oyuncak, biblo istemezdim.

özellikle sevdiği bir motifi/canlıyı/rengi taşıyan bi rşeyler alabilirsin.

örneğin müzik seviyorsa nota, kedili ya da kırpkırmızı bir atkı mesela...
hediyenin ne olduğundan ziyade kişiye özel olduğunu hissetmesi önemli. evet, evet atkı atkıdır, kitap da kitap, yüzük, çiçek, albüm... yılbaşında, doğumgününde v.b. bunlardan almaycaksak ne alacağız?
önemli olan aldığınız objenin kişinin zevklerine hitap etmesi.

mesela kedisever bana hediye edilen bir atkı ile kedi motifli bir atkı arasında "benim için özenmiş, aramış ve bulmuş" kadar fark vardır :)

bence ben, benim sevdiğim, ilgi duyduğum şeylerle alakalı bi hediye olmasını isterdim. meselam, eskilerde çok sevdiğim bi insana gitarla, müzikle çok ilgiliydi diye penadan kolye yaptırmıştım. çok beğenmişti kendisi.

neye ilgi duyuyorsa onunla alakalı bi şeyler olabilir bence.

süs bir şey alma. üstünde taşıyabileceği bir şey al kolye olur yüzük olur bileklik bilemiyorum o sıkıntı olabilir çok sade bi şey değilse. aslında en güzeli kolye. senden bir parça gibi taşıyabileceği bir şey al abartısız sembollü.

strawberry'nin tam tersi olaraktan, ben kedi insanıyım, ama bana gidip kedili hediye alırsan sktr git derim -çok afedersin ama derim bunu-

çünkü kedili şeyler çok moda, kedi seven kız diye başlıklar dolusu çeşitli sözlüklerde bilgi var. kedi sevmek sıradan bir şey yani.

ben derim ki diretk onun ilk anda anlaşılabilecek bir özelliği ile ilgili olmasın, gene ona has bir şey olsun ama. şimdi diyeceksin ki, yani o kadar sıradan olmayan insan mı var? muhakkak ki en sıradan insanın bile çok değişik bir özelliği ya da az bulunan bir sevgisi vardır, öyle değilse bile sen başlat, biraz riskli bir hediye seçimi olur ama. mesela atıyorum, animeye ilgisi varsa ve anime karakterlerinin figürlerini "biriktirilebilir" buluyorsa, ülkemiz açısından konuşuyorum tabi, yoksa çoğu ülke de bu da sıradan bir hobi- ilk figürünü sen hediye et, gibi. böyle bir şey alabilirsin. ama kedili olur, atıyorum, kelebekli olur, tipik taksim kızına hitap eden şeyler alma. ben de severim böyle objeleri, ama bana hediye alınmasını istemem, kedi seven, kelebek seven bir insan olduğum çok bariz çünkü. zaten beni tanımasan ve 1 km öteden bile baksan kedi sever olduğumu anlarsın muhtemelen. o yüzden öyle her yerde ve herkeste olabilecek şeyleri alma. ne bileyim, baykuş seviyorsa baykuşlu bir obje ALMA, çünkü her 8 kızdan 17'sinde var şu anda öyle objeler. onun sana değişik gelen bir özelliğini bul, herkeste olmadığını düşündüğün ya da nadir olduğunu düşündüğün, onun üzerine oyna. ilk hediyen özel olsun. sonra istediği kadar baykuşlu, kelebekli, ne bileyim puantiye seviyorsa puantiyeli, retro şeyler seviyorsa pin-up kızlı, marilyn monroe'lu şeyler alırsın.

aslında ilk hediye olarak ben olsam para bazlı bir şey istemezdim, satın alınmasın yani, yapılsın bana. mesela sırf benim için öykü yazan, çektiği fotoğraflarla kolaj yapan -her bir fotoğrafta farklı bir özelliğimi gördüğü için- bir de beste yapan bir erkek arkadaşım vardı. ben de ona şarkı sözü yazardım misal, resimlerini yapardım. böyle olunca güzel. hadi böyle bir yeteneğin yok, ama atıyorum, onun en çok utangaçlığını seviyorsun misal ya da sarı saçlarını falan.. bunu direkt bir kağıda yaz ver, mektup gibi. bence çok daha güzel ve anlamlı olur.

ihtiyacım olan ya da sürekli kullanacağım bir şey olsun isterdim.
ya da çok istediğim ama pahalı olacağı için almayacağım bir şey.

tersini düşünürsek kenarda duracak, işe yaramaz bir hediye istemezdim.
(çok anlamlı olmadığı sürece.)

mesela sevgiliden gelen favori hediyelerim; demir tava, mutfak robotu, kırmızı chanel ruj vs. gerçi yemek yapmayı seven biri değilse mutfak eşyası alma:)

yusufçuk kolyesi alma. 3 kızın 5'inde var.

bu hafta ders yok sadece konferans var :)

hocanin ingilizcesi biraz kitmis.

valla çok muamma bir hoca var ondan bu hafta ders yok diyor heralde. hepiniz öyle anlamış gibi yapıp gitmeyin.

class'tan kasıt asistanın gireceği. bazı üniversitelerde asistanların girdiği pratik çalışma, ders tekrarı vb. şeylere class deniyor. hatta class saati falan deniyor öğrenciler arasında. lecture hocanın girdiği.

bence "sadece benim dersim var asistanın dersi olmayacak" demeye çalışmış.

1.sınıfım ve okul dün başladı. kimseyi tanımıyorum haliyle soramadım. yarın boşuna gitmek istemiyorum işte.
tek anlamayan ben değilimdir umarım.
teşekkürler.

kırılsa ölürdün zaten.

tutulmuş olamaz mısın ya ne bu kırık korkusu? sertleşme vardır belki boyunda.

abi etmeyin eylemeyin tabi ki kırılmadı.

(bkz: it could be lupus)

kafan mı iyi?

sormuşsun cevapladık ondan sonra artistlik olsun diye gifle cevap vermeler falan.kırılsa ölürdün bu kadar basit.nörolojik bir şey değildir.nörolojik olsa baş ağrısı göstergesi olur.fazla kambur oturmaktan,sırt çantası benzeri bir şey taşımaktan doku zedelenmesi olmuştur.

yok bir iletişimsizlik var burada.

ciddi ciddi omzumu kırmış olsam 3-4 gündür sırt çantasıyla gezebiliyor olma ihtimalim var mı ? "ölürsün" demenden buna ihtimal vermediğini anlıyorum, öyleyse başlığa takılmak nasıl bir deha göstergesi ? koca paragrafı haybeye mı yazdım ?

hadi ben geyik yaptım (bkz: kırılsaydı yerinde duramazdın), komik değil ok, oturup buna göre değerlendirmek mi ayık kafa işi ?

üstüne yatıyor olabilir misin acaba diyecektim vazgeçtim :)) o ne güzel jpegmiş öldürdü...geçmiş olsun,bi doktora travel.

masa başı çalışman , sırt çantası taşıman , olası arkadan sırtına vuran bir klima üfürmesi veya sportif aktivite veya terleme gerektirecek bir iş yaptıktan sonra terinin üstünde soğuması gibi faktörler de eşlik edebilir diye düşünerekten kas ağrısıdır şeklinde değerlendirip fizik tedavi bölümüne görünmenin daha sağlıklı olabileceğini düşündüm ben.

doktor kas gevşetici ve ağrı kesici verir , yollar büyük ihtimalle. bence iyi masaj yapan bir arkadaşa masaj yaptırmak lazım.

dinlenmek iyi geliyor ise mekanik bir ağrı. eğer romatizmal birşey olsa idi dinlenmek kötüleştirirdi. mekanik bir ağı olduğu içinde ortopedist derim ben.

hocam aşağı yukarı aynı şikayetlerle ftr'ye gittim skolyoz(omurga eğriliği) çıktı. bir kaç gün geçmeyen omuz, sırt ağrıları; sabah uyanınca belde tutulma, bel ağrısı skolyozun belirtileri. gittim bi röntgen çektiler. allah'a çok şükür tedavi gerektirecek büyüklükte bir açı sapması çıkmadı. egzersiz ve vücut geliştirme önerdi doktor. doktora gitmeden önce biraz internette araştırma yapıp acaip stres yapmıştım. git bi gözük doktora hocam. geçmiş olsun.

o maaaşla izmir ideal

gel izmirde yaşa

İstanbul ve Ankara dışında bir yer. Neden istanbul değil: eksisozluk.com

İstanbulda yaşamak bildiğin çile. Hayat kalitesi kenya civarında geziniyor. Haftada bi gün sinemaya gideceksin diye bu çile çekilmez. (23 yıllık istanbulluyum, havuzlu sitede yaşıyorum, düşün ona rağmen)

maaş için izmir iyi seçim

en az senin kadar kazanan bir eşim varsa eğer bu senaryoda, istanbul derdim. evet çok kalabalık ve sıkıntılı bir şehir gibi gözülüyor ama, yinede en çok etkinlik, her türlü faaliyet bu şehirde bence. 6 bin tl'de çocuğu olmayan bir çift için baya iyidir diye düşünüyorum.

izmir+1000

izmir

daha sakin istiyorsan çanakkale

ben istanbul'da kalırdım valla. bi' ilan görmüştüm, adam evin tüm masrafları (fatura kira vs.) 850 lira diyordu. tek kişiydi, yanına arkadaş arıyordu. ev nasıl güzel var ya, boğazı falan görüyo böyle. hadi 850 olmasın 1000 olsun anasını satiyim.

kendime harcamalık 2000 liram olacak her ay, ohoo... mis gibi istanbul yav. niye gideyim.

ayrıca bence burada izmir yazan çoğu kişi 3000 lira almadığı halde istanbul'da yaşıyordur ve izmir'e taşınacaksın desen gitmez.

izmir değil kesinlikle. yazlık olarak tamam da izmirde bi bok yok şehir olarak. bu şartlar altında istanbul bence de. bütün olumsuz yönlerine rağmen.

Eskişehir.

bir kere istanbulu içine çektiysen başka bir yere gitme. izmir diyenler de gelsin onu benim takkeme anlatsın ya hey allahım ! doğma büyüme istanbullu olarak 7 yıldan fazla kaldım yeminle köy kalıyor istanbula kıyasla.

hasılı dışarıdan geleceksen izmir mümkün ama istanbul'da daha önce yaşadıysan değil.

pahalı bir tarif kitabı iyisinden bir şarap, ya da kısa süreli yemeğe şaraba yönelik bir kurs ayarlayabilirsin.

öperdim

içimden geçeni söyleyemeyeceğim için sana bir uçan kafaaaa..

daha yeni mi? diye sorardım.

eyvallah ciğerim

derdim.

"ben seni yerim" deyip dudaklarına yapışırdım.

gayet doğal. yıldırım aşkı masallarda olur. insan tanıdıkça aşık olur.

penisimi kafasına vururdum. (madem içimden geçeni söylerdim demek yasak)

o nasıl soru ya? siz aşık olmadan mı sevgili oluyorsunuz?

sarılırım ben de sana aşığım derim öperim. değil miydin zaten? diye şaka yaparım ne bileyim duygulanırım.

Daha önce değil miydin lan? Bozulurdum açıkcası. O kadardır birliktesin. Daha yeni aşık oluyor.

ayrılırım net

Sevgili olmak istiyorsam biraz sessiz kalıp sonra öpmeyi tercih ediyorum. Yok istemiyosam ehe, ühe diye çevirip kaçıyorum.

gusül abdesti al

olabilir öyle şeyler,herkes yaşayabilir bunları.

çok bilmişlerin mekanı mı bu ekşi duyuru?roc n roll,sen hariç:)biz farklıyız,böyle şeylere inanmayız! halleri..biri yazmış özelden,sakarsın diye,ben de altı ay evvel aman olabılır dıyordum ama zıncır seklınde devam edıyor ve % 99 unda benım bır etkım yok,yanı adam sokaktan gecerken garsona carpıyor garson ustume devırıyor bardakları.bi sabah kalkıyorum gözümün damarı patlamış,hep bi yorgunluk hali.ve daha bir sürü şey

nazara inanmıyorum da bi tutuklu bi olumsuzluk oluyor böyle bazen.

ben inanıyorum, dinlerden ayrı tutarak konuşalım, evrende bir enerjimiz var ( mış) değil mi? bazen negatif yüklenebiliyoruz belki. Ananem tuz yakar :) belki placebo etkisi gibi birşey ama onu mutlu ediyor, deneyebilirsin.

nazar, neredeyse bilimsel olarak dahi ispatlanmış bir olaydır.
gözlerden çıkan şuaların, bakan kişinin niyeti doğrultusunda farklı dalgalar vs. yaydığı bir gerçek.

Evet inanıyorum.

Denemesi bedava.ispat etmesi zor değil

nazar diye bir şey var.

asırlar geçti izleyeli ondan anımsamıyorum sahneyi linklersen anımsayabilirim.

spoiler koy bişey yap, istemeden okudum, kendime engel olamadım :((

hayır, alakası yok. sadece çocuğun karakterinin şeytani olmasına atıf var orada.

@kadifepanter başlıkta final yazınca anlayabileceğini düşünmüştüm.

orayı yoruma açık bıraktılar bence.

@cthulhu dediği gibi yoruma açık bıraktılar. Benim yorumum Lana'nın yaşadıkları - ki yaşadıklarına baktığımızda tecavüze uğraması ve diğerleri kötülüğün yani şeytanın yaptıkları- bir nevi şeytanabakmak yani kötülüğe maruz kalmaktı. Kötülüğe ne kadar maruz kalırsan üzerinde bunun bir etkisi olur sen de artık eskisi kadar iyi olamazsın. Belki de bu yüzden çocuğunu öldürebildi. 1964 yılındaki Lana bunu başaramazdı.

yıllardır yaparım bir problem yaşamadım. eskiden fırın kullanıyordum şimdi mikrodalgaya geçtim sadece.
buzdolabında saklayabilirsin.

birini pişirmeden getirmelerini isteyebilirsin. fırının varsa kendin pişirirsin. taze olur

buzdolabında.
ama tadı taze gibi olmuyor.

ısıtılıyor da ilk geldiğineki performansı bekleme dolaptan çıkardıktan sonra.

birşey olmaz afiyet olsun.

ben de buzluga koyup ertesi gun firinda isitiyorum. ayni tazelikte oluyor tadi

www.google.com.tr

mikrodalga biraz yumuşatabilir. tavada ısıtmanı tavsiye ederim ben. hatta ocak üstünde tost yapmaya yarayan seyler var ya, onlardan varsa süper oluyor. ama iyice ısıt önlü arkalı, böyle elin yansın. yoksa ısındı deyip alıyorsun, ama iki dakika sonra soğumuş oluyor. içi soğuk kalıyor filan işte.

soguk soguk da güzel bence ya.

başlığa cevap: hayır
soruya cevap: evet

beklentiyi yükseltme riski var. siz ağrı dağına ev yaptım dersiniz. " hadi ya ben everest'e yaparsın diye düşünmüştüm. " diyebilir.

hayır söylemem. beklentiye girip büyütüyor gözünde insan kendi isteklerine göre ondan yaptığını beğenmezse üzücü olur.

ben de sürpriz yapacağım zaman söylememek için kendimi zor tutuyorum. zaten sürprizi yapmadan önce, "sana sürprizim vaaaaaar!!" demişliğim çok olmuştur.

böyle de patavatsız, sabırsız, pis insanın tekiyim ben.

geçenlerde iki haftalığına ailemin yanına gittim. çok yoğun çalıştığım için giderken evi temizleyememiştim. ilk gün eşim arayıp dedi ki, "ne biçim temizlik yapcam, geldiğinde pırıl pırıl olcak, sürpriz olcak sana". ben de dedim ki hacı hiç kafan çalışmıyo, bunu bana söylediğin an angarya olmaya başlıycak, hiçbi şey deme hem sende baskı olmasın hem de bende beklenti olmasın. gülüştük felan ama o ev temizlenmedi tahmin ettiğim gibi :)

adı üstünde sürpriz o, gerçekten sürpriz olmalı. yapacağını söyledikten sonra ne anlamı kaldı ki.

mantıksız. spoiler vermek kadar mantıksız, üstelik sinir bozucu.

söylemem,
ben öyle bir şey söylemem.
kötüden bahsetmek daha iyi.

Sürpriz dediğiniz şey tam anlamıyla sürpriz olmalı. Mümkün mertebe ser veririm sır vermem:)

söylemem.
mantıksız.

fatih terime yapılan hoş olmadı da bi insanı bu kadar putlaştırmak da bence doğru değil. ölen şarkıcının sonradan dinlenip önem kazanması gibi bir şey. büyütmeyi seviyoruz. neticede bir teknik direktör kendisi onun gibi ve ondan başarılı insanlar mevcut. kendini çok değerli gördüğü ve dokunulmazmış gibi davrandığı da açıktı. üstü olanların egolarını zedelemiş olabilir ama ben bunun yine de bir ego savaşından fazlası olduğunu düşünüyorum.

sadece zamanlama ve şekli kötü oldu. onun dışında abartılacak bir şey yok bu kadar bence. bir takım bir arma neticede.

ekleme: ünal aysal.

kimsenin tarafında değilim. Terim'in gitmesi gerektiğini düşünüyordum. kendi içlerinde yaşadıkları sürtüşmeleri hiç bir şekilde bilemiyeceğimiz için, gönderilme şekli ilgili de çok düşünme ya da fikir belirtme ihtiyacı hissetmiyorum.

ünal aysal'ın yanındayım.

fatih hoca kendini ünal basgandan üstün görmüstür. ki kesinlikle fatih hoca ünal basgandan 5 gömlek üstün olsada disiplinsizlik affedilemez.. hoca sicarsa cemaat osurur.

Taraf olmaktan ziyade Terim'i sevmem,

Galatasaray'a ne verdiği tartışılır, başarısız olup kulüpten gittiği günleri de biliyoruz,

Fatih terim benim gözümde, Emre B'nin bugüne gelmesine sebep olan Emreyi şımartan adamdır

Aynı şekilde gözümde ""onu çekme bunu çek"" diyen adamdır...

ünal başgan.

fatih terim'i severim keşke olaylar bu şekilde gelişmeseydi ama ünal aysal'ı haklı buluyorum. gönderilmesi doğru ama keşke böyle yönetim kurulu toplantısıyla apar topar kovar gibi değil de istifa falan etseydi ne bileyim.

fatih terim türkiye'nin en başarılı teknik direktörü kabul ama çok iyi bir taktik adamı olmadığı da aşikar. en azından şampiyonlar ligi seviyesinde değil. e kendisinin o meşhur egosu da ayrı bir problem, siyasi ilişkileri de malum, bir de milli takım muhabbeti var...vs derken gönderilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum ama zamanı doğru değil. bu şekilde olmamalıydı en azından.

kurumsallık iyi hoş, her yönüyle işleyen bir sistem tabii ki kurulmalı. fakat şimdi düşündüğümüzde, ligler başlamışken, önünde oldukça kritik bir şampiyonlar ligi maçın varken hocanı gönderme cesareti bulmuşsan, millet "bu adamın bir bildiği vardır elbet" diye düşünebiliyor. ki ben de ilk başta bu şekilde yaklaştım olaya. fatih terim kötü bir şekilde de olsa gönderildi, nedenlerini tam bilemiyoruzdur belki ancak bu kararı alırken bir planı da var diye düşünüyordum. gel gör ki, ortada ne plan varmış ne de başka bir hazırlık. dolayısıyla bana biraz panikle alınmış bir karar var ortada gibi geliyor. öyle acemice, kurumsallıkla örtüşmeyen bir şekilde yollar ayrıldı fatih terim ile.

şu anda da koskoca şampiyonlar ligi ekibi başında tam bir hoca olmadan çalışıyor, idmanlarda kavga gürültü, ne olacağı belli değil, her gün yeni bir isim tartışılıyor. tabi bir de büyük ihtimalle mancini'ye teklif götürüldüğü doğru. fatih terim'den sonra mancini gibi bir adamı istemenin mantığını çözebilmiş değilim. bu nasıl bir kurumsallık ki, fatih terim'i gönderip, yerine yine taktik ve teknik anlamda yetersiz, üstüne bir de futbolcularıyla ilişkilerinde çok zayıf bir adamı düşünebiliyorsun, aklım almıyor. ünal başgan'ı severdim ancak şu süreçte hata üstüne hata yapıyor ne yazık ki.

ne dolmuşum arkadaş asıl cevabı vermeyi unutmuşum. ünal başgan'ın tarafındaydım, artık ortadayım, bir taraf tutmuyorum, tabi şimdilik.

ikisi de teferruat aslolan galatasaray.

gri askılı, beyaz askılı, krem askılı, siyah askılı. ama ince askıları olanlardan değil kalın olanlardan ve göğüs kısmı güzel duranlardan. aynı renklerde dar gömlekler de olabillir.

kadın olarak düşünüp yazıyorum.

ben laciverte bal köpüğü rengini çok yakıştırıyorum.

straight +1
altına da kahverengi ya da krem tonu(dockers çok iyi olur mesela) pantolonun varsa giy, on numara olur.

aahahaha. buyuk ihtimalle cok gerzek fotograflar ekliyor, dolayisiyla sadece erkekler begeniyor. size yuz vermedi diye gay oldugunu dusunmeniz cok iyiymis fakat.

gay?

hiç kız olmaması garip haklı olabilirsin.

garip fotolar değil normal çekilmiş fotolar.

arkadaşları çoktur erkek.

hiç kız olmamasına takıldım ben asıl

Aynı ben, genelde bir-iki kız dışında paylaşımlarımı, fotolarımı beğenenler hep erkek. Nedenini bilmiyorum. Gay değilim.

kızlar da senin gibi gayliğini öyle anlıyor olamaz. çevresi böyle demek ki.

çevresi genellikle erkektir. benim de öyle, olur yani.

ne yaptın da yüz vermedi ki? gizli i.nedir belki

erkek yoğunluklu bir çevreden çıkmıştır.

arkadas listesinde cok az kız olabilironlarla da pek samımı degildir. ya da olan kızlara asılıyodurkızlarda yüz veriyordur. hatta kızlara itici geliyor bile olabilir. elbette gay de olabilir. ama bildiğim gaylarin kızlarla akadaşlık ilişkilerinde bir problem olmuyor. yani gay olsada kızlar begenirdi.

sana yüz vermiyosa kesin gay dir evet. kesin yani. yoksa senin gibi, pardon sizin gibi, mükemmel bi insana nasıl yüz verilmez di mi?

Karşılıklı beğeni diye birşey var

fazla kız arkadaşı yoktur, olanlarla da samimi değildir, ya da herkese yazan bi tipse millet pas vermek istemiyodur üstüne çullanır diye. hemen nası gay yaptın adamı :)

bi erkek bi kızı beğenmeyince hemen gay olması için nedenler arıyosunuz ya, hastayım türk kızına ya ahahhahhahah

gaylerin fotoğraflarını erkeklerden çok kızlar beğeniyor.

mesaj attım ama bişey demedi korkarım ki korktuğu şey başına geldi :D

alkol almış çok sızmış erkek arkadaşı odada sabah mesaj atmış. sonra yine aldatmaya yönelik bir ima yapmış "zaten hiç aklıma gelmedii kii" diye. ben de üstüne madem o yok aklında niye rus mus yazıyorsun dedim. duyuruyu sildi.

bence evet

kesinlikle out.

hatta faul.

dayanıklılığı bilmem de superga ve converse çok birbirine benzeyen modeller değil ondan kıyasa giremedim. supergalar güzel.

superga +1

converse baydı artık superga bencede..

aferim aynştayn diyorum :)

şaka bir yana evet.
misal yüksek lisans başvurularında da bazı okullar 50 lira para istiyor bazıları canının sağlığı be güzelim siz ilim irfan öğrenin kafi diyor.

param olmadığı zamanlar daha çok düşünüyorum bu mevzuyu.

zorla bağış yapmak bile değil bu da neymiş böyle.aman allahım ya benim okuduğum üniversitede bile yok böyle bir şey çok şaşırdım bak neyse.
böyle bir şey yok vallahi benim üniversitede olsa direkt şikayet ederdim zaten bahane arıyorum gerçi ben .)

alamazlar. biri alamazsınız diyene kadar alıyorlar. bizim okulda da 5 tl alıyorlardı.

bazı okullarda vize, final sınav kağıdına bakmak için bile para yatırman gerekiyor (devlet).

döner sermaye vb. isimler verilen o şeyle tanıştığın an bu andır. kutlu mutlu olsun :)

tam anlaşılmıyor ama "saat bazında sunulan raporlarda sadece bir haftalık veri görüntülenebilir" gibi bir şey diyor sanırım. yani saat saat ayrılmış veriler var galiba.

kül +1. cümle çok kötüymüş.

Culinary Institude Of America da iyi diye biliyorum çok yakın değiliz ama erkek kuzenlerimden bir tanesi orada.

sordukların arasından da Le Cordon Bleu. ikisi arasında kalmıştı. bilgi olarak bilemiyorum. ama okulundan çok memnun onu biliyorum.

lcb-avustralya. nasil yardimci olabilirim?

Msa mezunuyum :)

internetten çeviri büroları bul. bir sürü var zaten. iletişime geç, uzmanlık alanlarım (teknik, sağlık, ekonomi vs.) bu de. sana örnek metin yollayıp çevirmeni isteyecekler. beğenirlerse de çeviri geldikçe paslarlar sana. sen de evden çevirirsin. aynı şey çeviri bürosunda çalışmak için de geçerli. ben tercümanlık mezunuyum ama bir sürü insan diplomasız çalışıyor.

parası azdır ama benden demesi.

ceviritercume.org bu siteye kaydolabilirsiniz. "burdan iş çıkar mı lan" gibi görünüyor ama ben kayıt olduktan 3 gün sonra iş gelmeye başlamıştı, çok sık olmasa da haftada bir gibi geliyordu.

tercümanlık okumadan tercüman olunuyor, ben oldum :) yani üniversite diplomam var ama yaptığım işle hiç alakası yok.

ceviritercume.org iyidir ama öyle hop diye üye olup sonra yan çizersen sıkıntı olur. kabak gibi sözleşmeye onay veriyorsun çünkü. öyle yapamadım bana vermeyin, unuttum falan diyemezsin. onu bil de. mahkemeye kadar götürecek bir sözleşmeleri var.

o geçmiyor sanırım ya. ben de deterjanlı suyla kaynatıp daha sonra telle falan kazıdım geçmedi. bir zararı yok olsa gerek.

yanıklar geçmiyor maalesef.

uzerine su ve karbonat koyun bekletin bi gun sonra telleyin
sirkeyle ovusturun
tencereyi isitin ve icine aniden soguk su dokun

cif

Metal teller var böyle kıvır kıvır, onlardan ya da özel yapılmış scotch brite var zor lekeler, sert yüzeyler için, bunları kullanarak cif ile ovacaksın acımadan

belki olursun, belki olmazsın. kim bilebilir?

kısmet denen şeyi bir elime geçirsem zaten ağzını burnunu...

kedi al. sevgi gösteriyorlar insana.

gerçi onların da maması varsa pek takmıyorlar ya. hiç yoktan iyidir :)

gerçekten bu şans işi. her sevgilisi olana bakma çoğu gerçekten mutlu ya da seviyor değil. belki çok geç bulursun, belki yarın bulursun, belki hiç bulamazsın. ama umut etmek iyidir.

yoo gelmiyor.

boşuna ümit vermeyin adama, çare söyleyin.

bu halinle şimdiye kadar bulamadıysan şimdiden sonrada bulamazsın. dost acı söyler. kendin üzerinde değişiklikler yapmadığın sürece zor, git kendini baştan yarat.

aynen dediğin gibi kısmetsizsin. nedenini biz bilemeyiz tabi, o kısma başka merci bakıyor. hiç sevgilin olmamış da değil, yani sen sevmiyormuşsun ama onlar seninle ilgilenmiş demek ki. o yüzden, çok dert edilesi bi durumun yok bence. tabii ki can sıkıcı da, ömür boyu yalnız olmak falan lafları için çok erken. beklemeye devam et bakalım. belki biri gelir, belki de gelmez tabi; bu kısma da bahsettiğm merciler bakıyor. velhasıl, evet zor ama elden bi şey gelmeyeceği için durumu kabullenmeye çalış ve bekle.

son sevgilimden kazığı yediğimden beri hiç kıskanmıyorum ben. açıkçası epey sorguluyorum insanların ilişkilerini. ne bileyim, çok da gerçek gelmemeye başladı bazı şeyler.

işine gücüne ver kendini, çok para kazan dünyayı gez, hatta kuzey avrupa ülkelerine git, orda kızlar teklif ediyormuş hem de ağzından öpüyorlarmış.

edit. düşündümde oralara gitmen için çok para kazanmana gerek yok, ortalama kazansanda olur.

kostümcüler var, bu anaokulu ve ilkokul ağırlıklı olmak üzere halk oyunları, drama vb. etkinlikler için günlük kiralama falan yapıp paranın adını koyanlardan... ellerinde bulamasan bile terzilerinin rahatlıkla dikebileceğinden eminim.

ebay' den ben de alis veris yapmadim ama satici eger guvenilirse(yorumlarina bak, bazilari top rated seller oluyorlar) bir sorun olacagini sanmiyorum. ama linkteki elbiseyi burada daha ucuza yaptirirsin gibi geldi.

diktirseniz aynısını?

taksim cihangir taraflarında birkaç böyle kostümcü falan var mesela. onlara bu resmi götürsem "bundan istiyorum" desem, hiç öyle "kumaşını alıp gelirseniz yaparız" olaylarına beni sokmasınlar istiyorum.

getirtmek için külfet çekecek detayda bir kostüm değilmiş çünkü de ondan dedim çabuk dikilebilir diye. siz bilirsiniz tabi.

bu ve benzer bi kaç kostüme baktım da türkiye'ye gönderim yokmuş zaten :D ben kostümcüleri bir arşınlayayım.

bu ne ki az kassan sen de yaparsın gibime geldi
yok uğraşamam diyorsan çare derya baykal :p

çok kolay bir kostüm bu onca para verme boş yere. kendin hazırlarsın bir terziye diktirirsin.

azaltsin once. birden birakmak zor olur. hatta gunde 3-5 tane icse birakmasina bile gerek yok.

tiryakiyse - babamdan biliyorum ameliyatlı olmasına rağmen durduramadık - tek yol hipnoz.

tiryaki gibi de değil de sanki, bilemedim tam. geçen sene "içkinin yanında bir iki içiyorum." diye başlamıştı, şimdi devamlı olarak içiyor. henüz çok ilerlemiş bir vaka değil aslında.

vallaha küssün bana ne yaparsa yapsın da, sonunda bırakacaksa o nalet mereti, her türlü şeye razıyım. henüz kendisine sigarayı bırakması konusunda en ufak bir laf bile etmemiştim ancak bundan sonra biraz baskı uygulamayı deneyeyim bari.

insanın kişisel özgürlüğüne müdahele etmeyin herkesin aklı fikri var bırakırsa kendi bırakır zorla bırakılmaz bıraktırılmaz bir şey olur bir şey ters gider adam gider yine yakar o sigarayı. anca bir olay bir şey olması lazım ki o insan bıraksın bunu düşünün.

şu güne kadar zaten en ufak bir sinyal bile yollamadım sigarayı bırakması için ancak bahsettiğim entry'sini görünce anladım ki kendisi de bırakmayı istiyor. bu yüzden ona destek olmak istiyorum, belki de biraz gaza getirmek. kimsenin özgürlüğüne müdahale etmiş olmuyorum galiba bunu yaptığımda.

tayfun

edit: soner sarıkabadayı'yı ben bugün yolda görsem yine tanımam. benim için hala tayfun eheh. aslında tayfun olmadığını da biliyordum da en yakın o gelmişti, neyse.

tayfun'un babasıyla tarantino'nun annesinin gayrimeşru çocuğu.

soner sarıkabadayı :(

Tayfun Duygulu

OHA Soner'miş adam :D

hakan peker.

www.fullindirizle.gen.tr

soner tabii ki

beğendiysen beğendin kankalemeto, bir şey yapmak zorunda değilsin.

stil sahibi insanların hastasıyım

oluyor kesinlikle. sokakta çok güzel binlerce kadın var; ama kendine bakmayı bilen, tarz sahibi, zeki ve özgüvenli kadın apayrı ve nadir bir şey. bu yüzden diyoruz işte çirkin kadın yoktur diye. kendine bakan, kendini geliştiren kadın her zaman ötekilerden güzeldir benim için. varsın victoria's secret mankeni gibi olmayıversin.

ben hiç giyinemem mesela. o kadar para dökerim gene olmuyor. başkasına bakıyorum benim verdiğim paranın yarısıyla benden daha güzel giyiniyor. sinir oluyorum.

bir kadın olarak ben de çok tarz sahibi kendine özgü bir giyinişi olan kadınlara bayılıyorum ve bu iş gerçekten ayrı bir zevk, göz istiyor. benim asla almayı düşünmeyeceğim, nasıl bir şeylerle birlikte giyilir tasavvur edemeyeceğim kıyafetleri alıp on numara sanat eseri gibi bir araya getiriyorlar.benim yalnız moda dergilerinde gördüğüm günlük hayatımda asla kullanabileceğimi sanmadığım tarzda 40 lı yıllardan esinlenmiş parçaları atıyorum gayet günlük casual bir kıyafete bile uyduruyorlar. erkeklerde bu çok daha nadir görülüyor bence. yani bir hipster, bir fazla efemine görünmeden ya da abartıp dede kılıklı olmadan 'tarz sahibi' görünen kendine özgü görünebilen erkek daha az.

hacı çok istiyorsan çıkartıp masaya vur ne diyelim B) ben giyime fazla önem vermiyorum açıkçası.. çünkü *paspal* diye tabir ettikleri şekilde giyinenlerden kültürlü, zeki insan tanıdım çok. tezat bir biçimde full marka pahalı giyinenlerden mal insan tanıdım yani. genelleme olabilir ama ben meseleye farklı bakıyorum B)

Ne yapmak lazım derken, hoşlanıyorsunuz da açılayım mı durumu mu var? Onu bilemem de, normalde (hemcins ya da karşı cins fark etmez) bir insanda çok beğendiğim bir şey (özellik, saç baş, kıyafet) olursa bunu açıkça ifade ederim. Karşıdakinin yüzünde o an açan gülleri görmek çok güzel olur.

Zaten öyle pek hoşlanıyor sayılmam, bişey yapmayı düşünüyor değilim. Genel kanıyı merak ettiğim için sordum.

@saatgeceninonikisi: Evet, iltifat çok basit ve iyi fikirmiş :)

Giyim konusunda eğitim almış ve de eğitim vermiş bir insan olarak birinci şart yerine ve zamanına göre giyinmektir. Gündüz vakti sokaklarda aşırı abiye yüksek topuklu giyinmeyin mesela, gündüz aşırı makyaj yapmayın. Sadelik herzaman en güzeli, modayı ucundan kıyısından kendinize yakışacak kadar üzerinizde taşıyın.
özetle şunu söylemek istiyorum önce klasik giyimin şartlarını -zaman ve mekan - bilmelisiniz. Moda ikonu olma düşüncesini itici buluyorum. Ambalaja fazla kafayı takmaz, gardrobunuzu birbirine uyumlu renklerle - ve elbette aksesuarla- düzenlemeye çalışınız. Kadın ya da erkek öncelikle beyni geliştirmek birinci şart. Moda sizi izlesin:)

Benim de böyle çok güzel makyaj yapan bi arkadaşım var. Müthiş uyduruyor renkleri kıyafetleri fln. ama aslında kısa boylu tombik kıvırcık karışık saçlı bi tip. ama makyajla dehşet oluyor. çok bakımlı. çok keskin renkler, pırıltılar kullanıyor ama hiç abartı durmuyor. tarz meselesi, yakıştırma becerisi işte. her gün ne giyecek diye bakıyo millet.

beğendiğin birine nasıl davranıyorsan öyle davranacaksın ben soruyu mu anlamadım acaba? neden olursa olsun beğenmişsin işte. ilgilen, bir yerlere davet et.

tarz/üslup her şeydir. güzellik hiçbir şey.

(bkz: elit kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimler)

bazı isimler için genellemeler tutuyor ama bunların küçük tatlı oyunlar olduğunu düşünüyorum ben eğlenmek için yani. isimler biraz da ailelerin vizyonlarını ortaya çıkarıyor gidip falancanın kültürsüz bir yerinde kimse çocuğuna cem demez. cem ismini koymaz. ya da mert koymaz. daha başka şeyler koyar. gelir düzeyi, kafa yapıları, bir sürü etken var anne baba isim seçimlerinde. ece koyan anne babayla ümmühan koyan anne babanın yetiştirdiği çocuk elbette farklı olur. isimlere takılmayın ne birini yerdim ne birini övdüm.

ama şöyle bir gariplik var ki tüm tanıdığım zeynepler gerçekten çok güzel.

herhangi bir genellemeye katılmam mümkün değil ama ismin insanın kişiliği üzerinde bir etkisi olduğuna inanırım.

memo tembelçizer'in "utanmadan iddia ediyorum" köşesinde bu konuya dair bi teorisi vardı, bulabilirsem eklerim buraya.

katılmıyorum çünkü adım müge.

katılıyorum. %70'e kadar yolu var doğruluk ihtimalinin.

kaşar- falan gibi kesin sıfatlar takarsan reddedilirsin. ama sana katılıyorum. genelde de şöyle bir durum var ki aynı isme sahip olan insanlar benzer karakterlerde oluyor. bu da biraz seni doğruluyor.

başlarken safe word'ümüzü bi belirleyelim. :) istisna. çünkü binlerce değişken var, karakterlerimizi belirleyen. ama isim de karakter de ortak bazı kodlar taşır genellikle.

aileler çocuklarına isim koyarken sosyo kültürel ve ekonomik durumlarını ve hangi sınıftan, anlayıştan geldiklerini belli ederler. istisnai durumlar dışında, bu durum isimlerle ilgili kimi genellemeleri mümkün kılar. elbette bunlara göre hareket edemez, insanları isimlerine göre yargılayamayız, ama ister istemez bir izlenime kapılırız.

bir sanıdır bu. çok itimat etmedikçe bir zararı yoktur. ve kesinlikle saçma değildir. buna benzer onlarca, yüzlerce sınıflandırma ölçütü kullanırız insanlarla ilgili. yürüyüşlerinden tutun, yüz yapılarına; seçtikleri kelimelere, saçlarının şekline, ten renklerine vs... yüzlercedir ve tekrar ediyorum, saçma da değildir; yeter ki onları kesin ve şaşmaz birer delil olarak kabul etmeyelim. aşırı önyargılı olmamıza sebebiyet vermelerine müsade etmeyelim. hepsi bu.

soruya dönersek, esasen isime bakıp yaptığımız tahlil, kişilerin karakterleri ile değil de karakterlerini şekillendiren büyüdükleri ortamla ilgilidir. bu ortamlar, insanların karakterlerini doğrudan şekillendirdiği için isimler ve karakterler arasında bir paralellik oluşur.

adı hacer olan bir kız mesela... bana hemen bir izlenim veriyor daha görmeden. nispeten alt ekonomik sınıflardan, düşük gelirli bir aileden geliyor. annesi temizlikçi olabilir. babası kapıcı olabilir. ve şayet tıbbi bir engel yoksa kesinlikle tek çocuk değildir. hatta muhtemelen bir erkek evlat edinene kadar ana babası üretimi durdurmaz. hacer biraz içine kapanık olacaktır. çok fazla tahsil yapmaz. erken evlenir gibi. ev işleri ödevlerinden önce gelebilir. ne bileyim!

esmanur mesela... daha ziyade, biraz daha mütedeyyin ailelerde karşılaşılacak türden bir isim. dolayısı ile esmanur'ların gördükleri muhtemel eğitimi ve aile yapılarınında karşılaşılacak baskın motifleri ilerleyen yıllarda onlarda kişiliklerine sirayet etmiş bir şekilde görürüz. dolayısı ile esmanur'a baktığımızda hakkında kimi öngörülerde bulunabiliriz. mesela esmanurla bir bar tuvaletinde sevişme ihtimalin kuşkusuz var; ama düşünmek bile biraz abestir.

istanbul mesela. okan bayülgen'in daha büyümemiş çocuğu. yine bana bambaşka bir izlenim veriyor. alacağı muhtemel eğitimi ve babasının/annesinin çevresini ve hayatlarını düşününce esmanur ile pek de ortak noktaları olmayacak. hacer'le de bir araya gelebilecekleri ortak bir sosyal zemini pek bulamayacaklar. ama demre, istanbul'un en yakın arkadaşı olabilir. bilemeyiz. orta halli bir memur çocuğu olan, ailesi tarafından el bebek gül bebek büyütülen pozitif, neşeli bir insan olan yonca ile de tenefüslerde vakit geçirebilir; ama lise çağına geldiklerinde aralarına bir soğukluk girecektir kuşkusuz. çünkü yonca'nın babası, kızını demre ve başak'la çok samimi görmek istemeyecektir.

kısaca, basit ve yüzeysel izlenimler, diyebiliriz. hesabı yuvarlamaya, pantolona sığmaya yardımcı olur. farkında olmasak da vardır bu ve benzeri önyargılarımız. ve kimi noktalarda hayatımızı kolaylaştırır, karışıklıkları giderir, bizi daha pratik yaparlar vs vs... isim bazında düşünmemek gerekir yalnızca.

katılmıyorum.çünkü ismim örneklenenlerden biri ve neyazıkki yakıştırılan kategoride olmadığımın farkındayım.ismim örneklerde olmasaydı savına katılırmıydım bimiyorum.ya da örnekte dendiği gibi olsaydım daha mutlu olurmuydum onu da bilmiyorum.korkarım ben hiçbirşey bilmiyorum.

Hayatımda daha saçma bi şey okumadım ben ya

(bkz: adı taylan olanların esmer ve yavşak olması)
(bkz: lisedeki herkesi tanıyan hafif kilolu merve)

Ne azından sikimsonik burç olayından daha inandırıcı

windows pişmanlıktır.

htcnin o fiyat aralığında güzel modelleri var. samsungdan uzak dur.

lg ler indirimdeydi bir ara. fena değillerdi.

2 aydır s3 mini kullanıyorum yeni aldım. bi sıkıntısını görmedim şimdiye kadar. ki aktif kullanırım telefonu. bi tane telefonun kapağının yerini alan önden korumalı kapaklardan al 25 liraya. mis.

panasonic eluga
1metre derinlikte 30dk da Su geçirmez kalite belgeli.
4.3 ekran
103 gr ve çok ince android işletim sistemli

ilki güzel gibi, nedense zaman ayarlı şeyleri pek severim, (ama aldıktan sonra hiç o zaman ayarını kullanmam o da ayrı mesele)

ilki güzel görünüyor, öte yandan delonghi bu konuda ünlü bir marka, en sondaki hakkında bilgi verilmemiş zaten.
ben olsam, bodum french press alırdım yine de.

delonghi kullanıyorum onun bir üst modeli metal filtreli olanı gayet memnunum, çok kahve içiyorsanız metal filtreli alın bence, kağıt filtreli yerine, yani günde 1 defa kahve yapsanız 80 günde sekiz lira yılda neredeyse 35-40 lira ekstra kağıt filtre masrafı çıkacak(bir kilo kahve parası), metal filtre o açıdan çok daha iyi, hele ki bir kaç yıla vurunca. hani onu da gözönüne alın.

www.bimeks.com.tr

ilki

tasarım olarak ilki benim de hoşuma gitti ama marka hakkında pek bilgim yok kararsız kaldım. ayrıca metal filtre daha mantıklı ama ürün açıklamalarında metal olup olmadığı yazmıyo sanırım.

Çıkartılabilir Su Tankı
12 fincan kahve kapasitesi
Kahve yapılırken termal karaf çıkartılabilir, asla damlamaz
“Yıka – tekrar” kullan, filtre sistemi
www.bimeks.com.tr

ki bundan kullanıyorum zaten evde.

www.delonghi.com burda da kalıcı filtre demiş. metal olduğu anlamına mı geliyo acaba bu ? :D senin makine daha üst model zaten güzel de arada 40 lira fark var. bilemedim şimdi.

tr.russellhobbs.com

ilki 4 numara kağıt filtre ile çalışıyor

tr.diplotop.com

eet delonghi icm2b sabit filtreli yalnız metal değil plastikmiş onu bilemedim ondan
çelik daha iyidir tabi.

benim de aklıma girdin bak.
takipteyim.

tr.russellhobbs.com

bunda da çelik gövde+aroma kontrolü varmış.ama dediğin gibi kağıt filtre. ulan çok kararsız kaldım ya.

ya ne yalan söyleyeyim russel hobbs u hiç duymadım daha önce delonghi bayağı bu kahve makinesi konusunda övgü alan marka idi ondan onu aldım.

ben de hiç duymadım. internette de pek bilgi yok. bakalım çelik filtre bi alet alıcam heralde.

delonghi'nin karşısında russell hobbs'u ne ezmişsiniz arkadaş. hobbs candır.

ek olarak, metal filtre kullanmayın. kahve tadını bozacak zaman içerisinde. kağıt filtre alın. şu marka misal:

www.garantiofis.com

aa bendeki delonghi'nin tipatip aynisi. plastik filtreli oldugu icin iyi suzmuyor, tchibo'daki kagit filtreyle kullaniyorum, cok berrak oluyor oyle.

tavsiye ederim.

@osuruklu memnun musun peki makineden ?

Valla baska makine kullanmadigim için karşılaştırma yapamam ama kendinden bekleneni gayet guzel yapiyor sonuçta :)

her şeye bulaşan markaları pek sevmiyorum lacoste gibi. git kıyafet yap ayakkabıya bulaşma. ya da polo gibi tamam beğendiğim bi modeli oldu ama sırf polodan ayakkabı mı alınır diye almadım. ki 225 lira gibi de uçuk bi fiyatı vardı. o yüzden tiger ya da new balance gibi gibi

lacoste.

www.modacenter.net

bundan almıştım çok memnun kaldım. hala da memnunum.

ayakkabı ayakkabıcıdan alınır hocam. Yoksa gerisi çöpe atılmaya verilmeye kıyılamayan çöp.

The road

world war z

world war z

world war z +1

resident evil serisi
i am legend
doom

Dawn of the Dead diyeceğim de o ikisinin yerini asla tutmaz. Gerim gerim germişti 28 serisi beni. Yalnızken ve karanlıkta izlemiştim malak gibi bir de.

cloverfield

zombili değil ama ordaki o.ç. insanlar zombiden daha beter:

children of men

bu konuda bir başlık açmıştım oraya bakabilirsin.

başlık şu: (bkz: terk edilmiş bir bölgede geçen filmler)

ermanen sağolsun :)

pontypool
blindness
daha amerikanlı da book of eli

rammbock-berlin undead filmi var. bi saat mi ne. dar alanda geçiyor rec tarzı biraz daha ama farklı olması açısından önereyim dedim.

(bkz: la horde)

bi de haneke nin kurtlar zamanı var epey ağırdır ama genel bir katastrof yerine belli bi bölgedeki salgın ve karantina söz konusu. zombi vs yok. gaffayı yiyen insanlık var.

Ya hepsi biliyodu ya da seyirciden alkis kopunca meraktan donduler. Begenmemislerdir heralde, iyi degildi bence.

Kadinin samimiyetine inandim hatta agladim ama hepsinin dönmesi bana da pek inandirici gelmedi. sesi güzeldi bence o ayri.

Danisikli dovus olduguna inaniyorum. Hatunun bazi davranislari da bana cok yapmacik geldi. Bir de acip bacagini gostermemeliydi mesela. Duygu somurusu gibi geldi

kadına ben de inandım, sesi de kötü değildi ama çat çat 4 kişinin döneceği gibi de değildi bence. gökhan bile döndü hemen yani.

alkışa göre ilk murat döndü, sonra da gerisi döndü. halka oynayacakları için halkın tepkisine göre seçiyorlar.

ha bir de kuliste görmüşlerdir. alkışa göre ya odur ya budur denmiştir.

4 ü de beğendiği için dönmedi tabi ki. mesela gökhan takımımda böyle ses yok diye döndü. bazen merak ettikleri için de dönüyorlar. a<eri kızlara mesela merak ettiği için döndüğünü yada ilk dönen jürinin seçilme yüzdesini bölmek ona rakip olunmak için dönüldüğüne inanıyorum. bunun dışında bacağını kaybeden o kadına ben de inandım bi de en azından bir duygu geçirebildiğine inanıyorum bazı diğer yarışmacılara göre hiçolmazsa sesi çok güzel olmasa da.

ilk paragrafta annesinden anneannesinden bahsederken is yerine was daha iyi gider bence.diğerlerine bakamadım

ya yazı, elif şafak'ın ted konuşması üzerine. kendisi de bu şekilde bahsediyor. ondan is kullandım. ama was daha iyi olur diyorsan öyle yapıyım?

elif safak was born

had divorced

ilk cumleyi okudum ve aşağıda dogrusu;

Elif Shafak WAS born in Strasbourg, France. After their parents HAD divorced, she moved to Ankara with her divorcee mother.

hmm tamam düzelttim onlar. ya neyse geri kalanının da fazla sorun olacağını sanmıyorum. daha hazırlık sınıfındayım en nihayetinde...

babannesinden present tensele bahsetmek bana doğru gelmiyor. en azından bir anı anlatıyorsun birileri ona gidermiş x olurmuş. hikaye gibi anı bu present verilmez.

haklısın ya aslında. was'a çevirdim onları zaten.

son paragrafta to writing olmaz. she started writing olmalı.

ego

gitti mi? haber linki var mı?

www.hurriyet.com.tr

terim bjk-gs maçında olan olaylar için gitmiş olabilir mi?

Ego savaşları.

Bir yandan iyi bir yandan kötü oldu. Öncelikle bize şampiyonlar liginde daha önce büyük maçları oynamış, bu maçları ilk kez yaşamayan biri lazımdı. O anlamda iyi oldu.Fatih Terim'le "Yenilmek kolay yenmek olay" mantığından öteye gidemedik. Oysa bizde de artık dünya yıldızları var, hedeflerimiz küçük değil.

Kötü oldu. Çünkü bizden biri olmadığı için başarılı olan Ünal Aysal, son başkanlık seçimi ve yeni yönetim ile birlikte "biz" den iyice koptu. Galatasaray'ı bir büyük şirket gibi görmeye başladı. Oysa bir futbol takımı bir şirket değildir. Hele Türkiye'de. Sadece mal alıp satmakla başarılı sayılmazsın. Örneğin müdürün istemediği bir makineyi alabilirsin ama teknik direktörün istemediği, takıma uymaz dediği Sneijder'i alırsan sonun kötü olur.

zaten ne kadar zamandır resmen savaş yaptılar sessiz sessiz. adım adım oldu yani, tam bir şey yok, adamlar birbirlerine rağmen çalışıyorlardı.

ünal başgan çok sinsi ve zekiymiş ama ha.

Vakti zamaninda şampiyon olan Lucescuyu kovup terimi almışlardı sonra takim şampiyon olamadilar. Simdide şampiyon olan terimi kovdular bu seneyi göreceğiz.

Eger bu sene GS şampiyon olamazsa Ünal başganın suyu feci ısınacak

dünyanın en büyük egosunun, mütevazı, centilmen, kibar, asilzade ünal başgan'da olması yüzünden.

markete mi gitti...

vay anam vay neler dönmüş serhat ya.

Milli takım olaylarından sonra Fatih Terim'in Galatasaray'a bağlılığını test etmek ve Dünya Kupası elemelerinden sonra Terim'in iki takımı çalıştırma durumunda Galatasaray'ı mı milli takımı mı tercih edeceğini kesinleştirmek anlamında 2 yıllık bir teklif yapıldı Galatasaray yönetimi tarafından. Fatih Terim kabul etmeyince yönetimin aklındaki şüphe doğrulandı. Bu sebeple bu olayların Galatasaray'a zarar vereceği düşünülerek sözleşmesi feshedildi.

En fanatiğinden bir Galatasaray'lı ve Fatih Terim hayranı bir taraftar olarak ben bu işe ego tatmini olarak bakmıyorum. Terim'in kovulmadığı müddetçe Galatasaray'dan ayrılmayacağını bildirmesine rağmen Yıldırım Demirören'in 3+1 yıllık söz aldığını açıklaması açıkçası bende de bazı şüpheler uyandırdı. Galatasaray'a gerçekten bağlı olduğunu söyleyen Terim'in Dünya Kupası elemelerindeki milli mesaisinden sonra sonuç ne olursa olsun Galatasaray'a geri dönüp aklındaki tek düşüncenin Galatasaray olduğunu açıkça kamuoyuna ve yönetime açıklaması gerekirdi.

olur evet.

her grandmother is a superstitious person. dersen için rahat olur.

is değil has olacak.

"has" olursa sonuna "feelings" eklemeli miyim?

belief ekle bence

ilk bana da has lazım gibi geldi ama google baya am is are lı kullanım vermiş.

little +1

pardon. ben isim mi sıfat mı dikkat etmedim. bu durumda little miss rejectee'nin yazdığı doğru

peki mahallesinde akne problemi olanlar büyükannesini ziyaret etmişti demek için bu cümle yeter mi?

Many people who has severe acnee problem in her neighbourhood, visited her grandmother.

oturdugunuz yerde var ise mahalle arasi cerceve yapan dukkanlardan onlara sorabilirsiniz
ya da koctasta da cerceve yapiyorlar sanirim, oraya da sorabilrsiniz.

koçtaş, carrefour gibi yerlere gidip yaptırabilirsin.

35 liraya yaptırdım yeni bizim buradaki avmde çerçeveci var.

alayının amk.

özellikle de o daha da hızlanıp üstüne üstüne gelen şoförün ta amk!

ispanya'ya gittim insanlık gördüm amk, yola 5 metre varken herif durup yol veriyor.

çok koydum akşam akşam.

o yol vermeyenle üstüne gelen de aynı neslin evlatları işte. hiçbir farkları yok. babadan oğula..

ikisi de aynı insan zaten, ulaşım araçları farklı, bir kendisi akıllı aq.

metrtoda üstüne gelen

1. aptal degil bildigin irispi cicigi 2. katiksiz aptal

üstüne üstüne gelen şoför daha aptal çünkü öldürebilir.

metrobüste,tramvayda,metroda,dolmuşta,otobüste... senin inmeni önemsemeyip hemen binmeye çalışan yolcu.

hatta daha fenaları senin arkanda olup da oturacak yer bulmak uğruna seni itekleyip çekiştirip binmek için önüne geçmeye çalışanlar.bunların üstüne tanımam ben.niye açtınız bu konuyu bak yine sinirlendim.

Daha kötüsü de var.

Hem oturup, hem de son durağa gelen otobüste ayakta olan yolcuları ezip önce inmek isteyen.

türkçesini yazarsan, doğrusunu yazabilirim sana. bu haliyle demek istediğin anlaşılmıyor.

is not free desen olur belki. ülkeler özgür değil demek istiyorsan. freedom olmaz o özgürlük demek.

şu anda birçok ülke tam özgür sayılmaz demek istemiştim ama:)

Yanlış. "Şu an çoğu ülkede tam özgürlük yok" demeye çalıştığını varsayarak:

"Now, there is no absolute freedom in most of the countries."

Ne demek istediğini söylersen ona göre şeyapalım. "Ülkede özgürlük olması" ve "ülkenin özgür olması" farklı şeyler, aklında bulunsun.

şu anda(günümüzde), bir çok ülke tam olarak özgür değildir.

bunu demeye çalışmışsın sanırım.

şu anda birçok ülke tam özgür sayılmaz = "Nowadays, many countries are not exactly free."

Ama yine; "ülkenin özgür olması" ne demek?

bir de now yerine başka bir şey daha şık olur: nowadays gibi.

o cümle biraz üst düzey kalmaz mı acaba hoca anlarsa kızar da:/

long live rock n roll+1

"Nowadays, many countries are not exactly free."

böyle dersen çok afilli durmaz hoca anlamaz.

Which one is better; to love or to be loved?

Edit: "Sevmeyi mi tercih edersin yoksa sevilmeyi mi?" demek istersen de "Would you prefer to love or to be loved?" şeklinde daha güzel çevrilebilir.

to love or to be loved? diyerek bıraksan da yeter bence ama long live +1

caps ver caps.

kilolu değilse yüzün - bak oval mi demiyorum - kilolu değilse dar alınlı da olsan yakışabilir. kendin az çok evde saçlarını öne atarak denemeler yapabilirsin. çok istiyorsan da kestir, en kötü uzayana kadar tokayla tutturursun.

Yok kilolu değil ama yuvarlak.

caps verirsen daha rahat cevaplarız. silersin geri nolcak.

bence kestirme emin olamıyorsan. ben bi kere kestirdim, alnım geniş yüzüm oval ama bana da olmadı. o kahküller uzayana kadar neler çektim ben biliyorum.

benim de alnım dar içimde kalmasın dedim yaptırdım çok tuhaf bişey oldu :) yalnız bir avantajım var saçım çok hızlı uzuyor 3 ayda o kahküller çeneme ulaştı neredeyse. sadece 1-2 ay kahküllü kullandım saçı.
yaşın gençse, kahkül kestirince 1 sene öyle kullanmak zorunda kalmayacaksan yaptır içinde kalmasın.

Caps verdim. Burada saçım topuz olduğu için alnım biraz daha geniş duruyor ama.

bence kahkül çok çirkin olmaz ama yoğun kahküllerden yaptır.

t3.gstatic.com al bak benzeşiyorsunuz da biraz.

alnının neresi dar sorması ayıptır? bir de tıklememıs yıne dedıgıme gelmıssın bosuna mı caps dedik sana?

kahkul yakısır, guzel olur.

Tamam kestiricem kahkülü. Fino gibi olmam inşallah :)

saçınızın arkasından bir tutamı öne getirip kahkül yapın, bakalım yakışıyor mu :)

gözüküyor

benım hesabıma mı bı sey oldu yoksa:) nicklerın yanında mesaj kutucugu yok yorumumun altında duzeltme kutucugu yok kafayı yedı:)

çıkış yap düzelir

browserda bir sakatlık olmuştur belki.

aynen oyleymıs safariyi actım kapattım halloldu. tesekkurler arkadaslar.

dün gerçekten desteğine, yardımına ihtiyacım vardı. bana sıcak sözler söylemek yerine, senin için tek doğru insanın ben olduğunu söylemek yerine; sana ne kadar güvendiğimle, senden hala hoşlanıp hoşlanmadığımla uğraşmayı bunu tartışmayı bırakamadın. benim kişisel bir problemim bu; ben insanlara güvenemiyorum. bu benimle alakalı seninle değil. gerçekten biraz desteğe ihtiyacım var kavgalara değil.

ama eğer kavga istiyorsan ya da senden ne kadar hoşlanıp hoşlanmadığımı anlamaya çalışıyorsan; kendi problemlerimi çözene kadar bekle.

kız baya seviyor abi, yanında ol kızın üzüldüm bak hala kavga istiyorsan defon degıl de problemlerımı cozmemı bekle dıyor.

cevam : @seviyorumsukirazı +1

geç kaldın.

senden daha çok popülerlik sağlayacak birini bulmuştur.

kişiliği oturmamış, üniversiteye gelince ne oldum delisine dönmüş bir zavallı olması kuvvetle muhtemel.

bence kizin degil benim derdim ne diye sormalisin. kiz her gordugunde yanina gelmis, arkadaslariyla tanistirmis, numarani almis falan sonra sen gidip kizin yani bosken onune oturmussun..

bxgx +1

şakacı bir dille. aslında seni hiç sklmyrm ama hani derdin varmış gibi geldi bana tribinde bir mesaj at. ya da direk ara. ben olsam çoktan aramıştım :)) ha arayınca başarıya ulaşıyor musun? hayır. ama yine de böyle içimde kurmazdım. dediğim gibi şakacı bir dille bir yokla sen kızı.

hala geç değil ama artık bir zahmet git yanına otur ya da konuş. suç ondan çok sende. karşıdan bekleme işini abartmışsın biraz. o kadar pasif kalma.

kız bir sürü adım atmış, sen hala adım beklerim diyorsun. bi de sallamıyorsun. kimsin ki sen :)

önüne oturmak ne la hala gülüyorum

unutulmazfilmler.com

unutulmazfilmler +1 kesinlikle. ama her çeşit film olmuyor sadece "iyi" denebilecek filmler oluyor o yüzden sınırlı bir alan gibi geliyor bana.

+1

+1 kesinlikle

www.hdfilmdeposu.com/category/altyazili-yabanci-filmler/

filmpo da iyidir

çiçeği bilmem ama belki işine yarar:

Sayın
ÇiçekSepeti ve Frutation Fırsat Kampanyası kapsamında almış olduğunuz
referans numaranız: <sildim>

çiçekle olmaz.

www.ciceksepeti.com

ama istediğini gönder eskisi gibi olur mu bilmiyorum.

ne kadar kolay ağır konuşabiliyorsunuz.
en sevdiği çiçeği al.

barış çiçeği.

www.google.com.tr

la ben sinirlenince arayıp bağırıp çağıramadan rahatlayamıyorum mesajla nasıl sinir cümleleri kurabiliyorsun? ben çikolata götür derim guylian falan var ya pahalı çikolatalar B)

orkide çok iyi.hem beyaz hem çok hoş hem değer verdiğini gösteren bir çiçek.

sadece çiçeği beğen kısmını yorumluyorum.çiçek iyi evet yap ama çiçek verince kesin hallolacağını ya da o tartışmanın unutulacağını düşünme bence.

Çiçeğin yanında bir de bu duyurunun linkini ver, ne kadar üzüldüğünü ve pişman olduğunu bir kez daha görsün. Benim cevabım da burada kalsın, link verme fikrini bizim verdiğimizi de söylersin böylece de ayarlanmış gibi durmasın.

kakao'nun bahsettiği çiçek spat galiba.aslında o da iyi ama kız arkadaşa değil de daha çok ev hediyesi gibi bir şey.

bi link bi çiçek burnunda dayayıp olayı bitireceksin.

arada bir de ağır konuş

devam devam aynen böyle.

lotus çiçeği

Bosver cicegi. Tema'nin isme ozel fidan dikme olayi var bir fidan 5 tl kucuk capli bi orman bile yaparsin kiza hem de cevreye katkisi olur.

ne kadar ağır konuştunuz bilmiyorum ama ağır kavramımız aynıysa ve hakikaten affettiyse daha da iflah olmaz o çiçek değil ot koparıp götür onda da pozitif düşünecek ve kendine seni inandıracak bir neden bulur o. ama içten affetmediğini düşünüyorsanız ve aslında affetmediyse de çiçekle falan hallolmaz o bir gün patlar.

bıyıklarıda boyayacak mısın?

turuncu gider.

ortadaki benim

olur bence de.

gitmez. kokoş olursun.

biraz kısaltırsan güzel olur kızılla.

sana her şey gider.süpersin

orijinal saç rengin sarı mı?
yok değilse saçın çok doğal duruyor. ben olsam riske girmez ve hiç yıpratmazdım saçlarımı, böyle devam ederdim.

kumral saçım normalde

sarı pek bi güzel bence kızıl yapma.

yanlış anlamayın ama kızıl sümsük bir görünüme sebep olurmuş gibi geldi.

Kuştepe stayla olursun.

illa boyayacaksan koyu bi renk olsun. ama bence kalsın böyle.

kızıl gider, gözler de renkli gibi duruyor, tam avrupai tür redhead olursunuz ama sarı daha iyi ya. kızıl çok.

bence sarı on numara. ama kızılla turuncu da çok güzel olur gözün renkli tenin uygun.

yakışır.

yapma yapma. çirkin olmaz tabii ki ama çok basit be artık o renkler. sarı yakışmış, çok sıkılırsan kahve tonları dene. ama illaki sarıya dönersin, o çok net.

Olum kız fake amma yazıldınız lan :D

kayit.anadolu.edu.tr

Herhangi bir yükseköğretim programından mezun olanlar ile örgün yükseköğretim kurumlarının lisans bölümlerinde veya önlisans programlarında kayıtlı öğrenciler, aynı alanda olmamak üzere Açıköğretim, İktisat, İşletme Fakültelerinin lisans bölümlerinden veya önlisans programlarından herhangi birini tercih edebilirler. İnternetten başvuru ve kayıt tarihi: 30 Eylül - 25 Ekim 2013

ikinciuniversite.anadolu.edu.tr

istanbul ve erzurum atatürk üniversitelerinde de yapabilirsin bunu.

ikinci üniversite diye giriyor evet.

özgüven.

kilodan kaynaklanan fiziksel yetersizlikler canımı sıkardı(hızlı koşamamak, şınavçekememek ya da çok çekememek, ip atlaymamak vb.) artık sıkmıyor. Sporu oldum olası severim o yüzden yani.

ablalarımdan bir tanesi yaklaşık 30-35 kilo verdi. şekeri düzeldi, her adımında nefes nefese kalmadı, daha özgüvenli daha mutlu bir insan oldu. daha girişken oldu. sırf ne giyerim derdiyle gidemediği birçok yere gitti. iş görüşmelerinde şansı arttı. kısacası çok mutlu bir insan oldu.

30 kilo verdim (6sını geri aldım)

merdiven falan çıkabiliyorsun artık rahatlıkla, halı saha maçlarına falan gidiyorsun

benim için bu senenin değişiklikleri:

40 km bisiklet turu yapabiliyorum sonrasında her yerim ağrısa da
windsurf yaptım bu yaz120 kilo ile imkansız bir şey (90 kilo ile de çok kolay değilmiş gerçi)
scuba diving brövemi alacağım önümüzdeki ay

özgüven kısmına girmiyorum bile

96 kilodan 72 kiloya düştüm.
Hatun potansiyeli verilen kilonun karesi ile orantılı olarak artıyor.
Seks performansı için üzeri 3 diyelim.
Spor aktiviteleri yormuyor, tam tersine çok daha büyük şevkle yapılıyor
Merdiven in-çık, yürü, koş, süper lan
Şu düşünce harika: Bundan 2 sene önce sürekli yanımda bir tane 19 litrelik damacana taşıyordum?!
Kıyafetlerin hepsi benim için yapılmış

7 yıl önce 25 kilo verdim yaşım 30 geçen gittiğim doktor vücut yaşımın 20 olduğunu söyledi. Bana dengeli beslenmeyi rahatça spor yapabilme fırsatı verdi.

10 kilo almistim fazladan etkisi cok hissediliyor. eskiden yorulmadan cok uzun mesafelere kosardim belediye otobusunu normal trafik hizinda kosarak yakaladigim cok.olmustur. sonra.kilo aldim gobek cikti tabi hantallastim kosmaya baslayinca hemen yoruluyordum. su anda yeniden 10 kilo verdim eski performansimda degilim henuz bi de gobek hala eski halinde degil biraz.kuculdu ama hala kilo vermeme ragmen gobelkli gorunuyorum. yavas yavas eski performansimi yakalarim heralde.

tek gereken yediklerine dikkat etmek ve spor spor spor. 105->85kg

Ben 140 kiloya kadar çıkmıştım ama 130 civarı geziyordum normalde. Şu anda 105'im ve kadınlar konusunda işler tahminlerin çok ötesinde değişiyor. Eskiden de yağ tulumu değildim ama harbi lean olunca beraber olduğun kızların da fizikselliği ona göre oluyor. Ayrıca hareket kabiliyetin artıyor. Daha enerjik oluyorsun. Giydiklerin de daha çok yakışıyor.

italyan erkekleri öyle piç ve yüzsüz oluyor gördüğüm kadarıyla. sen de kadınsın sanırım. görmüş beğenmiş demek. ama tahminimce başkalarına da atmıştır aynı şekilde :) artık kim denk gelirse.

iki bira icecek vaktin vardir herhalde diye dusunmus. musait degilim deyince yalnizca turkler "seni gormek istemiyorum" anlami cikariyor olabilir.

yine de ne olur ne olmaz atmış işte. şuradan şuraya buralardayım uyarsa beklerim gibisinden. bunu daha yılışık olmadan yazsa bir sorun olmazdı da çok yılışık yazmış. ama genel olarak normal değil mi? bir yere gidiyorsun ülke değiştiriyorsun. karşındaki müsait değilim diyor, sen yine de bi iki bi şeyler içmek isterim şuralarda kalıyorum şu kadar buradayım diyorsun. üslup dışında hareket normal.

Seni götürmeye kafasına koymuş bu ben söyliyim sana.

bana üslubu çok itici geldi. acaba ben mi abartıyorum diye bi sorayım dedim.

büyük ve güzel gözlerine vurulmuş senin eleman. oteli de güzelmiş.

Işte bunlar hep sex. Beğendiysen buluş, bu kadar basit

adam 5 gün kalıcam diyo, hiç mi müsait değilsin? ben seni kafaya koydum, o gün müsait değilsen 5 gün daha kalırım, bi içelim gerisi gelir zaten diyo. evet gayet yavşakça yazmış. yavşıyo. seks istiyo. italya'dan öpücüklerle de sekse vurgu yapmış.

8 ay sonra bu duyuruya nasıl rastladın abi:)
olan olmuştur zaten:)

abi nasıl ya, son cevaplananlara çıktı bu, vallahi orda görüp yazdım ben, ahahaahha

yazmayi unutmusum bi de her yemegin yaninda yoğurt. 1 hafta içinde 1 kere bozdun o da sadece 1 bardak kola içtim

normali haftada 1 kilodur ama rakamlara fazla takılma. Eğer dediğin gibi beslendiysen vücudunun yağ oranı azalmıştır , böyle devam edersen kilo vermesen bile(kesin verirsin)yağ oranı azalacağı için şekillenmeyi sıkılaşmayı farkedeceksin.

Daha birinci haftada diyet bozmuşsun.

Bu duyuruyu bir oku.

www.eksiduyuru.com

her sey bir bardak koladan sebep diyorsun yani ben o duyurudaki seyleri yesem duba gibi olurum. d