e250'yi gören zikmeye çalışıyor. sürekli cila iyi değil boya tabakasını inceltiyor.

google'a e250 yazdım telefon çıktı lan. Bizi mi kandırıyon fakiriz diye?

pasta başka, cila başka. araç kaç model?

Araba yeni ya 1-2 ay oldu alali. Mercedes. Normal ciladan bahsediyorum

Akşam yemeğinden önce kan şekerin düşmüş oluyor. Yemekte de makarnadır pilavdır şekeri aniden yükseltiyorsan normaldir. Daha hafif ve sebze ağırlıklı ye birkaç akşam bak bakalım yine olacak mı

Konu hakkında en ufak bilgim yok ancak bi yerden yol gösterebiliirim. Bizim okulun yemekhanesinde ne zaman yemek yesek hepimize ağırlık çöküyor.

Sekerle ilgili bir sorun olabilir. Ama olmaya da bilir. Yemek yedigin zaman beynin tamamen onceligi sindirime veriyor bu yuzden agirlik cokuyor ama yemekten hemen sonra uyumak zararli. Yemekten sonra hafif yuruyusler yaparsan hem sindirimin kolaylasir hem de uzeriden agirlik kalkar.

Yemekten sonra, yediklerinin sindirilme zorluğuna göre vücudundaki kanın %50-%60'ı karın bölgesine yollanır. Bu durumda beyin, daha az kan dolayısıyla daha az oksijen aldığı için fonksiyonlarını yavaşlatır. Yani bu nedenle uykun gelir.

Eğer "uykum geliyor" lafı dayanılmaz derecede uykum geliyor, aksam dışarıda yersem metroda uyuyakalıyorum anlamındaysa, evet bu durumda tansiyon ya da şeker olabilir; öte yandan, "uykum geliyor" lafı, uykum geliyor, zaten işte de çok yoruluyoruma işaret ediyorsa, normalsin demektir. Çünkü herkesin uykusu gelir..

Kaynak: Zayıflama Gerçeği, Nobel Yayın Evi.
Not: Biraz da kendimden bir şeyler kattım.

Pasta çok güzeldi lan canım çekti :( Ha bu eğlence tarzı benim mizacıma uygun değil orada olsam bok gibi sıkılırım ama eğlenen insanlara laf söyleme hakkını kendimde bulamam dostlar. üç gün sonra gübre olacağız millet yaşasın işte dilediğince.

valla sonuna kadar izleyemedim sıkıldım da. bana çok marjinal gelmedi. gidip terk edilmiş fabrikada/konteynırda yapılan bir parti değil. tipler de machine e giden, biz çok marjinaliz diyen vintage kıyafet retro hede hödö diye bir dolu para döken babası zengin tipler.

Eğlenceli bi partiymiş. İmkan olsa katılırdım.

barlarda povyonlarda eller havaya modunda birbirine sürtünerek eyylendiğini sananlardan daha samimi buldum keşke istanbulda yaşasamda böyle ortamım olsa.

buda çok iyi. alkislarlayasiyorum.com

Kimsenin eğlencesine karışmak istemem insanlar normal hayatta zaten yeterince kasılıyorlar bırakın kendilerini ne yaparken rahat hissediyorlarsa onu yapsınlar.
Peki katılır mıyım? Katılırdım sadece merak ettiğim için. Şöyle bir bakardım neler oluyor insanlar neler yapıyor diye. İmkanım olsa The Factory'e göz atsam fena olmazdı.

ikisinin de 1.
Ayrıca onlardan daha iyi iki ucuz korku filmi öneriyorum. Tahminimce eski izlemek istemezsiniz diye. Görece bahsettiğiniz filmlerle aynı dönemlerde çekilmişlerden seçerek alternatif sunuyorum.
(bkz: Dagon) www.imdb.com
(bkz: frailty) www.imdb.com

1, az da 2

O boş sigaralar mukavemet sağlasın diye sağlıksız malzemeden yapılıyormuş en iyisi alıp elde sarmakmış mış mış

hatırladığım kadarıyla 200lü oluyordu o kutular. o alet de pek sağlam bir şey değildi. gerçi biraz da biz çok oynardık. 12 liraya alırdık. tütün sıkışırdı bi de içine.

not: 6 yıllık bilgi değiştiyse bilmem.

Var boyle herifler.

1. si için neyse de, 2. haber tam bir mallık örneği.

yanlış anlamadıysam sırf odtülü öğrencileri karalmak pahasına onlardanmış gibi kendini gösterip güya odtülülerin imajını sarsmak amaç.

hadi bunu yaptın, ulan sen polissin en önce senin bilmen lazım. bir de sosyal medyada paylaşmış. hiç mi bir şey görmedin. hiç mi bu fotoğrafların açığa çıkacağını düşünemedin.

insan hayret ediyor vallahi.

1 tanesine şaşırdıysam, yadırgadıysam insan değilim

Ford Focus alınır o paraya

ford focus, opel astra

fiyat araligina uygun, o paraya iyi kalite, ikinci el satis piyasasi dengeli

o paraya dediğim standartlarda focus ya da astra yok açıkçası. olanlar da çok km'li ya da kazalı.

citroen c4 olabilir bence

bana darılmak etmek yok ama 30 bin liraya hem dizel hem 100 bin km'yi aşmamış veya kazasız iyi marka ve modelde bir araba pek bulabileceğini sanmıyorum.

ezber bozuyorum bravo diyorum. 1.6 multijet çok başarılı kuvvetli bir motor. araba da yakışıklı. donanım olarak da iyi sayılır. fiat'ı pek sevmem ama bu araba güzel gerçekten. fiat'ın kötü algısının kurbanı.

clio 2011 extreme modeli

Eğer hoşlanıyorsam yurtdışı tatilinde bile hep aklımda olduğunu hissettirirdim mesaj atıp

@jamal, di mi ya. Ben de keisn yapardim. Yapmıyor hain kofte!

@ela o zaman olsan da oluuur olmasan da olur gibi

hep arayıp sorunca da gizemli değilsiniz diyorsunuz kaçıyorsunuz. ondan yazmıyor olabilir.

Ya evet işte ben de genek görüşle paralel düşünüyorum. Ama bi umut birisi cikip "ben var ya x'e bayiliyordum ama onu bile aramadim" desin diye bekledim.

Lanet olasica last seen de "bu var ya interneti de buldu whatsapa da girdi sana yazmiyor kızım ehehe" diye siritiyor karşımda.

Neyse bu da gol değilmiş demek ki, kismet :)

evlerinde oturuyorlar, ben zaten dışarı çıkmıyorum ki beni ilgilendirmez diyorlar.

Ne diyecek amk tabi ki hep eylemciler yuzunden diyecekler

Eylemciler yüzünden trafikte kaldık diyorlar.

haberlerde görüyorum, sürekli "oy veren ellerim kırılaydıııı" diyorlar ama bir sonraki seçimlerde durum gene aynı oluyor.

Ben dün bi taksiciyle konuştum. "Niye ısrar ediyolar Taksim'de anlamak mümkün değil" dedi. Makul bir dille anlatmaya çalıştım. Sonra Kızılay'a yarın otobüs kalkıcak mı diye sorup Ankara'da bu bölgeye erişim durdurulursa nasıl sıkıntı olacağına getirdim konuyu. Pratikte kendileri de mağdur olacağı için biraz konuşup adamları da karşı çıkabilecekleri noktaya getirebiliyorsun. Ama kendileri için sıkıntı yaratan şeyle iktidarı bağdaştırmakta sıkıntı yaşıyorlar. Takip ettikleri medya onlara öyle sunmadığı için de olayı tam algılayamıyolar.

Bu arada ben hakikaten yerel seçimdeki AKP oy oranının gerçeği yansıtmadığına inanıyorum. Mümkün değildi yüzde kırkın üzerinde almaları, hile ile aldılar.

hıhı hepisi gerizekalı zaten bu akp oyverenlerinin, cahil sümsük halk işte canım ne yapsınlar ulaşım yasağında evde makarna haşlamış onu yiyorlar.

siz böyle halkı aşağılayın görürsünüz. kıçı kırık bi üniversitenin kıçı kırık bi bölümünde okudunuz diye bana arşimed oldunuz. görürsünüz "algılayamamayı"

@tutun,
alinganliga, niyet okumaya gerek yok. soruya cevabin var mi?

Bi tanesi evinden cikamiyormus sokaginda müdahale varmis diye en son eylemci değil bunlar terorist savasa gelir gibi gelmisler diyodu insanlari savasa gider gibi gitmeye sürükleyen sebebi gormeyecek kadar korler ve cahiller.

arac turbo mu?

hayir

Yakın zamanda bakıma soktuysan birşeyi gevşek bırakmışlardır. Benim de başıma gelmişti tam 2000-2500 devir arası akünün kapağı rezonansa girip hırıltı gibi ses yapıyordu.

Yakın zamanda yağ veya hava filtresi değiştirdin mi? Ben, benzinli aracımda motor yağı değiştirince öyle bir seste biraz azalma olmuştu. Bir de motor soğukken daha gürültülü çalışır, ısınınca gürültü azalıyor, bununla ilgisi olabilir mi?

olum bak deminde yazmışın zorla kaybedecen paranı bahise yatırma hiç.

atletico madrid 02 çş'ye 200 tl atmayı düşünüyorum, akşam tekrar bakıp karar vericem. ok öptüm bye.

Chelsea favori gösteriliyor dünkü bayern gibi, bence yine sürpriz olacak, çünkü atl. madridin defansı çok iyi ve forvet hattı etkili olursa turu geçecekler.

"En garanti bahis ilk yarı 0"

mou mümkün değil vermez bu maçı. madride karşı oynama şansını kaçırır mı. gerekirse dizer takımı o kalenin önüne.

@basond madrid'e oynamadım herkes bayern dedi diye..hata ettim :) hiç oynamadım kendimi test etmek için...

atla gel şaban filmi gibi oldu bu da neyse :) ben bir aynı ortamı kurmaya çalışayım real nasıl geldiyse atletico da gelecek mi diye...

ben de bu maçta sürpriz bekliyorum açıkçası ama iy0 da mantıklı...

mourinho'ya liverpool galibiyeti ile bir rehavet çökmüş olabilir ama evet madrid faktörü de var...

hazard ile terry oynuyormuş vazgeçtim, 2,5 alt düşünüyorum.

Sürpriz oynayacağım ben gelirse 2/0 yanına da iki arjantin ligi maçı 0/1 yerse :)

atletico turu geçecek diye düşünüyorum ama yüklü girmezdim.

bizim iddaa sistemine göre atleti favori görünüyor. :( Dün de, Handikaplı Real Madrid diyordu :(

Ben finalin madrid derbisi olacağını düşünüyorum.

bence atletico bir tane sallar. chelsea çıkaramaz. 02çş biter.

%60 chelsea, %40 A.madrid olur.
oranlara göre de 1 olur duruyor. bu sadece istatistik tabi.
1-1,95
0-3,10
2-2,70
bu oranlarda 1 olma ihtimali yüksek.
ama 1-1 atletico'ya turu getirdiği için yinede "0" bitme ihtimali var.

ayrıca;
direkt %77 ile 1 vermişler:
www.prosoccer.gr

bahis yönünden ilk yarı "0" en mantıklı gibi duruyor. yani nereden bakarsan bak sıkıntılı bir bahis bu.

ben gol kg yok diyorum. çünkü golü atan o golün üstüne yatacak gibi geliyo

Dün banko Real Madrid diyordum bugün Chelsea

Aklımdaki soru sorulmuş Bayernin KG Var'ından yatmış biri olarak :)Chealse maçı hep berabere bitcek gibi bi his var sabahtan beri içimde. Ama İY 0 oynıycam bugün.
Bence yüklü girilcek bi maç değil bu herşey olabilir.

ilk maçın son düdüğünden beri 02çş düşünüyordum, bugün gittim alt oynadım battım aq sikicem böyle işi ya.

diyete başladım. uzun zamandır çok sağlıksız besleniyorum, sağlığım bozulmaya başladı hissediyorum. kilo da aldım. şu an açım ama yemem artık herhalde.

uyurum ben genelde.

kendine iyi bakmak, olumlu yaşamak, güzel yaşamak anlamında diyorsan... haftanın 3-4 günü şınav çekiyorum, daha fazla su içmeye ve daha az-normal yemeye çalışıyorum.

bunun dışında başkası için hiçbir şey yapmıyorum zaten genelde. çok bencilim. sadece kendim için yaşıyorum. o yüzden kimse sevmiyo. gerçi kimse yok, olsa sevmezdi. kimse yok, niye yok, çünkü hiçbi şey paylaşmıyom. sadece ben varım.

3 saat ders calistim sonra da kosuya ciktim 7 km kostum eve daha simdi girebildim.

4 saat ders dinledim
4 saat ders calistim
1 saat acik havada postaci yuruyusu ile yurudum, kostum
Sade kahve gun batimi keyfi yaptim
Su an yine bir ders calisma oncesi sana hava atiyorum.

arkadaşa şundan ısmarlattım:

photo.cdn.mekanist.net

gerçi ısmarlatmak denmez, tavlada kazanmıştım aylar önce zaten, bugüne kısmetmiş.. :p

genelde kafama sıkar ve giderim

Günde 5 saat telefonla konuşan bir insan olarak gittim kendime bluetooth kulaklık aldım.

150 sayfa civarı kitap okudum. (gece 50 sayfa daha okurum)
şarkı keşfettim.
birkaç yeni şey öğrendim.


bu kadar.

ev arkadaşımın taktığı iki aylık kira+fatura+aidat+ev alışverişleri vs. borcunun peşine düştüm. aileme ulaşıp depozitoyu vermiyor, verin dediğini öğrendim ve kendi ailesine ulaştım. bir güzel fırça yedim, ne terbiyesizliğim ne ahlaksızlığım kaldı sağolsunlar. kendimi tatmin edecektim, edemedim. babamı araya sokup hallettim... pamık gibiyim. yalnız yaşamak güzel şeymiş.

(içimi de döktüm fırsatını bulduğum gibi asfhgkl)

Asildim

son 10 aydir temel ihtiyaclar disinda kendim icin pek bi' sey yapmadim. buna devam edip duruyorum.

kahvaltı ettim (temel ihtiyaç biliyorum ama ama bu yani)

haaa bi de kahvaltı ederken new girl seyrettim, iyi geldi sabah sabah :D

önce (bkz: nod 32)

hala mı var?(bkz: combofix)

nasıl bir virüs olduğuna da bağlı bu. en iyi çözüm formattır ama önce bir combofix indirip çalıştırın ve yazanları uygulayın basittir.
sonra da bir antivirüs programı edinin ve tüm pcyi taramaya bırakın

Bir daha her ikisine de virüs bulaştırmamak için usb disk security programını kurmanı öneririm.

Bios'da birşeyi değiştiriyordun da tam hatırlamıyorum gugıllarsan bulursun ama kolaylıkla

Bilgisayarda uefi boot ozelligi olmali ve biostan acik olmali.

biostan boot ayarlarını değiştirmen gerekiyor. ilk hdd'yi okuyordur. onu ilk cdrom, ikincisini hdd yapacaksın.
ekstra bir koruma var mı bilmiyorum ama olmaması gerekiyor. win8 ilk çıktığı zamanalarda kurmuştum ve sonra win7ye döndüm

bilgisayarı açarken bios için şuna basın der. benim pc'de f2. ona basınca bios ekranından "boot" sekmesine gel cdrom'u üste al. save and exit.

ipucu: eğer bu işlemi usb bellek takılı iken yaparsan seçeneklerde usb belleğin de çıkar. Yani illa DVDrom şart değil, ben win8'i USB bellekten kurdum.

melo

sabri

savunmanın en önemli adamı, kornerlerde bile geride kalan, kaptan, birleştirici güç, ağır abi, sessiz fırtına... kim var böyle futbolcu aklıma gelmedi şu an. hepsinden daha efsaneyim ben. puyol diyelim hadi. göbeğim de var hem.

Faruk Yiğit

Recep tayyip erdogan (!)

Emre Belözoğlu

olcay şahan

ağzımla kuş tutsam..:))

giuseppe meazza

sivilde ergün penbe gibi altıpasın içinde çalım atabilecek kadar soğukkanlı,

halisahada bülent korkmaz gibi top geçer adam geçmez, ultra kazma ama sürpriz çıkışlarımla ve müthiş sağ ayağımla yapıştırdığım gollerimle...

Arda Turan, her ortama ayak uydururum, başarılıyım, iyi aile çocuğuyum.

semih şentürk. hep hayatın yedeğindeyim, son dakika gireyim de gol atayım diye bekliyorum.

@pescador senin ki ümit özat

Takoz Recep. Hayatımın en güzel gollerini hep kendi kaleme atıyorum.

pirlo

nazik, centilmen, ince gören.

Yattara.

egemen korkmaz

luis figo

kaka

Cantona

alex de souza

zinedine zidane

Messi

basari degil karakter olarak kendime yakin bulurum (yesinler)

cevremdekilere bakarsam berkant goktan ya da okan koc. ama ben kendimi sertan eser ya da nartallo olarak goruyorum. gerci onlar en azindan calisip didiniyorlardi, ellerinden gelen oydu. bende o da yok. ben hayatta yusuf tunaoglu ya da george best olmak isterdim. zidane bana fazla puruzsuz kacardi sanki. hem caliskan, hem yetenekli. ama finalim onunki gibi olsun isterdim.

zidane'in melankolisi'ni de suraya birakayim, ingilizce bulabildim ama belki birinin ilgisini ceker:
docs.google.com

zidane'in kafasiyla ilgili. zaten kisa bir sey, devamindakiler makalenin uzerine yazilmis seyler.

@jamalbsf takoz recep guzelmis.

felipe melo net.

ben de "schrodingerin kedisi" nickini alamayınca kinyas ve kayra'dan dolayı bu nicki almıştım. şimdiki aklım olsa hiçbir koşulda kedili nick almam.

gibson en sevdiğim gitar markasıdır, ondan aldım. pişman değilim ama esp kullanıyorum şu anda

Ben kendi kendime diyorum ne alaka lan simdi yani ama yerine ne secerdim onu da bilmiyorum bak.

Aklima hic orijinal nik gelmez, boyle boktan bir sey almisim, kucuktuk tabii.

Forum donanımda nickim "Ergenekondom" ve bundan utanıyorum.

bir kis gunuydu
cisimi ne kadar tuttugumu dahi hatirliyamiyordum
soguktu kar kis
iu nun merkez kutuphanesinin wc sini anca atabilmistim

bir isedim pir isedim
boyle bir sey yok bildigin buhar cikiyordu...

sonar dedim ki bunu nick yapmaliyim:)

simdi olsa asla yapmam:))

:/

bu nick'i alırken çok üşengeç bir haldeydim sanırım, sadece salladım, bu denk geldi. göze hoş geliyor bence.

ahah bence tütün kolonyası çok güzel ve orijinal bi nick, niye sevmiyosun?

ben don değiştirir gibi nick değiştiririm imkanım varsa. sözlük nickimi, değiştirmek istemediğim için, beğeniyorum. marka oldum adeta kehkehkeh.

pescador'un da hikayesi şöyle: ispanyolcaya heves etmiştim bi ara, ispanyol dili edebiyatını kazanmıştım hatta. charazay mıydı neydi öyle bi basketbol menajerlik oyunu vardı. orda ispanya ligine girdim, galiçya bölgesinden bi takım açayım dedim vigo'ya olan sempatim yüzünden.

e vigolular ne yapar? balık tutar. taraftar grubunun ismini de Los Pescadores (balıkçılar) yapayım dedim. ondan sonra "hmm ne olsun nickim" derken duyuruda yapıştırıverdim pescador'u.

@pescador

vay nickin maceraya bak baya güzelmiş ama ha :) sikiyim tütün kolonyasını yauv

bu bi fake hesaptı aslında. fake olsun inandırıcı olsun dedim.. benle alakasız bir isimi çağrıştırsın dedim.. ibo geldi aklıma.. hem ibrahim sanılır hemde, haso, hüso, ibo, memo gibi kısaltmalar itici gelir bana. benim olma ihtimalimi sıfırlar dedim.

o halde "ibo" olsun dedim. devamını da şurdan rasgele birinin nickine baktım. ilk 3 harfi işte..

ibotut, ibokay, gibi birleşti oldu bitti.

1000 kere yazdım ama neyse. 14 yaşındayken kaydoldum sözlüğe. aklıma nick gelmedi açtım ingilizce-türkçe sözlüğü rastgele seçtim. çok malca bir nick. keşke değiştirebilsem.

nickimi seviyorum

yattığım yerde elimde tığ ile(o zamanlar, tığ işi yapıp pazarda satıp para kazanma hevesim var) bez örmeye çalışırken ananem dönüp bana

-seni alan ağlasın alsın sikini çalıya bağlasın.. dedi..

bendeki şaşkınlık kısa sürede geçti çünkü ananemin küfürlü sözlerine alışığım, sonra anlatmaya devam etti..

-bi gün adam nişanlısını görmeye gitmiş, bakmış yattığı yerden el işi yapıyor. dönmüş kıza "hastaysan sana yazık, sağsan bana" demiş. seninki de o hesap..

-seni alan adama yazık, alsın sikini çalıya bağlasın.. dedi..

işte arkadaşlar nickimin hikayesi de budur..

çok iyi nicklerin hikayeleri:D kayranin kedisi'nin nicki şu an daha sempatik geliyor bir de ^^

ben kıçımdan uydurdum, afedersin. nefret etmiyorum ama bir şey de ifade etmiyor benim için.

@ senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin

nick bomba

Jamal bir sevgi faresi. Evet o esnada elimin altında uykusuz vardı. Evet ismim Cemal değil.

kızıl saçlı halim powerpuff girls'deki blossom'a benzerdi. bide ben onu çok severdim.

gecenin bir vakti (herhalde 4,5-5 sene önce falandı) böyle siyaset, tartışma, haber programlar arasında muhtemelen çok yoğun bir beyin teyakkuzu yaparken kendimce de siyasi yorumlamalar falan yapıyorum. hani her normal vatandaş gibi siyasetin durumunu analiz eden, etmeye çalışan falan durumu işte.
hani akp'nin her türlü kılıfı uydurması vs.vs.vs....
sonra gece lambası, oradan tak ampül akabinde de birleşik bir lampül türedi.
oldu sana gece lampülü. bu!

not: nickimi de gayet seviyorum ulan.:)

Bi gün ev arkadaşımla oturuyoruz. Olum ekşisözlük hesabı açsana la dedi. açarım da 1-2 sene bekleniyomuş ne o öyle dedim.
bu daha önce troll olmak için bi nick almış 10 entry girmiş beğenilmemiş. Sonra da bi arkadaşı buna yazarlığa kabul edilmiş bi nick vermiş. O da troll nicki kullanmaktan vazgeçmiş. bende böyle bi hesap var daha önce 10 entry girildiği için belki daha çabuk sıra geelir al yaz 10 entry bakarsın olur dedi. Ben de yazdım 10 entryimi 4 ayda kabul aldım. O gün bugündür zenciamacalismiyor kaldı bana..
Hayır işin kötüsü ne esmerim ne zenci bakkalım ben bakkal :(
(baya kumral sarışın arasıyım yahu)

Not: troll olsun diye açılmış nick normal hesap oldu ya bana :(

astronomi mezunuyum .

Mira bir yıldız ismi , önemli bir yıldız . Taurus da baglı oldugu takımyıldızın adı

Dünya bir yana nickim bir yana. Arada nickime aşık olup mesaj atanlar bile var.

nefret ediyorum.

fade to black sevdiğim bi şarkıydı. bu sözü de severdim şarkıdan. kayıt olduğum zamanda uzun süreli bi ilişkideydim, 3. yılı filandı, değiştirmişti hatun beni bu uzun süreçte, "öyle yap böyle yapma" vs diye. ben de işte "ben artık eski ben değilim" gibisinden bunu aldım.

ahahaha senin tütün kolonyası şişesi görmen gibi bende nick düşünürken masadaki boş şişeye bakmamla sonuçlandı nick seçimim.

o an manyak gibi dinlediğim şarkıydı. azıcık nick bulma özürlüsüyüm de. baya memnunum ama. şahsen nickini garipsemedim. benim nickim bug'lı öyle düşün. tıklayamıyosun. bu durumdan hoşlanmaya başlamadım değil.

benimki en sevdiğim romanlardan birinin adı/yazarının lakabı + en sevdiğim rakam.
roman için; (bkz: papillon)
yazar için; (bkz: henri charriere)

şimdi olsa papillon7'ye ek olarak şu ikisini de alabilirdim; "me voy" ve "desaparecido"

me voy, ispanyolca gidiyorum demek,
desaparecido, ispanyolca kaybolan/yitik demek.

bunların ikisi ise şarkı. (julieta venegas, manu chao)

Hahaha cok guldum durduk yere
Sefiller sizi :))

Bicogunuzun nickini dusunup tasinip aldigini sanirdim.

Kiskanin, cok asiri memnunum.

Nickimi seviyorum / seviliyor.. Yıllardır her yerde kullanıyorum. Resmi yerlerde biraz utanıyorum ama :))

vay be ne kadar derin adamlar/kadınlar varmış duyuruda.
benimki için ekstra bi açıklamaya gerek yok sanırım.
not: surekli soruyorlar semih olanla bi bağım yok.

nick'imi çok severim gurur da duyarım dövmesi de var hatta.

Nefret ediyorum, daha doğrusu ettirildim. Ben run lola run filminden esinlenerek almıştım fakat bol fantezili lola ablamızla bağlantılı olarak aldığımı düşünüp, rahatsız edenler, gevşek gevşek konuşanlar oldu.

Şike ve ardarda gelen başarısızlık mahvetti Türkiyedeki futbolu, bende bu ülkedeki futbola karşı bir şey hissetmiyorum atl. madridin şampiyonluğu ya da liverpolun şampuyon olma ihtimali daha çok heyecanlandırıyor maalesef..

gayet normal bir insansın. acayip abartılı futbol sevgisi var. fanatizm, holiganlık derecesinde takımlarına aşık adamlar. afedersin popolarında don yok, maçlara bilet alırlar, birisi takımlarına laf söylerse katil olacak hale geliyorlar, kaç kişi öldü futbol uğruna. nedir bu futbol aşkı? eşlerine bu kadar aşık olsalar mükemmel bir evlilikleri ve cinsel hayatları olurdu. futbol uğruna ne yuvalar yıkıldı.

Millet futbolla kafayı yemiş. Uyuyo herkes. Olduğun gibi olmak iyidir.

sende bi sorun yok. hayati futbol olan faydasiz pezevenkler dusunsun hallerini. boyle devam et, keske hepsi senin gubi olsa.

Futbolu ve diğer sporları çok seven bir insanım. Ben de bir insanın spor sevmemesini anlayamıyorum. Fanatik değilim. Tuttuğum takım var, sempati duyduğum bir ton futbolcu ve takım var. Oturup izlerim. İlla izleyecem diye bir şey yok elbette. Bayern -Real maçını sabırsızlıkla beklerim. Hanım yok ya sinemaya gidelim dese sinemaya giderim. Fakat futbol izlemekten inanılmaz keyif alıyorum.

Diğer sporlar da aynı şekilde. Voleybol maçı da, basketbol da, hentbol da. At yarışı da izliyorum. Bahis yapmıyorum. Elbette ki her maç sonrası cinsel içerikli, sökmeli, takmalı, geçirmeli, emmeli, sokmalı muhabbet eden gerizekalı kitleden olma ama bir insanın ilgi duyacağı bir spor dalı nasıl olmaz anlayamıyorum. Çok tuhaf geliyor. Anormal demiyorum yanlış anlaşılmasın ama tuhaf geliyor.

futbol asla sadece futbol değildir. sebep bu kardeş.

insanların hayatlarındaki boşlukları sürü psikolojisi eşliğinde doldurduğu şeylerden biri futbol. çocukken sokakta hep futbol oynamış, hayaller kurmuş ve bu hayallerden sıyrılamamış insanların, kitlelerin karşılıklı gazıyla birlikte gereksiz benimsemesi, anlam yüklemesi... futbolun dünya çapında popülerlik kazanmış olması bu etkenleri sürekli olarak tetikliyor ve bu saçma fanatik insanlar bitmiyor. aslında biraz tanrı sevgisine benziyor.

Tüm sene boyunca en huzurlu, en heyecanlı, en mutlu hissettiğim anlar TT Arena'da bulunduğum anlardı diyebilirim. Sanki dünyadaki bütün sıkıntılarımı girişinde bırakıyorum gibi oluyor. O yüzden kolay kolay bir başkasına küfür edecek kadar fanatik olmasam da futbolu seviyorum. Salak salak s.ktik, soktuk muhabbeti olmasa, iğrenç spor medyası, dingil yöneticiler olmasa çok daha severdim.

tuttuğu takıma bir laf edilse en efendisinin bile en iğrenç ifadelerle küfrettiğini görüyoruz hepimiz.en basit haliyle aidiyet duygusu sanırım.

çocukluktan beri bir takım tutturuluyor, "en büyük bu takım, diğerleri şerefsiz" diye beyne kodlatılıyor. spor, rekabet iyidir, eğlenmesini bilirsen çok güzel bir şeydir diye öğretilmiyor.

ben de fenerbahçeliyim, bugünkü şampiyonluk bende ufak bi kıpırdanma uyandırdı o kadar. o da geçer bir iki seneye. iğrenç bir hale geldi çünkü artık fanatizm.

futbolu sevdiğim halde türk futbolunu bende çok anlamsız buluyorum.

Ben de boyleyim. hic bir zaman sevmemisimdir futbolu. diger sporlari seviyordum o konuda ayriliyoruz ama futbol hep sikici gelmistir. Kulturle alakali bir durum turkiye'de ingiltere'de futbol, kanada'da buz hokeyi, amerika'da amerikan futbolu beyzbol hokey vs.

Turklerden daha psikopat olan bir suru millet var ingilterede holiganlarin programini izleyin discovery den hala yayinliyorlarsa.
Kanada'da banka subelerinde falan zipliyorlar musteriler calisanlar birbirlerine sariliyorlar milli takim gol atinca, tv acik para sayma makinelerinin yaninda herkes maci izliyor. Turkiye'de goremezsin boyle bir manzara mesela bankada falan.

Aileyle de alakali biraz da, babam izler oyle arada ama hic fanatik ya da hic mac kacirmayan ya da oturup yorum yapan futbol programi izleyen biri degildi ama oyle olsaydi bana da gecerdi biraz diye tahmin ediyorum.

edit: click here to see her naked +1 demeden gecemeyecegim bir de.

bende hiç anlamıyorum toplumumuzun futbol ile neden bu denli rabıta halinde olduğunu.
toplumsal olayları da hissedemiyorum.

Futbola çok fazla kafayı takan insanların "sığ" olduğunu düşünüyorum ben. Zira bu, insanların kendini eğlendirmek için "uydurduğu" bir spor müsabakası. Olaya böyle bakmak lazım. Senin durumun da çok normal, demek farklı zevklerin var.

herhangi bir spor dalını sevip takip etmekle holiganizm aynı şeyler değil, onu bi ayıralım önce. çünkü cevaplar yavaş yavaş "because it's too mainstream" olayına doğru kayıyor.

bunu bir psikolojik analizi olamaz, zevkler ve renkler farklıdır. seninki normal öbürleri anormal demek saçma, tam tersi gibi. ilgini çekmiyormuş, bu kadar işte.

senin için konuşmuyorum ama mal mal entel triplere girmeye gerek yok. kültür sanat dünyasından bi dünya adam da fanatikçe maç kaçırmadan takım tutuyor köşesinde ona buna sallıyor futbol yüzünden.

sen büyürken etrafında öyle çok bi futbol muhabbeti dönmemiş sen de takımı sahiplenememişsin demek ki. herkes sevecek diye bir şey yok.

zaten "tuttugum takim yendi. bu, iyi" ve "tuttugum takim yenildi. bu, kotu" psikolojisini cope at gitsin. milliyetcilige kadar uzar gider konu. kendini bilen insanin boyle sorunlari, psikolojik yapisi olmaz.

futbol nedir ki..? topa tekme attim, gol oldu.. e?

ronaldinho diye bi futbolcu vardi. gayet estetik ve zekice hareket edebilen, o'nu "ne guzel oynuyor" diye izlemek gibi konular ayri da... "gol oldu, takimin hanesine bir sayi eklendi, oh" mantigi pek bi' gelismemislikle, rekabet duygusuyla, kazanma hirsiyla ve dolayisiyla; kibirle vs. alakali.

Basit bir analizi var aslinda. Herhangi bir duygusal bagin yok futbolla.

Objektif bakinca esasen cogu macin 90dksinin cogu oldukca sikici gecen bir oyun bence izleyenler icin.

Ama duygusal bakmayi da tercih edebilirsin. Duygusal boslugunu futbol doldurusa, tuttugun bir takim olur, lig denen oyunu takip edersin, mac analizlerini izlersin, yorumlari okursun, gun ici muhabbetlere dahil olursun, bir bakmisin her hafta maci bekleyen birisin. Artik futbol senin stresten kacis alanin olmus.

mal değilsin işte ne güzel.

üniversite hazırlık sınıfında çok zorladım kendimi futbolu sevmeye ama olmadı. beni gram ilgilendirmiyor, hiç hoşlanmıyorum yani. bi arkadaş bayern'den bi adamın golünü anlatıyor, sonra bana döndü "abi hiç mi ilgini çekmiyor ya" dedi. o derece ilgilenmiyorum.

sporu ve futbolu çok seven birisi olarak, herhangi bir spora "izleyici" olarak bağlanmanın bir eksiklikten ileri geldiğini düşünüyorum ben açıkçası... spor yapmıyorsanız, hiçbir şekilde hiçbir sporla ilgilenmiyorsanız aslında birazcık toplumdan izole olduğunuz düşünülebilir. ama bu sadece benim için geçerli bir fikir. dünya kupası benim için bir spor olayından ziyade, "kültür"dür mesela. en çok sevilen, en çok oynanan oyunun, en güzel halidir. futbol izlemeyen birisi bile, 2014 dünya kupasının nerede düzenleneceğini bilebilmelidir. bilmeyene "neden bilmiyosun ya aptal pff" demem, ama şaşırırım.

19 yaşındayım. şu zamana kadar hepsi amatör olmak kaydıyla paten kaydım, futbol oynadım, basketbol oynadım, hentbol takımına girdim, tenis oynadım. grand slam finallerini izlerim, basketbolda 2-3 ligi takip ederim, futbolda 30-40 ligi takip ederim, buz hokeyinde de isveç ve rusya'nın hastasıyım. buna ek olarak bir de profesyonel dota manyağıyım.

kendimi hiçbir zaman desteklediğim takımların birine veremedim tamamen. o fanatik taraftarların yaşadığı aidiyet duygusunu hiçbir zaman hissetmedim. çocukken, maç izlerken gördüğüm bir görüntü, beni "futbol çok güzel lan" dedirtmeye itmişti: hava çok bozuk, bir adam var, kucağında kabana sarılmış, şirin mi şirin minik bir velet. takım gol atıyor, futbolcu bunların olduğu tribüne koşuyor. ekranda bu veledi gösteriyorlar, kıpkırmızı burnuyla nasıl seviniyo pezevenk.

romantiğim ben. alınan her puandan, futbolcuların her hareketinden bi şeyler çıkarmayı seviyorum. türkiye ligi'ni sadece puan tablosundan takip ederim, izlemem. sevmiyorum çünkü. futbolu sıkıcı buluyor ve çoğu maçı 90 dakika boyunca izlemeye tahammül edemiyorum.

ama çok seviyorum. ve bana kalırsa, mevcut durumda böyle endüstriyelleşmiş bir sporu tutkuyla sevmek, eksik olan bazı şeyleri tamamlama ihtiyacından ileri gelen saçmasapan bir motivasyonun sonucu...

geçen sene palermo kümede kalmaya çalışırken, catania avrupa ligi hesapları yapıyordu. ezeli rakipler. bu sene palermo tekrar üst lige yükselecek, catania düşüyor... kaderin cilvesi işte. ben hayatı görüyorum sporda. inişler, çıkışlar, güzellikler, çirkinlikler... her şey var. hepsinin üstüne, bir de milletin birbirinin üstüne çıktığı puan tablosu var. haha.

öyle işte. kusura bakma yeni uyandım, beynim allak bullak çok karışık oldu. millwall-west ham maçı yüzünden lisede çorlu'da birbirimizi bıçaklıyoduk biz. lan sana ne millwall'dan, neyin fanatikliğini yapıyosun?

bi şeyler eksik. onu yerine koymak istiyorum. spor beni inanılmaz mutlu ediyor. bununla doğdum ve "sağlıklı" hissettiğim pazar günlerinde her zaman bir spor vardı. dün liverpool-chelsea, sunderland-cardiff maçlarını izledim mesela. liveprool'un hüznünü paylaştım. cardiff taraftarı olduğum için oradan ekstra kendim üzüldüm. sunderland'li taraftarlar için sevindim.

bir şeyler eksik, ama hep eksik kalsın, sorun değil. sonuçta hepimiz kendi kafamızda yarattığımız dünyalarda yaşıyoruz. ben cardiff için ağlamayı, 90 dakikalığına liverpool'luların mutluluğunu/acısını paylaşmayı seviyorum. benim için kültür bi noktada.

ama sevmiyorsanız, kendinizi garipsemeyin. hiçbir anormallik yok. neticede, sporların tümü, bunları yıllarca yapan insanların, hayatlarını bununla idame ettirebilmesi adına oluşturulmuş yarışlardan ibaret. en azından benim saydıklarım için. umursamayabilirsiniz, hatta umursamamanız daha mantıklı.


yine de güzel şeyler hep. hani eskiler pazar günü banyosunu yapıp bizimkiler izlermiş ya... ben pazar akşamı kanal a'da ligue 1 maçı izliyodum. hafta sonunu iple çekiyodum çünkü 500 tane maç oluyodu. isveçlilerin bile bilmediği isveç takımları hakkında bi şeyler bilmek hoşuma gidiyodu.

çok duygulandım ağlıycam, i <3 endüstriyel şit

Sony mdr xd100 ile problem yok.

SONY MDR ZX300 ile de problem yok.

bana 00:57-58 ve 1:05-06 da var gibi geldi ama sanki cızırtı değilde yükselen kısımlarında bozulma var gibiydi.(tarif edemedim)
westone ile dinledim gayet flat bir kulaklıktır, bu tarz müzikler içinde uygun mudur bilmiyom.

cızırdama yok.technics.

beats by dr dre ile problem yok.

yok, sennheiser hd 419

Samsung'un verdiği beleş kulaklıkta da problem yok

Sennheiser Momentum

00:57-1:00 arasında ve 1:05-1:06 arasında kesin cızırtı var. Ayrıca kulaklar cigerdelen'den onaylı sağlamdır.

rockit sounds r50 ile dinliyorum, flat bir kulaklık;
daha ilk girişte 8. saniyeye kadar hafif cızırtılar var midbasstan kaynaklı sanırım, 7,8. saniyelerde daha belirgin.

56-58 arası da ufak cızırtılar mevcut

Sağlıktan pek anlamam; ama ben herhangi bir sağlık problemim olmamasına rağmen şişe Efes'ten şeker tadı alıyorum bazen. Bu biranın o anki haliyle de ilgili olabilir diye düşünüyorum.

bir bomonti daha içerek cevabı bulabilirsin bence. daha önce hangi bira içtin, arpa birası mı buğray birası mı vs

@emfuzi, o kritik bilgiyi atlamışım... bahsettiğim seansların hepsinde ki 2 yıla yakın zamandır gerçekleşiyor, bomonti içtim. daha önce hiç yoktu bu.

@g man, aldıktan sonra 5 saat falan dolapta beklediler. ve belirttiğim gibi, daha önce hiç karşılaştığım bir durum değildi. aklıma gelen ilk şey, vücudun kendini toparlayıp "aa şekerli lan bu" diye tepki vermesi oldu ama bilmiyorum. hatta bira ne kadar şekerli onu da bilmiyorum, belki şeker bile yoktur yani, bir fikrim yok.

dolapta tatlı falan var mıydı yakınında? meyve falan? bazen kokusu sinebiliyor. şişeden içmişsin muhtemelen.

ayrıca her biranın içinde glikoz var bildiğim kadarıyla. senin savın gayet makul göründü bana.

uzun zamandır şeker kullanmadığın için en ufak tatlı tadı alıyorsun. Bende de durum öyle.

Problem yok.

Not: 4 senedir şeker kullanmıyorum.

bira fermente olan bir içki olduğundan, bazı şişelerde fermantasyon daha yüksek olduğunda şeker tadı alınabiliyor. bana da oluyor ara ara, hatta efes içmeyi bu yüzden bıraktım. sanırım şişeyle doğrudan bağlantılı, hep depozitolu şişelerde denk geldi bana. çikolat dışında ben de şeker tüketmeyen bir insanım bu arada.

yok hayır dolap bomboştu diyebilirim. normalde şişeden içiyorum ama arkadaşım bomonti bardağı getirmişti, heves edip onda içtim. o bardağı da geceden yıkamıştım, tertemizdi.

cardiff taraftarıyım, bugün cardiff ve liverpool'un maçı var üst üste. yine içmeye niyetlendim ama ağzımda şeker tadıyla komaya girmekten çekiniyorum.

g man+1 o tadi efes içerken alıyordum, özellikle de ılınmaya başladığı zaman.
mayalanma şekliyle ilgili olduğunu düşünüyorum.

ayrıca yumurtadan sonra maşallahın var bakıyorum, götür...

butikbira.blogspot.com.tr

şekeri kestikten sonra daha net algılar olmuş olabilirsin

bomonti'nin içinde fazlasıyla şeker olduğu için şeker tadı alman çok normal.

sadece ilk biramda olmuştu böyle bir olay. bildiğin şerbet gibiydi, yarısını içememiştim.

(bkz: efes pilsen şekerlidir)

Pekmez gibi bi tad geliyor bomonti içtiğimde o yuzden hiç sevmiyorum. Efes malt veya tuborg dene bi aynısı olacak mı

Ben de sekeri kestim. Ve evet, Bomonti cok tatli. Ama bira dedigin sey sivi karbonhidrat zaten, agizdaki enzimler parcalayip sekere donusturuyor. Vucut da onu seker olarak isliyor. Karbonhodrattan uzak durmaya calisiyorsaniz bira icmeyin.

götürmez. götürmezdim. lokantaya girip eve sipariş veremezsin. ordan sipariş verirsin paket yaparlar sana verirler en fazla.

Ne demek esnafına göre üzerine dayak bile yersin :)

kuryeyi dışarıda bekle, 5-10 tl ver, beni de at de atar.

pizza siparişi verirken "abi gelen çocuğa bide kırmızı marlboro aldırsana" derdik, alırdı. kuryeye de bahşişini verirdik.

bizim kampüse öyle gelen arkadaşlar oluyordu. yurda pizza sipariş ediyordu, sonra kuryenin arkasına oturup gidiyordu. ama genelde 3-4 sipariş bir arada gönderdikleri için kabul ediyorlardı belki de, bilemiyorum.

Ben de babası beyin ameliyatı olacak bir arkadaş vardı onu çok merak ediyorum. Mesajlarıma da cevap gelmedi bir daha ortada da gözükmedi nickini de unuttum mesajlar silinince :(

Önemli olan filtre olduğundan maskenin en ucuzunu alabilirsin

Bende dusundum bu maskeyide millet yazin sicakta takamazsin rahat rahat deduler

bira iyi geliyor.

buscopan

Eşkina balığının kafasından çıkan taşları limonlu suda çözdürüp içiyorsun bi gugılla. metro marketlerde bulabileceğin kaya levreklerinde de olması lazım aynı taş.

böbrek taşının alınması lazım yoksa geçmez ağrı. ameliyat olman gerekebilir, doktor ne dedi?
çok su iç, hareket et. taşı o şekilde düşürmeye çalışıyorlar bazen, ama düşerken de çok kötü ağrı oluyor.

Buscopan + azosilin

Avakado yaprağı veya meyankökünü kaynatıp için.

Ağrı olduğu zaman belinize sıcak su tutarsanız ağrı geçecektir (iltahabik bir durum yoksabunu yapın). yaklaşık yarım saat ağrı hissetmeyeceğiniz için bu esnada uyuyabilirsiniz.

Ağrının yoğun olduğu zamanlarda su içmeyin. sonuçta zaten tıkanmış olan böbrek havuzlarını daha fazla basınca maruz bırakmış olursunuz.

Taşı düşürene kadar kovaya falan çişinizi yapın. olaki taşıdüşürürseniz elinizde delil kalmış olur.daha sonra bunu hastanede analiz ettirip taşın cınsını öğrenebilir ve yemek düzeninizi ona göre ayarlayabilirsiniz.

Açılan son 20 duyurunun yarısına cevap verdim, bir de kendime duyuru açtım.

Senden farklı değilim anlayacağın.

Dertler derya olmuş herkes kendi kayığında gitmeye çalışıyor işte.

Körolası felek.

özür dilerim.

diş hekimliği de boktan zaten boşver o konu için üzülme hiç.

az kalmış qı! dayan biraz daha...

ben de hala anne parası yiyen biri olarak seni çok iyi anlıyorum. ben de vasıfsızın biriyim maalesef. annen ve sevgilinle arada bir de olsa bulantıdan kurtulabilmeye bak.
ben şöyle düşünüyorum. hep böyle gitmeyecek ya eninde sonunda iyi bir şey ile karşılacağız o zamana kadar bunalmaya devam. o bir günü beklemeye devam.

Senin yine okul bitince hayatının düzene girme ihtimali var hem de dünyanın en kutsal mesleklerinden birini yapacaksın. Zor veya kolay elbet bitecek o okul. Ben hayatımda belki de hiç uygun olmadığım bir işte uzmanlaştım ya başka bir alanda sıfırdan başlayacağım ya da böyle devam edip stresten 40'ı göremeden öleceğim.

Yedigin onunde yemedigi onunde allh askina ben bunda uzulcek bisy bulamadimm.ki cevp yazayim dalgada misin sen.kapasiten varmus sevgim insanlar fln.ee ddaaa ne?

ilk adım olarak geçmişi bırak bence. baban müdehale etmeseydi falan da, ama etmiş ve sen şimdi burdasın. memnun değilsen de otomatik plota bağla bitirmeye yoğunlaş. çünkü yapacak bi şey yok, olsa da yapmasan diyeceğim tamam ama yok yani. şu sıra alabildiğini al hayattan, alamadığın şeyler için kafanı yorma. yoksa elindekini de kaybedebilirsin, onu düşün. ilerde fırsat da çıkar yeniden, yaşadığın sürece önünde yeni seçenekler olacak nasılsa.

öncelikle babanla barış. psikolog değilim ama babanla aranın bozuk olmasının babanın yönlendirdiği okulu bitirmene mani olduğunu düşünüyorum.

bir derdin altından başka dert çıkar, hayat bu zaten. hiç birimiz bir sorunu halledip "ohh rahat ettim malibu'daki villamda deniz manzaralı şezlong keyfi" moduna girmiyoruz. sorunları halletmenin yolunu bulup diğerine geçiyoruz, aralarda küçük molalar veriyoruz. zaten o molalar hayatı yaşanır kılıyor.

iman hayrını öbür dünyada görmek içindir. bu dünyada rahatlama olarak hayrnı görürsün en fazla. veya cemaat falan üyesi olup "baak çok dindarım, namaz da kıldııım" deyip ihale falan alabilirsin.

yapmak istediklerini erteleme, pişman olursun. kendimden bilirim.

not: .mna koyma ayıp!

+1.

ekleyecek bir şey yok.

abi otogardakiler efsane oluyo ya. eskiden para isteyip gidiyolardı, şimdi milletin ayağına falan kapanıyolar. iyi taktik ama, ben ilk gördüğümde "lan oğlum napıyosun" dedim şaşırıp, baktım bırakmıyo lavuk verdim parayı valla. götü istese onu da verirdim orda. karşımda oturan kadın skti ama belalarını, çok ağır konuştu. çocuklar neticede, amaçları ne olursa olsun, başlarında kim olursa olsun, üzülürüm ben, diyemem çocuğa öyle şeyler. normalde para da vermiyom da işte aldı bu sefer ibneler. ben de kullancam artık bu taktiği.

arabadan inenler kesin olarak dilenci mi?

kesin dilenci. fotoğrafı çekmek için biraz geciktim. yoksa yakından ve arabada inerken çekecektim. üstleri başları yırtıktı.

mecidiyeköy full suriyeli dilenci doldu zaten amk, azınlık gibi hissediyorum kendimi

Çoğu meslek grubundan iyi kazanıyorlar. Örneğin asgari ücretle çalışan bir işçi günde ortalama 25-27 tl arası kazanıyor.

geçen bir kırtasiyeye gittim. yeni eleman dediler. suriyeliymiş evet üstü başı başkasının verdiği belli ama ilk başta bulduğu işler ağır inşaat işiymiş ve çalışamamış. kendisi inglizce öğretmeniymiş ayrıca. türkieye gelir gelmez iş bulmuş.

ikinci bir suriyeli daha tanıdım. adam suriyede penye dikip satıyor. türkiyeye gelmiş ve zeytinburnuna yerleşmiş ve şimdi zeytinburnunda bir iki esnaf yalnız bu adama mal veriyormuş. bu da mısıra satıyor. dilenci dilencidir. iş yapacak kişi de iş yapar.

27 senelilk ömrümde 27 tl vermemişimdir zaten

Allahın acımadığına acımaya gerek yok

Birde gurbetçi takılanlar var. Yeni geldim ne param ne gidecek yerim var diyorlar. Ilk seferinde kanmıştım ama sonra akıllandım. Ha bire aynı yerde dolanıyorlar birde hepsi aynıs şekilde yaklaşıyor "pardon bir şey söyleyecem" ya da benzeri nirmişim şeydi şimdi tam hatırlamıyorum ama hep aynı.

@iorveth'in bahsettiği gurbetçi takılanlara bir kez de ben rastladım, başımdan gitsin diye verdim 3 lira kurtuldum. Cebimde 5 lira vardı. Neyse, mühim de değil işin açıkçası; ama onun haricinde dilencilere asla para vermiyorum. Dua falan edenleri de çok ağır terslerim. Senin duan kabul olsa o halde olmazdın zaten derim hiçbir şey diyemiyorsam.

Katlanamıyorum insanlık onurunun bu denli ayaklar altına alınmasına.

yahu bizim evin sokağına bile gelmişler. aptal oldum çıktım iyice. zaten istiklal'de adım başı bir dilenci.

bugün bakkaldayım, bakkaldan içeri bir kadınla çocuk girdi,bildiğin yurdum insanı türkçesi ile bakkala abi suriye'den geldik, çocuğa bir su ver dedi.üzerine benim köpeği sordu, ısırır mı filan feşmekan. suriye'den geldim diyeceksen konuşma bari be kadın.

salı akşamı gezi parkı'nın dibinde yatan bir çocuk vardı battaniyede, tek başına 12-13 yaşında. önümde yürüyen erkek montunu verince kıyamadım, bu akşamlık en azından bir yer yurt bulmalı dedim 155'tır 183'tur arıyorum her yeri. ekip otosu beklerken ayaküstü bir polisle konustum taksımde de, adamın aynen söylediği, inanın o kadar fazla insan geliyor ve şikayet ediyor ki dilencileri, topluyoruz, götürüyoruz, daha biz görev yerimize dönmeden bakıyoruz yine sokaktalar. biz bıktık toplamaktan. hiç üzülme ablacığım çoluk çocuk diye, yatacak yer veriyoruz yiyecek yemek, yemeği bile yemeden sokağa geri dönüyorlar.

bizim mahallede eve 20-25 metre mesafede üst geçit var. üst geçitin bizim ev tarafında kesintisiz 4-5 senedir bir kadın oturuyor. diğer taraf merdivenlerinde de bir kaç kere gördüm birilerini ama bizim taraftaki hep var. kundaktaki bebesi gözümüzün önünde büyüdü. neyse efenim ben uzaktan gördüm ama abim, dayım, annem ve farklı bir zamanda eniştem kadını bir jipin üst geçitin yanına bıraktığını gördüler. jipin sahibi kadını çalıştırıyor.

bir diğer örnek; eniştemin küçük kardeşi biraz minibüs hattı üzerinde işlek bir yolda 20-25 metre kare bir dükkan tuttu ayakkabıcılık yapmaya çalıştı. dükkanın sahibi dilenciydi. istanbul avcılarda sabit bir yerde bekliyordu sürekli. kör bir adam. dükkanın olduğu 3-4 katlı bina onundu. 2 mercedes 303 olmalı eski otobüs 1 minibüsü ve o binanın yakınlarında başka bir apartmanı daha vardı adamın.

başka bir örnek; küçükken sivasta 27 haziran parkının kızılırmak ilkokulunun karşısındaki merdivenlerin dibinde bekleyen bir dilenci vardı. para ister ve vermediğimiz zaman küfür ederdi. ulan 3. 4. sınıfa gidiyoruz kansız herif. 2 defa da arkamızdan ayakkabı fırlatıp bizi kovalamıştı.

ha henüz bir liseli bebeyken de elinde elektrikli testere ile dolaşan dilenciler var. "ağbi vollahiğ şehıre gelmişız çalışah diye. paramuz yohtur." diyen tipler. ulan lise talebesiyim bende ne gezer para. öğrenciyim ben kusura bakma diyip tırsa tırsa geri çevirmiştim.


o gün bu gündür dilencileri görünce görmezden gelir basar giderim. illa yardım yapılacaksa üç beş kuruş onlara vermektense arkabanıza, yeğenlerinize verin.

böyle diyonuz da sonra ikamet ettiğimiz şehir dışında mahsur kalınca üç kuruş yol parası için saatlerce uğraşıyoz, uğraştırıyolar. tabi bu kimin suçu? tek bi suçlu yok, herkes suçlu.

engelleyemeyiz de. parası olan zengin ya da orta halli, monotonluğun, durağanlığın ve yapay-mecburi ilişkilierinin yarattığı sıkıntıdan böyle çıkacak.

o üç kuruş para verecek, onunla kendini "dünyanın en iyi insanı" hissedecek. onun neden dilendiği ya da onlarca yardım bilmemne derneği varken birilerinin neden sürekli yardıma ihtiyacı olduğunu düşünmesine sormasına gerek kalamayacak. bkz. vicdan mastürbasyonu. öteki de yolunu bulacak.

geçen gün bakırköyden sarı dolmuşa bindim akbilimde para kalmamış diye, ben çapa'dan geçer zannediyordum meğerse sahil yolundan direk taksime geçiyormuş, neyse akrasarayda iner ordan otobüse, tramvaya binerim artık diye düşündüm ki inince cebimdeki son 5 lirannın 4 küsür lirasını dolmuşa verdiğimi fark ettiğim, aksaray'da dolmuştan inince de tırım tırım yapı kredi aradım para çekeyim de akbile yükleyim diye, sonuç; bulamadım. param kalmadı 2 lira için yolda kaldım diye de kimseden rica edemedim.
aksaraydan çapa'ya da tıpış tıpış yürüdüm.
bu dilencilik mesleği olmasa ve insanları günlük hayatına bu kadar girmese belki rahat şekilde yol parası veya akbil rica edebilirdim, ama bu durumda istesek de insanlar ne gözle bakıyor diye az çok kendimden biliyorum.

çıkınca iki misli katını verecem

geçenlerde ufaklığın biri, abi kalem alıcam param yok dedi. tesadüf cebimde de kalem vardı, çıkarttım al dedim.

Kesinlikle katiliyorum. Bunun yuzunden okula gidis yolumu degistirdim. Ozellikle metrobus ustgecitlerinde falan o kadar fazlacalar ki... Kucucuk cocuklari merdivenlerin bi basina bi ortasina bi sonuna yerlestirip dilendiriyorlar. Kimisi de yanimiza sirnasip kendi dillerinde biseyler soyleyip ellerini uzatiyorlar. Anlamadigim kendi ulkelerinde de mi bu haldeydiler, buraya gelince mi boyle oldu. Neyse ne, hicbir zaman para vermemisimdir. Evet icim acir ama nedense haksiz bulurum dilenme olayini. Elimde yemek varsa ve cocuk gorursem veririm ama para asla vermem. Kotu kalpli diye yargilanmak da istemiyorum ama, duyuru sahibi bence tamamen hakli bu konuda.

yaşadığım yerde de çok var. gördüklerinde bacaklarıma atıyorlar kendilerini, sarılıp bırakmıyorlar. bir şey de yapamıyorum, kolundan tutup itmeye falan da içim elvermiyor çocuk sonuçta. onun da yaptığı işten haberi yok ki, en kötüsü dilenmenin normal olduğunu düşünerek büyüyecek onca çocuk. eskiden para veriyordum gördüğümde, artık vermek istemiyorum ve yoğun oldukları yerlerden yürümemeye çalışıyorum yolum çok uzasa da. olmadıkları yer yok. nereden geldi bu kadar dilenci insan anlamıyorum. suriyede bulunmuştum, suriyeli çok insanla da tanışmıştım ve sokakları dilenci dolu değildi, insanları bu anlayışta kişiler değillerdi.

özeti verilen her lira, çocukları dilenmeye daha çok teşvik ediyor. vermiyorum.

Ben para vermem

Sakin ol, az kalmış zaten dayan :D

köprüden aşağı sallandır.

Döv, yeter ulan kafa siktiğin de vur bi tane

tamam sustuk be!

bıçağı falan varsa?

sorun yok kankiler telefon çalmış gibi yapıp bağırarak "kardesim simdi dolmustayim insanlar rahatsız olur sonra ararım" diyip kapattım. south park sessizliği oldu yemin ederim.

Obaaaa! Süper çözüm!

Jakuzide fantezi yaparız diye özel oda ayarlamıştım da elektrik çarpar diye piç edip sinirimi bozmuştu :)

birtek biz ikimiz yatıyoruz sanırım

mdf olabilir heralde. sağlam malzeme.

aynen bu şekilde gidip koçtaş'a anlatın. orada kesim atölyeleri var boyuta göre. boyutları ve ne yapmak istediğinizi bildirin. uygun olan malzemeyi önerirler. marangozlara gidin diyeceğim ama çoğu beceriksiz çoğu da çok para ister.

Torna tezgahı gibi metaldan yaptır ama rengini falan uygun seç

ya bi de bir keresinde bi malzeme görmüştüm. sunta gibi, ama enine bakınca böyle kat kat gözüküyordu. hani sanki 10-15 kat bişiyi preslemişler de elde etmişlre gibi.

o malzeme nolabilir ki?

mutfak tezgahları var, içi sunta dışı kaplama. üstünde doğprudan kesim yapmazsanız dağılmaz. bir de onun ahşap olanı var. biraz pahalı ama kesime falan gelir. ahşap için ikea'ya bakın diğerleri her yapı markette var.

o kat kat olan malzeme de plywood. o da iyidir.

aynen plywoodmuş. www.medallionfp.com

plywood kıyak gözüküyor bi fiyatlarına bakınayım

tezgahları duvara monte edip uygun yerlerine bi kaç da ayak koyun olur biter. ayaklar ikeada ucuz. ya da mobilya malzemesi satan nalburlarda ucuz. bauhausta pahalı.

duvara montaj için de alttan metal L şeklinde sağlam şeyler kullanırsanız hem görünmez, estetik olur, hem de sağlam olur. bir de duvarla birleşttiği yere bi çıta çekersiniz, oh keka.

eyvallah hocam çok teşekkürler.
bu plywood tamı tamına aradığım şey. de bu nerede satılıyordur koçtaşta falan bulur muyum? plakası da pek pahalı değilmiş.

yapı marketlerde olacağını pek zannetmiyorum ama yine de kontrol etmenizde fayda var. kerestecilerde olur genelde.

bir de bunların ölçüleri tezgah için çok uyumlu olmayabilir. genelde geniş (120 cm civarı) oluyorlar, tezgah ise, derinliği 60-70 cm olması gereken bir şey. gerçi alıp boydan ikiye böldürürseniz olabilir.

Kağıt üzerinde ölçülerini detaylı bir şekilde çizip koçtaş ya da bahaus'a gidin.
sunta ve mdf aslında sağlamlık açısından çok farklı değil, mdf'nin avantajı ıslandığında ortaya çıkıyor. sunta su yediğinde şişer. Orada sizin verdiğiniz ölçülerde sunta ya da mdf kesimi yapıyorlar ve kenarlarını da kaplıyorlar. size eve gidip montajını yapmak kalıyor. yapı marketlerden montaj için gerekli malzemeleri de bulabilirsiniz. seçtiğiniz tahtaya göre vidalarınızı almayı unutmayın size oradaki görevliler yardımcı olacaktır.
Tahmini malzeme listeniz;
-Ölçülerini belirleyeceğiniz sunta ya da mdf
-matkap
-matkap ucu
-duvara montelemek için le harfi şeklinde raf tutacakları.
-dübel
-vida
-yıldız ve düz tornavida
-unuttuğum ve eksikliğini evde farkedip bana saydıracağınız bir kaç şey daha:)

tuzlu fıstık, badem ya da çikolatayla güzel gider genelde. yani ben öyle seviyorum.

ilk kez içeceksen buz da koy istersen şimdilik, sonra istersen buz koymazsın.

ilk kez icmiyorum fakat simdiye kadar hep 1 parmak icip biraktim. bunun bir teknigi olmasi gerek. bir cok alkollu ickiyi icebiliyorum fakat viski bir garip geliyor.

Çocukken sigara ya da rakı/bira filan içtiğinde ne hissettiğini düşün. "Manyak mı bu büyükler, bu kadar iğrenç tatlı şeyleri neden içiyorlar" diyordun. Viski de özellikle bizim kültürümüze biraz uzak olduğu için büyüdüğünde o içkiye karşı hala o tarz bir önyargı beslemeye devam ediyorsun. Birkaç akşam keyif alarak içmeye çalışırsan alışacaksın. Çikolata +1.

Minimum %80 bitter çikiletayla içeceksin ama şu an o acı gelen taddan zevk almaya başlayınca başka hiç birşeyle bozma o tadı

benim bildiğim, viski sek içilir. ben hiç sevmiyorum viskiyi o ayrı, ama seven sek içiyor.

Sade Soda ile + Bitter Çiko.
Kolayla falan viskiyi sakın piç etme.
3-4 dubleden sonra da 2 adet Limon sık ve dik kafana.
Ayıltır adamı.:)
Düzeltme Notu: Viski bardağına %50-50 Soda ve Viski yap.

idrar rengin sarı olamayana kadar net rakam bu.

günde en az sekiz bardak veya iki litre deniyor.

günde 2 lt diyorlar.

En az 1,5 litre ic ya da bir litre - su cok cok onemli.

Bir de nasil susamiyorsunuz cok merak ettim, ben gunde 3 litre icmezsem basim agriyor - kendinizi oyle alistirmissiniz demek ki, bunu bozun.

sağlık örgütünün kabul ettiği minimum sınır 1,5 litre. bunun yanında ağırlığınızın 1/36'sı kadar su tüketimi de normal karşılanıyor.

litreyle ölçekle uğraşamam diyorsanız; idrar renginiz sarı renk olmadığı tüketim idealdir. hele koyu sarı renk hiç istenmez.

2-2.5 lt

Ben çay kahve filan içmesem de susamıyorum. Oruçluyken bile susamıyorum. Kendimi alıştırdığım filan yok yani.
1,5-2 litre susayan insanların normali bence.
Bakın yaz orucundan bahsediyorum

ben de hiç susamam. ama susamasak da içmek gerekiyormuş. 1.5 ltlik su alıyorum. sabahtan başlıyorum içmeye, akşama bitiyor.

Yahu şuradaki cevapları okuyuncaya kadar 8 kere susadım, nasıl susamıyorsunuz arkadaş? :/ 3 litreden az su içemiyorum bir gün içinde. 4'e kadar çıktığım oluyor. Hiçbi şeyin bokunu çıkarmamak da lazım ama 2 litrenin altına düşmeyin. Su, hakkaten hayattır.

böbrekler elinde gezmemek için en az 2 litre su iç. ben kola, gazoz ne kadar asitli içecek varsa bıraktım. en güzeli su. su gibisi yok vallahi.

8 bardak

Ortalama bir insansanız, yani spor yapmayan ağır bir fiziksel işi olmayan bir insansanız eğer 2 litre yeter. Ama onu da "Gideyim de şimdi 1 litre su içeyim, akşam da 1 litre içerim 2 litre olur" değil de gün içine yayarak içmeniz gerekir. Bunun için yapabileceğiniz en ideal şey, yanınızda içi su dolu bir su şişesi bulunması ve onu gördüğünüzde kendinizi su içmeye mecbur hissetmeniz yöntemidir. Baya işe yarıyor. Afiyet olsun.

Dün bir doktor abi özellikle orta yaş üstü şahıslar için min. günde 1,5 lt içilmesi gerektiğini, belli başlı hastalıkları büyük ölçüde önlediğini anlattı. Havalar ısınıyor günde 1,5 - 2 lt tüketmek ideal yalım.

çiş rengi +1

her bünyenin su ihtiyacı farklıdır, onun için kendinizi 2 litre içmeye zorlamaya gerek yok. çişinizin rengi açık sarı ise sorun yok,

Afganistan'da güneş altında çalışırken 10 litre su içip akşam güneş batana kadar doğru düzgün işemiyordum bile. O yüzden ben de çiş rengi +1 diyorum

@jamal ben de bir bardak içtim, bir saat sonra soluğu tuvalette aldım. çiş rengi de gayet sağlıklı bir tondaydı
aro

susadıkça su içmek ya da ağzı kuruduktan sonra su içmek gibi bir şey yok..

sık sık az da olsa su için, illa bir bardağı bitirmek zorunda değilsiniz, yarım koyun için, bi saat sonra gene için, ama özellikle sabahları kalkar kalmaz bir bardak su içmeye çalışın..

Evet.ceza icin plakayi girdiklerinde hgs yi gorup oradan dusuyorlar.

emin olmamakla beraber otoyollarda en uzun mesafe ücreti kesiliyor diye biliyorum. bunun için bi yerleri arayıp belirtmen lazım

Yok bişe olmuyor bazen kiralık araçlarda hgs'yi yapıştırmamış oluyorlar sen geç plakadan duşer diyorlar lar lar lar

Mağaradan yeni çıkt..

1-1.5 ay falan olmuştur boşanalı.

31 aralıkta boşandı.

"30 aralıkmıdır, 29 aralıkmıdır öyle bir tarihte boşandı çünkü 2014 e bekar girmek istiyordu"

gibi bir gereksiz bilgi bile aklımda kalmış sen düşün.

vay anasını insan gerçekten hayret ediyor.

oha şimdi öğrendim ben de ne cahil kalmışım meğer

Cy boşanmadı mal varlığını karıya boşalttı resmen...

Çünkü söylekii kadın bayagı bir şeyi garanti altına aldı.

Bosandigini biliyodum da yeni sevgiliyi ne ara yapmis? Vay anasini.

oğlum ben daha yeni öğreniyorum lan.

@ya ben lan neyse adam gibi adam bu adamdır işte :)

At bakalım

Devrenin çalışması ile ilgili bilgi ve açık şemayı, buraya yazarsanız veya özel mesaj atarsanız atacağım canlar. Yardımlarını esirgemeyin.

yolla bakalım bi, baskı devre yapmadan öncede demo board üstünde kur bir bak

yolladım arkadaşlar. yazana yolluyorum. sağ olun.

Gİt dişçiye yav neyle yapıştıracaksın

saka mi bu? gercekten denemek istiyorsan sigara kulu ile japon yapistiricisini karistir. mesuliyet kabul etmiyorum.

benimde aklımda öyle bişeyler vardı teşekkürler.

işi değiştir.

öğrenciliğini ve o lanet sınavları düşün. şükret abi-abla-teyze-dede

her gün akşamları montla sıç. sabahları kabanla. daha enerjik başlayıp daha kederli bitirsin. 12.5 felan gün devam et buna. sonra kendine ufak surprizler hazırarsın.

@r_u_h başgan işi değiştiremem.

herseyi kontrol etmeye calismak yerine herseye hazirlikli olmayi deneyebilirsiniz.

bi gün öleceğin gerçeğini aklına getir. yarın hayatta olacağının garantisi olmadığını unutma.

sikerler de geç kısacası.

Onunda oldukça kötü olduğu söyleniyor. Özellikle teknik konularda. Geçen ay bir tanıdık bağlattırmak istediğini fakat gelen teknik servisin bağlantıyı yapamadığı için üyeliği iptal ettirdiğini söyledi.

Ben memnunum digiturk'den sonra kullanmaya başladım

ben 2 yıldır kullanıyorum işim düşmediği için memnunum. Üye olunca adamlar cihazı kutusuyla verdiler bana git kur dediler. Gittim kurdum. Hattımda sorun vardı elektrikçi falan çağırdım düzelltirdim. Bir daha da hiç işim olmadı onlarla

Eneee, git kur olur mu yaa? Gelip kendilerinin kurması lazım. Haydaa bunlar da iyi değil desene.

ben de taşındığımda tekrar kurulum için teknik servis çağırdım ve teknik servis bana dayılanınca internetimi falan hepsini tümden iptal ettirdim

telefon ile yardımlar iyi ama teknik servisinde ciddi problem var. onun dışında 6 sene kullandım seviyodum yani

ben de aksine gayet memnunum teknik servisinden. bana gelen teknik servis hiçbir sıkıntı çıkarmadan 20 dakikaya çanak dahil herşeyi bağladı gitti. o günden bu yana da bi sıkıntısını görmedim d smartın. ancak keşke nat geo lar olsaydı.

bir kaç konu dışında memnunum. zaman zaman hd kanallarda sanki internetten izliyormuşum gibi yayın gidip geliyor, buffer yapıyor gibi. bir de fox life hd hep sinyal yok gösteriyor. (git: 751452)

kazanci yokusu olaylari nedeniyle, taksim de israr ediliyor. devlet de diyor ki baska meydanlar var git orada yap kutlama-protestonu. iki traf da inatlasiyor.

1 mayis'da ortalik karisacak matmazel

Çünkü senin için tarihi ve manevi öneme sahip bir yere adamın biri çıkıp keyfe keder artık giremezsin diyor ve onuru olan hiç bir insan da doğal olarak bunu kabul etmiyor.

çünkü sendikalar devletin taksim e izin vermeyeceğini biliyor. onların istediği de bu zaten. çatışma olsun, gerginlik olsun. çok hoşlarına gidiyor. devrim yaptıklarını zannediyorlar. (Devrimci işçi sendikası mı olur ya? yıl olmuş 2014:))
işçi bayramında işçilerin çoğu çalışmaya devam ediyor, bir kısmı evinde tatil yapıyor ama 3-5 beyaz türk bozuntusunun peşine takılan bir avuç sendikalılar da taksim e çıkmaya çalışıyor. işin özeti bu.
bir baksınlar bakalım o işçiler oylarını hangi partiye vermiş? bir baksınlar bakalım 1 mayıs günü inşaatlarda, orada burada hangi işçi izin yapıyor, bayramını kutluyor?

Çünkü 1mayiscilar varoluş sebebini gerginliğe borçlu. Taksimde olay cikartacak ki haber olsun. Yoksa işçi haklarını savunduklari mi var. Sendika liderlerinin tuzu kuru

Taksim 1 Mayıs'ın kutlandığı alandı zaten, 77 de yaşanan olaylardan sonra yasaklandı, o tarihten sonra da 1 mayıs işçi bayramı olarak kutlanmaktan ziyade 77 1 mayısının anması şeklinde oldu.. Devlet izin vermiyor, insanlar girmek istiyor polis ile insanlar arasında resmen savaş yaşanıyor.. Sadece bu dönemde değil o günden bu güne böyle oldu bu..
Israr eden orada olmak isteyenler değil saçma sapan bahanelerle yasak getirenler..
Kaldı ki 2010 1 mayısında orada olayları kimin çıkarttığı da anlaşılmış oldu..
Ortada polis yokken insanlar gayet huzurlu, rahat bulundular ortamda..

devletin yaptigi camileri yikip gidin evinizde namaz kilin demek gibi bir sey.

mutekebbir +1. sadece 77'de açılan ateş, "sikerim dünyanızı, burdayız lan" deme sebebi. ha ben yine daha güngören'den çıkarken alınırım nezarete, o ayrı da işte, zorlama sebebi esasında bu. en azından benim için.

resmi tatilde adam çalıştıran ibnelere laf etmeyen hükümeti yalamak için de ötenlere kafamla beraber bacağımı da hediye ediyorum. itinayla sokarım.

2-3 sene önce, akp'nin demokrasicilik oynadığı günlerde 1 mayıs için taksim'e "izin" çıkmıştı ve sorunsuz bir biçimde 1 milyonu aşkın insan 1 mayıs'ı taksim'den selamlamıştı. 1 mayıs'ı selamlamak için meydanlara, sokaklara, alanlara çıkan halk, evinde oturup rant ve talan saltanatına boyun eğen aşağılık tebaa'ya benzemez. devletin keyfi bir biçimde 1 mayıs'ı yasaklaması bu insanları bağlamaz. çatışmaysa çatışma, kavgaysa kavga... üzgünüm ama azgın polis terörü de bu insanları sindirmez. boyun eğmeyen onurlu bir geçmişe sahipler. taksim, 1 mayıs meydanıdır. ve bizler de 1 mayıs'ta 1 mayıs meydanında olacağız. çatışmayı çıkaran devlettir. dünyanın hiçbir tarafında böylesine keyfi ve sapık diktalara yer kalmamıştır. bir kaç istisna hariç!

Bu bir güç gösterisi, varolma sorunu. iktidara kim gelirse gelsin toplumsal hareketlere karşı hiç değişmeyen refleksler mevcut. dolayısıyla devlet 1 mayısın nerede kutlanacağını kitle örgütlerine dikte etmeye çalışıyor, kitle örgütleri de istediğini almaya. dediğim gibi, her iki taraf da birbirinin gücünü tartıyor.

gerginlikten güç alıyor diyen arkadaşlara da teessüflerimi sunuyorum. hükümetin yasaklamaya çalışmadığı 1 mayısların hiçbirinde olay çıkmadı son yıllarda, dolayısıyla savınız yanlış. ayrıca bu ülkede devlete karşı hak arama mücadelesinde herhangi bir grubun kazanımları diğerlerini de aynı şekilde etkiliyor. örnek olarak elektrik benzinin 5 lira olmasını bu ülkede kimseonaylamıyor ancak bu rakamı düşürmeye de kimsenin gücü yetmiyor nedense. ancak kuvvetli kitle örgütlerine sahip olsa idik yani sizin gibi insanlar yasaklamak saçmadır demek yerine suçu kitle örgütlerine atıyor olmasalardı bu fiyatlara benzin almazdık. ya da kürt sorunu konusunda türkler daha barışçı bir tavır sergileyebilseydi gezi olaylarında polis bu kadar rahat davranamazdı. ya da kafasına göre tüm bir bölgeyi arama izni alamazdı vs. vs.

polis olmayınca taksim'de 1 mayıs gayet de güzel kutlanıyor. taksim'i keyfi bir şekilde yasaklamak ifade özgürlüğünü de yasaklamak demektir. yanlış yapan bizim dediğimiz olacak diye direten devlet. 77, kazancı yokuşu vs. taksim'in 1 mayıs alanı olması için haklı sebepler var.

bu arada kesk ve disk aihm'e gitmişti, aihm de taksim'in 1 mayıs alanı olduğunu ve engellemelerin toplantı ve toplu ifade özgürlüğü ile örgütlenme özgürlüğü’nün ihlal edildiğini tespit etti.

utanmadan "trafik kitleniyor, halk ulaşımda sıkıntı yaşıyor" gibi saçma sapan bir bahane ile Taksim'e çıkmaya izin verilmeyince, açıkçası iş biraz 1 Mayıs'tan çıkıp, özgürlüklere dönüyor.

arkadaş bütün Taksim trafiğini yok ettin, Taksim meydanını gri çirkin bir yığına çevirdin, artık orada ne trafiği? kim neden aşağıya inip orada yolu kapatmaya çalışsın zaten.

kaldı ki akp genel başkanı geçecek diye 4 saat trafik duruyor. onun için 3 saat bekleyeceğine mantıklı bir şey için tıkansın.

ayrıca o kadar din sömürüsünü ldp yapsa, bütün işçiler ldp'ye oy verirdi. işçinin kendini düşünenleri değil, cebinden çalanları destekliyor olması gurur duyulacak değil, üzülecek bir durum.

bükemediği eli öpemiyor nedeni bu. ve korkuyorlar.

devlet değil ayrıca akp. artık devlet diye bir şey kalmadı.

Etkisi gider en fazla. Ama rennie ile mide ağrısının ne alakası var onu anlamadım.

hiç bişi olmaz. ben ilaçlarımı (özel bişey yok arasında) ilaç kutusuna koyuyorum. öyle kullanıyorum. rennie dahil.

Sıkıntı olmaz.

@alperz rennie mide ağrısını geçiren bir ilaç zaten

Filmlerde görüyoruz herifler kutularda saklıyolar ilaçlarını mesela onlar da kapağını açınca hava almış oluyor.
İçebilirsin bir şey olmaz ama miden ağrıyorsa rennie değil de metsil çiğnemeni tavsiye ederim. rennie daha çok mide yanmaları için çünkü.

Midem ağrıyor, yanıyor, bulanıyor hem yoğun stres hem bira, kahveden. Daha iyi önerilerinize açığım.

Anladım. Bende bir ara reflü vardı o amaçla kullanıyordum. Şimdi prospektüsü okudum. Mide ağrısından ziyade mide yanması için kullanılan bir şey. Neyse, geçmiş olsun.

@tok oldugumuz

Rennie mide ağrısını geçiren ilaç demek yanlış olur. Rennie antiasit. Eğer yüksek asit sekresyonuna bağlı olarak midede yanma varsa geçirir. Mide ağrısı demek mide yanması demek değil.

Alperz sonra yazmış gerçi. Benimkisi ikinci baskı oldu. Neyse.

Yıllardır mide ağrısı için alıyorum :( çok cahilim keşke ölsem!! :)

bizimkiler gaviscon şurup içiyorlar mide ağrısına, hemen kesiyormuş.

taksiyle gidilirse; gop göksü restoran.
kızılay'da da sanırım tarihi çiçek lokantası var. 500 senedir gitmiyorum ama.

Yalnız şöyle birşey var ki ben Ankara'yı pek bilmiyorum ona göre tarif edin :)

bir çorbası güzel olan yer için Kızılay'dan Devrez'e yürümeye değmez bence.
masabaşı da ortalama bir kebapçıdır bana göre, kötüdür diyemem ama Mithatpaşa Caddesi üzerinde o trafiğin dibinde yemek yemek pek lezzetli olmuyor, umursamam ve o tarzda o yerlerde bir yer olsun derseniz Masabaşının 2-3 apartman yukarısındaki Mutfak Lokantasını tavsiye ederim.

Kızılay'ın göbeğinde bana göre en güzel yemek şurada: www.oburcan.com

Kavurma ve ciğerini denemenizi tavsiye ederim.

EK: tavsiye ettiğim mekanda alkol de var.

kocatepe'den sıhhiye'ye inen ve masabaşı kebapçısının olduğu cadde mithatpaşa caddesi.

kızılay'ın neresindesin? ona göre tarif edelim. bir de ne yemek istediğini söyle.

Necetibey Caddesi'nin sonunda Gençlik Caddesi'nde Düveroğlu.

Ayıkken yapamadıklarını sarhoşken yapabildiğini fark ettiğinde ve bundan hunharca zevk aldığında.

Alkolik insan çok içen insan değildir, içmeden hayattan zevk alamayan insandır.

Meselam ben : Deniz kenarına ya da bir yere gezmeye gittiğimde içki içmessem bana o gezi hiç zevk vermez. Bi eksiklik var derim, bi boşluk var derim. Bundan ötürü de hergün içerim, ama alkolik değilim :)

alkolü sarhoş olmak için içiyorsam ve sarhoşken ayık olduğumdan daha mutluysam, sık ve sürekli içiyorsam ve bunun önüne geçemiyorsam; bunlardan anlardım sanırım. Senin için bunu düşünmek bile yeterli olabilir esasen. Durabiliyor musun?

bağımlılıkların tanımı şöyle oluyor:

alışkanlıklarınız hayatınızın günlük akışını engelliyor mu? eğer öyleyse bağımlısınız demektir.

buradaki örnek alkol alımınız yüzünden günlük hayatını engellenmeye başladı mı? işiniz, okulunuz aksıyor mu? ailenizi alkol yüzünden ihmal ediyor musunuz? alkole harcadığınız para yüzünde kiranızı, taksitlerinizi, faturalarınızı ödeyemez hale geldiniz mi ve bu sorularınızın cevabı evet iken günlük hayatınızın aksaması sizin için önemli değilse, alkol alımı her şeyin önünde ise bağımlısınız demektir.

bir de alkolik adamın her gün içmesi, sabah kalkar kalkmaz içmesi gerekmiyor. alkolikler gayet normal bir şekilde içmeye ara verirler. örneğin ramazan, bayram, hastalık gibi. ancak bu süre bitince bağımlılıkları devam eder. yani sabah kalkar kalkmaz içki içmek gerekmiyor alkolik olmak için.

ya genellikle durabiliyorum, ya da iyi giderse de durmak istemiyorum bazen. ben vakit geçirmek için içiyorum sanırsam. aslen hepimiz kadar sosyal içiciyim zaten, ama evde yalnızken içmeye başladığımda vakit geçsin diye içiyorum, e bunun da mantıklı bir sonu yok zaten, vakit geçiyor mu? geçiyor. içmesem de geçer mi? geçer. sağlamasını yapabileceğim bişey yok yani :)

o yüzden dedim acaba alkoliklik yolunda lık-lık ilerliyor muyum? ama tariflerinize de tam uymuyorum sanırsam, o yüzden içim rahat etti :)

alkol alınca kendini iyi hissetmenin, rahat konuşmanın alkolizm olduğuna kanaat getirmek, anca bi alkolikten duyulacak bir söz. alkolün genel amacı budur zaten. yılda 1 de içsen, her gün de içsen aynı hissi aynı duyguları verir. tatil gününde sabah 8de içmeye başlıyorsan, arkadaşların x güzel içer, bi oturdumu y tane götürür gibi şeyler söylüyorsa büyük ihtimal yine alkoliksin. ben yıllarımı bi alkolikle aynı evde geçirdim. önünde rakı sofrası varken, duyanda beni her gün içiyor sanacak gibi bir cümle kurdu bi seferinde. ne kadar sık içtiğinle belirlenir alkoliklik. alkolü çok seven ama kendini kontrol edip haftada 1 gün içen adama (mesela ben) keyif adamı denir.

fazla kaçırdığım bir gecenin sabahında hay lanet olsun diye kendime kızıp en az 10 gün uzak duramıyorsam alkolik olmuşum diyebilirim.

alkol sebebiyle yapmam gereken bir şeyi yapamadığımda.
mesela ertesi gün işe gidemeyecek kadar kötü olup rapor almaya çalışmak.

tezek77.blogspot.com.au

* içmediğimde büyük bir istek ve eksiklik hissedecek olursam.
* evde peynir yokken ve az param varken "salla peyniri, 2 bira alayım" diyorsam.
* her zamanki miktarlar yetmemeye ya da etkisiz gelmeye başlarsa (eskiden 3 kadeh içtiğimde çakır keyif olurken şimdi 5 içmem gerekiyorsa) ve içtiğim miktarlar artıyorsa, bir başladım mı durmak bilmiyorsam.
* fiziksel bir takım etkiler oluşursa: elim ayağım titremeye başlarsa vs.

ne zaman sıkılsam içki içiyorum. Hergünün her vakti de çok sıkılıyorum. Benim için açıklaması bu.

istedigim zaman bırakırım diyorsan alkoliksin yada alkolik olmaya en yakın adaylardansın.

aynı başlık sanki benim içinde açılmış. tüm mesaj yazan dostlara tesekkürler.

Lemanda yazan kadin bir karikaturistti degil mi? İsmi benim de aklima gelmedi ama.

bayır gülü ?

feyhan güver mi ki ? denildiği gibi bayır gülü köşenin adı ?

Bayır gülü doğrudur. Çok teşekkürler.

Var. Babam rakı yaptı, ilk ürünü bi oturuşta bitirince iğrenip takım taklavatı çöpe attı sonra da attığına pişman oldu.

bira ve vişne likörü yapıyorum

cezaevinde vişne suyundan şarap yapanlar var mesela.tatmin olacak şekilde mahsül çıkarmak zor aletler olmadan.

şarap

anam kiraz likoru yapmisti. cok da guzel olmustu

şarap yapmıştım

şarap
bira
likör

Babam rakı yapmıştı. Kimyager olduğu için gerekli aletleri vardı ve alkol derecesini vs.. iyi ölçebilmişti. Kafana göre yapmanı önermem, sonu kötü olabilir.

portakal likörü ile katılıyorum ben de. çok da kolay ve eğlenceli iş.

Grog.
sıcak su,az rom,limon,şeker
Mis.
Çok kolay.

kahve likörü

Yarın sabah Ankara'ya gidiyorum 2-3 güne de dönerim.

nabacan nüfusunamı alıcan diyorum ben,
yada alıyom işte bişiyler diyorum.

alıyoruz bir şeyler...:)

"Ya o değil de bir ilhan irem vardı ne oldu ona?" diyebilirsiniz

ahahah turkiye'de kimse cekinmez dogru..

en iyisi espri. soyleyemem falan derseniz iyice uzatirlar zira cogu insan yuzsuz. ama dalgaya vurursaniz kapanir konu. veriyorlar iste bir seyler deyin atiyorlar bir kac milyon dolar deyin bulun bir seyler

samimiysem sölediğim, " bir sonraki soruda donumun rengini mi soracaksın? ben sana soruyor muyum? " samimi değilsem ; bunlar sorulacak şeyler değil. diyorum. susuyorlar. ayıp ettiklerini anlıyorlar. hani pot kırdığımızda içimizden bi sıcaklık duygusu yüzümüze doğru çıkar ya, adjahdaahkjafl onu karşıdan hissediyorum. o duruma geliyorlar.

Aldığımın yarısını söyleyip sonra napalım abi piyasa böyle diyorum

dalgaya vurabilirsin. 2. kez sorarsa çok salak bi durumda kalacağı için sormaz.

örneğin:
akraba: senin aylık ne kadar bambum?
bambum: senelik 2 milyon kuveyt dinarı alıyorum. şirket arabası olarak altıma bugatti veyron verdiler bi de yemek fişi niyetine american express platinium kartım var.

diyebilirsin. eğer zorlarsa mimiklerinle sanane amk tepkisi verebilirsin. dalgadan önce yaparsan biraz hava bozar ama dalgadan sonra sanane amk tepkisi verirsen zarar gören karşı taraf olur.

ne kadar aliyosun.
allaha sukur idare ediyorum
uc dort bin lira var mi
cok sukur yetiyo

diyorum. artik ucuncu kez sormuyo. mal degilse anliyo telaffuz etmek istemedigimi

geçiştirmekten ziyade direk söylemek istemediğini ya da 'sorulmaz ayıp' filan gibi cevaplar verme taraftarıyım. söylemek de söylememek de iki ucu boklu değnek zira.

kişinin maaşı ve kime oy verdiği sorulmaz diye öğrendik. şu ana kadar kimseye ne maaş, ne de oy sormuşluğum vardır ama diğer insanlar hiç de öyle değil. dan dun soruyorlar, ben de dan dun söylüyorum. maaşım az olduğundan herhalde...

dalgaya al ya da tersle.
her türlü geçiştirici cevap sana bumerang gibi geri dönecektir, istersen yapma yani.

öyle baskasinin önerisi ile dövme olmaz, tasiyacak sensin ve acikcasi bir seyi cok seversin, önemlidir, onu yaptirirsin bence.

ilki güzel bence bide.

ama burda bize güzel gelen degil, sana olan anlami daha önemli.

dövme yaptırmak zorunda mısın?

size özel olmadıktan sonra hiç anlamı yoktur dövmenin. ama illaki birini yaptıracaksanız sondaki.