ben genelde adres yazan kargolarımda şubeyi arıyorum 1 gün önce veya geleceği sabah, dağıtıma çıkarmayın diyorum, çıkarmıyorlar, şubeden alıyorum. hızlıal sadece adrese mi yolluyor bilmiyorum ama rica edince zorla adrese teslim edicez diyeni görmedim :)

Alisveris siteleri urunun adrese teslim edilmesini sart kosabiliyor ama bu onemli degil. Adresi yazarken "subeden alinacak" diye not dusun, ayrica arkadasin dedigi gibi subeyi arayip soyleyin. Ben boyle yapiyorum.

evet alırsınız.

he, tc kimlik numaran ve ona karsi ne hissettigin bilgisi de sms ve email yoluyla bildiri-

yok hayir gitmiyor.

Gitmiyor.

Profiline bakinca bildirim giden bir sosyal af bildigim kadariyla yok. Facebook, twitter, foursquare, instagram hicbirinde gitmiyor. Oyle bir ozellik koymazlar hicbir zaman.

profiline bakınca bildirim giden sosyal ağ = linkedin.

Gitmiyor

Bu nedir ya?

Hafif yaşlı işi.

ayakkabıyı gördüğüm anda gözümde beyaz tenli, kısa boylu, john lennon gözlüklü bir kız canlandı. bunlara uyuyorsan alabilirsin.

@mattiadestro hayııır :)

yalnız başına çirkin ama uygun kombinle şık durabilir.

o paraya dövseler almam ayrıca. sevgilim istese alabilirim gerçi. yok lan yine de almam.

kilometre başına para verseler giymem

kötü, kesinlikle.
klasik topuklular veya desenli düz (topuksuz) ayakkabılar daha güzel gidebilir.

ağlıyorum şu an biliyor musunuz :'(

Acik konusayim, berbat.

55 yasindaysan problem degil ama.

At nalı daha güzel bunun yanında

ya bak kimseyi dinleme bence bu konuda. ben altı lastik ayakkabiyi hayatta giymem. camper filan mesela plastik ayakkabı satıyo. tasarımı güzel olsa da giymem, kaliteli algısı yaratan bi marka olsa da giymem. sen beğeniyosan giy başkası ne der diye düşünme.

Vurmayın, kadın is dead :(

+ları
+bence şeker bi ayakkabı
+güzel bir kombinle çok şeker durur. örneğin yazlık, beyaz bi elbiseyle. yanına da aynı tonlarda bi çanta da olursa çok şirin olur :)
veya siyah tayt, üstüne göbeği hafif açıkta bırakan kısa tişörtlerden (siyah zemine dore baskı) giyilebilir.
+pembe çirkin sanki ama dore güzel.

-leri
-beyaz tenli veya açık buğday -hadi koyu buğday da olsun- tenli değilsen yani esmersen renk olarak gitmeyebilir
-o parayı hakedecek bir ayakkabı değil, ama çok beğenildiyse veya para bolsa alınabilir tabii.

sen yanlış biliyorsun. telefonda taksit olayı tamamen kalktı. teknosa vs. 9 taksite hediye kartı satıyor sen de o kartla telefon alıyorsun. böyle bir çakallık buldular şimdilik.

taksitle tel satışı yasak.
hediye kart al taksitle onunla da git telefon al

anladım, teşekkürler. n11 den alıcaktım ama orası için bi çözüm yoktur o zaman.

Sanırım hediye kart işini de kaldırmışlar yeni yasa ile.

onun yerine media markt'larda denizbank standı kuruldu, ayaküstü kredi çekip telefon alıyorsunuz. 1000 lira çekersen 79 lira faizi oluyor, 500 çekersen 24 lira falandı.

hediye kartı olayı olan siteler var, goldda vardı galiba.

@tolga asp nin dediği yöntem var bide, vatanda fln da var bu kredi olayı.

Hediye kart olayi ya kalkti ya da kalkacak.

Normal tek çekim alışverişini yap, 2 gün sonra müşteri hizmetlerini ara, ufak bir komisyonla seve seve taksitlendiriyorlar, telefon vs. ayırmadan hem de. Büyük meblağlarda banka sms atıyor zaten taksite bölelim diye.

cesaret depolayabilirsin. kararsızlık demek korkaklık demektir, "ya öbürünü seçince daha iyi olacaksa" demeyip cesaret göstermen gerekir. kendine güven + gamsızlık= kararlılık.

işe, bu durumunun saçma olmadığına inanarak başlayabilirsin.
"Eğer patates püresi ile sosu karıştırırsan daha sonra ayıramazsın, sonsuza dek. Baba'nın sigarasından çıkan duman bir daha asla içine dönmez. Geri dönemeyiz. Seçmek, bu yüzden zordur. Hem de konu bir pasta olsa bile." gibi replik + temaya sahip bir film var, mr. nobody diye. tercihlerin hayatımızda ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor somut şekilde. sen bu filmi izle, bak bakalım bu özelliğinden kurtulmak isteyecek misin? :)

@baba jo
tam da bu "ya öbürünü seçince daha iyi olacaksa" düşüncesini kafamdan bir türlü atamıyorum.

@m e b
bu özellik hayatımı zorlaştırmaya başladı açıkçası en azından karar verme aşamasını kolaylaştırmak istiyorum :(

ulu bilgeye sormuşlar: hayatta başarının sırrı nedir?
''doğru kararlar!'' demiş
peki doğru karar almayı nerden öğreneceğiz? diye sormuşlar,
ulu bilge derin bir iç geçirmiş ve ''yanlış kararlar!'' demiş.

ben askerliğimi yedeksubay olarak yaptım. yedeksubay okulunda gördüğümüz en önemli dersin adı taktik idi. yanılmıyosam, taktik, harp okulları ve harp akademileri'ndeki en önemli derslerden biri aynı zamanda. size savaşta nasıl karar vereceğinizi öğretiyor. oradan aklımda kalan bir şey var: durum muhakemesi. durum muhakemesinde de, bize şunu öğrettiler: genel olarak, kararsızlık, yanlış karar vermekten daha olumsuz bir durumdur. çünkü bir kararın yanlış olduğu 2 birim zamanda ortaya çıkarsa ve kararsızlık 5 birim zaman sürecekse, sizin yanlış karar vermiş olmakla, doğru karar için u dönüşü yapma zamanınız 2 birim zaman olur. halbuki kararsızlık hâlinde 5 birim zaman geçmiştir ama hâlâ yanlış karar verme ihtimaliniz vardır. hayattaki bütün kararlar bu kadar lineer hâle indirgenemeyebilir. ama bu bilgi sizin için çok değerli. peki bu bilgiyi şimdi o ulu bilgenin verdiği dersle birleştirelim o zaman. doğru karar verebilmek için ille de önce yanlış karar vermek zorunda mıyız? tabii ki hayır!

her kararı verirken, beyninizin yaptığı iş, durum muhakemesi. kafanızı sürekli olarak buna yorarsanız, çok çok iyi mesafe kat edebildiğinizi görürsünüz. tabii oturup arpacı kumrusu gibi düşünerek olmaz bu işler. peki naapcaz?

kararlarımızın doğruluk ihtimalini arttıracağız. peki neyle? bilgiyle. daha doğrusu veriyle. karar verilecek konuda veri toplayacaksınız. bu veriler, sayılarla ifade edilebilen veriler olabileceği gibi, ölçülemeyen, muğlak bilgiler de olabilir.

zaten nihai hükmünüzü vermeden önce, veri toplama aşaması, o verilerin kağıt üzerinde, bilgisayarda ve beyinde işleme tâbi tutulması, o verilere dayanarak durum muhakemesi, içgüdüler yani kalbimizin sesi, içimden bi ses ööle yapma, bööle yap dedi, sezgilerimiz, önsezilerimiz kullanılır ve bunların vektörel bileşeniyle hüküm verirsiniz.

beynin karar veren yeri her neresiyse, karar vere vere, bir sonraki kararlarını daha rahat ve daha isabetli verir hâle gelir. mesela benim bir gözlemim var: doktorluk mesleğinde cerrahlar, daha iyi başhekim oluyorlar. neden? çünkü büyük bir ameliyatta bir cerrah 10 bine yakın karar veriyor ve o kararları da saniyeler içinde vermek zorunda. her bir ameliyat yeni bir macera çünkü. başhekimlik nedir? yöneticilik, yani doğru kararlar vermeyi gerektiren bir iş. peki senelerdir ameliyat yapan bir adam mı daha doğru ve daha hızlı karar verir yoksa, bir hastaya ilaç yazıp, şu tedaviyi bi deneyelim, bununla bi yere varamazsak iki ay sonra başka reçete yazacam diyen adam mı?

sorunuza dönecek olursak, o durum hiç saçma bi durum değil. yanlış yapa yapa yapmamayı öğreneceksiniz. marifet, her yaptığınız yanlıştan bir ders çıkarabilmeniz. voltair'in bir lafı var: tecrübelerinden faydalanan, akıllı bir kişidir. başkalarının tecrübelerinden faydalanan ise çok daha akıllı bir kişidir. tekerleği yeniden icâd etmekle uğraşmayacaksınız. ıkhtıyara gidip soracaksınız. ey ıkhtıyar, hâl böyleyken böyle, ne diyon sen bu işe? tabii bu ıkhtıyar, nikotinman, alkolik, yüksek kolesterollü, yüksek tansiyonlu, diyabetli, alzheimerlı filan olmıycak ki beyin damarları sikilip atılmış olmasın. tercihan eski bir yönetici, hatta daha da güzeli, özel sektörde yöneticilik yapmış biri olsun. ıkhtıyar size bi yol gösterecek. ıkhtıyarın dediğini hemen yapmayacaksınız. neden? çünkü değişmeyen tek şey değişimdir. ıkhtıyarın devri sonra ermiş, onun doğruları artık az doğru hâle gelmiş olabilir. sormaya devam edeceksiniz. ama bu soruları sormadan önce ev ödevinizi çok iyi yapmanız lâzım. yani karar verilecek konuda çok iyi veri ve bilgi toplayacaksınız. ıkhtıyara durumu çok net bir şekilde özetleyeceksiniz ki muğlaklık, belirsizlik azalmış olsun. sora sora, o konudaki ''ortak aklı'' tespit edeceksiniz. ekşi duyuru, ortak akla çok güzel bir örnek. ama ortak aklı kullanmanın şöyle bir sakıncası var: sürü psikolojisiyle, doğru olmayan bir hükmün peşine takılabiliyor insanlar. bir de sizin için hayâti olan mesele, başkaları için leblebi çekirdek. onun için, kime ne soracağınızı iyi belirlemeniz, verilen cevapları da aklınızın süzgecinden geçirmeniz lâzım. bi lafa bakarım laf mı diye, bi de söyleyene bakarım adam mı diye? meselesi yani.

benjamin franklin metodu da çok faydalı bir eserdir: kağıda muhasebe bilançosundaki gibi bir çizgi çekiyosunuz. bir tarafa artıları diğer tarafa eksileri yazıyosunuz. hangisinin daha ağır bastığına bakıyosunuz. insanın düşünmesini kolaylaştırıyor.

pirimiz, mirimiz, üstâdımız hippokrates'in bir sözü var: hayat kısa, sanat uzun, tecrübe aldatıcı, hüküm vermek güçtür!
tabii bu söz tıp sanatı için söylenmiş. ama genel olarak bütün kararlara uyarlanabilir. tecrübe aldatıcı kısmı, ıkhtıyarın da sizi yanlış yönlendirebileceği ihtimaline değiniyor. hüküm vermek güçtür kısmı ise, sizin ''bu saçma durum'' diye nitelediğiniz şey. karar vermek, hüküm vermek kolay iş değildir. beynin en üstün fonksiyonlarından birisidir. ama bu yola başınızı koymanız, yani beyninizin karar veren yerini geliştirmeye sürekli olarak çaba harcamanız hem çok zevklidir, hem de hayâtınızı değiştirir. haaa, unutmadan söyliyim. hayâtınızda vereceğiniz ennnnn önemli kararlardan biri, hayâtınızı kiminle geçireceğinizdir.

Haa diğer bi mevzu da, bazı hâllerde, mutlak doğru karar yoktur. Doğru kararlar içinde alternatifler vardır, bir de yanlış kararlar vardır. Bu konuya da kafa yorun biraz.

Bu cevâbımı beğendim. Ben bunu sözlükte karar vermek başlığına yabıştırıyım.

ekleme: seksen9'un yaklaşımı, karar verme konusunda hataya düşürebilir. bazen tuttuğu da olur. yani veriler bir yönü gösteriyodur ama içgüdüler, sezgiler, önseziler, başka bir yönü gösteriyodur. siz içinizden gelen o sesin dediğini yaparsınız ve ileride doğru karar vermiş olduğunuzu görürsünüz. ama bu her zaman geçerli olmaz. şu durum daha çok görülür: karar verme görevinin ve mecburiyetinin yükünü herkes taşıyamaz. bu nedenle, gerekli donanıma ve eğitime sahip olsa dahi herkes yöneticilik yapamaz. karar verme mecburiyetinde kalmak, bir stres faktörüdür. diğer bir deyişle insanı gerer. bu süreç biraz da uzun sürerse, insanı köşeye sıkışmışlık hissine bile sokabilir. işte o hissin son derece beklenen bir durum olduğunu, doğru ya da doğruya en yakın karar vermek suretiyle, o gergin dönemin atlatılacağını ve o gergin döneme katlanabilmenin mükâfatının görülebileceğini bilenler o süreçten kazançlı çıkarlar. yani karar verme sürecinin sancılı olduğu, insan rûhunda gerginlik yarattığı ama bunun da son derece normal olduğunu bilmemiz ve bu gerginliğin ve köşeye sıkışmışlık hissinin bizi esir almadan, kararımızı etkilemesini engellememiz gerekir. işte bu herkesin becerebildiği bişey diildir. sırf o belirsiz, sancılı, gergin durumdan bir an önce kurtulabilmek için, amaaan, noolacaksa bir an önce olsun! diye verilen kararların genellikle yanlış olduğu bir süre sonra ortaya çıkar.

(bkz: the dice man)

alakasiz cagrisimimi kenara birakirsak, cok uzun vadeli düsünmeyi birak, bunu yaparsam bunlar olacak diye, olasi olasi seyler uzar gider bu liste, sonra cat, her seciminden pisman olursun. ani yasa.

ha diyelim ki bunu yapamadin sunu koy senaryolarina, eger Ayi degil Byi secseydim isler böyle güzel olabilirdi ama bak böyle bomb.k da olabilirdi. demek ki iyi secim yapmisim diyerek diger secenegi kötüle.

plan yapmayi gene kesemediysen yarin trafik kazasi gecirip öldügünü, elektrik carptigini yemek yerken bogulup gittigini düsün. karar vermedigine pisman olmayacak misin önceden?

ha bunu da mi beceremedin, o durumda otur egrisi dogrusu maddele. analitik ol, iki secenegi arti eksi yatir. sonra bunlara iyi kötü yazarken ciddi ciddi es manada seyler yaz, mesela isle alakali bir secim var, iki firma var. birine parasi iyi yazarken digerine merve orda calisiyor <3 yazma yani. sonra otur say bunlari artisi cok olani sec. eger bu konuda kararsizlik yasiyorsan, göz göre göre önündeki iyi secenegi secmeyip hala digerini düsünüyorsan git digerini sec, cünkü icinden digeri geliyor.

bu asamalardan hangisine gelebildiysen, zamanla yukari dogru tirman dediklerimde, 3. dedigimi yapar hale gelince 2.yi dene. 2deysen biri dene. birdeysen dertsizsin zaten.

ha bir de azcik aci cektir kendine. otur hayvan katliamlarini oku, vahsi belgeseller izle, zamanda tarihte bir gram degerinin evrende bir yer etmedigini anla. sonra gelip de acaba bunu mu giysem ya da ne yesem sorusuna pisman olursan deepwebde insan ticareti üzerine arastirmalari oku, türkiye gündemi oku, fakirligi hastaligi derdi tasayi gör, sonra senin icin hayati olmayan tüm dertlerin kararlarin üzerine geri düsünüp aglanmayacak buna degmeyecek oldugunu anlarsin.

benim tavsiyem budur, yanlis olma hakkimi sakli tutuyorum. kisiden kisiye degisebilir her sey tabi ki.

ikisini de düşün sonra kalbine hangisi daha sıcak geliyosa onu seç. akıl değil kalp önemli.

ikizler olduğumdan 3 dakkada bir fikrimin değişmesinden sıkıldım, aklıma gelirse bunu uyguluyorum. bazen işime gelmiyo tabi.

Pisman olma konusu disinda ayni problem bende de var. Basit birsey bile olsa en dogru secimi yaptigimdan emin olma takintim var. Konuyu takip edecegim.


Edit: Bendeki cok fena, mesela sinemaya gidiyorum, hangi filme girecegime karar verene kadar canim cikiyor.
Terapiye de gittim kararsizlik problemi icin.

internet bizi bu hale getirdi tabii yatkınlıkta var onu arastır bunu aratır kıyasla saolsun mal icin konusyorum firmalar da aradaki cok az farkla farklı versiyonlar cıkardı derken kısadevre olduk amk

"iki kere düşünme tamamdır"

(bkz: mükemmeliyetçilik)

babamın hastalığı. siktir et de kararını ver bence.

sen de benim gibisin. karar vermek benim için işkence. en basiti geçende dışarı çıksam mı çıkmasam mı diye düşündüm. 500 kere karar değiştirdim. sonunda iyi hadi çıkayım dedim, üstümü giydim, ayakkabılarımı giyip evden çıktım. apartmanın bahçesinde karar değiştirip çıkmaktan vazgeçtim. tekrar eve gidip pijamalarımı giydim oturdum. sonra keşke çıksaydım dedim tekrar hazırlanmaya meylettim yine vazgeçtim. ağır ikizler burcu olduğum içindir belki :)))
yapabilecek birşey yok sanırım. hani bazı şeyler artık kişilik özelliğidir kolay değişmez. çocukluğumda da böyleydim.

hele bi kefiri dene sen.

papatya çayı

defne yapragi ye

Şarap? Çok ciddiyim. Anında uyuyorum şarap içince.

uykun niye gelmiyor? enerjik misin? düsünceler mi var aklinda? uyanirken terliyor musun? sicakliyor musun yatarken? uyku esnasinda uyaniyor musun? gece tuvalete kalkiyor musun?

en temiz yöntem gün icinde kendini yormaktir. sizar koma gibi temiz uyursun. zihin yorulur beden yorulmazsa olmaz, beden yorulacak. spor yapiyor musun? yatmadan en az 3 saat evvel bir seyler yemeyi birakiyor musun?

sorular sorular, sonra de bize cay demeyin su demeyin. ne bilelim derdin ne?

@portmanto

enerjik degilim, dusnceler havadan sudan, (hafta sonu ne yapsam gibi siradan seyler, bazende sinir bozucu seyler) uyanirken terlemiyorum, yatarken sicaklama yok, uyku esnasinda birkac kez uyandigim oluyor ama tekrar dalmakta hic zorlanmiyorum, ama mutlaka sabah is icin kalkmam geren saatten 1 -1,5 saat onceside uyaniyorum tekrar uyuyorum bu stadart. gece tuvalete hic kalkmiyorum.

Duzenli spor yaptigim yok bazen pazar gunu uzun yuruyuse gittigim oluyor.
Yorulmak konusuna gelince cok denedim, ayakta duracak halim olmadiginda da ayni. Aksam yemegi saatim dengesiz. 8 de yedigim de oluyor 11de de.

Sabah gebere gebee kalkiyorum aksam yine ayni. Mesela bugun saat 16:00 gibi isyerinde gozlerim kapaniyordu ama suan saat 1, benim uykum yok.

uymadan önce bütün kaslarını 5 saniye boyunca esnet (herşey maksimumda pozu), sabah kalkıp sonucu yaz :)

uyuyamıyorsan değişik bir yol daha var, yemeli içmeli değil. yere halının üstüne uzan sırt üstü 10 dakika hareket etmeden dur sonra yatağa dön mışıl mışıl uyuyacaksın.

yazmayı unutmuşum, kesinlikle kitap okumayı deneyin. ilk paragrafta uykuya dalıyorum.
ya da bol felsefik filmler izleyin. asdasf

Suana kadar gelen ve bundan sonra gelecek cevaplari deneyip sonucu bildirecegim. Tesekkurelr. Biri ise yararsa cok dua ederim:)

@gebere jackson
Bu ara okuyamiyorum, kafam dagiliyor.

yastığına birkaç veya su dolu bir bardağa 10-15 damla lavanta yağı damlatabilirsin. denemedim ama ekşi'de lavanta yağı başlığını okursan her derde deva olduğunu görebilirsin, bence denemeye değer :)

kantaron otu diye bişey var, çay gibi demleyip içiyorsun. direk sakinleştirip uyku yapıyor.

2 bira iç

telefonla youtube'dan Tarihin Arka Odası dinlemek

simdi bence asil nokta neden uyanip durdugun. gece kalkiyorsun ama tuvalete degil, gözlerin kapaniyor gibi oluyor uykunun geldigi ara var ama bu da gün icinde gece degil.

simdi ilk diyecegim denen beslenme önerileri sacma degil, yogurt muz ve diger caylarin hepsinin net yarari var. göz kapaklarini yeni duydum ufkum katlandi gercekten, stretch de kaslari rahatlatir ama benim sorum hala gece niye kalktigin.

uyku üzerine baktiysan biraz biliyorsundur fazlar var, derin faz en temizi, an kisasi. sleep cycle diye bir olay var mesela, ona göre cycle arasinda uyanmak riskli, dinlenmeden kalkiyorsun. power napping diye bir olay var, onda da gece verimsiz uyuyanlar icin gün icinde belirli araliklarda kisa uykular öneriyorlar. 15dkya kadar düsüyor bu kisa uykular. belki ilgini ceker.

telefon appi var sleep as android gibi, ya da iphone mu neyse sleepbot vs kur. bir bak bakalim gece hareket ediyor musun, konusuyor musun neler oluyor.

odani havalandir, kokulardan arindir ya da sevdigin birkac sey ekle, icerisi karanlik olsun, telefon vs olmasin gece calabilecek isigi yanabilecek falan, yatis pozisyonun ve yastigin nefes almani engellemesin. bir dene bunu, digerlerini de dene, olmazsa gene konusalim.

cünkü bende derdin uykuya dalamamak degil, gecenin bir yarisinda uyanman garip, o saatten 1,5 saat erken kalkman garip. yoksa uyutmak olay, uyuyor kalmani saglamak zor.

@ordabiyerde
Kantaronu hicbirerde bulamadim:(

@portmanto
Tam tersine uykuya dalmakta cok zorlaniyorum. Gece pek uyandigim yok. Dedigim gibi gece uyansam bile hemen tekrar dalabiliyorum ki bu nadir olan birsey. Sadece sabah 1-1,5 saat erken uyanip tekrar uyuma olayi sabit. Ama en onemlisi uykuya dalamiyorum. Bir kere daldiktan sonra sorun yok.

benim demek istedigim uykuya dalma kismina cözüm bulursunuz burdakileri bir deneyin önce. ama bence garip olan sik sik uyanabilmeniz. derin bir uyku cekemiyor olusunuz ki bu da derine inmediginiz zihnin yeterince dinlenmedigi anlamina geliyor yanilmiyorsam.

o yüzden bir bakin belki baska bir acidan yaklasiriz. yeniden uykuya dalabilmenizde degilim ben niye uyanip yeniden dalmaya ihtiyac duymanizdayim.

tek düzen muhasebe kitabı ya da Yargıtay içtihatlarını okuyun.

yatmadan iki saat öncesinden itibaren, televizyon ve bilgisayardan uzak durun. ekrandan, monitörden gelen parlak ışık, beynin gece gündüz kavramını karıştırıyor. tepeden parlak aydınlatma yerine, loş ışıklı bir ortama geçin ve okumaya başlayın.

@podrostok Eksi sozlukte verdigi basliktaki yontem dun gece ise yaradi. Fakat saat zaten epey gec oldugu icin erken bir saatte yine deneyip bildirecegim.

Diger yontemlerdende deneyip ise yaradigini gorursem bilgi verecegim.

terminator 2?

@yalnux
Yok yahu, oyle meshur bir film degil:)
Bir tane robot degil, ayni robottan birsuru uretmisler, adam telef ettikce yenisini aktif edip yolluyorlardi. Robot hummer jipe atlayip yola koyuluyor adamin pesine dusuyordu.

I, robot ??

@lesmiserables
Dedimya eski film. En asagi 10 senesi var. Oyle populer bir oyuncuda yoktu filmde.

Benim aklıma Total Recall, Universal Soldier (Evrenin Askerleri), Cyborg serisi, AI, Virtuosity falan geliyor. Detay versene biraz daha.

Richard Grieco olabilir mi aktor?

Yok o değil. Benim dediğim asyaliya benziyor.

En az 10 senesi var dediğin için 2004 ve daha eski olup, renkli (siyah beyaz olsa belirtirdin diye düşündüm), ingilizce, içinde robot geçen bilim kurgu & aksiyon filmlerinin listesi:

www.imdb.com

Kapıdan uzak olan tarafı tercih ederim. Hareket az olur.

sagda oturmayi tercih ediyorum cünkü bilgisayarimin konumundan dolayi kafayi sola cevirmeye alistim, boynum falan tutulmadan koluma yaslanip cok yorulmadan izleyebilirim sanirim.

bu durumda grubun dizilişi önemli. mesela bazı gruplarda gitarist sahnenin seyirciye göre solunda (Slash mesela) bazılarında sağda durur. kimi görmek istediğine bağlı olarak al. ben öyle yapıyorum.

Dikkatimi cekti, genelde sol taraftan aliyor insanlar. Sag taraf bos kaliyor. Salon full doluysa bile satilirken once sol blok tukeiyor salonlarda cidden dikkatimi cekti bu olay. Hep tesaduf olamaz. Bunun icin sordum, sebebi hakkinda belki bir fikrim olur diye.

Avis, Europecar, Intercity.

Kurumsal firmalarda var. Ama bunun icin ek ucret aliyorlarki pahaliya patlar. Ankara'ya ucakla gidip havaalaninda neden kiralamiyorsunuz? Hem rahat hem daha ucuza gelir.

ulaşım vasıtası olarak kullanmaktan ziyade eşya taşıyacağım için araba kiralayacağım. o yüzden uçakla gitmiyorum.

konya'dan istanbul'a dönerken uçak seferleri iptal olduğu için kiralık araba ile gitmeyi düşündük. Avis'in ofisine sorduğumuz zaman arabayı başka bir şehire bırakmak için 650 tl ek ücret ödememiz gerektiğini söylemişlerdi. sonuçta konya ofisinin bir tane aracı azalıyor, onlar da senden bir kısmını çıkarıyorlar.

godless frog +1

Esya tasiyacaksan baska. Ama dedigim gibi baska sehirde biraktigin zaman ek ucret aliyorlar, internet sitesinde alacagin ve birakacagin noktayi secip fiyatlara bak. Hertz, europcar, avis falan.

çok değil aylık 100 vermiştim

Çok değil ama alternatif daha ferah bir yerler bulunabilir sanki o fiyata.

Bence de çok değil.

kaliteli değilse çok

genel olarak o civarlarda sanırsam fiyatlar. normal gibi.

Merdivenaltı bir yere göre çok. Daha temiz, daha ferah, müşteri profili daha kaliteli, ekipmanı daha zengin bir yere bulursanız onun için de az.

çok. havuz falan yoksa verilmez o para

Dar ve boguk bir yere bedava olsa gitmezdim.

cok tabi. ferah bi yer olsa spor yapmaya tesvik eden bir mekan olsa anlarımda.

cok tabi ya verme. havuzsuz falan bi yer 3 ay 300 fln olmali bence max.

çok değil ama kaliteli bir yer değilse verilmez.

iyi ettimlik bi durum yok, göndermeme hakkına sahipler. paranı iade ederler, hakkını arayabileceğin bir kanun falan da yok bu iade durumunda.

iyi ettin tabii ki.

Hırsızlığın doğru olduğunu düşünüyorsan kötü ettin.

Bi de anlatıyor
Yok yok kötü etmişin, eline bi taş al akşam vitrini indir oradan al
Taş atınca kırılıyor camınız bug yakaladım dersin

Yapman gereken bug varsa onu haber vermektir.

tüketicyi koruma kanuna göre etiket fiyatı ve kasa fiyatı farklılık gösterirse tüketicinin lehine olan fiyat geçerlidir. burada da benzer durum söz konusu. sonuç itibari ile adamlar kasada 5 tl fiyat gösterdiler. hırsızlıkla nasıl bağdaştırdığınızı anlayamadım?

tüketici kanunu MK2 yi devre dışı bırakmaz. sen de bunun bir bug olduğunu bildiğin için ay valla ben dürüst bir şekilde davrandım diyemezsin.

O senin hakkin degildi zaten. Iyi ettin tabiiki. Bir hata yapmislar, bundan faydalanman firsatcilik olurdu diye dusunuyorum.

adamlarin bir anlik durumunu kendi lehine cevirmen etik degil. o yuzden ustelememen iyi olmus.

Araci kurumun basvurulari takip icin kullandigi barkoldu sistem. Sok at gitsin, bir hukmu kalmadi artik. Resmi birsey degil o. Yani kargo paketi uzerindeki barkodlu etiketten bir farki yok.

sök at.. kendi içlerindeki bir tür notlaşma.. yani pasaportun içine bakıp ne ne demek yerine çıkartma ile belirtmişler hepsi bu..

ben söktüm attım
sök at gitsin sıkıntı olmaz.

sokup atabilirsin. o diil de, nebicim yapistirmislar ipneler ya. dikkat et cikarirken.

Aracı kuruma ne kadar verdiniz hocam? Peki aracıyla almak daha mı mantıklı oluyor?

adresime kuryelenmesi için 20 lira da dahil edilirse 260 lira ödedim vfs global'e. ama mecbur olduğumdan aracı kurum kullandım. imkanım olsa konsolosluğa giderdim. ama konsolosluğa gitmek için bile 250-300 lira uçak bileti parası çıkıyordu. üstüne bir de ankara'daki masraflar, yemek, git gel derken 400-450 lirayı çok rahat geçerdi diye tahmin ediyorum. yani benim için kârlı olan bu olduğu için başvurdum. daha mantıklı olduğunu sanmıyorum. sonuçta konsolosluk aracı kuruma göre değil belgelere ve seyahat edecek kişinin kendisiyle ilgileniyor. avantaj sağlamıyor yani aracı kurum pek.

mavi

mavi

mavisi

blue

Mavi

kahve. stan smith'ten daha güzel bir model o, bu renk de en çok yakışanından.

mavi daha güzel ama biraz eskiyince aynı keyifle giymeyeceksin bence. o yüzden kahverengi (eskiyince daha da güzelleşiyor bu tarz ve renk ayakkabılar)

mavi

bana göre mavi tiki ayakkabısı, kahve halk adamı ayakkabısı. o yüzden kahve :))

kahve.

mavinin taban olmamış.

kahve

kahve

kahve bence tarzıyla fark atar

bu işe mecbursanız, başka çareniz yoksa, çok kafaya takmayın, bi ara bi kötülük yapıp içinizin yağlarını eritirsiniz. ama dediğim gibi şimdi kafaya takıp boşa stres yapmanıza gerek yok, size yazık.

olmaz böyle ayrıl dicem de ne iş yaptığını anlayamadım öğretmensin gibi geldi bi an başka iş bulma şansın neden yok?

az cok konuyu biliyorum, fazla mesai ucreti falan da yoktu sanirim..

bence istifa et ve sebebinin de bu oldugunu soyle. zaten bi sure sonra birakacaksin. bu sureyi hamburgerci'de saatlik calisarak gecirsen daha cok maas alabilirsin ve eglenirsin. zamaninda yapmistim.

sen boyle her istediklerinde eyv modunda olursan sonu gelmez bunun. patronlarindan nefret etmekle kalirsin. ya da acik acik bu sekilde calismak istemiyorum de.

1- Hocu bu ne isi boyle? Calisma saati yok mu bu isin duzgun?
2- Derse giricem derken?
3- Baska is bulma sansi niye yok? Eylulde ne oluyor?

Ailen yok mu birak Oraya çek git otursunlar bi taraflarınin üzerime

ayrılmıyon madem azcık yırtık olsana, kaybedecek neyin var?
en fazla işten atarlar(sana ihtiyaçları varken onu da yapamazlar) o da işine gelmiyo mu zaten.

arada rapor neyim al gitme. telefon numaranı da değiştir, onlara verdiğin numarayı belli saatlerde aç.

fazla mesaiye kaldığın zaman da ek ödeme iste. yumuşak yüzlü olma bu kadar.

öğretmenim. ama öğretmenlik dışında hem öğrenci işleri, hem sekreterlik, her türlü işi yapıyorum. neyse ki çay kahve getir demiyorlar!

ders saatlerim belli aslında. ama diğer hoca kafasına göre bugün benim yerime sen gir vs demeye başladı. bir de kocası var normalde muhasebeye vs bakan, şimdi o da nerdeyse hiç gelmiyor, dolayısıyla sabah 9da ben açıp akşam 9da ben kapatıyorum dershaneyi.

eylülde ne olacak, eğer formalite garantör işini de ayarlayabilirsem 2. üniversite için almanyaya gideceğim. o yüzden gidene kadar çok para lazım. ve yine o yüzden çıkamıyorum işten. çünkü çıksam, yeni girdiğim işten 1 ayda ayrılmak zorunda kalacağım ki zaten eylüle kadar hemen iş bulup da paa kazanaya başlamam ne kadar mümkün belli değil.

İstifa et ya da konuş. O ne öyle.

Gordugum kadariyla ayrilma luksun yok. Sunu soyleyeyim bir kotuluk yapmam lazim diye sartlanirsan kotuluk yapma firsati bulamazsin. Serbest birak, eline bir koz gecerse yapacagini yapacagini yaparsin gitmeden. Eylulde defolup gidecegim diye dusunup rahat olmaya bak.

Cocuklari doldur seneye gelmesinler

çocuk değil, kazık kadar adam gelenler. doktorundan avukatına askerine herkes. yds kursu çünkü. ve hepsi birilerinin tavsiyesi üzerine geliyor. yapabileceğim en iyi şey, buradan edindiğim kaynakları sözlükte ya da duyurusa ifşa etmek olacaktır. kadın bu tür şeylere çok önem veriyor, "ay benim cümlelerimi kullanmııaağğş" diye. hem paylaşırsam insanların da işine yarar. ha bir diğer şey de burda aldığım kalemleri falan ayrılırken yanımda alıp götürmek olur. aman ne kötülük asdasfdasd

bir de belki internette burayla ilgili olumsuz yorumlar yazabiliriz. ay çok eğlenceli.

Kaynak olsa valla süper olur hepimizin işine yarar

sadece normal yapmaniz gereken seyi yapsaniz, ek mesai kavramina giren seyleri veya ekstra olanlari yapmasaniz, cunku karsiligini vermiyorlar zaten sizi kovarlar mi?
eger kovarlarsa ve calisma sureniz
alti aydan azsa 15 gunluk maasini tazminat olarak vermek zorundalar (ihbar tazminati), fazlaysa da 1 aylik. eylule kadar asagi yukari max bir aylik maas farki olacak bu da sizin bu kadar sinir harbi yasamaniza degecek bir bedel midir?

[email protected]

denemekte yarar var :/

"özkan abi sen misin?" diyim, "evet benim" derse gireyim o zaman konuya? :D

Çok acil ve özel değilse, durumunuzu anlatan bir video yapın. Biz de onu viral hale getirelim, sosyal medyadan paylaşalım. Belki yeterince yayabilirsek oradan ulaşılır.

Kimse kişisel olarak adamı tanımıyorsa ve başka ulaşım imkanı kalmazsa, bunu ciddiye alabilirsiniz.

aychovsky'ninki iyi fikir ozel degilse:)

instagramdan mesaj at bence

@aychovsky
Reis-i cumhur değil ya bu adam:)

Reis-i cumhur değil de oldukça ünlü bir adam. Günde kimbilir akıllısıyla delisiyle kaç kişi ile uğraşmak zorunda kalmıştır, Reis-i cumhur o kadar kişi ile uğraşmamıştır. Adam da menajerine "Al sen uğraş" diye bırakmıştır.

Pegasus'un servisi vardı geçen yıl ücretsiz.

Yoksa otogara gidip oradan otobüse bineceksiniz.

20 liraydi pegasus servisi, ucretsiz mi olmus? teyit etmekte fayda var.

atlasjetin ücretsiz servisleri var. pegasus ücretliydi.

pegasus'un servisi kaldırıldı. ancak last minute tur devam etmekte dış hatlar servis otoparkında. rezervasyon numarası: 0256 614 63 32 ücret 20 lira

ancak en ucuz şekilde gitmek isterseniz treni kullanmanız gerekiyor kuşadası'na yakın bir istasyon vardı (adını hatırlayamadım ama sorarsanız bilet satan personel biliyor söylerler) orda inip tekrar aydın-kuşadası servisine binebilirsiniz yanlış hatırlamıyorsam 7-8 liraya geliyor bu şekilde.

Pegasus ucretli. Havaalanindan otogara 5-6 sene once gitmistim, iskenceydi.

bosver almanyayı yuannaıstan ya da ıtalyadan hatta macarıstandan al vızenı almanya gereksız yere kastırıyor. sırf davetıyen var dıye sana vıze vereceklerının garantısı yok.

www.istanbul.diplo.de

Başka bir ülkeden aldığın vizeyi ilk defa Almanya'ya girmek için kullanırsan kapıdan döndürülme ihtimalin kesine yakın.

Almanya kıl bu konuda.

farz ediyorum istanbuldasın. macar dan al vizeni wizz air le budapesteye uç. ordanda almanyanın stediğin şehrine iddiaya girerim istanbuldan doğrudan almanyaya uçmandan daha ucuza gelir budağeşteyi gormende yanına kar olur. sadece fikir.

her türlü istedikleri evrak + davetiye
kolaylık yok
hele arkadaşın türkse kolaylık sağlayacağını sanmıyorum

evrak azaltmıyor sadece vize alma şansını daha yükseltiyor. ha onun davetiyesiyle otel rezervasyonu, kalacak yer gösterme gibi dertlerden kurtulabilirsin.

almanya'ya sakın başka ülke vizesiyle giriş yapma. almanya ve fransa bu konuda çok ciddiler. diğer ülkeler pek takmıyor. başka ülke vizesiyle gideceksen aktarmalı gidersin ama bu sefer davetiyenin önemi kalmaz.

the knight of the apocalypsy +1

hatta budapeşte'den easyjet ile berlin'e en fazla 50 euro'ya uçarsın.

@apocaly - benzer bir durumda alman görevliler diger ülkede neden bir gün dahi kalinmadigini sorup bekletmis, sacma sacma sorular sormuslar. arkadatan teyit.

alman bu, kil. yapar mi yapar. kafasina göre.

edit:siz sorunca tekrar actim baktim konusmayi da transit ucus muymus neymis ucaktan inince binaya giriste görevliler kisa kontrol yapmis ayak üstü, ispanyadan gecti yanlis hatirlamiyorsam.

ha ama evet simdi ben kendimden süpheye düstüm, görüsünce sorayim hikayenin aslini bir daha.

Almanya vizesi ile ugrasma hic.
the knight of the apocalypsy +1 diyorum baska birsey demiyorum

@portmanto budapeşte'den almanya'ya geçerken pasaport kontrolünden geçmiyorsun ki? kim nerede kontrol etmiş?

evet şengen alanına gırdıkten sonra havalanında vize sorugusu yapılmıyor ki.

yahu saçmalamayın nasıl daha ucuza gelecek budapeşte üzerinden? daha 2 hafta önce uçak biletini 1 hafta kadar önce almama rağmen 100 euroya düsseldorftan istanbula geldim. 50 euro'ya budapeşte uçağı zor bulursunuz. hepsi bir yana 20 lira ucuza gideceğim diye o aktarması beklemesi bilmemnesi çekilmez.

attığım linkteki gerekli belgelerle birlikte davetiyeni vereceksin. o kadar.

fayfim boş boş konuşma bilmiyorsanda millete atar yapma. al 5 gün sonra budapeşte uçağı 40 euro indirim kartıyla 30 euro.

imgur.com

bu da budapeşteden dortmunt uçağı

imgur.com (berline uçuş yokmuş ama frankfurt dortmund vs var. işe yaramıyorsa bile low cost bir suru cucus bulursun. indirimle 27 euro yani indirim kartıyla 57 euroya istanbul dortmund ucabilirsin. bu arada budapesteyıde soyle bır gezersın ucuz şehir.


sen bilmiyorsun diye neden olan birşeyi inkar ediyorsun?

internette türkçe olarak pek yok maalesef. kitapçılardaki saçma sapan zeka sorusu kitaplarında da doğru düzgün soru yok. size ancak şunu tavsiye edebilirim: bilim ve teknik arşiv cd'si edinin bir yerden. selçuk alsan'ın ölümüne kadar köşesinde derlediği sorular aradığınız şey sizin. hatta tarih vereyim. bilim ve teknik dergisinin boyutunun büyüyüp o sayfaların arttığı 1994'ten selçuk alsan'ın ölümü yani 2000 yılı arasındaki sayılara bakın.

ek: kafa çalıştıran oyun için bakınız: machinarium ve braid.

(bkz: #4556708) bu soru guzel, ugras, cevabina bakma :)

gecenlerde einstein bulmacalari gibi bi isimde kitap gordum, alcaktim da almadim.

heh linkini de buldum, bi bakarsin

www.idefix.com

www.idefix.com

emrehan halıcı'nın kitapları iyidir. tzv'nin sitesine de bakabilirsiniz

aynştayn'ın balık kimin bulmacası vardı gerçi çözmüşsündür belki ama ben aşırı keyif almıştım.

bu arada pc oyunu tavsiye edilmiş ek olarak ben de the swapper diyorum.

emrehan halıcı +1 bilimteknik dergisindekileri hazirlayanda bu adamdi yanliss hatirlamiyorsam.

Birde lumosity.com var ucretli. Performansini olcuyor falan guzel birswey.

buradakilerden daha güzellerine rastlamadım henüz: serdarders.com
şahane derlenmiş. bence.

ingilizce olarak aklıma şu kitap geldi:
www.gutenberg.org

henry dudeney ve sam loyd bu işin babaları sayılır. sam loyd'un kitaplarının telifi düşmediği için internette yok ama dudeney'in kitaplarına ulaşılabiliyor. en kapsamlılarından biri linkteki kitap.

not: emrehan halıcı'nın bu alandaki çalışmalarını bilen ve selçuk alsan zamanına yetişemeyen dostlar, selçuk hoca'nın sorularına bir bakmanızı tavsiye ederim. sonra kıyaslamayı kendiniz yapın :)

bir de cihan altay gerçeği var ama adamı küstürdük, artık soru yapmıyor. bu alanda aşmış olduğunu düşünenler şöyle buyursun, mesuliyet kabul etmem:
www.otuzoyun.com

komikli cevap : kazma

normal cevap: kilo oranına göre de değişebilmekle beraber kimin ne olarak alınacağına dair bir garanti yok. Tamamen ihtiyaçla alakalı.

kaleci.

flama taşıyıcısı

bayrak direği

komando olurum korkusu olmasın (gerçi artık asteğmenliklerde kalktı). komando timinde 1.60'lık adam da olabilir 2 metrelik de. dezavantajın ilk günlerde olur, çünkü muhtemelen en ön veya ikinci sırada olacaksın içtima ve yürüyüşlerde falan. yani göz önündesin, kılık kıyafet, hareketler vs. dikkatli olman gerekiyor orta ve arka sıradakile göre daha fazla. flamacı ve sancak nöbetçileri de uzunlar arasından seçilir, bu tür görevler alabilmen de mümkün.

bir ihtimal cumuhrbaşkanlığı muhafız alayına muhafız olarak alınabilirsin. onlar da en az 1.90

aradığın cevabı veriyorum, herkesi komando yapmıyorlar :)

Hicbir genellemesi yok. Gittigin yere gore degisir. Su ya da bu olursun buyuk ihtimalle diye birsey yok. Albay - general falan ihtiyaci varsa yanina alir seni. Onun disinda hic belli olmaz.

flamacı

nöbet ağacı

manga komutanı

Spesifik bir özelliğiniz yoksa herhangi bir işle görevlendirilebilirsiniz. Bu ot yolmak da olabilir bölük komutanının postalığı da. Bilemeyiz yani askerlik bu, her an her şey olabilir.

orgeneral

evet, aktarmasız

Tahminen 30 dk falan sürer.

Aktarmasiz.

koton

jack jonesta çok tisort var oraya da bakabilirsin.

terkos çıkmazı.

www.kaft.com

Jack jones +1 Cogu cafcafli ama daha sade olanlarda var ve kumaslari kaliteli. 39tl ye kadar tavsiye edecegim bu. Kaliteli mal yapiyor.

yurt dışında da yurt içinde de övünülecek bir yanı yok. bu firmanın ürettiği televizyonları x isimli yabancı bir firma üretseydi türkiye pazarında kendine yer bulamazdı. bizzat vestel'de çalışan tanıdıklarım vasıtası ile söylüyorum bunu, işkembeden uydurmuyorum. tek övünülecek yanı vestel city diye bilinen manisa osb'nin yarısını kaplayan yerleşkesi olabilir. 800 kişilik ar-ge ekibi var ama yaptıkları şeyler hep diğer markaların yaptığı yenilikleri taklit etmek.

intel'den işlemci, kingston'dan ram alıp bunları montaj ederek adam gibi bir bilgisayar bile üretemiyor. vestel bilgisayar alan, çevresinde gören var mı?

son olarak Batuhanolabilir'in de bahsettiği gibi anormal bir patronu var. "Bu adam niye kravat takmamış bugün, kovun bunu." gibi şeyler söyleyebiliyor. Bugün mühendis olarak girer işe başlarsın, 4 yıl sonra sana ihtiyaçları kalmazsa anında şutlanırsın, gözünün yaşına bakmazlar.

Teknolojiye katkısı yok, AR-GE diye bir şey yok. Ama Türkiye'de gerçek anlamda AR-GE yapan kaç şirket var ki? Eczacıbaşı bile gitti AR-GE ofisini İngiltere'de açtı.

Türkiye çapında Vestel büyük bir şirket. Kıyaslama yapmak gerekirse Arçelik daha büyük.

outsource çalışıyorum vestel de, kalite ya da ar-ge olarak bir şey diyemiyorum birimlerle ilgim olmadığından ama üretim olarak toshiba, schaub lorenz gibi 10-15 markanın fason üretimini yapıyor, 14000 kişi çalıştırıyor vestel city de.

borsada zengin eden şirket :)

eksisozluk.com
eksisozluk.com

Nat Geo Mega Fabrikalar'da vestel'in de belgeselini yaptigina gore buyuk bence

Fabrikası çok büyük. Teknolojiye katkisi, sanmiyorum. Birde Okul okumamis, cirakliktan gelmiş bir sahibi var. Her firsatada bunu söylüyormuş.

Vestel'de stajını yapmış biri olarak söyleyeyim. Vestel ile ilgisi olanlarca ilk akla gelen Ahmet Nazif Zorlu ve hakkında söylenenler doğru. Batuhanolabilir ve himmet dayi'nın dedikleri doğru, zamanında Gaziemir Serbest Bölge'deki fabrikaya tedbil gelirdi. Hiç görmediğim halde herkesin ciddileşmesinden onun orada olduğunu anlardım. Ayrıca esneyen bir çalışanı "Bu çalışan uykusunu alamıyor, bizim için verimli bir çalışan olamaz" diyerek attırdığı doğrudur. Bu tarz nedenlerden dolayı da beyaz yakaya bakıldığında (Ar-Ge grubu biraz daha rahat, serbest kıyafet, vb.) işçi devir oranı çok yüksek. Gelen burayı atlama taşı olarak kullanılıyor, uzun süre kariyer yapılıp da sağlıklı kalınabilecek bir yer değil.

Üretim/satış derken de hangi ülkeye gittiğine bağlı. Ar-Ge ekibinin o kadar kötü çalıştığını da söyleyemem ama üretken olmadıkları doğru. Koydukları çaba ile çıktıları arasında bir uyumsuzluk var. "Bizimkiler canavar" diye övünmek için değil de "Bizde de bu var" denilebilir.

Değil kesinlikle. Dün aydınlatma ürünleri ile ilgili teknik bir bilgi alayım diye aradım, sanki teknolojilerini çalmak isteyen rakip firma gibi davrandılar. Kimsiniz ? Neden soruyorsunuz v.s. Hiç bir büyük firmada bu şekilde Anadolu esnafı tripleri görmedim ben.

Operatörden alıp direkt satıyor, Türsab acentesi yani.
Pek bir yamuğunu görmedim, müşteri hizmetleri 7/24 ulaşılabilir halde. Operatörle değil onlarla muhatap olunuyor devamlı, o yüzden kendi numaraları var.

Fiyatlara gelince, yurt dışında tatil vs varsa, uçakların boş dönmemesi için acayip ucuz turlar yakalayabilirsiniz.

Aliyorum o zaman, bir sikinti olmaz umarim:) Sikayetvarda da pek bir olumsuzluk goremedim haklarinda.

2 tane tur aldim, izin alamazsam iptal edecegim:)

I have completed the project. Please find attached the updated spreadsheet to be uploaded.

Download edin demek istedin heralde.

orta doğu var

omer
big bad wolf

ingiliz patient

circumstance diye bir film vardi yanlis hatirlamiyorsam

incedies'in tiyatrosuna gitmistim muhtesemdi.

body of lies'in cogu urdun'de geciyor.

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

*ilk film pers diyarında geçiyormuş. izlememiştim.

Lawrence of Arabia

Fethiye- Ölüdeniz, İztuzu plajı-Dalyan ve Ayder yaylası.

Phi Phi => Phi Phi Don.

hollywood

Antakya'da doğdum büyüdüm ama St.Petersburg ve Münih diyorum. Üçüncü de Roma.

noordwijk-hollanda

yosemite ve grand kanyon

GÖLCÜK DEĞİRMENDERE. evet o kadar boktan bi hayatım var. tatile matile gitmedim zaten hayatımda hiç.

hallstatt
passau

Balat'taki kiliseleri gezmistik. Burnumuzun dibindeki tarihten ve hemsehrimiz ortodokslarin dini kulturunden bihaber yasamisiz yıllarca. Aydinlanmistim.

nemrut

Stockholm , trabzon, harput

singapur, singapurun heryeri ayrı güzel bi kaç ay kaldımda orada düzeni sokakları, botanik bahçeleri iyikide görmüşüm diyorum

kaş-patara plajı

Antalya - Green kanyon. Ihlara vadisi.
Antakya'dan hicbirsey anlamadim. Ayder yaylasi'ni methettiler, hic sevmedim. Urfa da bekledigim gibi degildi. Orta Avrupa'yi da pek begenmedim. Aslinda gittigim cogu yeri begenmemisim dusununce. Onumuzdeki gunlerde insaalah guzel yerlere giderim.

Bir de cihangir'den nefret ediyorum:)

Edit: Batum'daki botanik parki da iyiydi.

Kodiak, ölüdeniz, gökova

barselona. bu kadar güzel bir şehir daha olamaz ya. muhteşem bir yer.

elhamra sarayı - granada.

porto - portekiz

Kaş. Her köşesi.

Dünyada İspanya, İngiltere, Portekiz, Fransa, Gürcistan, ABD'ye gittim ama en beğendiğim yerler :Kaputaş Plajı, Kekova, Macahel, Midyat, Batum Botanik Parkı.
Niagara, Grand Canyon, İran, Nepal gibi bazı yerler var merak ettiğim, gitsem oraları da çok beğenirim gibime geliyor.

sariyer'de bi arkadasin evinde kalmistim. hem ev, hem manzarasi muazzamdi. deniz, full agaclik yesillik. balkon da full minder. ah aq.

barcelona-roma-prag

sinop - her yeri ayrı güzel.

Mallorca.

trinidad, cuba
afrodisias, aydın

aseton?

@letheaven, asetonu denedim ama tiner kadar etkili olmadı. fırçayı sabaha kadar asetonda bekletsem bozulur mu?

Sicak suyun da yağ cozdugu malum ama yagli boyaya tesir eder mi bilmem. Belki kaynar suya koysaniz olabilir.

Belki şu işine yarar:
www.ipuclarim.com

prille yıka bayağı gerçekten söylüyorum.

Sicak su + prill +1

Edit: Birde merak ettim ne resmi yapiyorsun:)

Hayir. 30.000 euro teminatli bildigin seyahat sigortasi yaptir. 10 gunluk 25tl falan tutar.

peki ben şu anda 1 senelik vizeye başvurmayı düşünüyorum. o kadar olmasa bile uzunca vereceklerini tahmin ediyorum. en azından 10 günden fazla olur. bu durumda mesela bir senelik seyahat sigortası yapmam daha mı iyi olur? yoksa sadece bu çıkışlık kaç gün geçireceksem o kadar mı yaptırıyım?

zaten bir yıllık vize alsan bile avrupada toplamda kalma süren 90 gün. bu sebeple bir yıla falan gerek yok. 30 günllük seyehat sağlık sigortası yaptırıyosun 30 lira falan ediyor. ( en az 20 kere yaptım)

metrobüs ile mecidiyeköy'e veya zincirlikuyu'ya. ordan metro ile seyrantepe'ye.
marmaray hattıyla yenikapı'ya. ordan da metroyla seyrantepe'ye.
yola verdiğin paranın yarısına her gün motorla da gidip gelebilirsin bu arada.

ogrenci akbili var 70 lira doldurup haftasonları da geziyorum.

işin garip tarafı evden metrobüse ve metro'dan da işe ulaşmak için 1'er otobüs daha değiştirmem gerekiyor. bu 2 şey kafadan 45 dakika zarara sokuyor.

hacı yerinde olsam ya evimi ya işimi değiştirirdim.

500t yi araştır bi derim. topkapıdan ya da bi önceki duraktan biner yarım saatte falan seyrantepede olursun

hacı topkapı'dan zaten 42t ile direkt işyerinin önünde iniyorum; ama oraya ulaşmak 45 dakika. 42t de 1 saat 15 dakika sürüyor.

bi bisiklet al, metrobüse kadar onunla git. oradan metroyla seyrantepeye geç. metrodan da işe kadar bisikletle git. 200 300 liraya alacağın frenleri ve vitesleri sağlam bir bisiklet işini çok rahat görür.

otobüsü geç seni kurtaracak yegane çözüm m2 de denilen yenikapı-hacıosman metrosu.havaalın metrosuyla aksaraya gidilir.oradan yenikapı-vezneciler ya da unkapanı metro istasyonuna yollanlılır (tam mesafeyi bilmiyorum. ardından da 4 levent ve istasyondan çıkmadan seyrantepe metrosuyla hedefe ulaşılır (şu ara seyrantepe hattında bakım var. o yüzden 4 levent istasyonundan seyrantepeye otobüs seferleri koymuşlar. bir iki aya kalmaz bu yöntemi kullanabilirsin).
not: sen sen ol metrobüs, otobüs gibi büslü sistemleri kullanma. yürübüs hariç.

Ben olsam metrobus--metro seyrantepe yaparim. otobus mahveder insani.

biraz viral reklam kokuyor sanki

arkadaşlık sitesi olmasa internetten tanışma etme pek tabii ki olurdu ama arkadaşlık sitelerine hiç iyi gözle bakamıyorum. sana da pek iyi gözle bakamadım dolayısıyla, kusuruma bakma.

Saçma sapan bir şey bu

@mr. goodcat hayır kesinlikle değil, sildim sitenin adını.

@devilred, sana iyi gözle bakamadım derken ne anlamda, arkadaşlık sitesine üye olmam mı ?

adam leş, değerli zamanınızı çalmayayım diye trip atan erkek 3. buluşmada öpmeye kalkar, öpmeyince daha büyük trip atar. hiiiiç girme bu işe.

adam leş, trip atan erkek olmaz

"işten eve, evden işe monoton bir hayatım var ve kimseyle tanışamıyorum."

"son 1 sene o kadar çok, benimle ilgilenip ümit verip sonra bir daha beni aramayan erkekle karşılaştım ki ! ve hepsinde o kadar üzülüp yaralandım ki !"

hmmmm... monoton takılmaya devam et, illa biri tutar.

öncelikle:

"ama sonra başka biri mesaj attı, son derece düzgün cümleler, profilimde yazanlarla ilgili hafif esprili bir üslup.. ben de cevap yazdım.. ağırdan almak için, onun 1-2 paragraflık uzun mesajlarını 4-5 gün sonra 2-3 cümleyle cevaplıyordum."

bu ne abi ya -____-

asıl cevap: günümüzde o kadar fazla insan internet'ten tanışıyor ve sevgili oluyor ki... her tarafımızdalar, hatta bunu neden yazıyorum, çünkü ben de nispeten uzun sayılabilecek bir ilişkiyi (2 yıl) internet aracılığıyla başlatmıştım. ha sonra bitti ama internet'ten başlaması bu konuda belirleyici değildi.
o yüzden o kadar da olumsuz bakmamanı tavsiye verebilirim. hafife alınmak senden ziyade karşıdakinden kaynaklı bir durum, eğer böyle bir şey yapacağını düşünüyorsan tabii buluşma kararını gözden geçir. aynı şekilde tek defalık bir buluşma ile kalması da internet ile çok alakalı değil.
bunca sene yalnızlığı seçmişsin ve şimdi aksine niyet ediyorsun, ne güzel, bence bu fırsatı değerlendir. tek defalık bile olsa ve sonrasında üzülsen bile "keşke yapsaydım" demenin pişmanlığından çok daha hafif kalacaktır bu.

Çoğul konuştuğuna göre sonunda gangbang çıkabilir dikkat et.

O sitelerde takılandan hayır gelmez bence. Sen en iisi aç bi tvittee hesabı bi de güzel çıktıın bi pp koy. Muhabbet falan doğal doğal takıl tvitterda. Bi süre sonra ortamın olur zaten sana da dm den muhabbet açarlar. Muhabbeti hoşuna giden biriyle de buluşursun falan. Oluruna bırak yani.

O siteden hayır gelmez bence.

buradan,sözlükten,twitter'dan,face'ten falan olsa yine bir şey demezdim ama arkadaşlık sitelerine üye olanların normal insanlar olduklarını düşünmüyorum.tabi ki istisnaları vardır,siz de bunlardan biri gibi duruyorsunuz hatta ama dediğim gibi naçizane fikrim o.

@inscrutable, aslında yalnızlığı ben seçmedim, ama yalnızlık beni seçti. çok derin bir duygusal boşluğun içindeyim. bu boşluk beni her geçen gün daha dibe çıkıyor, artık çıkmak istiyorum.

arkadaşlık sitesindeki erkeklerden hayır gelmez...
ben bu konuda olumlu dşünemiyorum... sizin de çaresizliğiniz olarak görüyorum... kısmet gelecektir mutlaka ..

olabilir tabii, çok düşük bir ihtimal de olsa düzgün biri olabilir.

senin kezbanlığına dayanmasına bile bir şans vermelisin.

Büyük olasılıkla böbrek.avi değildir ama blöf yiyor da olabilirsin, hesabını kapattığını sanmıyorum. Büyük olasılıkla sadece beklediği ilgiyi bulamadı. Eğer hassassanız ve kötü bir buluşma olursa üzülecek, yıpranacaksanız baştan hiç buluşmayın. Kötü geçen buluşmamayı kaldırabilecekseniz de buluşun.

Arkadaş sitesinden hayır gelmez diyenlere bakma.

git merkezi bir yerde buluş işte, orada anlaşılır zaten sağlam ayakkabı mı değil mi.

edit: Bu konuda ciddiyim, duyuru Kezbanlarını ciddiye alırsan ohooo...

@inanmazsan inanma, tabi ki, bunun hepsi çaresizlik. başka bir alternetifim olsa hiç internetten biriyle tanışmayı düşünür müydüm?

ben ilişkim olduğu zamanlarda internetten tanışanlara burun kıvırır, dalga geçerdim. ama şimdi o duruma ben düştüm. hayatta büyük konuşmamak lazımmış.

ağırdak almak için 2-3 gün sonra cevap yazmak ne amk. Bu yüzden yalnızdın işte.

@aychovsky evet, hesabını kapatmamış sanırım, yeni bir profil fotoğrafı var profilinde.

buluşma kötü geçerse kaldırabileceğimi kesinlikle düşünmüyorum. zaten 3 sene önce darbe yedim, 2 yılım anti depresanlarla geçti. kendimi yeni yeni toparlıyorum, hassas bir yapım var. eğer beni bir daha aramazsa bunu kaldıramam.

çocuk bu kadar ısrar ettiğine göre güzelsin.

selam, naber? kaave?

sana ufak bir tavsiye dinleyip dinlememek sana kalmış.

1- buluşma-
2- sakın buluşma-
3- kendine yeni bir sosyal çevre oluştur evde durma illa ki bir tanıdığın vardır onun aracılığı ile birileriyle tanış(kız olsun erkek olsun fark etmez)
4-tanıştığın kişiler içinden biri olabilir, olmayabilirde o çevreyi kullanarak(kaldıraç etkisi) bir arkadaş bul.

5-sakın o buluşmaya gitme

belki çok önyargılı ama arkadaşlık sitelerinde takılan bir erkekle ben asla görüşmezdim açıkçası, bence siz de görüşmeyin.

ha mesela, sözlük olur, facebook-twitter olur buradan tanışılabilir, görüşülebilir; ki evlenenleri bile var.

bol şans.

Mümkün. Bazen hayattan yarraa yemiş kimseler yalnızlıklarına dayanamayıp bazen sex bazen duygusal ilişkiler kurmak için bu tarz sitelere üye oluyor. Tabii çoğunluğun amacı sex.

Yine de bi tanış bakalım, olmadı bi telefonla görüş.

arkadaslik sitesi ne ya. birde universite okumussun ablacim yapmayin etmeyin boyle seyler. ben derim ki burdan bol bol duyuru acin. otu boku herseyi sorun.(trollemeden) kutunuzu yesillendirenlere sans verin.

ayrica iki uc gun sonra cevap vermelere devam ederseniz hayatinizin geri kalaninda basinizi anca kanepeye yaslarsiniz.

bence arkadaşlık sitesiyle olmaz uzak dur +1

Ekşiden bul bence, sana paragraflar yazan eleman başka kıza hafta sonu karı kız kesiyorum, bi tane var yakında düşer diyebilir. Arkadaşlık sitesinde düzgün insan bulma ihtimali çok düşük.

''ben ilişkim olduğu zamanlarda internetten tanışanlara burun kıvırır, dalga geçerdim. ama şimdi o duruma ben düştüm. hayatta büyük konuşmamak lazımmış.''

bak o kadar öteliyorsun, küçümsüyorsun ki bu ''durumu'' adam dünyanın en düzgün erkeği çıksa bile sen içine sindiremeyeceksin, çıkan en ufak sorunu bile internetten tanışmış olmanıza bağlayacaksın. ha yürürken karşına çıkmış ha internette rastgelmişsiniz ne farkı var? ha sen tutup arkadaşlık sitesine üye oluyorsan bambaşka bir hal alıyor durum ama madem bunu yapıyorsun normalleştirmen lazım içinde. ya da kapat hesabını git yani gayet basit.

bence hiç mail falan atma. bi nane olmaz sizden, adam da pek hoş bi insan gibi değil zaten. üzerime vazife değil tabi ama hayatında biri istemekten önce değiştirmen gereken başka şeyler var gibi duruyor sanki.

bence arkadaşlık sitesiyle olmaz uzak dur +1

kendini küçük gorme +1

"buluşma kötü geçerse, beni bir daha aramazsa kaldıramam" ne demek ya. o kadar sinirlendim ki, nedir yani dünyanın sonu mu? alt tarafı internetten tanıştığın adam aramayacak seni. eeeeee?? ne olur yani? neyini kaldıramayacaksın ki bunun. bu kadar çıtkırıldım bu kadar naif olmayın yahu. tamam zamanında bir darbe almışsınız eyvallah da hemen hemen hepimiz bir kere aldatılmışızdır, uzun ilişkiden yara alarak çıkmışızdır yani ölünmüyor. biraz cesur olun, cengaver olun. çok istiyorsanız kalabalık bir yerde buluşun, konuşun. aramazsa da aramasın. belki de siz hiç beğenmeyeceksiniz ve bir daha aramak istemeyeceksiniz. napsın adam ölsün mü?

@rhan, aslında arkadaşlık sitesindeki erkekler normal hayatta normal olabiliyorlar. ama arkadaşlık sitesindeki kızları hafife alıyorlar, değer vermiyorlar, karşılarındaki kızın duyguları olduğunu, hafif biri olmayabileceğini hesaba katmıyorlar.

duyurumda aynı arkadaşlık sitesinde daha önce mesajlaştığım ama "haftasonu karı kız keserim" diyen bir erkekten bahsetmiştim. bu erkeğin facebook hesabını görmüştüm, 5-6 yaşlarındaki kız yeğenini büyük, kocaman bir sevgiyle seven amcaydı o. annesine sultanım diye hitap eden bir erkekti, birçok arkadaşı olan, sevilen bir insandı o profildeki. yakışıklıydı da.

ve dediğim gibi ısınmıştım.. ama "haftasonları karı kız kesiyorum" dedi bana. o an anladım ki kendi hayatındaki insanlara normal, kendi annesine, kız yeğenine ve iş arkadaşı kadınlara sonsuz saygı var. ama ben değersizim onun gözünde çünkü arkadaşlık sitesinden tanışılan biriyim, onun gözünde.

kısa ve net; gitme...

Arkadaş ben de sandım buluşursam başıma bir şey gelir mı, böbrekler gider mi, tecavüze kalkılır mı falan sorusu gelecek.

İnternette tanıştığın adam sen onla buluşunca sorun edecekse orada işi ne? Ayrıca "ciddi" bur şey arayan biri olsaydı arkadaşlık sitesinde olmazdı diye düşünüyorum.

Tabii sosyal çevreyi kaybetmiş ya da çevresinde ışık görmeyen ya da sosyalleşemeyen ya da pek zamanı olmayan insan da bol. Sanırım sitesine göre değişiyor.

@Özlen_06 sanal alem diğer arkadaşların ve senin dediği gibi ciddi düşünülen bir yer değil. 60 yaşındaki adamın internette kızlara yazdığını gözümle gördüm, ya tutarsa durumu. ha var mıdır vardır muhakkak, yüzde 1-2.
o yüzden aile etrafından, iş, arkadaş çevresinden takılmak daha güvenilir olur.

nası yapıyosunuz olm internetten bi ben mi kaldım netin faydalarını göremeyen

Bacım çok ağır kezbansın, yakma adamı.

bölüme 50 kişi ile başladım herkes diplomat ateşe falan oluyordu ilk yıl, şimdi mezun oldum ben dahil herkes bir yere gireyim de çalışayım diyoruz. hiç bir alanı olmayan sikik bir bölüm IR bölümü.

bu arada çok çok iyi bir üniversite de okumuyorsan diplomat olman zor demiyorum imkansız, anca dışişlerinde işe başlarsın çok pis torpil dönüyor öle hemen girebileceğin olabileciğin bir şey değil muhtemelen 1. veya 2. sınıfsın ilerde ne demek istediğimi anlaycaksın, gerçek bu maalesef,

dil öğrenmek için tek etkili yol yurtdışı yazın git, erasmusa kesin git, türkiyede bir ispanyolca kursuna yazıl biraz geliştir sonra dil okulu ile yurtdışında ispanyolca öğrensen güzel olur tadından yenmez.

konuyla alakasız ama Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümüyle Uluslarası İlişkiler bölümünün farkları nelerdir aynı okulun Uluslarasını geçen sene 0,7 gibi bişilerle kaçırıp Siyaset ve Kamuya girdim herkes sallıyor bunlar benzer felan... biri aydınlatabilirmi?

ispanyolca ogrenmek iyidir. size yararli olacaktir.
diplomat olmak ise diger mesajlarda da belirtildigi gibi cok zordur. ancak hic bir sey imkansiz degildir ve diplomatlar zaten imkansiz gibi gorunenleri gerceklestirmek icin vardirlar.

iyi calisin ve cok iyi bir cevre edinmeye bakin, derim.

bence öncelikle havuzuna bir kaç tane dil at.hepsine belli bir süre bak hangisine daha yatkın hissedersen kendini ona odaklan.kendini de sadece ispanyolca ile kısıtlama.şunlara bir göz gezdir öncelikle mesela,

fransızca
italyanca
almanca
rusça
korece
çince
japonca

belki sana daha uygun bir şey çıkar.bunların hepsi de iş yapacak diller neticede.bazıları sınırlı bazıları daha geniş orası öyle tabi ama dil dildir.italyanca mesela çok tutulan bir değil ama bir farkın olur.kaç tane italyanca bilen adam var memlekette öyle düşün.hatta sırpçaya bile bakabilirsin.öğrendiğin taktirde avrupadaki bir çok ülkeyle uyum sorunun olmaz.(sırbistan,hırvatistan,bosna,karadağ,makedonya,slovenya) rusçayı da kolay öğrenirsin bunun yanında.

neyse başarılar.

Rakiplerinden siyrilmak icin degil. Meslek memuru olman icin biri ingilizce omak sartiyla 2 yabanci dil isteniyor zaten. Imkansiz mi degil mi orasini bilmem.
Ben de aciktan okuyorum bu bolumu laf olsun diye..

www.mfa.gov.tr
eksisozluk.com

La

Sadece adını kullanıyorum.

edit: aslında bir iki şey çıkıyormuş ağzımdan, düşününce aklıma geldi ama birden garipsedim kendimi. o nedenle yazmayayım, hatta dikkat de edeyim ki çıkmasın öyle ağzımdan.

adının sonuna ''beyciğim'' ekliyorum.

*aram

moruk, kanka, abi, göt, amın oğlu

isimlerini deforme ederek söylüyorum ben.

"Hayatim"..

ya yok aslinda "haci" "mudur" "hafiz" "olm" "la olm" filan diyorum ama. "Hayatim" diye hitap edenlere imrenmisimdir.. bi gun bende istiyorum.

balısı diyorum ben çok samimiysek.

reyis, basganim.

aga, birader

hacı-birader

hacı, abi.

Alo, abi, hacı

bebişim canlarım cnm panpa hacı kanka

kendimden soğudum şu an:D

en yakın erkek dostuma sevgolattam diyorum. o da aşkolattam diyor.

pasam

olm, la, mal.

genelde: isim, seyrek olarak: oglum (olm seklimde), cok cok seyrek: hiyar, hayirsiz.

Dingil lafını severim.

hacı

dingil kesinlikle.

adı ecem ama ben kendısıne ayşe, kankisi güzel ,dıto ,panço, pompik ve daha birsürü hepsinede istisnasız bakar :)

abi
olm
lan

aga diyorum herkese.

arap

dostlarıma hacı, aga.
arkadaşlarıma moruk, amcoğlu, hafız, müdür.

bro, koçum ve isim+ciğim

hepsinin hikayesi var. yoksa aslında pek sevmem bu hitapları.

çok terbiyesiz olucak abi afedersin ama ben direk pezevenk diyorum

onun dışında kuzen, dostum, karşim, abi

female arkadaşlarıma ize genelde isimle hitap ediyorum. çok yakın arkadaşımsa güzelim falan derim o da beeeelki

Hepsine ismiyle. Sadece isminine abla/abi eklediklerim var.

çok yakın bi arkadaşım bana "naber len keraneci" diyor.

ben kızsa ve çok yakınsa canım, bebeğim, güzelim derim, erkekse sadece ismi, ismi'cim (sezgincim gibi) ya da bazen hocam, hacım, bro, dude vs.

bebeyim, yavru, yavrum, yavruceğzim, nadiren hacı. kız erkek fark etmez.

Müdür, abi, canım falan aklıma ilk gelenler..

isim.

Düz insanım sanırım. Dostum ya da dude ya da isim. Bı kadar.
Kızlara doğal olarak canım ve tatlım da diyebiliyorum ama erkeklere tatlım demem. Çok gay duruyo.

bro - cinsiyet ayırt etmeksizin

dişilere: çıtır, fıstık; erkeklere: moruk, la, hacı

isimleriyle

kenk, bro, brozinho, firlama, firildak

kel olanlara "napıyon lan kel" demek adettendir :)

ben de oldukça tahammülsüzleştim bu aralar ama stresten diye düşünüyorum. böyle mutlu pamuk gibi bir moddayken insan öyle olmuyor.

Ayni! His sevmedigim huylaririnin aynisi bende de var. Cabuk sinirlenmek, ofkeyi kontrol edememek. Daha once sinirlendigi birseyi hatirlayinca ayni oranda sinirlenmek. Resmen gun gectikce onun aynisi oluyorum. Olmak istemiyorum, ama birsey yapamiyorum.

@delifaruk tepkilerim bile benzer oldu hocam artik

ben annemle ilgili öyle hissediyorum. annemin en sevmediğim özelliklerini kendim yaparken buluyorum ama aynı onun gibi. sanırım tepkiler alışkanlık yapıyor ne bileyim geçer umarım.

babana ya da annene benzemen normal. seni onlar yapti.
ayni evde belirli.bir yasa kadsr yasadin ister istemez onlarin birer kopyasi oldun. ama bundan sikayetci isen en azindan farkindaysan @batuhanolabilir noktayi koymus.

Annemi dünyalar kadar çok seviyorum çok da iyi bir anne ama anneme benzemekten deli gibi korkuyorum ve ona benzememek uğruna tersi davranmaya çalışıyorum yine de o istemediğim huylar çıkıyor ve yaşım ilerledikçe daha da çok çıkacak sanırım:/

(bkz: #23539402)

demiştim zamanında, hala da aynı düşüncedeyim. ve evet, her gün biraz daha annemim.

Gencler, ebeveynlerimize benzemeyelim. Tamam iyi yonlerini alalim ama cok bariz hatalarini da kendimizde goruyoruz. Bunda hemfikiriz. Bundan sonra anasi babasi gibi davranan iki gun once duyuruda got capsini paylasan adama benzesin.

bana benziycek hâliniz yok ya! sizi kim yetiştirdiyse ona benziyceksiniz. çocuklar kendilerine söyleneni değil, gördüklerini öğrenirler. sigara çok kötü bişiy, sen sakın içme! diyip fosur fosur tüttüren anne babanın çocuğu, büyük bi ihtimalle nikotinman olur.

ne kaçırabilirsin en fazla? yat uyu, icat çıkarma. bana olmuyor, bütün gün uyuyabilirim. fırçayı yedin yatabilirsin artık :)

yalnız değilmişim. uyumamak için direniyorum resmen, dediğin gibi birşeyler kaçıracakmışım, benim kontrolümün dışında olaylar gelişecekmiş gibi geliyor. halbuki uyumayınca bi bok yaptığım da yok. farkındayım uyumam gerektiğinin ama uyumamak için çırpınıyorum resmen. bi saatte bir uyanıyorum, bölük pörçük uykular.

uykuya çok zaman harcama fikri bende bu duyguya sebep oluyor. mesela bugün geç uyandım, hala huzursuzum. erken uykum gelse bile uyumam çünkü o uyuduğum sürede ne olsa o kar derim. mantık aramaya gerek yok bende mesela, biliyorum kendimi.
hayatın geçip gitmesi yatıyor bunun temeline de. yaşlanmak fikri beni huzursuz ediyor, zaman her şekilde geçiyor tabi ama uyuyarak geçmesi sanki her şeyi hızlandırıyormuş gibi hissediyorum.

@cigerdelen
Felaket gelekmis gibi degil, yani birseyden korkmak degil. Sanki aksam cok onemli islerim varmisda yatarsam herseyi bosvermis olacakmisim gibi geliyor. Halletmem gereken bir var ya da cozmem gereken bir sorun var gibi bunlari halletmeden yatamam gibi bir hisse kapiliyorum. Cok guzel birseyi ya da cok onemli birseyi yada cok ciddi birseyi kaciriyormusum gibi.. Boyle birsey yok halbuki, bos bos vakit geciriyorum gece gece.

Not: Terapi epey zamandir bir ise yaramadi bu konuda.

aynı sekildeyim. uyumak zaman kaybı gibi. 7de de kalkmam gerekse 4-5 te yatıyorum.

mister ile miss kelimelerinin dilimizde karşılığı olsun diye uydurulmuş kelimeler onlar. ingilizce "are you mrs." (kadın mısın) diye bir kullanım olamayacağına göre türkçe'de de olamaz. yani cinsiyet belirtmek için değil, o cinsiyete hitap edebilmek için var bu kelimeler. bay ahmet, bayan merve gibi kullanılması lazım.

bay/bayan hitap şekli, kadın / erkek cinsiyeti belirtiyor. nasıl ki bay basketbol takımı değil de erkek basketbol takımı deniyorsa, bayan basketbol değil doğrusunun kadın basketbol takımı olması gerekiyor. biraz kalıplaşmış şeyleri değiştirmekle alakalı aslında.

konuşma dilinde de genelde "bayan bir saniye bakar mısınız?" kullanılır örneğin. "kadın bir saniye bakar mısınız?" denir mi? hiç duymadım. hitap ve cinsiyeti karıştırmamak lazım.

kadın / kız ayrımı yapmaktan çekinen insanlar bayan der.
bu da işte kadının üzerindeki baskıyı farkında olmadan arttırır. kadın / kız ayrımını bekaretten değil, yaşa/olgunluğa bakarak yapmak lazım..

"pardon bayan" yerine "pardon hanfendi" diyebilirsin.

hanım-bey
kadın-erkek
kız-oğlan

bunlar kafi gibi.

Bay-bayan su durumda, kadin/erkek su durumda kullanilir degil, bay/bayan diye birsey yok diyorlar direk, altini cizeyim.

Cinsiyet için zaten erkek kadın deniliyor. Senin de dediğin gibi cinsiyet belirtirken de bayan kelimesini kullananlar var zaten itiraz buna. Bayan bay kelimesinden türetildiği için sevilmiyor ve bir hitap kelimesi. Kadın ise hatun kelimesinden geliyor. Hatun han ile eşit konumdadır eski türk devletlerinde. bay bayan yerine de hitap için bey hanım tercih edilebilir.

dikkat etmeye çalışan birisiyim kadın tabirini kullanmaya, fakat konuşma ve yazı dilinde bir hitap şekli olarak kullanılan "bayanlar ve baylar" girizgahı dönüştürülemedikçe başarıya ulaşma şansı az gibime geliyor toplumun çoğu tarafından benimsenmesi bakımından. bu dönüşüm adına yıllardır mücadele verenler var, zor bir süreç hakikaten.

Mr-mrs karsiligi olarak kullandigimiz surece sorun yok, yanilmiyorum degil mi?

baba jo'nun da dediği gibi bay/bayan, mr/mrs. kelimelerinin karşılığı. yani bayan diyorsan ardından kadının adını veya soyadını da söylemen gerekir ki bizim kültürümüzde böyle bir şey yok. o yüzden bu kelimeleri kullanmanın da bir manası yok. bayan kelimesini, kadın demekten korkan magandalar popülerleştirdi ve günümüzde kendisinden hiç beklemediğim insanlar bile maalesef kullanıyor. Kadın, erkeğin karşılığıdır. Aklınıza bekaretle ilgili bir şey gelmesin. Her zaman kullanabilirsiniz. birine hitap edecekseniz de hanımefendi deyin. özellikle hitap ederken bayan demek büyük ayıp. "bay, bir saniye bakar mısınız?" diyor musunuz, demiyorsunuz.

Kadının karşılğı erkek ise, adamın karşılığı ne?

Excuse me miss diyoruz ama ingilizcede, bence bayana gereğinden fazla yükleniliyor, ama kadın denilmesi gereken yerlerde, bayan öğrenciler, bayan arkadaşlar falan demek itici bir olay.
Yani bayan her durumda yanlış değil, bayım bir bakabilir misiniz? Bayan eşarbınızı düşürdünüz gibi
İngilizce de var; mister can you tell me where My love has gone?
Miss can you hold this for a second

Ben Roma-Floransa-Pisa-Venedik rotasıyla gezmiştim. İyi ki hepsini gördüm dedim. Floransa'ya ekstra bayıldım. Zaten buralara gidersin de yien de bir söyleyeyim dedim. Özellikle Floransa'ya iyi vakit ayırıp her yerini görmeni tavsiye ederim.

palermo ve catania sicilia'da. ve inanın sicilyada palermo ve catania dışında aslında çok güzel yerler var onun için bu programa bence dahil etmeyin sicilia'yı. ben 8 gün sadece sicilia'yı gezdim dolu dolu ancak yetti diyebilirim.

milano'dan giriş yapacağınıza göre uzeyden başlayalım;
Milano'da aslında çok bir şey yok turist gözüyle ancak gece hayatı alışveriş ve tasarım-sanat bol müze galeri var. pek pek 1 gün ayırabilirsiniz yüzeysel bir havasını solumuş olursunuz.

Milano cevresinde como gölü var ki bence direk geçin ama yok dağlara alplere de bir uğrayalım derseniz o zaman kuzeye çıkılabilir.

genova-cinque terre-portofino 3'lüsü yapılabilir.
genova'ya gitmişken san remo da görülse güzel olur ama rotanın dışında kalır.

pavia Milano'ya yakın küçük bir şehir. kendi halinde hoş bir yer olmasa da olabilir ama yolun üstünde ise uğranabilir.

Vicenza-padova-venedik 3'lüsünde venedik zaten bir klasik bahsini bile açmıyorum. Vicenza görülmeye değer bir şehir. padova da pavia kıvamında bana göre yol üstünde uğranabilir. ha bir de bu 3'lüye ek Verona var güzel şehir ama benim için pavia ve padova ayarında.
bu mıntıkada lago di garda var, yine doğa ve göl olarak ziyaret edilebilir.

burdan güneye yol aldıkça. öncelikle floransa-pisa-siena 3'lüsü var. mümkünse floransa'da sadece şehri gezmek ile sınırlandırmayıp cevresi de işin içine katılarak toskana çayırlarına bağlarına da bir göz atılmalı.

yine burda san marino var, miniminnacık bir ülke bir tepenin üstüne kurulmuş. algısal bakımdan güzel bir tecrübe burayı ziyaret etmek.

sonra roma-vatikan.

romadan güneyinde başlıca napoli-adalar ve salerno yapılabilir.

sardegna ve sicilia ana karadan ayrı başlı başına gezilmeli açıkçası.

@nwnd
Adalar ozellikle kafama takilan kismi.. Nerlere ugrayayim adalardan?

sardegna'yı bilmiyorum. sicilia için ise gezmek isteyen başka birine attığım maili aynen aktarıyorum. (acele ile bozuk yazılmış bir mail typo dolu)

"Asagida bizim gezdigimiz yerlerin detayini yolluyorum sana.

Sana da dedigim gibi biz sabah catanıa havalanindan araci alip once Etna sonra da Taormina'yi gezdik. Taormina'da cok guzel bir antik tiyatro var. En buyuk ozelligi sehir tepede oldugundan tiyatronun cok guzel bir deniz manzarasi olması. Epeyi de buyuk. Tiyatroyu dolasip sokaklarda turlayip ordan cataniaya donduk aksam saatlerinde.

Catanyada 1 gece konakladik ve sehrin icini gezdik ertesi gun. Sokaklar ana kilisesi balik pazari vs derken onun disinda cok bir sey yoktu diye hatirliyorum. Siz tabi oncelikli olarak palermo yapicaginizdan once etna ordan taormina yapip o yol ustunden de palermoya ulasabilirsiniz. Veya etna ve taorminayi sona birakip bastirip palermo yaparsiniz palermo yolu ustunde cefalu diye bir yer var ki biz gormedik ama guzel diyorlar. catania palermo yolu hic messina ustunden gitmeden ki taormina o yol ustunde aradan giden bir otoban var 209 km. Sahile ulasildiginda once cefalu tarafina donup sonra geri palermoya devam edilebilir. Etna taormina yapip messina yolunu kullanirsaniz yol uzuyor. Sana ekte haritalari da yolluyorum.

Palermo sehrin ici disinda cevresinde monreale var bu altin mozaiklerle dolu katedral, bayagi guzel kacirmayin onu direk zaten palermonun dibinde.

Palermo mintikasinda deniz icin san vito lo capo var, biz ekimde gittigimizde sahil tenhaydi cok kalabalik degildi ve denize girebildik ama sezonda o sahil igne atsan yere dusmez konumunda oluyormus. Yine ayni yerde yakinda bir ulusal park var girisi ucretli ki oranin denizi de cok guzelmis. Biz parkin girisine kadar gittik nasil bir yer diye ama iceri girmedik denize girmiyecegiz diye. Onun adi da riserva naturale dello zingaro.

Bu taraftan asagi inildiginda adanin bati sahilinde trapani var. Bol ruzgarli ve uluslararasi yelken festivalleri yapilan bir yer. Sehrin icinde konakladik ve ufak bir tur attik, buraya gitmemizin oncelikli sebebi erice koyunu gormekti. Sehrin icinden teleferik ile ulasilabiliyor veya araba ile dagi tirmaniyorsun virajli ama temiz bir yol. Yukarda zaten koyun icine araba girmiyor. Degisiklik olsun diye teleferik ile cikilabilir. Hemen teleferigin orda park yeri de var. Ruzgar nedeni ile calismamazlik yapabiliyor biz ondan dolayi arabayla cikmak zorunda kaldik. Yukarisi ortacagdan kalma tas binalar ve yollarla dolu sirin bir koy. Nufusu cok cok az tum gelirleri turistler onun icin kilise girisleri ucretli ama toplu bir bilet alinabiliyor hepsine girebilmek icin. Ana kathedralin can kulesine cikiliyor ben cikin derim cok guzel manzarasi var butun trapaniyi tuz rezervleri vs goruluyor. Ayni zamanda da kocaman kocaman canlar var.
Erice de bir de meshur bir pastane var. Nesilden nesile gelmis ve su anda en genc calisani 80kusur yasinda, yayalar dedeler calisiyor ufacik bir dukkan. Dukkanin ismini hatirlamiyorum, milanoda evde bulursam kartlari onlarin da listesini ayri yollarim nerde ne yedik ictik diye.
Bu teyzeler butun sicilya tatlilari yapiyorlar gitmisken denenebilir.
Gun batimini kacirmayin, erice den cok guzel batiyor. Teleferikle cikarsaniz inisinizi de ona gore ayarliyabilirsiniz. Arabayla da inerken cepler var durup izleyebilmek icin.

Trapaniden sonra yine bati sahilinde marsala var ki bu ingilizlerin meshur ettigi marsala sarabinin yeri. Soyle bir gezi kitabindan okuyunca durmaya deger bulmadik sadece araba ile icinde bir tur atip devam ettik.

Palermonun icini gezmek icin de en az bir gun ayririn, zaten otelden alacaginiz haritada kilit yerleri isaretlenmis olur. Katedrali vs cok guzel, bayagi gezilecek yer var. Biz burda 1.5 saatlik fayton turu yaptik, hem sokaklari turladik hem de onemli noktalarda durdu gezdik tekrar devam ettik. Pazarlik yapin mutlaka!! Daha dogrusu sicilyada heryerde pazarlik yapin.

Sonrasinda agrigento var guney sahilinde bu tam palermo ile catania arasinda. Burayi mesela palermodan ayrilip catania ya gectiginiz gun yapmak mantikli olur yolu da yarilamis olursunuz. Agrigento'da zaten oncelikli olarak gorulmesi gereken yer valle dei tempi. Ki burasi sira sira eski yunan tapinaklarinin bulundugu bir alan. Anlatimli bir kitap da alirsaniz gezmesi cok daha zevkli olur. Siz yazin gideceginiz icin ogle sicagina denk gelmemeye bakin ama onun da saatleri vardir acilis kapanis. Bir de yazin gece turlari yapiyorlarmis isiklandirilmis halleriyle ilginizi cekebilir belki.

Sonrasinda adanin iclerinde kalan yan yana iki yer var biri piazza armerina ki burasi bir dinlenme tatil kompleksi gibi zamaninda yapilmis. Yerleri incecik mozaiklerle doseli. Her odada ayri resimler ve figurler var. Binanin icinde iki tane ev sahibi dairesi yanlis hatirlamiyorsam da 4 tane misafir dairesi var. Burda her oda anlatilmis hikayesi filan yazilmis. Deli isi resmen yerdeki mozaikler. Benim sonucta mimari olarak da ilgimi cekti ama gidip gorulebilecek bir yer. Piazza armerinaya yarim saat mesafede caltagirode diye ufak bir koy var ki burasi da seramikleriyle meshur. En enteresan yani seramik basamaklari. Biz 1-2 saat turlayip cikmistik. Zaten verdigim yerlerin isimlerini google a yazarak da resimlerine ulasirsin.

Bu sekilde zaten catania ya bayagi yaklasmis oluyorsunuz. Adanin guney dogu sahilinde unesco korumasi aldinda olan noto diye bir yer var. Yine araba pek girmiyor. Yapilar vs cok guzel sirin bir yer, burda hem kilisesi hem zamaninin oranin patronu olan ailenin evi gezilebiliyor. Binalar uzerindeki isleme ve heykeller gorulmeye deger.

Sonrasinda dogu sahilinde catania ya cikmada siracusa var. Burasi da guzel cici bir yer.

Sonrasinda zaten catania etna ve taormina kaliyor.

Biraz uzuncana oldu. Ben sana kartlari vs buldugumda nerde ne yemis oturmusuz, neleri deniyebilirsiniz diye de bir mail atarim ama onu ancak milanoya gittigimde atabilirim.

Sevgiler selin"

Napoli tarafında ise küçük adalardan Capri ve Ischia var ben bizzat gitmedim ama gidenlerin beğendiği adalar. buralar hakkında pek bir bilgim yok.

Milandan gelip romaya gidicen. Guneye gitmek icin biletin yok mu ? Dogaclama geziceksen interrail bileti alirsin 3 gunluk falandi galiba. Araba kiralarim dersen srn bilirsin tabi. Minimum 2 optimum 3 gununu romada gecir. Cinque terraya git. Genova sabahtan ciksan aksama yeter sehir iste. Venedik de tek gunluk sehir bence asiri da pahali maksimum bi gece konaklanir. Paviaya falan gitme ogrenci sehri arkadasin varsa git. Bise yok yani oyle turistik eglence acisindan falan.

Siciliaya gitsen bence yetmez o tatil sadece 1 hafta 4 5 gun ayirmak gerekir bence . . ryanairle ucabilirsin ama. cinque terrayi kesinlikle atlama floransa pisa roma falan takil bence. Cok kopucam dersen rimini tavsiye ederim bu mevsimde. San marino da yakininda. Romadan asagisina inme bence :)

@kveldulv
Guneye inerken tren hatlarini kullanicam, interrail biletim falan yok. Araba kiralamayi dusunmuyorum ama duruma gore olabilir. Her halukarda plani hazirlayip gidicem. Romadan guneye inmememi zaman yetmeyecegi icin mi soyluyorsun?

italyaya 5 kez fln gittim, floransa venedik fln gör tabii klasik de, cinque terre ye bir git derim, 1 gün de 5 ini de gezersin. hem yolunun ustunde

dışarıda bulunduğun yere bağlı tabi bu. tarlabaşında olsam ben de korkarım.

istanbul sakat.

Ben çıkmam. En geç 11de dönüyorum, o da trende metroda falan geçiyor önceki bir saati. Arabayla babam gelip istasyondan alıyor. Gece yarısı yuruyuse cikacaksam lojman sınırlarını terk etmiyorum. Canıma susamadim.

@Lim5 ne lojmani hocam? Su an ben de lojmandayim. Yoksa ayni lojmanda miyiz?

köpeklerden korkuyorum iki kez kovaladılar birinde itfaiye ekibiyle eve döndüm diğerinde de bereket adamın biri geçiyodu ona sığındım beraber yürüdük.

Ankara'da sakat. Son metroyla aşti'ye gidiyorum, oradan yurda 20 dk yürüme mesafesi var ama bildiğin tırsıyorum. Tinerci falan olsam yani oralarda dolanırdım hep,suç işlemek,göt kesmek,bali çekmek için çok müsait ortamlar var.

neredesin ki istanbulda? üsküdar beşiktaş ortaköy taraflarında bir şey olmaz meczup tiplere fazla yaklaşmazsan. bağcılar esenler gop falan buraları bilemiyorum. esenyurt'u biliyorum ama, gündüz bile tehlikeli bi yer.

cok sevdigim arkadaslarimla ciksam dahi son metroyla donerim. metrodan yurda kadar sanayinin icinden yuruyorum biraz tirsiyo insan haliyle.

gop'ta doğup büyümenin tek faydası bu heralde. alışkanlık olmuş her yerde sikim taşağıma denk yürüyorum gece 3-4 bile olsa :/ birkaç olay yaşadım ama şimdiye kadar, temkinli olmakta fayda var gerçekten.

hayır. birazdan çıkarım

istanbul'da ne olacağı belli olmuyor hiç. Gündüz vakti bile önünü kesip para isteyenler olabiliyor.Arkadaş grubunla takılıyorsan korkma ama yalnızsan temkinli ol

birfincankahvedahaisteyenadam'a daha fazla katılamazdım. yaşadığım yerde hiç korkmam, umrumda olmaz ama ankarada baya baya tırsıyorum şehri bilmememin de etkisi var tabi.

ben de 20 yaşındayım, normalde gayet "tırsak" bir adamım ama gece korkmuyorum. gece 3'te fikirtepe'de sarhoş vaziyette köprüaltından geçtiğim gün benim için zirve olmuştu, o günden beri hiçbir geceden korkum yok. orada ölmediysem asla ölmem.

Çok aşırı sakat 1 yer değilse korkmam. Istanbul Halkalı'da yaşadım 19 yaşıma kadar. Simdiyse 2 senedir izmir bucadayım. Varoş gülüyüm anlayacağın. Sataşma vb durumlarda nasıl davranacagimi biliyorum.

Boş gezme.

mersin'de korkmuyorsan istanbul'da korkman biraz ön yargı mersin de çok tekin bi yer sayılmaz tabii nerelerde olduğuna bağlı mersin çilek mahallesi vs. istanbul'un herhangi elit bir yeri dersen bambaşka olur ama mersin'in de geceleri baya sakat.

yerine göre değişiyor biraz ya. gece 4te eve rahatlıktan nerdeyse ıslık çalarak dönesimin olduğu yerler de var (bakırköy/kartaltepe), ama bazı yerlerde gündüz ve kalabalık olsa bile korkabiliyorum. aslında belli bir gelir ve eğitim seviyesinin hakim olduğu semtler veya siteler hariç her yerde korkuyorum.
gerçi dünyada bin türlü manyak var en nezih veya güvenli bir semtte bile otursan neyle karşılaşacağın belli olmaz. ama genelde bakırköy'de gece korktuğumu hiç hatırlamıyorum.

gene de bir ara paranoyak olmuştum, arkadaşlarıma 10 da evde olmam lazım, korkuyorum falan diyordum. hala da korkuyorum. gündüz vakti arabaya zorla kız atılıp kaçırılabilen, beşiktaş'ta gündüz vakti çantasını almak için kadının başını defalarca yere vuran şerefsizlerin olduğu bir şehirde yaşıyoruz.

şu olayı da not düşeyim de içinde bulunduğumuz zamanın vehameti anlaşılsın.
bundan bir iki sene önce tam bizim apartmanın altında olan bir olaya babam şahit olmuş: yolda yürürken bir genç kız bayılıp yere düşmüş. herkes başında toplanmışken birden bir adam gelip 'ben onu tanıyorum, yakınıyım' diye kızın yere düşen telefonunu da cebine atıp kızı arabaya mı taksiye mi ne bindirip gitmiş. kimse de dememiş biz nerden bilelim kızı tanıdığını, neden ambulans çağırmıyorsunuz falan diye. veya kimse o arabanın plakasını alıp polise sordurtmamış. sordurtsa bile polisler onla uğraşmaz o ayrı.

İstanbul'dayım, hiç mi hiç korkmuyorum. Mahallede gece 12'de bile aileler dışarıda oluyor. Gerçi mahalle son geldiğim yer oluyor zaten gece de, oraya gelene kadar da korkmuyorum. Niyeyse birçok şeyden korkuyorum ama gece dışarıda olmaktan korkmuyorum.

Aslında bunda kadın olmanın bir avantaj olduğunu bile düşünüyorum. Çünkü genelde bıçaklı, mıçaklı kavgalar, dalaşmalar, sataşmalar erkekler arasında oluyor. Örneğin, yolda yürüyen iki erkek birbirine çarptığında bir şekilde ondan bir kavga doğabiliyor. "Önüne baksana lan", "Asıl sen düzgün yürü"den kavga doğuveriyor hemen. Ama o belalı tipler kadınları hem kendi güçlerinde kavga etmeye layık görmüyorlar, horozlansalar kazanacakları bir şey yok, "Gücün kadına mı yetiyor" diye bir laf yerler; hem de bir yandan "Kadına el kalkmaz", "Kadın güçsüz ve acizdir" düsturu ile hareket ediyorlar. Mantık çok sakat ve iğrenç ama açıkçası o durumda da işime geliyor. O yüzden de çok bela gelmiyor. Kalkan el değilse o biraz sıkıntı olabiliyor ama o da laf atma ile geçiliyor genelde "Ya tutarsa" mantığı ile. Galiba o tür tacizleri savuşturmayı öğrenmişim. Metrobüsten daha çok korkuyorum.

18im kadinim cok fazla konserlere gidip toplu tasimayla tek basima donerim bazen hic korkmuyorum rahat rahat donuyorum ama mesela bazen taksimden eve donerken bakislarindan rahatsiz olup korkutugum oluyor yanimda kendimi savunmak icin hic bir sey olmuyor karete falan da bilmiyorum. Gecen gun babam isvicre cakisi almis onu hediye etti gerci o sadece bende kalsin diye verdi ama karar verdim eve tek donme durumum oldugunda en azindan toplu tasimadan eve kadar elimde tutucam. Bir sey yapamayacagimi bilsem bile elimde olmasi cesaret verir. Ayrica son olarak cevremdekiler benim icin "basina bir sey gelmedigi icin boylesin, bu kadar cesaretli olma, sort giyme, eve erken don, cesur yurek misin vs." Sekilinde bir suru sey soyler.

Gec saatlerde disaridayken genelde insanlar benden korkuyor:) Korkulacak birseyim yok ama epey hizli yuruyorum eminim ondan tedirgin oluyor insanlar.

çantanızda biber gazı bulundurun o zaman

Malesef mesafeli davranman gerekiyor is işten geçmiş.