sıfır

almadım almıcam. gider o paraya kendime yemek ısmarlar daha mutlu olurum. sayısalda ömrümde 3 tutturamamış adamım. amorti bile zaten çıkmıyo :p

2 ben 2 annem. anneme çıkarsa çoğu benim, bana çıkarsa hepsi benim... ama çıkmayacak ki işte :( alışkanlık oldu diye alıyorum işte. yıllık aptallık vergisi ödemesi.

0

bir insan neden 400 bilet alır amk?

o 400 bileti tek tek kontrol edecek kadar işsiz değildir heralde zengin olduğuna göre. bi elemana verse kontrol etsin diye adamın para çıkan bileti götürüp patrona vereceğini pek sanmıyorum.. bu ne lan?

soruya cevap: biri beleş olmak üzere iki çeyreğim var.

geçen sene bir çeyrek almıştım, amorti çıkmıştı. onu bu sene verdim yeni bir çeyrek aldım :)

1 çeyrek sadece.

1 çeyrek, ailecek ortak.

6 adet aldım.

2 çeyrek aldım çıkarsa bi taneye de çıkar biz yeni yıl geleneği diye aldık çift amorti çıksa bile tatmin oluruz gibi swh

2 çeyrek

İki kişi bir çeyrek

bir tane almakla 1000 tane almak açısından, olasılık açısından büyük bir fark yok.

Kaç tane aldım: sıfır.

3 çeyrek

(bkz: peron 9 ³/4 )

@loser blueser dediğini bende düşündüm kardeşim,ben bakarken sıkılırım valla.ama senelerdir 10-15 adet alırım her Zaman'da verdiğim parayı aldım.14 adet aldım 3 tane Konya'dan 2 tane İstanbul'dan gibi her biri farklı şehirden.bu yıl 20 ye tamamlayacağım.10-15 bin çıksa razıyım :)

2 tane.
biri eşimin diğeri benim son rakamına göre her sene en alırız o rakamları.

çiçekler patlamasın, izi kalıyor.

hiç ellemesin o zaman söyleyeyim tamam bir de ufak yeğen var ona da bulaşır demiş doktor 15 gün sonra ondan da çıkar demiş yaw

sakın elletmeyin ben kucukken geçirmişim karnımda ilk çıkanı bilmedigimden kurcalamıştım 30 sene oldu hala izi duruyor.

Ben 6 yaşında kardeşimse lisedeyken atlattık. Hastalık bu her yerden kapmış olabilir.

Losyonları vardır, onu sürün ve kaşımaması için çalışın. Kaşıyıp patlatırsa iz kalabilir ama onun dışında genel olarak çok derinleşmeyen izler 1 sene içerisinde siliniyor.

Ve sadece yeğen değil, evde bu hastalığı geçirmemiş kim varsa bulaşma ihtimali var. Bilginize :)

suçiçeğini küçükken geçirmeleri normal ve iyi bir şey.
zaten hayatında 1 kere oluyor o hastalık. çok kaşınır, kaşımasınlar dikkat edin.
kremi falan olabilir doktorunuza sorun.

Büyüklere de çok yaklaştırmayın çünkü o hastalık büyükken daha ağır geçiyor diye okumuştum.

et ve yumarta gibi beslenme ile ilgili dikkat etmeniz gereken şeyler olabilir , beslenmesi için bi doktora sorun.

çenemde hala izi var :) ellemesin sakın kaşınmaması için illaki bişeyler vardır korkmayın her çocuk geçirir çok normal.

Sonrasinda yaralar daha hala tazeyken cildiyeye gidip durumu anlatin. Iyilestirici etkisi olan kremler var henuz yaralar tazeyken suruldugu zaman.

sosyal anksiyete var hafif, yapamıyorum. o derece ki, iş yerinde adını bilip 3-5 kere konuştuğum insanlara bile veremiyorum. bugün verdim ama 3 kişiye, hoşuma da gitti açıkçası, mutlu hissettim.

Göz göze gelirsem gülerek ve kafa eğerek selam veriyorum, yanlarından geçersem günaydın diyorum. Geçen gün soğuktan titrerken kafasını çevirdi biri, "Uvvv, kış geldi" deyip titremeye devam ettim. Daha da geçen gün birkaç dakika geç çıkmıştım evden, servise yetişeyim diye koştum. O sırada da servis gelmiş, oradan biri de beni koşarken görmüş, servisi durdurmuş "Geliyor, geliyor" diye. Bizim servisten koyu muhabbete girenler de var, onu yapamadım daha hiç.

Ben de biraz içgüdü gibi bu. Hani, yakınlarında biri hapşırır da "Çok yaşa" demezsen kendini bir garip hissedersin ya; bende de böyle şeyleri yapmayınca içimde kalıyor. Onlara söylemezsem, kendi kendime günaydınlaşıyorum.

Ekleme/Cevap: Serviste ben de aynı şeyi yapıyorum da, sabahları inerken binerken muhabbet oluyor. Kalanında millet uyuyor zaten ya da "Oradan gitmedin, buradan gittin. Onun evinin üç milimetre yakınından geçerken, benim evimden yedi milimetre uzaklaştın" kavgası oluyor.

@aychovsky, bizim servisteki insanların büyük bir bölümü benim o serviste olduğumu bile bilmiyor olabilir, haha :D En arkada devamlı kulaklıkla oturup uyuyan ergen gibiyim.

bundan 8-10 sene kadar evvel, MSN ve forumların hüküm sürdüğü kaotik düzende şu tip akla zarar fotoğraflar vardı pandispanya, bilmem hatırlar mısın,

(edit: linki veremedim bi türlü. avatar boyutunda "resim mesim yok sonra aşık oluyonuz" yazıyordu)

bu sebepten ötürü, sen zaten selam verme. çok güzel ya da çok yakışıklı olmayanlar versin. burası TÜRKÜYE kardeş ne bekliyon. sen selam verme evet, yanlış da anlarlar, aşık da olurlar.........

soruya cevaben, ben o gün çok nemrut ve "insanların amk" havasında değil isem, veriyorum. bakıyorum şöyle, göz göze geldiğimiz an hafiften gülümseyip başımla selamlıyorum. normalde bu tip küçük ılıklıkları abartan, "güneşin doğuşu bile bir tanrıdır aslında..." deyip çiçek koklayan insanların naifliğini sevmiyorum ama tanımadığın insana selam vermek ve karşılığında şaşırıp onun da gülümsemesi, güne başlarken gerçekten inanılmaz güzel bir şey. hele ki günümüz toplumunda.

sürekli karşılaştığın insanlar bunu kesinlikle yadırgamaz. kendileri ne kadar öküz olursa olsun, bunun "garip" bir şey olmadığını bileceklerdir. o an kah heyecanlarından, kah öküzlüklerinden geri dönüş yapmasalar bile, "hmmm kaşar iş atıyo ;) ;)" demezler.

ama diyorum ya sen yine de selam verme. enişte bey okumuyo inşallah buraları. gerçi problem değil, bu ara canım dayak yemek istiyo. adres verirse kapışırız...

Sabah işe gitmeden köpeğimi gezdirirken bizim sokakta hep aynı insanlarla karşılaşıyoruz, selamlaşıyoruz.

Gülümsüyorum ve kafamı eğiyorum ben de. Güzel şeyler paylaştıkça daha da güzelleşiyor. Bu kadar çekingen olmayın yahu.

akşamları fenerbahçe bostancı arası sahilde uzun mesafe koşuyorum. neredeyse her koştuğumda gördüğüm 3-5 kişiyle artık selamlaşıyoruz. benim hızıma yetişebilseler bi gün beraber de koşarız :)

Evet selam genellikle başımla selam veriyorum. Bazen de hiç tanımadığım bir insan bir iş yapıyorsa kolay gelsin deyip, yürümeye devam ediyorum.

hiç tanımadığım bi amca var her sabah hayırlı sabahlar kızım der servis beklerken en nefret ettiğim şeydir iyi yerine hayırlı sözünü kullanmak bir tek o adama sizede hayırlı sabahlar deyip gülüyorum :) tanımıyorum ama 1 yıldır her sabah görür selamlaşırım bi kaç kişi var öyle tanışmadığım halde görünce selam verdiğim saçma belki ama yapıyorum evet insanlara kolay gelsin falan derim noluyosa :D

selamlaşıyorum, çöpleri süpürenler, bizim apartmanda ki çocuğun inmesini bekleyen servis hosteslerine falanda mutlaka kolay gelsin diyorum.

yalnız yanlış anlaşılma dediğiniz için bir anımı paylaşmadan geçemeyeceğim; seksenlerin ikinci yarısı, biz almanya'dan küçük bir iç anadolu şehrine ilk döndüğümüzde, ablamla otobüse inip binerken şöförlere günaydın diyormuşuz alışkanlıktan. mahalle karakolunun komiseri gelmişti eve, kızlar neden herkese günaydın diyor, yanlış anlaşılıyor, lütfen uyarın, mahalleli rahatsız diye :).

@Phoebe, hahahaha benzer bir şeyden bahsediyorum aslında. Lokasyon olarak kurtarılmış bir bölgedeyim diyebilirim ama yine de "güldü, verecek" zannedilmesinden korkuyorum. Böyle olmayı da kendime yakıştıramadığım için ideallerimle toplum gerçekleri arasında iki arada bi deredeyim.

selamlaşmıyorum. sosyal fobimsi +1

orta nokta bulmak en iyisi, asla o mahallenin istediği/beklediği bir insan olmadım, bir tık aşağı çektim davranışlarımı, ortamına göre davranmaya başladım ordan çıkana kadar.

çok samimiyet algılamayacakları bir ses tonu ve yüz ifadesi ile verin selamınızı geçin, yanlış algılayanında kendi sorunu, bu kadar çekimser davrandıkça alışamıyorlar böyle şeylere. bazen üstüne gitmek lazım bu durumların. üzmeyin kendinizi :).

Sozlukte baslik vardi herkese merhaba kampanyasi diye

Hep selam verdim. Sanirim selam verilesi bi yuzum de var bana da selam veriyorlar yolda falan. Ya gerci benim yuz hafizam bombok oldugundan yolda default gulumseme seklinde gidiyorum ondan da olabilir hahahahah

Evet.
+ mahalleye girdiğimde cam silerken gördüğüm teyzeden tut, temizlik işçisine, kağıt toplayan kardeşlere, kedileri mamalayanlara, herhangi bişeyle uğraşanlara "günaydın" derim "kolay gelsin derim". Şaşırıp seviniyor insanlar. Çok seviyorum o hissi.

Bu arada öyle kuşlar ağaçlar ne güzel diye dolaşan pozitif bir tip değilim aksine nemrut bile sayılırım.

selamlaşıyorum. aynı yerde yaşadığım ya da çalıştığım insanlarla asansörde, otobüste, vapurda falan karşılaştıkça sohbet etmeye de başladık. kimi zaman insanın canı konuşmak istemiyor gayet doğal olarak, böyle zamanlarda bazen ben, bazen de karşı taraf profesyonel biçimde "görmemiş gibi" yapıyor :) ama genelde iletişim kuruluyor bir şekilde.

günaydınlaşmalı, selam vermeli ama ben de yapamıyorum. bazen yapıyorum, cevap veriyorlar ama bazen cevap vermiyorlar. cevap verseler bile bana yarım ağızla verilmiş bir cevap gibi geliyor bana. onun için özellikle üzerinde durduğum bir konu olmuyor bu.

fakat yurt dışında yapıyorum, çünkü orada herkes selamlaşıyor günaydınlaşıyor. çok da güzel oluyor. mutlu hissediyorum o zaman.

Mahallede birkaç tane yaşlı amca var birbirimizi pek tanımıyoruz ama ne zaman karşılaşsak, sanırım sakalımdan dolayı, selamun aleyküm diyorlar bana. Ben de ayıp olmasın diye aleyküm selam diyorum. Üstelik ateistim. Böyle böyle çaktırmadan bonus sevap biriktiriyorum galiba.

sima olarak tanıdığım insanlara duruma göre ya başımla selam veririm ya da gülümserim. şartlar müsaitse günaydın, iyi akşamlar derim. sohbet açan olursa da konuşurum. :)

hatta bu sabah karşılaştığım bir amcayı anlatayım;

otobüse bindim, tanımadığım 70'li yaşlarda, kasketli, yelekli standart bir amcanın yanına oturdum. oturur oturmaz "hayırlı cumalar" dedi, elimi sıkmak istedi. sıktım, "hayırlı cumalar" dedim oturdum. direk "ben de simit satmaya gidiyorum, artık 10-20 ne kadar kazanırsam" dedi, "hayırlı işler olsun amca" dedim, teşekkür etti. 5-6 dakikalık bir yolculuktan sonra inerken "hakkını helal et, hadi kolay gelsin" dedi indi amca.

yani demem o ki çekinmeyin konuşmaktan. bırak konuşmayı, amcaya sarılasım geldi benim :)

@orient blue: tek seferlik karşılaşmalarda hele de öyle tontiş insanlara karşı ben de çok sıcağım. Lafını bölmeyeyim, ayıp olmasın diye otobüsten inemeyip yolumu yarım saat uzatıp geri döndüğümü de bilirim hahaha :D Ama bu insanlarla haftanın 5 günü karşılaşıyoruz diye bi kere selamlaşmaya başlarsak her gün selamlaşmamız gerekir. Bu şekilde en az 5 kişiyle de karşılaştığım için kestiremiyorum hamlemin doğru olup olmayacağını :D

Hiç tanımadığım kişi olunca ben de çekiniyorum. Hatta, bunu ülke dışında fark ettim. Karşıdan biri gelince ilk tepkim refleks gibi göz kaçırmak olmuş. Sonra da kendime kızdım çok "Ayıp ayıp, insan karşındaki. Azıcık insan ol" deyip alıştırdım kendimi ama hala yolda yürürken karşıdan gelenlerle çok selamlaştığımı söyleyemem. Ama durakta her gün bekleyen insanların komşudan, servistekinden, iş yerinden bir farkı kalmıyor. Her gün gördüğün kişi artık. Markette, orada burada görsen tanırsın. O zaman normal normal konuşuyorum.

bazen. insanlar hemen ahbap oluyor benle, o yuzden cekiniyorum biraz.

Kadınlarda güldü verecek fobisini oluşturmayı başarmış toplumun ben... İnsan gülmeye de çekiniyo yuh lan. Ben de ne cool ne karizma kız diye hayran olup tanıştıktan sonra içinden dümdüz insan çıkanların olayı ne diyodum, bu olabilirmiş.

Ben konuşuyorum ama kimisi cevap vermiyor kıl oluyorum. Kadiyer kız erkeğim diye gözüme bakmıyor fazla konuşmamaya çalışıyor. Medeni semtlerde iyi insan kılığına giriyorum. Taş devri semtlerinde fred çakmaktaş oluyorum. Böylece dengeli ve adil bir mutluluk oranı yakalamış oluyorum.

Ben bir zaman sonra yuz ifadesiyle ya da kafa sallayarak selamlasmaya basliyorum ister istemez. Karsi taraf buz gibiyse yapmiyorum ama. Bazisi mahkeme duvari oluyor.

Turkiye'de kadin erkege yaparsa yanlis anlasiliyor ama. Kisir dongu iste bilirsin.

nedense insanların çok konuşulası bulduğu bir yüzüm, tek anlık dahi olsa ben konuşmasam da karşımdakiler muhakkak konuşuyor. süreklilik durumu olsa neler çıkacak kim bilir. kendi adıma öyle birine uzun süreli denk gelirsem gülümseyip başımla selam veririm, o kadarı da yeterli oluyor zaten.

Ben yaparım da, senin kadın olarak yapman sakat durumlara sebep olabilir bizim coğrafyada. Muhite de bağlı tabi.

Bir de gecen gun hic tanimadigim biri "naber canim yaa" diye ustume yurudu. İnsanlar cok sicak kanli:))

erkeklere:
milletle selamlasmak istiyorsaniz cok sakal birakin, yuzde yuz calisiyor. sac uzun olmayacak ama.
bir ara sacim kisa sacim kadar da uzun sakalim vardi, vapurda yolda millet selamun aleykum cekiyordu :D

hatun kişiler için durum daha farklı muhtemelen, ama bir erkek olarak benim şimdiye kadar pek fazla selamlaşmama nedenlerim şunlar oldu; öncelikle çok rastlantısal karşılaşmalar olmaları. tanımadığın etmediğin insanlar, her gün denk gelme ihtimalin varsa yapışabiliyorlar. bir de kendi içine dönük bi halde kalma ihtiyacın varsa, özellikle içinde bir sürü dert, kafanda odaklanmak istediğin sorunların olduğu zamanlar muhabbet çok sıkıcı geliyor. bir de seni azıcık sevdilerse gerekli gereksiz herşeylerini anlatma moduna girip kafanı iyice ütülüyorlar. yani böyle şeyler de başıma çok geldiğinden, tamamen kapatma halinde oldum kendimi çoğu zaman. bir de müzik olayı var zaten, çok daha cazip geliyor muhabbet vs.den, kulaklığı taktığın an da direk kopuyorsun zaten dışardan. ama iyi hissettiğim dönemler çok değişiyor olay, bazen ben bile şaşırıyorum. çok kendiliğinden oluyor o zaman da selamlaşmalar zaten.

Ben selamlaşıyorum, hatta bazılarıyla epeyce muhabbet de ediyorum. Seviyorum yeni insanlarla tanışmayı.

Dengesiz bir sosyofobim var. Bazen yapıyorum bazen yapamıyorum. Yapmıyorum da değil istesem de olmuyor.

O an nasıl denk gelirse çekingenliğim :/

asdfghjk olaya gel.

silinir mi bu ya bırak kalsın. insan değilmiş gibi davranınca itibar zedelenmiyor da bunu yazınca mı zedelenecek. hiç bir şey olmaz..

kaldirma hayat zor demissin bu da hayat.

kesinlikle kaldırma. itibar zedeleyici bir şey göremedim ben. eğer zedeliyorsa, resmi bir şekilde kanzuk a mail atarlar ya da dava açılır entry kendi kendine silinir zaten.

sarışın bir avukat vardı onu örnek alsınlar.

Sözlükten yazıyor ya o hesap hacklendi olayı yemez. Bana mesajda "esas patron bu entryi gördü markasının peşinde koşan ve önemseyen biri keşke onunla tanışabilsen" dedi ulan bu kim o diye bir araştırdım esas patron dediği bana bu eziyeti çektiren herifmiş

silme. hayat bu.

kurum itibarını sen zedelemedin, seni oraya çağıran zedeledi, aynen böyle söyle ve kaldırma.

bizim ülkede ikcılar bilgiyi potansiyeli ucuza almaya çalışırlar. kalsın hatta rezalet başlığı bile aç :D

O herif benden özür dilemedikçe entryi silmem
Derim ben olsam

kaldirma derim ben de ama, adam boyle bi sey olmadi isi alamayinca itibari zedeliyor diye dava acarsa yapabilecegin bir sey yok. o acidan kotu.

@bohr bende aynısını diyorum dava açacak kadar ileri giderse mahkeme sildirir zaten. sana da bir şey olmaz. meltem banko da o kadar entry silindi itibar muhabbetine, yazarlara sadece gg entry silindi diyor o kadar.

demem o ki, kalsın entry çok istiyorsa mahkemeye versin sildirsin.

bence sakın ama sakın silme.
aklı başına gelsin. zaten ticari itibar zedeleniyorsa kanzuk bey müsamaha göstermez. yersen :)

Silmeyin. Eğer güçleri yetiyorsa kendileri sildirsin. Ben de "itibarları zedelendiği için entry sildiren ve bir daha herhangi bir şekilde ürünlerini almayacağım kurumdur." entrysini, noktasına virgülüne kadar başlıklarına yazayım.

Mesaj atarlarsa 3 yumurtayı 2 yumurtaya düşürmelerini salık veririm.

silme kalsın. vay mnk. mühendis adam 1500 istemiş davarın yaptığı muameleye bak sen.

Ben olsam ben de silmem. Bi hakaretiniz saygısızlığınız yok entry'de. Onların? Pek çok var.

silme güzel kardeşim.

ben adamı sevdim.

"4.500 maaş+prim+yol ve yemek+şirket arabası vererek işe alsın, bazı cümlelelerimi yumuşatayım" desene :)

arada bir aldığım bir markaydı. zaten aktarlardan almak taraftarıyım, bundan sonra yanına yaklaşmam.

Dokunma

Ben adama dalardım kesin bana böyle bir tavırla yaklaşsa. Sen yine iyi enrty yazmakla kalmışsın.

Silme kesinlikle.

Sen kaldırma, o kafaya takip sildirirse sildirsin. Hey allam insanı delirtıyo bunlar işte, el yazımı ne yapacan göt deyip çıksan görüşmeden iyiymis ama bana konuşması kolay şimdi tabi..

Ezik ve uzlaşmacı bir karakter yapım var, bu doğrultuda cevap veriyorum: sakın silme.
Adamın söylediklerinin haklı olup olmadığı önemli değil, tarza gel, üsluba gel.
Marka olarak etkilemez beni, zaten başka baharat markası yok, baharatlarından bir şikayetim de yok. Ama böyle ik'cı tipler en gelişmiş firmada bile olabiliyor anladığım kdarıyla.

Yoo kurum itibarını zedeleyecek bir şey yok olan durumu yazmışsın. Silme. Bak bana faydası oldu mesela bu entry'nin, 1500 lira maaş alabilmek ne laflar çekmek gerekiyormuş diye bir kez daha anladım.

+ bi de para iste. 300 lira verin siliim de. Bu kadar ticari deha barındırıyor madem içersinde sen de anladıkları dilden konuş onlarla...

sakın silme abi bu ne ya okurken ayar oldum. Oh olsun batsın itibarları, zedelensin yok olsun. Bu davarlar azalarak eksilsin toplumdan.

sil, boşver.

efsoymuş harbiden. bence de kaldırma.

Ben de bağdat baharat markası bana köklü büyük gelirdi algısı bu ama artık büyük, kurumsal olmadğına eminim köklü müdür bilemem araştırmıcam çünkü benim için bitmiştir marketlerde. İnsana saygısı yok eski bakkal muhabbetleri "kurumcuk" seni Bağdat :)

geri adım yok.. tayyip e küfür etmediğin sürece bi cacık olmaz... doğrular ne zamandan beri itibar zedeliyor..

adam gibi özür gelirse vicdana kalmış..

yoksa koyver gitsinnn

geri adım atma. madem markasına düşkün biri bunu profesyonel olmamanın sınırlarını zorlamadan düşünecekti. bu sana olan önerim.

benim düşüncem;

jkdslfzdfjkgkfgjfkg. adam çok realistmiş ne güldüm sabah sabah :D

silme ve entriyi bir kenara da kaybet. silinirse mahkemeyle falan haber ver, organize girelim olaya. patron eğer bu yazılanlardan utanıyorsa böyle davranmayacaktı.

interneti küçümsemeye devam etsin böyle tipler. sakın geri adım atma.

entry i aldım kenara, mahkeme sana sildirirse ben yazarım başlığının altına.

o entryi patrona gösteren ekşiyi tanımamış daha. yazık oldu bağdat baharata.
silme entryi bencede.

senin gururun zedelenmiş o ne olacak?

ben olsam, hakkında böyle yazdığım bir marka gelse sil dese, "sikerim ticari itibarınızı" derdim de, sen deme tabii, derdini güzel anlatmışsın.

adam olacaklar, insanlarla güzel konuşacaklar, paraları var diye kimsenin gururuyla oynamayacaklar.

böylelikle iş başvurusuna giden herkes, okur görür ve bunu bilerek gider ya da gitmez, silersen, en az 1 kişinin daha gururunu kırma tatminini yaşatacaksın o adamlara.

hatta ben olsam bir editle bu durumu orda anlatırdım sanırım.

mühendisliğini boşver de, insansın önce, adam olacaklar, insanlarla insanca konuşacaklar.

silme ya. adamın konuşma tarzına bak. itibarı zedeleniyorsa doğru düzgün konuşsun insanlarla. okurken ben sinir oldum.

Sakın silme dert olsun herife...

silersen adam değilsin, silme.

silersen bir daha konuşmam.
adama bak sen ya yüzsüzlüğün bu kadarı. bağdat baharat alırdım hep, yemin olsun bir daha alırsam en adiyim.
hatta o entry'ini facebookta yüzlerce arkadaşımla paylaşacağım. herkes paylaşsın.
sonra sana mesaj atan o arkadaşa söyle, patronuna haber versin hem sözlüğü hem de burayı okusun.
terbiyesiz herifler sabah sabah sinir oldum yahu.

kardeşim burdan destek almaya çalıştığının farkındayım. desteğimiz tam. sakın silme. eğer gerçekten böyle bir olayı yaşadıysan ki gerçekçi duruyor. arkasında dur. yorumsuz anlatmışsın işte. yorumsuz bir şekilde ticari itibarının zedelendiğini düşünüyorsa yaptığının yanlış olduğunu da biliyor demektir. özür dilenmeli.

Silme hocam. Hukukçu arkadaşlar bir şekilde sana fikir verecektir.

silme.

bu vatandaşın linkedin profili falan varsa bana iletir misin? sözlükten mesaj olarak da olabilir.

bende silme diyorum

şurada fotoğrafın altına bir kaç arkadaş yorum yazmış.
herkes yorumlarda katkıda bulunsun.

www.facebook.com

sakın silme.çalışanlarına verdikleri değeri herkes görsün rezil olsunlar ellerine sağlık.

kesinlikle silme. yarın başkası aynı kişiyle iş görüşmesine gidebilir. en azından kiminle ve ne ile karşılaşacağını bilsin.
ayrıca görüşme aynen aktarıldığı gibiyse, ortada itibar zedeleyici durum da yok. entry'de firmanın ürünleri hakkında kötüleyici bir içerik yok. sahibine de bir hakaret, iftira yok.

İşin büyüyeceği filan yok SAKIN KALDIRMA.

Öğrenmiş oldum bir daha nah bağdat baharat alırım.

Burada hukuksuz bir şey yok SAKIN KALDIRMA.

Bu arada adam senin gururu s.ip atmış kaldırırsan bir de tatlı niyetine sürttür derim.


+Madem hesap yapmayı iyi biliyor ticari iibarını zedelediği değeri paraya çevirsin yüzde 55'ini sana ödesin öyle de.

madem ticari itibarları zedeleniyor, o zaman ticari itibarını zedeleyecek hareketlerden kaçınsınlar.
entry'yi silme dostum, her okuyan ne olduğunu anlasın bunların.

Hahahah bir şey diyeyim mi adam haksız değil :) Asdfsgdh

aynı tavırla cevap vermek lazım aslında.

misal

+ bak şimdi sen sözlük işini bilmezsin. senin dediğin olmaz gel benim dediğimi yapalım. şimdi sen bir sözlük hesabı açıyorsun yazar olmayı bekliyorsun. zaten anlamadığın için epey sürer haksız mıyım ? haklıyım. neyse zor olursun ama nasılsa bir gün olursun işte oldun mu? diyelim oldun. şöyle 1 ay sen aralıksız günlük benim entrylere şükela veriyorsun. sen şimdi şükelayı da bilmezsin yenisin ama neyse öğrenirsin. sonra bakarım benim karma 50 puan artmış mı artmış diyelim. benim karmanın artış oranına göre ben entryi editleyip firmanın lehine entry girmeye başlarım. karmam ne kadar artarsa firmanın lehine yapacağım yıkama yağlama sana o derece döner. sen şimdi biraz düşüneyim dersin. düşün tekrar dön bana bakarız karmam zaten artmışsa yapacak bir şey yok eğer artmamışsa dediğim gibi hallederiz. hadi bakiyim.

silme arkandayız

herkes görsün bu terbiyesizi. onun kurum itibarına ben ...

destekliyorum seni.
keşke adama 2 laf soksaydın.
utanmaz kepazeler.

imza kampanyası başlatılsın bence. sözlüğe biri açsın.
adam seni çağırıp özür dilesin

Bu adamla çalışmak isterdim ben...zeki biri. dr. house a benzettim karakterini

şuradan bile belki iş çıkar umuduyla adama yalakalık yapan çıktı ya, pes!..

ya o değil de şimdi bu olayın karşı tarafı hiçbir cevap vermiş ya da açıklama yapmış mı?

Ticari menfaatlerin besledigi profesyonel yalan mekanizmalariyla donatilmis tuccar-burjuva pacavralarina mi inanmak daha makul yoksa yeni mezun bir muhendise mi? Ben tarafimi seciyorum, sakin silme kardesim. Facebookta gercek kimligimle de yorum yaziyorum, arkandayim.

silme kardeşim. senin itibarı zedeleyici bir şey yaptığın yok. adamın yaptığını yazmışsın. olay bu. adam olmayı öğrensin önce o pezevenk.

sözlükten de yüzlerce kişinin desteğini almışken sakın silme. bu adamlar kendilerini eleştirmek isteyen insanları susturdukça böyle yüzsüzleşiyorlar zaten.
silme de akıllarını başlarına alıp bundan sonra çalışanlara ve iş başvurusunda bulunan kişilere insan gibi davransınlar.

Bence de sakın silme.
Burada ticari itibarla ilgili bir şey yok, burada iş görüşmesi sırasında gurur kırıcı davranmayı, karşısındakinin kişiliğini zedelemeyi, kabalığı terbiyeli biçimde anlatmış bir yazı var.

Burada, nitelikli insanların nasıl sindirildiğinin serzenişi var.
Bu yazı bir iddia niteliği taşıyor ancak bu iddia karşı cephede bulunan kişilere hakaret içermiyor, aksine hakarete uğrandığının beyanı durumunda.

Nasıl ki siz bunu kanıtlayamazsınız onlar da aksini kanıtlayamazlar ki zaten iş görüşmelerinde bu sebeple işveren oldukça rahat konuşuyor, çünkü iş görüşmesinin hukuka uygun biçimde yapılmasına ilişkin bir tutumu, çoğu kurumsal firma bile benimsemiyor.
Zaten görüşmeler kayıt altında olsa işe alacakları insanı nazikçe sıkıştırır ve tahlillerde bulunmaya girişirlerdi, böyle saçma sapan bir tavır görülmezdi.

Kaldırma.

Silmeyin. Kendi etmiş, kendi bulmuş. Ticari itibarını düşünen "kurumsal" bir firma çalışan memnuniyetine sözde de olsa önem verir. Karşıdakini ezip bedava işçi / köle bulma işine girmemeli.

Ekleme: Yukarıda çok küfredenlerinkini silmek zorunda kaldım, arada minik küfretmiş olanlar editlerse çok mutlu olurum. Ticari itibarımız zedeleniyor, Google'dan azar işitiyoruz.

sana mesaj atan, o firmada çalışan eleman ile patronuna bu sözüm. adamsanız çıkın karşıma.

kanzuk'a sildirtsin sen kendin silme hocam

Bunu daha önce de okumuştum :D
silme hacıt. öyle kafasına göre dalga geçmeye benzemez milletle. Saygıyı bilmiyorsa öğrenir artık.

silme. süründür amk. rte'ye hakaret olmadığı sürece kaldırmazlar. kaldıramazlar. sonuçta bir hakaret yok. olayı anlatmışsın.

silme yahu,soruşturma yersen ifade verirsin biter ,daha fazla büyümez,bu entry'yi gördükten sonra oraya giden de görür ne olduklarını,silecek ölçüde fevrilik yok,hatta hiç fevrilik yok,mis gibi bir entry

ben olsam ben de silmezdim.

birincisi o görüşmeyi yapanın patron olduğu çok belli. patron haricinde kimse bu kadar ince hesap yapmaz. İK dediğiniz yetkili kişi bu hesaplarla uğraşmaz asla. bilmez bile sigorta vergi falan... büyük ihtimalle o kadar kurumsal bir firma da değildir iş görüşmeleri için ik falan yoktur yani. patron şirketi sonucta.

ayrıca kimse seni silah zoruyla oraya götürmedi. adamın firmasında pozisyon varmış başvurmuşsun ve görüşmüşsün.

yürüsün gitsin bedavaya çalışacak lise mezunu alsın o zaman çok meraklıysa. sen kendini ezdirme. 4 sene artı 11 sene bununla uğraşmak için çabalamadın kardeşim. sağda solda garsonluk yapsan daha cok kazanırsın düşün.

sakın silme. bak, hepimiz destekliyoruz seni.

ezdirme kendini.

abi bu kadar adam arkanda, gözünü seveyim silme. dava açılsa bile tek yapılabilecek şey entry silinmesi. bunu hem yusuf yerkel, hem de meltem banko davalarında gördük. silme ki senin gururunu zedeleyen adam itibarım zedelendi edebiyatını bırakıp insanlara nasıl davranılacağı konusuna biraz kafa yorsun.

Silme diren.

günaydın. silme. :)

hala bir önemi var mı bilmiyorum ama bence de silme. insanlar görsün ibret alsın. boykot etsin.

banada çok donuk gelmişti ne biçim rol yapıyor bu herif demiştim sonra alıştım ama evet var bi gariplik bende izlerken rahatsız olmuştum.

Bence tamamen Pablo'yu yansıtıyor. Donuk, sert mizaçlı ve ciddi.

ben çok başarılı buldum şahsen. tamamen pablo escobardan kaynaklı durum. adam bayaa çalışmış role dizi öncesi

ya ben bunu kendime dert edindim biliyo musun. bi yandan, dediğin gibi, çok eğreti geliyor bana. izlerken "anaa wagner moura lan bu" diyorum, o escobar havasını göremiyorum. diğer yandan, herifin pantolonunu düzeltmesi bile efsane. benim için sanırım moura'nın kendisi, escobar'ın önüne geçiyor şu durumda. yani "escobar"ı izlediğimi hissedemiyorum ve bu yüzden eğreti durduğunu düşünüyorum. buna karşılık, wagner'in kendisi escobar'dan daha karizmatik duruyor, o yüzden de "oo süper" diyorum. kafam karışık valla bi türlü karar veremiyorum iyi mi oynuyo kötü mü oynuyo.

Hiç alakası yok bence. İnanılmaz iyi yansıtıyor atmosferi. Ben bayıldım.

christmasta sevisilmez. mubarek gun. new years eve olmasin o?

Biz munafiklara her gun krismis.

Ülkecek çok kötü bir sene geçirdik çünkü. Ülkeyi bırak bence dünya olarak sanki son yılların en kötü yıllarından biriydi. insanlarda moral kalmadı tükendi.

bende de yok. yaşım ilerledikçe her sene azalıyor gibi geliyor. :(

yahu arkadaslar bahsettiginiz sey yeni yil. christmas degil. turk milleti olarak 24-25 aralikta herhangi bir "eglence" planladigimizi hatirlamiyorum.

haci milletçe fakiriz bu sene.

türkiye için söylediğini tahimin ediyorum. valla benim bildiğim türkiye'de christmas ruhu ölü doğdu sonra ölüsüne tecavüz ettiler.

ama şunu söyleyeyim christmas'ta parti yapılmaz. burada insanlar bir araya geliyor, şarkı söylüyorlar, vakit geçiriyorlar. genelde de zaten aile bir araya gelir yemek yenir vs. türkiye'de 24-25 bir şey yapılmaz.

parti yılbaşı gecesi yapılıyor.

para yok

yahu adamın ciddi ciddi christmas'tan bahsettiğini sanmıyorum. yeni yıl, yılbaşı heyecanı için söylemiş işte. krismıs die de geyik yapmış.

@hushhush hay agzini yiyim aynen!

Kış gelmedi bu sene, kesin ondan.

bizde yemekleri kestiler o şekilde etkiledi fakat sizi hangi açıdan etkiler bilemiyorum.
her departmanın aracı vardı işi olan alıyordu.her yıl kiralıyolarmış meğer onları bu sene oda iptal işi olan kendi aracını kullansın dendi. büyük bir zam beklemeyin size yok işçilere devlet verdi zaten dendi vs vs. bazı yan haklarınız kısıtlanabilir sizinde.

diyelim ki 1300 TL maaş alan bir personelsin.
asgari ücreti devlet de yaptı 1300 TL. eee senin asgari ücretli personelden biraz daha kalifiye olduğun için aldığın fark ortadan kalkacak ve sen de maaşına zam isteyeceksin. sonra senin bir üstün ve bir üstü derken iş büyüyecek.

mikroya vuracak olursak da bir örnek vereyim,
babamın oturduğu sitede güvenlikli ve 5 tane güvenlik çalışıyor. bu güvenlik görevlileri bir güvenlik firması tarafından istihdam ediliyor. Şimdi hepsinin maaşına zam gelecek ve site aidatı 300 TL'den 500 TL'ye çıkacak.

özetle böyle işte.

arkadaşım iki gün önce dnr'da çalışmaya başladı.
dediği şey şuydu:

"asgari ücrete zam geleceği için elemanlarını azaltıyorlarmış. ikisinin yapacağı işi yapabilecek birini arıyorlardı".

sanırım iş bulma, işten çıkarma ve hizmetlerin zamlanması konusunda etkili olacak.

site aidatı 300 lira iken 500 liraya çıkacak. oysaki 60 hanesi olan apartmandan toplanan aidat, 5 tane güvenliğe gelen 500 lira zam için 350 olmayı gerektirirken fırsattan istifade fahiş fiyat istenecek.

alım gücünün de düşmesine sebep olursa hiç kimseye faydadsı olmadığı gibi herkese zararı olacak.

bizim operasyon belirli departmanları doğudaki ofislere kaydırmaya başladı bile.

en son istenen kesinleşti gibi. zam verildi ama bu kez de işveren rahatsız :)
bir işveren de (en azından kendi içinden) demiyor ki:
bari şu ana kadar çaldığımıza sayalım.
normal mesai saatinin üstünde, saatlerce çalıştırıp belini büktüğümüz,
hakkını veremedeğimiz işçinin hatrına sayalım bunu.
muhasebede yaptığımız üç kağıtçılıklara sayalım.
yaptığımız yolsuzluklara sayalım...
herkes dürüst işte :)
ama adamın o kapitalist beyninde bir hedefi var:
çok kazanmak,
nasıl olursa olsun kazanmak,
hep kazanmak,
başkalarının canı acısa da kazanmak...

sonrasında şirket vizyonu, misyonu saçmalıkları ıvır zıvır...

asgari ücret değişmeden çok önce operasyon bölümlerinin çoğu anadoluya kaydırılmıştı zaten. şimdi de servislerin sayısı azaltılıp güzergahları uzatıldı. bir de servislere taşeron (outsource) elemanların binmeleri yasaklandı.

benim çalıştığım firmalardan bazıları, üretimi yurtdışına kaydırmaya başladı bile. bulgaristan'da brüt asgari ücret 500 Euro civarındaymış, biz daha yukarıda kalıyoruz. Mevzuat saçmalıkları ve 356 çeşit vergi de cabası.

üstteki arkadaşlar +1
fakat söylemek istedim, dahinnotha demiş ya d&r'da artık 2 kişinin işini yapacak 1 kişi arıyorlarmış. Yuh yani iş yükü artmadan maaşın artması gerekiyor zaten olay o, böyle yaparlarsa işler yine boka saracak. Sonra Türkiye'de niye kimse işini iyi yapmıyor?! Azıcık maaş, üstüne aşırı yük, orada çalışan kişi müşteri memnuniyetini falan da düşünmüyor işte daha akşam yapması gereken bilmemkaç tane (ek!) işi düşünüyor.

arkadaşlar. ağzımıza sıçılıyor. başka hiçbir şey demiyorum.

bugün mng kargo geldi, asgari ücretteki artıştan dolayı %15 zam yaptığını açıkladı.
matbaacı geldi, asgari ücretteki artıştan dolayı bi çok üründe %20'ye yakın zam yaptığını söyledi.

fazla sürmez çevredeki restoranlar da zamdan etkilenir.

bu kadar hayasızca bu zammı yapan herkesin alalh belasını versin.

şimdi de biz çıkıp mecburen, asgari ücretli personel çalıştırmıyor olmamıza rağmen %15-20 arası zam yapacağız çünkü bizim tedarikçilerimizin tümü zam yaptı.

allah belasını versin.

yav benim de anlamadığım asgari ücretin artacağı kesinleşti mi ki mng kargo falan zam yapıyor? firmalar zam yapıyor? biz de mng kargo ile çalışıyoruz. bize bir şey demediler daha. ben kesinleşmedi diye biliyorum.

patron gene her sene araba değiştirecek, patronun büyük kızı amerkikadaki okuluna devam edecek, oğlu özel okuluna devam edecek, karısı ile senenin min. 1 ayını yine yurtdışında geçirecek.

türkiyede kimse kazandığı paradan feragat etmez patronsa, zatn devlet de onu korur her şartta
olan işçiye olacak, 2 çalıştırılırken, biri çıkartılacak, kağıt üstünde verilip, elden bir kısmı geri alınacak vs.

hayır diyen kendini kandırıyordur

bizde bir değişiklik yok. patron şirketi olmadığımız için herkesin maaşlarına zam gelecek. asgari ücret alan kimse de yok şirkette. fırsatı bulunca yapıştırıyorlar zammı. pişmiş keller he.

not:yabancı sermayeli özel şirket.

Aldığın her şey pahalılaşacak hacı. Bir kebapçıda bile 17-18 liradan aşağı kebap bulamayacaksın 1 yıl sonra. 2017'ye girerken bir lahmacun ortalama 5 lira falan olur bu gidişle. Hayat pahalılığı artınca sen de daha fazla maaş isteyeceksin tabii(sen derken aslında maaşı 5 bin tl altında olan herkesi kastediyorum, belki siz bireysel olarak yoksunuzdur).

evet yapılabilir güzelmiş.
fakat :) ihtiyacı olandan çok olmayan alır amacına ulaşmaz gibi geliyor bana ama yinede denenebilir.

onları gelir bir kişi alır, satmaya götürür. gerçekten ihtiyacı olan kimse de faydalanamaz bu güzel fikirden. bu ülkede bu kafayla böyle olur maalesef. acı ama gerçek :(

direk aklımıza @loveinaflipbook'un dedikleri gelse de yine de bu tür güzel davranışlar desteklenmeli. belediyelerin klasik hizmetleri var eski giysiler için ama verilen örnekteki gibi hareketlerin insanlarda iyi niyet uyandıracağını, daha iyi birer insan olma konusunda motivasyon yaratacağına inanıyorum. bir ara italyada galiba askıda kahve, askıda ekmek gibi hareketler örnekleniyordu mesela, çok güzel şeyler bunlar.

benzeri osmanlı'da vardı:
(bkz: sadaka taşı)

Yapılabilir tabii. Yalnız kış geldi, yağmur çamur, toz... giysileri muhafaza etmek biraz zor.
Bence giysiden çok yiyecek ve ısınmayla ilgili çalışma daha iyi olur. Çocuklara süt, yumurta...
Evinin önüne asma sistemi de hatalı bana göre. Mesela giysi paylaşmak isteyen evinin önüne asacak ama ona ihtiyacı olan o bölgede oturmuyor. N'apacak sokak sokak dolaşıp kıyafet mi arayacak.
Bir örnek vereyim geçen sene yardıma ihtiyacı olan bir aile vardı. Genç bir kadın iki ufak çocuğu var. biri yeni doğmuş. ben de o doğum tebriğine gidince gördüm halini ahvalini. hiç söylemiyor da. babanın işi yok. evlerinde halı bile yok. koltuk vs zaten yok. bir kilim, birkaç minder, yatak, kap kacak, ufak bir tüp. Biryerden soba bulmuşlar ama yakamıyorlar pek fazla çünkü yakıt alacak paraları yok. Ev rutubetli, kadın etraftan bulduğu çalı çırpı odun parçalarıyla idare ediyor. Kah belediyeden yardım aldık, kah kendi çabamızla bişeyler ayarladık evin eşyalarını iyileştirdik. E, ısınma ve yiyecek n'olacak... Babanın işi olması lazım ki karınları doysun ev ısınsın. Babaya iş bakıldı filan. Evlerine gitmesem ne çocuğun ne annenin kıyafetinden durumlarını anlayamazdım.
Yani ihtiyaçlı kimselerin kıyafet bulması o kadar zor değil, herkes giymediği kıyafetlerini bi şekilde veriyor, torba içinde yola bırakıyor. Kendilerine borçlu olduğumuzu düşünmek yerine hor gördüğümüz kağıt toplayıcıları, hurdacılar da alıp ya kullanıyorlar ya çevreleriyle paylaşıyorlar.

İzmir'de belediyelerin sivil toplum kuruluşlarının bu tür uygulamaları var. mesela ksk belediyesi bünyesindekinin adı elele butik. başka insanlarla paylaşmak istediğin ne varsa hazırlıyorsun. ister kendin götürüyorsun istersen gelip alıyorlar.
sadece kıyafet değil, kitap, mobilya, beyaz eşya, mutfak araç gereçleri...
Ege üniversitesi'nde çydd'nin yürüttüğü bir butik var, öğrencilere yönelik.
Dükkanın önüne palto askısı koyup torba içinde ekmek asan fırınlar görüyorum. İhtiyacı olan alabilir diye kağıt asıyorlar.
Sokaklar kedi köpek maması, su kabı dolu.
Belediye'nin aşevi var. Kazan kazan yemek pişiyor. eskiden Basmane'deymiş ve ihtiyaçlı olanlar gidip karnını doyurabiliyormuş. Sadece ramazanlarda değil yılın her günü. Hala devam ediliyordur belki tam bilmiyorum ama haberlerde gördüğüm kadarıyla Gürçeyme'ye taşınmış. olabilir. Gürçeşme'deki öğrencilere çorba, kumanya, bakım evlerine yemek ve taziye evlerine pide ayran hazırlıyor.

Bunlar da yeterli değil. Bir kere herkesin haberi olmuyor, sonra belediyeye ihtiyaçlı olarak kayıt olman lazım ki bu da tam randımanlı olamıyor. Görüyorum belediye'den yardım parası alıp doğru andoid telefon almaya koşanlar oluyor. Doğudan gelmiş, çocuğum okuyor diyor. Çocuğun okumakla alakası yok haytalık yapıyor. Mesela ben ikinci iflasımda gerçekten muhtaçtım ama haberim olmadığı için yardım alamadım.

Halk eliyle bişeyler yapılacaksa mutarların devreye sokulması düşünülebilir. Her mahalle kardeş mahalle belirler mesela. yapılan yardımlar şeffaf olur, isteyen gider kontrolünü yapar. Muhtarlar evrak düzenlemek hele şimdilerde parklarda oturan gençlere karışmak yerine bu tür işleri yapmalılar, hem aldıkları parayı da haketmiş olurlar böylece.

Böyle geniş kapsamlı bişey yapılana dek (yapılabilirse tabii) bireysel olarak yapılabilecek en güzel iş ihtiyaçlı bölgelere bizzat ulaşmak. Onlar senin olduğun yere gelemezler, yol parası bile dert onlar için.


Yardımlaşma deyince başka konular da var üzerinde düşünülmesi, iyileştirilmesi gereken. Örnek İran'dan gelmiş biz de 10 küsur yıldır islama göre yönetilelim diyenlerin çoğunlukta olduğu halkın seçtiği aynı bakış açısındaki hükümetle yönetilince bu konuların da gündeme gelmesi kaçınılmaz haliyle.
1. kurban kesimi artık eski işlevini görmüyor. yaşam koşulları değişti. ete ihtiyacı olan kesim kurban kesebilen kesimle yürüme mesafesinde oturmuyor. kurban eti girmeyen aliler çok ama esas ihtiyaçlı olanlar onlar. yine kendimden örnek vereyim, ben o muhtaç olduğum dönemde bize bir kez bile kurban eti gelmedi. çevremde oturanlara da gelmedi.
2. fitre ve zekat konusu. biliyorsunuz bunlar açık açık verilmeli. sadaka saklanır ama fitre ve zekat saklanmaz. ben bunca yıldır biz şu kadar zekat verdik diyen ne milletvekili duydum, ne de yeşil sermayedar duydum. açıklasınlar lütfen. veriyorlarsa tabii.

@sour, izmirde kızılayın kutularından bahsediyorsan onlara atılan kıyafetler preslenip balya haline getiriliyor ve hindistan gibi ülkelere satılıyor. Artık parasını başka işlerde mi kullanıyorlar bilemem. Naif nsanlar var, ütüleyip poşetleyip güzelce atıyorlar.
İzmirde çankaya tarafında iş hanlarının olduğu bi yerde kullanılmış giysi dükkanı var, sanırım ihtiyaç sahipleri ordan alabiliyor.

ben biraz da görsellik olarak herkesi etkilesin, içindeki iyiyi çıkarsın da istiyorum. o yüzden hoşuma gitmişti. denildiği gibi hava şartları etkileyebilir ve kötü niyetli insanlar tarafından sömürülebilir.

izmirde bişeyler yapan varsa, katılmak isterim. kendimiz birşey oluşturalım istiyorum. derneklere falan itibarım yok çok.

meraklı köfteci filmini akla getirir.
en iyisi, biraz sabirla tekrar gidin oraya. kendin sor köfteciye.

Dedikodu malzemesi çıkarmak için

yurtdışında yaşama hayali vardır. detayları öğrenip kendi durumuna göre analiz yapıodur.

yaşlısı genci esnafı biizm memleketimiz böyle yeni evlendiğimde komşular gelip yedi sülalemi sormuştu sanane amk diyememiştim. ama böyle insanımız meraklı her detayı öğrenmek istiyor

soruna cevabım evet. iron maiden suyu içiyorum. son olarak "insan kötü hissettiği için mi poh gibi beslenir, yoksa poh gibi beslendiği için mi kötü hisseder?" sorusunu soruyorum

çok kötü hissetmiyorum, bir günden bir şey olmaz. hatta bazen mutlu olmak adına bilerek yapıyorum. önemli olan bu bir günün 2, 3 derken haftaya çıkmaması. öyle günleri daha sonraki günlerde ot yiyerek, sıfır ekmek, sıfır şeker tüketimiyle telafi ettiğimi düşünüyorum.

Poh gibi beslenmek aciyi azaltiyorsa bende baslayayim. Azaltir mi hocam?

Genelde kötü beslenmediğim için hayır kötü hissetmiyorum. Arada lazım öyle günler. Böyle kalorili kalorili, yağlı yağlı, off süper. Daha bugün öğlen kızarmış mantı yedim. Valla canıma değsin, afiyet şeker olsun bana.

cevabım evet, mesela az önce 2 tane dürüm + 1 litre kola gömdüm. gerizekalı gibi sonrasında 20 tane mekik çektim. muhtemelen 2000 tane mekik çeksem bile bir faydası olmaz. kısacası gayet normal bir his, yarın az yiyerek dengeleyebilirsin.

hava demir gibi, biraz çıkın yürüyüş yapın hepsinden daha iyi gelecektir.

Evdeyken hiç böyle beslenmedim. Genelde arkadaşta kaldıysam öyle oluyorum. Eve gelip duş alıp, tıraş oluyorum. Kahvaltı da bol domatesli, peynirli falan olunca hooop ta-ma-men sı-fır-lan-dı bı-bı-cım :)

biz eşime haftasonları senin deyiminle pok gibi besleniyoruz isteyerek hafta içi iş yerinde ve akşam kvnin yaptıgı sulu ev yemeklerinden bıktık çünkü öğrencilikteki gibi beslenmek hoşumuza gidiyor zevk için pok gibi beslenin

İş yaşamı çoğu zaman beni de o duruma sokuyor. Eve varınca sağlıksız şeyler yiyip düşünmemi sağlamayacak sitcom izlemek en büyük eğlencem oluyor

benim arada beslenmediğim günler bile oluyor gayet normal hissediyorum kendimi.

Hahaha, yaklaşık 15 gündür hergun makarna yiyorum, her yanım makarna oldu bu duyuruyu görünce gülesim geldi doğrusu. Soruna cevap olarak kötü hissediyorum, ulan hayat böyle geçer mi falan diyorum. Geçiyor ama, sağlık olsun.

metabolizmam mı hızlı çalıştığındandır yoksa bünye meselesi mi bilmiyorum. oldukça sağlıksız beslendiğim, dürüm üstüne dürüm yediğim günlerim oluyor. yetmiyor steakhouse'lar falan da yiyorum. neredeyse her öğünümde et var, üstelik en yağlı tarafından. hızlı yakmam gerekir ki kilolu bir adam değilim. dolayısıyla çok da kötü hissediyorum diyemem.

tabi bu herkeste aynı olacak diye bir kaide yok. spordan nefret eden bir adam olarak söylüyorum; hareketli bir şeyler yap. yak aldığını.

Ertesi gün 24 saat fasting ile sistemi boşaltıyorum. Üstüne de sağlam bir antrenman, tertemiz.

Berbat hissediyorum, talcide&rennieye koşuyorum midem kaldırmıyor artık :(

normal.

metabolizma hızına, mide boyutuna, bağırsaklardaki enzim salınımına kadar çok farkedebilir.

sen bulduğun yere sıç, iyidir.

1.

fakat ne oluyor anlamıyorum, cuma cumartesi bu rakam 3-4 olabiliyor. (aynı seviyede yemek yiyorum.)

ay ne tatlı bi duyuru. kaka <3

1. bazen 2. bazen hiç. ama muhakkak gün aşırı.

Normali 2, fazlası ishal dediydi dohtur

kaç günde 1 diye sorman lazım bana. 2-3 günde 1 yapıyorum bazen 4-5 günde 1 oluyor.

eskiden günde 1 kereydi artık 2-3 günde 1 sebebini bende çözemedim banada benimki normal gelmiyor.

Bu metabolizmadan metabolizmaya göre çok değişen bir şey. Günde 2 normal. Benim günde bir gittiğim azdır, genelde 3-4 günde bir giderim. Bunun için de doktora gitmiştim, doktor "Problem yok. Bünyen biraz israfı sevmiyor, ne göndersen emiyor 'İsraf olmasın' diye, haliyle atığı az" demişti. Hatta bir dönem bu tutumluluğu yüzünden zararlı şeyleri emip zehirlenmişliğim var.

tam senin sıklığında.
normalim 2.
bazen 3 bazen 1.

günde kaç kere ŞAKA yapıyorsunuz diye okudum başlığı, dedim yaptığı şakaları mı sayıyo acaba :/

cevaplarda "metabolizma, mide boyutu, bağırsaklardaki enzim salınımı"nı görene kadar soruyu yanlış algılıyordum :/

günde kaç kere ŞAKA yapıyorsunuz diye okudum başlığı +1

yediğime içtiğime dikkat ediyorsam 3 günde bir, etmezsem her gün.

2-3 günde 1

bu soruyu öğle yemeğinde sorduğun için seni kınıyorum.

senin durumun normal, hatta düzensiz beslenme ve fast food çağında bu normalliğe yat kalk dua et derim :/

günde 1 bırakıyorum.

her gün minimum üç. vay amk sizi görünce götümden soğudum.

benim kardeşim, ne beşikte yattı ne park yatakta, zorla da olsa max 6 ay anakucağı o da öğle uykularında onun haricinde annemsiz yatmadı, yer yatağı olur çekyat olur, normal yatak olur. annem nerde ufaklık orda

hem oda alıp hemde yatağa birleştirmelik yatak alıyor çevremdekiler. çocuk 1 yaşından sonra kendi odasında uyumalıymış fakat 2 yaşına kadar o odaya gitmiyormuş en iyisi siz yatağın yanına alın bi tane.

park yatak

İkeanın bebek karyolası resmen bir fiyat performans canavarı. Üstelik bildiğin odun, boya falan hiçbişey yok. Ucuz, sağlam, sağlıklı ve kullanışlı.

Biz ilk günden beri kendi yatağında uyutuyoruz, 40 günden sonra kendi odasına aldık. Bir çocuk daha olursa ilk günden kendi odasında uyutmaya kararlıyız.

Ben önce park yatak alacagim. En fazla iki ayın sonunda da (kilik ağrısı vb olursa diye o da) ikea yatağa geçeceğim. (Gulliver bebek karyolasi 329 lira)
Bu benim icimden gecendi.benim ilk Eşimin ikinci çocuğu olacak. Fikrimi söyleyince kesinlikle katıldığını belirtti.

anne değilim ama olaya f/p yönünden cevap vermek istedim. önceleri zaten yanınızda yatacak o bakımdan kolayca sallayabileceğiniz ufak tefek ucuz yollu bir beşik alın(şu kenarları falan bez olanlardan).

sonra kendi odasına geçince oraya arkadaşın dediği gibi ikea beşiklerden alın. büyüyüp de aklı erince adamakıllı bir oda düzersiniz.

@cemiyetin unlu simasi: senin anne-baba olmadığını söylemesen de anlardık. sallanmaya alışan beybi sonra sallantılı olmayan karyolada uyuyacak, he mi?

kesinlikle ilk aylar park yatak, titreşimli olanları süper(evin içinde de taşınabiliyor rahatça) hatta sonrasında odasına geçirince de park yatakta devam. sonra da yer yatağı. yer yatağı montessori diye değil hem düşme riski yok hem kendi yatabilir kalkabilir. normal parmaklıklı bebek yatagı cocuga sinir yapabiliyor. kendini hapis hissettiğinden.

anne değilim ama çok yakın arkdaşımın tecrübesini paylaşacağım çocuğu ile hiç uyuma problemi yaşamadığı için. sepetimsi bir yatak oluyor (adını bilmiyorum ama süslü etekliği vs. olan) ilk 3 ay onu kullandığı yatağının yanında. sonra bebeğini bebek odasındaki bebek karyolasına yatırmaya başladı. zaten oda yanı hemen yan tarafında. bebek telsizi var. çocuk o zamandan beri uyku düzeni edindi. uyku saati gelince itirazsız yatağına gidiyor. min maliyet max rahatlık

tanıştık,ertesi gün seviştik.şuan evliyiz.
benim takıntım yok eşiminde olduğunu sanmıyorum.
bence değerlilik anı biriktirerek özel şeyler paylaşarak olan bişey.seksle alakası yok daha duygusal

Böyle bir bakış açım yok, bir kadın kendini bu şekilde daha değerli hissediyorsa onun kezban böyle düşünen erkeğin de köylü olduğunu düşünürüm. En nihayetinde bu sunulan bir nimet değil doğal yaşamın sıradan bir parçası. Ekstra anlamlar yüklemeye gerek yok.

varsa kezbandır

yok

öyle bir bakış açım yok. erkeğim. ayrıca, angelus +1.

Hepsini geçtim, one night stand başlayıp gayet iyi devam eden ilişkiler biliyorum.

Taktiği olan kadınlar, böyle bakan(son sorudaki gibi) erkeklerle evlensin de hepimiz kurtulalım derim.

Angelus +1
Fakbadi ile evleniyor millet. Sıkıntı yok.

Seksteki uyumsuzluk bir ilişki için oldukça majör bir problem olduğundan, zaten sevişmeden sevgili olmayacağım için öyle bir taktik otomatik olarak çok saçma kalır. Bir insanın değerini ne kadar uzun/kısa sürede yatağa girebildiği değil, kendini hayatta konumlandırdığı nokta belirler. (Her gördüğü canlı için pantolonunu indiren kadın ve adamları tenzih ederim).

angelus özetlemiş.

yemek içmek kadar normal bir şeyden nasıl değerler kazanıyor, nasıl anlamlar yüklüyor insanlar! yanındayken birlikte olmak istediğin insana bir pazarlama taktiği olarak mesafe koymak nasıl bir anlayış/kandırma. azıcık doğal olun, azıcık duygularınızı, dürtülerinizi yaşayın. sevişirsem değerim olmaz mantığının sonu beni sevdiği, kıskandığı için şiddet uyguluyora kadar gidiyor.

Ben bir keresinde 2 haftalık sevgilimle ilk defa birlikte uyurken birtakım hareketler başlatmak için yeltendim diye adam benden "bildiğin" buz gibi soğudu, şaka değil. Temsili değil. Tamamen gerçek. Kıçımı dönüp fosur fosur uyusam bu sefer kezban olacaktım, onu da biliyorum.

Hani kadinlara ikiyuzlu, ne istediğini bilmiyor diyenleriniz var ya; erkekler arasında da azımsanmayacak kadar fazla var bunlardan.

sevişmeden sevgili olamıyorum.

Bu tür insanın kadınından da erkeğinden de hayır gelmez bence.

Canı istediği hâlde "dur hemen seks yapmayalım ki gözünde değerli olayım" diye düşünen kadın dangalaktır bana göre. Aynı şekilde sevgilisiyle hemen birlikte olunca "zaten hemen verdi, bu namuslu değil bundan anne olmaz" kafasında olan çok erkek müsveddesi var. İkisi de evlerden ırak.

Piremses, ucuz yırtmışsın.

Burdaki erkeklerin gazına gelme.

Erkeğim, böyle bir bakış açım yok. Komik bir bakış açısı. Angelus'a katılıyorum.

Tabii bu şahsi fikrim. Herkes böyle değil. Bizzat ilk gün sevişmek için 1241231 takla atıp sevişince de kaşar diyen 1412412 tane kişi örnek verebilirim. Arkadaş çevremde olmasa da çalıştığım yerde bol. Ha tabii bu kafadakiler kısa sürede değil, 1 yıl sonra sevişsen de kaşar diyecekler o başka.

@kelepir sürenin ne olması gerekiyor peki?

En az bi nişanlanmak lazım liseli tarzı öpüşmek için. Geri kalan atraksiyonlar evlendikten sonra olmalı erkeğin aklında soru işaretleri kalmaması için.

@kelepir ohaa ama yine de görüşüne saygı duyuyorum yani o aşamaları bekleyecek kız bulabiliyorsan ne diyim.

Benim var. Üstelik çok ciddi şekilde var iş ciddiye biniyor ulan yanlış mı yapıyoruz diye soruyorum kendime.

Ben hatun süreci geciktirmeye çalışınca sıkılıp görüşmeyi kesiyorum.

@yirmisantim

bahsettiğin kafada olan adamlara bile bir dereceye kadar saygı duyabilirim ancak kazanova takılıp da bu zihniyette adamları görmek beni kezbanlığa sürüklüyor. heheh.

en fenası, en tiksinci onlar. bu da böyle bir kısırdöngü işte.

kır dns'i patlat bi porno.

Şu an evde olsam Shadow of Mordor'a devam ederdim valla. Dün başladım daha çokzel gidiyo.

1 aydır mı ben daha 4 gundur kırık bacakla yatıyorum şimdiden şiştim yeminle. el işlerine merak saldım ben. yeni eve taşındıydık zaten, bir sürü dekoratif şey lazımdı. hazır olmasındansa el emeği olur hem. malzeme listesi yapıp eşime vericem o alacak ben yapıcam evde.

bilgisayar oyunu? çok iyi zaman öldürür, hatta online ise feci.

yeni müzikler keşfetmek için harika fırsat. sevdiğin sanatçıların / grupların diskografilerini dinleyebilirsin. scrubs izleyebilirsin eğer izlemediysen; her zaman iyi gelir can sıkıntısına.

2-3 saat resim yapardım.
2 saat dilimi geliştirmek için çalışırdım, duolingo'da.
2 saat fotoğraf çekim teknikleri ile ilgili çalışırdım, odanın içinde sanatsal çekimler falan yapardım.
blog yazmaya çalışırdım.

gerisi film-dizi.

Coursera'dan veya edx'ten ilgilendigin bir konu ile ilgili ders al.

@cerndeçaycı dizi zannettim söylediğini valla oyunmuş...15 yıldır oyun oynamıyordum 34GB oyun mu olur arkadaş aklım gitti görünce neyse indiricem her şeyin bir ilki vardır
@halanne el işini becerecek sabır maalesef yok bende
@krang scrubs ı 2-3 kere izledim

sanırım oyun oynamak aklımın ucundan geçmemişti hiç...insin bakalım oynayabilecekmiyim

kısmetse olur izlerdim, sonra da football manager oynardim.
bu ikisi deli zaman öldürüyor.

oyle bir zamanim olsa keske ps4 oynarim doya doya :D

oturur excel bilgimi geliştirmek için hayvan gibi döküman incelerdim.
excel'de bir yerde takılınca çok sinirim bozuluyor.

Tv ya da youtube da biseyler izleyip tarcinli sahlep icin meyve tabagi yemek

yabancı dil sorunu varsa oturur dil kasardım. hem motive eder, bir amacın olur hem de vakit güzel geçer.

lol oyna zaman nasıl geçer anlamazsın

Gitar, Fransızca, kitap, spor.

Anime + çekirdek + çay

Mandala ciz ya da boyama kitabi furyasi var biri ondan alsin sana onu boya. Orgu orulebilir. Do it yourself seylerine sar bence baska turlu vakit gecmez.

2 broke girls izle panpa

Bir sene olacak, sıkıntıdan kollarımı yemeye başladım

bizde de sürekli çay kahve var, şirketten. türk kahvesi yok ama.

filtre kahve normal de nescafe değil.

sadece çay ve su var bizde. kahveyi evde yapıp termosla getiriyorum veya french press ile kendim yapıyorum.

Her şey var. Bedava.

normal

çay 40 kuruş, nescafe(3'ü 1 arada) 50 kuruş, türk kahvesi 90 kuruş.

kamu.

Sabah + Öğlen çay demleniyor.
Nescafe şirketten.

Türk Kahvesini kendimiz yapıyoruz.

normal tabi. daha nolsun

bizde de her türlü çay, kahve vs. var şirkette. istediğin zaman alıyosun içiyosun. türk kahvesini mutfakta çalışan abladan rica ediyosun o yapıp getiriyor.

ilk çalıştığım yer büyük bir kurumsal firmaydı, herşey bedavaydı. sonra yüksek lisans doktora olaylarına girdim, doktorada ilk okulum özel bir üniversiteydi, bölümdeki öğrenci ve hoca sayısı az olduğu için bize bedavaydı -sonradan neyime gerekse espresso makinesi getirdiler, adını bile yazamıyom- ona ücret istemey başladılar. sonra öğrendik ki bir başka fakültede çay kahve odası var, orası öğrencilere paralıymış misal. saçma bir şey ama öyle.
şimdi devlet üni.de doktora, arada hocalar çay kahve ısmarlıyorlar tabi bize :D ama çayımızı kahvemizi kendimiz hallediyoruz. tabi ben aslında burada çalışmıyorum, öğrenciyim sadece :)

ofisinizin büyüklüğüne bağlı biraz da, kurumsal firmalar her naneyi düşünüyor genelde, ama küçük bir firmaysa patronun istediği kadar olması normal -her ne kadar ben küçük firma patronu olsam, bunların hepsini çalışanlarıma sağlayacağımı düşünsem bile... altı üstü kahve çay yani, ben şimdi öğrenci halimle bile cihaz onarımına gelenlere çay kahve yapıp ikram ediyorum.

bizim ofiste;

çay,nescafe,bitki çaylar,türk kahvesi,sade soda var çay ocağında. bunları sınırsız alabiliyorsunuz. abla yoğun değilse o getiriyor.

üst katta ise makina var jacobsun, mocha,sıcak çikolata ve kahve var, o da sınırsız ve ücretsiz.

Bizde otomatlar var. cay kahve sicak soguk. Sirket aylik belirli bir para yukluyor kartlara otomat icin. Onun disinda taze yapilmis cay kahve icin kantin var her bisey parali orada. Firma en buyuk holdinglerden biri.

eski iş yerimde günde 7-8 kere dağıtıyorlardı. yeni iş yerimde sabah ve öğlen getiriyorlar sadece. türk kahvesini makinada kendimiz yapıyoruz.

ben iki iş yerinde de kendim almayı tercih ediyorum. herkes kendi almalı bence. insan yüzü görürsünüz iki. bacaklarınız açılır.

Ofiste çay kahvenin ücretli olabileceğini hiç düşünmemiştim. Ufkum açıldı. Bizde çay, türk kahvesi, nescafe, espresso, cappuccino, latte ve diğer aromatik kahveler, yeşil çay, bitki çayları, hatta o bitkilerin kendileri (ıhlamur, tarçın, karanfil vs) sınırsız ve ücretsiz. Ama ücretli olması da normalmiş demek ki.

ay bak yine hatırladım, sinirlerim tepeme çıktı. son çalıştığım yerde çalıştığım alana mola saatinde bile hiçbir içecek gelmiyordu (çaycı yerini bile bilmiyordu departmanın), diğer zamanlarda bir şey içmek tamamen yasaktı zaten, mola saatinde dışarıdaki paralı otomattan alıyordum çayımı kahvemi. iki hafta zor dayandım lanet yere.

bir önceki çalıştığım yabancı menşeli kurumsal şirkette ise türk kahvesi hariç her şey vardı ve canın istediğinde alıp içiyordun.

sizdeki normal bence.

çay 75 kuruş,

nescafe( 2 si 3 ü 5 i bir arada farketmez) 1 tl

türk kahvesi: parayla satın alınamaz.

kamu.

kafeteryaya inersen
çay 75
Türk kahvesi 2,5
nescafe 1,5
kamu

patronun nescafe yada filtre kahve ile arası yoksa aklına gelmiyordur diye düşünüyorum, normal bence de.

Sıcak suyun olduğu yerde hazır sıcak içecek sunulmaması çingenelik bence, çay var 3ü 1 arada yok ne demek; sanki aralarında uçurum var. Bizde çayın yanında bilimum meyve çayı(sallama), kahve(3ü 1 arada değil), Türk kahvesi ve sade soda var. Mesela bizdeki sade soda var ama meyveli yok olayı da saçma,gerçi su için anlaşılan firmanın markası olduğu için olabilir, bilmeden sallamıyım.

Çaycı varsa ofisteki herkese bedava ya da herkese paralı olmalı, 3 kuruşun hesabını yapanların ağzına köpek cost yapsın.

7/24 çay var,kışın ıhlamur ve kuşburnu da kaynıyor,onun haricinde nescafe, türk kahvesi,poşet bitki çay çeşitleri ve maden suyu da mevcut iki tane abla var onlar servis yapıyor,ücretsiz herşey.

filtre nescafe türk kahcesi çay ve bilmem ne çayları var. hepsi bedava.

filtre kahve ve bitki caylari var bir suru cesit.
sut ve nesquik de var.
sirketten, yurtdisi.

Sadece çay ve sıcak su var ama ikisi de lezzetsiz, o yüzden kettle'da kendimiz yapıyoruz.

@sealth çok kıskandım sizin ortamı yalnız :)

Kadinlar boya takmis erkekler gote memeye o kadar sekilci olduk ki kiliftan ibaret insanlar olmaya basladi insanlik.

ağlama cüce

@bobinhoo kusura bakma troll kardeş:(

boyun kaç ki?

yürüme temalı bir sanal ortamda konuştuğun kadının böyle şeylere takılması çok normal değil mi? connected'da aşık olmak, sevmek, birlikte yaşlanmak maksatlı yazışmıyorsunuz ki.

siz kadınlar hiç bişeyini beğenmiyorsunuz sözlükde türk kızı memesi diye başlık var.
kaldı ki herşeyi eleştiren sizsiniz.

her bişeyi eleştir sonra gel kadınların boy takıntısından iğrendim de. asıl biz iğrendik de çaktırmıyoruz.

Neye takılacaklar anlamadım. Erkekte dış görünüş olarak en belirgin şey boy. Kısa olmak suç değil ama kadınlar tarafından tercih edilmemek de mantıksız değil bence. Ben de kilolu kadınları beğenmiyorum örneğin, tercih meselesi.

@mantarliborek millet olarak şekilcilikten öleceğiz işte onu demek istiyorum:)

he evet millet olarak böyle takıntılarımız var.

erkek kadın her ikiside kendini dünya harikası sandığından karşımızdakini acımasızca eleştiriyoruz. sıkıntılıyız.

sen kıza kilosunu sorsan ve 80 dese, sen de yüzüne kapatır mısın? kapatırsan şekilci mi olursun?
cevabı kendin bul.

Yahu niye bize yoruyorsunuz sadece fiziksel takıntıları. Tüm dünyadaki kadın, erkekler için geçerli bu. :)

Erkekler ya da kadınlar olarak dünya harikası değiliz diye fiziksel bir beğenimizin olmasına hakkımız yok mu ?

sanal ortamda olabiliyor böyle şeyler ama gerçek hayatta olmuyor.
boyu kısa olup kendinden uzun kızlarla çıkan milyonlarca kişi var.
yani sanal ortamda beklenti daha fazla.
görmediği için fiziksel olarak düşünebildiği tek şey boyu ve kilosu oluyor.
bundan ötürü.
sanal alemde olan bir şey bu yani.

sadece boy degil ki mesela benim sacim dokuluyor bazilari aciyan gozlerle bakiyor. herkes aradigi seye bakar algida secicilik

leş kadın özelliği, kaç görünce.

tercih meselesi, ama böyle şeyleri kızlara mal etmemek lazım, erkekler daha beter bu konuda.
direkt yüzüne kapatılması hoş değil sadece, muhabbeti kibarca bitirebilirdi.

valla bakanlar var maalesef. benim boy 180 küsür. bi kere bi kızla 6-7 ay flört etmiştim. boyum uzun diye kafadan ok demiş. sirf boy amk ya. neymiş yanımda rahat rahat topuklu giyebilecekmiş vs. karaktere carta curta bakan yok.

Abi "borç para lazım, pazartesi ödeyeceğim" furyasının parodisini mi yapıyorsunuz? 3 gündür bitmedi boy duyuruları.

Ayrıca çok mantıklı buna takılması. İlk görüşte başka ne dikkay çekiyor. Onu geçtim a cup ya da practice sütyen giyen, 160 boy ile 80 kilo olan kız görünce "Sevgili olacağız. Önemli olan kişilik" mi diyeceksin internetten tanıştığın ya da ilk defa bir yerde gördüğün kız için?

Ayrıca dış görünüşe göre insan seçme konusu yeni bir şey değil. Hemen yakın tarih sövme işine girmeyin. Dünyada 4 milyar, insanlar arasında 60 milyon yıldır ilk görüş için sistem bu.

"deal breaker" bazı şeyler.

sana 1.45-1.55 boyunda bir kız yazsa ne düşünürsün? hiç olmayacak gibiyse direkt kesmeleri daha iyi, zamanını çalmıyor işte.

ya da sıfır meme, dümdüz tahta gibi. 34a mesela. olmayacak iş.

Valla kusura bakma ama uzun boylu olsan sen de şekilci olurdun. Şu an şekilci olamıyorsun çünkü kendinle çelişirsin. Erkekte boy tabii ki önemli. Şimdi konuşturma bizi, evrimden, güçten, kadının korunup kollanmak istemesinden bahsettirme. Kadın da erkek de en iyisini seçmeye çalışır.

Ayrıca niye bu kadar zoruna gidiyor ki? Senin boyundan ötürü seninle ilgilenmeyen insanın kafası boştur, ilgilenmemen gerekir.

İtiraf edeyim, bobinhoo'nun cevabına çok güldüm. Acı ama doğru.

bence tabi herkes icin gecerli degil bu sonucta zevk renk meselesi ama biraz da kadınların kendini tatmin etmek istemesinden kaynaklaniyor. mesela kadinin boyu 155, 175lik adama burun kiviriyor. topuklunu da giyersin halbuki. iste kisayim ama kolumdaki adama bakin mevzusu bence bazi tiplerdeki.

erkekte uzun boyu severim ama uzun boylu olması yetmez adamın, huyu suyu da çok önemli. ha boyu uzun olmasa huyuna suyuna bakmayı tercih etmem, bu doğru işte. tanımaya açılan kapıyı çabucak açar uzun boy ama dediğim gibi tek başına asla yetmez.

Maalesef kısa erkekleri ciddiye alamıyorum, sonuçta insan güçlü iri yarı koruyucu bi şey istiyor evimsel olarak :p şimdiki sevgilim 1.79 ve bana resmen cüce geliyor öncekiler hep 1.90+ idi zor yani. Tabii boyum 1.60 bu arada :D

bugün boyunu takıntı yapan kız yarın başka mevzuları da takıntı yapar. takıntılı sorunlu tiplerden uzak durmanda fayda var. böyle davranmaları senin açından hayırlı olmuş.

ambalaja kanıp sonra zır zır ağlıyorlar ya sonra...

boşver, seni boyun için sevecekse hiç sevmesin daha iyi.

Online dating'de olay tamamen kısa vadeli al-sat üzerine kurulu olduğundan fizik daha fazla önem taşır. Dışarıda sıkıntı yaşamazsın o kadar.

Connected da sekilci olmayan kadin & erkek aramak evlendirme programinda mala mulke dis gorususe bakmayan kadin& erkek aramakla ayni sey.

Bu arada douchebag "sana 1.45-1.55 boyunda bir kız yazsa ne düşünürsün?" demiş ya örnek olsun diye, bana yazsa kabul ederdim. Çünkü ben <3 kısa boylu kadınlar

Meme olmasa da olur, bebek değilim ki meme emeyim.

Erkekte kısa boyun kadındaki karşılığı da kısa boy değil bence, şişmanlık. Çünlü kısa boylu kadınları beğenen de çok sayıda ama şişmanlar için bu pek geçerli değil maalesef. Yani bence verilen örnek "1.55'lik kadın yazsa kabul eder miydin" değil, "90 kilo bir kadın yazsa kabul eder miydin" olmalı. Kısa boylu kadını uzun erkek kabul eder, kısa erkeğin arayıp da bulamadığı zaten. :)

Şekilcilik avrupa'da kısmen aşılmış gözlemlediğim kadarıyla. 150 kilo adam çıtı pıtı çok tatlı kadınla birlikteydi. Şasırmiştım tabii.Bunun gibi çok örnek gördüm. Biz de iş çığrından çıktı. Çıldırmışız biz toplum olarak.

1.55'lik kadının nesini beğenmiyorsunuz lan?

Dayı böyle karı görürsen ve eğer zenginsen bi şekilde at yatağa egonu tatmin et hiç değilse.

Leş karı turnusolüdür boy ve para. İkisini en öne kriter olarak öne süren kadın ile seks dışında hiçbir şey düşünmeyeceksin.

Normal değil demiyorum, normal. Uzun boy erkeği daha seksi gösteren bir şey. O yüzden seks amaçlı iletişim kurduğun insanda boy araman normal. Ama ilişkiden, sevgililikten bahsediyorsak ve sırf boy sebebiyle güzel bir adamı elinin tersiyle itiyorsa o kadın sıkıntılıdır.

Aynı şekilde erkek de öyle. Evleneceğin kadın 110 kilo olsun demiyoruz, ama sırf şişman diye de insan ezilmez.

sözlükte açılan binlerce şekilci başlıktan sonra bu şikayete güldüm istemsiz. evet boy önemli. bunu biz değil evrim söylüyor. ama homo sapiens gelişmiş bir beyne sahip. o yüzden günümüzde boydan önce bakılması gereken çok şey var. sen de onları geliştir. nice adam var 1.60 boyuyla karizmanın allahı olmuş.

önemli olan iç güzelliği lafı yalan. anca hiç şansı kalmamış evde kalmaktan korkan insanlar, veya çirkin kişiler için doğru olabilir. çirkinsen veya çok kısaysan vs beklentin de düşer karşıdan.
bir kıyafet alırken bile deniyorsun, görselliğine bakıyorsun. yanında taşıyacağın insana mı bakmayacaksın?
tabi bu mükemmeli aramak değil. o kadar abartılması sağlıklı değil. ama boy, meme, bacak vs.. takılıyor sözlükte de bolca görüyoruz.

tamam tamam, 1.55'ler hemen saldırmasın. deal breaker'a örnek verdim orada.

asla olmaz diyeceğiniz şeyler olacaktır. mesela sigara içilmesi benim için deal breaker. isterse carey mulligan olsun, pamela anderson olsun sigara içiyorsa hiç uğraşmam bile.

sen kızın 2 bira içip içmediğine bak.gerisi yalan

@yahveyire sizin gibiler o özgüveni nereden buluyor aklım almıyor arkadaş:)

yahveyire bu makara yapıyor bence.
ama götü yere yakın olandan korkacaksın demişler.

Tip olarak hoşlanma durumlari ayrı ama genelde "daha iyisini bulamamış mı" denilmesin diye toplum baskısını kovuşturma hareketi olduğunu düşünüyorum. Şekilci bir toplumuz ve insanların yanındaki sevgililerini "ay bu cirkin kiz/adam ne yapmis da bunu tavlamis" diyor kimseyi tanimadan hemen yakistirmalar yapiyoruz. Kisisel begenilerin disinda bu sekilci toplum baskisi kadinlarin uzun boylu erkek takintisini daha iyk acikliyor bence.

benim başıma geldi. bir bot vardı, satın aldım. sonra kendileri iptal ettiler. stokta yok kusura bakmayın diye. tamam dedim. bir süre sonra botu tekrar stoklarda görüp satın aldım. teslim tarihini geçti baya. arayıp sorduğumda "stokta yok ne zaman gelir bilmiyoruz" dediler. kızdım ben de stokta olmayan ürünü niye koyup duruyorsunuz diye.

böyle şeyler yapıyorlar arada.

benim başımada geldi 2 kez birinde iptal oldu diğerinde yolladılar.
morhipoda bu devamlı oluyor bende şikayet var a bakmıştım o zaman uzun zamandır olan bi problem.

gerekmiyor. türkiye'de çok çok az kişi soyadını imzasında kullanıyor zaten.

İmza değiştirmeye gerek yok.

imza demek ismin soyadın değil ki zaten, istersen kedi çizersin imza olarak. önemli olan tutarlı birşey olması. :)

benimki aynı değiştirmedim kızlık soyadımı da kullandığım için sıkıntı olmuyor kullanmasamda yazı karmancorman anlaşılmıyor zaten.

Karalama yaptigim icin değiştirmeden soyadını yazmıyorum imzada - degistirsen bir sürü yere gidip imza sirkuleri vermem lazim gereksiz iş (zaten soyad değişikliği yüzünden yeterince sikinti çekiliyor...)

Imzada ad soyad yer almali esasen. Ama kimse bunu imza atarken sallamadigi icin bir de ad soyad yazdrırlar.

Neyse, ya imza sirkuleri ile isi cozersin ki uzun is, ya da kizlik soyadini sildirmezsin kimlikten.

Şimdi uyduruyorum benim şu anki soyadım yılmaz. imzamı da d. yılmaz olarak olarak atıyorum. Evlenince soyadım yurtseven olacak olsa, imzamı d. yılmaz olarak atmaya devam etmem saçma olmayacak mı? Yani halihazırda karalamalı bi imzam olsaydı ya da soyadımı imzamda kullanmıyor olsaydım tamam da? Ne bileyim, ilginç geldi :/

@pandispanya Ne fark eder ki, önemli olan senin elinden çıkmış olması. Kimse imzayı "aa, ismine de benzemiyor" diye incelemez. Ve gerçekten çok evrak işi çıkar değiştirirsen.

soyadı ile alakalı değil de imzam yıllar içerisinde evrim geçirdi. bu yıllar arasında bir gün bankada işim olduğunda eski imzamla yeni mzamı çok benzetemediler. 3 kere yeni imzayı attırıp bi beyan doldurttular, sıkıntı olmadı bi daha

ota boka imza attıran sistemin ..... hep onlar yüzünden imzalarımız böyle saçma sapan (sözüm isim-soyisim yazanlardan dışarı)

evli değilim ama soyad değişiyor, nüfusa kayıtlı olduğun il vs arka taraftaki tüm bilgiler değişiyor, bari imza aynı kalsın :)

evet. eski soyadimi kullaniyorum ama resmi belgelerde soyismim degistigi ve imzamda okundugu icin degistirdim.

ben değiştirmedim ama eski soyadımla şimdiki soyadım arasında tek harf fark var :)
ama değiştirmesen de olur bence sonuçta imza o herşeyi yazabilirsin

kadınlar için sıkıntı cidden. En iyisi yine iki soyad kombinasyonu sanırım, eski soyad + kocanın soyadı olayı. Diğer türlü dediğin gibi altta isim olarak D.Yurtseven yazarken yukarıda imzada D.Yılmaz olacak :D garip ama yapacak bir şey de yok imzayı değiştirirsen daha büyük sorun olabilir.

İmzanın normalde ad soyaddan oluşması lazım ama uygulamadığı için değiştirsen de oluyor değiştirmesen de. Benimki ad soyad olduğu için değiştirmiştim, galiba ilk kez nikah kıyılırken kullanmıştım.
Nikahtan sonra sirkülerimi değiştirdim. Bankalara da bildirmişimdir herhalde epey zaman geçti o kadarını hatırlamıyorum.

tuvalet kağıdı.

haha, tuvalet kağıdı hiç koymamıştım daha önce :)

kalem

telefon

ince bir telefon mu?

konser/maç bileti

çiçek, kartvizit, ufak not kağıtları, postit

fotoğraf, fiş, kalem, kağıt tomarları...

ben (baya) küçükken kardeşimin okul kitaplarından birisinin arasında yabış yabış lades kemiği koymuştum, bulunca uyuz olsun diye. hey gidinin...

çokomel ambalajı ve bilimum böyle ufak özellikle parlak kağıt ambalajlar

kıyafet etiketi

cetvel

konser veya sinema bileti, kartvizit, para, fiş, kağıt parçası...

ayakkabı keçesi,
hazır külah dondurmaların tepesindeki yuvarlak kağıt

terkedilmiş bir cadillac dan sökülmüş "eldorado" yazısı veya chrysler den, jeep den sökülmüş "limited" yazısı

ski kağıt para

Ben farklı müze biletlerini koyuyorum ya da tramvay metro biletlerini falan.

post-it

kalem, cetvel +1.

düzenli kitap okudugum süre icerisinde sayfa numarasini hatirlardim, ayrac kullanmazdim. sonra uni is derken, bir saat evvel ne yaptigimi bile unutuyorum.

fotoğraf

peynir-domates.

koltuk kenarı
daha doğrusu, kitabın o sayfası açık vaziyette ters çevrilip koltuk kenarına konur

birincisi birazcık daha kullanışlı sanki. ama ikisi de güzel bence de. trençkot <3

1

1

1

2

bir kere izledim bir daha izlemem.
hayır verilmemeli.

1,5 saat dizi izlerim diyorsan dene.

valla kardeş çok kabaca yazmış olucam ama patron şirketinde çalışma. tecrübe, öğrenme filan bunları geçiceksin :) insanın kanını emer o tip şirketler, psikolojik olarak yorar, iş hayatından soğutur. yani merak ediyorum bu lafları kim ortaya salıyor, patron şirketinde öğrenilirmiş filan :) acı çekmek de bir tecrübe tabii, öyle bakarsan başka :)
sektör değişimi mesele değil, çok sık yapmıyorsan sorun olmaz. hele ilk işinden sonra ikinci işinde değiştirmen son derece olağan. sevmemişsindir yani olabilir.

hocam bir de şöyle bir şey demişler patron şirketinde yükselmek daha kolaydır. emeğin karşılığını daha iyi alırsın diye. sizce de öyle mi?

bak bu da bir yalan, yükselme meselesi yani.
patron yada kurumsal şirket, iş hayatında yükselmenin %90'ı şanstır. zamanı gelince bana hak verirsin ;)
patron şirketlerde kimse kimseye emeğinin karşılığını vermez, konu şu ki bu memlekette emek gibi bir şey yoktur, kimse bu kavramdan haberdar değildir. belki çok karamsar bir tablo çiziyorum diye düşünüyorsun ama emin ol az bile söylüyorum.
kurumsal bir yerde çalış, hakların olsun. çünkü hiçbir zaman hiç kimse emeğine saygı duymayacak.

Olay patrona bağlı. Sen burada yazılanlara takılma

Patron şirketi daha fazla esneklik sağlar. Abuk subuk projelere bile çok rahat kaynak bulabilirsin. Duruma göre her işi yapman ve her deliğe girmen gerekebilir, bu da bayaa bi tecrübe. Negatif yanları da belli zaten, stabil olmayabilir.

Kurumsal şirketlerde de işini yaptığın şeyin ötesiyle ilgilenmezsin. Dolayısıyla işini yaptığın kısım dışında da tecrübe kazanman zor.

patron şirketinde işin ibneliklerini öğrenirsin
kurumsal firmada sadece işleyişi öğrenirsin.

patron şirketinde ya ölümüne çalışırsın ya da ölümüne yatarsın
kurumsalda iş yükü genellikle sabittir

falan filan

patron şirketinde çalıştım evlenmeden önce küçük bi yerde yaşıyordum adam 800 lira veriyordu onu bile bin bir dalavereyle. bi çaycı vardı hem sekreter hem temizlik görevlisi hem mutfak personeli patron olmadığında da patron :)

tasarımcıyım adam bana saygı duymuyordu bend eyeni mezundum mesleğimin ne ifade ettiğini bilmiyordum bile. herif beni sömürdü deli gibi herşeyi bana kitledi ve karşılığında 800 lira veriyordu yol yemek benden.

sonra ben evlendim evlenirken kariyerden bi kaç firmaya başvuru yaptım bir fabrika döndü. mülakata geldim program kullanmama vs bakarak beni işe aldılar. hemen hemen tüm çizimcilerin maaşları standart dediler fakat yeni başlayan oldugunuz için 2000le başlayın 2 ay sonra tekrar görüşcez dediler. içimden halay çekiyorum 2000 ne diye yol yemek şirkete ait he bir de hiç duymadığım agi varmış maaşta fazla para görünce bi afallamıştım yani..
tabi ben buralarda hala bilmiyorum sektörde ki tasarımcıların kazandıkları paraları :D

işi patron şirketinde öğrenme falan yok yalan bunlar. kurumsal bi şirketteyim ve kafam rahat mis gibiyim iyileştirme talep ettim, 10 ay sonra terfi aldım maaşım yükseldi ocakta bir zam daha alcam eğitim istiyorum hemen ayarlıyorlar servis yemek herşey on numara. burada daha fazla yükselme şansım olduğunu sanmıyorum ama patron şirketinde zaten yükselemezsin çünkü çaycı vaar senden önce gelen :)
kurumsal firmada başla her anlamda daha iyidir.

kurumsal firma iyidir ama öyle bokunu çıkaran firmalar da kötüdür. ilk işim büyük bi firmada büyük bi projeydi. şirkette herkesin görevi vardı ama yarı aile ortamı vardı. lise mezunu üniversite öğrencisiydim. her şeyi orada öğrettiler. zaman zaman herkese yardım ettim. her şeyi sordum anlattılar. onlar da benden faydalandı. gençtim enerjiktim her türlü işi yapıyordum. şimdi çok kurumsal olsaydı bana mail atarlardı şu yapılacak bu yapılacak ben onlara mail atacaktım sonuç olarak bi bok öğrenmeden sadece gösterdikleri sikimsonik işi yaparak bitirecektim projeyi. aile ortamının faydası büyük. onun yanında kurumsaldı maaşım zamanında yattı. sigortam aldığım ücretten yattı. Yıllık iznimin kullanmadığım kısmının parasını verdiler. iş bitince bütün haklarımı fazla fazla aldım.

1 2 senede sektör değiştirmeye sıcak bakmaz kimse. 6 7 yıl min. çalılman lazım. sonra artık bu sektörde her şeyi öğrendim sektörle ilgili bağlantılarım çok farklı tecrubeler arıyorum dediğinde büyük firmalar olumlu bakacaktır. 8 10 yılda bi sektör değiştirilebilir.

yaklaşık 7 yıldır patron şirketlerinde çalışıyorum.
kurumsal firmalarda hiç çalışmadım. patron şirketlerinde olay tamamen
patronda bitiyor. iyi bir patrona denk gelirsen gayet iyidir.
kötü bir patrona denk gelirsen berbattır. işini iyi yapıyorsan gayet
iyi paralar kazanıp rahat rahat çalışabilirsiniz.

Patron şirketinde çalışmama rağmen sabahları ortalama yarım saat işe geç kalıyorum.
Dışarda işim mi var, kimseden izin almadan işim var deyip şirketin bana verdiği arabaya binip işimi halledip geliyorum. Patron benim bu durumu suistimal etmediğimin farkında. bu nedenle karışmıyor. yetişmesi gereken iş olunca da akşam mesaide oturup yapıyorum.

1 hayır

2 hayır

hayır hayır

Asla.
Ama linkedinde gelen aynı sektörde olduğum insanalrın teklifini kabul ediyorum iş fırsatı çıkabilir diye.
Facebooka tanıdığım insanları bile eklemiyorum çoğu zaman.

Sporcu, trainer vs. tayfasından eklediklerim var. Aynı gruplardan beni ekleyenleri de kabul ediyorum.

evet
evet

bu kadar insan birbiriyle nasıl sevişiyor sanıyorsunuz? facebook'un biraz bunun için kurulduğunu düşünüyorum hatta.

1) Hayır
2) Hayır

1 Kadınsa ve çok çirkin değilse evet
2 Kadınsa evet

Kadınsa evet yani kısaca.

patent-im geldi aklıma.
beceremiyorum galiba bu işleri lan.

bir tasarımcı olarak içinde hayal kelimesi geçmeli diye düşünüyorum. patent marka tasarım hep hayatımda olan şeyler ne nedense bana bunlar her zaman, düşün karar ver hayal et bu emirleri veriyor o yüzden içinde hayal olsa güzel olabilir gibime geliyor

@xin zhao: patently-o var. pek beceremiyor gibi değilsin aslında.

tam olmadı henüz isim ama. ne koysam adını abiler?

patent fikri ya da fikri patent. fikri mülkiyetten yola çıktım. marka, telif vs. içerir baabında. :)

Ben de sadece gözlere bakarak dinleyemem, bazen gözüm kayar başka yerlere. Bu bir tuhaflık olduğu anlamına gelmiyor ama, konuşma biraz uzayınca tek bir yere odaklanamama sorunu.

işi iyi bilenler, yalan yakalamaya çalışıyor olabilir.

flört aşamasında cinsel istek mesajıdır aynı zamanda. onun dışında karma olarak dudak ve göze bakmak ideal.

ben karşımdakinin beni arzuladığını düşünüyorum nedense. normal gelmiyor konuşurken adamın yüzüne bakılır. bu dudaklara bakanlar sonra saçına boynuna falanda bakmaya başlıyor kısaca bence rahatsız edici.
ben direkt gözlerine bakarım konuşurken özellikle dikkat ederim özellikle iş yerinde.

valla ben genelde dudaklara bakarım karşımdaki kadınsa, arada da dilimle dudaklarımı ıslatırım ki mesajı alsın.

Dudağa bakma flört aktivitesi.

bi arkadaşım "ya ben dudağa falan bakılınca çok rahatsız oluyorum bıyıklarım çıkmış gibi hissedip yüzümü çevirmek istiyorum" dedi geçen gün.
komik geldi ama şimdi cevaplara bakınca, siz flörtöz davranmaya çalışırken karşı tarafı rahatsız edebilirsiniz diye düşündüm. kadınların neye takacağı belli olmaz çünkü.
haa erkeklere gelince de aman deyim gözlerinin içine bakmayın, hemen benden hoşlanıyo bu kız moduna giriyorlar.

bi arkadasim yapiyodu (kadin) onunla konusurken cok rahatsiz hissediyodum.

ben doğru dürüst duymadığımdan dudak okuyorum genelde o yüzden dudaklara bakıyorum. yukarıdaki cevapları görünce vay anasını ne flörtözmüşüm dedim :/

kafanı taşa vurma.

aynı şeyleri yaşıyordum yaptığım tüm mallıkları postite yazıp bilgisayarın sağına soluna yapıştırdım gördükçe aynı şeyleri yapmıyorum. mantar panom dolu. işim çizim yapmak olunca ufak hatalar sonra çok başımı ağrıtıyor benim anlıyorum seni.

düzenli uyu, günlük rutin oturt, günlük problemlerini minimuma indir. kahve her insanı farklı etkiliyor, sendeki etkisini keşfet, duruma göre düzenli kullan, ya da bırak.

başka şeyler düşünmeye çalış ve her neye şok olduysan benzeriyle başka insanların da karşılaşabileceğini düşünüp normalleştirmeye çalış kafanda .

Sakin kalmaya ve buna kendini alıştırmaya bak.

uyku ilacı atıp uyuyabilirsin. en basiti unisom

acike git sakinleştirici yapsınlar

kardelenmtsk.com

ben genelde o durumu başkalarına soruyorum internette bakıyorum benim yaşadığım şeyi başkaları da yaşıyorsa sakinleşiyorum kendime can yoldaşı bulmuşum gibi hazmetmem kolaylaşıyor.

merhaba, buraya yazıp fikir istemek aklınıza geldiğine göre başka şey düşünebilmeyi başarmışsınız, aynen devam.

ışıkları gereksiz açık bırakmamak, hatta bazen gerekli de açmamak:)

dışarda yediğimiz içtiğimiz ve beğendiğimiz şeyi evde yapmaya çalışmak.eşimi kandırabilirsem evde tutmak şimdi dışarda harcayacağımız bu 30 lirayı kumbaraya atıyoruz deyip birikim yapmaya uğraşmak :) ocakta açıyoruz bakalım ne kadar biriktirebildik.

-birde bulaşık ve çamaşır makinesini hep gece çalıştırıyorum mahalledeki teyzelerden duydum ama tam emin değilim bi etkisi olup olmadığına.

maddi olarak değil, kaynakları hunharca tüketmemek adına, olabildiğince kısa duş almak, bulaşıkları makinede yıkamaya gayret etmek. aynı nedenle asla sıvı yağı lavaboya boşaltmam.

bir yerden çıkarken muhakkak ışığını kapatırım. giymeyeceğim şeyi asla almam (eskiden böyle değildim.) tabağıma yemeyeceğimden fazla yemek almam. suyu gereksiz fazla kullanmamaya dikkat ederim. elimi 10 kere sabunlayıp dakikalarca durulama için çeşmeyi açık tutmam.

- kışın ev cidden soğumadıkça doğalgazı açmamak

başka da aklıma gelmedi :)

doğalgazdan ısınmış su gelene kadar akan soğuk suyu kovaya alıp balkon yıkma, çiçek sulamada kullanmak.
cihazları bekleme konumunda bırakmamak
ütüleneceklerin hepsini tek seferde ütülemek
fırınlık işleri bir araya getirip ısınma soğuma aşamasını azaltmak
sebze yıkama sularını dökmeyip çiçekleri sulamak
dikiş bildiğim için o yönde çok tasarruflar yapıyorum. modası geçen kıyafetleri değiştirmek, kumaşı alıp kendim dikmek...
alışverişlerde ne almak istediğime karar verip çıkmak. cezbedeni değil ihtiyacımı almak.
bulaşıkları bekletmeden makineye atmak. bekleyince üzerindeki yemek artıkları kuruyor yumuşatmak için ayrıca su ve zaman gerekiyor.
bir yerde bir işim varsa önceden iyi bir plan yapıp o güzergah üzerindeki bütün işlerimi yapmak.
herşeyi yerine koymak, aradığımı yerinde bulmak. (zaman en değerli şey)

Yemek kartını ev alışverişinde kullanmak, yemeği evden götürmek. Ha bunu tutumlu olmak adına yapmıyorum özellikle, hergün dışarıdan söylemek sıkıyor. Ne istersem hazırlıyorum, onu yiyorum :)

luks ihtiyaçlarımı kampanya zamanı gideriyorum.
alacağım beğendiğim kıyafet varsa atıyorum hafızaya, kampanya denk gelirse o zaman alıyorum.

sanırım para dışında olmadı

1 ay boyunca gece gündüz çalıştığım ve paranın çok zor kazanıldığını farkettiğimden beri kolay harcayamıyorum. yaptıklarım;
-yalnız yaşayan birisi olarak akşamları yemek olayını bitirdim, ayrıca abur cubur almayı bıraktım.
-sifonun su ayarını kıstım, damla damla dolsun, foş diye akarak dolmasın mümkünse, dolmak için epey zamanı olacak çünkü. (anne taktiği, damladıkça su saatinin dönmediğine ya da normalden az döndüğüne inanıyor, durumu faturada ben de farkettim)
-kullanmadığım elektronik cihazların fişini çekerim. pc, televizyon vs.
-ısınmak için şimdiye kadar ne klima açtım ne de elektrikli herhangi bir şey, pek soğuk olduğunu düşünmüyorum(akdeniz iklimi). şimdilik hırka, battaniye, çay-kahve kombosuyla devam.
-bozuklukları kumbaraya atıyorum.
-alışverişe tok karnına çıkıyorum.
-giyimde ihtiyaç dışı bir şey almıyorum.

yapmayı düşündüklerim;
-sabahları işe giderken poğaça olayını bırakmak. ya evden çıkmadan kahvaltı yapmak ya da akşamdan sandviç hazırlamak.
-iş yerinde içilen çayı kahveyi minimuma indirmek.
-ota boka taksiyle gitmemek.
-falan filan, sinekten yağ çıkartcam bundan sonra :)

ışıkları açık bırakmamak. musluğa suyun debisini düşüren bi aparat var ondan takmak. fotosel de takılabilir.

multinet için geçerli parantez uygulaması. ortalama %10 cebinizde kalıyor.

@mantarlıbörek, elektrik faturandaki tarifene bak, düz tarifeyse farketmez.