Daha önce duyuruda sormuştum ve ortasını almak dışında kimse yanaşmamıştı alttan üsten aldırma/inceltme olayına. Ama benimkiler çok dağınıktı ve hiç kabul edilebilir bir görüntüsü yoktu. Sizi dinlemedim ve kaş bakım setiyle güzelca alıp üstünden kalan yerleri cımbızla aldım. Kaşı aldım dediğimde ana kaş değil onunla bitişik olarak başlayıp alta üste doğru yayılan kaşımsı kıllar. Çok da güzel oldu. Arkadaşlarım da onayladı. Siz bağyanlar, bir erkeğin kaşını incelttiğini farketseniz ne düşünürdünüz? İnternette gördüğüm kadarıyla pek hoş karşılamıyorlar. Abartı bi inceltmeden bahsetmiyorum. Ana kaşa birazcık dokundum sadece. Ama çok çok dikkat edince alındığı belli oluyor gibi. Sizce öyle dağınık olmasındansa alınması daha iyi değil midir?

Evet tekrar söylüyorum aşırı bi inceltmeden değil dağınık kaşın düzeltilmesinden bahsediyorum.

Ha şunu eklmeyi unutmuşum: Annemin yanına gittiğimde öylesine muhabbet ediyorduk ve şu kaşlarını aldırsana kötü duruyor dedi.

Ben de en pozitif yaklaşabilecek insan bile durup dururken uyardıysa iş başa düşmüştür diyerekten daldım ve o da beğendi.

bir tarafta sadece bir disi kaldi artik. kuru mamayi cignemeden yutan bir hayvan oldumolasi, o yuzden simdiye kadar bir sorun yasamamistik ama birkac dis kaybi daha olursa mama yemek cok zorlasacak onun icin.

kedisi dissiz olanlar, siz napiyorsunuz? surekli yas mama mi veriyorsunuz? yas mama besleyici degilmis gibi geliyor bana hep.:/ bir de cok pahali tabi dogal olarak, nereden aliyorsunuz yas mamayi falan?

cocugum sokak kedisi ve disleri ilk geldiginden beri cok kotu durumdaydi. kirk farkli veterinerde kirk farkli cozum denendi ama en sonunda dis kaybini onleyemeyecegimizi, sadece yavaslatabilecegimizi kabullenmek durumunda kaldik. yavaslatabildigimiz de bu kadar oldu sanirim, ikibucuk yasindaki cocugum disleribi kaybetmeye basladi... bu da dislerinin aciklamasi olsun.

ediyorsaniz nasil? sokakta yuruyordum dun iki keditakiliyor, birinin on ayaklarindan biri havada duruyordu, uzerine basamiyordu. oylece kucagima alip veterinere goturemezdim. maalesef biraktim kendi baslarina. boyle bir hizmet falan yok degil mi sokak hayvanlari icin. parali olsun yaparim yani ararim gelip alsinlar vereyim ucretini. boyle birakmak cok zoruma gidiyor

Boşanmada eşlerden birine (kadın) ailesinden kalan bir mal var. Mal hisseli. Müşteri bulunmuş satılacakmış.
Evlilikleri süresince edindikleri bir de ev var. Ev de kadının üzerine.

Evi alırken, sonrasında adam katkıda bulunmamış hatta köstek olmuş. Evlilikleri boyunca iş kuracam falan filan diye kadının çalışıp kazandıklarının çoğunu çarçur etmiş. Kadının bileziklerini kardeşine vermiş geri almamış, bir çok şey yaşamışlar. Şimdiye kadar evi geçindirecek bir kazancı bile olmadı, hayal dünyasında yaşıyor diyor. Yalnız olsaydım bu evden başka yazlığım arabam da olurdu çocuklarımı da daha iyi okuturdum diyor. Yine de mal paylaşımı değişikliğinde herhangi bir işlem yapmamış. Yapsam kabul ederdi sanırım, o da biliyor zaten diyor.

Şimdi kadın boşanmak istiyor. Daha fazla katlanamayacağım adamla aynı sofraya bile oturamıyorum artık, çocuklar büyüsün diye bekliyordum diyor.

1. Boşanmada bu miras kalan mala ya da satılırsa paraya adam ortak olur mu?

2. Ev kadının kazancı aslında, her ne kadar kadın "olsun varsın artık" dese de yine de sorayım, kanıtlayabilirse (kanıtlarım istersem dedi ama nedir kanıtlar bilmiyorum) evi kadının alma durumu nedir?

3. Kadın, adam evlenir ederse çocukları zarar görmesin istiyor. Çocukların haklarını korumak için ne yapılabilir?
Evi çocukların üzerine geçirme dışında satamazlar şerhli bağış filan olabilir mi? Ya da başka bir yol var mı?

4. Boşanmanın malın satılamsından önce veya sonra olması fark eder mi?

Teşekkür ederim.

Gün içi ya da en geç ertesi gün öğleden önce Ankara'dan İstanbul'a resmi evrak ulaştırabileceğim bir kanal öneriniz var mı güzel topluluk?

mail at demeyin evraklar fiziksel.

Merhaba. Nüfus cüzdanımı yeniletmem gerekiyor, neler gerektiğini bilen birisi var mı acaba? Şimdiki nüfus cüzdanım sağlam, üstünde kimlik numaram bulunuyor. Yenileme sebebim resmimi değiştirmek. Sadece 5-10 vesikalık fotoğrafla gitsem herhangi bir nüfus müdürlüğüne oluyor mu yoksa muhtarlıktan da bir şeyler almam lazım mı? Teşekkürler.

Selamlar sözlük ahalisi, bir garip sorum olacak: 35 yaşındayım. Hayatımda hiç sigara içmedim, toplamda da sayılı nezle olmuşumdur. Çok uzun senelerdir de hiç kış nezlesi olmamıştım. Bu kış, sonbahardan beri kendimi hep korumama rağmen sürekli bir burun tıkanıklığı, sürekli ara ara artan öksürük sahibiyim. Yaz sonunda ağır bir boğaz enfeksiyonu geçirdim. Antibiyotik iğnelerle kendime geldim. 3 hafta önce de epey kötü oldum, ciğerlerim sökülüyordu, doktor akut bronşit teşhisi koydu. Ağır bir antibiyotik tedavisi gördüm ama hala gün içinde öksürüyorum sık sık. Şimdii, tabi ki doktora görüneceğim ama şimdi düşünürken aklıma geldi, bir danışayım dedim.

Evim, bahçe katı, toprağa basıyor ve Tarabya'da. yani nispeten serin ve nemli bir semtte. 2 senedir orada oturuyorum. Evde yaz rutubeti olmuştu bu sene. Kışın hiç bir şey yok ama yazın bölgenin nemli olmasından dolayı biraz nem problemi yaşadık. Şimdi benim bu öksürüklerimin, boğaz ağrılarımın vb evle ilgisi olabilir mi sizce? Isıyla ilgili bir problem yok. Fatura cebimizi yaksa da, biz kombiyi yakıyoruz, iyileşemediğim için bir türlü. Evimi çok seviyorum ama değiştirmeli miyim?

Bir de doğduğumdan beri evimizde hep kedi-köpek olmuştur ve ailede kimsede alerji yok. Şu an da iki kedim var bol tüylü. Acaba 35'imden sonra alerjim başlamış olabilir mi? Böyle bir durumun olasılığı var mı? Gerçekten ayda bir doktora gitmekten ve iş yerinde hastalıklı muamelesi görmekten çok sıkıldım :(

Ne dersiniz?

Şu entrynin en beğenilenler listesine girmesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

eksisozluk.com

burnumdan nefes alma problemi yaşıyorum ve son dönem bu iyice arttı.

az önce gene uykumda ağzımdan nefes alırken bir anda uyandım.
ve ilginç bir şekilde normal ağzımdan nefes alırken de nefesimde bir sıkışma vardı. hortumun ucunu sıkarsınız ya, yine su geçer ama daha zor geçer. öyle bir histi.

astım ne onu da bilmiyorum ama sanki böyle bir şeydi.
şimdi düzeldim gerçi ama acayip tırstım.

nedir bu olay ya

Bir ay evel migrostan trakya ciftligi diye bir markanin cam bardaktaki krem peynirlerinden olusan 3lu paketinden aldim. Rokforlu ve cedarliyi tukettik sonuncu olan duz krem peynire geldik. Actik baktik ustunde bezelye kadar bir küf var. Son kullanma tarihini gecirmemisiz ki daha 8 ay var. 2015in 9.ayinda bir tarih var kapakta skt diye. Saklama kosullarina da uyduk (4-20 °C arası diyor, biz buzdolabinda sakladik) kapagi acip hava almasina da sebep olmus degiliz zira plastik ambalaji acip metal kapagi kaldirinca karsilastigimiz manzara bu. Ihmal yok benim acimdan, bicak da surmedik. Neyse aradik bu firmanin telefonunu bir kadin acti. Firmanin/tesisin adini soylemek yok. Alo dedi dogrudan. Dedim gc gida mi orasi, evet dedi. Bir urununuzle ilgili sikayetim var, musteri hizmetlerine bunu iletecegim. Dedi ki oyle bir birimimiz yok, sikayet neydi dedi. Boyle boyle dedim. Ben size gida muhendisimiz fatih beyin numarasini vereyim ona iletin dedi. Dedim iyi madem baglayin. Dedi, yok baglamayacagim, ben size fatih beyin cep numarasini vereyim siz arayin konusun. Olur mu oyle sey hic falan dedim. Iyi oyleyse ben ileteyim sikayetinizi o sizi arasin dedi. Sikayetimi not etti iletecegini soyledi. Ancak arayan yok bir daha aradim nooldu diye sormaya. Ilettim ama aramadilar mi sizi dedi, bir daha soyleyeyim dedi. Sevinirim dedim kapadim. Hala arayan yok. Bu konusmalar cuma gunu sabah ve aksam saatlerinde oldu. Simdi ben ne yapayim. Ne oneriyorsunuz. Kufu siyir, peyniri ye demeyin kalbinizi kirarim. Hakkimi arayasim var, isik tutun yoluma bi akil verin.

evde can sıkıntısından komedi filmi arıyorum, bayasını izledim bulamıyorum önerilere açıgım maksat zaman geçirmelik olsun.

tadı yumuşak olsun. americano, mocha, cappuccino haricinde. soğuk içecek istemiyorum bu arada.

şimdi dün bir alışveriş merkezinde buluştum bir arkadaşımla.
yemek yiyelim dedik. arkadaşım shake shacker isimli bir yerin olduğunu ve çok methedildiğini söyledi ve oraya yöneldi.
şimdi bu uluslararalı firma, sanki herkes ingilizce bilmek zorundaymış gibi türkçe karşılığı olmasına rağmen menülerinin %99'unu ingilizce ile yazmış. "roasted onion/cheese/mushroom"," double x", "creamed with..." vs ifadeler doluydu her yerde.


sonra çay içelim dedik, bir kafeye geçtik. orası da ingiliz kültürü ile donanmış. tamam ama orada da çay aromaları, içecekleri tamamen ingilizce yazılmıştı. yani zannederseniz ki bir türk değil de ingiliz var karşılarında. tıpkı yukarıda bahsettiğim hızlı yiyim zinciri gibi.



şimdi, soruma gelecek olursam. yahu bu aptalca değil mi? bunlara neden müsaade ediliyor? neden türk yurdunda gibi davranmıyorlar?
bunlar hep görgüsüz, kendi çıktıüı kabuğu beğenmeyen "cool" vatandaşlarımız yüzünden değil mi?

ben neden starbucks gibi yerlerde sipariş verirken zorlanayım, tedirgin olayım, ateş üstünden oturuyor gibi hissedeyim ki?

yeminle kendime kızdım ben bu filmi bu zamana kadar nasıl izlememişim diye. kaçırılır mı böyle film ya, allah beni bildiği gibi yapsın.

şimdi böyle bir film önerir misiniz duyurucular. hani konu çok uçuk kaçık değil ama hayatın içinden, gerçekçi ama sıcak. little miss sunshine da böyleydi benim için. aradığımı tarif edebildim sanırsam. hayde bakalım

Bahşiş veriyor musunuz? Ne kadar? Ne kadar olması gerekir?

cinsiyet, yaş, tercihe göre şehir/üniversite ve ekonomik durum belirtirseniz sevinirim.

1 - neden yüksek lisans yapıyor/yapmayı düşünüyorsunuz?

2 - hangi bölümde yüksek lisans yapıyor/yapmayı düşünüyorsunuz?

3 - bitirdikten sonra akademik olarak devam etmeyi düşünüyor musunuz? devam edemezseniz ne yapacaksınız?

Selamlar arkadaşlar.

7.5 yıldır aynı iş yerinde çalışıyorum ve 2014 ortalarında ingiliz bir şirket, çalıştığım firmayı satın aldı.

O günden beri sürekli iş yükünü artıracak ve zorlaştıracak düzenlemeler yapılıyor ve yasaklar getiriliyor. Her gün yeni bir yasak getiriliyor nerdeyse.

Yaklaşık bir ayn önce hem bu durumu hem de ailemden birinin sağlığıyla ilgili bir takım sebepler nedeniyle gidip konuştum ve tazminatımı alabilir miyim diye sordum, cevap olarak, hakettiğim miktarın 25bin olduğunu ama bana 10bin verebileceklerini söylediler.

Bunu tabii ki kabul etmedim ve beni çalıştırmamalarının çalıştırmalarından daha iyi olduğunu anlamaları için uğraşıyorum o günden beri.

Yaklaşık 4 aydır sakallı çalışıyorum, dün, yeni işe aldıkları personel müdürü benden sakallarımı kesmemi istedi fakat kesmeyeceğim. Böyle bir şeye imza atmadım ben. Bunu isteme hakları var mı? Diretebilir miyim istediğim kadar.

Birkaç ay önce dövmelerimin görünmemesini istediler, bunu da kabul etmedim. Kaldı ki uzun kollu gömlekle çalışsam bile parmaklarımda bile dövme var, bu sebeple o iş zaten yaş.

Bunun dışında soracağım şey, mesai saatlerim 08:00-20:00 / 20:00 - 08:00 şeklindeydi. Şimdi bize bir kağıt imzalatıp bu çalışma saatlerinin 07:00 - 19:00 - 19:00 - 07:00 olarak değiştirileceğini söylüyorlar. Henüz imzalamadım. Bunu imzalamama şansım var mı?

Nefes alamıyorum artık.

Şimdiden teşekkür ederim cevaplar için.

(Ayrıca vardiyalı çalışanlar için 2 yılda bir sağlık kontrolü yapılması gerekiyormuş okuduğum kadarıyla, bana 8 sene içinde bir kere işe girerken yaptılar, bir kez daha yapıldı sonra. Yani burda bir açık var. Burdan yürüyebilir miyim acaba?)

selam, iki gündür sadece sağ omzum ve sırtımın sağ tarafı ağrıyor. tabii ki doktora gideceğim ama şimdilik yapabileceğim birşey var mı? ağrı kesici içmeden de geçirebilir miyim?

Dün arabamla sola otoparka (kipa) giriş yaparken karşıdan motorlu geliyordu. Ben hafiften arabanın burnunu uzatmıştım fren yaptı, ben de durdum yol verdim. Elimle geç işareti yaptım o da bana el kol yaptı. Sonra tamam devam et der gibi işaret ettim sonra bu motoru şöför kapısına dayadı hafiften geri gelerek sürttü. Ben de arabayı çizdin yürü artık dedim. Motoru biraz ileri aldı, ben de gideceğini sanarak arabayı vitese taktım tam gidecekken bu kapıyı açıp bağırmaya başladı. Tamam kusura bakma, arabayı çizdin bak yürü artık bişey demedim dediysem de bu coştu. Etraftan izlemeye gelen muhteşem kalabalık da bunu "tamam hadi bilader" falan gibi konuşarak çekiştirince bu iyice dellendi ve bir elim direksiyonda diğeri viteste, ayaklarım da gaz ve debriyajdayken tekme atmaya başladı. Lan noluyo demey kalmadan kapıyı iyice açmaya çalışırken menteşeyi kırdı (kanırdı). Ben arabadan çıktım, o arada bunun arkasında kadın ve bebek vardı onlar indi, zaten sığır bana ilk başta da "bebek var lan görmüyon mu" diye hönkürmüştü, ben de tamam kardeşim kusura bakma devam et demiştim. Ama etrafın gazıyla ve ben alttan aldıkça bu tam gaza geldi. ben git dedikçe yumruk salladı. En son ben de yeter lan deyip polisi arıyom hakkından onlar gelsin belanı benden bulma deyip aradım. Arkasından kadın sürekli çekiştirdi durdu bunu "hadi gidelim" dedi. Polisi arayınca bu kaskını maskını benim arabanın üstünde bırakıp tüydü. 2 dakika sonra polis geldi, olayı anlattım. O arada otoparkın güvenlikçisi gelip "herşeyi kamera kaydetti haberin olsun, davacı olursan yardımcı oluruz sen haklısın" dediler. Neyse hastaneye gittik darp raporu aldık. O arada birkaç avukat tanıdığı aradım, onlardan da "avukat tutup yüklü tazminay almaya kadar götüreceksen davacı ol" diye tavsiye geldi. Neyse karakola gittik ama 2 saat bekledim ifade vermek için. Bu arada bikaç yerle görüştüm, bekledikçe sinirim geçti, eve haber verdim böyle böyle diye. Velhasılı uğraşmak istemediğim için ve adalet sistemine güvenmediğim için, her ne kadar kamera görüntüleri ve darp raporum olsa da "davacı ve şikayetçi değilim uzlaşmak istiyorum" dedim (bu ifadenin ne anlama geldiğini ikinci emekliliği gelmiş polis emmi bana açıklayamadı). Sonuçta komiserden de "la madem şikayetçi değilsin buaray niye geldin" diye kaygın da yedik. Polise, en azından çağırın bu adamı, özür dilesin kaskını vereyim gitsin, ben mahkemelerde sürünmek istemiyorum dedim ama oralı olmadılar. Dünden beri moralim çok bozuk, başıma iş gelmesin diye adama karşılık vermediğime mi yanayım, karşılık vermeyip şikayetçi olmadığıma mı yanayım, bayağı kötüyüm. Ortada bu kadar büyütülecek bir olay yokken denk geldğim ve kaybedecek birşeyi olmadığını düşündüğüm bu manyağın yanına bu iş kar kalsın da istemiyorum, haberlerde hergün görüyoruz böyle hastaları. Öte yandan hazmedemedim bir türlü, ayağa çarık olmayacak adamlar böyle böyle başa sarık oluyor.
Şimdi :

1. Soru şu, siz benim yerimde olsanız ne yapardınız ?
2. Kafam çok bozuluyor, şu saatte bile kalkıp karakola tekrar gidip şikayetçi olasım geliyor ama kendimi zor tutuyorum (böyle bir hakkım kaldı mı onu da bilmiyorum ya).
3. Aynı adamın bugün yine olayın olduğu bölgede rahat rahat takıldığını duydum güvenlikçiden (belli ki polis onu ifadeye çağırmamış-halbuki ifadeyi alan memur "darp olduğu için savcılık onu buraya çağırır" demişti). Acaba araya birini sokup gel özür dile mi dedirtsem ?
4. İfadeyi alan polis de en az 3.500 lira tazminattan bahsetti, ha adam davayı kaybedince daha da çirkefleşir mi bilmiyorum. Sürünsün ibne deyip takır takır tazminat davası açsam ve meletsem mi bilmiyorum. Kazanacağım parayı doğrudan LÖSEV, EGV veya ÇYDD'ye veririm, o şekilde gelecek paraya el sürmem.

Buraya kadar okumuş olan zaten içinde bulunduğum kararsızlığı zaten anlamıştır. "okumadım kardeş durumumuz yoktu" bakınızı verecek ilk arkadaşa da selam olsun.

Stinging like a bee. (Arı gibi sokmak.)
Definition: Hurting somebody’s feeling.

Bir hata var mı?
Stinging yerine "sting" hurting yerine "hurt" mü kullanmalıyım?

baya bir baktım ama bulamadım, soruyorum o yüzden:

öncelikle kadınım. böyle temiz bir koku istiyorum, hani banyodan çıkıp krem falan sürersin gün boyu tertemiz kokarsın, saçlarını koklamaya doyamazsın ya, öyle bir şey. var mı öyle bir parfüm acaba? şimdiden teşekkürler :>

sesimi kaydedip , sanki bir yerde mikrofonla söylüyormuş efekti , yankı sesi vs uygulayabileceğim program var mı?

Derdime bir çare bulabilen olacak mı, davranışlar, söylemler, düşünceler çok çok çok fazla yavan geliyor. Düşüncemi rahat paylaşamıyorum, dinlenilmiyorum, dinleyemiyorum. Açıkçası nasıl anlatılabilir onu da bilmiyorum.

Konum İzmir. Böyle bir fikir var.

Henüz araştırıp soruşturmadım. Şu andaki piyasayı tam bilmiyorum. Geçen yaz bir iki yerden fiyat almıştım o kadar.

Önce size sormak istedim. Deneyimleriniz tavsiyeniz olursa çok sevinirim.

Öncelikle risklerini bilmek istiyorum.
Sonrasında zorluklarını.
Daha sonra da getirisini.

Ve elbette nasıl olsa güzel olur.
Alışılagelmişin dışında değişik konseptler sunmayı düşünüyorum.
Aklımda romantik, nostaljik, yüzüklerin efendisi vb konseptler var. Ne olsa alırsınız?

Şimdiden teşekkürler.

Edit: İşi yürütecek kişiler işi biliyor. Ben finansör ve bir iki daha şeyim.

duyurunun sevgili kadınları, güzellik uzmanları, süslüleri, deneyimlileri bu işten anlayanları...

saçlarını hiç boyatmamış birisi olarak artan beyazlarımın iyice sinirimi bozmaya başlaması nedeniyle, saçlarımı boyatmak istiyorum. yani aslında istemiyorum, doğal rengimi seviyorum ve bir kere başlayınca sürekli saç boyatmak da istemiyorum. bir de aynı tonu tutturabileceklerini pek sanmıyorum. ama herkes boyat artık şu saçlarını diyerek sinirimi bozuyor. kimi ara ara beyazlar karizmatik duruyor diyor, kimi bakımsız. ay bilemedim ben de.

şimdi size bir takım sorularım var.
1) saç boyatınca beyazların arttığı söyleniyor mesela bu doğru mu?
2) ilk boyayı illa kuaförde mi yaptırmak lazım? yani ben bir kutu boya alsam boyasam becerebilir miyim?
3) bu ışıltı attırma olayına ne diyorsunuz? acaba öyle bir şey bütün saçı boyamaktan daha mı mantıklı? onda da böyle koyu kumral saçıma çok açık bir şey yapar da saçma sapan bir şey olursa diye korkuyorum. rüyalarıma giriyor.

ne yapsam bilemedim?

"dergi, gazete, blog, forum facebook sayfa-grupları gibi …………. yayınlatabiliriz."

noktalı yere "mecralarda" yazmak mantıklı mı ya da ne yazılabilir?

hatun kişilerde olan göz altı torbaları ( tayyip gibi çift katlı değil kendini belli etsin yeter ) çok çekici geliyor bana.

garip mi?

bu filmi çok yapmacık buldum. cama formüller yazmak, princeton'da derslere girmemek, hayatına giren kadınla ilişkiye başlama safhaları, şizofreni hastalığını üzerine 'düşünerek' atlatmaya çalışması, tekrar okula dönmesi hatta sonradan ders bile vermesi, üstüne de nobel ödülünü alması gibi şeyler çok zorlama, Hollywood güzellemesi gibi geldi. Russell Crowe'un oyunculuğunda da muhteşem bir performans göremedim, bir şizofreni hastasının bazı fiziksel davranış şekillerini gösteriyor, o kadar. Bunu yapabilecek, hatta daha iyi yapacak bir sürü oyuncu vardır. Kadın oyuncunun performansı bile daha iyiydi bence. Siz ne düşünüyorsunuz?

Edit: filmle ilgili beklentimin oluşmasının sebebi imdb top250 de olması ve 8 dalda oscara aday gösterilip 4 dalda kazanması. tabi bunlar da Hollywood'dan besleniyor diyebilirsiniz ama yine de insan biraz kalite bekliyor :(

şu ana kadar kaç duyuruya cevap vermişim görebiliyor muyum?

iyi geceler sevgili tdk'lar,

amatör, satirik bir haber kanalı, akşam haberleri, haber programı vs için bir isim lazım bana. işte haftanın haberleri ve hiciv. bir nevi the daily show. yaratıcı bir isim lazım. sahte komik haberler için değil ( yani zaytungumsu bir yapı için değil). bildiğin gerçek haberlere hiciv giydirilmiş gibi düşünün. daha ağırlıklı politik gündem de diyebiliriz. aslında aradığım, sizden rica ettiğim tam bir isim bulmak değil, o ismi oluşturabilecek bu durumla alakalı kelimeler, terimler, harf oyunlu cin kelimeler vs önerebilirseniz mutluluktan öleceğim. tabi tam bir isim de önerebilirsiniz isterseniz.

tamamen sallıyorum fikir vermesi açısından, politokrasi, apolitika, sahte ajans (mesela bu örnek iğrenç, bunun gibi olmazsa ne güzel), beriki gündem, siyasi hulis, haber makara.

bu yukarıda yazdıklarım hep kötü örnek, klişe, komik bile değil. işte bu formatta ama güzel, yaratıcı bişiler arıyorum. çok basit ama etkili de olabilir, içinden zeka fışkıran bişi de olabilir. yardım edebilirseniz o kadar rahatlıyacağım ki. çok büyük bir engel şu anda bu önümde.

zekanıza, espritüelliğinize güveniyorum sevgili mad men'lerim.

kadının karşılıksız aşk peşinden koştuğu bi film hatırlıyo musunuz?

ben kadıköy kartal metrosuyla gidebilir miyim yoksa uzak mı kalır adliye? eğer öyleyse başka hangi otobüsle giderim?

Ey duyuru ahalisi,

Selamlasirken opusmekten hic hoslanmiyorum (su yanaklardan sap sup diye opusmekten bahsediyorum), maalesef -tabiri caizse- bizim akrabalar da yanaklardan sulu sulu opmeye bayiliyor... ozellikle ailenin yaslilariyla opusmemek icin ne gibi bir neden uydurabilirim ya da onlara ne gibi makul bir gerekce sunabilirim?

Ben mesafe koyup, opusmek istemiyorum diyebilirim aslinda, fakat olayi kisisel algilayip, sonra ailemin basini agirtirlar diye cekiniyorum. Ben ailemle ayni sehirde yasamiyorum, ben gittikten sonra da baslarina bela olsunlar ya da bu konuda bir sey duysunlar istemiyorum.

Elimizde oldukca genc ve yeni evli bir cift var. Bu cift esi hayatta olmadigi icin yine oldukca genc (48 yasinda) ve her isini yapabilen kayinvalideyle birlikte oturmak durumunda kaliyorlar. Burayakadar hadi normal diyelim, malum turk erkekleri anneciklerine asiktirlar. Aman yalniz birakirlarsa kurt kapar annelerini. Pekii bu genc ve yeni evli ciftin gece 11 bucuga kadar anneyle dip didibe ayni odada, seyretmedikleri bir televizyonun basinda, anneyi yalniz birakmamak icin oturmasi, sadece uyku bahanesiyle odalarina cikabilmesi normal midir? Benim ailem ve arkadaslarim fazla batili ve modern olduklarindan kesinlikle normal bulmuyorlsr bu durumu ve asiri tepki veriyorlar. Artik daha fazlasosyo kulturel cevreden insanin bulundugu eksi duyuruya, ozellikle kizlara soruyorum, boyle bir duruma ne kadar dayanirdiniz? Dayanamamak normal midir?

Not: annesinin oglusunun uykusu geldigi icin apar topar sevisip yarim bolum dizi izlemekten baska bir aktivite yapamiyor ciftimiz. Ama anne de anlayisli cumartesi ya da pazarlari cift tek basina yemege, dolasmaya falan cikabiliyor.

Merhaba,

2 haftadır laptop'ta bir yavaşlama vardı. Bugün bir takılma oldu, uzun süre de düzelmedi. Ben de açma kapama tuşuna uzun basarak kapatmak zorunda kaldım. Açtığımda disk taraması yapmak istedi, kabul ettim bu sefer onda takıldı. Sonra güvenli modda başlatmak istedim, oturum açtıktan sonra masaüstü yüklenmedi.

Böyle olunca bilgisayarı tekrar (ve tekrar) açma kapama tuşuna basarak başlatmak zorunda kaldm ve disk taramasını sorunsuzca yapmaya çalıştım. En sonunda, 5. denemede filan oldu. Tarama tamamlandıktan sonra güvenli modda oturum açabildim. Malwarebytes ile tarama yaptım, malware bulunmadı, 3 sorun bulundu, ilgili dizinleri karantinaya aldım. Sonra oturumu kapadım, bilgisayarı kapadım menüden, ve sonra normal bir şekilde açtım. Başlangıçta problem olmadı. Masaüstü yüklendi ama benim masaüstümden farklı olarak, default wallpaper ile tertemiz bir şekilde yüklendi. Kısayollarımın hiçbiri yok, yine default kısayollar var. Admin hesabımla giriş yaptığım halde dosyalarım da yok ortalıkta. Sanki misafir hesabıyla giriş yapmışım gibi görünürde, ama kontrol ettiğimde admin hesabıyla giriş yapmış görünüyorum.

Bir de kontrol amacıyla yeni admin hesabı oluşturup onunla oturum açtım ama yine aynı boş ve tertemiz masaüstü ve dosyalar çıkıyor.

C sürücüsünde "meltem" diye arama yaptığımda çıkan dosyalar var ama içine girince boş görünüyor, erişimim yok.

Merak ettiklerim şunlar:
1-Dosyalarımın silinip silinmediğini nasıl kontrol edebilirim?
2-Niye böyle olmuş olabilir?
3-Sorunu nasıl çözerim?

neydi? ingilizce. hep friends with benefits geliyor aklıma. çok ayıp.

Spoiler spoiler, adama ates eden kimdi ve niye etti, adamin niye gozu doldu?

Şimdi bilginiz var mıbilmiyorum ama zabıt katipliği için başvurduğunuzda sizden bilgisayar belgesi istiyorlar vs vs. tekrar yazmamak adına bir forumda sorup cevap alamadığımsoruyu aşağıya yapıştırıyorum, yardımcı olabilecek varsa sevinirim.



Şimdi arkadaşlar,

tabi ki de google da arattım. hatta bu konuda en büyük referans olarak da memurlar net i gördüm. Şimdi benim derdim şöyle,

Ben 2 yıllık mezunuyum. Örgün öğretim mezunuyum. Öğrenimim boyunca Temel Bilgi Teknoloji Kullanımı ve Temel Bilgisayar Bilimleri olmak üzere iki adet bilgisayar dersi gördü bizim dönem.

Ben okul başlamadan hemen önce yine üniversitenin yaptığı sınava girip, Temel Bilgi Teknolojileri Kullanımı dersinden muaf olmuştum. Dolayısıyla transkriptimde bu dersle alakalı not yok. AA BB yazan yerde Muaf olduğum için MU yazıyor ve ders sayısı kısmında - var.

İkince olarak yazdığım dersi yani Temel Bilgisayar Bilimleri dersini bizzat aldım ve BB ile geçtim.

Temel Bilgi Teknolojileri Kullanımı dersini bir kaç kaynakta belge yerine geçer olarak hep gördüm ama, Temel Bilgisayar Bilimleri dersinden hiç bir yerde bahsedilmiyor. Bu konuda kabul edilen derslerin neler olduğunu falan bilen eden var mıdır ki? Temel Bilgisayar Bilimleri dersi sayılır mı yani sertifika yerine. Ekte transkriptin fotoğrafını yolluyorum. Bi akıl verin.

Yarın da gidip adliyeye komisyona sormayı düşünüyorum.

postimg.org

Arkadaşıma transkript ve diploma alması için vekalet verecem. Ama arkadaşım yanımda yok. internetten biraz baktım vekalet veren için kimlik ve fotoğraf istiyorlarmış.ancak vekilin bilgileri hakkında bir şey yazmıyor. Vekil olacak kişinin hangi bilgileri gerekiyor.

Şimdiden sağolun.

Arkadaşlar iki işin seçimi hakkında sizlerden görüş almak istiyorum;

siz olsanız hangisini seçerdiniz,neden?
öncelikle yaş 26
1.şuanki işim 3k net maaş artı özel sağlık vs hepsi var,çalışma ortamı gayet rahat,şirket alanında lider,pozisyon uzman pozisyonu,yurt dışı bağlantısı var ileride orada yaşama ihtimali de olabilir belki

2.teklif edilen iş 5.5k maaş artı özel sağlık vs aynı yukarıdaki gibi,pozisyon bölge müdürü,sorumlu olanacak bölge güneydoğu anadolu,haftada en az 3 gün oralarda olacağım.yurtdışı olanakları yok ve çalışma ortamını bilmiyorum

lokasyon:istanbul bu arada

Görüşleriniz için teşekkürler

son 4-5 senede cikmis, ingilizce konusmayan ülkelerin filmleri arasında en begendikleriniz neler?

das leben der anderen'i seyrettim. evet.

liseliler pek bilmez, sezen cumhur önal isimli mükemmel bir adam vardır. müzik programı yapardı ve programında şahane müzikler çalardı. o zamanlar dilimizde "hafif batı müziği" olarak adlandırılan müzik türünün karşılığı günümüzde ne oluyor?

hatta abartayım. trt 2'de şevket uğurluer'in sunduğu anılarla müzik diye bir program vardı. şevket amca o programda şahane parçalar çalardı.

bunların türü ne olarak geçiyor?

selam kediseverler
cok cok soguk bir yerden bildiriyorum. dun aksam disari cikarken kapida iki kediyle karsilastim. apartman kapisinin acildigini gorur gormez miyavlayip kosarak bana dogru geldiler. ben de iceri girsinler diye kapiyi acik tuttum bir muddet. kenara cekildim belki benden korkuyorlardir diye. kapi onune gelip paspasa tirnaklarini batirmaya basladilar. ben pisi pisi demek icin uzandigimda geri kactilar. cok vaktim olmadigi icin mecburen kapiyi birakip cikmam gerekti.

bugun yine ayni kedileri gordum. ta on metreden kosa kosa geldiler kuyruklarini havaya kaldirarak. yine girdim ben. kapiya kadar gelip yine ayni hareketi yaptilar ve iceri girmediler.

acaba bir seyden mi korkuyorlar?
kapi arasina paspasi koydum. belki benden korkuyorlardir, ben gidince girerler diye.
hava buz gibi sogukken neden kapiya kadar gelip iceri girmek yerine disaridaki paspasta tirmalanmaya basladilar ki acaba?

Merak ettiğim durum. Kar zarar olarak düşünürsek; düğün yapmak karlı bir iş midir? Zarar ya da kar var ise bunun oranı nedir?