Sence İsrail'e kimse bir şey yapabilir mi :))

s200 var suriyenin elinde fazla yaklaşırsa vuruyorlar daha 3-4 ay olmadı vurdu bir tane. hatta bazı parçaları kıbrısa düştü vs.
o sistemler daha çok atılan füzeleri bertaraf etmek için. uçağın peşine düşersen ölme eşeğim ölme. telegramda vs bolca havada vurulma görüntüsü var israil füzelerinin.
israil bu olayda kavgayı başlatsın diye önden gönderilen çocuk genelde biraz da ona güveniyor. yoksa biliyoruz ki s300/400 açıldığında kimse izin almadan havaya bile bakamıyor.

Türkiye'ye karşı olan devletlerden hiç biri İsrail'e bir şey yapamazlar. ne füzesi..? resmi düzeyde dilleriyle bile eleştiri yapamazlar.

İsrail, genelde Suriye’yi Lübnan hava sahasını kullanarak vuruyor. Egemen bir devlet olsa Lübnan’a nota verir,savaş açar vs. Ama şu anlık öyle bir imkanı yok.

Esad'ın elinde çok eski teknoloji var. Olanlar da sıkıntılı. Esas hava gücünü Ruslar oluşturuyor.

Ruslar da, İsrail'e karşı hava savunma sistemlerini açmıyorlar.



.

Soğuk savaş döneminde ABD uçakları ve füzeleri seçerken Ruslar ekonomik nedenle hava savunma sistemini seçti. Hava savunma sistemlerinin radar ekosu var ve radar sinyalleri 360 derece düzgün bir daire alanını kapsamıyor haliyle maksimum menzil yeri gelince yeryüzünü şekline bağlı olarak girintili çıkıntılı değişiyor. İsrail de bu etki alanına düz bir rota yerine önceden belirlenmiş karmaşık sürekli eğilip bükülen yılan oyunu tarzı rota yaparak hava savunma sistemini aşıyor. Sam sarayının camlarının savaş jeti süpersonik patlama ile kırılması buna örnek. Sürekli taciz yaparak hava savunma sistemini test ediyor İsrail ve ABD. Sorun aslında ekonomik hava savunma sistemini yada hedef gerçekten vurulması hayati ise vurulur. Bir s400 bataryası 72 füze alıyor. 73 füze ile sistem biter tabi 73 füze atacak kadar önemli olmayınca hedef S200-300-400 caydırıcı oluyor. ABD geçen sene 100 lerce füze attı Suriye'ye yarısı heba oldu ama yarısı vurması gereken yeri vurdu. Mesele attığın taş ürküttügün kurbağaya degicek mi...

Türkiye'nin s400 almasına baştan beri karşıyım. Teknoloji transferi olsa samimi bulurdum ama sadece düz hava savunma sistemini boş iş

@ r evolution
dostlar savaşta görsün diye arada boş yerlere bir şeyler fırlatırlar
Suriye mi savaşta ?
Kaç İsrail askerini öldürmüşler bu zamana kadar ?

Her üründe ziplock olmak zorunda değil, nitekim hepsinde de yok. Yani ziplock'u olan mamalari vardır fakat her mamada olmayabilir. Advence turkiye distributoru petgarden, onları arayip sorarsaniz en hiz oyle ogrenirsiniz.
Edit: simdi farkettim o sarı sey ziplock degil mi iste? Siz yirtmissiniz sanirim onu acarken

hocam bunu satan adam nereden bilebilir, hb nereden bilebilir ki fabrikadan öyle çıkmış paket. iki üç tane mandalla çözülecek sorun için, bilmiyorum. kırtasiyeden birkaç tane kilitli poşet alıp parçala parçala koy içine hocam cidden ne bu kadar dert ettiğine değer ne bu kadar internet harcadığına.

@denek hayatım
hepsiburadanın yokuş yapması hiçbir şey olmamış gibi davranması canımı sıkıyor, en ucuz ürünlerde bu özellik varken advance'de böyle bir sorun yaşamak da ayrı.

Tüketici haklarına çok önem veren bir insanım, ben bunun için bir mesai harcıyorsam bu şirket için bir geribildirim ve bunun bana bir dönüşü olmalı diye düşünüyorum.

Aslında ziplock kısmı küçük bir bölümde siz paketi yanlış açmışsınız. Daha doğrusu boydan boya açmış olduğunuz için sorun yaşıyorsunuz normalde paketi bir köşesinden (ziplock sarı olan kısım) açmalıydınız. Muhtemelen paketin açılma çizgilerini de onun hizasında kapsayacak şekilde yarım ay gibi yapmışlardır. Sadece o kısmı açıp mamayı oradan döküp tekrar sarı kısımları çıt diye kapatmanız gerekiyordu. Bu tarz bir mama paketine denk gelmediğiniz için sanırım dikkat etmemişsiniz. Ben de aynısını tecrübe etmiştim sinir bozucu oluyor ilk an ama paket hatalı görünmüyor. Kilitli buzdolabı poşetlerinden alıp 3-4 pakete bölerseniz sorun yaşamazsınız.

paketi yanlış açmısınız gibi duruyor daha çok.
geri kalanlar için denek + 1

@kucukne
teşekkürler, evet haklısınız maalesef,
bu şekilde hiç düşünmemiştim, demek ziplocktan bile tasarruf etmişler :) Daha önce aldığım hiçbir kedi mamasında bu sistem yoktu, fermuar vardı, cırt cırt vardı, bu ilk defa başıma geliyor.

bu sistem en güzeli bence. ucundan açıp döküp kapatiyorsun.

Paketi yanlış açmışsın+1

Bu arada o mama advance değil proplan

@slow like honey
güzel detay...

British gibi duruyor. Dudaklar farklı.

scottish straight ile ortaya bulalım.

cebir soruları hocam işte. rasyonel sayılardır, üslü, köklü sayılardır, faktöryeldir, işemde harf bulmadır böyle şeyler.

değiştirmek kolay da o antistatik şeylere gerek var mı bilmiyorum. ben olmadan yaptım bir şey olmadı ama bu benim şansım da olabilir.

aynı telefondan vardı bende. mahalledeki telefoncu ücretsiz değiştirdi, on dakika sürmüştür. bileklik filan takmadi, ilk kez duyuyorum bilekligi de. ama pili sabitlememisti adam. bir iki kez telefonun düşmesiyle pil sarsılmış ve bozulmuş. tekrar değiştirmem gerekti. ancak hiçbiri telefonu yeni aldigimdaki verimi saglamadi, kisa surede öldü piller. sonunda yeni telefon almak zorunda kaldım.

Isıtılarak sökülüyorsa tecrübe ister, ekranı filan kırabilirsiniz. Sadece vida sökerek pile ulaşıyorsanız oldukça kolay, yapabilirsiniz.

ben asus zenfone 5 marka cihazımın ekranını bir çok kez değiştirmiştim. bahsettiğin 15 liralık tornavidalar işimi gördü. telefonun içini 5-6 kez açmış olmama karşın hiç birinde anti-statik bileklik kullanmadım. böyle işler yapmadan önce elimi duvara değdiriyorum iki saniye.

Teoride mümkün gibi ama kimse uğraşıp yapar mı bilemiyorum.

Sözlüğü tek siz kullanacaksınız sanırım.

çoğunluğun ihtiyaçlarına göre yapılır böyle şeyler. büyük ihtimalle sözlükte tek olduğun için kimsenin aklına gelmemiş olabilir.

Cok kolay bir şey bu söylediğin. Benim yazmış olduğum bir entry silme script i vardı, onda ufak bir modifikasyonla bu yapılabilir.

Ama ben yapmam, çünkü bazen hoşuma gitmeyen ya da katılmadığım entry.leri de favoriliyorum eğer ona tekrar bakma ihtimalim varsa.

bunu ilk talep eden siz değilsiniz
(bkz: favlayanları engelle butonu)
(bkz: favorileyenleri engelle butonu)
kimi eklentiler yazıldı troll++ trollspray gibi ama bir süredir çalışmıyorlar.

Eğer bütçe problemi yoksa SSD işinin piri Samsung'dur. Onun dışında Kingston A400, WD Blue veya Green öneririm. James Donkey'e bulaşmayın. Crucial markasında ise ısınma sorunu yaşayan da var memnun olan da. Uzak duracağınız modeller Toshiba TR200, Adata SU modelleri, James Donkey. Sandisk alanlar da sorun yaşamıyor bildiğim kadarıyla ama diğerlerine göre yavaş kalıyor hız konusunda.

Ideapadim için Samsung evo aldım efsane bi şey. Eskiden 3dakikada açılıp kendine gelen bilgisayar 5 saniyede açılıyor ve kullanıma hazır hale geliyor

tlc (tripple layer) qlc (quad layer) olayı var. 1tb olup ucuz olanlar hep qlc yani 4 katmanlı mesela. Katman arttıkça narinliği de artıyor diye biliyorum yani yeterince dayanıklı oluyor mu net olarak bilen biri varsa yazarsa sevinirim.

sata3 alacaksan samsung almana gerek yok, wd/sandisk, crucial (yıllardır kullanıyorum), vb. bilinen markaların 530mb/s okuma yazma hızlı disklerini alacaksın zaten.

pciexpress m2 destekliyorsa, samsung nvme evo (970) dışında pek bir şey bakma bence. WD Black falan da var ama cidden bu disklerde samsung ömür ve kalite olarak kendisini fazlasıyla kanıtladı. Yalnız her m2 tipli olan şey pciexpress olacak 3000mb/s'yi destekleyecek diye bir şey yok. Sata m2 de var. Ona dikkat etmen lazım.

2-3 aydır kullanıyorum bayağı rahatlattı memnunum. Ama başka ssd tecrubem yok, belki diğerleri on kat hızlıdır orasına bişey diyemem. Yorumlar da bayağı iyiydi ben alırken:

www.amazon.com.tr

Bütçe nedir?

yazıya not olarak ekledim hocam.

Bütçe yoksa bence güncele yönel, en iyi f/p oranı Samsung 860 QVO 1TB'de. 800 lira fiyatı var. 1TB siksen almam dersen 860 EVO modelleri 450 lira civarında, 500GB kapasite.

(bkz: Samsung 860 Evo)

samsung, intel falan al geç. james donkey, adata falan hiç bulaşma dert alırsın yok yere başına. (aldım oradan biliyorum)

yok, maşallah gençsin daha genç. yaşlansaydın tahammül edemezdin. ben yaşlanıyorum mesela.

hem komik değil hem de adamlar çok itici :(

Sıfır

Bu kadar komik olmayıp komik olduğu kanısına varılan başka bir şey görmedim.

hayır.

Ulan ben de bende mi sıkıntı var diyordum. Bu aptal program nasıl bu kadar seyrediliyor diye merak ediyordum. Güleni de sevmem bu dingillere

Parti kur oy verelim, kesinlike gülmüyorum , gülenlerle olan ilişkimi de sorguluyorum

konuktan konuğa değişmekle beraber çok da gülüyorum denemez.

eğlence anlayışımız değişiyor yaşlandıkça, çok normal. levent kırca'nın "iskiii! skiii! sikiii!" diye bağırdığı skeçlere dana gibi gülerdik veletken. şimdiki çocuklara izletsen, onlarda da mimik oynamaz.

Bazı espriler gayet komik.

yoo o kadar insan ölmüş.

Çoğu zaman gülüyorum, gülmediğimde de eğleniyorum. Dad joke'lar beni hep güldürür.

Konuklar eskisi gibi sağlam değil bir süredir, kendi kendilerine yaptıkları Dad joke üzerine oluyor onlar çok iyi oluyor.

Soguk espri severim ama bunlarimki güldürmüyor.

Bunun ingilizce versiyonu güldürüyor ama. Hangi kanaldoli hatirlamiyirum da bu soguk savas konsepti ithal.

Birkaç bölüm izledim, bazı espirilere güldüm. Yukarıda da söylendiği gibi, konuklarla ilintili bir durum bu.

gulmedim.

özellikle dizi, film reklamı için gelenler ciddi anlamda kötü oluyor.
daha youtuber kafasındaki konuklar daha güzel. multiplayer, kalt, geekyapar falan örneğin.
bir de cidden eldekini tüketmişler sanırım. twitch yayınlarında çekim öncesi şaka dilendikleri çok oluyor.

o 200 cigolaytlık extended edition iyi.

4k çözünürlüğe sahip olanlar.
45-50 gb tabi bir film.

lotr 4k olarak yok. uhd bluray sürümü en iyi ihtimalle bu yılın ortalarında çıkacak.
direkt bluray bulabilirsin 200 gb den biraz fazla
bluray remux bulabilirsin onlar da 170 gb den biraz fazla.
aralarındaki fark birinde bluray menüleri vs vardır. diğerinde sadece film. kalite anlamında bir farkı yok. ya da işte ingilizce haricindeki ses dosyaları çıkarılmıştır falan.

remux'tan devam edeceğim sanırım. bluray menüsünü falan gereksiz buluyorum. çok teşekkürler.

İngilizcen varsa şurada güzel açıklanmış:

www.reddit.com

Adam hala küresel ısınma yok, bunu tartışma zamanı değil kalkınmayı düşünmemiz lazım falan diyor. Şaka gibi bu sağcılar.

"aşırı sağcı" degil acikcasi teknik olarak. ama evet sagci ve secmene hitap etmeseydi orada olmazdi. Avusturalya zaten oyle bir ulke.

bir de bir kisim insanin sinir olmasi partladigi anlamina gelmez, gelecek secimde gayet secilebilir gene.

surada izah etmeye calismistim:

eksisozluk.com
eksisozluk.com

www.youtube.com

Geçen gün veterinere sordum, aroması aşırı yüksek bir mama olduğunu. Kendi köpeğini kullandığını ve bi süre sonra bu yüksek aromadan dolayı rahatsızlıkları başladığını söyledi.

Yorum sizin

Veterinerlerin çoğu kötüler bu mamayı, yorumu veterinerlere göre yapmayın derim. Birinci kullanıcılar ile görüşün. Ben bi yıldır kedim için alıyorum, arada brit care vs de alıyorum tabii ama sıkıntısını görmedim hiç. Eski veterinerim çok dürüst bir insandı. Mamayı sorduğumda kötü de demedi iyi de demedi. Bazı hastalarım memnun bazıları değil dedi. Bir de "iyi mama, kötü mama yoktur aslında" dedi. Kedinize iyi gelen ve gelmeyen mama vardır dedi. Dolayısıyla sizin köpek çok hareketli ise tahılı az veya tahılsız mama alın az hareketli ise düşük tahıllı mama önceliğiniz olmayabilir.
Kısacası, mamayı deneyin, köpeği takip edin, kakasını, tüylerini vs. Belki sizin köpeğinize iyi gelebilir

@fusha +++

kesinlikle veterinerlerin dedikleri tutarlı değil. temizmama kötü bir firma değil. 4 yıldır 2 tane kedimi şununla besliyorum. www.temizmama.com herhangi bir sağlık sorunu ile karşılaşmadım. sokak kedilerine şunlardan alıyorum www.temizmama.com onlarda çok memnun. özellikle sokak kedileri diğer insanların verdiği kuru mamaları yemezken benimkileri iştahla yiyorlar. insanlar genelde fiyatına bakarak dandik olduğunu düşünüyor fakat fabrikalarını gezmiş biri olarak çok özenli olduklarını söyleyebilirim. bence alıp deneyin.

Her duyuruda aynı şeyi söylüyorum.
Mama işi tamamen loto.
Yavruluktan 1,5-2 yaşına kadar ki süreçte kaliteli mama gelişimi destekliyor. Ancak 2 yaşından itibaren kedi kopek farketmeksizin yüksek enerji ihtiyacı, kilo kontrolü ya da hastalık sebebiyle özel ihtiyaçlar söz konusu değil ise en ucuzundan en pahalisina tüm mamalar neredeyse aynı.

Gerekli besin değerlerlerini karşılamayan ürünler zaten mama olarak piyasaya sürülemezler.

Küçük alıp deneyin, iştah ve dışkıyı check edip büyüklere geçersiniz.

Belli bir markaya tutunup 2- 3 ayda bir diğer aromalara geçince köpeğin iştahıda desteklenmiş olur.

Ben yaklaşık 2 sene kadar köpeğim için bonacibo aldım fakat bikaç ay önce sanıyorum fabrikası değişmiş, tüyleri inanılmaz dökülmeye ve dışkısının rengi de iyice açık bir hal almaya başlayınca değiştirdim. Kesinlikle önermiyorum

hayvanın mamayı sevmesi iyi olduğunu göstermez.
mamadan kıstığın her parayı 5-10 yıl sonra karşına çıkacak veteriner masrafı olarak düşünebilirsin.
diğer mamalar niye pahalı bu niye ucuz oradan bak.

Kırılabilir versiyonları var, eğer onlardansa ps 1, ps2 oyunları yanında , nintendo, neogeo vs emulator oyunlarini oynayabiliyorsun

bulaşma

ruhunu manyak bir japon ele geçirmediyse anlamı yok.

kısıtlı bilgimle aklımda kaldığı kadarıyla anlatayım.ıslahat fermanı sonrası başladı sanırım fes kullanımı. ilk başlarda giyenler kafir diye ilan edilirken daha sonraları da giymeyenlere kafir denmiş.

Sanayi devrimi öncesi, tarım çağında insanlar sürekli dışarıda güneş altında çalıştığı için, şapka takmak bir zorunluluk ve bunun alışkanlığıydı. Bu sadece bizde değil, tüm dünyada böyledir. Halen kırsal kesinde herkes şapkalıdır.
Osmanlıda başın açık olması çok ayıp ve aşağılayıcı bir şey sayılırdı. Vezirler falan katledilmeden önce halka başları açık olarak teşhir edilirlerdi.Öyle de bir adet vardır.
Bu arada kapalı yerde şapka çıkarılması veya bir büyüğün yanına girerken şapka çıkarılması bize batıdan gelmiştir. Türk töresinde şapka çıkarmak yoktur.
İlaveten, şapka devrimi ile yazılan kanun dikkatle okunursa, o dönemde şapkasız olmak düşünülemediği için öyle bir yazılmış ki, şapkasız olmanın yasak olduğu anlamı çıkmaktadır.

@mirket esasen son cümlen için sordum. Yani atatürk zorla şapka taktırdı olayı bu kökenden geldiği uyandırdı herkesi fesli görünce.

herkeste yok, moda olduğu, kabul gören dış kıyafet olduğu için öyle, avrupada da herkes şapkalı aynı devride, 80 lerde herkes bıyıklıylı, şimdi de bakarsan herkes sakallı.

Dini yönü ağır basıyor. Özellikle sarık çok çok önemli.
Alimler der ki: sarık küçüldükçe toprak kaybedildi.
Gerçekten de Osmanlının en güçlü olduğu zamanlardaki tanınmış kişi ve devlet adamlarının tasvir edildiği görüntülerde sarıklar oldukça büyüktür.
İslâmda için sarık çok önemlidir. Sadece eskilerin kullandığı kullandığı bir eşya değildir.

osmanli'nin merkez bolgelerinde (magrip, kartaca, cezayir vs. haric, dag koylerinde kimi kadinlarin ortu altina giydikleri haric, vs.) yuz yillar boyu fes yoktur.
fes, cok sonradan bilhassa ii. mahmud donemi toplumsal donusumleri ile gelmis, yerlesmis.
bakiniz: www.fikriyat.com
bu fese sonradan kutsiyet filan yuklenmesi bir karikaturu animsatiyor, nushasini bulamadim ama dilim dondugunde anlatayim (bulan olursa baglanti ekleriz)
- gencten biri, "teknik insanin ruhunu bitiriyor abi yea, ben yeni modelleri begenmiyorum, kamera, internet, bunlar asiri. ben eski kafa adamim, telefonum basittir, gorusme yapar kafidir" diyordu ortamda.
arkadasi zaman makinasi icat edip gelecege gidiyor. on - yirmi yil sonra, bu genco yine "teknik insanin ruhunu bitiyor abi yeaa, benim telefonumda yalniz kamera internat vardir, 3d yazici filan bunlar asiri." deyip, bu sefer on - yirmi yil oncesinin modelini ovuyordu.
gercekten de boyle bir kafa var.

basta baslik olmasi, serpus olmasi, sapka olmasi baska. oradan iceri @Mirket'in yazdiklarini irdeleyebilir, okuma yapabilirsiniz.

ote taraftan:
@ Erva "Eski binaların sağlamlığı da kuşku götürmeyen bir gerçek. " bu kusku noksanligi ise, sizi ne yazik ki yikima, felakete goturebilecek bir illet.

@ viva paulista
yıkım ve felaket kuşkudan değil kalitesiz ve eksik malzeme kullanımından.
Şüphe ile doğrular giderilmez.

osmanlı'da fes yaygın demek bugün kreuzberg'e gidip burada da amma türk varmış ha demek buralar hep böylemiş demekten çok farklı değil. son 150 yıllık döneminde devlet zoruyla falan görünürlülüğü artan bir şey.

@ denek hayatım +1

@ 'Erva'
yikim ve felaket kuskudan degil, kusku noksanligindan.
o yapilari yapanlar, onaylayanlar, denetleyenler, alanlar, kiralayanlar, oturanlar, misafir olanlar, sizin asagida karaladaginiz gibi ""Eski binaların sağlamlığı da kuşku götürmeyen bir gerçek." minvalinde dusunmeyelerdi... kuskulansalardi... sorustursalardi...
o zaman kalitesiz ve eksik malzeme kullanimindan yikim olmazdi. kolon kesmekten de yikim olmazdi. bant pencerelerden de yikim olmazdi. afaki tasarim hatalarindan da yikim olmazdi. filhakika, suphe olmadan dogrulara varilamadi.
yikim ve felaket geldi, daha da geliyor.
neyse, sorunun hudutundan yeterince tastik. daha baska diyeceginiz varsa beni bulur soylersiniz.

İslam'da başı açık gezmek uygun değil, erkek için de. Sarık olur, Fes olur, Takke olur, Bere olur.

Önemli olan hem ihtiyaçları karşılaması hem de namaz kılmaya engel olmaması, bu yüzden şapka müslüman toplumda pek kabul görmemiş ve muhafazakar hislerle red edilmiştir.

yani bu ilanlar marketing ilanı. hukuk mezunu illaki uzun dönem staj gibi işler bulabilir kendi alanında fakat bu linkteki ilanlar için hukukçudan ziyade işletme veya endüstri mühendisliği bölümlerinden tercih ederler.
çünkü departman pazarlama.

yaşa falan takılmıyorsan olur.

olur, hem de cok iyi olur eger hukuk bilgisi iyi ise. cok degerli olur ileride.

Böyle bir şey Yunanistan ve Türkiyenin federe devlet olması kadar imkansız, ya da imkanlı diyelim :P

halihazırda işletmenin hukuktan daha yüksek puanlı öğrenci aldığı üniversiteler var. elbette ülkemizdeki en iyi üniversiteler bunlar. fakat genel dağılımın sizin sorduğunuz şeklinde olması bir çok değişkene bağlı.
örneğin adıyamadan üniversitesinde işletme bölümünün hukuktan yüksek puanlı olması kısa vadede imkansıza yakın.
dünyaya bakıldığında ise top işletme okulları kabul oranları en sıkı olanların başında geliyor uzun yıllardır. maddi olarakta epey yüklüler diğer branşlara göre.

ülkemizde hukuk ve psikoloji zaten açıkça bir pazarlama başarısı. daha binası akademik kadrosu kesinleşmeden açılan özel üniversiteler bu iki bölüme öğrenci alıyorlar. ve tabiki öğrenci doluluğu en fazla olan bölümlerden ikisi bu bölümler. nihai olarakta eğitim endüstrisinin en fazla gelir getirdiği bunu da görece az bir yatırımla sağladığı için çil yavrusu gibi her yere dağılıyorlar.
önümüzdeki 4-5 yıl içerisinde bu bölümlerden mezun sayısının artışının geometrik bir şekilde gerçekleşeceği çok açık. bu da tabiatı gereği tercih edilme davranışı üzerinde etkili olabilen bir husus. çünkü artık eskisi gibi üniversite mezununun kolay iş bulmasınneredeyse imkansız hale geldi. bu her bölüm için geçerli elbette.
zaten hukuk fakültesi mezununun avukatlık yapabilmesi için bir sınav gündemde şuan. ve hiç olmadığı kadar daha olası. ki bir çok ülkede bu tarz avukatlık yetkinlik sınavı denen bir mekanizma mevcut. hatta abd'de eyaletten eyalete farklı sınavlardan başarlı olma şartı bile var mesleği orada da geçerli olması için.
nihayetinde bölüm puanları kaç yükselir kaç düşer bunu kesin saptamak mümkün değil fakat trendlere bakıldığında iyi bir hukuk mezunu da iyi bir işletme mezunu da hala karşılığı olan bölümler ve burada esas konu bu bölümleri tercih edecek kişinin donanımı. eğer donanımlıysa/iş yapma becerisine sahipse inanın bölüm ve üniversite ikinci hatta üçüncü planda kalıyor.

Gördüğüm kadarıyla belli başlı devlet üniversiteleri dışında hukuk yazılmıyor artık.
veriler öyle söylemiyor yokatlas.yok.gov.tr
199 programdan 14'ünde taban puan oluşmamış sadece
olmasına olur da olması için sebep yok.

Yanlış mı biliyorum, Hukuk ve Tıp için bir minimum puan var. Onun altında kontenjan açığı olsa bile almıyorlar. Sırf bu algı sebebiyle bile işletme hukuku geçmez.
Ama tabii söz konusu Boğaziçi işletme vs. Marmara Hukuk olursa durum başka...

Özelse sorun etmezler, sonuçta para. Devlette mülakat da varsa veya başvuran çoksa göre patlama sebebin olabilir

2015 de aldığım geçerli puanım da var ama 5 puan düşük diye yazmadım. bu işlerin bir standartı yok mu yahu? başvuran sayısına göre değişen kural mı olur?

Lisansüstü başvurularında başvuru koşulu min 65 falandır. Onu geçiyorsan puana pek bakmıyoruz.

Anadoluda bi enstitünün 3 kişinin başvurduğu bi doktora bölümüne başvuruyorsan sistem kabul ettiyse hocalar sallamaz, ama talebin trafiğin çok olduğu bi şeyse, birilerini elememiz lazım diyolarsa sistemin kabul etmemesi lazımdı bu ales 5 yıldan eski diye bi hoca çıkabilir.

bilmeyen herkes toplanmış. tam faruk eczanesi..
2014 ales kaç yıl geçerli diye google'a yazarak buldum. hala geçerli sınavınız, evet.
(ek bilgi 2017 sonrası alesler 3 yıl geçerli)

standartı yok; boğaziçi başka puan ister, ahmet üniversitesi başka puan. tezli yüksek lisansta vakıf üniv.leri ales istemiyor diye bir şey yok. en fazla kayıt sırasına kadar asgari puanı sağlamanı bekleyen vakıf ünivleri olabilir. (ha yine de tr gibi (evet, gibi) bir ülkede olduğumuzu unutmayalım tabii)

ben de şöyle bir şey buldum geçerli değil diyor 2014 sınavı için

akademikilanlar.com

sınav açıklanma tarihinden itibaren 5 yıl.
3 - 5 muhabbeti yönetmelik değişikliğinden dolayı çıktı. olay danıştay'a gitti falan filan. tam adını hatırlamıyorum merkezi sınavlara ilişklin yönetmelik gibi bir şeydir açıp yıl diye aratın zaten 3-5 sonuç çıkar ilgili maddeyi bulursunuz.

soru cok ilginc geldi, cevabim yok ama takip edebileyim diye yaziyorum. up olsun hem belki gorur birileri doyurucu bi cevap verir.

yapmaya calistiginiz sey bu mu tam emin degilim ama su sekilde kapsuller var, bunlardan farki nedir?

www.amazon.com

kurutucu mayaları öldürür. o kadar yüksek sıcaklığa dayanamazlar. bir de belki hassasiyetiniz vardır o jelatinler bazen domuz jelatininden yapılıyor. yolladığınız danaymış gerçi. dikkat etmek isteyebilirsiniz.

bence bununla uğraşmak yerine yoğurt yapıp yiyin, ama yemeklerden sonra yiyin, böylece daha çok bakteri aşağı iner. nasıl yediğinize bakmazsızın, yeterli bakteri bağırsağa iniyor zaten, mideyi aşıyorlar. Bununla ilgili pek çok çalışma yapıldı, yoğurt yedikten 3 gün sonra bile dışkıda yoğurt bakterisi oluyor.

Prebiyotik hapın içinde ne olduğunu bilmiyorum, ancak yoğurt sadece bakteri demek değildir, yoğurt bakterileri süt içinde yarattıkları tepkimeler sonucu pek çok amino asit vs. üretiyor. Yani yoğurttan alabileceğiniz yararı o tozlar tam olarak sağlar mı emin olamıyorum. Binlerce yıldır denenmiş ve yararı görülmüş formülü öneririm. :)

Ben bu aralar her hafta iki defa yoğurt mayalıyorum ve 2 kg'a yakın yoğurt tüketiyorum, beni daha sağlıklı yaptığını düşünüyorum.

Ek1: Mayanın esprisi yok, sen yoğurdu kurutup katı maddesi yoğun olarak da yiyebilirsin. Yoğurdu yapan şey iki bakteridir, marketteki pek çok iyi yoğurttan çok iyi sonuç alırsın. Sütünün kalitesi önemli.

Ek2: Daha çok bakteri istiyorsan, yaptığın yoğurdu süz, katı maddesi yoğun olarak tüket. Ben öyle yapıyorum.

kurut var olmaz mı?
kapsülü niye amazondan getirtiyorsun az büyük aktarlarda bile var.

- piyasada ticari kaposüller var tabiki. ama benim yaptığım çok çok daha ucuza gelecke ve çok daha fazla bakteriyi bağırsaklarıma gönderebilecem.

- kurutucu cihaz 35 derecede çalışmaya başlıyor kademeleri var. 35 yada 40 derecede bakterinin öleceğini sanmıyorum.

şu mandalina tarlası konusuna cevap verdiler mi ben de merak ediyorum.

mansetturkiye.com

Ruhsat verilmeme nedeni olarak; 300 küsür yataklı bir hastane için sadece 70 yatağın lösemililere ayrılması ve bu hastaların sgk anlaşmasıyla ücretsiz olma şartının sağlanmamasıydı en son.

Hükümetin korktuğu şey lösev üzerinden zimmete para geçirme durumu. Vakıflar nasıl soyulur iyi bildiklerinden, kendileri haricinde kimseye meydan vermek istemiyorlar.

Bu arada lösante bir vakıf hastanesi ve ücretli. Ülkemizde lösemi olanlara devlet ücretsiz tedavi hakkı veriyor. En son lösante buna tamam demişti ama sonuca bağlanmadı. Zaten bu giderler lösevdeki paralarla karşılanacaktı, yani hükümet dedi ki lösevdeki parayı lösemili çocuklar için hastanenizin kasasına koyamazsınız. Her hastanede ücretsiz çünkü.

(bkz: lösev'in satılamazsa çürüyecek mandalinaları)
mandalina satabiliyorlarmış gibi görünmüyorlar. o bahçeye söz konusu paralar verildiyse oranın parasının çıkmasını torunlarınız falan belki görür.

Şikayet ettiğinizde büyük bir olay yoksa, görgü tanığı gerektiren durumlar vs sizle bir işleri zaten olmuyor. Gidip GBT yaparlar, herhangi bir aranma yoksa "Gezmeyin burada" derler geçerler.

Eğer çekiniyorsanız şöyle yapmanız doğru olabilir: Muhtara gider durumu anlatırsınız, beraber bir dilekçe hazırlasınız ve imzalayıp verirsiniz. Sonra polis zaten ihbara inceleme yapıyor, suç varsa haberleri olmadan onları yakalıyor falan...

Gizli no, öyle çok da gizli bir no değil. Gsm operatörleri adli birimlerin talep etmesi halinde şak diye çıkarıp yolluyorlar gizli nonun aslını.

Karakol telefonunda da bunları gösteren bir şeyler olabilir, emin değilim.

Ama sizin kişisel bilgilerinizi karakol kimseye veremez zaten diyeceğim de sonra Türkiye'de yaşadığımızı anımsıyorum.

@lisw kesinlikle haklı. acaba ne suç işledik de çomaristan’da yaşamaya mahkum olduk? :(((

Buyrun, amme hizmetim olsun:

onlineislemler.egm.gov.tr

444lü numaralarda dahi gizli no görünüyor. illa gizli kalayım dersen ankesörlü telefondan ya da bakkalın, kırtasiyenin falan telefonundan ara. ama kimse kimse peşine düşmez çok esktrem bir şey değilse. polis gelse şanslısın zaten şikayetine bırak senin peşine düşmeleri eksik kalsın.

www.hepsiburada.com

satıcı aynı. orijinal gibi. sabunda çakma pek olmaz heralde. eczaneler pahalıya satıyor.

turuncukasa güvenilirdir.

Bu tarz ürünlerin eczane fiyatı ile internet fiyatları çok fark ediyor. Sahte değildir.

ilaç harici şeyler eczanelerde tutturabildiğine mantığıyla satılıyor.
kim niye 15 liralık sabunun sahtesini yapsın, bu memleketin dolandırıcılarına hakarettir bu.

@denek hayatım siz yine de dolandırıcıları küçümsemeyin. bedava dondurma çubuğu çetesi der susarım.

pethoven

1. 6 ay dolduğunda yapıyorlar, ama mart 2020 yi bekleyebilirseniz bence iyi olur
3. 300-500 tl arası olabilir
4. erkekler dişilere göre daha çabuk atlatıyorlar. çok özel bir şey yok operasyonla ilgili. sonrasında kısırlaştırılmış kediler için üretilmiş mama kullanılabilir.

fakültenin hastanesine götürmüştük bizim kızı.

evo 860 serisi bayağı uzun ömürlü hocam ama aradaki fiyat farkına değmeyebilir.

sürekli veri yazıp silmiyorsan ömrünü çok çabuk doldurmazsın ssd'nin.

ilk linkteki yeterli olur almışken 512 gb alabilirsin.

Bilgisayar maksimum 256gb destekliyor malesef. 90 lira var arada zaten hangisi iyiyse onu alayım diyorum tekrar uğraşmak, veri kaybetmek istemem açıkçası :/

kingston rahat 5-6 sene götürür normal kullanımda.

video işleyen grafik üreten biriyseniz samsung daha uzun ömürlü olur.

ssd'ler bozulmadan önce bazı programlarla sağlığı kontrol edilebliyor. bir süre sonra kontrol edip yedeklemek gerekebilir

Lenovo ideapad 256gb destekliyor konusunda büyük bir yanlışın var, cihaz zaten üstünde terabaytlık harddiskle geliyor...

Ayrıca kullandığın programlar ssd gerektirecek şeyler değiller. Gene de kullanımda ciddi bir hız artışı olur.

Senin durumunda hızın çok önemi yok. En ucuz ve kapasitesi en yüksek olanı al gitsin.

Lenovo'nun sitesinde maksimum 256gb ssd desteklediği yazıyor. Her yere baktım, resmî forumlarda bile maksimum 256gb ssd desteklediği yazıyor.

%72 oranla samsung daha iyi gözüküyor

ssd.userbenchmark.com

TBW
www.kingston.com
240GB: 80TB
www.samsung.com
250 GB model için 150 TBW
samsung ömrünü tüketene kadar bir tane kingston gömüyor diğeriyle de kefen almaya beraber gidiyorlar.

Savaşa hazırlık sünnettir düsturundan hareketle boks, tekvando, judo, kung fu vs sporlara yönlendiriyorlar. Cemaatçilerin ne işi olur basketle falan?

bizim lisans sınıfında adı sümeyye olan kapalı kız da wushu yapıyordu. kıyafetleri her zaman tüm bedeni sardığı için olabilir mi acaba?

Türkiye'ye wushu ( çin boksunu ) getiren adam mütedeyyin bir adam ismini unuttum. Erbakan'ın koruma grubu Adapazarı grubu hep wushu'cu idi.

Uzakdoğu sporları bizim insan için biraz macera biraz da genetikten gelen bir olay. Avrupalı gibi tiyatro müzik heykel resim yapamayan İslami kesim tek uğraş spor kalıyor futbol basketbol bir yere kadar ama Uzakdoğu sporları devamlılığı olan hemde güçlü olma hevesi var.

16 yaşından beri tekvando wushu boks ve jujutsu yapan biri olarak her kesim bu sporlara ilgi gösteriyor zengin fakir fark etmiyor. Yaşı 35'i geçmiş insanlar aikido'ya gidiyor temelinde hep güç ve kafa dinlendirme var.

refah partisiyle birlikte camilerde çocuklar, gençler için karete kursları olayı başlıyor oradan gelen bir şey.

Çünkü dünyayı Darülharb ve Darülislam'dan ibaret görüyorlar. Cihada hazırlık.

koreli dizileri izlemek, koreli müzikleri takip etmek kpop denilen. bence türk-anadolu insanına özgü bi şey, seviyor türkler uzak doğuluları.

Torpilin, referansın yoksa yüksek yapsan da iş bulamama ihtimalin yüksek. Ama hemşirelerde atanamıyor artık. Başka bir bölüm düşünsen daha iyi gibi.

@ insomniac
garip bir yorum olmuş, neye dayanarak yazdınız acaba?

şu anda hatırlamıyorum ama british columbia ya da manitoba'da hemşire in-demand occupation listesinde bulunuyor evet. mantıklı gibi duruyor.

Humber College'da okumak size bir şey getirmez. bu arada fiyat international öğrenciler için genelde x2 x3 oluyor. onu da iyi araştırın.

Türkiye için yazdım. Eskisi gibi kpss ile atanamıyorlar. Özel sektörde bitik

ise giris sistemi varsa, yerlestirme, calisma izinleri sorun olmayip kolayca olabiliyorsa bu mantikli aslinda. ömrünüzün 4 senesini yemek filan cok sacma bakis acisi, büyük ihtimal 65 yasina kadar minimum calisacaksiniz. 30 sene aktif olarak yapacaginiz meslek bu olacak yani.

@fxinturevi

Neden Humber College'de okumak bir sey kazandirmaz? fiyat 15k cad international student icin.


@duygusuzromantik

Valla yurt disinda bir an once calisma imkanim olacaksa turkiyede 4 sene harcamayayim dedim.

hemşireliği uzun vadede benimseyerek yapabileceğini düşünüyor musun, tek atımlık kurşunun var. bence forklift ehliyeti al veya kaynakçılık öğren.

yaban ellerde napacaksın hemşireliği? gazaltı kaynak falan öğren.
afrikanın 16 kişilik köyünde de iş bulursun torontoda da.
trde hemşirelikten atanamamak için özel çaba sarf etmek lazım. 3bin kişi 5bin kişi alıyorlar, 75 yapsan atanıyorsun.

Hemsirelik sevebilecegim bir meslek, yazilim gibi zor ve bilgisayar basinda da degil, daha sosyal ve aranan bir meslek gibi. Ama 2 senelik Humber kolej ile meslek edinebilir miyim, orasi muamma tabi.

Alternatifleri de degerlendiricem, tesekkurler cok.

durum1: önerim şu, eğer dilin iyi durumda ise, yani ielts ortalama 7,5 üstü ise;

okumakla uğraşma ve express entry'e başvur, çıkar ise kanadaya gider çevre mühendisliği ile ilgili bir işe başlarsın fakat her halükarda çevre mühendisliği gibi bilgi odaklı ve üst seviye bir iş için iyi ingilizce gerekecektir.

durum2: eğer dilin ortalama (b1-b2 seviyeleri) ise ve express entry ile uğraşmayayım, yaban ellerde çevre mühendisliği yapacak kadar yetkin hissetmiyorum diyorsan,önce bir bir college'nin dil okuluna yazılıp git. oraya gittiğinde şehri ve okulu da gözlemlersin istersen aynı okulun ya da başka bir okulun 1 yada 2 yıllık olan meslek okuluna yazılıp kanada'da devam et. eğer bir bölümün ön hazırlık sınıfında isen dil okulundayken öğrenci statüsünde oluyorsun yani part time çalışma iznin oluyor. taksi şoförlüğünden, pizza kuryeliğine, bulaşıkçılıktan, kasiyerliğe zırtapoz bir işe girip hem yeni mesleki bölümünün için dil okuluna gider hem de çalışırsın. meslek okulunu bitirmen akabinde 2 veya 3 yıl oturum ve çalışma izni veriliyor. iş buldukça ebediyete kadar uzatırsın.

her durumda cebinde en az, 60-70 bin tl (10-15k can. dol.) olması gerekiyor. hatta hiç bir bok yapamayıp ühühü ühü diye ülkeye geri de dönebilme durumun olmalı ki bunu da göze almalısın.

kanadaya gitmedim, gidip dönen, orada kalan ve internetten araştırdıklarımı yazdım. bir ara ben de düşünüyordum.

@erteler

çok teşekkürler detaylı bilgi için. maalesef ielts'ten 7.5 alacak kadar ingilizce bilmiyorum. dil kursu için gitmek daha mantıklı. meslek okulu diyerek lisanstan farklı bir eğitim türünü mü kastettiniz?

@erteler
verdiğiniz bilgiler tam doğru değil. 1. seçenek tamamen yanlış, 2. seçenek kısmen doğru.

7.5 değil 9 bile alsanız Express Entry için puannız yetmez şu anda. Extra bir şeyler yapmanız lazım, ki o da Canadian Work Experience şu an için. Hatta 2 sene çalışsanız bile yetmeyebilir puanınız.

2. seçenek için de her college programından sonra çalışma izni alamıyorsunuz. Designated olması gerekiyor. Ardından okulun uzunluğuna göre 8 ay ila 3 yıl arasında Post Graduation Work Permit veriliyor. İş buldukça ebediyete uzatmak gibi bir durum yok, zira PGWP'nin uzaması gibi bir durum yok. İş verenin size sponsor olması gerekir ki statünüzü değiştirebilesiniz.


Şimdi hemşirelik kampüsünün nerede olduğuna baktım, North Campus'teymiş havalimanının yanı. Neden işinize yaramaz çünkü iki gün sonra ben Kanada'da kalayım derseniz, herkes Ontario'ya geldiği için burada immigration şartları çok daha zor. O yüzden daha kenar bir yerlere gidin. Atlantik kıyıları olabilir, kuzey olabilir. Kaldı ki yaş 30. Karar verme, gelip okuma falan derken 33. 34-35'e kadar immigration başvurularınızı yapsanız iyi olur çünkü yaş geçtikçe aldığınız puan da düşüyor.

Ve tabi gelirken cebinizde para olsun. Hiç olmazsa 1 senelik kiranızı ödeyecek kadar paranız + 5,000 CAD koyun. Diğer türlü de yaşarsınız ama çile çekersiniz.

1. humber college'da (ve diger hemen hemen her yerde) nursing 4 yil, 2 degil: healthsciences.humber.ca
2. kabul almak icin bazi akademik sartlari var, lise seviyesinde su sekilde kimya, biyoloji, matematik vs almis olmalisin gibi.
3. ingilizce gerekli zaten, bilmiyorsunuz gene kabul alamazsiniz.
4. senelik $18K tuition fee var yabancilara. gene yukaridaki linkte mevcut bir bilgi.
5. Hangi universitelerin college'larin mevcut oldugu belli zaten. Direk universitelerin sitelerini acarak yapin arastirmanizi. bachelorsportal.com gibi dandik sitelerden gelen bilgi yarim olur.

kanada'da tip her turlu muhendisligi dover. ama, senin durumunda bir an once sisteme girmek icin eger meslegimi seviyorsam ben olsam meslegini seviyorsan cevre muhendisliginden devam ederim. hemsireligin yolu uzun, sana pahaliya patlar.

@fxinturevi

benim üstte yazdığım 2 durumdan 1.'sine tamamen yanlış, .2sine kısmen doğru demiş.

ben ielts ortalama 7,5 üst alan kişi kesin express entry kazanır demedim. başvurur ve yaşı itibariyle eğer büyük handikapları yoksa express entry kazanma olasılığı yüksek olduğunu söylemek istedim. kaldı ki kanada bu yıl bile yabancı işçi ve genç nufus arzı ile ilgili açıklamalar yaptı. kısa bir bilgilendirme olsun diye yazayım, alanında lisans eğitimi, iş tecrübesi, evli olma, 35 yaş altı olma durumları ciddi avantaj oluşturuyor express entry kazanmak için.

2.durumda ise college bitirdikten sonra verilen Post Graduation Work Permit ile kişi iş bulur, anormal sorunlu bir insan değilse PGWP süresi içinde çalışırken ya mevcut iş yeri ile, ya da ayrılıp başka bir yer ile tekrar kontrat yapar ve yeni çalışma izni ile devam eder.Yani uzun vadede vatandaşlık almak için bir sürece girmiş olur. Burada en kritik olay zaten bir şekilde 5-6 ay bile olsa Kanada'da iş tecrübesi edinmiş olmak. Ne kadar iş potansiyelini olduğunu görmek için de ca.indeed'e bile girmek yetiyor. Ayrıca işverenler çoğunlukla aşırı şeffaf olduklarından çalışma saatine, alacağın maaşa, neredeyse giyeceğin donun rengine kadar iş ilanına yazıyorlar. Başvurmak için gerekli olan meslek kodunu da yazıyorlar.

@erteler

Express entry'i kazanır demediğini biliyorum, neden böyle bir şeyi yazma gereği duydun anlamadım. 7.5 deği 9 bile alsa puanı yetmez şu an için demişim zaten. Neresini anlamadın yazdığımın?

Kanada'nın neresinde ne kadardır yaşıyorsun bilmiyorum ama yazdıkların internetten okuyup bildiğini sandıkların gibi görünüyor buradan. CRS sitesine gir, buraya yazdıklarına göre formu doldur sonra git son draw'da kaç puan ile almışlar ona bak. Bilmiyorsan üstelemenin alemi yok.

İlk cevapta yazdım, tekrardan kendimi yormayacağım. Zamanımızı çalmayalım daha fazla. Öğrenmek için bir şeyler soracaksan buyur, yoksa boşuna iddia etme.

@fxinturevi

Konuyu uzatmayacağım, şu an için ielts 9 alsa bile exp.ent. kazanması için yetmez diyorsan, açar mısın?

Şu an express entry kazanmak imkansız değil, belli şartları var ve puanlamaya göre listeye giriyorsun, adamlar alırsa alıyorlar. Ben başvur, hemen kazanacaksın da demiyorum. Resmi göcmenlik sitesinde her bir ayrıntısı yeterince yazıyor. Kanadada oturuyor olabilirsin fakat ielts 9 alsa bile express entry kazanamaz demek için gerekçen nedir yazar mısın?

@erteler
Uzatmayacagim dedikten sonra 1 paragraf yazmissin.

CRS web sitesine gir, oradaki anketi kendine gore doldur. Dili de IELTS 9 yap. Sonra bir onceki draw'da kac kisi alinmis ona bak. Daha sonra puan dilimlerinin oldugu sayfaya git ve en ustten kac kisinin alindigi kadar puani cikart.

1000-900 puan arasinda 1200 kisi basvuru yapmis
899-700 puan arasinda 2500 kisi basvuru yapmis
699-500 puan arasinda 6000 kisi basvuru yapmis

gibi...

Bu draw'da alinan kisi sayisi atiyorum 4500. Ustten -universite tercihi gibi- bu sayiyi geriye dogru dus. 1200'un tamami + 2500'un tamami + 6000 kisiden de 800 alinmis.

Burada onemli olan dilden ziyade work experience ve canadian work experience. ayrica burada okumus olman vs. bunlar puan getiriyorlar. noc 0'da 10 sene tecruben vardir, ielts'in 9'dur, job offer almissindir her seyin hazirdir express entry tabiki yuksek ihtimalle olumlu olur ama sadece ielts'den 9 alayim 90% gecerim gibi bir durum yok.

Tamam?

Diğer taraftan düşünün. Bir ülke sizi neden sınırları içerisine alsın? Bu profil ile gitmeniz zor.

Turist olarak gidip, kaçak kalıp (ya da vize bitene kadar) birisiyle evlenmeniz ya da ilgili ülkede, devletin koyduğu minimum şartları sağlayan bir işverenin sizi sponsor etmesi gerek.

E tabi kaç paranız var bu da önemli bir noktada. Bana soranlara, yanlış anlasın ya da anlamasın benim için önemli değil, direkt "kaç paran var" diye soruyorum.

is, egitim veya evlilik vasitasiyla goculebilir. danismanlik firmalarinin bunu degisterecek bir durumu yok. 60larda almanci aliyorlardi ama su an oyle bir sey yok, ya gidecegin ulke vatandasiyla evleneceksin veya gidecegin ulkede bir firma seni ise alacak (yani isi gitmeden once bulacaksin).


meslegin yoksa herhangi bir sekilde is bulup gitmen sozkonusu degil. tek care marmaris'te falan evlenecek yasli turist bulmak, duymussundur zaten.

belli bir vasfın yoksa ve biraz paran varsa en kolay kalınabilen yer karadağ, fakat orada da iş imkanları çok sınırlı. amerika'ya gidebilirsen bir şekilde kaçak idare edersin, yüzbinlerce insan var orada öyle yaşayan ama işte ilk gidişte vize alma meselesi var tabii. kafana koyduysan bir yol bulursun, kurcalamaya devam et.

Yas kac? 2020 ilk aylarinda yururluge girecek olan Almanya´nin gocmenlerle ilgili yasa degisikliklerine bakin. Türkce kaynak var. Youtube videolari cekenler oldu hatta bu konuda.

Bir isi ogrenmek icin vize alabiliyorsunuz. O isi ogrenirken biraz para da kazaniyorsunuz. Sonra oturum almak, kalmak kolay. Zaten aranan mesleklerde egitim yapacaksaniz kolay cikar vize.

Almanca B1 ya da B2 istenir. Insaatta calismak icin Almanya´da, Avusturya´da egitim almaniz gerek.

@BUf-e kür 91’lyim hocam. Almancam hiç yok maalesef.

eger vasifli eleman degilsen, turkiyedeyken basvurup calisma izni alamazsin. bu calisma izinlerinin verilme sebebi, ihtiyaci ic piyasadan karsilayamamalari. yani sirket diyor ki, "benim x,y,z ozelliklerine sahip muhendise ihtiyacim var ve bunu ic piyasadan bulamiyorum, TR'den wertyu'yu buldum, ona calisma izni verin". simdi bunu pizzaci, sofor, amele icin vs diyemeyeceklerine gore o is yalan. dolayisiyla baska yollarla oturum hakki alip sonradan calisma iznine basvurman lazim. is olmadan oturum almanin yollari da belli, egitim amacli gelip gecici oturum izni alabilirsin. yuksek lisansn yapanlarin genelde part-time calisma izinleri olur ve mezuniyet sonrasi belirli bir sure is arama haklari olur. yuksek lisans soz konusu degilse, evlilik yolu ile veye iltica yolu ile oturum alabilirsin. bir de en son yol, kacak gelmek var. artik hangisi sana mantikli geliyorsa o yolda ilerleyeceksin. bosuna danismanlik firmalari ile ugrasip oara harcama.

avrupa sizin icin su an hayal. green card cekilisi en büyük sansiniz.

91 dogumluysaniz vasifsiz olarak is aramak zor Bati ve Orta Avrupa´da. Daha genc arkadaslar Almanya`nin "Yeni Goc Yasasi"ni arastirsinlar. Mavi yakali egitimi verilecek, egitim bittiginde de oturum imkani var.

portfolyo var mı ps, corel ile ilgili yoksa sadece biliyor musun bundan mı ibaret?
alabilirsen turist vizesi yoksa meriçten karşıya geçip türkün yanında kaçak çalışmaktan başka tek alternatif almancı biriyle evlenmen ki o da zor bürokrasisi falan dert. belki belki okuycam ben ya dersen biraz da paran varsa olabilir başka alternatif gelmiyor aklıma.

EVS’i araştırabilirsin.

libgen.is

nisan 2019'da aldıysan garanti süresinde cihaza müdahale etmişsin. gitsen bile sonuç alabileceğini zannetmiyorum. teknik serviste yaptırtsaydın o zaman sonuç alabilrdin.

10 kere yazdik ama bi sey cikmaz. Zaten hakem heyeti kabul etmiyor her basvuruyu. Sizinki termal macun degistirmek gibi ciddi seyler iceriyor zaten.

Yani sundan ders almaniz gerekirken 10 kere sordunuz ayni soruyu.

kazanamazsınız. yapacak birşey yok.

para ödemezsiniz başvuru için ama genel kural cihazın yetkili servis haricinde açılmasının garantiyi çöpe çevirmesidir.
elbette kimi markalar bunu şunu şunu yaparsan sıkıntı değil gibi daha makul şeylere çekebilirler.

tüketici hattını aradım. yarın ticaret il müdürlüğüne şikayette bulunacağım.

ekşiye başlık aç. 2 - 3 saate vatan bulur zaten sizi.

değil.

ezel var.

Değil. Çok çok daha iyi diziler var. Hatta fi bu listeye giremez bile.

Şu an moralim bozuldu. Benim izlediğim online platformlarda yayınlanmış en iyi dizi Masum'du. En iyi Türk dizisi hangisidir, bilmiyorum ama yapma kardeşim, fi değil :/

Abartı can alır

değil. ezel ve çukur hiç değil. ama fi muhtemelen ezel denen balondan daha iyi bir dizidir. çukur hakkında yorum yapmaya bile gerek yok balon bile değil çünkü herkesin dalga geçtiği bir dizi zaten.

gençler pek hatırlamıyor galiba
ikinci bahar ve diğerleri diye gelir türk dizi dünyası.

( şener şen-turkan şoray )

hayret kimse yazmamis. KV ilk 89 bolum :)

Değil. Şahsiyet var.

önce bebeleri pistten alalım.
-süper baba
-yedi numara
-karanlıkta koşanlar
-avrupa yakası
-sıdıka
-kaygısızlar
-çemberimde gül oya

Bunlar varken fi ancak amatörü eğlendirir.

Üçüncü sezonun yapılmayacağının açıklanmasıyla olay örgüsünü hızlandırmak zorunda kaldılar ki son bölümler gerçekten iyiydi. Sinematografi, seçilen mekanlar, kıyafetler, dekorlar her zaman iyiydi zaten. Prodüksiyon kaliteliydi ama senaryo her zaman o kadar iyi değildi ne yazık ki.

en iyi türk dizisini geçtim iyi bir dizi bile değil bence.

Senaryo, kurgu, olay örgüsü, oyunculuk, müzik, replikler, veciz laflar
7 başlık var.
bunlardan bir tanesinde bile ilk beş içinde değildir bırak hepsinin toplamında birinci olmayı.

hastasiyim bu bir donemde bi seye sarip akabinda gelmis gecmis en iyi xxx diye ortalikta dolananlara. 10-15 yil sonra tekrar bu soruyu kendine sor ve fikrinin degistigini gorunce beni hatirla.

TRT deki absürt komedi bence güzel bir işti.
Dünyanın neresinde görülmüş TRT'de yayınlanan dizide Erdal bakkalın ben elektrik faturasındaki TRT payını ödemeyeceğim abi diye sağa sola koşturması.
Bence erken bitti, sonunu da öyle bir getirdiler ki, başka kanalda vs. yayınlamak imkansız oldu.
Bu arada bazı bölümlerin gerçekten yayınlanmadan önce TRT tarafından kontrol edilmediği adamların özgürce yaptıkları izlenimi uyandı ben de ama emin değilim.

www.youtube.com

benim en sevdiğim dizi şaşıfelek çıkmazı'dır. liseliler bilmez ayrı :)

degil.

avrupa yakasi var.

Facebook'ta cok uyeli e-kitap gruplarinda paylasiliyor oyle seyler. Bi bak.

facebook ve telegram grupları. ancak facebook gruplarındakinler genelde geçmiş yılların kaynakları ve gruplarda bolca yayınevi elemanı olduğu için kısa sürede siliniyor. günlük kontrol etmen lazım.

Kulaklık amfisi işinize yarayabilir

www.technopat.net

nereden dinliyorsunuz? spotify mi youtube mu yoksa tidal mı kendi flack arşiniz mi var da onu mu dinliyorsunuz?
bizde iyi ses = yüksek ses gibi bir denklem var da bu çok yanlış.
spotify ile istersen sennheiser orpheus ile dinle çok bir anlamı yok.
ya da wa11 alıp cs300s de bağlasan bir anlamı yok.
tek bir şeyi değişrip iyi ses alman çok mümkün değil.
en ucuz ve pratik yolu tidal veya flac dinlemek bunu yaparken de telefona viper, poweramp gibi şeyler kurup müdahale etmek.
ama derseniz bende bu hifi işine yatıracak bir ev parası var, onu ayrıca konuşuruz.
bir ev yok ama mobilet parası gömerim derseniz sennheiser hd 600, ath-m50, grado sr80e falan artık tarzınıza göre üzerine fiio dan bütçeye ve beklentiye göre bir şeylerle halledilir.

Sofar İstanbul olarak arayabilirsiniz. Ekseriyeti nilipek tadında.

Yabancı olarak keeley valentino, meiko, joy williams belki. Bunlar biraz daha ünlüdür ama.

Karsu belki.

yabancı lisa hannigan
yerli eda sena şenceylan

can bonomo

melike şahin, cihan mürtezaoğlu, kahraman deniz

Hangi açıdan nilipeke benzeteceğiz?

Sena Şener.

@kablelvuku mıy mıy olması yönünden olabilir

sıralı tam liste için (bkz: şımarık sesli akustikçi kız furyası)

Bozkurt var. Türkçe çevirisi mevcut. Tavsiye ederim, ben de şu an çeviriden okuyorum.

Kitap 1930 gibi yasaklanıyor, ancak Atatürk’ün anılarının aktarıldığı bazı kaynaklardan, örneğin Kılıç Ali’den, bu kitabı Atatürk’ün yasaklatmak istemediğini hatta Türkçe çevirisinin olmasını istediğini öğreniyoruz. Sonrasında yazılan tabii ki çok yazı var, bu gün hala eleştirel yazı üretiliyor. Bozkurt, yazıldığı vakitte özel bir kitap.

Bozkurtlar rıza nurlar gayet taraflı ve atatürkün kişiliğine getirilen eleştirilerle doku, ben daha inkılap ve cumhuriyet eleştirisi arıyorum, atatün politikalarındaki yanlışlıklar gibi

Sevan Nişanyan - Yanlış Cumhuriyet

Çok güzel öneriler, varolun.

Atatürkün şahsına yönelik değil ama kemalizm eleştirisi istiyorsan ibrahim kaypakkaya okumalısın.

Sağolun önerilerin hepsine açığım.

(bkz: gayriresmi tarih okuma listesi)

bütün sorular facebook gruplarında mevcut sınav sonrası bir haftalık gönderilere falan bakarsanız görürsünüz ya da direkt grup dosylarına bakın.

İnteraktif oyunlar diye biliyorum. Sıralama yapacak olsaydım Detroit (9/10), Heavy Rain (8.5/10), Beyond two souls (8.0/10)

Quantic Dream -Heavy Rain, Beyond: Two Souls, Detroit: Become Human- oyunları aslında oyun değil, interaktif hikaye/interactive storytelling. Çocukken falan denk gelmişsinizdir şöyle devam etmesini istersen bu sayfaya git kitapları vardı, onun gibi işte.
Death Standing ise yürüyüş simülasyonu/walking simulator kimilerine göre deneysel/yeni tür bir tps / experimental third-person

xiaomi türkiye diye reklamını yapan, mağaza açan yer aslında xiaomi türkiye değil. samsung, sony gibi değil. bir çeşit reseller orası. servislerinden çok bir şey beklemeyin. biz aldık ama amazon olmasa gene uğraşacaktık. anam babam için olmasa zaten gidip garanti diye o parayı vermezdim çantada getirenlerden alırdım da anlatamıyorsun işte anaya babaya garantinin pratikte bir anlamı olmadığını.
forumdan falan bu dediğim şekilde satanlardan al, birçoğunun sunduğu garantinin xiaomi türkiyeden farkı yok hatta daha iyi bile denebilir.
aradaki farkla da gram altın al. sorun çıktığında aldığın yere yollarsın o parayla ya da başka telefoncuya yaptırırsın.

Evo bilişim bakıyor xiaomi tr nin servisine.

Evofone Istanbul'daki mistore mağazalarının sahibi ve açıklanan resmi distribütörlerden en önemlisi. 3 adet resmi distribitör daha var fakat onlar fazla faal değiller. Kim bunlar derseniz xiaomi resmi lansmanda şu firmaları açıkladı: encrypted-tbn0.gstatic.com
dora, c1international, turkmi. Sonradan da cepport eklendi.
Evofone ayrıca yetkili servis için kendi garantisi dışında genpa ile de anlaştı. Burada mühim olan (eger resmi garanti istiyorsanız) alacağınız ürün evofone xiaomi türkiye bandrollü olmalı ve kutunun içinden evofone bandrollü garanti kartı ile genpa garantisi çıkmalı. N11, gittigidiyor ve hepsiburada dışındaki hepsiburada satıcıları telefonu x bir firmaya getirip genpa ile anlaşıp xiaomi türkiye garantili olduğu yalanıyla satıyorlar.
N11'de mistore, gittigidiyorda mishop, hepsiburadada hepsiburadanin kendi satıcısı ve bittibitiyor bildiğim kadarıyla evofone resmi ürünü satıyorlar. Ve tabi mediamrkt, teknosa gibi teknoloji marketlerde de evofone ürünleri var.
@denek hayatım bahsetmiş evofone hakkında da pek iyi yorumlar yoktu en son ama iyileştirdiğine dair yorumlar okuyorum. Xiaomi gayet ucuz ve iyi ürünler yapıyor hatta alınabilecek en mantıklı seçenek bu piyasada. Garanti konusunda bir kısım beklentiniz düşük olsun. Alabileceğiniz en düşük fiyatlı ürünü almak veya 200 300 tl fazla vererek evofone garantili veya evofone mağazasından almak gibi seçenekler var. Ucuz bir yerden alırsanız da imeisini kontrol ettirin.

FORUM İSTANBUL'un içinde xiaomi mağazası var . her türlü yardımcı olurlar

Xiaomi Türkiye garantili telefonlara üç adet teknik servis bakıyor: GENPA, OUNO ve Evofone. Linkteki listede görebilirsiniz.

www.mi.com

@denek hayatım, çok iyi fikir. arada bıraktığım farkı servis ücreti olarak düşünmek, bi tık rahatlatır ( tabii sürekli akılda, "bu bi gün servise gidecek" şeklinde bi inançla yaşamamak laızm:)

"her türlü yardımcı olurlar"a asla inanamayacak kadar deneyimliyim şu hayatta maalesef:)

bi de derdim kim bakıyor değil, satış sonrası deneyim, memnuniyet konusunu anlamak. mesela mediamarkt'tan bilgisayar almıştım, geri verdim hiç sıkıntı çıkarmadılar. Samsung servisi düzgündü note kullanımlarımda, en son asus kullandım, servise götürmedim, ücretsiz kargo ile ups ile aldılar getirdiler. Acer servisi'nde afedersiniz anlama engellileri çalıştırdıklarını anladım, vs.

Bunun gibi, aldıktan sonra, özellikle sorun çıkınca şirketin tavrı, muhattap olduğumuz, marka ile bağlantılı kurumların müşteri memnuniyeti yönetim kapasitesini merak ediyorum.
( Onlayn satış sitelerinde olumlu olumsuz yorumları da okuyorum, olumsuz olanlar genelde bilgi vermiyor:/ )

@neynep satış sonrası deneyimlerde olumsuzluklar mevcut, çünkü türkiye gelişmekte olan bir ülke olduğundan "6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanun" gerekleri neredeyse hiçbir firma tarafından uygulanmıyor. Buna apple ve samsung da dahil. Bu sebeple arkadaşlar ve ben size süreci ve firmanın resmi yollardan hangi firmalar aracılığıyla ülkeye nasıl giriş yaptığını yazdık. Keske xiaomi kendi adiyla girseydi piyasaya.
Geçmiş deneyimleriniz gelecekte size yine aynı muamelenin yapılması konusunda sadece istatistiki bilgi verir. Mediamarkt'tan bir sefer memnun ayrılıp acer'dan memnuniyetsiz ayrılmak hep bu bahsettiğim durumun sonucu aslen. Bir sonraki probleminizde mediamrkt'ten memnun ayrilamayabilirsiniz çünkü burası Türkiye. Tekrar etmekte fayda var satıcılar tüketiciyi olabildiğine sömürüp haklarını kullanmaktan imtina etmelerine neden oluyor. O sebeple satış sonrası karşınızda muhatap bulabileceğiniz kurumsal firma ile alisveris yapmak sizi uğraştıran süreçleri azaltır. Aksi durumda 6502 sayılı kanuna göre haklarınız saklı zaten. Bu kanunu bilirseniz bir kısım uğraşı ile paranızı veya değişim hakkınızı sağlarsınız olumsuz deneyimlerinizde. Resmi xiaomi teknik servisleri evofone, genpa ile ouno ne yazık ki bu anlamda gerideler. Para iadesini yapan da teknik servis değil kanuna göre satıcıdır. Burada satıcılar müşteriyi kandırmak için yalan bir bilgi ile "teknik servis raporuna göre işlem yaparız." diyorlar. Halbuki kanun öyle demiyor. Neyse özeti bu.
Xiaomi piyasada yeni iken ve ulkemizde resmi distrübütörü yokken ithalatçı garantisi ile girdi. İthalatci garantisi demek de takdir edersiniz ki x bir firma telefonu ithal edip türkiye'ye sokuyor ve "garantisi 2 sene benim." diyor. Çünkü her cep telefonu ve elektronik alet min 2 sene garantili olmak zorunda. Bunu ben degil kanun ve yönetmelik söylüyor. Işte o dönem telefonları türkiye'ye sokan firmalarin en büyüğü delta ve evofone idi. Evofone zaten ilerleyen süreçte resmi distrübütörluk anlasmasi yaptı ve magazalar açtı yakinda ankara'da da açacaklar. Su an ithalatci garantili satilanların çoğu halâ delta garantili. Türkiye'de durum bu.

Ne alırsanız alın karşıda muhatap bulacağınız bir firma ile alisveris edin. Hakeza böyle kurumsal firmalar bile insanlari mağdur ediyor kanunları çiğniyor. İnsanlar da haklı olarak garantili aldık yine mağdur olduk diyip daha uygun olana yöneliyorlar. Ucuza alma tercihini yapacaksanız ürün arızalanınca aradaki farkı kabul edip ona göre hareket edeceksiniz. Misal mi9lite, 2300 liralik telefon piyasada evofone bandrolsuz, 2700tlye resmi distribitör ürünü mü aradaki farka değer mi siz karar vereceksiniz. Tavsiyem kanunu ve yasal haklarınızı bilin.

www.google.com

Hatırlamıyorum internet cafede gördüm mü, gördüysem de tek tük denk gelmiştir bir counter bir battlefield popülerliğinde değildi ama tam o döneme denk geliyor. 2004 çıkışlı bir oyun.

malesef painkiller değil :(

Clive Barkers Undying ?

grafik (belki bir tık daha yeni olabilir benim söylediğim, tahminim 00-01 oyunu ama yanılıyor olabilirim gayet) ve aura olarak clive barkers undying'e çok benziyor ancak bu da değil :(

(boss'lara bakıyorum hemen anlamak için)

"Gothos" mu ?

Ya da;

"Nosferatu: The Wrath of Malachi" ?

Gothos'u ilk defa duyuyorum, değil malesef :(

Wrath of Malachi de aynı Clive Barkers Undying gibi inanılmaz benziyor atmosfer olarak ama o da değil.

Kullandığımız silah neydi ? Tüfek falan mı yoksa kılıç mı ?

@philiptraum

oyuna basit toplu bir tabanca ile başlıyorduk diye hatırlıyorum. oyunda cephane sıkıntısı da vardı kafamıza göre sıkamıyorduk sağa sola. zaten bir noktadan sonra kurşunun bitip öldüğün çok oluyordu.

Bayılıyorum şu duyurunun "hiç kimsenin bilemediği oyunlarına ve filmlerine" vallahi.

Nereden buluyorsunuz abi böyle kör topal, kıyı köşe oyunları :)

vampire masquerade bloodlines olabilir mi ?

dark watch mu?

evet ya dark watch olabilir. tam ben diyecektim

malesef masquerade bloodlines da değil. masquerade bloodlines benim söylediğim oyunun yanında epey gelişmiş bir oyun. bunda öyle cut'scene'ler falan yoktu. masquerade bloodlines kadar detaylı değildi.

@avoiding the puddle : hocam ben de bilmiyorum nereden bulmuşlardı o oyunu. zaten gittigim diger kafelerde de göremedim tekrar.

boss'lardan birini net hatırlıyorum. ilk gelenlerden biriydi. "white lady" tarzı, epey korkunç bir boss'tu.

blair witch?

Heretic??

dark watch'a cok benziyor ya. dark watch da degil ama şuana kadar gelen örneklerde en yakını dark watch'du evet.

@sutlu nescafe : blair witch degil :(

@sarcophagus : heretic de degil.

harıl harıl arıyorum ben de. buldugumda yazacagım buraya.

www.reddit.com
buradan bilen çıkar.

Doom?

Alone in the dark söylendi mi?

Aklıma direk Doom 3 geldi ama vampirleri düşününce onun olmadığını karar verdim. Belki The Suffering Ties That Bind olabilir veya Serious Sam ama bu biraz casual olduğu için pek korkunç da sayılmaz.

Yalniz sorunun cevabi resident evil olup da bu kimsenin aklina gelmemis olabilir mi?

@dunal oyunda vampir var. benimde kafamda dönüp durdu haha

ya kesin değildir ama aklıma sadece bloodrayne geldi

Nosferatu wrath of malachai

Ilk neslinden beri kullanicisiyim, su an ikinci neslini aktif olarak kullaniyorum. Google'in kendi uretimini kullandigim icin digerleri hakkinda bilgim yok. Ama aklima goruntu kalitesine ek olarak uyum sorunu sorusu geliyor. Ornegin yan sanayi Chromecast, Google Home uygulamasi ile uyumlu calisiyor mu, Google Asistan ile uyumlu mu vb.

Eğer android tv de olsa iyi olur diyorsan direk xiaomi mı box s al. Chromecast de var içinde. Bir taşla iki kuş vurmuş olursun.

@darkrocq peki dandik diye adlandırdığımız cihazlarda görüntü kalitesini Full HD yada 4K alabilir miyiz ?

google chromecast hem aktif kullaniyorum hem de app yaziyorum bunun icin. Goruntu paylasmaktan ziyade router ile ekranin arasina girip konfigurasyonlari yapip router'in (genellikle) wifi ozelligi olmayan ekrana direkt erisim yapmasini saglayan, ayarlarin yapildigi yerden de kontrol imkani taniyan bir cihaz gibi dusunmenizi oneririm. Gorselligin belirleyicisi olan daha cok ekran taraftaki goruntu ozellikleri. Chromecast tarafı ise aktarım/hiz konusunda belirleyici.

miracast falan yalan dolan. telefonun ekranını 4k yansıtır ama video açıp onu yansıtmaya çalıştığında 480p bile sıkıntılı. frame atlama ses senkronunun sapıtması falan. ucuzlarından alacağına hiç alma çok daha iyi.

www.youtube.com

dnsleri adguard yaparsan bir ihtimal çözülür.

@ezeriko premium hiç aklıma gelmemişti teşekkür ederim çok sağol ellerin dert görmesin.

Benim Türknet'te bu ay 24.ayım. 17 ay 35mbit hız aldım. 7 Aydır Üst paket olan 100mbit'e kadar hız alıyorum. 82-84mbit arası hız alıyorum. Hiç sorun yaşamadım.Müşteri hizmetleri umrumda olmadı şimdiye kadar. öncesinde Göztepe- Şimdi Bostancı'dayım.

1 senedir kullaniyorum, kadikoydeyim. Cok cok az sorun yasadim, o zaman da destek kaydi actirdigimda birkac saat icinde ekip yonlendirdiler. 35 mbit hiz.

semt-ilçe bazında edineceğin bilgilerin bi önemi yok. tüm ilişki sen ve saha dolabın arasında. aynı apartman ya da yan apartmanlardan bilgi alabilirsin.

ha çok merak ediyorsan 2 kere arıza vermesi dışında memnunum. 32-33 mbit stabil alıyorum)

Ataşehir, gayet memnunum. 35 mbit'e 27-28 veriyor.

turknetin kendi altyapısı değilse -yapa- size ttnetden daha iyi bir şey sunmazlar.

35 mbit taahhüt ediyorlar altyapıma, sanırım kendi altyapıları değil. 20-25 verebilirlerse ok benim için açıkcası, ttnet sözde 24 diyip 10mbps’yi zor veriyor idi. cevaplar için teşekkürler. en kötü kapatıp kablonete geçerim 90 lira kurulum ücreti girer girecekse :)

Çekmeköy akıcı efenim.

1 seneyi aşkındır kullanıyoruz. ne vaat ettilerse verdiler. TTnet alt yapısını kullansa da TürkNet şu açıdan fark ediyor, TTnet 35 vaat ediyordu 10-15 arası veriyordu hızı, ne hikmetse aynı alt yapıyı kullanan TürkNet 35 vaat ediyor 33-35 arası veriyor. tadilat tamirat nedeniyle kesinti olacaksa kesin sms atıyorlar. Kendi bünyelerinde bir çalışma varsa bunu genelde gece 2*6 sularında yapmaya çalışıyorlar. 1 sene içinde a internete bişi oldu bi yavaşlama var dediğimi toplam 5 gün ya olmuştur ya olmamıştır.

affetmezse tehdit alır en basitinden.
cezayı veren değlsin ki neyi affedesin.

Cezaevleri doldu. Devletin affın ahlaki yönüyle ilgili problemi yok.

akp bitti zaten de rte ayakta. şahıs olarak çok seviliyor. cb olduktan sonra da ne olsa "olum adam cb oldu partiyi boşladı, neler olduğunu bilmiyor vs diyorlar"

akp nin uzun ömürlü olmasının sebeplerden biri, muhalefetin tutarsızlıkları ve devletin bütünlüğü için bir araya gelip uzlaşı sağlamak yerine başka odaklarla yakınlık kurmalarıdır.
mobile.twitter.com

Oysa halk sadece ekonomiyi değil birlik ve bütünlüğü de düşünür.

Medya haber yapamıyor şu anda. Kötü bir haber yapsa hemen silivri. Rahmetli Ecevit'i medya bitirdi.

Akp bitti. Ama etkilerini bi 10 yıl daha yaşayacağız. 2007'den beri belkide tarihin en yoğun kadrolasmasi gerçekleştirildi devlette.
Nasıl ki geçmişte 60 yıl hükümetler sağ/muhafazakar jenerasyon olsa da devlet kadroları rte'nin meşhur "cehape zihniyeti" tarafından işgal edildiği için sağ hükümetler asla otorite kuramiyordu, bugün de tam tersi durum var kadrolarda.
He ideolojik olarak gudik ve yavşak tipler olduklarinsan temizlenmesi ötekiler gibi zor olmayacak.

Amerika ile aramizin bozulmasinin miladı ile fetoyla hukumetin arasının açılmasının miladı neredeyse aynı.

Politik okumaya sahip insanlar akp'nin ekonomi mengenesinden kurtulabilmek için fetoya tekrardan ufak ufak yol verdiğini görebiliyor. Barınç gibi temsilci/köprü hüviyetindeki tipler boşuna cb y.i.ş e dahil edilmedi, son zamanlardaki gelişmeler v.s, önümüzdeki dönem ekonomik bir ferahlama olası, kaybetmekten olan her insanın son şansını kullanmak için ölümcül bir hata bu tabi ama işin matematiği bu.

Akp denilen mekanizma kapısında kurdela kesilerek açılmadı, nasıl buyumesi bir süreçse yıkılması da bir süreç.
Bugünden yarına olacak bir şey değil.

Kaç yaşındasın bilmiyorum ama ekonomi aslanlar gibi ayakta. Bu yüzden henüz AKP bitmedi. 2000-2001 yılında ekonomi bitmişti. Yaklaşan krizde daha beterini yaşayacağımız için şuan bence ekonomi aslan gibi. Bu yüzden henüz AKP bitmedi.
Not: Varlıkların (ev, araba...vb) yenilebilir bişi olmadığını o gün anlayacağız. Nakit candır.

akp yerel seçimlerde çok sağlam darbe aldı aslında bence. 94 doğumluyum ben, el kadar bebe olduğum dönemi saymazsak akp türkiyesinde büyüdüm. inan şu an ankara, istanbul ve daha pek çok büyük şehrin chp'de olması inanılmaz tuhaf geliyor bana. benim gördüğüm, yaşadığım türkiye'de bunun olması imkânsızmış gibi... adamlar öyle bir ivme yakaladı ki chp'nin kalesi olarak görülen yerlerde bile (ki ben öyle bir yerde büyüdüm) %20'nin altına düşmüyorlar, düşünsene. velhasıl mevcut durum benim için akp'nin bitmese bile en azından biteceğini gösterebilen bir durum oldu.

öte yandan ekonomi de tümüyle bitmedi. zorlanmalar başladı ama iktidarı devirecek kadar ciddi değil. hele ki bizim ülkenin isyan eşiğinin çok çok yüksek olduğunu da düşünürsek bence şu aşamada akp'nin bitmemesi normal. ona daha var sanki.

şimdi ağzımı bozmak istemiyorum, zaten cevabımı silecekler ama "muhalefet başka odaklarla yakınlık kurmuş" diyen arkadaş hükümetin yakınlık kurduğu odaklara da baksın bir. bu kadar aymazlık olmaz. insanda utanma olur biraz. sürekli kandırılan, fetöcüleri devletin her kademesine dolduran, bu ülkenin askerinin belini kırmaya çalışan da muhalefetti di mi? halk birlik ve beraberliği düşündüğü için mi türk ordusu perişan edilirken sesini çıkarmadı? türk halkı birlik beraberlik falan düşünmez. çoğu cebinin derdinde, vizyonsuz, boş milliyetçi tiplerdir. kimse masal anlatmasın.

haber yapılamamasıyla ne ilgisi var? ekonomi diyorsunuz haber yapılmadan bittiği anlaşılamıyor mu? illa ekonomimiz bitmiştir bandı mı geçmesi lazım?
iktidar tek bir olguya bağlı değil. ekonomi mühim ama ekonomiden çok daha tırt şeyler iktidar değiştirtebilir tam tersi de geçerli.

@denek hayatım, ilgisi var, devletin hiç bir organından kriz var lafı daha henüz duyulmadı, sizin kendi çevrenizde kriz var yaw demeniz ile devletin kriz var demesi arasında dünya kadar fark var. tıpkı sallamadığınız birinin salak demesi ile anne/babanızın salak demesi gibi, etkileri farklı olur bu tür durumların.

medya'da kriz var diyecekse bunu sarı çizmeli mehmet ağaya söyletmez, adı uzman (uzmanlığı tartışmalı olabilir o konu fark etmez) birine söyletir.

kriz varsa vardır yoksa yoktur. van gölü canavarı değil bu birilerinin gerçek olduğunu ortaya çıkarması gerekmez. krizin varlığı/bilinmesi/hiseedilmesi/yaşanılması medyada görünürlüğüne bağlıysa o şey kriz değildir. kriz var ama medya yazmıyor ondan şey olmuyor fazlasıyla komik. şey olması için kriz yeterli. adam aaa açız lan biz televizyonda gördüm demez. komşusunun aç olduğu bilmesi için gazete gerekmez.

denek hayatım haklısın ama selam da haklı.

Şöyle ki, 2001 krizinde hatta ve hatta 2008 krizinde kanallar bu durumu sürekli tartışır ve gündemde tutardı, ki bu krizlerden biri genel bir dünya krizi olduğu hâlde.

Ama şu an herkes üç maymunu oynarken oyunu her seçimde iktidar partisine veren ve aldığı ekmeğin, suyun fiyatını asla düşünmeyecek olan yüzbinler de bu durumdan hâlâ bihaber.

Aslında bizim durumumuz kriz bile değil, bir çöküş. Krizin başı ve sonu vardır ve az çok nasıl bir çıkış olabileceği bellidir. Bizimkisi ise sonu belli olmayan bir yuvarlanma durumu.

@denek hayatım, ifade etmeye çalışayım ama tam beceremeyebilirim, senin benim yiyecek bulamayışımız zengini bağlamaz, zengin dediğim de 5/10 apartmanı otopark'ı olan, ticaret yapan adam değil, milyar dolar ile borsada yada şurada burada emtia ticareti yapan adamlardan bahsediyorum (ki çoğuna hayalimiz yetmez, öyle değişik şeyler alıp satar bu adamlar), bu insanlar senin benim lafıma bakmaz, devletin veya medyadaki uzmanların lafına bakar, bu adamlar panik yapıp (türk olsada fark etmez) ahanda kriz var paramız pul olacak diyerek paralarını çıkartmaya başladığında problem ayyuka çıkar, devlet maaş ödeyecek para bulamaz hale gelir, kaldı ki hastasine ilaç alsın, veya benzeri şeyler. ve devletin çöküşü bir günde başlayıverir (hükümet değil, devlet çöker) sen ben o şu bu, hepimiz toplanıp kendimizi yaksak böyle bir etki edemeyiz. bu yüzden biri ile devlet veya medyanın gücü aynı değil.

örnek vereyim: steve jobs'un milyar dolarlarını yöneten yatırım firması/firmaları zamanında 5 milyarını türkiye cumhuriyetinin devlet bonolarına yatırdığını düşün, buna adını bildiğimiz yada bilmediğimiz (meksika mayfasının üyeleri bile olabilir) insanları da ekle. bu insanlar senin benim yiyecek ekmek bulamayışımız ile ilgilenmez.

kahvedeki adam kadın mı kızmı bilemem dediğinde sen evinde bunu duymazsın, duysan bile o kadar sinirlenmezsin, bunu bir devlet erkanı meydanda söylediğinde ise skandal olur. baktından o da insan diğeri de, baktığında ikisinin de ağzı burnu var, ikisi de aynı lafı söylüyor (noktasına virgülüne kadar) ama etkileri aynı olmuyor işte.


birde tüm bunlara rağmen, rte ekrana çıkıp kriz var arkadaşlar batıyoruz dese bile yok ya ona bunu söyletiyorlar diyecek 5 milyon insan bulabilirsin. misalen binali yıldırım'ın hoca efendi için söylediklerini insanlara izletiyorsun, montaj diyor, yalan diyor inanmıyor adam. gözüyle gördüğüne, kulağı ile duyduğuna inanmıyor ki.

birilerinin yazar kasa atmasını ya da çıkıp 70 sente muhtaçız demesini bekliyorsunuz sanırım anladığım o.
ülkede darbe gibi bi şey oldu ama olmadı piyasa zerre umursamadı.
ne kriz o eski krizler, ne toplum o eski toplum ne de iktidar dinamikleri aynı.
yatırımcı mal mı bilmiyor mu ülkenin ne olduğu da ntv açıp f5 çekerek mi öğreniyor yapmayın etmeyin.

öncelikle kurs ayarlayip sonra vizeye basvuracaksiniz.

kurs ve orada yasayacak para icin minimum 5 bin dolar filan göstermeniz gerekiyor kurs parasi dahil.

kurs parasini gitmeden ödemeniz lazim davetiye icin. 5 bin az olmus olabilir belki.

hocam öyle bir şey olsa insanlar ne diye gemiden atlasın, tellere tırmansın ice ile uğraşsın. okuyom ben yaa der geçer giderler.

eli yuzu duzgun hicbir ulke boyle bir profile vize vermez kardes, potansiyel siginmacisin cunku. green card'dan kovalayabilirsin ama paran, malin mulkun, saglam bir isin vs yok ise cok zor.

3. parti authenticator hep problem çıkardı her seferinde sms doğrulamaya geri döndüm. telefona bişey olunca auth verileri kayboluyor bi ton uğraşıyorsunuz.

authenticator uygulamalarının olayı zaten format falan attığınızda sıkıntı çıkarması.
bu kusur değil zaten böyle olsun diye tasarlanan şeyler. bu sıkıntıyı yaşatmayanalar iddia ettikleri güvenliği sağlamak konusunda ciddi şüphe uyandırır.
bunlarla uğraşmak istemiyorsanız ya verilen yedekleme kodlarını saklayacaksınız ya sms ile devam edeceksiniz ya da bu iş için üretilen yubikey gibi aletlerden alacaksınız.
sms en kolayı olsa da sim hijacking/swapping türkiye'de çok yaygın.

@denek hayatım;

öncelikle teşekkür ederim bilgiler için.

"sim hijacking/swapping" nedir tam olarak?

yubikey gibi bir cihaz taşımak bana pek kullanışlı gelmedi.

authy hakkında ne düşünüyorsunuz?

önceki sevgilisidir, görücü usulü evlenmiştir, zaten buna abayı uzun yıllardır yakmış durumda birisidir gibi çeşitli ihtimaller var. ilginç ama böyle şeyler oluyor; yeter ki evlenilmek istensin.

kadınlar çabuk unutuyor çünkü. anında siliyor, devam ediyor hayatına. aşk acısı çektiklerine de inanmıyorum şahsen.

Ne guzel la iste.

Biriside alsa ya beni boyle. Mis :')

Belki ben fesatım ama aynı anda iki farklı kişiyle flörtleşmiş olabilir.

Yok yani baktım ağustos ayında kıza çiçek göndermişim.Neyse sonra çiçek olayından sonra kız iletişimi kesti.Ağustos eylül ekim kasım ve evlenme .Abi nasıl oldu bu olay ya :( Ben de evlenicem :D

anadoluda bir söz vardır. düğün aceleye geldiyse gelin hamiledir diye. eski sevgilimdem iyi bilirim. bekle 7-8 ay sonra bi çeyrek takarsın yeğenine.

Kızlarda ani evlenme kararı almak erkeklere göre saha kolay

Hangi ara mı tanıştı?:) Belkide senden önce tanıyordu. Bu kadar saf olma.

Bir erkek iş arkadaşımın başına gelmişti. Ayrıldılar ve 15 gün sonra düğün dernekli olarak kız başkasıyla evlendi.
Amaç neydi, anlayamadık. Fena yıkıldı tabi arkadaşım.
15 günde...
4 ay yine iyiymiş.

seninki yine iyi. bana sulanan kadin 2 hafta sonra evlendi. biliyordum ayrildigini anlatiyordu. sordugunda da, istemedim. sonra bi baktim 2 hafta sonra evlenmis. inanmadim. evlilik cuzdanini gosterdi. bu arada eskiden tanidigina dondu. nasil igrendim anlatamam.

hormonlar leş iliskiler. kultursuzluk.

tum erkeklere sesleniyorum akilli olun. hayatinizi zehir etmek istemiyorsaniz akilli olun.

bazilari 7-8 sene birlikte olup evlenmiyor ayriliyor bazisi da cabucak evleniyor. dogru yer ve zaman. bunda garip bir sey yok.

büyük ihtimalle damat varken sen girdin olaya ekstradan

O çocukla zaten sevgilidir. yanlış anlama sen reklam arası gibi olmuşsundur. Kadınlar tehlikeli kardeşlerim.

cevabı sen vermişsin aslında

'ağustos ayında kıza çiçek göndermiştim, çiçzek olayından sonra iletişimi kesti.'

işte hem seni hem sevgilisini idare ediyormuş, çiçek olayında da sevgilisi anlayacak diye kesmiş muhabbeti.

futbolda üçüncü yedek kaleci vardır ya burada da o senmişsin brom, üzülme.

aga senin boynuzlar tuzla'dan görünüyormuş.

iptv denilen şey birisi size arşivini paylaşıyor siz de onun arşivindekileri izliyorsunuz. ip tv hizmetini veren satıcıda ne mevcutsa sadece onu görebilirsiniz. arayüz hepsinde aynı şekil olmayabilir.

arayüz için farklı programlar deneyebilirsiniz. nasıl ki pc'de video izlemek için alternatif programlar var, ip tv izlemek için de aynı şekilde.

satın almadan önce, ip tv alacağınız kişinin arşivine ve kanal listesine göz atmak için 6 saatlik test yayını isteyebiliyorsunuz. siz almışsınız artık zaten. ne görüyorsanız o var. zamanla ekleyip çıkarabiliyorlar. kurumsal bi oluşum beklemeyin. ergen bebeler dahi bu işi yapabiliyorlar.

Peki istesek mesela the crown u yukleyebilir mi?

deneyin yükleme ihtimali vardır

sırf sizin istemenizle zor ama popüler bi içerik olduğu için talep olursa ekleyebilirler.

bir de netflix altında değil de diğer başlıklarda da arayın belki orda vardır. 'popüler diziler', 'en iyi diziler' gibi.

bazen içerikleri alakasız başlıklara atabiliyorlar.

@brkylmz ben de bir soru ekleyeyim:) peki bu iptv hizmetini veren kişiler biz o an ne izliyoruz bunun bilgisine erişebiliyorlar mı? bu hoş bir durum değil bence.

evet ne izlediğinizi görür.

yasal bir şey değil zaten bildiğin korsan olayının yeni nesil hali ve evet her izlediğinizi vesaire de kaydediyorlar.

ne izlediğinizi, hangi cihazdan izlediğinizi, ip bilgilerini vs görür.
arayüz izlediğiniz cihazla, kullandığınız programla ilgili.
neyi ekletip ekletemeyeceğiniz satıcıyla muhabbetinize bağlı.

birinci soru geri dönebilirsin. windows bulmak kolay.
ikinci soruna evet diyebilirim ama nereden bulursun bilmiyorum. aslında gerek de yok. istediğin linux kurulumunu indirip rufus ile usb belleğe yazdıracaksın. onu takıp bilgisayarı açacaksın biosa girip boot sırasını usb belleğe getireceksin. gerisini zaten ekranları takip ederek halledersin.

hocam hiç bulaşma. benim duyurularıma da göz at istersen ben de benzer bir konu açmıştım. aradığın tipte bir linux yok. kullanıcıyı en az üzen linux diye yazarsan 20 kişi gelip 30 tane linux önerir hepsi birbirinden farklı. paşa paşa windowsa devam et. ayrıca linux kod yazmadan olmuyor. windows gibi herşeyi tıklayarak halledemiyorsun.

@tears korkuttun şimdi :) entrydeki yazıda çok kolay olduğundan bahsetmişti oradan gaza geldim. biraz araştırsam güzel olacak demek ki.

ikinize de teşekkürler

Evet Windows'a istediğiniz zaman geri dönebilirsiniz.

Linux distrosu olarak Elementary OS öneririm. MacOS'e çok benziyor ve dediğiniz işlere yönelik kullanımda gayet yeterli olacaktır.

www.youtube.com

Burada kurulumu anlatmış. Bundan önceki kısımda biostan boot cihazlarından ilkini USB yapın, daha sonra Rufus yardımıyla iso dosyasını USB'ye yazdırın.

linux mint kullanırsal windows'a yabancı olmayan bir ortamda kullanmış olursun, görsel olarak yani. dizi film izlemek için kullanıyorsan sadece hiçbir sıkıntı yaşamazsın. ben yeni topladığım masaüstü bilgisayarımda windows ve ubuntu dual boot olarak kullanıyorum, hatta şu anda ubuntu üzerinden yazıyorum bu mesajı. sadece adobe lightroom kullanmak için windows'u kullanıyorum genelde, torrent dahil diğer tüm işler için linux kullanıyorum. tavsiye ederim.

Ben de aynı amaçla kullanmayı denedim fakat gerçekten kod yazmadan olmuyor. Hatalarla karşılaşıp araştırıp çözmeye çalışmak çok zaman alıyor ve bir yerden sonra bıktırıyor. Windowstan devam edin.

o entry'i gördüm çok toz pembe bakıyor ve gerçekçi değil, niye şukuya abanmışlar da öyle debe'ye sokmuşlar anlamadım.

şu arkadaşın entryleri daha gerçekçi okumanı tavsiye ederim:
eksisozluk.com
eksisozluk.com

ben de yazmaya korkmuştum. demekki benim gibi olan varmış dsuafhsdf. 12 senelik yazılımcıyım. evde kullandığım pc de kod yazıp bişeyler yapmak istemiyorum. ama linux sizi buna zorluyor. kod yazamıyorsan linux yok. var diyenler sallıyor. önceki duyurularımda önerilen tüm linux'ları kurdum. 6 7 çeşit linux... hepsi bir yerde kodlama ihtiyacı duyuyor, hep google'a vb girip sayfalarca kod arıyorsun. sebep? wifi tanımıyormuş. sokayım öyle son kullanıcıya hitap eden işletim sistemine...

bilgisayarınıza linux kurdunuz da hangi sorunla karşılaştınız ve kod yazmak zorunda kaldınız merak ettim açıkcası, 60 küsür yaşındaki pedere kurmuştum bir kere gösterdim vefat edinceye kadar kullandı bir günde şunu yapamadım demedi.

alt tarafı chrome/firefox çalıştıracaksın neyin kodunu yazıyonuz acaba? komple browser mı yazıyonuz?

şunu derseniz varım ama, benim bilgisayarım son teknoloji parmak izi okuma, yok xyz chip'i, yok bilmemne ses kartı/ekran kartı var, evet böyle bir bilgisayarınız varsa linux kullanmak problem olabilir, yeni teknolojiler ve donanımların desteği eksik veya hiç olmayabilir ancak 4/5 senelik eski teknolojilere sahip (laptop modeli yeni olabilir) bir bilgisayarınız varsa sorunsuz kullanırsınız.


wiki.ubuntu.com şuradaki listeden bilgisayarınızın hangi donanımları destekleniyor görebilirsiniz

Ne kodlamaymış arkadaş :) terminalde iki komut kopyala yapıştır yapınca kodlama olmadan Linux kullanmak imkansız moduna girmiş herkes. Ben farklı bir Linux mu kullanıyorum anlamadım cillop gibi tanıdı tüm donanımları, mouse klavye yazıcı ekran kartı hiç sıkıntı yok,

yıllardır bitmeyen geyik bu.
aç 10 sene önce de birileri aslında ev kullanıcısı için çok kolay olduğunu en ideal olduğunu falan anlatmıştır. ama inatla kabul edemiyorlar çift tıkla next next ile iş yapan adamlara, cmd, regedit falan görünce terleyen adamlara "abi şimdi konsola işin düşmez zaten düşse de baka baka yaparsın" diyorlar.
adamın o konsolu bulması bile imkansız neredeyse ama baka baka yapılır her yerde döküman var diyorlar.
7-8 sene önce ben de eski alete ubuntu kurdum. network kartını tanımadı. yapıyorum ediyorum yok. bana ubuntu öven tanıdığa - tübitaktaydı o dönem, bilgisayar mühendisi- dedim böyle böyle olmuyor bu. dedi seni mail gruba alalım oradan sor kesin çıkar. halen bir halt çıktığı yok.
sunucuya kur ne bileyim raspiye kur evet güzel mis ama mühendis olarak falan doğmadıysan zül gelecektir.

bulundurmanın ve kullanmanın ayrı para cezaları vardı. fena da para değiller üzer insanı. afet anı için bir şey diyemem kimsenin umrunda olmaz o an muhtemelen.
lisans sahibi olmayanlara satışın yasal boyutundan emin değilim ancak genel komünite içindeki olay lisansı olmayan cihaz satmamak yönünde.
sınav zaten kolay daha kolayı için de kmt var zaten.

Afet anında ya da değil, PMR'ların frekansları dışında yayın ya da dinleme yapabilen bir cihaza sahip olmak için lisansa ihtiyacın var.

araba kullanmak gibi düşün. arabayı hareket ettirebilmek için ehliyete ihtiyacı yok.

Geçtiğimiz pazar gunu bunun sinavi vardi sanirim kodlar var onlara calisiyorum diyodu bi arkadasim. Ben de ilk defa o zaman duymuştum.

yok abi blog mu kaldı, her şeyin videosu var artık.

Okumuyorum. İlgimi çeken bir konuya denk gelsem okurum.

Evet okuyorum ama sürekli girip bakmıyorum. Aklıma geldiğinde bir açıp kontrol ediyorum güncel yazılar var mı diye.

yavaşlasak da yazmaya devam ediyoruz.
kelimelerbenim.com

Eskiden bi dolu okurdum. Istisnasiz hepsi youtubea gecti. Resimli seyleriyse instagramda. Blog kalmadi benim icin. Vloglari sevmiyorum. Artik takip ettigim kimse yok. Coook arada instadan bakiyorum postlarina ama gram zevk almiyorum. Eskisi gibi degiller. Uzun uzun yazan eskinin bloggeri bile fotograf delisi oldu. Konsept bakin bugun de boyle bi resmim vara dondu. Siglastilar. Ayni oranda da zenginlestiler bu arada. Para instada onlar da hakli. Blog öldü

Hastalardan öğrendiklerim vardı, takip edemedim ama hala yazıyorsa okurum.

Takip ettiğim sadece fularsız entellik kalmış. mail ile veya medium bildirimi ile haberi geliyor yeni bölüm gelince. Eskiden cok blog okurdum rss reader ile. Şimdi youtube, podcast, bazen de mediumdan içerik tüketiyorum.

.

mahfiegilmez.com vakit oldukça okuyorum.

spesifik bir spor dalıyla alakalı yazıyorum. okunuyor da... günde 50 60 tekil ziyaretçi geliyor aşağı yukarı. bence gayet verimli oluyormuş :) bu arada yine aynı spor dalıyla alakalı birkaç blog takip ediyorum. youtube kanalı instagram vb yurt dışında bizimki kadar popüler değil. veya en azından blog'da yazıyorlar. bizde önüne gelen youtube kanalı açıyor.

türkçe içerik üreten çok az yer vardı zaten artık iyice azaldı ama ingilizce halen var. toplamda 163 rss 33 tane de newsletter varmış takip ettiğim.
gerçi iki sene önce bunların tamamına göz atmak 2 saat falan sürerdi şimdi 30 dk da hallediyorum. sayı aynı olsa da içerik üretimi azalmış bariz şekilde.

Ben yazıyorum ¯\_(ツ)_/¯ benimki gibi kitap bloglarını da okuyorum ama düzenli değil, biriktirip ara sıra okuyorum. Blogger verileri doğruysa ayda 2000-2500 kişi giriyormuş benim bloga.

sahne sanatları üzerine bu siteyi takip ediyorum:
performansfikri.com
dans ve tiyatro ağırlıklı, anlaşılır dille yazılmış, yine de kapsamlı bir site

Üniversite sınavları G.Kore ve Japonya'da da bizimkiyle benzer özellikteydi ve aşırı zordu. Ama elbette ki adildir bizimkine kıyasla.

çoğu ülkede var SAT sınavı diye kurcalarsanız detayları bulursunuz

Çoğu ülkede böyle aslında sanki. Hindistan, Brezilya, Çin vs. böyle hep.

bilmiyorum bu saçma soru bankaları falan başka ülkelerde var mı? yoktur diye sanıyorum. abd'de sat var ama biraz daha farklı. öyle öğrencilerin hepsi deli gibi test çözmüyor. daha insani boyutlarda.

abd'de var deli gibi kurs, koçluk falan satılıyor. daha iki ay olmadı bayağı güzel teşkilat kurmuşlar ünlüler falan var bir ton sahtekarlık dönmüş falan.
5-10 milyonluk butik ülke değilse böyle oluyor bu işler. almanya çözmüş gibi biraz orada böyle değil ama orada zaten mavi yaka oldum sırtımdan kırbaç inmeyecek beyaz yaka oldum ben işçi değilkim ki diye bir durum yok ondan herhalde.