92 TL

turknet. 70 mbs, 139 TL. Altyapının desteklediği en yüksek hızı standart fiyata veriyor. Yani fiber altyapım olsaydı yine aynı fiyata daha yüksek hız alabilirdim.
Yaklaşık 5 ay oldu geçeli. Bir kez bile kesinti, yavaşlık yaşamadım.
Ondan önce aynı altyapı ile TTNET'e 30 TL yüksek ödüyordum, hem de 35 mbs ile sınırlandırmışlardı hızı.
Şimdi evimi taşıyacağım, turknet ile yola devam...

turk.net, 100 mbps 140 tl sanırım. gayet iyi, bi iki kere kesinti oldu telekom ekipleri geldi.

120 tl oldu.
100mbit fiber
gıbırnet

turksat kablo

00:00 - 19:00 arası 100 mbit
19:00 - 00:00 arası 25 mbit

teledünya üst pakedi (bir sürü belgesel kanalı ve sikimsonik film kanalları)

81 tl. yalnız aralık 2022'de taahhüt bitiyor muhtemelen şimdi hayvan gibi bir fiyattır

25 mbit sinirsiz fiber superonline 130 tl oldu bu ay

35 mbps telekom 130 tl

Turknet 150 veriyorum hizi bilmiyorum.
Onceleri hizdan memnundum ama son birkac aydır kotu baya.

Superonline 25mbit 110tl idi 135/155 olacak. Taahhüt bitiyor, kararsızım

Kablonet 100 mbps 150 veya 160 hatirlamiyorum

Superonline 100mbit - 129 tl

Superonline 200mbit sınırsız, 129₺.

Yaptıkları bir hatanın sonucu indirim aldım:)

25 hız 130 tl galiba en büyük pişmanlığım ttnet tivibu rezaletine girmitorum bile.

Gördüğü şey camgöz muhtemelen insana saldırmaz zararsız fakat yüzerken görsem ben de korkarım

Köpekbalığına gelene kadar daha sık görülen saldırgan balıklar var. Müren mesela.

ben cocukken kilic baligi cok olurdu, fethiye'de.

Ege'de ben uzun yıllardır böyle bir olay yaşandığını duymadım.
Her yaz ege'deyim.

@nvidia

haklısın fakat müren'i daha çok diplerde ve kayaların arasında diye biliyorum

marmara'da bile denk gelebilirsiniz.

Bizim buralarda camgözler çok oluyor. Bunlar plankton falan yer.

TAbii türkiye sularında da geçmişte köpekbalıklarının insana saldırdığı olmuş nadiren de olsa. Marmara'da bile.

Sonuçta büyük beyazlar bizim sularda da geziyor. Ege'de falan açıklarda denk gelme ihtimalinizi var. Edremit'te balıkçıların büyük beyaz köpekbalığı yavrusu yakaladığı olmuş yakın zamanlarda bile.

Bu konuda hakan kabasakal diye bir bilim adamımız epey araştırma yapıyor. Türkiye'de bu konuda en bilgili isimlerden biri.

sen onları gör onlarda seni görsün... orta doğu burası.

gelince söylersin 3 5 bişe atarsan yaparlar.

yasak falan diye ayak yapıyorlar da.

tezgahla evye birlikte monte edilmiyor mu onu bilmiyorum bu arada, ona gıcıklık yapabilirler. silikon olmayabilir yanlarında.

olmadı bi tesisatçı çağırsan da yapar onları da gelişi 200 dür min heralde.

ikea ürünlerinin montajı lego gibi, yani herkesin yapabileceği ve hiçbir teknik-birikim gerektirmeyen bir iş.

demem o ki, hilton tipi evyeyi silikonla tezgaha siz ne kadar yapıştırabiliyorsanız onlar da o kadar. bir şeyleri düzeltiyorum derken daha da berbat edebilirsiniz.

2 sene önceki beni anlatmışsın resmen. derin nefes alma ihtiyacı ama alamama, kalp atışındaki artış. hepsini yaşadım. testlerim de temiz çıkmıştı. kalp doktorum bana ısrarla psikiyatriye gitmemi söylemişti. gitmedim, zamanla geçti fakat psikiyatriye gitseydim muhtemelen ne beloc zok kullanmak zorunda kalırdım ne de bu kadar sıkıntı yaşardım. neler yaşadığını iyi biliyorum. eğer gidebiliyorsan bir de psikiyatriye görün. geçmiş olsun.

@false pretension

aynı şekilde göğüs hastalıkları doktorum da psikiyatriste görünmemi önerdi. ben tüm bunları covid geçirdikten sonra olduğu için düz mantıkla psikiyatriye bağlamıyordum ama dediğiniz gibi psikiyatriye de görüneceğim. teşekkür ederim cevap için.

O ilacın ağa babası ilaçlarla ve adı konmuş kalp hastalığımla, doktorum saçmalama dediği halde yıllarca body yaptım.

Doğruca psikiatriste gitmeni öneririm.

minik parçaları özellikle fazladan koyarlar:)

www.eksiduyuru.com

"Yedek değilmiş onlar aslen, araştırmıştım ben bunu, Lego setleri paketlenirken parça sayımı hassas terazi ile ağırlığa göre yapılıyormuş, en küçük parçalarda ölçüm zorlaştığı için eksik koymaktansa fazla konuyormuş. yedek olsun diye değil ama yedek oluyor bir nevi."

30 pin slim led alacaksiniz. Panelin arkasindaki soket sagda veya solda olabilir ona dikkat edin gorsellerde

sakın laptop marka model adını baz alarak panel alma hatasına girişmeyin. aynı marka ve model olmasına karşın farklı paneller kullanılabiliyor bazen. sizin o panelin aynısından almanız gerekiyor.

laptop'ın panel bölümünü sökün ve direkt panelin arkasında yazan model-seri numarasına göre arama yapın.

hocam bunun cevabını önceden sildiğin başlıkta vermiştik zaten niye tekrar açtın ki?

termal macunu değiş. tozları temizle. kasanın içini açıp hiç mi bakmadın fanlara? 10 ayda işlemci fanı evdeki toz miktarına göre ciddi toz çekebilir.

görev yöneticisinden işlemciye de bir bak geri planda bişiler çalışıp işlemciyi cozutturabiliyor olabilir

Aft kremleri var eczanelerde fakat diş hekimim tuzlu / karbonatlı su ile gargarganın da işe yarayacağını söylemişti.

Tuz basabilirsiniz. Acır ama çabuk geçer.

listerine gargara iyi geliyor bana.mor olanını kullanıyorum

Öneriler için teşekkür ederim. Listerine ile içeriği aynı mı bilmiyorum ama ilk birkaç gün Colgate Plax kullanmıştım, o da pek fayda etmemişti.

kenacort diye bir ilaç var, aft ın üzerine sürüyorsunuz üstünde donup hava almamasını sağlıyor. tam randıman almak için bütün yeme içmelerinizi bitirdikten sonra yatmadan önce sürün, sürdükten sonra mümkünsün bir müddet ağzınızı açık bırakın ki pomad o bölgede iyice kurusun. sonra da kesinlikle o bölgeyle elleşmemeye çalışın çünkü dil vs bir şekilde oraya gitmek istiyor ağızda sanki bir yemek parçası kalmış gibi.

colgate'in içinde alkol yok. listerine alkollü olduğu için iyi geliyordur belki. onda da alkolsüz var. ona dikkat etmek lazım.

Bu arada çare tuzlu sudaymış sanırım.

Daha da küçüldüğünü hissediyorum.

sutlu nescafe + 1 sanırım bende de çıkınca doktor vermişti.alkol var demişti gibi bişey demişti ben de biraz sorgulayınca adam dindar sanmıştı beni :) ben de alkolla ilgili sorun yok diyince tamam o zaman onu al demişti.
geniş vadede bence daha iyi olabilir.bende de bi ara çok çıkıyordu şu anda çok bi problem yaşamıyorum ki öyle her akşam da kullanmıyorum.malum fiyatlar dolayısıyla gargaranın da :(

Bunyeyi saglam tutmadigim vitamin degerlerimin dustugu donemde cikiyor bende, doktorda beslenmeme dikkat etmemi, elimi agzima goturmemi solemisti bu aftlar icin

bir vet görse çok iyi olur ancak imkan yok ise peçete ile soğumuş çay ıslatılıer ve göz temizlenir, sonra eczaneden alacağınız tobrased damlayı damlatabilirsiniz. sabah akşam 2 şer damla.

Tobrased + fusix + ılık çay demi temizliği(ardından mutlaka kurutun). Ama böyle uzaktan ancak bu yorum yapılabiliyor başka bir hastalık kaynaklıysa geçmez

cevaplar için çok teşekkür ederim.

kedinin gözüne damla damlatmaya çalışırken kaçtı, gidiş o giiş bir daha bulamadım. moralim de çok bozuldu ancak 15 gün sonra tekrar çıktı ortaya ve tamamen düzelmiş şekilde (sanırım siteden birisi tedavi etti ya da veterinere götürdü).

tekrar teşekkürler.

Covid olabilir evet. Tüm belirtiler olacak diye bir şart yok.

Bence de olabilir, test yaptirsaniz iyi

benim ateşim çıkmıştı, sonraki günlerde midem çok kötü oldu. 5-6. güne kadar öksürük başlamdığı için mide gribi vs zannettik, çünkü çok izole yaşıyordum. doktor arkadaşım test yaptırmamı ısrar edince covid-19 pozitif çıktı..

herkeste farklı seyredebiliyor hastalık. ayriyetten, covid-19 olmasan bile zatüre varsa zaten bir şekilde bir hekim görmeli tedavi başlamalı.

koku ve tat kaybı hafif vakalarda oluyor.
sizde muhtemelen ciğer tutulumu başlamış yani covid zatüresi başlangıcı.
Acil şeklde göğüs hastalıkları dr una görünmeli ve ciğer tomografisi çektirmelisiniz.

Bana direkt çalıştığım okuldan bulaştı. Ki psikologum, sınıflara çok girip çıkmıyorum. Çift maske ve siperlikle dolaşıyordum ama o kadar çok pozitif öğretmen ve ailesi pozitif olan çocuk vardı ki, korunamadim demek ki.

Bana bulaşmadı, maske takmaktan başka da özel bir şey yapmadım. Hijyene zaten korona öncesinde de dikkat ederdim, insanlara fazla yaklaşmayı zaten sevmezdim, avm'ye fln gitmezdim, ekstra bir şey yapmadım. Çalışıyorum, çarşıya markete de gidiyorum (aldıklarımı yerleştirmeden önce dezenfekte etmiyorum), yazın kamplara gittim, gezdim. Koronayla kafayı bozup markete bile gitmeye korkanlara, online sipariş verip paketleri üç gün dışarıda bekletip meyve sebzeyi sabunla yıkayanlara selam olsun.

benim duyduğum ve şahit olduğum iki olay:

- bir kurumda kat görevlisi kapıyor, çay servisi vs. derken onlarca kişiye bulaşıyor
- bir katta bir araya gelip yemek yeniyor, herkes pozitif, oradan da yine sağa sola

En merak ettiğim soru bu , son 1 yıldır kimse ile görüşmedim evden çalışıyorum ama kovid oldum :)

1 senedir arkadaşlarımla görüşmedim, alışverişe en tenha saatlerde siperlik çift maske gittim, eve girerken bütün üstümü başımı kapının önüne serdiğim örtünün üstüne çıkarıp direkt duşa girip her tarafımı sabunluyordum, dışarıdan alınanları da ekstra yıkıyorduk-çamaşır sulu bezle siliyorduk, ayriyetten avm hastane kalabalık yerlere hiç girmedim, toplu taşıma hiç kullanmadım ve sonuç: aşırı titiz davranmama rağmen bulaştı. 1 hafta da hastanede yatmam cabası oldu.. artık çok afedersin s.ksen bu kadar önlem almam.

neden bu kadar psikopat davranıyordun diye sorarsanız 67 yaşında annem ve 70 yaşındaki babamla aynı evdeyim. muhtemelen onları 2. aşıya götürdüğüm gün kaptık. babama da bulaştı ama o çok çok hafif geçirdi -muhtemelen aşıdan-. anneme bulaşmadı (kendisi bir sigara tiryakisidir..)

ֵ%50 koruma bize yeter diyorsaniz Sinovac.
%90-95 korunsak daha iyi olur diyorsaniz Biontech.

biontech

twitter.com

Biontech

bunu cevabını prof.lar veremezken buraya gelip kesin bir şey söylemek yanlış olur. sinovac klasik aşı olduğu için yan etkisi daha az. ben biontech oldum halsizlik ve 3 4günlük baş ağrısı yaptı. eşim emziriyor ona sinovac yaptıracağım. yaşlılarda sinovac yan etkisi daha az olduğunu gördüm.

bunun yanıtını ben veremem ama üçüncü dünya ülkeleri dışında sinovac'ı halkına sunan ülke yok. buradan hareketle ailedekilere biontech seçtirdim.

Annemde (62) ileri derecede alerji var, doktorun önerisiyle sinovac oldu.

@bohr atom modeli

aynı şeyi düşündüm bende fakat. bi sıkıntı yaratır mı vs çekiniyorum ister istemez.

Ben yapacak olsam mutlaka biontech tercih ederdim ama mevzu bahis ana olunca olası yan etkileri, -70 derece muhafaza koşulunun ne derece sağlandığı şüphesi ve yeni bir yöntemle üretilmiş olmasının henüz bilmediğimiz ileride sebep olabileceği başka problemleri göze alamadık, sinovac tercih ettik.

tabii ki her bünyedeki etkisini ve her bünyenin aşı olmadan önceki tepkisini de bilemeyeceğimiz için cevaplar biraz farazi olacak ama..

70 yaşındaki babamla aynı anda covid-19 olduk. 2. aşısını olduktan (sinovac) 10 gün sonraya denk geliyor. ben 1 hafta sonra hastaneye yattım ve 1 hafta hastanede tedavi gördüm; babam 2-3 gün öksürdü, ilk gün ateşi 37.2 oldu sapasağlam atlattı. yine de tomografi çektirdik ciğerleri tertemiz.

yine de herhangi bir alerjisi vs yoksa biontech derim ama..

Herkes biontech diyor, sira bana geldiginde bilemiyorum hangisini vurunurum ama etrafimda bizim agir toplar vurundugunda biontechi olanlarda asiri hassasiyet ve abuk sabuk yan etkiler olurken (2-3 gun suren corona olmus gibi belirtiler vs) sinovacta hic olmadi. muhtemelen bunye ve yasla da alakali. Biontech vurunan akrabalarim genlede aldiklari her ilaca karsi duyarli ve hassas insanlardi ama hicbi alerjileri yok, kronik bi rahatsizliklari yok vs.

Ben hep sinovac diyordum çıktı tutamadım gittim pfizer seçtim. Sonuçta İsrail bunu yaptıysa vardır bir bildiği.

bunu ben de dusunuyorum. yasadigim yerde moderna, biontech ve j&j yapiliyordu. sonra kan pihtilasmasi olayindan j&j'in vurulmasini durdurdular.

mrna asilarinin oldukca yeni bir teknoloji olmasindan supheleniyorum sadece. her ne kadar uzun suredir gelistiriliyor olsa da, genis kitlelere uygulanali sadece birkac ay oluyor. aslinda cok umit vadeden bir asi teknolojisi cunku cok hizli uretilebiliyor ve calisma prensibi de cok mantikli.

ama bilemiyorum altan. sanirim biraz bekleyip asilamanin yarattigi suru bagisikligini takip edecegim.

çalıştığım firmada çalışanlara dağıtmak üzere maske alacağımız zaman bir çok maske üreticisiyle görüşmüştüm ve evet ventilli olanları böyle viral hastalık durumlarında önermiyorlardı. ventil dışarı verilen havayı filtrelemediğinden virüs taşıyan biri ventilli maske kullanıyorsa virüsü doğrudan dışarı yayıyor. ventilsiz n95 maskelerin veya cerrahi maskelerin kullanılması daha güvenli yani. ama muhtemelen görüntüsü daha bir gösterişli diye en iyi ventilli olanlar koruyor sanılıyor gibi.

olay n95 kullanıp kullanmamak değil. ventilli kullanıp kullanmamak. ventilsiz n95ler çift yönlü olarak koruyucu

@sen nasıl
Evet kastım esasen ventilli olanlardı zaten ama yaygın olarak bu ventilli olanlarla ünlendi ya n95ler, ondan direkt ona girdim. “Ventilli maskeler” diyeyim

ventilli maskeler pandemide indoor ortamlarinda kullanilmamali. Outdoor icin uygun sadece. E outdoorda da zaten n95 e gerek yok. dr lar her gun maske takmak zorunda oldugundan ve her gun n95 kullanmak hem maliyetli hem de yeterli n95 de bulamazsin her saglik calisani her gun n95 kullansa. mesela benim dr um tek maske kullaniyor ve kendisi covid lilere bakiyor.

eksisozluk.com

başlığı bile var..

İşgal durumuna girerseniz o kısmı yıktırır belediye. Ya da işgal ettiğiniz mülkün sahibine arsa parası ödersiniz

imar planına uyulmazsa bir kere iskan alamazsınız. iskan alamazsanız belediyeden elektrik, su, doğalgaz gibi hizmetleri alamazsınız. şantiye elektriği vs formunda alırsınız bu da size pahalıya patlar

iskansız bu şartlarda otururum derseniz, evet oturursunuz. fakat belediyeler kat irtifakı tapulu yapılara da denetleme yapabiliyorlar. şayet imar planına uymuyorsa yapınız hem para cezası alırsınız hem de yapıyı imar planına uygun şekilde yıkım-revize taahütü verirsiniz. üstelik ceza ödenmezse ya da aynı şekilde tekrar ceza yerseniz hapse kadar yolu var.

sorunu çıkaran belediye fen işleri müdürlüğü :)

@twelfth bakındım ama kesin çözüm bir sebep bulamadım.

Sorunum tam olarak şu ama videodakinin yaptığı saçma şayden bile medet umdum olmadı haliyle youtu.be

bazı driver sürümleri enteresan şekilde sorunlu çalışabiliyor.

ekran kartının sayfasına girip modeline göre hangi win kullanıyorsan driver'ını ara. win 8.1 driver'ına girdiğinde birden fazla driver varsa sende kurulu olmayanları dene.

bende de benzer eski bir sistem var stremio'da film izlerken sapıtıyordu en son driver kuruluydu, bir öncekini kurunca alet normale döndü. kolay gelsin.

@makbur
Sürümü kaldırdım ekran çözünürlüğü vga oldu ama problem düzeldi fakat o kadar sürüm denmeme rağmen hepsi aynısını yaptı. Win 7 ye dönüp uyumlu bir sürüm yüklemekten başka çare yok anladığım kadarıyla.

sana özel değil o başlıktaki entryleri mahkeme kararıyla temizletiyorlar.

@nahtoderfahrung

başlık değil direkt entry, içeriğe yazmıştım özellikle başlık değil entry diye de.

ayrıca foto da koydum daha net anlaşılması için, ilk ve son silinme hariç diğer 3 ü dediğiniz gibi başlıkla birlikte uçuyor. ama ilki ve sonuncusu direkt benim entry'm, çünkü başlık hala mevcut ve benim entry'mden önceki tarihlerde yazılanlar ve sonraki tarihlerdekiler duruyor.

Fişleyip ne yapacaklar. İşe alımlarda falan zaten akpli olmsk bile yetmiyor, saglam torpil gerekiyor.

ekimde ne kadar çok güneye inerseniz deniz suyu o kadar sıcak olur. yüzmek istiyorsanız buna göre plan yapın bence.

bodrum civarlarında ekim ortasına kadar giriliyor (su biraz soğuyor ama girilmeyecek gibi değil) sonrası için yorum yapamam ama hiç kalmadım o kadar.

bir de arkadaşın dediği gibi, akdeniz taraflarına gidersen işi garantiye alırsın bence de :)

ekimde çoğu tatil yöresi sakinler kuşadası çeşme gibi yakın yerler hariç. corona olmasaydı tatil yöreleri bu aylarda bom boş olurdu.

Ben iki sene üst üste Muğla'ya gittim 29 Ekim tatillerinde 1-2 gün izin alıp birleştirerek. Ölüdeniz ve Akbük'te yüzdüm, hiç de üşütmedi. Şansıma hava hep güneşliydi iki senede de. Muğla şehir merkezi hariç neredeyse tüm ilçeleri istisnasız harika. İlginiz varsa eğer, meşhur Likya yolunun ilk güzergahını da yürüyebilirsiniz, Kelebekler Vadisine kadar olan kısım. Abartıp daha da gitmek mümkün tamamıyla size kalmış.

evet.

ayıptır sorması göbeğiniz ne durumda acaba?

Bana kilo aldırmasa ve param olsa ben de içerim valla. Sen bunları sağlıyorsan ve spor yapıyorsan iç gitsin.

ethanolün güvenli alt limiti olmadığını dünya sağlık örgütü resmen açıkladı.
hatta "vucütta hemene hemen her organa zarar veriyor" diye bir ifade geçiyordu.

www.euro.who.int

"This might not be the answer people want to hear, but there is no safe level for drinking alcohol"

edit: who bildirisi ayrıca 60 farklı hastalıkla doğrudan ilişkili diye yazmış.

tekrar ediyorum. güvenli alt limit yok.

"günde 1 paket sigara içeceğime günde 1 tane sigara içsem daha iyi değilmi"
diye sorarsan sorunun cevabı "hiç içme olm salakmısın" dır.

Bırakır. Vücudunuza saygınız olsun.

5 bira aşırı değil ama en azından haftanın 1 ya da 2 günü mola verin.

bir arkadas var her allahin gunu 4-5 bira cakiyor, 30lu yaslarin sonlarinda su anda, en son kan testine girdi, doktor karaciger alarm veriyor eger ickiyi azaltmaz isen 50'ni goremeyebilirsin demis. sen oradan hesapla artik..

Hemoroid, husursuz bağırak sendromu, gastrit, reflu gibi hastalıklara zemin hazırlıyorsunuz. Bira dışında %100 sağlıklı beslenen ve spor yapan biri olduğunu düşünürsek vücut belki birayı tolere eder.

Toleransı da çok artmıştır senin, iki tane içsen anlamazsın bile. Bence de hafta da 2, 3 gün düşür.

bende de kronik sinüzit var.

hem antibiyoik hem sudafed hem illadin i doktor mu yazdı acaba? (üçü aynı anda ne bana verildi ne de etrafımda duydum çünkü)

5 gun
gunde 3
gecmis olsun^^

Eğer kendimin o zamanki haline bir öneri de bulunsaydım, metronomla çalışmak gerçekten önemliymiş derdim

Bence online satılan basic ve orta seviye bir gitar dersi course'una üye olup ya da çalıp çırpıp torrent'ten tek bir kaynağa bağlı düzenli çalışmanız hayırlı olur. Biraz oradan biraz buradan, şu adam da şunu göstermiş, bi de bu varmış tarzı yaklaşım her kaynak ayrı ayrı hatasız ve çok değerli dahi olsa başlangıç için zararlı oluyor.

Samurai Guitarist'in mesela 15 dolara basic ve orta seviye ikisi bir arada paketi oluyor indirimdeyken sıfırdan başlayıp güzel animasyonlarla anlatmış herif.

metronomla çalışmayı hiç bırakma. sık sık kayıt yap. kayıt ayna gibidir çünkü.

sevdiğin ama çalamadığın şeyleri metronomla hızlarını yarı yarıya, hatta bazen daha da düşürerek çal. atıyorum mesela ac/dc thunderstruck 130 metronomda çalamıyorsun. 50 metronomda tin tin tin çalabiliyorsun ama. sonra onu 10 arttırıp 60 yapıcaksın. zorlanmadan çalabildiğinde bir 10 daha 70 öyle öyle 130'u bulacaksın.

ben küçükken speed mechanics for lead guitars kitabı vardı. gerçekten mekanik, tamamen egzersize dayalı bir kitaptı. çok güzel parmak-pena alıştırmaları vardı. ona da bakabilirsin.

teori için de genel müzik teorisi için nurhan cangal'ın armoni kitabını önerebilirim.

cerrahi maske alsan yeterli n95i zaten nefes alamıyorum diye çıkaracaksın bir süre sonra

sürekli kullanmayacağım abd'ye gittiğimde otobüs yolculuğu yapmam gerekiyor orada giyeceğim. abd uçuşunda da kullanırım galiba.

m.n11.com

Ben buradan N99 ve N95 aldım. Arkadaş bana önerdi.

marka farketmez ama maskenin tam oturduğuna emin olun, yanlarından hava kaçırmamalı. en ufak bir kaçak bile maskeyi boşuna takmanıza neden olur.

normal yürürken vs sosyal mesafede cerrahi yeterli ama uzun süre kapalı yerlerde n95 ile korunmak gerek.
diğer yolcuların hepsi cerrahi maskeyi doğr taksa hiç sorun olmazdı, maskesiz bile kapmazdınız ama millet burnunu açıyor, çeneye takıyor vs.

o kadar saat n95 maskeye dayanabileceğinizi sanmıyorum:( nefes almak çok çok zor çünkü.

Bu arada doğru kullandığınızı anlamanın bir yolu da yüzde iz çıkarmış olması.

Eğer çıkardığınızda yüzünüzde maskenin izi çıkmamışsa çok da korumamış demek oluyor.

Bununla nefes alması çok da zor değil aslında, bir noktadan sonra alışıyorsun... :/

Cdc demiş ki;
“ Based on data from lab studies on COVID-19 and what we know about similar respiratory diseases, it may be possible that a person can get COVID-19 by touching a surface or object that has the virus on it and then touching their own mouth, nose, or possibly their eyes, but this isn’t thought to be the main way the virus spreads.”

Virüs olan yüzeye dokunup elini ağzına burnuna götürürsen belki bulaşır ama virüsün birincil yayılma yolu bu değil diyor. Ben açıkçası 1 aydır falan dezenfektan kullanmıyorum. Marketten getirdiklerimi eskisi gibi kullanıyorum. 2 aydır çok sık bir şekilde spor salonuna da gidiyorum. Restoran, kafe, berber, avm hepsine de gidiyorum. Hasta gözüken kimseye yaklaşmam onun dışında bir önlemim yok. Pozitif falan değilim.

virüs damlacık yoluyla bulaşıyor. covid-19+ pozitif birinin öksürmesi, hapşurması, konuşurken tükürmesi sonucunda havaya yayılan damlacıklar sizin ağzınıza, burnunuza hatta gözünüze girerse bulaşıyor. arkadaşlar açıklamış zaten diğerlerini. bazı yüzeylerde haftalar boyu kaldığına dair araştırmalar vardı ama sanırım bulaşıcılık özelliğini yitiriyor zamanla.

Ek : senden önce virüslü birinin maskesiz geçtiği yoldaki havadan da bulaşabiliyor

www.cumhuriyet.com.tr

özet: havada 10-15 dakika asılı kalabiliyor. hiç kimseyle temas etmeyen biri aynı asansörü kullanan 71 kişiye bulaştırmış..

%99 önce elinize bulaşıyor, sonra elinizi yüzünüze (ağız, göz, burun, kulak vs.) götürünce covid kapmış oluyorsunuz. Bu yüzden elleri iyi sabunlamak ve yüze götürmekten kaçınmak şart.

Maske takıp, sosyal mesafeye uyarsanız, havadan/hapşurmadan vs. kapma ihtimaliniz çok çok düşük. Virüsün havada kalma gibi bir özelliği yok. Bu olayar özel şartlarda gerçekleşen olaylar. Virüs yere çöküyor.


.

Bina sahibiyseniz, yetkili bir firmaya başvurup binadan karot ve demir örneği almalarını isteyebilirsiniz, laboratuarda bakıp rapor hazırlayacaklar.

Bir çok bina yıkmış ve yenisini yapmış biri olarak nacizane fikir vereyim;

Binanız 1990 dan önce yapıldıysa %99 depreme dayanıksız, riskli binadır.

1990 - 2000 yılları arasında yapıldıysa %90 riskli binadır.

@john bloor, peki dayanıksızdan ne anlamalıyız? En az 30 yıllık bir binada oturuyorum, fakat bu geçen İBB'nin yayınladığı rapor düşündüğüm kadar kötü değil.

Yani ben dayanıksız diyince çok kişi ölecek, binalar yıkılacak diye düşünüyordum ama sanıyorum "yıkılmasa bile sonra oturulamayacak hale gelecek" anlamında kullanılıyor. E bu canların kurtulması demek ama.

1) güçlendirme konusunda yetkili bir firmaya başvuru yapıyorsunuz.
2)yetkili kişiler sizden binanın statik projelerini isteyecektir.
3)statik projeniz yoksa binanın rölövesi alınacak ve yapıldığı yıl baz alınarak mevcut durum analizi yapacaklar.
4)binanızın belirli yerlerinden karot örneği alınacak. kolon ve kirişlerin röntgeni çekilecek ve çap kontrolü yapılacak.
5)varolan verilerle binanız bilgisayar ortamında tekrar dizayn edilip performans analizi yapılacak.
6) performans analiz verileri dikkatlice değerlendirilip binanın güçlendirilmesi, yıkılması ya da hiçbir şey yapmaya gerek yoktur kanaati oluşturulacak.
7) güçlendirme gerekliyse yapılacak imalatın masrafları tarafınıza beyan edilecek.

genellikle güçlendirmeler zor, masraflı (bina maliyetine yakın) ve yapılması zaman alan işlerdir. bu gibi durumlarda güçlendirmek yerine yeniden yapılması tavsiye edilir.

Öncelikle test yaptırmak ciddi sonuçları olan birşey maddi manevi hazırlığız var mı? Binanız ne kadar projeli ve sağlam yapıldı zamanında güvenmiyorsanız hiç test yaptırmayın. şayet test olumsuz çıkarsa 3 ay içinde binayı yıkmak zorunda olduğunuzu bilin.

Geri dönüşü de yok bu işin. Binanızın yıkılıp yeniden yapılması durumunda eskiye oranla kayıp kazanç durumu öğrenin.

15 daire var iken yeni imar planı ve projesi ile 10 daire çıkarsa 5 daire sahibi insanlık hali olur böyle şeyler demeyeceği için işin öncesini sonrası belediyeden ciddi şekilde öğrenin.

değerli yorumlarınız için teşekkürler.

peki tavsiye edebileceğiniz firmalar var mı? (aslında soruyu o amaçla sormuştum ama meramımı tam anlatamamışım:( )

bu arada bina sanırım 90-91 yapımı.. binanın projesini nereden temin edebilirim? -büyük ihtimalle yalan olacak o proje işi:)-

ben iki ay önce kayınpederime aldım 32gb'lık versiyonunu 1600'e kendisi memnun. bence 32'lik yeterli 64'e gerek yok.

en başta teknolojik cahilliğiyle sürekli karşısına çıkan google asistan ve reklamlarla bayağı boğuştu fakat sonradan çözdü işi. xiaomi'nin reklam işi biraz saçma. ayarlara girince bile reklam çıkıyor. sonradan internetten araştırarak bu sorunu aştık.

not: hiç android kullanmadım.

cihazın karşıya ses az gitme gibi bir problemi var en baştan bilin. konuşmayı sonlandırıp tekrar arayınca düzeldi hep bu güne kadar.

@bisorumvargaliba

detaylı yorumunuz için teşekkür ederim, benim için çok değerli oldu.

32gb'lık yorumlarında birkaç kişi daha yazmış bahsettiğiniz sorunu, fakat 64gb'ın tüm yorumlarını okudum hiç bundan bahseden olmamış.

bu ve babamın çok fotoğraf çekip telefona ıvır zıvır çok şey doldurmasından ötürü 64gb sanırım kendisine uygun olacak.

tekrar teşekkürler

hayır değil, hatta hiç alakası yok.

alakası yok +1

yok daha neler

alakası bile yok

o zaman hic alakasi yokmus demek ki.

ekşi 20. yıl begeseli mi öyle uzun bir videoda immanuel tolstoyeveski de konuşuyordu. tipini merak ediyorsan aklında olsun.

barış özcan'ı az izlemişimdir hakkında kesin bir yargıya varmam haksızlık olacak belki ama tolstoyevski felsefeye ve felsefeyle ilgili olan her şeye (psikoloji, edebiyat, siyaset vs) çok zaman harcamış ve entry'lerinde bunları çok başarılı harmanlayan bir yazar. barış özcan'ın pekmezini çıkarır yani:)

ekleme: @aziz dostum jack, haklısın konuşuyor ama orda da yüzü gözükümoyrmuş:) youtu.be

Makbur +1

Fularsız barış özcanı donunda sallar.

Ancak bahsettiği video fularsızın yüzü görünmüyordu diye hatırlıyorum.

ekşi sözlük belgeselinde yüzü hiç görünmüyor, illa merak ediyorsanız,

tam olarak şu videoda 70. sn'de sol profilden görebilirsiniz.

youtu.be

benzese benzese oytun erbaşa benziyor bence :)

kardeslerim icimi rahatlattınız, baris ozcani günahım kadar sevmem. evet deseydiniz büyük hayalkirikligi olacakti.

AliExpress’ten alacaksan muhtemelen istediğin özellikleri taşımayan kalitesiz bir ürün gelecektir demektir. Zaten orijinal ekranı değiştirdiğinde Kindle özelliklerinin büyük bir kısmı kaybolacakken üstüne bir de böyle bir riske girmeye değmez.

laptop ekranlarını değiştirirken ekranı kesinlikle laptop modeline bakarak bulamazsın.

laptop'ın içindeki ekranı söküp çıkarırsın, ekranın arkasında ekranın model kodu yazar. o kodla laptop'a ekran arayıp bulursun.

muhtemelen tablet, kindle vs gibi cihazlarda da durum böyledir. yanılma şansın da olmaz.

laptop ekranlarında muadil ekran denen bir durum var. orjinal ekrandan daha ucuza bulabiliyorsun. arkadaşların çekinceleri muhtelemen bu yönde.

ancak ben buna katılmıyorum. kim e-book'unun ekranını değiştiriyor ki? bahsettiğim muadil, çakma vs piyasasının oluşması için o sektörde bir hareketlilik olması lazım. bilgisayarcı vs olmamama rağmen merak&hobi yüzündne en az 8-10 eş dost laptop ekranını sadece ben değiştirdim.

e-book ekranını değiştirmeyi bırak kendimden başka 1-2 kişi biliyorum e-book'u olan etrafımda..

varmak istediğim yer, paperwhite 3, kobo nook vs denk modellerin ekranları zaten aynı yerden geliyordur. piyasası olmadığı için de laptop ekranı gibi kimse muadili için bir seferberlik işine girişmemiştir.

senin yapman gereken ekranı sök, ekran modelini aynen gir, fiyatı gerçekten uygunsa siparişi ver.

yalnız tabii tüm bunları yapmadan önce bir kaç tane paperwhite 3 sökme-birleştirme videosu izle:)

"son kuponum gelse zarar cikiyordu"

bence sorun bu cümlede saklı. şanslısın, arkanda duracak bir ailen var. insanlar bir ömürlerini yok ediyorlar. bugünden itibaren bunu hayatından silersen senin sadece 3 ayın ve 15 bin liran gitmiş olacak. bence tüm hayata vuracak olursak; kardasın..

15 bine hayat yok olmaz. Bi daha oynamazsın olur biter.

O son maç yatmasaydı ve siz zarardan kurtulmuş olsaydınız, bugün daha büyük bir özgüvenle oynamaya devam edecek ve 50-100bin zararda olacaktınız...

bağımlılık böyle bişi kardeş, alkol bağımlısı uyuşturucu bağımlısı, seks bağımlısı, yemek bağımlısı, vs. vs. bağımlılık aynen böyle ne eksik ne fazla, yol gösterin demişsin, önce bağımlı olduğunu kabul et, bunu içselleştir, sonra onun çözümüne bakarsın.

birde pandemi sürecinde futbol durduğu için bahisler kapalı idi, nasıl oynadın onu da ayrıca merak ettim.

Geçmiş olsun. Kumar bağımlılığı ciddi bir rahatsızlık.

Bence bu durumdan ders çıkarıp bir daha aklınızdan bile geçirmeyin. Şu an 15 bin kaybettiniz ama bundan ders çıkarırsanız gelecekte kaybedeceğiniz paranın yanında hiçbir şey.

borca oynamadim arkadaslar.kendi birkimimim gitti.ben kumar bagimlisi degildim sadece csn sikintisindan 100 lira ile basladim sonu cok kotu bitti

hiç güç gelmiyorsa psu içinde bir şeyler kırılmış olabilir sarsıntıda.

Şu anda işlemciyi ve fanını sök tak öyle dene diyebilirim.

Kasa içinin videosunu atarsan daha çok yardımcı olabiliriz.

basınca anlık hiç hareket olmuyorsa ya dediğin gibi psu gitmiştir, ya da anakart.

anakart bir çok farklı noktadan kasaya sabitlenmiş olduğundan kasa düştüğünde zarar görmüş olabilir.

geçmiş olsun.

bazı psu'ların içinde sigorta oluyor, onu bir kontrol et, kırılmış olabilir, çıkmış olabilir vs.

cevaplar için teşekkürler, ilgilenen olursa sorun,

"Ön panel çıktı diye power switchi söküp tornavidayla manuel açma denedim, olmadı." bu kısımdaymış. güç tuşunun kabloları kopmuş. tornavidayla açamamamın nedeni de tornavidanın dandik olması sanırım. Kopan kabloların uçlarını değdirince açılıyor.

duvardaki soketlerin uçları elektrik panosunda yada çok yakınında bulunan bir ag panosunda sonlanır.katlar arası paralel bağlantı yoktur. Alçak gerilim panosu varsa router bu panoya yerleştirilip tüm katlara dağıtılır. yani standart budur tabi elektrik ve ag tesisatını kafalarına göre yapmadılarsa.

powerline alabilirsin, özetle elektrik şebekesini ethernet ağı gibi kullanmak için üretilmiş bir adaptör. bahsettiğin router sistemini bununla kurabilirsin.

ethernet soketleri için diyeceğim odur ki, kimilerinin içi boş olabiliyor malesef:) içlerine baktım demişsin gerçi ama soketlere bağlı gerçekten bir kablo sistemi varsa kolay kolay zarar göreceğini düşünmüyorum. farklı kabloları farklı soketlere tak çıkar dene, toz-kir-pas da temassızlık yapıyor olabilir uçlarda iyice temizle.

kolay gelsin

Kral aynen dediğin gibi yaptım su an baya mutluyum ethernetli plug koyup hattı döşememiş serefsizler su an oldukça tatmin edici oldu yalniz bir haftadir her şeyi denedim sonunda böyle yaptım. Teşekkürler makbur ben de yeni gördüm cevabını.

kasım'da 20 yaş dişi çektirdim 250 lira'ydı, dolgu da 200 lira.

(bu arada dişçi aile dostu gibi bir şey bu fiyat normale göre daha alçak olabilir)

normal

Bunları okumak illaki onların felsefelerini, düşüncelerini benimseyeceğimiz anlamına gelmiyor. Okurum, kendimce çıkarımımı yaparım. Düşüncelerini değerli bulmam bile karamsar bir hayat sürmemi gerektirmiyor. Hayatında Nietzche okumayıp depresif, karamsar olan milyonlarca insan var sonuçta. Bu tarz şeyler sırf okumakla ilgili değil bence.

black holes in the sky'ı görüyor ve arttırıyorum.

depresif ya da karamsar diye tanımladığınız o düşünceler mantıksız olmak zorunda da değil.

çok karamsar ama bir o kadar da aklıma yatan dünya görüşleri var.

aynı zamanda çok karamsar, kendi içerisinde oldukça tutarlı ama benim benimsemediğim dünya görüşleri de var. bunları da okuyorum. bir görüşü okuyup öğrendiniz diye fanatiği olmak zorunda değilsiniz ki. belki dediği 100 şeyin 100'ünü değil 3'ünü benimseyip hayatımı daha da aydınlatacağım.

Depresiflikte yalnız olmadığımızı hissetmek için :)

karamsar filozof diye bir tabir -bence- olamaz. filozofun ödevi belirlediği hakikatleri tutarlı ve sistemli bir şekilde ortaya sermektir.

herhangi bir filozofa karamsar demek besleyemeyeceği yavrusunu yuvadan atan leyleğe kötü, kendinden olmayan yavruları yiyen aslana şerefsiz, anne karnında kardeşlerini yiyen yavru köpek balığına hain demekle eşdeğerdir.

pavese okumadım. caraco, schopenhauer ve nietzsche ile kıyaslandığında filozoftan ziyade daha çok denemeci olarak tanımlanabilir.

Schopenhauer ve pavese gibilerini okuyunca daha az yalnız hissediyorum kendimi. O yüzden okuyor olabilirim.

Ayrıca pavese sonunda intihar eden birine göre kesinlikle karamsar yazmıyor. Hatta kitaplarında dünyevi zevkleri çokça işliyor. Bir umut, iyiyi bekleme havası var onun kitaplarında.

spam e-posta, siliniz.

biri uğraşıyordur

Ayyynısı bana da oluyor bi iki haftadır. Hotmailde son girişlere baktım, birileri girmeye çalışıyor ama başarılı olamadığı için sorun yok dedi. Ama cidden sinir bozucu hemen her gün hotmail hesabımın şifre reset kodu geliyor gmail hesabıma

şöyle bir saçmalık var, resetleme gönderen adres:

[email protected]

If you don't recognize the Microsoft account *****@hotmail.com, you can click here to remove your email address from that account.

click here dediği yerdeki adress de account.live.com/... diye giden, offical hesapmış gibi

fakat işin saçmalığı 8-10 kere bu password reset code maili gelmesine rağmen, hotmail hesabıma girdiğimde 1 tane bile security alert maili mesajı, işte efendim hesabınıza girmeye çalışıyorlar bıdı bıdı bir şeysi yok.

enteresan

ikinci tasarımı ben de almam. düzenli kitap okumayan kitleyi hedef almışlar gibi. düşünülmeyen, ucuz bir mantıkla tasarlanmış ikincisi. görsellik önemli. tasarımcılar da önemli.

İyi yayınevlerinin genelde kapak tasarımları iyi olur. İstanbul manzaralı kitabı almazdım çünkü ben kalitesizim diye bağırıyor. Ayrıntı yayınları daha iyi bir iş çıkarabilirmiş. Yerli bir kitap ve birçok yayınevi tarafından basılıyorsa, diyelim YKY, Can, İletişim önce yazarın daha önceki kitaplarını hangi yayınevinden aldığıma bakarım, sonra kitabına göre alırım. Eğer çeviriyse muhakkak çevirmene ve yayınevine göre alırım. Mesela az önce almam dediğim kitap bir Roza Hakmen çevirisi olsaydı, kapağını önemsemeden alırdım.

Oldukça önemli. Bazen muhtemelen yakın zamanda vakit ayırıp okuyamayacağım halde sırf çok güzel görünüyorlar diye ithaki bilim kurgu klasikleri serisi, iş bankası modern klasikler serisi, can yayınlarının yeni tip kapaklı kitapları (eski beyazlardan daha çok beğeniyorum) vs alasım geliyor set şeklinde. Aynı şekilde alıp okuduğum kitapları bile sırf güzel ve yeni bi kapakla bastıklarında tekrar alasım geliyor. Çok kitap okuyabilen biri değilim son yıllarda maalesef, ama zaman ayırabilen ve para konusunda sıkıntı yaşamayan biri olsam çok şık bir kütüphane dizerdim dshdshs

genelde e-kitap okuduğum için okuduğum pek çok kitabın kapağını bile bilmem.

yayınevlerinin kapak tasarımlarına önem vermesinin esas sebebi, avm'de alışveriş yaparken kitapçı görüp hiçbir fikri olmadan sadece kapak odaklı, "aa bu kütüphanemde güzel durur" kafasında kitap alan kitle.

yani özünde haklısın, kitap satışını %50 arttıran bir olay; bununla ilgili bir araştırma vardı isteyene bulabilirim..

ikinci tasarım, zevksizlik abidesi.
hiç işim olmaz bu tür çiğ ve özensiz kapak tasarımı olan kitaplarla.
velev ki, dünya'nın en iyi romanı olsun. almam.

en basit kapaklı olan en çok hoşuma giden oluyor. gerekirse sadece kitabın adı yazsın. böyle abartı resimli kabartmalı içinde saman bulunan hayvan çiftliği gibi olanlar falan koşarak uzaklaştığım kitaplar.

çok önemli. kötü kapak ile okuyamam. kötü kapaklı kitapların editörlüğü ve çevirisi de kötü oluyor.

don't judge a book by its cover diye atasözümüz bile var (ingilizim evet).

kapak kitabın içeriğinden izler taşımalı yoksa özenilmemiş izlenimi yaratıyor. kitabı okudukça kapak daha anlamlı hale gelmeli.
ben chip kidd'in tasarımlarını çok beğeniyorum. hatta kendisinin bu konuda bir ted konuşması da var.

gözüm kanadı ne o öyle. ilk baktığım şey yayınevi ve varsa çeviri olur ama bu kadar da değil kardeşim.

Kapak tasarımına ben de önem veririm. Kitap başka seçeneğimin olmadığı bir mesleki kitap/o eserin tercih edilecek tek çevirisi değilse fotoşop terk gibi görünen kapakları tercih etmem. Hatta yayınevlerinin kapakta kullandıkları resmin ressamını, tasarımcının adını da künyeye yazmaları benim için o yayınevinin kalitesini gösteren bir detaydır. Yaptıkları işi ciddiye aldıklarını gösterir.

Ilk kapak olan ist manzaralı kitabı asla almam. Çok klişe geldi.

Kapak tasarımına tabiki önem veririm ama aşırı değil. Zaten alacağım kitabı araştırmış adını duymuş öyle almış oluyorum.

metronom çalışırken kullanılır tabii. sahnede olmaz. hangi rock grubu ne çeşit kulaklık kullanıyor hiç duymadım. temel ritm davuldan beklenir (bastan biraz da diye biliyorum)
her neyse klasik müzikte bir orkestrada müzisyenler içlerinden ve dışlarından sayarlar genelde. Fazıl Say solist olarak saymaz, zaten onun ritm duygusu olması gerektiği gibidir.
ha bu arada Fazıl Say da tamamen metronomu takip etmez. yorumlamak ritmi de yeri geldiğinde eğip bükmeyi gerektirir.
öyle olsa her şey çok sıkıcı olurdu.

edit: Fazıl Say da sayıyordur arada :)
edit2: gerektiği zaman saymaktan bahsediyorum. sürekli sayma durumu değil.

bir yerden sonra metronom sen oluyorsun. sen metronom oluyorsun. herkesin metronomu da başka oluyor tabi.

ama hepimizin aklı aynı olduğundan ikiyi duyunca herkes aynı üçü anlıyor.

arkadaşların yorumları doğru ama gereksiz bir dipnot vereyim;

rock grupları bazı şarkılarında sahnede metronom kullanırlar. mixer'den yalnızca müzisyenlerin kulaklıklarına verilir metronom ritmi.

mesela çok güzel bir örnek, mor ve ötesi'nin bir derdim var şarkısı. şarkının girişindeki gitar 0,35 ms gibi bir delay ile çalınır. grup şarkı ritmini farkedilmeyecek seviyede kaçırsa bile gitar-delay uyumu allak bullak olur.

orkestralarda ise şefin sürekli el hareketleri eserin metronomuna senkronize gider.

metronomla çalışman çok iyi. çalamadığın hızlı bölümleri metronom desteği ile çok yavaş tempoda çalıp, sonra metronomu gıdım gıdım arttırarak orjinal temposuna gelip çalabildiğini görmek kadar büyük bir zevk yoktur:)

metronom, müzisyenin eğitiminde çok önemli bir yer tutmaktadır. ama metronom ile çalışmanın da belirli teknikleri vb vardır, parçayı hızlandırmak için kullanabileceğiniz gibi, stabil çalmak için de kullanabilirsiniz. metronom genelde evde ve stüdyoda kullanılır. stüdyo müzisyenleri her zaman metronom üzerine çalarlar. bu yüzden stüdyo müzisyenliği, normal müzisyenlikten daha farklıdır. hem ritmi oturtur, hem de o ritm içerisinde yorum yaparsınız. hatta bazen düz giden metronomda metronomu duymazdan gelip parçayı riterdando (yavaşlayarak bitirme) ile bitirirsiniz çünkü aranjör o rit'i proje dosyasına metronom trackine eklemeyi unutmuştur...

sahnede kullanıldığı yerler şöyle özetlenebilir. bazı gruplar (pop rock farketmez) altyapı ile sahneye çıkarlar. altyapıdan klavyeler gelir mesela, ama grupta klavye yoktur. bazı önemli sectionlar gelir (brass vb.), üstüne 1-2 gitar bas ve davulla çalar adam şarkıyı. siz de a ne güzel sound süper grup diye izlersiniz ( ya da izleriz) ama işte altyapı vardır. metronom vardır davulcunun kulağında. bazı projelerde bütün grup için çok önemli ve zor tempo değişikliklerinde sadece davulcunun kulağında olmayabilir metronom. tüm gruba metronom veya özel yazılmış click track duyurulabilir. dahil olduğum bir psycodelic projede kulağıma belirli yerlerde click track gelmişliği, hatta bana ve ekibime özel yaylıların girmesi gereken yerden 2 ölçü önce "jeanluc, son ki 3 4.." şeklinde önceden kaydedilmiş sesler duymuşluğum ve alışık olmadığım için her seferinde "efendim" demişliğim bile vardır...

bazı kalabalık ekiplerde, orkestra şefi olmasa da grup lideri (bu bazen klavye olur, bazen olmaz) kapalı devre telsiz (başka bi adı vardı aklıma gelmiyor) kullanılır. zira solist ölçü atlayabilir, sözleri unutup geri dönebilir, koskoca ekip ona uymak durumundadır. yıllar önce ferhat göçerde başıma gelmişti. şef arkadaş bi anda kulağımıza fısıldadı. "arkadaşlar 3 ölçü ilerisi, do majör, son ki 3 4.."

iş klasik müziğe gelince, hayır fazıl dahil dışından saymazlar, saymayız. orkestra şefi, orkestra şefliğini yapmaktadır çünkü. orkestra şefi sağ eliyle baton tutarak (evet batonsuz da olabilmektedir) click sayarken, sol eli ile emotional işaretler ve yönlendirmeler vermektedir. genel orkestra şefliğinin manuel tekniği bu şekilde özetlenebilir.

sonuç olarak; metronom candır, onu seviniz, kullanınız...

@jeanluc dışından saymak derken bayağı bir iki üç sürekli saymaktan bahsetmedim. beden hareketiyle belli edecek şekilde saymaktan bahsediyorum. ayakla olabilir, başla olabilir, hafif sallanarak olabilir. illa ki saymak gereken uzun aralar vs. mevcut zaten. saymayıp ne yapacaksın.

@jeanluc fazıl say şurda metronom kullanmıyor sanırım. yanılıyor muyum?

www.youtube.com

valla dükkanlara düşersen işin zor çünkü sahibinden'de direkt satış yapan satıcılar bile hayvan gibi yüksek fiyatlar çekiyorlar ederinin çok üzerinde. hayırdır bu ne fiyat diye sorunca da "abey sıfırı şu kadar para istiyosan sıfır al" diyor ama bilmedikleri bir şey var sıfır piyasası bitti noktasına geldi.

neyse, ben beğendim gitarı 2. el olarak bulduysam almadan önce gidip sıfırını deniyorum(bulabiliyorsam tabii bir mağazada) bulamıyorsam da zaten nut width, scale, neck radius gibi bilgileri alıp aynı ölçülerde başka bir gitar buluyorum sıfırını deneyebileceğim gidip onu deniyorum klavye rahatlığını anlama açısından. ton ve işçilik kalitesi gibi detayları zaten incelemelerden bulabiliyoruz. geriye bir tek gitarın ne durumda olduğu kalıyor onu da çok dert etmiyorum çünkü büyük bir falsosu olmadığı sürece basit sorunlar oluyor "araç başında" pazarlık yapmana yarar bir şeyler bulursun illa ki.

elektronikler önemli zaten bir tek 2. elde bana kalırsa en çok oradan patlıyor gitarlar. onu da çözersin zaten.

Önceleri (6-7 sene önce) alternatif olarak garaj.com vardı enstrüman satışı ile ilgili. Şimdi baktım hala aktif.Buradan fiyat kıyaslaması yapabilrsiniz.

Şu dönemde zor ama tünele gidip müzik marketlerden beğendiğiniz merak ettiğiniz modelin sıfırını inceleyip fikir sahibi olabilirsiniz.İkinci elin kondüsyonunu kıyaslama açısından da iyi olur.

ben de uzun zamandır girişmedim bu tür işlere ama turkrock hala devam ediyor sanırım

turkrock.com

Aslında ne alacağım az çok belli, o yüzden klavyeyi manyetikleri denememe gerek yok pek. benim derdim adam ilana açıkça sorunu yazsın, gidince sürprizle karşılaşmayayım konusu. Varsa yoksa kozmetik sorunlar; haberi bile yok köprünün dağıldığından çünkü bilmiyor, öyle bi heves almış kullanmış hunharca bakım yapmadan. Soruyorsun teller değişti mi markası ne diye, ben menemen yapmayı bilmem ki diyen yeni gelin gibi ehihihi diyip sırıtıyor. 2. El alışveriş şanından bunlar, normal zamanlar olsa erinmem de hani ama şu durumda biraz konforlu alışveriş istiyorum. Fikirler için teşekkür ederim, bakacağım :)

bahsettiğiniz biraz da şans işi..

10-15 sene önce yakın arkadaşım bir heves gibson les paul studio almıştı. 6 ay sonra gitarın headstock bölümü kendi kendine kırıldı hatta şunun aynısı;

www.mylespaul.com

luthier'e götürdü tamire adam ne dese beğenirsin, burası daha önce de kırılmış:) aldığı herif nasıl yaptırmışsa artık hiçbir iz boya çizik vs yokmuş.

gözünüzü korkutmak için değil de, iyi anlayan kötü niyetliler de olabiliyor ve daha büyük sorunlara yol açabiliyorlar.

şansınız yaver gider umarım..

Hayır.

Komediyse evet

abi izlerim de nasıl? ben mesela sinemada konuya vurulan birisiyimdir. biçimden önce içerik önemlidir benim için ama o da bi yere kadar. mesela bunun konusu ilgimi çekmedi pek ama çok sağlam canlı diyaloglar ve güzel çekimlerle müthiş bir şekle sokulabilirse tabii ki ayıla bayıla izlerim.

Bir muhasebeci var haksız bir şekilde hapse atılıyor. Orada bir zenciyle dost oluyor. Filmin sonunda da hapisten kaçıyor. Bunu izler miyiz? Böyle anlatınca hayır. Ama esaretin bedeli' nin konusu bu. Tüm zamanların en çok beğenilen 3 filminden biri. Konu değil konunun nasıl işlendiği önemli.

tabi turu yazmamam cok mantıklı olmus:)
komedi

Meric acemi sen misin?

meriç acemi böyle bi konuya uyarlama olmadıkca giremez, girdiginde de batırdı zaten gorduk:)

varsa yoksa cocuk gorunumlu, napıcagını asırı derecede bilemeyen aptal roluyle yasayan kızları yazar.

platform da önemli tabii

şimdi böyle bir konunun bir trt dizisi olduğunu hayal edin, bir de netflix :))

imkanın varsa arka tarafını aç en azından.

açık kalma süresiyle orantılı olarak ısı artacaktır.

kasanın içeriyi serinletmek için dışarıdan aldığı hava -dolabın içindeyken- yine kasanın ısıyı düşürmek için arkadan dışarı attığı kendi sıcak havası olacaktır. bu kısır döngü bilgisayar açık kaldıkça devam edecek ve ısı zirveye çıkacaktır.

elin yatkınsa dolaba 12-14 cm lik fanlarla hava giriş ve çıkışı ekleyebilirsin. daha mantıklısı, kasayı olduğu gibi dolabın içine monte edebilirsin -yine dolaba havalandırma giriş-çıkışları açarak.

bunları yapmadığın sürece kasa zarar görecektir, kesin.

e-kitap okuyucudan pdf okunması keyif vermez. niye bu konuda ısrar edilir anlamam da.

epub ya da mobi uzantılı olmalıdır.
onun dışındaki çözümler sizin yaşadığınız gibi sorun yaratır.

gerçekten vaktiniz varsa pdf i ocr ile word e çevirip oradan da epub yapabilirsiniz.

Öncelikle teşekkürler. Israrcı olan ben değilim, bulduğum ekitap arşivleri pdf uzantılı. Bunları mobi ya da epuba düzgün çevirerek okuma kalitesini arttırmak istiyorum. Basitçe pdftoepub bu işi gerçekleştirmiyor.

bu şi düzgün yapan tek grup vardı o da meritrokrasi idi. onların arşivlerine gözatın hepsi epub'dır.

bir tane pdf bulamazsınız.

pdf neden var onu da bilemiyorum. güncel kitaplar mı bari?

Onlar düzenliyorlar evet gerçekten iyiler. Ben akademik kitaplar indiriyorum libgen üzerinden bunlar meritoktaside yok pek. Bu akademik kitapları da pdf olarak yüklüyor yabancılar, bazılarını epub ve mobi olarak düzenlemişler. Ben öğreneyim istedim biraz da o yüzden bu ilgim.

ben çizgi romanlar için ipad 2 kullanıyorum misal. tam sayfa boyutunda neredeyse o yüzden pdf de normal sayfa ise kitap okur gibi okunabilir.

ipad 2 olduğu için fiyatı da uygun.

Bakacağım ipad2ye teşekkürler.

avs document converter; yazı tipi kayıtlı pdf'leri güzele mobi-epub yapıyor.

resim tabanlı pdf'leri de (yani yazılı sayfayı foto olarak kaydetmiş) abbyy finereader ile taratıp yazı dosyasına çevirip ordan da epub-mobi yapabilirsiniz.

(abbyy'de sayfa numaralarını falan toptan kaldırmak gibi özellikler vardı sanırım)

Daha yeni sormuştum ben de, buyrun; www.eksiduyuru.com

altta attığım linktekilere benziyor. fiyatı epey uygun, daha ucuza bulamazsınız aynı modeli.

bizim peder bey almıştı ilk geldiğinde, sakal kesme favori vs işlerinde oldukça iyi ama bence saç kesme (çok kısa kesecekseniz ancak iş görür) için yanında gelen aparatlar biraz yetersiz.

philips'in vardı çok daha uzun şekilli kesebiliyordun onunla kıyaslayınca bunun ayarları çok kısa geldi bana, favorileri alırken risk olmasın diye epey yüksek ayarda giriştim bir baktım dımdızlak kaldı yanlar:)

saç kesmek için moser 1400'den şaşmayacaksın. diğerleri yetersiz.

m.trendyol.com

Moser falan arama boşuna herkes tutturmuş bir moser bu işini fazlasıyla görür.

Eczaneler zaten içeri almıyor artık çoğu plastik çekmiş ilaçları ödemeyi vs ordan alıyorlar ve o plastik bariyerin olduğu yerde ufak masalarda kolonya, dezenfektan bulunuyor. Yalnız sabah erken saatte gidin. Ben raporlu ilacımı almaya gittiğimde olmadığı için öğleden sonra tekrar çıkmak zorunda kaldım ve o zaman arkamda bekleyen 2 kişi sosyal mesafe falan dinlemedi. Mümkünse eczaneyi arayıp alacağınız ilaçların stoğunu teyit edin. Ben salı günü gittim bu şekildeydi, İzmir'de merkezi bir yerdeyim. Migros'ta önlemler uygulanıyordu ve içerisi dolunca fazla müşteri almıyorlardı. Liste yapıp gidin, markete girince alacağınız şeylerin yerini gözünüze kestirin ve mesafeyi koruyun, zaten yapacak başka bir şey de kalmıyor. Sağlıklı günler.

valla ben artık 20-21 yaşında ücret karşılığı getir-götür yapacak birisini aramaya başlayacam.
ne yaparsanız yapın sabah en erken saatte yapıp ilk giren müşteri siz olun.
eczaneye gitmeden önce, ilaçlar varmı sorun hatta, ben 10 dakikaya geliyorum, kenara koyunda diyebilirsiniz.

Yakinlardaki marketlerden tlfla siparis veriyoruz. Kapida oduyoruz.
Migros sanal market ve carrefour 6gun boyunca dolu diyor randevu alamaiyorum oralardan. Hatta getir bile coook gec getiriyor.
Organik urun satan magazalari denedi. Oralarda dolu.
Telefonla siparis vermek veya gittigidiyordan vs almak lazm. Buyuk sehirlerde kargolar da gecikiyor gerci

bu gün eczaneye gititm, mübalasız 4.5 metrelik bir değnek ucuna bildiğimiz mutfak süzgeci takmışlar.

ilaçları ona koyup fırıncı küreği gibi uzattılar, aldım, parayı koydum, sonra para üstünü verdiler.

ve içeride kimse yoktu.

@nax

kapıda nasıl ödüyorsunuz? çalışanla karşı karşıya geliyor musunuz?

biz damacana su alırken boşları kapı önüne koyuyoruz, adam zile bastığında da parayı poşetle asıyoruz; o boşları alıp doluları bırakıyor parayı da alıp sütünü bırakıp gidiyor.

yani oldu da kapıda kredi kartı ödemesi yapmak durumunda kaldın, yine bir insanla karşı karşıyasın. hadi sanal marketler önceden ödeniyor da eczane falan? o değil de sanal market geldiğinde poşetleri kapının önüne mi yığıp gidiyor?

kafayı yiyeceğiz heralde.

kafayı yedik iyice.

Benim cozumum h.sonu nobetci olmayan bi eczaneye p.tesi acilisla maske ve eldivenle gitmek. H.sonu da bos kalmis olur ici pmtesi de ilk giden olursan rahat rahat alirsin ilacini.

Calisan maske takiyor. Zaten o da alismis. Kapinin dibinde durmuyor. Uzakta duruyor. Kapinin yaninda camasir sepetimiz var. Uzunca bir sey. Posetleri onun icine birakiyor. Odemeti de temassiz yapiyoruz. Sonrasinda sepeti balkona atiyoruz ve klasik prosedurleri uyguluyoruz.

Mesela yemeksepetinde zile basip kapi tokmagina poseti asip gidiyor kurye.

pcde mikrofon girişinden girmen lazım. Fakat cidden amfi görevi görüyor mu yoksa sadece dönüştürücü mü acaba. 30 liraya satılan sahte irig vardı, ben onunla ipad'e bağlıyordum ama sadece adaptördü. (pcde gecikme olabilir o yüzden bilemiyorum. ben behringer ses kartı üzerinden bağlıyorum şu an)

pcde ses çıkarmak için, ben gidip "bias fx 2" satın aldım mesela, vst olarak bi müzik programına (daw) ekleyebiliyorsun da, kendi başına (standalone) yazılımı da var. Ben para verdim ama malum ortamlarda da varmış.

Mac varsa Logic Pro veya Garageband'in kendi amfileri var.

baya baya amp görevi görüyor ya. alet şu.

www.voxtr.com

yani gecikme çok çok bir şey olmadığı sürece sorun değil. tek isteğim sesi pc'den çıkarsın yeter kayıtta mayıtta değilim. mac yok ne yazık ki.

En düzgün sorunsuz ve decent kalitede çözüm usb interface. Uygun fiyata bulunabiliyor 20-30$'lık aletler takılmak için yeterli. Almadan internetten windows 10 ya da ne kullanıyorsan onunla düzgün çalışıyor mu driver var mı onu kontrol edeceksin sadece.

Yani mini amfiyi pc'ye neden takmak istediğini anlamadım da usb interfacee ister gitarı direk takıp ableton gibi bişeyle çalabilirsin istersen amfini takıp herhangi bi ses alma programıyla direk amfinin sesini dinlersin.

amfi başka odada ama pc başından tab falan bakıyorum veya metodlar üzerinden çalışıyorum veya güzel bir davul beat falan açıp takılıyorum o yüzden aslında pcden ses çıkartmak istiyorum.

sen direkt monitör olarak kullanmak istiyorsun pc'yi; herhangi bir programa ihtiyacın yok.

kulaklık çıkışından pc'ye bağla, pc'de de bağladığın girişi mic değil "line-in" ya da "giriş" olarak seç. sonra da ses ayarlarına girip "line in" bölümünü sessizden çıkart, sesini aç. direkt canlı duyarsın çaldığını.

bunun haricinde arkadaşların önerdiği programları (bias, guitar rig vs) asio4all ile kurup onlarla da değişik kombinasyonlarda tonlar elde edebilirsin. (reverb delay falan eklersin eğlenceli olur)

43!

hala çözemedim. geri zekalı olabilirim.

12.
4 işlemin nesi hoşuma gitti o da ayrı

43.

43
Ahaha, gerçekten iyiymiş ya şimdi farkettim üstteki yazdığımı geri alıyorum

Ben de önce X görmeyip direkt toplayan tezcanlılardanım, ama bu zaten zeka değil dikkat testi olur bence :)

Fakat nasıl 43 buldunuz onu da anlamadım!

Tek ayakkabı 5, adam 5, tek çekirdek külahı 2, çift çekirdek külahı 4.

Adamın kucağında 2 tane külah var, adam ve külaylar 9 yapar, 5 de ayakkabı 14, tek kğlah yani 2 ile çarp 28 yapar.

Nasıl 43? Zaten ortada bir küsürat, yani yarım yoksa çarparak nasıl tek sayı buluruz?

Neyi kaçırıyorum ya hu?

Edit:

Lan adama da ayakkabı giydirmişler :)

Ama yine 43 olmaz, tek sayı çünkü. Sesli düşüneyim;

Adam 5 ayakkbılar ile adam 15 yapar, çekirdeklerle 19 yapar, diğer tek ayakkabıyla topla 24 yapar, tek çekirdek (2) ile çarp 48 yapar!

john
çocukta 2 ayakkabı var. 5+19*2 43

@ozdek;

Ben 5+19=24 yapıp sonra 2 ile çarpıyordum keriz gibi, parantezli olarak hiç düşünmedim işlemi :)

ayakkabıların ve külahların tek-çift olduklarını ancak 2 dakika sonra farkedebildim:)

eskiden solo test vardı, sonucuna göre kaç tane piyon kalırsa bir tablosu vardı oraya bakıp güler ya da böbürlenirdik.. kendimi o tablodaki gerizekalı gibi hissettim:)

Hattusa var onun haricinde yandex disk'te paylaşım vardı.

b-ok.cc


Burada bulamayacagin kitap cok azdir kanka

neo meritokrasi devam ediyor

neomeritokrasi.blogspot.com

@baldur 2 verdiğiniz linki ben açamadım. Bağlanmıyor.

@balik kraker
z-lib.org

bunu dene kanka.

verdiğiniz linkler -türkçe içerik için- zaten varolan arşiv

ben nispeten biraz daha yeni kitapları arıyorum.

ya önceden google'a sapiens epub falan yazıp çat diye bulurdum:) şimdi bulamıyorum hiç

2 tane bilimkurgu kitaı arıyorum; "insansılar" ve "üç cisim problemi". ikincisinin pdf'ini buldum ama nasıl bir pdfse kindle'ı sapıttırıyor (ki zaten kindle'da pdf okumam da, bazı pdf'leri direkt sayfa boyutunda kesip biçiyorlar ya onlar biraz daha okunuyor)

google artık telifli ürünlerin aramasını (kitap,crack vs.) içeren siteleri çoğunlukla getirmiyor. alternatif arama motoru duckduckgo.com çok daha iyi sonuç veriyor bu tip aramalarda.

antreman geçmişini bilmiyorum, yani mantığı anlatmak adına biraz geniş konuşacam. ama evde mekanik yüklemenin kısıtlılığından dolayı (yeterli ağırlık olmaması) her setinde tükenişe gitmek durumundayız. yani squat için 12-10-8 tekrar çok ama çok anlamsız. elindeki 5 kg dumbell ile bent row 8 tekrar yapsan ne yapmasan ne? ben pull ve push olarak ikiye böldüm. 6 gün çalışıyorum. genel olarak bir kas bölgesini haftada 25 set civarı yapıyorum. ağırlıkların yeterli olduğu omuz kol gibi bölgelerde spor salonu protololümü uyguluyorum, salonda 100 kg squat 5 tekrar yapıyorken evde bu yükleme imkanım olmadığı için tükenişe kadar gidiyorum. sırrtta keza öyle vs vs.

'Yeni Başlayan antrenmanı' olarak güzel.
Yeni başlayan isen push up'ın elin hangi el pozisyonunda göğse daha iyi vurduğuna dair internette gezin biraz. Araştır.
Zaman içinde ağırlık arttırırsın.

push up neden 12x 10x 8x :))

dambıllar ayarlanabilir değilse öbürlerinde de piramit şeklinde setler anlamsız.

Yorumlar için teşekkür ederim. Yeni başladım sayılır. Elimde 2 adet 10kg ayarlanabilir damalı mevcut. Yorumları göz önünde bulundurarak antrenmana bir ayar vereceğim.

iyi de buradaki kiloları bilmeden rakamların bir anlamı yok. senin fiziksel durumunu bilmeden de kilo önerme gibi bir durum yok.

mesela bent row için 2x10 ile hissedilir bir etki zor. o yüzden denildiği gibi sakatlamadan her sette tükenişe oynamak en doğrusu. tükenişe gittiğin için sayıların da çpk önemi yok. set aralarında max 30 saniye bırakman yeterli.

2 adet 10kg 10kg dambılın varsa, shoulder press ve row'u tek elle yap. kısa bir süre 10 kg yetmeyecek çünkü. en azından 20 kg'a kadar tek dambılla zorlarsın ki, 20 kg da bir süre sonra yetersiz kalacak.

one arm dumbbell row ve one arm shoulder press diye arat

şınavı da 12x 12x 12x şeklinde yap. sonra 4 sete çıkart. sonra 5 set; yapabildiğin kadar. setleri istersen 10x de yapabilirsin.

bios pilini çıkarıp bekleyin veya bios resetleme jumper ları varsa onu yapın (kılavuzda yazar).

hala ekrana hiçbişey gelmiyorsa ilk aşama olarak farklı bi güç kaynağı ile denemek lazım.

eğer birden fazla ram varsa tek tek deneyin.

psu'dan anakarta giden güç kablolarının anakarta takılı olan uçlarına bakın. kısadevre sonucu kararma vs olabilir, böyle bir şey varsa kablolar biraz zor çıkar düz uçlu tornavida ile uçları hafif hafif kanırtarak çıkarın. anakart üstündeki ve kablo ucundaki kararmış bölgeyi gene düz tornavida ile kazırsanız yine alttaki iletken bölüm açığa çıkar.

kolay gelsin.

kolay gelsin, benzer durumu yaşamıştım, işlemcinin termal macununu yenileyince düzelmişti. bir de saçma gelecek ama, yakın zamanda elektrik süpürgesi, saç kurutma makinesi gibi bir araçla temizlik yaptın mı? elektrik süpürgesi vakumdan dolayı bir süre çalışmayı engelliyor, saç kurutma makinesi de saçma sapan yerlere toz kaçırabiliyor da ondan. evet böyle saçma temizlik yöntemleri uygulamışlığım var yani :/

güç kaynağı kaç watt ve verimlilik sertifikası varsa ne? işlemcin ve ekran kartın kuvvetli, 450-500 watt falan çeker bu haliyle tüm sistem, en verimli güç kaynağında bile 600 watt olması gerekir garanti için. bunun altındaysa ya da çok pahalı olmayan sıradan bir 750-800'lük bir psu ise problem bundan kaynaklı olabilir.

Bios hiç gelmiyorsa anakarta bişey olmuş olabilir..

Fan kabloya takılıp ısınmaya yol açılmış olsa.. yine bios gelir..

Arkadaşın dediği gibi gpu cpu sağlam, psu 600ün aşağıysa olabilir..

Dediklerine bakılırsa psu ya odaklanmalısın.. bozulmuşta olabilir 80+ tır herhalde şöyle bi..

Corsair olmasın daha iki aylıkmış makinan; dün sipariş geçtim sf750 platinum.. çok para saydım be psu ya sözlük :(

@pasp o şekilde bir temizlik yapmadım, ayı gibi para verdiğim için asla öyle bir riske giremen. Termal macundan olduğunu sanmıyorum çünkü daha 2 ay oldu toplayalı, ama macun deneyeceğim.

@Bruce @hunharca ben 850'lik psu kullanıyorum. Corsair CP-9020130-EU TX-M Serisi TX850M 850W 140mm Fan 80 Plus tam model adı.

Mutsuzluk.

Anakarta takılı olan ne varsa herşeyi sök, işlemci dahil.

Anakarta enerji ver, sonra kapat. İşlemciyi tak, enerji ver, sonra kapat. Bir tane ram tak, enerji ver sonra bak bakalım monitöre açılış ekranı geldi mi? Görüntü gelmediyse rami çıkar diğer rami tak.

HDD DVD Klavye vs bunların bu aşamada hiç önemi yok, önce sadece anakart-işlemci-ram ile açılış alman lazım.

Açılış ekranı geldiyse diğer bileşenleri tak.

Yok bu yöntemle ekran gelmediyse sorun ya anakartta ya da PSU'dadır.

Ama bence bu yöntemle açılacak, bir çakışmadan dolayı kaldı öyle.

noldu bu bilgisayar, sorun neymiş halloldu mu?

@makbur hiçbir şekilde çalıştıramadık kasayı, ofisten aldığım güç kaynağını bağladığımda çalıştı problemsiz. Benim psu patlamış. Belki benim evin elektrik sistemi kaldırmıyordur güvenlik için açılmıyordur, vs kaynaklıdır diye iyice teyit etmek için benimkini ofiste bir kasada denedik yine çalışmadı. Enteresan bir şekilde kasaya elektrik iletiyor ama çalışmıyor.

Netice olarak 3 ay önce aldığım 850'lik corsair psu patates. Bugün aldığım yerle görüşeceğim garanti, servis işlemleri için.

tam tersi bitcoin takip edilemeyen bir para. yani o cüzdandaki bütün transactionları görebilirsin ama bu takip edebildiğin manasına gelmez. mesela adam o cüzdandaki parayı başka bir cüzdana attı ya da bir borsaya attığı anda artık işler karışıyor.

bitcoin in olayı takip edilememesi, ya da normal yollardan takibinin çok zor olması.

@orpheus @cursor

cüzdan olaylarına biraz baktım da.. asıl merak ettiğim şu: polise gidiyorsun o cüzdan koduyla, polise verince polis blockchain, xapo vs gibi sitelere mail atıp geri dönüşüm alamıyor mu? kardeşim şu cüzdanı isteyen adam şantajcı bana bunun bilgilerini verin dediğinde?

bu siteler mi vermiyor bilgileri yoksa o cüzdan kodundan polis nereye dahi başvuracağını mı bilemiyor?

benzer olayları çok duyuyorum. geçen sene Florida belediyesi 500 bin dolara yakın para ödedi dosyaların kilidini açmak için. virüs gibi bir dosya bulaşması ile başlıyor. yani bi güvenlik sorunu.

bitcoin aslında yarı-gizli bir sisteme sahip. transaction geçmişini takip edip tüm ağı görebilirsin. para hangi adrese gitmiş vs. eğer ucunda trading sitesi gibi fiat (kağıt para) ile işlem gören bir siteye varmışsa ve bu site dava açtığınızda mahkeme kararının yaptırım uygulayabileceği bir ülkede ise bilgileri alabilirsiniz. hesabın kime ait olduğu öğrenilebilir.

ama dediğim gibi bu bitcoin için geçerli. tamamen gizli zcash gibi coinler de var ki takibi olmuyor bildiğim kadarıyla.

www.govtech.com

@makbur cüzdan için siteye gerek yok hatta internete bile gerek yok offline cüzdan yaratılabilir. Nakite çevirmenin de türlü türlü yolu var. Polisin yapabileceği hiçbirşey yok

bitcoin hesabı açmak için blockchain.com btcturk binance gibi aracı sitelere ihtiyacın yok. Bir yazılımcı olarak okuyarak kendi cüzdan oluşturucu programımı yazmıştım. Açılan bitcoin cüzdanının kime ait oluğu herhangi bir yere kayıt olmuyor (aracı site ve borsalarla açıldıysa onların sistemine kaydoluyor). Hatta bir cüzdanın (karışık harfler numaralar bütünü) açılmış olduğu ve başkasına verilmemesinin de bir kontrolü yok. Aynı cüzdan iki kişiye birden açılırsa ne olacak sorusu akıllara geliyor. Bu olasılık onyüzmilyonda birmiş asla olamazmış falan. ben de denemek için saniyede ortalama bir cüzdan açıp içini kontrol eden program yazdım, aşağı yukarı bir gün boyunca çalıştı, hiç birinin içinde bir satoşi bile bulunamadı. Ama çok daha hızlı bilgisayarlar olsa teknik olarak saniyede bir değilde saniyede bin tane veya milyon tane cüzdanı kontrol etse bunun karşısında hangi sistem durabilir. Asıl soruya gelelim. Adamların izini nasıl bulacaksın bu anlattığım şekilde açılmış cüzdanlar kullandılarsa?

@sttc @tuyra @kahir ekseriyet

siz diyorsunuz ki gizlilik için şu şu coin'e çevirmesi lazım; bunun için binance gibi bir borsaya sokması gerekmiyor mu cüzdanındaki bitcoin'i?

binance vs telefon onayıyla çalışıyor banka gibi, yani velev ki şantajı yapan kişi cüzdanını kendi bilgisayarında vs yarattı, sonra o bitcoin'i borsaya yolladığında bitcoin takip edildiğinde şu borsaya şu hesaba gitti diye gözükmüyor mu?

yani demek istediğim şu, şantaja uğrayan kişi polise başvurunca, polis adamın şantajcıya yolladığı bitcoin'i takip edip (misal btcturk'ten yolladı diyelim) izini sürerek hiç mi bir iz yakalayamıyor?

(cahilliğim için kusura bakmayın lütfen muhtemelen epey saçma akılsız sorular soruyorum ama bu olay kafama çok takıldı)

takip edilebilmesi cüzdan sahibinin kim olduğunu bulmakla alakasız. borsa da nakite çevirmenin tek yolu değil. bugün tırt türk webmaster forumları, facebook coin gruplarında bile yüzlerce insan var hiçbir şey sormadan coini nakite çeviren. internet kafeleri, kuyumcuları falan saymıyorum. onlarca exchange, mixer servisi var iki tanesine soksa zaten bitti gitti istediğin kadar takip et.
cüzdan araba plakası değil istediğin kadar aç kimse kardeş sen kimsin hayırdır demez.

o halde son bir soru:)

arkadaşın şantajcıya yolladığı bitcoin'i biz takip edemez miyiz? yoksa aldığımız sadece bitcoin'in geçmiş işlemlerini mi görebiliriz?

Cüzdandan cüzdana transferleri takip edebilirsin ama ne işe yarayacak ? Coini aldım sonra gittim yüzyüze bozdurdum ve bozdurduğum kişiye transfer ettim. Bakacaksınız bu durumda nasıl bulacaksınız ? Zaten her işlem için yeni bir cüzdan önerilir ki çoğu insan da böyle kullanır. Mixerlara hiç girmiyorum bile, coini binlerce parça halinde farklı yüzbinlerce cüzdanda dolaşıma sokan sistemler bunlar.

2 kisiyse toyota yaris derim ben de. Her turlu islerink gorur, tas gibi araba.

Bu arada 2.el diye ozellikle belirtmenize gerek yoktu, o butceye 0km zaten yok:)

cevaplar için çok teşekkür ederim.

48V butonuna basarsanız mikrofona yeterli güç gidecektir.

bende de MXL V67 var. ses kartım presonus ione. 48V butonuna basmayınca güç gitmiyor.

önceki duyurunda "ipad"e bağlayarak çalıştırmayı denediğini anlatmışsın..

ne kadar power bank vs de bağlasan ipad, condenser mic'in ihtiyacı olan elektriği ses kartına veremiyor çok büyük ihtimalle.

laptop ya da pc ile denedin mi, düzgün çalışıyor mu?


dikkat edersen referans verdiğin video'da condenser mic bağlamıyor.. midi klavye bağlıyor, elektrik bile harcamıyor o condenser ile kıyaslanınca..

Konu hakkında çok bilgim yok sadece vaktim vardı ve sizin için arastirdim, konuyu daha iyi bilenler yazsin ama sizin mikrofon şu www.mxlmics.eu ve mikrofon özelliklerinde gördüğüm kadarıyla ("power requirements 48V Phantom Power (+/- 4V)" diyor) ve bu mikrofon setine dahil değil gördüğüm kadarıyla. bu durumda sanırım ses kartına değil de şu videodaki gibi bir cihaza ihtiyacınız var. youtu.be

çünkü doğrusu esed, tayyip ile olayın alakası yok.

(bkz: romanizasyon)

adamın adı esad değil, adamın adı bu الأسد

@aziz

güzel kardeşim madem doğrusu esed neden en başlarda esad deniyordu?

youtu.be

yanlış anlama seni yargılamıyorum muhtemelen senin yaptığın açıklama da doğrudur. (arapça bilmiyorum)

ya olay değinmek istediğimden bambaşka bir yere geldi aslında. bu eksiduyuru'dan istediğim verimi alamıyorum, sanırım sorun bende. üstteki arkadaş da gelmiş başlıkları yazarlar açıyor demiş:)

@makbur

eskiden niye böyleydi şimdi böyle konusunda haklısın. siyasi olarak tayyip esed'in ismini önceden esad olarak kullanırken esed'e çevirerek ne amaçladığını bilemeyiz. belki danışmanları uyardı belki de herkesin düşündüğü gibi ismini farklı okuyarak aşağılamaya çalıştı vs. ama şundan eminiz ki tayyip ne derse desin, türkçe arslan anlamına gelen الأسد (esed) kelimesi arapça okunurken esed diye okunur.

şurdan dinleyebilirsin,

tinyurl.com

haliyle türkçe yazılırken de romanizasyona uygun olarak türkçedeki karşılığı olan esed yazılır.

ekşi sözlükte de bir ara birçok başlık bu kurala uymuyordu, sonra teker teker taşınmaya başladı, hatta başlarda bi dalga konusu bile olmuştu. sonra hatta bazıları tekrar geri çevrildi.

mesela mariya şarapova olması gerektiği başlığa taşında, eskiden maria sharapova başlığındaydı. maria sharapova aslında asıl isminin(Мари́я Ю́рьевна Шара́пова) ingilizce romanize edilmiş hali. bizim kendi dilimiz varken neden ingilizce romanize edilmiş halini kullanalım.

bir diğer örnek, andriy şevçenko

mesela ilginç bir örnek daha var novak djokovic başlığı 2008 yılında olması gerektiği gibi novak cokoviç başlığına taşınmıştı, fakat nedense 2018'de tekrar novak djokovic başlığına taşında. bence yanlış.

doğru ve yanlış kullanım konusu böyle iken gelelim senin soruna neden başlıklar böyle açılıyor.

aslında @hoot yanlış da olsa doğru bir şey söylemiş. editor'ler de başlık açsaydı muhtemelen esed'li açacaklardı fakat ekşi sözlük'te açılan yeni başlıkların taşınması vs. zahmetli iş, haliyle romanizasyona uymayan bir sürü başlık görebilirsin. bu esed, şarapova ve diğerleri için de geçerli. genel olarak da bu tür başlıklara müdahale etmiyorlar belki de edemiyorlar.

@aziz

romanizasyon konusunda haklısın, sözlükte son dönemde böyle -bence de mantıklı- bir değişim var.

fakat öncesinde tüm medya ve erdoğan'ın esad deyip, sonra erdoğan esed e dönünce yandaş medyanın da esed'e dönmesi, bu sıralarda da ekşinin romanizasyon uygulamasının bunlara denk gelmesi..

kötü bir tesadüf diyelim.. ( gerçekten ironi yok:) )

işin garibi beşşar esad ve beşşar esed diye iki farklı başlık var:)

(bu arada çok güzel anlatmışsın teşekkür ederim)

(bkz: sedet kepenoğlu)

www.youtube.com

Çünkü doğrusu ''Esad'' değil Esed'dir. Arapça'da ''aslan'' anlamına gelir. Esedullah gibi. Halktv kitlesine göre ''hükümet Esad yerine Esed diyerek algı oluşturuyor''muş :)) Ha, bu arada ''Resulayn''ın doğrusu da Rasulayn'dır.

@eymed

güzel kardeşim sana bir lafım yok, siz 1984 kitabındaki gibi bir "geçmişi silme bakanlığı" tarafından yönlendirildiğiniz için sizlere bir lafım yok..

al bak, adamın gol diyor.. www.youtube.com

6 aylikken hem bir şeyler yiyor olması hem de cevap vermesi gayet başarılı bence.

4 aylık emeklemeye başlayan 7 aylıkken konuşmaya başlayan abim var ve gayet ortalama bir insan, çok heveslenmesinler sonunda abim gibi bir şey olur nihayetinde :)

bu tür şeylerin zekayla ilgisi yok ama bu soruya her defasında bilinçli olarak cevap veriyorsa yaşıtlarından ilerde gibi. en azından bu hareketi yapabilen yaşıtı azdır.

gerçi kime sorsan benimki 6 aylıkken bla bla yapıyordu diye anlatır. çok da şeyapmamak lazım.

@entegre'yi goruyor ve arttiriyorum:
4 islem vs bircok seyi okula baslamadan ogrendim, ortaokul caglarinda hoca söylediğimi yazin diyip problem yazdirip simdi herkes cozmeye çalışsın defterinde derken not almaz, problemi dinler ve es zamanli zihnimden cozup hoca son kelime soyledigi an cevabi soyledigim olurdu. Hicbir sinava calismaz, köpek gibi calisanlardan iyi not alirdim falan.

Bildigin ortalama insanim bugün. Hatta bazen ortalama altına dustugum de oluyor. O yuzden sevindirik olmamak lazim haybeye hemen.

Bir de o yaşta cocuk etrafındaki seylere abuk subuk sesler cikararak tepki verir zaten, her cocukta olur o.

@stavro +1
Şu an ise sıradan biriyim. Keşfedemediler beni.

çok zeki olduğuna değil de annenin bebekle çok iletişim kurduğuna işaret eder.

Bence olabilir. Bunu ciddi olarak söylüyorum.
@brkylmz Yaşından ileri olmak zekayla ilgili değil, tamam. Neyle ilgili? Bu konuda otör olduğunuz anlaşılıyor. Onun için cevabı merak ettim.
@stavro ve benzerleri. Siz de haklısınız kendi açınızdan. Zeki olup da ortama uydurulan ve ortalama düzeye inen çok kişi var. Çünkü eğitim sistemi böyle çocukları desteklemiyor. Öncelik, eraeytellezi yükezzibübiddin gibi şeyleri ezberletmek...

arkadaslarin dalga gecmesinin sebebi bu konunun eksisozlukte epey elestirilmesi. en ufak bir done ile hemen oglum cok zeki diye hava atan anneler.

Hayır, 6 aylıkken zeka anlaşılmaz. Yaptıkları gayet normal. Sağlıkla büyüsün.

gereksiz yorum paratoneri olmus soru.

zeka kismini bilemiyorum ama iletisim guclu demek ki. siz de demissiniz, annesi cok konusuyor cocukla. onun etkisi bence. bunun zeka gostergesi olmasi kismi bilimsel bilgi gerektiriyor, bende o bilgi yok. ama dusununce de mantikli geliyor. cocugun iletisime kapali olmasi, sorulara cvp vermemesi zeka ile ilgili fikir veriyorsa tersi de verir.

beynin sağ ve sol lobunu birbirine bağlayan corpus callosum adlı bir zar var. bu zar oluşumunu 6-7 yaşında tamamlıyor.

analatik düşünme, dil-konuşma, mantık gibi pek çok düşünsel edimin oturmasında da sorumlu.

bu zar bazı çocuklarda diğerlerine göre çok daha erken gelişebiliyor. 2 yaşına gelmeden bıcır bıcır konuşabilen çocuklar mesela çok zeki, dahi olduklarından değil beyinlerindeki bu erken gelişim yüzünden yaşıtlarından ileri oluyorlar.

hatırlarsan bir dönem 66 aylıkları okula başlattılar ve proje patladı, neredeyse hiçbiri okuma yazma öğrenemedi. bu da yine bahsettiğim sebeple, çocukların çoğunun corpus callosum bölgeleri daha oluşumunu tamamlamadığından, bilimle zıt iş yaptıklarından..

süper zekalık, dahilik falan çok ayrı konular.