metal döküm olarak yapılabilir, tek parçada muhtemelen 600-700 tl arası bir maliyet çıkar

3d yazıcıyla birebir heykelciğini bile yapıyorlar onu araştırsana. tabi bu yöntem için önce adamı 3boyutlu tarıyorlar süpriz olmuyor yani :)

birde polimer kille uğraşan birileri yapabilir aslında.

HAHAHA çelik kapı 450:D:DD: harbi abi 600 nedir ya:D:D

özdilek avm'de ikizim diye bir mağaza var kişinin ufak heykellerini yapıyor ama fotoğraftan yapabilirler mi bilmem.

kendisi olsa yaparlar da.

hangi özdilek?

Topkapıdaki promosyonculara bak. mutlaka bulursun.

polimer kilden heykel yapanlar yapıyo bunu instagramda görmüştüm bikaç tane.

kavun karpuz yata yata büyür derler, göbekten bahsediyor aslında orada :D

bi de "iki karpuz bi koltuğa sığmaz" vardı sen @theseachange in dediğiyle ikisini mixlemişsin sanki bilinçaltında :)

demir tavında dövülür

at binenin kılıç kuşananın

ve sıcak havaları harmanlamaya çalışmışsın

sinemaya gidin, güzel bi kafede oturun, gizli gizli sigara içiyor mu öğrenin, yaşıtı birileri varsa yanınızda tanıştırın, arada boş bırakın, takıl sen deyin, görmek istediği bir yerler varsa gidin, kendi gidemeyeceği ama gitmeyi düşündüğü bir yer varsa yaşı tutmasa da götürün, manita durumları hakkında konuşun, sevin la kardeşinizi.

ilginç bulduğun yerlere götür. belki çocuğun da ilgisini çeker benzer yerlere gitmek ister. çıkmadan da sürpriz bi yere götürücem falan diye heyecanlandır. şimdi park bahçe müze dicem de o yaştaki çocuk parktan da zevk almaz heralde. ben de günde 20 saat oyun oynayan ve evden haftada bi kere çıkan bir salatalık olarak empati yaptığımda durumun biraz umutsuz olduğunu görüyorum... skyrim seviyorsa ordu müzesine, türk islam eserleri müzesine falan götürsene. tüfeng kılıç kalkan falan hoşuna gider belki.

kardeşinizin ileride nasıl alışkanlıklara sahip olmasını istiyorsanız, o yanınızdayken siz yapın. kitap okuyun mesela ya da spor yapın, bisiklete binin, tiyatroya gidin vb. tabi 20 günlük süreçte pek bir şey değişmez ama yine de deneyin. siz gönülden yaptıkça onun da canı çekecektir.

az çok anlamışsındır sen ve arkadaşların birlikteyken yanınızda olmaktan mutlu oluyor mu diye, gece sizinle beraber takılsın. döndüğünde -oluum şöle böle yaptık diyeceği şeyler yaptır çocuğa. mektebe götür dicem de abartmıyım :)

istanbul ise eğer miniatürk'e götürün. tuttuğu takım istanbul tkaımı ise maça götür. bi gece evde içki sofrası kurun.pes'e gidin. denize gidin. aktivite çok.

odadan kaçış oyununa götürün, çok güzel vakit geçirirsiniz. çıkışta da oturur bir yerde oyun üzerine konuşursunuz.

çocukları çocuk yaşlarından itibaren spora ya da sanata yönlendirmezseniz paylarına düşen internet ve teknoloji olur. sus payı olarak tabi. 15 yaş yine de geç bir yaş değil bu terbiyenin içine koyulmak için. aksine ergenlik yaşı, güzel bir yaş. o boşvermeye, yapmak istememeye, tembelliğe eğilimli olacak zaten. istemiyor diye bu tarz eğitimlerin içine koymaktan vazgeçmeyin, yetişkin olduğunda size dua edecektir. siz 20 i günü kurarmak için sormuşsunuz ama ben çocucuğun bundan sonraki geleceği için iki kelam edeyim. tiyatro***, bir enstrüman, güzel bir spor dalı tenis olur, basket olur biraz tuzludur ama başarı gösterirse ilerde burs kazanır. bu alanlardan birine sokun çocuğu, lise yıllarında bilgisayar ekranında vakit öldürerek, asosyal eğilimli, okuldaki bullying meselesine hedef olacak potansiyelde geçirmesin. kendisine bir şey katsın, hem kattığı şeyin ilerde ona ne kadar faydalı olabileceğini şimdi öngöremez ama yaşadıkça öğrenir. Belki de seçtiği alandan yürür, ekmeğini bile kazanır.
Ben biraz uzun vade için fikir verdim ama bu dediklerimi dikkate almanızı öneririm.
internet, bizim gibi çocuklarını yönlendirememiş, bilinçsiz ailelerin, alalade büyümüş çocuklarının sus payıdır. o vakitte çok şey üretebilir, öğrenebilir, gelişimlerine faydalı şeyler katabilir gençler.

Kafanızda asosyal gibi canlanmış ama aslında kısa vadeli çözüm gerekiyor gerçekten. Arkadaş grubuyla bir sorunu yok hep birlikte oyuna sarmalarının sebebi de biraz arkadaş çevresi, sanat sepet işleriyle ilgisi olmasa da yüzmeye gidiyor, satranç oynuyor. Burada yalnız ve onun yaş grubundan kimse yok o yüzden birlikte zaman geçirebileceğimiz önerilere ihtiyacım var.

vialand'e gidin

sinema
aşırı mısır patlatmalı cips ve içecek destekli film veya dizi gecesi (ne tarz film seviyorsa)
normalde tek başına gitmek isteyip gidemeyeceği yerlere götürmek +1
miniatürke falan zorla götürme kocaman adam olmuş, böyle bi şey var ilgini çeker mi diye sor. benim hiç ilgimi çekmemişti, güneşte minik oyuncak binalar.
odadan kaçış oyunu +1
oyun oynamayı seviyorsa bir ps kafede birlikte oynayabileceğiniz oyunlar hoşuna gidebilir.
bi kere asmalıda falan teraslı güzel bir yerde yemek yiyin değişklik olsun.

Çirkin değil

fiziği iyiymiş yüzü de "çok seksiyimmmmmmm" bakışı yapmadığı sürece fena değil. maalesef tüm fotolarda seksi olmaya çalıştığı için ancak 6/10

Valla oyle fotoğraflar koymuş ki yüzünü seçmek baya zor. Gordugum kadarıyla dudakları çok güzel. Yuzunu net görmeden bisey diyemem :) ama beğendim bunlara bakarak

Güzel.

bir boyle guzel olup bu kadar sacma poz verebilir mi ya.
yapma iste bunu yapma.

Fizik ve yüz olarak çok kötü ,
Hatunun fotoğraf full şişirme
Afedersin yolda görsem bakmamı geç laf atsa 1 tl verip geçerim
Vücudu fit degíl ,zayıflıkla güzel vücud olmaz, gögusler sekilsiz, kollar bedene gore kalin (belliki spor hic yok), bacaklar cok ince kemik sadece (erkek halimle benimkiler daha güzel)
Suratida full makyaj su tutsan volkanlar ortaya cikar.

Alin size kadin, abazaliktan nevriniz donmus suna guzel diyorsunuz ya
(git:www.self.com )

bence güzel.
fiziği ise çok çok çok güzel.

edit: güzel değilmiş gözlüğü çıkarınca. fiziği güzel. evet.

Güzel. Fakat beli Vücuduna göre Orantısız. Ama iyi yine de

hiç normal

bence fena değil. ama pozları gerçekten berbat.

iyi bence ama pozlarını beğenmedim

sıradan.

tam benim tipim

güzel

vücut iyi de yüzü güzel değil ve bakışlarından aptallık akıyor. tipim değil.

kızın yüzü nerde lan?

güzel

Gayet güzel hatun kim ki bu

sokakta görsem "aa ne güzelmiş" derim ama şu pozlarla dünya güzeli olsa da güzel gelemiyor gözüme.

her türlü.

Taş gibi hatun. Sevgilin mi

Taş gibi hatun. Sevgilin mi

jailbait?

Yuzunun gözüktüğü bir foto bulmak icin cok cabaladim. Fizigi guzel.
Ayrica dunyanin en berbat gunes gözlüklerini secip secip fotograf cekilmis onlarla. Fizigi cok guzel ama genel olarak aptal bir stili var.

Asil soruya cevap:
Cirkin degil diyebilirim en fazla, bu kiz guzel diyebilecek bir guzellik yok.

yan profil görünmüyor ama bence güzel.

Farkli bir tip

Saygi duydum

beğenmeyene tik yok panpalar, ona göre cevap verin.

devilred yanılıyorsun.

daş gibi, sen misin?

güzel bir kız çocuğu evet. bir de kadın gibi davranmasaymış, seksi olacağım diye kasmasaymış daha güzel olurmuş.

ağzı yamuk ve çirkin.

şimdi kadın kullanıcı arkadaşlardan özür dileyerek hemcinslerime malum soruyu yöneltmek istiyorum;

olum 'verse götürmez misiniz?'

bak yine terbiyemi çok bozamadım :D neyse sonuç olarak çok güzel biri olmasada gideri var duruyor. 21 yaşında filan herhalde birkaç yıla iyice serpilir zaten.

@mama lover shake me, gidip yael stone'un daha güzel fotoğrafları var. burada çok belli olmuyor çekiciliği :) kafa karıştırır.

Güzel ama çok kasıyor.

ne olursa olsun vucudunu böyle pazarladığı için çok itici.

ultra zayıf, beğenmedim kere beğenmedim.

tik?

Normal bir tip. Gerçi bana 2 vermişlerdi ama benden güzel tabi asfsdg

Normal

4 gün de durur 1 hafta da durur ama suyunu kaybedip kuruyacağı için çok da lezzetli bir şey olmaz.

Dayanır hocam, atayım deme sakın

pişmemiş kırmızı etin bile süresi 3-5 gün diyorlar. pişmişini öyle 1 hafta falan imkansız. renk değiştirir zaten. buzlukta saklamak bir çare değil. yarın yiyin gitsin.

ben kalan eti buzluğa atıp, daha sonra minik minik doğrayıp çorbaya atıyorum.

@herospower yalnız pişmiş besin pişmemişten daha çok dayanır. pişmiş et 1 hafta bile dayanır.

yapılan yemeği en geç ertesi gün tüketeceksek buzdolaplarımızı atalım gitsin...

@littlejack bana uyar.

pinterest.com'da güzel şeyler oluyor. oraya bak ilham al.

katy perry posterleri as.

halilari kaldir.

esyalarin yerini degistir.

lambanin rengini degistir. beyazsa sari sariysa beyaz yap.

pinterestte home, room ideas gibi kategorilere göz at bence

tüm mobilyaları beyaza boya

Şurda iyi fikirler olabiliyor: www.buzzfeed.com

Örnek:

www.buzzfeed.com
www.buzzfeed.com
www.buzzfeed.com

Ekleme: Arada Tchibo'dan ilginç şeyler çıkabiliyor: www.tchibo.com.tr

bütçe oluştur sonra ikea'ya git.

bu duyuruyu ikinci acisiniz, aksam acsaniz daha cok cevap alirsiniz simdi actikca gerilere dusuyor sorunuz.

Yok hocam ya ev planım yoktu öncekinde cidden cevap da gelmedi Zaten. Eğer buna da cevap gelmezse silerim akşam açarım

silin aksam acin da site kurallarina gore silinebilir onu diyorum...

www.pinterest.com

buradaki örnekleri inceleyerek başlayabilirsiniz.

ilk olarak yapmanız gereken hakim renklere ve malzemelere karar verip duvarları boyama veya duvar kağıdı (hediye ambalajları olabilir mesela) ve zemin kaplaması yapmak.

kabası güzel olmuş ama içini süslemen lazım ki kendisini göstersin. bence her odanın duvarına içindeki eşyalara uyumlu duvar kağıdı yapıştır. bi de pencere açabilseydin çok güzel olurdu. led falan döşemeyi düşünüyor musun, akşam karanlıkta yakınca harika olur.

içinin eşyalarını hazır alacaksın değil mi? çok güzel barbie eşyaları satılıyor artık çok ucuza. çamaşır mak. yatağı, fırını vb. içinin ölçüleri eşyalara göre ayarlı mı?

süper düşünmüşsün ^_^

zemine folyo da yapıştırabilirsin. Kırtasiyelerde satılır. Buarada eğer kadıköydeysen, mimari minyatür malzemeler satan bir yer var orayı tarif edeyim gidip oradan al. ya da internetten bak. Dergilerden fotoğraflar kesip, bir de foreksten çerçeve yap, duvara tablo niyetine as.
Edit: Marangoz iki yan duvarın et kalınlıklarını da açılı kesse iyiymiş. Çatıyla birleştikleri yerde boşluk kalmış :/

@jam nerde o dediğin yer?

rexxin oradan carsiya dogru yokus asagi iniyorsun. sirtini bahariyeye verecek sekilde. modaya giden yola ciktiginda ( rexxin hemen iki sokak altina inmis oluyorsun) sol tarafta dreamers var -figurler yapan yer- dreamersin hemen yani. adini hatirlayamadim mekanin :/

pinterest'e "barbie house diy" yazınca bi sürü şey çıkıyo bi bak istersen

herkes?

şu bildiğimiz laleli'yi mi diyosun? 4 ay falan yurtta kalmıştım orda. aşağı sokakta bırak türkü kürdü falan, beyaz yoktu direkt. zenci mahallesiydi bildiğin. her yer rusça tabela dolu. laleli'yle alakası olmayan sebeplerden ötürü hayatımın en korkunç dönemiydi orda geçirdiğim ama o bok çukurunu bile özlüyorum ben aslında. sadık usta vardı çorbacı, her sabah orada kahvaltı ediyoduk arkadaşlarla. dürümcüye giriyoduk garson rus oluyodu, çiğ köfteciye gidiyoduk arap oluyodu çok şahane ortamdı. yeni başladıysan alışman zaman alacaktır, insan sonradan özlüyo bile o saçma ve kaotik ortamı. laleli güzel be.

Goruyorum ve arttiriyorum: benimbir isim de yok ve senden daha yasliyim.

Not: İstanbul gazı mahallesinden bildirdi.

Genclik akip gidiyor bu bir gercek :( 27 oluyorum hatta

Internetten satışın en popüler ortamı Instagram. Oraya yönelin.

en pratik gittigidiyor, n11 tarzı yerlerdir ama kendiniz site kurup buradan yürümeniz baya zaman alır profosyonel olarak yapacaksanız süreklilik ve ciddiyet ister. diğer sitelerde keyfe kader takılırsınız.

instagram +1, öncelikle aydınlık ve güzel fotoğraflar, bilgilendirici açıklamalar ile yüksek takipçi sayısına ulaşmak, instagramdaki bu tip profilleri inceleyerek başlayın derim.

arkadaşların dediği gibi instagram başlangıç için ideal. profilini de kısa sürede büyütmek ve insanlara ulaşmak için instagress.com u incelemeni öneririm. parasına değiyor gerçekten.

gelir olarakta işi öğrenirseniz iyi paralar kazanabilirsiniz ama bu da zaman alır.

ve bir de ek olarak elbar'ın dediği gibi ürün ne olursa olsun fotoğraf sattırır. örneğin yemek bloglarını incelerseniz kavanozun agzına puantiyeli bir ribbon sarmak beyaz fonda çekmek ve yanına tamamlayıcı olan ürünleri koymanız daha cazip kılar. bkz: iki dilim ekmek ve üstüne yağ dökülmüş beyaz peyniri yanına taze nane vs.

instagram +1

bikaç gün önce bu konseptte bi hesap görmüştüm sizin için aradım buldum. link veremiyorum ama kullanici adi: yesillimonata.

görselliğe önem verildiği sürece satılır diye düşünüyorum.

Hediyeliği bilmem de onların ''Kömbe'' diye bir kurabiyesi var ki muhteşem ben olsam ondan isterdim :) Çok değişik bir şey ve çok güzel gerçekten.

Pastanelerinde de satılıyor, Hatay'lı arkadaşım hep getirirdi.

hatayrehberim.org

www.hataystore.com

tadı sadece cevizli değil içine başka şeyler de katıyorlarmış bayağı farklı bir tat ve kıtır kıtır.

Kombe, kerebic, tas kadayif... ucakla gittigimizden kagit kebabi, hatay doner ve oruk bile getiriyoruz.

Tepsi künefe tabi ki. Şerbetini sonra yapar eklersin.

ceviz reçeli iste.

kadıköy'deki mudo outlette gördüğümü hatırlıyorum

Daha sakin konuşmayı denesene. Yaşı ilerledi diye düşünme. Pick noktası 45 yaş bence ondan sonra grafik azalarak devam ediyo insan hayatında. Yani yaş ilerledikçe çocuklaşıyolar. Bağırma çağırma hiddet falan daha da kötü hale getiriyo. Çocukla konuşur gibi...

Yaslandikca cocuklasiyorlar, bu gercegi kabul etmen gerek yoksa kavgalarinizin sonu kesilmez. Babamla en son gorustugumde evdeki buzdolabinda hersey varken ben kelle paca yiyecegim karisamazsiniz bana diye olay cikarmisti. Gulumseyip alttan alarak tuttum kolundan allahin sicaginda kelle pacaciya goturdum birlikte yedik ictik, yerken de oglum bu annen cok zalimlesti hic bi dedigimi yapmiyor diyordu.

Ben de, gel baba sana rusyadan uzun bacakli sarisin bi bakici kiz getirelim yazliga da annem kiskansin seni dedim, mekandan giderken eski gunleri anip kahkahalarla bi de ogle rakisi icip ciktik.

Alttan almalisin ozeti bu, bol sans ve sabir.

@pshasha Ben o kadar da bağırmadım, asıl kendisi sürekli her şeye bağırıp çağırıyor. Dayanacak gücüm kalmadı, annemle de araları çok süper değil. Ama bu kadar sinir nedir, onu anlayamıyorum. Psikoloğa gidelim filan desem daha beter kıyamet kopar.

senin "iğreniyorum." lafına kızmıştır bence. büyütülecek birşey yok her evde olan şeyler.yaş büyüdükçe çocuklaşırlar.

aynısından bende de var. geçmiş olsun. bununla yaşamayı öğrenmek durumundasınız. ya da evden ayrılacaksınız.

gerçi benimki mutfakta diş kazımaz ama diyalog sıfır, tartışma adabı sıfır, aileye ilgi alaka sıfır...
şu an iş bakıyorum, ayrılacağım yanından.

İğreniyorum demişsin. Yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmiyor olmuşsun gözünde. Ses tonuna, kelimelere ses düzeyine dikkat. Olabildiğince yumuşak ol sen en fazla biraz sinirlerin yıpranır ama tahammül etmeyi öğrenirsin. Aksi halde ikinizin de sinirleri yıpranacak, yarın bir gün bunun pişmanlığını yaşayacaksın. Babacığımla aramız çok iyi olduğu halde şu anda pişmanlık yaşıyorum. İlişkimiz güzeldi daha da güzel olaydı hep mutlu edeydim, sevmediğim huylarını yapsa sadece ama yaşasaydı diyorum. Allah uzun ömür versin, çocukken onlar sizin şımarıklığınızla baş etti, sıra sizde. Tahammül lütfen.

bemim babam da mutfaktaki en sivri keskin bıçak hangisiyse topuğundaki nasırı onunla kesiyor falan.
sonra belirtmeme rağmen buzdolabındaki sadece beni ağzımla su içtiğim su şişelerini ağzıyla su içmek eylemiyle kullanıyor.

yani böyle daha 51 yaşında. 65 yaşına gelince neler yapacak bilmiyorum. umarım 65 yaşına kadar yaşar tek yaşasınlar yani.

hatalısınız. özür dileyin.

ya şöyle düşün o adam 20 sene önce falan senin bokunu çişini kusmuğunu temizliyodu. anaya babaya iğreniyorum denmez. gerekirse o yokken alır bıçağı alkolle falan iyice temizlersin ama yüzüne söylemezsin. hatalısın bence.

@littlejack Ama bunu ilk kez yapmıyor, daha önceki yaptıklarında da söyledim daha hafif biçimde. Ben 4-5 kez denk geldim, ben görmeden de yapıyor olabilir, bugün artık sabrım taştı. Midem kalkıyor benim... Bebekken bir şey yapıyorsak bilinçsiz yapıyoruz, konuşsalar da anlamayız, ama 65 yaşındaki insan söyleneni anlayabilir değil mi? Okadar da fark olsun yani. Ben haklı olduğumu düşünüyorum, sesimi biraz yükseltmiş olabilirim ama hakaret etmedim, o bana hakaret etti. Bir sürü bağırıp çağırdı, sustum cevap vermedim. Hep huyu bağırıp çağırmak, karşısındaki edebinden dolayı susuyor, o da onu bastırdığını haklı olduğunu düşünüyor. Annemi de bezdirdi. Hangi konuda olursa olsun, karşısındaki kişiye saygısı yok! Şiddet illa ki fiziksel olarak uygulanmaz, karşıdakini sürekli azarlamak da bir şiddettir.

ya bu "bebekken bizi bakıyolardı amaaaa" savunmasına hastayım. nabalım bakıyolarsa? ömür boyu yanlışlarını görmezden mi gelelim? e çocuk yaptıysan bakacaksın tabi ki.

benim de kızım var şimdi, "ben seni baktım, bana katlanacaksın" demem, diyemem.

@cemiyetin unlu siması
benim anam babam da "sen de bize bakacaksin yaslaninca!!!" demiyolar ama oyle dogru bir bilinc ve sevgiyle yetistirdiler ki beni onlara bisey olursa seve seve bakarim. sikindirik bi bicak icin de beni bugunlere getirmek icin her turlu ozveride bulunan insanlari uzmem. bu her yanlisina goz yummak degil, incir cekirdegini doldurmayacak sebeplerden dolayi ana babayi uzmemek.

bu arada raad ol hacı bu kafayla yetistirdiğin kizin da senin gibi bencil olur, zaten sana katlanmaz buyuyunce.

asıl bencillik biz seni baktık sen de bizi bakmalısın diye evladını pompalamaktır. bunun adı "yetiştirmek" olmuş. alttan alta işliyorlar beynine. sen de sanki şartmış gibi davranıyorsun. benim ananem ve dedem de bakıma muhtaç şu an ama çocuk gibiler amk. hiç laf dinlemezler. denilene uymazlar. olmayacak detaylarla kafa patlatırlar. anneme hayatı zehir ettiler.

Yoo dokunmuyor. sen hayatını kısasa kısas düsturuyla yaşayan biriysen bilemem ama medeni olmak böyle bir şey. Sen de bulunduğun yere senin oraya baktığın gibi bakılmasını ister miydin? O halde senin orayı kötülemen samimiyetsiz durur, mesela yani.

hayat televizyonlarda, yandas medyada gordugun gibi degil hocam. 8 sene yasadim ben oralarda (ohal doneminde hatta).

kendini paralama bu kadar, al bi bilet git 1 hafta gez gel sonra tekrar konusalim.

genelleme yapmamak lazım ama adam zorunlu olduğu için buralara geliyor. çünkü orada hiçbir şey yok. düzgün elektrik su yol üçlüsünü bulmak zor. ülkenin en az gelişen bölgesi ve bu yeni ortaya çıkan bir şey değil. baksan geçmişi osmanlı'ya dayanır.

aynen televizyonda gosterildigi gibi degil.
ayrica sabride iyi futbolcu.
esra-ceyda kardeslerde bilim insani.

evet kardeş çok medeniler gerçekten. bütün otoparklar, sahil şeritleri medeni bi şekilde bu arkadaşların eline geçmiş. yüksekova'ya gitsek biz de istediğimiz otoparka çökeriz gerçekten.

Yok. Buna şaşırman lazım kanına dokunması için. Birkaç sene önce sana gelip "Ülkene birkaç milyon suriyeli alınacak, ülkenin anasını sikecekler." desem siktir lan olur mu öyle şey der miydin? Ben demezdim. O yüzden pek kanıma dokunmuyor.

brezilyalı ev arkadasım vardı gecen ay döndü ülkesine erasmus öğrencisi. kiz 15 gun couchsurfing ile nemrut mardin malatya dyarbakır urfa gezilmedik yer bırakmadı. haberlerden okudugu kadarıyla korkuyodu ama ben dedim ona git hic bi sey olmicak. hayatının en egzotik tatilini geçirmiş. bi sürü ark edinmiş. insanlar (orda yaşayan/oralı) o kadar güzel davranmış ki çarşaf çarşaf foto paylaşıp duruyo her gun.

Vanda çatışma haberleri verilirken van'daydım. İzmir'in kordonu gibi sahilinde mısırımı da yedim, baya büyük çarşısında dolaştım da, gecenin 12'sinde tüm kadınlar dışarıda rahat rahat geziyorlardı hem de bir türk olarak orada çok iyi ağırlandım. Geçen sene de adıyaman, antep, urfa o bölgedeydim yine aynı samimiyet yine aynı neşe. Gerçekten televizyona vs. Bakma van bildigin turistik bir barı şehri gibi karşılayacak seni al bir bilet git gez ki ben aydın'dan kalkıp gittim. Adana'dan daha medeni bir şehir :)

niye gidemiyosun hayırdır kardeş? ne sanıyosun güneydoğuda herkes arap ya da kürt ve il sınırlarında palayla bekleyip gelen izmirli türkleri fln mı kesiyolar? bfjjfjkfokdh şaka mısın ya. kendi tırsaklığına bahane bulma.

haberlerde çıkmadımı 13 yaşındaki cocuga babası yat almış en keyif aldığı şey yatın çıkardığı köpük değilmiydi hayır yani anlamadığım neden 1 milyon dolarlık dünya turu yapsında isterse ro-ro gemileriyle yapsın :D

eğer moral durumları işine katmazsak benim için zenginlik hiçbirşey yapmamaktır işe dair. tabi bunun için en tepede oturmak gerekir. uzay seyahatine kaydolmaktır. uçağın en pahalı koltuğunu alıp dünyanın başka bi ucuna gitmektir. zenginlik yarını düşünmeden yaşamaktır.

@cesario
dün stuttgartta gördüğüm mercedes taksilerden sonra dediğine sonuna kadar katılıyorum

zenginlik, vaktinin senin olmasıdır.

zenginlik, insanlar metrobüste birbirini fortlarken senin lüks aracınla yanlarından geçmendir.

:(

yaşamımı idame ettirmek için hiçbir "zorunluluk" olmaması. hiçbir şey için. uyumak, uyanmak, belli bir yerde olmak, belli bir şey yapıyor olmak... hepsi tamamen tercihe bağlı olduğunda zenginlik oluyor. artık bunu ayda bin tl alıp her gün kuru ekmek yiyerek mi sağlarsın yoksa bir milyar dolar ile mi o sana kalmış. benim şu an bu dediğime sahip olmak için aylık ihtiyacım olan para 3 bin euro. yani havadan gelecek üç bin euro. çalışmayacağıma göre.

Yemekleri vs. de yapan kalıcı bir hizmetçi sahibi olmak.

kişisel yaşamda özgürlüktür. patronun hariç kimseye hesap vermemektir.

elif mağazada denediği tek elbiseyi pahalı diye alamazken bihter ziyagil'in aynı mağazadan denemeden 15-20 tane elbiseyi satın alıp tezgahtara "paketleri arabaya indirin olmazsa geri yollarım ;)" demesidir

benim için zenginlik başka birinin fakirliğidir.
o kadar fakirim işte =)

Calismadan istedigin her seyi yapabilmek.

ölene kadar içine zevkle gömülüp hazdan haza koşabildiğin bir tutkun olması benim için zenginliktir.

temel ihtiyaçların karşılanmış olması da zenginliktir. doğru zamanda koşulsuz sevgiyi, sağlıklı bireyleşebilmeyi de katıyorum bunun içine. sonra sağlıklı olmak, elden ayaktan düşmemek...

her gün nasıl yaşayacağını düşünmemek veya gelecek kaygısı gütmemek zenginliktir. bunun için yakın gelecek veya sonrasını ipotek etmek zorunda kalmamak, başkalarının önüne "tırman yoksa sana yer yok" diye koyduğu basamakları tırmanmak zorunda kalmamak...* bunlar da öyle.

kısa ve ölümlü hayatını verimle ve üretken bir biçimde geçirebilmek. aldıklarına karşılık gerçekten bir şeyler verebilmek...

epey yoksulum galiba, çitin öbür yanına baktığımda gördüğüm bu :)tek zenginliğim patronum olmaması, emir almamam, riayet edeceğim bir şey olmaması.

edit: ikinci örneğini düşündüm de... bir de şu sıra duyuruda olan intihar vakasını*. bunları düşünmek zorunda kalmamak da bir tür zenginlik, evet. stresten uzak olabilmek vs. ve bunun için insanoğlu birbirini kesiyor. ironik.

Sağlığı yerinde, kendine ve sevdiklerine ayırabilecek bir parça fazla zamanı ve parası olmak.

yüzüstü yatarken sol kolumu yataktan aşağı sarkıtırım, ama bir süre sonra uyuştuğu için bazayla yatak arasına sokup boşta sallanmasını engellerim.

yastığın altına sokarım çoğu zaman

@rebellion, abi cevabın aynı şunun gibi olmuş :D
www.youtube.com

bacak arama sıkıştırıyorum elime yastık alıp

yüz üstü yatar iki kolumu da yastığın altına doğru uzatırım.

yastığın altına koyuyorum mütemadiyen, her seferinde de tamamen uyuşuyor bir gün kangren edeceğim kendimi diye endişeleniyorum az buçuk ama bakalım...

var. özellikle duvarla haşır neşir olmayı pek severim. duvarın serinliğini almak fln :P

+1

kolumu yastığın altına sokarım. sonra sabah uyuşuk bi halde bulurum.

kendi boynuma dogru sikistiriyorum genelde, ya da boynumu tutuyorum falan

yanağımla yastık arasına. yeni oldu bu. önceden yapmazdım.

Yastığı yükseltmek için altına kolumu sokuyorum.

Elimi değil de kafamı yastığa sıkıştırıyorum genelde. Çok hassas bir uykum var. Kulakları bir şekilde kapatmam gerekiyor. Hatta iki yastık arası sandwich şeklinde yaptığım çok olmuştur.

yastığın altına.

kapalıçarşı
pahalı diyosan tahtakaleye bakabilirsin

e hafta sonu kalk git iki gunluk bi yere? cuma aksamdan cikar pazar sabah donersin. pahali olmasi da gerekmiyo ucuz bilet buldugun bi yere atla git iste.

onu ayarlayacak organize gidicek gücüm bile yok, zaten arkadaşım da yok..

aileme laf anlatmam gerekecek ona bile enerjim, gücüm kalmadı :((

şu an tek istediğim tatile gidene kadar dişimi sıkabilmek çok zor dayanamıyorum işte :((

şu çok fazla reklamı dönen enerji haplarından deneyebilirsin. belki iyi gelir.

neymiş ki o haplar? güç kazanalım derken sağlıktan olmayalım sonra :((

pharmaton falan veya türevi

çok yoruldum sebep bu:( 11 ay boyunca Ankara'dan, bu beton şehirden dışarı adım atmadım. Arkadaşlarla buluşup deşarj olma desen, doğru düzgün arkadaş yok ki, 1 senede taş çatlasa 2-3 kez çıkmışımdır

Devamlı iş peşinde koşturdum. Bir sınav bitti öbür sınava hazırlanmam gerekti, devamlı stresle çalışmam gerekti. Ve ben çoook yoruldum :(((

araba kiralayıp gezelim ben de çok sıkıldım

Ben de ankaradaysan gruba katil diycektim.baya bir arkadas etkinlikler yapiyoruz.haftada bir gün kafan dağılır.

amaaan ordan burdan duyduğunuz psikolojik sorunları hemen kendinize mal etmeye ne kadar meraklısınız.... bunu diyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama dude +1 diyorum. milletin sunduğu çözüm önerilerine hep bi karşı argüman getirmişsin. ortada bi sağlık veya para sorunu olmadığı sürece yaşadığın hayattan memnun olmaman sadece senin suçun. taşrada kasabada yaşamıyosun ankarada bin çeşit sosyal aktivite var, katılabilirdin. 11 aydır sadece işten eve evden işe yaşıyor olmandan zamanının olmamasını değil kendi karakterini sorumlu tut.

spor yap. gunde en az yarim saat. iyice terletecek kadar. daha iyi hissedeceksin kendini. bisiklet olur. tirmanma olur. tirmanacak yerim yok diyorsan apartman merdiveni cik. onemli olan ter atacak kadar hareket etmek. bunu yapinca mutluluk hormonlari salgilayacak vucudun.

Okumuyorum, okumadım. Kişisel onlar. Biri sırf ünlü oldu diye kişisel yaşantısına burnumuzu sokmaya hakkımız olmadığını düşünüyorum. Edebi değeri de vardır mutlaka o yazışmaların, ama nihayetinde kişiseller. Ulu orta yayınlansın diye yazılmış değiller.

okumuyorum. yayinlanmalarini da cirkin buluyorum.

zuhal iyiydi ya.

bu konuda özel bir hevesim veya merakım olmadı ama sevdiğim, okuduğum bir yazarın kişisel mektuplarını okumak heyecan verici olabilirdi. ben hiçbir zaman yazarlara "meşhur kişi" gözüyle bakmadım ve bakabileceğimi de zannetmiyorum açıkçası. o yüzden "ünlü kişi mektubu"ndan ziyade, yazarın kafasında bir yolculuk gibi gelir bana. "ulan ne yazmış lavuk" dediğim biri sevgilisine karşı nasıl hitap ediyormuş falan bunu görmek çok ilginç ve hoş olur. dediğim gibi özel bir hevesim ya da merakım yok ama denk gelsem keyifle okurum diye tahmin ediyorum. düşünsene mesela sartre'ın de beauvoir'ya "özledim canını yediğim" yazmış olduğunu. vazgeçtim, hiç iyi fikir değilmiş bu.

özel mektuplardan ziyade, daha çok yazarın edebiyata dair düşüncelerinin yer aldığı mektupları okumak güzeldir. bir de bu kişi gerçekten çok sevilen bir yazarsa okuması ayrı güzel. ama yazarın özel hayatının yer aldığı mektupların yayınlanması bence de yanlış, isteyen okur tabii.

vacigok +1

skimsel aşk mektuplarını okurken baygınlık geçiriyorum. cemal süreya, sabahattin ali, franz kafka, nazım hikmet, orhan veli... çok kişisel bi şey, ve beni zerre ilgilendirmiyor x'in y'ye hissettikleri. tamam aşklarını çok güzel ifade ediyolar ama öyle bişey okumak istesem açar yazdıkları şiirleri falan okurum.

ama mesela cahit sıtkı'nın ziya osman'a yazdığı edebiyat içerikli mektuplarının olduğu kitabı severek okumuştum çünkü şairin şiirlerinin arkasındaki hikayeleri, bir şiiri yazarken kafasından neler geçtiğini, şiirlerinin ilk ham halini, edebiyat hakkındaki düşüncelerini falan öğrenmiştim onda.

sevdiğim şairlerin kitap olarak yayınlanan özel mektuplarını okurum, ilgimi çeker. bu özel mektupların her satırı aşk böceği tadında değil ki zaten.

sanırım temel motivasyonumda, bu adamların ''şair, yazar'' olarak değil de, sıradan bir insan olarak yaşamları nasılmış, neye dertlenmişler, neye sevinmişler. kısaca büyük şair, sıradan vatandaş olarak nasıl biriymiş, onu öğrenme merakı. şairin, yazarın, ressamın ''insan'' yönünü de merak ediyorum.

Orhan veli ve Ahmet Arif okumuştum bu açıdan.

öleceğin zamanı biliyorsan(intihar vs.) zaman ayarlı mail seçeneği var

nabzına bağlı çip olmadıktan sonra çok zor.

ifidie.org

mektup bırak, vasiyetine ekle, notere onaylat. sen ölünce iletilir.

@neseranni

yok yav. motosiklet kullanıcısıyım. bi gün biri altına alır veya umursamaz önüme kırarsa bi şeyler yarım kalmasın diye.

@bira sisesi kapagi

öldüğümü nasıl anlayacak? mülayim insanım, sessiz sedasız gömerler beni muhtemelen.

@muadDib

çok zahmetli değil mi? belki 5 sene sonra ölürüm. bi de unutursam eğer tüm sözlerimi ölmeden önce söyleme durumu var. karşımdakilere cevap hakkı doğar. bunu da istemiyorum.

google'in "inactive account manager" diye gecen soyle bir hizmeti var. sizin belirleyeceginiz bir sure (minimum 3 ay) google hesabina girmezseniz, belirlediginiz kisiye/kisilere ozel mesajlarinizi gonderiyor.
bir ay oncesinde uyari maili gelecek, sanirim hayattaysaniz ona tiklamaniz lazim, emin degilim. belirlediginiz kisi/kisilere ozel erisim haklari verebiliyor.

simdi ben de doldurmaya karar verdim, cok tuhaf bir duygu.
esim bana yazdigi maili okurken aglama krizine girmistim.

yapmak lazim bunu.

www.google.com

vasiyetname'ne ekletebilirsin.

muaddib+1.

problem su, öldügünde aktive olacak bir sistem ariyoruz.

1-ölecegin tarihi biliyor muyuz? hayir.
2-trigger nasil calisacak?
2.1-sen öldügünde aktive olacak. bunun icin sürekli üzerinde aktif olacak ve tetiklendiginde etkilesime gececek bir sistem lazim. nabiz kontrolü vs zart zurt. kolay degil, baglanti hatasinda sorunda tetiklenecek, ne ile nasil calisacagi mechul.
2.2-öldügünde degil, yasamadigina dair bilgi gelmediginde tetiklenecek. örnegin, sürekli erteleme.

örnek bakalim. mr robot, bölüm 6, elinde koz var, adam diyor ki seni neden öldürmeyeyim? ana karakter dönüyor cevap veriyor, beni öldürürsen otomatik bir sistem seni ispiyonlayacak, sadece ben hayattaysam bunu sürekli erteleyebilirim.
baska örnekler cok, kod adi kilicbaligi, hacker, vs vs vs

filmlerde vs de benzer seyler geciyor, en basiti bu. en mantiklilarindan da. filmlerde mesela cogu zaman patlayici dügmeye basilarak degil, dügme serbest birakilarak tetikleniyor. yani adami sniper indirirse uzaktan gene aktive oluyor. örnegin hancock, baska örnek gelmedi aklima.

sonuc: öldügünde degil, yasadigina dair bilgi gelmeyince tetikleyecek, inactive sistemi vs mantikli. diger ihtimali düsünme. üseniyorsan da yaz mektuplari, evinde koy kutuya, ölünce acin de. ya da amerika menseili bir site hatirliyorum böyle bir halt sunan. ama simdi hatirlayamadim bookmarklarimdan birinde olmali.

ifidie.org +1

sistemi güzel bence. mektup göndereceğiniz kişileri önceden seçiyorsunuz. sizin ölmeniz durumunda onlar siteye giriş yapıp mektuplarınızı okuyor. Koruma sistemi de var tabi ki birisi siz ölmeden okursa diye. Seçtiğiniz kişilerden birisi mektubunuzu okumaya çalışırsa hesabı deaktif ediliyor ve 2 hafta boyunca siz her gün sms gönderiyor. 2 haftanın sonunda sizden cevap gelmezse diğer 2 hafta boyunca seçtiğiniz diğer kişilere e-mail - sms gidiyor x'in şu arkadaşı mektupları okumaya çalıştı. x hayatta mı vs diye. 2 hafta içinde diğer seçtiğiniz kişiler de onaylarsa mektuplarınız erişime açılıyor. 2 hafta boyunca onlar da cevap vermezse(bu arada size de göndermeye devam ediyorlar) ölmüş sayılıyorsunuz ve belirlediğiniz kişilerin erişimine açılıyor mektuplarınız. Ama ahmetin mektubunu veli okuyamıyor. Kişiye özel mektuplar.

@silesius

2.1 olmaz zaten.

2.2 ideal değil. komada kalabilirim bir süre. hastalanabilirim. tatile gidebilirim. unutabilirim.

devlet paylaşıyor mu bu bilgileri? ben öldüğümde ailem cenaze işlemleri için başvurduğunda falan tetiklenmesi lazım. tetiklendikten sonra mesaj ve mail gelir mesela, ikisinden birine dönüş yapmazsam 1 hafta içinde mailler gider.

@odyessus

sistem güzele benziyor ama ingiliççe.

benim mevzubahis kişilere 'ölürsem şu siteye gir, sana mektup bıraktım onu oku' mu demem gerekiyor?

icim urperiyor, aynen ne yazık ki önceden bilgileri olması lazım. beklenmedik mektup çok daha etkili olurdu tabi ama vasiyername tarzı çetrefilli işlerle yapılır o da.

bana biri söylese ben unuturum walla ne yalan söyliyim, birde şöyle bişi var, sen rahmetli oluncaya kadar rahmetli olacak kişiler olacaktır misalen yada söyleyeceklerinin bir anlamı olmayacak kadar zaman geçmiş olacak, sen bunları unutacaksın sonra bambaşka olaylar olacak. avukat aracılığı ile mektup bırakmak çok daha uygun bence.

bütçe konusunda fikir verirseniz 55'' uhd oval ekran tv mi yoksa kahve makinesi mi tavsiye edeceğimizi ayırabiliriz aslında.

poang +1

@icim urperiyor, çok pahalı bir şey olmayacak. Yani sevdiğim bir abi, pahalı bir şey alsam ayıp olur diye düşünüyorum, kendisi de istemeyecektir.

tost makinası

ederim sanırım. evde durmak insanı delirtiyor bir süreden sonra.

tabi ki ederim, çalışmak sadece para kazanmak için değildir

çalışmam. çocuğumu büyütmesi için bakıcıya vermem. keşke çocum olsa :(

kreşe gidecek yaşa gelene kadar (4-5) oturur keyifle bebeğime bakarım. para sıkıntısı yoksa manyak mıyım çocuğumu en güzel yaşlarında elaleme emanet edeyim?

eğer paraya ihtiyaç yoksa anlayış göstermem. annesinin büyüttüğü ve bakıcının büyüttüğü çocuklar gördüm. annenin büyüttüğü çocuklar daha neşeli ve meraklılardı. annenin yerini hiçbi şey tutmaz. çocuğunuzu kendiniz yetiştirin.

geçen aylarda bizim ofisteki müdürlerden biri oğlu bakıcısına anne dediği için çok üzülüyordu. bence sakat bir olay.

en azından 5 yaşına falan gelene kadar kendim bakardım maddi sıkıntı yoksa. sonra da okula giderdi zaten. o zaman çalışmaya başlardım.

fazla duygusal bakmamak lazım.
çalışılmadığı durumlarda aile bütçesinde dengesizlikler olacaksa çalışmak mantıklı olan.
neticede parayı da çocuğun için kazanıyorsun.
eşin de bu konuda anlayış göstermesi gerekir çünkü sorumluluktan kaçıldığı için değil " mecburiyet"ten bir bırakım söz konusu olur.
bakıcının seçimi önemli olur bu konuda.

tabii ki çocuk bakıcıda diye de tamamen salmamak lazım bakıcıda olsa dahi sürekli ilgilenmek, aramak konuşmak biliyorsun işte.

ps: bakıcı da büyümüş annesi ve babası zamanında çalışmış bir genç.

bir erkek olarak, eşim çalışmalı derim. üretim hayatına katılmalı, benden bağımsız ekonomik gücü olmalı.

Bu hayat Şartları ve tercih meselesidir. Her ikiside yanlış değil.

elbette ederim. aksi benim için söz konusu değil zaten. çalışmak bir insanın hayatının ve kişiliğinin bir parçası.

Bu arada, merak ettim. çalışırım/ anlayış gösteririm diyen cevaplarının hiç birine tik atmamışsınız. amacınız fikir almak mı, yoksa yargılamak mı karar veremiyorum.

Anlayış göstermem.

Hayır çalışmak istemem. Mümkünse tuvaletini ve yemeğini becerebileceği döneme dek ben büyütmek isterim. Tabii çalışmak zorundaysam çalışırım. Eşimin de zor durumda kalmasını istemem.

2 yaşına kadar ben bakmak isterim. sonrasında herif iş hayatına dönmeme anlayış göstermeyecekse kendisi işten ayrılsın otursun baksın çocuğuna.
bebe sütten kesildikten sonra kimin ilgilendiğinin önemi yok. çok kıymetliyse çocuğunuz siz fedakarlık yapıp bakın, neden tüm fedakarlığı anneden bekliyorsunuz?

jehan barbur ve birsen tezer havada karada gömer bunları

yok artık ali sami. zevkler ve renkler bu kadar mı değişir?

o zaman ben de elif çağlar diyorum.

ultra samimiyetsiz iki abla. emre +999.

ceylan bana tam bir kezo gibi geliyor , sahnede garip garip hareketler yapıyor, itici.
gaye su fena değil de sanırsam kafası biraz değişik çalışıyor.

keskulpesent, vids or... hem show bus. nihayetinde, vurmayın lan; yaşasın ceylan.

sensin leş =_=

ceylan ertem bildiğimiz çirkin. sesini, şarkı söyleme tarzını falan da sevmem. bi de bikaç videosunu izledim sahnede salak salak hareketler yapıyor :'(

gayesu akyol'u hiç dinlemedim ama tipine baktım. ceylandan açık ara daha iyi ama herkes ceylandan daha güzeldir zaten o yüzden çıta baya düşük :'(

ha bence jehan barbur da baya çirkin ama en azından sesi, şarkıları falan güzel.

not: hiçbirinin görümcesi değilim

ceylan ertem'in yapmacıklığı beni de öldürecek.
animadaki haline göre baya güzelleştirdi kendini ama o hareketler aşırı itici yapıyor kendisini.
jehan ve birsenle bi videosu var yutupta onu bi izle bence, o kalitenin arasında nasıl sırıttığını görürsün.

Ben Ceylan'i cocuklugumdan beri cok seviyorum. Son zamanlarda biraz garip geliyor, ama yine de seviyorum. (belki eski gunlerin hatrina) ama sesi bence cidden cok iyi yani benim sevdigim bi ses. utopyalar guzeldir albumu cok iyiydi, son albumu o kadar degil ama yine bir kac iyi parca var tabii.

Gaye su akyol icin soyleyebilecegim sey degisik. degisik kadinlarin olmasi da iyi geliyor bana.

Ama guzellik mi dersen bence kesinlikle ceylan ertem gaye su akyol'dan daha guzel. Ki 30 yasini gectikten sonra daha da guzellesti ve kadinsi oldu bence Ceylan. bu da yakisti yani.

Güzel değiller.

hoşlanmıyosa bile sen hoşlandıysan git tanış kızla ne kaybedersin?

bu verilerle hoşlanıyo hoşlanmıyo diyemem ben

kız işaret vermemiş ki? karşındaki banka oturmuş... her gün metroda kütüphanede otobüste onlarca kişinin karşısına oturuyoruz ya. sen biraz fazla gülücüğe odaklanmışsın :)

lisans 1 deyken amfide en öndeydim. rastgele arkama doğru baktım bi ara. bi kız bana doğru bakıyodu. önüme döndüm ve 5-10 sn sonra tekrar baktım. kız hala bana bakıyordu. ders bitimine kadar bunu birçok kez yaşadım.

ortak bi arkadaşımız vardı ve ondan gidip beni sormasını rica ettim. ergenlik işte amk git kendin konuş. sonra arkadaş gitmiş, sormuş. kız buna demiş ki "yoo ne hoşlanması, hiç öyle bi amacım yoktu, sadece gözüm dalmıştı." dedi.

dostum bak; her alarm yangın alarmı olmuyor. ;)

şimdi senin verdiğin örnekleri bir düşün.

sıradan şeyler bunlar. ama sen hoşlanmışsın.

"seviyosan git konuş abi"

kızın senden hoşlandığını gösteren hiçbir şey yok.
aynı okulda 3-5 kere karşılaşmışsınız.so?
sana işaret verdiği falan yok. genel türk erkeği kalıbından biraz çıksana. ''anaa gız bağa baktı, kesin verecek'' tarzı yaklaşımlardan uzaklaşsanız hoş olabilir. kişisel gelişiminiz açısından yani.
hoşlanıyorsan da iletişim kurmaya çalış. zira kız senin farkında bile değildir muhtemelen.

Life moves pretty fast. If you don't stop and look around for a while, you could miss it..

paçalarından akar panpa. olmaz.

cevabın 'yürümez' olduğunu sende biliyorsun

kişilere ve geçmiş tecrübelerine bağlı. cinselliğe ne derece bağlısınız? olduğunda ne sıklıkta yapıyordunuz? cinsel ilişkiden kastınız sadece ve sadece birleşme midir? ön sevişme, öpüşme, çeşitli yakınlaşmalar mevcut mudur?

bence yürüyebilir.

yürümez. emekler ancak, sürünür.

ı-ıh.

bir yere kadar. Sonrasında ne kadar sevsen de aşık olsan da aldatmak istemiyorsan ayrılıyorsun. Tabi yaş maximum 23-24 civarlarına kadar böyle.

sonrasında zaten ilk başta 'muhabbeti' var mı diye ilişkiye başlamadan ağız arıyorsun:)

Edit: Şunu da ekleyeyim, bu sadece bizim gibi toplum adet ve örflerinin, aile telkinin baskın olduğu ülkelerde böyle. Yoksa 'ilişkinin' doğanın gereği olarak görüldüğü yerlerde bu bahsini açtığın konu 13 yaş grubuna hitap ediyor.

yürümez

bunun getirdiği stres farklı konulara yansır. en iyi ihtimalle yürüyor gibi gözükür ama süründürür.

no

yürümez. yürürse de kısa sürür.

Iki tarafın da önceden tecrübesi yoksa yürür. Ama birinden biri cinsel ilişkili bir birliktelik içinde olduysa bir daha geri dönemez. Cinselliğin önemini ilk cinsel ilişki sonrasında anlıyor insan.

5 yıl yürümüşlüğü vardır

yürür kızı seviyorsan yetiştirilme tarzı dolayısıyla evlenmeden önce birlikteliğe sıcak bakmıyor ve yanaşmıyorsa,erkek de buna saygı duyuyorsa gayet güzel yürür.
ilişki demek illa sokuş takış tukuş demek değildir onu hayvanlar da yapıyor.

İlişkiyi yaşayan kişilere bağlı. Eğer ikisi de "Evlenmeden önce kimse ile olmayacağım" derse o ilişki yürür. Ama kız "Evlenmeden olmaz" deyip de, erkek "Evlenene kadar bu ihtiyacımı bir şekilde gidermem lazım" diyor, üstüne kız da "Evlendikten sonra sadece bana kalacak" diyorsa yürümesin o ilişki. Kısacası taraflardan biri kendini salacak gibi ise yürümez.

Bu tarz bir düşünceleri yoksa, taraflardan birinin sağlık sorunu var da, diğer taraf sağlıklı ise, bu şekildeki nedenlerle cinsel bir şeyler olmuyorsa, yine taraflara bağlı. Sağlıksız tarafı boğmadan, bunaltmadan diğer tarafı memnun edecek şeyler bulmaları mümkün. O şekilde yürür.

Ben yürütemem, bir noktada tecavüz ederim kesin.

ben yürütemem de yürüteni gördüm. hem de 4 sene. 27-32 yaşlar civarıydı iki taraf da. sonra evlendiler zaten. gerdek gecesi alev çıkmıştır diye düşünüyorum. :'(

+1 jamsweety

yürütenler var önemli olan kişilerin ne istediği.

İlişki değil evcilik diyoruz ona. Yaşın uygunsa yürür.

what doesn't kill you makes you stronger

Bu söz almancadan ingilizceye ve sonra da türkçeye çeviriyle on kere değişir. Yani iyi bir ingilizceyle bir ilgisi yok. Orjinalini yazayım: "Was mich nicht umbringt macht mich stärker"

almanca yazdır bari ortamlarda şeklin yürüsün

aynen almanca yazdır

almanca yazdır diyorsunuz yani iyi öyle yapalım

Nedense kimse dememiş ama ben diyeyim bari.

ingilizce çok sıradan.

Almanca yazdır bence.

Orijinali Almanca olan sözü neden İngilizce yazdırasın ki?

Bence ya Almanca yazdır yahut Arapça, Japonca falan. Kimse anlamasın :)

bence git ingilizce yazdır. bu kadar adam aynı şeyi söylemiş senin bi farkın olsun aq :)

2000lerin yeni yeni ortaya çıkan forum sitelerinde dönen geyiklerin tadını aldım.. öptüm la hepinizi. özellikle son espiri ^-^

Kıza zülmetme ayrıl. Bugün olmasa da yarın yine çıkaracaksin kızın karşısına bu mevzuyu. Üstelik kıza güvenmiyorsun da kız sana new derse desin sen aklındakini düşüneceksin. O yüzden kıza zülmetme ayrılın. Üzülürsün ama unutursun da..

bence gerizekalısın hacı.

mutlu olmaya niyetin yok bi sittir git mal mal yaşa kızdanda ayrıl haketmiyorsan bsg

@eylül evet, haklısın. keşke en başından bu durumu bilip bu ilişkiye hiç başlamasaydım. ama ayrılsam benim için ayrı, onun için ayrı yıkım olacak. kızın karşısına bu durumu birkaç kez çıkardım. ne ben bu düşünceyle devam edemem deyip ayrılmayı becerebildim, ne de o bugün sorun ettiyse yarın da eder deyip benden ayrılabildi. ikimiz de ayrılmayı göze alamayıp sessizce bu tehlikeli yola devam ettik.

sende sıkıntı var birader bi psikiyatriye görün, büyük ihtimalle obsesif kompulsif çıkacaksın.

@ efrasiyap, @masa penisi, ben de farkındayım bunun. normal insan gibi duyumsayamıyorum bazı şeyleri. ruh halim hep bozuk biraz. keşke aklımın söylediğini kalbim de hissedebilse.

Bir kadın olarak yorum yapıyorum. Yaşamadım dediyse yaşamamıstir ama ben olsam aşkımi kalbime gömer ayrilmayi denerdim. Es kaza ilk gecenizde kan gormezsen sonuçlari dusunemiyorum. Yani başka bir şey gelmez aklına her sey de bu çocuğu getirirsin aklina. Esneklikmiş vs miş. Bunlar senin aklinin alacagi şeyler değil. Ya kadına güvenip paşa paşa ilişkine devam edicen ya da ayrılacan hacı. Başka yolu yok bunun. Bunu bastirarak çozemezsin mutlaka patlak verir bir yerden. Üstelik ne kadar bastirirsan ilerdeki zülün daha fazla olur. Kıza zül çektirmeye hakkin yok!.

@ eylül, kıza güvenmiyor değilim. gayet iyi biri. sevdiği insana yalan söyleyecek tıynette biri değil. yalandan ziyade, ben, kızın söylediği gerçeği aşamıyorum: onunla öpüşmüş.
kıza zulm etmeye gelince. kız da benim durumumda. geçmişini aşamayan bir adamla beraber olmak istemiyor aslında o da. teoride böyle bu. ama pratikte o da bana dönüp '' ben bu durumda seninle yapamam'' diyemiyor. tıpkı benim de ona diyemediğim gibi. birbirimizin ilki olsak dünyanın en mutlu çiftlerinden olacakken, kaderin farklı zamanlarda karşılaştırmasıyla böyle trajik bir çıkmazdayız.

soru sormamışsın sadece yorum yapıcam. yazdıklarını okuyunca tahtaya vurdum ne manyak insanlar var. kız bu hallerine 3 yıl dayandıysa o da senden betermiş. ben 3 hafta dayanmazdım bana güvenmeyen birine. aman diym bırakmayın birbirinizi bu kafayla.

bi de kız 3 yıldır hiç yılmadan bişey yapmadık diyosa yapmamıştır uzatma artık.

Kesinlikle ayrılın, evlenseniz ilerde kesin boşanırsınız.

@littlejack, abicim kıza güveniyorum ben. yalanla karşısındakini elinde tutacak biri değil. benim meselem yalan değil, kızın bana senden önce onunla öpüştüm demesi. bu gerçek beynimin içinde çakıl taşı gibi dönüyor.

ay mobildeyim editleyemiyorum. kader demişsin, trajik çıkmaz demişsin. yaşlar kaç allah aşkına? millet sevdiğiyle ne badireler atlatıyor ne zorluklara göğüs geriyor, sen sevgilin 3 yıl önce başka biriyle öpüştü diye durumuna trajik diyosun. hayatında hiç trajedi görmemişsin. böyle konuşma allahın gücüne gider, trajedinin kralını görürsün...

Net gerizekalısın. Ayrıl kızdan. Belli ki kız da saf fark edemiyor senin normal olmadığını.

Bu tarz şeyler bir iki ayda aşılır. Üç yıl ne lan.

Aman Allaaam kiz öpüsmüs, agzindan öpmüs. Ciddi misin? Yaa sonucta derdini yazmissin, kücümsemek istemiyorum. Saka mi yapiyosun ya? Ben cok sasiriyorum harbi bu ülkenin 'normal' insanlarinin ahlak anlayisina. Sonra swingerlara neden yüzlerce yil hapis, normal. agiz tadiyla karimizi bile servis edemiyoruz bu ülkede.

Yalan söylemesini tercih ederdin bence bu durumda. Değil mi?
Eminim kız da bin defa pişman olmuştur söylediğine. Bence ayrılmalısınız. Kalplerimiz dönem dönem başkaları için çarpar biliyorsun, o dönem onun için çarpmış ve öpüşmüş. Ee? Diğer adamda kalan bir şey yok ki? O artık yok, sen varsın. Yarın sen olmayacaksın başkası olacak. Sende de bir parça bırakmayacak, bu tecrübelerle devam edecek hayatına.

Ayrılık çözüm.

analar ne gerizekalılar doğuruyor :(

hocam affedersin de... ya siz nasıl şeyler düşünüyorsunuz ya?

la benim 3 yıllık kız arkadaşım (ki bu kız deli gibi aşık olduğum biriydi.) bana benden önceki 4 yıllık ilişkisindeki sevgilisini anlatırdı. hatta "o şunu daha iyi yapardı" diye örnekler verdiği de olurdu.

ben aşkım için böyle yaşamışken senin o kıza kendini adaman lazım. geçmiş karşına ağlamış bide.

evet "ben bakirim, kız arkadaşımın da böyle olmasını isterim "desen anlarım ama kızın yaptığı şey öpmek. hani insan olduğu için öpmüş zamanında sevdiği adamı.

ya bu kız şu anda senin yanında değil mi? boşver gerisini. dert etme her şeyi. takıntı yapma. öpüşmek kötü bir şey değil dostum. ne öpüşmek, ne de ilişkiye girmek kimseyi kirletmez. önemli olan bunları nasıl yaptığın... anlıyo musun?

kabul etmen gerekiyor bunu. o kız eskiden birini öptü abi kabul et bunu. :D sanki çook kötü bişeymiş gibi yorumlama. kendimi mısır da falan sanıyorum siz böyle oldukça.

Dedikleri doğru olsa da, senin beklentilerine bakılırsa, herifle öpüşmüş olması da problem.

Ya takılacak, ya ayrılacaksın.

bu nasıl soru ya? o çocukla beraber olmuşsa nolmuş? aklı, kalbi onda olsa hala onunla olurdu. seni seviyor ve seninle. önemli olan bu. yeter bıktırdınız bekaret merakınızdan

olgunlaşmadan lazım.
zira sevgilimin geçmişine takılıp kafayı en son 17 yaşında falan yemiştim.
hastalıklı bir düşüncedesin.
hadi evlendiniz, kız bakire ama ilk gece kanamadı zarı esnek vb oldu sen kesin intihar edersin.
seni anlıyorum fakat düşünce şeklini değiştirmek zorundasın ya da ayrılırsın artık. senin seçimin.

kızdan ayrıl ve bir psikiyatra görün. çok ciddi problemlerin var.
not: ciddiyim.

usta, senin dusundugun tarzda bir kadini zor bulursun. sana hakaret edecek degilim, yasadigin cevre, gorduklerin aile yasantin da biraz belirliyor beklentilerini isteklerini. bazi seylerin kendince yanlis oldugunu bilsen bile, sana asilanan yillarin gorenek gelenekleri seni rahat birakmaz. anliyorum azcok seni. senin bence yapman gereken, daha iyi bir gelecek icin, bu kizdan ayrilman ve evlilik fikrini de bir sure kafandan silmen olacaktir. zamanla birkac sevgilin olur, degisik kizlar gorursun..ona gore ileride evlenecegin kisiye karar verirsin. simdi evlenmeye karar verirsen, yuzde bir milyon ihtimal mutsuz olacaksin. ayrilirsam cok uzulur falan diye dusunme sevgilin icin, ne uzuntuler gorduk haci. nisanlisindan, sevgilisinden ayrilip da 2-3 hafta sonra nisanlananlar, evlenenler vs vs..kusura bakma, ama sevgi/ bos isler haci..hayat bos, eglen cos..

psikiyatri +1.

bugün artık 16 yaşından geç evlenip evleneceği kişinin daha önce kimseyle öpüşmemiş (yatma, vs. geçiyorum) olmasını istemek/öpüşmüş olmasından rahatsız olmak hiç ama hiç sağlıklı değil.

bir psikiyatriste hissettiklerini hiç lafını esirgemeden açık seçik anlat. büyük ihtimalle psikolojik danışmanlık önerecektir.

bazı arkadaşlar özellikle psikiyatrist tavsiyesinde bulunuyorlar. sorun, sevdiğim kişiyi bütün bir kişisel tarihiyle duyumsamamdan kaynaklanıyor. onu her şeyiyle düşünmekten oluyor. bir milat koyamıyorum öncesi sonrası diye. huzur romanındaki mümtaz karakteri gibiyim biraz. hep bir ikircikli, çelişik duygu hali. yani basit bir kıskançlık durumu değil bu. zamanı, tarihi keskin ayrımlar şeklinde kavrayamıyorum. iç içe geçmiş bir halde benim kafamdaki zaman kavramı. dolayısıyla o insanı benden önceki sevgilileriyle, çocukluğuyla, yaşadığı şehirlerle, yani onunla beraber her şeyle görüyorum karşımda.

siz walter Benjamin'i, tarihin yüzü geriye dönük meleğini, son bakışta aşkı hiç kendi hayatınızda hissettiniz mi? basit şablonlarla değerlendiriyorsunuz. ya maçoca bir tavır, ya arabesk bir ruh hali ya da muhafazakar bir kafa olarak bakıyorsunuz. ama ben rahat edemiyorum amk. olmuyor öyle. bir şeyleri arkamda bırakıp gidemiyorum. ne o çocuğu ne de kızı, bırakamıyorum gerimde. birinden birini bıraksam bitecek bütün mesele. ama yok, hepsi benimle beraber, bir bıçak araya girip yarıklar oluştursa hafızamda, belki o zaman biraz nefes alabileceğim. tarih ve hafıza benim trajedim oldu kısacası.

Yusuf atılgan'dan gelsin:

'' biliyorum sizi. rahatsınız. hem ne kolay rahatlıyorsunuz. içinizde boşluklar yok. neden ben de sizin gibi olamıyorum? bir ben miyim düşünen? bir ben miyim yalnız?''

o cocuk seninkini kutur kutur inletmistir haci. orgazmdan orgazma kosmuslardir. oral anal hepsini yapmistir. memelerine attirmistir vs. vs.


belli ki bunu sindiremiyorsun ve neredeyse psikolojini bozmus senin. en dogrusu kizdan ayrilman olacaktir. kendin gibi az iliski yasamis birisiyle iliski yasa.

bence bütün bunlara sevgilinizden önce sizin hiç bir ilişkinizin olmaması sebep olmuş. eğer bir ilişkiniz olsaydı, insanların bu ilişkileri nasıl ardında bırakabildiğini, doğru kişiyi bulana kadar malesef yanlış insanlarla birlikte olunabildiğini deneyimleyebilirdiniz. ve geçmiş ilişkilerin aslında o kadar şey ifade etmeyebileceğini.

örnek veriyorum, bu kızdan bugün ayrıldınız diyelim. ayrıldıktan bir süre sonra başkası ile tanıştınız, aşık oldunuz ve bir ilişkiye başladınız. evet, şimdi geçmişinizde birisi var. ve yeni ilişkinizin üzerinden de 3 koca yıl geçti. yeni sevgiliniz ise sizin şu anki durumunuzda olsun, bir ilişki geçmişi yok ve bir önceki ilişkinizi çok takmaya başladı kafasına. siz onun için ilkken, o sizin için değil.. fakat bu konu hakkında geçmişteki ilişkiniz umrunuzda bile değil çünkü şu an bir başkasına aşıksınız. hayat size güzel. geçmişe takılmak yerine şimdiye ve geleceğe konsantre olup birbirinizle başka konularda ilk olmaya çalışıyorsunuz. ama sevgiliniz bu moddan kurtulamıyor.

evet, kız arkadaşınızla empati yaptığınızda yaklaşık böyle bir şey çıkacak ortaya. geçmişin geçmişte kaldığını anlamanız gerekiyor. lütfen anlayın bunu. öpüşmek, orgy, eski koca vs. falan bunlara takmamak lazım. çünkü aşık olduğunuz insan bunları yaşayarak, deneyimleyerek bu insan oldu ve siz de bu insanı sevdiniz! öptüğünü en başında bilseydiniz sevmeyecek miydiniz? sevecektiniz. çünkü öpüşmüş olması ona aşık olmanızı engelleyemez. ve hakikaten en önemli şey sevgi, saygı ve paylaşım. bunlara odaklanın. karşınızdakinin de bir insan ve duyguları olduğunu unutmayın. ama geçmişi unutun.

şimdi önünüze bakın ve yanınızdaki insanı nasıl daha mutlu edebileceğinizi düşünün. yoksa daha çok ağlayacak..

hâlâ saçmalamaya devam ediyorsun. bayılıyorum insanların bir ben sevdim, bir ben aşk acısı çektim, bir ben deliler gibi aşık oldum tiratlarına. al ben sana daha ağırını söyleyeyim: vakti zamanındaki sevgilim benden önce bir erkeğe sıkıca sarıldı diye kafaya takmışlığım var. bildiğin taktım. sonra konuştum kızla ne yaşadınız neler oldu diye. anlattı, dedi bu kadar. bir hafta daha kafaya taktım sonra geçti.

üç yıl mı? siktir git psikiyatriste daha da sinirimi bozma. elinde aşık olduğun fıstık gibi bir ilişki var gelmiş onu bok etmek için her şeyi yapıyorsun. neymiş hayatımı onsuz düşünemiyormuşum da, öncesi sonrası yokmuş da... eminim bunları da kız sen söylediğinde "ayy ne mükemmel" diye düşünüp senin takıntılı bir ruh hastası olduğunu göremiyordur. kendini de bunlara inandırdığına eminim.

sapına kadar kıskanç ve sorunlu bir tipsin. bir iki hafta hadi en en en fazla ay desen neyse de üç yıldır bunu düşünüyorsan aşırı derecede özgüvensizsindir de. bir tek sen sevmiş, bir tek sen bir kızı dünyanın merkezine koymuşsun gibi düşünmeyi bırak. insanlar ne aşk acıları, ne sevgiler yaşıyorlar seninki onların yanında hiçbir şey kalır. elindeki güzel bir ilişkiyi bu sebepten bok ettiğine göre de sevgini otur gözden geçir.

mümkünse kalk git psikiyatriste. ha yok eğer yapmayacaksan burada gelip insanlardan tasdik arama. Al ben de sana Yusuf Atılgan'dan geleyim: "Bir gün sana dünyada katlanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim." Kimse senin manyak takıntılarına katlanmaz. Kıza hayatı zehir etmeyi bırak. Psikiyatriste git.

Not: Kız arkadaşım otobüste ayakta gittiğinde o otobüsten inene dek akla karayı seçen bir adamdım. yani öyle ılık, umursamaz, sevmemiş falan bir adam değilim. sakın kendini başkalarıyla kıyaslarken bu olayda "kimse benim gibi sevmedi, dahil etmedi bir kızı hayatına; o yüzden anlayamıyorlar derdimi" deme. Gayet de anlıyoruz. Ve seni haksız bulmaya devam ediyoruz.

cocuk itin tekiydi diye diye mi rahatsiz ediyor? baskasi olsa bu kadar rahatsiz eder miydi?

deli misin yahu öpüşmek diyorsun 11 yaşında falan mısın? hayır sevişmiş olsa ne olacak? sırf sen bir ilişki yaşamadın diye hayatına giren insandan da 'hayatı boyunca seni bekleyip hiçbir şey yaşamamış olmasını' nasıl talep edebilirsin ki? ben de önce bir psikoloğa, gerekirse üstüne bir de psikiyatriste görünmeni öneriyorum sana. normal değil hiç.

kızın yakasından düş, oradan da bir doktora görün...

kıza da yazık yaa... düşünsene bi ruh hastası zaten peşinde, seviyorum dediğin adam vırt zırt geçmişini sorguluyor, sana takmış vaziyette. vesikalı yarim tribine girmiş adam.

"bir kolay derste nasıl çuvallanır/başarısız olunur"

batmak/iflas etmek anlamina da gelir "go belly up". yani bir kolay derste nasil batilir/iflas edilir biciminde de cevrilebilir.

stanislaw lem ve philip k. dick okuyabilirsin. güzel abilerimizdendirler.

space odyssey'i kesinlikle okumalisin.

rama var bir de arthur c. clarke'in yine. sonra vakif'lari oku, robotlari oku. isaac asimov.

Vakıf serisini oku tabii araya robot ve imparatorlumlari katarak. Philip k Dick de öneririm

philip k. dick - ubik

ken grimwood sil baştan

ken grimwood-sil baştan benim hoşuma gitmişti baya.

vay anasını ruh ikizimi buldum

@kablelvuku, @alperz Vakıf serisini okudum, aklıma gelmedi hepsi duyuruyu yazarken :/

Philip K. Dick'ten Dr. Gelecek'i okumuştum, bir de bi derleme kitapta savaş karşıtı bi öyküsünü okudum. Başka varsa bakalbilirim aslında, mantıklı :)

(bkz: içdeniz balıkçısı) ve (bkz: rüyanın öte yakası) da olur.

mülksüzler?

sanırım bilimkurgu istiyorum dedin ve marslı geldi.
fantastiklik hiç yok, mizahı bol hardcore bilimkurgu. filmi de çıkıyor yakında, gelmeden oku bence.

Stephen King'in The Dark Tower'ını kesinlikle öneririm. Hayatımda okuduğum en iyi serilerden biri tartışmasız.

@fullmetalanil, kara kule de okudum :)

o zaman teşekkürler derim uzun günler, hoş geceler sai...

alfred bester olmadan bilim kurgu kitaplığı olmaz bence.

the demolished man (yıkıma giden adam)
the stars my destination - diğer adı tiger tiger (kaplan kaplan)

Roger Zelazny - Kehribar Yıllıkları

geçiğimiz 12 kasımı load ederdim

annem hasta olmadan önceki tarihe alırdım 7-8 yıl önce falan.

nisan 2013

edit: hayattan bir şeyler öğrenmeye başlamam, kişiliğimin şekillenmesi ve bunlara önayak olan olay/olaylar o tarihe denk geliyor.

doğum günü pastamı yediğim zamana tabi ki

2011 yazıydı sanırım. polonya'ya gidecektim de vize vermemişlerdi. lisenin bittiği yaz. o zamana alırdım herhalde. o dönem yaptığım hataları yapmaz, vizeyi alır, polonya'da sevgilimle görüşür, ondan sonra da bir şekilde onu kaybetmemeye; onu kaybetsem bile hayatımın devamını skertip 3-4 yılımı ziyan etmemeye çalışırdım.

lise 2'ye de alabilirim, o zamanlar çok güzeldi. lise 2-3. o kadar güzel bir dönem yaşayacağımı hiç zannetmiyorum. o dönemi bin kez tekrar yaşayabilirim herhalde.

düşündüm de top olduğum zaman zaten şu an. ihtiyacım yok böyle bişiye. şimdi bi save alabilsem fena olmazdı :)

30 haziran-4 ağustos 2015.

2009 un yazını save etmek isterdim... büşra vardı....120cc mondialım vardı.. hayalerim vardı..

17 yaş

yalnız güzel soru takdir ettim... geçmişi hatırlamama sebep oldu... bu yüzden seviyorum duyuruyu...

97 yılı güzeldi

konu çok nostaljik olmuş yalnız. benim birçok checkpointim var bu konuda, zaman zaman da aklıma gelir biri çıkıp dese bunu diye.

-evimize bilgisayarın ilk girdiği 2003 aralık - rome total war ile tanıştığım 2004 aralık zamanları, her ne kadar o zamanki çocukluğum berbat geçse de bilgisayarla tanıştığım, ingilizceyle, tarihle, teknolojiyle haşır neşir olmaya başladığım zamanları hiçbir şeye değişmem. en başta buna dönmek isterdim.

-liseye başladığım yıl ve tüm lise dönemi. görece sakin ve eğlenceli, sorumluluktan uzak, harika bir dört yıldı. olumsuz yönleri de çoktu ama lisedeki arkadaşlık ortamı ve rahatlık bambaşkaydı.

-üniversite tercih dönemi. asla gittiğim üniversiteyi tercih etmezdim.

Yine de sonuncusuna dönüp adam akıllı bir tercih yapsaydım daha iyi olurdu ama. neticede hayatım da daha düzgün olacağı için geçmişi bu kadar önemsemezdim.

lise 2 ye alırdım ben de. çok ufak bir şeyi değiştirebilirsem hayatımın geri kalanı şu ankiden çok farklı olurdu çünkü.

94 senesine ortaokula başladığım zamana alırdım heralde.

Her sey birbirine bagli, daha iyi bir is < daha iyi bir uni < daha iyi bir lise. Ortaokul yillarima donup daha cok calisir istedigim liseye giderdim.

hayvan ciftligi derim. yuksek ihtimal okumussundur ama olsun.

Tarz değiştirip Camus - Yabancı okumanı öneriyorum.

hesse okumadıysan sevebilirsin. bozkırkurdu mesela.

mülksüzler diyerek artırıyorum

the kingkiller chronicle okumadıysan tavsiye ederim, dönemin popüler kitaplarından, yeni bitirdim ben de. serinin son kitabı 2016'da çıkacak gibi gözüküyor. şimdilik ilk 2si var.

ben de mülksüzler diyorum

1-Dune serisi
2-Rama serisi
3-Ender'in Oyunu serisi
4-H.P. Lovecraft'ın Bütün Öyküleri (3 cilt)
5-Arthur Clarke'ın Bir uzay efsanesi serisi (bu biraz sıkıcı)
6-John Scalzi: Yaşlı adamın savaşı serisi
7-Ejderha dömeli kız serisi
8-Marslı
9-Philip K Dick: Ubik; Bulabilirsen Alfa Ayı'nın Kabileleri, Mars'ta Zaman Kayması
10-Zaman yolcusunun karısı
11-Metro 2033
12-Leviathan Uyanıyor

Süskind'in diğer kitaplarını da tavsiye ederim. Salinger okuyabilirsin.
Bir de Trevanian var, onun da çok kitabı var.

satranç stefan zweig

dava kafka.

stanislaw lem-solaris
ray bradbury-mars yıllıkları, fahrenheit 451
anthony burgess-otomatik portakal
bilim kurgu hikayelerini içeren korkunun bütün sesleri kitabı da çok güzel.

bende de gitmemişti. hala dönüp okumadım maalesef.
geçenlerde the hours filmini izledim, yine aklıma düştü. okuyacağım bu aralar.

aynı durum bende to the lighthouse'ta da olmuştu. onu ders için okuyordum o yüzden yatakta bir sağa bir sola döne döne zorla bitirdim. okuması zordu ama yine de etkileyiciydi. sonra derste işledik ve mind = blown.

Bir de bendeki ilknur ozdemir çevirisi herkes Tomris uyar önermiş böyle bir hatam var

bende de gitmiyor, çok denedim olmadı. the hours'u okudum, sonra filmini de izledim, gaza gelip yine denedim ıı ıh olmadı..

a evet ilknur özdemir çevirileri iyi değildir. çevirmen önemli :)

zor bela okudum bitirmedim, çok oldu, bir şey hatırlamıyorum.
not: yanlış yazmışım, bitirmiştim.

Mevlana'nın eserlerine bakabilirsiniz. Rumi adıyla batıda da oldukça popülerdi zaten, kolayca bulunabilir kitapları.

Karen Armstrong'un İslam ve Hz. Muhammed hakkında popüler olmuş iki kitabı var. Tam olarak içeriklerini bilmiyorum ama bir göz at istersen, işinize yarayabilir.

senin yerine daha iyisini buldu. seni yedekte tutuyor

Zannetmiyorum öyle bir şey olduğunu hatta eminim ya.

çok özür dilerim, ben 'o kavgadan sonra soğumuş benden ama ayrılmak da istemiyormuş, geçmesini bekliyormuş' bu kısmı okumadan cevap vermişim....

@tavish in dediğine inanma, yenisini falan bulmadı...

pipişkosunu saplayacağı yeni birini bulduğu anda ise seni bırakacak ama... bu dediğime inanabilirsin...

iliskilerde bi taraf mutlaka daha fazla alttan alir daha fazla taviz verir cunku sevgi vardir isin icinde. ben acikcasi boyle bir konuda hele ki sogudum ama ayrilmak istemiyorum gibi bi lafi alttan alamazdim ama bu lafi edebiliyorsa senin yumusak karnini bulmus ve yine alttan alacagini biliyordur.

en kisa surede bitirmelisin, bunu goze alamazsan yeni tavizler vermeyi birak cunku misliyle sana geri donecekler.

hemen koşarım hiç tanımadığım etmediğim insanlarla sabahlara kadar her konuda yazışırım, bana yürümelerine göz yumarım falan...

Herifi sıkmışsın ama boşta kalmak da istemiyor.

Paraverbal bilgiyi incele. nasıl bir ses tonuyla söyledi? hala önemsiyor, kıskandırmak, tetiklemek, ilgi çekmek için mi söyledi? yoksa soğudu mu?

soğumuş çünkü o kavgada başka bir yüzünü göstermişsin ona. bunun şaşkınlığı var adamda.

böyle kavgalarda ve genel meselelerde kim olayları alttan alıyor? o alıyor gibi. sen oldukça asi birisin sanırım ve artık sevgilin bu tavrından sıkılmış. eğer anlattıklarım doğru gidiyorsa onu boğma bence.

"hata benimdi kabul ediyorum sonra konuştuk falan öyle geçti." geçmemiş.
sen bence özür de dilemeyip, gönlünü tam olarak alamamışsın. özür dileyen bir insan değilsen, dilemeyi öğrenmelisin. yoksa soğutursun.

ayrıca genel anlamda onu sıkma. baskıcı biri misin?

bir kavgadan sonra soğuma olmaz. 4 yıldır sevgilisiniz öyle hemen ayrılık olmaz zaten ama dikkat et ona karşı daha hassas ol. kırma adamı kırdıkça daha vahim sonuçlar çıkabilir.

ayrılmak istememesi seni sevdiğini gösteriyor. senden o kavgada yaşananları toparlamanı bekliyor ki gönlüne su serpilsin. hemen vazgeçme. ben istemiyorum falan da deme. böyle kırılganlıklarda çiftlerden birisi boşluğa düşer ve ister istemez karşı tarafın sevgisini test etmiş olur. sen bu testi başarıyla ver ki o da sevginize daha sıkı sarılabilsin. o yaptığı geri hamleye aynı şekilde karşılık verirsen döndükten 1-2 hafta sonra ayrılırsınız ama ayrılmak en kolayıdır.
sevgiyi savunabilmek bunu bir yük olarak görmemek lazım. sonuna kadar diretmen gerekiyor. zaten 4 yıllık bir ilişki bu. kolay mı? ben artık istemiyorum galiba diyerek hemen çöpe atmak kolay mı? emeklerine yazık.

sevgi sandığın kadar kolay bulunan bir şey değil. heba etme. onun gönlünü alırsan gururun incinmez, onurun da zedelenmez yapabildiğin kadar fedakarlık yap.

"Ben görüşmeyelim deyince de kızdı" kızar tabi. çünkü senden durumu toparlamanı sevgini dibine kadar göstermeni istiyor. atacağın adımların hepsi ona doğru olsun.

@kupigometa +1 milyon

üstüne söylenecek bi şey kalmamış. dağılalım.

aşkından geberdiğim bir insan beni çok üzdüğünde "soğudum görüşmek istemiyorum bir süre" demişliğim vardır. amaç hatasını anlamasını sağlamak, özür dilesin barışmak için biraz çaba göstersin diye tetiklemek. yoksa ne soğuması, ölüyordum resmen onun için.

seninki de öyledir, canını sıkma. saçmasapan bir kavgayla kimse 4 yıllık sevgilisinden bi saniyede soğumaz. seninki de , sen kendini affettirmek için uğraş, onun için biraz çaba göster diye öyle demiştir.

çok kaypak bi sevgilin varmış. soğuduysa ayrılsın. yok öyle hem soğudum hem senden adım bekliyorum önce görüşelim falan.

masküler ne lan? ahahahah :)

kardeşim adamı rahat bırak bence. gözden geçiriyor ilişkiyi işte.

kafasını duvara sürterek ısıtma yöntemi denenebilir.

dolma <3

şefin spesiyali olarak karpuz-peynir kombosu.

çorba ve yoğurtlu ıspanak

herhangi bi zeytinyağlı sebze yemeği, yanına yoğurtlu birşeyler

Taze fasuliye, yoğurtlu pazı kavurma falan yiyorum.
Bu arada ayran aşı çorbası yapabilirsin. Soğuk soğuk şöyle nohutlu buğdaylı reyhanlı falan.

kabak + patlıcan + havuç + ıspanak + marul + salatalık + domates + kırmızı biber gibi şeyler.. fırında ya da haşlama ya da zeytinyağlı. karpuz + peynir ikilisi de olabiliyor. sonra bol bol yoğurt. yumurta bu sıcaklarda zararlı, tüketme derim.

yanında kuşkonmaz ızgarası olan ızgara somon veya tavuk. ikisi de limon soslu olabilir, pek ağır bir şey değil.

zeytinyağlı her şey

bulgur pilavı ve cacık olabilir.

zeytinyağlı fasulye, zeytinyağlı biber dolması, yoğurtlu semizotu , yoğurt çorbası gibi şeyler

Sicakta çorbayi nasil iciyorsunuz ya? Ben bayilirim normalde ama onu bile icemiyorum.

balık, fırında, limonla oh mis

cacık olur diyorum :{

ben de her gün onu düşünüyorum. mümkün olduğu kadar etsiz ve yağsız bir şeyler bulmaya çalışıyorum. sebze yemekleri iyi gidiyor, yoğurt da.

10-15 gündür öğlenleri yemek yediğimiz yerin salata barını kullanıyorum. başka bir şey yiyemiyorum.

yemekhanenin dandik yemeklerini

Et + salata yiyorum. Et kısmını fırında somon olarak yumuşatabilirsin.

dün gece ekmek arası karnıyarık yedim. dlkfsl baya bildiğin kızartılmış patlıcan içi kıyma dolu. ama ekmek arasında. allam sen kilo aldırma yareppim ;_;

Tipinizle is aramiyorsaniz, tipinizi isveren tarafinda degerlendirmeye acma niyetinde degilseniz fotograf koymayin.

Bu devirde sektör ne olursa olsun fotoğrafsız CV olmaz.

Siyah ceket, beyaz gömlek ve uygun bir kravatlı fotoğrafınızı ekleyin derim.

beyaz gömlek + siyah ceket + kırmızı kravat + sakal traşı

et?

wristcutters a love story -kara mizah, yol hikayesi
little miss sunshine - komikli, sicak
everything is illumunated - yol hikayesi, samimi

big fish - macera, drama, fantastik

Once pasaport ve vize alin.

@crown inan bana büyük bir serkeşlikten bahsediyorum. şu şekilde düşün

3.bp.blogspot.com

Farketmez, yurt disina cikabilmek icin pasaport ve vize almaniz lazim.

@crown pasaport tamam ama vizeyle kaybedicek vaktim yok.

rahat rahat gezebilecek parayı kazansan önce birkaç sene dişini sıkıp?

o zaman vizeyle kaybedecek vaktin olmadığını sınır polisine anlatırsın delikanlı

www.bosgezeninboskalfasi.com

bilemiyorum bi an önce gitmek istiyorum

şuan anca work and travelle amerikaya gidip çalışırken azcık gezebilirsin, fazlasını yapmaya maddi durumun yetmez.

work and travel de nasıl oluyor zerre bilmiyorum ama üniversitedeyken 1-2 arkadaş gitmişti. bilet parasını çıkardıktan sonra para bile kazanıp dönmüşlerdi.

vize istemeyen ülkelere gidebilirsin gürcistan misalen, oradan başlarsın couchsurfing vs ile gezersin hayırlısı ile inşallah.

pasaportunu koy cebine once,

artvin'e ulas otostopla, ordan gurcistan'a gec vizesiz. camasir bulasik, web artik elinden ne geliyosa seni orda barindiracak parayi kazan.

ordan otostopla falan mohackale'ye git, dagistanli kardeslerimizle takil biraz. ordan ver eilini astrakhan (rusya). kucuk bi yer, cafe'de falan bi is bul takil biraz, tren bileti alinca volgograd'a gec.

artik biraz da olsa nasil hayatini idame ettirmeyi ogrendin. bi level daha uste atla ve moskova'ya gec trenle. ordan da st. petersburg. elin biraz ekmek tuttu, buyuk sehirdesin artik. rusya'dan schengen vizesine basvur. charter ucakla krakow'a gec (polonya).

krakow'a gecince mail at bana, devamini soyliyim.

hamdi koç çevirisi gayet iyiydi. zaten kitabın şiirsel, ağdalı bir dili olmadığı için çevirmesi çok zor değil ki bahsettiğimiz kişiler çeviri konusunda usta kişiler, pride and prejudice'i de yetkin ve kaliteli bir şekilde çeviremeyeceklerdiyse bıraksınlar bu işleri....
kimsenin çevirisi sizi tatmin etmiyosa orijinalinden okuyabilirsiniz zaten, dediğim gibi okuması kolay bir kitap.

bu soru hep soruluyor. iki yayınevinden de okudum, çok bir şey fark etmiyor.

can da iyi iş bankası da.

okuyabiliyorsan orijinal oku tabii.

Önyargı bitişik yazılır. Ciddi yayınevleri TDK'yı değil genellikle darbeden önceki son TDK başkanı Ömer Asım Aksoy'un başkanlığında hazırlanan Ana Yazım Kılavuzu'nu esas alırlar. YKY de alsanız İletişim de Can Yayınları da Metis de, söz konusu sözcüğü önyargı diye yazıldığını görürsünüz. Yıl 2015 olmuş 1980 sonrasında bütün yapısı bozulan ve dilbilimsel anlamda da birbiriyle çelişen ve iki yılda bir değişen ahkâmlar kesen TDK'yı hâlâ ciddiye alan mı var! Bir de ayrı yazılan bi(r)leşik sözcük diye bir şey uydurdular ki evlere şenlik. (Ayrı yazılıyorsa sözcük değildir o zaten. Ayrı yazılan bileşik sözcük olmaz.) Daha çok nitelikli kitap yayınevinden çıkma kitap okudukça siz de durumu fark edeceksiniz.

Soruya cevap: Sırf kitabın orijinal adına bağlı kaldıkları için bile İş Bankası Yayınları tercih edilebilir.

adına bağlı kaldıklarından dolayı benimde tercihim iş bankası yayınlarından yanaydı önceden ancak çevirisi ile ilgili sözlükte vs ciddi eleştiriler almış olduğundan sorma ihtiyacı hissettim.

mutlu olacagin seyin pesinden git.

4üncü senesinde iktisati birakip, 6 sene daha universite okumus ve su an ogretmenlik yapan biri olarak soyluyorum bunu. Neyle mutlu olacaksan onun pesinden git, ardina bakma bile.

hayirlisi olsun.

öğretmenlik tabi ki de... maceraya gerek yok. o instagramda foto paylaşan ülke ülke gezen hosteslerin ağzına sıçılıyo. ne tatili var adam gibi ne hafta sonu ne de düzenli saati.

Hostestlik tabii ki. Bundan 15 sene sonra evlenmiş belki de bi de ev almış ailecek akdenize tatile mi gitsek diye düşünürsün anca. Ama hosteslik de zaten çalışırken geziyorsun. Maaşı da iyi. Sınıf atlayabilirsin. Öğretmenlikte çevren kısıtlı

hosteslik.

öğretmenlik elindeyken ne zaman istesen yaparsın. bir de bunun tadına bak. denemedim demezsin. hem ne biliyorsun belki hoşuna gidecek firma değiştireceksin falan. thy de olursa tadından yenmez gezme açısından. yoksa her firma canını çıkarıyor.

Ayrıca Hosteslerin bir çoğu Pegasus gibi firmalarda deneyim kazandıktan sonra büyük firmalara geçiyor. Ben THY için başvuracaktım ama 6 ay deneyim istiyorlardı mesela...

hostesliğin ucundan dönmüş biri olarak,öğretmenlik diyorum.Hosteslik gerçekten yıpratıcı bir meslek yakınlarımdan dinlediğim kadarıyla,ben alanımda devam etmeye karar verdim.Ama yine de seni heyecanladıran şey oysa deneyebilirsin.

hosteslik hiç iyi bir meslek değil, bir sürü yolcuya gün boyu hizmet ediyorsun. yolcunun kaptanın ayrı tribini çekiyorsun. sürekli havadasın, güzelce o basını da yiyorsun.

ha thy bu, parası iyi dersen onu bilemem, onda da ne kadar değer, ama pgs de ne kadar para alacaksın ki?
bence öğretmenlik iyidir.