Ben lazerle yaptirdim, genel anestezi ile ve sonuctan memnunum.

Aynı şey mi tam emin değilim ama 3 hafta önce sadece lokal anestezi ile burun eti küçülttürmesi oldum devlette. Radyofrekans yöntemi oluyor sanırım benimki.

Hiçbir değişiklik olmadı. Hala nefes alamıyorum.

Ödem, kanma vs hiçbir şey olmadı. Burnu uyuşturuyor. İşlem çok kısa sürüyor, dakikalar içinde bitiyor. Sonra bi 10-15 dk pamukla/tamponlar oturup bekliyorsun, o anlık kanama gitsin diye. Sonra o pamuğu çıkartıyor hemşire. Kalkıp eve gittim. Bu kadar.

Pamuğu çıkardığı an aldığım rahat nefesi hayatım boyunca almamıştım. 2-3 dk sürdü sadece.

Tarihe baktım, bugün tam 3 hafta olmuş. Nefes alamıyorum. Detay istersen mesaj atabilirim hastane adı, ve diğer detaylar Hk.

Geçmiş olsun.

Geçenlerde bir ünlü polipleri için bir doktora gitmiş ve 30 dk da poliplerinden arınmış. Doktorun polip videolarını izlediğimde ufak pense gibi şeylerle tutup çektiği video'ya denk geldim. Herhangi bir uyuşturma vs yok ağrı olmadan alınabiliyormuş. Bir araştırın dilerseniz.

almadan da geçiş işleminde haklarınızı koruyabilirsiniz. 3 seneyi tamamlayıp öbyg aldıktan sonra yeni şirketiniz size 1 yıl bekleme verebilir. bu tamamen sizin geçmiş sigorta kullanımınız ve hastalıklarınızla ilgili.
geçişinizin iyi yönetilmesi gerekiyor. poliçenizde muafiyet, istisna vb. durum var mı bunların iyi aktarılması varsa güncel raporlarla kaldırılmasının talebi önemli.

Ben 6 ay önce değişiklik yaptım eşim ve çocuğumla beraber. Bütün haklarla geçiş sağladım. Kritik bir durumunuz yoksa geçiş sağlanır diye tahmin ediyorum.

Mousehunt

Nathan Lane oynuyor, Mousehunt 1997

Bu tip ağıların artmasının temel sebebi yatak değil, zayıflayan kaslar ve azalan haraketsizli yüzünden iskelet , eklem, vb gibi bölgelere binan yükün artmasından kaynaklanır bu özellikle omurilik kemiklerinde ve disklerinde görülür ki fıtığın en büyük
sebeplerinden biride zayıflayan kaslardır.

Yatağınızı değiştirmeniz sizi örneğin %30 rahatlatır ancak spor yapıp, zayıflayan kas ve haraketsiz kalmış, eklenlerinizi çalıştırmak size %70 rahatlatacaktır.

O nedenle yatağa çok aşırırı bütçeler ayırmaya gerek yok diye düşünüyorum, Yataş, yatsan, işbir vb. markaları deneyip. fiyat performansı iyi modellerden seçebilirsiniz.


Ayırca yatak alırken değişim veya iade sürelerinede dikkat edin, biz Yataş aldığımızda memnun kalınmaz ize 90 gün değişim süresi vardı.

İdaş Sapphire kullanıyoruz, çok memnunuz, sıfır bel-sırt ağrısı. Yatak biraz yüksek sadece.

Yatağa verdiğiniz paraya acımayın, birkaç bin fazla verin, iyi bir yatak alın.
Yatak satan adam bize, günde maks. 1 saat bindiğiniz arabalara konfor için yüzbinlerce lira ödüyorsunuz, ama en az 7-8 saat geçirdiğiniz yatağa gelince ucuz olsun diyorsunuz demişti. Haklı gelmişti :)

Merhaba,

Bende epey araştırdıktan sonra Yatsan Serta Perfect Sleeper Twin aldım. Bana da çalışan king koil satmaya çalışmıştı sanırım o modellerde bir primlendirme olabilir :)

Sizin istediğiniz yatak benim kullandığımdan bir tık daha sert bir yatak. Ben Switzerland modelini de beğenmiştim ama eşim bir tık daha yumuşak istediği için Perfect Sleeper modelini aldık. Bildiğim kadarıyla büyük otel zincirleri de bu modeli kullanıyor.

Bir de işbir'in modelleri de epey iyi diye biliyorum. Kızıma da oradan almıştım ki arada onun yatağında bende yatıyorum. O da sert yatak modelinden.

İşbir hem eşimle bana hem çocuklara. 10 yıl oldu. Başka yataklarda uyuyamaz olduk. O derece muhteşem. İşbir frezya.

bakıp model seçecek vaktim yok ama:

dell'in oyuncu laptopu diye tanıtılan ürünlerine bakın, asus rog/tux ürünlerine bakın.

12. nesil ve ilerisi i5-i7 işlemci olsa iyi olur, amd karşılıkları nedir bilmiyorum.

ekran kartı nvidia olsun, 3060 ve ilerisi olsun mümkünse. Son iki hane 70-80 oldukça gücü artar. 4060 olursa ilk hane değişirse bir üst nesil daha yeni seri olur.

32gb ram olsa iyi olur ama mecbursa 16 da olabilir. Eğer hala upgrade edilebilir şekilde tasarlıyorlarsa, mesela tek 16gb ram olan (2x8 değil) ama bir slotu boş olan laptop alınıp sonra bir 16gb daha takılabilir bir ihtimal. Bunları o laptopun technopat, donanımhaber başlıklarına bakarak öğrenebilirsiniz veya sorabilirsiniz.

Ekstra m2 ssd slotu var mı diye yine forumlarda araştırmak iyi olabilir. Bazı oyuncu laptoplarında oluyor, ikinci diski takabiliyorsunuz.

Son olarak, marka değil model seçmek lazım. Aynı markanın bir modeli sorunluyken (kronik üretim sorunları vs.), diğeri çok iyi olabiliyor. Beğendiğiniz modelleri not edip biraz araştırmanız lazım.

Selamlar, genelde mac'leri bu anlamda kullanıyorlar.

İkinci el macbook pro da bakabilirsiniz. ne tesadüftür ki bende 2022 yılında aldığım macbook promu satıyorum :) düşünürsen bana da yazabiirsin.

macbook air m2 var elimde şirket bilgisayarını kullandığım için tertemiz dolapta duruyor istersen onu verebilirim. garantili faturalı daha.

Selamlar,

Sony wh-1000mx4 ya da x5 modellerini deneyebilirsiniz.

Geçmiş olsun

Teşekkürler, bu iki kulaklık da vatan mediamarkt teknoloji mağazalarının internet sitesinde gözükmüyor fiziksel mağazalarınsa var mı bilmiyorum.hepsiburda vs sitelerde var ancak bu sitelerden almak ne kadar güvenli? Ürn orijinalliği konusunda sıkıntı yaşar mıyım

Bose NC700 kullanıyorum öneririm.

Peki müzik vs açık değilken de anc kalitesi iyi mi hocam

Sony wh-1000mx4 ya da x5

merhaba, ben 8900 serisini kullanıyorum yıllardır. normal fırçadan buna geçtiğimde dişlerimin hiç temizlenmediğini anlamıştım. farkı böyle anlatabilirim.

modeller aralarındaki en temel fark devir sayıları farklı. son çıkan üst modellerin devirleri daha yüksek. üst modellerde telefona bağlanma, farklı kullanım modları, basınç senforü falan var.
ben 6 senedir pro 760 modelini kullanıyorum. çok memnunun, dişlerin temizlendiğini hissediyorsun. sadece diş üstünde ileri geri hareketleriyle çok kolay temizlik yapıyorsun.

tek sorun yedek başlıklarının fiyatları çok artması. genelde 3-4 ayda bir başlık değiştirmeyi öneriyorlar.

Bunu ancak kiralama yaptığınız firmayı arayıp sorarak öğrenebilirsiniz. Çünkü kiralama firmalarının kendi içlerinde bile farklı talepleri olabiliyor. Atıyorum kimisi eski tip kimlik kabul ediyorken bazıları sadece çipli kimlik kartıyle işlem yapıyor.

kiralayamazsın, eski veya yeni kiralama esnasında fiziksel olarak ehliyeti görmek isterler.

Ehliyetimi buldum. Cevaplar için teşekkür ederim.

aşırı mantıklı hareket, rahat edersin

Ne yapacağına bağlı. Oyun oynamayacaksan air mantıklı ama 8 gb ram de az geliyor.

apple olmayan iyi laptoplar 25 bin civarı fiyatlarda. oyun oynamak için almıyosan air m1 batarya süresi, dizaynı, hafifliği ve işletim sistemiyle her türlü döver 25klık laptopları. senin yerinde olsam biraz daha zorlayıp m2 alırım 10 yıl arkama bakmam ama ben basit isteklere sahip bir kullanıcıyım diyosan m1 de olur tabi.

oyun oynarım diyosan 17kya değil 1kya bile alınmaz macbook air orası ayrı.

ssd ve ram lehimli. ben bu yüzden vazgeçtim almaktan.

m2'nin 256gb ssd olanı daha yavaş. (işlemci daha hızlı tabii ama kullandıkları ssd daha yavaş)

air m1 base modeli güzel alet ben iki yıl kullandım sattım. 512gb ssd ve/veya 16gb ram olsa daha iyi ama fiyatı artırmak istemezsin sanırım.

ultrabook olup lehimli olmayan yok sanırım. Anca büyük oyuncu laptopu falan alırsan harici m2 slotu oluyor.

@nhk ni youkosu

ssd büyük çoğunlukla lehimli olmuyor. ram genelde ince hafif laptoplarda lehimli ama lehimli olmadığı modeller de var hp zbook firefly gibi.

2011'de aldığım macbook pro ile hala sahneye çıkıp müzik yapıyorum. sadece pili değişti. iki yılda bir de toz temizliği yaptırırım. öyle diyeyim. ama 2011 yılında 2400 dolar vermiştim. Şimdinin parasıyla 40.000 lira falan. Yine en az 2000 dolarlık bir mac seni en az on yıl çok rahat götürür. Hele gündelik işlerde... Toptan alışveriş gibi. Çok para veriyorsun ama ucuza geliyor aslında.

Macbook M1 asla tavsiye etmiyorum. Dizayn berbat. Bir sorun oldu safe mode'a girmeniz lazım diyelim. Power button ana karttan bağımsız minik ayrı bir kartın üstünde. Bu kart bozulunca safe mode'a girmek imkansız. Kartı da Türkiye'de bulamıyorsunuz. Verdiğiniz onca para çöp oluyor. Macbook alacaksanız eski intel çiplerinden olanlardan alın M1 M2'lerden uzak durun.

günlük işlerde falan kullanacaksak macbook air m1 alabileceğin en uygun fiyatlı ve en iyi cihaz olur. ikinci el değerini de iyi koruduğu için iyi fiyata satabilirsin değiştirmek istersen. 2 yıl da garantisi olacağı için sıkıntı olursa direkt yaptırırsın. bence 17 çok çok iyi fiyat.

ben de bir seneye yakın süredir kullanıyorum m1 macbook air 16gb ram ve kesinlikle kusursuz bi cihaz. oyun konusunda ben oyun da oynuyorum, hem de güzel ayarlarda. çok sık olmasa da borderlands 2-3, tomb raider serileri vs oynadım, dead cells gibi oyunları zaten havada karada oynatır. alırsın paran da havaya gitmez, memnun kalmazsan hemen elden çıkarırsın. ben şahsen şiddetle tavsiye edebilirim. arıza durumu çok nadir gelişen bi durum bence ki orada da bir mağduriyet yaşayacağını sanmıyorum. ki dizayn da berbat demiş arkadaş, diğer dediklerine ne kadar itibar edilir emin değilim.

hep macbook hayalim olduğu için ryzen 7 işlemcili thinkpad bilgisayarım olsa da hep macbook'a ve macos'a merakım olduğu için haziranda 16 gb ramli m1 macbook air aldım.

aldığımdan beri de thinkpad'i kullanmıyorum, satsam 10.000 lira edecek değmez elimin altında windows cihaz bulunsun diye tutuyorum o kadar.

aynı düşünce yapısıyla m2 air aldım. hiç de pişman değilim.

İş yoğunluğundan bakamadım, tikler birazdan geliyor.

Duyuruyu alelacele açmıştım, bilgisayardan beklentimi yazmamışım.

Bilgisayarda ne yaparım?
Öğretmenim: word, pdf, tarayıcı(çok sekme) üçgeninde takılırım.
Eğlence için de en fazla spotify, youtube, netflix, disney tarzı takılırım. Oyun oynamıyorum.

8gb bu durumda yeterli mi?

@invictae: Hocam yeterli, başka bir şeye bakmayın macbook alıp geçin.

Yeterli ama şöyle, çok sekme + program açıkken spotify'ın takıldığı müziğin durup tekrar devam ettiği durumlar oldu bende.

Ayrıca bilgisayarın ömründen yersin çünkü ram yetmeyince SSD'ye yazıp (swap) gerekli işlemi hızla hallediyor. Ama sürekli ssd'yi de kullanmış oluyorsun. Bu durumda aslında ram'i veya ssd'yi bir büyük seçim almak uzun vadede mantıklı oluyor. Ha ben henüz çevremde ssd'si bu sebepten bozulan ömrü dolan görmedim ama çıkalı 2-3 yıl oldu zaten, 5-10 yıl kullanırsan diye diyorum bunu.

not: usb-c to usb-a (ve hdmi mümkünse) hub gerekecek, onların iyisi (Baseus vs.) 500-600 lira bu da aklında olsun. Okulda projektörle işin varsa ve eski usül VGA ise ben bir de Hdmi'dan VGA'ya dönüştürücü aldım iki adaptörle kullanıyordum mesela :D Ek masraf olarak çıkacak yazayım dedim.

1 yıldır m1 16gb ramli modelini kullanıyorum, android studio, docker vb. gibi yük getiren işlemler de yapıyorum alet çok iyi. 8gb ramli model yerine 16 gb ramli olanı tercih edin derim.

Bulabilirse mantıklı. Güç kabloları da bizimkiyle aynı sorun olmaz.

herhangi bir sorun olmaz. giriş ve çıkışlar global.

fiyatı avantajlı olur 400-450 euro bandında disksiz versiyon vardı Almanya'da. TR'de bu fiyatlara bulmak mümkün değil. ben ilk çıktığı zaman türkiye'de lansman fiyatıyla almıştım. Şimdi TR'de fiyatlar aşşırı arttı, euro da artmış olmasına rağmen yine de almanya'da çok daha ucuz.

garantisiz geliyor olabilir yalnız yurtdışı cihazlar. bu sizin için önemli bir şeyse dikkat edebilirsiniz. 1 sene global garanti de olabilir yurtdışı cihazlarda bunu kontrol etmelisiniz.

bulursa şayet hiçbir fark yok burada satılanlarla. fiyat da avantajlı olur da sen ürünü buldurmaya bak.

1 ay önce getirdi kuzenim herhangi bir sorun yaşamadım.

Nereye kaydediyorsun? Gokkusagi mi goruyorsun o esnada?

Normal masaüstüne alıyorum. Gökkuşağı eğer kaydetme esnasında başka yere tıklarsam çıkıyor. ama 2 saniye için

Mac'tan çok windowsla muhatabım ama ilk akla gekenler, anti vürüs uygulaması dosya kaydetme anında devreye giriyor olabilir ya da büyük boyutlu excel dosyası olduğu için kaydetme süresi biraz uzayabilir.

Dosya boyutu küçük ve anti virüs kullanmıyorum.

baska yere kaydetmeyi denemedin mi? agzindan cimbizla laf aliyoruz yahu. boyle sorununu cozemezsin.

Numbers kullanıp excel formatında kaydetmeyi tavsiye ederim. Ofis programlarını mac'te kullanmak çok da gerekmiyor bu alternatifler varken.

"2 saniye kadar donuyor gibi oluyor"

onedrive'a kaydederken windowsta öyle oluyor bende. Çünkü o an upload ediyor çok büyük ihtimalle. Masaüstü demişsiniz, iCloud bazen masaüstünü otomatik olarak upload ediyor. Öyle bir eşleme var mı bakın yine. Gerçi bu Excel'in problemi değil onun takılmaması lazım bu durumda.

Mac de kullanıyorum onda bunu yaşamadım.

m1 MacBook Pro ile excel kullaniyorum sürekli. Eger dosya NAS üzerindeyse dedin gibi takılıp bekletiyor. Önceki yorumlarda bahsedildiği gibi bulutta ekstra yedekleniyor olabilir mi?

Asgari verirler hocam fazlasını vereceklerini sanmıyorum, umarım yanılırım tabi

Asgari olur yuksek ihtimal

asgari ücret olur, hocam bir de bursun varsa sigortalı işe girdiğinde kesilebilir bunu da bir araştır, işe girdin baktın sarmadı iki hafta çalıştın çıktın bu sefer hem işsiz hem burssuz kalırsın, işten çıkınca bursunu tekrar bağlayalım demezler

otel gecelik şu kadar kazanıyorsa çalışanlara da aynı oranda yansır diye bir orantı olmaz, bu fark daha üstteki ünvanlara yansır, yeme içme alım müdürü gibi görevlere vs

muhtemelen asgari olur. müşterilerden de biraz tip alırsın dediğin rakamları bulur yada geçebilirsin.

sonucu buraya yazar mısınız, merak ettim. ben asgariden fazla olacağını düşünüyorum ama 12lere çıkmaz.

"çok para kazanıyorlar o zaman çok para verirler" yanlış bir düşünce biçimi.

temizlik işinin ne kadar ederi olduğuna bakmanız lazım, o da asgari ücret civarındadır. gece olduğu için asgarinin bi tık üstü diyorum.

asgari + 2 bin elden geri verme

asgari ya da biraz üstünü verme ihtimalleri çok yüksek.

17 bin az değil mi 27den asagi görüşmeye bile gitme.

Hocam umarım trolluk yapiyorsunuzdur yoksa bu kadar naif olmaniz üzücü.

Asgarinin bir tık üstü olur o da asgari vermiyoruz demek icindir.

Görüştüm arkadaşlar net 11000. Service charge veriliyormuş her ay bir de, asansörde abi ile konuştum geçen yaz turist sezonunda 20000 yakın maaş yatmış, bahşiş hariç. Biz gerçekten piyasayı bilmiyoruz. Tabi kabul ettim. :) Bu arada bu kanıya Teşvikiye s. m. deki 11000 liralık ilanı görünce varmıştım, iskur'da onlar da arıyorlar, isteyen varsa baksın

11 bin olması normal. Asgari ücretin biraz üstü denilen rakam bu oluyor zaten. İstanbul için düşük bile. Kiralar zaten 7-8 bin.

15 bin istemek bile normal olabilir şu ortamda.

Evet ben 17000 dedim zaten görüşmede, bu service charge ile en düşük sezonda iki üç artıyor zaten dedi yani şu an 14-15 civarında, sonra personelle gorusunce teyit ettim. Asgarinin bir tık üzeri denirken çoğunun bu rakamı kastettigini düşünmüyorum, çünkü cümleler aşırı tepki içeriyor bakarsanız. Yine de herkese teşekkür ederim, sonuçta görüşmeden bilemezdik sadece tahmin ettik.

gece vardiyasına zaten daha çok maaş verilmek zorunda
1.5 katıydı galiba
doğru tahmin etmişsin

gece konaklaması ile maaşın bağlantısı yoktur :) asgariden fazla alman zor.

Güncelleme atmışsın 11.000 diye ama bu asgari ücret dostum zaten.

Sen sürekli gece geldiğin için her 3 haftalık periyotta 2 hafta 1.5 maaş alman gerekir.

Kazanacağın paradan bağımsız söylüyorum, sürdürebileceğin kadar sürdür çalışmanı. Paradan çok daha fazlasını kazanırsın keyfiyle sıkıntısıyla. İlerde de çok ekmeğini yersin. Kazandığın para da yanına kâr kalır. :)

Paintball veya Oryantiring olabilir.

Herkes aynı anda bir arada olmak zorunda değilse karting veya bowling turnuvası da yapabilirsiniz. Gerçi parasını verip komple salonu/pisti kapatabilirsiniz. Bi görüşmek lazım mekanlarla.

paintball veya bowling +1

70 kişi anca piknik olur hocam.

gruplar halinde, atv, rafting yada trekking yapılabilir. şile tarafında sanırım survivor parkuru olan bir yer vardı ama biz oraya 30 kişi falan gitmiştik. daha kalabalıkta çok bekleme olur insanlar sıkılabilir.

Kalabalık ekiple rafting çok eğlenceli oluyor.

Bir önceki is yerimde oluyordu bu. Gece yatmadan stres oluyordum "o soktugumun üretim hatti umarım gene durmamistir" diye. Is yerinde de işin çok hastası değildim.

Su an baya seviyorum, öyle bir stresim olmuyor. Haliyle haftasonu gelse de rahatlasam olayim yok.

Galiba is yeri ile alakalı. Yani sevdiginiz is, sevdiginiz is yeti olunca bu da geciyor gibi.

Ben bu arada biraz alkol alıyorum acayip bunalmış haldeysem isten dolayi. Bir de güç antrenmanı spor.

Bu yüzden mesaisi 14.20’de biten bir işte çalışıyorum. Çalışmayı sevmek ve çalışkan olmakla saatlerini birilerine hibe etmek bambaşka mevzular. İş saatlerinizi azaltabiliyorsanız azaltın, millet hafta içi güneşi göremiyor resmen.

İşsizlik emin olun dünyanın en kötü şeyi benim gözümde. Elbette sağlık, sıhhat en önemlisi. Ancak işsizlik bu hayatta en çok korktuğum şeylerin başında. Çoğu kişi için de öyledir eminim.

Yani demek istediğim işiniz var. Para kazanıyorsunuz. Sigortanız yapılıyor. Bunları düşünün ve bunalıma girmeyin. İşsizlikteki bunalım bambaşka bir şey.

Çalıştığım işi sadece mesai saatleri içerisinde ciddiye alıyorum. Saat 18:00 dan sonra telefonlarıma minimumda bakıp kendi hayatıma devam ediyorum. İş ve özel hayatını ayıramadığın senaryoda kafayı yersin. Tabi mesai saatleri içerisinde sorumluluklarının bilincinde bir birey olmak gerek ki insanlar seni bu anlamda yargılamaya kalkmasın. kesin bir çizgi koymaya çalış.

Dünyanın en iyi işi de olsa bunalmak mümkün. İşimi seviyorum ama tembelliği daha çok seviyorum.

Şunu fark ettim ben; hafta sonunu ne kadar dolu dolu geçirebilirsem hafta içi iş günleri de o kadar rahat geçiyor.

Hepimiz bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Kah yönetici kaynaklı, kah iş, kah saatler/yoğunluk, kah maddi getirisi.
Açıkçası burada kişisel yaşam koçu gibi pozitif düşün, iyi hisset, hedeflerine odaklan demiycem. Çünkü yöneticin sana kötü davranırken veya takdir etmeyip sadece olumsuzlukları görürken hedefe odaklanıp bir şey yapmak çok da kolay değil ya da işte hak ettiğini alamıyorsan, yataylarından düşükse maaşın yine çok zor bu.

Bazen bana "neye yarayacak ki?" hissi geliyor. O yüzden normalde kapasitemin ve eforumun kat kat üstüne çıkan ben, son yıllarda biraz daha geri bastım. Yıpranıyorum çünkü. Yapılması gerekenler + belki bir tık üstü şeklindeyim kişiye göre. Yönetici ya da ekiple sorunun yoksa yine çaba gösteriyorsun ama diğer türlü yine bir bıkkınlık geliyor insana.

Bu durumlarda ben kendime şu soruları sorup ona göre çözüm arıyorum;
-burada olmam benim kariyerime ve deneyimime ne kadar katkı sağlayacak?
-başka bir yere geçsem ne kadar zaman alır?
-maddi ve manevi tatminim daha mı iyi olur?
-şu an mobbing mi görüyorum, yoksa bazı noktalarda duygusal mı düşünüyorum?
-diğer yerler nasıl acaba? içeriden bilgi alabilir miyim? Gitmeyi, yeni bir yerde kendini kanıtlamayı göze alabilir miyim?

Cevaplarına göre iş bakınmaya başlıyorum. :)

işim eve 5-10 dk. haftada 2 gün evden çalışıyoruz. onu da pazartesi ve cuma ayarladım, gerekirse perşembe şehir dışına çıkıp pazartesi dahil İstanbul dışında çalışabiliyorum.

işim çok stresli, önümüzdeki aylarda da devam edecek bu stres. sonrasında güzel günler gelecek bahar ile birlikte.

arkadaş grubum var. mümkün olduğunca planlı yaşıyorum. gelecek bir kaç ayda hatta önümüzdeki sene için planlar yapıyoruz. kısa sürede kolaylıkla iyi yerden rezervasyon yaptırılamayan mekanlara bir kaç ay önceden rezervasyon yaptırıyorum. konserler, tiyatro, geziler, sene içinde serpiştiriyorum. perşembe cuma takvime bakınca genelde önceden planlanmış bir aktivite oluyor. stresimizi alan, güzel aktiviteler, özet olarak benim için önemli. spor da aynı şekilde. eğer istanbul'da isem, haftasonu mutlaka sabah erkenden belgrad ormanı'nda koşuyorum, yürüyorum.

işsizlik kötü ama güzel bir işte çalışmadıktan sonra iş hayatının da bir anlamı yok ki.

Soru biraz yanlış anlaşılmış. Ben NASA'da da çalışsam çalışma saatleri içinde bir şey yapamam. İşten sonra uyuyana kadar da çok şey yapılamıyor. Dinlenmek mi, duş almak mı, film izlemek mi... Çalışma hayatı modern insana boş zaman tanımıyor. Sorun daha derin, sistemsel.

bu biraz kişinin motive olma şekline göre değişir ama. Ben mesela mutsuzsam sosyalleşmeyi, dışarıda kop kop yapmayı sevmiyorum. Kendi içimde konuyu çözmeye çalışıyorum. Etkinlik, spor değil de biraz daha kafamda netleştirmeye uğraşıyorum.

İşten rutin bir bunalmadan bahsediyorsan; hafta içi tiyatro, arkadaşlarla buluşma veya yürüyüş, belki kendime küçük bir hediye (çıkıp güzel bir mekanda kahve-kitap yapmak, istediğim bişeyi alma)k gibi şeyler yapabiliyorum. Hafta sonu 1 gün mutlaka çıkıyorum gece eğlencesine. Hafta sonu laptop açmıyorum acil bişi yoksa.

onun dışında istediğim şeyleri doğru bir bütçe planlamasıyla alıyorum, dışarı çıkıyorum, arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. Bu bi nebze olsun "bunlar için çalışıyorum, bunları yapabiliyorum" dedirtiyor bana.

Cumartesileri kordonda deniz havası alıyorum güzel bir yemekle birlikte. Bir hafta götürüyor o motivasyon şimdilik.

Hafta içi takıl erken bitiyorsa işin. Paşa torunu falan değilsen öyle ya da böyle çalışmak zorundasın; bunu kabullenmek ilk etap. Akabinde mevcut durumunu rasyonalize edeceksin, şu kadar param var bu kadar lazım falan gibi. Sonra da usul usul yürüyeceksin işte. Maaşla primle falan bir halt olmaz bu arada anca çorbayı kaynatırsın, bir yandan başka ticaretler kovalamaya bak enerjin varsa.

haftada sadece 1 gün izni olan benim disimda kimse yok sanirim.

ben de bu duyuru ile nerede yanlış yaptigimi tekrar tekrar sorguluyorum.

eger haftasonunu iple cekiyorsan ya is degistirme zamani gelmistir, ya calistigin sektor hatalidir, ya da baska bir tatminsizlik (para vs) soz konusudur.

yaptigin isi seviyorsan, calistigin ortam toksik degilse ve karsiliginda hakkaniyetli bir kazanc elde ettigini dusunuyorsan zamanin nasil gectigini anlamiyorsun, hangi gunde oldugunu unutuyorsun. Sali saniyorsun ama persembe olmus farkinda degilsin.

ikisini de yasadim..

%100 olması da mümkün

Mümkün.
6 aylık 13 Pro Max'imin pil sağlığı %98.
Bundan bir buçuk ay önce %100'dü.

1 yillik 13 %90

Çıktığında almıştım %95
13 minik

çekmiyorum dediğiniz burun aspiratörü mü? yeğenlerde burun aspiratörü ile çekiyoruz.

burun aspiratorü kullanmak bebekler için iyi değil. açmaya çalışmayın onun yerine her gün yıkayın bebeği. yavaş yavaş açılır.

doktor serum fizyolojik ve burun aspiratörü önermişti bize. dışardan bir müdahale olduğu için bizim bebeğimizde benzer tepkileri veriyordu ama burnu açılınca şikayet etmeyi bırakmaya başlamıştı.

20 aylık, sümkürmeyi yavaştan öğretebilirsiniz sanki. Bizimki sizinkinden birazcık ufak ama öğrendi, valla rahat ettik.

5ml serumlar 3-4 aya kadar kullanışlı sonra paket serum fizyolojik alıp (100-150-200 ml) şırınga ile 5 ml tek burundan vermeniz lazım. diğer burundan çıkıyor zaten, özellikle sümüklü hastalıklarda iyileşme süresini kısaltır. tıkanıklık için önce oda nemlendirmesi öneriliyor ama.
tr.aliexpress.com
ben şunlardan aldım birkaç paket, eşe dosta da verdim dua alıyorum

bize doktor aspirator onermemisti sterimar sıkıyoruz sadece biz dogdugundan beri. ama oyle hasta olacak kadar kotu tikanikligi olmadi simdilik o yuzden cekmek de pek gerekmemisti. bir de nazonem var yagli fisfis. tikaniklik olursa sabah aksam kullanin demisti doktor birkac kez onu kullandik ama sonra yine cekmek gerekecek bir durum kalmadi biraktik. her gece yatirirken sterimar sıkıyoruz sadece. duzenli yaptigimiz icin belki de baska isleme gerek kalmamistir bilemiyorum. bu arada banyo yapinca da guzelce aciliyor burun, belki sıklıkla buharli banyo yaptirmayi deneyebilirsiniz.

Burun açmak bizimki için de büyük sorun. Sprey sıktırmıyor. Kullandığımız sprey xlear, burnu yakmıyor ama yine de kullandırtmıyor. Alternatif yöntemler deniyoruz. Mesela gece odaya vicksli sıcak su koymak, yakasına vicks sürmek. Bir de soğana karanfil saplayıp baş ucuna koyuyoruz. Geceleri bayağı rahat uyutuyor.yatak odası lahmacuncu gibi kokuyor ama olsun.

benimki de çığlık çığlığa ağlıyor ama arada mecbur yapıyorum. genelde banyo yaptırıyorum, açılıyor burnu.

Ben avucuma sıcak su doldurup burnunu batiriyorum. Nefret ediyor yani. Çok batırinca kötü oluyor boğazına gidiyor. Az batiriyorum. Yumusayinca sumkuruyor. Tek burun deligini parmakla bastiriyorum ki diğerinden kolayca güçlü sumkursun. Ya da iki elimle burnu yarım kapalı yap, o sumkurunce kapatip kpatip Acin çabucak.

büyümüş artık, benimki de 26 aylık. çare: sümkürmeyi öğretmek ve arkadaşların belirttiği gibi duş. bebekken serum vs oluyordu ama artık istemiyor sizinki gibi.

bizimki filleri çok seviyor ve fillerin burundan püskürtmesi taklidini yaparak öğrettik.

savannah belgeselleri ve gökkuşağı ruby çizgi filmindeki ling ling sağolsun.

aynı fiyat olması lazım
ben daha ucuz olduğu için gümüş aldım, ama uzay grisi daha şık duruyor
çizik durumunu bilmiyorum çünkü kolay çizilen cihazlar değil, alt kısmı çizilebilir ancak. sizin özeninize bağlı.

evet space gray çizikleri daha çok gösteriyor çünkü o kaplamanın altında direkt açık gümüş renk çıkıyor çizilince. dikkatli kullanırsan space gray çok daha şık bence.

Eşim de ben de uzay gri aldık. Herhangi bir koruma kılıf olmadan aktif olarak kullanıyoruz 1-2 yıldır. Çok ufak çizikler dışında bir çizik görmedim ben. Dolayısıyla hangi renk hoşunuza gidiyorsa onu almanızı tavsiye ederim.

uzay grisi al geç, daha iyi duruyor.

Bizim evdeki 3 Macbook'tan ikisi uzay grisi, birisi gumus gri. Kilif kullanmiyoruz ve ustlerinde bir cizik yok, cok kolay cizilen cihazlar degiller zaten. Gorsel olarak da bence pek bir anlam ifade etmiyor aradaki fark, ha o olmus ha digeri olmus. Dolayisiyla size hangisi guzel geliyorsa onu alin, cizik konusu cok dert edilecek bir konu degil.

Aralarındaki görsel farkı üfff denilecek kadar büyük değil. Hangisi hoşunuza gidiyorsa o olsun ki severek kullanın.

hangisi ucuzsa onu al, bir zaman sonra rengini fark etmeyeceksin bile.

bende uzay grisi var. çizik varsa da çok belli olmuyor.

uzay grisi kullanıyorum. gümüş biraz basit gibi geliyor renk anlamında.

biz kıyafetlerimizi 1 beden büyük alıyoruz. bu şekilde sorun kalmıyor. max. 1 beden küçülüyor zaten.

pamuklu şeyleri küçültüyor, ben pamuklu kıyafetleri atmıyorum

hocam bizde de kurutmalı çamaşır makinası var, sırf b sebepten kurutmasını hiç kullanmıyoruz. canına okuyor çamaşırların ne yaparsan yap. kaliteli güzel pamuklu bir giysiyi 2 yıl yaşlandırıyor her yıkamada.

dışarıda giydiğimiz kıyafetleri atmıyoruz biz kurutmaya.
pijama, atlet, don, çorap, havlu, çarşaf vs.. şeyleri atıyoruz.

Atılmayacak kıyafetleri atmayarak çözüm buluyoruz. Biz de alışana kadar bir kaç kazak vs heba ettik. Ama kıyafetlerdeki tozu gördükçe ne kadar doğru seçim yapmışız diyoruz.

simdiye kadar hic bir sorun yasamadim +1
kazak ya da yunlu kesinlikle atmayin
kot pantalonu utu kurulugunda calistirin
pamuklu tisort bende hic kuculme sorunu yasatmadi
carsaf, battaniye, yorgan, havlu atin kurusun

dikilir ya da iç tarafından yama yapılabilir gibi duruyor ama belli olur tabii. yeri müsait ise uygun bir arma vs. ile kapatılabilir belki.

Üzerine dağ, kış vs olan bir yama güzel durur

bir nakışçı bulabilirseniz oraya çok güzel bir dikiş attırabilirsiniz. Bir terziye sorabilirsiniz, yönlendirirler sizi.

Tela ile belki düzeltilebilir. Bir terziye danışın isterseniz.

kitaplığıma milisaniyelik bakış attım ve ilk gözüme çarpan favorimi öneriyorum: sonsuzluğun sonu-isaac asimov

vakıf serisi harikadır
en son çok sevdiğim kitap bıçkın ve ağlak. can kozanoğlu müthiş bir adam mirgün cabas ile tüm türkiyeyi geçmişi ve bugünü ile değerlendiriyorlar. Siyaset sosyal yaşam vs ülke hakkında güzel bir kitap.

şarap koyusu'nu okudum. Şaraplar ile ilgileniyorsanız harika kaynak ancak çok fazla terminoloji var.

Vakıf serisi diyenlere<3
Ancak bilimkurgu olduğunu hatırlatmak isterim

Puslu Kıtalar Atlası diyorum ben, dili başta biraz ağır gelse de 20-30 sayfa sonra alışıyorsun. Aynı şekilde Saatleri Ayarlama Enstitüsü de ideal. İkisi de kurgu, psikoloji ve felsefe içerikli romanlar.

Onun haricinde felsefe demişken, ben anti natalizm konusunda biraz araştırma yapmış ve Pat Benatar - Keşke Hiç Olmasaydık isimli kitabı okumuştum. İlgini çekerse kesinlikle öneririm.

Edit: Bir arkadaş uyardı, benim önerdiğim kitabın yazarı David Benatar idi; Pat Benatar yazmışım, şarkıcı o halbuki lol

cehenneme övgü-gündüz vassaf

oku hayata bakışın değişsin. :)

eğer okumadıysanız;

-saatleri ayarlama enstitüsü.
-martin eden

ikisi de bende defalarca okuma/dinleme isteği uyandıran kitaplar. tanpınar'ın yeri tabii ki apayrı.

Şu anda R.A. Salvatore'nin Drizzt Efsanesi diye bir serisini okuyorum. Uzun soluklu arayışınızı karşılar diye düşünüyorum. Şu anda 5. kitabındayım.

mary doria russell-serçe

Şeffaflık toplumu - Byung Chul Han
Ben bunu okuduktan sonra yazarın 4 ayrı kitabını daha aldım. Yorgunluk toplumu, kitabı büyük oranda çevirmenden kaynaklı pek iyi değildi. Ama Eros'un ıstırabı zevk alarak okuduğum yazarın 2.kitabi oldu. Sırada kapitalizim ve ölüm dörtlüsü kitabı var, henüz başlarında olduğum için pek bir şey diyemiyorum.

Felsefe kategorisinde, geçenlerde okuduğum "Dünya Neden Var"ı tavsiye edebilirim. Kitabın yazarı Jim Holt, farklı görüşlerden bilim insanlarıyla ve felsefecilerle buluşup "neden hiçlik yerine bir şeyler var" sorusu üstüne mülakatlar gerçekleştiriyor. Esprili, akıcı, merak uyandıran bir kitap. İlgi duyduğunuz bir konuysa listenize ekleyin bence.

pixel kullanmış biri olarak asla ve asla önermiyorum, bir sorun çıktığında karşınızda muhattap yok, yedek parçası yok, nerdeyse tüm pixellerde garip garip sorunlar var, reddit başlığını okumanızı öneririm.

minilerin bataryası gerçekten çabuk bitiyor ki 12'de günü hiç çıkaramama ihtimalin var. pixel'i bilmiyorum maalesef.

anti apple cı beni bile diğer tüm android telefon dağıtıclarının kronik problemleri iphone cu yaptı, gerçi aynı dertten macbook da aldık. yukarıdaki arkadaşın yazdığı doğru redditte vs okuyabilirsin.

12 mini almak üzereyken pil durumu sebebiyle 13 mini aldım ve doğru karar vermişim dedim. tüm gün kullanımda +30 civarı şarjım kalıyor. ortalama 1 - 1,5 saat sosyal medya 2-3 saat telefon görüşmesi yapıyorum. kulaklığım genelde yarım gün takılı ve spotify'dan müzik çalıyor. bende ios a yeni geçtim ve en ufak bir problemde karşımda muhatap var bu güzel bir durum.

Güncel fiyatlarını bilmiyorum ama Göreme'de Aydınlı Cave Hotel, Kelebek Cave Hotel ve Traveller's Cave Hotel bu dediklerinizi karşılıyor.

dream of cappadocia
650ye kalmıştık şimdi 2000 civarı günlük sanırım

2017 de Mithra cave de kalmıştım gayet başarılı bir oteldi.

wish cappadocia'da kalmistik uchisar'da. kahvaltisi cok guzel eger ucus varsa sabah kalkip balonlari gorebilirsiniz sahibi de cok beyefendi ve ilgili birisiydi tavsiye ederim.

hayır yok, prolarda var.

13 mini kullanıyorum ve maalesef yok. makro deneyince bulanık bir resim alıyorsunuz :)

yani şu mükemmel boyuta koy işte:) teşekkür ediyorum.

%20 gün sonu daha fazla bitmiş oluyor. Resetleyince bazen normale dönüyor.

13 mini

347 kd olarak yapmıştım. Param da cebimde kald. Güzel anılar biriktirdim geldim, 33 yaşındayım hala anıları anlatıyorum. borç alıp bedelli yapmak mantıksız.

Benim zamanında yoktu bedelli ama olsaydı her tülü kullanırdım, bir günümü bile askerlik için harcamazdım.

Ben gittim geldim. Gitmeseydim 6 ayda hayatım harika olur muydu? sanmıyorum. Eğer elimde işim gücüm olsaydı 6 ay gider miydim, sanmıyorum.

Çok büyütülüyor askerlik olayı. Şartlarınıza göre düşünün bence. Ne yapıyorsunuz şimdi? Aktif olarak iş arayıp mülakatlara giriyor musunuz mesela? Oldu olacak mı işiniz? 6 ay sizi çok mu koparacak sektörden? Gitmeyin o zaman, bedelli yapın. Evde oturup oyun mu oynuyorsunuz? O zaman gerek yok, gidin gelin neden para harcayasınız?

akhenaten +1

Şartlara göre düşünmek mantıklı. aylık kaç para kazancınız var? 6 ay gitseniz ne kadar para kaybedersiniz.

Askerliğin güzel yanı sabır etmeyi ve sivil hayatın ne kadar güzel olduğunu anlamana yarıyor. Birde askerlik ortamı önemli. Asker arkadaşların kimisinin askerliği güzel geçiyor kimisinin berbat.

366 kd olarak yaptım. devletin 6 aylık tatil kampına katıldım :) çok güzel zamanlar geçirdim.

Bu arada benim yaptığım yerde küfür ederek bitmesini bekleyenler de vardı. bu tamamen sizin yeteneklerinizle alakalı bir durum. tek kd olmam büyük avantaj sağladı bana. terhisleri, bina giderleri vb işleri ben yapıyordum.

bedellinin olmadığı dönemde 6 ay kısa dönem askerlik yaptım.

bana çok şey kattı mı? evet
ama kaybettiğim zamana ve çektiğim eziyete değer mi? hayır

rahat bir askerlik yaptım ama yine de imkanım olsa bedelli yapardım.

bana göre bir insanın bedelli yapmayıp askerlik yapması için
* ya maddi durumu kötü olmalı
* ya askerliğe çok hevesli olmalı
* ya da sivil hayatta yaşadığı ortamdan kurtulmak için sebep arıyor olmalı (sıkıcı hayat, iş yeri tazminatı almak, macera arayışı, belalı birilerinden veya aile ortamından kaçma için sebep gibi.)

geçmişte doktora kaydı döneminde 1 gün bakaya kaldığım için sistem bedelli yapmama imkan tanımıyor. bu sebeple 3 martta askerim.

bugun bedelli imkanı taninsa 250.000 tl de verir bedelli yaparım.

Uzun dönem derken 6 ay yaptım. Ben o parayı askerliğe vermezdim ya.

369 kd yaptım, çok güzel günler geçirmedim, yine de iyi ki bedelliye girmemişim diyorum. kardeşim evli iken gitti, o bedelli yaptı. uzun dönem yapması çok zor olacaktı. şartlarına göre karar ver derim.

Ben armut üzerinden bulmuştum. İsterseniz bir deneyin. Kullanıcı yorumları size yol gösterecektir.

Bence de armut bu konularda yol gösterici oluyor. Kesinlikle haritadan yakın nakliyecileri bulup aramayın saçma sapan tipler çıkma olasılığı yüksek

botaş nakliyat
532 445 3530

ben önce bunu aldım,
www.amazon.com
sonra buna geçtim
www.amazon.com

doktor bize onermedi aspirator kullanmayi. gunluk temizlik icin serum fizyolojik yeterli cekmeye gerek yok demisti. 1 yasinda hala kullanmadik biz aspirator.

Otribebe kullanıyoruz gayet başarılı. ama öncesinde serum fizyolojik döküyorum ki yumuşatsın.

bebeklerin burnu için uygun değil bu aletler kullanmayın.

Bildiğim kadarıyla bebekler 6 aya kadar burundan nefes alırlar. Dolayısıyla emme, uyuma vb süreçlerini zora sokabilir. Doktorunuzdan tavsiyeyi alırsanız daha sağlıklı olur. Ama biz yukarıda yazdıklarımızı kullandık ve iyi ki kullanmışız.

Şu anda geniz eti ile mücadele halindeyiz. KBB doktoruna burnunu temizliyoruz dediğimizde, sadece burun spreyi kullanmamızı, burnunu çekmememiz gerektiğini bildirdi.

Belli bir yaşın üzerinde ve kronik rahatsızlıkları olan bireyler için anlamlı olmuyor. Anneme yaptırıyordum, geçmişten gelen rahatsızlıkları karşılamadığı için cepten vermek gerekebiliyor. Ama sizin hastaneye gidiş sebebiniz üşütme, ağrı, sancı, acil gibi durumlarsa, yani geçmişten gelen rahatsızlıklar sebebi ile değilse size uygun olur. Poliçeye göre değişmekle beraber yıllık 6-10 adet arası değişen muayene hakkınız olur, tahlil, röntgen vs karşılar. Poliçe süresi içerisinde geçmişe dayanmayan bir rahatsızlık sebebi ile yatarak tedavi olmanız gerekirse ameliyatı falan da karşılar. Fesih durumu pek olmaz, çok çok bu muayeneyi karşılamıyor sigortanız denebilir yine geçmiş hastalık vs sebebi ile. Bizim bir kere safra kesesi ameliyatını karşılamadı rahatsızlık geçmişten beri süregeliyormuş denerek. Bu durumda feshettiler, kalan süreye göre prim iademi aldım.

Biz tamamlayıcı sigortadan çok memnunuz, üst üste birkaç sene yaptırdıktan sonra ömür boyu yenileme garantisi alıyorsunuz yani @huzurlarinizda'nın bahsettiği sıkıntılar da ortadan kalkıyor. anlaşma yıl içinde feshedilebiliyor maalesef ama çok sık olan bir şey değil sanıyorum.

İş yerim allianz üzerinden özel sağlık yaptı ve çok memnunum. Gittiğim her hastanede allianz geçerli.

yaklaşık 4 yıldır kullanıyorum ve eksikliğini göstermesin diyorum. çünkü çok hızlı ve temiz bir şekilde işlerinizi hallediyorsunuz. geçmişten gelen büyük bir rahatsızlığınız yoksa sorun olmayacaktır diye düşünüyorum.

aileme 2 yıldır allianz tss yaptırmaktayım. genel olarak memnunuz. hastanelik bir durum olduğunda sadece otopark parası verip çıkıyorlar. işlemler de çok hızlı ilerliyor, hastanesine göre değişmekle birlikte sıra sıkıntısı vs de pek fazla olmuyor. yalnız şunu hatırlatmakta fayda var. sigorta şirketi fark etmeksizin bütün tamamlayıcı ss ler premium hastanelerde ya hiç geçmiyor ya da çok kısıtlı branşlarda geçiyor.(onkoloji, organ nakli vs.) o nedenle eğer acıbadem, amerikan hastanesi, florence nightingale tarzı hastanelere devamlı gidiyorsanız veya doktorlarınız oralardaysa sizin için uygun olmayabilir.

Sigorta acenteliğimiz var. her sene birinciliğimiz var çalıştıgımız şirketlerden birinde. reklam gibi olmasın:) yardımcı olabilirim bir sorunuz ya da aklınıza takılan birşey olursa tss ile ilgili.

Ofiste 10 kişi civarında çalışıyoruz ve genel olarak takmaya çalışıyoruz ama unuttuğumuz zamanlarda oluyor. ama masalarımız arasında bayağı mesafe var.

herkes takıyor. yüzyüze gelineceği zaman özellikle birşey sorma vs gibi.

10 kişiyiz, hepimiz devamlı maskeliyiz. Ofiste yeme içmeyi de minimumda tutmaya çalışıyoruz.

8 kisiyiz ben disinda genelde takiyorlar

50/50 takılıyor gibi gün içinde ama genel olarak mantıklı davranıyor insanlar. Birinin yanına gidip konuşacaklarsa maske takıyor herkes vs.

Bir de biz mühendisler zaten hibrite geçmiştik ama temizlik görevlisinden insan kaynaklarına herkesi de pandemi diye tekrar dönüşümlü çalışmaya aldılar 50% eve gönderdiler bu ay.

ofis normalde 40 kisilik, yaklasik 7-8 kisi duzenli ofise geliyor gerisi cogunlukla evden calisiyor. Ofiste dolanirken maske takmak zorunlu. Ofise girmek icin asi zorunlu. Kendi masanda otururken maske cikartabiliyorsun. Lokasyon yurtdisi.

takılmıyor.

Ofiste ayni anda 5 kisi oluyoruz korona basindan beri max.
Sirketimizde test merkezi var, mesaiden once hep test olup basliyoruz zaten. Koridorda, asansorde, kafeteryada maske takiyoruz hep.

Adliyede kimse takmıyor

masadan kalktığımızda, yaklaştığımızda vs. takıyoruz, ortak alanlara gittğimizde (wc,çay ocağı vs.) takıyoruz. normalde kimse takmıyor. masaya oturduğumuz gibi çıkarıyoruz hatta. 5 kişiyiz ama geniş bir alan sayılabilir bizim ki ortalamaya göre. göt göte değiliz yani.

Kendi ofisi olmayan herkes takıyor. Ofiste yalnizsan ya da çok cok az kişi varsa camlar açıksa takmiyor çoğu.

Açık ofiste 20 kişi civarı çalışıyor, hepsi takıyorlar. Kendi ofisleri olanlar da yanlarına birisi geldiğinde takıyor.

V15 aldık demeye geldim. Yani philips de birşey üretmiş sanırım ama fiyat bilgim yok.

evde 2 yıldır roborock s5 max var.

1 ekimde dyson v15 almışız 6999 tl ye :)

değmez. robota o kadar alışmışız ve gerçekten o kadar iyi toz alıyor ki, dysonu sadece ilk aldığımız ay haftada 1 hevesle kullandık, sadece yatak ve koltuk süpürmek için çok daha ucuz modellerden alınır.

valla satsam diye de düşünüyorum yeni fiyatı görünce :)

Son zamanlarda xiaomi'nin dik süpürgeleri çok popüler, bir arkadaşım da almış memnun. Şimdiye kadar xiaomiden ne aldıysam memnun olduğum için bu da iyidir diye düşünüyorum. Bir bakın isterseniz.

hocam süpürgeye inanılmaz anlam yüklemeye gerek yok. 3 aşağı 5 yukarı hepsinin teknolojisi benzer, bir motor var ve hava çekiyor, torbada ya da kapta tozları biriktiriyor. astım falan değilseniz bütçenize uyan ve tipini beğendiğiniz herhangi bir süpürgeyi alın gitsin. xiaomi'ninki güzel mesela, kullanan tüm arkadaşlarım çok memnun. biz Arçelik'in ucuz bi modeli + Xiaomi mop pro kullanıyoruz, fazla bile geliyor.

roidmi s2 aldim, xiaomi'nin alt markalarindan. ek olarak da robot supurge var vacuum mop pro. robot her sabah supuruyor dikey roidmi'yle de ben haftada bir aliyorum cok mutluyum. robotu komple iptal de edebilirim ama fena olmuyor roidmi'ye elimi surmesem de yerde toz kalmiyor en azindan o sayede.

evde kedim olsa belki dyson zorlardim ayi gibi tuy topluyor diye ama onun disinda sebep bulamiyorum, ozellikel bu fiyatlarda.

Dyson da kullaniyorum xiaominin dik süpürgesini de. Fark var mı ? Var fiyat farkına değer mi kesinlikle değmez.

Bu dyson kullananlar çete gibi madem bu kadar para verdim öveyim diye düşünüyor. Evet güzel alet ama daha uyguna olanlar da iş görüyor.

xiaomi dikey süpürge + mop pro vacuum kullanıyorum. dikey süpürgeyi 2 haftada bir kullanıyorum o da tek tük bölgeler için. dyson ile karşılaştırmalarını izle çok da bir farkları yok. hepsi yerdeki tozu çekiyor.

Koşuyolunda bir mekanda tanesi 44TL idi.

bu hafta nazım'da 25 lira, masalevi'nde 47 lira ödedim. çok alakasiz sayılar ama bence 40-50 bandına gelmiştir geneli.

Kadıköy Harlem'de 30 tl

Thule Gauntlet bakabilirsiniz. fiyatını şu an için bilmiyorum.

o paralara kaliteli düz çanta bile bulmak zor, bırakın korumalıyı. caselogic'in MacBook keselerinden alıp onunla birlikte varsa mevcut sırt çantanıza koyabilirsiniz.

tinyurl.com

bu bile bütçeyi aşıyor gerçi. Thule falan 1000 liralardadır.

Merhaba. Kordon kanı saklamayı hematoloji ve genetikle ilgilenen bir arkadaşıma sormuştum. Kendisi üniversitede kordon kanı bankası sorumlusuydu. Bana söylediği şuydu, kordon kanından elde edilen kök hücreler genellikle çok düşük miktarda oluyormuş ve herhangi bir tedavi için yeterli olmuyormuş. ihtiyaç halinde yeterli miktara gelmesi için laboratuar şartlarında çoğaltılması gerekiyormuş. Bu çoğaltma işleminde de verim çok düşük oluyormuş, ve hücrelerde hasarlar oluşuyormuş. O yüzden çok hayati gereklilikte görmediğini söylemişti.

süresi var ya saklamanın, bana cazip gelmemişti. saklamadık

bi arkadaşımın duyduğunuz şekilde aynı şeyi yaptırdığını öğrendim. detayları sorup öğrenirim. saklamanın yıllık kirasına zam yapıldığını söylemişti geçen gün. bize de teklif edilmişti hastanede, kısa çaplı bi araştırmadan sonra gerek olmadığını düşünüp hayır istemiyoruz demiştik. @curukturpkokusu'nun sordurduğu gibi bi sonuç çıkmıştı çünkü.

bir de burası türkiye. insanların nasıl özverisiz ve düşüncesiz çalıştıklarına çokça şahit oluyoruz. nasıl saklayacakları bile meçhul. yeterli sıcaklıkta yıllarca tutamayacaklarını düşünüyorum. elektrik gider, jenaratör bakımları yapılmamıştır, bir şeyler bozulur vs.. güvenmiyorum kısacası.

bence bu konuyu doktorunuzun sizi yönlendireceği firma ile görüşmeniz doğru olacaktır. Her kordon kanı ve göbek bağı saklanabilir diye de bir durum yok. Önce alınan kan ve doku inceleniyor sonrasında yeterli miktarda varsa saklanabilir diye bilgisi geliyor.
Ben ileride keşke dememek adına sakladım. Sonrasında karşılaşılabilecek bir durumda keşke dememek lazım.
Ayrıca sözleşmelerinde olası bir hasar oluşması durumunda masrafların karşılanacağı yazıyor. (Elektrik kesintisi vb)

Cocugun dusen dişlerini buzlukta saklayin daha faydali. Beyaz yakalilari yolmak icin uydurulmus bi nitelikli dolandiricilik.

biz doktorumuza sormustuk. gerek olmadigini soyledi, @curukturpkokusu'nun yazdiklarina benzer sekilde bilgi verdi, kendi cocugu icin de yaptirmadigini soyledi. biz de biraz arastirinca benzer bilgilere ulastik o yuzden saklatmadik.

-16
4

-16
4

4 yapın altı bence. ideali odur.

-20
4

-18, 4, bir de ayrı 0 bölümü var.

www.siemens-home.bsh-group.com

4
0 bölmesi
-18 buzluk

Bosch
-16
8, yazın bazen 6’ya düşürüyoruz

standardı ve yiyecek güvenliği açısından tavsiye edileni:
-18
4

buzdolabında ve buzlukta yiyeceklerin ne kadar durabileceğine dair söylemler bu sıcaklıklara göre yapılıyor.

4
-20

Buzluk altta:)

6
-18 bosch

4te tutunca her sey dondugu icin 6ya cikarttik

-16
6
sizinki gibi.

iki derecenin enerji sarfiyatına etkisi büyük. öte yandan bir şeylerin hızlı bozulduğunu görmedim.
Hatta 6 derecede bile içecekler çok soğuk oluyor.
Donuk malzemeler için -16 ile -18 arasında ciddi bir fark olacağını düşünmüyorum. Marketlerde sürekli açılıp kapanan dolaplardan aldığım ürün, evde -16'da dursa ne olur, diye düşünüyorum.

-18
4

-19 ve 4 —gerçi bu aralar havalar soğuk olunca 4 çok soğuk olmaya başladı. 5 yapayım onu, iyi hatırlattınız. elektrik tasarrufu :)

Marcus

hilton maslak - zaxi restaurant

Markus Prime Ribs +1

Belki iş yerinden buna dair bir yazı alabilir eşiniz çünkü sokağa çıkma kısıtlamasında şirketler evrak veriyor.

Bunu da ekleyiversinler

@respect kendi evrakları var ama sigortalı çalışanı olmayan birine özel evrak çıkartmazlar diye düşünüyorum. kendi başvuruları bile 2 kez red yemiş bugün. bayağı sıkı tutuyorlarmış şu anda işleri.

o zaman doktorundan hamilelik risklidir eşiyle gidip gelmelidir gibi bir yazı olabilir belki bilemedim.

öncelikle tebrik ederim. umuyorum sağlıklı bir süreç ve sağlıklı, mutlu bir çocuk olur.

@respect'in önerisi +1

hamileliği risklidir, toplu taşıma araçlarında yolculuk etmemelidir, araçla refakat edilmesi elzemdir. gibi bir kaşeli, imzalı doktor yazısına rağmen ceza yazacak polis yoktur herhalde. olursa da biraz gürültü yaparsınız, arkadaşlarından utanır yine yazamaz.

Sanırım yasayı yanlış anladınız: www.hukuki.net

ayrıca paranıza yazık günah, alternatif İSS'leri tercih etmenizi öneririm; netspeed, millenicom, turknet gibi.

diğer isslerin müşteri hizmetleri bile yokmuş

ayrıca onlar da ttnet altyapısını kullanıyorlar

netspeed ve millenicom'un telefonla ulaşabileceğiniz müşteri hizmetleri var. turknet'inse twitter'dan erişebileceğiniz müşteri destek elemanları var.

evet hepsi tt altyapsını kullanıyor lakin netspeed'de 35 mbps hızında, 6 ay taahhütlü pakede verdiğiniz paraya(66 TL) telekom'da 6 mbps hızlı 24 ay tahhütlü pakedi(69,90 TL) alamıyorsunuz.

netspeed: www.netspeed.com.tr

telekom: bireysel.turktelekom.com.tr


not: 14 aylık turknet kullanıcısı.

İnan bana ttnet disinda hepsi rezalet, kabus gibi. Evimde ttnet var, pedere diger yerlerden baglatalim dedik, rezaletti surec.

turknetteyim gayet memnunum

Netspeed +1

türknet kullanıyorum ara ara dalgalanmalar olsa da gün sonunda mutluyum.

31 aralik'ta ttnetten en dusuk kotali aylik 60 liradan 36 ay taahutlu internet almistik. 1 ocak itibariyle akn kalkti. 24 ay taahut Yasaya aykiri degil. Ayrica ttnet'in altyapisi kullaniliyorsa baska iis'ten hat almamanizi oneririm. Faydasi olmaz, ama zarari olma ihtimali var.

Entourage. californication'ı unutturur.

hung vardı o ayarda ama onuda yarım kesmişlerdi ben izlerken. sonra devam etti mi bilmiyorum. yatıştırıcı niyetine kullanabilirsin :)

entourage daha eğlenceli ama son sezonlar çok başarılı değil ve dizinin diyalogları ve derinliği Californication kadar yok.

bojack horseman olabilir. çok daha karanlık ama ana karakterler benzer.

cevap malesef californication'u tekrar izlemek. ben her sezonu üçer kez izlemişimdir aslında fena olmuyor.

dizi değil ama kitap önereceğim, Frederic Beigbeder gerçek hayattaki Hank Moody. 99 Francs filmini izlemiş olabilirsin aynı zamanda yazarı. kitapları da aynı lezzette.

aşağıdaki linkte kuzey kulesi 107. kat haricindeki kitaplar güzel.

www.kitapyurdu.com

Californication kalitesinde bir dizi piyasada yok maalesef. Bütün önerilen dizilere birkaç bölüm bakmışımdır ama aynı tad yok. Legalize marijuana+1, tekrar izlemelisin.

motorun varsa 1

yoksa; bizimla degilsın.

1. iğrenç

3.yü al

senelerce kahverengi olanı giydim. pek severdim. o nedenle kahverengi olan

3.
ilk ikisi çok kötü.

ağırlık mı çalışacaksın :) 10 dk yürüdükten sonra işkence olur bunlar sana. illa alayım dersin 3.

3.
Eğer çok kahverengi / bej / lacivert giyiyorsanız, 2.

2 ya da 3

1 değil kesinlikle. 2 ya da 3.

tabii ki 3.

kesinlikle 3 değil, en son lisede görmüştüm.
kıyafete zaman ayırıyorsan 2, tembel işi kurtarsın: 1

3

2

bencede 1 olgun işi 2-3 liseli..bu arada gerçekten motorun varsa al metrobuse bineceksen alma modası geçeli çok oldu.

valla şahsi tecrübemden şunu söyliyeyim sana, o tür montları kullandım ben geçmişte.

hatta cordura 4 mevsim motorcu elbisilerini de kullandım.(ixs markası)

konforu ise kaz tüyü nike montta buldum 2009da aldım hala üstümde.

evet şişme ve kötü duruyor ama rahatlık konusunda çok iyi, acayip hafif ve koca montu tıkıştırınca ufacık bir çantaya sığabiliyor.

dağcı montları ve o tür şeyler genelde hareket ettikçe ısınmaya yöneliktir.

dediğin ürünü bilmiyorum tabi.

valla ben geçen sene aldım 1 tane omni heat montlardan ama iç içe 2 mont var benimkinde. ayrı ayrı da kullanabiliyorum haliyle ancak ikisini üst üste giydiğimde sabah evden çıktığımda mesela -3dereceydi hava ama içimde tişört olmasına rağmen hiç üşümedim.

genel olarak hiç üşümüyorum. yani içeri soğuk hava kaçarsa yine üşüyor insan ama onun dışında kapalı olduğu sürece hiç sıkıntı yaşatmıyor.

Omni heat işini görür ama montun dolgusu nedir? M2ye kac gr malzeme kullanılmış? Kaz tüyü ise dolgu dağılım orani ve dolgu yoğunluğu(fill power) nedir? Bunlara gore karar verirsin.

Bende columbia thermal coil montu var ve hiç üşüdüğümü hatırlamıyorum. hatta kartepeye çıktığımda bile üşütmemişti. genelde sadece gömlek giyip montu alıp çıkıyorum. kazak vs terletiyor.

omni heat beni cok sicak tutmuyor. daha cok hareket halindeyken vucut isinizi disari vermeme ozelligine sahip dediler. baharda kullaniyorum bu yuzden ve cok rahat ediyorum. ama ben belki iyi bir ornek olamayabilirim cunku cok usuyen bir insanim.
esim isvicre rakisi'ninkinden kullaniyor cok cok memnun. hic usumuyor. ruzgarli ve yagmurlu havalarda ust kismini da yiyiyor (o ruzgar gecirmeyen ozellikte)
yeni cikan yelegini aldim kendime gecen gun, dikissiz olanindan ruya gibi. 650'lik kaz tuyu orani ve ruya gibi.

ben uzun bir sure omni heat modelini kullandim. cok begenerek ve buyuk beklentilerle almistim.(sicak tutmasi ve su gecirmemesi) bu yuzden goretex olani aldim ozellikle.

omni heat'in ise yaramasi icin, moduler giyinmeniz yani orta katmaninda saglam olmasi gerekiyor. bu durumda sicak tutuyor. ama urun su geciriyor. yagmuru birak kaydirmayi, iceri hapsediyor. garantiye gonderdigimde de 'sorun yok' diye geri geldi. Gorece kalin bir mont, kayak montu olarak geciyor. cirt cirtlari sokuldu, kolundaki kumas pamuklandi vs vs...

bu paraya columbia yerine baska marka tercih edilebilir. tr'de ki musteri hizmetleri inanilmaz kotu. artik almam sanirim.

Nike +1

100 bin olmamış mıydı? iyi fiyat.

yine de ben almam. almadıkça daha ne indirimler gelecek bir bilseniz.

Ben almayacam ama baya etkili olmamış mi? Ikinci el dizel.otomatikleri 110 115 e ilanlarda.

sitesine girip fiyatlara baktım göremedim bu indirimi?
bayi bazında mı yapılıyor indirimler?

iyi fiyat.

100.000/1.603=62,3 Ay yani 5,2 yıllık asgari ücretli maaşı.

duyar kasmıyorum. sadece aklım almıyor. ben bu clio dizel otomatiği 5-6 ay kullandım. rezalet bir araç. bu rezaleti elde etmek için gereken fedakarlığı düşünüp şok oluyorum.

cazip mazip değil.

Sitesinde var. Ordan baktim.

zamlardan önce bakmıştık, 90bin civarıydı. sıfırsa çok iyi fiyat.

fiyatlar aşağıya doğru inmeye yeni başlamışken biraz daha beklesen sanki daha uyguna alabilirsin gibi geliyor. firmalar nasıl araç satacaklarını şaşırdıkları için saçma fiyatlar ortaya çıkacak bence. tabi para senin :)

şirket tanıtım dosyası mı hazırlayacaksınız ? biz genelde preziyi kullanıyoruz. eğlenceli ve yenilikçi şeyleri de barındırıyor içerisinde.

power point
şirketin tarihi
varolan aracları
is konusu
calisilan marketler vs.
detaylar ayrı pdf lerde olur

evin büyüklüğünden ziyade hayvan tüm gün evde yalnız kalacaksa evet eziyet olur. aynı şey jack russell için de geçerli, cinsten bağımsız söylüyorum.

bu senaryoyu daha önce gördüm desem. arkadaşım 1+1 evde oturuyordu ve labrodor aldı. sonuç 6 ay sonra başka bir arkadaşına verdi.

bence 1+1 çok ufak her köpek için ufak hemde.

ayrıca köpeklerin boyutuna nazaran günlük olarak enerjilerini atması gerekiyor.

yani sen günde 4 defa en az yarım saat gezdirebilirsen, oynatabilirsen, çevrende koşturbileceği oynayabileceği yer varsa tamam


eğer günün çoğunu işte geçiriyorsan, sadece akşamları eve geliyorsan ve senden başka ilgilenecek insan yoksa kesinlikle alma.

çok büyük eziyet.

kedi de alma, köpek de alma. ilgi alakaya muhtaç hayvanlar.

ayrıca iyi zamanları değil kötü zamanları da düşünmen lazım.

kedi köpek bakmak ekip işi.

tatile gidicen götüremezsin, bi yere gitmen gerekir götüremezsin, evde bırakamazsın, 2 gün bırak sen kediyi köpeği bunalıma giriyor küsüyor.

ee ömürleri de nerden baksan 15 sene desen.

ayrıca veterinerlik sistemi komple sorunlu türkiyede.

veterinerlerin yüzde90ı aşı yapıp mama satıp bu hayvanlar üzerinden prim yaparak geçiniyor.

al bak kedim öldü 15 gün veterinere götürdüğüm halde öldü, üstelik her gün 2 defa.

yok düzgün veteriner yok, hasta olsa, ameliyat olması gerekse en az 10k masraf açar. en az.

kedi köpek otelleri açılmış eskiden de vardı ama hiç bir zaman ucuz olmadı.

tamam gelelim ikinci kısma, diyelim ki yukarıda saydığım şeyler yüzünden kedi köpek alamayacak durumdasın.

sokak hayvanlarını besleyebilirsin, onlarla ilgilenebilirsin, senin köpeğin olmasa bile çok keyifli bişeydir.

bu arada ben 6 köpek baktım. en son köpeğim 2014 de yaşlılıktan öldü. bakamayıp sahiplendirdiğim tek köpek labrador oldu. bebekken aldık annesinin altından, tabi 2 ayı doldurmuştu, aşılarını yaptırdık geldik, hayvan aşırı asabi. sonra bize alıştı, herşeyi güzel, dışarı çıktığında yanından birisi geçtiği andan hiç ses seda etmeden hart diye ısırıyor, 2 3 kişiyi ısırdı öyle, yine bizimle çok iyi ama aşırı derece korumacı. başa çıkamadık, yarım gün dışarda gezdirdim oynattım ettim yok ne enerjisi bitiyor ne bu aşırı korumacı tavrı, sonra ona kocaman bahçeli böyle ucu bucağı olmayan bir ev buldum. orada da erkek labrador vardı 1.5 yaşında.

bunun dışında da sokaktan alıp tedavi edip sahiplendirdiğim de çok oldu.

evde bekliyor işte 7 senedir bizim labrador çakması köpeğimiz. almayın, etmeyin. hayvana eziyet.

jack russelllar da hareketlidir. kedi alın en güzeli.

labrador olmazsa jack russel hiç olmaz demeye geldim. jack russel en hiperaktif cinslerden biri.

söylenebilecek her şeyi söylemiş üstteki arkadaşlar. lütfen alma. hayvanı düşün. özellikle köpekler sürekli ilgi ve sevgi bekliyor. yalnız kalınca ağlıyor çoğu. akşama kadar evde sıkıntıdan patlar yazık değil mi? ayrıca benim jack russell kırması bir köpeğim var. çok hareketli. ben de akşama kadar çalışıyorum ama kardeşim boş olduğu için 2 defa dışarı çıkarıyor. evde kalan vaktinde de annemle birlikte sürekli o nedenle sıkılma, ağlama gibi durumları olmuyor. uzun lafın kısası biraz olsun vicdan sahibi isen alma lütfen kedi köpek falan.

Bak kardeşim.

Köpek dediğin hayvanın en tembelini bile günde 2 kere yürütmen lazım sabah akşam. Veya akşam işten gelince bir, yatmadan önce bir defa şeklinde.

Bunu yapamıyorsan hayvan sahibi olup da işkence etme hayvana bu birincisi.

İkincisi bunu yapamazsan hayvan davranış bozukluğu, psikolojik sorunlar falan yaşar. İşte bu nedenle Türkiye'deki tüm köpekler(%99) eğitimsiz ve kafadan kontak.

Evin büyüklüğünden ziyade dışarı ne kadar çok çıkarttığın önemli. Köpeğin boyutu büyüdükçe yürüyüş mesafen de artmak zorunda.

Köpek sahibi olmak öyle lakayıt bir şey değildir. Yağmurda çamurda, karda, sıcakta deli mi sikti lan beni bu saatte dediğin zamanlarda Allah'ın her günü o hayvanı dışarı çıkartmayacaksan köpek sahibi olma.

İnsanların sorunu bu işte. Hayvan veya çocuk farketmez sorumluluğunu düşünmeden ediniveriyorlar anlık bencil heveslerle. Aga bir cana sahiplik etmek, yoldaşlık etmek emek ister, sabır ister. Komşunun köpeğini, kuzenin bebeğini muncuklamakla aynı şey değil.

Her tip kopegin tembeli, daha sakini var. Su sevmeyen, yagmur yaginca disari dahi cikmak istemeyen Retriver biliyorum. Siz de tembel bir JR ya Labrador bulabilirsiniz belki. 4-5 yasindaki bir kopek, 1-2 yasindakine gore daha az hareketli ve yorucu olabilir. Barinaklari iyi arastirirsaniz, zor degil aslinda size uyum saglayabilecek bir kopek bulmak.

Sorun evin buyuk olmamasi degil, sizin zamaninizin olmamasi. Bir kopek eve yeni geldiginde onu 6-7 saat tek basina birakamazsiniz. Birakirsaniz davranis bozuklugu gosterecek. Burasi kesin. Basta 3-4 saat birakabilmek icin bile uzun sure alistirma yapmasi gerekecek kopegin.

Kopek egitimine zamaniniz ve sabriniz yoksa, evde tek yasadiginiz muddetce bu hayalinizden vazgecin derim. Sizle beraber yasayan ve kopegin sorumlulugunu yuklenebilecek biri oldugunda sahiplenin lutfen. Kopek pansiyonlari uzun vadede bir cozum degil. Kaldi ki, cok masrafli.

Sorumun amaci bence gayet acikti. Kendimi degil kopegi dusundugum icin sormustum soruyu ama yine de atarli cevaplar yazilmis. Komik ama yine de tesekkurler :)

" gelin çiçeğini almış çalışanlar"
kuafördeki çalışanlar mı almış?

yok. bizde evlenenlerde öyle bir şey olmadı
ama gözlemlerim şöyle:


gelin (ve 1-2 arkadaşı kardeşi her kimse) kendi başına kuaföre gider veya gelinin kardeşi, arkadaşı vs. götürürse kimse "damat kazıklama" geleneksel sporunu icra edemiyor.

damat kuaförden içeri girerse illa bir şey buluyorlar. ya da çook profesyonel bir yerse belki illa damat kazıklamak için o an bir şey çıkarmıyorlardır ama zaten baştan fiyatın içinde o kazık vardır.

edit:

arkadaşın anlatmak istediği olay gelin almada kapının açılmaması, sandığa oturulması, salonda pastayı bıçağın kesmemesi gibi. damattan para istemek için çiçeği kapıp "vermiyoruz" diye para istemek, diye anladım.
Öyle yapanına denk gelmedim ama kuaföre damat girerse öyle veya böyle çalışanlar para istiyor, kapıyı açmıyor vs. bir şey oluyor. özellikle de anadoluda oluyor böyle şeyler.

benim kuzen dış çekim + kına + düğün için 900 tl ödedi toplam (kadın)

çalışanların gelin çiçeğini alma gibi bi durum olmadı. hiç duymadım

kuzenin yeğenleri, eltisi, arkadaşı ve ben aynı kuaföre gittik. herkes kendi parasını kendi ödedi.

kendi berberime oldum her zamanki fiyattan yaptı ama ben 50 tl bıraktım çırak falan bahşiş niyetine.

kuaför salonun anlaşmalı yeriydi sadece ekstra birkaç şey için cüzi bi para ödemiştim. çiçek miçek kuaförde öle bi olay olmadı.

erkek kısmını bilmiyorum ama kadın kuaföründe olanlar tamamen gelinin insiyatifinde gerçekleşiyor. gelin olmaz derse kimse bişey isteyemez. gelinin evden alınması sırasında verilen paralar dahil buna.

Valla ben çok şanslıydım, kuaförümün kızı bir hafta önce evlenmişti, biz de nikahına gidip çeyrek taktıydık. Düğün için ablamla kuaföre gittiğimizde, normal topuz & makyaj parası alıp üzerinde bana altın küpe hediye ettiydi :)
Öyle çiçek saklamalar filan, ne ayıp.

Eşim zaten kendi traşını kendi olmuştu

Ben değil abim evlenirken bu traşla ilgili bir olay olmuştu.
Yıllardır her ay gittiği, samimi muhabbetinin olduğu bir adamdı berberi. Her seferinde fazla para verir falan tip niyetine.
Neyse nikahtan önceki gün beraber gittik. Traş oluyoruz, muhabbet ediyoruz falan adam da biliyor tabii evleneceğini uzun zamandır. Traşımızı olduk, tatlı almıştık adamlara giderken, onu verdik. Gittik kasaya, bir de baktık oradaki eleman diyor ki işte tutarı hatırlamıyorum ama sallıyorum 300 lira. Ne alaka dedik 300 lira, abi dedi damat traşı yazılmış.
Yavşak sırf ertesi gün nikah kıyılacağını bildiği için sadece sağını solunu düzelttiği saçın traşına 300 lira istiyor. Yani geleneksel damat traşı falan değil öyle üzerinde damatlıkla gidip sakal traşı falan. Çıksak sokağa 20 liraya olacağı bir saç traşı. Sırf onun evleneceğinden haberi olduğu için akıllılık edip damat traşı yazdırıyor. Tüm iyi niyetin içine sıçan bu adama bir daha traş olmaya gitmedi haliyle.
Evlenme arifesindeki herkesin bir olup damat kazmış gibi yolma çabası zaten mide bulandırıcı ama bu ayrı bir çirkinlik.

@niye ama : aynen kuaforun kapisinda elinde cicek vardi gelin icerdeydi cicegi vermem falan dedi 250 lira aldılar.

Ben normal sac sakal tras oldum damat traşı vs demedik 20 liraya olmuştum aceba cimri miyim?

Ben traş olmaya takım elbiseyle değil, normal kıyafetlerle gittim. Abi akşama arkadaşın düğünü var çift geç falan dedim normal traş ücretini vermiştim.
Eşim de tanıdık bir kuaföre gittiği ve öyle saçma hareketleri sevmediğimiz için öyle saçma şeylere girişmemişlerdi.

ben olsam düğünden/nikahtan 3-4 gün önce tıraş olurum. hem saçma sapan gereksiz para vermezsin hem de bana kalırsa tıraş olduktan birkaç gün sonra saç tıraşı falan daha güzel gözüküyor veya gözün alıştığı için sana öyle geliyor. kadınların öyle bir şansı yok tabii. bozulmaması için o gün yapmaları lazım.

Kel olduğum için 1-2 gün öncesi normal rituelle telaş oldum.

Bayan kuaförün de Düğün fotoğrafçılığı yaptığım için kimse birşey talep etmedi, yaşadığım yerde 10 kuaförden 1 tanesinin yanındaki bayanlar kapıda durup ufak miktar ister ama bu taş çatlasın 50tl gibi bir bedelle çözülür.

Eşim normal bi traş olmuştu takım elbiseli falan gitmemisti tabi normal bi fiyat odemisti.
Bende tanıdık kuaföre gitmiştim o da hediyem olsun dediği için hiç para almadi. Zaten alsada diğer o saçma şeyler yapılmadı yapilmazdida.

ben berbere damat traşı olduğunu söylemedim. "toplantı var, saç sakalı bi topla şekil yap" dedim. arkadaşım evlenirken sağdıç olduğumda da "gençleri akşam pavyona götürecem, bi şekil yap" demiştim.

eşimin ve iki arkadaşımın kuaför parasını ödedim. 2 kız sağolsun 3 gün önceden gelip her işimize koştular. yemeklerini, kuaförlerini falan komple ödedim.

kuaförle pazarlık ettim, sonra da "bahşişler falan dahil" dedim. kuruş vermedim.

"pasta kesmiyor" dediler, bir arkadaştan kılıç ödünç almıştım, onunla kestim. bildiğin kılıç.

sen ödemek istersen seni yolan çok olur. evlenirken para harcamayı seven grup için onlar. o grup bir de bunu gerine gerine anlatıyor. tabi saygım sonsuz, ama bi siktirsinler gitsinler çok afedersin.

- Normal saç sakal kesim ücreti neyse onu aldı.
- eşimin gittiği kuaför ise bana göre igrenç birşey cikardı ortaya ama ekstra bir bahşiş vs durumu olmadı. Fiyatı hatirlamiyorum ama kazıktı zaten.

Etrafimdaki herkes salak gibi damat trasi yaptırdı 400-500 arasi odediler hep.

-Damat traşı olduğumu söylemedim , fazla zamanımda yoktu
-Gelin başı 1200tl verdim (1000e anlaşmıştık yanında bir arkadaş daha saç yaptırdı )
- Çiçeği eşim internetten sipariş verdi 200-250 gibi birşeydi yanlış hatırlamıyorsam

Bu ornekler yine iyi, normalde damadi son ana kadar kaziklayip gerdege girerken de kapida tekme tokat dovuyolar anadoluda.

benim kuaförüm arkadaşın kuzeniydi o yüzden gönlünden ne koparsa diye söylemişti 300 civarı vermiştim sanırım. ama kuaförden gelini çıkarmam 1200 civarı tutmuştu. öyle çiçek vs muhabbeti de olmadı. aldım çıktım.

Berber arkadaşımdı, 100TL verdim, o bir şey talep etmedi.

Kuaför tanıdıktı yakın çevrenin (anneler, kız kardeş, baldız, hala vs vs) saçı başı yapıldı, sanırım 750TL verdim, 1300'de olabilir.

Düğün günü kapılar açılmadı, bıçaklar kesmedi, araba yürümedi, davul çalmadı, yol açılmadı...

adetlerle uğraşmadık hanım kuaförü evine çağırdı bütün ailesini evde hallettiler kayın peder halletti.
bende berberimde traşımı oldum 50 tl verdim 5 sene evvel..

Mal olanı yolan bol oluyor. Bir arkadaşım evlenecekti geçenlerde, kız istemeye gidecek, çiçekçiye girip fiyat soruyor "kız isteme çiçeği" diye. Adam 600 tl demiş. Ne var bu bukette diye sordum diyor, adam işte atıyorum 3 gül 5 papatya falan diye saymış. Çıktım yan tarafa girip aynılarını saydım 50 lira'ya yaptılar diyo ahah.

çocukluktan beri gittiğim berberime gitmiştim, söyledim tabi ki.
beni kazıklamayacağını biliyordum çünkü. normalde 20 liraysa 50 lira almıştı benden ki sakal da içinde. normalde sakal hiç kestirmezdim.

çiçeğe para vermedim. çiçeği gelinlikle beraber yaptırmıştık.

gelin buketi satıyoruz, 250tl normal fiyat. çünkü ülkemizde suni çiçek üretilmiyor. hepsi ithal mecbur. ve baya malzeme gidiyor.

ben evlenen biri olarak; sakal traşı olurken damat oldugumu söylemedim, gelin de önceden anlaştığı bir yere gitti. fazla bir şey vermedik.

fazla ücret ödeyenler genelde gösteriş budalası ahmaklardır.

Bu yaylalara kiraladığın araçlarla mı çıkacaksın yoksa turlarla mı ? bir de hava durumuna dikkat et. Pokut yaylasının yolları biraz sıkıntılı. Huser ve avosur yaylası en son düzgündü ama çok sis vardı.

Eğer gidebilirseniz gito yaylasına da bir gidin derim. Yada çat yaylasına

@fernandones 4x4 kiraladım ama yine de havaya bir bakacam ayderde tur varmış bu yaylalara, kendime güvenemezsem turla çıkarım.

4x4 varken turlara bulaşmayın, ayder yaylası doğası harap edilmiş bir yer fazla vakit ayırmayın, ama gitmişken yukarıya galer düzü- kavron yaylasına çıkılabilir. uzungöl için aynı şekilde, uzungölden yukarı yaylalara doğru çıkarsanız diğer gölleri göreceksiniz.
gito'ya gidin. çinçiva'da kahvaltı yapın. kurban bayramında oldukça kalabalıktı oralar ama şu aralar sakindir diye düşünüyorum. karagöl'e bu sene ilk kez gittim, sizin de beğeneceğinizi düşünüyorum. doğa ile iç içe bir yer. erken gitmeye çalışın,şanlıysanız sis çökmeden gölü görün. gölde sandal turu dakikası 1 liraydı. deneyimleyin. mençunaya giderken biraz yürüme yolunuz var ama yine güzel bir şelale karşılıyor sizi. yalnız yapacak pek aktivite yok orda şelaleyi görür fotoğraf çeker dönersiniz. yöresel müzik olarak marsis-gökhan birben dinleyebilirsiniz. iyi eğlenceler.

Geceyle gündüz gibi fark eder, bir de rami anakartın kabul ettiği maksimum seviyeye çıkar. İkinci el doludur parası bişey değildir tahminim.

Kesinlikle fark eder. Sihirli değnek gibi Diyeyim ben de

bilgisayarın yeniden doğmuş gibi olur. Denedim ordan biliyorum :)

Ssd viraline dönmüş burası ben de alayım bari bi tane :D

SSD takman bilgisayını, arkadaşlarında dediği gibi uçurur . Ancak bilgisayarının termal macununu yenilemeni öneririm. Çünkü bilgisayara ssd taktırdığın zaman, ssd kart işlemcine fazla geleceği için yüksek ihtimal ısınma problemi yaşarsın. Aynı problemi yaşıyorum ne yazıkki...

bi reklam da ben yapayım :)

ilk ssd'mi 2012 de aldım. OCZ vertex 4, 128 gb. kendisi şu an hala annemlerin kullandığı laptoba can veriyor, sorunsuz şekilde.

daha sonra 2 adet samsung evo 860 250 gb kullandım, bunlardan bi tanesi şu an ablamın 7-8 senelik bilgisayarına can veriyor, diğerini bir arkadaşıma sattım o da yine aynı şekilde bulunduğu bilgisayara hayat veriyor.

şu an kullandığım kendi masaüstü bilgisayarımda; 500 gb samsung 960 evo ve sandisk 480 gb ssd kullanıyorum.

6 sene boyunca; hayatıma girip çıkan ve yakınlarımın hala kullandığı bu ssd'ler benim ve onların hayatına rahat 1 sene zaman ekledi ve kanser olma riskimizi azalttı.

ssd denilen şey parasına sonuna kadar değen muhteşem bir şey.

başka bir donanım arızası falan yoksa yeniden doğmuş gibi olur.

2010 yılında aldığım core2duo p8700 işlemcili ve 4gb ram'i olan bilgisayarıma ssd taktım, canavar gibi oldu. 2016 yılında eşime işyerinden verilen yepyeni ama harddiskli bilgisayardan bin kat daha hızlı çalışıyor şu anda.

ozellikler cok sony vaio gibi geldi :) benzer bilgisayara ben yaptim ayni seyi performans duzelir sonrasinda her programi yuklemeyin ama olabildigince sade birakin.

@kolonya: yok değil. toshiba satellite a200 1bp.

aynen ssd iyi gelir. RAM'i de yukseltirsen o da farkeder ama 10 yillik bilgisayar ise muhtemelen DDR2'dir. bekledigin kadar ucuza bulamayabilirsin onlari. eski RAM'ler pahali olur cunku piyasada satisi olmaz artik. arz/talep dengesi :)

eger daha once hic yapmadiysan termal macun olayina girme. bilgisayari calismaz hale getirirsin. ssd'nin islemciye fazla gelmesi gibi bir durum soz konusu olamaz. sabah sabah guldum :) en dandik islemci en iyi ssd'den cok daha hizli calisir. zaten islemcinin ssd ile isi olmaz. islemci mumkunse cache ile en kotu RAM ile iletisim halinde olur. termal macun ile ugrasma ama fanlari vs temizle. oralar kati hale gelmis toz parcaciklari ile doludur.

acıbadem metrobüse yakın kısımlara bakabilirsiniz, Kadıköy'e yürüyerek gidebilirsiniz, metrobüsle karşıya da geçebilirsiniz.

Ben Bağdat Caddesine çok yakın oturuyorum.İşe giderken bindiğiniz vasıta sayısının artması dışında tek fark daha sakin muhitler Bağdat Caddesi ve Caddebostan. Biraz daha detay verecek olursam; kentsel dönüşüm oluyor ama sanki o biraz azaldı.Minibüs yolunda metro çalışması var o yüzden orada sabah ve akşam trafik olabiliyor ama minibüsçüler hep ara sokaklara girip trafikte bekleme süresini azaltmaya çalışıyor. Gideceğiniz apartmana göre değişir ama pek komşuluk yok benim gözlemim ama kimse kimseye karışmaz.Tiyatro sinema olarak en belli başlı Kozzy de tiyatro ve sinema var.Caddebostan Kültür Merkezi var.Cafelere giderseniz cadde biraz daha yüksek fiyatlı olabilir ama mekanlar güzel. Bağdat Caddesi'nde de bir çok mağaza kapandı ekonomik sebeplerden ama yine akşamları haftasonları dolup taşıyor.İnsanlar daha caddeden vazgeçmediler.

kozyatağı tarafına baktınız mı ? metro ile karşıya geçebilirsiniz. kiralarda 1500 - 2000 bandında.

İçerenköy olabilir. 500 t direkt sanayi mah gider. 2 durak. Metro da var

sennheiser pxc 550 kullanıyorum. bose quietcomfort 35'le ikisi arasında kalıp pxc 550 aldım birkaç ay önce. başka bir kulaklığa dokunduğumda bile bi tiksinti oluyor, malzeme kalitesi kötü geliyor diğerlerinin. ses kalitesi vs de mükemmel.

amma velakin diğer marka ve modelleri oturup denemiş değilim, o yüzden benim yorumlarımın içi boş gibi gibi.

Sony MDR 1000x

Bütçe?
SONY WH-1000XM2

bose 35 diyorum. sesi sony kadar iyi degilmis ama yastik gibi rahat. ben o kadar ses farki icin konfordan taviz veremem

Bose qc35 +1

elektrik süpürgesini fan çıkışına dayadığımda yün gibi şeyler gelmişti. ondan sonra rahatladı benim bilgisayar. deneyin. açabiliyorsanız açın temizleyin.

Yok baba yaramiyor. Bosuna kalabalik.

ben zalman'ın soğutucusunu almıştım işe yaramıştı. Bir de ekran kartının macununu değiştirmek de işe yarıyor.

yarıyor tabi yaramaz mı, sıcakta klavyesine dokunamadığın laptopu gayet kullanılabilir bir hale getiriyor.

ee şimdi alttan verdiği hava taa klavye kısmına kadar soğutuyorsa, demekki işe yarıyor.

ucuzu pahalısı farketmez bunların pek, ben aldıydım şu günün fiyatıyla 50 tl lik bişey.2006 dan beri kullanıyorum yazları tık demedi.

ben soruyu bilgisayarın dahili fanları gibi anlamışım.
sorduğunuz şey ayrıca satılan laptop soğutucu fan ise evet yarıyor. ben keriz silkeleme gibi görüyordum. cooler master'in laptop soğutucusunu aldım birkaç yıl önce. bilgisayarın inlemeleri kesildi.

Satayim sana benimkini?

benim mantığıma göre üfleme yerine emiş yapan bir fan daha yararlı olacaktır. kimi fanlar cihazın içinden hava çıkışını bile zorlaştırıyor.

laptop'unuzun termal macununu düzenli olarak değiştirmeniz gerekiyor. en önemlisi bu

azur serisi kullanıyorum gayet başarılı. azcık paraya kıyabilirsen rahat edersin.

Philips Azur+1

arçelik sakın alma diyebilirim 2 modelindende hiç memnun kalmadık, tefalde ısrarla alıyoruz ısrarla sürekli sorun çıkartıyor. philips alan herkes memnun etrafımda