figma direkt kodunu veriyor.

Adobe xd veya zeplin de bunu destekliyor ancak responsive yapmak isterseniz bu bahsettikleri in css.leri ise yaramaz.

Eğer bir toplumda doktorlar ve hukukçular değer görüyorsa o toplum yozlaşmıştır, doktorlar değerlidir çünkü toplumda hastalıklar baş göstermiştir, hukukçular değerlidir çünkü toplumda adalet yoktur.

Yanlış biliyorsam düzeltin, ben bunun platon un devlet kitabında yer aldığını hatırlıyorum.

sesi yazıya çevirdiği için yanlış çevirmesi çok normal.

Cidden. Diğer cümleleri bu kadar net cevirirken oraları böyle çevirmesi ilginç. Biri trollemis olabilir.

auto generate altyazıya biri nasıl karışabilir? adı üstünde.

Katılımcı listesinde linkle davet et diye bir button var. Ona basınca çıkan menüde linki resetle var. Aradığınız bu olabilir.

çok teşekkürler. kesinlikle bu olabilir ama bir de dediğim gibi gruba birileri girerken onayım gereksin istiyorum. bu nasıl olur ki?

iki grup kuracaksın. biri geçici grup. üyeleri orada onaylayıp ana gruba geçireceksin.

bir de bu işi whatsapp ile yapma telegram ile yap. grup büyüyünce whatsapp sıkıntı.

Neredeyse hepsi aynı. İçerikleri ayni yani.

Ben mispakglobal adlı satıcıdan bir litresi 23 liraya aldım hepsiburada.dan şimdi satılmıyor. Markası cleaner. Başka sitelerde ikili paket, litresi kırk lira şeklinde var.

Yüzde yaklaşık sekseni izopropil alkol, yuzde yaklaşık 20si su ve az kusurati da gliserin.

İzopropil alkol alkol alıp kendim yapacağım, boşu boşuna iki kat para vermeye gerek yok.

Çalışanlar burada. Evden çalışıyorlar.

masraf olmasın diyedir.

Vergi avantajı vardır belki, ayrıca çalışanlar buradadır +1.

Türkiyeden Yunanistan a Apple cagrı merkezinde çalışmak için gidenler var. Ben de merak ediyorum. Orada verilen asgari ücret euro, buradaki masraftan daha yuksektir.

arama ücretleri konusunda daha avantajlı olabilir, X ülkesinden Y ülkesine arama (zaten hepsi voip ama, routing için ücret ödeniyor) daha ucuzdur. X ülkesindeki aramalar da gelen aramaların %80'idir. dolayısı ile orada çalışmak daha mantıklıdır.

dunyanın en buyuk cagrı merkezı fırmalarından bırı teleperformance orada. muhtemelen ondandır.

Yunan menşeili çağrı merkezinde Apple için çalışan arkadaşım var. Türkiye'de yaşıyor ve evden çalışıyor.

Genel kanı pek etkisi olmadığı yönünde. Direkt CV'ye bunu bitirdim yazabilirsiniz.

Ancak illaki alayım derseniz ben financial assistance için başvurup %90 indirim almanızı tavsiye ederim.

Ben online eğitimlerinden iyi olanları yazdım ama sertifika hiç birinden almadim. Kimse de sormadı. Sektör yazılım.

havale ve eft kabul eden site bulman lazım. hepsiburada havale ve eft destekliyor.
hesap açarsan yeter.

Sanal kart kullanabilirsiniz. 25-26 yaşından küçükseniz garanti'nin genç paracard hesabı gayet kullanışlı masrafı yok.

cepteteb, enpara.
kredi kartlarına başvurmayın yeterli.
yıllarca enpara banka kartıyla online alışveriş yaptım. fakat bazı siteler sıkıntı çıkarabiliyor nedensizce. debit kart sevmiyorlar.

sanal kart +1

simdi kullandim hatta. bankanin mobil uygulamasindan kolayca halloluyor.

Banka kartınız varsa bir sanal kart oluşturun. Kredi kartı özellikli onödemeli kart

her site banka kartı kabul etmiyor. o yüzden kredi kartı şart. güvenmiyorsan da sanal kart kullanırsın olur biter.

Valla İng Turuncu Extra, Enpara, Akbank Neo bunlar hep debit kartı yani hesap kartı, kredi kartı değil. Yıllardır bunlarla online alışveriş yapıyorum, bir problem yaşamadım.

sanal kart
yada illa sanal olmasın derseniz ininall. istediğiniz kadar yükleme yapıp sonra kullanırsınız istediğiniz yerde.
ininall'ında kendi içinde sanal kartıda var.

Garantide vadesiz hesaba bağlı sanal kart oluşturabiliyorsunuz. Diğer bankalarda bildiğim kadarıyla sanal kartlar sadece kredi kartına bağlı olabiliyor.

Normali bu, her nesil kendi sokak dilini yaratır. Çoğunu anlamıyorum, yeni nesil de olmadığım için endişelenmiyorum. Meme'leri anlamayınca yaşlı hissediyorum bazen ama evet.

abi çar'ı nasıl duymadın nasıl bir ortamda büyüdün? lil ne onu ben de duymadım rapçilerin lil'i mi? öyleyse isimleriyle birlikte kullandıkları bi sıfat o.

Ben sürekli yeni nesille muhatap olduğum icin çoğunu biliyorum, hatta günlük yaşamda da kullanıyorum ister istemez. Ama bilmemek de ayıp falan değil. Bazen ogrenciler meme atıyor, "burada ne demek istiyor, anlamadım" diyorum, açıklıyorlar. İlgimi çekmiyorsa da random atıp geçiyorum.

Yani bunları bilmediğin için gerikafali olmuyorsun. Herkes deli gibi sosyal medya kullanacak diye bı şey yok.

bence garip evet. bak yeni nesil diyorsun da o yeni nesil sensin zaten?

çar ne yau
yaş :39

burada sorun ergen jargonu bilmemek değil; bence çevreni değiştir.

Yabancı sitelerden bildiğim tahmin ettiğim kadarı ile 'lil' little için kullanılıyor. Çar da char/charm için, karakter, karakter değeri gibi bir şey olması lazım. Umarım doğru biliyorumdur.

Ya bırak onlar senin seviyene yükselsin :p

çar nedir ilk defa duyuyorum (yaş 41). sırf yeni nesil olmakla da ilgisi yok, ne kast edildiğini de anlamak lazım. eşim özel okulda ortaokul öğretmeni. yani bütün gün 13-14 yaş kolej öğrencisi ile muhatap oluyor, ona sorsam o da bilmiyor böyle şeyleri. belki duyuyor ama anlam veremiyor. mesela 5-6 yıl önce anan zaa diye bir şey ağzına takılmıştı. ikimiz de hala nedir bu bilmiyoruz.

"çar" da şimdi burada okuduğuma göre "char/character" anlamında, muhtemelen yeni neslin oynadığı bir oyunda "sahip olduğu karakter" anlamında kullanılıp gerçek hayata geçirilmiş bir laf olsa gerek. oyunlara aşina değilsen bilmemen gayet normal.

yine 10-15 yıl öncesi web kamerası kast edilerek "cam" (kem değil, yazıldığı gibi "cam") lafını duyar (cam var mı, cam açsana vs.), kameralı sohbete yabancı isek anlamazdık.

eleştiren dönüp kendi dötüne baksın. aptal saptal kelimeler üretip bilmeyeni dışlamak nedir lan, sen de onları doğru düzgün konuşmamakla itham et. varsın derlerse yaşlı desinler.

Çar diye bildiğim iki şey var birisi rus çarı diğeri online oyunlardaki kahraman uzerine giysi falan aliyorlar vs vs lil bilmiyorum bilmemek ayip degil nedenayip olsun sana geri kafali diyenin malligi

Bu kavramlar oyunla ilgiliyse yeni nesil olmakla ilgili değil durum.

Car (char yani character) rol yapma oyunlarındaki karakter. Tek bildiğim o. Lil i bilmiyorum.

Bir de başka kültürlere dair jargonlari bilmemek, sadece onları bilmemek. Her jargonu bilemezsin. Sorun yok.

cari ben de ilk defa duydum. 24 yasindayim.

Evde erkenden işe okula giden birileri varsa seni zorla kaldırmalarını isteyebilirsin ben öyle düzeltmiştim uyku düzenimi

biraz da kendi kısır döngümden örnek vererek kendi yapamadığım şeyleri tavsiye edeceğim.
akıllı telefon kullanmak gibi bir mecburiyette değilsen onu birine ver ve kaldırsın. yerine eski nokia 1100 tarzı bir telefon kullanabilirsin. çünkü cep telefonu ciddi bir şekilde zaman sömürüyor ve 24 saatin 6 saat gibi geçmesinde rol oynuyor.

keza bir diğer şey de bilgisayar. bunları ortadan kaldırınca büyük oranda zaman tasarrufu edebilirsiniz. yalnız yaşamıyor ve aileniz bu ders çalışmanız konusunda destek veriyorsa bu kısıtlandırma konusunda onlardan yardım alın. çünkü irade, enerji gibi sınırlı bir kaynak. yani benim iradem güçlü kendimi kısıtlandırabilirim şeklinde düşünmeyin. irade gücünüzü başka şeylere kaydırın.

bu tarz şeylerde önemli olan bir diğer durum da motivasyon. yeteri kadar inanır ve kendinizi adarsanız döngüye girmeniz kolay olur. gündem, eksisozluk, sosyal medya gibi şeylerden kendinizi soyutlayın çünkü bu etmenler sizin motivasyonunuzu parçalar. "okuyup da ne olacak, sınavı bitirsem ne olacak.." gibi tonla soru kafanızda yer eder. halbuki, haksız yere bir yere gelenler dışında, hakkettiğini alan insan da var epey. o yüzden olumsuz haberler size ket vurmasın.

uyku düzenini uyku atlayarak yerleştirebiliirsin. gece uyumuyorsan o gün geceye kadar uyuma, gece külçe gibi kalır uyursun. inat edeceksin. ayrıca bu kadar sınırları belli program yaparsan uyman da zor olur, robot değilsin. uyku düzeninden ve zararlı alışknalıklarından başla

Soru başlığını okur okumaz 'Kalk saatini düzenle' diye düşündüm. Sen olayı çözmüşsün. Kalk saatini düzenlemekle başla. Bu seneyi salmak yanlış düşünce. Kesinlikle çalıştığın boşa gitmeyecek ve fazladan bir sınav tecrüben olacaktı. Niye böyle bir imkana sırtını döndün?

eğer sanayide elin yatkın ve düzgün iş çıkartıyorsan devam et boşver üniversiteyi falan. çok daha iyi kazanırsın ve abuk sabuk insanlarla uğraşmazsın.

Hepinize çok teşekkür ederim, bilgisayar kullanmıyorum, bu sene sağlam net yaparsam İstanbul dışı bir yer gelecekti ve aile baskısıyla şehir dışında okumak zorunda kalacaktım. Bu yüzden bu sene fazla üzerine düşmedim. Uzun uzun yazan arkadaşlar olmuş, herkese çok teşekkür ediyorum çok sağ olun. Son olarak üniversite okumak istiyorum sanayi bana göre değil. İnşallah en kısa zamanda her şeyi düzene sokacağım. Telefonla pek işim olmuyor zaten köşeye koyup bırakıyorum :)

Balat ta var boyle bir şemsiyeli sokak. Ve evler de balat takilere benziyor.

Kadıköy de de var tabi ama resimdeki yer nerede bilmiyorum

Kadıköy değil, balat burası. Belli yani binalardan.

kadıköy de böyle leş binalar yok

Benim başımın altından çıktı sanırım. Kadıköy degil zaten.
Kadıköy de bile öyle semsiyeli sokaklar var ama fotoğraftaki yer nerede bilmiyorum.

(bkz: bunu google'a sorsana delikanlı)

Google verebilir sana bunun cevabını. Google Earth'te ilgili fotonun ne zamana ait olduğu sağ altta yazar. Ama resmi belge olarak sayılır mı bilemem.

prnt.sc

Dedigin yapildi canim benim. T.C.nin adaletli mahkemeleri ve zeki bilirkişileri bunu es geciyor inanabiliyor musun?

google earth alternatifi farklı yazılımlar var. bu şekilde görüntü alan bir çok uydu ve servis var. aslında google earth bir çok farklı kaynaktan beslenen bir yazılım. yine de benzeri alternatifleri deneyerek farklı görüntüler almayı denemekle bir şey kaybetmezsiniz.
alternativeto.net

bir de bir topluluk sayfası var. forum gibi düşünelim. sorunuzu oraya da yazabilirsiniz.
support.google.com

Ibb nin mi karayollarinin mi ne haritası da vardı sanırım. Bir de oradan bakın

Eşim haritacı. Buradan sonrasını o yazıyor:

Açık ve erişilebilir uydu görüntüleri kısıtlıdır. Landsat, Sentinel gibi istediğiniz noktanın istediğiniz tarihteki görüntülerine ulaşmak mümkün, ancak istediğiniz detayda göremezsiniz (scihub.copernicus.eu). Arşivden, istediğiniz tarihe ait yüksek çözünürlüklü bir görüntüyü elde etmek için de görüntü sağlayıcılardan satın almanız gerekir.

Buradaki diğer cevapların aksine Google Earth görüntülerini Google çekmemiştir, onlar da bu görüntü sağlayıcılardan satın almıştır. Bu nedenle aynı bölgenin başka tarihli görüntüsüne o şekilde ulaşamazsınız. Google'dan biriyle işetişime geçseniz dahi size böyle bir veri sağlamazlar.

eos.com adresinden belirli tarih aralığı içerisinde yüksek çözünürlüklü görüntü sorgulayabilir, ve ilgilendiğiniz bölgeye ait veriyi satın alabilirsiniz. İlgi alanını (area of interest) çok küçük tutarak 1-2 dolar gibi bir fiyatla bu görüntülere erişmek mümkün olabilir.

Bir diğer olasılık da, düşük ihtimalli olsa da, İTÜ bünyesinde bulunan UHUZAM'dan (Uydu Haberleşme ve Uzaktan Agılama Merkezi) birileriyle iletişime geçip, derdinizi anlatıp, o tarihe ait görüntüleri sizinle paylaşıp paylaşamayacaklarını sormak olabilir. (UHUZAM da ücret karşılığı uydu görüntüsü sağlayan bir kuruluş)

@kobuzchu kiz, esinize selamlarimi iletin. Su an mobildeyim linkleri inceleyemedim ama bu ne guzel bi cevaptir. Ise yaramasa bile insani 1,5 iskender borclu hissetirecek kadar guzel bir cevap olmus. Selamlar, sevgiler, saygilar.

hgm küre baktınız mı?

@qobel, ilk defa duydum. Neler varmis yahu?

semt pazarında her zaman daha uyguna buluyorum ben, size en yakın pazar yerini öğrenip oradan bakabilirsiniz.

kabuklu alırsan daha sağlıklı ve ucuza gelir

Pazardan bulabilirsin. Koyden getirilenler uygun fiyata satılıyor, kabuklu olarak.

Kabuklu fındık kırmak için metal fındık değirmenleri var. Oyle kurabilirsin. Biraz uğrastirir ama marketten alacağın iç fındığın 5te birini ödemiş olursun.

Ciftci geçen ağustosta kabuklu fındığı 15-17 gibi bir fiyata sattı tüccarlara. Aynı günlerde markette yine kabuklu fındık 40 lira civaroydi. Üzerinde hiç bir işlem olmadığı halde.

Ayda bir internetten toplu aldığım bir site var, ürünleri baya taze ve kaliteli, Kırıkkale den geliyor, çerez tabağı diye arat gelir Google da, hafta sonları genel %20 indirim falan olunca şöyle söyleyeyim a101 çerezya ürünlerinden daha ucuza geliyor.

izmir, çanakkale gibi yerlerden botlarla kaçak geçenler geçiyor. ilk günlerde meriç üzerinden de geçenler vardı ama orayı da tuttular şimdi sanırım yunanlar. sınır kapısından ise ilk günden beri geçebilen yok.

1000 kadar kişi geçmiş botlarla.
Kaçak geçmek isteyen önceden de geçiyordu denizden. Şimdi işleri daha zor.

Büyük çoğunluğu geçerler.
Bizzat bu işi yapan adam kameralara konuştu zaten. En önemli noktaya da değindi:
karşıya geçirmeden, para almıyoruz dedi.
Aslında misafirperverlik kavramı söz konusu olduğunda ve kapımız açık denilirken Türkiye çıkış kapılarını da açarak yeniden tanımladı.
Şu an Yunanistan, avrupanın kapılarının bekçiliğini Türkiye'nin kendisine devretmesinden sonra istemeden de olsa üstlenmiş durumda.
Ege denizinde yaptıkları sözde yiğitliği şu an sınırda mültecileri vurarak gösteriyorlar.

aptallar hem insanlık namına hem de meşru olarak kendilerini zora sokacaklar mültecilere işkence ederek. içinde bebek olan botu batırmaya çalışmak nedir.

Öğrenci mail hesabınız varsa ücretsiz kullanabilirsiniz.

@biseysorcaktim maalesef yok.

"oem" denen yazılımlar ucuz fiyatta oluyor hepsiburada vs. sitelerde. Oradan alabilirsiniz.

@firez uygun fiyatlı bir tane bulabildim, onun da yorumları pek parlak değildi. teşekkürler.

Toz değil de kök olarak alıp kaynat zencefili. Kaynatırken tarçın ve/veya havlıcan da koyabilirsin. Sonra bunları kaynattığın suyla ıhlamur, hatmi veya adaçayı demle. Bal koyacaksan ılınınca koy sıcakken koyma.
Toz zencefil ve tarçını balla karıştırıp ye.

Ihlamur. Kaynattıktan sonra da biraz demlensin. Sonra içine limon sık ve bal katıp içersin.

Bir dilim limon, bir kaşık bal ve bir iki parça zencefil bir kavanoza koy. Üstüne yine aynılardan bir kat daha çık. Bi kat daha.. İstediğin kadar. Buz dolabında beklesin iki gün. Limon ve zencefil suyunu verecek, balla karışacak.

Sonra bu karısimdan bir parça al demle iç. İstersen tarçın ekle. Hastalıklara birebir. Kışın hep evde bulundurmak lazım bu karışımı.

spor yapıyor musunuz? koşu ve ağırlık çalışmak benim tıkanmalarıma çok iyi geliyor.

tuzlu su çek
işe yaramazsa kbbye git

Yaşın ilerlemesiyle varsa geniz eti daha fazla sorun çıkarmaya devam eder. Allerjik de olabilir. İliadin, otrivin gibi sprey ilaçlar kullanmak veya tuzlu su çekmek o anlık çözüm olabilirse de uzun vadede sorunu arttırır. Bir KBB uzmanına görünmenizde fayda vardır. Geçmiş olsun.

@diffarentiationation pek yapamıyorum malesef.

Kemik eğriliği falan olmasın. Bende var. Sağ burnum genelde tıkalı mesela.

Yatak odasını detaylı temizle, toz sebep oluyor.

Kesinlikle çözüm değil, bağımlılık yapar. Ama iradeli olurum diyorsan. yatmadan önce bir burna otrivine.

ama gündüz kullanma. ben sadece gece sıkıyorum. gündüz sıkmadan idare ediyorum. yoksa geri dönüşü olmayan bir felakete neden olur.

açılın ben geldim.
artık benim standart yaşam şeklim bu.

daha önce alerji olmasa da artık olabilir. bu mevsime göre değişebilir, evinizdeki mobilya ya da tozdan kaynaklı olabilir, tükettğiniz yiyeceklerle ilgili olabilir ve evet kedi ile de ilgili olabilir. kısaca çok fazla sebebi olabilir ve sebebini bulmak zor olabilir.

devlet hastanelerinde 6 - 7 farklı damla kullanarak bunlara alerjin olup olmadığını kontrol edebiliyorlar. ev toz ve akarları, yaygın görülen ağaç polenleri vs oluyor bunlar. bunlardan biri çıkarsa kolay. ne olduğunu bilirsin. çıkmazsa biraz daha uğraştırır.

özel hastanelerde kitler daha geniş gama sahip olabiliyor ancak fiyatı benzeri oranda yüksek oluyor. kbb'ye danışabilirsiniz bunun için.

gece yatarken kalorifer peteğini kapatın, odadaki nemi azaltarak burnu kurutuyor ve işinizi zorlaştırıyor. ayrıca toz vs ciddi bir etkiye sahip olduğu için maske tarzında bir şey kullanabilirsiniz.

ben yanımda izotonik deniz suyu spreyi taşıyorum. (örnek, www.hepsiburada.com geçen sene aldığımda 18 liraydı bu arada) burnu nemli tutmak iyi geliyor.

ayrıca sinüs temizleyici kullanıyorum sabahları. o da tüm sinüs yolunu falan temizliyor. sinüsleri açıyor (bkz: sinus rinse kit)

rinoclenil'i kullanıyordum önceden. kortizonlu olmadığı için içim daha rahattı. bitince illiadin aldım. ara ara onu kullanıyorum (otrivine gibi kortizonlu, bu yüzden çok sık kullanmıyorum).

bunun yanında doğal olduğunu iddia eden otrinatura ve türevleri var. bunlar da hep izotonik deniz sulu. yani burun içi mukoza dengesini sağlıyor. sizin daha önce bu şikayetlere sahip olmayıp da şimdilerde sahip olmanız işyerinde veya evde klima ve radyatörün ortamı kurutması ile ilgili olabilir.

otrivine (iliadin de öyle) burnu kurutuyor. içeride ne var ne yok yok ediyor. o yüzden sahte ferahlık hissediyorsun ama kullanmak beni huzursuz ediyor. çünkü (sanırım) burnun temel işlevlerinden biri olan filtreleme mekanızmasının işlevini azaltıyor.

gece yatarken (hatta ben bazen gündüz de kullanıyorum) uyku bandı kullanabilirsin. burun kanatlarını genişleterek daha iyi nefes almayı sağlıyor.

komparsita değil mi?

La cumparsita

m.youtube.com

çalışır da monitöre kumanda mı takmışlar? genelde kumandasız çünkü monitörler.

Olabilir.

Ben bilgisayarim için 24inch bir monitör aldım, bilgisayar kullanmayacağım zaman hdmi kablosunu kablonet e bağlayıp TV olarak kullanıyorum. Hic eksiği yok TV.den.

Monitor sadece görüntüyü yansıtan bir alet. Reciever a da ihtiyacınız var. Bu ilanlarda beraber satıyorlar. Uyduya ihtiyacınız vardır bunun için. Kablonet gibi bir aboneliğiniz varsa uydu antene ihtiyaç duymazsınız, ama o da aylık abonelikli.

Monitöru kare değil de geniş ekran tercih edin. Yayınlar hep geniş ekran artık. Hdmi girişi olursa daha iyi olur ama fiyatı daha yüksek olabilir.

mantıklı ama geniş ekran tavsiyesi: +1

bu arada çevirmeyi yapmakta bir şey yok. uydu alıcı artı monitör daha ucuza geliyorsa kendiniz yapın gitsin.

hd, full hd bunlar bütçeye bakar. eldeki bütçe yeter mi pek bilemiyorum.

Temel javascript bilgisi ile bu yapılabilir. Her entry i id, zaman, yazaradı, favori sayısı gibi değerlerini alarak bir obje yapar ve tüm bu nesneleri bir listede toplarsın.

soğumam. isterse sonradan kapansın yine sorun yok.

Jelly+1

ayrılırım

bana göre artı puan
tüm baskılara göre kendi düşündüğü/istediği şekilde yaşıyor olması pozitif etki yaratır.

Bende biraz soğurdum sanırım, ilk sevgilim kapanmak istesem ne düşünürdün demişti. bende ayrılırdım yapamazdık sanırım demiştim. aslında kendinle alakalı. kenidini dine bağlı görüyorsan çok bir sıkıntı olmamalı. ama dini kavramların tam karşısındaysan, işte o zaman kız arkadaşının bugünkü dünya görüşünü iyi ölçüp tartmalısın derim.

soğunulur. soğurum

Sıkıntı yapmam.

oncelikle kadinim ama kendimi boyle bir iliskide dusununce cocuk yasta bir baski sonucu yapilagelen bir aliskanliktan dusuncesi ve mantigiyla siyrilabilmis (benim dusunceme gore dogru yolu bulmus :)) ) bir insandir bu insan. bende sogumanin tersi bir etki uyandirirdi sanirim. tabii yine de davulun sesi uzaktan hos gelir belki yine de sogurum, birebir yasasaydim ne dusunurdum bilemiyorum.

Soğumak ne alaka? Yıllar önce almış olduğu bir karar ve 20li yaşlarda açıldı ise bu onun karari, öncesi ise onun karari değildi.

fikrim değişmez, soğumam. hatta kendi kendine bir şeyleri çözüp bilinçli bir açılma süreciyle beraber ateist/deist olmuşsa ayrıca saygılarımı sunarım.

Türkiye'deki aile ve elalem ne der terör örgütlerine rağmen böyle bir karar alabilmiş olmasına saygı duyardım.

Helal derim ne soğuması

benim için ekstra turn on. ben şu an bile kapandırmaya çalışıyorum sonra açılmak üzere.

Cent yine.

Cent yuzde bir demek gibi bir anlama geliyor. Dolar için dolar Cent, euro için euro Cent deniyor.

Bir cent var en küçük

euro nın alt birimi cent. çoğulu cents'dir. 1 cent, 2 cents.
pound ya da sterlinin alt birimi de penny'dir. çoğulu pence'dir. 1 penny, 2 pence.

ya o kadar basit ki olay.
bir ssd seçin. buraya yazın gerekirse. en ucuzu olabilir farketmez.
ssd aldıktan sonra uğraşamam derseniz bilgisayarcı 20-50 tl arası bir rakama takmalı. pazarlık yapın.
ama dvd rom sürücüsünü söküp yerine bir caddy takmak çok kolay bir işlem.
sanırım en zoru işletim sistemini yeniden kurmak denebilir.

bilgisayar bilginizi anlamadığımdan hepsini anlatmıyorum ama webde ve youtube da tonlarca kaynak mevcut.

@legacy, sorun şu ki güvendiğim bilgisayarcıyı geçtim, tanıdığım bilgisayarcı bile yok. konum istanbul. sirkeci'de bi bilgisayarcıya gitmiştim yıllar önce o kadar sjdfhs

Garantisi yoksa kendin tak.

Kendine bir tane ssd al internetten. 256 yeter. Daha büyük alma. 2.5 inç plastik bir madde zaten. Telefon pili gibi.

Çevir bilgisayarı, elindeki harddiske benzeyen yerdeki vidaları sok, içindekini çıkar yenisini tak.

Bu kadar.

Yeni Windows kur ve kullan.

samsung 970 evo plus ssd önerisi aldım güvendiğim bi arkadaşımdan, haftaya taktırıcam, inceleyebilirsiniz sizde.

Senin laptop modelinde çok da basit değil, yani eli bu işe yatkın adam için basit de anlattığına göre senin için basit değil.

Çünkü senin modelin HDD değişim için bir kapağı yok, klavyenin olduğu gövdeyi komple açıyorsun, film ve kabloları çekip çıkarmak gerekiyor rahat çalışmak için.

Bir de senin laptopda NAND denilen M.2 SSD tipi için uygun slot var.

Yani eski hdd sökmeden, bu tip ssd alıp takarak işletim sistemi ve programları bu ssd üstünden kullanıp eski hdd yi yedekleme ve depolama için kullanabilirsin.

Örnek olarak, standar 2.5" hdd söküp yerine taktığımız SSD şu tipde;

www.vatanbilgisayar.com

Senin modele takılabilen M.2 tip ssd şu şekilde;

www.vatanbilgisayar.com

Alışverişi yapmadan önce laptopu iyice tanıyıp öyle emin ol ama, sor burdan yardımcı olur bilen herkes.

M.2 daha uygun fiyatlara da varmış, hem de WD mesela ;

www.n11.com

ikiniz de garsonluk yapmaktan çekinmeyecekseniz, avustralya öğrenci vizesine başvurun.

mart ayı itibari ile almanya tekrar işçi alacakmış.

nitelikli eleman arıyorlar ve bazı branşlarda eğitimin ne olduğunu göz ardı ediyorlarmış. bilmem işinize yarar mı, bir bakınız.

Dışarı gitmek istediğinize emin misiniz?
Artılarını eksilerini konuştunuz mu?
Göçmek kolay değildir. göçeriz ya diye düşünüp oturum alan iki arkadaşım göçemedi misal. bir yılda ödediği kirayı burada bir ayda vermek ağır geldi bünyesine. ülkesinde krallar gibi yaşıyorken burada sokak hayvanlarının bir üstünde hintlilerin bir altında olmak kendisine baya bir koydu misal.

Sermayesiz olarak green card, sermayeniz olduğu için ankara anlaşması önerebilirim. araba alım satım konusunda bir iş kurabilirsiniz. fakat bütün sermayenizi kaybedebilirsiniz de.

şans sormuşsunuz yani şans var. ama macera olarak bakmayın. zorluklarını düşünerek karar verin.

örneğin 1 ay sonra hayatınızı 2 bavula sığdırıp göçebilir misiniz? çoğu insan bunu yapamıyor.

önce biraz motivasyonunuzu ve inancınızı arttırıp ilgilenmek gibi duruyor.

sonra da ielts gibi sınavlarla ingilizce seviyenizi kanıtlayıp kanada avusturalya gibi ülkelere başvurmak. ya da irlanda-avusturalyada hem çalışıp hem de dil eğitim almak.

nişanlın ingiltere'de ankara anlaşması'yla araba kiralama şirketi açsın. ama elinizi çabuk tutmalısınız. sene sonuna kadar vaktiniz var. tabi bir de evlenmeniz gerekiyor. bu arada ankara anlaşması'ndan yararlanmak çok da kolay değil, proje sunup iş planı falan çıkarıyorsun. çalışmak lazım.

ya da bu parayla dilediğiniz bir ülkeye eğitim almaya gidin. iş de bulursanız orada kalırsınız.

nişanlına destek ol, evlilik sürecinde ümüğünü sömürme. sermayesini büyütsün. piyasa düzelince inşaat da yapabilir.

senin altına da bi mercedes çeker o zaman. o zaman da nereye tatile gitsem diye düşünürsün yurtdışına.

Yurtdışında şu anki işini yapabilse para kazanır. Zengin ülkelerde akü değiştirme, lastik sökme takma tamir etme, silecek yağ su değiştirme bile iyi para kazandırıyor. Ama bu işi orada nasıl açar, nasıl izin alır bilemiyorum. Ankara Antlaşması falan araştırsın biraz.

Eşiniz üzerinden Ankara Anlaşması ile araba üzerine başvurabilirsiniz. Yalnız İngiltere'de eşiniz kendi işini yapmak zorunda. Ona göre buradaki piyasayı araştırın ve iş planı yapın. Siz de evlenirseniz tam çalışma izni alacaksınız.

Önemli nokta Ab’ye gelmeniz değil, burada ne yapabileceksiniz, nasıl bir gelecek kurabilirsiniz.? Biz risk alıp kendi işimizi kurabiliriz diyorsanız; Portekiz en kolay seçenek.

wordpress yeterli olur kullanman için. ya da wix ve blogger deneyebilirsin.

godaddy'nin bir aracı var.

basit ve kolay kullanımlı siteler için bu araç kullanılabilir.
tr.godaddy.com

wix çok daha kolay. ama basit siteyse wordpress de çok iyidir.

Ben çektirdim hiç sorun yaşamadım.birisi normal çekim diğeri 1.5 saat süren ameliyattı. Ikiside iyi geçti ve sorun yaşamadım.

devletin diş hastanesinde çene kemiğimi kırdılar başka ne diyebilirim bilemiyorum. 3 ay 2 günde bir diş doktoruna gittim özele, eşek yüküyle para gitti.

kesip almışlardı, sorun yaşamadım.

ben eskişehir'de iken tıp fakültesi hastanesinde çektirmiştim. arkadaşlarım da aynı yerde çektirdi.

hepimiz memnun kaldık. 5 sene oldu.
bir tanesi çok zorlu bir operasyondu. doktor epey terledi, çok uğraştı. çenem kırılacak galiba dedim ama sağ salim bitti şükür.

şehir istanbul ise, okan üniversitesi diş hekimliği hastanesinde sgk kayıtlı hastalar için, diş hekimliği öğrencisi gelsin hocayla baksın dersen ücretsiz. Bir nevi canlı kadavra :)

hacettepe de 4 dişimi çektirdim bir hafta bi taraf diğer hafta öteki tarafı çektiler. çok memnundum

yaklaşık 5 saniyede çektiler, sorun yaşamadım.

Yakın zamanda tedavi amaçlı 8 dişim çekildi. 4 tanesi 20'likti. Öğrencilere çektirme derim. Benim 20'likleri öğrenciler çekti perişan oldum. Geri kalan 4 taneyi de çene cerrahı çekti, çektiğini fark bile etmedim.

16000 diyor.

15100
ikinci sayfayı nerdeyse tamamen pas geçtim

basit zamanlar ve basit kelimeler ile yavaş yavaş konuşulduğunda anlaşabilirim. pek ingilizce bilmiyorum denilebilir. 3990 çıktı.

5,6 küsur

9,970

7420

26,500 çıktı

Dil skoru varsa dediğin için iki sene önceki IELTS sonuçlarım:
Listening 9.0
Reading 8.5
Writing 7.0
Speaking 7.0
Toplam 8.0

Bir ton sozcuk vardi bilmedigim ama 14600 cikardi. Hepsini bilene artik 100bin mi veriyor bilemedim.

19600 çıktı

14300 benim de ama test sadece kabaca bir çıkarım yapmak için. Şu alemde düzgün bir teste raslamadım anasını satayım kim takar uxoricide nin anlamını. Oraya bir kaç deyim, phrases, phrasal verb, reduplication sözcükler bir şeyler attırır insan

Aranızda en az benimki çıktı. Üniversiteyi İngilzice okudum lan ben! :/ 4.500

18000 çıktı
toefl tarzı sınava girmedim hiç ama 100 soruluk yds'den 97 almıştım. bu sene 93 aldım. bu sınavlara hiç çalışmadan girdim diyebilirim.

20,500 dedi. Yıllar önce YDS'm 90 civarındaydı, iş hayatım İngilizceyle iç içe.

3040 dedi. ydsden 50 almak icin yırtınıyorum. yukardaki beyanatlara gore mühtemelen dogru. 20bin olan 90 alıyorsa 3 binle 5 alamamak normal :(

16400 dedi.

20,600 palavras diyo.

palavra mı? canın sağolsun.

17100 dedi.
26500 cikan arkadasi gercekten kutlarim. Anadili Ingilizce olanlar 20000'den basliyormus.
Ben pek cok kelimeyi ilk defa gordum.

20.000'in ustunde yapanlar aramizdaki irlandalilar herhalde zira 20-35k arasi native speaker diyor.

ilk sayfada kac taneyi isaretledigine gore diger sayfalar sekilleniyor. ilk sayfada test icin hepsini isaretledim iki sayfada nevrim dondu,valetudinarian, terpsichorean, tatterdemalion gibi abidik gubidik kelimeler cikti, sanirim ingiliz dili edebiyatinda doktora yapip yapmadigini olcmeye calisiyorlar.

7.7bin

Maşallah arkadaşlara

16000. TOEFL 110, IELTS 8.

üni ingilizceydi, iş hayatında günlük kullanıyorum.

Your total vocabulary size is estimated to be:
7,240
words

bildiğim tüm kelimeler, what is your name seviyesindeki şeyler. tabi sadece bunlar da değil, internet ile alakalı ya da oyunlar ile alakalı, mesela dagger, shovel, deflect vb vb.

13800 de benden. 26500 yapan peki madem kullanıcısı yazdım olum seni, Hele bir yabancı dil sorularında cevaplarda görmiyim bak ne oluyor:)

28,600 dedi.

son girdiğim sınav PTE, skorum 85.

Valla ilk sayfada bir sey yok da, ikinci sayfaya gecince isin rengi degisiyor.

20000-35000 arasi nativelerin dustugu aralikmis. Non-native olanlar genelde 2500-9000 araligina dusuyormus. Demek ki eksi duyuru kullanicilarinin kelime hazneleri cok genis, native speakerlar ile asik atacaklar. Helal olsun.

Bak burada grafik var: testyourvocab.com

Demek ki herkes sifir nokta bilmem kaclik dilimde. Masallah.

Ya da ilk sayfaya gore algoritma farkli seyler oneriyor ki ikinci sayfada kolay kelimeler gelip daha yuksek rakam cikiyor. Yoksa arkadaslar, uzgunum, ama "YDS 90" ile o ikinci sayfadaki kelimeleri bilemezsiniz :(

"ilk sayfada az yapayım da ikinci sayfa yüksek skor getiriyor, hem ilk sayfayı az yapınca ikinci sayfadakiler de basit geliyor" diye bir şey yok, deneyin göreceksiniz. ilk sayfada basit kalırsanız ikinci sayfadakilerin tamamını işaretleseniz bile belirli bir puanın üzerine çıkamıyorsunuz.
birinin daha fazla bilmesini neden hep iğneli mesajlarla karşılar bizim vatandaşımız anlamıyorum.
yazan arkadaşlar olmuş, kimi girdiği sınavda aldığı puanı yazmış, kimi işi dolayısıyla sürekli ingilizce kullandığını belirtmiş. mesela ben yabancı bir şirkete çalışıyorum, bütün gün her işimiz ingilizce, dokuz saat boyunca hiç kullanmıyorum anadilimi. bir kez bile ingilizce kursuna gitmedim şimdiye kadar, okulum da düz orta okul ve liseydi, üniversitede de ingilizce değildi eğitimim. yani doğru dürüst ingilizce dersi görmedik desem yeridir. yurt dışında da yaşamadım, sadece iş dolayısıyla sürekli bilgilerimi taze tutabiliyorum her gün kullanarak.
fi tarihinde sınava girip yüksek puan almış vatandaş bir daha kullanmadıysa körelir, veya o zamandan bu yana daha çok kullandıysa artabilir, bundan doğal bir şey yok.

bu bir test arkadaşlar, gerçekten ne kadar kelime bildiğinizi tespit etmesi çok güç. o böyle dedi diye öyle olması gerekmiyor, zaten teste katılanların beyanlarıyla oluşturulmuş bir liste. yaklaşık kaç kişinin katıldığını bile yazmamış, fazla ciddiye almaya gerek yok, boş vaktiniz varsa ilgi de duyuyorsanız takılın, zaman geçirin işte.

@speedy ve @kobuzchu kiz +1

sirkette 3 kisiye yaptirdim, ana dilleri ingilizce, sonuclar:
16400
17300
17600

Ben 18 senedir yurtdisindayim, 10 senedir fulltime calisiyorum, rapor yaziyorum, yeri geliyor anadili ingilizce olanlarin yazdiklarini duzeltiyorum, skorum 14000.

Ozetle: Totonuzdan element uydurmayin :)

Vay arkadaş ne kadar çok laf yemişiz. Niye yalan söyleyeyim burada, internette 3 kişi benim çok iyi İngilizce bildiğimi düşünse elime ne geçiyor olabilir? Kaldı ki @gkhncnzdgn haklı, böyle bir testin hepi topu 50 kelimeye bakıp gerçek bir sonuç vermesi mümkün değil. Zaten ikinci sayfadaki kelimeler kimsenin bilmesine gerek olmayan, bilmeyerek hayatını çok iyi bir şekilde devam ettirebileceği kelimeler. O kelimelerin Türkçe karşılığını da çoğumuz kullanmıyoruzdur. Ama siz bilmiyorsunuz diye kimsenin bilemeyeceğini düşünmeniz ilginçmiş.

6760 cikti

Ben kullanmam nerede kullanıldığı belli olmuyor biraz riskli bir iş gibi geliyor bana ama yanılıyor da olabilirim belki de benim pimpirikliğimdir.

Eskiden telefon sadece lazım olunca ele alınırdı, artık telefonlar elden düşmüyor, tuvalette bile kullanılıyor. Benim içime sinmez elalemin bu derece birlikte zaman geçirdiği bir nesne

şahsen almam.

0 telefonlar ortalama 3-4 sene sonra teklemeye başlıyor. çok eski olmaması lazım. her fonksiyonunu kontrol edin.

wifi
gps
jiroskop
bluetooth
ön arka kameralar
flaş
ses kalitesi
kulaklık takın ( şu an kullandığım telefonda sadece sağ kulaklığa ses gidiyor)

Ben cok kullandim. Inan degmez

Git samsung m10 yada m20 al. devam et hayatina temiz temiz.

çalıntı olabilir, imei numarası kopyalanmış olabilir. bunlara dikkat etmek lazım.
temiz görünse bile arızası olabilir. tanıdık birinden alınan telefonu kullanırım ama telefoncudan telefon almak istemem.

Alınır tabi araştırmak lazım öncesinde. Sahibi tanıdık biri ise bir çok yönden daha uygun olur.

Almayın. Ucuz alternatifleri öneririm. Xiaomi en başta.

Almam.

3 kere 2. el iphone aldım. hepsinden aşırı memnun kaldım. böyle devam

bu arada ikinci el telefon kullandım. ama çok güvendiğim birinindi ve para da vermedim.
daha da abartıp elimdeki telefonu değiştirmek istesem bile satmam.

Seneler önce 1 kere aldım pişman oldum. Bir daha da almadım almam.

kesinlikle alkol. dışarıda viski tüketmiyorum artık, sadece evde. ve onları da yurt dışından free shoptan vs. temin ediyorum.

edit: nasıl unuturum tabii ki yurt dışı tatili!

kıyafet

Ayakkabı, alkol, sinema. değmeyecek fiyatlara sahip hepsi.

Dışarıda yemek.
Dışarıda içmek.
İçmek.
Dışarı çıkmak.
Daha ucuz gözlük camı mesela.
Bir de kıyafet, ayakkabı almıyorum neredeyse 1 yıldır.
Kitap yerine pdf okuyorum.
Kombiyi daha az yakıyorum.

Resmen ağzıma sıçmış. Net.

Dışarıda alkolnet. Dışarıda alkol içince elim ayağım titriyor. Eskiden sürekli meyhaneye giderdik ve alkol gazıyla ''ben ödücem karışmayın beleş para zaten'' falan derdim. Şimdi meyhaneye özel bir şey yoksa gitmiyorum. Bara, dorock'a morocka gittiğimde evde viski içip kafayı kurtarıyorum, içeride en fazla 3 bira içip dalgama bakıyorum.

Kıyafet henüz öyle koymuyor bana ama evet pahalı.

anasını satim memlekette cigara bile pahalı ya. 100-150 liradan aşağı vermiyorlar 1 parmaklık şeyi. her şey çok pahalı.

sadece yurt disi tatilleri konusunda kisitliyoruz kendimizi. o da euro bolgesi ve vize isteyen ulkeler icin. euroya tepkiliyim şengen vizesi ucretine de tepkiliyim keza. onun disinda gunluk rutinimizden bir kesinti yapmadik ama zaten cilgin harcamalarimiz vs. yoktu. sadece yilda 5-6 defa yurt disi tatilimiz vardi yilda hice veya bire dustu :/

alkolu eskiden hafta bir dışarda tüketirdim. artık ayda bir dışarda tüketiyorum. geri kalan evde tüketiyorum.
onun dışında başka kısıtladıgım olmadı.

alkol, dışarda yemek yeme tarzı şeyleri azalttım. her şeyi kısıyoruz. maslovun pramidinde bir kademe üste çıkamadan öleceğiz galiba. okuyup iş sahibi olup gündelik şeyleri bile düşünmek gerçekten hayattan zevk alma derecemizi kısıtlıyor.

alkol + yurtdışı tatili.

Spor salonu ve personal trainer konusunda vurdu en cok beni. Spor salonunun ucuzuna kaciyorum max mac fitin ucuz salonlari ve pt yok. Reformer pilates yapamiyorum mesela. Sacma ama spor konusunda vurdu en cok ekonomik kriz beni. Bi de pahali canta filan alamiyorum artik.

Eskiden bütün seyahatlerimi uçakla yapardım ay otobüs tutuyor beni vs diye şimdi kırk yılda bir ucuz bilet düşerse ancak yapıyorum. Mekanda birden fazla içki içmiyorum, üstte bir arkadaşın yazdığı gibi kafayı kurtarmadan mekana da gitmiyorum.

Eskiden daha çok birikim yapıyordum, artık yapamıyorum. İndirimleri takip etmeye çalışıyorum. Bunlar dışında çok fazla değişmedi aliskanliklarim.

Kiyafet harcamalari, yurtdisi seyahati.

dışarıda yemek içmek,
kılık kıyafet,
farklı şehirlere gitmek, tatil.

muhtelif sebeplerle aşırı tüketimim yoktu, kemer sıkmak benim yaşam tarzımdı.
geçen sene %30'a bu sene %60'a yakın zam aldım, artık kemer sıkmama gerek yok diye düşünürken baktım ki, hala aynı. tutumlu ya da dikkatli olmazsam ipin ucu kaçacak.

kesinlikle yapı kredi bence.
daha ciddi, daha doğru düzgün.
15 yıla yakındır müşterisiyim.
garanti'nin de müşterisiyim, ama bana göre garanti çok kötü bir banka.

garanti'nin abv. iyi gün dostu.
3-4 ay önce 2000 tlyi vermiyordu, geçen gün aramış 30bin tl verelim diyor. niye çünkü bi miktar param olduğunu gördü :))))))))

yapıkredi iyidir.

garanti kötüdür.

yapıkredi

yapı kredi kullandım. tavsiye ederim. garanti paragöz bir banka. yapı kredi daha kurumsal. ha bana sorarsan en iyisi enpara.

Ykb +1

Maas hesabım garanti, buna rağmen onu kullanmiyorum. Havale eft için dünya kadar para alıyor garanti.

garanti kadar kötü bir banka görmedim. şimdi yapı kredi'deyim, çok memnunum. garanti bir ara havale eft'ye 10-15 tl alıyorlardı.

İyileşsen bile ciddi sorunlara yol açabiliyor. Solunum yolu rahatsızlıkları ya da kısırlık gibi.

Yatağa düşenler için solunum desteği olan bir tedavi gerekiyor.

Normal gribe göre daha bulaşıcı. Falan filan. Hafife almak doğru değil yani.

Gribi iyi biliyoruz ve toplumun hassas kesimlerini aşılama gibi olaylar ile koruyabiliyoruz. Bu hastalık yeni ve çok iyi bilmiyoruz. Sana bana bulaşsa bi hafta yatar iyileşiriz ama toplumda yayılmaya başlarsa daha hassas kişileri ciddi risk altında bırakır.

Ölüm oranı daha yüksek. Virüs akciğerlere inerse ki iniyor zatürre ediyor.

çin hükümeti - dünya sağlık örügütü falan salak zaten. sadece millete hava olsun diye bu kadar uğraşıyorlar karantina, dev hastaneler vs. halbuki ne gerek var gribin bir türü işte, geçen canan karatay da demedi mi ? her sabah eprik otu için birşeyiniz kalmaz diye.

Aşısı yok henüz. Daha fazla nasıl tehlikeli olabilir ki?

iki tane doktor öldü virüsten. yaşları genç kronik hastalıkları yok. bence abartmak gerekiyor zaten.

Paniğe kapılan kitlelerin gerçeklik algısı bozulur. Bu virüs tamda küresel ticaret savaşlarında kullanılacak bir malzeme ve abartılarak kullanılıyor da. ikikerekac aynı fikirdeyim.

Benim bildiğim kadarı ile Türkiye için erkekler 170 kadınlar ise 160. Bir zamanlar böyle bir şey okumuştum. Belki yeni nesilde biraz daha değişmiştir bu.

Ben bunlarin 7,8 cm uzununu gayet normal ve ayarında bulurum.

kadında orta boy 1.55-1.65
erkekte orta boy 1.70-1.80

üğpoıuy 1.70 cüce evet :/

e: 1.75-1.85
k: 1.65-1.75

@guitarhero 1.70 cüce kanka üzgünüm :(

185 nasil orta boy allahsiz.
175-180 orta boy diyebiliriz erkek icib

gerçekten dolandırıcılık olduğunu söylediğiniz bir site için herhangi bi açıklama getirmeden sadece link koyup tıklamamızı mı öngörüyorsunuz?

Link açılmadı. Internet Security yazılımım izin vermedi. Niye tıklatıyorsun?

anket'i doldurup devam edince bileti hesabınıza tanımlamak için şunu şunu yapın falan diyordur. ya da paylaşmak için qr kodunu okutunca bir şey oluyordur. paylaşıp devam et'e tıklamadım ben.

çok yaygın bir yöntem bu. ssl sertifikası alıp daha yaratıcı isimlerle site kopyalayanlar var. özellikle bankacılık için yapıyorlar bunu. bu çok amatörce. 17bin tane facebook yorumu koymuşlar bir de, yarısı yabancı.

bir siteye tıklamadan önce onun domaininin ne olduğunu iyi kontrol etmek lazım. burada mevzu bahis domain turkishairlines.com değil. com-boarding.club adı altında domain almışlar, turkishairlines ile de subdomain yaratmışlar. .com ve türevi uzantılarını iyi bilirseniz eğer, bu tür dolandırıcılığa düşmezsiniz. kolay gelsin.

izmirde bazen maske takanları görüyorum, bilhassa toplu taşımada. aslında gerekiyor hele ki irandakilerin tr ye rahat rahat gelip gittiğini gördükten sonra

Toplu taşımada insanın nefesini hissediyorsun adeta bu tarz kalabalık yerlerde takılmalı.

mümkün mertebe bu aralar toplu taşıma kullanılmamalı kalabalık ortamlara girilmemeli.

istanbul metrosunda düzenli olarak disposable cerrahi maske ve eldivenle dolaşıyorum, tuhaf görünüyor ama tedbir iyidir.tek sıkıntım son 1 ayda maske fiyatlarının 6 misline katlanması.

Takılmalı diye düşünüyor ama takmıyorum.

Çünkü; Maskenin tanesi hastalık ilk duyulduğunda 25 TL idi şimdi 75'e bulursan iyi. Bunlar bir de tek kullanımlık.

Sabah akşam metro ile işe gidip gelen insan olarak, başka zaman dışarı çıkmasam dahi; haftada 750 ayda 3000 TL demek.

Devlet maske dağıtmadıkça zor yani.

arkadaşlar maske takmak sizi hastalıktan korumaz malesef, onu hasta kişinin takması gerekiyor ki hastalığı yaymasın.

bol bol el yıkayıp elimizi gözümüze yüzümüze sürmememiz gerekiyor.

ayin yazari doğru söylüyor. ayrıca maskelerin de 3-4 saatte bir değiştirilmesi lazım, nefesle yaratılan sıcak hava virüsün üremesi için ideal ortamı sağlıyor.

maske takacağına eldiven tak daha iyi. ama eldivenle telefona kendi eşyana da dokunmıycan, hem otobüsü tutup hem telefonu tutunca da bir önemi kalmıyor.

yani pratikte uygulanacak bir önlem yok. bağışıklığını sağlam tut ve toplu ortamlardan olabildiğince uzak durmaya çalış. elleri sürekli yıkamak, ağızdan burundan uzak tutmak önemli.

ben c vitamini takviyesi alıp dezenfektan sprey bulunduruyorum evde ve işte masamda. bundan sonra bir sprey de yanımda bulunduracağım.

henüz takmadım maske, ama hiç yoktan bir koruma sağlar diye düşünüyorum. şu en basit maskeler bile.

hastaysaniz takin, yoksa size bulasmasini maske pek engellemez bence. elinizi sabunla yikamadan yuzunuze degdirmeyin, en iyisi bu bence. cebinizde antibakteriyel tasiyin bir de.

sözlükten değil o. androidin bir özelliği. google ürününde başka bir ürün kullanılabilir mi bilemedim.

Lingoes adlı uygulama bu şekilde kullanılabiliyor.

Operada ve Chrome da denedim. Sözcüğe basılı tutun, çıkan menüde üç noktaya basarak diğer uygulamalarla olan etkileşimlerini gorebilirsiniz. Lingoes ile çevir gibi bir şey çıkacaktır.

Kapakları normal çöpe at. Tr'de daha metal çöp geri dönüşümü görmedim. Sadece cam atacaksın cam atık kutularına. Kapaksız.

Farketmez, camlar da çöpe gidiyor.

Camlar da geri dönüşmuyor? İş yerinde her hafta iki çuval cam şişe çıkıyor da gelen ekipler geri dönüşüm olmuyor diye camlari almıyor. Kağıt ve plastik alıyor.

Umarım yanlış biliyorumdur ya da sadece bizim orada öyledir.

Yakınınızda cam şişe kumbarası varsa şeffaf ve renkli olmak üzere iki farklı bölümü var ona göre atabilirsiniz, kapak veya farklı bir şey atmayın içine.

@biseysorcaktim; o gelenler sadece kağıt ve plastik için geri dönüşüm toplayan görevlilerdir.

metali farklı bir yere at.


@birseysoracaktım

yanlış biliyorsun. "cam yeniden cam" isimli projeye göz atmanı öneririm.

cam yüzde yüz olarak geri dönüştürülebilen bir üründür. 1 cam şişe dönüşümü = 1 yeni cam şişe.

2018 senesinde yenişehir cam ambalaj fabrikasında üretim %48,4 oranında geri dönüşmüş camlar ile yapılmıştır.

Gerçekten işe yarar bir tavsiye, biraz aşırı upvote almış. Ana sayfaya düşünce daha fazla insan görüp faydalı bulduysa. Gerçekten kendimizi batırıyoruz bazen, en iyisi az konuşmak.

"what the shit. 107k upvotes and top post of all time on LPT, all because I overslept"

adam da inanamamış o kadar yüksek puana.

Ben de up vote ettim. Sanırım herkes hayatinda en az bir kez bu durumu yasamistir. Basit ama etkili bir durum.

Bence görüşmeci tarafın yeniden randevu vermesi insanları etkiledi. Bunun olmasını beklemiyorsun öykü başlayınca. Sonra gerekçe bile sormadan tekrar görüşme ayarlamalari vs insanları etkiliyor. Ve sanırım herkes kendini elemanın yerine koyuyor ki ben Gicik oldum. Kendi kusuru, dürüst değil ve insanlara da dürüst olmamaslyı öneriyor.

@fempusay

adam kısaca her doğru her yerde söylenmez diyor. sorulmadan mazeretini anlatmana gerek yok diyor.

dürüstlükle her şeyi çat diye söylemenin bir alakası yok

@beyaz
Dürüstlük ne demek sanırım iyi biliyorum. Sorulmasa da kusurunu söyleyebilmek dürüstlükle alakalıdır.
Adam kurnazlik yapıyor ve bunu iyi bir şeymiş gibi methediyor. Karşı tarafın mazereti olmasaydı ne diycekti acaba?

Yaşadığım kente yetkinliklerim kapsamında gönüllü hizmet etmek isterim. Alsın ben haftada 1 gün belediye de bedava çalıştırsın. Hem belediyenin yükünü hafifletirim hemde İstanbul'a bir katkım olur

metrolarda wi-fi/internet. sene olmuş 2020 hala metroda internet çekmiyor. resmen skandal.

Yeşim Meltem Şişli gibi yandaşlara 3 maaş(toplam 38 bin tl) verilmemesi.........

Metroda internet +1
Bi de yazın meydanlarda küçük küçük konserler olsun, fazla bilinmeyen gruplar falan, insanlar rahat rahat takılabilsin. - yaşadığımızı anlayalım biraz eğlenelim

Bi de İstanbul un en güzel yerleri otopark olmasın!

Özel otoparklara belediye yaptırimda bulunsun en az çift katli olma zorunluluğu getirilsin. Boş arsaya bekçi kulübesi dikip otopark deniyor. 200 araç alabilecekken 50 araç koyuluyor, yetmiyor, otoparkci yolu da kendi malı gibi gapsediyor. Bunlar yüzünden şehri terk edesim var.

Bazi otobüsler çok bakımsız. (80t mesela) Özel halk otobüsleri. Düz yolda giderken bile içimiz dışımıza çıkıyor. Diye kalk yaparken insanlar düşüyor. Üstelik bu otobüsler sabah saatlerinde aşırı kalabalık, insanlar binemiyor(mübalağa değil) 153e on onbir kez yazdığım halde talebimi kaydetmek dışında bir şey yapmıyorlar.

Öğrenciler için ucuz yemek yapsınlar. Okul yemekhanesinde her saat yemek olmuyor ya da onlar artik karın doyurmuyor. Genç insanların sağlıklı beslenmesi için belediye lokanta açsın muhtelif yerlere (sosyal tesisler hizmeti gibi ama daha ucuzu). Belediyenin işlettigi bir balkan lokantası yani. Sivillere tam, öğrencilere indirimli olsun. Disari 20 30dan aşağı yemek yenmiyor, onlar da sağlıksız.

belediye hele asli ve surekli hizmetlerini eksiksiz ve olması gerektiği gibi yapsın da baska ihsan istemez.
10 dakikada gelen otobüsüm 20 dakikaya çıkarılmış. insanları balık gibi taşıyan, soğuğa havasizliga mahkum eden belediyeden konser ve wi-fi istiyorsunuz cok komik oluyor. belediye yolcu taşımayı öğrensin once.

baska bir sorun da şu ki beyaz masaya yaptığım şikayet başvuruları, evet efendim tamam efendim diyerek geçiştiriliyor. otobus sayısı arttırma talebime "yeteri kadar talep yok" denilerek ret cevabı varıldı. oysaki her allahın günü kalabalıktan ötürü kavga var otobüste.

simdi konser mi isteyelim belediyeden wi-fi mi isteyelim. ben hicbir sey istemiyorum. allahindan bulsun alayı zira bizden bulacak bir şeyleri yok anladığım kadarıyla.

Baktim ilk 2006da soru sormusum.

bunda 2007 görünüyor ama uçmuşluğum var, bilemedim...

2005'te sözlükte yazar olmuşum (yedinci nesil).
2010 ocak'ta ilk kez birinin duyurusuna cevap vermişim.
2012 ekim'de ilk duyurumu açmışım.

muhtemelen bu tarihlerden önce sildiğim cevap ve/veya duyuru olmuştur da, elimdeki veri bu.

2007 ekimde yazar olmuşum ben, 2008 temmuzda duyuruda ilk cevabımı vermişim, o tarihten beri kesintisiz her gün muhakkak duyuruları okuyorum, bilgim dahilinde ise cevap vermeye devam ediyorum. siteye girişim 10000in üzerindeymiş, vay bee. zaman ne kadar hızlı geçiyor.

site 2006'nin 8. ayinda acilmis... o aralar hala sozluk bir sekilde okunabilen bir yerdi buralarda soyle bir bakip ciktigimi hatirliyorum. cevap yazmaya 2008'de baslamisim demekki o zamanlar sozluk artik kokusmaya baslamis kacmisim.

benim de ilk duyurum 2007 ocak görünüyor. herbilgisayarı açtığımda girip bakarım muhakkak

duyuru veya cevap altında yazan nickinizin yanındaki [es] veya [i] işaretine tıkladığınızda info sayfanız açılır. orada en altta "user id" yazar. internet kullanıcıları için ilk kayıt tarihine, ekşi sözlük kullanıcıları için siteye ilk defa sub-etha'dan tıklama tarihine göre 1'den başlayarak o numarayı alırsınız. tıklayın bakın kaç numarasınız (herkes başkasınınkini görebilir).

brkylmz 20 numara ile rekoru elinde tutuyor şu anda. ben 441.

@kibritsuyu o ekran modlarda var sanki :)
bende görünmüyor

şimdi mod olmayan [i] hesabımla girip baktım, o ekran var. nickin yanındaki es veya i'ye tıklayınca kendiminki de, başkalarınınki de açılıyor, ama "user id" yazan kısım yok. o sadece mod'larda olabilir.

user id için başka şey önereyim o zaman. arama kısmından veya duyuru altındaki nickine tıklayarak o kişinin bütün duyuruları açılıyor ya, adres çubuğuna bak, user id orada yazıyor.

mesela ara kısmından "efruz" kullanıcı adını aratınca adres çubuğunda yazan:
"www.eksiduyuru.com/kullanici/4240/efruz" yani senin user id 4240.

şu anda son kayıt olan kullanıcı 83000 civarında. epey eskisin, ama ilk sıraya uzaksın.

Benim sözlük hesabımda ilk duyuru 2009da.

En eski kim bilmiyorum ama eskilerin kimler olduğunu nickini görünce tanıyorum. Ekşi Duyuru her zaman çok kıymetli oldu benim için. Hep elimden geldiğince faydalı ve ciddi yaklaşmaya çalıştım. Ama sub-etha'da olması göz önünde çok olmaması ara ara onu unutmama neden oluyor. Aklıma gelir gelmez hemen dalıyorum zaten.

@kibritsuyu yeni bir şey öğrendim sayende. 908 benim id numaram ve ilk 15 Ocak 2007'de sormuşum soru.

doğru, hemen kapmalıyız ama nasıl ?

sesli güldüm :D bundan daha mantıklı çok az şey gördüm.

hayır mantıklı değil.
ilerde tedavi yöntemi geliştirilecek belkide tek bir iğne yada hapla tedavi edilebilecektir.

@sizofren06, bunu da tartışmışlar. şöyle deniyor; neticede kısa zamanda tedavi bulunamayacak (yukarıdaki videoda uzman kişi de onaylıyor) ama diyelim ki bulundu, yine de bu ilacın, aşının veya her neyse bu tedavinin herkese kısa sürede ulaştırılması teknik olarak mümkün olmayacak.

Bir kez kapan bir daha kapmaz diye bir şey yok. Cinde iyileşip taburcu olan iki kişide tekrar nuksettigi söyleniyor.

Şu an tedavisi yoksa hastaneye gitmenin nasıl bir artısı var?

Şimdi kapacağıma 1 yıl sonra kapayım. Belki bir yıl sonra tamamen tedavisi ya da aşısı bulunmasa da bugüne göre daha etkin önlemler alınabilir.

@himmet dayi, iyi ama eğer hastanenin bir faydası yoksa, neden batıdaki sağlık hizmeti koşulları daha iyi olduğu için ölüm oranları orada daha düşük deniyor?
sonuçta insanoğlu bu virüs hakkında halen yeterli bilgiye sahip değil, o yüzden ne desek boş.

yani cok mantiksiz gercekten. domuz gribini dusun, ilk hastalanan insanlar öldü yok yere, birkac ay sonra tedavisi kesfedildi ve artik kimse domuz gribinden ölmüyor. siradan bir seye donustu domuz gribi olmak ayakta gecirenler bile var. ahah ama teoriye iyi guldum :))

ha bi de batidaki ölüm oraninin dusuklugu yayginligiyla ve etkinligiyle de alakali olabilir saglik kosullarindan cok. saglik kosullari tabii ki daha iyi batida ama maruziyet cindeki kadar olmadigi surece ölüm oraninin cindeki kadar olmasini zaten bekleyemeyiz.

@cureforlove, virüs epey ağrılı sancılı öldürüyor okuduğum kadarıyla. tabi yine de toplumsal vahşetten evladır.

şaka yapmıyorum,

"doktorlar tüm dünyaya yayılacak diyor:" kısmını okuduğum an içime sevinç doldu

inşallah kimsenin bana yardım edemeyeceği şekilde kaparım virüsü

İki yıl önce bir yakımımın ise başlaması yaklaşık 3 ay sürdü.

Güvenlik soruşturması yapıyorlar, uzun sürünce çok stres oldu ama 6 aya kadar uzayanlari olmus o zamanlarda (fetö muhabbeti yüzünden soruşturmalar uzun sürüyormus, şimdi o kadar uzun değilmiş.)

Teşekkürler hocam, güncel bilgi verecekler arkadaşlar varsa tadından yenmez, Vakıf değil de diğer özel üniversiteler de olur.

vpn

sosyal medya uygulamaları yada banka uygulamaları zaten kendi içinde SSL kullanıyor o yüzden yazdığınız şeyler yada kullanıcı adı ve parolanız açık bir şekilde ağdan gitmiyor, tüm ağ trafiğini kaydetseler bile en fazla bağlandığınız servisin adını (facebook,whatsapp gibi) görebilirler.

peşinizde istihbarat servisleri falan yoksa var olan ssl şifreleme yöntemlerine güvenebilirsiniz.

https trafiğin çözülemez
ayrıca vpn+1

https üzerinden geçen şifreleriniz ve diğer yazıp ettikleriniz güvenlidir ancak hangi siteye girdiniz gibi bilgiler kayıt altına alınıyordur. telefon numaranı istiyor o hizmetler. muhtemelen reklam amaçlı kullanılıyor. legal açıdan sıkıntılı bir siteye bağlandığınız takdirde yaptırımı da olabilir.

Ssl trafiği izlenemiyorcular icin gelsin barac.io

1. ssl trafiği izlenemez diye bir şey yok.

2. Bir modeme bağlanarak, o modeme erişebilen kişilerce cihazınıza haberiniz olmadan trojan atılmasından tutun da, tüm şifre ve hesaplarınızın çalınmasına, fotoğraf, medya ve diğer tüm belgelerinize erişilebilmesine kadar bir çok riski almış oluyorsunuz.

Özetle profesyonel birinin, kendisi de bağlı olması şartıyla, modeme bağlı diğer cihazların hemen hemen her şeyine erişebilmesi mümkün.

Eğer bu konularda hassassanız, otel, cafe, bar, restoran, belediye vs gibi ortak kullanıma açık modemlere bağlanmamanızı tavsiye ederim.

Bahsettiğim şey internette neler yaptığınızdan ya da facebook şifrenizden daha önemli bir konu.

İnternetteki hareketlerinizin izlenmesi konusunda ise maalesef yapabilecek bir şey yok. Çatlasak da patlasak da izliyorlar, izleyecekler.

Kurtlar vadisi ilk 97 bölüm.

10 kereden fazla izlemişimdir.

2 kere izledim. vaktim olsa 10 kere de izlerim.

allah affetsin, breaking bad'i baştan sona 6 kez izledim. canım sıkıldıkça arada rastgele bölümlerini açarım hala.

sadece breaking bad i 2. defa izledim.

avrupa yakasi

belki 6 kez bastan sonra kadar izledim. simdi yine basladim

Friends'i 5 kez izlemişimdir. Onun dışında da 2-3 kere izlediğim çok dizi var.. Yarın ne olacağını kestiremediğimiz bir dünyada, devamında ne olacağını bildiğimiz dizileri izlemenin rahatlatıcı ve kaygıyı azaltıcı etkisi var. O yüzden saçma değil, bir nevi terapi veya kaçış diyelim.

Buffy the Vampire Slayer
Friends

Rahat beşer defa izlemişimdir.

Yedi numara ve friends

3 kez.

Ben yeni bir şey izlemekten sıkılıyorum. Dikkatim dağılıyor. Beğenmeyecegime dair bir o yargı ile yaklaşıyorum. Film bile senede bir izler oldum. İzlediğim şeyleri izlemeyi daha seviyorum.

Rick and morty yi 3 defa izlemisimdir. Aynı diziyi izlemek çok saçma da eve gelip gidenler yüzünden sürekli su bölümü izleyelim a sen izlemedin mi hadi açalım bir bölüm daha izleyelim olayından izledim. Yanı yine açsam izlerim hep yeni bir şey yakalanıyor. Efsane dizi. Bir de it crowd vardı bir kere izledim yıllar sonra netflix e gelince bir daha izledim baştan :)

breaking bad’e 3. kez başlamak için gerekli cesareti arıyordum, teşekkürler. ben netflix başına geçiyorum. ;)

Six feet under x 2

Bişeyi tekrar izlemekten nefret ederim, 2 kere izlediğim tek dizi var o da lost. Kendimce bir ritüel geliştirdim, her 6 senede bir izleyeceğim. 16'da ikinci kez izledim, 22'de üçüncüye izliycem.

Lost 3, avatar the last airbender 2. Dizi olmuyor da filmlerin 10a kadar yolu var tabi :f

sadece game of thrones'u ikinci tur izlemişliğim oldu. sonra da kitaplarına daldım.

breaking bad: 4-5 kere baştan sonra.
will and grace: on kere falan herhalde.
house m.d.: 2-3 kere baştan sona. arada bölüm bölüm tekrar izlediklerim de oldu.
dexter: 2 tekrar yapmışımdır.

edit:
seinfeld'i de çok izledim.

Seinfeld'in bircok bolumunu 2-3 kere izlemisimdir.
denk gelirsem ve cok onemli bir isim yok ise yine oturur izlerim.

friends i 3 kez bitirdim.

Friends'i 2011'den beri bittikçe başa dönüp dönüp izlerim. Sahneleri oyuncularla aynı anda tamamlayabiliyorum artık.
How I Met Your Mother'ı iki defa izledim.
Gilmore Girls'ü iki defa izledim.
Brooklyn 99'ı iki defa izledim.
On sene önce vs izleyip sevdiğim ve favorim diyebileceğim bazı dizileri ise havası kaçmasın diye tekrar izlemedim. (Prison Break mesela)

behzat c.
3 tur bitti, 4.nun ortalarinda bir yerde takildim

çok var aslında ama oz'u 5 defa izledim.

canım sıkıldıkça açar 2-3 bölüm seinfeld izlerim.

Bazı diziler var ki biri tavsiye istese söylemem belki ama izlemesi bana inanılmaz huzur veriyor canım sıkılınca açıyorum bir bölüm. Derry Girls, Psych, Archer bunları en az 5er kez izlemişimdir.

Ben tek başıma yaşıyorum ve evde sessizliği hiç sevmiyorum o yüzden hep bir dizi podcast falan açık olur arkada, onu dinleyerek uyurum kalkınca da ilk iş tekrar açarım. Son 6 aydır My Favorite Murder dinliyorum tekrar tekrar. Kimi bölümlerin yeniden dinlenme sayısı 15'e yaklaşmıştır.

it crowd x 2
futurama x 2
the office (us) x2
community x2
peep show x2
utopia x2
malcolm in the middle x3

community, rick and morty, futurama, gravity falls.

kaç kere izlediğimi hatırlamıyorum ama ikiden fazladır.

Black Books, 3 sezon 6'şardan toplam 18 bölüm var. 20'şer dakika bölümler. En az 5er 6şar kez filan izlemişimdir.

"lakin sozlukkte ve bu mecrada olan nisbeten A ve B kategorisinden olan, az cok okumus yazmis belli bir bilgi/birikim/kultur sahibi insan neden ve nasil olurda oturup ciddi ciddi Survivor, Masterchef, Yemekteyiz, O Ses Turkiye ve adini sanini bilmedigim nice baska yarisma mi neyse ne idugu belirsiz seyi niye izler?"

A/B kategorisinde insanların bu yapımları izlediği verisine nasıl ulaştınız mesela? tanıdığınız ve A/B kategorisinde olduğunu düşündüğünüz 10 kişi bu yapımları mı izliyor?

yani A ve B den kastim , bircogunun universite mezunu ya da ogrencisi oldugunu dusundugum sozluk ahalisi ve bircogunu tanudigim plaza insanlari..
yani okuma yazma bilen herhangi birinin bile bunlari izlemesi bana cok sacma geliyor, tipki biraz tefekkur etme potansiyeline sahip bir insanin bir tanriya inanmasini anlayamadigim gibi, o baska bir mesel gerci..

hangi bahaneyi kabul edersiniz peki? söyleyin onu sunalım.

yıldırdınız ya yeminle. canımız öyle istiyor ondan izliyoruz.

aynen öyle, katılıyorum dediklerine. kafa dağıtmanın da bir adabı var, önce kafaya bakarım kafa mı diye, sonra dağıtmaya bakarım dağtokdfsdg

kimsenin ne izlediğine kimse karışamaz lakin harbiden de acun'a düşecek kadar bir sürü kabul edilebilir saçma şey var bu hayatta ya... bilemiyorum, anlam veremiyorum...

@anarsika, bahane aramiyorum, sebep ya da mantik ariyorum diyelim

Sozluk tayfa A ve B mi oluyor :)
Bence kafanızdaki sınıflandırmalarda sorun var.

@thelollok, classifikasyona cok takilmayalim, bir sekilde murekkep yakamis insanlar toplulugunu belirtmeye calisiyorum, isteyen istedigi sekilde ayirsin, mesele o degil, insaat/konfeksiyon iscisi ile agri cecen universitesi de olsa master yapan iki kisiyi ayirmak icin diyorum bunu

valla ben dayanamıyorum. televizyonla hiç alakam yok ama arada denk gelirse bu tip şeyler hızlı hızlı geçiyorum.
bu tip hafif tabirli şeyler ortalamaya hitap ettiği için seviliyor sanırım. izleyene bişey demiyorum ama benim zerre ilgimi çekmiyor.

ben de hiç anlamıyorum valla. bir kere bile oturup izlemiş değilim hiçbir programını. hiç de ilgimi çekmiyor hiçbiri, heyecanlı da gelmiyor. zaten hepsinde de reyting için salak salak tipler dolu.

Masterchef'i yurtdisi versiyonunu ve O Ses Turkiye'yi ilk ciktiklarinda 5-6 bolum izledim ve cok zevk aldim. Cunku bunlar cok basarili TV eglenceleri. bilgi/birikim/kultur anlaminda bu ulkenin onbinde 1'lik diliminde yer aldigimi da soyleyeyim.
Bunlar ne idugu belirsiz degil, bizi insanlara, kulturel zenginliklere yakinlastiran, siradan insanlarin hayatini olumlu etkilemis guzel produksiyonlar. Yurtdisi versiyonlari hele daha da canavar.
Survivor'dan cesitli nedenlerle hoslanmadim, bu yuzden izlemedim. Yemekteyiz'e denk gelmedim, bilmiyorum.
Ozetle bunlar bosuna seyler degil. Tespitin yanlis.

Cehalet, eğitimsizlik, kültürsüzlük, kalitesizlik, varosluk.

Uzar da gider. Memleket neden bu halede zannediyorsun. TV çöp olmuş. Bu sayede boş beleş insanlar zengin oluyor.

masterchef'in başlarında bayağı bir kalabalık vardı ve saçma sapan bir iki adam yüzünden izlemedik. daha sonra yarışmacı sayısı 6/7'ye düşünce izlemeye başladık ve yemek yapma seviyesi sucuklu yumurta olan beni bile yemek yapma konusunda heveslendirdi ve az da olsa bir yemek bilgisi kattı.

yani çemberden şov yapmak için gelen dangalakları çıkardığınız da orada şef olarak bir seviyeye gelmiş insanlardan bir şeyler öğrenebiliyorsunuz.

tabii bu survivor da pek mümkün değil. o ses için de jüri de tarzını beğendiğiniz birisi yok ise sadece eğlenmek için izlenen bir şeye dönüşüyor.

ayrıca ve bence survivor gibi şeyleri en çok da plaza da çalışırken anası ağlamış insanlar izliyor. gün içerisinde yeterince beynini yormuş ve eve geldiğinde pelteye dönmüş bir insan sadece izlemek için izliyor. sadece çalışmak da değil. trafik ve insanlar çok yorucular ve survivor gibi şeyler de bir nevi kaçamak oluyor.

bir de insanları izledikleri, dinledikleri üzerinden seviyelendirmenin modasının da cnbc-e ile birlikte tarihe karışmış olaması gerekmez mi?

survivor amerikada da en çok izlenen programdı. bunu anlamak için sorgulamadan izlemen lazım. ben izlemiyorum ancak mutluluğun formülü çok açık. Hükümetteki partiye oy ver, Şampiyon takımı tut, aspor izle ahaber izle acun izle. sorgulamak pişmanlıktır, mutsuzluktur. survivorda da ünlüleri tut ki hep kazan.

insanlar tüm gün iş, hayat stresinden sıkılıyor ve düşünmeyi gerektirmeyecek işler yapmak istiyorlar. bu programlar da ona yarıyor. düşündürmemeye.

metroda insanların oynadığı oyunlara bakıyorum. candy crush ya da dengi oyunlar oynuyorlar. bu oyunların ortak özellikleri zamanı hızlı geçirmek.

bahsettiğiniz tv programları da böyle. zaman hızlı geçsin de, nasıl geçerse geçsin.

"bilgi/birikim/kultur anlaminda bu ulkenin onbinde 1'lik diliminde yer aldigimi da soyleyeyim."

hahahahhahaha :D ulan :D kahkaha attım ya

soruya gelecek olursak ekşi'nin sık takıldığım 2004 yılındaki haliyle hiçbir alakası yok. şimdiki hali gerizekalı sürüsü olduğu için survivor başlıkları da futbol başlıkları da çok normal

Hayır itici değil.

bazı varlıklar anlamıyor maalesef, yapmak zorunda kalıyor insan. itici olduğunu düşünmüyorum. insanlar diğerlerinin her davranışını yönlendirebilme haddini görüyor kendinde, bari buna karışılmasın.

İtici değil.
Ben de yapıyorum. Yapıldığında gıcık olmuyorum.

Yanlış anlaşılacağına böyle olsu. Whatsapp zaten yanlış anlaşılmak için çok musait bir platform.

İticilikle ne ilgisi var anlamadım. Ben son yazılan mesaja yapmıyorum. Bazen iki konu birbirine giriyor o zaman alıntılayıp cevaplarım. Anlaşılmaması mümkün olmayan durumlarda kullanmam. Ama son mesajımı bile alıntılayan kişileri de itici bulmam. üşenmemiş yapmış ne var bunda.

alışkanlıktan olabilir. bazen gereksiz yere ben de yapıyorum. yoğun konuşulan whatsapp gruplarında takılmaktan oluştu bende bu alışkanlık.

bence de değil.
hele ki kelime kelime yazıp, konudan konuya atlayanlar için yapılmış bir icat olarak değerlendiriyor, kod'u yazanlara tişikkirlirimi iletiyorum.

Galiba yeni yeni adabı muaşeret kuralları doğuyor. Böyle bir şey neden itici olsun? O zaman msn messengerda titreşim göndermek de iticiydi?

yani şöyle diyeyim, kaşının üstünde göz var diye bile insanları itici bulabilecek kıllıkta biriyim; ben bile buna takılmam. biraz kompleks mi yapıyorsun sanki?

Hocam yanlış hatırlamıyorsam denetim masası/kaynak izleyicisini açıp anlık görebiliyordunuz

Programların ve sistemin Otomatik güncellemelerimi ayatlardan kapat.
Bilgisayar win10 ise daha kullanıcının bilgisi dahilinde olmayan işlem yapan bir çok program var diye biliyorum. Bazı forum sitelerinde de bu konuda arama yaparak veri alış verişini yapan programları en aza indirerek ve kurulumla hazır gelen gereksiz uygulamaları kaldırarak ve regeditten diğer ince ayarları da yaparak sistemi win7 hatta Xp kadar hafifletmeye çalışabilirsin. ram kullanımından da tasarruf olur.

Hazır bunları yaptıktan sonra sonraki sistem kurulumlarında tekrar bu ayarlarla uğraşmamak için bir de sistem imaj yedeği alabilirsin.

Hotspot a w10dan bağlanınca "metered connection" adlı özelliği aktif hale getirebilirsiniz. Böylece gereksiz işlemler kısıtlanmış olur. Güncelleme vs yapmaz. Kotalı bağlantıda olduğunuzu bilir.

Bağlantıyı izleyen çok yazılım var. Ben net balancer kullanıyorum. Merakınizi bu uygulama giderir. Toolbarda (saatin yanında) upload ve Download miktarını gösteren sevimli bir özelliği de var.

Bağlantıyı takip eden başka onlarca yazılım var. Network sniffer deniyor bunlara.

Ancak geçmiş akışim bir yerde tutulduğunu sanmıyorum. Yani bu uygulamalarla geçmişe dönük bir kazanım elde edemezsiniz.

poşete koyuyorum eve gelince çıkartıp havalandırıyor kurutuyorum yoksa mantar vs her halt olur

poşete koyup çantaya koyuyorum.

poşet - çanta - eve gelince makine

Bizim spor salonunda kurutma makinası vardı. Tabi kupkuru yapmıyordu mayo içindi sadece. Nemli kıyafetlerimi ve bikinimi poşete koyuyordum sonra. Direkt ıslak koyunca poşetten su akabiliyor çünkü.

Posete koyup evde havalandırıyorum. İki uc spor sonrası yıkıyorum. Baska ne yapilabilir ki?Amerikayi yeniden kesfetmeye gerek yok.

sıkılabilir olan şeyleri sıkıp poşete atıyorum.
şort ve havlum çok ıslak oluyor, mutsuz ediyor. akşam havalandırıyor ya da yıkıyorum.

konu üzerine benim de bir duyurum var.
eksiduyu.ru

Posetleyip cantsya atiyorum. Posetlemeden once kagit havluyla kurulayabilirsin.

Ya iletişim orijinalden çeviriyor diye reklam yapmıştı ama bazı sıkıntılar var diye okumuştum. İş bankası iyi genel olarak. Bence fiyatı uygun olanı ya da bir ondan bir ondan al. Çevirmen önemli tabi ama bu iki yayınevi zaten belli bir skalada. Sorun yaşamazsın ikisinde de.

iletişim vs iş bankası diye bir kıyas yapamayacağım ancak iş bankasından çıkan bir kitabı okuyup da muhtelif sebeplerle beğenmediğim olmadı.

yapı kredi yayınları ve iş bankası yayınları güven duyup sevdiğim yayınevleri. klasikler için tercihim bu ikisi olur.

iletişim denemedim. iş bankası iyidir.

İletişim pahalı olmasaydı tercih ederdim. İş bankası.

iş bankasından okudum çoğunu bi sorun yok ama karamazov kardeşler'de iş bankasında sorun var o yüzden can yayınlarından aldım. diğerleri iş bankası.

Aynı kitabı alıp karşılaştırma yapmadım. İnsancıklar'ı İletişim'den, İnsan Neyle Yaşar ve Oblomov'u (gerçi Gonçarov'u saymamışsınız) İş Bankası'ndan okudum.

Çevirmenden kaynaklı bir sorun -en azından klasikler için- duymadım ama eğer Poe'yu nereden okuyayım diye sorsaydınız kesinlikle İletişim derdim.

google photos yüklediğiniz fotolardaki metinlerle gayet güzel bulabiliyor. farklı bir şey mi sizin aradığınız?

İstediğiniz basit bir uygulama değil aslında ciddi bir şey. Tüm görselleri tarayıp içerisindeki yazilari tespit edecek programlara ocr deniyor yani Optical character recognation.

FREE Ocr şeklinde arayın. Açık kaynak kodlu bir uygulama bulabilirsiniz. Cok yazılı çok belge varsa profesyonel bir çözüme ihtiyacınız olabilir.

gkhncnzdgn'in dediği gibi, Google Photos bunu yapıyor. Yalnız fotoları yükledikten sonra taraması/okuması biraz zaman alabilir. Ama sonrasında bir kelime arattığınızda o kelimenin geçtiği fotoğrafları gösteriyor.

9to5google.com

Yalnız senin ihtiyacın olan ufak programları yapabilecekleri için melek denmiyor o yatırımcılara. Ayrıca 'basit' bir tesisat işine nasıl para veriyorsan 'basit' bir uygulama için de istemek yerine para önermelisin. Zaten istediğin özelliğe sahip birçok program var. Google'i bir dene istersen.

Melek yatirimci öyle bir sey degil.

Bunu ocr cozumleri ile yapabilirsiniz. Abbyy kullaniyorum ben, cok basarili ama pek ucuz diyemem.

Google photos yapiyor ama duruma gore bazen pek verim alamayabilirsin.

Oyle foto ile cekilmis cogu belge pek iyi sonuc vermez.

google photos+1

hala kaliteli içerik üretenlerin hatrına ayakta kalır.
benim için önemli tarafı ise hiçbir yerde olmayan haber ağı. twitter da bu konuda iş görse de ekşi daha doyurucu geliyor bana.

twitirı keşfetti türk halkı

Mesela şu entry geçen haftanın en beğenilenlerine girmiş. Tamam artık format vb önemsenmiyor belki ama hiç değilse cümlenin sonunda nokta olsaydı.

eksisozluk.com

0-3 yaş arası zeka seviyesine sahip insan kaynıyo sözlükte ve evet bence de bitmiş. Hatta duyuruya da sıçramış o grup. Midemi bulandırıyor bu zeka yoksunluğu açılan başlıklar/sorulan sorular.

Tutturmuşlar koyun ve svihs deyip duruyorlar. Ama yazarların çoğu başlığı okuyup içeriği ya da olayı okumadan bir şey yazıp kandırılıyor.

Her konu hakkında fikir sahibi olan yazarlarımız nedense baslik sahibini ve bir üst entry de yazılanları destekleyecek şeyler yazıyor, ta ki biri olay aslında böyle demesin. Sonra herkes artık olayın bu yönünü yazmaya başlıyor.

Velhasıl sözlük yazarları kendi fikirlerini çok nadir paylaşıyor. Çoğunlukla bilerek veya bilmeyerek manipule ediliyor, guduluyorlar.

Yaşlanıyosun bence. Bi de internet kullanma yaşı yerlerde artık; birisi 0-3 yaş arası zeka seviyesi demiş ama adamlar gerçekten de o yaşta. Yapacak bir şey yok.

siyah giyen adam +1
Yok inanin bunu anlamak cok zor.
Gecen hafta binlerce entry girilmis bir baslikta, vatandas, "bence sacma olan sey" gibi bisey yazmis, 2100 begeni ? :)
Akil almiyor.