Hayat enerjinizi takdir ediyorum. Benim düşüncem yemek hesabını ne kadar profesyonel olarak yapmak istediğinize ve size getirisinin ne olacağını hesaplayıp karar vermeniz. Hobi olarak devam ederseniz ayda 2-3 kez eğlenmek için yaparsınız çevrenizdekilere daha çok zaman ayırabilirsiniz. Takipçi sayısı da önceliğiniz olmaz.

Ben bu işi para kazanmak için yapıyorum derseniz, belki hukuk fakültesine ara verebilirsiniz, sevdiğiniz insanla da oturup bak ben bunu bunu yapıyorum ama iş olarak yapıyorum o yüzden biraz fedakarlık bekliyorum diye konuşabilirsiniz. Bu durumda da belki ortak geçirdiğiniz zaman yerine kendinize ayırdığınız zamandan kısabilirsiniz hukuk, spor gibi.

Benim cok sevdigim bir soz var, hepimiz hayatta bir suru topla jonglorluk yapiyoruz, bazilari kristal bu toplarin bazilari plastik. Bazen kristal toplari kurtarmak icin plastik toplardan bazilarini dusurmeniz gerekiyor.
Hangi topun plastik hangisinin kristal oldugu zaman zaman degisiyor.

Sizin de buna karar vermeniz gerek bence.

Mesela, sporu uc saatten azaltmak, gun asiri hale getirmek veya en azindan cekim gunleri yapmamak.
Butceniz varsa kopekleri gezdirmek icin cevrenizdeki genc bir ogrenciden vs veya bir baska kopek sahibinden destek almak.
Cekimleri eviniz disinda baska bir yerde yapmak.
Hayat arkadasinizla 'harcamak' diyerek neyi kastettigini net bir sekilde konusmak. Belki de cok buyuk bir degisiklik degil de ufak tefek ilgi artislariyla ve jestlerle tekrar kalbini kazanabilirsiniz.
Evde yapilmasi gereken isler neyse onlari 'Fair Play' yontemiyle bolusmek. (Fair Play'i ozetlemek gerekirse bir gorevi devralan kisinin onu tamamiyla yapmasi anlamina geliyor. Yani sevgiliniz markete gidiyorsa sizi arayip 'biz hangi marka deterjan aliyoduk?' diye sormayacak vs.)

Ayrica boyle projelerde sure koymak en iyisi. Tam olarak nerde okudugumu hatirlamiyorum ama, ozellikle yeni bir proje ile ugrasiyorsak bunun icin beklentilerin ne oldugunu belirlememeiz gerekiyor once. Mesela, sizin Instagramdan veya youtube'dan para kazanmaniz icin -bu isleri hic bilmiyorum o yuzden uydurucam- ayda en az 5000 izlenme ve 600 yeni takipci kazanmaniz gerekiyor diyelim. Bunun icin bir takviminiz olmali. Mesela, 2022 sonuna kadar takipci sayim X artmali, izlenme sayim su olmali. Eger bu o zamanda olmazsa stratejinizi gozden gecirmeniz gerekiyor. Birkac kez ustuste hedef olmazsa, belki de o projeyi birakmaniz gerek. Ya da sadece hobi seviyesinde baska hicbir seyi etkilemeyecek sekilde yapacaksiniz. Yani demem o ki, bu kanalla ilgili hedefiniz ne? Yazili planiniz, rakamlariniz ne, bunlari bildiginizden emin olun ki oraya varinca 'hah yaptim' diyebilin.

40 yas yasli degil. Amerikada yapilan bir arastirma, ideal girisimcilik yasinin 42 (41.6) oldugunu gosteriyor. "19 yasinda dunyayi degistirdi!' haberleri istisnalar yani.

çok bölünmüşsünüz.

"Hobilerimi işe dönüştürdüğüm ve onları da satışa sunduğum başka bir uğraşım da var."
Mesela bu gerçekten tutup kendi kendine yürür (ek çalışanla vs.) hale gelmeden yemek olayına geçmemek mi lazımdı acaba?

Para kazansanız çekim veya kurgu için asistan bulabilirdiniz şu an o yok. O yüzden mecburen zaman harcıyorsunuz.

Çok niche konuysa Türkiye'de bir yere varmayacağını düşünüyorsanız İngilizce içerikle globale oynayın.

Dolar artmazsa kardasın, çünkü faizle geri aldığın tl ile daha çok dolar alabileceksin.

Dolar artarsa şimdiki dolarınla aynı kalacak değişen bir şey yok. (doların da enflasyonu olduğunu düşünürsek alım gücü kaybediyoruz o ayrı)

(ben açmadım)

Dolar bozup yapmadığın sürece çok mantıklı. Risksiz kazancın şu an en mantıklı işlerinden biri.

recuva

XLR ayrı derken, onun amacı güç alıp sesi taşımak. Aynı işi USB ile yapan birebir aynı modeller var Rode NT1 ve usb versiyonu veya Blue Yeti vb. gibi. XLR olunca ömürlük oluyor tabii kendi ses kartına preampına takıyorsun diğerinde usb (mikrofonun kendi içine nasıl phantom power ve preamp koydularsa onunla).

Ses mühendisleri daha iyi açıklar ama mikrofonun diyaframının büyük olması bile baya etkiliyor gibi. Ses alma yönü açısından cardioid, figure 8, omni vb.şekiller var. O usb olanlarda mod değişiyor çoğunda, işine yarayabilir.

Yaka mik.ler omnidir her yönden ses alır ama kaynağa (ağzına) çok yakın olduğu için onu çok net alır. Genelde daha izole daha bas bir ses alıyor.

Masa üstü tarzı condenser mikrofonları güç ile beslemen lazım (USB ile de hallediyorlar artık) daha ferah bir kayıt oluyor bence (tiz frekanslar dolayısıyla)

Senin ilk fark edeceğin şey yaka mikrofonlarının çok izole ve bas, diğerinin daha tiz ferah açık ses alması olacaktır bence.

FAST ile bir gün içinde toplam 5.000 TL işlem yapılabilir.

yapabilirsin, yaptım ordan biliyorum.

edit: ücretsiz değildi, işlem başına 3-5 tl ödemiştim.

geçen 60 bin ayrı ayrı gönderdim. sorun olmadı.

Birkaç işlem sonrasında banka ararsa aç (tanımadığın bi numara vs) bir arkadaş bu işlemi yaparken açmadı şüpheli işlem diye hesabını dondurdular. Arka arkaya işlem olunca arayıp siz mi yapıyorsunuz diye teyit alıyorlar herhalde. Ama evet istediğin kadar 5000-5000 gönderebiliyorsun gibi duruyor.

büyük sensör = daha çok detay ve ışık algılama (daha az noise, daha sığ alan derinliği)

16mp olması baskı alınacaksa yetersiz gelebilir. Dijitalde hiç sorun olmaz. Çekerken kadrajı çok iyi ayarlaman lazım atıyorum 24mp olan gibi "biraz geniş çekeyim hafif kırparak kadrajı ayarlarım" deme şansın daha az.

M4/3 sensörün çarpan oranı yüksektir. 50mm lens taksan crop ile 100mm gibi olacak tahminen. Geniş bişey çekmek dert. (ama belgesel videosu çeksen avantaj da olabilir) Çok geniş lens takınca da onun tek etkisi yana genişlik değil, alanı (ileri doğru) da geniş gösteriyor. Sensör 2x crop yapsa bile o derinlik etkilenmiyor geniş kalıyor bence (bilimsel deney yapmadım ama öyle olmalı). Yani objeleri doğru göstermek için aslında 35-50 mm civarı bir lens kullanman gerekli bence.

Işık ve lens her şeydir doğru, ilk yatırım bunlara yapılmalı ama mümkünse APS-C'ye geç bari. (hoş m43 lens onu dolduramaz tahminen lensi de sıfırdan alman gerekebilir)

edit: Lumix GH4-5-6 serisi m43 olmalı, onlar gayet iyi kameralardı mesela lens değiştirmeden body değiştirmek istersen.

sensör önemlidir. ışık da önemlidir. photoshop daha önemlidir. kameranız raw çekiyorsa, çekeceğiniz ürünün cinsine göre olmakla birlikte, bulabileceğiniz en büyük diyaframa sahip (.9'a kadar yolu var) lensle istediğiniz fotoğrafları çekersiniz.

fotoğrafçı hepsinden önemlidir.

i dont believe in art, i believe in artist. - m. duchamp

olay ihtiyaç duyduğun çıktıda. eticaret için sadece web sayfalarında kullanılacak çözünürlükte fotoğraf çekmek istiyorsan ufak bir stüdyoda nerdeyse her kamera ile işini görürsün.

yok ben 7-8 metrelik afişler basıcam çözünürlüğü de çok yüksek olsun diyorsan ya da moda fotoğrafı çekicem doğal ışık önemli ve çok az vaktim olacak gibi durumlarda spesifik kameralar gerekebilir.

bunun dışında güncel dslr ya da aynasızlar işini fazla faza görür. youtubeda koray birand'ın kanalını takip etmeni öneririm.

Fotolar tamamen dijital mecralarda kullanılacak ama kısık diyaframlarda daha keskin hatlı fotolar elde etmek istiyorum. Her ürün fotosu için focus stacking işlemi ile uğraşmak istemiyorum. Temel amacım jilet gibi foto çekmek.

onu çekersin. Obje hareket etmediği sürece (ışığın yetmedi diyelim) f/16'da shutter'ı açıp 5-10sn beklet çek mesela ne olacak. Zamanında yapmışlığım var.

ne kadar detaylı işler yapılacağına göre değişir.

m1 macbooklar veya 4 çekirdekli (8 sanal) i5-i7 işlemcili 16gb ram + fena olmayan Nvidia CUDA destekli ekran kartlı şeyler iş görür.

Fakat videoda düz kesme yapıp sonra photoshopta 100 mp hayvan gibi dosyalarla çalışmaya çalışıp kasıyor diyenleri gördüm :D O yüzden foto kolay video zor gibi bir çıkarım da yapamıyorum. Veya telefon/gopro/aynasızda çekilen H265 codecli video işleyeceksen Apple M1'in bariz üstünlüğü var, sanıyorum donanımsal çözücüsü var çok rahat oynatıyor. i7'ler zorlanıyor.

16gb ram'in aşağısına düşme ama yıl olmuş 2022. (2014'te aldığım laptopun 16gb rami vardı ki o zamanlar 4k videolar ile çalışmıyordu bile :D)

sonuç olarak Macbook Pro veya oyuncu laptoplarına gideceksin. Sana yüksek Hz değil düzgün IPS panel lazım ama ekran tercihini de ona göre yap.

6 kişi toplanmadığı için randevu alanlar geri dönüyordu, demek ki kapattılar.

ayrı prime gerekiyor, en azından Amerika'da öyleydi.

Kargo isi icin her ulkede ayri hesap acmaniz lazim.

Ama Prime Video icin Turkiye'den alsaniz her ulkede izleyebiliyorsunuz.

Aynı giriş bilgileriyle o ülkenin sitesine girebiliyorsun ama oraya özel olan prime’ı alman gerekiyor evet. (Kargo için)

Squier yerine sx strat ya da tele ler daha iyi zevkine hangisi uyuyorsa
Amfi ve pedallarla masraflı setup yerine extrnal ses kartı alıp bilgisayarda takıl, çok güzel modeleme yapıyor programlar

Aklıma bide cort kx5 geldi, bunun üzerindeki zebra manyetikli modellerinden bulursan hem single hem humbucker olarak kullanabiliyorsun, humbuckerlarla çok güzel gibson benzeri clean tonlar alabilirsin bu da çok yönlü bir gitar 2. El piyasası fazla olmadığından belki kelepir bile düşer, bunun youtube daki incelemelerine bir bak

youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be
Şunun gibi

strat veya P90 manyetikli bişeyler lazım sana sanki.

Distortion'lı tatmin etmesi biraz zor (tabii ne beklediğine bağlı, normalde gayet güzel de olur ama humbucker manyetikli metal gitar diyorsan olmaz) ama modelleme yazılımları baya çözüyor aslında o işi belki de seversin.

Jux' un sorusuna ek olarak Ephiphone Les Paul ler nasıl?

@guitarissimo

Hocam şöyle bi video var, sonuç olarak elektro gitarda ağaç türü sese etki etmiyor fakat iyi manyetikler fark yaratıyor deniyor

Ben de uzun yıllardır kendi çapımda gitar çalar modelleri takip ederim fakat bu video beni ikna etti buna :)

Forexle İşim olmaz ama BİST’le ise başladığımdan beri ilgileniyorum.

6 senedir çalışıyorum orta düzey bi mühendis maaşım var. Bistteki portföyümün şuanki büyüklüğü maaşımın 150 katı. Zengin değilim ama evden çalışmıyor olsam işi bırakacak rahatlıkta bir param var.

Yanı cevap; evet zengin olunur.

Atilla Yeşilada Kripto Krizi Dünyaya Yayılır Mı adlı son youtube videosunda acemi yatırımcıların durumunu güzel özetliyor. Bundan bir iki ay önce sanal alem kripto para zengini arkadaşlarla doluydu. Hangi coine yatırım yapacaklarını bilemiyorlardı. Şimdi ne oldu onlara?
Hükümet bugün doları serbest bıraktım ya da artık faizi tutmayacağım diye açıklama yapsa ( ki bir kişinin iki dudağı arasında) ertesi günü o arkadaşların inan dut yemiş bülbüle dönecekler.
Yılların tecrübesi, Çelik gibi bir irade, finansal okuryazarlıkla dönem dönem kar ve zarar oluyor. Topladığında geriye bir miktar kazanç kalıyor ama bu da asla yan gelir boyutunu geçmiyor.

Borsa/forex sirketleri bile bu islerden para kazanamiyor, musteriden kestigi komisyon geliriyle yasiyorlar.
Ellerinde milyon dolarlik robotlar ve sektorun en iyi elemanlari olmasina ragmen 1 saat sonrasini bile bilemiyorlar.

Hatta piyasanin en iyi bankalarindan birinin robotunu taklaya getirmislerdi petrol bulundu haberiyle.

Türk insanı aceleci olduğundan çok az kişi para kazanabiliyordur ama bileşik getiri işleri gerçekten önemli ve etkili aslında. 20 yaşında minik minik fon/hisse biriktirmeye başlasan 50 yaşında milyonların olur, normalde maaşınla elde edemeyeceğin veya kenara para atıp biriktirerek elde edemeyeceğin şeyleri elde edersin.

tanıdığım var. güvenli oynuyor, benim gibi riske girmiyor. yaşı 55 üstü. başka gelirleri de var ama borsadan kazandığı en büyük geliri. tabii bist'in sığlığı yüzünden yaptığı işlemlerde fiyatı etkileyebilmesinin de etkisi var.

benim bir kaç örneğim var. 1 liranın altından alıp 14 liradan sattığım, 3 liradan alıp 86 liradan sattığım, 1 küsürlerden alıp 8 liradan sattığım hisseler var ama zengin edecek şeyler değil. uzun süre para bağladığım hisselerim de var. 2004-2005'ten beri borsadayım. portföyümün geçmişten bugüne analizini günlük yapıyorum, aldığım sattığım her şey kayıtlı, bu zamana kadar toplamda faiz getirisinin üzerinde kazanmışım.

sahip olduğu hisselerden aldığı temettülerle işi bırakan insanlar var. (bkz: f.i.r.e.)
(bkz: financial independence retire early)

benim bu tarz tanıdıklarımın istisnasız tamamı babadan zengin, zaten aylık masraflarını farklı kaynaklardan karşılıyorlar, sorulduğunda işsizim dememek için de borsada takılıyorum falan diye sanki tüm masraflarını oradan karşılıyormuş tribine yatıyorlar. istisnalar tabii ki vardır.

borsadan çok para kazanan duydum ama hiç sıfırdan başlayıp çok zengin alan görmedim.paranı çok büyütebilirsin ama asla lan ben zengin oldum diyemiyorsun

6 ay askerlik yaptım. Sadece eve ve terminale geldiler. Kutlamalardan nefret ederim, istemem. 1 ay için telefonla arasan bile olur.

Ben de arkadaşlarım da dümdüz kendimiz gittik geçirene bile gerek yok. Sadece içeri girmeden ailemi bi aradım geldim artık vakit olunca askercellden ararım diye :D

evdekilerle evde hadi ben gidiyorum diye vedalaşıp otogara gidersin, arkadaşlara da telefonda hadi gittim ben 1 ay sonra görüşürüz derdim yani 1 aylık konuyu dramatik hale getirmeye gerek yok

annemin ısrarı üzerine kardeşimi hava alanına bırakıp aynı taksi ile geri dönmüştüm. çok da abartmamak gerek. gerçi bazı arkadaşlar bedelli gibi değil de 12 ay gidiyormuşcasına tribe giriyorlar. onların tavır yapma ihtimaline karşı düşünün derim.

abim arabayla otogara götürürken şakasına birkaç kez kornaya basmıştı:)

Çantamı alıp çıktım evden, abartılacak bir olay değil bence. Ama birliğin önün de çocukları sıra beklerken davul zurna çaldıran ailelere görünce çok şaşırdım. 30 yaşında adamı kapıya getirmiş anası babası yedi sülalesi orada. , vedalaşmalar ağlamalar vs vs.

dümdüz otogardan yollamak olur, gayet yeterli. abartmaya gerek yok.

gömülü değilse çeker.

Gömülü olup olmaması, diş dışarıda olsa bile kökün durumu vs birçok faktör var. Bakıp karar verecek.

Kulaklık çıkışı 6mm amfi jackı gibidir onu 3.5mm’ye dönüştüren adaptör + 3.5 to 3.5mm kablo ile herhangi ses kayıt cihazına giriş yapıp kaydedebilirsin. Fakat bu sefer kendin duyamazsın monitoring için ya bağladığın cihazdan çıkış alman veya belki o kulaklık girişini çoklaman gerekebilir.

Fakat elektronik piyanolarda konser için stereo out vs varsa daha rahat oradan çıkış alırsın kulaklıkla dinlersin

En iyi şekilde "iyi ses kartı + daw programları + güzel piyano plug inleri" ve bilgisayara usb-midi klavye bağlantısıyla alırsınız.

Sizin durumunuzda jak bağlantısıyla bilgisayarda audio kaydı yaparak,
veya jak kablosu ile yine ses kayıt cihazları ile yapabilirsiniz. (zoom h4n vs. gibi mesela)

ama midi ile yaptığınız kayıtlarda nota yanlışlarınızı düzeltebilir, şarkının herhangi bir yeri ile oynayabilir, nüansları değiştirebilirsiniz.
jak bağlantısı ile bunları yapamazsınız.


Piyanoyu hiç bir şekilde kablo ile bir yere bağlamadan da dediğim kayıt cihazları ile yapabilirsiniz ama bu sefer tuş seslerinden başka seslere bir sürü farklı ses de kayıtta duyulabilir. Bunun bir dezavantajı da, piyanonuzun hoparlöründen çıkan sese sadece mahkum kalmanızdır.

once enstrumaninizin marka modelini belirtseniz ona gore dijital kayit alip alamadiginizi anlasilir.

eger dijital olarak aktaramiyorsaniz zaten line out ile ve bir ses karti yardimiyla direkt bilgisayardan kaydedebilirsiniz.

edit: eger ustte belirtilen plugin yolunu tercih edecekseniz, klavyenizi USB Midi yardimiyla bilgisayara baglayip, DAW icerisinde kullanacaginiz herhangi bir sanal enstrumani da rahatlikla kaydedersiniz.

esas isteginiz kendi piyanonunuzu kaydetmekse farkli, eger tusenizi kaydedip herhangi bir sanal enstrumani calmaksa farkli yontemler izlemelisiniz

@idexo Roland rp102

Altin konusunda kuveyt en aktif banka. Ama yatirdiginiz altini fiziksel olarak sadece bazi subelerden alabiliyordunuz en son.

daha bugün TV'de şunun reklamını gördüm:
www.kadsis.com

bankalar bir ortaklığa gitmiş galiba.

Kuveytturk. Fakat yatırdığınız altını geri alamıyorsunuz eritiliyor onlar. Ancak fiziki gram olarak alırsınız ama komisyonu yüksek.

Altınları bir eksper inceleyip kabul ettiğinden her şubede her gün altın kabülü olmuyor. Eksper şube şube, il il vs gezdiğinden o gün o şubeden yatırabiliyorsunuz. Onlar da komisyon alıyor doğal olarak

Prizden kastınız şarj cihazı di mi?

Hızlı şarj demek yüksek amper demek, yüksek amper demek pil ömrünü kısaltmak demek. Sürekli hızlı şarj etmek sağlıklı olmayacaktır.

Isportacilarda gorduklerin yuzde 99 hizli sarj etmez. Anker, baseus gibi bilinen markalardan alman gerek.

apple da hızlı şarj cihazı satıyor. (20w 30w olanlar) Sadece kutunun içinden yavaş olan çıkıyordu, artık onu da vermiyor zaten.

İkisi benzer kalitede tahminen (ve çok kaliteli olmayabilirler.)

Yıllardır dönüşümlü olarak ikisini de kullanıyoruz 50 faktörü kullanıp gerçekten koruduğunu gördük. "şu korumuyor" diyebileceğim bir şey olmadı. Ama yüz için vs. kadınlar daha üst markalar kullanıyor mesela. Bunlar belki de fazla yağlı, sivilce yapıcı şeyler içeriyor olabilir.

Alkolün bizatihi kendisinin beyin nörotransmitterleri üzerinde yıkıcı etkisi var, şekerle ilgili bir durum değil bu. Alkolün yanında şekerin lafı bile olmaz alkol beynin kimyasal yapısını değiştiriyor.

bira ve şarap fermente olmuş içkilerdir ve doğaldır. azı karar çoğu zarardır.
fermente içecekler ve yiyecekler doğaldır ve faydalıdır.
damıtık içkilere bulaşmanızı önermem. beyne giden sinirler üzerinde kötü / uyuşturucu etkileri var.
kola, renklendiricili, tatlandırıcılı, sodalı, kafein içeren ne idüğü belirsiz içecek.
olsa da olur olmasa da... :-)

İçinde alkol olan bir şeyin damıtılmış ya da fermente olması zararı farklılaştırmıyor. Alkol tabii ki çok daha zararlı.

bu tür sorularda hep aklıma şu geliyor, peki stres mi hepsinden zararlı mesela? Yani Avrupa'da her gün bira içen sürekli az da olsa alkol tüketen üstüne sağlıksız görünen cips bilmemne bir sürü şeyi de yiyen mesela İngilizler, nasıl bizim yaşlılardan daha sağlıklı oluyorlar?

Biyolojik kısmını bilmiyorum, alkol daha zararlı demişler doğrudur herhalde. Ama hayatında hiç alkol içmemiş ama sürekli karbonhidrat tüketmiş Türk yaşlısına bakınca bana tam tersi gibi geliyor.

Kola yapay bir sivi bira ve sarap ise dogal fermente ürünler. Kola daha zararli

Alkol tüketme miktarının sağlığa etkisini kıyasladığımızda az alkol tüketenler en sağlıklı sınıfta kalıyor, sonrasında alkol tüketmeyenler, en sağlıksızlar ise çok alkol tüketenler olarak kayda geçmiş. Tabi bu az alkolun sana sağladığı faydanın zararından fazla olmasından kaynaklı. Yoksa zararı yok değil.

Ama kolanın vs yararı hiç yok. Yalnızca zarar.

Bu açıdan bakınca da kola daha zararlı gibi duruyor.

Çok öznel bir konu. Mesela şimdi çok iyi bilinen Hitchcock çok iyi işçilik yapmış olsa da kendi zamanında değersiz filmler yapan yönetmen gibi anılıyormuş.

Bence toplumları etkileme (her kültürden) ve klasik anlatıyı kullanmak açısından Steven Spielberg bayaaa baya iyi bir yönetmen. Ama neye baktığına bağlı kimi Lars von Trier de diyebilir, sadece oyuncu yönetimi ve sahnelemesine bakarsan belki bambaşka biridir. Gişe başarısı (kitleleri etkileme) olarak bakarsan James Cameron bir numara ama iyi yönetmen demem ben şahsen. Biricik bir özelliği yok.

Martin scorsese valla bence.

Terry gilliam

Çünkü filmlerini ana akım hollywood tarzı çekse sonlarını hollywood un sevdiği gibi bağlasa çok daha tanınır ve para yapardı fakat kendine has yönetme kesme yazma tarzı var, bazen çok tuhaf bazen gereksiz fakat kafasındaki gibi kendi istediği gibi yapıyor öyle olsun istiyor ünü parayı itip canının istediğini çektiği için nedense bu tuhaf adama saygı duyuyorum

Yüzüklerin Efendisi'ni düşününce Peter Jackson. Avatar'ı düşünce James Cameron. Film türüne göre değişir.

Bence Werner Herzog. Çünkü:

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Steven Spielberg de olur + James Cameron da olur + Asgar Ferhadi de ++++ bi çok olur. öznel, kişisel bir soru olmuş.

çok öznel +1

yaşayanlar arasında filmografisi en güçlü olan martin scorsese derim. tarzına en çok sempati duyduğuma ise jim jarmusch derim. spielberg olsun, cameron olsun bu yönetmenlerin filmlerinde prodüksiyon yönetmenliğin önüne geçiyor bence. benim nazarımda spielberg, cameron, ridley scott büyük “stüdyo” yönetmenleri, ötesi değil. hatta ridley scott’a bir sürü boş filmine rağmen diğer ikisinden daha çok saygı duyuyorum, blade runner ve alien gibi kültlerin hatrına. scorsese de tamamen bağımsız değil, o da büyük stüdyolarla çalışmış ama filmlerinde stüdyo değil yönetmen filmi tadı hep baki, bu yüzden daha değerliler benim için.

Bankadan dövize çevirip ATM'den çekmek daha mantıklı. Havaalanındaki döviz bürolarında hem makas yüksek hem de komisyon fazla. ATM'de komisyon olmaz. Parayı TL olarak havale/EFT ile gönder. Kendisi döviz alsın ve ATM'den çeksin. Döviz transferi farklı bankalar arasında SWIFT ile mümkün. O da aşırı pahalı.

İşte evet bendeki bankalar onda olmadığı için havale ile gönderemedim. Atmden çeksin o zaman ama Halkbank atmsinde euro oluyor mudur bilememiştim bir kontrol ederiz. Teşekkürler

Göze batan bir kir ya da kırışıklık ya da şıklık yoksa etmem.

Güzel, değişik, kirli vs ise dikkat çekiyor zaten. Onun dışında sayıya ve sıklığa bakmam.

Nadiren dikkat ederim o da değişik bir renk ya da kıyafetse. Bazen hani şu kıyafetim var ya diye konu açılınca hiç dikkat etmediğimi fark ediyorum.

Bir is arkadasim var inanilmaz pasakli bir adam. O dikkatimi cekiyor, spesifik olarak ne giydigi veya kac gun giydigi degil de genel hali. Evsiz gibi gorunuyor. (Degil, hepimiz ayni lojmanlarda yasiyoruz.)
Onun disinda hep tisort sort giyen kisinin o gun takim elbiseyle gelmesi falan gibi istisnai bir durum yoksa ozellikle dikkatimi cekmiyor.

30 yaşından sonra bir alışkanlık geliştirdim, beğendiğim tişörtten gömlekten ikişer üçer tane alıyorum. Arka arkaya giyersem kınayacaklar mı demek :D

Ekstrem bir durum yoksa dikkat etmem.

Resepsiyondaki görevlinin, şoförümün, kamu dairelerine gidecek personelin, yani şirketin dışarıdaki ve benimle birlikte yüzü olan insanların kıyafetine dikkat ederim. Onlar da dikkat eder. Bu zamana kadar uyarmadım. Ofis beyaz yakalısına dikkat etmem.

Benim eski bir iş arkadaşım acayip pasaklıydı. İşyerine takım elbiseyle gidiyorduk, bir gömleği yaz günü bile bir hafta giyiniyordu ve gömlek kırış kırış. Artık haftasonuna doğru sararıyordu. Bunun gibi ekstrem örnekler dışında çok dikkat etmem.

Dikkat ediyorum evet. Aynı şeyleri giyip giymediğine bakmam, ben de aynı renk tişörtten giyiyorum bazen ard arda.

hiç dikkat etmiyorum

Ben bakmam da millet bana bakıyo sanki

cinsiyetinden bağımsız biçimde iyi giyinen biri dikkatimi çeker, aşırı kötü giyinen biri de (kıç çatalı, kıllı göğüs vb gibi). bu aralıktakiler dikkatimi çekmez.

aynı durumdaydım, arkadaşa zarf içinde 100 dolar vermiştim :D yaklaşık bir çeyrek altın tutarı. bir de onun hesabı çekmiştim. siz de benzerini yapabilirsiniz. fazlasıyla yeterli olur bence.

nasıl fiyatlı bişey düşündüğüne bağlı, 300-500 lira ise hediye alabilirsin daha üstüyse gram veya çeyrek altın veya dolar vs. vermen daha makul açıkçası. Her devirde evlenen kişiye en iyi hediye = para, o da altın ile veriliyor bizim kültürde.

Ben gecen zarfa para koyup verdim 200₺ idi benimki yakinim degildi+ butce meselesidir biraz da

ne kadarsa zarfla ver, hediye aramakla ugrasma

nakit hoş gelmiyorsa amazon hediye kartı verin bence. istediği her ev eşyasını ucuza alabilir sonuçta ordan da.

mesela 1000tl hediye kartı gibi...

www.amazon.com.tr

çeyrek altın vermiştim benzer bir durumda.

takeielts.britishcouncil.org

british council ile girersen karşılaşacağın arayüz birebir bu olacak. Soru tiplerini de bir görmüş olursun.

ieltsonlinetests.com
bir de bu siteden deneme çözmüştüm ben. Bazıları gerçeğe çok yakındı, ama bazıları eski kitaplardan vs. alıntı. Yeni eklenenlere bakmaya çalış.

udemy'den kurslara bakın. SAT için ingilizce aldım bizim velete, çok iyi olduğunu söyledi

kahve içmeden önce biraz su için.

Kahve türünden olduğunu sanmam(gerçi bazıları daha yağlı oluyor vs.) ama kavrulma derecesi vs. tadını sertliğini etkiler tabii. Ama acı bişey içince de mide ağrımaz bence.

French press'te tanecikler tam süzülmüyor onlar midenizi rahatsız ediyor olmasın? Kağıt filtreden geçirip tertemiz içince de oluyor mu onu da test edebilirsiniz.

Tschibo ,starbucks gibi kahvecilerin sattıkları çekirdekler genelde çok fazla kavrulmuş oluyor.3. Dalga kahvecilerin (kronotrop,kahve fabrikası)fullcityplus yani espresso için değil de city plus olarak filtre kahve için daha az kavrulmuş çekirdek kahvelerini tercih ediyorum.O an kullanacağım kadarını kendim öğütüyorum.Bu bendeki mide ağrısını baya azalttı.Ancak fiyatlar 1 kiloda 400₺ yı buldu maalesef:((

sizi etkileyen muhtemelen asitlik düzeyidir. daha az asitlik düzeyi olan bir cekirdek deneyin. paketlerin üzerinde asitilik düzeyini gösteren isaretler yer alir.

bir diger mevzu, kullanidiginiz kahve miktari ile ilgili olabilir. piyasa da envai cesit pres var. kullandiginiz kahve miktarini azatlmayi deneyin. belki bu da faydali olabilir. ama bu durumda tadini begenmiyorsaniz. asitlige gore almaniz gerekir.

Kaşıkla a101 de var.

Marketten almak zorunda misin? Cok fazla marka denedim pakete giren manti iyi olamaz. Yufkaci el iscisi yerel pazar gibi yerlerde satilan mantilar cok daha iyi oluyor.

Yani cok ovulen mantilar denedim bu kasikla da dahil ama i ih kotu bence.

bir süredir almadım (bozdu mu bilmiyorum) ama Migroslarda açık satılan iyiydi(+paketli hali de vardı), aynı şekilde File marketteki Harras markanın küçük boy olanları iyiydi bence.

Fırınlarda küçük buzdolabında açık mantı oluyor onlarda fena çıkmıyor.

Migros paketli manti aliyoruz hep, gayet memnunuz

Şahin mantı

Carrefour marmara forum şubesinin mantıları yediğin en iyi mantı diyebilirim

bu ekonomik sistemde mümkün değildir. el konulduğunda tüm yabancı sermaye ülkeden çıkar. uluslararası ticaret durur.

bunu direk olarak otomatik yapamaz zaten bir kere yaparsa bir daha kimse bankaya para koymaz herkes evinde saklar böyle olursa bankacılık sistemi çöker devlet vergi bile alamaz.

ama dolaylı olarak yapar kkm gibi. eğer sen paranı dolarda tutarsan bir günde 18'den 10'a çekerim 180ktl olur sana 100ktl gel paşa paşa kkm'de tut der ki o da çözüm değil. aynı şekilde sabit kur'da mümkün değil.

bu yeni uygulama aslında firmalara bir göz dağı vermek için yapıldı çünkü iş adamları hiç desteklemediler devleti onların canını acıtmak için böyle bir uygulama yaptılar hani dahası yolda tarzında.

gayet mumkundur.

El koymazlar ama dolaylı olarak şöyle yapan ülkeler olmuş geçmişte (Lübnan, Yunanistan, bir dönem sanırım Kıbrıs):

Günde maksimum x dolar çekebilirsin veya bozduracaksan piyasada kur 20 lira ama banka 15’e bozuyor gibi uygulamalar olan ülkeler var.

İsim, soyisim, başvuru sıralaması, tc kimlik no, başvuru puanı herhangi birisi olabilir

doktora mülakatına en son girdim, yirmi küsur kişiden sadece 5 kişi alındı ben de onlardan biriydim. Öyle düşün.

En sona kalınca onlar yorulmuş olabilir, seni fazla zorlamama ihtimalleri var ama sen kendini iyi anlat işte. Başarılar :)

papara, tosla, fups

fups +1

kampanyalarına da bak. Ben zamanında Tosla açtığım için onu kullanıyorum ama çoğu Spotify, Youtube, Netflix/Blutv/exxen/vs. bir sürü yerde ödediğin şeyin yarısını vs. iade ediyor. Ama hepsine üyeysen maksimum 30 liraya kadar iade ediyor gibi şeyleri de olabiliyor. Bak uygun olanı alırsın işte.

Adobe Audition'ın içindeki Noise Reduction veya DeNoise efektleri güzel çalışıyor.

Noise Reduction'da sessiz bir bölüm (sadece noise) seçip taratıp sonra onu temizleyecek değeri buluyorsun, sonra tüm dosyaya uyguluyorsun.

Fakat mümkün olduğunca temiz kaydedip minimal şeyleri bunlarla halletmek lazım. Diğer türlü sesin de bozulmaya başlar.

audacity'i buldum ama ayarlar falan zormuş cidden.

yeni yasa ile 150 euro üzeri bedeli olan bir ürünü gümrükten şahsi olarak geçiremezsin. ticari bir ürün gibi gümrük müşaviri ile çalışman gerekir. ciddi masraf çıkar. eski limit 1500 euroydu.

amazon.com üzerinden türkiye sitesinden satın alırsan ve orada ürünün tüm gümrük masrafları ödenmiş olarak tahsil edildiği yazıyorsa sorun yaşamazsın.

150 euro'ya kadar olan ürünlerde %30 vergi ödüyorsunuz. 150 - 1500 euro arası ürünler için ise tüm ithalat vergilerini ödüyorsunuz. Varsa ÖTV de ödüyorsunuz ki yanlış hatırlamıyorsam kameralar için %20 o da. Kısaca Türkiye'deki fiyattan daha fazla ödersiniz.

Bir gumruk musaviri yetkilendirmeniz gerekir. Yetkilendirmede sorun yok da onun da masraflari 1000 lira tutar en az

150 euro üstünde amazon'a da güvenme artık. Onlar bu son yönetmeliğe göre güncelleme yaptı mı bilmiyoruz çünkü öyle bireysel alınabilecek bişey değil diyorlar.

Amazon değil ama genel ABD vb.nden 150 euro üstü şeyler alan kişiler deli paralar ödediklerini yazmışlardı. Türkiye'deki fiyatından fazlaya gelmesi çok olası.

En güzeli oraya gidip gelen birini bulmak. Glocalzone gibi uygulamalar var bu arada, ama abd vergisi, site komisyonu, getiren kişinin komisyonu vs. ekleniyor yine.

buyurun birkaç örnek olay:
twitter.com

twitter.com

teamviewer?

kobuzchu kiz +1

@uzaktaki bilgisayarı açabilir miyiz peki?

chrome bile yapıyor o işi artık. Bilgisayarda chrome kurulu olacak, telefon/ipadde karşı uygulaması:

remotedesktop.google.com

edit: kapalı bilgisayarı açamaz bunlar tabii. Açık bırakıp gitmeniz lazım.(uyumaması için gerekli ayarları da yapın). En son işiniz biterse bunlarla bilgisayarı uyutabilir/kapatabilirsiniz ama.

teamviewer uzaktan açar ama biraz uğraştırır ayarlaması. statik ip varsa çok kolay, yoksa biraz uğraştırıcı.

ben bir telefona o kadar para vermeyi açıkçası israf olarak görüyorum. aşırı apple tutkun yoksa 3 te biri fiyatına xiamoi almanı öneririm.

kalanıyla da dolar/euro yapabilir, hatta yapmayıp kısa bir avrupa seyahati yapabilirsin.

tabi tercih senin.

20bin geçse 10bnilik telefon alırım. 10binden sonra telefonların marjinal faydası ciddi anlamda düşüyor. hatta belki 8bin falan.

benim bir arkadaş var ofiste, o da senin gibi hocam. en son araba ev alamıyorum, bari keyini çıkarayım dedi. hem iphone 13, hem de airpods aldı. mutlu olacaksan sen de al gitsin. ama faizsiz kredi, taksit vs yaptırabiliyorsan nakit yerine onu tercih edebilirsin. hazır parayı da bir şeylerde değerlendirebilirsin.

uzun süre gidecek bir telefon alman lazım, iphone veya S serisi Samsung vs. 8-10 binden başlayacak.

Bahsettiğin kafayı iyi biliyorum ama orta direkten fakire düşme sebebimiz de bir yandan bu. Düzgün birikim yapmadan bunları hak etmiyoruz aslında :/ Ama şimdi almazsan ileride fiyatı daha da artacak orası kesin. Ben olsam hepsini telefona gömmezdim sanırım. 1 tam altın 6000 küsur lira mı, onu alıp köşeye atıp kalan 14 bine alırdım hem kendimi az da olsa birikim yapmış hissederdim.

alırım. geçmişte de aldım. parayı yerine koyabiliyorsan, yarın yiyeceğin yemeğin hazırsa düşünme al. keyfini çıkar. yavaş yavaş bir şeye sahip olma lüksünü kaybediyoruz zaten. bugün alsam mı acaba düşünürken yarın bunu bile düşünemeyeceksin, erişiminin dışında olacak belki de.

ben eskiyene kadar telefon kullanam bir insan olarak o parayla tatile giderdim.

bizim cto bile 13 kullanmiyor adam koc'la falan takiliyor 200bin maasi vardir.

Ne gerek var sana para kazandirmayacak alete para gommene. Madem gozden cikardin parayi, a52 alip kalan parayi egede antalyada ez.

Fakir bir insanın cebinde 20 bin liralık telefon olması bazen telefoncu dayıların haklı olduğunu düşündürüyor bana :) Tercih senin elbette ama genç yaşlarda olduğunu düşünerek 6-7 binlik iyi bir telefon alıp üstünü eğitim gideri olarak harcamayı düşünürdüm. Hiç olmadı ye iç gez toz seviş yine kısıtlı parayı telefona gömmekten iyidir. Yapma bence.

kişinin önceliklerine göre çok değişebilen bi durum bu. benim elime o paranın 5 katı geçse de bi telefona o kadar para vermezdim sanırım. işimi görebilecek fiyat / performans ürünü bi telefon alıp kalan paranın tamamını gezmek, tatil yapmak, değişik yerler görmek için harcayabilirdim ama bilgisayar dışında herhangi bir elektroniğe 5 haneli rakamlar ödemezdim.

Hayatta almam. Birikim sadece ev, araba için yapılmıyor. Bir gün istifa edersin, iş bulana kadar birikimin seni rahat ettirir. Ya da ne bileyim, dişin ağrısa iyi bir dişçiye gitmek için bile birkaç bin lira harcıyorsun. Ne zaman paraya ihtiyacın olacağı belli değil. O yüzden en fazla 10 bin liraya telefon alırdım. 10 bin liraya mis gibi telefonlar var.

Alırım. Çok paraya ihtiyacın olursa satar daha ucuz bişey alırsın zaten seneye. Benim geçen sene 8-9 bine aldığım telefonu şimdi ikinci el 20 bine satıyorlar :)

Al

almam

Elimdeki telefon bozulmadığı sürece değiştirmem. Yapması gereken her şeyi yapıyor zaten.

al gitsin. 5 yil gayet uzun bir sure telefon icin. yenisini de bir bes sene daha kullanacak gibi dusun. o bes sene icinde eline gecen parayla yaparsin digerlerini, daha kaliteli Ispanya fotograflari cekebilirsin :D

Hayır. En dikkat ettiğim konulardan biridir. Anlamını gerçekten yitirmediği sürece söylemek istediğim şeyin Türkçesi varsa Türkçesini tercih ediyorum. Ancak 'ne diyor bu herif' durumuna düşmemek için de yaygın kullanım neyse onu tercih ederim. Örneğin bir üretim 'prosesinin' maliyetiyle ilgili konuşuyorken buna süreç değil direkt proses derim. Bu da gerçi yabancı dile geçmek olmuyor, proses de Türkçeleşmiş artık. Türkçe konuşurken bazı şeyleri İngilizce söylemem mesela. İş yerinde bazı tipler var "diğer departmanlarla allign oldunuz mu?" falan diyorlar. Kafa atasım geliyor.

Hiç yapmam en yalın haliyle Türkçe konuşurum, ayrıca uzun yıllar yurtdışında yaşamış oraya adapte olmuş insanlar dışında böyle konuşan insanları da çok normal karşılamıyorum denk geldiğimde. Yani normal karşılamıyorum derken tutup bozmuyorum konusunu açmıyorum ama farklı bir izlenim oluşuyor kendisiyle ilgili.

Yillarca fransizca okudum pardon kelimesini bile kullanmiyorum yabanci olmasin diye.
Nasil yapiyorsunuz onu da cozemiyorum, sirkete amerikadan bi turk geldi 20 yildir oradaymis.
Turkcesini hatirlamadiginda ingilizcesini soylemek yerine bekliyor dusunuyor ya da bzie soruyor.

25 yıldır abdde yaşayan tanıdığım normal Türkçe konuşurken, 1 senedir londrada olan tanıdığım sanki kelimelerin Türkçesini unutmuş gibi aww oww diye diye konuşuyordu.
Sizi tenzih ederim ama 2.örnekteki tanıdık sırf havasına yapıyordu
Sizin sorduğunuz farklı bi durum, belki konu uzamasın isterken kısaltmak istiyorsunuzdur,

bence Türkçe'yi düzgün bilmeyen kullanmayan insanlar yabancı dili iyi öğrenirse kendini o dilde daha rahat hissediyor. Gerçekten Türkçe zor anlattığı şeyi İngilizce daha rahat anlatıyor olabilir bazı insanlar.

ben başlığı gördüğümde aklıma başlıkla alakalı soruyla alakasız bişey gelmişti anlatayım :D Bir arkadaşımız aşırı içtiği bir gece bir anda Almanca konuşmaya başlamıştı. Biz Türkçe soru sorduğumuzda anlayıp Almanca cevap veriyordu çok korkmuştuk. Ama çocukluğu Almanya'da geçen biri herhalde anadil olarak kafasında o kodlanmış, alkolle birlikte o moda girmişti hahah. Almanca konuştuğunu fark ettiğini sanmıyorum.

edit: ek olarak, ben kendimde bir şey fark ettim. Ben artık Türkçe cümle kurarken yazarken vs. bazen "özne + yüklem + tümleç" şeklinde konuşuyorum. Direkt yabancı dil ve düşünme biçimi etkisi.

yok valla olmuyor. 2 sene her gün sürekli ingilizce konuştum yazdım. şimdi de ingilizce içerik falan yazıyorum ara sıra da olsa konuşuyorum ingilizce kullandığım oluyor ama nadir. dk dc gibi kullanımları sırf geyiğine kullanıyorum. o da kalıp olarak yani dk dc eheuhe şeklinde falan.

zaten itici buldugum icin sordum kafamin icinde konusurken de boyle oluyor nhk'nin dedigi gibi. ayrica sarhosken+1 :) ben de buna ayikmis oldum sen soyleyince

ps: benim dil mevzum is icin bizzat ingilizce kullanmak degil makaleler mailler yazmiyorum sadece sosyal arkadas cevresiyle konusmak. hatta ing arapca karisik konusuyorum bazen bu daha da canimi sikiyor cumlenin basi sonu belli degil

ya türkcesi neydi aklima gelmedi diyenler safi artistlik yapiyorlar. kendi dilinizi ne kadar iyi biliyorsaniz, sonradan ögrendiginiz dili de o derecede iyi konusursunuz, insan dil ögrendikce, kendi dilindeki ayrintilarin da farkina variyor ve kendi dilini yeniden ögreniyor bir nevi.

sizin de gerginlikten oluyordur, iletisim kurmak istemediginizde kapilari kapatiyorsunuz, kendinizi kendinizce korumaya aliyorsunuz başka bir dil konusarak bence. oooo coool bir misto cookie ve grande white chocolate mocca demeyi cok sevenler disinda disaridan mallik gibi görünüyor

Yazışırken bazı memeleri kullandığım zaman karşımdaki kişi de ingilizce biliyorsa yapıyorum, bunlar kalıp halinde olduğu için çevrildiğinde okuyan kişi "ne alaka?" diyor haliyle.

Örneğin; "why so serious?", "shut up and take my money", "triggered", "existential crisis intensifies", "absolutely haram" gibi...

Ama ben kullanmasam da çevremdeki insanların kullanması çok itici gelmiyor bana. Örneğin birisi call geldi sana dönemedim dediğinde onun bir iş görüşmesi olduğunu, telefon geldi dönemedim dediğinde eşi dostuyla görüştüğünü anlayabiliyorum. Faydalı oluyor o açıdan.

Benim sinirimi bozan şey kişilerin istem dışı yaptığı hatalar. Örneğin birisinin "red etmek" yazdığını gördüğümde gıcık oluyorum. Çünkü ünsüz yumuşaması ilkokul konusu. Bunun "reddetmek" ya da "ret almak" olarak yazılması gerektiğini bilmeli bir insan.

Bir sözcüğü sahiplenip bilinçli olarak dile katmak ve bilmediği için yanlış kullanmak bakış açımı değiştiriyor.

Zamanında 100 küsür liraya şişme yatak şişiren bir alet almıştım pilli, o amaç için tam olarak bunu kullanıyorum. Sırf pc temizlemek için alet almaktansa böyle bir şey daha mantıklı olabilir.

@roket, hocam o cok buyuk kacar bana :) ele avuca sigacak bir seyler ariyorum :) cantama atayim.

Olsa bile o kadar küçük bir aletten randımanlı bir hava akışı almak zor ama, @roket adam'ın dediği pompaların debisi bile çok güçlü değil.

Debi önemli değilse akvaryum hava motoru diyeceğim, ama onlar da elektrikle çalışıyor, çantaya atmanın mantığı yok.

sprey tipi şeyler vardı sanırım ama ben kamera sensörü temizlemek için kullandığım şu minik pompayı kullanıyorum:
www.amazon.com.tr

tamamen el gücü ve pek de güçlü üflemez tabii. Ama tozu uçurur işte.

Dandik bir tansiyon aleti al, ya da bunun parcalarini satan yerden iste.

@divit tansiyon aleti fikri muhtesem, teskkurler :) sorunumu direkt ve net olarak sana anlatabilmisim sanirim :D

Kesin sahtedir ya da gerçektir diyemem, ama farklı yıllarda basılmış dolarların görünüşlerinin farklı olduğunu biliyorum.

üstteki yeni, alttaki eski dolar. İkisi de geçiyor, bankalar hala ikisini de veriyor veya kabul ediyor. (eski dediğim de 90'lar 2000'lerin başı falan. Bakarsan üstlerinde basım yılı yazar zaten-2009 ve 2006'ymış seninkiler)

Ben hep alttaki gibi sanırdım geçen yıllarda üssteki yeni halini görünce afallamıştım. Eskisi hep filmlerden bildiğimiz yeşil dolar işte.

evet eski ile yeni. ikisi de kullanılıyor. bir fark yok yani.

usttekini cesitli ulkelerde kabul etmezler, asya, guney amerika'daki bazi yerler. ekonomisi tam entegre yerlerde ikisinin de gecerliligi vardir.


duzeltme; bazi ulkelerde kabul etmedikleri eski olani, ustumu altimi karistirmisim...

Alttaki eski versiyon. 3-4 sene önce bile bazı bankamatikler kabul etmiyordu onu. İşin garibi sen para çekerken eskisini veriyor, para yatıracağın zaman ise sadece yenisini kabul ediyordu. TEB bankamatikleri çok yapardı bu pisliği

ikisi de geçerli. fakat döviz büroları eskisini bozarken bıdı bıdı yapıyor ben bunu başkasına satamam diye. düşük fiyata bozmayı teklif eden bile var. kurtulmaya bakın, biraz yıpranıp para sayma makinesinden de geçmezse, ne kadar geçerli ve tedavülde olursa olsun kimseye veremiyorsunuz, bozamıyorsunuz, bankadaki dolar hesabınıza bile yatıramıyorsunuz.

İhtarname çeksin elinde kanıt olsun. Başkasına kiraya verirse belli bir sürelik kirayı ondan alabiliyorsun o şekilde.

Gerçekten taşınacak biri bundan kaçınmaz. Babamlar mecburen bi ev alacaklar ve aldıkları an kiracıya ihtarname gönderecekler mesela çünkü gerçekten içinde kalınacak.

ihtarname çekebilir elbette fakat nazikçe bildirmek daha doğru bir davranış. siz sıkıntı çıkartırsanız ihtar çekmesi gerekir.
güncel fiyattan başkasına vereceğini düşünüyorsanız attığı imzaların bulunduğu inşaat sözeşmesi, ön sözleşme vb fotoğraf isteyin. en doğal hakkınız.

Avukatla calisirsaniz en dogrusunu yaparsiniz. Aksi halde zararli cikarsiniz. Aksini gormedim.

Bu ve benzer sureclerle birkac kez muhattap oldum. Avukat harici anonim alacaginiz cevaplarin yarim yamalak ve/veya sizi yari yolda birakma ihtimali olan genellikle eksik ve hatali bilgiler oldugunu unutmayin.

Yazılı bildirimde bulunması da (ihtarname vs.) bir işe yaramaz. Tahliye davası açması lazım. Dava açmadan çıkmanı isterse "çıkmıyorum" dersen hiçbir şey yapamaz. Çok basit. Gidip tahliye davası açacak ve gerekçe olarak aşağıdakilerden birini sunacak. Bu durumda evden çıkarsınız. Eğer 3 yıl içinde evi başkasına kiralarsa size 1 yıllık kira bedeli kadar tazminat öder. Bunun takipçisi olursun sadece. Ama bu durumda bile kârda olur ev sahibi. 1 yıl boyunca yüksek bedelden kira alıp yarısını sana verir atıyorum. 1 yıl sonra yüksek kira üzerine bir de yüksek zam yapacağı için kâra geçmiş olur.

Borçlar Kanunu
...
II. Dava yoluyla
1. Kiraya verenden kaynaklanan sebeplerle
a. Gereksinim, yeniden inşa ve imar
MADDE 350- Kiraya veren, kira sözleşmesini;
1. Kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa,
2. Kiralananın yeniden inşası veya imarı amacıyla esaslı onarımı, genişletilmesi ya da değiştirilmesi gerekli ve bu işler sırasında kiralananın kullanımı imkânsız ise, belirli süreli sözleşmelerde sürenin sonunda, belirsiz süreli sözleşmelerde kiraya ilişkin genel hükümlere göre fesih dönemine ve fesih bildirimi için öngörülen sürelere uyularak belirlenecek tarihten başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile sona erdirebilir.

..

Peki diyelim sulh yoluyla evden çıkacağım yine de 1 aylık mı sürem var yoksa bana en azından 3 ay gibi bir süre vermek zorunda mı ev sahibi ?

ev sahibinin herhangi bir gerekçe ile sizi sözel olarak evden çıkartma şansı yok mahkeme olmadan. ihtar çekse bile sonunda mahkemeye vermesi gerekir.

siz anlaşıp çıkmayı kabul edecekseniz oturup karşılıklı olarak şartları konuşur belirlersiniz ev sahibi ile. sizi çıkartmaya bir hakkı olmadığı için süre vs şartı yok. nasıl anlaşırsanız öyle olur, kiracının eli güçlü bu aşamada. evin bir kaç ay geç boşalacak olması bile bir kaç yıl sürecek mahkeme sürecine göre işine gelir ev sahibinin. hatta kimileri o bir kaç ayın kirasını bile almıyor hatta taşınma masraflarına falan katılıyor yeter ki kiracı evden çıksın diye. böyle anlaşmalı şekilde çıkarsanız evi yeniden kiraya verebilirler bir hak iddia edemezsiniz. 3 yıl oturduğunuza göre şu anki aptal piyasaya göre en az 2 katına kiraya verirler zaten evi.

yok ben oturacağım, inatlaşacağım derseniz de kiranızı zamlı şekilde ödeyip devam edebilirsiniz. ev sahibi sizi yasal süre içinde mahkemeye verir o süreç de itirazı, icrası vs derken kafadan 2 yıl sürer. hatta süreyi kaçırırsa +1 yıl daha. mahkemeyi kazanıp sizi çıkartırsa 3 yıl kiraya veremez. onun takibini de uğraşmak isterseniz sizin yapmanız gerekir yalnız.

güncel bilgi 1 ay. yani aynı durumda akrabam var oradan biliyorum. 1 ay kala haber verse yetiyor. evi kentsel dönüşüm ile yıkılacaksa 1 ay kala sana haber vermesi yeterliymiş.

bu arada 6 aylığına devletten kira yardımı ve taşınma yardımı alma hakkınız oluyor.
1 ay kala haber vermesi ayıp ama. yani bu işler aylar sürüyor. son dakikaya bırakmış. tabi eğer gerçekse!

tüfe oranında ya da devletin belirlediği %25 kira artışını yap, otur oturduğun yerde. adliyeler bu tür davalarla dolu. 1 yıldan fazla sürer sonuçlanması, ayrıca kendim oturacağım diyerek seni çıkartıp başkasına kiraya vereceğini düşünmüşsün -ki öyle olacak gibi- gerçekten kendisi oturacaksa sözleşme bitimine en az 1 ay kala "kendisinin oturacağını" belirten bir ihtar çekmesi lazım. çıkmazsan tahliye davası açacak, o da dediğim gibi 1 yıldan uzun sürer. davayı kaybedersen avukatı varsa vekalet ücreti ile dava masraflarını ödersin. çok bir şey tutmaz.. işte o ihtar senin kanıtın olacak ileride. o ihtardan sonra oturmaya devam edersen dava açacak. açılan dava tahliye ile sonuçlanırsa evi boşaltırsın. bundan sonra kendisi oturmak yerine başkasına kiraya verirse tazminat hakkın olur ve çatır çatır alırsın.

ayrıca şunu da belirtmek isterim ki ev sahibinin aynı ilde veya ilçede başka bir evi ya da evleri varsa; seni kendim oturacağım gerekçesiyle çı-ka-ra-maz. dolayısıyla kaybedeceği bir tahliye davasını da açamaz. açsa bile sen kazanırsın. mahkeme ev ihtiyacının gerçek, samimi, sürekli ve zorunlu olup olmadığını araştıracak. ev sahibinin emlakçısı zarf atmış. yutup yutmamak sana kalmış. zarf atmamış olsalar bile resmi kanalları kullansınlar.

Dava açsın.
1 ay öncesinden söylemek diye bir şey yok. Kiracıyı 10 yıl boyunca çıkaramıyorsun ki.

Başkasına vereceğini düşünüyorsan emlakçıya söyle "durumum yok, çıkamıyorum evden. Elbette ev sahibinin yasal hakkıdır, ihtiyacı varsa hukuki süreçleri başlatabilir"

Huzurunuzun kaçacağını düşünüyorsanız taşınma+emlakçı parası isteyerek evden ayrılabileceğinizi de söyleyebilirsiniz.
Yasal olarak süreniz mahkemem sonuçlanana kadar. O da mahkeme açarsa, başka evi yoksa, gerçekten orada oturacaksa vs.

Mahkeme masraflarını hiç kafanıza takmayın, yeni bir eve geçseniz vereceğiniz kira farkından çok daha düşük olacaktır.

ev sahibine açık açık söyle sizden başkası oturmasını planlıyorsanız takip edeceğim şeklinde
6 ay süreniz var çıkmak için resmi bildirimden sonra (ihtarname)

Eğer anlaşıp çıkarsan ve ileride ev sahibinin evde oturmadığını tespit edersen herhangi bir tazminat talep edemezsin. tazminat talep edebilmen için seni mahkeme kararına istinaden çıkartmış olması gerekir. bu yüzden çeksin ihtarnamesini açsın mahkemesini mahkeme sonucunda çık mutlaka derim

Ben olsam bu noktadan sonra ev sahibiyle iletişimi keserim. Avukata giderim. Avukatım bu, buna konuş derim. Davasını açsın. Avukata vereceğin 5-10 bin neyse, seni o kadar rahatlatacak ki.

Yeni zam düzenlemesinden sonra kiralar daha da fırladı. Bir an önce harekete geçmen iyi olur.

Evi başkasına kiraya veremez durumu teorikte öyle. Pratikte piyasanın biraz altına birine kiraya verse, sen şikayet ettiğinde yeni kiracı ben burada kiracı değilim dese ne olacak? Demokraside çareler tükenmiyor.

Gerçekçi olmak gerekirse senin yeni bir ev bulman lazım. En hızlı şekilde.

Normalde esnafın fiş kesmesi vergi vermesi lazım. Kaç kişi yapıyor bunu? kanun bunu da söylüyor.

ilk basıştan sonrakiler full fiyat çekiyor zaten, yapabiliyorsun. Aylık akbil yaptırmış olanlar yapamıyordu ama.

Kisiye ozel derken indirimli olanlar kisiye ozel baskasina vermeyin bizi zarara sokmayin diyor.

Istanbul kart hes muhabbetinden sonra eski haline dondu herkese verebilirsin.

Foxit Advanced PDF Editor 3.10 | Katılımsız

Google'da tam olarak bu ifadeyi arat. Bu programla düzenleyebilirsin muhtemelen.

@himmet dayi

denedim bunda da aynı durum mevcut.

edit diyince düzenlenemiyorsa bilerek öyle tasarlanmıştır bence. OCR ile tarıyor normalde yazılım, yazıları düzenlenebilir hale getiriyor.

O form online olarak gitmiş ellerinde olan bişeyse kurcalamayın. Ama boş form doldurulmuş ve teslim etmeden bişey değiştirilmek isteniyorsa en kötü imaj olarak kaydedip photoshop'ta bile düzenlersiniz.

teslim edilmedi henüz, photoshop da bilmiyorum ama bakalım.

Gönder, yardımcı olurum.

himmetdayi[at]outlook.com

dosyada imza varmış, sanırım o yüzden sonradan doldurulan alanlar düzenlenemez durumda. dolduran kişi seyahat halinde olduğu için tekrar düzenlemesi biraz zordu ama söyledim tekrar yapacak sanırım. olmadı seninle iletişime geçerim himmet dayi, teşekkürler.

düzenleyeceğiniz metnin üstüne -arka plan beyaz ise- beyaz dikdörtgen ekleyip kapatın, üstüne de metin ekleyin.

@mustafakesekci

bunu denemiştim o da olmuyor.

2-3 gün içinde belli oluyor. Düşük ihtimal de olsa bulaşmış olabilir tabii. Devlet hastaneleri test yapmıyor sanırım, özelde test olabilirsiniz yarın falan.

ihtimal çok düşük bence. Sadece covid çıkan kişi maskeli olsa camlar açık olmasa bile bişey olmayabilirdi, o maskesiz olsa camlar açık olsa da bulaşmayabilirdi. Sizde her tür önlem var.

emin olmak isterseniz novacheck hızlı testlerden alın. kendiniz yaparsınız testi. internette de satılıyor.

Test tedavi değil sonuçta, şu anda covid önlemleri de yok. Bir sürü covid hastası kişi dışarda.

Haliyle test de yaptırıp covid de çıksanız ağır semptom göstermeden tedaviye başlanmayacak. Test yaptırmadan ağır semptom gösterseniz neticede hastaneye gitmeniz gerekecek ve test yapacaklar.

Kısaca test yaptırsanız da yaptırmasanız da aynı noktaya varıyorsunuz. Testin bir işlevi kalmadı artık karantina uygulamarı gevşedikten sonra.

kovit olmuş olmanız yüksek ihtimal. kendinizde de hissedebilirsiniz ama bugün yarın değil belki 3-4 gün içerisinde. sırt ağrısıyla başlıyor.

aynı banka içi minik bi havale ücretiyle gönderebiliyorsun. (çünkü aslında para bir yere gitmiyor)

Farklı banka olursa swift oluyor Amerika'dan dolaşmak zorunda kalıyor deli ücret çıkıyor.

cepteteb'de dolar/euro havale ucretsiz.

Şans meselesi.
Ben her sene git gel yapıyorum bazen tartiyorlar bazen tartmiyorlar.

Ve evet diyebilirler. Bunlar gerçekten şans işi. Yani benim bildiğim bir ipucu falan yok.

@logisticsmanager, cevap için teşekkür ederim. bunun net bir cevabını bulamayacağım sanırım. yurt içi uçuşlarda kafam biraz daha rahat oluyordu. çünkü bir şekilde idare ediliyor. hiç olmazsa da kilogram başına 10 lira öderim diyor insan ama yurt dışında hem daha az tölerans gösterilir gibime geliyor hem de kilogram başına ödenen ücret bir hayli fark ediyor. o yüzden çok kafama takıldı bu mesele. toplamda 28 kiloyu geçeceğim çok net gibi görünüyor ama fazlalığı valize mi doldurayım yoksa ikinci bir kabin bagajı alma fırsatı verirler diye ek bir çanta mı yapayım bilemiyorum.

havayolunun sitesini okuyun ama kabinde 1 kabin bagajı + laptop/kamera çantası kabul ediyorlar genelde. Biri minik valiz diğeri küçük çanta olacak şekilde iki çanta olabiliyor yani ben öyle yapmıştım. Daha da ek alınabiliyorsa al geç bence garanti olsun.

Bu arada kabin bagajını tarttıkları da oldu. Biraz görevliye göre değişiyor sanırım.

Ya ekstra bagaj hakkı al ya da hem postacı çanta hem kabin valizi yap. Kabin valizini tartmıyorlar. 1 kilo 10 Euro galiba. Öğrenciyim deyince 1. 2 kiloyu tolere ediyorlar ama hep şans. Bir de THY’nin 40 kilo olayı vardı öğrenciler için ama detaylarını hiç bilmiyorum ya da ben mi uydurdum şu an. Tavsiyem ekstra bagaj hakkı al 1 valiz daha yap. zaten 1 valizin 32 kiloyu gecmemesi lazim

@nhk ni youkosu, @durgunfoton, cevaplar için teşekkür ederim. bileti ben almayacağım. o yüzden ek bagaj hakkı alma şansım yok. öğrenci de değilim. :) daha doğru öğrenci olarak gitmiyorum diyeyim. yanımda bilgisayar götüreceğim. bir sırt çantası da kesin. bu ikisini kabine alacağım. valizi de normal bagaj olarak vereceğim. bunlar dışında bir de spor çantası yüklensem onu kabine alma konusunda sıkıntı yaşar mıyım yoksa yaşamaz mıyım kafam tamamen oraya takılıyor. aşağıya vereceğim valizi tam 20 kilo olarak ayarlayıp kalanı sırt çantam ile spor çantama pay edersem bir şekilde hallederim gibi geliyor ama hem kabine iki çanta almayı sıkıntı yapmamaları lazım (bilgisayarı valize koyabilirim) hem de oranın 8 kiloyu aşıp aşmadığına bakmamaları lazım. çünkü özellikle hacmi az, ağırlığı fazla olan şeyleri kabine almayı düşünüyorum ki valiz 20'yi geçmesin.

türkiyede de 2 kabin bagajına olmaz diyebilirler. başına gelen arkadaşım var. bu arada laptopu kargoya göndermemen lazım. havacılık kuralları gereği yolcu uçaklarında kargoda lithium ion batarya taşınamaz. normalde kargoya gönderdiğiniz bavullar da xrayden geçerek uçağa gidiyor ve içinde batarya varsa kenara ayrılıyor. ancak ne kadar hassas bir şekilde yapıldığını bilmiyorum bunun.

en sağlıklısı yanına 2 kabin bagajı alman gibi geldi bana. gördüğüm kadarıyla en az denetlenen kural bu. ama yine de şans meselesi:/

Mesela Pegasus için bırak 2 kabin valizini direkt tek parça kabin valizi kabul ediliyor. Bunula ilgili cok fazla sikayetvar.com'da dile geldigini gorebilirsin. Ama surekli bu kural kontrol ediliyor mu hayır. Bu yüzden şans faktörü de var ama cok dikkat çekici (büyük ve kaba) bi sekilde kabin valizlerini hazırlamamak faydalı.

@jjwa, @funl, cevaplar için teşekkür ederim. Daha önce kargo kısmına verdiğim olmuştu. Bu kuralı bilmiyordum. Bundan sonra dikkat ederim. O hâlde şimdi ben bilgisayar + sırt çantası + spor çantası ile uçağa binmek istersem bayağı dikkat çekecek. Diğer türlü de valiz 20 kiloyu aşacak. Karar veremiyorum ya. Ne zor işmiş. Avrupa'daki gurbetçiler neden onca yol çekip arabayla gelip gidiyor diye düşünürdüm, şimdi sebebini anladım. İstediğini at ne güzel. :D

pegasus kabin bagajini da tartiyor ara sira denk geldim. ucus firmasini yazmamissiniz sanirim ya da gozumden kacti. thy cogu zaman eger cok abes gorunmuyorsa kabin bagajini tartmiyor ve abarti boyutlarda olmayan normal gorunumlu cantalara sorun cikarmiyor. yani illa 1 kucuk canta 1 de kabin boy valiz olacak diye kurali isletmiyor. yaninda 1 canta daha varsa esneklik yapabiliyor. ama herkesin dedigi gibi bunlar sans isi, kural belli sonucta o kurali asarsan yapilacak uygulama ek bagaj hakki almak. bence en kucuk hale getirmeye calisin bagajinizi ve fazla kalan kisim icin havaalanina gitmeden once ekstra bagaj hakki satin alin garanti olsun. onceden alinca daha ucuzdu diye hatirliyorum.

@in vino veritas, Cevap için teşekkür ederim. Firma Türk Hava Yolları. Bileti ben almayacağım için ekstra bagaj hakkı alma şansım yok.

10 Gün önce Thy Ankara Amsterdam uçusunda kabin bagajını tarttırıp 2 kilo aşım ücreti aldılar. Uçak altına verdiğimiz valizlerle tartılırken görevli kabin etiketi takalım, sorun olmaz demişti ama x-ray öncesi cazgır görünmeyenlerin valizlerini tarttılar.
Bileti siz almasanız da app üzerinden ekstra bagaj, koltuk seçimi, vb yapabiliyor olmanız lazım.

Bayram uçuşunda thy kabin bagajımı tarttı ki standard ölçüde bir bavuldu. Yani thy tartmaz diye bir kural yok, şans işi. Bileti başkası alsa bile size bilet bilgilerini göndermeyecek mi? Pnr ile ekstra bagaj alabilirsiniz.

dostum bunun bir garantisi yok. geç de diyebilirler, öde de diyebilirler. bence bagaj hakkını önceden öde veya biletini ona göre al, orada kafan rahat olsun. havaalanında öde derlerse biletten fazla bagaj parası isteyebilirler.

Pegasus pandemi sırasında değiştirdi kuralı @funl dediği gibi tek kabin baganıjını kabul ediyor.

Buna insanların şikayet etmesi pek doğru değil. Ama esas sıkıntı bazı görevlilerin dikkat edip bazılarının etmemesi.

Bir de diğer sıkıntı, şansınızı denemek için kabine yüklü gidersiniz görevli kabul etmez, bagaja vermek için uğraşırsınız.

Thy de bileti aldıktan sonra kendi uçuşunuza ek bagaj alabilirsiniz. Bilet sırasında olması şart değil

Türk Havayolları ile onlarca yurtdışı uçuşunda hiç bir zaman kabin bagajım tartılmadı. Bazen kabin bagajı+sırtçantası+büyükpoşetle bindiğim de oldu. Kimse itiraz etmedi.

Bir seferinde Lyon'a giderken, gurbetçilerimiz aşırı kabin bagajı getirdiklerinden başüstü dolapları dolunca bir kısmını aşağı göndermişlerdi. Böyle bir şey yaşadım.

Her şeye rağmen fazla bagajınız olursa, kontuarda ödeyebilirsiniz.

Bir başka opsiyon da bazı eşyalarınızı gideceğiniz lokasyona posta ile gönderebilirsiniz. PTT'nin ücretleri makul. Avrupa bölgesi içinde 10 günde ulaşıyor.

@asteriks, Böyle bir imkân varsa güzel. Şu an gidiş tarihim netleşmediği için biletim de henüz alınmadı. Bilet alındıktan sonra kontrol edebilirim bu durumu. Teşekkür ederim.

@roket adam, Bileti ben almayacağım için havalimanında bahsettiğiniz durumla karşılaşmaktan çekiniyorum ben de.

@ceketimi alip cikcam, Sonradan ek bagaj hakkı alınabiliyorsa güzel. Olmuyorsa mecburen bir şeyleri elemeye çalışacağım.

@kaptankedi, Kontuarda çok yüksek bir bedelle karşılaşmaktan çekiniyorum doğrusu. Dediğiniz gibi bir şey dememe ihtimalleri de var ama öte yandan problemle karşılaşma ihtimali de var. O yüzden kafamı çok meşgul ediyor bu durum. Avrupa'ya gitmiyorum. kargo seçeneğinin devre dışı kalacağı bir konuma gidiyorum. :D zaten Avrupa'ya gitsem şunu da götürmek lazım, bunu da götürmek lazım diye çok fazla kafa yormazdım sanırım. Teşekkür ederim cevap için.

bileti sen almasan da telefondan check in yaparken bagaj hakkı alabiliyor olman lazım

evet bileti almakla bagaj isinin ilgisi yok. bilet alindiktan herhangi bir sure sonra uygulamadan veya websitesinden ucus bilgilerinizi girip eklemeler yapabiliyorsunuz ucusunuza. ekstra bagaj, koltuk secimi yemek secimi vs. gibi. bagajinizi hazirladiktan sonra ucus oncesi valizlerinizi tartip ihtiyac varsa ek bagaj eklemeniz kafanizi rahatlatir sanirim.

@roket adam, @in vino veritas, Teşekkür ederim. Öyle yapacağım artık.

amaç değer korumaksa altın.

Doların bile %8 değer kaybettiği günlerde bişey alayım o kaybı bile telafi etsin dersen mecbur risk alıp hisse veya fon işlerine girmen lazım. (ben fon almaya başladım en azından bilen yönetsin diyorum)

@nhk ni youkosu, cevap için teşekkürler. risk almak istemiyorum. zaten daha önce hep kazandığımı harcadığım için kenara para koyma şansım olmamıştı. dolayısıyla bu konulara kafa yormuşluğum yok çok fazla. hisse ve fon işleri bana çok uzak geliyor. ben de şimdilik altın seçeneğine yakınım.

Olabilecek en yüksek miktarda TL borçlanıp ev sahibi olmak şu enflasyon döneminde bence en mantıklı işlerden birisi, enflasyon bu şekilde 2 yıl bile devam etse 2 yıl sonunda evin kirasını kendi kendini ödemeye başlar.

Bankaya kredi ödemek zorunda olmak sizi hem daha da disiplinize edecektir. Temmuz ve Aralık zammiyla ciddi bir rahatlama hissedersiniz

%60 Borsa İstanbul, %40 yabancı fonlardayım şu an. korhaydut'un dediği gibi çekebileceğim maksimum kredi, minimum peşinat ile yatırımlık bir ev almaya da çalışıyorum. İçime sinen bir şey bulamadım şimdiye kadar. Bankaların verebileceği kredi miktarlarının da bu kadar canlı gündem varken günü gününe tutmuyor.

@korhaydut, @jack of hearts, cevaplar için teşekkür ederim. onu ben de düşündüm ama işle ilgili geleceğimi net göremediğim için ona cesaret edemiyorum. yani tam kredi çekmişken işle ilgili bir aksilik olur da ödemem yarım kalır diye korkuyorum. biraz karışık bir durum anlayacağınız. yoksa dediğiniz gibi kredi çekip direkt evi almak çok daha mantıklı bu enflasyonda.

Bir gün ödeyemezseniz krediyi bozar, evi satılığa çıkarırsınız. Zaten mümkün olan en uzun vadeli krediyi çekip vade sonunu beklemeden, 3-4 sene sonra elden çıkarın.

döviz/altın, fon, kripto, hisse şeklinde bölerek değerlendiririm ben genelde. kripto ve hisse daha riskli alanlar, risk almak istemiyorsan diğer ikisine yönelmeni öneririm. 20 aralıktakine benzer bir müdahaleden neden çekindiğini anlamadım. doların ya da euronun değerinde herhangi bir değişim olmadı değişen tl idi sadece. tl kazanan biri olarak ben sevinmiştim mesela neredeyse tüm birikimim dövizde olmasına rağmen.

@jack of hearts, bu seçeneği hiç düşünmemiştim. Aslında mantıklı.

@jjwa, 20 aralık müdahalesinden çekinme sebebim şu. Ben dolar endeksli olarak kazanacağım ama yatırımımı türk parası üzerinden yapacağım. Yani atıyorum ayda 2.000 doları kenara attım, 1 senede 24.000 dolar yaptı. O sırada dolar 20 lira oldu ve benim 480.000 liram var. Tam bu parayı değerlendireyim derken bir müdahale geliyor ve dolar 15'e, benim param da 360.000'e geriliyor. Benim yatırım gitti. Bu tarz bir müdahale sonrası fiyatlarda düşme olmuyor oynaklıktan ötürü üstelik. 20 aralık sonrası türkiye'de hiçbir şeyin fiyatı düşmedi. Ha şimdi o müdahale öncesine geri döndük ama 6 ay geçti aradan. Ben yatırımımı o an yapmak istiyorsam iş işten geçmiş olacak. Üstelik her şeyin fiyatı da 20 aralık gününe göre çok daha yukarıda.

Borsaya koyuyorum

bir ihtiyacım varsa bekletmeden mümkünse taksitle bile alıyorum.
artan parayı da karışık olarak dolar euro altın yapıyorum bankada duruyor. sepet mantığı yani.
kripto borsa falan takip edecek sabrım ve zamanım yok

sunu sormustum zamaninda.

www.eksiduyuru.com

acikcasi su anda hisse aliyorum. ev bakiyorum almak icin ek olarak.

@roket adam, @bora benim lan aslında, teşekkür ediyorum.

thumbs.dreamstime.com

bende Aeropress Go küçük olanı var. Ondan çıkanı espresso gibi düşünüp neredeyse bir o kadar üstüne su koyup 400ml Americano yapıyorum. Optimal ölçü aslında yukarıdaki grafikteki şeyler olmalı.(benimki oradaki Lungo gibi oluyor aslında) Ama onlarda fazla su/süt vs. ekliyorlar gibi geliyor bana. Sen orada gösterildiği gibi süt ve köpük eklersen Latte elde edersin mesela.

Yani tamamen damak tadınıza bakar :)

Kahvemi siyah severim ama ille süt koyacaksam, kahvenin yarısı kadar koyuyorum. 200ml kupada yaklaşık 70ml gibi.

Maaşlara zam geldiği an, akaryakıta, sigara filan da anında zam gelir. Dolayısıyla pek bi işe yaramaz.
Zannetmiyorum

@etna Asgariye zam gelmeden bu dediklerinize zaten zam gelşyor. Zamsız daha farklı olmayacak ki.

Gelecek muhtemelen ama sadece ona gelmesiye kalmayacak. Hhhheeeerr seye zam gelecek yine yeniden

"Zamsız daha farklı olmayacak ki"
zamsız yılda %100 artıyorsa zamlı %150 artabilir.

Bence zam gelirse Ekim Kasım gibi erken seçim var demektir. Gerçekten 2023 Haziran'ı beklerlerse kışın neler görürüz acaba çok merak ediyorum.

kart ile ödeyince illa ki banka komisyon alıyor.

Yani peşinle debit kart eşit değil. Kredi kartı ile debit komisyonu farklı mı bilmiyorum.

bankadan bankaya değişiyor.
Her bankanın pos komisyon oranları ve esnafa sunduğu teklif birbirinden farklı.

Yani kısacası aynı da olabilir farklı da olabilir. ama farklı olsa bile ikisi arasında çok az komisyon farkı olur. atıyorum mesela k.k ile %1.79 ise debit ile %1.59 dur gibi.

Hayir da oran zaten 39 kusur :)

Şu anda 39.33 (avukatımızdan aldığımız oran)
Yüzde 25 oranı Temmuz'dan itibaren olan kontratlar içinmiş (az önce haberlerde duydum)

%40’ı yuvarladım, %39 küsür olduğunu ben de biliyorum :)

@pro9it yani ben %39 küsürlü olan zammı yapabileceğim?

temmuz'dan itibaren geçerli olmalı. şansa bak benim kontrat temmuz'da başlıyor. ev sahibi %50 istiyor. istemek bedava tabii.

Evet, şu anda yapabilirsiniz.
Dün annemin bir kiracısına yapıldı.

Temmuz'dan itibaren gibi bir şey göremedim ben? Sadece Temmuz 2023'e kadar yenilenecek olanlarda yani Temmuz 2023'e kadar yapılacak zamlarda geçerli. Geçici olarak 1 yıllığına bunu getirdik demek istemişler.

not: sizin kiracı 5'inde ödüyorsa, tahminen %39 vs. artırıp yatırmıştır değil mi? Yatırmayıp şimdi size soruyorsa bilemedim.

kanun yürürlüğe girdikten sonra başlar. resmi gazetede yayınlanması 2-3 günde olur.

benim anladığım, siz bu sene TÜFE üzerinden zam yapabileceksiniz 1 Temmuz 2022 - 31 Haziran 2023 arası geçerli), ancak seneye Haziran ayında yapılacak zam yüzde 25'i aşamayacak.

dediginiz gibi kullanmistim (word, powerpoint). ufak tefek format kaymalari, bosluk hatalari filan olabiliyor. bazi karakterleri desteklemeyebiliyor. ofiste actigimda uzerinden gecmek gerekiyordu, ama isimi gordu.
excel'i animsamiyorum, tum formulleri desteklemiyor olabilir.

Bu arada iOS kullanıyorsanız Microsoft 365 Bireysel Premium Ayda 15,99 TL, Aile Premium (6 kişiye kadar) Ayda 23,99 TL hala. Ancak premium hesaba OneDrive uygulaması üzerinden geçince bu fiyatlar geliyor. Sanırım Android'de de benzer fiyatlar var yine OneDrive uygulamasında.

@himmet dayi sağolsun bir süredir ben de 15,99 vererek kullanıyorum. Libre ile uğraşmaya gerek yok bence.

evet

bir arkadaşım öğleden sonra Macbook Air almaya gitti Zorlu, Akasya vb. yerlerde yokmuş. PT.com.tr'den gidip elden teslim aldı. 16 küsur bin liraya aldığı alet şu an 21 bin.

Birkaç yıl daha sürecek gibi duruyor. Bu arada bizdeki birkaç yıllık sıkıntı daha batı pazarına yeni yansıdı gördüğüm kadarıyla, Kanada'da vs. araba almak isteyip bulamayan kişileri yeni duymaya başladım.

ek olarak, tek sıkıntı otomobil değil. Benim almayı düşündüğüm kamera bile çip krizi yüzünden az üretiliyormuş ilk parti az gelecekmiş. Her şeyi etkiliyor bu.

İngilterede de o kadar buyuk capli olmasa da benzer sorunlar var. 1-2 yil surecek gibi duruyor malesef :/ hele bir de çin tayvan'a girerse o zaman yandik

Avusturya icin- büyük sorun var. Hatta Viyana limani‘ndaki araba bölümünü kapatiiyorlar o kadar ki araba gelmiyor.

Almanyada gecen sirketten biri sifir araba icin 2023den önce gün veren bir marka yok diyordu. ne kadar dogru bilmiyorum.

Yurtdisinda kime sorsam 2023 sonuna kadar surer diyor. Dunya capinda bir sikinti var, sadece Turkiye'de degil.

Kanada ornegi verilmis, 9 ay sira bekleyen bir tanidigim var ve gelen arac siparis verdigi arac degildi. Renk farkli, bazi opsiyonlar yok. Almak zorunda degilsiniz, siz bilirsiniz zaten sira var dediler eleman almak zorunda kaldi. Marka Toyota.

Bulgaristandan bildiriyorum.peugeot ve vw grubunda bir yil sira var.sifir tir almak icin 7-8 ay beklememiz ya da liste ustunde fiyat odememiz gerekiyor.ticari minibuslerde ayni durumda.

corona aşısı yoktu firmalar bir araya geldi, bilim bir araya geldi, ve aşı çıkıp dagıtımına başlanmışken var olan çipler nasıl olup ta üretilemiyor?

Acaba nasılsa talep var ve fiyat yükseliyor diyerekten fabrikalar arzı bilerek mi azaltıyorlar, opec'in petrol için yaptıgını bu firmalar bilerek mi yapıyor?

Türkiyede krizin bir diğer sebebi düşük karlı bölge olmamız firmalar için, avrupadaki karlılıkla veremediği için fabrikalar yeterli sayıda araç gelmiyor. Aklında olan için sıraya yazıl şimdiden. Kıtlığın da pek biteceği yok gibi yakın zamanda, rfid çip üreticisi olarak biz de sıkıntı yaşıyoruz mesela.

Araç lojistiği (gemi) sektöründe birisi olarak şunu söyleyebilirim, covid sonrası inanılmaz bir geri toparlanma var. Gemiler full hatta eskiden sadece tahliye yaptığımız limanlardan yükleme bile yapmaya başladık. Gemi kiraları günlük 8k Usd’den 32k Usd’ye kadar çıktı. Bu nedenle taşıma maliyetleri çok arttı.

Ülkeye sürekli araç girişi oluyor ancak birçok firma döviz kaynaklı artışı öngöremediğinden kendi sahalarında stok tutmayı tercih ediyor. Bayilerin listesine düşen araçlar aslında aylar önce gelmiş araçlar. Bunları da zaten hemen ya galeriler yada listeye düşmeden filo firmaları kapatıyor. İşin diğer yönünde ise bu yoğun talebe karşı çip krizi nedeniyle çoğu fabrika üretimi arttırarak cevap veremiyor.

Alınabiliyor mu diye soruyorsan; evet. Alınmalı mı diye soruyorsan: hayır. Çok fazla komisyon koyuyorlar.

Kredi kartı nakit avans çekimine kapatılmış ama kartta harcama limiti olan arkadaşım, nakte ihtiyacı olduğu için, kuyumcudan kartla altın alıp, sonra nakit karşılığı bozdurmuş birkaç ay önce. Mecburen yapmış ama zarara girmiştir çünkü hem altını kartla alırken komisyon alıyorlar, hem aldığından daha ucuza satıyorsun, hem de karta hemen borcunu ödeyemeyeceksen faiz biniyor üstüne.

Açıkçası benim durumum şu, yabancı birinden hizmetin karşılığında 30 bin lira para alıcam. Adamda sadece american express card var nakiti yok. Aklıma başka yöntem gelmiyor. Mecburen komaiyona katlanacağız gibi.

ya bu geçenlerde soruldu ama hep net olmayan cevaplar geliyor :D adres verin kardeşim nereden alınıyor?

@adwokat, evet mümkün. komisyonu daha yüksek olabiliyor. hatta trendyoldan falan da -tartıp, görsel gönderen nispeten güvenilir kuyumcular var- ama biraz daha destek referans bekliyorum şahsen.

nerede komisyon daha az,
neresi komisyon yapıyor?

soruya kaynak yaptım ama belki cevap gelir.

bir de yatırımlık mantıklı geliyor bana.

komisyonu bilemem, al sat makası ise nakit alsan da olan bişey.
kredi kartı faizine gelince, asgariyi ödeyince sorun ne? hadi diyelim yıllık faiz binse bile kart oranlarına bakınca her türlü enflasyondan daha az.
en az 1 yıl kalsa gayet mantıklı alış veriş değil mi? nereyi kaçırıyorum?

@rewlack

bunun için özel bir yer yok ki. Benim bugüne kadar sorduğum birkaç kuyumcu hep "kredi kartıyla alabilirsin ama komisyonu şu kadar olur" demişti. Komisyonun az olduğu bir yer var mıdır onu da bilmiyorum ama yine de mantıklı değil. Karttan nakit avans çekip altın almak daha mantıklı. Aylık %1,8 faizi var zaten. Hatta şu an kredi çekip altın almak bile mantıklı faiz oranları bu kadar düşük, enflasyon bu kadar yüksekken kredi çekip pazardan don alsan o bile mantıklı yatırım.

@himmet, evet işte ben de onu diyorum.
tabi ben kartla taksit olayını düşünmüştüm ama kuyumcu iyice suyu çıkarmaya izin vermiyordur tabi, hem kredi kartı hem de taksit gibi.
bu durumda, kredi veya debit kartından nakit avans çekmek daha mantıklı olabilir, tabi.

taksit yasak diye biliyorum istese de yapamaz (komşu esnafın pos cihazından çekme gibi teknikler geliştirmiş olabilirler gerçi onu bilemem)

Takip ettiğim biri kartla altın alıp sürekli minimumu ödüyorum %1.8 faiz hiçbir şey diyor. Yıllık resmi %70 enflasyon olan yerde altını bekletirsen karlı çıkıyorsun.

Bu arada hepsiburada'da direkt hesaba yatırmalı altın olayı var. Satın alıyorsun bir süre sonra altın hesabına havale yapıyorlar. Hiiç almadım ama duydum. www.hepsiburada.com

Alınır dostlar. Ben hep öyle alıyorum. Normal alacak gibi pazarlığınızı yapın. En son aşamada, kartla ödeyeceğim deyin. Kafalarına göre bir fiyat söylerler. Çokmuş deyip vazgeçebilir ya da devam edebilirsiniz.

Alınan komisyonun hiçbir resmi karşılığı yok. Normalde nakit fiyatına satması lazım. Zaten pos cihazı kullanan bir kuyumcu başka ne için kullanacak?

Postan geçen işlemlerde adamın hesabına giren çıkan belli. Vergi kaçıramıyorlar. Oradaki zararı da akıllarınca müşteriye yüklüyorlar.

Kızılay Ankara Büyük çarşıda tüm kuyumcular kart ile altın satar. Altinsay, altınbaş hepsi satar. Neresi o kartla kuyum satan sorusu baya saçma. Altungold adresine girin, hesabınıza altın havalesi bile yaparsınız.