Aslında üslup çok kıymet arzediyor.

Biz üniversitedeyken abuk subuk sebeplerle okula çevik kuvvet çağrılırdı ve okul kampüs içinde olmasına rağmen yani kimliksiz zaten içeriye girilmemesine rağmen yemekhaneden çıkınca biraz ileride polis bekliyorsa orada kimlik sorulmasına ben de ''dikleniyor''dum. Polisin bazı alanlara müdahale etmemesi gerekiyor, gezi ''olaylarında'' kaskının arkasındaki numarayı kapatıp ''müdahelede'' bulunan polis de polis, hırsızın peşine düşen de polis.

Yani bence insanlar durduk yere sinirlenmiyorlar, ya kültürel bi' problem oluyor ya da usülde bi' problem oluyor. malum usül esastan önce gelir derler.

Üslup +1
Bir defa "kimlik rica eden" polise denk geldim. Gerisi "het, höt". Ayrıca asıl sorun polisin bize vermesi gereken güven duygusunun eksikliğidir. Mesela sen de "göstereyim de başıma bir şey gelmesin" diye gösteriyorsun. Polise yardımcı olma gibi bir kaygısı yok birçok kişinin çünkü özellikle 1) polislerin tip seçtiğini düşünüyor. 2) en gıcık olduğum: abi iş çıkış saati nezih muhitte neyin kontrolünü yapıyorsun? 3) keyfi kontrol yapan ve kaba polisler çok fazla. Dolayısıyla bu kontrollerin bizim faydamızdan ziyade kontrol altına alma, baskı altında tutma, tedirgin etme, polisin keyfi güç gösterisi şeklinde olduğunu düşünen biri çok kolay bir biçimde kimlik göstermeyi reddetmese bile polisin kimliğini görmek isteyebilir ki haksız da olmaz.

Yeni yetme 1-2 yillik polisler bence sikinti. Liseliden hallice ergenin biri polisi oluyor hasbel kader. Yuruyusu degisiyor uniformayi, silahi giyince, Ego tavan, artislik bini bin para. Tavir, davranis, uslup da sikinti olunca da vatandas kendine yediremiyor hemen tartisma, kavgaya donusuveriyor. Trafikti, mesaiydi, gecim derdiydi derken adama hot deyince oda karsilik veriyor. Sonucta vatandas da bos degil, kurtlar vadisi, cukur mukur izliyor adamlar 7/24,

bu ülkede polise büyük saygı sevgi beslenir ama bunun değerini bilmeyip üslupta vatandaşa yanlış yaparlarsa bunun bir karşılığı olarak herkes insanlık onurunu korumak ister. ama Allah'a şükür bugüne dek saygılı polislerle muhatap oldum.

Haberlerde sahte üniforma edinmiş dolandırıcıları gördükçe ben de açıkçası önce polis olduğunuzu kanıtlayabilir misiniz şu bu haberden dolayı çekincelerim vard iyorum açıkcası, henüz diklenmedim ama asıl diklenen polisler oluyo, "sen bana nası kimlik sorarsın höt pöt bıdı bıdı" iki saat egolarının dinmesini bekliyoruz! Nerden biliyim abi ben gerçek mi değil mi?! Öyle bi ülkede yaşıyoruz ki babamı bile sorgularım gerekirse.

Ben de senin gibi başıma bir iş gelmesin diye gösteriyorum. Hiç de kibarına denk gelmedim ve tipe göre seçtiklerini inkar etmek için aptal olmak lazım. Tamamen keyfi, taciz eder üslupla yapıyorlar.

Üslup +2

Polis bana kimlik sorduğunda ben de gösterip geçiyorum ama içten içe bir hukuk devletinde polisin kafasına göre kimlik sorma yetkisi olmadığını, hangi yazılı emre dayanarak beni durduğunu söylemesi gerektiğini düşününce hüzünleniyorum. Bu endişelerimi polise dillendirsem aramızdaki iletişimin dikleşmeye varacağından da eminim. Polis yetkisini hukuktan aldığını idrak edemiyor; polis olunca her şeyi yapabileceğini düşünüyor. Bu kendi kendini yetkilendirme tavrına sinirlenince de üslup çirkinleşiyor. O anda polise açıp PVSK okutamayacağın için düşük seviyeli kavgaya dönüyor.

üslup önemli bir etmen ama sanki aranması varmış gibi atara kalkan vatandaşlar da var. polis kibarca talep etse bile sanki atasına anasına küfredilmiş gibi abartılı sinirlenen vatandaşlarımız olabiliyor. polislerin çoğu keyfi kimlik kontrolü yapmazlar çünkü ciddi suçlardan arananlar neyse de asker kaçakları falan çıkınca başlarına harbi büyük bela almış oluyorlar. gbt sisteminden şahsın aranması göründüğü için ve aramayı yapan ekip de kayıtlara girdiğinden adamı alıp merkeze getirmezlerse başlarına bela alırlar ama asker kaçaklarının yakalandıktan sonraki işlemleri polise de vatandaşa da zulümdür. polisin yaptığı gbt kontrollerinin çoğu üstlerinden gelen emir neticesinde olmaktadır. yani nezih bir semtte de olsanız, tipiniz at hırsızı gibi olmasa da o bölgenin karakol amiri ya da o bölgeden sorumlu emniyet müdürü rutin gbt yapacaksınız derse denk gelen talihli vatandaşlara gbt yapılır. böyle bir durumla karşılaşırsanız ve aranmanız da yoksa gereksiz polemiğe girmeye gerek yok, zaten tabletten baktıkları için 2 dakikada gbtnizi yapar kimliğinizi verirler. bazı vatandaşlarımız sinirlenebiliyorlar ancak bu tarz rutin gbt kontrolleri sayesinde yakalanan o kadar çok suçlu oluyor ki şaşarsınız.

Geçen yıl hergün evimin guzergehinda bekçi duruyordu, gbt yapiyordu ister istemez geriliyorum 30 günde 25 defa kimlik gösterince.

benim başıma bi olay geldi.

sene 90ların sonu genciz o zaman reşit değilim, yanımda arkadaşım var benden bi yaş küçük,

işte bi şehirde geziyoruz, o şehre de çok sık polis tayini gelip gidiyor, neyse temmuz ağustos arası, saat akşam 8.

hızlıca bi polis arabası geldi durdu yanımızda, yani hem ters yoldan geldi, hem de zınk diye durdu, arabanın ön amortisörler falan kapandı, şaşırdım tabi, polislerden bizim tarafta oturan artis artis gençler kimlikleri görelim falan dedi, ben çıkardım verdim, aynen ulan başımıza iş almasak bari, kimliği de verdik ne olcak acaba diye düşünüyorum.

arkadaşım vermedi, sen önce kendini tanıt, ne biçim kimlik sormak bu falan dedi. ben şaşırdım. polisler de genç bu arada hani yeni başlamışlar, muhtemelen de ilk görev yerleridir.

sen ne biçim konuşuyorsun benimle deyip, hışımla arabadan inip iki tokat asılması bir oldu benim arkadaşa. bişeyler dediler söylendiler falan bastılar gittiler benim arkadaş ağlamaya başladı.

olm s.ktir et boşver, kimse de görmedi üzülme sen falan dedim. derken bu telefona sarıldı, ard arda telefon etmeye başladı birilerine.

kaç senelik arkadaşımdır, çok da efendi akıllı uslu, herkes sever , çok saygılıdır falan. hep sorardık biz baban ne iş yapıyor diye o memur derdi, işte atıyorum şurada memur burada memur.

olm adamın babası o şehrin emniyet müdürüymüş. vay anam , çok değil 3 dakka içinde ne kadar polis varsa, sivilden, ekip arabasına kadar, kim varsa hepsi geldi. ortalık oldu polis bahçesi gibi, işte arkadaşıma ne oldu hayırdır anlat bakalım falan derken, babası da öğrenmiş o da kalktı geldi.

o arkadaşı döven polisleri getirdiler, arkadaşın babası dedi ki, ben 30 senelik polisim, daha bir kimsenin çocuğuna el kaldırmadım, siz daha dün göreve başlamışsınız, artislik peşindesiniz diye, çaat çuut iki tokat çaktı bunlara, agalar oldukları yerde bi tur döndüler, bastılar gittiler sonra.

sonra sorduydum ne oldu onlara diye tayini çıktı falan dedi salladı. söylemedi.

üslup çok önemli evet. ama beni hep olmaz zamanlarda çevirdikleri için üsluba takılmıyorum bile. zaten suçum yok aranmam yok çıkartıp veriyorum kimliği.

gıda sektöründe amelelik yapmış biri olarak hiçbir polisin keyfine bir yerde dikilip insanlarla muhatap olmak istemeyeceğinin farkında olduğum için hiç sıkıntı çıkarmıyorum. yani zaten suçsuzsam neden sıkıntı çıkarayım ki. gerek yok.

insanlarla uğraşmak gerçekten çok zor.

genelde söğütlüçeşme metrobüs çıkışında yapılan gbt'lerde full "kardeşim bi kimlik görelim" derler bana. ama sadece sakallı olduğum zaman. yani "tipim" kesinlikle bi kriter.

hiç kasamıyorum, direkt kimliği çıkartıp veriyorum. bi kez insanların çantalarını didik didik ediyolardı, çantam da davul gibi şansa, laptoptur kıyafettir vs. var. kimliği verdim. "üstünü arıycam" dedi, "tamam" dedim, aradı bitti. o sırada çantamı çıkarmaya yeltendim, onu arasın da uzatmasın mevzuyu diye.
yandan diğer polis kimliğimi uzattı. adam "tamam kardeşim çantanı çıkarmana gerek yok, eyvallah" dedi saldı.

bi kere arkadaşla yine metrobüsten çıkıyoduk, gbt kontrolü vardı. çekmediler beni, tam "lan ilk defa gbt kontrolü varken beni kenara çekmediler" dedim, dedikten 2sn sonra arkamdan bi polis "kardeşim bi kimlik ver" diye koştu geldi.

uğraşmaya değmiyor gerçekten.

artık nerede bi çevirme görsem elim otomatikman kimliğe gidiyo, nası olsa çevriliyorum diye.

şurayı incelemenizi öneririm: www.bisikletforum.com

26 jant standart dağ bisikleti jant boyutu oluyor.

bisiklet alacak olsam öyle çok minyon çocuk bedenine sahip değilsem kesinlikle 28 jant alırım.

Asfaltta bineceginizi anlayarak şunu tavsiye ederim:
www.mossobisiklet.com
Hepsinden daha iyi donanımlı hem de daha hafif.
Biraz daha yol bisikletine yakın bir bisiklet istiyorsanız
www.decathlon.com.tr

Neden bunları oneriyorum; şehirde asfaltta binecekler tamamen yanlış bilgilerle ve hevesle dag bisikleti alıyorlar. Sonra 2 gün binip kenara koyuyorlar 15 kiloluk aletleri. Bunlar 10 12 kg. Severek binersiniz.

n11 de çok daha çeşitli ve güzel sistemler satanlar var geçen reklamlarda çıktı burda tıkladım baktım.

adamlar tüm detayları anakartına, ramlere kadar herşeyi de yazmış.

çok çeşitli fiyatlarda kasalar var.

Işlemci 12nm lik ise iyi. Ekran kartı iyi rx580 ayarında diye biliyorum. anakart s2 desteği olsa iyi olurdu. Ssd ve ram de iyi. Parçaları teker teker internetten bakıp bi kıyasla. Iyi dediklerim fiyatına göre iyi sonuçta 3000 tl lik ekran kartı da 1000 tl likte. Kasa 2 fanlı olsa yeter zaten bide 500w olsun. Son olarak bu bilgisayarı almak istersen dh forumdan alışveriş çeki bak bulamazsan dm at bakarım.

Yazmayı unutmuşum YouTube dan cihaz.tv nin son videolarına da bak mutlaka. Anakart b450 daha iyi ama a320 s2h de yeterli.

power supply 450w düşük kalmış. her ne kadar incehesap, teknobiyotik vs. sitelerden alınmasını önersem de bu sistem fena değil fiyatına göre.

konetsunun benim duyuruma yazdığı cevaptan sonra

power supply'nin bilgisayarın en önemli parçası olduğunu düşünüyorum.

muhtemelen markasız gerçekten o değerleri vermeyen ve sorun çıkarması muhtemel bir power supply takılmıştır.

kaliteli psler ciddi ciddi pahalı.

benimde kafamdaki sorunlardan birisi power supply en azından 500w olsaydı daha güzel olurdu. teknobiyotik bence de güzel hatta şunu www.teknobiyotik.com almayı düşünüyorddum da neden aynı bilgisayar 200 lira daha pahalı anlayamadım.

cihaz.tv yi yeni duydum bir bakınayım.

27 mayıs gibi gözüküyor.

tatile giderlerse yazlığı olanlar oraya gider, öteki kısım günü birlik ya da 1 2 günlük kaçamak için tekirdağ tarafına gider.

otel ayarlayan otele gider. fırsatı olan durmaz gider yani.

Kulağında küpesi var mıydı ? Varsa kuduz aşısı oluyorlar diye biliyorum

vardı ama küpe kısırlaştırılmış hayvanlar için değil mi

@zeyna, hocam valla çok mutlu oldum şu an :D eminsiniz değil mi? bu karışık ortamda acile gitmek de hiç istemiyorum

kuduz salyadan bulaşır. köpeğin dişleri etinizi delip salyası kanınızla temas etmediği sürece bulaşmamış demektir.

ısıran köpeği belediyeye bildirmen lazım.

seni ısırdı bişey olmadı, demek ki agresif bir hayvan, çoluk çocuğu ısırır öldürür.

hemen belediyeye falan bildirin, hiç olmadı yerini değiştirirler.

Nerede yaşıyorsunuz? Şundan dolayı sordum yaşadığınız yerdeki kuduz aşısı yapan bir hastaneyi arayıp sormanizi tavsiye ederim en doğru bilgiyi onlar verir.

diş geçirme olması lazım, diş geçirme pantolon üzerinden olunca risk düşüyor. kanama falan olursa risk daha da artıyor. olayın oluş şekli de önemli. falan filan bir sürü parametre. ama risk 0 kimse diyemez. hemen sabunlu su ile yıkamak gerekiyor bölgeyi. kırsal bölgedeyseniz risk bir kademe artıyor. Türkiye'de her yıl kuduzdan ölen sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor, bazen sıfır ölüm veya 1-2 ölüm oluyor, onlarda genelde kırsalda, bu da istatistik tarafı. hastanedeki sürece gelince; özeller aşı yapmaz. büyük devlet hastanelerinde aşı sadece acil den girilerek yapılır.ben tuzla devlette oldum. acilde sarı bölgeden triaj a alınırsınız ve 15-20 dakika içinde işiniz biter çok yoğun değilse, ben gece 3'te gittim direkt dr un yanına girdim. aşı başlar ise 4 doz uygulanıyor. ilk gün bana tetanoz da yaptılar. 0-3-7-14. günlerde kuduz aşısı yapılıyor. sonraki gelişlerinizde hiç sıraya falan girilmiyor direkt aşı odasına girip aşı oluyorsunuz, 5 dakikalık süreç. ilk doz aşının erken başlaması önemli, ne kadar erken o kadar etkili oluyor aşı. 1 haftadan sonra falan giderseniz aşı başlamayabilirler. karar sizin.

Pantolonda bile yırtılma/delinme yoksa, doğal olarak cildinizde de bir yırtık, yarık, kanama yoktur.

Olmadığını kendiniz de görmüşsünüz, boşuna evham yapmayın. Hayvanın kuduz olma ihtimali çok düşük, hadi diyelim kesin kuduzdu bu hayvan, e size bulaşması için cildinizde bir giriş yeri olmamış ki.

Korkmayın.

köpekten kuduz vakası türkiyede yok denecek kadar az. kuduz asıl olarak kemirgenlerden geçiyor.

niye olmasın ki? sonuçta hammadde ve malzeme alıyolar, elektronik component alıyolar, klima gazı alıyolar, enjeksiyon üretimi için, plastik alıyolar.

ayrıca yazın klima fiyatlarının yükseldiğini, kışın düştüğünü hepimiz biliyoruz. böyle bir ticari pazarlama stratejisi de var.

kalkıp 10 yabancı marka yüzde 30 zam yaptıktan sonra , yerli firmaların yapmamasının bir mantığı da yok.

Demirdöküm için konuşmak gerekirse klima üretimi türkiyede yok. tüm klimalar çinden geliyor.

Gecerli olmayacak ayrica kullanilan malzeme ile urunun gumruk vergisi arasinda hicbir baglanti yok gumruk vergisi urun cinsinden alinir klima basli basina farkli bir urundur klimada kullanilan motor filtre fan ivir zivir baska urunler her biri. Yabanci marka zam yapti arcelik de yapar gibi bi durum da olmaz uzun uzadiya yazamiycam ama oyle iste

hammadde ya da skd denen yarı mamul için vergiyi öyle abartamazlar. bu durumda yerli imalatı sakatlamış olurlar. amaç hem vergi toplamak hem de ithal ürüne talebi azaltmak. yani en son ayfon 20 bin liradan gelir artık.

bir hafta önce vestel kurutma makinesi aldım 2700’e, şimdi fiyatı 2900. durduğu yerde yerli de olsa zamlandı. kim diyorsa ki bu saatten sonra zam gelmez, ülke gerçekleni bilmiyordur.

kanıt isteyen olursa resmini atabilirim buraya.

Geçen hafta sokağa çıkma kısıtlaması kalkan illerde yasak uygulaması kalktı. Tekirdağ için de aynısı olur diye düşünüyordum.

Evet siz haklıymışsınız. yasak sadece belirtilen illerde devam ediyormuş.

"Sokağa çıkma yasağı ise, seyahat yasağının devam ettiği Ankara, Balıkesir, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Manisa, Sakarya, Samsun, Van ve Zonguldak’ta uygulanacak."

akşam ulusa seslendi rte o zaman söyledi.

moser 1400

2000 yılında aldım, hala kullanıyorum. saçlarımı hep kendim keserim.


220 volt olduğu için dur duş alırken saçlarımı da keseyim falan yapmayın. çarpılırsınız.

braun aldım henüz gelmedi ama gelince yorum yaparım. BT3221. yorumları gayet iyiydi ama.

Moser ya da wahl

Moser alma ağır eli yoruyor. saçıda keseceksen tarak sayısı fazla alan ürün al. Moserde tarak az. Yerli bir marka alabilirsin.en az 5 tarak olsun.

Daha gecen sene full set 140 lira olan urune 750 lira yazmislar. Tiras makinesi almanin zamani degil bence.

moser 1400'ün orijinalinden çok çakması satılıyor dikkat edin. Büyük sitelere bile çakması sürülmüş.

casio smart watch değil mi o?

casio f10 veya f20 ,f serisi işte bak bak dur f30 da olabilir.

casio wsd-f20.. buldum.. teşekkür ediyorum..

Nope, bt gerekli corona demek için. Evet grafi normal değil ama korona da değil.

Bt gerekli, ufak pürüzler var, ama covit-19 gibi durmuyor.
covit-19 genellikle daire şeklinde sol alt kısımda boy gösterir

doktorların açıklamasını dinledim geçen. şöyle dediler.

zaatüre benzeri akciğerlerde hasar yaratan hastalıkların akciğer üzerindeki olumsuz etkilerinin, rontgende gördüğün gibi izlerin silinmesi 20 gün 1 ay kadar sürebilir ve gayet normaldir dediler.

yani muhtemelen şimdi film çektirsen oralar iyileşmiş olacağı için görmeyeceksin(yukarıda yazdıklarıma dayanarak diyorum yani zaatüre benzeri bişey değilse hala da durabilir, ben doktorların yalancısıyım)

Normal görünmüyor.
Yetkili servise değil, özel servislere giderek fiyat araştırması yapın.

Zaten 8 litre yağ alıyor şanzıman yağını niye değiştiriyorlar ki. Otomatik mş manuel mi

Otomatik.

Yağın litresi 80-100 lira gibi olmalı, çok da fahiş değil gibi.

böyle durumlarda, hangi marka hangi model yağı koyacaklarını sor.

yağı kendim alsam kaça olur de. burası kilit nokta.

yağ ücretini öğrendikten sonra filtre miltre zaten 3 kuruş şey. geri kalanı hesaplarsın. hatta hangi filtrei hangi marka onu bile sormak senin hakkın.

kaldı ki muhtemelen, orjinal değil en ucuz yağı koyacaklar. ve yine muhtemelen varil olarak aldıkları için senin aldığında 2 3 katı ucuza gelecek.

dereotu, karabiber sevmeye başladım. eskiden yemekte soğan sevmezdim. hala pişmemiş sevmiyorum ama pişmiş karamalize, mangal soğana bayılıyorum.
karnabahar, brokoli sevmezdim şuan karantina günlerimin vazgeçilmezi.
Kırmızı şarap sever beyaz şaraptan nefret ederdim. şuan tam tersi.
iki sene önce kereviz sevmeye başladım.

Heralde yıllar içerisinde bir şeyleri sevmekten veya sevmemekten sıkılıyoruz. ya da damak zevkimiz olgunlaşıyor.

mesela çikolata biskuvi çok severken şu aralar bunları sevmiyorum. ağzım acı oluyor. gerçi buna ilişkin olaak artık o eski negrolar kalmadı tezim de mevcut.

turşucu oldum.
kahve olayına aynen katılıyorum.

benim oldu öyle 2 3 defa

mesela ergenlik zamanlarında ciğer falan yemezdim, ergenlikten çıktıktan sonra acayip yemeye sevmeye başladım, peynirden ve süt ürünlerinden nefret ederdim , yaş ilerledikçe sevmeye başladım. böyle böyle bir sürü şey var.

yani eskiden ay o yenirmi falan dediğim, bakla, ıspanak, pırasa, karnıbahar vb vb şeyleri şimdi severek tüketiyorum

Eşim Türkiye'de ilk yıllarında;
Lahmacun
Baklava/şerbetli tatlı
Kahve

Sevmezdi.

Su an baklava fotosuna dibi dusuyor, sabahlari benle kahve içiyor bazen kendine türk kahvesi yapiyor ve geçen evde lahmacun yapti.
Kısacası olabilir böyle seyler. Ben de fransa'ya geldigimde peynirleri yiyemiyordum kokudan. Gecen esim ailesinin yanındayken bir sise sarap ve camemberti kendim bitirdim.

önceden tavuk ve birkaç bakliyat haricinde bir şey yemezdim. sebze, kırmızı et bilimum çorba çeşitleri beni kusturacak olurdu. şuan hepsini yiyorum. kabak, brokoli, karnıbahar favorilerim oldu.

Kivi görünce ağzım yüzüm yamuluyordu. Beyaz şarabın yanında yiyince evden eksik etmez oldum.

ben de kahve sevmezdim yaklaşık o yaşlarda sevmeye başladım. sebze o kadar da sevmezdim şimdi daha çok sebze seviyorum. bira, acı ve dereotu nefretim geçmedi ama.

Mantarı sevmek çok radikal bir karardır benim için. Önceden evde piştiğinde arkadaşımda kalacak kadar tiksinirdim şimdi mantar diye ölüyorum.

Patlıcan çok severdim sevmemeye başladım. Kereviz sevmezdim bayılmaya başladım. Mantar olmasa da olurdu bayılmaya başladım. Biraya da +1 sert olmasa da nefret ettiğim halde sonradan birden sevmeye başladım.

kahve kesinlikle, 25'e kadar icmedim sonra muptelasi oldum simdi yavas yavas birakmaya calisiyorum.

Asiri tatli severdim, acidan uzak dururdum. Simdi tatlilar zorluyor icimi bayiyor (kola ve benzeri mesrubatlar dahil), yemeklerde aci ariyorum.

Erimiş kaşar, mozeralla disinda peynir yemezdim. Eskiden kokusundan ayni masaya oturmayacagim peynirleri simdi keyifle yiyorum.

Hala yemediğim çoook fazla sebze var ama eskisine göre daha iyiyim. Brokoli, karnabahar, kabak, patlıcan falan çocukken hiç yemezdim, şimdi seviyorum, hele patlıcan en sevdiğim yemeklerin baş köşesinde.

Bulgur pilavını sevmezdim eskiden. Evde pirinç pilavı yerine bulgur pilavı çıktığında aşırı üzülüyordum. Şimdi bulgur pilavına aşığım aşık. Her akşam olsa yerim bayılıyorum.

Küçükken greyfurt hiç sevmezdim, son 4-5 senedir favori meyvem her kış yiyorum deli gibi. Kahve sütsüz asla içemezdim geçen seneye kadar. Son bi senedir sütlü kahve içenleri ezikliyorum öyle mi içilir o diye dhhshds

Ama hala daha pırasa, kereviz, ıspanak, enginar, bamya, bakla, taze fasulye ve bilimum ottan nefret ediyorum baya şiddetli derecede..

25 yaşlarında mı oldu bilmiyorum ama ben de sade soda içemezdim, hiç içemeyeceğim sanırdım. şimdi içiyorum keyifle

ton balığı, eskiden cidden iğrenirdim şimdi salataya çok yakıştırıyorum.

kabak. çok gereksiz bir sebze olarak görüyodum şimdi evde sürekli bulunur.

keçi peyniri. inek hariç hiçbir peynir türünü sevmezken şu an hepsi benim bebeklerim oldu resmen.

maydanoz. asla sevmezdim, poğaçada varsa yemek istemezdim. bazen kaynatıp içiyorum, bazen kahvaltıda öyle yiyorum.

çikolata-çikolatalı tatlılar ise tam tersi. eskiden bayılırdım şimdi baya zorla özel günlerde yiyorum. yoksa hiç aramıyorum.

kağıt lambader

yok yav ne hepsiburada da ne de ggde falan çıkmıyor

urun.n11.com

bende zaten ikea da buldum biliyorum ama neden başka yer ya da marka yok letgo bile olanlar hep ikea ürünleri

sen bu kafayla çok ararsın

kağıt lambader diye yazınca google da sayfalarca hemen alabileceğin ürün çıkıyor.

sen ne istediğini bilimyorsun. hiç kalkıp da buraya cevap yazanlara falan laf söylemeye kalkma.

ben delimiyim sence? bana ikea hariç aynı ürünü başka bir sitede gösterir misin?

Tabi ki hayır. Durumun ciddiyetinde bir değişiklik yok, evde kalmaya devam.

bayramda sokağa çıkma yasağı olmazsa 2 hafta sonra komple kefen giyeriz

yapmam gereken bir sürü şey var devlet dairelerinde, tabi şu an istanbuldayım fakat ikametimin olduğu şehir burası değil.

çok değil 90 km mesafeye gitmem gerekiyor, yasaklar kalksa bile gitmem, belli olmaz 1 gün kaldırırlar 20 gün tekrar yasak getirirler, kalırım oralarda diye hiç bi yere kıpırdamaya niyetim yok.

tatil falan zaten son derece gereksiz geliyor şu durumda, temasa geçeceğim her insan bana virüs olarak geri dönecek gözüyle bakıyorum.

1 haziran'dan sonra tüm önlemler kalkar gibi görünüyor. yüz yüze eğitim vs de başlar.

Bizim okul 15 hazirandan sonra vize final bütü yüzyüze yapmayı planlıyor. Otobüs firmaları zaten yarı kapasite ve x2 fiyat olarak çalışıyor. Hadi onları geçtim, çoğu öğrenci evini dağıtmak durumunda kaldı. 8 kişilik ( yok dense de var) yurttakiler falan ne yapacak? Ne yapacağım bilemiyorum kalacak yerim yok yani bu durumda benim. Araba kiralayıp içinde uyumayı düşünüyorum daha uyguna geliyor sanırım totalde :D. Bizim okulun büyük çoğunluğu şehirdışından gelen öğrenciler. Şöyle diyeyim 80 kişilik sınıfta 13 kişi falan sehiriçinden gelendi, diğerleri hep dışarıdan geliyor. 95bin öğrenci var. O kadar otobüs + kalacak yer nasıl ayarlanacak?
1 saat sınav 2 saat boşluk olacakmış sınavlarda, o sırada dezenfekte olacakmış.
Bu kadar riske gerçekten değer mi? online yap ödev ver geç. Sanki okula gidince çok şey değişecek. Dönem bitecek daha ders videosu yüklememiş hocalar var. Ben gerçekten anlamadım niye bu kadar zorlama ihtiyacı duyuluyor? Ders vermemişsin sınava çağırıyorsun.

devletin planladığı normalleşme takvimlerine baktım, seyahat yasağı ile ilgili hiç bişey yok.

yani o kadar yok ki, insan niye yok falan diyor.

tahminime göre özellikle istanbul, ankara, izmir gibi büyük şehirlerde vaka sayısına göre , duruma göre açacaklar. yani birden kalkacağını düşünmüyorum istanbul ve izmir için.

@eileengray Ben de mimarlık bölümündeyim, projelerin yaz okulunda yapılması yönünde karar alındı. Kesinlikle bu işin uzaktan verimli olacağına inanmıyorum ama, şu durumda öğrencileri geri Istanbul'a taşımayı ve stüdyolara doldurmayı hiç aklım almıyor gerçekten..

Sokağa çıkma yasağı olan illerde marketler kapalı.

açık değildir +1

açıksa gitmende sıkıntı olmaz. fırınlara gitme eve yakınsa serbest.

9-2 arası açık olmuyor muydu? Yer istanbul.

yok kapalı, o sadece 2 gün için geçerliydi. hani 4 gün sokağa çıkma yasağı olduğu zaman.

dişin oyuksa yani hani dolgu düşmüşse

en yakın eczaneye git, dişinol diye bir ilaç ve pamuk al evde yoksa.

dişinolü pamuğa damlatıp oyuk yere koyarsan ağrını hemen keser ve uzun süre idare eder.

diş etine değdirmemeye çalış.

ama dişin oyuk değilse bir etkisi olmaz. dolgu düşünce diş taşı oldu olayını anlayamadım.

bununla beraber enfeksiyon olabilir, gargara ve ağrı kesici al.

eve geldiğinde ilk müdahele bitince rahat zamanda 112 vasıtasıyla vefa grubunu iste, orada diş doktoru vardı.

biz annemin dikişlerini aldırmak için aramıştık, diş doktoru aramıştı vefadan, bir işimize yaramadı ama bilgi olarak aklımda kaldı işte.

İltihap ya da dişe müdahale edilmesi gereken bir durum varsa doktora görünmeniz gerekir. Belki antibiyotik kullanmanız lazım, bir diş hekimine ulaşmaya çalışın. Sosyal medya, özel hastanelerin online muayenelerini deneyebilirsiniz. Diş hastaneleri diş çekimi gibi mecburi durumlarda hasta kabul ediyorlar.

Belediye çürümeye başlamadan topluyor sonra Et ve Balık Kurumu'na satıyor. Haritanın kuzeyinde fabrikası var. Oraya git. Bir dünya ceset görüceksin.

savcı ile cinayet masaı gelip olayı inceliyor, ondan sonra alıyolar. aynı filmlerdeki gibi tebeşirle etrafını falan çiziyolar.

bu benim de dikkatimi çekmişti oynarken. eski versiyonlarda ambulans gelip alıyordu. 5'te öyle kalıyor sonra kayboluyor.

ne konuşuyorsunuz siz ya asdsadas
et ve balık kurumu falan hahah oyuna gel
vice city'de cesetler siliniyordu ne güzel

Belediye chp'ye geçtiği için cenaze hizmetleri çalışmıyor.

çok eski ama çalışmayan bi sim kart takmayı denedin mi hani 2000lerden kalma hazırkart kapanmış hat vb.

3g-5g muhabbeti olmasın?

sim kartınız telefona uyumlu değil. telefonunuz eski kalmış hat için

valla bilemedim ki 3-5g muhabbeti mi? ben ikinci telefonum olarak kullanacaktim, su anda aktif olan bi hat takabilmem gerekiyor yani. elimde eski simkartlardan da yok acikcasi, hep yenilerden var. uyumlu simkart cikarttirabilir miyim acaba?

bilgi notu olarak duseyim:

telefonun calismamasinin sebebi muhtemelen simkart uyumsuzlugu degil, sim kilitli olmasi. diger servis saglayicilarin hattiyla deneyecegim ama imei sorgulattigimda da '7 yıl veya daha uzun süredir kullanılmadığı için kapatılmış cihaz' olarak gozukuyor btk sitesinde. cihazi tekrar kullanima alma basvurusu yaptim edevletten, onceden benim kullandigima dair bulgu olmadigi icin reddedildi. imei kapali olmasi da olabilir sebep yani. yine internette buldugum sim kilidi acma yontemlerinde de '05hak nck kodu girin' sayfasina geliyorum fakat elimde bu kod yok. boyle bir kod gerekiyormus sim kilidi acmak icin, onu da sanirim uretici veriyor. ericsson'a mail atip sorucam bakalim, belki bi sonuc cikar.

gectigimiz yilki krizde en fazla pahalanan seylerden biri kisisel bakim urunleriydi, cok fazla dikkat cekmedi nedense.

internette daha uyguna denk geliyor bazen, ordan almak lazim. dusunmeden dis macunu aldirmaz oldular...

diş macununda en ucuz ve en büyük colgate'den devam ediyorum. cidden fark bulamıyorum.

www.carrefoursa.com

istanbulda bir markette, muzun kilosu 20, çilek 18i , erik 22

Kısa vadede fark göremiyor olabilirsiniz ama pahalı olanın pahalı olma sebepleri de var.

paradontax da iyi diyorlar, en son oral-b de benzer bir macun çıkardı.
alternatif olarak dursun :)

Benim bildigim bu ürünlere de ek vergiler geldi.
Duyuruda vardı bir kaç arkadaş ekonominin ne kadar süper olduğunu anlatan, onlar daha iyi açıklar.

Ne ara olmus lan? 2 gün önce 24 liraya aldim.

ötvli ürünler hem de ithal. "normal" yani.

edit: %25 ek vergi
www.cumhuriyet.com.tr

Ingiltere ile yarisiyoruz, gurur duydum groceries.asda.com

daha yeni başlıyoruz dur bakalım:) dolar uçtu, fiyatlar daha da uçacak.

daha geçen kişisel bakıma %40 zam yaptı reis. 15 liralık yüz jelim oldu 33 lira. dolar + %40 zam şahane gerçekten.

Uzun süredir o fiyatlarda, biraz daha zamlanır yakın zamanda, market kampanyalarından stokluyorum genelde, son aldığımda promine'in tanesi 12 liraya gelmişti sanırım ama sonuna geldik.

O tv nin gerçek 4k olduğunu hiç sanmıyorum.

hi level'i vs geçiyorum. beko, arçelik tv bile alınmaz. gerçekten görüntü kaliteleri çok kötü. evlilik alışverişi demişsiniz, atıyorum halıya servet dökeceğinize iyi bir tv çok daha mantıklı olur. ben olsam, 55 inç yerine 50 inç samsung tv'yi bin lira üstüne alırım.

bu parayı buna verip çöpe atacağıma, gider fakir fukaraya dağıtırım yeminle bak.

Ben de evi duzerken 200-300 euroya alirim diyordum, cok da pahaliya gerek yok diyordum.
Sonra mağazada o 200-300 euro ile aldigim tv arasindaki okuz gibi farkı gördüm.
Yani en basiti disney+ fransa'ya geldiği gun hop, disney plus eklendi application olarak.
Sonrasında görüntü kalitesi tartisilmaz.

Bana gore 55inc dunyanin dandik tv alacaginiza daha ufak iyi tv alin. Cunku buyuk tv Kotu kalite goruntu harbiden canınızı sikar hele oyunlarda falan da.

Ekşi de herkes 2o bin maaşlı çalıştığı için beğenmezler.

4 yıl önce Regal marka tv aldım. Fena değil. Ben 1.ooo liraya almıştım. TV kanalı seyretmiyorum usb den film dizi bakıyorum. Ev kiralıksa en ucuz perdeden al, boyunu kestirme taşınacağın evin ölçüsünden %20 büyük al, büyük fırın alma. Kumtelin küçük fırınından al. Büyüklerin içini ısıtmak için çok elektirik harcanıyor. Kumtelin tavuk çevirme yapanından almıştım. Misafir gelince kolay ve etkili yemek oluyor. Bulaşık makinesinin içi metal olsun, plastik koku yapıyor. Çamaşır makinası da LG çok iyi.

Ayrıca "Allah mutlu Mesut etsin, bir yastıkta kocayın" diyememiş hiç kimse.

hi level ile regal'i bir tutamazsın.

al bende var regal 14 senedir kullanıyorum hem tv hem buzdolabı tık demedi.

ama bu hi level öyle değil. bu resmen parayı çöpe atmak. kalkıp iki markayı bir tutup da dediklerimizi çarpıtmayın.

kardesimin evine ugradigimda gordum bunu ya da benzerini hi level 55 ekrandi. burada abartildigi kadar kotu bulmadim ben. hayatimda izledigim en iyi goruntu filan diyemem. super hic diyemem ama gayet is gorur bir tv. kardesim gecen sene 1600 e filan aldim demisti. yani fiyatina gore bakinca super. gercek 4k degil filan demisler ama 4k da bir sikinti yok bence, renk kalitesi filan iyi degil.

alternatiflerin fiyatlariyla karsilastirmak lazim. az fark varsa iyi marka alinir elbette ama cok varsa bu bence gayet is goren bir alet.

tv şart değilse alma 2600 liranı çöp edeceğine koy kenarda dursun paran olunca üzerine ekleyip iyi bir şey al.

ayrıca nasıl 5500'den başlıyor ya?

www.amazon.com.tr

@x571 kötü 4k gerçekten kötü, izlemesi baya sikinti. Bunu söylemek ne zamandan beri zenginlik oluyor? Camasir makinesi lg demissin misal bana göre asil 20bin kazanan adam lafi bu:)

Kötü 4k(ki gerçek 4k degil cogu) alacağına iyi led tv al. Zaten Türkiye'de 4k yayın yok, netflix bile hdr istiyor. Ps4 pro desen kötü 4k tvde anlami yok.

Biraz baktim 3bin liraya samsung 49n5300 var misal, fena değil gibi. Bundan iyi oldugu kesin.

Aslinda ucuza cok guzel cin 4k tvler var da turkiye'ye getirmiyorlar...

Buna yakın fiyat dijitsu vardı Hepsiburada da. O daha iyi diye duydum. Yalnız yukarda denildiği gibi vestel beko - lg Samsung arasında görüntü farkı var. Arkadaşta 4k vestel var bende full hd lg ve benim tv daha iyi.

hangi konser, hangi piyano?

üretilmiş en iyi dijital stage piyano bu

tr.yamaha.com

video yok, resim yok o yüzden ben en iyisini bırakayım gerisini kendin halledersin artık.

www.youtube.com

unutmuşum linklemeyi.

e bu da roland. rd2000 yapmış kendine.

teşekkür ederim.

zaman geçtikçe ve ekonomi kötüleştikçe insanlar insafsızlaşıyor. maalesef ikinci el piyasası böyle.

geçen hafta 4150 tl olan ekran kartı bu gün 5500 tl.

aklıma küba örneği geliyor, küba'da en ufacık bir civata bile çok kıymetliydi, çünkü amerikan ambargosu vardı, ithalat zordu. bulunamıyordu.

biz de öyle olacağız, ambargo yok ama alım gücü dolar/euro türk lirası durumu bizi buna itecek gibi geliyor.

ya anlaşılıyor bu yine.
geri zekalı değilsiniz.
ama geçen hafta gediz akdeniz hocanın (ki gayet iyi bir hoca belli, üstelik deneyimli falan) bir yazısını okudum. sonra koç üniv.deki dersini seyrettim youtube'dan.
ya aslında gayet basit şeyleri bile inanılmaz karmaşık anlatıyor bazı sosyal bilimciler ne yazık ki.
bu da bir marifet, evet.

edit: bu da marifet derken, sade anlatabilmek marifet demek istedim :)

"Hermeneutik bilgi sosyolojisinde, sosyolojik araştırma odaklı yorumlayıcı/
anlamacı bir sosyolojinin (Weber, Schütz, Mead ve Berger/Luckmann’a dayanan)
yöntemi olarak bireysel ve toplumsal anlam-yapılarının yeniden-yapılandırılması amaçlanmaktadır"

bu nedir yahu? :( insan okuyacak bunu. konu da anlaması zor değil gibi ama daha basit bir türkçe kullanılabilir bence. abartmıyorum 1 sayfayı 5 dakikada zor anlıyorum.

bunu yabancı bir makaleden motamot çevirmişler gibi sanki. gereksiz uzun tanımlamalar var. daha açıklayıcı olabilirdi.

intihal çıkmasın diye bizimkiler yapılır yerine yapılmaktadır diye cümleleri çekimleyip karmaşıklaştırıyor mesela. olur yerine gerçekleştirilmektedir yazınca düşün ne hale gelir cümle. anlamayı güçleştiriyor bu da.

Ya olm kusura bakma, başlığı görünce hiç soruya bakmadan ıçimden "evet, gerizekalısın" dedim (._.). Sonra da neye demiş olabilirim diye soruyu okudum. Iki kere bile okumadım metni, cat çat anladım. Çünkü yabancı literatüre hakimim ve ne demek istediğini, tartıştığı konuyu biliyorum. Sosyal bilimlerdeki makaleleri yavaş yavaş, sindire sindire okuyacaksın. Birden anlayabileceğin bir seviye var, oraya da geleceksin muhtemelen. Cünkı dil bir oyun gibi, terminolojiyi kaptığında her şey anlaşılıyor oluyor. Burada da bilmen gereken etkilesim ürün derken, tipsel biçim derken falan ne demek. Ondan sonra mantıksal ilişkileri ve argumanları anlamak kalıyor.

Uyduruk -sEl ekinin sıkça kullanıldığı makalelerin tamamı kalitesizdir. Anadilimde yazılmış bir metni okurken başka kültürlerin terminolojisine "çok yüksek oranda" ihtiyaç duyuyorsam, orada tembellik ve aptallık ararım. Bunun başka izahı olamaz.

Sorunuza döneyim: değilsiniz! Budalalık mağdurusunuz. Yukarıdaki metin Türkçe yazıldıysa, kaleme alan zat dilimizden bihabermiş. Batı dillerini muhteşem şekilde kullanıyorsa, bi' zahmet Türkçe bilim literatürüne katkıda bulunmak için de uğraşsın. Anlaşılmak için çaba sarf etsin. Aksi takdirde ciddiye almam pek mümkün değil.

Edit: Metni ilk okuyuşumda anladım. Bana son derece basit geldi. Fakat yazarın benimsediği tutumu beğenmedim.

Bana akıcı geldi. Zorlanmadım. Belki yeterince odaklanma saatinde değilsindir.

burada da var bu dilden konuşan bi kaç arkadaş, böyle cümleleri gereksiz yere aşırı kastıran, onlar duyuru falan açınca, elime haydarı alıp girişesim geliyor. yürü git burdan felsefik entel falan diyerek yani :)

anlamıyorum dediğin için aklıma ilk önce çeviri olması geldi o şekilde okudum özellikle ama bence çeviri bir metin değil bu. sorun bunu yazan insanın doğru düzgün bir dil anlatım yetkinliğinin olmaması. sadece o da değil noktalama kullanımı da bok gibi.

ya akademisyen gömmek istemiyorum istemiyorum ama akademisyen dediğin insanlar lisans ve ylisans zamanları hocalarıyla arasını en iyi tutup en çok inekleyen tipler. çoğunda yaratıcı ve sorgulayıcı düşünce 0

üni yıllarımda bana gerçekten bir şeyler katan hocalarımın hepsi bir zamanlar özel sektörde çalışmış veya halen çalışan kişilerdi. okuldan adımını atmamış hocaların derslerine dair tek kelime hatırlamıyorum desem cok da abartmıs sayılmam

bende de sorun olabilir de birçok metin değil. 2 farklı makale okudum. toplam 30 sayfa ama 2 saatimi aldı. birçoğu bu tarz bir dile sahip. sonunda "haa buun demek istiyormuş" oluyorum hep. :/

ego meselesi. bilinçli olarak zorlaştırıyorlar ki kendilerini bi bok sanalım. aynısını dinciler de yapar. saraya külliye, tatmine mutmain falan derler. en yoğununu fettoşçular yapardı hatta.

"aristo'yu okuduğumda anlıyorum. aristo'yu anlatanları anlamıyorum" --ahmet arslan.

www.gittigidiyor.com kapsülü

İşe yarar mı?

Aman link olmadı.
İlaç kapsülü diye aratin

Tablet formunda olursa, hatta ortasından kırılabilir falan olursa çok daha iyi olur.

c vitamini var işte?

boş kapsül istersen internette var ama pahalı

1 bildiğimiz kapsül ilaçlar gibi
www.gittigidiyor.com

2 sığır jelatininden yapılmış şeffaf

www.gittigidiyor.com

Bonibon ver

Placebo olduğunu bilirsen placebo etkisi yapar mı ki?

Placebo olduğunu bilirsen placebo etkisi yapmaz. Arkadaş başkasına verecek belli ki.

placebo olduğunu bile bile kendim içecek halim yok elbet. tabii ki başkasına vereceğim. bunu belirtmek aklıma bile gelmemişti.

o da yanlış galiba. Plasebo olduğunu "bilsen bile işe yarıyor" diye yazılar çıktı bir ara.
www.health.harvard.edu

küçüklüğümüzden beri beynimiz "hap=tedavi" olarak kodladığı için, boş hap içtiğini bilsen bile plasebo etkisi görebiliyormuşsun.

soruya cevabım yok, boş olmasa da basit vitamin falan verilebilir belki.

saksafon o , klarnet değil.

şarkıyı bilemedim ama sizi orada bekliyoruz diyor yunanca.

@tepedeki
Hocam yazilisi nasildir?
yadigar

σας περιμενουμε εκει

Yunan yapımı ağlayan çayır filmindeki sendika dansı sahnesiymiş.

1+1 ev ve bir odanın penceresi yok.

tuvaletin penceresi de direkt duvara bakıyor, teras tarafından ışık alıyor sadece.

bilmiyorum depresoyona falan girmeyesin?

girişi sevmedim ben, birisi gece camı tıklatsa altına kaçırır insan maazallah...

altintepe guzeldir, oneririm. gecenlerde de kucukyali civari ovme duyurusu vardi genel olarak hatta. orda da ovulmustu sanirim altintepe de.

yakin bir arkadasim 0 binada 3. katta 1600e oturuyor o civarlarda. 1300 son butceniz degilse belki daha yeni bir bina da bulabilirsiniz. evi siz gormussunuz, ev hakkinda yorum yapmmiyim. bahcesinin olmasi guzel, yazin sandalye filan atarsiniz mis gibi.

Varol sokağın olduğu kılavuz çayırı caddesinde senelerce oturdum. muhit güzel, ölü bir yer değil, metro uzak, e-5'de çok yakın değil. minübüs caddesi onlara göre nispeten daha yakındır. iş görür mü? senin beklentin nedir? mesela ev için ayrı mutfak olsa çok iyi olurdu diyorum. apartman nasıl olur? alt katta ne var? sokakta 10 tane köpiş mi yatar? bilemem.

Az bi farkla 1500e bir suru semtte yeni binada bahce kati bulursun. Ara kat da bulursun da kiralarin biraz yuksek oldugu yerlerde 1500e verirler bahce katini.
20-25 yil diyor bu. Masrafi bitmez o dairenin.
Degmez yani.
Asla tutmam.

semti bilmem ama evlerde kuzey yarım kürede kriter, güney cephe olmasıdır.
güney-doğu.
kuzey cephe güneş görmediği için aşırı soğuk olur. zaman geçireceğin vakte göre de seçebilirsin.

ben de şu an benzer bir demirli, ağaçlı bir evdeyim. önü açık olmadığı için aşırı darlanıyorum mesela.

ama akşamdan akşama geleceğim dersen, yine ısınmayı göz önüne almanı tavsiye ederim.

huzurla oturacağın bir ev bulman dileğiyle

Rezillik, başka bir şey değil. Muhtemelen genç ve bekarsın. Ailenden biri ile ev bak derim, adamlar apartmanın deposunu ev yapmış, 1300'e kiralıyor.

aşırı pahalı. ciddiyim.

cajon pahalı bir enstruman değiil.

ahşap bir iskeleti var ve üstünde tabure şeklinde minder gibi bişey var, etrafındakiler kontrplak, öndeki kapak ince kontraplak. kontraplak olarak tam söyleyememiş olabilirim, yani ağaçtan ince bir tabaka alıyolar. öyle iyice gardrop arkası kontraplak değil yani :)

içinde trampet teli var. bazı modellerde trampet telini ayarlayabildiğin çok basit bi mekanizma var.

cajonun inceliği ön kapak ne kadar ince olursa o kadar güzel ses verir.

yani bu şartlarda yorumları güzel olan herhangi bir marka model olabilir

arkadaşa sordum 500-1000 arası güzel cajonlar var yalnız içinde trampet değil değil de gitarın kalın mi teli olan cajonlardan alsın dedi.

custom cajon yapan luthierler var onları da araştırabilirsin

özele gitme şansınız varsa, istanbuldaysınız nihat bengisu hocaya gidin.

www.nihatbengisu.com

birincisi telefonla bilgi alın.

ikincisi hastane değil muayahane.

üçüncüsü de gittiğiniz gibi ameliyat yapabiliyor.

yani git gel randevu al falan devlet hastanesi, üniversite hastanesi özele gitmeye durumu olmayan insanlar için.

özele gitme şansınız varsa zaten, nihat hoca'dan iyisini bulamazsınız.

enfeksiyon riski de düşer. ikincisi içiniz de rahat olur.

ameliyatları 3 şekilde sınıflıyor bilim kurulu.

acil ameliyatlar, yarı acil ameliyatlar ve acil olmayan ameliyatlar diye.

şu an sadece acil ameliyatlar yapılıyor.

yakında yarı acil olanlara başlayacaklarmış, mesela kanser, fıtık, sizinki gibi kıl dönmesi vb.

şimdi insanlar aylardır hastaneye gidemiyor, sağlık sorunlarını erteliyolar. bunlar serbest bırakıldığı an devlet ve üniversite hastaneleri felç olacaktır yoğunluktan.

zaten düşün bak aylardır randevusu olup, ameliyat günü tarihi belirlenmiş, her türlü testi, bürokratik işlemi tamamlanmış hastaların bile ameliyatları durduruldu. onlar bile başlı başına yeter.

Nihat Bengisu corona viruse yakalandi eger ameliyatlara devam ediyorsa mutlaka kendisine ugrayin...

Muhtesem bir doktor kendisi.

nihat bengisu ile ilgili benim akrabalarımdan da MÜTHİŞ İNANILMAZ BİRİSİ diye geribildirimler aldım. böyle bir dert olunca ne çok kıl dönmesi mağduru varmış görmüş olduk :D fakat kendisi coronavirüs'e yakalanmış, zaten şu an devlete gitmemesinin sebebi buyken şahsi fikrim çok yakın bir zamanda corona'ya yakalanmış birisine gitmenin de son derece riskli olması yönünde.

Soğan biber ve domatesle kavurup üzerine kekik, tuz vs dökün. Sonra da koca çıtır ekmeği bana bana yiyin bence :D burası zengin yeri bro. tavuk ciğeri sadece kediye vermek için alıyorlar. Youtubea bak.

tavuk ciğeri ile ilgili en önemli şeyler kısaca şunlar

1 acayip çabuk bozulur, 1 saat dışarda dursun bozulur. o yüzden soğuk işlemelisin.

2 çok iyi temizlemen lazım, temizlerken , keserken içinden ip gibi uzun bişey çıkar, onu mümkün olduğunca temizlemen lazım. eğer renk değişikliği varsa, turuncu, yeşilimsi falan o kısımları kesip at. geçen çıktı mesela ilk defa karşılaştım.

yürek ile beraber takım olarak gelir genelde ya da az miktarda yürek olur.

o yüreğin içi donmuş kan doludur, yüreği baştan geniş olan kısmını( beyazlıklar olan yağlı kısmını) kesip at.

sonra diklemesine ikiye böl, içindeki kanı yıkayarak temizle, sonra ufak ufak kesmelisin yürek sert olur yerken sırıtır, kimi insan sevmez, ben hiç sevmem ama ufak ufak kesince arada kaynıyor.

bunları yaptıktan sonra 2 3 su yıka , bir süzgeç içine koy, altına da geniş bir kap koyup buz dolabına at.

bunları hızlı yapman lazım ki yıkama aşamasına gelene kadar ısınmasın.

yemek konusuna gelirsen ben her şeklini seviyorum.

mesela soğan kavurup üstüne ciğerleri atıp tuz karabiber gibi sote yapabilirsin, ham basittir hem de 10 dakikada pişer.

ben şöyle yapıyorum, geniş bir tavaya ayçiçek yağı koyup, biraz da bol koyup. çevire çevire pişiriyorum.
baştan suyunu salıyor, sonra çekiyor, sonra pat pat patlamaya başlıyor, bu patlama aşamasında başında durup sürekli çevirerek her yanını karamelize ediyorum.

en son tavanın dibi tutuyor, yaklaşık yarım çay bardağı su döküp, hemen kapağını kapatıp tavayı sallamaya başlıyorum. su her yere dağılıyor, dibiindeki tutan kısım yumuşuyor, kaşıkla alabiliyorsun lezzetli oluıyor veya ekmeğini banabilirsin.

en güzel kısmı da böyle yapınca tavayı yıkamak çok kolay oluyor.


baharat olayı şöyle, en son artık ocaktan alacakken, üstüne kekik, kırmızı biber ve tuz ekliyorum bu kadar.

bunun yanına küp küp kızartılmış patates kızartması ekleyebilirsin.

tavuk ciğeri harbiden muhteşem bişey, ucuz, lezzetli, acayip tok tutar, besleyici.

ev alma komsu al diye bosuna dememisler bence, ben olsam riske girmezdim.

Komşu tırt olduktan sonra evrezidans olsa ne yazar. Uyuşturucusundan bize ne de kavga edip oraya buraya sararsa fena.

İyi bir komşuyu satın almak mümkün olmuyo. Bence almayın. Ev her zaman bulunur.

uyuşturucu dendiğinde ot vs ise problem etmem içsin takılsın alkol alıp sapıtan adamdan daha iyidir bence. ama hapis diyosun demek ki ileri seviye, almazdım ben olsam.

Uyuşturucu kullanması umrumda değil ama kavga çıkarıyorsa bedava verseler oturmam +1

daha geçen hafta sözlükte komşusunu öldüresiye döven mahluk başlığı vardı.

kardeşim bedava verseler sen üstüne para ver oradan çık.

Benim vardı böyle bir komşum. Uyuşturucu kullanmasını falan sorun etmiyordum ama çok kavgacıydı. Canı sıkılınca komşulara sarıyordu. Apartmanda kavgasız, gürültüsüz gün olmuyordu. Herkes bıkmıştı. Ben kaçtım ama ben kiracıydım.

"Ev alma komsu al" demeye geldim ama demisler zaten.

kötü komşuyla hiç yaşamadınız sanırım çünkü denk gelseydiniz düşünmezdiniz bile o evi almayı. ben yaşadım, komple leş gibi temizlediğim boyadığım evi 3 ay içinde terk etmek zorunda kaldım.

burada böyle biriyle komşu olan bir kadın kullanıcı vardı. camdan sarkıp kendisine *rosp* diye bağırıyormuş. defalarca polise şikayet etmiş. sonuncusunda polisler dövmüş adamı. taşınmayın sakın.

alınmaz , oturulmaz orada.

asla.

sakın

riske girin ve alın bence.

uyuşturucu sorun değil de kavga sorun. fuck no diyorum

En son aylar önce gitmiştim, bu süreç başlamadan çok daha önce. Bundan sonra da gitmem.

Gitmem.

uzun bir sure gitmem. kiyafet ihtiyacimi da bir sure erteler ya da online alirim. su siralar sadece market ve eczaneye gidiyorum ve giderim

Gitmem

çok çok önemli bir işim olursa giderim ancak ama kolay kolay olmaz muhtemelen.

Normalde ayda bir 9 ila 11 saatleri arasinda giderdim. O da her ay degil. Tamamen alisveris icin.
Asla arkadaslarla bulusma noktam olmadi avmler, olamaz da.

O avm kalabaligi beni oldum olasi tedirgin ederdi yani.

Su durumda asla gitmem. Covid tamamen silinirse bi gun yine ayda birlik rutinime donerim anca.

ne avmye, ne berbere gitmem.

gideceğim yer belli, market, eczane mecbur kalırsam hastane ve atm.

yolum önünden geçiyorsa değiştiririm.

ben giderim. hastalanırsam bana bi şey olmaz. bünye sağlam.

tek başıma yaşadığım için bulaştırabileceğim birisi yok.
dışarda birisine bulaşırsa bulaşır. o da nasip.

Avm ye giderim ama berbere gitmem.

Ne berber ne avm ikisinede birkaç ay daha gitmem

Aşı olana dek ne markete ne de avmlere gitmeyeceğim.
Ne yazık ki online alışverişe devam edeceğim.

Zaten avm'leri sevmeyen bir ev reisi olarak gitmem eşimin de gitmesine müsade etmem uzunca bir süre kanımca 2020 yılı içerisinde AVM sezonu bitti bizim için 2021 yılında ise duruma bakarım.

giderim.

gitmem.

büyük baş hayvan bakmanın zor olduğunu biliyorum arkadaşlarımdan.

şöyle ki arkadaşın babası bildim bileli inek bakar.

kendi tarlaları var bayağı büyük, hem satmak için buğday, sebze falan ekiyor.

hem de hayvanlara yem yapmak için mısır ekip, sonra onu slaş makinasında işleyip bişeyler yaparak yem yapıyor.

yani hayvan bakacaksan yem önemli, hazır yem verdikten sonra sattığın süt parasını bile karşılamıyormuş.

ikincisi 1 inek bakmakla 10 inek bakmak pek farklı değil, çünkü elini ayağını bağlıyor, her gün mutlaka yemini vermen, temizliğini yapman, sütünü sağman, hava güzelse dışarı çıkartıp otlatman falan gerekiyormuş.

veteriner ücretleri de yük oluyor. hayvandan çok iyi anlamak lazım, her şeye veteriner çağırırsan olmaz, anlamadığın için çağırmazsan hayvan ölebilir, mundar olabilir.

tabi kapalı ahır olmak zorunda. arkadaşların hem kapalı yeri hem de bayağı geniş belki 10 dönüm kadar çitle çevrilmiş inekler otlasın diye yaptıkları bir alan vardı.

mesela inekler olmasa orada tarım da yapabilirlerdi sonuçta ceviz ağacı ektiler aralıklı olarak.

küçük baş nasıldır bilmiyorum.

geçenlerde ineğin birisinin ayağı kayıp bacakları ayrılmış, çok ağır yaralanmış yani, kasap çağırıp al bunu demişler 1000 lira veririm demiş. arkadaşın babası da hayvan kesemiyor, acı çekmesin diye 1000 liraya vermiş koca ineği.

yani düşün bak, hayvan canlı, mundar değil, normal kesilecek hayvandan bir farkı yok buna rağmen 1000 lira ne demek.

çevre olayı da önemli, sattığın süt 3 kuruşa gidecek, eğer eti de pazarlayamazsan o da öyle olacak.

arazi varsa ceviz ağacı gibi değerli bieşyler ek. yeni tür bir sürü ağaç çıktı, bodur kiraz, bodur ceviz, bodur bilmemne. ekiyorsun 1 sene sonra ürün vermeye başlıyor, 2 3 sene sonra tam kapasiteli ürün veriyor. az buz da vermiyor bodur ağaç olmasına rağmen.

bu paraya kumes kur bari.

büyükbaş hayvancılık hakkında fikir edinmek için Eşref Şekerli'yi takip edebilirsin.
etçi ırk büyükbaş para kazandırır mı?
www.youtube.com
sür üreticisi kazanıyor mu?
www.youtube.com

hayvancılıkla vs alakam yok ama bu adama denk geldiğimden beri düzenli izliyorum, çok güzel hap bilgiler veriyor.
Ek olarak sencer solakoğlu'nun videolarına da bakabilirsin, "vay anam vay millet neler yapıyor" dedirtiyor.

Küçükbaş hayvancılık da zor diyorlar, görece kolay olanı keçi bakmak diye duymuştum.
tavuk hindi vs de çok kolay olmasa gerek...

Ben olsam ucuz işçi ve büyük arazi yoksa canlı hayvanla uğraşmazdım, istiridye mantarı veya topraksız tarım vb küçük yerde az sermayeyle yapılacak daha basit işler denerim.

25000 tl büyükbaş işi yapamaz. O paraya kümes belki.

büyükbaş o paraya zor. küçükbaş desen otlatmazsan anlamı olmuyor. otlatma imkanı varsa zor gelmeyecekse olur diyecem de anca 20 koyun alırsın manasız.

kümes yap basit ama para kazandırır mı tartışılır.

Çilek ek kardeşim.

Tarla arazi varsa kavak agaci dik. 10-15 sene sonra keredtrlik olarak kesiliyor kavsklar. Ama sulanak gerekiyor ilk 3-4 sene

aromatik bitki ekin. yağını çıkarıp ihraç edin.

Resmi bir bilgilendirme olmuyor.

Edit: Ben ve eşim yakalandık. Bu süreçte apartmana herhangi bir bilgilendirme olmadı.

edirnede komple apartmanı karantinaya alıyolar. girip çıkamıyorsun.

valililk ya da il sağlık müdürlüğüne bağlı bir uygulama olabilir ama bağcılarda bir apartmanın karantinaya alındığını görmüştüm haberlerde.

kimi yerde komple apartmanı karantinaya almışlar, kimi yerde de bir hareket olmamış

Pozitif vakaya semptomlardan itibaren geçmiş 7 gün içinde temas ettiği insanların isimleri soruluyor (bir çok hastane doğru bilgi vermesine dair kağıt imzalatıyor). Bu isimlerden arasında komşulardan kimse yoksa haliyle apartmanda kimsenin haberi olmuyor. İş yerlerinde bu durum farklı, çalışma alanı ortak olduğu için genel bilgi veriliyor. Bu arada hasta hakları kavramını da unutmamak lazım, kişi komşularından biriyle temas kurmadığı halde hastane veya halk sağlık tarafından komşulara bilgi verilmesi suç unsuru sayılır diye düşünüyorum.

after effecs, premiere

www.youtube.com

baka baka yaparsın kolay

yapamazsan eğer free quad split screen diye aratıp template bulmaya bak.

daha da olmazsa 50 dolara yaparız hahah

Hastaneye gitmek yasak değil. Özel aracınız ile ya da varsa otobüs ile gidebilirsiniz.

112 veya 155i arayıp bilgi almadan araçla çıkmayın.

polisler araçla çıkanlara ceza yazıyor 3000 küsür, şimdi hastane için belki yazmıyor olabilirler ama iş polisin insiyatifine kaldıysa risk çok büyük.

kaldı ki nasıl ispatlayacaksın hastaneye gideceğini? her arabayla dışarı çıkan hastaneye gidiyorum der o zaman?

112den kayit actirip cikabiliyorsun. hastaneye gittigini randevulu gittigin durumlarda randevun oldugunu gosteren bir belgeyi (sms, mail, cikti, vs...) gosterince sorun olmuyor. randevusuz durum icin dedigim gibi 112 yonlendirecektir mutlaka.

hastane yürüme mesafesinde değilse 112 aranır.

112 arayip vefa hattini baglaticaksin, randevun olup olamdigini soruyorlar, kacta gidecegini nereye gidecegini tc kimlik no sorup telefonuna mesaj atiyorlar izinlidir diye

'Akşam ezanı: Segâh ve nadiren evic ve rast makamları'

alıntı google

Ezan Uşşak makamında. Siz sanırım daha çok batı müziği dinliyor ve/veya söylüyorsunuz. :) Çünkü eşlikteki Uşşak'taki koma sesleri naturel okumuşsunuz. (Buselik)

İş kurardım o parayla. Gayrimenkula yatırım kesinlikle yapmazdım.

Çok bir şey değişmedi doğrusu.
Hiç değişmedi demiyorum ama hayatım değişti demezdim.

valla çok rahat geçinilir. 1 milyona güzel bir ev-araba alınır.

kalan 4 milyonla da çok rahat yaşarsın. faizi bile yeter.

hesabımda bu miktara yakın para var ve hayatım hep aynı, hiç değişmiyor.

Ömür boyu kazanacağım paradan daha fazlası olacağından kesinlikle değişirdi;

Öncelikle her ay ödemem gereken kirayı ödememe özgürlüğüne kavuşurdum daha sonrası ufak meblağla ile yapılabilecek hedeflerimi gerçekleştirirdim.

Geri kalanı hazıra dağ dayanmaz mottosuyla tüketilmeye devam ederdi.

rahatlatir, borclari oderim. hayatim degismez, calismaya devam ederim.

hayatım değişir evet. işi gücü bırakırım, mobil bir hayat düzenine geçip bir orada bir burada hayatımı yaşarım. 4,5 milyon lirasını yatırıma yatırır kalanı bir güzel yerim.

duyuruda bu soruya cevap verip de degismeyecek olan kisi yoktur. hesapla bakalim hayatin boyunca calisirsan o parayi kazanabilecek misin?

degismez, hesabimda degil ama toplam varligim o civarlarda.
hayat durmuyor ki, hep bi masraf, yasimizda genc sayilir, omrunun sonuna kadar rahat yasamani saglayacak bi para degil.

gercek su ki bir guven veriyor ama, sonrasi icin salla gitsin denilecek bir miktar degil.

cocuk var egitimi var. istekleri var, hastaligi sagligi var.

tl degilde dolar olsa bak o zaman daha farkli dusunurdum.

Değişmez gene ise gider gelirim en fazla zor zamanlar icin falan kenarda dursun diye dövize cevirip bankaya atarim

Bi milyona müstakil bir e atölye kurardım, lüks falan değil amaç geniş alan ve çalışabilecek yer, bu köy olur, ücra biyer olur.

İki milyona da alet edevat makina alırdım, tabi bunun içinde araba, kamyonet falan da var. Tabi sıfır olması gerekmiyor hiç bişeyin.

www.facebook.com

burası var ama belirli bir seviyedeysen ve spesifik şeyler arıyorsan olabilir.

eskiden takılıyordum , grup biraz üst seviye, dinlediğin albümleri kayıt eden adamlar, mix masteringlerini yapanlar falan katılıyor, haliyle a101den gitar alsam olur mu falan diye sorunca ya cevap vermiyolar ya da birisi çıkıp abuk sabuk konuşuyor.

onun dışında türkçe kaynak derken ne yapacaksın? fruityloops falan oynayacaksan, youtubeda bir sürü şekilsiz ve kabiliyetsiz türk dj var, apaçi style iki loop u uc uca ekleyip müzik yaptım diye dolanan onların videolarına bak.

şurası bana abzürt geliyor;

bütün pluginler, programlar, program içindeki efektler, vstler, üçüncü parti yazılımlar, ses kartlarının arayüzleri, aklına gelen herşey ingilizce,

adam buffer ı 256 yap, şunda latency bunda bug var, şunu pregain yapamadım, ne tür compressor limiter kullanayım falan die anlatınca haliyle türkçenin hiç bir manası kalmıyor.

benim youtube a bakıpta yapamadığım tek şey mix mastering oldu, ona da kulaklık yetmedi, bi kulaklık en az 3 -4 lira ona para ayırmak istemediğim için, elimdekilerle yapıyorum ama frekansları tam duyamadığım için sade bana güzel geliyor ahhahah

parklarda da oturmak yasak.

oki teşekkürler.
ben eat the rich o zaman. havuzlu bahçeli villamız yok diye böcek gibi yaşamaya devam.

sahil, parklar, orta refüjdeki yeşillikler, site içindeki banklar, yeşillikler, deniz kenarı, göl hatta lağım kokulu dere kenarı.

böyle yani ulan 2 dakka oturayım şuraya diyeceğin her yer yasak ve ceza kesmek için can atıyolar.

300 küsür keserler, hatta belki 3000 küsür bile kesebilirler.

Cezaları neye istinaden kesiyorlar ben anlamadım. İçişleri bakanlığı sitesinde sadece haftasonu yasak olduğu, haftaiçi için il idarelerinin yetkisinde olduğu söyleniyor. İzmir valiliğinden bir yasak açıklaması göremedim ben mesela. Gitsem otursam ceza keserler kesin yinede.

kabahatlar kanununa göre kesiyolar.

ikinciye niye kesiyolar bilmiyorum 3000 küsür olan, bir de hıfsı sıhha kanunu varmış ona göre kesiyolar

parkur ornegi yok suan kafamda ama şöyle dusun; çok fazla insanın gelemedigi yada bilmediği, dağ başı diye tabir edilen yerlerde kamp yapacağım. olay bu.

Yol olan yerlerde ilk engele kadar gidersin.gezersin etrafı guzelce ama bir gun gecer ulan buradan dersin ama gecmez dahası geriyede gelmez.işte o zaman gokyuzune bakar kalırsın.jandarmayı ara,koyluyu ara,traktör bulmaya çalış.kayık işinde keyifçi kayığı deriz,sakin suda kıyıdan 100-200 metre gider uzanıp balık tutarsın,onun gibi işte keyifçi olur.temiz tepeye sürer çıkarsın.

Olmaz mı olur tabi bir yerden başlamak lazım.

duptıs geçmezse de önüne vinç koyayım diyorum, hani en kotu ihtimalde onunla kurtarırım :)

arkadan itisli (ya da cekisli) araclar ile lastik takarak araziye girmen zor, 4x4 sart onu da 4x4'e cevirmen pek olasi degil astari yuzunden pahaliya gelir. onden cekisli bir aracin cikabilecegi camura bile girmeni tavsiye etmem, batman olasi.

Bunu diyeceğini biliyordum,onunla alakalı bir şeylerde yazmıştım ama göndermeden sildim.

Ekonomine göre veya o kadarda değer mi ya mantığıyla 4*2 ye giriyorsan muhtemelen o vinçte aynı mantıkla alınacaktır.öyle oluncada o vinç o arabayı çekmez,çekmeye çalışır,elinden geleni yapar ama allah korusun gerilip kopar giyotin gibi çalışır.vinçle beraber ağırlık örtüsü falanda edinmen lazım.

Dediğim gibi keyifçi piknikçi modunda bir başla gerisi gelir.bayağıdır program eklemiyor ama youtube da izciteam okan tuzun videolarını seyret.karantina günlerinde keyifli olur hem de okan teknik anlamda çok iyi anlatır.

Bana sorarsan asla güçlü olmayan bir motor,iyi lastikler ve gerekli teçhizat olmadan araziye çıkmam,geceyi arazide geçirmem.ben bunun için 3.0 dizel bir araç kullanıyorum.bundan önceki aracımda 5.9 benzinliydi.kesin iri diş çamur lastiklerini takarım.gece arazide kaldığım için webasto kullanıyorum,arka koltukları yatırıp yatak koyuyorum içerisine iki kişi rahat rahat uyuyor.

Senin anlatımından anladığım bir pick up düşünüyorsun.pick uplar hafif dengesiz araçlardır.ani virajlarda,eğimli zeminde yatma ihtimali vardır.eğer öyleyse modeli düşür ama 4*4 olanını al derim.

duptıs düşündüğüm araç transporter t4, olay donanımhaberforuma dönmesin diye marka model uzerinden yürümedim :) arkasini karavan gibi kullanmak istiyorum, o yüzden bunu tercih ettim yoksa bir lada nisa alıp çatısına çadır yaptırabilirim ama sevmiyorum, çadırı konforsuz oluyor.

üğpoıuy :) ya ne sandıydın chevy van mı alayım, açıkçası bu sınıfta başka alternatif aklama gelmiyor, hafif arazide gidebilecek panelvan karavandan bahsediyoruz hatırlatırım yoksa truck, pick up, suv vs alternatifler var, ayrıca t4 synchro yu (4motion) bir arat googledan.

Hocam transporterla bu iş olmaz.karavan olur o.makul yerlerde takılırsın.hiç bir şekilde suya,çamura,kara vs girmeyi düşünme bile patinajı ustası olursun.zaten bu arkadaşların arka kısım boş olduğu için tırmanmakta ve tutunma problemleri vardır..boyle bir hevesin varsa kesinlikle 4 çeker bir jip almalısın

bizim sanayide bir arkadaş var.

adamın özelliği zengin olması, iki üç ayrı dükkanı, parçacısı + ömrü boyunca satıp satıp yese bile bitiremeyeceği kadar arazisi var.

neyse, bu adam offroad manyağı tamam mı, kendi arabalarını yapmaktan tut, mevcut arabalarla offroad yapmaya kadar bin çeşit şeyler uğraşıyor.

neyse, abi ne ladası kaldı, ne range - land rover, ne wrangler, neler neler, bin çeşit arabayla offroad yaptı, hep yurtdışından ordan burdan özel amortisörler, takımlar ıvırlar zıvırlar. adamın parçalamadığı / bozmadığı araba olmadı.

benim arkadaş bunun yanında çalışıyordu, range rover'ı toplattı buna 1 hafta uğraştı kızan, arabanın da motor valan büyük 4500 mü 5000cc mi çok eski de değil, bayağı güzel bişey, neyse bizimki zar zor topladı. akşamı sanayide gezerken bi baktık, adam boş arazinin tekine moloz, toprak falan dökmüşler, onlara inip inip çıkıyor, ertesi gün bi geldi ön takım gitmiş hahahah

bu vatandaşın bozmadığı ne araba kaldı, ne aksı kald,ı ne arka ön takım, ne de motor şanzıman.

yani bu offroad olayı sana anca görüntüde iş yapar. araziye girdiğin an, hele hafiften zorlu bir araziyse, piyasada offroad, 4x4 diye satılan fabrika çıkışlı araçların alayının orasının burasının patlayacağına emin ol.

ikincisi yüksek lastik, dişli lastik, öne ağırlık, al işte ön takımın anasını ağlattın, rot balansı bozdun, vibrasyona sebep oldun, uzun vadede zarar yazar.

aç bak dakar yarışlarının eski senelerini izle, ne arabaların nereleri çatlıyo patlıyo kırılıyo.

çok meraklıysan al bi 4x4 lada takıl onla, hem ucuz hem nispeten her tarafı manuel olduğu için arıza vermesi zor. patlar çatlarsa da şahin parasına yaptırırsın hahaha

disaridan uyararak hicbirsey degisterecegini sanmiyorum. bence insani yonden yaklasin. cocuklar ve aileyle samimiyet kurun. o zaman uyarabilir yada uyarmaya gerek kalmaz.

Yöneticiye söyle diyecektim de gerek kalmadı. Huylu huyundan vazgeçmez. Tv sesi falan olsa hani kısar, izlemez vs. diyeceğim de ne çocuk ağlamayı keser ne de anne çocuğa karşı davranışını değiştirebilir. Bence kulak tıkacı kullan evde kitap falan okuyacaksan. Bir de corona muhabbetinin geçmesini bekle. Türk-ortadogu-afrika çocukları bu şekil, yapacak bir şey yok.

aynı çocuktan benim üst katımda da var, etini kesercesine çığlıklar atarak avaz avaz bağırıyor ama yapacak bir şey yok

Bizim böyle bir alt komşumuz vardı. Annem bi akşam dayanamayıp "bebek sürekli çok ağlıyor, acaba bi yerini mi kırdı ya da hasta mı, çocuk ağlarken içim acıdı, bir şeyi mi var, yapabileceğimiz bir şey var mı" diye aşağıya inmişti. Bu olaydan sonra zahmet edip biraz evdeki bebeklere bakmaya başlamışlardı.

kesinlikle kapıya gidip de insan yerine koyup laf anlatmaya çalışma.

çünkü çocuğuna böyle davranan insanla hiç iletişim kuramazsın.

bak yukarımızda 3 çocuklu aile var, gürültü falan oluyo ama ana babaları bütün gün çocukları oyalasınlar diye türlü türlü şeyler yapıyolar.

ara polisi çocuğa karşı şiddet var, her gün deli gibi ağlıyor, annesi çok bağırıyor, dövüyor mu, bişey mi yapıyor bilmiyorum de ihbar et.

hatta sosyal hizmetlere de yapabilirsin bunu. ondan sonra gör.

Önceki oturdugum evde anlattiklarinin birebir aynisi hatta fazlasini yasadik. hali silkeleme, sabahin 6'sinda oyun havasi ile calan uyanma alarmi ve o alarmin 30 dk boyunca calmasi ama kimsenin uyanmamasi(baya roman havasi filan). Evde olduğumuz her an anneeeeeğ diye bagirma sesi...
Yazin annenin iki cocugu da site havuzuna gonderip evden asagiya(7kat) onu yapmayin sunu yapin diye cir cir bagirmasi(bogulma ihtimalini goze alıyor sanki aninda mudahale edebilecek balkondan bagirarak)...
İnsanca yaklasmayi denedik, tanisma ve dostca uyarmayi denedik, yonetime şikayet ettik. Asansore anonim kibar dille uyari notu astırdik.
Sopayla tavana bile vurduk.
Evladina dediginiz gibi dusmanca davranan insandan medeniyet beklenmiyormus.

Taşındık.

edit: (git: www.youtube.com )

taşının. bu sebeplerden mütevellit artık her daim en üst katlarda yaşıyorum. mesudum, huzurluyum.

vücudunuzda ciddi bir enfeksiyon var. covid olduğunu sanmadığınız için bu kadar bilgi size yeterli.

Bence kesinlikle 112 yi aramalısınız. Şiddetli bacak ağrısı karın ağrısı ve ishal semptomlar arasında. Parol tedavide destekleyici olarak veriliyor kolay kolay covidde atesi düşürmüyor diye biliyorum ama covid değilse bile başka ağır bir enfeksiyon oldugu belli.

anlattıkların tamamen covid semptomu?

yüksek ateş
şiddetli kas ağrısı
boğaz ağrısı
karın ağrısı ve ishal

eğer sen covid değilsen kimse olamaz.

112yi ara bilgi al, ondan sonra hastaneye git, vakit geçirme, erken teşhis çok fark yaratıyormuş covid de.

@hem şişko hem deli solunum yollarıma ilgili bir şikayetim yok. Ben de semptomların hepsini birden göstermeden covid olabilir mi bunu soruyorum. Sabah hastaneye gideceğim.

iyi de , illa nefes darlığı çekip dudakların morardıktan sonra mı gideceksin?

bu hastalık böyle, kime nasıl tutturabilirse öyle etkiliyor.

semptomlarin hepsini gostermeden covid olabilirsiniz evet. oksuruk olmadan sadece soylediginiz semptomlarla covid teshis edilen cok hasta var. ornegin: youtu.be

gecmis olsun bu arada.

www.youtube.com

12.25 sonrasını dinleyin.

hiç semptom göstermeden de covid-19 geçirebilirsiniz.

Teşekkür ediyorum herkese. Her ihtimale karşı hastaneye gidiyorum.

Hastaneye gittim. Enfeksiyon kapmışım. Serum verip yolladılar. İlgilenen arkadaşlara teşekkür ediyorum.

Git mutlaka diyecektim gitmissiniz. Geçmiş olsun

covid 19 testi yaptılar mı?

yaptılarsa bile 1 günde çıkıyor diye biliyorum.

eğer yapmadılarsa dikkat et, başkasına falan bulaştırırsan risk grubundaysa götürebilir.

24 saate içinde sonuç e-nabıza düşüyor, pozitif çıkarsanız konuşalım ben atlattım.

Kan tahlili yaptılar. Belirgin bir enfeksiyon belirtisi görmeselerdi covid testi yapacaklardı sanıyorum. Bu benim çıkarımım, emin değilim.

Benim kan ve rontgen temiz çıkmıştı, kovit testim pozitif geldi.

Ablam ve eşi 40 yaşından sonra motora merak saldılar ve güvenlik onlar için de çok önemliydi. Motor ehliyet alır almaz hondanın sanırım Gebze de motor eğitim merkezi var, orada da 2 kur eğitim aldılar.
Öncelikle uygun ekipman ve arka yollardan ilçelere giderek (Ankara) pratik yaptılar ki takibi 1 yıldan fazla sürdü. Genelde trafiğe çıkmıyorlar, şehir içinde öıkacaklarsa kalabalık saatleri tercih etmiyorlar. Böyle uzun zaman geçirdikten sonra tam anlamıyla motor kullanmaya başladılar.

İlk iş Yamaha Riding Academy ya da Honda Motosiklet Eğitim Merkezi gibi kurumsal bir yerden eğitim alın.

xmax ile başla sonra büyütürsün.

hiç bilmeyen için mt07 ben belamı arıyorum demek.

xmax 250 çok rahat bir motor, mt07 falan şuan senin için fantazi.

xmax 250 bile acemilik atmak için pahalı ve büyük bir motor.

ben senin yerinde olsam mondial falan ucuz bi 100lük scooter alır bu yazı onunla geçirirdim,

xmax veya mt07 ile durduğun yerde düşsen bile dünyanın masrafını çıkartır.

Henuz bunlari belirlememissen onceligini su sekilde siralamani onemle tavsiye ederim:

1-Ozel egitim. En onemlisi bu. Yeme, icme ama uzmanindan ozel egitim al. Kafandaki bircok sorunun cevabini alacaksin. Motosiklet tarzin dahil buna. Ben motosikleti aldiktan 1 bucuk ay sonra kullanmaya basladim. O arada bayide bekledi cunku egitim almadan uzerine binmedim. Cok iyi araba veya bisiklet kullanabilirsin. Arabanin 20, bisikletin 50 kati farkli bir deneyimdir motosiklet. Cok iyi bir akademiden egitim aldim ve bu egitimler sayesinde hayattayim. Youtube'tan videolar da izleyeceksin tabii ki ama once birebir egitim alman gerek.

2-Ehliyet.

3-Ekipman. Motosiklet pazari cok uctu. Pahali urun iyidir algisina dusmeden ve aksesuarcilarin marketing tokatlamasina izin vermeden bizzat kendin arastirarak dandik olmayan guvenlik ekipmanlarini tamamla. Kask, ceket, eldiven, pantolon, ayakkabi.

4-Motosiklet satin almak. En zevklisi bu madde gibi gorunebilir ama yukardaki maddeleri yerine getirerek yaparsan alacagin zevkin 10 kati olacagina emin ol.

5-Ehliyet komisyonu disinda HIC KIMSEYE iyi motosiklet kullanabildigini ispatlamak zorunda degilsin. Asla boyle bir yarisa girme.

6-Senin motosikletinden daha iyisi, daha hizlisi, daha cok bagirani ya da senden daha deneyimlisi her zaman vardir. Show'u motorun uzerindeyken yapma.

7-Motosikletine asla "s***m kucuk" egzozu takma.

8-Sifir promil alkol.

9-Kasko.


Herhangi bir ihtiyacin olursa mesaj atabilirsin. Unutma 1. sirada egitim var.

Sunu al bunu alma diyenlere aldiris etme. Tarzini kendin belirlemen lazim. Racing mi scooter mi cruiser mi kendin anlamalisin bunu. Motosiklet zevk isidir. Hangisinden zevk alacagini belirlemen lazim. Xmax'le baslayip sonra naked'a gecersin gibi sozler ezbere soylenmistir. Elmayla armut gibi seyler. Hepsinin kendi icinde artilari eksileri vardir ve onceliklerini belirleyerek bir secim yapman gerekir.

Bana baslangic icin 150'lik dandik bir motor al duse kalka ogrenirsin diyorlardi ama bir kez bile dusmedim. 250'likle basladim ve egitim alirken hoca bana sunu soyledi: "Ben basta bilsem sana 250'lik aldirmazdim daha yuksek motorla baslayabilirdin."

Bu yuzden egitim cok onemli diyorum. Ufkunu acacak olan motosiklet satan insanlar degil bizzat senin kendi tecrubelerindir.

mt07 no.... korkum ve sabrım var demişsin ama o korku o kadar kolay aşılıyor ki inanamazsın.korkun ve sabrın tecrübenden önce biter.

bu işin mantığı, yolu yordamı ufak ve hafif bir motorla başlamaktır. bütçen varsa hondanın 3 kur motor eğitimleri var 125cc'den 600'e hepsini kullandırıyorlar.

arkadaşlar çok iyi tavsiyeler vermişler özellikle sürücü okulu ve ekipman gibi konularda ama 5 yıllık motor kullanıcısı olarak söyleyebilirim ki büyükşehirlerde motor kullanılmaz.

istediğimiz kadar iyi sürücü olalım karşı tarafın bi hatasında o yarım saniyelik anda okullarda öğretilenler değil, refleksler devreye giriyor. ya birden frene abanıyoruz ya direksiyonu kıramıyoruz kitleniyoruz olmuyor, kurtarmıyor. bu işi en iyi yapan adam şu an mezarda(altın elbiseli), motorcuların bir atasözü var, "kaza yapmayan motorcu yoktur, henüz kaza yapmamış motorcu vardır" diye. bunu da bil.

soruna cevap olsun diye almaya kararlıysan xmax al

Sym orbit 50.

Eğitim diye tekrarlamaya gerek yok, bunu anlamışsınızdır sanırım.

Bizim zamanımızda eğitim meğitim ne gezer, A2 ehliyeti veren kurs bile bulmak zordu. Düşe kalka öğrendik, siz yeniler düşmeyin diye daha önce düşmüşlerden ve düşenleri analiz etmişlerden toplanan bilgilerle eğitim veriyor hocalar.

Motor türü ne olsun? Agresif motor olmasın, MT07 de masum bir motor değil.

Hiç öyle ben kendime hakim olurum filan demeyin, motorcuların sık yaşadığı Ikarus Sendromu nedir araştırın, öğrenin.

Ekonominiz el verdiğince kaliteli ve güvenli ekipmanlar alın, güvenli demek pahalı demek değil. Atıyorum 500 liraya Sharp testinden 5 yıldız almış güvenli bir kask alabilirsiniz, ama bütçeniz varsa daha konforlusunu alabilirsiniz, sesi daha az geçirir, daha hafiftir vs ama pahalı diye daha güvenli demek değil.

Ekipmanı almak yetmez, giymeye de üşenmemek gerekli. Çok görüyorum gençleri, kafada on numara kask, sırtta on numara mont, fena karizmatik duruyor.

Ama ne bot giyen var ne dizlik takan, bez ayakkabıyla, spor ayakkabıyla biniyor hemen hepsi. Eldiven takmayan da çok, belli ki hiç düşmemişler, asfalta ellerini sürtmemişler.

Herkesin atladığı bir ekipman da sırtlık, montların içindeki soft sırtlık gerektiği anda işe yaramaz, ayrıyeten içe giyilen baklalı kabuk sırtlıklardan giyilmeli.

"ya bizim bi arkadaş reyzikle başladı, hiç de kaza yapmadı" diyenlere aldırma, agresif motorlar tehlikelidir.

Pistte yarışmak için üretilen bir motorun trafikte kullanılmasına izin verilmesi bile oldukça saçma bana göre.

Büyük cc ile başlanmaz mantığını da doğru anlamak lazım, motor hacminden çok motor karakteri önemli. İyi bir eğitim aldıktan sonra, boyun ve kilon uygunsa 750-1000 cc bir enduro ile başlanabilir, ama 600 cc racing ölümcüldür.

konuyu algilama ve yaklasma biciminiz bana gore yanlis. turkiye'de yollar ve suruculer siz ne kadar iyi surseniz de olum riskinizi cok arttiriyor.


umarim icinize biraz korku duser de daha yavastan sureci planlarsiniz.

kendinizi imha etmemeniz dilegiyle.

kamera gibi bişey kur balkona, bu go pro olur, güvenlik kamerası olur, cep telefonu olur. ses de kayıt etsin.

bir daha olduğunda görüntü olur elinde.

bi kere ayarla sabit kalsın yani. sonra polisi ara.

sürekli böyle yapıyor buyrun kendiniz bakın diye.

bizim karşı apartmandaki cocukta öyle, bazen abime küfür ediyor bazen de ay erkek diyip kaçıyor görünce. üzülüyorum sadece Allah yrdımcısı olsun psikotik rahatsızlığı var belli. Bizimki zararsız 15 senedir aynı, ama paranoid şizofrense katil olma ihtimalleri yüksek oluyor. x kişi beni öldürücek diyor mesela, hayal dünyasında kuruyor da kuruyor. ona da polis bile yardım edemez. tavsiyem o balkona çıkmayın bu bir, paranoyasını artırıyorsunuz, ama siz çıkmasınızda camdan boş duvara bakmaya büyütmeye devam edebiliyor, o yüzden kapıcınızdan bilgi alın kadın ağır rahatsızsa, zarar verme potansiyeli varsa ben olsam düşünmeden taşınırım. kendi halindeyse herkese yapıyorsa önemli değil ama böyle işler bir kere oluyor zaten. şakaya gelmez.

edit: kamera kursanız ne olur, kadın ruh hastası ne polis çok önemser ne kadın ceza alır dogru düzgün. aklı başında olsa tehdit etse tamamda bu durumda çok etkili değil bence. bilgi alın en kısa zamanda

@hopp: valla cikmamayi ben de düşündüm ama bir sırf bu durumdan ötürü evimde sigara icmeye başlamak istemiyorum bu var, sonra genelde uzandigim odanın camlarından biri de oraya bakıyor, bir iki defa dışarı bakarken tesadüfen kadının bana doğru baktığını gördüm, ben o tarafa bakınca "cık cık cık" deyip gitti. yani hadi balkona çıkmadım diyelim, bütün ev yasantimi da değiştiremem ki, kaldı ki önümüz yaz o da var. ne kadar çözüm olur bilmiyorum her şeyi buna göre değiştirsem de, çünkü sanırım "acaba beni gözetliyor mu" diye beni gözetliyor :(

hem şişko.. @ "bak güvenliğimiz için ses kaydı alıyorum" diyip ses kaydı alsam aynı işlevi görür mü sizce?

hopp +1 parananoid şizofreni hastası olabilir. Balkona perde çekme imkanınız yok mu? ya da panjur taktırma. Bi ihtimal önlem almış olursunuz.

yok ya alenen öyle bişey olduğu zaman al telefonu kamerayı çek.

@saksilar, çiçek sarmaşık falan var zaten onu yazmayı unutmuşum, yani otururken hem karşıdan görebilmek hem de benim karsiyi gorebilmem için ancak ya ayaga kalkıp kafani uzatman ya da bilhassa gözetliyor olmak lazım

@duygusuzromantik: valla ben de kuruntu yapiyor olabilirim de, fotografimi bak bu birilerine gösterip dovdurmek tehdit vs. gibi bir şey olabilir mi acaba diye düşündüm. selfie mevzusunu oğlu yapiyor, kadın yoktu o sırada, hani annesi boyleyse oğlundan da böyle bir tepki çıkabilir gibisinden düşündüm yani.

Evet, yapabilir. Sen kameraya cek, polise gosterirsin. Ya da ekside ac bi baslik.

Ekşide başlık aç demişler ahzjxkdjsj, ekşide başlığı neden açsın yahu:) iyice zıvanadan çıktı bu ekşideki rezalet başlıkları, bunun için bile ekşide başlık açmak mantıklı gelmeye başladı insanlara

balkon uygun mu bilmiyorum ama çevresine görüntüyü kapatacak bir örtü vb bir uygulamaya mı gitseniz acaba?
urun.n11.com

www.google.com
gibi

@hem şişko hem deli alfred kamera uygulaması var, evdeki eski akıllı cep telefonunu güvenlik kamerasına dönüştürüyor. ücretsiz. hareket olduğunda sana bildirim geliyor. eğer aylık abonelik yaparsan ki gayet makul, buluta kaydediyor bir kaç günlük görüntüleri. sıfırdan kamera almak yerine bir süre kullanabilirsiniz.

Kamerayla belgeledikten sonra iyice bi saydir. Bakalim napacak. Bir de arastirma yap.
Bizim eski komsumuz, kadini gormuyoruz bile. Karsi apartman. Bahceler farkli. Durduk yere bagirmaya basladi. Bisikletlerimizi tekmeledi. Sustuk. Ayni sekilde balkon olaylari oldu. Apartman parasini biz topluyorduk, komsulara gidip sizi dolandiriyo fazla para aliyo vs. Demis.
Sonra ablam cinnet gecirdi diye tabir edeyim, kadinin ustune yurudu, olay cikti polis geldi. Sonra Tasinana kadar kedi gibiydi.

sorunu gülerek çözdüm:
balkonda voltalayarak telefonda konuşuyordum:
birden "çirkiin şeey, sus, çirkin ördek, çirkin kral." gibi saçma bir şeyler söylemeye başladı, balkon kapısını çarpıp içeri girdi çığlık ata ata aynı şeyleri tekrarlayıp durdu, bir yandan camdan bana bakıyor.

beni de bir gülme aldı, kahkahalarla güldüm.

bayağıdır balkona bile çıkmıyor

teşekkürler herkese;)

okul sağlık hizmeti de sunuyorsa neden olmasın?

ama şu an için ağustos'u konuşmak için biraz erken değil mi?

temmuz'da görüşelim. belki yine gidemeyeceksin ya da her şey düzelmiş olacak..

konsolosluklar sadece 60 günlüğüne kapatıldı.

kapalı olmasına rağmen arkadaşımın vizesi onaylandı ve ek belgeleri de istediler.

tahminime göre haziran - temmuz gibi gidecek.

amerikadaki bir arkadaşım, özellikle bazı bölgelerde çok yoğun koronavirüs vakaları yaşandığını, las vegas'da durumun kötü olmadığını söyledi.

nereye gideceğine de bağlı biraz yani.

gitme imkanın varken gitmezsen hep pişman olacaksın.

tabii ki git

Hayırlı yolculuklar bence

Amerika texasdam bildiriyorum. Buralar da bir sorun yok, tr bakiyorum da oralardan kat kat iyi. Ny fln tam tersi ama. Yani nereye gideceginize bagli

marshall normal kulaklık. telefonla konuşma özelliği bile varmış.

markası marshall diye gitar ile alakalı değil yani

ikincisi de behringer stüdyo kulaklığı diyor, bilmiyorum performansı nasıldır.

benim kulaklığım roland rh200 memnunum ama fiyatı senin limite uymuyor. benim ki stüdyo monitör kulaklık diye geçiyor, mix mastering için uygun değil ama prova için güzel.

kulaklıkların en kötü yanı, çok bilinen bir marka model olmadığı sürece yorum bulamaman ve deneyip alamaman.

yani artık şansına ne çıkarsa.

ikisi arasından behringer diyorum. şıkları sen belirlediğin için.

Bi 5 yıldır falan Marshall Majör (I ve II modelleri) kullanıyorum müzik dinlemek için. Gitar ile alakalı değil derken, tabii ki gitar için çıkarılmış bir kulaklık değil ama o meşhur amfi üreticisi Marshall'ın kulaklığı bu. Ses kalitesi çok iyi. Ancak 1-2 saat içinde kulakları inanılmaz acıtmaya başkıyor.

Bu arada linkteki model Marshall Majör'ün ilk modeli. Bu modelin kronik bir menteşe kırılma problemi var. Kulaklıkları tutan siyah plastik kısımlar 2 yıl sonra falan kırıldı bende. Bu kronik problem yüzünden Marshall Majör 2 çıktı. O plastik menteşeleri güçlendirdiler. Benim kulaklığın da menteşeleri kırıldığı için ve garantisi de bittiğinden Marshall Headphones ile iletişime geçip plastiklerin yedek parçasının olup olmadığını sormuştum. Gelen cevap: "Yedek parça yok ama kulandığınız kulaklıkta iyi niyet garantisi var. İsterseniz yeni kulaklık gönderebiliriz" deyip marshall majör 2 yolladılar. Hala kullanıyorum. Çok da sağlam. Ama kulaklarımı hala acıtıyor.

marshall almayın, kulağımı yarım saat içersinde inanılmaz ağırtıyor tasarım hatası var galiba.

Yasak gelmeden önce temin edilmiş, satın alınmış olabilir. Aynı maskeyi kullanıp duruyor millet mecburen.

bize çalıştığım fabrikada dağıtıyorlar. izmir'deysen biraz verebilirim.

bize hem ptt'den maske hem de sms ile iki sefer kod geldi. dağıtım işini beceremedikleri için bazı kişilere bol bol ulaşırken bazılarina hiç ulaşamadı zannımca.

olay ilk çıktığında internetten satın almıştık, kodla da geldi ama ona henüz geçmedik.

5 tane en adisinden maske almıştım eczaneden, serbestken, hep onları ütüleyip ütüleyip kullandım.

sonra hastaneye gittim, karşısında medikal vardı ama maske satmak yasak tabi.

gittim maske sordum yok dedi, yarım saat dil döktüm ve fahiş fiyattan 10 tane satın aldım.


ne ptt, ne edevlet, ne sosyal yardım, ne kredi, hiç bi şey yok. sanki kiribati vatandaşırız a.q.

Dostum artık kod beklemene gerek yok
Eczaneden tc no ile alabilirsin

Maska satışı yasak ama her yerde de satılıyor hala.

@adwokat, önceki gün eczaneye gittim kimliğimle beraber tam da böyle düşünerek; kod gelmeden veremem dedi geri yolladı. halbuki tv'de eczaneye gidince orada sistemden bakılıyor, kod olmasa da veriliyor denmişti.

Başvuru yaptıysanız zahmet edip eczaneye kimlikle gideceksiniz yarın.
Biz aldık .güzel maskeler doğrusu.

şubat ayı gibi 1 aylık erzak ve 150 adet maske ile hazırdım. baktım market alışverişi yapabiliyorum. erzakları ramazan kolisine çevirip dağıttım.

biz virüsün ilk görüldüğü zamanlarda bir paket almıştık, içinde 50 tane var. bizim gibi yapanların yanı sıra, elinde bulunmayanlar da aynı maskeyi günlerce kullanıyor. ya da siyah maskelerden satın alıyor.

Bize hem eczane için kod geldi; hem de cuma günü pttden maskeler geldi. En fazla 10 günde bir market için çıkıyoruz, dolayısıyla yetiyor.

Daha önceden de evde 20lik paket vardı da o bitti. Yıllar önce almıştım; bugünlerde kullandık.

Yasak gelmeden önce 50'lik bir kutu almıştım. Bir kere de 20 gün önce +65 babama 5'li paket geldi PTT ile. Ben bu stoğu kullanıyorum.

Menzil genisleticiyi WiFi sinyalini alan bir yere koymanız lazım.

Powerline daha rahattır

Şayet kablo çekme şansınız varsa. Mevcut modeme kablo çekip access point i diğer kata koyabilirsiniz.

powerlineda iki uca da kablo çekmek gerektiğini yeni fark ettim. bu da nedense gözümü korkuttu.

merdivenin hemen altındaki odalarda sinyal iyi, menzil genişleticiyi oraya takarak verim alma şansım olmaz mı?

Powerline da kablo çekmeye gerek yok. İki parça oluyor. prize takıyorsunuz diğer katta da aynı şekilde orlirize takınca oluyor kabaca.
Ama daha pahalı tabi.
Sinyakin iyi olduğu yere menzil genisleticiyi koyarsanız sorun olmaz ancak ping in önemli olduğu şeyler yapıyorsanız. En basiti online oyunlar, bu tip ara eklentiler genellikle pingi olumsuz etkiler ama standart ev kukkanimi için sorun değil tabi

evinizde fazladan modem veya router varsa onu repeater olarak kullanıp menzili genişletebirlisiniz masrafsız.

çok teşekkürler, evde fazladan modem var bir deneyeyim olmazsa powerlineı tercih edeceğim bir tık pahalı görünse de daha verimli duruyor.

asus'un 150 liralık bir repeater/media bridge/access point cihazı var.

ben pek anlamadığım için iyi netice alamadım ama iki tık tık ile yapılan ayarı varmış ve o zaman ara sıra bağlantıyı kesme sorunu çözülüyormuş.

onun dışında oyun falan içinse bu wifi repeaterler iyi netice vermiyor, tabi 1000 liralık olanı da var 2000 liralık da onlar nasıldır bilmiyorum.

www.hepsiburada.com

benimki bundan bir çok mağazada 150 tl ye bulmak mevcut.

mesela ben sadece wifi ile bağladım, sen kablo ile yukarı çekip access point olarak kullansan sanırım iyi netice alırsın.

powerline'ın ikinci aparatı wifi'lı olan modelleri var. Bir fişten ethernet kablosu ile modemden çıktığın bağlantıyı veriyorsun, diğer fişe wifi cihazı takıp wifi yayıyorsun. Ben kullanıyorum çok memnunum.

www.amazon.com.tr

normal öğünlerinde yemediğin için, çok acıkıyorsun ve yemek yediğinde de tahminime göre normal bir öğüne göre fazla yiyorsun. o zaman da kan şekerin tavan yapıyor ve uykun geliyor.

benim tecrübeme göre iki sebebi var. her insan yemekten sonra hafifçe mayışır. özellikle öğle yemeği. uykunu iyi alamıyorsan (uyku apnesi, huzursuz bacak vs) bu mayışma hali kolaylıkla uyuklamaya kayabilir.

bende de vardı çözümünü uyku kalitemi arttırmak ve düzenli sporda buldum. sporu bıraktığım anda 2-3 ay içinde o uyku hali geri geliyor.

hiç uyumuyor ve hiç acıkmıyor olamazsın. babaneler gibi muhtelen takip etmediğin için totalde ne kadar uyuduğunu ve gıda aldığını fark etmiyorsundur. hiç acıkmıyor olsan hızla kilo kaybederdin. ama kalorileri şeker oranı yüksek sağlıksız gıdalardan alıyor olabilirsin bu da enerjini ciddi oranda düşürür.

kahvaltı yapmamak ve tek ögün yemek büyük bir sorun değil. aslına bakarsan doğada günlerce aç kalan primatların torunlarıyız. (bkz: intermittent fasting)

Normal olmayabilir ve sebebi diyabet olabilir. Ortalık yatışınca bir doktora gitmeni öneririm. Ailede var mı?

ailemde hiç yok diyabet.

ben düzenli kan testi yaptırıyorum. hiçbir zaman diyabet şeker gibi alanlarda bir anormallik olmadı. benim için ve çevrem için çok uzak bir hastalık aslında

bilemedim :(

Şekerli şeylerden özellikle kahvaltı da reçel,bal,çikolatadan şeker içerikli şeylerden kısacası yeme uzun bir süre kan şekerin yükselmiş ve vücut uyarıyor.Bende de diyabet yok ama ara sıra kan şekeri uyarı verir vücudun için yemeği de az ve sık yemelisin