Nasıl anlatsam bilemiyorum genelde hollywood filmlerinde ya da bilgisayar oyunlarında eski mısır ya da günümüz arap dünyası ile ilgili haberler verilirken falan arka planda bu tarz enstrümental müzikler koyuyorlar. Onlara benzer paylaşabileceğiniz müzikler varsa süper olur ya. Yoksa da o tarz müziklerin bir ismi var mı? Ne diye arasam kolayca örneklerini bulabilirim?

şuna benzer müzikler www.youtube.com

selamlar millet.
bu başlıkta sormak istediğim: yurtdışında eğitim için hangi ülkeyi, hangi okulları tavsiye edersiniz? tavsiye ettiğiniz bölgede yaşanabilirliği nasıl tanımlarsınız (yaşam, part-time iş imkanları, devletin sosyalliği, kiralar, fiyatlar, insanların tutumları)?

sevgilim hukuk okumak istiyor,bense sanat (grafik tasarım) okumak istiyorum.ikimiz de istediğimiz bölümlerin iki yıllıklarını(bkz: önlisans) türkiye'de bitirmiş durumdayız. lisans tamamlamayı yurtdışında yapmak istiyoruz.

halihazırda bu bölümlerden birini yurtdışında okuyanlar varsa lütfen deneyimlerinizi ve önerilerinizi paylaşın ^^ başvurup kabul edilmek için neler yapmamız gerekir, nelere sahip olmamız gerekir? buradan bir dgs puanı elde edip o puanla mı başvurmalıyız? yök'ten belge almamız gerekir mi? orada öğrenci olarak ne kadar kalabiliriz? vs.

hintli bir arkadaş cuma günü istanbula geliyor. akşam 5'te buluşacağız. önce galatada rakı-balık yapalım diye düşündüm. canlı müzik de oluyor zaten. sonra tünelden istiklale çıksak türkü dinlemelik bildiğiniz bi yer var mı? ya da buram buram türkiye kokan bi mekan.

çiçek pasajında mıydı neydi küçük iskemlelere oturulup çay içilen yerler vardı diye hatırlıyorum, hala duruyor mu oralar?

bi de eskici'ye gitsek sıkılır mı sizce? müzikleri benim hoşuma gidiyor da onun hoşuna gider mi bilemedim.

daha önce turist gezdiren varsa azcık fikir alabilirim. sonraki günler de takılırız muhtemelen. yöresel yemekleri ve istanbul'un gece hayatını merak ediyomuş. müze falan demedi ama miniatürk ve oyuncak müzesi'ne götüreyim dedim :D

tıklım tıklım otobüste kimse yanınıza oturmayınca üzülüyor musunuz? tek boş koltuk yanınızdaki ama kimse oturmuyor.

selam gençler,

arkadasımla roma'ya gitmeyi planlıyoruz. bu gezinin ilk 3 gunluk kısmına anneyi dahil edip, onu sonra tek yollasam türkiye'ye diye dusundum ama basarabilir mi? büyük ihtimal pegasus olcak, cok cok check-in'de bi türk bulur ona emanet ederim diye dusundum. ne dersiniz?

ben şekilci derken biçime bağlı, görsele, görünüme bağlı insanları kastediyorum. yani yaşar kemal okumamak ama eski basımlı vintage kitabını sahaf sahaf aramak gibi. içeriğe değil, onun nasıl bir izlenim vereceğinden endişe duyan insanları tarif etmek için kullanıyorum.
ama sanırım yanılıyorum. şekilci kelimesinin ingilizcesine bakınca formalist çıkıyor mesela. formalizm eksisozluk.com sanatta edebi bir akım benim ifademle ortak noktaları da var. ama tam olarak bahsettiğim şey değil yine.

bu yukarda örneğini verdiğim durum için türkçe ve ingilizce hangi kelimeler uygun olur tarif etmeye?

Merhabalar ekşi duyuru sakinleri...

Yakından tanıdığım birkaç kadından gördüğüm kadarıyla böyle bir olay malesef mevcut. Evde kalma korkusuna kapılan kadın, kendisiyle ilgilenen erkekler arasında eli yüzü düzgün, kariyerli bir adam varsa, erkeği falza beğenmemesine ve elektrik alamamasına rağmen bu adama aşıkmış gibi yapıyor ve elinden kaçırmak istemiyor.

Kadınlarda bu tarz bir davranışın varlığından uzun zamandır haberdardım, kadından kadına değişiklik gösterir bu tarz olaylar, herkes böyle yapmaz diye düşünüyordum ancak çok değer verdiğim ve böyle bir davranış görmeyi beklemediğim bir kişi de aynı şeyi yapınca cidden çok üzüldüm.

Olay da şu. 26-27 yaşladında hanım kişimize uzun süre talip çıkmayınca bu hesaplar yapmaya başlıyor. Bu sene tanışsam, 1 sene sonra evlilik teklif etse, nişan düğün derken evlensek, sonra 1-2 sene evlilik hayatının keyfini çıkarsak, sonra çocuk yapsak diye hesaplamalar yapınca çocuk yaptığında çok yaşlı olacağını düşünüyor ve kendi kendine bir panik havasına kapılıyor. Daha sonra arkadaşımın arkadaşı kontenjanından kendisiyle tanışmak isteyen 2-3 çocuk olduğunu öğreniyor. 2'sini tipten direkt olarak eliyor. 1 tanesini de fazla beğenmemesine rağmen bununla takılmaya başlıyor.

Başlarda onunla vakit geçirmekten hiç hoşlanmamasına rağmen belki ilerde severim düşüncesiyle çocukla takılmaya devam ediyor ve ondan hoşlanmadığını hiç belli etmiyor elemana. Sonra bir gün, ya ben bu çocuğu beğenmeye başladım, mutluyum onunla diye size geliyor. Siz de ona diyorsunuz ki sen kendini kandırmaya çalışıyorsun gibi geliyor bana, kendini onu sevmeye zorluyorsun, bırak uğraşma diyorsunuz ama dinlemiyor sizi. Siz de içinizden diyorsunuz belki gerçekten sevmiştir çocuğu, mutlu olur...

Sonra bir gün iş arama sitelerinin birinde başvurduğu bir şirketten bir adam telefonla ulaşmış buna. Telefon numarasını şirkete yaptığı başvurudan aldığını ve oradaki resmini görüp beğendiğini, kendisinin şirket patronunun oğlu olduğunu ve onunla romantik bir yemekte görüşmek istediğini söylemiş.

Kız bana geldi, ya buluşsam mı acaba, daha mı iyi anlaşırım, adam zengin zampara mıdır, beni kullanır mı acaba yoksa ciddi mi düşünüyordur falan filan birşeyler geveliyor... Lan sen 6 aydır görüştüğün kişiyi sevsen gözün başkasını görmezdi... Daha iyi bir aday çıktığı gibi karşısına unuttu kaç aydır takıldığı çocuğu... Bu eleman da mutlu bir ilişkisi olduğunu sanıyor. Eleman açısından aşırı zavallı bir durum bence.

Çok boktan bir durum değil mi lan bu? Düşündükçe moralim bozuluyor eleman için... Aynı şey benim de başıma gelebilir diye düşünmeye başladım. 25 üzeri bir kızla takılmaya bile korkar oldum beni böyle seviyorum ayağına parmağında oynatacak, ben de saf saf kız beni seviyor zannedeceğim diye... Belki de benim özgüvensizliğim, bilemedim. Gerçi oldukça özgüvenli bir insanımdır genel olarak.

Böyle bir davranış nasıl analiz edilebilir? Erkeğin anlama şansı var mı? Kızların evlenmek için seviyor gibi yapması hakkındaki genel yorumlarınız nedir? Mantık evliliği mi oluyor bu durum? Ya da bu tarz karşısndakini kandırarak bir mantık yapmak bu kadar normal de ben mi yanlış düşünüyorum acaba?

merhaba mavi sneakers almayı düşünüyoru, şort giymeyi de severim. ancak mavi ayakkabıya siyah renk çorap olur mu sizce? renk ve giyim zevkime güvenmiyorum bu yüzden böyle bir soru sordum şimdiden teşekkürler.

www.hellastyle.com

bu tip bir ayakkabı almayı düşünüyorum.

Önce belirteyim ki hiç bir dine mensup değilim ve içki seven bir aileden geliyorum. Ama hiç bir zaman içkiye bir ilgim ve düşkünlüğüm olmadı, alkolün tadını sevmiyorum ve bünyeme ağır geliyor. Karşımda şarap içerler ben çoğunlukla içmem, kırk yılda bir anca şarap ve bira canım çeker diğer içkilerin kokusuna bile dayanamıyorum. Arkadaşlarım Facebook'ta sürekli rakı sofraları, bira muhabbetleri paylaşıyorlar, ben niye içtiklerini anlamıyorum. Sebebini sorunca "tadı güzel" diyen de var ama daha çok "kafamızı güzel yapıyor" diyorlar. Ben içki içince başım dönüyor, geçici ufak bir coşku veriyor ama hemen sönüyor (belki de bir bardağı hiç bitiremediğimdendir), ertesi gün de midem ekşiyor başım ağrıyor. Sizin düşüncelerinizi merak ediyorum, niye içiyorsunuz? Yanlış anlaşılmak istemem ama kendini iyi hissetmek için alkole sığınmak; uyuşturucu kullanmak gibi zayıflık değil mi? Kafayı güzel yapmak için yabancı bir maddeye ihtiyaç duymak çok üzücü değil mi..

ilk defa gözlük takıyorum, arkadaşımla aynı ayarda gözüm. onun gözlüğünde görüntü biraz daha farklı kenarlar daha keskin, kendiminkini takınca gözlüksüz takıyorum gibi geliyor bana en dandik camdan mı verdi bu gözlükçü acaba

arkadaşlar merhaba. mutfakta sofrayı kurduk kahvaltımızı yapacağız derken bizim ceberrut kedimiz omlet yapılmak üzere kırılmış yumurta tabağını üzerine düşürdü ve her yeri yumurta oldu.

peçeteyle şöyle bir kabasını aldık. ancak hareket ettiği için üzerinde bazı yerlerde bu yumurta kaldı tam silemeden.

köşeye çekilip küçük diliyle vücudunu yalayarak temizlerken çok acıdım o haline. e bende de kocaman dil var. daha efektif olur diye başladım ben de onun tüylerini yalamaya ve birlikte çalışarak bütün yumurta sıvısını temizledik vücudundan.

ancak bir süre sonra midemde yanma ardından kusma hissi baş gösterdi. sanırım kıl yuttum bir sürü ve kusmak isteyip kusamıyorum. acaba parktan biraz çim koparıp yesem kusabilir miyim?

fiyat/performans açısından en iyi markalar hangileridir? ne tavsiye edersiniz? en fazla 150 liraya kadar. pek anlamıyorum da güneş gözlüğü işinden. zaten en fazla 2-3 sene sonra camları pert olacak bi şey için 300 lira vermek istemiyorum.

Özet şu: 14 yaşında bir kuzenim var. Kızcağız bu sene okul değiştirdi. Yeni okulunda aşırı şımarık ve bunun üstüne giden tiplerle karşılaştı. (el clasico). Kızın altından sandalye çekmeler, düşürüp dalga geçmeler, o yaştaki çocukların yapacağı bilumum pis işler işte. Kız da bu durumdan muzdarip, annesi öğretmeniyle konuşmuş. Öğretmeni de "ben isim vermeden, bundan sonra böyle davranışlar istemiyorum diye çocukları uyarırım" demiş. Öğretmen sınıfta çocuklara bu konuşmayı yaptıktan sonra yine boş bir anda veletler kızın üstüne yürümüşler "sen bizi nasıl şikayet edersin, biz sana burayı dar ederiz" diye. Kız da şimdi sabahtan beri helak olmuş ağlamaktan "ben artık o okula gidemem" diyerek.

Hikaye klasik gibi, biliyorum. Bi çoğunu biz de yaşadık. Ama ben tekme tokat kavga eden; erkekleri tenhada sıkıştırıp ölümüne girişen bir çocuktum. Bana saygı göstermeyene, aslında saygı göstermesi gerektiğini döve döve öğretiyordum. Bu kadar naif değildim. O yüzden tam bilemiyorum şimdi nasıl bir tavsiye vermek gerektiğini. Onları döv diyemem, zaten dövemez de. Böyle kırılgan bir kıza ne söylemeli de onu biraz daha güçlendirmeli? Şimdi kendisinin yaşına en yakın ve rol model bir abla olarak, annesi babası benim konuşmamı, yatıştırmamı bekliyorlar. Ve elbette ben de sorumlu hissediyorum. Onu birazcık kendine getirmem, güçlendirmem gerek. Ama nasıl?

Onunla konuşmadan önce fikirlerinizi alayım biraz istedim.

Nelerden bahsedeyim? Ne diyeyim? Annesi babasının okula gidip çocuklara bir gözükmesi çözüm olur mu misal? Sizin başınıza gelen "başarı hikayeleriniz" var mı bu tarz konularda? Ya da o çocukların yerinde olsaydınız ne şekilde durdururdunuz bu davranışlarınızı? Aklınıza gelen önerileri bekliyorum.

selamlar , saygılar , sevgiler

3 (erkek)arkadaş cumartesi aksami istanbula gelmeyi dusunuyoruz.. 20 yaslarinin basindaki erkekler olarak besiktas'ta güzel bir otelde rezervasyon yaptırdık.. 2 gün kalıcaz. avrupa yakasında kalıcaz genelde... sabah ve oglen saatlerinde ne yaparız bilmiyorum ama
aksam saati güzel canli müzik yapan belki kizlarla muhabbet kurabilme sansimizin oldugu (swh) güzel apaçisiz emosuz mekan varmı acaba ? yardimci olursanız cok mutlu olurum.. :)

grubumuzun aylık gelir dağılımı ortalama : 30 bin türk lirasi ( aileden torpilli )
reina falan demeyin ama baska biryer olabilir. :)

yani ne bileyim, var mı böyle bir ürün süpermarketlerde ya da internette falan. böyle değişik değişik türlerden, tatlardan.
var mı bilen ya da kullanan?

teşekkürler şimdiden.

Hanım koş anket var.

nelerdir?

Çarşamba günü, Okul senato toplantısında Rektör, genel sekreter, tüm dekanlar ve bölüm başkanlarına bir sunum yapmam gerekiiyor.

Power point imkanı var.

10 dakika süre vermişler, sizce nasıl olmalı? konuşmaya nasıl başlamalıyım?

Sayın rektör hocam, değerli hocalarım gibi vs vs.

Topluluk hakkında bir sunum.

Nerede var, akmar dışında bir yerler biliyor musunuz?

ingilterenin prestijli bir okulunda uzaktan eğitim hukuk okuyacağım. ankara üniversitesi ikinci öğretimine de başlayabilirim seneye.

yök denklik dışında eğitim öğretim anlamında ne gibi dezavantajları olur? hukuk fakültelerinde uygulamalı ders oluyor mu, münazara gibi?

istanbul yaşayan beyaz yakalılara genel olarak bu sorum.

hafta kaç gün görüşüyosunuz yaklaşık? görüştüüğünüzde ne kadar vakit geçiriyorusunuz?

arkadaşlar merhaba bugün oğuz güvenin zordur zorda gülmek adlı kitabını bitirdim ve kitap 80 darbesinde (kabaca bi tabirle) sol kesimin yaşadığı trajikomik olayları anlattı. şimdi bu lanet darbeyi bir de ülkücü kesimin dilinden okumak istiyorum.... tavsiyelerinizi bekliyorum....

renkliden kastım yeşil, kırmızı, sarı falan işte. neden önyargı var bu pantolonlara karşı? sözlükte falan da ayrı başlık açılmış, millet döktürmüş: eksisozluk.com

aynı şey küpe takan erkek için de geçerli: eksisozluk.com

bu önyargılar neden var? neden ha?

Merhaba.

Yaslarimiz 23/21, ikimiz de ogrenciyiz. Yasadigimiz yerde geri donusum, herkes tarafindan desteklenen, hatta yanlis bilmiyorsam coplerin dogru sekilde ayriminin yasal olarak zorunlu oldugu bir yer. Ben de tek basima kalirken bunlara ozen gosteriyorum fakat beraber yasayinca, bunlari uygulamaya devam edemiyorum. Onunla konusmaya calistim, kendi icinde mantikli/tutarli bir sebep one surmeden "yok abi ben o kadar onemsemiyorum"dan baska bir cevap alamiyorum.

Ayni sorun, kaloriferler konusunda da gecerli. Benim tum uyarilarima ragmen, su an disarida hava 8 derece olmasina ragmen vasistaslardan birisi -sabahtan beri- acik ve ayni zamanda kalorifer de orta seviyede yaniyor. Simdi ben cok az usuyen bir insanim, ayni zamanda, isitma ucreti de kiramiza dahil, yani ne kadar kullanirsak kullanalim sabit. Fakat bu cehalet ve kibir beni sinir ediyor. :) Onunla yuzlesmeye calisip, "Turkiye'deki evinde de de boyle bosa enerji harcayip harcamadigini, evetse ailesinin bu konuda ne dusundugunu, illa ekolojik mimarlik -mimarlik okuyor- dersi aldiktan sonra mi onem verecegini" sordum fakat bu sorulara kizip, kendini tartismaya kapatti. Sanirim tek cocuk oldugundan boyle sorun cozumlerinde cok beceriksiz, daha once de ikimizi de ilgilendiren bir konuda karsidaki otoriteyle uyum saglamayip hemen parladigi icin basimizi yakiyordu az kalsin -ben kurtardim-. Karsit fikir duyunca afallayip, olayi yaris haline getiriyor/kiziyor. :P Dikkatinizi cekerim, sivri dil kullanmiyorum normalde ki iyice inada bindirmesin (bindirdi).

Planladigimdan uzun oldu, tl;dr'ciler icin: Ev arkadasim bosa enerji harciyor, ogretmeye calismama ragmen copleri ayirmiyor, yapabilecegim bir sey var mi? Yoksa ben cok uyuz bir insan miyim?

Bir taraftan mantık aşklarına giydiiryor, dğer tarafta romantik ilişkilere sallıyor ama en son oraya çıkıyor her şey.

Ne düşünüyorsunuz filmler hakkında?

otelde kalmalı falan. "bi gün de konuşmayalım nolcak" diye düşünebilir misiniz? çünkü kendisi arkadaşımla mı vakit geçireyim sana mı mesaj atayım diye düşünüyor. ama siz zaten akşama kadar onu rahatsız etmemişsiniz, yatmadan önce bi on dakka yazışalım istemişsiniz; ama o sallamamış pek.

olay böyle. napmam lazım?

ek : benzer durumdan dolayı biçok kez sorun yaşadık.
ben mütemadiyen bana yazsın demiyorum, arada bi laf atsın istiyorum; ama kendisi arkadaşlarıyla beraberken ya da işte yanyana olmadığımız zamanlarda telefonla uğraşmak istemiyor.

durumun ona göre anlatımı da şu şekilde : "ne zaman arkadaşlarımla çıksam huzursuzluk çıkarıyor."

su an hala sevdiğim bir kız var. bundan yaklaşık bi 6 ay kadar önce falan samimi olmaya başlamışızdır. ve o günden bu yana hiçbir zaman direkt bir adam olamadıgım için hafif hafif belli etmeye çalıştım duygularımı.

güzel bir doğum günü kutlaması yaptık.
kendimce güzel bir hediye verdim.
beraber sinemaya gittik
birçok kez dışarı çıkmışızdır, laflamışzdır
saatlerce telefonda takılmışzdır bla bla

ama ne zaman konuşmaya meyillensem kendime hep doğru zamanı bekle diye dur dedim. ne yalan söyliyim hiçbir zaman da kendimi kızla konuşacak kadar yakın bulamadım. bana hala bugün bile dostum diye hitap eder mesela. ve sanırım gerçekten dostu olarak görüyor beni, bunun farkındayım. ancak doğum günü kutlaması ve hediyesini verdiğimde bunu biraz kırdığımı düşünüyordum ve konuşmaya en yakın oldugum zamanda onlardı. nitekim aradan şu an yine baya zaman geçti ve o palas dostumlu muhabbetlere geri döndük.

diyeceğim o ki, seviyorum. ancak bana dostca yaklastıgının farkındayım. ne yapsam bilmiyorum. konuşmama gibi bir seçeneği istemiyorum. ama ona göre bu dost muhabbetini çerçevesinde ve aradan bunca zaman geçtikten sonra nasıl konuşabilirim bilmiyorum. ve soruyorum, ne yapmalı?

puslu kıtalar atlası'nın çizgi romanını alıp okuyanınız var mı? güzel mi, alalım mı?

merhabaa, kadıköy'de gece için müziği güzel olan, kaliteli ama aşırı da pahalı olmayan havadar, gerektiğinde dans edilebilecek mekan önerebilir misiniz?çok şey mi istedim bilmiyorum bunlardan bi iki tanesi olsa da olur. çok teşekkürler şimdiden.

Boynumdaki küçük bir dövmenin küçücük bir kısmını nasıl sildirebilirim? Yaptıralı birkaç ay oldu. O küçük kısım dövmeyi değiştirmeyecek. (Bir adrenalin molekülünün ucundaki ch3, çizginin ucu boş olsa da anlam değişmez) gidip beceriksizin tekine yaptırınca böyle oldu, okunmuyor bile o ch3, konumu da garip çeneme yakın böyle. Her neyse. Lazerle falan olur mu bu? Hepsi değil bir parmak bir ksımı silinecek dövmenin. Alternatifi var mıdır? Ne kadara mal olur?

31 yaşında, yaklaşık altı senedir evlilik hayalleri kurmasına rağmen evlenememiş bir insan kızıyım. (Sevgililerim oldu ama hiç kimse evlenme teklif etmedi.) Karakterimin ve fiziğimin çok iyi yanları olduğu gibi büyük defoları da var. Ben de kendim ve etrafımdaki isteyip de evlenememiş arkadaşlarım üzerinde yaptığım gözlemlere dayanarak bir tespit yaptım: Biz bu yaşa gelip de istemeyerek evlenememiş insanlar fiziksel ya da duygusal bir eksikliğe sahip oluyoruz galiba. (Gerçi eksiksiz insan var mıdır bilemedim.) Ne dersiniz, mümkün olduğunca objektif olmaya çalışarak; yanılıyor muyum?

selam ey ahali;

şimdi çok kısa özet geçiyorum,

maliye mezunu ve işten yeni atılmış dur lan bu çok sert oldu şirket yapılanması gereği küçülme politikasından ötürü çıkarılmış biri olaraktan hali hazırda da adalet bitirmiş biri olarak hukuk okuma hayallerim var-dı ki hala var da nasıl desem ülkenin durumunu gördükçe ve de zibil gibi adalet mezunu adam gördükçe hatta ve hatta dersanede ders anlatan hocaların bile adalet mezunu olduğunu görünce açıkçası biraz soğudum.

o yüzden yine malum sınava (dgs) gireceğim amma ve lakin peder beyin ben dahil 25 sığırı bulunmakta an itibariyle. dolayısıyla eh bu istanbul'da da her güçün yaşam alanı kısıtlanıyor. dolayısıyla elbet bi gün tası tarafı toplayıp çekerim emaneti severim adaleti deyip baba mesleği (gerçi aslen polis ama ikinci mesleği diyelim) hayvancılık yapmak hiç de uzak değil.

işte zurnanın zırt dediği yer de burada ben hazır kafayı kırmışken yaş 27 bu arada hukuk okurken bi yandan da aöf'den yine laborantlık okuyup hukuk ile eş zamanda laborantlık bitirip bi dgs ile 3-4 sene daha okuyup veterinerlik bitirip malum gelecekte uğraşacağım işte veteriner maliyetinden yırtma planlarındayım.

yaş 27 bu sene dgs ile hukuk fakültesine geçsem bitene kadar en erken 30 desek 3 sene de hadi 4 de hadi 5 de fazla fazla 35 yaşında hem veteriner hem avukat hem maliye mezunu bi adam olacağım. valla kafamda deli sorular olmaz mı olur mu tutar mı tutmaz mı diye de çok mu saçmalıyorum acaba ben?

ha bu arada evlilik baskısının bile şu aralar buram buram arttığı ve sınavı kazanamama durumunda kasap çekerken göreceğiniz ben olacağımı da belirterek biriniz ya gaz versin ya da lan bi sürttür git çay koy kendine gel desin.

olmaz mı ki? valla senede 10-12 bin lira veterinere veriyoruz aga cidden içim acıyor .

nasıl yapsak?

Yoksa bu anlamda da mı yalnızım? :(

Anlık mutsuzluk ve gerginlikten bahsetmiyorum. Genelinde sanki böyle bir durum var hayatımda bir haftadır. Sizde durumlar nasıl? Olay zincirlerini ona göre kişisel algılayacağım :)

2 aydır görüştüğüm bir kız var, amerikalı kendisi. 2 ay boyunca neredeyse her hafta buluştuk. dışarıda yapılabilecek her türlü sosyal aktiviteyi yaptık. tarz olarak birbirimize çok benziyoruz çok uyuşuyoruz. aynı şeyleri seviyoruz: müzik, film vs. duygusal olarak ona gerçekten bağlandığımı söyleyebilirim. en son benim çok sevdiğim bir filmi beraber izlemek için evime gitmeyi teklif ettim olur dedi.

o gün geldi çattı. ama ben nasıl tedirgin nasıl huzursuzum. çünkü bu iki ay içinde toplasan 1-2 kere kısa vadeli öpüşmekten başka bir şey olmadı, o gün olaylar ufaktan gelişmeye başladı ama bende hala bir tedirginlik var sanki ilk defa yapıcakmışım gibi hissediyorum. kendisini çok güzel buluyorum, gerçekten çok hoşlanıyorum. ama olaylar başladıktan sonra ben böyle bir hissizleşmeye başladım. sanki tamamen yabancı biri var karşımda. hiç bişey hissedemiyorum hayır öyle bile olsa saçma çünkü böyle sorunlar olmadan one night standler yaşamışlığım da var.

böyle olunca ben yarıda kesmek zorunda kaldım, o yarıda kaldığı için bir garip oldu sinirlendi doğal olarak ama içten içe ben aşırı üzülüyorum ve üstümdeki baskı daha da artıyor. o gece ve sabahı dahil olmak üzere 1-2 kere daha denedik ama aynı şey oldu değiştiremedim. bu geceyi unutmayı teklif ettim bir dahaki sefere sanki ilk defa buluşucakmışız gibi düşün dedim olur dedi.

şimdi mesajlarıma kısa kısa cevaplar veriyor cevap verme süresi de yaklaşık yarım gün 1 gün arası. böyle aptal bir şey yüzünden onu kaybetmek üzereyim sanırım hatta kaybetmiş bile olabilirim.

benzer durumu yaşayanlar var mıdır acaba ne yapmalıyım nasıl üstesinden gelirim bu durumun? sizce onu istemediğimi falan mı düşündü? anlattım kesinlikle onunla ilgisi olmadığını. overthinking yaptığımı bu durumun o yüzden olduğunu düşündüğümü söyledim ama ne kadar inandırabildim bilmiyorum. şimdi tekrar buluşmak için yazıcam ama istemiyorum gibisinden bir cevap gelicek diye de korkuyorum. yaşananlar geçen cuma idi yani yaklaşık 4 gün önce.

mesele kendime ufak tefek bir şeyler alarak mutlu olmak, hani şu alternatif gençliğe yönelik takı toka, bez çanta, kol saati tarzı şeyler satan dükkanlar olur ya onlardan çıkamıyorum. ondan sonra rossmann var tabii. yiyecek içecek, kırtasiye, giyim, çanta, saat, kozmetik, kitap yeni olsun benim olsun mottosuyla alıp duruyorum, her kadın yapar tabii ama benimki fazla.
edit: herkes yanına az para al kredi kartı taşıma demiş. arkadaşlar teşekkür ederim ama benim sorunum "mutluluğu satın alma" düşüncesi. bu ruh halinden kurtulmak o kadar kolay değil, ekonomik bir sorun olmaktan çok psikolojik bir sorun yani.

Daha 50 yasında ama bi senedir sürekli bir yerleri agriyor, doktorlara gidiliyor, filmler çekiliyor, ilaç kullanılıyor. Bugün geldi "Böbreğinde tas varmış". Yani o kadar mutsuz ve mutsuzluğunu resmen hepimizin üstüne silah gibi doğrultmuş vaziyette ki uzulemiyorum ben artik. Sürekli bi eskimiş surat, memnuniyetsiz ifade, konuşsa agir konusuyor, kalp kırıyor. Yani ki anneme katlanamiyorum. Mutsuzluğunu gidermek için elimden bi şey gelmiyor. Zaten öteden beri ofkeliyim kendisine.Alelade, sevgi orijinsiz bir evliligin bütün yükünü çocuk yasta omuzlarimiza yüklemekte bi sakınca görmedi dayakla, hakeretle, aşağılamaya. Simdi de mutsuz.

Her hasta olduğunda ah vah etmek zorunda hissetmeli miyim?

sizde var mı böyle bi durum?

mesela ben yaprak sarmasına deli dehşet hastayım. hatta öyle ki kocaman bi tencere sarma verseler yerim acımam

profiterol delisiyim ayrıca da sarma kadar değil mesela.

kolumu kesseler sarma akana kadar sarma yerim o derece.

nolcak bu durum?
anneme mezuniyet hediyesi olarak koca kazan sarma istedim. :(

Uzun süredir görülmeyen, telefonu, whatsapp vs si silindiği için unutulduğu , alt yüzeylerine zihnin fırlatıldığı sanılan birini görüp iki eski ilkokul arkadaşı gibi muhabbet ettikten sonra bir garip hoşça kal ve ondan sonraki saatlerde akılda hep o kişi, o konuşma, ve önceleri..

Genelde iyi anılar ama arada kötü anılar da geliyor. İçteyse duygusal şarkıların yankıları dinmiyor. Son günlerde hiç olmadığı kadar derin düşünceler, biri çıkıp öbürü geliyo boş kalmıyor hiç; Deep First Search gibi dallanıyor sürekli ama her seferinde başa geliyor tekrar.

ŞÖyle olsaydı belki daha iyi olurdu o zamanda, bu olaylar olmazdı gibi milyon düşünce... Acaba neler yaptı o kadar zaman, kimler oldu, şu an yalnız mı, sigarasının markası niye değişmişti, saçlarını boyamayacaktı 30una kadar, neden boyamış, çok kısa cevaplar verdim sorularına ve yüzüne pek bakmadım, bakamadım, önemsemediğimi düşünmüş müdür; en sonki tesadüfi karşılaşmada birbirimizin yüzüne bakmamıştık, şimdi gayet iyiydi, bu olgunlaşmanın bir göstergesi mi yoksa hayata daha çok gülüp geçebilmenin mi, veya normal arkadaş olabileceğimizin göstergesi mi ya da acaba, belki, olmaz mı olur ya..... Olmamalı da..

Bu tür düşünceler neyin göstergesi, hala içte bir şey olduğunun mu ya da hayatına giren her insana çok değer verdiği için çıksa bile aynı değeri koruması mı yıllar geçse de? O özel anların paylaşıldığı kişileri, 50 tane beden değiştirse de unutmayacağını iddia ediyorken.

Bu tür düşnücelerin günler boyu süreceğini sürecekken farklı güzel bir olay oluyor ve bu düşünceler şu satırlara kadar unutuluyor.



Kısacası, bu tür şeyler normal şeyler mi, var mı yaşayanlar, nasıl salıverilir ki?

Hanımlar beyler,

ben yurtdışındayım ve yakın zaman da türkiye'ye ziyarete geleceğim. gelirken de birkaç arkadaşıma, bu konulara epeyce ilgi duyan arkadaşlarıma birkaç hediye götüreyim istiyorum, makyaj malzemesi vs. onlara da sordum tabii bu soruyu ama onlar alçak gönüllülükle bana hayır cevabını verdikleri ve ben de bu konudan hiç anlamadığım için sizlere danışmak istedim. buradan kaliteli, türkiye'de kolay bulunmayan, ya da çok pahalı olan, kaliteli, kadınların özellikler ilgi duyduğu hangi ürünleri, hangi markaları hediye olarak alabilirim.

ülke: Almanya.

Teşekkürler şimdiden.

o tat ne öyle? var mı bir hilesi?

Kıyafetleri hemen hemen hepimizin üstünde var da ben ayakkabı konusunda biraz hassasım. Ama bi modeli de çok beğendim. Mangodan ayakkabı alınır mı? Alanlar varsa yardım.

Gibi hitaplar... Sadece yazdıklarım değil, aklınıza gelen ve günlük hayatta kullandığınız her türlüsü olabilir.

Tam anlamıyla bizdeki karşılıkları ne? Hangisi daha samimi ve içtendir? Ya da hangisi daha az samimi arkadaşlarımız için kullanılmalıdır?

merhaba, üst komşumuz psikopat bir adam, arada sırada camı açar küfreder kapatır, camdan aşağı su döker, evde kapıları çarpar eder bişiler kırar. bu kısmı açıkladım ki adamı tanıyın diye.

bu adam eve yavru bi cins köpek almış. siyah renk. adam sabahları evden çıkıyo akşamları geliyor. o saate kadar köpek evde ağlıyor. mesela biz dairenin kapısına yaklaşınca köpeğin ağlaması kesiliyor.

akşamları adam gelince köpeği bahçeye çıkarıyor ama köpek aşırı hareketli, yerinde durmuyor. adam da bu sefer küfrederek köpeğe müdahele ediyor.

geçen akşam köpek içeri girmek istemeyince adam küfürlerin bini bin para köpeğe söverek içeri soktu.

bazı akşamlar adam evde bağırıyor ve köpeğin koşma sesleri duyuluyor içeride, adam köpeğe bağırıyor.

adamın bi de psikopat karısı var.kadın da piskopat. bazen o da bağırıyor.

kafamda iki düşünce var. öncelikle bu köpeği bu adamın elinden kurtarmak istiyorum. çünkü ona bağırması bile benim sinirlerimi bozuyor. muhtemelen hayvana şiddet de uyguluyor, en kötüsü tecavüz falan etmesinden korkuyorum.

bu adam ev sahibi. bu adamı evden attırmanın yolu var mı? bütün apartman mahkemelik bunlarla ama ev sahibi olduğundan çıkartılamıyor.

selamlar,

böyle yastıkları doldurdukları pofuduk malzeme varya hani? işte ondan almak istiyorum. heralde kiloyla falan satıyolardır bunu dimi?

İstanbul içinde, tercihan anadolu yakasında nerelerden bulabileceğim konusunda fikri olan varsa çok makbule geçer.

teşekkürler!

bana 131. sayfanın fotoğrafını çekip gönderebilecek birisi var mı acaba?

Üst dişlerim seyrek tamamı olmasa da öndeki 2 dişin arası ve onların sağında kalan dişimin arası açık. Daha önceden de bu konu hakkında duyuruya soru sormuştum ve araştırma yapmıştım sonuç olarak bana en mantıklı gelen çözüm bonding idi. Bu işlemi yaptırmak için dişçiye gittim ama yaptıramadan çıktım çünkü üst ön 2 dişler normalde hafif geniş olurmuş benimkiler daha çok ince uzun diktörgene benziyormuş o yüzden dolgu yapsak bile estetik bir görüntü olmaz dedi doktor, tel takmadan iflah olmazmış yani bu dişler doktorun dediğine göre. tel takıp dişleri düzgün bir hale sokup 1-2 rötuşla çok iyi hale gelir dedi. hee bir de üstte ve altta birer dişim eksik özellikle üst dişlerim o tarafa doğru kayıyor sanırım seyrekliğin bir sebebi de o. dişler düzeldikten sonra oraya implant yaptırabilirsin dedi.

şimdi ben ne kadar diş teli takmak istemesem de sanırım buna mecburum ama yine de buraya bir sorayım dedim.

biraz araştırdım bu tellerin 3 çeşidi var sanırım; bildiğimiz tel, porselen olanlar bir de arkadan takılanlar. arkadan takılanlar biraz pahalıymış galiba, porselenler de sararıyor diyorlar. bunları kullanan şunu kullan daha iyi olur diyenlerden öneri bekliyorum.

ayrıca vücut geliştirme ile ilgileniyorum malumunuz baya da yiyorum bu tel taktırma işi beslenmeyi de etkiliyor ikisi bir arada yürüyebilir mi?

son olarak doktor tel takarsak 6-9 ay arası düzelir dişlerin dedi.

NOT: Lütfen cevaplarınızı silmeyin. Not ediyorum unuttuklarımı. Hem arada ekleyen olur falan, onlar da görür hatırlar.

En sevdikleriniz nelerdi?

O zaman aldığınız tadı bugün alabiliyor musunuz? Sihir var mı hala?

Mesela Peter Pan'di, Pal Sokağı Çocuklarıydı (her ne kadar Küçük Prens gibi biraz da yetişkin kitabı olsa da kimisi), Kaptan Grant'ın Çocukları, Hayvanlar Toplantısı, Şişkolarla Sıskalar... hatırlıyor musunuz bunları?

Yalvaç Uralîn bilmeceleri falan?

Küçük Kara Balık, Kurnaz Tilki, Aesop, La Fontaine :))))

benim en sevdiğim burada saydıklarımın bir kısmı ve başka şeyler. siz neler severdiniz?