ihh
losev

Mevsimleri geliştirme ve yaşatma insan hakları gıda bankacılığı derneği

sci-hub, library genesis ve khan academy.

lösev'e yapın lösev'e...
çocuklar ölmesin.

Yakın cevremdeki durumu olmayan kendi tespit üniversite öğrencilerine .Bir kez hesap no aldım hepsinden ve dönem dönem haber vermeden aktariyorum

Darüşşafaka
Hem yetim, hem öğrenci olduklarından bir taşla iki kuş gibi geliyor.

Lösev

Çok medyatik olmayan Aynebilim Aşevi.

Kızılay.

Kabarma filan olmasin diye. Ben kremsiz guneslenince aci veriyor yaniklar :/

Patates gibi soyulma diye

ilk günden iki saat güneş altında kalma, acı çekersin.
kademeli olarak yan ve güneş kremi yerine kakao yağı kullan.
ya da ikisini birden içeren bir şey.

güneşten gelen zararlı ışınlar ile cilt kanseri arasında net bir bağlantı var, biraz araştırsan öğrenirsin.

Cildi korumak, nemlendirmek

güneşte kalınca illa ki bronzlaşılır da, o güneş ışınlarının bi kısmı zarar veriyomuş cildimize, o yüzden o kremlerin ışığın o kısımlarını kırıp cilde geçirmeme fonksiyonu var teoride ama o öyle olmuyomuş.

Makineler vergi ödemez ve tüketim yapamazlar. Devletler için kök sorun bu iki noktada başlayacak.

Çok kısaca, hayır o tip değişimden biz ilk etapta etkilenmeyiz. Bizim hükümetin inşaat sektörüne destek vermek için pompaladığı 3 çocuk ve mülteci politikası yüzünden bizde çok kişi işsiz kalacak. Ama ileride, senin yazdığın nedenden ötürü işsiz kalan diğer ülke vatandaşları, daha ucuza bizde çalışmaya gelecekler falan. Nasıl 10 sene önce İstanbul'da Gürcüler kaçak çalıştılarsa, şimdi de Afganlar ve Suriyeliler çalışıyorlar. İleride büyük ihtimalle Hintli, Çinli, Pakistanlı falan gelecek...

Rastinon +1

Dünyadaki üretimin tüketilmesi için halkların da para kazanması lazim. Böyle bir durumda toplumda büyük değişiklikler olması gerekecektir. Sürecin başında bu teknoloji yarışında önde olan ülkeler bunu ekonomik yaptırımlar uygulayarak gücünü arttırabilir de.

Yalnız tüketim düşerken üretimin maliyeti de inanılmaz düşecek talep azalırken bir noktaya kadar yıllarca bu şekilde gidemez mi?

Gelişmiş ülkeler için UBI seçeneği mevcut yani vatandaşlık maaşı. Ayrıca robotlardan vergi alınması da muhtemel öneriler arasında.

Peki Türkiye sizce vatandaşlık maaşı sağlayabilecek ekonomik güce sahip mi?

3.50, belki 3.40 civarına oturup bir sonraki ekşına kadar öyle seyredecek. bunu sadece kenardaki 3 kuruş dolarımdan edindiğim derin ekonomi bilgimle söylüyorum.

yıl sonu 3.9 min ordan hesapla.

Borsa kapalı değil mi bu saatte nasıl değişebiliyor?

@pembe asya piyasaları şu an açık.

Düşecek daha da. İyi yatırım olabilir

Ben borsanın açılmasını bekliyorum

helpx
workaway
wwoof
buralara bakabilirsin.

Kibbutz toplulukları var. Katılım için İsrail temsilcilikleriyle görüşebilirsin.

şu an thy münih için 590 lira. işimi göruyor. yapıştırayım mı sizce? daha uygun bulur muyum?

kıtalararası falan uçulmadığı sürece 1 yıla yaın zaman varken uçak bileti alma, beklersen birkaç indirim olabilir. kışın zaten.

bekleyip indirim kovalayin bence de. henüz cok erken.

bir yıla kim öle kim kala. fiyat aşağı yukarı aynı kalır. çok indirim de olmaz, çok bindirim de olmaz.

590tl tek kişi gidiş dönüş ise çokmuş.
Almanya'ya toplam 6 kez gidip geldim. Hiç bir tanesine 300TL üzeri ödemedim.

peki ne zaman gibi alayım? 6 ay kala falan iyi mi?

şubat için kesin indirim olur. şimdi bekle eylülde falan indirim patlatırlar.

belirttiğiniz tarihler kış dönemi okul tatiline rastgelmiyorsa mutlaka kampanya yaparlar.

pegasus'un geçmiş kampanyalarını görebilirsin mesela, fikir verir.

www.flypgs.com

Bir enteresan şey de ben ekliyorum. Hiç yedek kitapçık gördün mü sınıfta? Ben hiç görmedim. Hep tam denk gelecek şekilde bitti. Bir sorun olsa kimbilir nereden gelecek yenisi.

bildiğimden değil de mantık yürütüyorum; kitapçığı hatalı olan kişinin yeni kitapçığı doldurması beklenebilir. sınavına tam başladığı dakika sınavına sonradan eklenebilir. bunlar hep halledilebilir şeyler. get a life.

Mantık hatası var evet. Fakat yıllardır belki 100 den fazla ÖSYM sınavında görev almışımdır. Bir kere hatalı kitapçık görmedim. Bu çok düşük bir ihtimal yani. Dolayısıyla bu küçük olasılıklı istisna için timeline'ın düzeltilmesine gerek yok bence. Bence daha başka sıkıntılar var. 150-200 öğrencinin sınava girdiği amfide barkodların sınavdan önce toplanması gibi. Tüm görevliler bu işe adansa bile yetişmiyor. Yetişse dahi sonradan gelenler için gene aralara derelere girip çıkmak zorunda kalıyorsunuz. Başka ufak tefek sıkıntılar var ÖSYM ye rapor ediyoruz onlar da zamanla güncelliyorlar.

@sansli pipi, yedek kitapçıklar bina sınav sorumlusunda bir kasa altında muhafaza edilir. her salona bir iki tane gönderilmesinin manası yok. dediğim gibi kitapçık eksikliği ve hatası çok düşük bir ihtimal. o nedenle her salona yedek kitapçık göndermek anlamsız. sınav güvenliğini de düşürebilir.

sansli pipi nin dediği gibi, masanın üzerinde fazladan kitapçık falan yoktu. Ha başka yerden gelecekse bile gözetmen gidecek, bulacak getirecek falan oohoooh.. hele uyuz biriyse hepten s.çtın. Ben diyeyim 5-10 dakika sen de 15 dakika gitti. 10 dakikada 7-8 soru çözdüm ben bugün.
Çocuğun birinin kutusundan kalemtraş çıkmadı, iki kalem, iki silgi çıktı.Fazladan kalemtraş bulmaları bile uzun sürdü.

böyle bir durum yaşandığında, kaybolan zaman adaya sınav sonunda verilir. diyelim yeni kitapçık geldi ama adayın kodlama işlemleri vs derken 18 dk kaybedildi. aday diğerlerinden 18 dk sonra çıkar. sınav tüm binada tüm salonlarda aynı anda bitecek diye bir kaide yok

istisnai bir durum anlatayım. geçtiğimiz yıllarda, bir iç anadolu üniversitesinde pazar günü kalorifer ve ısıtma tesisatı arızası yaşandı bir sınav binasında. tüm adaylar, kaybolma vb durum olmaması için sınav görevlileri ile beraber askeri yürüyüş formatında komşu binaya yürütüldü, oradaki salonlara yerleştirildiler. sınav bi 45 dk geç başladı o binada ve 45 dk geç bitti. ciddi bir kriz durumuydu ama il ösym ofisi iyi yönetmişti.

Defalarca ayni sorunu bildirdik. Bir degisiklik olmuyor. OSYM tek basina devle.gibi bir kurum.

Hatali kitapcik da.cikiyor. gelen kutularda yedek 20-30 tane var. Ama bir ales sinavinda butun binadaki sorular hatali basilmisti. Sonradan yenilendi o binadaki sinav.

Bana boyle bir sey oldu. Yeni kitapcik verildikten sonra kodlamalarda gecen sure hesaplandi, simav sonunda bana ek sure verilecekti ama erken bitirdigim icin ihtiyac kalmadi.

Bu dedigim birkac sene once oldu gerci.

aylarca soru hazırlayıp, birden fazla yanlış soruyu sınavda soran kurum için küçük bir hata gibi.

sorun edebilirler,
daha önce o pasaportla schengen bölgesine girip çıkmışlığınız varsa belki sizin için kolaylık olabilir...

girdim. ispanya fransa hollanda ve geçen yaz sakız adasına girdim? yeniden pasaport mu çıkarmam lazım

bu konuda kimse kesin bir şey söyleyemez,
ama ben olsam yeni pasaport çıkarmakla uğraşmazdım bir hafta için.

edit: pardon pasaportunuzun bitmesine iki ay kalmış, sorun çıkarma ihtimalleri yüksek gibi geldi şimdi.

yeniletmekte fayda var bence. sorun çıkarmaya yer arıyolar zaten.

İki ay kadar oldu yenileyeli. Beklemediğim kadar çabuk geldi. Pazartesi belgeleri verdim, perşembe elime geçmişti. Belki alırlar ama ben olsam riske girmez yenilerdim. Ayrıca nasıl olsa yenileyeceksin değil mi?

riske girmek inan ki çok gereksiz.

ya yeniletiriz de çok pahalı ya :) yeşille temiz temiz giriyodum. şimdi bordo alıcam harcıydı vizesiydi 1000 i yaslıyor malesef

Bildigim kadariyla gecerlilik suresi vize alirken onemli. Giris yapmak icin sureyi sonuna kadar kullanabilirsiniz diye biliyorum.

@vudin zaten pasaport süresi yeterli değilse vize vermiyorlar, arkadaşın durumunda yeşil pasaport var, o yüzden aynı şey geçerli olmayabilir.

Yesil pasaportun bitimine 90 günden az kalmışsa kesin olarak giremezsin schengen', konsolosluk kaynakli kesin bilgi.

inan bilkent ankarada olmasa o da o fiyatı çekecek. Ankarada olması büyük dezavantaj. Fiyatı yükseltirse iyice moron grup gelecek sadece. bende anlamıyorum ama bir çok öğrenci okulun istanbulda olmasına çok önem veriyor. yani tamamen arz talep üzerine bir fiyat politikası. bahçeşehir ne biliyim yedi tepede de sanırım 50k bandındaydı. Fiyat ile eğitim kalitesi ilintili değil yani. İstanbul kafadan 20k koyuyor fiyata

16k € yapıyor, şaka gibi. O paradan ucuza Hollanda, İsveç, Finlandiya ve Almanya'da vs. ingilizce bölüm okunuyor.

bilkent'te sapıttı iyice. 3 senede 10 bin lira zam geldi.

kapsamlı bursluyum kafam rahat. lakin bu zamlar öğrenci profilini düşürecek gibi.

yukarıdaki saydığın okullar bilkent ile kıyaslanmaz. alayını tokatlarız ;)

gürcistan'da tıp okunur yıllık 5000 dolara. yök denklikli. çok para bencede

Etrafinizda kac tane Koc mezunu var. Dogrudan yuksek mevkiye geliyor mezunlari.

son 2 yıldır 0. format atalı da 5 yıl oldu. 2-3 ayda bir malwarebytes'ı indirip taratıyorum. başka yok.

bilinç 2.0. su an daha iyisi yok.

Hicbir sey kullanmiyorum. Bir tek gereksiz dosyalari silmek icin ccleaneri bi de inatci programlari silmek icin unlocker.

Hİç bir şey kullanmıyorum çünkü bilmediğim şeyleri indirmiyorum.

bu noktada ne kullandığından daha çok ne kullanmadığın önemli sanırım. ben de pek antivirus taraftarı değilim. ancak;

tarayıcıda reklam engelleyici çok önemli. ublock origin'i en katı ayarlarıyla kullanıyorum.
torrent seçerken biraz seçici davranıyorum. nereden indirdiğime ve yorumlara dikkat ediyorum. ve sadece video için torrent kullanıyorum. korsan oyuna karşıyım, çünkü oyunla beraber bilgisayara zararlı bir şey yüklemediğinin kesinlikle garantisi yok.

Bilincsizce .exe indirip acmiyorsan, baskasindan aldigin flash bellek , hdd vs kullanmiyorsan, gereksiz. Torrentte korsan yazilimla bulasir anca onu da virustotala yollayip bakabilirsin acmadan once.

Yilladir antivirus kullanmiyorum, en son 7 yil once falan virus gordum, o da crackli oyundan gelen.

Supheli ve yeni indirdigim her yazilimi acmadan virustotal'de test ediyorum ayrica.

ben de hiçbir şey kullanmıyorum. windows'un kendi programıyla ara sıra taratıyorum. crackli hiçbir program yok bilgisayarda. crack programı indirmiyorsan zaten virüs girmesi zor

malwarebytes anti malware kullanırım ona rağmen virüs bulaşırsa adwcleaner yüklerim tararım temizler geçerim.

macos kullanıyorum :))

hiç birşey kullanmıyorum şüpheli program için temiz virtual machine lerim var onlardan birinde işimi görüp uçuruyorum 10 yıldır bir zararını görmedim.

Tatava yapma bence indir güvendiğin bşr yerden esetin iyi bir sürümünü crack bozulana kadar yada format atana kadar kullan.
Tabi bunu yapmadan önce bir harici harddisk al önemli her şeyini orada depola güncel olarak oraya aktar önemli şeylerini

Macbook var virüs girmiyor demişlerdi ama bunu satın alırken görevli 'antivirüs programı istiyor musunuz?' demişti.
Şu anda kulandığım bir program yok, Mac kullanıcılarından akıl alabilirim.

- autoplay, autorun gibi flaş diskleri saatli bomba haline getiren özellikler kapalı.
- windows explorer dosya uzantıları ve gizli dosyalar görünecek şekilde ayarlı
- malwarebytes ile kıllandığım dosyaları tarıyorum.

10 seneye yakındır böyle kullanıyorum bilgisayarı, zamanında ara sıra tek yerine çift tık yapan mouse'umun virüslü dosyaya çif tıklayarak attığı kazık haricinde herhangi bir sıkıntı yaşamadım.

transferwise.com'a bak, çok daha uygun fiyatlar

transferwise ile trden para çıkışı yapamazsın.

isbank swift en uygun.

jedilance +1 ama internet bankaciligi ile.

7/24 kafeler var onlara git.

metrodayım :(

Çünkü başkalarının hırs yaptığı şeylere kıymet vermiyorlar. Bulunduğumuz düzende bir şey yapmak onlarıntatmin etmiyor.

Turk ekonomisi ara eleman ekonomisidir. Bu nedenle zeki insan is bulamaz. Turkiye'ye genelde meslek lisesi mezunu tekstilci ya da otomotivci gerekir. Alman ekonomisi arastirma gelistirme uzerine kiruludur. Orada zeki insan issiz kalmaz. Almanlar nasil yapilacagi bilgisini satar biz de onlara bakarak tekrar ederiz.

Egitim sisteminin ortalama insana yonelik olmasi.
Zeki insanin zekasini tek bi noktaya bu sistemde kanalize etmesinin zor olmasi.

Türkiye'de zekiysen, "aptal" kitlelere göre hazırlanmış bir ton şeye adapte olarak başarıya gitmen gerekiyor. öncelikle öğretmenlerin büyük kısmı kalitesiz ve kötü. ortalama bir yaşama ulaşmak için bu tiplerle uğraşılır mı? bence hayır.

herkes 8-6 çalışsaydı mesela bence sanat falan hiç gelişmemiş olurdu. özellikle sanatçının bu tip boş beleş bi hayata ihtiyacı var ki iyi bir şeyler üretebilsin. sonra neden ben tarkovski olamıyorum...

Ben önermeye baştan katılmıyorum. Kendini olduğundan daha zeki sana insanlar tembelleşir ve başarısız olurlar. Şurada sorsan şimdi, herkes senin tarif ettiğin biçimde belli bir seviyenin üstünde zeki olduğunu düşünüyor. Sorun da bu.

Türkiye ara eleman ülkesiymiş, eğitim sistemi aptallara göreymiş - geçiniz. Bunlar tam olarak bahsettiğim şey ve kendini başarısız ama çok zeki görenlerin bahanesidir. Zeki insan er geç başarılı olur, kendini olduğundan zeki ve başka insanlardan üstün gören olamaz. Bu kadar.

Zeki insanların daha zeki olanları başarının aynı zamanda düzenli çalışmanın bir sonucu olduğunu bildikleri için başarılı oluyorlar. Zeka, bir olaya farklı açıdan bakmak çok büyük bir "asset", ama bunu çalışmayla desteklemezseniz boş-beleş insan olursunuz. Bir de pratik zeka ile zeki insanlar arasında eğitim farkı var bence.

Kıskanma yiğidim

şu anda türkiyede peşin çalışabileceğim alanlar hariç hiç bir işe girmezdim. normal ekonomide olsa vizyonsuzluk olacak olan işler şu anda çok mantıklı. tostçu, büfeci gibi şeyler mantıklı.

toptancılık yaparsınız, çok harika da işler çıkarırsınız ama paranızı alamazsınız. alabileceğiniz para 6 ayda anca gelir. kısaca çok zor.

annemin normalde çalıştığı yerin 20 dükkanı vardı 2012 de, 30 da olabilir hatta sorarım yine. aylık dükkan başına ciro ortalaması 50 bin idi. annemin başında olduğu mağaza 90-120 bin civarıydı aylık ort. şu anda firmanın son dükkanı burası, gelecek ay kapanıyor. şirket tamamen bitirdi işleri artık. para dönmüyor, siz iş yapsanızda para alamadıktan sonra iş olmuyor.

bunlar dışında aklınızda fikir var ise yazılım işine girebilirsiniz ama bu teknik bilgi gerektiriyor.

lazer epilasyon merkezi de açılabilir ama bir bak.

Arbitraj :)

@kurnaza tamamen katılıyorum. Nisan'dan sonra neler olacak, hiçbirimiz kesin olarak göremiyoruz. Aciliyeti yoksa bu gibi ülkenin dolayısıyla ekonominin kaderini ciddi ölçüde etkileyecek olaylardan önce yatırım yapmazdım.
Sonrası için ise, çevrenizdeki en tecrübeli, akıllı, sağduyulu kişilerden tavsiye alın derim.

fikren de hızlı geri alabileceğiniz, özellikle de peşin alabileceğiniz, hızlı tüketim geliyor aklıma. Lazer epilasyon falan senet sepetle batarsın ben size diyim...

istiridye mantırı yetiştiriciliği yapabilirsin. az evvel migros da idim 300gr 6tl.

İddaa şans topu sayısal büfesi diyorum. Sanayi bölgesinde özellikle artık milletin tüm umudu bunlara kaldı.

ticaret ve internet! e-ticaret.

Aklımda tutarak. Bilgisayar kullanmıyorum. Tablette de şifreleme vs yapmıyorum.

şifreler aklımda, fotolar duruyo alan alsın gtüne mi sokacak ne yapacak sanki :)

aynı şifre, arada bir değiştiriyorum. şifrede aklımda tabiki.

her şey google ve icloud'a kayıtlı bende. tüm şifrelerim aklıda versiyonlarıyla ama zaten kayıtlı her yerde. fotoğraflar vs de yine google ve iclouda yedekli. çükümün fotoğrafını şifrelemekle mi uğraşacağım dedim kendi kendime.

en cok kullandigim atm kartimin sifresini unutmayi basardiktan sonra, ayrica bir kere de kredi karti sifremi unuttum - telefon bankaciligi ile degistirdim, simdi yine unuttum - minik bir deftere yaziyorum, internet bankaciligi sifreleri degistirdikce elimin altindaysa defterde guncelliyorum, defter is yerinde duruyor. orasi guvenli.

winrar şifrelemesinin güvenlik açısından neredeyse hiçbir değeri yok, çok kısa sürede kırılabilir.

truecrypt, axcrypt gibi bir yazılım kullanabilirsin arşiv için.

şifreleri 1password'da saklıyorum ben.

Lastpass

(bkz: gram altın)

bana hiçbir şey ifade etmedi bu bakınız.

altının onsuna bakmışsınız. altının onsu şu an düşüşte fakat gram altın doların yükselişi ile doğru orantılı. türkiyede insanlar genelde gram altın bazında yatırım yapıyorlar.

altın onsunun yükselişi veya azalışının belli parametreleri var. merkez bankası, faizler, çin vs. piyasayı çok iyi analiz etmek gerekiyor.

verdiğim bknz'daki entryleri inceleseydiniz sorunuza bir nebze cevap bulabilirdiniz.

altın doların yükselişi ile doğru orantılı ise dolar da alınabilir o zaman. ama dolara o kadar güvenle yaklaşılmazken, ne olacağı belli olmaz vs. denirken altın hep güvenilir olarak bahsediliyor. bu neden peki o zaman? aslına bakarsan dolar da hep yükselişte uzun vadede.

altının önemli bir hammadde olmasından dolayı da güvenilir liman olduğu söylenir.

benim söyleceklerimi "konusma ben konusuyorum daha bitirmedim" söylemiş. +1

sürekli artmıyorsa ve de kaybettirmiyorsa bu durumda sabit demek olmuyor mu ben mi yanlış anlıyorum ya :)

bir de bu bankalarda açılan altın hesaplarında somut altın mı var ki? yani benim hesabımda şu kadar altın vardı onları almak istiyorum dediğimizde çıkarıp altını veriyolar mı bize?

kısa süreden bahsetmiyorum ki ama. işte verdiğim grafikte 1 ons altının değeri 2013'ten beri düzenli olarak düşüyor. şimdi gram altından bahsedildi. 1 ons da yaklaşık 28 gramken ve bu düşüyorken altının veya farkı varsa gram altının 4 sene önceye göre değer kazandığını söylemek yanlış değil mi? böyle düşünmemek mi lazım.

1 gram altın (1240/31,10)x3,691 işleminden 147 lira, 18 kuruş ediyor

tamam böyle bir hesaplama varsa anlaşıldı. başından beri öğrenmek istediğim aslında bunun gibi bişeydi :)

sürekli düşen bir şey var o da TL, bu nedenle bundan kaçıp başka bir yere paranı aktarınca sürekli artıyor gibi görünüyor.

TL'nin düşeceği gerçeği, dünyanın dönüşü gibi, değişmez gerçek onlarca yıldır.

pasaportunun bitiş tarihinden 3 ay öncesinde dönmüş olman gerekiyor. ben özellikle avusturya'ya sormuştum yeşil pasaportum vardı ama süresi bitiyordu yaştan dolayı neyse o son üç ay içerisinde olduğum için kesinlikle kabul etmediler. sana sıkıntı çıkmaz heralde ama.süren var daha.

Yeşil Pasaport sahibi olarak ülkeyi terk etmen gereken son gün, pasaportun bitiş tarihi -90 gün yani nisan ayı başında terk etmezsen yasadışı kalmış oluyorsun, ne zaman girildiği önemli değil. daha önce danimarka ve hollanda konsolosluklarına sordum, kesin bilgi bu şekildeydi geçen yıl.

münih, berlin.

köln düsseldorf

zaman sıkıntısı yoksa eğer Berlin görülmeli tabii ki ama kendisi bir kaç gün sürer. Benim için en güzel ve yaşanılası şehri Hamburg ama turistik olarak tatmin eder mi bilmem. Büyükleri elersek eğer bari bir heidelberg, freiburg, düsseldorf, küçücük ama bonn falan görmeniz güzel olur.

edit:
@turkuaz biliyoruz arkadaşım. soruyu soran arkadaş ilk sorusunda "esktra 1 veya 2 sehir gezebileceğinden" bahsetti nerden nereye veya hangi bütçeyle olduğunu söylemeden ve zaman kısıtsız.

Berlin yazan arkadaşlar Frankfurt ile Berlin arasındaki mesafeyi biliyorlar mı acaba?

iş boyunca frankfurt. işten sonra kalan 3 günüm var.

ama çok pahalı olmasını da istemiyorum. frankfurt'tan berlin'e tren biletleri çok pahalı geldi. 50-60 euro.

stuttgart'a 19 euroya geçiliyor. stuttgart + nürnberg yapsam mesela 3 günde çok mu sıkışık olur.

Köln Düsseldorf mu? Uzak durmalisin. Bak, güzelce güneye yakin bir yere gideceksiniz. Direkt oradan Heidelberge gidilir. Trenle cok kisa zamanda hem de. Rüya gibi sehir. Günlük gezi icin de ideal.

Stuttgart cok cekici bir sehir degil. Altstadt gezip güzel saraplar icilir, müze de gezilir evet. Oradan Münih`e bir günlügüne de gecilir. 4 gün etti zaten.

Ben de daha 2 hafta önce almanya gezisinden döndüm. Tren olayı pahalı cidden. Önceden alınırsa hızlı tren ucuz oluyormuş sanırım. Uzak yerlere ucuz uçak bileti, yakın yerlere de otobüs daha mantıklı. kullanmadım ama www.flixbus.com a bakın kesinlikle. Ucuz sayılır trene göre epey.
Ben aachena gitmiştim. Günübirlik monschau ve hollanda'da maastrichte gittim. İkisi de tek günlük geziye değer. Kısa süreli gezdiğim köln ve düsseldorf denildiği gibi pek güzel yerler değil gibi.
Yerinizde olsam 1 gece heidelberg 2 gece nürnberg yapardım.
Nürnberg'e daha önce gitmiştim güzel sehir. Heidelberge gitmedim ama güzel görünüyor

frankfurt ile berlin arası 1 saat 10 dk (bir saat on dakika) uçakla. ayrıca gün sayısı yazmıyordu ben belirttiğimde, wtf.

son aldığım defacto, ondan 3 yıl önce de lcwaikiki

Hemen hemen 6-7 yıldır kot almıyorum, kanvas pantolon giyiyorum.
Son aldığım ise Levi's, taş gibi gerçekten.

Son zamanlarda (5 yıl) aldıklarım hep Mavi. Levi's, Zara, LCW ve Merter firmalarından da kot pantolonlarım var.

Ben de son zamanlarda aldıklarımı Mavi'den aldım.

Bende bu konuda bi takinti var, Levi's tan alip yillarca giyiyorum. Giyilmeyecek hale geldiginde yine Levi's'tan alip yillarca giyiyorum.

Ltb

2 zara 1 pull&bear

mavi, iyidir. ara ara güzel kampanyalar da yapıyor.

LTB, Mavi, Jack & Jones

waikiki'den alıyorum ben valla. virginity shield resmen aq, 9 yaşında gibi giyiniyorum hala. but who needs bitchez when you can buy kot pantul for less than 50 liras ;) ;)

almıyorum.

koton'dan alıyordum ama çok dandik çıkmaya başladılar. mavi'ye döndüm. ara sıra levis'de alıyorum.

collins. normal bel duz paca sadece orda bulabiliyorum.

bedenime uygun ancak orada bulabildiğim için lcw ve love my body.
hele lcw'de 10-20-30 tl'ye bulduğumda beşer beşer alıyorum, 6 aya bacaklarımdaki sürtünmeden dolayı bacak arası bembeyaz oluyor zaten asdfgfds

levi's aldım yaklaşık 2 senedir onu giyiyorum. göt cebini vidaya takıp yırtmasaydım iyiydi.

uniqlo

wrangler, lee ya da levis. Bu üç markadan şaşmam.

wrangler mavi levis

favorim : wrangler

Mavi.

Kendime Mango vesair. Eşime Levi's. Erkek poposunu pek güzel gösteriyorlar, başkasını aldırmıyorum.

Son üç yıldır almıyorum.

Ondan önce Levi's almıştım 2010'da biraz dağıldı ama hala arada giyiyorum. En son aldığım da Jack&Jones'tu kesimini pek beğenmedim duruyor öyle dolapta.

Levis'ten 15 senelik kotum var hala giyerim. Onun disinda mavi

gerçekten kalıbı güzel kesimi güzel ve dayanıklı kot almak istiyorsan lee, levis ve wrangler den şaşmayacaksın.
mavi ya da kotondan kot alanları anlayamıyorum nasıl o kadar para verip o kalitesiz kotları alırlar.
kot , ayakkabı veya tişört ihtiyacım olduğunda boyner e gidiyorum. orda tüm markalar oluyor. hepsini deniyorum üzerime rahat olan modellerin model ve beden numarasını alıyorum resmini çekiyorum ve internetten boyner veya morhipo dan alıyorum. mağazalarda 200 lira olan kotları 60 liraya 70 liraya alıyorum. lee de aldığım oluyor levis te. wrangler 80 den aşağı düşmüyor. 30- 40 liraya levis in wranglerin
gömlek ve tişörtlerini alıyorum.
not: alışveriş tavsiyesidir.

Ltb

Jack jones tarzini seviyorum. Ama levis bir kotum var, taş.

mavi çok bozdu. Önceden hep maviden alırdım.
Şimdi indirimdeyse levis, değilse colinsten alıyorum.

1password

chromeda şifre yöneticisi var da riskli. bilinmedik uygulamalara pek güvenme.

Lastpass kullanıyorum ücretli.

sadece kendine özel bir kalıp belirleyip sitenin adına göre şifreleme yarat.

örn:
basit model:
eksiduyuru sitesi icin,
eksiduyuru ilk ve son harfi al , topla
e + u
6 + 25 = 31
seçtiğin özel bir tarih: 14/07/2009,
ilk harfin bi sonraki harfini (f) basa kucuk, son harfin bir sonrakini +Ü büyük olarak sona at, gün ay yılı 31 ile topla,
(özel karakter ve kücük/büyük harf validate )
f 14+31 07+31 2009+31 +Ü
son hali:
f45382040+Ü

facebook icin,
f + k
7 + 14= 21
g35282030+L

gibi.

şifren çalınsa bile sectigin tarih bilinemeyecegi için diğer şifrelerin güvende olur.
(yukaridaki basit model örneği olsa da şifreden modeli çözmek sanıldığı kadar kolay olmayacaktır ama modeli zorlastırmak için ilk 2 son 2 karakterin baz alınması vs gibi birçok yoldan gidilebilir.)
herhangi bir durumda sifre degistirme işlemi gerekirse 2.defa olacagi için bastan 2. sondan 2. harfi alınabilir.

her ne kadar yazması uzun ve zor gibi gozukse de uygulaması oldukca basittir.

@melancholia cidden ibretlik paylaşım kardeşim +rep :)))

benim de bireysel şifrelerimi sakladığım bir txt dosyam var.

mesela şifre kelimem : elma olsun

akbank şifre: elma123 ise

xxxx-xxx şeklinde yazıyorum

buna benzer varyasyonlarım var işte.

şifre kayıt içinse desktopta lastpass kullanıyorum.

Klavyede baslangic aldigin bir harf olur. O harften yukari ya da asagi dogru ya da sagli sollu ya da cember bir hareketle, rakamlari da dahil ederek saglam kombinasyonlar olusturabilirsin.

3 ana şifre belirle, önemli olan sayı, rakam vs içersin.
Orta önemli olan orta kısa olabilir
Önemsiz siteler 123456 yap gitsin.

Su ürünleri mühendisi arkadaşıma sordum, "bir şey olmaz." dedi.

Civa muhabbeti için.

Not:5 yıldır spor yapıp bol ton balığı tüketen bir adam.

Hiç C vitamini almazsan olursun.

Ton balığı konservesi de ucuz bir şey değil ki; o paraya ara sıra git başka şeyler al ye...

Arkadaş her ton balığı yeme duyurusunun standart cevabı Vedat milor oldu. Adam gurme. Bak tekrar yazıyorum gurme. Bu herifin yemediği dip balığı kalmamış. Bir insan ne kadar ton balığı yiyebilir ki? En fazla birkaç ay. Bu kadar kısa periyotlarda civa zehirlenmesi yaşamazsınız.

Ama taze balığın yerini tutmaz o ayrı. Somon, çipura, levrek bunlar daha sağlıklı. Ekonomik olsun dersen uskumru.

Ayrica bildigim kadariyla vedat milorun asıl sıkıntı midye yemekten, midye etrafindaki suyu emdigi icin ağır metalleri daha fazla iceriyor diye duymustum ama cok da emin değilim gerci bundan

selam vedat abi, bi cacık olmaz göm dardaneli.

seyler.eksisozluk.com

konserve daha zararli ustelik

@qazwsx korktum ya

civa birikimi ciddi sıkıntı

su korsan hastaligindan olmasin diye her gun portakal yiyorum en az bir tane, limom da. tamam birakiyorum yemeyi konserveyi, biriken civayi napcam?:(

ben seni hiç görmedim. sorunun cevabına gelince çok olmasa da bence büyüyen bir site

Burası işsiz yuvası, iş bulan gidiyor

bana hep aynı geliyor. tipler dönem dönem değişiyor ama nüfus çoğalmıyor gibi.

tasarımı ve hemen üye olunamadığını gören sıradan ziyaretçi kaçıyor bence, bu sebeple büyüme potansiyeli düşük. uzun süre takip edende türkiye'de ki ort. internet kullanıcısı gibi değil.

hep aynı ya burası. hiç fake hesabım da yok açıkçası ama bir tane lazım. 50den fazla insanı yüz yüze tanıyorum çünkü burda bazen "lan bi sürü tanıyan var sorulmaz böyle şeyler" diyip soru soramıyorum :) compu bir kaç senedir 2-3 değişiklik yapacak ama bizim nesil görür mü bilmiyorum.

Zarar edildi diye bir haber okumuştum ama Hatay ne yapacak ben en çok onu merak ediyorum

Orasi baya dev bi park gibi ve kongre merkezi vb oldu bence. Degerlendirilirse guzel olur.

antalya expo yasanan terorle alakalı durumlar ve turıst kıtlıgı sebebiyle patladı en çok.
yurtdısında daha ıyısını gordum ama turkıyede gormedım, biraz daha geliştirilse güzel bir turistik sergi merkezi kongre merkezi olur bence de +kuehles blondes

şekil 1a: san diego - balboa park;

www.balboapark.org

--------

mekana tramvay ile ulaşım var, orası çok hoş oldu antalya expo'da.

2021 için hatay'da yapılacağı ve ne olduğu hakkında bir tane Türkiye harici kaynak bulamadım 10 dakikadır.

Şaka gibi yemin ediyorum, medya iyi trollemiş sanki yok böyle bir şey?

Dünyaca ünlü EXPO zaten değilde, Horticultural Producers olanda değil, bunlar neden bahsediyor bilen var mı?? merak ettim cidden.

bu antalya olanı aiph.org

ama hiçbir yerde hatay, iskenderun vs yok, şaka mı bu?

@christopher, ben de trollendim, helal olsun adamlara :) hiç bir kaynak yok, haklısın.

hiçbir şey olmasa bile güzel bir konser/fuar alanı oldu bence hem bizim evin önünden tramvay geçmiş oldu.

@yue, hala konser ve fuar yapılıyor mu ki? eğer ki hala değerlendiriliyorsa iyi, ama ben zannetmiyorum ki yine çok büyük isimleri oraya konser için getirsinler.

Kampinge göre değişir. Bazılarında yüzme havuzları, sosyal alanlar var. Bazılarında yok. Ama seyehat eden insanlar maskelerden arınmış oluyor genellikle. Ben hiç sorun yaşamadım. 8-10 euro ortalama fiyatlar.

burada www.the-tent.com kaldım iki kez, fiyat şehire göre uygun orman dibinde ve şehire ulaşım açışından vs çok rahat. sosyalleşmesi sana kalmış, yazın çok kalan insan oluyordu ve akşamları kamp ateşi falan var. ayrıca yazın bile geceleri ciddi serin oluyor.

tersi için ailen borç alabilirim tabi ama euro 5 yıl sonra 2-3TL olsun türkiye'ye dönerim çalışmak için, muazzam bir şey olmuş olmalı onun için, avrupada savaş falan.

Tabii yurtdışında iş bulup oturum alman gerekicek onuda dağıtmıyorlar malesef:)

kyk bursu toplu mu veriliyor? benim bildigim aylik aylik verilmiyor mu? euro arttikca sana geliri de dusecek zaten?

Valla bana da oyle geliyor. Hatta benim su an planim her ay kredinin hepsini cekip, yarisi kadarini euro olarak saklamak. Ilerde de euronun artmasi ile rahat rahat oderim diye dusunuyorum.

Haa bu arada finalde odeyecegin miktar 43,488 degil. Her sene zam gelecek krediye bu zam da ilerde oderken yansitilacak. Mesela ben ilk aldigimda kredi 1500 tl idi, subatta 1660 oldu. Fakat seneti imzalarken 1500*24 uzerinden imzalamistim.

Onun yerine part time ise gir derim. Hayat bu ne olacagi belli olmaz, planlar islemeyebilir. Kazanmak borctan her zaman kat kat iyidir
Not:Yurtdisinda yasiyorum, Turkiye`de okurken KYK aldim.

Cepteteb haric ucretsiz cekmen cok zor, oyle islemiyor bankalar ulkeler arasi.

cepteteb olayını biraz daha açman mümkün mü?

Cepteteb kartlari ile bikac avrupa ulkesinde ucretsiz cekim yapabiliyorsun atmlerden, sitesinde yaziyor detayi.

aynı banka dediğim işbank mı?

eğer işbank ise normal bankalarda hem türkiye'deki banka hem de yurt dışındaki banka swift ücreti alıyor,
işbank ise iş bankası ile ortak sermaye olduğu için burada bir kıyak yapıp tek swifte indirmiş bu durumu.

tam detayını bilmiyorum ama işbank'ın prensibi bu.

EnPara.com tutar bağımsız 18 lira alıyor.

Bu bilinen birşey değil, gönderen banka sabit bir kesinti yapsa bile (Enpara'da 25 TL bu arada), aradaki aracı banka ve alıcı bankanın kesinti oranı bilinemez.

Aradaki araci ve alisi banka ucreti bilinebilir ve sen odeyebilirsin our kodu ile yollarsan. Bilinemez nedir. Ayrica enpara yavas ve sacma sapan bir arayuze sahipti en son. Sure kullandiginiz bankaya gore fark ediyor bu arada.

yatirimdan anlamam ama simdiye kadar kim dolar alip dusunce "aman daha fazla zarar etmiyim" diye sattiysa zarar etti. bekle eninde sonunda yukselecek

ben hiç anlamam ekonomiden falan. ama olur bence 4tl. önümüzde hararetli günler olacak referandum vs. not: yatırım tavsiyesi değildir. (şu notu bir gün yazacağım aklıma gelmezdi hiç) :)

Olur. Referandumdan sonra evet çıkarsa hükümet alacağını almış olacağı için vatandaş çok umurunda olmayacak, hayır çıkarsa erken seçim diyorlar olmadı terör saldırıları başlar yeniden.

yılsonu resmi dolar beklentileri 3.9a yakın. eğer aceleniz veya ihtiyacınız yoksa kalsın bir köşede paranız

4 olacağı kesin.

yalnız gelecek 6 ay içinde mi olur 1 yıl içinde mi olur orası belli değil.

geçmiş grafikleri inceleyerek neden kesin olduğunu öngörebilirsin.

Ben beklerdim, eninde sonunda 4 olacak. Panikleme.

tsk suriye'de suriye ordusuyla karsi karsiya geldi son birkac gundur. yakinda, -her ne kadar istemesek de-, savas gozukuyor. ekonomik kriz var, sandiktan evet cikarsa sistem daha otoriter hale gelecek; hayir cikarsak, teroru azdiracaklar. iki turlu de siyasi ve ekonomik olarak ulke daha bir instabil hale gelecek. bunlar da turk lirasindaki deger kaybini kokleyecek. ben olsam dokunmazdim, zaten dolar yatirim araci degil; sadece var olan paranin deger kaybini azatlma aracidir.

Yilsonu merkez bankası dolar tahmininin 3.9 olması hiçbir şey ifade etmez. Yanlış hatırlamıyorsam geçen yıl 4 kez güncellediler o tahmini.

Evet çıkarsa en geç temmuz, hayır çıkarsa en geç Mayıs. Ytd yazıyım da sallama bilgi olduğu anlaşılsın.

Bulgaristan vatandaşlığın varsa vizeye kesinlikle ihtiyacın olmaması lazım, o kısıma çözmeye çalışsana sorun neyse?

Ismi farkli olan bisuru tanidigim var. iki farkli kimligin de kendilerinin oldugunu kanitladilar ve avusturyada hep bulgar isimleriyle/kimlikleriyle yasiyolar.

Ona usenip de bunlara niye useniyorsub ki?
Bulgar vatandasliginla git, kimse bisey soramAz zaten. Okula da turk isminle git mesela.

Arkadaşlar iyi güzel diyorsunuz da o iş gerçekten karışık. Çünkü ortada 3 farklı isim var. Bulgaristan'dan Türkiye'ye geldiğimiz dönemde Türk isimler yasaklandığı için bulgarca bir isimle kayıt yapmışız (Denklik belgesini ancak bu isimle veriyorlar) ama şu an pasaportumdaki isim bu da değil çünkü bulgaristan devletini sonradan dava edip yine eski isimlerimizi almışız vsvs. (Yaşamayan bilemez) Tüm bunların üstüne doğum tarihimde de ufak bir rakam yanlışlığı var. (Zamanında düzelttirmediğim için pişmanım). Ayrıca sağlık sigortası vs de sorun oluyor Bulgaristan'da ikametim olmadığından dolayı. Ama son seçenek bu sebepten vize alamazsam basıp gideceğim Bulgar pasaportumla sonra sınır dışı mı ederler ne yaparlar onlar düşünsün :)

Hedef kitleye göre fiyat belirliyorlar bazı yüksek kar marjinli ürünlerde.

Mesela bilgisayar oyunları yurtdışında $70, türkiyede 150 TL oluyor. Türkiye'den aldığın oyunun lisans koduyla amerikadan giriş yapamıyorsun ama.

Amazon'a gillette proglide power yaz, sonra Türkiye'deki fiyatına bak. TR'de daha ucuz.

harzem'in dediği gibi satın alma gücüne göre fiyat belirleniyor.

Spotify da burada daha ucuz.

ucuz ürünlerde geçerli genelde, bir de o tip ürünler yüzde birkaç düşük fiyat ama gelişmiş ülkede alım gücü 2-3 kat yüksek en az, o açıdan bakarsan maaşına oranla müthiş pahalı bir ürün alıyorsun.

Kur uçtu çünkü en büyük etkenlerden birisi bu, eskiden bakardık 3.20 ile çarparak bakardın şimdi 4 ile çarp. Bir de nolan ın dediği gibi maaş oranına bakmak lazım en belirleyici faktör bu, adam alıyor 3000€ maaş ürünü alıyor 200€ ya sen alıyorsun 400€ maaş ürün 200€ bide 56 taksit yap oh.

İnsanlara insan değil de böceklermiş gibi davranmaları, büyüklük taslamaları, ilgisizlikleri, umursamazlıkları, tanrı kompleksleri, halden anlamayışları diye gider bu. Şiddet gören kısmına yönelik görüşlerim bunlar, şiddete başvuranı katmıyorum.

krem peynir+1milyon falan. ben sırf vicdanımla bas edemem diye tıp secmedim ustelik konulara ilgili oldugum halde. insan sevgisi cok önemli. gercekten işini bilen ve insana saygılı davranan doktor gorunce saygıdan onumu ilikleyesim geliyor. duygulanıyorum bildigin.
öte yandan sırf statu ve para icin tıp secip, insana it muamelesi eden cok. siddet hakediyorlar asla demiyorum ama sistem cok boktan. neden doktorlar eylem yapıp ses cıkarmıyor anlamak mumkun degil. halk cahil, doktor 24 saat nöbet tutuyor. gerilim olması kacınılmaz.

Krem peynire katılıyorum.

Bakamayacağı hastayı birine yüklersen o bakamadıkça delirir, dışardaki de bakılmadıkça. Sonuçta anlayışsız insanlardan oluşan toplum olduğumuzdan şiddet geliyor.

Eğitimsizlikten daha çok. Bana bakmak zorundasın diyen hasta var ya. O kendini tanrı zanneden tipler. Sorun daha çok orada. Halden anlamayan da çoğu zaman hastadır. Böceklik yapan da.

Egosu şişmiş ve devamlı pohpohlanmış başarılı çocukların doktor olması ve küstahlaşması da vardır çok az olsa da. Fakirlikten gelip bir anda çok paraları görünce iphone a saldıran sonradan görme tiplerin yukardan bakması ve kendini bir bok sanması da olabilir. Tabii karşısında eğitimsiz ve bana bakmak zorundasın tipiyle karşılaşınca da şiddet kaçınılmaz.

Bir de yaralı geldikleri için hırçınlaşan hayvanlar da var.

Yüzden doksan yine de sağlık politikaları ve cahil halka verilen gazla kendini bok sanıp magandalık yapması bence.

devilred +1

1 yıl önce acıbadem'de checkup'a girdim. acıbadem yani, devlet hastanesi de değil. check-up yorumlayan doktor bir havalarda, poposu bir arşa çıkmış ki anlatamam. uyuz oldum kadına. bana bir konuşuyor, bir bakıyor ki o zaman insanlar neden galeyana gelip dövüyor bir görüş edinmiş oldum. söz almaya çalışıyorum, terbiyesiz terbiyesiz sözümü kesiyor falan. saygısız olmaları yani. (ailemde birkaç doktor var, eski nesil alçakgönüllü, yeni nesil her iki sözcüğünden birinde "ben doktorum" deme çabasında, itici.)

Şu ortamda bile doktorların şiddet görmesini meşrulaştırmaya çalışıyorsunuz ya tebrikler. Sonra ülkenin geri kalanı neden böyle. Kardeşim sanki kendi mesleğinizi "bu mesleğe bayılıyorum parası da hiç önemli değil" diyip seçmişsiniz gibi triplere girmeyin. Azıcık realist olun. Tabi ki parasından dolayı giren de olacak. Sen gönlünü eğlendirirken oturup sınava çalışmış, puanını almış tercih etmiş kazanmış tıp fakültesini. Sen de kazansaydın tutan mı vardı? Saçmasapan bölümler okuyup üniversiteye girebilmek için torpil kovalayan insanlar doktorların liyakatını sorguluyor ya ona yanıyorum. Ülkede cehaletin bu kadar kutsanmasının, cahil cesaretinin artmasının başlıca sebebi siz ve sizin gibi düşünenler. Hastanelerde yaşadığınız sıkıntıların gerçek sorumlularını önce bir düşünün, idrak edin ondan sonra doktorları suçlarsınız.

Benim kardeşim devlet hastanesinde çalışmıştı bir dönem. Anlattığına göre birincisi gerçekten insanlarla nasıl konuşulması gerektiğini bilmeyen, insanı aşağılayan doktorlar var, hatta bir tanesinin dövülmesine çok sevinmişti kardeşim.

İkincisi ise öküz insanlar var ve bunlara laf anlatamıyorsun. Yaşlı bir hasta akşam vakitlerinde ölmüş, meftanın oğulları doktora ölüm raporunu şimdi imzalama, yarın imzala demişler, doktor da öyle şey olmaz imzalayacam deyince dayak yemiş. Sebebi de babalarının emekli maaşı ertesi gün yatıyormuş, ölüm bidirilince maaş yatmaz diye doktora engel olmaya çalışmışlar.

İnsanlara onlar benzersiz bir kar tanesiymiş gibi davranmamaları yüzünden oluyor genelde şiddet olayları. Arada acile işim düşüyor, memnuniyetsiz hasta homurtularını dinledikçe josef mengeleye rahmet okuyorum. Diktatör olsam sağlık personeline hor davranan için triyaj önünde genişçe bir duvar ve idam itlaf mangası bulundurturdum.

zaten canı burnunda olan eğitimsiz kazmalara artistlik yapmaları.

bir taraf karşı taraftan aşırı saygı ve itaat bekliyor. diğer tarafsa panik ve korku halinde bir primat. haliyle primat taraf aşağılandığını hissederek otoriteye karşı saldırıya geçiyor.

geçen yaz sağlık raporu alırken doktor ayağa kalkıp uzattığım nüfus cüzdanımla işi bittikten sonra üzerime fırlatma yöntemiyle iade etti. nerede hata var nasıl böyle olunuyor bilmiyorum. üniversite yerleştirme sonuçları açıklanır açıklanmaz gereksiz kibir başlıyor. önceki doktor jenerasyonu da sürekli insanları azarlayan doktorlarmış. şimdikiler de böyle.

tobias haksızsın ya. bir de millete küfretmişsin ve insanların haklı olduğunu ispatlamışsın. hastalarına da böyleysen umarım dayak yersin.

doktorların %80'i falan böyle. köpekle konuşur gibi konuşuyor. ''ne biçim konuşuyorsun sen'' diyip biraz üzerine gidince de ağlıyor yok sağlık sistemi yok bilmemne diye. insana köpek çekmenin sağlık sistemi ile falan alakası yok kusura bakma. kıskanıyor geyiği de baydı, sabah akşam dayak yiyen adamı ne kıskanayım :p şaka bir yana ben bir hukukçu olarak şiddeti meşrulaştırıyorum sorry, sen adama köpek çekersen o da seni döver, doğal süreç bu kusura bakmayın.

imza: türkiye'nin en iyi hukuk fakültelerinden birinin mezunu fakat pek de kariyerli olmayan birisi.

Sabırsız ve her şeyi bilen hastalar da var.

Ama temel sorun tepeden bakmak, işlerini savsaklamak.

Bizim sağlık ocağında mı böyle bilmiyorum ama adamlar kafalarına göre sağlık ocağına gelmiyor ve birbirlerini idare ediyorlar. Benim aile hekimim bir hafta olmuyor, diğeri bir hafta diğerinin hastalarına da bakıyor.

Devletin malı deniz ne de olsa...

Ulan anlamadigim nokta su, doktor ustten bakiyorsa ve saygisizsa nasil dayak atmayi dusunebilecek kafaya ulasiyorsunuz? Bunu yapan patrona ya da ogretmenlere ve esnafa kaciniz dayak atmayi dusundu ya da kavga etti? Saygisiz davranis sizin nasil kavga etmeyi dusunebilecek bir magara insani kafasina ulasmaniza neden olabiliyor?

Bu kadar medeniyet yoksunu kitleninin burada bile olmasi ne aci, insanlik namina alinacak çook yol var.

@jangbobo
Aynı fikirde olmamızı beklemiyorum hatta halkın büyük çoğunluğunun dayağı meşru görmesini bile bir nebze olsun anlayabiliyorum. En başta dediğim gibi "şu ortamda bile meşrulaştırıyorsunuz". Hukukçu insan da dayak atılması lazım diyorsa e ben daha ne diyeyim ya. O zaman siz de boşuna okumuşsunuz o okulu, muhtemelen avukatlıkta para var filan dediniz, yarın öbür gün bana ters giderseniz ben de sizi döveyim. Böyle mi olacak bu iş?

tıp belki de para için çalışılmayacak tek alan. her mesleğin hatası telafi edilebilir. en kötü küfür eder geçersiniz. ama doktorun hatası böyle değil. bu yüzden insanlar daha fazla özen bekliyor. özensizliğin üzerine bir de ters bir tavır görünce tepki gösteriyor.

diğer taraftan şu doktor egosu da cidden çekilmiyor. yukarda biri yine demiş çalışıp siz de doktor olsaydınıza getirmiş muhabbeti. doktorlar herkesin en büyük hayali doktor olmak sanıyor galiba. kendi alanında başarılı birçok insanla muhattap oldum. milyon dolarlık şirket yöneten ceolarda bile doktor egosu yok. baktığın zaman eğitim, kazanç, itibar olarak doktorları katlar ancak doktorlar kadar kibirli değiller. tıp fakültesini bitiren arkadaşlarım mezun olur olmaz sosyal medya hesaplarını dr x diye değiştirdi. abd'de yüksek lisans yapan adam bile okulunu, mesleğini bu kadar göze sokmuyor. doktorları kıskanıyorsun diyen olursa kıskancak olsam abd'de okuyan adamı kıskanırım. abd'de yüksek lisans > tıp fakültesi

@tobias ya hu ironi yaptım ben. tabi ki dövmesi doğru değil. hukukçulukla bunun ne alakası var anlamadım. sen hastaya kes konuşma, dangalak dersen adam da sana yumruk atar diyorum, atmalı demiyorum.

ama merak etme avukatlar müvekkil falan azarlayamaz, aksine tam tersi oluyor. müvekkil avukat dövüyor zaten. doktorların esnaftan öğretmenden farklı özel durumu var, sağlığını emanet ettiğin ve sana bilgi vermesi gereken kişi. esnaftan hoşlanmazsan gider başkasından alışveriş yaparsın, hayati bi mevzu değil. doktor öyle değil ama, sağlığın için gidiyorsun ve karşılığında özen ve saygı bekliyorsun. lakin ego dağ gibi, bu ne ego deyince de sen de çalışsaydın kardeşim diyolar :)

@tobias fünke

Bir şeyin sebeplerini görüyor olmamız o şeyi desteklediğimiz anlamına gelmez. Şu kadarcık şeyi bile açıkça göremeyen insanlardan empati filan bekliyoruz bir de.

Herkes doktorlara sallamış ama Türk insanını kimse eleştirmemiş. Türk insanı çok sabırsız. Sabırsızlık şiddeti doğuruyor.

Şu beş on toplanıp doktora hemşireye dalan hasta yakınları var hani.. Bilhassa onlardan iki üç partiyi halka açık itlaf etsek şiddet bir anda kesilir bence. Pamuk gibi oluruz.
Bakın hukukça doğru demiyorum, ama sonuç garanti diyorum.

bir de tabii ortamın getirisi var. hastaneler strese sokan, kişiyi geren yerler. hasta olmak ya da hasta yakını olmak da huzursuzluğu katlayan bir şey. şimdi aynı şekilde gerilmiş bir çok insanın olduğu bir ortamda patlamalar daha çok yaşanıyor. zira insanlar mutsuz, keyifsiz, yorgun, hasta belki umutsuz ve çaresiz.
belki o kişilere doktordan daha da kötü davranan insanlar oluyor gün içinde ama ya sabır deyip geçebiliyorlar, çünkü başka şartlar bunu yapmalarına yardımcı oluyor. oysa hastane, hasta olmak/hasta yakını olmak öfke kontrolü çok azaltıyor.

@yere düşüp kırılan şarap kadehi
Böyle düşündüğünüz haklısınız ama pratikte olaylar bu şekilde işlemiyor. Doktora şiddet gösteren bağırıp çağırıp olay çıkaran hastaların hiçbiri öyle canından olma tehlikesi olan kalp krizi beyin kanaması vs ciddi durumu olan hastalar ya da onların yakınları değil. İnsanlar ne kadar caninin derdine düşerse o kadar doktora minnet ediyor olabildiğince işini kolaylaştırmaya çalışıyor. Ama atıyorum ishal olup gelen grip olarak gelen elini kesip gelen hastalar olay çıkaran hastalar oluyor.
Bunu da bir düşünmenizi isterim.

durun eski meslek erbabi geldi. işte yanıtlar:

1- saglik sektörü, stres yükü açısından en zorlu mesleklerden birisi. karşınıza gelen insan, acil ve sıkıntılı bir durumla geliyor. hasta da olsa hasta yakını da olsa, yapilan işlemlerin o an icin gerekli ve yeterli oldugunu bilmesi lazim ki doktora ve sisteme güvensin. güvensin ki gerilim olmasin. ama cogunlukla hakli sebeplerle, saglik sistemine güvenmeyen kalabalik icin ne yaparsaniz yapin, hatali görüneceksiniz. agzinizla kus tutsaniz hastayi memnun edemezsiniz.

2- cogu doktor, cokca söylendigi gibi, tanri kompleksine fazlasi ile kapilmis durumda. bu durumda, gerilimli ortamda geri adim atmiyor, cogu zaman krizi kendisi baslatiyor. ama durun doktorlara hemen yüklenmeyelim zira bu kompleksli grubun disinda icinde insanlik sevgisi olanların durumu şu

2a. acil servislerde genellikle pratisyen doktorlar durur, bu pratisyenlerin cok azi işini severek yaparlar. eger merkezi bir hastane ise acildeki pratisyen kadrolar genellikle torpilli kadrolardir.
gerekli olursa servisten asistan cagrilir. servisteki bir ortopedi asistaninin benim calistigim hastanedeki calisma temposu söyle idi. 40 saat araliksiz mesai yapiyorsunuz, gece nöbetinde acil operasyonlara giriyorsunuz, bazen saatler sürüyor. 40 saatin sonunda aksam 5 te eve gidiyorsunuz ve ertesi gün tekrar 40 saat mesaiye geliyorsunuz. bu arada doktora tezi yerine gececek uzmanlik tezinizi yazmak ve neredeyse her hafta klinik sefinin önünde sunum yapmak ödev hazirlamak zorundasiniz.

3. yardimci saglik personeli kalitesi çok düstü. bir zamanlar, saglik meslek liselerine ortaokuldan sonra girilen sinavlarla ögrenci secilirdi. bu ögrenciler, bulunduklari yerin zeki ama fakir ögrencileri olurdu genelde. devlet lise bittikten hemen sonra tayin yapip işe yerlestirdigi icin iş garantisi vardi. ama sonra önce yatili bölümler kalkti, sonra gündüzlüler kapandi. özeller acildi. simdi, endüstri meslek lisesine giremeyecek kadar düsük puanli ögrencilerin tek tercihi saglik meslek liseleri. özel liselerde egitimleri kimin verdigi belli degil. cok samimi olarak söylüyorum, son 10 yilda mezun olmus hicbir hemsireye, ATT'ye, narkoz teknisyenine güvenmem. mesleki bilgileri ve sorumlulk duygulari, yaptiklari işin gerektirdiginin cok cok cok altinda.

4. halk kültürsüz, en ufak bir gerginligi kavga ile cözmeye calisan, kalabalıktan güc alan, magduriyetini kullanip ayricalik bekleyen kalabaliklar, birden bire kontrolden cikabiliyor. dünyanın her yerinde saglik sistemi yerlerde sürünüyor, her yerde acil servis var, kendini tanri sanan doktor her yerde aynı. acil serviste doktor dayagi bir tek bizde var.

krem peynir +1
hem halık hem sağlık çalışanlarının hataları olabiliyor
hastalık halinde hasta yakınları da dengesini kaybediyor malum.

şuraya yazan doktorcuktaki egoya bakıldığında çok iyi görülüyor. abi doktor olunca tanrı mı oluyorsunuz, ne yani bu? ebeveynim doktor, doktorların ellerinde büyüdüm ama bazılarınızdaki şu kibir hiçbir meslekte yok. o bazılarınız da iyi oluyor dövülüyorlar. adamlara bak ya.

İnsan olmayı beceremeyen doktorlar ve kötü çalışma şartlarının, sağlıklı psikolojiye sahip olmayan insanların üzerinde yarattığı etkiden kaynaklanıyor.

Doktoru ayrı mal hastası ayrı mal. Komple malız. Evet.

yatırım yapsan onun yerine. altın dolar at kenara eline para geçtikçe

Yatırım uzmanı değilim öncelikle ama 56 yaşa kadar beklemek yerine ben olsam elimdeki paraya göre değerlenebileceğini düşündüğüm bir yerden arsa alırdım. 32 seneye kalmadan daha çok değerleneceğini umarak.

arsa, ev, araba alacak kadar yüksek birikimim yok henüz. zaten bireysel emekliliğe ayda 200 yatırılıyor bildiğim kadarıyla. yine ev arsa alacaksam alabilirim hem BES'e katılarak. :)

Uzun vadede ciddi bir miktar maddi deger kaybi yasamak istiyorsan, durma. Tl ile yatirim yapmak akilli insan isi degil.

Non-eu sayılıyoruz.
Non-eu olsa da bazı ülkelerin birbiriyle anlaşmaları olabiliyor onu da belirtir eu ve şu ülke vatandaşları diye, ama türkiye'yi hiç öyle bi eklemede görmedim.

non-eu olup indirim verilen ülke olarak gürcistan bile gördüm ama Türkiye yok.

babalar gibi non-eu. £4500luk eu vatandaslari icin olan doktora, bana £20000 yillik.

240 ay değil, 240 saat sonra ne olacağını kestiremediğimiz bir ülkede bence çok riskli.

Risk budur diyorum

Alinmaya degmez bir risk , hemde 1+1 ev icin. Bence bulasma.

Para saymayı mı bilmiyorsunuz derim 360 bin alıp 600 bin ödeyeceksiniz ve 20 sene boyunca :O hem de 1+1 için çok saçma.

yuh be 20 senelik takside mi girilir. hadi girdin anadoluda güzel semtlerden üç tane cillop gibi ev alırsın o paraya. bırak hayali mayali gerçeklere dön.

kaynak?

20 yil ne olm cok fazla.

1+1 eve bir şey diyemem. fiyata da bir şey diyemem. ülke kötü gidiyor filan ona da laf yok... sadece finansman tarafına değineceğim. herhangi bir sabit yatırıma krediyle girerken dikkate almanız için:

matematiksel olarak ne kadar uzun vadeli krediye girerseniz o kadar iyi. 10 yerine 20 yıl krediye girin. çünkü o vadede enflasyon o faizi eritecek. başka deyişle, TR'de enflasyonun %3-5 lere düşmesini beklemiyorum. en uzun krediye giren en fazla reel getiri alacak.

("toplamda şu kadar para için şu kadar ödeyeceksin, çok fazla": bu yanlış bakıs açısı. ne kadar uzun krediye girersen geri ödemen o kadar fazla uzuyor ve nakit elinde o kadar fazla kalıyor. elinde kalan nakti başka alanlarda degerlendirip yine kredi faizini ödersin, ortada finansal olarak bir kayıp yok. enflasyon sayesinde faizler ve maaş gelirin ne kadar artarsa, uzun kredinin avantajı o kadar fazla ortaya çıkar)

zaten ödediğin kira 1500 lira ve üstüyse girilir. altıysa daha ucuz bir ev bakmalısın.

gebze'de 3+1 alıp ayda 1000 lira da benzin parası vermek daha mantıklı değil. ucuz mal kimi zaman daha pahalıdır.

ev almak ve kredi ödemek kira ödemeye göre mantıklı. yarın daha büyük bir ev lazım olursa satar kredisini kapatır daha büyüğünü alırsınız. yurtdışına giderseniz de satar kredinizi kapatır gidersiniz.

kira havaya atılan para. bunun yerine kredi ile ev almak her türlü daha mantıklı.

20 yıl geçinceye kadar sonra dolar iki haneli olduğunda da sıkıntı çekmezsin umarım. tabi başka ihtimallerde mevcut bu sürede.

eksisozluk.com

canlı bahis onusunda Bwin ve Bet365 hakikaten iyi. Peki almanyada legal mi bu sitelerde oynamak, biliyor musun?

bwin çokta sağlam bir site değildir.

site avrupa merkezli ise ve Almanya'dan üye kabul ediyorsa yasal olma ihtimali çok yüksek, aksi durumda şirket olarak devam etmeleri çok zor.

bahisklavuz.rog biraz inceledim de en mantıklısı Bet365 geldi. Yanıtın için teşekkürler

Birkac yil icinde olacagi %100 neredeyse ama bu yil olur mu orasi ulkenin cabasina kalmis, cok cabalarlarsa olur bence.

potansiyel de var, teknik olarak da mumkun. fakat "olur mu? olmaz mi?" onu yasayacagimiz olaylar ve kuresel piyasalardaki konumumuz belirleyecek.

bir gecede çok daha fazlası olabilir.

olur

sadece istemeyle olmaz.

Oluyor. Olmuşluğu çok efenim.

başlığa göre hayır, içeriğe göre evet.

Caba gostermez, emek vermezseniz hicbir sey olmaz.

hayır. çok istersek, o şeyi yapmak bizim elimizdeyse, korkuyorsak ama yine de çok isteyerek o şeyi yapmaya çalışıyorsak murphy amca engel olmak için elinden geleni yapar. örnekleri yeterince çok değil mi hayatta?

evet oluyor. denedim çalıştı.

olmayınca olmuyor.

"bizim elimizdeyse" olur, değilse istekten bağımsız olarak olmama ihtimali bir hayli yüksek.

Benim isteyince olmuyor valla ne kadar zorlasam da dualar da etsem ters tepiyor

Yağmur yağıyor ve sen öylece denizi izliyorsun. Bir martı görüyor seni içinde bulunduğu büyük dalganın ardından. Bir dalgaya daha tahamülü yok o an seninle onun arasında. İlk defa lanet ediyor uçamadığına.
Martının sana aşık olması için bir çaba sarfetmedin evet.
Ancak o an denize bakarken bunu dilemiş olabilirdin.

Olur.
Ama yalnızca öykülerde.

olmaz amk.

ama zamanını, paranı ve enerjini harcarsan ihtimali maksimize edersin, o zaman olabilir.

bende oluyor valla. hem de çok sıklıkla. bu gün benim elimde olmayan ama çok istediğim bişey oldu mesela.
çaba sarfetmen lazım tabii. mesela bu günkü olan elimde olan bişey değildi ama biraz benim tavrım, tumum filan da etkli oldu tabii. öyle oturup olsun diye beklemicen yapman gerekenleri yapçan, yani şalışcan. emek yoksa ekmek de yok hesabı.

(bkz: tabii lan manyak mısın)

Olmaz sirf cok istedin diye olmaz her seyi yap yine olmaz

O kritik adımı atarsan büyük ihtimalle olur. Ama o korku var ya...
Zaten yaptığım bir işi yöneticimin gideceği belli olduğu zaman ilk bana teklif edeceklerini düşünmüştüm. Bir de baktım ki insanlar orada burada o pozisyon için kulis yapmaya başlamışlar. Alakasız, işi bilmeyen insanlar. Bir de laf dönüyor ortalarda "Siyam kedisi iyi güzel de o pozisyon ona 3 numara fazla gelir" diye. O cesareti toplayıp "ben de varım" dediğim için öyle mutluyum ki. Ama tutmasaydı bu sefer işten ayrılmak zorunda kalacaktım. Bir risk vardı yani. Ben de bundan çok korkuyordum.

Bir çok avm dolar kurunu sabitledi. Şu an 2.65'e sabitleyen avm var. Bence konuşsun, bunda çekinilecek birşey yok

öyle bir şey yapmam baştan da, olur da yaptıysam da hiç çekinmeden gidip konuşurum ev sahibiyle ciddi bir indirim talep ederim. Adam yeni kiracı arasa orayı 1000$ a verebilecek mi bakalım?

Şimdi tam hatırlayamadım ama doların bu kadar artması sonucunda borçlu sözleşmeye itiraz edebiliyordu galiba. olağan bir artış değil ve beklenmedik olaylar olduğu için. Borçlar hukukuna hakim olan hukukçular varsa açıklar ya da beni düzeltir:)

@chavezding bende tam suan 1000$'a kiraci bulmasinin mumkun olmadigini ekledim nota.

normalde cocuk zaten bunu da koz olarak kullanip gidip konusucak ama eve girerken 2000$ kapora vermis. yani 'ben cikiyorum o zaman resti' cekerse sikinti yasayabilir :/

avm kiraları revize ediliyor

iş yeri sahipleri kirada indirime kur sabitlemeye falan gidiyor, olmadı kiracı çıkıyor. çıkmazsa da batıyor.

arkadaşınız da ev sahibiyle konuşup orta yolu bulmaya çalışsın, @poscheN, 2.65 demiş ama onu kimse kabul etmez bence o yüzden mesela 3.30 falan teklif etsin.

hiçbir şekilde indirime yanaşmazsa da şu grafiği alsın;
prntscr.com

büyükçe kağıda kartona bişeye bastırsın başına da allah'ın yok mu ev sahibi yazsın yollasın

revize mümkün olabilir. ancak çok büyük beklentiye de girmemek lazım. kuru 3.50 olarak sabitlese bile epey fark oluşuyor. zor durum.
ev sahibinin kuru 3 tl olarak sabitlemeye yanaşacağını da sanmam açıkçası.

ufak bir hesap yaptim simdi, dolar bu aydan sonra hep 3.80 civarlarinda seyrederse verdigi 2000$ kaporadan dolayi aslinda zararinin bir kismini kapatiyor, keske ev sahibi 5000$ kapora isteseymis :))

ama demek ki aldigi maas / odedigi kira dengesi bozuldu cocugun, cok dertliydi bende dertlendim :D

Ben mülk sahibiyim bizim kiracı da indirim indirim demişti yapmadik çıkti çok kısa sürede yeni kiracı geldi. Kiracı bulunuyor o mesele değil. Kiracı siz kalmaz

dolar ile kira ödeyen de kararını böyle vermiş. şimdi dolar artınca yan çizmek olmaz. nasıl ki elinde nakit doları olanlar kazanınca daha önceden dolarını bozanlar, gel kardeşim dolar çok yükseldi, biraz kazancını da bize ver diyemiyorsa dövizle kira için anlaşmışsa ev sahibinden kazancını düşürmek doğru değil.

@all girls dream: suan orayi 1000$dan kiraya vermesi imkansiz. 4000TL kira edecek bir yer degil.

@tutmayın küçük enişteyi, salıverin gitsin: katiliyorum :(

Sanki los angelos'ta tasiyorlar. Dolar olarak kira istemek nedir allah askina. Suanki kurla odemek sacmalik ayrica.

arkadaşın doların sabit ya da hep azar azar artacağını mı düşünüyordu nedir? kiracı tuhaf olsa da haklı.

dostum selamlar,

aşırı ifa güçlüğü nedeniyle dava açıp sözleşme şartlarının iyileştirilmesini talep edebilir.

ya da sözleşmeyi fesh ederek evden çıkar.

Ev sahibini kuru sabitlemeye ikna etmesi en hayirlisi. Yoksa uyarlama davasi ya da fesih.

hiç doğmamam gerekiyordu baştan büyük hatayı yapmışım.

korkaklık yapıp istediğim bölümü seçmeyerek 1 sene kaybetmek. sonra korkaklığı ileri boyuta taşıyarak gerizekalı gibi 3 sene daha kaybetmek. ha çok mu pişmanım? değilim. 18-19 yaş dönemim cidden fazlasıyla bunalımlıydı ve en çok istediğim, çocukluğumdan beri hayalini kurduğum bölümü o dönemde seçsem belki de kişisel sorunlar nedeniyle başarısız olup bırakacaktım. o zaman tutunacak başka dalım ve alternatifim de kalmayacaktı. evet şu an 22 yaşındayım, elde sıfır var, hırt oğlu hırtım ama dört sene öncesine kıyasla daha stabil ve olgunum. neyi neden yapacağımı, neyin neden işlemediğini ve bundan sonra ne yapmam gerektiğini vs. daha net bir şekilde biliyor ve görebiliyorum. normal şartlarda bu sene üniversiteden mezun olacaktım. hayatımı şekillendirmeye karar ver(eme)diğimde 17 yaşındaydım. bazıları çok daha net ve başarılı olup yürüyor ama ben o kadar gafalı değilmişim demek ki, 3-4 sene debelendikten sonra kendimi bulabildim.

uzun lafın kısası en büyük hatam 18-22 yaş arasını büyük ölçüde "çöp" olarak geçirmek oldu ama yine de dövünüyor değilim. tek pişmanlığım kyk kredimi yiyip bitirmiş ve asıl okula gideceğim dönem için parasız kalmış olmam. yoksa 27 yaşında mezun olmayı çok dert etmiyorum; 21 yaşında üçüncü sınıfa kadar gelip sonrasında okulu bırakmaktan ve hiçbir zaman okumamaktan iyidir.

senle benzer bir hata olabilir. hayatımı şekillendirecek bir şeyi üstünkörü seçtim. şimdi debeleniyorum. hep debeleceğimi biliyorum. bunlar mutsuzlukların temelinde yatan sebepler oluyor ilerde.

Istedigim bolumu okumamaktir. Pes etmedim ama 27 yasinda basardim 1. Sinif olsamda gec kalmis olsamda para biriktirdim yurtdisinda basladim. Bence yapilan hatalar bazen dogrulari yapmamiza vesile oluyor.

hoyvan gibi şeyabmadım ama küçük ve alakasız hataların birleşmesi sonucu olarak mutsuz olduğum zamanlar oldu. fevri birisi olmak bir hata yapma sayılırsa onu söyleyebilirim.

hiç büyük hatam yok sanırım 19 yaşında olduğumdan dolayı, beklemedeyim :(

Hepimiz aynı durumdayız korkma :)

duyurum var +1

10 yılımı almış (eğitim + mezuniyetten sonraki 4 yıl) saçmasapan bir bölüm. hala daha bu bölümün işe yaramazlığını sürdürmem vs...

Ama 2017 ygs önümüzde :)

öncelikle @clones +1

ama daha somut örnek vermek gerekirse:

türkiye gibi bir ülkede, sağda solda, internette, mezunlarının deli gibi "okumayın işsiz işsiz gezersiniz" diye çığırdığı bir bölüm olan uluslararası ilişkileri okumak ve kendimi de geliştir(e)mediğim için şu an mal gibi işsiz işsiz dolaşmak.

Ülke degistirmemek hem de birkaç keze bu fırsatı tepmek. Yazık ettim bence.

Askerlik başvurusunda diplomayı götürmeyi unutmak.

Sonucunda uzun dönem yerine kısa dönem askerlik yaptım. Sağlıkçı olduğum icin uzun dönem garantiydi. Diploma götürmemem 6 ay boyunca vakit ve nakit kaybına neden oldu. Yıpranan psikoloji cabasi.

Yaşadığım yerden, insanlardan en çok o zaman nefret ettim. En çok o zaman çaresiz kaldım. Şimdi sil baştan bir şeyler yapmaya çalışıyorum.

Ben de istemediğim bir bölümde okumuş olmak diyeceğim.

Lakin aslında bu bir hata mı onu da bilmiyorum. Bölüm tercihi yaparken lise zamanında kafamda hiçbir şey yoktu ve "hmmss şunu da yazayım yeaa" diyerek birtakım seçimlerde bulundum. Şimdi yıllar sonra bana hiç uygun olmadığını yeni yeni fark ediyorum. Bu yüzden de aslında kendimi değil, beni daha 17 yaşımda hayatımın sonuna kadar üzerime yapışacak olan üniversite eğitimimi, mesleğimi seçmek zorunda bırakan sistemi suçluyorum.

yüksek lisansı türkiye'de yapmak.

lisede yanlış alan tercihi ve sonra da yanlış bölüm tercihi. işin ilginci düzeltmek için de çaba yapmayıp, şu an yüksek lisanstan da mezuniyet olma aşamasındayım.

düşündüm ve en büyük diyebileceğim hata bulamadım, en ekstrem olanlar bile insani geldi. ama kendimi affedemeyeceğim, geri alabilmeliydim diyebileceğim hatalar listesi yapacak olursam başka insanları kırmak ya da başkalarına ya da başka canlılara zarar veren şeyler yapmak gibi şeyler sayabilirim.

şuan yaşadığım yer olan finlandiya gibi bir ülke varken, almanya denen yer için 1 yıla yakın süre kaybetmek.

yıllar önce amerikadan dönmek simdi de italyadan döncem galiba abv benim 5 sene sonra da bunu yazarım kesin aq kere aq

İyi bir işim,son model arabam ve hatırı sayılır miktarda biriktirdiğim param vardı.Önce işimden istifa ettim,arabamı sattım üstüne de banka kredisi çektim.Tası tarağı toplayıp başka bir ülkeye gidip restaurant açtım.İşler kötü gitti dönmek zorunda kaldım.Döndüğümde cebimde 50 dolar para vardı.Kredi borcunu kapatmak için babadan kalma arsayı yok pahasına sattım ve halen işsizim.

Ben de dil bölümü okumadım. Okulda açmadılar ailem de farklı okula yollamak istemedi. Şimdi sayısal bi bölümde 5. Yılım. Cuma günü sınavın ortasında sinirden sessizce ağlayıp çıktım. 6da bitecek herhalde.

Okulu 2 yıl uzattım, debelendim de süründüm de ama en büyük hatam bu değildi.

En büyük hatam bana değer vermeyen bir adamı çok sevmek oldu. Ve en kötüsü de onca yıl beni sevdiğini söyleyip cebinde tutmasıydı. Öyle birşey ki bütün olanlara rağmen gerçek manada hiç tanımasaydım bile diyemiyorum, içimde bir yer acıyor o güzel zamanları yaşamadığımı düşününce.

Hiç çok kırıldığınız için, bir aralık gecesi gecenin bir yarısı dışarda oturup soğuğun vücudunuz buz keserken acınızı unutturmasını beklediniz mi? Ayak parmaklarınızı ellerinizi hissetmeyecek kadar oturup vücudunuz ve siz soğuktan uyuşmuşken acının da biraz hafiflediğini hissedip buna mutlu oldunuz mu?

Uzun zaman oldu. Herseferinde ona karşı olan zaafımı kullandı, hiç düşünmüyorum derken kendimi onunla hergün konuşur bağlanmış halde buldum. O öyle biri ki beni herseferinde avcuna alıp oynattı, kırdı, yıprattı. Ben gittim seviyorum değiştim dedi ama sonra daha kötü kırdı.

Bu öyle bir kırgınlık ki, ne onunla ne onsuz ebedi. Bu kırgınlık öyle can yakıyor ki.

Bazı kadınlar güzel seviyor vesselam. Ama ne şans ki sevilen adamlar kırıyor o kadınları, öyle seven bir kadın dünyaya kolay gelirmiş gibi. Ama sevgi bin fersah kırgınlıkla bile geçen bir şey değil. Kadın sevgi onda ve kırıklar batarken yaşayacak artık.

O olmasa çok farklı biri olurdum sanırım. Kendimden verdiğim onlarca taviz hiç olmazdı. Kendime saygımda azalma olmaz gittiğim bilirkişiler kendine sevgin azalmış değersizlik duygun oluşmuş demezdi. Sonradan görüştiğim kişiler şüpheci ve heran birşey olabilir de gidebilirim gibi davranmaktan vazgeçer misin demezdi. Yolunda gitsin diye debelenmek, üzüldüğüm zamanlarda toparlanmaya çalışmak uyumak yerine kendime güzel şeyler katardım. Hayatım bir ayrıl bi barış sonucu herzaman yeni bir düzen oturtmak üzerine değil de oturmus bir düzende mutlu ve huzurlu geçerdi. Muhtemelen çoğu tıpçı kız gibi simdiye düzenli adam gibi bir ilişkim beni seven bir adam da olurdu. Muhtemelen daha mutlu olacağımdan bahsetmiş miydim? En kötü böyle olurdum zaten. Başka bir hayatı denemeye değerdi.

Bizim manavın kızı bile özel okulda artık. Taksit maksit sıkıla sıkıla ödüyorlar . İnsanlarda vizyon yok öncelikle hele yüksek lisans yapanlarını burada iyice anlayamıyorum. Bir de insanlar çocuğunu İstanbul dışına yollamak istemiyor eğer sapıtırsa diye. Çocuk hep çocuk kalmalı özellikle kızsa sevişir maazallah.

Neden bin yerine k yazıyorsun ki

Yani neden neden. Sebebin ne olabilir iki tane harfe basamak mı? Bu kadar usengec misin?

Sorunun cevabina gelince, öğrenci bir yatırım değildir, eğitim hayatı da aynı şekilde. Sen hiç swot analizi yapıp meslek seçen gördün mü?

Çok para kazanirim diye secenek oluyor, o aptalca da burada arada duyuru acıyor zaten yok işimi sevmiyorum yok 38 yaşından sonra üniversiteye yeniden başladım diye.

2016 koç tam fiyatı + öğrenci masrafına abd'de birkaç yer ve kanada'da okunuyor neredeyse, orada bitirsen yıllık $40-50k alman çokta zor değil, bu nasıl fark.

burada 7500 euro verebilen ve baraji gecen herkes universite okuyabiliyor. Ayni parayi veren herkes almanya'da bir universiteden kabul alamiyor. evet bir suru kisi gidebilir ancak bizim vakif universitesi populasyonunun tamamini alacak okul yok avrupa'da amerika'da ayni fiyatlara. arz talep dengesi yani.

@zugas

keyfim öyle istiyor ve o kadar "usengecim". Senin ü ve ç harfini arada kullanmaman gibi.

ayrıca para ile okunan okul nasıl bir yatırım değildir? Anlamıyorum demek istediğini.

bu arada swot analizini sınavda yaptırıp öğrenci seçen okul gördüm, bu da olur mu? :D

Ticarethane özel okullar. Ne kadar sığır varsa baba parasıyla okuyor.

Eskiden univ.mezunu olmak bir meziyetti ve herkes univ.okuyamiyordu.en azindan sinavda belli bir derece yapman gerekiyordu.simdiyse her gerizekali univ.mezunu mesela ustelik parasi oldugu icin sana fark atiyor.her seyin oldugu gibi eğitimli olmanin da onemi kalmadi artik.hacettepeyi bitiren de yeniyuzyil univ.de bitiren de doktorum diye geçiniyor.paranin her seyi satin alabildigi bir ulkedeyiz.

@Sour

yarım burs ile 7500€ maliyeti olan okullarda mevcut, koç üniversitesi. eğitim kalitesi ciddi yüksek ama iş bulunca yüksek maaş alma ihtimali nedir? tartışmaya açık.

abd'de neredeyse tüm eğitim ücretini borçlanma imkanın var bu biraz durumu eşiliyor bana kalırsa. bazı üniversiteler sadece ailenin gelir durumuna göre ücret alabiliyor.

ayrıca abd batı'da en yüksek ort. maaşa ve alım gücüne sahip birkaç yerden biri ve vergi olayı bize ve avrupaya göre daha farklı. asıl bizdeki vergilendirmeye ve batı tanımına avrupa birliği uyuyor bana göre ve bildiğim kadarıyla sadece ingiltere ciddi ücrete sahip ama ordaki öğrenci de diğer avrupa ülkelerinde ücretsiz okuyabiliyor.

ozel universiteden hic burs alamayan adam icin bence gayet normal o rakamlar.

türkiyedeki okullarda paranı ödedikten sonra diplomanı alıyorsun, birkac prestijli özel üniversite disindakiler ögrenciyi müsteri gibi görüyor ve üzmek istemiyor. avrupadaki okullarda hak etmeyen dersten gecemiyor, okuman, araştırma yapman, herseyden önce dil bilmen lazim. türkiyedeki kac özel üniversite mezunu bir yabanci dili kendini ifade edecek kadar biliyor.

başka okulları bilmem de Almanya içn konuşuyorum
buranın sayılı anadolu liselerinden mezun, dili almanca olan çocuklar bile Almanyada lisans okumakta zorlanıyor. bambaşka bir sistem ve orada lisans zor. girmek kolay çıkmak zor derdik biz :) burada ise eşek bağlasan mezun oluyor.
Özel okul profilindeki çocuklar ise
prestijli olduğunu düşündükleri bölümlere kabul alamazlar (numerus clausus var), başka bölümlere gitseler de
daha dil sınavını geçemeden, almanyanın disiplini ve yalnız kalarak cozutmaktan 2-3 sene sonra döner gelirler.

etrafımdaki ailelerden çift maaşlı devlet memuru olup özele yollayanlar oldu. (şu an değil ama yakın sayılır)
başka ile çocuk yollayıp yurt, yemek vb .parası verene kadar yarı da burslu vs. ise bulundukları yerlerde okuttular. edirneye çocuk yollayacağına istanbulda özelde okuttu adam. üstelik özel okulun tiki kızı/erkeği, türkiyenin taşrasına gidemezken çoğu avrupa ülkesinde sürünür resmen. ne ortamı olur ne arkdaş çevresi ne havası ne cıvası. avrupada burada yaşadığı hayatı yaşaması için ayrı bir aile sınıfında olması lazım. onlar zaten apayrı bir dünya.
TÜRK aile yapısı diye bir şey var adam daha kızını başka ile yollamıyor, sen ABDden UKden bahsediyorsun.

bu arada parası olmayan aileler için de aynı yatırım mantıksızlığı var
özel okula değil ama sivasa işletme, ne biliyim adıyamana fizik öğretmenliği, kütahyaya sosyoloji ve daha saçma sapan iş bulunmayan envai adını bilmediğim bölümler okumak için çocuk göndermek de asgari ücret düzeyinde maaş alan aile için saçmalık.
küçük şehirlerde yurtlar dağ başında, iş imkanı yok. kendini geliştirecek bir şey de yok. Kafelerde takılmaca. Mezun olunca da işsiz.
Aile bütçesine oranlarsan bu adamlar da aynı düzeyde masraf yaıyor, pek bir şey değişmiyor.

okula ve aileye göre değişiyor aslında. her okul ve aile bir değil. mesela yeditepe işletme genelde öylesine takılmak için gidiyor. adamlar derdi para kazanmak vs. değil tatile gidiyor. bilkent vs. paranın hakkını verir ve iyi bir eğitim alırsın. onun dışında son 3-5 yılda açılan okullar da parayı çöpe atmaktır. o okulun vereceği eğitimden ne olacak?

neden sasirdin ki? turkiyede etin kilosu 50 lira zaten. turkiye'de her sey pahali. finlandiyaya gidince daha iyi anlamissindir.

öncelikle bazılarının ciddi çevreleri ya da yerleri var. oraya gidenler için yalnızca diploma almak önemli. diploma için gidiyorlar. diplomadan sonra işleri hazır.

sağlık bölümleri, eğitim fakülteleri için sıkıntı olmaz ama - özel üniversite nedir ya? türkiye'de özel üniversite mi var? vakıf üniversitesi onlar- buralara gidip fen edebiyat fakültelerinde okumak biraz abes bir iş.

ben de özel okullarda okudum, şimdi baktığımda hepsi çok pahalı geliyor.

özel okulda çalışan bir arkadaşım ücretlerini söylemişti (üniversite de değil, orta düzey bir kolej). bir çocuğun olsa tamam da insanlar nasıl üç çocuklarını da özel okula gönderebiliyorlar diye konuşmuştuk.

eskiden daha oluru vardı, şimdi her şey pahalılaştı. vergiler, zamlar, alım gücünün düşmesi.

Blue eyes white dragon.

Ozel uni iste. Anayasaya aykiriligi olmasin diye vakif dendi. Kelime oyunu yani. Goren de sanacak amme hizmeti verdikleri icin vakif deniyo.

Boş durmak, insana iyi gelen bir şey değil. İnsan çalışmasa da bir şeylerle meşgul olmalı.

Kime gore neye gore kotu?

Bence bos oturmaktansa calismak daha iyi. Bence her yerden alabilecegimiz, kendimize katabilecegimiz seyler var. Oralardan yapabilecegimiz cikarimlar. Yani genel olarak her turlu iyi ya da kotu, bu bir tecrube. Ve belki de seni iyi yerlere goturecek sey icin, kotu seyler bir basamak olacaktir.

Akıydı bokuydu diye beni masrafa sokmayip cebime de kalıyorsa ben çalışıyorum. Başka bir kapi acilmasini bekliyorum. Çalışmama lüksüm olursa bi dakka durmam. Kendimi mesgul edecek milyonlarca şey bulabilirin.

boş kalınca kafayı sıyıracak hadde geleni var, kimisinin bünyesi kaldırmıyor. buna dayanıklıysan ne ala, niye olmasın. kendini nasıl algıladığınla ilgili, yaptığın iş, meşguliyet üzerinden kendine değer biçiyosan boşluk seni bozar mesela. ha değilse, yine, ne ala.

birikimin varsa paran minimuma düşene kadar çalışma hocam. yaşın durumun nedir bilmem ama şunları incele, seyler.eksisozluk.com

al bide şu seriyi izle beleşe yaşarsın. www.youtube.com

Burada iyiyi kotuyu nasil degerlendirdigin onemli

Calismanin temel getirileri,
- Para
- Ogrenme ve uzmanlasma
- Sirketin marka degeri ve kariyer.

Eger calisilan sirket bu yukaridakilerden "sadece birini" veriyorsa o ise girilir calisilir ama bir an once baska yere kapagi atmaya calisilir. Ornegin bir sirket dusun sadece yuksek maas veriyor ama ne is ogreniyorsun, ne de sirketin ismi onemli. O isi gunu gelince kaybetme riski yuksektir ve kaybettigin gun CV de bosa zaman harcanmis gibi gozukur. o nedenle baska islere bakmak en iyisi.

Eger calisilan sirket bu yukaridikilerden "ikisini" veriyorsa belli sure calisilir. Ornegin sirketin ismi buyukse mesela "Garanti bankasi" ve isi ogrenmen icin egitimler veriyor ve uzmanlasiyorsan ama bir taraftan da parasi az ise calismaya devam etmek en iyisi. 5 yil sonra ilerleme imkani tanimyorsa ve potansiyelin yukseldiyse baska taraflara bak.

Eger calisilan sirket bu yukaridikilerden "ucunu" de veriyorsa o sirkete yuksek baglilik gosterilir. Mesela "google", egitim veriyor, maasi da iyi, ismi de super. O isten ciksan bile sirf orada calistigin icin bircok is bulursun. O yuzden bagli kalmakta yarar var.

Bu basamaklarin hepsi ayni anda atlanmiyor, o nedenle sansli degilsen teker teker cikmak gerekir.

birgün o düşük maaşlardan çook daha fazlasına kazanabileceğine eminsen çok doğru mantık, zamanını kendine harca. saçma sapan maaşları görmezsin hiçbir zaman.

eger omrunuzun sonuna kadar calismaniza gerek yoksa sorun yok ancak calismadikca aslinda ileride kazanbileceginiz paradan yemis oluyorsunuz. istedigin parayi alamadigin icin ya da aldigin parayi kiraya verecegini dusundugun icin, calismadigin surede kariyerinde ilerleyebilecekken ya da maas artisi alabilecekken bunlarin tamamindan vazgeciyorsun ve deneyim yilin ayni kaliyor.

yani mesela cocuk dogurdugu icin 1500 lira maas alan kadin, aldigim parayi bakiciya verecegim diyip isi birakiyor, sonra cocuk buyudugunde is bulamiyor ya da cok dusuk ucretlere calisiyor. aslinda o surecte 'cebindeki' kariyerinden yemis oluyor gibi. ayrica calisirken is bulmak daha kolay anlamsiz bir sekilde.

hiç çalışmamak değil de, yeteneklerine göre freelance çalışarak da minimum asgari ücret kazanabilirsin rahatlıkla.

Her angarya insana bir şeyler katar, angaryadan kaçılmamalı ama yine de işine bağlı bence. Her iş insana bir şey katar da, götürdüğü getirdiğine değmeli.

Ayrıca hangi işin sana atlama taşı yapacağı da belli olmaz. Bir tanıdığım iktisatçıydı ama iş bulamadığından bir fast food restoranında kasada durmaya başlamıştı, ki adamın yapabileceği iş onun kat kat iyisi. Orada çalışırken oradakilerle laflarken merkezinde bir pozisyon açılmış kendi işiyle ilgili, başka bir şubenin müdürü laflarken söylemiş. O da başvurdu ve onu aldılar. Sonra orada yükseldi ve şimdi genel merkezde müdür konumunda. Eğer ilk işe burnunu kıvırsaydı, o işi bulamazdı. Belki daha iyisini bulurdu, belki daha kötüsünü bulurdu; belli olmaz ama kasadayken insanlarla anlaşma konusunda da büyük tecrübe edindi.

Ancak, eğer ilk bulduğu iş ona fiziksel ve ruhsal tamir edilemeyecek zarar verecek kalitede olsaydı, o işe de değmezdi.

Çalışmanın bir ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum ben. Bu tür konular açılınca insanlar genellikle çalışmanın tersi durumu boş boş oturmak olarak düşünüyorlar ama çalışmamanın karşılığı boş boş oturmak değil bence. Asıl kendisine ayıracak vakti olan insan kendisini istediği alanda geliştirebilir.

Eğer iş dışında bir gelir kaynağım olsaydı dediğin şartlar altında çalışmamayı tercih ederdim.

Evin seninse büyük giderlerin yoksa çalışmamak bence bi seçenek. İşte kanser olmaya değmez.

Giderini ne kadar süreyle minimumda tutabilirsin? Canın bi şey yapmak istemeyecek mi hiç?
İş sadece para değil bence. Ben harcadığımdan daha az kazanıyorum şu an ama kariyerim açısından çok önemli bir pozisyonda ve projedeyim. Minimumu bile karşılamamasına rağmen kariyer için çalışıyorum.
Kimisi sosyalleşmek için, kimisi güç için, kimisi üretmekten keyif aldığı için, kimisi evden kaçmak için çalışır.
Benim gözümde çok parası olup çalışmayan adam da eğer bir hobisi, kendini adadığı ve geliştirdiği bir uğraşısı yoksa bış adamdır, bırak minimumla yaşayabildiği için çalışmayanı.
Ama yok ben minimumla yaşayıp çalışmıycam, gidicem gönüllü olarak haftada üç gün matematik/piyano öğreticem imkanı olmayan çocuklara ya da yaşlılara kitap okuycam, hayvan barinaklarına yardım edicem dersen başka.

çalış ama o şekilde çalışma. yaparken zevk aldığın ve gerçekten üretken olduğun bir şey bularak onunla ilgilen. boş oturmak ve sadece tüketme odaklı yaşamak elbette ki kötü bir şey.

1 yıldan uzun süren işsizlikler bireyde sosyal uyaran azlığı sebebiyle ciddi psikiyatrik rahatsızlıklara sebep oluyormuş.

milyonerim, çalışmasam da kendime her eğlenceyi sağlarım, kira gelirlerim var diyorsan o başka.

değil. ben şahsen kötü işlerde 3-5 kuruşa çalışırken yaptığım çevrenin ekmeğini çok yedim.

yani başka bir kapı açacaksa, sana çevre yaptıracaksa, daha iyi işlere zıplamana olanak tanıyacaksa, çalışılır. yok bugün 10 olan maaş 10 yıl sonra 12 olacaksa, başka yollara bakmak lazımdır.

bence mantıklı degıl
ispiyonlayana kadar cevap verseydın ya @anonymıce?

ilk girişte nerede kalacağın ne zaman döneceğin ve dönüş bileti ve ne kadar paranızın olduğu kart ya da nakit vs. gibi sorularla karşılaşabilirsiniz ona göre uygun cevap verirseniz bir sıkıntı olması zor.

ben yeşil ile çok sınır kapısından geçtim ilk seferde soruyorlardı sonrasında almanya hariç hiç denk gelmedim.

soru soracaklarını zannetmiyorum ama kafalarını rahatlatmak için booking'de göstermelik bi rezervasyon alsınlar. şu an memurlarsa ohal'den dolayı pasaport kontrolunden önce bir yazı gerekiyor. emekliyse yazı gerekmiyor.

Teşekkürler yanitlar icin, halihazirda memurlar evet ve gerekli izinleri ayarliyorlar

Araci banka ile gececegi icin o ucret disinda kesinti olmak zorunda diyebilirim.

Medyanın amacı bu zaten, yalan ve saptırılmış bilgi ile algın ile oynamak. Diğer haberler ülkenin gerçek sorunları üzerine mi?

Twitterda teyitorg var. o haftaki haberlerden hangileri dogru hangileri yalan onu soyluyor. Ona gonder yayinlasin

hocam büyük resmi görmek gibi olmasın amma hala milliyet, hürriyet vs. haberi okuyanları görünce bir gülme geliyor. sadece türkiye'de değil dünyanın her ülkesinde çoğu medya organı belirli gruplar tarafından finanse edilip onların çıkarlarına göre hareket eder. gerçeklik ya da tarafsızlık o kadar hassas konular ki tek bir yalan/yanlış cümle olmadığı halde komple "sktir lan ordan" dedirtebilir bir haber metni.

"doğru haber" diye bir şey yok. duymamızı istedikleri şeyler var. en temizi farklı sesleri dinleyip kendince hangisinin daha doğru ve makul olduğuna karar vermek. bugün dünyanın en saygın, en bilindik gazeteleri bile internet sitelerinde hayvan gibi clickbait yapıyor.

@nolan tabi ki algıyla oynamak istiyorlar da, bu kadar aleni bir şekilde, rakamlar ortada dururken böyle haberler yapmak garibime gidiyor. ama bir yandan üst ne ki alt ne olsun

@solenkol, önerini bundan sonrası için kullanacağım.

@der meister, hocam iş hayatı zorlu ve dikenlerle dolu (log kayıtları falan), gerisini sen anla

@acemi, der meister +1 ;)

bakanlık verileriyle uyuşmayanlar hangi bilgilerdir ?

@ elinde tivit;

"Türkiye'nin yüzde 8'lik enerji ihtiyacı Kahramanmaraş'tan sağlanıyor"
bakanlık datasına göre %1,8 civarı.

@re noreno haklısın evet, sağlam sallamışlar

ışınlanma, farklı gezegenlere kolonileşme

daha makul olanlardan 3d hologramik iletişim de ilginç olabilir

algı ile ilgili bişeyler bekliyorum. Elon musk çabalarının sonuçlarını.

bi elbise beğendiğimizde iki parmak hareketiyle şak onu üstümüzde görebilme.

rüyaların görüntülenebilmesi, geçmiş bilgi ve tecrübelerin bir başkasından başka birine aktarılması.

Zihin okuma

bitmeyen pil...

Beyin nakli

Tüm duyuları kontrol altına alabilen sanal gerçeklik muhteşem olurdu. Yani dokunma, hareket, ivmelenme vs. dahil gerçek olup olmadığı ayırt edilemeyecek şekilde.

yazılı kitap içerisinde control+f yaparak kelime aramak.

zaman gezisi insanları mutasyona uğratma

vücuda takılacak chip sayesinde tüm dünya dillerini anadil gibi konuşabilmek.

ölüyü diriltmek. evet, en ürkütücüsü bu olurdu.

necromancy

* 3d yazıcıların yaygınlaşması, herkesin evinde 3d yazıcı olup her ihtiyacın buradan karşılanabilmesi
* bütün dünyanın ortak bir para birimi kullanması ve bunun da kripto bir para birimi olması
* kısa mesafeli teslimatların drone'larla yapılması

aslında bunlar bilimsel değil teknolojik gelişmeler. ama yazasım geldi.

realistik olarak

bilgisayarların tamamen ortadan kalkıp cloud üzerinden performans sıkıntısı olmayan bilgisayar.

sürücüsüz araçların standart olması ve sürücü kavramının tamamen yok olması.

insanların bebeklerinin özelliklerini seçebilmeleri.

omurilik zedelenmesi, sinirlerin zarar görmesinin ardından tekrar işlev kazandırılması.

biyonik özellikler kazanmamız. örneğin gözlük takıp 1 km uzağı görebilmek.

Sarji 10 giden akilli telefon.