Pofuduk yumuşak eller bacaklar dururken, sinek niye size gelsin?

Şaka bi yana, eczanelerde organik sinek kovucu losyonlardan var. Onlar olabilir sanırım.

www.decathlon.com.tr

(bkz: cibinlik)

Cibinlik kesin çözüm

Lavanta kolonyasi. Saga sola sikin gitsin. Denedim calisiyor. Besigine filan da sikilabilir. Cildine ben de emin olamadim ama kesin cozum yayalim.

cibinlik + aloe vera (%100 aloe vera jelini içerenlerden,katkılı olmayan)
www.walmart.com

ben gecen yil 2.5 aylik bebeğime lavanta kolonyası sürüyordum. odaya tablet ve cibinlik kullanıyordum. sürekli yatay pozisyonda olduğun için de alacakaranlık başlayınca üstün e incecik tülbent örtüyordum. ona rağmen ısıran oluyordu. bu sene 14 aylık oldu. artik koşturuyor.kolonya, tulbent falan ise yaramiyor; chicco'nün sinek kovucusundan kullanıyorum.

esemmat tablet+ cibinlik+chicco

hala ısırıyorlar. üstelik alerjisi var. sinek isirinca 50 kuruş büyüklüğünde sisiyor, üstü uçuk gibi su kesecikleri doluyor, sonra iltihap akıyor. kazara ısıran sinek olursa 3 gün antihistaminik içirip doktorun verdiği (adını hatırlayamadım ama fenistil ya da stilex degil) merhemi sürüyoruz.

size de geçmiş olsun.

kosgeb in internet sayfasında aradığınız bütün cevaplara ulaşabilirsiniz . ben yeni girişimci eğitimini almıştım 3 haftalık kursuna gittim . destek alabilmek için önce eğitim alınacak sonra şirket kurulacak şeklinde öğrettiler bize .
gerçi kursu bitirdim projemi onaylattım ama ne şirket açtım ne de destek aldım . ömür boyu geçerli olduğu için beklemede kaldı .
sigortalı oluşunuz problem olur diye düşünüyorum

uygulamalı girişimcilik desteğinden faydalanamazsınız şirket halihazırda var olduğu için ama "kosgeb genel destek" koşullarını araştırmanızı tavsiye ederim. birde işkurun sgkprim desteğini araştırın.

anneniz kosgeb egitimine gitsin. sonra şirketi annenize devredin?
anneniz başvursun hilelere?

özür dilerim otomatik düzeltme

hile değil hibe olacak

bizde stabilo woody 3 in 1 var. 18 aylik falandi aldigimizda, cocuk kagit disinda herseyi boyuyor (duvar, masa, dolap yüzeyleri, pencere cami). sonra islak mendil alip boyadigini siliyor.

water brushlar var ve ona uygun boyama kitapları var. ağzına atsada boya değil su oluyor kalemin fırçasından gelen onu araştırın. kitap harici başka bir şeyi de boyayamaz

parmak boyamayı önermem. hem etraf kirleniyor hem de kesin yeterince temizleyemezsiniz. mutlaka bir kısmını güzelce yer. evet çok güzel reklamlarını yapıyolar sağlıksız değil falan filan diye ama ne gerek var riske atmaya?

biz normal kalem boya ile başladık. küçük yaş grubu için daha kalın olanlardan var. kitapçılarda falan satılıyor içinde xyz yok diye yazıyorlar.

sulu kalem gibi zımbırtılardan almıştım ama etraf çok batıyor. kalem boya en temizi

1 yaşından beri boyama çizme falan yapıyor bu arada

Sevgili balik kraker, ne cabuk buyuduler degil mi? Ilk zamanlar neleri konusuyorduk simdi boya kalemlerine geldik. Bizimkilerin arasi yakin malum bende carioca aldim. Senin fotoda gonderdigin keceli ama o degil. Carioca 3 in 1 jumbo olanini aldik. Kolay siliniyor bizim oglan bayiliyor. Renkleri de oldukca canli. Tavsiye ederim.

@uzun kulaklı yalnız tavşan

kesinlikle su gibi alıp geçiyor zaman. imkanım olsa ilk 40 gününe geri dönerdim. öyle özledim o zamanları...

simdilerden de şikayetim yok ama hizla geçti iste. bir şey anlamadım hic!
:)

Google'ın kendi karşıya yüklemesi olamaz mı? Bende Google Photos kablosuz ağ bulduğunda direkt buluta atmaya başlıyor. Bir ihtimal onun kablosuz olmadan da senkronizasyonu yapma ayarı açılmış olabilir mi?

Bende de vardı bu sorun. Devamlı olarak 1-2mb'lık paketler çekildiğini fark ettim(yani telefon kendi kendine indirme işlemi yapmış). Sanıyorum ki son yüklediğim uygulamalardan biri neden olmuştu. Çözümü nasıl sağladım bilmiyorum ama muhtemelen o son yüklediğim 1-2 uygulamayı kaldırmış olmalıyım. Anneniz de aynı şeyi yapsın, belki bi faydası olur. Çözümü tam olarak hatırlarsam mesaj atarım yeniden. Bu arada upload kotayı etkilemez, muhtemelen altta çalışan bi uygulama sürekli bu şekilde paket indiriyor.

hucresel veri kullanarak google photos drive'a senkronizasyon yapıyor olabilir. ya da whatsapp yedekleme yapıyordur.

@biz siz onlar Upload ücretsiz değil, yanlış yönlendirmeyin. Pakete göre ücretsiz olduğu durumlar vardır ama normalde download+upload olarak bakılır veri kullanımına.

www.avea.com.tr

forum.vodafone.com.tr

www.turkcell.com.tr

Oha, ttnet zamanında böyle şeyler yoktu. "Upload değerleri, sadece bilgi amaçlıdır, kotayı etkilemez." şeklinde uyarı bile vardı. Bu gsm operatörleri işin iyice çakallığına girmiş

@biz siz onlar bensiz daha mutlular,

mobil veride her zaman upload+download toplamına bakıldı. sizin dediğiniz adsl'de...

mama sandalyesi

Sertifika, ağaç falan dediniz diye aklıma geldi. WWF'ten panda ya da başka canlılar evlat edinebilirsiniz, basılı sertifikası gidiyor, daha fazla bağış yaparsanız bir de hediye seti var. www.wwf.org.tr
Ya da böyle anne bebek yogası falan gibi, arkadaşınızın keyif alacağını düşündüğünüz aktiviteler varsa onlardan alabilirsiniz belki.

Oyun halısı çok işe yarıyor.

oyun halısı, ev tipi ana kucağı olabilir.

ergonomik sling/kanguru.

neko, boba, ergobaby vb markalar olabilir. hayat kurtaran bir urun.

facebook ta babywearing grubuna mutlaka bakın.
tuniko.com ya da huggyberry.com, ya da miss bebek sitelerine bakın.

www.google.com.tr

bence hediye çeki gibi bir şey verin.

www.e-bebek.com

Arkadaşlar, cevap veren herkese teşekkür ederim. Gerçekten de çok güzel şeyler, hatta bir kaç tanesini alacağım büyük ihtimalle.

Ama benim bahsetmek istediğim biraz daha farklı bir şeydi sanırım, biraz daha materyalden uzak, veyahutta illa materyal olacaksa biraz daha pahada yüksek şeyler. Umarım kimse beni yanlış anlamıyordur.

sünnetini sen karşıla hem kirveside olursun.manevi olarak amcası olmuş olursun hem

arkadaşlarımın bebeklerine altın dışında hep prima boy boy bezlerden alırım çok işe yarıyor :)
yeni doğmuş bir bebeğin en büyük masrafı bence budur ve eğitimini düşünmek için çok çok erken .

@mukon haha sünnet masrafı iyiymiş de arkadaş grubumuzda bi tane de üroloğumuz var (:

yok ya bunlar değil, değerli bişey olsun istiyorum ama, yok bulamadım. :/

bankaya kumbara hesabı açtırıp 1000 tl ile açılışı yapabilirsin . üstüne aile büyükleri para yatırmaya devam eder eğitimi için kullanabilirler .illaki aklına gelmiştir çok özel birşey değil ama aklıma gelince yazmak istedim .

kıymetli demissiniz... ergonomik kangurular markasına göre 650 liraya kadar çıkıyor.

bez almayı ben önermiyorum. bebeğin bezini kullanmak istedikleri markaya göre anne baba belirlemeli. bizim bebekte sadece prima premium care kullandım. çünkü huggies ve sleepy deli gibi pişik yaptı. paketler elimde patladı. bez alacaksanız sorun. bir de hızlı büyüyorlar, stok yapmak çok akillica gelmiyor bana. uygun numaranın büyük boy paketi yeterli oluyor.

gaiadergi.com

Cogito ve Toplumsal tarih. Bir de takip etmek istesem de vakit bulamadığım Güncel Hukuk var keza müzik dergisi olan Andante de bu kategoride

Yazililardan artik sadece Notos.

Akademiklerden: Journal of Islamic Studies-Oxford Academic, enstitü girisli sürekli takip ediyorum.

ilk sayısından beri andante'yi takip ederdim. bir kaç yıldır bıraktım.

sofra dergisi ve burda dergisini takip ediyordum. ama iki yıldır evim saklamaya musait olmadığı için bıraktım. corezon dergisi de öyle.. .

Underground poetix

mukavemet
almıla
birikim

Notos
Monograf (online dergi)

yazan herkese çok çok çok teşekkür ederim. gaia, cogito, toplumsal tarih, notos, birikim bildiğim dergilerdi. fakat andante'yi hiç duymamıştım gerçekten ve onun için heyecanlandım cidden. sayenizde burada keşfetmiş oldum. keza underground poetix'İ duymuş ama hiç edinmemiştim, mukavemet ve almıla da öyle. online dergi önerileriniz için de çok teşekkür ederim, özellikle journal of islamic studies benim için çok önemli aslında. güncel hukuk'un da sitesine baktım, "hukukla çok ilgilenmiyorum." dememek lazım, hayli geniş mevzuları barındırıyor gibi güncel olduğundan.

çok güzel bir alışveriş oldu bana, tekrar devam ederse öneriler elbette beklerim. :)

bir zamanlar düzenli olarak ;
-K (yok artık)

arası sıra;
-birikim
-iktisat ve toplum

2 yıl önce 3 tane tshirt almıştım. çok rahat ve kaliteli. yıkama sonrası herhangi bir sorunla karşılaşmadım.
tavsiye ederim, gönül rahatlığıyla alabilirsiniz.

5-6 tane var. Hepsi siyah. Uzun suredir giyiyorum ne renginde ne de baskilarinda bir sorun olmadi

ben de 2 yıl önce eşime 3 tişört almistim. sürekli yıkama +kurutma mak. gördüler. sapasaglamlar.
tavsiye ederim.

Evde 40 tane falan var galiba. Bayağı kaliteliler fiyatına göre.

Eskidikçe yıkandıkça yıprandıkça daha da güzel oluyor bunlar.

bende bolca var giyiyorum hala
boyun kısımları biraz geniş tarzı o şekilde seversen güzel güzel giyersin.

Vallahi abi kesin bi bilgim yok ama filmlerde vs sürekli böyle ağır ağır havuzda yüzüyor zengin hamile kadınlar çok net denk geldiğimi hatırlıyorum. Artistik atlayış denemeyecekse biraz hareketten zarar gelmez gibi sanki :d

İki arkadaşım da son haftalarına kadar düzenli olarak yüzdüler, ikisinin de tosunlar kucaklarında şimdi. Doktor değilim ama bu örneklerden yola çıkarak zararı yok faydası var demek istiyorum. Öte yandan pis havuz her zaman herkes için risk faktörü, düzenli temizlenen bir havuz olduğuna emin olun.

Ben hamileyken havuza girmedim, denize girdim. Her ne kadar çok temiz olsa da enfeksiyon, mantar vb.kapma riski her zaman havuzda daha fazla. Daha geçen hafta arkadaşım maaile tatil köyünde orta kulak enfeksiyonu oldular. Ama bu demek değildir ki eşiniz de hastalık kapacak ama ben risk almazdım.

Ege denizinde yüzmüştüm ben hamileyken bol bol. Sık sık da mayosunu bikinisini değiştirirse birşeycik olmaz.

ben risk alıp havuza girmedim. denize girsin. hamilelikte idrar yolu enfeksiyonu geçirirse kötü olur. ben geçirdim bebeğim doğunca onda da enfeksiyon çıktı 1 hafta yoğun bakımda geçti. deniz iyidir.

Riske girmeye değmez. Deniz hadi bir derece ama kesinlikle havuza girmesin bence.

İlk üç ay havuz tehlikeli diyorlar. temizliğinden çok emin olmak gerek :/

yuzmek gebelere cok iyidir ama ozel bir zorunluluk yoksa (spor yapmak zorundadir, baska alternatifi yoktur vb) temizliginden emin olmadığınız hicbir havuza girmesin eşiniz.

denizde yuzmesi daha ehven...

sıfır bilgi ile fikrimi soyleyecek olsam girmesin derim. denize de girmesin.

1 haftalik gecici keyif icin cocugun sagligini tehlikeye atmaya degmez.

havuzda mikrop mantar vs olma riski var riske atmasın ama yüzme gebelikte çok faydalı.denize bol bol girmeli.

hayır olmam.

Zihinsel engelliyse hayir ama fizikselse sorun yok. Bir de cesit cesit engel var. Daha spesifik olabilirsin.

Eşim fiziksel engelli olsaydı yine de onunla evlenirdim.

Evliyim ama eşim fiziksel engelli olsaydı da yine de onunla evlenirdim.

ben kendim bizzat engelliyim. bu yüzden benden uzak olacak kişiye önce ben uzak olurum. benim içinse zihinsel engel olmadığı sürece bir sorun olmaz.

Bir tane çok güzel ama engelli bir kız vardı lisede. Bir kere düşünmüştüm bunu. O zaman yaşam zorluğu daha baskın gelmişti bana. O yüzden sevgili olmam ya da evlenmem.

Soru çok saygısızca. Ama evet Sevgili olur, severdim. Engel senin kafanda sanki

Sanmıyorum. Kesinlikle hayır da demiyorum büyük konuşmak doğru değil.
Şimdi bi durup düşününce fark ettim ki engelsiz biriyle de evlenmek istediğimi sanmıyorum.

sevgilim eğer engelli olsaydı yine sevgilim olurdu. böyle muhteşem bir kişiliğe ufak bir engel gölge düşüremez.

ben evlenmezdim ya

playing star +1

tekerlekli sandalyede 2 engelli tanıyorum, şeker gibi insanlar. bunun haricinde çalıştığım yerde engelliler entegre okulu olduğu için bolca işitme engelli ve başka fiziksel engelleri olan kişi tanıdım. bunlar arasında da son derece tatlı insanlar olduğu gibi sevimsiz olanı da vardi.

bir ayagi diğerinden daha kısa olduğu için yurumesi aksayan, engeli spor yapmasina engel olmadigi icin karate ile ugrasan ama her yerde "ben engelliyim" bu sebepten huysuz, huzursuz olmak hakkım, "kimse beni istemez zaten..." vb diyerek son derece itici bir şekilde dolaşan bir is arkadaşım da vardi.

kısacası karakter önemli.
ikinci olarak da engelin hayatınıza, evliliğinize katacağı sıkıntıları göğüsleme ve kabullenme becerisi önemli.

görme engelli yalnız taşıyan bir arkadaşım vardı. her işini kendisi yapabiliyordu.
ama tekerlekli sandalyede olan arkadaşım bakıma muhtaç.

kısacası engel bizim içimizde, ben evlenirdim.

eşim engelli olsaydı hiç tereddüt etmeden gene onunla evlenirdim.

evlenirdim.

Evlenirdim. Seviyorsam eğer evlenirim.

flört süresinde oluşan bir engelse tabi ki yarı yolda bırakmam. fakat engelli biriyle birlikteliğe başlamazdım.

Halihazırdaki sevgilim/eşim sonradan engelli hale gelirse tabi ki tereddüt etmem. Ama yeni tanistigim birinin hayatini idame ettirmesini zorlastiran bir fiziksel engeli varsa hem kendim, hem onun icin ileride yasanabilecek zorluklari dusunup tereddüt edebilirdim. Ayni sekilde kendim de engelli olsam, engelli olmayan birinin benimleyken yasayabilecegi zorluklari dusunup onunla olmak istemeyebilirdim. Tabi bu tür konularda, yaşamadan fikir beyan etmek çok kolay. Aşık olduysam bu düşündüklerimi dusunemezdim muhtemelen.

kafamın uyuştuğu dış görünüşü bana hitap eden kız kör bile olsa evlenirim

ilişkiye başlamazdım. ilişki sırasında ortaya çıkan bir durumda ise bu sebepten dolayı ayrılmazdım. yani büyük ihtimalle. engelli biri ile herhangi bir ilişki (sevgili, kardeş, anne/baba/evlat) içerisinde olmak kolay bir şey değil. engelin türüne büyüklüğüne göre sorumluluk artıyor. böyle bir sorumluluk alamayacağını düşünen, kaldıramayacak kişiye politik doğruculuk kasmak için saldırmamak lazım.

Engelli kelimesi çok büyük bir alanı kapsıyor, hayatını bensiz de idame ettirecek kadar engeli olan biriyle eğlenirdim. Dahası yorucu olurdu. Ama günler ne gösterecek bilmek imkansız.

daha önce oldum, lisedeydim ve aşkın ayaklarımı yerden kestiği zamanlardı, umrumda olmamıştı engeli, onu öyle tanıyıp sevmiştim sonuçta.
vefat etmemiş olsaydı, evlenirdim onunla muhtemelen.
o zamanlar evliliğe bu kadar öcü gözüyle bakmıyordum.

şimdi evlilik düşünmediğim için, engelli veya engelsiz kimse ile evlenmek gibi bir planım yok. bir gün evlenecek olursam da engeli onu sevmeme engel olmadıysa evlenmeme de engel olmaz.

Yara bandı ve batticon, temel pansuman gereçleri

denizde sinek olur mu bilmem ama sinkov (hani vücuda sürülen sinek kovuculardan)

yarabandi
sonucta teknede olsanız da kıyılara yakın ya da marinalarda olursunuz. çok da abartmaya gerek yok.

zehirli balık ve arı sokmasına karşı da bi krem falan bulundurun.

ignesi batan balik (iskorpit miydi ne), denizanasi ve deniz kestanesi saldirilarina karsi bir ilac, krem her ne yapiliyorsa

dikis ignesi

alerjik reaksiyonlara karsi bir seyler

Alerji +1
Epipen veya türevi birşeyler sorun anaflaktik şok için. Basit bir arı sokmasından insan ölebiliyor.

netflix'in minimalism belgeselini izlet.

içlerine böcek al koy..aa yuva yapmışlar de huylandım de at :D

İstifçilik sendromu kolay atlatılır bir şey değil, ikna edebileceğini sanmıyorum. Bi çılgınlık yapıp hepsini atarsan sen atarsın, yoksa kalır öyle.

adamlarin evinde yasayip adamlarin yasantisina laf etmek yerine evini degistirirsen bence daha kolay ve efektif cözüm olur.

ben türkiyedeki bu evde biseyler biriktirme isini dogru bulmasam bile kendi icerisinde mantikli bir aciklamasi var, bu aileniz zor zamanlar gördügü icin ve eskiden mal degerli oldugundan dolayi atilmasini yanlis buluyor.

edebilen varsa ben de tecrübelerinden nasipleneyim.

evde soba yok ama soba borusu boyası var.
sigara içen yok ama hani 80lerde ofiste kullanılan demir kultablalari var ya; onlardan var.
2009 yılından gazeteler var, hala lazım oldukça kullanıyoruz.
çöp ev değilsek annemin hastalık derecesinde titiz olmasından. ama evin her yeri dolap içleri ağzına kadar dolu :(

Şu trtde mi ne yayınlanan çöp ev belgesellerini oturup izledik o kadar, bizimkiler o kadar değil tabi ki ama pek ibret almadılar anlaşılan. Ama denerim tabi.

Böcek nerden bulabilirim bilmiyorum. Ama o böceği temizlerler eşyayı çöpe atmazlar.

Biz anneannemin eşyalarını her yıl kavga ederek atarız. Her yıl birsürü eşya atılır ama bir sonraki yıla kadar tekrar biriktirir. O bir yere gidince hemen atmaya başlarız, sonra gelince kavga eder. Siz de böyle yapacaksınız. Birkaç saat söylenmesine katlanacaksınız.

aynı bizimkiler, tıpkısının aynısı.
evde o kadar çok gereksiz şey var ki artık bizim yerimize eşyalar yaşıyor. valideye anlatmaya çalışıyorum ama yok. bir gün gırtlağıma kadar dayandı, çöp poşetinin içine ne varsa bastım. azıcık bağrış çığrış koptu ama sonrasında rahatladık asfasfakjsfa.

ikna etmeye gerek yok. hemen harekete geçin. büyük çöp poşetini söylenerek açın, zaten onlar anlamaya başlayacaktır. gereksiz ne varsa doldurun "bunları şu insanlara-çocuklara veririz,onlar kullanır, çöpe gitmez" diyerek. ilk başlarda karşı çıkacaklar ama ev boşalınca ve düzenli hale gelince onlar atmak isteyecek. ben böyle yaptım.çalışıyor.

@balik kraker senin işin daha zormuş. Yaşamayan bilmiyor maalesef.
Soba borusu boyası küçük bir şeyse at gitsin bozulmuştu dersin.

İyi bi kavga çıkarın. Başka türlü attirmiyorlar. Epey bi müddet size gıcık olurlar hatta deli dana gibi eşyaların gittiği yere bakarlar. Ama evde dingin huzurlu havayı onlarda çok sevecek. Kendilerine de bir sürü zaman kalacak hem.

ben yıllarca uğraştım, başaramadım. Ampermetre nedir ya? Ya da yapma çiçek cendere seti? Kart delme aleti var mesela, adam elimiz ince iş yapmaya alışsın, cerrah merrah oluruz diye oturttu bizi, anakart gibi üzeri noktalı bir şeyi deldik 4 çocuk sırayla. Kullanıyorlar da atamıyorsun. O yüzden kendi evimde minimalizmi benimsedim. Senin evinde de olsun diye bana aldırmaya çalıştıkları şeyleri asla almıyorum.Onların evini boşverdim, tomarlarca deri, kilim dokuma tezgahı, ciltlerce parşömen ve motorlu aletleriyle bizimkilere başarılar diliyorum

kavgayla da olmaz, gizlice de atsanız olmaz. huylu huyundan vazgeçmedikçe oralar geri dolar.

atabiliyosanız gizli atın biz her yaz annanemi evden bi bahane ile uzaklaştırıp evini toparlıyoruz.

bu arada annem de annanemin toprağından. hiç ihtiyacı olmadığı halde evde fazlalık 6 halısı var.

gizlice atman çok ayıp. orası senin evin değil anne, babanın evi. ikna etmeye çalış, edemiyorsan boşver. babannemin evinin bahçesinde de böyle eşyaların olduğu bir depo var. zombi istilası olursa orayı kapan dünyaya hükmedecek.

Benim annem evin yer yer döküklerinin tamir edildiği ćimentoyla kireçten kalanı atmıyordu, salça tenekeleri ve yoğurt kapları da cabası. Bu konuda kimse eline su dökemez. Ablamla bunu oyaliyoruz diğer ablam hallediyor sağolsun. Bizimki cok yaşli ama hafizasi cok guclu degil pek hatirlamiyor o yuzden. Sen evimi temizleme ne varsa atiyon diye kiziyor ama bazen de.

gizli gizli atin, minik minik. ben her gittigimde atiyorum, temizlikcimiz ile de anlastik, o da bazen atiyor, yakalanirsak bagirip cagirirsa he he diyip geciyoruz. bazen fark etmiyor ya da fark etmesi aylar aliyor. baska turlu ikna olmuyorlar. bu nedenle fazla esyadan nefret ederim, kendi evimde surekli bir seyler atarim. resmen tersine huy yaratti bende.

oncelikle
'Ama o böceği temizlerler eşyayı çöpe atmazlar.'
hahahaha

ev onlarin oldugu icin gizlice atmak bana da yanlis geliyor. ayni seyi onlarin size yaptigini dusunun.

esyalarla mutlularsa, cop eve dogru tehlike soz konusu degilse, temizlikte sorun cikmiyorsa evin bu haline alisin ya da siz tasinin kendi evinize.

ya o atmaya calistiklariniz lazim olursa?

bunlar bir kenarda dursun. ille de atacaksaniz hacimde buyuk pahada degersiz seylerden baslayin. yani 5 litrelik bidonlar ve yogurt kaplari. biraz para etme ihtimali olan varsa letgo'ya ilan vermeyi ogretebilirsiniz. ordan gelecek 50-100tl tatli gelebilir.

vokal başarısız bence.

edit: bu arada vokali teknik açıdan değerlendirmedim zaten ben kimim ki teknik açıdan değerlendireyim ama ruhsuz geldi sönük geldi.

ben çok sevdim. vokali başarılı buldum. daha çok genç buna rağmen sesi çok dağıtmadan parçayı kotarmış.

kilit gibi bir sorun olmaz ama gümrük konusunda bi bilgim yok. kuzenın bilgisayarı kendi getirse herhangi bir sorun olmaz.

kargo ile sıkıntı olur. kendi getirirse gümrükde sorun çıkmaz muhtemelen ben her amerikadan gelirken 2-3 tane gitar ve macbook getırıyordum. gumrukde bakmıyorlardı bıle.

yalniz bilgisayarın güç ayarini yapmadan fise takmayın.(110v-220v) ben bu konuyu atlayıp bilgisayarı kurdum. fişe takmamla bom diye bir ses duymam bir oldu. neyse ki power supply yanmış sadece, başka aksama bir şey olmadi.
bizim masaüstü bilgisayardı, arkasında minik bir tırnak vardı voltaj değişikliği için onu çekmek gerekiyordu.
laptoplarda falan durum nedir bilmiyorum. yıllardır uzağım teknolojiye :)

Maymun iştahlı olmamak lazım. Kaynak çok ama sadece bir ya da iki kaynağa odaklanırsan ve onları bitirdikten sonra diğerlerine geçersen daha verimli olur. Aralarından en iyi iki tane kitabı seç. Örneğin iki tane sözlük, iki tane grammar, iki tane vocabulary kitabı seç. İhtiyacın olunca sadece bunlara bak. Longman, Oxford kitapları kaliteli. Bunları bulmaya çalış. Gidip de hiç bilinmeyen bir yayınevinin çıkardığı ya da insanların kafasına göre hazırladığı çalışmalarla vakit kaybetme. Ben hiç bastırmadım. Bastırmaya da gerek görmüyorum. Telefondan bakıyorum lazım olunca. Öğrenmenin hangi aşaması söz konusu, bu önemli. Telefondan listening çalışmak zor ama kelime öğrenmek kolay. Kelimeyi telefondan öğrenirsin ama listening için bilgisayar başına geçmen daha mantıklı. Hepsini iyi bir şekilde kombine etmek gerek.

duygularıma tercüman olmuşsunuz :)
saka biryana benim de sürekli aklımı kurcalayan bir konuydu bu. bu arada hangi fb sayfası o? ben de bir girip bakmak istiyorum...

@blue eyes white dragon bu arşivi benimle paylaşabilir misin.

listening zaten kitaptan calisilmaz onda hem fikiriz ama readingdir grammer dir nasil bilgisayardan bu kitaplardan çalışayım. insanlar hep interneti söyledikleri icin diyorum.

assosa sakın gitme. tek günlük bir yer. 1 hafta orada patlarsın. ben olsam fethiye, bodrum, kaş yada alaçatıya bi göz atardım.

@sizofren06 bodrum, alacati falan cok pahali ya, 2000'e halledemem oralari

datça?
bozcaada?

fethiye'de istediğin fiyata otel ya da pansiyon bulursun.
tekne turları , ölüdeniz de yüzmek , saklıkent vs gezer eğlenir sıkılmazsın .pahallı bir yer değil ulaşımı minibüslerle halledebilirsin .
fethiye'de sıkılırsan kolayca kaş'a minibüsle geçer patara da yüzersin . birkaç yer birden gezmiş görmüş olursun.
gece hayatını çok seviyorsan kuşadası da olabilir. orada da çarşıya yakın ucuz oteller dolu var.

Tatilden beklentin dinlenmek ise Assos güzel tercih olurdu ama bir hafta uzun bir süre o yüzden benim önerim şöyle olurdu:
istanbuldan uçakla Edremit, oradan minibüs ile Altınoluk. Altınolukta üç gün kalış. Çevrede gezebileceğin yerler de var hem. Oradan minibüs ile Assos'a geçiş. üç gün de orada kalış. Bir gün limanda bir gün kadırga koyunda bir gün de behramkale taraflarında gezebilirsin o üç gün süresince.

Veya, Altınoluk kısmından sonra otogardan otobüse binip Geyikliye gidiş, feribot ile Bozcaada'ya geçiş...

Veya, haftanın tamamını Kaş'a ayırmak.

Bana sorarsan disarida daha cok paran gider, 5 yildizli single otellerine bak. Arama filtresinden "single oteli" secerek arayabilirsin.
www.tatil.com

@balik kraker bozcaada cok pahali degil mi?

@irene kaş'ta kalacak yer onerin var mi?

Araban yok, tek başınasin. Ulaşım kolaylığı olan sehir merkezlerini secmelisin ki, sıkıldıkça gezebilesin.

Ha yok sıkılmam , takılırım, deniz bana yeter dersen, assos tarafında ucuz köy pansiyonları var. Düşünmeden git.

vizen varsa durma sakiz adasina git. hem guzel hem ucuz hem de tam aradigin yer orasi.

Ben karyolayı beğendim ama sen baza al, saklama bölmesi hoşuna gidiyor madem.

karyola çok ses yapan, rahatsız bir şey. baza al.

Ben bunun çift kişiliğini alacaktım. Sonradan alamadım fakat gayet şık bir ürün. Tek kötü yönü kullanılan çam masifi ve yumuşak bir ağaç türü. Darbe alınca ezilir diye düşünüyorum ama suntalamdan iyidir.

Bu arada ikeada onlara ait ucuz olan yaylı yatağı kesinlikle alma cm2 başına düşen yay miktarı çok az. Piyasada markası duyulmamış fakat yayı fazla olan yatak alsan ondan on kat iyidir. Zira üzerine yatınca alttaki lataları hissetmen kaçınılmaz.

öğrenci işi geçici olsun diyorsanız ikea.
ama çalışıyorum diyorsanız baza.yillar sonra başka bir düzen kursanız bile is görür bazali o yatak.

Karyola bana oyuncak gibi geldi hiç güvenilir durmuyor. Normalde karyolayı daha çok severim ama bu durumda baza diyorum.

karyola ses yapıyor, bundan daha kalitelisini yıllardır kullanıyorum.

baza daha iyi olabilir, hiç kullanmadım.

bunu kullanıyorum(ikea), sağdan sola dönerken bile çılgın ses yapıyor.

Teşekkürler o zaman baza alıyorum

Siyah hardal tohumu diyorlar bir araştırın isterseniz

Varsa ben de alayım varsa bi çaresi.

Şimdilik benim bulduğum yontem bacağımı dayanabildiğim kadar soğuk suya tutmak, kurulamadan ıslak ıslak yatağa girip ayakları yukarı dikip uyumaya çalışmak. 5-10 dakika için de daldım daldım.

Curukturpkokusu, sitah hardal tohumu nasıl kullanıyor? Yeniliyor mu suruluyor mu?

Gecen burdan birileri daha sormuştu. Aktardan alıyorsunuz hergün bir çaykaşığı ekmegin arasına koyup yiyormuşsunuz. Annem yaptıgı zaman faydasını gördü ama 3 ay falan devam etmek lazımmış galiba. Bir de anneme çoraplarını buzluğa koy demiştim ben onda yanma da oluyor.

Bana bir mesaj atarsan bir ara yazacağım.

valla aynı sıkıntı bende de vardı birkaç ay önce.nasıl olduysa kendiliğinden geçti hatta şimdi duyuruyu görüp hatırlattın çok sağ ol gerçekten:/ bu süre zarfında herhangi bir ilaç kullanmadım, sanıyorum çözümü kafada bitiyor, kafaya takmayacaksın.

Geçenlerde Twitter'da okudum bunu. Soğuk su tutmak çözüm denmiş.

ben buzdolabında sakladığım kolonyası dizlere ve sizden aşağı tüm ayaklarına boca ediyorum.elimde dokunmadan kurumasını bekliyor vakit geçirmeden gidip yatıyorum. genişe yaradı.

mobil edit:genişe =hep işe

google'layabildiğim kadarıyla anladığım şu ki

HBSye yol açabilecek muhtemel eksikliklerin başlıcaları demir, magnezyum, b12, folik asit, kalsiyum ve d vitamini imiş.

siyah hardal tohumu kullanımı hakkinda ise okuduğum anladığım şu: normali 20 gun/ max 1 ay boyu kullan. ilk hafta gunde (sabah aksam) 2 kere sonra 1 kere ac karnina 1 tepeleme cay kasigi (max 3 cay kasigi) Siyah Hardal Tohumunu cignemeden bir kac yudum suyla yut sonra yarim dilim/bir dilim ekmek ye.
aktardan almadan once 5/6 tane at cigne, baharatli hardal tadi vermeli, vermiyorsa bayattır alma.
Hbs dışında bagirsak gazlarina ve sicak havada bile elleri vs üşüyenlere de deva. bitkisel tedavileri aliskanlik etme ihtiyac varsa kullan!

Brownie tarifim var, kek yerine gecer mi? Icerik hep evde bulunan ya da kolayca her markette bulunacak malzemelerden. Efsane oluyor:


1,5 bardak beyaz un
1/3 bardak kakao
1 cay kasigi dolusu kabartma tozu
1 bardaktan bir silme parmak az seker
Yarim bardak sivi yag( z.yagi disinda tadi nötr olan herhangi bir cesit)
Kahve karisimi (2 yemek kasigi cözünür kahve- bir bardak su) ya da yarim bardak kahve karisimi ve yarim bardak soya sütü
1 paket vanilin/ vanilya aromasi
2 corba kasigi sirke
Yarim bardak dolusu kavrulmus findik
100 gr. bitter cikolata

-

Sivilari iyice karistiriyorsun. Unu eleyip, katilarla sivilari karistiriyorsun. Püf noktasi sirke ve karbonati ayri karistirip, findigi ve parcalanmis cikolatayi en son eklemek. Tüm sivilar soguk (oda sicakliginda) olmali - ya sicak kahve karisimini sogut; ya da zaten soguk sudada cözünüyor kahve.
-
200 Derecede 20 dakikada pisiyor. Firindan ilk ciktiginda ici cok kati ve kurumus görünmemeli; uzun birakmamak lazim firinda. Pistikten sonra asla sirke kokmuyor.

tarif çok iyi. mobildeyim fava atamıyorum. suraciga ilisivereyim?

modlar siliyor cevap olmayınca. kuralı bozmayayım sorunuza yanit: vegan tarifim yok.

(bkz: microblading)
sizinki aldırarak böyle olmaz.
ya kaş farıyla doldurup, jelle şekil vereceksiniz ya da microblading.

ben hiç anlamam ama bence göz ve kaş yapın çok uyumlu öyle bir kaş hiç yakışmaz diyorum.

bence kaşların güzel. doğallığı bozmaya gerek yok

@interwiew ve muti, microbladingi ilk defa duydum bi araştırayım siz yaptırdınız mı?

@proletarier yakışmaz mı gerçekten bir de bundan korkuyorum tabi. Doğallık takıntım var çünkü garip durursa çok üzülürüm.

yaptırmadım ama bildiğim bir teknik.
pat diye yapmıyorlar zaten önce bi çiziliyor bakıyorsunuz yakışıyor mu
en yakışanı yapılıyor.

bence de kaşlar bu haliyle çok iyi, bozarsanız pişman olmayın.

kaşların çogzel. elleme pls.
bak bu kız kalıcı bi işlem yaptırmış, geri de çevrilemiyomuş, kaşların haline bak :/
www.youtube.com

Bence de gerek yok hiç.

Microblading ile o attığın fotoğraftaki kaşı senin kaşlara copy/paste yaparlar. aynı öyle yaptırabilirsin yani, yapay da durmuyor gerçek kaşın gibi oluyor. iyi araştırıp yaptır. bir de yaptırmak istediğinden emin ol, kötü durmuyor kaşların. yüz ifaden değişecektir kaşlarınla beraber.

yani ben detayını bilmem erkek olarak ama ilk bakışta şu anki hali çok daha iyi geldi bana.

Kaşlarımla ilgili hayatımda ilk defa iltifat duyuyorum çok şaşkınım. Nesi güzel çocuk kaşı gibi :(

resimde cok doğal bir güzellik var. bence hic bozmayin.

kaslarin gayet duzgun. sekli de, yogunlugu da iyi. o gonderdigin fotograftaki kaslar cok tuhaf ve yapay duruyor. neden moda oldugunu da anlayabilmis degilim. hic elleme bence.

keşke benim de kaşlarım seninki gibi olsa.

çok kaşım var, aşırı, öyle böyle değil. kalın ve gür kaşlıyım. 3 günde bir almam gerekiyor, şekil versin diye güvenip gittiğim kadın en son çarkına sıçtı şimdi kalın, gür ve şekilsizler. ben çok imrendim sana.

@111111 en yakın arkadaşım gibisin onun da çok kaşı var ben ona imreniyorum o bana :d

ben pek anlamam bu işlerden ama bence kaşlarınız gayet iyi. hiç girişmeyin bu işe derim. ayrıca kesin kötü olur yaptıkları. diyelim ki kötü de olmadı. bu kaş modası (eğer modaysa) bittiğinde geri dönüşü olmayan işlemler çok bunaltır bence.

Kaşların dogalligi güzel ama çok hafif şekil verilebilir bence. Fazla oval duruyor. boyle belirgin kaş istiyorum dediğin şeyi kaş kalemiyle ya da diger kalici yollarla falan yapabilirsin ama bu kez çok dogal durmaz. Hem dogallik takintim var hem de belirgin kaş istiyorum dersen pek olmayabilir yani.

Türk kadınlarının kaşları genelde ince olur zaten. O kalın kaş tamamen Ortadoğu etkisi. Genetik bir şey yani bu. Bunu son soruna cevap olarak yazdım. Ne yaparsan yap yapay duracak. İşin tekniğini bilmem. Erkeğim. Göz çevren gayet doğal. Uğraşma böyle şeylerle. :)

yukarıdaki arkadaşlarla aynı fikirdeyim, kaşlarınız çok güzel. hiç bir şey yapmanıza gerek yok.

Gönderdiğin örnek fotoğrafta kaş kalemi ile boyamışlar hocam, o kadar seyrek kaş böyle yoğun görünmez. eğer makyajla boyayla uğraşamam diyorsan; kolay olsun diye kalıcı işe de girme pişman olanı çok..
Aldırmamışsın derdin de öyle çok büyük değil, bırak dağınık kalsın.

Cevap veren herkese çok teşekkür ederim. Microblading bana göre değil onu gözüm yemedi. Moda olduğu için böyle kaşları beğeniyorum sanırım cevaplarla aydınlandım vazgeçtim bu sevdadan. Sanırım kuaför araştırıp biraz düzelttireceğim bu kadar değişiklik bana yeter :d

kaşlar süper. elletme veya elleme.

Bence kaşını hiç bozma, böyle iyi. Kaş insanı aşırı değiştiriyor ya.
Benim kaşlarımı bir kere bu kalın kaş modasına uyarak, ısrar edip boyadılar da, aynaya bakınca "bu kim la" tepkisi verdim resmen, hemen sildirdim. Güya bir de iyi bir yerdi, sertifikalı, ödüllü makyözler falan...

Böyle doğal iyidir..

kaşlara dokunma +9999

o örnekte imrenerek gösterdiğin kaşlar da seksen tane dolgunlaştırıcı vesaireleştirici kullanıp çevresine belirginleşsin diye pudrası fondöteni allığı pulluğu sürülüp yapılıyor.

doğalı bozma lütfen.

erkegim, kaslariniz cogzel <3

Ben de kaslarini begendim.

Cok istersen kas rengine uygun kas fari al. Ve dene doldurmayi, 1 dk bile surmuyor yani surmesi. Ugrasilmayacak sey degil.
Ama bu halini begendim ben. 25 yasina kadar aldirmadiysan dokunma zaten derim.

kaşlarını havaya mı kaldırdın fotoyu çekerken yoksa doğal duruşu böyle mi? övülecek bi yeri yok kaşlarının arkadaşlar abartmış biraz. değişiklik yapmak için hem kısa hem oval ondan demişlerdir. makyajını da beğenmedim. sevgiler.

kaşlarınıza olur olmaz işlemler yaptırmayın. gayet de güzel orijinal hali.

@hasmet kaşlarım yukarda kaldırmadım normali bu. Evet şekil vermeye imkan vermediği için yapcak çok bi şey yok zaten. Makyajımı ben bu şekilde seviyorum teşekkür ederim ama yorum için :)

bence yakışıp yakışmadığını test etmek için, mikroblading'e hiç girmeden, bir yerde denemelisin. ama nasıl yaparsın onu düşünüyorum. kalem, kaş farı vs iyi kullanan birinin yapması gerekli. microblading dedikleri şey kıl tekniği - yani gerçekmiş gibi kaşı doldurma.

bence kendi kaşların çok güzel. ancak diğeri kötü durur da diyemiyorum. bunu kendin deneyip görmelisin :) iyi bir kuaförde deneyebilirsin, ya da microblading yapan yerlerde deneme imkanı var mıdır bilmiyorum ama aslında en iyi onlar yapar diye düşünüyorum.

erkek kişi gözüyle, kaşlar çok güzel, yaptırma +1

çok güzel falan demişler özellikle açıp bi daha baktım norma kaşların var ekstra güzel değil. kalınlığını bozmadan, sadece toparlayarak azcık da kalem kaşı ile boyayarak güzel bir kaş sahibi olabilirsin.

kadın gozuyle; kaşlarınız çok güzel ve yeterli dolgunlukta. özellikle gece makyajlarında daha belirgin olsun isterseniz kas kalemi veya kas farı ile boyayın.
hic dokundurmayin ben de. kuaföre şekil vermek için kesiyorlar, sonra cali gibi uzuyor. pişman olursunuz, yapmayın.

Kaşın da gözün de gayet güzel. Hiç dokunma..

Bahsettiğin kaşlar çok feci, cetvelle çizilmiş gibi duruyor. Herkesin kaşı aynı şu son zamanlarda. İnsanların kendilerine has ifadeleri kalmadı.

Arkadaşlar kaşların çok güzel falan demiş ama bana normal kaş gibi geldi. Hatta biraz rötuşa ihtiyacı var kaşlarının. Şu anki haliyle kaşlarını (bilhassa kaşlarının burnuna yakın kısmı) bayağı havada duruyor. Sanki bir şeye şaşırmışsın da kaşlarını yukarı kaldırmışsın gibi. Ha dersen ki "bu benim doğal ifadem ^^" o zaman elleme, ancak ben olsam üst kısımlara biraz şekil veririm.

Şöyle yapabilirsin, koyu renk bir göz kalemiyle istediğin şekli kaşlarına çiz, geri kalanları al.

Kaşların süper/ çok güzel/ elleme/ dokunma vb. +1

Doğallık takıntım var demişsiniz, istediğiniz tarzdaki kaşlar çok yapay görünüyor. Çok güçlü ve yoğun kaşları olan nadir insanlara yakıştırıyorum sadece. Bence risk almayın, böyle gerçekten yakışıyor size.

maşallah bir tane kızı kaşı gözü gördü diye 38 kişi cevap yazmış. ne desem bilemedim.

cevap: kuaförler yapar istediğin şeyi.

kaşınızın bu doğal hali güzel. kaş çevresindeki çok göze batan kılları cımbızla temizleyip kullanabilirsiniz. benim kaşlarım da sizinkine benzer ve ben ömrümde sanırım iki kez kuaförde aldırdım, denemiş oldum ama devamını getirmedim. gerek yok. sizinki de çok doğal ve güzel görünüyor, bence bunu bozmayın.

böyle uğraşmaktansa aile olarak bir spotify hesabı alın, çok ucuza halledin bu işi.
ha yok ben para veremem diyorsanız youtube'dan indirin işte.
zaten ilk şarkıyı açtığınızda önerilen videolardan yeterince şarkıya ulaşabilirsiniz.

hangi donem istiyorsun?

bir de turk sanat muzigi diye bir tur yok. klasik turk muzigi ya da turk makam muzigi demek gerek.

@teritori

annemin internet paketi 1gb. o da zaten gunluk kullanimina yetiyor. online muzik dinlemeye yetmiyor. sabahları 1 saat yürüyüş yaparken dinleyecek, eskiden telefonunda radyo vardı. şimdi yok ve müziksiz çok mutsuz.

@alperz
örnek verdiğim sanatçılar hangi kategoride değerlendiriliyor bilmiyorum. annem yaşadığımız ilçede türk musiki dernegi korosunda.
siz uygun gördüklerinizi gönderin lütfen. benim o kadar bilgim yok. kendisine supriz yapmak istiyorum.

mesajınıza bakarsanız sevinirim.

tarkan'ın ahde vefa albümünde de güzel şarkılar var.
ben hiç tarkan dinlemem ama bu şarkılarını sevdim.

Adam evlenmiş. Ayrılmış. Bırakın kendi hayatını kursun. Başka sorumlulukları, başka giderleri olacaktır. Sırf evlendi diye ömür boyu birinden para almak, parayı artırmayı düşünmek haksızlık bence

durumu bilmeden yaptığınız yorum anlamsız olmuş.
nafaka birinin üzerinden geçinmek değil, ortak sorumluluktan kacinandan alınan (kadın ya da erkek her ikisi de bu hakka sahiptir) ya da evlilik ortaklığı sebebiyle zarar görenin zararını karşılamaya yönelik bir uygulamadır.

evlilik her ne kadar (konusu sebebiyle) medeni kanunla düzenlense de aslında borçlar kanununu da ilgilendiren bir ortaklik sözleşmesidir.

soruya cevap olarak; avukat değilim. ancak size yardimcinolacak bir avukat bulamazsanız adliye çevresindeki arzuhalcilere başvurun. dilekçe ucreti karsiliginda yardımcı olacaklardır.

mansur ark?

Göktan var sonradan dönüş yapıp tutmayan.

göksel gonca?

Ali güven. Şarkısı da yolcu .

gürkan mı?

İlk aklıma Göksel Gonca geldi benim de, şarkı da Gönüllü Yazıldım olabilir gbi geldi. Onun klininde sırf yüzü vardı ve yüzünde de çene yarığı mı derker, çene gamzesi mi derler, ondan vardı. Diğer ihtimallerden bazılarını parantez içinde şarkıları ile vereceğim.

Yamaç (İnan Bana - Sen Bilirsin, ikinci şarkının klibinde oturarak gitar çalıyordu.)
Bay X (Sana Değmez)
Barış (Sarar Yine)
90'lardan en çok sevdiğim ve en az hatırlananlardan biri can kat'tı, George Nichael'a benzerdi, Çek Git diye de şarkısı vardı, hala çol severim.
Ateş (Çingene Ruhum)
Ah canım Ahmet de vardı ama o ünlüydü bayağı.
Tuğrul Arsever (öyle klipli bir şarkısı vardı ama adını ubuttum)

burak aydos?

fatih erdemci olabilir mi?

fatih erdemci olabilir mi?

bir isim daha var aklimda ama hatirima gelmedi, bulunca editlerim

buldum ufuk bigay mi?

bonus gokhan kirdar

İlk harfini falan hatırlıyor musun?

bir arkadaşım orada eğitim almış. sonra bir sure çeşitli estoeanlarda çalışmış (sanırım 5 yıl kadar) şimdi kendi pastanesini açtı. turistik bir yerde ara sokakta olmasına rağmen özellikle turistler çok rağbet etti. çok başarılı işler yapıyor.
aynı şehirlerde olsak kendisine sorar cevabını uzun uzadıya yazardım.

Bir yer seçip oraya gidin. Road trip modunda olmasın. Sizi de bebeği de yorar.

ben olsam gitmezdim.

Yürünmesi gereken her yerde kucağınızda, elinizde olacak bebeğiniz. Yok üşüdü, yok acıktı derken size eziyet.

yaparsınız.

öncelikle ergonomik bir kanguru alın ve bebeğin alismasini saglayin. şuradan bakabilirsiniz: tuniko.com

dolayısıyla bebeğiniz artık kucakta olmayacak siz de yorulmayacaksınız.

sonrasında yanınızda grip için, ateş için ve aleji icin şurup olsun 1 er tane.
bütün aspiratoru olsun.
ve en önemlisi atesolcer.

minik bir siseye bebeğin şampuanından alın.varsa vücudu için kremini de alın. bir haftada 2 kere yıkasanız yeter. sonuçta geçici bir süre olacak. evdeki banyo gibi yaptırmayın.

bebeğiniz arabada olmayı seviyorsa, kanguruya alıştıysa çok da keyifli olur. beslenmesi zaten sizden. ek gıda serüveni başlamadan daha kolay...

iyi eglenceler .

Yaparsınız, gayet de eğlenceli olur.

Kanguru, sling, emzirme örtüsü, iyi bir bebek arabası, katlanır park yatak ile gayet de güzel olur. Ortası çaprazlı simit alırsanız denize de sokarsınız. Ek gıdaya başlamadıysa gayet de güzel olur. Bol bol tek kullanımlık alt açma örtüsü lazım size, arabanın arka koltuğu ideal bir alt değişim yeri. Bir de bebek tarafındaki cama güzel bir perde buldunuz mu, tamamdır.

Ben 6 aylık bir bebek ile 3.000 kilometre yol yaptım, onlarca yerde durdum, olmadık yerlerde kaldığımız oldu. bebekle ilgili hiçbir sıkıntı olmadı.

batı karadeniz tarafında hastane ve çocuk uzmanı işlerinin biraz sıkıntı olduğunu duyuyorum, gitmeden önce mutlaka telefon ile danışabileceğiniz bir çocuk doktoru bulun. Olmadık bir durum olursa arar sorar içinizi rahatlatırsınız.

yaparsınız+1
yalnız kanguru kullanacaksanız sırtınızda kullanın. bebeği önde taşımak düz yolda bile riskli, karadeniz gibi bi coğrafyada bi hayli riskli.

bati karadenizde bolu, zonduldak, duzce, kastamonu fln var. acaba nasil bir tur planliyorsunuz? trekking agirlikli olacaksa biraz kondisyon lazim. sehir gezmece olacaksa daha kolay. bir suru insan bebekleriyle kilometrelerce geziyor. size bagli sonucta. her seye mizmizlanan, konformist, pimpirikli tipler deglseniz yaparsiniz.

Öğrenebilir. Kodları oluyor işten ayrılmanın, 1 istifa ise 2 çıkarılma gibi gibi. Sisteme erişimi olan görebilir.

kurumsal firma ise öğrenir.

devilred+1

kurumsal olmasına gerek yok. işten ayrılırken size verilen kâğıtta görünüyor. zaten o evrak sistem üzerinden dökülüyor.

İşten istifa ettim fakat bana herhangi bir belge verilmedi. Dilekçemi verdim çıktım, bu kadar. O yüzden kod falan görmedim. Bana nasıl bir belge vermeleri gerekiyordu? :(

herkes yanlış söylemiş.

hayır göremez. işten çıkış nedenlerinin kodları olduğu doğru, çıkış yapılırken çıkış bildirgesineyazılıp sgk'ya bildirildiği de doğru.

ancak bu sistem, herkesin ulaşabileceği bir sistem değil. sizin çıkış bildirgenizi sadece size o çıkış bildirgesini veren firma sistemden görebilir, çıktısını alabilir. sizin hizmet dökümünüzü de (zaten hizmet dökümünde çıkış sebebi yazmaz), çıkış bildirgenizi de, çıkış sebebini de herhangi başka bir firma göremez.

ha şöyle görebilir. sgk ile çok içli dışlı olmaktan memurla iyice samimi olmuş ik çalışanı telefon edip "ya qanqa yeni biri başliycak bi baksana önceki işinden niye ayrılmış" diyip anca öyle öğrenebilir. yasal olarak sistemden ya da başka bir yerden çıkış sebebini göremez.

"size verilen belge" dedikleri işten ayrılış bildirgesi. size verilmesine gerek olan ve/veya sizin işinize yarayacak bir belge değil. sonraki işe başlayacağınız yerin de talep edeceği bir belge değil. demek ki bazı işyerleri verme gereği duyuyormuş. gerek olduğu için değil, işyerinin tercihi.

esenboga'dan belkoair ile kızılay'a gel. kızılay'da indigin yerde taksiye binebilirsin 5 dk. surer. aynı yol üstündü sağa sola donmeden 15 dk. yuruyebilirsin. belkoair, havalimanindan 45 dk. civarinda kizilaya ulasir.

esenbogadan kızılaya ulaşımda sorun yok.

helenart+1

havalimanı çıkışta hemen sağda ileride otobüsler duruyor. onlara binip kızılayda inin. otobüsle geldiğinize değmez, perişan olursunuz.

Kızılay'a geldiğinizi düşünerek, metro çıkışında otobüs duraklarından 427 numaralı otobüse binerseniz dibinde inersiniz. Taksiye binerseniz de 10₺ civarı tutar.

Ben gözden kaçmayacak hataların olacağı boyutta alışverişler yapmıyorum genelde.
Markete sık uğrarım, en fazla 30 liralık alışveriş yapar çıkarım o yüzden sürprizlerle karşılaşmıyorum.

hatalar oluyor. özellikle hipermarketlerden alışveriş yapınca kontrol ediyorum.

10 gün önceydi sanırım.migrostan çikolatalı gofret aldım.başka şeyler de vardı,fiş a4 boyutuna ulaşmıştı.kasiyer ürünü 4 adet yazacağına 49 adet yazmış.başka bir ürünün fiyatını kontrol etmek isterken denk geldim.38 tl iade aldım hemen.fişleri hemen dürüp atmayın.

Cebimde para olsun olmasın hep kredi kartından market alışverişi yapıyorum, belki yerli belki yersiz ancak bu para hesabı yüzünden yanlışlık olmasın diye. Fişi de yine kontrol ederim, promosyonlu ya da indirimli ürünlerde fiyat düşmüş mü diye bakarım.

Genelde bakıyorum, aldığım ürün indirimliyse özel olarak dikkat etmeye çalışıyorum. Hata çok sık oluyor, büyük marketlerde daha çok görüyorum. Eğer çalışanın ücretinden kesilmeyecekse hakkımı ararım, diğer türlü iade ediyorum.

daima kontrol ederim. her iki alışverişten birinde hata yakalıyorum.

hic etmedim simdiye kadar. neler neler oluyomus meger. gerci simdiden sonra yine dikkat edecegimi sanmiyorum

Hep ederim hic yanlisliga denk gelmedim daha. Hep ayni marketten (cagdas) alisceris yapiyorum

Alırken toplaya toplaya kasaya giderim. 92 lira 40 kuruş tutacağını bilirim. Beyin jimnastiği oluyor.

ben bakıyorum fişe de ayda yılda bir kere hataya denk gelmişimdir.

Nadiren geliyor benim aklıma fişi kontrol etmek. Zaten çok yakınımızda çok fazla market olduğu için hemen hemen her gün neye ihtiyacım varsa uğruyorum markete, fazla tutacak büyük market alışverişleri yapmıyorum. Böyle olunca zaten kasaya gitmeden ne ödeyeceğimi yaklaşık olarak biliyor oluyorum.

alisveris sirasinda fiyatlari kafamdan toplarim/ kasada da ona yakin bir sey cikmasini beklerim. bariz fark varsa fise bakarim o an. yoksa eve gelince bakarim oyle atarim.
migroslarda etiket ile kasa fiyati arasinda fark nedense gorece olarak daha cok :/

Her zaman mutlaka kontrol ederim. Nerdeyse her 2 alisveristen birinde de hata olur ve kasaya ya da danismaya gidip para iadesi alirim. Hata dedigim raftaki fiyatla kasadaki fiyatin eslesmemesi. Genelde urunleri sepete attikca toplaya toplaya giderim ama bazen fiyati yazmayan ya da kasada tartilan urunler oldugunda kasada odeyecegim net fiyat belli olmaz. O zaman da fisi kontrol ediyorum. Ben bu kadar dikkatli oldugum halde bu kadar sik basima geliyorsa kontrol etmeyenler bayagi bi zararda.

hiç bakmam. ama illaki hata oluyodur.

Alır almaz hızlı bir kontrol yaparım. Genelde tutarı büyük (10 TL ve üstü) ürünleri hızlıca kontrol ediyorum. Sıkıntı yoksa devam ediyorum, çok nadirde olsa varsa çıkmadan değiştiriyorum.

Fişinizi mutlaka alın. Kasiyer 3 kağıt yapamaz bu durumda.


.

Ben çok nadir baksam da eşim asla affetmez, her alışverişte bakıp kontrol eder.

Ben bakarim da simdiye kadar hata ile karsilasmadim hic

mutlaka kontrol ederim. hata çıkıyor.
bir arkadaşım markette çalışıyor. özellikle kasadaki sıcak satış ürünlerinden müşteri farketmeden geçtiklerini, ancak ürünü poşete ilave etmediklerini söyledi. laf ebeligiyle fişi de vermiyorlarmış, adamın parasını odedigi üründen haberi olmuyor yani...

kısacası fişinizi mutlaka alın, kontrol edin.

not: o esekligi yapan arkadaşım değil. durumun nahoslugunun da epeyce farkında.

Ne fise bakiyorum ne para ustune. Toplu alisveris yapmiyorum pek zaten, ufak tefek seyler alip cikiyorum.

ürünler kasadan geçerken fiyatlara bile bakıp etiketle kasa arasında uyuşmayan nokta varsa söylüyorum, çünkü para kolay kazanılmıyor. en sonunda da fişi kontrol ederim. şimdiye dek çok hataya rastlamadım.

Ben uzun zamandır alışverişlerimde fişi kontrol ederim. Üç alışverişten birinde istisnasız fişlerde hata oluyor. Ya indirim yansımamış oluyor, ya ürünü iki kere geçmiş oluyor. Bu sebeple alışkanlık oldu. Hatta ben alınanlar bitene kadar fişi de atmam. Aldığım şeyde bir hata olduğunu fark ederim veya gıda ise bozuktur vs... nereden aldığımı bileyim, gerekirse değiştireyim diye düşünürüm.

ıspanak püresi/sotesi
dauphinoise patates
közlenmiş patlıcan ezmesi
mantar

bol mısırlı salata. mısır zararlı diyorlar gerçi ama bilemiyorum. sadece mısır salatası bile olur gerçi.

közlenmiş kırmızı biber de olur.

patates graten - www.marmiton.org

Kremalı brokoli ya da kuşkonmaz bazen patates kızartması ya veya salata değiştirip değiştirip duruyoruz:d

haslama patates, kasarli mantar sote, mengen pilavi

afiyet olsun :)

Etin yanında sevdiklerim: iç pilav, közlenmiş patlıcan, brokoli, havuç/kabak kızartma

süzme yoğurtlu köz patlıcan, baharatlı haşlanmış sebzeler, fırında elma dilim baharatlı patates, gavurdağı salata, yoğurtlu semizotu, mantar üstü kaşar eritme.

kuskonmaz super oluyor, sos olarak ezine veya mavi peyniri zeytinyagi ve limon ile sulandirip sos haline getiriyorsunuz, bir de rokali domatesli parmesanli salata ferah ferah uygun duser. sadece buharda pismis, tabaga koyulduktan sonra ustune tereyagi eritilmis yesil fasulye de guzel olur.

wokta yüksek ateşte (ince uzun kesilmiş) sebze (kabak, havuç, kırmızı biber vb.) sotelerim.

evde düzenli olarak mantar salamura olduğundan üşeniyorsam mantarlı bir şeyler yaparım (domatesli, kremalı).

patates dersen elbette ki fırında baharatlı patates. kışın balkabağını fırında patates gibi yapmışlığım vardır etin tavuğun yanına.

sebzelerden yine patlıcanı önerebilirim, közlenmiş patlıcan çok yakışıyor kırmızı ete. istersen kırmızı biber + patlıcan közleme de yapabilirsin.

sebze dışında karbonhidrat dersen de domatesli fesleğenli pirinç pilavı. efsane yakışıyor, hem de domates güzelleşmeye başlamışken kesinlikle denenebilir.

Domatesli makarna <3

Hangi et? Kirmizi/beyaz? Gerci benim bayagi standart, tavuksa sade pirinc pilavi, kirmizi etse meyhane pilavi. Bu kombinasyon olmazsa yemem daha iyi.

Reklamlar - - - Madem patatesi çok seviyorsunuz, o halde apartman teyze'nin meşhur fırında patates tarifini denemelisiniz :p - - - Reklamlar
Birer tatlı kaşığı tereyağı, limon suyu, sirke (olmazsa olmaz)
1 yemek kaşığı sıvı yağ (opsiyonel)
2-3 diş sarımsak (opsiyonel)
Yarım demet doğranmış maydanoz yaprağı (opsiyonel)
3 tane küp veya çubuk doğranmış patates
Fırın torbası
Tuz ve istenen baharatlar

Tüm malzemeyi fırın torbasına dolduruyoruz. Tereyağını eritmeden lök diye içine bırakıyoruz. Patates fırında kızarana kadar vay pişti mi ay yanacak mı diye endişelenmiyoruz. Limon sirke ve tereyağı onları pammuk gibi yapacak. fırın torbası yanmasını engelleyecek. Alt üst etme derdi yok. Koy fırına ve 45 dk dönüp arkana bakma bile! Dışı çıtır, içi pamuk. Püreden bile daha kadife bir doku yayılacak ağzınıza ısırınca <3
Patatesler fazla üst üste gelmezse daha iyi olur. Sarımsak tadını biraz daha ağırlaştırıyor, daha fresh seven koymasın. Koyacaksınız bütün, ezmeden sadece soyup atın torbaya. Ben maydanoz tadını çok sevdiğimden başka baharat koymuyorum. Maydanoz yiyemem diyenler baharata abanabilir :)

Bir de tasty kanalını kurcalayın yutuptan, cidden envai çeşit fikir veriyorlar.

patates kabak havuç parmak kalınlığında kesip, yag ve baharatla harmanlayip fırında yağlı kâğıtta pişiriyorum.

You should absolutely see Hagia Sophia Museum/Topkapı Palace Museum/Galata Tower.

Boş geçmemiş olayım.

istanbulu bilmiyorum ama ben tavsiye vereyim, siz begenirseniz yazin.

mısır carsisindan çay ve baharat alsın.
dolmabahçe sarayını mutlaka görsün.
türk çayının ve lokumun tadına baksın.

behold my brothers, the day has come:
(bkz: çultanahmet)

enlight - fotoğraf düzenleme aracı. baya bi özelliği var, youtube'dan falan izleyip farklı şeyler yapıyorum.
spotify.
icloud sayılır mı bilmiyorum. aylık 3 lira veriyorum 50 gb için.
monument valley - hem satın aldım, hem oynuyorum.
limbo - satın aldım, oynuyorum.

Spotify
Flightradar

clash royale, paralı sandık almıştım
whatsup a zamanında .99 dölar vermiştim,
sniper lı bi oyun vardı galiba

Parali aldigim baya var da su an hatirladiklarim zaten yukarda yazilmiş, digerlerini hic hatirlamiyorum. Bi de mesela oynadığım bi oyunda reklam varsa ve engellemek icin 3 4 lira istiyosa al da kurtulayim diye verdiğim cok oluyo

Oyun olarak color switch ve sapan oynuyorum. Sapan Türk yapimi ve baya iyi oyun tavsiye ederim

Novalauncher ve Spotify.

Star Wars Commander oynuyorum.

flightradar. oyun oynamiyorum.

spotify'a ücretli bir uygulama değil gerçi ama para veriyorum kendisine.
bir de perfect ear var. o da ücretli değil ama tam alıştırma paketi için verdim parayı kendisine.

hiçbir oyuna para vermedim henüz. oynadığım iki adet oyun var. biri clash royale diğeri de satranç.(chess.com'un uygulamasından oynuyorum.)

Nine - muazzam bir mail uygulaması.

Spotify
MotionX GPS
ReklamEngelle
Thug Life
Tivibu

Night Sky (iCandy apps olan) var para verdiğimi hatırladığım ve hâlâ kullandığım. Şu an tam karşımda Neptün varmış, gökyüzü haritasına bakıp öyle şeyler öğrenip mutlu oluyorum.

Spotify
Sleep Cycle

Bonus olarak oyun oynamıyorum telefonumun hafızası artık yetmediği için, ama oynadığım dönemlerde Don't Starve ve Hearthstone oynuyordum.

Spotify
Fit flexibility (spor)

Oynadığım oyun: Brain wars (ücretsiz)

babysparks

Ucretliler:

Period Tracker Deluxe
Tinder Plus
Afterlight (Gerci artik kullanmiyorum)

iş ile alakalı prosedürlerin olduğu bir uygulama
edit:oyun olarak satranç var bi tek

Spotify

nova launcher ve spotify.

Spotify
Sleep Cycle

Kedimiz ilk gecesini veterinerde geçirmişti. Dediğiniz gibi kusma ve idrar kaçırma olmuş. Ertesi gün aldığımızda gayet iyiydi. Bandajı rahatsız edebilir ama 2-3 gün içinde alışır demişti veteriner. Öyle oldu. Bugün narkozun etkisi sürdüğü için hali normaldir diye düşünüyorum. İlk günü atlattıktan sonra normale dönecektir sanırım. Geçmiş olsun.

en az 1 gün alır kendine gelmesi. sersemler, kusar hatta öfke nöbetleri geçirebilir.
küskünlüğü bir kaç gün sürebilir.
kendine gelince ilk is olarak bandaja kafayı takip açmaya alışabilir.
normaldir.
yine de kedinizi en iyi siz tanırsınız. yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu düşündüğünüz an veterinerinizle irtibata geçmeyi ihmal etmeyin.
geçmiş olsun.

not: ben barışmak için yaş mama veriyordum. ise yarıyordu ;)

evet aile mahkemesinde dava açmanız gerekiyor. ilgili uluslararası anlaşmalara da atıfta bulunsanız iyi olur.

kulacoglu.av.tr

Dediğiniz gibi ya sadece kocanın soyadı ya da kendi soyadıyla beraber kullanılabiliyor. Sadece kendi soyadını kullanması için evlilikten sonra aile mahkemesinde dava açması gerekiyor.

Türkiye'de böyle bir şey yok aile mahkemesine gitmen falan sonuca ulaştırmaz, bir ihtimal AİHM derdine çare olabilir ama o da kesin değil.

@angelus biraz arastir istersen yanlis bilgi veriyorsun. 30 saniyelik bir google aramasiyla bile turk mahkemelerinin kadinin sadece evlenmeden onceki soyadini kullanabilecegine dair kararlarinin haberleri cikiyor.

o zaman evlenme.

Evlendikten sonra böyle bir değişiklik yoluna giriyorsan asliye hukuk mahkemesine gitmelisin. Menfaatinin ne olduğunu net bi şekilde açıklarsan, mahkeme de mantıklı bulursa, olur.

bizzat kuzenim yaptı. bekarlık soyismini kullanıyor.

toksoplazma, cmv ve rubella (kızamıkçık) açısından bağışık mısınız, halihazırda geçiriyor musunuz, yoksa hiçbiri değil misiniz diye bakılması tavsiye edilir. bunlar gebelikte yakalanıldığı zaman bebeğe zarar veren veya düşüğe neden olan hastalıklar. eğer geçiriyorsanız zaten gebe kalmamalısınız. bağışıklığınız varsa hiçbir sorun yok. rubella'nın aşısı var ama aşı olduktan sonra da birkaç ay gebe kalmamanız gerekiyor.

bu nedenle gebelikten önce bu üçüne (hatta suçiçeğine de [varicella]) baktırmanızda fayda var.

kibritsuyu'nun dediklerine ek olarak baslangic icin idrar tahlili de istenebiliniyor.
Hamileliginiz basladi mi bilmiyorum, ancak vucudunuzda hamilelik hormonunda artis oldukca kabiz olmaniz da siklasabiliyor, yani hamilelik doneminde kabizlik yasayan bircok kisi var, folik asit takviyesi bu durumda sizin ishal olmanizi onleyebilir. Hamilelik doneminde de ishaliniz devam ederse doktorunuza durumu danismanizi oneririm.

demir hapi da kabizlik yapiyor. demir +folik asit içeren haplar var.
bu ishal yan etkisini doktorunuzla görüşün. durumunuza uygun başka bir şey önerecektir .

b12 ve d vitaminine baktır mutlaka. d nin iyi olması otizm görülme sıklığını azaltıyormuş ben baktırmadım şimdi tamamlamaya uğraşıyorum öyle hemende yükselmiyor. omega3 desteğine de şimdiden başla. rubella yoktu benim aşılandım sonra mecbur 6 ay korundum. tetanoz yaptır bağışıklığın yoksa hamilelikte yapılan erken doğuma neden olabiliyormuş kimisi de çok güvenli bir şey olmaz diyor işin içinden çıkamadım önceden yaptır sen kafan rahat olsun.

benim onerim bir sey soyleyince kafanizda soru isareti kalmayacak bir doktorun gebelige hazirlikta en onemlisi oldugu. bir sekilde tam olarak guvenmiyorsaniz, aklinizda soru isaretleri kaliyorsa, sizi rahat ettiren doktoru bulmanizi oneririm.

gebelikte rahat olmaniz onemli. belki en onemlisi. yeri geliyor bebeginizin sagligini emanet ediyorsunuz. eger doktorunuz "bir sey yok" dediginde "acaba var mi" diye iciniz icinizi kemirmesin.

not: kemiriyor demiyorum, kemiriyorsa simdiden onlem alin diyorum.

Otelci değilim ama gözlemlediğim kadarıyla yok. Özel bi durum yoksa tam gün ücreti alırlar. Çünkü temizlik saati, yeni müşteri alma saati falan geçiyor.

yok.
yarim pansiyon var. onda da otelde 1 günlük kalış bedeli alınır. ilaveten kahvaltı ve akşam yemeği verilir.

yarim gün konaklama olmaz.

Çok net yok.

bazı otellerde var, sheraton da vardı sanırım bu tarz bir paket. akşam 5 çıkış gibi birşeydi ama başka bir otelde de görmedim. günlük kiralık dairelerde oluyor bir de

O işler için günlük daire kirala, kıy paraya.

Antalyada birkaç otelde görmüştüm. Günlük kullanım paketi. Havuz deniz yemekler var ama konaklama yok.

Olmaz mı ya? Günlük kullanım diye bir olay var ama odada kalsanız daha mantıklı olabilir. Genellikle ücreti biraz yüksek oluyor.

daha önce siemens kullandım. üst modeldi. bazı sebeplerden yeni ev kurmak zorunda kaldim.
şimdi de beko kt70 aldim 750 liraya geçen sene.
gayet memnunum tepe tepe kullanıyorum.

siemens yunlu de kurutuyordu ama sadece 1 tane. çok gerekli değil. yün kazağım olursa tele asıyorum.

normalde miele önerirdim.
bir kere alırsınız, ömür boyu kullanırsınız.
ama bütçeyi aşıyorsa, ki uçuk fiyatlı olmayan demişsiniz, siemens olabilir.
bosch da olur belki, ama onu hiç kullanmadım.

Senin attığında değil ama diğer evlerden beğendiklerim var ve yaşayabilirim. Bunalacağımı düşünmüyorum. Benim için ufak da olsa oturma alanı olması yeterli gibi. Tabi iyi bir şekilde havalandırma imkanı olmalı, temiz hava şart.

guzelmis, cocugumuz olana kadar biz de boyle bir seylerde yasamak istiyorduk.

ben boyle ev/dekor instalarini cok seviyorum ayrica, daha varsa bildiginiz, ozelden yollar misiniz?

Dar mekanlardan hoşlanmıyorum, odalar az ama geniş ve kullanışlı, camlar büyük olmalı. 4 ve 5 numarayı beğendim.

bu evler küçük ama kullanışlı. yükseklik de kullanılarak her metreküpe bir işlev tanımlanmış, dolayısıyla kayıp alan yok. istanbul'da ne evler var, 70m² ama alanın sadece yarısını kullanmak mümkün. ince uzun, ancak 2-3 kişinin yan yana dizilebildiği balkonlar; kare şeklinde, yemek masasıyla oturma grubunun iç içe olduğu salonlar; dar, uzun, karanlık koridorlar; doğal ışık almayan mutfaklar..

uzun lafın kısası, seve seve yaşardım ben böyle bir evde.

Bayıla bayıla yaşardım böyle evlerde.

fotoğraflar çok harika duruyor ama günlük koşuşturmalar sırasında o ev o fotoğraftaki gibi kalmayacak ki. mesela en basitinden çamaşırları nereye asıcaz? :D ben şahsen pek tercih etmem. büyük alan ve az eşya olması taraftarıyım.

ha yaşar mıyım, yaşarım tabi. günlerce çadırda yaşıyorum bunda mı yaşayamayacağım.

Onlara benim dev kopek sigmaz (._.) Bir tane de mini var. Ikisi guresse ev yıkılır.

Aşırı seviyorum hatta kendime de yapmak istiyorum

@ j r r tolkien, amaç genelde bir yıllık kiraya karşılık ev yapmak. Ucuz eve sahip olmak. Senin olan şeye kira vermediğinden bir yıl sonra vs artık istediğin gb süslersin. Bir de ısınma güneş enerjisi vs derken ev iyice ucuz oluyor.

daralırım, bana basar öyle evler. yaşayamam. bir ara 28 m2 evde yaşamıştım. aklıma geldikçe bunalıyorum.

bi kere bende de olmuştu. mesajı silmeyi denedi mi?

bana da olsu silmeniz lazım yoksa sönmüyor

silince düzeldi, teşekkürler.

my melancholy blues

Bohemian rhapsody

i want to break free

bicycle

i want it all

the show must go on

albüm kaydı
dont stop me now

canlı
love of my life
şu versiyon www.youtube.com

Innuendo

Kesinlikle The Show Must Go On.

I want to break free

(bkz: Bohemian Rhapsody Queencisi)

Çok sevdiğim ve birini diğerinden ayırt edemediğim en az 20 tane sayarım ki bunların arasında seaside rendezvous ve lazing on sunday afternoon gibi nispeten daha geri planda kalmış olanlar da var.

the show must go on

39

good old fashioned lover boy

Who wants to live forever

Innuendo +1

farklı olmaya çalışmaya gerek yok.
Bohemian rhapsody en iyi queen şarkısı ve tüm zamanların en iyi şarkısıdır.

Killer Queen

dişiysen alırsın. hayat dişilere güzel..

Benim bildiğim evlilik nedeniyle işinizden tazminat alarak ayrılıyorsanız işsizlik maaşı alamıyorsunuz.

iş yerinin seni çıkarması lazım sen istifa ettiğin için alamıyorsun.

İşsizlik maaşı alamazsın, ama evlendikten sonra bir sene dolmadan istifa ettiysen iş yerinden tazminat alabilirsin.

işyerinden rica edip seni evlilik sebebiyle değil de kendileri çıkartmış gibi gösterirlerse alabilirsin belki. öbür türlü alamıyorsun, sadece tazminat alabiliyorsun.

Lütfen bilgi sahibi olmayıp sallamayın arkadaşlar. Evlilik nedeniyle işsizlik maaşı alınmaz. İşyeri çıkış nedenini işten çıkarmış gibi gösterirse ihbar da ödemesi gerekir. Bu çıkış nedeniyle işe iade davası bile açabilirsin. Hiçbir işyeri bunu kabul etmez.

@kumulatif+1

ayrıca evlilik sebebiyle işten ayrılmada tazminat hakkınız olur. işten cikarilirsaniz bu hakkı kaybedersiniz.

işsizlik maaşı da durumunuza göre belirlenir. yani 8 ay 1000 lira alacaksınız diye bir kural yok.

kendimden örnek vereyim.
ben 10 yıllık çalışan olarak evlilik tazminatı 25 bin civarı para aldim.
daha sonra girdigim bir işten cikarildim; 6 ay 800 lira işsizlik maaşı aldim.

mobil edit: işten cikarilirsaniz bu hakkı kaybedersiniz demiştim, tazminat hakkınız saklı kalır ama ona göre hesaplanır. yanlış anlaşılma olmasın.

doktora görünmeden herhangi bir ilaç/damla vb kullanmamamiz daha iyi.

göz çok hassas kesinlikle doktor.

göz çok ama çok önemli.
mutlaka doktora gidin. alerji kaynaklı ise alerji damlası verebilir.
göze verilen antibiyotik damlalar belli bir sürenin üstünde kullanılmaz. bunun dozunu ve süresini doktor belirler.
ofis siz olmadan da yürür. ama siz gözleriniz sikintiliyken yürüyemezsiniz.
geçmiş olsun.

Neden unlu insanlarin kiminle seks yaptiklari, kimden cocuklari oldugu bizi bu kadar ilgilendiriyor anlamiyorum.

soruya cevap mı bu şimdi, neden soruya cevap olmayan cevaplar veriliyor ben de bunu anlamıyorum.

Böyle durumlar için vicdan diye bir duygu var insanlarda. Bazılarında az ya da hiç yok. Haklı bile olsa ki haklı, vicdanlı biri kendi haklılığını kenara koyar, sahip çıkardı.

Çocukda problem var, ön kabulunü aldıktan sonra yoruma geçelim.

Bu çocuğu emrah önce kabul etmedi, ardından mahkemeler sürdü, büyük ihtimalle mahkeme anında da avukatı ya da emrah aile ile irtibatını kurmuş olayın iç yüzünü ne yapacaklarını filan konuşmuşlar ama uzlaşamamışlardır. konu adaletten döndü ve çocuğun emrahtan olduğu cümle aleme duyuruldu, emrah prestij kaybetti.

Sonra baktı yapacak birşey yok, çocuğu sahiplendi. onunla zaman geçirmeye ve tatile filan çıkmaya başladı. Ama bu işler paramparça dizisindeki gibi olmuyor, hemen zengin aile hop, gelsin yatlar gitsin porsche(bu nasıl yazılıyor lan?)ler filan yapmadı emrah, zaten cimriliği ile de aleme nam salmış bir abimiz.

Çocuk başlangıçta da Emrah'ın içine hiç sinmemişti ama Emrah abimiz bu birliktelikte de(çocukla beraber vakit geçirirken) çocukta ve ailesinde bi' çiğlik olduğunu da gördü. Yani tamah eden değil de talep eden bir ilişki hasıl oldu ve Emrah biraz daha soğudu.

Emrah kendisini geri çektikçe, ''hadi amcana pipini göster'' kültürüyle büyümüş türk halkından olan çocuğun ailesi de ''o senin baban, bak baban, baban, emrah baban'' gibi çocuğu psikolojik olarak da etkilediler (Ben şunu biliyorum; bu çocuk bursada okudu ve okulda arkadaşlarına(!) emrahın fotoğrafını gösterip bak ne kadar da benziyoruz de mi, benim de babam emrah.... gibi aksiyonlar gösteriyordu) Çocuğun daha da bozulan psikolojisi, magazinin pırıltılı hayatlarını da izleyerek iyice içinden çıkılamaz oldu. Ve zaten çevresel faktörlerle beslenen o baba açlığının yanında gelen bunlara layık(?) olma hali de çocuğu dış baskılarla daha da hırçın yaptı, ve fiziksel olarak talepkarlığı ayyuka çıkmış oldu.

Emrah zaten başta 0-1 olarak pozisyon aldığı aksiyomda birlikte zaman geçirmenin sonucunda 0-3'lere kadar düşen hali, bu fiziksel taleplerle kendi içinde dönülmez şekilde bitirdi. Ve hayatına devam etme kararı aldı, sanki o çocuk hiç olmamışcasına.

Yani, hiç olmamaktan kasıt; sokakta ki herhangi bir vatandaşmışcasına değil, öfke ve kinle hiç olmamışcasına; 2.yani mesela ihtiyaç halinde emrah belki size 20 lira verip git kendine bi iskender al yanında da ayran iç diyebilir ama bu çocuğa o kadar kızgın ki, buna onu da yapmaz.

Devamında çocuğun bu açlığı hiç tatmin olmadığı gibi(froyd görse yarın gel işe başlar der lan bana, yüce rabbim verdikce veriyor)bu durum karşısında daha da şaşırarak yanlış hamleler yapmaya devam etti ve, bir zamanlar fenerbahçe amigosu rambo okan(adı okan olmayabilir, takılmayın oralara) gibi ünlü avı-mekan çıkışı süreçlerine girdi.

buna manitadan ayrılmış insan algoritmasıyla yaklaşabilirsiniz; manitadan ayrılmış insan önce inkar eder; yok ya biz iyiyiz gibi, sonra ''ooo binleerce dansözz var'' kurtuldum beee, vur patlasın çal oynasın havaları verir kendine, eğlenceler eğlenceler, snaplar instagramlar fotoğraflar bol meme, uzun bacak kısa etek aman tanrım neler diyorum neyse, eğlendiği izlenimini verir sonra onu beceremediği için, büyük çakılır ve üzüntünün ardından bi sessizlikle ben kendi hayatımı yaşıyorum demek için yine arkadaşlarına bu sefer daha sakin bir hayatın şovunu yapar. en son da istiklal marşı kapanış ile acısını gerçekten içinde yaşayarak, hayatına devam eder. (jung naber canım?)

işte bu emrahın oğlu olan kardeşimizde tüm bu yollardan geçecek, hatta bir kısmından geçti, önce tatmin olmamış açlığını eğlenerek göstermeye çalıştı, devam etti rambo okan gibi ünlü- magazin avına çıktı, devam etti çok üzülüyorum kısmına geldi, devam etti, kendi hayatıma devam ediyorum kısmını yaşadı ama hep ekranlarla hep programlarla. Fakat; burada sistemde bi' sıkıntı oldu ve çark karıştı. çocuk tekrar üzülüyorum kısmına geri döndü( amk senin jank) evet, bilgisayar alemi buna, ''bug'' diyor. neden böyle oldu ben de bilmiyorum. ilerleme de bi' sıkıntı oldu.

neyse ben çay suyu koymaya gidiyorum, goygoyun dibine vurduk yine, gidip sarımsaklı yoğurt yiyecem zehirlenecez valla aşırı gıybetten.



not: barbarapalvin türk olsun.

notun notu: tabi tüm bunlar benim hayal ürünüm, uydurmalarım, asla gerçeği yansıtmamakla birlikte totaly gerçek kişiler ve kurumlarla hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. yani yatırım tavsiyesi değildir ve kuzenim yazmıştır.

unutmayın yeşilçay, yaseminli (yasemin dedim de, yasemin de evlenmiş- bi' ara da bunu konuşalım)

@mete kudur bak dur şurda eksiğin var emrah'ı arayıp baba bana ev al, biraz da para ver mirastan feragat etcem demiş. Emrah da almış, şimdi gene ağlıyor. O an mantıklı gelmiş ama adam sonra allam ben naptım dedi heralde. Mal çocuk ya, bi de evi isterken "yaş farkımız çok yok hacı sen ölene kadar ohoo belki ben ölürüm, sen bi ev çak bana" demiş.

bence de emrah haklı, çocuğu tv de gördüm bi kaç kez. korkunç cidden. gerçi emrah da korkunç biri

prezervatif diye bir teknoloji var.
öncelikle cinsel hastalıklardan koruduğu ve bulaşmayı önlediği gibi çocuk sahibi olmak istemiyorsaniz kullanıyorsunuz.

kadın tek başına cocuk sahibi olmaz. korunmak sadece kadının görevi değildir.
çocuğu doğurmak icin 9 ay karnında taşıyıp bütün fiziksel sıkıntılarına da kadin bedeni katlanır, kürtajın her türlü riskine de (anestezi, cerrahi komplikasyon, kısırlık... ve daha niceleri) kadın katlanır.
bu yüzden bebek kadının rahmine düştükten sonra sorumluluk eşittir.
istemiyorsa rahme düşmesini engellemenin en kolay yolu 2liralik bir kondomdur.

bu yuzden ben istemedim, bana oyun oynandı, zorla doğurdu vb geçerli cumleler değildir.

Olayı bilmiyorum ama "zorla baba yapılmak" ne demek?

Korunsaymış. Kadın tecavüz etmedi herhalde?

Hiçbir çocuk isteyerek dünyaya gelmiyor. Madem anne baba bir halt yemiş maddi olarak da manevi olarak da bakmakla yükümlü bence.

bence babası zengin diye takmış babasına. normal sıradan bir babası olsa bu kadar "babasız kaldım" "baba baba baba" demeyecek, s..ktiri çekicekti. emrah da itici, çocuk yapmış bakmıyorsun ama çocuk da itici orası da bir gerçek.

eşek kadar olmuş, bence bakılacak bir durum yok.
emrah'ın yerinde olsam tüm malvarlığımı bağışlardım bu itici bebeye hiçbir şey kalmasın diye.

Öyle bir uygulamaya denk gelince kullanmayıp direk sildiğim için hafızamda yer etmiyor.

Web sayfası olarak zorunlu olarak kullanmak zorunda kaldığım devlet kurumlarına ait siteleri sayabilirim. Özellikle belediyelerin ve bakanlıkların sayfaları çok kötü oluyor. Ana sayfada baş köşede bakanın fotoğrafı altında siyasi paylaşımlar vb. Kurumun faaiyetleri ile bilgiler/formlar vb. kenarda köşede sıkıştırılmış oluyor. Güncel bilgileri word/excel formatında koyuyorlar.

goodreads'ın android uygulaması çok kötü.

ösym sitesi

facebook group uygulaması. sadece bildirimler çalışıyor.
sildim en sonunda.

normal. 1 yıl sürer ortalama

normal. bir yıl sonrasında da hoş kaybı çoğunlukla geri gelse de tamamen geçmesi biraz daha zaman alabilir. endişelenmeyin.

Öncelikle çok geçmiş olsun.

Ben de zamanında varikosel ameliyatı olmuştum. Kasıkta kesik açılıp damarlar temzilenmişti.

Benim de sol kasıkta ve baldır taraflarında hissizlik oluşmuştu. Zamanla geçti. Ancak ben takıntılı olduğum için çok kafama takmıştım.

Umarım kısa sürede iyileşirsiniz sağlığınıza dikkat edin.

Anladığım kadarıyla parotidektomi olmuşsunuz. (Büyük tükrük bezinin çıkartılması) Geçmiş olsun.

Bu ameliyatta kulağın da duyusunu alan auricularis magnus isimli sinir hemen ameliyat bölgesindedir ve bu sinirin ön dalı çoğunlukla kesilmek zorunda kalınır. Arka ve üst dallar korundu ise yaklaşık 6 ayda his kaybı normale yaklaşır ve sizi rahatsız etmez. Ancak eğer sinir tam kesildi ise his kaybı kalıcı olacaktır.

Bu süreçte erkek iseniz tıraş olurken, kadın iseniz özellikle fön sırasında dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Sevgi ile kalın.

Yapilan arastirma var mi hic bilmiyorum da. Bende de oluyor o. Video ya da fotografta daha cok etkilendigim, gercekte o kadar da cezbetmeyen seyler.

Tam aksi daha cok oluyor gerci.

fotoğraf gerçeğin hissiyat olarak yakınından bile geçemez. soruyu mu yanlış anlıyorum acaba.

gerçeğin yerini hiçbiri tutmuyor

estetik yanından bahsediyorum.
Bir tepede durduğunuzu düşünün ama biraz kayalıklı, az ışıklı falan aslında o kadar da bayılmıyorsunuz o gördüğünüze (belki o manzaraya alışkınsınız ondan ya da başka bi detaydan) ama aynı manzaranın bir de fotoğrafını görüyorsunuz o daha güzel geliyor size (bu da belki açısından ışığından vs)
Bir şekilde fotoğrafın gerçeğe üstün geldiği anlar olabiliyor. Araştırması yapılmış mı merak ettim.

bir fotoğraf birçok sebeple gerçekten daha etkileyici olabilir. direkt belirttiğiniz durum üzerine bir araştırma olmayabilir, ancak konuya ilginiz varsa genel okumalarla bir sonuca varabilirsiniz.

ilk aklıma gelenler;
- walter benjamin / tekniğin olanaklarıyla yeniden üretilebildiği çağda sanat yapıtı
- susan sontag / fotoğraf üzerine
- roland barthes / camera lucida
- john berger / görme biçimleri

öncelikle gerçekte gördüğünüz manzara ile fotoğrafı asla birbirinin aynısı olamaz. fotoğraf karesinin yansıttığı gerçekliğe fotoğrafçının yorumu katılır. yani düşünülenin aksine, fotoğraf makinesi gerçekliği birebir yeniden üreten bir aygıt değildir. fotoğrafçı hem çekim esnasında lensi kullanma biçimiyle, hem de sonrasında dijital ortamda veya karanlık odada kullandığı post processing yöntemleriyle ışık, renk gibi konuları yorumlayabilir. bunun yanı sıra kimi noktalara odaklanabilir, kimi noktaları kareye dahil ederken kimilerini göz ardı edebilir, karenin içerisinde kendi yorumuyla bir kompozisyon oluşturabilir.

bunun yanı sıra, bir fotoğrafın gerçeğinden daha güzel gelmesi belleğin bir oyunu olabilir. bellek, sanılanın aksine statik bir yapıda değildir, yani deneyimlediklerimizi ve gördüklerimizi oldukları gibi kaydederek beynimizdeki bir rafa kaldırmayız. tam tersine dinamik bir süreçtir, canlıdır, geçmişi sürekli yeniden kurgular. biraz da bu yüzden aynı fotoğrafa bakan iki kişi aslında aynı şeyi görmez. bellek, mekanik bir sürecin ürünü olan fotoğrafı bile yorumlar ve belleğimizde bulunan kodlara göre gördüklerimiz ve fotoğrafın bize hissettirdikleri değişebilir. fotoğraf bir bütün olarak veya içerisindeki bir detay ile bir anıyı canlandırarak gözümüze "güzel" gelebilir.

bunun yanı sıra, fotoğraftaki bazı detaylar açıklayamadığımız birtakım sebeplerle olduça etkileyici gelebilir. örneğin barthes, bu durumu "punctum" kavramı ile açıklar. punctum, bir fotoğrafta herhangi bir detay olabilir: bir çocuğun kıvrılmış çorabı, bir kadının belindeki kemer.. bu ögelerin bizi neden etkilediğini anlayamayız, ancak bu detaylar fotoğraflardan fırlayarak bizi deler, geçer.

üzerinde çok fazla konuşulabilir. fakat o anın içerisinde bir görüntüyü deneyimlemek bir şeydir, geçmişteki bir anın kesitini deneyimlemek başka bir şey. arada çok fazla parametre ve dinamik bulunuyor, estetik bunlardan yalnızca biri ve bana sorarsanız en zayıfı.

adettendir diye cevap vereyim; gerçek görüntü
soru da cevaplar da çok hoşuma gitti. mobilden ancak böyle takip edebiliyorum. yazılacak diğer cevapları merak ettim çünkü.

Ne kadar güzel olursa olsun henüz hiçbir fotoğraf beni ağlatmadı. Ama gerçekte (Arada sırada) mesela manzara o kadar hoşuma gidiyor ki bayağı gözlerimi yaşartıyor.

Çekim teknikleri, filtre vs. ile bir mekan olduğundan daha güzel gösterilebilir.

İnsanlar konusunda yapılan araştırmalar var. Filtresiz fotoğraflarla, videoları karşılaştıranlar ezici çoğunlukla videoda gördüklerini çekici bulmuş. Buna açıklama olarak da kişinin tavrını, havasını görmek gibi etmenlerin olduğunu söylüyorlardı. Ancak işin içine çekim hileleri veya filtreler girince sonuç değişebiliyor tabii ki ama şartlar eşit olduğunda hareketliliğin daha çekici olduğu söyleniyor. Hele ki üçüncü boyuta geçmenin daha da etkili olduğu vardı çalışmanın devamında.

Manzara için de durum aynıdır diye düşünüyorum. Güzel bir manzaranın havası fotoğraftan hissedilenez ya da bir degşetin kendisi fotoğrafından da dehşetli olabilir ama çekim ayarlanmamışsa. Bunun dışında, en kabak örneklerden biri Cinque Terre resimleri imiş sanırım. İlgili resmi bulamadım ama bir "hayaller-hayatlar" durumu vardı.