kırkpınar başpehlivanlarının çogu geç başlamış güreşe. çoğu olmasa da bir tanesi geç başlamıştı belgeselde görmüştüm.

soru kökeninde mantıksız. profesyonel olmayacaksan niye geç olsun ki? 50 yaşında da başlarsın, 60'da da başlarsın.

@bigl0rd

ben geçen sene basketbol izlemeyi sevdiğim ve boyumun uzun olup kalıplı olduğum için de basketbol a başlamak istemiştim yine hobi olarak. ama nereye gitsem 98 doğumlular ve sonrası doğumluları alıyolardı. kimse beni kabul etmedi. en fazla 15 yaşındakileri alıyolarmış bütün kulupler. amacım maça falan çıkmak değil, sadece antrenman yapmaktı.. ha diyeceksin, '' al eline topu git bi sahaya takıl'' .. ama ben onu istemiyorum. bildiğin parkelerde salonlarda kuka-pota-forma-koç gibi şeylerle oynamak istiyordum..

sağlık durumunla alâkalı. o fiziği kullanacak kalp var mı sende? yürek anlamında demiyorum, saatlerce antrenman yapacak kalp kası var mı anlamında? güreş hiç dışarıdan göründüğü gibi bir spor değil. fiziği kullanabilmek için esneklik gerek. sağlam kondisyon gerek. bir dene ama işin yüzde doksanı fizyolojiktir, onu söyleyeyim. herkes sporcu doğmuyor ne kadar fizikli olsa da.

spor alt yapın varsa neden olmasın aynı zamanda yağlı güreşte dünya yıldızı falan olmayı mı hedef seçtin? git bol bol yağlan hevesini al. belediye spor merkezlerine danış

@dimdikdortgen

hocam özellikle soruda şöyle bir şey belirttim :

''amacım ileride birgün kırkpınar'a katılıp başpehlivan olmak değil. tamamen hem spor yapmak hem de bir hobi sahibi olmak.''

soruyu okumadan cevap yazmanız hiç hoş değil..

güreşte fiziksel güç ve spor altyapısı kadar mental kuvvet ve zeka da önemli.

bazı güreşler çok uzun sürüyor, bazı güreşçiler hatta çoğu güreşçi rakibin sinirlerini yıpratmak için tekme tokat rakibini hırpalıyor ve bi çok maçta atak yaparken oyun kaybediliyor.

haliyle neden olmasın 22 çok da geç bi yaş değil güreş gibi bi disiplin için.

Güreşte hayvan gibi kondisyona ihtiyacın var. Senin sikletindeki güreşçilerdeki dayanıklılık tahmin ettiğinin çok üstünde. Ama kısa-orta vadede müsabakalara çıkma hayalin yoksa neden olmasın.

cia diye bir uygulama vardı aynı işi gören

yok uygulama degil direkt siteydi

www.turktuccar.com

numarama.com

tesadüf değil ^^
his ve tuh halimiz yüzümüze yansır. Senin o an muhtemelen gözlerinin içi falan parlıyodur, bişeyler oluyodur. Haliyle bu karşındaki insana aşkı çağrıştırır ve konu açılır.
Karşımızdaki insanların kolundaki tüylerden tut, iki dudağı arasındaki ton farkına kadar pek çok şey o an konuşacak özel bir şeyimiz yoksa, rastgele giden konuşmayı etkiler.
Ya da materyalistlerin böyle bi savımsı bişeyleri vardı.

dediklerine katılıyorum teşekkürler.ama buradaki durum daha derin farklı sanırım.
biz birbirimizi görmüyoduk arkadaşla o iki durumda mesela.
tasavvuf Allah sevdiği kulunun gören gözü,duyan kulağı,konuşan dili olur diye geçiyor. yine benzer şekilde Allah söyletti derler ya.
bir yerlerden birinin agzından, yoğunlaşılan seyin haberinin gelmesi,cevaplanması tasavvuf ekseninde, kuantum eksenin ne şekilde açıklanıyor cok merak ediyorum.mesela kollektif bilinçle ne kadar alakalı olabilir bu acaba? sadece ayna nöronlarla açıklanabilir mi?

teee çocukluğumdan beri bu durum dikkatimi çeker ve beyindeki nöronların bir şekilde manyetik alan oluşturup birbirini etkilediğini düşünüyorum.

Okul, uçak, konaklama 13 civarı tutar 2 ay için. Bilindik, marka okullarda aşağı yukarı böyle ama kriterlerine göre fiyat değişiyor bayağı. İngiltere için yazdım ben.

Hangi Ulkeye gitmek istiyorsunuz? Ingiltere, Amerika, Kanada, Avustralya, Malta? Neresi ona gore fiyat soyleyelim size

Turkler az, fiyat acisindan uygun derseniz Irlanda oneririm. Ingiltere'de hem Turk cok hem de fiyatlar pahali.

en ucuzu malta diyolla

araştırdım ben de malta olabilir mi acaba diye düşünmeye başladım

eger ozellikle is icin kullanicagin bir ingilizce istemiyorsan dil okuluna gitme. onun yerine ingiltere'de falan seni yanina alicak bir aile bul, ev islerine yardim et. 2-3 ay onlarla yasa. konusa konusa ingilizcen o kadar gelisir ki sen bile sasirirsin.

ama onemli olan anlasabilicegin yaslarda birilerinin olmasi o evde. o olmazsa kendine minik bir is bulursun, orda konusursun falan.

veya uzun soluklu bir work&travel projesi dusunebilirsin.

Önerim work and travel veya ab projeleri ile yurtdışına gidip hayatın birebir içinde kalacak şekilde bir yöntem belirle derim.Bunun için önce burada ingilizceni iyice geliştir ki orada pratiği ve hayatı yaşayarak geliştir bu sayede hem ekonomik olarak çok külfet olmaz hem de hayatın içinde olduğun için faydası daha fazla olur.Bunun yanında para da kazabilirsin.

malta'ya gideceğine çorum'a git. daha az türk ile karşılaşırsın

1

bence direk 9. sezondan başla, olayın öncesinden haberin var nasıl olsa.

bence 1 den başla

1'den başla elbette ya, pişman olmayacaksın.

tam bir apaçi dizisi. hiç başlama.

1-3-5-8 izle sırayla diğerleri sıkıcı ve benzer.

Bir ülkenin vatandaşına benzet ve oralı mısın diye yanına yanaş ve sor sonra kaç günlüğüne geldin, ailenle mi geldin, nerelere gittin, güzel mi, şurayı gördün mü vs.

Gerisi senin becerine kalmış

@capitatum yok artık, öyle damdan düşer gibi denir mi.

are you cola? ile başla.

tatil/turist/ingilizce/ gibi parametreleri boşa hesaba katıyorsun. onlarla alakalı bir durum değil.

qızın mensup olduğu kültür irdelenir. Arapsa, İngilizse, Polonyalıysa gibi mensup olduğu kültüre göre tahminlerde bulunmaya ve taktik de bu tahminler üzerine oturtulmaya çalışılır.

Amerikalıysa,

Hey! Hağzitgoin?

Giriş sorusu olabilir.

angolosakson bir tipi varsa ar yu aemerican or kenadıyn? diye sorarak başla denenmiştir

@krasich trollüyor musun ? :D hayvan avına çıkıyormuş gibi anlatmışsın.

krasich trollüyor evet. :D

"..cinsellik amaçlı olması isteniyor." ..cinsellik amaçlı olması isteniyor. ..cinsellik amaçlı olması isteniyor. ..cinsellik amaçlı olması isteniyor. cihangir'de bi ev serisini okumanı tavsiye ediyorum o zaman

hahah..ya hayvani bir seyler soylemedikten sonra, ne konuda konusursan konus onemi yok eger kiz azcik seni cekici buluyorsa. kizi bir yerlere cagiracaksan, bence kiza kendini anlatmasi icin sorular sormalisin biraz. o anlattikca, sana guveni gelecek. sonra bir yerlere cagirirsin, icersiniz vs..sonra happy ending! (:

hey, where are you from diye başlanır. yüzde 99 muhabbet eder. erkek arkadaşı varsa en başta belirtir zaten. seni beğenmediyse de soğukluğundan anlarsın. unutma seks kadınların elindedir, erkekler sadece tavladıklarına, yatağa attıklarına dair kendilerini kandırır. yani kadın isterse olur, istemezse olmaz. bu kadar basit.

where are you from, nedir haci? bari good morning ms and mr brown de olsun bitsin :D

bu olaylar dogaclamadir, kiz kitap okuyorsa oradan gireceksin, havuz kenarindaysa ustune su atacaksin (abartmadan), yemek sirasinda gorursen hangi yemegi sevdigini sana neyi tavsiye edecegini soracaksin..bu liste uzar gider. dogaclama abicim..

turist kızlar senin düşündüğün gibi böyle şeylere takmıyor bi dubium ibi libertas. yok uygun zaman kolla, yok üstüne su atacakmışız, yok saat soracakmışız da. hahahaha. geçin bunları. yemek sırasında hangi yemeği sevdiğini sormak da ne doğaçlama aq.

@baldur, kendin caliyor kendin oynuyorsun. ben "uygun zamani kolla", "saat sor" gibi seyler demedim; duruma gore, davransin genc arkadasimiz dedim. where are you from gibi klise laflarla genc arkadasimiz yanasirsa, kiza o sekilde yaklasan 100. vatandas olur. cocuk ultra yakisikli degilse ya da kiz abazaliginin doruklarinda degilse, reddi alirsin iki cumleden sonra.

dogaclama kelimesinin neresini anlamiyorsun, duruma gore konus diyorum. yemek sirasinda, futbol muhabetti mi yap dedim cocuga?

haa oyle ben turist kizlari bilmem, 4 yil almanya'da yasadim simdi de ingiltere'deyim. burada turist degiller onlar..

ben derhal gidip selam veririm. nerelisin diye sorarım. sonra günlük muhabbetleri edeceksin. haydi şuraya gidelim deme mesela. eğer istersen şurayı sana gösterebilirim de. niyeti varsa zaten olur ne zaman der? sonra gidersin. ve kıza seni seviyorum falan denmez. hoşlandım senden demen kafi. niyet var yine yol açılır. ama amaç cima olursa ve bunu belli edecek şekilde yaklaşırsan başarı ihtimalin azalır bence.

"hello, I am a student and I want to practice English" diyerek gireceksin. yüzde 100 çalışıyor. gerisi tamamen senin meziyetine kalmış kola da ısmarlarsın cinsel seksxs de yaparsın.

biraz bütçen varsa, 540 liralık makinayı alma. iki gün sonra elinde patlamasın?

ya bütçe sıkıntı işte bir sürü eşya alacam zaten. ne bileyim.

orta sehpa almasan keşke be! yemek masasını da küçük alsan negzel olur!

Bi beyaz esyaciya git. Hepsini ayni yerden alinca guzel indirim aliyorsun.

Bir de arcelik beko alma. Vesteli bilmiyorim ama Garantisi bittigi gun mallar cop oluyor.

Garantisi bittigi gun Arçelik televizyon gitti. Arcelik Buzdolabi garantinin bitmesine 3 ay kala ariza verdi. Arcelik firin termostati ve lambalari sorunlu. Arçelik klima almıştım 1 hafta sonra gecmeden bozulunca iade ettim.

Ozet geçiyorum. Iyi bir bayiiye git. Hepsini aynı yerden çek indirim verirler. Butce zorlar belki ama omur boyu kullanirsin.

Bir de hepsiburada taseron firma, karini koyup satiyor, ariza cikarsa karismiyor. Mahallendeki beyaz esyaci genelde yardinci oluyor sorun ciktiginda.

Biz orta sehpayi elden cikartiyoz. Istersen veriyim size. Kurtkoyde ev

Bunları peşin almaktansa hesabını yap bi bayiden senetle al derim ben. Aydan aya odersin. Hem iyi bisey almış olursun. 500 liraya aldığın mal enerji maliyeti açısından orta vadede daha pahalıya gelebilir.
Bi evkura ya da benzeri bi yere git dostum en azindan fikir sahibi olursun.

yok hocam kredi kartıyla taksit yapacam. evkurda falan senetle normal fiyatının 3 katına geliyor.

evkuru falan geç Hot point al. fiyat-performans açısından daha iyidir. TV sehpasını tekzenden al en ucuzu orada.. TV'de carrefour'da falan uygun olabiliyor. alabiliyorsan LG al.. mobilyamfabrikadan.com'a gir mobilya alcaksan en uygun sitelerden biri..

ben de şu sıralar çamaşır makinesi araştırıyorum. marka olarak profilo f/p açısından çok iyidir.

Hot point aldım ben, çamaşır mak. Bulaşık mak ve ocak. Peşin fiyatından 400 lira fark aldılar. E o kadar da olsun yahu. Sen bi git bak hocam ne kaybedersin ki.

beyaz esya alcaksan hot point alma

evlenmiyceksen, bekar evi içinse, önce zorunlu olanlardan başlayıp diğerlerini yavaş yavaş al, ama f/p oranı iyi olanlardan ilerle.

hotpoint alma +1

@yalnxu, hacı zorunlu olan çamaşır makines ve aspiratör. çamaşır makinesi malum. aspiratör de, amerikan mutfak ev. şimdi yaz ayı diye cam kapı açık koku yapmıyor da, kışın iflahım sikilir. baca sistemi falan kurulu sadece aspiratör lazım bana bacayla çalışan.

şu çamaşır makinesi ne kadar gereksiz pahalı bişidir ya

aspiratörün biraz daha ucuzları da var, daha pahalıları da, çekiş güçleri ile belirleniyor. senin çok fazla çekiş gücüne ihtiyacın yok, ona göre bak işte.
çamaşır makinesini ben kurutmalı aldım, bir sürü para verdim. ama çamaşır makinesinde yeni teknolojiye, özellikle enerji verimliliğine vereceğin paranın makul olduğunu söyleyebilirim, onda biraz sıksan kendini iyi olur.
bir de güleceksin de, mesela fiyatına baktığında o modeli donanımhaberden araştır:)
kesin bir şeyler yazmış oluyor adamlar:)
ben çamaşır makinesi alırken lg bayisine internetteki fiyatları göstermiştim, ona göre bir fiyat vermişti. böyle bir şey yapabilirsin, modeli belirledikten sonra bayiye şu fiyata olursa alırım diyebilirsin.

abi enerji verimliliği önemli değil ya. ayda zaten 2 kez 3 kez çamaşır yıkayacam tek kişiyim. enerjiyi verimli kullansın diye 500 milyon fazla verecem, ayda maximum 10 lira fark ettirecek, bilemedin 15 lira.

öyle deme, ben tek kişiyim, ben bile daha fazla yıkıyorum:)
bekar adamlar olarak makineyi dolduramasak da çamaşır yıkamamız gerekiyor yine:)
daha dur sana dyson süpürge aldırıcaz:)

ama şunu da ekleyeyim, tv sehpası yok, yıllardır başka bir şeyin üzerinde duruyor tv, gerçi bunu düşünüyorum ama:)
orta sehpası yerine de, büyük marketlerin eşya reyonlarında açılıp kapanabilen tuhaf şeyler var, sehpadan çok daha kullanışlı oluyorlar bekar adam için.

kalite her zaman boschtur ya. annem aldı biz de uzaktan izliyoruz gayet şıklar şekiller yani.

(aspiratör ve bulaşık makinesi aldı annem)

aynen katılıyorum.

kesinlikle katılıyorum. açıklaması nedir bilmem ancak kesinlikle böyle bi şey var.

aynı yerde yaşayan insanların zamanla birbirlerine benzemesi bilimsel birşey. bununla ilgili bir belgesel mi video mu ne vardı ama uzun yıllar önce izlemiştim, arayamayacağım şimdi. sadece sana öyle gelmiyor yani, var böyle birşey.

(bkz: ssg ve kanzuk'un gitgide birbirlerine benzemeleri)

Yeni evlilerde de sık rastliyorum. Tip olarak birbirlerine benziyorlar. Sanırım uzun surer evlilikleri. Hatta sevgililerde de rastliyorum benzeyenlere. Bunlar kesin evlenir diyorum, hakkaten de evleniyorlar.

daha önce de sorulmuştu. cevap mimiklerin benzeşmesiydi. tespitin doğru, benziyorlar birbirlerine aradan o kadar sene geçince doğal olarak.

Sana bana öyle gelmesi ile ilgili değil, bilimsel olarak kanıtlanmış bişey bu. Kulak yapıları ve parmaklarda mı ne bariz bi benzerlik oluyor zaman içinde. Yanılmıyorsam Nat geo da, zihin oyunlarının bir bölümünde bahsediyordu bu yapısal değişikliğin nedeninden. Yine yanılmıyorsam çocukların hayatta kalmasıyla ilgili bi şey e bağlıyordu.

yeni evli insanlarda da çok var. ben de nişanlıyım çok benziyoruz. herkes öyle diyor. etrafımda da yeni evlenmiş birbirine benzeyen çok çift var. hatta şöyle bişey vardı.
ben de kendi fotoğraflarımıza yaptıydım ağzımız burnumuz tam oturmuştu=)
galeri.haberturk.com

fenotipin benzeşmesi deniyo buna.

ayna etkisi var. birbirlerini göre göre, seneler içinde aynı şekilde gülmeye, kızmaya, somurtmaya başlıyolar. aynı mimik kaslar çalıştığı içün, yüze yerleşen temel ifade aynılaşıyo.
çiftin ortalaması olan çocuktan da bi yansıma oluyor olabilü.
ayrıca yiyecek, içecek ve maruz kalınan faydalı ve zararlı şeylerin aynı olmasının etkisi var. aynı osuruk kokusuna maruz kalıyon, kolay mı?

Ayni seyi yiyen insanlar birbirine benzermis.

uzun süre evli kalan çiftler birbirine benzer, niye çünkü yaşlıların birçoğu birbirine benzer. yüz hatları şeklini kaybeder, gözler çöker, deri altındaki su miktarı azalır, kulaklar büyür. insan yavaş yavaş en stabil ve birbirine benzer olduğu nokta yani "kemikleşmeye" doğru ilerler. bunun evli kalmaları ile alakası yok.

evlilik değil de bir yıldan biraz fazla oldu birlikteyiz erkek arkadaşımla. ayrı ayrı baksanız hiçbir benzer yanımız yok ben beyaz o siyah mesela. ama görenler kardeş misiniz bile dedi. tavırlarla alakalı sanki, insan birlikte vakit geçirdikçe yanındakine benzer hareket ediyor ister istemez, tepkiler falan ortak oluyor?

Bu tamamiyle insanın doğasıyla ilgili. Bir araştırma yapılmıştı (eksisozluk.com sanıyorum buradaydı, şu an taramaya vaktim yok). kadınlar ve erkekler arasında. Kadınlara ve erkeklere bir grup fotoğraf gösteriliyor, aralarında kendi yüzlerinin erkek-kadın yüzüne fotoşoplanmış halleri de var. Kadınların tamamına yakını kendi yüzünün erkek halini, erkeklerin de büyük kısmı kendi yüzünün kadın halini çekici bularak fotoğrafların arasından çekip çıkartıyor. Çiftleşmek ve eş seçimi için en ideal seçenek olarak farkında olmadan kendine benzeyenleri seçiyorlar.

insanların bir şeyleri gruplandırma, birbirine benzetme, yaftalama, sonuç çıkarma, küçük şeye bakıp bütünü yorumlama alışkanlığı ile ilgili bir olgu. bilimsel olarak zerre mantığı yok.

annem ve babam 30 yıldır evli, tek bir tarafları benzemez birbirlerine. ha ama ben babamın dişi haliyim :(

kuruçeşme'de Fora balık

Yeniköy Spor Klubu

bebek balıkçısı

Rumelikavağı'nda var böyle birkaç yer yan yana. Tahta iskelede denizin üzerinde oturuyorsun hatta.

gece avlanacaksan rapala kullanma yem her zaman idealdir. akıntı çok güçlü olduğu için sahteyi dipten yürütmen lazım. arnavutköy'de dibi göremezsin kanlıca idealdir.

Baltalimani angel blue var. Kaziktir biraz.

Su gecirmez kutuya koyup araba anahtari telefon vesayir onunla mi denize gireceksiniz?
Oteldeysem odaya birakiyorum yazlik tarzi bir yere gideceksemdedenize yakin bir yer ev bulmaya calisiyorum ki ugrasmayim bu telefonla cuzdanla falan

benim bi arkadaşımın babası kutuya koyup havlusunun altına gömüyodu çaktırmadan, başına bi iş gelmedi diye biliyorum, denenebilir :P

günübirlik gidiliyor bazen araba oluyor. araba olunca çok sıkıntı olmuyor diğerleri de anahtar sorun her zaman.

araba olmayınca tam olarak şapa oturuyoruz. telefon falan bırakılmaz ne olursa olsun bir yolu olmalı. hepsiburada'da su geçirmez poşet falan buldum ama bunlara da ne kadar güvenilir bilemem.

şöyle sağlam, şık, çok büyük olmayan birşey olsa iyi satar bence.

telefon, fotoğraf makinesi falan bunları koyabileceim

Para telefon vs arabada birakiliyor, sonrasinda
Opsiyon 1;
Araba anahtirini arabanin disinda akla gelmiyecek bir yere saklamak. (Denize rahat girmeye devam edebilmek icin yer paylasmiyorum) olayi zaten kimsenin bilmemesi.

Opsiyon2;
Arabanin varsa dugmesiz zimbirtisiz yedek anahtarini bulundurmak bunu deniz sortunun cebine mayoya vs tutturmak.

boş bi şampuan kutusu falan alıyosun yanına. içine dolduruyon gizliden eşyaları. sonra havlunun altına bırakıp denize gidebilirsin.

yok abi iphone geçmez şampuan kutusundan.

ağzı geniş birşey olmalı. termos gibi belki ama daha şık birşey olmalı.

Ben her şeyi çantamda bırakıyorum. Çanta da şemsiyenin altında bi yerde kalıyo. Yazılan yorumları okuyunca çok vurdumduymaz olduğumu farkettim, sanırım bu yaz her şeyim çalınacak.

Her şeye rağmen o su geçirmez kutuyla yüzmeye gitmenizin pek mantıklı olmayacağını düşünüyorum. Güvenilir tipli birileri bulunup plaj komşusu olarak onların yanına kurulabilirseniz belki kısa süreli olarak onlara göz kulak olmalarını rica edebilirsiniz.

Tişörte sarıp kums göm

arabasızların şansı yok.

diğer taraftan kano gibi birşeye bindiğinizde de lazım olur bunlardan.

havlunun üstüne. tişörtün altına

bigyoshop.hu
Denemedim

esnafa ver

gata doktorlarıyla yakın ilişkilere girmeye çalış yoksa fiziki durumu senden çok ama çok kötü olup da muaf olamayan insanlar çevremde.

Askere gidip gitmemek sizin tercihiniz;

ama 98 kilo gidip 5,5 ay sonra 72 kilo olarak dönen birisi olarak şunu belirteyim, TSK çok güzel kilo verme yeri. Olaya bu açıdan bakmak da lazım.

kesinlikle gitme.

6 kilo dediğin nedir ki? ekmek pilava dayandınmı tamamdır. askerlik o kadar da kötü değil diyenlere bakma, sonuçta nereye ne şartlarda düşeceğin belirsiz.

askerlikten tamamen/hayatın boyunca muaf olabileceksen ol. olamayacaksan git çok güzel kilo verirsin.

ben onu 6 ay değil de 5 sene olarak biliyorum. her yıl gidip kilonu ölçtürüyorsun, sonrasında muafsın (bir arkadaşım 5 yılımın dolmasına az kaldı falan diyordu). bunun için askerlik şubesine bi telefon açıp sor istersen, kesin olsun

@yemrem kardeşim ben de 2 sene diye biliyordum.hatta işler güçleri izlediysen salih abi vardı kilomu 2 sene koruyayım ki muaf olayım diyodu..
artık o iş değişmiş ve sadece 6 ay sonra gidip muaf olabiliyormussun ama dediğin gibi emin olmak için gidicem mutlaka askerlik şubesine..

3 defa kontrole giriyorsun. 3. den sonra çürük raporu veriyorlar. yani 6 sene kilolu gezmeyi göze alıyorum diyorsan -ki bu sürede kalp damar hastalıklarına yakalanıp siki tutma ihtimalin de var- çürük raporu al.

not: atarsa 55

@bigl0rd kardeşim bu konu hakkındaki kesin bilgiyi nerden ne şekilde öğrendin? çunkü benım de tanıdıgın tanıdıgı 10 günlük askerlik sonrası kilosu fazla diye gönderilmiş ve 6 ay sonra kontrole gel,fazlaysan çürük raporu alırsın demişler onu bekliyomuş... 6 sene diye bişey hiç duymadım ben çünkü ? iyice karıştı burası herkes başka diyor en iyisi askerlik şubeyi arayıp sormam..
not:hayırlı teskereler...

iradeni eğiteceksin bebişim.
yemekten sonra değil yemeden önce "benim buna ihtiyacım yok aslında" falan de yemeğin karşısında kendine.

o zaman zayıflama hapları da var açlık hissetmiyorsun filan ama sonra ölüyorsun işte öyle bir yan etkileri var.

göz dönmesi kan şekerinin düşmesi ile ilgili. ara öğündür çözümü. yemeğe kadar iki saatte bir olacak şekilde ara öğün ye.
mesela 8de kahvaltı, 12de öğlen, 7de akşam yemek mi yiyeceksin.
saat onda üç light bisküvi veya bir porsiyon meyve ye, ya da üç kuru kayısı 3-4 ceviz ye sabah bunlar daha iyi gider.
sonra öğlen 2de ve 4te bir porsiyon meyve ye, ya da birinde meyve diğerinde bisküvi gibi, ya da kepekli tost ayran yap.
akşam da yemeğini ye. çok geç yatacaksan 8,5 9u geçmeyecek şekilde bir light süt iç ya da meyve ye.

bu şekilde acıkmazsın ve yemeğe oturduğunda normal boyutlarda yersin. bir de çook çiğne. o da doyma hissini beraberinde getirir ve ister istemez yavaş yemiş olursun.

edit: ayrıca o ne biçim doktormuş buna ilaç alınır mı yahu. yuh. bir ara öğün verememiş mi acaba?

insülin direncine karşı vermiştir.
seviyesine bağlı olarak verilebilir, tekrar bir ölçüm yaptırın.

onun dışında -yazılanın aksine- ara öğünleri kaldırın, karbonhidrat kaynaklarını mümkün olduğunca azaltın (düşkünlük yapanlar onlar) ve 3 hafta sabredin. bu 3 haftada da gerçek açlığın nasıl bir şey olduğunu öğretin yeniden kendinize. yani gerçekten acıktığınızda ne gibi tepkiler veriyor vücudunuz bunu öğrenin. hormonlarınız yeniden düzgün çalışmaya başlasın. az inat edin yani, istekliyseniz.

Karbonhidrat bağımlılığını karbonhidratı kesmeden kıramazsın. Arada bir tüketmek bile bağımlılığı sürdürüyor. Çözüm komple kesmek.

Çözüm protein ağırlıklı beslenmek. Glisemik indeksi düşük olduğu için kana yavaş karışır kan şekerini yavaş yükseltir ve yavaş düşürür. O da uzun bir süre tok kalmanızı sağlar. Kompleks karbonhidratlar da glisemik indeksi düşük gıdalardır ama dengesini iyi kuramazsınız kilo yapar. O nedenle, en güzeli, tahıl ürünlerini hiç tüketmemek. Karbonhidratı sebzelerden almak daha faydalıdır. İnsülini zıplatan basit şekerlere hiç değinmiyorum bile. Bir tane çikolata yemek, yarım saat içinde aynı çikolatadan iki tane daha yiyeceksiniz anlamına gelir. Ki istediğiniz kadar iradeli olun, bunun iradeyle bir ilgisi olmadığı için sonuç kaçınılmaz olacaktır. O nedenle, dediğim gibi, protein ağırlıklı beslenin uzun süre tok kalın.

arnold haklı.

klişe olacak ama küçük bi cafe, pasta evi açardım

Kendi isimi kurmaktayim su ara. Daha once hep maasli calistigim icin baskalarinin hatalarindan ders almaya calisiyorum. Son patronumda gordugum sey acgozlu olup her ise "yapariz ederiz" diye saldirilmamasi gerektigi. Babam da girisimci. Onun hatasi da insanlardan yardim isteyememek, her seyi kendi yapmaya calismak mesela.
Sektor icin de tavsiyem, madem sifirdan is kuracaksiniz omur boyu zevk alarak yapacaginiz, ilgileneceginiz bir seyler bulmaniz. Bir de hangi is olursa olsun is ahlaki cok onemli.

söylemez +1

yiyecek sektörü her daim iş yapan bir sektör.

çiçekçi açmayı düşünüyorum. hem çok kârlı, hem de ölmeyecek bir iş. ayrıca mutluluk verici. insanların mutluluğuna, acısına, heyecanına ortak olma imkanı da veriyor. maddi manevi tatmin edici benim için. tek problem bazı çiçeklere alerjim olması.

ne kadar paranız var?

250bin kadar

süper bi fikrim var. merkezi bi yerde büfe aç. ya da çiğköfte işine gir.

çay, çorba, çiçek böcek ile zengin olunmaz.iş yapacaksın iş.

"iş yapacaksın iş" ne demek?

aynen alt4y haklı. 3 5 lirayla para kazanamazsın. kazansan da bereketi olmaz. kazandınmı. 20 bin 30 bin 30 bin kazanıcaksın ki işe yarasın.

çiçekçilerin kar marjlarından haberi yok gabila o iş yap iş diyen arkadaşın.

İçi su mu topladı, nasıl şiş?
Su topladıysa başka bir sorun olabilir, özellikle de birden şiştilerse.
Doktora gitmeni öneririm.

Genel olarak göz altı torbası problemin varsa da, uykuna, yeme düzenine, alkole sigaraya falan dikkat etmen ve göz altı kremi sürmen lazım. fazla bilgisayar yok, göz muaynesi ol vs. vs.

nefrolog

Hangi bölüm olduğunu hatırlamıyorum ama üç farklı dermatolog gelip torbaların renklerine göre farklı çözüm önerilerinde bulunmuşlardı. Mor, kahverengi vb. www.drozfans.com

bitmez mi ya? biter, hem de su gibi biter.

Uff adam mi öldürdünuz?

ben mi yapayım?

276 bitmişti yıllar önce, o ne ki? biter.

birlikte mi bot bağladık?

@douchebag hahahaha

adam mı öldürdün? 56 ne ya

öyle bi şafak mı var ?

geçer merak etme. şafak 55 dediğim günü hatırladım şimdi ne günlerdi be.

son olarak;

bahar gelir çiçek açar torun gelir dede kaçar.

bitmiş bile amk.

erkek.avi

asdlaskjd

Şafak demiş coni moni

Sıkıştırıyor mu kanka

ulan sen her gün yemekhanede milleti böyle şafak sayıp darlıyorsundur kesin.

gıcığım o tiplere ama yine de bitmiş say hadi.

henüz coni moni diyemiyom kanka. ama ben mi yapayım bu saatten sonra deyince çıldırıyolar o ayrı.

Bitmez,

Büyük ihtimalle önümüzdeki ay başında tayyip sıkıyönetim ilan ettirir, bütün askerlerin tezkeresi ertelenir. Sen de görev sırasında kafasına nişan almak zorunda bırakıldığın bir çocuğun sapanından çıkan taşla hayatını kaybeder, şehit sayılırsın.

godless frog un temennilerine katılmakla beraber
bitmez o askerlik

Solgar L-carnitine bence güvenerek kullanabilceğiniz bir ürün. Ayrıca etkili. Ben tablet olanından kullanmıştım.

carnitine kullanacagina antrenmandan yarim saat once nescafe ic ayni sey.

bigl0rd + 1. Carnitine'e para harcama.

bankayla konuşup "gelip bankayı da dağıtsam vermeyin o parayı. ama yatırabileyim ben." diyebiliyorsun. ben öyle yapmıştım bir ara.

bu bin lirayı kaç kişi biriktirecek?

Biriktirirsiniz yahu.. O kenara koyduğunuz parayı yokmuş gibi hayal edin ki en ufak bir sıkışıklıkta ona koşmayın. Parayı 3-4 ay vadeli bir hesaba yatırırsanız çekmeniz de zorlaşır. Hesabı kapatmaktı vs. derken uğraşmazsınız hem. Ben para biriktirmem gerektiğinde elime geçen paradan bir kısmını kenara alıp o para yokmuş gibi davranıp, kalan para ile idare etme yoluna gidiyorum.

Finansbank'ta biriktiren fon hesabım var, her ay kredi kartından belirlediğim tutarı çekip hesaba aktarıyor, parayı b tipi fon alarak değerlendiriyor, belirlediğin vadeden önce çekersen faizi alamıyorsun, vade bitiminde hesabında para birikmiş ve değerlenmiş oluyor, tavsiye ederim.

@oinone pe, 2 kisi.

5000 lira kredi cek bankaya yatir. sonra taksit taksit onu ode. yani borclanirsan mecbur odersin. tabi bu sana 1500-2000 liraya mal olur.

biglord, o cok mantikli olmamis sanki :) ben daha pratik bir seyler istiyorum.

(bkz: sağlam irade)

Kredi kartini cuzdaninda arkalara sakla ve naktin kadar harca,birikmesini istedigin miktara dokunma.hedefini hayal et.

diyelim maaşınız 5000tl -ikinizin- bunu 3500 500 1000 olarak düşünün. yani siz aslında iki kişi 3500 kazanıyorsunuz olarak düşünün. 500tlyi evde bir kenara saklayın, zor günler için saklandığını bilin. 1000tlyi hiç almamış gibi bankada bırakın. yani aslında siz 4000tl kazanıyormuşsunuz gibi.

gibi gibi...

ağustosta gidip kredi cekersiniz, sonra ödersiniz

gereksiz harcamiyorum, bu kadar.

biriniz, diğerinin biriktirdiği parayı sadece kendi bileceği bir yere saklasın. paraların seri numaralarını da yazsın diğer kişi. o paralara dokunmayın, harcayıp yerine koyma faslı da olmaz bu şekilde. plana sadık kalmanız halinde, elinizde o para birikecek. parayı harcayamazsınız bu şekilde. çünkü o para sizin değil. parayı eksilten hesap verir yani. güveneceğiniz bir 3. kişiye de verebilirsiniz. size hayır diyebilecek biri olmalı.

parayi elinde tutamamandan daha mantikli bir yontem bence. borclanarak para biriktirmek cok da kötü bir fikir degil.

insanlar cayir cayir kredi cekiyor. bi sen mi akillisin?

abicim ihtiyaç olunca harcayacan yani napacan başka. işte ihtiyaçları azalt..

parayı böyle iyice kağıda falan sarıp kutuya koy üstünü bantla falan. açarken düşünmeye fırsatın olur.

Biriktiren fonda kredi kartından ödeme şart değil, hesaptan ödeme de yapılabiliyor, ara ödeme de mümkün, bence en mantıklı çözüm o, Para biriktireceğim diye kredi çekip para harcamak çok anlamsız.

koy bi kitabın arasına unut gitsin. öyle öyle ne paralar biriktirdim.

gün yap bir kaç arkadasını topla. gün dediysem sadece para alışverişi. herkes ihtiyacı olan ayı belirtir. geri kalanlarda kura. çok güzel oluyor valla.tabi kendin ve arkadaşın gibi en azından 2 kişi daha bulman gerekir yüksek meblağda para biriktirmek isteyen.

her zaman kullandigim bankam disinda farkli bir bankada hesap aciyorum ve duzenli olarak o hesaba para transfer ediyorum. en azindan acil durumlar disinda kullanmamis oluyorum.

Dalaman Havaalanından Fethiye'ye otobüsler var? Onu mu soruyorsunuz? Fiyat bilmiyorum da kişi başı 10-15 tldir en fazla. Yalnız Fethiye'den Ölüdeniz'e de dolmuşlar 3-4 sene önce falan 4 TL civarıydı. Şimdi 6-7 olmuştur belki de.

yani havaş haricinde de fethiye merkeze dolmuş-otobüs vb. ulaşım var mı

dalaman havaalanindan taksiyle fethiye yoluna cikin. oradan fethiye minibusleri geciyor. cayir cayir hem de. dalaman-fethiye arasi da 20 tl olmasi lazim.

pamukkale, kamil koc'un otobusleri durmaz bu arada.

havaşa bin hiç zorlama, 20 tl falan olması lazım fethiye otobüsünün uçaktan in çıkışta bekliyor havaş otobüsü, fethiye otogarda in, otogarın oradan da ölüdeniz minibüsüne bin o da 5 lira falandır heralde. 25 liraya hallet işini ;)

o civarlarda oturan biri olsam organize olur sesimi duyururdum kesin. o değilde hep zengin kesim galiba o çevre bu yüzden pek umursanmıyor olabilir.

sonunda gören olmus, yürütme durduruldu

haci bu cumle degilki :) tamamini yaz.

kusura bakma kardeşim bana mesaj olarak atıyor bende burda soruyorum :)

created when a market outcome affects individuals other than buyers and sellers in that market. cause welfare in a market to depend on more than just to value to the buyers and cost to the sellers.

sanırım doğrusu böyle.

bir market ya da pazar olusturdugunuzda bu durumun sonucu alici ve saticidan baska kisileri de etkiler. cunku marketin refahi alicilar acisindan malin degeri ve malin saticilara maliyetinden daha fazla seye baglidir.

teşekkür ederim.

sadece satıcılar için alıcı ve maliyet değer için daha fazla bağımlı bir pazar refah yol

bildigim kadariyla ne cikarsa bahtina. degistirme sansi yok.

www.asal.msb.gov.tr

4. Sevk öncesi hazırlık işlemini tamamlayan yükümlüler sınıflandırılır. Sınıflandırılan yükümlüler tekrar sınıflandırma işlemine tabi tutulmaz.

edit: secilebiliyor derken? tercih belirtiyorsun ama garantisi yok.

artik o secilebiliyor galiba ya.

Astek cikarsa astek olur. Reddetme filan yok askerde:) kubura gir cik dese girip cikacaksin. Askeriyenin muhendis ihtiyaci varsa astek alitlar. Sansina kalmis. Astek olmanin da artilari var. 12 ay yapiyorsun ama 2bin kusur lira maas bagliyorlar. Insani bir yerdeysen 300-400 e bir ev tutar, aksam 5'te cikar evine gidersin, sabah ise gelir gibi cikar birlige gidersin. Veya birlikte kalirsin gelen parayi biriktirirsin.

değiştirme şansı yok. astek gidecek.

tırsacak bişey yok, aslanlar gibi gider yapar.
1 yıl olursa aylık 2350tl ile başlar 2750tl ile bitirir. 8-5 çalışır kendi evi olur haftasonu tatili olur. yıllık izini bile olur.

mühendis olduğu için uzun dönem yani astek olabilir.bu işlerin reddi seçmesi yok.askeriye ne derse o olur.şansına kalmış.

hangi sebeple tirstigini ben anlayamadim. onu soylersen belki "haci dusundugun seye bak ya, o oyle degil ki ehi ehi" diyebiliriz.

Bir sene mühendislikten uzak kalacağım falan diyor, birde subay gelir ezer falan diye düşünüyor.

Birde buna ek olarak kıl dönmesi ameliyatı olması gerekiyor onu da askerde yaptırıp hava değişimi alırım diyordu, onun için de geçen bi yerde okuduk giriş muayenesinde belirtmek mi gerekiyormuş neymiş onun olayı nedir acaba, ne yapmak gerekir, acemilikte yapılabilir mi?

askerden yeni donmus birisi olarak soyleyebilirim ki,

kisa donem de olsa, astegmen de olsa firca yemeden askerlik gecmez. net.
ben batarya yazicisiydim, dasakli torpillerim de vardi, ona ragmen bi suru firca yedigim oldu. bataryanin astegmeni de cok firca yedi, albaylardan ozellikle, bana maksimum ustegmen firca atmisti :}

diger bi mesele, suan komisyonda gorusuluyor, askerlikten sayilan hava degisimi sureleri kisaliyor. kisa donem icin 45'ten 15'e iniyor. 12 ay er/erbas olarak askerlik yapanlarin da 90 gunden 30 gune dusuyor. astegmenler icin durum ne bilmiyorum ama onlarin da degisir muhtemelen. en baba ameliyati da olsan 15 gun'den sonra safak yerinde sayiyor, iyilesince geri gidip yapiyosun askerligini.

demedi deme polatlı topçu füze okulu, adestim komutanı

adam smith de sormus bu soruyu kendine. isin icinden cikamayinca gizli el demis.

ahmet rothschild

piyasadaki doviz arz ve talebi döviz kurunu belirler.

Şu borsa broker denen sıkıcı herifler var ya, hani yüzlerde bilgisayar yanyanadır, karşıda bir tane büyük ekran vardır. Oradaki sıkıcı herifler işte. Bunlar öyle can sıkıntısından değiştirip duruyorlar değerleri.

Bir de ayrıca amerikan merkez bankası belirliyor tabi. O banka amerikan hükümetinin kontrolünde olmadığı için özel kişiler belirliyor. @partizan +1

3 tane müziğim var onlar çalar bittiğinde koşu programım biter sonra diğer hareketlerime geçerim.
Müzikler kısa müzikler değil. beni gaza getiren sıkmayan müzikler.

janis joplin dinliyordum sadece

spotify'ın listelerinden gaza getirici bi gym playlist'i açıyorum. fitness yapıyorum zaten 45 dakikada hemen bitiyor.

spor yaparken mesajlaşmak, set aralarında 1 dakikadan fazla dinlememek lazım. vücut ısısını korumalı yani.

gifrific.com

@douchebag
homer haklı çok sıkıcı ya :D

yue, adam çözmüş olayı :))

benim koşu playlistlerim var, koluma taktığım ipodla çok zevkli oluyor. bu arada ben koşmaya bayılırım, hiç sıkılmam, saatlerce koşabilirim.

@douchebag
haklısın koşunun öyle bir yanı var ama ben dizden ameliyat oldum iyi gelmiyor o yüzden en fazla eliptik bisiklet. yüzmeyi çok seviyorum ama o da evde olmuyor.

bisiklette kitap okuyordum.

Kendine challenge belirle. Yaptığın egzersizlerde belli hedefleri geçmeye çalış. Hep aynı yapıyorsan sıkılırsın.

ben genelde dışarıda koşarım. şehir merkezi olduğu için felaket bir trafiğin, kalablıkların arasında koşuyorum. vahşi doğa şartlarına hayatta kalmak için sürekli gözlerim açık olduğundan hiç sıkılmam :D
diğer yandan parka gidersem koşmaya, müzik dinliyorum.
müzikte sıkıyor tabi. önlemek için iyi bir playlist olması lazım.
nokia mixradio var telefonda. çevrimdışı listeleri var.
evde wifi bağlıyken telefona indir diyorum. koşarken radyo dinler gibi listeyi dinliyorum. her seferinde çok güzel yeni parçalar çıkıyor karşıma. ya da nostaljik parçalar. sürpriz oluyor, eğleniyorum :D

spor yaparken sikiliyorsan sporu bir zorunluluk olarak goruyorsundur.

motivasyon almak icin muzik dinlersin o ayri, ama sikilmamak icin tv izlemek, kitap okumak mantiksiz isler.

@bigl0rd
doğru diyorsun da sıkılıyorum ne yapayım mecbur yapmayınca olmuyor.

sevdiğim grubun/şarkıcının youtube'dan konserini bulup izliyorum. acayip gaz veriyor. :)

kendime küçük sürprizler khazırlıyorum.

kanka spor yaparken sıkılmak nasıl oluyor onu çözemedim ben. sıkılıyorsam o sporu/hareketi yapmam ben. atıyorum -sıkılıyorsam- bisiklete binmem de koşmaya çıkarım gibi. ikisi de kardiyo netice itibariyle.
sporu çok seviyorum. spor yaparken müzik dışında hiçbir şey tercih etmiyorum. müzikler de hardcore oluyor biraz. metal, hard rock, dubstep gibi.

-Youtube`a yaptığım sporun adını yazıp sonuna "Motivation" ekliyorum. Güzel videolar çıkıyor. Mesela erkeksen ve fitness benzeri bir şey yapıyorsan Marc fitt diye bir oğlan var muazzam vücut yapmış. Kıskanıyor yani insan. Onu izleyip gaza gelebilirsin.
-Türkçe dublajı mükemmel olan filmler var. Animasyon filmler mesela. Madagaskar falan favorimdir. Asterix ve obirix görevimiz kleopatra benzeri bi film vardı, erkan can falan bir sürü kişi geyiğine seslendirmişler. Ortaya eğlenceli bir şey çıkmış. Bu tarz filmleri izleyebilirsin. Dövüş kulübünün türkçesi de fena değildir.
-Sevmediğin birisi varsa onu dövdüğümü hayal ediyorum. Önce kendi kendine dövüşmek çok malca geliyor ama emin ol çok işe yarıyor. Geçen müdürün ağzını burnunu kırcam diye bir yardırmışım sorma gitsin. Ter içinde kaldım.

Genellikle bunlar işte. Umarım yardımcı olabilmişimdir.

dışı seni içi beni yakar

maaş yönünden çok memnunum valla.

ama iş ortamımı sevmiyorrum, her sabah ayaklarım geri geri gidiyo. diğer çalışan insanlardan kaynaklı, onları sevmiyorum.

seviye düşük pek kalıcı değilim zaten memurlukta, bir de müdür kıl aq ya. sikicem müdürünü de işini de.

turkiye'de cogunlugun istikbal acisindan iki hayali vardir. birincisi memur olmak ikincisi ev ya da dukkan alip kiraya vermek. o yuzden turkiye gibi girisimciligin ve yaraticiligin sifir oldugu bir ulke icin gayet iyi memurluk. memnun degilim diyen azdir.

Peki gercekten ense mi yapiyorsunuz? Yoksa hurafe mi bu? Ya da ozel sektorde calissaydiniz, sizce daha cok mu calisir dolurdunuz?

olm bu devletin almadan verdiği nerede görülmüş. değişir ama şöyle diyeyim boş zaman biraz daha çok oluyo, ve tatiller daha insani. çok değil insani. medeni ülkeler seviyesinde. bizim insanımız ben haftada 60 saat çalışıyorum memur 45 saat çalışıyor, ben de 45 saat çalışayım diye düşünmüyor memur da 60 saat çalışsın diye düşünüyor. ben özelde daha çok yatıyordum, patron şirketiydi, memurlukta sinir stres oldum aq.

önce net bir teslim tarihi belirleyin.

sözleşmeye müteahhitin teslim süresini geciktirdiği her ay için kira ödeyeceğine dair bir madde koyun.
kiranın belirlenmesi hususunda ise, denk evlerin kiraları arasından ev sahibinin belirleyeceği tutar, diyerek ipleri elinize alın.

zamanında bitirmezse de kiranızı alın.

bu maddelere yanaşmıyorsa da pek güvenmeyin.

bildiğim bu kadar.

yapabilecegin hicbir sey yok. adam paralari toplayip yurt disina da gidebilir. google'da aratirsiniz bu sekilde bir suru magdur gorursunuz.

evin imarinda herhangi bir sikinti olup olmadigini belediyeden kontrol edebilirsin. tek yapabilecegin bu.

@bigl0rd

imar konusunda sıkıntı olacağını sanmıyorum çünkü şuan temel atılmış durumda. gittim gördüm yani. tabi tedbir için bakılabilir.

Televizyonda birçok uzman, bitmiş binayı görmeden ödeme yapmayın diyor. Maketten ev seçmeyin diyor. Birçok dolandırıcılık öyle oluyormuş. Yani sadece temel atılıyor, para alınıyor, sonrası malum.

bir müteahhitin kazık atabilme kapasitesini asla hafife alma. ben aldım.

teminat mektubu veya senedi almadan ödeme yapmayın.

en ince noktasına kadar sözleşmeni yap yoksa her yerden kaptırmaya çalışır bu müteahhit milleti.

try out diyecektim ama sonra get in daha uygun geldi

get in

get in

edit: tekrar düşününce bana da try out daha mantıklı geldi. get "into" değil hakikaten.

try out

Get in olmaz bence, get into dese neyse.

Try out olacak.

try out. eminim.

attempt'ten oturu try out demek dogru olur.

kesinlikle alınmaz daha da aklından çıkar.

alti gunes gorduyse o aractan hayir gelmez. onden vurugu varsa o aractan hayir gelmez.

ileride hiç sorun çıkarmayacak bile olsa elinde kalır bir daha satamazsın hasar kaydı var diye.

Küçük hasarlar da Tramer'de çıkıyor. Baktırman lazım. Ama oraya not düştülerse kuvvetle muhtemel hasar büyüktür. Pert kaydı var bir de. O varsa zaten alınmaz.

evet ben bi daha yapsam kesinlikle yine astek olarak yapardim ama benim yaptigim karargah cok rahatti. oglenleri olimpik yuzme havuzuna gidip sonra albaylarla basket maci yapiyordum. geri kalan kisimda da sivil memurlarla tasak muabbeti.
yani dunyanin en klise lafini soylemek boynumun borcu: basindaki komutan iyiyse ister kisa ister uzun yap kralsin.
ama ariza bi tipe denk gelirsen ne olarak yaptiginin da pek bir onemi yok.

kısa iyidir

Gittiğin yere göre değişir. Kıbrıs'da yaptım. ben giderken astekler ağlayıp zırladı.
kısa dönem iyidir. 12 boyunca askerlik çekilmez. bi an önce yapıp gelmek en mantıklısı. zira 6 ay takıyosun asteklere. 6 ayda o kaybettiğin parayı bir şekilde kazanabilirsin ama giden günler geri gelmez.

giden para olsun!

kafayi niye yiyorsun ki, senin elinde olan bir sey degil. sans isi.

@biglord şans işi tabi ama sonuçta sen de birşey terch ediyorsun ve o da etkili oluyor sonuçta ne olarak yapacağında.

o tercih ettiginin zerre etkisi yok.

Benim gibi meslek kurası denk getirirsen asteğmenlik güzeldir. Onun dışında birliğe göre değişse de, sorumluluk anlamında yorucu.

@divit asteğmen olarak yapılıyor askerlik.doğru söylemiş arkadaş. Askerlik görevin bittikten sonra yedek subay oluyorsun , ordu savaş vb. durumlarda seni göreve çağırabiliyor.

kısa dönem tercih etmiş ama yedek subay yapılmıştım. yani kendi tercihim değildi asteğmen olmak, ama iyi ki kısa dönem olmamışım dedim. sabah 8de sivil kıyafetler ile mesaiye gidip, kamuflajı giyip, masabaşına oturur, öğleden sonra 3 gibi kamuflajı çıkartıp tekrar sivilleri giyip evimize/misafirhanemize giderdik. yani askerlik değil memuriyetti aslında.
yalnız şu var ki, böyle şöylerin genellemesi yapılamıyor, nasıl bir birlikte nasıl bir görevde asteğmen olduğun da önemli, ben meslek kurasına tabi havacı asteğmendim, benden daha rahatı olamazdı sanırım. buna karşılık çok sıkıntılı görevlerde asteğmen olunabilir, çok rahat kısa dönem askerlik de yapılabilir, bunlar kısmet işi.
ama her ne olursa olsun, yedek subay olmanın sıkıntısı sorumluluk ve görevden ileri gelir, kısa dönem olduğunda ise çok daha basit, avam sıkıntılarınız (koğuş ortamı,taşak-ter kokusu, lise mezunu uzman çavuş bebelerin olası küfürleri, yani kabaca taşak oğlanı muamelesi) olur.
sonuç olarak iki durumda çok tercih edilir değil, sıkıntılı, sadece bi ehven-i şer durumu var ortada. ünversite mezunu olmuş birisi de bi zahmet sorumluluğu ve görev baskısını taşımayı çok sorun etmesin.

ulaşım süresi abd için 7-10 gün değil miydi?

skorun 96 olduguna gore kesin ulastirirsin merak etme.

Hayley, başvurmayı planladığım yerler Avrupa'da, o nedenle 4-6 hafta arası.

Bigl0rd, ben de öyle umuyorum ama şanssız bir insanım genelde, bi sorun çıkabilir diye düşünüyorum.

okuduklarıma göre süreç şöyle işleyecek. sen bu enstitü kodunu yazıp para ödüyorsun. sonra toefl bu okula resmi bir belge yolluyor. yani online bir sistem yok. kargoya veriyorlar. 4-6 hafta diyince hatırladım, evet bu mektubun gelmesi gerçekten bu kadar sürüyor çünkü ben sınava girdikten sonra aynı zamanda evime sonuç belgesinin gönderilmesini istemiştim. geldiğinde toefl'a girdiğimi unutmuştum, o derece uzak bir tarihte yolladılar.

ama şöyle bir şey var ki sen bu okullara başvurunda 96 aldığını zaten belirteceksin. toefl'ın gelmesi sadece onay işlemi için geçerli. bence yapman gereken şey başvuracağın okulların sitelerine girip, bu belgelerin geç gelmesinin sorun olup olmayacağını öğrenmek. çünkü bazı okullarda deadline süresine kadar belge gelmesi zorunlu değil. hatta şu tarihte sınavı giricem demem bile yeterli olabiliyor, ona göre conditional offer bile yolluyorlar.

çok teşekkür ederim.

O nasil ismis ya psikologunuzu degistirin o vakit.

Dr. Seni önce zorla eşcinsel yapıp sonra da sana yazacak galiba. Dikkatli ol.

Kıvama getiriyi

eğer psikologun bu çıkarımını tamamen gereksiz buluyorsan değiştir tabi ama ya psikolog doğru da sen farkında değilsen ? öyle olsa bile psikolog sana eşcinselsin dememeli gerçi sen de kabul edene kadar.
değişirdim ben psikologu evet.

"ben ki, homofobik değilimdir ama eşcinseller hakkında belli başlı önyargılarım vardır"

"eşcinsel haklarının sıkı bir savunucusuyum"

bu cümleler sana ait. hem eşcinseller hakkında önyargılara sahip olup hem de eşcinsel haklarının sıkı bir savunucusu nasıl olunuyor?

ayrıca "eşcinsel komşu istemiyoruz" başlığına yazdığın entry: "doğal bir şey."

eşcinsellerin dışlanmasını, ayrımcılık yapılmasını "doğal" bulup nasıl "eşcinsel haklarının sıkı bir savunucusu" olunuyor?

bence eşcinselsin, kabul et her şey düzelecek.

@birisi: evet o zamanlar önyargılarım vardı aq.
aradaki tarih farkına dikkat edersen göreceksin.
cımbızla cümle seçip insanları zan altında bırakmak gibisi yok de mi?

ayrıca 1-2 başlıkta da eşcinseller için ''ılık götlü'' dediğim paragrafları bile bulabilirsin. orda zaten belli ama sen kesin götünden anlarsın onu da. orda toplum eleştirisi, yaptım ironik bi şekilde... ama bana öyle geliyor ki sen onu da cımbızlarsın.
dyordum ki cımbızlamışsın sağol :3 <3 x3


ayrıca bir sürü espride de ''eşcinselim'' demişliğim vardır. benim için bi sorun yok. sana niye bu kadar dert oldu anlamadım :/

i... lik var biraz

Psikolog halimle diyim ki; Psikolog isabetsiz bir varsayımda bulunuyorsa, ki en baştan hiç bulunmaması lazım, varsayımını düzeltir aksi yönde kanıtlar görünce.

Ancak bu zinciri baştan dağıtan ve hatada ısrar eden psikoloğun yetkinliği tartışılır.

Bence de bırakın.

eksisozluk.com

eşcinsellerin hakları için toplanıp bir araya gelmesi seslerini duyurması seni neden bu kadar rahatsız ediyor mesela?

lan içime kurt düştü. eşcinselsem nasıl anlarım bunu?
ama değilim yani... gayet zevk falan alıyorum karşı cinsten. of ya.

bi kahve içer miyiz? sen, ben ve belki psikoloğun? ^.^

@birisi: onun da tarihine baksan zannederim ki bunu kullanmaya çalışmazdın.
ya cahilsin, ya da bildiğin kötü niyetlisiin. sie yazma burya.

sizden korkulur valla adam üşenmemiş entrysini bulmuş ve ordan çıkarım yapıyor.yine her şeyi bilen insanlar toplanmış.o zaman ben de şu çıkarımı yapamadan duramayacağım.bir üstteki duyurusunda adam şarkı sormuş ve bilin bakalım kimi sormuş:george micheal.hah tamam işte kesin eşcinselsin evladım hemen kabullen durumunu.hay bin kunduz.

eksisozluk.com

adam troll buna rağmen ona prim verenler de aynştayn. bu arada kahve teklifim halen geçerli.

"aradaki tarih farkına dikkat edersen göreceksin" dediğin cümlelerin bir tanesi bugün yazılmış diğeri de 1 hafta önce.

ya sorduğum şarkıyı tamamen şakasına bilerek seçtim. dıdıdıdı diye şarkı ismimi sorulur. orda milleti trolledim hgasfsf ve sonra da ipucu verdim ki geroge michael çıksın diye.


tek millet tek dil tek yuzuk: olabilir. içeebiliriz. ikimizde bağyanız bu arada... bilemiyorum isteklerini karşılayabişlir miyiz ki :/

olmaz hacı erkek lazım bana mümkünse iki tane hadi bayyyssss

valla entrylerinden anladığım kadarıyla eşcinsellikle ilgili sıkıntıların var gibi görünüyor. psikologun haksız olmama ihtimalini de değerlendir bence.

tek millet tek yüzük: senin için hiç bir değerim yok muydu? istediğin sadece bedenim miydi? :(
beni bu derece umursamıyor muydun? :( ühü böhü.

psikoloğun sensin.

birisi, benim de mesajlarından anladığım kadarıyla kontrol edemediğin obsesif şeyler var sen de bir yardım al bence. san da yazık.
aa bi de sen siktirolup gitmemiş miydin?

2-3 tane entryde de "ben eşcinselim" deyip sonradan editleyip "yanlış anladınız eşcinsel değilim mesela yani dedim" demişsin.

hangi entryler mesaj atsana bi bana?

merak ewtme değiştirmiycem: capsini de al yani.

bazı ünlülerle ilgili "tipinden gaylik akıyor nasıl kimse farketmemiş" tarzı yorumlar yapmışsın

eksisozluk.com

bi tek bu var. bunun dışında da yok.
eğer bunun dışında bulamazsan ''bikaç tane dedin'' baya küfrü hakediyorsun.
ben orda ''mesela' dedim yani diyelimki anlamında.
ama insanlar ben eşcinselim anlamış özel mesaj attılar değiştirdim.
ayrıca bazı başlıklarda trolleme yapmıştım bununla ilgili :)

@birisi, merak ediyorum, insanları trollediğimde ya da ironi yaptığımda bunu gerçekmiş gibi göstererek ne yapmaya çalışıyorsun. farkında mısın salak durumuna düşen sensin. daha mesaj atmiycam sana. bir sorunun varsa açıkça söylemelisin, sözlerimi saptırmak yerine.

eksisozluk.com

eşcinsel başlığının altına "beni tanıdılar" diye bkz veriyorsun. ciddi olduğunu söylemiyorum zaten ama bilinçaltında yatan bir şeylerin dışavurumu olabilir diyorum sadece.

eksisozluk.com

eşcinselliği reddetme amacıyla ortaya çıkabilecek sorunlardan biri obsesif kompülsif bozukluk olabilir, bir diğeri depresyon olabilir. hatta ve hatta obssesyonlarınız varsa eğer, bunlar cinsel içerikli olabilir. kendinizi rahatsız, mutsuz, gergin hissediyorsanız bunlar da bastırma mekanizmanızla alakalı olabilir. bu da bir yorum sonuçta. gerçek anlamda sorunların kaynağını bulmak için önce sorunları tam olarak anlatmalısınız. isterseniz sizi dinlerim. eğer gerçekten eşcinselseniz şu soruyu kendinize sormalısınız: bunu istiyor musunuz ya da istemiyor musunuz. buna vereceğiniz cevap sizi siz yapan şeydir. her gün aklımıza yüzlerce düşünce geliyor. böyle her kelimeye inansaydık bir gün katil, bir gün deli, bir gün eşcinsel, bir gün de sapık olurduk.

hohoya obsesif kompülsif bozukluk ve depresyona sebep olabilir demiş. şu entrynden anladığımız kadarıyla ikisi de var sende: eksisozluk.com

eksisozluk.com

eşcinsel birine hakaret var, eşcinsel birinin nitelikli bir iş çıkartamayacağını varsaymak var, işinde çok başarılı birisinin eşcinsel olmasının yadırganması var

eşcinsel misin değil misin bimiyorum da buz gibi anlaşılıyor ki 'sıkı bir savunucu' falan değilsin. sadece kendini duyarlı zannediyorsun. sadece sorduğun sorudaki yorumların bile, ciddi önyargılar taşıdığına dair ipuçları veriyor.
eşcinsel ol ya da olma kendini de matah bişey sanma.

soruya dönersek, bence sen de konuştuğun kişiyi psikolog sanıyorsun...

terapi sırasında eşcinsellik üstünde birkaç kez durduysan bu cinsel kimliğinle sorun yaşadığını düşündürmüş olabilir psikoloğa. büyük ihtimalle cinsellikle ilgili de bir sorunun da var ki konu oralara gelmiş.

dexterda psikoloğu debraya dextera aşık olduğunu söylediğinde debra da böyle bir tepki vermişti onu hatırladım.

adam gizli eşcinsel çıktı

Psikologun escinsel olmasin balim? Belki ben burdan alir yururum diye akil oyunlari oynuyordur????? :D

edit yazmışsın "eskiden homofobiktim şimdi değilim" diye. kardeş çok eski entrylerimi gösteriyorlar dediğin entryler son 1-2 hafta içinde yazdığın entryler. hadi taş çatlasın içlerinde en eskisi birkaç ay önceye denk geliyor. sanki yıllar öncesinde yazdığın şeyleri gösteriyoruz.

dunyada escinsellik gibi daha yeni yeni kabul goren bir olayda, insanlarin "ben escinsel gozukmekten korkuyorum" deme luksu yok. bu insanlar toplumda daha yeni yeni yer edinmeye calisiyor. sen tutup da belli bir cinsel kimlige ait insanlari sevmedigini söylersen bunun adi net olarak fasizimdir.

kadinligi tasvip etmiyorum demek ne kadar aptal bir durumsa escinselligi tasvip etmiyorum demek de o kadar aptal bir durumdur.

zannederim ki bu konuda sovyetğik'e katılıyorum. neyse.
gittiğim ise: bir psikolog'du.

instat crush, nasıl oluyor da beni sadece sözlükteki entrylerime göre kıyaslayabiliyorsun. sen benim gerçek hayatta neler yapıp neler düşündüğümü nasıl bilebilirsin ki.
buz gibi görünüyor ki sen sanal dünyayı aşırı ciddiye alan birisin. sana da bi yardım lazım ;)

ha bir de anladığım kadarıyla psikolog sana böyle bir şey demedi. sen onun öyle düşündüğünü zannediyosun. psikologun böyle düşündüğünü nereden biliyorsun ki? senin eşcinsellikle ilgili takıntılı olmandan dolayı uydurduğun bir şey olmasın bu da?

madem böyle bir düşüncen var psikologa sorsana bunu böyle mi düşünüyorsunuz diye?

@sovyetik, bir eşcinsel olarak söylediklerine katılıyorum. Zira ben de heteroseksüelleri sevmiyorum ama istediklerini yapabilirler. Bir yerde gördüğüm zaman da kafamı çeviriyorum oluyor bitiyor. Ha yalnız ezilen, kimliği yüzünden toplumdan ya da hükümetinden baskı gören insanın içinde bulunduğu durumu protesto etme hakkı vardır. Sevmediğin halde saygı duyduğunu söylemene dayanarak belirtiyorum ki bu ülkede Ahmet Yıldız'ın katili yakalanmadığı sürece onur yürüyüşleri de yapılmaya devam edecek.

Bir de "heteroseksüelleri sevmiyorum" lafında ciddi olmadığımın açık olmasına sığınarak da şunu söylemek istiyorum, evet kimsenin yaşayış tarzının sizin kafa yapınıza uyması gerekmiyor ancak "x insanları sevmiyorum" cümlesi bana çok komik geliyor. Burdaki x yerine bir millet koyunca faşist olunur, peki oraya cinsel yönelim koyan o kişiye "homofobik" denmesinden neden rahatsızsınız? Daha da önemlisi ben sizin homofobik olduğunuzu düşünmüyorum çünkü dediğim gibi "eşcinselleri sevmiyorum" lafı çok komik. Eminim dışarda benimle tanışsaydınız sohbetimden, müzik zevkimden, tuttuğum takımdan ya da geyik muhabbetimden çok hoşlanacaktınız ve benim eşcinsel oluşumun bununla en ufak bir ilgili olmadığını görecektiniz. Yarın dışarda sizi zor durumdan kurtaracak herhangi bir insanın eşcinsel olma ihtimali var, ateist olma ihtimali var, "hiç sevmediğiniz bir gruptan" olma ihtimali var. Bu yüzden bunu yalnızca eşcinsellik için söylemiyorum, hiçkimseye karşı önyargılı olmayın.

@kahvafincanı, psikologunun seni anlamadığını ya da yanlış anladığını düşünüyorsan ona bunu açık açık söylersin, rol yapmana falan gerek yok. Rol yapman hem onun işine hem de senin işine gelmez zaten. Oraya belirli sıkıntılarından arınmak için gidiyorsun ve olmadığın kişi gibi davrandığın ya da hissetmediğin şekilde konuştuğun sürece hem psikologun zamanını hem de kendi zamanını harcarsın. Oraya harcadığın zamanın, paranın ve en önemlisi o yarım saat içinde içinde yaşadığın duyguların boşa gitmesine izin verme bence. Psikolog-hasta ilişkisi önemli çünkü.

Bu soruna cevap verdiğime göre haddim olmayan başka bir konu hakkında da iki kelime laf edeyim. Açıkçası her cevabı dikkatli okumadım ama gözüme çarpan bir iki cümlen var. Açıkçası ister homofobik ol ister eşcinsel ya da heteroseksüel olup azınlık olan insanların haklarını savun, umrumda bile değil ama kendinle inanılmaz çelişmişsin konuşmalarında. Bir eylemi gerçekleştireceksen doğru düzgün gerçekleştir bence. Sözlükteki yazılarının burdaki söylemlerle çelişmesi üzerine "sanal dünyayı çok ciddiye alıyorsunuz" demişsin ama sosyal medyanın gençler üzerindeki, özellikle ergen yaştaki çocuklar üzerindeki etkisini tahmin bile edemezsin. Bu yüzden eşcinsel haklarını savunuyorum dediğin halde sözlükte yazdıklarının lgbt olan herhangi bir birey, daha da önemlisi herhangi bir çocuk için önemli olmadığını sanıyorsan çok fena yanılıyorsun. Tutup sana her yerde eşcinselliği anlat insanları bilinçlerdir demiyorum ama dediğim gibi bir eylemi gerçekleştireceksen enine boyuna düşünüp öyle hareket et. "Ben sözlükte ben konuşurum ama..." ile başlayan cümlelerin düşünmeden, altı doldurulmadan kurulmuş cümleler gibi geldi bana.

indirilmesi devam eden torrentlerin durumu ne olacak?

"www.joyourself.com", "www.lady.omegle.com" gibi canlı görüntü sağlayan video depolamayan sitelere giriş de yasak mı?

sezen aksu'nun eski albümlerinin yüksek kaliteli versiyonları bulabileceğimiz siteler de mi yasak?

sorum yok dileğim var: umarım sansürcü ekşi sözlük de kapanır.

Evet, sozluk de saglam darbe yiyecek gibi. Bence butun entrylerinizin yedegini alin.

@baldur, adam hakaretten yargilandi dun. Sansur uygulamasi normal, elestirilecegi nokta ise halki bilinclendirmek yerine umursamaz davranmasiydi; mustahakini bulacak.

Haydi geçirmişler olsun; umarım evinizde rahat rahat oturup güzel geleceğiniz için şükür edersiniz.

Ben gayet olumlu biliyorum değişikliği. Sizin sansür anlayışınızda sıkıntı var.
Esasen derdiniz sansür falan değil, AKP...
Duyurunuzun sonuna yazdıklarınız ile niyetinizi belli etmişsiniz. O kısmı yazmasaydınız sansür hakkındaki çekincelerinize ilişkin samimiyetinize inanılırdı...

internette halka açık yerlerde yazdığımız şeyler kayıt altında tutulacak bunu anladık. peki gizli olması gereken şeyler? mesela attığımız email lar ya da facebook taki mesajlaşmalarımız?

bir de şu var, bu düzenleme geçti ama teknik altyapısının oluşturulması belki aylar belki seneler alacaktır. umarım o zamana kadar bu faşist akp gider de yasaklardan kurtuluruz.

VPN kullanmak gerekiyor artık

Aslında burda sansürden çok daha tehlikeli olan bu sansürün teknik olarak uygulanma yöntemi. Beni en çok rahatsız eden de bu. Geçen haftanın entylerinde bunu çok güzel anlatan bir yazı vardı. Özetle adamlar bizim hangi url'ye girmeye çalıştığımızı, bizim gelip giden tüm internet paketlerimizi izleyerek tespit ediyor. Bu demekki şifrelemesiz yapılan tüm paket alışverişi servis sağlayıcı dinleyebilir. Ha istese zaten dinlerdi ama yasal oluyor bu dinleme.
Yanlışım varsa düzeltin lütfen. Ayrıca artık bunu kullanın :) encrypted.google.com

Haydi dayanın 60 liraya vpn :)

of yazmasam mı cahil köpekler bilmesin gerek yok dedim ama yine duramadım.

mevzu deep packet inspection.. https değilse sitenin kullandığı protokol ayşeye gönderdiğin mesajı da ahmete gönderdiğin gülücüğü de görecek adamlar.

https olursa yırtıyo muyuz ? hayır !

ssl kandırılabilir bir mevzu hala. squid diye bok var başımızda.
bkz = squid transparent ssl interception

ttnet phorm vs bunlar olurken uyudunuz o zaman iyidi amk.

şimdi geberin.

dns diyeni sikerim. okumayı araştırmayı anlamayı öğrenin.

en son çin gibi "yurtdışına internet çıkışı yasak kendi aranda da ben duymadan konuşamazsın" dicekler o zaman mutlu olursunuz. totoş sürüsü hala kalkmış "zenin derdin akp ama taam mıı?" diye geziyo.

ak partisine 1 sana 2.

yasa geçti diye ona göre davranacak değiliz milyonlarca kişiye mi ceza verecekler? bu tarz saçmalıklara karşı dayanışarak direnmemiz lazım. hatta buradan bir eylem organize edebiliriz.

www.ahaber.com.tr

oyumu nudistadam'a veriyorum

yaz müdür. benim ihtiyacım var bunlara, tablonun ne kadar boktan olduğunu tüm çıplaklığı ile görmek istiyorum

ekstra olarak şunu merak ediyorum, hükümet değişse bu yasaları geri almak/değiştirmek ne kadar mümkün olacak?

başbakanlığın önüne modem fırlatayım diyorum

ak parti doganin, siyasetin, tarihin akisina karsi durmak istiyor. ceberrut politikalarla kitleleri kontrol edebilecegini dusunuyor. bilgi caginin nasil bir sey oldugunu, bireyselligin en ilkel toplumlarda bilde artarak cogaldigini goremiyor. hala 20. yy'dan kalma merkeziyetci zihniyetle devlet yonetmeye calisiyorlar.

ben gayet rahatim. haziran'da da rahattim. istersen her eve bir tane polis koy, tarihin akisina mani olamazsin. entropi ne tayyip tanir, ne ak parti. dunya seni aylar icinde tuzla buz yapar ne oldugunu bile anlayamazsin. bizi avrupa ile ayiran en buyuk fark da bu. adamlar olayi anlamis duruma gore pozisyon aliyorlar. bizimkiler ise hala toplum muhendisligi pesinde.

ozet: ak parti kendi sonunu hazirliyor. sikinti yapacak bir durum yok.

Dün bir internet uzmanı, arka planda bir yazılım çalışacağı için internetin yavaşlayacağını söyledi. İşte o zaman anlarız yürürlüğe girdiğini.
Ayrıca bu yasanın anayasa mahkemesinden dönmesi gerekir.

şehir? bütçe?

bu zihniyetle ise giren herkes batar. istinasi yok bu isin. "lan oyle deme cok tanidigim var boyle is kuran" diyebilecek birisi yoktur.

vergi mukellefi olmak istiyorsan once sektoru iyi taniman lazim. mal nerede ucuza alinir, nereye satilir, alternatifler nelerdir, piyasanin durumu nedir, hitap ettigin musteri portfoyunun tercihleri nelerdir... gibi gibi zilyon tane parametre var. bunlara vakif olmadan bir ise para yatirmak piyangodan baska bir sey degil. iddaa oyna daha mantikli.

izmir 50 ila 100 bın arası dıyelım

bildiğin iş neyse onu yap. hangi sektörü iyi biliyorsan o sektöre gir.
birazdan biri gelecek ve çiğköfteci diyecek. onu dikkate alma.

Hummingbird Bakery açardım.

yeri guzel ise çiğköfteci neden olmasın.

düz kalıp konusan,bilgisiz yorum yapanı dikkate alma.

marangoz aölyesi, bir yandan da eski mobilya toplamaya başlardım.

okulun karşısına kırtasiye dükkanı açarım, bence kuaför, yemek sektörü bir de bu asla kaybettirmez.

açık net söylüyorum, geniş, verimli ucuza ege tarlalar alırdım, tercihen muğla, sakız ağacı, zeytin ağacı dikerdim.. istediği kadar para getirmesin ne yapayım, istiyorum bunu..

oyun salonu açardım. ps4 ya da eğlence salonu gibi bişey içinde komiklikler şakalar olucak.

ya da işlek bir caddede dönerci.

sanayi - levent civarında ofislere yemek.. her türlü parayı kırarım ama para yok. sorun burda.

Süt ve süt ürünleri satardım. Tire Süt kooperatifi bayilikler veriyormuş, değerlendirilebilir.

oranın tasarımınıda ben yaptım
tire süt un suan kı mevcut dukkan tasarımlarını

3 tane 15 kafalı nakış makinesi alır paranın a*ına kordum.
eleman var, desencim var. talep inanılmaz.

bigl0rd a katılıyorum bu arada. onları sağladım da oradan güveniyorum g*tume.

ev içi dekorasyon, parke özellikle.

hacı internet üzerinden organik gıda satardım.
üretmezdim al sat yapardım veya da bi kaç yer ile anlaşır onlardan tedarik ederek satardım.
millete organik dedinmiydi uyuşuyorlar.
( oysa millet bi baksa ne kadar ilaç atılıyor ve sertifika açısından bir sakıncası yok bu ilaçların )
manisa da sana yakın zaten.
bi internet sitesi kuracan bitti.

Güzel bir nargile cafe aç biraz reklam yap müşteriye iyi davran. sonra paraları say.

Tel Erozyon makinesi alıp metal kesim işine girerdim. AutoCAD bilen bir tel erozyon operatörü yeterli olur. İyi para var. Bizim işyerinde 2 makine var iş yetişmiyor.

organik urunlerin web uzerinden ticareti olabilecek bir is.
ayrica, teknik malzemelerin ihracati da guzel bir is.

Kılıfçı dükkanı açardım.. Telefon - Tablet falan ..

@himmet dayi kendım teknık öğretmenım zaten autocad dersı falan da verıyorum da makıne yı arastırmak lazım..fıyatı nedır falan

@ondkz dusunduk onu Çin e gıdıp gelen bır arkadas var o alıp gelıyor 50 kurus a gelıyor tanesı yerıne göre 20 tl ye de sattıgı oluyor 10 tl yede

Yok artik daha neler.

yok artık lebron james

ek: house md'deki house karakterini ne kadar sevsem de dizinin akışındaki tekrara düşüşten dolayı sıkıldıysam, dexter'da da aynı şey oldu.. karekterin başarılı olması illa dizinin de başarılı olduğunu göstermiyor..

yoo dostum yoo

ahahaha ehehhehe hatta ohohohoho

nayn davut..

kim diyor?

sağlam nedir?

en iyi olduğu tartışılır tabii.

iyiydi ama o kadar değil

herkes oyle diyor cevremdeki. cevremi gozden gecirme vakti mi gelmis acaba?

gerci bence de en iyi dizi o ayri.

cıks. ilk 5e girer mi ondan bile emin değilim.

benim şimdiye kadar en beğendiğim diziydi.

başrol şimdiye kadar izlediğim en iyi oyuncu.Konuşmasına gerek yok sadece hareketlerini izleyin.

dizi stabil değildi bazı sezonlar gerçekten sağlamdı bazıları vasattı. genel olarak bakarsak sağlam diyebiliriz ama en sağlam değil kesinlikle.

dexter'a sağcı dizi diyen bile duydum ama tüm zamanların en sağlam dizisi diyeni hiç duymadım.

twitter.com

twitter.com

bir spartacus varken olamaz

kaç tane insan tanıyorum ki dexter'ı yarıda bıraktı. merak bile etmedi sonrasını.

velev ki aynı şeyi lost ve breaking bad için söylemek zor.

breaking bad'i 3. sezonda biraktim. walter amcanin suratina yapilan 5 dakikalik anlamsiz zoom'lar baydi beni. dexter daha hisli bir dizi. daha cok cekiyor kendine.

en sağlam dizi battlestar galacticadır.

onu diyen çarpılır. Kramer çarpar adamı.

dostum breaking bad tam başlarken sen bırakmışsın. sana kocaman bir hayır diyorum. ayrıca sorunun cevabı net olarak hayır. konu kilit.

hiç sevmedim ben dexter sevmeyenler de var. yok artık +1

en sağlam dizi çok geniş bir başlık.
"en sağlam dizi hangisi?" diye sorsan cevap veremem, çünkü bunun draması var, komedisi var vs.

yani elmalar-armutlar meselesi.

ama dexter benim için çok özel bir yere sahip, çok kendimden gördüğüm ve senin de dediğin gibi bana çok hisli gelen bir dizidir.

sevdiğim birçok dizi var, ama en çok içime işleyen dexter'dır nedense.

öyle izleyince "şu sezon iyiydi, bu sezon kötüydü" diyemiyorsun zaten, sadece izliyorsun ve seviyorsun.

bunu diyen birine edeceğim ilk kelam; "siktiriniz gidiniz efendim."
net.

prison break varken esamesi okunmaz kanımca.

imza: dexter dahil 60-70'den fazla yabancı dizi izlemiş biri.

(bkz: kime göre neye göre)

bence doğru.

yok daha neler

ilk iki sezon benim için hemen hemen öyleydi ama sonradan fazlasıyla değiştirdi sağ olsun fikrimi.

bu malum medya ortaminda o bilgiye ulasmak zor. ya olaylardan hic ruhun duymaz ya da ulastigin bilgiye guvenemezsin.

ama turkiye'de bile vardir diye tahmin ediyorum.

zaman konusunda emin degilim ama yakin zamanda ziraat bankasini soyup 8 milyon tl para calmislardi. soygunu 15-16 tane farkli tunel kazarak gerceklestirmisti elemanlar, kafa karistirmak icin. olaydan sonra 2 tane kepce geldi adamlarin nereden girdiklerini anlamak icin ama yine de anlayamadilar.

şu son olaylar olmasa bkn:ziraat bankasında batan tc tarihinin en büyük kredisi/halk bankası olayları küm bilir daha neler var su yüzüne çıkmayan

Gaziantep'te 7 milyon oru yu alan kişi...

İki üç sene önce Dilovasi vakıfbank ve tuzla kimyacilar sanayi sitesinde ki isbankasi çok profesyonel bir şekilde soyuldu,suçlular yakalanamadi.nasıl yapıldığını merak ediyorsan ozelden anlatabilirim.

daha eskilerden istersen filmi de çekilen the bank job var. gerçek bir olaydan uyarlanmış. devlet destekli olduğu için ortaya çıkmaması kabul edilebilir belki.

@sealth

burdan anlatsanıza,ben de merak ettim ?

INSIDEMAN filmini izle sorunun cevabı orda gibi =)

Banka soygunu değil ama Belçika'da geçen sene yapılan bi soygun baya konuşulmuştu:

www.nytimes.com

(bkz: ziraat bankası balgat şubesi soygunu)

senin isin zor birader. merkezi bi yerde bufe ac.

Başka bir telefonla ara babanı ya telefon bozuldu bir süre ulaşamazsınız bana de

@kablelvuku +1

benimkiler de pek sıcak bakmıyorlardı telefon yenilemeye. benim de pek telefon iştahım yoktu lakin akıllı telefonlar da bir yandan cezbediyordu. pdf falan açıyorlar işte biliyorsun. zor bir dönemde de değildik ama ısrar etmedim hiç, birkaç kez yakında yeni bi telefona ihtiyacım olabileceğini söyledim o kadar.

derken 5. yılını devirmiş emektar 5800'ımın şarjı 4 saat kadar dayanmaya başlayınca, bana arayıp ulaşamamaya başladılar. sonrası kendileri teklif etti zaten.

insanlar birbirlerine, paraya, güce kul olabilirken ne olduğunu tam olarak kestiremedikleri bir güce kul olabilmeleri hiç de anlaşılmaz değil.
korku çok güçlü bir manipülatör.

2 unsur var. biri şükran, diğeri korku.

çevrendekiler açlık, parasızlık, çirkinlik, hastalıktan kırılırken senin herşeyin tam. ister istemez birşeylere şükran, teşekkür duyuyorsun. o'da tanrı oluyor.

korkuya gelince de, deprem, ölüm, kaza vs..oluyor kendini güçsüz hissediyorsun. yine bir güc'e itaat etme gereği duyuyorsun.

kul olmayı kabul ettiğim zatın evrenin sahibi ve benim yaratıcım olduğuna inandığım için kulluğu nefsime çok görmem.
korkarım, evet, ama bağışlamasının olduğunu da bildiğim için elimden geldiğince gazabından kaçınıp rızasını kazanmaya çalışırım. şahsen söyleyebilirim ki, iman ve ibadetle ilgili herhangi bir uyku kaçırıcı, sinir bozucu korku durumu yok (eğer olay buysa, bilmiyorum) aksine hoş bir huzur ve sürekli bir mücadele ruhu var.

yakınıymış gibi sevip aynı zamanda kul olması mümkün olamaz mı?
kul=köle değil.

insan zekasına ne kadar güveniyorsun?
insan duyularına ne kadar itibar ediyorsun?
durduğu yerden kendi başına arkasını bile göremeyen bir varlık insan.

din=kitap mı?
kitap yol gösterir. kaldı ki sadece kitabı anlamak bir ömür sürebilir.
geçen pulp fiction ı bir daha izledim. 2. izlediğimde fark edebildiğim şeyler oldu.

cok boyutlu bir mevzu burada uzun uzun anlatmasi zor simdi. ozet icin:
sirena +1.

niye kabul etmesin? maymun hayvanat bahcesinde durmayi nasil kabul ediyor? insan da basit bir canli. 4 milyar yillik canli hayat tarihinde 1 milyon yildir var olan, o 1 milyon yilin da sadece 200 yilinda demokrasi, insan haklari, cagdas yasam, bireysellik gibi kavramlarla tanismis bir canlidan bahsediyoruz.

bazen insanoglundan cok fazla sey bekleniyor. dinlerin yok olmasi nereden baksan 2000 yili bulur. ancak rahatlikla soyleyebiliriz ki insanlari dusunmeye iten araclarin alabildigine yayginlasmasiyla butun dinler en nihayetinde yok olacak, tanri kavrami silinecek. kacinilmaz son.

Kabul etsek de etmesek de, kuluz.
Kabul etmeyenler, aslında etmeleri gerektiğini ölünce anlayacak. Ben bunun ölmeden de farkındayım.
Ayrıca ortada kul köle olmak diye bir şey yok. Yani İslam dininin insandan sosyal hayattaki beklentileri zaten iyi bir insan olmak için gerekenlerle aynı. Bunun dışındakiler işin ibadet kısmı. Oruç disiplini, namaz disiplini vs. Orada da insanı hayattan koparıp köle edecek bir durum yok.

Not: bigl0rd'un son cümlesi de kıyameti tanımlıyor. Şu an net aklımda değil ama hatırladığım kadarıyla kıyamet Allah'a inanmayanların üzerine kopacak yani yeryüzünde iman eden kimse kalmamış olacak.

ya duyuruyu çok seviyorum da sadece bu konuda şahsen çok fazla şey sorgulamama, sorguladıkça da uzaklaşmama sebep oluyor. ne yapacağız bilemiyorum..

cevap olarak da mayeskuel+1 diyorum. ama korkuya pek katılmıyorum kendi adıma. ayrıca teslimiyet duygusunun da altını çizmek istiyorum.

eklemek istediğim şöyle bir şey daha var. kitabın etkisi falan değil. arapça kuran okuyorum ama ne anlama geldiğini bilmiyorum mesela. sadece iyi bir şey yaptığım hissi ve gerçekten iyi bir şey yaptığıma inanmam huzur veriyor.

ikinci olarak bilmiyorum inanmak kul olmayı kabul etmek midir? bence her insanın inancına göre değişir. belki hiçbir ibadetimi yerine getirmiyorum ama maneviyat açısından çoğu çakma dindardan daha kuvvetli bir inancım olduğunu düşünüyorum. çok öznel oldu ama dediğim gibi herkesin inancı kendinedir, herkes kendine göre cevap verecektir. son olarak kul olmakta benim için hiçbir sakınca yok, o beni kulu olarak görüyorsa eğer.

bir de şu var, ben bir sorunla karşılaştığımda oturup iki dakika düşünüyorum : neyse buna da şükür, daha kötüsü olabilirdi. ya da O'nunla konuşuyorum. kendimce anlaşmalar yapıyorum. bir şekilde rahatlıyorum. aptalca gelebilir ama huzur veriyor gerçekten. aslında her şeyin daha iyi bir sebeple olmadığına inanmak, hayra yormak iyi hissettiriyor.

(bkz: konformizm)

ınsanların kul olmasını anlayabılırım. yaratıcımız cok guzel bız de ona guzel kullar olalım dıye dusunduklerını sanmıyorum. bır sahıbın olması senı onun yonlendırmesı ve ne verırse versın tamam demek kendı sorumlulugunu baskasına vermektır ve bu ınsanlar bundan hoşnutlar zaten. kendı basarısızlıklarını gormeyıp ıslerını ona havale etmek ve butun kotuluklerı cırkınlıklerı ve eksıklıklerını o varlıga bırakmak onun ıznıyle olduguna ya da olmadıgına ınanmak rahatlatıyor onları.
benım anlayamadıgımsa kendısıne kullar yarattıgını soyleyen bır varlıga ınanılıyor olması. ve cehennemıyle korkutan bır varlıga tabi olunması.
ha ben tanrımı arıyorum her gordugum ınsanda her yerde bir pislikte de guzellıkte de. bu bıraz benım ıcın romantık bi durum. ama kitapta bahsedılen tanrının gercek olabılecegıne ınanmıyorum. cunku ben bıle ondan daha tanrıyım. sen bıle daha tanrısın.

sevgilisine, ailesine, patronuna, paraya, şöhrete kul olmayı becerdikten sonra diğerinin esamesi bile okunmaz. ne yazık ki istediğiniz niteliklerin birini (inanmak) taşımıyorum, ama iyi ahlakıma laf söyletmem netekim.

(git: www.google.com

ingilizce derken, türkçe'den direkt çevrilmiş, türk mahkemelerince yazılmış bir örneği kastettim aslında. eksik ifade etmişim.

ne fark eder ki. zaten birebir ceviremezsin.

benim elimdeki türkçe belgeyle en ufak benzerliği yok bunların. çok şey fark ediyor demek ki :) türkçe ve türk menşeli bir orijinalin, ingilizce'ye çevrilmiş halini arıyorum özetle.

şöyle bir şey olmalı aşağı yukarı: www.gov.pe.ca

normal, en vasat yerler bile kesim+yıkamaya 10 lira alıyor.

25-30

20 veriyorum saç traşı + yıkama varoş bir mahalledeyim ayrıca

kesim+yıkama:5.5 lira

beşiktaşta askeri berber.

kesime 8 veriyorum yıkatsam heralde 10 alırlar. istanbul/şirinevler