Giriş
(6)

Anneannem 3 dakikada bir arıyor, ne yapabiliriz?

hadi ya la
İçinden çıkılmaz bir durum içindeyiz. Dedem 4 ay önce vefat etti, son birkaç aydır anneannem akıl sağlığını tamamen yitirdi. Kendisi 85 yaşında ve sürekli "babanız nerede, yatağı bozulmamış, yatayım mı yoksa kapıda kalır mı" gibi sorular soruyor. Yakınlarında oturan dört kızı var, her gün yanına gid
İçinden çıkılmaz bir durum içindeyiz. Dedem 4 ay önce vefat etti, son birkaç aydır anneannem akıl sağlığını tamamen yitirdi. Kendisi 85 yaşında ve sürekli "babanız nerede, yatağı bozulmamış, yatayım mı yoksa kapıda kalır mı" gibi sorular soruyor. Yakınlarında oturan dört kızı var, her gün yanına gidiyorlar fakat evden çıkmıyor, bize gelmiyor, başka yere gitmiyor.

3 dakika derken abartmıyorum, bazen 2 dakika içinde tekrar arayıp aynı soruları soruyor. Annemin ve teyzemlerin akıl sağlığı da bozulmak üzere.

Nörolojiye götürdük ve hiçbir sorun çıkmadı.
Yakında psikiyatriye gidecek, fakat o kadar çaresiziz ki. Dedemin sağlığında da bu kadar sık olmasa da arayıp "bu adam yüzüme bakmıyor, hiç konuşmuyor benimle" diye sürekli şikayet ederdi, oysa dünyanın en tatlı insanıydı dedem.

Ne yapabiliriz bilmiyorum.
Önceki ilgili duyuru: (git: 1556204)
0
hadi ya la
(04.06.23)
kızlarından birinin yanında yaşayacak, belli ki demans var ve bu yanlız kalırsa bir anda çok ilerler, mesela bir gün evine gidersiniz tuvaleti sağa sola yapmış olur, üzülürsünüz. gitmiyor-gelmiyor falan kenara koyacaksınız ve anneanneyi evi getireceksiniz.
0
malheiros
(04.06.23)
benzerini yaşadık. demans. bunlar iyi günleriniz olabilir. biz bakımevine vermiştik benzer durumdaki yaşlımızı.
0
ayseee
(04.06.23)
Önceki duyuruda da aynısını demiştim ama anneannelerimizin telepatik bi bağı olabilir mi diye merak ediyorum :D

Biz çözümü periyodik olarak kardeşlerden birinin akşamları yanında kalmasında bulduk. 3ü aynı şehirde, diğeri başka şehirde. Gündüz de kalıyorlardı başta ama yavaş yavaş alışsın diye sadece gece kalmaya başladılar. Gece uyuyamıyorum, korkuyorum diyor, dedemin yattığı odaya giremiyor uyumaya ama gündüz girip uyuyor. Kardeşlerin evinde kalmayı da reddediyor, gece olunca hep beni evime götürün diyor.

Yapabiliyorsanız siz de bu şekilde alıştırmayı deneyin isterseniz. Biz de ocak başında kaybettik dedemi, o nedenle tam bi sistem oturtamadık gece için. Ama önceden gündüz de hiç ev dışına çıkmıyordu, şimdi yavaş yavaş çocuklarını ziyaret etmek için çıkıyor bi tek gece geri dönüyor.

Bu arada son paragraftaki söylenme bile birebir aynı ya bu kadar olur :)
0
e mice
(04.06.23)
Kızlar dönüşümlü olarak bakacaklar, ortak bir bakıcı tutulacak veya hiçbiri mümkün değilse bakımevine yerleştirilecek. yalnız kalması iyi bir şey değil. ben de kendi babaannemden ve akrabamın annesinden biliyorum birebir aynı durumu, çok fazla benzerini yaşayan var. şifa dilerim.
0
dr doofenshmirtz
(04.06.23)
Bakımevi en makul çözüm. Yaşamadan olabilir aslında gibi gözükebilir ama ruhsal olarak mevcut anlattiginiz durumda kimin yanında olursa olsun o/onlar için de çok yıpratıcı olur.
0
encokbenisevinnolur
(04.06.23)
Demans ise bir süre sonra daha da kötü olacak. Evde sürekli birinin olması gerekecek. Bakıcı piyasası çok sıkıntılı. Şimdiden bakımevlerine bakmaya başlayın.
0
jazzabel
(05.06.23)
(8)

memuriyetteki çalışmayan gamsızları ne yapmalı sorusu?

sanemz
her yerde böyle mi? sen bi yerlerini yırtıyorsun diğerlerinin umrunda değil.. en son yine çok acil bi iş vardı, bunlar toplaşıp balık yemeye gittiler. iş 2 kişiye kaldı.müdüre bildirsen durumu adın şikayet edene çıkacak. zaten adam görev dağılımını da güzel yapmıyor belki işine böylesi daha iyi geld
her yerde böyle mi? sen bi yerlerini yırtıyorsun diğerlerinin umrunda değil.. en son yine çok acil bi iş vardı, bunlar toplaşıp balık yemeye gittiler. iş 2 kişiye kaldı.
müdüre bildirsen durumu adın şikayet edene çıkacak. zaten adam görev dağılımını da güzel yapmıyor belki işine böylesi daha iyi geldiği için. bu yaşadıklarım benim sorunum değil de ben de yıllar önce ücretli öğretmenlik yapmıştım, gözümün içine baka baka kadrolu değilim diye bana fazla nöbet yazılmıştı. bunlar birde okumuş adaletli insanlar. sizin iş ortamları nasıl, buna benzer sorunlar yaşadığınız oluyor mu?
0
sanemz
(26.04.23)
Kamuda mesai saatlerini işyerinde geçirmemek tembellik değil, bilinçli bir tercihtir çoğu zaman. Bahsettiğiniz kişilerden en az biri 5 yıl sonra yöneticiniz olabilir, kendinizi buna hazırlayın şimdiden. Müdür, daire başkanı, müsteşar yardımcısı vb. Diğerleri de doğru kişiye yanladıkları sürece rahat davranırlar. Onlara güvenip iş emanet edilmez ama yancı karakterleri gereği sıkıntı da yaşamazlar.

Müdürünüz neden görmezden geliyor, bu insanlar neye güvenip çalışmıyorlar, zamanla anlarsınız.
0
zihua
(26.04.23)
memuriyet budur.

çok iş yaparsan daha çok iş verirler. memurluk vasata eşitlemektir. zihniyeti budur. hükümetlerden bağımsızdır. çok göze batarsan aykırı davranırsan köşeye itilirsin.

balık yemeye gidiliyorsa iş o kadar da önemli değildir. bazı sinsiler uyanıklar da ben çalışyorum der başkası yatıyor algısı yaratır. göze batar.

memurluk ortalama işi ortalama sürede çıkarmaktır. ne tembel olacaksın ne inek.

çok çalışana ek ücret, makam mevki para vermiyorlar. memuriyette atanma ve yükselme şahsi tercihler ve siyasi bağlantılara bağlıdır.

bence de kasma.
0
Hallegadola
(26.04.23)
eski bir memur olarak uzun uzun yazıp sildim. şikayet et, mobbinglere boyun eğme. ben sineye çektim tepeme çıktılar. en son müdür yardımcısı yüzünden katil olacaktım elimden zor aldılar.
0
Erestor
(26.04.23)
O 2 kişi de yapmasın o işi. Çözüm bu. O aşamada sanki sadece o 2 kişinin işiymis gibi yaklaşımda bulunan olursa da gölü atarsınız.

Biraz pasif agresif bir tavır mi evet, ama böyle basit bir meseleyi bu hale getiren onlar (balığa gidenler ve bunu görmezden gelen amir), siz de öyle oynayın.
0
encokbenisevinnolur
(26.04.23)
@Erestor, sakin şampiyon benlik bir durum yok. bir arkadaş ekolü diyelim, dertleştikte. aldığı parayı helal ettirmeyen, azcık eksik yatarsa çemkiren tipler birde bunlar. ilahi adaleti kandırımazlar ama.
0
🌸sanemz
(26.04.23)
“bunlar birde okumuş adaletli insanlar.”

Şu söylediğiniz şeyi tekrar düşünün. Bu ülkede Memur Teoman diye bir gerçek var. Adam rüşvet almadı diye ünlendi; düşün yani rüşvetin ne kadar yaygın olduğunu. Ben geçmişte işim gereği emniyet amiri, icra memuru, zart savcısı, zurt hakimi falan derken birçok memurla muhatap oldum; bizim bürokrasimiz o kadar çürük ki tarifi mümkün değil yani. Adaletsizliğin tillahı kamuda.
0
vedatchilipeppers
(26.04.23)
memuriyet kurumdan kuruma, birimden birime, bölgeden bölgeye çok değişik kendi iç kültürüne sahip ama arkadaslarından da değindiği pek çok ortak olumsuzluğa da sahip.

ben milli eğitim adına konuşayım. hatta öyle bakanlık falan değil, en alt kademe. okul yani. müdür yardımcısıyım.

benzer durumları yaşıyorum. gecen sene 6 kişiydik bu sene 6 yardımcı 1 müdür baş yardımcısı olduk. ben başta çok sevinmiştim ooo baş yardımcı geliyor. bir okul için önemli işlerin yüzde 90 ı müdür baş yardımcısının görevi, rahatlarız dedik kalan 6 kişi. ama kazın ayağı öyle olmadı. bu baş arkadaş müdürün hemşehrisi ve partinin fanatiklerinden. bahsettiğim parti tabii demokratik sol parti haha şaka şaka malum parti işte.

neyse başta her şey iyiydi ama sonra anlaşıldı ki bu baş arkadaş hiçbir şey bilmiyor. yani çakal değil ama aşırı vasıfsız. neyse baktık ki okulda işler yürümüyor. müdür de çare olarak. gerektiğinde müdür baş yardımcısı görev tanımındaki işleri müdür yardımcılarına vekaleten verebilir maddesine dayanarak hepimize dağıttı. e sonuç olarak ben ve diğer sıradan manuel baş olmayan boş paket müdür yardımcıları gecen seneden çok daha fazla çalışıp yoruluyoruz. baş arkadaş kendi sorumluluğundaki sınırlı sayıdaki işleri güya yapıyor ama beceremeyince gene o işleri de biz yapıyoruz. o da basit, angarya türünden tırı vırı işleri büyük bir ciddiyetle yapıyor.

şimdi biz şikayetlerimizi müdüre dile getiriyoruz ama bir sonuç çıkmıyor. hatta arkadaşı karikatürize edip, aman melahat sen karışma bu işe sakın diyor. veya müdür onun görev tanımında bir iş olduğunda, aman melahat e bırakmayın bu işi rezil oluruz diyor falan filan. isim temsili tabii.

bak diğer bir durumda şu. iş beceremeyen insandan kurtulmak için, onu terfi ettirme var. gecen sene de başka bir müdür yardımcısı görevlendirme geldi. getiren müdür. sonra onun da tembellikte nirvana biri olduğu kısa sürede ortaya çıktı. müdür de rahatsız oldu. çözüm: kurtulmak için arkadaşı köy okuluna müdür yaptılar. total öğrenci sayısı 30. ve aldığı para bizle aynı.

daha böyle ne hikayeler vardır. bizimki memuriyet evreninde bir damlacık olan kurum.
0
wilhelmwasmuss
(26.04.23)
@wilhelmwasmuss, vasıfsızı terfi edip kurtulmak da iyimiş ya, gece gece asdfgh
0
🌸sanemz
(26.04.23)
(5)

Sana umut vermedim dimi demesi?

sassot
Onunla ilgilendiğimi bile bile konuşmaya devam etmesi, onunla ilgilenmeme izin vermesi sonra birden ortadan kaybolup 3 hafta sonra gelip bana ben sana umut vermedim dimi demesi.amaç ne, ve niye ? bu taktik falan değil bence bir insanın kötü kalpli olmasından kaynaklı?
Onunla ilgilendiğimi bile bile konuşmaya devam etmesi, onunla ilgilenmeme izin vermesi sonra birden ortadan kaybolup 3 hafta sonra gelip bana ben sana umut vermedim dimi demesi.

amaç ne, ve niye ? bu taktik falan değil bence bir insanın kötü kalpli olmasından kaynaklı?
0
sassot
(26.04.23)
Amaç kendini kötü hissetmemek ya da iyi düşünceli görünmek.
Kötü kalp cümlesi fazla romantik.
Düşüncesiz umursamaz diyebiliriz bence.
İşin özü umrunda değilsin ne yazık ki
0
kisa
(26.04.23)
Vicdan mastürbasyonu yaparken seni de manipüle etmeye çalışıyor işte. Kendi de farkında değil muhtemelen manipülatör olduğunun. Direkt uzaklaş
0
vedatchilipeppers
(26.04.23)
koş, çabuk, uzaklaş. geç bile kalmış olabilirsin. tüm bağlantılarını kes.
ego mastürbasyonu yapan bir eleman var karşında.
0
lazpalle
(26.04.23)
İlgiye ihtiyaç duydukça sana mesaj atarım. Sen benimle ilgilen gerekli durumda kullanmak için de yedek adaylar listesinde tutayım demek. İlişki taktiği değil.
0
nawar
(26.04.23)
Kendini neden bu kadar önemli görüyorsun diye sorabilirsiniz. O cümlenin sonuna smiley eklemek de bence önemli.

Aksi takdirde zaten söylendiği gibi vicdan mastürbasyonu malzemesi olacaksınız.
0
encokbenisevinnolur
(26.04.23)
(2)

Ev hanımları için dışarıdan SSK primi ödeyip emekli olma

twelfth
Ben beyaz yakalıyım. Yani işçiyim. Eşim evlendiğimizde çalışmayı bıraktı. Zaten kuş kadar maaş alıyordu. Dışarıdan SSK primini ödeme işlemi için ev hanımlarına bir fırsat tanınması durumu var mıydı yakın zaman? Birazını sen öde birazını devlet ödesin tarzında bir kampanya? Bir de tanıdık işyeri yok
Ben beyaz yakalıyım. Yani işçiyim. Eşim evlendiğimizde çalışmayı bıraktı. Zaten kuş kadar maaş alıyordu. Dışarıdan SSK primini ödeme işlemi için ev hanımlarına bir fırsat tanınması durumu var mıydı yakın zaman? Birazını sen öde birazını devlet ödesin tarzında bir kampanya? Bir de tanıdık işyeri yok ise nasıl yürüyor bu işler bilen var mıdır?
0
twelfth
(25.04.23)
ilk şart 50 yaş üstü imiş.
0
mtgs
(25.04.23)
Şahıs şirketi açıp home office çalışıyorum diyerek sağlık sigortasini ödeyebilirsiniz bildiğim kadarıyla. Tam olarak "dolandırıcılık" oluyor mu bilmiyorum ama çalışmayan ve çalışmayacak biri için bildiğim kadarıyla başka yol yok. Yapan kişiler de tanıyorum tam sizin eşinizin durumunda olup.
0
encokbenisevinnolur
(25.04.23)
(15)

Tepkiniz ne olurdu?

karayel
çocuğunuz çöpünü yere atsa ve biri yere atma bak ilerde çöp var oraya at dese tepkiniz ne olurdu?
çocuğunuz çöpünü yere atsa ve biri yere atma bak ilerde çöp var oraya at dese tepkiniz ne olurdu?
0
karayel
(21.04.23)
Çocuğa mı?
"Evet, bak orada çöp var. Al, oraya at."

Uyarana mı?
"Teşekkürler. Gözümden kaçtı. Toplum içerisinde nasıl yaşanması gerektiğini öğretmeye çalışıyoruz ama maalesef çok fazla kötü örnek var. İyi günler."
0
nawar
(21.04.23)
Söyleyen kişiye kafa sallayıp çocuğuma çöpü yerden aldırırdım.
0
dissendium
(21.04.23)
Çocuğumdan utanırdım maalesef. Ama velisi olarak kendimden de çok utanırdım. Ama utanacak bir insanın çocuğu böyle olmaz zaten diye düşünüyorum. Bu bilinçle yetiştirmiştir.
Açıkcası ben kendim gördüğümde müdehale ediyorum, ne yapıyorsun diye. Çöpünü yere atan insan gözümde inanılmaz değersiz bir insan.
0
a perfect lie
(21.04.23)
Olumlu karşılarım.

Eğitim için ders verenler bazen farklı kimseler de olmalı
0
diyecevaplandı
(21.04.23)
söyleyiş şekline göre değişir. hethöt yaparak kızgın tondan söylüyorsa, söylenen şeyden bağımsız olarak, çocuğa o tonda konuşulmasından çok rahatsız olurum, ben çocuğumla öyle iletişim kurmuyorumdur çünkü mesela.

minnoşça söylüyorsa ayak da uydurabilirim, ben de çocuğu doğru olana doğru yönlendirme fırsatı olarak görebilirim. hatta zaten çocuk çöpü yere atmışsa ben de o sırada yere atmamasını söylüyor, gereğini açıklıyor olurum. böyle bir durumda çok önemsemem yani.
0
nimberjack
(21.04.23)
Çocuğum yere attığı için mahçup olur. Bak amca/teyze doğru diyor hadi çöp kutusuna at çöpünü derdim. Uyarana da teşekkür ederdim
0
Hallegadola
(21.04.23)
Nawar ve hallegadola

Yazacağım cümleleri yazmışlar
0
epitaf
(21.04.23)
uyaranın konuşma şekline göre değişir. babacan ve şefkatli bir tavırla söylüyorsa teşekkür ederiz derdim ama sert sinirli bir şekilde söylüyorsa niye sesini yükseltiyorsun ya da niye sinirlendiniz hayırdır şeklinde bir şey söylerdim.
0
sassot
(21.04.23)
Üslupla alakalı. Rencide edici bir dil kullanmadığı müddetçe, yere çöp atmasının büyük küçük sonuçlarını yaşamalı diye düşünürdüm. Rencide edici bir yaklaşım söz konusuysa; çöpü atması gereken yeri çocuğa, yaklaşımının yanlış olduğunu da yetişkine hatırlatırdım.
0
from where i ride
(22.04.23)
bak insanlar rahatsiz oluyor, herkes copunu yere atarsa her yer cok pis olur derim ve yerden alip cope atmasini isterim. eger gerekirse gonullu temizleme kamplarina katilirim cocugumla beraber.
0
Sour
(22.04.23)
Söyleme tarzı ve zamanlaması önemli. Yani çocuk attıktan sonra daha benim uyarmama fırsat vermeden anında müdahil oluyorsa söyleyiş tarzı kibar ya da kaba olması fark etmez, önce uyaran kişinin ağzının payını verirdim. Çocuğa, yere çöp atılmamasının öğretilmesi ve uyarılması önce benim sorumluluğum. Bi dur soluklan bak bakalım ben kayıtsız kalıyor muyum duruma. Öyle her şeye zıplanmaz hemen.
0
elestirman
(22.04.23)
Nawar +1
0
camussar
(22.04.23)
Çocuk ya da yetişkin, bir toplumun içinde yaşayan birinin kendini güvende hissetmesi yere atılan çöpten daha önemli. Azarlar gibi söylüyorsa canına okurum, makul bir tonda söylüyorsa bile usturupluca teşekkür edip işine bakmasini söylerim.

Çocuğumun yanindaysam o benim sorumluluğumda o an demektir. Söylediği şeyin doğru olması hadsiz olmasına ya da çocuğumun içinde yaşadığı toplumdaki güvenlik hissini sarsmasina göz yummam için geçerli bir gerekçe değil.

Ekoloji konularını bu kadar onemsiyorsa sürekli çevreye zarar veren egzoz dumanı, fabrika bacası, üretim sürecinde ciddi düzeyde atık üretimine yol açtığı halde uretimine devam eden şeyler... gibi konularla ilgilenebilir.
0
encokbenisevinnolur
(22.04.23)
çocuğum yere çöp atmazdı atsaydı da adamla birlikte ben de kızardım. yere çöp atan bir çocuk görürsem de anasıyla babasına söverdim. terbiye vermemişler diye. sokaklar hepimizin.
0
sanemz
(22.04.23)
uyaran kişiye teşekkür eder ben de çocuğumu uyarırdım. yerden çöpü birlikte alır ve çöp kutusuna götürüp atardık. bazen yolda arabanın camını açıp çöp atıyorlar sürücü koltuğundan, deliricem ya. ne iğrenç, pis insanlar. uyaranı da bıçaklayacak potansiyelde kişiler var, uyarmak da ayrı bir olay bence bu yüzden.
0
deartheodosia
(22.04.23)
(6)

bize bir akıl verin durumu nereye bildirebiliriz?

sanemz
ilçede 5-6 kadın var. giyim üzerine dikiş eğitimi almak istiyor ancak mevcut hoca sadece ufak tefek işler yaptırıyor ve yüzümüze karşı defalarca söyledi ben giyimden anlamam diye. aslında hepimiz için için oraya giyimden anlayan bir hoca'nın gelmesini istiyoruz. ama hiçbirimiz gidip müdürle görüşmey
ilçede 5-6 kadın var. giyim üzerine dikiş eğitimi almak istiyor ancak mevcut hoca sadece ufak tefek işler yaptırıyor ve yüzümüze karşı defalarca söyledi ben giyimden anlamam diye. aslında hepimiz için için oraya giyimden anlayan bir hoca'nın gelmesini istiyoruz. ama hiçbirimiz gidip müdürle görüşmeye cesaret edemiyoruz. müdür dediğin de zaten ak partinin mülayim sessiz adamlarından biri. hem hocaya karşı ayıp olmasın diye hem zaten hali hazırda dikiş kursu var gibi gözüktüğü için giyim üzerine eğitim veren bir hoca talep edemiyoruz. aslında böyle bir talepte bulununca ismimiz duyulsun istemiyoruz. bir arkadaşımızın bu konuda çabaları sınıfta yayıldı, arkamdan kuyumu kazanlar varmış falan dedi. ben en son sahte hesaptan ilçenin kaymakamına mesaj attım da gördüğünü sanmıyorum çünkü epey takipçisi var. başka ne yapabiliriz kimliğimiz belli olmadan.
0
sanemz
(15.04.23)
Bir zamanlar çizgi filmi vardı He Man 'Güç bende artık.' derdi. Şu anda da güç seçmende. Şehrinizin Akparti milletvekili adayına yazın. O okur.
Aynı zamanda Akparti il ve ilçe başkanlarına yazın.
0
Mirket
(15.04.23)
belediyeye biz giyim konusunda uzmanlaşmak istiyoruz, hocamızın uzmanlık alanı bu değil, hocamız çok kıymetli ancak biz bu kursu geçim için alıyoruz, acaba giyimde uzman bir hoca ile ikinci bir sınıf açabilir misiniz demeniz gerekli bence. yani siz bir hizmet alıyorsunuz ve kurumun seçtiği kişi belli ki liyakatsiz.

müdüre gitmeden önce hocaya diyebilirsiniz, biz sizden çok şey öğrendik, sağolun ama giyim öğrenmeye ihtiyacımız var diye. bu hakaret değil, haksızlık değil. yani iletişime açık olup isteklerinizi kibarca dile getirdiğinizde neyi kaybedeceksiniz?
0
kullanıcı adı
(15.04.23)
zaten kadın ak parti ilçe başkanı. ama yine bu kadın canlandırdı burayı ona da hak veriyoruz. çünkü mahrumiyet bölgesi gibi makinalar küfleniyordu. belediyeye gidemeyiz, çünkü anlamışsınızdır durumu aynı zamanda kendisi encümen.
0
🌸sanemz
(15.04.23)
Aranızdan bu talep ters teper ya da yanlış anlaşılırsa canı sıkılmayacak (örn. devlet memuru olmayan) bir durumda olan @kullanici adi'nin dediği gibi yapsın.

Onun dışında cimer'den bilgi edinme kısmına yapılabileceklerle ilgili soru sormak geldi. Ama ne kadar efektif olur bilemem.
0
encokbenisevinnolur
(15.04.23)
kusura bakmayında mevcut hocanının kocası uyuşturucu örgütü liderimi ? sizi infazmı edecek ?
nerden korkuyorsunuz abicim.
dilekce verceksiniz, sınıfta böyle düşünen herkes imza atacak bitti.
bunu yapamıyorsanız mevcut hoca bile fazla size.
0
aslindasorunumpsikolojik
(15.04.23)
@aslindasorunumpsikolojik, ah ah yani öyle olmuyor işte. siz bu işten anlamıyorsanız biz bu işten anlayan birini bulacağız diyemiyoruz, aslında hepimiz bunu istiyorumz ama birlik olamıyoruz.
0
🌸sanemz
(15.04.23)
(9)

Entelektüel gelişimi sağlayabilecek aktiviteler sizce nelerdir?

2027
SB
SB
0
2027
(14.04.23)
Tarkovski göndermeleri olan sanat filmleri izlemek.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(14.04.23)
Gerçek bir entellektüel bir zümrenin emir kulu değildir, gerçek entellektüel bir devrin şuuru olmak zorundadır. Bütün hakikatleri yoklamalı, bütün yalanların maskesini yırtmalı, kalabalığa doğruyu göstermeli, her düşünceye saygılı olmalı, tarafsız olmalı, vuzuhu fethe çalışmalıdır.
0
beraesad
(14.04.23)
Televizyonun fişini çekmek
Sosyal medya hesaplarını kapamak
Popüler belgesel değil de gerçek belgesellerin izlenebileceği birkaç kanal bulmak
Klasiklerden okunmamış kitap bırakılmayacak şekilde bir okuma düzeni kurmak
İngilizceyi ana dili gibi geliştirip Dünya'yı yabancı kanallardan izlemek

der başlardım, ben olsam.
0
Mirket
(14.04.23)
(bkz: ilk emir)
0
salihdt
(14.04.23)
kitap toplantıları bayılıyorum.
0
sanemz
(14.04.23)
okumak, okumak, okumak. gerisi hep sonra gelir. bu okuma dedigim kurgu disi tabii ki. roman vs degil.

belgesel, film izlemek vs okumak kadar verimli degil. gorsel destekler daha iyi anlatabilir elbette ama verimi en yuksek olan okumak.

bir youtube videosunun transkriptini indirmistim mesela, 1 saatlik videonun icerigini okumak 10 dk surmuyor.

ondan sonra sanatsal faaliyetleri takip etmek gelir bence. yani roman, siir, sinema, muzik, resim vb sanat urunlerinin tuketimi ve anlasilmasi.
0
antikadimag
(14.04.23)
bolca gezip insan tanimak da eklenebilir. bu da dunya gorusu anlaminda cok sey katiyor. sosyal gozlem
0
ala09
(14.04.23)
Bence hayatta en önemli şeylerden biri hayatı anlamlandırma becerisi. Ne neden oluyor? Bir şeylerin sebepleri ne gibi sorgulamalar. Bilimsel, mantıksal ve felsefi yetenekler bunlar aslında. Bu bağlamda şunlar faydalı bence, temel bilim felsefesi okumaları, nedensellik okumaları (Book of Why ideal giriş olur), probability ve bayesian theory okumaları, bilgi felsefesi okumaları, temel istatistik bilgisi, temel mantık bilgisi. Aklıma bunlar geldi. Bütün herkese bir tur bunları öğretsek kimse atıp tutmaz, argümanlarımız, varoluşta gördüğümüz şeyler arasındaki ilişkilere bakışımız daha tutarlı ve sağlıklı olur diye düşünüyorum. Tekil konulara dair aktivite/okuma/izleme gibi değil de dünyayı kavramaya yönelik meta aktiviteler diyebilirim bunlar için. Başka örnekler de kesin vardır da şimdi aklıma gelmiyor bu kategoriye.
0
stanhiver
(15.04.23)
Bir şey okumak izlemekten çok bakış açısı lazım. Yoksa gerisi lafiguzaf. Onu oluşturmanin da bir formülü olduğunu sanmıyorum, ancak @stanhiver'e de katılıyorum ayrıca.
0
encokbenisevinnolur
(15.04.23)
(22)

bu taciz sayılıyor mu?

bisküvi123
herkese merhaba,ilk kez böyle bir soru soruyorum ama kendimi cidden çok kötü hissediyorum. bugün amcamlar bize geldi ve sonrasında yolcularken ben normal bir şekilde sarılacakken amcan bana sıkı sıkı sarıldı. arada böyle sarılıyor, onun mizacı böyle ama herkese mi böyle sarılıyor bilmiyorum ki bilme
herkese merhaba,

ilk kez böyle bir soru soruyorum ama kendimi cidden çok kötü hissediyorum.
bugün amcamlar bize geldi ve sonrasında yolcularken ben normal bir şekilde sarılacakken amcan bana sıkı sıkı sarıldı. arada böyle sarılıyor, onun mizacı böyle ama herkese mi böyle sarılıyor bilmiyorum ki bilmem de mümkün değil. bir amca, yeğenine -kız- neden sıkı sıkı sarılır? neredeyse 23 yaşına geldim, artık çocuk değilim sonuçta ve biriyle o kadar sıkı sıkı sarıldığınızda göğüslerinizi karşı taraf hissediyor. ben okb'li biriyim, sevmiyorum böyle temasları ama bu kadar sıkı sıkı sarılmak yani nerdeyse bedenleriniz bir olacak, neden yapılır? bu normal mi? bu taciz kapsamına girer mi? kafam çok karışık ve çok kötü hissediyorum kendimi. okb'm olduğu için bu olayı abartıyor muyum, bu amca yeğen sevgisinden gelen bir şey mi, yoksa böyle düşünmekte haklı mıyım emin olamadığımdan sormak istedim. ben mi abartıyorum yoksa herkesin akrabası böyle sıkı sıkı sarılıyor, sırtını sarılırken sıvazlıyor mu? bu kadar sıkı sarılmaktan, istemediğim şekilde, rahatsızlık duydum, bu taciz olur mu?
0
bisküvi123
(13.04.23)
Hocam biz senin amcanı aile ilişkilerini samimiyet dereceni ne bilelim de yorum yapalım şimdi, hadi işyerinde müdür böyle yaptı desen çalışan-müdür arasında böyle bi şey normal değil deriz de senin pozisyonunda zor yani bi şey demek olabilir de olmayabilir de.

Ya bu arada benim de nawar gibi hiç yeğenim yok ama doğumlarını hatırladığım şu an kocaman olmuş kız-erkek birçok kuzenim var, çoğunun da amcası dayısı gibiyim aslında yaş olarak ve bir araya geldiğimizde senin bahsettiğin şekilde sarılırız ederiz birbirimize sevgimizi göstermekten çekinmeyen bir aileyizdir, kimse de farklı bir şey düşünmez aklından bile geçmez herhalde fakat tabii Türkiye'de de dünyada da her şey olabiliyor ama sizin ailenizde ne oluyor biz bilemeyiz, bunu siz bilirsiniz.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.04.23)
Amcanız ile ilişkinizi bilemeyiz. Yani yeğenim falan yok da kuzenlerim var. Bırak 23'ü bir tane (kız) kuzenim neredeyse 30 yaşında, ben onu yanağını sıkarak ikiye bölene kadar sıkacak şekilde sarılarak vs. severim. O da öyle sarılır bana. Göğsünün vücuduma yapışması, neredeyse bir beden olmak gibi şeyleri bırak düşünmeyi, şu an cümle kurarken bile aşırı rahatsız oldum. Erkek olan kuzenler de 20+ yaşında. Onları da aynı şekilde severim. Bizim büyük ailede insanlar yaşlarından bağımsız olarak birbirine böyle sevgi gösterdiği için kimsenin aklından öyle şey geçmez. Sizin dinamikleri de bilmeden konuşamayız.
0
nawar
(13.04.23)
ben de aşırı rahatsız oldum bu yazıyı yazarken, sanırım okb'mle ilgili bir durum. ve sanırım ülkedeki haberler vs beni etkiliyor, bilmiyorum kafam karışık
0
🌸bisküvi123
(13.04.23)
arkadaşlar, akrabalar, aile dostları vs. birbirine sıkı sıkı sarılabilir bunda anormal bir şey yok. amca yeğenine de sarılır tabi ki. göğüslerini hissediyor falan demen garip geldi yani çok mu muhafazakar yetiştirildin yoksa kendi kendine mi takıntı geliştirdin bu konuyu bilemiyorum da bunda garip bir şey yok karşındaki insanda göğüs varsa hissedersin doğal olarak el-kol hissettiğin gibi, avuçlamıyorsa anormal bir şey yok bunda.

öte yandan yaptığım yorum normal durumlar için geçerli tabi. kişinin niyeti gerçekten bozuksa normal bir davranışı da taciz amaçlı yapabilir bunu da biz bilemeyiz.

özetle eylemin kendisinde sorun yok kişinin niyetinde sorun varsa o da senin bileceğin olay.
0
semaforo de medianoche
(13.04.23)
Netameli bir konu ve hiç bir olası mağdurun da kendini bir de haksızlık yaptığı düşüncesiyle kötü hissetmesini istemem.
İlişkinizin samimiyet seviyesini bilemeyiz+1 kendinizi başka şekillerde de rahatsız hissetmenizi sağlayacak bir davranışı var mı.
Başka akrabalara davranışları ile size olan ki farklı mı.
Bir sakince bunları düşünüp etüt etmek lazım.
Onun dışında da elbette rahatsız olduğunuz hiç bir samimiyete mecbur değilsiniz.
0
anon1m
(13.04.23)
abartıyorsunuz. taciz falan değil. sanırım haberler çok etkilemiş sizi. oldu olacak kız bir bebeği erkek bir insana sevdirmeyin. töbe töbe. olacak şey mi? birkaç kişi yüzünden neden herkes zan altında kalıyor? bunun geleceği nokta şu: herhangi bir insan bir bebeği kucağına alıp sevemeyecek ya da çok çok çekinerek alıp sevecek. gelinen noktaya bakar mısınız? bizim zamanımızda bebek dediğin kucaktan kucağa gezerdi.

"bir amca, yeğenine -kız- neden sıkı sıkı sarılır? neredeyse 23 yaşına geldim"

amca dediğin, dayı, teyze, hala dediğin zaten yeğenlerine, torunlarına sarılmak için var. ne demek niye? o senin kundaktaki halini görmüş bir insan sonuçta. ayrıca 55-60 yaşından bakınca küçücük bir çocuğun yaşına denk geliyor 23 yaş.
0
ahm1
(13.04.23)
neyi nasıl düşünürseniz öyle olur.
bu konuyu en iyisi unutun gitsin. ortada net bişey yok, deşmenin faydası da yok.
bir daha da, rahatsız oluyorsanız kaçının sıkı sarılmaktan, gerekiyorsa araya dirseğinizi koyun, olsun bitsin.
0
vizivozo
(13.04.23)
obsesifligin icinde var bu o yuzden bu detayi belirtmen iyi olmus. ama tacizin tanimi zaten karsi tarafin rahatsiz olmasiyla alakali. burda rahatsiz olmussun demek ki over davranmis. cizgiyi sen belirlersin yani sen "ailemdeki x kisi rahatsiz olmuyosa benim de olmamam lazim" demek zorunda degilsin. aile iliskileri samimi ve dokunsal olabilir ama sen hoslanmiyorsan geri adim atabilirsin sarilma esnasinda. bu herkese karsi yapilabilir. burdaki mesele kendini kotu hissettigin noktada mudahale edememen. toplumun yozlastigini dusunen erkek dusmani biriyim, burda amcanin yuzde yuz masumane davrandigini dusunuyorum. dusuncelerinin nedeninin de okb oldugunu dusunuyorum. hatta burda okblilerle ilgili arastirma vardi onun arastirmasinda bu konular da vardi dusunmek istemedigin dusunceler
0
ala09
(13.04.23)
Abi birine sıkıca sarıldığında göğsü hissedilir yani, ne alaka şimdi bu. Anneme sarılınca da göğsünü hissediyorum ben ama böyle hastalıklı bir şey aklıma bile gelmedi bu zamana kadar :/
0
synesthesia
(13.04.23)
tek örnekte taciz ağır olur ama normal değil. bu tarz konular “iyi insandır, aklından geçmez” vs. meselesi değil. asla yönetemediğin içgüdü ve hormonlar meselesi.

okb ile konunun yakından uzaktan alakası yok.
0
lahmacun
(13.04.23)
analiz kasmaya gerek yok. rahatsızlık duymuşsun, sarılma teşebbüsünde geride dur ya da dirseklerini kırmadan bir boşluk oluştur arada. başka bir şey yapman gerekmiyor. don't be weird.
0
gabe h coud
(13.04.23)
bence de pek sıkıntı yok denk gelmiştir. kafaya takacak bir şey yok.
0
arveles gibiyim
(13.04.23)
siz rahatsiz hissetmissiniz, taciz olup olmadigi vs tartisilir, iliskinize bakmak lazim belki evet ama rahatsiz hissettiyseniz (ki buna hakkiniz var, bunu asla ve asla unutmayin) izin vermeyin, buradan yola cikin. rahatsiz hissettiginiz konularda sinir koyun, cocuk degilsiniz dediginiz gibi, sakin ve yumusak bir yerden de sinir koymak gayet mumkun. sinir koymak illa terslemek, cikismak vs degildir. bunun uzerine calisabilirsiniz.
0
kassiopeia
(13.04.23)
geçende annemin eli yanlışlıkla mememe değdi aşırı rahatsız oldum. annem beni taciz ediyor desem 80 küşür yaşında kadını hapse mi atsınlar. aman ne biliyim oluyor böyle. bazen gözüm bayramlarda sakin sakin otururken adamların pantolonlarının ağ kısımlarına denk geliveriyor sonra panikle çeviriyorum gözümü. oluyor bunlar. milletçe birbirimizi taciz ediyoruz aslında ne gerek var bayramlarda boş boş oturmaya.

alakası yok denmiş ama bence kesinlikle okb. şişirmeyin. biran evvel farklı uğraşlar bulun. yoksa bir tanıdığım gibi kendinizi bakırköy"de bulursunuz.
0
sanemz
(13.04.23)
Gerçi ben erkek kişisiyim ama benim amcalarım hayattayken hep öyle sarılırdı.
Şimdi de kız yeğenim de erkek yeğenim de hep kucağımda, tepemde. Acaba büyüdüklerinde onlar da böyle düşünebilir mi diye düşünüp rahatsız oldum duyurunuzu okurken.

Gerçi her ailenin dinamikleri farklı.

Mesafeli durursanız anlayacaktır. Sizin ne hissettiğinizdir önemli olan.
0
Mirket
(13.04.23)
Eski nesil öyle sarılıyor ama hoş değil. Ben omuzlardan sarılır özellikle dikkat ederim kız Arkadaş sarılmasında. Öne uzanarak sarılmak en güzeli
0
hasmetizm 2046
(13.04.23)
mizaç diyorsun candan biriyse normal. he ben yapar mıyım yapmam. ancak biz oryantalist bir kültürüz her türlü samimiyet var. yani amcan seni kızı görüp sarıldıysa anormal değil. ben y kuşağı bir kız babasıyım yani kızımı o kadar seviyorum ki daha küçük olmasına rağmen rahatsız ediyor olabilirim.
0
mikahakkinen
(13.04.23)
Bunun taciz olup olmadığını sizin amcanızla aranızdaki samimiyet, amcanızın niyeti ve en çokta sizin koyduğunuz sınırlar belirler. Size sarılmasını istemiyorsanız ve bunu belirttiğiniz halde size sarılıyorsa evet bu tacizdir.

Ama Sıkı sıkı sarılmak akrabalar arasında olur. Memeye anlam yüklemeye gerek yok. kolunuz bacağınız nasıl sarılırken diğer insanlara temas ediyorsa memenizde bir vücut parçanız, tabi ki temas edecek. Özel anlam yüklemeyin memenize yani.

Ama siz sarılmak istemezsiniz, sıkı sarılmak istemezsiniz, öpmek istemezsiniz kimseyi vs, sizin tercihiniz. Kendi bedeniniz, sınırları siz belirlersiniz. Eğer size sarılmasını istemiyorsanız o zaman “ben biraz rahatsızım” diyin geçiştirin, ya da “ben sarılmayı sevmiyorum” diyin kestirip atın.

Eğer negatif bi enerji alıyosanız amcanızdan, bir art niyet seziyorsanız bunu görmezden gelmenize gerek yok. Ortalığı taciz suçlaması ile alevlendirmek istemiyorsanız o zaman sarılmayın.
Sarılmadığınız için hakkınızda asi ve uyumsuz demeleri, sizin kendi vücudunuz için koyduğunuz kurallardan, çizdiğiniz sınırlardan daha önemli değil.
Bir de ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Demekki amcanızda da var bi yamukluk, sizi böyle hissettirdi. Çünkü yalnızca sıkı sarılması nedeni ile böyle hissetmezsiniz diye düşünüyorum. Hislerinize güvenin.
0
zimbirik
(13.04.23)
Taciz veya değil bir şey diyemiyorum. İki örnek yazayım.

Biri benle ilgili, siz yaşlarında iki kuzenim var. Ergenliklerinden itibaren sarildigimizda o goguslerin birbirine degmemesi kısmına dikkat ettim. Doğrusu bu veya değil diye değil, sadece rahatsızlik verecek bir şey yapmış olmayayım diye.

İkincisi de bir kadın arkadaşın bahsettiği. Bana sarılır mesela öyle sıkı sıkı çünkü mesafeleri net bir ilişkimiz var. Ama başkalarıyla şöyle yaptığını söylemişti: ayaklarını geride tutup omuz ve üstünden sarılmak. Böylece olası rahatsız olacağı bir durumu engellemiş oluyormuş.

Dediğim gibi tacizdir değildir bir seu diyemiyorum, ama @zimbirik'in dediği gibi amca-yegen ilişkinizin geçmişi geri kalanı da önemli. Sarilmamak, uzak durmak en iyi çözüm şu aşamada.
0
encokbenisevinnolur
(13.04.23)
Tanım koymak zordur ve şu durumda gereksiz bence. İstemiyorsanız mesafe koymak en iyisi.
0
SiyamkedisiZorro
(13.04.23)
Eğer bebekliğinizi bilen, sizi kucağında sevmiş, oyunlar oynamış, sarılmış, öpmüş bir amcaysa, yani yakın ilişki içindeki bir amcaysa sizi hala çocuğu gibi görüyor ve seviyordur. Aklına gelmiyordur büyük ihtimal ile böyle hissedeceğiniz.

Eğer çocukluğunuzda ve bebekliğinizde ortalarda olan biri değil de sizi sadece yetişkinken tanımış biriyse, yine taciz olmayabilir ama böyle sıkı sıkı sarılması da hoş değil.

Madem rahatsızsınız, sarılmamaya çalışın, önde doğru eğilin, uzaktan el uzatın vs. Ama bu alışkanlığı değiştirmek zor.

Ben erkek halimle bu olaydan rahatsızım, bu yüzden kardeşim haricinde hiç bir kadına sarılmam. Uzaktan el uzatırım ve kolumu düz ve dirseğimi kırmadan tutarım ki bana doğru gelip sarılmasınlar.

Bebekliğinde kucağımda gezdirdiğim, sevdiğim, ısırdığım, oyunlar oynadığım yiğenlerim var. Şimdi erişkinler vucut olarak, ergenler. Bu durumda kalmamak için beni görüp elimi öpmeye geldiklerinde koltuğumdan kalkmam. Elimi öptükten sonra bana doğru eğilirler ve yanaklarını öperim. Sarılmaya gerek kalmaz böylece, ayakta denk gelirsem de iki elimle yanaklarını tutar ve alınlarından öperim. Yine sarılmaya gerek kalmaz.

Hem Akdeniz insanı hem de Ortadoğulu olarak bireysel alanlarımıza hiç dikkat etmiyoruz, çok fazla samimiyiz.
0
John Bloor
(13.04.23)
Durduk yere karşı tarafı kötü hissettirmeyin emin değilseniz. Anladığıma göre sorun yok.
0
EXXE01
(13.04.23)
(15)

Anadili gibi İngilizce bilen/konuşanlar bizim yapmadığımız ne yaptı?

2027
SB
SB
0
2027
(12.04.23)
İngilizce konuşulan ülkede eğitim aldı, uzun süre o ülkede yaşadı, kariyerini o ülkede sürdürdü.
0
salihdt
(12.04.23)
ingilicceckonusan ulkede calismak zorunda kaldi. Hem de surekli konusmasi gereken bi alanda
0
allanpoe
(12.04.23)
Dili kullandılar, sadece öğrenerek anadil yetkinliği kazanmak mümkün değil. Öyle olsa antik filoloji bölümlerinde yıllardır geceli gündüzlü çalışan profesörler sular seller gibi şakırdı. Ancak dili okuyup çözümlemenin ötesinde akıcı konuşabilenini görmedim, belki tek tük örnekleri vardır. Latince buna bir istisna, çünkü dar çevrede de olsa hala yarı hayatta olan bir dil. Dilin yapısal boyutuyla muhataplar, haliyle okuyup, anlama yetenekleri var ancak pratikte günlük hayatta kullanmadıkları için akıcı konuşamıyorlar.

Kitap okuyarak kelime haznenizi geliştirip okuduğunuz şeyi kusursuz anlayabilirsiniz ama eğer ağzınızı açıp dili konuşmuyorsanız cümle kurmak bile zor olur.

Anadili gibi konuşanlar dedikleriniz de zaten küçük yaşlardan beri yurtdışında çalışanlar, sürekli o dilde sohbet edebileceği bir tanıdığı olanlar, uluslararası bir ekiple uzun süre çalışmış olanlar, yurtdışına sürekli seyahatleri olanlar gibi insanlar olsa gerek.

En azından bu saydığım tipte insanların arasında akıcı konuşma kabiliyeti kazanmış olanların oranı hiç gerçek anlamda dili kullanma ihtiyacı olmadan öğrenenlerden daha yoğun.
0
akhenaten
(12.04.23)
oyunlarda yabancılara sövdük hep
0
nolmus yani
(12.04.23)
ing podcast, kitap, filmler orjinal dilinde, ünide para biriktirip ilk fırsatta yurt dışı. futbol kahve kültüründen uzak durup oyunlarda yabancılara laf yetiştirmek
0
abi bi dizi buldum on numara
(12.04.23)
Her gün maruz kaldı sonra da çekinmeden ay aman demeden konuşmaya başladı.Türkçe düşünüp İngilizce'ye çevirmek yerine İngilizce düşünmeye başladı hatta. İzlediği sayısız Dizi,Film ve müzikler sayesinde kültürüne de aşina oldu bu sayede İngiliz dil edebiyatı okumuş arkadaşı ağzı açık bakarken ana dili İngilizce olan kişiler ile eğlenceli ve derin sohbetlere dalabildi.
0
klakie
(12.04.23)
Yabanci bir sevgili yaparsan ona kendini ifade etmek icin yirttigini farkedeceksin o yirtilma seni akiskan yapacak.
Egerki ayni zamanda da o dilin konusuldugu ulkedeysen owww yeah derim.

Test edildi onaylandi
0
Slynmaster
(12.04.23)
bir kere ingilizce konusulmayan bir ulkede yasayip da anadili gibi konusan gormedim. ne kadar iyi olursa olsun dili. ben de yds'yi, toefl'i falan fulluyordum turkiye'de ama anadil gibi konusamiyordum o baska bir seviye. simdi 3 senedir yurtdisindayim yavas yavas o seviyeye geliyorum.

o nedenle ingilizce konusulan ulkelerde dogdu veya buyudu. bu da degilse bu ulkelerde uzun sure yasadi. gerisi hikaye.
0
antikadimag
(12.04.23)
turk olup, yurtdisina 18'den sonra cikip uzun seneler orada kalsa bile "anadili gibi" ingilizce konusabilen kimse yok, unutun bunu.

anadil ile fluent karistiriliyor turkiye'de. anadildeki kivrakligi sonradan ogrendigin bir dilde yakalaman im-kan-siz.

Fluent olmak icin, temel saglamsa yurtdisinda 3-5 sene gecirmek yeterli. Is biraz da yetenek ile alakali, muzik kulagi gibi birsey, allah vergisi. Kimisi 3 senede toparlar, kimisi 10 senede arpa boyu yol alamaz.
0
cooperr
(12.04.23)
Yabancı ülkede yaşamak ve yabancı flört
0
photo85
(12.04.23)
iyi okulda aldi egitimi

ben istanbulda bir okulda okuyordum, resim dersi bile ingilizceydi
okulumuzda bakalorya sistemi vardi, sinavlarimiz yurtdisindan gelir, sonra yurtdisina gider orada puanlanirdi, mecbur ogrendik ingilizceyi

sonra ailesel durumlardan ankaraya tasindik
orada da ozel okula gittim, baya da meshur bir ozel okuldu
ust uste 2 cumle kurunca ingilizce siniftakiler bana saskin saskin bakmislardi

onlarin da cvsinde ingilizcesi iyi yaziyor benim de :)

sonra yine ailesel sebeplerden yabanci uvey baba
onun gorevi sebebi ile dunyayi gezmek
hem evde, hem disarida ingilizce konusmak da eklendi uzerine, iyice duzeldi
simdi de ingilterede yasiyorum zaten
0
Corc
(12.04.23)
Ben tamamen kendim çalışarak ilerlettim, konuşma hariç anadilim gibi diyebilirim, konuşma için de spesifik konularda tikaniyorum, ingilizce konusulan bir yerde bir süre yaşasam o da hallolur sanırım.

Yukarıda sayılanların da hiçbirine sahip değildim/yapmadım. Sonradan bir adının olduğunu öğrendiğim şu şeyi yapiyormusum megersem:
(bkz: deliberate practice)
0
encokbenisevinnolur
(12.04.23)
büyük çoğunluğu kolejde okudu. bir kısmı da erasmus, yurtdışı stajı falan filan derken toparladı. bir kısmının da özel ilgisi veya yeteneği vardı bu işe.
0
semaforo de medianoche
(13.04.23)
kimsenin yazmamasina sasirdim: cocuklugundan itibaren ailesi ingilizce ogretti/konustu. dolayisiyla cift dilli yetistiler.
0
Sour
(13.04.23)
Soruyu eksik sormuşsun yalnız.

Native speaker'ları kastediyorsan onlar çocukluktan beri resmi dili İngilizce olan ülkede doğup büyüyen.

Fluent seviyede olanlar da native olanlar kadar olmasa da çok uzun yıllar veya ömürleri boyunca yurt dışında yaşamış ve işlerini okullarını orada tamamlamış kişiler.
0
Yourcousinmarvinberry
(13.04.23)
(8)

Maaş yatmayınca yasal hakkım nedir?

fakat
"Solcu" bir TV kanalında çalıştım, 31'inde işten çıktım. 1-5 arası yatması gerekiyordur maaşın ama hala yatmadı, konuştum ve gecikecegini söylediler, herhangi bir tarihte vermediler, bir açıklama falan da yok. Bir şey yapabilir miyim? 20 gün sonraya kadar ödeyebilir diyor google, o zaman her şeyin ö
"Solcu" bir TV kanalında çalıştım, 31'inde işten çıktım. 1-5 arası yatması gerekiyordur maaşın ama hala yatmadı, konuştum ve gecikecegini söylediler, herhangi bir tarihte vermediler, bir açıklama falan da yok. Bir şey yapabilir miyim? 20 gün sonraya kadar ödeyebilir diyor google, o zaman her şeyin ödemesi de gecicek demektir, böyle saçmalık olur mu ya.

Aklımda a haber'e gidip rezil etmek var :)

Edit: 12 gün sonra yattı. Yalnız insan kendini ne kadar çaresiz hissediyor, 12 gün öyle bekliyorsun...
0
fakat
(07.04.23)
Git mahkemeye var bro A Haber'den medet umacak kadar düşme.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(07.04.23)
Saçmalık kısmına katılıyorum ama öyleyse işi ahabere falan götürmek daha da dallanıp budaklandirir.

O 20 günü teyit edin Google dışında, ya da çalışma Bakanlığı'nın bir hattı vardı orayı arayıp ayrıntıları ve ne yapabileceğinizi öğrenin.
0
encokbenisevinnolur
(07.04.23)
Pazartesi arabulucuya gideceğim, iş sözleşmem bittiği için buradan başlamam gerekiyormuş, 170 öyle dedi. Maalesef üç kuruş için yapılan şeye bak, bütün ödemeler yalan oldu.
0
🌸fakat
(07.04.23)
Maaş almaya hak kazanılan dönemin (genellikle 1 takvim ayı) bitiminden itibaren 20 gün içerisinde ödeyebilirler. Kanun -çalışan için geç ödeme konusu dahil- bu şekilde belirtiyor (4857 Sayılı İş Kanunu 34. Madde).

Kanunen sorun yok. Ancak A Haber'de kanal ve oranın üzerinden CHP üzerine algı oyunu yaratacak kadar ilgi çekebilirsin. Eline de bir şey geçmez. 20 günün aşılması için ise mücbir sebep gerekiyor.
0
nawar
(07.04.23)
bunu duyduğuma üzüldüm ancak biraz sabretmenizi tavsiye ediyorum.
0
Leonardo~Da~Vinci
(07.04.23)
öncelikle çok haklısın. kimse çalışmasının karşılığını 1 dk bile geç almak istemez. en başta ben kendime ve emeğime duyduğum saygıdan dolayı bunu önemserim. bugünün dünyasında zaten her şey dijital bir ödeme emrine bakıyor anında para gönderiliyor. ödemelerin aksamama ihtimali aksama ihtimalinden daha düşük artık. ben olsam arayıp derhak ödememi yapmalarını aksi halde a habere gidip durumu anlatacağımı söylerim. tutuşup anında yatırırlar. yatırmazlarsa da bu dediğimi yapar rezil ederim onları. zaten kendisine solcu diyen emperyalist uşakları genelde böyle durumlara sebebiyet verirler. lise sonda okurken kendisini über solcu diye tanımlayan bir stkda çalışmıştım sırf paraya ihtiyacım var diye. ve köpek gibi çalışmıştım. söyledikleri paranın yarısını bile vermemişlerdi. ama sorsan emek, hak, eşit ücret bla bla bla sayıklarlar bunlar. hiç sekmez. o günden beri her aklıma geldiğinde küfrü basarım.
0
ezkaza
(07.04.23)
bence ahaber'e gitmekle tehdit et. bu işin solu sağı yok, işveren ve patronu kötüyse bunlar oluyor. ama yok maaşı sonra da alsam olur diyorsan dava edebilirsin. 10 sene sonra parayı verirler.
0
false pretension
(07.04.23)
Edit: 12 gün sonra yattı. Yalnız insan kendini ne kadar çaresiz hissediyor, 12 gün öyle bekliyorsun
0
🌸fakat
(12.04.23)
(15)

Düğünümüze gelmeyecek olan kuzen

jonas
Kardeşim yurtdışında yaşıyor. Önümüzdeki ay orada evlenecek, Temmuz'da da İstanbul'da düğünü olacak. Düğüne davet edilen kuzenim, içimize sinmeyen türde gayet bahane olduğunu düşündüğümüz bir gerekçe sunarak düğüne gelemeyeceğini (gelemeyeceklerini) bildirdi. Kendisi kardeş gözüyle baktığımız, bu hi
Kardeşim yurtdışında yaşıyor. Önümüzdeki ay orada evlenecek, Temmuz'da da İstanbul'da düğünü olacak.

Düğüne davet edilen kuzenim, içimize sinmeyen türde gayet bahane olduğunu düşündüğümüz bir gerekçe sunarak düğüne gelemeyeceğini (gelemeyeceklerini) bildirdi. Kendisi kardeş gözüyle baktığımız, bu hisleri beslediğimiz türde bir kuzendir. Zamanında biz kardeşimle onun nikahına da düğününe de gittik ve iki elimiz kanda da olsa gitmemezlik etmezdik. Bu kategoride gördüğümüz bir insan kendisi yani. Ama onun kardeşimin düğününde olmayacak olması açıkçası şaşırtıcı oldu. Sosyal olmayan, insan ilişkileri hayli zayıf olan kocasından kaynaklı olarak böyle bir durum oluştuğunu düşünüyoruz.

Siz de bahsettiğim kategoride gördüğünüz, konumlandırdığınız bir kuzeninizden bu tür bir durumda içinize sinmeyen bir geri dönüş alsanız ne yapardınız? Ne olursa olsun makul mu karşılarsınız? Yoksa bu durum geleceğe yönelik ilişkilerinizi etkiler mi?
0
jonas
(06.04.23)
Gerçekten de, dediğiniz gibi kocasından kaynaklanıyor olabilir.
Siz sosyal olmayan bir koca görüyorsunuzdur ancak daha derin problemler vardır belki. Dışarıdan bilinmez bazı şeyler.
Eğer öyleyse, onları olduğu gibi kabul ederdim.
0
pro9it9is9
(06.04.23)
@aman üstüme geliyorlar Düğün İstanbul'da, yazmıştım onu en başta. Maddi durumları da yerinde.
0
🌸jonas
(06.04.23)
O kadar değer verdiğim biriyse aşırı kirilirim. Ama samimi şekilde konuşup, gerçek nedeni öğrenmeye de calisabilriim galiba çok değer veriyorsam
0
abuzer
(06.04.23)
Düğün sevmiyordur. Şimdiye kadar 3 düğüne gittim. DÜğün için kırılan biri ile konuşmam. Pek çok nedeni olabilir.
0
Kahvedesu
(06.04.23)
@Kahvedesu Düğün seviyor. Kesin bilgi.
0
🌸jonas
(06.04.23)
Temmuz'daki düğüne katılmamak için bugünden nasıl bir gerekçe gösterilebileceğini ciddi şekilde merak ettim.
0
Mirket
(06.04.23)
Benim de düğünüme bir kuzenim gelmedi. Üstelik geleceğini söylemişti ve maddi durumları gayet yerinde.

Yapacak birşey yok gelmedi diye oturup ağlayacak halim yok. Konuştukça iyiydik ama o günden beri ne ben onu aradım ne o beni. Kendisi bekar, yarın evlenirse bizi davet eder mi meçhul. Küskünlük gibi değil de akrabalar kuzenler birbirinin düğününe cenazesine de gelmeyecekse neden akrabayız ki? Senin senaryoda kendisi beni aramadığı sürece aramazdım, görüşmezdim.
0
Lethe
(06.04.23)
doktora jürisi falan mı var? yani "o gün fenerin maçı var" gibi bir şeyse çok saçma.

ben olsam telefonla arayıp samimi bir şekilde sorardım "bak başka bir şey varsa darılmam gücenmem. ben seni kardeşim bildim. niye gelmiyorsun sebebi nedir?" gibi öğrenmeye çalışırdım.
0
alperz
(06.04.23)
ben düğüne katılamamanın neden bu kadar feci bir şey olduğunu hiç anlamadım. kişi sayısına göre yemek ödemesi yapılsa ve gelmese problem edilmesini anlarım ama önceden belirtiyor işte. altın takmayacak diye mi? bi arkadaşımın düğününe katılmamıştım, görüştüğümüzde altın takmıştım ama yıllarca düğünüme gelmedin diye konuştu ve artık kafayı yiyecektim, görüşmemeyi düşünürken azalarak bitti sonunda. altı üstü düğün işte. benim düğünüme de geleceklerini belirtmelerine rağmen birkaç kişi gelmedi (yukarıda bahsettiğim türden kişi bazlı ödeme de yapılmıştı ve uzun uzun oturma planları ayarlanmıştı) umurumda olmadı açıkçası.
0
deartheodosia
(06.04.23)
@deartheodosia Mesele elbette ki maddiyat (altın) değil, maneviyat. Bir de sizin örnekteki arkadaş örneği ile bizimki farklı şeyler. Kardeş bildiğimiz kuzen, bir "arkadaştan" farklı bir seviye. Üstte @Lethe güzel demiş, en mutlu ve en üzgün günlerimiz olan düğün ve cenaze gibi olaylarda en yakın bildiklerini yanında görebilmeyi istiyor insan. Gayet insani duygular.
0
🌸jonas
(06.04.23)
Ben sebebi neden yazmadiginizi merak ettim.

Bu yüzden küsülür ya da mesafe konur mu? Bence önceki ilişkinize bağlı. Bu olana kadarki ilişki samimi ve sağlamsa sadece bunun çok etkilememesi lazım. Değilse de gevşer.

Sebebi neden yazmadiginizi da şu yüzden sordum. Birkaç yıl önce pandemi zamanları kuzenimin düğününe gitmedim. Çünkü kendi işimi yapıyorum ve covid kapatsam iki hafta çalışmamak ve bir sürü maddi zarar demek benim için riskliydi. Onlar da inatla düğünü ertelemediler. Onlara da bunu söyledim. Düğünden önce ne kadar faaliyet varsa hepsinde oradaydım. Ama işte "bahane etti gelmedi" oldu. Çok sıkı fıkı da değildik de kötü demezdim sorsanız. Ama bana sorarsanız onlar bunu "bahane" edip birdenbire kestiler iletişimlerini.

Özetle sizin bahane olarak değerlendirdiğiniz şey o kişi için öyle olmayabilir. Onu da buraya yazmadginiz için buradaki cevaplar benimki de dahil işinize muhtemelen yaramayacak. Yine de eğer güzel bir ilişkiniz varsa sırf bu yüzden bozmayın derim ben yine de.
0
encokbenisevinnolur
(06.04.23)
Sebebini yazmadan nasıl isabetli bir cevap verebiliriz ki burada? Size göre bahane gibi ama belki bir çok insana göre geçerli bir bahanedir. O yüzden sebebini bilmeden kuzeninizi burada linçlemek bence yanlış olur.
0
roket adam
(06.04.23)
@roket adam Aslında duyurunun sonunda ben şunu sormuştum, temel merak noktam da tamamen bu:

"Siz de bahsettiğim kategoride gördüğünüz, konumlandırdığınız bir kuzeninizden bu tür bir durumda içinize sinmeyen bir geri dönüş alsanız ne yapardınız? Ne olursa olsun makul mu karşılarsınız? Yoksa bu durum geleceğe yönelik ilişkilerinizi etkiler mi?"

Yani kardeşimle beraber bahane olarak gördüğümüz gerekçeyi burada tartışmaya açma gereği görmüyorum çünkü bizim açımızdan durum net. Burada esas konu o değil. Ben şayet siz de kardeş gibi gördüğünüz bir kuzeninizden düğün davetinize "kendinizce içinize sinmeyen türde bir geri dönüş alsanız" sonrasında o kişiye karşı tavrınız ne şekilde olurdu kısmındayım tamamen. Soru gelin kuzenimi linçleyin sorusu değil yani, eğer siz böyle hissederseniz o kuzeninizle ilişkiniz nasıl devam eder sorusu.
0
🌸jonas
(06.04.23)
Kardeşim gibi gördüğüm bir tek kardeşim var o nedenle onu düşündüm ama onu da kardeşim olduğu için makul karşılardım o nedenle soru kilit benim için :) Sizin onu gördüğünüz kadar o sizi yakın görmüyor olabilir, yapacak bir şey yok. Ya da başka bir neden vardır ama onu söyleyememiştir size, ki aynı kapıya çıkıyor. Ben ne yapardım diye soruyorsanız benim için önemli olmazdı çünkü zaten ilgisiz biriyim.
0
peki madem
(07.04.23)
Düğünlere sizin yüklediğiniz kadar anlam yüklemiyordur. Herkesin sizinle her şeye aynı yönden bakmasını, aynı tepkiyi vermesini beklemek adil değil. Bir de yurtdışı diyorsunuz, işini iznini ayarlayamıyor olabilir. Ayarlamak istemiyor da olabilir. Yakın arkadaşım birleştirilebilecek bir bayram tatilinin ortasında düğün yapmıştı. İzin günü olmayan ben, yaz sıcağında tatil yerine Konya’ya gitmek zorunda kalmıştım ve o yaz tatile gidememiştim. Hala iyi anmam:)
0
boyalı kuş
(08.04.23)
(12)

Ev kiraları ne olacak böyle?

bradshaw
Evet kimse hiçbir şey için net bir şey söyleyemiyor. Ama çevrede veya takip ettiğiniz uzmanlarda bu konuda fikir beyan eden var mı? Yani seçim sonrası dolar, altın fırlayacak gibi şeyler konuşuyoruz hepimiz ama hepsi muhabbet içinde kişisel tahminlerimiz. Dolar fırlarsa evler zaten daha da coşacak.
Evet kimse hiçbir şey için net bir şey söyleyemiyor. Ama çevrede veya takip ettiğiniz uzmanlarda bu konuda fikir beyan eden var mı?
Yani seçim sonrası dolar, altın fırlayacak gibi şeyler konuşuyoruz hepimiz ama hepsi muhabbet içinde kişisel tahminlerimiz. Dolar fırlarsa evler zaten daha da coşacak. Ama bir ekonomist yorumu almak istiyorum. Ona göre taşınayım mı, taşınmayayım mı bir görmek istiyorum. :( var mı önerdiğiniz bu konuda fikir alabileceğim bir uzman?
0
bradshaw
(06.04.23)
Enflasyon ile aynı oranda kiralar (ve diğer herşey) artmaya devam edecek. Yani %100 civarı.

Mutlaka taşınmanız gerekiyorsa hemen taşının. Mecbur değilseniz mümkün olduğu kadar uzun süre taşınmayın ve mümkünse para biriktirin.
0
alfired
(06.04.23)
aynı şeyi merak ediyorum bende, aralık ayına kadar taşınmam lazım, şu an 20k kira vermeye hazırım ama seneye 40 mı vereceğim? bu gerçekten nasıl olacak? şehir istanbul.

orta noktada anlaşabileceğim bir ev sahibi bulmam lazım ama bilmiyorum nasıl olacak.
0
benaslinda
(06.04.23)
artacak bence
0
elifkircil
(06.04.23)
Hangi aydi hatırlamıyorum galiba temmuz, kira artışı sınırına dair kararnamenin biteceğini duyurmuştu ilgili bakan.

Bence iş İstanbul'un fiilen olmasa da dolaylı yoldan Hong Kong'lasmasi ile sonuçlanacak. Pasaport olayı olmaz belki ama gelir düzeyi bir çeşit pasaport işlevi görür hale gelecek gibi geliyor.
0
encokbenisevinnolur
(06.04.23)
Valla kiraya çıkacaksan olabilecen en kısa zamanda çıkman ve şu anki fiyatlardan faydalanman en mantıklısı.
0
roket adam
(06.04.23)
Birileri istenen kiraları ödeyebildikçe, yükselmeye devam edecek maalesef.

Çok değil 4-5 sene öncesine kadar sıfır, kullanılmamış, kiracı ve alıcı arayan daire doluydu piyasa. Bir kaç gün daireleri gezer arasından karar verirdi insanlar. Şimdi görmeye bile gitmeden telefonda kapora atıyorlar "aman elimizden kaçırmayalım" diye.

2018 - 2019 yılında patlayan inşaat krizi ve batan müteahhitler ile birlikte daire üretimi çok çok azaldı, İstanbul'da arsa zaten kısıtlı.

2-3 sene kadar inşaatlar neredeyse durdu, batan kaçan intihar eden müteahhitler oldu.

O sırada da döviz arttı, tl değersizleşti, ev maliyetleri müthiş arttı. Yani İnşaat/müteahhit krizi bitmiş olsa bile maliyetler çok yükseldi.

O yıllarda bu inşaat krizinin 3-5 sene sonra büyük bir probleme dönüşeceğini, oturmak için ev bulmakta çok zorlanılacağını, uzun uzun yazdığım duyurular vardı. Onları bulmam lazım aslında, neler yazıldığını tam hatırlamıyorum.

Ben o zamanlar; hesap yapar ve örnekler verirken insanların sürekli evlenmeye devam ettiğini, kıyılan nikah sayılarını, yeni evlenen çiftlerin ailesiyle oturmadığını ve her nikahta yeni bir daireye ihtiyaç olduğunu yazmıştım.

Üstüne bir de göçmen krizi yaşanınca talep iyice patladı, sonumuz iyi olur inşaallah.
0
John Bloor
(06.04.23)
artacak ama gelirin de artacak. tl değersizleşecek. şimdi 20 veriyorsan, seneye 40 verirsin. enflasyon %100 ise, maaşına da yakın bir zam alırsın. çok dert etmeyin. piyasada her zaman taşlar yerine oturur.
0
gabe h coud
(06.04.23)
Tebernüş Kireççi bu konuda güzel yorumlar yapıyor. Yıllarca da uyardı ev alınması konusunda, ABD ile Türkiye'yi kıyaslayıp ev fiyatlarının düşeceğini iddia eden ekonomistleri de oldukça eleştirdi. Bundan sonrası kişisel fikirlerimdir:

Konut ya da kira fiyatlarında TL bazında düşüş görmek imkansıza yakın. Şu anda tersini iddia eden kim var ki?
- Sadece evlenme değil, boşanma sayıları da çok arttı. Konut ihtiyacı çok fazla.

- Deprem vb. felaketlerden ötürü göç fazla. Ayrıca Afgan, Suriyeli vb. konu malum.

- %25 olayı Temmuz ayında bitecek, sonra TÜFE'ye geri dönülecek. Yeterince zam yapamadığını düşünen ev sahipleri haliyle TÜFE'den yüksek zamlar talep edecek.

- Yeni konut arzı çok az, büyükşehirlerde arsa yok. 2015 civarında Kurtköy'de ikamet ederken herkes "orası da İstabul'mu" gözüyle küçümser şekilde bakıyordu, birsürü site ardı ardına bitmiş ve yüzlerce konut boştu. Şimdi orayı ve fiyatları bir görün.

- Konut ve arsa maliyetleri artmaya devam ettikçe, yeni konutlar daha yüksek fiyatlara satılıyor, bu da dolaylı olarak etrafındaki nispeten eski konutların fiyatını artırıyor. Kısır bir döngü.

- TL değersizleştikçe kiralar da artmak zorunda haliyle. Umarım yeni dönemde enflasyon ve fiyat istikrarsızlığı konusu çözümlenir de artışlar eskisi gibi makul bir seviyede kalır. İlginç bir örnek vereyim, 20-25 yıl önce çekilmiş bir dizide Caddebostan'da evlerin $500.000'den başladığını çok pahalı olduğunu birisi söylüyordu. Bugün baktığınızda muhtemelen o fiyatlar halen geçerlidir.

Yani kısaca konut ve kira fiyatlarının düşmesi için herhangi bir neden yok. Fiyatlar balon!!!11 diye kendimizi kandırmayalım yıllardır aynı hikaye.
0
Lethe
(06.04.23)
Göçmen krizi Suri, Afgan, İranlı, Rus, Ukraynalı, doğudan sürekli olan bir diğer iş göçü. İnşaat firmalarının yüksek kâr marjlarından vazgeçmek istememeleri.
0
jackyr
(06.04.23)
@gabe h coud; keske maas zamlari da enflasyon ve zamlar kadar artsa ama maalesef zamlar oyle olmuyor. :( sacmasapan zamlar yapildigi icin aslinda ayni seviyede ev kiralamak mumkun olmuyor. Cogu sirket boyle.
0
🌸bradshaw
(06.04.23)
@john bloor

Geçen birşey ararken okumuştum da o duyurulardan birini helal olsun demiştim. Sonra da ekran görüntüsü almıştım. Tekrar bulamadım aynı duyuruyu fotoğraf yükleme işine de üşendim ama copy paste ile aşağı kopyalıyorum cevabını :)

Demiri, betonu, kalfa ücretini ve projei gikaracak kadar paraniz varsa baslamak için idealdir.
bu yüzden önüne gelen müteahhitlik yapabiliyor, yapilsin da zaten sikinti yok. Nasilsa beceremeyen silinip gidiyor piyasadan.
Yanli zmaliyetler ve kar marjlari dediginiz gibi hiç bir zaman olamiyor.
Mesela metrekaresi 1000 TL diyor herkes, bu sabah birine attigim mesaji yapistiriyorum, ayni konu;
"m2 1000 TL iken demirin tonu 1400 TL idi, bugün 3150 TL.
gimento 11 liraydi, 15 oldu. beton 110 +kdv idi 165 +kdv olmus.
Parkesi, mutfagi, kapisi, penceresi her sey ok artti."
Yeni oyle masa basinda bütçe ve maliyet hesaplamayla olmuyor maalesef.
Kagit üzerindeki maliyetlerin haricinde görülmeyen ama kalem kalem büyüyen çok fazla angarya var.
100 maliyet 100 de arsa pay, 100 de kar koy 300'e sat. Maalesef yok öyle bir dünya, çünkü piyasada ok fazla müteahhit ve ok fazla daire arzi var. Parasi olmadigi için isi yürütemeyen ve devam ettiremeyen çok adam var.
Bu yüzden birak 100 bin kari, her binada en az 2 daireyi maliyetine satip is yapmaya çalisan ok hesapsiz var. Bu yüzden 200 bine mal olan daireyi 300'e noral sartlarda satamazsinIz.
Çünkü bir diger müteahhit "gel kardesim bende 250 bin" kesin diyecektir, çünkü müteahitlerin hemen hemen hepsinin her zaman acil paraya ihtiyaci vardir. Tok müteahhit ok zordur, bazen dare arzi azalip da taleplerin gogaldigi zamanlar oluyor nadir de olsa (su an ki emlak krizinden 1-2 sene sonra olacak gibi) o zaman da her gün dare fiyati artar ama ekstrem bir durum.
Zaten o durumda herkes "Ian bu iste ok para var" diyip müteahhitlige soyunuyor ve sektörün içine ediyor.
Emlakciya verilen komisyonlari kimse maliyet hesbaina katmiyor mesela, yer degerliyse arsa sahibine
verilen ekstra paralari уа da.
Bir ornek vereyim;
Son yaptigim 8 daireyi metrekare üzerinden bakanligin verdigi birimle hesaplarsan 430 bin TL maliyet gikiyor kagit üstünde (ruhsatta yazan da bu)
Ama benim maliyetim 600 bini geçti, 650 bini bulmasin diye dua ediyorum. Bina biteli 1 seneyi geçti neredeyse ama hala para harcaniyor, daha iskan harc hesaplanmadi düsun.
John Bloori (31.05.18 15:11:12)
0
okumakserbestbegenmeksart
(06.04.23)
Kiracısı olan evlerde kiralar enflasyon oranının çok altında kaldı. Kiracısız evler ise gerçeği yansıtmayan enflasyon oranları ve %25 gibi müdahaleleri baltalayacağı alım gücünü ön görerek yüksekten kiralanıyor. Devletin müdahale etmeyeceği, yıllık enflasyonun tek hane olmasa da %10-15 arasına düştüğü, sığınmacı ve para karşılığı vatandaşlık olaylarının bittiği durumda ev kiraları yaşanabilir fiyatlara gelecek.

Çünkü bina yapmak için paraya ihtiyacın var. Eskiden erken satış yapıp elde ettiğin parayla giderleri karşılıyordun. Şimdi erken satış yaptığın durumda, binalar 1,5-2 sene içinde bitince (çok katlı binalı siteler için daha uzun süre) ilk sattığın daireden gelen parayla hammadde de alamıyorsun, bittiğinde sattığın fiyatın yanına bile yaklaşamıyorsun. Bir de demirin ve çimentonun maliyeti bunlara bağlı olarak o kadar arttı ki elindeki demiri binaya kullanmak yerine stokta tutup satma yolunu seçip daha çok para kazananlar oldu. İşte bu gibi olaylar geçince konut stoku da artacak.

Daha önemlisi ise İstanbul'dan diğer şehirlere göç dalgası - tersine göç yaratmak. Diğer şehirlerde yaratılacak olan iş imkanları, hayvancılık ve tarımın tekrar değer görmesi, Doğu'daki ve Güney'deki büyük şehirlerle başlayarak yeni fabrikalar vs. kurulması İstanbul başta olmak üzere büyük şehirde talebi de azaltacağı için konut fiyatlarındaki artış normal seviyeye düşer.

Şu halde bina fiyatlarına oranla da enflasyona oranla da kiralar bu kadar düşükken, fiyatlar düşmez. Bu arada sayı olarak kiralar çok yüksek ama ne bileyim kaşar, kıyma, su, doğalgaz vs. fiyatları ile oranlayınca artmadığını görüyoruz. Bilerek ve isteyerek hepimizi fakirleştirdiler.
0
nawar
(07.04.23)
(5)

Eş- aile arası kalmak.

drako
Eşim ailemin herhangi bir durumda kendisine değil de bana sorulmasından dolayı şikayetçi. Bu durum evliliğin başından beri var ancak idare ediyoruz sanıyordum.Ancak dün kendisinin doğum günüydü ve babam kutlamayı unuttu.Ben de anneme neden kutlamadığını sorduğumda babama söylediğini ama unuttuğunu s
Eşim ailemin herhangi bir durumda kendisine değil de bana sorulmasından dolayı şikayetçi. Bu durum evliliğin başından beri var ancak idare ediyoruz sanıyordum.

Ancak dün kendisinin doğum günüydü ve babam kutlamayı unuttu.Ben de anneme neden kutlamadığını sorduğumda babama söylediğini ama unuttuğunu söyledi. Ben de en azından mesaj atsaydı dedim ve sabah eşime doğum günü için mesaj atmış.( Yoğun çalıştığından unuttuğunu söyledi vs.). Eşim bu durumdan rahatsız oldu. Hak da veriyorum. Zira babam herkesin doğum gününü kutladı (ablam,eşi vs) ancak eşiminkini unuttu. Onun da kasıtlı yaptığını düşünmüyorum. Eşim de düşünmüyor kasıtlı olduğunu ama değer verilmediğine inanıyor.

Bugün son olayda ise yiyecek bir şeyde annem bana nasıl olmuş beğendiniz mi şeklinde mesaj atmış, eşim de bu mesajı görünce neden hep sana mesaj atıyorlar beni hep pas geçiyorlar. whatsapp grubundan da yazabilirdi annen vs. diyerek ufak bir tartışma yaşadık.

Bu durumda eşime hak veriyorum. Aileme durumu anlatsam bunu eşim istemiyor. Arada kaldım açıkçası. Teşekkürler okuyup fikir vereceklere.
0
drako
(06.04.23)
Ailenle eşin bence iyi tanışmıyorlar ve birbirlerine yaklaşmak için emek vermiyorlar, çabalamıyorlar. Eşin ailene yakınlaşmak için neler yaptı bilmiyorum ama annenin tavrı ve babanın unutmuş olması cidden biraz önemsizlik hissettiriyor, kasıt yoksa.

İş ailene düşüyor, yani eşin yeterince çabalıyor, ailenle iletişim kuruyor ama ailen onunla iletişim kurmuyorsa demek istiyorum. Ailen bunu yapmazsa veya hep bu minvalde giderse eşin gerilir, normaldir. Yapılacak en son şey de eşinin annenle açıkça dan diye konuşması olabilir diye düşünüyorum. "Benimle konuşmayı tercih etmeyişinizin bir sebebi varsa öğrenmek isterim, özellikle de size karşı bir edepsizliğimin olduğunu düşünüyorsanız lütfen bunu dile getirin ki doğruysa kendime çeki düzen vereyim yanlışsa da kendimi size ifade edeyim ve anlaşalım" gibisnden konuşması. Ama en son. Çünkü bu konuşma kavgaya da gidebilir kucaklaşmaya da.

Tarafların ikisi de yeterince çabaladı mı o önemli. Bazen aileler kendilerini geri çekerler, otorite kurmak için. Eğer öyleyse yanlış yapıyorlar bence.
0
muhayyer divan
(06.04.23)
Ailenize durumu anlatmak değil de, mesela ziyarete gittiğinizde birlikteyken "aa geçen salı eşimin dogumgunuydu biz de şöyle bir kutlama yaptık" şeklinde bir sohbet açın.

Onun dışında @muhayyer divan+1
0
encokbenisevinnolur
(06.04.23)
esinizin oncelikle kendi degersizlik semasi/degersizlik inanci uzerine calismasi, once kendine bakip sonra disariya bakmasi daha mantikli sanki. Aileniz objektif olarak bir saygisizlik yapmiyorsa, gorduklerinde/bir araya geldiginizde garip davranislar sergilemiyorsa, kasitli olarak onu yok saymiyorsa, bu sorun ailenizle degil esinizin ozdeger inanciyla ilgili. bu, kendi kendimizi degersiz gorup, baskalarina 'ben degisemiyorum, yarami iyilestiremiyorum, sen degis ki ben kendimi degerli hissedeyim' demek, ki surdurulebilir degil, bu tur ihtiyaclarin disardan tamamen tatmin edilmesi cok zor, sonu gelmiyor cunku 'yara' asli yarali tarafindan gorulmuyor ve onarilmiyor, sadece gecici onlemler alinmis oluyor.

ozellikle ikinci olayda, benim hic umrumda olmazdi sanirim, biz bir aileyiz, ha bana atmis ha sana, hic de 'bana deger vermiyorlar, onun icin mesaj atmiyorlar' gibi bir yerden yaklasmazdim. herkes farkli farkli. herkesin yarasi baska. ama belki ailenizin baska bir davranisi benim baska bir yarami tetiklerdi. yine donup, bu muamele objektif olarak saygisizlik mi yoksa ben mi yarama bastigi icin uzerime aliniyorum diye sorardim.
0
kassiopeia
(06.04.23)
Kabul ihtiyacı var. Sevginizi ifade etmeyi deneyin ailecek
0
hasmetizm 2046
(06.04.23)
Beraberken bir sıkıntı yok. Aslında hafta bir gün mutlaka annemlere de uğruyoruz. Orada da hiçbir problem yok eşimden de bir soğukluk sezmiyorum gayet mutlu gibi. Şundan rahatsız oldum demiyor eve döndüğümüzde. Ama özellikle ailemin bir şey olduğunda kendisini aramasını istiyor, ona sorulsun istiyor. Aileme durumu anlattığımda öncesinde eşimin çalıştığından bazen telefonları açamadığını ve bu sebeple beni aradıklarını söylediler. Nitekim doğru kendisi de açamadığını söylemişti.

@muhayyer;

eşim ve ailesi bize göre alınganlar. o yüzden benim başta hatam aileme karşı dikkatli olmalarını telkin etmek oldu sanırım. onlar da dikkatli adımlar atmaya çalışıyorlar, arada problem olmasın diye. ama bu sefer de bu sıkıntılar ortaya çıktı.
0
🌸drako
(06.04.23)
(9)

Bir psikolog hakkında

hlot
Bir kurumun ucretsiz psikologuna gidiyorum. Ben 1 dakikayi bile kacirmak istemezken psikolog genellikle erken cikarmaya calisiyor gibi geliyor. 5-10 dk erken cikariyor ya da 5-10 dk gec basliyip bitis suresini ona gore uzatmiyor. Gecen gun 5-10 dk gec baslamak zorunda kaldik, benden onceki uzadigi i
Bir kurumun ucretsiz psikologuna gidiyorum. Ben 1 dakikayi bile kacirmak istemezken psikolog genellikle erken cikarmaya calisiyor gibi geliyor. 5-10 dk erken cikariyor ya da 5-10 dk gec basliyip bitis suresini ona gore uzatmiyor. Gecen gun 5-10 dk gec baslamak zorunda kaldik, benden onceki uzadigi icin, "evet, yogun bir gun" dedi ozur diler gibi ama sonra bir konuyu bitirince hop cikardi beni, hem de 15-20 dk erken cikardi. Ben de saati kontrol etmemistim, herhalde zamani geldi dedim, cikinca anladim cok erken oldugunu. Cok uyuz oldum 20 dk erken cikarmasina.

Bir keresinde yine erken bitirecekti "suremiz 45 dk degil mi" dedim, saati yanlis hesaplamis gibi yapti, "aa evet tabii" dedi, sonradan ekstra 10 dk daha dertlerimi dinledi. Artik sikayet gelmesin diye mi yapti bilmiyorum. Ertesi hafta 5 dk gec geldi, daha ben bir sey demeden "evet, saatimize bakalim, bu sureyi eklicem, 45 dk surecek" dedi.

Yani boyle konusunca, guleryuzlu olunca da kizamiyorum. Bir de her seyimi anlattigim bir insan, dertlerime cozum bulmaya calisan bir insana "ama 45 dakika degil mi yahu" diye hafiften kizinca aramiz bozulur gibi hissediyorum. Halbuki o da profesyonel bakiyor degil mi meseleye? Oturup da benim dertlerimle dertlenecek hali yok. Bir haftada benim gibi 30-40 kisi goruyordur zaten. Ama iste bu psikolojiden cikamiyorum: sanki beni onemseyen, beni sevdigi icin bana yardim etmeye calisan biriymis gibi geldigi icin ters bir sey dersem aramiz bozulur, bir daha da eskisi gibi yardim alamam diye dusunuyorum.

Ne diyorsunuz bu duruma?

Bir de cok konusuyor. Takir takir konusmasi, sessizlik olmamasi hosuma gidiyor (bazilari dusunelim diye cok bosluk birakiyor) ama bir sey anlatacak, onu 2-3 ornek seklinde uzata uzata soyluyor. Basta tarzi bu herhalde dedim ama acaba usttekiyle birlikte dusununce acaba dedim, dert dinlemekten kafasi sisiyor da o yuzden kendisi bol bol konusmak mi istiyor? Arada ben lafa girmek istedigimi belli etmeme ragmen uzatiyor ve bazen sozunu kesmek durumunda kaliyorum. Bir de yani aylardir gidiyorum buraya, bir seyi anlamam icin bir ornegin yettigini, kapasitemin buna yettigini anlamis olmasi lazim bence.
0
hlot
(06.04.23)
45dk sureniz var diye illa ki o süreyi son saniyesine kadar kullanmali diye bir kosul yok.

Üstelik ücretsizmis de.
0
Yourcousinmarvinberry
(06.04.23)
Verimli geciyorsa olabilir boyle seyler ama yapilan ise de saygisizlik gibi bence. bunu da psikolog kendi icinde degerlendirip basini yastiga rahat koyuyorsa yapacak pek bir sey yok.
0
insanlik icin buyuk bir adim
(06.04.23)
@Yourcousinmarvinberry: ne demek ustelik ucretsiz? Bir yerden maas aliyor sonucta. 45 dakikanin son saniyesine kadar kullanmali, bana 45 dk bile az geliyor.

@insanlik icin buyuk bir adim: bu psikolog fena degil aslinda. İyi geliyor gibi ama ne yapicam, her defasinda "45 dk oldu mu" mu diyecegim?
0
🌸hlot
(06.04.23)
Duygusal bağ kurduğunuz için sıkışıyorsunuz, süreyi verimli kullanması konusunda ona ikazda bulunmak, ciddi ciddi 45 dk'yı doldurmak istiyorum deme hakkınız var çünkü bu süre başkalarına da size de tanımlanmış. Herkese aynı şeyi yapıyorsa açıkça görevi kötüye kullanıyor demektir.

Ayrıca bu kişi epey gençse (ki güven vermedi anlattıklarınıza bakınca) bence hemen bırakın, psikolog denen şahıslar karşılarındaki kişiyi bilgilendirmek zorundadırlar, süreyi doldurmadığında da, danışana olan davranışlarındaki bariz farklılıklar konusunda da... saçmalamış. Çekinmeyin ikaz edin, kendinize güvenin.
0
muhayyer divan
(06.04.23)
Aranız çoktan bozulmuş. Buraya yazdıklarını ona okut bence.
0
gece abisi
(06.04.23)
Orada önemli ve öncelikli olan sizsiniz, o değil. İnsanı durumlar olur geç kalınır vs ama bu sürekli arıyorsa noluyor noldu da boyle oldu demenizde bir acayiplik yok. Endisenizde haksız değilsiniz söylersem verimli yardım alamam demenizde, ancak öyle olursa bu onun yarattığı bir şey olur sizin değil.

Ücretsiz olayına da takılmayın. Ne tür bir kurum bu belirtmemissiniz ama baştan böyle sozlesilmis ve karşılıklı yazılı olmayan bir sözleşme yapılmış demektir. Dolayısıyla "zaten ücretsiz fazla bir şey bekleme oradaki sorunlari dile getirme" türü bir yaklaşım yanlış olur. Sözleşme karşılıklı çünkü.

Doğrudan problemlerinize çözüme kavuşturamasaniz bile kanaatimce böyle durumlarda uğraşmak iyidir. İyi derken oldurucudur kanaatimce. Bir problem değil bunu tekrar tekrar dile getirmeniz tekrarliyorsa. Onu tekrarlayanda problem var. Zaten siz soylediginizde geri adım atmış. Tekrarlarsa da söyleyin.
0
encokbenisevinnolur
(06.04.23)
seans süresinin normali 40 dakika diye biliyorum
bunları ona aktarman gerekiyor, psikoloğunla yaşadığın sorunlar da hayatının bir parçası
başka birine de yönlendirebilir

herkes işini tam yapmak zorunda ama günde 8 saat mesaiye 8 seans koyan bir kurum varsa, bu da insani değil
kendine zaman ayırmaya çalışması normal

son paragrafta aynı şekilde ben daha çok söz almak istiyorum 1 örnek yeterli diyebilirsinn
1 seansı beklentilerin için ayırabilirsin
0
bir soru sorcam
(06.04.23)
Sikayet eeeetttt. kesinlikle cok kotu bir psikolog
0
ala09
(06.04.23)
45-50 dk standart seans süresidir. eğer devamlı geç kalıyor ya da erken bitirmeye çalışıyorsa iş disiplini yok demektir. bir kuruma bağlı çalışıyorsa da danışan kaybetmekten çekinmediği için, kendi terapi merkezi olsa çok dikkat etmek zorunda kalırdı. şikayet edin, hiç hoşlanmıyorum bu tür davranışlardan ben. eksik tartan manavdan ne farkı var dakika çalan psikologun?
0
deartheodosia
(06.04.23)
(5)

Çizim yeteneğimi nasıl geliştirebilirim?

sanemz
Sürekli çizim yapacaksın diyorlar ama yapıyorum hiç ilerleme yok gibi. Hatta kötüye gidiyormuşum gibi.
Sürekli çizim yapacaksın diyorlar ama yapıyorum hiç ilerleme yok gibi. Hatta kötüye gidiyormuşum gibi.
0
sanemz
(05.04.23)
Farklı tarzlardaki kişileri taklit edebilirsiniz. Karakalemden bahsediyorsunuz sanırım, caravaggio ya da barok dönem ressamları makul bir giriş olabilir

Çizimin sırları isminde bir kitap var, onu edinip onun üzerinden ilerleyebilirsiniz.

Seviyeniz hangisine daha uygun gibiyse ondan başlayın.
0
encokbenisevinnolur
(05.04.23)
Perspektif çalışmayı denedin mi?
0
damba
(06.04.23)
Sürekli çizim yapman da bir seyleri ilerletmez. Kendince teknikler gelistirmen gerekir.
0
Yourcousinmarvinberry
(06.04.23)
Buna baya vakit harcamis ve belli bir noktaya gelebilmis biri olarak "Surekli cizim yapmak" konusu dogru diye dusunuyorum. Karmasik karakalem portreler de, basit cop adam da, karikaturler de belli temel sekillerden ve bilek hareketlerinden olusuyor. Sayfalar dolusu basit cizgiler, sekiller, vb. cizerek o temel sekilleri refleks haline getirmis oluyorsunuz. Sonrasinda kafanizda fikri kagida yansitirken her sey daha rahat oluyor. Ancak bu noktada da kompozisyon sorunlari ortaya cikmaya basliyor; perspektif, olcek vb. Bunlari da yine pratikle cozuyorsunuz; yavas yavas nesnelerin boyutlari birbirine orantilaniyor, bakis acisina gore sekiller degisiyor vb.
0
salihdt
(06.04.23)
@damla, çizim güzel olmayınca perspektifte olmuyor. Hoca önce istediğini kağıda en yaklaşık şekilde aktarabilmelisin. İstediğimde kağıttaki arasında uçurum var. Yetenek yok zaten de azimle olsa bari az bi şey.
Mesela enstrümanda epey parça çalabiliyorum. İlerlediğimı ordan anlıyorum. Bunda ilerleme var mı onu bile bilemiyorum.

Edit: bu arada başlıkta anlatım bozukluğu olmuş düzeltemiyorum. Kırsal yerdeyim,
tel pek çekmiyor. Düzelttim şükür
0
🌸sanemz
(06.04.23)
(6)

İşletme olarak satın almadığım bir ürünü satmak problem olur mu?

havadakarada
Yani birinin bize elden verdiği veya bir yerden şahıs olarak satın aldığımız, şirket üzerine faturalı satın almadığımız ürünü satmaktan bahsediyorum. %18 KDV düşemiyorum böyle bir problem var tabii ama bunun haricinde bir problem olur mu yasal olarak vs? Muhasebeye söyledim hiç prob olur vs demedi.
Yani birinin bize elden verdiği veya bir yerden şahıs olarak satın aldığımız, şirket üzerine faturalı satın almadığımız ürünü satmaktan bahsediyorum. %18 KDV düşemiyorum böyle bir problem var tabii ama bunun haricinde bir problem olur mu yasal olarak vs? Muhasebeye söyledim hiç prob olur vs demedi.
0
havadakarada
(03.04.23)
1. Satış fiyatı tümüyle gelir kaydedilir, yani net kar. Büyük ihtimalle satış fiyatının %25ini gelir vergisi olarak ödersiniz.

2. KDV sorun olmaz, aldığınız KDVyi bire bir devlete veriyorsunuz zaten.

3. Stok tutulan bir mal ise ve satışlar dikkati çeken ölçüde olursa, vergi dairesi gel bakalım senin defterlere diyebilir. Faturasız mal alıp satan, büyük ihtimalle naylon fatura kullanıyordur diye düşünürler. Habire denetleme gelebilir.

4. Nakliye masrafları ve belki kurulum masrafları gibi şeyler de net kar yazar, gider gösteremezsiniz. Gelir vergisi ödersiniz.

5. Garantili mal ise, garantisi bozulur ve teknik servislerden yararlanmak problem olabilir.

6. Mal iadesi veya fire çok olursa büyük problem. Defterlerinizde hesaplar çorba olur.

Amaan bana ne derseniz (çoğu kimse gibi) kayıt dışı ekonomiye hoş geldiniz.

Muhasebeciniz ise doğru söylemiş. Onun görevi, sizin beyanınıza göre devlete rapor vermek. Onun açısından sorun yok, sorumluluğu yok. Sorumluluk sizin :)
0
alfired
(03.04.23)
@alfred gelir vergisinin tüm giderler çıktıktan sonra kalan paradan kesildiğini bile bilmiyordum, satış fiyatından kesilir sanıyordum. Yeni şahıs sirketi kurdum ve Trendyol'da mağaza açtım. Demek ki yok yere yüksek fiyat koymuşum ürünler için :) Ben faturalı sattığım için yasal bir problem yok ama yok yere fazla para ödemiş oluyorum anlattığınızı doğru anladıysam. Kayıt dışı ekonomi vergi vermeyen fatura kesmeyen kişiler icin karlı, benim için degil. Teşekkür ederim aydınlanmış oldum.
0
🌸havadakarada
(03.04.23)
Bir iki kere olacaksa bir şey olmaz, çok fazla işlem arasında su kaldırır.

Ama sürekli böyle yapacaksanız, bir gün mutlaka patlar bir yerlerde. Eğer satın alıp satmıyorsanız, üretiyor olmanız lazım. E oda yok, o zaman bu malın girişini sorar maliye.

Ama bir kaç işlemden sıkıntı olmaz, ama tutar büyükse o da sıkıntı olabilir ileride.
0
John Bloor
(03.04.23)
almadığınız ürüne fatura mı keseceksiniz? o zaman naylon fatura olmuş olur.
bunun dışında gider pusulası düzenleyebiliyorsunuz diye biliyorum. benim muhasebecim öyle söylemişti. 2. el ürün aldığım zaman bazen fatura kesmem gerekiyor, o zaman giriş kaydı olsun diye gider pusulası düzenlememi söylemişti. bir de John Bloor'un dediği gibi, izahat verebiliyor olmanız gerekir. siz size gelen ürünlerle bir şey üretiyor da olabilirsiniz, masa girişi olmadı diye masa faturası kesemezsiniz diye bir şey yok mesela, demir profil gelmiştir, sunta gelmiştir. kimse sizi naylon fatura kesiyorsun diyemez hali hazırda profillerden yapıyorsunuzdur. izahat önemli :)
0
vincenzo
(03.04.23)
Eğer sürekliliği olan ya da garanti vb belli bir süre mesuliyet gerektiren bir prosedüre tabi bir ürünse, bildiğim kadarıyla şahıs şirketine ikinci bir faaliyet kodu da ekletebiliyorsunuz dilekçe verip.
0
encokbenisevinnolur
(03.04.23)
@vincenzo naylon fatura bildiğim kadarıyla fatura kesmemek veya sahte fatura gibi durumlarda kullanılır. Bu farklı bir durum. Burada ürüne fatura kesiyoruz sadece faturasız ürün almış oluyoruz. Bunun cezası da okuduğuma göre 1/5 oranında daha düşük ceza.

@johnbloor ürün tanesi 3000 TL ortalama. Elimde 4 tane mal vardı onları faturasız satıyorum sadece. Yeni malları faturalı alacağım.
0
🌸havadakarada
(03.04.23)
(7)

kendi kendine vakit geçirmeyi sevmek

tuborg yesili
abes bişey mi? bunu sevenler çevreden gelen tepkilere ne yanıt veriyor? yalnız kalmayı sevdiğimi açıkca söylüyorum ama sürekli plan yapalım görüşelim birbirimize gidip gelelim isteyen arkadaşım var mesela, üzmek istemiyorum yeterince de belli ediyorum ama inatla bize gelsene, ben size geleyim, şunu
abes bişey mi? bunu sevenler çevreden gelen tepkilere ne yanıt veriyor? yalnız kalmayı sevdiğimi açıkca söylüyorum ama sürekli plan yapalım görüşelim birbirimize gidip gelelim isteyen arkadaşım var mesela, üzmek istemiyorum yeterince de belli ediyorum ama inatla bize gelsene, ben size geleyim, şunu yapalım, buraya gidelim vs sürekli bişeyler kovalıyor. genelde de herkes sosyal olmayı seviyor çevremde. ben sevmiyorum, insanlarla kaliteli vakit geçirdiğimi düşünmüyorum.

çünkü insanlar dinlemeyi değil anlatmayı seviyor. genel düşünceleri merak ettim teşekkürler.
0
tuborg yesili
(29.03.23)
bende artık böyleyim. devamlı birileriyle buluşmak, bir yerlere gitmek artık zor geliyor.tam bir evci oldum. bir şeyler yapalım buluşalım diyen arkadaşlara artık dönüş yapmamaya başladım. bir yerden sonra anlamamaya başlıyorlar tek çareyi bunda buldum.
0
astronom bey
(29.03.23)
Tarkovsky de hatta kısmen ben de sizin gibiyim. kısmen çünkü sevdiğim insanlarla sosyalleşmeyi seviyorum, yalnız sosyal etkinliklere katılmayı da seviyorum. ama öyle herkesle takılmayı her şeyi yetişmeye çalışmayı sevmiyorum mesela.

www.youtube.com
0
AlsterWasser
(29.03.23)
abes degil. benim cok ama cok sinirli bir cevrem var. dostlarim da yalnizligi sevdigimi biliyor. bir ara agir depresyondayken hic gorusmemeye calisiyorum fakat son senelerde biraz iyilestim cagirdiklarinda teke tek oturuyoruz kalabalik sevmedigimi biliyorlar
0
nibba
(29.03.23)
Siz dinledikce onlar anlatır. Kendi kendine zaman gecirmeyi sevmek de abes değil neden olsun.
0
encokbenisevinnolur
(29.03.23)
kendinle vakit geçirdiğini nereden çıkardın? kendinle iken gerçekten kendinle misin? yoksa kendinden kaçmak için meşguliyetlere mi koşuyorsun?

şahsen ben de pek arkadaşlarımla buluşmuyorum. buluşunca da çok yüzeysel ve boş muhabbetler dönüyor. orijinal bir şey yok.
0
Leonardo~Da~Vinci
(29.03.23)
İnsanlar yalnız olana ezik gözüyle acıyarak bakıyor bence. Haliyle aman onu da etkinliklere çağıralım diyerek kendilerince yardım etmiş sanıyorlar ama bunun bilinçli bir tercih olduğunu idrak edemiyorlar:/
0
Amaranta ursula
(29.03.23)
abes degil. normal bi sey. cogu insan icin farkli/hatta uzucu bi durum oldugundan anlamiyorlar. tercih meselesi oldugunu goremiyorlar. ben bayadir bu durumdayim. cok guzeldi onceleri..

bence hazir cevren de baski yapiyorken vazgec bu huyundan yolun basindaysan.
0
Kittie
(29.03.23)
(20)

çok net ve kendine has bir tarzı olan yönetmenler

semaforo de medianoche
özellikle biçimsel olarak soruyorum ama içerik olarak da cevaplar verilebilir tabi. tarantino, wes anderson özellikle akla gelen ilk örnekleri bende, biçimsel olarak çok net tarzları var. filmlerine 5 dk baksan anlarsın onların yönettiklerini. noe (biçimsel), lanthimos (içerik) zaman zaman bu tarzla
özellikle biçimsel olarak soruyorum ama içerik olarak da cevaplar verilebilir tabi. tarantino, wes anderson özellikle akla gelen ilk örnekleri bende, biçimsel olarak çok net tarzları var. filmlerine 5 dk baksan anlarsın onların yönettiklerini. noe (biçimsel), lanthimos (içerik) zaman zaman bu tarzların dışına çıksalar da gene örnek verilebilir. çok bilinmeseler de helene cattet & bruno forzani ikilisi var. içerik olarak gene shyamalan da söylenebilir. başka kimler var?

aklıma sonradan gelenler edit: cronenberg (baba da oğul da)
0
semaforo de medianoche
(29.03.23)
tim burton da bence baya tahmin edilebilir, belki jim jarmusch da eklenebilir.
0
benaslinda
(29.03.23)
David Lynch, Hitchcock, Nuri Bilge, Cohen kardesler
0
hot potato
(29.03.23)
christopher nolan
0
elvan abeyiylegezse
(29.03.23)
Tayfun Pirselimoğlu
Andrey Zvyagintsev
Tony Gatlif
0
ruhen hastayim ben
(29.03.23)
wong kar wai
0
ala09
(29.03.23)
nbc ve lars von trier dışındakilere katılıyorum ama onlara pek katılamadım. trier üçlemeler çeken bir yönetmen genelde. üçlemeleri kendi içinde benziyor ama birbirleriyle kıyaslandığında net aynı tarzdalar mı emin olamadım. golden heart üçlemesinden bir filmle, depresyon üçlemesinden bir filmi onunla da avrupa üçlemesinden bir filmi kıyaslarsak çok benzer gibi durmuyor. nbc de zaman içinde değişen bir isim özellikle 3 maymun öncesi farklı sonrası daha farklı. filmleri de çok kendine has değil sanki eski stilinin de yenisinin de benzerleri var tarkovski gibi öykündüğü bilinen isimler var zaten.

andrey zvyagintsev'in de içerik olarak özellikle bir tarzı var evet ama kendine has bir tarz denir mi emin olamadım benzer içerikleri başka yapanlar da var gibi.
0
🌸semaforo de medianoche
(29.03.23)
kubrick
0
KUCO
(29.03.23)
Kim Ki-duk
Wong kar wai
Akira Kurosawa
0
tiny penny
(29.03.23)
hasan karacadağ
michael bay
andrew davis
0
sert siyah krom
(29.03.23)
romain gavras
0
beraesad
(29.03.23)
Tarkovsky, Abbas kiyarustemi
0
olaylar olaylar
(29.03.23)
sadece bir tarzı olmasından bahsetmiyorum kendine has bir tarzı olmasından bahsediyorum. hasan karacadağ ve michael bay bu duruma uymuyor pek, andrew davis izlemedim onu bilmiyorum.

kubrick'in ise aynı janrda 2 filmi yok nerdeyse ya filme bakınca bu kubrick filmi denicek durumu yok pek.
0
🌸semaforo de medianoche
(29.03.23)
Haneke
0
ala09
(29.03.23)
Ben scorsese, Guillermo del toro, edgar wright eklerim.
0
logisticsmanager
(29.03.23)
Ek olarak Wes Anderson
0
olaylar olaylar
(29.03.23)
İnnaritu. Coppola. Denis Villeneuve. Spike Lee. Raw isminde bir body horror çeken Fransız bir yönetmen vardı, ismini hatırlayamadığım, onu da sayabiliriz. Alexander Aja.
0
encokbenisevinnolur
(29.03.23)
@logisticsmanager scorsese de çok çeşitli şekillerde filmler çeken bir yönetmen ona katılmadım diğerleri evet.

@encokbenisevinnolur valla bir tek raw'ı çeken julia ducournau'ya katılırım bu isimler arasından ki onun da daha 2 uzun metrajı var biraz erken olabilir konuşmak için. biraz zorlarsak villeneuve ve innaritu için biçimsel bir kendine özgülükten bahsedilebilir belki ama diğerlerine katılmadım. tarzları varsa bile kendine has değil bence
0
🌸semaforo de medianoche
(30.03.23)
Kevin Smith
0
dorian greyfurt
(30.03.23)
michael bay kendi tarzı olan biri. kendi tarzı deyince illa eleştirmenlerin beğendiği şeyler olmak zorunda değil. www.sensesofcinema.com

hasan karacadağ da ilk değil ancak bu tür filmlerin bir nevi öncüsü oldu dabbe ve diğer filmleri ile ülkemizde. sonradan kopyalanmış olması bunu değiştirmiyor..
0
sert siyah krom
(30.03.23)
Biçimsel bir kendi özgülükten kastinizi tam anlayamadım ama sanırım bir parça kestirebiliyorum verdiğiniz ara cevaplardan.

Bence Tom Six tam size göre bir yönetmen. Oldukça orjinal fikirler üzerine kurulu oldukça otantik bir filmografisi var.
0
encokbenisevinnolur
(01.04.23)
(9)

Flört ama arkadaşça?

die so slowly
Seni "arkadaş olarak" tanımak isteyen flörtün aklındaki nedir? Birkaç ay boyunca arkadaş olarak tanımak istemek, araya soğuk bir mesafe koyarak konuşmak değil midir? Bu şekilde ne ilerleme kaydedilebilir ki zaten? Sadece tanımak istemek desek o her zamanki ilk evredir de arkadaş olarak tanımayı anla
Seni "arkadaş olarak" tanımak isteyen flörtün aklındaki nedir? Birkaç ay boyunca arkadaş olarak tanımak istemek, araya soğuk bir mesafe koyarak konuşmak değil midir? Bu şekilde ne ilerleme kaydedilebilir ki zaten? Sadece tanımak istemek desek o her zamanki ilk evredir de arkadaş olarak tanımayı anlayamadım.
0
die so slowly
(28.03.23)
Oyalamadır. Öyle olmasa tanımak isteyen böyle mesafe hissettirecek ve karşısındakinde şüphe güvensizlik uyandıracak şeyler söylemez. Tanımak derken kastettiği neyse dümdüz onu yapar.
0
encokbenisevinnolur
(28.03.23)
gule gule
(28.03.23)
Flort olmuyor ki o.
0
stavro
(28.03.23)
Şöyle bi kenarda dur. Şu an arayıştayım, senden daha öncelikli adaylar var. Senin de ihtimalin var ama onlardan birini daha çok istiyorum. Onlarla durumlar olumsuz olursa sıra sana gelince seni deneyip seçip seçmeyeceğime karar vereceğim.
0
asap raki
(28.03.23)
usttekiler +1

ya da

seni begendim ama daha iyisi gelirse kacirmak istemiyorum, arayisima devam edicem, sen de yedekte dur bisey cikmazsa seninle olur belki.
0
taurina
(28.03.23)
Daha önceki ilişkilerinde duygusal olarak yara almış veya ilişkinin daha doğalında gelişmesi gerektiğine inanıyor olabilir. Yedeğe alma olsa arkadaşı karıştırmaz ne olduğu belli olmayan bir ilişki sürdürür diye düşünüyorum.
0
elvan abeyiylegezse
(29.03.23)
“oldu canim ben sana donucem”

demis. sen de “aramani dort gozle bekleyecegim” ya da “he ok” diyebilirsin. kendine verdigin degere gore cevabini sec.
0
alperz
(29.03.23)
sana (bkz: rez) yapmış kısaca
0
lazpalle
(29.03.23)
3-4 buluşma çay çorba zart zurt adı flörtse...ok.
Konu burdan hayvan gibi sevişmeye falan dönmüyorsa, söyleyin yemeksepetinden kendi çorbanızı daha çok takılmayı sevdiğiniz arkadaşlarınızla zaman geçirin.

*Kültürel, dini, x,y,z sebeplerle bu kafada olmayanlara bir şey diyemem. birbirlerinden hoşlanan insanların birlikte en çok ne yapmak isteyecekleri aşikar diye düşünüyorum.
0
noisnot
(17.04.23)
(7)

nashville olayı

gule gule
ara ara haberlere çıkıyor bu şekilde olaylar sürekli okula girip tarayan tipler. bunların okullarla özel olarak derdi mi var nedir yani bunun altında yatan sebep merak ettim.sallıyorum neden gidip new york'ta bir anda el bombası patlatmıyor da gidip ilkokul tarıyor?
ara ara haberlere çıkıyor bu şekilde olaylar sürekli okula girip tarayan tipler. bunların okullarla özel olarak derdi mi var nedir yani bunun altında yatan sebep merak ettim.

sallıyorum neden gidip new york'ta bir anda el bombası patlatmıyor da gidip ilkokul tarıyor?
0
gule gule
(28.03.23)
Genelde zamanında akranları tarafından zorbalığa uğradığında, ya da öğretmenleri tarafından haksızlığa uğradıklarını düşündüklerinde yapıyorlar sanırım.
0
John Bloor
(28.03.23)
ny'da el bombası patlatmak ile okul taramak arasında ciddi bir güvenlik farkı da var tabii. her eyalette silaha ve bombaya erişim, güvenlik politikaları vs aynı değildir
0
roket adam
(28.03.23)
bir tur kulturel aliskanlik. o kadar sik oluyor ki boyle bir refleks olusmus. bosluga dusunce aklina o geliyor.
0
hot potato
(28.03.23)
Psikolojik rahatsızlık, izolasyon, geçmişte zorbalığa maruz kalmak, bireysel silahlanmaya kolay erişim
0
wiekannich
(28.03.23)
elephant diye film vardı, orada da böyle bir olay iki gencin gözünden anlatılıyordu
0
aynose
(28.03.23)
Devlet halkının tamamını ikna edecek bir düşman yaratamadigi için toplum kendine saldırıyor. Tarihsel olarak ne kadar eszamanlidir bilmiyorum da bu tür bir olayın ilk ne zaman olduğuna da bakmak lazım. Birinci Dünya savaşı öncesini bilmiyorum da sonrasında medyadan edebiyattan anlaşılan ilk düşman sscb, 80'lerden sonra da El-Kaide vb imiş. Artık onlar bitti, bitti derken çoğunluğu karşısında toplayabilecekleri bir düşman olma işlevini yitirdiler.

Kültürel dağınıklığın da etkisi olmalı, ABD 200 yıl önce neredeyse tamamı başka ülkelerde hatta başka kıtalarda olanların ülkesi. Dolayısıyla bu farklılıklar okul çağında akran zorbalığınin türlü varyasyonunu yaratıyor olabilir. Literatüre bakınca bu konu onlar için bir ruh sağlığı meselesi olduğu kadar bir ulusal güvenlik meselesi gibi de gözüküyor.

Özetle, kendilerine karşılarında birleştikleri ortak bir öteki yaratamiyorlar. Bunun başka sonuçları da oluyordur herhalde, bu tür olaylar da o sonuçlardan biri.
0
encokbenisevinnolur
(28.03.23)
Planlı olarak yapıldığını öne eli silahlı olarak sürülenin de maşa olduğunu düşünüyorum.
ABD'de böyle olaylar yaygın iç görünmeyen sebeplerine bakmak gerekiyor. Sadece saldırganın çocukluğunda şiddet veya taciz görmesi olayı açıklamıyor. İnancı ve bağlantıları da önemli.
Belki de bir kesime mensub olanlar kurban istedi belki de gönüllü olarak kendisi de yaptı.

Yine terör örgütleri için de aklından sorunlu kişiler çok kullanışlı birer elemandır.

Ayrıca hedefte özellikle çocuklar okuduğu için ister istemez akla, bu tür saldırıların tarihlerinin diğer çeşitli takvimlerde hangi anlama denk geldiğini krononolojik olarak incelemek gerektiği geliyor.
0
diyecevaplandı
(28.03.23)
(5)

kondisyon neyi ifade ediyor?

sanemz
bir işi yapabilme gücü sanırım. sadece sporda kullanılan bir terim mi mesela günde 200 sayfa kitap okuyan birinin ertesi gün 100 sayfa okuması kondisyonunun düştüğünü mü gösterir?
bir işi yapabilme gücü sanırım. sadece sporda kullanılan bir terim mi mesela günde 200 sayfa kitap okuyan birinin ertesi gün 100 sayfa okuması kondisyonunun düştüğünü mü gösterir?
0
sanemz
(28.03.23)
Kondisyon spesifik bir İŞİ o anda yapma uygunluğunu belirten bir kavramdır. Misal fizyolojik kondisyon dediğimizde, 30 gün sonunda 100 kilo ağırlık kaldırma hedefi olan biri çeşitli çalışmalar sonucunda bir halteri 1. gün 30 kiloyla kaldırmaya başlayıp 30. gün 100 kiloyla kaldırmaya başlamışsa ve ilerleyen zamanda o işi yapma becerisi 100 kilonun altına düşmemişse, kondisyonu artmış demektir. Ha ama bugün 100 kilo kaldırdı 2 gün sonra 60 kiloya düştü, o zaman en başta 100 kiloya gelmesi 100 kilo kaldıracak kadar kondisyonunun arttığı anlamına gelmez, misal o gün başka değişkenler devreye girmiştir, mesela bir önceki gün fazla karbonhidrat almıştır o nedenle kaldırmıştır, bu fizyolojik olarak 100 kilo kaldıracak kadar kondisyonunun arttığı/iş yapabilme yeteneğinin arttığı anlamına gelmez. Bir noktaya kadar kondisyonu artar orada durursa, kondisyonu artmıştır demektir; iş yapma becerisi artmaya devam ediyorsa, kondisyonunun artmaya devam ettiği anlamına gelir ama geriliyorsa, bunu kondisyonunun aslında en başta da 100 kilo kaldıracak kadar artmadığı gibi yorumlayabiliriz.

Diğer durumlar için de bu bilgi sana bi çıkarım yapmana olanak verir.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(28.03.23)
İngilizcesi condition. Yani durum, vaziyet, hal.

Kondisyonu iyiyse iyi bir durumdadır, kondisyonu kötüyse kötü bir vaziyettedir. Bir görevi, hedefi yerine getirmeye uygunluk anlamında da düşünebilirsiniz, birinin ya da bir şeyin ortalama vaziyetinin iyi mi kötü mü olduğu şeklinde de.
0
akhenaten
(28.03.23)
@akhenaten, hazırbulunuşluk sanırım.
0
🌸sanemz
(28.03.23)
kondisyon her şeyi ifade eder. durum demek çünkü.

gitarımı satıyorum. kondisyonu iyidir. temizdir, bakımlıdır. mesela yani...
0
alperz
(28.03.23)
Yapılacak şeye uygunluk durumu. Sozkonusu kişiyse zihinsel, fiziksel vb kapasiteye dair, bir araç ya da aletse kullanılacağı şeye dair bir uygunluk.
0
encokbenisevinnolur
(28.03.23)
(3)

ses kayıtları birleştirme ve label ekleme

1195
en baştan söylemek gerekirse macbook kullanıyorum.dersin hocası powerpoint'e ses kayıtları eklemiş, bunun gibi 10larca gereksiz bir biçimde ayrı kayıt var ve hepsini birleştirmek istiyorum. eğer mümkünse playlerde görünecek şekilde konu label'ları da eklemek istiyorum. macos ile desktop'a m4a uzantı
en baştan söylemek gerekirse macbook kullanıyorum.

dersin hocası powerpoint'e ses kayıtları eklemiş, bunun gibi 10larca gereksiz bir biçimde ayrı kayıt var ve hepsini birleştirmek istiyorum. eğer mümkünse playlerde görünecek şekilde konu label'ları da eklemek istiyorum.

macos ile desktop'a m4a uzantısı olarak kaydediyor, başka seçenek yok.

yukarıdaki işlemleri halihazırda bilgisayarımda yüklü vlc player ya da quick time'da yapabilir miyim? şimdiden teşekkür ederim.
0
1195
(23.03.23)
Audacity var. Bu dediğiniz işlem için pratik bir program. Açık kaynak kodlu ve ücretsiz.

Quicktimeda olmaz diye biliyorum.
VLC maharetli bir program acaba olur mu dedirtiyor, ama emin değilim.
0
encokbenisevinnolur
(23.03.23)
M4a formatını da burada tanıyorsa sorun yok:
www.animaker.com
veya online m4a merge olarak bakın aramalarda
0
diyecevaplandı
(24.03.23)
Tek dosyaya marker embed edip çalabileceğin mac'te tek format var o da mpeg-4.

chapter track yapacaksın mpeg-4'ün içinde. sanırım handbrake ile bu işi çözersin. araştır.
0
alperz
(24.03.23)
(2)

İsmini hatırlayamadığım müzik grubu

encokbenisevinnolur
2010'lu yıllarda birkaç şarkılarını dinlemiştim.Grupta iki kadın var.Kadınlar 20'li yaşların ortalarında görünüyor.Biri elektro gitar çalıyor biri de synthesizer.Şarkıları enstrümantal. Söz yok sadece bazı kısımlarda mirildaniyorlar şarkıyı.Ünlü bir grup değil.Tarzları daft punka benziyor kısmen.Ele
2010'lu yıllarda birkaç şarkılarını dinlemiştim.
Grupta iki kadın var.
Kadınlar 20'li yaşların ortalarında görünüyor.
Biri elektro gitar çalıyor biri de synthesizer.
Şarkıları enstrümantal. Söz yok sadece bazı kısımlarda mirildaniyorlar şarkıyı.
Ünlü bir grup değil.
Tarzları daft punka benziyor kısmen.
Elektro gitar çalan kadının maskulen bir görünümü ve kıyafet tercihi var.
Şarkıları da o dönem youtubeda motivasyon içerikli ya da parkour vb. videolarında sık kullanılıyordu.

Hatırlayan, tahmini olan biri çıkar mı acaba?
0
encokbenisevinnolur
(23.03.23)
First aid kit derdim ama sözsüz diyorsunuz. Bir grup geliyor aklıma ama ismini hatırlamıyorum. Gelince editlerim.
0
Amaranta ursula
(23.03.23)
The xx'mis :) diğerleri de güzelmiş teşekkürler.
0
🌸encokbenisevinnolur
(23.03.23)
(6)

iş yerinde sözlüğe girememek ve duyuru raytinginin düşmesi

televole2
1. mobil uygulamayı güncelleyince sözlüğe girilebiliyor ama masaüstü sürüm olarak vpnsiz girilemiyor hâlâ. bu durum düzelmeyecek sanırım çok uzun süre. iş yerinde mesela pc'ye bir şey yüklenemediği için yazar hesabımla giriş yapamıyorum buraya.2. açılan duyurular ve verilen cevaplarda azalma var gib
1. mobil uygulamayı güncelleyince sözlüğe girilebiliyor ama masaüstü sürüm olarak vpnsiz girilemiyor hâlâ. bu durum düzelmeyecek sanırım çok uzun süre. iş yerinde mesela pc'ye bir şey yüklenemediği için yazar hesabımla giriş yapamıyorum buraya.

2. açılan duyurular ve verilen cevaplarda azalma var gibi geldi bana. sizce de öyle mi? yukarıda belirttiğim durumdan kaynaklı mı bu acaba? sonuçta duyuruya sözlük üzerinden giriş yapmak için masaüstü sürüm gerekiyor.
0
televole2
(23.03.23)
Duyuru'ya yazar olarak giriş yapmak zaten işkenceydi. Bir de Sözlük engellenince iyice eziyet oldu. Bu nedenle çok girmiyorum artık.
0
dissendium
(23.03.23)
tarayıcıya vpn eklentisi de eklenemiyor mu?
0
lazpalle
(23.03.23)
DNS ayarı yap bro VPN falan uğraşma yani. Burada da mesela "abi VPN olmadan sözlüğe girebiliyorum bu nasıl oluyor yoksa ben seçilmiş kişi miyim, Neo muyum?" diye soranlar oluyor, onların mesela DNS'i ayarlı, onun gibi düşün.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(23.03.23)
ben de cevap yazmayacaksam girmiyorum, sözlük üzerinden giriş yapmak işkence.
0
gule gule
(23.03.23)
2- en ufak tartisma vs olunca ucuruyorlar ondan. Cok emegi gecmis, duyuru celebrity'lerini bile ucurup, kusturduler.
0
freedonia
(23.03.23)
Gündelik kullandığım telefona VPN yuklemiyorum güvenlik sebebiyle. Evdeyken tabletten girersem ancak.

Ara sıra ugrayip yapabileceğim cevap olarak bir şey sorulmuşsa cevap verip, yazılanlara göz atıp kafa dagittigim bir yer burası benim için. Ara sıra da soru sorduğum. Onun için de vpn->sözlük>duyuru sıralaması beni usendiriyor. Pek girmiyorum o yüzden sözlük engellendiginden beri.
0
encokbenisevinnolur
(23.03.23)
(18)

Deprem riskini umursamayan var mı

dissendium
Merhaba arkadaşlar. Umarım iyisinizdir.Deprem korkusu olan arkadaşları anlayışla karşılıyorum. Sorumdan rahatsız olmalarını ve beni yanlış anlamalarını istemem. Ben 1999 depremini yaşamış biri olarak depremden korkmamaya başladım. Depremden korkan kişiler aslında ölmekten korkuyorlar gördüğüm kadarı
Merhaba arkadaşlar. Umarım iyisinizdir.

Deprem korkusu olan arkadaşları anlayışla karşılıyorum. Sorumdan rahatsız olmalarını ve beni yanlış anlamalarını istemem. Ben 1999 depremini yaşamış biri olarak depremden korkmamaya başladım. Depremden korkan kişiler aslında ölmekten korkuyorlar gördüğüm kadarıyla. İnancıma göre nasıl öleceğimizi Allah bilir. Sadece depreme odaklanmayı mantıksız buluyorum. İkincisi ne yaparsak yapalım öleceksek ölürüz. Deprem çantası hazırlasak da ölürüz. Üçüncüsü öldürmeyen Allah öldürmez. Depremden bir hafta sonra neredeyse 80 yaşında insan da enkazdan çıkabiliyor. Ölmeyeceksek ölmeyiz. Deprem gerçekten çok yıkıcı. Toz gibi olan evler her şeyi anlatıyor zaten. Söylenecek söz yok. Ama bir noktada yapabileceğimiz bir şey yok bir canlı olarak. Ülke olarak deprem korkusu biraz aşırı mı sanki? Depremi umursamayan var mı? Neler düşünüyorsunuz bu konuda? Ben de yatağımın yanına bir şişe su koyuyorum, deprem çantasını da yüzde 100 destekliyorum ama hayat öyle bir şey ki enkazda sıkışıp 10 cm ilerideki çantaya ulaşamama ihtimali bile var.
0
dissendium
(15.02.23)
buyuklerimiz hep olumun de hayirlisi derler ya biraz o yuzden. kim enkazda sikisip kor karanlikta yavas yavas olmek ister. bi de zenginlerin hayatta kalacak olmasi da rahatsiz ediyor. kimisinin nasil zengin oldugu bile mechul. dunya cok adaletsiz. yeni binaya kiraya cikamiyor artik dunun orta gelir beyaz yakasi cunku su an kendisi fakir. bu adaletsizlikleri dusundukce daha da takiyorum kafaya. pisi pisine olmek....
0
Kittie
(15.02.23)
öncelikle belirtmeliyim ki, hiç büyük bir deprem yaşamadığım için olsa gerek deprem konusunda gamsız değilim ama bir anksiyetem yok.

şimdi bence depremden korkan kişiler aslında ölmekten korkuyorlar doğru gibi duran ama çok da eksikleri olan bir tespit. insanın her canlı gibi hayatta kalma refleksi var, dolayısıyla depremde ölmekten korkuyor, normal. lakin özellikle ülkemizde insanların aşırı hassas olmalarının tek sebebi bu değil. çünkü deneyimler ve izlenenler çok tramvatik.

1. deprem oldu, enkazda kaldın ne olduğunu anlamadan şak öldün, sıkıntı yok.

ama diğer ihtimaller de çok korkunç

2. deprem oldu, enkazda karanlıkta kaldın, öyle ki zemin-mekan algını kaybettin. tam olarak evin hangi noktasında neyin altında veya neyin üstündesin ayırt edemiyorsun. saatlerce bekliyorsun. tabi çektiğin fiziksel acı da üstüne cila.

3. deprem oldu, enkazda kaldın ama hadi görece iyi bir konumdasın, yaşam üçgeni falan. ama evdeki diğer bireylerin acı acı çığlıklarını duyuyorsun hiçbir şey yapamıyorsun. veya aksine evdeki herkesin öldüğünün farkındasın sesleri, solukları çıkmıyor. öyle sotede bekliyorsun kurtarılmayı.

4. deprem oldu, enkazda kaldın, görece 3.maddeye göre daha iyi durumdasın. amiyane tabirle, elleriyle iki eşeleseler çıkacaksın ama saatler, günler geçiyor, gelmesini beklediğin yardım ekipleri gelmediği için veya geldikleri halde, onlara sesini duyuramadığın için öyle bekleye bekleye ölüp gidiyorsun.

5. deprem oldu, binadan can havliyle sağ sağlim çıktın ama ailen içeride kaldı. yukarıdaki maddeler sebebiyle kurtaramadın. elinden de bir şey gelmedi.

6. deprem oldu, o veya bu şekilde çıktın ama sakat kaldın, elin koptu, bacağın gitti, böbreğin cortladı ömür boyu diyalizlik oldun vs vs vs.

7. deprem oldu, işin gücün, evin barkın birikimlerin hayallerin geri dönmemek üzere yitti, gitti.

8. ki bu 8.madde henüz konuşmayacak kadar küçük bir kız çocuğu babası olarak beni en çok korkutan şey. deprem oldu, sen ve eşin öldünüz. çocuk kurtuldu. bizi anlatamadı. refakatsiz çocuk olarak kaldı. en iyi ihtimalle yuvaya verildi. gerçek ismini dahi bilmeden dünyada yapayalnız kaldı, bok gibi bir hayatı oldu. daha da kötüsü diyelim ki herkes sağ ama çocuk başka bir yere götürüldü, ama kaçırılsın, ama devlet sahip çıksın. çocuğu bir daha bulamadı aile.

bir çırpıda aklıma gelenler bunlar, daha da uzar düşünülünce.
0
wilhelmwasmuss
(15.02.23)
Son depremleri Niğde'den hissettim. Herhangi bir yıkım olmamasına rağmen Niğde'den çok fazla ve çok uzun sallandık.
Memleketim Bursa. Evimiz ovada bir sitede. Fore kazık ile yapılmış bir ev o yüzden güvende hissediyorum. Bu noktada aile olarak tedbiri almışız, olur da yıkılırsa enkaz altında ölürsek de yapacak bir şey yok. Ayrıca evde depreme yakalanacağız diye bir şey de yok, bir kereliğine gittiğim herhangi bir yerde yakalanıp da enkaz altında kalabilirim. Keza Ankara'da deprem tehlikesi çok daha az olmasına rağmen orada da depreme dayanıklı bir evde oturuyorum ama orasının zemini hakkında bilgim yok.

Ölümün de hayırlısı, acısızı en güzeli ama bu şekilde öleceksek de yapacak bir şey yok. Bir de ölüme yakın bir tecrübe yaşamış biri olarak korkmuyorum herhalde, bilmiyorum. Hayatın her an deprem olur mu diye yaşanmayacak kadar da güzel olduğunu düşünüyorum. Deprem felaketi yeni yaşandığı için herkeste bu tarz şeylerin uyanması çok normal. Hayat normale dönüp yeni bir felaket yaşayıncaya kadar aklımızdan silinir zaten bunlar.
0
black holes in the sky
(15.02.23)
Ben umursamiyorum. Öleceğimiz varsa ölürüz.
0
Kahvedesu
(15.02.23)
ben inançlı biri değilim de. bu din size elinizden geleni yapın, hazırlığınızı yapın ondan sonra elinizden bişey gelmiyosa tevekküle bırakın demiyo mu? hiç bişey yapmadan veren allah alır canı mantığı biraz dindarlıktan ziyade kadercilik sanki.
0
b1020
(15.02.23)
Umursasak da çoğumuzun yapabileceği bir şey yok. Güya deprem yönetmeliği falan var ama binalara izin veren de o yönetmeliği oluşturan da güvenilirlik hissi vermiyor.
0
encokbenisevinnolur
(15.02.23)
ben de önceden deprem yaşadım. çok farklı bir psikoloji. doğrusu güncel olarak yaşamadığın için böyle düşündüğün kanaatindeyim. üzerinden çok zaman geçtiği için senin için çok önemli bir problem değil. japonya şili vs ne yapıyorsa biz de onu yapabiliriz. onların böyle korku ve kaygıları yok muhtemelen.
0
paintov
(15.02.23)
"Ama bir noktada yapabileceğimiz bir şey yok bir canlı olarak. Ülke olarak deprem korkusu biraz aşırı mı sanki?"
Emin misin, yok mu gerçekten?
O kadar ölen insan varken neden aşırı olsun? 10 ilde deprem oldu. Hisseden başka iller de var. Artçılar devam ediyor.
Yüzde 1 bile olsa önlem almak önemlidir. Yazdıklarını hiç mantıklı bulamadım.
0
sevilen progressive türkücü
(16.02.23)
yazdığın üç madde de tamamen kadercilik. dini iyi biliyorsan "(bir durum karşısında) ne yaparsak yapalım öleceksek ölürüz" gibi bir anlayış olmadığını, ölmemek için elinden gelen tüm önlemleri alman gerektiğini, ancak tüm önlemleri aldıktan sonra gerisine kader diyebileceğini de biliyor olman lazım. şimdi herkes işte kendine bu soruyu soruyor, ben önlem aldım mı, ne önlem aldım, ne alabilirim. bundan da daha doğal bir şey yok.

yapabileceğin şeyler, sağlam olduğunu düşündüğün mümkün olduğunca yeni bir binada yaşamak, ona göre bir zemin, bir şehir seçmek, bir de acil durumda ne yapacağını bilmek. bunları yaptıktan sonra kader de tabii. ama yatağımın yanına su koydum gerisine ölürsek de kaderdir anlayışı bence dine de gayet uymuyor.
0
roket adam
(16.02.23)
Kuraklık beni daha çok korkutuyor. Depreme karşı bireysel önlem alınır ama öbürü bir yere kadar.

Ne yapmam gerekiyor diyorsan binana güvenmiyorsan şehir değiştir, apartmandakileri güçlendirme yaptırmaya ikna et, bina betonu güçlendirme ile bile adam olmayacak kadar kötü durumdaysa daire sahiplerini kentsel dönüşüme ikna et.
0
trixi
(16.02.23)
Umursamiyorum, cunku yapabilecegim bir sey yok. Ne ev alabilirim ne saglam binaya tasinabilirim ne istanbul'u terk edebilirim. Dilegim enkaz altinda kalmadan olmek, zira kapali alandan korkuyorum, bu korkuyu yasamak istemiyorum acliktan olene dek.
0
unidentified floating object
(16.02.23)
Yazdiklariniza katilmayi cok isterdim. Ben 98 dogumluyum ve hayatimda hic buyuk deprem gormedim, Istanbul'da yasiyoruz ailecek. @wilhelmwasmuss'un tum yazdiklarina harfi harfine katiliyorum. Onun yazdiklari disinda mimarlik fakultesi cikisli biri olarak nasil evlerde yasamak gerektigini de biliyorum. Ama asil mesele "para" ve olmayisinin getirdigi caresizlik ne yazik ki... Ben issizim, aylardir is ariyorum. Ailemden calisanların isi gucu ve emlak piyasasi geregi yasadigimiz evden cikamiyoruz. Depremden degil, kurtulabilmenin yolunu biliyorken ölebilecek olmanin getirdigi caresizlik mahvediyor beni. İstanbul'un duzelemeyecegini ve gercekten insanlarin olu bedenler olmaktan cikip sadece sayilara donusecegini tahmin ediyorduk, artik net olarak gorebiliyoruz da... Ben cok caresiz, yalniz ve ofkeli hissediyorum, cevremdeki herkes de sanki bir ruyadan uyanmis gibi.
0
evanesco
(16.02.23)
ben pek umursamıyorum. ev de yazlık da deprem bölgesi dışında, ikisinin de tarihinde büyük deprem yok. neden umursayayım ki?
0
babilfish
(16.02.23)
Şu an için en ufak bir korkum yok. Yaşadığım evde izolatör var. Bir şey olsa bile en üst kattayız, yaşam üçgeni de yaparım. Binadan merdivenlerden inişim 30 sn sürmez. Çalıştığım bina ise çok eski ama bir gökdelen. İşyerindeyken bile deprem olsa 1 dk içinde binadan çıkarım diye düşünüyorum. Tüm bunlara rağmen beton altında kalıp ölürsem, vicdanım rahat. kimseye ne maddi ne manevi hiç bir borcum yok, kimse arkamdan kötü bir zamanı aklına getirmez. sevenim çoktur, üzülen çok olur ama o da geçiyor. hayat devam eder bir şekilde. beni hatırlayın, dünyada iz bırakmalıyım gibi bir düşüncem de yok. mepetlerimi satmayın diye cebime kağıt koyayım bari en azından askasldjkas
0
gabe h coud
(16.02.23)
çocuğum olduktan sonra her şeyden daha çok endişe eder ve korkar oldum. kendi adıma bir korkum yok. ancak evladıma bir şey olursa korkusu mevcut. bana ne olacaksa olabilir ancak evladıma zarar gelsin istemiyorum. tek korkum bu.
0
mikahakkinen
(16.02.23)
Tabi ne zaman nerede hangi şekilde öleceğini bilemezsin ama ne kadar tedbir alırsan ve riski ne kadar minimize edersen o kadar kardır hem senin hem de sevdiklerin için ama şu konuda haklısın anksiyetelerle ve korkularla yaşanmaz. En iyisini umup en kötü senaryoya karşı hazırlıklı olmamız lazım.
0
iwasbornonamountainside
(16.02.23)
korku başka, tedbirsizlik başka. amaan zaten öleceğim diye doktora gitmemekle farkı yok. kadercilik de bu değil zaten. kul önce tedbir alacak.
0
faberkastelli
(16.02.23)
Bu son depreme kadar ben de hic umursamayanlardim. Bundan once de defalarca deprem oldu, 99 deoremini de yasadim, baska illerdeki depremleri de gördük ama son depreme kadar hala deprem korkum falan yoktu.

Korkmamamin ve umursamamamin sebebi tamamen matematikseldi. Yani olasilik hesabi yaptigimda depremden (ki depremden korkamimizon sebebi dedigin gibi ölüm) korkmanin anlamsiz oldugu sonucuna vardigim icin zerre deprem kaygim yoktu. Soyle bir dusundugumde depremden olme olasiligom cok düşük, depreme gelene kadar binbir turlu sebepten olebilirim, 80kusur milyonluk ulkede kac kisi depremden kac kisi diğer tum sebeplerden oldugune baktigimda zaten matematiksel olarak cok büyük ihitmalle deprem disi sebepten olecegim sonucuna vardigim icin deprem korkum yoktu.

Artik depremi umursuyor olmamin sebebi ise son yillarda cok fazla deprem olmasi, depremlerin gittikce siddettinin artmasi ve siklasmasi dolasiyisiyla artik Türkiye'de surekli deprem oluyor ve her an deprem bolgelerinin hentagi birinde saglam bir deprem olabilir konusunda yeterince ikna olmam.

Aslında bakarsan yukarida bahsettigim matematik hala gecerli, hala depremde olme ihitmalim çok düşük ama gun gectikce bu olasilik degisiyor gordugum kadariyla. Cunku son yıllarda surekli deprem oluyor. İstanbul'da da son yillarda eskiye nazaran daha guclu depremler olmaya basladi, bildiğin geliyorum diyor artik. İzmirde de boyle olmustu, sik sik bariz hissedilir seviyede depremler olmaya baslamisti ve en son yıkıcı siddete vurdu.

Dolasiyla bayagi her an saglam bir deprem vurabilir, yer altında olan biten nedir bilmiyorum ama ulke toprakları Japonya'dan beter oldu, depremle yatip kalkar olduk. 99 depreminden sonra duzce olduktan sonra uzun süre saglam deprem olmamisti, ama artik oyle değil. İzmir, elazig, van, şimdi de Türkiye tarihinin en buyuk depremi, Erzincan depremini birincilikten eden bu büyük deprem. Artik ekisi gibi degil, kisa zamamda cok sayida ve cok büyük siddette deprem oluyor. Hiçbir an guvende değiliz.

Bir de depremde olmek kadar hatta ondan daha fazla beni korkutan sey enkaz altında dar alanda sikisip kalmak. Dusuncesi aklımdan gecerken bile afakanlar basiyor soguk terler akitiyorum fena oluyorum. O yüzden ne pahasına olursa olsun deprem aninda dışarı kaçma niyetindeyim zaten. Enkaz altinda ya bina çökmesiyle ezilerek, ya da bir yerde sikisip yavas yavas olecegim. Bina icinde kurtuluş yok. Binlerce insanin icindeki birkacyuz kisilik sansli azinliktan olabilecegime bel baglamak mantiksiz geliyor. Cikisa nispeten yakın oldugum icin şu günlerde deprem aninda kacisimin planını yapiyorum sürekli. Hiçbir sekilde iceride cokup kapanma senaryom yok, tum planım disari kacis uzerine.


Ama sonuc olarak sureklo bu korkuyla yasamaya da gerek yok. Deprem olmazsa baska yerden birgun mutlaka olecegiz. Ayrıca depreme yakalanmamak da çok rahat bir sekilde olecegimiz anlamina gelmiyor, kim bilir belki cok daha feci sekilde olecegiz.
0
stavro
(16.02.23)
(12)

inanç/ruhsal durum konuları

firemanjonny
dün gece kayınpederleri umreye yolladık, mübarek olsun, ben küçük yaşlardan itibaren ailesinde din eğitimi verilmiş 5-6 sene öncesine kadar da 5 vakit namaz kılan biriydim, 35 yaşında erkek bireyim. bi 5-6 senedir fikirlerimde çok değişimler oldu, en son enkazdan çıkarılan bir yavrucak varken biri t
dün gece kayınpederleri umreye yolladık, mübarek olsun, ben küçük yaşlardan itibaren ailesinde din eğitimi verilmiş 5-6 sene öncesine kadar da 5 vakit namaz kılan biriydim, 35 yaşında erkek bireyim. bi 5-6 senedir fikirlerimde çok değişimler oldu, en son enkazdan çıkarılan bir yavrucak varken biri tekbir getirmeye çalıştı orda olsam ağzına vururdum çok sinirim kalktı o anda, sonra acayip bir farkındalık geldi "ne oldum lan ben böyle" dedim, ama şimdi de olsa aynı şekilde gıcık olurdum. bir yanda umreye insan uğurladık, otobüs önünde ağlaşanlar (niyeyse), diğer yanda benim ailem burda seslerini duydum kimse gelmedi artık ses yok diye ağlaşanlar, içimden fuck the system diyip dağ başına yerleşesim geliyor, umre bildiğin turistik ziyaret farz değil bi bok değil, yani şuan bahamalara gidip dönüp götünün fotosunu instagrama atan kızlardan farkın yok orada ihram içinde sırıtp poz vermenin, ver o parayı yardım olarak bitsin gitsin, inancın içinde yine sevap kazan hatta daha çok sevap kazan, umre sevabı bile yazılır ek olarak hayır yapma sevabın bonusun olur, ki bunu yapan da gördüm sosyal medyada çok takdir ettim. tabi bunu kendilerine demedim, lüzum da yok, bişi de değişmez. insanı ateist yapacaksa bu iktidar kadar başarılı başka kuruluş olamazdı. işin garip yanı on sene önce çok daha mutluydum, nispeten konulara cevabım vardı kendimce, şimdi zerre mutlu değilim, farkındalık-sorgulama arttıkça girdap etkisi yapan bir belirsizlik doğuyor. sıkılıyorum daralıyorum çıkamıyorum. dil öğrenmeye olan ilgim aşağı düştü, hiçbir iddialı çıkış yapmaz oldum/faydası yok, konuşmaya bile eriniyorum, hayat kalitem yerlerde, geleceğe olan ümidim/beklentim sıfır. kendi gerçekliğimi yaratıp yalandan mutlu mu olmaya çalışayım, inanç konularını sümen altı mı edeyim, insanların cehaletine gülüp geçeyim mi ne bok yiyim. psikoloğun faydası olur mu, aynı durumda olan, önerisi olan başımın üstünde, akıllı bişeyler işitmeye çok ihtiyacım var.

cevaplar için çok sağolun, bi noktayı yanlış ifade etmiş olabilirim, kişilerden dolayı dinden uzaklaşmıyorum, din kişilere her türden kabahatin saklanabileceği kılıflar bahşediyor, insan beyni de seçici-geçirgen olduğundan kaza/fıtrat/mukadderat/takdir-i ilahi deyip dini anlamda işin içinden çıkıveriyor, garibime giden din denen nesnenin burdan çekince çine kadar uzaması.
0
firemanjonny
(15.02.23)
“Dini olanın vicdanı olmaz” diye bir söz var. Zamanında arama kurtarmaya giden ekipler namaz molası verdiğinde duymuştum ilk defa bunu.

İçinde bulunduğunuz buhranı anlıyorum. Vicdanlı bir insansınız demek ki. Bu düzeni siz değiştiremeyeceksiniz. O yüzden kendinizi bu konularla yıpratmak yerine elinizden gelen yardımı yapabilirsiniz. Herkes kendi yaşadığını biliyor sonuçta.
0
ruhen hastayim ben
(15.02.23)
Müslümanlara kızıp İslam'a küsmeniz mantıklı değil, siz ve biz eğer imanlıysak İslamiyeti daha güzel yaşayalım, yeni nesile daha güzel örnek olalım. Kötü yöneticiler, vicdansız bazı insanlar da müslüman diye biz neden kendi imanımızdan şüphe edelim?

Umreye gitmeyip parasını bağışlasaydı daha mı iyi olurdu? Daha mı iyi olurdu bilmeyiz ama çok güzel olacağı aşikar, peki ama ya bağış da yaptıysa? Ya da çok önceden parasını ödediği için gittiyse?

Ben hiç umre'ye gitmedim, hiç hacca gitmedim. Ama ne zaman buraya giden insanları eleştirip "arap'lara para yedireceğine fakire fukaraya ver" tarzı bir eleştiri görsem şu cevabı veririm;

"siz bu sene tatile gitmeyip o parayı fakir verecek misiniz?"

Gavura kızıp oruç bozulmaz, siz yine de kötü örnekleri baz almayın kendinize.
0
john bloor
(15.02.23)
Benzer durumlardayız hocam. Etrafımda da senin/benim gibi çok insan var konuşuyoruz dertleşiyoruz benzer endişeleri/fikirleri paylaşıyoruz.

Maalesef ben de beş vakit değilse de namaz kılar, kuran okur, cumaları camiye giderdim ancak özellikle 15 temmuz sonrası dinin içine siyaset iyice karışınca hocalardan da vaazlarından da iyice tiksindim. Dedemin cenazesinde hazır kalabalıkken yeni yapılan camisi için para dilenen hocanın orada boğazını sıkmak istedim. Bir tek elimde belli belirsiz inancım ve alışkanlıktan mıdır bilmiyorum tuttuğum orucum kaldı.

Hele son zamanlarda din kisvesi adı altında yapılan kötülükleri, şarlatanlıkları gördükçe iyice uzaklaşıyorum. Dinin bir suçu yok gerçi ama içimden gelmiyor yani.
0
chicha_v2
(15.02.23)
Ateistim ama "akp dinden soguttu" "siyasete din karistiranlar soğuttu" soylemleri bana çok garip geliyor.

Müslüman olmak şu demek değil mi; Allah diye bir şey var, tüm evreni o yarattı, hz muhammed i peygamber olarak gönderdi vs. Benim bu bilgiye inanip inanmamami Akp etkileyemez ya xd çok saçma xd evrim fln okuyup kafanız karismiyo, başkası x davranışı yaptı diye bu bilgiye olan inanciniz sarsılıyor. Bu sebep sonuç ilişkisi çok saçma geliyor bana.

Tamamen dinden uzaklastiginizda kafanız rahatlayacak bence :) Bende öyle olmuştu. Çünkü önceden hep bir yerlerden bir şeyler bekliyordum, dua ediyordum, umuyordum. Gerceklesebilme ihtimali var mı yok mu bakmiyordum. Bedava nasılsa, ümit et :) Dolayisiyla gerçekleşmeyince hayal kırıklığı... Bir de sürekli bir sorumluluğu yerine getirmenin/getirmemenin huzursuzluğu.. yok namazı kaçırdım, çok orucu bozdum

Şimdi gercekciyim. Biliyorum ihtimalleri. Uzun yıllardır mutlu yaşıyorum.
0
abuzer
(15.02.23)
Ben de benzer bir süreçten geçerek dinden uzaklaşmıştım. Kendini "biz müslümanlar" olarak tanımlayan kapalı gruplar var. Bunların ne karakterleri, ne savundukları; kesinlikle hiçbir şeyleri benim inandığım değerlerle örtüşmüyordu. Bu durum tamamen iradem dışında beni buz gibi soğuttu açıkçası. Ben öylece sanki kendime dışardan bakıyormuşum gibi bu uzaklaşma sürecini izledim. Hiçbir aktif rolüm olmadı bu konuda.

Artık son geldiğim noktada eğer gerçekten bir sınav falan varsa bu sınav ancak bu acayipliğin içinde bulunmamakla geçilir heralde noktasındaydım. Şimdiyse çoktandır sadece hiç umursamıyorum bu konuları.
0
akhenaten
(15.02.23)
olur tabi psikoloğun yardımı, olmaz olur mu!
ancak, tecrübelerime dayanarak söyleye bilirim ki bu tür depresif ruh hallerinde ilaç tedavisi çok iyi ve hızlı sonuç veriyor.
doğru ilaç çok önemli olduğundan, doğru psikiyatrist'le görüşmek çok önemli. bunun için de kesenin ağzını biraz açmak lazım; zira özel psikiyatrist ücretleri çok yüksek. yine de uzun vadeli mental sağlık ve mutluluk düşünülecek olursa, iyi bir psikiyatriste görünmek iyi bir yatırım olarak görülebilir.
0
pangea
(15.02.23)
@abuzer'in ilk 2 paragrafı +1

Yani kötü örnekler var diye niye inancınızdan soğuyorsunuz ben de anlamıyorum. Ben inançlı biriyim ama bugüne kadarki sorgulamalarım inananların "inancıma göre" ters eylemlerinden olmadı. Niye onları referans alayım ki? Referans alabileceğim daha nitelikli kaynaklar varken bana ne alkol alan türbanlıdan, sevap yapmak varken umreye gidenden.

Bir de yanlışım varsa düzeltsin biri umre genelde hac kurası çıkmayan, hacca parası yetmeyen ya da hacca gidip geldikten sonra maddi durumu el verdiği için tekrar oraya gitmek isteyenlerce tercih ediliyor. Annem babam da yıllardır kura çıkmasını bekliyor ve kura çıkmazsa en azında umreye gidip oraları görmek istiyorlar yine inançları gereği. Yani adam ya da kadın ister inancına göre umreye gider ister sevap yapar. Bu bana ne ya da bize ne? Herkes de gidip ihramda poz vermiyor. Poz verip paylaşandan bir inançlı olarak da yine bana ne diyorum. Ünlü düşünürün dediği gibi herkesin hayatına kimse karışamaz.

Daha iyi hissettirecekse psikolojik destek alın ama inanç bence kişinin kendi içinde çözebileceği bir şey. Belki psikolog bu süreçte bunu aydınlatmaya eşlik eder.
0
Amaranta ursula
(15.02.23)
dini yanlış uygulayanlar yüzünden dinden soğumayı ben de anlamıyorum. bir insan dinden, din konseptini saçma bulduğu, dinin doğruluğunu sorgulamaya başladığı için uzaklaşır. ya da uzaklaşmalı. yani ülke gerçekten süper vicdanlı dindarlar tarafından yürütülüyor olsaydı dindar kalmaya devam mı edecektin? dini sorgulamak böyle bir şey değil, üzgünüm. dini sorgulamak, dinlerin varlığından şüphe etmeye başlamak, insanın ilk çağlardan itibaren batıla duyduğu ihtiyaç ile örgütlü dinlerin ortaya çıkışı arasındaki ilişkiyi kurabilmek demek. çok daha büyük ve teorik bir düşünme süreci. üç beş salak insanın yaptığıyla dini inancının dengesi bozuluyorsa ya sağlam bir inanca sahip değilsin, ya da bu konuları daha önce hiç düşünmemiş olmanın toyluğunu yaşıyorsun. gerçekten sorgulamaya başladıysan biraz araştır, oku, akepeliler gibi minicik bir bağlamın içinde değil, üzerine gerçekten kafa yorarak düşün. sonunda en azından omuzlarında yük olan gereksiz bir dertten kurtulmuş olursun.
0
sir gawain
(15.02.23)
ben de dindar sayılabilecek bir ailede büyüdüm, özellikle son 7-8 senedir fikir olarak dinden uzaklaştım. uzaklaşma sebebini iyi düşünmek lazım.

dini iyi uygulamayanlar yüzünden soğumak ayrı (bence saçma)
dini kötüye kullananlar yüzünden soğumak ayrı (bence bu da saçma, onların yaptığı onları bağlar)
dinin bazı kısımlarını sorguladığın ve aklına yatmadığı için soğumak, işte bu en çok yaşadığım şey. evet sorguluyorum, bir yaratıcının olması değil, ancak hikayenin geri kalanında benim hiç aklıma yatmayan şeyler hala var. bu yüzden dinden uzaklaşıyorum ama bundan mutsuz değilim, allah akıl vermiş aklı da sorgulamak için vermiş diyorum kısaca.

onun dışında dil öğrenmen, hayat motivasyonun düşmesi, konuşmak istememen, bunların dinle alakası yok sadece kendini kandırıyorsun. seninle alakası var. senin kendi sorununu çözmen lazım.
0
roket adam
(15.02.23)
ben tasavvuf ve felsefeyle de ilgilenen bir imamdan şu cümleyi duymuştum:

"İnsanlar beklentileri için inanıyor. İşi rast gitsin, talihi açık olsun, sağlığı yerinde olsun diye. Ama inanmak bunları sağlamaz. İnanmak hayatını kolaylaştırmaz. Ama zor zamanlarını daha sabırla atlatmanı sağlar.

Basit görünen ama aslında bugün şikayet edilen konular tam da bununla alakalı. Çünkü herkes bir çıkar uğruna inanıyor. Çevre edinmek, kabul görmek...

Bence dindar görünen insanların hataları yüzünden kendinizi yıpratmayın. Herkes kendinden sorumlu bu dünyada.


Bu problemin yanında bir problem daha var. İnsanlar kendileriyle değil, başkalarıyla ilgilendikleri için de bu noktaya geliniyor. İster inançlı olun, ister inançsız, kafanız başkalarıyla meşgul olduğu sürece mutsuz olursunuz. Kendi hayatınızla ilgilenin sadece. Başkalarının inançları sizin meseleniz olduğu sürece işin içinden çıkamazsınız. Bu ateistler için de böyle, dindarlar için de... Herkes kendi düşüncesini dayatma derdinde.

Bundan din eğitiminin sadece şeklen verilmesinin etkisi büyük.

Ben okumayı çok seven bir insanım. O yüzden birçok dinle ilgili araştırma yaparım, tarihe meraklıyım. Dini bir otorite değilim elbet ama kendi fikrimi paylaşayım.

Benim okuduğum islamiyet aslında oldukça rasyonel bir din. birçok inançla kıyaslanınca. Aslında bugünkü protestan hristiyanlığa çok yakın bir çizgide. Çünkü birçok inanç insanı maddiyattan uzaklaşmaya teşvik ederken islam çok dengeli bir noktada duruyor.

Şimdi şöyle bir noktadan bakalım. İslamın altın çağı denen dönemde, matematikten tıp bilimine inanılmaz bir ivmelenme yaşanıyor. Düşünün platon eflatun adıyla bu bölgede kabul görüyor.

Sonra bugün tartışığımız noktaya geliyoruz. Burada işte bakış açısı değişimi söz konusu.

En basit haliyle ibadetleri ele alalım. Mesela hac... Hac bugün uçağa atla, görevleri yerine getir 5 yıldızlı otelde konakla, turistik alışverişini yap ve eve dön şeklinde yorumlanıyor.

Oysa şöyle de düşünebilirsiniz. Bu aslında bir yolculuk. İnsanın kendi içsel dünyasına da yaptığı bir yolculuk. Eski çağlarda insanlar binlerce kilometre kat ediyor, belki köyünden ilk defa bu sebeple çıkıyor. Başka kültürleri görüyor, yolda hac yolunda gidenlerle arkadaşlık ediyor, yemeğini paylaşıyor. Başka köylerde şehirlerde misafir oluyor. Onlarca farklı ırktan, milletten insanla tanışıyor. Dünyanın aslında hem çok büyük hem çok küçük olduğunu öğreniyor. Uzaktan tanımayıp düşmanlık ettiği insanların aslında kendi gibi dertleri olduğunu görüyor. Kaynaşıyor... Belki bugün atladığımız şey budur.

Bugün baktığımızda belli bir yaşa gelince insanlar borç harç gitmek zorunda hissediyor. Oysa paran yoksa, imkanın yoksa gitmemelisin denmiş bu ibadet için. Sadece para da değil konu, mesela başkasının hakkına girmemen gerekiyor giderken. Nedir o? Diyelim ki sen hacca giderken kullandığın para yüzünden çocukların o ay daha az yemek yiyecek.

ya da baban hasta. Sen yokken annene ve kardeşine daha çok iş düşüyor. Onların işleri aksıyor o zaman da senin yaptığın ibadet sıkıntılı. Hacca / umreye gidiyorsan geride sen yokken hayatın sen varmış gibi akması lazım yani.

Ya da çok tartışılan kurban... Kurbanın olayı gidip şov yapmak değil. Eskiden marketten et alamıyosun. Hayvanın varsa kesip yiyorsun. Yoksa yok... O yüzden kendi hayvanından birini ayır, yılda bir kere onu ihtiyacı olana paylaş. Ama bizde kurban = elde ekmek ve piknik tüple kavurma beklemek.

gibi gibi...

Anlatmaya çalıştığım usüllerle kafayı bozmuş herkes. Oruç nasıl tutulmalı, namaz nasıl kılınmalı, iftarda ne yenilir falan...

Ama bunları niye yaptığını düşünmeyi öğrenmemiş kimse.
0
anten
(15.02.23)
bu kadar zor durumda insan varken, tatil/umre benim de çelişkim
ama kimseyi kınamamak gerek
sizin verdiğiniz örnek özelinde değil ama
bazı insanlar ömür boyu kendilerinden kısar, çocuğuna verir başkasına verir
sonra olmadık zamanda kendini hatırlar, kendi için bir şey yapmak ister

burada denge önemli ne bütün birikimi bağışlamak ne de kendine harcamak
2isini de aynı anca yetecek para varsa ne mutlu
0
mantık
(15.02.23)
Ben ney sesi bende gıcık olma hissi yarattığı için Itri dinlemekte zorlanıyorum. Ve bu durum bende bir nefret uyandırıyor şu açıdan: kendi kulturumun en büyük bestekarini zevk alarak dinleyemiyorum ve bunda benim payım yok.

Biraz şey gibi bir durum o kadar sistematik olmasa da, otomatik portakalda alexe Beethoven dinletirken şiddet görüntüleri gösteriyorlar ya, sonra Beethoven duyunca midesi bulanıyor. Tam olarak böyle.


Bahsettiğim sahne şu:
youtu.be
0
encokbenisevinnolur
(15.02.23)
(6)

milli savunma bakanı(ve yardımcıları) genelkurmayı başkanı'nın amiri midir?

fatihkkk
selam,lütfen siyasete çekmeyelim. teknik bir soru soruyorum.- milli savunma bakanı hukuken genelkurmay başkanının amiri midir?- milli savunma bakan yardımcıları hukuken genelkurmay başkanının amiri midir?teşekkürler.
selam,

lütfen siyasete çekmeyelim. teknik bir soru soruyorum.

- milli savunma bakanı hukuken genelkurmay başkanının amiri midir?
- milli savunma bakan yardımcıları hukuken genelkurmay başkanının amiri midir?

teşekkürler.
0
fatihkkk
(06.02.23)
"Genelkurmay Başkanı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 117. Maddesi gereğince Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutanı olarak Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve savaş zamanında Başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanlığı namına yerine getirir. Görevlerinden dolayı Millî Savunma Bakanlığına karşı sorumludur."
0
Kaleci Saçlı Forvet
(06.02.23)
teşekkürler @roberto baggio

ama asıl yardımcısını merak ediyorum. hadi hulusi askerdi. yardımcılarının alakası yok.
0
🌸fatihkkk
(06.02.23)
Abi fark etmez askerlik durumu, mühim değil yani yarın Hulusi gider asker olmayan biri atanır o da emir verir, hiyerarşi olarak savunma bakanlığı genelkurmayın üstünde, savunma bakanı yardımcısı gerekli durumlarda genelkurmaya emir vs verir.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(06.02.23)
gerçi hıyarlık da bende. hukuk varmış gibi hukuki durumu soruyorum. asdgahjskda. merak işte.
0
🌸fatihkkk
(06.02.23)
hukuki yönünü tam bilmem ama genel kurmayın siyasetle bir alakası olmaması gerekir. Genel Kurmay siyasetten emir almaz almamalı ama alıyor.
0
mikahakkinen
(06.02.23)
Askerliğim yaptığım birliğin tabur komutanı resmi bayramda ilçe kaymakamına selam durmuştu. Tam anlamlarını bilmemekle birlikte mülki amir idari amir diye bir ayrimdan bahsedilmisti (ben personel birim amiri subaya sordum sasirdigim için). Ondan da aklımda kalan birliğin iç işlerine karışamaz ama birlik sorumluluğu dışı işlerde ve protokolde üstü oluyormuş.

Muhtemelen MSB ve genelkurmay arasında da bu tür bir ilişki vardır.
0
encokbenisevinnolur
(06.02.23)
(8)

siz olsanız ne yapardınız?

0zlem
asgari ücrete çalışan koyu akpli bir kardeşim var. sırf bu yüzden iletişimimi min seviyede tutuyorum.bunun 15 yaşında bir kızı var. eğitimi için bir şeyler yapmak istiyorum, özel ders vs gibi ama yukarıda bahsettiğim olay beni her şeyden soğutuyor.kızın başarılı olmasını istiyorum ama bu şekilde der
asgari ücrete çalışan koyu akpli bir kardeşim var. sırf bu yüzden iletişimimi min seviyede tutuyorum.

bunun 15 yaşında bir kızı var. eğitimi için bir şeyler yapmak istiyorum, özel ders vs gibi ama yukarıda bahsettiğim olay beni her şeyden soğutuyor.

kızın başarılı olmasını istiyorum ama bu şekilde ders almasını sağlamak onu ailesinden soğutur mu o da kafamı çok kurcalıyor. babasının yapmaması benim yapmam onda ne hissettirir bilemiyorum.

bu gibi durumlarda nasıl davranmak lazım?
0
0zlem
(05.02.23)
Eger egitimi icin yapabileceginiz bir sey varsa, lütfen elinizden geleni yapin.

Herkes ailesiyle bir noktada kendi ic dünyasinda hesaplasiyor. Yasadiklarini tartiyor. Siz yardim etseniz de etmeseniz de o hesaplasmalar yapilacaktir.

Siz bir gencin egitimini maddi manevi destekleyebilecekseniz, bundan hicbir sebeple geri durmamalisiniz. <3 Bazen ben buradayim diyip bir insana el uzatmak, o insanin hayatinda cok sey degistirebiliyor.
0
chihirovekohaku
(05.02.23)
Ayarlayabilirseniz o desteği verdiğinizi belli etmeden yapın.

"Ben bir arkadaşımı ayarladım Ayşe'ye A dersi için özel ders verecek ücretsiz" vs. Ücretsiz kısmını anne babaya söyleyin.

Bulacağınız öğretmenle de önceden konuşursunuz onlar bilmeden ödemeyi siz havale falan yaparsınız.

Ama son paragrafinizda dediğiniz "hissettirmemek" kısmına yapacağınız bir şey yok bence bu konudan bağımsız olarak. Öyle bir umursamazligi varsa eninde sonunda hissedecek o çocuk onu, ki hissetse daha iyi olur.
0
encokbenisevinnolur
(05.02.23)
ailesi kizlarina demek ki boyle bir hayati uygun goruyor. ve kiza belki matematik falan degil de sukretmeyi ogretiyorlardir. kaynaklarinizi baska bir cocuga ayirin bence. yine de yardim sonrasinda ailesine tavir almaz saniyorum kiz. sonucta imkanlarinin olmadigini 15 yasindaki cocuk farkindadir zaten.
0
Kittie
(05.02.23)
@chihi+1
Egitim yardimi bence de en iyi yardimlardan biri. Direkt balik vermek yerine baligin nasil yakalanacagina yonelik oldugu icin daha uzun omurlu. Yapacagin yardimin onda ne hissetirecegi de onun dusuncelerine, seninle olan iliskilerine vs bagli.

Ozel ders gibi seylerle ilgili olarak da hissettirmeden yardim etmek yerine onunla direkt bir iletisim kurarak ilerlerdim. Yani 'bak egitimin icin sen istekli ve basarili oldugun surece ben elimden geldigince sana destek olurum' tarzinda destegimi bildiririm ki hem sorumluluk olayi olsun hem de arkasinda bir destegin oldugunu bilsin.

Senin verecegin bu destek daha cok onun sana karsi daha pozitif olmasini saglar bence. Ailesi bu konuda fazla imkan sunamadiklari icin de onlardan soguyacagini sanmiyorum cunku onlar da ellerinden geldigince zaten ugrasiyorlardir diye dusunuyorum. Kisi de zaten olanaklarin ve durumunun bisekil farkindadir ve olaylari kendince yorumluyordur.
0
j r r tolkien hayrani
(06.02.23)
On beş yaşındaki çocuk çok da küçük değil. Babasının asgari ücretinin temel giderleri karşılamaya ancak yettiğinin farkındadır. O yüzden dışarıdan gelecek herhangi bir yardım elinin onu ailesine karşı soğutacağını düşünmüyorum. Önemli olan burada çocuğun geleceği, anne babasının kararları onu bağlamaz ve sırf bu yüzden böyle bir fırsatı kaçırmayı hak etmiyor bence. Kesinlikle destek olun, size karşı daha iyi yaklaşacaktır. Bazen çocuklar anne babaları bu imkanları sağladığı zaman onların zaten yapmak zorunda olduklarını düşündükleri için yeterince tutunmuyorlar böyle şeylere. Ama babasının kardeşinin onun için böyle bir fırsat sağlaması onun daha fazla ders çalışmasını sağlayabilir. İnsan anne babasına çarşı çok mahcup hissetmez ama size karşı hissedebilir başarısızlık yaşadığında ve bunu hissetmemek için daha fazla çalışabilir.
0
black holes in the sky
(06.02.23)
Elinizden geliyorsa kesinlikle yardim edin. Ailesinin goruslerini benimsemiyor olabilir ki benimsese bile ben yardim ederdi. Sonucta daha 15 yasinda ve babasindan ailesindrn etkileniyotdur. Hic olmazsa ilerde kendi ayakkarinda durur, ekonomik ozgurlugu olur meslegi olur. Hic dusunmeden yardim edin egitimine bence
0
oscar
(06.02.23)
babası yapmıyorsa sen yaptığını belli et. çocuk zaten babasının yapmayacağını anlayacak yaşta. ara kızı hangi konuda destek istiyorsun diye sor. sonuçta yakın akrabasın.
0
mikahakkinen
(06.02.23)
Belki vicdansızlık ama bende aynı şekilde düşünüp yardım etmiyorum bu tarz kişilere.
0
nhtzmc
(06.02.23)
(2)

Tasarım Ofisi İçin İsim Önerisi

turk kasi
Kuracağımız mimarlık, iç mimarlık, peyzaj mimarlığı, endüstriyel tasarım ve grafik tasarım firmamız için isim önerilerine ihtiyacım var. Yardımcı olabilir misiniz?
Kuracağımız mimarlık, iç mimarlık, peyzaj mimarlığı, endüstriyel tasarım ve grafik tasarım firmamız için isim önerilerine ihtiyacım var. Yardımcı olabilir misiniz?
0
turk kasi
(05.02.23)
Chatgpt'ye sorabilirsiniz :)
0
msb
(05.02.23)
OiA
Açılımı One in All

Hem söylenişi de net ve akılda kalıcı

OiA Tasarım
0
encokbenisevinnolur
(05.02.23)
(7)

sdf 30yaş üstü kullanım

bir soru sorcam
bir şekilde bulaştı bu, random gülme harflerigenelde gençler kullandığı için içten içte garip de geliyor:) daha da garip hale geldidüşünceleirnizi alayım, çıkmazdayım
bir şekilde bulaştı bu, random gülme harfleri
genelde gençler kullandığı için içten içte garip de geliyor

:) daha da garip hale geldi

düşünceleirnizi alayım, çıkmazdayım
0
bir soru sorcam
(01.02.23)
Bazen diyorum ben de random gulme yaşım gecti mi artık, :) ibaresiyle mi gulsem bundan sonra diye.
0
stavro
(02.02.23)
Ben bildim bileli random gülüyorum, otuzu da geçtim yine böyle gülüyorum başka nasıl güleceğiz ki asdasda
0
Kaleci Saçlı Forvet
(02.02.23)
hayatımda hiç kullanmadım. yaşım 30un altı.
0
jelly bear
(02.02.23)
Xd zaaa diye gülüom bazen gerçekte bile

31 k
0
abuzer
(02.02.23)
Ben aksine hep 30 üstünde görüyorum, ya da artık bütün çevrem 30 üstü olduğundan öyle geliyor.

Bir de şu "shsjshh" dişlerin arasından tıslayarak gülme efektini çok güzel veriyor bence, her şeye de hahaha diye gülmüyoruz ki canım :)
0
kobuzchu kiz
(02.02.23)
Kullanıyorum. Yaşımızı daha belli eden muohaha yihaha puhaha diye mi gülelim :D
0
nhk ni youkosu
(02.02.23)
Bunu kullanan kişi gözümde hemen gençleşiyor. 30+ yaşta olduğuna inanamıyorum o andan itibaren
0
encokbenisevinnolur
(02.02.23)
(7)

İzmir’de tek yaşamanın maliyeti?

duchess jessamine
Bornova’da 1+1’e çıkan biri için konuşacak olursak ne kadardır ortalama?
Bornova’da 1+1’e çıkan biri için konuşacak olursak ne kadardır ortalama?
0
duchess jessamine
(29.01.23)
soru hiç net değil. ev kirası soruyorsanız zaten sahibinden.com 'a bakın. yaşama maliyetinden kasıt nedir? yaşınız kaç, ne yer ne içersiniz, dışarı çıkar mısınız, yemek kendiniz mi yaparsınız, hobiniz var mı, arabanız var mı, iş var mı yoksa öğrenci misiniz, ev-iş arası ulaşımı ne ile yapacaksınız... milyon soru var. 5 ila 50 bin tl arasında 1+1 var bornova'da. tek sorun evse...
0
bir ileti paylastim
(29.01.23)
Oradan buradan kismayacaksaniz min. 20
0
encokbenisevinnolur
(29.01.23)
min = kira + (8 bin tl.)
0
false pretension
(29.01.23)
Bornovada normal bir hayat sürmek için net 13 - 15 bin TL net gelirinizin olması lazım
0
limonlu eksi
(29.01.23)
30-35 min.
0
melancholia
(29.01.23)
False pretension+1
0
veritaslibertas
(30.01.23)
Kira 6bin
Faturalar 1bin
Ulaşım 1bin
Yemek 3bin
Fakat bunlar zorunlu olanlar diğerlerinide hesaplamak lazım 13 üstü orta halli yaşanır
İçki sigara az olursa tabi.
0
kararsızataletfilozofu
(30.01.23)
(3)

Dışsallaştırma

personaa
İnsanlar neden yaşadıkları sorunlarla ilgili olarak psikolojik destek almak yerine üfürükçülere, astrolojiye burçlara, büyücülere, falcılara, yaşam koçlarına gidiyor acaba? eğitimsizlikten mi, gelecekle ilgili haber almak yalanlarla yaşamaktan keyif almaktan mı, gerçek profesyonellerden yardım alıp
İnsanlar neden yaşadıkları sorunlarla ilgili olarak psikolojik destek almak yerine üfürükçülere, astrolojiye burçlara, büyücülere, falcılara, yaşam koçlarına gidiyor acaba? eğitimsizlikten mi, gelecekle ilgili haber almak yalanlarla yaşamaktan keyif almaktan mı, gerçek profesyonellerden yardım alıp gerçeklerle yüzleştirilmeye karşı direnç mi yoksa bizim kültürden kalma inançlarımızın baskınlığı mı? yaşam sorumluluğunu alamamaktan mı? Türk insanı dışsallaştırma savunma mekanizmasını neden bu kadar fazla kullanıyor? Diğer toplumlarda da durum buna benzer mi bizde daha mı belirgin?
(Eğlencesine bu gibi şeylerle ilgilenenler hariç, ciddi ciddi inananlar için bu düşüncelerim.)
0
personaa
(29.01.23)
bizim millet yenilikçi değil gelenekçidir. ta eskiden beri hocalar, üfürükçüler, din adamlarına saygı duyulageldiği için, hep böyle devam ediyor.
domuz eti yemeyip içki içmenin sebebi de bu.
diğer toplumlarda, bence aile ve akraba ilişkileri bizdeki gibi baskın olmadığı için insanlar daha özgür ve daha bireysel. isteyen istediğini yapıyor, isteyen istediğine inanıyor gibi. tıpa inanan doktora gidiyor, Allah'a inanan kiliseye gidiyor.
0
etna
(29.01.23)
Öylesi daha kolay diye bu sorunun en basit cevabı. Şahsen yaşam koçu tercih etmem ama onu diğerleriyle aynı kategoriye koymazdim, Türkiye'deki görünürlüğü öyle olmasa da başka ülkelerde o şekilde işlemiyor yaşam koçu olma ve böyle çalışma durumları.

Kolay dediğim de şöyle: düşman yaratmak her zaman daha kolaydır. en bilinir örneği işte dış güçler vs ile sorunları açıklamak sorumluluktan kaçmak için geniş bir alan açıyor. onun daha minimal hâli de görümcem beni kıskanıyor, ya da sana büyü yapmışlar.

bir de şu tarafı var kanımca, modernizm mistisizmi öldürdü, ama mistisizmin ya da mitolojinin varlığı zaten insanın psikolojik ihtiyaçları ile ilgiliydi. işte o ihtiyaçlar uzun hikâye ama bunu kültürel olarak daha modern/kentli alanda kalmak isteyen spirituelistik şeylerle (yoga meditasyon vb) daha geleneksel tarafta olan da hocadır okuyup ufleyendir buyucudur onlarla gideriyor.
0
encokbenisevinnolur
(29.01.23)
Tek bir nedeni yok bence, terapiste gitmek sadece Turkiye'de degil, bir cok ulkede hala 'hastalikla' bir degerlendiriliyor, insanlar utaniyor. Millet ne der diye dusunuyor, etiketlenmek istemiyor.

Ayrica, terapi bir sure devam edildiginde sonuc verirken, bir defada sonuc veren 'kolay' yollar daha ilgi cekici oluyor. Hem ekonomik hem psikolojik olarak.

Cogu insan 'disari' ile yasadigi sorunlarin 'icerden kaynaklandigini' ve ancak kendini degistirirse cozulebilecegini bilmiyor, anlamiyor. Baskasini kontrol etmek ya da olaylari kontrol etmek kendini degistirmekten daha cazip ve kolay geliyor.

Onyargi var, insanlarin aklindaki terapi deneyimi ile gercekte olan epey farkli bence. Kendi meslegimden gidecek olursam mesela Turkiye'de avukatligi Amerikan filmlerindeki gibi hayal eden, avukatim dediginizde 'ayyy ezber yapamam ben' ya da 'bana da kucukken avukat ol dediler, cenem cok calisir, cok konusurum' diyen cahil sayisi azimsanmayacak kadar fazla. Dolayisiyla insanlar bu onyargilari kirmak icin caba gostermiyorlar.

Umut kisa sureli yara bandi gorevi goruyor. Zira buyuk bir kisim anksiyeteden ve belirsizlikle bas edememekten muzdarip, bunun da nedenlerinden biri gelecegi bilememek ve kontrol edememek, bu tarz astrologlar, ufurukcular yapay bir kontrol hissi veriyor giden kisiye.

Bence bazi nedenler bunlar.
0
kassiopeia
(29.01.23)
(3)

Ayak numaraları birbirinden farklı olanlar

astronom bey
nasıl doğru numarayı tercih ediyor?benim sağ ayak sola göre 0,3-0,4 daha uzun gibi.sola göre adığımda sağ sanki her an buruna sürtecekmiş gibi oluyor.sağa göre alınca da solda burunla mesafe çok artıyor hemde yanlardan kalıp geniş oluyor.siz nasıl yapıyorsunuz ?
nasıl doğru numarayı tercih ediyor?
benim sağ ayak sola göre 0,3-0,4 daha uzun gibi.
sola göre adığımda sağ sanki her an buruna sürtecekmiş gibi oluyor.
sağa göre alınca da solda burunla mesafe çok artıyor hemde yanlardan kalıp geniş oluyor.
siz nasıl yapıyorsunuz ?
0
astronom bey
(29.01.23)
Benim sol ayağım çok az daha küçük. Biri 43.5 biri 44. Bazen birini bazen birini alıyorum yazlık ayakkabıda küçük kislikta büyük mantığım bu. Daha büyük farklarda napilir bilemiyorum.
0
encokbenisevinnolur
(29.01.23)
Büyük ayağa göre alın, diğerine yarım numara küçültecek tabanlık koydurun. Problem solved.

Büyük ayağı küçük ayakkabıya sıkıştırmak uzun vadede sorunlara yol açar gibi geliyor bana. Tırnak batması, sürekli sivri burun topuklu giyenlerdeki gibi parmakların eciş bücüş olması vs.
0
kobuzchu kiz
(29.01.23)
Benim sol ayak yarim numara buyuk. Yarim numara oldugu icin cok farketmiyor, buyuk aliyorum hep
0
fakyoras
(29.01.23)
(6)

izmirde simit ?

cptxxx
izmirde gerçek ankara istanbul Eskişehir simidi yapan yer var mı ? hiç denk gelmedim. bi tutturmuşlar tadsız tuzsuz gevrek.
izmirde gerçek ankara istanbul Eskişehir simidi yapan yer var mı ? hiç denk gelmedim. bi tutturmuşlar tadsız tuzsuz gevrek.
0
cptxxx
(29.01.23)
Ankara'ya denk gelmedim de İstanbul simidi yaptığını söyleyen yer var. Tuzu daha fazla ama bizzat İstanbul simidini bilmediğim için kiyaslayamiyorum.
0
encokbenisevinnolur
(29.01.23)
bunlara en yakın simit a101de dondurulmuş olarak satılan simit sarayının ürettiği

izmirde hep o sütlümsü tat, pastane simidi gibi
0
freebird5406_2
(29.01.23)
Biri gevreğe laf mi etti!!

Öhöm, neyse. Büyük fırınlarda farklı tarzda simitler var ama ankara simidi hangisi bilmiyorum tam olarak. Simit sarayı tarzı yerlere bakabilirsiniz ya da. İstanbul simidi şu pofuduk pastane simidi gibi olansa ondan hemen her yerde var. Tek gevrek satan fırın çok az hatta bence İzmir'de, diğer simitler de satılıyor genelde. Hiçbiri gevrek kadar iyi değil tabii :d
0
nundu
(29.01.23)
@nundu

yok hocam gevrek başka simit başka, hem izmirde satılan her gevrek benzeri şey de gerçek gevrek değil maalesef, gevrek iyisinin de kötüsünün de genel adı olmuş
simit ise bursa izmit adapazarı üçgeninde yapılan az pekmezli sosa batırılmış, odun fırınında pişen hali, kara simit de denir buna

ankara simidi ise aynı şekilde pişiriyor fakat pekmez sosu daha fazla kullanıldığından biraz daha tatlıdır
0
freebird5406_2
(29.01.23)
Bucadaysan buca ekmek fırını var tereyağlı simit diye satıyorlar çok lezzetli.
Alsancakta zeynel ergin gevrek fırını var onu peynirle yemen lazım.
Bornovada üniversite2 var.
Bunlar lezzetli simit yapan yerler ankara simidini bilmiyorum ama.
0
kararsızataletfilozofu
(30.01.23)
A101 simit sarayının simidini satıyor alıp fırında ısıtıp yemelik. onun dışında izmir hamur işinden anlamaz. börek mörek yok. ot yer bira içer izmir.
0
Batuhanolabilir
(31.01.23)
(7)

gizli sevda çekiyor musunuz?

karayel
sb
sb
0
karayel
(29.01.23)
Ben imkansız aşklar için yaratılmışım.
0
neymis
(29.01.23)
nope
0
anon1m
(29.01.23)
hayır.
0
benibulmanlazim
(29.01.23)
beretta beretta'ya gizliden asigim, ama bana yuz vermiyor :P
0
cooperr
(29.01.23)
Hayır
0
gabe h coud
(29.01.23)
hayır, hiç yaşamadım ve yaşamak istemem ve yaşayacağımı da sanmıyorum.
0
deartheodosia
(29.01.23)
Hiç o kadar mazoşist olamadım, gizli olanın gizliliği de en fazla 2-3 ay sürmüştür.
0
encokbenisevinnolur
(29.01.23)
(6)

Hayatımda tanıyıp tanıyabileceğim en orjinal insan annem

karayel
demiş, bir ünlü.Siz annenizi nasıl tanımlardınız?
demiş, bir ünlü.

Siz annenizi nasıl tanımlardınız?
0
karayel
(26.01.23)
Annem için çok orijinal diyemem, ama çok güçlü, akıllı ve çalışkan bir insan bence.
0
peki madem
(26.01.23)
Kötü. Kotunun ayrıntılarıni buraya yazarsam kurallara uygun olmayacağı için silinir.
0
encokbenisevinnolur
(26.01.23)
En orijinal insan diyemem ama futbolu çok seven, evde tek başınayken örneğin West Ham United - Everton maçı izleyen bir annem var. Maç nasıl gidiyor diye sorunca da "hakem bizdekiler gibi her düşene faul çalmıyor o yüzden güzel maç oluyor" falan diyor.

Ayrıca snooker meraklısı. Judd Trump hayranı. 75 yaşında ve akşam Eurosport'ta snooker masters izliyor. Judd kazanınca seviniyor.

Canım benim.
0
pispinti
(26.01.23)
iyi kalpli bir insandır. konuşkandır, komiktir, fedakardır. benim üzerimde emeği büyük.

tanıdığım en orijinal insan kim bilmiyorum ama annem değildir herhalde.
0
sir gawain
(26.01.23)
Tanıdığım en naif insan,hiç büyümeyen bir çocuk gibi. Bu yanı da hem kendi başına hem bizim başımıza türlü işler açmıştır. Ben annem kadar çocuk seven ve çocuk bakmaktan keyif alan insan görmedim. Bana göre muhafazakar,bizi büyütürken yaptığı hataları var. Ama iyi niyetini,çalışkanlığını,fedakarlığını,şefkatini,sevgisini her daim hissediyorum.
0
asteriks
(26.01.23)
En iddialı narsislere ders verir; tam bir psikopat, tanıdığım en yıkıcı, en mahvedici insan; doğal bir felaket, tufan, force majeur, sadece en uçta var olabilen dünyanın en rijit insanı, dünya yerinden oynar, annem bir milim kıpırdamaz, sevgisi nefretinden daha çok zarar verebilir, şiddetin vücut bulmuş hali.
0
tiny penny
(26.01.23)
(3)

İsveç dizisi

heritage
Merhaba,Adını bulmaya çalıştığım bir dizi var. Sadece ilk bölümünü izlemiştim. Beğenmeyince devam etmedim. Ama şimdi adı lazım oldu hatırlayamıyorum.-Paranormal, mistik bir olay var. Dizide elektriklerle alakalı bir sıkıntı var. Ampul falan patlıyor, trafolar cazırdıyor.-Bir kadın var, eski bir arab
Merhaba,
Adını bulmaya çalıştığım bir dizi var. Sadece ilk bölümünü izlemiştim. Beğenmeyince devam etmedim. Ama şimdi adı lazım oldu hatırlayamıyorum.

-Paranormal, mistik bir olay var. Dizide elektriklerle alakalı bir sıkıntı var. Ampul falan patlıyor, trafolar cazırdıyor.
-Bir kadın var, eski bir arabası var birini arıyor. Bir yerlere soruyor ama "artık çok geç, bir şey yapamazsın" minvalinde cevap veriyorlar.
-Bir adam var, başrol. İnşaatta çalışıyor. Dandik bir evde yaşıyor. Çatısı akıyor evin. Bir de hoşlandığı kadının doğum günü var. Kitap alıyor ama zengin insanları evin penceresinden kızın yanında görünce içeri girmekten vazgeçip eve dönüyor. Elektrikle alakalı yine aynı şekilde sıkıntı oluyor. Adam evdeki her şeyi yemeye başlıyor. Köpek maması, deterjan, yumuşatıcı falan dahil.
-İnşaatta başka bir adamla alakalı sıkıntı oluyor. Suçu bu üstüne alıyor. Sonra formenle kavga ediyor, o sırada da inşaattan aşağı düşüyor. Hastanede ölüyor. Otopsi sonrası yine elektrikler sapıtıyor. Adam da canlanıyor. Sonra da hastaneden kaçıyor.

Hiç böyle bir şeye denk geldiniz mi? Bunları google'da aratınca gerçek haberler çıkıyor. Bulamadım. Yardımcı olabilir misiniz?
0
heritage
(25.01.23)
Yazdıklarınız Kingdomu (riget) hatırlattı, ama tüm unsurlar da yoktu sanki. ama o Danimarka yapimiydi. O olabilir mi ki?
0
encokbenisevinnolur
(25.01.23)
Yok Riget değil. Stockholm'de geçiyor. Bir de o kadar eski değil.
0
🌸heritage
(25.01.23)
Sanırım bu (Hidden: Förstfödd)
www.imdb.com
0
gioberg
(25.01.23)
(9)

abicim mi ablacım mı?

durbidakka
Merhaba bir erkek, küçük kız çocuğuna seslenirken abicim mi demeli yoksa ablacım mı demeli?örnek:kibar bir sesle "şu bardağı getirever abicim/ablacım."
Merhaba

bir erkek, küçük kız çocuğuna seslenirken abicim mi demeli yoksa ablacım mı demeli?

örnek:
kibar bir sesle "şu bardağı getirever abicim/ablacım."
0
durbidakka
(17.01.23)
abicim

edit: ben abicim diyordum cocuklugumda kiz kardesime, benden buyuk kizlarin da bana erkek olmama ragmen ablacim dedigini hatirliyorum hicbirinden abicim duymadim. anne de cocuguna annecim der buna da laf edecek ne yasadiniz yahu. tamam tamam cocuklar da bir birey, yetiskin. yeterince linc yiyorum zaten burada da yemeyelim.
0
gule gule
(17.01.23)
Abicim nedir? Tabiki ablacım. Kız çocuğuna abi denir mi?
Birde çocuklarına annecim babacim diyenler var ki, of ki ne of.
0
etna
(17.01.23)
Ben ikisini de demiyorum, erkek kardesim var gerci esek kadar oldu artık ama kucukken de abicim demedim bu zamana kadar hic; nedense abicim/ablacım çocukları rahatsız eden bi kelime gibi geliyo. Dümdüz canım ya da kardesim demek daha iyi gibi.
0
vedatchilipeppers
(17.01.23)
isminin sonuna -cim eki ekleyerek sesleniyorum ben yeğenime. abicim ablacım kalıplarını da kullanan yok etrafımda, sevmiyorum da. o da doğduğundan beri benim için teyze yerine ismimi kullanır.
0
hypathia
(17.01.23)
İsmini söylese? Ya da canım güzelim falan dese? Ayrıca bu örnek verdiginiz ifade zaten öyle, kendinize işaret etmeniz gerekiyor yani kullanim o. Siz kadınsanız ablacım teyzecim... dersiniz, erkekseniz de abicim, babacim, amcacim... dersiniz onunla iliskinizdeki rolunuze göre.
0
encokbenisevinnolur
(17.01.23)
ikisi de denmez. "çocuğum" denir. "evladım" denir. "ufaklık" denir. "küçük hanım" denir.
0
alperz
(17.01.23)
İkisini de dememeli. Küçükken çok kafam karışırdı bu hitap şeklini kullananlar yüzünden.

Yok illa bir tanesini kullanacağım diyorsa o kişi, abicim demeli.
0
pispinti
(17.01.23)
ablacım mı? :d

ablacım demen için kadın olman lazım. ya da bu hitabı kendinden büyük bir kadına söylemen lazım.

küçüklere seslenirken onların sana hitabıyla seslenirsin. annem bana annecim der mesela.
0
bohr atom modeli
(18.01.23)
bohr'un önerdiği şey özellikle küçük çocuklarda büyük kafa karışıklığına sebep oluyor. birkaç farklı çocuk psikologundan duydum bunu.

anne çocuğuna çocuğum, evladım; çocuk da annesine anneciğim demeli. boyacım, ayakkabıcım, peynircim der gibi annecim de olmaz :))
0
alperz
(19.01.23)
(4)

Hard disk NTFS, exFAT, Windows, Mac

wct3 org
Selamlar,- Hem Windows hem Mac açsın. - 3rd parti yazılıma ihtiyaç olmasın. - Büyük dosyalarda sorun çıkarmasın. - 2 partitiona bölmek istemiyorum, tüm hdd tek parça olsun.- Encryption ile işim yok.- Ayranım dökülmesin.SanDisk Extreme Portable SSD formatlayacağım. 1050MB/s destekliyor, bunun da hızı
Selamlar,

- Hem Windows hem Mac açsın.
- 3rd parti yazılıma ihtiyaç olmasın.
- Büyük dosyalarda sorun çıkarmasın.
- 2 partitiona bölmek istemiyorum, tüm hdd tek parça olsun.
- Encryption ile işim yok.
- Ayranım dökülmesin.

SanDisk Extreme Portable SSD formatlayacağım. 1050MB/s destekliyor, bunun da hızını düşürmesin.

NTFS mi yapayım, exfat mi başka bir şey mi?

Okuduğum kadarıyla exfat ama tecrübelerinizi almak isterim. Detaylı arama yapmaya üşendim.

Teşekkürler.
0
wct3 org
(17.01.23)
ntfs olmaz. exfat yap. en güzeli o bence. ntfs sadece windowsta yazabilirsin. ben de exfat kullanıyorum macte.
0
jelly bear
(17.01.23)
mac'te ntfs destegi olmamasi lazim. daha ilk maddeden cevap exfat olur. exfat'in dezavantaji sanirim linux tabanli cihazlarda(smart tv vb.) okunmayacak olmasi olur. o da anladigim kadariyla sizi ilgilendirmiyor.
0
gule gule
(17.01.23)
exfat.
0
dr doofenshmirtz
(17.01.23)
Mac NTFS olmuyor. Eğer son birkaç yıldır çok temel bir şey degismediyse exfata mac sistem de kuramazsin, sadece görebilir ya da kullanabilirsin. Mac'in standart dosya sistemi hfs+. Özetle sadece exfat olur.
0
encokbenisevinnolur
(17.01.23)
(6)

Instagramdaki takipçi sayımız neden bir türlü artmıyor?

psmstc
Psikolojiyle ilgili kişisel isimle mesleki bir sayfa açtık. 30 günde htaglarle 1500 civarı yabancı hesap gönderilerimizi görmüş. Takip eden sayı ise 2 kişi filan. Bu neyle ilgilidir. Eğlence sayfaları daha mı trend acabaBiz neyi eksik yapıyoruz?Dipnot: Daha çok bir arkaplanın üzerine 4-5 satır yazı
Psikolojiyle ilgili kişisel isimle mesleki bir sayfa açtık. 30 günde htaglarle 1500 civarı yabancı hesap gönderilerimizi görmüş. Takip eden sayı ise 2 kişi filan. Bu neyle ilgilidir. Eğlence sayfaları daha mı trend acaba

Biz neyi eksik yapıyoruz?

Dipnot: Daha çok bir arkaplanın üzerine 4-5 satır yazı şeklinde; iki günde bir 20-30 htagli bir adet post atıyoruz. Reels fazla kullanmadık.
0
psmstc
(16.01.23)
Böyle bircok hesap var ve hepsi birbirinin kopyası gibi. Ben açıkçası bilhassa özgün buldugum bir şey olmadığında, ilgilendiğim bir konu olmasına rağmen, bakmıyorum bile. Özgün derken mesela bir psikolog var takip ettiğim, popüler dizi filmlerin (genelde Netflix vb. içeriği) ilişki dinamiklerini kısa kısa yorumluyor görsellerle. Başka bir psikolojik danışman var gestalt terapi çalışıyormuş, o eksende paylaşımlar yapıyor ve genellikle gündelik/sık karşılaşılan problemlere ilişkin farklı bakış açıları veriyor bana onu da takip ediyorum.

Belki sizinkinin de özgünlüğü vardır ve o kopyalardan biri değildir bilemiyorum, öyleyse de değilse de zaman istiyor biraz takipçi sayısı artışı hele ki çok zaman olmadıysa.
0
encokbenisevinnolur
(16.01.23)
Abi mevcut yüksek takipçili hesaplar genelde bot gibi dış destekler sayesinde takipçi sayısını artırıp sonra "ulan bunun çok takipçisi var o zama ben de takip edeyim" diyen kitle nedeniyle takipçi sayısını daha da artırıyor. Eğer normalde de popüler bir insan değilsen abı hayatın sırrını versen yine yükselemezsin. İkinci olarak da her konuda birbirine beneyen yüzlerce hesap var abi aralarından sıyrılmak zor sıfırdan başlayıp.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(16.01.23)
hastag lerden fayda yok. İçerik önemli. Güzel olursa herkes birbirine atıyor. O 2 takipçi paylaşınlarını çalmak için takipledi' arkaplanı ve fontu daha güzel seçip fkfkgk Bi de instagram = reels sanki.
0
baba553
(16.01.23)
bol bol reel atın. bu reel'leri de tiktok ve youtube shorts'a atın. instagram hesabınızı da videolara iliştirin.
0
false pretension
(16.01.23)
kaleci +1. kimse bir hesabin 3. takipcisi olmak istemez.

onun haricinde soylendigi gibi instagram algoritmasi son 1 senedir falan tamamen reels kismi uzerine kurulu. yapman gereken sey duzenli reel atmak. belki bahsettigin seyi arka plana muzikle reel yapip atabilirsin. false pretension +1
0
hot potato
(16.01.23)
@kaleci +1

hz isa gelse bot satin almak zorunda kalir gunumuz dunyasinin boyle bir cigligi var maalesef.
0
antikadimag
(16.01.23)
(12)

İsteme istememek

sacrilegious
Bu ara bu mevzularla duyuruyu çok meşgul ettim. Cevap veren herkese şimdiden teşekkürler. Biliyorsunuz geleneklerimiz göreneklerimiz sağ olsun evlenmek isteyen iki insana direkt çok stres yükleniyor. Bunlardan biri de isteme ve nişan… annemle babam 10 sene önce boşandı. Hiç görüşmüyorlar. İsteme mev
Bu ara bu mevzularla duyuruyu çok meşgul ettim. Cevap veren herkese şimdiden teşekkürler. Biliyorsunuz geleneklerimiz göreneklerimiz sağ olsun evlenmek isteyen iki insana direkt çok stres yükleniyor. Bunlardan biri de isteme ve nişan… annemle babam 10 sene önce boşandı. Hiç görüşmüyorlar. İsteme mevzularına aile büyükleri dahil ediliyor malum. Aile büyüğü olarak saydığım anneannem vefat etti. Onun dışında aile büyüğü olarak gördüğüm kimse de yok. Annem ve kardeşim dışında bir ailem olduğunu düşünmüyorum. Yani işte teyzeler falan var ama hiçbirini yakın ve samimi hissetmiyorum. Biz küçükken samimi olduğumuz annemin dayısı vardı iyi kalpli yaşlıca biri, annem tutturdu ondan istesinler seni diye. Ama ne münasebet yani neden babam ölmüş gibi annemin dayısından isteniyorum? Annem teyzenleri çağırmazsak ayıp olur büyük dayıyı çağırmazsak ayıp olur. Ben söyleyemem ara istemediğini sen söyle o zaman falan demeye başladı. Eşimin ailesinden de teyzeler falan 8 saat yol gelip istemeye katılmak istediklerini söylemişler. Biz böyle bir şey istemiyoruz. Çok gerildik. Ne yapacağımızı bilmiyoruz.

İşte tüm bunları düşününce isteme olayları çok saçma hissettirdi bana. Babam zaten sürece hiç dahil değil olması da annemden dolayı mümkün değil. Durum böyleyken ben bu isteme olayını nasıl aşabilirim? İsteme istemiyorum demem büyük bir drama konusu olacak gibi hissediyorum. Herkes gelmek istiyor ve çağırmazsak gönül koyacaklar. Direkt “isteme istemiyorum!” demek çözüm olur mu sizce?

Teşekkürler
0
sacrilegious
(16.01.23)
Öncelikle bir kendinizi dinleyin. Bundan 5 yıl sonra "sizi kimin kimden istediği" umurunuzda olacak mı diye. Eğer olmayacaksa biraz daha bu konuda gevşek davranın.

Babanızdan istenmek istiyorsanız önce annenize bu isteğinizi söyleyip deneyin. Eğer talebiniz buysa ve bunu net şekilde annenize söylemiyorsanız ona da haksızlık ediyorsunuz. Kimse kimsenin düşüncesini yüzde yüz doğrulukla tahmin edemez.

Baba seçeneği masadan kalkarsa seçenekler "büyük dayı" ve "anne" kalıyor sanırım. Çok zor işler değil. Eğer annenizden istenmeyi tercih ederseniz söylersiniz. Öyle yaparlar.

Büyük Dayı'ya: Dayı seni çok seviyorum ama annemden istesinler istiyorum olur mu?
Anne'ye: Anneciğim sen beni büyüttün, yetiştirdin. Senden istesinler istiyorum olur mu?

Karşı taraf teyzeleri çağıracaksa siz de çağıracaksınız, bundan kaçınmaya çalışıp hayatınızı zorlaştırmayın, kimsenin kalbini kırmayın.

Kolay gelsin,
0
michael_knight
(16.01.23)
Kuzenim isteme ile nişanı beraber yapmıştı. Kimden isteneceksiniz kısmına cevap olmadı ama belki adımları birleştirip bir taneye indirmek işinizi biraz kolaylaştırabilir?
0
peki madem
(16.01.23)
Siz çok takıyorsunuz bu işi. Kavgalı değilseniz isteyen gelsin. Ya da gidip ışık hızında kimseyi çağırmadan nikâh yapın, bitsin. Bu işlerin orta noktası pek yok.
0
dissendium
(16.01.23)
sizin bence amiyane tabirle "gelin şımarıklığı"na ihtiyacınız var. Hani ya bir kere olacak benim istediğim gibi olsun tarzı, @michael örnek diyalog da yazmış. İşin oluru bu.

Anladığım kadarıyla siz de tamamen istemiyor degilsiniz de şartları sizin istediğiniz gibi ve ayni zamanda kimseyi de kırmadan ayarlamak uğraşmayı gerektiriyor ve siz ondan uzak durmaya çalışıyorsunuz.

Ha öteki türlüyse, ben yanlış anladıysam, sadece kesinlikle istemiyorum böyle bir şeyse mevzu yine nazikçe diyalog kurmak dışında bir seçenek yok.

Her gün her gün olmasa da müstakbel eşinizin akrabaları da sizinkiler de evlendikten sonra da hayatınızda olacak, kırgınlık yaratmanın size olumsuz dönüşü olur yine.
0
encokbenisevinnolur
(16.01.23)
bilmem kimden istenmeniz asiri onemsiz bir sey zira bu bir usul, gelenek. babam katilmasa komsumu bile koyabilirim o sahneye takilmayin bence buna.
0
ala09
(16.01.23)
Hocam bu isteme nişan düğün mevzuları aileler için yapılıyor ve siz ne derseniz deyin bir şekilde onların istedikleri oluyor. Salın kim geliyorsa gelsin, kim istiyorsa kimden istiyorsa istesin. Size ne zararı var ya da bunları düşünmenin size ne yararı olacak?

Yormayın kendinizi, ailenizi de üzmeyin olsun geçsin gitsin.
0
lcha
(16.01.23)
bu kız isteme, söz, nişan, kına tam özenti şeyler. sırf instagramda post atıp millete hava atmalık şeyler. kızlar birbirinden görüyor, ev süslemeler, abartı masalar, kapıdan girişleri falan çekmeler yok oğlana acı kahveler falan tam görmemişlik. eğer kendide yapmazsa eksik hissediyor.

sizi istemeye geldiklerini kimseye söylemek zorunda değilsiniz. teyzelere, dayılara söylemezseniz bilmez. biz aramızda halletik derseniz olur biter. yemeğe çağırırsınız karşı tarafın anası babası kardeşi gelir, amaç aileler tanışsın. oldu bitti.

zaten istemek başlı başına saçmalık, mal mı alıyorsun, kızın sahibimi var ne yi istiyorsun. kendiniz anlaşmış evlenmek istiyorsanız iş bitmiştir.
0
astronom bey
(16.01.23)
İsteme ile nişanı aynı anda aradan çıkarırsınız olur biter. Hem baya küçük bi nişan olur sizi uğraştırmaz.
İstemeyi de annenizden yapsınlar, ne münasebet dayıdan isteniyor.

Zaten çağ dışı bir gelenek, sırf adettendir diye tutuluyor, illa aile kalan erkeği bulmaya çalışmanın anlamı yok.
Zaten aslında karar mercii sizsiniz. Hadi adet yerini bulsun diye annenizden istenebilir. Ama dayı mıı, yooo dostum. O kadar da değil.
Sizin istemeniz nişanınız olduğu için bu emrivakiyi yapabilirsiniz. Çok da umursamayın yani.

Bir de gelmek isteyen gelsin boşverin. Teyzeler de gelmişken nişan yapılır. Annenizi de çağırmak istediği insanlar konusunda çok kısıtlamayın. O jenerasyon genelde seviyo böyle düğün vs yapmayı.
0
zimbirik
(16.01.23)
yanıtları okumadım, kendi deneyimimi yazacağım.

ben de isteme gibi şeyler istemiyordum fakat eşimin ailesi illa ki olacak gibi talepte bulundu. biz de öyle bir aile değildik zaten. isteme oldu, evlendik vs. sonuç olarak daha en başında uyumsuz çift olduğumuzu yıllar sonra anladım. yani siz isteme istemediğiniz halde karşı taraf olacak/olmalı diye ısrar ediyorsa çok gereksiz. herkes geleneksel şekilde evlenecek diye bir şart yok. bu adımları gerçekleştirince kimsenin başı göğe ermiyor. biz evlendikten sonra da devamlı geleneksel talepleri devam etti (dünürlük vs). benim ailem yanaşmadı. sonuç olarak boşanıyoruz. şimdi tekrar aynı aşamaları düşünmek bile beni bunalttı. iyi dayanmışım. o gelecek şu yapılacak bu olacak çekilir dert değil.
0
deartheodosia
(16.01.23)
insanlar sizin mutluluğunuzu hep birlikte toplanıp kutlamak istiyorlar. anneniz de mutlu gününüzde teyzelerinizin ve dayınızın olmasını istemiş. neden olmasın? unutmayın ki sizin mutluluğa yola çıkmanız onlar için de mutlu bir gün. o insanlar sizin kanınız, aileniz. böyle mutlu günleri birlikte paylaşın. şimdi modern çağda ve bu ekonomik durumda insanlar çok görüşüp buluşamıyor bu da vesile olur.

isteme günü alyanslarınızı takın kurdelayı kesin. o da nişan olur ikisi birden halloldu. fikir isterseniz konuşuruz ayrıca da.
0
sert siyah krom
(16.01.23)
İsteme/nişan beraber dışarda bi mekanda olsun, arkadaşlarınızı çağırın. Dayıdan da istenir neden istenmesin, çevremde aile büyükleri olarak amcadan dayıdan istendiğini gördüm. Ama siz kimden istenmesini istiyorsanız onu söyleyin.

Benim arkadaşlarım da isteme, akraba vs sevmez ve aileler boşanmış genelde. Herkesi bir mekana topladılar. İsteme işi zaten kısa sürüyor bittikten sonra yemek muhabbet faslı oluyor. Normalde en akraba sevmeyen insanlardan biri olabilirim ama oraya akrabaları doluşturunca kendi kendilerine muhabbet ediyorlar ilgi sizden kayıyor. Gençler ayrı bir odada yemek yiyip takılıyor. Arkadaş grubunuz da gelsin kendinizi onların yanında iyi hissedersiniz, yanlarında takılırsınız.
0
jazzabel
(16.01.23)
ablamın kız istemesinde sadece annem, ben ve ablam vardık. ablamı da annemden istediler. anneniz neden kendisinden istenmesini düşünmedi? erkek tarafı da alakalı alakasız 30 kişiyle gelmişti. ev küçük kalabalık olmasın diyebilirsiniz.
0
bana bir nick verin
(18.01.23)
(12)

Pandemi döneminden sonra insanların zıvanadan çıkması .

dunyatuhaf
Var mı böyle bişey,İnsanlar illegal işlere daha yatkın, hevesli ,Kendinden güçsüzü ezmeye daha meraklı, Daha bencil, egoist, narsist mi oldu .Böyle dönemlerden ( doğal afet , savaş sonrası ) sonra sosyal yapının hızla değiştiğini gösteren çalışma var mıdır ?Yani insanlık zıvanadan çıktı mı ? Pandemi
Var mı böyle bişey,
İnsanlar illegal işlere daha yatkın, hevesli ,
Kendinden güçsüzü ezmeye daha meraklı,
Daha bencil, egoist, narsist mi oldu .
Böyle dönemlerden ( doğal afet , savaş sonrası ) sonra sosyal yapının hızla değiştiğini gösteren çalışma var mıdır ?

Yani insanlık zıvanadan çıktı mı ? Pandemi dönemini. Etkisi var mıdır ?
0
dunyatuhaf
(16.01.23)
Bence yok.
Hiç fark etmedim. Algida seçicilik gibi bence.
0
logisticsmanager
(16.01.23)
Travma sonrası stres bozukluğu adında bir durum var bildiğim kadarıyla.

Bence salgınla ilgili değil ama değişen yaşam tarzıyla ilgili bir sorun var. Bu kadar cinayet olmuyordu eskiden.
0
dissendium
(16.01.23)
Pandemiden ziyade olay ekonomik bence enflasyon suç doğurur.
0
olaylar olaylar
(16.01.23)
Pandemiden ziyade ekonomi ile alakalı saydığınız şeyler. Ülkede insanlara dağıtılan pastanın payı her geçen gün orantısızlaşıyor. Çok az emekle çok kolay büyük paralar kazananlar çoğalıyor, tüm emeğini vaktini harcayan insanlar 3 kuruş kazanıyor. Toplumsal ahlak ve yapı bozuluyor. Hem ekonomik hem demografik yapı çok hızlı bozuldu.
sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel makas çok açık bizim ülkede. Dünyadaki bu yapıdaki ülkelere bakın Güney Amerika, Orta Doğu, Güney Asya vs benzer durumlar orada da var
Gelişmiş ülkelerde ABD'de de açıktır o makaslar. Dünyanın en zengini de en fakiri de en kültürlüsü de en cahili de orada çünkü. İskandinav ülkelerine Avustralya'ya bakın mesela aksi örnekler için herkes birine yakındır ekonomik ve kültürel olarak
0
asbe
(16.01.23)
Ekonomide genel bozulmaya rağmen (Türkiye değil dünya çapında) para harcama/tüketimin arttığini doğrulayan bir makale okumuştum, ikinci dünya savaşı sonrası yıllarda da bir benzeri olduğunu anlatıyordu ve bu tip kitlesel olarak maruz kalınan stres dönemlerinden sonra bu aşamanın geldiğini söylüyordu. Şimdi bulmam mümkün değil ama bu eksende şeyler okudum.
0
encokbenisevinnolur
(16.01.23)
Gelir eşitsizliği arttı. En basitinden sesi soluğu çıkmayan doktorlar instagram'ı istila etti. Sponsorlu gönderi atıp duruyorlar üstelik kişisel hesapları için, ticari falan da değil.

Artık Türkiye'de bir survive durumu var. Ezmezsen ezilirsin gibisinden.
0
OrangeYellow
(16.01.23)
ekonomi de pandemiyle bozuldu. kapanmalarda bir arkadaşım aradı abi açım dedi. adamın işyeri kapanmış, işe alan yok, aylarca... bunun gibi kaç kişi var? onların ailesi, alışveriş yaptığı esnaf bakkal çakkal...

bir de insanlar özellikle maske - mesafe - aşıdan ötürü birbirini çok rahat aşağılamaya başladılar. maçka parkına gidiyorduk. genç hanımlar yanık tenli bir genç geçerken maske takıyorlar o mikrop saçıyor ya. yanından geçenin profili değişsin maske de çıkıyor... insanlar sevmedikleri ya da gıcık oldukları ya da içten içe iğrendikleri herkesi "covidlidir, pistir, hastadır, mikrop bulaştırır, virüs bulaştırır" diye etiketlediler, ötekileştirdiler. yok otobüse binemesin yok sokağa çıkamasın, yok semt pazarına giremesin, markete giremesin, işyerine giremesin... açlıktan ölsüne çıkıyor bunlar. insanlar birbirlerine sırf maske aşı hes kodu dezenfektan cart curt yüzünden insanların %99.9 olasılıkla (ioannidis 2022: www.sciencedirect.com) ölmediği ölmeyeceği bir hastalık için ağır hakaretler ettiler ve mikrop gibi davrandılar. ondan sonra kayış koptu gerçekten.

illegal işlere yaktınlık da bence devletlerin yasa masa ortada bırakmamasından. kemal gözler türkiye'nin anayasa ve idare hukuku konusunda tartışmasız 1 numaralı uzmanı olarak kabul ediliyor. kendisi covid için uygulanan kısıtlamaların hepsini desteklediğini ancak bunların hepsinin yapılış biçiminin anyasaya ve bilumum yasalara aykırı olduğunu web sitesinde yayınladığı birkaç makaleyle uzun uzun açıkladı. düşünün ki ped, pil falan alamıyorduk marketten. rafta duran mal var, onu alamıyorduk.
0
sert siyah krom
(16.01.23)
çok net doğru tespit. ahlaki çöküntü başladı. insanlar/toplumlar ölüme çok yakın hissedip haliyle ölmezse bu yaşanabiliyor.
0
tantavizisyon
(16.01.23)
Sonradan aklıma geldi, şöyle bir yazı yazmıştım bu konuda, yani bu zivanadan çıkma durumuyla ilgili:
eksisozluk.com

Tarih 17 Mart 2020, o yazdıklarıma su an da harfiyen katılıyorum.
0
encokbenisevinnolur
(16.01.23)
Böyle söyleyince hastalıkla daha bağlantılı bir sebep arıyorsunuz gibi geliyor kulağa, ama pandemi sonrasında değişen en büyük şeylerden biri ekonomik dengeler. Ben de saydığınız şeylerin ekonomik sebepler kaynaklı diyen taraftayım.

Dünya genelinde insan davranışları değişmiş olabilir, ancak dünya genelinde tuhaf bir ekonomik durum oluştu zaten. Karantina süreci ekonomiyi, ekonomiyse insanları etkiliyor.
0
akhenaten
(16.01.23)
@akhenaten, hayır hastalıkla bağlantı kurmadım .
Daha çok savaş , doğal afetgibi olaylara maruz kalan insanlarla alakalı değişimler var mı , pandemi buna benzer bir etki oluşturmuştur.
Bunu merak ettim .
0
🌸dunyatuhaf
(17.01.23)
Pandemi mi bilmiyorum ama ben kendimde bu dediğiniz değişimi gözlemledim. Çok daha tahammülsüz ve açıkçası nefret dolu bir insan oldum. Ülke gündemi ile de çok alakalı olduğunu düşünüyorum.
0
peki madem
(17.01.23)
(5)

Edebi dergilerde eser yayımlatmış olanlar; bir şiiri olmuş dedirten nedir?

psmstc
Şiir konusunda en ufak bir teorik, okuma yönüyle hiçbir tecrübem yok. Sadece İsmet Özel şiiri severim. Kendi sesinden dinlemeyi ayrı severim. Bir süredir mısra denemeleri yapıyorum. Misal olarak;"dokunuyor ilmek ilmek benim için mukadder olan şey gönlümoturup soluklansın dediklerimin eğreti bir iske
Şiir konusunda en ufak bir teorik, okuma yönüyle hiçbir tecrübem yok. Sadece İsmet Özel şiiri severim. Kendi sesinden dinlemeyi ayrı severim.

Bir süredir mısra denemeleri yapıyorum.

Misal olarak;

"dokunuyor ilmek ilmek
benim için mukadder olan şey
gönlüm
oturup soluklansın dediklerimin
eğreti bir iskemlesidir
kah ağlaya,
kahsa güle
elleri kanatan bir sedayla
iyi günler, güzel çiçekler geçti serimden
ve niçin Ağrı
Silifke değil Rabbim?
sabahı meçhul bir gecenin yarısında ansızın
ürküttüğüm iyi kuşlar, güzel kuşlar konacaktır aklıma"

Konu bütünlüğü, tema hiçbir bilgim en ufak yok. Ne yönde çalışmam daha iyi olur?
0
psmstc
(15.01.23)
İsmet Özel bu sorunuza cevap olabilecek bir şey anlatıyor aslında konuşma ve röportajlarında.

Bulursanız bir ara youtubeda şiir Türk'ün iklimi diye bir program vardı, ona bir bakın.

Edebi dergileri bilmiyorum da bir şiir bir de hikaye yarismasinda ödül aldım. Beğenme gerekçeleri post-modern vs vs bulmaları gibi şeyler söylenmişti (şiir için) hikayeyi de cengiz aytmatovun yazımına benzettikleri için vermişlermis (hiç okumamıştım aytmatovu ve bunu diyen yarışma jürisi adında Ömer Seyfettin ismi geçen bir yarışmanın jürisi!)

Şiiriniz iyi bir İsmet Özel taklidi olmuş gerçekten. Başka yerde rastlasam okumadığım bir şiiri mi acaba derdim. Şiire iyi ya da kötü olmuş olmamış demiyorum, taklit olarak iyi.
0
encokbenisevinnolur
(15.01.23)
tek bir şiir hiç bir zaman için "olmaz", yeterli değildir. tek bir şiirden üslup anlaşılmaz. sadece şiir için değil, bir çok eser için de bu durum geçerli. siz şu an sadece sevdiğiniz bir şairin üslubunu taklit ediyorsunuz. taklit etmekte bir sıkıntı yok ama tek bir taklit, vasat bir kopya oluşturur.
0
cutterfly
(15.01.23)
bence o dergilerde hep aynı çevrenin insanlarının şiirleri yayımlanıyor, kimi tanıdığınıza bağlı olarak. olmuşluğu ile ilgili bir ibare taşımıyor yani yayımlanmış olması.
0
deartheodosia
(16.01.23)
"herkes şiir yazar, şiir yazmaya devam edenlere de şair denir" der melih cevdet. aslında cevabı kendiniz şiir yazmaya devam ettikçe, okudukça verirsiniz. şiirin beğeneni de çok çıkar, beğenmeyeni de.
0
lesmiserables
(16.01.23)
Hocam önemli (?) dergilerde (Varlık diyelim hadi) eserleri yayımlanmış kişileri otorite bellemenize veya kerteriz almanıza gerek yok. Bir şiirin “olmuşluğu” tamamen sizin içinizdeki hislerle ilgili, kimseyi ilgilendirmez. Bilim yapmıyoruz, sanat da değil bana kalırsa; ne idüğü belirsiz bir şey işte. Nerede okumuştum hatırlamıyorum ancak birileri şiiri uyanıkken rüya görmeye benzetmişti, çok hoşuma gitmişti o tanımlama.

Yine de konuyla ilgili fikrimi ve kendi sistemimi anlatmak istiyorum; ben yazarken, çoğunlukla çok yoğun hissettiğim bir anda çıkarıp döşüyorum dizeleri içimden geldiği gibi. Sonra onu taslak halinde bırakıp arada sırada ekleme çıkarma yaparım; ne zaman “tamam” olmuş hissedersem de kapatırım dosyayı, daha da ellemem. Sahiplik de hissetmem o saatten sonra, özgür bırakmış olurum kafamda. Uçsun gitsin nereye isterse.

Sırf İsmet okumak takıntıdır bu arada. Şiire değil; İsmet’e takıntıdır, idollerinizi öldürün derim ama siz bilirsiniz yine de. Başkalarını da sevebilirsiniz diye şöyle bir İsmet-dışı şiir bırakayım: eksisozluk.com
0
vedatchilipeppers
(16.01.23)
(2)

okunması zevkli kolay ingilizce kitaplar?

japon balığı
Çok kalın olmasında ziyade daha orta ince roman/düşünce kitabı önerilerinizi alırım?
Çok kalın olmasında ziyade daha orta ince roman/düşünce kitabı önerilerinizi alırım?
0
japon balığı
(08.01.23)
Kolay diyemem ama Alice in wonderland çok keyifli, ugrastirdigina da değer
0
encokbenisevinnolur
(08.01.23)
Yıllar önce okuduğumda, Matt Haig'in The Humans romanını sevmiştim. Yorucu değil diye hatırlıyorum.
0
birbuket
(08.01.23)
(9)

uzay filmi atın üzerime

abelardo
uzayda gizemli olaylar olan bir film öneriniz varsa beklerim. korkunclu olmasın
uzayda gizemli olaylar olan bir film öneriniz varsa beklerim. korkunclu olmasın
0
abelardo
(07.01.23)
Pandorum
0
encokbenisevinnolur
(07.01.23)
Çok özür dilerim ama:

Turist Ömer Uzay Yolunda
0
deadwampir
(07.01.23)
(bkz: moon)
0
antikadimag
(07.01.23)
izlemedim demediginiz icin yaziyorum bir ihtimal izlememis olabilirsiniz diye, interstellar.
0
in vino veritas
(07.01.23)
Ad astra
Moonfall (sonu ilginc ve gizemli)
Oxygen
Solaris (orjinali ve remake'i)
Stowaway
Sunshine
Gravity
0
ermanen
(08.01.23)
High Life
0
fakat
(08.01.23)
Gora
0
havadakarada
(08.01.23)
Arog
0
havadakarada
(08.01.23)
Tam aradığınız mükemmel bir dizi var; The Expanse.
0
archmage mahmut
(08.01.23)
(11)

neden boyle davraniyor?

Kittie
bi arkadasim var. yakiniz da. kendisinin bi hareketi var. bugun anneme de yapmis aynisini.arkadasim daha once anneme birkac kez geldi. kendisi yemek yemeyi sever, annem yapmayi. annemin yemeklerini her yerde over hatta.yaptigi sey de su mesajlara cevap yazarken emoji birakiyor sadece. dogum gunumde
bi arkadasim var. yakiniz da. kendisinin bi hareketi var. bugun anneme de yapmis aynisini.
arkadasim daha once anneme birkac kez geldi. kendisi yemek yemeyi sever, annem yapmayi. annemin yemeklerini her yerde over hatta.

yaptigi sey de su mesajlara cevap yazarken emoji birakiyor sadece. dogum gunumde bile pasta emojisi yolladi. bi yazi falan yok.

bi sey gosteriyorsun mesela bi etkinlik. nasil gitsek mi diyorum. thumbs up koyuyor. sonrasinda hicbi sey demiyor. ben soruyorum yine, pazar gunu nasil diyorum mesela, thumbs up. saati sen belirle diyorum, thumbs up. ve konu da oyle kapaniyor haliyle.
veya isyerinde olan bi seyi anlatiyorum ornegin. gorunce okur fikir verir diye. mesajin sonunu "cok sinir oldum" diye bitiriyorum, bakiyorum uc bes mesaj sonrasindaki o cumleye thumbs up birakmis. baska bi sey yok.

anneme gelince, gecen onun cok sevdigi bi yemegi yapmis. seni hatirladim yapinca, bi gun bulusalim da kittieyle sana yapayim demis. thumbs up birakmis. annem de bana diyor ki sizin araniz mi kotu niye cevap vermedi.

ortak arkadaslarimiza sordum. herkese ayni seyi yapiyormus.

kendisi yaziyor istediginde bu arada. hic konusmuyor degiliz. bulusmalarimiz da hep o bi yere cagirinca oluyor. cunku ben sordugumda thumbs upla sonuca varamiyoruz tabii. bulustugumuzda da cok samimi. ya da kendi yazdiginda. bulusmalarimiz da oyle alisveris falan gibi amacli bi sey olmuyor yani bi cikar da gormuyorum. ama tek tarafli garip bi iliski degil mi? bu kizin derdi ne ve sogur muydunuz kendisinden?

not: isleri yogun biri degil. olsa bile insan sonra doner bi sey yapar.
anlam veremiyorum.
0
Kittie
(07.01.23)
mobile: yazmayi unuttum, ben acikca sormustum daha once ona da thumbs up koymustu. anneme ayip olmus alinmis dedim bugun ona da uzgun smiley koydu. ben de sinirlendim bi seyler yazdim ne bicim davraniyorsun diye ona bi sey birakmadi. bi sey demedi de
0
🌸Kittie
(07.01.23)
Kaçırılmış ve mesaj vermek istiyor olabilir.
0
dissendium
(07.01.23)
Çok fazla YouTube izlemiş ben olsam alaya alırdım fena laf sokardim
0
olaylar olaylar
(07.01.23)
Valla cani oyle davranmak istiyordur, uzun uzun yazmak istemiyordur bu. Bence bunun pek anlasilmayacak tarafi yok.

Onun bu davranisindan ote, onu oldugu gibi kabul etmek yerine istedigin sekilde davranmaya zorlama bence daha buyuk sorun. Ben olsam 'niye her seye emojo atiyorsun?, anneme ayip olmus' mesajim sonrasi cevabini da yine emojiyle gonderen arkadasimi tutarliligindan oturu tebrik ederdim. Bu davranisi da hosuma gitmiyorsa ya mesajlasmaz hep arardim ya da eger cidden sinir ediyorsa da arkadasligi sonlandirirdim. 'Bana cevap vermelisin' seklinde bir yaklasimda bulunmazdim.
0
j r r tolkien hayrani
(07.01.23)
Cok itici, ben bir daha iletisim kurmazdim. Hep o isteyince bulusuyoruzdan biseylerin yanlis gittigini anlamaliydiniz. Bu nasil sacma bir insan
0
balpolen
(07.01.23)
j r r tolkien hayrani +1

herkes uzun uzun cevap vermeyi seviyor olmak zorunda değil.
0
abelardo
(07.01.23)
Belki de sadece öyle kabullenilmeye ihtiyacı vardır
0
encokbenisevinnolur
(07.01.23)
Madem yakın arkadaşınız, bunu ona yüzyüze söyleyebiliyor olmanız lazım. j r r +1
0
dreamnesiac
(07.01.23)
anneme ayip olmus'a gelen emojiden sonra umidi keser kendisini uc hayirla sessizce hayatimdan ugurlardim ben olsam. kimsenin cevap verme aciklama yapma zorunlulugu yok evet ama bu cok garip bi tavir. ben cekemiyorum boyle bencil tipleri. neden boyle davrandigina bir sey diyemem belki kendisi boyle biridir ama ben olsam cok net sogur ve arkadasligimi bitirirdim.

olur da benden giden mesajlarin kesildigini fark edip de "kendisi isteyerek" mesaj yazacak olursa da thumbs up koyardim :) cunku niye koymayayim? :)
0
in vino veritas
(07.01.23)
Ben olsam mesajlasirken bozarım. Yazmayı mi unuttun diye. Sorulan tüm sorulara da aynı yanıt verilmez bence.
0
mekaniker
(08.01.23)
emojiyle cevap verebilme özelliği gelmeden evvel ne yapıyordu acaba? bu bir üslup sorunudur. böyle bir iletişim şeklini kabul etmeyip saygısızlık olarak gördüğünü açıklaman gerekiyor. değişmiyorsa güle güle.
0
zgrydn
(08.01.23)
(18)

lisede alan seçmek

0zlem
15 yaşındaki kız çocuğu için hem para hem kariyer için en mantıklı alan sizce ne olur?ben dil diye düşünüyorum ama bu konuda daha tecrübeli arkadaşlardan fikir almak isterim. teşekkürler.edit: arkadaşlar yapmayın siz 15 yaşınızda en mutlu olacağınız alanı biliyor muydunuz? kimse bizi yönlendirmedi,
15 yaşındaki kız çocuğu için hem para hem kariyer için en mantıklı alan sizce ne olur?

ben dil diye düşünüyorum ama bu konuda daha tecrübeli arkadaşlardan fikir almak isterim. teşekkürler.

edit: arkadaşlar yapmayın siz 15 yaşınızda en mutlu olacağınız alanı biliyor muydunuz? kimse bizi yönlendirmedi, birbirimizi kandırmayalım.
0
0zlem
(27.12.22)
En mantıklısı nasıl dil oluyor. Dil öğrencileri matematik, geometri bilmeden lise bitirir. Fizik, kimya, biyoloji görmezler. 4 yılın sonunda çocuk mühendis olmak istese en küçük alt yapısı bile olmaz. Bu ülkede KPSS ile şoför olarak atanman için bile matematik bilmen gerekiyor. Mümkünse fen bilimleri seçsin. İngilizcesini ders alarak, kendi çalışarak geliştirsin. Zaten dil bölümlerinin puanı genel olarak yüksek değil. 4 yılı harcamaya değmez. Ama çocuğa ne istediğini sormak ve yatkınlığı olup olmadığını belirlemek gerekiyor.
0
dissendium
(27.12.22)
@dissendium kendisini de sordum tabi ama takdir edersen ki kafası karışık.
0
🌸0zlem
(27.12.22)
en mutlu olacağı sevdiği alan neyse o tabiiki.
0
jimjim
(27.12.22)
neye yatkınsa onu seçsin.

zorlama bir şey olmuyor. zorlama derken iyi değilse fen bilimlerinde sonra da zar zor okur ortalama bir yere girer. trde belli başlı mühendislikleri top 5 üni dışında okusan ne okumasan ne zaten (istisnalar hariç). tabi sadece mühendislik yok sağlık bilimleri hayali varsa kesin fen bilimleri seçsin. ayrıca bu arada matematiği sadece fen bilimleri okuyanlar bilmiyor. sözel veya dil seçmedikçe matematik hayatında olcak zaten.

ha gidip sırf yatış yapacağım diye dil, ea falan da seçerse potansiyelini harcar çünkü oralardan zaten artık 1 2 meslek dışında hiçbir şey olmuyor.

dil konusuna gelince yabancı dil zaten zorunluluk herkes biliyor bilecek. hobi niyetine okusun onu sonra.


edit: @0zlem mutlu olduğu alan değil, yatkın olduğu alan. 15 yaşında fizikten ne kadar çakıp çakmayacağını az çok anlar çocuk bence.
0
AlsterWasser
(27.12.22)
Zaten sorun da burada. Kararlar değişiyor. Çocukların mümkün olduğunca farklı dersler görüp dolu bir lise hayatı geçirmesi gerekiyor. Bu sayede neyi sevdiğini, neyi sevmediğini keşfedebilir. Bu alan konusu eskiden bir sorundu. Çünkü üniversite sınavında katsayı problemi vardı. Katsayı uzun süre önce kaldırıldı. Artık herkes istediği sınava girebiliyor. Önceden alanı sayısal olan biri sözel bir bölüm tercih ettiğinde puanı düşüyordu. Alan konusu artık çağa uymayan bir şey. Bilgi çağında ne kadar bilgiye sahip olursa o kadar değerli. İstediği bölüme karar verene kadar tarih de öğrenmeli, coğrafya da öğrenmeli. Ancak böyle kültürlü biri olabilir.
0
dissendium
(27.12.22)
Sayısal seçsin. Başarısız olursa sözele ya da dile geçer.
0
baba553
(27.12.22)
Para ve kariyer için dil şart. Ama dil başlıbaşına bu devirde bir işe yaramaz. Dil, yanlış seçim olur yani.

15 yaşındaki bakış açısıyla mutlu olacağını düşündüğü şeyle 30 yaşında mutlu olabileceğini hiç sanmıyorum. Yönlendirme şart bence.
0
Mirket
(27.12.22)
tr şartlarında lisede seçtiğin alanın geleceğine etkisi bugün bakkaldan aldığınız sütün bozuk çıkmasının geleceğinize etkisinden bir iki tık fazla o kadar. hangi alanda daha çok not kasabilecekse orayı seçsin sınavda falan az biraz işine yarar belki.
0
Whily
(27.12.22)
ben kendimden örnek vereyim. sayısal tercih etmiştim çünkü lise 1'de en başarılı olduğum dersler sayısal derslerdi. e zaten etraf çevre hep sayısal seçersin heralde vs diye bahsedip duruyorlardı. derslerim gayet iyiydi ama fizik kimya biyoloji çalışmayı hiç sevmezdim. bunun yerine edebiyat ve matematik görece daha zevkli gelirdi. her neyse okul başladı 1-2 ay geçti artık sınavlar başlayacaktı nerdeyse ama ben acaba bölüm değiştirsem mi diye bir dert edindim erkenden ve değişim talep ettim. sonra eşit ağırlığa geçtim ve sonraki dönemde dedim ki iyi ki değiştirmişim. sayısalda olsam yine derslerim gayet iyi bir öğrenci olacaktım ama kendi farkımı ortaya koyamayabilir ve bu dersler bir zorunluluk bilinciyle yerine getirirdim. ilgi duyduğum için değil. hatta benimle birlikte eşit ağırlığa geçmek isteyip sonra tereddütte kalıp değişiklik yapmayan bir arkadaşım ünivesitede gitti hukuk okudu :) kaderin cilvesi.

bu bir öğrencinin kendisini tanıması ile ilgili bir durum. kararı kendisi vermeli. en çok başarılı olduğu derslerden ziyade en çok sevdiği ve ilgi alanı olan derslerin ağırlıklı olduğu alana yönelmeli. istenilen notlar bir şekilde alınır her dersten önemli olan o alandan haz alabilmek ve ilgi duymak, potansiyelini açığa çıkarabilmek bence.
0
debian
(27.12.22)
Not ortalaması hangisinden yüksek olacaksa onu seçsin. Sayısaldan 70 ortalamayla mezun olanla dilden 70 ortalama yapanın okul puanı aynı oluyor. Sonra fikir değiştirirse de özel ders vs telafi eder geri kalanlari.
0
encokbenisevinnolur
(27.12.22)
dil seçmesini önermiyorum. lisede dil okudum ve ekstra bir katkısı olduğunu söyleyemem, hatta bence zararı oldu. dil derslerine ağırlık verip sınavda nasılsa diğerleri sizin için çok önemli olmayacak diye diğer dersleri unutturdular resmen bize.
sayısal okumasını öneririm eğer ilgisi varsa. ilgisi yoksa da biraz zorlamanızı öneririm, keşke beni de zorlasalardı istemediğim halde sayısal okumaya diyorum hala.
diğer dersleri tek başına çalışarak öğrenmesi dilleri öğrenmesine kıyasla daha zor. dillerde kendini geliştirmeyi öğretmen olmadan da yapabilir ki zaten yine de olacak.
liseden sonra üniversitede de mütercim tercümanlık okudum. okuduğum bölüme 4 sene harcamış olmama mı, diploması olmayan ve ucuza çalışmaya ok olan herkesin dandik de olsa çeviri yapabilmesine mi, senelerce milletin dil bilmeden olmaz diye abartmasına mı yanayım bilmiyorum. tabii ki gerekli ama daha iyi para kazanabileceği işler var ve maalesef alanı dil değil.
açıkça ve kısaca dil seçmek pişmanlıktır, ne önü açık ne başka bir şey. sayısalcı olsun.
0
Olric
(27.12.22)
editleyemiyorum mobildeyim;

kariyer ve para odaklı bir seçim olarak değerlendirilmemeli bu. çünkü bunlar apayrı bir hayat becerisi. bence bu bakış açısı doğru değil. sonuçta bir çok üniversite mezunu bile kendi alanında çalışmıyor. hayatın ne getireceği hangi kapıları açacağı üniversitede bir kaç bölüm dışında (tıp-hukuk-eczacılık) oldukça değişken. herkes her işte çalışabiliyor neredeyse.

para örneğinden gidecek olursak iyi liselerde iyi üniversitelerde okumuş arkadaş çevremizde kariyeri en iyi ve kazancı bize fersah fersah katlayan adam ticaret lisesi terkti. biz üniversite okurken o satış danışmanlığı yapıyordu. ailesinden kalan bir arsayı sattı ki o zaman 400 bin lira değerinde bir sermaye ile (istanbul'da 1-2 ev alınırdı o fiyata en fazla o da beylikdüzünden) kendi işini kurdu sonra gitti açıktan lise ve üni okudu. şimdi milyon dolarlık bir şirketi var. işte hayat böyle bir şey.
0
debian
(27.12.22)
Küstah gözükebilir cevabım biraz ancak 15 yaşındaki kız çocuğu için bence en mantıklı alan; neyi seviyorsa sevsin ona inandığınız, onun peşinden gitmesine engel olmadığınız, onu manipüle etmediğiniz ve onun hevesini asla kırmadığınız, bununla birlikte kendisinden desteğinizi asla esirgemeyeceğiniz alandır. Hangisi olursa olsun.
0
vedatchilipeppers
(27.12.22)
alani neyse o +1 ozellikle sanatsal yonu varsa degerlendirebilir. dil okudum asiri pismanim okumadan da ogrenilir hatta okuyarak ogrenilmez diye artiriyorum. yetengi dilse yazmasin ahsjsj tek basina dil yetenegi duye bir sey yok ya sozele ya sayisala da yatkinligi vardir onlari secmesi daha avantajli. dil isteyen kursa gitsin veya yurtdisi
0
ala09
(27.12.22)
vedatchilipeppers+1
0
jimjim
(27.12.22)
15 yaşında kız çocuğu neye ilgi duyuyorsa kendi seçmeli diyenleri şaşırarak okuyorum.

Tam da kavak yellerinin estiği yaşlardan bahsediyoruz.

Ege Ü. Tıp'ı bırakıp Lise aşkının peşinden Urfa'ya gidip öylesine bir bölüm okuyan arkadaşım var benim.

İlin komiği kız, daha birinci sınıfta kaslı bir oğlan için terketmişti bizimkini.
0
Mirket
(28.12.22)
Maddi imkanlariniz ne? Eger benim imkanlarim iyi calisma da ben onun konforunu saglarim diyorsaniz dil secsin. Kuzenim dereceyle istanbul universitesi mut. tercumanliga girdi. Dereceyle mezun oldu. Simdi issiz. Ara sira ceviri gelecek de uc bes kazanacak. Herkes sibel alas degil got cevirsin para kazansin. Simdiki aklim olsa dil secmezdim diyor.

İlk secenek degilsen her turlu sayisal. Zaten artik alan disi puan dusme vb kalmadi. Her dersi gordugu icin ister muhendis olur ister saglik sektorune yonelir isterse esit agirliktan birsey olur.
0
kuzey li
(28.12.22)
Yani becerebildiği alan her zaman en iyisidir. Matematik beceremeyen insanı sayılsalcı yapıp işkence etmemeli. Tersi de geçerli. Dil konusu için şunu diyebilirim. Şu ülkeden kaçıp yurtdışına yerleşmek birçok kişi için en mantıklı seçim artık. Zaten garsonluk, pompacılık yapıyoruz buradan gidince oralarda, bari o kadar meslek öğrenip edip de o eğitimle amelelik etmekten iyidir.
0
d max
(28.12.22)
(8)

kendi başınızayken içtiğiniz şarap

wrench
Evde sadece kendinize ayırdığınız zamanlarda hangi şarabı içmeyi tercih ediyorsunuz?Sorum garip gelebilir ama özellikle bu anlarda tercih ettiğiniz bir şarap varsa onu öğrenmek istiyorum :)
Evde sadece kendinize ayırdığınız zamanlarda hangi şarabı içmeyi tercih ediyorsunuz?
Sorum garip gelebilir ama özellikle bu anlarda tercih ettiğiniz bir şarap varsa onu öğrenmek istiyorum :)
0
wrench
(26.12.22)
Frontera cabernet sauvignon
0
encokbenisevinnolur
(26.12.22)
Kavaklıdere Angore Cuve'du sonra bulamamaya başlayınca Kavaklıdere Vine Art Narince / Chardonnay'a geçtim.
0
charbiel
(26.12.22)
Normalde çok şarap içmem ama arada Fiona alıyorum migrostan içeceğim zaman.
0
inheritance
(26.12.22)
genelde farklı şaraplar alıp denemeye çalışıyorum. ama tek bir tane söyle nokta atışı olsun dersen, ucuz f/p ürünü olarak arya şarabı öneririm, sadece metroda bulabiliyorum.
4.bp.blogspot.com

tek başıma bitiremiyorum, ertesi güne kalıyor genelde. hatta 3.güne sarktığı da oluyor, 2-2-1 kadeh olarak içiyorum.
0
MtKrt
(26.12.22)
Genelde deneme yapiyorum ben de. cok uygun ve hafif oldugu icin sava rose onermek istiyorum
0
ala09
(27.12.22)
@inheritance +1
0
peki madem
(27.12.22)
beyaz tercih ediyorum, sava premium ya da normal alıp 2 günde bitiriyorum genelde
0
a7x
(27.12.22)
ben böyle bir durumda sıcak olanı tercih ederdim çünkü 10 tane sıcak şarap tarifi izlediysem 10'u da birbirinden farklıydı ama tek bir ortak cümle vardı: ''alabileceğiniz en ama en ucuzunu alın'' <3
0
onemoremile
(27.12.22)
(9)

Evlilik masraflarını nasıl ödediniz?

sacrilegious
Sb, aslında. Evlenirken çıkan dev masrafları nasıl yaptınız eşinizle? Mesela ev eşyalarını alırken falan eşinizle beraber mi ödediniz yoksa aileler geleneklere göre yardımcı mı oldu? Şimdi biz ikimiz de çalışıyoruz, ailelerin durumlar da iyi. Ben dedim ki romayı tekrar keşfetmeye gerek yok gelenekle
Sb, aslında. Evlenirken çıkan dev masrafları nasıl yaptınız eşinizle? Mesela ev eşyalarını alırken falan eşinizle beraber mi ödediniz yoksa aileler geleneklere göre yardımcı mı oldu?

Şimdi biz ikimiz de çalışıyoruz, ailelerin durumlar da iyi. Ben dedim ki romayı tekrar keşfetmeye gerek yok geleneklere göre olsun. İşte erkek tarafı şunları şunları alır kız tarafı bunları bunları alır belli zaten yani. Kimse kendini kötü hissetmemiş olur böylece dedim. Çünkü ailelerin ikisi de ellerinden geleni yapmak istiyor ama nasıl yapalım diye bize soruyorlar. Siz nasıl yapmıştınız?

Teşekkürler
0
sacrilegious
(25.12.22)
Biz beyaz eşyayı birkaç akrabaya düğün hediyesi olarak aldırdık. Bekarlık eşyaları ile eve çıkıp yavaş yavaş yeniledik. Kimseye de "siz şu odayı alın, biz bunu alalım" demedik. Ama madem durumlar iyi, geleneksel ilginçlik konusunda da kimsenin bir rahatsızlığı yok, bence hiç kafa bulandırmayın. Herkes ne alması gerekiyorsa alsın.
0
prole
(25.12.22)
düğün istemedik ama eşimin ailesi özendi diye masrafları kendilerinin olacak şekilde düğün yapıldı :)
kına da yapmak istemedim, benim annem özendi diye kına gecesi yapıldı, elbette masraflar annemin oldu.

ev eşyalarının %50si benim bekar evimde vardı onları kullandık. geri kalanı için kredi çektik, ödüyoruz. çok borcumuz olmadı zaten kredi de çerez parası kaldı 6 ay içinde.
takılan altınları da harcadık üstünüze afiyet yedik.

edit: alttaki cevaba istinaden ailelerin böyle bir zorunluluğu olmadığınu tekrar belirtmek istiyorum. siz evleniyorsunuz diye niye masrafa girsinler ki. evini düzemeyecek kişi evlenmesin zaten.
0
kaptan maydanoz
(25.12.22)
Biz de başta ailelerden destek bekledik. Benim taraf komple hazır değilmiş ne evliliği, ne düğünü, ne evi şu zamanda !!! dediler. Bir de sorduğumuz ve beklenti içine girdiğimiz için eşim paragöz oldu ben de hayırsız evlat oldum.

Sonuç olarak kız istemeye de gelmediler, nişana da gelmediler, taşınmaya da yardım eden olmadı, evimizde de 1 tane çakılı çivileri yok. Sadece nikaha geldiler 2 altın takıp gittiler sağolsunlar..

Eşyaları eşim aldı, merasimlerin masraflarını da ben 50k kredi çektim. Totalde 100k falan harcamışızdır. Mutfak eşyaları ve çeyizlik şeyler eşimin ailesi tarafından geldi.

Yetti yani çok da güzel oldu hepsi o kadar olmusuzluğa rağmen. Çok uçup kaçmaya gerek yok.
0
ananiyimioguz
(25.12.22)
Düğünü ben ödedim, kınayı kız tarafı. Evim hazırdı, başka masrafımız olmadı.
0
gabe h coud
(25.12.22)
Valla sizlerin ailesi böyle degildir de, annemle babam 60 yaşına geldiler hala bu "geleneğe göre" durumunun tatavasini yaptıkları olur birbirlerine. Ben evli değilim hiç o süreçlere de girmedim de, olsa bu yüzden mümkün mertebe aileleri karistirmazdim gibi geliyor.
0
encokbenisevinnolur
(25.12.22)
Eşimin ve benim birikmişim vardı eşyaları ve masrafları o şekilde karşıladık. Nişan kız tarafının evinde oldu, düğünüde benim taraf karşıladı ufak bir çevre ile uçup kaçmadan yaptık. Kafalar uyuşunca her şey halloldu.
0
mirty
(26.12.22)
Evlenmeden birkaç yıl önce ben heralde kafama göre birini bulamam deyip kendim birçok ev eşyasını taksitle almıştım zaten. Evlendiğimizde de o eşyalara birkaç parça daha ekleyip kullanmaya devam ettik, sonrasında da fırsat buldukça yeniledik.

Eşim memur ben ise mühendisim. Ailelerimizin durumu da iyi değil ikimizin de. Düğünde babama düğünde verilecek yemeği ödettim (bizim oralarda yemek verilir), geri kalan tüm masrafları takılar dahil ben üstlendim, eşimin tarafındaki masraflar da genel olarak eşim tarafından karşılandı.

Düğün yaptığımız sene işlerim çok iyi olduğu için bir şekilde işin içinden çıktık, şimdi olsa gözüm yer miydi bilmiyorum.
0
va
(26.12.22)
düğün tarzı bir yemek yaptık bizimkiler ödedi
kız tarafı nişanı ödedi
beyaz eşya vs ev eşyalarının büyük kısmını bizimkiler ödedi
onun dışındaki her şeyi eşimle beraber çoğunlukla ben ödedim
ailelere ekstra bir isteğimiz hiç olmadı ama ödemek istediklerinde de hayır demedik. onlar da kendilerince mutlu oldular.
evi ben evlenmeden önce kendim almıştım zaten, orada bir destek beklemedim.

seçim aşamasına kimseyi karıştırmadık bu arada. çıkan masrafları da minimum tuttuk (yani ev eşyalarını arçelik falan seçtik öyle uçuk markalar almadık, ya da 100 çeşit yatak odası takımı falan almadık)

eğer imkanınız varsa her şeyi siz ödeyin, isteyen takı taksın. para alan emir alır, sen şunu almıştın, ben miele alacaktım da baban regal almıştı tarzı ıvır zıvır olası muhabbetlerin de önüne geçmiş olursunuz.
0
roket adam
(26.12.22)
erkek tarafı olarak düğün yeri yemeği gelinlik ve gelin takıları ve beyaz eşyaları masraflarını erkek tarafı, mobilya,damatlık, kol saati ve kına (eşimin memleketinde) masrafları gelin tarafı, ufak tefek küçük ev aletlerini ve diğer eşyaları kendimiz aldık. beyaz eşya-mobilya masrafı için ikimiz de ailelerden eşit miktar aldık
0
bugisme
(26.12.22)
(5)

Eski sevgiliyle arkadas kalmak?

meyve parcacikli kadin
Benim de yillar suren bir iliskim oldu ama ayrildiktan sonra hic konusmadik, ne gerek vardi cunku, diye dusunurdum hep. Ama son zamanlarda karsima eski sevgilisiyle arkadas kalan bircok erkek cikinca mantiklarini cok merak etmeye basladim. Hikaye de hep ayni: "uzun yillar beraberdik, birlikte de yas
Benim de yillar suren bir iliskim oldu ama ayrildiktan sonra hic konusmadik, ne gerek vardi cunku, diye dusunurdum hep. Ama son zamanlarda karsima eski sevgilisiyle arkadas kalan bircok erkek cikinca mantiklarini cok merak etmeye basladim. Hikaye de hep ayni: "uzun yillar beraberdik, birlikte de yasadik, zamanla seks hayatimiz kotulesti, iliskimiz arkadasliga dondu ve su an en yakin arkadaslarimdan biri." Yani bu insanlari yargiladigimdan degil ama bir turlu aklima mantigima oturmuyor, neden boyle bi sey var sizce?
0
meyve parcacikli kadin
(25.12.22)
Severek ayrılmak diye bi olay var, karşılıklı kavgalar artınca bitmesi gerekiyor sonra bitiyor ama kalbinden çıkarmak zorunda değilsin niyetler kötü değilse; arkadaş kalınabilir, sonuçta sevgili dediğin iyi arkadaş da oluyor aynı zamanda, seks ve aşk bitse bile dostluk kalabilir. Ama bazıları açık açık senin üzülmeni istiyorum diyor mesela, nasıl arkadaş kalacaksın ki. Niyetler kötü olmasın yeter ki.
0
vedatchilipeppers
(25.12.22)
Ben de "ne var yaa medeni insanlarız" deyip bunun olabileceğini düşünmüştüm ama pratikte bir türlü olmadı.

Demek ki medeni değilmişiz.

Veya yazıldığı gibi 2 tarafın da niyeti, yaklaşımı ve duyguları önemli.

İkisinin de bozulmaması zor. Yoksa yapan vardır elbet.

Edit: Bir de benim şöyle bir çevrem yok; hayatıma yeni birisi girdi diyelim,

-Haa merve mi, o benim eski sevgilim ya görüşüyoruz hala iyi kızdır..

+Aa öyle mi ne güzel :)))

Demez yani kimse. Ben de diyemem. Ancak evlenilir boşanılır mecburen görüşülüyordur o bi nebze yani..
0
ananiyimioguz
(25.12.22)
Valla ben su ana kadar hic bitirdigim iliskiden sonra kisilerle iletisimi surdurmedim. Yani surada, burada gorunce elbette selam verdim falan ancak arkadar kalma gibi bir olaya da hic girmedim cunku bence gereksiz bir olay. Ben onun arkadasligina muhtac olmadigim gibi o da benim arkadasligima muhtac degil. Ustune bir de surekli olarak bir 'belki' dusuncesini canli tutmak da hos degil cunku ne olursa olsun diger tarafin aklinda muhakkak o olay kalabilir.

Kisacasi, benim dusumceme gore eski sevgiliden arkadas falan olmaz.
0
j r r tolkien hayrani
(25.12.22)
İlişki dışsal sebeplerle bittiğinde olabilir gibi geliyor bana, ne bileyim aileler, taraflardan birinin evlenmek istemesi diğerinin istememesi, iş eğitim vb sebeple şehir ülke değiştirme, başta sorun edilmeyen yaş farkının zamanla soruna dönüşmesi... boyle şeyler oldu ve kavga küfürsüz ayrilindiysa neden olmasın da öteki türlüsü benim kafamda pek oturmuyor açıkçası. yani madem surdurebiliyorduk neden surdurmedik, der insan o durumda gibi geliyor bana.
0
encokbenisevinnolur
(25.12.22)
anlamsız ve gereksiz bir şey bence. mümkün olacağını da sanmıyorum.
ben kadınlarla arkadaşlık etmeyi seven biriyim yani çok vardır o tarz arkadaşım ama işin içine seks vs girince bence tekrar arkadaş gibi olmak imkansız gibi bir şey. gerekli de değil yana.
0
roket adam
(26.12.22)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.