Koçak'tan sipariş edip Aşti'den teslim alıyorsun :)

Evime yakın bir şubesi olduğu için Mis Başak'tan sık sık alıyorum, güzel tavsiye ederim. Ama asıl Hacıbaba'yı ve Hacı İsmailoğlu'nu tavsiye ederim.

Hacıismailoğlu demeye geldim ben de. Şerbetli tatlılarını genel olarak beğeniyorum.

Hacibabayi beğenirdim Ankaradayken.

düveroğlu da hep Antep'den getirir, kebap + baklava iyi gider, ama en iyisi ve pahalısı Hacıbaba.

türkiye'nin her tarafına ürün gönderen antepli kaliteli bir baklavacı var mı? araya kaynak yapmış gibi oldum ama varsa ben de sipariş vermek isterim :)

edit: koçak diye bir yer varmış, buradan sipariş vereyim en iyisi :)

Ankara'da Hacıbaba iyidir. Pek bilinmemesine rağmen "mavi tuna" adlı pastanenin baklavası da efsaneydi, hatta Hacıbaba'dan iyiydi diyebilirim. Bildiğim kadarıyla Kavacık Subayevleri ve Çukurambar'da şubeleri var. Yakınsanız deneyin derim.

eksisozluk.com

bence cevap aynı evrende bu iki cisim olamaz muhabbeti değil, yine sözlükte biri yazmıştı, son derece mantıklı, durdurulamaz cisim için yönü değişemez demiyor dikkat ederseniz, ne olur durdurulamaz cisme, oynatılmaz cisme çarpıp yön değiştirir ve harekete devam eder, durdurulamaz cisim durmamış, oynatılamaz cisim de oynamamış olur.

Hareketli olan yön değiştirir veya birbirinin içinden geçerler cevapları gayet mantıklı.

Geçen Ağustos ayında Yunanistan vizesi için başvurdum. O kadar emek gidip okula ıslak imza belge aldım şimdi kıl tüy yaparlar diye. Sonra aracı şirket orada e devlet üzerinden çıkarttırdı. Fena sinir olmuştum. Bence o an tamamen çıktı kol gibi pahalı ya kar etmek için istiyorlar kafaya göre diye düşündüm. Hoş ıslak imzalı belgeyi de geri verdiler e devlet üzerinden olanı alıp yani oluyor sanırım.

sorun olmaz bence çünkü e-devletten alınmış belge teyit edilebiliyor aynı sistemden.

Geçerli. Kesin bilgi.

çok klasik ama ben bir çift bebek çorabı vermiştim bizimkilere. annem anlamıştı, kayınvalidem de yeni emekli olduğu için "çorabını giy otur" dediğim manasını çıkarmış?! yapacağıma pişman oldum yani. aklıma geldikçe sinir oluyorum. bazen direkt söylemek en iyisi.

bebek şeklinde pasta börek yapanlar oluyor. bir anda ultrasonu çıkarıp masaya koyup biz de dört kişi oluyoruz ehehe de yapabilirsiniz :D çok yaratıcı bir şey gelmedi aklıma. tebrikler bu arada, sağlıkla kucağınıza almanız dileğiyle.

Cinsiyet pastaları olur ya pastanın içi mavi ya da pembe olur. Bunun gibi pasta üzerinden gidebilirsiniz. O kadar kişi geleceği için 3 ya da 4 pasta tabanı yaparsınız ortasını silindir şeklinde delersiniz. Ortadaki boşluğa oyuncak bebek koyarsınız hem kenarlara da malzeme koyarsınız. Sonra da ince bir pasta tabanıyla kapatırsınız üstü. Onlar mum yakarken belli olmaz. Pastayı keserken bebek çıkıverir hazır herkes herkesi kameraya alıyorken eğlenceli olur.

Onlar size hediyelerini verdikten sonra bizimde size bir hediyemız var deyip küçük kutuda bebek çorabı bebek patiği emzik va hediye ederek belli edebilirsiniz

Bence en sadesi en güzeli oluyor böyle şeylerin.
Herkes sizi yeni yaşınız için kutladıktan sonra, en son kişinin de sarılıp kutlamasının ardından ''Bence ikinci bir sarılma ve kutlamaya daha gerek var, hamileyim, bebeğimiz olacak.'' diyebilirsiniz.

-kaymaktutmayansıcaksut-

Tebrikler! Anali babali, mutlu ve saglikla buyusun iki yavrunuz da.

Biraz zor olabilir ama dogum gunu kutlamanizda ici dolgulu gibi kurabiyeler yapip dolgu icin kalan bos bolume ufak notlar koyarak surpriz yapabilirsiniz ^^

özel bi pasta yaptırırsın, kendi doğum günü pastanı basit tut, diğerini özel yaptıracağın için, dur bi dk kendim için düşünecek olursam

doğum günümde aileler gelecek onlara hamile haberi vericem , doğum günüm için atıyorum 3-5 çeşit hamurişi yapacağım ya, onlar en min seviyeye çekerim, klasik pastaneden en ufak pastalardan alırdım ya da o sıralar ev takıntılı olduğum tatlı da olabilir -sütlü tatlı gibi kaç kişi olacaksak o kadar dilimde vs-
özel pastayı ayarlar, mumlar üflendikten sonra işte benim size bi süprizim var diyip özel pasta ve yanında özel olarak hazırlanan -hazırladığım neyse işte - hamurişi vs çıkarır mini baby shower yaparım :)


ya da aman doğum gününü unutmuş ayağı işte saç baş yapılı kıyafeti kamufle etsin diye sabahlık giyerim. ne doğum günüsü ya siz hamileliğimi kutlamaya gelmediniz mi diyerek:)


Ay çok mu basit?


hayırlı olsun, anneli babalı büyütün

bizim şöyle bi planımız vardı:

iki aileyi de sabah kahvaltısına çağıracaktık, kahvaltı yapılıp kahveler içildikten sonra buzdolabından bebek konseptli bir pasta çıkaracaktık :) maalesef planlanan tarihte yakın bir aile dostumuz vefat etti:/ bu yüzden de istediğimiz gibi müjdeyi veremedik. bence doğumgünü pastanı bebek pastası gibi bir şekilde ayarla. zaten ortaya çıkınca anlarlar mutlaka :)

şimdiden hayırlı uğurlu olsun vatana millete :))

arayıp anne, baba n'aber n'apıyorsun vs sonrası hamileyim, torun geliyor demek yeterli değil mi?
biz öyle yapmıştık iki tarafa da.

İlk bebek olsa neyse ama şu durumda @acemi +1

öncelikle tebrikler, sağlıkla doğsun, güzellikle yetişsin.

gecenin sonunda çok sıradan bir şeymiş gibi ha bu arada bi bebek daha yola çıktı deyin, yüzlerinin alacağı şekille eğlenin biraz, diğer arkadaşların yazdıkları da hoş, ailelerinizin en çok hangisi hoşuna giderse onu yapın, onları tanıyan sizsiniz.

bide dua edin bizimde bebeğimiz olsun be, çok şanslısınız.

Masaya fazladan bir tabak ve servis koy.

Karnım şişti çok gazım var diye ortalığı ayağa kaldırın, ağlayın, abartıp osurabilirsiniz isterseniz. 112 yi arayın gelip muayene ettiklerinde aaa gaz değilmiş hamilesiniz tebrikler desinler. Alkış kıyamet falan. 112 çalışanlarına kebap ısmarlayın. Boş göndermeyin, Herkes kebap sever. Tebrikler

Pastanızın üzerinde kadın ve erkek iki figür olsun kadın hamile olsun. Bi tanıdığım böyle yapmıştı

Bunarada tebrikler :)

acemi +1.

lönk diye söyle.

Bence önceden söyleyin, hediyelerin şekli şemali değişir.

konuşmadan, yazmadan önce bir kez daha düşün yeter..


konu ne ? bu konu hakkında ne biliyorum ? O zaman buna göre nelerden bahsedeceğim ? nasıl bahsedeceğim ? nereye bağlayacağım ?

yazın. yazdıklarınızı bir hafta sonra okuyun. daha tarafsız olursunuz.

kendinizi kayda alın. telaffuz, kelime seçimi gibi konularda biraz daha dış göz gibi bakma şansını bulursunuz.

olmadı yakın bir arkadaşınızı oturtun yanınıza. "nedir ilginç olan anlat hele" diyin.

kitap okumayı seviyorsanız, içeride gerekli parçaların mevcut olması beklenir. ama bunları yanyana getirmek, ahenk yakalamak için biraz denemek lazım. bu yüzden siz de hiçbir şey katmadı gibi düşünebilirsiniz. gömülü hazinenin toprağın üzerinden anlaşılamaması gibi.

konuşa konuşa öğrenirsiniz konuşmayı, biraz da yazı yazın, bu blog olur, sözlükde başlık olur fark etmez, cümle kullanmayı öğrenirseniz bu konuşmanıza da yansır; tabii alt yapınızı da sürekli bilgi ile doldurarak güçlendirmelisiniz, tvlerdeki, video'lardaki konuşan insanları iyi gözlemleyin, vurguları nasıl kullandıklarını, anlattıkları şeyi nasıl giriş-gelişme ve sonuç olarak sundukları iyi yakalayın; bir de tabii kelime hazneniz geniş olmalı, bunun için ne olursa olsun çok okuma yapmalısınız.

Bu arada yazı ve kendi kendinize konuşmak için sevdiğiniz konu seçin. Mesela sorular hazırlayın, röpörtaj gibi bunlara yanıt verin.

En sevdiğiniz kitaplar ? Neden onlar ? Vb. Çok konu çıkar kitaptan.

Sinemaya ilgi duyuyorsanız o da olur.

Bu saate benim bildiğim tek açık yer meşrutiyet köprüsü altındaki pilavı ve köfte kokoreç tezgahı.

dediğin çorbalar Rumeli İşkembecisinde vardır ama geçen senelerde içtiğimde eski lezzetinin olmadığını farketmiştim şu an nasıldır bilemem. Bu saatte açık ise Masabaşı veya Tarihi Mutfak'a gidip kebap ağırlıklı bişeyler bişeyler yiyebilirsin ama tencere yemeği zor.

Rumeli

sakarya'da dürüm, balık ekmek, kokoreç bir sürü seçenek olur, aynı şekilde karanfil'de de açık tezhahlar bir de kumrular caddesinde döner, pastane türü yerler olur, hepsi bu saatte açıktır.

Meşhur mithatpaşa işkembe kebap var oraya gidebilirsin. Bi de yine mithatpaşa da ilk usgecitin altında seyyar bir kokoreççi var güzeldir kokoreci

italyanlar her ortamda sümkürürler, yemek toplantı vb.

Hintliler eğitim araç greçleri yere düşünce bizim ekmek (nimet) yere düşünce yaptığımız gibi öpüp başlarına götürüyorlar.

Yunanlar doğum günlerinden çok isim günlerini önemsiyor ve kutluyorlar,
İsim günü olan kişi arkadaşlarına hediye alıyor,

Ruslar ve ukraynalılar tek yanaktan öpüyor . İlk seferinde mal gibi kalıyorsun

Araplar (bilhassa urdunluler) ticaret yaparken paranın bir kısmını anlasma yapılırken firmanıza gelip veriyor. Kalan kısmını yükleme yapılırken veriyor. Faturada bedeli neredeyse yarı yarıya düşük göstermenizi istiyor.

Birde üç defa opuyorlar. Üçüncüsünde iki-uc saniye yanaginiza yapışık kalıyorlar.

polonya:
- icki sisesini acmadan once dibine dirsekle 2-3 kere vuruyorlar kotu ruhlar ciksin diye :)
- isim gunleri dogum gunlerinden daha onemli
- tek yanaktan opuyorlar.
- erkek-erkek tokalasiyor erkek-kadin hafif sariliyor

Oldum olasıya bizi sevmezler. Bizden de vaz geçemezler. Böyle nesilden nesile aktardıkları tuhaf bir kültürleri vardır.

ruslar sabah kahvaltısında pembe havyar ve krep yiyor.

Almanlar kadeh tokuştururken karşısındaki insanın gözlerine bakarlar, (bu da laf mı şimdi başka nereye bakılır diyeceksiniz tabii ki) özellikle gözlere odaklanma olayı var. adamlar gözleri kaçırmak, bardağa bakmak ya da başka yere bakmanın 7 yıl boyunca kötü sex getireceğine inanıyorlar, batıl inanç gibi bir şey

İtalyanlar bağıra bağıra konuşur, naçizane gözlemim Avrupa'nın kekoları Italyanlardır

İngilizler ota boka teşekkür eder, otobüste oyster basınca şoföre thank you diyen tipler var.

İtalyanların sümkürmesi artı bir. İtalyan profesörümü dün gibi hatırlıyorum, adam ders anlatırken cümlesini yarıda bırakıp sesli sümkürüyor, hiç bir şey olmamış gibi devam ediyordu.

Birleşik krallık’ta sadece kraliçe kuğu yiyebiliyor.
Hatta geçen senelerde bir türk de yemişti de haber olmuştu.

14 şubat finlandiya'da sevgililer günü değil arkadaşlık günü. millet arkadaşına hediye veriyor.

finlandiyada şubat tatilinin başladığı okulun son günü (yazın denk gelmedik, kış arası verildiği gündü, yazın da yapılıyor mu emin değilim) öğrenciler kamyonlara doluşup şehir turu atıyorlar ve yoldakilere şeker atıyorlar. sokaktan geçenler de şekerleri topluyor. ayrıca yüzlerini boyuyorlar, kostüm giyiyorlar vs.

www.google.com.tr

Slovenler 1 Mayıs işçi bayramını mangal yaparak kutluyorlar.
Slovenya'da börek çok meşhur ayrıca 2 milyonluk ülke ama zibilyon tane diyalektiği ve şarap çeşidi var. Haa en tuhafı ve bence güzel olanı da okullara (lise dahil olmayabilir emin değilim liseden) ayakkabı ile girmek yasak tüm öğrenciler ev terliği ile dolaşıyor okulda.

En çok bağıran Avrupa milletinden emin değilim. İtalyanlar mı İspanyollar mı yoksa Yunanlar mı...

Finliler (muhtemelen diğer avrupa ülkelerinde de vardır) saunaya anadan doğma çıplak giriyorlar, yalnız erkek kadın ayrı tabii.

iranlılarda "taaruf kerden" diye bir olay vardır. aşırı nezaket gösterisidir ama kesinlikle samimiyet içermez. örnek vermek gerekirse;
kapıdan iki kişi geçerken birbirlerine önce sen geç, yok önce sen geç diye birkaç kez söylenirler. mesela taksiciler, esnaflar vs ücreti önce almazlarmış, kalsın derlermiş. 3. kez falan ısrar edersen o zaman alırlarmış. bir iranlıya kıyafetini beğendiğini söylediğinde "çıkarayım senin olsun" dermiş. :D ama samimi bir davranış değil, gelenekleştiği için yapılırmış.

not: derste işledik, doğru bilgidir.

Vietnam'da erkekler evlenmek istedikleri kadilari sokak ortasinda kacirabiliyor, bu durumda kadin evlenmek zorunda -Vietnamli bir arkadasimdan duymustum-

Trobriand adalari yerlileri cocuk yasta cinsel hayatlarina basliyorlar. Yanlis hatirlamiyorsam yine bu adada deniz kenarina minik evler insa ediliyor, cocuklar gunduzleri orada oyun oynuyorlar ama bu oyunun icinde cinsellik de var -bu son bilgi baska bir ada da olabilir, emin olamadim yazarken.

Afrika'daki bazi diller click languages diye adlandiriliyor, Khoisanlar da boyle bir dil konusuyor. Nasil bir sey oldugunu Youtube'dan aratabilirsiniz.

Ceklerin buyuk bir kismi ateist. Ilginc bir bicimde Orta Cag kilisesine bas kaldiran ilk kisilerden biri -Jan Hus- Cek. Dahasi, 16 Nisan Referandumunda en yuksek Hayir orani Cekya'dan cikti :p

Tanimbar Adalarinda cocuklar icin takas sistemi vardir. Cocuk biyolojik ailesinde kalmak zorunda degil.

Papua Yeni Gine'deki Etoro halkinda hame diye bir kavram var. Gucun kaynagi oldugu dusunuluyor ve menide yogunlastigina inaniliyor. Bunun dogustan gelmedigi, sonradan kazanilmasi gerektigi dusunuluyor. Bu nedenle, erkek cocuklar 10 yasindan 20'li yaslara kadar erkeklerle oral yolla iliskiye giriyor ve bu gucu kazanmaya calisiyor. Yetiskin erkek genellikle cocugun ablasinin kocasi oluyor. Homoseksuel iliskinin, yetiskin olanin gucunu tukettigine inaniliyor. Bu gelenek devam ediyor mu bilmiyorum ama NNeoliberal Genetik kitabinda okumustum.

Bundan sonrakiler sordugun kapsamda degerlendirilemeyebilir, emin degilim ama yaziyorum yine de. Belki birilerinin ilgisini ceker.

Polinezya yerlileri agaca bagli bir yasam suruyordu, adalardaki agaclari yok edince kendileri de yok oldu.

Ketler, Yenisiean dil ailesine bagli bir dil konusan tek toplum, Sibirya'da yasiyorlar. -izole baska diller de var.

5 bin yil once Avrupa'da yasayan Otzi bireyinde dovmeler bulundu.

Venezuellada yaşayan piaroa toplumunun bize neredeyse zıt özellikler içeren bir kültürleri var.

Yamyam ve tam anlamıyla barışçıl bir toplum Piaora toplumu.
Onlarda hastalık ve ölüm tehdit /düşman olarak algılanıyor, tepki veya savunmayı hakediyor. Her öldürme yamyamlığın bir biçimi ve her ölüm bir yenme işlemi. Asla fiziksel şiddet kullanarak öldürmüyorlar, büyü, taşlar vs kullanıyorlar. Fiziksel şiddet kullanmayı tasavvur bile etmiyorlar, felaket getiren doğrudan yamyamlık olarak görüyorlar.
Bitkiler, balıklar ve galba kuşlar hariç diğer canlıları kandaş, akraba olarak görüyorlar.

Mülkiyet kavramları yok. Hiç kimse toprağın sahibi olamaz, birbiri üzerinde tahakküm kuramaz, bir başkasının emeğine hükmedemez.
Günlük yaşamlarında sakin hayata aşırı önem veriyorlar. Ötekilerle ilişkilerinde ılımlılık, sükunet başarıldığında olgunluğa erebiliyorlar.

"piaroların şiddet ve yamyamlık ideolojisi, son derece barışçı bir yaşantı şeklindeki sosyal durumla ilişkilidir. piaroa ülkesi, fiziksel şiddetin hemen hemen hiçbir şeklinin bulunmadığı bir yerdir. çocuklar,gençler ve yetişkinler hiçbir zaman öfkelerini fiziksel araçlar kullanarak ifade ermezler. çocuklar fiziksel yollarla tekdir edilmezler, eşlere el kaldırılmaz. piaroa'lar fiziksel saldırı şöyle dursun, saldırının herhangi bir dışavurumu karşısında dehşete kapılırlar, kişisel tavırlarında ılımlılığa büyük değer verirler." (joanna overing 1985)"

---/---

Hindistanda başlık parasını kız tarafı veriyor.

Almanların burun temizlemesi de meşhurdur. Ortam ne olursa olsun o burun büyük gürültüyle temizlenir.

hayır

Burnumda tütüyor...

2 hayırla kaybettin dostum.

özlemek özlememek başka mesela ama akp kaldırttı bunu.

Kesinlikle özlüyorum. Sözlük o kadar boş ki, ne okuyacak başlık var ne de okuyacak insan var. Troll'leri bile özlüyorum.

zaten okumazdım, dolayısı ile hayır

ilk başta insanların debe için entry kasmasından mütevellit desteklesem de özlemeye başladım artık.

evet. sözlükte çok fazla vakit geçiremiyorum. bir iki tane de olsa iyi entry çıkıyordu oradan. okyuordum ngzl.

Hayır. Döyzb geri gelsin.

debe son zamanlarında ayar makinası, adeta @2 sikti kıvamına gelmişti. bu sebeple hayır.

ama türk zihniyetiyle yasaklamak yerine algoritmasıyla oynansaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum.

Zaten okumuyordum +1 Zira @2 sikmiş tandanslı girdilerden oluşuyordu çoğu +1

Dolayısıyla hayır.

Bagisiklik sistemini guclu tutarak belki.

Valla lahana gibi kat kat giyinerek üstesinden gelinebiliyor genellikle. Ağustos sıcağı ne güzeldi oysa :(

@cureforlove
nasıl alıştırıcam ki? biraz üşüyünce hasta olma olasılığım artıyor.

ayni soruyu gecen kis duyuruda ben de sormustum. soguga kendimi alistirmami soylediler, cunku bebeklikten beri lahana gibi giydirilen, soguga hic gelemeyen bi insanim. gecen kis baya baya alistirdim kendimi. kombiyi kapattim, azicik serinde oturmanin dunyanin sonu olmadigini kabullendim. ise hemen yarayacagini da sanmiyordum ama bu sene fark ettim ki insanlarin sonbaharda hirkaya, kazaga gectigi donemde ben tisort giyiyordum. soguk oldu diye pencere kapattiran insana sasiriyorum artik. belki de bana duyurunun en buyuk katkisidir bu.

Ben normalde cok usuyen bir insandim. Demir eksikligi tedavisi sonucunda epey azaldi usumem.

üşümek hasta yapmaz. tam tersine kat kat giyinip bunalıp terleyince soğukta hemen şifayı kaparsın. çok kalın giyinme

Pide ve cureforlove guzel yazmis.

Bizde cocukluktan yapilan bir hata varsa cocugu sarip sarmalarlar,pantalonun altina pijama,icli,kulotlu corap,atlet niyetine yine icli,ince yun kazaklar.aman usumesin.adamin bunyesi tamamen isi koruyucu duzene alistiriliyor,o da ileriki yaslarda bu adaptasyonu saglayamiyor.hava daha sogumaya basladigi anda iclikler dolaplardan cikiyor.

Kadinlarda kansizlik veya kandaki cesitli eksiklikler daha cok rol oynuyor.bununla alakali nette cok fazla bilgi var onlari okuyarak,doktora danisarak kisa uygun beslenme ve ek besinler bu konuda faydali olabilir.vucududa soguga deneye deneye alistiracaksin.

imza.kutup ayisi.

21 derecenin altında istediğin kadar kendini alıştır normal bir insan yine üşür, üşümemenin yolu yok sadece düzenli spor ve az yağ oranı daha hızlı metobolizma daha az üşüme demek olabilir ancak.

@gezegen
Az yağ oranı demişsiniz ama tam tersi değil mi?

@uyusam
Evet tam tersi ama bu spor fetişistleri böyle saçma şeyler söyleyebiliyor fazla kafaya takmamak lazım.

ben spor falan yapmam ama burada da söylendiği gibi kat kat giyinmeyen bir insanım. çoğu kez üşümüyor musun sorusunu duyarım. Normalde hasta olduğumu hiç hatırlamıyorum. En son askerde hasta oldum o zamanlar da içlik polar Allah ne verdiyse üst üste giyiyordum ondan oldu muhtemelen.

dengeli beslenme, düzenli uyku, egzersiz... bunlar bilinen şeyler.

çok üşüyorsanız bazı kan testleri yapılıyor. bazı yapı taşlarının eksikliği üşütüyor diye biliyorum. uzman değilim.

İyi bir uyku düzeni, iyi bir beslenme, vitamin takviyesi, demir eksikliğinin giderilmesi

+1 içlik :)

Kıyafetler kat kat giyilmekle birlikte, üşümeden giyilip terlemeden çıkarılacak. Kış boyu toplu taşımadan uzak durulacak. Ellerimizi gercekten sık sık yıkayıp, dişlerimizi düzenli fircalayacağız. Ardından gargara da şart.

Adana çocuğuyum hayatımda kar görmedim askerliğe kadar. Askerliğimi de Çanakkale'de yaptım, Türkiye'nin en rüzgarlı yeri. O zamana kadar sanırım kolay üşüyen biriydim. Sonra Ankara'ya tayinim çıktı bir de Ankara soğuğuna alıştım. Şimdi İsveç'te yaşıyorum, soğuk problem olmuyor her nasılsa.

Soğuk insanı hasta yapmaz ayrıca.

Ha bu arada içlik falan da kullanmıyorum, hareket eden insan üşümez.

wim hof method

Sabahları biraz pekmez iç, akşama kadar alevler içinde kalırsın.

Tiroitler de üşütüyor az çalışması.

kendin için soruyorsan iş işten geçmiş.

çocuğun için soruyorsan küçükken at karın içine.

Miden ve bağırsakların kaldırıyorsa (yani sinirimde sorun yoksa) bol karabiber, pul biber, zencefil ve pekmez tüketerek.

İki senedir kış boyu motosiklet tepesindeyim, bir kez bile hasta olmadım. Etrafımdaki herkes kırılıp dökülüyor.

Çorbama bir yemek kaşığı pul biber, yarım yemek kaşığı karabiber dökerim. İçerken gözlerim yaşarıyor. Ama hasta olmuyorum.

Spor yaparak, sağlıklı beslenerek güçlendirebilirsiniz

hiç farketmedim, haftada 2-3 gün tavuk yiyorum.

Ben tavuk yemeyi bayağı bir süre önce bıraktım, çünkü artık yediğimizin tavuk olduğundan şüphe ediyorum.

o kadar algı operasyonu var ki gıdaklara karşı ben psikolojik olduğunu düşünüyorum zira ben öyle bi tat almıyorum. bilinen markalardan alıyorum tabii.

Bu desenlerin modası geçti sanki.

Üşürsün.

Kamuflaj seviyorsan Jack&Jones'a bak: www.boyner.com.tr

Gördüğüm en kötü kamuflaj deseni olabilir.

kötü, hem üşürsün hem görünümü facia hem de hantal bir şey, su da geçiriyordur bu, pahalı demiş miydim bir de

kötü

Babanızın hız tutkusu yoksa gayet yeterli olur. Otoyolda sollarken falan bazen geç kalıyor. Bu dizel olmasıyla alakalı da olabilir. Bazen de vites kararsız kalıyor ama huyunu öğreniyorsun. Seviyorum arabamı. Yolda kalmayacağımı bilerek biniyorum. 120-130 yapıyorum en fazla, serserilikte gözüm yok. Dik yokuş bile olsa gaza basınca çıkar. O zaman tüketimi de biraz artar tabi.

2009 falandı bir d4d 1,4 robotik otomatik dizel corolla geçmişti elime çalışırken bikaç ay. Gidişinde bir problem yok bastığın sürece gidiyor fakat şanzıman çok kararsızdı.

Özellikle yokuşlarda inerken ya da çıkarken bazı hızlarda devirlerde vites düşür yükselt yapıyordu o nedenle tiptroniğe alıyordum ben de.

1.4 Düz yolda sorun olmaz ama yokuşta bir 1.6 gibi olmaz, bir de lpg varsa, yokuşta gaz pedalına fazladan basmak gerekebilir.

Bos gezenin dedîgi vites durumu 2017 de hala gecerli,ozellikle yokus inerken bir anda sasiriyor araba.eski iett otobuslerine yokus baslarinda uyari levhasi olurdu ciktign vitesle in diye,birisi toyotaya boyle emretmis,ciktigin vitesle indiriyor seni ama bunu aniden yapiyor.birde bu araba donmuyor.millet bunu kabul etmiyor ama bana gore tur problemi var aracin.belkide benim kullandigim diger araclarin turlari ile ilgili bir yanilmadir ama sonucta bir tur problemi var.
Bunun disinda herseyi 10 uzerinden 10.kar tutusunuda yeni test ettim,gayet basarili.

Benim bahsettigim 1.6 benzinli otomatik advance arac

Size önerim Fluance dizel otomatik vites. Tam peder arabası valla, seri araba edc şanzıman hemde. 70'e kadar çıkma gereğide kalmaz hem.

2016 modelini kullandım otomatik, şanzımanı çok kötü gelmişti bana, acayip yığılıyordu.

Malt

www.youtube.com

www.youtube.com

nekropsi

eskiz

www.youtube.com

Redd'e ve Kargo'nun 2000 yili oncesi albumlerine bakabilirsiniz. Ozellikle Yalnizlik Mevsimi albumune.

kargo şairin elinde.

Gölge Hayat

Neyse-aydınlık muhakkak dinle pişman olmazsın

hemen radyo d'yi aç, maximum rock ilaç olur.

Yasli amca

columbia

Scooter, Lotto.

Günlük adidas terrex. Ciddili ise kemal tanca ve derimod.

Timberland

Cat ve harley kullanıyorum ama çok da memnun sayılmam. Hiç botum olmasaydı columbia, north face falan alırdım heralde. Veya decathlondaki botları denerdim. Onlara da iyi diyolar. Rahatlık çok önemli.

merrel kullanıyorum. 4 sene oldu. hala taş gibi ve sıcacık tutuyor.

timberland
yds

ikisini de kullanıyorum. yds'lerin biri askerden kalma. diğerini kendim aldım. diğerini de babam bir şekilde bulmuştu.

şu an timberland, öncesinde caterpillar, bi sonrakini de dockers ya da lumberjack düşünüyorum hafif outdoor modellerinden.

Greyder
Kinetix

asola

harley

Richard bey'in notlarında bugünkü konuşmasında yer alan önemli hususlar aşağıda sıralanmıştır.

Bence daha iyi.

önemli hususlar notlarından mı? bugünkü konuşmasından mı?

notlarından veya bugünkü konuşmasından, bunlardan biri fazlalık

cümlede bir sıkıntı var ama sezemedim ne olduğunu sadece sanki notlarından yerine notlarındaki kullanılsa daha iyi

evet, anlatım bozukluğu var.

"Richard Bey'in bugünkü konuşmasındaki notlarından önemli hususlar aşağıda sıralanmıştır"

bu haliyle kurtarıyor

bu arada anlatım bozukluğu sorularında cümleye, sorudaki her kelimeyi kullanıp anlam kazandırmaya çalışmayın.

her zaman ilk önce anlamı bozan(veya karıştıran), fazlalık/yanlış yerde kullanılmış kelimeleri veya eksik/fazlalık/yanlış yerdeki noktalama işaretlerini bulmaya çalışan.

notlarından kelimesini at cumleden.

100.000 doları kabul ederdim.

Ne yazık ki Dolar.

Paket 1

1

Dolar ++

üşütmüşsündür

Yorgunluk-uykusuzluk-üşütme

Bu üçü de ayrı ayrı ya da birlikte sebep olabilir. Yine de içiniz rahat edecekse gidin tabii doktora.

usutme.
sıcak havlu koyun, kas gevşetici kremle masaj yapın. ama o arada usutmeyin iyice dikkat edin.

alt kaburgalarında kırık vardır, bazen farkında olmadan kırılabiliyor.

kas yırtığı veya sırtınıza aldığınız darbeden de olabilir. ihtimal verdim sadece.

Bu şikayeti duyunca hep anlatirim. Unide cigerlerim bir agriyor ama ne agrima. Deli gibi sigara içiyorum, igne degil bildigin civi cakiyorlar cigerlerime. Geçmiyor da namissiz. Dedim garanti kanser hayat bu kadarmis :'( gogus hast uzmani iki dinledi üşütmüşsün dedi yolladi. Gecmis olsun bi doktora gozukun, ilac alın geçer. Cüarayı da bu vesileyle bırakın. Sağlıklı gülüşler.

ben kullanıyorum termostat, 2-3 petekle tüm peteklerin açık olması çok bir şey fark etmiyor, onun için her yer açık, sadece sıcaklığı ölçen alet oturma odasında

normal değil bana kalırsa ama televizyonun markası gereği belki normal olarak düşünülebilir

Resimden anlaşılmıyor ama içinize sinmiyorsa iade edin.

acı bizim işimiz. since 1986.

cevap : b

Tatlı uykulu ölüm

Bildiğimiz fiziksel uykudan bahsediyorsan, yatağa girip pofuduk yorgana falan sarılacaksam, acılarla uyumayı bile mutlulukla yaşamaya tercih edebilirim. Uyku öyle kutsal, öyle yücelerden yüce bir şey.

Matrix’imsi gibi diyorsan, fark etmez. İster acıyla yaşa, ister tatlı tatlı uyu; kendinlesin ve kişi değişmedikten sonra çevre koşullarını (uç durumlar değilse, açlık sınırının üstündeyse ve güvenlik varsa, acı dediğimiz fiziksel acı değilse) tamamen şinanay olduğunu düşünüyorum. Mutlu olanilen kişi zamanla kötü duruma da bulabilşyorsa çözüm bulur, bulamıyorsa zaman alsa bile bir noktada alışır. Mutsuz kişiyi Phuket’e koysan bir süre sonra yine mutsuz olur. İyi şartlarda yaşamak varken kötü olanda kalıp mutsuz olmak değil kastım ama çevre koşulları mecburen değiştiğinde bocalama döneminden sonra yine kimsen ona dönüyorsun. Kendinden kaçılmıyor özetle. Her koşulda kimsen osun.

Bir de “Hayatımız simülasyon” diye panik yapmaya da gerek duymuyorum. Yaşadığımız şey yalansa bile gerçeği bulacağımız bir çözüm olmadığı sürece, bu yalan şey elimizdeki tek gerçek. Onunla ne yapıyorsan osundur.

Ap koyup ex koyup, içine de roj koyup uyumak. Kaynanamın adını da kuyruklu yılan koymak.

bunun filmini yaptılar.

Böyle bırakınca troll deyip kızıyorlar, o yüzden ciddi cevabımı da yazıcam.

Bence sizin senaryonuzdaki iki seçenek arasında pek bir fark yok. Fark olmamasının sebebi şu ifadede gizli: ''...hayatınızın sonuna kadar...''

Varoluşun yegane amacı varoluşu devam ettirmek, yani ölümsüzlük. İnsanlar bunun mümkün olmadığını (henüz) kesin olarak bilmelerine rağmen hala geride bırakacakları halde çocuklar yapıyorlar. Tüm sevenleriyle tanışamayacakları halde kitaplar yazıyor, şarkılar söylüyor, filmler çekiyorlar. Meyvesini yiyemeyecekleri ağaçlar dikiyorlar. Tanrıya ve öbür dünyaya inanıyorlar. Bilimi ve teknolojiyi geliştiriyorlar. En azından kahramanca ölmenin fantezisini kuruyorlar...

Acı ve zevk, keder ve mutluluk, biri olmadan diğerinin bir anlam ifade etmeyeceği duygulardan ibaret.

Ha, fiziksel mevcudiyet içeren ölümlü bir hayat veya bir gün gerçek olma ihtimali taşıyan bilimkurgu senaryolarındaki gibi fiziksel varlığın olmadığı ama bilincin dijital de olsa sonsuza kadar varolduğu bir hayat arasındaki tercihimi soruyor olsaydınız, hiç düşünmeden ikinciyi seçerdim.

bence mutlu mesut simülasyonda yaşamak iyi fikir.

ikisi de değil. acıdan zevk almak. böylece hiçbişey canınızı sıkamaz.

Astanede ayılmayı tercih ederim be.

deveye sormuşlar: inişi mi seversin, yokuşu mu? diye. "düz yola kıran mı girdi" demiş.

ortası yoksa hapı içip leyla yaşayalım, uyuyalım, ölelim; ne olacaksak olalım. yetti gari...

15000km ustu ama su sartlarda 20000km ustu daha mantikli. ort 10000km ve alti ise degmez

2008/2009 superb

lpg iş değil, ayrıca benzin ile neredeyse fiyat/tüketim oranında yakın, eskinden %40-50 tasarruf sağlıyordu lpg ama artık bu oran %10-30, buna yanında aldığın benzini, lpg'deki ufak uyumsuzlukların uğraştırması, performans gibi olumsuzlukları ekleyince aracı orijinalinde bırakmak en iyisi

dizelde de bakım ve parça pahalı.

önerim: az yakan benzinliye yönelmek.

Aracıma 1500 TL'ye lpg taktırdım, 13.000 km oldu 9 ayda.

Benzin ile 13.000 km => 8 lt x 5,6 TL = 5824 TL
Lpg ile 13.000 km => 10 lt x 3 TL = 3900 TL

5824-3900= 1924 tl daha az ödeme yaptım şimdiden. Ayrıca arabayı satarken lpg'li diye en az 1000 TL daha pahalı satacağım.

online compiler'a atınca bende de çalıştı ama eclipse diye bir program kullanıyoruz derste onda olmuyo. neyse kod doğruysa cok da önemli değil sanıyorum. teşekkürler.

sen dün de benzer soru soran çocuk değil misin, aynı hatayı yine yapmışsın, scanf'de %'lerden önce boşluk bırak.

Mainin basina bunu yapistir:

setbuf(stdout, NULL);

@gezegen olan pluton evet o benim ^^ scanf öncesi boşluk bırakmak karakter okuturken önemli diye biliyorum ama bu soruna çare olmadı.

@beriberi bu işe yaradı!!! niye böyle bişey yaptık ne yaptı bu kod? problem neymiş?

düz mantık: aşırı olan her şey dengenizi bozar, dengeniz bozulursa sağlığınız bozulur.

1-2 kilo salatalık aşırıdır.

alttaki yorumları da okuyunca ek yapmak istedim: işi yalnızca 'salatalıktan bir şey olmaz'a getirmek gerçek hayatla örtüşmüyor. @raydingoz'un söylediği ilaç ve toksik madde haricinde salatalığın içerisinde de bulunabilecek çeşitli kimyasallar vardır. Yıkamayla geçmeyen maddelerden bahsediyorum.

O salatalıktan bir şey olmaz lafı, organik salatalık için belki geçerli olabilir. organik dahi olsa ben yine aşırı bulur şüpheyle yaklaşırdım.

Vedat Milör'ün ellerinin neden titrediğini de bir araştırın.

Her şeyin suyun da fazlası zararlı

salatalığın %95'i su olduğu için bir sıkıntı olmaz.

afiyet bal seker olsun.

goodhealthall.com

iyi yıkayıp yersen hiç sıkıntı yok. hatta iyidir. saf su içmekten çok farkı yok.

Bir sey olmaz.

Cucumber diye yazilir kukambir diye okunur. Cok da guvenmemek lazim bence.

gaz yapar

"dozunu aşan her şey zehirdir."

eklemiş olduğunuz kütüphanelerin var olduğundan ya da erişilebilir olduğundan emin misiniz? teachingcodes.h varsayılan bir kütüphane değil.

bizim okulun kullandığı bir programdan yazıyorum, hepsinde oluyo teachingcodes.h.

online bir compiler'a attım. warn unused result wunused result gibi bi hata veriyo. internette arattım sanırım scanf return value bekliyo gibi bir durum var. ama düzeltemedim. (void)scanf(blabla) işe yaramadı.

#include <teachingcodes.h> kütüphanesi olmadan çalışıyor bende

ha bir de 1,1 durumunda yanlış sonuç verir bu kod, z >= x yap.

scanf kısmını şu şekilde değiştir, bir boşluk bırakmak whitespace karakterleri ihmal eder.

scanf(" %d %d",&x,&z);

teaching codes 'U sildim, tc_begin ve end 'i sildim (niye varlar ne işe yarıyorlar bilmiyorum zaten) bi de scanf %d lerin başına boşluk koydum oldu ama hangisi başardı bilemiyorum.

teşekkürler herkese.

spor işi böyle, tamamen kendi reklamını yapmak ya da program satmak-supplement satmak üzerine kurulu. çünkü insanlar okumuyor. okumayan araştırmayan hazıra konmak isteyen insana da müstehak bence. hiç acımıyorum.

bu arada ortalama 70 kg ağırlıkta bir erkeğin herşeyi doğru yaparsa ayda kazanacağı kas kütlesi 250gr.

bonus video:
www.youtube.com

ben daha çok "insan bir şeyi gerçekten isterse ve çabalarsa başaramayacağı şey yok" kısmına takıldım.

süresi 30 gün değil 90 gün olabilir, istediği kadar uzun da olabilir; yiyorsa navier stokes denklemine girişsin.

o videoda nedense kol-bacak-kilo-yağ oranı gibi after sonrası sayısal değerleri vermediler, görüntü yanıltıcı olabilir ama 30 gün aynı disiplinle yapılırsa bir fark olması gerek,

ayrıca nasıl ölçtüler bilmiyorum ama before'daki %11 yağ oranı gerçeklikten uzak, %11 yağ oranı demek buram buram karın kaslarının gözükmesi demek.

Video’yu izlemedim ancak bu dediklerini yorum olarak yazarsan belki birkaç kişi görür. Kim bilir, belki yeterince yüksek oy alırsa em üste de çıkar.

Yapabileceğin diğer şey ise elemanın adı soyadına ya da YouTube kanalıma sözlük’te başlık açıp görüşlerini yazman olur.

burnu ileride, kıçı bize yakın şekilde park etmiş.

önce az bişey düz geri geri gelmiş (ön tekerlekler arka tekerleklerin hizasına gelene kadar).
sonra geri gelirken direksiyonu sağa kırmak suretiyle kıçını sağa, burnunu sola verecek şekilde aracın burnunu sola çevirmiş.
sonra vitesi ileri takıp, direksiyonu düzeltip sola doğru gitmiş.

anlaşılmayacak ne var ki bunda?

yalnız detayları ilginç bir fotoğraf. camdaki karları temizlemeden yola çıkmış bir kadın sürücü.

Normal saga kirip geri cikmisdugum gibi gozuken yer geri vites cikip duz vitese gectigi ve tekerleri sola dondurdugu yer.

Benim aptallığım anladım şimdi sağolun.

arkasına sağa alıp geri geri gelmiş ve sonra düz şekilde ilerleyip park etmiş, çok fazla zig-zaglı çizgi ön tekere, diğer çizgi arka tekere ait.

Ön tekerleklerin izinin değiştiği yer direksiyonla değil patinajla oluşmuş. Diresiyondan olsaydı belli bir açıyla yön değişirdi, burada direk aşağı paralel olarak atlama var. Hatta belli bir miktar sağa dönüp, sonra olduğu yerde sola doğru kaymış.

Önden çekiş araç nerden baksan zevksiz ve estetiksiz.

Gizli işsizim. Fazla mesaiyi ekşi duyuru'da geçirip öğlen gidip uyuycam.

enflasyon düşünüldüğünde en az 2 bin.

saati 8 dolar.
günde 8 saat.
ayda 20 gün.
dolar 4 tl.

5120 tl

yav asgari ücretle ne ilgisi var. paranın değeri ve alım gücü önemli olan değil midir? asgari ücret 1400 tl olsun ama etin kilosu 10 tl olsun mesela. gıda fiyatları ucuzlasın.

türkiye'de malesef bunun dengesi yok.
asgari ücret 2500 olsa ekmeği direk 2 liraya çıkarırlar, yine bi faydası olmaz.

şu anki fiyatlara göre 2500 olsa iyi olur.
2000 de olumlu.

ortalama kira 600 tl 4 kişilik aile giderleri kişi başı 500 olsa 2000 ekstra harcamalarıda eklersek en az 3200 tl olmalı ki bu 6. derece memur maaşı zaten memurda rezil ki bu ülkede.

Asgarî ücrete zam gelmesin. Zam gelince bir şey değişmiyor, alım gücü artmıyor. Hatta zam geldi diye her şeye zam yapıyorlar alım gücü düşüyor bile olabilir.

zam geleceğine alım gücü artsın +1

ama gıda, konut gibi temel şeylerin fiyatları bu seviyede kalacaksa en az 2500 olmalı bence.

ne kadar bilmem ama şehrin büyüklüğüne göre değişmeli ücret, istanbul'da en fazla olmalı, bu şekilde şirketler daha ucuz iş gücü olduğu için fabrikalarını doğu illerine kaydırabilir, ülkeye denge gelir.

7 coğrafi bölge her bölgenin kendi içinde bile farklılıkları var. ülkenin 5'te 1'i olan istanbul. bu şekilde yurt genelinde asgari ücret belirlemek verimsiz.

önce bölge sayısı artırılmalı, her bölge kendi ücretlerini belirlemeli.

SQL parametrelerini bilmiyorum ama mantık şu olmalı.

(TotalCount - ZeroCount) / TotalCount

1 ve 0 ların ortalaması nasıl 1.6 çıkar, böyle bir şey mümkün değil bu ayrı konu ama olay şu olmalı:
(toplam satır sayısı - 0'lı satır sayısı)/toplam satır sayısı

şuanda bir tek 0'lı satırları kayıt ediyorum. yani 2 tane 0'lı satır var. (2-2)/2 mi yapacağım?

Kaç tane kayıt olduğunu, yani kaç tane 0 + 1 olduğunu bilmeden ortalama alamazsın zaten.

100 referans alıyorum. yani eğer hiç 0 kayıt yoksa elimde 100 olması lazım.

Ayni yerde.

aynı yer, girişi farklı olması lazım. tarif ederler zaten.

Taksi 10 lira neyim yazar astiden.

taksi, eşya yoksa yürümek de 20-30 dk sürer

eskisehir yoluna inip herhangi bir dolmusa binerseniz onunden gececektir. once eskisehir yolunu sorun sonra da dolmusa ... gecer mi diye sorun bitti gitti.

sistem ne, işletim sistemi ne, yüklü programlar ne, ne zamanlar bunları yapıyor? bu haliyle bir halt anlaşılmıyor.

Muhtemelen chrome ram'in üzerine atlıyordur, programların ram kullanımlarına bak, başka hafif tarayıcılara bak.

Görev yöneticisinin bellek kısmında, disk belleği olmayan havuz değeri çok yüksek olabilir mi?

mbar denen programı yükle bir tarat, var mı bir şeyler trojan gibi

evet haklısınız, hiçbi halt ifade etmiyor bunlar ama ne zaman yaptığı o kadar belli değil ki. windows 8.1
restart yaptım mesela, hala sesler geliyor, bişiler okuyor gibi.

bi iki kere de mavi ekran çıktı. yeni mavi ekranlarda :( suratı çıkıyor bi de, o şekilde kitlenip kapandı filan.

bunun iskeletinde, temelinde ( nası desem bilemedim) windows kurulumunda filan eksik varsa nasıl bulunur.
mesela sistemler arası bişey birbirine bağlanmamıştır da uzun yoldan gidiyodur, kasıyodur filan? onu ortaya çıkaracak bişey?

çünkü kötü bi kapasite değil ( 4 gb ekran kartı, 8 gb ram filan) ama belli aralıklarla illa bi sorun oluyo, bi premier açamıyorum mesela, chrome kitleniyor filan ( bugün hiçbi program filan da açmadım bu arada)

Sorun nedir bilemiyorum ama cözüm windows 7 kurmak, benim için öyleydi.

görev yöneticisinde hangi program kullanıyor gözükür oradan.

no malware found dedi.

Advanced system care ile tarat.
Fani temizlek lazim belki de.

ne şirin anlatmış ya ahhhah ilk görselde görüldüğü üzere chrome tüm ramini kaplamış.aynı sayfada ayrıntılar sekmesinde chrome'lardan birine sağ tıklandığında hepsini kapat gibi bir secenek olacak ya da tek tek hepsine sağ tıklayıp kapat de.chrome'un her bir sekmesi 200-300 kb.yani çok sağlam bir sistemde bile yavaşlama yapar.ayrıca cpu %100 görünüyor eğer bilgisayarda skype yüklüyse google'a "skype cpu %100" yaz orda çıkan sonuclara bir
göz at.

muhabbet kurma isteği en kolay sohbet açıcı gibi görünür. Seni eskiye göre kafasındakine göre değişmiş görmesi normal bana da hep aynısı olur kilo vermişsin derler ama hep aynıyım.

Konuşacak laf bulamamışlardır ama konuşmak istemişlerdir. Bu kilo aldın verdin davası çok büyük çoğunlukla düşüncesiz, inceliksiz, hiç hassasiyeti olmayan kafaların ağzındaki sakızdır. Takma boşver.

öfff hicbi gercekciligi yok iyi gozlemci insanlar disinda. boş lakirdi. takilmamak lazim. biktirir insani.

kilo alma verme olayı biraz tartıdaki sayılardan farklı, kilonuz değişmemiş ama yağ oranınız artmış ya da azalmış olabilir, spor yaptı iseniz daha dik durmaktan daha fit gözükebilirsiniz tersi durum da söz konusu tabii.

Almışsın vermişsin diyenlerin nereye dikkat ettikleri de önemli, bazıları yüze bakıp sadece yorum yapar, bazıları popo ve göbeğe bakıp söyler, bence kilo popo ve göbekten belli olur genelde.

iyi insan ne demek? yani babuş kimin ihtiyacı varsa ordayım ararım sorarım baktın canın sıkkın sohbet ederim ders notu mu lazım hemen veririm websitesi mi lazım hemen yapayım çok sıkıcı bir yere mi gideceksin tamam bende geleyim insanına iyi insan denir.
iyi olmayan insanlar bu yukardakileri yapmayacağına + seni kullanacağına + iyi bir insanmış gibi gözükeceğine göre iyi insan olmanın çok bir mantığı yok.
ya aslında çevrendeki insanlar iyi insanlar olsa süper olurdu ama iyi insan, insan ayırt etmez herkese yardım eder bu sebeple çevresinde iyi insan pek azdır.

edit&not : eski bir iyi insan

evrimde iyi insanın pek avantajı yok, seni daha güçlü yapmaz, işine yarayacak şeylerin ne kadar işine yaradığına göre değişir durum.

iyi olmak bir şeyler beklemekten çok bence prensip meselesi, kendi vicdanına karşı sorumluluk bir nevi.

iyi insan olmak beni çok mutlu eder. basit bir tanım: birine karşılıksız yardım etmek iyi bir insan olmak. ama birine yardım etmek senden çok şey götürüyorsa o dengeyi koruman önemli. ama iyi insan olurken herkes mutlu oluyorsa o en güzel iyi insan olma şekli. eyyorlamam bu kadar.

Isinma olarak bacak esnetme falan degil de baska hareketler var. Mesela squat pozisyonundan direkt ziplamak falan gibi. Oyle seyler faydali oluyor.

Hip thrust deneyebilirsin

@candanag süpermiş, teşekkürler.

9-10 yavaş yavaş artar, ayrıca tam squat zor geliyorsa yarım squat yapın

ayakkabıda yaparım bunu,

Yapmıyorum. Etik bulmuyorum. Orada insanlar benimle ilgileniyor ve bana hizmet veriyorlar. Ayakkabı ise numarasını getiriyorlae, giysiyse belki katlıyorlar. Millete zahmet verdikten sonra parasını

Bir arkadaşımIn eşi banasından kalan beyaz eşya bayiliğini yapıyor. Aynı şey onun başına geliyormuş. İnsanlar orada iki saat ince eleyip sık dokuduktan sonra internetten allıyorlarmış. Dükkanın konseptini değiştirip hayatta kalmaya çalışıyor ama babası gelenekçi, izin vermiyor. "Böyle giderse birkaç seneye batarız" diyor. İnternetten alırım ama alacaksam aynısını başka yerde incelemem.

Aynı şekilde jet kasa da kullanmam. Her jet kasa bir kasiyerin işsiz kalması demek. Yapanı kınamamaya çalışırım ama yapamam.

Amerika tahminleri sadece Walmart ve Amazon'un kalacağı yönünde.

Bunu yaptıkça yakında deneyecek mağaza kalmayacak.

%100 etik. Vicdan yapma ne var bunda?

Ciddi fark varsa evet. Yoksa direkt alırım. Kalan ayrıntıları umursamam açıkçası

Etik.

çalışanı meşgul etmeden kendin bakıp çıkıyorsan sorun yok bence, obur turlu çalışanı meşgul edip başka yerden almak etik değil sanki. Bunu sadece parfümde yapıyorum allah affetsin:(

Tabii ki yapıyorum. İnternetten bambinin bir botunu aldım, 70 lira. Peki denediğim mağazada ne kadardı? 120 lira.

Biz bunu parfümde yapıyoruz.
Geçende kupon vs ile 500 tl lik parfüm 210 tl ye geldi arada çılgın fark var

mağaza duyarı yapamayacağım kusura bakmayın. etik bence

tudor niye gitsin ya? liderin teknik direktörü. 3. 5. olsa hak vericem de. bunun mantığı ne ya?

takım gayet iyi bence. arada fantazi yapıyo diye hoca mı değiştirilir?

tudor çapsızın teki
yazdık bunları hep
eksisozluk.com

sevmesem de fatih terim gelirse bu kadro kesin şampiyon olur

Fatih terim gelceğine 50 yıl şampiyonluk görmeyelim daha iyi. Tudor çok ciddi saçmalıklara imza atan bir hoca, hatalarından da ders alıyor gibi görünmüyor. Üst üste 2 ciddi deplasmanda topu ileri taşıyacak bir tane oyuncusu olmadan sahaya çıkıyor. Millet aykut'a gömüyor ama elinde dikine top götürebilen tek adamı olan garry'i yenik götürdüğü 2 deplasmanda da 70. dakkaya kadar sahaya sürmeyen hoca benim gözümde aykut'tan da beterdir.

Gitmeli tabi allaskina manyak mısınız aciz bir takim gassaray su an

Ne olursa olsun bu sene kalmalı, çünkü kendi kurduğu takım, gönderilirse daha kötü olur, seneye gitmesi düşünülebilir

Tudorun teknik direktörlük vasfı yok. Nerde müdahale etmesi gerektiğini bilmiyor. Gitmeli. Yerine lucescu gelsin.

Neden uyuduğumuz bile bilimsel olarak tam açıklanabilmiş değil, o yüzden böyle kesin yargıların olamayacağı bir konu uyku. Kişinin alışkanlığına bağlı.

Aksam 11 ile 5 arasi uyumak cok faydali.

Bir de 2 ile 4 arasi.

Oglen2-4

gündüze değil de akşama doğru denk gelse örneğin öğle 4 gibi uyuyup 8 gibi kalksak sonra gece 2de uyuyup 6da kalksak?

ben fark ettim ki günü 2ye bölünce daha verimli oluyorum acaba bilimsel bir şeyi var mı diye merak ettim.

evet daha verimli, bu da şöyle açıklanıyor, insan tarihler boyunca karanlıkta kaldığı zamanlar 12 saat uyumazmış, akşam yatıp gece kalkıp 2-3 saat takılıp tekrar yatarmış, yapılabilirse bu şekilde uyumak çok uygun ve sağlıklı

insanlar niye gece kalkıp 2-3 saat takılıyolarmış ya? çevre tehlikesinden dolayı falan mı?

Ben hakkımı 8den kullanırım.

teorik olarak uyku süresi uzadıkça dinlendirici rem uykusu süresi düşüyor.
ilk 1.5 saat içinde 40-50 dakika rem uykusu varsa ikinci 1.5 saat içinde 20-30 dakikaya düşüyor mesela bu.

parça parça uyuduğunda toplamda rem fazında çok daha fazla zaman geçirmiş oluyorsun.

(bkz: polyphasic sleep)

aksiyon vs yok dram filmi gerçek hikayeden uyarlanmış
ucuz bir sinema bulursanız gidin girin derim yoksa kişi başı 25 tl vermeye değmez.

Ama güzel bir film.

Film guzel ama oscar a aday olacak bir film degil ustelik oyle cok aglanacak bir filmde degil ama gidilebilir

peki dogu ekspresinde cinayet nasil?

o filmin 1970 lerde yapılanını izledim fena değildi.
Sporiler olmasın ama dedektif katili arıyor trende. hep aynı mekanda geçen bir filmdi ancak beğenmiştim ben.

ben beğenmedim açıkçası, çokça sıkıntıları var.

@pluton, hangisini?

daha cok belgesel bence.

Bence orta, normal. İzlenir ama çok beklentiye girmemek lazım.

Ben çok beğendim, her türlü izlenmeye değer. Pişman olacağınızı sanmam gidin bence.

Türkiye'de ikisini de olmak istemezdim, başına ne geleceği belli değil.

Mesela Amerika'da hakim olmak isterdim, savcılığın ameleliği çok bir de hesap vermek zorundasın yok bu yıl şu kadar kişi mahkum ettik falan filan diye.

Adalet olmayan bir ulkedeysem eger ikisini de secmem mantiksiz olurdu. Yok standarti doldurmak icin meslek sahibi olmak mantiginda baksaydim eger. simit satar onurlu yasardim.

savcı.

hakimlikte avukatın, savcının, bilirkişinin, mahkemeye getirilen görgü tanığının vs. ne dediğine bağlısın.biraz malzeme bu, ben ne yapayım durumu. hakimin takdir hakkı ve davayı etkileme kapasitesi çoğunlukla fazla yüksek değil. sıradan davalarda genel olarak hakimlerin işi: şuraya yazı yazılması, buradan görüş alınması, şunun şuraya sorulması...yahut hiç celse olmadan dosya üzerinden karar verilen bir sürü teknik, ekonomik filan davalar var- belki o işleri başka ülkelerde hakimler yapmıyordur.

savcılık bir tık daha elini kolunu uzatabileceğin (elini kolunu uzatabilecek cesarette savcı kalmadı ama neyse) bir alan. savcı, polisin amiri durumunda mesela becerebilir de iş yaptırabilirsen tabi. tamamen kendi görüşüm olarak ben bi davada delilin düzgün toplanmasını, sanıkların tam sorgulanmasını, mahkemeye getirilmesini, iddianameyi filan daha önemli buluyorum.

ikiside boş iş.

Hakim olurdum. Savcılık çok fazla angarya iş içeriyor. Biri öldürülmüş, hop olay yerindesin. Soruşturma ve kovuşturma bildiğin kafa isteyen işler. Savcı olacak birinin bazen polis gibi düşünmesi bile gerekebiliyor. Adam olayı sonuca götürecek kişi. Bu sebeple yükü daha fazla.

şu ülke şartlarıdan hakimlik ve savcılık kadar boktan bir meslek yok. değneklicikten başka bir şey değil.

Normal ülke şartlarında hakim. bağımsızsın, birden fazla hukuk alanı var ve surec icinde en az birinde uzmanlaşırsın. Savci kararinin eksik olduğu durumds dahi mahkeme kararı istenen durumlar var.
Savcı başsavciya bağlı ve sadece ceza hukukuna hakim. Özel hukuk bilmez. Pratikte ceza hukuku sevmiyorum.hem burada karşına normal insan gelmiyor.

Ama şu ülkede ikisini de secmem. Hakimlik teminati yok ve sıfır saygınlık.

hakim olup adalet dağıtmak mı? savcı olup suçluları ortaya çıkarmak mı? çok alengirli bir soru değil gibi görünse de ciddi anlamda yorucu.

ben savcı olmak isterdim.

adalet dağıtmak, suçluları ortaya çıkmak..

siz hangi ülkede yaşıyorsunuz acaba. hakimler ve savcılar mevsimlik işçi statüsünde artık.

savcı olurdum. diğerlerinin angarya iş dediği şeyleri yapmak keyifli olurdu.

Hangisi daha iyi bilmem, ama hakimlik daha saygın, savcılık daha havalı.

İkisini de seçmem. Simit sat, onurlu yaşa +1 Bir hocamız da bize aynen böyle dedi. Türkiye'de şu durumda bu meslekleri yapmak riskli.

alsana türk hakimi

www.milliyet.com.tr

savcı

www.youtube.com

Kurtulus

Kurtuluş ve Cumhuriyet dışında içinde Atatürk geçen iyi film yok, son dönemde yapılanlar fazlası ile popülist.

elbette var.

nufüzlu aileler her zaman seni istedigin yere sokar. bir cok high profile ailelerin cocuklari ivyde okur mesela, bunlarin bir kismi gercekten iyi egitim aldigi icindir ama büyük cogunlugu tanidik.

ek olarak illa safi tanidik olmasina gerek yok. amerika ve ingilterede özellikle salliyorum bir alanda cok iyisin, diyelim ki malzeme biliminde, ve notlarin bu alan haricinde kötü, ek bir basarin yok ama sipesifik bir noktada cok ilginc bir düsünce tarzin var ya da basarin var. salliyorum mit/harvarddan bir hoca ile calistin ve sana hayran kaldi, tek maili ya da telefonuyla buralara gidebilirsin.

Tabii ki var ama epeyce küçük bir azınlık için var.

Torpil olmayan yer yoktur sanıyorum. İskandinavya'da da var evet.

Yalnız Türkiye'deki gibi yürümüyor torpil işi. Mesela bir iş başvurusunda orada çalışan tanıdığı olan swede ile torpilsiz bir göçmen ikisi de iş tanımına uyuyorsa swede olan girer işi kapar. İstersen kralın yeğeni ol yine de iş tanımına uymayan biri olarak o işe giremezsin. Bizde atıyorum tamamen Egm içinde kriminale polis alınacak mesela, pomemli kimyager vardır, torpili yoktur, giderler tarih öğretmeni torpilli pomemliyi alırlar. Hatta birimin müdürü pomemli sevmiyordur, gider pmyo'lu alır. Liyakatin pek bir önemi yoktur.

@bos gezen

isvec örnegini birebir bilmedigimden cok farkli oldugunu sanmasam dahi onu eliyorum ama amerika, ingiltere, almanya avusturyada o isi bilmeyen alakasiz kisi o ise girebilir. torpil bu zaten.

türkiye kadar bariz ya da cok olmaz bu bambaska bir sey, bazi seyleri herkes bilir ama laf edemez, ama eger olaylar ciddi hal alir skandala dönerse islerini kaybedebilirler.

/Kurnaz

Bu söylediğin şekilde şöyle bir örnek verebilirim burası için; sınavlardan düşük puan alan bir öğrenci var mesela, burada kursu sınav puanı düşük dahi olsa hoca inisiyatifinde mezun edilip sertifika alabilir. Çünkü burada her şeyin göstergesi sınav olarak görülmüyor. Elbette bu noktada öğrencinin kursiyerin hoca ile olan birebir ilişkisi devreye giriyor.

Ama ben abi kardeş bile biliyorum burada birbirine torpil yapmayan. Kardeş sosyalden yardım alıyor, kurum git kendine çırak olabileceğin yer bul diyor, abi yanına çırak olarak alıyor kardeşini. İşe gelmediği günlerde yoklama kağıdında yok yazıyor kardeşini. O günler için o kardeş para alamıyor sosyalden veya hesap vermek zorunda kalıyor vs.

Yani torpil olsa dahi bizdeki seviyeye erişmesi mümkün değil bence.

@bos gezen

Torpilin varolmadigi varolmayan orneklerden degil oldugu ornekleriyle kanitlanir. Varolmamasi ve verdigin ornek olmasi gereken zaten. Black swan olayi gibi. Tum kugular beyazdir onermesini tek bir siyah kugu yikar gecer.

Torpil vardir dunyanin en gelismis ulkelerinde dahi, ama bizimki kadar aleni ve korkusuzca ek olarak yaptirimsiz olmaz ortaya cikinca.

Bahsettiğiniz şeye torpil değil referans denir, torpil ve referans farklı kavramlar. Referans birinin başarılı olacağını taahhüt etmek gibi bir şey, o kurum da o kişinin görüşlerine önem veriyor ise gayet normal, torpilde bunlar yoktur. onun için referansın etik olarak bir sorunu olmaz.

hayir olmaz, huzur icinde kullanabilirsiniz.

ya hangi ara bu kadar paranoyak olduuk biz!?

@xdenizx
malesef öyle. Ama internet hattını paylaşıp da ciddi anlamda hukuken zor duruma düşen kişilerin haberlerini okuyoruz, duyuyoruz. 2. el modem almak ile, internet paylaşmak aynı teknik sonucu doğurup doğurmayacağını sormak istedim.

modemi aldığınızda sıfırladığınızda değişmeyen tek sey modemin mac adresi olur, ip'niz, gateway adresiniz değişir; hukuki bir sorun olmaması gerekir ama siz yine de satın aldığınız kişi ile varsa satın aldığınıza dair görüşmelerinizi onların screen shotlarını alıp saklayın.

Sıkıntı olmaz, endişe etmeyin.

MAC'i senin kullanıcıya kaydederek aktif etmişler. bunun ne zaman yapıldığı belli. sorun olma ihtimali böylece kalkıyor. daha da detaylara girmeyim bi sorun çıkmaz

fiziksel yolunun nane yemek ya da koklamak olduğunu okumuştum, bilmiyorum, denenebilir.

zihinsel olarak ise işe başlamadan önce ya da plan yaparken, neler yapacağınızı yazın, yapacaklarınızı yazılı hale getirmek işe yarayabiliyor.

Var. ADHD teshisi konulursa Adderall, Ritalin gibi receteli ilaclar var, Amerikan universitelerinde icmeyeni dovuyorlar. Yapman gereken bir sey varsa iciyorsun, saatlerce full fokus yapiyorsun.

ADHD +1
Evet ve gerçekten işe yarıyor. (bkz: concerta )

İlaç dışında alternatif yollar var mı ?

İstanbul ağzına dayandığını biliyorum ama emin olamadım. D diyorum

tıklanmayan duyuru olmuş sanırsam özel karakterden
cevabım d ve e

edebi konuşma dili ise a diyorum.

A

Turkce yazıldığı gibi okunmaz. Başka diller de yazıldığı gibi okunmaz. Türkçe Latin alfabesine geç geçtiği icin yazim konusunda Avrupa dillerine Göre daha avantajlıdır ama yazıldığı gibi okunmaz.

Diksiyon derslerinde bile “gideceğiz” biçiminde değil “gidicez” biçiminde okunması öğretilir. Agabey değil abi okunur vesaire...

Bir kere edebi konuşma dili nedir? Öyle bir şey yok ama edebi konuşma diline doğru Türkçe seslendirmesi dersek hayır İstanbul ağzı ile aynı değil, o başka bir şey. Doğru olan TRT konuşması. Hayır yazıldığı gibi kesinlikle seslendirilmez ve seslendirildiği gibi de yazılmaz, bkz: gelecek zaman ekleri. Cevap D gibi.

Turkce yazildigi gibi okunur. Gelecegim, Gelecegim dersen herkes anlar, ama konusma dilinde gelcem dersin. Konusma dilinde seslerin yutulmasi yazildigi gibi okunmadigi anlamina gelmez, ogretemedik Bunu marjinal takilanlara bir turlu. Ingilizce yazildigi gibi okunsa you dersin, ama yu diye okuyorsun ve konusma dilinde ya oldugu da oluyor.

a

E değil, tabii ki de şive söz konusudur. İstanbul ağzı, Anadolu ağızları vs.
D değil, D şıkkı bir manada E şıkkını geçersiz kılıyor zaten. Aynı zamanda İstanbul ağzının, Türkiye Türkçesinin kaynağı kabul edildiği doğrudur.
B ve C seçenekleri doğrudur.
A yanlış. Zira Türkiye Türkçesi bir dildir. Ağız ile dil ayrı kavramlardır. Ağız, bir dilin alt başlıkları arasında anılabilir ancak.

D

turkce genelde yazildigi gibi okunur ama tamami ile yazildigi gibi okunur denilemez zaten diller bir sure sonra yazi dili ile sozlu dil gelisim sureleri farkli oldugu icin yazildigindan farklilasiyor, bizim latin afabesine gecisimiz yakin zaman once oldugu icin bu etki daha yok gibi.

Cevabim:A

mutsuz değilim.

%81 mutluyum.

evet, mutluyum.

kendimi zorlasam mutluyum derim. ama değiliyim anasını satayım.

Degilim

Bugün prozac'ı yarım doz artırdım. Hem de doktora falan sormadan. Ordan pay biç. Ben ki doktora sorulacak diye yıllardır herkesi mum eden insandım...

%90 mutluyum. sebepsiz.

Eski sevgili her gün karşımda ve yeni biriyle görüşmeye başladığını düşünüyorum. böyle bir şey varsa büyük ihtimalle evlilik yoluna girer. :/

Bunun dışında sanırım mutluyum.

Değilim.

galiba ben de değilim.

her şeyi olduğu gibi kabullenirsem olabilirim sanırım.

mutluluklarim anlik, mutsuzluklarim ise surekli, baki oluyor. kaliteli bir hayat yasadigimi dusunmuyorum

Evet hem de cok. Yillardir da boyleyim.

@egokalp +1

egokalp'e bir +1 de benden.

ego+1

yes

çok ^^
hayatta her şey gelip geçici. hiçbir şeyi kafanıza fazla uzun süre takmayın.

cevaplardan gördüm şunu da şuraya iliştireyim; anti depresan mutluluk vermek için değil depresyon tedavisi içindir, "ay ben çok mutsuzum" diyip antidepresan içimez.

sicilmis bok gibiyim

ego +1

çörek yiyorum.
çörek yiyen insan hiç mutsuz olur mu?

O iş pek öyle olmuyor aslında.
Duygu meselesi karışık, herkesin hissettiği farklı birşey olabiliyor.
Almanların sallıyorum sabah otobüsü kaçırınca bir anda yağmur başlaması için ayrı bir tanımı, duygu durumu var gibi gibi..

Lisa Feldman Barrett - How Emotions Are Made kitabında bundan bahsediliyordu diye hatırlıyorum. Hatta dediğiniz gibi, atıyorum 6 temel duygu gibi, bir liste vardı. Korku, iğrenme, memnuniyet vs vardı. Maalesef tam cevabı hatırlayamıyorum, ama kitabı tavsiye ederim.

27

plutchik'e göre 8 temel duygu var:

korku
sevinç
öfke
üzüntü
tiksinti
umut/beklenti
kabul etme/edilme
hayret

bunların ikili kombinasyonlarından 8 ara duygu daha çıkıyor.

(bkz: plutchik teorisi)

3.bp.blogspot.com

2 tane. sevmek ve sevmemek.

sir gawain + 1

Plutchik'in Duygu Çemberi şöyle (Türkçesini bulamadım)
www.classtools.net

sözcüklerle ifade edebildiklerimizi sayılı ama gerçekte sınırı insandan insana bile değişebilir. Korkunun bile onlarca farklı hissi olabilir, yada %30 korku, %30 endişe, %40 umut şeklinde komplike duygular olur ki, bu sonsuz çeşitlilikte olabilir.

eski bilgisayarında google chromeda kayıtlıysa chromeda kayıtlı şifreleri görebiliyorsun.

hesabına girebiliyorsan maili değiştir sonra şifremi unuttum de gelmesi lazım o maile şifrenin.

Teşekkürler arkadaşlar.
@sta nasıl yapabiliyorum? Biraz teknoloji özürlüyüm de :) nokta nokta olarak görülen şifreyi kopyalayıp başka yere de yapıştıramıyorum, nasıl yapayım?

qazedcsrfvtyhngujmkol +1

eğer kayıtlı bilgisayarda şifre yıldız (*) şeklinde görünüyorsa, sayfanın html kodlarında o kısımda password ibaresini kaldırırsan şifre görünür kalır.

şu link işe yarar
www.sordum.net

ya süpersiniz ne diyim nasıl rahatladım sayenizde anlatamam.

@gezegen olan pluton, link hayat kurtardı :) tüm bilgisayardan telefonlardan hesabıma giresim var hatta giriyorum bile:)

şahane bişisin duyuru, söylemiş miydim :)

çünkü gen çeşitliliği artıyor artık insanlar sürekli yakın lokasyonlardan evlenmiyor, mesela bir karslı ile bir izmirli'nin evlenmesinden daha güzel, melez ve sağlıklı nesiller oluşuyor.

Uzmanlar mümkünse kıtalar arası evlenin diyor zaten.

Evrim.

Ben geçmişle arada bariz bir fark olduğunu düşünmüyorum. Hala eskisi gibi güzeller de var çirkinler de.

körpe olduklar için olabilir.

acikcasi pek fark edecegini sanmiyorum. kosu ayakkabilari genelde giydiklerim icinde en rahatlari oluyor.

aynen camussarin dedigi gibi dag tas yoksa kosu alin gecin.

kilo fazlacana ise kondüsyon bisikletini kullanmanizi öneririm. cok kilolu olup yürüyüsle dizlere yüklenmenin anlami yok.

Koşu ayakkabısı. Yürüyüş ayakkabılarının yastıklaması olmuyor genelde, yastıklaması güzel iyi bir koşu ayakkabısı rahat bir yürüyüş çıkartır.

Ben de kosu ayakkabisi diyorum. Nike in airzoom modelleri guzel oluyor.

aynen rahat modeller var mı? koşu ayakkabılarında öneriniz nedir?

Koşu +1

Şimdiye kadar nike, asics, skechers ve salomon'un koşu ayakkabılarını kullandım, en rahatı Skechers diyordum ta ki Adidas boost alana kadar. Bütçenin elverdiği bir boost modeli diyorum.

üstü fileli, tabanı memory foam olanından baksın.

Adidas ultra boost, kendi sitesinde donem donem indirimler oluyor

koşu ++

koşu ayakkabıları daha hafif ve hava geçirgenliği daha fazla oluyor; yalnız yağmur, kar, çamurda yürüyüş ayakkabısı döver.

n11 takip et. olur da lafda olur. önceki haftalardaki fiyata denk olur. önce şişirip sonra indirim yaptıl derler. donanımhaberciler bilir indirim nerde :)

11 Kasım Black Friday değil.
11.11 ayrı, 24 Kasım Black Friday ayrı.

soru cevabına gelince, bizde deli indirimler olacağını sanmıyorum. Amazon vs. takip etmeni tavsiye ederim.

Geçen sene bir arkadaş saat alacaktı. Saat 350 lira gibi bir fiyata sahipti. Ya n11 ya da hepsiburada'dan tam hatırlamıyorum.
Çocuk 11 kasımı bekledi umutla. 11 kasımda beraber baktık fiyatlara 350 olan fiyat 700 yazılmış. Üzeri çizilip 11.11 indirimi ile 350 liraya düştü yazmışlar. Küfrün bini bir para tabi.
Ben şark kurnazı dolu memleketimde beklemiyorum böyle indirimler.

Geçen sen şu anda kullandığım bilgisayarı piyasadaki en ucuz fiyatından 300 lira ucuza almıştım, 3800'de 300 fena değil, tabi burada sadece fiyat kovalanmamalı, çeklere faan da dikkat edilmeli.

Genel olarak sene içinde yaptıkları gerçek indirimleri yapıyorlar o günlerde. Ama her ürün için geçerli olmuyor tabi.

yeni fiyat=eski fiyat + zam - indirim

şeklinde oluyor, bakış açınıza göre indirim olabilir.

200 K euron var tr de mi takılıyorsun?