Aro maması kullanmadım ama benim kedim de kendi markasına alıştıktan sonra başka bir şey yemiyordu (yaş mama hariç). Sanırım kedilerin böyle bir olayı var, neye alışırlarsa sadece onu yiyorlar.

mamayı bilmiyorum fakat muhtemelen epey kötü. aroması azdır. mamayı yenebilir yapan şey aroma, kedi buna geliyor. belki sokak kedisi yiyordur ama, sizin kendi kedinize verdiğiniz mama daha kaliteli ve yüksek aromalı bir mamaysa bu ucuz mama kötü gelmiştir ona ve yiyememiştir.

Sokaktaki kedileri önce süt peynir yoğurta beslerken, bir süre sonra haşlanmış tavuk vs. verdik.. Sonra tavuk yerine arada tekrar yoğurt verince yememişlerdi :) O geldi aklıma..

Tamam market mamaları çok başarılı değiller ama yenmeyecek kadar kötü bir durumda olduklarını sanmıyorum.

Bende elimde olan ekmek, poğaca vs. normalde yemeyecekleri şeylere hayvanlar sulanınca veriyorum yemeyince çok kızıyorum keratalara.

Ilk zamanlar aro kullandım hep kedime bir sıkıntı yaşamadık. Sonra parayı bulunca nd ye geçtik ama ara ara aro karıştırıyorum mamasına yiyor hala. Bir sıkıntısı da yok.

Ayrıca metro marketin kumunu da kullanıyoruz tavsiye ederim.

Evet kumunu ben de çok beğeniyorum.

sanayi tabi ki de araçta neden hasar kaydı olsun. yetkili servis bu işten para kazandığı için hep yüksek çıkarır.

aracı alacak olsan 8 bin liralık hasar kaydına "abi küçük bir şeydi, kaskoda mecbur şunları şunları değiştirdiler diye 8 bin oldu" dense. şöyle okkalı bir "hadi lan" çeker insan.

söylediğiniz gibiyse tabii, sanayi.

ben şahsen servisi seçerim. o iç kırıklar dediğin muhtemelen darbe emiciler. bir sonraki kazada o darbe emiciler hayat kurtarabilir.

servis durduk yere far değiştirmez, muhtemelen çatlak filan bişey vardır. o çatlak su alır, o su kısa devre yapar, o kısa devre arabanın sigortasını, belki beynini yakar vesaire. tampon düzgün yapılmayacak falan filan sürekli iş çıkarcak...

ya sanayide işi düzgün yapacak birini bulmanı, ya da servise düzgün yaptırmanı öneririm.

araba kullanırken düşüneceğin ikinci el değeri değil, güvenliğin olsun. bir tane canın var.

edit: şüphen varsa farı eline alıp ayaklarında çatlak kırıl var mı, sağında solunda hasar var mı diye bakabilirsin. esasında ekip row haklı, servise kefil olacak bir durum yok.

servis durduk yere far değişir. niye değişmesin? yüksek işçilik fiyatıyla sigorta şirketine fatura kesip parayı indirmeyecek mi nihayetinde? ufak kaza durumlarında bir daha servise gitmemek bana küpe oldu.

dışarıda 500 liraya yaptıracağım şeyi, serviste 7bin tl tramer kaydı ile yaptırmıştım. farın ayağı kırıldı denilerek far değiştirildi, ön sol çamurlukta onarım yapılabilecekken dişleri kırıldı denilerek çamurluk değiştirilmişti.

buradaki sanayi-sevicileri anlamak gercekten cok guc! cok iyi tanidiginiz biri varsa elbette onda yaptirin ama onun disinda onlardan uzak durun. satarken 1-2 bin dusuk fiyata gider o tramer kayitlari sadece o kadar. serviste yaptiracaginiz her isin garantisi ve belgesi olur; onun disinda dolasir durursunuz

sanayiden uzak dur.

Şu arabada neden hasar kaydı olsun diye düşünen yazan kim varsa hepsini trafikten toplasalar ikinci el piyasası da düzelecek insanlar da rahatlayacak. Arabada neden hasar kaydı olsun değil mi süs olsun diye tutuluyor o kayıtlar. Aracın kaza geçmişi varsa o kayıt orada olacak anasını satayım bu kadar zor mu bu mantığı oturtmak ya aklım almıyor. Bu kadar sinirlenmemin sebebi geçen hafta arkadan bana geçiren passat sürücüsünün ben özel serviste yaptıracağım ikiyüzelli binlik araba yuzelli bine düşüyor deyip bir de benden para istemesi. Bir siz akıllısınız anasını satayım.

Fiyatı şişiren servise de eğer öyle ise zaten eksper dur der merak etmeyin. Hiç bir sigorta şirketi servis kar etsin diye uğraşmaz.

Gidin başka yetkili servis ile görüşün değişim değil tamir imkanını araştırın deyin. Bazen iki yetkili servis arasında iki kat fiyat çıkabiliyor ki şuan arabam o durumda. Ikinci serviste değişimsiz tamir ile hallediliyor. Tamir edilebilecek parça vardır edilmeyip edilmiş gibi yapılacak parça vardır.

senle aynı durumdayken sanayide yaptırdım ve pişmanım. sonradan antifiriz konan depo neyse işte onda delik olduğu ortaya çıktı. şuan hala delik ve onun parası cebimden çıkacak. zamanında tamamını değiştirmiş olsaydım o delik ortaya çıkacak ve cebimden para çıkmamış olacaktı.

Güvenlik benim için birinci planda, sanayiye asla güvenmiyorum. Bu tarz bir durumda arabada değişmesi gereken her şeyi değiştirtiyorum.

hatun 2 sene once arabayi hafif vurdu, tampon kirildi. tampon cikma taktirdim, takarlarken farin ayaginin kirik oldugunu gorduler, plastik kaynak yaptilar. farlarin ikinci eli bile cok pahaliydi bende degistirmeyelim dedim. neyse kaynak yapilan far aksamlari bariz titriyordu, eskisi gibi olmuyor.
arabayi zaten yakin zamanda satacaktim onemsemedim, zaten 9 yasindaydi.

ozetle, eger yenice bir arac ise ve binmeyi dusunuyorsan bence plasik kaynak isine girme.

Sanayi.
Satarken 1-2bin dusuk falan gitmez, satarken kol gibi girer o hasar kaydi.

Ama on takim degismesi gerekiyorsa degismeli. Aracinizin durumumu bilmiyorum, ciddi kaza yoksa sanayiyi secerdim.

kolaycı insan burada çok. eğer sanayide güvendiğin birileri varsa git başında dur yaptır. yetkili servislerde ne tarz adamların çalıştıklarını bilmiyorsunuz. çoğunuz istanbulda yaşıyor ve anadoluyu bilmiyorsunuz. eğer herhangi bir anadolu şehirinde yaşıyorsan tanığında varsa kazık mazık yemezsin. izmir denizli tarafına gelirsen usta öneririm.

HAYIR.

Orkideler hava kökleri çıkarır bu şekilde. Dokunmayın kendi haline bırakın.

Topraga ekme. Arada sirada su ile nemlendir. Sprey yapabilirsin uzerine

doug demuro

Otopark

otoseyir tek geçerim.

Carfection

Otoseyir-can akbulut. Ama adamlara her firma araba göndermiyor. Hiç alakam olmayan arabaların incelemelerini bile izliyorum.

Tamirat tadilat :)

autoclub

autoclub +1

hayatımda halit abi kadar otomobilden ve otomobil teknolojisinden anlayan başka bi adam görmedim. hastasıyım :)

motor1 turkiye, otopark.com, sekiz silindir, carviser, doğan kabak, otomobil dünyam, savagegeese

hepsi takibe değer hepsinin kendine göre + ve -leri var tabii ki

Dough demuro aşırı eğlenceli sırf keyfine dinliyorum bazen ekranı açmadan. Ilginç araçlar inceliyor ama genelde egzotik süper race car ya da usa pazarına ait araçlar. Arada normal araba da var. Otomobilden aşırı anlayan biri değil bence ama modellere ve yıllara hakim. Seviyor baya.

Tr de ise motor1 favorim. Bence süreci en standart ve profesyonel götüren onlar.
Diğerlerini bilmiyordum deneyecegim.

Türk kanallarının nerdeyse hepsini seviyorum baya samimi geliyorlar açıkçası. Otopark başlangıç hikayesine videolarla tanık olduğum için ve ilk gözdem olduğu için ayrı özel ve güzel. Bunun harici sekizsilindir mükemmel yine; samimi, ürettiği yeni tarz içerikler var ve ankaralı olduğu için +1 puan. 2cr serhat var, Ankaralı yine muhabbeti sarar temiz de insan. Bir de noyan var, yine kendi şehrimden olduğu için severim :D doktor kendisi, kendi özel arabalarını çekiyor. Araba inceleme videoları genelde yan koltukta sen oturuyormuşsun da sohbet ediyormuşsun havasında oluyor bu cazip kılıyor eğer arabalara da ilgin varsa.

oohoohh bi dunya. bu arada motor1 deki eleman ekside yazardi eskiden. yukarida yazilanlarin hepsini takip ediyorum ama iclerinde yazilmayan birkan var iclerinde en geyik olan birkandir yakinda kendi arabamizi da vermeyi dusunuyoruz incele.panpa diye. aziz yazilmamis aziz de iyidir.

birkan demir çalışkan

Tarcanlar expertiz bağımlılık yapar :))

europass.cedefop.europa.eu

Bi bunu okuyun europass türkçe cv örnekleri de var onu da inceleyebilirsiniz.

Abi mühendis değilsin ki cv ile iş arayasın oraya başvurayım buraya başvurayım. Bir kliniğe ya da muayeneye gidip çalışacaksın. Basit bir şey hazırla işte surdan mezun oldum burdan mezun oldum evinin yakınındaki yerler ile git konuş derdini anlat.

Kimse benden izin almıyor ama ben şu şekilde alıyorum. Şirketinde artı saat uygulaması olduğu için açıkçası bir toplantı sunum yoksa kimseden izin almam. Benim çıkmam gerekiyor ya da geç geleceğim diye haber veririm. Sabah sadece bir iki saat geç geleceksem onu da yapmayabilirim. Eğer bir tam gün artı saatimden kullanacaksam şu gün için izin almak istiyorum artı saatimi kullanacağım uygun mudur diye sorarım?

Izin almak için kimse sebep belirtmek durumunda değil ailevi özel denebilir. Benim durumumda zaten fazla çalıştığım saati kullandigim için de minnet durumu oluşmuyor. Minnet durumuna düşmemek için de her zaman artı saatin artıda kalmasına dikkat ediyorum.

izin almıyorum. bugün 2 saat erken çıkacağım acil bi durum yoksa diyorum.

öğle arasında çıkıp uçağa binmem gereken durumlarda en başta izin gireyim mi falan diyordum, baktım kimse sallamıyor. sadece haberini verip çıkıyorum. çok da ezilip büzülmemek lazım. çünkü bizimkiler acısını bol mesai ile çıkarıyor. verecekten çok alacağım vardır zaten.

sadece aradaki güven ilişkisini korumak lazım. bu esnekliği gereksiz kullanmamak lazım.

Acil bir iş yoksa çalışan üzerinde stres oluşturmamak gerektiği kanaatindeyim. Yani, gec gelsin erken çıksın bir saat. Nedir. Not a big deal

ekipteki çalışanlara işlerini devredebilecekleri biri varsa mazereti ne olursa olsun izin veriyorum. erken çıkmak geç gelmek yapılan emrivakiler vs dahil. sizinle yöneticiniz arasında olan bir şey.

eski yöneticime de bir kere geç kalınca whatsappten game of thrones indiriyorum bitsin geleceğim demiştim. kendisi de izleyeceği için indir indir sıkıntı yok demişti.

www.esigara.eu

Yasaklı cinsler lisesinde bulunan bir tur değil. Terrier tarzı birseye benziyor. Acın bir katalog en çok benzeyen terrier cinsini yazın gitsin işte. Japon terrieri yazın.

sokö yazın. köpek ırkları federasyonunda sokö diye bir cins var... (sokak köpeği) kabul etmek zorundalar.

Pekingese & Yorkshire Terrier ? Bana öyle geldi, yuz tipi hic terrier degil aslinda.

yakıt cimtisiymiş. www.sahibinden.com

Honda Jazz bakın.

208-clio. jazz sahipleri adeta altınmış gibi davrandıkları için alınmaz fiyatları aşırı uçuk.

www.sahibinden.com
bu araba 65.000 e sıkı pazarlıkla alınır. bu motor fiat'ın meshur motoru.
600.000 km görebilen motorlardan böyle sağlam motor bir de peugeot ve citroenin kullandığı hdi ki şimdi o motoru bmw kullanıyor.

Dacia sandero easy r benzin

vw polo.

Toyota yaris otomatiğe sorunsuz aractir

Daha yeni birebir aynı amaçlarla megane 3 dizel otomatik hatchback 2011 aldık aynı fiyata. Biz şanslı idik iyi denk geldi. Memnunuz, tavsiye ederim.

Öncelikle hangi ülkedesiniz yazarsanız daha ayrıntılı cevap alabilirsiniz. 3.0 lar konuşulduğuna göre usa diye tahmin ediyordum ama euro demissiniz.
Avrupada 3.0 dizel alıp ne yapacaksınız yakıt aşırı ucuz değil. Ayrıca o yaşta dizel bir araba kesinlikle sorunlu olacaktır diye düşünüyorum. O paralara çok güzel yeni araçlar alabilirsiniz. Hayalinizdeki aracı alınca çok fark yaratmayacak makul seçeneklere yönelin. Ki çok ahım şahım özellikli bir araba da değil.

canını sıkar. bmw x5 e53 kronik diye bi google aratması yap, araçtan vazgeçersin :)

200.000 km'de dizel araç alırken 5 kez düşünmek lazım, çünkü turbosu elinde kalmak üzere olabilir ve oldukça maliyetlidir. Turbosu yenilenmiş bir dizel bulursan biraz daha gönül rahatlığıyla alabilirsin ama yüksek kilometre araç alacaksan her zaman atmosferik (turbo olmayan, benzinli) bir araç tercih etmek daha risksizdir.

2 senede boyle bir araca 6000 euro daha harcarsin. saatli bomba, ne cikartacagi belli olmaz.

bilgiler doğrultusunda, araçtan uzaklaşıyorum belki burdan iyi yorumlar çıkar diye düşündüm ama malesef...

ülke bulgaristan, yılın büyük kısmı türkiye'de olacak araç bu yüzden, benzin birazcık tedirgin eddiyor beni yakıt tüketimi açısından dizele göre. dizel bu yüzden tercih sebebi.

Dizel tercih sebebi demissiniz ama 3.0 dizelin ortalama tüketimi oldukça yüksektir. Daha yeni araçlara yönelin bence.

yanıt veremedim size ama dizel burada çok fazla...@cizgilerebasancocuk ya da lpgli seçenekler var ki onlar da kısıtlı..

Kendi ekibi. Kalanlar zaten gelir tanışır gelmeyenlerle de peyderpey tanışılır.

Dar ekip yeterli.

Bizim şirkette yeni katılana bir buddy verirler, o tüm şirketteki herkese götürür tek tek tanıştırır. Hızlı bir tur olmasına rağmen çok işe yarar.
Şirketin bununla ilgili bir prosedürü olabilir.

Ha siz zaten şirket tarafı olarak soruyorsanız ufak ekip yeter.

En az 10 litrelik bir akvaryum olmalı.

Buna uygun iç filtre almanızı tavsiye ederim çünkü akvaryumu çabuk pisletecek. -olmasa da olur suyu sık sık değiştiririm derseniz.

Sıcaklığa dikkat edin şu an sorun olmaz da kışın ısıtıcı takmanız gerekir ev soğuksa.

Özel japon yemleri var onları kullanın.

Geri kalan her şey için kablelvuku.

kucuk dikdortgen akvaryum alin ve filtre tertibati kurun

fanuslarda balik beslemek baligin gozlerine zulmediyormus, o yuzden cok baliga eziyet etmemek icin fanusda bekletmeyin

akvaryumcuya danisirsaniz ne yapmaniz gerektigini soyler zaten

Merhaba.
Akvayumda maksimum litre diye birşey yoktur. Ne kadar büyük o kadar iyi. Kurabileceğiniz en büyük akvaryumu kurabilirsiniz. Büyüklüğüne göre iç ve dış filtre seçenekleri gündeme gelecektir iki adet japon balığı için Ben en azından elli litre + iyi bir iç filtre kullanırdım. Aslında dış filtre öneririm ama muhtemelen pahalı bir yatırım olacaktır. Japon balıkları yüksek oksijenli soğuk sularda yeterli hacim olursa oldukça fazla büyüyebilirler. Ilıman iklimlerde dışarıda havuzlarda da kalabilirler. Ev içerisinde ısıtıcı ihtiyacı olmayacaktır.
Ayrıca okulun fanusta japon balığı vermesi de çok yanlış. Balıklar bardakta durabilen canlılar değiller pek çok kişinin düşündüğünün aksine.
Hayırlı olsun.

ben cocukken komsu teyzelerde japon baligi vardi. 2 tane. futbol topu ebatlarinda bi fanus ikisinin 14 yil yasadigina sahit oldum.

sonralari gaza gelip kirilan evin camindan 220 lt'lik akvaryup yapmistim silikonlarla falan. icinde sadece 1 tane karamelek diye bir balik vardi. tek 1 tane ahahaa. 6 ay yasadi. sonra kopekbaligi diye bir sey aldim, cakma kopek baligi. o da 4 yil yasadi.

ateşi izlemek yagmuru dinlemek japon baligini takip etmek inanilmaz dinlendirici bir sey hele odada saniyesinin sesi gelen bi duvar saati varsa tam terapi oluyor.

grafikerlik yapıyordum eskiden, sorun olmuyordu. bazı yerler sorun edebilir tabi ama genel olarak sorun olmuyor.

IT sektöründe insanlar şortla donla gezebiliyor genelde, sakal da sıkıntı olmuyor.

Sinema TV sektörünün tamamı. Yazın pijama terlik takılıyorum bazen.

E-Ticaret sektörü. Sakal, piercing, dövme 1 yıla yakındır sektördeyim hiç sorun yaşamadım

imamlık, müezzinlik

belediyeler sakal atmadan işini yaptıramazsın :P

inşaat. hele sahadaysanız istediğiniz gibi takılabilirsiniz. bir kere 4 gün pijama ile dolaştım o halde şehir şehir gezdim. başıma neler gelmedi ki.

hayati bir not; ustaları tahrik etmediğiniz sürece tabii.

Mühendislik arge üretim vb bölümler. Neredeyse pek çok kurumsal firmanın mühendislik arge departmanları. Geçti artık o sinema televizyon reklam yazılımcı geyikleri. Eğer müşteri karşısına çıkmıyorsanız nerdeyse bütün işlerde bakımlı bir sakal ile çalışabilirsiniz.

Reklam sektörüne alalım seni...

Yazılımcıyım. Sortla ve sakalla calisiyorum.

Duty free fiyatlari daha uygun kaldi marketlere gore (son 15-20 gunde zam yapmadilarsa eger)

Kent switch 8,5 liraya geliyor.

Tr duty freesi mi söylediğiniz rakam çünkü arkadaşların söylediği daha farklı idi

Yurtdışından gelirken baktım marlboro için 5 euro fark vardı gidiş daha pahalıydı. Net fiyatını hatırlamıyorum ama 5 euro farkı hatırlıyorum.

Gecen hafta Sabiha'dan cikmis gelmis biri olarak soyleyeyim.

TR'de hala daha ucuz. 15-16 gibi bir fiyati var ortalama sigaranin, kartonu 23-24 EUR ediyor.

Duty Free'den 28 Euro'ya aldim Lucky Strike 10'lu kartonu.

yukaridaki arkadaslar TR'ye girerkenki fiyatlari soyluyolar sanirim. o her zaman daha ucuz.

Pisipisi ince taneli
Veya hepsiburada’da satilan lindocat mor

Ikisinden de cok memnunum

Eğer maddi durumununuz varsa ever clean kullandıktan sonra kediniz daha önce inşaat kumuna yapıyormuş zannedersiniz. Ama ben reflexin kırmızı kutulu olanını kullanıyorum ve memnunum açıkcası.

Alice ince taneli veya ever clean. Diğerlerinden memnun kalmadım. Gerçi kediden kediye de değişir. Ama Alice’den hep memnun kalmışımdır

www.eksiduyuru.com

sahibinden'deki 0.9 ilanlarına da bakın, 109 ilan var. 2012-2013 yıllarında touch ve icon donanım paketleriyle satılmış, şimdi joy olarak 1-2 ay önce satışa sunulduğu için sahibinden'de 0.9 tce olarak pek göremiyorsunuz normal. ufak güncellemeler olsa da aslında aynı motor (verilerinden anladığım kadarıyla), dacia sandero ve renault captur'da da kullanılıyor.

sıfır alınacaksa 1.2 motorla aynı paraya satıldığı için alınabilir bence. hem daha güçlü hem de daha az tüketiyor. o kadar da kötü değil ikinci el piyasası. bakımlarını serviste yaptırırsanız rahat rahat satarsınız.

Sandero aracımda kullanıyorum. Gücü ve tüketimi tatmin edici bir motor.

Aslında 3 değil 2 araç. Biri yanlış yere koymuş. Bence bu sınıfta fantezi yapmak mantıksız. Kolay satılacak bir donanımını alın.

Hastalık he mi?

Bu tavır da bana göre psikolojik bir hastalık sebebi varsa ben de merak ediyorum.

Soruya cevap olarak da belki gittiği yeri sevememistir mecburiyetten oradadır.

insanımızdaki "gavur" mantığıyla ilgisi var diye düşünüyorum. bunlar pis donuz eti yiyor, taharetlenmiyor, ırkçılar türkleri sevmiyorlar falan gibi binlerce ön yargı ile yurt dışına çıkıyor türkler, sürekli bir güvensizlik hali yaşıyorlar. Yerel kültüre, yemeklere, insanlara ilgi de göstermiyorlar, hayvanat bahçesi gezer gibi geziyorlar. Senelerdir Avrupa'da yaşayan almancılarda da aynı anlayış var.

"home sick" denir buna. yurtdisinda normalde hic takilma olasiligin olmayan adamlarla takilmaya baslarsin, sirf iki muhabbet icin. gayet normal, icgudusel bir olay.

kendi ulkesinden nefret eden adam bile 1 sene yurtdisina ciksin ozler, ozlemem diyen kendine yalan soyluyordur. gurbet enteresan bir olay, yasamayan bilmez.

güzel bir tespit ama yanlış yerden yakalamışsın. bilmemendendir diye düşünüyorum.

asıl sorun ingiltere'de, amerika'da, almanya'da türk mahallelerinde yaşayıp bir kelime bile yabancı dil öğrenmeden ölüp giden tipler. genelde köylerine gömülürler.
londra'da harringay ve hackney var mesela. uzak duracaksın. bir de richmond var bu aralar. ben zaten beyaz türkten kaçmışım iğrenmişim hepsi oraya doluşuyor. uzak duracaksın..

@ozdek ortası yok hocam Londra'daki toplumun, bir tarafta dönerci, kebapçı off licencecı tayfa diğer tarafta Levent'ten, Sabancı'dan plazayı bırakıp gelmiş, çoluğu çocuğu kolejden aldırmış şımarık beyaz Türkler, yaş almış tiki cadde çocukları. Abi sen Türkiye'de kralsın zaten, izole sırça köşkünde gated communityinde yaşıyorsun, kaymak tabakasın. Niye göç edip sınıf düşüyorsun, middle class olmak için mücadele veriyorsun, üçüncü dünya vatandaşlarıyla aynı junglea giriyorsun bir de üstelik:) üstüne bir de knife crime, uyuşturucu bilmemne bin tane sorun var, Şaka gibi yemin ediyorum. Tamam Tr dört dörtlük değil, demokrasi vs sınırlı ama Suriye gibi savaşta değiliz, sana giren çıkan yok şımarık beyaz türk

1.16 ya da a180 alma

Golf sanırım sınıfının en genişi. Astralar atiklik konusunda en iyisi.
İç genişlik için skodalar da baya geniş.

hatchbacklerin genel sorunu darlık zaten. daha önce kullandığım iki araç da hatchback'ti. birisi vw polo, diğeri audi a3. şimdi honda civic aldım rahat ettim, dünya varmış demeye başladım. dizel otomatik olanını tavsiye ederim. han gibi bagajı ve çok iyi bir arka koltuk alanı var.

kia rio'nun diz mesafesi iyi diye duymuştum.

focus, golf, megane, astra gibi kompakt sınıf arabaların bayilerine gidiyorsun. hepsinin arka koltuğuna oturuyorsun. hangisinde rahat edersen de ona biniyorsun.

bunlardan bir düşüğü b sınıfı arabalar sana dar gelecektir. polo, i20, clio gibileri yani.

-------

ha bunların sıfırını almak istiyorsan da pamuk eller cebe yapman gerekiyor.

@burya civic hb de dizel yok

@sameidiot solo: biliyorum sedan tavsiyesi anlamında söylemiştim zaten :)

Lancia Delta
Nissan pulsar
Egea hb

Dacia sandero stepway. Geniş geniş oturursunuz.

lancia delta'nın arka koltuğu sedan birçok araçtan bile daha iyi. ben oturunca şaşırmıştım, hem baş hem de diz olarak çok geniş. 2 kişi öküz gibi yayılarak, bacak bacak üstüne atarak uzun yol gittik. arkada ufak bir camla içeriyi de güzel aydınlatmışlar. kafayı geriye yaslıyorsun mesela, kapı camının arkasına uzanıyor kafan ama orası da aydınlık ve camdan önce çerçeve bombesi olduğu için ferah hissettiriyor. ayrıca 3 kişi insani şartlarda rahat gider, biz hayvanlık yaptık mera gibi bulunca.

araba ortalamadan fazla yakıyor orası ayrı ama alırsan bu konuda sıkıntı yaşamazsın.

Egea ya bak derim. Arka koltuğa oturmadım ama kullanışı hoşuma gitti.

Öncelikle kediyi bir gün iki gün için yanınızda taşıyıp eziyet etmeyin. Kediler mekanlarını seven hayvanlar tatil kafasına giremezler. Iki gün uzak olmanız onun için problem olmayacaktır.

Tatil fikri veremeyeceğim bunun için geldim. Ha birde vegan olan tatil nasıl oluyor la :/

Vegan önerileri alabilir miyim falan desen eyvallah o da kabul de böyle sinirli sinirli. Hehe vegan tatil nasıl oluyor lan anlatsın biri bana

1 aylığına falan gitmiyorsanız çocuğa eziyet etmeyin, adapte olamadan strese girip tüy döküp döner böyle

Adalar'a gidin

Benim için değildi soru. Kedi hasta olduğu için bırakılamıyor da.

Bursa'nin kendisi koy.

Türkiye de merkezi köy olmayan bir kaç şehir vardı onlarda köyleşme yolunda ilerliyor.

Ya nedir bu bursa düşmanlığı. Bursa marmaranin incisidir incisi.

hem yazlari hem de dönem icinde calisiyorsan paraya neden ihtiyacin var ki?

Kendine şöyle bir söz ver: Devletten aylık 500 lira kredi alıp, iş güç sahibi olduğumda başkalarına da verebilmesi için geri ödeyeceğim.

Sana destek olacak hiçbir akraban ya da yakının yok mu? Akraba olur, arkadaş olur, komşu olur..

Devlet öğrencilere kütüphanede çalışma imkanı tanıyor. Aylık 2000 kadar falan kazanıyorsun. Bunu araştırdın mı?

Bir de fakirim para lazım diyerek değil de durumunu belgelerle ispatlayarak yardım istemelisin.

bu arada herkes tatil yaparken ben calisiyorum cok gereksiz bir serzenis.

tatil durumunuz varsa yapilir zaten. yoksa isterseniz yapin yine. altindan kalkamazsiniz.

ben parasizliktan anami babami göremedim cok uzun bir süre.

black fridayde bos kutuya talim eden adam
Aileden destek olmayınca ve yurt + okul giderleri işin içine girince yetmiyor hocam.

del piero10

Hocam ben de isterim hiç yardıma ihtiyaç olmadan okuyabilmek ama olmuyor maalesef burada gerçekten hali vakti yerinde olup bir öğrenciye burs vermek isteyenlere sesleniyorum zaten olmazsa da sizin canınız sağ olsun ne diyebilirim ki.

tanıdıklarından iste. onlar senin zor durumda olduğunu görüp kesin verirler sana para.

Bir de şu sitede böyle duyurular açmak yasaklansın.

Kyk kredisine başvursanız ya. Belki burs da cikar ailemin durumu iyi değil diyorsunuz. Ayrıca emin olun geri ödemesi üç beş öğrenciye burs vermekten daha ucuza gelir.

bazı ilçelerdeki kaymakamlıklar burs verebiliyor. en azından başvurup şansınızı deneyebilirsiniz.

ben de aynı okuldayım. okulun yurdu çıkmadı mı? 317 liraydı galiba. 500 lira kredi okul ve yemek giderlerini karşılar. part time çalışıyorsan 1000 lira falan geçer diye tahmin ediyorum. bu arada okulun yemekhanesinde doyabiliyor musun? geçen gün 2 kaşık çorba koydular kavga edecektim.

dönem başında kesinlikle kyk'ya başvur derim. burs çıkma ihtimali gerçekten yüksek. başvurmadıysan boş geçme. onun dışında birçok burs imkanı dönem başında maalesef.

hemen yalan söyleniyormuş muamelesi yapacağınıza bildiğiniz bir yer varsa söylersiniz belgeleriyle başvurur. insanları aşağılamaya ne meraklısınız.

Türgev, Sabancı Bursu, Koç Bursu bunları araştırmanı öneririm. Okul aracılığıyla veriyor olabilirler.

Kyk kredisi +1

Türbe cami gezmiyorsan dağ bayır gez. Ne yapacaksın FSM dediğin yerde, hiçbir şey yok. Araç varsa kal hatta, yoksa Bursa'da görülecek bir şey yok. Bana inan.

Şu bursayi gömenlerde bitmedi arkadaş. Yiyip içmek dinlenmek istiyorum

podyum park'a git.

Unuttum söylemeyi bir tek Bursa kalesine gitmek istiyorum

iskenderci + kozahan da fena alternatif değil

Podyum park ne fsm ne la. Adam akıllı çarşılar hanlar tophane uludağ yolu vs vs gezin araç varsa. Yoksa merkezde heykel hanlar arası dolanın yürüyün.

araç varsa hünkar köşküne çıkılabilir, bahçesinde manzaraya karşı çay kahve içilebilir. biz kışın gittiğimizde cafe kapalıydı ama yazın açık demişlerdi.

Bursa kalesi tam merkezde(heykel tarafı, tophaneye çıkarken), hatta oraya gitmişken bursa kebapçısında iskender yiyebilirsin (pembe dükkan,3 katlı).
sonrasında hünkar köşkü güzel, ama arabasız zor.

tatlı yemek istiyorsan tarihi asırlık bir helvacı var. aslen inegöldeler ama heykelde de bir şubesi var. helvacı ali. süt helvası, dondurmalı antepfıstıklı irmik helvası 10 numara.

tatlı krizim tuttu anlatırken swh

Petlas Imperium PT515

petlastan uzan dur hele bir de suv kullanıyorsan
gerçi dacia duster'sa al petlas.

düzgün bir suvsa michelin al

Öncelikle 4 mevsim lastik almıyoruz.

Aracı dandik görüp dandik olduğunu düşündüğümüz lastiği almıyoruz. Arac performansı eşittir araç + lastik performansı olduğu için iki değişkeni de minimumda tutmanın pek mantıklı olmadığını görürsünüz.

Markadan ziyade lastik üzerindeki değerleri inceliyoruz.
Markaların reklamlarına kanmıyoruz. Ne kadar çok reklam o kadar fiyat. Hiç bir lastik size yüzde onbeş yirmi yakıt tasarrufu sağlamaz.
Bilinmeyen kaliteli lastikler olabiliyor ben kis lastiği için sava kullanıyorum memnunum.

4 mevsim almayın +1
İzmir gibi sıcak memlekette yaşıyorsanız yaz lastiği ile bütün yılı geçirirsiniz. Aksi halde yaz ve kış için ayrı ayrı alın.

Ben Michelin pilot sport 3 kullanıyorum. Özellikle bu model için yazmak istedim. Tavsiye ederim, güzel lastik. Kuru ve ıslak yol tutuşu, frenlemesi, konforu gayet güzel ancak ömrü biraz çabuk bitiyor. 27 bin km'de yaklaşık 3 yaşında lastik artık gürültülü ve kaymaya başladı (diş derinliği yeterli olmasına rağmen).

Özetle Michelin, Continental ya da Goodyear öneririm.

Arazide yaz lastiği ile gidersiniz ama ıslak çimenlikte falan giderim diye düşünmeyin. Sadece kuru toprakta gidersiniz asfalt lastiği ile. Arazi için arazi lastiği şart. Hele araç 4x4 değilse kesin takılırsınız bir yerde.

yaşadığın yere bağlı olarak 4 mevsim alma +1. ama illa alıcam diyorsan

1) goodyear vector 2 (pahalı)
2) nokian watherproof (fiyat/performans çok iyi)
3) michelin cross climate (fiyat/performans kötü)

4 mevsim değil yaz lastiği alın. Ben Petlas'ın yaz-kış lastiğini kullandım, şimdi de Falken'in yaz lastiğini kullanıyorum. Petlas'ın kış lastiği fena değildi ama yaz lastiğini beğenmemiştim; hem sesli hem de saçma bir kayma potansiyeli vardı. Falken'i daha çok beğendim ama yol sesi bunun da fazla, pahalı markalar kadar sessiz değil. Ama lastik ebatım sebebiyle 2 katı fiyat vermek istememiştim, pişman değilim.

Hayır. Alakası yok. Tamamen motor şanzuman ilişkisine bağlıdır devir.

Alakası yok diyen arkadaş motorun yakıtla çalıştığını bilmiyor galiba. Yakıt kalitesi motor performansını etkiler. Ama 600-700 devir fark etmez bence.

Bazı firmalar lpg'den kar etmek için değişik bir gaz katıyormuş. Arkadaş söylemişti. Bilmiyorum Doğru mu?

Ondan olabilir.

araçta tam otomatik şanzıman mı var?

Aynen hocam, tam otomatik.

4 ileri ise, 4. viteste gaza sabit hızda gidecek kadar basınca şanzıman kitlenir ve devir bir tık daha düşer. Eğer diğer markaların gazında çekiş düşüyorsa belki gaza daha fazla basıyorsundur araç yürüsün diye şanzıman kitlemiyordur ve devir yüksek kalıyordur.

4 ileri hocam, teşekkür ederim baya bilgilendirici oldu.

Mobildeyim editleyemiyorum, bu durumda gazı opetten alırsam daha tasarruflu olur değil mi?

mantıken daha tasarruflu olması gerek. Aynı istasyon ve aynı pompada dolum yaparak ölçüm yapılabilir.

O bana laf söyleyen arkadaş burada mı?cahil cahil konuşup laf kalabalığı yapıyorsunuz. Bir de çıkarıma varmışsınız. Her aracın belirli lastik ölçüleri ile hangi motor devrinde vitese bağlı olarak hangi hızda gideceği bellidir. Otomatik viteste belirli devirde istenen tork sağlanamazsa araç vites düşürerek torkunu yükseltmeye çalışabilir. Ancak sanmıyorum ki yakıt vites değişikliği yaratacak kadar fark ettirsin.

Tekrar söylüyorum. Aracın hangi devirde vitese bağlı olarak kaçla gideceği tamamen motor şanzuman oranlarına ve teker çaplarına bağlıdır. Motor 3000 devirde dönüyorsa 3000xvitesorani x 2pr(tekerlek) eşittir alacağınız mesafe/zaman

Adamı delirtmeyin.

Mobil editi. Tam otomatik araçlar için diğer arkadaşın belirttiği ise doğrudur. Onlarda mekanik bir bağlantı olmadığı için devir hız değişkenlik gösterebilir kitleme durumlarında. Onun dışında manüel ya da yari otomotik bir aracı viteste yokuş aşağı da salsanız motor ve hız arasında aynı korelasyonu görürsünüz.

Boş tartışmalara girmeyin,
Bu fark tamamen yolun durumuyla alakalı.
Eğimi, o eğime kaç devirde girdiğin vs.
Ara gazı araştırmanızı da tavsiye ederim.

Hocam aynı yolda kontrol ettim

redditte sorsaniza bir.

La ayağı peceteye takılmış hayvanın. Altına peçete değil gazete ya da a4 koyun. Hatta koymayın.

Tirnagi uzun oldugu icin yerdeki rulo kagida takilmis. Onu kurtarmaya calisiyor.
Kafesin altina bu tur seyler koymamak lazim. Arada ya didik didik edip yiyorlar ya boyle durumlar oluyor. Hic bir sey koymayin o yuzeye.

Elime aldığımda da çırpınıyor, kağıtla bir alakası olduğunu düşünmüyorum ama kağıdı aldım içinden a4 kağıdı koydum.

altındakini değiştirin bakalım.

farklı yerlerde de benzer tepki gösteriyor mu? masa üstü, tutunma çubukları vs. gösteriyorsa nörolojik bir problem olabilir. öyleyse hekime danışmanız gerekecek.

Bakamadım ama kuşu genel olarak klimalı, esintili ortamda bırakmayın. Hemen etkileniyor onlar. Kuşu öyle hava akışlarından korumanız lazım. Esinti gelmesin kuşa.

kuş öldü arkadaşlar.

veterinere götürmediniz mi :(

Uzun yolda megane daha rahat ettirir.

Konfor farkı da olur yol tutuşu farkı da olur. Dizel megane kiralayabilirsiniz. Ama şehir içi ise clio da olabilir

Tabii ki konfor farki var. Farkli segment araclar.

kamp yapacağız, istanbul'dan gelibolu'ya geçip oradan sahilden antalya'ya kadar. fiyat farkı çok fazla değil.

yakıt tüketimi çok fark eder mi peki?

Yakıt tüketimi farkı olur dizelde dahi ama çok fazla fark olmaz. Aradaki fark konfor güvenlik açısından her türlü değer.
Clio b sınıfı
Megane c sınıfı

Arada ciddi fark var.

Biri B biri C. EDC şanzımanlı olanı alın, Clio daha küçüktür ama az yakar. Lakin iç malzemesi iyi değildir. 2018 ve 2019 üst modeller için söylüyorum.

megane ve clio arasında konfor olarak pek bir fark yok. ikisine de 1 hafta arayla bindim ikisiyle de uzun yol yaptım. iki araç da yeni modeldi bu arada. konfor olarak da bence clio bir tık öndeydi megane çok basık geldi.

:)

@golgi aygıtı

Bence sen modelleri karıştırdın abi. Bazı 60 bin olan araba 100 bin olan arabadan daha konforlu demişsin. Meganın iç hacmi Clio dan en az %30 daha büyük. Malzeme kalitesi farklı. Biri b sınıfı biri c sınıfı.

@reanarchy

yok hocam şirket arabası ikisini de kullanıyorum istediğim zaman. yamulmuyorsam ikisi de 2017 veya 2018 model. genelde megane denk geliyo ama ben cliocuyum megane çok basık geliyor bana. aynı zamanda da ağır. hatta sizin için torpidodaki belgesine baktırdım. Touch 1.5 dCi 90 bg clio. megane da 90 beygirdi diye hatırlıyorum araba dışarda olduğu için bakamadılar belgesine. clio 124 bin liraymış megane da 150 lira galiba. bana kalırsa ikisi de çöp araba da clio'yla gittiğim 400 km'de megane ile yaptığım 250 km'den daha rahattım.

bene olabilir mi? iyi, güzel anlamında...

Love+1

Bene, va bene kullanıyorlar. İyi, tamam, iyi gidiyor anlamında.

Va bene?'yi bu şekilde kullandıklarında da nasıl gidiyor, nasılsın gibi bir anlamı oluyor.

Her şeye va bene diyebilirler. Tamam anladım oldu olur anlamlarında kullanıyorlar. Vabe diye kısaltılır bazen.

Zekâ kültür ve iş arasında pek bağlantı kuramadım. Belki siz pek brainstorming yapacak seviyede değilsinizdir bilemiyorum bu özgüven ile nasıl olur.

@ted benim kadar imla hatası yapmayan birini zor bulursun. Verilen cevaplar(!) da durumu özetler nitelikte olmuş.

Usa pazarına satılan benzinli modeller var 3.2 litre idi sanırım. Önünde de ram logosu var. Ona binmeyi teklif et.

Ayrıca binerim tabi ki neden binmeyeyim ki gayet kullanışlı bir araba. Zorla satın alacaksın demiyorsanız çünkü almak istemeyebilir binmem demek nerden baksan ahmakça. Ayrıca dolu paketleri oldukça donanımlı ve fiyatlı. Belki kendisini layık gormuyordur. Florino teklif edin.

İhtiyacıma cevap veriyorsa satın da alırım, binerim.

Doblo satın almam (ticari olarak geçmesi, bazı yolları kullanamaması, her sene muayeneye girmesi gibi dezavantajları olmasından dolayı) ama şirket bana araç olarak Doblo verse binerim. Eşim de gocunmaz, biner.

Tutkun sadece ticari modelleri bahsettigin durumda. Ticarî ve binek modelleri ayrı. Binekler standart araba gibi

standardı olan bir insanmış. ben dobloya binerim.

dolmuşa binsin.

kadın olsam, doblo, hafif ticari araç, panelvan, 1. köprüden geçemeyen araçlara binmem.

arkadaşlarla pikniğe gidilecekse olabilir.

Böyle kaprisli kişilere, basın tekmeyi gitsin.

Yeni araba alıyorsanız, "Doblo alma, şunu alsan daha iyi değil mi?" vs. gibi fikir verebilir ancak doblo'nuz varsa ve "ben doblo'ya binmem" diyorsa, basın tekmeyi gitsin. Gitsin, istediği arabası olan biriyle çıksın. Bu tarz kişilerden zarardan, can sıkıntısından başka bir şey gelmez. Ham, çiğ, maddiyata tapan insanlar bunlar.

Araba için mi sizinle beraber?


.

Evlenilmeyecek seviyede kaprisli/egolu olduğunu gösterir.

normal değil

Doblo'yu sevgilinize alacaksanız, yani araba onun olacaksa haklı. Ama araç sizin o da arada sırada biniyorsa saçma.

Herkes yolcu olarak değerlendirmiş ama ben sanki siz araba alacaksınız da sevgiliniz muhalefet ediyor şeklinde algıladım. Eğer arada bir o da kullanacaksa veya devamlı surette birlikte bu arabayla gezecekseniz bence tepki göstermesi normal. Yok eğer yolculuk içinse, gereksiz kasıntı...

Sevmiyordur. Ben de sevmem dobloyu.

o ne yahu? çok güldüm :).

yani ailenize birlikte araba alıyorsanız ve kendini rahat, güvende vesaire hissetmeyeceğini düşünüp istemiyorsa ok. ama sadece modelden dolayı bu yorum yapılıyorsa yine de bir tercih meselesi ama "şık" değil, nezaketsiz ve kibirli bir tavır bence.

ben anlamadim. sevgili kendisine alinan araba icin mi diyor? yani surucusu-sahibi kendisi mi olacak?

yoksa 'senin araban dobloysa ben ona binmem, yolcu koltuguna oturmam' mi diyor?

ilk durumda bilemeyiz zevkler tartisilmaz. ben panelvana da torosa da dobloya da bindim binerim.

ikinci durumdaysa anormal, kendisine taksi tutmasini soylerim.

Dobloyu ben alıyorum, sevgilim buluşmalarda vs benimle seyahat edecek. Yani sahibi benim, o yolcu olacak

sahsen ben binmem.

argumani ne peki?

'doblonun yol tutusu kotu, yuksek ve hafif araba, virajlarda guven vermiyor. bagimsiz suspansiyonlu sedan alalim' mi diyor? yoksa 'doblo ne ya bacanak arabasi ben ona binmem tok kapi sesi bile yok' gibi bos laflar mi uretiyor?

ilki ise yine anlasilabilir de sirf gorunusunden veya isminden dolayi binmiyorsa taksi tutsun. o hatun yarin 'ben o mahallede oturmam, ben ciragan sarayindan baska yerde dugun yapmam, ben isitilmis yemegi yemem, ben cocuguma pazar mali urun giydirmem' falan da der.

siyahi arkadaşa buradan kalpler <3 <3

Irkçılık demem ben. Irkçılık, birisine ırkı nedeniyle kötü davranmaktır. Siyahi birisi 'farklı' görüldüğü için öyle davranmak kötü bir şey değildir.

çocuk diyorsunuz, siyahileri hayatında bir iki kere görmüştür ve ilginç gelmiştir, o yüzden fotoğraf çektirmek istemiştir. bundan daha doğal bir şey yok.

sirk maymunu muamelesi gibi oluyor bence hoş değil yani. tabii çocuk yaptığı için denicek pek bi şey yok babası ikna edememiş olabilir ama ben siyahi arkadaşın yerinde olsam üzülürdüm.

Lisedeyken okul gezisi ile ayasofyaya gitmiştik. Tüm kızlar oradaki turistlerle (yakışıklı olanlarla) fotoğraf çektirmişti. Ki bunlar sarışındı, siyahi birini görseler demek izdiham olurdu.:)

Ben de kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum, hele de 6 yaşındaki çocuktan beklemem.

az olan ilgi çeker mantığındayım.
siyahilere ırkçılık dünya üzerindeki en son yer türkiye olsa gerek.

irkciliktan ziyade ilgi cekici oldugu icin diye dusunuyorum. tayland'da yasadigim surede ozellikle turistik olmayan bolgelerde insanlar yolda yururken durdurup fotograf cektirmek isterdi :)

Hoş bişey değil bence çocuğa bunu açıklamak gerekirdi.

siyahi arkadasin sizin tanimadiginiz ünlü biri olma ihtimali yoktuysa sirk maymunu muamelesi +1

Sene olmus 2019. Internet diye bir sey var. Acarsin telefonundan gosterirsin "evladim bak insanlar boyle,boyle ve boyle gorunmekte" diye anlatirsin olur biter. Gidip de foto cekilmek gorgusuzluk gibi olmus bence.
Ayrica ne alaka yani? Tanimadigim etmedigim biriyle sirf ten rengimi merak ettigi icin niye foto cekileyim?

Abi siyahilere ırkçılık yapılmayan hatta pozitif ayrımcılık konusunda en hassas ülkelerden biri bizimkisi.

gayet irkcilik ama bizim insanimizda bu tip kavramlarin oturmasi zaman aliyor.
"siyahilere ırkçılık dünya üzerindeki en son yer türkiye olsa gerek." <- bu da tamamen sacmalik.

Üniversitede iken japon yaşlı bir çift fotoğraf çekinmişti benimle kadın ayrı sonra çift olarak falan. Kumral uzun saç yeşil göz farklı geldiydi muhtemelen. Yanlış anlayacak bir durum yok bence.

turkiye'de zenci irkciligi yok, vardir diyen zenci irkciligina hic denk gelmemistir. zenciler azinlikta falan olsaydi o da olurdu ama yok, olmayan birseyi var gibi gostermeye gerek de yok.

irkcilik degil ama bizlerden farkli oldugu icin sanki dinozor gormus gibi sasirilmasi bence de cok hos degil

benim merka ettigim de, biz soluk benizliler afrikaya bir yere gitsek bize de uzayli gibi bakiyorlar midir? bana bu sekilde baksalar bile ben kendimi kotu hissetmem ama bir siyahi bizim memlekette nasil hissediyor cok merak ediyorum

Irkcilikla uzaktan yakindan alakasi yok.
Irkcilik paranoyasi devrindeyiz.

Normal türk tipim var, sadece biraz beyaz tenliyim, Laos'da benimle fotoğraf çektirmek istemişlerdi. tanımadığım bi süür insanla sefim var :-P

Bizim ülkede ırkçılık bilinmez ama etnik milliyetçiliğin veya mezhepçiliğin tillahı yapılır.

birde çocukla babası inerken siyahi arkadaş "iyi günler" falan dedi. herhalde eleman kötü düşünmedi konu hakkında.

İspanya’da Çinli bir grup teyze benimle fotoğraf çektirmek istemişti. Değişik geliyor işte. Irkçı değil bence. Celebrity gibi hissetmiştim.

yadi.sk

i.hizliresim.com

Yüklenmedi sanırım

elektrikten anlamiyorsun bir elektrici cagir. ugrasacam derken akima kapilabilirsin. illa makineyi denemek istiyorsan evde o sigorta atik iken elektrik olan bir prizden uzatma cekerek deneyebilirsin. eger atan kacak akim ise o zaman prizde, uzatmada ve makinenin icinde bir kisa devre varir. servisten once elektrikciue baktirmak uygun olur bence.

kaçak akım rölesi varsa sizin hayatınızı korumak için atıyor gibi. fotodan anlayamadım ama.

Tesisatınızda kaçak olabilir. Hangi röle atıyor?

Çamaşır makinesi ile buzdolabı aynı rölede mi? Ana giriş rölesi mi atıyor yoksa belli bir tanesi mi? Sayacın oradaki ana şalt rölesi atıyorsa topraklama veya kaçak/tesisat arızası olma ihtimali yüksek

Üzerinde buton olan atıyorsa artık akım anahtarı (kaçak akım rolesi) atıyor, kaçak var demektir.

Buton olmayanlardan bir tanesi atıyorsa o hatta akım eşik değerini aşıyor demektir.

Ana sigorta atıyor. Elektrikten anlamıyorum ama bu işleri yapmadan önce ana sigortayı kapamayı ve kontrol kalemi ile kontrol etmeyi akıl edebiliyorum. Ilk biride yazdığım gibi ana sigorta atıyor. Acaba sigorta amperleri mi düşük diye sormuştum aslında.

Hayir sigorta amperleri düşük değil, iki tane 2000wattlık ufo ısıtıcı calistirmiyorsaniz tabi...

O halde muhtemelen kacak var diyebiliriz. Cihazda da bir problem olabilir çünkü aynı prizden çamaşır makinesi beslenirken anında atma yaşamadık. Aynı prizde çamaşır makinesi çalışırken kurutma makinesinin fisini takar takmaz atması onu işaret ediyor.

Her iki hesabınız da var ise normal tl döviz işlemi şeklinde eu usd işlemi yapabilirisiniz.

90'a fena değilmiş ancak vergisi, sigortası, benzini filan iyi masrafı olur.
2.0, benzinli diyorsun.

Bes yaşında araba 35 k km oldukça az kullanılmış bir araba. Ancak az kullanıyorum demissiniz vergisi carti curtu daha az bir araba bakabilirsiniz.

Bu arada piyasaya baktım da oldukça uygun bir fiyat. Eğer araca güveniyorsanız alınabilir. Hatta bana satın ben alayım.

Fiyat guzel ama masrafini hesaplayin. kapsamli eksper yapmadan almayin. kocaelinde tarcanlar a baktirin mutlak. Binek de d segment alirsiniz o paraya karsilastirma acisindan.

Bir de tüm ilanlar az km. Sanırım insanlar satin aldıktan sonra binmek için benzin alamamış.

şehir içinde 500km'yi 450 tl benzin alarak gideceksiniz.

100 km / 7lt bir benzinli araç örneği verirsek 250 tl ile 500km gider.

normal bir dizel araç 100km/5lt olsa hadi 6lt diyelim; 200 tl ile 500km yapar.

satarken kmsi artacağı için piyasası olmadığı için zorlanacaksınız, bunu da göz önünde bulundurun.

o araçta fiat motoru kullanılıyor. motoru sağlam ve uzun ömürlüdür. kullanışı keyiflidir. donanımı da yeterli bence. yalnız benzinli olması ve 2. el satışının çok zor olması dezavantaj.

Bu km ye benzinli tabiki. Dizel değmez. Egea hb modellerine bakabilirsiniz.

bence: opel astra - renault clio4 bakılabilir bu fiyatlara.

2. ele güvenme olayında şans faktörü var biraz. birazı da ustaya götürüyoruz ya arabayı, bilmem kaç noktadan kontrol edip söylüyorlar. varsa birşey orada çıkar deniliyor fakat ben çok güvenemiyorum senin gibi.

Ama ben de bakarken öyle bakıyordum, yaşı biraz az olursa alınır herhalde ya.

haftada 200 250 km yapacaksanız manuel dizel öneririm. ancak asıl önerim benzin otomatik yada lpg otomatik. dizeller ortalama 80binden sonra sıkıntı yaratmaya başlayabilir. 2. elde güveni sağlamak için aracın piyasasının 10 15 bin üstüne bakıp karar vermeniz lazım. temiz araçlar piyasasının biraz üstü fiyatta oluyor.

fiyat aralığını kasa tercihini belirtirsen daha rahat öneri alırsın.

Dizel almayin. Egea da onermem.

Renault grubuna bakabilirsiniz. 2.el de asla cok guvenemezsiniz. Kocaelinde Tarcanlara goturun mutlaka.

bir ekleme : manuel aracım var şu an, ama otomatiğe geçmem lazım. hatchback istiyorum.

Bak sen gel beni dinle pişman olmazsın.
Al bi 2017-2018 Egea 1.6 Etorq
max 20.000 km de
Urban yada lounge al easy alayım deme sakın.
Mis gibi otomatik araba garantili gıcır gıcır

Fabrika cikis lpg'li honda civic. 32 litre lpg ile (110 tl civari) 300 km yol yaparsin.

hiç düşünmeden 1.5 mazda 3 benzinli al geç.
2. ele güvenmeyeceksin elbette.
ama yeri yurdu belli olan birinden ekspertiz sonrası alacaksın.

clio

2.elde alabildiğiniz kadar yeni bir araba almanızı öneririm. O yüzden Egea Hatchback 1.6 benzinli otomatik diyorum ben. Lounge Plus gayet güzel bi donanım.

Merhaba

B enerji seviyesi genelde ısı pompası içermiyor tüketimleri iki kattan fazla. A + almalısınız. Ben arçelik kullanıyorum 3883 kt memnunum. Tüy konusunda evet faydalı üzerinde makineden çıkınca yapışık kalan hav ve üyleri alıyor. Zaten filtreyi temizleyince anlayacaksınız.

Beko D82 aldık geçen ay 2.600 TL'ye. Gayet memnunuz.
B alma, enerji tasarrufundan ziyade B tipi olanların teknolojisi farklı oluyor. Isı yoğuşmalı olanı tavsiye ediyorlar genellikle, onlar da genelde A ve üstü sınıfta.

Elektrolüx var. Kurutucuya koymadığım bir şey yok gibi. Çamaşırları program bittiğinde bekletmeden hemen alırsanız kırıştırmıyor. Hatta tişört tarzı şeyleri kot pantolon, havlu vb. ağır çamaşırlardan ayrı kurutursanız makineden çıktığı gibi giyebiliyorsunuz.

öncelikle beş kediliyim ve yalnız yaşıyorum.

1. www.hepsiburada.com

çamaşır makinem samsung, alırken çok kararsız kaldım yine samsung alıp almamak konusunda.
çok doğru bir karar vermişim.
hiç öyle evladiyelik bir şey almaya gerek yok, çünkü çok daha düşük bir fiyata, aşırı iyi bir performans sergiliyor.
tabii ki Siemens vb. gibi markalarla karşılaştırmanın anlamı yok.
ama diğer yandan da, kedili evlerde bu tip aletler biraz yıpratılarak kullanılıyor.

eylül ayında almıştım, resmen haldır huldur kullanıyorum.
haftada 3-4 gün günde 2 ila 5 kere falan çalışıyor, yani sık kullanıyorum.

servisinden de memnun kaldım.
tüy toplama olayı gerçekten çok iyi.
ayrıca 10 kiloluk olduğu için kedili evlerde sorun olan koltuk örtüsü, battaniye falan tarzı büyük parça şeyleri de kolayca kurutmak mümkün oluyor.
mesela üç tane büyük boy koltuk örtüsünü falan atıyorum, üstünde tüy müy kalmıyor.

2. o kadarcık kullanıma fark etmez.
ben sık kullanmama rağmen makineyi aldıktan sonra elektrik faturasında bariz bir yükselme fark etmedim.

Ben Siemens kullanıyorum. Kışın bir yazın 3 kedim oluyor evde. Valla 4-5 yıkamada filtreyi çıkarıp temizliyorum ve dehşete kapılıyorum. Onca tüyü yutacaktık resmen...

Biz de beko'nun bir modelini almıştık geçen sene; 2000 lira civarı bir şey ödedik sanırım. Her çamaşır yıkadıgimda icat edene en sevgi dolu dileklerimi yolluyorum resmen, ozellikle kedili eve şart.

Haftada 2 3 kere çalışıyor bizde; 2 kere çamaşır yıkıyorum bir kere de koltuk örtülerini vs tüyden arındırmak için kısa programda yıkayıp kurutuyorum. Ciddi anlamda tertemiz çıkarıyor çamaşırları. Evde tuy orani azaldi.

Hemen hemen tüm çamaşırları da atıyorum kurutmaya. Bazılarını hassas ayarda kurutuyorum, hafif nemli çıkıyor ama cidden hassas olanlar için böyle yapıyorum. Geri kalanları normal kurutuyorum, şimdiye kadar bir corabim çekti sadece. Çok bekletirseniz kirisiyorlar ama kurutma makinesi biter bitmez çamaşırları çıkarırsanız atlet, ev içinde giyiyecek tişörtler, çarşaflar ve kotlar ütülenmiş gibi oluyor.

Faturaya pek bir yansıması olduğunu da düşünmüyorum. Gayet memnunuz kısacası.

merhaba,

ben 8-9 ay önce Profilo'nun KM8351CTR modelini aldım. Evimde 1 tüy yumağı kedi 1 de aşırı tüy döken cocker köpeğim var. Koltuk örtülerini misafir gelmeden önce yıkamadan atıyorum 20 dk havalandırma modunda çalıştığında mağazadan çıkmış gibi tertemiz oluyor. Makineyi alma sebebim kedi-köpek tüyünden gına gelmesiydi benimde. Kurutuma olarak da her şeyi atmayın deseler de ben her şeyi hiç ayırmadan attım, henüz herhangi bir sorun yaşamadım. alırken hoover marka ürünler fiyat nedeniyle aşırı ilgimi çekmişti ancak yorumları okuyunca vazgeçmiştim, sonra bir arkadaşım hoover'ın b enerji tüketimli modelinden tüy toplama amaçlı aldı ve hiç memnun kalmadı. onun makinesine özel bir sorun mu yoksa markanın genel sorunu mu bilemiyorum.

saçmalık, ilk gün iptal ettirdim.

saçmalık 3 kez çıktım

kesilen para bana çok koymuyor, 2 yıldır falan duruyor. üstüne beklentim yok. küçük bir birikim kanalı benim için.

hemen çıktım. bes bana uygun yöntem değil, kendim kenara para atabilsem kendim birikim yapabildiğim için.

bence dezavantajalrı,
-besden istediğin zaman çıkarsan kesintisi vs oluyor ana paranı anca alabiliyorsun.(tüm beslerde)
-zorunlu beste istediğiniz fon seçilemiyordu.

illa bes yapacaksam kendi isteğim ile yaparım değişik fonlara geçerim en azından.

çıktım

yaptılar çıktım. tekrar zorunlu yaptılar gene çıktım. Zaten maaşın yarısı vergi, ben istemeden benim adıma ne haddinize lan paramı kesip kullanmak.

Ayni gun cikilamiyordu ertesi gun ciktik. Sacmalik.

Topuk.

onlar yaptı ben çıktım. yine olsa yine çıkarım.

Çıktım , işsizlik maaşı fonunun başına neler geldiği malum.

2 yıl kaldıktan sonra çıktım. aslında birikim yapamayan biri olarak kenarda biraz param olsun istiyordum ama maaş yetmiyor artık o kesinti çok geliyordu

Şirket katkısı ve özel fon desteği olduğu için kaldım. 1 yılda 10 k birikmiş.

10yıl sonra biriken para muhtemelen kuş gibi kalacağı için kalmak mantıksız. 1 senede bile ne kadar eridiğini gördük.

sirketimin benim adima yaptigi ve benden kesinti olmadigi icin ellemedim oyle duruyor sembolik bi meblagda. zorunlu olanindan ertesi gun ciktim ama, zaten kendi yatirimimi kendim fazlasiyla yapiyorum. devlet bi de ona karismasin bi zahmet.

Bizde şirket de üzerine senin koyduğun kadar koyduğu için devam ediyorum (limit var tabii).

bes ten çıkma talebini vermeye üşendiğim için 2 yıla yakın süre bes te kaldım. sonra bir bakayım dedim, ne birikmiş, param ne olmuş diye. ama beste kaldığım süre boyunca döviz ve altın %50 den fazla artmışken, döviz ve altına dayalı fondaki besim eksiye düşmüştü. o sinirle aynı gün çıktım.

bes fonlarını kim nasıl yönetiyor aklım almıyor

tum fonlari yabanci teknoloji sirketi-yurt disi sirketler vb. farkli isimlerde gecen sirketlere yapistirin derim.Sirketiniz de sizin adiniza yatiriyorsa kesinlikle kalin aksi durumda teknik olarak kanitlanabilir bir avantaji yok sadece yatirim psikilojisi acisindan avantaji savunulabilir normalde biriktirmem her ay kesildigi icin kumbara gibi kenarda birikiyor vb.

Benim BES'im var.9. yilda. 10 yil dolunca cikmayi planliyorum.Devlet katkisi da savunulabilir arguman olarak ama unutmayin devlet katkisinin biriktigi fon enflasyon kadar kazandirmayi bir tarafa koyun zarar ediyor.

haftada 1. kendimi bildim bileli böyle.

her sabah fix kahvaltı çay sigara peşine sıçarım.
eğer akşam yemeğini çok yersem bir de akşam bırakırım emaneti.

oha haftada 1 ne yahu, için çürür o kadar sürede.

Günde bir kere yaparım. Günde bir kere yapmak lazım en az.

Haftada 1 ne olm ya?

Gün-de iki kesin. Üç nadir.

Bazen günaşırı bazen 2 güne bir 5-6 sene önce günde 2 kez çıktığım oluyordu yaş ilerledikçe sanırım sindirim sistemi de yavaşlıyor ancak haftada bir diyenler ciddi iseler acilen bir doktora görünmeleri gerekiyordur diye düşünüyorum, çürür yahu o içinizde.

haftada 1-2. doktora gidin diyenler, zaten az yenildiği için dışkı hemen oluşmuyor.

Günde en az iki, max 4.
Düzenli beslenen kişi günde 2 çıkar. Bol su için.

Haftada 1 bağırsak kanserine sebep olur. Günde 1 veya 2 kere çıkmak gerekir.

senin gibi.

bu arada haftada 1 yapanlar, içinizde çürür evladım. sağlıklı bir durum değil o kesinlikle.

her sabah, hiç sekmez + 2 günde 1 çift yevmiye.

2-3 günde 1.

günde bir. bazen iki günde bir.

doktor üç günde birin altında olmamalı demişti. bence içinize atmayın arkadaşlar :/

Bir yerde okumuştum, günde 3-haftada 3 arası normal deniyordu.

Haftada 1 sıkıntılı. Annemde öyleydi. Kolon kanserinden kaybettik.

minimum günde 2-3. atladığım olmuyor, geçen mecburiyetten 1.5 gün falan yapamadım mermeri kırıyordum az daha şaka değil.

günde 1 yada 2.

haftada 1 nasıl ya? hiçbirşey yemiyor musunuz? nasıl iş arkadaş anlamadım :D

gunde 1 veya 2

günde 1-2'leri gördükçe geriliyorum ya, "bende ciddi bir sorun var galiba" diye düşünüyorum.

ben 2-3 günde bir yapıyorum ki ergenlik ve öncesinde 3-4 idi bu. öküz gibi de yiyen bir insanım ayrıca. umarım ölmem. her gün kaka mı yapılır yav canı sıkılır insanın otur otur.

gunde 2, sabah - aksam.

haftada 1 diyenler acil doktora gidin bir kolonoskopi yaptirin.

bazı cevaplar gerçekten korkutucu. ne sıklıkta yaptığınız, sağlığınız hakkındaki en önemli göstergelerden birisidir.

Günde bir kez, nadiren iki günde bir.

en az 3-4 gün ara olur. hiç her gün yaptığımı hatırlamıyorum.

sakarya tabiki osmangazi ne alaka izmir tarafıan gideceksen osmangazi etkili.

@jamsweety abi gerçekten yazdigin şeyi anlamadım tekrar yazar mısın

Heh tamam şimdi Anladim silebilirsiniz giriyi

Sakarya-afyon üzerinden daha kısa. Yalnız burdur merkezden sonra yollar epey bozuk ve gece benzincilerin çoğu kapalı. Ona göre hazırlanın.

Geçen bitki koruma hocasiyla konusuyoduk. "Çanakkale'de birinin tarlasında toprak kokenli bi hastalik var (verticillium bayagi da yaygin). Ne yaptik ne ettiysek yıllardır başa çıkamadık. Adam en sonunda tarlayi sattı. Tabi sattığı kişi de İstanbullu" dedi. Böyle şehirden kırsala romantizm dolu heveslerle geliyo insanlar, sonrasi hüsran. Diyeceğim o ki toprak, su, bitki vs analizleri yapmadan ve bir danışmanla görüşmeden bu kadar yüksek maliyetli yatırımlara girmeyin. İş sadece ticaretini bilmekle olmuyo çünkü.

siz nerede oturuyorsunuz, nasıl gidip geleceksiniz mersine?

@vivaLasVegas ben izmirdeyim, arkadasim mersin’de

çok anlamam ama. muz ağaçları halihazırda dikili olduğuna göre ağaçların durumunu ve meyvelerini gözlemleyebilirsiniz sanıyorum. seralar da cam veya plastik olarak ayrılıyor diye biliyorum. yeniler genelde plastik oluyor.
seranın durumu da önemli, kırık döküğü var mı vb..

söylediği satış sebebini de kontrol edin mantıklı mı, doğru mu.

2 milyon yatırım yapacağınız bir iş kolu için buradan fikir almayın öncelikle. Bir ziraat mühendisi ya da zirai danışman firma ile anlaşın. Gerekirse bu işte tecrübeli bir ziraat mühendisi bulup şirket bünyesine dahil edin. Vs vs

bu işler için danışmanlık veren firmalar var. onlarla görüşün

binek araç yerine fiat doblo/fiorino, ford connect gibi bir araçla çok daha rahat edersin. arka koltukları yatırır, yayıla yayıla yatarsın. Hatta koltuksuz alırsan şişme yatak bile koyabilirsin.

Türkiye'nin toplam kara ve kıyı uzunluğu 10.000 km.

100 km'de ortalama 7 lt yaksan 10.000 km'de 700 lt eder.

700 lt benzin lt'si 7 TL'den 4.900 TL yapar.

En iyi ihtimalle sadece benzine harcayacağın para 5.000 TL. Orası sorun değil diyorsan da mutlaka bir japon araba olması lazım. En azından ben öyle yapardım.

Kimlanbu ++++++1

Doblo ya da florino cargo araç alıyorsun. Doblo daha konforludur. Arka tarafı dosuyorsun güzelcene hatta bütçe ayırıp ahşap falan bile yapabilirsin. 7 litre de yakmaz ayrıca. Ha ama tek başına sıkılırsın bence.

Degmez bence. Turkiye'de ozellikle pazarlik yaparsan oteller ucuz. Otobusler ucuz. Ote yandan benzin pahali. Olur olmaz yerlerde arabada sabahlamak ise sevimsiz bir sey.

bel ağrınız, klostrofobiniz yoksa denenebilir. hatchbag araçla bile yapılabilir. önemli olan belinizin ağrımaması. bir iki gün arabada yatmak öyle aman aman zorlamıyor. sonrası sıkıntı. ama benim gibi dağda bile yatarım diyorsanız sıkıntı olmaz.

her şeyden önce rota önemli. 81 ili gezeceğim diyorsanız çok çok detaylı bir liste yapmanız lazım. mesela antalya'ya gelince aspendos'a, termesos'a, adrasan ve olimpos'a ve 2 şelaleye gidip "antalya'yı gezdim" dememeniz lazım. görülmesi gereken bir kanyon için ana yoldan 80 km dağa tırmanlışmığımız var. yok ben düz yol adamıyım derseniz kolay, gezersiniz.

yatacak yer kriteri de çok önemli. mesela ben gezdiğim zamanlarda opetlere çekerdim. tüm market alışverişi (kola, çerez, enerji içeceği, sigara, çay, kahve, cips) oradan alırsanız göze batmazsınız fazla. aksi takdirde de kimse size gelip git buradan da demez. tuvaleti de var. esas sorun gezdiğiniz yerlerden otoyoldaki benzinliklere gitmek. gezip yorulduktan sonra o yol insana zulüm ediyor.

kafayı kırdınız, hiç otelde kalmadınız. o zaman da dinlenme tesislerini öneriyorum. duşakabinleri falan da var. gezgin bloglarında duş incelemesi yazıları bile var...

onun dışında arabanın düz yol arabası olması yanı sıra motoru da güçlü olması lazım. atıyorum, bir ilçeden geçerken dağa kurulmuş bir kale gördünüz. buraya çıkmak istiyorsanız motor performansının yüksek olması lazım. aksi takdirde düz yolda bile arabayı boğarsınız. biz 1.6 astra ile her yere girdik. motor performansı %80'lerdeydi. ona rağmen zorlandık.

bir diğeri de yeme içme. arabaya kap kacak koyarsanız kendiniz yapabilirsiniz. ancak her yerde de yemek yapılmıyor. gün planlamasını iyi yapmanız lazım. bu da zor... dinleneceğiz vakti ayarlamanız lazım. en az 3 ay sürecek bir turda her gün dışarıdan yemek yerseniz hem kendinize hem de cebinize yazık edersiniz.

araç lpg'li olacak, sağlık sorunlarınız olmayacak, iyimser bir tahminle 5-6 ay süreniz olacak. sorumluluğunuz çok. minimum harcayacaksınız.

tüm bunlar olurken de başınıza hiçbir şey gelmeyecek. araba bozulmayacak, böcek sokmayacak vs.

zor, ama imkansız değil. biz sadece akdeniz turu yaptık. bel ağrısı hariç gayet keyifliydi. ileride de bir commuter ile avrupa'yı gezmeyi hedefliyorum. önce para kazanacağım iş, ayırabileceğim zaman ve euro'nun düşmesi lazım tabii...

binek araçtan ziyade Doblo tipi araçlar daha uygun olur. arka koltuk katlanınca çift kişilik şişme yatak sığıyor. rahat rahat yatarsın.

fakat bu çok uzun zaman alır. yavaş yavaş, acele etmeden, keyfini çıkara çıkara yaparsan muhteşem olur. yok koşa koşa gezeyim dersen 10.000 kilometre boşa yol yapmış olursun.

çadır al, o kadar büyük ve pahalı bir şey değil. bazen dışarıda yatarsın.

bütçe de 25-30 bin lira civarı çıkar. araç hariç elbette. 8-10 bin lira yakıt tutar sadece.

bisikletle, motosikletle, yuruyerek, karavanla yapilabildigine gore arabayla da olur. zorlugu, sikilmasi, donunce bir daha araba gorme istememe ihtimali vs. bunlar kisisel seyler.

doblo tarzi+1

ama kamp ekipmani mutlaka olmali. oyle guzel yerlere gelirsiniz ki arabada uyumak sacma gibi olur disarida uyumak varken.

boru kanalı ile kapatabilirsiniz;
www.akdogalgaz.com.tr
bunu da boyayabilirsiniz mesela.

ya da uygun ölçülerde ahşap ile kapatıp o ahşabı boyayabilirsiniz.

Raf/kapaklı dolap gibi bir şey yaptırsan, boru içerde kalsa

onu göstermeyecek bir ışıklandırma yaptırabilirsiniz marangoza.

ambiyans ışığından bahsediyorum tavana falan vuracak.

hazır boğat da var, buat ya da buğat da olabilir bilmiyorum.

hatta ses sistemi kullanıyorsanız uyduları da koyabilirsiniz oraya

veya hepsini beraber raf,kitaplık şeklinde yaptırabilirsiniz. kibar bir işçilik ile.

Halat kaplayabilirsin en ucuzu etrafına dolayıp. Ama ahşap artı bir

marangoza gidip suntadan kapak yaptirman lazim duvardan duvara da daha iyi gozukur mu bilmem. ben olsam gomene kadar birakirim boyle.

servisin dediğine göre fiyatı yüksek olduğu için.

otomatik ürettiği an 20 bin tl koy üstüne. bir de arazi araçlarında otomatik vites tercih edilmez.

Maliyeti dönmedi demek ki. Satış rakamlarının düşük olacağını öngördüler muhtemelen.
4x2 arazi aracı değil ama dediğim şekilde bir sebebi vardır.

arazi aracı sınıfında değil ancak trde yüzde 90sını arazi işlerinde kullanılıyor.

Tabiki Insignia. Çünkü arada yaş farkı var. Adil bir karşılaştırma değil. Insignia çok yakar doğru ama başka seçeneklere de yönelebilirsiniz. İki arabayla kisitlamayin kendinizi.

Temiz de olsa 9 yaşında bir araç almak saçma bence. 2.elde en yeni ve en temiz aracı almaya çalışmalı.

Ayrıca gün olacak aracı satmak isterseniz, 2000 motor araçları satmak zordur. Sürekli uzun yol yapmıyorsanız 2000 motorun keyfi de yoktur. Şehiriçinde 4000cc olsa bile farketmez.

Ben olsam geçmişini bildiğim bmw'yi seçerdim. Artık 10-15 yaşında arabaları eski saymak yanlış diye düşünüyorum, tabii ki bakımları düzenli yapıldıysa. Diğer türlü bakımsız bir 5 yaşındaki araba, bakımlı 15 yaşındaki araçtan çok daha fazla sorun çıkartacaktır.

Bu arada Insignia 2.0 dizel manuel kullandım, uzun yolda çok yakmıyor. Ortalama 110km/h hızla 4-4.5 litre civarında tüketimi. Şehir içi pek kullanmadım, o kısmı bilmiyorum.

BMW 320d hem motor gücü ve torku hem de arkadan itişli olması sebebiyle çok daha keyifli bir otomobil. BMWde premium hissi Insignia dan çok daha fazladır. Ben Insignia koltuğuna oturduğumda hayal kırıklığına uğramıştım, sıradan bir C segment araçtan farksız bir hissiyat verdi bana.

Bana sorarsanız, her iki aracı da en az birer gün kullanın mutlaka. Çünkü herkesin otomobilden beklentisi farklıdır. Insignia kiralık çok rahat bulunabiliyor, 1 gün kiralayın ve en az 150-200 km kullanın. BMW için de arkadaşınızdan uzun bir test sürüşü rica edin. Sonra karar vermek çok daha kolay olacaktır.

3.20d gecmisini biliyorsun, temiz diyorsun. 20 yilda 140bin yol yapmis. yilda ortalama 10bin bile yapmamis gayet temiz. yakit ve performans olarak insignia'dan daha iyi sonuc verir. donanimliysa rahat bi 5-10 yil daha gideri var.

Ikinci elde hertürlü benim tercihim yeni olan olur. Ancak denildiği gibi kendinizi neden kısıtladınız ki. Başka modeller bakın.

Ben bmw’yi alırdım ama bence de kısıtlama kendini

e 90 kasayı ben beğeniyorum. bmw duruş motor gücü performans anlamında bence önde tek dezavantajı yıl farkı. ben insigniaları beğenmiyorum çok yakıyor ve kronik elektronik arızaları mevcut. bmw de keza arızayı seven bir araçtır.

ikinci elde geçmişini bildiğin araba en güveniliri. bmw.

Yeni 2011 model Insignia aldım. Çok yakıyor kısmı yalan.

Adam gibi kullanınca 7.7 yakıyor.

patronda daha yeni model 3.20d var, çok keyifli bir araba. Yakıt tüketimi şehirlerarası yolda 6lt/100km gibi komik bir rakama kadar düşüyor sakin kullanırsan (100-120km/s civarı gidersen). antalya-kayseri, antalya-istanbul gibi uzun yolda kullandım.

Gazlayınca köpek gibi de gidiyor, ibreyi 230'a dayıyor hemen. Yol tutuşu da gayet başarılı, virajda ani gazlayınca arkayı bırakacak olduğunda esp devreye girdiği gibi "gel buraya kardeş nereye gidiyosun" diyor resmen.

Havadan ve nemden koruyacağı için gayet oluru var bence.

vakumlu hurçlar çözüm değil çünkü o kadar adiler ki kendi kendilerine hava alıyolar hiç ellemesen dahi. ha dersen kalitelisi hava almayanaı var olur tabi.

aynı şekilde hurç değil ama aynı sistem vakumlamak için mutfak poşetleri de var ama nerede gördüm hatırlamıyorum yurtdışı da olabilir aliexpress de.

Fermuarli posetlerden alsaniz yeter

Bence direkt mama poşetinin ağzını birkaç kere kıvırıp bantlayın ve çekmece tarzı bir yerin içine koyun. Ben öyle yapıyordum, hiçbir sorun yaşamadım.

Benim yöntemim şu. Aldığım mamayı nd tarzı mamaların poşetleri zaten kilitli vakumlu oluyor açıp cam kavanoza boşaltıyorum mama vereceğim zaman kavanozdan veriyorum bittikçe poşeti açıp veriyorum. Böylece toplamda poşet üç dört kez açılmış oluyor kalan sürede karanlık serin bir yerde muhafaza ediyorum. E ger poşete güvenmiyorsanız tüm mama yine cam kavanozlara saklanabilir.

Kendi mouse klavyemi götürdüm kullanıyorum ancak monitör fazlaymış. İnsanların şaşırma sebebi de buna üşenmemiş olman ve ekstra para verip bi monitör daha alman bence. Evdekini götürüyorsan eve bi monitör daha alman gerek sanırım. Bu kadar zahmete değecek bir durum değil çoğu insan için.

monitör kadar büyük bir şey yapmadım ama kendi track mouse'umu götürüyordum ben de.
sizin için önemli ölçüde kolaylık sağlıyorsa normal aslında. o malzemeyi size temin etmeyen şirket utanmalı ama nerdeee.

Bence mantıklı. Çünkü saatlerin orada geçiyo. Kaliteli ürünler kullanmak en güzeli. İşyeri pinti olursa olsun. Bu senin kendine verdiğin değeri gösterir. Bazıları enayilik olarak görüyo ama

Kendi kablosuz kulaklık setimi kullanıyorum, kendi klavye-mouse setimi kullanıyorum. Monitör getiren de vardı eski şirketimde ama mevcut iş yerimde o konuda bir sıkıntı yok. Haliyle gayet normal goruyorum ben.

şahsi eşya deyince aklıma monitör,klavye v.s. gelmedi.tablo,fotoğraf,hediyelik v.s. geldi bunları götürürüm ama fare,klavye v.s. götürmem sanırım.

Kendi klavye ve mouse setini kullanıyorum çünkü şirket benimkinin standardında bir ürün sunmadı bana. Geçen hafta ofiste ekran getirenleri görünce ben de kendi ekranımı götürmeye karar verdim ama şirket dağıttı allahtan. Ama klavye ve mouse için hala bu gelişme yok.
Götürenleri klavye mouse a kadar yadırgamıyordum önceden ama şimdi ekrana da hak veriyorum.

ben de mouse alıcam ama monitör vb. almam. talep ederim öncelikle.
ama bunun dışında kişisel eşyalarımı götürüyorum.

Ofislerde çok fazla vakit harcıyoruz dolayısıyla konforu yükseltmek çok çok önemli. Ben mümkün olduğunca şirkete baskı yaparak talepte bulunuyorum eğer çok ekstrem bişey değilse zaten kabul görüyor. Onun dışında evet evden götürmek bence mantıklı.

o hatayı 1 kere yaptım, o da pis tufaya gelmiştim. Hayatta yapmam. Konfor demişsin ama bırak konforu, iş için birşey lazım olsun ve o evde olmuş olsun ve temin edilmezse iş batacak olsun, bu şekilde dahi yapmam.(lan şimdi böyle dedim diye de ileride başıma geliyormuş, yapmak zorunda kalıyormuşum :)

Ben zaten proje başında açık açık söylerim nispi konforumun benim için önemli olduğunu. Yani mesela senin verdiğin örnekte 34'' ekran daha iyi olacaksa satın almaya bunu alın derim/öneririm. Ha yok almazlarsa da o eldeki monitörle devam ederim. Monitör bağlayıcı bi' etken değil ama mesela bilgisayar götüren vardı bizim şantiyede, ben götürmedim. Bilgisayar proje esnasında yavaş refleks veriyordu, bazı durumda bu sebeple işler-işçiler bekliyordu. Beklesin, bekleyecekler. Bunu çok olağan görüyorum.

Hatta yaşanan bi' olay, kahve ve bardakla ilgili; satın alma benimle biraz inatlaşıp istediğim bardağın(bi' kahve markasının bi modelini alırmışsın demiştim) özel olduğu gerekçesiyle almadı, iletişimimin de normalde iyi olduğu birisiydi(zaten bu da bi' yanlış) illa mail mi atayım dedim önce, ''at'' dedi sonra oturup açık açık söylemiştim, ''yapma. daha bir süre daha buradayız birlikte çalışacağız şantiyeye küsersin burnundan döker rampanın kralını yaşatırım'' diye sonra bağrışma oldu bir müddet. En son patronun yanında ''patronun kendisine aldırayım mı şimdi'' diye sormuştum. Öyle çözülmüştü.

İşle ilgili bu tür diyaloglarda maalesef uzlaşma temiz sağlanmıyor. Böyle küçük anlamsız şeylere takılan emekli albay kılıklı insanlar, bu küçük şeylerin peşinden giderken/giderlerse daha büyük zararlara giriyorlar ve bunu güzellikle anlamıyorlar.

Bence işini severek yapan kişi özellikle de cephedeyse onun parasını zaten çok rahat çıkartır. Hele ki bunun aksi olsa zaten onu almayan firmaya da onun kat ve kat fazlasının zararını verir zaten. Bu denetlenemez.


Ben bu yüzden mesela, kullanacağım kalem ve defterlerden tutunda havaalanınında yiyeceğim yemeğe okumak için alacağım dergiye kadar firmaya yansıtma taraftarıyım. Çoğu kişi benimle hem fikir değil. Mesela bu dergi konusunda da zamanında firma ödemişti ama finansdaki arkadaşlarım sohbet esnasında biz yapmazdık filan demişlerdi onlara da kendi fikrimi şöyle anlatmıştım. ''benim görev tanımım basit(yaptığım işi anlattım, zaten biliyorlardı), bunun dışında eğer şehirdışına gidilecekse herşeyi firma karşılayacak, ben o havaalanında kendi keyfime beklemiyorum. Zaten beklemeyi sevmem -ki benim işim operatörlük değil- o yüzden firmanın bunları ödenmesi lazım''

Hatta bi' gün benim kullandığım araçtaki arventodan fazla kural ihlali maili geliyor diye aranmıştım, şöför tutun o zaman diye atarlanmıştım, hem aracınızı kullanıyorum hem de bunun azarını mı yiyeceğim demiştim.(arabaların cezalarını ödemeyeceğimi araç vereceklerse verecekleri zaman anlatırım, onun eğitimleri oluyor yok olmaz filan derlerse de servis koyun abi o zaman diyorum. ya da bir başkasını gönderin diyorum) Gerçi daha hiç ceza gelmemiştir büyük ihtimalle gelseydi keserlerdi buna yetkileri varmış da ben kendimce anlatıyorum işte adamlara sonradan sürprizle karşılaşmasınlar diye.

Biraz da meslekle alakalı galiba, yani mesela özel olacak biraz ama sallıyorum ben de bi' ''dozer operatörü''ne istiyor xxxxx marka ayakkabı vermem ama karar verme pozisyonundaki birisine bütçe dahilinde istediği herşeyi veririm. Çünkü zaten o onun parasını çıkartır da hadi çıkartmasa bile kızdırırsan dönüşü olmayan bi' yere girer daha fazla zarar eder/ettirirsin.

Ben daha yazsam yazarım benim böyle çok hikayem varmış. Ama nihai olarak; ben evden götürmenin, saçma olduğunu geçtim büyük hata olduğunu düşünüyorum. Eğer kar/zarar ortağı değilsem ve başından beri anlaştığımız sabit maaşa çalışıyorsam çalışma şartlarını ve gidişatı firma belirler. İyi bakarsa karşılığını öyle alır, bakmazsa yine öyle alır. İş bu, özel eşyamı orada p*ç edemem. Çünkü 1 kere toyluğuma denk geldi iyi niyetimle(firmayı sahiplenmek) yaptım ve aynen dediğim gibi oldu. Kendi eşyamı işle ilgili kullanarak eskitmem bu saatten sonra.Çünkü firmayı sahiplenmek kadar kerizce birşey yok. Bizler yetkiyi alınca kendimizi değerli sanıyorduk, zor yoldan öğrendim ben parayı veren patronduru.
Madem iş dünyası böyle, o zaman herkes ceremesini çekecek diye düşünüyorum. Bu tür durumlarda ne verdin elime ne süreyim yüzüme yaklaşımı var bende. Bakarsa bağ olur bakmazsa alalede bi' personel olurum.

Kendi rahatım için götürürüm elbette sonuçta mal benim malım kimseye hibe etmiyorum kendi yaşam kalitemi arttırmak için kullanıyorum. Eskimesine zerre acımam.
Talep edilmesi kısmına da katılıyorum ama bir yere kadar. Sonuçta işin kalitesi artacaksa veya adam gün sayısında azalmaya sebep olacaksa istenebilir. İşveren olarak bir yazılımcı daha iyi bilgisayar veya monitör talep ederse onun performansına katkısını anlarım bütçeye göre değerlendiririm ama x marka kahve kupası isterse tepkim la yürü git olur sadece.

skoda rapid spaceback 2014-2015 uygun gibi

Dacia sandero stepway easy r benzinli 2018 model bulabildiniz. 6 litre yakıt tüketimi geniş iç hacim ve bagaj. Muhtemelen küçük görürsünüz beğenmezsiniz ama tavsiye ederim. 2017 temizleri 65 bin civarı. Üzmez.

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com


jettalar vergi ve yakıt olarak üzmez. toyota'da vergi ve yakıt biraz daha yüksek olur ancak istanbul gibi bi şehirde kullanmayacaksan yakıtı sorgulatmaz.

Jetta al geç. Fazla ince düşünme.

dostum o paraya 2013-2015 arası megane 3 dolu paket alırsın. araba dizel olur ve çok çok az yakar. 60 bin tl üzerine dolu paket alırsın. 2019 bir çok arabada olmayan özelliklere sahip bir araban olur, az yakar, kronik büyük bir sorunu olmadığından rahat rahat binersin.

renault fluence seni rahat ettirir.

Acelen yoksa Fiat 500x takip edebilirsin.

yoo, hedefleri çok daha ilerisiydi. 20 yıla yaklaşan iktidarlarında ciddi bir ilerleme sağlayamadılar aslında.

bu adamlar şeriat sloganları ile yeşil kılıçlı bayraklar sallayarak geldiler. ibda-c, ışid filan ne varsa palazlandırmaya çalıştılar, ama tutmadı. şimdi başka şeyler deniyorlardır muhtemelen, ama ben çok takip etmiyorum.

siyasal Islam'ın hedefi bir Islam devleti kurmaktı, yapamadılar şimdilik...

Tam tersine haksizlik ve hukuksuzluklarla dinden soğuttular. Vaatleri dürüstlük.ile herkese siyasal islamin güzelliğini göstermekti.

Bir de.çok.sağlam.riyakar.bir tayfa oluşturdular.

Hanin hep diyorlar ya batılılar haçlılar.bize savaş açtı. Hacli dedikleri. Kesim bile bunu planlayamazdi bu kadar.

Yukarıdaki iki cevaba da katılıyorum aksine insanları dinden soguttular.

O yemekhane işine katılıyorum insanlar korkuyor tutmayan bile işini kaybetmemek için numara yapıyor.

eskiden dindar insanlar gerçekten inandığı, bildiği için dindardı
şimdi şekilci dindar.
Bizim zamanımızda yoktu parkta agaç altında sevgilisi ile fazla samimi türbanlı kızlar

o kız türbanı neden taktığını bilmezse, taktığı türbanın da hakkını veremiyor işte.
iddia ediyorum, dindar gözüken, genç yaşlı, kadın erkek hepsi, en sekülerlerden daha ahlaksızlık yapıyor.

Olaya sadece devlet kademeleri açısından bakmamalısın.

Ben İstanbul'a 2008'de geldiğimde iyi kötü Ramazan'da olduğumuzu anlardım, şimdi millet çok rahat yiyip içiyor, Ramazan'da kapatan yer epeydir görmüyorum, millet bunların yüzünden dinden soğudu iyice camiler dolup taşmıyor.

Şahsen Cuma'ları kaçırmamaya çalışırdım, iş saatlerime uyuyorsa yemeği 5-10 dk'da hızlı hızlı yiyip Cuma'ya giderdim ama 15 Temmuz'dan sonra camiye gitmedim, gitmek istemiyorum. Hocaların ağzından siyaset zırvaları dinlemek istemiyorum çünkü.

siyasal islam dediğin abdnin uşakları değil mi zaten? abd hedefine ulaşmışsa onlar da ulaşmıştır.

@chicha +1 koskoca ofiste oruç tutan sayılı insan var anlamıyorum bu lafları yok yemekhane bomboş herkes teravih e gidiyor. Ki bunlar siyasal islam değil dinin emrettiği ve yapılması beklenen şeyler. Gerçekten kavramları çok karistiriyorsunuz.

insanların oruç tutmasında ne var? siyasal islam nedir? ne kadar saçma bir tanım? her devrin iktidarı kendileri doldurmuyor mu kadroları? başka bir iktidar gelse kendi adamlarını koymayacak mı oralara?

@cizgilerebasancocuk kavram karmaşası falan yok. dinin emrettiğini biz de biliyoruz. insanların yönelimini sorduk. tutmasınlar kılmasınlar neden yapıyorlar denmedi zaten.

@black mamba siyasal islamı araştırıp öğrenebilirsiniz. her devrin adamından çok hedef ve yaptıklarını soruyoruz. ne yapmamızı bekleniyor ki sorgulamadan andaval gibi yaşayalım mı?

I. Devletin şekli
MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
—Hayır. Daha değil.

türkiye'deki inançsız oranı italya'dan yüksek hale gelmiş resmi kaynaklara göre. avrupa'daki en hızlı dinsizleşen ülke biziz şu an.

@mika sorguladığın şey nedir tam olarak? insanların oruç tutması mı?

siyasal islam diye bir şey yoktur. islam islamdır. islam hayatın içindedir siyaset de dahil. saçma sapan bir tanımlama bu. eğer kastettiğiniz "dini siyasete alet edenlerse" bu da olur olmadık kullanılmaya başlandı. her muhafazakar "siyasal islam" adı altında sanki dinden çıkar sağlıyormuş gibi bir intiba bırakılmaya çalışılıyor.

nedir siyasal islam?

"siyasal islam, islam'ın kişisel hayat dışında sosyal ve politik alanlarda da yol gösterici kılınmasını hedefleyen "politik-ideolojik hareketler" olarak tanımlanmaktadır."

fransa siyasal islami yasakladi.

erdogan siyasal islami getirebilir mi? hayir. neden? cunku turkiye o kadar zayif bir ulke degil. erdogan'in gucunu asan bir sey bu. imam hatiplerle de bunu basaracagini zannetmiyorum. zira akp diye bir sey yok biliyorsunuz. her sey erdogan. insanlar akp'ye oy vermiyor, erdogan'a oy veriyor.
erdogan bir fanidir. bir gun olup gidecektir. geriye kalan akp secmeni parcalara ayrilacaktir. erdogan, dindar muhafazakarlari birlestiriyordu. o giderse, bir arada kalabileceklerini sanmiyorum.

su an kendileri calip kendileri oynuyor. adalete, demokrasiye, hukuka ve ozgurluklere kendilerince tanimlar yaptilar. bunun farkindayiz.

ekleme: bu yazdiklarimdan islama karsi oldugum cikarilmasin. islam bir inanctir. saygi duyuyorum, karsi degilim. kisisel hayatlarinda herkes inancini diledigince yasayabilir. ancak kalkip bu inanci baskalarina dayatmak yanlistir. devlet dedigimiz seyde bir suru inanctan insanlar yasadigindan, her bir inanca adaletli ve esit olmasi icin devletin herhangi bir dini olmamalidir. devletin dini olmaz. kaldi ki siyasal islam din ve devlet isleri corba oluyor. cagdasligi, adalet, hukuk, bireyin mutlulugu, medeniyeti ve ozgurlukleri hedef kilan devlet icin siyasal islam yanlis secimdir. zararlidir.
devlet, insanlarin inancini guven altina alir. o inanc ne olursa olsun.

aslinda bilinmesi gereken çok önemli bir şey var sorun siyasal islamcılar yada onların amaçları değildir burada sorun onları iktidarı boyunca körü körüne savunan yaptığı 4-5 betonu savunarak yediler ama yaptılar diyen onlara kayıtsız şartsız reisim diyerek arkadasından koşan akp den öyle yada böyle bir şekilde nemalanan küçük hesaplar peşinde koşan şark kurnazı halktır bu halkın müslümanlıkla anadoludan gelmeyele şevkatle haramla helalle hiç bir alakaları yoktur varsa yoksa akpden alacakları nema ve rant onlarla birlikte bizde zenginleşelim düşüncesidir bu ülkedeki asıl ve en ciddi sorun budur yoksa siyasal islam hiç bir şey yapamadı zaten ayrıca bu ülkeyi gittikçe bataklığa çekecek daha kötü günlerin habercisi fakirleşeceğimiz işsizleşeceğimiz hukuksuz yargısız adaletsiz günlerin sorumlusuda bu halktır daha doğrusu halkın bir kismidir %50 si kadarı

@leo islamı iyi öğrenin o zaman. islam kişisel alana sıkıştırılamayacak kadar geniştir ve hayatı kapsar. devlet yönetimini de. bir insan "siyasal islam"a karşı olduğunu söylemek yerine direkt islama karşı olduğunu söylemeli o zaman. siyasal islam, kamusal islam, sosyal islam diye bir şey yok. islam islamdır.

siyasal islam diye bir kavramin, dolayisiyla siyasal islamcilarin, olmadigini iddia eden arkadaslar. inanan ve musluman olan herkes devlet yonetimine islamiyetin yol gostermesini mi istiyor o zaman onu anlamadim ben? Gercekten anlamak icin soruyorum.

Yemekhanelerin boş olmasının sebebi siyasal islamın zaferinden ziyade yeteneğin ve tecrübenin işe girerken veya işte yükselirken ilk iki sırada gelmemesi. Bunlardan önce de cumaya gitmemek, asker övmek, 10 Kasım'da elektrik direği gibi dikilmek önemliydi.

Bugün yemekhaneleri boş bırakanlar yarın TKP gelse düzen değişmediği sürece yemekte Lenin'in Materyalizm ve Ampiryokritisizm'inin ne kadar önemli bir yapıt olduğunu, emperyalistlerin kitabın değerini düşürmek için karalama kampanyası yaptığını, içimizdeki karşı devrimcilerin de bilerek veya bilmeyerek kitaba getirdikleri eleştirilerle bu söyleme katkıda bulunduğunu iddia edecekler ve tatlılarını bitirip kaçak çaylarını içerlerken Umberto Eco'nun Foucault Sarkacı'nın toplatılması için merkez komiteye dilekçe yazmaya karar vereceklerdi.