gerekir tabii. misal a caddesinde 1-100 numaralı apartman sakinleri yarın 9-12 arası alışveriş yapabilecek, yine a caddesindeki 101-160 numaralı apartman sakinleri ise 12-15 arası...

bir de yine vatandaşın alışveriş sepetini markete gitmeden hazırlayabilip, market kapısından teslim alması mümkün olursa bu da cuma günkü kaosun önüne geçilebilirdi sanıyorum. yani ben eve yakın markete siparişimi iletiyorum, bana bir saat veriyorlar ve gidip ödememi yapıp alıp geri dönüyorum. böylece marketlerde kalabalığın da önüne geçilebilir.

1 aydir sokaga cikmayin denmesiyle sokaga cikmanin yasak olmasi cok ayri kavramlar. Sonucta sosyal izolasyona dikkat etsek de belli araliklarla ihtiyaclarimizi karsilamak icin cikiyoruz. Boyle bir yasagin olmamasi insanlara ihtiyaclarini istedikleri zaman karsilama luksu veriyordu, aniden karar alinmasi da panik etkisi yaratti haliyle. Herkesin az da olsa stok yaptigi bu donemde Cuma aksami disari cikan insanlarin 2 gun boyunca idare edemeyecek kadar az erzagi oldugunu dusunmuyorum ama boyle bir kararin halk uzerinde yaratacagi etkiyi tahmin etmek cok da zor olmamaliydi.

Nasil yapilmaliydi? Insanlarin ihtiyaclarini cesitli yerlerden (market, eczane, firin) yigilma olmadan karsilayacak kadar zaman olmaliydi. 2 gun onceden soylenmesi yine insan kalabaligini arttirirdi ama elbette 2 saat onceden soylenmesinden daha iyi olurdu.

Bence boyle kararlar en az 1 hafta oncesinden bildirilmeli. Hafta ici gec saatlere kadar calisan veya son 2 gunde erzagini yenileyecek maddi imkani olmayan insanlar olabilir. 1 hafta oncesinden belirtmek hem gerekli vakti yaratarak insan trafigini azaltir, hem de dar gelirlinin kendini ayarlamasina imkan verir diye dusunuyorum.

Dün Habertürk'te bir psikiyatr çok güzel anlattı. Öncelikle bilim kurulunda toplum psikolojisi alanında uzman birisi bulunmalı (ve tabii ki görüşü ciddiye alınmalı). Sonrasında toplum zaten belirsiz ve kaygı verici bir süreç içerisinde, böyle bir durumda böyle kararları son dakikada açıklamaz, insanları hazırlarsın. Cuma akşamı birçok insan rasyonel düşünme yetisini yitirdi, zaten zor bir durumun içindeyken özgürlüklerinden de olduklarını öğrendiler ve kendileri ve sevdikleri için bir şeyler yapmak üzere, bir çeşit hayatta kalma içgüdüsü gösterdiler. Bugün sorsan pişman olduklarını söyler birçoğu, zaten o gün markete giderken de o kadar kalabalık olduğunu düşünerek gitmediler. Mantıklı düşünmediler zaten. Toplumsal meselelerde bireyleri aptallıklar suçlamak çok yüzeysel. Hafta başından, hadi ortasından duyurulsa, detaylar belli olsa, insanlara acil ihtiyaçlarını karşılayacak hizmetlerin sürdüğü söylense tabii ki böyle olmazdı sonuç.

Bir, yasal olmaliydi. Iki, insanlarin cesit cesit ihtiyaclari dusunulup karsilanarak yapilmaliydi. Uc, en az bir hafta onceden haber verilmeliydi ki herkes planini yapsin. Safak baskini yapmiyorsun burada. Dort, daha uzun sure boyunca, es zamanli olarak test kapasitesini katlayarak yapilmaliydi ve ardindan normale donuse gecis baslanmaliydi.

Ha bana gore hic yapilmamali ama orasini karistirmiyorum.

Böyle 2 günlük yasağı apar topar açıklayınca çoğu insan sıra dışı bir durum oluştuğunu sandı ve bu işin 2 günle sınırlı kalmayacağını düşünerek hareket etti.

Hafta başında "Nisan ayı boyunca haftasonları dışarı çıkma yasağı uygulanacaktır" gibi bir açıklama yapsalardı insanlar panik yapacak bir şey olmadığını, bunun rutin ve sadece cumartesi pazar için planlanan bir uygulama olacağını düşünür marketlere yığılmaz ve yeni duruma göre hareket ederlerdi.

Cuma akşamı evimde ne su kalmıştı ne ekmek ne de kahvaltılık... ctesi gider alır hallederim diyordum mesela ama böyle olunca mecburen çıktım bakkala gittim fakat çoktan zombi istilasına uğramıştı, allahtan kardeşim yakında da ordan takviye ettik.

Çoluğu çocuğu hastası olup hazırlıksız yakalananların nasıl paniklediğini tahmin edemiyorum.

mesela bu hafta sonu yasak olacaksa bunu bugünden ilan etmeliler. insanlar hafta içi ona göre tedbirini alabilirler

1 aydir sokaga cikmayin denmesiyle sokaga cikmanin yasak olmasi cok ayri kavramlar +1

Üretim aksamasın diye hafta içi sokağa çıkma yasağı koymamalarını bir yere kadar anlayabiliyorum. O zaman daha ptesiden istisnalarıyla beraber haber verilmeliydi hafta sonu yasak olacağı. Tamam bazıları yine son dakikaya bırakır ama ctsi nasılsa kısaca markete gider alırım diyen bir sürü insan da var. Luppo alana değil ama bebek maması alana hak veriyorum ben. İnsan 48 saat sade su içer ama bebeğe mama gerek.

yapın ya, sefanız olsun. sıkmayın canınızı. kilo alsanız da verilir.

Hiç ya, sefam olsun

benimde böyle stres kaynaklı yeme problemim var. aklıma bu tarz yiyecekler geldi mi kafa dengi birkaç arkadaşla sohbetleniyoruz ya hep birlikte yada tek tek. kapattığımda kek poğaça gelmiyor aklıma. sadece kilo gibi düşünmeyin. sağlıklı beslenme mental direncimiz-sağlığımız içinde çok önemli.

yapma :(

ben 15 kilo verdikten sonra kilo konusunda ekstra dikkatli olmuştum, 2 kilo almak bile kabus gibiydi. karantinanın ilk günlerinde de sıkıntıdan kendimi mutfağa verince başlarda yine endişe ettim ya kilo alırsam vs diye. sonra da bunların hepsi çok boş geldi, kilo nedir yani, yediklerine dikkat edip spor yaptıktan sonra, en çok bir iki ay içinde verilir. mental sağlığım daha önemli diye düşünüyorum. zaten iki ayda alınacak maksimum kilo 10-15 tir. onun için de kendimi kısıtlamanın benim için mantıklı olmadığına karar verdim. ev yemeği de yapıp yiyorum, tatlı ve kalorili şeyler de. zaten bir taraftan spor da yapıyorsanız o kadar tirajik sonuçlar olmaz bence, canınız ne istiyorsa yapın yiyin , afiyet olsun.

Ben de dahil olmak üzere birçok kişi aynı durumdadır herhalde. Gerçi ben tuzlu değil, bol bol tatlı yapmak istiyorum. :) Arada sağlıklı tatlılar (şekere bulanmamış, meyveli, doyuruculuğu olan vs.) aradaysa normal anam babam usulü tatlılar yapıyorum. Üstüne bir de belimi sakatladığım için bir buçuk haftadır değil spor yapmak, evi bile süpüremiyorum.

Bu dönem evlere tıkılmamız psikolojik olarak yeterince yıpratıcı. Bir de yediğimiz içtiğimizi kısar ya da yediklerimizi kendimize zehir edersek, çok daha kötü oluruz diye düşünüyorum. Size iyi gelen, rahat ettiren neyse onu yapmaya devam edin bence. Dengeli beslenmeye de dikkat edin, gerisi bonusunuz olsun.

Gerçekten mental sağlığımı dengede tutmam çok daha önemli benim için bu günlerde. Zaten majör depresyon tedavisi gördüm uzun bir süre, onu da atlattim Allah'tan. Elimi oyalasin vallahi napalim artık :)

komşu abur cuburlara uyguladığım "sıfır atıştırmalık" politikası çöktü benim de. gerçekten gün içinde 2 öğün harici hiçbir şey yemeyen ben, yılların irade şampiyonu, kendini haribolara, eti cici bebelere bıraktı.
YİYCEZ ANASINI SATIYIM YİYCEZ, BİZ YEMİYCEZ DE KİM YİYCEK. GÖM GİTSİN.

bir anlığına sağ duyulu olmaya çalışırsam; yapıp komşularına ver, madem yapmaktan zevk alıyorsun. ya da kedi köpeğe uygun yap şeker tuz koymadan. yapıp yemeyeceğin bir senaryo üzerinde kafa yor yani.

GÖM GÖM.

Bence yeme. Kilo almaya başladın mı bir bakmışsın ipin ucu kaçmış. O biriken kiloları vermek çok zor. Ben çok kilo verdim, tekrar o kilolu günlerime geri dönmek istemem mesela. O yüzden çok dikkat ediyorum. Kilo alırsan moralin daha da bozulur bence. Yemek istiyorsan da sağlıklı şeylere yönel.

bence olabildiğince az alışverişe çıkmak ya da bu işleri yapan kişileri daha az sirkülasyona sokmak adına yeme içme işini de optimalde tutmak daha anlamlı. kaynakları hızlı tüketmesek daha iyi.

Daha az kalorili ama uğraştırıcı şeyler yapabilirsin mutfakta. Yulaflı tatlı tarifleri var mesela

Carrefour'un online market uygulaması çalışıyor. Belki belli bölgelere kapalıdır.
Getir, Migros Hemen ve İstegelsin uygulamaları var bende, az bir şey alacağım zaman lazım oluyor ama çoğunlukla Getir'i kullanıyorum.
Bölgenizde online alışverişi olan lokal marketler olabilir, bizde Demtaş var mesela. Web sitesinden ya da whatsapp'tan sipariş alıyorlar, kapıda ödemeyle.

hepsiexpress var, carrefour ile çalışıyor. sadece telefon uygulaması üzerinden çalışıyor.

carrefour, migros, getir, banabi, istegelsin.
carrefour ve migros'un bana göre şu süreçteki en kötü uygulaması sadece online kredi kartıyla ödeme alması.
yani debit kart kabul etmemesi benim için kötü.

kobuzchu kiz'dan demtaş'ı öğrendim şu anda.
(@kobuzchu kiz: teşekkür ederim)
kendisiyle yakın oturduğumuz için belki bana da servis yaparlar.
yaparlarsa kapıda ödeme seçeneği benim için her zaman daha iyi, onu da kullanırım.

bisu'nun market seçeneği var bi'market

Bulunduğunuz yerde var mı bilmiyorum ancak ben dün mopaştan sipariş verdim. Banabi, istegelsin, migros, getir arasından süre ve çeşitlilikte en avantajlı olandı.

cig bir tat verir. bu arada o paketler vanilya degil vanilya aromali vanilin yapay bir malzeme

acımsı olur sanki ya. benim deneyimlediğim kadarıyla vanilya çiğ iken acı bir tat veriyor.

Evet alıyorlar, belli şubelerin belli günleri var. Arayıp bilgi alabilirsiniz ya da herhangi bir şubeye uğrayıp sorabilirsiniz.

sakın yapmayın böyle bişey banka alış kurları çok düşük olur çünkü.
fiziki olarak kabul edip, size nakit para olarak verecekler.

jimjim in dediğine bakmayın. verdiğiniz altını gram altın cinsine çeviriyorlar. kuyumcuya falan götürmekten çok daha karlı. ederini gram altın olarak hesabınıza eklerler.

Dijital altın hesabı ile olmuyor maalesef. Şubede bunun için altın hesabı açtırmak ve fiziki altını bu açtırdığınız hesabınıza yatırabilmek için altın kart almanız (ücreti vs yok) gerekiyor. Size müşteri temsilcisi tarafından verilecek bu altın kartla fiziki altın yatırma işlemi yapabiliyorsunuz sadece. Kartınızı aldıktan sonra eksper altınlarınızı inceliyor ve getirdiğiniz altının 24 ayar üzerinden gram karşılığını size ait altın kartla pos makinesi aracılığıyla doğrudan hesabınıza yatırıyor. Bir değer kaybı, nakit para verme vs. söz konusu değil kesinlikle.

Bu işlem için iş bankası şubelerinin belirli altın günleri oluyor ve yalnızca bu günlerde şubede eksper bulunuyor, ama bazı şubelerde (misal kadıköy şubesi) ise haftanın 5 günü eksper var. bBnunla ilgili bilgili web sitesinde vardı, oradan ulaşabilirsiniz.

Okumayamiyom ben ya+1 hepsi doğru

Az buçuk sağlıklı dediğiniz için dondurulmuş ıspanak, fasulye, brokoli filan alıp atarsanız çıkarınca haşlayıp, pişirip yersiniz hem de uzun süre dayanır. Ama bence daha kolayı bunları taze alıp buzluğa doldurmak. Yemek yapmayi sevmesen bile kolaylıkla yemeğe dönüşebilen şeyler bunlar.

Haşlanmış baklagilleri yine buzluğa atabilirsiniz. Donmus balık, karides, somon filan olabilir. Köfte alıp buzluğa atabilirsiniz. Bazı marketlerde soslu tavuklar satılıyor ama denemedim.

Geri kalan şeyler sağlıklı değil; fast food. Kaşarli pide, mantı, nugget vs.

hazır falafeller de satılıyor donmuş olarak. o da az buçuk sağlıklı kategorisinde sayılır.

dondurulmuş, temizlenmiş uskumru ve çipura alıyorum. mezze marin marka.

konservelere yürüyün derim, saklaması daha kolay olur, dondurulmuş ürünlerden buzlukta bir haftalık falan sığdırırsınız, ama konservelerden aylarca yetecek stok yapabilirsiniz.

misalen türlü, fasülye, ilk aklıma gelenler

Dondurulmuş karışık sebze (karnabahar brokoli kuşkonmaz fasulye...) Dondurulmuş nohut köftesi (falafel), dondurulmuş yaprak döner, dondurulmuş bezelye, dondurulmuş katkisiz balık (uskumru, hamsi, mezgit...)

işin uzmanı değilim ama okuyunca çok normalmiş gibi hissettim. 2 hafta böyle bir işlemin etkileri için (kısırlaştırma) kısa gibi geldi.

soruyu okuyunca reset tuşuna bas diyesim geldi. şaka bir yana, bizim kısırlaştırdığımız kedilerde böyle şeyler hiç olmadı. veterinerde yaşadıkları travma oluşturdu muhtemelen. üstüne varmayın, kendi haline bırakın, kendisi fabrika ayarlarına dönecektir.

Bence de 2 hafta kısa bir süre. Önceki duyurunuzda bahsettiğiniz üzere bu kedi dişiyse, çok daha kısa bir süre hatta (erkeklerde operasyon daha kolay olduğundan). Bir süre serbest bırakırsanız, yavaştan normale dönecektir.

Bir de daha önce dişi kedilerin kısırlaştırıldıktan sonra sevgi pıtırcıklığının geçtiği, nemrutlaştığını okumuştum. Onu da göz önünde bulundurabilirsiniz.

Bahsettiğin kedi yüksek ihtimal dişi. Evet dişi kediler önceden sevgi yumağı iken, kısırlaşınca daha bir nalet oluyorlar. Atarlı erkek kediler de kışırlaşınca süper minnoş oluyorlar. Yani mesele testosteron her zamanki gibi :)

Benimki de ne yazık ki böyle oldu 6 yıl oldu düzelmedi :(
(Erkek birey)

benim dişi kedide hiç böyle şeyler olmadı

çocukluğumdaki kedimizin ameliyatı başarısız geçmişti yani annemler biraz küçükken kısırlaştırmışlar, veteriner adam da tecrübesizmiş yumurtalıkları bile bulamamış, bir de üstüne yaraları iltihap kapınca her gün pansuman yapılmış vs. hayvan hayatının sonuna dek karnına sırtına patilerine değdirmedi. yalnızca başını, boynunu falan sevebiliyorduk (ama sevecendi yine yani çağırınca gelip kucağımıza otururdu. ama istemediği yerlerine dokununca önce tıslar devam edersek tırmalardı.

sizin kedinizin ameliyatı iyi geçtiyse bu kadar büyük çapta bir travma yaşamadığını tahmin ediyorum, bence zaman içinde düzelir. bu aralar daha çok ilgi gösterin, yaş mama verin, konuşun, bence trip atmayı bırakır.

Bahsettiginiz bu durum corona oncesinde de farkli degildi ki :/

Evde falan kaliyorsaniz daha cok dikkatinizi cekmis sadece.

@brkylmz: ya o zaman muhakkak müdahale edilmesi gerekmekte bu duruma. misal ben avukatım, insanlara "hukuki meselelerinizi düşünmek stres yapmanıza neden olur, bu da bağışıklığı düşüreceği için virüs kaparsınız o yüzden avukat tutun raad olun" demem gibi bir şey bu ya. cidden ayıp.

Valla sahsen ahlak kavraminin sinirlarinin cizilemeyecegini dusunenlerdenim.

"Insanlar da gerizekali olmasin o zaman" seklinde bir arguman uretebiliyorum sadece bu tur durumlarda :)

Ha illa soruyorsaniz evet haklisiniz.

ben evimin yakınlarındaki ecemar denen marketten alışveriş yapmayı bıraktım mesela. bir daha da kesinlikle adımımı atmayacağım.

sorsan muhafazakar falan da geçiniyor bu reziller. ama geçen hafta selin kolonyayı 150 tlye satıyorlardı ve üzerinde etiket yoktu.

tek kuruş bırakmayacağım bir daha kendilerine. batarlarsa battıkları gün de kapılarına gidip bu olayı pankart yapıp asabilirim.

Bu bahsedilen trendyolcu fenomenler bir isim listesi ile Twitter'da ifşa edilip bu twit de yürürse sonuç alınabilir.

2-3 tane değil de günde ortalama 5-6 tane içiyorum, o da mesai saatlerinde. Sabah molası 1, öğle arası 2, öğleden sonra molası 2 olmak üzere, bazen de evde 1 tane oluyor. Ama bunlar rutinde böyle, dışarı çıktıysam bara falan, o zaman artıyor, gecede 1 pakete yükseldiği bile oldu öyle durumlarda.

Bu arada geçmişte en uzunu 7-8 ay civarı olmak üzere 3-4 kez bırakma denemelerim olmuştu. Geçen yıl son denememde baktım ki sinir krizleri yaşatıyor, en azından kontrol altına alayım dedim, ve bu tempoyla devam ediyorum.

Aynı durumda olan birkaç tanıdığım yıllar içinde bağımlı oldu.

Bizim bir aile dostumuz (40 yaş üstü) ben kendisini bildim bileli (15 yıldan fazla) günlük ortalama 2-3 sigara içiyor. Geçmişte babası evdeyken içemediği için günlerce sigara içmeden durduğu da oluyordu, bir yere yatılı gittiyse ya da babası evde yoksa günde yarım pakete vardığı da. Liseden beri sigara içiyor kendisi bildiğim kadarıyla. Yani tam olarak dediğiniz gibi bir sosyal içici. Her zaman paketi vardır ama onun. Ancak bence onun bağımlı olmadığını söylemek doğru olmaz. Bu da böyle bir bağımlılık sonuçta.

Ben de yıllardır sadece alkol ortamında 3-4 tane ya da arkadaşlardan otlanarak bir iki tane içerim. Tiksiniyorum zaten sonra içmiyorum bi süre. Bağımlı falan olmadım ama her gün 2-3 tane zaten bağımlılık bence. HER GÜN sonuçta.

Yılda 1 paket kadar içiyorum.

Ben yaklaşık 7-8 senedir günde üç dört tane içiyorum. Çok abartırsam beş en fazla. Bazı günler içmeyi bile unuttuğum oluyor. Ya da günde bir tane içtiğim. Paket sürekli alıyorum ama, başkasında istemiyorum. Ve tek bir gün bile beş altı sigaradan fazla içtiğim olmadı.

Birde paket taşımayı sevmediğim için iş yerinde ve evde birer paket bırakıyorum.

ben öyle içiyordum, maddi sebepler ve içtiğim sigaranın tadının bozulmasından ötürü bıraktım. neden içilmesin anlamıyorum. ben de saat başı sigara yakanlara şaşkınlıkla bakıyorum. hiç de imkansız değil. bu tamamen sigaraya yüklediğin anlama bağlı.

sınav haftalarında içiyorum sadece

ben. haftada bi kaç tane içerim. nadiren abartıp arttırdığım da olur. arkadaş ortamında da içerim. bazen de haftalarca içmediğim oluyor. eksikliğini hissetmedim. son aylarda ayda bir kaç taneye düşmüş. onu da bağışıklığım düştüğü için içmiyorum pek.

Hafta ici belki bir iki tane icerim ya da icmem.

Hafta sonu gene 1-2 icerim icmem.

Yillardir boyle.

Niye insanlar inanmiyor ben de bunu anlamiyorum.

Illa bi yerde basliyosun.net yazan arkadas kacinci yilda oldugunu da soylese de mesela onlem alalim madem :)

Bazilarimiz boyle inanin artik :)

yıllardır günde 1-2 taneden fazla içmiyorum, bazı günler hiç içmediğim de oluyor.
çok sigara içen biriyle buluştuysam 5-6’ya çıkıyor ama böyle zamanlardan sonra günlerce içmiyorum.
imkansız bir durumu yok. normal bence, gayet oluyor.

ben ve annem.

annem kislari haftada 1-2 sigara yazlari da gunde 3-4 sigara seklinde hayatinin son 30 yilini gecirmis.

ben arada 3-4 ay icmiyorum sonra gunde 1-2 bazen haftada 1-2 ama tamamen birakamiyorum. denedim calismiyor.

O da bagimlilik

Aynı durumdayım. Bazen param olmadığında ya da dışarı çıkmaya çok üşendiğim zamanlarda canım çok çekiyor. "Amaaan neyse." diyip unutabiliyorum bir iki dakikaya. Millet de bana imkansız gözüyle bakıyor ama bu istek artmadı bende hiç aksine azaldı. Dün hazır dışarı çıkmışken bi paket alayım bi hafta götürsün beni dedim şu an çöpe atmak üzereyim zerre keyif vermediği için.

Oyle insanlar var ama genelde hic bagimli duruma gecmiyorlar. Sizim gibi bir paket icip bu hale gelebilen asiri nadirdir cunku reseptorler eski haline donemeyebiliyor. O nedenle insanlarin oyle bir sey olmaz demeleri normal. Her kullanicinjn arzu ettigi sey sizim durumunuz

Tebrikler, ben hiç böyle yapamıyorum. Bırakıyorum diyorum, o içmediğim bi günün sigarasını da içiyorum.

Ben de sen gibiyim. Aylarca hic icmiyorum. Arada ortam oluyor alkolle falan iciyorum. Sonra yine icmiyorum. Gun icinde hic aramam, durduk yere canim cekmez. Dışarıda arkadaslarlayken canim isterse iciyorum ama. Suan paket aldim mesela arada kahve sigara yapıyorum. Bu bitince yine içmem. Paketi de muhtemelen bir iki ayda bitiririm.

günde 2 3 tane içmeye bağımlı oluyosun hocam işte :)

günde maksimum 4 içiyorum ama bazı geceler dozu kaçırıyorum ama sonraki günler içmiyorum.

ayda 4-5 tane içiyorum.

annem. sosyal icici. sosyal icici dedigim de evin balkonunda iste misafir olunca icer. sebep de misafirin icmesi aslinda. onlara katiliyor iste. bu da haftada veya iki haftada 2-3 tane sigara demek.

10 yıldır günde 1-2 dal içiyorum.

ben lise ve öss hazırlık döneminde hukuk bürosunda çalışmıştım, oradan gelen tecrübeleri paylaşayım.

1- Staj yapacağın yeri ne kadar erken bulursan o kadar avantajlı olur. Çünkü bu dönem staj çok kıymetli senin mesleğe kazanımın için.
2-Ben çalışırken adliyeye stajına gitmiyordu abiler ablalar, onun yerine ofis stajını 1 yıl yapıyorlardı; zaten adliyede de bolca vakit geçirdikleri için win-win bir durum oluyordu
3-4. bu 2 soru aynı gibi görünüyor: Bunun 2 farklı yaklaşımı var. 1.si çevre edinmek için kurumsal ofislerde staj ayarlamaya çalışabilirsin; bu özel işler görmeni sağlar diğeri ise seni normal avukat gibi çalışıracak görece küçük ama işleri yoğun olan bir ofiste staj ayarlamaya çalışabilirsin bu da senin farklı problemlerle rastlaşmanı sağlar.
5- bunun cevabını bilmiyorum.

4.soruda hikaye aynı iş bulur gibi, yani ya torpille ya da adamların işine yarayabileceğini göstermen lazım. Stajda yasak olmasına rağmen ücret veren avukaltarda var. paranı da kazanbilirsin(gerçi hala yasak mı bilmiyorum da) Bence staj yapacağın adam senin mentor'un olacak. Hukuk camiası benim çalıştığım(inşaat) alana göre daha dar, daha herkes birbirini yakından tanıyor ve çok daha fazla siyasi/sosyal. Giyimin kuşamın önem arz ediyor, kimi tanıdığın kiminle oturduğun, kimlerle gezdiğin. Bu sosyal network'de ya sende olacak ya da içine gireceksin.

''Avukatlık aristokrat mesleğidir, avukat adam sakaryada döner yiyemez'' bi' baro başkanının sözüdür mesela.

başvurunu da bunları dikkate alarak yapacaksın, yani tamamen karşılıklı beklentileri tatmin etmeniz lazım, her büro stajyer almıyor. bazısı çocuğa faydası olsun imza atıp geçmek için alıyor, bazısı gerçekten çalıştırmak için alıyor, bazısı da ayak işlerini yaptırıyor fotokopi çektirip adliyedeki harç işlerine koşturuyordu.

Misal bi' kadın var ankarada baya ünlü bi' icraa avukatıdır, onun yanındaki stajyerler çılgın atıyorlardı. non-stop çalışıyorlardı süreki şehirdışı hacizlere katılıp, karşılaşabilecekleri en iğrenç müflislerle karşılaşıp problem çözüyorlardı kendilerince. oradan çıkan avukat abiler abiler iş görüşmesinde zaten hem o ismi kullanıyorlardı hem de refleksleriyle kendilerini belli ediyorlardı.
Bi başka 2 ortak vardı mesela yine isimleri çok duyulmuş, onların yanında staj yapan birisi gelmişti bizim ofise iş görüşmesine, ablamızın aklında hep şöförlü arabalar, kokteyller, bürokratlara, komutanlara, siyasilere gönderilen hediye sepetleri kalmış. Mesela bunun da avantajlı olduğu pozisyonlar olacak. Usul adab biliyor ama başka bir şekilde.

Değişik birşey sizin meslek, Allah yardımcınız olsun.

Stajyer avukatim 6 ay adliye 6 ay buro stajın zorunlu. 1 yil buroda calissan da adliyeye dosya degisimibe gidiyoruz. Ve tabii ki para aliyoruz.

Buroyu secim konusu biraz ilgi alanina bagli. Kucuk buroda calisip az para alip cok ise kosan arkadaslarim da var buyuk sirkette yapip daha cok para kazanip sadece belli alanda yogunlasan da. Adliye yuzu gormeyip sadece dosya duzenleyen de var sekreter gibi ya da surekli icrada gezip daha bi kere dilekce yazmamis stajyer avukatlar da var. Ben haftada 6 gun calisiyorum amele gibi çalışıyorum acikcasi buyuk bi sirkette. Aklina gelen her isi de yapiyorum. Ing ceviri de yapiyorum dilekce de yaziyorum. Icraya cikmak haric tum avukatlik islerini yapiyorum

Ist ozelinde ist hukuk ankara hukuk gs hukuk onceliklidir. Genelde iyi staj yerleri buluruz. Ilk tercih de bunlar olur. Ozel okul mezunalri da genelde ing agirlikli yerlere basvurur. Stajda para da 1000 lira da olabilir 3500 de.

1. Birçok stajyer avukat gibi ben de 6 aylık adliye stajım sırasında çalıştım ve 6 aylık büro stajımda da burada çalışmaya devam ettim. Adliye stajı dediğimiz şey, çoğunlukla mesai gerektirmeyen bir şey olduğundan bu süreçte çalışmanız lehinize olacaktır. Çünkü büro stajınız için iş ararken deneyimsizliğiniz tercih edilirliğinizi azaltabilir. Adliye stajınıza da en kısa sürece başvurun, askı süreci vs. derken zaten hemen başlamıyor, vakit kaybetmeyin.
2. Genelde mahkemeler çağırmıyor ya da çağıranlar da hafta bir ya da iki duruşma izlemeye, dosya düzenlemeye çağırıyor. Bu noktada tavsiyem, çalıştığınız yere staj yaptığınız mahkemenin/savcının sizi en az haftada bir duruşma izlemeye çağırdığını söylemeniz. Duruşmadan duruşmaya değişmekle birlikte duruşma izlemenin faydası olduğunu düşünüyorum. Şahsen ben hala adliyede vaktim olduğunda, duruşma beklediğimde vs. herhangi bir mahkemeye girip duruşma izliyorum. Sonuç olarak, adliye stajınızı yaparken hem bir yerde çalışıp hem de adliye deneyimi de kazanmanız mümkün.
3. İstediğiniz adliyeyi seçebiliyorsun diye anımsıyorum. Durum hala aynı mı bilmiyorum, en son duyduğum kadarıyla istanbul, bakırköy adliyelerinde adliye stajında avukatlar icrada takip elemanı gibi çalıştırılıyorlardı. Anadolu adliyesi stajında ise icra dairesi stajı yoktu. Bu yüzden anadolu bana daha avantajlı gözükmüştü. Tabii evinize, iş yerinize yakınlığı vs. de önemli. Bakırköyde yaşıyorken anadoluyu seçerseniz staj için, iş görüşmesine gittiğinizde bu durum hoş karşılanmayabilir.
4. Şu an bir ilgi, uzmanlık alanınız olmaması yüksek ihtimal. Eğer uzmanlaşmak deneyimlemek istediğiniz bir alan varsa o alanda çalışan bürolara başvurun tabii. Bir de mümkünse dava çeşitliliği olan, size tek bir görevle sınırlamayacak bir yerde çalışın ki her şey hakkında da kısmen de olsa aşinalığınız olsun.
5. Pas.
6. Çok korkunç bir cvniz olmadıkça stajyerken iş bulmak zaten kolay bir şey. Araya birilerini sokmak zorunda değilsiniz. Birileri vasıtasıyla işe girdiğinizde iş yeri çok kötü çıktığında arada tanıdık olduğundan ayrılmak sorun olabiliyor, bunun yanında tanıdık biri sayesinde çalıştığınız yerde size iyi de davranılabilir tabii. Bu tamamen şans işi. Ben yaban ellerde çalışmayı tercih etmiştim.
Stajyer zaten iş öğretmek ve memnun kalınması halinde devam etmek amacıyla işe alınıyor. Bu nedenle hukuk cahili olmazsanız, hevesli ve iyi bir çalışan potansiyeliniz olduğunu gösterirseniz birçok hukuk bürosu sizi işe alır zaten.

Elimden geldiği kadarıyla ayrıntılı açıklamaya çalıştım. Bir sorunuz olursa sorabilirsiniz. Aramıza hoş geldiniz. :)

Mahkeme kararıdır. Dosya duruşmada karara çıktıktan sonra kesinleşmesi için taraflara tebliğ olması ve taraflarca yargı yoluna başvurulmaması gerekir.

Annenizin / babanızın edevletinden dosyaya girip son evraklara bakın, gerekçeli karar ve sonrasında kapalı tebligat varsa kapalı tebligatı açın, babanızın adına düzenlenmiş; sizin adresiniz yazan tebligat olması muhtemel.

Önceki dava kesinleşip bittiyse tamamen o davayla ilgili değildir. İhtimal olarak aklıma aile mahkemesinde görülen başka bir davada babanızın tanık olarak yazılmış olabileceği geliyor. Ya da aile mahkemesinde görülen babanızın taraf olduğu bir dava da olabilir, boşanma davası velayet ve nafaka dışında, birisi Babalık davası da açmış olabilir. Ancak babanızın tarafı olduğu bir dosya olsaydı e devlette muhakkak gözükürdü. Tanık olarak çağrılma ihtimali yüksek geliyor

Uyap vatandaş portalından baktınız mı? E devletten giriş yaptıktan sonra, adalet bakanlığı altında linki var.

Diğer yazarın dediği gibi gerekçeli karar önceden gelip dosya kesinleşmediyse o karardır. Ama aynı şekilde annenize de gönderilirdi ama avukatı varsa avukatına gönderilmiştir

@okuyamıyom

Dosyaya nasıl girebiliriz acaba edevlette?

Dosya sorgulamaya girdiğimde şu yazıyor.


Adınıza açılmış ya da müdahil olduğunuz bir dava kaydı bulunamamıştır.

@siradan
Onlara pek ihtimal vermiyorum, çünkü babam yıllardır yurtdışında. Dosya sorgulama hizmetinde de hiçbir şey çıkmıyor.

@gidici
Uyap vatandaş portalına girdim ama hangi sekmeye bakmalıyım? Dava dosyası aratma falan var ama bazı bilgiler girmek gerekiyor. Genel olarak nerede görebilirim?

@siradan
Nasıl görebilirim o mu değil mi?

Dosya sorgulama kısmında ilk açtığınızda açık dosyaları gösterir. Kapalı dosyalar sekmesini açmanız lazım.

vatandas.uyap.gov.tr
dosya sorgulama / yargı türü: hukuk / yargı birimi: aile mahkemesi / dosya sorgula / dosya görüntüle / evrak

dava dosyası sorgula gibi bir seçenek vardı sanırım. hukuk-aile mahkemesi seçiliyordu yanlış hatırlamıyorsam

uyap vatandas portalına gırıp hakkınızdakı butun mahkeme kayıt ve ıcerıklerını okuyabılırsınız.(gelen evrakın zarf goruntusu bıle var turkıye cumhurıyetı bazı konularda kendını aşmış durumda)

Şahsen ben şekilsel ayrımlara takılmadan ikisini de gömüyorum. İlle de birini seçmek gerekirse burma kadayıf derim bol fıstıklı olanından.

Bence bunu sormak bile midye baklavaya ayıp. :( Kesinlikle midye baklava.

İkisi arasinda kalsam midyeyi secerdim.

Karaköy güllüoğlu’ndan midye yemiştim hiç hayal ettiğim gibi değildi üst kısmı çok sert vs. Burma kadayıf gömerim ben olsam. Tabii yapan yere bağlı.

Burma kadayıf favorim.

MIdye baklava. Iyi bir baklavayi en kral kadayifa degismezdim. Ama baklavanin olmadigi durumda bol fistikli burma kadayifi affetmem.

midyeyi iyi yapan, tavsiye edeceğiniz baklavacı

Kesinlikle midye baklava.

oh my gosh!

burma kadayif, olsa da yesek i.pinimg.com

burma kadayıf eğer kalınsa www.yasarusta.com yani bundansa burma kadayıf

yok eğer ince olansa www.karakoygulluoglu.com eğer buysa midye baklava

bu arada midye baklava hiç tatmadım:) eğer tek seçeneğin yoksa karışık yaptır hocam

burma kadayıf

Dixit ve Munchkin.

@kobhuzcu kız: belirtmemişim, dixitimiz var. şimdi munchkine bakıyorum. :)

codenames

uno

boardgamegeek.com
O zaman bir de bu, oynaması epey keyifli.

grup kalabalıksa town of salem'in çakması gulyabani çıktı. town of salem biliyorsanız onun neredeyse aynısı. imkanınız varsa orijinalini oynayın tabi.

www.hepsiburada.com

scotland yard: www.hepsiburada.com

Tabu, jenga.

decrypto

Eğer 5 - 6 kişi olacaksınız one night ultimate werewolf oyununu tavsiye ederim. epey zevkli.

bohnanza'da güzel oyun. Fasulye ekip, hasat ediyorsunuz. Bu da baya zevkli.

Power grid; elektrik dağıtma strateji oyunu. Kafa yoran bir oyundur.

exploding kittens; çıtır çerez bir oyun. kaç kişiyle oynandığını tam hatırlamıyorum ama gayet zevklidir. Çok fazla kafa olmaz. Kafa patlatan oyunların ardından
2 - 3 el oynanabilir.

Catan!

Trivial pursuitte cok fazla soru var. elbette ayni sorular nadir de olsa denk geliyor ama cabuk tukenecek bir oyun degil.

catan.

çok net catan.

her harita ayrı bir oyun, her seferinde farklı bir zevk.

catan'ı oynayınca diğerlerine bakmazsınız.

Biliyorum yazılmış ama Dixit çok güzel oyun be. :-) Ondan öte ben Risk'i çok seviyorum.

monopoly trivial tabu favorilerimizdir. Jenga ucundan azıcık denebilir.

boardgamegeek.com

Armut.com'dan fiyat alabilirisniz farklı kişilerden

@kitik: ilan verdik armuta, ama duyurudan da bilgilenelim dedik bir yandan. teşekkürler. :)

Armut.com dan ev taşınması için ilan verdim,anadili türkçe olmayan bi sürü insan aradı,anlaşamadık.Öğrendiğim kadarıyla orayı da “aracılar” zaptetmiş.200₺ fazla verip kurumsal bi yerle anlaştım,sorunsuz taşındım.
Size usta tavsiyesi veremicem ama kesinlikle iş tamamen istediğiniz gibi bitmeden ödeme yapmayın ustaya.

bu arada bana yüzde75 kusur verilmişti.

kaza tutanağına itiraz etmeniz gerekiyordu, ancak itiraz etmediğinize göre yargılama sırasında tutanağın doğru olmadığına ilişkin mahkemeye beyanda bulunmak, bunu ispatlamak gerekecektir.

sigorta şirketine siz kazayı bildirdiniz mi? davaya müdahil olmaları için sigorta şirketine ihbarda bulunmanız gerekmekte.

o arayan hukuk bürosu ne diyor tam olarak size?

Kaza raporu tutulduğunda karşı tarafa sizin trafik sigorta poliçe fotokopinizi ve ruhsat ehliyet fotokopilerini verip sizin sigortanızdan hasarı almaları gerekirdi.

Bunlar olmadı mı? Bunlar oldu da sigorta firmasının ödeyeceği rakamdan daha mı fazla bir hasar çıktı?

Ya da ehliyetsiz veya alkollü filan mıydınız?

Karşı tarafın hukuk bürosu ne diyor? +1

selamlar, bir avukata danışırsanız daha ayrıntılı yardımcı olacaktır. en kısa sürede başvurmanız gerekmekte.

avukat parasını alamadı mı yani? belki ondan kesinleştirmiyordur? ya da tebligatlar da sıkıntı vardır?

Avukatın iş bilmezliği. Aynı sebepten ben de yaklaşık 1.5 sene bekledim. İstinaf yollamadan önce o belgeyi alması lazımmış dosya gidince mecbur kaldım bir de istinaf kararı beklemeye. Karar çıkmış takip etmedi temyiz süresini de kaçırmışım.
Temyiz edemiyorum.
Nafaka alamıyorum kimlik değiştiremiyorum Br de bu arada babamı kaybettik onun maaşına da başvuramıyorum. Benimki adli yardım avukatıydı baroya şikayet edeceğim.
Eski eşimden sonra bana bu avukat pek iyi geldi. Oh!

Mobil edit:benimki yol gösterme değil iç dökme oldu, kusura bakmayın.

Avukat parasının tümünü 2. Taksitte aldı :)
Ya arkadaş diye seyaptim ekmek yesin dedim, mahkemede hakime hanımin karşısında telefonla oynamalar, bu yüzden hakimden fırça yemeler felan rezalet bildiğin. Cok mahçup oldum. Kendi beceriksizligi kendini ilgilendirir de bizim olayda baroya şikayet etsek bir şey çıkar mi acaba?

sikayet edebilirsiniz, ve bir sey cikabilir, insanlar sikayet etmiyor diye boyle insanlar - her meslekten - geziniyor ortalikta. baro kendisinden savunmasini ister. neden bu kadar sacmaladigi anlasilir.

Bir avukat olarak sormak zorundayım; emin misiniz?

Ne iş yapıyorsunuz bilemem ancak eminim daha önce devlet dairelerine işiniz düşmüştür. Devlet dairesinde tek seferde, aksilik çıkmadan işinizi halledebildiğinizde sevinmiyor musunuz?

Adliyeler de devlet daireleri gibi. Bir işi yapmak için mecburen memurun keyfini beklediğimiz çok oluyor. Memurun işi, evet yapmalı ama ilk seferden ters çıkıp, inada bindirirsek aynı dosya için birçok defa kendisiyle işimiz olacağından sonrasında işimiz aksıyor. Bazen de sırf hakimin canı istemiyor, dosyayı okumaya fırsat bulamadı ya da kararı önceden yazdıramadı diye dosyayı karara çıkarmıyor. Bu durumda ne yapabiliriz ki? Memuru şikayet, hakimi şikayet elimizdeki dosyayı daha hızlı sonuçlandırmıyor. Tebligatı, duruşması, karşı tarafın mazereti, hakimin izinli olması gibi birçok uğraştığımız şey / engelimiz var. Yani olay sadece bizde bitmiyor. Misal baktığım bir boşanma davası var, davasını tam 6 ay önce açtım (vekalet çıkarılması üzerinden 1 hafta dahi geçmemişken) ve hala ön inceleme duruşması dahi yapılmadı. Defalarca mahkemeyle görüştüm, duruşma günü için talepte bulundum ama olmadı. Neden? Çünkü davamın düştüğü mahkeme hakiminin tayini çıkmış olduğundan mahkeme hakimsizdi, sonra da adli tatil derken ancak bu ay sonunda ilk duruşma yapılabilecek.

Tüm bunları sizin ya da sizden sonra bu duyuruyu görme ihtimali olan kişilerin avukatlarla biraz empati yapabilmesi adına yazdım.

Eğer tüm bunlara rağmen avukatın sorumsuzluğu olduğuna inanıyorsanız, avukatı haklı olarak azledip; baroya şikayet edebilir ve yeni bir avukata dosyayı devredebilirsiniz. Zaten baro, incelemesi sonucu bir görev ihmali olduğuna kanaat getirirse gerekeni yapacaktır.

@balik kraker: Siz de bu ihmallerden eminseniz lütfen önce adli yardıma sonra da baroya bildirin. Adli yardımda gönüllülük esastır, ona rağmen böyle bir sorumsuzluğu varsa kişiye dosya verilmemesi gerekir.

Anlaşmalı bosanma, tek celsede bitmişti. Protokol felan yapılmıştı. Kişiye detaylarını bilahare sorup editleyecegim. Dediğiniz gibi eğer burokrasi ile alakali bir durumsa evelallah yapacak bir şey yok.

@balik kraker
söyledikerinizi arasında çok fazla çelişkili bilgi var. olay muhtemelen sizin anlattığınızdan tamamen farklı.

soruya gelince "iş bilmez" likle açıklanabilecek birşey değil. süreç şöyle olur; protokol hazırlanır, taraflar protokolü imzalarlar, protokol ve dava dilekçesi ile dava açılır, duruşma günü alınır, taraflar ve avukatlar duruşmaya girerler. Duruşmada boşanma kararı alınır. Telefonla oynadığı içn hakim azar yedi muhtemelen hakimin andavallığıdır. sen kaplumbağa hızıyla duruşmayı yürütürsen ve ben kendi üstüme düşeni yapmışsam telfonuma bakmam da sorun yok. türkiye'de telefonbdan duruşma gününe baktığımızı bilmeyen hakimler var. ezber konuşurken bunu dikkate alın lütfen.

şimdi anladığım kadarıyla buraya kadar bütün işlemleri avukat yerine getirmiş. bu da işin %90'ı. geriye kesinleştirme kalıyor. kesinleştirme UYAP üzerinden dilekçe gönderilen 10 dakikalık bir işlemdir. Mesela siz karşı tarafın istinaf başvurusu yapmadığına emin misiniz? veya karşı tarafın ev adresi dosyaya doğru bildirilmiş mi? Mernis adresi var mı? vs. vs. vs.

Yani demem o ki insanlara ezbere atfı cürümde bulunmayın. olay sizin düşündüğünüz gib değil. avukat sizin arkadaşınız tarafından aranmaktan memnun mudur sizce?

eğer avukata güvenmiyorsa arkadaşını çıksın adliyeye gitsin ve neyin eksik olduğunu sorsun.

Eski karı kocanın iletişimi varsa ve problem tebligat temelliyse birlikte kaleme gider tebligatı alır ve istinaftan feragat ederler biter gider. Neymiş derdi bir senedir?