arkady svidrigaylov
şu an zabıt katibi olarak çalışıyorum ayrıca avcılık ve yaban hayatı bölümü mezunuyum. zabıt katipliğini çok fazla sevmiyorum. işe gidince hep mutsuz bir şekilde gidiyorum ve adliyede geçirdiğim her dakikayı hayatımdan çalınmış gibi hissediyorum. hakimlerle çalıştığınız için çok aşırı derecede amir
şu an zabıt katibi olarak çalışıyorum ayrıca avcılık ve yaban hayatı bölümü mezunuyum.
zabıt katipliğini çok fazla sevmiyorum. işe gidince hep mutsuz bir şekilde gidiyorum ve adliyede geçirdiğim her dakikayı hayatımdan çalınmış gibi hissediyorum. hakimlerle çalıştığınız için çok aşırı derecede amir baskısı var. haklı bile olsanız onlara tek kelime edemiyorsunuz. ederseniz kaleminiz hatta ilçeye bile sürülebilirsiniz. ayrıca herkesin imreneceği masabaşı işini ben sevmiyorum saatlerce kapalı bi yerde kalınca kendimi hapiste kalmış gibi hissediyorum.
tek artısı. hafta sonları ve bayram günleri tatil. işiniz oldu mu izin alıp gidebilirsiniz. mesaiye de fazla kalınmıyor(en azından benim çalıştığım adliyede)
----------------
gelelim orman muhafaza memurluğuna. mesleği yapmadığım için çok fazla bilgi sahibi değilim. mesleği yapanlardan öğrendiğim kadarıyla fazla mesai var. akşam 7'e kadar çalışabiliyormuşsun. hafta sonu bile çalışabiliyor duruma göre. kolluk görevi bu da sonuçta. tabi şefin iyi olunca hafta sonu gittiğin günler için hafta içi izin veriliyormuş diye duydum. orası ayrı.
işiniz hep doğa ve yeşillikler ile. yani mesleği yapmak keyifli en azından. huzurlu bir şekilde çalışmak mümkün. tek sıkıntısı fazla mesai.
önümüzdeki aylarda orman muhafaza memurluğu alım yapacak. doğa koruma ve milli parklar müdürlüğüne atanmak istiyorum. puanım iyi, tercih edersem gelme olasılığı yüksek.
benim düşüncemi sorarsanız orman muhafaza memurluğu daha mantıklı geliyor. işten keyif alacağım, açık havada doğada çalışacağım, katiplikteki gibi amir baskısı olmayacak ama tek sıkıntısı fazla mesai olacak. bayram günleri ve hafta sonlarını yeri geldiğinde ailemle geçiremeyeceğim için ayrıca eksi yönleri var.
gerçekten görüşlerinize çok ihtiyacım var.
zabıt katipliğini çok fazla sevmiyorum. işe gidince hep mutsuz bir şekilde gidiyorum ve adliyede geçirdiğim her dakikayı hayatımdan çalınmış gibi hissediyorum. hakimlerle çalıştığınız için çok aşırı derecede amir baskısı var. haklı bile olsanız onlara tek kelime edemiyorsunuz. ederseniz kaleminiz hatta ilçeye bile sürülebilirsiniz. ayrıca herkesin imreneceği masabaşı işini ben sevmiyorum saatlerce kapalı bi yerde kalınca kendimi hapiste kalmış gibi hissediyorum.
tek artısı. hafta sonları ve bayram günleri tatil. işiniz oldu mu izin alıp gidebilirsiniz. mesaiye de fazla kalınmıyor(en azından benim çalıştığım adliyede)
----------------
gelelim orman muhafaza memurluğuna. mesleği yapmadığım için çok fazla bilgi sahibi değilim. mesleği yapanlardan öğrendiğim kadarıyla fazla mesai var. akşam 7'e kadar çalışabiliyormuşsun. hafta sonu bile çalışabiliyor duruma göre. kolluk görevi bu da sonuçta. tabi şefin iyi olunca hafta sonu gittiğin günler için hafta içi izin veriliyormuş diye duydum. orası ayrı.
işiniz hep doğa ve yeşillikler ile. yani mesleği yapmak keyifli en azından. huzurlu bir şekilde çalışmak mümkün. tek sıkıntısı fazla mesai.
önümüzdeki aylarda orman muhafaza memurluğu alım yapacak. doğa koruma ve milli parklar müdürlüğüne atanmak istiyorum. puanım iyi, tercih edersem gelme olasılığı yüksek.
benim düşüncemi sorarsanız orman muhafaza memurluğu daha mantıklı geliyor. işten keyif alacağım, açık havada doğada çalışacağım, katiplikteki gibi amir baskısı olmayacak ama tek sıkıntısı fazla mesai olacak. bayram günleri ve hafta sonlarını yeri geldiğinde ailemle geçiremeyeceğim için ayrıca eksi yönleri var.
gerçekten görüşlerinize çok ihtiyacım var.
0
Bildiğim kadarıyla görevde yükselme sınavı ile yazı işleri müdürü olunabiliyor şartları sağlayınca. Diğer seçenekte böyle bir şans olacak mı? Yazı işleri müdürü olursanız şimdiki gibi baskı görmezsiniz diye tahmin ediyorum.
Orman muhafaza memurluğu bence doğa sevgisi ile tercih edilebilecek bir şey değil. Bunun yazın öğle sıcağı var, kışın dondurucu soğuğu var. Keşke sıcacık ofisi bırakmasaydım diye de düşünebilirsiniz.
Orman muhafaza memurluğu bence doğa sevgisi ile tercih edilebilecek bir şey değil. Bunun yazın öğle sıcağı var, kışın dondurucu soğuğu var. Keşke sıcacık ofisi bırakmasaydım diye de düşünebilirsiniz.
0
@dissendium 6 yıl çalışınca sınava girebiliyorsun ama kazanmak öyle kolay değil ve kesinlikle torpil istiyor. 10 yılını aşıp hala katip olan birçok çalışan var. ve kendimi yazı işler müdürü olarak hayal ettigimde yine mutlu bir insan olamayacagimi düşünüyorum. gecen arkadaslarla görüstüm dedim ki hakim veya savcı bile olsam su adliyeye bir gün mutlu gelemem. dolayısıyla müdür olsam fikrimin değişeceğini sanmıyorum aksine daha mutsuz olurum çünkü müdür olsan mesleği hiç bırakamazsın. orman muhafaza memurluğunda da birçok yükselme seçeneği mevcut.
0
ek olarak ben de sadece doğa sevgisi ile aşılabilecek bir durum olmadığını biliyorum. ama yukarıdaki arkadaşın tavsiyesine uyarak gözlerimi kapatıp hangi meslekte mutlu olduğumu düşündüğümde orman muhafazada daha mutlu olacağıma inanıyorum. ama fazla mesailer beni biraz tedirgin ediyor. sonucta herkesin bir ailesi var, eşimi, çocuğumu göremedikten sonra ne anlamı var para kazanmamın.
0
Verdiğiniz cevaplara göre mevcut işinizde mutlu bir hayat geçirme şansınız pek görünmüyor. Orman muhafaza memurluğundaki fiziksel şartlar sizi çok zorlamayacaksa her türlü orada daha mutlu olursunuz. Aslında gerçekten ilginç iki uçta işler bunlar. Biri insanın, derdin, tasanın dibi. Diğeri ise az insan. Karakteriniz önemli bu seçimde ama bana göre doğa her türlü, insanı mutlu eder.
0
@playing star again cevabınız için çok teşekkür ederim. adliyede yaşanan sıkıntıları çok güzel betimlemişsiniz. sizin de adliyede bir görev aldığınızı düşündürdü bana bu. amir baskısını bir kenara bırakırsak özellikle çalışma arkadaşlarının sizin üzerinizde baskı oluşturması bu mesleği çekilmez kılıyor. sizden daha kıdemli, dolayısıyla sizin iş konusunda soru sorup muhtaç olduğunuz kalem arkadaşlarınız var, üzerinize mobbing uygulayabiliyor ve siz iş konusunda onun deneyimine, yardımına muhtaç olduğunuz için onun mobbingine ses çıkaramıyorsunuz ve kişiliğinizden ödün veriyorsunuz. bu hiç değişmiyor.
adliye kalemlerinde ortalama 4 katip, 1 mübaşir, 1 müdür bulunur. örnek verirsem hepsi iyi olsun sadece mübaşir sorunlu bir insan olsun. o mübaşir yüzünden yani sadece 1 kişi yüzünden bile iş çekilmez oluyor, işe gitmek istemiyorsunuz. 1 kişi bile bu kadar etkileyebiliyor sizi çünkü yapılan işte herkes birbirine bağlı, birbirinizi görmezden gelemiyorsunuz.
orman muhafaza memurluğunda çalışan arkadaşların facebook grubuna girdim, gönderi açtım. onlarca deneyimli memurdan bilgi aldım. yapılan iş keyifli olsa da hafta sonunu, tatilini unut diyorlar. mesai kavramı da yokmuş. akşam 7-8lere kadar çalışılıyormuş. bunları ayrı ayrı 10'dan fazla kişiden duydum. iş güzel olsa da bu çalışma şartları doğama aykırı. aileme zaman ayıramayacaksam işte çalışmamın ne anlamı var.
aldığım bu bilgiler doğrultusunda orman muhafaza memurluğunu elemek zorunda kalıyorum. evet adliyede çalışmaktan nefret ediyorum, ileride daha iyi bir seçenek çıkarsa değerlendireceğim artık. Allah, kimseyi ne çalışan ne de bir dava tarafı olarak adliyeye düşürmesin.
adliye kalemlerinde ortalama 4 katip, 1 mübaşir, 1 müdür bulunur. örnek verirsem hepsi iyi olsun sadece mübaşir sorunlu bir insan olsun. o mübaşir yüzünden yani sadece 1 kişi yüzünden bile iş çekilmez oluyor, işe gitmek istemiyorsunuz. 1 kişi bile bu kadar etkileyebiliyor sizi çünkü yapılan işte herkes birbirine bağlı, birbirinizi görmezden gelemiyorsunuz.
orman muhafaza memurluğunda çalışan arkadaşların facebook grubuna girdim, gönderi açtım. onlarca deneyimli memurdan bilgi aldım. yapılan iş keyifli olsa da hafta sonunu, tatilini unut diyorlar. mesai kavramı da yokmuş. akşam 7-8lere kadar çalışılıyormuş. bunları ayrı ayrı 10'dan fazla kişiden duydum. iş güzel olsa da bu çalışma şartları doğama aykırı. aileme zaman ayıramayacaksam işte çalışmamın ne anlamı var.
aldığım bu bilgiler doğrultusunda orman muhafaza memurluğunu elemek zorunda kalıyorum. evet adliyede çalışmaktan nefret ediyorum, ileride daha iyi bir seçenek çıkarsa değerlendireceğim artık. Allah, kimseyi ne çalışan ne de bir dava tarafı olarak adliyeye düşürmesin.
0
dafuq
Asi vurulanlarda yan etki gördünüz müBabam geçtiğimiz senelerde grip aşısı vurulurdu Vurulduktan sonra hastalanirdi. Öyle olmasın yine
Asi vurulanlarda yan etki gördünüz mü
Babam geçtiğimiz senelerde grip aşısı vurulurdu
Vurulduktan sonra hastalanirdi. Öyle olmasın yine
Babam geçtiğimiz senelerde grip aşısı vurulurdu
Vurulduktan sonra hastalanirdi. Öyle olmasın yine
0
Annemin durumu da ayni bahsettiğiniz gibiydi. Ne zaman grip asisi olsa 1-2 ay hasta geciridi. Bu nedenle grip asisini yillar once birakmistik. Biz de cok korkmustuk bu nedenle ama bu asi hic bir yan etki gostermedi.
0
benim annem oldu 12 gün önce. 2 gün sonra hafif kırgınlık oldu ama önceki iş yaparken terlemiş. ondan dolayı olduğunu düşünüyor.
geçen haftalarda ben de benzer bir soruyu sormuştum insanlar cevaplamıştı. göz atmak istersiniz belki www.eksiduyuru.com
geçen haftalarda ben de benzer bir soruyu sormuştum insanlar cevaplamıştı. göz atmak istersiniz belki www.eksiduyuru.com
0
Yakınım 5 kişi aşı oldu. Tabiki yaşlı hepsi. İlk aşı olan yakınım alerjik astımdı. 90+ yaşındaydı. Aşıdan bir iki gün sonra rahatsızlandı. 2 hafta içinde ise kaybettik. Diğer yakınlarımda neredeyse hiçbir yan etki olmadı. Hepsi iyi durumda. Onların da hipertansiyonu vardı ama sorunsuz bir aşı deneyimleri oldu.
0
havadakarada
Bruce lee gibi zayıf ama kaslı, çok sıkı bir vücuda hangi antrenman ve beslenme programıyla sahip olunabilir? Tam hafif siklet dövüşçü tarzı olarak özetlenebilir.Cevap için teşekkürler.
Bruce lee gibi zayıf ama kaslı, çok sıkı bir vücuda hangi antrenman ve beslenme programıyla sahip olunabilir? Tam hafif siklet dövüşçü tarzı olarak özetlenebilir.
Cevap için teşekkürler.
Cevap için teşekkürler.
0
Bir dünya detay verilebilir bununla ilgili çünkü etkileyen çok faktör var. Ama ufak bir açıklama yazayım. Yoğun yerine yaygın antrenman tercih edilmelidir. 100 kg üstünden vereyim örneği. 100 kg'yı 1 kezde kaldırmak yerine 20x5 tekrarla yapmanız gerekir. Bu sayede kas hipertrofisinin istediğiniz şekilde olması daha mümkündür. Kabaca mantık bu şekilde.
0
böyle görünmek için vücut yağ oranını 8-9 civarına indirmen gerekiyor, bi beslenme programı yok. uygun makrolarla o yağ oranına gelene kadar kalori açığına devam.
0
sene 2006, efedrin (sonraki yillarda yasaklandi o yillarda serbestti) ustune gunde 1 saat yokus yukari kardio, sinav, mekik, hafif agirlik 15 tekrar, yalnizca protein vucut (agirligi x2 ) ve salatalik ve keten tohumu yagi iciyordum. ustune haftada 4 sauna. korkunc, liflif six pack bir vucudum vardi. manyaklik işte. kilo 90, boy 1.84 tü. 14 sene sonra kilo 125 oldu bol gobekli. o yillarda boyle şeyler yapan ben miydim neden hic hatirlamiyorum.
0
kayanyıldız
youtube'de çok fazla video var. Hangisine başlayacağımı şaşırdım. Deneyip memnun kaldıklarınız var mı acaba?
youtube'de çok fazla video var. Hangisine başlayacağımı şaşırdım. Deneyip memnun kaldıklarınız var mı acaba?
0
Bölgesel zayıflama son yılların en büyük yalanı. Mevzuya bu açıdan bakın. Siz egzersiz yaparsınız ve bedeninizde genetik kodunuza göre değişiklik meydana gelir. Olay bu.
0
Evet farkındayım zaten soru aslında belimi nasıl incecik yapabilirim değil , vücut yapıma göre "olabilecek" en ince seviyeye getirmemi sağlayacak iyi egzersiz programı arıyorum.
0
Sınırlı sayıda denek ile yapılan çalışmalarda bölge yoğunluklu egzersizlerden sonra kardiyo yapılması durumunda yoğun çalışılan bölgelerde yağ yakımının daha fazla olduğu gözlenmiş. Örneğin karın egzersizlerine yüklendikten sonra kardiyo yapanların karın bölgelerinde daha fazla yağ yakıldığı tespit edilmiş.
Tabii ki bunun klinik olarak bir geçerliliği yok. Bünyeden bünyeye değişim gösterebileceği gibi bu tip bir eforun vücuda herhangi bir zarar verip vermeyeceği konusunda da sonuçlar çok net değil.
Tabii ki bunun klinik olarak bir geçerliliği yok. Bünyeden bünyeye değişim gösterebileceği gibi bu tip bir eforun vücuda herhangi bir zarar verip vermeyeceği konusunda da sonuçlar çok net değil.
0
Eminim birçok farklı öneri yazan olacaktır. Ben buna basit bir cevap veriyorum genellikle. Zaman temelli tempolu uzun yürüyüşler + beslenme disiplini. Beslenme kısmı da uzunca yazılabilir. Bunu da kısaltayım. Yatmadan en az 4 saat önce bir şeyler yemeyi kesmeli. Özellikle un, şeker ve gereksiz abur cuburdan uzak durmalı.
0
horizon
Araçta kış lastikleri var onları değiştirmem lazım sizce 4 mevsim mi yazlık mı?Istanbul şartlarında kullanılacak Önereceğiniz marka model varsa oda iyi olurÖlçüler 205/55/16R
Araçta kış lastikleri var onları değiştirmem lazım sizce 4 mevsim mi yazlık mı?
Istanbul şartlarında kullanılacak
Önereceğiniz marka model varsa oda iyi olur
Ölçüler 205/55/16R
Istanbul şartlarında kullanılacak
Önereceğiniz marka model varsa oda iyi olur
Ölçüler 205/55/16R
0
goodyear eagle f1 asymmetric 5 en uzun ömürlüsü bu.
fp hankook çok para vermem dersen kumho.
fp hankook çok para vermem dersen kumho.
0
o ölçüde var mi bilmiyorum ama varsa evet f1 asimetrik 5 +1
225/45/18’de kullanıyorum, gayet memnunum, önceki lastiğim michelin pilotsport 3’leri aratmıyor, daha uzun ömürlüymüş testlere göre.
225/45/18’de kullanıyorum, gayet memnunum, önceki lastiğim michelin pilotsport 3’leri aratmıyor, daha uzun ömürlüymüş testlere göre.
0
michellin dört mevsim
ya da continental premium yaz
biraz kar yağsa dört mevsim kurtarıyor böyle bir durumda araba lazımsa onu al
bu sene çok sıcak geçti mesela yaz lastiği yeterliydi, önümüzdeki 5 seneyi bilemeyiz
ya da continental premium yaz
biraz kar yağsa dört mevsim kurtarıyor böyle bir durumda araba lazımsa onu al
bu sene çok sıcak geçti mesela yaz lastiği yeterliydi, önümüzdeki 5 seneyi bilemeyiz
0
www.adac.de
ingilizceye çevirip biraz kurcalarsanız çok işinize yarar bu site. bütün lastiklerin farklı iklimlerdeki performansları, ses, yakıt, fren gibi kriterlere göre test sonuçlarını listeliyor.
soruya yaz lastiği diyorum ben de. michelin primacy 4 kullanıyorum 2 yıldır, önceki lastiklere göre çok memnunum ama farklı lastiklerle ilgili fazla bir tecrübem olmadığı için öneririm demeyeyim şimdi.
ingilizceye çevirip biraz kurcalarsanız çok işinize yarar bu site. bütün lastiklerin farklı iklimlerdeki performansları, ses, yakıt, fren gibi kriterlere göre test sonuçlarını listeliyor.
soruya yaz lastiği diyorum ben de. michelin primacy 4 kullanıyorum 2 yıldır, önceki lastiklere göre çok memnunum ama farklı lastiklerle ilgili fazla bir tecrübem olmadığı için öneririm demeyeyim şimdi.
0
4 mevsim diye birsey olmaz. olsaydi, yyaz/kis diye ayri lastikelr olmazdi. yaz ve kis lastiklerinin lastik sertligi, su kanallarinin genisligi acisi vs hepsi farklilik gosteriyor. 4 mevsim ortaya karisik birseyler yaparak iki ortam icin de aslinda ideal olmayan ama idare eden bir lastik ortaya sunmus oluyor. madem kis lastigin var, yaz lastigi al.
0
MtKrt
şuan param yok, ancak yaz ortasında alabilirim. hayal aşamasında diyelim. hayal ede ede bunları mı istediğin, vizyonunu seveyim derseniz de haklısınız :Dher gün garanti 1 bardak filtre kahve içerim. tam olarak 350ml.elimde olanlar :delonghi kg49 + french presshttps://www.hepsiburada.com/delonghi-kg4
şuan param yok, ancak yaz ortasında alabilirim. hayal aşamasında diyelim.
hayal ede ede bunları mı istediğin, vizyonunu seveyim derseniz de haklısınız :D
her gün garanti 1 bardak filtre kahve içerim. tam olarak 350ml.
elimde olanlar :
delonghi kg49 + french press
www.hepsiburada.com
kahve öğütücümden memnun değilim, bir süredir değiştirmeyi planlıyordum ama fiyatlar çok uçuk. tam bu noktada farklı seçenekler çıkıyor.
şimdiiiii, şu öğütücülerden birini alıp daha lezzetli kahve içmek mi? (çünkü kg49 çekirdekleri rezil ediyor, hiç tutarlılık yok, kafasına göre çekiyor. kalınlık garanti değil,uyumsuz)
--bunu sadece merak ediyorum,pek kaliteli görünmedi---
www.tchibo.com.tr
---ama bu tam işini iyi yapanlardan gibi görünüyor---
www.tchibo.com.tr
yoksaaa, laaann oğluuum. kaliteli otomatik bir kahve makinesi al, rahatına bak mı dersiniz ? "öğütücüyle french pressle uğraşma, hepsi bir arada olsun, kolayca hallet" mi dersiniz?
---özellikle bu ürün çok hoş ve fiyatı da güzel geldi.----
www.tchibo.de
tavsiyelerinizi merakla bekliyorum
hayal ede ede bunları mı istediğin, vizyonunu seveyim derseniz de haklısınız :D
her gün garanti 1 bardak filtre kahve içerim. tam olarak 350ml.
elimde olanlar :
delonghi kg49 + french press
www.hepsiburada.com
kahve öğütücümden memnun değilim, bir süredir değiştirmeyi planlıyordum ama fiyatlar çok uçuk. tam bu noktada farklı seçenekler çıkıyor.
şimdiiiii, şu öğütücülerden birini alıp daha lezzetli kahve içmek mi? (çünkü kg49 çekirdekleri rezil ediyor, hiç tutarlılık yok, kafasına göre çekiyor. kalınlık garanti değil,uyumsuz)
--bunu sadece merak ediyorum,pek kaliteli görünmedi---
www.tchibo.com.tr
---ama bu tam işini iyi yapanlardan gibi görünüyor---
www.tchibo.com.tr
yoksaaa, laaann oğluuum. kaliteli otomatik bir kahve makinesi al, rahatına bak mı dersiniz ? "öğütücüyle french pressle uğraşma, hepsi bir arada olsun, kolayca hallet" mi dersiniz?
---özellikle bu ürün çok hoş ve fiyatı da güzel geldi.----
www.tchibo.de
tavsiyelerinizi merakla bekliyorum
0
en son dediginiz dogru.
alin otomatik bir makina gecin.
bu arada 199€ gayet iyi bir fiyat.
alin otomatik bir makina gecin.
bu arada 199€ gayet iyi bir fiyat.
0
Kahve ogutucuye 1.000 üzeri vermek istemiyorsaniz cok duzgun el ogutucusu alin ya da 2. ele yonelin.
Ogutucu cok cok onemli, iyi ogutucunuz ve iyi kahveniz varsa klasik bir el filtresi ile bile harikalar yaratirsiniz.
Tchibo asla bakmaniz gereken bir adres degil.
Otomatik makinelerde, cogu seyi kontrol etmeniz zor, adi ustunde otomatik.
Bu kadar kafa yordugunuz ve plan yaptiginiza gore, kahveye kafa yormak istiyorsunuz gibi? Oyleyse duzgun french press ve iyi ogutucu cok iyi bir baslangic olacaktir.
Tavsiyem bodum french press ve Porlex Mini ya da duzgun 2. el bir Hario ogutucu.
Yanina da, dijital kahve terazisi. Standartinizi bulmak, denemeler yapmak ve olculeri karsilastirmak icin. Hario V60 Terazi vb...
Ogutucu cok cok onemli, iyi ogutucunuz ve iyi kahveniz varsa klasik bir el filtresi ile bile harikalar yaratirsiniz.
Tchibo asla bakmaniz gereken bir adres degil.
Otomatik makinelerde, cogu seyi kontrol etmeniz zor, adi ustunde otomatik.
Bu kadar kafa yordugunuz ve plan yaptiginiza gore, kahveye kafa yormak istiyorsunuz gibi? Oyleyse duzgun french press ve iyi ogutucu cok iyi bir baslangic olacaktir.
Tavsiyem bodum french press ve Porlex Mini ya da duzgun 2. el bir Hario ogutucu.
Yanina da, dijital kahve terazisi. Standartinizi bulmak, denemeler yapmak ve olculeri karsilastirmak icin. Hario V60 Terazi vb...
0
Bence de tam otomatik bir makina. Diğerleriyle uğraşmaya değmez. Bu tip işlerde para kısıtlıysa bir müddet bekleyip ideal olanı almak her zaman iyidir. Hayatım boyunca gerekirse para biriktirmeyi bekledim. Ama hep kalitelisini ve ideal olanı almaya çalıştım. İmkanlar dahilinde tabi. Çünkü kalitenin üstü sınırsız olabiliyor.
Almanya linkini verdiğinizi görünce şunu tavsiye etmek istedim.
www.amazon.de
Almanya linkini verdiğinizi görünce şunu tavsiye etmek istedim.
www.amazon.de
0
@buf-e kür
"Bu kadar kafa yordugunuz ve plan yaptiginiza gore, kahveye kafa yormak istiyorsunuz gibi?"
evet hocam ama tartı ve öğütüye o kadar para verip zaman konusunda da iyileşme olmayınca biraz üzer gibi. değer tabii ama bu parasızlıkta pek mantıklı gelmedi :D fakirliğime lanet olsun.
o kadar para vereceksem biraz daha hızlı, daha kolay olanı yapayım diyorum. tabii makine mümkünse makine olmalı.
@o ben degilim
hocam makine güzel ancak sadece filtre kahve içen biri için o makine gereksiz ve israfi gibi geliyor. yani onda en fazla americano yanına 40 yılda 1 espresso içerim. onun için de 4k yine fazla. veee yine para yine hüzün.
"Bu kadar kafa yordugunuz ve plan yaptiginiza gore, kahveye kafa yormak istiyorsunuz gibi?"
evet hocam ama tartı ve öğütüye o kadar para verip zaman konusunda da iyileşme olmayınca biraz üzer gibi. değer tabii ama bu parasızlıkta pek mantıklı gelmedi :D fakirliğime lanet olsun.
o kadar para vereceksem biraz daha hızlı, daha kolay olanı yapayım diyorum. tabii makine mümkünse makine olmalı.
@o ben degilim
hocam makine güzel ancak sadece filtre kahve içen biri için o makine gereksiz ve israfi gibi geliyor. yani onda en fazla americano yanına 40 yılda 1 espresso içerim. onun için de 4k yine fazla. veee yine para yine hüzün.
0
@mtrk
bu arada filtre kahve iciyorsaniz normal espresso yapacak makina normalde 25-40 ml su gecirecegine, 200-300 ml su gecirecek. filtre kahve gibi oluyor zaten.
bu arada filtre kahve iciyorsaniz normal espresso yapacak makina normalde 25-40 ml su gecirecegine, 200-300 ml su gecirecek. filtre kahve gibi oluyor zaten.
0
@MtKrt, otomatik makinanin uzerinde oynama yapamiyorsunuz, size hep ayni kahveyi veriyor. Ben biraz daha sert bir kahve istiyorum ya da hafif kavrulmus bir cekirdek aldim, daha sicak suyla demlenmesini istiyorum, yapamiyor. En azindan bana full otomatik makina kullanmak zevk vermiyor. Ayni disarida ucuz bir otomattan aldigim keyif ne ise, daha fazlasini vaad edemiyor.
French press ile evet biraz daha vakit olduruluyor, daha hizlisi icin klasik ya da v60 filtre kahve demleme sekillerine bir bakin derim. Otomatik kahve makinesinden cok cok daha ucuz ekipmanlar.
Teraziye gelince, o geldikten sonra, kahve demleme anlayisiniz degisiyor. Bir standartiniz oluyor, sevdiginiz bir demleme seklini bulma yolunuz oluyor. Hepsinin ikinci eli var, baktiniz size uygun degiller, hepsini teker teker cok kolayca elden cikartirsiniz.
Tavsiye olarak, unlu nerd James Hoffmann videolarini yazmayi da unutmayayim.
French press ile evet biraz daha vakit olduruluyor, daha hizlisi icin klasik ya da v60 filtre kahve demleme sekillerine bir bakin derim. Otomatik kahve makinesinden cok cok daha ucuz ekipmanlar.
Teraziye gelince, o geldikten sonra, kahve demleme anlayisiniz degisiyor. Bir standartiniz oluyor, sevdiginiz bir demleme seklini bulma yolunuz oluyor. Hepsinin ikinci eli var, baktiniz size uygun degiller, hepsini teker teker cok kolayca elden cikartirsiniz.
Tavsiye olarak, unlu nerd James Hoffmann videolarini yazmayi da unutmayayim.
0
@buf
full otomatik makinelerin neredeyse tamami sicaklik, ögütme, su, vb seylerin ayarini yapmaya olanak sagliyor aslinda. bazisinda cok trivial olmayabilir ama hepsinde diyebilirim, siz bulamamis olabilirsiniz.
full otomatik makinelerin neredeyse tamami sicaklik, ögütme, su, vb seylerin ayarini yapmaya olanak sagliyor aslinda. bazisinda cok trivial olmayabilir ama hepsinde diyebilirim, siz bulamamis olabilirsiniz.
0
@duygusuzromantik, verdigi 3-5 secenekten birini seciyorsunuz, secim yapiyorsunuz, bu manuel "ayar" yapmak degil aslinda.
Ogutme isini dogru yapabilen ev tipi otomatik sayisi kactir ki? Bazi makineler komik bir sekilde 3 farkli ogutme secenegi veriyor, bunlar eski makineler de degil. Isiyi 91, 92, 93, 98 diye ince ayar yapabildigim makine gormedim, vardir belki. Sertlik ayari, linkte verilen gibi genelde. Ya tek ya doppio yapiyor, ikisinin ortasinda bir sey icin yine manuel mudahale gerekiyor 1:2,2 istiyorum diyelim, ben terazi kullanip durdurmaliyim su cikisini. Full otomatiklerin isi o zaten, ayar yaptirmamak, sifir ugras.
Ogutme isini dogru yapabilen ev tipi otomatik sayisi kactir ki? Bazi makineler komik bir sekilde 3 farkli ogutme secenegi veriyor, bunlar eski makineler de degil. Isiyi 91, 92, 93, 98 diye ince ayar yapabildigim makine gormedim, vardir belki. Sertlik ayari, linkte verilen gibi genelde. Ya tek ya doppio yapiyor, ikisinin ortasinda bir sey icin yine manuel mudahale gerekiyor 1:2,2 istiyorum diyelim, ben terazi kullanip durdurmaliyim su cikisini. Full otomatiklerin isi o zaten, ayar yaptirmamak, sifir ugras.
0
french press'te istediğin tadı alabiliyor musun ki? Bence makine yerine daha ucuz v60 veya chemex(ve alternatifi) şeylere bakabilirsin. Pour over şekilde yapmak daha iyi geliyor bana.
0
@buf
cok uzatmak istemiyorum bu tartismayi.
ev tipi olsun olmasin hepsi özelliklerde ya kolayca bahsettiginiz gibi 3-5 basit secim verir, ama programlanabiliyor hepsi, dügmeye basmak kadar kolay degil ama komplex hic degil.
sadece cogunda gizli, özel olarak bir yere 20 saniye basili tutacaksiniz filan seklinde. sonra x sonra y ile filan ayarlanir. kolay temelde böylece basit secimlerin disina cikilabiliyor ince ayarlar yapabilmek icin.
bazilarinda sicaklik degisimi arka kapagi acip termostati tornavida ile ayarlayarak olur.
gastronomi tipi makineden hic bir farklari yok aslinda. ne ayar varsa hepsinde vardir.
tek farklari bu makinelerin malzemeleri günde 300 espresso yapacak kadar saglam degil.
elbette parayla beraber kalitesi artar makinelerin, kahve icin pek bir sey degismez.
cok uzatmak istemiyorum bu tartismayi.
ev tipi olsun olmasin hepsi özelliklerde ya kolayca bahsettiginiz gibi 3-5 basit secim verir, ama programlanabiliyor hepsi, dügmeye basmak kadar kolay degil ama komplex hic degil.
sadece cogunda gizli, özel olarak bir yere 20 saniye basili tutacaksiniz filan seklinde. sonra x sonra y ile filan ayarlanir. kolay temelde böylece basit secimlerin disina cikilabiliyor ince ayarlar yapabilmek icin.
bazilarinda sicaklik degisimi arka kapagi acip termostati tornavida ile ayarlayarak olur.
gastronomi tipi makineden hic bir farklari yok aslinda. ne ayar varsa hepsinde vardir.
tek farklari bu makinelerin malzemeleri günde 300 espresso yapacak kadar saglam degil.
elbette parayla beraber kalitesi artar makinelerin, kahve icin pek bir sey degismez.
0
Bana göre en önemli şey filtre kahvr için diyorum; kahve çekirdeği ve taze öğütmek için kaliteli bir öğütücü. Kesinlikle bıçaklı öğütücü almayın ki zaten araştırıp okumusunuzdur siz de. French pressle kahve içmeyi hiç sevmedim ben alternatiflere yönelin derim. Pour overlar olur, aeropress olur vs. Olmadı 2. El bir filtre kahve makinesi ve manuel değirmen al. Daha sonra değirmeni elinden çıkarıp, kaliteli birşey bulabilirsin.
0
kulustur
pazardan aldığım çiğ sebzeyi,sirke ve karbonat ile yıkasam virüs ölür mü ?iyi geceler.
pazardan aldığım çiğ sebzeyi,
sirke ve karbonat ile yıkasam virüs ölür mü ?
iyi geceler.
sirke ve karbonat ile yıkasam virüs ölür mü ?
iyi geceler.
0
Sirke virüse karşı etkili olmaz diyorlar televizyonda.
Ayrıca sirke ve karbonat birbirinin etkisini yok eder ve kapalı bir kapta karıştırırsanız patlayabilir diye okudum az önce.
Bozulacak şeyler değilse biraz balkonda filan bekletip sonra yıkasanız daha iyi olabilir. Ama buzdolabında bekleteyim madem demeyin, virüs soğukta daha uzun süre yaşayabilir.
En doğru yöntem nedir ben de bilmiyorum. Başkalarından umarım cevap gelir.
Ayrıca sirke ve karbonat birbirinin etkisini yok eder ve kapalı bir kapta karıştırırsanız patlayabilir diye okudum az önce.
Bozulacak şeyler değilse biraz balkonda filan bekletip sonra yıkasanız daha iyi olabilir. Ama buzdolabında bekleteyim madem demeyin, virüs soğukta daha uzun süre yaşayabilir.
En doğru yöntem nedir ben de bilmiyorum. Başkalarından umarım cevap gelir.
0
sirke virüs türlerine karşı etkili değilmiş. kullanacaksan 70 derece falan kolonya olmalı imiş.
0
Biz marul, maydanoz gibi ot ve sebzeleri balkona koyup, yiyeceğimiz zaman yıkayıp yiyoruz. Aldıktan sonra iki gün dokunmadık geçen hafta.
Portakal, elma, kereviz gibi meyve ve sebzeleri sabunlu suda yıkayıp, kurulayıp kaldırıyoruz.
Portakal, elma, kereviz gibi meyve ve sebzeleri sabunlu suda yıkayıp, kurulayıp kaldırıyoruz.
0
Balkona koyup bekletin sonra normal suyla yıkayın. Sirkenin de dezenfekte edici bı etksii yok çeşme suyunun kloru bile ondan daha çok etkiliymism
0
meyveleri suyu leğenin içine dolduruyorum, sonra deterjan döküyorum içine.
bol köpürtüp her elmayı iyice cilalıyorum.
sonra lavobanın diğer haznesine su doldurup orada duruluyorum.
deterjan öldürmez sanırım en çok ishal yapabilir, ama iyi durulanmazsa kansere kadar yolu vardır herhal.
bol köpürtüp her elmayı iyice cilalıyorum.
sonra lavobanın diğer haznesine su doldurup orada duruluyorum.
deterjan öldürmez sanırım en çok ishal yapabilir, ama iyi durulanmazsa kansere kadar yolu vardır herhal.
0
1 damla deterjanı arıtabilmek için 250 litre su gerekiyor.
yani aslında bulaşık yıkadığımızda biz o deterjan kalıntılarını temizleyemiyoruz ve kanserojen.
mesela bir tava yıkadınız, tamamen arındırdığınızı düşünüyorsunuz, ocağın üstüne koyup kızdırdığınızda mutlaka yanık deterjan kokusu gelir zate ne kadar durularsanız durulayın deterjan kokar.
lütfen böyle çamaşır suyudur, deterjandır falan yiyeceklerinize bulaştırmayın. çok tehlikeli.
yani aslında bulaşık yıkadığımızda biz o deterjan kalıntılarını temizleyemiyoruz ve kanserojen.
mesela bir tava yıkadınız, tamamen arındırdığınızı düşünüyorsunuz, ocağın üstüne koyup kızdırdığınızda mutlaka yanık deterjan kokusu gelir zate ne kadar durularsanız durulayın deterjan kokar.
lütfen böyle çamaşır suyudur, deterjandır falan yiyeceklerinize bulaştırmayın. çok tehlikeli.
0
@hem şişko hem deli
anladım peki market ve pazardan aldığımız açıkta satılan ekmek, simit, elma, armut, ıspanak vs. nasıl steril hale getireceğiz ?
evde 65 yaşında annem var, bağışıklığı da düşük...
anladım peki market ve pazardan aldığımız açıkta satılan ekmek, simit, elma, armut, ıspanak vs. nasıl steril hale getireceğiz ?
evde 65 yaşında annem var, bağışıklığı da düşük...
0
@kulustur, bilmiyorum, hiç bi fikrim yok açıkçası, bilim kurulu önerilerini araştırın.
benim annem de öyle, 65 yaşında, yeni ameliyat oldu ve kanser hastası, çok çekiniyorum.
annemle ilginç bir psikolojik oyun oynuyoruz, sebze falan almıyoruz, meyve de almıyoruz, bir tek portakal ile patates soğan tüketiyoruz. portakalın kabuğu kalın onu yıkasan da bişey olmaz, bir elma gibi , kabak gibi, ıspanak gibi değil yani.
patates soğan da zaten yağ içinde kavruluyor.
oynadığımız oyun şu, virüs var tırsıyoruz, canımız sebze , meyve çekiyor elbet ama çekmiyormuş gibi yapıyoruz.
benim annem de öyle, 65 yaşında, yeni ameliyat oldu ve kanser hastası, çok çekiniyorum.
annemle ilginç bir psikolojik oyun oynuyoruz, sebze falan almıyoruz, meyve de almıyoruz, bir tek portakal ile patates soğan tüketiyoruz. portakalın kabuğu kalın onu yıkasan da bişey olmaz, bir elma gibi , kabak gibi, ıspanak gibi değil yani.
patates soğan da zaten yağ içinde kavruluyor.
oynadığımız oyun şu, virüs var tırsıyoruz, canımız sebze , meyve çekiyor elbet ama çekmiyormuş gibi yapıyoruz.
0
Elmanın kabuğunu soyuyorsun, ıspanağı da pişirip yiyorsun zaten. Bu kadar paranoyak olmayın yahu.
0
elorelia
aldığınız gibi mi yiyorsunuz, pişiriyorsunuz.
poşetten çıkarınca bir yere koymuyor musunuz.
mesela simit aldınız simitçiden yediniz bu kadar mı ?
misal markette elmanın üstüne koronalı biri öksürdü.
soydunuz yediniz, elmaya dokununca size bulaşmaz mı ?
bıçağın üstünde kalacak, elmaya dokununca bir sürü yere dokunacasınız belki babanız, eşiniz oraya dokunacak....
siz de elmayı yıkamadan yediniz ? bir noktayı atlıyorum yada siz atladınız.
aldığınız gibi mi yiyorsunuz, pişiriyorsunuz.
poşetten çıkarınca bir yere koymuyor musunuz.
mesela simit aldınız simitçiden yediniz bu kadar mı ?
misal markette elmanın üstüne koronalı biri öksürdü.
soydunuz yediniz, elmaya dokununca size bulaşmaz mı ?
bıçağın üstünde kalacak, elmaya dokununca bir sürü yere dokunacasınız belki babanız, eşiniz oraya dokunacak....
siz de elmayı yıkamadan yediniz ? bir noktayı atlıyorum yada siz atladınız.
0
Yediğiniz yiyeceklere sabun filan karıştırmayın yahu; çok riskli. Aldıktan sonra iki üç gün yemeyin, sonra akan suyun altında yıkayın. Ben sirkeli suda bekletiyorum da tamamen psikolojik, etkisi yokmuş.
Bir de virüsün bulaşma süresi diye bir şey var; 2 gün geçtikten sonra virüs kalsa da sizi hasta etmez diyor doktorlar bangır bangır her yerde.
Bir de virüsün bulaşma süresi diye bir şey var; 2 gün geçtikten sonra virüs kalsa da sizi hasta etmez diyor doktorlar bangır bangır her yerde.
0
Yukarıdakilerin dediği gibi sirke tabii ki de virüslere karşı işe yaramıyor.
Doktor Jeffrey'inin anlattığına göre sabun suyla yıkayabilirsiniz. Sabun ksin çözüm olduğundan bu da kesin çözüm oluyor. www.youtube.com
Doktor Jeffrey'inin anlattığına göre sabun suyla yıkayabilirsiniz. Sabun ksin çözüm olduğundan bu da kesin çözüm oluyor. www.youtube.com
0
neoluyokardesimnebutantantana
izlenmesi gereken mi,başyapıtlara mı deniyor?
izlenmesi gereken mi,başyapıtlara mı deniyor?
0
tam degil. gerci turkiye'de su an "esaretin bedeli olmayan yabanci film" anlaminda kullanilsa da aslinda anlami ciktiginda cok deger gormemis, fakat cogunlukla kucuk bir kitlenin cok sevip takinti yaptigi ve yasattigi film demektir. genellikle bu filmlerin az gorulmesinin sebebi donemine gore cok acayip, cok siddetli, ya da anaakim kulture uygun olmamasidir. yani mesela godfather bir "kult film" degildir, turk sinemasinda en iyi ornegi net sekilde gemide, yabanci sinemada da milyonlarca ornegi olsa da jodorowsky, herzog, alex cox tarzi yonetmenlerin filmleri gosterilebilir.
yani cok daha kisaca aciklayacak olursam ilk ciktiginda populer bir deger gormemis, ama atiyorum 30 yil sonra geriye bakildiginda modern yonetmenleri o zamanin populer filmlerinden daha cok etkileyen filmler.
yani cok daha kisaca aciklayacak olursam ilk ciktiginda populer bir deger gormemis, ama atiyorum 30 yil sonra geriye bakildiginda modern yonetmenleri o zamanin populer filmlerinden daha cok etkileyen filmler.
0
İzlenmesi gerekmez, başyapıt anlamına da gelmez, yani genel olarak başyapıt anlamına gelmez, bir zümre için başyapıt olabilir ama genele hitap etmez. Misal Matrix filmi geek tayfa için başyapıt olabilir ama genel anlamda başyapıt diyemeyiz. LOTR fantastik sinema meraklısı için başyapıttır ama sıradan bir sinema izleyicisi için başyapıt özelliği taşımaz.
0
A cult: a person or thing that is popular or fashionable among a particular group or section of society.
yani belli bir grubu etkilemiş yapımlar. mesela alfred hitchcock filmleri. kesinlikle bana göre değil, izlerken sıkılıyorum ama bir kült bu filmler.
Hoş kült kavramı da tanım olarak oldukça tartışmalı bir konu. kült ile ilgili derin araştırmalar yapan isannların bile çok farklı görüşleri var, bazıları din olayını kült dışında tutarken, kimileri din de külttür diyor. vs vs daha bir çok konuda bu tartışma sürüyor. sonuç olarak belli bir grubu etkilemiş filmler külttür diyebiliriz.
bkz: matrix, v for vendetta, clockwork orange, godfather, vs vs vs
@angelus, sıradan sinama izleyicisi için de görsel açıdan bir başyapıt değeri taşıyabilir, zaten çoğu sıradan sinema izleyicisi bu nedenle izledi bu filmi.
yani belli bir grubu etkilemiş yapımlar. mesela alfred hitchcock filmleri. kesinlikle bana göre değil, izlerken sıkılıyorum ama bir kült bu filmler.
Hoş kült kavramı da tanım olarak oldukça tartışmalı bir konu. kült ile ilgili derin araştırmalar yapan isannların bile çok farklı görüşleri var, bazıları din olayını kült dışında tutarken, kimileri din de külttür diyor. vs vs daha bir çok konuda bu tartışma sürüyor. sonuç olarak belli bir grubu etkilemiş filmler külttür diyebiliriz.
bkz: matrix, v for vendetta, clockwork orange, godfather, vs vs vs
@angelus, sıradan sinama izleyicisi için de görsel açıdan bir başyapıt değeri taşıyabilir, zaten çoğu sıradan sinema izleyicisi bu nedenle izledi bu filmi.
0
Kitlesi olacak. Yoksa alanında çok iyi olan bir ton film kült değil. Kitlesi olan ortalama bir film ya da film serisi de kült olabilir, mesela Star Wars.
0
aslindasorunumpsikolojik
ford ve ge 3 ay sonra ayda 30.000 solunum makinesi üretecek seviyeye gelecekmiş. onlar yapıyorsa birçok firmada yapabilir.https://tr.sputniknews.com/abd/202003311041722453-ford-ve-ge-100-gunde-50-bin-solunum-cihazi-uretecek/4-5 ay sonra solunum makinesi derdi kalmayacak gözüküyor.o zaman elimizdeki
ford ve ge 3 ay sonra ayda 30.000 solunum makinesi üretecek seviyeye gelecekmiş. onlar yapıyorsa birçok firmada yapabilir.
tr.sputniknews.com
4-5 ay sonra solunum makinesi derdi kalmayacak gözüküyor.
o zaman elimizdeki doktor / hemşire sayısı solunum makinesine bağlanabilecek hasta limitini belirleyecek.
atıyorum 200.000 solunum makinesi gelse ülkemizse 200.000 kişiye yoğun bakım hizmeti verilebilirmi ? nedir üst limit ?
bu soru çok kritik çünkü hem insan hayatı kurtarmak hemde ekonominin normale dönmesi için en önemli parametre bu gözüküyor.
tr.sputniknews.com
4-5 ay sonra solunum makinesi derdi kalmayacak gözüküyor.
o zaman elimizdeki doktor / hemşire sayısı solunum makinesine bağlanabilecek hasta limitini belirleyecek.
atıyorum 200.000 solunum makinesi gelse ülkemizse 200.000 kişiye yoğun bakım hizmeti verilebilirmi ? nedir üst limit ?
bu soru çok kritik çünkü hem insan hayatı kurtarmak hemde ekonominin normale dönmesi için en önemli parametre bu gözüküyor.
0
200 bin makina turkiyeye 10 senede anca gelir, o zamana kadar zaten hastaligu unuturuz. fazla iyimser goruyorsunuz sayilari. Bu aleti uretmek icin gerekli parcalari ithal etmeye calisiyoruz biz. Hastaligin baslarinda turkiye'de uretim yapan bir firma "uretecegiz ama isvicre'den parca alamiyoruz" diyordu.
ek olarak; gecen ay italya ordu muhendislerini bir araya getirip uretim hatti kurdu, ayda 500 tane uretebilecekler. Abd Cin Almanya Fransa uretir, bizim durum farkli...
ek olarak; gecen ay italya ordu muhendislerini bir araya getirip uretim hatti kurdu, ayda 500 tane uretebilecekler. Abd Cin Almanya Fransa uretir, bizim durum farkli...
0
"onlar yapıyorsa" derken sadece GE healthcare'in 2016 geliri 18 Milyar dolar.
Sorunuzun cevabı, elinizde sonsuz sayıda solunum makinesi olduğu durumda, karşınıza çıkacak kısıt hastanedeki yatak yetersizliği olacaktır.
Ek olarak, Çin örneğinde gördüğümüz en önemli parametre sosyal izolasyonun ne kadar başarılı uygulandığı.
Sorunuzun cevabı, elinizde sonsuz sayıda solunum makinesi olduğu durumda, karşınıza çıkacak kısıt hastanedeki yatak yetersizliği olacaktır.
Ek olarak, Çin örneğinde gördüğümüz en önemli parametre sosyal izolasyonun ne kadar başarılı uygulandığı.
0
Solunum cihazının işetmesi doktora ait olduğunu düşünmüyorum orada sağlık personeli devreye giriyor bence. Doktor anormal durumlara müdahele için devre girer diye tahmin ediyorum.
0
Soru çok güzel. Ben cevaplardaki yorumlar üzerine geldim. Öncelikle yoğun bakım tipi solunum cihazı seri üretimi başladı. Biosys firmasının geliştirdiği ürün Arçelik, aselsan ve baykar destekli ilk seri üretim cihaz üretildi.
twitter.com
Arçelik seri üretim için tesislerini açtı. Koç grubu 20 bin adetini ücretsiz bağışladı.
twitter.com
Bağış yapan birçok firma da var. 10 yıl bekleyeceğiz diye bir durum yok.
Bunun dışında önümüz yaz. Benim de merak ettiğim konu hasta sayısı artınca yeni bir alan yapılıp yapilmayacagiydi. Ancak düşününce her kullanışlı alan ya da büyük alan. Prefabrik yapılar, Spor salonları, büyük fuar alanları vb. gibi. solunum cihazı gibi temel malzemeleriniz varsa hızlıca sağlık destek merkezlerine dönüştürülebilir gibi geliyor.
twitter.com
Arçelik seri üretim için tesislerini açtı. Koç grubu 20 bin adetini ücretsiz bağışladı.
twitter.com
Bağış yapan birçok firma da var. 10 yıl bekleyeceğiz diye bir durum yok.
Bunun dışında önümüz yaz. Benim de merak ettiğim konu hasta sayısı artınca yeni bir alan yapılıp yapilmayacagiydi. Ancak düşününce her kullanışlı alan ya da büyük alan. Prefabrik yapılar, Spor salonları, büyük fuar alanları vb. gibi. solunum cihazı gibi temel malzemeleriniz varsa hızlıca sağlık destek merkezlerine dönüştürülebilir gibi geliyor.
0
gadlemler
hatun kişiyim.11 aydır süren bir ilişkim var.30larımızdayız ve yaş farkı 6.Çok değer gördüm, hep yanımdaydı, çok bağlı olduğu annesini kaybetti bu kez hep ben onun yanındaydım.evlenmek istiyodu en başlarda, yasla birlikte vazgeçti.evlilik odaklı bir adam. benim çekincelerim var. mutlu olacamayacağım
hatun kişiyim.
11 aydır süren bir ilişkim var.
30larımızdayız ve yaş farkı 6.
Çok değer gördüm, hep yanımdaydı, çok bağlı olduğu annesini kaybetti bu kez hep ben onun yanındaydım.
evlenmek istiyodu en başlarda, yasla birlikte vazgeçti.
evlilik odaklı bir adam. benim çekincelerim var. mutlu olacamayacağımıza bugğn tam anlamıyla karar verdim; uzatarak ona da kendime de haksızlık etmek istemem ama seviyorum da.
Yaklaşık 6 yıldır yalnızdım. bunun zor oldupunu özümsedim ama yalnızlık korkusuyla ne boşa emek harcamak ne kırılmak ne de kırmak istiyorum.
Bir yandan iş konusunda bana çok destekçi, virüs, ekonomi gündemde işim de pek iyi gitmiyor.
zamanı değil diyorum kendime, o da iyi değil. bu sefer bencillik gibi geliyor.
ama aynı durumda o olsaydı bırakıp giderdi belki de, bunu düşündüğümde de bencil olmak lazım bazen diyorum.
İlgi alakayı da kesti son dönemde, bence eskisi kadar o da istekli değil.
çok iyi bir adam ama bazen bu yetmiyor. çevreden baskı var "böyle efendi dürüst çalışkan" bulamazsın diye.
Kafam karışıyor, tecrübeliler yazabilir mi?
11 aydır süren bir ilişkim var.
30larımızdayız ve yaş farkı 6.
Çok değer gördüm, hep yanımdaydı, çok bağlı olduğu annesini kaybetti bu kez hep ben onun yanındaydım.
evlenmek istiyodu en başlarda, yasla birlikte vazgeçti.
evlilik odaklı bir adam. benim çekincelerim var. mutlu olacamayacağımıza bugğn tam anlamıyla karar verdim; uzatarak ona da kendime de haksızlık etmek istemem ama seviyorum da.
Yaklaşık 6 yıldır yalnızdım. bunun zor oldupunu özümsedim ama yalnızlık korkusuyla ne boşa emek harcamak ne kırılmak ne de kırmak istiyorum.
Bir yandan iş konusunda bana çok destekçi, virüs, ekonomi gündemde işim de pek iyi gitmiyor.
zamanı değil diyorum kendime, o da iyi değil. bu sefer bencillik gibi geliyor.
ama aynı durumda o olsaydı bırakıp giderdi belki de, bunu düşündüğümde de bencil olmak lazım bazen diyorum.
İlgi alakayı da kesti son dönemde, bence eskisi kadar o da istekli değil.
çok iyi bir adam ama bazen bu yetmiyor. çevreden baskı var "böyle efendi dürüst çalışkan" bulamazsın diye.
Kafam karışıyor, tecrübeliler yazabilir mi?
0
ablacım çevre baskısı nedir ya . onlar mı yaşıyor ilişkiyi sen mi ? çekincelerini onunla konuş. aklına yatmazsa ayrıl. buradaki fikirleri de çok şeyapma.
0
baskı dediğim, insanlar benim adıma seviniyor ve evlen diyor. başka bir şey değil...
0
Evlilik odaklı olmadığını biliyor mu o da? Öyleyse, hazır ilgiyi de kesmişken tam zamanı bence de. Sana ihtiyacı olsaydı bu zor zamanlarında, ilgi alakayı kesmezdi.
Benzer durumda 2 ilişki bitirdim, pişman olmadım. Kendi mutluluğun her şeyden önemli. Kimseye yara bandı olmak zorunda değilsin, kimse senin için iyi olanı senden daha iyi bilemez, kimse vazgeçilmez değildir.
Benzer durumda 2 ilişki bitirdim, pişman olmadım. Kendi mutluluğun her şeyden önemli. Kimseye yara bandı olmak zorunda değilsin, kimse senin için iyi olanı senden daha iyi bilemez, kimse vazgeçilmez değildir.
0
evet biliyor o da evliliği düşünmediğimi...ama son dönemde bu fikre sıcak bakmaya başlamıştım o soğudu, dengeler değişti. biraz psikolojisi de bozuldu açıkçası, sopumasında bu da sebep
0
İlgiyi alakayı kesmesinin sebebi nedir acaba? Evlilikten neden vazgeçti, gerçekten vazgeçti mi? Bunları bilmeniz gerek.
Önce şunu düşünün, seviyor musunuz bu adamı? Yanında kendinizi iyi hissediyor musunuz, hayatınızdaki varlığı size iyi hissettiriyor mu?
Eğer evetse, bence görüşmeye devam etmelisiniz ve evlilik düşüncesini buna göre kafanızda tartmalısınız.
Varlığı size iyi gelen, beraberinde absürt olumsuzluklar getirmeyecek biriyle neden evlenmeyesiniz ki? Rastgele bir insan olsaydı ve birlikte güzel vakit geçiremeseydiniz 11 ayı dolduramazdınız diye düşünüyorum.
Önce ilişkinizi pürüzsüz bi şekilde yaşamaya çalışın, bakarsınız her şey yolunda gider ve bağınız kuvvetlenirse evlenmek istersiniz. Veya olumsuz şeyler görür ve birbirinizden uzaklaşırsınız.
Ama böyle yarıda kalmış birşey için yorum yapmamız doğru değil.
Önce şunu düşünün, seviyor musunuz bu adamı? Yanında kendinizi iyi hissediyor musunuz, hayatınızdaki varlığı size iyi hissettiriyor mu?
Eğer evetse, bence görüşmeye devam etmelisiniz ve evlilik düşüncesini buna göre kafanızda tartmalısınız.
Varlığı size iyi gelen, beraberinde absürt olumsuzluklar getirmeyecek biriyle neden evlenmeyesiniz ki? Rastgele bir insan olsaydı ve birlikte güzel vakit geçiremeseydiniz 11 ayı dolduramazdınız diye düşünüyorum.
Önce ilişkinizi pürüzsüz bi şekilde yaşamaya çalışın, bakarsınız her şey yolunda gider ve bağınız kuvvetlenirse evlenmek istersiniz. Veya olumsuz şeyler görür ve birbirinizden uzaklaşırsınız.
Ama böyle yarıda kalmış birşey için yorum yapmamız doğru değil.
0
adamı sevmemişsin. saygı duyuyorsun, merhamet gösteriyorsun, zor durumlarda yanında kaldığı için güzel duygular besliyorsun falan ama aşık olmamışsın. sağda solda içini rahat ettirecek sebep arıyorsun bırakmak için. bırak gitsin.
0
Anlatımınızdan adamı pek sevmiyor gibisiniz. Sevgiden daha çok diğer duygular ağır sizde; adamın iyi olması, zor zamanlarınızda yanınızda olması vs
Bunlar da önemli şeyler yalnız sevgi kadar değil. Cünkü adamı sevseydiniz bunların hiçbirini önemsemeyip neden benimle eskisi gibi ilgilenmiyor diye sorardınız diye düşünüyorum.
Bunlar da önemli şeyler yalnız sevgi kadar değil. Cünkü adamı sevseydiniz bunların hiçbirini önemsemeyip neden benimle eskisi gibi ilgilenmiyor diye sorardınız diye düşünüyorum.
0
Yazınızın genelinde bu beyefendiyi sevmekten çok saygı ve minnet havası seziliyor. "çok iyi bir adam ama bazen bu yetmiyor." cümleniz aslında tüm yazınızı özetlemiş.
Sizinle evlenmek isteyen ve yakın zamanda annesini kaybetmiş bir kişinin son dönemde ilgisinin azalması onun size olan sevgisinde azalma olduğunu pek düşündürmedi bana. Bariz sizden aldığı elektrik ve annesini kaybetmenin verdiği duygusal çöküş etkilidir son dönemdeki haline.
Ancak neticede hayat sizin hayatınız. Gerçekten tereddütsüz sevdiğiniz birisiyle evlenmek en büyük hakkınız. Bu beyefendi çizdiğiniz profille dürüstçe bir açıklamayı hak ediyor. Kararınızı verin ve kendisine samimi olun. Her şeyi anlatın.
Sizinle evlenmek isteyen ve yakın zamanda annesini kaybetmiş bir kişinin son dönemde ilgisinin azalması onun size olan sevgisinde azalma olduğunu pek düşündürmedi bana. Bariz sizden aldığı elektrik ve annesini kaybetmenin verdiği duygusal çöküş etkilidir son dönemdeki haline.
Ancak neticede hayat sizin hayatınız. Gerçekten tereddütsüz sevdiğiniz birisiyle evlenmek en büyük hakkınız. Bu beyefendi çizdiğiniz profille dürüstçe bir açıklamayı hak ediyor. Kararınızı verin ve kendisine samimi olun. Her şeyi anlatın.
0
proteus
ermanen 2014te sormus, ben bir daha sorayim.Eskilerden kim kaldı duyuru'da? Ne kadar zamandır burdasınız?benim ilk duyuru 2006 imis. ara ara gittim geldim.
ermanen 2014te sormus, ben bir daha sorayim.
Eskilerden kim kaldı duyuru'da? Ne kadar zamandır burdasınız?
benim ilk duyuru 2006 imis. ara ara gittim geldim.
Eskilerden kim kaldı duyuru'da? Ne kadar zamandır burdasınız?
benim ilk duyuru 2006 imis. ara ara gittim geldim.
0
2005'te sözlükte yazar olmuşum (yedinci nesil).
2010 ocak'ta ilk kez birinin duyurusuna cevap vermişim.
2012 ekim'de ilk duyurumu açmışım.
muhtemelen bu tarihlerden önce sildiğim cevap ve/veya duyuru olmuştur da, elimdeki veri bu.
2010 ocak'ta ilk kez birinin duyurusuna cevap vermişim.
2012 ekim'de ilk duyurumu açmışım.
muhtemelen bu tarihlerden önce sildiğim cevap ve/veya duyuru olmuştur da, elimdeki veri bu.
0
2007 ekimde yazar olmuşum ben, 2008 temmuzda duyuruda ilk cevabımı vermişim, o tarihten beri kesintisiz her gün muhakkak duyuruları okuyorum, bilgim dahilinde ise cevap vermeye devam ediyorum. siteye girişim 10000in üzerindeymiş, vay bee. zaman ne kadar hızlı geçiyor.
0
site 2006'nin 8. ayinda acilmis... o aralar hala sozluk bir sekilde okunabilen bir yerdi buralarda soyle bir bakip ciktigimi hatirliyorum. cevap yazmaya 2008'de baslamisim demekki o zamanlar sozluk artik kokusmaya baslamis kacmisim.
0
benim de ilk duyurum 2007 ocak görünüyor. herbilgisayarı açtığımda girip bakarım muhakkak
0
duyuru veya cevap altında yazan nickinizin yanındaki [es] veya [i] işaretine tıkladığınızda info sayfanız açılır. orada en altta "user id" yazar. internet kullanıcıları için ilk kayıt tarihine, ekşi sözlük kullanıcıları için siteye ilk defa sub-etha'dan tıklama tarihine göre 1'den başlayarak o numarayı alırsınız. tıklayın bakın kaç numarasınız (herkes başkasınınkini görebilir).
brkylmz 20 numara ile rekoru elinde tutuyor şu anda. ben 441.
brkylmz 20 numara ile rekoru elinde tutuyor şu anda. ben 441.
0
şimdi mod olmayan [i] hesabımla girip baktım, o ekran var. nickin yanındaki es veya i'ye tıklayınca kendiminki de, başkalarınınki de açılıyor, ama "user id" yazan kısım yok. o sadece mod'larda olabilir.
user id için başka şey önereyim o zaman. arama kısmından veya duyuru altındaki nickine tıklayarak o kişinin bütün duyuruları açılıyor ya, adres çubuğuna bak, user id orada yazıyor.
mesela ara kısmından "efruz" kullanıcı adını aratınca adres çubuğunda yazan:
"www.eksiduyuru.com/kullanici/4240/efruz" yani senin user id 4240.
şu anda son kayıt olan kullanıcı 83000 civarında. epey eskisin, ama ilk sıraya uzaksın.
user id için başka şey önereyim o zaman. arama kısmından veya duyuru altındaki nickine tıklayarak o kişinin bütün duyuruları açılıyor ya, adres çubuğuna bak, user id orada yazıyor.
mesela ara kısmından "efruz" kullanıcı adını aratınca adres çubuğunda yazan:
"www.eksiduyuru.com/kullanici/4240/efruz" yani senin user id 4240.
şu anda son kayıt olan kullanıcı 83000 civarında. epey eskisin, ama ilk sıraya uzaksın.
0
En eski kim bilmiyorum ama eskilerin kimler olduğunu nickini görünce tanıyorum. Ekşi Duyuru her zaman çok kıymetli oldu benim için. Hep elimden geldiğince faydalı ve ciddi yaklaşmaya çalıştım. Ama sub-etha'da olması göz önünde çok olmaması ara ara onu unutmama neden oluyor. Aklıma gelir gelmez hemen dalıyorum zaten.
@kibritsuyu yeni bir şey öğrendim sayende. 908 benim id numaram ve ilk 15 Ocak 2007'de sormuşum soru.
@kibritsuyu yeni bir şey öğrendim sayende. 908 benim id numaram ve ilk 15 Ocak 2007'de sormuşum soru.
0
cilekli krep
Evim ikinci katta ve asansör yok. İnternette araştırdığımda her modelin avantajı ve dezavantajı var kafam karıştı. Direk model tavsiyelerinizi bekliyorum.
Evim ikinci katta ve asansör yok. İnternette araştırdığımda her modelin avantajı ve dezavantajı var kafam karıştı. Direk model tavsiyelerinizi bekliyorum.
0
bu durumda baston model dedikleri hafif ve portatif bebek arabaları mantıklı olacaktır.
ancak mima xari travel sistem var, gayet kullanışlı ve rahat taşınabilir. fakat 12000TL fiyatı. letgo gibi yerlerden 2. el alınabilir belki.
ancak mima xari travel sistem var, gayet kullanışlı ve rahat taşınabilir. fakat 12000TL fiyatı. letgo gibi yerlerden 2. el alınabilir belki.
0
chicco kwik one
geçen sene 1500 e aldık. geçen sene çıkan bir ürün sanırım.
ağır hantal modeller ile baston arasında bir model. ana kucağıda var yanında. tek elle katlanabiliyor. tek sıkıntı yaşadığımız mevzu hem evde ve hem dışarda kullandığımızdan tekerlerini sürekli yıkamak zorunda kaldık. bu yüzden tekerleri biraz zor dönüyor. artık evde kullanmaya gerek kalmadı. işimizi görüyor.
güncel piyasayı bilmiyorum ama geçen sene bence fiyat/performans ürünüydü. mağazalara gidip ürünleri mutlaka deneyerek alın. abuk subuk paralar vermeyin arabaya.
ayrıca birde yeni doğan çocuk için düşünüyorsanız baston olmaz.
geçen sene 1500 e aldık. geçen sene çıkan bir ürün sanırım.
ağır hantal modeller ile baston arasında bir model. ana kucağıda var yanında. tek elle katlanabiliyor. tek sıkıntı yaşadığımız mevzu hem evde ve hem dışarda kullandığımızdan tekerlerini sürekli yıkamak zorunda kaldık. bu yüzden tekerleri biraz zor dönüyor. artık evde kullanmaya gerek kalmadı. işimizi görüyor.
güncel piyasayı bilmiyorum ama geçen sene bence fiyat/performans ürünüydü. mağazalara gidip ürünleri mutlaka deneyerek alın. abuk subuk paralar vermeyin arabaya.
ayrıca birde yeni doğan çocuk için düşünüyorsanız baston olmaz.
0
@morcivert ağırlığı tahmini ne kadar iki katı tek başıma indirebilir miyim?
0
Ağırlık düşünüldüğünden daha da önemli. Her yerde indir kaldır zor iş.
Şu aşağıdaki 3.5 kilo. Tam yatabilme özelliği, 5 nokta emniyet,iki yönlü kullanma, ön bar. 800 TL.
www.epey.com
Şu aşağıdaki 3.5 kilo. Tam yatabilme özelliği, 5 nokta emniyet,iki yönlü kullanma, ön bar. 800 TL.
www.epey.com
0
@cilekli krep
spor yapan bir tip değilim. er birey olaraktan tek başıma bir elimde araba ve kucağımda çocuk kat içerisinde arabadan asansöre gidebiliyorum. ama bu şekilde merdiven çıkmak zor olur. elinizde çocuk varken katlayabiliyorsunuz bu aleti ve taşıyabiliyorsunuz ama baston kadar ufak değil. ama şunu söyleyim bir elinizde çocuk diğer elinizde baston bu şekilde 2 kat çıkmakta zor olur. çocukla gidiyorsanız 2 kişi olmalısınız.
dediğim gibi baston ile hantal modeller arasında bir model bu. mutlaka ve mutlaka mağazaya gidin katlayın, sürün, takın, çıkarın. hangi modeli tercih ederseniz edin mutlaka deneyin. zaten yeni doğan için baston uygun değil. mclaren gibi markaların yeni doğanlar için aparatlı bastonları var galiba. biz 1500 TL'ye alırken onlarda 5000 TL idi. birde araç bagajınızıda düşünün ona göre tercih yapın.
bir şey daha aklıma geldi. bu kwik one modelinde ana kucağını arabaya sabitlemek için ekstra bir aparat daha var. çok rahat ediyorsunuz. yoksa her seferinde emniyet kemeri ile uğraşmanız lazım. bir hamlede ana kucağını alıp evinize çıkıyorsunuz. bu çok rahat ettirdi bizi. mesela sırt çantanız olur kucağınıza da bunu alır çıkarsınız yukarıya.
@ben o değilim isimli arkadaşın önerdiğinde ana kucağı yok. ana kucaklı bir model almanızı öneririm.
bu arada bunları yeni doğan için yazdım. daha büyük bir çocuğunuz varsa baston fln bakabilirsiniz. o konuda pek tecrübem yok. gidin inceleyin merdiven in çık planınızı mağazada aleti görerek yapın. çok fazla model var web sayfasından bakarak olmuyor. insanın dahada kafası karışıyor.
spor yapan bir tip değilim. er birey olaraktan tek başıma bir elimde araba ve kucağımda çocuk kat içerisinde arabadan asansöre gidebiliyorum. ama bu şekilde merdiven çıkmak zor olur. elinizde çocuk varken katlayabiliyorsunuz bu aleti ve taşıyabiliyorsunuz ama baston kadar ufak değil. ama şunu söyleyim bir elinizde çocuk diğer elinizde baston bu şekilde 2 kat çıkmakta zor olur. çocukla gidiyorsanız 2 kişi olmalısınız.
dediğim gibi baston ile hantal modeller arasında bir model bu. mutlaka ve mutlaka mağazaya gidin katlayın, sürün, takın, çıkarın. hangi modeli tercih ederseniz edin mutlaka deneyin. zaten yeni doğan için baston uygun değil. mclaren gibi markaların yeni doğanlar için aparatlı bastonları var galiba. biz 1500 TL'ye alırken onlarda 5000 TL idi. birde araç bagajınızıda düşünün ona göre tercih yapın.
bir şey daha aklıma geldi. bu kwik one modelinde ana kucağını arabaya sabitlemek için ekstra bir aparat daha var. çok rahat ediyorsunuz. yoksa her seferinde emniyet kemeri ile uğraşmanız lazım. bir hamlede ana kucağını alıp evinize çıkıyorsunuz. bu çok rahat ettirdi bizi. mesela sırt çantanız olur kucağınıza da bunu alır çıkarsınız yukarıya.
@ben o değilim isimli arkadaşın önerdiğinde ana kucağı yok. ana kucaklı bir model almanızı öneririm.
bu arada bunları yeni doğan için yazdım. daha büyük bir çocuğunuz varsa baston fln bakabilirsiniz. o konuda pek tecrübem yok. gidin inceleyin merdiven in çık planınızı mağazada aleti görerek yapın. çok fazla model var web sayfasından bakarak olmuyor. insanın dahada kafası karışıyor.
0
@morcivert evet ufaklığın kaç aylık olduğu belirtilmediginden bir çıkarım yaparak öneride bulundum. benim tavsiyem yeni doğan için değil. Oturma pozisyonuna geçen bebeler için hafif, fonksiyonlu bir araba önerisi benimki.
0
hakikaten yazmamışım:) bebek daha gelmedi. çok da tecrübesizim. araştırıyorum ama ilk altı ay eşim olmadan tek başıma çıkamayacağım sanki dışarı. yenidoğan için hafif arabalar o kadar pahalı ki asansörlü eve taşınsam aynı maliyet :D her neyse geç gördüm ama çok sağolun tavsiyeleriniz için.
0
ilk 6 ay zaten çok dışarı çıkmazsınız. mevsimde kış. mart nisan bile 3-4 aylık çocuklar için soğuk bence haziran temmuz gibi anca ısınınca daha çok çıkarsınız dışarı. o zamanda 2 kişi olursunuz.
birde arabayı ilk 7-8 ay bebeyi uyutmak için evde daha çok kullandık. bilginize. tabi bebeden bebeye göre değişir.
birde arabayı ilk 7-8 ay bebeyi uyutmak için evde daha çok kullandık. bilginize. tabi bebeden bebeye göre değişir.
0
Alimelli
Bi türlü çözemediğim bir sorunum var. Karşı cinsle yalnız kaldığımda iletişim kuramıyorum. Örnek vererek anlatayım. Herhangi Bi yerde Bi kızla tanışıyorum. Sonra beraber Bi yere gidiyoruz yemek yemeye. Sonra beraber bir şey planlıyoruz. Tavla oynayalım diyoruz. Gidiyoruz tavla oynamaya ama ben genel
Bi türlü çözemediğim bir sorunum var. Karşı cinsle yalnız kaldığımda iletişim kuramıyorum. Örnek vererek anlatayım. Herhangi Bi yerde Bi kızla tanışıyorum. Sonra beraber Bi yere gidiyoruz yemek yemeye. Sonra beraber bir şey planlıyoruz. Tavla oynayalım diyoruz. Gidiyoruz tavla oynamaya ama ben genel konulardan sonra konuşacak hiç bir şey bulamıyorum. Haliyle sıkıcı biri oluyorum. Çok net farkediyorum karşı taraf benimle konuşmaya çalışıyor ama bende tık yok. Haliyle Bi süre sonra bu arkadaşlık seviye atlamadan çöpe gidiyor.
Başka bir örnek vereyim yine. Ortak Bi arkadaş grubunda Bi kızla tanışıyorum. Bi yerde herkes gidiyor ve ben o kızla yalnız kalıyorum. Yine konuşacak bir şey bulamıyorum. Aklıma saçmalayacak şeyler bile gelmiyor. Çekingenim diyeceğim ama aklıma bir şey geliyor da konuşamıyorum değil, bir şey gelmiyor ve ben konuşamıyorum. Aramızda samimi Bi sohbet olmuyor haliyle.
Yine bugün başıma gelen olay. Kuzenimle 2 kızla buluşmaya gittik. Biri kuzenimin sevgilisi. Neyse gittik arabaya bindiler ben konuştum baya sohbet ettim bunlarla. İyi güzel gidiyorum. Sonra yemek yedik Bi yerde. Kuzenim aldı sevgilisini arkaya bindiler konuşuyorlar şakır şakır. Bende öndeki kız ile ne konuşayım diye düşünüyorum ancak. Yine sessiz kaldım haliyle.
Kısacası iletişim kurarken özellikle yalnız kalınca o sıcak samimi sohbeti kuramıyorum ya da o sohbete dahil olamıyorum. Hep havadan sudan konulardan konuşabiliyorum. Bu konuda yardımınıza ihtiyacım var çünkü yine tanımadığım bir kız ile buluşacağım bugün.
25 yaşında er kişiyim.
Okuyan, cevap veren herkese teşekkürler. Özelden de yazabilirsiniz.
Başka bir örnek vereyim yine. Ortak Bi arkadaş grubunda Bi kızla tanışıyorum. Bi yerde herkes gidiyor ve ben o kızla yalnız kalıyorum. Yine konuşacak bir şey bulamıyorum. Aklıma saçmalayacak şeyler bile gelmiyor. Çekingenim diyeceğim ama aklıma bir şey geliyor da konuşamıyorum değil, bir şey gelmiyor ve ben konuşamıyorum. Aramızda samimi Bi sohbet olmuyor haliyle.
Yine bugün başıma gelen olay. Kuzenimle 2 kızla buluşmaya gittik. Biri kuzenimin sevgilisi. Neyse gittik arabaya bindiler ben konuştum baya sohbet ettim bunlarla. İyi güzel gidiyorum. Sonra yemek yedik Bi yerde. Kuzenim aldı sevgilisini arkaya bindiler konuşuyorlar şakır şakır. Bende öndeki kız ile ne konuşayım diye düşünüyorum ancak. Yine sessiz kaldım haliyle.
Kısacası iletişim kurarken özellikle yalnız kalınca o sıcak samimi sohbeti kuramıyorum ya da o sohbete dahil olamıyorum. Hep havadan sudan konulardan konuşabiliyorum. Bu konuda yardımınıza ihtiyacım var çünkü yine tanımadığım bir kız ile buluşacağım bugün.
25 yaşında er kişiyim.
Okuyan, cevap veren herkese teşekkürler. Özelden de yazabilirsiniz.
0
tahminen sohbetlerin hep ucu kapalı sorulardan oluşuyor. laf lafı açacak sohbet olduğunda. bir konu konuşacan, oradan bir şey yakalayıp başka konuya atlayacan bir bakmışsın konu nereden nereye geldi durumu olmalı. arada espriler anılar falan sıkıştıracan.
0
biraz rahat olmak lazım, havadan sudan muhabbetle başlayıp daha samimi olunabilir. karşıdaki kişiyi gözünüzde büyütmeyin. kendi ilgi alanınızdan konuyu açıp, karşınızdakinin ilgi alanlarını da öğrenmeye çalışmak güzel başlangıç olabilir.
ne kadar rahat ve samimi olunursa o kadar güzel muhabbet dönüyor.
ne kadar rahat ve samimi olunursa o kadar güzel muhabbet dönüyor.
0
konusmak kadar sıkıcı bir sey yoktur.
asil olan ve en guzel iletisim sekli beraber sessiz kalabilmektir. birbirinizle sessizligi paylasabildiginiz insanlarla olun.
asil olan ve en guzel iletisim sekli beraber sessiz kalabilmektir. birbirinizle sessizligi paylasabildiginiz insanlarla olun.
0
-güzin abla mode on-
Valla bu iş hem genetik, hem çevresel, hem de ailenizin sizi büyütme şekliyle alakalı olabilir. Hepsi de sadece biri de çok baskın etkili olabilir bu şekilde davranmanızda. Orta ve uzun vadeli olarak tavsiyem elinizden geldiğince farklı sosyal etkinliklere katılıp, ilgi duyduğunuz alanlarda daha fazla okumanız. Bu ikisini yaptıktan sonra bile kendinizi bir şeyleri yapmaya zorunlu hissetmeyin. Ne iseniz o olun. Size ilgi duyan olduğunuz gibi ilgi duysun. Bu düşünce şeklini içselleştirirseniz bu size uzun vadede doğallık katacaktır. Doğallık her zaman kazandırır. Artı olarak sosyalleşip, okuyup, gezdiğinizde bir süre sonra ikili diyaloglarınızın aşama kaydetmemesi imkansız.
Valla bu iş hem genetik, hem çevresel, hem de ailenizin sizi büyütme şekliyle alakalı olabilir. Hepsi de sadece biri de çok baskın etkili olabilir bu şekilde davranmanızda. Orta ve uzun vadeli olarak tavsiyem elinizden geldiğince farklı sosyal etkinliklere katılıp, ilgi duyduğunuz alanlarda daha fazla okumanız. Bu ikisini yaptıktan sonra bile kendinizi bir şeyleri yapmaya zorunlu hissetmeyin. Ne iseniz o olun. Size ilgi duyan olduğunuz gibi ilgi duysun. Bu düşünce şeklini içselleştirirseniz bu size uzun vadede doğallık katacaktır. Doğallık her zaman kazandırır. Artı olarak sosyalleşip, okuyup, gezdiğinizde bir süre sonra ikili diyaloglarınızın aşama kaydetmemesi imkansız.
0
sığ bi insan olabilir misin?
sadece karşı cinste mi oluyor? genelse; kendine ait bir donanımın yoktur mesela. sinema hobin olsa, oradan konu açarsın, müzikle ilgileniyor olsan konserlerden falan girer, enstürmanlardan çıkarsın. gezip görmüş biri olsan deneyimlerden, anılardan bişeyler gelir aklına.
seni kastetmiyorum ama 25 yaşına kadar saksıda gelen bir insan hangi yaşamışlığıyla bir şeyleri ilişkilendirecek de konu açacak.
bunun dışında, en azından kızı konuşturacak konular açmaya çalış. hatta en en azından iltifat ederek başlayabilirsin, kızın saçını başını öv, oradan konu aç.
sadece karşı cinste mi oluyor? genelse; kendine ait bir donanımın yoktur mesela. sinema hobin olsa, oradan konu açarsın, müzikle ilgileniyor olsan konserlerden falan girer, enstürmanlardan çıkarsın. gezip görmüş biri olsan deneyimlerden, anılardan bişeyler gelir aklına.
seni kastetmiyorum ama 25 yaşına kadar saksıda gelen bir insan hangi yaşamışlığıyla bir şeyleri ilişkilendirecek de konu açacak.
bunun dışında, en azından kızı konuşturacak konular açmaya çalış. hatta en en azından iltifat ederek başlayabilirsin, kızın saçını başını öv, oradan konu aç.
0
Bu durumun çözümü şudur. Bir filozofun sözü vardı: İki kişinin konuşması için ortak bir anısı olmalı, yani biriyle samimi olmak istiyorsan direkt bir kafeye oturmak yerine bir anınız olabilecek aktivite yap. Lunaparka gitmek gibi. İkinizin hatırlayacağı basit bir olay olmalı, mesela lunapartaki oyuncaklara bindiniz sen kustun. Böyle bir olay olsa seneler sonra bile hatırlar gülersiniz.
0
diffarentiationation
nasıl bir şey? yüksek lisans öğrencisi olarak kim neden dinliyor benim sunumumu?hiç alakam olmayan bir konuda hoca sunum yap dedi. gerilmeye başladım, büyük mekanlarda büyük bir kitleye hiç hitap etmedim hayatımda. ne ile karşılaşacağım?yıldız teknik üniversitesinin düzenlediği bir kongre.
nasıl bir şey? yüksek lisans öğrencisi olarak kim neden dinliyor benim sunumumu?
hiç alakam olmayan bir konuda hoca sunum yap dedi. gerilmeye başladım, büyük mekanlarda büyük bir kitleye hiç hitap etmedim hayatımda. ne ile karşılaşacağım?
yıldız teknik üniversitesinin düzenlediği bir kongre.
hiç alakam olmayan bir konuda hoca sunum yap dedi. gerilmeye başladım, büyük mekanlarda büyük bir kitleye hiç hitap etmedim hayatımda. ne ile karşılaşacağım?
yıldız teknik üniversitesinin düzenlediği bir kongre.
0
baslangicini guzel yap, ilgi cekici olsun.
ardindan soylemek istediklerini normal sekilde soyle.
en son da yine carpici sekilde bitir.
ekstra bir seyi pek yok :) baslangici ve bitisi onemli biraz.
ardindan soylemek istediklerini normal sekilde soyle.
en son da yine carpici sekilde bitir.
ekstra bir seyi pek yok :) baslangici ve bitisi onemli biraz.
0
@fakyoras ben başlangıç ve bitişi nasıl yapmalıyım gibi bir soru sormadım ki. genel olarak nedir diye soruyorum.
0
yuksek lisansa kadar hic sunum yapmadiniz mi yahu? bunu daha kitlelere yapacaksiniz.
ama anlamadim hoca ne alaka size sunum yap diyor ki? ögrenme yeri degil orasi sunum yapanin bilgilendirecegi bir yer, alakaniz olmayan konuda neyi sunacaksiniz cok merak ediyorum.
kitleye hitabet cok kolay bir sey aslinda. korkacak bir sey yok.
ilgi cekici anlatabilmeniz lazim konuyu. arkadasinizla sohbet eder gibi.
ama anlamadim hoca ne alaka size sunum yap diyor ki? ögrenme yeri degil orasi sunum yapanin bilgilendirecegi bir yer, alakaniz olmayan konuda neyi sunacaksiniz cok merak ediyorum.
kitleye hitabet cok kolay bir sey aslinda. korkacak bir sey yok.
ilgi cekici anlatabilmeniz lazim konuyu. arkadasinizla sohbet eder gibi.
0
Kongre'ye insanlar bilgi edinmek, bilgi paylaşmak için gidiyorlar. Konu başlığına ilgi duyabilecek herkes gelir dinler seni. Oturumda mı olacak sunum yoksa poster sunum mu yapacaksınız? Buna göre kitle artar ve azalabilir. Hiç alakan olmayan bir konuda hiç bilmediğiniz bir ortamı düşününce gerilmeniz oldukça normal. Sunuma mecbursanız sizi rahatlatacak tek şey konuya iyi hazırlanıp hem kendinize hem de yakınınızdaki birilerine hazırlanıp sunum yapmanız. Ancak hazırlık gerginliginizi alır.
0
ilk sunumumu 3 5 öğrenciye bişey anlatıcan diye götürüldüğüm üniversitede rektör ve 1000 küsür kişilik öğrenci grubuna yaptım. biraz ağzın kurur o kadar. katılımcılardan seni dinleyen 3 5 kişiyi gözüne kestir, nefes aralarında onlara bakarak devam et. hep aynı yere bakma. konuşma yapacağın salon karanlıksa sakın karanlığa bakarak konuşma, katılımcıların gözünden oğlunu kartal kaçırmış fatma girik gibi görünürsün. birilerine veya bişeylere odaklan. gerisi sorun değil. nasıl konuştuğuna kimse önem vermez, ne söylediğine bakarlar. komik görünmediğin sürece problem yok.
0
sessiz kalma hakkina sahipsin
90 00 öncesi filmleri pek sevmiyorum ama izlediğim dizi filmlerde bu filme referans yapılıyor hep. Değer mi izlemeye?
90 00 öncesi filmleri pek sevmiyorum ama izlediğim dizi filmlerde bu filme referans yapılıyor hep. Değer mi izlemeye?
0
Citizen Kane, kullandığı kamera teknikleri, çekim açıları ve devamlılık ile yeni bir çağı başlatan filmdir. Bu açılardan bakacaksan izlenebilir. Ama ben sanatında, tarihinde değilim, beni eğlendirsin yeter dersen şart değil.
0
balikbilir +1
bunları yazmak için gelecektim. tabi öncesinde çekim ölçeği nedir plan nedir sekans nedir diye bir google da ya da youtube da arama yap.
bunları yazmak için gelecektim. tabi öncesinde çekim ölçeği nedir plan nedir sekans nedir diye bir google da ya da youtube da arama yap.
0
Şu da var, onun yaptığı devrim diyelim, şu an sıradan. Bu açıdan da düşünürseniz pek de ihtiyacınız yok gibi geldi.
0
sinema tarihi açısından önemli bir film. ama eglendirmeyebilir.
biraz da background okuma lazım.
biraz da background okuma lazım.
0
bir insan nicin roma'yı ziyaret edip collesium'u görmek icin o kadar para veriyorsa, citizen kane de ayni sebeple izlenir.
0
Amerikan kültürü diye bir şey varsa, bunun gibi birkaç film var, odur bence.
Bunun dışında balıkbilir+1
Bunun dışında balıkbilir+1
0
windows95
malumunuz yeni bir hayvan türemiş aedes diye, hem sessiz hem gündüz de ısırıyor hem de kaşınmaktan anamızı ağlatıyor. nette bakıyorum herkes şikayetçi ama çözüm yolu bulan göremedim. var mıdır çözüm yolu bulan? hem ısırığına hem de hayvanın kendisine? şimdiden teşekkürler
malumunuz yeni bir hayvan türemiş aedes diye, hem sessiz hem gündüz de ısırıyor hem de kaşınmaktan anamızı ağlatıyor. nette bakıyorum herkes şikayetçi ama çözüm yolu bulan göremedim. var mıdır çözüm yolu bulan? hem ısırığına hem de hayvanın kendisine? şimdiden teşekkürler
0
Bursa'da bu yaz beni hiç ısırmadı. Dört gün İstanbul'da kaldım yirmi iki kere ısırdılar. Kantaron yağı sürdüm geçti.
0
Fenistil isirdiktan sonra kaşıntıyı ve ısırılan bölgeyi rahatlatıyor. Ben bununla ilgili Kanada menşeli bir ürün aldım. Sürmedigim 1cm2 varsa gelip orayı ısırdılar. Dün pantolon paçası üstünden corabimin da olduğu bölgeyi 2-3 dakika dışarıda takildigim anda ısırdılar. Bu aedes türü Zika virüsünü yayan cinsmiş. Bunca yıl ülkede görünmeyen tür nasıl oldu da ortaya çıktı kimse niye arastirmiyor hayret.
Kullandığım ve aslında çok da performans alamadığım ürün ise şu:
www.amazon.ca
Kullandığım ve aslında çok da performans alamadığım ürün ise şu:
www.amazon.ca
0
off sinekkovar. kesinlikle ise yariyor. Askerde hayatimizi kurtarirdi. Baska bir sey aramana gerek yok.
0
Sineğin kendisini bilmiyorum ama ısırıklara limon sürerseniz %80 oranında etkisini yok ediyor.
0
Stavro, off artık parfümüm gibi oldu, sürekli sıkıyorum ama kar etmedi ya bende.
0
sorubankasi
Ban sebebi mi? 2 tane sözlük hesabı kullanmak yani?
Ban sebebi mi? 2 tane sözlük hesabı kullanmak yani?
0
Eskiden yasaktı sonra bu yasak kalktı diye biliyorum. Yasaktan eminim ama kalktığı kısma tam kefil olamam.
0
Peki aynı başlığa yazmak VS. Yasak mı iki ayrı hesapla. Bildiğiniz iki hesap gibi kullanılabilir mi?
0
Eger degismediyse, ki sanmiyorum, coklu hesap yasak degil.
Ayni basliga farkli hesaplarla yazmak da yasak degil.
Ama reklama/tanitima belli bir noktaya kadar izin veriliyor. Bunu reklam icin yapacaksaniz riskleri goz onune alin.
Ayni basliga farkli hesaplarla yazmak da yasak degil.
Ama reklama/tanitima belli bir noktaya kadar izin veriliyor. Bunu reklam icin yapacaksaniz riskleri goz onune alin.
0
advest
1 hafta önce 4 kişi bir mekana gittik. 530 lira geldi hesap.1 pors köfte2 tane 1 porsiyon karışık ızgara35lik rakı70lik 2 tane beyaz şarap2 biraMeyve tabağıÇerez4 soğuk meze
1 hafta önce 4 kişi bir mekana gittik. 530 lira geldi hesap.
1 pors köfte
2 tane 1 porsiyon karışık ızgara
35lik rakı
70lik 2 tane beyaz şarap
2 bira
Meyve tabağı
Çerez
4 soğuk meze
1 pors köfte
2 tane 1 porsiyon karışık ızgara
35lik rakı
70lik 2 tane beyaz şarap
2 bira
Meyve tabağı
Çerez
4 soğuk meze
0
köfte 30
karışık ızgara 40x2=80TL
35lik rakı 150TL
70lik 2 tane şarap 50x2=100TL
2 bira 15x2=30TL
Meyve tabağı 20TL
Çerez 20TL
4 soğuk meze 15x4=60TL
490TL tutuyor mesela. yani bence de normal gibi. şarap ve rakı kendi arasında biraz daha oynayabilir. rakı düşebilir şarap ve bira artabilir.
karışık ızgara 40x2=80TL
35lik rakı 150TL
70lik 2 tane şarap 50x2=100TL
2 bira 15x2=30TL
Meyve tabağı 20TL
Çerez 20TL
4 soğuk meze 15x4=60TL
490TL tutuyor mesela. yani bence de normal gibi. şarap ve rakı kendi arasında biraz daha oynayabilir. rakı düşebilir şarap ve bira artabilir.
0
dafuq
diyelim ki 5 lira buldunuz yatıyor yerde alırmısınız?veya bir deste para buldunuz ne yaparsınız
diyelim ki 5 lira buldunuz yatıyor yerde alırmısınız?
veya bir deste para buldunuz ne yaparsınız
veya bir deste para buldunuz ne yaparsınız
0
20 tl'ye kadar alır harcarım. 20 tl üstünü alıp sahibi gelir mi diye 15-20 dakika beklerim. gelmezse "nasıl olsa ben almasam başka biri alacak mantığıyla" alırım
0
ufak miktarları alır kağıt toplayanlara veririm. büyük miktarları da tutanak karsiligi polise.
0
çocukken 20 TL almıştım, çok mutlu olmuştum. ama şimdi almam. zaten kesin bir yerden youtuber çıkar. paraya ip bağlamıştır. bırakın yine çocuklar alsın.
0
almam. eğer etrafta güvenlik, polis vs. varsa ona götürürüm. gerisi onun karakterine kalır. o parayı ilkokul öğrencisi ya da son parası olan biri düşürmüş ve arıyor olabilir.
0
Para buldum mu alıyorum ve güvendiğim esnaf var fırıncı askıda ekmek yapıyorum. En iyi çözümü kendi adıma böyle buldum. Dilenciye de para vermem kim olursa olsun. Onun için de askıda ekmek yapıyorum. Kafam rahat bu konularda.
0
yolda görsem almam ama geçen şok marketin kapısının önünde buldum. gittim içeri verdim.
0
gecenlerde 250tl bulmustum, yaninda da yakindaki michael kors magazasinin fisi vardi para ustu yaklasik 270-280tl olacak sekilde. magazadan alisveris yapanin ad/soyad bilgilerini alip internetten paranin sahibi olabilecek kisinin sirketini buldum. mail attim kendisine ama cevap vermedi. 10 gun sonra da parayi ihtiyaci olan birisine verdim
0
. Aldıktan sonra internette falan sahibini ararım. Şu civarlarda para buldum. Kaybeden varsa miktarını ve yerini yaklaşık olarak da olsa söylerse teslim ederim diye paylaşım yaparım. Biri çıkmazsa tutarım elimde.
0
küçük miktarsa alırım. o an durumum iyiyse birilerine veririm, kötüyse yemek yerim. sahibini aramakla uğraşmam.
büyük miktarsa da alırım. kamera kayıtlarından vs bulunur bi şekilde sahibini bulmaya çalışırım. yazıktır, ihtiyacı olan biridir filan, ihtiyacı olan zaten peşine düşer o paranın. çıkmıyorsa da yapacak bir şey yok, demek ki ihtiyacı yok diyip, bir kısmını ihtiyacı olan biriyle paylaşırım. durumum iyiyse sahibi çıkana kadar parayı tutarım.
miktar küçükse de büyükse de, eğer bir youtuber şakasına denk gelmişsem, ağzına sıçarım o youtuber'ın. bu şey şaka değil, insan her türlü durumda denk gelebilir paraya, açtır, borca batmıştır, normalde yapmayacağı şeye yapar. öyle şaka olmaz.
büyük miktarsa da alırım. kamera kayıtlarından vs bulunur bi şekilde sahibini bulmaya çalışırım. yazıktır, ihtiyacı olan biridir filan, ihtiyacı olan zaten peşine düşer o paranın. çıkmıyorsa da yapacak bir şey yok, demek ki ihtiyacı yok diyip, bir kısmını ihtiyacı olan biriyle paylaşırım. durumum iyiyse sahibi çıkana kadar parayı tutarım.
miktar küçükse de büyükse de, eğer bir youtuber şakasına denk gelmişsem, ağzına sıçarım o youtuber'ın. bu şey şaka değil, insan her türlü durumda denk gelebilir paraya, açtır, borca batmıştır, normalde yapmayacağı şeye yapar. öyle şaka olmaz.
0
Geçen gayrettepe metrosuna inen yürüyen merdivenin en altında 10 lira duruyor, kimse almıyor. Acımadım , aldım. DEste bulursam da kartvizitimi bırakırım çevredeki büfeye ve giderim. 1-2 hafta içinde harcarım twittera biraz bakıp ilan var mı vs.
0
almam. fakir birisine denk gelsin o alsın işine yarar. yüklü görürsem de almam bana ne başkası uğraşsın.
0
lord of the ships
Bugün yan aynalardan birini kırdım. Disindaki plastik ve aynanin kendisi kirildi. Mekanigi çalışıyor. Arabada bircok cizik ve birkac tane gocuk de mevcut. Bunlari kaskonun saglamasini nasil sağlayacağım? Veya kasko bunları yapar mı.
Bugün yan aynalardan birini kırdım. Disindaki plastik ve aynanin kendisi kirildi. Mekanigi çalışıyor. Arabada bircok cizik ve birkac tane gocuk de mevcut. Bunlari kaskonun saglamasini nasil sağlayacağım? Veya kasko bunları yapar mı.
0
Yapar. Bazı kaskolarda belli limite kadar ufak tamir paketleri oluyor. Örneğin 1000 TL'ye kadar. Sizin kaskonuzun bunu kapsayıp kapsamadığını sigortaciniza sorun. Nenim sigortacım kaskoyu ilk yaptigimda ufak bir farkla bu opsiyonlu kasko için beni uyarmıştı. Aldım ve ufak tamir işlerini yaptırdım arabamın.
0
Tamam ama nasil yapar. Ben simdi nereye götüreyim arabayı. Hasarsızlık falan umrumda değil pek, bozulsun gerekirse, zaten kasko yeni, hicbir hasarsızlık indirimi yok kaskonun. Şimdi bu arabayi yetkili servise mi götürmem gerek. Orda onlar kaskodan alir mi parasını.
0
kasko firmanızın internet sitesinden anlaşmalı tamircilere bakacaksınız, onlara gidip ben bunu kaskodan yaptırmak istiyorum diyeceksiniz.
0
sorumatik
Selamlar,İki sorum olacaktı. Aşağıdaki görselde görünen "Import Fees Deposit" kısmı Türkiye'nin aldığı vergi ücreti midir? Amerikapostam aracılığı ile alsam bu vergiyi ödemiyor muyum? Sonuçta Amerika adresi olacak. Doğrudan Türkiye'ye gönderim yapsam; ürün gelir mi, bunun dışında ek vergi ödüyor muy
Selamlar,
İki sorum olacaktı. Aşağıdaki görselde görünen "Import Fees Deposit" kısmı Türkiye'nin aldığı vergi ücreti midir? Amerikapostam aracılığı ile alsam bu vergiyi ödemiyor muyum? Sonuçta Amerika adresi olacak. Doğrudan Türkiye'ye gönderim yapsam; ürün gelir mi, bunun dışında ek vergi ödüyor muyum?
eksiup.com
İkincisi; aşağıdaki ürün sıfır mı, kullanılmış mı ya da yenilenmiş. Çünkü geçen hafta 140 dolardı, şu an 99$
www.amazon.com
Teşekkürler.
İki sorum olacaktı. Aşağıdaki görselde görünen "Import Fees Deposit" kısmı Türkiye'nin aldığı vergi ücreti midir? Amerikapostam aracılığı ile alsam bu vergiyi ödemiyor muyum? Sonuçta Amerika adresi olacak. Doğrudan Türkiye'ye gönderim yapsam; ürün gelir mi, bunun dışında ek vergi ödüyor muyum?
eksiup.com
İkincisi; aşağıdaki ürün sıfır mı, kullanılmış mı ya da yenilenmiş. Çünkü geçen hafta 140 dolardı, şu an 99$
www.amazon.com
Teşekkürler.
0
white modeli sifir ve amazon tarafindan gonderiliyor. (azcik asagidaki Used & new (11) from $99.95 Details yazan yere tiklarsaniz gorursunuz)
amerikapostam ya da dayi oglunuz da gonderse turkiye'ye girdiginde gumruk vergisi hesaplanir ve odemeniz gerekir.
direkt amazon'dan turkiye'deki adresinize kargolatirsaniz 99+38 usd odersiniz. baska da bir seye karismazsiniz. (gumruk vergisi fazla bile ciksa amazon sizden istemez, 38 dolardan az tutarsa da iade eder fazla olan kismi)
amerikapostam ya da dayi oglunuz da gonderse turkiye'ye girdiginde gumruk vergisi hesaplanir ve odemeniz gerekir.
direkt amazon'dan turkiye'deki adresinize kargolatirsaniz 99+38 usd odersiniz. baska da bir seye karismazsiniz. (gumruk vergisi fazla bile ciksa amazon sizden istemez, 38 dolardan az tutarsa da iade eder fazla olan kismi)
0
@brkylmz,
Teşekkürler. Teslimat ilgili şöyle yazıyor; "Tuesday, July 16 - Monday, Aug. 5"
Gerçekten bu kadar uzun sürüyor mu kargo süresi?
Teşekkürler. Teslimat ilgili şöyle yazıyor; "Tuesday, July 16 - Monday, Aug. 5"
Gerçekten bu kadar uzun sürüyor mu kargo süresi?
0
Amazon genelde göndereceği tarihten daha ileri bir tarih yazıyor gönderime. Gördüğüm kadarıyla genel stratejileri bu. Muhtemelen yazdıkları tarihten daha önce geçecek ürün elinize.
0
amazon'u farkli ulkelerde cokca kullandim. net bir sey soyleyemem ama genel tecrubem, amazon en kotu senaryoyu soyluyor sana.
ha bir keresinde tam soyledikleri gun kargoladilar cidden ki 1 ay sonrasiydi :)
siz o tarihlere gore kararinizi verin, erken gelirse ne ala.
tahminimi soruyorsaniz da satici direkt amazon oldugu icin daha erken gelebilir. (gelmezse sovmeyin ama :D
ha bir keresinde tam soyledikleri gun kargoladilar cidden ki 1 ay sonrasiydi :)
siz o tarihlere gore kararinizi verin, erken gelirse ne ala.
tahminimi soruyorsaniz da satici direkt amazon oldugu icin daha erken gelebilir. (gelmezse sovmeyin ama :D
0
diffarentiationation
Her yerde wifi var, ben 3-4 gb falan anca kullanıyorum, sporda ve yolda gidiyor sadece. Bu kadar interneti ne yapıyorsunuz?
Her yerde wifi var, ben 3-4 gb falan anca kullanıyorum, sporda ve yolda gidiyor sadece. Bu kadar interneti ne yapıyorsunuz?
0
şarz çıkışından emiyoruz onu biz. instagram'da tesbih çekenler bitiremez zaten teknik olarak, daha büyük verilerle çalışanlar olarak bitiriyoruz. öyle büyük adamlarız biz.
0
İşte 20 gb bitirebilen varsa ne biliyim, baya rahat işler var demek ki.
0
her yerde wifi varsa da benim çalıştığım kurumda yok. askeriye tarzı kurumlarda dışarıya açık internet bile yok.
0
bizim okulda bile doğru düzgün wifi yok. Yani var da bazı yerlerde çekiyor çoğu yerde çekmiyor. Bizim amfiler hastane içinde olduğu için genelde çekmiyor hatta.
Onun dışında da gittiğim kafelerde falan wifi'a falan bağlanmaya uğraşmıyorum. İnternette de instagram, youtube, twitter falan kullanıyorum çok değişik bi şey yapmıyorum. Ha bi de oyna kazan oynuyorum arada. Hatta bazen evde bile internet donduğu için mobilden giriyorum.
Onun dışında da gittiğim kafelerde falan wifi'a falan bağlanmaya uğraşmıyorum. İnternette de instagram, youtube, twitter falan kullanıyorum çok değişik bi şey yapmıyorum. Ha bi de oyna kazan oynuyorum arada. Hatta bazen evde bile internet donduğu için mobilden giriyorum.
0
Her yerde wifi var ama coguna kayit olmak gerekiyor, email, tel no hatta bazen tc kimlik bile istiyolar. Ben sevmiyorum. O yuzden hicbi yerde internete baglanmiyorum.
1 haftada 8gb bitiyo oyle olunca.
1 haftada 8gb bitiyo oyle olunca.
0
Benim genelde twitter instagram ve bazen youtube nedeniyle 5 GB 10-15 günde doluyor. İş yeri internetinde kapalı buralar.
0
10 gb kullanıyorum.
düzenli instagram, iş yerimde wifi yok ve işim internet ile çok ilişkili bazı siteler yasaklanmış olduğu için telefondan açıp kontrol etmem gerekiyor.
2 ay önceye kadar 5 kullanırdım. korkuyordum resmen youtube linklerine falan tıklamaya. red10'a geçtim vodafone'a rahatladım.
düzenli instagram, iş yerimde wifi yok ve işim internet ile çok ilişkili bazı siteler yasaklanmış olduğu için telefondan açıp kontrol etmem gerekiyor.
2 ay önceye kadar 5 kullanırdım. korkuyordum resmen youtube linklerine falan tıklamaya. red10'a geçtim vodafone'a rahatladım.
0
hocam
sb
sb
0
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
güncel yenileri bilmiyorum eskilerden bunlar :)
bonus daha yeni olarak bu olabilir
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
güncel yenileri bilmiyorum eskilerden bunlar :)
bonus daha yeni olarak bu olabilir
www.youtube.com
0
Sanatçı ismi vereyim sen beğendiğin şarkısını dinle. Kostas Pavlidis. Mesela önce bir Arabesk şarkısını dinle ne kadar tanıdık olduğuna şaşıracaksın.
0
neymiş
teşekkürler..
teşekkürler..
0
Nilüfer - ta uzak yollardan
Kuzenim bunu çaldı geçen yaz, hoşuma gitmişti bayağı.
Kuzenim bunu çaldı geçen yaz, hoşuma gitmişti bayağı.
0
levent bilgen
Sean Penn Cemal Kaşıkçı'nın belgeselini çekmek üzere İstanbul'a gelmiş. Birincisi yapımcı, yönetmen olarak değil oyuncu olarak tanıdığımız biri daha çok. Bizzat gelmeye neden ihtiyaç duydu bir ekip göndermek, ön araştırma yapmak yerine?İkinci olarak da bu ne hız, bu ne acelecilik, olay yaşanalı daha
Sean Penn Cemal Kaşıkçı'nın belgeselini çekmek üzere İstanbul'a gelmiş.
Birincisi yapımcı, yönetmen olarak değil oyuncu olarak tanıdığımız biri daha çok. Bizzat gelmeye neden ihtiyaç duydu bir ekip göndermek, ön araştırma yapmak yerine?
İkinci olarak da bu ne hız, bu ne acelecilik, olay yaşanalı daha yeni 2 ay oldu? Uluslararası kamuoyunda algı yaratma isteği mi?
Birincisi yapımcı, yönetmen olarak değil oyuncu olarak tanıdığımız biri daha çok. Bizzat gelmeye neden ihtiyaç duydu bir ekip göndermek, ön araştırma yapmak yerine?
İkinci olarak da bu ne hız, bu ne acelecilik, olay yaşanalı daha yeni 2 ay oldu? Uluslararası kamuoyunda algı yaratma isteği mi?
0
Bu adam El Chapo ile de röportaj yapmıştı, hatta sonrasında bu röportajın adamın yakayı ele vermesinde etkisi olduğu söylendi.
t24.com.tr
Ayrıca yapımcı/yönetmen kişiliği de var gayet, ben şaşırmadım.
www.imdb.com
t24.com.tr
Ayrıca yapımcı/yönetmen kişiliği de var gayet, ben şaşırmadım.
www.imdb.com
0
@chicha Nevzat Aydın, Al Pacino ve Robert De Niro ile yemek yediklerinde Sean Peen'in de senaryo ile yanlarına geldiğini söylemişti. Oyunculuk kariyerinin yanında kayda değer bir yönetmenlik kariyeri olmadığı için "daha çok" ifadesini kullandım.
0
utkumon
Orta katmanın da su geçirmez olmasına gerek var mı?Gore-tex uzun bir parkam var dış katman olarak onu kullanıyorum ama sadece hava yağmurlu veya çok soğuk olursa. Onun dışında pek giymiyorum, bu durumda orta katman olarak kaliteli bir polar mı tercih etmeliyim yoksa su kaydırmalı softshell mi?
Orta katmanın da su geçirmez olmasına gerek var mı?
Gore-tex uzun bir parkam var dış katman olarak onu kullanıyorum ama sadece hava yağmurlu veya çok soğuk olursa. Onun dışında pek giymiyorum, bu durumda orta katman olarak kaliteli bir polar mı tercih etmeliyim yoksa su kaydırmalı softshell mi?
Gore-tex uzun bir parkam var dış katman olarak onu kullanıyorum ama sadece hava yağmurlu veya çok soğuk olursa. Onun dışında pek giymiyorum, bu durumda orta katman olarak kaliteli bir polar mı tercih etmeliyim yoksa su kaydırmalı softshell mi?
0
softshell dediğin adı üstünde dış katman. polar alın veya ince bir sentetik dolgulu mont. ben -10lara kadar falan durmadığım sürece hardshell + içlik + tshirt ile idare edebiliyorum. ama durunca hardshellin üstüne bir sıcak tutacak katman geçirmen gerekiyor. ekip yavaşsa ince bir polar yetiyor içime ki çoğu zaman dış katmanın koltuk altı fermuarları açık oluyor.
0
Temel mantık iç katman hava alabilen, teri dışarı atabilen. Orta katman ısıyı muhafaza edip sicakligi koruyan. Dış katman da yağmur çamur, rüzgar vs. kesici koruyu özellikli olmalı. Bu şekilde kışın Palandöken'de bile egitim faaliyetlerinde en ufak sorun yaşamadım, gram üşümedim.
0
delidda
prematüre doğan şimdi 2.5 aylık olan bir bebeğim var. 35. haftada doğum yaptım.kollar sürekli olmasa da bu şekilde. bir yerden alırken,bir yere koyarken, bezini değiştirirken...internetten okuyup gördüğüm yenidoğdanda normal refleksler olduğu yönündeydi.bugün bebeği gaz sancısı nedeniyle acil servis
prematüre doğan şimdi 2.5 aylık olan bir bebeğim var. 35. haftada doğum yaptım.
kollar sürekli olmasa da bu şekilde. bir yerden alırken,bir yere koyarken, bezini değiştirirken...
internetten okuyup gördüğüm yenidoğdanda normal refleksler olduğu yönündeydi.
bugün bebeği gaz sancısı nedeniyle acil servise götürdük. oradaki çocuk doktoru bu refleksi görünce en kısa sürede nöroloğa götürüp eeg çektirmemizi önerdi.
tabi beni aldı bir telaş. pazartesiye daha çok var.
eğer bebeğimin hareketleri moro refleksi değilse ne olabilir . sancılı meraklar içindeyim ve kaygılıyım.
malum internetten bilmez aklımla araştırınca beyin felcine kadar sonuç buldum.
Bu doktorun yaptığı çok da hoşuma gitti. Ne prematüre yoğun bakımdan çıkınca ne se 2 aylık kontrollerde doktorlar bu şekilde bir yönlendirme yapmamıştı.
kollar sürekli olmasa da bu şekilde. bir yerden alırken,bir yere koyarken, bezini değiştirirken...
internetten okuyup gördüğüm yenidoğdanda normal refleksler olduğu yönündeydi.
bugün bebeği gaz sancısı nedeniyle acil servise götürdük. oradaki çocuk doktoru bu refleksi görünce en kısa sürede nöroloğa götürüp eeg çektirmemizi önerdi.
tabi beni aldı bir telaş. pazartesiye daha çok var.
eğer bebeğimin hareketleri moro refleksi değilse ne olabilir . sancılı meraklar içindeyim ve kaygılıyım.
malum internetten bilmez aklımla araştırınca beyin felcine kadar sonuç buldum.
Bu doktorun yaptığı çok da hoşuma gitti. Ne prematüre yoğun bakımdan çıkınca ne se 2 aylık kontrollerde doktorlar bu şekilde bir yönlendirme yapmamıştı.
0
Vse budet horosho
Belli bi marka alışkanlığınız var mı yoksa markette ne denk gelirse mi?
Belli bi marka alışkanlığınız var mı yoksa markette ne denk gelirse mi?
0
evde damacana olarak hayat, pet olarak sırma kullanıyorum. dışarda ne ucuz görürsem çok ucuzlardan olmamak üzere.
0
Önceden Erikli derdim Fuska içene kadar. Nitekim e-bebek tüm mağazalarında fuska satmaya başlamış. İçimi ne kadar yumuşak oradan sen anla.
0
Türkiyede içtiğim en güzel su Niksar Belediyesinin suyu. Görürsem bir yerde ilk tercihim o olur.
not: Tokatlı bile değilim. ama su çok iyi.
not: Tokatlı bile değilim. ama su çok iyi.
0
Bizim mahalledeki ilkokula su satan bir şirket var. SuAda diye. MEB de sürekli bunları denetliyor. Öyle bir gün adam geçerken sordum eve de servisiniz var mı diye. Getiririz abi dedi. Telefonla adama çağrı atıyorum bir damacana getiriyor okula giderken :D Onu içiyorum. Üstelik epey ucuz. İnşallah musluktan doldurup getirmiyordur :D
0
Valla genelde Saka marka görürsem alıyorum. Erikli'nin damacana suyunu içiyorduk ofiste. Çeşme suyundan farksız bence. Bilerek kaçındığım markalar var, almıyorum. Erikli (abartılmış balon zaten), Damla, Çenesuyu, Sırmakeş. Özellikle bu dördünü bilerek almıyorum.
0
çeşme suyu içiyorum. kamp dışında dışarıdan da su almam. en son yaz başında cam şişesini kullanmak için damla diye bir markanın suyunu almıştım. dışarı çıkacağım zaman onu doldurup çantama atıyorum.
0
thin capitalization
İOS için hangi VPN i önerirsiniz, opera miniyi yükledim ama onda yok sanırım.
İOS için hangi VPN i önerirsiniz, opera miniyi yükledim ama onda yok sanırım.
0
damla sakızlı dondurma
vasat kullanıcıyım, 24 haziran öncesi gündemi takip edeyim diyorum, türk kullanıcı önerebilir misiniz ?
vasat kullanıcıyım, 24 haziran öncesi gündemi takip edeyim diyorum, türk kullanıcı önerebilir misiniz ?
0
denef
geçenlerde haftasonu için birlikte program yapalım demişti ben de bu sabah napıyoruz diye sordum. bilmem sen karar ver, birlikte olduktan sonra naptığımızın bir anlamı yok dedi. çok sinir oluyorum böyle plan,program yapamayıp karşı tarafa iteleyen kişilere. Ben de politik cevap hazırmış dedim.-gülüc
geçenlerde haftasonu için birlikte program yapalım demişti ben de bu sabah napıyoruz diye sordum. bilmem sen karar ver, birlikte olduktan sonra naptığımızın bir anlamı yok dedi. çok sinir oluyorum böyle plan,program yapamayıp karşı tarafa iteleyen kişilere. Ben de politik cevap hazırmış dedim.-gülücüklü emojimi de ekledim yine- alındı. ben güzel bir şey söylemiştim falan diyor. baya uzattı muhabbeti şuan plan program yalan oldu,hesaplaşıyor benimle. çok mu acayip bir şey söylemişim? bana gayet normal geliyor çünkü.
0
Ama bir şeyler yapalım teklifi ondan geldi, ben ona istinaden napıyoruz dedim. Naiflik bu değil ya.
0
neden bu kadar sert çıktınız ki,itelemek gibi görüyorsanız sizin de onunla birşeyler yapasınız yok gibi geldi bana. çok zor değil ki hoşlanılan kişiyle görüşme planı yapmak istek varsa eğer,bir yerlere gidip oturacaksınız altı üstü.siz haksızsınız bence.
0
ben hiç bir şeyler yapalım demem,şunu yapalım mı ? diye direk planla giderim. kahve içelim mi? şu filme gidelim mi ? yürüyüş yapalım mı? gibi mesela.
@acemi, bi kere genelleme be :)
@acemi, bi kere genelleme be :)
0
Niyetin yokmuş +1
Adam program yapalım dediyse ve sen de tamam dediysen temel amaç olan bir arada olma konusunda anlamışsınız demektir. Adamın program yapmış olmaması bu kadar sorun olmamalı, sen de yeterince istesen hmm o zaman şunu yapalım derdin.
Onun da bu vakte kadar bişey düşünüp teklif etmemiş olması da tuhaf tabii...
Adam program yapalım dediyse ve sen de tamam dediysen temel amaç olan bir arada olma konusunda anlamışsınız demektir. Adamın program yapmış olmaması bu kadar sorun olmamalı, sen de yeterince istesen hmm o zaman şunu yapalım derdin.
Onun da bu vakte kadar bişey düşünüp teklif etmemiş olması da tuhaf tabii...
0
İkiniz de haksızsınız +1
Adamın bir planı olmalıydı. Olmasa bile bu lafa alınıp uzatan erkek kadar boş bir tip daha olamaz. Erkeğin alınganı da hiç çekilmiyor mıy mıy mıy.
Sen de “Hmm şunu yapalım mı?” diye bir plan sunsan ölür müydün? Niye çocuğu bozma gereği hissettin ki? Niye illa bi laf itirmeliyim diye düşündün sanki? Gözlemliyorum, kızlar hep yapıyor bu uyuzluğu.
Adamın bir planı olmalıydı. Olmasa bile bu lafa alınıp uzatan erkek kadar boş bir tip daha olamaz. Erkeğin alınganı da hiç çekilmiyor mıy mıy mıy.
Sen de “Hmm şunu yapalım mı?” diye bir plan sunsan ölür müydün? Niye çocuğu bozma gereği hissettin ki? Niye illa bi laf itirmeliyim diye düşündün sanki? Gözlemliyorum, kızlar hep yapıyor bu uyuzluğu.
0
Evet plan yapsa iyi olurmuş ama,
"birlikte olduktan sonra naptığımızın bir anlamı yok" diyen birine sinir olunmaz be ablam. Daha yapıcı olsaymışsın keşke.
"birlikte olduktan sonra naptığımızın bir anlamı yok" diyen birine sinir olunmaz be ablam. Daha yapıcı olsaymışsın keşke.
0
bi erkeğin trip atması için biraz detay bi konu bence. trip atan erkek evlerden ırak. "ne yapalım" sorusuna "sen karar ver, bana farketmez" lafı beni de uyuz eder. biraz kolaya kaçmak oluyo.
0
sizin beyniniz yok mu? kolaya kaçmakmış. kolaya kaçıyorsa yaparsın bir plan, bulursun iyi bir fikir, ayarlarsınız, gidersiniz. şu kadınlardaki "her şeyi o ayarlasın her planı erkek yapsın" muhabbetinden gına geldi artık. hiçbir şeyi beceremiyorsunuz tek başınıza, her şeyi erkeklerden bekliyorsunuz. şu bağımlılığınız o kadar itici duruyor ki, tarifi yok.
0
Haftasonu bişeyler yapalım dediğine göre adam bunu haftaiçi söylemiş. Bu sabah napıyoruz diye mesaj attığınıza göre bu konu haftasonuna kadar hiç konuşulmamış, belliki buluşulmayacağı düşünüldüğünden plan da yapılmamış ki yapılmamış olsa bile siz bence de fazla abartmışsınız. Kötü bir şey söylememiş laf sokmak yerine istediğiniz bir şeyi söyleyebilirdiniz.
Bütün planı erkeklerin yapmasj konusuna ben de katılmıyorum.
Bütün planı erkeklerin yapmasj konusuna ben de katılmıyorum.
0
Az demissin bence. Senin anani .... onun bunun evladi diye baslamaliydin soze.
0
uzun zamandır birliktesiniz herhalde, bilenmeler başlamış... ben de sürekli plan yapıp artık bunaldığım, sen plan yapana kadar dışarı çıkmayacağız dediğim bi ilişkinin içine girmiştim zamanında. :D
ikiniz de haksızsınız +1
ikiniz de haksızsınız +1
0
şimdi bu mesajı görünce hatırladım.Bir tanıdığın tanıdığı sırf her şeyi bana bırakıyor,plan yapmayı bile bilmiyor diye bahaneyle erkeği sepetlemişti.İnsanlar çok garip.
0
Ben de ikiniz de haksızsınız diyeyim, ama önceki buluşmaları da bilmek lazım. Sonra kusurun 6/10'u sende. Yapıcı bir tutum sergilemeyip adamın hevesini kaçırmışsın ve tartışmayı sen başlatmışsın. Adam müneccim değil. Ne söylese 'Yaaaa onu yapmayalım' deme ihtimalin de yüksek.
Sonra adamın bir şekilde alınmasını sağlayıp adam alıngan demek ne kadar etik? Birine alıngan demek için gerçekten havadan nem kapması lazım. Bana normal geliyor dediğin lafı yarın bir gün birinden işitirsen alınma madem.
Bu da bonus: pics.onsizzle.com
Sonra adamın bir şekilde alınmasını sağlayıp adam alıngan demek ne kadar etik? Birine alıngan demek için gerçekten havadan nem kapması lazım. Bana normal geliyor dediğin lafı yarın bir gün birinden işitirsen alınma madem.
Bu da bonus: pics.onsizzle.com
0
asyamaris
3-4 yıl kadar önce bu konuda yapmakta olduğum bireysel araştırma ile ilgili bu depremleri yaşamış olan yazarlara bir soru yöneltmiştim. Araştırmama ara verdim uzunca süre. Çünkü bazı tedavilerim döneminde her şeyle ilgilenmeyi bıraktım. Artık devam etmek istiyorum.En başta belirteyim. Master yapıyor
3-4 yıl kadar önce bu konuda yapmakta olduğum bireysel araştırma ile ilgili bu depremleri yaşamış olan yazarlara bir soru yöneltmiştim. Araştırmama ara verdim uzunca süre. Çünkü bazı tedavilerim döneminde her şeyle ilgilenmeyi bıraktım. Artık devam etmek istiyorum.
En başta belirteyim. Master yapıyorum ancak bu araştırma tez konum değil ve akademik araştırmalarımla hiçbir bağlantısı yok. Tanıyanlar bilir, yazmak ve araştırma yapmak en büyük ilgi alanım. Bu yalnızca doğal afetler konulu olmuyor elbette.
Ama bu iki depreme dair yaptığım araştırma benim için çok ayrı. Uzun sürecek ve bir gün bittiğinde kitap haline gelecek. Buna bir derleme diyebiliriz aslında. Kurgu falan olmayacak. Kısacası araştırmam psikolojik ve sosyolojik bir çalışma ve bir anı derlemesi olacak. Aslında benimkine anı denmez ama yine de ilk ben anlatayım. Sorumu en son soracağım.
Bunu neden mi yapıyorum? 9 yaşındaydım ben o depremler yaşandığında. Ben yaşamadım, bir yakınımı kaybetmedim, fiziksel olarak hissetmedim bile. Ama ruhsal olarak bir çocukken bile oradakiler kadar acı duydum. O sabahı hiç unutmuyorum. Milas’ta anneannem ve rahmetli dedemin evindeydik annem, abim ve ben. Babam ise Marmaris’te evimizdeydi, okul müdürü olduğu için pek tatil yapamıyordu o zamanlar. Öyle bir deprem düşünün ki 1000km uzakta babam tam o saatte yattığı yerden “deprem” diye fırlıyor. Biraz da korkar depremden. Evde tek diye salonda yatmış o gece, televizyon açık. Bir de 3 tane muhabbet kuşumuz vardı. Onlar deliler gibi çırpınıyormuş kafeslerinde. Dakikalar sonra ise televizyonda şiddetli deprem haberi ve elektrik, iletişim her şey kopuyor. Bizae abimle sabah uyanıyoruz. Tabii anne, dede ve anneanne çoktan uyanmış; ağlıyorlar öylece oturdukları yerde.
“Erken Yatarım Erken Kalkarım” çocuk şarkısını ve içerisinde bahsedilen kızarmış ekmek ve peynir ikilisini çok severdim. Dedemlerin evinde o zaman her sabah kahvaltımda o ikiliyi mutlaka yerdim. Yine o şarkı aklımda dolaşarak uyandım. Çizgi film izlerken onları yemeyi hayal ediyordum. Başka bir yerde ise bir daha ne o şarkıyı söyleyebilecek ne de peynir yiyebilecekti insanlar. Ben bu şarkıyı mırıldanıp kumandayı kaptım. Televizyon açılmadı. Elektrik kesikti. Annem elimden aldı kumandayı “bugün şarkı söylemememiz gerek” dedi. Ağladıklarını o zaman fark ettim. Ne olduğunu sorduk. Abim 11, ben 9 yaşındayız. Hiç saklamadılar. Öğretmen olan dedem önce depremin ne olduğundan bahsetti sonra da annemin o asla unutmayacağım ve kelimesi kelimesini hatırladığım cümleleri: her yer yıkılmış kızım, bir deprem olmuş, elektriğimiz ondan kesik ama geldiğinde çizgi film izleyemeyiz; insanlarımız öldüler”. Sustuk. Kahvaltımızı yaptık.
Bir süre sonra elektrik geldi. O gün sürekli elektrik gidip geldi. Milas’a 20 dakika uzaklıkta Muğla bölgesinin elektrik kaynaklarından Yatağan Termik Santrali olmasına rağmen. Hemen televizyon açılıyordu her seferinde. Ailemiz bizi asla televizyondan uzaklaştırmadı. Abim de ben de dayanıklı, güçlü çocuklardık zaten. Onlar gibi biz de izliyor, üzülüyorduk. O sansürsüz görüntüleri asla unutamam. Enkaz başlarında bir canlı çıktığında televizyon karşısında alkışladığımız dakikaları, sevinçle üzüntünün karıştığı gözyaşlarını, o zamanın çocukları olan bizlerin nasıl bir anda yetişkine dönüştüğümüzü, yardım için ne bulduysak yollamak için ayırmamızı, hayatta kalmaya ettiğimiz şükürleri, ailesiz kalan çocukları düşündükçe ailelerimize gitmesinler diye sıkıca sarılmalarımızı... Yaşamanın kıymetini biz çok küçükken öğrendik. Şimdiki çocuklar, gençler şanslı mı değil mi bilmiyorum. Böyle bir acı ile öğrenmek kötü, hiç kıymetini bilmemek de. Bu herhalde o dönemle bu dönem arasındaki en büyük araftır.
Günlerce sadece bunları izledik. Gülmedik hiç. Bir şeye sevinmedik. Sofralara çok çeşit konmadı. Birlik olmanın en acı halleriydi sanırım. Binlerce kilometre uzakasın ama oradaymış gibi yaşıyorsun hayatı; daha doğrusu yaşamaya çalışıyorsun. “İçimizden yaşamak gelmiyor” zira o zamanlar. Elbette bir de 1999’da hatırlayacak yaşta olup bugün yaşayan hiçkimsenin unutmadığı ve hem tüyler ürpertip hem sesli bir umut içeren aynı tondaki erkek sesinden o iki soru cümlesi: sesimi duyan var mı, orada kimse var mı? Sonrası, umut ve ölümün kesiştiği bir sessizlik.
Deprem bölgesinden Marmaris’e çok öğrenci geldi. Birkaçı benim sınıf arkadaşı oldu, bazıları babamın öğrencileri (okulda yanlışlıkla çalan alarm sonucu tamamı bayılan). Onlar da çok anlattı. O günlerden bugünlere baktığımızda unutulmayanlar arasında katil müteahhitler, dış görünümü düzeltilip sağlammış gibi hayatların devam ettiği hasarlı çürük evler, ders alınmadan betonlaşmak, yapılmayan hazırlıklar, aynı acı senaryolara (belki daha fazlasına) doğru giden yıllar, geçmeyen acılar, denizin geri aldığı ama yine doldurulan sahiller, o depremden sonra bir daha hiç bulunamayıp ilanlarda kalan kayıplar var. Çok daha fazlası var. Bir de hiç unutamadığım, benim oyuncak bebeğimle aynı melodiyi çalan molozlar arasındaki bir bebek. O melodiyi duyduğumda hala ürperirim. Birçok insana asla kapanmayacak izler bıraktı. Benim hayatıma bıraktığı en bariz iz ise karanlıkta uyuyamamak ve gece lambasını başucumdan eksik etmemek oldu. Ne kadar basit bir iz. Çizik bile değil oysa.
İşte tüm bunları o zamanı yaşamayıp hissedememiş, hissetse de anlayamamış, anlatamayıp içinden atamamış, ders almamış, hatırlamayan, sonuçlarını görmeyen herkese anlatmak ve en büyük sebebi de acıyı paylaşmak amacı ile başlamış araştırma. Yerli, yabancı çok belgesel ve görsel kanıt izledim. Çok kişiyle görüştüm. Çok makale, kitap okudum. Dahası da olacak. Ana bu projede benim için en hassas nokta anılar. Özellikle o anlara dair anılar.
Şimdi esas konuya gelelim:
- İstemediğiniz halde hiçbir şekilde isminiz ve gizli olmasını istediğiniz herhangi bir bilginiz geçmeyecek.
- Anlatırken ruh sağlığınızı bozacak hiçbir şey söylememelisiniz.
- İstediğiniz tüm gerçekleri açıkça, dilediğiniz kadar detayla anlatabilirsiniz.
- Yayınlanması için izin vermemeniz halinde anı ve görüşleriniz asla yayınlanmayacak.
- Araştırma veya kesinlikle maddi olmayan herhangi bir şekilde katkı sağlamak isterseniz seve seve kabul edeceğim.
- Fikirlerinizi ve önerilerinizi rahatça söyleyebilirsiniz.
- Paylaşmak istemeniz halinde ve özel değilse görsel, yazılı kayıtları/kanıtları incelemek isterim.
- Anısına ismi geçsin, fotoğrafı yer alsın, kendinden bahsedilsin istediğiniz tüm kıymetli, rahmetli yakınlarınız veya tanıdıklarınız varsa tamamını istediğiniz şekilde mutlaka ekleyeceğim.
- İnsanlara anlatmak, hatırlatmak istediğiniz noktalar olursa eklenecek.
- Araştırmama dair her ne varsa etik olması halinde hepsi değerlendirilecek.
Bunları da göze alarak;
- Bu depremi yaşayan
- Enkazdan kurtulan
- Yakınları/tanıdıkları bu depremleri yaşayan
- Bu depremlerde yakınlarını/tanıdıklarını/evlerini/işlerini kaybeden
- Bu depremlere dair anıları olan
- Bu depremlerle izini kaybettiklerine mesajı olan
- Arama kurtarma veya sağlık ekiplerinde çalışmış olan (yerli-yabancı)
- Bu depremlerle ilgili aklınıza gelebilecek her şeyi paylaşmak isteyen
kişiler ile röportaj yapmak, sohbet etmek istiyorum. Elbette izninizi alarak notlarımı almak da. Hemen bu akşam başlayacağım. İletişim tercihi isterseniz anonim konuşabileceğiniz bir araç isterseniz Whatsapp isterseniz sözlükten mesajlaşma veya mail gibi şekillerde olacak. İzmir’de yaşıyorum. İzmir’de yaşayan depremzedelerimiz varsa yüz yüze görüşme ile de olur.
Şu andan itibaren anlatmak isteyen herkesin buraya yazması veya mesaj atmasını bekliyorum. Bunları unutturacak bir acı yaşamamanız dileğimle. Yapabileceğin her şey için yardımcı olmaya da her daim hazır olduğumu biliniz.
Edit: Daha evvel ara vermeden önce burada yine sorduğumda tanıklık edebilecek yazarlar olmuştu. Ne duyuruya ne mesajlarınıza ulaşabildim. Eğer hala gönüllüyseniz sizin de tekrar mesajlarınızı bekliyorum. O zaman konuşalım deyip konuşamadığım herkesten tek tek özür dilerim. Açıkladığım gibi sebep ben ve rahmetli dedemdeki sağlık problemleriydi.
En başta belirteyim. Master yapıyorum ancak bu araştırma tez konum değil ve akademik araştırmalarımla hiçbir bağlantısı yok. Tanıyanlar bilir, yazmak ve araştırma yapmak en büyük ilgi alanım. Bu yalnızca doğal afetler konulu olmuyor elbette.
Ama bu iki depreme dair yaptığım araştırma benim için çok ayrı. Uzun sürecek ve bir gün bittiğinde kitap haline gelecek. Buna bir derleme diyebiliriz aslında. Kurgu falan olmayacak. Kısacası araştırmam psikolojik ve sosyolojik bir çalışma ve bir anı derlemesi olacak. Aslında benimkine anı denmez ama yine de ilk ben anlatayım. Sorumu en son soracağım.
Bunu neden mi yapıyorum? 9 yaşındaydım ben o depremler yaşandığında. Ben yaşamadım, bir yakınımı kaybetmedim, fiziksel olarak hissetmedim bile. Ama ruhsal olarak bir çocukken bile oradakiler kadar acı duydum. O sabahı hiç unutmuyorum. Milas’ta anneannem ve rahmetli dedemin evindeydik annem, abim ve ben. Babam ise Marmaris’te evimizdeydi, okul müdürü olduğu için pek tatil yapamıyordu o zamanlar. Öyle bir deprem düşünün ki 1000km uzakta babam tam o saatte yattığı yerden “deprem” diye fırlıyor. Biraz da korkar depremden. Evde tek diye salonda yatmış o gece, televizyon açık. Bir de 3 tane muhabbet kuşumuz vardı. Onlar deliler gibi çırpınıyormuş kafeslerinde. Dakikalar sonra ise televizyonda şiddetli deprem haberi ve elektrik, iletişim her şey kopuyor. Bizae abimle sabah uyanıyoruz. Tabii anne, dede ve anneanne çoktan uyanmış; ağlıyorlar öylece oturdukları yerde.
“Erken Yatarım Erken Kalkarım” çocuk şarkısını ve içerisinde bahsedilen kızarmış ekmek ve peynir ikilisini çok severdim. Dedemlerin evinde o zaman her sabah kahvaltımda o ikiliyi mutlaka yerdim. Yine o şarkı aklımda dolaşarak uyandım. Çizgi film izlerken onları yemeyi hayal ediyordum. Başka bir yerde ise bir daha ne o şarkıyı söyleyebilecek ne de peynir yiyebilecekti insanlar. Ben bu şarkıyı mırıldanıp kumandayı kaptım. Televizyon açılmadı. Elektrik kesikti. Annem elimden aldı kumandayı “bugün şarkı söylemememiz gerek” dedi. Ağladıklarını o zaman fark ettim. Ne olduğunu sorduk. Abim 11, ben 9 yaşındayız. Hiç saklamadılar. Öğretmen olan dedem önce depremin ne olduğundan bahsetti sonra da annemin o asla unutmayacağım ve kelimesi kelimesini hatırladığım cümleleri: her yer yıkılmış kızım, bir deprem olmuş, elektriğimiz ondan kesik ama geldiğinde çizgi film izleyemeyiz; insanlarımız öldüler”. Sustuk. Kahvaltımızı yaptık.
Bir süre sonra elektrik geldi. O gün sürekli elektrik gidip geldi. Milas’a 20 dakika uzaklıkta Muğla bölgesinin elektrik kaynaklarından Yatağan Termik Santrali olmasına rağmen. Hemen televizyon açılıyordu her seferinde. Ailemiz bizi asla televizyondan uzaklaştırmadı. Abim de ben de dayanıklı, güçlü çocuklardık zaten. Onlar gibi biz de izliyor, üzülüyorduk. O sansürsüz görüntüleri asla unutamam. Enkaz başlarında bir canlı çıktığında televizyon karşısında alkışladığımız dakikaları, sevinçle üzüntünün karıştığı gözyaşlarını, o zamanın çocukları olan bizlerin nasıl bir anda yetişkine dönüştüğümüzü, yardım için ne bulduysak yollamak için ayırmamızı, hayatta kalmaya ettiğimiz şükürleri, ailesiz kalan çocukları düşündükçe ailelerimize gitmesinler diye sıkıca sarılmalarımızı... Yaşamanın kıymetini biz çok küçükken öğrendik. Şimdiki çocuklar, gençler şanslı mı değil mi bilmiyorum. Böyle bir acı ile öğrenmek kötü, hiç kıymetini bilmemek de. Bu herhalde o dönemle bu dönem arasındaki en büyük araftır.
Günlerce sadece bunları izledik. Gülmedik hiç. Bir şeye sevinmedik. Sofralara çok çeşit konmadı. Birlik olmanın en acı halleriydi sanırım. Binlerce kilometre uzakasın ama oradaymış gibi yaşıyorsun hayatı; daha doğrusu yaşamaya çalışıyorsun. “İçimizden yaşamak gelmiyor” zira o zamanlar. Elbette bir de 1999’da hatırlayacak yaşta olup bugün yaşayan hiçkimsenin unutmadığı ve hem tüyler ürpertip hem sesli bir umut içeren aynı tondaki erkek sesinden o iki soru cümlesi: sesimi duyan var mı, orada kimse var mı? Sonrası, umut ve ölümün kesiştiği bir sessizlik.
Deprem bölgesinden Marmaris’e çok öğrenci geldi. Birkaçı benim sınıf arkadaşı oldu, bazıları babamın öğrencileri (okulda yanlışlıkla çalan alarm sonucu tamamı bayılan). Onlar da çok anlattı. O günlerden bugünlere baktığımızda unutulmayanlar arasında katil müteahhitler, dış görünümü düzeltilip sağlammış gibi hayatların devam ettiği hasarlı çürük evler, ders alınmadan betonlaşmak, yapılmayan hazırlıklar, aynı acı senaryolara (belki daha fazlasına) doğru giden yıllar, geçmeyen acılar, denizin geri aldığı ama yine doldurulan sahiller, o depremden sonra bir daha hiç bulunamayıp ilanlarda kalan kayıplar var. Çok daha fazlası var. Bir de hiç unutamadığım, benim oyuncak bebeğimle aynı melodiyi çalan molozlar arasındaki bir bebek. O melodiyi duyduğumda hala ürperirim. Birçok insana asla kapanmayacak izler bıraktı. Benim hayatıma bıraktığı en bariz iz ise karanlıkta uyuyamamak ve gece lambasını başucumdan eksik etmemek oldu. Ne kadar basit bir iz. Çizik bile değil oysa.
İşte tüm bunları o zamanı yaşamayıp hissedememiş, hissetse de anlayamamış, anlatamayıp içinden atamamış, ders almamış, hatırlamayan, sonuçlarını görmeyen herkese anlatmak ve en büyük sebebi de acıyı paylaşmak amacı ile başlamış araştırma. Yerli, yabancı çok belgesel ve görsel kanıt izledim. Çok kişiyle görüştüm. Çok makale, kitap okudum. Dahası da olacak. Ana bu projede benim için en hassas nokta anılar. Özellikle o anlara dair anılar.
Şimdi esas konuya gelelim:
- İstemediğiniz halde hiçbir şekilde isminiz ve gizli olmasını istediğiniz herhangi bir bilginiz geçmeyecek.
- Anlatırken ruh sağlığınızı bozacak hiçbir şey söylememelisiniz.
- İstediğiniz tüm gerçekleri açıkça, dilediğiniz kadar detayla anlatabilirsiniz.
- Yayınlanması için izin vermemeniz halinde anı ve görüşleriniz asla yayınlanmayacak.
- Araştırma veya kesinlikle maddi olmayan herhangi bir şekilde katkı sağlamak isterseniz seve seve kabul edeceğim.
- Fikirlerinizi ve önerilerinizi rahatça söyleyebilirsiniz.
- Paylaşmak istemeniz halinde ve özel değilse görsel, yazılı kayıtları/kanıtları incelemek isterim.
- Anısına ismi geçsin, fotoğrafı yer alsın, kendinden bahsedilsin istediğiniz tüm kıymetli, rahmetli yakınlarınız veya tanıdıklarınız varsa tamamını istediğiniz şekilde mutlaka ekleyeceğim.
- İnsanlara anlatmak, hatırlatmak istediğiniz noktalar olursa eklenecek.
- Araştırmama dair her ne varsa etik olması halinde hepsi değerlendirilecek.
Bunları da göze alarak;
- Bu depremi yaşayan
- Enkazdan kurtulan
- Yakınları/tanıdıkları bu depremleri yaşayan
- Bu depremlerde yakınlarını/tanıdıklarını/evlerini/işlerini kaybeden
- Bu depremlere dair anıları olan
- Bu depremlerle izini kaybettiklerine mesajı olan
- Arama kurtarma veya sağlık ekiplerinde çalışmış olan (yerli-yabancı)
- Bu depremlerle ilgili aklınıza gelebilecek her şeyi paylaşmak isteyen
kişiler ile röportaj yapmak, sohbet etmek istiyorum. Elbette izninizi alarak notlarımı almak da. Hemen bu akşam başlayacağım. İletişim tercihi isterseniz anonim konuşabileceğiniz bir araç isterseniz Whatsapp isterseniz sözlükten mesajlaşma veya mail gibi şekillerde olacak. İzmir’de yaşıyorum. İzmir’de yaşayan depremzedelerimiz varsa yüz yüze görüşme ile de olur.
Şu andan itibaren anlatmak isteyen herkesin buraya yazması veya mesaj atmasını bekliyorum. Bunları unutturacak bir acı yaşamamanız dileğimle. Yapabileceğin her şey için yardımcı olmaya da her daim hazır olduğumu biliniz.
Edit: Daha evvel ara vermeden önce burada yine sorduğumda tanıklık edebilecek yazarlar olmuştu. Ne duyuruya ne mesajlarınıza ulaşabildim. Eğer hala gönüllüyseniz sizin de tekrar mesajlarınızı bekliyorum. O zaman konuşalım deyip konuşamadığım herkesten tek tek özür dilerim. Açıkladığım gibi sebep ben ve rahmetli dedemdeki sağlık problemleriydi.
0
Okurken gözlerim doldu.
Prensip olarak sosyal medyadan tanımadığım kimseyle görüşmüyorum. Ama yaptığınızın harika bir iş olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Aklımda çok şey var. Üstü kireçle kaplı bembeyaz mezarlar, denize gömülmüş hepsini tek tek fotografladigim evler, yıkılmış çınar ağaçları, öldüğüm dedikodusu yayılmış ikna etmek zorunda kaldığım arkadaşlarım, yıllarca mezarlarını baska şehirlerde bulmaya calistigim sevdiklerimin mezarları, ölümün siradanlaşmasinin vermiş olduğu garip hissizlik ve korkusuzluğun huzuru, yaşanan artçılara meydan okuma davranışları, denizin tehlikeli olabilecegini fark etme, garip garip onlarca anı. Anlat anlat bitmez ki...
Bonus: eksisozluk.com
Prensip olarak sosyal medyadan tanımadığım kimseyle görüşmüyorum. Ama yaptığınızın harika bir iş olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Aklımda çok şey var. Üstü kireçle kaplı bembeyaz mezarlar, denize gömülmüş hepsini tek tek fotografladigim evler, yıkılmış çınar ağaçları, öldüğüm dedikodusu yayılmış ikna etmek zorunda kaldığım arkadaşlarım, yıllarca mezarlarını baska şehirlerde bulmaya calistigim sevdiklerimin mezarları, ölümün siradanlaşmasinin vermiş olduğu garip hissizlik ve korkusuzluğun huzuru, yaşanan artçılara meydan okuma davranışları, denizin tehlikeli olabilecegini fark etme, garip garip onlarca anı. Anlat anlat bitmez ki...
Bonus: eksisozluk.com
0
silah taciri
Merhaba. Datça ve Marmaris merkezinde olmayan, güzel butik otel arıyorum. Daha önce konakladığınız, eşten dosttan duyduğunuz güzel otel yada oteller var mıdır? Mesela ben Otel Mavi Beyaz'ı duydum. İşte bu tarz, güzel, sahilde(bazı oteller sahilden uzak oluyor) oteller bakıyorum
Merhaba. Datça ve Marmaris merkezinde olmayan, güzel butik otel arıyorum. Daha önce konakladığınız, eşten dosttan duyduğunuz güzel otel yada oteller var mıdır? Mesela ben Otel Mavi Beyaz'ı duydum. İşte bu tarz, güzel, sahilde(bazı oteller sahilden uzak oluyor) oteller bakıyorum
0
joya del mar butik otel denize sıfır marmaris merkeze 10 km öneririm kaldım.
0
İçmeler petunya butik otel. 2-3 farklı zamanda kaldık. Fiyat performans oranı olarak gördüğüm en iyi otel.
0
Joya del mar - Marmaris +1
Sadece o bölgede denizde hareketsiz durduğun an balıklar ciddi ciddi ısırıyor. Yazın gideceksen aklında bulunsun. Aşırı arı popülasyonu da mevcut ama arılarla ilgilenmezsen gelip sokmaz. Balıklar öyle değil direkt ısırıyorlar.
Sadece o bölgede denizde hareketsiz durduğun an balıklar ciddi ciddi ısırıyor. Yazın gideceksen aklında bulunsun. Aşırı arı popülasyonu da mevcut ama arılarla ilgilenmezsen gelip sokmaz. Balıklar öyle değil direkt ısırıyorlar.
0
stavro
Oncelik kameranin iyi olmasi.
Oncelik kameranin iyi olmasi.
0
casper via 2
iki önde iki arkada toplam 4 kamerası var ve reklamlarda bunun üzerinden yürüyorlar. sanırım baya iddialılar.
sadece kamera için ise düşünebilirsin.
not: ben kullanmıyorum.
iki önde iki arkada toplam 4 kamerası var ve reklamlarda bunun üzerinden yürüyorlar. sanırım baya iddialılar.
sadece kamera için ise düşünebilirsin.
not: ben kullanmıyorum.
0
huawei p9 yada p9 mate.huawei ortaklığımı sorgulayacaklar. yada indirim varsa iphone 6
0
Huawei mate 9. O fiyata daha iyisini bulabilecegini sanmam. Kamerasi zaten direkt leica.
0
"P9 mate" diye bir telefon yok, mate 9 var, p9 lite var, p9 var.
S7 bulabilirsen al turkiye garantilisi 2400 civari ithalatci 2000 tl civari. kullanıyorum ve memnunum. Kamerasi icin almıştım s8de de aynı kamera var, 2000 tl bandına gece ve az ışıkta daha iyi fotograf ceken alet bulamazsın 1.7 diyaframa sahip ois. Gündüz cekiminden bahsetmiyorum bile. Bunun dışında az ışık cok onemli değil dersen p9 gündüz leica lensleriyle iyi is çıkartıyor cift kamera ile güzel bir oyuncak bokeh efektleriyle f2.2 fakat ois yok video cekimlerinde. Buradaki ikinci kamera rgb sensoru o sebeple gayet guzel siyah ve rwnk derinliği sağlarken bokeh efektini de iyi yapıyor.
Huaweinin mate 9u da ithalat garantisiyle 2100 gibi bi fiyat, p9 gibi leica cift kamera f2.2 ama ois var, telefon paket olarak gayet iyidir.
Yine garanti onemli değilse xaomi mi 6 f/p olarak cok başarılı 1700 bandına çift kamera f1.8 diyafram ile yari yolda koymaz. Kvk garantilisi dw 2000 civari
Ithalatci garantili huawei p10 var, ithalatci garantili htc u11 var(2400), turkiye garantili sony xz1 var, ithalat garantili htc 10 var kamera gayet iyi ama tutulmadı pek.
Yukarıda casper via f2 yazılmış. 4 kamera demek mükemmel fotograf demek değil. Ön kameralar için olumlu konuşabilirim fakat arka kamerada f2.0 diyafram var ve ikinci kamera bokeh etkisi yaratıyor ve genis aci sağlıyor. Bunlar fena sayılmayan özellikler kesinlike donanim olarak tarmin eder. Fakat genis acı kullanıldığında haliyle kalite düşüyor. Bir de ois eksik hareketli video cekersen sarsintisi fazla. Yine de 2200 yerine 1800 filan olsaydı önerirdim. Telefonlarda kamera icin donanım sensörler ne denli onemli ise çekilen fotoğrafın yazilmla işlenmesi kismi var. Huawei ve samsung burada öndeler. Casperda ise ufak tefek netleme problemleri olduğu söyleniyor. Ve yazılım ve işleme muallak.
S7 bulabilirsen al turkiye garantilisi 2400 civari ithalatci 2000 tl civari. kullanıyorum ve memnunum. Kamerasi icin almıştım s8de de aynı kamera var, 2000 tl bandına gece ve az ışıkta daha iyi fotograf ceken alet bulamazsın 1.7 diyaframa sahip ois. Gündüz cekiminden bahsetmiyorum bile. Bunun dışında az ışık cok onemli değil dersen p9 gündüz leica lensleriyle iyi is çıkartıyor cift kamera ile güzel bir oyuncak bokeh efektleriyle f2.2 fakat ois yok video cekimlerinde. Buradaki ikinci kamera rgb sensoru o sebeple gayet guzel siyah ve rwnk derinliği sağlarken bokeh efektini de iyi yapıyor.
Huaweinin mate 9u da ithalat garantisiyle 2100 gibi bi fiyat, p9 gibi leica cift kamera f2.2 ama ois var, telefon paket olarak gayet iyidir.
Yine garanti onemli değilse xaomi mi 6 f/p olarak cok başarılı 1700 bandına çift kamera f1.8 diyafram ile yari yolda koymaz. Kvk garantilisi dw 2000 civari
Ithalatci garantili huawei p10 var, ithalatci garantili htc u11 var(2400), turkiye garantili sony xz1 var, ithalat garantili htc 10 var kamera gayet iyi ama tutulmadı pek.
Yukarıda casper via f2 yazılmış. 4 kamera demek mükemmel fotograf demek değil. Ön kameralar için olumlu konuşabilirim fakat arka kamerada f2.0 diyafram var ve ikinci kamera bokeh etkisi yaratıyor ve genis aci sağlıyor. Bunlar fena sayılmayan özellikler kesinlike donanim olarak tarmin eder. Fakat genis acı kullanıldığında haliyle kalite düşüyor. Bir de ois eksik hareketli video cekersen sarsintisi fazla. Yine de 2200 yerine 1800 filan olsaydı önerirdim. Telefonlarda kamera icin donanım sensörler ne denli onemli ise çekilen fotoğrafın yazilmla işlenmesi kismi var. Huawei ve samsung burada öndeler. Casperda ise ufak tefek netleme problemleri olduğu söyleniyor. Ve yazılım ve işleme muallak.
0
möldersgotinnue
erkek arkadaşım beni 2 kez terk etti ve sonrasında pişman olup çeşitli bahaneler sunup geri döndü. bu seferki ayrılığımızın üzerindense 6 ay geçti. yazın başka bir sevgilisi olmuş ve 2 hafta öncesine kadar da bu kızlaydı.ilk hamle olarak bana mesaj attı ben cevap vermedim.benim bi kız arkadaşıma ayr
erkek arkadaşım beni 2 kez terk etti ve sonrasında pişman olup çeşitli bahaneler sunup geri döndü. bu seferki ayrılığımızın üzerindense 6 ay geçti. yazın başka bir sevgilisi olmuş ve 2 hafta öncesine kadar da bu kızlaydı.ilk hamle olarak bana mesaj attı ben cevap vermedim.benim bi kız arkadaşıma ayrıldık biz diyip ayrılma mesajını göstermiş onla mutsuz olduğunu söylemiş.ben de profiline baktım.kızla olan fotolarını silmiş.ertesi gün de ekşisözlüğe ismimin olduğu başlığa entry girmiş.
işin ilginç yanı yüzükle gelicem diye haber yollattı bana.demek ki sevgilisiyle arası bozuktu,tam ayrıldı ama bu sefer de ben sevgilisi olduğunu bilmiyordum,yeni öğrendim. benim öğrendiğimi duyunca da geri vites attı sanırım.yüzükle gelme planları, entry girmesi hep yalan oldu ve numaramı silmiş şimdi de whatsappta fotoğrafı gözükmüyor.
bu çocuk ne yapmaya çalışıyor?tam geri döncek derken numaramı silmiş olduğunu gördüm.
ne diyorsunuz geri döner mi?
işin ilginç yanı yüzükle gelicem diye haber yollattı bana.demek ki sevgilisiyle arası bozuktu,tam ayrıldı ama bu sefer de ben sevgilisi olduğunu bilmiyordum,yeni öğrendim. benim öğrendiğimi duyunca da geri vites attı sanırım.yüzükle gelme planları, entry girmesi hep yalan oldu ve numaramı silmiş şimdi de whatsappta fotoğrafı gözükmüyor.
bu çocuk ne yapmaya çalışıyor?tam geri döncek derken numaramı silmiş olduğunu gördüm.
ne diyorsunuz geri döner mi?
0
geri döner ama yine gider. o yüzden senin dönmemen lazım. hiç stabil bir kişiliği yok. kısa vadede seni bu kadar üzen bir adam, uzun vadede ne kadar yıpranmana neden olur; sen düşün. hiç mantıklı değil, kendine değer veriyorsan uzak durursun.
0
Dönmesini istiyorsun ama bunu ifade edemeyecek bir konumdasın galiba. Aranızda tonla şry olmuş 3 4 paragrafta anlamamız zor, neden sildiğini de sen de biz de tam bilmiyoruz. Ben seviyorsam eğer onur şeref çiğner gel derim. Sen böyle yapmasan daha iyi sanırım fragile'ın dediği gibi. Sen en iyisi bunu okumamış gibi devam et.
0
Sildiğini düşündürmek için profil fotoğrafını kaldırmış olabilir sizin yazmanızı belki nedenini sormanızı bekliyordur?
0
Döner. Sonra birkaç kez daha dönebilir. Nasıl olsa karşısında yaptığı her şeyi takip eden ve sürekli ilgi gösteren biri var.
0
sen onun için her zaman etrafta olan ve hiç hayır demeyen birisin o yüzden her boşlukta sana yazıyo çünkü karşılık alıcağını biliyo
çözüm belli adını bile unut
çözüm belli adını bile unut
0
Güzel kardeşim böyle gitgelli adamlara yüz vermeyin yahu. Tıyneti belli işte. Önünüze bakınız.
0
Hayatını karartmak istiyor ve dünyada milyonlarca adam varken mutsuz olmak istiyorsan böyle umutsuzca bekle dönsün diye. Üzgünüm yazık sana.
0
Adam çember üstünde gibi dönüyor sürekli, biraz incelersen dönme frekansını bile bulursun. böylece daha dönüşü tamamlamadan bile affedebilirsin.
0
o ben degilim
1580 TL'ye ithalatçı garantili xiaomi 5s plus mı yoksa 2600 TL'ye distiribütör garantili huawei mate 9 mu? kafam bu süreçte 1 milyon oldu. çok para vermesem mi, 1000 TL daha bayılıp -ki bana çok geliyor- mate 9 mu alsam bilemiyorum. arada 2200 TL'ye ithalatçı garantili mate 9 da var tabi. ne yapayım
1580 TL'ye ithalatçı garantili xiaomi 5s plus mı yoksa 2600 TL'ye distiribütör garantili huawei mate 9 mu? kafam bu süreçte 1 milyon oldu. çok para vermesem mi, 1000 TL daha bayılıp -ki bana çok geliyor- mate 9 mu alsam bilemiyorum. arada 2200 TL'ye ithalatçı garantili mate 9 da var tabi. ne yapayım bir akıl verin, destek olun gençler.
0
geçen sene bir ay arayla bana xiaomi mi5, eşime asus zenfone 2 aldık. asusu önce almıştık, aman garantili olsun vatandan alalım diyerek aldık ama şu an o kadar pişmanım ki. asus şu an gıygıygıy zoraki çalışan hantal bir telefon iken xiaomi daha yeni gelen miui 9 ara yüz güncellemesiyle köpek gibi hızlandı, zaten harikaydı şimdi daha da bi çılgın oldu. şöyle söyleyeyim, bir şey yapmak için bir uygulamaya tıklıyorum o kadar hızlı açılıyor ki ne yapacaktım diye bir an ekrana bakıyorum boş boş. telefonu elinden düşürmeyen biri değilseniz şarjı bir günü çıkarıyor, ki zaten çok hızlı şarj oluyor. bence kesinlikle xiaomi.
0
mi 5s plus'in kamerası hakkında olumlu yorumlar yok yalnız ve kulaklık performansı da kötüymüş. bunlara önem veriyorsanız üzebilir.
o yüzden vazgeçmiştim ben.
gsmarena'nın geniş incelemesini okuyun isterseniz.
www.gsmarena.com
o yüzden vazgeçmiştim ben.
gsmarena'nın geniş incelemesini okuyun isterseniz.
www.gsmarena.com
0
o ben degilim
ipad with retina display, nam-ı diğer ipad 4 wifi. beyaz, sıfır kutusunda yurt içi fiyat sizce ne kadardır? Üretimi yok biliyorum 2012 ekim - 2013 ekim arası üretilmiş bu nesil. 3-4 yıl büyük bir firmanın deposunda kalmış sonra toptan satılmış bir ürün. Apple ürünlerine uzak olduğum için buradan bil
ipad with retina display, nam-ı diğer ipad 4 wifi. beyaz, sıfır kutusunda yurt içi fiyat sizce ne kadardır? Üretimi yok biliyorum 2012 ekim - 2013 ekim arası üretilmiş bu nesil. 3-4 yıl büyük bir firmanın deposunda kalmış sonra toptan satılmış bir ürün. Apple ürünlerine uzak olduğum için buradan bilenler çıkar diye bir sorayım dedim.
0
İpad 3 okuyır o. Şarj yeri geniş değil mi. Ordan daha net olur
Şkinci elleri 400-500 civarı piyasada Ordan fiyat biç
Şkinci elleri 400-500 civarı piyasada Ordan fiyat biç
0
0
pavlis
İsmini ve türünü de yazarak söyler misiniz?
İsmini ve türünü de yazarak söyler misiniz?
0
çok var ama sayı olarak en çok izlediğim captain america: the winter soldier olabilir büyük ihtimal
0
çok var +1
inglorious basterds
pulp fiction
dr. strangelove.
en çok izlediklerim içinde en çok izlediklerim bunlardır herhalde.
inglorious basterds
pulp fiction
dr. strangelove.
en çok izlediklerim içinde en çok izlediklerim bunlardır herhalde.
0
Goodfellas - biyografi
Wolf of wall street- biyografi
Shutter Island - Gerilim
Whatever works - komedi
The king's speech - biyografi
A beautiful mind - biyografi
The pianist - biyografi
The social network - biyografi
Man on the moon - biyografi
Faq about time travel - bilim kurgu
Back to the future serisi - bilim kurgu
Doctor strangelove: Komedi
Deadpool - komedi
Midnight in Paris - Bilim kurgu mu komedi mi bilemedim
The matrix(sadece ilk film) - bilim kurgu
K-pax - bilim kurgu
Ice Age - komedi
Aklıma gelenler bunlar.
Wolf of wall street- biyografi
Shutter Island - Gerilim
Whatever works - komedi
The king's speech - biyografi
A beautiful mind - biyografi
The pianist - biyografi
The social network - biyografi
Man on the moon - biyografi
Faq about time travel - bilim kurgu
Back to the future serisi - bilim kurgu
Doctor strangelove: Komedi
Deadpool - komedi
Midnight in Paris - Bilim kurgu mu komedi mi bilemedim
The matrix(sadece ilk film) - bilim kurgu
K-pax - bilim kurgu
Ice Age - komedi
Aklıma gelenler bunlar.
0
interstate 60, fantastik, yol, macera.
train de vie, nazilerden korkan bir yahudi köyünün hikayesi, komedi, dram, yol.
çok keyifli ve sevimli filmler.
train de vie, nazilerden korkan bir yahudi köyünün hikayesi, komedi, dram, yol.
çok keyifli ve sevimli filmler.
0
Twelve monkeys, matrix, akira, moon, ghost in the shell, 2001:a space odyssey, minority report. Tümü fantastik ya da bilim kurgu ya da türevi.
0
The fountain hatta üç gün üst üstte izlemiştim. Her bir izleyişte bir başka olmuştu.
0
başkalarının hayatı / dram (eminde olamadım) 4-5 defa izlemişimdir. hem konu hem ulrich mühe efsanedir bu filmde.
0
Life of Brian- Komedi
Repulsion - Korku, Gerilim
The Tenant- Gerilim
Burn After Reading - Komedi
Everything You Always Wanted to Know About Sex But Were Afraid to Ask- Komedi
Paris Texas- Dram
Dangerous Liaisons- Dram(?)
Repulsion - Korku, Gerilim
The Tenant- Gerilim
Burn After Reading - Komedi
Everything You Always Wanted to Know About Sex But Were Afraid to Ask- Komedi
Paris Texas- Dram
Dangerous Liaisons- Dram(?)
0
The danish girl, biyografi
Gülen gözler, neşeli günler
Aklıma ilk gelenler bunlar oldu
Gülen gözler, neşeli günler
Aklıma ilk gelenler bunlar oldu
0
lotr serisi - fantastik
vizontele - komedi
naked - drama
pulp fiction - reservoir dogs - kill bill - drama/suç
v for vendetta - suç/drama
daha onlarca vardır ama ilk aklıma gelenler bunlar.
vizontele - komedi
naked - drama
pulp fiction - reservoir dogs - kill bill - drama/suç
v for vendetta - suç/drama
daha onlarca vardır ama ilk aklıma gelenler bunlar.
0
back to the future serisinin (bilim kurgu - komedi) her filmini en az 5'er kere izlemişimdir
0
yeşilçam fileleri var bink ere izlemişimdir. sadri alışık, kemal sunal filmleri falan. umut var (haya5). otobüs (hayat), the gold rusjh(komedi), shadows and fog(komedi), korkarlen(hayat), au haard balthazar(hayatın ağababası), kader(dram), tabutta rovasata(hyat, rahatlatma filmi), i hired a contract killer(rahatlatma filmi, komedi), üşütük(saçma komedi)..
daha var da aklıma bunalr geldi.
daha var da aklıma bunalr geldi.
0
hemen her filmi 2 kez izlemişimdir ben. ya çok sevdiğim için, ya anlamadığım veya sonunu/önemli sahnelerinden birini falan unuttuğum için, ya arkadaşıma/sevgilime/misafirime vs de izletmek istediğim için. sevmediğim ve yarım bıraktığım filmler hariç (tabi ki hariç olcak zaten, adı üstünde yarım kere izlemişim asdf) her filmi en az 2 kere izlemişimdir. bu da çok fazla sayıda film eder. sen şunu 10 falan yap bence.
soruya bir tane cevap: beetlejuice / fantastik komedi
soruya bir tane cevap: beetlejuice / fantastik komedi
0
alttaraf
Selam autogusto lar..Ustunuze afiyet bir adet megane2 arac alacagim lakin soyle bir durumla karsilastim,Diger kosullar ayni kalmak kaydiyla 2004/05 80/90 binde arac var, bir de 2008 120 binde arac var, 2008 olan da kucuk makyaj farki var, ne yapmali, yuksek model yuksek km mi duşuk model dusuk km mi
Selam autogusto lar..
Ustunuze afiyet bir adet megane2 arac alacagim lakin soyle bir durumla karsilastim,
Diger kosullar ayni kalmak kaydiyla 2004/05 80/90 binde arac var, bir de 2008 120 binde arac var, 2008 olan da kucuk makyaj farki var, ne yapmali, yuksek model yuksek km mi duşuk model dusuk km mi?
Tesekkkurler..
Ustunuze afiyet bir adet megane2 arac alacagim lakin soyle bir durumla karsilastim,
Diger kosullar ayni kalmak kaydiyla 2004/05 80/90 binde arac var, bir de 2008 120 binde arac var, 2008 olan da kucuk makyaj farki var, ne yapmali, yuksek model yuksek km mi duşuk model dusuk km mi?
Tesekkkurler..
0
fiyatlari aynıysa ya 2008 olanda bir sorun var ya da 2004 olan fazla pahalı gibi geldi. 20-30k km farkı çok değil yani. hem de bu yaşta araçlarda. 2012 modele biniyorum şimdiden 140k oldu.
0
arada 4 yil var
2-3 yil binerim , arac 180 bine gelince satarim diyosan 2008 alirdim
2-3 yil binerim , arac 180 bine gelince satarim diyosan 2008 alirdim
0
Benzinli ve tüpsüz tercih ettiğim için az km normal gibi geldi ama umarim oyledir:)
0
120 k km fazla bir km degil diğer arabalar fazla yatmış gibi geldi yatan arabadan biraz uzak durmak gerekir iyi gibi durur fakat kullanmaya başlayınca sorunları çıkar . yüksek km'li araç nispeten digerlerine göre fazla kullanıldığı için sorunları oldukça parçaların değişimi yapılmıştır. 4 sene uzun bir süre plastik aksamının yıpranması için. 2008 modele yoğunlaşırdım
0
peder beyin 240k 2000 model opel astra'sı var. 2. el almıştı. sabit hızla şehirler arası yolda yapılmış kilometrenin çoğu. sahibi de sürekli zamanında bakıma götürmüş. bozulan parçaları orjinal gm parçalarla değiştirmiş. stepnede çiziği bile yok. dikiz aynası ve arka silecek harici trim sesi yok. 1 ufak kazası var. diyeceğim o ki yüksek kilometre türkiye'de çok abartılıyor. eğer alacağınız aracın sahibi "nasılsa satacağım en dandik yan sanayiyi takayım, hava filtresini bile 20 liralık filtrelerle değiştireyim" gibi bir düşünceye sahipse o araçtan uzak durmak gerekir. kaputun altında duran her parça orjinalse, değişen kasa parçası yoksa ve şaft- aks oynamamış, kaynak görmemişse o araç alınabilir. ama km'si yüksek olduğu için satarken zor elden çıkarırsınız.
0
spss
merhabalararkadaşlarla yarın için arabayla istanbul'dan çıkıp sapanca- maşukiye taraflarına gitmek istiyoruz. buralarda kendin pişir kendin ye tarzı mangal yapılabilecek bir yer var mı? şimdiden teşekkürler...
merhabalar
arkadaşlarla yarın için arabayla istanbul'dan çıkıp sapanca- maşukiye taraflarına gitmek istiyoruz. buralarda kendin pişir kendin ye tarzı mangal yapılabilecek bir yer var mı?
şimdiden teşekkürler...
arkadaşlarla yarın için arabayla istanbul'dan çıkıp sapanca- maşukiye taraflarına gitmek istiyoruz. buralarda kendin pişir kendin ye tarzı mangal yapılabilecek bir yer var mı?
şimdiden teşekkürler...
0
ats
bu kadar filmde dizide nikah günü ayrılan hatta "evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"a hayır diyen insanlar oluyor. cidden bu kadar sık oluyor mu, hatta hiç oluyor mu böyle şeyler? bu durumdaki birini tanıyor musunuz?
bu kadar filmde dizide nikah günü ayrılan hatta "evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"a hayır diyen insanlar oluyor. cidden bu kadar sık oluyor mu, hatta hiç oluyor mu böyle şeyler? bu durumdaki birini tanıyor musunuz?
0
Ben olduğunu biliyorum birisi nikahtan 2 gün önce ayrılmıştı, sebep de kızın kına gecesine sizin taraftan kimse gelmese olur mu, ben ailem, arkadaşlarımla eğlenmek istiyorum demesi. Damat kızın, kendi ailesine hiçbir zaman değer vermeyeceğini düşünmüş sabaha kadar uyuyamamış sonra da ayrıldı.
Uzak bir tanıdık da düğün günü ayrılmıştı, kız tarafı normal bir aileyken erkek tarafı çok dindarmış, kızın ailesinin isteği üzerine düğün yapılmış erkek tarafı "düğün bize göre değil bu ne ya .s .s" diyormuş. Gece saat 11'de düğünün bitmesine yakın, damadın amcası bazı kişilerin alkol aldığını görünce sinirlenmiş, daha bu düğün bitmeyecek mi diye bağırıp sahneye sandalye fırlatmış, sonra kavga kıyamet ayrılmışlar öyle işte.
Uzak bir tanıdık da düğün günü ayrılmıştı, kız tarafı normal bir aileyken erkek tarafı çok dindarmış, kızın ailesinin isteği üzerine düğün yapılmış erkek tarafı "düğün bize göre değil bu ne ya .s .s" diyormuş. Gece saat 11'de düğünün bitmesine yakın, damadın amcası bazı kişilerin alkol aldığını görünce sinirlenmiş, daha bu düğün bitmeyecek mi diye bağırıp sahneye sandalye fırlatmış, sonra kavga kıyamet ayrılmışlar öyle işte.
0
düğününde ayrilanları biliyorum. genelde anlayişsız taraflardan birisinin maddi konular üzerinde yanlış davranışları sebep oluyor.
0
Ekaterina'nin dediği gibi düğün günü ayrılan bir çift biliyorum ben de. Sebep de benzer. Erkek tarafı aşırı dindar; kızın giydiği gelinlikten, gelen misafirler icinde mini etek giyen kadınların olmasına rahat bir sürü şeye laf etmişler. Kızın babası da zaten gönüllü değilmiş. Düğünün ortasında kiyamet kopmuş. Damat da ailesini hiç uyarmayinca babası kızın kolundan tutup salondan cikarmış. 'Ben kızımı sokakta bulmadım' diye.
0
düğünden sadece 5 saat önce ayrılan bir çift biliyorum. kadın şu an antidepresanlarla yaşıyor. erkek tarafından biri hakaret etmiş sanırım öyle bir şey.
0
@konusma ben konusuyorum hiçbir şey anlamadım ya. Açıklar mısın, oğlu türkle evlenecekti demişsin sonra kız laz demişsin, kız tarafından birisi böyle oyun mu olur diyorsa sonra kız niye ağlıyor ben kültürümü veremicem diye, kendi tarafından birisi bozmuş zaten :/ anlamadım cidden.
0
Benim. 2 sene önce düğün gunu terkettim. Nikah memuruna sormustum cok sık olmuyordur degil mi diye, yoo oluyor demişti.
0
Benim bir arkadaşım liseden sevgilisi ile evleniyor. Resmi nikah kıyılmış düğünden önce. Düğüne birkaç gün kala adamın kendisini aldattığını öğreniyor. Gelinliği parça parça ediyor, evin eşyalarını dağıtıyor. Güç bela boşanıyor bu arada hala lise mezunu. Sonra ben bari açıktan üniversite okuyayim deyip sınava giriyor, ıstanbulda öğretmenliği kazanıyor. Ben de kendisi ile üniversitede tanıştım.
Şimdi başkası ile evli ama boşandığı adam ona evlenene kadar dahi haber yolluyormuş.
Şimdi başkası ile evli ama boşandığı adam ona evlenene kadar dahi haber yolluyormuş.
0
birkaç ay önce arkadaş grubunda konuşuluyordu. ben tanımıyorum ama kız bir çocukla evlenecek, çocuğun ailesi dindar kız onlar kadar dindar değil. düğün günü düğün yapılacak yere gidiyorlar kız gelinliğini giyiyor kayınvalide "kızım bu gelinlik fazla dar değil mi" diyor. kız da orada yüzüğü çıkartıp kadına fırlatıyor ve düğün iptal oluyor. kız hiç pişman değil.
bir başka olay da düğün günü değil öncesinde. erkeğin ailesi dindar, kız da dindar. nişanlarında müzik çaldırıyor kız ve çok ağır makyaj yapıyor süsleniyor. erkeğin ailesi de müzik istemediğini tembihle söylemiş kıza ama kız dinlemiyor. nişan gecesi "bu bizi yok sayıyor, umursamıyor" diye erkeğin ailesi nişanı attırıyor. kız sonra çok üzülüyor ama aile karar değiştirmiyor.
bir başka olay da düğün günü değil öncesinde. erkeğin ailesi dindar, kız da dindar. nişanlarında müzik çaldırıyor kız ve çok ağır makyaj yapıyor süsleniyor. erkeğin ailesi de müzik istemediğini tembihle söylemiş kıza ama kız dinlemiyor. nişan gecesi "bu bizi yok sayıyor, umursamıyor" diye erkeğin ailesi nişanı attırıyor. kız sonra çok üzülüyor ama aile karar değiştirmiyor.
0
Benim daha önce ayrilmam gerekiyordu o gune kadar birikti birikti ve patladım. Neden cok fazla. Aileler birbirine girmedi ama anneler anlasamadi bu da kıza yansidi. Annemden hesap sormaya falan kalktı. Bunun uzerine bitmek bilmeyen kavgalar vs olunca öeehh başlarım böyle aşkın ızdırabına deyip yeter dedim
0
Uzaktan akrabamiz dugunden bir gun once ayrilmisti. Nedenini tam olarak bilmiyoruz ama kizin annesi cok dominant her seye karisan bir tipti, ailelerin ikisi de cok dindar olmasina ragmen aralarinda anlasmazlik olmus, erkek tarafi isi bozmus.
0
dügünden üc gün önce damadın ben emin degilim dedigi bir olayi biliyorum. uzaktan akrabalar atlayip gelmisler, herkes dügün telasinda, son ayarlamalar yapiliyorken iptal edildi nikah ve dügün.
0
var öyle bir tanıdıgım bır hafta once ayrılan.
bir de evlendikten bir gun sonra pisman olan var 3 ay sonra bosanıp gerı geldı. sorular karısık bır suruydu
bir de evlendikten bir gun sonra pisman olan var 3 ay sonra bosanıp gerı geldı. sorular karısık bır suruydu
0
Çırağan sarayında yapılacak düğün iptal edildi, kişi başı 1000 tl den 1000 kişilik önceden ödenen bu düğünün davetiyelerini erkek tarafı 250₺ den eşe dosta "çırağanda akşam yemeği" diyerek satmaya çalıştılar.
0
Bir arkadasim, -ben kizin arkadasiyim- gelinlik bakmaya gidiliyor, cocugun annesinin istedigi gelinlik alinmadi diye erkek tarafi nisani atti. Kiz bir yila yakin cok kotu gunler gecirdi. Simdi baskasiyla evli, cocugu var. bence onun icin cok daha hayirlisi oldu. Erkek tarafinin da ayrilasi varmis ya da baya bildigin psikopatmis dedim ben de.
0
kan aranıyor
merhaba,ayın 23'ünde amsterdama biletim var. yalnız orada durmayıp yakın bir alman şehrine geçeceğim. vizeyi ordan almamın sebebi daha hızlı ve uzun vermeleriydi.beni ne bekliyor, kapıda sorgularlar mı dersiniz? bi sıkıntı olur mu? otel rez. falan gösteremeyecem haliyle. madem almanyaya gidicen niye
merhaba,
ayın 23'ünde amsterdama biletim var. yalnız orada durmayıp yakın bir alman şehrine geçeceğim. vizeyi ordan almamın sebebi daha hızlı ve uzun vermeleriydi.
beni ne bekliyor, kapıda sorgularlar mı dersiniz? bi sıkıntı olur mu? otel rez. falan gösteremeyecem haliyle. madem almanyaya gidicen niye buraya geldin hadi dön derler mi? geçmişte avrupaya giriş çıkışım çok.
ayın 23'ünde amsterdama biletim var. yalnız orada durmayıp yakın bir alman şehrine geçeceğim. vizeyi ordan almamın sebebi daha hızlı ve uzun vermeleriydi.
beni ne bekliyor, kapıda sorgularlar mı dersiniz? bi sıkıntı olur mu? otel rez. falan gösteremeyecem haliyle. madem almanyaya gidicen niye buraya geldin hadi dön derler mi? geçmişte avrupaya giriş çıkışım çok.
0
bence sıradan vatandaşlara bir sorun olacağını sanmıyorum. klasik whats the purporse of your visit? olur en fazla o kadar. Sonuçta vizen cebinde bir şey olmaz diyorum.
0
bence hiç bir şey olmaz. niye buraya geldin derlerse 1 gün bile olsa amsterdam'ı görmek istedim dersin.
0
geçmişte avrupaya giriş çıkışının etkisi oldukça fazla.
ancak anladığım kadarıyla siz schengen vizesini hollanda'dan almışsınız ve ilk olarak hollanda'ya girerek mantıklı bir seçim yapmışsınız.
gideceğiniz alman şehrinde konaklama bilginizi, hollanda'dan almanya'ya nasıl geçeceğinizin bilgisini, bir miktar para + dönüş biletinizi yanınızda hazır bulundurursanız bir sorun yaşayacağınızı sanmıyorum. iyi yolculuklar.
ancak anladığım kadarıyla siz schengen vizesini hollanda'dan almışsınız ve ilk olarak hollanda'ya girerek mantıklı bir seçim yapmışsınız.
gideceğiniz alman şehrinde konaklama bilginizi, hollanda'dan almanya'ya nasıl geçeceğinizin bilgisini, bir miktar para + dönüş biletinizi yanınızda hazır bulundurursanız bir sorun yaşayacağınızı sanmıyorum. iyi yolculuklar.
0
Abraxass
Merhabalar, bir süredir araç ilanlarına bakıyorum ama mantığını anlayamadığım bir konu var.Araç ilanlarında sadece tampon değişti deniyor ama tramerde 30 bin hasar kaydı var. Veya ekspertize götürüldüğünde sadece farı değişmiş diyorlar ama araçta 40 bin hasar kaydı veya ağır hasar kaydı çıkıyor. Bu
Merhabalar,
bir süredir araç ilanlarına bakıyorum ama mantığını anlayamadığım bir konu var.
Araç ilanlarında sadece tampon değişti deniyor ama tramerde 30 bin hasar kaydı var. Veya ekspertize götürüldüğünde sadece farı değişmiş diyorlar ama araçta 40 bin hasar kaydı veya ağır hasar kaydı çıkıyor. Bu nasıl olabiliyor ?
Aracın hasar bedelini kasko ekspertizleri mi belirliyor. Diyelim aracımla bi kaza yaptım gittim servise, süreç nasıl oluyor. Ekspertizz gelip bu arac 15 bin hasarlı mı diyor? Servise değil de normal bir ustaya götürsem süreç nasıl oluyor. Bu durumda da hasar kaydı olmuyor ama yine değişen parçaları oluyor. Burada bir mantıksızlık olduğunu düşünüyorum. Konu hakkında bilgisi olanlardan destek rica ediyorum.
bir süredir araç ilanlarına bakıyorum ama mantığını anlayamadığım bir konu var.
Araç ilanlarında sadece tampon değişti deniyor ama tramerde 30 bin hasar kaydı var. Veya ekspertize götürüldüğünde sadece farı değişmiş diyorlar ama araçta 40 bin hasar kaydı veya ağır hasar kaydı çıkıyor. Bu nasıl olabiliyor ?
Aracın hasar bedelini kasko ekspertizleri mi belirliyor. Diyelim aracımla bi kaza yaptım gittim servise, süreç nasıl oluyor. Ekspertizz gelip bu arac 15 bin hasarlı mı diyor? Servise değil de normal bir ustaya götürsem süreç nasıl oluyor. Bu durumda da hasar kaydı olmuyor ama yine değişen parçaları oluyor. Burada bir mantıksızlık olduğunu düşünüyorum. Konu hakkında bilgisi olanlardan destek rica ediyorum.
0
eğer aracını kaskoya tamir ettirirsen hasar kaydı kesin çıkıyo ama kendin kaskayo bozdurmadan tamir ettirirsen sisteme düşmez hasarın
ekspertizin görevi aslında aracı en ucuza tamir ettirmenin yolunu bulmak denebilir
yani ekspertiz sigorta şirketinin yararina çalişan bi adam gelip arabaya bakiyo hangi parça değişicek hangisi tamir edilebilir inceliyo sonra servise belli bi bütçe söyleyip şu kadar ödeme yapicam bu arabayi şu kadar parayla tamir et diyo
ekspertizin görevi aslında aracı en ucuza tamir ettirmenin yolunu bulmak denebilir
yani ekspertiz sigorta şirketinin yararina çalişan bi adam gelip arabaya bakiyo hangi parça değişicek hangisi tamir edilebilir inceliyo sonra servise belli bi bütçe söyleyip şu kadar ödeme yapicam bu arabayi şu kadar parayla tamir et diyo
0
bu işte düzen bozuk. tramer kaydı desen söylediğin gibi sisteme girmeyen tamirler çok olduğu için ona da güven olmuyor. üçkağıtçılık almış başını yürümüş. ben 2. elde hata payını nasıl minimuma indiriyorum onu yazayım. ilkin araçları kendi kriterlerime göre eleyip alabileceğim araçları tespit ediyorum. sonra süzgeçten geçmiş bu araçların tramer kayıtlarına bakıyorum. sisteme girmiş beni rahatsız eden kayıtlı kazası olan araçları da bu şekilde eliyorum. sonra - buraya dikkat- çalıştığım sigortacıma geriye kalan araçların motor no, şasi no ve plaka no'larını gönderip kendi sistemlerinde araçların durumlarını öğreniyorum. burada işin içine sigorta şirketlerinin çıkarları girdiğinden genelde iş orada çözülüyor. o ana kadar tüm sistemde tertemiz görünen nice araç ağır hasarlı çıkıyor vs.
sanıyorum onların alternatif bir sistemi daha var. araçlara kasko yapıp külfet altına girecekleri için son yıllarda kurdukları bir ağları var diye düşünüyorum. sigortacılar okuyorsa bu kısmı daha net açıklayabilirler.
en son da alacağım araç sahibiyle son bir kez daha konuşup aracı yetkili servisinde kontrol ettirdikten sonra almaya gidiyorum. aracım kusursuz diyen satıcıyı tam teşekküllü ancak biraz tuzlu bir kontrole sokmak da başka bir çözüm. temiz çıkarsa kontrol parasını sen, çıkmazsa o öder kafan rahat alırsın arabayı.
tabi bir de bu başlığı mutlaka oku. özellikle bu entry'i.
eksisozluk.com
sanıyorum onların alternatif bir sistemi daha var. araçlara kasko yapıp külfet altına girecekleri için son yıllarda kurdukları bir ağları var diye düşünüyorum. sigortacılar okuyorsa bu kısmı daha net açıklayabilirler.
en son da alacağım araç sahibiyle son bir kez daha konuşup aracı yetkili servisinde kontrol ettirdikten sonra almaya gidiyorum. aracım kusursuz diyen satıcıyı tam teşekküllü ancak biraz tuzlu bir kontrole sokmak da başka bir çözüm. temiz çıkarsa kontrol parasını sen, çıkmazsa o öder kafan rahat alırsın arabayı.
tabi bir de bu başlığı mutlaka oku. özellikle bu entry'i.
eksisozluk.com
0
güvendiğin tamircine götür veya araba işlerinden anlayan bir arkadaşınla bak araca.
istanbulda yeni çakallık arabaları pertten hasarlı toplayıp çok ufak hasar bırakıyorlar. mesela far kırık bu yüzden fiyatı uygun diye satıyorlar. Ancak aracın tramerinde ufak hasar görünüyor. Çakallık burada aracı aldığınızda perte ait sigorta dosyasını kapatıyorlar, yeniden tramer sorgusu yaptığınızda 30bin TL hasarlı pertli aracınız kalıyor elinizde.
istanbulda yeni çakallık arabaları pertten hasarlı toplayıp çok ufak hasar bırakıyorlar. mesela far kırık bu yüzden fiyatı uygun diye satıyorlar. Ancak aracın tramerinde ufak hasar görünüyor. Çakallık burada aracı aldığınızda perte ait sigorta dosyasını kapatıyorlar, yeniden tramer sorgusu yaptığınızda 30bin TL hasarlı pertli aracınız kalıyor elinizde.
0
o ben degilim
Efendim Metallica'nın son albümünü plak olarak satın aldım. Plağın kapağında 2 LP'nin yanı sıra + Digital Download ibaresi var. Resmi siteye girip digital download sayfasına geldiğimde oradan sadece ABD ve Kanada için download yapılabileceğini kendi ülkenizde popüler satıcı mağazalaranıza bakın gibi
Efendim Metallica'nın son albümünü plak olarak satın aldım. Plağın kapağında 2 LP'nin yanı sıra + Digital Download ibaresi var. Resmi siteye girip digital download sayfasına geldiğimde oradan sadece ABD ve Kanada için download yapılabileceğini kendi ülkenizde popüler satıcı mağazalaranıza bakın gibi bir ibarede bulunuyor. Ben bu albümü Türkiye'den indirebilir miyim? indiremez miyim? İndirebilirsem nereden yapabilirim bu işi? Sevgi saygı...
0
Vpn'le Kanada'yı seçip o kısma geldim ancak + digital download yazmasına rağmen plakta herhangi bir şifre falan göremedim. Site 10 haneli bir şifre istiyor. Plak üstündeki barkod numarasını denedim olmadı. :/
0
o ben degilim
Şu amfiyi bu konunun cahili birine anlayacağı bir şekilde nasıl yorumlarsınız/anlatırsınız? Şunun özellikleri nedir, rakamlar neyi anlatıyor diye bakayım dedim en son Georg Ohm kimdir miletlerarası elektrik kongresi'nde ne kararlar alınmıştır onları okur oldum. :/Yaklaşık 50 m2 bir evin salonu için
Şu amfiyi bu konunun cahili birine anlayacağı bir şekilde nasıl yorumlarsınız/anlatırsınız? Şunun özellikleri nedir, rakamlar neyi anlatıyor diye bakayım dedim en son Georg Ohm kimdir miletlerarası elektrik kongresi'nde ne kararlar alınmıştır onları okur oldum. :/
Yaklaşık 50 m2 bir evin salonu için bu arkadaşın yanına neler gerekir?
Rated output power 240 W
Constant voltage outputs 50 - 70 - 100 V
Low impedance outputs 8 W
Distortion at rated power <1%
Tone controls
Bass tones @100 Hz / Treble tones @10 kHz ± 10 dB / ± 10 dB
Line input
Sensitivity/impedance 300 mV / 60 kW
S/N ratio > 77 dB
Frequency response 30 ÷ 20.000 Hz
IN UNITS input
Sensitivity 1250 mV
S/N ratio > 78 dB
Frequency response 30 ÷ 20.000 Hz
Telephone input
Sensitivity/impedance 120 mV / 6 kW
S/N ratio > 75 dB
Frequency response 230 ÷ 13.000 Hz
Operating conditions
Mains power supply 230V ±10% 50/60 Hz P=535W ; A=610 VA
Mains power supply 115V ±10% 50/60 Hz P=490W ; A=560 VA
External DC power supply 24 V / 13,2 A (0,2 A @ Pout=0 W)
Dimensions (W x H x D) 432 x 88 x 272 mm
Weight 10,5 kg
Yaklaşık 50 m2 bir evin salonu için bu arkadaşın yanına neler gerekir?
Rated output power 240 W
Constant voltage outputs 50 - 70 - 100 V
Low impedance outputs 8 W
Distortion at rated power <1%
Tone controls
Bass tones @100 Hz / Treble tones @10 kHz ± 10 dB / ± 10 dB
Line input
Sensitivity/impedance 300 mV / 60 kW
S/N ratio > 77 dB
Frequency response 30 ÷ 20.000 Hz
IN UNITS input
Sensitivity 1250 mV
S/N ratio > 78 dB
Frequency response 30 ÷ 20.000 Hz
Telephone input
Sensitivity/impedance 120 mV / 6 kW
S/N ratio > 75 dB
Frequency response 230 ÷ 13.000 Hz
Operating conditions
Mains power supply 230V ±10% 50/60 Hz P=535W ; A=610 VA
Mains power supply 115V ±10% 50/60 Hz P=490W ; A=560 VA
External DC power supply 24 V / 13,2 A (0,2 A @ Pout=0 W)
Dimensions (W x H x D) 432 x 88 x 272 mm
Weight 10,5 kg
0
abi bu power amfiler okul/hastane/konferans salonu gibi anons sistemi gereken yerlerde kullanılır. ev salonu için overkill'den de öte olur. alacağın ses ev amfileri gibi net olmaz diye düşünüyorum.
bunlarla kullanacağın hoparlör türü farklıdır, trafolu diye geçer. diğer sistemlerdeki berrak sesi bunlarda alamayabilirsin.
bunlarla kullanacağın hoparlör türü farklıdır, trafolu diye geçer. diğer sistemlerdeki berrak sesi bunlarda alamayabilirsin.
0
Bunu ne için kullanacaksın bilemedim, ama evi patlatırsın bununla. Yani patlatmasan da gereksiz bir detay olur. Power amfi özellikle pasif sub vesaire gibi aletleri beslemek amacı ile gerekir ama o da eve gerekmez; zira modern ses sistemlerinde sub woofer'lar sistemleri ile beraber satıldığından ihtiyaç duymazsın.
Sen bunu nerede kullanacağını yazsan daha mantıklı olur sanki.
Sen bunu nerede kullanacağını yazsan daha mantıklı olur sanki.
0
@polifonik osuruk Aslında yazmıştım tekrar edeyim ev için istiyorum. Evin salonu yaklaşık 50 m2.
Yazdıklarınızdan bunun net olarak ev için bir katliam olacağını anladım. Dedigim gibi bu konuda bilgisizim. Inanılmaz detaylı bir alan, öğrenmeye çalışıyorum ama mevzuyu anlamak için en temel konuları okumaya daldigimda olay dağılıyor.
Ya bana aşırı teknik detayın olmadığı kaynaklar gonderin ya da yüksek kaliteli müzik dinlemek için bana bir sistem önerisinde bulunun dostlar. Evimde güzel bir pikabım var. Cd'nin yanı sıra plak ile de müzik dinleyeceğim.
Yazdıklarınızdan bunun net olarak ev için bir katliam olacağını anladım. Dedigim gibi bu konuda bilgisizim. Inanılmaz detaylı bir alan, öğrenmeye çalışıyorum ama mevzuyu anlamak için en temel konuları okumaya daldigimda olay dağılıyor.
Ya bana aşırı teknik detayın olmadığı kaynaklar gonderin ya da yüksek kaliteli müzik dinlemek için bana bir sistem önerisinde bulunun dostlar. Evimde güzel bir pikabım var. Cd'nin yanı sıra plak ile de müzik dinleyeceğim.
0
Ne için derken aslında plak cevabını beklemiştim, ki vermişsin.
Bu detaya girmene gerek yok plak konusunda. Ben evde 73 model Kenwood KR-3200 ve Pioneer HM-S50 kullanıyorum Technics pikabım ile. 70'lerden güzel bir lambalı ya da transistörlü amfiye iyi bir çift hoparlör bağlarsan -ki tercihen büyük boyutlu yine 70-80'lerden kalma bir çift- gayet yeterli olacaktır. Film izlemeyeceğini varsayarak bu şekilde bir öneri ile geliyorum tabi...
Misal benim de yerim olsa ben de büyük hoparlöre geçeceğim, ama çalışma odamda bu sistemi kullandığım için raf tipi hoparlör kullanmak zorundayım.
Bu detaya girmene gerek yok plak konusunda. Ben evde 73 model Kenwood KR-3200 ve Pioneer HM-S50 kullanıyorum Technics pikabım ile. 70'lerden güzel bir lambalı ya da transistörlü amfiye iyi bir çift hoparlör bağlarsan -ki tercihen büyük boyutlu yine 70-80'lerden kalma bir çift- gayet yeterli olacaktır. Film izlemeyeceğini varsayarak bu şekilde bir öneri ile geliyorum tabi...
Misal benim de yerim olsa ben de büyük hoparlöre geçeceğim, ama çalışma odamda bu sistemi kullandığım için raf tipi hoparlör kullanmak zorundayım.
0
flufyy
selamlar, bir böbreğimi başka birisine versem o tek böbrek ile yaşayabilir miyim ? diyaliz falan gerekir mi ? eski hayatımdan ne farkı olur ?
selamlar, bir böbreğimi başka birisine versem o tek böbrek ile yaşayabilir miyim ? diyaliz falan gerekir mi ? eski hayatımdan ne farkı olur ?
0
Tek böbrekle yaşarsın ama çift böbreğin yaptığı işi tek böbrek yapmaya başlayınca bir zaman sonra tek böbrek yetmemeye başlar biraz da sağlığına dikkat etmezsen er ya da geç diyalize girersin.
0
çok uzun yıllardır yaşayan tanıdıklarım var. en belirgin özellikleri zayıf olmaları.
0
piyade binbasi er
Merhaba arkadaşlar aşırı kararsız kaldığım bir durum için yardımlarınızı bekliyorum:Aynı marka-model, ikisi de 2009, benzinli.Herşeyleri aynı özetle, yalnızca:1.si Otomatik vites - 160.000 km2.si Manuel vites - 70.000 kmSizce hangisini tercih etmeliyim, fiyatları ikisinin de aynı. Araçlar alman mark
Merhaba arkadaşlar aşırı kararsız kaldığım bir durum için yardımlarınızı bekliyorum:
Aynı marka-model, ikisi de 2009, benzinli.
Herşeyleri aynı özetle, yalnızca:
1.si Otomatik vites - 160.000 km
2.si Manuel vites - 70.000 km
Sizce hangisini tercih etmeliyim, fiyatları ikisinin de aynı. Araçlar alman marka.
Aynı marka-model, ikisi de 2009, benzinli.
Herşeyleri aynı özetle, yalnızca:
1.si Otomatik vites - 160.000 km
2.si Manuel vites - 70.000 km
Sizce hangisini tercih etmeliyim, fiyatları ikisinin de aynı. Araçlar alman marka.
0
Otomatik vitesi ne kadar istediğinize ve bütçenizin olası ağır bakım masraflarına ne kadar uygun olduğuna gore değişir cevap.
Mesela otomatik vites konforludur, güzeldir ama arac 160.000 km'de oldugu icin birçok mekanik ve elektronik aksamı degisim gerektirebilir. Mesela bugün 125.000 km'deki aracımın yakıt pompası arızalandı, 2000 liraya kadar masraf çıkarması söz konusu. 6 ay once triger seti, devirdaim pompası krank kasnağı vs. değişti yine benzer miktar ödedim. Böyle harcamalar sizi yormayacaksa tabii ki otomatik vitesin konforunu tercih edin derim.
Ancak manuel araç yeni sayılabilecek bir km degerine sahip olduğu için bu tarz masrafları daha az olacaktır normal şartlar altında.
Tabi kullanım şekli de önemli. Manuel arac daha az kullanılmış olmasına rağmen daha fazla yıpranmış olabilir. Daha fazla masraf çıkarabilir.
Yerinizde olsam otomatik vites tercihimi netleştirip biraz daha düşük kilometrede bir araç arar, bulana kadar beklerdim. Hayatımda yaptığım en doğru şey otomatik vites almaktı sanırım, öyle konforlu... :)
Mesela otomatik vites konforludur, güzeldir ama arac 160.000 km'de oldugu icin birçok mekanik ve elektronik aksamı degisim gerektirebilir. Mesela bugün 125.000 km'deki aracımın yakıt pompası arızalandı, 2000 liraya kadar masraf çıkarması söz konusu. 6 ay once triger seti, devirdaim pompası krank kasnağı vs. değişti yine benzer miktar ödedim. Böyle harcamalar sizi yormayacaksa tabii ki otomatik vitesin konforunu tercih edin derim.
Ancak manuel araç yeni sayılabilecek bir km degerine sahip olduğu için bu tarz masrafları daha az olacaktır normal şartlar altında.
Tabi kullanım şekli de önemli. Manuel arac daha az kullanılmış olmasına rağmen daha fazla yıpranmış olabilir. Daha fazla masraf çıkarabilir.
Yerinizde olsam otomatik vites tercihimi netleştirip biraz daha düşük kilometrede bir araç arar, bulana kadar beklerdim. Hayatımda yaptığım en doğru şey otomatik vites almaktı sanırım, öyle konforlu... :)
0
bence aradığınız araba kriterini yazın başka bir çözüm düşünelim. ben ne otomatikten ne de düşük kilometreden vazgeçerdim. bu şekilde hep kaybediyorsunuz. kaybet/kaybet'i kazan /kazan'a çevirebiliriz.
0
Cevaplar için teşekkürler,
Elbette gönül isterdi ki düşük km otomatik olsun ama bütçe sabit olunca birşeylerden kısmak gerekiyor.
Yüksek km nin masrafının fazla olacağını düşünürsek bende manuele kayıyorum, ayıca manual olan ilk sahibi aracın .. bilemiyorum Altan
Elbette gönül isterdi ki düşük km otomatik olsun ama bütçe sabit olunca birşeylerden kısmak gerekiyor.
Yüksek km nin masrafının fazla olacağını düşünürsek bende manuele kayıyorum, ayıca manual olan ilk sahibi aracın .. bilemiyorum Altan
0
hocam benim tercihim otomatik olurdu. konforu yanında insana ait hatalı kullanım unsurunu neredeyse sıfırlayan bi teknoloji otomatik. 70kdaki manuelin şanzımanı ve diğer aksamı 160k'dan daha kötü durumda olabilir, olmayabilir de :) söz gelimi aşırı gereksiz kullanımdan yıpranmış bir debriyaj balatası sorunu otomatikte hiç olmayacak belki. ya da benim araçta triger kayışı yok zincir var mesela vb.
marka modellerin karakteristiklerine göre sorunsuz kullanım ömürleri çok değişken olabilir, yetkili servisler nokta atışı bile yapabilir, 150binde şu değişir genelde, 110'da şu olur filan tek tek sayarlar. marka model verseniz burada da bilen olur tabii.
marka modellerin karakteristiklerine göre sorunsuz kullanım ömürleri çok değişken olabilir, yetkili servisler nokta atışı bile yapabilir, 150binde şu değişir genelde, 110'da şu olur filan tek tek sayarlar. marka model verseniz burada da bilen olur tabii.
0
istanbul kanatlarimin altinda
sb. markasını ve neden çok sevdiğinizi belirtirseniz sevinirim. örnek : "north face'ten mont almıştım kaz tüyü olanlardan. inanılmaz sıcak tutuyor, üstelik de yağmur geçirmiyor"gibi. hatta internetten fotoğrafını da bulup atsanız ne süper olurdu :) ama üşenirim derseniz canınız sağolsun. ayakkabı, m
sb.
markasını ve neden çok sevdiğinizi belirtirseniz sevinirim.
örnek :
"north face'ten mont almıştım kaz tüyü olanlardan. inanılmaz sıcak tutuyor, üstelik de yağmur geçirmiyor"
gibi.
hatta internetten fotoğrafını da bulup atsanız ne süper olurdu :) ama üşenirim derseniz canınız sağolsun.
ayakkabı, mont, kazak, pantolon, tişört vs her türlü giyim eşyası olur.
teşekkürler şimdiden!
markasını ve neden çok sevdiğinizi belirtirseniz sevinirim.
örnek :
"north face'ten mont almıştım kaz tüyü olanlardan. inanılmaz sıcak tutuyor, üstelik de yağmur geçirmiyor"
gibi.
hatta internetten fotoğrafını da bulup atsanız ne süper olurdu :) ama üşenirim derseniz canınız sağolsun.
ayakkabı, mont, kazak, pantolon, tişört vs her türlü giyim eşyası olur.
teşekkürler şimdiden!
0
isr, Aksaray Ender den mont almıştım 130 liraya. İnanılmaz kaliteli ve sıcak tutuyor. aynısının üzerine lacoste logosu koysan 800 en satarsın.
0
Bende şapkalı, fermuarlı bordo GAP var. 3 senedir acayip severek giyiyorum. Rengi attı. Gevşedi. Sündü. Ama giyiyorum.
www.gap.com
Şunun bordosu. Bi ara da bunu alıp 3 sene giyeceğim.
www.gap.com
Şunun bordosu. Bi ara da bunu alıp 3 sene giyeceğim.
0
yıllar önce pazardan beş TL'ye siyah renkli, run dmc baskılı çakma adidas tişört aldım. böyle kalınca, likralı bir kumaşı var. giydiğim hiçbir tişört üzerime onun gibi oturmadı, onun kadar yakışmadı.
bir sürü adidas mağazasına götürdüm aynısından ya da kesimi, kumaşı filan bunun gibi olan şeyler var mı diye, bulamadım.
yüzlerce kez yıkanmasına rağmen soldu moldu ama ölmedi. hala evde duruyor, yatarken giymelik tişört yaptım.
bir sürü adidas mağazasına götürdüm aynısından ya da kesimi, kumaşı filan bunun gibi olan şeyler var mı diye, bulamadım.
yüzlerce kez yıkanmasına rağmen soldu moldu ama ölmedi. hala evde duruyor, yatarken giymelik tişört yaptım.
0
Zamanında H&M'den 3-4 çift kışlık çorap almıştım. Her kış değişmeyen favorim olmuşlar. Hala aynı kumaş formundalar ve gram renk atması yaşatmadılar. Bot içinde bile terletmiyorlar.
0
Training ayakkabısı aldım. Markadı adidas. Çok rahat çok memnunum zevkle giyiyorum.
0
Gömleklerim canım benim canım benim diye severim oduncu gömleklerimi, 3 senelik jack&jones'um aralarında bi tane.
6 sene önce debenhams'tan aldığım, üzerindeki hulk figürü çok iyi dizayn edilmiş hulk tişörtümü de çok severim. artık ölüm döşeğinde ama giyemesem de kıyamıyorum.
en favorim ise 4 sene önce loft'tan aldığım "dean" montum. Dean winchester'ın giydiği tarz bi mont; normalde taşıyamam mont üzerimde ama bu cuk oturuyor seviyorum baya. Göz rengimi de ortaya çıkarıyor, heheh.
6 sene önce debenhams'tan aldığım, üzerindeki hulk figürü çok iyi dizayn edilmiş hulk tişörtümü de çok severim. artık ölüm döşeğinde ama giyemesem de kıyamıyorum.
en favorim ise 4 sene önce loft'tan aldığım "dean" montum. Dean winchester'ın giydiği tarz bi mont; normalde taşıyamam mont üzerimde ama bu cuk oturuyor seviyorum baya. Göz rengimi de ortaya çıkarıyor, heheh.
0
çok var. o sebeple giymekten fiyat performans ürünü olduğu için keyif aldığım bazı giyecekleri yazayım.
evde giydiğim ve zamanında carrefour'un kenarda köşede kalmış giysi satan kısmından aldığım kappa eşofman takımı.
almanya'dan sıradan bir alışveriş merkezinde 6,99 euro'ya aldığım polar. ki inanılmaz rahat bir kumaşı var 2 tane almış birini hediye etmiştim. hala keyifle giyiyorum.
columbia kaymaz taban özellikli bot. yurt dışından 90 TL'ye denk gelen bir fiyata almıştım. kayarak düşmekten korktuğum günlerde güvenle giyerken daha bir mutlu oluyorum.
londra'dan uygun fiyata aldığım bir berghaus pantolon. markayı bu pantolonla tanıdım. böylesine kaliteli bir marka olduğunu bilmiyordum. üstümde hoş durduğu için almıştım o anda.
liste böyle uzar gider. benim için bunlar genelde hep f/p ürünleri ondan severek giyiyorum sanırım.
evde giydiğim ve zamanında carrefour'un kenarda köşede kalmış giysi satan kısmından aldığım kappa eşofman takımı.
almanya'dan sıradan bir alışveriş merkezinde 6,99 euro'ya aldığım polar. ki inanılmaz rahat bir kumaşı var 2 tane almış birini hediye etmiştim. hala keyifle giyiyorum.
columbia kaymaz taban özellikli bot. yurt dışından 90 TL'ye denk gelen bir fiyata almıştım. kayarak düşmekten korktuğum günlerde güvenle giyerken daha bir mutlu oluyorum.
londra'dan uygun fiyata aldığım bir berghaus pantolon. markayı bu pantolonla tanıdım. böylesine kaliteli bir marka olduğunu bilmiyordum. üstümde hoş durduğu için almıştım o anda.
liste böyle uzar gider. benim için bunlar genelde hep f/p ürünleri ondan severek giyiyorum sanırım.
0
lacivert barbour mont (www.lidyana.com)
gri zara kot pantolon (www.binkelam.com)
çok yakıştığını düşünüyorum.
gri zara kot pantolon (www.binkelam.com
)çok yakıştığını düşünüyorum.
0
marka adı veremeyeceğim ama arkadaşıma sordum: "külotlarım çünkü çıplaklığımı ilk o örtüyor. bir de çoraplarımı giymeyi çok seviyorum" dedi. karşımda ve bir acayip bakıyorum şu an ona aefgasdj.
0
deri ceket siyah,
derim marka, kahramanlar izmir dei atölyeleri üretimi. bildiğin 90'lı yıllar rocker kıyafeti. havalar oralama derecede ise zevkle giyiyorum.
derim marka, kahramanlar izmir dei atölyeleri üretimi. bildiğin 90'lı yıllar rocker kıyafeti. havalar oralama derecede ise zevkle giyiyorum.
0
fraise
Annem baya fena grip olmuş, eve geldim ki yerinden kalkamıyor. Dün doktora gitmişler ilaç filan vermiş ama bugün daha fena. Birazdan markete gidip portakal, kivi vs gibi c vitamini iceren yiyecekler alacağım ama başka ne yapabilirim? Çay tarifi olur, başka bir şey olur her türlü öneriye açığım. Boga
Annem baya fena grip olmuş, eve geldim ki yerinden kalkamıyor. Dün doktora gitmişler ilaç filan vermiş ama bugün daha fena. Birazdan markete gidip portakal, kivi vs gibi c vitamini iceren yiyecekler alacağım ama başka ne yapabilirim? Çay tarifi olur, başka bir şey olur her türlü öneriye açığım. Bogazi da fena sismis. Yalnız sadece türkiye'de bulabileceğimiz şeyler olmazsa (salep gibi) sevinirim zira yurtdisindayiz.
Bir de 4-5 günde iyileşir değil mi? Kiyamam ya ilk kez böyle yatak döşek yatarken görüyorum, üzüldüm.
Bir de 4-5 günde iyileşir değil mi? Kiyamam ya ilk kez böyle yatak döşek yatarken görüyorum, üzüldüm.
0
Bol sıvı ve yatarak dinlenme. Ilaçlarini da ihmal etmesin. Daha yeni atlattım. doktorun harfiyen dediği bu. Yaptım geçti.
0
Limon, zencefil, bal, bulabilirseniz ıhlamur olur. Bitki çaylarına bakın varsa. Belki karışık kış çayları vardır onlar olabilir.
0
zencefil, zerdeçal, çörekotu, bal karıştırıp tüketebilirsiniz.
tereyağını eritip üzerine çok az pekmez döküp karıştırabilirsiniz.
keçiboynuzu özü üst solunum yollarına faydalıdır 1-2 tatlı kaşığı tüketebilir.
ayva, elma, tarcın, ıhlamur kombosu benim vazgeçilmezim.
adaçayı+ bal (ama balı biraz ılındıktan sonra eklemelisiniz)
1-2 kivi ya da mandalinadan fazlasını tüketmek çok da işe yaramaz zaten fazlası atılacak çünkü.
o yüzden bol sıvı, boğazını hiç kuru bırakmasın, ılık şeyler tüketsin.
çorbalarına filan da baharat ekleyebilir, baharatlar benim her şeyim olmuş durumda.
şimdilik aklıma ilk bunlar geldi, çok geçmiş olsun
tereyağını eritip üzerine çok az pekmez döküp karıştırabilirsiniz.
keçiboynuzu özü üst solunum yollarına faydalıdır 1-2 tatlı kaşığı tüketebilir.
ayva, elma, tarcın, ıhlamur kombosu benim vazgeçilmezim.
adaçayı+ bal (ama balı biraz ılındıktan sonra eklemelisiniz)
1-2 kivi ya da mandalinadan fazlasını tüketmek çok da işe yaramaz zaten fazlası atılacak çünkü.
o yüzden bol sıvı, boğazını hiç kuru bırakmasın, ılık şeyler tüketsin.
çorbalarına filan da baharat ekleyebilir, baharatlar benim her şeyim olmuş durumda.
şimdilik aklıma ilk bunlar geldi, çok geçmiş olsun
0
Çekilmiş gayfe, serum mu? Ben öyle gidip serum yemeyi bir turkiye'de gördüm. Annem yataktan çıkamıyor, 2 ilaç bir sprey vermiş 'bol bol dinlenin gecer' demiş doktor. Serum desek bize deli muamelesi yaparlar herhalde.
0
sen nerdesin ki? valla yatalak adamı zıpkın gibi ayağa dikiyor. ben onu bilirim
0
Duyurumda da yazmışım aslinda yurtdisindayiz, ona uygun öneriler gelirse sevinirim diye. İsviçre'deyiz.
0
seljax
nereyi onerirsiniz?hava cok soguk nerye baksam hangi sehirlerde hayat durmuyo? sokakta tek basima gezmiyim?barselona roma amsterdam hamburg koln vilnius lizbon budapeste haricinde
nereyi onerirsiniz?
hava cok soguk nerye baksam hangi sehirlerde hayat durmuyo? sokakta tek basima gezmiyim?
barselona roma amsterdam hamburg koln vilnius lizbon budapeste haricinde
hava cok soguk nerye baksam hangi sehirlerde hayat durmuyo? sokakta tek basima gezmiyim?
barselona roma amsterdam hamburg koln vilnius lizbon budapeste haricinde
0
lyon gece hayatı ortalama fransız gece hayatından daha iyi,
ama ortalama fransız gece hayatı nasıl dersen bence vasat...
şehir harika, şaraplar harika, mutfak harika...
ama ortalama fransız gece hayatı nasıl dersen bence vasat...
şehir harika, şaraplar harika, mutfak harika...
0
Vize falan sorun değilse bu sorunun cevabı belli. Londra. Sana ne istiyorsan verir.
0
