lokal ağa dahil olmadığı için lokal ip ile bakamazsın. google.com'a 'what's my IP' yaz. IP ni öğren. Dışarıdan içeri gelirken o IP'yi kullanırsın.

Lokal IP: Ağ içi
Public IP: Ağ dışından

edit: Öyleyse tek tek aşamaları kontrol edin. Port açık mı? Nereye yönlendiriyor? Web Server açık mı? Ayarları doğru mu...
Web Server'ın firewall'unu da kontrol edin(Modemin ayri, web serverin ayri firewall'u vardir)

Ayrıca neden dinamik? Bunu ne için kullanacaksınız? Hobi mi?

evet öyle yapıyorum zaten. noip'den aldığım adres public ip'ye yönlenmiş durumda.

nginx ile mi alakali bilmiyorum o webserveri.
ama diger tahminlerim:
localden myip adresinizi yazinca aslinda baglanmamasi lazim, dns cache'ini bi temizleyin, girememesi lazim diye dusunuyorum.

external 80 portu internal'da calisan web serverin portuna yonlendirdiginizden emin olun.

eger yonlenmeler dogru sekilde isliyorsa firewall ayarlarini mi kontrol etmek gerek

acaba yerel ağa dahil olmayan makine senin ip adresini (yerel ağının modemini) modem çözümlemek yerine direk kendi modemine mi yönlendirme yapıyor?

Biraz şeker ve maya ekleyerek evet.

Maya yok mayasiz olmaz mi

Ekmek tadı vermez. Tuzlu kek gibi olur.
Şu an doyuracak bir şey mi lazım yoksa teorik soru mu?

Yumurtayi kullanmadan Un yogurt kabartma tozu birazcik tuz ile hamur kızartması yapılabilir. Ekmek yerine idare eder.

Sut varsa bir yumurta, bir turk kahvesi fincani sut, bir turk kahvesi fincani un ile krep yapip yiyebilirsiniz.

hamur kızartmak yerıne yufka da yapılabilir.

teflon tavada yapabilirsiniz.

takriben: 4 su bardağı un, 1.5 su bardağı su, 1 tatlı kaşığı tuz'dan 16 tane kadar çıkıyor.

Eğer tam buğday unu varsa çok daha lezzetli ve yumuşak olur. Sadece beyaz un varsa onu pişirir pişirmez kurumasın diye bir havlu, bez ya da bir kabın içinde ve poşette saklamalısınız. ama kurursa da korkmayın yufka ekmek zaten köylerde dayanıklı olsun diye kurutulur ve yeneceği zaman 30dk kadar önceden su ile ıslanır.

yukarıdaki ölçüleri ikiye bölüp daha az da çıkarabilirsiniz. 2 ile çarpıp daha fazla çıkarabilirsiniz.

tek zorluğu hamur açma becerisi ister.

hamur açmayı bilmiyorsanız yumurta un ve tuz ile krep yapın.

Edit: krep üstte de söylenmiş ve bence en pratik seçim kreptir.

Birkac yil icinde olacagi %100 neredeyse ama bu yil olur mu orasi ulkenin cabasina kalmis, cok cabalarlarsa olur bence.

potansiyel de var, teknik olarak da mumkun. fakat "olur mu? olmaz mi?" onu yasayacagimiz olaylar ve kuresel piyasalardaki konumumuz belirleyecek.

bir gecede çok daha fazlası olabilir.

Stajdayken tornanın çalışmaya başladığını fabrikanın bir ucundan hissediyordum. Buradaki titreşim uzun vadede binanın temeline bile zarar verebilir. İnşaatlar genelde statik zorlanmalar dikkate alınarak yapılıyor. Tornanın sürekli çalışması dinamik zorlanmaya neden olur. Kısaca apartmanda torna kullanmak pek mantıklı değil.

Yaşadığım ilde ücretsiz CAD/CAM kursları var ama bu işin pratiği çok farklı bir olay. Tecrübeli birini işe alırsanız daha iyi olur.

önce bundan yaptır: www.knaufinsulation.com.tr

CNC dediysem çok da büyük değil ya. su vidyodaki kadar: www.youtube.com

Videodaki küçükmüş ya. Benim dediğim torna 3 metreydi. Videodakiyse olabilir. Zaten videodaki şey torna değil.

1- ahşap için düzgün yalıtımla rahatsız etmez apartmanı.

3- çıraktan yetişmek diye bir şey yok cnc olacağı için nümerik kontrol kolaylıkla öğrenilebilir.

Torna degilse benim hatam. Freze mi deniyor bunlara? Router demek istemedigim icin torna demistim : )

Freze de değil. CNC Router bu. :)

eğer yapmak istediğin sadece kesimse (bu arkadaş başka pek işe yaramaz gibi duruyor) lazer tezgah bakabilirsin. bu boyutlarda bir lazer tezgah gayet sessiz çalışır.

daha once lazer ve 3d yazicilara bakiyordum. sonra bu router'larin daha cok imkan sunduguna karar verdim. kalin ahsabi ve hatta metali isleyebiliyorlar ve sagini solunu da duzeltebiliyorlar. o yuzden onceligim router. bununla beraber bazi urunler goruyorum motor yerine lazer ya da 3d yazici kafasi takilabiliyor. bunlarin sikintilari endustriyel degil hobi amacli uretiliyor olmalari. o yuzden herhangi bir problemde parca sikintisi cekerim diye dusunuyorum. ayrica dayanikli ve stabil de gorunmuyorlar. ote yandan bu 3 eksenli routerlarla ikinci bir DIY router bile yapilabilir : )

bana basit, saglam ve istikrarli bir alet lazim. bunu en ekonomik nasil bulurum diye arastiriyorum.

Aç karnına yağ asitleri kanda serbest hale geldiği için yağ yakımı daha çok olur, kahvaltı yapıp insülin salgılatırsan yağ asitleri tekrar yağ hücrelerinde bulunacağı için daha çok yağ yakamazsın. Yağ asitleri açlık döneminde salgılanan Glukagon ve Glukagon sayesinde yağ hücrelerinde aktive edilen Lipaz sayesinde yağ asitlerine parçalanıp enerji olarak kullanılmaya hazır hale gelir, bunlar da ancak açlık döneminde kanda insülin yokken olur.

Kilo vermek için sürekli aç kalanlar için o aç karnına antrenman yapıp sonra yemeğini yiyenler için değil.

bir arkadasim spor yaninda intermittent fasting yapiyor. faydasini gordugunu soyluyor. bu arkadas ayni zamanda bir suredir boks yapiyor. daha once fitness antrenmanlari yapiyordu. sabah kalkinca uzun bir sure yemiyormus, ogle/ogle uzeri yiyormus. ertesi gune kadar yine yemiyormus. ogunleri gunde 1 kez ziyafet gibi geciyormus.

detayini bilmemekle birlikte benim fikrim: yeterli karbohidrat, yag, protein, vitamin, mineral ve su aldiktan sonra gunde 1 kez ya da 10 kez yemeniz bir sey degistirmez. vucut zamanla yeme bicimine yine de adapte oluyor. muhim olan vucudun eksiklerini bilip onlari tamamlamak. vucuda spor verip yapitasi vermezseniz vucut ona gore tepki verir(mesela kas kaybedebilirsiniz), yapitasi verip spor vermezseniz bu sefer de ona gore tepki verir(kaloriyi depolamaya calisir).

tl:dr: vucudunuzu taniyin. kac kere yediginiz, hangi saatte yediginiz pek onemli degil vucut kendini zamanla ona uydurur, ayarlar.

bu arada yag yakmak icin enerji harcayan bir vucut sart, enerji harcamak icin de belli miktarda kas sahibi olmak sarttir. vucudunuzda cok az kas varsa cok az enerji harcarsiniz. ona gore beslenin.

Ne çok tok ne de aç.
Aç olursan kan şekerin pek güzel hareketler yapacak gözlerin kararmaya başlayacak. Faydadan çok zarar görmeye başlayacaksın.
Örnek olarak kickboks milli takım programları bile sabahın köründe hafif bir kahvaltı ve yaklaşık 2 saat sonra antrenman şeklinde başlar.

Teşekkürler bilgiler için.

@dejin +1.

after effects ve kurgu demişsin o zaman bu bence bildiğin çöp
neden dersen ekran kartı onboard dandik intel, ram ini upgrade etsen de sana performans olarak bişi katmayacaktır zira adobe programları ekran kartı ve işlemci yoran şeyler ram'den ziyade...
ille de laptop alıp böyle işler yapacam diyosan sana tavsiyem dell in iş istasyonları

www.isistasyonu.com

bu linktekine ram takviyesi yaptıramazsın.

ayrıca after effects vs için çöp bu makine hakkaten. ben iki yıl önce nvidia grafik kartı ve 16gb ramli almıştım makinayı, o bile artık bazen napıyorsun hacı diyor.

ekran kartı yeterli mi emin değilim size.

bu makinede Intel Iris Graphics 6100 bulunuyor. ben sırf ekran kartı için başka bir modele geçmiştim bir önceki macbook pro'mda. final cut ile çalışıyordum yalnızca ve şimdilerde blackmagic kameralar için temel bazı programlar var renk yapmak için onlara benim macbook pro i7 işlemcili 1,5gb ekran kartlısı yetmiyordu.

aşağıda entegre ekran kartlarının listesi var;
support.apple.com

macbook'un bazı modellerinde ekran kartları yetersiz.

ram her türlü değişilebilir ama anakarta ve işletim sistemine uyumlu birşey alman gerekiyor. yetkili apple servislerinden yükselttirebilirsin, hem garantin de kaybolmaz.

apple alacaksan %20'ye yakın indirimim var, yeşillendirebilirsin.

yapacaginiz islerin buyuklugu onemli ona gore karar verin. en yeni mbp'lar dahi bu tarz(guclu ekran karti gerektiren) isler icin bana pek iyi gorunmuyor. 3dk'lik vidyo vs icinse sikinti olacagini sanmiyorum ama 1 saatlik vidyo ile ugrasacaksaniz bezdirir. bu bilgisayarlari daha ziyade home studyo gibi gormek lazim.

yine de buyuk produksiyona girmek istiyorsaniz ve mac os kullanmak istiyorsaniz harici ekran kartlari icin external kutular var:

appleinsider.com

sanmam ya vergisini ödeyip çekersin malzemeyi

aralikta verdigim birkac siparis vardi. ayin 15'ine kadar hicbir hareket olmadi. noel bilmem ne dediler. gecen hafta ve bu hafta geldi bir iki tanesi. normal zamanda 10 gunde gelen kargo 20-30 gunu buldu. gecen ay sonu kargoya verildigi halde hala ulkeye giris yapmamis 1-2 kargom daha var.

mesele fiyati degil. nereden aldiginiza gore kargo isleri hizli ya da yavas olabiliyor. amazon siparisleri digerlerine gore daha hizli geliyor mesela.

vergiye takılma kısmını merak ediyorum gayfe :/

@idexo, sizinki vergisiz mi geldi?

amazon siparişiydi. onlar vergiyi önceden depozito olarak kesiyorlar benden zaten. sadece ürün elime geçti yani başka bir işlem yapmadım.

yurtdisi alisveris limiti diye bisi var
en son 35 dolara mi ne indirilmisti.

30 euro limit var. dolarıda kura göre hesapla. amazon biraz fazla alıyor fazlasını geri veriyor verginin. ama tabi bu baya vakit alan bir süreç

toplu degil de birkac parcaya bolerek bakin bir de.

ayrica amazon.de'de belli bir limitin uzerine kargo bedava

gönderdiğiniz örneğe göre import fees deposit ödememişsiniz o zamanlar, belki de daha bu sistem yoktu ben hatırlayamiyorum tam ama ne zaman başladıklarını. gümrük vergisi ve dhl'in eklediği hizmet ücreti toplamı gibi bir şey. gidip postaneye gümrük ödemeden amazona ve dhl'e ödemiş oluyorsunuz aslında, ürün de kapınıza geliyor. eğer bu tutar gerekenden fazla alındıysa sizden, fazla tutar kartınıza iade ediliyor.

evet fazla vergi sonra iade edilebiliyor, bazende yanlis hesaplanabiliyor. chat'e baglanip bi teyit alabilirsin aslinda

bir firmanın böyle bir şey yapması bana mantıklı gelmedi. arçelik kendi parasına bakar, bayi ne kazanıyor diye düşünmez. ha ama satışlar düşeceği için fiyatlar yukarı doğru tırmanmasın diye çeşitli önlemler alabilir.

mesela, telefon operatörleri arasında turkcell pazar hakimiyetine sahip olduğu için tarifelerde belli bir fiyatın altına inemiyor. rekabet açısından bunu devlet düzenliyor.
dediğim gibi, özel sektörde böyle bir şey yoktur gibime geliyor.

yasal olarak bir sıkıntı olacağını sanmam... firma bayilerini korumak için bu tedbiri alıyor. istanbulda yüzlerce arçelik bayi var. birisi düşük satarsa herkes oraya gider. diğerleri sıkıntıya düşer. o yüzden katalog gönderiyor. o katalogdaki liste fiyatından aşağı satamıyor bayiler.

abd icin bakarken bizdekinden cok daha farkli bir ekonomik ortam oldugunu unutmayin. faizler de enflasyon da cok dusuk oralarda. fiyatlar buradaki gibi dolara gore belirlenmiyor, pazara, stoklara, maliyete... vs gore belirleniyor. yani 10 yil once A+ performansli bir urun diyelim ki 1000 dolardiysa bugun de guncel ve ayni derece performansli(A+) muadil bir urun 1000 dolar dolaylarindadir. hatta belki teknolojik imkanlarin maliyeti dusurmesinden dolayi daha da ucuzlamis durumdadir.

sizin dediginiz bu reseller olaylari ekran kartlarinda oluyor. firma bir referans kart cikariyor, reseller'lar da referans kartin cipini ve dizaynini kullaniyorlar fakat mesela sogutuculari tekrar tasarliyorlar ve karti daha ucuz bir fiyattan satiyorlar. sonucta esas uretici icin fark etmez cunku zaten bir kez elinden cikarmis ve karini etmis oluyorlar. resellerlar zararina da satsa umursamazlar. yeter ki marka degerine bir zarar vermesin.

www.amazon.com

ustteki linkte "founder's edition" uretici firmanin cikardigi referans dizayn. fiyati "after market" versiyonlarina gore daha pahalidir. linkten ayni kartin birkac cesidini gorebilirsiniz.

çüş çok pahalı.

benzeri aliexpress te 120 dolores. fiyatta sıkıntı yok bence.

bence ücreti ok ama tipini pek beğenmedim. böyle deri el yapımı dükkanı gush goods var instagramda yanlış hatırlamıyorsam. bakabilirsin.

3-5 kullanip bir daha yuzune bakilmayacaksa alinmasi sacma bence.

Uzun suredir pipo kullaniyorsaniz( boyle bir seyin eksikligini hissettiyseniz ya da hosunuza gittiyse) alin zaten.

Pipoya yeni basladiysaniz veya ev disinda pipo icmek gibi bir huyunuz henuz yoksa, biraz daha bekleyin, sonra karar verin...

kötü değil bence, alınır gibi. fiyat da aşırı pahalı değilmiş aliexpressdeki ile kıyaslayınca.

daha güzeli var mı diye biraz daha araştırır sonra da alırdım bulmazsam ben olsam.

tunel'in istiklal basinda solda bir magaza vardi deri cantalar satan. almadan once oraya da bir goz at istersen.

bunu izleyin: www.youtube.com

Ben alırım. Ne zaman geliyor Bim'e?

Alınır neden alınmasın. BimGate değil sonuçta Seagate.

@razvan rat: 27 Ocak'ta geliyormuş. aktuelkatalogu.com

ben samsung almıştım bimden. içinde seagate var. sıkıntısız.

alınırda 1tb 190 tl çokmuş ya

sahsen marka olarak seagate'e guvenmiyorum.

www.backblaze.com

yillardir toshiba kullaniyorum. en az 6 yillik bir 3.5" harici var mesela tik demedi.

araliksiz ictigin icindir. o saatlerce icenler ara ara iciyorlar.

bedelli yaptiysan tamamladi olmasi lazim.

muaf dedigi bazi mesleklerin askerlikten muafiyeti var. tecilliyi biliyorsun.

tamamladı. kesin bilgi

cozumu olgunlasmak.

Karakter meselesi. Bir de deneyim ile biraz alakası var. Yıllar içinde insan salıyor kim ne demiş hiç umrunda olmuyor. Misal ben şu an şu şekilde hissediyorum: i.hizliresim.com

Salacaksın hacım, sal gitsin.
www.reactiongifs.com

Ozguvenin dusuk olabilir. Ozguvenini arttirmalisin.

Kontrol bir illuzyondur. Kimse senin istedigin gibi olmak zorunda degil, sen de kimseye benzemek zorunda degilsin.

Bazi durumlarda da birine bir sey anlatmak gercekten karsidakinin anlayacagi kadar oluyor. Dolayisiyla kendimize ve onumuze bakiyoruz insanlari fazla ciddiye almiyoruz.

bir terapist ile görüşebilirsiniz.. Ama yaşamınızı zorlaştıracak kadar sıkıntılı bir durumsa klinik tedavi yani ilaç kullanımı öneririm. Üşenmeyin bir psikiyatra görünün..

olur öyle, canınızı sıkmayın..

evet anksiyete olabilir. bu aralar arkadaşlarınla çok zaman geçirmeye çalış yani birlikte olmaktan keyif aldığında arkadaşlarınla, biraz pohpohlanmaya ihtiyacın olabilir. dönem dönem insanlar buna ihtiyaç duyar. bol bol kitap oku. kendi daha iyi ifade etmeye çalış. gözlelerime göre alıngan insanlar kendini tam olarak ifade edemeyen kişiler.

spor yap

hayır, kısaltamazsın. ikisi fiziksel olarak aynı şey değil.

onunla uğraşana kadar elektro-keman alırsın, hiç bu işlerle uğraşmazsın.

kemanın titreşimi sinüsoidal değil, sadece fundamental frekansı 196 hz. kemanın varsa bir tuner bağlayıp spektrograma bakabilirsin.

oldu olacak firina ver de agaci da kurusun.

"ses acmak" diye bir sey oldugunu sanmiyorum. araba motoru degil bu performansi asinmayla artmaz... fakat enstruman yaslandikca bir takim dogal etkilerden dolayi agacin yapisi(kuru, yas) degisebilir. buna bagli ses farklari olabilir yine de bu farklar bana gore oyle kulakla duyulabilecek farklar da degildir.

her enstruman da her sarap gibi iyi "olgunlasmayabilir" bu acidan. bunu da dusunmek gerek. ayrica bugun sesi kotu bir enstrumandan 15 yil sonra guzel ses cikacagini da zannetmiyorum. e iyi sesli enstruman bugun de iyidir yarin da iyidir.

sonuc olarak hem bu cabanin gereksiz oldugunu dusunuyorum hem de bu olayi hizlandirmanin bir yolu oldugunu sanmiyorum.

Evet sinüzoidal bir frekans değil, o yüzden çalan bilgisayarda çalan müziğin frekansını belirleyip ona göre voltjını değiştiren bir program yazacağım. Neden yamaha elektro kemanlara 5000 lira para vereyim? Elimdeki kemanın yapıldığı ağaç 20 yıllık zaten. Denemeden bilemeyiz, değil mi? :D

m.youtube.com
www.youtube.com

abd dediginiz yer 320 milyon insanin, yani turkiyenin 4.5 kati, yasadigi bir ulke.
birincisi, bir ulke icin spesifik olarak bir sucun 'hep oralardan' ciktigini soylemek o kadar zor bir sey ki, nasil bu kadar rahat kullanildigini anlayamiyorum.
ikincisi, bir ulkede bu tur haber yapilabilmesinin bana ilk dusundurdugu sey hukukun ustunlugunun benimsenmis olmasi ve basin ozgurlugunun varligidir.
ucuncusu, turkiye'de ana akim medyayi ve genel olarak medyanin yaklasimini da sogrulamak lazim. ayni ulkede milyonlarca haber oluyorken, ya da dunyada bu haber disinda haber yapilmasi gereken cok daha ciddi gelismeler varken neden birisi bu haberin turkceye cevrilmesine vakit harcar.

Batili ulkelerde bu durum cok varmis gibi gorunur cunku kimilerinin yaptigi gibi tacizlerin tecavuzlerin ustunu ortmeye calismazlar.

Evini temizlerken halinin altini silersen cok kir gorursun. Halinin altini kaldirmaman oranin temiz oldugunu gostermez.

Bu bir hastalık. Çocuğa cinsel açlık duymak bir hastalık. Bu hastalığın tedavi edilmemesi bana göre terördür.

bu tip durumlar kulturun yarattigi ortamdan doguyor. mesela mass shooting de hep oralarda var. o yuzden kassiopeia'ya genelleyemeyiz derken katilmiyorum.

"batili ulkelerde cok varmis gibi gorunur" lafi da mesnetsiz. elbette iletisim imkanlari, haber aglari yaygin olabilir. bu mutlaka durust duzgun calistigi anlamina gelmez. amerika, modern tuketim endustrisinin dogdugu yer olarak algi yonetmenin ustalariyla dolu bir ulkedir. propaganda yapmayi iyi bilirler. O yuzden dunya hala ozgurlukler ulkesi olarak biliyor orayi. Ote yandan Obama doneminde oldurulen zenci sayisina da bakin mesela. azaldi mi bunlar? irkcilik ortadan kalkti mi?

bu tarz durumlar kulturle iliskili oldugundan bir anda ve birileri tarafindan mudahaleyle donusturulemezler. Onun yerine bu olaylari sjw propagandasina cevirebilirler. bu yine de bu olaylarin bitecegi manasina gelmez cunku bu olaylar biterse sjw'lere ihtiyac da kalmayacaktir. mesela "turkiye'deki solcularin ne devrim yapabilmesi mumkundur ne de bu islerden vazgecebilmesi" gibi bir celiskili kisir dongudur ozetle.

ama sjw propagandasi olunca o zaman isler karisiyor. cunku sjw'ler kavramlari yeniden tanimliyorlar ve olaylari carpitiyorlar. mesela "sanal istismar" gibi absurt kavramlar ortaya atiyorlar. boyle kavramlari uretip yasalasmasi icin baski yapiyorlar ve yasalar yapilinca da suc oranlari yuksek gorunuyor.

ornek: www.telegraph.co.uk

bu adamlar "genis" oturmuslar diye sikayet edilip tutuklanmislar.

sonucta bizimkinden cok baska, belki kulturumuze ters bir politik ve sosyal atmosferde yasiyorlar. haliyle kisisel alan, kadin-erkek iliskileri, hukuk, kural, ekonomi gibi bastan sona butun konularda anlayislari bize gore daha "serbest" ve degisik. o yuzden tam manasiyla kavrayamayabiliriz. fakat insan insandir ve bazi insanlar bir adim oteye gecmek icin sadece ortamin uygun olmasini beklerler. demek ki amerika'daki "ortam"da daha musait ki bu konuda bir adim oteye gececek cesareti bulan boyle bir sey yapiveriyor. bu turkiye'de ayni olaylarin yasanmayacagi anlamina gelmez.

tl;dr: toplumsal yapi ve ortam.


edit: bir ustumdeki de hastalik ve teror kelimelerinin tanimini yeniden yapmaya calisiyor. iste sjw'lik boyle calisir. sonra gercek teroristleri, gercek hastalari, gercek suclulari ayirt edemeyiz ve toplum sorunu kokunden cozemez.

bu bir hastalik degil, bozukluktur.

once sjw'ligin sonra da diger sosyal sorunlarin cozumu rasyonel olmaktadir. nasil terorist oldurerek bitmiyorsa, sapiklar da asa asa bitmez. demek ki istismarin onune gecmek icin mesela egitim ve iletisimi bu anlamda gelistirmek gibi daha koklu ve uzun vadeli bir caba gostermemiz gerek.

tacizciler, tecavuzculer, teroristler de bir zamanlar bebekti, cocuktu... bulunduklari ortamlarda bir propagandaya, tecavuze, tacize, sapikliga, baskiya, siddete... maruz kaldilar. bulduklari imkanlarla boyle yetistiler ve bunlara donustuler.

ya bu insanlari rehabilite ederiz ya da bu ortamlara dusmeden once onlari kurtarmanin yollarini arariz. yani herkese saglikli yetisebilecekleri, standartlari yuksek bir ortam sunmaya gayret ederiz.

Maalesef bizim yetistirme yurtlari vb yerlerde de olan bu durum neredeyse hicbir zaman hukuka yansimaz. Kiz cocuklarina yapildiysa ya da erkek saldirgandan erkek cocuguna geldiyse yari yariya da olsa hukuka yansirken kadinin erkek cocuguna yaptigi istimardan sayilmaz ve sikayet edilmez.

Turkiye de de var, duyulmuyor haberi yapilmiyor. Lise ogretmeni 45 yasindaki kadin 16 yasindaki erkek ogrencisi ile.beraber oldugunda, erkek bunu taciz tecavuz olarak algilamiyor, arkadslarina gururla anlatiyor.

Ne yazik ki turkiye'de bir ensest haritasi taciz haritasi cikartilamiyor, kadin orgutleri cok caba gosteriyor ancak buzdaginin cok kucuk bir kismini inceleyebiliyorlar. Bu hem benim hem de diger arkadaslarin demek istedigi gibi 'konusulamamasindan', basina ve yargiya yansimamasindan kaynalaniyor. Demek istedigim su, abd'de olan biteni bu kadar duymak bile bunlarin yansidigini, yansiyabildigini gosteriyor. Bu bizde az oldugu/olmadigi icin, onlarda cok oldugu icin degil. Biz daha bizde ne kadar var, var mi yok mu tespit edemiyoruz bile.
Ayni sekilde zenci olumleri, olmuyor demiyorum, olan tartisilabiliyor, bir sekilde aciga cikiyor. Biz her muhalif sese terorist deme noktasindayiz. Yoksa iste demek istedigim gibi 320 milyon kisinin yasadigi bir yerde olmamasi mantiksiz zaten.
Abd'nin ozgurlukler ulkesi oldugu gibi bir dusuncem yok, ona bir sey diyemem ama benim icin bagimsiz bir yargi ve hukukun ustunlugu her seyden onemlidir ve bir cok seyin guvencesidir. bu cercevede abd 18. Siradayken turkiye'nin 99. Sirada olmasi onemli bir bilgi bence.

dolandırılmış biri seni onun üzerine salmaya çalışıyor olabilir dediğin gibi, adamda senin pedal çantan var ve onu satıyor anladığım kadarıyla, sahte bir hesapla vs. fotoğraf isteğinde bulunup emin olduktan yasal yollara başvursan daha iyi olabilir.

hocam ancak elemanın bu ürünleri sattığına dair bir ilan yok ortada. sadece gizili numaradan ihbar ettiler. eğer satışta görsem emin olacağım ama çantanında onda olduğuna dair gizli numaradan arayan adamın söyledikleri dışında elimde bir şey yok.

iyi de belki de gizli numaradan o çalan kişi aradı.

böyle durumlarda temkinli adım at. aman diyeyim

gizli numarayla arandigini ve sana soylenenleri polise bildirsen daha iyi.

benimde başımı belaya sokmadan en kısa şekilde çantamı bulmak istiyorum. polise söylemek en garantisi ama sonuç alma ihtimalim çok düşük.
bilemedim arkdaşlar. şerlok gibi olsa adamın sesinden anlasaydım keşke olayını

sevgili morcivert

Koskoca motorumu çaldılar, polisin dediği '' bişey cıkmaz'' oldu. Çalanların goruntulerı kamerada olmasına ve cd emniyete verilmesine rağmen.

Allah düşürmesin polise, sen o çantaya gitti gözüyle bak, daha fazla üzülmeyesin diye yap bunu.

ne demiş bir düşünür bir umuttur yaşatan insanı diye.
motorun için geçmiş olsun. bu benim 2. olay. 1. de evden laptop gitti. zaten umut yok onda herkes kullanabilir. motorunuda ister kullanır ister parça olarakta satabilir...

ama bu pedalları anca gitardan anlayan birine ulaşacak ve forumlara bakacak gün gelecek internete düşecek benim görüşüm. müzik ile uğraşan insanlarında biraz daha duyarlı olduğunu düşünüyorum.

youtu.be

ifade edilmek istenen her neyse bunu ifade etmek ve sonuclarini da kabullenmek yani bu ifadenin sorumlulugunu almaktir. zannedildigi gibi sorumluluksuz ifade ozgurlugu olamaz. oylesi "ifade ayricaligi" olur. sinirlari, yazili ve yazisiz kural ve kanunlardir. her toplumun kendi hukuk ve adalet anlayislari vardir. o yuzden toplumdan topluma bu sinirlar da degisir.

edit: mesela sokrates'in zehir icmesi ifade ozgurlugunun sorumlulugunu almasindandir.

Ifade ozgurlugu devlet ve birey arasinda bir sozlesmedir. Ifade ozgurlugu demek soyledigin seylerden dolayi devlet sana yaptirim uygulayamaz demektir. Tabi buna iftira gibi baskasina zarar veren soylemler dahil degil.

Ama toplumun tepkisini ifade ozgurlugu korumaz. Ben seni dinlemeyebilirim, patronunsam isine son verebilirim. Sosyal cevren seni dislayabilir, bunlarin olmasi ifade ozgurlugunun olmamasi demek degildir.

ekşi duyuru'da yoktur.

Benim için ifâde hürriyeti (özgür kelimesi Türkçeye uygun üretilmediğinden hürriyet deyorum)
karşısındaki insana değil de karşısındaki insanın düşüncelerine her türlü düşüncesini söyleyebilmesidir. Bu nedenle kişisel edilebilecek küfürler dışarıda kalıyor. Örneğin düşünce sikilemez, düşünceyi ifâde eden sikilir. Yânî düşünceni sikeyim küfrü aslında kelime oyunuyla düşünceyi ifâde edene edilmiştir. Bence bunlar ifâde hürriyetine girmiyor.

Nefret söylemi, ötekileştirme, azınlığa tahakküm, hakaret, zarar verici nitelikte dezenformasyon vb. unsurları barındırmayan herhangi bir cümlenin, istenilen herhangi bir mekanda dile getirilmesi. Lakin tüm bu saydıklarımın alt metinde bile olmaması gerekiyor.

tehlikeli bir şeydir esasında. birisi gelir pedofiliyi savunur, 7 yaşından sonra kız çocukları kapanmalı der , çocuk gelinlere laf etmez ( tamamen sallamasyon örnekler ), birisi gelir atatürke boyna giydirir falan filan bunlar hep ifade özgürlüğü. yani diceksin hi öeeğğhh be kardeşim böyle ifade özgürlüğü mü olur da , ona göre de o doğru işte.

o yüzden tehlikeli. çok da olmamamlı yani. laiklik rulez.

cevap verecekken aklımda cem toker'in konuşmasını bulmak vardı, sağolsun nugre tias mahlaslı arkadaş link vermiş.

ayrıca cevapların gidişatından da şunu anlıyorum, bu seçim barajı olmasa ldp meclise girer.

bildigim kadariyla: turkiye'deki suriyeliler kayitlilar fakat multeci olarak kayitlilar. yani turk pasaportlari alamazlar, turk kimlik kartlari alamazlar. dolayisiyla benim tahminim dogan cocuklarin da turk kimlik karti alamamalari lazim.

o amerika'da dogum yapinca oranin vatandasligini alma olayi amerikanin kanunlarinda var. ote yandan cocuk vatandas olsa bile anne babanin bundan dolayi haklari olmaz, sadece mirasci olarak faydalanabilirler.

her ulkenin kendi kanunlari vardir ama mesela bir turk arkadas vardi japon bir kadinla evlenip cocuk yaptilar. ailesini japonya'ya esinin babasini ziyarete gotururken karisi ve cocugu "japon vatandasi" kismindan kendi "diger" kisimdan giris yapiyorum diye soylemisti.

bu durum hem multecilikten farkli bir durum hem de cocuk japon birinin bir yabancidan olma cocugu oldugu icin japon vatandasi sayilabiliyor. multeci durumlarinda amerika'dakine benzer bir durumu bile dusunseniz, yani cocuk buranin vatandasi bile olsa, anne ve baba cocuklarindan dolayi (belki) ancak daha kolay vize alirlar fakat vatandaslik almak icin diger yabancilarla ayni handikaplara sahipler.

eyyorlamam bu kadar.

edit: eger siginmacilar burada vatandas olmak icin basvurursalar veya artik burada yasamak icin vize alip siginmaci degil de gocmen statusunde olsalar durumlar degisebilir.

nihayetinde burada is bulma, is kurma olaylari resmiyete bindigi zaman buranin vatandasina bile cok maliyetli geliyor. bu yuzden bir cok sigortasiz calisan var. bu siginmacilar da denetimsiz ortamdan faydalanmayi, vergisiz yasamayi sanirim bir firsat olarak goruyorlar. o yuzden pek de buranin vatandasi olmak isteyeceklerini sanmiyorum. onlarin memleketinde paranin degeri daha dusuk, yasam masraflari da daha dusuk. buradaki her sey onlar icin biraz pahali. zaten bu insanlarin buyuk kismi da benim anladigim kadariyla sefalet icinde dilenci gibi yasiyorlar. biraz kacak calisiyorlar, biraz AB'den para geliyor, biraz devlet altyapi/ustyapi kuruyor... oyle gecinmeye calisiyorlar.

ancak birkac yil icinde kendine burada bir is kurabilmis duzen tutturmus olanlar zenginlesecektir. o zaman onlar buranin vatandasligini almak isterler.

su anda bu kitlenin akibeti belirsiz. herkes bireysel duzeyde gecinme derdinde.

dogan çocuklar vatandaş olmuyor. onlara verilen kimlikler ayridir.

Türkiye'de jus soli yok. Jus sanguinis var. Bu şekilde arat.

nasil bir hoparlor? bir cesit topraklama sorunu olabilir.

Yeni mi başladı? Başka evde denedin mi? Eve yeni bir elektrikli cihaz alındı mı? Hoparlörün elektrik fişi topraklı mı?

baya yeni güzel bi hoparlör :D eskiden aynı yere takılıyken cızırtısız çalışıyordu sonradan başladı cızırtı. çok garip cidden. prizde topraklama var ama hoparlörün fişi küçücük bişey yani topraklamaya değmiyor mu acaba? mesela laptop fişlerini düşünün yuvarlak olur 2 çubuğun altında bide delik olur topraklama o oluyodu heralde? bu hoparlörün fişinde öyle bişi yok. ama içeride ne dönüyor bilemem :D elektrikçi değilim ben.

şimdi başka prizde denicem. sonra editlerim.

edit: başka prizde cızırtı çıkarmıyor. o zaman topraklamada sorun var. nasıl çözeriz bunu? çevremde başka prizde yok :(

Elektrikçi çağırıp o prize baktıracaksın. 20 liranı alırlar minimum.

ortalık kötü, para cebinde hazır olsa, kurulu düzenin olsa yanında bunu da yap derdim belki ama şu şartlarda yatırım cesaret istiyor.

bence ahşap işlemeyi bilmiyorsan hiç uğraşma, biliyorsan da borç harçla uğraşma.
atölyesini kullanabileceğin bir marangozla anlaşmaya çalış. çok daha verimli olur?

Modüler mobilya neyse de özel tasarım maliyetli ürünler zor gider bana göre

yurt disina pazarlayabileceksen gir yoksa girme. burada bekledigin satisi yapamazsin.

@azizakin yav dostum atölyesini kullanabileceğim marangozla çalışılır, bütün mimar/içmimarlar bu şekilde çalışıyorlar da şöyle sorunlar yaşanıyor başka bir atölye ile çalıştığında mesela; kafandaki işi ustaya anlatmak, ustanın bunu anlaması-özellile biraz sıradışı iş yapmaya çalıştın mı hemen "neden böyle yapıyon ki? macera mı arıyon sen?" soruları-, ustanın senin işine sırası gelmesi, senin kullanmasını istediğin detay çözümleri için adamı ikna etmek çoğu zaman tartışmak vs vs. kendim çalıştıracağım bir ustayla bu sorunlarla yüzleşmem en azından. işte tek kafamı kurcalayan konu piyasanın durumu... düzlüğe çıkar mı, çıkarsa ne zaman çıkar gibi deli sorular var kafamda :) neticede 10 - 15 bine ihtiyacım olan alet edavatı 0 olarak alabiliyorum.

@gazozailacatmauzmani e zaten müşterisi de ona göre olacak. orta-üst ve üst gelir seviyesine yönelik. modüler mobilyada sürümden kazanılır, özel tasarım da ne bileyim aylık 2 - 3 adet masadır, tv ünitesidir falan gibi iş ilk etapta çarkı döndürmeye yeter diye düşünüyorum.

@idexo valla bir ara şu ankara anltlaşması muhabbeti bile geçti aklımdan ama tamamen yabancı bir ülke, piyasa ve müşteri alışkanlıklarıyla baş etmek çok zor. yurt dışı işi de biraz yaş gibi geliyor bana. zaten piyasaya yeni girmiş adı duyulmamış bir tasarımcı olacağım, kendi ülkesinde yaptırmaktansa neden bana yaptırsın adam, lojistik, garanti gibi konularda riske girerek.

Sitelerde bir dünya böyle yer doldu. Kütüğü bir sürü çeşit yapıp yeni mezunları çalıştırarak mimarlık Bürosu oldu her yer özel tasarım her yer mimarlık yazar oldu. Mimar olmayan adam dahi kartvizite mimar yazıyor. Bence şu piyasada sermayesiz çok zor ayakta durman. Açacak sermayeyi geçtim seni 2-3 yıl idare edecek isim yapman için gerekli sürede seni ayakta tutacak ekstra mevduatın olmalı bana göre yoksa diğer türlü barınmak çok zor.

usta ile çalışmanın zor olduğunu herkes biliyor da dişine göre usta bulduğunda pahalı olduğunu kimse düşünmek istemiyor.

sanatı olan, karşısındakinin ne dediğini anlayıp uygulayabilen adam zaten iş güç dükkan sahibidir, kolay kolay yanına gelip çalışmaz, çalışmayı kabul etse de tatmin etmek zor olur.

ikna ettin parasını da verdin adam düzenini bozdu geldi diyelim, sanıyor musun ki öteki ustalar gibi yapmayacak? daha bile beter yapar. işi senin dediğin gibi yapmadı diye falan ters düşersen de tam işin ortasında çıkar gider kapatır telefonlarını bulamazsın yemin ediyorum. çok uyuz olursa daha da gelmez bir de üstüne alo 170'e şikayet eder maskesiz çalıştırdı ciğerim talaş doldu zalım bu der devlet gtünden kan alır.

çok güzel adam yönetirim insan ilişkilerim, ticari zekam da süper diyorsan şunu yapmaya çalış; atölyesi olan bir marangoza de ki atölyeni ustasız çıraksız saatlik/günlük kaç paradan kiralarsın.

kiralamayı kabul ederse o zaman çalışmak istediğin yanına almayı planladığın ustanı al atölyeye götür ilk birkaç işini böyle gör. sonra baktın oluyor, yürüyor bu şekilde, kendi atölyeni kurarsın.

yine de mekanı alet edevatı ustayı ayarlayıp işin satış pazarlama projelendirme uygulama vs tüm safhalarıyla uğraşmak çok ekstrem iş. arka bahçeden kendi uydumu fırlatıcam de ortak olayım mesela ama bu çok zor ya.

ortalık düzelir mi? valla bilmiyorum. ben düzelmeyecekmiş gibi hareket ediyorum fakat her iş farklı tabi.
sen şu anda aktif olarak çalışıyor musun? yani ayda 2-3 tv ünitesi olacak falan derken zaten yapıyor musun yoksa sallıyor musun?

ozet: bi marangoz bulun, onun atolyesi ve aletlerini kullanının, isi siz yapın. ona kira veya komisyon odeyin. biz kendi mobilyalarımızı boyle yapıyoruz.

detay: bi arkadaş özel tasarım ahşap mobilya yapıyor. ama surum o kadar az ki artık yavaş yavaş mdf işleri de kabul etmek durumunda kaldı.

eğer imkanınız varsa tanıdığınız bi marangozun atolyesinde çalışın tabi gerçek ahşap işleyen usta bulabilirseniz. iş tamamen mdf ebatlama ve minifix takmaya donmuş durumda. kalınlık planyası olan marangozhane bile kalmadı. ahşap isleyecekseniz bu şart malum.

piyasada tanınmadan bu kadar buyuk yatırım yapmak bence riskli. gittiğiniz yerde aletlerini kullanmak karşılığı ustaya belli bir miktar odeme yaparsınız. bi bakarsnız siz becerebiliyr musunuz, keyif alıyor musunuz, yaptıklarınız pazar bulabiliyor mu. duruma gore kendi yerinizi açıp açmamaya karar verirsiniz.

ust-orta kesime yonelik demissiniz ama kaliteli kereste fiyatları dolar ve euro uzerinden, malum aldı basını gitti. yerli cam cok dayanıklı değil. uzun vadede de çıralı olduğundan aletlere zarar veriyor. 3 boy kızılcam veya ceviz 80 tl civarı. yani orta kesimde sipariş verecek butce olmaz. ust kesimse zaten bu işle uğraşmaz, gider mudodan alır.

teslim alma hiç birşey olmaz

gotur iade et kullanmadan.

ben varım. tam olarak anlattığın şekilde değil ama sevgilim oldugu zaman bütün hayatımı ona endeksliyorum. arkadaşlarımla 6 ay görüşmesem aramam mesela eksiklik hissetmem. öyle de bir pisliğim.

siz arkadaşlarınızın sevgilileri hakkında ileri geri yorum yapan cinsten bi topluluksanız, e o da önceden buna izin veriyosa... sizinki de körler sağırlar durumu olmuş.

ee kolay mı, mertebe atlıyolar sonuçta. çok çalıştılar çünkü.

@elo yok işte onların sevgilileri böyle paranoyak, kontrol manyağı olunca durum bu oluyor. Bu sadece bize has bi durum değil, çok şahit oluyorum çevrede.

Kıza hava atacak diye bize dayılanır, canım cicim yavşar, sonra gider kızı arkasından aldatıp anlatır.
Böyle bunlar.

var,

sevgili yapıp iletişim kesen de

nişana düğüne davet edip evlendikten bi ay sonra konuşmayan da var.

en sevmediğim insan tipi. ulan onu bulmadan önce ben vardım senin kahrını ben çektim yeri geldi omzumda ağladın. bu ne kadir kıymet bilmezlik.



ek: senin sorunla aklıma geldi. 18 yıllık arkadaşlığımızı hiçe sayan zillinin abv!
kocayı buldu heşteglere canım kocişim yazan lara döndü.
hemcins olmasak kocası kıskanıyor dicem de.

hepsi

değişmeyen azınlıktır zaten.

değişimini bana yansıtan yakın arkadaşım yok.yansıtanlar da yakın arkadaşım değil.

Sen bi de onları evlenince gör ;)

Lan bir ben mi değişmiyorum böyle durumlarda-kendimi övdükten sonra cevap yazayım- insandan insana ve samimiyetle göre değişir bence, halihazırda çok yakın iki arkadaşım var, ikisinin de başı bağlı ama senin bahsettiğin gibi bir durum hiç olmadı, ikisinin de sevgililerine başkası diyeceği takdirde tartışma çıkabilecek şeyler söylediğim oldu yanlarında -tabi durup dururken olmadı bu- bir şey denediler, çünkü beni tanıyor ve biliyorlar, art niyetle bir şey söylemem onlara. Diyeceğim aranızda yeterli samimiyet yokmuş zaten, o da bunun farkında olduğundan her ihtimale karşı böyle bir şey söylemiş, bana söylense ben de laf yaparım, gerzekce bir tepkide bulunmuş. Tekneyi vurmadan önce derdini anlasaydınız daha iyiydi ama sizin için pek ehemmiyetli biri değil zaar, o zaman sorun yok.

Herkes kendi yoluna

bazi seylerin degismesi normal tabi ama olmadiginiz gibi gorunmenizi istiyorsa kendisinde problem var. tekmeyi vurmakla iyi etmisiniz.

ben birilerini tanistirsam birbirlerini oldugu gibi tanimalarini isterim, beni de tanistirsalar gercek yuzleriyle tanismak isterim. en iyisi budur.

evet var, hatta kendisi en yakın (!) arkadaşım olur.
başlarda normal karşılıyorduk yeni bir ilişki, birlikte vakit geçirmek isterler diye. ama dördüncü yılında hala aynı durum devam edince işler değişti.

insan ister istemez bu kız şimdi böyleyse evlenip çoluk çocuğa karışınca ne olacak diye düşünüyor. Büyük ihtimalle o zaman görüşmek için hiçbir şansımız olmayacak, karşı tarafın bu konuda yapıcı bir tavır takınma ihtimali sıfıra gidiyor ki takınmak zorunda da değil.
Velhasıl, kendi haline bırakın terk edilirse sizindir taa ki yenisini bulana kadar. Değişik bir tür.

tuslar mi cikti? tuslarin altindaki yayli sistemi mi kirildi?

edit: "tuslar dokuldu" yazmistin ondan sordum. kahve dokulduyse gecmis olsun. yeni modellerde her sey anakarta lehimli o yuzden butun bilgisayari yenilemis oluyorlar esasen. eger eski modelse de parca olarak sahibinden.com'da durumu aciklayip ilan koyabilirsiniz. cok para beklemeyin.

ote yandan cihaz yeni modellerden biriyse tamir ettirmek bence o kadar da kotu bir fikir degil.

tuslar falan saglam
dis gorunus olarak bir sikinti yok ancak
klavye ve trackpad calismiyor
bilgisayar sivi temasindan dolayi anakart, klavye ve pil'i degistirmek istiyor apple (2270)
external klavye ve mouse takinca calisiyor bilgisayar ama her an patlayabilir deniyor

benim maksadim ekrani ve kasasi icin satabiliyorsam satmak

ekran vs. sağlam derken o vs. tam olarak ne oluyor?
aletin çalışması için gerekli olan bütün ekipman klavye altında zaten. eğer onlar zarar gördüyse sadece ekranı yedek parça yapmak için alır birileri.

edit: cevabı bir üstte vermişsin. vallaha ikinci elciler de ölü fiyat verir böyle bir alete. yazıcıoğlu tarafına bir bak istersen. eskiden orada dönerdi bu piyasa.

sıvı temasında süreç içerisinde problem yaşanıyor. bilgisayarınızı kullanmaya devam ettikçe sorunlar artıyor. bende öyle olmuştu. ilk başta bir problem yokken zaman içerisinde işte başka bir şey daha fonksiyonunu yitiriyor. bilgisayarımı yaptırmaya götürdüğümde ise ilk söylenen şu oldu. "keşke ilk başta getirseydiniz. çok daha ucuza kurtarırdık"

sonra bir solisyona falan yatırdılar. beklettiler bir süre falan. kurtulanlar kurtuldu bazı şeyler değişti. tabi o bilgisyar mac değildi. kısaca, servise götürmüyorsanız da iyi bir bilgisayarcıya baktırın derim çok vakit geçmeden.

Yolla hocam. Parçalarına ayırır temizler, kurutur, tertemiz eder gönderirim. 2011 macbook air 11 Inc ve 2013 macbook Air 13 Inc Sıvı temizleme tecrübem oldu. Macbook prolarda ise sayısız..

sorunu çözdüm ihtiyacı olan varsa bana ulaşsın

Sorunu nasıl çözdünüz?

biz reason 3 + adobe audition kullanıyoduk stüdyoda

daw kurduktan sonra bulabildigin kadar vsti bulup ses hazneni gelistirebilirsin. analog/dijital synthesizerlarla iyice zenginlestirebilirsin. yeterli birikim ve yaraticilikla tek bir laptopta harikalar yaratanlar var.

en onemlisi referans. iyi ya da orta duzey bir ses karti ve studyo tipi hoparlorler (referans monitorleri) ya da studyo kulakliklarina sahip olmak cok onemli. referans konusunu bir arastirin.

laptop ekrani kucuk gelebilir. kimilerine gelmiyor. ben kucuk buluyorum ve zaman kaybettirdigini hissediyorum.

ekran boyutunun yanı sıra çözünürlük önemli. 40" full hd ekranda da rahat çalışamazsın. ilgilenmen gereken çok görsel var çünkü.

evet sadece cubase kurup istediğin müziği besteleyebilirsin. sonra aynı cubase ile besteni çaldırırsın. miksini yaparsın falan.

ama "ben sadece in the box çalışacağım" dersen o zaman bir de kontakt alıp sampel kütüphaneleri falan satın alman gerek. cubase ile (halion one) gelen piyano sesi ile örneğin native instruments grandeur bir değil. ya da cubase'deki yaylı çalgı sesleri ile berlin strings bir değil. falanlar filanlar.

hoparlörlerin iyi olmalı. iyiden kastım çiftine en az iki üç bin lira bayılmalısın ki bir şeye benzesin. daha fazla paran varsa da hoparlör için, kimse boşa harcadığını söylemez sana.

çalıştığın oda yeterince büyük olmalı ki akustiğini toparlayabilesin. akustik düzenleme işine de en azından bi üç dört bin lira gömmelisin ki tad versin. ama büyük oda önemli. 3x2 metre, tavan yüksekliği 2.5 metre odada ne yapsan kötü duyulur işlerin.

para kazanmak istiyorsan önce yatırım yapacaksın yani.

DAW: Digital Audio Workstation demektir. Yani nasil photoshop'ta sifirdan resim yapmaktan, ufak rötuslara kadar bir calisma tarzi mumkunse bunlarla da ses konusunda ayni seyler yapiliyor.

beste yapmak tamamen kisiyle alakali. mozart hicbir bestesinde DAW kullanmadi.

ote yandan projeleri gerceklestirmek bakimindan soruyorsan o da senin kararliligina ve becerine kalmis. her ihtimalde eger ciddiysen kendini gelistirebilirsin. muzik teorisi ogrenebilirsin, kullandigin programin inceliklerini ogrenebilirsin.

DAW bir dijital palet gibidir. sen bu paleti kullanarak sesleri manipule edeceksin ya da olusturacaksin.

2-3 senedir düzenli kullanıyorum, yavaş yavaş ama dökülüyor. işte yanlardan ufak açılma var. "keşke kullansaydım" dememek için kullanıyorum. dene şansını bence, maddiyattan başka zararı olmaz.

Kullanmadım ama ugrasilcak bir şey değil. Ben gerektiği zaman toppik kullanıyorum.

bence kullanılmaz. bırakınca dökülüyor zaten, bu bir gerçek.

ömür boyu da kullanamazsın.

e tabii bi de vücuda madde giriyor gereksiz yere, onun da zararı vardır illa ki.

kelin ilaci yok, ektir

hmm, sanırım bir tavsiye üzerine geldiniz.
bence eğer saçlarınız hafif seyrek ise ektirmek gerçekten çok daha mantıklı. iyice dokulurse ektirme işlemi başarısız oluyor.

ama yine de minoxil ve bioxcin quantum oneriyorum ben size.

sonrasında ektirme işini bence düşünün :)

hazır konu açılmışken sorayım ben de minoxil kullanıyorum 1.5 yıldır bırakırsam daha mı çok dökülmesine neden olur saçımın?

Şimdi düz liseleri anadolu lisesi yaptılar. O yüzden anadolu lisesi belirleyici bir kıstas olmuyor ders durumuyla ilgili...

Çocuğundan ekmek bekleyen aileden kurtulmaya baksın çocuklar.

Bahsettiğin kadar kötü durumdaysa yurt ve burs çıkar KYK'dan. Hele bir o aşamaya gelsin de buradan da yardımcı olmak isteyen çıkar. Okumak isteyene yol çok.

Bilmeden nasıl bu kadar kesin kanıya varabiliyorsunuz? Sadece kyk burcuyla nasıl okunabilir? Üstelik 4 yıl sonunda hangi mesleğin iş garantisi varmış tip dışında? Aile çocuğun geleceğini düşündüğü için memurluk gibi bir meslek düşünüyor. Kaldı ki çocuktan para beklentisi içinde olunsaydı gündelikci tarzındaki tarla işlerine gönderirlerdi pekala. İldeki en iyi Anadolu lisesine gören bir çocuk. Yani bahsettiğiniz gibi diz lise kıvamında bir okul değil. Ve hiçbir ek kitap ya da dersane olmadan kazandı bu çocuk. Lütfen biraz daha ön yargısız yorum yapmaya çalışın.

KPSS Ortaöğretim'den ancak 90 ve üzeri puanlarla atanma şansı var. 65 puan atanmak için yeterli değil. Ki zaten ilin en iyi Anadolu lisesinde okuyan bir çocuğun memur olması da anlamsız. Ailesi üniversiteye gönderemiyorsa bir şekilde kendi çalışarak para kazanmalı. Bir mağazada yarı zamanlı çalışsa bile temel ihtiyaçlarını giderecek kadar para kazanır. Tercih sonrasında mutlaka yurt ya da burs/kredi başvurusu yapsın. Kredi genelde herkese çıkar. (bi bana çıkmadı).

hatirlatma: universiteyi aciktan da okuyabilir.

1 sene bir işe girsin para biriktirsin bir yandan da derslerine çalışsın. eğer çocukta bir ışık görüyorsanız çocuğa birilerinin destek olması gerek ki ziyan olmasın çocuk. burdan anlattıklarınızla kimse aile içindeki durumu anlayamaz hemen savunmaya geçmeyin. eğer objektif bir öneri istiyorsanız herşeyi en başta sorunuzda anlatmanız lazım.

Hangi ildeler? Şu an deneme sınavlarına giriyor mu, sonuçları nasıl? Belki bulundukları ildeki üniversitede iyi bir bölüme yerleşebilir diye diyorum. Benim amcamın kızı zamanında benzer durumdaydı, temeli çok zayıftı ama babamların desteğiyle dersaneye gidip bulunduğu ildeki üniversitede meslek yüksekokulu-muhasebe bölümünü kazandı. Bitirince babam arkadaşının yanında iş ayarladı, bir taraftan çalışıp bir taraftan açıköğretimden 4 senelik muhasebe bölümü derslerini tamamladı. Bir süre önce mali müşavirlik sınavını kazandı, geçen ay da stajını tamamlayıp mali müşavir oldu. Şu an gayet iyi durumda. Ki sizin tarif ettiğiniz genç akademik olarak çok daha iyisini vaadediyor. Bulundukları ilde okuması hem maddi olarak rahatlatır, hem de bizim durumumuzda olduğu gibi iş hayatına atılırken destek bulması açısından yararlı olabilir.

@mandy

neyin kesin kanısına varmışım arkadaş?
sadece KYK bursuyla okuyanların olmasının yanında bursa ek olarak yardım da bulunur demişim.
e çocuktan madem maddi beklentileri yok, pekala kendi başına okur-okutulur.
3 kardeş de öyle okuduk biz. yetim maaşımız da yoktu. şimdi konuşturma beni.

nereden ön yargım olacak allah aşkına. tanımam etmem seni de çocuğu da. çocuğun geleceğini kurtarmaya yönelik nacizane öneride bulunduk işte.

ek olarak kpss ortaöğretimden alınan 65 puan ile zaten bir şey yapamaz.

beğensen de beğenmesen de gerçekler bunlar mandy.

@gmzo bahsettiğiniz örnek için ve vakit ayırıp cevap verdiğiniz için çok teşekkürler. Bildiğim kadarıyla şu an dershaneye gitmiyor ve denemelerdeki başarısını da bilmiyorum. Ama bahsedeceğim bu verdiğiniz örnekten de. Sağ olun.

@la rana
Varsayımlar üzerinden gelecek planı yapabilecek durumda degiller. Gerçekten yoksul olup kyk yurdu da bursu da çıkmayan arkadaşlarım vardı. Şimdi bu insanlar nasıl buna güvenerek üniversiteye gönderebilirler çocuklarını? Cok cok basarili olmadikca oradan buradan burs bulabilmek kolay mı Allah aşkına?

Ben de farkındayım 65 puan ile girilebilecek bölümler olmadığına fakat belki bilmediğim alternatifler vardır ve belki bir nebze bir faydam olur bu çocuğa diye sormak istedim.

Sizin de varsayım yapmadan aileye yaptığınız itham yüzünden sert bir üslup kullanmış olabilirim kusura bakmayın.

ben birkaç kişiden gördüm şunu; aynı anda kpss ile atanıp yakında bir üniversiteye yerleşen.

örgün öğrenci hakkını elinden alamadığı için devlet yarı zamanlı memur olarak çalışıyorlar.

örneğin bizim okulda kütüphanede memur olan birisi var aynı zamanda bahçeşehir de burslu okuyor.

ortalama bir şehirde okul kazanırsa hem çalışır hem okur? dünyanın en zor şeyi değil, madem o kadar zor durumda, burs - kredi alacak kykdan, yurt zaten çıkar. madem okulu iyi neden çöpe attınız ki üniversite hayalini? herkes baba parasıya okumuyor bir sürü öğrenci var kendi masraflarını çıkarmak için çalışan. lüks bir öğrencilik geçirmeyiverir ama üniversite mezunu olmuş olur.

Başkanlık isteğine mhp destek vermeyince 330 hayal oluyor, mecburdular biraz fedakarlığa.

adim adim ilerliyorlar ise, hedefleri hala ayni. her gelisme "kisa vadede hic degilse bir adim attirdik" oluyor onlar icin. kac yil oldu? "fiili baskanlik yapiyorum zaten" dediginden beri?

akp, bahceli gibi adami suya goturur susuz getirir.

şimdi kalbin iyi durumda olduğundan, daha fazla çaba sarfederek damarlar tıkanmış bile olsa kanı bedeninin en uç noktasına kadar sağlıklı bir şekilde pompalayabilir. ancak bir süre sonra o da yorulup seni yarı yolda bırakabilir dostum. "sertleşme en büyük sorunum olsa keşke" diyecek duruma gelmeden önce sigarayı bırakmalısın dostum. ileride çok daha dramatik şeyler seni bekliyor çünkü burası kesin.

bahsettiğin yaşta günde 3 paket içtiğim bir zaman dilimi vardı. evet sertleşmeyi olumsuz etkiliyor.

Sertleşme azalmasa nefes azalacağı için seks yine başarısız olur. Sigaradan aldığını düşündüğün bütün faydaları başka bir çok şeyden fazlasıyla alabilirsin. Sigara kullanmak zorunda falan değilsin. Bol bol su iç temiz havaya çık, sık sık koyu ormanda yürü veya koş. Sigarayı unutacak zihnin.

senin cevap su iki cümlede sakli

Ama cok emin olmamakla birlikte önceki yıllarla kıyaslayınca bi sorun var sanki.


Pek bir cinsel hayatım yok.


kiyaslayacak kadar cinsel hayatin oldugunda tekrar görüselim delikanli. pipinin seyini sigaraya baglaman büyük haksizlik olmus.

@thewizardofearthsea seks olmadan sertlesmede azalma olup olmadığını anlamak mümkün degil mi diyosun beyefendi?

ahaha burası çok sempatikleşmiş ya. ne olur silmeyin şunları, delikanlılar ve beyefendiler havada uçuşuyor. birbirinin dilinden anlayan ve ayıya bağlamadan konuşan iki insan örneği var burada. foto çekcem.

- peki tamam süper geyiğinizi bir şekilde kutlamam lazımdı.-

Ayıplı mevzu konuşuyoruz godoş efendi bırak şimdi fotoyu:))

@godoşu beklerken gece olduğu için kendini övenler gelmemiş henüz, birazdan toplanırlar übermensch kadrosu.

tavsiye: spor, yeterli ve dengeli beslenme.

genel kondusyonunu ve enerjini artirirsan sikinti cekmezsin.

sigarayı 5 ay önce bıraktım. Diyebilirim ki kesinlikle performansı etkiliyor.

ayni domates gibi belirleniyor. dolarin fiyati tum ulkede ayni degil, her bankanin kuru farkli, merkez bankasinin kuru farkli, doviz burolarinin kuru farkli. domates orneginden gidersek bakkal bunu ayni mahalledeki yada komsu mahalledeki marketlere bakarak belirliyor. bir de alis fiyatina gore. dolarda durum soyle, mahallen ve komsu mahalleler tum dunya olmus oluyor. o yuzden dunyanin her yerinde uc asagi bes yukari ayni fiyat oluyor.

dolarin fiyati piyasada alici buldugu degerlerden belirlenir. bu degeri "duyuran"lar ise piyasayi takip eden bazi finans kuruluslaridir. yani borsayi takip edip yayin yaparlar. zira herkes borsayi bizzat takip etmez fiyatlari bu kuruluslardan ogrenirler.

boyle mi? multiyasam.com

uçuk o. ilk çıkarken bi su toplar sana tavsiyem önce bi patlat ama dikkatli suyu boşalt iyicene sonra zovirax diye krem var onu kullan gün boyunca. 2-3 güne kurtulursun.

Evet resimdeki gibi. Bİr kaç gün bekler geçer dedim, bayağı kaldı. 1 hafta olmuştur belki. Kruuyemişe abanmıştım, ondan belki.

Asker saatinin 1.1 sürümü gibi.

Ben almazdım.

90'larda çok büyük karizma sahibi olabilirdin, bana uygun değil.

dis gorunusune onem veriyor musun?

bu tarz seylere(nerdy) merakli misin?

almak istiyorsan al gitsin. sormak istedigin tam olarak nedir?

bu saate bu para verilir mi? demek istiyorsan tamamen kullanacak kisiye bagli.

şıklık açısından soruyorsan kişiye göre değişir. ben çok beğenmedim ama takmayacağım kadar da kötü değil, kullanabilirdim. 25,e.

çok kullanışlı gelmedi bana. cafcaflı olsun diye uğraşılmış gibi.

Beyaz fon bence.

bu islerde deneyimli degilseniz: beyaz fon'da fla$ yerine surekli spot isik kullanmayi deneyin.

google'da light box diye aratin. o tarz bir ortam olusturmaya calisin. boylece golgesiz ve aydinlik fotograflar cekebilirsiniz.

düşük volümde istediğin sesi alman zor. (bkz: fletcher-munson curves)

en ucuz ve f/p orani yuksek tavsiye edilenlerden biri bu:

www.amazon.com

uygun fiyatli almak icin amerika'dan bavulda getirebilmek gerek. onu nasil yaparsiniz bilmiyorum.

yoksa kargo ve gumruk masraflari olacak...

@alperz: düşük volümde istediğim sesi neden alamayacağımı anlamadım, ses asıl yüksek volümde bozuluyor, düşükte problem olmaz ki. yüksek volümde bozulmadan kaliteli ses almak meseledir yani.

@idexo: teşekkürler, türkiyede 1100-1200 tl civarı bulabildim bu modeli. Max 1000 tl civarı düşünüyordum ama çok bi fark yok alınabilir, eğer f/p olarak bu tavsiye ediliyorsa bunu alayım.
Edit: Pardon bu tekli fiyatıymış.

Peki M-Audio BX6 Carbon hakkında ne düşünüyorsunuz? İkinci el bunu alabilirim.

microlab solo7c al. güzel sesi

fletcher-munson'ın olayı şu; bas ve tiz frekansları, midlerle eşit gürlükte işitmek için daha fazla volüme ihtiyacın var. yani hoparlörünün volümünü kıstıkça basları ve tizleri daha az duyarsın.

bir de tabi hoparlörlerin sensitivity hadisesi var. bir hoparlörü belli bir güçte sürdüğünde, belli mesafede belli bir enerji yaratma kapasitesi anlamına geliyor bu. iyi hoparlörler düşük volümde yüksek bir ses enerjisi yaratabilir. dandiklerse yaratamaz.

teknik ayrıntıya girmeden bu kadar anlatabildim. elektronik ve akustik biliyorsan daha da detaylandırayım.

Angelus un detaylı bir yazısı vardı bununla ilgili duyuruda araştırın.

basit seker bildigin glikoz, beyaz ekmek, caya attigimiz beyaz seker, kutu kola, hazir meyve sulari gibi kaynaklar bunla dolu.

hizli buyumek isteyen kimseler bu yontemle hizli enerji almaya calisiyorlar ama bu yontem kan sekerini hizli yukseltip dusurdugu icin bana kalirsa normal beslenme duzenini bozmaya sebep olabilir. insulinin firlamasina yol acilabilir. surekli aclik hissedilebilir. bana kalirsa tamamen gereksiz.

onun yerine bu isi kisa vadede/hizli dusunmemek lazim. bir yasam bicimi olarak dengeli ve yeterli beslenme ve spor benimsenmeli. hayatin kalani bu ihtiyaclar temel alinarak insa edilmeli.

beslenme ile ilgili benim tavsiyem basit sekerden tamamen uzak durmak ve yeterli duzeyde kompleks karbohidratlara yonelmek. yag alimini siki tutmak ve yeterli protein almak. bunlar kisiden kisiye degisen oranlardir.

su adami bir izleyin: www.youtube.com

Egzersiz sonraki ilk 2 saat içinde karbonhidrat tüketmelisiniz. Çünkü karbonhidrat depolarınız hızlı yenilenir tüketmezseniz ne olur? Sporda en çok kullanılan khidrat deponuz boş olursa enerji üretemezsiniz, yenilenmesi çok uzun sürer.

disiplinli olmanin tek yolu var o da disiplinli olmak.

diyet yapmanin tek yolu var o da diyet yapmak...

bunlari bilinc seviyesinde, bilerek, inanarak, sonuc almak isteyerek yapmak zorundasiniz. sonuc alan hickimse yanlislika sonuc almiyor. bir virtuoz rastgele enstruman calarken bir anda butun teknikleri yalamis yutmus halde bulmuyor kendini. bunlarin tamami planli programli, bilincli ve istege bagli calismalarin sonucunda oluyor.

"bunun icin motivasyonu nereden buluyorlar?" diye merak ediyorsaniz motivasyon her zaman icimizden gelir. bazen pozitif bazen negatif kaynaklardan gelir. bir gun bir konsere gider cok etkilenirsiniz, kiskanirsiniz, ozenirsiniz sonra oturur ciddi ciddi calismaya baslarsiniz. cunku bu isten para kazanmak da zorundaysaniz ortalama biri olup gecinemeyeceginizi bilirsiniz...

herkesin bir iste ustalasirken kendi "surecleri" vardir. ustalarin ortak noktalari ise bilincli bir calisma ve disiplindir. bir iste ustalasmis kisiler onceliklerini islerine gore belirlerler, hayatlarini islerinin cevresinde planlarlar.

yapmak istediginiz seyi gercekten yapmak isteyip istemediginizi gozden gecirin.

su iki soz arasindaki farki dusunun:
1- "yurt disini gezmek isterim"
2- "yurt disini gezmek istiyorum"

sonra bunu yapacak fedakarliklarda bulunabilir misiniz? maddi manevi bunu yapmaya hazir misiniz? bunlari dusunun. eger bu yola cikip basarisiz bile olsaniz keske demeyeceginize inaniyorsaniz yolunuz acik olsun.

İşte evet, plan programla oluyor bunlar, ama onu yapamıyorum, daha doğrusu uygulayamıyorum, yoksa plan aşaması süper geçiyor.
Düzen, başlanan işi bitrme yok bende, bunun farkındayım. Motivasyon da çok anlık oluyor, bir var bir yok.

Genel anlamda disiplinli bir insan olsam böyle ufak gerekçeler bozamazdı düzenimi diye düşünüyorum.

Baştan sona konu anlatın.

benzer durumla karşı karşıya kaldım. üstelik haftada 1 tek ders saati olan biri için yaşadım. ne öğretmemi istiyorsan şu an onu öğreteceğim de ona pasla. ama en sonunda kaybeden o oluyor. bunu da çok geç farkediyor.

Dediğim gibi, konu anlatımı istemiyor. Aldığım kitaplarda konu anlatımı da var ve 'kendisi de okuyabilir'miş.

Kendisi en son 'Ben bunu evde yaparım, siz derste yapacak bir şey bulun' dediğinde, 'Ne yapmamı bekliyorsunuz ki, başka ne yapabiliriz' diye sordum. Ben bilmiyorum, tamamen size bırakıyorum, diye o bana paslamış oldu.

lol. bence göstermelik, geyik şeyler yap. belli ki kendisinin ingilizce öğrenmek gibi bir kaygısı yok zaten, sen göstereceğin çabayı göstermişsin. öğrenmek istemeyen adama öğretmek için çaba göstermeye gerek yok. okuyunca sinirlendim resmen. 6 saat karşılıklı oturun, her ne öğreniyorsa evde kendisi öğrensin sonra, madem öyle.

Yoo, aslında tam tersi, ingilizce öğrenme konusunu aşırı hırs yapmış biri kendisi. Evde yaparım ben bunu diye aldığı şeyleri gerçekten evde yapmaya çalışıyor. Adamın mantığı şu: 'Ne koparabilirsem kar, evde yapabileceklerimi evde yapayım, evde yapamayacaklarımı derste yapalım ki daha fazla şey yapmış olayım'. Ama anlamadığı şey sanırım şu, yeni ingilizce öğretme teknikleri geliştiremem. Yapabileceğim sonsuz şey yok sonuçta benim de.

ozel ders verirken kontrol sizde, siz bastan tamamen yanlis yaklasmissiniz. evde yaparim kismini o demeyecek, siz evde yapin diyeceksiniz, derse siz yon vereceksiniz. derstw yapmak istiyorsaniz hayir evde degil burada yapacagiz diyeceksiniz. sizinki tam musteri esnaf iliskisi olmus,

İlk hatan derste ne yapilacaginin kararini ona birakmis olman. Madem senden birsry ogrenecek, neyi nasil ogreteceginin kararini senin veriyor olman lazim. İste gercekler

Senin ogrenci ingilizce bilmiyor, ingilizceyi betty azardaki alistirmalardan ibaret saniyor. Bu onun da isine geliyor, cunku yazma ve konusma gibi bireysel performans gerektiren alanlardan uzam kalabiliyor. Hocanin onunde bile hata yapmaktan korkmasina neden olacak bir egosu var.

Sen para kazanayim ogrenciyi katbetmeyeyim.diyorsan derse test getir, test cozun birlikte. Kelime alistirmasi yaptir. Ama muhtrmel ki bir sure sonra senin ona birsey ogretemedigini soyleyip dersi o birakacak. Been there, done that.

telaffuz konusunda kendine güvenmiyor. başlangıçta bu işte elbette kötü olacağını ama zamanla daha iyi hale geleceğini uygun bir dille anlatmayı deneyin, özgüven aşılamaya çalışın.

diğer arkadaşlara katılıyorum baştan ipleri onun eline vermişsiniz gibi.

evde yapamayacağı şey konuşmak.

birkaç site bulmuşsunuz listening yapabileceği, o siteleri gördü herhalde.
siz başka listening parçalar getirin onlara göre testleri varsa onları da, ya da siz hazırlayabilirsiniz. bu listening ler de alıştırma yapılmış konulardan olabilir.

bir de konuşma dersleri yapın. ben konuşamam daha diyip işin içinden çıkamaz yani. en basit ilk derslerde bile konuşma vardır kendini tanıtmadan başlar, ailesini tanıtma, planlarını anlatma hayatını anlatma ve dediğiniz gibi münazaraya kadar gider.

hic konusamiyorsa, konusmayi ogrenmek istiyorsa: konusmaya calismasi gerekiyor:

bol bol soru cevap yapin.
ayrica bir cesit diyalog kurma oyunu da oynayabilirsiniz.

bu konulara hem onceden hazirlanip gelebilir hem de o anda derste hazirlanabilir sonra da kendini ifade eder. cok detayli olmayan, kisa ve ilginc konular bulun: beraber bir muzik dinleyin begenip begenmedigini anlatsin, bugun sabah neler yedigini sorun anlatsin.

kendini ifade ettikce konusmasi gelisecektir.

gramer calisirsa gramer ogrenir, konusmaya calisirsa konusmayi ogrenir.

ozet: bol bol konu bulun once dusunup not alsin sonra da anlatsin siz de anlattikca sorular sorun aciklamaya calissin.

yukaridaki yorumlari da okumadim ama son yorumda "ipleri eline vermissiniz" yorumundan da hareketle derste ne yapilacagina siz karar verin. bunu baski kurma seklinde degil, cozum bulma seklinde anlamaniz gerekiyor. siz problem cozen kimse olun.

oyun oynayın. zar atmalı kutu oyunları gibi oyunlar kurgulayabilirsiniz seviyesine göre. mesela her kutuda bir kelime yazar. zar atıp hangi sayı geldiyse o kutuda yazan kelimeden bir cümle kurmasını isteyebilirsiniz. sırayla zar atarak ilerleyip, bitiş noktasına ilk ulaşmayı hedefleyebilirsiniz. ilk başlarda sözlük kullanmasına izin verip sonra sözlüksüz oynarsınız. böylece konuşamam bahanesinden kurtulup bir cümleyle başladığınız konuşma oyununu ilerde bu konuyla ilgili bir kaç cümleye çevirebiirsiniz. seviyesi ve kelime haznesi geliştikçe tabu gibi oyunlar oynayabilirsiniz.
bir diğer aklıma gelen şey de evde yaparım diye aldıklarını derste birlikte kontrol etmek. mutlaka hata yaptığı yerler oluyordur genelde cevap anahtarları çok açıklayıcı değildir. neden hata yaptığı üzerine konuşabilirsiniz.
birlikte test çözmek nasıl düşüneceği konusunda da yönlendirici olur bence. o yüzden bazı alıştırmalı birlikte yapma konusunda ısrarcı olurdum ben. mesela listeningde readingde muhakkak onunla paylaşacağınız püf noktaları vardır. bunlar 1 kere söyleyerek öğrenilmez. defalarca birlikte pratik yapılarak öğrenilir. birlikte yapma konusunda bu sebebi sunarak ısrarcı olmanızı öneririm.

bir cesit kramp'tir. kaslar isinmamisken veya yorulmusken ters bir sekilde zorlaninca olabiliyor.

Dogru kelime kramp.

Buzdolabında kapağı sıkıca kapalı şekilde saklarsanız 3 aydan fazla dayanır diye tahmin ediyorum. Zaten kokusundan ve yapısından bozulduğunu anlarsınız. Üzerinde yağ birikmesi normaldir, bozuk sanmayın.
Asıl soru doğal fıstık ezmesini nereden buldunuz. Crunchy mi sürme mi? Şeker ilavesi var mı?

evde kendiniz rondoda yapabilirsiniz. kavrulmus(tuzlu ya da tuzsuz size kalmis) fistiklari kabugundan ayirip mutfak robotundan gecirin. boylece istediginiz miktarlarda alip yaparsiniz.

edit: asagida videoda nasil yapildigini gorebilirsiniz. sadece fistik ile de yapabilirsiniz, videoda ekledikleri diger seyleri eklemek zorunda degilsiniz. kendinden yagli bir yemis o zaten. tatlandirici da koymak zorunda degilsiniz.
www.youtube.com

bu kadin hicbir sey eklemeden yapiyor: www.youtube.com
yalniz bu kadinin anlatimi biraz rahatsiz edici. hem mikrofondan hem de konusma biciminden...

evde yaptigim icin garanti verebilirim, hicbir sey eklemeden de yapabilirsiniz cunku fistik inceldikce yagi cikiyor.

tek dikkat etmeniz gereken sey: guzel kavrulmus fistik alin, yani icinde acimis, yanmis fistiklar olmasin, iyi secin fistiginizi. cinsine ve tipine ozen gosterin.

@idexo, teşekkür ederim, aslında ben de düşündüm ama internetteki tarifler hep yağ ilaveli olunca, acaba yağsız çeksem rondoyu bozar mı diye düşündüm. hem bir sürü uğraş, üstüne bir de rondadan ol, olmasın :)

Ben evde kendim yapıyorum, rondonun bozulması kesinlikle söz konusu değil, ara ver, sürekli 15 dakika çalıştırma, çok pratik zaten yapması, başında bekleme, ben rondoya koyuyorum mutfağa girip çıktıkça çekiyorum, arada rondo soğuyor. Yağ konusunda da yağ hiç koymayabilirsin, o zaman sürümü zor oluyor, biraz yağ koyunca daha kıvamlı oluyor. Bence kendin yapabilirsin çok basit. 1 ay dayanır diye düşünüyorum, ben tazeyken yeyip kalanı kurabiyenin filan içine koyuyorum, henüz bozulduğuna denk gelmedim.

fıstığı kabuklu şekilde alıp soyuyorum, öyle kavuruyorum. bu şekilde yağını daha fazla bırakmış oluyor. rondoya bu şekilde koyup üzerine 1 çay kaşığı zeytin yağı, 1 çay kaşığı tuz koyuyorum. parçalı sevdiğim için çok çekmiyorum.

mutlaka degil. zira dolarin asiri yukselmesi satislarin dusmesine sebep olabilir. mesele dolarla satmak degil, surdurulebilirlik.

Üretim maliyetlerinin ne olduğuna bağlı. ithal mal girdisi çok fazlaysa veya direkt ithal mal pazarlıyorsa; kar etmek bir yana zarar bile edebilir. çünkü satışları düşer ama kar marjı pek artmaz.

Ama işgücü ve yerli hammade girdisi yüksekse, veya ithal ikame bir mal pazarlıyorsa; o zaman bu faydalı olabilir. ama ülkede bu tip üretim yapan firma sayısı genel içerisinde düşük oranda.

Ham maddeler yerli ise kısa vadede kar eder fakat uzun vadede ekonomi ile birlikte olumsuz etkilenir. Örneğin mermer sektörü geçmişte bu durumdan yararlandı ama uzun vadede bir çok borçlu küçük firma battı. Sermayesi güçlü olanlar ayakta kaldı.

1-) yurtdışı satışların cirodaki payı ne kadar çoksa içerideki krizden o kadar az etkilenir diyebiliriz.
2-) tek maliyet kalemi insan kaynakları ise bu da sabit ve tl kurundan ise kasada surplus oluşabilir. ama bunu "şirketin karlılığı arttı." olarak yorumlamak ne kadar doğru olur, bilemiyorum.

T24

tam t24 yazmaya gelmiştim

tarafsız haber diye bir şey yoktur.

T24 ve diken

malesef yok. t24 ve diken de kendine gore haber yapiyor.

tarafsiz bildigim tek haber sitesi: www3.nhk.or.jp

@sfteses +1

hurriyet, sözcü internet siteleri güncel, popüler gündemi takip etmek için. artı t24, odatv, sputnik, bbc türkçe bakılması gereken siteler.

hayret, hiç kimse yazmamış! pek çok haber sitesinden önce ekşisözlük'te yer alan ve birçok detayıyla birlikte, o kadar haber, gelişme var ki...

ekşisözlük sadece trollerin, küfürlerin bulunduğu bir site değil. pek çok haber sitesinden ve gazete-tv-ajanstan daha önde.

tarafsızlık diye bir şey ise yok maalesef. herkes kendi dini, ırki, mezhebi, siyasi-ideolojik vs görüşüne göre ve siyasi-ticari duruşuna göre haber veriyor.

"günümüzde tarafsızlık; gazete, televizyon ya da haber sitelerinde verilen haberlerde değil; okuyucunun vicdanındadır." -runfor

ismini yazıp bulaşmak istemediğim aq pisliklerde yer alan taraflı haberleri okurken bile tarafsız bir duruş geliştirebilirsin. ki uzak olsunlar benden. tuvalet kağıdına kurban olsunlar.

t24'ün saçma sapan haberlerinden sıyrılabilirsen iyi.

T24'e dayanamadığımdan geçen twitter'dan engelledim.
Bunlar tarafsız haber yapsa bile bir kıymeti yok, çünkü vakti zamanının öngörüsüzlerinin toplandığı bir mecra. Hasan Cemal filan yazıyor bildiğim kadarıyla.
Tarafsız haber sitesi; olsa ne iyi olur da pek mümkün olamıyor, sanırım bir kaç kanaldan bakıp kendi kafana göre bir fikir oluşturmaktan başka çare yok.

zete.com

denilene gore o yasa daha ziyade dolarin ulkemize tecavuz etmesi sonucu, bir de dolar ulkeyi birakip kacmasin diye cikarilmis. gundem degistirme cabasiymis.

bu tarz durumlarda adamlarin gundem degistirmesine izin vermemek lazim. chp nasil secim donemi asgari 1500 olacak dedi, once yapamaz dediler sonra biraz da mecburen 1300 yapalim dediler. iste muhalefetin her hafta o tarz projeler uretmesi lazim ki hukumetin atacagi adimlari belirleyebilsinler.

Geçen hafta benzeri başıma geldi: Tek aracın geçebileceği, sağda diğer araçların park halinde olduğu bir "anayolda" sinyal verdiği anda yola çıkabileceğini düşünen bir barzo yüzünden ani fren yaptım, arkamdaki minibüs götümün dibinden gittiği için bana çarptı.

Suçlu önüme atlayan barzoydu ama o biraz tartıştıktan sonra defoldu gitti. Bana arkadan çarptığı için minibüsçü hatalıydı, neyse ki araçlarda bir şey yoktu, biz de devam ettik aynı şekilde.

@yurdakul +1 (bkz: takip mesafesi)

anladigim kadariyla hepiniz sol serittesiniz.
kamyonun sol seritte olmasi kurallara aykiri degil mi?

transporter'la aranda mesafe birakmadigin icin sen suclusun, transporter da birakmadigi icin hatali.

gecmis olsun

bu kulaklik gayet guzel.

ek: mdr v6 modeli black friday'de gecen sene 50 dolara dusmustu bunun.

Müzikle ne kadar zamandır ilgileniyorsunuz? Herhangi bir enstrüman çalabiliyor musunuz yoksa tamamen müziğe ilginiz olduğu için mi ders almak istiyorsunuz? Müziği anlayabilmek gerçekten doğuştan gelen bir şey. Eğer içinizde gerçekten bir yeteneğin olduğunu düşünüyorsanız mutlaka bir iki hocayla daha görüşün.

egon zedelenmis. egonun esiri olma. kimseye bir sey kanitlamak zorunda degilsin. muzikle ilgiliysen hobi edin. kendini gelistir.

tekrar edeyim: kimseyi de ilgilendirmez. sen de kimsenin demesiyle ne iyi ne kotu olursun.

turkiye'de "sanatci" denip alkislanan kac kisi sanatin ne oldugundan haberdar?

bir iste ustalasmak istiyorsan sabirla, farkindalikla, cabayla zaman icerisinde kendini gelistirirsin: dunya capinda insanlarin oyle olmak icin "yetenek"ten ziyade diger herkesten daha cok cabaladigini unutmaman gerek. insanlar hayatini bu islere adiyorlar.

Doğuştan müzik kulağınız yoksa yoktur ve evet kadın bunu bir kaç dakika içinde test edebilir. Ama müzik kulağınızı belli bir dereceye kadar geliştirmeniz mümkün. Bunun için yapılmış bir kaç yazılım ve kulak eğitimlerini nette bulabilirsiniz. Şahsen benim de zayıf bir müzik kulağım var ama amatör olarak hiç de fena denmeyecek seviyede gitar çalabiliyorum. İyi de bir müzik dinleyicisi olduğumu düşünüyorum.
Şarkı söyleme konusuna gelirsek de, eğer yeterince çalışırsanız şarkı söyleyebilirsiniz. Belli ki eğitmen zayıf kulaklarla uğraşmak istemiyor ve çabuk sonuç almak istiyor. Başka bir hoca bulun. Seviyenizi kabullenip kendinizle barışırsanız daha iyi sonuç alırsınız.

@dissendium ben çok farklı türde müzikler dinliyorum. Çocukken aklıma melodiler gelirdi bunları yazmak kaydetmek isterdim tıpkı akla gelen bir fikrin güzel veya özlü bir sözün not alınması gibi. ama nota bilmediğimden uzun çubuk kısa çubuk yaparak aklımda tutmaya çalışırdım bazen mırıldanırdım ve mp4üme kaydederdim... o zaman nota yazmayı bilseydim ifade edebilicektim onun gibi oldu -aracı meselesi- o zaman beste nedir nota nedir nasıl yazılır bilmiyordum. müzik kulağım olduğunu düşünüyorum çünkü en küçücük ses ritminin farkını algılayabiliyorum ama ifade edemedim mülakatta. ses veremedim utandım sıkıldım vs. daha doğrusu kadına karşı rahat hissetmedim.

nedenlerini söylemişsin "müzik kulağım olduğunu ama şuan neyle karşı karşıoya olduğumu bilmediğim için bunun birde psikolojik altyapısı olduğunu söyledim". bunları söylemeseydin hak verirdim. başka yerde ders bak.

Dert etme o kadar, tekrar bir kulağına baktır, daha rahat olursun bu sefer. Eğer o hoca da kulağın yok derse şansını zorlama çünkü aslında ilk hoca haklı muhtemelen ama psikolojine veriyoruz şimdilik. Müzik kulağın olup olmadığını sen bilemezsin çünkü dışardan bilinir o.

Baska kursa git. Ayrica muzik kulagi yoksa yoktur.
Bir ornek vereyim, kesin perdeyi yakalama isini profesyonel muzisyenlerin (profesyonel muzisyenlerin diyorum bak) sadece %11'i yapabiliyor. Yani muzik kulagin yoksa yoktur.

bunu da buraya koyim: www.youtube.com

yetenek nedir? caba sarf etmek nedir? bunlari dusun.

baskasi: www.youtube.com

bir baskasi: www.youtube.com

idexo +1 ve
biraz komplo teorisi olacak ama kadin belki de kendini daha cazip hale getirmek icin seni reddetmistir. yani bu da bir pazarlama stratejisi. hoca herkesi Kabul etmiyor diye nam salip daha bir talep gorecek. baskasina git sen de.

nota öğrenmek zor değil yalnız. 3 yaşında falan öğretilmeye başlanıyor. aklına melodi gelip bunları yazmak için nota öğrenmediysen 1. yeterince azimli değilsindir 2. hakkaten müzik kulağın yoktur ve evet 1-2 dk içinde bu anlaşılır

Sen kartı çaldırdın bu bizim suçumuz değil gibi şeyler söyleyebilirler diye düşündüm ben bi.

kartı banka atm'sine mi kaptırdın yoksa herhangi kenar köşe atm'si mi? bankaysa; söylersin atm'yi açıp verirler. yanlış şifreden dolayı biz de kartı yutturmuştuk. kimliğimizi gösterdik aldık.

Banka atm'si

ara islemleri iptal ettir. kartini da yutturdugunu soyle. burada oyalanma. bankayla gorus.

süpürebilirsin, bir şey olmaz. tozları da çeker bayağı.

ac temizle. erinme. ayrica fanlarin olusan hava akimiyla serbestce donmesine izin verme, durduk yere akim olusuyormus ve bilgisayar bozulabiliyormus.

bu tarz işlerde daha genel bi resim koyman gerekir. sen vegansındır diğer adam da ölümüne et yer tepki çekersin. bu şeye benziyor doblo arkasında osmanlı tuğrası ve atıyorum janti bi arabada k.atatürk imzasının olması gibi bi görgüsüzlük değil de abes kaçar ki bu adamlarla karşılıklı iş ilişkin var.

yani sana kızarmış biftek resmi atsalar aynı yaptığın işte hoş karşılar mısın? yoksa içinden ''ınısını sktgmnının oburları'' der misin? biraz gol yemeye açık hareketler onlar ki müdürler de haksız sayılmaz.

Profesyonel değil. Adamın biri de Hak yol İslam filan diye bir şey koyar bu iş uzar gider.

Patron haklı, yaptığın saçma.

patron kesinlikle haklı

Patron haklı. Senin yaptığın profesyonel olmayan davranış oluypr. Cevap verip, bundan sonra gerekli hassasiyeti vs göstereceğini belirtmeni beklerdim ben şahsen.

kişisel duygu ve düşüncelerini, cinsiyetini, iş dışında yaşadığın problemleri işine yansıtmamak = profesyonellik.

benim yazmak için geldiğim şeyi @krem peynir yazmis.

mesaj vermek gerekmeyen yerlere kafaniza gore mesaj yerlestirirseniz "bu sirketin bakis acisi budur" seklinde algilanabilir. durduk yere bir politik tavir takinmis gibi oluyor sirket. sizin hareketlerinizin sorumlulugu da sizle beraber sizin ustlerinizdedir.

@camussar'in tavri da cocukca. duygulariyla "tanimlamis" oluyor.

pek bir negatiflik uyandırmıyor bende yerinde kullanıldığı zaman. dil bilgisine dikkat etmeye çalışan birisiyim, kendim de hiç kullanmadım şimdiye kadar ama bazen esprili olabiliyor bu kelimelerin kullanıldığı cümleler. ergen tayfanın işin mokunu çıkartmasından bahsetmiyorum tabii ki.

biraz irrite oldugumu söyleyebilirim.

ama bazen benim de söyleyesim geliyor, alışkanlıktan herhalde.

"yapmacik edebiyat" gorunce malesef insani rahatsiz ediyor.

Ergen tayfa olsa anlarım. Koca koca insanların ağzında dilinle, katil olmamak çok zor

kemence + 1

Hangi ara çok kullanıldığını fark edemedim ama yerinde kullanıldığında ve suyu çıkmadığında seviyorum.

Bir ara farklı bir hissi vardı ama bokunu çıkardılar. Dilim varmıyor söylemeye, sevmiyorum.

kemence, aychovsky +1 Haddinden fazla kullanildigina da denk gelmedim zaten. Rahatsiz olmuyorum. Gayet kullanisli bir ifade.

aşırı derecede sinir oluyorum. kullananın ağzına, yüzüne hunharca vurasım geliyor.

ben bunlara hiç denk gelmedim, şimdi cümle içinde hayal edemedim de.
bağlama bağlı olarak esprili olabilir belki.. ama genelde çok hoşlanmıyorum böyle uyduruk kaydırık ifadelerden.

çok itici

Hoşlanmıyorum.

E bu kelimeler vardi zaten? Gecmisten bir hikaye anlattigimizi dusunelim. "Onu aldatmisti. Olsundu. Zaten herkes herkesi aldatmiyor muydu?"

Hele bir de dediginiz gibi itinayla kullaniyorlarsa hic sorun yok.

Böyle bir birleşik zaman yok Türkçe'de. Dolayısıyla doğru değil. tr.m.wikipedia.orgşik_zamanlı_fiil
Nihal Yeğinobalı'nın uydurması olduğunu düşünüyorum.

ergence geliyor.