çalışmaya başladıkan 3 sene sonra yüksek lisansa başladım ben. çalışmaya başlayınca gördüm ki iş tecrübesi > akademik ünvan (şu anda). yani sektörde ne kadar tecrübeliyseniz o kadar değerli oluyorsunuz, aa bunu yükseği varmış ne güzel diyen pek yok. mobil şebekeler üzerine çalışan mühendisim, bu sektör böyle en azından.
ha ama şu var, bu sektöre girmek için ilk zamanlarda (2000lerin başı) sadece elektirk-elektronik gibi bir bölüm mezunu olmak yetiyorken şimdi erasmusa gitmiş olmak, 2. yabancı dil bilmek, alakalı en az 3 staj yapmış olmak, kulüp başkanlığı yapmış olmak, telefon mülakatı, grup mülakatı, IQ testi, ingilizce sınavı, 2li mülakat, pratik zeka testi, liderlik vasfı, zaman yönetimi gibi zibilyon tane kural sıralıyorlar. neden? çünkü mühendis çok. kısa zamanda bu koşullara yüksek lisans da eklenebilir sırf bolluktan dolayı.
yükseği neden yaptım? 1) öğrenmenin yaşı yok ve en iyi yatırım kendine yaptığın yatırımdır diye düşündüğüm için, 2) yarın bir gün bir iş başvurusunda sırf yüksek lisansı olanlar tercih edilecektir yazma ihtimaline karşın, ne olur ne olmaz diye.
akademik kariyer düşünmedim ama özel sektörden bıkarsam "belki doktora yaparım" opsiyonum olması güzel, sırf bu sebeple tezli yaptım. muhtemelen çoğunlukla özel sektörde çalışacağım için de lisansımla çok alakalı olmayan mba tadında bir alanda yaptım yükseği. yaparken çok dalgasını geçtim bu dersler çok tırt yeaa diye ama şaka maka faydalı oldu, sektörün işleyişini, önceliklerini vs daha iyi kavradım. akademik ruhlu insanlar idealist oluyor, herşey düzgün olsun, kuralına göre işlesin istiyor ama özel sektörde işler öyle yürümüyor ne yazık ki.
özetle amaca bağlı, akademik kariyer düşünülüyorsa bir an önce yapılmalı ancak akademisyenlerin de sektörden çok uzak olmasını doğru bulmuyourm ben, bu sebeple bir süre iş tecrübesi hep + puan gözümde. ha ama çalışmaya başladıktan sonra bilgiler unutuluyor yavaş yavaş, sonradan okula dönmek zor olabiliyor.
0