yoo olmuyo. sibel kekilli kadar baskı var mı üstümüzde?

onlar sevişiyor biz aciz gibi izliyoruz çünkü

bunu biraz şu yöne almak istiyorum.

neden en çok porno film çekilen, çevrilen ülkeler modern addedilirken pornonun en çok izlendiği ülkeler 'sapık' ilan ediliyor?

Pornonun cekildigi ulkeler yerine pornonun cekilemeyecegi ulkeler porno izliyor. Kiz arkadaslari da olamiyor bu ulkede insarin cunku kadinlari insan yerine koymuyorlar, seks yapan kadin orospu demek onlar icin, kadinlar da bu erkeklere guvenmiyor. Sonra bu ulkeler porno izliyor. Ornek ulke vermeme gerek var mi?

Porno çekilebilen ülkelerde (pornodan kastım pornografik içerikli "film" yani bizdeki filmler porno değil) insanlar özgürce cinsel partner bulabiliyor haldeyken izlenen ülkelerde ölen karınıza 5 saat içinde son postayı koyabilirsiniz tarzı fetvalar veriliyor. Sebebi bu. Bir kısım nispeten daha özgür şekilde sevişebilirken, diğer kısım bir tanesi elden gidince "hass öldü lan, neyse daha kayarım ben buna, zati bidaha nerde bulcam aq" kafasında olduğu için bu şekilde. Kelimeler bana ait değil...

ya hu porno sektöründen büyük kadını sömüren, metalaştıran başka bir şey mi var? bu hal, vaziyet varken kadını insan yerine koymuyorlar birileri demek ne doğru.

sen olmuyor zannediyorsun. kaç pornocunun hayatını biliyorsun ki? ne yaşadıklarını ne bilelim. ayrıa sibel kekilli +1 kadın ne hisetmiş olmalı ki; bir ülkeyi engelledi. iyi duygular içindeyken yapmamıştır herhal bunu. ayrıca aydemir akbaş'ı kimse sevmez pornocu diye. şahin k'yla herkes dalga geçer. ülkeye göre de değişir bence. bizim ülke dememe gerek yok sanırım.

porno çekildiği için modern değiller yada modern oldukları için porno film çekelim denmiyor.

deep throat adlı film yayınlandığında amerika ayağa kaltı, oyuncular mahkemeye verildi, ölümle tehdit edildiler, sokak ortasında hastanelik oluncaya kadar dövüldüler. bu olaylar ise pek çok kanun ve düzenleme getirilmesine yol açtı. (ama en çok izlenen film de oldu haftalarca gösterimde kaldı?)

oyuncuların mahkemeye verilmesi aslında şu demekti; bir kişi herhangi bir filmde (pornografik yada değil) oynadığı rol yüzünden mahkemeye verilebilir ve hüküm giyebilir. Bu durumda birisi hitleri oynadı diye mahkemeye verilip hüküm giyebilir yada bir başkası stalin rolünü oynadı diye komünism propagandası yapılıyor diye hüküm giyebilirdi, işte modernlik tam bu noktada tüm sinema oyuncularının bir araya gelip bu durumu protesto etmesi, hakim, savcı, yönetici kişilerin ise bu protestoları "lan bi durun bakalım bunlar ne diyo" diyip dikkate alması ve gerekli düzenlemeleri çıkartmasıdır.

Birde yorumlarda sanki porno izleyicisi sadece ortadoğu'da yada 3ncü dünya ülkelerinde varmış gibi bir hava yaratılmış. Yok öyle bir dünya. 3ncü dünya ülkesi olarak pornoyu beleşe izliyoruz, e bu kadar oyuncu yapımcı milyar dolarları nereden kazanıyor? devlet mi veriyor? USA en büyük üreticilerden biri ve en çok para harcayan yine USA.

Genel olarak dünyada porno izlemek doğru bir davranış değil, bu nedenle tüm üreticiler içeriklerini başka başka isimlerle ücretlendirip banka extrelerinde anlaşılmaması için takla atıp duruyorlar.


Şu anda bir sürü insan sevişiyor ve bu kötü bir şey değil (din'i bakışı saymazsak) izleyicinin kötü olması ise abazanlığından falan değil, masturbasyon yapıyor olması ve izlemenin röntgenciliğe girmesi yüzünden böyle.

Tabii ki bu konuda ahkam kesenlerin hepsi de porno izliyor o ayrı. Bu güne kadar hiç porno izlemedim diyen kişinin evinden bile filmler fotoğraflar çıkabiliyor, izlemese bile çekiyor, manitalarına foto atıyor video gönderiyor (sexting vs.) ama ahkam kesmeye devam ediyor. Tamamen insanların iki yüzlülüğü işte.

Pornocuların özel ve cinsel hayatları çok güllük gülistanlık değil.

Dışı sizi içi onları yakar.

Ayrıca porno izlemek neden kötü olsun? Sorun porno izlemekten ileri gelmiyordur. Porno izleyen kişinin başka sorunlarından ileri geliyordur.

Her yemek yiyen obez olmadığı gibi her porno izleyen de abaza değildir.

Ufku bakireler sizi. Biraz ufkunuzu genişletmenizde fayda var.

bekâr yazıyor. 2015'te aldım kimliği. bekar yazanlar ağır cahil çünkü bekar bir müzik terimi. fransızca bécarre'dan geliyor.

bekâr yazıyor, 2015'te aldım.

2006'da almışım, bekar yazıyor. Ankara.

hala ve hâlâ gibi birbirine karışacak kelimeler olmadıktan sonra artık şapka kullanılmıyor diye biliyorum.

Bekarken şapka şart aman diyim ;)

Merak edip baktım. A ile yazılmış.

1.şapkasız
2.beşiktaş
3.2003

www.ofunnabzi.com

Tabi ki var. Ama dışarıdan göründüğü gibi de değil. O pozisyonların dışında partnerinizle belli bir zihin durumunda da buluşmanız gerekiyor. Konsantrasyon çok önemli.

Bedenen de yoga yapmaktan, jimnastikten çok da farklı değil.

Çoluk çocukla olmuyor o işler. Yaya yaya geniş zamanlarda denenebilir ama.

bulduk da kamasutrası kaldı :d

öncelikle gerçek kamasutra bu değil
www.pudra.com

gerçek kamasutra bu:
eksisozluk.com
ama cinsel hayatımıza renk katsın diye bakıyorsan bir sakıncası yok.

bunun yanında bir DVD vardı.
50 kamasutra pozisyonunu videolu bir şekilde anlatıyordu.
biz o zamanki kız arkadaşımla buna çalışıp beğendiklerimizi işaretleyip uygulamıştık.

d&r' da varmış linki. 13.49 TL fiyatı.
www.dr.com.tr

bizim birlikte beğendiklerimiz şunlardı:
1,3,6,12,13,17,18,19,20,30,32,40,42,44,46,47,48
aldığım notlar da bunlar bak. sene 2013' müş

1- Misyoner- bel altı yastıkla desteklenebilir.
2- destek konumu - adam oturur. kadın kucağında. erkek dik durur. kadın salınır. geriye doğru. (son yaptığımız senin belini ağrıtan.)
3- tanrıça konumu - erkek koltukta ayaklarını uzatır. yan oturur. kadın adamın kucağına oturur. ayakları ile koltuğun başından destek alır. ellerini arkaya adamın dizine koyarak salınır. ***
4- değirmen konumu - adam tam yatar. kadın üzerine oturur. ellerini arkaya yatağın üzerinde adamın dizine yakın koyar. ayakları adamın omuzlarının yanındadır. sonra yan döner. sonra ters döner. 360 derece devam eder.
5- tavuk konumu - Kadın ve erkek ayakta. Yatağın yanındalar. Kadının sırtı adama dönük. Kadın öne doğru eğilir. Adam arkadan girer.
6- köpek konumu - kadın elleri ve dizleri üzerinde destek alacak şekilde yatakta durur. Erkek arkasındadır. doggie. Kadın elleri altına yastık koyabilir. Adam arkadan girer.
7- geniş aralık konumu - adam yatak tam tam sırt üstü uzanır. Kadın onun üzerine dizleri kıvrık yerleşir. Bir bacağını eşi üzerine kaydırır. Destek almak için kendi sol kolunu geriyeatar.sağ eli ile eşinin sağ elini tutar. Sol ayağı eşinin sağ ayağının altında , sağ ayağı eşinin göğsünün sol tarafındadır.
8- ying-yang konumu . Erkek çömelir. Kadın üzerine oturur. 2 numaradaki gibi. Kadın ayağından destek alır. Adam yatak başı gibi bir yere ara ara oturarak destek alabilir. Almadığı durumlarda zordur.
9- kaplan konumu - Kadın alta yatar. Bacaklarını tamamen açarak dizlerden kırar. Adam kadını üzerine uzanır kollardan destek alır. Bacak omuza
10- üstüste binme konumu - erkek sırtüstü uzanır. Eşi dizleri büker üste oturur. Woman on top. Kadın büyük bir hareker özgürlüğüne sahiptir. Eşini okşar.
11- inek konumu - Kadın dizleri ve elleri üzerinde durur. Ellerinden destek alır. Erkek arkasındadır. dizleri ve elleri üzerindedir. Doggie nin 45 derecelik olanı ve kadın koltuk başından eliyle destek alıyor.
12- kaplumbağa konumu - Misyonerin tersi. Erkek altta. Bacakları açmış. Kadın üstte. Bacakları kapalı. Erkeğin bacaklarının arasında. ***
13- amazon konumu - erkek sandalyede oturuyor. Kadın adamın kucağında yan oturuyor. Başını geriye atıyor. ***
14- çekirge konumu - kadın ve erkek ayakta. Kadın erkeğin ensesine yapışır. Sağ eli ile yatak başından destek alır. Kadın ayaklarını erkeğin etrafına dolar.
15- nilüfer konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Misyoner gibi. Bacaklarını büker. Kıvırır. Nilüfer çiçeği gibi. Erkek dizlerini üzerinde kadını içine girer. Kadın için zor bi pozisyondur.
16- kamış konumu - Erkek dizinin üzerinde durur. Sırtüstü yatan kadını belinden kaldırır. Kadın ayakları ve başından destek alır. Erkek eli ile kadının kalçasını destekler. Kadın için sağlam sırt ve bel kası ister. Zordur.
17- kurbağa konumu - Erkek sırtüstü tam düz uzanır. Bacakları yarı açık. Kadın üzerine uzanır. Ayaklarının iç kısmı adamın ayaklarının üzerinde durur. Zor bir pozisyondur.
18- kaşık konumu - Kadın yan uzanır. Bacaklarını dizlerinden kıvırır. Erkek arkasına geçer. Kaşık.
19- örs konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Kalçası yatağın ucuna gelir. Erkek yatağın yanında ayakta durur. Kadın bacaklarını erkeğin omzuna koyar. ***
20- fil konumu - kadın yüzüstü uzanır. Erkek arkadan girmek için dizleri üzerinde eğilir. Doggie gibi. Kadın kalçalarını yavaşça açar. Kadın bacaklarını açık bırakır. Kalçalarını sıkı tutar. Erkek ollarından destek alır. ***
21- kibar fahişe konumu - erkek ayaktadır. Elleriyle kadının kalçalarını tutar. Kadın yatak başına veya sandalyeye oturur. Ellerini arkaya atar. Destek alır. Erkek dik girer. Masa üstünde de uygulanabilir.
22- ahtapot konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Misyoner gibi. Bacaklarını erkeğin beline dolar. Ayakları erkeği kalçalarındadır. Erkek dizinin üzerindedir.
23- Kadın sırtüstü uzanır. Erkek dizleri üzerinde doğrulmuştur. Kadın ayaklarını erkeğin göğsüne yaslar. Bacak omuza gibi ama bacaklar göğüste. Kadın altına yastık konulabilir.
24- akrep konumu - Erkek sırtüstü uzanır. Kadın onun üzerine dizlerini kırıp sırtüstü uzanır.
25- antilop konumu - Yatağın yanında yerde her iki kişi dizüstünde durur. Erkek kadının arkasındadır. kadın baklarını eşinin bacakları arasında açık tutar. Kalçalarını sıkar.
26- tekerlek konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Erkek üzerinde. Erkeğin sol bacağı kadının sol bacağı üzerindedir. Sağ bacağı aradadır. Erkek devam ederek değirmen gibi döner.
27- meyveli ağaç konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Erkek dizleri üzerinde içine girer. Bacak omuza gibi. Kadının bacaklarından birisi erkeğin göğsünde sağ bacağı ise erkeğin yanında havaya kalkıktır. Kadını zorlayabileceğinden yavaşca yapılmalıdır.
28- denge konumu - Erkek yatağın kenarı veya sandalyeye oturur. Bacakları kapalıdır. Kadın sırtı erkeğe dönük olacak şekilde erkeğin üzerine oturur. Kadın erkeğin dizkapağından destek alabilir.
29- kusursuz uzanma konumu - Erkek sırtüstü uzanır. Kadın boylu boyunca onun üzerinde. Misyoner gibi ama kadın üstte. ***
30- saksağan konumu - Erkek bir sandalyede oturur. Kadın yüzü dönük şekilde erkeğin üzerine oturur. Ayaklarını yanlardan bırakır. Destek alır. Büroda da denenebilir. ***
31- maymun konumu - erkek sırtüstü uzanır. Dizlerini kırar. Kadın sırtını erkeğe döner. Yanlara doğru bacaklarını açarak dizlerini kırıp bacaklarından destek alarak çömelir. Erkeğin ayakları kadının koltuk altlarındadır. Haz alması zordur.
32- kök konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Erkek dizinin üzerindedir. Kadının bacakları adamın omzundadır. Adam kadının kalçalarını eliyle kavrar ve kadını kaldırır. Erkek dik durur. Kadının başının altında yastık vardır. Tembel kadınlar için belinin altına birkaç yastık da yerleştirilebilir.
33- kedi konumu - Erkek misyoner pozisyonunda kadının içine girer. Pozisyonu bozmadan yan dönerler.
34- kurt konumu - kadın ve erkek ayakta durur. Kadın öne eğilir. Erkek arkasında içine girer. Kadın eğilir, eli ile alçak bir yerden , karşısından destek alır. Yatak başı gibi. Kadının bacakları olabildiğince kapalıdır. Çok zevklidir.
35- salıncak konumu - Erkek sırtüstü uzanır. Kadın üstte sırtı erkeğe bakacak şekilde erkeğin üzerine çömelir. Bu konumda kadın öne ve arkaya giderek destek alabilir. Orgazma en çabuk ulaştıran birleşmedir. ***
36- aşıklar konumu - kadın ve erkek yüzyüze dönük olarak ayakta durur. Erkek kadının içine girer. Kadının sol ayağı destek için yere basar. Sağ ayağı erkeğin belindedir. Erkek eliyle bacağı tutar ve kendine çeker.
37- Andromak konumu - Erkek sırtüstü uzanır. Eşi onun üzerine çömelmiş veya diz çökmüş şekilde yerleşir. Sonra kendini geriye verir. Elleri ile erkeğin ayaklarından destek alır. Bir süre sonra öne gider. Woman on top.
38- misyonerin dansı konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Bacaklar açık. Dizlerden kırık. Erkek misyoner gibi yerleşir. Ayaklarından destek alarak hareket eder. Dizleri üzerinde durur. Ellerinden destek alır. İleri geri hareket eder. Erkek kalçalarını dairesel hareket ettirir. Yorucu olabilir. Uzun tutulmamalıdır. Kramp girebilir.
39- İstiridye konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Bacaklarını kıvırarark karnına doğru çeker. Erkek onun önünde çöker ve kadını dizlerinden tutar. Gidip gelmeyi kolaylaştırmak için eşini kalçalarından tutar. Kadın için acı verici olabilir.
40- arı konumu - Adam koltuğa oturur. Kadın adamın üzerine oturur. Sırtı adama dönüktür. Dizlerini kırar. Adamın ayakları aşağı sarkarken kadının ayakları koltuğun üzerindedir. Kadın elleri ile koltuktan destek alır. Destek olmazsa erkek için yorucu olabilir.
41- saban konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Kalçalarını yatağın ucuna dek getirir. Köşe çapraza. Bacaklarını karnına çeker. Adam yatağın ucunda ayaktadır. Dizleri hafif kırıktır. Ellerinden destek alır.
42- kartal konumu - Kadın ve erkek yüzleri birbirine bakacak şekilde yan yatarlar. Misyonerin yan hali gibi. Kadın erkeğin kalçalarını bacakları arasına alır. Ayaklarını erkeğin kalçalarına koyar. Kavrar.
43- yengeç konumu - Erkek sırtüstü yatağa uzanır. Kadın sırtı dönük şekilde üstte dizlerinden kırarark çömelir. Kadın kollarından destek alarak geriye salınır.
44- yıldız konumu - Kadın sırtüstü uzanır ve bacaklarını geniş bir biçimde açar. Erkek , bacaklarından birini (sağ) kadının bacakları arasına yerleştirir, sol eli yatakta destek alır. Sağ eliyle kadını okşarken yanal girer. Kalçasını klitorise sürter.
45- zemin konumu - Erkek diz cöker. Kadın erkeğin dizine oturur. Sol elini yatağa koyup destek alır. Sağ elini erkeğin boynuna dolar. Ayakları erkeğin kalçalarının yanındadır.
46- makas konumu Erkek sırtüstü uzun uzanır. Kadın önce dik durur. Sonra kendini geriye bırakarak erkeğin bacakları arasına yerleşir. Erkek orgazmını geciktirir ***
47- ay konumu - kadın sırtüstü uzanır. Bacakları hafifce açık ve kıvrılmış. Erkek kadının karşısına oturur ve bacaklarını kadının bacakları altından kaydırır. Bacakları yana açıktır. Ardından kadını omuzlarından tutarak kendine çeker ve içine girer.
48- kelebek konumu - Erkek oturur. Gövdesi dik. Bacaklari açık. Elleri arkadan yataktan destek alır. Kadın erkeğin kalçaları üzerine yüzü dönük şekilde oturur. Bacakları öndedir. Ardından kollarından destek almak için kendini geriye atar.
49- boğa yılanı konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Hafif yan dönmüştür. Bacaklarından birini erkeğin kalçası üzerine atar. (sağ) . sol bacağını kendine çeker. Kadın kalçalarını sıkı tutmalıdır. Erkek yan şekilde kadının içine girer. Erkek kadının sol bacağını eliyle tutarak yardımcı olabilir.
50- bambu konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Bacakları hafif açıktır. Erkek içine girer. Kadın sağ bacağını erkeğin omzuna atar. Sol bacak yerdedir. Bir süre sonra ayak değiştirilir.

bunların arasında fil pozisyonunun ayrı bir anlam ve önemi vardır. g noktası açısından:
eksisozluk.com

Cs sini bilmem de üstteki yazar harbi expert çıkmış . Tebrikler valla

Farkli basimlardir.
Discogs.com Burayi da arastir.

Eğer ne aradığınızı bilmiyorsanız kişinin kendi bulsun siz hediye edin. En kolay öyle memnun edersiniz. Yoksa muhtemelen kendi de herhangi bir yerden alırdı. Aradığı şeyi iyice öğrenmeniz gerek.

önce şunu oku: support.discogs.com

sonra aradığın albümün baskılarını araştır. ilk baskı en kıymetlisidir genellikle. bir de eski albümlerde avrupa baskılar amerika baskılarına göre biraz daha kaliteli oluyor. özellikle ingiltere ve almanya baskıları... import dediği de işte o ülkelerden import demek oluyor. japonlar da iyi de onlarda da yazılar mazılar sıkıntı.

Nadirkitap.com'a bakabilirsin.Bir sürü pikap var.

Bu 3 kuşak zengin tipler kaybedecekleri savaşa girmez. Adaysa seçimden önce kazanmıştır.

@boray eris'in çıkarımı mantıklı. Lobicilik diye bir şey var.

Aziz Yıldırım'ın kendisine bağlı insanları kongre üyesi yaptığı iddiaları çok ütopik olmamakla birlikte, bence asıl belirleyici olacak olan, Fenerbahçe'nin büyük finansörleri olan Doğuş,ülker gibi isimler kimin yanında olacak.

Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe kredilerinde şahsi kefaleti var mı?

bütün başkanların resmi ya da gayri resmi kulüplere para aktardığı biliniyor, Aziz Yıldırım'ın ne kadar parası var, kapalı kapılar arkasında, seçilmezsem bu paraları isterim der mi?

Bu ne ya tiksindim. Gerçekse sağlam bir boşanma sebebi.Kadınnın anlamasını bırak,adam ne kadar anlayıssızmıs. Yarın bi gün kadın hasta olsa nolcak?

cool story +1
eğer zorla evlendirilmediyse öyle bir öküzle evlenen kıza müstahak.

Yok artık. Okurken mideme kramplar girdi.
Zavallı kızcağız çok kıymetli(!) kocasıyla sevişmemiş diye karşılaştığı tepkilere bak. Belki de bu onun için gerçekten hayırlı bir olay. Yol yakınken o embesil, kendi zevkinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen eşinden de ayrılır belki. Hatta kesinlikle uzaklaşmalı o yaratıktan.

Hemen gitsin boşanma davası açsın sebebine de kocam kocalık görevini yerine getirmiyor kuş ötmüyor desin o rezillik o adama yeter ahjdjdjsk.
Cidden şakayı bi kenara bırakırsak, hikaye de doğruysa, bi an önce yol yakınken boşansın. Ne o herifle ne de sülalesiyle ömür geçmez.

zorla karıısna tecavüz edecek, kadın hep mutsuz olacak, şiddet başlayacsk kadın boşanmak isteyecek, şanslıysa öldürülmeyecek

üzgünüm ama durum bu. ailesi vicdanlı insanlar ise o damadın ağzına sıçsınlar

Başkalarının görüşlerini neden merak ediyorsun? Bu senin hayatın bile değil.

Diğer insanların özel hayatını burada paylaşmak da nereden çıkıyor?

Gidilecekse doktora gidilir, ilk gece korkusu diye de bir korku var, bunlar normal durumlar. Olay haline gelse dahi bunu aile içinde tutup ya tatlıya bağlarsınız ya da ne yapıyorsanız yaparsınız. Bize ne?

Emin olun gelin o adama aşıktır. Kimse canını sıkmasın.

Oha korkunç bir hikaye lan. Gelin de o odada hala durabiliyorsa valla helal olsun.

Serin hikaye olmus

Cool story +1.
Hiç düşünmeden boşansınlar. Kızın ailesi bu hareketlere tepki vermiyorsa onlara da yazıklar olsun. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş demektir.

gerçek olabilecek kadar acı.

yazıklar olsun.

gelini odadan çıkarmıyorlarsa pide söyleyelim bari

"- yoksa bi bok mi yedin adet gününe denk getirmeye çalışıyosun" bence de olay bundan ibaret.

Kız büyük ihtimalle vajinismus. Yazik olmus hakikaten öyle bir kocaya denk gelmesi.

Damadin sikisemedigi icin "Anneaaa" diye aglayip esini ailesine sikayet etmesi ayri bir olay :O
Kizin ailesine konuyu acin, ya doktora falan gidilsin ya da bosansinlar. O tiynetteki adamla bir ömür gecmez zaten.

Cinsel ilişki deneyimlemeden evlenmek; bitsin şu saçmalık. Türkler'in bu kadar mutsuz oluşu, hayli tabii bu şartlar altında.

Bu arada "adam" tabirini neredeyse hiç kullanmam ama içimden geldi: damat da adam değilmiş. Valideyi ablayı arayıp "yapamadım :(((" diye veryansın etmek nedir. Tez kellesi vurula.

yapılması gereken bir avukatla görüşüp evliliği sonlandırmak. tabii bunu yapmak hiç kolay değil. hele de böyle ailelere karşı. bunun için kadın derneklerinden destek alınabilir.

anlatılan doğru mu bilmiyorum. ama içinde yaşadığı toplumdan, hatta dünyadan bu kadar habersiz olup, türkiye'de hiçbir erkek annesini o iş olmadı diye arayamaz demek çok garip. tamam bilmiyor olabilir insan ama bu kadar net konuşmak vallahi çok garip. böyle olaylar kategorize edilmez. yani biri ötekinden daha korkunçtur kötüdür demek pek doğru değil. fakat bu ve benzeri durumları çok kez gördü bu gözler. nelerden şikayet ediliyor o annelere duysanız, aklınız şaşar!

öte yandan böyle bir konuda trollük yapmak da ayrı bir saçmalık olurdu!

hem aşık olup hem sevişmek isteyemiyor mu, seçenek dışı mı?

Hem aşık olup hem sevişmek istemek çok normal de, "sen istesen ben kabul etmem zaten" çok kaypakca ve komik. Anın heyecanına veriyoruz...

Ağırdan al bence.

Bir önceki duyurunuzu okumadım.

Bu olayda bir şekilde spontane ya da önceden hazırlanmış bir bahaneyle şansını denemiş, başarısız olmuş. Sonra da çevir kazı yanmasın.

Sizin niyetiniz neyse konuyu açıp söyleyebilirsiniz. Bu ilişkide bir gelecek görüyor musunuz? Siz bu kişiyle ne kadar ciddisiniz? Evlilik olmadığı halde cinsel ilişkiye açık mısınız?

Kısa vadede bu ilişkinizden maddi manevi beklentilerinizi gerektiği kadarıyla açıkça konuşun ve olumlu ya da olumsuz ortak bir yere de bağlayın bence. Bir ilişkideki her davranışı analiz etmeye gerek olmamalı. Şu safhada karşılıklı güven yok demek ki. Önce güven tesis edilmeli.

Şu anlattığınız olayda da karşıdaki kimsenin ancak kısa vadede sevişmek istediği ortaya çıkıyor. Aklında başka ne vardı tam manasıyla anlayamıyoruz.

Olumlu tarafından bakmak isterseniz de en azından sizle sevişecek kadar sizden hoşlanıyor : )

ek: Karşı tarafın davranışı bir anlamda sinyal vermeden direksiyonu çevirmek gibi olmuş. İlişkiyi yönetmeyi bilmiyor olabilir. Tecrübesiz olabilir. Size doğru sinyali verseydi beklentinize göre sizden de bir sinyal alsaydı bu tarz bir durum oluşmayacaktı.

Bunları onun gıyabında analiz etmenizde ilişkinize pek bir fayda yok aslında. Yukarıda da söylediğim gibi beklentilerinizi ortak bir noktada buluşturmanız lazım.

Darlaniyordur. Antidepresan kullanma sebebi nedir sorması ayıp olmasın?

benimki de erken uyuyo hep. üzgünüm ben de.

@okiler yaygın anksiyete bozukluğu

Genel olarak erken uyusaydi sorun yoktu ama normalde geç saatlere kadar uyumayip senin yaninda, hem de ayda 3-4 kez gorusurken erken uyumasi cok normal degil bence. Ilaçtan dolayi olsa normalde de erken uyur. Huzurlu hissediyorum falan diye kıvırmış ama temkinli ol bana kalırsa.

Senin yanında rahatlamış hissediyorsa vücudu salıyor olabilir kendisini, uykusu gelir doğal bu. Diğer zamanlar kafasına taktığı bir şey varsa erken uyumasını engeller.

Edit: Nasıl bir cevap verdiysem diğer cevapların gidişatı da kökten değişti, bir ilişki daha kurtardık arkadaşlar :)

ben de normalde sabahlayan biriyim, ama erkek arkadaşımın yanında tavuk gibi uyuyakalıyorum çünkü çok rahat ve huzurlu hissediyorum. ayrıca bir sene geçmiş, sıkılsa çoktan ayrılırdı bence.

Birlikte değilken onu ayakta tutan işi, gücü, dersi, sorumluluğu oluyor olabilir mi?

Sizinle birlikte olduğu zamanlar izin veya tatil günleri olabilir mi?

Ayda 3-4 kere görüşebildiğiniz biriyle nasıl sevgili kalabiliyorsunuz? Bu durum geçici mi? Her haftasonu mu birliktesiniz?

Eğer sadece haftasonları görüşebiliyorsanız ve ikinizin tatiline denk geliyorsa muhtemelen normal zamanda da erken uyumak istiyordur ve işten güçten uyuyamıyordur.

Benim anlayışıma göre mesele aktif ilgi göstermek değil. Bir şekilde imkan dahilinde yanında olmak önemli.

Diğer zamanlarda sohbet ediyorsanız belki seninle konuşmak için uyumuyordur.
Sen yanındayken de dediği gibi rahat olduğu için uykusu geliyordur.

Bırak uyusun, tek sorununuz bu olsun allasen...

bu bende de vardı ve gerçekten tam olarak senin erkek arkadaşının söylediği gibi, yanında huzurlu hissettiğim için daha rahat ve kolay uyuyabiliyordum. normalde yalnızken mal mal nette dolaşıyorum, bir sürü şey düşünüyorum vs... onunlayken günü onunla geçiriyordum, canım başka bir şeyle ilgilenmek de istemiyordu zaten. akşam olunca da yatıp uyuyodum öküz gibi.

durum canını sıkıyosa paylaş yine de, böyle böyle bi şey var kankito sıkıntı mı var amk hayırdır de ama zannetmiyorum sıkılma gibi bu durum olduğunu. onun için diğer davranışlarına bakmak lazım sıkıntı emaresi arıyorsan.

bi de şu var: anksiyete bozukluğu varsa ve çok sık görüşemiyorsanız (ki görüşemiyomuşsunuz) senin yanındayken az da olsa geriliyor olabilir. bu garip bi his, tam olarak ifade etmem mümkün değil. sürekli görüşemeyince, hele de gergin insanlarda, bu konularda çekingenlik-gerginlik olabiliyor. bu da uyumak istemesine neden olabilir.

uzun lafın kısası, bu durum dışında bi problem yoksa, bence durumunun seninle alakası yok. bırak uyusun. ayrıca bir duyurucu olarak bunu söylemem kulağa saçme gelecek belki ama bunu sadece sana değil sevgilisi olan tüm insanlara söylüyorum: fikir almak istiyorsanız yine alın ama buradakilerin aklına uyup da iş yapmayın. trollziya'nın da dediği gibi ben hayatımda ilişki konusunda bu kadar garip bi kitle görmedim. her insanın mizacı farklı, yaşam tarzı farklı, düşünce yapısı farklı. bu kadar kolay mı yargılamak amk ya. erken uyuyosa sıkılmıştır. üç saat mesaj atmamışsa sevmiyodur. manyak mısınız lan. 16 yaşında mısınız ya da? ne yapıyosunuz, hiç inanmadığınız, güvenmediğiniz insanlarla mı sevgili oluyosunuz. ne bu güvensizlik? o yüzden kapak reyiz sen sıkıntı ediyosan açıkça söyle bunu, konuşun. ha bana sorarsan endişe etmeni gerektirecek hiçbi şey yok.

Sen yokken ne yapiyor? Sen yokken uykusunu kaciracak seyler yapiyordur ,mesela oyun oynamak, sosyal medyada takilmak gibi, ama sen varken baska seyle ilgilenmemek adina bunlari yapmiyordur ve ekstra bir aktiviteniz de yoksa uykusu geliyordur.

şimdi ayıptır söylemesi sevişiyorsanız ondan ötürü bir yorgunluk olabilir.

ilişkide tutku kalmamış sanki?

yanındayken fiziksel olarak yoruluyor mu? Seksten bahsetmiyorum; eğer normalde evcimen bir tipse ve seninleyken dışarıda falan takılıyorsa yorulması normal. Bana da oluyor çünkü ve benim de kız arkadaşım feci yakınıyordu bu durumdan.

hep görüşüyor olsanız der meister'a katılırdım da ayda 3-4 görüşsem sevgilimle uyumayı bırak uyutmam ben? heyecanı bitmiş demek ki.

huzurlu oldugu icin uyuyordur senin yaninda
kadin kisisiyim ama eski sevgilimin yaninda ben de oyleydim

ortalığı karıştırmış olmayayım ama, ben evliyken boşanana kadar sürekli uyuyakalıyordum her durumda. Çok yoğun çalışıyordum ve uykum da vardı, ama başımı zor tutuyordum eşimle olduğum zamanlarda. Ayrıca, ne zaman onunla arabaya binip bir yere gitsek araba tutuyordu.

boşandıktan sonra o şekilde narkolepsi varmışçasına uyuyakaldığım olmadı. Araba da tutmuyor.

Umarım, fazla rahatlıktandır sizin sevgilinizinki.

ortalığı karıştırmaya geldim^^

en son kimle birlikteyken erken uyuduğumu düşündüğümde aklıma gelen isimler genelde çok ağır trollediğim veya artık sevmekten usandığım isimler genelde. normalde gece 1 den önce uyumam ama bazen işler öyle bir hale geliyor ki 10 da vamos...

doğru gitmeyen bir şeyler var, bir şeyden bıkmış... bunu söyleyemiyor olması muhtemel. ayrılmak istemiyordur, bıktığı birkaç şey olduğu gibi fazlaca hoşlandığı birkaç şey de var demekki.

dediği bahane gibi gelebilir kulağa ama kendimden biliyorum değil ve bana da aynısı oluyor. bende de var yaygın anksiyete bozukluğu ve kız arkadaşımın yanında rahat olduğum için dışarda bile olsak erkenden gevşiyorum uykum gelmeye başlıyor. öteki türlü 3-4 saat yatakta dönüp durduğum da hep olmasa da sık olur ve geç yatarım.

Dedigi dogru olabilir

Piyasada ölçü aleti diye geçer. Alternatif akim, omaj falan olcebiliyorsun. Sen dogru akim olceceksin o cihazla

okiler multimetre demek istemiş sanırım

evde kalma olarak nitelemiyorum açıkcası.

ama bence kadında 35 den sonra evlilik daha da zorlaşabiliyor.

bakış açınıza göre herhangi bir yaşta gerçekleşebilir.
bence öyle bir şey yoktur.

evlenmemeyi seçen insanlar zaten evlenmez. ama sizin "evde kalır" dediğiniz sanırım evlenmek isteyip evlenememek midir nedir ne değildir bilmiyorum. ortadoğuya ait bir kavram gibi duruyor.

erkek 22 kadın 19

ben 35 yaşında bekar olsam aha sıçtık derim. hemen çıkar iki tane köpek sahiplenir, köpekli adam olurum.

Erkek için 40'ından, kadın için 35'inden sonra karar verme zorlaşıyor. O kadar çok bekar varken evde kalma artık bir durum değil tercih meselesi haline geldi, yani evde kalma olayı bence artık yok, insanlar istemedikleri için evlenmiyorlar. Ha işi gücü olmayan, evde oturan ve gerçekten evlenmeyi istediği halde evlenemeyen ve kendini bu konuda başarısız hisseden kişi için evde kalmış denilebilir mi o bile yanlış olur bence, pek sevmiyorum bu nitelemeyi.

2017 yılında evde kalma mı kaldı yahu

Böyle bir şey yoktur.

Evde kalmak ne ya=) insanlar erken evlenmemeyi yahut hiç evlenmemeyi seçebilir, veya hayatı beraber geçirebileceği biri olmadığı için sırf evlenmek için evlenmeyi istemeyebilir ve hatta nasip olmamış olabilir. Bu ve benzer sebeplerle bekâr insanlara sanki bir kusurmuş gibi evde kalmış lafını yapıştırmak ciddi komedi ve seviye belirtici.

kadın için 30, erkek için 40.
atıp tutuyoruz insanlar evlenmemeyi seçebilir ne var bunda diye ama insanlar evleniyor arkadaşlar.
hatta bu kariyerli, yakışıklı, entelektüel abiler 30-35 yaşlarında gidip 23-24 yaş bandındaki kadınlarla evleniyorlar. kadınlar da 30'a doğru bir bakıyor evlenilecek adam kalmamış. buna tıp dilinde evde kalmak diyoruz.

'evde kalma'nın çeşitli dinamikleri var. Eskiden baba evinde kalınırmış, kız evlat çalışmaz evlenir, baba evinden öyle gidermiş. Dolayısıyla 'evde kalma' evlenmek isteyip evlenememe boyutu dışında aynı zamanda baba eline bakmaya devam etmekle ilgili bir durum.

Bugün eski toplum yapısında değiliz. Kadınlar okumak için dahi evden ayrılıyorlar, bir kısmı bekar olduğu halde ayrı bir evde yaşamaya başlıyorlar. Dolayısıyla bu kavram da artık eskisi gibi değil. Sizin sorduğunuz boyutu sanırım daha ziyade 'evlenmeye ikna edecek birini bulamama' kısmı. Bugün bu durumun da altında birden fazla dinamik var.

Mesela çalışan kadınların kendinden statü olarak düşük kimselere bakmaması bir etken.
Kendinden az kazanan kimseleri tercih etmemesi bir etken.

Yani anlayacağınız 'evde kalma' denen şey bir olay değil durumdur.
Çoğu 'evlenmemeyi seçen kadın' bu duruma kariyer yaparken düşerler.

Öte yandan bunun istatistiklerine bakmadığım halde toplumda gördüğüm yaşlar şöyle:

Evde kalma denilen durum kadınlar için 30 yaşlarından itibaren başlıyor.

Erkekler için evde kalma derdi yok. Zaten erkek kendi evini kuruyor bir şekilde. Baba eline bakan erkek yaşı gün geçtikçe yükseliyor olabilir ama, bekar kalmak erkekler için çok dert değil. Çünkü erkek 75 yaşında da olsa genç bir kadından çocuk yapabilir.

Kadınların evde kalmasının bir diğer boyutu(sebebi) da çocuk yapamaz hale gelmeleri. Evlenecek erkeklerin evlilikten elde edebilecekleri tek kazanç genlerini ve miraslarını aktarabilecekleri soylarını devam ettirebilmek.

Bir yandan evlilik yaşı yükselmekte. Bunu artan tüp bebek merkezlerinden de anlayabiliyoruz zaten. Bir şekilde birbirlerine razı olup evlenen ileri yaşlı çiftler bu sefer çocuk yapmak için uğraşıyorlar. Bazıları ilk denemede başarabiliyor bazıları 3-4 kere deneyip başarısız oluyor. Bu psikolojik olarak da zor bir süreç. Evliliğin sağlığını da derinden etkiliyordur.

Nihayetinde marifet evlenmekte değil evli kalabilmekte, anlaşabilmekte. Onun oranları için de gün geçtikçe artan boşanma oranlarına bakarak görebilirsiniz. Eskisi gibi insanlar birbirlerine tahammül etmeyebiliyorlar. İlk yılda dahi ayrılmak için başvuranlar oluyor...

Ne zaman panik yaparsan o zaman. Ben 24 yaşındayım ve benim yaşıtlarım 4 yıl önce askere gidip geldi, üstüne evlendi ve çocuk yaptı. Ben şimdi onlara bakıp panik yaparsam tabii ki evde kaldım diye hissederim. Ama benim bu hayatta evlenip çocuk yapmak dışında bir sürü amacım var. Bunu bildiğim için şu ana kadar hiç panik yapmadım ve doğal olarak evde kaldım diye düşünmedim. Yapacağımı da düşünmüyorum. 30 yaşında bir kadın kendi istediği şeylerle uğraşıyorsa evde kalmamıştır. 30 yaş nedir ki? 90 yaşında ölen insan var. Her şeyi gözden çıkarmak için çok çok erken bir yaş 30. Kadın için de erkek için de.

@Brkgn, sadece kendinden küçükle evleneceksin, hatta 10 yaş fark olursa ne alâ kafasıyla büyütülen türk erkeği için gayet doğal dediğiniz evet. Ben de diyorum ki o kafadaki erkekler ve kadınlar minikken evlenir ve evlensin de zaten bunalıma girmemesi için. Ama diyelim ki diğer yazdığım sebeplerden ayrı istediği halde nasip olmamış ama evlenmek isteyen kadınlara sanki bir hastalık bir kusurmuş gibi "evde kalmış" lafı nedir, sizden başka dünyada bu tabiri kullanan kaç ulus var acaba. Hiçbi şey değilse bu lafı ettiğiniz insanlar hassas olabilir ve üzülebilir, bari böyle düşünün ve hemen evlenin çocuklar, yoksa birkaç yıla sizinle de öyle kafa bulacaklar, ne acı.

@mslny 35 yaşına gelmiş, hayatında her şey yolunda ve her yaş kadından talep gören bir erkeğin 23-24 yaşında bir kadını tercih etmesi kadar doğal ne olabilir? daha genç, daha güzel, hayat enerjisi daha yüksek. minikken evlensinler, bunalıma girmesinlerlik bir durum yok bence.

evde kalmış lafını da bir aşağılama olarak kullanmıyorum. çevremdeki kimse kullanmıyor. gereğinden fazla hassas yaklaşıyorsunuz. biri gidip evlenmemiş bir kadına evde kaldın sen diyorsa geyik yapıyordur zaten. gülüp geçmek gerek.

kızlar için 23'ten sonra başlar. erkekler için 35 sonrası.

@brakgn, Kim neyi tercih eder ya da etmez kimseyi ve beni ilgilendirmiyor zaten, yetiştirilme şeklinizde bu doğal, neyse ki dünya sizlerden ibaret değil ama işte çocuklarınız, insan onlar için üzülür en fazla.

Ayrıca lafta aşağılama değil deseniz de hakikâtte aşağılamadır, zihniyetinizdeki herkes aynı geyiği(!) yaptığında karşılığında nasıl bir tepki bekliyorsunuz anlamak mümkün değil, çünkü komik değil, hani bilmiyorsanız diye söyleyim=)

aşık olduğunuz insanın düğün fotosunu gördüğünüzde

Yavaş yavaş azaltarak bitirilir. Kesin hızlı sonuç için: Arar açarsın. Aradan zaman geçer, Tekrar arar açarsın. Yüzsüz değilse sen onu aramadıkça bi daha aramaz. Ha o yüzsüzlüğü gösteriyorsa açmazsın. Bi mesaj atıp müsait olunca arıycam dersin, aramazsın. Tekrar arıyorsa açmazsın mesaj da atmazsın. :)

insanoğlu sırf bunun için mazeretleri yarattı. takıl işte

Üzülmesin istiyorsanız kesmeniz pek mümkün değil sanki.

sık sık kavga eder bıktırırsınız ve sonunda bir kavga daha edersiniz. siz aramazsınız, o da aramaz, biter.

Üzmek istemedigin birine açıkça gorusmek istemedigini nasil söyledin onu anlamadim ama soylemene ragmen anlamiyorsa sanirim artık üzülme vakti gelmiştir.

bazı insanlar cevapsız kalmaktan da anlamıyor. üzmen lazım.

görüşmek istemediğini söylemene rağmen devam ediyorsa üzme pahasına ciddi bir açıklama yapılmalı bence. ya ciddiyetine inanmıyor ya da umursamıyor; ikisini de aşmanın yolu normalde vermediğin şekilde tepki verip bir nevi silkeleyip kendine getirmek.

bir yolu da wassap'tan, telefondan, sosyal mecralardan engellemek. bir şekilde ulaşıp "hayırdır" diye sorarsa "sana söyledim ama önemsemedin, başka yolum yoktu" dersin.

Sessiz kalmaya devam.

karşıdakinin ilgilenecek birini bulması gerek, böylece size zaman ayıramaz.

tepki verme.

kara mizah iyidir.

benim geç keşfettiğim bir film oldu maalesef. birkaç ay önce seyrettim ve bayıldım. hatta içindeki bir sürü repliği mp3 olarak indirip kestim ve whatsappta vs kullandım. harika oldu :)

mesela bir arkadaş yeni birini eklediğinde whatsapp grubuna "hoşgeldiniz kazım bey, hoşgeldiniz nejla hanım" sesini gönderiyordum millet kırılıyordu gülmekten :) baya bi süre whatsapp ta yazışmadım ses gönderdim :D

Bayılıyorum!
En sevdiğim filmlerden biridir. Ne de eğlenceli bir dönem eleştirisidir. Aklıma gelmişken bir Terk Edildim dinleyeyim.

@Fusha Bana da gönder :)

Her karşılaştığımda izlerim ben de, muhteşem bir film değil mi ya?

Tam soundtrack'ini de ben şöyle bırakayım sevenlerine: www.youtube.com

allahım kör et beni!

1 ay olduysa bırakalı hafif hafif spora başlayın. Spor yapmıyorsanız da yürüyüş yapın. Beslenme düzeninizi gözden geçirin. Vitamin mineral dengenizi kontrol edin. Sigarayı da düşünmeyi bırakın gitsin. Ne güzel bırakmışsınız. Kendinize hobiler bulun. Eliniz ya da aklınız boş kalmasın.

Sebebini bilmiyorum ama tebrik ederim :)

allen carr ın kitabını mutlaka okumanızı öneririm. sigarayı bıraktıktan sonra gırtlakta yer alan ve esasen pisliklerin nefes borusuna girmesini engelleyen tüycükler üzerlerindeki zifiri attıkça aktifleşmeye başlıyor. bu da gıcık, kaşıntı yapabiliyor. ancak bir hastalık belirtisi de olabilir kbb ye görünmekte fayda olur.

bende de olmuştu. acaip de tırsmıştım bi yandan. acı yok raki. sakın tekrar bulaşmak gibi bir şeyi düşünme. geçecek. sabır.yürü bol bol.

Gececek zamanla.

Su anki soyadimi fonetik olarak hic guzel bulmuyorum, zaten ilk soylemede dogru yazabilen de yok :( o yuzden gelecekteki esimin soyadi daha guzel bisey olursa arkama bakmadan birakabilirim kendi soyadimi. O potansiyeldeyim. Ama yine siradan bi soyadi olursa ikisini de kullanabilirim.

Cok kotu bi soyadsa kesinlikle degistirmem :D

27 k b

Her ikisini de kullanmak olabilir.

Kendi soyadımı kullanmayı düşünüyorum, kendisini pek sevmesem de sonuçta benim soyadım.
Bunu istemeyecek ya da itiraz edecek yapıya sahip biriyle evlilik aşamasına gelmezdim herhalde.

29 Kadın Bekar.

erkeğim ve bekarım; çift soyadı kullanmak isterse hoş karşılarım. sadece kendi soyadını taşımak isterse eşimin soyadını almaya çalışıp ortalığı karıştırırım.

28 e b. Benim için fark etmez.

kendi soyadımı severim ama eklersem iki adım olduğu için Fatma Betül Sayan Kaya gibi bir şey olacak en iyi ihtimalle. Eşimin soyadı çok berbat olmadıkça sadece onu kullanırım.

Resmi adim halihazirda cok uzun. Sonuna baska bir sey eklersem iyice Guney Amerikali futbolculara donerim, dolayisiyla gunluk hayatta kendiminkini kullanirim, resmiyette yolu olsa hic ekletmem esiminkini ama su an resmi prosedur cok uzun bunu yapmak icin. Makaleler sunlar bunlar hep kendi soyadimla yayinlaniyor, esin soyadini al, sonra bosan vs her makalede farkli isim istemem. Bu konuda israrci olacak bir adamla da evlenmem zaten.

28-K-Bekar

Bunların hala tartışma konusu olduğu bir ülkede yaşamak beni gerçekten yoruyor. Evleneceğim kadın soyadını ne istiyorsa öyle yapar, benim soyadımı almamasını garip karşılamam.

İnsanın kendi soyadını kullanmak istemesi niye bir tartışma konusu oluyor anlamadım? İsteyen kendi adını soyadını kullanır ne demek bu yani.

Kendi soyadım isim gibi çok güzel hatta bazıları soyadımla hitap ediyor onun için bırakmayı düşünmüyorum zaten hep iki ismim olsun istemişimdir eşimin soyadını alınca iki ismim var gibi olucak :)

Erkegim ve hanimimin soyadini kullanirim evlenirsem.

sadece kendi soyadımı kullanmam. ya ikisini birden, ya da sadece eşimin soyadını kullanırım. emin değilim. 24 k

Aile olunca eski soyadı ile devam saçma geliyor, ha belki ikisini bir kullanabilirim. Ama iki adım olduğu için o da uzun olabilir, bakalım o zaman karar veririm.

Kızlık soyadımla tanınmış bir yazar, bilim insanı, oyuncu vb olsam kızlık soyadımı kullanmaya devam ederdim.

Ama olmadığıma göre eşimin soyadını aldım. Biri babamın, diğeri eşimin ve doğacak çocuklarımın soyadı, bir şey fark etmiyor bana göre. Fark yaratacak tek şey bahsettiğim tanınırlık meselesi olurdu.

30K

Çoğu insan soyadımla hitap ediyor bana. Ben de seviyorum soyadımı. O yüzden hatunun soyadını kullanmam. O da canı nasıl isterse öyle yapar.

27 e b

Herkes kendi soyadını kullansın. 2 soyadı kullanmak kadar iğrenç bir şey yok. Her türlü kayıt sistemi varken soyadı değiştirmenin hiçbir manası yok.

25M

Eşin soyadını almak için mi evleniyoruz diye düşünenlerdenim.kendi soyadımla devam ederim. Ama yasal olarak araştırmadım, çoluk çocuk olduğunda dert oluyorsa 2 soyismi alır ama sadece resmiyette bırakır, gündelikte kendiminkini kullanarak devam ederim.

Çocuğumla farklı soyadları taşımak istemediğim için sadece kendi soyadımı kullanmam.
Ama bugüne kadar geldiğim soyadımı da atamam.
Resmiyette ikisini de kullanırım ama günlük hayatta sadece kendi soyadımla devam ederim.

Benim soyadımı alacak adam bulursam anında basarım nikahı <3

23/bekar/kadın

Mobilde editleyemediğim için böyle yazmak zorunda kaldım.

35 E B

Böyle bir isteği olacağını hissettiğim kadına evlenme teklif etmem.

Şu ana kadar aldığım eğitimlerin, diplomaların vs tamamına yakını kendi soyadımla. Evlenirsem de kendiminkini ve eşiminkini bir arada kullanırım.
Neticede evlendim ve öyle kullandım. İsimler hiç uymadı, pavyon şarkıcısı gibi olurmuşum arada kendi soyadım olmasaymış zaten. Sonra boşanınca da her yerde iki soyadım birden olduğundan çok sorun olmadı pasaport vs.
Evleneceğim kişi ısrarla sadece kendi soyadını kullanmamı istese cok garip olduğunu düşünürdüm.
33 k bekar

kendi soyadımı da kullanırım. gerekçem de oldukça basit, mesleğimde böyle tanınıyorum. zaten reklam yasağına tabiyim. sadece eşimin soyadını kullansam birkaç yılda edindiğim tanınabilirliği silerim. yoksa ardımda çok ünlü ve başarılı sülale olduğundan değil.

eşim niye ısrar ediyor olacak ki. mantıklı bir gerekçe bulamaz muhtemelen.

26,k, b

35 e evliyim

eşim kendi soyadını kullanıyor, yani resmi yerlerde 2 soyadı var ama birine isim soyisim söylerken kendi soyadını kullanıyor. umurumda bile değil:)

34 e e

Eşim iki soyadı da kullanıyor. Hiç problem yok benim için.
Ama kızlık soyadını tek kullansa istemezdim.

3+ yıldır evliyim, resmi olarak yalnızca eşimin soyadını aldım ama günlük hayatta kendi soyadımı kullanıyorum. eşimin soyadı anlaşılması güç bir şey, kendi soyadımı da daha çok seviyorum. eşim istemeseydi onun soyadına geçerdim ama o da çok umursamıyor.

26 k

Bence saçma, gülünç ve karışıklıklara sebebiyet veren bir şey. Bunun yüzünden yanlış resmi evrak düzenletip 200 lira kaybetmişliğim var benim. Neymiş hanımefendimiz meğerse 50 yaşından sonra "kendi" soyadını da kullanmaya karar vermiş.

Şimdi bunu cinsiyetçilik algılayacak dostlar bir soluklanın, sakinleşin. Mevzubahis sorun ataerkillik ise, kadının "kendi" soyadım dediği de zaten başka bir erkek figür olan babasının soyadı, bu bir.

İkincisi eğer taraflar mutabıksa, isterse erkek kadının kızlık soyadını alsın benim için o da uyar. Ama yeter ki evli çiftlerin soyadları birebir aynı olsun. Bu organizasyonel açıdan daha sağlıklı diye düşünüyorum.

Ya da gitti ya benim 200 lira, hala ona içim cız ediyor galiba. Yoksa banane :)

bunla ilgili sözlükte ssg ve fularsızlık entellik sitesinin sahibi (yanlış hatırlamıyorsam) entrylerini okumuştum argümanları çok mantıklı gelmişti. şu an tam hatırlamıyorum ama sonuç olarak zaten soyadı mantıksız bir uygulama, çift soyadı kullanmanın pratik olmaması vs. gibi argümanları vardı bana da mantıklı geldi. ben de evlenince eski soyadımı kullanmadım zaten sevmiyordum. ayrıca da bunu gurur meselesi olarak görmek saçma geldi. 30 k e

kadınım. soyadımı çok seviyorum, çok şık, sade. üstelik benim soyadım da giderse ailede erkek kalmadığından soyadımızı devam ettiren olmayacak.
ama evlensem soyadımı direk bırakrım. çünkü eşinin soyadını mecburen alıyorsun zaten. kural böyle üstelik ne güzel bence biriyle aile kurunca aynı soyada sahip olmak. ikinci soyadı ise fazlalık, yük. ne gerek var. yaşasın minimalizm.

ikinci olarak kişisel görüşüm "ayşe karaoğlu özdemir" çok komik durmuyor mu sizce de :D (ismi uydurdum)

bir gün evlenirsem ve eşimin soyadi berbat değilse sadece onunkini kullanırım çünkü kendi soyadımı sevmiyorum.

saniyorum ki evleneceğim kişi bu konuya müdahale edecek biri olmaz.

25.8 e b
istediğini kullansın hele evlenmeden önceki adı ve soyadıyla yapılmış çalışmaları varsa. dilerse iki soyadı da kullanabilir. dilerse sadece benim soyadımı da kullanabilir. zamazingooğlu tarzı soyadlardan bin kat daha iyi soyadım var çünkü.

23, bekar, kadın

Kendi soyadımı da kullanacağım. Müstakbel eşimle de konuştuk, sorun edecek biri değil. Böyle şeyleri sorun edecek biri hayatımda olamazdı zaten :)

Erkek, 28, bekar.

Benim soyadımı kullanacak.

Ortak yepyeni bir soyisim buluruz. İki taraf da bürokrasi labirentinde harcansın.

Ben ilk başta sadece eşimin soyadını kullandım bi 6 ay kadar, iki soyadı yan yana gelince karışıklık olma ihtimali yüksek diye. Sonra bu durumu garipsedim, başka bir insan olmuşum gibi geldi, bir de akademik çalışmalarımı önceki soyadımla yapmıştım, karışıklık yaşanmaya başladı. O yüzden gidip kızlık soyadımı eklettim. Şimdi daha iyi hissediyorum açıkçası.

Kadın, 31, evli.

'üstelik benim soyadım da giderse ailede erkek kalmadığından soyadımızı devam ettiren olmayacak.'

Bu argüman saçma değil mi? Öyle ya da böyle bitiyor yani. Çocuklar da mı 2 soyadlı olacak?

@idexo e bence de saçma işte. ama kadınların bazıları bu açıdan 2 soyadı seçmeyi istiyor, "en azından ben gidene kadar devam etsin" diye. ondan dedim.

koçarslanlılar, multimilyonerzade veya yiğitoğulları gibi türk dizileri tadında malikanede yaşayan aile holdinginin geleceği olmadığım için fark etmez diyorum.

Ama doç. dr. Ayça bin-Suud Ergül komik olurdu ya da Halime Windsor Ergüllü.

Alsın veya almasın umrumda olmaz. Soyadı değişimi bürokratik bir cehennem zaten yazıktır günahtır.

32 - E - B

40+, kadın ve 15 senelik evliyim. Ben evlenirken yeni yeni başlamıştı bu kızlık soyadını kullanma hikayesi, ama ben çocukluğumdan beri isterdim. İsmim ve soyadım gayet kısa, göbek adım yok, ilaveten evlendiğim adamın soyadı da kısa olunca kızlık soyadımı kullanmak istedim. Müstakbel eşime de sordum, biraz da tepkisini görmek istedim (o zaman insan daha bir seviye ölçücü oluyor :)) Neyse hiç sorun olmaz dedi.
İstememesi değil de hangi argümanla istememesi üzerinde düşünülmesi gereken bir konu bence. Osmanoğlu ailesinden gelmiyorsa bir "royal family" değil ki. Benim gibi bir ailenin evladı. Bu konudaki ısrar ailelerimizin denk olmadığını düşündüğü riskini getirir benim aklıma. Bir sarsarım, kendine gelsin.

yıl 2017 hala dünyanın yuvarlak olduğuna inanan cahiller mi var yoksa ?






not: %95'i trollük yapıyor.

Deney olarak yapıyor. Örnegin yürüme deneyinde yürüyünce başaşağıya düşmediğini gören cenah kafası sığ olunca bunu düz dünya olarak yeniden yorumlamayi marifet sayiyor. Onun teknoloji ilim sanat vb icin ayiracak para ve zamani yoktur.

ABD'de cok onemli bir grup dunyanin duz oldugunu, iklim degisikliginin olmadigini iddia ediyor.

Bu grubun Turkiye versiyonu ekonominin cok iyiye gittigini, Almanlarin bizi kiskandigini dusunuyor.

Yani her ulkenin comari ayri.

(bkz: inanç)

mantıktan daha güçlü olabilir.

@traveller cok iyi demis.

Trump da iklim degisikliginin hikaye oldugunu düşünüyor.

O kadar yazdım ama özeti şu vidyodur, okumak istemiyorsanız izleyin: www.youtube.com

Konu biraz kayıyor belki ama bugün artık 'küresel iklim değişikliği' diyenler daha önce 'küresel ısınma' diye bağırıyorlardı. Söylemlerini ılımlılaştırmak ve yuvarlamak zorunda kaldılar. Bunun nedeni konunun subjektifliğiyle alakalı.

Problem nerede? Bu iddialarda bulunanlar, üniversitelerde kendi bölümlerine yatırım gelsin, bağış gelsin, para gelsin diye bazı şeyleri abartıyorlar ya da çarpıtıyorlar. Bazı verileri gizliyorlar ya da beğenmedikleri çalışmaları yayınlamıyorlar. Tıpkı ilaç şirketleri gibi kendi görmek istedikleri sonuçları aldıkları zaman bunu 'delil' olarak ortaya koyuyorlar. Karşı çıkanları bir şekilde bastırmaya çalışıyorlar.

Sonra bir de şöyle düşünün: İnsanlar zannettiğiniz kadar güçlü değil. Daha adam gibi depremden, selden, fırtınadan, başka felaketlerden dahi korunamıyoruz. Bırak iklimi değiştirmeyi.

www.independent.co.uk

Ben açıkçası kendi adıma, dünyadaki ve evrendeki düzene iyi kötü insanın da katkısı olduğunu düşünüyorum. Fakat insanın, zannettiği kadar kudretli olduğunu düşünmüyorum. Zira insanlıktan önce evren vardı. İnsan evrenin bir sonucudur, egoisttir ama evreni kontrol edemez.

Bana göre mutlaka bir kötülük ediyorsak kendi kendimize ediyoruzdur. Dünya da evren de bizsiz kalmaktan dolayı üzülmez muhtemelen. O yüzden 'çevrecilik' bana biraz yapmacık geliyor.

Ama ne olabilir?

Şu olabilir: Dünya nihayetinde belli jeolojik evreler geçirmiş, belli soğuk ve sıcak zamanlar geçirmiş bir gezegen. Bu anlamda bir değişim olabilir, gözlemlenebilir. Bu da maalesef doğaldır.

'dünya, hop, burada biz de varız olum, napıyorsun öyle?!' diyemezsiniz. İnsanlık olarak böyle bir tehlikeyi ön görebiliyorsak elimizden gelebilecek şey ya uyum sağlamak ya da başka gezegenlerde koloni kurmak, sürdürülebilir başka yerler bulmak olabilir.

Daha üzerinden çok geçmedi: 'Milenyum'a giriyorken 'Bilgisayarlar bize ne yapacak?' ya da 'Bilgisayarlar çökecek!' diye ortalığı velveleye verdiler.

Arada bir uzaylı mı diye salak salak vidyolar paylaşıyorlar.

Zaman zaman böyle şeyleri ortaya atıp milletin algısını yönetiyorlar.

Farkında değilsiniz, çünkü bir muamma yaratılıyor ve bu muammayı konuşan çok insan var. Bu kadar çok kişi konuşuyorsa bu da bir etki uyandırıyor.

'Secret' diye bir kitap nasıl satılabiliyor? Çünkü insan irrasyonel.

Şunu bir izleyin:

Bugün hala uzaylıların amerikada bilmem kaçıncı bölgeye gelip insanlarla temas ettiğine inanan insanlar da var,

www.webtekno.com

ponzi filan mi kuruyorsunuz :)
blockchain - genelde turkler bunu blok zinciri olarak kullaniyor, blok zinciri yazarsaniz olaydan haberi olan biri muhtemelen ne oldugunu anlar

token - bunu cevirmenizi tavsiye etmem, fis filan yazsaniz acikcasi ben anlamazdim.

dümdüz düşünen adam:

token: jeton veya marka olabilir.

blockchain: zincir kalıbı, kayıt zinciri, zincir serisi, zincir dizi, zincir öbek olabilir.

kontekstle birlikte verseniz belki yaratıcı biri çıkıp yeni bir kelime kazandırabilir.

ayrıca: olduğu gibi bırakıp parantez içinde de bu türkçeleştirilmişleri yazabilirsiniz.

ikisi de aynı kalsın türkçeleştirmeyin bence.

yasal olarak gecmez ama bir sinava gireceksin mesela ordaki hocalar sadece bakip gec diyor ya o sekilde sorun cikarcaklarini sanmam ama fotokopisi alinip bir kayit yapilcaksa kimse o topa girmez bence. dusuncelerim bunlar kesin bilgi degil

Odtünün ingilizce yeterlilik sınavına gireceğim, hem uçak hem de sınav için, uçakta sorun yaşayan yok da ama sınav için emin olamadım

gecmez. kimlik fotografim cok eski oldugu icin her sinava pasaportla gidiyorum, hepsinde gecerlilik tarihine bakiyorlar. ha belki bakmayan da vardir ama zannetmiyorum, iki saniyelik is zaten. pasaportun suresi dolmussa o belge artik gecerli degildir, haliyle normal sartlarda kabul etmemeleri lazim.

ehliyet türkiye'de kimlik yerine geçer.

edit: eski tip ehliyet bu arada. yenileri geçmiyormuş sanırım

internet sayfası açılırken gidip çay koymayacaksın bu sayede çaydan tasarruf edeceksin.

Hiç birşey değişmeyecek.

AKK daha hızlı dolacak.

online oyunlarda ping düşmez. ping ile internet hızının alakası yoktur öncelikle bu yanlışı düzeltelim.
torrent kullanmıyorsanız ve online film izlemiyorsanız, ayrıca yutubu da sık kullanmıyorsanız bir farkı olmaz normal kullanımda.

bence ilk yatırım köprü, alt eşik, üst eşik ve burgular olsun. sese etkisi daha az olur ama çalman kolaylaşır. gotoh ya da schaller iyidir.

@alperz dediğiniz malzemelerin gitarı çalmamı kolayaştırmada ne gibi etkisi olabilir? gerçekten öğrenmeye açığım bu gitar konusunda.

akordun iyi tutar. sustain bir miktar artar. sesin kendisine de etkisi var elbette ama cok degil.

manyetik falan kolay o isler. tele icin humbucked boyutunda p90'lar var onlara da bak. ben cok seviyorum p90 sesini. hatta seymour duncan'in ayni anda p90, single ve humbucker olabilen bir manyetigi var. kendi gitarimda var muthis.

Elbette manyetikleri kolayca değiştirebilirsiniz, aynı modelin 3 yollusu yerine 4 yollu switch tercih edebilirsiniz, ton potansını ve volume potansını hem kalitelisiyle değişebilirsiniz hem de kapasitör ekleyebilirsiniz. Bunları uygulaması basit.

yalnız:

Köprü vidalarının yeri muhtemelen fenderin üst serileriyle aynı yerlerde değildir. Öyle delmeli bir değişime gidecekseniz uyumluluğa dikkat edin.

Son olarak bunları uygulamak mantıklı mı? Hayır.
Neden? Çünkü ucuz etin yahnisi yenmez.
Çünkü yapacağınız masraf, gitarı elden çıkarmak isterseniz gitarın değerini pek artırmayacak aksine aldığınız parçalar da artık ikinci el olacağından muhtemelen onların da değeri düşecek.

Ayrıca ne istediğinizi iyi bilmiyorsanız modifiye ettikten sonra değişimler hoşunuza gitmeyebilir.

@alperz bir araştırayım. teşekkür ederim.

@idexo gitarımı hiç bir zaman satmak istemiyorum. yapacağım yatırımlar ömürlük olucak yani. ama işte attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değer mi onu merak ediyorum. yani yaptığım masraf gerçekten kaliteye ve istediğim ses aralığına ulaşmama fayda sağlayacaksa aşamalı bir şekilde bu dediklerimi yapmayı düşünüyorum.

O gitarlar amerikada 50 dolara bazen 5 dolara bulunuyor sağda solda. Emin ol o gitarlarda 'büyük potansiyel' yok. Nedeni ağaç kalitesi ve işçilik.

Baştan aşağı ağaç dışındaki bütün aksamını fiyat performansı yüksek parçalarla yenileyeceğin fiyata(ki yaklaşık 800 lira tutar) güzel bir ikinci el gitar daha alabilirsin. Ama zaten senin seçtiğin manyetikler bile 200 dolar.

Şahin arabaya ferrari motoru takmak gibi bir durum. O aerodinamik altyapı bu gitarda yok.

Geri dönüşü mümkün tabi, ilerde başka gitara aktarabilirsin bu manyetikleri ve aksamı. Onun hesabını iyi yap.

Parça parça değişmek de bence pek iyi bir fikir değil. Bir seferde hepsini yap.

git

olay evden çalışmaysa, istanbulda durman için bir sebep söyler misin? çek git, kafan rahat olsun.

fazla eşyalarını satıp minimal bir yaşama geçebilirsin. burda satıp orda tekrar alabilirsin...

hamburger yap ye.

hamburger +1
ya da kavur, biber salça soğan falan da koyabilirsin, ekmek arasına koy ye.

kıymalı patates.

yemek.com

Ya akşama hamburger yicem :'D

Patlican varsa karniyarik falan uzun surer belki ama patlicanli kiymali sote yapabilirsin.

patatesleri dilimleyip tepsiye dizip uzerine kiymali harç, ustune tekrar patates koyabilirsin.

Ya da minik yuvarlak köfteler yapip köfteli bezelye gibi sulu bi yemek yapabilirsin.

Hepsi zor geliyosa sogan biber domatesle kiymali harç yapip ekmek arasi ye gitsin.

kıyma + tereyağı + soğan + yeşil biber + domates. bu sırayla koyup pişir.

kıymalı patates +1

Kıymalı fasulye ve kıyma konmuş yemekler iğrenç oluyor bence. Et parçalanınca nasıl böyle iğrenç oluyor anlamıyorum.

Patlıcanları yuvarlak ve çok kalın olmayacak bir şekilde doğrayın. Çok az yağ koyduğunuz tavada çevirerek biraz pişirin. Kıymayı soğan ve baharatlar ile kavurun. Patlıcanları bir fırın tepsisine boşluk kalmayacak şekilde dizin ve üzerine kıymayı dökün.yuvarlak domates dilimleri ile kapatın. Biber de koyabilirsiniz. Fırın yoksa aynı yemeği kısık ateşte tencerede pişirebilirsiniz.
Yapmak en fazla yarım sürer
Afiyet olsun

köfte pilav salata en kolay, sade sağlıklı versiyon.

Hamburger olayına gireceksen döküm tavan yoksa girme bence.

Kıymalı patates diyenler de iyi demiş yanına yoğurt vs.

soğanla kavur ekmek ban. ama şurda akşama ne kalmış bişeler atıştır sonra yersin at dolaba

Kendinin istemesi şart, çünkü 'he, tamam, iyi, güzel' der; belki önce zorla da olsa arındırılır sonra bir daha başlar.

Sigara bırakıp bırakıp başlayanlar gibi düşün. Bir yerden bir ilham alması şart. Kendini de ailesini de umursamıyor şu anda belli ki.

Ya bir adam vardı, ismini ne yazık ki hatırlayamıyorum ancak buraya yazıyorum ki tanıyan çıkar ve belki ismini yazar diye umut ediyorum. Televizyona da çıktığı olmuştu sık sık. Ben de o şekilde görmüştüm ilk kendisini de gayet mantıklı bir insana benziyordu. Kendisi eski bağımlı, daha doğrusu bonzai değil tabii genel olarak eski bir uyuşturucu bağımlısı ve zamanında kullanmadığı şey de yokmuş. Yani bağımlının dilinden anlayan birisi. Bu çok önemli işte. Bu kişi, ilaç dayamadan bağımlıları topluma kazandırmaya adamış kendisini. Uyguladığı teknikler gayet sıradan gibi gözükse de etkili olduğu söyleniyor. En son bir rehabilitasyon merkezi kurma adına uğraş veriyordu, sonra ne oldu bilmiyorum.

Kesin hatırlayan, bilen çıkar şimdi, yazar ismini. Ben de bakacağım şimdi tekrar.

Bonzai bildiğimiz uyuşturuculardan dahi çok farklı bir şey olsa gerek, inanılmaz da yaygınlamış sanırım, çok yazık.

edit: Buldum ya bulması zor değilmiş meğer, youtube'da birkaç röportajı var.

(bkz: yavuz tufan koçak) (bkz: aybuder)

Bilmiyorum, kendisini tanımıyorum tabii ki. Öte yandan kendisi Antalya'daymış ama bir ulaşın bence.

aybuder.org

Bu videoda da anlatıyor biraz bonzaiyi adam: www.youtube.com

önce zorlamadan guzelce yaklasip tam olarak hangi maddeyi kullandigindan emin olun.engellemeye calismaniz fayda vermez. sonra her madde icin ayrı tedavi uygulandigini bilmeli ve kullandigi maddenin gercekten de yerini tutacak tedavi yöntemleri olduguna ikna etmelisiniz. Son 5 yilda gercekten basarili tedaviler uygulaniyor.

O tip bir bağımlılığı şak gibi kesmek çok zor olur herhalde. Psikiyatr'lar önce daha hasta etmeme ilkesi gereğince ilk olarak daha güvenli bir madde veya kullanım şekline alıştırtabiliyorlar. Bazı hocaların kitaplarında var böyle vakalar.

Bonzai yerine esrar içmeye başlasın. En azından beyin hücreleri ölmez. Ayrıca kesinlikle psikiyatrist takibi ve ilaç desteği alması lazım.

kendinin istemesi lazım bir de onu destekleyecek motive edecek, en az birlikte bonzai içtiği kişiler kadar yakın ilişki içinde olduğu biri/birileri lazım ona. psikolog şu açıdan da haklı, kendi istemiyosa ama ille de bıraksın bu onun iyiliği için diyosanız içtiği yeri öğrenir polise ihbar edersiniz ya da prosedürü bilmiyorum tam ama bağlarsınız.

nesi oluyorsunuz bilmiyorum ama mesela siz ilgilenin. takın kolunuza zevk alabileceği başka şeyler olduğunu da görsün, gezin, birlikte takılın muhabbet edin yiyin için bir yerlere gidin ilh.

@soso,çok teşekkür ederim, şu an önerinizle kendisinin videolarını izliyorum, hiçbir bilgim olmayan konuda bilinçleniyorum. inşallah istanbulda da merkezi vardır, daha derin de araştırıp Derneği arıcam.

Arkadaşlar haklısınız, kendinin istemesi gerekiyor, en umutlu olduğum şey bırakmak istemesi ve işte çalışmaya devam etmesi. Annemden biliyorum, sigarayı bırakmak istiyordu ama bırakamıyordu, o benim tek dostum diyordu. sonra o dostu sağlığını etkilemeye nefessiz bırakmaya başlayınca önce elektronik sigarayla sonra da ondan tiksinmesiyle bıraktı, 3 ay depresyona girdi, öyle zordu ama şimdi nasıl içmişim o zehiri diyor. Düşünüyorum bu daha çocuk, öyle iradeli olabilir mi, ailesi o kadar bilinçli olabilir mi, kurtulmak istiyorum demesi ne kadar gerçektir. Ailecek tanışıyoruz, amcasıyla babam ve abim aynı yerde çalışıyor, çocuk da o kurumda çalışıyor. Benim kendisiyle direkt Diyaloğa girme olayım yok, keşke olsaydı. Abimi çok seviyor, İş hayatı ve dış görünüş kıyafet vs onu model alıyor ama demek ki kendi dünyası Sultanbeyli'de iş değişiyor. Abime de dedim sana çok iş düşüyor araştırıp bi yerden istikrarlı şekilde yol almalıyız çünkü ailesi bundan fazlasını yapamaz.

bonzai bağımlılık yapmıyor, o arkadaş yaşamak istemiyor muhtemelen. hayatı sevdirmek gerekiyor.

Nasıl bağımlılık yapmıyor? O zaman iş yerindeki öfke krizleri, arada olan bayılmalar neden? İşyerinde kullanma ihtimali çok düşük,

Hastalık olur, hiç yoktan romatizma oluverir Allah korusun. Ne yap et çık. Misafirhaneler vardır oraları araştır.

Ah ah yaşadığım yeri bir bilseniz. En düşük kiralar bu ufacık kasabada 850 liradan başlıyor, gözümü karartıp o meblağı vereyim diyorum ama bu sefer de ev vermiyorlar. Ne yapacağımı şaşırıyorum cidden

Nemi icine cekip su olarak geri veren makineler var. Adini da tam hatirlayamadim. Boyle nem alma makinesi, rutubet giderici makine gibi seyler yazsana google'a. Onlardan al bir tane.

Bir şekilde ailenden bir büyüğün gelsin senin adına ev baksın, beğendiğiniz sağlıklı bir yere çıkın. En kötü bir yurt bulunur, ev arkadaşı olunur. Okulda hocalara, arkadaşlara sor... çabala.

Ne yazık ki burada yurt da yok. Kiralık evlerin olmayışı, olanların da oldukça pahalı olmasının sebebi bu.

Çarem yok dersen çaren yoktur. O zaman kimse sana yardım edemez. Yurt yok o yok bu yok deme. Çabala soruştur, ailenden birine rica et... Problem yaratan kafa yapısından çık, problem çözen bir yapıya geç.

Geçen kış aynı evdeymişsin anladığım kadarıyla. Geçen sene bu kadar rahatsız edici miydi?
Evde az rutubet bile olsa bir süre kapalı kalınca koku yapar eşyalar temiz değilse de kapalı kalınca koku yapar. Evin dışındaki tadilatın kokusu eve sindiyse ki bence öyle görünüyor, bi süre sonra düzelir.
Koku sinen eşyaları temizle. yıkancak gibileri yıka geri kalanını sodalı veya sirkeli suyla sil. Gündüzleri havalandırmaya devam et.

Evet geçen sene de aynı evdeydim. Geçen sene gözle görülür bir tesiri olmadı rutubetin sağlığıma, ama olmaması olmayacak demek manasına da gelmiyor, bundan dolayı kurtulmak istiyorum açıkçası buradan.

var.

Cinsiyet değiştirip dişi olan hayvanlar bile var.

var +1

en.0wikipedia.org

var
ensest falan da var

Danimaarka hayvanat bahçesindeki gay penguenler epey haber olmuştu
www.ntv.com.tr

maymunlarla ilgili belgeselde görmüştüm. ensest, pedofili, anal, oral hepsi vardı.

doğa bir yolunu bulur. doğada karşı cinsinden kalmadığı durumlarda cinsiyet değiştirip soyun devamının sağlandığı vakalar biliniyor.

Ve dogada da oldugundan dolayi ve escinseller bunu kendileri secemedikleri gibi escinsellik anne karninda ortaya cikar.

hayvanlarda tecavüz de var: www.youtube.com

nekrofil homoseksüel hayvana dahi rastlanmış: mudfooted.com

This bizarre observation is unique because homosexual necrophilic behaviour has never been described before. Interestingly, homosexuality is not very rare in ducks, with up to one in 10 duck couples being homosexual. Also occasionally necrophilia can be seen, but only with males trying to mount dead females. However the combination of the two makes it an extreme case, especially since the amorous male copulated with the dead male for over an hour!

nekrofili veya homoseksüellik zaten varmış da bu ikisinin bir arada olması şaşırtıcıymış : (

neyse uyarı bakımından: hayvanla insanı kıyaslamanın da bir sınırı var. kıyas yaparken ölçülü olmak zorundayız. deniz aslanı penguen sikiyorsa bu insanlar için ya da geniş çerçevede canlılar için de bir 'norm' olamaz. doğada var diye pedofil, nekrofil olmak sağlıklı değildir.

'genlerinde var yeav' meselesine girmiyorum.

Kedilerde var.

@idexo

Hayvanlarda olmasi durumu, escinsellik dogal degil insar asiri azginliktan kendi cinslerine yoneliyorlar argumanini yok ediyor, bu bakimdan onemli.

Zaten hayvanlarda olmasi da ozgurlukler bakimindan onemli degil, 18 yasini doldurmus iki insanin ozel yasaminda ne yaptigi kimseyi ilgilendirmez.

askerde sarman diye gay bir kedi vardı.

@Traveller Bak şimdi sana ne demek istediğimi senin sözlerinin aynısıyla tekrar anlatayım:

'Hayvanlarda olmasi durumu, nekrofili dogal degil insar asiri azginliktan ölülere yoneliyorlar argumanini yok ediyor, bu bakimdan onemli.

Zaten hayvanlarda olmasi da ozgurlukler bakimindan onemli degil, 18 yasini doldurmus iki insanin ozel yasaminda ne yaptigi kimseyi ilgilendirmez.'

Bütün kelimelerin aynı duruyor, nekrofiliyi ve ölüleri koydum oraya. Kulağa nasıl geliyor söylediğin şey?

Ayrıca '18 yaşını doldurmuş' diyorsan işte burda kültür devreye giriyor. Bunun ölçüsü doğada yok çünkü. Bazı batı ülkelerinde 15, bazılarında 21 dahi olabiliyor bu yaş. Neden? Çünkü kültür. Oysa her birey başka yaşlarda ergenliğe giriyor, ergenliğini tamamlıyor.

Bir yandan 'doğal' bir yandan 'kültürel' dersen işler karışır. Bazılarının kültürü 'eşek sikmek' olabilir mesela, onlara ne diyeceksin? Senin kültürün '18 yaş' diyorsa onunki de 'eşek sikmek' diyor.

Nitekim kanibalizm diye bir şey var. Bazı kabileler böyleymiş. Tutup 18 yaşını geçmiş iki insandan biri ötekini yiyebilir biz karışmayız mı diyeceğiz?

Kölelik diye bir şey var, bazı kültürler böyleymiş. Tutup 18 yaşını geçmiş iki insandan biri ötekine köle olmayı kabul edebilir mi diyeceğiz?

Bu meseleleri herkes kendi kültürüne, meşrebine, yaşantısına ve tarafına göre çeşitli şekillerde yorumluyor. Maalesef meşrulaştırmaya çalışanlar kendilerince olumlu ya da zararsız gördükleri şeyleri kabul ediveriyorlar. Öte yandan ben bu insanlara bakınca dejenere olduklarını görüyorum.

Olay oldukça basit. Sağlıklı olmayan şeyleri yapan insanların akıl sağlığı sıkıntılıdır. Sonra bu sıkıntılı insanlar başkalarına örnek oluyorlar, başkalarını yetiştiriyorlar... Sıkıntı büyüyor.

www.independent.co.uk

İnsanlar bulundukları ortamdan oldukça etkileniyorlar. Hele ki küçük yaşlarda.

www.abc.net.au

hayvanlıkla insanlık arasında böyle derin farklar var.

ek olarak: Bu arada kast ettiğim bunlar genetik değildir falan değil. Olabilir; her gün hasta, sakat ya da başka anormal çocuklar da doğuyor. Sakat veya hasta kabul edilmese de bu yönelimler 'anomali'dir. Anormalliği hoş görebiliriz ama yaygınlaştırmak, moda haline getirmek yukarıda linkteki örneklere sebep olduğundan sakıncalıdır. Daha cinsel kimliği oturmamış kimseleri 'anormal'e yöneltmek hem bireyin sağlığı açısından hem de genelde toplumun sağlığı açısından olumsuzdur.

@idexo

Dostum iyi ve kotu arasinda da ayrim var. Pedofili ya da nekrofilide birinin bedenine veya psikolojisine zarar veriyorsun. Escinsellikte boyle bir zarar yok.

Bonobo var. Şempanze ile %99 aynı ama sosyal olarak çok farklı hayvanlar. Bir araştırın gerçekten ilgi çekici.

@Traveler 'Dostum iyi ve kotu arasinda da ayrim var. Pedofili ya da nekrofilide birinin bedenine veya psikolojisine zarar veriyorsun. Escinsellikte boyle bir zarar yok.'

Yukarıdaki linklere baktın mı? Lezbiyen çiftin yetiştirdiği çocuk nedenleriyle birlikte neden homoseksüellerin evlenmemesi gerektiği hakkında bir blog açmış. Derdini de açıkça anlatmış. Belli ki kız psikolojik olarak çok zor bir ortamda yetiştirilmiş ama bunu bir şekilde aşmaya çalışmış ve başkalarının buna maruz kalmasını istememiş.

Sorun 'Gay Pride' sorun yukarıdaki linklerde verdiğim örneklerdeki ortamların oluşması. Sorun dejenerasyon. Anormalin kutlanıp moda haline gelmesi, insanların tüketebileceği bir deneyim haline gelmesi. Özendirilmesi. Kültürün yok olması. Bu medeniyetin temelini sarsan bir sorun.

Peki 10 yaşındaki bir çocuğun cinsiyet değiştirmek istemesi ve bunun aptal anne ve baba, doktorlar ve öğretmenler tarafından hoş karşılanması sağlıklı mı? Fakat Amerika'nın bir gerçeği bu ve daha da nicesi var.

Yukarıda paylaştığım linklerdeki çocukların yaşadığı ruhsal ve bedensel travmalar çok küçük iki örnek. Onlar eşcinselliğin ve transeksüelliğin moda haline gelmesinden, çevrelerinden etkilenen genç bireylerden sadece ikisi. Bu zararlar görüldüğü gibi hem psikolojik hem fizyolojik olabiliyor.


Bunun dışında eşcinsellik bireylerin kendilerine de büyük zararlar veriyor, yine hem psikolojik hem fizyolojik zararlar:

Şunlara da bir göz at
1: www.cdc.gov
2:www.nzaf.org.nz

'Gay and bisexual men accounted for 83% (29,418) of the estimated new HIV diagnoses among all males aged 13 and older and 67% of the total estimated new diagnoses in the United States.
Gay and bisexual men aged 13 to 24 accounted for an estimated 92% of new HIV diagnoses among all men in their age group and 27% of new diagnoses among all gay and bisexual men.'

Bu istatistikler şaka değil. Devası olmayan bir virüs bu. Bağışıklık sistemini çökertiyor.

Sen çok naifçe 'iyi' ve 'kötü' deyip geçmişsin. Kime göre neye göre bakmamışsın. Bir akıl hastasına göre iyi var bir sağlıklı insana göre iyi var...

Yukarıda anlattım. Sorulması gereken asıl soru: Bu durum ve bu insanlar Sağlıklı mı? Sağlıksız mı? Bu soruyu sorduğun zaman cevap kişiden kişiye değişmez, görecelilik ortadan kalkar. Ve cevap açık: Bu insanların kendileri de sağlıksız, büyük kısmının çevrelerine olan etkileri de sağlıksız.

Daha kötü ne olabilir?

@idexo

Sanirim ortak noktamiz escinsellerin toplumdan soyutlanmamasi. Bu da aslinda ulkedeki duruma bakarsak basarili bir gelisme.

Gay pride konusunda ortak olabilecegimiz nokta su: escinsellik normal deyip ardindan pride yapinca normal olmadigi gosteriliyor olabilir cunku normal bir sey kutlanmaz.

Ancak farkli oldugumuz nokta su: Ben 18 yas ustu iki ya da daha fazla kisinin ayrica 18 yas alti iki ya da daha fazla kisinin birlikteligini kisisel hak ve ozgurluk kapsaminda degerlendiriyorum.

Gay cocuk yetistirmek gay cocugu zorla duzcinsel yetistirmek gibi cocuk istismari olabilir. Ancak her gorusun istismarcilari var. Bu durum bana gore ozgur iradeli insanlarin kimi sevecekleri konusunda onlara baski yapabilecegimiz anlamina gelmiyor.

Ozgur iradenin ne oldugu da tartisilir ama biyoloji ozgur iradenin biraz disindadir. Duzcinsel bir erkegi baska bir erkekle seks yapmaya zorlasaniz ereksiyon bile olamayabilir. Gay erkek de bir kadinla ayni sorunu yasayabilir ornegin. Ya da bir insana zorla yeni bir seks fantezisi edindiremeyiz. Tum bunlar biyolojik surecler. Bunun gibi nedenler benim gay haklarini desteklememe neden oluyor cunku secim gaylere ait degil oyle doguyorlar.

Hayvanlarda eşcinselliğin olması insanların azgınlıktan kendi cinslerine yönelmesi argümanını nasıl yok ediyor anlamadım. Hayvanların düşünsel ve sosyal yetenekleri, insanlar kadar gelişmiş olmadığından bu karşılaştırmayı yapamayız. Genetik açıdan eşcinsel olmayan biri sosyal çevreden gayet kolay etkilenebilir.

Bir şeyin normal veya anormal olduğu referans noktasına göre belirlenir. Bu referans noktası da genellikle toplumsal ahlak kurallarıdır. Daha aykırı bir referans noktası gerekirse evrim verilebilir. Evrimin mekanizmasının amacı çoğalmaktır. Eşcinseller bunu sağlayamadığı için evrim sürecine aykırıdır.

@Traveler Bilinç önemli. O yüzden soyutlanmaları iyi değil. Bu insanları yok sayamayız. Öte yandan bugün artık 'gay pride' ile karşılaştırılabilir olduğunu düşündüğüm obeziteyi kutlamaya çalışan bir kitle var. Bu obeziteyi kutlayanlar büyük bir ruhsal çöküntüdeler. Sağlıklı olmaya çabalamak yerine kendilerini iyi hissetmeye çalışıyorlar.

Gay, şişman, fakir, sakat, nerd, normal, anormal, sağlıklı, sağlıksız fark etmez. Toplum içerisindeki hiçbir grubun bu kadar büyük bir psikolojik çöküntüye düşmesine müsade edilmemeli. Kurban psikolojisi çok kullanışlı ve rahatlatıcı bir psikoloji. Bu da benim kültüre bakış açımla ilgili.

Tekrar tekrar önemle, bıkmadan vurgulamaya çalıştığımda şudur: Mesele, iyi hissetmek değil, iyi olmak. İyi olmak = Sağlıklı olmak.

18 yaş meselesini esasen eleştirmiyorum bile. Çünkü bir sürü insan var çok genç yaşta olgunlaşmış, aklını başına almış. Bunları ben de görüyorum. Yine bir sürü insan var gelmiş 30-40 yaşına hala kendi hayatını sağlıklı idame ettirecek bilinç, anlayış, akıl bir türlü bu kişide gelişmemiş. O yüzden akıl yaşta değil baştadır.

Peki iş makrolaştıkça, bireyden topluma çıkıldıkça ne olacak? O zaman demokrasinin de bir anlamı olmaz. Ünlü mankenimizin derin sözüne geliriz: Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?

Burada 18 yaşın önemi başlıyor. Kuralların mikro-manage etmeden, toplumu belli bir düzen tutması şart.

Benim ideal anlayışımda dahi birey yetişirken onun kendini geliştirmesine yetecek ortamı sağlayıp özgür bırakabiliriz; ama gerçek toplumla yüzleşince benim idealimin bir kaosa dönüştüğünü görüyorum. Maalesef kitaplardaki tanımlar, idealardaki fikirler gerçek hayat için çok kaba. O yüzden sözlük anlamıyla hayatı yaşayamayız.

'Gay cocuk yetistirmek gay cocugu zorla duzcinsel yetistirmek gibi cocuk istismari olabilir. Ancak her gorusun istismarcilari var. Bu durum bana gore ozgur iradeli insanlarin kimi sevecekleri konusunda onlara baski yapabilecegimiz anlamina gelmiyor.'

Esasen ordaki çocuğun hissettiği baskı çok sevdiği insanların kırılmasını istemediğinden geliyor. Evladı gay olan ebeveynler bunun tam tersi konumdalar ve bence hissettikleri duygular o çocuğunkiyle aynı. Umarım paralelliği kurabiliyorsundur.


'Ozgur iradenin ne oldugu da tartisilir ama biyoloji ozgur iradenin biraz disindadir. Duzcinsel bir erkegi baska bir erkekle seks yapmaya zorlasaniz ereksiyon bile olamayabilir. Gay erkek de bir kadinla ayni sorunu yasayabilir ornegin. Ya da bir insana zorla yeni bir seks fantezisi edindiremeyiz. Tum bunlar biyolojik surecler. Bunun gibi nedenler benim gay haklarini desteklememe neden oluyor cunku secim gaylere ait degil oyle doguyorlar.'

Benim anlayışımla 'özgür' irade diye bir şey yoktur. Bu da oldukça biyolojik ve fiziksel bir durumdur. Çoğumuz 'istediğimiz' için değil içimizden o an öyle geçtiği için bazı şeyleri yaparız. Kaldı ki 'istediğimiz' şeyler de bazı hormonların işidir. Fakat kabul ettiğim özgürlük şu: 'yapabilme, edebilme özgürlüğü'. Yani yukarıda dediğim gibi insanlara alan verilmesi şart.

Konuyu uzatmamaya, dallandırıp budaklandırmamaya çalıştım. Seviyeli tartışma için teşekkürler.

yarım kilo et tabii ki. ama güzel yemek yaparım tabii, burger king de neymiş, aynı klasmanda bile değiliz o çapsızlarla.

yarım kilo fazla bile 200-300 gram et yeter. yanına pilav, salata bir şey yap. 26 liradan çok daha ucuza gelir.

Vegan değilim; bamya.

cevabı sorunun içinde.evinde pişirip yeme gibi bir imkanın varsa diğer opsiyon düşünülmemeli bile.

100 defa sorsan 100 defa yarım kilo et derim.

bu amerikalılar yapıyor ya, steak diyorlar adına da. kor ateşte kocaman bir et parçası ve 2 sivri uçlu uzun çatalımsı şeyle çeviriyorlar. eğer yarım kilo eti onunla yapacaksak ölüm mü yoksa yarım kilo etmi desen yarım kilo et derdim, kim şeyapar whopper'ı.

bir de bamya o kadar pahalı mı hakikaten var arkadaş.

Whooper, şaka şaka tabi ki yarım kilo et.

Bamya cidden pahalı. Pazarcılar sever çünkü hemen tükenir. Seveni çok var aslında.
Brn olsam direkt burger yerdim, kim uğraşıcak o kadar et falan bir de toplaması yıkaması var. Ha vaktim vardır uğtaşırım, misafirim gelecektir yaparım. Bana biri yaparsa yerim ama. Gömerim affetmem. Hem de bu burgerler tamam sağlıksız falan ama lezzetli bi yandan da.

bozulmasa da alkolü uçmuştur. dökünüz.

emeklemeye baslamis mi?

açılmış derken, kapağı açık mı kalmış?

yok kapağı elbette kapalı ama daha öncesinde açılmış. doğru anlatamamışım.

kapağı kapalı beklediyse bir sıkıntı yoktur muhtemelen.

muhtemelen: ilk açtığınızda içine bir şey atmadıysanız sıkıntı yoktur minvalinde.

kapagi kapaliyken gunes almayan ve cok isi farkina maruz kalmadigi guzel bi yerde beklediyse sorun yoktur.

içebilirsiniz ben içiyorum sorun olmuyor.

Hybridus+1 Ona ek olarak viski mantar ile temas eder şekilde bırakılmadıysa sorun yoktur.

Viski buzdolabına konmaz zaten.

+1 hybridus :)

içiniz bir sıkıntı olmaz.

ben bi kere aldım kabine. bişi demediler. thy, iç hat, yıl 2014

benimkini almamışlardı. ama checkinde illa 'manuel' gönderin dedim. o bantın üzerine koydurmadım. elden teslim ettiler. indiğimde de elden teslim almıştım.

ben sırt çantama koymuştum, kimse de bu içindeki ne diye sormadı.

yoz bir kültür daha yoz olan bir kültürü nasıl bozabilir bilemiyorum.

Bence bozdu.

bu sadece bizim için değil, mesela birçok avrupa ülkesi için de geçerli aslında. yalnız bizim öz kültürümüz nedir işte, ben de bunu tam kavrayamadım gitti. türk kültürü derken neyden bahsediyoruz şu anda? yani tabii ki bozmasın, amerikan kültürünü sevmem de pek ama hangi kültürümüzü bozmasın? ortak bir temele dayanan türk kültüründen söz edebilir miyiz? mesela türk milletinin ortak değeri nedir, bizi ortak zeminde buluşturan o değer nedir? bunun cevabını hakikaten merak ediyorum. hayır zaten tüm bu toplumdaki bölünmelerin sebeplerinden biri de bu ne olduğunu bilememezlik değil mi? tarihe bakarsan tabii ki türk kültürü dediğinde akla köklü bir kültür gelir, batılı yanına yaklaşamaz da pratikte karşılığını bulamıyorum.

soruna sorularla cevap verdim, hadi hayırlısı olsun.

yaren +1

soso'ya katılıyorum, "öz" kısmı tartışılır ama amerika zehrini dünyanın dört bir yanına saldı evet. tabii ki onlardan gelen her şey kötüdür demiyorum ama "modern" abd olmasa dünya çok daha stabil ve huzurlu bir yer olurdu diye düşünüyorum.

instela-static.info

bozmaktan ziyade zombileştirmiştir. eldekini yok edip yerine geçse neyse diyeceğim ama yok. çarpık, çorba, nereden tutsan elde kalan bir şey var şu an.

Kultur aktarimi engellenemez, Araplarin kotu ozelliklerini alacagima Amerikalilarinkini alirim daha iyi

kendi soruma cevap olacak ama

triple whopper verseler yerim yoz moz dinlemem ''

cevap Rammstein'dan geliyor ---> www.youtube.com

Biri de dememiş "free sex olayları" ne diye?

Cevap: çok bozdu önünü alamadık!

Amerika dünyayı güzel hale getirmiş nadir ülkelerden biri. Amerikan düşmanı olanların kullandıkları bilgisayarın işlemcisi Intel, işletim sistemi Windows, en çok kullandıkları site Google, ama sorsan Amerika olmasa dünya daha güzel bir yer olurdu. Amerika'nın dünyaya katkılarını görememek için kara cahil olmak lazım. Şu anda Amerika yok olsa, ertesi gün hayata Orta Çağ'dan devam ederiz. Bizim kültürümüz zaten Amerika vs Türk kültürü yapılacak kapasitede bile değil.

Amerikayı Amerika yapan Alman bilim insanları diye düşünüyorum. İkinci Dünya savaşından sonra günah çıkarmak için Amerika'ya giden/götürülen bilim insanları sayesinde. Dolayısıyla Amerika olmasaydı birçok teknolojik gelişmeleri Almanya sayesinde yaşıyor olurduk diye düşünüyorum.

Arap kültürü de bizim kültürümüzü bozmuştu. Sonra Anadolu/Rumeli kültürü bozdu. Ardından biraz Bizans ve Balkanlar kültürümüzü bozdu. Bundan önce de en son avrupa kültürümüzü bozdu. Bunlardan sonra ortaya çıkana "bizim kültürümüz" deyip, ABD yapınca "kültürümüz bozuldu" diyorsan hatalısın. Hayır. Diğer bozulmaları da kabul ediyorsan evet, bozdu.

Bu olay globalleşme ve kültürel etkileşim sonucu, etkileşimin miktarına ve benimsemeye bağlı olarak değişim de tüm Dünya'da olan bir şey. Öz'ü tamamen kaybetmek hoş değil tabii ama bazı şeyler hariç (Örneğin mutfak) kaybettiğimiz çoğu şeye pek takılmıyorum.

Tum dünyayı bozdu, Türkiye'yi nasil bozmasin?

Bir de - konu disi olacak ama - mesela arap kulturune istedigin gibi saydirabilirsin ama kurt kulturu bizi bozar falan derse linc ederler:)

Bozdu tabi. Alt yazılar bile ifadelerimizi değiştirdi. Adamların kültürünü buraya entegre edemiyorsun çünkü çok farklı ama ne kendin gibi olabiliyorsun ne onlar gibi. Ama tabi öz kültürümüz öyle kolay kolay bozulmaz.

Bozmadı, geliştirdi. Tabii o kadar uzaktan bir yere kadar oluyor.

Ellerinde taramalılarla düğünde havayı tarayan urfa diyarbakır, silahlarını havaya saçan Karadeniz, amerikadan çok etkilendiler. Araplar demiyorum bakın amerika, çünkü bu adetler çöl bedevilerine ait değildir. Siz de biliyorsunuz zaten, hep amerikalllar. Tore cinayetleri de var olan canım saf turk kulturunu bozdu onucunde kız alıp vermeler. Ne yüksek bir kulturumuz vardı oysa. Başlık paraları, çocuk tecavuzleri, aynen amerikadaki gibi. Ah araplar gelin kurtarın bizi. Azıcık yüksek kultur lütfen.

Türk edebiyatı zaten bu konu üzerine kuruludur. Yahya Kemal, Peyami, Ahmet Hamdi vs. biraz okursanız sorunuzun cevabına en iyi şekilde ulaşırsınız.

bence hayır. amerikanın bir çok kültürü de bence şahane ayrıca.

önce arapçılar bozdu, sonra atatürk çabaladı özümüzü keşfetmemiz için. o gittikten sonra amerika bozdu, şimdi arapçılarla amerikancılar beraber bozuyorlar. ileride olur da avrupa birliğine girersek foursome olacak.

aynisi touch id icin de gecerli. bu kadar endise duyulacak sey varsa touch id icin oarmagini koparabilir :) en azindan eger faceless degilse yuzunu kesemez :)

tehlikeli degil bana kalirsa.

esasen büyük düşünürseniz asıl korkmanız gereken bu nesilden itibaren insanları rahatça ve insanların kendi izni ve parasıyla fişlemeye başladılar : )

haydi diyelim ki apple çok dürüst (ki apple kullanıcısı olarak zannetmiyorum, mümkün değil). apple facebook'un dahi yapamadığını yaptı ve sadece bizden bilgi istemedi gerçek fiziksel izlerimizi istedi ve biz de bunları 'çok kullanışlı' diye kabul ettik verdik.

bunun için elbette apple'ın batmasına falan gerek yok ama haydi çeşitli senaryolarla apple'ın sonu gelirse diye düşünün:

sizce bir gün bu değerli bilgiler kimin eline geçecek? bu bilgileri amerikan devletinin alıp kullanmaması aptallık olur.

gpsle konum alabiliyor, mesaj, resim, video ve her türlü kişisel bilgilere erişebiliyor, parmak iziyle kalmayıp suratınızın haritasını çıkarıyor... bütün bunları sizin paranızla sizin sayenizde yapıyor. bundan güzel işletme stratejisi olamaz.

@Trollziya

Off ne güldüm ya.Harika bi cevaptı.Bi çakı görsem desenimi bile çizerim anında.

@idexo
Evet güvenlik kaygısından ziyade bu konulara eğilmek daha mantıklı.

yüz tanıma olayı cep telefonlarında yeni bir olay değil. 2012 yılında aldığım telefonda da vardı. çoğu kişi asıl kilit açma yöntemi olarak kullanmayacak zaten bir yerden sonra. ayrıca normalde de senin kilidini açmak için sana ihtiyaç duymuyor ki. bir de trollziya +1

apple dick id cikarsa sokakta seyini cikaracak insanlar var.

@nawar'a 'asıl kilit açma yöntemi olarak kullanmayacak zaten bir yerden sonra.' demesine katılmıyorum.

insanlar pek farkında değil, bu ne ya eski şeyleri ısıtıp önümüze koyuyor diyorlar ama olay öyle değil. diğerleri neden yapınca norm olmuyor da apple yapınca norm oluyor? bunun açıkça sebebi kullanışlılıkta. diğerleri tasarımı yaparken çok erken davranıp 'öncü' olmaya çalışıyorlar. tonla parayı yatırıyorlar ama satamıyorlar çünkü maliyeti çok yüksek ve kullanışlılığı her zaman olgunlaşmamış oluyor.

şu benzetmeyle anlatmaya çalışayım. bu otomatik kapılar var ya bir yere girerken fotoselle algılayıp açılıyor, onların gelişmiş versiyonu gibi çalışan bir teknoloji bu. etkinlikteki deneyde de çok iyi çalıştı. sadece o değil aynı teknoloji animojide de kullanılıyor. yeterince hassas bir teknoloji yani. o yüzden gerçek manada çok büyük kolaylık sağlayacaktır ve etkinlikte de iyi çalışıyor gibi görünüyordu.

bu teknolojilerde kullanma kelimesi çok önemli. fotoselli kapıları gerçek manada kullanmıyoruz, çünkü hiçbir efor sarf ettirmiyor. önüne kadar yürüyoruz ya da elimizi uzatıyoruz kapı açılıyor, sabun dökülüyor, su açılıyor. apple'ın mantığı da bu. bu efor sarfetmeden bir şey yapma olayı sihirli geliyor insanlara. ayrıca insanlar her zaman kolay olanı tercih ederler. apple'ın başarısı bu teknolojileri belli bir olgunluğa ulaştığında kullanıma sunmak ve tabi ki bu kullanışlı özellikleri belli bir dizayn çerçevesinin içine uydurmak.

şimdi parmak izinizle açılan düğme mi kolay? yoksa 3-6 karakter girmek mi kolay? tabi ki parmak izi. ama bunu gerektiği gibi kullanabildiğiniz tek platform iphone olursa düğüm orada atılıyor. kimse bunu ilk çıkarana götürüp para vermez. sonuçta 'apple stabil' oluyor. parayı da onlar alıyor. insanlar niye salağa yatıyorlar anlamıyorum. fikirler değersizdir: biri onu satılabilir, kullanılabilir hale getirene kadar. çünkü asıl efor ve yatırım gerçekleştirmekte. öteki bedava. benim sonsuz fikirlerim var...

neyse anlatabildiysem neden apple'a para veriyoruz? niye parmak izimizi vermek istiyoruz? niye kendimizi fişletiyoruz? işte bu yüzden. yoksa herkes oturur kendi mail serverini kurardı, internetin kontrolü insanlarda olurdu. fakat genelimiz tembeldir. hiçbirimizin açık kaynak koduna gerçekten ihtiyacı yoktur. herkesin öncelikle işini görmeye ihtiyacı vardır.

@idexo kulkanılmayacak olmasının sebebi de belirttiğin şeyler zaten. Telefonu kaldırıp, yüzünün karşısına getirip, kameraya bakıyor olman gerekiyor açılması için ve bütün bu süreç tamamlandıktan sonra ki açılma hızı da parmak izi ile kullanılan halden uzun sürüyor. Ayrıca uzanılan ya da oturulan yerden telefonu kaldırmadan, karşıma getirmeden açabiliyorsun parmak izi ile ya da şekil/pin ile. Efor sarfediyorsun.

Kaldı ki başarılı sunum da tartışılır. İlk 2 denemede açılmadı. Bu büyük sorun aslında. 3. denemede de yüz algılandıktan sonra da açılış hızı yavaş. Yani ilk çıkan hali ile karşılaştırınca mükemmel değil. Evet daha iyi kesinlikle. Yüz tanıma kullanan rakiplerinde durum nasıl bilmiyorum. Ben bir ara kullandım, sonra diğer yöntemler daha kolay geldiği için uğraşmadım. Hatta yüz tanımayı bırakanlar var. Evet güzel bir teknoloji, ilgilenilmesin bununla demiyorum ama uzun süre ana kullanım olarak kalacağını sanmıyorum. Gerçi. Bir yandan yüz tanıma bir yandan şifre çalışıyor hala. Parmak izi okuma da kalmadığı için aktif olarak kullanımına devam edecek bu sistem.

Bu arada bu dahil herhangi bir sistemi iPhone'da daha popüler yapan şey ar-ge değil. Marka. Yani bugün HTC, xiaomi, huawei gibi markalar önceki telefonlarına kıyasla büyük atılımlar gerçekleştirip, birçok konuda seneler önce bir şeyler üretmiş olup, büyük adımlar ile ilerlerken aynı şeyi Apple 5-6 sene sonra çıkarınca tutması sebebi Apple olması. HTC'nin Apple kadar alıcısı olmaması ar-ge konusunda ona sıkıntı yaratıyor, oysa Apple üretmek yerine var olan fikri geliştirmek ve bir önceki telefonun sadece bir üst işlemci ve biraz daha iyi kameralı halini piyasaya sunarak "devrim" yapıyor. Kullanımda konu bu. Maliyet karşılaştırması zamanla ilgili değil yani.

Bence asil sikinti milyonlarca insanin face id sinin bir veritabaninda saklaniyor olmasi. Bu veritabanlarinin alayinin Amerika tekelinde olmasi.

@nawar ilk telefonda çalışmamasının sebebi muhtemelen adamın yüzünün tanımlanmamış olmasıdır. ikinci telefonda da adam kaydırır kaydırmaz açıldı. daha ne kadar hızlı olacak? bu tarz sunum hataları yapmamaları lazım fakat aksaklıklar olabilir.

eğer birinci telefonda 2. denemede açılsaydı belki o zaman düzgün çalışmadığını düşünebilirdim ama iki denemede de açılmayınca sunucunun tanımlanmadığını düşünüyorum. kısaca sunucu hata yaptı.

yarın bir gün gerçek kullanıcı karşılaştırmaları çıkar bu yüz tanıma ile şifre girmenin. o zaman milisaniyeyle hesaplarlar.


öte yandan 'adı hasan olunca tutmuyor, süleyman olunca tutuyor' demek ne kadar mantıklı? bunun arkasındaki sebebi de anlat bari. apple olunca ne oluyor da tutuyor? ben yukarıda ondan bahsettim. benim argümanlarıma karşı mantıklı bir argüman sunmuyorsun.

yıllarca resimle uğraşmış, çalışmış didinmiş bir adama 'yetenekli' demek gibi. e sen yetenek derken adamın bütün çalışmalarını yok sayıyorsun. kıymeti kendinden menkul değil hiçbir ürünün.

gitar iyi durumdaysa sıfırının 2/3-3/4(3'te 2 ila 4'te 3) fiyatına elden çıkarmayı deneyebilirsiniz. sıfır fiyatına gidip mağazadan alırlar zaten.
en kötü ihtimalle de yarı fiyatına satabilirsiniz. yarı fiyatından aşağı vermeyin.

ağır gitar çok da iyi bir şey değil. belli bir ağırlıktan fazlası omuzu beli ağrıtıyor. hatta gibson dahi chambered body satıyor.

her ne kadar şirket bilgisayarı deseniz de monster derim. fiyat performans tam. abra a5'e bakabilirsiniz.

@golgi aygıtı; teşekkürler. zibilyon çeşitli monster markaya ben de bakmıştım. önerdiğiniz ürünün yanında yaklaşık 600 tl civarına bir de windows 10 alınınca bütçe tutuyor. lakin sevgili patronum monster istemiyor maalesef.

@phoarbix; teşekkürler, dolar bazında fiyat biçtim, lakin memleketteyim. firmam ecnebi sadece :/

@madafaka; tekrar teşekkürler, lakin dediğim gibi, buradan almam lazım aleti.

bu arada kendimce bulduğum şöyle bişi var:
www.hepsiburada.com

alternatif arıyorum mümkünse...

mojna?

@phoarbix; normal şartlarda aslında hiç size sormadan gözüm kapalı alırdım bu aleti. lakin yaklaşık 4 yaşında bir lenovo laplop vasıtasıyla iletişim kuruyorum şu anda sizinle. ekranın menteşeleri kırılmış vaziyette ve ekran istediği açıda konumlanıyor, üstelik panel de yukarı kalkıyor bu esnada :). ayrıca işlemci fanı çalışmadığı için altına buz kaseti yerleştirdim. :)

dolayısıyla lenovo markası kafamda hala büyük bir soru işareti...

bu arada açıkçası bakmadım ssd slotu var mı diye aletin, ancak varsa ilerleyen zamanda bi adet ssd almak bozmaz beni, kendi cebimden bile olsa.

@madafaka; inceleyeceğim, teşekkürler.

@madafaka; linkini paylaştığım lenovo'nun nesini beğenmediniz? samimiyetle soruyorum...
çünkü önerdiğiniz üründen daha ucuz özellikleri aynı olmasına rağmen...

ben yaklasik 1 sene once bu tarz soru sordum burada verilen cevaplara ve kendi arastirmalarima gore bunu aldim, memnunum: www.amazon.com

uyuzcan
windows a para vermeyeceksin rahad ol
f/p en iyi makineyi al
windows 7 ultimate kur
accesibility upgrade den ucretsiz lisanslı win 10 alıyorsun

bu bilgisayarla ne yapılacak? onu dememişsin. en önemli konu o.

hiç kullanmayacağın bir dedicated GPU veya pahalı bir işlemciye vereceğin parayı güzel bir ekrana vermek, iyi bir touchpad'e vermek, klavyeye vermek de var.

akşama kadar excel tablosu çıkaracaksan ona göre tavsiye gelsin.

i5, HQ vs etiketlere takılma. bu i5'ler yokken uzaya gittiler beğenmediğin işlemcilerle.

@idexo; akşama kadar excel tablosu çıkarıp akşam oyun oynayacağım :)
şaka bir yana, autocad solidworks filan sıkıntı çıkarmamalı...

@kingcyrax; yöntemi pek anlamadım lakin öyle bir riske giremem sanırım. ayrıca neticede parası cebimden çıkmayacak aletin, 300-500 tl daha oynatabilirim çok icap ederse...

bu arada şöyle bişi de var; ne dersiniz?
www.vatanbilgisayar.com

edit: fark etmeden @madafaka'nın önerisine gelmişim dönüp dolanıp :/

şuraya bak: picknotebook.com

şuraya bak: 100dollarlaptop.com

Hp cb007nt'yi aldım geçtim. Performansını henüz test edemedim ana çok güzel bir tasarıma sahip olduğunu söyleyebilirim.

Herkese teşekkürler tekrar...

Bazı işletmeler girdi çıktı yaparlar vergi durumundan. Normaldir.

Kıdem tazminatı vermemek için yapılan klasik bir hamledir.

bu geriye döndürülebilir bir şey midir?

kıdem tazminatınızı yiyorlar, kıdem tazminatınızı mıncıklıyorlar, kıdem tazminatınız o kucaktan bu kucağa..

sanırım bu zihniyet geri döndürülebilir bir zihniyet değil o yüzden dürüst patron ve işletme bulmanız gerek.

edit: 2008'de şöyle bir şey var:

turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=29606

güncel olarak nedir ne değildir anlamak lazım. belki güncellenen bir yasadan faydalanmak için böyle bir şey yapmış olabilirler.

sgk'yı arayıp durumu iyice sorgulayıp anlamakta da fayda var.


şuradaki özellikle 3. maddeye bakın: isvesosyalguvenlik.com/ayni-isyerinde-tekrar-ise-baslayan-iscinin-kidem-tazminati-haklari-nasil-belirlenir/

bu durum kıdem tazminatını etkilemiyor diye biliyorum. o kadar da kolay değil yani..

çakallık yapmışlar akıllarınca. yasa senin yanında. alırsın kıdemi.

tanımına bak, aynı işyeri ise sıkıntı yok. atıyorum hosein enerji ltd. şti ise iki şirketin de adı o zaman problem yaşamazsın. sadece sgk'da kotayı doldurmak için seni kaydırmışlardır bir yerden diğer yere.

şimdi şöyle ki ben işe başladığımdan beri net maaşım hiç değişmedi (değişmedi derken vergi dilimine girmiyorum),öyle konuşmuştuk patronla.

Bununla bir ilgisi var mıdır blmiyorum ama?

Taşınma vs olduysa o da etkiliyor.

Işyeri ayniysa kidemi etkilemez. Millet sallamış.

Çalışan sayısına göre iş yeri yükümlülükleri değişkenlik gösterir. Bu sebeple vasat türk şirketleri, sizi bir şirketten alıp diğer isimdeki şirketine koyar durur. Anormaldir. Türkiye'de normaldir.

şirketim değişmedi arkadaşlar aynı şirkette çalışıyor görünüyorum hala.

Şirketiniz fiilen değişmemiş olabilir. Kağıt üzerinde de öyle mi? Onu bir kontrol edin.

Bir maden mühendisi arkadaş anlatıyordu. Patronun birkaç şirketi var. Çalışanlar fiilen sürekli aynı yerde oldukları halde patron bunları bir orda bir burda çalışıyor gösteriyormuş kıdem tazminatı ödememek için.

Bir sonuç alır almaz, hukuken fark eder etmez bilemem. Nihayetinde yarın bir gün işten çıkınca tazminat vermem derse ispat vs ile siz uğraşacaksınız. Baştan farkında ve tedbirli olmakta bir yanlışlık yok.

Ne diye çalışan adamı durduk yere çıkardık geri aldık gibi gösteriyor? Bunun bir açıklaması olması gerek.

İşyeri no değişmiş görünüyor, dolayısıyla ünite no da değişmiş. İşyeri adı aynı hala.

Geçen sene Ağustos ayında işyeri taşındı, bununla bir alakası olabilir mi?

o dediğiniz cayma hakkı olarak geçiyor, 15 gündür süresi. onlar kafalarına göre iş yapmış.

mağazadan görerek aldığınız ürünlerde iade olmuyor. yapan mağazalar müşteri memnuniyeti sebebi ile yapıyor.

dersin. (mağazacılık çıkışlıyım) mağazalar genelde iade almak istemezler, çünkü iade bi başladı mı ardı arkası kesilmez. bu yüzden iade yok vb der dururlar. biraz tatlı dil her şeyi çözer ^^ gün sonu alındıktan sonraki iade işlemini merkez yönetim satış ekibi yapar. karttan çektiği tutarı hesaba havale olarak geçirir.

kafalarına göre iş yapmışlarsa bunu şu şu sebepten yapamazsın, ben bunu iade ederim'i nasıl diyeceğim. Tatlı dil şeyapamam ben, çirkefleşemem de, kanunla kuralla destekleyip talep etmem lazım. nerde yazıyo bu hak varsa?

inheritance+1.

kredi kartı gün sonu vs. kısmını kafalarından sallamışlar ama iade için yasal bir hak yok. canları isterse alabilirler.

internetten aldıysan iade hakkın var mağazadan aldıysan yok.

inheritance+1
nrmnm+
Evet bizzat mağazadan görerek alınan ürünler için tüketiciye tanınmış bir iade hakkı bulunmamaktadır. İadeyi kabul eden firmalar müşteri memnuniyetini gözetmek amacıyla tolerans göstermektedirler. Mesafeli satışlar içinse 14 günlük bir iade süresi bulunmaktadır.

firma büyük firmaysa müşteri hizmetlerini arayın derdinizi anlatın. daha anlayışlı olabilirler. hele de açılmamış paketi iade ediyorsanız ben olsam zorluk çıkarmazdım.

Taksitli alışverişte 1 hafta iade olabilir. Öyle bir şey hatırlıyorum. Tüketici kanununu aç bak. Yoksa yok.

Yok yok yok, @lim5'in dediği taksitli satış kredi kartını kapsamamakta.
Net bir şekilde yasa ürünü canım istemedi iade ediyorum hakkı vermiyor, mesafeli satışta da tekrar satışa uygun olma koşulu aranır aslında, aklınızda bulunsun, yani etiketi sökülnüş, kutusu yırtılmış ürün iade alınamaz aslında.

Ancak ürün kusurludur, bu durumda markanın onayıyla mümkün.

ebay

duyuruya bu tip sorular açılırken yaşanan şehri belirtme zorunluluğu gelsin artık.

-istanbul'daysan bomonti ve florya ya kurulan antika pazarları var. oralarda ucuz oluyor. değilsen D&R'ın indirimlerini takip edebilirsin.

theli

pardon kanka, genelde netten almayi dusunuyordum.

Ucuz plak çizik içindedir. Onun da keyfi olmaz. Plak dinleyenler ucuzluktan önce temizliğine önem verirler. Ayrıca sıfır almadığın plağı iyice incelemen lazım. Temiz olmayan plak iğneye zarar verir, matını kirletir...

Maksadın yüksek kalite müzik dinlemekse iyi mikslenmiş albümleri araştır. İnternette malum sitelerden indir. İyi bir receiver ve bir çift hoparlörle işini görürsün.

Plak dinlemeyi sevenler müzikten önce koleksiyoncudur.

hocam facebook da zibil gibi gruplar var. plak pazarı bunların en kalabalığı. referansla üye kabul eden de bir sürü belli müzik tarzlarına eğilmiş gruplar var. plakla ilgili aramalar yaparsan çıkar. sıfır plak istiyorum dersen türk olarak opus3a.com var yabancı için amazon baya ucuza geliyor. ikinci el için recordsale.de ve cdandlp.com var tr ye gönderimleri olan. ama yurtdışından 2.el alımı için önce biraz buralardan alış veriş yapıp tecrübe edinmeni tavsiye ederim. başka sorun olursa cevaplamaya çalışırım.

bi belgesel onermeyecegim ama oraya gidiyorsan imkanin varsa mutlaka breendonk kampina da gitmelisin. Auschwitz kampina bin basar

schindler's list.

La vita è bella
Pianist

www.bbc.co.uk

biraz uzun ama

Genel kültür olarak ikinci dünya savaşı hakkında da sağdan soldan araştırma yapabilirsiniz:

Mesela: en.wikipedia.org

veya aşağıdaki linkteki listeler gibi listelerden merak ettiğiniz konuyu tekrar google ile araştırmayı deneyebilirsiniz.

onedio.com

şu da izlenebilecekler hakkında bir liste:

www.imdb.com

life is beautiful

belli saat ya da gunlerde girisi daha ucuzdu, onu da bir kontrol edin bence gitmeden. (5-10 € oynuyor)

Tur servisleriyle gidiceksen yolda arabada da belgesel gibi bişiler gösteriliyor ona bakarsın. Bi de rehberler güzel açıklıyor zaten gezdirirken. Bence ermeni meselesiyle ilgili bişiler oku gitmeden, gidince anlayacaksın. Göç ettirilme mantığı vs bunları açıklarsa rehber kafanda çağrışımlar, bişiler yanıcak.

bilet aldınız mı bildiğim kadarıyla grup grup alıyorlar ve yoğu.n en erken bir hafta sonrasına ingilizce çevirmen grubuna yer bulunabiliyordu.

Ornegin soyle salak salak hareketler yapip tutuklanmayin

www.hurriyetdailynews.com

impostor syndrome?

Düşünceler kendini gerşekleştiren kehanet oluyor, bir an önce değiştir sen onu.
Tam tersini yaz hergün görebildiğin yerlere as. Kurtulmanın tek yolu yok ama en etkili gördüğüm, kendim de çokça kez deneyip başarılı olduğum için yazmayı öneriyorum.

'özgüvenim mi yok gerçekten bilmiyorum' diyorsan muhtemelen özgüvenin yok.

Nasıl şartlarda işe girdin, kolayca yerine birini koyabilirler mi bilmiyorum, ama görünmez olma. Bazı işler sürekli yolunda gidince insanlar o işi yapanları görmüyorlar. O yüzden 10 biliyorsan hemen her bildiğini ortaya dökme. Yeterince paylaş. İşleri hemen 'çok kolaymış' gibi halletme. Üzerinde biraz çalış.

İstenmeden verilen şeylerin de değeri çok düşük oluyor. Önce talep sonra arz.

Performansını düşürmenden bahsetmiyorum aksine performansını yükseltmek için 'yeterince' ve 'gerekli' şeylere odaklanmaktan bahsediyorum.

kurumsal ve iyi bir şirkette çalışıyorsan bu çok normal. benim çalıştığım şirket bir amerikan firması, giden adamın yerine bir hafta geçmeden 1.5 kat maaşla rakipten adam alıyorlar. sürekli bir burası bir imparatorluk, herkesin yeri çok daha güzel doldurulur mesajı yayınlandığı için insan kendini öyle hissediyor.

o düşünceden kurtulma. o seni comfort zone'a sokar. o düşünceye alış ve ona göre çalış derim.

baskı altında çalışılan özel şirketlerde gayet normal.özel kurumlarda çalışanlara çok baskı yapılıyor hata ve yetiştirememe korkusu oluşuyor.

udonya'nın menüsünde var görünüyor. arayıp öğrenmenizde fayda olabilir. bütün menüye alttaki linkten bakabilirsiniz.

www.zomato.com

sen bildiğin dersi al, istersen diğer dersin kitabını internetten çalışırsın kendin. bütün kitapları upload ediyorlar.

yikici pasifik siklonlarinda hayatta kalmis bir ins. muh. &deprem muh. olarak aktariyorum.

betonarme yapilar atmosferik etkilere, hatta tsunami'e, daha dayaniklidir.
batili ulkelerdeki konut yapilari genellikle hafif, isciligi az, maliyeti dusuk elemanlardan teskildir. ahsap, alci, vs. bunlar elbette atmosferik etkilerle daha siddetli bicim degistirir, hasar gorur.

simdi tabii, irma cok cok siddetli bir kasirga, burada cati ucmasi, duvar ucmasi, sel, toprak kaymasi, camlarin kirilmasi gibi bircok etki olur. ama betonarme duvarlarin (zemin hareketi, sel vb. disinda) onemli hasar gormeden size koruma saglayabilmesi beklenir.

prefabrik değil, genelde ağaçtan evler onlar. Amerikadaki ev anlayışı bizdeki gibi beton, demir, tuğla değil.

örnek: www.youtube.com

Yüzeysel olarak cevap verirsek yıkamaz, ama betonarme evlerin de taşıyıcı sistemi çok farklı olabilir. Dolayısıyĺa fırtınada yıkılabilecek gibo se tasarlanabilir. Betonarmenin avantajı şu, yapı ağırlığı çok büyük olduğundan ve deprem yükleri yapı ağırlığı üzerinden hesaplandığından (f=m.a dan ve radyal hareketten türüyor) deprem yükleri rüzgar yüklerine göre çok büyük oluyor.(deprem bölgeleri için tabii ki). Dolayısıyla yapı rüzgara karşı overdesign olmuş oluyor. Konu çok geniş ikincil elemanlar, rüzgar bölgesi, taşıyıcı sistem tipi de işin içinde ama onlara girersem bulanır anlatamam.

canon ae1, hem bol bulunur hem sağlamdır, hem çok güzel sonuçlar verir, 50mm lensi kalitelidir, kullanımı kolaydır. 250-300e Türkiye'de bulunur, şanslıysanız 150-200e bile bulursunuz.

teşekkürler arkadaşlar AE1 araştıracağım izmir'de.

bas çek makineler de güzel eğer zoom, diyafram, enstantane ayarlamak, lens değiştirmek 'şart' değilse.

örnek olması açısından: sahibinden.com/ilan/ikinci-el-ve-sifir-alisveris-fotograf-kamera-filmli-makineler-orjinal-kodak-35mm-filmli-fotograf-makinesi-473481037/detay

Baban sorumsuz davraniyor o bir gercek. Isi de grafikerlikmis yani masa basi is evden bile is bulabilir. Annen bir sey demiyor mu bu duruma?

Ayrica bu ay icin yapabilecegi en yuksek zam orani 10.86 yanlis hatirlamiyorsam ev sahibinizin. Daha fazla mi zam yapmak istiyor?

Belki başka bir sıkıntısı vardır. Size söylemediği. Oturup konuşmak lazım.

oturup sakince konuşmak lazım. komandonun dediği gibi başka bir problemi olabilir. sizlere söylemekten çekiniyor olabilir. bıktım,sıkıldım lafının altında farklı problemler olabilir.

"sen niye çalışmıyorsun" şeklinde yargılama yapmadan konuşmak lazım.

@floydian çok kavgaları oldu hatta iş ayrılmaya bile geldi bir ara. annem de ben doğduktan sonra işten çıkmış bir daha da giremedi sonra yaş dedi, köreldim dedi vs.

ya ben de dedim anneme %25 zam istiyormuş yılbaşında oran olarak aslında kanunen bir miktarı var onun ama annem de kocası ve oğlu avukat onun, dava açın madem öyle değer biçtirin falan diyecek dedi. ev sahibi 85 yaşında mı ne bir kadın. hayatımda gördüğüm en paragöz insan sanırım.

eğer 10 yıldır orada oturmuyorsanız(yıldan emin değilim ama 10 diye hatırlıyorum) evden de çıkaramaz, daha fazla zam da yapamaz. paşa paşa parasını gönderir oturmaya devam edersiniz hiçbir şey olmamış gibi.

yüzde 25 zam çok fahiş bir oran. isterse bütün sülalesi avukat olsun yasalar belli.

@komando kani var bende yani sıkıntısı yok bence. üniversite mezunu falan değil babam, alaylı olarak yetişmiş mesleğin içersinde. ben 3-4 yaşına gelene kadar çok iyi paralar kazanmış ama sonra hem sektör yavaştan değişmiş, hem işler işte. ben hatırlıyorum para alamıyordu, abuk subuk insanlarla çalışıyordu vs. en son doğan egmont'ta çalışıyordu işte adam 7-8 dergi yapıp 2bin küsür maaş alıyordu. hem üni.mezunu olmadığı için büyük paralar kazanamadı, hem de üni mezunu olan tipik concon insanlar yüzünden fenalık geçirdi. anlattığı insanlara ben bile tilt olurken, bu yaşta onun da tahammül edememesi çok normal diye düşünüyorum. son senesinde artık senelerce masa başı çalışmaktan kolunu arkaya atamaz hale gelmişti, fizik tedaviye gitti senelerce, hala her sabah hareketlerini yapıyor. bunları savunmak için demiyorum ben sadece durumunu anladığımı belirtmek istiyorum ama iki çocuğu varsa bir insanın bilmiyorum yani biraz harekete geçebilir bence. ben bile alanım farklı olmasına rağmen freelance grafik işlerinden 500-600 kazandığımı biliyorum. öyle bir miktar bile rahatlatır diye düşünüyorum ama kovalamıyor kesinlikle.
annemle olan kavgalarından sonra da annem diyordu "zorla çalış mı diyeyim napayım ben" diye. anneme de kızıyorum sırf beni yuvaya veremedi diye (sebebi de "ay burada merdiven var düşer", "ay çocuğu döverler mi", "ay gazı açıp çocukları uyutuyorlarmış", "ya deprem olsa, bina sağlam değildir kesin" falan gibi şeyler...) işini bırakmak zorunda kalmış, bırakış o bırakış. etrafımda anaokulu/kreş/yuva gitmemiş olan bir tane insan yok ve hepsi gayet sağlıklı. büyük konuşmak istemiyorum tabii ki ama ikisi için de yanlış kararlar silsilesi sanırım.

siz haklısınız. eğer geçinemiyorsanız çalışmak zorunda. sizi o yaptı sonuçta, "amaan sıkıldım" gibi bir şey diyemez. elini taşın altına koyması lazım.

duyuruyu açmadan önce annem kapımın önünden geçerken "tamam işte o zaman zam yapınca üstünü ödeyecekmiş ayça" dedi adeta duyurmak istercesine. sinirlendim kalkıp kapattım kapımı, gelip işte "ben öyle dedim diye mi kapatıyosun" dedi dedim, "ondan değil de duyurmak ister gibi yapıyorsun çok saçma" sonra küçük bir tartışma oldu "tamam çalışacak olan bensem vericem zaten" dedim babam duydu mu bilmiyorum, kendi kendime asabım bozulsa da onun bozulmasını istemiyorum. sikicem yani cidden parasızlıktan bıktım...

Haklısın sonuna kadar. Özellikle parasal meselelerde bu sekilde davranan anne babalari gordukce inanılmaz şaşırıyorum. Yapacak bir sey yok. Şanssız bir insanmışsın malesef. Umarım baban aklını başına toplar.

Bilemiyorum ki acaba sakladığı bir sıkıntısı olabilir diye düşündüm. Belki annenin yanında söyleyemiyordur. Bi gün al babanı "baba gel dışarı çıkalım dışarıda bi kahve içelim de" sinirlenmeden güzel güzel "bak baba biz bir aileyiz para sıkıntısı çekiyoruz hepimiz çalışarak bu sıkıntının üstesinden gelmeliyiz. Çalışmak istememeni anlayamıyorum. bana anlatmadığın bir derdin mi var? bak ben senin kızınım ben senin yanındayım..." gibi damardan girerek bi konuş bakalım.

Valla genelde emekli olanlar ise soylenerek gidiyor. Ama kendi harcligina cikarsan yeter gerisini istemesi dogru degil.

açıkçası haklıısn. genelde babalar aman çocuğum kendşni kurtarsın diye çalışırlsr. taksiiclik yaparlar fln. baban sorumsuz bence

kimsenin işi kolay değil babanın işinin de zorlukları vardır ama çalışıp arkanızda durması lazım. böyle çok aile var ben de bu durumları yakın zamanda yaşadım. takınca olmuyor. alıp karşına konuşucaksın bir kere. kendine çeki düzen veriyorsa verir yok sa yapıcak birşey yok.

illa grafikerlik yapmak zorunda değil. sitelerde güvenlik fln gibi kolay işler yapabilir. mesela bizim sitenin güvenlikleri hep emekli amcalar oturdukları yerden para kazanıyorlar. o tarz bişi yapabilir. sen haklısın.

Genel olarak tavirlar vs bana yanlis geldi ama senin de verecegin uc kurus para yani hem de ailene. Bunun lafini yapmiyor olman lazim.

23 yaşına gelmişsiniz. Aileniz size bakmak istemiyorsa onları zorlamayın. Yavaş yavaş kendi hayatınızı kurup evden çıkmaya gayret etseniz bence sizin için iyi olur.

10-15 yaşında olsanız durum başka olurdu tabi.

Ayrıca erkekler içinde bulunduğu sıkıntıları, duygularını, düşüncelerini ifade etmekten biraz çekinebiliyor. Belki adamın başka dertleri de vardır, belki de yoktur.

Önemli olan: başkalarını zorla değiştiremezsiniz. Aranızdaki problemler büyür. Siz kendi imkanlarınızı keşfedip kendi yolunuza giderseniz içinizden geldiği gibi bir aile de kurup kendi hayatınıza bakarsınız. Hayat müşterek.

babanızın emekli maaşının yetmediğini düşünüyorsanız,kendi yolunuzu çizebilirsiniz. kendi hayatınızı yönetemiyorsanız eğer duruma razı olacaksınız.23 yaşındaymışsınız ya bence tam zamanı evden ayrılıp kendi ayaklarınızın üstünde durun.50 yaşındaki adamı orada burada kıstırıp çalış diye baskı yapmayın. gerçi eve çıksanız bile en fazla 2 ay veriyorum size sonra kardeşinizle beğenmediğiniz evin aynı odasında ranza kavgası yapacaksınız. bu arada boşuna annenizi dolduruşa getirip adamın üstüne salmayın. durumdan şikayetçiyseniz bavulunuzu toplayıp evden ayrılın.

@origse ben kimseyi doldurmuyorum ki. Kavga ettikleri zaman erasmustaydım ben, gelince haberim oldu.

Ayrıca bana çık ve kendi hayatını kur diyen arkadaşlar, 2bin lira ile tek başıma istanbul'da nereye gideyim ben? Sıfırdan ev açmak kolay mı? Depozitosu, girerken verilecek olan kirası, içine eşyası vs. derken daha yerleşmeden bir dünya masraf. Ardından da kira 1300-1500 bandında olacak geriye kalan parayla nasıl hayatta kalayım? Biraz makul şeyler söyleyin pls.

baban seni 18 yaşına kadar büyütmüş mü evet? üniversiteyi de bitirmişsin. bundan sonrası senin sorumluluğun kusura bakma. "eşek olma da çalış yardım et" demek haddim değil ama hayatın gerçekleriyle yüzleşme vaktin geliyor.

Ev arkadaşı bulmayı deneyebilirsiniz,
Yavaş yavaş evlilik adımları atmaya başlayabilirsiniz,
İş değiştirerek yükselmeyi deneyebilirsiniz,

İmkanlarınızı gözden geçirin, başkaları ne yapmış araştırın, size uyacak bir yol bulmayı deneyin.

Ya kusura bakma da güldüm laflarına,

Hem ev açmak dünyanın parası diyorsun hem de kendin para kazandığın halde 350 tl kiraya destek atarken olay çıkartıyorsun. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.

Tamam bence de bi insan o yaşta çalışmamayı bırakmamalı, en kötü bir hobi geliştirip onun üzerinden 3-5 topluma katkı sağlamalı ama adam emekliliğini almış artık, çalışmak istemezse de çalışmaz, gider daha küçük eve çıkar. Büyük ev isteyen aradaki farkı verir bu kadar basit.

baba yorgun.