Giriş
(11)

İstifçilik sendromu (hoarding disorder) sorunu hakkında yardım

10551037
Yan komşumda istifçilik sendromu olduğuna dair şüphelerim var. Şüphe diyorum çünkü elimdeki verilerin hiçbirisi tek başına istifçilik sendromunu ispatlamıyor ancak bir arada değerlendirildiğinde istifçilik sendromu ya da benzer bir sorun olduğunu gösteriyor. Biraz uzun olacak, önce elimdeki verileri
Yan komşumda istifçilik sendromu olduğuna dair şüphelerim var. Şüphe diyorum çünkü elimdeki verilerin hiçbirisi tek başına istifçilik sendromunu ispatlamıyor ancak bir arada değerlendirildiğinde istifçilik sendromu ya da benzer bir sorun olduğunu gösteriyor. Biraz uzun olacak, önce elimdeki verileri aktaracağım. Uzun yazacağım, bu nedenle zaman ayıracak olanlara şimdiden teşekkür ederim. Uzun yazmamın nedeni ise, ben bir istifçilik sendromu olduğunu düşünmeme karşın başka ve benim düşünemediğim bir sorun da olabilir, belki benzeriyle karşılaşmış biri nokta atış teşhisi koyar.

Kendisi 60-70 yaşlarında. Muhtemelen 2-3 sene önce taşındı, daha eski değil. Ev sahibi değil, kiracı. Eşinin vefat ettiğini biliyorum (Bunu biraz sonra açacağım). Yeni taşındığı zaman eve ara sıra gelen bir beyefendi vardı, evime girip çıkarken ancak kendisi uzun zamandır yok, en azından hiç denk gelmedik. Bu beyefendinin de yaşı az değil, oğlu/yeğeni olması pek mümkün görünmüyor (Münasebetleri nedir hiçbir fikrim yok, zaten konu hanımefendinin özel hayatı da değil. Aralarında bir gönül birlikteliği, arkadaşlık ya da akrabalık değil de bir iş yapıyorlarmış izlenimi almıştım ilk başta ancak yanılmış olabilirim. Neyse, bu detayın çok bir önemi yok sanırım. Beyefendiyi şimdi görsem yüzünü hatırlamam, epeydir yok ortada ya da bana denk gelmedi). Bir kızı olabilir, bir kere evden çıkarken karşılaştık ve asansöre birlikte bindik. Kendisini sadece bir kere gördüm. Taşındıktan kısa süre sonra sokakta bir köpek buldu ve sahiplendi, sanırım dairesinde köpek ve kendisinden başka daimi yaşayan canlı yok (Umarım yoktur, kemirgen varsa vay halimize).

Dairesine hiç girmedim, kapısını da çalmadım. O da aynı şekilde. Haftada 1-2 kere karşılaşıyoruz ve selamlaşıyoruz. Hiçbir gerginlik yaşamadık. Saygılı bir insana benziyor, en azından bana karşı doğrudan bir saygısızlığı olmadığını açıkça söyleyebilirim.

Bizim katta 3 daire var. Benim dairem ortada. Bir uçta sorun yaşamadığım komşum, diğer uçta bu komşum komşum ve asansör mevcut. Asansör kapısıyla komşumun dairesinin kapısı yan yana.

Bu hanımefendi taşındığından bu yana bazı gariplikler gözlemliyorum.

1. Dairenin kapısı sık sık açık oluyor. Anadolu'da küçük ya da orta büyüklükte ve komşuluk ilişkilerinin sıkı olduğu bir apartmanda yaşasak bunu çok garipsemem ancak İstanbul Şişli'de 20 dairenin olduğu büyük denilebilecek ve komşuluk ilişkilerinin özellikle kiracılar arasında görece az olduğu bir apartmandayız. Ben iri sayılabilecek bir erkek olarak kapımı açık bırakmaya asla cesaret edemezken bu hanımefendinin kapısını bir alışkanlık olarak açık bırakması bana hiç normal gelmiyor. Hadi cesaret kısmını geçtim, bizim apartmana sıkça kedi girer. Özellikle garaj kapısından bolca kedi girer ve apartmanda dolaşırlar. Bunlar biraz yüzsüz arkadaşlar, eve de dalarlar, başıma geldi birkaç kere. Sadece kedi girmesi riski dahi kapımı kapalı tutmak için yeterli ki garaj denen yerde zaman zaman fare olması da bana garip gelmez.

2. Kapı bazen sonuna kadar açık, bazen de uzaktan bakıldığında kapalı olduğunu düşünülecek kadar örtülü oluyor. Kapı eskiden sonuna kadar açık olurdu, son zamanlarda açık olduğu zamanlarda ise hep örtülü. Kapı sonuna kadar açıkken ben, kardeşim ve annemin farklı zamanlarda gördüğümüz kadarıyla, antrede yığın halinde çeşitli ve bizce garip eşyalar vardı. Bazen kırpıntı denebilecek tekstil artığı kumaş parçaları (bizim sokakta bol miktarda ufak çaplı tekstil atölyeleri mevcut), bazen onlarca çift ayakkabı (buna tanık olduğumda dairenin antresinin ışığı kapalı olduğu için ayakkabıların eski mi yeni mi olduğunu göremedim, bir de dairenin içine dik dik bakmak istemediğim için anlık bakıp şaşırıp kafamı çevirdim.) bazen çok sayıda koli/paket (bunları gördüğüm zaman yukarıda bahsettiğim beyefendiye de denk geldim, bu paketleri birlikte satıyorlar diye düşünmüştüm), bazen kocaman bir çalışma masası ve kanepe (daire taş çatlasa 70 m2, yani küçük bir daire ve antrede kanepe var) gibi dairenin doğal dokusuna uymayan, sanki dışarıdan getirilmiş gibi duran, daireye sığması pek mümkün olmayan garip eşya kümeleriyle karşılaştık.

3. Şunu mutlaka söylemem lazım: Elinde az ya da çok fark etmez, ilk bakışta garip gelen eşyalarla daireye girdiğini görmedim ancak oldukça geç (geceyarısı 2, bazen 3) saatlerde zaman zaman asansörün bizim kata geldiğini ve komşumun kapısının açılıp kapandığını duyuyorum (Eğer gerçekten istifçiyse, 20 daireli büyük bir apartmanda elinde garip eşyalarla içeri girerken mümkün olduğunca dikkat çekmemek için bazı taktikler geliştirmiş olabilir ancak ben kendisinin istifçi olduğundan yeni yeni şüphelenmeye başladığım için giriş çıkış seslerini bu düşünceyle takip etmedim ve değerlendirmedim). Arada elinde bez torbalarla geldiği oluyor ancak bunların içinde ne olduğunu bilmiyorum.

4. Sokağa köpeğini gezdirmeye çıkıyor ancak yanında eski bir bebek arabası oluyor. Biraz korku filmi tadında olduğunun farkındayım ancak meraklı görünmemek ve garip durmamak adına cesaret edip de bebek arabasının içine bakmaya fırsatım olmadı, bu nedenle arabanın içinde bir şey olup olmadığını bilmiyorum.

5. Yakın zaman önce annem bendeydi. Annem evden çıkarken hanımefendiyle çıkarken karşılaşmışlar ve kısa bir sohbet yapmışlar. Hanımefendi anneme "Eşimin vefatından sonra böyle oldum." demiş. "Böyle oldum" lafına dair bir açıklama yapmamış, annem de sormamış.

Bu ilk 5 maddede beni rahatsız eden bir durum yoktu ancak yaklaşık 1,5 senedir beni rahatsız eden ve komşuluk denen kavram dikkate alındığında yaşanmaması gereken olaylar yaşanmaya başlandı.

6. Köpeği evde tek başına bırakıp dışarı çıkmaya başladı ve köpek hanımefendinin evde olmadığı saatler boyunca havladı. Bu durum birkaç gün boyunca devam etti. Sıkça evden çalıştığım için bu duruma ilk elden tanık oldum. Birkaç gün sabrettikten sonra hem köpeğe üzülmem hem de köpeğin gürültüsünün çalışma ortamımı bozması nedeniyle kapısına bir not yazarak köpeğin gün boyu havladığını belirterek köpeği evde tek başına bırakmamasını rica ettim. Bu durum bir daha tekrarlanmadı.

7. Yakın zaman önce zaten dar olan merdiven sahanlığına bir çalışma masası konuldu. Oturduğum katta 3 daire olduğu için bunu hangi komşumun yaptığından emin değilim ancak şüphelerim bu soruma konu olan komşuma yöneldi. Hemen aksiyon almak yerine bir süre beklemeye karar verdim. Aslında hemen aksiyon alsam yanlış bir şey yapmış olmazdım çünkü bu masa hem sahanlığı ciddi anlamda daraltıyordu, hem de benim kapımın dibine itilmiş vaziyetteydi. 3-4 gün bekledim. Masa yerinden kıpırdamadı. Yine doğrudan bir tartışmaya girmemek adına bu sefer apartmanın girişindeki panoya ve asansöre bir not yazarak masanın sahibinin masayı ortak alan olan apartman sahanlığından kaldırmasını rica ettim. Masa ertesi gün kaldırılmıştı.

(Bu noktada iki olay için de neden doğrudan konuşmak yerine not yazdığım sorulabilir. Bunun birkaç temel gerekçesi var: İlki, ben bekar bir erkeğim ve hanımefendi de en azından annem yaşında bir kadın. Akıl sağlığı/dengesi ve muhakemesi ne durumda olduğunu bilmediğim biriyle, hele erkek olarak bir kadına şikayetimi iletmeye cesaret edemedim çünkü nasıl tepki vereceğini bilmiyorum. İkincisi köpek olayında sesin nereden geldiği belliydi ancak masa olayında masayı kimin bıraktığından emin olmadığım için, kimin yaptığını bilmeden doğrudan şüphelendiğim komşuma gitmek doğru olmazdı. Bir gerekçe daha var, bunu 9 numaralı maddede açıklayacağım ve en önemli sorun da o zaten.)

8. Rahatsızlıklarımın arttığı ve artık komşuluk ilişkisi bakımından işin katlanılamaz hale gelmesinden korktuğum olayların başlangıcını anlatayım: 6-7 ay önce komşum kısa aralıklarla tavada birkaç kere balık kızarttı. Bu kızartmalar sırasında daire kapısı açıktı. 10 katlı apartmanın daracık sahanlığını korkunç bir balık kokusu kapladı. Ben balık severim, kızarmış balık kokusu bana pek koymaz ancak bu öylesine korkunç bir kızartmaydı ki asansörden inip dairemin kapısını açana kadar gerçekten perişan oldum. Bu kızartma fasıllarından birinde annem ve babam da bendeydi ve onlar da oldukça rahatsız oldular. Neyse ki kapımın etrafında güzel bir conta var ve bu conta kokuyu çok iyi izole ediyor. Balık kokusu dairemin içine hiç girmedi diyebilirim. Bu nedenle sadece apartman sahanlığında maruz kaldığımız kızarmış balık kokusuyla, yani görece düşük bir hasarla meseleyi atlattık.

9. En sıkıntılı konuyu sona sakladım. Komşum yaklaşık son 6 aydır dairesinin kapısını sonuna kadar örterek açık bırakıyor. Kapı örtülü olduğu için içeride ne var ne yok bilmiyorum ancak sorun şu: Daireden gerçekten kesif ve kötü bir koku geliyor. Komşumun kapısıyla asansör yan yana. Asansörü çağırdığım zaman, eğer kapı açıksa asansörün kapısının önünde beklemek imkansız, öyle kesif bir koku geliyor. Bu durumda birkaç adım geri atıp, asansör ve komşumun kapısından 2-3 metre uzaklaşıp, asansör kata geldiğinde burnumu kapatıp hızlıca asansöre binmek zorunda kalıyorum (Ne yazık ki, ben de kokuya karşı fazla hassasım hoşlanmadığım kokular beni herhangi bir insana göre çok daha büyük bir hızla kusma seviyesine getiriyor). Bu arada, bu koku öyle ölü hayvan kokusu falan değil, ondan neredeyse eminim. Nasıl bir koku derseniz elbette tarif etmesi zor ama muhtemelen çok uzun süre temizlenmeyen bir ev, içindeki çok sayıda gereksiz (hatta belki de çöpten toplanan) eşya ve evde yaşayan köpeğin kendi kokusundan oluşan, bilmediğim başka şeylerin de kokusunun eklendiği ve kronikleşen bir kokudan bahsedilebilir sanki (Bu arada hep aynı kokudan bahsediyorum. 1 hafta önce başka 2 hafta önce daha başka bugün başka bir koku değil). Buraya kadar yazdıklarım doğrudan bir istifçilik sorununu tek başına ispatlamasa da özellikle koku meselesi bana istifçilik ya da benzeri bir sorun olduğunu düşündürüyor. Bu koku meselesi komşumun kapısını çalmamam için en önemli gerekçe çünkü o koku beni en fazla 15 saniye içinde kusma noktasına getirir.

Şimdi gelelim benim derdime, sınırlarıma ve olası (ya da olamayacak) çözüm önerisi taleplerime:

Sorunlar:

1. Komşumun evinde ne yaptığı beni rahatsız etmediği ve komşuluk nezaketinin dışına çıkmadığı sürece umrumda değil. Beni ilgilendirmez. Ancak gerçekten istifçiyse bazı riskler var tüm apartman için. Bunların en önemlisi yangın. Okuduklarıma göre yangın riski denen istifçilik sendromundan muzdarip insanların evlerinde (çöp ev) herhangi bir eve göre çok daha yüksek ve bu durum oldukça riskli.

2. Elektrik ve su tesisatında çıkabilecek olası sorunlar: Buna dair çok yeni bir haber yapılmış, çok tatsız tecrübeler mevcut: www.milliyet.com.tr

3. Koku. Şimdilik komşumun dairesinin kapısı kapalı olduğu sürece neredeyse sorun yok (hafif bir koku geliyor ama katlanılamayacak gibi değil) ancak kapı açıkken gelen koku, menzili şimdilik düşük olsa da etkisi yıkıcı.

Olası çözümler ve sınırlar

1. Dava yolu ile tahliye etmek: Hukuken mümkün ancak son derece zor. Ayrıca sağlayacağı yarar da son derece düşük çünkü dava oldukça uzun süreceği gibi, ben de kiracı olduğum için yarın bir gün bu evden taşınma olasılığım var. Kendim bir avukat olarak, bu sorunun mevcut yargı düzeni içinde çözülmesini pek mümkün görmüyorum. Ha dava kazanılır ama o kadar uzun sürer ki davayı kazandığımıza değmez. Hele şu ekonomik şartlarda koku en azından sadece beni, belki bir de bulunduğumuz kattaki diğer komşumu rahatsız ederken, diğer dairelerin bu durumdan haberi bile yokken böyle bir hukuki mücadeleye girişecek enerji ve para ayıracaklarını hiç düşünmüyorum. Bu seçeneği doğrudan eledim.

2. Konuşmak: Kendisiyle konuşmak yararsız olacaktır. Bu insanlar gerçekten psikiyatrik desteğe ihtiyaç duyuyorlar ve bu desteği benim sağlamam mümkün değil. Hanımefendinin adını bile bilmiyorum. Zilde yazmıyor. Yeni taşındığında gelen bir beyefendiden bahsetmiştim, aylardır görmedim. Kızı olduğunu düşündüğüm bir kadın vardı, onu da aylardır görmedim. Bu seçenek de çıkmaz sokak.

3. Konuyu apartman yöneticisine götürmek: Yöneticimizi çok az tanıyorum ve kendisi bu topa girecek biri değil. Hoş, yönetici ben olsam ben de tek başıma bu topa girmezdim. Bu konunun apartman içinde konuşulması ve yöneticiye bu konuda kat maliklerinin desteğinin verileceğinin söylenmesi için kat maliklerini toplantıya çağırmak gerekir ancak bu toplantıdan çıkacak sonuç da en iyi ihtimalde yargı yoluna başvurmak olacaktır, bu yol yukarıda anlattığım gerekçelerle çıkmaz sokak. Kaldı ki kat malikleri de yumurta kapıya dayanmadıkça harekete geçmeyecektir.

Bu konuda biraz okuma yaptım, bazı ufak araştırma/belgeselimsi videoları ve psikiyatri uzmanlarının yorumlarını izledim. Biraz da haber okudum. Durum sıkıntılı, böylesine bir sorunu çözebilen bir komşuya rastlamadım. Tüm haberlerde bir lanet etme ve isyan mevcut.

Sorum şu: Böyle bir durum yaşayan kimse var mı? Varsa, ne gibi yöntemler izlediler? Bu yöntemler neler oldu, başarılı ve başarısız yöntemleri benimle paylaşır mısınız?
-8
10551037
(05.12.25)
bi önceki yaşadığımız apartmanın en alt katında böyle bi hoarder vardı şüpheye yer bırakmayacak şekilde. çöpe bişey atardık, eski eşya vs. giderdi alırdı 5 dk içinde. Sokaktan görünüyordu dairenin içi, yürümeye yer kalmayacak şekilde doluydu. Orda yaşadığımız süre boyunca korktum o daireden çünkü yangın tehlikesi de oluşturuyormuş bu hoarding olayı.
apartman grubundan çıkmayı unutmuşuz, geçen bir mesajlaşma oldu o dairenin içinin boşaltıldığıyla ilgili, taşınma gibi değil de çöplerin çıkarılması.
Yangın tehlikesi olmasından hareketle acaba belediye aranabilir mi?
0
turk kizi
(05.12.25)
Neden eksi vermişler onu anlamadım. Çok ilginç bir durum bence. Üstelik yangın ve istifçilik bağlantısı aydınlanma yaşatti. Yeni bir şey öğrendim. Çözüm için o kokudan yola çikilarak apartman sakinleriyle yöneticiye danisilamaz mi acaba. Yazı uzun olduğu için gözden kaçırmış olabilirim üç daire sanırım kalabalık bir apartman değilse sizden başka şikayetçi olan yoksa onu bilemedim. Ama bir kişi bile varsa ortak hareket edilebilir belki.
0
egerbiryolcu
(05.12.25)
belediyeye şikayet et.

uzun uzun ve düzenli tertipli yazmışsın. helal olsun bro.
+1
gabe h coud
(05.12.25)
Ben olsam önce apartman yönetimine sorarım, buradan kokular geliyor, komşunun garip garip huyları var, iti de sürekli havlıyor derdim. Bence yöneticilerde o dairede oturan kişiyle ilgilenen kimsenin telefonu da vardır, şikayeti ona iletirler. Baktım ilgilenen yok, direkt belediye melediye neresi yetkiliyse gider şikayet ederim.
0
lamborcini
(05.12.25)
Komşu istifçi sen obsesif ters denk gelmişsiniz.
+3
mikahakkinen
(05.12.25)
Avukat olduğunu söylediğin için daha iyi bilirsin ama elinde somut bir delil var mı? Bana bunların hepsi şüphelere dayanan tahminler gibi geldi. Mesela hiç bir bahaneyle kapısını çalıp bir şey ikram ettiniz mi eve göz ucuyla bakabilmek için? Yani elinizde bu durumu ispat edebileceğiniz net bir şey var mı?

Onun dışında o pis koku hemen hemen her yaşlının evinden gelen bir şey. Benim alt komşum da 90larında olduğunu tahmin ettiğim bir hanım, yanlız yaşıyor ama her kapıyı açtığında burun yakan bi rutubet kokusu yayılıyor evden. Onun bir altında da 80lerinde olduğunu düşündüğüm bir bey yaşıyor onun evden de benzeri ama daha hafif bir rutubet kokusu geliyor (+ yasal dozda olduğunu düşündüğüm kenevir kokusu ama bu konu dışı :D).

60-70 arası henüz tam anlamıyla yaşlı kategorisi sayılmaz bana göre ama yaş giderek ilerledikçe genel anlamda bir biriktirme hobisi gelişiyor çoğu insanda. Bazen eskiye özlem, bazen vefat eden yakınlarını yanlarında hissetmek için, bazen de çoluğu çocuğu torunu annesinin/anneannesinin evlerini depo gibi kullanmasından ötürü eşya birikimi olabiliyor.

Şüpheleriniz mantıklı ama somut bir şey var mı elinizde şikayet ettiğinizde gösterebileceiniz?

Ben de öncelikle apartman yönetimine durumu bildirip toplantı yoluna gidilip başkaları da bu şekilde şüphe etmiş mi ne yapılabilir diye tartışma ortamının yaratılmasını daha mantıklı buluyorum ilk adım olarak.
0
truf
(05.12.25)
@turk kizi: Bir arkadaşım belediyenin müdahale ettiğine dair daha detaylı bilgi verdi, belediyeyle görüşeceğim.

@egerbiryolcu: Apartman kalabalık, 20 daire var. Eksi verenlerin neden eksi verdiklerini ben de bilmiyorum, gelip delikanlı gibi açıklama yaparlarsa anlarız. "Rezalet puanı" denen eşikleri yüksek olabilir, gelen koku bu kadar uzun soru sormaya değmez diye düşündüler herhalde, en azından aklıma gelen ilk şey bu oldu.

@gabe h coud: Rica ederim. Belediye önerisi yoğunlaşıyor, görüşeceğim.

@lamborcini: Yönetici durumun farkındadır, farkında olmak zorunda çünkü kendisi her ay aidat topluyor. Kapıyı her çaldığında evden gelen kokuyu almaması imkansız. Ancak aidatı havale vs yoluyla komşumun bir yakını ödüyorsa durumdan haberi olmayabilir.

@mikahakkinen: Obsesyon nedeniyle hiçbir şey yapamaz hale gelen birini ve tedavi sürecini yakından gördüm. Herkesin bazı sorunları elbette var ancak obsesyondan bahsedilmesi için bu obsesyonun kişinin günlük hayatına zarar vermesi gerekir. Kendimin ve etrafımdakilerin görebildiği kadarıyla bende günlük hayatıma zarar veren bir obsesyon yok. Kaldı ki davulun sesi uzaktan hoş geliyor, kapısından gelen kokuyu alsan ondan sonra anlarsın ben mi obsesifim yoksa burada sıkıntılı bir durum mu var.

@truf: Yaşım ve hayat tecrübem gereği bu kokunun öyle her yaşlının evinden gelmediğini kolayca bilebilecek konumdayım. Bizim de yaşlı akrabalarımız ve eşimiz dostumuz var ve evden gelen koku, herhangi bir koku değil. Hele öyle herhangi bir rutubet kokusu falan hiç değil. Evine gidip bir şey ikram edebilmem söz konusu değil çünkü o kokuya ben dayanamam. Yakın zaman önce bu kokuya benim tarafımdan tanık olan başka kişiler de oldu ve kokunun dayanılır gibi olmadığı hususunda oybirliği ile hemfikiriz. Elimde kokudan başka somut bir veri yok ancak hanımefendinin taşındığı sürenin başından itibaren gözlemlediğim hususlar bir anomali olduğunu ortaya koyuyor, bunu da sorumda detaylı bir şekilde ifade ettim. Derdim de sadece evin temizlenmesi ya da son kertede komşumun tahliye edilmesi değil çünkü bunlar yapılsa dahi sorun çözülmüyor, sadece öteleniyor ve başkalarının sırtına yükleniyor.
0
🌸10551037
(05.12.25)
Önce yönetimle konusun. Ardindan durumu belediyeye bildirin. Belediyelerin psikososyal destek birimleri vs de var. Yardimci olabileceklerini tahmin ediyorum.
Ayrica yazi diliniz cok akici, hikaye okuyormusum gibi akti okurken. Tebrikler.
0
chihirovekohaku
(05.12.25)
Alakasız anlatımınız çok hoşuma gitti, rodingot vs gibi kelimeler de olsa hiç şüphe etmeden bu metnin bir dostoyevski romanından alıntı olduğuna ikna olabilirdim :) onun için artı oy verdim;

Yalnız millet niye bu kadar eksilemiş anlamadım. Hasta bu insanlar :))
-1
makbur
(05.12.25)
@chihirovekohaku: Teşekkürler. Belediye ile görüştüm biraz önce. Düşündüğüm gibi sorunu tamamen çözemiyorlar (öyle bir beklentim de yoktu elbette) ancak beklentimin aksine, olumlu yönde daha fazla adım atabiliyorlarmış. Ben açıkçası belediyenin de hiçbir şey yapmayacağını düşünüyordum ama yanılmışım. Başvuru halinde evdeki çöpleri atıyorlarmış ancak temizlik yapmıyorlarmış. Temizlik yapılmaması ne yazık ki son derece anlaşılır, öyle bir temizlik için ciddi emek/saat tahsis edilecek ancak o ev en kısa sürede eski haline geri gelecek. Belediyede bu işi ben yönetsem, ben de temizlik işine girmezdim sanırım.

@makbur: Teşekkürler. Rus edebiyatının vazgeçilmesi olan kavram ve sözcükleri de kullanabilirim ancak sorunu son derece basit ve duygulardan arınmış bir şekilde anlatmama karşın sessiz bir tepki alıyorum. Biraz daha edebi bir tarafa kaysam buradaki Tiktok insanları muhtemelen uzun yazı zehirlenmesi geçirir, tedavi olarak aralıksız 5 gün Tiktok, Reels ve Shorts izlemek zorunda kalırlar ancak yine de kalıcı hasar riski devam eder :)

Eksi verenler azıcık delikanlıysa neden eksi verdiklerini yazsınlar. Ciddi bir şey yazıyorlarsa, ben bu yazıda bir hata yaptıysam açıkça söylesinler ben de üzerinde düşüneyim hatalıysam hatamı kabul edeyim. Yok, buna bile zaman ayırmaya değmeyecek bir durum varsa uğraşmasınlar beni engellesinler. Bu soru nedeniyle beni kimse engellememiş, önceden engelleyen sadece 1 kişi vardı ve engelleyen sayısı artmamış. Eksileyenlerin kim olduklarını bilsem, bu teklifim üzerine makul bir süre içinde (mesela 1 hafta) eleştirilerini bana iletmemeleri halinde hepsini engellerim ama kim olduklarını bilmiyorum.
+1
🌸10551037
(05.12.25)
Belediye durduk yere müdahale edemez. Babamın hâlâ yaşadığı apartmanda cidden çöp eve dönüşmüş bir daire var. Apartman yönetiminin topladığı imzalarla belediyeye şikâyet edildi, belediyeden görevliler gelip "şikâyet var, böyle yapma" dediler ama sadece ortak alandaki eşyalara (apartman eskiden sobalıydı, bodrum katta bir koridor boyunca her dairenin depo olarak kullandığı kömürlükler ve bu koridorda kadının saçma saçma eşyaları vardı) müdahale yetkileri var. Tekrar tekrar şikâyet edildikten sonra (yanılmıyorsam belediye tarafından) dava açıldı, dava biraz sürdü, dava sonuçlandıktan sonra belediye ekipleri daireyi boşaltmaya geldiler. Ama öncesinde "şu tarihte geleceğiz" diye bildirim gönderdikleri için kadın o sırada kendince kıymetli bulduğu şeyleri evden çıkarıp bir yerlere tıktı. Evden kamyonlarca çöp çıkmasına rağmen kısa zamanda yine doldurmuş diyordu diğer komşular.

Hastalığı çeken için de çok zor, böyle biriyle komşu olmak da çok zor. Kolay gelsin. Bence yöneticiyle görüşüp öyle ilerleyin, "o toplara girecek biri değil" diye bir şey yok, yöneticinin ilgilenmesi gereken bir konu nihayetinde.
+2
kobuzchu kiz
(05.12.25)
(4)

Elektrik sonrasi yeni kesif

die fetten jahre sind vorbei
Elektrik gibi dunyayi degistirecek yeni bir kesif olacagini dusunuyor musunuz kisa sure icerisinde
Elektrik gibi dunyayi degistirecek yeni bir kesif olacagini dusunuyor musunuz kisa sure icerisinde
0
die fetten jahre sind vorbei
(03.12.25)
Nükleer füzyon olayını son kullanıcıya ulastirabilecek şekilde başarabilirlerse enerji alanında en az elektrik kadar büyük bir devrim olur.
+1
makbur
(03.12.25)
tablet yiyecekler. artık elzem oldu. gıda çok büyük bir sorun. ayrıca hijyen, soğuk zincir, yeterli değil, enfeksiyon alerji zehirlenme olayları çığ gibi büyüyor. iyi değil normal yemek bile lüks olmaya başladı.
-1
ground
(04.12.25)
Yapay zeka devrimi neredeyse elektrik kadar buyuk etki yapacak bana kalirsa.
0
kartonpiyer
(04.12.25)
1950ler sonrası fabrikalaşmada hızlanmayla dünyada hastalıklar arttı. Midemizin değil , tadı dilimize hoş gelen şeylere sağlıklı, güvenilir diyor geçiyoruz.
Trump yönetiminin sağlık bakanlığı farklı ve alışılmışın dışında işler yapıyor. Faaliyetleri özellikle takip edilmeli .
Meselenin bizi de ilgilendiren tarafları var.
kısacası bu soruşturmalar artarsa ve sonuç odaklı yürürse dünya için yeni bir keşif yapılmış olur diye düşünüyorum.
Her akşam iş sonrası eve dönüşte akşam telefonla isteyeceğimiz yemek siparişinden önce bunları da bilmek gerek :

yandex.com.tr

Geçenlerde cola şirketine ABDde hükümet tarafından, tatlandırıcı için gerçek şeker kamışı kullanmaları yönünde uyarı yapılmıştı.

Bir sonraki keşif aşamasında ilaç şirketleri de mercek altına alınabilir .
Uzay çağında olmamıza rağmen(!) Hastalıkların artması ve hastaların iyileşmemesi bu alanda keşif açısından ayrıca incelenmesi gereken bir konu.
-2
diyecevaplandı
(04.12.25)
(8)

Pvc pencere

Fodera
Arkadaşlar aşağıda fotoğrafta gördüğünüz pencere duvara sıfır gibi duruyor. Ben istiyorum ki duvardan 10 cm sonra pencere açılsın. Ses yalıtımı yapacağım için pencere bu mevcut halinde olursa açılmaz.İki tane yol var. ya pencere sökülüp çingene tuğlası vb bişeyle kenarlar 10 cm kadar genişletilip o
Arkadaşlar aşağıda fotoğrafta gördüğünüz pencere duvara sıfır gibi duruyor. Ben istiyorum ki duvardan 10 cm sonra pencere açılsın. Ses yalıtımı yapacağım için pencere bu mevcut halinde olursa açılmaz.

İki tane yol var. ya pencere sökülüp çingene tuğlası vb bişeyle kenarlar 10 cm kadar genişletilip ondan sonra pencere yapılacak ya da duvar olduğu gibi kalıp pencerenin açılır cam kısmı duvardan 10 cm sonra yapılacak. Duvar ördürmeden pencere kenarlarında boşluk bırakmak mümkün olur mu?

hizliresim.com
0
Fodera
(03.12.25)
Pencerenin açılma yönünü değiştirseniz yeterli olabilir belki.
0
boyalı kuş
(03.12.25)
güzel fikirmiş ama yine kurtarmıyor. duvarın üstüne 6.5 cm kadar yalıtım yapacağım. en az 10 cm şart
0
🌸Fodera
(03.12.25)
pencere kasasını 180° çevirseniz olur sanki. sabit camla açılan cam yer değiştirecek. yalıtım da sabit cam kasasının üstünde kalır en fazla.

tekrar düşündüm de, kasanın tipine göre hiç kasa sökülmeden de sabit cam sağa, açılır cam sola alınabilir. en fazla orta çubuğun yerini değiştirmek gerekir.
0
shadowfollower
(03.12.25)
hocam iki tane duvar tarafında açılır pencere var ortası sabit.

yeni pencere yapılırsa dediğiniz gibi yanlar sabit ortası açılır olursa benim olay çözülür. tabi biraz daha kalın kasa kullanılması lazım. bunlar 5cm. muhtemelen 7 8 cm olanlar da vardır.


benim problem çözüldü teşekkür ederim.
0
🌸Fodera
(03.12.25)
eksik bilgi ile anca bu kadar oldu :)

hala sabit camla sağ camın yerini değiştirebilirsiniz ama çok absürt görünür, yan yana açılan iki cam ve sağlarında sabit bir cam daha :)

sağda açılan pencerenin genişliğini 10 cm kısaltıp (cam kasası kesilecek ve cam değişecek) kasanın en sağına da 10 cm genişliğinde pcv bar (ortadaki çubuk gibi) takılarak yapılabilir. sağ camın boyuyla oynamak yerine ortadaki sabit camın genişliğini azaltıp en sağa bar + orta barı kaydırma gibi alternatifler de olur ama bunların hepsi nispeten uğraştırıcı.

edit: problem çözüldü demişsiniz ama nasıl çözüldüğünü de yazın, öğrenelim biz de :)
0
shadowfollower
(03.12.25)
hocam sizin önerinizle aydınlandım. kenarlar sabit ortası açılan cam olcak. bir de geniş kasa varsa eğer istediğim gibi duvar örmeden yeni bir pencere ile halledeceğim.


bu odanın camları temiz en azından açılan pencerelerin camları kullanılırsa biraz daha ekonomik olur. iki kenar sabit. ortada yan yana ikiside açılan pencere olursa çok güzel olur. böylece geceleri park yeri bulamayıp sürekli benim motorsikleti kaldırımın üstüne koyan oraya buraya çeken insanları pencereyi açıp daan daan diye indirebilirm. hehe
0
🌸Fodera
(03.12.25)
Keşke pencerenin tamamı olan bir foto olsaydı :(

Fodera o pvc pencereler aslında bildiğin lego gibi. Duvara monte olan dış çerçevelerini hiç ellemeden kendinicindeki kolonunu kirisini istediğin gibi söküp takip şekil verebiliyorsun.

Daha geçen sene bizim yazliktaki pencereyi bu şekilde değiştirdim, fikir olsun diye anlatayım. Penrece şekli en üstte 30×100 sabit cam altında da 50x50 sabit ve 50x50 açılır cam. Eve L koltuk aldık cam koltuğa çarptı açılmadı. Ben de pencerenin bütün iç aksamini söküp sabit olan tarafı alta açılan kısmı da üste monte ettim ve sorun çözüldü.

Senin pencere sanırım 1 açılan + ortada sabit + 1 açılan şeklinde. Yani açılan camları sökünce 2 tane kolon ortasında 1 sabit cam.

Eğer böyle ise, en ekonomik olanı sabit cami sol ya da sağ tarafa sabitleyip orta tarafa 1 kolon, onun yanına açılan pencere, onun yanına elde kalan diğer kolon ve diğer tarafa da açılan pencere. Bu durumda kenardaki pencere acilmayacak ortadaki tek cam açılır kapanır olacak.

Bir de bu odada arkadaslarla oturucaz falan da yazmıştın, görselde vasistas yok diye gördüm. Eğer atıyorum ilave bir şeyler alırsan vasistasli yapabilirsin camları kışın mesela ben evde hep oturduğum yeri üstten açarım :)

Ha eğer madem evi baştan yapıyorum paraya kıyıp cami da degisireyim dersen kesinlikle sürgülü al. Hem duvar problemi tamamen biter hem de sürgülü cam inanılmaz alan kazandırır.
0
makbur
(03.12.25)
videodan ekran görüntüsü aldım.
hizliresim.com

burada 90 cm genişliğinde bir balkon vardı. duvar tarama cihazı ile duvarı taradım. iki kiremit arasına straforla hava boşluğu yapmışlar. iki tarafta ayrıca 3er cm kara sıva vardı. bu odanın balkon kapısı dışında hiç ışık almıyordu. yıktım.


evde bütün fayansları kırdım. tavana yakın kısımdan dışardan geçen demir su boruları vardı onları kestim. yeni tesisat döşendi tesisat zeminden şapın altından geçiyor. bayağı bir inşaat haline girdim. evin hali hazırda 2 tane penceresi yapıldığı zamandan beri duruyor. artık güneşten iyice yıprandı. onları zaten değiştirecektim. bir de tasarım itibari ile salondaki ortadaki camı çok geniş yapmışlar temizlemek falan çok sıkıntılı oluyor.


evin fayans işi bitti. banyoya stropiyer yaptım yarın boyayacağım sonra montaja geçeceğim. bu arada antre ve mutfakta alçıyla dolgu yapmam gereken ya da saten alçı çekmem gereken yerler var onları halledeceğim. ondan sonra mutfak komple boyanacak. antre gibi yerlere rötüş yapıcam. bu gördüğün odada da alçıyla doldurulacak yerler var. bazı yerlere betkontak çekip saten yapacağım(balkon duvarının olduğu yerlere) alçıpan falan yaparken sıkıntı yaşarım diye çekiniyorum.

bu kadar inşaat işi varken bu odayı yalıtım yapmam veya pencereleri değiştirmem beni pek zorlamayacak. ha tabi pimapen fiyatlarını bilmiyorum belki aşırı pahalı da olabilir.

bunlar da bitince salon ve 2 odaya parke döşeyeceğim. tabi arka odaya karkas yapmam lazım yere. bayağı bir işim var yani :)
tesisat döşeme ve fayans döşeme haricinde eve usta sokmadım. bi çok şey elimden geliyor bu konuda şanslıyım. tesisatı da ben döşerdim ama riske girmek istemedim. fabrikalarda mekanik olarak çalışırken çok defa sıva üstünden hava su tesisatı çekmiştim ama sıva alıtandan olunca insan çekiniyor.
0
🌸Fodera
(04.12.25)
(6)

Luksemburgda yasam ve fazlasi

wallcan
Dear Luxembourgers, sorularla geldim eger cevap lutfederseniz.bir is teklifi aldim, promotion diyelim hatta tekliften ote. kabul etmemem zor, yuksek ihtimalle yeniyilda luksemburg a tasinacagim. Suan Vilnius ta yasiyorum. Aslinda keyfim cok yerinde. Mortgage imi oduyorum, oglan anaokuluna gidiyor fa
Dear Luxembourgers, sorularla geldim eger cevap lutfederseniz.
bir is teklifi aldim, promotion diyelim hatta tekliften ote. kabul etmemem zor, yuksek ihtimalle yeniyilda luksemburg a tasinacagim. Suan Vilnius ta yasiyorum. Aslinda keyfim cok yerinde. Mortgage imi oduyorum, oglan anaokuluna gidiyor falan duzen kurulu bayagi o yuzden bir parca huzursuzluk var lan hata mi yapacagiz diye. Esim de litvan tabii.

Yasam nasil? Hava kotu, trafik cok, kiralar pahali bilgisi internette heryerde , pek cok acidan dogru olduguna da vakifim ve genel pahalilik zaten biliniyor evet de genel olarak yasam nasil? Mutlu musunuz? Hangi sehir de yasamali?ve cok farkeder mi yani bel-air mi strassen mi? Kabul edersem tasinma suresince beni en cok sasirtacak sey ne olur? Fransizca ve almanca miz hic yok, yipranir miyiz cesitli kosullarda?
0
wallcan
(02.12.25)
hocam burada lüksemburg'da yaşayan bir duyuru sakini yoktur ama bir arkadaşım 5 yıl para biriktirdi ve geri döndü. o da polonya'da çalışıyordu ve yaşıyordu sonra tekrar polonya'ya geri döndü.

söylediği şey "çok sıkıcı bir yer, yapacak hiçbir şey yok ve böylece otomatikman para biriktiriyorsun" oldu. eşi de polonyalıydı ve memleketlerine geri döndüler kısaca.
0
elektr10
(02.12.25)
lüksemburglu arkadasim var, isterseniz sorarim bu sorulari.
sözlükten levolka lüksemburg'da yasiyor covid dönemlerinden beri, o da yardimci olabilir.

"Kabul edersem tasinma suresince beni en cok sasirtacak sey ne olur?"
nacizane, aile desteginin kesilmesi diye düsünüyorum. esiniz litvanyali ise, iyi kötü aile destegi görüyorsunuzdur. cocuk hastaysa, kresten erken alinmasi gerekiyorsa, bir yere birakip kari koca disarida yemege gitmek istiyorsaniz vs. bu destek kesilecek.
anneanneyi arayip, bugün ben ise gitmeliyim, cocuk ateslendi sen bakar misin, diyemeyeceksiniz.
eger bu tip bir destek aliyorduysaniz esinizin ailesinden, sanirim en cok zorlanacaginiz sey bu olacaktir.
diger her seye alisir insan para varsa.
gördügüm kadariyla "lahmacun yok" diye aglayan biri de degilsiniz.

"Fransizca ve almanca miz hic yok, yipranir miyiz cesitli kosullarda?"
dilini bilmediginiz ülkede her sekilde yipranirsiniz ama ögrenilmeyecek diller degiller. ben olsam heat map acardim karsima, tasinacagim sehirdeki en yaygin dili bulup onu ögrenirdim. almanca ise almanca ögrenirdim, luxemburgisch ise onu ögrenirdim.
suradaki gibi: luxtoday.lu
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(02.12.25)
Sondan başlayayım, bir kere herkes ingilizce biliyor dil konusunda herhangi bir sıkıntınız olmaz.

Yüksek kira ve hayat şartlarından ötürü çalışanların bir çoğu çevre ülkelerden geliyorlar günü birlik gidip geliyorlar. Tek başına vs olur ama aile ile pek olacak bir şey değil bu bence.

Litvanya'da yaşayan birisi için Lüksemburg'un havası çok fark etmez açıkçası.

Eğer hayatınızı burada idame ettirebilecek geliriniz varsa, Lüksemburg bence yabancı birinin avrupada çocuk yetistirebilecegi en doğru ülke, nedenlerini anlatayim..

Lüksemburg'ta 2 okul tipi var: devletin okulu ve international school. Çocuğunu devletin okuluna vermeye kimsenin maçası yetmiyor çünkü devlet okulundaki Ortaöğretimden mezun olabilmeniz için İngilizce, Almanca, Fransızca ve Lüksemburgça yetkinliginizin olmasi lazim. (Yabancıların çoğu çocuğu bu yük altına sokmak istemiyor)

Haliyle burada çalışan expatlar vs hepsi çocuğunu international school'a gönderiyor. Ülkedeki yabancı sayısı zaten yerliden nerdeyse fazla. Özetle ülkede herkes yabancı; ırkçılık ayrımcılık vs yok. Bütün dünya çocukları bir arada gibi bir nevi :)

mesela biz tarih dersinde Hunlar Osmanlı vs görüyorduk, bunlar İnternational school'da insanın evrimi homo sapiens ler vs görüyorlar :))

İtalyan rus fransız belcikali Dutch Meksika vs her milletten insan var ve sizin gibi ayrı ülkelerden çiftler çok fazla. Ortam baya uluslararası yani.

Kişisel olarak tavsiyem, Türkler burada da Çoklar, geneli iyi ama aralarda fetocular var onlara yine de dikkat edin ve fazla samimi olmamaya çalışın.
+1
makbur
(02.12.25)
merkezde kiralar yüksek olsa da, biraz dışarılarda fiyatlar daha iyi. bu yaz yakın bir arkadaşım taşındı. birçok konuda refah var. küçük bir yer zaten, şehir içinde toplu taşıma ücretsiz. Kışlar sert geçiyor ama bahar ve yazları güzel. marketlerde bile 4 dil konuşan kasiyerler olabiliyor, ingilizce, almanca ve fransızca sıklıkla kullanılıyor. Fırsatınız varsa hiç kaçırmayın derim.
0
vampir akrep
(02.12.25)
Michael_knight Lüksemburg yaşıyor olması lazım.
Onun dışında reddit Lüksemburg bu konu için ideal yer.
0
logisticsmanager
(02.12.25)
"Fransizca ve almanca miz hic yok, yipranir miyiz cesitli kosullarda?"

Abi tahminimce litvanyacan da yok sonucta. Ingilizce Luksemburg'da Litvanya'da oldugundan daha efektiftir diye dusunuyorum. Cocuk zaten ogrenir butun dilleri. Vilnius hakkinda hicbir bilgim yok ama Luksemburg enternasyonel bir yer dolayisiyla arkadas edinmen cevre yapman falan daha rahat olur tahminim.

"Hangi sehir de yasamali?ve cok farkeder mi yani bel-air mi strassen mi?" belair diyorum, merkezi yer daha az izole hissettirir.

Esinin Vilnius'ta isi gucu var mi onu gormedim duyuruda. Yani orada calisiyorsa ama Luksemburg'da is bulamayacaksa o bir faktor olabilir.
0
hot potato
(02.12.25)
(6)

ses yalıtımı vol 2

Fodera
selamlar, geçenlerde arkadaşın dükkanına ses yalıtımı için soru sormuştum benim için çok faydalı oldu ama şu an evdeki bir odaya yalıtım yapmaya karar verdim. bununla alakalı kafama takılanlar var.odanın genişliği 2.5 metre uzunluğu yaklaşık 4 metre. toplam 10 m2 bir alanımız var. burada ben 4 duvar
selamlar, geçenlerde arkadaşın dükkanına ses yalıtımı için soru sormuştum benim için çok faydalı oldu ama şu an evdeki bir odaya yalıtım yapmaya karar verdim. bununla alakalı kafama takılanlar var.


odanın genişliği 2.5 metre uzunluğu yaklaşık 4 metre. toplam 10 m2 bir alanımız var. burada ben 4 duvar, tavan ve zemin olarak ses yalıtımı yapmak istiyorum. 45mm bariyerli dekopan kullanacağım. duvarlarda ve tavanda sorun yok. güzelce monte edip üzerini alçıpanla kapatacağım. yalnız eğer zemine sadece 45mm dekopan kullanırsam üzerine parke döşediğimde muhtemelen parkenin tırnakları kırılacak esneme muhabbetinden dolayı.

bu sorunu gidermek için arkadaşım şöyle bir öneride bulundu. zemine 45mm dekopan döşiyelim. üzerine 30 40 cm aralıkla 3x3 çıtalardan kafes yapalım veya dekopanın üzerine 18mm sunta döşeyip sonra parke şiltesi serip parke döşeyelim. bana mantıklı geldi. bu plana ne diyorsunuz? önereceğiniz herhangi bir fikre açığım.


ikinci olarak 45mm bariyerli dekopanı nereden uygun fiyata alabilirim. çevremde büyük aracı olan bir arkadaşların birisiyle istanbula gidip alıp geleblirim. internette çok farklı fiyatlar mevcut. bana ürün temini konusunda istanbulda bir yer öneriniz olur mu?


böyle deli gibi bir ses yalıtımı planım yok. iki tane stüdyo monitörüm bir kaç tane bas gitar amfim var. biraz gürültü yapabilmek istiyorum. hani dekopan pahalı malzeme ama knauf marka taş yününün 14 metrekaresi internette 1200 lira civarı.

burayı stüdyo gibi kullanacağım kadar aynı şekilde film tv izleme eş dost ile şamata yapmak için de kullanmayı düşünüyorum. hiç bir zaman öyle herşeyi köküne kadar açayım. gecenin ikisinde delireyim fikrim yok. yukarıdaki komşumun çoıcuğu var ve hemen hemen her hareketini , bağırmasını duyuyorum. haliyle ben de bu tarz bi gürültü yapsam duyacaklar. bu da benim özgürlük alanımı sınırlıyor.


dediğim gibi fikirlerinize ve yönlendirmelerinize ihtiyacım var. teşekkür ederim.
0
Fodera
(01.12.25)
Çok anlarmışım gibi bir noktaya değineyim. Orayı stüdyo niyetine kullanacaksan, kayıt falan yapacaksan, yalıtıma ilave olarak eko konusu da önemli değil mi?

Bu, 'yumurta kolisi yalıtım' ya da 'akustik sünger' ya da her ne diyorlarsa konularını da inceledin mi?
0
Mirket
(02.12.25)
evet o konuda çok haklısın. ses yalıtımı ve akustik düzenleme her ortama ayrı bir mühendislik çalışması ile olan şeyler. ilk önce gürültü problemini çözersem ondan sonra akustik düzenleme ve kalibrasyon olayına girişeceğim.

bu bahsettiğim arka odada duvar yıkınca bayağı bir alçı boya işi çıktı. eve fayans döşenirken bu odada avuç taşlama ile kesildi. her taraf toz toprak. madem alçı boya için ıuğraşacağım bari yalıtım yapayım dedim. bakalım umarım bir şekilde burayı tamamlayıp normal yaşamıma dönebilirim. iki haftadır ilk defa banyoda yıkanabildim. ne mutfak var ne banyo hepsini kırıp attım. 5 yaşında çocuk gibi mavi leğende yıkanıyordum düne kadar :)
+1
🌸Fodera
(02.12.25)
teknik bilgim ve tecrubem pek olmamakla birlikte zamaninda arastirdigimda, parke zeminli yuzeylere ses izolasyonu yaparken dediginiz gibi 1) kafes sistemini gordum, citalardan yapilmis bir kafes, icine izolant malzeme doldurulup, ustune linoleum gibi sok emici bir malzemeyle kapatip ustune parke yapiyorlar. Bu kafesin altina da silikon/fonoizolant pabuc takildigini, ya da kafesin borularla yerden kaldirildigini da gordum. Direk olarak yere yaslanmiyor sanirim maksimum verimlilik icin.
0
mirafiori
(02.12.25)
53 mm bariyerli dekopan siparişi verdim. 65 m2 alan kaplayacağım. oda biraz ufalacak ama yapacak başka bişey yok. umarım kolayca altından kalkarım. bu zemine kafes olayı için hem ince hem de çok dayanıklı metal olmayan ve sesi çok iletmeyen birşey bulmam lazım. 12mm pleksiglas aslında çok iyi olurdu ama çok pahalıya gelir altından kalkamam onun.
0
🌸Fodera
(02.12.25)
Bir önceki duyurunda bas seslerin ses yalıtımının meşakkatli bir iş olduğundan bahsetmiştim.

Eğer amfi tonunu cok sevip kullanmakta ısrarcı isen (kayıt vs yapacaksan) İsolation box - isobox olayını araştırmanı tavsiye ederim. (Amfiyi yalıtımla döşenmiş bir kutu içine koyup mikrofonlayip öyle kayıt alma)

Farklı bir tavsiye de, odada yalıtım işi ile hiç uğraşma, amfi ile değil de ses kartı ile hallet işlerini (müthiş işler çıkaran plug in ler var) odaya sadece belirli yerlere akustik paneller koy. Hem vakit hem odadan alan kaybetmeden bu işi huzur içinde çöz :)

Gün içinde çocuk da gürültü yapıyormuş zaten belirli bir saate kadar referans monitorunden alırsın sesleri. Ben evdeyken mesela akşam 8-9 a kadar biraz gürültülü çalıyorum sonra kulaklığı geçiyorum. Evde yalıtım vs de yok .

(Yapacağın o kadar masraf ve uğraş a verim alamama riskin var onun için yazdım bunları kafada alternatif bir plan olarak kalsin)
0
makbur
(02.12.25)
Makbur önerilerin için çok teşekkür ederim çok faydalı daha önce hiç duymadığım sistemlerden bahsediyorsun.

Ben yıllarca bilgisayarda plugin kullanarak falan kayıt aldım onda sıkıntı yok. Bu böyle hani monitörleri sonuna kadar açayım, amfiyi kökliyeyim olayından biraz farklı. Oturduğum site kötü yapılı olmasa bile, vidalı sistem olduğundan dolayı köşelerde neredeyse yarım parmak boşluk var ve sadece tavan sıvayla örtülü. yani sıvayı dökersen çok rahat bir kaynak elektrodunu üst kattan çıkartabilirsin.


Bir de sadece müzik değil. hani film izliyorum normal konuşma sesini duyamıyorum. azcık duyabileceğim kadar açıyorum. bu sefer aksiyon oldu mu yer yerinden oynuyor. Bas gitat kulaklıkla çok çok eziyetli bir enstruman. Yine de kalkıp evde akustik davul çalamayacak olsam bile beni çok rahatlatacağını düşünyorum. Sadece film izlemek, müzik dinlemek değil, arkadaş eş dost geldiğinde de gece vakti biraz daha rahat olabilirim. mesela yıllardır üfleme enstruman öğrenmek isterim. buna faydası olacaktır diye umuyorum. yani aslında ben tam yüzer sistem. dekopan+ hava boşluğu+ alçıpan+dekopan+hava boşluğu+ alçıpan şeklinde de yaparım ama bu sefer alan çok daralacak.

Bu odada balkonu yıktım. Yani bayağı bir alçı sıva işim var. Şapı atıldı geçen, seviye eşitlendi. Evde su tesisatıntan tut bütün fayanslara kadar kırıldı tekrar yapıldı. Yani şuraya harcayacağım maks 50 bin lira bence buna değer. 53mm bariyerli 120 dns dekopana yaklaşık 37500 verdim nakliyeyle beraber. biraz da alçıpan masrafım olacak. onun dışında herşey elimden geliyor.


yalnız şunu kafamda oturdamadım. yere karkas sistemi yapıp aralara dekopanları yerleşyireyim diyorum. buraya tahta koysam sesi çok iletecek. metal zaten olmaz. bana öyle bi malzeme lazım ki plastik olsun veya kompozit olsun. karbonfiber gibi çok pahalı olmasın yerlere bunu döşeyip üzerine mdf döşeyip onun da üzerine parke döşiyebileyim.
0
🌸Fodera
(02.12.25)
(3)

Ekşi fav entry'leri indirmek

makbur
Ekşisözlük'teki favori entry'lerimizi indirebilecegimiz bir zamazingo uygulama vs bir şey var mı?Hepsini indirip kitap gibi okumak ne güzel olurdu, senelerdir özene bözene favoriledim hep.Olabilir mi böyle bir şey? Lütfen olsun çünkü :))
Ekşisözlük'teki favori entry'lerimizi indirebilecegimiz bir zamazingo uygulama vs bir şey var mı?

Hepsini indirip kitap gibi okumak ne güzel olurdu, senelerdir özene bözene favoriledim hep.

Olabilir mi böyle bir şey? Lütfen olsun çünkü :))
0
makbur
(30.11.25)
Ben film yorumlarını indiriyorum ve hatta ben telegram sohbetleri indiriyorum. Sonra onları kitap okur gibi okuyorum.


Buraya sorduğumda biri yol göstermişti ben pek anlayamadım ama fotokpçi anladı. Notlarımın arasindaydi. Bulayım atayım bir ara.

şöyle bir cevap gelmişti bana, biraz uğraştırıyor yalnız çünkü dikkat edin entryler bazen tam açılmamış oluyor, onları açmak uğraştırıyor. gerisi kopyala notlar uygulamasına yapıştır.

gelen cevap şuydu:

sayfa başı 100 tane entry göster'i seçin, 50 sayda 5'e düşer.

"siz kendi cihazınızdan PDF olarak yazdırın bu beş sayfayı (velev ki 50 olsun), sonra "pdf merge" şeklinde google'da çıkan hizmetlerde bu beş adet farklı PDF'i tek pdf'e çevirin.

yazdıran kişiye bu dosyayı verin. ctrl + p desin ve başka müşterisine baksın ya da çayını içsin."
0
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(30.11.25)
en cok favorilenen entrylerini sıralayıp bastan asagı okuyabilirsin.

ya da tüm entryleri indirebilirsin
0
koela
(01.12.25)
@bir sıcak el

Sayfadaki entry görüntüleme sayısı ayarı, profilde fav entry görüntülemesinde etkili olmuyor. (Bilmiyorum uygulama hiç kullanmadım, browser ve mobil browser bahsettigim)

@koela

Benim entry'lerim değil :) benim beğeni fav'ladiklarim bahsettiklerim.

Bir yolu yok mu yahu :(
0
🌸makbur
(01.12.25)
(3)

Kitap ayracındandan yılbaşı ağacı teması

egerbiryolcu
https://hizliresim.com/2zgr8g4Ayraçları çift taraflı bant ile yapiştirsam geri çikardigimda yipranirlar mi?LED işigi nasıl tutturabilirim? (Aralarından geçirmek veya etrafından çerçeve gibi geçirmek için.)Ben cıvıl cıvıl renkli olan konsepti daha çok beğendim ama bende çok yok gibi o tarz ayraclar.
hizliresim.com

Ayraçları çift taraflı bant ile yapiştirsam geri çikardigimda yipranirlar mi?
LED işigi nasıl tutturabilirim? (Aralarından geçirmek veya etrafından çerçeve gibi geçirmek için.)
Ben cıvıl cıvıl renkli olan konsepti daha çok beğendim ama bende çok yok gibi o tarz ayraclar. O yüzden yazarlar ve padişahlar daha simetrik ve sayıları daha çok diye iki farklı deneme düşündüm. Yani 1. Konsept eldeki renkli şekilli resimli ayraçlar 2. Konsept kahverengi ve yeşil renkli tondaki yazar ve padişah temalı ayraçlardan oluşan tasarım.
Hangisi daha iyi duruyor?
0
egerbiryolcu
(30.11.25)
1. Çok güzel duruyor.

Padişah temalı yılbaşı ağacı konseptine bittim yalnız :)) inanılmaz bir kafa
0
makbur
(30.11.25)
zaten bir 15. yy sözde Osmanlı rivayetine göre Osman bey rüyasında göbeğinden çıkan ve büyüyen bir ağaç görür. Bu ağaç da imparatorluğu simgeler. bu kurucu mite çok uygun olmuş :)

1 daha iyi dursa da padişah olanı konsept olarak daha çok beğendim.
+2
eileengray
(30.11.25)
Aslında ben bir anlam yüklemedim ya sadece yazarlar ve padişah ayraçları aynı incelikte ve sayıları çok diye tamamen görsel düzen amaçli dusundum:d
0
🌸egerbiryolcu
(30.11.25)
(5)

süper lig maçlarını izlemek

kibritsuyu
artık dedim pazartesi günkü fenerbahçe galatasaray derbisini ve sonraki fenerbahçe maçlarını adam gibi izleyeyim. selçuk melçuk nereye kadar. sadece fenerbahçe maçlarını izlesem yeter, diğer maçlara gerek yok. bir de formula 1 olursa tadından yenmez.bakayım dedim ne seçeneklerim var, tod tv var, taa
artık dedim pazartesi günkü fenerbahçe galatasaray derbisini ve sonraki fenerbahçe maçlarını adam gibi izleyeyim. selçuk melçuk nereye kadar. sadece fenerbahçe maçlarını izlesem yeter, diğer maçlara gerek yok. bir de formula 1 olursa tadından yenmez.

bakayım dedim ne seçeneklerim var, tod tv var, taahhütsüz kontratsız. akıllı cihaza uygulamayı yükleyip internetten izliyorsun. ama öyle paketler var ki, bütün süper lig maçları, formula 1, premier lig, basketbol süper lig, bilmemne. ya istemem onları. o zaman tuttuğun takımın maçları olan var ama onda f1 yok. f1 paketi var, maç yok. sadece tuttuğum takım + f1 diye bir paket yok.

digiturk var, onda da benzer paketler. hatta istediğim şey bunda var, kendi takımımın maçları + f1. ama buna anten , kurulum, cihaz falan gerekiyor galiba, hem de taahhütlü maahhütlü. o yüzden fiyatı da yüksek.

bir de yine digiturk kutusuz seçeneği var, fiyatı daha uygun, yine taahütlü. ama kutusuzu anlamadım. nereye girip nasıl izleyeceğiz?

çatıda 90 cm çanak var, türksat'a bakıyor ve standart uydu kanallarını çekiyor. çanaktan televizyona gelen uydu kablosu ve televizyonda dahili uydu alıcısı var. kanal listesinde yanında kilit işareti olan beinsports kanalları var, şifreli ve açılmıyor. tahminim odur ki kutusuz seçeneğine abone olursam seçersem bir şey verecekler ve o kanalı açabileceğim.

nasıl oluyor? ve sizce ne seçmeliyim? ne önerirsiniz?
0
kibritsuyu
(29.11.25)
Conax modül diye bir zimbirti var digiturk kartını tv'ye veya uydu alicisina takiyorsunuz ve üye oldugunuz digiturk kanalları çalışıyor.

Bende de mesela kablo tv için olanı var. Kablo tv kutusu ayrı kumanda vs olacağına, tv'ye takiyorunuz bu kartları conax modül ile ve TV'nin kendi kumandası ile tv içinden izliyorsunuz.
+1
makbur
(29.11.25)
Conax modülüm var, teledünya ile kullanıyordum, abonelik sona erince kartı iade ettim, modül duruyor.

Kart verecekleri hiç aklıma gelmemişti.
0
🌸kibritsuyu
(29.11.25)
Karanlık tarafa (IPTV) geçmeyi düşünebilirsiniz.

Geçen aldım, 1 yıllık abonelik için 35 Euro verdim. Çatır çatır çalışıyor. Müşteri hizmetleri dahi var Telegram üzerinden servis veren.

Tabi kurumsal bir şey beklemeyin ama her şeye ayrı para vermekten bıkanlar için iyi çözüm.

Kimse “korsana para veriyorsun para hırsıza gidiyor” falan demesin zira dev sermaye öylesine açgözlü ki her şeye ayrı para istemekle kalmıyor, sürekli daha fazlasını istiyor. Beden, el ve fikir emeğime saygım sonsuz ama korsana gitmeyince asıl emekçiler değil, sermaye kazanıyor.

Bence düşünmeye değer.
0
10551037
(29.11.25)
fenerbahçe paketi aldın mı sporun yıldızı paketide hediye ilk başvuruda 500 700 arası fiyat çıkarıyorlar. beinconnectte hediyesi. boş ver modül cart curt. yasal yapın şu işleri.

kutusuz da beinconnect veya todd üyeliği var. uygulamayı smart tvye indirip izliyorsun.
0
mikahakkinen
(30.11.25)
Modül zaten yasal bir şey. Digiturk'e üye olunca kutu ve kutuya takılan bir şifre çözücü kart veriyorlar. Kutu istemezsen kartı doğrudan televizyona takabileceğin bir modül var, onunla doğrudan televizyona takıyorsun. Yasal yani, sadece kutuyu aradan çıkarıyor, onun yerine televizyonun dahili uydu alıcısını kullanıyor.

Tod tv taraftar paketi aldım, f1 zaten haftaya son, mart'a kadar tatil. Şimdi almamın bir anlamı yok.

uygulama çökmesi, internet çekmemesi, kesilmesi, yayının gecikmesi (aşağıdaki cafe'den goaaaoaaool diye bağırtı geliyor, benim ekranda daha orta sahada top oynanıyor, internetten izlerken spoiler'ı yiyorsun) gibi sıkıntılar yaşamamak için akıllı cihaza uygulama kurarak kullanmak yerine uydudan sinyal alıp şifresini çözdürmeyi tercih ederim. bunu yaparken de ayrı bir kutuyla kumandayla değil, televizyonun dahili imkanlarıyla yapmayı isterim. o yüzden eğer böyle bir yol varsa aldığım üyeliğin bitiminde onu değerlendirmek isterim.
0
🌸kibritsuyu
(30.11.25)
(7)

didim'e haziran başı ya da eylül sonu gidilir mi?

elorelia
1-20 haziran arası fiyatlar uygun. sonra artıyor. eylül 23'ten sonra yine aynı fiyata dönüyor. ege olduğu için deniz suyu sıcaklığı nasıl olur bilemiyoruz. 4 yaşında çocuk da var yanımızda ve soğuk su sevmiyoruz.korku sebebimizde şu;23-30 eylül 2023'te manavgat'a gittik. havuz, deniz sıcaklığı çoook
1-20 haziran arası fiyatlar uygun. sonra artıyor. eylül 23'ten sonra yine aynı fiyata dönüyor.

ege olduğu için deniz suyu sıcaklığı nasıl olur bilemiyoruz. 4 yaşında çocuk da var yanımızda ve soğuk su sevmiyoruz.

korku sebebimizde şu;
23-30 eylül 2023'te manavgat'a gittik. havuz, deniz sıcaklığı çoook iyiydi. ama 1-5 ekim 2024'te muratpaşa'ya gittik. ortak havuzlar ve deniz soğuktu. çocukla zorlandık. kapalı havuzlarda takıldık. yani bir haftada bu kadar fark olması şaşırttı. o sebeple şimdi yine soğuğa denk gelmek istemiyoruz. ama fiyat farkından kaçınmak istiyoruz.

ilgili haziran tarihlerinde ya da 23 eylülle başlayan 5 günde nasıl olur acaba?
0
elorelia
(26.11.25)
jollyde indirim var şuan erken rezervasyon, 8 aralığa kadar bu fiyatlar, ben açıkçası 1 kere haziran 20 sinde ege denizine girdim bir dahada egeye temmuz ortasından sonra gitmememeye yemin ettim, havada soğuk oluyor denizde, bebek varsa haziranda en iyisi antalya

hatta bir ara sadece 1 temmuzda çıkardım, antalya hep inanılmaz sıcak olurdu izmirin ağustosu gibi düşün antalyanın haziran sonunu
0
eja
(26.11.25)
didim, ege'nin en sıcak denizlerinden birine sahip. fakat şansınıza o hafta soğuk olabilir ufak bir risk var. bu yaz o tarihlerde inanılmaz sıcaktı. ama mevsimler karman çorman oldu biliyorsunuz. yüzde 70-80 deniz suyu çok iyi olabilir diyebilirim.
+1
cisimcik golgi
(26.11.25)
1 haftada sıcaklık bir anda düşüyor.bu sene ekim 2. hafta gittik soğuktu, ama her sene eylül ekim gideriz. ekim ilk haftaya kadar sıcak oluyor deniz. eylül sonuna kadar çocuğun girebileceği sıcaklıkta olur. haziran 20 ve eylülde off sezon o sebepten rahat olur. ancak sezonda didim ortamı leş ötesi.
0
mikahakkinen
(26.11.25)
Bu sene Eylül'ün başından sonuna oradaydım. Mükemmel olur.

Her sene Ekim hatta Kasım'da bile giderim.
+2
gabe h coud
(26.11.25)
Didim’de yaşayan biriyim Haziranda su daha soğuk hava sıcak olduğu için kimse şikayet etmez, ama Eylül başladı mı su kasıma kadar sıcak fakat havalar bi tık serin o yüzden denize girilmez havası var. Bana sorarsanız Eylül ayında su hala baya sıcak kalıyor ama Eylül sonu gibi anca soğuyor
0
olaylar olaylar
(26.11.25)
her hakülârda ısınmadan önce değil, ısındıktan sonraki durumu tercih edin. yani eylül sonuna bakın yine de.
+2
sanal hayvan
(26.11.25)
Her sene haziran-kasım arası didim'e çok yakın bir bölgede kalıyorum.

Haziran ayında su hala soğuk olur, deniz gibi devasa su kütleleri geç ısınıp geç soğur çünkü.

Eylül ortasından sonra da su yavaş yavaş soğumaya başlar.

Yani bahsettiğiniz tarihler 4 yaşında bir çocukla deniz tatili yapılacak dönemler değil özellikle ege için. (Manavgat'la didim çok fark eder bu arada, ekim ortasına kadar oralarda çocukla hala girilebilir)
0
makbur
(26.11.25)
(5)

ip atlamak üzerine

liberal
Kilo vermek adına kardiyo agırlıklı spor yapıyorum.1 saat egimli (6) yürüyüş bandından 5,00 hızından 1 saat yürüyorum. Sonrasında da ip atlıyorum.1 saat yürüyüş sonrasında ip atlamayı biraz abartıp 2.000'e dogru giderken şimdi vucuda zararı olur diye düşünüp 1.500'leri biraz geçince bıraktım.sizce i
Kilo vermek adına kardiyo agırlıklı spor yapıyorum.

1 saat egimli (6) yürüyüş bandından 5,00 hızından 1 saat yürüyorum. Sonrasında da ip atlıyorum.

1 saat yürüyüş sonrasında ip atlamayı biraz abartıp 2.000'e dogru giderken şimdi vucuda zararı olur diye düşünüp 1.500'leri biraz geçince bıraktım.

sizce ip atlamanın kalp ve damarlara zararı var mıdır?

Çogu şeyin fazlası zarar mantıgı burada da işler mi?
0
liberal
(25.11.25)
Kilo vermek adına yapıyorsan fazla kiloların eklemlerini sakatlayabilir, iyi bir şey yapayım derken zararı olur
0
grimavi
(25.11.25)
Aşırı fazla kilom yok sadece ip atlamayı seviyorum. %10 fazlalıgım var, kemikler tabii önemli ama benim asıl merak ettiğim kalp ve damarlar üzerinde etkisi.
0
🌸liberal
(25.11.25)
Yaşınız gençse (12-25) bilakis faydalı olur. 40+ ise dizlere zararı kalbe faydasından fazla olur. 25-35 arası, ortopedik/sportif bir probleminiz yoksa, atlayın. Keyiflidir.

İp atlamak sağlam kardiyo egzersizidir. Otoriteler ikite bölünmüş kardiyo hususunda. Kimi düzenli egzersiz kalp sağlığını korur derken, kimisi kalbi yorar diyor. Ben hangisinin doğru olduğunu bilmiyorum.
+1
yadigar
(25.11.25)
spor sonrası(zıplamalı trampolinli seanslar) diz problemim olmuştu, doktor böyle aktivitelerin çok sık yapılmaması gerektiğini söylemişti, dizlerde problem sıvı kaybı sürtünme gibi şeylerden bahsetti, 1 ay kadar baya buz tutmak zorunda kalmıştım
0
eja
(25.11.25)
Arkadaşın dediklerine katilmakla beraber bir ilave, 40 yaş altı olsanız da dizlere zarar verebilirsiniz.

Dizleri korumak için ya güzel bir spor ayakkabı ile atlayın, çıplak ayakla atkayacaksaniz da ya tatami minder ya da kalın bir yoga mati üzerinde atlayın. (Burdaki amaç ağırlığın yumuşak bir zeminde ilk etkisinin emilmesi)

Bir de her ip atlamadan önce özel diz ısınma hareketleri var onları mutlaka yapın.

Ben bir dönem mal gibi tüm yaz boyunca mermer zemin üzerinde çıplak ayak jumping jack yaptım ve sonrasında sol dizimde problem oldu. Dizim iyilestikten sonra diz ısınma + yumuşak zemin/ayakkabi şeklinde yapıyorum herhangi bir sıkıntı yok .
0
makbur
(25.11.25)
(3)

alçıpan ve ses yalıtımı

Fodera
Arkadaşın dükkanına alçıpanla bir kaç oda yapacağım. Bu odalardan birtanesini ses yalıtımı yapmak istiyorum. Kullandığı marangoz tipi makinalar var bu makinaların ayaklarına köşebent ile bir çerçeve yapıp altına kalın lastik takozlardan koyacağım, böylece makinaların yere vereceği titreşimi azaltaca
Arkadaşın dükkanına alçıpanla bir kaç oda yapacağım. Bu odalardan birtanesini ses yalıtımı yapmak istiyorum. Kullandığı marangoz tipi makinalar var bu makinaların ayaklarına köşebent ile bir çerçeve yapıp altına kalın lastik takozlardan koyacağım, böylece makinaların yere vereceği titreşimi azaltacağım, alçıpanların arasına da ses yalıtım malzemesi koyacağım. 45mm bariyerli bondex / dekopan kullanmak en mantlıklı çözüm ama metrekaresi 1000 liralara geliyor. Daha ucuz bir çözüm öneriniz olur mu? yıllar evvel nalburlarda ses yalıtım süngeri gibi bişey satıldığını duymuştum. Arkadaşa o işe yaramaz demiştim. Al bak vidalı kompresörün kasasına yalıtım yaptık çıt bile çıkmıyor demişti. Böyle hem işimize yarayacak hem de ekonomik bir malzeme var mıdır?

hani dehşet boyutta bir ses yalıtımı istemiyorum. gürültüyü elektrik süpürgesi seviyesine getirsin yeterli.
0
Fodera
(25.11.25)
duvarı çift alçı panlı yaparsan ve arada boşluk bırakırsan, boşluğa da taş yünü yada cam yünü (akustik olanları da var) koyarsan sesi büyük ölçüde izole edersin.
0
gercekdunya
(25.11.25)
Ses yalıtım işi teknik ve sıkıntılı bir konu aslında. Yüksek frekansların (tiz) yalıtımları bazen çok basit kurulumlarla bile saglanabilirken, alçak frekanslar (bas) Bazen en pro donanım teknik bilgi beceri vs ile bile gerceklesmeyebiliyor.

Yani siz o bondexlerle misal 1 alçıpan duvar 1 bondex 1 alçıpan (araa boşluk, en iyi yalıtım malzemesi havadir:)) 1 alçıpan arada bondex 1 alçıpan şeklinde 3 katmanlı bir duvar bile örseniz o makinalarının gürül gürül dışarı çıkan alçak frekans bas sesini kesemezsiniz.

Ama mesela tahtayi makinada keserken çıkan o tiz sesi, 2 katmanlı (bir katman boşluk, bir katman da cam yünü) bir duvarla baya azaltabilirsiniz.

Dükkan hangi katta bir de o da önemli. Alt ve üst kata giden sesi kesmek daha sıkıntılı bir konu çünkü zemin ve tavana katmanlı duvar ugrastirici bir iş.

Bir de kompresör makinasına nasıl yalıtımlı kasa yapmışlar? Biliyorsunuz ses yalıtımı yapan her malzeme aslında çok daha fazla ısı yalıtımı da yapar. Yani makinenin gereksiz ısınmasına sebep olabilirler bu detay önemli olabilir :)
0
makbur
(25.11.25)
cevaplarınız için çok teşekkür ederim aydınlatıcı oldu. bizde bas ses pek olmuyor. hep kulak tırmalayan tiz sesler. sanırım işimiz biraz dwaha kolaylaşacak.

enstruman yapımında hep sert ağaçlar kullanılıyor. çıkan seslerin hepsi aşağıdaki videodaki gibi. şeritte keserkende böyle , cnc de işlerken de, planya yaparken biraz midleşiyor. ses çıkartan bi kompresör olur o da haftada bir kaç defa toplasan bir saat çalışmaz.

www.youtube.com


arkadaş toplasan yılda 4 tane gitar 4 tane bas yapıyor zaten. buradaki amacımız şimşekleri üstümüze çekmemek.


dükkan apartmanın giriş katı, altında çok geniş bir alan daha var. bu makinalar alt katta olacak.
0
🌸Fodera
(25.11.25)
(5)

Reflü Boğaz Ağrısı

Take it away honey
Dostlar bende reflü ve gastrit var yıllardır. Dün kola içip çikolata yedikten sonra gece mide suyu ağzıma geldi ve gece gaviscon içip uyudum. Sabah kalktığımdan beri bademcik şişmesi gibi bir his var. Yutkunurken acı vs oluyor. Şu an yurtdışındayım o nedenle bana ne iyi gelir? Anksiyetem tuttu yemek
Dostlar bende reflü ve gastrit var yıllardır. Dün kola içip çikolata yedikten sonra gece mide suyu ağzıma geldi ve gece gaviscon içip uyudum.

Sabah kalktığımdan beri bademcik şişmesi gibi bir his var. Yutkunurken acı vs oluyor. Şu an yurtdışındayım o nedenle bana ne iyi gelir? Anksiyetem tuttu yemek borusu kanseri falan çıkıyorum google'da.
0
Take it away honey
(21.11.25)
Kakao (cikolata) kafein (kahve, Cola?) reflü azdırıcıların başı bunlar.

Uyurken hele bir de alcak yastıkla yatiyorsaniz o reflu sıvısı bütün gece boğaza ve genze dolar. Yara da yapar. Ben de zamanında çok karıştırdım, boğaz enfeksiyonu vs zannettim.

Reflü için gaviscon şurubu icwbilirsiniz özellikle yatmadan önce. Gastroenteroloji ye de gidin tabii ki reflu yoğunsa mide koruyucu + daha yoğun gaviscon kullanımı verebilir.
0
makbur
(21.11.25)
Bir bardak ılık suya yarım çay kaşığı tuz erit. Bu suyla, günde üç dört defa iki dakika gargara yap.

Doktor imkanı olmayan yerler için kocakarı ilacıdır ama iş görür. Ağza gelen acı su tahriş ediyor boğazı. Bende olunca bir de öksürük başlar. Haftalarca devam eder :(

Geçmiş olsun.
0
Mirket
(21.11.25)
Ben bu yuzden cok sevdigim alkolu biraktim. Yemek borusu kanserine kadar gidebilir bu durum. Diyetini tamamen degistirmen gerek. Asitli ve kafeinli iceceklerden & baharatli, soganli, domatesli , yagli. yiyeceklerden uzak durmalisin. Az yemelisin. Yatmadan 4-5 saat once yemegi kesmelisin.

Bir sure boyunca Nexium gibi proton pompasi inhibitoru kullaninca iyilesir. Diyete devam etmezsen tekrar basa donersin. Bu yil icinde bir arkadasim bu kanser yuzunden vefat etti. Son birkac ayinda hastanede mide ilacini ihmal etmeseydim bunu onleyebilirdim belki demisti.
0
thetruenorthstrongandfree1
(22.11.25)
Öncelikle çok geçmiş olsun. Ben ve annem de reflüden muzdaribiz ve benim kullandığım şeker ilaçlarından da reflüm maalesef azıyor. İlaç önermek istemem çünkü herkesin bünyesi farklı ama bu tarz durumlarda ilk olarak reflü yastığı kullanmak çok önemli.
Beslenme düzeninizi de değiştirmek oldukça önemli, yediklerinizin bazik yiyecek ve içecekler olması midenize daha iyi gelecektir.
Yurtdışında rahatlıkla hindistan cevizi suyu bulabilirsiniz. Reflüye ve onun sebep olduğu boğazdaki tahribata aşırı iyi geliyor.
0
mermaidd
(22.11.25)
Reflü yastığı, dikkatli beslenme+1.

Reflü yastığı şu an bulamıyorsanız yastıkları üçgenimsi (internette reflü yastığı yazınca çıkana benzer) hale getirip yatın.

Bir de bana doktor boğaz reflüsü teşhisi koyduğunda koltukta yan yatarak, uzanarak, kaykılarak bir şey atıştırmamamı, oturur pozisyonda yememin çok önemli olduğunu söylemişti.

Çok geçmiş olsun.
0
Phoebe
(22.11.25)
(11)

polis teşkilatı nasıl kötü şöhretinden kurtuldu?

plastic_angel
işkence, yolsuzluk, faili meçhul ve çete bağlantısı iddialarıyla anılan, halkın korktuğu bir kurumdu. bugün ise büyük oranda profesyonel ve güvenilir. kimse karakola gitmeye çekinmiyor artık. bu değişim nasıl gerçekleşti? akp döneminden sonra değişti bu. türkiye bunu nasıl başardı? mesela bu değişim
işkence, yolsuzluk, faili meçhul ve çete bağlantısı iddialarıyla anılan, halkın korktuğu bir kurumdu. bugün ise büyük oranda profesyonel ve güvenilir. kimse karakola gitmeye çekinmiyor artık. bu değişim nasıl gerçekleşti? akp döneminden sonra değişti bu.
türkiye bunu nasıl başardı? mesela bu değişim gümrük, tapu, nüfusta tam olamadı (kişisel fikrim)
-12
plastic_angel
(21.11.25)
Akp ile birlikte polis devleti olduk, ülke devasa bir yandaş, polis teşkilatı da öyle, haliyle korkacak bir şey kalmadı.
+2
kizil karga
(21.11.25)
z kuşağıyım. polisin kötü şöhretli olduğu bir dönem hatırlamıyorum. bugünkü polisin kötü yanı profesyonel olmamaları.
-10
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(21.11.25)
bahsettiğiniz işkence, kötü muamele işleri darbe zamanları işkenceleri, hortum süleymanlar, Mehmet Ağar polisliği, Metin Göztepenin gözaltında öldürülmesi gibi simgelerle ifade edeceğimiz şeylerse
1- polis her zaman devlet aparatıydı, hala öyle ama o eski kaba dayak tırmak sökme gözaltında kaybetme kadar olan olaylar zaten genel olarak kalmadı. devletin tarzı dğeişti.
cezaevlerinde de döve döve öldürmüyorlar. ilacını vermeyip tahliye etmeyip öldürüyorlar ama elektrik vermiyorlar mesela. (her yer kamera her yer kayıt her yer kanıt çünkü, darbe gibi gezi gibi çok büyük kargaşada gümbürtüye gitmediğin sürece illa ortaya çıkar)
80de 90da ortaya çıkartılamıyordu kolay kolay
devir değişti yani.

2) bir de AB uyum sürecimiz vardı bizim eskiden, açılan fasılların en dişe gelir maddeleri arasında karakolların cezaevlerinin bu eski yapılarının temizlenmesi idi. o zamanlarda hakikaten baya uğraşıldı bu konularla.

3) 95'lerde filan PKK mücadelesi kılıfıyla çok pis şeyi polislere yaptırdılar, şimdi öyle bir PKK mevzusu yok

4) çete bağlantısı kısmında ise bence konu polisin değil çetelerin yapısının değişmiş olması.
eskiden çeteler daha siyasi idi Alaattin Çakıcı filan idi mesela. onlar devletten adam kullanma kendilerinin devletin adamı görme vs vs gibi işlere eğilimli idi. Şimdiki çeteler ise daha az devletten adam kullanıyor (sanırım). Bu polis temizlendiğinden değil, şimdiki çeteler sosyal medyadan tas kafalı tetikçiyle işini yapıyor sonra o arkadaşları gürcistana filan atıyor, polis lazım olmuyor. yoksa polis lazımsa onu da bulur -bence.

5) kuruma mahsus olmayan diğer konularda (yolsuzluk, usulsüzlük) bir farkları yoktur muhtemelen
+2
subcomponent
(21.11.25)
Bunun üç nedeni var.

Birincisi Dünya bir bütün halinde medenileşiyor. Türkiye'de bundan nasibini alıyor. Bunun herhangi bir yönetimle ya da siyasi partiyle alakası yok.
Eskiden anne babalar çocuklarını terbiye etmek için dövermiş. Bir çocuk çırak olarak ustanın yanına verilirken 'eti senin kemiği benim' denirmiş. Eskiden okullarda dayak varmış. Öğretmen dövdü diye evde söylersen bir dayak da evde yermişsin. Eskiden dayak yemeden teskere alabilen mümkün değil olmazmış falan. Yani konu sadece karakol ve polis konusu değil.

İkincisi. İnternetin icadı herkesin ayağını denk almasına sebep oldu. Şimdi herhangi bir yerde olan herhangi bir aşırılık anında sosyal medyanın konusu oluyor. Videolar internete düşüyor. Bu durum muktedirde oto kontrole sebep oldu.

Üçüncüsü. AKP iktidara ilk geldiğinde sebebine burada girmeyeyim de, Avrupa Birliği uyum yasaları konusu üzerine eğildi. Eskinin devlet otoritesi epey yumuşatıldı.
0
Mirket
(21.11.25)
90'larda peki bahsettiğin bu olaylardan nasıl haberdar oluyorduk?

Medyada, haberlerde, gazetelerde bir şekilde gazeteciler haber yapabiliyordu değil mi?

Fıkra bu kadar.

(Bu arada mirket in yazdıklarina da katiliyorum ama esas meseleyi atlamayalim)
+2
makbur
(21.11.25)
akp sayesinde kurtuldu. bugün yolsuzluk var, enflasyon kontrolden çıkmış falan diyemiyorsak nedeni biraz da polis devletinden korkmak.

türkiye bir devlet ülkesi. yol yap, körü yap; bunları yaparken de biraz çukkala ülkesi yani. polis bu açıdan bir güvence oluyor.
-2
michael harddd
(22.11.25)
polis teskilati buyuk oranda profesyonel ve guvenilir mi? mhp genel merkezinden mi yaziyorsunuz yahu boyle seyleri, akpliler bile boyle dusunmuyordur lol
+1
ghilleinthemist
(22.11.25)
Dünya bütün halinde medenileşmiyor. Bizde değişim oldu. Yaşı yeten ve dünyanı gezen herkes fark eder.

2002'deki iktidar değişikliğini müteakip ilk yıllarda Türkiye'de agresif değişiklikler oldu. Sonra genetik kodlarımız ağır bastı ve yeni statüko oluştu.
0
yadigar
(22.11.25)
90'lara gore degisen sey arabalar, baska bir numara yok.

sene olmus 2025, bizim polisler hala bos beles dolasirken cakarlarin yakilmamasi gerektigini ogrenemedi, cakari "hos gorunuyor" diye yakiyorlar. yaw sizin devriye atarken gorunmemeniz gerekmiyor mu? 2 km oteden isiklari goren zaten bir is ustundeyse birakir kacar.
0
cooperr
(22.11.25)
eskiden kamera yoktu. cezaevlerinde neden dayak yok? her yer kamera, hükümlüye vurduğun an meslekten ihraca kadar gidiyor. polis teşkilatında düzelme falan yok. mobbing ve baskıdan geçen sene intihar eden en az 10 polis var.
0
mikahakkinen
(22.11.25)
Ben hatırlıyorum. AB uyum yasalarıyla ve internetin gelip kameranın yaygınlaşmasıyla çok şey değişti. Eskiden karakol mahkeme gibiydi. Hem yargı hem ceza infaz kurumu. AB sürecinde kısa zamanda değişim oldu

O zamanlar mahkeme kararıyla ehliyetimi geri almaya emniyet müdürlüğüne gitmiştim orada oturan memur ehliyeti teslim ederken "al buna da itiraz et" diye yeni bir ceza daha yazdı. AB yasalarından önce olsa belki döverdi.

Bu arada polis, doktor, tamirci, politikacı hepsi de toplumun aynası. Kimse gökten gelmiyor toplumun içinden çıkıyor
+1
hebanon
(22.11.25)
(4)

Laptop wifi yi görmüyor

doxan9
Merhaba laptop um kafasına göre bazen wifi yi görüyor bazen görmüyor. modemi her defasında tam reset yapmam gerekiyor. nedeni ne olabilir
Merhaba laptop um kafasına göre bazen wifi yi görüyor bazen görmüyor. modemi her defasında tam reset yapmam gerekiyor. nedeni ne olabilir
+1
doxan9
(17.11.25)
Driver güncel ise ve sistemdeki herhangi bir antivirüs gibi uygulama kisitlamiyorsa donanımsal arizadir.
+1
artıküyeolmakistiyorum
(17.11.25)
kablolu ile bağlanıp tüm driverları güncelle
+1
jamswety
(17.11.25)
Sadece laptop mı emin ol bence, telefonunun mobil internetini kapatıp bir süre deneyin bakalım telefon da kopuyor mu.

Çünkü bu sorun bazen modemden de kaynaklanabilir özellikle kablonet ise. (Modemin wifi vericileri çok zayıf olduğundan çevredeki diğer modemler sizin Modemin wifi kanalını baskılıyor bu da komalari sebep oluyor, modem reset atınca ya da wifi kanalını değiştirince düzeliyor)
+1
makbur
(17.11.25)
laptopun ve işletim sisteminie uygun kendi driverlarını yükleyin. özellikle wifi ile ilgili. bir de chatgpt'ye yazın o detaylı güzel tarif ediyor tüm yapılacakları
0
psmstc
(18.11.25)
(7)

kumpir neden ve nasıl popüler oldu

biseysorcaktim
zehirlenen gurbetçi aileden bağımsız olarak soruyorum bu soruyu. --balkan göçmeni bir aileden geliyorum, bizde patatese kumpir denirdi çok eskilerden. kuzine sobada pişirilir, pişirince kolayca parçalanır, kabuğuyla yenirdi.içine bir şey koyulduğunu bilmiyorum ama bizimkiler çok fakirmiş zaten, muht
zehirlenen gurbetçi aileden bağımsız olarak soruyorum bu soruyu.
--
balkan göçmeni bir aileden geliyorum, bizde patatese kumpir denirdi çok eskilerden.
kuzine sobada pişirilir, pişirince kolayca parçalanır, kabuğuyla yenirdi.
içine bir şey koyulduğunu bilmiyorum ama bizimkiler çok fakirmiş zaten, muhtemelen içine koyacak bir şey bulamamışlardır.

geleneksel türk mutfağı ürünü falan yazmışlar internette bazı yerlerde. muhtemelen kendi markaları için pr oluşturmaya çalıştıkları için yalan yanlış sıkıyorlar da, öyle tarihi falan olduğunu sanmıyorum.

zaten şuanki haliyle tarihi falan da olamaz, içinde salam, sosis, turşu, rus salatası, ketçap mayonez olan şey nasıl tarihi olsun.

var mı kumpirin bir hikayesi, türkiye'de ne zamandan beri böyle sunulan bir yiyecek?
kim neden beğeniyor bunu? patatesi ne kadar sevsem de bunca yıllık ömrümde hiç kumpir yediğimi bilmiyorum.
salam, sosis, rus salatası koymak kimin fikriydi?
eskiden nasıl yapılırdı, yoksa türkiye'de kumpir deyince bu garip şeyler hep var mıydı?
son soru, ortaköy nasıl kumpir'in başkenti oldu? yanyana 100+ dükkan, hepsi kumpir satıyor.
0
biseysorcaktim
(14.11.25)
30 sene önce çocukken aile ile vs hep gider yerdik, bir de orada park vardı oynardım falan :)

Ortaköy'e çok uzun zamandır gitmedim ama Ünv lise zamanı oradaki kimpirciler başka bir kimliğe evrilmislerdi zaten. Ben çocukken kesinlikle böyle bir ortam yoktu, ya da ben çok küçüktüm hatirlamiyordum :)

Ben çocukken de bir dolu şey vardı kumpirde ya çok net hatırlıyorum.
0
makbur
(14.11.25)
Ben üniversitedeykrn hem öğrenci olarak çok severdik hem de Ortaköy de gerçekten bir havası vardı kumpirin ama bence bir iki yendikten sonra çok da olayı kalmıyor. Artık o kadar çok seçenek var ki kumpir bence turistler için ilginç geliyordur. Ortakoy ve kumpir ikilisi demode oldu.
0
egerbiryolcu
(14.11.25)
Araştırma yaptığımda karşıma çıkan ilk şey eskiden yugoslavyalı kişilerin alüminyum folyoda pişirip içine çeşitli salatalar koymasıyla başlamış serüven. Onlar krumpir adını vermişler. Oradan Türkiye'ye göçenler getirmiş kumpiri ülkemize. İngilizler de patatesi fırında pişirip kumpir tarzında yiyorlarmış ama onlar içine sadece tereyağı ve kaşar koyuyorlarmış. Son zamanlarda onlar da değişik şeyler eklemiş olabilir.

Ülkemizde iç anadoluda ve doğu taraflarında da patates odun ateşinde sobada pişirilir ve tereyağı varsa köy peyniri eklenerek yenir. Babamın köyünde öyle yapıyorlar en azından. Böyle sade haliyle müthiş bir lezzet bence.
0
mermaidd
(14.11.25)
bizim kastamonuda da gompil derler. aynen kabuğuyla külle karışık közün içine gömüp pişirilir.

93 - 94 yıllarında günümüzdeki haliyle istanbulda yediğimi anımsıyorum. o zaman da tutulan bir lezzetti.
0
yurtsuz john
(14.11.25)
kocaman patates ve üzerine farklı tatlarda mezeler. bence mantıklı güzel yapıldığı taktirde.

bu mezeler 2 haftadır değişmiyorsa veya ekleme yapılıyorsa sıkıntı.
0
duyurukullanıcısı
(15.11.25)
Nasıl zehirlendiler ya!!
0
Kahvedesu
(15.11.25)
turkiye'ye nasil gelmis, kim bulmus bilmiyorum ama dunya'nin her yerinde "jacket potato" olarak geciyor. guney amerika, peru temelli oldugu soylenmis. eger biri yurt disindan getirdiyse buyuk ihtimalle avrupa'da falan gormustur. rus salatasi bizim damak tadimiza pek uymuyor. dolayisiyla ben yurt disindan geldigini dusunuyorum.

kaynak: en.wikipedia.org
0
Sour
(15.11.25)
(17)

800 milyon Türk lirası büyük para mı?

ulukayin
Bugün işyerinde konu yılbaşı büyük ikramiyesine geldi. Birkaç kişi bu paranın abarttığımız kadar büyük olmadığını iddia etti. Tabii ki bu kişiler ayda en fazla 100-120 bin kazanan kişiler. Bu miktarın sadece günlük faizi bile bu kişilerin 7 aylık maaşı olan bu parayı küçümseme sebepleri sizce ne ola
Bugün işyerinde konu yılbaşı büyük ikramiyesine geldi. Birkaç kişi bu paranın abarttığımız kadar büyük olmadığını iddia etti. Tabii ki bu kişiler ayda en fazla 100-120 bin kazanan kişiler. Bu miktarın sadece günlük faizi bile bu kişilerin 7 aylık maaşı olan bu parayı küçümseme sebepleri sizce ne olabilir?

İkinci sorum ise şu, faiz her zaman enflasyona yenilir mantığını kavramaya çalışıyorum. Ayda 100 bin lira kazanan yani 100 bin lirayla geçinen birisi için neden faiz zararlı oluyor? Kişi zaten 100 bin lira ile geçinebiliyorken ayda ortalama 2.5-3 milyon getirisi olan risksiz garanti kazanç neden zararlı olarak değerlendiriliyor? Şimdiden herkese teşekkürler.
0
ulukayin
(14.11.25)
Tabi ki büyük para. ayda 120 bin kazansa 6.666 ayda kazanabileceği bir para yani 555 yıl :)

bu paraya büyük para dememek için zenginler listesinde ilk 10'da olmak lazım.

ikinci soruya cevap vermeyeyim ekonomist değilim :) Ama çok param olsa ben de faiz yerdim ne yalan söyleyeyim.
+2
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(14.11.25)
Çok büyük para. Ömrüm boyunca yemeden içmeden çalışsam kazanamam.

Enflasyon karşısında yenilmek de çok basit. 100 birime bugün ekmek alıyorsanız yarın 200 birim olur ama sizin paranız sabit faiz vermeye devam eder. Paranın değeri düşer, yenilir.
+3
artıküyeolmakistiyorum
(14.11.25)
@artıküyeolmakistiyorum tamam paranın değeri düşüyor fakat kendimden örnek vereyim. Bugün 100 lira alıyorum seneye olsun olsun 150 lira alayım. Ben bu miktarla (doğru orantıda) geçinip bir hayat yaşayıp ölüp gidebiliyorken neden ayda 30 katı getiriyle bir hayat yaşayıp ölüp gidemiyorum. Bugün ekmek 10 lira seneye 15 lira. Bugün maaşım 100 lira seneye 150 lira. Bugün “risksiz ve garanti” faiz getiri oranı 300000 lira seneye 450000 lira. Faiz sadece finansal olarak değil ruhen ve bedenen de getiri sağlamıyor mu? Mesela çalışmamak?
0
🌸ulukayin
(14.11.25)
800 milyon TL nakit, fabrikası olan insanların bile anca 20, 30 yılda ulaşabileceği bir para. Küçümseme sebepleri 1. matematik bilmemeleri, 2. paranın nasıl kazanıldığını bilmemeleri.

Faizi belirleyenler altını, doları, euroyu dikkate alıp zaten paranı TL'de tutman için çekici bir oran belirliyorlar. Bu oran çekici değilse zaten devlet canlılık istiyordur. Faiz yüksekse değerlendir geç. Enflasyon konusu da bu kadar basit bir şey değil. Her şeyin fiyatı her zaman artmaz. Böyle bir matematik yok. Aylar önce 100 TL olan şey bugün 50 TL'ye satılabiliyor. Arz ve talep konusu. Yani sen bal gibi de kâr etmiş olabiliyorsun. Hiçbir şey yapamıyorsan faizden gelen parayı harcamayıp onunla da yatırım yapabilirsin. Sonuçta elinde nakit var, en değerli şey.
0
arbre
(14.11.25)
20 milyon dolar yurtdisi icin bile buyuk para, turkiye icin cok buyuk para.
+2
cooperr
(14.11.25)
İşin komigi bu loto piyango vs paraları normal halka da çıkmıyor senelerdir :)

Hani boşuna hesap kitap vs yapmaya gerek de yok.
+3
makbur
(14.11.25)
Bana bütün arzuladıklarımı yaptırır rahatlıkla. Meh. Çok güzel para.
+1
muhayyer divan
(14.11.25)
valla yılda 400-500k kazanan swe olmayı hedefleyen ve bunun için çocukluktan beri günde 12 saat ders çalışan şahsım için bile inanılmaz büyük para. loto çıksa okuldan kaydımı siler, kod yazdığım laptopumu kampüsün ortasında parçalarım xd
+1
hold the door
(14.11.25)
Bu soruyu Elon Musk'a, Mark Zuckerberg'e falan sorun, onlar da "Büyük Para" diyecek. 19 milyon dolardan bahsediyoruz. O parayla boğazda yalı bile alınabilir. İnsanı "sayılı zenginlerden" yapmaz, evet. Ama güzel para.
+1
dilemma of subscribtionability
(14.11.25)
Değer olarak büyük , niteliği olarak ise kirli para. Ne de olsa büyük ikramiye ile hayatı mahvolanları gördük toplum olarak.

O arkadaşlarının yanılgısı, kazandıkları ortalamanın üstünde olsa dahi bunu az görmeleri.
6 ay parasız kaldıklarında biraz da fakir mahalle ve sokakları gezdiklerinde
100 - 200bin lirayı da çok göreceklerdir.
Hatta bu haldeyken etsiz hazırlanmış kabak veya patlıcan gibi sebzeli yemekleri sevecekler, ekmeğin üstüne salça sürüp yemenin zevkine varacaklardır.
Zor değil. Empati kurabilmeleri için sadece yapacakları şey biraz konfor alanlarının dışına çıkmaları gerek.
0
diyecevaplandı
(14.11.25)
Büyük para...

Bir de "Faiz her zaman enflasyonun altında kalır" argümanı tartışılır.
Düz faiz ve Türkiye için söz konusu durum geçerli olur ama faiz ve enflasyon arasındaki fark astronomik kalmayacağı için 800 milyon lira her halukarda anaparaya dokunmadan ve başka hiçbir yatırım yapmadan birkaç jenerasyonu güzel bir şekilde yaşatır. ancak tabi ki bu saçma çünkü mesela S&P500 yıllık ortalamada dolar bazında ABD enflasyonunun üzerinde para kazandırıyor, yani ortalama bir yatırımla bile bu parayı bitirmek, lüks sayılabilecek bir yaşam tarzıyla bile, baya bir aptallık gerektiriyor.
+1
salihdt
(15.11.25)
1) Olcut olarak iyi futbolcularin yillik maaslarina, top zenginlerin yatlarina, gelismis ulkelerin buyuk sehirlerindekideki prime lokasyonldaki top emlak fiyatlarina falan baktiklari icin rakami kucumsuyor olabilirler. Muhtemelen hayatlari boyunca hesaplarinda ulasamayacaklari bir net worth.

2) Nominal faiz var, reel faiz var;
Nominal faiz: sizin bankadan aldiginiz faiz.
Reel faiz: Nominal faizden enflasyon oranini cikarinca elinizde kalan rakam %.

Diyelim bankadan 10 milyon lira paraniz icin %50 faiz aldiniz. sizin 10 milyon liraniz 15 milyon oldu. Siz 5 milyon faiz getirisi aldiginiz icin seviniyorsunuz ama ayni yil enflasyondan dolayi herseyin fiyati %60 artiyor. Sizin 10 milyonun reel degeri 9.6 milyona esdeger hale geliyor.

Yillar geciyor para nominal olarak artsada rakamlar buyuse de bu reel kayip daha da buyuyor. 1. yil sizin 15 milyon'un reel degeri , 9.6 milyona dusuyor, 2. yil 8.8 milyona duuyor, 3. yil 8.2 milyon , 4. yil 7.7 milyon boyle asagiya dogru gidiyor.

Tr'de enflasyon faizden daha yukarida oldugu icin bu sekilde sadece faiz alarak yasamak mantikli degil. Sizin de deiginiz gibi belli bir sure calismadan yasanabilir ama zaman icinde calismaya geri donmek zorunda kalirsiniz ya da paranizin erimesini izlersiniz.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(15.11.25)
ben hesap yaptım. hayatımın geri kalanı için 6milyon dolar bana yetiyor.

lüks yaşayan biri olmadığım için aylık 5bin dolar ile çok keyifli yaşarım. buda 30 sene daha yaşasam 1.8 milyon dolar ediyor. 2 milyon dolara ev ve arabaları yenilerim. kalan 2.2 milyonda kefen param kötü gün için saklarım.

yani demem odur ki 19milyon dolar benim için çok büyük para.
+1
gercekdunya
(15.11.25)
Abi şöyle düşün yıllardır Galatasaray'da futbol oynayıp bir sürü para şan şöhret kazanan Barış Alper Yılmaz geçen yaz o paranın yarısına Arabistan'a gitmek için Galatasaray'ı tek kalemde silip günlerce peşinden koşturdu koca kulübü, öyle bir para.
+1
kizil karga
(15.11.25)
Benim için büyük para. Beni bozmaz ama büyüktür.
0
mikahakkinen
(15.11.25)
ortalama 20m USD ki bununla bir kişi bir daha çalışmaya bilir orta standartlarda
0
duyurukullanıcısı
(15.11.25)
şu beyaz yaka tayfanın her şeyi küçümsemesine hayranım:) aylık 100 bin tl kazanan beyaz yaka zengin, 800 milyonu olan adam değil öyle mi? vay anasını arkadaş.
0
nothing in my way
(15.11.25)
(16)

Boş dükkanda ne yapılır?

vedatchilipeppers
Merhaba,Beşiktaş Barbaros’ta giriş kat çok eski bir tane dükkanımız var. Babamın dükkanı daha doğrusu. İçinde 13 ya da 14’üncü yılında bir kiracımız var ve işleri iyi gitmiyormuş o sebeple çıkacakmış. Yıllardır emsallerine göre bedava sayılabilecek bir meblağ karşılığı dükkanımızın kiracısı kendisi.
Merhaba,

Beşiktaş Barbaros’ta giriş kat çok eski bir tane dükkanımız var. Babamın dükkanı daha doğrusu. İçinde 13 ya da 14’üncü yılında bir kiracımız var ve işleri iyi gitmiyormuş o sebeple çıkacakmış. Yıllardır emsallerine göre bedava sayılabilecek bir meblağ karşılığı dükkanımızın kiracısı kendisi. Yani emsallerin üçte biri hatta dörtte biri kadar bir para alıyoruz ve bunu yıllardır yapıyoruz biraz da destek amaçlı. Neyse orası uzun hikaye ve alakasız.

Şimdi ben babamla anlaşmaya çalışıyorum; diyorum ki burayı yeni kiracıya kiraya vermeyelim. Onun yerine ben sana her ay halihazırdaki kiracının ödediği kadar vereyim, sen de dükkanı bana ver ben içine masraf yapayım ve işleteyim. Okay oldu.

Lakin… ne yapacağım ki bu dükkanla ben? Gaza gelip adama hava bastım ben ticaret döndürürüm burada diye ama başıma iş aldım gibi hissediyorum 😅 fikir verebilir misiniz bana?

Not: satmak istemiyor dükkanla duygusal bağı var.
0
vedatchilipeppers
(13.11.25)
Baharatçılık
0
grimavi
(13.11.25)
Pizza
Tabldot yemek
Kıyafet yıkama
0
gabe h coud
(13.11.25)
butik kahve işi olabilir. öğrenmesi kolay, kar marjı yüksek, başlangıçta malzemelere biraz gideriniz olur ama.
+3
yap desem yapmazsin he
(13.11.25)
Barbaros Bulvarına en çok uyan garantili yöntem @yap desem yapmazsin önerisi.

Yalniz bu işlerin birinci kuralı işin başında durmaktir. İpleri asla gevsetmemektir, kamera vs her şey kayit altinda olsa bile öyle yöntemlerle yolarlar ki sizi bu işlere tövbe edersiniz :)
+1
makbur
(13.11.25)
Butik kahve diyenlere katılıyorum. Geçenlerde Beşiktaş'a yolum düştü ve hafta içiydi. Bir çok kahve içilecek yer olmasına rağmen her yer. tıklım tıklımdı zor bir yere oturabildik arkadaşlarımızla. Bir kaç basit tatlı çeşitleri de olursa kahvenin yanında güzel iş yapacağı kanaatindeyim.
0
mermaidd
(13.11.25)
mekan neresi?

yol üzeri mi ara yol mu?

ana yolsa her şey olur orada.

aralardaysa daha ziyade paket çalışılabilir. pilav, ev yemeği vs gibi
0
gurur
(13.11.25)
Barbarosta olduğu için kahveci ya da yemekçi diyorum. Ama işi bilen biriyle girin çok yıpranırsınız.
0
benim bir gizli bildiğim var
(13.11.25)
patso ve kaçak çay.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(14.11.25)
bu tarz denemeler kurtlar sofrasinda yapilmaz, once pismen lazim. besiktas turkiyenin m2 kira fiyati en yuksek yerlerinden biridir herhalde.
tavsiyem su olur:
1 - besiktastaki dukkani kurumsala kiraya ver, saglam bir kontrat ve guzel bir kira ile.
2 - daha makul kiralari olan bir muhitte dukkan ac, gelen kiranin bir kismiyla finanse et. belki de esnaf olmak hosuna gitmeyecek...
+1
cooperr
(14.11.25)
tütüncü aç bence çok para var o işte.
0
guitarissimo
(14.11.25)
Kahve + 1
ama benim fikrim yanında bi' promosyon ya da mesela çok az ürün çeşidi gibi oradaki kahvecilerden sıyrılabilecek bi' şey.

Beyin fırtınası lazım.
Bi' de açarsanız tam yerini yurdunu özelden atın da gelip siftah atalım, destek olalım hocam.
0
kumandanim
(14.11.25)
piliç ve piliç ürünleri (kanat,pirzola,baget) çevirme dükkanı. inanın kahveci kadar para kazanacaksınız.
0
since1907
(14.11.25)
en güzeli bildiğin işi yapmak, senin durumunda kiraya vermek. bilmediğin işlerde harcanır gidersin.
0
ravenudon
(14.11.25)
Ben de Beşiktaş'ta oturuyorum. Her gün Barbaros'tan gidiyorum. Çarşı gibi değil. Zor lokasyon bana göre.

Viral olacak, Instagram dostu özgün bir yemek bulmak lazım. Pakete uygun, elde taşımalık. Gelsinler, alsınlar, gitsinler. Hype olsun.

Tabii dükkan Barbaros'un çok yokuş kısmında değil de sahile biraz yakın diye varsayıyorum.
0
loras
(14.11.25)
Bu ülkenin düzgün meksika sokak lezzetlerine ihtiyacı var, lütfen meksikadan yemek yapmasını bilen birini kartellerin elinden ve bizi de bu zulümden kurtar.
0
tiredofwaiting
(14.11.25)
Toptan petshop. Para basarsın
0
topkapiaksaray
(14.11.25)
(13)

En iyi internet servis sağlayıcı hangisi?

sweet child o mine
Şu anda Turksat Kablonet müşterisiyim. Sağladıkları hizmetten mi yoksa verdikleri Netmaster modem yüzünden mi bilmiyorum ama sürekli kopmalar yaşıyorum. Sizin kullanıp da en çok memnun kaldığınız ya da asla kullanma dediğiniz internet servis sağlayıcıları hangileri paylaşırsanız çok sevinirim
Şu anda Turksat Kablonet müşterisiyim. Sağladıkları hizmetten mi yoksa verdikleri Netmaster modem yüzünden mi bilmiyorum ama sürekli kopmalar yaşıyorum. Sizin kullanıp da en çok memnun kaldığınız ya da asla kullanma dediğiniz internet servis sağlayıcıları hangileri paylaşırsanız çok sevinirim
0
sweet child o mine
(13.11.25)
Büyük firmaların müşterileri de çok sayıda olduğundan, sorunlu vakası olmayan firmadan bahsetmek zor.

Bu ön bilgiden sonra, yaklaşık 9 yıldır Superonline fiber kullanıyorum. 25 mbit/s ile başlamıştık. 1000mbit/s olarak devam ediyorum. Gayet memnunum. Ondan önce Türk Telekom'un fiber olmayan "fibernet"ini kullanıyorduk. Sık sorun yaşayıp taahhüt bozup geçmiştim Superonline'a.

Ama bu bizim site için geçerli. Kilit nokta, bulunduğunuz yerde hangi iss'nin altyapısının iyi olduğu.
0
yadigar
(13.11.25)
en iyi turknet bence en kotusu de türk telekom
0
koela
(13.11.25)
En iyiden kastın, müşteri hizmetlerine erişim, ilgi, alaka, arıza durumunda kısa sürede geri dönüş falan diyorsan, en iyiyi bu şekilde sorabilirsin.

Ama onun dışında sizin mahallenin iyisi öbür mahallenin kötüsü olabilir. Her yerde altyapı aynı değil ki. Mahalle belirterek soman lazım. Hatta apartman.
+1
Mirket
(13.11.25)
En iyiden kastım müşteri hizmetleri değil de, daha çok kopma yaşatmaması. Bölgeden bölgeye değişiyor anladığım kadarıyla. Benim apartmanda en iyisi hangisi onu nasıl anlayabiliriz acaba? Komşulara falan mı sormak lazım?
0
🌸sweet child o mine
(13.11.25)
Fiber ise sorun yaşanacak durumlar %90 azalıyor o yüzden fiyata bakmak yeterli.
Fakat VDSL ise komşuya sormak bile fayda etmeyebilir. Çünkü size ayrılan portun durumuna, eve gelen kabloya, binadan size ulaşan kabloya göre her şey değişir. Maalesef.

VDSL için ben Türk Telekom öneriyorum. Çünkü müşteri hizmetleri var, son bir senede ciddi bir saha ekibi yayginlasmasi mevcut ve önceliği her zaman kendilerine veriyorlar. Diğer sağlayıcılar içinde eğer VDSL kullaniyorsaniz Türk Telekom geliyor ve canları ne zaman isterse o zaman geliyorlar.
+3
artıküyeolmakistiyorum
(13.11.25)
Kablonet in interneti gayet stabildir ama verdikleri modemler berbattır. Güzel bir router alarak çözebilirsiniz (10 yıldır bu şekilde kullanıyorum.

Yazlikta malesef Türk telekom tekel. Vdsl 70 Mbit ama aksamlari/geceleri bazen 3-4 Mbit e düşüyor hız. Modemi resetleyip yeni ip alınca düzeliyor.

Düşmanımın başına vermesin öyle bir şey türk telekom.
0
makbur
(13.11.25)
Türk telekom'da şöyle bir şey var mesela:
Mobil uygulamaya giriyorsun, hattımı kontrol et diyorsun, bir mesaj geliyor. Hattınızı kontrol ettik, kopmalar tespit ettik, ekibimizi yönlendireceğiz, iki gün içinde kontrolü sağlayıp sizinle iletişime geçecekler, sonra biz arayacağız, tamam derseniz arıza dosyasını kapatacağız. O arada mağdur olmamanız için mobil telefonunuza bir hafta geçerli 2 GB internet hakkı tanımladık. diyor.
Diğer İSS ler de böyle midir bilmiyorum.
0
Mirket
(13.11.25)
turknet, turk telekom ve superonline hepsini kullandım.

ortalama hizmet konusunda superonline iyi. müşteri hizmetleri ve kampanyaları iyi.

turknet fiyat anlamında en iyisi. müşteri hizmetleri çok iyi değil ama tecrübeli son kullanıcıysanız çok ihtiyaç duyulmuyor.

turk telekom alt yapı anlamında iyi. 1000 mbit kullanabiliyorum sayelerinde. fiyatlar orta. müşteri hizmetleri iyi değil. verdikleri modem de kötü.
0
false pretension
(13.11.25)
turknet
0
black holes in the sky
(13.11.25)
Ben türk.net kullandım yazları tatilde işimize yarar diye . Bedava verseler abone olmam o derece. Bağlantı hızı söz verdikleri hiçbir hızı göremedik( 50 mb yerine 7-8 mb) sürekli kopmalar.

Türksat modemleri yeniliyor müşteri hizmetleri arayın yeni tip modem versinler.
0
tolgan
(13.11.25)
Komşulara sormak doğru yaklaşım. Bir de fiber kablo dairenin içine kadar geliyorsa yani opt cihazı evin içindeyse ve buradan router'a (~modeme yani) bağlanıyorsa daha az sıkıntı yaşarsınız.

Bir de @Mirket'in bahsettiği kontrol ve arıza anında cep hattınıza ücretsiz ek paket hizmeti turkcell superonline'da da var. Muhtemelen vodafone'da da vardır.
0
yadigar
(13.11.25)
Komşu +1
Altyapı kaynaklı sıkıntılar genelde kronik oluyor, bunu da en iyi yaşayanlardan öğrenirsin.
0
Bruce
(13.11.25)
Makbur +1

Kablonetten iyisi yok, ama o netmaster modem rezil.

En önerilen şey, tv alıcısı (receiver) ile modemin güç adaptörlerini değiştirmek. Saçma geliyor ama işe yarıyor.

Teknik bilginiz varsa benim yaptığım en temizi, ikinci bir router aldım netmaster'ı bridge mode'a alıp kabloyla yeni routera bağladım. Her şey yeninin üstünden dönüyor.
+1
aguen
(14.11.25)
(11)

Kombiyi kaç derecede yakıyorsunuz

condom kurşunu
??
??
0
condom kurşunu
(12.11.25)
Alt kat 25°C, ust kat 21°C ayarli. Kombi gerisini kendisi hallediyor.
0
sertac akin
(12.11.25)
termostat yok. şu an 32'de. 37'ye kadar çekiyorum sıcaklık durumuna göre. 35 optimumu benim şartlarımda.
0
black holes in the sky
(12.11.25)
Kombi yanmıyor ve evde şort tişört oturuyorum şu an.

Konum: istanbul.
+1
makbur
(12.11.25)
Bizim kombinin en düşük derecesi 40 iyi mi yani? Yoksa istanbulda bu havada bu derceede açsan nour açmasan nolur mu?
0
🌸condom kurşunu
(12.11.25)
Net hatırlamıyorum ama sanki kombimimizin en düşük 40 ta yanması gerekiyor diye bı bilgi kalmış aklımda o yüzden ben de 40 a getirdim. Sıcaklığa göre kendi indirip cikariyo dereceyi ama sabit ayar olarak 40'ta.
0
egerbiryolcu
(12.11.25)
istanbul için daha kombi yakacak hava yok, aralıktan öncede yanacağını sanmıyorum.
şuan ev 24 derece
0
my fault
(12.11.25)
merkezi sistem,
kombi baska apartmanda,
bizim peteklerde termostatik vana var,
hep 3 te duruyor,
serin olmasini istedigimiz yer 2 de duruyor,
oda sicakligini bu vana ayarlamakta.



www.trendyol.com

eca.com.tr
0
designer
(12.11.25)
Bu aralar hala yakmiyorum ama su anki evde yaksam bile disarisi eksi olmadigi surece en dusukte yakiyorum ve sort tisort geziyorum. Ama annemlerin evi hayatta en dusukte isinmiyor, evin konumu, yalitimi, kombinin kendisi vs. hepsi ayri ayri etkiliyor.
0
bosver nicki
(13.11.25)
biz evi 22.5 derecede tutuyoruz. bana kalsa 25 derecede tutarim ama esime ufunet basar.

kombi ayari daha farkli. oda termostati 22.5 dereceye ayarli.
kombi termostati 50 derecede (kalorifere basilacak suyun derecesiymis bu).
kaloriferin vanasi da salon haric her yerde 4'te (yaklasik 23 derece demek), salonda 6'da duruyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.11.25)
kombiyi 45 derecede çalıştırıyoruz. antalyadayım.
0
joooper
(13.11.25)
oda termostatı kullandığımız için kombi 50 derecede yanıyor. çok soğuk kış günlerinde oda daha çabuk ısıya gelsin diye 60 yapıyoruz.
0
gercekdunya
(13.11.25)
(9)

Askeri kargo uçağının düşme sebebi nedir?

mikahakkinen
Öncelikle başımız sağolsun. Uçağın çok eski olduğu söyleniyor, ayrıca sosyal medya yorumlarında uçağın düşürüldüğü yazılıyor. Haberleri tam takip edemedim.Genel görüş nedir?
Öncelikle başımız sağolsun. Uçağın çok eski olduğu söyleniyor, ayrıca sosyal medya yorumlarında uçağın düşürüldüğü yazılıyor. Haberleri tam takip edemedim.
Genel görüş nedir?
0
mikahakkinen
(12.11.25)
Uçak eski olayı biraz hikaye ya.

x.com
0
kizil karga
(12.11.25)
mossad.
-4
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(12.11.25)
T.S.K da bakım işleri çok ciddi şekilde yürütülür. Atış dahi yapılmasa her an kullanılacak silahlara , her hafta istisnasız genel bakım yapılır.
Söz konusu uçak olduğunda bakım muhakkak daha önemli bir hal alır.

Genel dünya gündemi ve bu uçak düşmesini de içeren son yaklaşık 24 saatlik zaman diliminde Afganistan Pakistan Bangladeşte aynı anda patlamalar oluyor. Bir de yakın zamanda ABD deki kargo uçağının düşmesi vakası.
Bunların birbirinden konum olarak uzak ama birbiri ile tamamen ilgisiz olaylar olduğunu da sanmıyorum.

Düşmesine dair yorumlarda en önemli ihtimallerden biri de kargo uçağına kalkış öncesi alınan malzeme veya araçlara yerleştirilmiş herhangi bir patlayıcının olması.
Bu nedenle kazayla etrafa dağılan her türlü parçanın toplanarak incelenmesi son derece önemli .
Azerbaycan istihbaratının da bu noktada konuyu araştırmada çok önemli bir görevi var. Azerbaycan'ın siyonist devletle olan yakın ilişkilerinin yine Azerbaycanın bilgisi dışında Türkiye aleyhine bir zaafiyete dönüşmemesi zor.
Yazılım ve elektronik konularında olduğu gibi siyasi diplomatik işlerde de devlet yönetimlerinin baş edemediği veya farkında olmadığı arka kapı faaliyetleri bulunur . Buna ABD de dahildir.

İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin de yine Azerbaycan'dan kalkan helikopteri şüpheli şekilde düşmüştü geçen yıl.
Siyonist devletin, İran'daki komuta kademesine saldırıları ve sonrasında İran'ın casus avına çıkarak binlerce kişiyi yakalamasının bir benzeri Azerbaycan'da da olur mu ? Bu da belirsiz .

Kısacası gerilim yaşadığımız siyonist devletle karşılaşma ihtimalimizin yüksek olduğu Suriye'de böyle bir olayın izleri anında siyonistleri hedef göstereceğine, yine neden onların planlamasıyla Azerbaycan üstünden olmasın?
Aradaki uzaklık ve olay yerine yakın diğer başka devletlerin olması, onların Türkiye ile ilişkileri, gerçek failin biraz daha belirsiz hale gelmesine neden oluyor .
-2
diyecevaplandı
(12.11.25)
üyesi olduğumuz kuzey atlantik pakti örgütü..
-2
designer
(12.11.25)
m.youtube.com

Güzel bir mini belgesel niye düştüğüne dair.

Ozet: abd'de de çok benzeri şekilde düşmüş aynı c 130, gövdeye yakın motorun pervanesinin parçası havadayken kopup Gövdeyi jilet gibi kesiyor ve uçak parçalara ayrılarak düşüyor.

Vurulma olsa, içerden bomba vs patlasa uçakta bir şekilde yanma vs olurdu. Bizim Uçak tertemiz bildiğin ortadan ikiye kesilmiş gibi düşüş görüntülerinde.

Bu video ile birebir uyuyor.
+3
makbur
(13.11.25)
Mühendisim. Bu uçak bana göre tamamen eski olduğu için düştü. Patlama değil kesinlikle. Olayın fiziği apaçık ortada. Montaj yerinden ayrılmış. Komplo teorisine gerek yok. Kargo uçakları genelde sabitlenmiş yükün havada serbest kalması yüzünden düşer. Uçak stall yaşar. Bu bildiğin ayrılmış. Metal yorgunluğu olabilir.
-3
arbre
(13.11.25)
Bu uçaklar tüm dünyada modernizasyonu yapılarak kullanılmaya devam ediyor, bizimkilerin modernizasyonu da 2022 yılında yapılmış, abi eskidiği için düşmüştür demek kolaycılığa kaçmak oluyor biraz.

Uçağın son bakımı da 11 Eylül-12 Ekim 2025 tarihinde yapılmış, yani illa biri vurup düşürmüştür demiyorum ama eskidiği için ikiye ayrılıp düşecek gibi olsa bakımda biraz anlaşılabilirdi gibi sanki.
0
kizil karga
(13.11.25)
farklı zamanlarda benzer olaylar, farklı ülkelerde oldu. hepsi bu dönem oldu.

%99 israil ve mossad. amerikadaki uçaktan pakistana türkiyeye kadar. çok benzer hepsi. hepsi aynı pattern.

ve hepsi bu dönemin üstüne
0
tchuck
(13.11.25)
eksisozluk.com

Şöyle bir haber var kaynak bulamadım ama ön rapor tam da benim üstte verdiğim video ile uyuşuyor.

Böyle olmasi insanı çok daha fazla vuruyor, incitiyor. Kiytirik tek motorlu yangin uçağının bakımını bile yapamayacak noktaya gelmişiz, o çocuğu da zorla mi baskıyla mi ucurdular bir an önce dönmesi için kötü hava şartlarında keşke sorgulayabilecek, sorusturabilecek bir ülkemiz olsa.

Yazacak çok şey var ama yazarken bile ruhum daralıyor.
0
makbur
(14.11.25)
(10)

Ankara'daki tabela olayı

yazar yazmaz yazan yazar
Niye bu tabelaya asılıyorlar? hatta asılmak için 100 metrelik kuyrukta bekliyorlar? nasıl başladı bu olay? insanların popüler kültür uğruna, mantık aramaksızın anasını babasını bile kesecek duruma gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Niye bu tabelaya asılıyorlar? hatta asılmak için 100 metrelik kuyrukta bekliyorlar? nasıl başladı bu olay?

insanların popüler kültür uğruna, mantık aramaksızın anasını babasını bile kesecek duruma gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
0
yazar yazmaz yazan yazar
(12.11.25)
Ankarada zaten yapacak pek bir şey yok. Ekonomik kriz ile ülkenin gençlerinin iflakını kestiler . Bu kuşak önceki kuşaklar gibi degil
sosyal medyadan yaşıtlarını görüyorlar. Avrupadaki yaşıtları dünyayı geziyor her şeye kolay erişebiliyor Bizim gariban gençler de böyle masrafsız işler peşinde kafalarını dagıtıyorlar. Hepsi bu. oraya salak yazan tabela koysalar altına da aşagısını gösteren ok koysalar altına gelip yine fotograf çekinirler.
+1
limonlu eksi
(12.11.25)
"niye asılıyorlar?" -şu an popüler kültür o olduğu için. ankara'yı çok severim şahsen ama istanbul veya izmir cazibesi olan bir yer mi? hayır. böyle bir trende ev sahipliği yapabilir anca.

"hatta asılmak için 100 metrelik kuyrukta bekliyorlar?" -trend uğruna mantığın bedenleri terk etmesi olayı.

"nasıl başladı bu olay?" -yanlış hatırlamıyorsam bir tane kadın yapmıştı, sıra dışı görünmeye çalışan ama oldukça sıradan bir kadındı. ondan sonra patlayıp gitti.


tiktok kanseri (hiçbir zaman kullanıcısı olmamama rağmen instagram'a veya twitter'a düşmesi sebebiyle kaçamıyorsunuz da) ülkenin aklını ve zekasını öyle esir aldı ki herhalde en masumları (ama devlet malına zarar vermeleri yine de çirkin bir şey) bu tabelaya asılma mevzusudur. sosyal medya iletişim ve vakit öldürme açısından süper bir yer olsa da en büyük kötülüğü insana hep bir şeylerden geri kalmış, sıkıcı hayat yaşayan biriymişsin gibi bir düşünce empoze ederek yapıyor.
0
m e b
(12.11.25)
3 gün sonra popüleritesini kaybolacak zaten bırak takılsınlar
0
koela
(12.11.25)
tabela kennedy caddesi'nde. meşhur tunalı-kızılay arası yürünen yolda. uzun süredir bu yolun romantizmi yapılır, sözlükte de uzun süredir başlığı mevcut. tunalı 7. cadde'yle birlikte gençlerin en çok vakit geçirdiği yerlerden biri. tabela orada olunca herhangi bir yerdeki tabelaya göre çabuk yayıldı olay. mevzu bana da saçma geliyor ama popüler kültürün başka bir çıktısı sadece, bu olay özelinde uzun uzun düşünmeye gerek yok.
0
black holes in the sky
(12.11.25)
sen yapar mısın ? yapmazsın, ama bir başkası yapıyor ve bundan mutlu oluyorsa, keyif alıyorsa ve başkasına zararı yoksa; sorun yok. sosyal medya olmasa günde 1-2 kişi gelir bunu yapardı ancak, orası ayrı bir konu.
+1
sweetoffice
(12.11.25)
Medeniyetten nasibini almamış vandal zihinli insanların yaptığı bi aktivite, dışarıdan baksan insan dersin ama topluma ait bir mala zarar verip mutlu olmaktan geri kalamaz.
0
kizil karga
(12.11.25)
ne tabelası, link atın pls
0
deartheodosia
(12.11.25)
Ben de anlamamistim ve link bekliyordum iyi ki soylediniz. Eksi'de basligi acilmis, videoyu izledim ve hala neler oldugunu anlayamadim.

x.com
0
mbond
(12.11.25)
Olm ben bunu yapay zeka sanmıştım bu kadar da anlamsız bir şey olmaz heralde birileri yine insanları kekliyor tadında :))

Gerçek olması enteresanmis ya
0
makbur
(12.11.25)
Bizim zamanımızda da neden bu gençler kafa sallıyor saç uzatıyor deniyordu.(rokçılara). Dönemsel trendler değişiyor ama daha zekasızca oluyor bu. Bence rockçıların ıqsu bu salaklarınkinden 10 kat daha yüksektir. Trend muabbeti her zaman vardı. Bu instagram çıktıktan sonra insanlar trendlere daha fazla uymak istiyor. Kendini eksik hissetme duygusuda böyle gerizekalı hareketler yaratıyor.
0
mikahakkinen
(13.11.25)
(6)

Watsapp’ta mesajlara bakmayan arkadaş

don’t panic
Arkadaşlar merhaba, 2 farklı grupta 2 arkadaşım var, 3-4 sene önceki mesajlara bile bakmamış görünüyor. İletildi var, ama okumamışlar, okumuyorlar. Etiketlendikleri mesajları bile :D Şimdi sorum şu ki admin olarak bu arkadaşları atayım mı gruptan? Sonuçta bu gruptaki sohbet muhabbet umurlarında deği
Arkadaşlar merhaba,

2 farklı grupta 2 arkadaşım var, 3-4 sene önceki mesajlara bile bakmamış görünüyor. İletildi var, ama okumamışlar, okumuyorlar. Etiketlendikleri mesajları bile :D

Şimdi sorum şu ki admin olarak bu arkadaşları atayım mı gruptan? Sonuçta bu gruptaki sohbet muhabbet umurlarında değil madem, atayım diyorum? Ne dersiniz?

Teşekkürler…
0
don’t panic
(11.11.25)
Buyruk senindir admin'im.
+3
makbur
(11.11.25)
Size zaman ayırmayan biriyle kafanızın içinde tartışmanız bile hata.
+1
rakicandir
(11.11.25)
Bu kadar zamandır grupta hiç etkileşimleri olmamışsa elbette salla gitsin. Amaç iletişim, iletişmeyi reddeden insanlarla uğraşmanın anlamı yok.
+2
muhayyer divan
(12.11.25)
Durmalarının ne zararı var ki hocam?
0
kumandanim
(12.11.25)
atın gitsin ya. kimsenin fanı değilsiniz niye dursunlar ki onlar sizi takmamışsa siz de onları hayatınızın hiçbir alanında bulundurmayın. her şey karşılıklı.
0
matilda
(12.11.25)
bende genelde bakmam. gerek duymuyordur cevap verebilecek kadar önemli bir şey değildir.
0
koela
(12.11.25)
(3)

tomografi her halükarda ultrasondan daha iyi görüntü verir mi?

kibritsuyu
yani tomografide gözükmeyip illa ultrason çekilmesi gereken bir durum olabilir mi?karın ağrısı şikayetiyle gittiğim acil serviste kontrastsız alt üst abdomen tomografisi çekildi. acil şartlarda çekildiği ve raporlandığı için sadece ağrıya neden olabilecek sıkıntı var mı onlar raporlandı. "karaciğer
yani tomografide gözükmeyip illa ultrason çekilmesi gereken bir durum olabilir mi?

karın ağrısı şikayetiyle gittiğim acil serviste kontrastsız alt üst abdomen tomografisi çekildi. acil şartlarda çekildiği ve raporlandığı için sadece ağrıya neden olabilecek sıkıntı var mı onlar raporlandı. "karaciğer boyutları düzgündür, kitle saptanmadı" yazmış mesela. böbrek, prostat vs için "boyutları yaşına göre normaldir" yazmış, ölçmemiş.

ben her yıl check up yaptırıp ultrason çektiririm. karaciğer yağlanması durumuna bakılır. ama dediğim gibi tomografi acil şart için raporlandığı için radyolog yağlanma ile ilgili bir şey yazmamış, detayına girmemiş.

ben şimdi ultrason çektirmek yerine tomografi görüntülerini radyoloğa götürsem, benim görüntülerimi karaciğer yağlanması, prostat boyutu, böbrek boyutu vs. açısından raprlamasını istesem raporlatabilir miyim? tomografide bunların hepsi ultrasonda gözüktüğü kadar gözükür mü? yoksa "yok şu tomografide gözükmez, illa ultrasonla bakılması gerekli" denecek bir durum var mı?
0
kibritsuyu
(11.11.25)
benim başıma gelen doktorun dediği çekilen makinanın çok fark ettirdiği, yeni ve iyi makinalar daha iyi görüntü veriyor küçük şeyleri daha iyi fark ediyor tabi burda görseli okuyan doktorun iyi olması çok önemli, radyolog ne kadar iyi rapor yazarsa branş doktoru o kadar iyi tedavi eder.
ultrasonda aynı şekilde, ölçmek bile fark ettiriyor kimi 11 cm ölçerken kimi 9cm ölçebiliyor aynı şekilde yapan doktor çok önemli bu işlemleri.
birde daha çok ultrasonda görünmeyen şey için ileri mr tetkiki istenir tam tersini çok duymadım.
iki cihaz farkı değilde aynı cihazda fark ettiren unsurlar bile olabiliyor.
0
eja
(11.11.25)
yağlanma için ultrason pratik olduğu için en sık kullanılan yöntem. tomografide de tespit edilebilir, yağlanmanın derecelendirmesi de yapılabilir.
0
eileengray
(11.11.25)
Babamın karaciğerinde senelerce her check up batın ultrason'unda kist görünüyordu, büyüme vs olmadığı için ciddiye almiyordu doktorlar.

Bu sene bazı sıkıntıları oldu ve doktor kontrastlı MR istedi. Kontrastlı MR'da, ultrason'un kist olarak gördüğü bölgenin "hemanjiom" (üst üste binmiş damar topağı gibi bir şey) olduğu anlaşıldı.

Ultrason ilk tetkik gibi bir şey aslında, doktorun bilgisi, tekniği ve tecrübesi de tabii ki çok önemli. MR ve tomografi daha detaylı 3 boyutlu görüntüleme yöntemleri.

Bunların en kallavisi MR ama teknik olarak tomografi / MR farkını bilmiyorum açıkçası. Mesela hiç "akciğer MR"İ diye bir şey duymadım hep tomografi oluyor :)

++

Ultrason bir de çok hızlı ve pratik tabii, bunların içinde en ağır ve zor olanı MR. Çekimi uzun sürdüğü için randevulari da -devlet- ileri tarihlerde oluyor, tomografi bir tik daha hızlı.
0
makbur
(12.11.25)
(10)

Grip Aşısı?

makbur
Hiç oldunuz mu? Faydası var mı?Teşekkürler cevaplar için.
Hiç oldunuz mu? Faydası var mı?

Teşekkürler cevaplar için.
0
makbur
(10.11.25)
10 yıldır düzenli aşı oluyorum. 10 senedir grip olmadım ya da grip denemiyecek kadar kolay atlattım.
İlk defa bu sene aşıyı geciktirdim ve şu an gribim.
+2
Mirket
(10.11.25)
3-4 yıldır oluyorum, benim için hayati bir şey. Öncesinde devamlı yatak döşek hasta olur, sonrasında da bir ay boyunca öksürükten geberirdim. Aşı olduğumdan beri birkaç günde geçiyor ve hiç öksürük olmuyor.
+2
sadakatsiz
(10.11.25)
21 senedir grip asisi olmuyorum. grip de olmuyorum.
asi karsitligim yo, sadece grip asisi özelinde kendim icin gereksiz oldugunu düsünüyorum.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(10.11.25)
Aşıyı ihmal ettiğimde kesin en az bir ağır grip geçiriyorum. Aşı olunca en fazla soğuk algınlığı gibi atlatıyorum ya da hiç hasta olmuyorum.

Her sonbaharda aşı piyasaya çıkınca aile büyüklerini de "git aşı yaptır" diye darlıyordum, birkaç yıldır onlar da çok memnunlar, ben dürtmeden gidip aşılarını yaptırıyorlar.
+1
kobuzchu kiz
(10.11.25)
Hazır arkadaş sormuşken ben de benzer bir şey sorayım. Grip aşınızı nerden oluyorsunuz? Devlet hastanesine gitsem ben grip aşısı olmak istiyorum desem yapıyorlar mı
+1
limonlu eksi
(10.11.25)
@limonlu eksi, İhtiyar veya kronik hastalıklı olman gerekiyor.
Yoksa ücretli.

Ek: Hamile, bebek, organ nakilli veya sağlık çalışanları da ücretsizmiş.
Bir de ücretsiz olanları, SGK peyderpey tahsis ediyor, sonra ASM'de reçete ettiriyorsun. Ben geldim, hadi aşı yapın şeklinde değil yani.
+1
Mirket
(10.11.25)
İki sene önce olmuştum pek bir faydasını gördüğümü düşünmediğim için bir daha yaptırmadım.
+1
Amaranta ursula
(10.11.25)
düzenli olmaya çalışıyorum. çevremdeki herkes dökülürken ben çok daha hafif atlatıyorum. bunun sebebini de kendimce aşıya bağladım.
+1
eileengray
(10.11.25)
son 25 senede 1 kere oldum, o senede berbat gecti surekli hasta oldum.
o yuzden olmuyorum, sikinti yok. en son ne zaman agir grip gecirdim hatirlamiyorum.
+1
cooperr
(10.11.25)
bende de şöyle bir aydınlanma oluştu;

bugün sağlık ocağında anneme (65 yaş üstü) ve kendime yazdırdım. eczacı anneminkini hemen giriş yaptı benimki biraz uzun sürdü sonra bana da "haa sizde de kronik alerjik rinit görünüyor" dedi, benimki de oradan ücretsiz oldu anladığım kadarıyla.

yıllar önce bir doktor sisteme beni o şekilde kaydetmiş, ne zaman enabız vs açsam ekranda kocaman kafamın üzerinde "kronik alerjik rinit" yazıyordu ve uyuz oluyordum :) ilk kez işe yaradı.

herkese teşekkürler cevaplar için duyuru için de güzel bir veri oldu :)
0
🌸makbur
(10.11.25)
(10)

erkekler vucut kıllarını nasıl almalı?

duyurukullanıcısı
a- almasın, kıllı kalsınlar. kıl iyidir.b- sadece gögüs. kollar bacaklar kalsınc- gögüs + kollar bacağı zaten kim görecekd- madem aldın komple temizlen. tüm vucutbirde alacaksan bile nasıl almak gerekiyor ki 5 günlük sakal gibi çıkmasın kollarda kıllar. o iyice kötü oluyor.
a- almasın, kıllı kalsınlar. kıl iyidir.
b- sadece gögüs. kollar bacaklar kalsın
c- gögüs + kollar bacağı zaten kim görecek
d- madem aldın komple temizlen. tüm vucut

birde alacaksan bile nasıl almak gerekiyor ki 5 günlük sakal gibi çıkmasın kollarda kıllar. o iyice kötü oluyor.
0
duyurukullanıcısı
(10.11.25)
vücut fitse kemer üstü komple alınsın, bacaklar da bir miktar seyreltilsin.
ama vücut çok fit değil göbek meme falan yağlıysa hiç dokunulmasın en azından kamufle eder.
almak için en iyisi lazer epilasyon. diğer yönetmler daha fazla çıkartır, sakal gibi her hafta almak zorunda kalırsınız.
0
joooper
(10.11.25)
ben sırt, ense, omuz, kol üstünü alıyorum. göbekli olduğum için ön tarafı bırakıyorum.
kol ve bacaklar aşırı yoğun olmadığı için onlara da dokunmuyorum.
en iyi tercih folyo traş makineleri özellikle philips bodygroom 3000 ve benzerleri. ben yıllardır bunu kullanıyorum. kasık ve testis bölgesini de çekme yapmadan sorunsuz traş ediyor.
kestikçe gür/kalın çıkar tamamen şehir efsanesi.
0
my fault
(10.11.25)
Joper'ın dediği gibi fit vücutlu birinin alması bence sıkıntısız ama götlü göbekli biri aldığında Kybele gibi oluyor.
+1
kizil karga
(10.11.25)
a- almasın, kıllı kalsınlar. kıl iyidir. (Dalga cevresi ve koltuk alti haric)
+2
mbond
(10.11.25)
buna bayanlar cevap versin. ama ben bir erkek olarak şunu diyim: bir yer alınmış bir yer alınmamış o zaman bülbül yuvası gibi duruyor hoş değil. git lazere yat kıçından alnına kadar aldır, jiletle falan uğraşma.
0
mikahakkinen
(10.11.25)
kıl almakla kim ugrasacak kanka. sirtinda yoksa koltuk alti ve pipi çevresi kâfi.
kıl almakla ugrasacagin vakitte git 2 spor yap daha iyi görünmek istiyorsan.
+1
arkadakiadam
(10.11.25)
eskiden a grubundaydım.

covid'den sonra bir süre nabzım falan dengesizleşmişti, o sıralar kardiyolojiye gidiyordum sık sık. çam ve sakura'da doktor arkadaşım vardı o ilgileniyordu her şeyimle, bir gün sana eforlu ekg de yaptıralım dedi. randevu verirlerken "gelirken mutlaka göğüs kıllarınızı kesin kıl varsa işlemi yapmıyoruz" dediler :) o gün üst gövdeyi bir kestim, oh be dünya varmış dedim. hijyen olarak da daha iyi oluyor. ayrıca sporla ilgileniyorsan kasların falan çok belirginleşiyor :)

o gün bugündür çok sık olmasa da üst gövde -sırt göğüs omuz hatta üst arka kollar- kıllarımı kesiyorum.

normal traş makinesiyle kesiyorum. jiletle kesince gür çıkıyor algısı da efsaneymiş bu arada, ilk 2 sefer jiletle kestim normal çıktı sonrasında. makine ile daha kolay oluyor ama.

yalnız bacak kıllarımı kesmem. kesene bir şey demem tabii de
0
makbur
(10.11.25)
Ya bu jiletle alırsan gürleşir olayı tabii efsane öyle bir şey yok ama jilet tahrişe açık bir yöntem, bir de nedense jiletle alındığında çok daha fazla batığa neden oluyor bunlar ekstra dertler, o nedenle makine kesimi bayağı sağlıklı.
0
kizil karga
(10.11.25)
B.
"killi erkek merhametli olur" - A. Einstein
+1
cooperr
(11.11.25)
Etek bölgesi, kol altları, ense, kulaklar, burun delikleri alınmalı.

Saç/sakal/bıyık opsiyonel.

Göğüs, kol, bacak, el ve ayağa dokunmamak lazım.

Sırta bir şey demiyorum. Alınmasa daha iyi bence.

Kaş arası hadi tamam da, onun dışı kaşa dokunmamalı.

Benim görüş bu şekilde.
0
yadigar
(11.11.25)
(53)

eşimin yeğeninin her hafta sonu bizde kalması sorunsalı

matilda
merhaba, bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var. özetle: eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı. bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü
merhaba,
bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var.

özetle:
eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı.
bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü okula dönmesiydi. çocuk da sizi her hafta rahatsız etmek istemiyorum, hem de çok uzak vs diyordu.
ben 2-3 haftada bir kalmasına da çok sıcak bakmıyordum ama yapacak bir şey yok moduna girmiştim.
şimdi okuldan öyle kafanıza göre evci iznine çıkmak yok. ya her hafta evci çıkacaksınız ya hiç çıkmayacaksınız denilmiş. çocuk da eşimi aramış amca okul böyle diyor ne yapayım diye o da gelme diyememiş. yani özetle çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda ama bunu eşim de ben de kesinlikle diyemiyoruz.
buraya bir dipnot düşeyim: eşimin anne ve babası istanbul'da yaşıyordu. memleketlerine taşındılar. onların taşındığı eve biz geçtik yani eşimin anne-babasının evinde oturuyoruz. kira da ödemiyoruz. başka evleri var kirada onun kirasını da eşimin abisi alacak yıl sonundan sonra.
dün bayağı kavga gürültü oldu evde. çünkü ikimiz de çalışıyoruz. ben haftada 2 gün evden, 3 gün ofisten çalışıyorum ama 3 gün çalıştığım günlerde 2 saat işe gidiş, 2 saat eve dönüş sürüyor. 6'da çıksam 8'de evde anca oluyorum. bir tek hafta sonum var. cumartesi zaten temizlikle geçiyor. cumartesi akşamları eşimle vakit geçirmek istiyorum. pazar da yine ıvır zıvır işler oluyor ya da nadiren dışarı çıkıyoruz bi etkinlik vs olursa.
yeğeni bize gelirse cumartesi sabahı eşim evde olmuyor ve ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp. pazar günü de benzer durum var zaten askeri okulda olduğu için alışmış sabahın köründe kalkıyor. geçen pazar mesela 3'e kadar evde oturdu. 6'da okula girmesi gerektiği için 3'te çıktı.
benim artık cuma- cumartesi akşamları eşimle oturup film/dizi izleme ve vakit geçirme gibi bir olayım kesinlikle kalmadı. çünkü bu çocuk cuma akşam yemeği vaktinde gelecek ve bizle oturacak sohbet falan etmek istiyor. cumartesi gündüz çıkar gider ama akşam yine öyle. pazar da ya kahvaltıdan sonra biraz oturur ya da gider bilmiyorum 2 günüm çöp olduktan sonra pazar yarım günü düşünemiyorum artık.
dün eşime ya bu işe bi çare bul ya da bu iş boşanmaya kadar gider dedim. çünkü bu çocuk tam 5 sene okuyacak bu okulda. gidebileceği başka bir yer yok. olsa da yasak.
o da ailesiyle arasını bozmadan bir yöntem düşünüyor ama bulamadık.
makul şekilde abine anlat, bizim bi hafta sonumuz var. mümkün olduğunca evi otel gibi kullansın vs gibi çocuğunu uyarsın gibi bir yöntem geldi aklıma ama ne kadar etkili olur, nasıl bir tepki gelir bilmiyorum.
eşimi seviyorum ve bu nedenden ayrılmak istemiyorum ama ben sorumluluk almamak için çocuk bile yapmıyorum ve hayatımda 4-5 kere gördüğüm bi çocuğa da zaten tek dinlenme alanım olan hafta sonumu 5 sene feda etmek istemiyorum. üstelik bu çocuk bizde kalırsa benim evimde yatılı misafir de kalamaz her türlü tüm konforumu ve düzenimi bozuyor.
bu konuyla ilgili ailesini, abisini ve yeğenini de incitmeden nasıl bir konuşma yapılabilir. fikirlerinize gerçekten çok ihtiyacım var.

bunu kimse kabul etmez dedim eşime. çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek dedim. siz böyle bir şeyi kabul eder miydiniz bunu da kendisine okutmak için bunu da sorayım.

teşekkür ederim.
-1
matilda
(10.11.25)
Hoş bi düzen değil bu öncelikle ama bunu 5 sene sürdüreceğini düşünmüyorum, ilk sene çok sık olur fakat şehre alışıp kendi arkadaş ortamını kurunca size fazla uğramaz

Eşin öncelikle sana karşı sorumlu orası sizin eviniz. Senin durumunu anlayıp seni buna hiç dahil etmeden aile ve çocukla çözmeli. Başta dediğim gibi çocuk şehre alışıp ortamını kurana kadar 2-3 ay anlaşma yapabilirsiniz belki
+2
grimavi
(10.11.25)
@grimavi ben de öyle düşünüyordum alışınca sürekli gelmez ama okul ya her hafta evci çıkarsınız ya hiç izin vermeyiz demiş. mesele de bu zaten.
0
🌸matilda
(10.11.25)
kesinlikle mantıklı değil. bir sene bile bu şekilde yaşanmaz. çocuğun ailesi nasıl buna tamam diyebiliyor anlayamadım. okulun ya hep hiç demesi de saçma. bizim okulda da yurt var ama öyle bir durum yok. istedikleri hafta sonu kalıyorlar. okulla da görüşülebilir tabii ki ama çocuğun ailesinin rahatlığı çok ilginç.
+1
oyokbuyoknevar
(10.11.25)
haklısınız. her hafta sonu olmaz yani. ayda 1 olsa neyse. çocuk evci çıkmak zorunda değil. yatsın okulunda. ya da babası diğer evi boşalttırsın yerleştirsin çocuğu. bir şeyler kırılıp dökülecek artık pek çareniz kalmamış. sen çocuğun annesiyle konuş önce eşin utanıyorsa.
0
archmeister8
(10.11.25)
Kocaman insan ya kendisinin ya da ailesinin bunun ne kadar saçma olacağını düşünmesi gerekirdi.
Şimdi eşiniz abisine sizin dediğiniz cümleyi söylediği an ne olacak biliyor musunuz olay büyüyecek vay sen benim oğlumu istemiyorsunlara gelecek ve çocuk bir şekilde durumu düzeltip izne çıkmamaya karar verecek.
Her şekilde arada gerginlik çıkacak bu yüzden bence gerginlik nasılsa çıkacak diye düşünüp dürüst bir şekilde ben böyle dedim ama bizim yaşam biçimimiz bu uygun olmaz sanki gibi konuşsun abisiyle.
Ben olsam böyle yapardım.

Çok zor durum bunu daha önce okuduğumda da çok üzülmüştüm adınıza. Umarım en az hasarla atlatırsınız bu süreci :/
0
mutekebbir
(10.11.25)
eşiniz kendi anne babasıyla konuşacak, bunun normal bi şey olmadığını söyleyecek. onlar da çocuğun anne babasına büyükleri olarak bunun normal olmadığını söyleyecek. böylelikle kimse birbirine kötü olmayacak. en makul yol bu ama bazı ailelerde kimse birbirine bir şey söyleyemiyor. o durumda eşiniz açık açık konuşacak.
+2
la mort heureuse
(10.11.25)
Akrabalar arasında yüze gelememek ve böyle şeyleri kabul etmek kötü ama bu 5 sene sürdürülebilir bir şey değil tabii ki, ha arkadaşların dediği gibi ilk seneden sonra böyle bir yoğunluk olmaz ama olacak gibiyse de çıkmasın evci kendi rahat edecek diye sizin rahatınızı bozmaya hakkı yok.
0
kizil karga
(10.11.25)
benim kabul etmeme gerek kalmadan eşim zaten böyle bi teklifle gelmezdi. mantıklı da değil zaten.
yani bu işin oluru şöyledir. ya 4-5 aylık bi süreçtir hadi her hafta gelsin dersin ya da 5 senelik bi süreçse ayda bir hafta sonu anca olabilir. başka türlü kesinlikle oluru yok.
-1
elorelia
(10.11.25)
İstanbul'da kalacak yeri olmayan öğrenciler 5 yıl boyunca hafta sonu okuldan çıkamıyor mu? Hapishane mi orası? Ben mi yanlış anlıyorum?
Hadi, başka yerde kalamıyor olsun. Hafta sonu gündüzleri çıkıp akşam dönebiliyor olması gerekir ya. Saçma geldi bana.
+2
auroraaurora
(10.11.25)
çıkabiliyor aslında. cumartesi sabah çıkıp akşam 6'da okulda olması lazım. pazar da öyle. iki gün de çıkabiliyor. seneye giriş saati akşam 10 olacakmış ilk sene diye böyleymiş.
ama işte ya evci çıkacaksın her hafta ya da hiç çıkmayacaksın sadece böyle cumartesi 6'ya, pazar 6'ya kadar 2 gün çıkacaksın demişler.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
O zaman okulda kalacak, kimse de kusura bakmayacak. Evlatlık mı aldınız?
Ben kesinlikle kabul etmezdim. Evde kira vermeden oturma bahsi açılırsa da neyse bedeli ödeyeyim deyin. Alırlarsa o da onların ayıbı olsun.
+5
auroraaurora
(10.11.25)
Çocuk zaten kalmasın ok da sizde vay eşimle vakit geçirmek istiyorum diye ortalıkta anlatmayın bunu çünkü inandırıcı değil. Acınası da duruyor bir yandan.

Açık açık ben böyle tanımadığım birisiyle haftasonu iki gün geçirmek istemiyorum diyin geçin. Bir de boşanmayı söz konusu etmek fırsat bulmuşsunuz gibi görünüyor.
-14
artıküyeolmakistiyorum
(10.11.25)
@matilda, nasıl söylerseniz söyleyin, kim söylerse söylesin, bu konunun sonunda mutlaka aile arasında gerginlik, küskünlük, tartışma vb. çıkacak. iki yetişkin olarak kendi sınırlarınıza saygı duyulmasını sağlamak için bunları göze alıp bu konuşmayı yapmak zorundasınız. bunu da eşiniz yapmalı, siz değil.

bu kadar izahat vermenize de, kendinizi haklı çıkarmaya çalışmanıza da gerek yok hiç kimseye karşı zira siz her türlü haklısınız zaten. çocukla gerektikçe ilgilenmek, göz kulak olmak başka, tamamen hafta sonları sizin evinize yerleşmesi bambaşka. bütün aile üyeleri de bal gibi biliyor bu durumun ne kadar "uygunsuz" olduğunu ama herkes salağa yatıyor bir şekilde zoraki de olsa kabul ettireceklerini bildikleri için. bu da muhtemelen eşinizin bu konuda net dur(a)mamasından kaynaklanıyor. önce o resti çekecek, konuyu da eşimle film izleme, uyuma vb. şeklinde yumuşatmaya çalışmayacak. lap diye ben evli barklı adamım, karımla canım isterse salonda koltukta seks yapıcam, canım isteyecek inleye inleye boşalcam, birlikte duşa gircem, genç sağlıklı çiftiz, evde yetişkin bir erkek çocuğu hanginize mantıklı geliyor, siyeeeaahh diye masaya yumruğunu vuracak. sizi arada bırakmaması da çok çok önemli.
+4
Phoebe
(10.11.25)
öncelikle bence bu egoistlik. aile olmak böyle birşey değil. tabiki kendi konforunu düşünmek senin hakkın ama eşinin de bir ailesi var. ileride annesi babası hasta olsa sizde kalmak zorunda olsa ona da aynı arızayı çıkartacaksın demekki. ayrıca empati yapsan ve aynı durumda sen olsan eşin istemeze ne yapardın.

çocuk tarafına gelince millet haklı bir süre sonra size gelmez bile arkadaşlarıyla dışarda vakit geçiririr. yada gündüz çıkıp akşam saati dolmadan geri dönsün. evci çıkmasına gerek yok.

sen bence boşan bu evlilik sürmez bu bencillikle. ayrıca benim eşim senin gibi rest çekecek direk avukata gönderirdim.
-23
gercekdunya
(10.11.25)
Ben şunu net anlayamadım. Diyelim ki hiç evci çıkmamaya karar verdi. Yine her haftasonu belli bir saate kadar dışarı çıkma hakkı olacak mı
Mesela her cumartesi saat 6 ya kadar izni var gibi mi?

Bunun dışında diyelim hiç cikamayacak tabii ki çok iyi bir seçenek olmayabilir ama bile isteye tercih edilmiş bir şehir,.okul. sokakta kalmayacak bu çocuk nihayetinde. Belki aktarılan kadar katı kurallar yoktur ya da belki göz korkutmak için çok katı konusulmus olabilir.

Gerçi askeri okul katıdır muhtemelen ama dediğim gibi evci çıkmamak da bir seçenek, öyle kalacak bir sürü arkadaşı da olacaktır.

Gerçekten zor bir durum ama siz sonuna kadar haklısınız bence.
+1
egerbiryolcu
(10.11.25)
tabii ki evci çıkmazsa izni var.
ya evci çıkacaksınız ya da sadece askerlikteki gibi çarşı izni gibi ama 2 gün çıkabilirsiniz. birinden birini seçin gibi bi konuşma yapmışlar.
yeni oldukları için belki göz korkutma amaçlı yapılmış bir konuşma da olabilir sonuçta herkesin evci kaldığı ev kendi ailesine ait değil insanların işleri, başka misafirleri de olabilir. evci kaldıkları kişileri de düşünmeleri gerekir bence.
+1
🌸matilda
(10.11.25)
işte aslında yazdığınız cevabın içinde gizli olay: zorunda kalmak.
burada bu çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda değil. zorunluluk olsa zaten bir şey diyemem. bu çocuk istanbul'da değil de konya'da bu durumu yaşasaydı kime gidecekti gidecek yer de yok. ama hastalık durumu dediğiniz zorunlu bir durum öyle bir durumda tabii ki bakılır.

"direk" avukata göndersin napayım çekmek zorunda değilim kimsenin çocuğunu. bu seçeneği de sundum ama kabul etmiyor.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
eğer çocuğun babası eşinize, siz benim çocuğumu istemiyorsunuz diye filan hayıflanırsa eşiniz de desin ki; ben zaten çocuk sorumluğunu üstlenmek istemediğim için kendim çocuk yapmıyorum.

gereksiz ajitasyonlara gerek yok.
+3
since1907
(10.11.25)
Türkiye'de büyük aile yapısı kuralları hala geçerli. Sen mesela boşanmayı aklına getirmişsin. Boşansan normali baba evine dönmendir. O durumda küçük kardeşinin vay sen niye geldin, ben sorumluluk almamak için hatta bir haftasonum vardı deme lüksüne sahip değil.
Yine büyük aile yapısının bir özelliği olarak baba evinde ücretsiz oturulabilir. Babanın çıkın ben kiraya vereceğim, kirayı da biriktirip ahir ömrümde bir maldivler tatili planlıyorum. diyemiyor, diyemez.
Yine mesela, kardeşlerden birinin depremde evi yıkılsa, veya şizofreni teşhisiyle eşi terketse, sığınacağı yer kardeş evidir.
Anne babadan biri vefat edip, diğeri elden ayaktan düşmeye başlasa olacak olan yine aynıdır.
Yani başınıza bir durum gelmiş. Aklına da gelmiş madem, uygula. Boşa adamı. Ya da eşin gitsin Abisine, Matilda iyi kız, inan sesini çıkarmış değil ama, ben mahcubiyet duyuyorum. Biz sorumluluğundan kaçınıp çocuk yapmama kararı almışken, kendimi karıma eksikli hissediyorum. Çocuğun evciliğini iptal edelim de ayda bir falan geçici evci yapalım. Olmaz mı? cinsinden bir şeylerle vaziyeti idare etsin.
Ama ben bunun yanlış olacağını düşünüyorum. Şahsi fikrim bu.
-5
Mirket
(10.11.25)
@matilda, hastalık vb. bir durumda böyle bir reaksiyonunuz olmazdı zaten, hiç sanmıyorum. dediğiniz gibi emrivaki yapılması, sizin iradenize ve yaşam alanınıza saygı duyulmaması söz konusu.

elbette boşanmak böyle bir nedenle olmamalı ama şayet siz eşinizin böyle durumlarda hiç bir zaman sınır çizemediğini düşünüyorsanız ve bu bardağı taşıran son damla olduysa, çift terapisi düşünebilirsiniz. zira bu durumda konu o çocuk değil, eşinizin çekirdek ailenizle ilgili hiç sınır çizememesi oluyor.
0
Phoebe
(10.11.25)
Çocuk evci çıkmak zorunda değil ki. Haftasonu kalsın okulunda, gezmeye çıksın dönsün. niye dışarda yatıya kalmak zorundaymış? İlle çıkacaksa adres olarak sizi göstersinler gitsin nerde kalıyorsa kalsın. ne biçim genç erkek bu gelip sizde kalıyor çocuk gibi

Sorun eşinizde. O neden rahatsız olmuyor mesela sizinle baş başa vakit geçiremeyecek olmaktan. Çocuk geldikçe siz dışarı çıkın kafanıza göre kocanız ağırlasın madem öyle istiyor. Boşanma ya da eşinizle kötü olma meselesi yeğeninin her hafta gelip sizde kalmasından ziyade eşinizin ailesine karşı sınır koyamayan ve sizi öncelik yapmamış biri olmasıyla alakalı.
+5
dfn4
(10.11.25)
işin sarpa sarması dipnotta belirttiğiniz sebepten evin size ait olmamasından kaynaklı. kira verip vermemenizin pek önemi yok. birisi işin nereye varacağını düşünmeden laf arasında bizim istanbulda ev var orda kalır sizin oğlan demiştir, diğeri de oğlum x amcanlarda kalırsın demiştir. 3. kişilerin 1.kişiler adına plan yapması...

çocuk burada en masum olan kişi. zira ailesinin kendisine söylediğini yapıyor. kendi adına karar vermeyi öğrenene kadar da böyle olacak. ama 5 yıl boyunca her haftasonu bizde kalacak "korkunuz" endişeniz bence yersiz. belki 1 sene sonra "amca sağol ben artık okulda kalmak istiyorum" diyebilir.
bence askeri okul kurallarını bir de kendiniz gidin sorun, öğrenin. mesela ben bilmediğim için soruyorum, evci çıkmadan, yani hafta sonu da okulda kalmaya devam ederek gün içinde dışarıya çıkılamıyor mu? örneğin duş almaya, çamaşır yıkamaya, kahvaltıya/öğlen yemeğine gelip akşam saatinde de okula geri dönülemiyor mu? ya da size evci izni diye çocuğun aktardığı şey gerçekten her hafta sonu evde konaklama zorunluluğu mu, yoksa izne çıkarsam bu adreste beni bulabilirsiniz beyanı mı? mesela planlı bir şekilde her ay başında bu ay sadece 1/2/3 hafta sonu eve çıkacağım, hava soğuk hiç çıkmayacağım gibi bir tercih belirtilebiliyor mu? ya da 6 ay sonra bu beyandan cayılamıyor mu?
kısacası çocuğu kırmadan kafanızdaki soruların cevaplarını ilk ağızdan yetkili birinden öğrenip 3.kişi olan aileleri karıştırmadan çocukla oturup konuşarak beraber bir çözüm üretin. 3.kişiler dilediklerini söyleyebilirler de önemli olan 1.kişilerin ne istediği.

söylemeden duramayacağım :) "bunu kimse kabul etmez", "çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek" gibi söylemler bana manasız geliyor. zira herkesin aile-akraba ilişkisi bir değil. bu davranışınızı eleştirip, sizi kötüleyecek de bir sürü insan bulunur. siz belirttiğiniz sebeplerden ötürü bu duruma karşısınız. bu kadar. sorduğunuz 10 kişiden 9'u aksi yönde fikir belirtse, siz düşüncenizden/kararınızdan vazgeçecek misiniz?

son olarak sorunsalınıza çözüm önerisi: boşanmak yerine her hafta sonu evi çocuğa bırakıp otelde konaklayın :)
-1
tnz
(10.11.25)
dfn4 +1

ayda 1 bile kabul edilebilecek bir şey değil. çok can sıkıcı. eşinizin ciddi ciddi konuşması lazım. buna da alınacaklarsa alınsınlar. her hafta sonu misafirlik olur mu ya öyle? böyle saçma bir şey olabilir mi? sizin bir hafta sonunuz var. çocuğun yanında mı sevişeceksiniz? belki tatil planı yapmanız gerekecek belki bir işiniz çıkacak yapamayacaksınız. kimse kabul etmez böyle bir şeyi.

ben olsam eşim diyemiyorsa gider ben söylerim. hiç çekinmem utanmam, düşüncesiz ana babası utansın. direkt derim: "biz her hafta sonu müsait değiliz, kalabalığı sevmiyorum bu yüzden çocuk bile istemiyorum (ben de gerçekten istemiyorum bu arada) benim her hafta sonu bir çocukla ilgilenecek vaktim ve enerjim yok, tüm hata çalışıyorum, hafta sonu da evde yalnız kalmak, sessiz takılmak istiyorum. evde genç bir erkek çocuğu varken rahatça giyinemiyorum bile. lütfen başka bir çözüm bulun. ben bunu kabul edemem."

aynen bu şekilde söyleyin. küserlerse küssünler. hiçbir şekilde ayda 1 yok otel gibi bilmem ne kabul etmeyin. çünkü zaman geçtikçe ayda 1 de batacak. vallahi evliliğiniz biter. ben olsam ben de boşarım.

çocuğun durumunu, ahını vahını yazığını siz düşünmek dertlenmek zorunda değilsiniz. onu dünyaya getiren anne babası düşünsün. doğururken size mi sordular. neden ilgilenmek zorunda olasınız ki? kocanız da pısırık anneci aileci biri galiba. aile içinde saygı gören sesi çıkan sözü dinlenen biri değil gibi duruyor. bunu söylemenin bir yolunu nasıl bulamaz? katlasın 4 yıl okulda takılsın. benim lise arkadaşlarım da o şekilde okuldaki yurtta 4 yıl kaldılar, bir şey olmadı.

hem bir çocuğun sorumluluğunu almak kolay değil. o çocuğa sizin evde bir şey olsa anne babası gelir sizi suçlar. ergen deli dolu erkek çocuğunun ne yapacağı belli olmaz. ergenlik ihtiyaçlarını falan da sizdeyken evde karşılayacak olma ihtimali bile çok rahatsız edici. yok sevgilimi getirebilir miyim diyecek, yok kankasını getirecek, yok onlara gidecek gecenin köründe eve gelecek sizi uyutmayacak... ergenin derdi bitmez ki.

evde sütyensiz ve şortla, dantelli gecelikle ya da çıplak falan gezemeyeceksiniz, hafta sonu pinekliğini yapamayacaksınız. bu ne biçim bir hayata dönüşecek...

ay valla evlenmeme isteğime +1 sebep eklendi bu olayla. akrabayla uğraşmak rezilliktir.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
tnz adlı duyurucunun yazdıkları komedi... anne babasının sorgulaması, öğrenmesi, düşünmesi, ayarlaması gereken o şeyleri siz yapmak zorunda değilsiniz. o çocuğun adını ve yaşını bile bilmek zorunda değilsiniz. ne münasebet ya. çocuk bakmak istesek doğururuz.

çözüm önerisi de her hafta otel masrafı olmuş. :D evlenilmemesi gereken kişi modelini görmüş olduk.

gercekdunya nın yazdığı yazı ise troll olabilir veya klasik anacı erkek modeli uzak durulması gerekenlerden. ciddiye alınmaması gereken bir yazı. hatta kişiyi engelleme kararı aldım şu an çünkü baya rage bait yapan bir troll bence.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
Oğlum İstanbul'da yatılı lise öğrencisi, abim de İstanbul'da yaşıyor. Hatta birbirine bayağı yakınlar, otobüsle bile max 30 dk ama oğluma ilk tembihlediğim şey "amcan seni arayıp haftasonu için davet etmedikçe sakın gitme oğlum" oldu. Abimle de aramız çok iyidir ama ne kadar yeğen de olsa aile dışından biri ve sürekli, onu da geçtim zorunlu misafirlik çok hoş karşılanmaz. sizi çok iyi anlıyorum. bunu eşinizin abisi ile görüşmesi, uygun bir dille izah etmesi gerek. Fakat "iş boşanmaya kadar gider" tepkiniz biraz fazla. Boşanma lafını bu kadar kolay dillendirmemek lazım. yaydan çıkmış ok gibi birşey bu, bi kere boşanma kozunu ortaya sürdüğünüz zaman hep sizin de eşinizin de aklında boşanma opsiyonu olacak. başka konularda da olsa tüm tartışmalarınızda lafın sonu boşanmaya gidecek. evliliğinizi çok yıpratır. naçizane tavsiyemdir bu da, anlayışla karşılayacağınızı umarak..
+12
faberkastelli
(10.11.25)
hala üstten üstten konuşuyorsunuz ama. çocuk yabancı biri değil, kimsenin çocuğu hiç değil. eşinizin öz yeğeni. sizin aileye bakışınız farklı olabilir eşinizin bakışı farklı olabilir. ortak bir noktada değilseniz anlaşabilmeniz zaten mümkün değil.

ayrıca evlilik böyle bir şey değil. bana göre sevgi saygı ve özveri gerektirir. bırak çocuk 2-3 ay kalsın hemen arızaya bağlama sonra zaten kendi bir yol bulacaktır. olmadı siz bir yol bulursunuz oraya yönlendirirsiniz. sizin adresi yazdırdı diye sizde kalması gerekmiyor zaten. yada gece askerler gelip evi yoklamayacak.

yine söylüyorum boşanmak en güzel çare. çünkü sizin bu tavrınızla, şimdi yapmazsanız ilerde daha büyük sorunlar yaşayacaksınız.
0
gercekdunya
(10.11.25)
Kabul etmem. Erkeğim. Bu çocuk aç değil, açıkta değil. Okulu herhangi bir evden daha iyidir. Havuzu, spor salonu, kütüphanesi vardır. Bir de İstanbul. Köyden gelen insan her yeri öğreniyor, askerî okulda okuyan çocuk çıksın gezsin. Ben de askerlik yaptım 6 ay. Haftada 1 gün çıkarsın, alışveriş yaparsın, yemek yersin, kafa dağıtırsın. Evde oturmak neymiş saatlerce. Sıkıntı eşinde. Niye her şeye tamam diyor. Kurtulmak için şans doğmuş. Onu da kabul etmiş.
+2
arbre
(10.11.25)
Ajite etmeye gerek yok, hastalık ayrı bu durum ayrı. Kimse kimsenin konfor alanını bozmamalı. Bunu önce çocuğun ailesi düşünebilmeli. Çocuk genç daha, ailesi bile akıl edemiyorken ondan beklemek olmaz zaten. Ailesi akıl etmiyor mu? O zaman yapacak bir şey yok, eşiniz güzelce konuşacak. Ben de şahsen kabul etmezdim, benim öz yeğenim olması da durumu değiştirmezdi. Çalışıyor, yoruluyor ve dinlenmek istiyoruz. Kısa bir süre olsa diş sıkılıp idare edilebilir ancak 5 sene çok uzun bir süre. Çocuk ortam yapar demişler ama garantisi olan bir durum değil bu. Eşiniz konuşacak, başka çıkar bir yol yok. Gerekirse evliliğimde sorun yaşamak istemiyorum diyecek.
+4
huzurlarinizda huzursuzluk
(10.11.25)
daha önceki duyurunuza da yazmıştım. biraz karikatürize edeyim. 1940 larda yaşasaydık, yeğen de köyünden tahta bavulu ile büyükşehire okumaya gelseydi o dönemin sosyal gerçekliğinde normal olabilirdi ama 2025 yılında bu normal ve sağlıklı değil.

olması gereken şu; çocuğun hafta sonu sabahtan akşama kadar izinli olduğu günlerde devamlılık arz etmeyecek şekilde günübirlik ziyaretler yapması daha seyrek olmakla beraber başlarda alışma sürecinde eğer olanak var ise cumartesi gecesi sizin evinizde yatıya kalması, zamanla bunun da ayda yılda bir seviyesine inmesi.

2025 yılındayız. insanlar çalışma hayatının yoğunluğundan dolayı (hele ki 8-5 çalışan memur vs değiller ise) kendi evinde bile yeterli vakit geçiremezken, aç açıkta olmayan birinin evin 3.kişisi düzeyinde rutin olarak dahil olması hiç doğru değil.

her şeyden önce çocuğun anne babasının oğlum, amcam yengen ısrarla davet etmediği sürece yatıya kalma, ev insanların mahremidir. amcan seni ne kadar sevse de sen rahatsızlık verme demesi gerekirdi. çocuk çok gamsız bir tip değilse, başkasının evinde yatıya kalmaktan (evet, aksi yönde cevap verenlerin bilmesi gereken nokta bu, insanın ana baba evi dışındaki her yer, amcasının evi de olsa başkasının evidir.)

burada durumu çetrefilli hale getiren bir nokta çocuğun anne babasının tavrı. diğer bir nokta bence dede/babanne kaynaklı. onların evinde oturduğunuz için benin öngörüm büyükanne/büyükbaba eşinizin kardeşine aaa ne güzel işte, ''bizim'' evde kalır hafta sonları çocuk rahat eder zihniyetiyle yaklaşıyor. yani ''bizim'' kelimesini kullanmasalar dahi düşünce yapıları bu şekilde muhtemelen, bu iki durumun üstüne eşinizin de aman abimle, anamla, babamla kötü olmayayım diye düşünüp sınır çizememesi durumu işin içinden çıkılmaz hale getiriyor.

eşinizin diyeceği şu, abi, anne, baba ''yeğenim tabii ki bizim canımız her sorunu, sıkıntısı ile ilgilenmek amcası olarak yalnız olmadığını hissettirmek benim görevim, bizim de bir aile düzenimiz var, hafta sonları da gelsin ama devamlı yatıya kalırsa kendi de rahatsız olur'' gibisinden derdini anlatan ama karşı tarafı da üzmeyen minvalde konuşma yapması. ama muhtemelen bir noktadan sonra büyük bir çatışma çıkacak, küslük olacak gibi hissediyorum.
+4
wilhelmwasmuss
(10.11.25)
bunu o yaştaki bir çocuk düşünemez. toplumumuz da mahalle baskısı halen geçerli. ben kendim bu durumu yaşasam kabul etmem. siz de istemiyorsanız kabul etmeyin. kendinizi çok net açıklamışsınız ki eşinizin muhattap olacağı kişiler sizin bilinç seviyenizin altında. bizim toplumumuzda halen çocuk yapmamak, anaya babaya sınır çizmek abes görülüyor. aman toplum ne der baskısı var. ne derse desin ya sene 2025.
yatılı okula gönderen ana baba da çocuğunu hafta sonunu düşünsün.
+2
mikahakkinen
(10.11.25)
olay fazla büyümüş gibi. mantık geri plana atılıp duygusal tepkiler verilmesin.
boşanma gibi laflar çok tehlikeli. dilinizin ucunda olmasın.
5 yıl boyunca çocuk hep bizde kalacak diye düşünmeyin, bu nereden çıktı. eşinize biraz zaman tanıyın o da abisine, çocuğun ailesine der.

daha ilk senesi, belki arkadaşları yok, nereye gideceğini bilmiyor, zamanla yapacak şeyler bulur arkadaşlar bulur.

rahatsızlığınız anlaşılır. hiç yadırgamıyorum bunu. haklısınız. ama bu konuda eşinizin fazla üstüne gidip de arada bırakmayın onu.

bir iki defa geldi misafirdi, artık her hafta geliyorsa misafirden saymam ben onu.
cumartesi sabah geldi ben uyuyamam, erkek kalkmam lazım çünkü ayıp gibi şeyleri pek düşünmezdim. siz bakın keyfinize, yapın planınızı olduğu kadar.
hem böylece belki çocuk da vazgeçer evci çıkmaktan.
+1
biseysorcaktim
(10.11.25)
Bence nasılsa kötü olacaksınız en baştan kötü olayım reddedeyim mantıgı yanlış.

Eşiniz buna zaten tamam dememesi lazım ama sizin yerinizde olsam bir kaç hafta gelsin sonra olmuyor diye eşinizle konuşmak olurdu.
+1
liberal
(10.11.25)
ben ya her haftasonu bir akraba, arkadas, gun daveti yapardim ya da cocuk geldiginde toplanip giderdim.
0
Coma
(10.11.25)
yukarda akli basinda olanlar yazmis zaten, hocam normal degil. ilk basta esinizin karsi cikmasi lazimdi o gercekten cok enteresan. burada normal karsilayanlar da aileden boyle gormustur ve zaten cocukluktan itibaren buyuk aile herkes ic ice yasiyordur. bugun geldigimiz sehir yasaminda bahsettiginiz seyin normal karsilanmasi mumkun degil.
anlamadigim bir durum, esiniz neden cumartesi sabahlari cocuk geldiginde evde olmuyor? cocuk gelmezse evde mi oluyor? o kismi anlamadim.
once aileyle sonra da okulla konusacaksiniz, bunun tek mantikli oluru cocuk sizde kalmayacak, aksamlari yurduna donece, arada bir siz yemege davet edeceksiniz.
okulun 5 yil taahhut almasi mumkun degil, muhtemelen yillik hatta belki donemlik soruluyordur. kaldi ki bir kere cocuk evci cikacagim dedi diye kararin degismemesi mumkun degil, diyelim ki siz sehir disina tasindiniz, ne olacak cocuk evci cikacagim dedi diye okul kabul etmeyecek mi karardan donulmesini. dolayisiyla hala karar degistirebilirsiniz ki saglikli olan budur.

ben cocugun ilk zamanlar gelip sonra gelmeyecegine inanmiyorum. gelecek, kiyafetlerini getirecek, ev yemegi yemek isteyecek vs.

eger bu durum degismezse, esinizle bunun icin aranizi bozmanizi ve bosanma lafinizi agziniza pelesenk etmenizi tavsiye etmiyorum. siz bir takimsiniz, birbirinize karsi degil, karsilastiginiz gucluklere karsi birlikte durmak zorundasiniz. bu durum degismezse, sizin yerinizde olsam hic oyle sabah kahvalti hazirlayim, erken kalkayim, cocukla oturayim derdine dusmem.

bu arada cocugu suclamak da dogru degil, bu cocuk muhtemelen 17/18 yasinda bisi, akli basi ne olsun ki daha, ailesi ne diyorsa onu yapiyordur.

bol sans diliyorum. esiniz ailesiyle konusacak, gerekirse kotu olacak. yani o nasil bir performans bekliyor ki sizden acaba hic hayir dememis cok enteresan.
0
kassiopeia
(10.11.25)
Sorun ne ben anlamadim. Ayip olur diye erken kalkmak mi koca ile dizi izleyememek mi? Erken kalkmamak yegenine ayip oluyorsa kocana olmuyor mu, kocana ayip olmuyorsa yegenine niye ayip oluyor? Aksam kocanla niye dizi izleyemiyorsun? Durum zaten keyfi degil de zoraki degil mi? Cocuk aileden degil mi? Zaten bulundugunuz evde hakki da yok mu? Bunun icin bosanmakla tehdit etmek? Modern kadin deliligi bu.
-5
osssy
(10.11.25)
ailesinin kirasını abisi alacakmış ya, oradan aldıkları kira ile çocuğa 1+1 ev açsınlar madem çocuk rahat etsin istiyorlar, arada bir de size gelir misafirlik gibi.

kendi ikametlerini 1+1 evde gösterip evci gösterebilirler sanırım oraya
0
pislick0
(10.11.25)
bunun çözümü maalesef başka eve çıkmak. şu an kira ödemiyorsunuz ve bir bakıma çocuğun dedesinin evinde yaşıyorsunuz. eğer size karşı anlayışlı değillerse (-ki bence lise çağında çocuklar için günlük izin gayet de yeterli, bir evde kalmaya ihtiyaçları olmamalı) kendi evinize çıkarsanız böyle bir istekte bulunabileceklerini sanmıyorum.
+1
eileengray
(10.11.25)
"işgüzar" amcanın çocuğu size sormadan size kitlemesi ile, sizin annenizin babanızın evine kira ödemen çökmeniz genelde aynı sebepler aslında.

kendi bireysel alanınızı, huzurlu bir haftasonunuzu düşündüğünüz gibi mesela; bedavaya oturduğunuz evden gelecek kira ile anne babanın da hayat standartlarını arttırabileceğini hiç düşündünüz mü? ordan da para gelse belki turlara katılıp gezecekler, ya da tarzları değil derseniz belki arabayı yükseltecek, oturduğu evi daha güzel yaptıracak?

her şey malesef ekonomiktir. siz mesela tamamen ayrı gayri bağımsız, kirasını ödediğiniz bir evde otursanız bu tartışmalar belki hiç olmayacaktı.

değişen toplumumuzun sosyolojisi üzerine de aslında güzel bir konu bu. şikayetlerinizde kesinlikle haklısınız, 2025 yılında olacak iş değil bu tabii ki. ama siz sırf o evde para ödemeden oturuyrsunuz diye o amca kendisinde bunu hak görüyor. aslında anlatmak istediğim buydu.

aile içi, hele ki geniş aile için; asla para alan, bir yardım gören konumuna düşmeyin. para verin, yardım edin ama asla bu konuma düşmeyin. huzurunuzu, konforunuzu, dertsiz başınızı böyle sömürürler.
+10
makbur
(10.11.25)
Daha okurken canım sıkıldı. Çocuğun ebeveynlerine biraz empati yapabilme yeteneği zerk etmek gerekiyor bence. "Siz de İstanbul'da oturuyorsunuz haftasonları kalıversin işte" rahatlığına ayar oldum. Ebeveynleri daha baştan sizin hayatınız ne derece olumsuz etkileniri düşünüp bu teklifi yapmamalıydı. Sizin öneriniz ideal bana kalırsa. Eşiniz "Çalışma saatlerinden dolayı eşimle bir tek haftasonları baş başa kalabiliyoruz. Yeğen evci gelmese mi bize acaba?" desin mesela.
0
mungojerry
(10.11.25)
Her evliliğin dinamikleri ile aile yapısı farklı ve bekar olduğumdan fikir belirtmem doğru değil. Düşünceniz doğrudur yanlıştır bir şey diyemem ama takıldığım bir durum var. Bunu eleştirme olarak değil, anlamak için soruyorum.

Yazmışsınız ki: "... ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp." Neden kalmak zorundasınız ki, neden ayıp olsun?


Kendimi sizin yerinize koymaya çalışıyorum; haklılık payınız var. Özellikli yeni evlisiniz sonuna kadar haklılık payınız var.

Özellikle aile yapısı çok farklı. Bunu ikinci kez yazmanının doğru ve yanlış olmaması. Ben ailemden daha farklı gördüm. Erkek kişisiyim. Evli olsam ve hanımın yeğeni her hafta sonu kalmaya gelse, bir şey diyeceğimi sanmıyorum. Tabii büyük konuşmam doğru değil, şartlar değişebilir ama elimden geldiğince rahat rahat takılmaya çalışırım.
+1
put it in your appropriate place
(10.11.25)
ya siz neden hayır olmaz diyemiyorsunuz? tüm sorun burada.
+2
deartheodosia
(10.11.25)
cevaplari okudum, hem uzuldum hem sinirlendim yaw. her zaman soyluyorum, insanlar "default" kotu. kotu kalpliyiz, yarali ele isemeyiz, sadece kendi gotumuzu kurtarmaya calisiyoruz. istediginiz kadar eksileyin, cok da fifi.

oncelikle ev cocugun dedesinin yaw :) o evde o cocugun da hakki var. ben cocugun dedesi olsam ve boyle bir ariza ciksa, sizi o evden ivedilikle sepetlerim, madem torun kalamiyor kimse kalmasin derim, veririm kiraya. bu cepte dursun.

ailede boyle bir ihtiyac var, yaw belki cocugun da su anda sohbet falan etmek istedigini gore belki duygusal bir ihtiyaci var, yalniz hissediyor kendini vs. 1-2 sene bu sekilde idare etseniz sizin icin olumcul sonuclari olacagini sanmiyorum.
hadi cocuk dusunuyor olsaniz, odaya ihtiyaciniz falan olsa, ya da lohusa falan olsa bir nebze haklisin diyecem de oyle bir durum da yok. bu iki.

burda ayrica sizden istenen bir "entertaintment" degil, guvenilir bir kapi, bir adres olacaksiniz. siz bakin isinize, yok haftasonu erken kalkmak, yok aksam bilmem kaca kadar yatamamak, bunlara gerek yok ki. siz bakin isinize, cocuk zaten en fazla 1-2 sene gelir gider, sonra buyuk ihtimal kendini arkadas grubunu kurup gelmeyi kesecek.
bu da uc.

bu ayrica daha once denenmemis birsey de degil, benim tanidigim bir aile 4 sene boyunca her allahin gunu, istanbula okumaya gelen bir uzak akraba cocugunu misafir ettiler. kimsenin bu konuyu mevzu ettigini ne duydum ne gordum, surekli o eve girip cikardim. ve o sirada ciddi maddi sikintilari vardi.
+1
cooperr
(11.11.25)
Bence çok ümitsizliğe düşmeyin. Hallolmayacak şeyler değil. Moralinizi yüksek tutun.

-Okul her ne kadar "her hafta evci çıkacaksınız" dese de, bu "5 sene boyunca sizde kalacak" anlamına gelmiyor. Bu tarz kurumlarda mutlaka gelişmelere göre izlenen prosedürler vardır. Diyelim 2 ay sonra sizin şehir dışına taşınmanız gerekti, çocuğu okuldan mı atacaklar? Bir dilekçe verecek, artık evci olmayacak. Disiplin yönetmeliğine göre suç da değil. Başı da ağrımaz. Bu bir.

-Eğer düzenli olarak size gelecekse, "misafir" olmuyor artık. Bir nevi "ev halkı" oluyor. İlk bir iki haftasonu beraber takılırsınız. Sonra kendisi serbest takılır. Hiçbir ayıbı yok bunun. Siz eşinizle haftasonu rutinleriniz neyse bozmazsınız. Yani çocuk sizin düzeninize adapte olacak. Kendisini istenmeyen hissettirmeden, sevgiyle, serbest bırakın. Siz de kendi düzeninizi bozmayın. Erken mi kalktı, dolaptan bir şeyler atıştırsın kendine. Öyle ayda yılda bir gelen misafir değil çünkü. Hatta ev işlerinde siz ve eşinize yardımcı dahi olabilir.

-Eğer çocuğun sevmediğiniz, benimsemediğiniz huyları yahut çeşitli problemleri varsa tabii ki eve almak zorunda değilsiniz. Ama çocuk zararsızsa bence şimdiden olumsuz düşünmeyin. İlk aylarında şehre, okula, ortama alışmasında yardım etmiş olursunuz. Destek olmuş olursunuz. O zaten arkadaş edindikçe zamanla bir düzeni olur.

-Eğer ailenize olumsuz görüş bildirecwkseniz, eşiniz asla sizi bahane etmemeli. Suçlu olarak sizi öne atmamalı. Aile içinde işler çok karışabilir.

-18 yıllık evliyim. Yeri geldi benim yeğenim bir yıla yakın bizde kaldı. Yeri geldi eşimin ablası aylarca bizde kaldı. Çok müteşekkir oldular. Çok dua aldık. Dönem dönem evde ekstra birinin olması çok da kötü bir şey değil. Herkes sınırlarını biliyorsa, kimse kendini kasmıyorsa gündelik yaşamınız, düzeniniz sekteye uğramıyor.

Bence hemen peşinen olumsuz düşünmeyin. İlk bir ay (4 haftasonu) sonunda, eğer yapamayacağınıza kani olursanız kesin bir şekilde, sonra çocuk kurumuyla konuşur, evci izni iptal edilir. Çocukta bir olumsuzluk yoksa bence bir şans verin.
+1
yadigar
(11.11.25)
abi ev cocugun dedesinin, kira vermeden oturuluyor.. ortada bildigin royal flush var, kartlar acik :D
bunun ustune ne deseniz olsa olsa sinek ikili olur, bosuna analiz kasmaya gerek yok.
+2
cooperr
(12.11.25)
bir önceki duyurunu da okumuştum ve üzülmüştüm.

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz. kira vermiyorsunuz diye çocuk gelip o evde istediği gibi kalabilir demek değil bu. öyle saçmalık mı olur ya evde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı Allah aşkına saçmalamayın arkadaşlar.

çocuğun sürekli sizin evde kalması sizin aile ve ev düzeninizi tamamen bozar, böyle bir şeyi ancak çalışmayan ve aşırı geleneksel yaşayan ailelerin gelinleri kabul eder normal aile yaşantısına sahip olan kimse kabul etmez. bu çocuğun ailesi istanbuldaki askeri okulu yazdırırken size mi güvendiler? hayır. çocuğun yatılı bi şekilde orada kalacağını bilmiyorlar mıydı? size böyle bir yük yüklenmesi çok saçma ve haksızlık.

ben de istanbulda üniversite kazandığım zamanlar ilk dönem hafta sonları teyzemlere gidiyordum kalmaya. şimdi düşünüyorum da ne kadar saçmaymış annemin beni uyarması gerekirmiş gitme diye ama annem cahil bir insan olduğu için pek böyle şeyleri düşünebilecek biri olmadığı için gidiyordum. sonra bi baktım yurt arkadaşlarım hep kaynaşmışlar, hafta sonları hep bi yerlere gidiyolar vs. sonra ben ocak dışı kalmışım teyzemlere gittiğim için. neyse ben ikinci dönemden itibaren gitmemeye başladım yurtta takılıyordum artık. bence çocuğa bunu söyleyebilirsiniz, okul arkadaşların hep kaynaşır arkadaş olurlar hafta sonu gezdkleri takıldıkları için sen dışarda kalırsın vs diye korkutun bence.

ailesine de söyleyin çcouğun bu şekilde her hafta sonu gelmesi bizim açımızdan yorucu oluyor, kendi arkadaşlarımızı vs çağıramıyoruz, bazen makana ile veya kahvaltılık şeylerle geçiştrmek istediğimiz zamanlar oluyor, biz de çalışan insanlarız vs söyleyin çocuğun ailesine durumu. bence bu karşı tarafa bu şekilde anlatıldığı takdirde onların da anlayışla karşılaması gerekir. eşiniz ile beraber arayın hoparlöre verin durumunuzu anlatın. sizi de kırmak gücendirmek istemeyiz diyerek başlayın yumuşak bir tonda konuşun. çocuk için de ortamına alışması bakımından her hafta evci gelmesi iyi bi şey değil, arkadaşları kaynaşıyodur o dışarda kalıyodur vs ayrıca zorluklara tek başına vakit geçirmeye de alışması gerekiyor, hatta ders çalışması da ggerekiyor. böyle eve gelince ne ara ders çalışacak? bunları anlatın bence.

neyse bi de yukarıda da söylenmiş, bu bir hastalık durumu vs değil o yüzden mecbur değilsinz bakmaya.
-2
Sadece soruyorum
(12.11.25)
bir ekleme daha:
bu durumda bazı aileler çocuğunu tek bırakmaya korktukları zaman çocuğun bulunduğu ile taşınıyorlar. bizim öyle tanıdığımız aileler var mesela kızı kırıkkalede üniversite kazanmış aile de kızla birlikte o ile gitmiş ev tutmuşlar kız da evden gidip geliyor okula. böyle şeyler de var. ailesi bu kadar hassas ise gelip taşınsınlar istanbula. yine bu işin sorumluluğu size ait değil.
-5
Sadece soruyorum
(12.11.25)
makbur+1
cooper+1
put it in your...+1
osssy(soyleyis tarzi biraz fazla direkt olsa da)+1/2

istanbul' da kalacak yeri olmayan bekar olan kucuk kuzenim birkac senedir, evli olan buyuk kuzenimin evinde kaliyor. bildigim kadari ile simdiye kadar buyuk bir sorun cikmadi. yani her ailenin yapisi ve dinamikleri farkli. sizin derdinizi anliyorum ama bu durumu gayet normal olarak goren suruyle insan da cikacaktir.

siz de kisisel alandan filan bahsederken hollandali-amerikali, esinizin baba-annesinin evinde kira odemeden otururken turk gibi davranmissiniz. baska her konuda "modern" olup da is erkek tarafina milyonluk dugun merasimi kitlemeye gelince direkt geleneksele baglayan kadinlar gibi olmus biraz. kendi evinizde olsaniz bunlar yasanmaz.
+3
trixi
(12.11.25)
@sadece soruyorum :D

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz - yaw duyuruyu acanin beyani ev dedenin, tapu dede adina. ne demek sizin eviniz asdasdasd. tapu kiminse ev onundur, dede hayattayken adamin evine mi cokuluyor, hayirdir?

vde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı - yaw, COCUGUN OZ DEDESI, alooowww.. dedenin arkadasi falan degil mevzubahis.

biz de ayni topraklarda dogduk buyuduk. dedemin evi olacak, orada amcam yasiyacak. ben gidip kalmak isteyecem ve beni almayacak iceri oyle mi? niye, amcamin karisinin keyfi bozuluyormus.
iyiymi$, kafalara gel..
-1
cooperr
(12.11.25)
bence buradaki sorun evin dedesinin olmasi, cocugun ortama alisamamasi, ailesinin sehirdisinda yasamasi falan degil. sorun, op'nin cocuk istememesi ve baskasinin cocugunun sorumlulugunu da almak istememesi. cocuk sadece gelip gidecek, bir sorumluluk yok ki, demekle olmuyor bu. türkiye'de, türk aile yapisinda, evine gelen misafir yetiskin bile olsa ev sahibine sorumluluk düser.

bu durum benim ailemde sorun olmazdi.
bu durumu sahsen ben de sikinti etmezdim cünkü severim kalabalik aileleri.
ama kendim cocuk bile yapmak istemesem, buna ragmen 5 sene her haftasonu benim cocuga bak dense benim de ayarlarim oynardi.
düsünün ki kendinize ugrasmamak icin ve sevmediginiz icin araba almiyorsunuz. sonra bir aile büyügü size ev veriyor, evin garaji da var. diger aile büyügü de diyor ki evinde garaj var, benim arabayi her haftasonu sana vericem, icini sil süpür, arabayi yika, lastik basinciydi, suyuydu neydi kontrol et, her yil servise götür ve bu bes sene devam etsin.
buna sktr cekmem diyorsaniz ben de kibariye'yim.

soru sahibine: bosanma gibi laflar bence ortaya atilmamali. oyun degil yani bu. ne tehdit olarak ne uyari olarak bahsi gecmeli. agiz alistirilmamali. bir kere söyleyince bile iliskideki dengeler degismeye basliyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.11.25)
@deranzo

uyan evlat, sabah oldu :D
0
cooperr
(13.11.25)
1- Bosanma kelimesini tehdit gibi kullanmasaymissin iyi olurmus. buyuk bir kelime bu. Ayip etmissin esine karsi. Bunun icin ozur dilemelisin.

2- Tecrubeyle sabit yaziyorum; bence seni asil yoran cocuk degil. 2 saat ise gidis, 2 saat isten gelis normal degil. Haftada 20 saatin! yolda geciyor. Sen zaten yorgunsun.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(13.11.25)
bence bu işi krizi fırsata çevirerek çözebilirsiniz. niye erken kalkmak, çocuğa kahvaltı hazırlamak, kendini çocuğa hizmet etmek zorunda hissedesin ki, anası mısın babası mısın, bu da ufacık çocuk değil.

ben erkek tarafıyım. eşimin yeğeni (kardeşinin de değil, kuzeninin çocuğu) ankara'da üniversite kazandı. kyk'ya yazıldı. daha ilk ay dolmadan koskoca herif böhühüüğğğ halaaa ben yapamıyom dayanamıyom ühühüğğğ diye çıktı geldi. ne diycen gel kal dedik. öyle sadece hafta sonu da değil, full time. ilk 2 yıl bizimle kaldı, 3. sınıfta daha yakın yurt çıktı, bu sene az geliyor, hafta sonu gelip pazartesi gidiyor.

ama bizde kalıyor diye de kendimizi çocuğa hizmet etmeye adamadık. kendi yatağını kendi seriyor, sabah kendi topluyor kaldırıyor. kahvaltısını kendi hazırlıyor. tarih öğretmenliği okuduğu için (ayrıca tarihe çok meraklı da olduğu ve bu alanda epey bilgili olduğu için) 13 yaşındaki oğluma tarih özel dersi veriyor (lgs denemelerinde inkılap tarihimiz full), çocuklarla çok güzel çocuk oluyor, oğlanın arkadaşları da çok seviyor. arkadaşlarını yanına kitleyip hadi bunları gezdir oyala diyip yolluyorsun, bir güzel oyun abisi oluyor. eve gelmeden önce arayıp "akşama misafir var bi evi süpürüver, ortalığı toparla" diyorsun evi hazırlıyor. biz mesela şu anda okul ara tatilde, çıktık tatile geldik, çocuk evde kediye bakıyor.

oğluma abi oldu, bedava özel öğretmen oldu, arkadaşlarına oyun abisi oldu, bize zor durum yardımcısı oldu. bir zorluğu, külfeti de yok, geç kalkılacaksa geç kalkıyoruz, bu yatağını toplayıp hazırlanıp gidiyor. akşam geliyor, geç geleceksek yemeğini koyup yiyor. misafir gibi ona özel ayrıcalıklı bir hizmet yok. o evde diye kendimizden esirgediğimiz bir şey yok. biz film izleyeceksek, o izlemek istemiyorsa gidiyor odasına oyun oynuyor. ya da oturup bizle izliyor. durduk yere ikinci çocuğumuz oldu.

misafir gibi davramayın. evin, ailenin üyesi olsun, zaten usanırsa "eeh bunlar beni hizmetçi gibi kullanıyorlar" diyip gelmez. kalma fikri ağır basıyorsa da aile üyesi olarak üzerine düşeni, hatta fazlasını yapsın, yaptırın.
+2
kibritsuyu
(13.11.25)
benim de anlatmak istediğim aşağı yukarı @kibritsuyu'nun dediği şeylerdi. Yani denenir, olumlu da sonuçlanabilir. Olumsuz bir durum olursa da, o zaman karar verirsiniz. Şimdiden peşinen kötü olacak diye şartlanmamak lazım. Can sıkıcı şeyler olursa aksiyon alınır. En azından peşin hükümlü davranmamış, bir olumsuzluğa binaen eyleme geçmiş olursunuz. O zaman da çocuk ister başka yerde kalır hafta sonu (kontrol edilmiyor nerede kaldığı) ister dilekçe verip daimi yatılıya geçer.

Tabii şöyle bir gerçek de var, kibritsuyu örneğinde aile çocuklu ve yaş farkı daha fazla. Evde kalan üniversiteli de olsa göze daha bir "bebe" gözüküyor. Daha rahat davranıyor evdekiler...
+1
yadigar
(13.11.25)
(7)

bulaşık makinesi su taşma sorunu

egerbiryolcu
Bulaşik makinemizde bir süre önce şöyle bir sorun oluşmaya başladı. Genelde gün içinde bir problem yok sabah bir uyanıyoruz mutfak halısı sırılsıklam olmuş makinenin alt haznesinde berrak temiz bir su birikmis.Tamirci teknik servis cağırdık conta mi neydi net hatrlamiyorum bir şey değiştiler fakat k
Bulaşik makinemizde bir süre önce şöyle bir sorun oluşmaya başladı. Genelde gün içinde bir problem yok sabah bir uyanıyoruz mutfak halısı sırılsıklam olmuş makinenin alt haznesinde berrak temiz bir su birikmis.

Tamirci teknik servis cağırdık conta mi neydi net hatrlamiyorum bir şey değiştiler fakat kisa süre sonra aynı şey tekrar oldu.
Bu sorunu yaşayınca makineyi çalıştırdığınızda biriken su yok olup bir kaç gün hatta bazen bir kaç ay sorunsuz çalışmaya devam ediyor ama ara ara bu problem hortluyor hortlayinca da üst üste birkaç gün sürüyor.

Mesela dün sabah yine aynı şey yaşandı. Makineyi çalıştırdik su gitti falan. Az önce makineye bulaşık atarken fark ettim o su havuzu altta yine birikmiş. Muhtemelen sabaha mutfak yine batacakti. Ben de yine çalıştırdım makineyi.


Şimdi biz tamirci cagirsak nokta atışı çözüm için neleri vurgulayalim?
Bazi zamanlar bu problemin hortlayip bazı zamanlar sorunsuz devam etmesi neyle ilgili olabilir, kendi çapımda kontrol edebileceğim bir şey var mı? Filtreleri temizliyoruz, pervanelerde bir sorun da yok gibi.
YouTube da araştırdığımda ventil diye bir şeyin durumumuza en benzer sorun olduğunu düşündüm. Sorun buysa bunun ücreti çok pahalı mıdır?
Bir de tezgah altındaki musluk kapatılınca su birikmiyorsa sorun kesin ventil diye okumuştum ama denemedim bunu henüz.
0
egerbiryolcu
(08.11.25)
Dediğiniz gibi muhtemelen ventil - su giriş valfı ile ilgili bir sorun var.

Geçici çözüm için, bulaşık makinesine su giden vanayı makineyi kullanmiyorken kapatabilirseniz en azından şimdilik sıkıntı olmaz.

(Tabi vana kolay ulaşılabilir bir yerdeyse)
0
makbur
(09.11.25)
ayni sorunu yasadik. sonra bir gün mutfagi komple su basti. ventil patlamis.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(09.11.25)
Babamlarda aynı sorunu olan bir makine var. Geçenlerde yüksek ısılı uzun programda (düdüklü resmi olan) su akıtırken, normal programda akıtmadığını keşfettik. Tamir ettirmeyip, normal programda kullanmaya başladık. Böyle kötü bir çözüm bulduk. Belki sizin de işinize yarar.
0
yadigar
(09.11.25)
ventil basit bir parça alıp kendiniz de değiştirebilirsiniz. youtube bakın, videoları var.
0
adivar
(09.11.25)
çağırdığınız tamirci işin ehli değil. yetkili servis çağırın fiyat yüksek çıkar ama fatura ve kayıt olduğu için sıkıntı çıktığında firmaya bildirirsiniz.
ayrıca kendiniz yapmaya kalkmayın ben denedim daha da ayarı kaçırdım.
0
mikahakkinen
(09.11.25)
@mikahakkinen
Bekonun sitesinden cagiriyorduk yani yetkili servisi aslında ama tabi orda da demek işin ehli olmayan çıkabiliyordur ya da detaylıca bakmamış olabilirler o yüzden bu defa ben de sorunu en doğru şekilde anlatmaya caliscam.
0
🌸egerbiryolcu
(09.11.25)
Direk bekoya şikayet edin. Geldi servisiniz yapamadı, para vermiyeceğim diyin. Sonuçta servis baktıktan sonra çözülmesi gereken bir sıkıntı bu sonuçta.
0
mikahakkinen
(09.11.25)
(3)

1. dunya problemim hakkinda yardim - ps5

zseak
ps5 pro hali hazirda salondaki oled tvye bagli - samsung s90d. ama yakin zamanda masaustu pc topladim ona da monitor olarak 32 inch msi oled 240 hz aldim. ps salonda pc baska odada olmuyor. psi odaya koyup, yeni monitore taksam kalite kaybi yasar miyim? cunku tv spesifikasyonlari bakimindan pse daha
ps5 pro hali hazirda salondaki oled tvye bagli - samsung s90d. ama yakin zamanda masaustu pc topladim ona da monitor olarak 32 inch msi oled 240 hz aldim.

ps salonda pc baska odada olmuyor. psi odaya koyup, yeni monitore taksam kalite kaybi yasar miyim? cunku tv spesifikasyonlari bakimindan pse daha uyumlu sanirim.

tesekkurler
0
zseak
(07.11.25)
Tv ve monitörün input lag değerlerine bakın, hangisi düşükse hızlı oyunlarda (fps gibi) o daha iyi olur. Onun dışında çözünürlük ve tazeleme hızları farksız olacak, gerisi sübjektif, keyfinize kalmış (oturuş pozisyonu, panel tipi vs.)
0
orient blue
(07.11.25)
@orient blue ilave olarak,

Bazı TV'lerde "game mode" diye bir özellik var, televizyonun makyaj vs özelliklerinden kısarak input lag i minumuma düşürüyor ona da dikkat edin.
0
makbur
(07.11.25)
tv 4k minimum 60 inchtir diye tahmin ediyorum. hertzi monitöre göre daha düşüktür ama yine kötü değildir. monitöre de bakmadım ama çözünürlüğü 1080p veya 2kdır diye tahmin ediyorum. 4k 60 inch ekranla 2k 32 inch ekranın oyun keyfi birbiriyle kıyaslanmaz tabi boyut çözünürlük farkı böyleyken hz'in daha iyi olması çok önemli değil bana göre. tabi çocukluğumda tüplü 35 ekran tvye ps2 bağlayıp winning eleven turnuvası yaptığımızı da hatırlıyorum sizin monitörle de gayet güzel oynanır.
+1
semaforo de medianoche
(08.11.25)
(12)

Yaş aldıkça ayak numarası büyür mü?

mikahakkinen
burnumuz yaş aldıkça büyüyor mu? eskiden nike ayakkabıyı 43 alırken şimdi 44,5 anca oluyor. adidasın da kalıpları farklı. adidas nike aynı numara mı alayım? kullanıcı görüşleri önemli.
burnumuz yaş aldıkça büyüyor mu? eskiden nike ayakkabıyı 43 alırken şimdi 44,5 anca oluyor. adidasın da kalıpları farklı.
adidas nike aynı numara mı alayım? kullanıcı görüşleri önemli.
0
mikahakkinen
(07.11.25)
Bende bir değişiklik yok.
0
Mirket
(07.11.25)
kilo alınca büyüyor da yaşlanınca büyüdüğünü duymadım.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(07.11.25)
ayağınızda taban çökmesi olursa evet, ayağını büyümez ama yayıldığı için büyük numara ayakkabı almak zorunda kalırsınız
0
malheiros
(07.11.25)
kilo alıp verince değişiyor +1
0
Sadece soruyorum
(07.11.25)
20 senedir hiç değişmedi. kilo farkım 75 ila 105 arasında değişti bu 20 senede.
0
Fodera
(07.11.25)
bence nike daha dar. bana adidas daha rahat oluyor. hamilelikte kemiklerde bağdokularda değişiklik olduğu için sonrasında ayak büyümüş ouyor.
0
mavicorap
(07.11.25)
adidasın kalıplarında sorun var. tüm markalarda 44-44,5 giyerim adidasta 45,5 hatta 46 oluyor.
numaradan önce ayağın santimetre olarak ölçüsünü bilmek lazım. cm olarak almak lazım
kilo verince-alınca değişti demekte doğru değil. santim olarak değişmez sadece ödemden şişlik olur o yüzden dar gelir ayakkabılar.
0
my fault
(07.11.25)
burun büyüyebiliyor da ayagı bilmiyorum :)
+1
koela
(07.11.25)
10 kg verdim ayağım 43 tü. @malheiros ayak yayılmış olabilir. 15 senede 3 diz ameliyatı oldum. şu an 44.5 45 arası giyiyorum.
0
🌸mikahakkinen
(07.11.25)
kadınlarda sanki hamilelik sürecinde ayak büyümesi diye bir olay oluyordu vücut dengesi için.

bunun harici bilmiyorum açıkcası.
0
makbur
(07.11.25)
Aşırı yürüyorsan ve yanlış ayakkabı seçimi yapıp burnu dar olanlardan kullandıysan taraklanma yapıyor. O da numarada fark ettiriyor.
+1
truf
(07.11.25)
Kikirdak doku büyüyor. Kulaklar, burun büyür ve sarkar.
Ayaklar genelde kilo ile büyür. Mesela kadinlarda gebelikte büyür.
Sizde olmamis olmasi baska insanlarda olmadigi anlamina gelmiyor bu arada pesinen diyeyim. ben gebeydim ama ayaklarim büyümedi, diyorsaniz tebrik ederim ama sizin durumunuz genele yayilmiyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(08.11.25)
(3)

Suya kaç metre batar?

yurtsuz john
190cm, 100 kg bir insan 25 metre yükseklikten denize;-Balıklama atladığında kaç metre dibe iner?-Çivileme atladığında kaç metre iner?
190cm, 100 kg bir insan 25 metre yükseklikten denize;

-Balıklama atladığında kaç metre dibe iner?
-Çivileme atladığında kaç metre iner?
-2
yurtsuz john
(06.11.25)
-1
mikahakkinen
(06.11.25)
Canli inerse farkli carpmada bir tarafini kirip olurse farkli derinliklere iner. Olimpik arkadaslar 10 metreden atliyor. Diger sampiyonalar 27 metreyi buluyormus ki suya girisleri 90km/sa hiz olabiliyormus ve 7m derinlik yetiyormus. Ne yaptiklarini biliyorlar tabii, baliklama atlamiyorlar.
0
osssy
(06.11.25)
25 metreden balıklama, aman diyorum hayalini bile kurma. Direkt omurilik felci.
0
makbur
(06.11.25)
(8)

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet nerede, artık cevaplarda görünmüyor kendisi?

i'm gonna start a revolution from my bed
tanıyan varmıydı acaba?
tanıyan varmıydı acaba?
-1
i'm gonna start a revolution from my bed
(05.11.25)
Fitness veya Gym ile ilgili bi duyuru açmak lazım oralarda bitiveriyordu 😂
+2
olaylar olaylar
(05.11.25)
Benim de dikkatimi çekti ama son zamanlarda pek spor/diyet sorusu sorulmadığını fark ettim:d belki ondan gelmiyodur

Zaten gerçek hayatta tanımamama rağmen sevdiğim 5 6 kişi var şurada, onlardan birisiydi. Görüyorsa geri gelsin🥲 bazen özelden bişi sorardım da hiç üşenmeden uzun uzun açıklardı🫶
+2
kullanicadi
(05.11.25)
Evet çok yardımsever bir arkadaş
+2
Sadece soruyorum
(05.11.25)
engellediğim için göremiyorum sanmıştım.
-7
gabe h coud
(05.11.25)
Benim de her spor soruma bıkmadan uzun uzun detaylı cevaplar veriyordu sağolsun ama belki de bot ya da AI bir bireydi kendisi update oluyordur :)
+1
kizil karga
(05.11.25)
Vallaha biz normalde mesajlasirdik ama bayadir yok, mesaj attim ben de.
Yalan olmasın arada yapıyor detox gibi gene ondan yapıyor olabilir.
Gelsin çok komik sakatlık hikayem var, anlatmayı bekliyorum.
Dur hadi; az tekrar çok kg kas yaparsin, çok tekrar az kg yağ yakarsin.
Protein tozu zararlı.
Yağ yakmak için l-carnitine al.

Şu an marmara bölgesinde gökyüzüne Batman ışığı tutmak gibi şu yazdığım. Bakalım gelecek mi?
+4
logisticsmanager
(06.11.25)
3 önceki sporla ilgili soruya verdiğim cevapta

Kaleci saçlı burada olsa daha güzel açıklardı. Nerede o, ya da burada da beni mi engelledi?

diye yazmıştım ki ardından bu soru geldi. Engellenmediğimi anladım. Bu sitede kendisinden çok şey öğrendiğim az sayıda insandan biridir. Sözünün üstüne söz söylenmeyecek güzellikte cevapları vardır. Bir an önce aramıza döner umudundayım.
+5
Mirket
(06.11.25)
Belki de hepimizi engelledi ve kendisi daha güzel sorular bulup yine kendisi cevapliyordur

(Adamın cevapları o kadar kusursuz ki sanki önce onun tarafından cevap yazılmış da insanlar da soruyu o cevabın üzerine uydurmuslar gibi :))
+1
makbur
(06.11.25)
(3)

mhrs randevu sistemi mi değişti?

biravekahve
Önceden belli bölüm için sık sık bakınca randevu buluyordum rahatça yakın tarihe muhtemelen iptal edenlerden vs. Fakat artık mhrs ye girince aile hekimlerine öncelikli randevu hakkı tanınmıştır aile hekimine gidip oradan alabilirsiniz vs yazıyor. Normal randevu almak isteyenlere bir kota vs mi geldi
Önceden belli bölüm için sık sık bakınca randevu buluyordum rahatça yakın tarihe muhtemelen iptal edenlerden vs. Fakat artık mhrs ye girince aile hekimlerine öncelikli randevu hakkı tanınmıştır aile hekimine gidip oradan alabilirsiniz vs yazıyor. Normal randevu almak isteyenlere bir kota vs mi geldi? çünkü artık neredeyse hiç randevu göremiyorum 14-15 gün sonrası hariç.
0
biravekahve
(05.11.25)
On on beş gün sonra bulunca ben seviniyorum artık. Ertesi güne bulmak içinse o da şans işi oluyor iptal edenlerden bulunabiliyor dediğiniz gibi.
Saat on'da bakınca on beş günlük randevular açiliyor.
Aile hekimi bildirimini gördüm ama onun yerine direkt iki hafta sonra randevu aldım. Öncelikli randevularda belki daha kısa zaman için randevu vardır ama insan useniyor sağlık ocağına gitmeye.
+1
egerbiryolcu
(05.11.25)
aile hekimi yönlendirmesi alternatif olarak geldi, aile hekimlerine kota ayırdılar onlar o kota içinde size randevu oluşturabiliyorlar. ama zorunlu değil.
devamlı uygulamayı takip edeceksin illaki randevusunu bırakan birileri olacaktır. her gün saat 20.00 son randevu onaylama zamanı. tam 20.00 öncesi ve sonrası takip etmek lazım.
ayrıca özellikle eah, şehir hastaneleri gibi hastanelerde bir anda ekstra poliklinik açıla biliyor. gün içinde özellikle sabah erken saatlerde takip etmek lazım. hocanın adına açılıp çoğunlukla asistanları bakıyor.
gün içinde 2 saat sonrasına randevu alınabiliyor gibi bir durum var o yüzden sabah 8-10 arası sık takip olursa öğlen sonrasına bile randevu bulunuyor.
tabi bu bahsettiklerim istanbuldaki büyük eah ve şehir hastaneleri için yoğun düz devlet hastaneleri ve küçük kentlerdeki hastaneler için çok geçerli olmuyor.
+2
my fault
(05.11.25)
enabız'dan girin. sadece arayüz değişmiş; bir ara haberler çıkmıştı artık sadece aile hekimi hastane randevusu alabilecek diye de, öyle bir şey yok yani.

eskiden neyse şimdi de o. bizim burada küçük bir hastane var oraya yarına bile randevu bulabilirken, beyoğlu göz gibi aşırı yoğun talep olan yerlere yine bulamıyorum. (bir ara gece girip buluyordum yeni kayıt açılıyordu)
+1
makbur
(05.11.25)
(9)

ayakta damar tıkanması

logisticsmanager
Bundan iki hafta önce beni geceleri uyutmayan bir ayak ağrısı yaşadım. 1 haftadir falan normaldi ve şişlik de baya inmişti ama hala biraz vardi. Ben zaten spor sakatlanması vs diye hemen doktora gitmedim, aliskiniz sonuçta.Doktor hiçbir şey bulamadı çünkü basınca acımıyor, mobilite sorunu yok ve gün
Bundan iki hafta önce beni geceleri uyutmayan bir ayak ağrısı yaşadım. 1 haftadir falan normaldi ve şişlik de baya inmişti ama hala biraz vardi. Ben zaten spor sakatlanması vs diye hemen doktora gitmedim, aliskiniz sonuçta.
Doktor hiçbir şey bulamadı çünkü basınca acımıyor, mobilite sorunu yok ve gün içinde sorun yok falan.
Bugün ekografide ayagimda bilek altında üç damardan birinin tıklandığıni şansa gördük (hatta ekografi yapan doktor çok orijinal bir sorununuz var görmedim böyle dedi).

Sigara içiyor musunuz falan dedi de belki senede 2-3 paket anca iciyorumdur o da Türkiye'de tatilde.
Tek şey kolesterol (ailede genetik kolesterol var, iki aydır statin kullaniyordum baba ve dedenin genç yaşta ölmesi ile doktor risk grubunda buldu beni).
Bir de tabi powerlifting ayakkabisi var da bundan damar tıkanıklığı olursa heralde makaleye falan konu olurum.

Yaşayan var mı bunu? Bu hafta doktora gidip konuşacağım da gerçekten tendonit, kas yırtılması, kırık vs beklerken damar tıkanmasıni hiç beklemedigim şey geldi.
0
logisticsmanager
(04.11.25)
Usg çeken doktor ne dedi? Kalp damar cerrahı değil miydi? Aynı şeyden bahsediyorsak hemen müdahale gerekir ona?
0
Mirket
(04.11.25)
Yok ya, radiolog. Ayağa ekografide baktı.
Bir acım yok, ayağımda bir sorun yok. Şu an eldeki tek sorun orada şişlik var. Onun da sebebi bir damar tikanmis. Diğer iki damar hala çalışıyor.
0
🌸logisticsmanager
(04.11.25)
Bir kalp damar cerrahına görün bence.
0
Mirket
(04.11.25)
Gidicem ya. Perşembe aile hekimi, haftaya da damar cerrahı. Allahtan üç tane damar varmis, diğer ikisinde sorun yok biri tıkanmis.
0
🌸logisticsmanager
(04.11.25)
Kalpte de 4 damar var da biri tıkanınca ne olduğunu biliyorsun.
Şu iki linki oku Abi. İhmal etme konuyu.

www.memorial.com.tr:~:text=Kangren%2C%20enfeksiyon%2C%20yan%C4%B1k%20veya%20ciddi,ak%C4%B1%C5%9F%C4%B1n%C4%B1n%20kesilmesine%20ba%C4%9Fl%C4%B1%20olarak%20ger%C3%A7ekle%C5%9Fir.

tkd.org.tr:~:text=Periferik%20arter%20hastal%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20nedir%3F,b%C3%B6lgeye%20yeterince%20kan%20gidememesi%20durumudur.
0
Mirket
(04.11.25)
aman abi ihmal etme, iyiyim bir şeyim yok yanılgısına da düşme. damar tıkanıklığı her daim ciddiye alınması gereken bir durum.

avrupadaydın hatırladığım kadarıyla, acile vs git biraz da ağla zırla abart :) damar tıkanıklığı için söktürücü ilaçlar var en azından bir an önce onlara başla, onlarla hallolabilecek bir durumsa daha fazla gecikmesin.

çok gemiş olsun, aman ihmal etme.
0
makbur
(05.11.25)
DVT mi acaba? bacak kısmında mı yoksa tam ayak mı?
0
renegade
(05.11.25)
Renegade; kalpten ayağa giden (yani ayaktan kalbe giden değil) damarlardan birinde. Tam ayak bileği altında damar ikiye ayrılıyor biri saga biri sola. Bu soldaki tıkalı. Ama genel akista sorun yok ondan ayağımda bir sorun yok.
@makbur; abi yarın doktor zaten gel diyecek ona yazınca. Acile gidecek durumum da yok çünkü iki hafta önce gece uyuyamazken iki haftadir orada ufak sislik dışında tek bir olayım yok. Yarın doktor zaten diyeceğini der.
Yani bundan iki hafta önce olsa "lan ayağım kopacak" diye korkardim ama şu an "ulan çok garip yani yaşadığım" diye bakıyorum.
0
🌸logisticsmanager
(06.11.25)
Dostum noldu bu olay? Vallahi aklıma geldi merak ettim.

Geçmiş olsun tekrar.
+1
makbur
(12.11.25)
(17)

Sporda kullanılan matın evde kullanılması hk

screwedup2
Merhabalar,Eşim ile bir konuda diğer insanların fikrini merak ediyoruz sizlere danışmak istedik.Ben spor salonuna gidiyorum. Spor salonunda ayakkabımı değiştiriyorum ve yoga dersine giriyorum. Diğer insanlar da yoga dersine katılırken ayakkabılarını değiştiriyorlar. Yoga dersinde kullandığım matımı
Merhabalar,

Eşim ile bir konuda diğer insanların fikrini merak ediyoruz sizlere danışmak istedik.

Ben spor salonuna gidiyorum. Spor salonunda ayakkabımı değiştiriyorum ve yoga dersine giriyorum. Diğer insanlar da yoga dersine katılırken ayakkabılarını değiştiriyorlar.

Yoga dersinde kullandığım matımı evde kullanıp spor yapmak istiyorum. Eşim bunum hijyenik olmadığını düşündüğü için rahatsızlık duyuyor. Siz bu konuda ne düşünürsünüz?

Ekstra not: 2.yi almayı düşündük fakat kendime paraya kıyıp güzel bir mat almıştım. Onu kullanmak istiyorum. İki tane pahalı mat almak da mantıksız geliyor.
0
screwedup2
(02.11.25)
Herkesin ayakkabısının ne kadar temiz olduğuna emin olamazsın.
Kaldı ki tuvalete, duşların olduğu yere giriliyor o ayakkabılarla, sadece salonda giyse bile temiz kalması mümkün değil.

Pahalı bişey de değil mat bi de yani.
+3
Bruce
(02.11.25)
Spor salonu zemini nasıl? Yeterince hijyenik mi? Diğer insanların orda giydiği spor ayakkabıları sadece orası için mi başka yerlerde de giyiyorlar mı? Bunların cevabına göre değişir.
0
Amaranta ursula
(02.11.25)
Eşiniz kesinlikle haklı.

Ben dışarda giydiğim şeyleri bile evde gitmiyorum kaldı ki mat dediğiniz şey artık paspasa dönüyor :)
+1
makbur
(02.11.25)
Eşiniz haklı.
+1
Mirket
(02.11.25)
eşiniz haklı.
+1
black holes in the sky
(02.11.25)
Evet spor salonunda insanlar ayakkabı degiştiriyor fakat ayakkabılarını degiştirilecegi soyunma odasına gidene kadar dışarı ayakkabısıyla giriyor. Sonra çantasından çıkarıp salon ayakkabısını giyiyor. Fakat o salon ayakkabısıyla biraz önceki ayakkabı ile bastıgı yerlere basıyor. Hatta insanlar wcye gidecegi zaman hiç biri salon ayakkabısını degiştirip öyle girmiyor. Wcde bastıgı salon ayakkabıyla yine içeri giriyor. Kesinlikle hijyenik degil. Asla önermem
0
limonlu eksi
(02.11.25)
Ben bu kadar titiz bir insan degilim, dolayisiyla kimin hakli oldugu ile ilgili fikir veremem ama yeni mat almak istemiyorsaniz, matin altina serecek ucuz yollu bir cozum bulmayi deneyebilirsiniz demeye geldim. Yani acikcasi tam olarak titizlik nedenini de anlayamadim, matin altinin pis olmasi galiba degil mi esinizin sorun ettigi sey?
+1
kassiopeia
(02.11.25)
Hijyenik olmayabilir ama o kadar da hijyene ihtiyacımız olduğunu düşünmüyorum. Kullanılabilir.
Sonuçta evde yatağın çarşafın üzerine koymayacaksiniz yerde olacak.
+1
kisa
(02.11.25)
kullanılır. madem bu konuda bir hassasiyet var, o halde ikinci mat almak yerine var olanın altını üstünü silmek daha kolay olmaz mı?
+2
tnz
(02.11.25)
Yoga yapılan yere niye ayakkabıyla giriliyor ki? Yasak olması lazım.
0
auroraaurora
(02.11.25)
eğer evde kullanmadan önce temizlemiyorsanız hijyenik değil.
0
false pretension
(02.11.25)
Spor salonu ne kadar hijyenik nereden biliyorsunuz ki. İlla içinize sinmiyorsa bir mat daha almanda sıkıntı olmaz bence, almalısın.
0
muhayyer divan
(02.11.25)
Dışarıda kullandığım bir şeyi evde kullanmam. Dışarıdan gelir gelmez üzerimi değiştiririm eğer birinin evine gittiysem çorabımo mutlaka değiştiririm.
Spor salonu temiz görünüyor olabilir ama herkesin matlarını temizleyip temizlemediğini bilemezsiniz. Özetle bence hijyenik değil.
(Eskiden gittiğim yoga stüdyosu derse başlamadan önce matları dezenfektan ile sildiriyordu.)
0
suicides underground
(03.11.25)
Bu kadar “hijyenik” insanlar bence çok yorucu. Ama anlamadığım bir nokta var, neden ayakkabıyla yoga yapılıyor ki?

Gelince matınızın altını bi bezle silin, herkesin gönlü olur bence.
+1
kuehles blondes
(03.11.25)
imkanım varsa ve mat benim için çok önemliyse kesinlikle ikincisini alırdım.
0
a7x
(03.11.25)
eşinize hak verdim, spor salonları inanılmaz pis yerler hatta bununla ilgili reelsler vardı pislik ölçen aletlerle ölçüyorlardı tuvalet daha temiz çıkmıştı.
eve ayakkabı ile giriyorsanız mat kullanılabilir. girmiyorsanız kullandığınız yeri falan temizlemek sonrasında güzel olur.

mesela montunu falan temiz eşyaları ile aynı yere asanlarıda anlamam.
+1
eja
(03.11.25)
ben bundan sizin gibi asla rahatsiz olmazdim. esim olurdu :)
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.11.25)
(6)

Çocukken yaramaz olanlar değişiyor mu

kiriko
Arkadaşlar çocuktur değişiyorlar akıllanıyorlar kabul fakat mesela çevresine karşı saygısız küstah çocukların yetişkinlik hallerine bakıyorum evet eskiye nazaran iyiler fakat yine çok da değişmiyorlar gibi.Siz ne düşünüyorsunuz sizin gözlemleriniz nedir
Arkadaşlar çocuktur değişiyorlar akıllanıyorlar kabul fakat mesela çevresine karşı saygısız küstah çocukların yetişkinlik hallerine bakıyorum evet eskiye nazaran iyiler fakat yine çok da değişmiyorlar gibi.Siz ne düşünüyorsunuz sizin gözlemleriniz nedir
+1
kiriko
(28.10.25)
Kendimden biliyorum değişiyor
0
basond
(28.10.25)
yaramazlıkla küstahlık/saygısızlık çok farklı şeyler. bunu ayıralım.

ortaokulda böyle delilik derecesinde yaramaz olan 2-3 arkadaşım öss'de ilk bine falan girmişti mesela. yaramazlık yaşla, enerjiyle ve çocuklukla da alakalı biraz.

küstahlık/saygısızlık ise daha çok yetiştirilme tarzı ile alakalı. çocukken küstah/saygısız olup ilerde nispeten daha saygılı anlayışlı olan, olabilen insanlar tanıyorum. bu biraz eq ile de alakalı tabii.

ama yaramaz olanların ilerde uslanmasına oranla çok daha azdır tabii bu değişim.
+2
makbur
(28.10.25)
Ortaokul bitene hatta lise başına kadar komşulardan şikayet gelmeyen günüm yoktu. Sonra efendi bir adam oldum, işinde gücündeyim.
0
kimlanbu
(28.10.25)
Ben de değiştim.
0
gabe h coud
(28.10.25)
Benim gözlemim,

Bazı çocuklar kendini, dertlerini, isteklerini, duygularını çocukken düzgün ifade edemediği için yaramazlıklar yapabiliyor. Bunlar olgunlaşınca değişebiliyor.

Bazıları ergenlikteki ani değişimlere düzgün adapte olamıyor. Bunların bir kısmının da davranışları yaşla beraber oturuyor.

Bazıları şımartıldığı için veya zeka/yetenek bakımından ilerideyse bunun altında kalıyor. Onları da ileride hayatın gerçekleri olgunlaştırabiliyor.

Ama "özünde kötü" yahut "cismi bozuk" diyebileceğimiz zararlı insanlar var. Bunlar çocukken de kötüler. Büyüyünce de kötü kalıyorlar. Kimisi ustaca gizleyebiliyor. Kimisi ona bile uğraşmıyor. Bunlar değişmiyor.
0
yadigar
(29.10.25)
Erkek çocukların geneli değişiyor.
0
ground
(29.10.25)
(5)

Bahis oynayan hakemler nasil tespit edilmiş?

sonhakan
...
...
0
sonhakan
(28.10.25)
kendi isimleriyle bahis sitelerine hesap açmışlar.
0
mikahakkinen
(28.10.25)
gündemde biraz bilinçli sulandırma/manipülasyon hissediyorum.

2-3 ay önce onlar tv murat ağırel bahsetmişti bu olaylardan aslında. aktif görev yapan bazı hakemler savcılığa şikayette bulunmuşlardı. iddialar arasında mhk'nın usulsüz hakem ataması yaptığı, maçları manipülasyon için hakemleri baskı altında bıraktığı gibi vahim iddialar vardı. hakemlerin bahis oynadıkları konusu çok sonra geliyordu.

sanki esas meselenin üzerini örtmek için hakemleri kamuoyu önüne atacaklar. kimse ne mhk'dan bahsediyor, ne de manipüle edilen maçlardan.

yeni bir tiyatro oynanıyor. zamanı da tam win win, ülke gündemini de manipüle ediyorlar.
0
makbur
(28.10.25)
Bilgim yok. Ama tahmin, akıl yürütmem var.
Bahis sitelerine para yatırılan şirketlere devlet son zamanlarda el koydu. E tüm bilgileri almış ve incelemiş olsa gerek.

Ama aslında önemli olan kullanıcılar değil o yasadışı bahis şirketlerinin ne kadar para kazandığını da net bir şekilde öğrenmiş oluyor devlet. Artık bu bilgiyle ne yapacağı ona kalmış.
-1
michael_knight
(28.10.25)
murat ağırel dünkü onlar yayınında nasıl tespit edildiğini açıklamıştı.
0
false pretension
(28.10.25)
Boş iş bunlar, her takım kendi lehine çekiştirip sakız gibi uzatıyor. Bu işte ciddi olan yabancı hakem getirir, hangi maçlarda şaibe varsa o maçları iptal eder gerekirse Uefayı devreye sokar. Bunların hiçbirinin olmayacağına adım gibi eminim
0
olaylar olaylar
(29.10.25)
(4)

Deprem oldu ve ekşisözlük çöktü mü

makbur
Issız ajun kaldı mu?Bir bende mi açılmıyor?Herkese geçmiş olsun.
Issız ajun kaldı mu?

Bir bende mi açılmıyor?

Herkese geçmiş olsun.
+3
makbur
(27.10.25)
Balıkesir 6.1. Baya yer sallanmış.
+1
nothing in my way
(27.10.25)
Ankara'nın kuzeybatı kıyılarında epey sallandık, sözlük çöktü bende de.
+1
muhayyer divan
(27.10.25)
Hafifçe sallayan bir depremde bile böyle tıkanmalar oluyorsa vay halimize..
0
🌸makbur
(27.10.25)
deprem olup olmadığına, nerede olduğuna tüm türkiye ekşiden bakıyor. azıcık kasıyor haliyle.
+2
duyuruuser
(28.10.25)
(7)

Ud

teknik_er
merhabalar,Ud almaya/çalmaya heveslendim. Sesi çok hoşuma gitti. Hiç izole ortamda dinlemediğim için evde çalmak komşuları rahatsız eder mi emin olamadım. Bizim duvarlar biraz ince olduğu için çekincem var. Çok ses çıkıyor mu?Önce ders almayı düşünüyorum, udlar pahalı duruyor. Ud Tavsiyesi olan var
merhabalar,

Ud almaya/çalmaya heveslendim. Sesi çok hoşuma gitti.
Hiç izole ortamda dinlemediğim için evde çalmak komşuları rahatsız eder mi emin olamadım. Bizim duvarlar biraz ince olduğu için çekincem var. Çok ses çıkıyor mu?

Önce ders almayı düşünüyorum, udlar pahalı duruyor. Ud Tavsiyesi olan var mı?
+2
teknik_er
(27.10.25)
en iyi udlar 80 - 125 bin arası. tabi ikinci el olanlar da var bunların arasında.

öte yandan 3 bin liralık uda 30 diyen de var. kim neye tutturursa artık. ud öyle davul gibi zurna gibi çok ses çıkartan bir enstruman değil. klasik gitarla hemen hemen aynı olarak düşünebilirsin.
+1
Fodera
(27.10.25)
Udlar fabrikasyon üretilen şeyler değil, onun için tam olarak @cosmicstring +1

Ayrıca @Fodera +1, ud çalışırken çok ses çıkarmaz ve rahatsız da etmez, bu bakımdan en rahat sazdır diyebilirim. Evet, hocayla gidip almak gerekir. Ankara'daysanız mesaj yazın konuşalım.
+1
muhayyer divan
(27.10.25)
arkadaşlar en yakın arkadaşlarım türkiyedeki ünlü luthierler. genel olarak türk müziği enstrumanlarına bakmasalar da hatır naz niyaz uğruna bakıyolar.


muhtemelen hayatınızda görüp görebileceğinizden çok daha fazlasını gördüm sadece ud konusunda. hocalarınız da bişey bilmyor. iki üç kuruş komisyon uğruna üçbinliraya seri imalat udları öğrencilerine 30 40 liraya iteliyolar.


ayrıca türkiyedeki fabrikasyon üretim olarak ilk önce bağlama peşinden de ud geliyor.


kaliteli bir bağlama ortalama 3000 euroya iyi bir ustanın elinden çıkar. ud da öyle. bunun dışındakiler düşük kaliteli seri imalattır. bu enstruman yapımı vb konusunda aklınıza gelen İYİ isim yapmış kim varsa muhtemelen arkadaşımdır.

ayrıca ud yapısı gereği sorunlu bir ensrumandır. klasik olarak iyi bir tesviyeye ihtiyaç duyar, burguların olduğu yerden çok sık şekilde yapışkan sökülmesi açma yapar, seri imalat udlarda köprü kopması çok sık olur.. ön kapakta ve yapraklrda çatlamalar olur.bir udu herhangi bir luthiere götürün. sadece yeni bir eşik yapsa kallavi para alır sizden 11 tane teli var. teller birbirlerine çok yakın. burguların eksenlerine paralel olarak yapılmak zorunda bin tane detay ve saatler süren işçilik vb vb. eşik ile burgulara delinmiş deliklerin paralel olması lazım.


şugün iyi bir burgutraş bile küçük bir servet.
+2
Fodera
(27.10.25)
belli bir yaştan sonra özellikle perdesiz enstrüman işi ziyadesiyle sıkıntılı.

hele bir de hiçbir enstrüman geçmişiniz yoksa kusura bakmayın ama o iş yaştır.

bir kere müziğe geç başladığınız için seslerin kafanızda oturması daha çok zaman alacaktır. öte yandan çaldığınız enstrüman tuşlu ya da perdeli değil, bastığınız yerden doğru sesi çıkarabilmek için de ekstra efor sarfetmeniz gerekecek. ancak diğer yandan doğru sesin ne olduğu da kafanızda böyle mühürlenmiş bir bilgi olmadığı için debelenip duracaksınız. hatta daha kötüsü debelenmeyeceksiniz bile, yanlış seslerle çalmaya devam edeceksiniz.

perdesiz enstrümanlar çok fazla efor ve zaman ister. 20 yaşından sonra kemana bir heves başlayanları çok gördü bu gözler :)) (kaldı ki keman virtöüzleri bile zaman zaman komalı sesler çıkarır ve bu sesler mutlak kulak insanları bildiğin rahatsız eder :) )

öte yandan @fodera'nın yazdıkları da sıkıntılı işler. yani çevrenizde ud'dan anlayan samimi olduğunuz biri yoksa her türlü kazıklanmaya açık bir sektör -ki sanat sepet işleri yurdum insanın birbirini en fazla yoldukları alandır, hele ki yeni başlıyorsa acemiyse vs-
0
makbur
(27.10.25)
@Fodera

Seri imalat derken? Udda seri imalat nasıl oluyor? o kadar ağaç dilimleri hazır mı geliyor fabrikada mı birleştiriyorlar anlamadım nasıl oluyor?
0
muhayyer divan
(27.10.25)
hocam o yapraklar ağaç üreticisinden hazır set halinde geliyor zaten. kalıbına kadar satılıyor. sap bloğu, klavyesi, rozetleri, köprüsü, burgusu, eşiği ,aklınıza gelen herşey hazır satılıyor.

www.vowoods.com

buradan ben bi çok defa ahşap aldım gitar bas yapmak için. bunlar bir de kaliteli malzeme satıyor. daha bunun bin tane ucuz alternatifi var.
+1
Fodera
(28.10.25)
telli enstrümanlar için susturucular var onlardan kullanırsın faydası oluyor.

ortalama bir fiyata (benim bütçem max 10bin olurdu) ikinci el bir ud alıp devam edin. araştırdıkça detaylara hakim olursun.
yeni başlayan birinin el yapımı uda 150-250k vermesine gerek yok.
0
duyuruuser
(28.10.25)
(9)

İnsanlar doğuştan…

pek iyi degilim bugunlerde
iyi midir, kötü müdür sizce? Tamam yüzyıllardır tartışılıyor ama ben hep iyidir derdim. Geçen bir yazıda kısaca şöyle demişti: insanlar doğuştan kötüdür çünkü iyi olsaydı haksız olduğu bir tartışmayı bile sürekli kazanmaya çalışmazdı.Ayrıca bu bahsedilen tutum, sonradan edilen bir şey mi doğuştan mı
iyi midir, kötü müdür sizce? Tamam yüzyıllardır tartışılıyor ama ben hep iyidir derdim. Geçen bir yazıda kısaca şöyle demişti: insanlar doğuştan kötüdür çünkü iyi olsaydı haksız olduğu bir tartışmayı bile sürekli kazanmaya çalışmazdı.

Ayrıca bu bahsedilen tutum, sonradan edilen bir şey mi doğuştan mı sizce?
0
pek iyi degilim bugunlerde
(27.10.25)
İyidir. Yaşadıklarıyla kötü olur. Haksızlık ne konuda? Herkesin kendince haklı bir sebebi olabilir. Sadece buna bakılarak insan kötüdür denemez.
0
arbre
(27.10.25)
hangi yönünü beslerse o.
+1
deartheodosia
(27.10.25)
Ben bu tip yaklaşımları pek anlamıyorum cidden. Şartlara göre değişmiyor mu? İnsan açken, rekabet halindeyken, kısıtlanmış hissederken kötü; iyi kötü bir stabil hayatı varken, ihtiyaçları karşılanıyorsa, rekabetten uzakken iyi olabilir.

Sizin verdiğiniz örneği de tam anlamadım. Doğuştan bir karakter hakkında konuşurken "haksız olduğu bir tartışmayı kazanmaya çalışmak" nasıl bir kıstas olabilir ki? İnsan doğuştan mı haksız olduğu bir tartışmayı kazanmaya çalışıyor? Şu denebilir belki, insan yetişme çağında "iyiliği" öğreniyor. Çocuklar bencildir, paylaşması gerektiğini yeri gelip ailesinden veya çevresinden görerek öğrenir. Çocukların dürüstlük hassasiyeti yoktur, kolay yalan söylerler. Yalan söylememeleri gerektiğini yaşayarak ve görerek öğrenirler. Çocuklar çıkarı için kardeşlerini ve arkadaşlarını kolayca satabilir. Empati kurup karşılarındaki kişinin perspektifinden bakabilmeyi ve ayıp kavramını eğitimle veya gözlemle öğrenirler. Ancak bu bence doğuştan kötülük anlamına gelmiyor.
+1
akhenaten
(27.10.25)
dogustan kotuyuz, iyilik ogrenilen birsey diye dusunuyorum.
0
cooperr
(27.10.25)
İyilik de kötülük de insanın kendi yorumudur. Güzel gibi çirkin gibi. Güzel ahlakı kötülük olan gören bir beyin için insan doğuştan kötüdür çünkü insan adaleti doğuştan benimser ve adalet güzel ahlak unsurudur.

İyilik kötülük yakıştırması hangi beyin tarafından hangi durumlar için yapılıyor o önemli. Herkese göre değişebilir yani. Ortak değerlerin olmadığı yerlerde özellikle.
0
muhayyer divan
(27.10.25)
ünv'ye yeni başladığımda hoca sınıfa evrensel ahlak var mıdır yok mudur diye bir soru attı, çoğu kişi parmak kaldırıp "evet vardır, şundan şundan ötürü.." diye uzun uzun anlattı yorumladı vs.

hoca ardından yeni gine'de antropologların 20. yy başlarınnda izlediği bir kabileden bahsetti;

bu kabilede yetişkinliğe geçiş sürecinde erkekler bir sınava tabi tutuluyorlar: komşu kabilenin değerli bir malını veya eşyasını çalıp getirmek. sadece bunu gerçekleştiren erkekler kabilede yetişkin bir birey olarak saygı görüyorlar ve erişkin olarak kabul ediliyorlar.

ahlak ve beraberinde gelen "iyilik", "kötülük"; bunların hepsi toplumsal norm'larla oluşan değerler. yeni gine örneğinde mesela "başkasının bir şeyini çalmak" o toplumda ahlak kullarına uygun bir gelenek olarak yerleşmiş. bu yerleşmiş gelenekler ve kültürler binlerce, hatta belki onbinlerce yıldır insanı biçimlendirip şekillendirdi (bunun içerisinde "iyi" ve "kötü" algımız da var)
0
makbur
(27.10.25)
Şu dünyada insanın iyi olduğunu düşünmek bile sıkıntılı bir durum. İnsan yok etmeye planlanmış sıra kendisini yok etmeye geliyor.
0
mikahakkinen
(27.10.25)
Kötü olarak adlandırırsın sanırım.
Öncelikle hayatta kalmak, sonra da daha iyi bir hayat yaşamak için her şeyi yapacak şekilde doğar insan.

İyilik olarak adlandıracağını düşündüğüm empati kurma, başka hayatlara saygılı olma, bir toplulukla uyum içerisinde yaşama sonradan öğrenilen özellikler diye düşünüyorum.
+1
michael_knight
(27.10.25)
Kötüdür çıkarcıdır hasettir kıskançtır
0
Hallegadola
(28.10.25)
(6)

kardiyoloji kalp krizi riski için önden tetkik yapar mı?

biravekahve
çok yakın vakitte bir aile dostumuz kalp krizi geçirdi. Benim de anne-babamda kolestrol-tansiyon var. Kardiyoloji bölümüne götürsem bu kalp krizi riskinin önceden tespiti için bir şeyler yapabilir mi, kalple ilgili hangi tetkikleri yapar? Teşekkürler.
çok yakın vakitte bir aile dostumuz kalp krizi geçirdi. Benim de anne-babamda kolestrol-tansiyon var. Kardiyoloji bölümüne götürsem bu kalp krizi riskinin önceden tespiti için bir şeyler yapabilir mi, kalple ilgili hangi tetkikleri yapar? Teşekkürler.
0
biravekahve
(27.10.25)
40 yaşından sonra bir kardiyolog muayenesine gitmek iyi olur derler, bir de bu hastalık için ailede önceden babada dedede kalp krizi varsa genetik olarak da yatkın olunuyor
0
grimavi
(27.10.25)
ilaçlı tomografi var, sanal anjiyo yani. yaparlar.
0
kisa
(27.10.25)
Kan tahlilleri, ekg, ekokardiyografi, eforlu ekg çekecektir.
Risk varsa bu tetkiklerle çıkar.

Sintigrafi, sanal anjiyo ve anjiyo ileri tetkikler oluyor. İlk elde yapılmıyor.

Önden ben bir kontrol edeyim diyorsan yokuş ya da merdiven çıkar. Yaşıtlarına nazaran performans ne kadar kötüyse o kadar risk var demektir.
Tedbir için de Akdeniz usulü beslenme ile, bol yürüyüşlü, sigarasız, hareketli bir yaşam.
0
Mirket
(27.10.25)
bildiğim kadarıyla öyle doğrudan tespit için bir test yok.
genelde kriz anında acilde troponin bakılıp kalp krizi olup olmadığı anlaşılır.
kardiyoloji daha çok kalp krizi riskine yönelik testler yapar. kolestrol falan yüksekse ona göre, damar tıkanıklığına, plak oluşumuna yönelik tetkikler yapar.
damarların durumlarını görmek için sanal anjiyo(bt-anjiyografi) yapılıyor ama hiç bir şikayeti olmayan birine durup dururken yapmazlar.
durumunuzu anlatın aile öyküsünde kalp sorunları olduğunu söyleyin doktor ihtiyaç duyduğu testleri yapar.
birde kolestrol varsa şah damarı(karotis arter) ultrasonuda isteyin.
ayrıca ekokardiyografi istenirse iyi olur. kapak hastalıkları, odacıkları, kasılma durumlarını ve aort hastalıklarını gösterir. hemde kısman ucuz maliyetli olduğu için çoğunlukla bunu isterler.
0
my fault
(27.10.25)
benim aileden genetik kalp ve damar hastalıkları var. hasta değilim ama adayım. 30larımda kan tahlili, efor testi, renkli tomografi bakıldı. En sonunda bir de holter takıldı. böyle kontroller yapılmıştı.
0
false pretension
(27.10.25)
Kolestrol tansiyon varsa -yaşları da var sanırım- her sene kardiyoloji muayenesi olmaları lazım.

Bu muayeneler sonucu alınacak önlemler kalp krizi gibi oluşacak ani kalp damar vs bilumum sorunları minumuma indirir.
0
makbur
(27.10.25)
(9)

Görece ağır sakatlığınız varken nasıl pozitif kalabiliyorsunuz?

kuehles blondes
Selam, uzun olacak biraz sanırım. Özet: çok aktif bir insanken şu anda çeşitli sakatlıklar dolayısıyla desteksiz oturup kalkamaz haldeyim ağrıdan ve “daha iyi olucam, geçecek” “yine de halime şükrediyim, ne derdi olan insanlar var ben yine iyiyim aklım yerinde” vs gibi şeyler diyemiyorum. Tam tersin
Selam, uzun olacak biraz sanırım.

Özet: çok aktif bir insanken şu anda çeşitli sakatlıklar dolayısıyla desteksiz oturup kalkamaz haldeyim ağrıdan ve “daha iyi olucam, geçecek” “yine de halime şükrediyim, ne derdi olan insanlar var ben yine iyiyim aklım yerinde” vs gibi şeyler diyemiyorum. Tam tersine “eskiden yapabildiğim hiçbişeyi muhtemelen bir daha yapamıcam” “gencim ve oturup kalkamıyorum, halime bak” diye ağlıyorum sürekli. Normalde sağlık dışında olumsuz/umutsuz gözüken bi durum olduğunda pes eden bi insan değilim ama sağlık olunca ve günlük hayatımı bu kadar etkileyince çok pesimistim. Siz böyle ağır sakatlık geçirirken vs nasıl pozitif kalabiliyorsunuz?

Uzun versiyon:
Ben normalde çok aktif, o doğa yürüyüşü rotası senin, bu bisiklet rotası benim biriy(d)im. Normalde de yürür(d)üm, bol seyahat eder(d)im.

Dizimde bir sıkıntı var, arada bu aktiviteleri yaparken bazen kendisini hissettiriyordu ama doktorlar ok veriyordu yani hiking ve bisiklet için ve ben de ona göre tenis, voleybol vs oynamıyordum.

Neyse ben zaten biraz sorunlu olan dizi tekrar sakatladım, ayağımı sürüye sürüye yürüyebiliyorum, günde 2 ağrı kesici almadan hayatıma devam edemiyorum ve kasım ortasında ameliyat olacaktım ama salak gibi kayıp düştüm ve sağlam olan dizimi de sakatladım. Şu anda 2 ağrı kesici bile zor yetiyor, oturup kalkamıyorum, yürüyemiyorum, ayakta dururken dengemi kaybediyorum vs. be başka bir sebepten ameliyatım ertelenmek zorunda vs.

Doktor ameliyatın zaten çok başarılı geçse bile sadece max %70 iyileşme getirebileceğini belirtti ve ben evde durduğum her an, ayağa kalkamadığım her an “zaten artık bisiklete de binemicem muhtemelen asla” “doğa yürüyüşlerini unutup örgü örmek gibi hobi filan edineyim” diye diye dolanıyorum. Sürekli negatifim, öteki dizi de sakatladığım için iyice umutsuzum. Çok daha kötü durumda insanlar olduğunu biliyorum, halime yine de şükretmem gerekiyor biliyorum ama yani o kadar zor geliyor ki.

Siz böyle bir sakatlık/hastalık vs geçirirken nasıl pozitif kalıyorsunuz? Nasıl yardım aldınız? Destek vs?
0
kuehles blondes
(19.10.25)
Aa duyurunun eskilerinden kuehles, %70 toparlamak iyi bir oran fakat ev atmosferi seni iyice karamsar yapmış, umarım ameliyattan sonra bir sene içerisinde toparlarsın da neredeeen nereye diye tekrar bu duyuruyu okursun :)
+1
grimavi
(19.10.25)
İyileşmenin parçası olarak bir süre yas tuttum. Niye ben, niye şimdi diye isyan ettim. Üzülüyorum hala tabii, ama kabullendim bir yandan. Belli bir yaştan sonra depresif ruh hali de mi çok geçiyor, yoksa ben mi daha iyi baş etmeyi öğrendim, bilmiyorum ama kısa sürede normal hayatıma döndüm.
+1
auroraaurora
(19.10.25)
Birkaç ay önce deadlift yaparken yıllar önce olduğu gibi yine belimi sakatladım. 1 hafta yataktan çıkamadım, 1 ay evden doğru dürüst çıkamadım. Bisiklet sürerken yine incittim iyileşme süresi uzadı falan.. İkicinci ayın sonunda ağrı bitti nihayet yine spora başladım. Acı lineer şeklinde azalmadığı için o ara ben herhalde o anki acıyla ya da ona yakın bir şeyle hayatıma devam ederim gibi geliyordu. O zanla oturup dizlerimi dövmedim. Yürüsem yeterdi. Aktif spor yapmayan kim düzenli şekilde koşuyor ki zaten. Hatta sor etrafına 10 kişinin çoğu en son ne zaman koştuğunu hatırlamaz. Yürü yeter yani. Hiking yapmayıver nolacak. Kaç kişi hiking yapıyor ki, mutsuz mu sanki yapmayanlar.

Özetle yürümeyi hedefle. Yüzde 70 iyileşme de oran olarak iyi sanki. Yüzde 50 iyileşme yürümek için yeter gibi geliyor bana :)

Geçmiş olsun.
+1
beyfendi
(19.10.25)
Hersey olacagina variyor,
cok fazla kafa yorup üzülmemek gerekiyor,
sana fayda etmeyen beslenme aliskanliklarindan uzaklas.
+1
designer
(19.10.25)
aktif basketbol oynarken 2006 yılından ön çapraz bağlarımı kopardım ve hayatta en zevk aldığım şey olan spordan uzak kaldım. 20 kg aldım. ilerleyen süreçte çok nadir futbol oyanasam da, basketbolu bırakamadım ve sadece şut çektim.
2023 yılında minisküs parçalanması ile tekrar ameliyata girdim ve aynı anda ön çapraz bağlarım tekrar kopmuştu. sırf kızımla çömelip kalka bilmek, oyun oynamak için ameliyat oldum. 1 ayda ayağa kalkmam gerekirken dizim enfeksiyon kaptı. Aynı bölgeden 1 ay içinde 2. ameliyatımı oldum. Hayatta en zevk aldığım şey ve beni mutlu eden şey olan sporu bırakmak zorunda kaldım. 3 ay yattım. minisküssüz ve çömelmekte zorlanan bir insan olarak hayatıma devam ediyorum. kızımla oynarken zorlanıyorum. tek yapabildiğim spor yüzme ve bisiklet.

ayak kopmadığı sürece sıkıntı yok. ameliyat sürecinde günde 3 ağrı kesici ve yaklaşık 10 tane antibiyotik içtim. 2 ay boyunca karnımda kan sulandırıcı iğne oldum. çocuğum olmasaydı farklı olurdu. gerçekten acılarım yüzümden çok sıkıntı çektim. intiharı düşünür gibi oldum.

zor ama ne sıkıntı çeken insanlar var. kanser, ampüte, sürekli ağrılı hastalıklar vb. canını sıkma.
+1
mikahakkinen
(19.10.25)
çok çok çok geçmiş olsun.

yıllar önce el bileğimden benzer bir ameliyat geçirdim, çok ağrım vardı. ameliyat sonrası 1 yıl kadar ağrılarım devam etti ve şu an bir şey kalmadı eğer çok zorlamazsam, ağırlık kaldırmazsam. oluyor böyle şeyler. tek tavsiyem üzerinde düşünüp moralini bozmaman.
+1
deartheodosia
(19.10.25)
çok geçmiş olsun, bildiğin üzere bazı kalıcı/ölümcül hastalıkların insan psikolojisi üzerinde evreleri oluyor. 5 evre ben bunları yakınlarımda çokça görmek zorunda kaldım. hepsi de ölümcül hastalıklar sebebiyle.


geçmişte omurgam dolayısıyla çok sıkıntılı günler geçirdim ve inanılmaz ağrı kesiciler kullandım öyle ki ne karaciğer kaldı ne safra kesesi. bu durumu da toparlamak için ayrıca uğraştım. morfin falan gayet sıradan kalıyor kullandığım ağrı kesiciler arasında. tabi bunun esktradan kaza belası kaburga kırığı ıvırı zıvırı var.


şunu farkettim. insan başına geldiği zaman kesinlikle altından kalkamam, ben bununla nasıl yaşayacağım gibi şeyler diyor ama bir süre sonra çok da zor olmadığını, kabullenebildiğini farkediyorsun. eğer geçici bir süreçse oha lan ben geçmişte nelerle uğraşmışım, başıma neler gelmiş falan deyip geçiyorsun. bir de insan canı çok tatlı dayanıklı bir yapım vardır ama ne kadar çok ağrı sızı çekersen psikolojik olarak direncin o kadar azalıyor.(acıya dayanma eşiği demek istedim sanırım) ben aylarca inanılmaz ağrılar çektim, yataktan kalkamadım. yatakta bile yatamadım. yemek yiyemedim. çok çok uç noktadaki acılar. kaburga kırığı falan vız gelir tırıs gider yani. neyse böyle şeyler yaşayınca gün geliyor ufacık bir baş ağrısı bile seni zorlayabiliyor. hastalıkta konfor ve kafanın rahat olması çok önemli.


psikolojik yardıma ihtiyaç duyuyorsan bundan çekinme. mesela insan sürekli hareketsiz kalınca uyuyamıyor, uyuyamayınca zaman geçmiyor, zaman geçmeyince bire bin katıp düşünmeye daha da mutsuz olmaya başlıyor. ben beyin cerrahına demiştim ameliyat sonrası ben yorulamıyorum dolayısıyla uyuyamıyorum diye. bana bi ilaç yazmıştı ufak bi sakinleştirici gibi bişey. o ufacık hap bile benim konforumu çok arttırmıştı. ha bi ara kullandığım diğer ağır ilaçlarla tepkiye girip tavanda çiçekler böcekler görmeye başlamıştım ama ilaç saatlerini biraz kaydırınca düzelmişti. bu yazdılarımı tamamen yaşadıklarım ve çevremdeki insanların yaşadıklarına dayanarak yazdım. doktor falan değilim.


bunlara bir örnek vereyim. 5.5 ay palyatif bakımda kaldım annemin yanında. hastaneye girdiği ilk hafta çok kötüydü, ondan sonra ağrılarını sızıları fentanil vb kesilince ve güven altında olduğunu bilince kadın mutlu olmaya başladı. ölümüne üç saat kalana kadar o kadar çok olumsuz duruma rağmen mutlu ve yüzü gülüyordu. rahmetli anacığım tıp doktoruydu bu arada yani herşeyin net olarak farkındaydı, iki doktorla görev ihmali sebebiyle sorun yaşadık o ara ihmalden ağrıları sızıları çok artmıştı, başhekimle görüşüp sorunu çözemeyince sağlık bakanlığına ulaştım. bir hafta sonra sağlık bakanı bizzat hastaneye gelip baş hekimi görevden alıp gitti. ihmali buradan düşünün. bu arada aklınıza nüfuslu birisi olduğum falan da gelmesin. sadece net olarak yapılan ihmalleri, başhekimle sonuç alamadığımı hasta yakını olarak annemin doktor kimliğini de ekleyerek şikayet olarak gönderdim. zaten inanılmaz derecede sorun varmış bu bardağı taşıran son damla olmuş.


çok güzel bir andı. benim bişeyden haberim yok dışarda sigara içiyorum. birden çakarlı arabalar korumalar falan. bu arada başhekim merdivenlerin başına çıktı sağlık bakanı milletin elini sıka sıka merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. başhekimin elini sıkmadı, yüzüne bile bakmadı. sinirli sinirli yukarı çıktılar indiklerinde başhekim artık yoktu.
+1
Fodera
(20.10.25)
benzer hisler içerisindeyim. uzun süredir yüzme, egzersiz, ve dikkat etme ile yönettiğim skolyozum var. koluma ve bacağıma vuran ağrı, karıncalanma hissi ile bu sabah doktora gittim. doktor ameliyat gerekebileceğini söyledi. seneye japonya planı yapmıştım, ilk kez kendi başıma tatil yapacaktım yalan olacak muhtemelen.
+1
inheritance
(20.10.25)
geçmiş olsun.

inan bana herkesin hayatının bir döneminde benzer tecrübeleri oluyor.

2021'de covid olana kadar gerçekten çok sağlıklı biriydim. bütün check-up'larda doktorların mükemmel örnek diye gösterdiği o kişi bendim. 20 senenin üstünde spor geçmişi; ağırlık çalışma, calisthenics, yüzme, futbol, masatenisi, uzun yürüyüşler vs hayatımda hiç sigara içmedim, alkol de çok az ancak arkadaşlarla bir aradayke..

covid'i ağır geçirdim, iyileştim fakat sonrasında nabzım hep 100'ün üstündeydi. uzun mesafe yürüyüşü geçtim kısa mesafeleri bile yürümeye korkuyordum, nabzım 140-150'lere falan çıkıyordu. o kadar çok kardiyoloğa gittim ki, hepsi kalbin çok sağlam hiçbir şey yok yorumunda bulundu. tabi bu süreçte bütün sportif faaliyetlerime ara vermek durumunda kaldım. beloc verdi doktorların heps, ilk kullanışımda çok sevimsiz yan etkileri oldu ve kullanmak istemedim.

sonra bir şeyi keşfettim, yatış pozisyonlarında nabzım ayaktaki gibi anormal yükselmiyordu. bütün hareketlerimi yattığım yerde yapmaya başladım. yattığım yerde barfiks falan çekmeye başladım :) sonrasında tekrar beloc'a başladım, vücudum bu sefer ilacı daha iyi kotarmaya başladı. 1,5-2 sene bu şekilde kontrollü geçti ve sonrasında ilaçları tek tek bırakıp eski formuma döndüm.

siz de tekrar eski formunuza kavuşacaksınız. doktor %70 dese bile onun çok daha üzerine çıkabilirsiniz fizik tedavi ve kondüsyon çalışmalarıyla. -ki sporcu geçmişiniz var-

asla enseyi karartmayın. hayatta her şey olabiliyor, önemli olan başımıza gelenlerden maksimum fayda sağlayabilmek. spor yapamıyorsan oturduğun yerden daha çok kitap oku, yazılım öğren, ne bilim çalıştığın konularda kendini geliştir.

aslında en olumsuz gözüken süreçlerin bile dikkatli yönetildiğinde insanlara çok büyük faydaları olabiliyor. bunlara odaklanın.

tekrar geçmiş olsun. en kısa sürede düzeleceksiniz, sonra buraları okuyup "vay be ne günler geçirdim" diyeceksiniz :)

bak o zamanki duyurularım (o kadar karamsardım ki bir daha hiç normale dönmeyecekmişim gibi geliyordu.. )

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com
+1
makbur
(20.10.25)
(41)

Eşimle yaşadığımız son büyük tartışmayı yorumlar mısınız? (Evli ve boşanmışlara soru)

mahmuttt
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk. Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırı
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk.

Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırıyor çocuğa zorla saçına tokat takıyor.

O esnada ben koridordayım çocuk baba diye ağlamaya gözlerinden yaşlar gelmeye başlıyor. Tabi bu yüzlerce kere tekrar eden bir sahne olduğu için, artık benim tepemin tasa atıyor.
Gidiyorum içeri ağzımdan bir küfür kaçıyor dayanamıyorum çünkü sonra çocuğu alıyorum kucağıma o odadan çıkıp koridor tarafına geçiyorum.

Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var bu arada.

Bu gibi sözlerinden dolayı dün akşam çok gitmek istediği şehir dışındaki arkadaşına aile ziyaretini yapmayacağız dedim. Çünkü bana bu şekilde saygısız, terbiyesiz konuşan bir insana “hadi gidelim” dediği bir yere gitmek ona “Aferin” deyip ödül vermek gibi geliyor. Katlanamıyorum.

Bunun hazımsızlığı sabah da üzerindeydi diye düşünüyorum bu arada…

Çocukla bu olay yaşanmadan öncesi de var. Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum. Çünkü dün cumartesi tüm günü kendi Çekirdek ailemizle beraber keyifli bir şekilde geçirmiştik. Ve tüm haftayı da.

O da bugün kendi ablasına gitmek istiyordu. Tamam diyorum sabah annemle kahvaltı yapalım; öğleden sonra da ablana gideriz.

Sonra dönüp bana diyor ki annen kahvaltı yapmıştır zaten. Ben de o esnada öğrenmek için annemi arıyorum. Sonra bana diyor ki bana sormadan niye arıyorsun. Sonra telefonu kapatıyorum. O esnada annem geri arıyor. Ben de emrivaki yaparak yarım saat sonra seni alacağız diyorum kahvaltı yapacağız. Bu emrivakiyi yapmamın sebebi ise şu. Annemle çekirdek ailemi bir haftada sadece yarım gün bir araya getirmek bana göre bir yaşlıyı sevindirmek iyi bir şey. Çocuk için de bu ortamı görmesi iyi birşey bana göre. Ve eşim maalesef bu konuda ikna edemediğim için buna mecbur kalıyorum.

Sonra biz çocukla beraber hazırız. Onun giyinmesini beklerken diyor ki ben gelmiyorum. Çocuğu da hiçbir yere çıkaramazsın. Sen git annenle ne yapıyorsan yap. “ Annen neden aramıza giriyor” diyor.

Fakat konik olan annem çok nezaketli gariban bir kadın. Asla eşime karşı karşı bir gün bile en ufak bir kaynanalık yaptığı olmamıştır. İşine karıştığı asla yok, aksine sürekli annelik yapıyor. Bu arada çalıştığımız için beş gün çocuğumuza da o bakıyor.

Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor.

Sonra ben de çok ağır ağırıma gittiği için bir tokat atarak karşılık veriyorum. “Sen bana nasıl vurabilirsin” diye.

Sonra izin verdi ben çocuğu aldım ve anneme geçtim. O esnada kendi annesini aradım. Çünkü kendisi benden önce arayıp yanlı bir şekilde olayları anlatacağına çok emindim.

Annesine bu durumları açtım, konuştum. Annem de kadınla gözlemlerini paylaştı. Dedim ki ben bu olaydan sonra o eve hiçbir şey olmamış gibi gidemem ya siz kendisini çağırın evinize, çocukla beraber gelsin konuşun.

Bu durumu kayınpederime de paylaşın. Ya da siz gelin bir hafta burada hem çocuğa bakın hem de bu konuyu konuşun. Terbiye saygı sınırlarını aşırı bir şekilde aşmış durumda çünkü dedim.

Muhtemelen kayınpeder de arka planda dinliyordu.

Sonra kayınvalidem kayınpedere olayı durumu sansürleyerek anlatır diye durumu bütün açıklığıyla mesaj olarak Kayınpedere de yazdım.

Allah rızası için şu olayı lütfen bir yorumlayın. tecrübe deneyimlerinizle bana bir yol haritası çizin lütfen.

Teşekkürler.

İhtiyaç üzerine Ekleme:

annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
0
mahmuttt
(19.10.25)
Kendisini yetiştirememiş sözde iki yetişkin görüyorum. Arada olan gariban cocuga acıdım.
Bu anlattıklarında da ikiniz haksızsınız. İkinizin de ciddi şekilde düşüncesini davranışını değiştirmesi gerekir ama bu saatten sonra ve fiziksel siddet olaylarından sonra bence bu iş öyle veya böyle bitecek gibi görünüyor.
+6
dedeminhirkasi
(19.10.25)
ikiniz de haksızsınız boşanın kurtulun çocuğa da yazık, ayrıca hikayenin seninle ilgili olan taraflarını yumuşatarak ballıyarak anlattığın belli, niye kadın sürekli annen aramıza giriyor muhabbeti yapıyor?
+7
nahtoderfahrung
(19.10.25)
Saygı ve tahammül kalmamış geçmiş olsun.
+2
anon1m
(19.10.25)
Çocuk varken ayrılmayı kesinlikle düşünmeyin. Son çaredir o ve o aşamaya daha çok zaman var.
Ya ikinizin de saydığı bir aile büyüğünün hakemliğine gidin. Ya da bir aile terapisti bulun. İncir çekirdeğini doldurmayacak büyüklükte devasa sorunlarınız var sizin.
Ayrılın diyenler için de bir atasözü geldi aklıma. Bekara karı boşamak kolay gelirmiş.
-10
Mirket
(19.10.25)
selamlar, yaşadığınız bu sorun için üzüldüm ama her ne olursa olsun eşinize tokat atmanız çok yanlış. bunu geçtikten sonra eşinizin geçinmeye niyeti olmadığını, sizin anneninizle kendisini yarıştırdığını düşündüm. bunu sadece sizin söylemlerinize dayanarak söylüyorum karşı taraf ne der ne anlatır bilemem. sonuçta hakim de değilim avukat da ama her ne olursa olsun üzüldüm.
+2
Fodera
(19.10.25)
öncelikle ikiniz de psikiyatriye gitmelisiniz. bunu kardeşim hastasınız vs. diye söylemiyorum, lütfen kötü algılamayın. öncelikle kendinizi ve neyi tetiklediğinizi çözmeniz lazım. bu süreçte de ilaç desteği yardımcınız olur.

anneniz, arkadaşlar şu bu çok gereksiz bir çok yük edinmişsiniz. siz birbirinizle evlisiniz. o şunu dedi bu bunu dedi, yok annemle kahvaltı falan bunlar sadece ikiniz arasındaki ilişkiyi devam ettirirken yük olan noktalar.

merak etmeyin kimseye bir şey olmaz.

ortada çocuk var iki insan olarak o çocuğun sağlıklı büyümesini sağlamanız gerekli.

tokat vs. zaten rezalet bir durumdasınız. bunu kibarca ifade etmenin yolu yok.

ilişki sürdürmek zaten aşırı zor bir durum daha da zorlaştırmayın kendinize. bi antidepresan alın.

başkalarını unutun ilişkinize bakın.

sürekli ben haklıyım o haklı, ondan bunu esirgerim düşüncelerinden sıyrılın. önemi yok.

bizim düşüncemizin de önemi yok.

sakin olun.
+5
gurur
(19.10.25)
kadin tarafi cocugu coktan silah olarak kullanmaya baslamis. cocugu alamazsin, götüremezsin, görüstüremezsin... üstelik cocugun gelisimini, özgüvenini yaralayacak cirkin laflar ediyor, bunu yapmasindaki amac da kocasini yaralamak. babasinin oglu gibi laflari cocugunu ve esini eziklemek icin sarfeden insanlar bence anne baba olmamali.
ayrica cocugun sacindan memnun degilse götürüp kestirsin sacini yani, erkek cocuguymus madem, her sabah toka takip toplamaya calismak, sonra cocugu bu sebeple aglatip huzursuzluk yaratmak nedir?

"ben kadinim, tokat atabilirim ama sen erkeksin, bana tokat atamazsin" diye bir sey yok. fiziksel temasta bulundugunuz an cinsiyetin önemi kalmiyor, her ikisi de aile ici siddet. üstelik küfür de bir siddet formu.

esine misilleme yapmak icin hödük babasina iki yasindaki cocugun odasinda sigara icirten biri bu kadin. diger yanda sizin emrivakiler, haftanin 5 günü gördügünüz annenize haftasonu bile anacim da anacim diye gitmeyi dayatmaniz, problemleri cözmek yerine ödül-ceza gibi cok primitif mekanizmalar kullanmaniz ciddi sorun. kisilik olarak gelisememis iki insan görüyorum. aranizda saygi, tahammül ve sevgi kalmamis. bu artik bir evlilik degil. ailelerin bu cirkinligin icine cekilmesi de bircok acidan sorun. evlendiyseniz ailenizin kicindan düseceksiniz ya da evlenmeyeceksiniz. haftada 6 gün anasiyla görüsen koca da sahiden cekilecek dert degil.
bazen bosanmalar evliliklerden daha cok huzur ve mutluluk getirir. siddetin oldugu bir evlilikte bir saniye bile durmazdim sahsen.

evli ve cocuk sahibi demissiniz, ben bu iki sartin 1.5'una uyuyorum (gebeyim).
+5
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(19.10.25)
Abicim, hani o bosanmalarda cok duydugumuz "Siddetli gecimsizlik" tam olarak budur.
+3
thetruenorthstrongandfree1
(19.10.25)
ikinci evliliğini yapmış er kişiyim. birlikteliğinizde çok temel sıkıntılar olduğu açık, siz de biliyorsunuz zaten belli bir durum bu. ama benim anlamadığım sıkıntı yaşayıp anne babayı aramak nedir? kusura bakmayın ama bu yetişkin ilişkisi değil, nezaketle söylemek istiyorum ama 20 yaşında köy yerinde evlenmiş insanların sahip olduğu gibi bir ilişki mevcut. burdan sağlıklı bir ömür boyu birliktelik, mental olarak sağlıklı bir çocuk çıkması gerçekten çok zor.
+10
awlmi
(19.10.25)
Ben bekarim, sizin gibi medeni cesaret gösteremedim daha,

o cesareti gösterdiginiz saf duygulara dönmeyi denemelisiniz,

kendini yipratan seyleri karsiya anlat, oda sana anlatsin ve ilk günku gibi olamayi istediginizi soyleyin,

Cocuk herseyi gorur,duyar ve sizin hayatiniz, onunda tercihlerini belirler,

eşin stresi kaldiramiyor ve cocugada bunu yansitiyor, akli selim hareket edemiyorsaniz destek almayi deneyin,
ama siz, ana-babasiniz,akli selim olmalisiniz,bencil olamassiniz artik,

Egonuzdan siyrilarak birbirinize dertlerinizi pozitif kelimeler ile anlatmayi deneyin.
0
designer
(19.10.25)
Herkes çok olumsuz şeyler yazmış. Ben de ikinizi de haksız gördüm.

Bence çocuksuz bir kafa dinlemeye ihtiyacınız var. Ayrıca oturup konuşmaya. Gerçek düzgün bir konuşmaya. Hatta ben olsam baya ciddi ve yer yer kötü xor örneklerle konuşurdum. Kavgalarda boşanma lafının geçmesini hiç doğru bulmam ama bazen en kötüsünü de görmek göstermek lazım. Atıyorum adi Özlem. Derdim ki bak Özlem önümüzde iki seçenek var ya bu şiddetli kavgaya devam edeceğiz giderek dozu artacak ve bir şekilde boşanacağız ya da toparlamak için elimizden geleni kalbimizle yapacağız. Ben sana ve çocuğumuza iyi bir eş ve baba olarak elimden geleni yapmak istiyorum. Hayatın yükünü iki kişi omuzlamak istiyorum. belki şuan boşanmak sana iyi bir seçenek gibi görünebilir ilk başta ama işler senin için benim için olacağından daha zor olacak. Bütün evin yükünü market temizlik araba mevzuları herşeyı ama herşeyı tek yapman gerekecek. Ben sadece çocuğumuzla alakalı olan konularda yardımcı olabilirim. Sevgililer gününde ya da doğumgününde romantik bir hediye isteyeceksin ama benden sonra bu sefer cocukla herseyı dengeye oturtman cok daha zor olacak. Bak beni hala seviyorsun ya da sevmiyorsun bilmiyorum. Bazen saygılı cümlelerinden artık benı sevmedıgını hatta nefret DAHİ ettıgınj dusunmeye başladım. Ama ben seni hala seviyorum. Ve ilişkimiz için çabalamak istiyorum. Her zaman ailemizin direği olarak huzurlu yuvamıza seninle ve çocuğumuzla olmak istiyorum. Ama bunun için sadece benim çaba göstermem yetmez. Öncelikle cocugu bir silah olarak kullanmayı bırakman lazım vs vs vs.

Tabi bundan önce bence tokat için öncelikle özür dile. Cidden özür dile ve birkaç gnü daha dişini sık. Alttan al. Ortalık bir durulsun. 1 hafta fln. O şekilde konuş. Şuan eşinde haklı olarak tokatın siniri olduğu için herşey birbirine girecek. Ve ben olsam cidden bu boşanma seçeneğini de önüne koyar başına gelecekleri söylerdim. Ben boşanmış kadınların da aşırı mutlu olduğunu düşünmüyorum. Kadının toplumdaki rolleri çok fazla. İşte çalışıp kariyer inşa ederken bir yandan ev işleri bir yandan çocuktan kaynaklanan iş yükü. O yüzden hayatın yüküne dair bazı şeyleri hatırlatmak iyidir.

Ve bence eşin çok yıpranmış. Hiç bir insan boşanacağım mutsuz olacağım sinir krizleri geçireceğim sinir krizleri geçirteceğim diye evlenmiyor. Herkes sevdiği ve mutlu olmak istediği için evleniyor. Eşin bir şekilde çok yıpranmış. Ev iş çocuk ev iş çocuk bitmeyen bir iş yükü döngüsü. Hayatın yükü çok fazla omuzlarına binmiş. Ve bu yük altında okdr çok ezilmiş ki neyi görse duysa laf sokuyor geçiriyor bağırıyor sinirleniyor.

Bence eşin ciddi bir konuşma süreci sonrası toparlayabilir. Belki kendisine biraz zaman ayıracak birşeyler yapmak iyi gelebilir. Kendisine zaman ayırması derken evde tek kaldığında evi düzenlemesi temizlik yapması fln değil. Direk kendisi için birşeyler yapması.

Ve de tokatın karşılıklı olması birşeyi değiştirmez. Biz türk toplumunda kadın olarak şiddetin ortasında bir cinsiyet olduğumuz için, ben olsam ben de attığım tokada bakmaz sen nasıl bana vurursun bana vurdu fln derdim. Takıldığım tek şey olabilirdi. Ne yazık ki bu kültürel birşey. Yaşarken burda yazabildiğimiz kadar medeni ve olgun olamıyoruz ne yazık ki. O yüzden ilişkini toparlamak istiyorsan sen sana düşenleri yap da, öncelikle tokadın özüründen başlayarak ve uygun bir zamanda konuşup ona da kendisinin düzeltmesi için zaman tanıyarak. Zaten düzelirse düzelecek yoksa bu şekilde gitmez. Sizin de bir yerde kafanız atıp ayrılmak istemeniz muhtemel.
-2
mobydick
(19.10.25)
"Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum."

2 yaşındaki çocuğunuza haftada 5 gün bu kadının baktığını da yazmışsınız. Çok merak ediyorum çocuk yaparken böyle mi planladiniz mesela "Ee çocuğa da annem bakar bakıcı parası cepte kalır oh mis" ya da bakıcı tutmaya gücünüz yoksa o zaman neden çocuk yaptınız?

2 yaşındaki çocuğun enerjisine Eşinizin dahi yetemedigini zaten kendiniz de belirtmişsiniz. Peki yaşlı anneniz?

Anlattiklariniz 2 kişinin gecimsizliginin vs dışında çok daha temel problemler barındırıyor aslinda.

Çözüm odaklı bakarsak; eşinizle baş başa sakin kafayla her şeyi konusacaksiniz. Hatta bu görüşmeden önce bir kağıda birbiriniz hakkında hoslanmadiginiz her şeyi yazın, görüşmede de tek tek konuşun.

Bunların hepsini de çocuk için yapacaksanız. Yapamiyorsaniz bir an önce boşanın ki çocuğun da hayatı bir düzene girsin.

Umarım çocuğunuz için her şeyin en iyisi olur.
+2
makbur
(19.10.25)
birkaç haftadır neredeyse her haftasonu benzer duyurular ekliyorsunuz, çoğunda da amacınız size "haklı" olduğunuzun söylenmesi gibi geliyor. bunu duymak için de (@nahtoderfahrung +1) anlatımlarınız fazlaca yanlı geliyor. kendinizi pirüpak göstermeye çalışıyorsunuz.

eğer yanılıyorsam da ciddi bir iletişim probleminiz var demektir ki eşinize ve hatta eşinizin ailesine bir türlü bu iyi niyetinizi anlatamıyorsunuz. zira eşinizle yaşadığınız olayı sıcağı sıcağına kaynana ve kaynataya ayrı ayrı aktarmak istemeniz bence aşırı. onların yerinde olsam sabah sabah damat niye beni arıyor, mesaj atıyor der keyfimi kaçırdığı için de sinirlenirdim.

bir de çocuğun her şeyi reddedip, bağırması ve o durumda işine gelen ebeveyn hangisiyse ona yönelmek istemesi bence doğal. sizin buna gösterdiğiniz tepki ise abartı (hatta anlamsız gibi geliyor). zaten bu davranışınız da gününüzün geri kalanını şekillendirmiş.
+4
tnz
(19.10.25)
Uzun uzun yazamayacağım ama ikinizde haksızsınız+1 aranızı düzeltmenin yokuna bakın yoksa işin sonu avukat
İki tarafında fiziksel şiddeti doğru değil sırf bu bile yardımla çözülmesi gereken bir durum
0
basond
(19.10.25)
Çocuk iyi evliliği bozar, kötü evliliği boşar. Bunu bilerek anlaşmanın yolunu bulun. Yoksa çok da uzatmayın. Sonu boşanma olacaksa, ucunda bunu görüyorsan, ya şimdi ya 15 sene sonra.
+1
gabe h coud
(19.10.25)
İkiniz de haksızsınız, +1.

Karşı tarafın iyi kötü neyi yanlış yaptığını görüyorsunuz ama öz eleştiri için; "bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı" sorusuna eşiniz "annen kahvaltı yapmıştır zaten" diyor, kibarca hayır diyor. Ve siz bu cevabı kabul etmek istemiyorsunuz. Üzerine anneniz zaten haftada 5 gün çocuklarınıza bakıyor. Ortada gerçekten karşı tarafı bayan ve sizin farketmediğiniz bir durum var.

"Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var." Bu başlı başına başka bir duyuru konusu. Buna verdiğiniz misilleme ayrıca yanlış. Haklıyken haksız duruma düşüyorsunuz.

"Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor."
İlk olarak sinir krizine giren birinin üzerine gitmek çok yardımcı olmaz. İkinci olarak siz kimsiniz de kime nereye gitmesini ne yapmasını emrediyorsunuz. Çok istiyorsanız en başından tamam ben annemle kahvaltı yapmak istiyorum çocuk kimde kalsın diyin, planınızı yapın.

İki tarafın da sıkıntıları var ama amacınız çözüm bulmak, sorun çözmek değil.

my 2 cents:
-İki tarafta aklında olanları içinde biriktirmeden, sakin sakin paylaşmalı.
-Her konuda anlaşmak ve orta yolu bulmak zorunda değilsiniz. İnsanların sizin annenizle iletişiminizi kısıtlayamacağı gibi, kendi hayatına eşinin ailesini, eşi her istediğinde sokmama, görmeme, kahvaltı yapmak istememe hakkı olduğuna da inanıyourm.
-“yanıma hiç yakışmıyorsun" laf değil, altında yatan ne ise konuşmak lazım.
- tokat kısmına hiç girmiyorum, oturun siz kendi adınıza samimi olarak özür dileyin.
+2
archmage mahmut
(19.10.25)
evli değilim ama
hem haftada 5 gün annem bebeme baksın ---hal böyleyken nasıl kadınla haftaboyu görüşmemiş oluyorsunuz hiç anlamadım? ışınlayarak mı gönderiyorsunuz çocuğu?--
hem de h.sonu annemle birlikte kahvaltı yapalım, diye bir dünya yok...koca olarak bu beklentiniz aşırı saçma.

o dünyanın olması için mesela oldukça ataerkil yetişmiş bir aileden bir eşiniz olması (yani cidden "kız almış" olmanız) lazımdı. mesela benim dışardan gayet modern, çalışan kadın vs olan kardeşim esasen böyledir, "gelin ettik" gitti babasının evine sadece senede 2 kere yarım saat geliyor. ailem fazlaca ataerkil o yüzden kimse için tuhaf değil durumlar -ben hariç, benim kafam ayrı çünkü. neyse, gidip böyle birini "alaydınız" madem böyle bir evlilik istiyorduysanız...

ya da mesela annenizle eşiniz kanka gibi filan olmalı onu sizin "gariban" anneniz olarak değil kendi kankası olarak görmeli.

her türlü, bunu sorun etmeden yapacak (şehirli, modern, çalışan vs.) kadın sayısı oldukça azdır. cidden etrafımda 1 elin parmağını geçmez yani.

5 gün k.valiyeye çocuk bırakmış gelin bir de h.sonu onunla kahvaltı yapacak...bunu "olağan" görüyorsanız o da "anasının oğluşu" der size..işler çirkinleşir. bunu nasıl normal görüyorsunuz? siz hangi gezegende yaşıyorsunuz? kaynana yahu sonuçta, isterse melek olsun. hayret bişeysiniz.

ha eşiniz de çok normal bir insan olsa, zaten annen 5 gün bakıyor, biz birlikte azıcık zamana sahibiz, gel şöyle bir program yapalım der normal makul konuşulurdu. o sizin aileyle kendi ailesini yarıştırıyor, çocuğu götüremezsin diye pazarlıklar filan ,korkunç. burada da onun tuhaf kafasını görüyoruz bence.

eşiniz işine kafası rahat devam etmek, bakıcı parası vermemek, istediği gibi çocuğu geç almak filan türü konforlar için k.valideye çocuk baktırıyor evet, (e aynı rahatlıklar sizin için de var ama sizin anneniz, onun değil, ona minnet borcu çıkıyor, gıcık bir durum...). yüksek ihtimalle siz 2niz anneniz olmasa zaten çocuk filan da büyütemezsiniz de ortalama Türk gibi siz de ailelere güvenip yapmışsınız işte. sonra neden 20 yaşında evlenen köylü gibi aileler herşeyin içinde deniyor, kuzum aileler olmasa hayatta kalamıyorlar çünkü, ondan olabilir mi?

neyse, eş bu duruma karşı zaten öfkeli (kendi çocuğunu kendisi büyütemiyor) olduğu için pasif agresif şeyler yapıyor. bu model türk kadını genellikle olmasını istediği ama olduramadığı şeylere karşı böyledir. intibam bu yönde... çünkü olmasını istediği o şeylere layıktır aslında.

misal sizin mesleğiniz değil de x meslek birini istemiştir, k.valideye baktırmak değil yabancı dadı isterdi, ama oluyor mu bunlar. olmuyor. e öyle bir imkan yok.
enteresan şekilde yine aynı türk kadını bu imkanları sunmasını da eşten beklediğine göre (çünkü neden evlendik o zaman?) öfkeleneceği kişi sizsiniz...."yanına yakışmıyor"sunuz. (ya da kendi fikrince layığını bulamadığı için aslında kendinedir öfkesi artık bu kadarı psikiyatrist işi benim işim değil)

kısacası ne o sizin beklentilerinizi karşılıyor ne de siz onun beklentilerini karşılıyorsunuz...böyle anladım.

boşanınca aşırı iyi bir nafaka ev araba herşeyi vermeyecekseniz öfkelenir öfkelenir geçer, şu anda boşanmaz. tümden deli değilse, onu tek bir konudan bilemedim açıkçası.
kadının şimdi yükü 80se boşansa 180 olacak çünkü. küçük çocukla boşanmak kolay değil. çocuk tamamen kadına kalıyor. kadın daha toka takarken deliriyorsa yemez yani boşanmak. çocuk büyüdükten sonra bu durum değişir.

ha 1-kadının aileden filan durumu iyiyse 2-cinsel hayatınız kötüyse 3-size olan öfkesinin arkasında başka birisinin ilgisi de varsa, o zaman o boşar zaten.

sevgi nerede burada...
valla bilemedim. ortada seven biri var gibi geçmedi konu. birbirine tokat atabiliyorsan sevmiyorsundur , bencesi böyle.
+2
subcomponent
(19.10.25)
boşan diyenlere bakma sen kardeşim.
sorumluluk sahibi, çözüm arayan bir baba için çıkış yolu her zaman vardır.

Annenle olan bağını korumak istiyorsan, bunu eşinle çatışmadan değil, uzlaşarak yapmanın yollarını ara
-2
jamswety
(19.10.25)
Resmen sen haklısın diyelim diye acayip taraflı şekilde anlatmışsın ama evli bir birey olarak haksızlığın buram buram kokuyor.

Karının tek hatası çocuğa bağırmak ve sert davranmak. Bu büyük bir hata. Geri kalan her şeyde sen haksızsın. Böyle bir kocam olsa zevkle boşardım. Öyle bir boşardım ki boşadığım için aklıma geldikçe sevinç duyardım.

“Yaşlı zavallı anneciğin” ile zaten haftanın 5 günü görüşüyorsunuz sanki aylarca görüşmemiş gibi bir haftasonucuk kahvaltıcık diye küçültmeye gerek yok. O kadar yaşlıysa çocuk baktırmayın zaten orda çelişki var.
Tüm hafta içi çalışıp yorgun argın bir tek haftasonunu bekliyorsun ve o da ne? Haftasonu yine KAYNANA. Oldu mu yani kim kabul eder bunu? Bir de emrivaki yapmaklar geleceksin diye bağırıp çağırmalar.

Üf yazamayacağım daha fazla sinirlerim bozuldu. Evli çocuklu bir insan olarak bunları okuyunca cinnet geliyor bana. Gidip kocamı öpüp şükür edeceğim. millette ne adamlar var ya.
+2
Gradient_tabanlı_mor
(19.10.25)
haklı olduğun taraflar çok ama taraflı anlatıyorsan bilemiyorum. tokat işi çok yanlış. uç bir nokta. çocuğu bir yetişkine bırakıp 1-2 saat baş başa konuşmayı deneyin. iki tarafın da adım attığı bir konuşma olursa sürüyor öbür türlüsü zaten mahkeme.
0
summerjam0306
(19.10.25)
kanka boşa gitsin. sana tokat atma gibi bir şeye cürret ediyorsa ahlaksızın önde gidenidir. yanıma yakışmıyorsun falan ne demek. ben olsam dünyanın kaç bucak olduğunu çok fena gösterirdim ona. erkek ol ve boşa. hiç ılımlı olayım anlayış göstereyim deme. bu tipler öyle şeyleri prenseslik olarak adlandırır. acıma.
-1
archmeister8
(19.10.25)
Çocuğunuz çok muhtemelen normalde annesinin sözünü dinleyecekken, sizin vereceğiniz tepkiyi bildiği için huysuzluğu artmış.

Kadın gayet kibarca kahvaltıyı annenizle yapmak istememiş, üstelik başka arkadaşlarıyla olan planı “cezalandırmak için” iptal etmenize rağmen kibar davranmış yine, siz emrivaki yapmışsınız. Üstüne de odaya çekip “had bildirmişsiniz”, üstüne de kadını kendi anasına babasına şikayet etmişsiniz hem de annenizle bir olup.
Ya allah eşinize sabır versin. Bir kadını ne kadar bunaltabilirseniz o kadar bunaltmışsınız. Şiddet kötü bir tepki ikiniz için de, hele de evde çocuk varken haklı görmüyorum ama bir kediyi bile bu kadar köşeye sıkıştırırsanız, tırmalar.
+6
physcos physcos
(19.10.25)
Bitmiş okeye dönüyorsunuz. Boşa zaman kaybetmeden boşanın. Ben böyle evliliklerin devam etmesini ve devam etmesini tavsiye edenleri anlamıyorum. Mesela siz bu saatten sonra nasıl seks yapabileceksiniz ki?
Sizinki evlilik değil ev arkadaşlığı olacak.
İşte birbirinizi tam anlamıyla tanımadan 5 yıl evli kalmadan çocuk yapmamak bu yüzden önemli.
+1
dawsonscreek
(19.10.25)
ikiniz de anormalsiniz. sakın boşanmayın, başka insanlarla evlenip onların da başını yakmayın
0
benarrivo
(19.10.25)
karın haklı.

annenle her hafta sonu görüşmek zorunda mı? zaten annen haftanın beş günü evinizde görünüşe göre. zorla kahvaltı yaptırtmaya çalışıyorsun, kadın istemiyorken. sonra tartışıyorsunuz ve anne babasına ispiyonluyorsun. pardon sen nasıl bir yetişkinsin? onun kendi annesiyle dertleşmesi ile senin aileleri karıştırman ve onu anne babasına şikayet edip durman aynı şey mi? kadından fiziksel olarak da uzaklaşmışsın ki çoğu aldatmalar ve boşanmaların kaynağı yatak odası. tabii senin duygularını da anlıyorum bu noktada ama yanlış bir davranış. bunun dışında söz verdiğin geziyi sırf ceza olması için iptal ediyorsun, halbuki belki gitseniz eşin sana minnet duyacak ve aranızdaki buzlar eriyecek.

kadın yorgunluğunu ve bıkkınlığını çocuğuna yansıtıyor olabilir ama ne korkunç bir anne!!!! demeden önce kanını canını çocuğu için verebileceğini düşünüyorum ben, burada eşinin yanlışı aranızdaki olumsuzlukları çocuğa yansıtmak.

haksızsın.

edit: sondan başlayarak yorumları okumaya başladım, physcos physcos +1 çocuğun annesinin sözünü dinlememesi de babasının nasıl davranacağını bilmesi. üstelik gidip kadına küfrediyorsun yok yere.

edit2: hızımı alamadım, Gradient_tabanlı_mor +1
+3
deartheodosia
(19.10.25)
düzenleyemedim, eşinin “yanıma yakışmıyorsun” demesi de muhtemelen onu yatak odasında reddedip durmandan kaynaklı bir yorum.
+1
deartheodosia
(19.10.25)
Eşin senin her hareketini abartmış. Sen anne sevgisini biraz abartmışsın çünkü eşin sen değil, ona göre bu hafta nasıl geçti bilmiyoruz, sen de bilmiyorsun, belki farklı şekilde rahatlamaya ihtiyacı var. Evli çiftlerin her hafta sonu anne baba ziyaretine gitmesi bana çocukluktan çıkılamadığını düşündürüyor.

Burada sorun senin eşini görmüyor, ihtiyaçlarını (özellikle duygusal ihtiyaçlarını) fark etmiyor olman, ben öyle anladım. Çünkü bir kadın çocuğuna bu kadar basit bir şeyden öfkelenmez. Belli ki deli gibi dolu, ağzından burnundan taşıyor.

Her hafta sonu anneni görmeyin. Onun annesini de görmeyin. Yaşlı sevindirmek tamam ama önce siz önemlisiniz. Eşin bunalmışsa önce onu ferahlatmak zorundasın, annen ikinci planda artık bu hayatta. Çünkü sen bir kadınla evlisin. Anneni yok say demiyorum, annenle bu kadar sık görüşme, hele ki eşin iyi değilse eşini rahatlatmadan hiç görüşme.

Bir ailenin annesi mutluysa o aile her türlü mutlu olur. Bu anne senin annen değil eşin. Bir kadını mutlu edecek tek kişi ise eşidir arkadaşım, başka kimse değildir.
0
muhayyer divan
(20.10.25)
öncelikle boşanmayın bence. en en son çözüm bu olmalı.

biri demiş eşin çok yıpranmış çocuktan çıkarıyor diye yüzde yüz katılıyorum bu yoruma. siz el bebek gül bebek büyütülmüş olabilirsiniz gariban ananız tarafından ama çağ değişti şartlar değişti bi kez olsun karınıza sordunuz mu neyin var seni bu hale getiren nedir diye?

haftada beş gün anneniz bakmıyor mu çocuğunuza? bir de haftasonu neden annenizle vakit geçirme ihtiyacı duyuyorsunuz? benim kocam peş peşe iki gün kendi annesi babasıyla vakit geçirince üçüncü gün fazla geliyor istemiyor kaçıyor normal değil sizin anne bağımlılığınız.

biri daha demiş sizden yüz buluyor, çocuk annesini dinlemiyor. ikilik yaratmayın çocuğun hayatında. böyle böyle anne kötü oluyor.

eşinizle ciddi konuşun belli ki bir sorunu var. evden bunalmış olabilir işten bunalmış olabilir. hiçbir şey yapmamaktan bunalmış olabilir. mutlu bir kadın ne bunları size yaşatır ne de çocuğunuza. kendi ister annenizle hep buluşmak.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Boşanmak çözüm değil ben boşandım bu anne düşkünlüğünü çözemedim. Evliyken annesinden çıkmazdı şimdi de velayeti bende olan çocuk her dakika annesinde olsun istiyor eski eşim. Çocuğun okulu ödevi hak getire, kafaların değişmesi lazım. Haftanın altı gününü bir çocuğun babaanne ile geçirmesi normal değil. Çalışan anne çocuğu ile sadece haftasonu etkinlik planlayabiliyor onu da kayınvalide ile neden geçirsin?

Aranızda saygı kalmamış tokat, kötü söz vs. çok çirkin ama çözüm eşinizin kök ailesi olmamalı. Aile olan siz eşiniz ve çocuğunuz sorunun çözüleceği yer de sizin eviniz. Aranızda uzun uzun konuşun ve kesinlikle destek alın derim.
+1
cilekli pasta
(20.10.25)
annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
-6
🌸mahmuttt
(20.10.25)
Alışkın olduğum bir sahne gözümün önüne geldi.

Bana göre sen haklısın ama senin de bazı olumsuz davranışların var belli ki.

"yanıma yakışmıyorsun" lafı çok kritik, boşa söylenmez. Barışsanız bile buranın üzerine git.
Böyle bir kadına karşı yapılacak şeyler çok sınırlı. Ailelere haber salmakta da iyi yapmışsın, neyin ne olduğunu bilsinler, herkes kendine çeki düzen versin. Arada çocuk olduğu için alttan alan kişi sen olman lazım. Biliyorum içinden gelmeyecek ama yalandan da olsa git özür dile, çiçek al, hediye al. hevesle story atacağı mekanlara götür.

2-3 gün geçtikten sonra psikoloğa gidelim iyi gelir de (ilk başta genelde ret ediyorlar uzatma, ara ara lafı geçirerek ikna etmeye çalış).

ilişki sıklığını arttırın bunun çok faydası oluyor.
0
duyuruuser
(20.10.25)
geçmiş olsun.

anlattığınız ortamda en olgun kişinin 2 yaşındaki çocuk olması çok acı.

sizin iki eş arasında olan rekabet ve üstünlük kurma hevesini kırmanız lazım.
+2
galahad reloaded
(20.10.25)
Bir eşiktesiniz, sevginin vb durumların bittiği, olgunluğun ve birbirinizin kararlarına saygı duyma evresinin başlayacağı, aynı zamanda çocuğun durumunu da dikkate alarak normal insanlar gibi yaşayacağınız bir geçiş bu.
Bu durum biraz sürebilir, neredeyse her evlilikte oluyor, bir tarafın sakin kalarak kendini geri çekmesi lazım.
Zor bir durum değerlendirmek tabi size kalmış ancak bu eşiği aşsanız bile ben bu evliliği çok sürdürülebilir bulmuyorum mutluluk açısından, mutlu olduğunuzu düşünmüyorum.

İkinizin de haklı ya da haksız olduğunuzu da düşünmüyorum, sadece bir uyumsuzluk gözlemliyorum. bu tür durumlar bir kök sebebin tetikleyicisi, dediğim gibi bekleyerek ve olgunlaşarak, ya da bir bilene giderek bu sorunları çözebilirsiniz. Ama ne olur çocuğu bunlarla etkilemeyin.
0
va
(20.10.25)
Eşinizin çocuğa zorla toka takmasına sinir oldum çocuk ne istiyorsa onu yapmak çok zor değil herhalde. Tokası olsa ne olur olmasa ne olur.

Haftanın beş günü gördüğü kaynanasını herrr hafta sonu da kadın görmek istemiyor bundan daha doğal ne olabilir? Siz gidin görün, kadını niye peşinizden sürüklüyorsunuz?

Arayıp velisine şikayet ettiğiniz yeri okurken patladım kusura bakmayın :d evlisiniz ve çocuğunuz var ya aileleriniz niye bu kadar her şeyin içinde? Bir yuva kurduğunuzun farkında değilsiniz, üzücü.
+3
sadakatsiz
(20.10.25)
reyiz halen daha anne bağımlılığını göremiyorsun bir de anlayış bekliyorsun.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Acilen boşan.

çocuğu yapmış nafakayı garanti altına almış kadın sendorumu yaşatıyor sana.

''yanıma yakışmıyorsun'' kasıtlı bilerek düşünerek söylenmiş bir söz.
0
xu
(20.10.25)
yanıma yakışmıyorsun lafı neyin lafıymış onu bir aç.
seni mi beğenmiyor artık.
çok mu güzel kadın.
işin sonu aldatmaya varmasın sonra?
eğer böyle bir durum yoksa boşanma.
oturup güzelce konuşun. kadın biraz sıkıntılı sen daha mantıklısın.
en azından bu aralar biraz daha idare et.
sen bayağı darlanmışsın.
0
OgutucuRecep
(20.10.25)
ben ailelerin araya sokulmasini anlattiginiz sekilde yanlis buluyorum, kendi iliskimde kesinlikle yapmayacagim bir sey. bence evlilik iki kisi arasindadir. ama elbette tercih ve yetistirilme meselesi. siz nasil uygun goruyorsaniz.
cocugunuzu neden krese vermeyi, belki en azindan haftada bir kac gun dusunmuyorsunuz? 2-3 yasindan itibaren cocuklarin yasitlari ile oyun oynamaya ve ebeveynlerine ihtiyaclari var aslinda daha cok, anneanne/babaanne'den ziyade. ben bunun ayrica evliliginizi de degistirecegini dusunuyorum, zira eslerin de birlikte kaliteli zaman gecirmeye ihtiyaci var, simdi sanki anlattiklarinizdan daha cok ailelerle birlikte toplu bir evlilik gibi geldi kulaga. zira mesela cocugunuz haftada 2-3 gun krese gitse, haftada bir aksam annenizden cocuga bakmasini isteyip esinizle birlikte sinemaya gidebilirsiniz belki, bir yemege cikarsiniz? bu hali ile, evden ise isten eve, e anne zaten her gun cocuga bakiyor, bir de bir aksam da baksin istenmez. ben anlattiginiz yasamda bogulurdum diye dusunuyorum.
ayrica unutmayin, bu kadinla evlenmenizin bir nedeni var. bir noktada begenmissiniz, o donemde yaptiginiz her ne idiyse o donemde keyif almissiniz, onlari hatirlamaniz onemli, her ikinizin de. birbirinizi sevdiginiz donemi, birbirinizde ve birlikte sevdiginiz seyleri hatirlamak onemli. bu anlattiginiz programda bunlari unutup kaybolmak cok normal.
ancak elbette, dedigim gibi hem herkesin hayati, aliskanliklari bambaska hem de disardan konusmak daha kolay.
0
kassiopeia
(20.10.25)
Oncelikle cocugun yaninda esine kufur etmen muthis yanlis. Bu gibi hareketleri yapiyorsan esinin psikolojik durumunu sen bozmus olabilirsin.

Bunun disinda anlattiklarinda haksiz oldugun bir konu gormedim. Anlattigin davranislari hic uygun degil. Ailesine durumu anlatmakla iyi yapmissin. Esine saygisizlik yapan kadinla aile olmaz. Ayrica buradan tavsiye almani onermem, anne bagimliligiyla konunun alakasi bile yok.

Cocugu boyle bir ortama daha fazla maruz birakmadan bir sekilde cozersiniz umarim. Tam psikolojisinin oturacagi yaslar ve hep sandigindan fazla seyi gorur, hisseder ve anlarlar.
0
osssy
(20.10.25)
neredeyse aynı şeyleri yaşadığım için sizi çok iyi anlıyorum. anne bağımlılığı vesaire kimseyi dinlemeyin. eşiniz yokken anneniz vardı. anneye gidilecek. anneye gidilmiyorsa kimseye gidilmeyecek. bu kadar basit.

ancak ne olursa olsun sizi tek taraflı okuduk, sizin de kabahatleriniz olmuştur. karşılıklı tokatlar falan ne oluyoruz? iki tarafın da kabahati olmadan işler bu raddeye gelmez. bu noktada suç ile kabahati ayırmak lazım. suçunuz yoktur ancak mesele buraya gelmeden bazı şeylerin önlemini almanız gerekiyordu. örnek vereyim. ben boşanmış biriyim. boşanma sebebim eşimi gereğinden fazla serbest bırakmak. çocuktan sonra işini bıraktı, bir süre çocuğa baktı ancak çocuk okula başlayınca sürekli gezmeye başladı. okul tatillerinde de sürekli memleketine ailesinin yanına gitti çocukla. halbuki şimdi anlıyorum, bağırıp çağırıp evde oturtacakmışım. karşı tarafa müsamaha göstermeyi, bazen iyilik ya da saygı zannediyoruz ancak karşı tarafı kendi hatalarından da korumamız gerekiyor. gerektiğinde sesinizi yükselterek.

bu anlattıklarınız çerçevesinde sizin tek hatanız, şiddete şiddetle karşılık vermek olmuş. yanlış. yanlışa yanlışla cevap verilmez ve ne olursa olsun siz erkeksiniz, onun tokadı ile sizin tokadınız bir olmaz.
-4
co2s2
(20.10.25)
Eşin hafta içi çalışıyormuş, o halde hafta sonunda aile ile ecirmek istemeyebilir. Sizin zorlamanın saçma. Sizinle kahvaltı yapmak isteyebilir ama her hafta zorlaman saçma. Ayda bir normal. Ve bunu eşinle paylaşırsan kabul edecektir,kabul etmiyorsa o zaman haksız duruma geçer. Ayda bir de onun ailesine gidersiniz.
Bu arada sen anneni daha sil görmek istiyorsan kimse sana karışamaz. Git görüş ancak bebeğini götürme. Çünkü kadın zaten 5 gün yorulmuştur. Extra zorluk çıkarıyorsun..bal olsa yenmez her gün.

Eşine neden sürekli had bildirme derdindesin? İletişim kuramıyorum bu da ilk hatalının sen oluğunu gösteriyor. Saçını acımıyorsa al coxugu kalır,annesi yakala akala diyip oyuna cevir,coxugu yatakta ye,üzerine esini de at,onu da ..o anı geçir. Ama sen ne yapıyorsun küfür ediyorsun. Bence olayları idare etme sürecinde sorunlu birisin.
Kusura bakma ama eşinin haksız olduğu her noktanın öncesinde senin haklı davranışın olduğu için havanın büyüğü sende
0
hacirotti
(06.11.25)
(11)

Bu rüyayı sadece ben mi görüyorum?

yurtsuz john
Her gece rüyamda ya okulum uzamış ya da askerliğim bitmemiş görüyorum.İşte diplomam burada. Üni mezunuyum ben diyorum. Yoook sen daha liseyi bile tekrar okuyacaksın diyorlar. 30 küsur yaşımda liseye başlıyorum falan. Bir sürü eziyet.Nedir bu ya?
Her gece rüyamda ya okulum uzamış ya da askerliğim bitmemiş görüyorum.

İşte diplomam burada. Üni mezunuyum ben diyorum. Yoook sen daha liseyi bile tekrar okuyacaksın diyorlar. 30 küsur yaşımda liseye başlıyorum falan. Bir sürü eziyet.

Nedir bu ya?
0
yurtsuz john
(17.10.25)
Vallahi aynı ya. Defalarca böyle rüya gördüm. Üni. bitmemiş, lise bitmemiş, askerlik falan. En son ilkokula kadar düştüm:)
+1
nothing in my way
(17.10.25)
merhaba. sözlükte bunun başlığı vardı ya, çoğu kişiye oluyor yalnız değilsin. insanlar liseye dönüp yine mi matematik falan diyor, askere dönen de çoktu. ben şahsen ayda bir üniversiteden alınıp uzun dönem askere başlıyorum, ben yaptım asteğmendim lan ben, biterken teğmendim şu an en azından üsteğmen olmam lazım" diyip derdimi anlatmak için farklı farklı komutanlara koşuyorum, kimse inanmıyo, anlamıyolar. ranzalarda yatıyorum falan. hatta kendi kendime ikna oluyorum bunu da çek erin halinden anla falan diyorum. yılgın bir hoşgörüyle kaderimi kucaklıyorum.
+1
libertine
(17.10.25)
Yapamama yetirememe korkusu okul yıllarında seni çok derin yaralamış. Şimdi bilinçaltın bu yükü üzerinden atmaya çalışıyor kendini temizlemeye çalışıyor.

Naçizane tavsiyem. O yıllarda yaşadığın korkuları otur tek tek hatırla, o günlere o anlara git, o korkuları yeniden yaşa ve o yeniden yaşama esnasında bütün duygularını yüksek sesle söyle veya yaz. Yaz yaz yaz ne kadar ayrıntı hatırlıyorsan, kokusuna rengine kadar yaz. Yüksek sesle söylüyorsan bütün bu duygularını söyleyip bitirdikten sonra daha yüksek bir sesle "bütün bunları yaşadım ve o süreci bitirdim. Sınavlarımın hepsini başarıyla geçtim ve okullarımı bitirdim, bütün bu yaşadığım korkuları öfkeleri endişeleri ve bütün bunların yarattığı bütün kabusları terk ediyorum, bırakıyorum. Bıraktım, bıraktım, bıraktım" gibi, senin için "iptal oldu geçersiz oldu" anlamına gelen şeyler söyle. Kendine duyur. İçerisi duysun.

Geçecek emin ol. Bunu yap ki anksiyete gelişmesin ritim bozukluğu oluşmasın.
0
muhayyer divan
(17.10.25)
Ben de kendimi hep üniversite yurdunda görüyorum. En nefret ettiğim yer. Bir sebepten tekrar yurda dönmüşüm, oda arkadaşım varmış. Kabus.
0
gnosis
(17.10.25)
Dönem dönem ben de bu rüyayı görüyorum. Liseye dönmüş halde buluyorum kendimi, öff diyorum bütün matematik müfredatını unuttum, fen Bilimleri desen aynı. Şimdi kim yine sınava hazırlanacak. Dil bölümü mezunuyum, üniversiteyi iple çekerdim bir daha sayısal bir ders görmek zorunda kalmamak için. Sanırım kafam hala orada takılı kaldı. Çünkü o rüyayı gördüğümde ilk aklıma gelen şey içinde sayı geçen dersleri yine görmek zorunda olduğum :/
0
kullanicadi
(17.10.25)
eksisozluk.com

eksisozluk.com

eksisozluk.com

Ben de lise olanını görüyordum bir ara :) ulan diyordum türkçe olsa hadi neyse de almanca biyoloji bir sürü bok pusur terim. Yalniz bir yanda da hosuma gidiyordu ne güzel yine Lisedeyim diye :) zaten rüyada olduğumu farkettikten kısa süre sonra uyaniyordum, ama o sıkıntı stress rüyalar bile olsa boğuyordu resmen..
0
makbur
(17.10.25)
Askerlikten sonra defalarca görmüşlüğüm vardır rüyamda askere gittiğimi. Bir keresinde ikinci defa askere gidiyorum, birisi artislik yapıyor, öfkelenip diyorum ki; lan ben kaçıncı defa buradayım akıllı ol eziyet olurum sana.

2012'de mezun oldum. Bir şekilde 2019 senesine kadar tecil ettirdim askerliği. 2018'te bedelli askerlik yasasından faydalanıp 18 gün askerlik yapıp geliyorum.

Çok rahat askerlik geçermesine rağmen birkaç defa askere tekrardan gittiğimi rüyamda gördüm.
0
put it in your appropriate place
(17.10.25)
Mezuniyet sonrası uzun süre alttan dersim olduğunu vs. gördüm. Halen zaman zaman görüyorum benzer rüyaları. Yıllar geçti üzerinden cidden tuhaf.

Daha birkaç gün önce fizik sınavındaydım ve soruların hiçbirini bilmiyordum. Nerdeyse sıfırlık kağıt verecekken önümdeki çalışkan bir arkadaş kağıdını öylece gösterdi ve kopya çektim. Kendisine buradan teşekkürlerimi iletiyorum.

Ancak bin yıllar önce ağaçlarda gezen atalarımızdan kalma yüksekten düşme temalı rüyalar bi hayli görülüyor. İkisi de hayatta kalma mücadelesi olduğundan belki de.
0
bahçedekisandal
(18.10.25)
son finali vereli 15 sene oldu, ben de arada yarin sinav var ben hic calismadim kabusuyla uyanirim..

okulun bizde yaptigi tipik tahribatlar bunlar..
0
cooperr
(18.10.25)
cakmayazar
(18.10.25)
@cakmayazar

ekşisözlük linki vermeyelim lütfen. rejimin maaşlı trollerinin manipülasyon sitesi ora.
0
🌸yurtsuz john
(18.10.25)
(13)

musluk-vana sökerken kırıldı :(

makbur
duvardaki bölüm: https://eksisozluk.com/img/9go001xckırılan vananın ucu: https://eksisozluk.com/img/u229oa27ev annemlerin evi. biraz eski. duvara sıfır klozet, sifona su gitmiyordu. ben kesin aradaki hortumsu boru tıkanmıştır diyordum ki, şeytan dürttü sökünce vana'yı boşta açtım oradan da su gelmed
duvardaki bölüm: eksisozluk.com
kırılan vananın ucu: eksisozluk.com

ev annemlerin evi. biraz eski. duvara sıfır klozet, sifona su gitmiyordu. ben kesin aradaki hortumsu boru tıkanmıştır diyordum ki, şeytan dürttü sökünce vana'yı boşta açtım oradan da su gelmedi.

sonra evin ana su vanasını kapatıp, sifona giden vanayı -taharet musluğu da diyorlar- "boru anahtarı" ile kavrayıp çevirip çıkaracakken çat diye kırıldı. yani vananın ucunun bir kısmı bağlantı noktasında kaldı..

içine 2-3 kalın vidalar falan sokup kanırtarak çıkarmaya çalıştım ama bana mısın demedi. en uzun en kalın 2 mobilya vidasını tamamen yamulttum (o kadar güç uygulamadım ona rağmen çıkmadı)

şöyle hasarlı vida çıkarıcılar varmış;

www.youtube.com

bunlardan kullanan oldu mu hiç?

hayır yarın da erken işim var, daha da erken kalkıp bundan alıp yapacağım eğer tecrübe eden varsa. yoksa tesisatçı çağıracağım annemlere.

ekleme: hayır işin kötü yanı ana vanayı kapatmak zorunda kaldık evde su yok şu an -bu iş yapılana kadar da açamayız vanayı :))-
+1
makbur
(16.10.25)
Çok kötü geçmiş olsun. Bence zorlamayın usta çağırın tertemiz olsun bitsin
+1
artıküyeolmakistiyorum
(16.10.25)
hocam bir kaç fotoğraf atar mısın bir bakayım.

ilk önce borunun iç duvarında diş varsa orada manşon vardır.

rsrenerji.com

manşon kısmı sıva altında kalmış olabilir dolayısıyla sökülmesi zor olabilir. o yüzden kırılan vanayı çıkartmaya odaklanalım.

hocam sorduğun aparatın adı ters kılavuz. ters dişli oluyor sökme yönüne doğru sıkma işlemi yaparak söküyorsun.

bunu almaya gitmeden mutlaka fotoğraf çek hatta kırılan vanayı göster. muhtemelen normal tahaaret musluğu vanasıdır. 1/2 parmak olarak geçiyor internetten baktığım kadarıyla.

ayrıca su borusu demir ise plastik değilse seyyar pürmüz ile ısıt baştan. sonra ters kılavuz ile sök.
www.hepsiburada.com

nurgaz gibi markaların pürmüzleri var bütün nalburlarda bulunuyor ama ters kılavuz heryerde var mı bilmiyorum.

mörfi kanunları böyle maalesef. benim de hep böyle şeyler geliyor başıma. onu da yapayım bunu da yapayım derken evin yarısı takım taklavat doldu.
+2
Fodera
(16.10.25)
Dişlere zarar verirsen veya ev eski diyorsun, duvar içi boruda korozyon vardır mutlaka, zayıftır, o boruyu çatlatırsan, kallavi bir masraf çıkarırsın başına.
Bence baştan tesisatçı parasına razı ol. Yapardım ama vaktim yoktu falan de etraftakilere de.
+1
Mirket
(16.10.25)
@fodera

ev eski ama evdeki bütün su tesisatı yenilenmişti (evet demirdi borular ama bütün sistem şu an bildiğimiz plastik boru.)

ya o taharet musluklarının bağlantı uçları standart değil mi zaten? (daha önce 3-4 kere daha takmıştım farklı evlerde hiç çapını vs ölçtüğümü hatırlamıyorum) yani nalbur her türlü doğru "ters kılavuz"u vermez mi? (zaten 2 dk mesafede eve) foto çekip ekleyeceğim;

@mirket @fodera

"ters kılavuz" denen parçayla ana hattın dişlilerine zarar verebilir miyim sizce? sanki temiz iş şeklinde çıkarır gibi geliyor..
0
🌸makbur
(16.10.25)
hocam ters kılavuz varsa sorun değil. bulamazsan internetten almak zorunda kalırsan haliyle sıkıntı yaşayacaksın.

evet standarttır ama ters kılavuz alacağın için önemli. niye önemli. selamın aleyküm dedin girdin nalbura. usta bana bi ters kılavuz ver dedin. adam bi başylacak saymaya metrik mi withworth mü kaçlık olsun nasıl olsun. hebele hübele kalmaman için önemli.

1/2 parmak ustağğ deyip çat diye geçersin.


ayrıca vana bilezik şeklinde tam yuvarlak olarak kırıldıysa sorunsuz çıkartabilirsin ama içeride yarım ay gibi kaldıysa keski çekiçle müdahele etmen gerekebilir.


teflon bant al. evde varsa bile al. olası küçük diş zararlarında durumu kurtarırsın. bir de teflon bant sıkma yönünün tersine doğru sarılır. yani teflonu bi eline aldın. vanayı diğer eline aldın. teflon bantı vananın üzerine koy. elinle vanayı sıkma yönüne çevir . hah işte o doğrudur. terse sararsan vanayı sıktıkça teflon sökülür.
+2
Fodera
(16.10.25)
soz.lk (musluk son hali)
soz.lk (duvardaki bölüm)

@fodera

çok teşekkür ederim ya uzun uzun anlattın. çok muntazam kırıldı aslında yüzük gibi içinde kaldı bildiğin. (dediğin gibi tam yuvarlak)

teflon bant var evde. sarma tavsiyen için de teşekkür ederim (önceki bağladıklarımda hep bodoslama sarıyordum ben :))
0
🌸makbur
(16.10.25)
ters kılavuzun bazen bir büyüğü de lazım olabiliyor aklında olsun. sökülür ya çok sıkıntı yapma. ters kılavuza göre anahtar yoksa onu da al.

nalburda ters kılavuz buldun aldın. bi tane de taharet musluğu al eline aynen kırılan yer gibi ters kılavuzu sok içine bi bak sökecek mi ufak mı geldi büyük mü diye.

git gel yapma diye söylüyorum.

bir sıkıntılı mevzuu var. manşonu tutabilecek alana sahip değilsin. kırılan kısmı sökeyim yenisini takyım derken. manşonu borudan ayırma o zaman kırma dökme işleri çıkar başına ben olsam orasını kırardım. zaten alçı gibi bişey. kırar manşonu güzelce boru anahtarı ile tutar. sonra alçıyla tekrar kapatırdım. alan ufak olduğu için çok sıkıntı olmaz çat çat basar geçersin alçıyı. sonra bi zımpara tamam.
+2
Fodera
(16.10.25)
@fodera

sıkıntılı mevzu dediğin konuda, normalde zaten herhangi bir şey takarken baya kanırtmıyor muyuz? ben mesela taharet musuluğu falan takarken boru anahtarı ile kavrayıp takıyorum baya da güçlü çeviriyorum.

ters kılavuz ile girerken de benzer güçlerde, belki biraz daha fazla güç ile. bunu kaldırmaz mı diyorsun yani? bana sanki sorun çıkarmaz gibi geliyor ya. (bir de demin baktım oraya çok güzel oturmuş manşon hareket de etmiyor :))
0
🌸makbur
(16.10.25)
@fodera'nın cevapları harika olunca ben sustum da, sökmeye çalıştığımız yerde peşpeşe iki vida var. Biz zorlayınca hangisinin önce pes edeceğini bilemeyiz. Manşon önce pes ederse, fodera'nın dediği etraf alçıyı kırma işi işte o zaman şart olur.
+1
Mirket
(17.10.25)
@mirket

şimdi anladım demek istenileni; yani fazla zorlarsam plastik borudaki demir girişi (manşon) de sökebilirim, o zaman orayı kırıp tekrar manşonlu plastik boru eklenecek..

e benim elimde kalacak şey tesisatçının da elinde kalmaz mı? ne pis bir işe bulaşmışım ya, bir daha da sökmem musluk falan :))
0
🌸makbur
(17.10.25)
Abi, zaten o eve yakın nalburda ters kılavuz bulamayacağına bahse girebilirim.
Bu işler böyle. Herkes işini yarım yamalak yaptığı için neyi tutsan elinde kalıyor.
Çağır bi tesisatçı, kafan dinç olsun. Bence öyle yani.
+1
Mirket
(17.10.25)
makbur şöyle. dişli kısım sökülmez ama manşon ısı ile takılıyor. borunun manşona takıldığı yerden sökülürse o zaman işte sıkıntı.

korkma al eline bi çekiç. manşonu tutabileceğin kadar etrafı kır. alçıyla doldurmuşlar orasını. gidersin bi kilo iki kilo dökme alçı alırsın onunla doldurursun, üstten evdeki aletlerle spatula falan düzeltir zımparalarsın aynısı olur.

bir de şimdi normalde bin lira isteyeceklerse durum bu hale geldiği için üç binlira isteyeceklerdir.

aynen mirkete katılıyorum. günümüzde usta bulmak çok zor. hadi buldun işini yapacak mı kazık mı yiyeceksin ne olacak belli değil.

geçen istanbula gittim motorla, çat dedi debriyaj teli koptu. bir sene olmamıştır değiştireli. elimde kaskla motorsiklet tamircilerini dolaşıyorum. abi iki yüzliralık tele bin lira çeken bile oldu :D sonra birisi üçyüz dedi. aldım taktım yola devam :)
+1
Fodera
(17.10.25)
@mirket :)))

Sabah ilk iş nalbura gittim ters kılavuz dediğin gibi yoktu. Uzaktakine gittim onda da yok. Bana karaköy vs dediler, zamanım da yok zaten ve Tesisatci cagirdim.

Tesisatci geldi, ters kilavuzla denedi olmadı :)) cekicle 1 saat falan uğraştı parçaları çıkarmak için. Şu an oldu muslugu bagladi oldu görünüyor ama umarım hatta zarar vermemiştir baya cekicle güç uyguladı çünkü.

Tekrar Teşekkürler destek için @fodera @mirket sağolun varolun.
+1
🌸makbur
(17.10.25)
(8)

Artık duyuruya giresim gelmiyor

Rondak
Arkada dönen şeyleri görünce iğrendim. Sizde durumlar nedir?
Arkada dönen şeyleri görünce iğrendim.

Sizde durumlar nedir?
-1
Rondak
(10.10.25)
ne dönmüş?
+1
croswell
(10.10.25)
Bi şey döndüğü yok bu Rondak biraz ilgi orospusu sadece :)
+3
kizil karga
(10.10.25)
sezen aksu tartışmasına dönecek sanki
0
ruhlardan esinlenen karga
(10.10.25)
Nolmuş?
-4
Kahvedesu
(10.10.25)
Dünkü olay neydi öyle ya pes
-1
makbur
(10.10.25)
Arkada dönen sıkıntıyı biraz açar mısınız
0
ananiyimioguz
(10.10.25)
Dün geceki sıkıntı neydi öyle. Ekşi de gündem oldu
0
luluki
(10.10.25)
Ya bi allahın kulu da açıklamamış ne seviyosunuz boş muhabbeti.

Sanırım compumaster dün site ile uğraşırken login olan herkes compumaster olarak giriş yapabilmiş. İnsanların özel mesajlarına, silinen mesajlarına erişilebilinmiş.

Kimisi siteye hiç girememiş, başlık açamamış, yorum yapamamış.

Kimisi sözlük hesabıyla girişlerde sorun yaşamış.

Son ikisi hadi neyse de ilki ciddi bir olay geçmiş olsun.

Ayrıca zaten sözlükten de duyurudan da toplu kopuşlar oluyor dönem dönem, alıştık artık.
0
ananiyimioguz
(10.10.25)
(2)

JBL Tune 220 tws Bluetooth Kulaklık Pil Sorunu

cihsibbey88
Severek kullandığım ses kalitesi çok iyi olan kulaklığımın kulaklık içi pilleri 5 senenin sonunda şişti ve öldü. Pilleri değiştireceğim ama tr de hiçbir yerde yok. Eminönü karaköy tahtakale ve kadıköy de gezmediğim pilci kalmadı. Bulduğum en küçük piller bile uyumsuz oluyor. Tam ölçü pil gerekiyor.
Severek kullandığım ses kalitesi çok iyi olan kulaklığımın kulaklık içi pilleri 5 senenin sonunda şişti ve öldü. Pilleri değiştireceğim ama tr de hiçbir yerde yok. Eminönü karaköy tahtakale ve kadıköy de gezmediğim pilci kalmadı. Bulduğum en küçük piller bile uyumsuz oluyor. Tam ölçü pil gerekiyor. Ölçü ve pil kodu 040719. Sadece Aliexpress te var o da ülkemize göndermiyor. Tamam kulaklık 5 senelik ama pil dışında hala sıkıntısız ve ses kalitesi açısından yeni nesil kulaklıklardan bence daha iyi. Şimdi sadece yeni pil bulamadığımdan dolayı kulaklığım çöp mü oldu? Yardım edin be.
0
cihsibbey88
(10.10.25)
Onun pilini değiştirene kadar yarı fiyatında masraf yaparsın. Bence yeni al geç çok zorlamayacaksa
0
runaway
(10.10.25)
Bu tarz elektronik yerlerin mekanı bence Perpa. Perpa'da BBC elektronik vardı ben bir sürü abuk subuk devre kapasitor bms vs alıyordum bir ara.

Getirtirler, en azından nereden temin edeceğiniz konusunda yardimci olurlar.

Kulaklıktan çok memnunsaniz bence kesinlikle zorlayin pili, aynı markanın aynı modelleri bile çoğu zaman farklı olabiliyor.
+1
makbur
(10.10.25)
(3)

Evdeki tırt elektro gitar için amfi önerisi

ufoozgur
Yıllar yıllar önce aldığım, giriş seviyesi Aria bir elektro gitarım var. Bununla gelen 10 watt'lık bir amfim var. Ancak daha temiz bir ses ve düzgün bir distortion için daha iyi bir amfi almayı düşünüyorum. Düz apartman dairesinde yaşıyorum, o yüzden uçmak istemiyorum (fiyat olarak da). Önerebileceğ
Yıllar yıllar önce aldığım, giriş seviyesi Aria bir elektro gitarım var. Bununla gelen 10 watt'lık bir amfim var. Ancak daha temiz bir ses ve düzgün bir distortion için daha iyi bir amfi almayı düşünüyorum. Düz apartman dairesinde yaşıyorum, o yüzden uçmak istemiyorum (fiyat olarak da). Önerebileceğiniz bir amfi var mı?

Not: "PC'de prosesör falan kullan daha iyi" diyeceksiniz. Kullanıyorum da, ama düzgün bir amfim olmasıni da istiyorum.
0
ufoozgur
(05.10.25)
www.mydukkan.com

roland cube - micro cube'lere de bakabilirsin ama günümüzün en iyi minnak amfileri bunlar. gerçekten çok iyi.
0
makbur
(05.10.25)
ben bu dönemde telefondan kontrol edilebilen içine model yüklenebilen amfi alma taraftarıyım.

www.do-re.com.tr
Nasıl ses veriyor bakmadım ama zamanında bunların yazılımını almıştım (Bias FX 2) ondan memnunum. Amfiye (aslında bluetooth hoparlör gibi bişey) onu eklemişler içinde bir sürü amfi simülasyonu ve pedal var gibi düşün. Bence güzel, büyük boyları da var gidip çalıp ona göre karar vermek lazım.

bu arada Roland'lar bence de süper. Bende Cube 30x vardı yıllarca çok severek çaldım sonra bir şekilde bozuldu. Şimdi Boss Katana vs. serileri var ama onların akıllı özelliği var mı emin değilim.
0
nhk ni youkosu
(06.10.25)
hocam al bi Orange ya. bi daha mı gelicez dünyaya :)

www.do-re.com.tr
0
dorian greyfurt
(06.10.25)
(9)

Üşümemek - Üşütmemek istiyorum

yurtsuz john
Azıcık bir soğuk vursa hemen bağırsaklarım bozuluyor. Ekim ayı girmeden termal içlik giymeye başladım yine. Evde kışlık oduncu gömleğiyle oturuyorum şu an. Ben de kış ortasında içliksiz dolaşan adamlar gibi, mini giyen kadınlar gibi olmak istiyorum. Bıktım üşümekten.Hiç bir hastalığım yok. Kan değer
Azıcık bir soğuk vursa hemen bağırsaklarım bozuluyor. Ekim ayı girmeden termal içlik giymeye başladım yine.

Evde kışlık oduncu gömleğiyle oturuyorum şu an. Ben de kış ortasında içliksiz dolaşan adamlar gibi, mini giyen kadınlar gibi olmak istiyorum. Bıktım üşümekten.

Hiç bir hastalığım yok. Kan değerlerim gayet iyi. Zımba gibiyim.

Yok mu üşümemenin bir çaresi? Psikolojik yöntemler de olabilir.
0
yurtsuz john
(05.10.25)
Abi bu iş bence pSİKolojik. Ben dün şort, atlet çıktım yağmurda. Köpeği dolaştırdım geldim. Kendini maĞĞruz bırakırsan bu olay çözülür derim.
0
Shepard
(05.10.25)
Sana mükemmel bir tavsiye veriyorum. Üşüme ayaktan başlar. Parasını verip yün çorap alıyorsun. Pamuk değil. Direkt yün.
0
arbre
(05.10.25)
su ve rüzgardan korunacaksın. iç katmanda havayı hapseden içlik, kazak gibi şeyler olacak. kolların, belin ve paçaların lastikli olacak. kış ortasında mini giymek diye bir şey yok. çıplak bacak görünümlü kıyafet onlar.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(05.10.25)
Beliniz açık kalması ne gec en gündüz..ben uzun akletler bodyler alırım. Bende çok farketti, hep içime sokrarı sonbahar kışta
0
gadlemler
(05.10.25)
beslenme ile de alakalı bence. demir eksikliğin olabilir mi? kanına bir baktır derim

ıspanak ve pekmez tüket. avokado ve badem tüket.
0
art cat chocolate
(05.10.25)
ortaokul, lise dönemi zayıftım ve hep uzun kollu polar kazak vs türü şeylerle dolaşırdım. ünv'de vücut geliştirmeye başlayıp kütle kazandıktan sonra en soğuk havalarda bile uzun kollu bir şey giyememeye başladım, max tişört üzerine mont. 20 senedr böyleyim, kasım ortasına kadar denize de giriyorum.

vücut çalışıp da üşüyen hiç kimse görmedim. enteresan işler.
0
makbur
(05.10.25)
ben şu an evde şort ve tişörtle takılıyorum.

bi ara sık sık üşütüyordum. özellikle kafam üşüyordu. gece bere takıyordum. kafamda bir serinlik oluyordu. sürekli sıcak su torbası koyuyordum.

bi ara yüzmeye gittim dört beş ay kadar. ondan sonra üşümemeye ve hasta olmamaya başladım.

bir de uyku önemli, yeterince uyuyabiliyorum. onun da etkisi var bence.
0
santimantal
(05.10.25)
Yıllardır aynı şehirdeyim bu sene erken üşümeye başladım. Çift çorap spor ayakkabı giyip çıktım anında mideyi bozmuşum onunla uğraşıyorum. Normalde tek çok kalın bir kıyafet giymektense kat kat giyinirim özellikle toplu taşımada çıkarmak için. Çünkü vagon ağzına kadar doluyken kaloriferi sonuna kadar açıyorlar, insan terliyor. Alt ve üst içlik muhakkak ama yün değil. Çok kalın termal içlikler de terletiyor ince-kalın arası bir şey.
Yün çorap +1 ciddi fark ediyor.
Hemoglobin, ferritin falan normal çıktı ama çok üşüyorum ben de. Spor hak getire ama.
0
black holes in the sky
(06.10.25)
boynunu ört üşümezsin.
0
koela
(06.10.25)
(7)

Ofsayt avantaja bırakılmıyor mu?

makbur
Bu aksam gs bjk maçını izledim. Hakem çok benzer şekilde ilk yari Bjk'in ikinci yarı da gs'in kontratagini kesti.Şöyle, ilk yari gs hücum ediyor. Hücum eden oyuncu ofsaytta. Hakem o an bayrak kaldirmiyor (yeni kurala göre atak bitmesini bekliyor) bjk topu kapıyor ve kontraya çıkıyor. Yan Hakem bayr
Bu aksam gs bjk maçını izledim. Hakem çok benzer şekilde ilk yari Bjk'in ikinci yarı da gs'in kontratagini kesti.

Şöyle, ilk yari gs hücum ediyor. Hücum eden oyuncu ofsaytta. Hakem o an bayrak kaldirmiyor (yeni kurala göre atak bitmesini bekliyor) bjk topu kapıyor ve kontraya çıkıyor. Yan Hakem bayrak kaldırıyor ve orta hakem de maçı durdurup kontratagi kesiyor.

İkinci yarı nerdeyse birebir aynısı gs'a da oldu. İki pozisyonda da iki takım oyuncuları baya itiraz ettiler.

Ofsayt pozisyonu avantaja kalmaz diye bir kural mi var? (Habire bok pusu yeni kurallar ekleniyor ya)
0
makbur
(04.10.25)
İlk yarıdakini izlemedim
İkinci yarıda hakem ofsayt için düdük çalıyor ama Uğurcan degaj ile topu oyuna sokuyor. Yani avantaj vermedi ofsayt çaldı. Doğru karar yani
0
etna
(04.10.25)
@etna

Ee tamam işte tam da sormak istediğim bu. Top gs'de zaten oyunu kesmenin ne gereği var?
0
🌸makbur
(04.10.25)
Burada bugüne kadar yanlış bildiğimin farkında olmadığım bir cevap yazılıydı. Yanıltıcı bilgi paylaştığım için özür diliyorum. Doğrusunu paylaşan kullanıcılara da teşekkür ediyorum. Ben de aydınlandım.

(AI botları kınamamak lazımmış, insanın da emin olduğu bilgi gayet yanlış çıkabiliyor)
0
yadigar
(05.10.25)
@yadigar'ın verdiği bilgi doğru değil. endirekt serbest vuruş da avantaja bırakılır.

Bu işin doğrusunu yapan hakemler ofsayt bayrağı kaldıran yan hakeme "gördüm" işareti yapıp oyunu devam ettiriyor.

Dün de ofsayt olan pozisyonda hakem önce iki kolunu yukarı kaldırıp oyunu devam ettirdi. Top Sallai'ye ulaştığında oyunu durdurup ofsayt dedi. Bu zaten geçen hafta Arda Kardeşler'in 15 gün hak mahrumiyeti cezası almasına sebep olan olayın birebir aynısı. 15 gün hak mahrumiyeti çok önemli değil ama TFF başkanı o hakem hatasının kasıtlı olduğunu, bu işin peşini bırakmayacağını vs. söylemişti. Bakalım hemşerisine de aynı tarifeyi uygulayacak mı?
0
himmet dayi
(05.10.25)
peki hakem ofsaytı avantaja bıraksa, o andan sonra ayağında top olan oyuncu topa bi koysa ve gol olsa.

yani ofsayt verse endirekt vuruş olacakken, avantaja bıraktığı için direkt bir vuruş gol olsa

o gol sayılır mı?
0
kibritsuyu
(05.10.25)
futbol kuralları madde 12: ciddi sakatlık, şiddet eylemi, ikinci sarı kart eylemi gerektiren durumlarda ''açık bir gol şansı yoksa'' ofsayt avantaja kalmaz. bunun dışında serbest. yani ofsayt avantaja kalır.

örnek 1)bjk atak yapıyor; abraham, apo'ya ofsaytta iken çok ağır bir faul yaptı.
buna rağmen apo topa vurdu; karşıda osimhen ofsaytta kalmadan mert ile karşı karşıya kaldı.

- avantaj oynatıp, gs gol şansının ardından abraham kırmızı

2) apo, abraham'ın faulunün ardından yere düştü topa müdahale edemedi. hakem ofsaytı+şiddetli faulü net gördü fakat top uğurcan'a geldi. avantaj oynatmadan ofsayt+abraham kırmızı.

www.theifab.com

12.4 Disciplinary action
0
mutlu yillar sana
(05.10.25)
@kibritsuyu

Cevap: evet gol olur. İkisi farklı şeyler zaten direkt vuruş gibi düşünmene gerek yok. Sonuç olarak oyun devam ediyor ve normal akışta olan her şey serbest. “Avantaja bıraktım ama sen şut çekemezsin pas atman lazım” diye bir şey yok.
0
himmet dayi
(05.10.25)
(10)

"Akıllı İlaç" ile şifasını bulan tanıdığınız var mı?

yadigar
Bu son vaka ile 7 oldu. Kanser hastaları doktorlarının yönlendirmeleriyle "akıllı ilaç" tabir edilen, yurt dışı kaynaklı pahalı ilaçlarla deva arıyorlar. Şu ana kadar bana duyumu gelen tüm vakalarda hasta vefat etti. Kimisi 3. Dozu beklerken, kimisi 3. dozun akabinde, kimisi akıllı ilaç tedavisinden
Bu son vaka ile 7 oldu. Kanser hastaları doktorlarının yönlendirmeleriyle "akıllı ilaç" tabir edilen, yurt dışı kaynaklı pahalı ilaçlarla deva arıyorlar. Şu ana kadar bana duyumu gelen tüm vakalarda hasta vefat etti. Kimisi 3. Dozu beklerken, kimisi 3. dozun akabinde, kimisi akıllı ilaç tedavisinden fayda görmeyip sonrasında kemoterapiyle... Hepsi de savaşı kaybetti.

Benim aklımda da haliyle soru işareti belirdi. Belki de bana hep bu şekil denk geldi. Hiçbirinin etken maddesi yahut ticari ismini bilmiyorum. Sorum şu:

Birinci elden tanıdığınız, kansere yakalanıp da "akıllı ilaç" tedavisi ile kanseri yenmiş, 5 yıl içinde de tekrar etmemiş vaka var mı? Olumlu, olumsuz deneyim paylaşırsanız sevinirim. Sağlıklı günler...
0
yadigar
(04.10.25)
Şimdi benim babam 3. Dozdan sonra vefat etti.
Yalnız şunu eklemek lazım; kendisi daha kanser oldu, böbrek alınacak derken çok ciddi kalp sorunu olduğu görüldü. Ameliyat otelendi falan çünkü 5 yıl önce kalp krizi geçirmiş biri olarak kalp doktoruna en son 4 sene önce gitmisti. Günde 3 paket uzun kırmızı Marlboro içerdi.
Akıllı ilaç ile çok kilo verdi, zayifladi. Kalpi de zaten kötüydu, ablasyon gerekiyordu. Sigara icmeyi de birakmadi. Kalpten gitti.

Bunun aksine bizimle aynı dönem aynı ilacı kullanan kişi almaya devam ediyor. Bir sorunu yok.
Gene biz babama ilac baslayacakken aynı ilaci hastanede kullanan başka bir doktorla konusmustuk, o da bitirmisti bütün kürleri hatta.

Kısacası gördüğün üzere şifa bulan var.
Biraz akıllı ilaca da bağlı. Misal böbrek kanserinde aslında tekrar yapmamasi için kullanılıyor. Bazı kanserlerde ameliyat edilemeyecek kansere karşı. Yani bütün akıllı ilaç ve kullanım türü aynı değil.

Ben redditte bu ilaç için çok arastirmistim, çoğu insan mutluydu. Ama sana zaten onayi 5 sene önce falan verilmiş bir ürün için 5 yıllık vaka bulamam. Akıllı ilaclar çok yeni şeyler.
0
logisticsmanager
(04.10.25)
Şu anda irtibatım yok, kendisiyle konuşmuyorum ama 56 yaşında bir arkadaşım 8-10 sene önce (zamandan da emin değilim) meme kanseri oldu ve yanlış hatırlamıyorsam akıllı ilaç kullanmış, sonradan nüksetmedi, iyileşti. Bu var.
0
muhayyer divan
(04.10.25)
Bu arada şunu da yazmam lazım; ben bu ilacı hayvan gibi araştırdım. Ve fransizca/İngilizce kaynaklarda tiroide sıkıntı çıkardığını gördüm.
Babama bakan doktor tiroid değerlerini istememisti hiç. Ben özellikle dışarıdan yaptirdim ve değerler kötüydü. Sonra doktor he evet diyip tiroid için de doktora yolladı. Kısacası ilacin yan etkisini ben doktordan fazla takip ettim.
Bazen kendime bu doktor belki işini 1 ay önce yapmış olsa değişik olur muydu diyorum. Ilacin her yerinde tiroid değerleri takip edilmeli derken takip etmemek salaklık heralde. Neyse, yani tek olay ilaç da olmayabiliyor, doktor kalitesi düşük denk geldiyse de sıkıntı olabilir.
0
logisticsmanager
(04.10.25)
yakin zamanda almanya'da akilli ilaca gecip vefat eden tanidigim var.
akilli ilac ile yirtan tanidik yok malesef.

anladigim kadariyla konvansiyonel ilaclar artik tesir etmeyince ya tutarsa diye buna geciliyor, koca kari ilaci tarzi bisey gibi.
0
cooperr
(04.10.25)
rahmetli babamda kullanılmıştı yaklaşık bir ay kadar kullanıldı (hap şeklinde)ama akciğerlerinde ödem yaptığı için kesildi. ödem yapan o ilaç mıydı bilmiyorum ama doktor sonrasında kesti. biz pozitif bir etkisini görmedik. 2-3 ay sonra da babamı kaybettik. umarım sizin (hasta yakınınız var mı, sorudan öyle anladım) için faydalı olur.
0
exlibris
(04.10.25)
@logistics +1

Bahsettiğim arkadaşım tiroid tedavisi görüyor. Tiroid yan etkisi doğru olabilir.
0
muhayyer divan
(04.10.25)
@logistics

Ben doktorlarda da sanatçılarda olduğu gibi memur kafası olduğunu düşünüyorum, özelde bile çalışsa. Sadece salla başı al maaşı kafasıyla yaşayan, verilen direktifleri sorgulamadan, uyguladığı şeyi irdelemeden basıp geçen çok doktor var. Tam da bu yüzden güvenmiyorum modern tıbba.
0
muhayyer divan
(04.10.25)
Babamın 2021'de son evre akciğer kanseri olduğu tespit edildi. O zamanlar yeni yeni türeyen birşeydi, istatistiki olarak uyumlu çıkma ihtimali düşüktü ama uyumlu çıktı. Bu arada o dönem için 1,5-2 sene max ömür beklentisi vardı. Neyse bu ilaçları 3 sene kadar kullandı, durumu stabil devam etti. Sonrasında biraz kötüleşti, akıllı ilaç daha işe yaramıyormuş dediler ve kemoterapiye başlandı. Şimdilik çok şükür bir sıkıntı yok.

Babamdan önce bizim tanıdığımız başka bir kadın bu ilacı kullandı. 2020 civarındadır tahminim. "Artık gidici" gözüyle bakılırken bu ilaçları aldıktan sonra toparladı. kabaca 3-4 sene daha yaşadıktan sonra vefat etti. Bu kişiyle ilgili başka bir detay bilmiyorum.

Bu arada kür, doz vs denmiş ama bizimki bildiğin günde 3 kere yemek arasında alınan haplardı.
0
mbond
(04.10.25)
babam 75 yaşında, 4. evre akciğer kanseri. mart sonu sol akciğerde 5 cm'lik ana kitle, sırtında 5 cm'lik, sol karın kasında 3 cm'lik, sağ akciğer, lenfler ve vücüdunun türlü yerlerinde irili ufaklı bir sürü metastaz.. doktor arkadaşım pet raporunu gördü ve kesin bir dille olumsuz konuştu.

tabii burada kanserin türü çok önemli. akciğer kanseri 2 ana türe ayrılıyor; küçük hücreli ve küçük hücreli dışı. tür "küçük hücreli dışı" ise patolojide tekrar bir genetik teste giriyorsunuz ve kanser türünüzün yeni tedavilerle (akıllı ilaç) ne kadar uyumlu olduğu araştırılıyor.

eğer "akıllı hap" çıkacak kadar şanslıysanız bütün kanser sürecinizi her gün hap içerek kemoterapi almadan ve kemoterapi yan etkileri olmadan geçiriyorsunuz. (genelde çok az kişiye çıkıyor akıllı hap uyumu, piyango gibi. tabii ilacı bırakmanızı gerektirecek yan etkiler de çıkabiliyor bazen)

"akıllı ilaç" denilen koldan serumla verilen immünoterapi ilaçları var bir de. benim babam %35 uyumlu çıktı bu ilaçla. %1-49 arası uyum çıkarsa ilk etapta kemoterapi + immünoterapi tedavisi, %50 ve üzeri çıkarsa sadece immünoterapi şeklinde alıyorsunuz.

tabii önemli olan bu ilaçları aldıktan sonra çekilen ilk pet sonuçları. vücut nasıl tepki vermiş. (bu bahsettiğim test önemli ölçüde belirleyici oluyor, ama kesin olmuyor. bazen %50 üzeri uyumlu çıkanlarda işe yaramıyor, bazen de %50'nin altında çıkanlarda full uyuma doğru gidiyor.)

ancak hiç ümit kalmadığında bile, %0 ve hatta kanser türü "küçük hücreli" bile olsa, doktorlar bir umut bu ilaçları deneyebiliyorlar. çünkü bazen gerçekten bu halde bile işe yarayabiliyorlar.

benim babamda ise mucizevi bir şey oldu; akciğer'deki ana tümör ve vücuttaki bütün metastazlar sıfırlandı. sadece lenf nodlarında 4 mm'lik çok ufak bir şey kaldı. (bu şu anlama geliyor, çok yüksek ihtimalle immünoterapi %35'ten çok daha fazla bir uyum yakaladı babamın bağışıklık sistemi ile)

ayrıca denildiği gibi bu tedavi çok yeni bir yöntem. 5 sene öncesine kadar ömür boyu verilmesi gerektiği düşünülüyordu, artık 2 sene verilmesinin kafi olduğu görüşü var. (babam 1,5 sene daha alacak)

babam ilk pet çekimine kadar (her hafta) 9 kemoterapi ve (3 haftada 1) 3 immünoterapi aldı. kemoterapi baya yordu, kemoterapiyi bırakalı üç ay olmasına rağmen hala daha hafif etkileri mevcut. ama saçları vs çıktı, her gün yürüyüşünü yapıyor, morali vs yerinde. yazlığa getirdik mesela devam immünoterapi'lerini buradaki hastanede aldı. (toplamda da 7 oldu, gelecek hafta bir tane daha alıp 15 gün sonra tekrar pet'e girecek)

ayrıca yakın bir aile dostumuz da (akciğer değil ama ne olduğunu ben debilmiyrum) 3-4 yıldır yoğun savaş verdi ve bu akıllı ilaçlar sayesinde iyileşti.

yukarıda bahsettiğim gibi, hiç ümit kalmayan hastalarda da bir umut deneniyor. onlardaki düşük oran bu ilaçları kesinlikle başarısız yapmıyor.

ekleme: herkese geçmiş olsun diliyorum. kaybettiğiniz yakınlar için de sabır. çok zorlu bir süreç. hiç kimse böyle bir süreçle sınanmasın. ancak bilime, tıbba olan inancınızı sürdürün. bu tarz konular -bazen haklı sebeplerle de olsa- çok kolay manipüle edilebiliyor. işin aslını, astarını öğrenmeyi araştırmayı asla bırakmayın. hepinize kolay gelsin..
0
makbur
(05.10.25)
arkadaşımın babası ve annem akıllı ilaç kullandı aynı marka ve doz verilmişti , ikisini de 10 günlük yoğun bakım sonrası kaybettik malesef .
annem içerken ben de çok araştırmıştım ilaç henüz deneme aşamasında ve sadece yaşlı kanser hastalarında kullanılıyor diye duymuştum. Tabi insan o çaresizlik içinde bir umuda tutunuyor , ya iyi gelirse diye kullanıyor .
0
devilone
(07.10.25)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.