hiç o kadar para verme metro markette 50-60 tl'ye lava marka al gitsin gayet güzel.

metro marketlerine herkes giremiyor ki... kartı filan vardı en son. nasıl çıkarılıyor o ?

girişte günlük kart alıyorsun. isim + tckn + gsm gerekiyor.

lava iyidir evet
bikaç farklı markaya da onlar üretiyorlar zaten
100 tl üstü çok pahalı bence

o zaman metroya gidip alayım bir tane :)

masonluk.

genleri, karakteri

bir lafa bakması laf mı diye bir adama bakması adam mı diye.

Karakter ve zekası.

görülebilecek en kötü şeyleri görmüş olması. savaşın içine doğması.

1. dünya savaşı
trabslugarp savaşı
1. balkan savaşı
2. balkan savaşı

kurtuluş savaşı

ben de bu kadar savaşta bulunsam özgüvenim olur herhalde amk

nerobianco+1
nat geo da bir belgeselde kurtuluş savaşındaki türk ordusunun dağılımı, yerleşimi vs ile ilgili "askeri deha" ürünü denmişti.

başarılı bir komutan olması
zeki olması ve bunu değerlendirip kendini geliştirmiş olması

bir de çok okurmuş yaf bu adam.

jan jack russo falan kastırırmış.
yurtdışında da epeyce bulunmuşluğu var. etkilemese etkiler sanırım.
özellikle halep görevi sonrası "şu araplardan kurtulmak gerek" diye düşünmeye başlamış diye biliyorum.

inanilmaz cok okudugu bilinen bi gercek. hakkaten her konuda fikri ve bilgisi var.

hatta bi kac hafta once debe entry'si vardi. yunan bi usta ataturk'un evine is yapmaya girmis bi arkadasiyla, ataturk buna firca kaymis falan. yunan videoda sey diyordu: "ataturk bizim yunan okullarinda ogretilen en ufak seyleri bile biliyordu". hatirlayanlar olursa entry'yi yabistirsinlar buraya.

siradisi bi insan. millet ataturk dusmanligindan "abartiyorlar yea" diyor ama hakkaten her yuzyilda boyle 1-2 kisiden fazlasi yok.

Karizma, ait oldugu dusunulen bireyden cok onda karizma bulunduguna iliskin inanctan dogar. Bu inancin nasil olustugu arastirilmali.

Okumasiyla ilgisi yok. Yasadigi donemin populer kulturune hapsolmus bir okuma listesi var.

Subay olmasi avantajlardan biri. Cunku etrafindaki insanlar sorgusuz sualsiz itaat etmeye aliskin oluyor.

Yabanci dil bilmesi degildir. Bulundugu ortamlarda herkes icin normal bir sey yabanci dil bilmek.


İleri gorusluluk degildir. En azindan siyasi olarak bircok sorunun dogmasi(kurt, azinlik, fundementalizm, otoriterlik) onun, 17.yy'da kalmis goruslerinden kalir.

Dusundugum ana sebebi soyleyeyim. Bu ayni zamanda kendisinin sevdigim tek yani. Gencliginde pek cok "ortama" ve gece hayatina bulasmasi. Bu sayede insanlarla iletisim kabiliyetini arttirabilmis ve insanlar uzerinde yarattigi imgeyi guzel sekillendirebilmistir. Dans, yuruyus, otorus, diksiyon gibi imaj yaratmada cok onemli olan butun karakteristiklerini bu sayede elde ettigini tahmin ediyorum.

askdjnasd 100 yil oncesinden bahsediyoruz lan. google'dan ozetlerini okumustur belki? alsdjnas

adam hic alakasiz geometri'ye bile kendinden bir seyler katmis, ustune kitabini cikartmis.

10dan fazla kendi yazdigi kitabi var www.fmv.edu.tr

100 sene oncesinden bahsediyoruz'u soylemis miydim?


Atatürk'ün Kitaplığındaki Türkçe Ve Osmanlıca Kitaplardan Bazıları
Ahmet Vefik Paşa : Lehçe-i Osmani
Ahmet Vefik Paşa : Lehçe-i Osmani
Mehmet Salahi : Kamus-u Osmani
Avram Galanti : Türkçede Arabi ve Latin Harfleri ve İmla Meselesi
Mehmet Ali : Tahsil-i Lisan-ı Alman
Nüzhet : Kendi Kendine Almanca
Ahmet Cevat : Türkçe sarf ve nahif
Kazım Nami : Türkçe Oku, Türkçe Yaz
Mithat Sadullah : Latin Harflerinin Türkçeye tatbiki
İbn Emin Mahmut Esat : Tarih-i Din-i İslam
Osman Bin Süleyman : Kamus
Lütfullah Ahmet : Hayat-ı Hazret-i Muhammet
Abdunnaim Bin Hasan : Ceridetül Evail ve Hamidetül Evahir
Ahmet Halit : İslam Büyükleri
Abdurrahmanil Cami : Tercüme-i Nefhatül İnsan
Mehmet Cemil : Hukuku Düvel
Katip Çelebi : Cihannuma
Feridun Bey : Feridun Bey Münşeatı
Mehmet Bin Sait : Kitabü'l Tabakatü'l-Kebir
Şemseddin Sami : Kamusu Alam (6 cilt)
Şemseddin Sami : Kamusu Okyanus
H.Z. Ülken : Aristo Metafizik
Süheyl Ünver : İbn-i Sina
Ahmet Rifat : Lügat-ı Tarihiye ve Osmaniye
M.Fuat : Amerika'da Tükler ve Gördüklerim
Rıza Tevfik : Kamus-u Felsefe
Cemal Paşa : Hatırat (1913 - 1922)
Mehmet Cemil : Sulhta ve Harpte Hukuku Düvel
Evliya Çelebi : Seyyahatname
Suphi : Tekmiletül'l-iber
Lütfi Simavi : Devr-i İnkılap
Mustafa Necip : Selimname
Osmanzade Taib : Hakikatü'l Vüzera
Ahmet Saip : Vaka-i Sultan Aziz
Ahmet Hilmi : Tarih-i İslam
Mazhar Fevzi : Hayr-i Sahil
Ziya Paşa : Endülüs Tarihi
Resulzade Mehmet Emin : Azerbaycan Cumhuriyeti
Ali Reşat : Tarih-i Osmaniye
Ali Reşat : Kurun-u Cedide Tarihi
Sebahattin : İttihat ve Terakki Cemiyetine Açık Mektuplar
Mahmut Esat : Tarih-i Dini İslam
Ahmet Mithat : İnkılap
Ahmet Cevdet : Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa
Mustafa Efendi : Tarih-i Selanik
M. Şemsettin : İslam Tarihi
Ahmet Rasim : Osmanlı Tarihi
Necip Asım : Türk Tarihi
Mustafa Nuri Paşa : Netayic-ül Vukuat
Mehmet Zihni : Neşahir-ün Nisa
Mehmet Şemsettin : Mufassal Türk Tarihi
Ziya Gökalp : Türk Medeniyeti Tarihi

Atatürk'ün Okuduğu Yabancı Kitaplardan Birkaçı
M. Roux de Rochelle : Etats-Unis D'Amerique
M. Dubois de Jancigny ve M. Xavier Raymond : Inde
M. Chopin : Russie
M. G. L. Domeny de Nenzi : Oceanique
Bary de St Vinvent : Iles de l'Ocean
M. Ph. Le Bas : Etats de la Confederation Germanique
M. Van Hasselt : Belgique et Hollande
M. Louis Lacrcix : Iles de la Grece
M. Louis Lacrcix : Chili, Paraguay, Uruguay, Buenos Aires
Champollion Figeac : Egypte Ancienne
M. J. J. Marcel : Egypte depuis la conquete des Arabes
Rozet et Carette : Algerie, Etats Tripolitains, Tunisie
Lavalle ve Gueroult : Espagne
M. Ph de Golbery : Histoire et Description de la Suisse et du Tyrol
M. G. Pauthier : Chine et son Description Historique
M. Chepin ve A. Ubicini : Provinces Danubiennes et Roumanies
M. Ph. le Bas : Suede et Norvege
Ferdinand Denis : Portugal
Ferdinand Denis : Afrique
Ferdinand Deniz - M. C. Famin : Bresil, Colombie et Guyane
M. Larenaudiere ve M. Lacroix : Mexique Guatamala Perou
M. A. Tardieu, M. S. Cherubini : Senegambie et Guinee
M. N. Desvergers : Nubie, Abyssinie
Lacroix Yanoski : Italie Ancienne
M. Le Chevalier Artaud : Italie Sicile
Frederic Lacroix : İles Baleres et Pithyuse
M. Friess De Colonma : Histoires des Antilles
M. Elias Rensult M. Roux De Rochelle : Villes Anseatiques
M. Ferdinand Hoeger : Chaldee Assyrie Medie Babylonie
M. Neel Desverges : Arabie
S. Munk : Palestine Description Geographique historique et areheologique
Jean Yanosky ve M. Jules David : Syrie Ancienne et Moderne
M. Dubeux : Tatarie, Beloutchistan
M. V. Valmont, M. Xavier Raymond : Boutan et Nepal
Ernest Lqvi see ve Alfred Rambaud : Histoire Generale du IV e Siecle a nos jours (12 cilt)
Jean Jaures : Histoire Socialiste de la Revolution Française
Hilaire de Barenton : Le Mystere des pyramides

Atatürk'ün Dil Devrimi Sırasında Çalıştığı Kitaplardan Bazıları
H. F. Kuergic : Psychologie de Quelgues Elements des Langues Turques (1)
Vilhelm Thomson : Inscription de l'Orkhon
M. Guizot : Dictionnaire Universel des Synonymes
M. Brasseur de Bourburg : La Langue Maya
Hilaire de Barenton : L'Origine des langues des Religions et des Peuples


evet abi gece hayati, ortam falan... savaslari "cheats" ile, cumhuriyet'i "install.exe" ile falan..

atatürk'ün asla hata yapmayacak derece kusursuz olduğuna inanılması ve herkese zorla kabul ettirilmesi mesela.
bazı konularda "kral çıplak!" diyemiyorsunuz, derseniz istisnasız vatan haini ilan ediliyorsunuz.

ayrıca "atatürk'ün hataları" dediğiniz anda da bu hataların atatürk yüzünden oluşmadığını bu hataların o dönemdeki bazı sebeplerden doğduğunu söyleyenler çıkıyor ve atatürk'ün yaptığı veya yapabileceği hatalar temize çekilebiliyor.
oysa atatürk hariç herhangi bir türkiye liderine asla bu kadar tolerans tanınmıyor, atatürk harici herhangi bir liderin başarısı "zaen olmak zorunda", "bu başarı ona ait değil ki!" şeklinde yıpratılmaya çalışılırken liderin en küçük hatasında "bu hata bu başbakanın/liderin!" şeklinde karalanıyor. o, "bu, hatalar dönemindeki bazı kişilerden de kaynaklanıyor." gibi bir yaklaşımla hoş karşılanmıyor.


sonra da "en muhteşem atatürk'tü. hiçbirimiz adam değiliz, en son adam 1881'de ışıklara yürüdü" de. ne de güzel bir tutarlılık...

@advocatusdiaboli: evet, keşke kurtulabilsek o tiplerden.

@acem ve @shewassmybaby size denecek bir sey yok. Simulasyonun icinde takilin siz. Biri populer kultur 2. Dunya savasindan sonra diye sallayip wiki linki vermis, oburu de adlari tarihin tozlu sayfalarinda unutulmus kitaplarin listesini gosteriyor. Merak etmeyin, okudugu iddia edilen(!) Kitap listesini 2-3 kere inceledim, bir tane dusunce, siyaset, sosyoloji alaninda kult haline gelmis kitaplari okumamistir.

@advocatusdiaboli, gece hayatini oylesine bir fikir olarak attim. Bulunsun bir kosede diye. İlgilendigim ya da ustunde oturup cokca kafa yordugum bir konu degil. Elbette cok sig, dar ve eksiktir. Sadece farkli bir perspektif sunmasini istedim. Limon von sanders'e cikisi konusunda ise cok abartmissin. Bir kere emirlerine uymamistir. "Siktir cekmek" karsi tarafin yuzune hakaret anlamina gelir. Boyle bir sey yapmamistir. Otoriterlik 18.yy'dan kalan bir sey degil. O tercih ettigi bir sey. 18.yy'dan kalan ulus anlayisi, soyut egemenlik anlayisi ve elitist bir burokrasi/burjuva birlesmesi. Otoriterlik ise kendi tercihidir. Her donemde olabilen bir seydir. Sartlardan cok liderin isteginden kaynaklanir.

Kurt probleminin ana sebebi, mustafa kemal'in 1921 anayasasi'nda da verdigi ozerklik sozlerinin hepsini geri cekmesidir. Altta neden olmadikca nasil kiskirtilsin bir halk? Sen kurtulus savasi sirasinda adamlara ozerklik hakki ver, savas bitince(1924 anayasasi) bunlari kaldir. 2. Meclis secimlerinde adaylardan hepsini disla. Sesini cikaran bir iki milletvekilini de fail-i mechule ugrat. Sonra da suc ataturk'de degil mi yani?

olum cok degisik kafalar. gunumuzun suriye'sinde, irak'inda yasasalar mavi ekran verebilecek insanlar, 100 yil oncesini tv dizisi gibi elestiriyorlar ya anlamak mumkun degil.

2-3 kere incelemissin ve bi tane dusunce, siyaset, sosyoloji kitabi bulamamissin, ne diyeyim ki ben.

bonus: www.youtube.com

Acem ve she was my baby bos bos devam etmisler neyse.

Advocatusdiaboli, katildigim tek nokta bunlar burada konusulmayacak seyler. Cunku ilkokul, lise bilgileriyle gelip kirletenler kayniyor. Senin "kurtlere soz verilmedi" deyisin de, ulus kavramini 1789'a baglaman da orneklerden.

Neyse sorun degil.

yasayı bilmem de bırakmazlar.

geçmene izin vermezlerse bu haklarıdır. ancak siz onların arazisini kullanmadan plaja ulaşır ve onların tesislerini kullanmadan plajda takılırsanız bir bok diyemezler.

sezlonga falan oturmadan tuvaleti dusu vs.. kullanmadan denizden 7 metre ic kisma kadar tum halka aciktir. kemer'de bize artistlik yapmislardi zabitayi cagirdik enselerine vurdular

ben de yapamıyor diye biliyorum.

Gece görüşü olanlar da var diye biliyorum ben de.

yapılıyor. çatır çatır ceza kesiyolar hemde :)

yapıyor ve kafanı biraz kaldırırsan tabelada yazıyor, sana da söylüyor hızınız 140 yavaşlayın diye. bir de üzgün endişeli karışımı yüz ifadesi resmi var altında ya da üstünde ledlerden.

mobil araç üzerindeki radarlar yapamıyor. köprü,tünel vs yerlere sabit konulanlar yapabiliyor. boğaz köprüsü, fsm köprüsü ve harp akademileri tünelinde bunlardan var.

Asıl merak ettiğim gezici radarlardı arkadaşlar teşekkürler.

kesin yapıyorlardır da sonuçta mesai saati dışında memur pek çalıştırılmaz nöbetçiler kalıyor. nöbetçiye kazaya mı müdahele ettireceksin yoksa radar mı kurduracaksın

gece radarları başlayalı çok oldu, gece ceza gelmez diye dipgaz yapmayın :)

işimden mutluyum. çok değil, ortalama kazanıyorum. ama yaptığım beni tatmin ediyor.

işsizim.

Ben memnunum. Herkes daha fazlasını ister elbette, yaşam koşullarıma yetecek kadar kazanıyorum. İş ortamım da iyi, stres yok, tuhaf insanlarla muhatap olmak zorunda kalmıyorum, maaşımı ve haklarımı eksiksiz alıyorum. E daha ne olsun. Memnun değilim desem döverler vallahi.

işimden memnundum. 8 senem. artık bunu istemediğimi anladım. tasarımcıyım. ömrüm ekran karşısında çürüyor. daha aktif yaşamak istiyorum. misal ülke ülke gezip müzik yapmak, fotoğraf çekmek az ve keyifli kazanıp onunla ömrü sürdürmek gibi.

Severek, zevkle yapabileceğim bir işten sırf işveren, egosu tatmin olmayan bir personel müdürü ve işverenin ailesi arasında kaldığım için uzun zamandır işsiz ve beraberinde mutsuzum (şu anda da etrafıma sahte mutluluk resimleri çiziyorum)..

işimi seviyorum.
maaşımı ve patronumu sevmiyorum yeni mezunum diye ebeme atladı.

ilk girdiğim hafta buralarda ağlanıyordum işten çıksam sımarıklık mı olur diye. 3. ayım biticek ve maaşımdan da işimden de acaip mutluyum.

Zaman zaman stresli ve yoğun tempo olsa da memnunum, evet.
Daha iyisi olur mu? Olabilir ama gerek yok.

çalıştığım sektörde büyük firmalar var. mesleğe başladığımda bunlara değil de küçük bir şirkete girmiştim. 1 yıl sonra bahsettiğim büyük firmalardan birine geçtim. o gün bugündür mutsuzum.

İşimi seviyorum ama çalışmayı sevmiyorum malesef bundan daha mutlu olacağım bir iş yok

deniz suyunda bakteri ürer diye düşünüyorum.

ayrıca deniz suyu, hele de akdeniz suyu 0.09'dan daha tuzludur muhtemelen. ordaki kasıt okyanus suyudur aslında. deniz suyunu burnuna çekmeni önermem. en azından şişeyle getirip çekmeni :)

evde suyu kaynatıp soğutup içine tuz eklemen daha yararlı olur, nette örnekleri var.

ya egeden almıştım.. tuzlu su ya bakteri üremesi zor diye dusundum..

atayım bare :)

saçmalamışsın bence. o kadar tuzlu su kılcal damarlarına zarar verir. zaten deniz suyunda amip falan olabiliyor. bence dök o suyu.

Ben aynı şekilde şişeleyip kullanmıştım ölmedim valla

polatlı-afyon'dan aşağı gideceksin işte yollar gayet iyi bi sıkıntı yaşamazsınız ama klimasız da çekilmez o yol

kaç üzerinden? 10 üzerindense 10. niçe ağladığında ve isyan günlerinde aşka 9 vermem ama eğer 10 üzerindense.

peki dostoyevski kaçtır :) ?

puan olayı subjektif. tartışılsa bir şey çıkmaz.

@easy şu 7 kitaptan herhangi birilerini okuyanlara sorum şimdi karıştırma dostoyevski'yi ben hangi kitaba başlasam diye soruyorum sadece.

pardon

martin eden diğer iki kitabın 9 ettiği mecrada en az 20/10 eder hocam. öncelikle bunu söyleyeyim.

1984 ve ince memed'in de martin eden'den aşağı kalır yanı yok. ben puanlasam, martin eden'e de 10 versem. 1984'e 9; ince memed'e 8 veririm.

ayrıca, bugünü yaşama arzusu haricindeki diğer üç kitap "ölmeden önce okunması gereken kitaplar" listesinde yer alır. net.


edit. "ince memed komedidir.konusuna bi bak şişirme edebiyat olduğunu anlarsın."

benden sana tavsiye, yukarıdaki gibi -ya da benzeri- yorum yapan kişilerin yorumlarını zerre ciddiye alma. kitabın komedi olmasına mı güleyim, şişirme olmasına mı güleyim anlamadım yahu.

9 puna verdiklerini okumadım da çanlar,1984 ve ince memed 1-2-3 ü okudum öyle hayatımın kitapları diyebileceğim kitaplar değil hemingway'ın kitaplarını pek sevemedim ben zaten ama kötü de diyemem tabi

hepsini değerlendireyim, ona göre karar ver.

nietzche ağladığında: 7
martin eden: 8.5
çanlar kimin için... 6.5
1984: 9
ince memed: 8.5

boynu tabisi

dudak

Her yeri, ama boyun baslangic icin iyi:)

kulaktan dik aşağı in gırtlaktan yatay gel. kesişim noktası

omuzcuğu.

ben göbeğini çok severim.

dudaktır benim için.

Koltuk altiyla dirsek arasinda kalan yumusacik ic taraf

burun tabii ki tartısması bile yersiz.

hepsi güzel de hala benimle aynı yeri düşünen olmadı.

kasıklar.

yandan yandan saçlarını öpmesi

boyun+ dudak+ omuz üçlemesi

avuç içi

Dudak ve yanak evet şu an çok masumum.

İki dudağının birleştiği köşeler :)

göbek kesinlikle favorim. hatunun fiziği de güzel olacak tabi şimdi göbek var göbek var amk.

ayak

avuç içi, boyun, gamze

Ayak bileği

tapilasi dudaklari,

www.youtube.com

guzel gozleri,

www.youtube.com

onu o yapan her seyi: elleri, bogumlari, burnu, kulaklari..vs :)

gözden öpmeyin, ayrılık derler. ben gözden hiç öpmem. tuhaf bir ritüel.

göz hariç istisnasız her yerini öpebilirim. aklınıza neresi geliyorsa. evet evet, oraları bile.

dolayısıyla cevabımın seksen9'un sevdiği yeri kapsadığını düşünüyorum.

öpücük hastasıyım ulan.

Ben ellerini, parmak uçlarını öpmeyi seviyorum :)

Dudak kenarı da güzeldir.

belin yan tarafı

godless ve pandispanya ile zevklerimiz ortakmış.

çare oral commissure.

alın(helalimsin)

şakasız cevap:
dudak kenarı, boyundan omuza uzanan hat, sırt, kolların iç kısmı

ayakları. güzel değillerse zaten sevdicek olmayacağımız için evet, ayakları. ama ayırmak doğru değil. her yeri öpülür. ama hani "bi hafta başka hiçbi yerimi öpemeyeceksin" durumu olsa ben ayaklarını seçerdim.

saç.

Boyun, bilek içi.

karadeniz'de ciddi kivi yetiştiriliyor artık astarı yüzünden pahalıya gelmesin ithal olunca

hangi ülkeden ithal edeceksiniz? ithalat yapacak bir şirketiniz var mı? sıfırdan bir şirket mi kuracaksınız? taşıyıcı şirkete bir navlun ödeyeceksiniz bunu hesaba kattınız mı? kivinin sogukta saklanması lazım? eğer öyleyse frigo araç gerekli ve bu da taşıma bedelini arttırır. bir de ihracatçı firmaya güveniyor musunuz? çürük çarık şeyleri gönderebilir ve malın çogu telef olabilir.

iran'dan. evet o dediğin araçlarla gelecek. navlun dediğin ne? gümrük vergileri falan ödenmiş olacak. ihracatçı firmayla çok önceden anlaşıldı, o tarladaki malları bize vereceksin diye. sıfırdan şirket kurmayacağız.

navlun dediğim taşıma parası abi. taşıma parası tamamen göndericiye mi ait? bir de burada gümrük masraflarınız olacak. en önemli soru arkadaşın daha önce bu işi yapmış mı?

yani demek istediğim her gideri tek tek hesapladınız mı? ölü fiyattan satsanız dahi zarara uğramıyor musunz? bir de aracılar güvenilir mi?

eğer bu işe gireceksen bile bence kendi kafanda bir hesap yapmalısın kaba taslak. bu yaptıgın kaba taslak hesabın üzerine bir miktar daha koy.

bir de komple yükleme olacaksa yani sadece sizin malınız olacaksa araçta antrepo yerine supalan sahada yaptırın gümrük işlemlerinizi. ordan direk tır üstünde işlem görüp hale çektirirsiniz yükü. böylelikle ara taşıma masrafından da yırtarsınız.

Tek atımla kar yapmanız imkansız.

Tarım ve köyişleri bakanlığı'ndan bilgi almanız sizin için daha yararlı olur meyve,sebze hayvan ithalatında sıkıntı çıkabilir.

murtiii'nin dediği gibi gıda sertifikası gerekiyor. kara ihracatta çalışıyorum ben de ithalattan pek anlamam ama mesela gıda yüklemek isteyen müşterileri geri çeviriyoruz biz çünkü çok sakat bir iş bu. elbette taşıyan çok fazla firma vardır ama zati eşyadan sonra en zor şey diye düşünüyorum gıda ithalat ve ihracatı. bence girme abi sen siktir et ya bok iş bu :d

evet abi bunlar çirkin bildiğin lan.

bence çirkin değiller. aylin aslım güzel kadındır

(bkz: çok güzeldi yarısında çıktım )

2. fena değil gerisi ı ıh

kanka ne biçim güzellik anlayışın var, çözemedim zaten. kate upton'u verseler reddedersin ama şöyle kuru, zayıf kızlar için dünyaları verirsin. sana bi italyan bulalım. akljf

2 gayet iyi.
ben fürst'ü de seviyorum, 1 numarayı yani.

@widee sırf anormalliğimi tescillemek için açtım bu duyuruyu zaten :)

onca photoshopa rağmen istenilen coşkunun yakalanamaması her şeyi özetliyor bence.

cevap: çirkin diyemeyiz çirkin benim tanımıma göre patolojik bir durum, yani gerçekten anormal bir şey olması lazım yüzünde ama çekici, güzel de değiller.

has bir tarzın var ama. duyuru kızları bu adamı kaçırmayın. asdjgs

bence kate upton'a yeterli öroyin yüklemesini yaparsak 3. veya 4. fotoğraftakilerden elde edebilirsin.

2. bence de güzel

duyuru böyle kız dolu zaten.

çok erkeksi bunlar. sanki ılıklık var gibi sende biraz ahahah.

çirkin değiller ama guzel de değiller bana gore

@sen git ceylan ertem'in nesi erkeksi lan asddasd

Çirkinler ama çirkin seksiliği diye birşey var. Sana çekici geliyor olmaları güzel oldukları anlamına gelmiyor yani kısaca.

hepsi çok güzel. özellikle 3 numero.

kendine şunu sor önce

'bu kadınlar bana verse naparım'

vereceği cevaba göre çirkin olup olmadığını kendin anlayacaksın zate

Guzel demem belki ama hicbiri cirkin degil.

2 ve 3'ün gideri var. 5. yarım şişe votkaya bakar

5 de güzel.

2 numaradaki ablayı güzel boyamışlar: cdnimage.zaman.com.tr

İçlerinde makyajsız olarak bence 1 numaralı apla güzel. Bir de 3 numaran. Makyajsız hallerinde, 1 numara hepsine rest çeker. Ceylan ertemdeki makyajı 1'e yapsalar, hepsinden güzel olur. Bence.

ilk dördün yüzü fazla kemikli ama zarif değil, dolayısıyla erkeksi. bence güzel değiller. aylin aslım güzeldir ama.

bunlar da çirkin keyt aptın da.

yüreklere su serpen(!) açıklama: güzellik ayrı bir kavram, 'verse sikmez misin?' ayrı bir kavram.

tek özellikleri renkli gözlü olmaları, bi kahverengi olarak düşün çirkin olduklarını farkedeceksin

Anneme dört sene önce diyet ve egzersiz programı hazırlamıştım, bir senede 75 kilodan 58 kiloya indi. Dört senedir de aynı kiloda. Annem 52 yaşında bu arada.

105ten 85e düştüm yemeği azaltıp egzersiz yaparak.

Ben verdim. Hala da o kilolardayım.

fazla 10 kilom filan vardi, 6 kilo verdim. bayagi mesgulum ve hastalandim gecen hafta yoksa daha cok spor yapip daha iyi sonuclar alabilirdim aslinda. yapiliyor yani, yasam tarzi olarak saglikli beslenme ve sporu benimsedikten sonra cok dert edilecek bir sey yok.

(bkz: garantili zayıflama yöntemi/@compadrito)

Geçen gün bi teşekkür mesajı geldi bi sözlükçüden. 17 Kilo vermiş bu yöntemle ve hiç kasmadan.

Ben de verenlerdenim. Tez yazarken çılgın kilo aldım, sonra onları bir süre sonra teşıdım. Gerçi benimki hayvanlıktı, ekmek arası cips yiyordum. Bestami'nin Kemancısı gibi elimde somun ekmekle dolanıyordum. Her zaman yürüyüş yapıyordum da, elinde somun ekmekle dolanana yürüyüş ne yapsın. Diyetisyene gittim ama çılgınca bir şey yapmadım. Normal normal yemek yedim. Sadece abartılı şeyleri hak ederek yedim. Pasta havuzuna balıklama atlamadıktan, sarelle çeşmesine ağız dayamadıktan, cips yağlarını yüzüme sürmedikten sonra kilo alacağımı sanmıyorum. Gerçi hala veriyorum ben, sadece az az ve yavaş yavaş veriyorum. Bir 4-5 kilom kaldı eski hallerime.

Abim de aynı, o 4 yıldır koruyor.

yaklaşık 4 yıldır kötü beslenme ve sedanter bir hayatı kademeli olarak düzeltmeye çalışan birisi olarak hedeflediğim 15 kiloyu verdim ve baya zamandır bu kilolardayım. Bu süreç içerisinde kas kitlesinde de baya artış sağladım.

o bahsettiğin hızlı kilo alanlar genellemek ya da kapsamı daraltmak istemem ama çoğunlukla şok diyet uygulayanlar, tek yönlü beslenenler ve bu zaman içerisinde çok hızlı kilo verenler arasından çıkıyor genelde. hayat boyu sürdürülecek bir beslenme çizgisinde kademeli olarak sportif faaliyetlerin artırılması ile ilk başta son dönemde alınan kilolar hızlıca verilirken daha sonra uzun zaman yerleşmiş kilolar daha ağır verilmeye başlanıyor. Bu kilo verilmesi olayında elbette yağ-kas dengesini unutmamak lazım ve bu anlamda sağlıklı kilo almak da mümkün.

tüm bu bahsettiklerim biraz ortalama oldu, kişinin genetiği, spor geçmişi, beslenme alışkanlıkları, takım sporu ya da bireysel sportif faaliyetlere olan yatkınlık, ağırlık çalışmaları vs. etkili olmaktadır.

var. 8-9 yıl önce 25 kilo veren ve hala aynı kilosunu koruyan sevgili eşim basond.

30 kilo verdim. Cok abarttigim zamanlarda 7 kilosunu aldim sadece. Simdi onu normale donup o 7 kiloyu vermeye calisiyorum.

Hayatım boyunca hep aşırı olmasa da kiloluydum, 94'ken 16 kilo verdim, daha da 8 kilo falan vericem. kestiğim şeyleri (ekmek, dışarıdan çok yemek, aşırı abur cubur vs.) değiştirmediğim ve spora devam ettiğim sürece almam herhalde.

7 sınıfta bıngıl bıngıl bir çocukken bir yaz içinde bi deri bi kemik oldum ve yıllarca öyle devam ettim.

120 > 100. 2 aydır sabitim.

ama sabit kalmak istediğim bir şey değildi. yine de kaldım.

6 ayda falan 25-30 kilo civarı vermiştim şimdi her yerim çatlak

2 yıl gibi bir süreçte 101 kilodan 75'e düştüm.

Tamamen yeme alışkanlıklarını değiştirip, hayatına hareketlilik katmakla alakalı. Hiç eziyet gibi de gelmedi. Bir kere alışınca zaten yaşam düzenini tamamen adapte ediyorsun duruma, vücudun da eş zamanlı olarak senle birlikte çalışıyor böylece.

2 yıl belki bazılarına uzun bir süre gibi gelebilir 26 kg. için ama şöyle bir ek bilgi de vereyim: 6 ay kadar 85 kiloda sabitlenmiştim. Bu kısım da soruna cevap oluyor sanırım.

ben varım hem sigarayı bırakıp hem 10 kilo verdim

bayrakları indir, fucking work.

sadece acilleri yapıyorum geri kalanları ben de pek umursamıyorum.

www.zaytung.com
Ben aynısını yarın yaşayacağım.

''Vurgun yiyen nadir devlet memurlarından Türkiye İstatistik Kurumu Uzman Yardımcısı İlker Alpercan'ın durumuna da değinen Tercan, deneyimli memurun önümüzdeki 150 yılın bayram tatillerini ve 9 güne çıkma olasılıklarını hesapladığı sırada fenalaştığını ve durumunun halen kritik olduğunu dile getirdi.''

ahahahahahh

Benim neyse ki şehirdışı iş çıktı da kurtuldum ofisten. Dûn baygınlık geçirecek gibiydim.

ben de fenalasiyorum sanirim, uykum geldi

Hangimiz olduk ki..

dün 5 dosyam vardı sallamadım yapmadım bugün 15 dosya oldu. bu zor bu kolay diye ayırıp ayırıp yeniden karıştırıyorum. elim işe varmıyo :(

bayramda evden çalıştım. çok yumuşak bir geçiş oldu benim için. hatta hiç bayram tatili olmamış gibi hissediyorum.

aynı durum herkes için geçerli. cok acıl olan veya sizi ilerde zor duruma dusurebılecek, zamanında yapılması gereken maıller var ise onları yapın. eğer sizi arayıp mailime cevap vermedınız derlerse, tipik mail gelmedi veya önemsize dustu dıyerek zaman kazanabılırsınız :)

gider gelisin. 8-9 saat sürüyor.. istanbul-ankara-konya hızlı tren de yapabilirsin.

Istanbul Eskişehir ve Eskişehir Konya hızlı tren ile gidip gece otobüs ile dönersin

Ben şu an boş arabayla gidiyorum zamanında görseydim

sen doğru biliyorsun, arkadaşın yanlış.

lisans eğitimin en fazla 7 yıl sürebiliyor.

lisans eğitimin harcını yatırdığın sürece sürüyor. 7,5 yıl idi ancak iki yıl önce kalktı o kural.

@jamalbsf'nin de dediği gibi arkadaşın yanlış biliyor.

adi şerefsiz. kızım olursa çocukluktan dövüş sporlarına göndericem ki ağzını kırabilsin böyle itlerin. önümüzdeki yüz yıl daha insan olacağı yok bunların

babaların doktorlarından '' kız çoçuk babası olacaksınız '' lafını duyduklarında yüzleri düşer hale geldi. Eve kapatsan ayıp , sokağa bıraksan dışarısı malum. Ki sırf evde oturup tv izlese bile olumsuz etkileniyor . Ne yapmak lazım bilmiyorum bu ülkeye . Başka şehire okumaya giden kızlarımızın %70 lik kısmının geriye geldiklerinde birçok değerini kaybettiğini görüyoruz.

Bize bu iğrenç kültürü iteleyen örgütlerin çok afedersiniz ama AMK !!!

kung fu bilmiyor musun?
şaka bir yana durum ne kadar sinir bozucu olsa da şiddet çözüm değil, gerekli tepkiyi göstermişsin zaten.

@ 1tam1ayran "Başka şehire okumaya giden kızlarımızın %70 lik kısmının geriye geldiklerinde birçok değerini kaybettiğini görüyoruz." Bu ne yahu?

kung fu ogretiyim sana?

Boş ver demek çözüm değil ama cidden boş ver, Türkiye'de o kadar çok manyak var ki bir gün ters birisine denk gelirsin, 5 dakikalık sinir sana pahalıya patlar. Dün manyak kadının teki bebek arabasını üzerime sürdü, nedeni de ona yol vermememmiş, ben arabadayım düşün, bebek arabasını arabaya vurdu, içinde bebek var üstelik. Trafiğin orta yerinde karşıdan karşıya geçmek istemiş, ışık filan yok yolun ortası, ben kadın önüme atlayınca mecburen fren yapıp durdum. Kadın geldi bana patladı, orada insem arabadan kesin kavga çıkacak. En güzeli bu tarz durumlarda sakin olmaya çalışmak. Psikopatla psikopat olmamak lazım.

bas biber gazını yere düşürmeye çalış, düşünce de acıma toplarını tekmele.

maalesef durum daha da kötüye gidiyor. ille de karşı tarafa zarar verip ifşa edicem diyorsan biber gazı en net çözüm ama bence de beladan uzak durup psikolojiyi bu tarz durumlara hazır tutmak en iyisi. şöyle düşün, bu tarz insanlardan her anlamda zaten üstünsün hayatta. eğitim, dünya görüşü, farkındalık, ahlak vb. konularda zaten tokatlamışsın.

bırak orada o tokatı da atmayıver.

geçmiş olsun. canım biber gazı olayını hiç duymadın sanırım? alacaksın birkaç kutu. önce bir sıkacaksın göz bebeğine, sonra taşklarını tekmeleyeceksin adamın. adam dövmek gibi değil de, refleks olarak sert bir yumruk atman lazım ağzının ortasına. ya da çenenin altından aşağıdan yukarı doğru bir vuruş denemen lazım. bunlardan birini yaparsan hem altta kalmamış olursun hem de dikkat çekmiş olursun.

her gün fuckbody arayan sorularla kaynayan bi ortamdan hiç medet arama bence ,

biber gazı alın kızlar. ve hakikaten böylelerine ibretlik dersler verin ki bir daha yeltenmesinler.

Abi adam o yüzsüzlükle biber gazını yer sonrasında oooooh biberin ne de güzelmiş yavru kuşum der.

Ben daha geçen gün erkek arkadasima taciz durumunda sessiz kalamiyorum artık, bunu bekleme benden diyordum. Anlayabiliyorum seni, hatta aynısını yapardım. Yapmisligim ve antalya meydan'da adam kovalamisligim vardır.

Sinirini bozma diyeceğim olmayacak. Ise de yaramaz zaten. Ama en guzelini yapmissin kadin, bir dahakine tutun şu adamı diye de bağır.

Dövme işine gelince, takipteyim.

hatun herifi ormana doğru kovalamış çok güldüm gksjgskhfgksadf

gülüyor olmama kızma lütfen, okurken böyle devam edeceğini beklemiyordum içimin yağları eridi. herkes biber gazı demiş, ben de nereden kaç paraya alacağını söyleyeyim. bauhaus'ta 9 tl'ye var, oradan alabilirsin.

bir de kavga etmeyi bilmeyen adamı dövmek hakkaten kolay bir şey. en büyük avantajın biber gazı ve tacizci puştun senden bir tepki beklememesi. orda kaçmasının sebebi de o şok zaten. bu bir şey demez beklentisini kullanarak ağzına biber gazını sıkıp, aşağıya bir tekme savurdun mu kalkamaz yerden.

Şurada ne giydiğini yazmak durumunda kalman ne kötü değil mi? Ve evet, böyle insanların geberip gitmesinde hiçbir sakınca yok. Dünya daha az kötü bir yer olur böylece.

Kimse işin adli durumundan bahsetmemiş. Adama biber gazı sıkıp birde vurursanız başınız darp'tan belaya girebilir. kimseye de anlatamazsınız bana böyle böyle dedi diye.Söylemedi demeyin.

hakkaten şöyle yaşı olan çalışan-üni öğrencisi kadınlar için savunma sporu öğretcek bir yer yokmu istanbulda? ben de fatihte oturuyorum beraber gidek kungfu.

kurbanlarimin saclarini umit davala stayla kesip sol serce parmaklarina kizil oje surer, agizlarina da bir dal samsun 216 koyarim.

dexter gibi yaparım

O nası yapıo ki

tatava yapmam basar geçerim.

önceden öldürdüğüm kisilerin birer esyasını ya da parçasını koyardım. daha da kafayı yesinler.

polisle ve cinayet masasıyla hatta fbi bau ile hem dalga geçmek hem kafalarını karıştırmak için bulmaca tadında şiirler yazar, kurbanlarıma yutturur öyle öldürürdüm.
otopsi doktorlarının da dikkatini ölçmüş olurdum böylelikle.

yanağından neşterle aldığı kesikten bir damla kan alıp bunu kan slaytlarında saklıyor.

(bloodslides'ı kan slaydı diye çevirdim, yamulmuş olabilirim)

na böyle.

c1.staticflickr.com
www.highdefdigest.com

Gözlerini alır saklarım

olm yazmayın la buraya, sonra seri katilin biri okur başlar sizin yaptıgınızı yapar alırlar valla :D

önce telefonundan ateikli-satanikli, müslümanlara küfreden tweetler atar sonra yakarım. müslümanlığı yayarım.

buharikayı annemler kullanıyordu. kazan çatlattı bir kaç kere.

valla biz de var bitane. annem aldırdı bi hevesle üç beş kullandı sonra ben kullanmıycam dedi kaldırdı. Çok kullanışlı bir şey olduğunu söyleyemem.

arkadaşım almıştı bundan ama geçen bedavaya verecek yer arıyordu

alabilirseniz karcher marka alin. derz aralarini da cikariyor kolayca. basinc onemli bir faktor

al evet

evet hiçbi farkı yok. teknosa'dan 30 liraya aldım eve dönerken baktım mahalledeki bilgisayarcıda on liraya satılıyor. pişman olmuştum.

okedir o zaman kaç para ucuz oluyor şimdi bi de onu sorayım :) mesela 20tl ucuz gelir, ama aslında 10tl lik de vardır gibi gibi D

aliexpress'te 3 dolara falan vardı heralde. 10 güne gelir.

sığır mı yok amk

son zamanlarda güven tazeledi millet ondan dolayı inandı...Ama 5 bin km uzaklıkta mülk almak hiç mantıklı gelmemişti yani..

reklam hususunda paraya kıyıyor. 10-20 milyon dolores reklama 150 milyon net kâr.

cıx

Hayır

benim köpekten daha iyi getiriyor.

@brotha b; benim köpekten de daha iyi getiriyor zaten, köpeğe gösterip gösterip örnek al diyoz ama, nerdeeeee... :)

ahahaslmskd:)) bizimkine ne ödül mamaları veriyorum böyle aksiyonlara girmesi için ama beyfendiyi kıçını devirip yatmaktan bir türlü kurtaramıyoruz. çokk tatlıymış. belki de cinsle ilgili midir, bilemedim. beyle bazı kediler var acayip oyuncu. hiç bana denk gelmedi.

ne tatlı bişey bu ya:) bizim köpek yerinden kımıldamaz bişey atsak..:/

İnsanın canı çekiyor yalnız.

ne varsa dişi kedilerde var.

kedi canını onların.

o artık bi kedi değil :)

Biraz daha izlesem bana kedileri sevdirecek :)

Bizimki bir kaç kere yaptı böyle, sonra unuttu gitti kerata. Hatta videoya çekmiştik arka arkaya 4 kez getirmişti. Şimdi epey uğraşıyoruz topun yanına koşuyor mal mal bakıp kalıyor orada.

Bizim büyük kız da yapıyor bunu. Aluminyum folyoyu top haline getirip atıyoruz koridora doğru. Deli gibi koşturup, alıp, getirip önümüze bırakıyor :)

Hangi ay istersem o zaman taşınırım.

la olum şaka mısınız istediğin zaman çık

oruçlu oruçlu badana yaptırıyor dese ne olacak allansen :)

toplumsal baskı böyle oluşuyor işte. tabii ki hangi ay isterseniz o zaman taşınırsınız bu kadar net.

hiçbir şey düşünmezdim. istediğin gibi taşın kime ne? belki taşımacılar/boyacılar oruç bile tutmuyor olacaklar.

nakliyeciler, boya badana işi yapanlar ramazanda çalışmıyor mu?
'oruç tutuyoruz, çalışmayalım' mı diyorlar?

yapma ya hu naptın sen de. ben de muhafazakar sayılacak aileden geliyorum ramazanda taşındık evde çalışanlara da yine yiyecek şeyler hazırlandı verildi oruç tutmayanlara. ayıp değil bişey değil. git ne zaman istiyosan taşın ev sahibin bir şey derse de ver cevabını o dediğinin muhafazakarlıkla falan alakası yok.

ben şahsen ramazan ayında ülke olarak evlere kapanılması taraftarıyım. kesinlikle taşınılmamalı, hiçkimse çalışmamalı. aynen.

taşının gitsin.

Gaza geldim lan. Ramazanda elimde sandviçimi yerken ev sahibinin kapısını çalıp ben bu ay sonuna kadar taşınıyorum haberin olsun dicem...he he.

bunu düşünmen, bundan çekinmen bile acıklı ya. ne hale geldik vay anasını satayım.

hem bilgisizsiniz hem de ... (sıfat bulamadım)

ramazan ayında işlerin, ticaretin durması diye bir şey yok. arkadaşların belirttiği gibi ramazan ayında iş yaptırmazsan badanacılar aç kalırlar.

islam dininde böyle bir şey yok. siz bunları nereden uyduruyorsunuz???

ikinci olarak oruçlu insanın karşısında yemek yemek nasıl bir görgüsüzlük ve çiğliktir. ne geçecek elinize ergenliğinizi kanıtlamaktan başka???

oruç tutmuyorum, tutmanın gerekliliğine inanmıyorum. ama insanlara saygı göstermeliyiz.

söylediklerin aklıma bile gelmezdi. balkonda biramı yudumlarken taşınmanızı izlerdim.

ben elektrikli ızgarada daha rahat ediyorum. Dökümde maalesef kendi beceriksizliğimden eti hep kurutuyorum.

Döküm tava tabiki. elektrikli ızgara ne ki?
döküm al, harika ızgara etler yaparsın.

Kanat manat elektrikli ızgarada diğerleri döküm tavada kesinlikle

döküm olmayan grill tava kullanıyorum. hemen ısınıyor, çabuk pişriyor. ızgaranın ısınması uzun sürüyor, malzemeler yapışıyor. temizliği zor, işçiliği çok.

ölmediyse veterinere götür.

veterinere götür, ne yapıp edip. ölmüşse de aç bir çukur göm ortada kalmasın, iyice ezilmesin hayvan yazık.

Öldüyse bir barınağa mama yardımında bulun. Yaşayanlar rahat etsin bari.

civarda bulunan en yakın veterinere götür.

Oooof olmediyse hayvani veterinere gotur ya birakma oyle. Araba surerken hayvan gelip tekere girmez ki nasil oldu bu boyle :(

Yani direkt paramparça oldu zaten. Durdum, kenara topladım parçaları, çok üzüldüm yahu.

6 metre araç, 2 teker arası açıklık 3 metre, girdi işte hayvan. pek kabahatli olduğumu düşünmüyorum ama bilemedim yahu, yolun kenarında gördüm, ama birden atıldı.

Of yaa..en korktugum (adiniza cook uzuldum) :/bi canliya zarar vermek.. eger olduyse yapcak bisy yok..

göm , üzerine de kaldırım taşı falan koyda köpekler eşeleyip parçalamasın

Ölmediyse veterinere götür, öldüyse yapacak bişey yok.

yazik olmus ama sizin sucunuz yok, yola firladi mi gitti ne yazik ki. ani fren yapma olasili da olsa, arkadaki bir carpti mi o kedi de kurtulamazdi arkadakinin ittirmesiyle. gomun, vicdaniniz rahat olsun. siz olmasaniz baskasi carpacakti o yolda.

Üzüldüm duyduğuma ama bu gibi şeylere yapacak pek bir şey de olmuyor.

Senin yapman gereken bir çukur açıp gömmek ya da en kötüsü cenazeyi yolun kenarına bir yere taşımak.

Ufak da bir anektod aktarayım: Suudi Arabistan'da eğer bir sürücü aracıyla bir kedi ezerse o arabayı bir daha zinhar sürmüyor. En kısa zamanda aracı elden çıkarıyor (ne tür bir araç, ne kadar pahalı bir araç farketmeksizin)

ölmediyse hızlıca öldür, acı çekmesin

gömün, olayin gerceklestigi yere su dökün, koku baska hayvan cekebilir, gömdügünüz yere de su dökün, cürüme islemi hizlanir, üzerine tas vs koyun kazilip parcalanmasi olasi. (imp+1) keske yasanmasa böyle seyler ama hayvanciklara yasam alani birakmadik maalesef. icinden yol gecmeyen ormanlik bölgemiz yok artik. birak sehri kasabayi, orman kalmadi.

öyle bir aracla 10 metreden görseniz gene durmaniz zor. kabahatiniz yok gibi. panikledi atladi herhalde, yazik olmus.

kedi mamasi fikrini tuttum. hem yardiminiz olur. canercuxy+1

Çoluk çocuğun, gençlerin öldürülmesinden sonra ama ile başlayan cümleler kurulduğu günden beri en uzak kutuptayım ben kendi adıma.

kader.

bu her zaman olan normal bir olaydır.

valla gezi olayları yeni yeni siçaklığını kaybetmişken, bi polis otobüsü düşmüştü. hürriyetteki yorumlarda "geçmiş olsun" yorumuna bile olumlu oydan en az 3 kat fazla olumsuz oy vardı. düşün yani..

bu kafayla bu ülke bok çukurundan hiç bi zaman çıkamayacak.

polisler o kadar da eğitimli insanlar değiller. amirleri dikiyor bunlara müdahale edin diyor mecbur ekmek parası dikiliyorlar oraya dedim ya çok eğitimli insanlar değiller çoğu en azından hepsi demek yanlış olur, adam amirini hatta çok çok daha üst makamları suçlamak yerine karşısındaki eylemcileri suçluyor her şey için hıncını onlardan çıkarıyor. kutuplaştıran aslında tepedekiler bizim bi bok yaptığımız yok.

edit : hadi polislerin çoğu gerçekten çok bilinçli insanlar değiller, bilinçli geçinen "koyun" olmadığın savunan kitlenin tepedeki birkaç ensesi kalının sebep olmaya çalıştığı kutuplaştırma çabasını fark edememeleri hatta ekmeklerine yağ sürmeleri de ayrı bir acınası.

ne ara kutuplaştık söyleyeyim mi: sokağa çıkan insanın kafasına biber gazı sıkıldığında, otopark köşelerinde linç edildiklerinde, 10 polis tarafından dövülerek öldürüldüklerinde, 12 yaşında çocuk öldürüldüğünde kutuplaştık.

ölen hiçbir polis umurumda değil. zerre umurumda değil hem de. çok iyi bir insan da olsa umurumda değil.

@proletarier,

ya bırakın şu ekmek parası palavrasını yemezler. doyduk bu palavralara.
amiri mi kafalarına biber gazı sıkın diyor.
amiri mi, 10 kişi bir eylemciyi sıkıştırıp öldürene kadar döv diyor.
amiri mi otoparkta sıkışanları öldürene kadar döv diyor.
amiri mi saçından yakalayıp yerlerde sürükle diyor.

hangi kanun yazıyor bunları yapmalarını. bana ucuz ekmek palavralarıyla gelmeyin. bu adamlar yok edilmesi gereken canavarlar. o yüzden geberip gebermemeleri sikimde değil.

@kamera motor tamam aslanım sakin ben de böyleydim bi zamanlar geçer. belki bilgisayar başından kalkıp karşına iki polis geldiğinde de konuşma denen yeteneğini kullansaydın anlardın. zaten dediklerimi zerre anlamadığın da aşikar benim dediğim polis eylemciyi suçluyor üst kademeleri değil adamlara hayvan gibi mesai yaptırıyorlar zaten süper eğitim almamış adam çabuk sinirleniyor elinde de silah var karşısındakileri suçluyor hıncını onlardan çıkarmaya çalışıyor ekmek parası için biber gazı sıkıyorlar dediğimi hiç sanmıyorum ?

edit : ayrıca polis sistemi sadece bir maşa. polis devletlerinin oluşumunu incelemeni tavsiye ederim. hatta en bilineni şuradan başla. (bkz: schutzstaffel)

Kanka yanlış anlama ama s.ktir et

@kamera motor tamamen kendin ile çelişiyorsun. o polisler dediğin gibi kimseden emir almadılar bir insanı dövmek ve öldürmek için (bu işe karışan polislerden bahsediyorum), tamamen kendi yapılarında bu var. Bana aklı başı düzgün, tutarlı bir insan çıkıpta bunun emrini verdiler onlarda öldürdü diyemez. Hergün izliyoruz, birleşik devletlerde polis nasıl terrörist eylemlerde bulunur. ama bu videoların altında kendi ülkesinin polisini savunan amerikalılar bizim ülkemizdeki molotof atanlara plastik mermi ile karşılık verilmesini barbarlık olarak buluyor. senin gözün daha ne kadar kör olabilir ki?

@mytituaEd Yourvenom ya evet tamam uzatamayacağım sizle tartışmayı kısa bir süre önce sonsuza kadar bitirmeye karar verdim çünkü.

evet, gezinin ilk günü hippilerin arasında bi bidon biber gazını ağızlara boşaltarak gezen polise de molotof atılıyordu, o olaydan 15 gün önce beşiktaş maçında taraftarların arasına motorsikletle girip 3 el havaya ateş eden polislere de beşiktaş taraftarları molotof atıyordu (bilmeyen ve hatırlamayanalr için: beşiktaşlılar maça gidiyordu marş söyleyerek. bunlar da kalabalığın arasından geçmek isteyivermişler). evet biz hepimiz molotof ve taş atan insanlarız. polisler de çok masum kişiler. asla haketmeyene biber gazı fırlatmazlar, döverek öldürmezler.

tamam amk sizinle tartışma bu kadardı. alın kendi dünyanızda yaşayın ne yaşayacaksanız. dediğim gibi: ölen polisler artık umurumda değil. çünkü o eşiği, o vicdan eşiğini ben küçük çocukları öldürmeye başladıklarında ve bunların başının o çocuklara bile terörist dediğini duyduğumda aştım.

@kamera motor uzatmamn iyi olur çünkü içiyorsun sanırım ve içtikçe saçmalıyorsun, bendeki intiba bu(bu arada ben de içiyorum ama saçmalamıyorum). dedin ki "beşiktaş maçında taraftarların arasına motorsikletle girip 3 el havaya ateş eden polislere de beşiktaş taraftarları molotof atıyordu" olay burda zaten. Bir yanda kendi hayatının derdine düşmüş "İnsanlar" diğer yanda onları yakmak adına molotof atan gözü dönmüş şehir eşkiyaları. 17 yaşındaki Serap Eser'i kimse unutmadı.


@royal sen istediğini söylemekte özgürsün sana kimsenin karışacağını sanmam. tek sorun şiddet uygulamak. sen bu şekilde düşündüğün için şiddet uygulayabileceğini sandığın anda hem bir çok vatandaşın hayatını tehlikeye atöış olursun hem de kendi hayatını. Dünyanın hiç bir yerinde şiddet hoş karşılanmaz ve topluma yapılmış bir tecavüz olarak görülür. umarım hayatının geri kalan kısmında da şiddete eğilim göstermezsin.

@royal ahaahahaha şerefli olsaydı polis olmaz mıydı ? peki kardeş ben sana bıçağı takayım tamam mı sonra selamımı çakıp gideyim polisi aramaz mısın ? aramamalısın ama çünkü onlar şerefsiz, şerefsizlerden mi yardım isteyeceksin. ne sığ insanlarsınız ya.

sen uzaylı dilinden konuşuyorsun daha da bir şey söylemiyorum sana.
evet beşiktaş taraftarı molotof atıyordu, hippiler molotof atıyordu, 12 yaşında çocuk molotof atıyordu, bi otoparkta linç edilen çocuk molotof atıyordu, ali ismail korkmaz molotof atıyordu.

evet bütün dünya molotof atıyordu ve türk polisi bunları engellemek için cansiperane mücadele veriyordu.

beyin özürlülere not: "eveet hippiler de molotof atıyordu, beşiktaş taraftarı da molotof atıyordu. tek masum kişi polisti" bir ironidir. hippilerin arasında bi bidon biber gazını boşaltan polise karşı koyabilecek en donanımlı hippinin elinde el çantası vardı.

olum ilk ben yazıcaktım fıtratında var diye yaa çok üzüldüm :(
olur böyle şeyler demekten başka hiiç bir duygusal kıpırdanma yok içimde onlarda ilerde baskı ve zulme ortak olacaklardı olmasaymış iyiymiş tabi ama üzelmedim ya kısacası...

@kamera motor bana sadece mantık içeren cümleler kurduğun zaman senin cevaplarını dikkate alacağım. şu an cevap verebileceğim bir şey malesef yok.

@mytituaEd Yourvenom amerikalı insanlar polislerini övüyormuş muş... yahu be adam şimdi bak karşılaştırdığın kültürler tamamen farklı ve siyasi konjektürde farklı işte farazi duygusal konuşmalar yapıyorsun.. şimdi aç kurtlar vadisini gaza gel sonra padişahına yatmadan önce 3 subaneke bir elham oku yat hadi bakalım...

royal'in dediklerine katılıyorum. belki ülke şartlarından ötürü seçmiş olabilir ancak yine de polis olmayı aklından geçirmek dahi benim için yeterlidir.

ama karşı tarafın her daim sunduğu o insafsız, herhangi bir vahşeti meşrulaştıran argümanları kendim de kalkıp sunamam. yok öyle bir dünya. ben yine kendim gibi olup "çoluğu çocuğu, ailesi vardır, umarım sağlığına kavuşur" diye aklımdan geçiririm. ister romantik olayım, ister fazla iyimser. ne yazık ki buyum. ama bir polisle oturup iki kelime etmem, o gaddar herifin saçma sapan savunmalarını da dinlemem. ancak kesinlikle bir insan için gebersin gibi bir şey diyemem. onlar gibi olamıyorum ben.

polislerin hepsi bilincsiz ve elindeki gucu kotu kullanacak kisiler degildir elbet, fakat curukleri kendi aralarindan ayiklamalari gerek.birbirlerine de hakim olmalari gerek. atiyorum bankaciyim, mesai arkadasim baskasinin parasini caliyor. susup banane mi derim, hem meslegimin hem bankamin guvenilirligi icin hem magduru korumak adina bu isi duzeltmek icin gerekeni mi yaparim. ben gerekeni yaparim, banane diyene saygi ve sempati duyacagimi sanmiyorum.
bir suru asker sacma sebeplerle (karisini aldatmis vb) ordudan ihrac edilirken, bariz olumcul hata yapan kisilerin kayirilmasi, korunmasi tabi ki insani cileden cikariyor. adalet olmayinca duzen yurumuyor iste.

kedidir kedi

konu uzamış , genel itibariylede uzun uzun üzerinde konuşulacak bi konu...şahsi fikrim bu ülkenin polisi , jandarması , askeri benim için herzaman saygıyı hakeder...
bu tarz on binlerce kişinin olduğu kurumlarda , 50-100 polisin yaptığı yanlışlıkları bütün camiaya yaymak saçmalıktır...tecavüz eden öğretmen haberinden sonra nasıl ki bütün öğretmenler tecavüzcü olamaz , nasıl ki tribünlerde taraftarlar adam bıçakladığında bütün tribünler katil olmuyor aynı şekilde bu kurumlardada genelleme yapmak pek doğru değil

kaldı ki kutuplaşmanın olduğunu söyleyen ve bi tarafı kutuplaştırdığı için eleştiri yapan kişilerin kullandığı sözlerde pek birleştirici değil...örn ; "ülkeyi şu şu şu öyle bi kutuplaştırdı ki" , arkasından gelen cümle "bu polisler iyiki ölmüş" veya "bunlar hakettiler" veya "bu kafadaki insanlar zaten aptal" gibisinden ayrıştırıcı cümleler pek samimi gelmiyor çünkü ortada ciddi bi paradoks var

Senelerdir (ve özellikle son bir senedir) meydana gelen birikme bu tarz kazalarda ortaya çıkıyor maalesef. Ben bunun sorumlusunun da birikimini bu tarz yerlerde patlatan insanlar değil, onları buna mecbur bırakan şiddet uygulayıcılar olduğunu düşünüyorum. Polisler, palalı satırlılar, politikacılar, adına ne derseniz artık.

Polisin şiddetine doğrudan maruz kalmış veya en azından tanık olmuş birisinin şu haberi okuyup da sırıtarak "Eee allahın sopası yok işte" dememesi imkansız.

Amirleri dikmiştir oraya bunlar da napsın emir kulu yıldırım yemişler :( Amirleri hep pis bunların:( emir:( kulu:( ekmek:( parası:( molotof:(

zenginlik anılarını sorarsan anı olarak daha cok bilgi gelebilir.

jamswety abicim ya herkes mi zengin :D

açlıktan ölmek üzereyken 250 bin'e çeyrek tost almıştım bir kere. onun da cebimde kalan son para olduğunu fark etmeyip eve yürüyerek dönmüştüm.

şuan arkadaşımdan 1 lira istedim bir püskevit aldım ki sabaha kadar karnım acıkmasın diye. yarın allah kerim.

illa ki vardır hacı aklımda değil çok beteri olmadı sanırım ama parasızlıktan sevgilimle buluşamadığım olmuştur eskilerden

gectigimiz yaz bir gun is bankasinin atm'leri calismaz olmustu, is bankasi kartları pos makinelerinde gecmiyordu. cebimizde de 10-15 lira vardi. kiz arkadasimla ziraat bankasi'na gittik, bakiyeye baktik, sonra kalan 1.73, 1.85 gibi kusuratlari tansas'ta pos makinesinden gücün çektirip marmara gold almistik 4 tane.

ayın son 3-4 günü,cüzdanda var 5 tl. arkadaşım dedi ki (birlikte kalıyorduk o zaman) 5 tl verebilir misin akbilimi dolduracağım. çok zor durumdayım, kadıköy'e gitmem gerek vs.vs.vs. bugün çekeceğim zaten sana para akşam veririm. o an verdim.. sonra düşündüm benim de akbil boş, evden kıpırdayamam. neyse kız akşam gelecek, bekliyorum. gelmedi. sevgilim diyor buluşalım yok diyorum biraz keyifsizim. ertesi gün, diyorum ben bugün dinleneyim.
o gün takı tuku kutularının içinden 5 kuruşlardan 10 kuruşlardan topladım 1 lira çıktı. 1,5 litre su aldım. 3 gün onu içtim. sonra tabi erkek arkadaşım gel dedi ben seni bugün yemeğe götüreceğim azıcık et yedireyim sana. gittiğimiz yerde benim birlikte kaldığım kız ve sevgilisini gördük. donatmışlar masayı. baya keyifliler. o an acayip fakir hissetmiştim kendimi. üç günün ağırlığı zaten. öyle işte.

Fukaralıktan akbil yükleyecek param yoktu, akbili iade edip 6 lira alıyodun o zaman depozito gibi. O parayla eve gitmiştim ;'(

babam iflas etmiş ben daha 4-5 yaşındaymışım.sokakta balon görmüşüm baya da istemişim niye şımarıklık yaptıysam :( babam cebini karıştırmış ve simdinin parasıyla 50 kuruş gibi bişey, 50 kuruşu bile yokmuş.annem babamı ilk ve son kez ağlarken görmüş o gece.duygulandım ben de şimdi anlatırken :(

Arkadaşımdan hatıra diye uzun süredir cüzdanımda sakladığım 20 euro'yu bozdurup yemek yedimdi.

Cebimde 50 kuruş olduğu zaman okula 3 gün boyunca yürümüştüm, tabi eve de. (Darphane-Beyazıt)

Bir keresinde kız arkadaşımla parasız gezerken, normalde para olmadığını bildiğim iş bankası kartımı atm ye daldırdım ve içinde 30 tl olduğunu farkedince havalara uçmuştuk. Karnımız doymuştu.

Lisede kaç kızla parasızlıktan çıkamadım hatırlamıyorum bile..

Domates alırken gecen gün, yeşil sapları mi kocanları mi ne olur ya, onlari temizleyip öyle tarttim ki tartarken daha hafif gelsin. Vay mk iyice boka batmisim.

okulda girmem gereken 2 ders var ve 2 saat boşluk var aralarında. param olmadığı gibi evde de ekmek bile yok. yani okulda geçireceğim 5 saat içerisinde bir şey yemezsem bayılırım heralde. sonra aklıma hala pişman olduğum bir fikir geldi. evde, avrupayı gezerken biriktirdiğim drahmi, forint, kron vs bozuk paralar vardı. bizim okulda da abur cubur veren otomatlardan var. lan dedim o alet en fazla boyutunu anlayıp ona göre anlıyordur kaç tl attığını. ben de o paraları deneyerek aletten tutku almayı başarmıştım. 20 çek kronunu 1 tl mi ne sanmıştı. peh..

numuneden etimesguta yürümek.

kız erkek toplu pikniğe gitmiştik. tüm parayı savurduk , en son içkide aldı arkadaşlar benden para istediler ben de verdim. 0 kaldı. yağmur yağdı üstü kapalı yeri kiralamıştık ona verceğimiz parayı unuttum.parayı veremedik en çok ben utandım sevdiğim kızda oradaydı :D
gitmeden öncede en yakın arkadaşım al şu 50yi lazım olur demişti boşver moruk demiştim :)

babam aylik akbil alayim diye para veriyordu lisedeyken. ilk ve son ay okula fazla gitmiyorum diye yuruyerek geliyordum eve (nisantasi-ortakoy arasi). artan parayla da muzik cd'si filan aliyordum. babamin yine issiz oldugu bir donem olmustu ortaokuldayken. kiz arkadasim oduyordu hesaplari. liseden once dersler iyiydi, dersanemizi kendimiz kazanip gidiyorduk da lisede dersaneye de gidemedik. liseden sonra para kazanmaya basladim, ondan sonra isteyip de yapamadigimiz seyler olmustur, ama fakirlik cektim dersem fakirlik cekenlere ayip etmis olurum.

liseye kadar babamdan neredeyse hiç harçlık almadım. lisedeyken haftalık harçlığım 5 milyon liraydı. bunun 2 milyon lirası yol parasına giderdi, geri kalan 3 lirayla 3 defa simit-çay alma şansım vardı. kardeşlerimse 5 lira harçlık alabildiğim için beni kıskanırdı.
markete aylık alışveriş yapmaya gittiğimiz zaman tek bir çikolata, cips vs alma hakkımız oluyordu. bazen bir şeyi canım çok isterdi gidip babama sorardım bunu da alsam olur mu diye. hiç alma demezdi.
ilkokuldayken bir uzaktan kumandalı araba yarışı gibi bir oyuncak vardı. 800 bin liraydı fiyatı. ne heves etmiştim. hala fiyatını da o an düşündüklerimi de hatırlarım.
zengin değildik belki ama çok fakir de değildik yine de çok şükür. yine orta okuldayken eve bir gün kerhane tatlısı denen tatlıyla geldiğimde ağlamıştı babam. çocukken canı çekmiş, alamamış. benim elimde görünce koskoca adam ağladı. o ağladı, ben şükrettim.
şimdi istediğim her şeye ulaşabilecek bir seviyedeyim çok şükür. ve bunun için allah'a şükretmediğim tek bir gün bile yok. çok şükür.

Isınmak için odun çaldım.

Londra'daydım, param yavaş yavaş tükenmek üzereydi, gurur yapıp evdekilerden de istemiyorum. Tesco, Sainsbury's gibi marketlerden alışveriş hak getire, kaldığım yerden yürüyerek 30-40 dakika uzaklıktaki 99p (bilmeyenler için: ne alırsan 99pence) denen ucuzluk marketinden alışveriş yapıyorum. Bir gün gittim kampanya mı ne varmış meyve suyunda. 1 litrelik meyve sularından 4 tane alırsan 99p. Önce dedim 8 kutu alayım lan şunlardan. Sonra dedim 12 kutu olsun, sktret 16 alayım su niyetine içerim her gün, zaten yaz günü. Bir daha git gel olmaz, 2 saate kalmaz fakirler üşüşür bitirir stokları. 16 kutu meyve suyu ile marketten çıktım. Normalde insan kasiyerden falan utanır, ama o marketin çalışanları full Hintli olduğundan hiç gocunmadım:) Bir elimde 8 kutu, diğer elimde 8 kutu poşetlere paylaştırdım, ama nasıl ağır geliyor bir de yaz günü. 30-40 dakika yürüyerek, dinlene dinlene kaldığım yere ulaştım. Otobüs desen marketin önünden kalkıp gene evin önünde indiriyor, ama fakirlik işte otobüse 1,5 pound verirsem ne anladım ben bu indirimden:)

cebimde bir liram vardı, arkadaşlar yemek yemek istemişti. küçüktüm de bayağı, "fakir ama gururlu" diye sandviç vardı. onu sipariş etmek zorunda kalmıştım... patatesli ekmekti... :(

adam londra'daydım diye başlayıp fakirlik anısı yazmış ya la. saygılar.

Fakir değildik , babam cimriydi....

lisede büfede herkes sosisli yerken büfeciyi veresiye için ikna etmeye çalısmam acınası bir durumdu.. Ama lise kafası işte. simdi olsa yemezdim o sosisliyi.

Yemekhane'den yemek yiyecek param yokken son paramla poğaça alıp yemekhaneden çaldığım ( çalmak da sayılmaz iki dilim aldım sadece) ekmeğin arasına koyup yemiştim. Neyse ki evim çok yakın da yol sıkıntı değil.

Bir de küçüklüğümden bir anı. Babam iflas etmişti ve annemin memur maaşı ve bir yığın ödemeyle ortada kalmıştık. Annem işe gitti babam da beni anneanneme bırakıp bir iş görüşmesine katılacaktı sanırım. Ama ay sonu ve babamın cebinde yol parası bile yok. Eskiden hatırlayanlar olur cam 5 lt lik depozitolu su şişeleri olurdu, hala vardır belki ama damacana geldi mertlik bozuldu, bakkala onu satıp dolmuş parası yapmıştık. Aklımda kalan tek şey bakkaldan bir tane sakız almak istemiştim ama babam alamamıştı, demek ki para ucu ucuna yetiyordu. Şerefsiz bakkal verseydi bedavaya bir sakızı ne olurdu ki. Lan bak aklıma geldi yine sinirlendim.

Hayir yok..

Fakirlik anım yok ama dedem sağolsun fakir adamın yaptığı birçok işi yaptım zamanında, hayatı öğrenmek açısından. Varlık içinde yokluk çektim yani. Şöyle ki, yaşıtlarım hatta imkan olarak kendilerinden kat kat iyi olduğum yaşıtlarım denizde muza binerken ben bılaşık yıkadım, sanayi de çalıştım, tuvalet bile temizledim. Komik tarafı da işe son model arabayla bırakıp alırlardı. Daha önce de yazmıştım, ne zaman diplomamı elime aldım o zaman ağanın torunu oldum.

7/24

3-10 (1984-91) yas arasini gaziosmanpasaya bagli olan arnavutkoy'un 15-20 haneli bir sokaginda gecirmistik, sokakta elektirik ve su yoktu. su ihtiyacimizi bir kac km otedeki yalaktan doldurdugumuz sular ile karsilardik, bu durum kis aylarinda tam bir eziyet oluyordu.

kira olan evimiz 2 oda ve bir holden olusan bir gecekondu idi. badana, boyasi ve disardan sivasi olmayan evin sag tarafta kalan odasinda cam/cerceve ve zeminde harc bile yoktu. acik pencereyi cuvallar ile kapatmistik, zemini de toparkla doldurmustuk. tuvaletimiz de yoktu, yaklasik 30-40mt ilerdeki komusunun tuvaletini kullandik tum bu zaman boyunca. banyo ihtiyacimizi ise toprak olan odada legende yikanarak karsilardik.

isinmak icin komur kullanilan o donemde komur alacak paramiz olmadigi icin 2-3km ilerdeki ana caddeden gecen terkos tarafindaki komur ocaklarindan gelen as900 vs gibi kamyonlarin dusurdugu ufak tefek komur parcalarini topardik. bir arkadasim bu kamyonlardan birinin arka tekeri tarafindan parcalaranak oldu gozumun onunde.

sadece biz degil mahalle komple fakir ya, boklu dere dedigimiz bir dereden balik tutmaya ve en azindan bununla kendisinin ve ailesinin karnini doyurmaya calisan bir arkadasim da bulundugu yerdeki topragin dereye kaymasi sonucu balciga saplanip gozlerimizin onunde boguldu, su siralar ona dair hatirladigim tek sey ise mahallenin en iyi kalecisi oldugu..

bir keresinde amcam misafirlige gelmisti, gelirken de peynir zeytin getirmis kahvatiyi zengin goren ben laps laps gotururken zeytinleri kulagimin cekilmesiyle beraber "cursedcim, zeytini bir kerede degil, yarisini bi lokmanla diger yarisini da sonraki lokmanla ye" diye uyari almistim amcamdan. 33 yasina geldim hala zeytini yarim yarim yerim bilincsizce.

amk hangi birisini anlatayim bitmezki. bunlardan milyonlarca var bende.

tum bu yasadiklarimdan sonra birileri gelip bana dertliyim, sorunlarim var diyor, bana imkanim yok diyor. :')

o kadar fena şeyler anlatılmış ki benimkine fakirlik demeye utandım. sabah kalktım deli gibi açım, ekmek mekmek bi cacık yok evde. o gün süt alacak param olmadığı için nesquick kahvaltılık mısır gevreğini tane tane yemek suretiyle karnımı doyurdum. sonraları bakkala gitmeye üşendiğim zamanlarda yine tane tane yedim, öyle de güzel oluyor leblebi gibi. işte yokluğun insana öğrettikleri!

ilkokul dershane çıkışı. arkadaşla ben deli gibi açız eve yürüyerek gitmemiz lazım ve beş kuruş para yok ciddiyim beş kuruş yok. neyse yürürken yerde para bulduk 50bin miydi 100bin miydi hatırlamıyorum dedik olum bi tane daha bulursak çubuk kraker alır yeriz. o gün o beynimiz o kadar çalıştı ki o kadar stratejik noktalara gittik ki fazlasını bile bulduk ve bi nebze de olsa karnımızı doyurduk. şu belediyenin parklara kondurduğu kondüsyon aletleri var ya hah oralara bakın bozuk lazım olursa.

var. o anıları hiç unutmayacağım.

Fakirlikten sayılmaz pek ama o anda başka param olmadığı için açlıktan ekmek arası soğuk pilav yemiştim. Hatırladıkça hala midem bulanıyor :D

çocukluğumda çok var, evet.

üniversitede öğrenciyken üç arkadaş evde kalıyorduk. Su faturamız klozette arıza olduğu için çok uçuk bir miktarda geldi. Ödeyebildiğimiz kadarını ödedik ama yetmedi. Elimizdeki parayı bu faturaya yatırdığımız için paramız bitti. Önce suyumuz kesildi, ardından elektrik faturasını da yatıramadık o da gitti. Evde su ve elektrik olmadan yaşamaya çalışıyorduk para biriktirine kadar. Klozette olan arıza sebebiyle wc de tıkandı. Bi iki hafta böyle idare etmeye çalışmıştık. En son daha ne olabilir diye düşünürken tek olan anahtarı evin içinde unuttum, kapıda kaldık. Çilingire para verebilmek için kaç kişiyi aramıştık.

alt balkona su sızabilir.birkaç kat naylon üzerine toprak atıp çim ekersen olur gibi.

alt kata nem iner hatta alt katda ne varsa su damlar.balkon açısından da guvenlik riskli olur.alimallah eski binaysa çöküverir.

Yukarıdakiler +1 ve abartıp balkonu çökertme diyorum.

yani en alt katta yasiyorsan sorun yok. hatta ilerde petrol bile cikabilir balkonundan.

yemin ederim ilk benim aklıma gelmişti.

aneye geçen dedim ahey ahey buraları tahta ile çivileyip şuraya toprak döküp organik şeyler mi dedim ama sonra aklıma düştü, sulayacağım sonra zemin çekecek alt komşunun balkonuna inecek etraf küflenecek... en iyisi büyük bir saksı al onlara dik..

yapılamayacak şey değil.

öncelikle balkondaki seramikleri kıracaksın. sonra toprak görecek bütün yüzeylere kara sıva yapman lazım. sıvaya su geçirmezlik katmak için katkı maddesi koyarsan fena olmaz.
bundan sonra iki kat çimento bazlı sürme su yalıtımı veya membran uygulaması yapabilirsin.
su yalıtımı üzerine kök tutucu sermen gerekli.
kök tutucu üzerine drenaj levhası koymalısın.
drenaj levhası üzerine buhar dengeleyici filtre, ve son olarak bitkiyi ekeceğin katman.
balkon giderine süzgeç bağlayıp suyun tahliyesini sağlayabilirsin. süzgeci su yalıtımından önce koyman gerekir. süzgeç su yalıtımı kritik, yaparken dikkatli ol.

burada kilit nokta kapı boşluğuna bir iki sıra duvar örmen gerekebilir, o nedenle kapı içeri açılır olmalı.

bitki taşıyıcı katman olarak nebati toprak, ponza karışımı bir şey olabilir ama tam emin değilim. peyzaj bilen birisi cevaplasa daha iyi olur.

edit: bu imalatın adı yeşil çatı oluyor. internette görsel bir detay buldum: www.makro-yapi.com

edit 2: toprağa su tutucu özellikteki hafif malzemeler karıştırarak (%50 oranında) ağırlığı 120-150 kg/m2 seviyelerine çekebilirsin (20cm kalınlıkta toprak için)
eğer bina yönetmeliklere uygun yapılmışsa balkon 500 kg/m2 'ye göre tasarlanır. kaldı ki bu güvenlik katsayıları ile çarpılmadan önceki hali. çim üzerine m2'ye 1 kişiden fazla çıkmaması lazım ki içiniz rahat olsun.

Bira sisesi kapagi guzel anlatmis lakin soru su: muteahhite ne kadar guveniyorsun? Hani balkon saglam olsa bile (ki genelde konsol olduklari icin super dayanikli degiller) sonucta yesil cati icin hesabi yapilmamis. O tum katmanlar + topraktaki bitkiler bayagi bir agirlik yapacak. Tasimayabilir.

Suyun aşağı gitmemesi için toprağın altına membran serebilirsin. Yalnız bunlar birbirine ısıyla yapıştırılıyor. Kendin yapamazsın. Bir ustaya yaptırman lazım.
www.balkotrade.com

Pratik çözüm olarak bahçe için satılan ahşap yer döşemeleri, çakıl taşları ve yayvan saksılarla bir şeyler yapabilirsin.

balkonu kırmak yerine balkonun ölçülerinde sağlam bir kasa yaptırıp, drenajını falan da çakıl taşlarıyla yaparsan olur. en kritik şey drenajı sağlamak ve su giderlerinin tıkanmasına engel olmak.

çok zahmetli iş. betonu kırmazsın bi kere, onun üzerine olacaksa naylon serecen sonra çakıl taşları sereceksin sonra toprak atacaksın ki burada zeminden en az 20-25cm yükseklikte olması gerekir ki çimen yetişsin. yani güneş ve suyun önemi kadar zeminde önemli. sen en iyisi büyük büyük saksılar al onlarda yetiştir, etrafında da saksılarla çiçekler diz, ormana çevir balkonu. çıplak ayakla çimene basaman ama güzel görünür en azından.

saksı olayınagireceksen çiçek vs yerine domates, biber, çilek olaylarına gir. ama sadece akşam güneşi alması sıkıntı olabilir.

Basta bira sisesi kapagi olmak uzere herkese tesekkur ederim ben bu cilgin projenin altindan kalmamam bu kadar detayliysa. Tesekkurler.

cicek filan olur da kirmayla mirmayla daolmaz is bina yeni olsun istedigi kadar saglam olsun. bi kere topragi serip sulayinca agirlik otomatikman bi kac kat artacak o gun cokmese bile bi gun hic beklemedigin bi anda pat diye gocer balkon.

bahce kati bir eve tasinmanizi oneririm.

Samsung Galaxy S4 değil abi o en fazla Çin malı Samsunk Galaxy S4 falandır.

Üzerinde S4 yazan bir telefon gelecek zaten piyasada olan çakma JAVA tabanlı bir telefon.
Hatta o gelirse bile sevinmek lazım millete hıyar gönderiyorlar.

www.sikayetvar.com

Bizim ofisten biri aynı kanaldan, aynı kampanya ile almış. Oyuncak gibi bir şey geldi, faturası falan yok. Avrasya radyoyu arayınca onlar korsan yayın yapıyorlar bi şeyler bi şeyler demişler. Kargo şirketi değil kurye gibi bir şeyle gelmişmiş, o yüzden nereden geldiği de belli değil.
Uzak durun

bir bok olmayacak.

arap dini halka kaderciliği öyle işlemiş ki hangi felaket olursa olsun kabullenip hayatlarına devam ediyorlar.

Senin anne babanı devlet veya karşıt görüşler hırpalarken oh iyi oluyor anarşiklere diyen halk şimdi de aynı şeyi söylüyor. Ama geçmişte ailen, şu an biz mücadele edip dövülmesek, öldürülmesek hiç bir kazanım elde etmek mümkün olmazdı. Yapacak bir şey yok seçimde on yıllardır aynı zihniyet sandıktan çıkıyor onları referans alarak taleplerimizi belirleyemeyiz.

pek bir şey değişmeyecek. gezi olayları başladığından itibaren babam sürekli 'umutlanma, bunlar daha önce de yaşandı, bu kadar oy almaya devam ettikçe eylem yaparak bir şey değişmez, insanlar da ölmeye devam eder.' demişti. ülkede istifa edecek bir etik anlayışı yok çünkü.

oy almaya da devam edecekler, arkadaş çevremde oy veren yok, çekirdek ailemde oy veren yok, ama çok fazla akrabam var oy veren. mantıklı bir açıklamaları da yok.

akpye oy veren insanlar şuan hayatlarından memnunlar. ters bi durum olmadıkça akpden vazgeçme sebepleri yok. kriz vs çıkarsa belki. ayrıca akpnin başarılı olması tamamen akpden kaynaklı değil türkiye'de müthiş bi muhalefet boşluğu var. özellikle sağ oyları blok halinde akpye gidiyor. chpnin zaten bu ülkede alacağı maksimum oy %30'dur. ( yıllardır konuşulan %70 sağ, %30 sol seçmen olayı). alternatif sağ partiler çoğalması lazım.

ülke çalkalandı falan diyorsun ya öyle bişi olmuyor. taksimde kızılayda olan oalylar bütün ülkeye mal edilemez. twitterda facebookta olmuyor bu işler. git anadoluyu gez o insanların hiçbirşeyden haberi yok. burda çok büyük bi devlet sorunu var ülkenin bi kısmı tamamen ötekileştirilmiş durumda. tayyipte bunların üstüne yürüdü ve başarılı oldu. bu ötekileştirme daima vardı.

gmzo +1

Aynı yorumu yapıyor babam. Bizim zamanımızda da sokaklara döküldüler, nice gençler öldü hiçbir şey değişmedi diyor.

Ben de senin gibi büyütüldüm. 87liyim. sanırım bizim kuşağın çoğu böyle.

Demek ki teknoloji, ilerleme, ekonomi vs önemli değil. Tek gerçek din. Din üzerinden siyaset. Bu sadece bizim ülkemiz için değil tüm dünya için geçerli. Dinlerin çok büyük etkisi var toplumda. Bunu elinde tutan herkesi her şeyi yönetir. Padişah da olur kendine de taptırır ülkeyi de soyar Allah için yardım da toplar... Benim yorumum bu.

Şu an mutlu olan bi parti taraftarı yok, ille de mutlu olan varsa ancak ölü seviciler vardır,

gmzo +1

aynısını babam da dedi ve ne yazık ki haklıydı da. bundan 15-20 sene sonra -o kadar yaşarsam ve çocuk sahibi olursam- sanırım ki ben de çocuğuma aynılarını diyeceğim. acı ama gerçek.

@jamalbsf ne kazanıldı peki o günlerde dövüldüler öldürüldüler de?
ne oldu ali ismail, berkin ve başkaları öldüğünde? deniz ölünce ne değişti?onu geçtim, menderes ölünce de ne değişti? ölüm ne değiştirdi şu ülke tarihinde?

bu gidişle bir şey değişmez. ben de değişir zannediyordum evet, onca skandal olayın üzerine umutlandık hepimiz ama bu son seçim bize gayet net bir mesaj verdi: akp öyle ya da böyle halkın büyük bir kısmının desteğini ne olursa olsun almasını biliyor. bu adamlar seçmenini oldukça iyi analiz etmiş ve gereken neyse onu yapıyor, başarılı oluyor.

yalanlarla yürüyen bir politika izliyorlar. her yalanından, çelişkili ifadesinden sonra "korku ona bunları yaptırıyor" gibi bir düşünceye kapılıyordum hep. halbuki gördük ki aslında pek de öyle değilmiş. bize çok fantastik, abartı gelen "ötesi yok yahu" dediğimiz türden yalanlar, demeçler halkın büyük bir kısmı açısından önemseniyor. "kardeşim" edebiyatı, seçmenini yücelten konuşma tarzı, bu yüceltici tavrın arkasında saklı olan "lideriniz benim, ben olmasam eski düzene muhtaçsınız" dayatması akp'nin en büyük kozları oldu. özellikle 2010 sonrasında daha da baskın şekilde vurgulanan "recep tayyip erdoğan'ı sevenler vatanseverdir, diğerleri vatan haini" algısı kitlenin daha da kör bir şekilde kendisine sevgi, karşı tarafa ise öfke beslemesini sağladı.

son aylarda yandaş medyanın cemaat gücüne inanarak çark etmesi sonucu çıkmış doğru haberleri duymayan akp seçmeni kalmamıştır. buna rağmen o haberlere fazla kulak asmayıp sadece yüce liderlerinin ağzından çıkacak söze odaklanmış bir kitleden bahsediyoruz. böyle bir ortamda yapılması gereken nedir bilmiyorum tam olarak ama en azından yapılmaması gereken şeyin bu seçim sürecinde biz de dahil olmak üzere tüm muhalefetin uyguladığı doğrucu ve karşı seçmene göre karalayıcı politika olduğunu söyleyebiliriz sanki. tabii akp seçmeni için herhangi bir alternatifin bulunmaması da bir diğer konu.

www.entes.com.tr

Kat mülkiyeti yok, arsa tapusu var demek. Siz satarken alıcının da kredi çekmeden alması gerekeceğinden biraz zor ve düşük fiyata satarsınız. Kat mülkiyeti çıkarmak da tüm binanın ortak haraket edip para vermesi gereken birşey olduğu için herşeyi uygun olsa bile zor

öyle şey olmaz, yeni bir yapı ise mutlaka projesi ruhsatı olmalı belediyede.

piyango bileti mi lan bu kaybolsun?

ev kaç yıllık, çok eski ise projesi ruhsatı olmaması normal. ama yeni bir yapı ise problem vardır. müteahhit ile mal sahibi arasıdna dava olabilir, yarın öbürgün tapu satışınız iptal olur mahkeme tapuyu arsa sahibine devreder sizede git paranı müteahhitten (satıcıdan) al diyebilirler :)

çok mu korkuttum?

bir sürü soru var aslında sorulacak, ver telefonunu emlakcının arayıp sorguya çekeyim kuzenin diye.

not : bir müteahhit.

kat mulkiyeti ileride sikinti cikarir. ozellikle jamalbsf'nin dedigi gibi satmak isterseniz alici bulmakta zorlanirsiniz.

arsa payı demek binanın üzerine yapıldığı arsanın belli bir oranına sahipsiniz demektir. ama nerenin tam olarak sizin olduğu belli değil, kat mülkiyeti demek ise sizin tam olarak sahip olduğunuz dairenin tapusuna sahip olmanız demektir. bankalar arsa paylı konutlara kredi vermez çünkü borcunuzu ödemeseniz ve banka ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe başvursa hangi daireyi satacağı belli değildir.yani borca tam karşılık olarak hangi dairenin teminat alındığı tapudan anlaşılamaz.
burdan sonrası kesin olmamakla beraber, tüm arsapayı sahipleri toplanıp kat mülkiyetine geçebilirsiniz.
not: bir avukat

1982'de yapılmış binamızın projesini belediyeden bulmuştuk valla.. biraz uğraştırmıştı ama, bulunduydu. bizde de kat mülkiyeti yok, ama proje ruhsat var...

kat mülkiyeti ve kat irtifası diye iki farklı durum var. günümüzde müteahitler iskan almadan kat irtifası tapusu ile satış yapıyorlar ve kat irtifası tapusuna kredi veriliyor. kat irtifası tapusu size topraktan hisse verir ve dairenizin kaç nolu daire olduğunu belirtir. kat mülkiyeti ise dairenizin mülkiyetini verip bağımsız bir bölüm olmasını sağlar.

çok eski binalarda ne kat mülkiyeti ne de irtifası tapusu bulunmadığından sadece topraktan hisseli satış verilir. böyle durumlarda kredi çekilemez. kat mülkiyetine geçmek için de ciddi bir maliyet ve uğraşı gerekir. emlakçı sizi yiyor bence, bu daireden uzak durmanız hayrınızadır.

İşte güneş olduğunda dışa taktığım perdeyi çekicem neyi atlıyorum ben valla anlamadım

Bence de tül olan cam tarafta, kalın olan güneşlik de oda tarafta olmalı. Her gün güneşliği çekmek için tülün içine mi girilecek diğer türlüsünde:) Bir de bence de estetik değil odanın içinde tül.
www.google.com.tr

cama yakın tül, oda tarafına güneşlik.
böylesi daha estetik. öbür türlüsünü kimsede görmedim ben.
tül sabittir, güneşlik gerektikçe veya akşamları kullanılır. sabit olanın altta olması kullanım açısından da daha kolaydır.

teknik olarak hangisinin cama yakın veya uzak olduğunun önemi yok. görsel acıdan hangisi daha yeni veya daha şık duruyor ise onu dışarı diğerini cama asmakta fayda var. genelde tül perde daha görsel olduğu için dışarı asılır. bildiğimizden yazıyoruz gördüğümüzden değil.

Tartışma biteli 6 saat olmuş ama çok şaşırdığım için yazmadan edemedim. Bu yaşıma geldim tülün cama yakın takıldığını ilk defa duyuyorum. Ben evin içinde kös kös güneşliğe baktıktan sonra yoldan geçenin ne gördüğünden banane. Güneşlik cama yakın takılır, tül evin içine bakar. Sizin de misafirinizin de gözüne hoş görünür.

oha şaşırdınız mı çocuklar. Konu geçmiş ama ben de yazmadan edemedim. ilk defa tülün cama yakın tarafa takıldığını sizden duydum. hiç mi başkasının evine gitmediniz. Hiç mi ev görmediniz. Evin içindeki görsel önemli, dışardan görünen değil. Bilmem kaç kat yukardaki evin penceresindeki tülü nasıl görüp aa çok hoşmuş diycem acaba? Cam->güneşlik->tül->kalın perde. Çılgın olmayın.

kornişe üstten bakarsak görüntü şöyle olacak şekilde takılmalı:
-------------------------- cam
-------------------------- güneşlik
-------------------------- tül
------fon ------ fon

şimdi burası bir sürü android ve apple fanları dolacak kötüleyecekler

ama iyidir. 1,5 senedir 825 kullanıyorum. kamerası ve boyutu dışında bütün özellikleri hemen hemen aynı iki telefonun. maşallah tık demedi.

diğer arkadaşlar işte efendim bizim sevdiğimiz-ihtiyacımız olan applicationlar yok diyorlar. bir de windows phone şöyle böyle diyorlar. ben seviyorum, gayet güzel çalışıyor.

işte herkesin ihtiyaçları var, ona göre telefon alacak.

3-4 aydır kullanıyorum rootmuş, jailbreakmış bilmem gayet stabil severek kullanıyorum. Bir sürü yazılımsal salaklıkları mevcut ama bu son güncellemeyle eksiği ne varsa tamamladılar gibi

daha önce smartphone kullanmadıysan kullanabilirsin.

eğer averaj bir android kullandıysan delirirsin kullanırsan.

@plainwalker +1

son 2 aydır görüğüm en haklı adam.

Bu modelin RAM miktarı 512 MB diye hatırlıyorum. Eğer öyleyse, aynı RAM miktarına sahip bir Android telefon kullanıyorum, ciddi anlamda donma problemleri mevcut. Gözönünde bulundur derim.

925'i diğer sefil android cihazlarla karıştırmayalım.
925, en baba samsung ve en baba apple cihazının toplamından daha iyi fotoğraf çeker.

925, android bir cihazın 3te biri özellikle, onun 10 katı performans verir.

ve şu "android kullandıysan delirirsin" lafnı söyleyen arkadaşlar da boş muhabbet. çünkü windows phone, stabilite açısından android'in ayıptır söylemesi "anasını siker". ben android kullanıcısıydım ve o günlere lanet ediyorum şuan.

yok jailbreak çıkmış, yok bilmem ne güncellemesi, yok telefonu aç tepende 3 tur döndür öyle kullan. yok bilmem ne. 2 ayda bir şişsin tekrar sıfırla. içine 1 milyon gb ram de koysan menü geçişleri kassın.

windows phone aldım kafam rahatladı. inanılmaz hızlı bir cihaz kesinlikle tavsiye ediyorum. 2bin liralık sikko androidlere para vereceğine, 925 al. dört dörtlük bir cihaz.

ha bi de, androidin saçma sapan bi sike derman olmayan çöp uygulamalarının fanı değilsen de, her programı blursun mağazada.

şu uygulama yok diyen arkadaşları da merak ediyorum acaba hangi uygulama yok windows phone'da. çünkü bir süredir windows phone kullanıyorum ve eksik bir uygulama bulamadım.

sizin şu sikik "fbi" uygulaması bilmem ne uygulaması falan derseniz onu bilemem tabi.
ama oyun olarak da, uygulama olarak da gayet yeterli şuan.

Stabil bir sistem arıyorsan al ama bence bu telefon için 1000 TL civarı fiyat biraz fazla.Yerinde olsam biraz daha koyup Nexus 5 alırdım ya da 16 GB LG G2.Özellikle G2'ye kefilim aynı zamanda kendim de kullanıyorum.Galaxy S5'e bile değişmem.

(bkz: #42516468 )

3 aydır kullanıyorum.Telefon şık güzel hızlı ama sorun şu:
Mesela bir uygulama çıktı fenomen oldu adı X diyelim.İşte bu X android ve ios a geldikten sonra WP ye bir türlü gelmiyor.Gelse de official olmuyor birileri yapıp paralı olarak koyuyor markete.Bence bu bir sorun.3 ay öncesine dönsem android alırdım.

uygulamaların geç gelmesi, bazı cihazlara gelmemesini falan geçtim gelenlerin bazıları çok boktan oluyor. whatsapp uygulamasında belli bir yerden sonra eski mesajları yüklemiyordu mesela, çok sinirim bozulmuştu. yine ios'taki spotify'ı gördükten sonra wp'deki spotify'da çektiğim çilelere üzüldüm, arada 512 kat fark var. yani belki çok önemli değil ama mesela millet flappy bird diye çıldırırken oyun hiçbir zaman wp'ye resmi olarak gelmedi. aslında gelecekti, aynısı var falan denebilir de böyleyken böyle. dediğim gibi çok önemli olmayabilir ama genel bir örnek teşkil ediyor, sonra flappy bird oynayanların beğenmemesi normal falan gibi yorumlar yapılmasın. ya da ben lumia 620 alırken subway surfers gelecek diyorlardı kaç sene kullandım hala gelmemişti. hep bir adım geride oluyorsun yani wp ile. ha stabil mi stabil ona bir şey demem ama ben daha önce akıllı telefon kullanmadığım için katlanabildim aksi halde katlanamazdım.

lumia 925 kullandım, şu anda da malesef elimde 825 var, lg g2'mi kaybettiğim için.

android telefonun yaşattığı tecrübenin çok azını yaşayabiliyorsun wp ile, neredeyse elime almıyorum telefonu, lazım olmadıkça.

wp ileride iyi bir platform olabilir, şu anda değil.

tamir işleri.
Edit:Uçak bakım mühendisiyim. Tabi Türkiye'de öyle bir kadro yok uçak teknisyeni olarak geçiyorum.

esnaf. inşaat malzemeleri, yalıtım ağırlıklı.

Sosyal medya danışmanlığı yapıyorum. İşsizim şu anda ama.

serbest muhasebeci mali müşavirim.

işsizin önde gideni, bayrak taşıyanıyım.

ek: işsizlerimizi iş sahibi yapın bari :(

bilet satıyorum ben

aa, benim babam da smmm kibritsuyu abi.

Öğretmen

ekşi duyuruda modum :))
şu anda işsizim.

ne ogretmeni mesela? alala, arkadaslar agzinizdan kerpetenle laf aliyoz la :D

ev kızıyım.

bir de bol bol kitap okuyorum.

Psikoloğum. Kendi danışmanlık merkezim var.

bilgisayarcılık.

edit: tc kimlik no öğrenmek, renkli çıktı almak, ssk hizmet dökümü almak, kartuş dolumu, format, mp3 cd.

hacı bu duyuruyu silme bari de, sonra buradaki birine işimiz düşer filan :)

bu arada işsizim ben de.

üst kurul uzmanı. hangi kurul olduğunu söylemem.

İnşaat mühendisiyim, aynı zamanda da araştırma görevlisiyim.

Özel bir hava yolu şirketinde çalışıyorum.Uçaklarımız var bizim.

Ne diye sorma sakın, çok allengirli.

Orman mühendisiyim

Orman Genel Müdürlüğünde orman işletme şefiyim.

işe alım uzmanıyım ;)

Otomasyon ama araba değil

işsizim diyip geçmeyin arkadaşlar ayrıca.
yapabileceklerinizi yapmak istediklerinizi de ekleyin lütfen

Zaman geçiriyorum aslında :)

(Ne kadar tüm dünyaya yetecek kadar masa örtüsü tasarlasamda amaç akşam olsada gitsem =)

Mali Müşavirim

italya'da italya - turkiye arasi ticaret (kullanilmis insaat, is, sanayi, tarim makinalari alim satimi) ve aracilik, organizasyon isleri.

peyzaj mimarıyım.

finansal analistim -bilanço analizi fln

SM Mali Müşavir.

evet, evet, öyle.

yalnız iş sormuşsun. biz de işsiz olduğumuz için öyle yazdık.

meslek sormamışsın :)

Elektrik mühendisiyim.satış müdürü olarak çalışıyorum.

Test Muhendisi.

grafik tasarimciyim.

iddaa ekinde yazıyorum. işim gücüm maç izlemek, italyan spor medyasını takip etmek, hamsik'in keyfi yerinde miymiş, immobile gol atar mıymış onu tahmin etmek. bunun dışında part-time öğrencilik yapıyorum. kısfmetse italyan dili ve edebiyatçısı ya da pilot falan olcam ilerde de. veya böyle devam ederim bilmiyorum. yaş 19, önüm açık. yakışıklı kızlar eklesin.

özel sektörde çalışıyorum. şaka şaka.
perakende sektöründe yöneticiyim

Kuyumculuk sektöründe üretim, ihracat ve pırlanta işiyle uğraşıyorum.

işaatçıyım.

bina yapıyoruz.

osb bünyesinde scada/otomasyon v.b proje işleri yapıyorum.

satın alma sorumlusuyum.

makina yüksek mühendisiyim, proje müh yapıorm

öğretmen

bir dijital ajansta sanat yönetmeniyim.

restoranda calisiyorum, bulasik,servis, kasa, mutfak hepsini yapiyorum. bir de master yapiyorum.

bioinformatikciyim, cesitli organizmalarin genlerini inceliyorum.

öğrencilik bitecek, stajyer elektrik elektronik müh.. Ek iş olarak yalnızım kız arıyorum.

satış müdürüyüm yazılım ihraç ediyorum.

öğrenciyim. arasıra otelde barmenlik yapıyorum.

bazen de ing-türkçe çevirilerle uğraşıyorum.