tev, çydd, lösev

Darüşşafaka'ya yapabilirsiniz. Hükümete yakın değildir ve bağışların yerine ulaştığından emin olabilirsiniz. Ben de oradan mezunum, şimdi elimden geldiğince ben de bağış yapmaya çalışıyorum.
www.darussafaka.org

Ya da Alikev'e yapın.
alikev.org

Şartlarınıza uyar mı bilmiyorum ama TSK Dayanışma Vakfı.

hocam vergi yönünden sıralı tam liste şurada. içinden istediğinizi seçebilirsiniz.

www.gib.gov.tr

hocam orijinal bir öneri değil, ama MacBook Air.

Öyle bir tarif etmişsin ki bir Lenovo ThinkPad yazmadığın kalmış hocam. Gerçi en sağlam modelleri X ve T serisi, onlar da 8 bin civarından başlıyor. Ama E serisi de piyasadaki çoğu tüketici modeli laptoptan daha iyi. 5 sene dayanır yani. Notebookcheck'te E580'in parça kalitesinin T modellerine yakın seviyede olduğunu ve E serisine göre çok sağlam bir laptop olduğu yazıyordu. İngilizceniz varsa okuyabilirsiniz siz de.

www.notebookcheck.net

Aslında benimim de radarımda ThinkPad var ama seriler arasındaki kalite farkını tam olarak anlayamamıştım. Teşekkürler link için. @hitokiri

Gelen servisten ölü piksel testi istiyorum?

Eger magazadan alirsaniz ben teknosada actirip orada test edip oyle almistim.

teknik servise kurduruyoruz.

kalsın. nasıl olsa tekrar çizilecek. dert edip uğraştığınıza değmez.

kücük ciziklerse birak yaptirma daginik kalsin. ya da yapi marketlerde satilan cilalaela düzeliyorsa onu deme. sürtme seklinde daha genis alana yayili pek cok cizikse bir ara yaptir ama acelesi yok...

satarken sıkıntı çıkarırlar fiyattı kırıp ucuza almak isterler, ben olsam bu şekilde binerdim satana kadar. alan kişiyede tamir ölçüsü kadar indirim yapardım tabi..

Boya var demektense cizik var demek daha makbuldur evet.
Hem boyasaniz tekrar cizilir zaten. Harita gibi olmadikca dokunmayin.

çok küçükse bırak. tr de boyalı araba bekareti kaybetmiş kadın muamelesi görüyor. kaskon varsa mini hasar muabbetine autoking tarzı yerlerde yaptırabilirsin.

Macbook air.

İphone X

Ps3
Ps4

new balance 574 fsn
sony mdr serisinin herhangi bir ürünü
sennheiser cx serisi
adidas'ın eşofman altı ve şortları
nokia 5800 5 sene falan kullandım.
hp pavilion m9000 masaüstü--bu girdiyi ondan yazıyorum...10 senesi sağlam var.
takamine g320 akustik gitar. güzel kombinasyonlarla 5bin euroluk gitarlara kafa tutar.

şuan gözüme çarpanları söylüyorum macbook pro, spotify, derimod ceket, levi's 511 kot, carl zeiss, hoya variable nd filtre.

logitech mx anywhere mouse, çok oldu alalı ama halen ilk günkü gibi (tüm logitech'ler değil ama).
dandik termos, muhteşem bir şey.
10 yıldan fazladır her kış giydiğim lcwaikiki gömlek
salomon ayakkabılar
kemiksiz 20 yılı olan arçelik midi müzik seti, zor zamanlarımızda almıştık, hiç bir yeri bozulmadı halen.
bürosit döner koltuk. 17 yıl önce almıştım, çok hırpalandı, şu an bir gözü toprağa bakıyor ama halen bilgisayar koltuğu olarak kullanıyorum.

edit: böyle hepimiz yazdık, umarım nazar değmez :)

Overprice ürünler bu kategoriye girmez bana göre. Yani 1000 dolar verip telefon alıyorsun, elbette kalite sunacak. 5000 dolarlık geri dönüş yapacağını zannetmem o tip bir ürünün.

Decathlon'dan alınma Kalenji'nin 65 liralık spor ayakkabısı diyorum ben. Evde her türden bir kısmı 1000 tl üstü bir dolu ayakkabım var. Ama halen en rahatı bu. Hem rahat hem de lan bunu ormana giymeyeyim şimdi anası ağlamasın kaygısı oluşmuyor:) 4 senedir giyiyorum halen yırtamadım.

Xiaomi 10000 mah powerbank gene. 60 küsür liraya aldım ilk çıktığında, halen kullanıyorum. Halen en baba adaptörden daha hızlı şarj ediyor telefonları.

Msi laptop
ps4. Sony Xperia z1, Z2, xz

Nike Cortez ayakkabı, ilk moda olduğu zamanlarda almıştım 170 liraya sene 2012 civarı, hala giyiyorum.

4 sene önce pazardan 5 liraya aldığım iç çamaşırı, hala neredeyse ilk gün ki gibi ve çoğu bilindik markadan daha kaliteli, rahat.

A4Tech mouse, 5 senedir kullanıyorum 15 liraya almıştım galiba.

Ekleme: He birde Vans'lerim var Kadıköy Gargamel'den almıştım 6 sene oldu, rengi soldu ama hala giyiyorum.

Şu an etrafıma bakıyorum;
iPad Air 2 (İlk çıktığında almıştık, hala taş gibi)
Polaris Deri Sandalet (7-8 yıl)
Decathlon Arpenaz Yağmurluk Polar Mont (3 yıl)
Asus Powerbank (3 yıl)
Contigo Termos (Bir yıl olmadı ama 9 dolar)
Birkenstock Terlik (Yumuşak tabanlı olan, iki üç yazdır hayatımı kurtarıyor)
Vena marka tişörtler (3 yıl dayanan tişörtler)
Colins elbiseler (3 yıldan fazla oldu yeni gibi)
Şu an yanımda olmayan ilk Superstar’larım (10 yıl önce almıştım)

Powerbank.

Sennheiser kulaklık.

Spigen kılıf derim.

Timberland bot. Giymekten usandim hala tas gibi.
Asics gel kayano. Alirken bir ayakkabiya bu kadar para verilir mi dedim ama uzuuuunn yuruyusler sonrasinda iyi ki vermisim diyorum.
Dyson sarjli dikey supurge. 5 yildir hoyratca kullaniyorum

MacBook Air, Samsonite Business tekerlekli evrak çantası, Steadler Triplus kalem seti, Lamy Safari, Starbucks çelik termos, Spotify Premium, Office 360, Trust powerbank.

Bunlarla iş yapıyorum, benim ofisimi oluşturuyor bu toplam.

Adidastan 7. Sınifta aldiğim sırt çantası. 10 sene oldu hala kullaniyorum ki bu 10 sene boyunca her gün okula onunla gittim, iki kez yurtdışı gezisi yaptım. Defalarca şehirlerarasi yol gittim. O dönem için baya para vermiştim ama parasina baya değdi. Korkuyorum şimdi nazar değecek diye :(

Kaç liraya aldığımı bilmediğim ve yine yıllardir kullandiğim bilek destekli mousepad. Benim gibi bilgisayarda çok zaman geçiren biri için büyük rahatlik, karpal tünel olmamamin tek sebebi olabilir hjsshsh

Adidas eşofman takımı, 2006 senesinde aldım halen kullanıyorum. Samsung Galaxy note 3, 2013 senesinde aldım taş gibi halen.

eastpak sırt çantam - 20 sene falan oldu alalı

lenovo p2 - şarjı halen 4 gün gidiyor :)

citroen c4 - 120 bin km ye geldi tık demedi

sena 20s kask içi bluetooth - çoh eyi

lenovo z500
logitech m185

macbook air, iPhone 6s, lg tv

@binder lan daha yeni aldın x230 u... ilk baştan bu kadar övme, az sonraya da kalsın övme şeyi...

cevap:

thinkpad x200s ve thinkpad t440p ücretlerini kat kat hak etti.

casio f91-w kol saati.

microsoft sculpt confort mouse

10 sene önmce arabada kullanmak için aldığım mini buzdolabı.

bin yıllık campagnolo record grupset buldum geçen ben bunu 10 sene önce de kullanıyordum, demekki o da parasını hak etmiş.

thinkpad a30
macbook air
dyson marka herhangi birsey
lorus marka saat

XBox one ve JBL Go.

1999 yilinda aldigim spalding sirt cantasi, resmen dunyayi tasidi, hala sapsaglam, ben baydim kullanmaktan ama atamiyorum

2007de aldigim tschibo laptopu bu sene attim.

Ihrac fazlasi kiyafetlerin buyuk kismi da bu kategoride, ozellikle 5-10sene once alinanlar, penye kalitesi vs muhtesem, disarda giyilemeyecek hale gelenler on numara ev kiyafeti oluyor.

Sari uzum. Verdigi haz ile ucretini fazlasiyla hakediyor.

15 ayda amorti edebilecekse hiç düşünme devam bence.

300-400k tl'ye açılan kafeler bile tuttuktan sonra min. 3-4 katına devir ediliyor. aynı paranın 50k fazlası bence çok düşük. bu zamana kadar olan emeklerinin, bütün oturtmuş olduğun sistemin bedeli 50k mı?

satma

Niye 50k üstüne devir?
Ayda 20k getirecek yatırım 400k nın baya üstüne satmanız mantıklı olur. Hazır alıcı mı var 450ye? Almak isteyen olursa teklifiniz 1 milyon falan olsun öyle alıcı çıkarsa satarsınız.

400k'yi 15 ayda amorti edecegin bir isten cikilmaz.

Hocam tamam Türkiye'de durumlar çok iyi değil ama o kadar da değil. Bence bu kadar yatırım yapmışken bırakmayın.

çıkacaksanız da önce amorti edip sonra da 1,5m den aşağıda olmayacak şekilde satıp çıkabilirsiniz

Hesabı yapan kişi kim onu merak ettim. Hayatının birikimini yeni işe yatıran arkadaşla, "aa türkiye çok karışık bi yer boklar olabiliyor" diye düşünen arkadaş aynı kişi ise çok net bir şekilde o parayı alıp faizde tutması daha mantıklı olur diye düşünüyorum zira hesapta yanlışlık olma ihtimali yüksek.

sen ürün, alet, makina, malzeme aldığında dolar 3.5 liraydı

şimdi 5-6 lira ve geleceği de belirsiz. sen o aldıklarını şimdi almaya kalksan kafadan yüzde 60 70 fazla ödeyeceksin. bunu bu gün nakite çevirirsen de paran zaten erimiş olacak.

ben ne diyeyim başka sana?

Yapman gereken şey doğru piyasa analizi.

Arkadaşım 24 yaşındayken ailesinin tüm birikimini bir işe yatırdı. İlk sene nerdeyse her gün yanımıza gelip "ben yapamıyorum, dönmüyor, para gelmiyor" demeye başladı. Sonra yavaş yavaş bu ziyaretler kesildi. Artık sadece instagramdan takip edebilir olduk. Geçenlerde görüştüğümde ofisini yenilemiş, arabasını yenilemiş, yeni makineler almış ve gayet düzgün bir geliri vardı. Farkın, piyasadaki açığı kovalayıp oraya saldırmak ve "olmuyo abi ya" zırlamasından vazgeçmekle gerçekleştiğini söyledi.

Fakat geçen hafta tekrar görüştüğümüzde yine "dönmüyor, olmuyor" demeye başladı. Değişen ne diye sorduğumda ise "artık piyasada saldıracağım bir boşluk kalmadı ve müşterilerim giderek küçülmeye başladı" dedi.

1- Planlarını her zaman uzun vadeli yap, günü kurtarmak ticaretteki en büyük hatadır.
2- Girdiğin/gireceğin sektörün pazar araştırmasını iyi yap. Ömrü olmayan bir sektörden beklentini, "ömür" kadar yap.
3- Sızlanmayı bırak çünkü ortada bir emeğin ve harcaman var.
4- Yapabilirsen iyi bir analizini yap durumunun. Gözü kapalı ilerleme.

Isini sattin diyelim simdi. Bundan sonra ne olacak? Sattin para cepte, sonraki senaryo nedir?
Alip parayi yurtdisina mi gideceksin direkt?

15 ay degil 22.5 ayda amorti ediyor bu arada. He o da cok iyi ama.

türkiyeye bir şey olmaz. 400k ile yurtdışında nasıl bir hayat kurulacak? yurtdışında sağlam gelir olacaksa yapılabilir söylediğiniz. tr de olmayacaksa da diğer plan ne o önemli. 400k yı faize yatırıp evde mi oturulacak?

Hocam sektöre bağlı.

Yani sektör çok kırılgan, çok zorda bir sektörse, olabilir. Ama işler devam edecek gibi görünüyorsa, bence anlamsız bir hareket olur.

Diğer yandan da ayda 20 bin lira sizi mis gibi yaşatır. Ama 450 bin lira para yaşatır mı?

Başkalarını boşverin, kendi hayatınıza bakın siz. Takılmayın.

Sonuç: çok büyük risk yoksa anlamsız.

K kişiler için kullanılmıyor mu?

400k iyi bir para kimse için küçük meblağ değil. 20 milyonluk işyeri olan tanıdığım bile 400k parayı küçümsemez.

amorti imkanı varsa ve bu kadar emek harcadıysan mutlaka bekle. 2 sene hatta 3 sene dişini sık parayı katla. katlarken yatırımını daha garanti şeyler üzerindne yap. dolar-euro gibi.

senin sorunun ülkenin içinde olduğu durum değil işten sıkılmış olman bence.

Pazarda kırılganlık yok. Şuan gecen seneden daha iyi. Şehirde adim duyulmaya basladi. Isi yuruttugum kadrom şahane.

Işe güvenim tam. Işın basında kardesim var ona da güvenim tam. Sıfırdan hic bilmediğimiz bir sektörü öğrenip ortakdan da alip ileriye tasidik.

Ama tr ye güvenim yok. Deseler ki 2 yıl dolar 6 emin olun milyon verseler bırakmam isi. Ama şuan suyun üzerinde yüzen küçük bir bot gibiyiz. Her an herşey kötü olabilir. Seneye dolar 8 olacaksa alip dolara yatırmak daha mantıklı geliyor. Belki kalsam daha çok kazanırım ama dolar bazında da birazcık zararimi
çıkarmış olurum.

Dolar 8 olunca bana gelen 20 k aynı değerse olmayacak. Damlalar giderek küçülüyor.

Belki başka ise girerim onu bilmiyorum.

Haziran ayında dediler dolar 6 7 olacak inanmadık kimse sallamadı ve oldu. Şimdi diyorlar 10 olur parayi alip oraya atsam 1 yildaki amortiden daha değerli bence.

8-8.5 arası

Yatırım tavsiyesi değildir şahsi görüşümdür.

2017 de dolar 3.30 ken 2018 şubatta dolar 5 tl olur dendi ancak çok ciddiye alan olmadı. seçimden sonra dolar 7yi gördü. dolar 10 lira olur desem. oladabilir, olmayadabilir.

tr enflasyonu kabaca %25,ABD enflasyon kabaca %2 desen zaten hiçbir şey olmasa bile %23 yükseliş beklentisi olur enflasyon farkından .

5.5 x 1.23= 6.95

O zaman gidip dolar alalım
Söylediğin durumun dayanağı ne

bana kalırsa 7'nin altında olmaz.

senin aradığını nereden bilecekler ki? isimsiz ara.

Adresi karşı bina, ismide sallama yaparsın işte. Ara gitsin aksiyon olur.

bebek vardır, gazı vardır, acıkıyordur.
dur yapma kısmı olmasa böyledir muhtemelen.

Bizim binada zihinsel engelli bir çocuk var. Bazen inliyor, bağırıyor, ağlıyor. Aynı şekilde alzheimer hastası bir de teyzemiz var. Can havliyle bağırdığı oluyor. Bu tarz bir durum olabilir mi? Apartman görevlisi falan varsa sohbet edip sorabilirsiniz.

Önce bir ağız arayın. Olağandışı bir durum varsa muhtemelen etrafta insanlar biliyordur. Bilinen bir durum yoksa (yeni bebek, engelli, hasta vb.) polisi aramanız iyi olur.

yoksa çocuğuna ilaç yapmaya çalışan anne-babayı polisle uğraştırmış olma ihtimaliniz yok değil.

Bir tanıdığın 6 yaşında kızı var, neredeyse doğduğundan beri gece çığlık çığlığa ağlıyor. Anne baba çaresiz. Sebepsiz yere gece sanki parçalıyorlaşmış gibi ağlıyor çocuk. Ortalığı kaldırıyor. Söyledim o kadar bir pedagoğa gidin diye. Çocuğun dikkat çekme yönteöi sanırım. Ama yine de konu komşuya bir sormakta fayda var. Gerekirse ailesiyle görüşülmeli sizin durumunuzda. Her türlü ihtimal değerlendirilmeli.

alt komşumuzda var böyle bir çocuk.
anne baba artık psikolojilerini kaybetmek üzereyken destek almaya başladılar da durum düzeldi.
bazı çocuk ne yazık ki böyle ağlıyor, etinden et kopartılıyormuş gibi. yüksek ihtimal böyle bir vakadır.
bir diğer ihtimal de çocuğun içmesi gereken ilaç, vurulması gereken bir iğne vardır ve bunun tantanası oluyordur. ne yazık ki çok can sıkıcı bir durum. bizim komşulara biz kahroluyorduk.
farklı bir ihtimal aklıma getirmek istemiyorum bile.

ancak yine de yöneticiyi arayıp sorabilirsin durumu.

her ihtimale karşı komşulara sorun. Engelli vs bir bilgi yoksa direkt polisi arayın. Normal bulmadım ben bunu.

Bizim üst katımızdaki çocuk böyle. Ben inanılmaz gerildim ve dinledim. Anladığım kadarıyla çocuğa akşam banyosu yapıp yatırıyorlar ve çocuk yıkanmayı istemiyor. Bu tür bağrıntılara bir gürültü eşlik ediyorsa polise ihbarda bulunabilirsiniz. Diğer komşuların bir ağzını arayın.

O kadar sey duyuyoruz ki haberlerde falan. Ben olsam riske girmez arardim polisi.

Karsi apartmandan duymus gibi isimsiz arayin polisi. Siz oldugunuzu anlamazlar.
Polis ilgilenmezse siz gidip kapisini calin, "Yardim edebilecegimiz birsey var mi?" diye.

Cocugun "Dur, yapma!" deme ihtimali hic öyle yabana atilacak birsey gibi degil.

çocuk polisleri ayrı oluyor. ihbar et gelir bakarlar.

Arayacaksan tam cigliklarin basladigi sirada ara.

benzeri bir çocuk benim alt katımda var. ilk başlarda akıl hastası sandım ama değil. artık anne babayı da delirtti çocuk. ağlamasını duysan ölürüyorlar sanırsın ama ortada bir şey yok. dayanılır gibi değil.

Öncelikle sizin aradığınızı %100 anlayacaklar. Apartmana yeni biri taşınıyor ve evlerine şikayet üzerine polis geliyor. Hatta şöyle söyleyeyim arayan siz olmasanız bile sizin olduğunuzu düşünürlerdi muhtemelen.

Ayrıca fevri karar vermeyin. Aynı komşudan bende de var. Okumuş cahil tipler. Avaz avaz anne çocuğa çocuk anneye kıçlarını yırtarcasına bağırıyorlar. Dışarıya entelektüel gözükmeye çalışan içeride ise bok gibi çocuk yetiştiren bir ana baba bozuntusu. Çocuklar hatta öyle bir bağırıyor ki şiddet uygulanıyor sanırsınız halbuki tamamen şımarıklıktan. Senelerdir alıştım artık.

Goodyear efficient grip. Türkiye şartlarına uygun (dayanıklı).

bütçe önemli.
goodyear, michelin iyidir.
bütçe azsa kumho
Daha da azsa petlas

Michelin bence çok iyi lastik ama türkiye şartları için uygun değil. Continental lastiklerin babasıdır bence, goodyear efficient grip yıllardır var gayet güzel lastik.
Ama bu lastikler pahalı olanlar.

Daha düşük bütçeniz varsa, Falken ziex 914 ecorun, hankook ventus prime 3, Dunlop düşünebilirsiniz.

Dunlop

yaşadığınız yere göre değişir.

kışlık lastik ihtiyacı da oluyorsa, crossclimate takın, yaz kış değiştirmekle uğraşmazsınız hem.

corsa d otomatik kasalarda lastik ölçüsü farklı oluyor. ara lastik olduğu için lastik fiyatı artıyor. michelin continental bridgestone çok pahalı geldiği için pirelli almıştım. pirelli güzeldi ancak tercihim continental olurdu. lastiklerin yol tutuşu performans dereceleri var ona göre değerlendirmek lazım.

Lastik ya yazlik ya kislik olur.

Yazlik: continental

Kislik: goodyear

Arabayla trafiğe çok çıkmıyorum. Özellikle kışın karda kışta pek kullanmak gibi derdim yok. Lastikler cidden yıprandı ve ayrıca balataları da değiştireceğim. Lastik mevzusundan çok anlamadığım için işin ne teknik detayını ne de maddi detayını bilmiyorum. Aynı markanın lastikleri arasında çok fark olabiliyor. Açıkçası kazıklanmak da istemiyorum

www.butikbira.com

Bunu mu yaptiniz? Sekerle yaptim bundan, kopurme normal seviyedeydi. Sicaklik kac suan?

evet bundan. şeker kullandım ben de. 22-23 °C. köpürme belirtisi hiç yok.

kitle gelen mayayı kullandıysan köpürmez. ale mayası o. buğday mayası kullandıysan ve sıcaklık 18 in altındaysa yine köpürür ama hava kilidinden taşmayabilir.

özet: kit mayası kolay kolay taşma yapmaz (mj buğday hariç, ondan gerçek buğday mayası çıkıyor)

köpürmedi.

benim köpürmüştü. stout daha çok köpürmüştü ama.

Geçmiş olsun. Unutmaya çalışın.

sevme kardeşim çocuk falan, millet yanlış anlıyor.

Siz iyi niyetlisiniz fakat kötü niyetli biri çikolata verip sonrasında işler farklı gelişebilirdi. esnafın gözü açıklığını ve polisin çabukluğunu takdir ettim. Üstünüze alınmayan, onlar doğru olanı yapmış, ortalık sapık kaynıyor.

ne yazık ki çocuk kaçırmaları ve tecavüzleri bu noktaya getirdi toplumu. ben o parktaki çocuğun babası olsam kızarım niye tanımadığın birinden çikolata alıyosun diye. 30'uma merdiven dayadım, ben bile tanımadıklarımdan yiyecek vs. almıyorum. mantıklı mı sizce sizden almaları? yada siz olsanız alır mısınız tanımadığınız birinden yiyecek vs.? yada çocuğunuzun almasını ister misiniz?

asla bir çocuga çikolata vermem.
süt bile vermem, belki alerjisi var belki şeker hastası, belki ailesi yedirmiyor çok hassaslar bu konuda.
avrupada bunu yapsan başın belaya girerdi.

bizim ülkede alerji yüzünden bogulma riski olan çocukların aileleri böyle durumlar yüzünden cocuklarını eve kitlemek zorunda kalıp cok zorluk çekiyorlar.
bir daha asla yapmayın bunu.

onun dışında da tabi sizin açınızdan hiç hoş değil iyi niyetle davranmıssınız ama bu ülkede tacize ugrayan cocukları dusunup sevınmenız gerekır bu gıbı guvenlık onemlerıne.

Sıkma canını kardeşim. İnsan bilemiyo ki kim iyi niyetli kim kötü niyetli

Esnafı ve polisi tebrik etmek lazım. İşin taciz tecavüz hassasiyetini geçtim, benim çocuğumu seveceksen uzaktan sev kardeşim. Temas etme, çikolata, şeker falan verme. Ben kedime bilmediğim bi mama verildiği zaman bile geriliyorum.

Aynen hocam, ben de esnafa hak veriyorum. Sen her ne kadar iyi bir şey yapsan da insanlar bunu bilmiyor. Anlayışla yaklaşmak lazım.

haklılar. tanımadığınız çocuklara ikramda bulunmayın. mesafenizi koruyun. polis doğru olanı yapmış, o çikolatanın içinde ne olduğunu bilemez.

Tanımadığınız bir çocuğa çikolata veremezsiniz, tanıdığınıza bile vermeden anne babasının iznini almanız gerekir, belki alerjisi var, bir hastalığı var evet ama belki de ailesi çıkolata yemesine izin vermiyor ve siz düzenini bozuyorsunuz.

Çocuk da olsa o bir birey, nasıl sokaktan geçen bir yetişkine çikolata vermiyorsanız ona da vermeyeceksiniz. Çok basit.

bir genel görgü kuralı söyliyeyim.

yanında çocuk olmayan hiç kimse çocuk parkında oturmamalı ve oturamaz da zaten.

sen iyi niyetli olabilirsin ama bu kadar çok pedofili vakası var ki, saymakla bitmez.

ikinci olarak anası babası yanında olmayan hiç bir çocuğa dokunamazsın, bişey ikram edemezsin ve konuşamazsın.

nerden biliyorsun çocuğun diabet olmadığını ya da bazı şeylere alerjisi olmadığını? sordun mu anne babasına? izin istedin mi çukulata verebilirmiyim diye?

polis az bile yapmış. ben onların yerinde olsam direkt alırdım içeri.

bu senaryoda özlemini çektiğim tek şey eksik kalan esnaf dayağı olmuş.

insanların az da olsa bilinçlenmesi güzel olmuş.

Mal mal agresif yorumlayan arkadaşı hariç tutuyorum ve genel olarak söylenenlere katılıyorum.

Sen iyi niyetli olabilirsin ama etraf öyle değil.

Düşünsene, evinin karşısındaki parkta hiç tanımadığın birisi oturmuş, elinde kocaman bir oyuncak ve çocuklara şeker çikolata veriyor. Bi noluyo lan demez misin?

Bence esnaf da polis de doğru olanı yapmış. Esnaf burada kendileri sana saldırsaydı hatalı olurdu ama polise haber vermişler işte. Aferin esnaf.

bilincli esnaf, hizli polis. takdir ettim.

elinde pelus ayiyla cocuk parkinda cikolata dagitmak niye hocam :) noel baba misin sen :D

arkadaşlar vurmayın adam öldü

geçenlerde MIGROS'tan çıkarken elimdeki bisküvi paketini açıyordum ki karşıma ufak bi çocuk çıktı.. çocuk elimdeki pakete bakıyordu.. hemen arkasında da annesi vardı.. önce annesinden izin aldım sonra da ufaklığa bir tane bisküvi verdim.. sonra da kendi yoluma gittim.. bence en mantıklısı bu..

hiç tanımadığınız çocukların anne babası yakınlardaysa önce onlardan izin alın.. etrafta anne baba yoksa çocuklara birşey verirseniz orada kalmayın kendi yolunuza gidin..

bu da tedirgin bakışları rahatsız etmeyecektir..

Seninle alakası yok, bence esnaf ve polis böyle bir Türkiye'de doğru olanı yapmışlar. Senin gibi iyi niyetli birisi yerine bir sapık da olabilirdi.

bence o esnafın yayına gidin. olayı anlatın, niye orda olduğunuzu falan. sonrasında mahallenin çocuklarına göz kulak oldukları için, bu konuda duyarlı davrandıkları için teşekkür edin onlara.

not: yazdıklarımda hiçbir ironi bulunmamaktadır

Yani yeteri kadar yorum yazılmış da, elinde hello kitty peluş oyuncağı ile parkta oturup çocuklara çikolata vermek... İyi cesaret. Dayak yemediğinize dua edin derim.

esnafı takdir ettim

kimlik sorgulaması yapıp uyarıp gitse polis daha iyi olurmuş ama polis aracına bindirip götürmek abartı olmuş hadi 2. kez yapsan neyse de ilkinde uyarı alman daha doğru olurdu.

türkiye gibi bir ülkede çocuklarla anne babalarının yanı harici selam sabahı kesmek gerekiyor. sadece tanıdığım komşuların çocuklarıyla arada konuşuyorum o bile yanlış şu dönemde maalesef tepkilerinde haklı insanlar ortalık sapık adi şerefsiz kaynıyor. hatta çocuk parkında atletle sürekli spor yapan bir adam var o geldi aklıma bir daha görürsem polis e şikayet edeceğim.

Siz iyi niyetli olabilirsiniz ama düşünsenize çocuk parkında yabancı bir adam, yanına kocaman peluş oyuncak almış, çocuklara çikolata dağıtıyor. Cidden "creepy" bir görüntü.
Yalnız çocukların yanlarında ebeveynleri yok muydu merak ettim.

Yaşadığınız gerçekten sinir bozucu ama o insanların tarafından bakmaya çalışın, sinir yapmayın ve hiçbir çocuğa ebeveyninden izin almadan ikramda bulunmayın.

kocaman oyuncak ayısı ile çikolata dağıtan kadın olsaydı durum creepy veya şüpheli olarak algılanmazdı. hatta sarışın güzel yüzlü bir turist erkek olsa da öyle algılanmazdı bence bizim memlekette. ama aile izni olmadan bi şey vermek yanlış bence de. ben de sürekli çanta taşıdığım için şeker falan alıp vereyim çocuklara veririm otobüste metroda diyorum. sonra tr'de yaşadığım aklıma geliyor vazgeçiyorum.

killerbee +1

Bir baba olarak soyluyorum, cocuguma tanimadigi, tanimadigim birinin cikolata, seker vs. vermesini gectim, konusmasini bile istemem. bu konu cok net. hele ki cocuk parki gibi ortalik bir yerde bunu yapiyorsun, cevredeki kimse seni tanimiyor yani bir "yabanci" durumundasin.

normal sartlarda esnafin seni cok saglam dovmesini beklerdim (dogru oldugu icin degil, genel davranis bu sekilde oldugu icin).

simdi o esnafin yanina gidip "hede hödö" yaparsan kuvvetle muhtemel dun yemedigin dayagi bugun misliyle yersin.

Esnafı da polisi de takdir ettim, olumlu anlamda beklenmedik bir son olmuş.

son olarak yanında çocuk olmadan çocuk parkında oturan kişileri(kadın erkek farketmeksizin) 155e ihbar edin diye bir sürü bildiri gördüm ana haber bültenlerinde.

Esnafı da polisi de takdir ettim. Doğru olanı yapmışlar.
Siz iyi niyetlisinizdir ama artık devir öyle değil. Birileri aynı yöntemle çocukları istismar etmeye çalışıyordur.

Böyle bir olaya 10 kez şahit olsam 10'unda da polisi arardım. Çevredekilerin davranışı da şerefsizlik değil, vatandaşlık bilincidir. Bunun yarısını yapsanız linç edilebileceğiniz mahalleler vardır.

Bu kadar uzak olmayın yaşadığınız toplumdan.

edit: arkadaşlar dün yatıp uyanınca sinirim geçti, birde başka bir şehirden hediye için gitmiştim şehre, yeşilpınar'ı falanda bilmiyorum, polis beni mahalle içinde bırakınca mecburen arkadaşı aradım süpriz bozuldu, o da sinirimi bozmuştu. arkadaşım vatan caddesinin üzerindeki ünlü bir caddede çalışıyordu, bana tarif etti oraya gittim buluştuk, ertesi sabah kendi şehrime döndüm. iri kıyım erkek olduğum için dövme cesareti göstermemiş olabilirler. ama birisi yalandan yere halkı galyana getirip durduk yere linç yiyebilirdim Allah korumuş. ben arkadaşa süpriz olayını aklımda canlandırıp hep o anı aklımda yaşadığımdan hiç aklıma gelmemişti çocuk kaçırma, taciz falan. ben zaten çocuklara çikolata verip, birisine aranızda karşı apartmanda oturan biri var mı falan diye sormuştum hepsi bu. ya çok sinir bi durumdu neyse kendi şehrimde, kendi evimdeyi şimdi.

1- big data dediginiz sey nedir? dunyadaki tum verilerin toplandigi yere big data denmez :) bi kavram karistirmasi var sanirim.

vikipedi aciklamasiyla: Büyük veri; toplumsal medya paylaşımları, ağ günlükleri ,bloglar, fotoğraf, video, log dosyaları gibi değişik kaynaklardan toparlanan tüm verinin, anlamlı ve işlenebilir biçime dönüştürülmüş biçimine denir.

2- onlar da topluyor. cin'de facebook filan yasakli. her uygulamanin cin'li versiyonunu kullaniyorlar.

3- trump - secim - rusya seklinde aratabilirsiniz. xxx analytics rezaleti de vardi, zukenberg yargilandi hatta bu sebeple. sirketin adini unuttum.

4- sirketler veri tabanlarini mumkun oldugunca guvenli hale getirirler. sizma her zaman mumkun.

5- kim bu konumda mi?

edit: yuzeysel & ortalama google bilgisi :) insanlari tanimadan boyle sozler soylemek degisik. kolay gelsin, umarim aradigin cevaplari bulursun.

@fakyoras Hiçbir şekilde bir kavram karışıklığı yok. Big Data dijital anlamda soyut. Silikon vadisi ve türevi yerlerde ciddi anlamda üzerinde çalışılan, belli merkezlerde depolanan, bilfiil mekansal karşılığı olan ve tek bir kuruma ait olmayan verilerin bütünü. Nicelik olarak en büyük ölçekli veri Amerika’da. Diğer ülkelerin verileri onunkinin yanında işlevsel anlamda oldukça komik.

Siz çok yüzeysel ve ortalama google bilgisiyle olayı okuyorsunuz ya da bu konuyla ilgili yeterli bilgiye sahip değilsiniz.

Facebook ve bağlı şirketleri(Whatsapp, Instagram) Twitter, Google ve daha birçok şirketin bu bilgileri donanımsal olarak depoladığı yerlerin tümü ya da bir kısmı için mekansal bir tanım da “Big Data”yı içine alıyor.

3) google aramalarından grip salgını ve etki alanını doğru bir şekilde hesapladıklarına dair birşeyler izlemiştim, eğitimli kitlenin mesai saatlarinde dizi izlemesinden falan ekonomik durgunluk kriz gibi durumlar arasında bağlantı kurduklarını duymuştum.

4)en basitleri bile genelde 2 farklı kıta 3 farklı merkez de yedekli oluyor

@fakyoras Cambridge Analytica olayında kabaca 50 milyon Facebook hesabı kullanıldı. Big Data için 50 milyon kişi komik bir sayı bile değil. Bu kullanım Big Data’nın gerçek işlevselliği ve asıl gücünü anlatmakta da yetersiz ve sönük.

Fikir vermesi açısından:

m.imdb.com

1- hayır. çok merkezde biriktiği, birikmeye de devam ettiği için yok edilemez.

2- hayır, herkes kendi datalarını biriktiriyor.

3- çok çeşitli.

4- siber güvenliğin bilinen yöntemleri ile.

5- evet. çok daha fazlası da yapılabilir.

kavramların birbirine girdiğine katılıyorum,

babilbaligi+1

5'e ilaveten şu anda zaten böyle, rusya'nın virusleri ameriganın nükleer santrallerini, askeri tesislerini hedef alıyor, ameriganın firüsleri rus bürokratlar/devlet tesislerini hedef alıyor (neye göre tabii ki ip to location vs. gibi şeylere göre) hatta tek bir hedefi olan hedefe ulaşıncaya kadar yayılan ama bir eylemde bulunmayan wormlar vs. de mevcut, yani hali hazırda bizler mışıl mışıl uyurken birileri birbirlerine saldırıyor, savunuyor falan. misalen şu anda usa suudi arabistana saldırıyor.

Ek kaynaklar:
threatmap.checkpoint.com
map.norsecorp.com
www.digitalattackmap.com&color=0&country=ALL&list=0&time=17819&view=map

1) "Bir şekilde" lafzı bize istemediğimiz kadar özgürlük veriyor. Madem verinin fiziksel karşılığı var, sırf Google'ın tuttuğu veriyi değil, android cihazda telefon rehberimize kadar erişebilen programların tuttuğu veriyi de yok edebilirsek... Neden olmasın?

2) Bilinen internetteki içeriği derleme konusunda Google neredeyse bir tekel ve onay mercii olduğuna göre muhtemelen aynı nicelikte veriye kimse sahip değil. (Diğer ülkelerin rahatsızlığı konusunda: Yandex'i, Vk'yı vs. bu tekeli kırmaya yönelik girişimlerden sayabiliriz.) Ek olarak Google ve benzeri şirketler yoluyla toplanan bu verinin -analytics, adsense benzeri uygulamalarla dünyanın geri kalanınının kulanımına sunulan kısmı müstesna- büyüklüğünü ve gizli kullanım alanlarını, skandallarla bir bir ifşa olmadıkça tahmin etmek de imkansız.

Ek olarak ticaret savaşı ile de anlamlanabilecek bir veri savaşı Çin ile ABD arasında uzun süredir sürüyor. Son büyük gelişme de şu: www.bloomberg.com

3) Durum böylesine açıkken gizli kalan amaçların bir önemi var mı ki? Sanki bundan sonrası bize sadece işleri komplo teorisyenliğine vardıracak bir gizemciliği getirecek. Elbette bu soru; kamuoyunun, bilgi tekelleri ve emperyalist devletler üzerinde kuracağı olası bir baskıya dönüştüğü takdirde anlam kazanacaktır.

hem kavram karmasasi var hem yok diyebilirim. bu durumu ozetle su sekilde aciklarim, dunyadaki tum kuslarin sesleri "data" dir. bu datayi mikrafon sahibi herkes toplayabilir ve bir yere saklayabilir, buna "database" denir. "big data" isleme ise bunun bir adim otesi yani bu saklanan datanin islenip, bize rasgele civilti ve gurultu gibi gelen kus seslerinin anlamini, yani ne konustuklarinin bulunmasi, kus dilinin cozulmesi, bu sonuca gore gelecek konusunda tahminde bulunulmasi dir. yani bu iste datanin bir yerde saklanmasi ve fiziksel olarak sahip olunmasi isin kucuk bir kismi, asil onemli ve zor kismi ise bu datayi isleyip anlamli bir sonuc cikaracak fiziksel teknoloji, ve algoritma sahibi olabilmektir.

ornegin twitterda datalari dunyadaki bircok noktada serverlar uzerinde saklanir, isteyen bu data yi twitterin sunmus oldugu API uzeriden alabilir. bunu evde sen de yapabilirsin, sonra bir yere saklayabilirsin. artik senin de bir "data base" in var. ama bu datayi ne yapacaksin, cok buyuk bir data ve insanlar ornegin turkiyede son zamanlarda "papaz brunson", "arda turan" ve "enflasyon" konularinda bir suru konusmuslar. bu konusulanlari bir bolumu goygoy, bir bolumu cok ciddi, bir bolumu ise konusulmus ama bir amaca hitap etmiyor. boyle yiginla data sahibi oldugunu dusun. burada asil zor kisim bu konusmalardan cesitli anlamlar cikarabilmek, degersizlerini ayristirmak, degerlilerini bir istatistik hesabina sokabilmektir. ornegi "arda turan" meselesi "papaz brunson" meselesinin halk uzerindeki etkisini istatistiksel olarak ne oranda maskelemis. ilerde boyle bir durum oldugunda bu durum ile benzerligini eslestirmek icin bir sablon (pattern) cikarilabilir mi, bu pattern cikartilir ise bunun sonuclari ne olur, tum bu olasiliklar icinde abd nin bize "fethullah guleni" iade etmesi orani ne kadar mumkun. iste eger bu datayi isleyip boyle bir olasilik hesabi yapacak teknoloji, istatistik, matamatik, algoritma kurabiliyor ise big dataya hukmediyorsundur. yoksa data ile ne yapacagini bilmedikten sonra elinde tutmanin anlami yok.

bu durumda amarikanin elini guclendiren ne peki? adamlarin datayi tutmasi bir sonuc, cunku bu data ile ne yapabileceklerini biliyorlar ve onun icin tutuyorlar. eger biz de bilseydik biz de internet uzerinde "crawler" yapip bilgiyi toplayip biz de tutabiliriz ama tutsak ne olacak ki, islemeyi bimiyoruz. bu tamamen isletme ve universite isbirligi ile olabilecek birsey.

ozetle big data olayinda dataya fiziksel olarak sahip olmak isin proseduru, en onemlisi bu data ile ne yapabildigin.

1) Big data sanki bilgisayar ve ağ teknolojileriyle ortaya çıkmış gibi bir algı var. Bilgi ve belge yönetimi tarihine biraz bakınca aslında insanlığın yazmaya başladığı andan itibaren data topladığı görülebilir. Sadece veriyi saklama ve yorumlama yöntemleri değişti. Çok yakın tarihe kadar var (2010'lar) olan kümülatif bilginin büyük çoğunluğu hala "hard copy" denen materyallerde saklanıyordu.
Şimdi dijital olarak tutuluyor. Haliyle bu depolama imkanları, veri aktarım olanakları hem yeni enformasyon üretme hızını artırdı, hem de datayı yorumlama hızını. Her ülke kendi verilerini saklar. Kimi analog olarak kimi dijital. Artık çoğu dijital. Yani TUIK'in verileri de "büyük veri", holdinglerin satış rakamları vb de. Big data deyince bilimkurgu gibi bir dünya canlanıyor insanların zihninde ama bildiğin veri işte. Sadece yeni teknolojilerle daha fazla veriye daha hızlı ulaşıp enformasyon üretmen mümkün. Haliyle bu veri düzgün arşivlenip yönetilmeyince ve korunmayınca kaybolabilir. Dünya tarihinde ne arşivler gitti.

2)Veri bir merkezde toplanmıyor. Farklı farklı kurumların kendi verileri var. Şirketler satış rakamlarını, sosyal uygulamalar kullanıcı bilgilerini vb saklıyor. Tabii ki devletler kendi topraklarındaki şirketlerin verilerinden yararlanabilir. Ya da farklı iki kurum iş birliği yapabilir. Mesela adidas facebook'la reklam işbirliği yapıp kendi marketing verileriyle facebook verilerini kullanıp reklam maliyetini düşürüp daha verimli reklamlar yapabilir. Bunun askeri boyutu da var. Haliyle birçok ülke başka ülkelerden data toplamaya çalışır. Bu geçmişte de vardı. Bugün de var. Sadece ABD özel sektörünü destekleyip elindeki teknoloji gücünü kullanarak daha iyi yapıyor bu veri toplama işini. Mevzu sadece sosyal medya değil, kredi kartı bilgilerinden tut hizmet sektöründeki şirketleriere kadar....
Veri toplamak mesele değil, bu verinin ürettiği enformasyonun kalitesi önemli. Veri toplama işini her zaman her devlet yapar. Biz de yapıyoruz.

3)Tarih boyunca ne için kullanıldıysa: Aklına gelebilecek her şey için. Ama tekrar söylüyorum. Data tek başına bir şey ifade etmez. İstersen tüm verileri topla. Doğru yorumlamadığın sürece anlamı yok.

Mesela sağlık. İngiltere organ bağışı sistemini daha verimli kullanmak için ülkedeki "organ havuzunu" tıpçı ve matematikçilerinin geliştirdiği bir algoritmayla yönetiyor. Böylece doğru organ doğru insana ulaşıyor. Bizde de aynı veri var. Bizdeki algoritma farklıdır. O yüzden bizim eşleşme oranlarımız da farklı olabilir. Belki daha iyiyizdir hatta.

Mesela ekonomi. Diyelim ki ülkenin demografik verileri ve sağlık verileri 59 yaşında ölüm oranının yüksekliğini gösteriyor. O zaman emeklilik yaşını 60'a çekip ciddi bir kamu tasarrufuna gidebilirsin. Biraz tatsız görünüyor ama böyle.

Mesela hava durumu. İklim yönetimi. Elinde ciddi bir iklim verisi olduğunu düşünelim. Ülkende ekilecek ürünleri yönetebilirsin. Ya da başka bir ülkede yaşayan çekirge popülasyonunun artış oranlarını biliyorsun. Bu veriyle çekirgenin patlama yapacağı senelerde o ülkeye tarım ilacı ihracatını artırabilirsin.

Mesela deprem tahminleri. Bir coğrafyadaki deprem sıklığını, şiddet aralığını biliyorsun. Bu sana bir sonraki depremin hangi yıllarda olacağını gösteriyor. Bu veriyle önlemler de alabilirsin, bölgede sigorta şirketlerini de zengin edebilirsin.

Mesela eğitim. Ülkende matematik konusunda zayıflık var diyelim. Bunu çözebilirsin. Ama bunun için beslenme verilerini, genetik verileri vb de analiz etmen gerekebilir.

Gördüğün gibi veriden ziyade verinin yorumlanması ve kullanılması fayda sağlıyor.

Marcus de sautoy'un belgesellerini izleyebilirsin verinin kullanımına güzel örnekleri var. Mesela yukardaki çekirge örneğini ondan aldım.

4) Basılı materyal arşivlerde korunuyor. Dijital veri de zaten bildiğin it güvenlik yöntemleriyle. Tabii ki yedekleniyor da. Yani her kurum kendi verisini kendi yöntemleriyle saklıyor aslında. Kimi daha güvenli kimi daha dikkatsiz.

5) Dediğim gibi bir merkezde toplanan bir veri söz konusu değil. Her kurumun kendi verisi var. Bu verilerin kümülatif kullanımı "big data" olarak adlandırılıyor. Her zaman birileri bu verilere ulaşmak isteyebilir. Ama net olarak bu konumda tüm veriler bulunuyor diye bir şey söz konusu olmadığı için nereyi hedef alabilirler ki? Kredi kartı şirketleri mi, nüfus idaresi mi... Veri her yerde. Her kurumun bir veri yığını var.

@anten @emrahday @hikmet iv

Verdiğiniz bilgiler çok ufuk açıcı oldu ama:

Ben yaklaşım olarak Snowdenvarî bir bakışla “insanların özel hayatlarıyla ilgili istihbarî değer taşıyabilme potansiyeli” olan verileri kastediyorum.

Gelecekle ilgili büyük hedefleri olan, ileride siyasete girecek, ülke yönetecek insanların tüm özel hayatı, gününün 24 saati de bu verilerin içinde. Sizin verdiğiniz örnekler masumane ve yapıcı örnekler.

Sanki ABD verileri insanlığı daha iyiye, daha müreffeh bir dünyaya, anlamlı bir ülküye taşımak için kullanıyor gibi bahsediyorsunuz.

20 yıl sonraki muhtemel ABD Başkanının, Rusya, Çin, Türkiye vs. tüm dünya ülkelerinin muhtemel yöneticilerinin her türlü görüntü, ses, video ve özel hayat verileri de bunun içerisinde. Günü geldiğinde tıpkı Instagram’ın yeni doğan fotoğraf uygulamalarını satın alıp yutması gibi gelecek vaat eden ve parlamaya başlayan genç siyasileri kendileriyle bu tür yöntemlerle uzlaşmaya zorlayıp zorlayamayacaklarını, aksi halde bunun olası sonuçları olup olmayacağını kastediyorum.

kanguru kullandık biz. ama evde değil. sokakta bakkala giderken falan alır takardım giderdik. daha rahat oluyor. ama kanguruların iyi olanlarından almanızı tavsiye ederim. bir de kanguruya oturtulma yönü var ki birçok kişi "bence" yanlış oturtuyor. yüzü size dönük olması omurgasının yapısı bakımından daha saglıklı. tabi o kucaktayken eğilmenize falan da dikkat etmek gerekiyor. kafasını tutmak vs. uzattım farkındayım kusura bakmayın.

merhaba, çocuğu olan bir yakınım babywearing türkiye grubundan çok yararlandığını söylemişti, oraya bakabilirsiniz aslında

Babweearing türkiye’+1. Ben ergobaby 360 kullandım çok memnundum şimdi benimki büyüdü diye satmayı düşünüyorum. Bir araştırın hoşunuza giderse konuşuruz.

kanguru, sling.

önce kamu alacak faizine doğrudan cumhurbaşkanı imzası ile yaptıkları zammı bir geri çeksinler, gerisine sonra bakarız.

hocam pazartesi başlasa gidip 5 koli mal mı alacaksın? abi peşin alcaz bi %10 yap desen zaten yapar adam.

amaç kasım, aralık enflasyonu düşürrerek memura vs daha az zam yapmak.

memur ve emekli zammını düşük tutmak için yapıyorlardır kesin. yüzde 10 inenler, ocaktan sonra yavaş yavaş yüzde 15 artar

hangi 50 ürün olduğunu bilen eden var mı?

tamamen bişi yapıyoruz diye uydurulmuş aslında hiç bir şey yapılmayan bir kampanya.,

esnaf partisi esnaflara karşı bir hamle yapamaz.

nusret filan %10 indirmiş ama bak.

bi web sayfası yapmışlar orada bile yazmıyor bişi.

peçete, kağıt havlu, çöp torbası, kuru maya, körü baharatı, oda spreyi gibi dehşet önemi olmayan, temel ihtiyaç gıda maddelerinden oluşmayan ürünler olduğunu düşünüyorum.


yani et ve süt ürünlerine bir indirim olacağını düşünmüyorum. şarbon dediler et fiyatları nispeten düşmüş olabilir(yemediğim için bilmiyorum) öte yandan tavuk ürünleri çok yükseldi diye haberler duydum, tavuk göğsünün kilosu 30 tl diye boy boy haberler çıktı.

şimdi şöyle düşünelim, kim bilir son 6 ayda doğalgaz, elektrik ve suya kim bilir kaç defa zam yapıldı?

madem sen vatandaşını düşünüyorsun, niye o zaman bunlara zam yapıp göstermelik 50üründe yüzde 10 indirim diyorsun?

onu geçtim.

dolardan önce 2.25 olan bim malı bir çikolata(halley çakması), bu gün 5.90 şimdi 5.90 üzerinden yüzde 10 indirim yapsa ne karımız olacak?

2 bilemedin 3 ay önce 2.25 di bu? bu oranı aşağı yukarı tüm gıda maddeleri için düşün bak. yüzde 10 değil ancak yüzde 100 yapması gerekir onda da 50 üründe dğeil herşeyde.

özetle hiç boşuna uğraşma, ümitlenme de.

duruşması bugün.

Duruşmayı da bilerek cumaya denk getirmişlerdir elbetteki, sebep piyasaların kapanması ve haftasonu herkesin duruma alışması.

@babilbaligi Onu biliyorum hocam. Gerçekten konuyla ilgili hiçbir şey bilmeyen benim tahminim doğru mu onu öğrenmek istiyorum bilenlerden. Cuma piyasalar kapanır afacanlığı mı diye...

@ hincaluluc; sanmam. zaten amerikan tarafının anlaşmayı günler öncesinden sızdıracağı biliniyor. piyasalar önceden fiyatladı bile... belki hafta boyu dedikodusu dolaşsın, hem gündem olsun hem de fiyatlansın diye olabilir.

bir de anlaşamazsak da piyasalar kapandıktan sonra açıklayalım kaygısı olabilir. yani olumsuz bir durum olacaksa, cuma akşam olsun, haftasonu boyunca kademe kademe yumuşatalım düşüncesi de olabilir.

tamamen tesadüf de olabilir, tamamen tahmin bunlar.

insanlar ısınıyorlar beya :/ (belki evlerinde doğalgaz tesisatı yoktur)

Kömür daha bile pahalı ama tesisatı döşetmeye durumu yoksa yapacak bir şey yok.

tesissat, kombi, petek derken ani bir yüklü masraf çıkarıyor o yüzden yapamayan çok var, yoksa daha bile masraflıdır kömür ama parça parça para çıkar cepten, üzücü :(

evinde kalorifer tesisatı olan kimse kömür, soba vs. yakmakla uğraşmaz çünkü kovayı doldurması, tutuşturmaya çalışması, sönmesi, tütmesi, zehirlenme ihtimali falan bildiğin rezillik. kömürü bedava almıyorsan daha ucuza da gelmez zaten. fakat kaloriferi olmayan insanların yapabileceği başka bir şey de yok.

Memleketimde bu öyle bir boyutta ki; kışın şöyle bir 15 dk yürü dışarıda,hele
üstünde polar falan varsa öyle bir siniyor ki o kömür dumanı hani elinle bastırsan giysiye pöhleyip duman salacakmışçasına dışarı. Ama dediğin gibi nasıl ısınacak insanlar. Bahsettiğim ilçede halen doğalgaz yok.

kömür alamadığı için intihar eden bir anne var elimizde.

kömür yardım olarak geliyor olabilir. parayla alırsan daha pahalı.

slip değil aynı zamanda pompadan fiş de veriyorlar, o fişi gider kaydedebilirsiniz. araç şirkete kayıtlı ise tabi.

Teşekkürler. Kiralık araca yaptığım alımı gider olarak gösteremez miyim peki?

kiralık araca aldığın yakıt, eşinin aracına aldığın yakıt, emanet araca aldığın yakıt vb. iş için kuullanılmak şartı ile hepsi gider gösterilebilir. aracın senin adına olması şartı yok, iş için kullanılmış olma şartı var.

Kiralamanızın faturası varsa gösterilebilir olması gerekir kiralama süresince.

bir sözleşmeye bağlı olmak şartıyla kiralık araçların da yakıt fişleri gider yazılabilir.

@babilbaligi

ancak araç işletmeye kayıtlı ise veya sözleşme ile kiralanmış ise gider yazılır. hatta yapılan masrafın işin mahiyetine uygun olması da istenir ama o kısma çok dikkat etmezler.

@cemiyet: o iş tam öyle değil.
www.gib.gov.tr

Teşekkürler

Arkadaşlar ne sözleşmesinden bagsediyorsunuz? Kiralama şirketi ile olan sözleşme mi yoksa benim yaptığım iş sözleşmesi mi 3. Kişilerle?

Mesela Ankara’ya iş için gitsem bu yakıtı gider olarak gösteremem mi? Herhalde gidişi sözleşmeye eklemem saçma olur

İş sözleşmesine eklemem saçma olur yazacaktım mobilde eşitlenmiyor

@babilbaligi: o iş tam olarak öyle.

gönderdiğin linkte eşten bedelsiz kiralan araca nakden ödeme yapılmadığı için tevkifat yapılmayacağından fakat emsal kira bedeli uygulaması gereği gmsi ile beyanname vermek zorunda olduğundan bahsetmiş.

"Öte yandan, kira sözleşmesi ile kiralamış olduğunuz araca ait akaryakıt ve bakım gibi giderlerinin aracın işlerinizle ilgili olarak kullanılması şartıyla, yıllık gelir vergisi beyannamenizde gider olarak indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır."

cümlesi ile de kira sözleşmesi ile kiralanan aracın masraflarının gider yazılacağını belirtmiş.

"Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır."

uyarısı ile de siz bize fazla güvenmeyin, olur da bu özelgeye rağmen vergi tarh olunursa vergiyi alırız ama ceza falan kesmeyiz demişler.

üstelik arkadaş eşimden kiraladım falan da dememiş.

@cemiyet: her özelgenin altına yazılan standart cümlelerden aşırı anlamlar çıkaracak kadar çaresiz olduğunuzu anlıyor, tartışmadan "yav hee hee" diyerek çekiliyorum.

yav hee hee.

ölmedi.

edit: kitapta ölmedi.

geçen ay kullandım. Almanya'da telekom.de üzerinden çalışıyor. bir sorun olmadı, gayet başarılı.

3 günü geçecekseniz 2gb olanı alın. navigasyon, görüntülü görüşme falan derken yetmiyor. o da 35 lira.

İyi bir uzmanlik her iste para kazandirir. Su aralar yapay zeka ile ugrasanlar iyi para kazanacak gibi duruyor.

tam ne deniyor bilmiyorum da bu big data işleme, veri madenciliği, yapay zeka konularında manyak para olacak.

Su tesisatında bile uzmanlaşsan günde en az 700 tl kazanırsın.

Ama her ne olursa olsun yıllarını vermen gerekiyor. Hatta kan, ter ve gözyaşı dökmeden hiçbir konuda uzmanlığa erişemiyorsun. Hiç programcılık demeyin dostlar, gözünüz 1.5 miyop olmadan, baş ağrısı için 5 kilo ağrı kesici bitirmeden, nerd neck çıkmadan o da mümkün değil.

para kazanma olayi arz talep ile birlikte sekillenir. ornegin bir konuda cok para kazanilacakmis gibi gozukur ama o kadar cok kisi o alana yonelmistir ki rekabet artar ve maaslar hizla duser. o nedenle bir konuya hizla yonelip, hizla uzmanlasan para kazanir. su anda teknoloji alaninda big data, data mining, yapay zeka, IoT, robot programlama konularinda dunyada deneyimli isci bulmak zor, o nedenle maaslar yuksek. global anlamda dusunuyorsan bu konulara yonelebilirsin. ama turkiyede bu konularda yeterli yatirim yapilmadigindan dolayi is bulmak da guc denilebilir. ama turkiyede kisa surede ilerlenebilecek teknoloji cloud teknolojiler olabilir, ornegin AWS konusunda uzman olmak iyi kazanc saglayabilr cunku bircok sirket sistemlerini cloud sistemlere tasiyor ve bu konuda danismanlara ihtiyac duyuyor.

kisaca hangi alan olursa olsun hizla uzmanlik koltugunu kapan para kazanir, bu is islek bir yerde bufe kapmak ile ayni sayyilir.

insan ilişkilerinde uzmanlaşır satış alanında kendini geliştirirsen teknik alanlar ile kazanamayacağın parayı kazanırsın.

insan kafalama sanatı, mal satma sanatı her zaman daha fazla kazandırır. bu yüzden galericiler teknik insanlardan zengindir.

özel sektörde para kazanma alanında uzmanlaşmak kazandırır.

sektor cok onemli degil, iyi para kazanabilmen icin iyi para kazandirman lazim.

bir de su var: herseyi bileceksin, bir seyi cok iyi bileceksin :)

siber güvenlik

müteahhitlik.

emlakçılık.

IT'de satış odaklı işlerde genellikle çok büyük paralar var.

uyanamıyorsan uykunda bir sorun var demektir. ya nefesin tıkanıyor- ya da horluyor olabilirsin farketmeden. Uyku tedavisi denen bir sey var.

Onun dışında maşşallahım var, zınk diye uyanıyorum-ne motivasyon ne bişi.

Ben alarm sesini sevmiyorum. Mi band saat kullanıyorum alarmı kuruyorum, bileğimde titreyerek uyandırıyor hemen uyanıyorum. Oldu da uyanamadım her 10 dk da bir titriyor yine

@binder dandet genel olarak uyanabiliyorum kronik bir problem yok, sadece bazen çeşitli sebeplere dayalı olarak -geç uyuma, uyku öncesi beslenme vb- zor geliyor. Bu zamanlar için farklı çözüm yolları var mı diye merak ettim, teşekkür ederim :)

Uykumu yeterince almış olmam. 2 haftaya yakındır 10 dan önce uyumaya çalışıyorum. Benim için sabah 7 de uyanmak hiç zor olmuyor. Bazen daha erken bile uyanıyorum. Çok da sağlıklı bir his.

Dinç kalkmak için sağlıklı bir uyku lazım. Bunun için de temiz ve soğuk hava şart. İnce giyinerek yatmak ve gerçekten soğuk olmadan yorgan kullanmamak lazım. Ben yılda birkaç istisnai gün dışında devamlı pencere ve odamın kapısı açık şekilde uyurum mesela, yorgan da kullanmam. Hiç alarm kurmama bile gerek kalmadan her sabah biyolojik saatim beni uyandırır.

var. yanıma gelip başımı okşayan, kimi zaman da bir tanecik öpüp "baba hadi kalk, çizgi filim izleyelim" diyen bir çocuk.

davul çalsan uyanmayan ben, anında kalkıyorum.

Erken yatmak. Baska hicbir yolunu bulamadim 30yildir.

uyku kalitemi yükselteceğini düşündüğüm bazı şeyleri rutin haline getirdim. yatmadan evvel iki bardak su içmek, nefes yollarını açık tutmak, ışık - ses izolasyonunu sağlamak, iyi yatak ve yastık tercihi, uyanma saatinden min. 6-7 saat evvel yatağa girip telefon - pc ile alakayı kesmek önemli. gerçi bunları yapmadan askerde 50 kişilik koğuşta da bebekler gibi uyuyabiliyordum ama yine de etkisi var bence. yapı olarak uyanınca tak diye ayağa dikilmeye müsaitim.

bi süredir düzenli alarm kullanmayı bıraktım. normalde 15 tane 07:03, 07:06, 07:07(yuvarlak saate alarm kuran bizden değildir) gibi alarmlarla kalkamayan ben kız arkadaşım arayıp uyandırmaya başladığından beri gooooooood moooooorning havasında fişek gibi uyanıyorum.

İş planı ne icin Ankara anlaşması için mi? Bir de yaptığınız işe göre değişir de ticaret mi yapacaksınız dansimanlik mi ? Çok sorun olmaz sanırım herkes başkasına yaptiyor

1-2 günde hazırlarsın.

düzgün bir firmaya yaptırıp ucuza kaçmazsan, sıkıntı olmaz.

gizlilik falan yok. copy paste gırla. birbirleriyle takas bile yapıyorlar. bir süre sonra web'e bile düşebilir.

Yapan firmalar genelde özgün bir plan sunamıyor. Kopya bir iş planı istiyorsanız başkasına yaptırın.

hayır, olmuyor.

tam tersi, saat buçuğu geçmişse anne moduna girip oo saat 9/11 olmuş diyorum.

bana da olmuyor.

Tam tersi analog saat okuyamiyorum ben. 22.35 gibi bi saati analogda okumam çok uzun sürüyor orneğin. Uzun hangisi, kısa hangisi, nerelerde, var mi gece mi vs vs derken yarim dakika okumakla uğraşıyorum neredeyse.

Dijital saatleri tak diye bakıp okuyorum mis gibi. 17.47 diye görünce saniyesinde kafamda oluşuyo saat ve mutlu bir şekilde hayatima devam ediyorum

Nö

Analog saatte karisiyor bazen kafam. Ama gerizekali damgasi yemeyeyim diye soylemiyorum kimseye.
Ben de butun gun olculerle icli disliyim ama dijitalde karismiyor.

Hayır.

yapmıyorlar ama deneyin şansınızı.

Tekrar aynısından alacaksanız sistemin bug'unu öğreteyim, tabiki eğer fişsiz değiştirmezlerse.

Aynsından gidip satın alıyorsunuz, sonra elinizdeki iade etmek istediğiniz ürünü yeni fiş ile gidip iade ediyorsunuz.

Bitti.

Family kart ile almissaniz fissiz iade aliyor. Ama trde var mi bu uygulama bilmiyorum.

Anakasada çalışan arkadaşıma sordum. Aile kart kullandıysa bulunabilir dedi

aile kart kıullandıysanız müşteri hizmetleri fiş bilgilerini veriyor, iade değişim yapabiliyorsunuz. önce müşteri hizmetleri, sonra iade bölümü yapmanız lazım.

Aile kart varsa mail adresine ürünü satın alınca fatura geliyor ordan gösterip iade yapmıştım.

faturanın aile karttaki mail adresine düşmesi lazım oradan print alınıp gösterilebilir. aile kart vardır umarım.

aile kartıyla da alınmadı ürün ama değişim için bi şansımı deneyeceğim.

cepteteb varsa kitapyurdundan al, encard varsa kidega'dan al.

ekim sonuna kadar cepteteb kitapyurdu alışverişlerinde %50 indirim veriyor ama sepetin toplamına değil, 50 liraya kadar olana. yani en fazla 25 lira alıyorsun.

iyi bir iade bence değerlendir.

Babil, kitapyurdu ve arkadas.com.tr

ben de boyle bir duyuru acmistim zamaninda ve kitapyurdunda karar kilmistim. ama neredeyse her gonderide kitaplar kapaklari hasarli olarak geldi. sikayet maili attim, bi paketim daha var ondaki kitaplar da tahrip olmus gelirse, siteyi kullanmayi birakacagim.

@konf

bende de hasarlı gelmişti(kapak değil, içi). acaba hasrlıları tam fiyattan ittiriyorlar mı?

istanbul-kadıköy sıkıntısız.
106mbit download 33mbit upload

Ankara Eryaman sıkıntısız.

Su bayi.

@sta, hocam işin başında annem duracak. Su taşımacılığı için ekstra bir sürü eleman çalıştırmak gerekir, o iş olmaz yani.

bi üniversite yakınına tütüncü olur.

en azından fikir verir,
bayimolurmusun.com.tr

çiğköfte iyi. batsan da fazla zararın olmaz.

yer neresi? ona göre çiğ köfte iyi bir seçim olabilir.

@retiredcolonel, yer İstanbul - Beylikdüzü Avcılar civarları

Yahu cigkofte dediginiz is sabah baslayip gece 1 e kadar suruyor. En az da 3 kisi calismak gerekiyor. Bizim millet tutturmuş bir çiğköfteci ile oto yikamaci diye gidiyor. Ne kadar zor isler bir fikriniz var mi? Annem isletecek diyor. Keyifle, yipranmadan eisksiz kazancli isler varken insana nefes bile aldirmayan üstüne 3 kurusun zor kazanildigi, bayrami seyrani olmayan islere ne kadar meraklisiniz.

ev yemeği yapıp çevredeki iş yerlerine satmayı deneyebilir. lezzetli ve sağlıklı yiyecek piyasası istanbulda var. hem riski de çok az. hergün tadımlık yemeklerle birkaç iş yeri gezip isterseniz yapı getirebilirim diye müşteri araması lazım. ve istenen yemekleri istenen saat civarında teslim edilmeli.

Arkadaşlar yok mu başka fikirler ?

Kucuk bir sutlu tatlici dukkani. Lezzetli yapar ve sirin bir dekor yaparsaniz ozellikle ogrencilerin bol oldugu bir yerde tutturabilirsiniz.

Abi gözleme pasta börek filan yapsa ya
Artık kadınlar günlerde bile kendileri hazirlamiyorlar, hazır alıyorlar. Bir iki çeşit annene özgü yöresel bir ev yemeği de koydu mu yanına tamamdır

avcılar Beylikdüzü civarı ofis cenneti. ev yemeği yapıp dağıtın. hem küçük sermeye ile başlanır, hem temiz para bırakır.

börekçi. her şey hazır gönderiyorlar siz ısıtıp servis ya da paket yapıyorsunuz.

basit iş.

bursa'da olsa besaş bayii diyeceğim. ekmek yanında besaş'ın diğer ürünleri de satılıyor bu bayiilerde. belki muadili istanbul'da da vardır diye yazdım. tam annelik bir iş. sadece sabah biraz erken açmak gerekebiliyor bölgesine göre. akşam 5 gibi iş ekmek bitince kapatıp evine gelir. pazar da ekmek çıkmıyor. mis gibi iş. emekliliğimde ben açacağım. kapıya da bir tabure atıp çayımı içerim. :)

banka transferinde çok çekmiyor. parayı çekmeye çalış, son aşamada söylüyor kaç para göndereceğini. oradan bakabilirsin komisyon ne kadar alıyor diye.

@kamile necaset. araya bir soru sıkıştırayım ben de. payoneer gelen ödemeleri otomatik hesaba aktarmıyor değil mi? biz istediğimiz bir zaman withdraw yapabiliyoruz?

not: sadece hesap tanımlı. kart yok.

ben direk harcamada kullanıyorum. en az kayıp galiba orada oluyor.

pilav doyurur.

Yalnız pilavcıların çoğu et suyu ya da bulyon kullanıyor diye biliyorum ben. Çiğ köftecilerde de durum aynı hatta. Komagene sürekli vegan olduğunu vurguladığı için sadece ordan çiğ köfte yiyebiliyorum ben bu kapışma içinde.

Merhaba, ben de veganım. Böyle durumlarda hemen iki dakikada bulgur pilavı ya da makarna yapıyorum. İkisine de patates ve domates koyuyorum. Hakikaten çok güzel oluyor.

Üşenmezseniz tek seferde en az 3-4 günlük çiğ köfte yapmak da çok kolay, bazen öyle yapıyorum. Çok da az bir malzemeyle 20-30 dakika gibi bir sürede hazır oluyor, günlere bölüp işe götürüyorum.

Sorunuza cevap vermedim: bana pirinç daha sağlıklıdır gibi geliyor. Ancak ikisi de çok maliyetli yemekler olmadığından sanmıyorum ki çiğ köfte de çok sağlıksız olsun. Sadece pişmemiş olduğu için temiz şekilde hazırlanmazsa sorun yaratabilir. Yalnız ikisinde de vegan olup olmadığını özellikle sormanız gerekiyor. Özellikle pilavda vegan seçeneğin çok fazla olduğunu sanmıyorum.

pilavcilar genelde bulyon kullaniyor. vegan olunca disar pilavindan uzak durmak lazim.

geriye cigkofte kaliyor. yoksa pilav her turlu daha doyurucudur.

Pilavin kalorisi daha yuksek, daha doyurucu olur.
Cigkofte kisa sure icin tok hisettirir, ardindan yine aclik hissedersin.
Ayrica ikisinin de ciddi bir hijyen problemi oldugunu falan dusunmiyorum disarida yiyecegin diger gidalara kiyasla.

3-4 liraya satılan noodle lardan alabilirsiniz. Kaynar suyla 3 dakikada hazır, çatalı da içinden çıkıyor, bulaşık derdi yok. Size çeşit olmuş okur ayrıca. Sırayla çiğ köfte, sebzeli noodle, pilav, körili noodle vs. Yersiniz sıkılmazsınız hem.

Ayrıca pilavcılar haşladıkları tavukların suyunu pilavda kullanıyorlar. Hem tavuğu haşladıkları su boşa gitmiyor hem de pilava lezzet veriyor. Veganım demişsiniz ya bilin istedim

veganliktan bagimsiz cig kofte daha doyurucu olur cunku hem lavasi var. hem de bulgur yiyorsun. ustune su ictin mi o bulgurlar midende oyle bi siser ki ne yedim ben bu kadar dersin.

pilav doyurmaz doyurmuş gibi yapsa da 1 saat sonra geri acıkırsın. çiğköfte diyorum.

bu arada çoğu çiğköfteci de bulyon kullanıyor.

kaloriyle yemeğin doyurucu olmasının ne alakası var? o zaman cheesecake hepsinden doyurucu. üstüne de gofret cilası yapınca iki gün acıkmazsın.

***

soruya cevab: vegansan pilav riskli. onun haricinde 4 liram ve bu iki seçeneğim olsa pilav yerim. çiğ köfte benim için acıkınca yenecek bir şey değil, onu özellikle canım çekerse "ekstra" olarak, keyif almak için yerim. yani alternatifi brokoli bile olsa "açım, yemek yemem lazım" diye düşündüğümde çiğ köftedense brokoliyi tercih ederim. bana hiç doyurucu gelmiyor. bir de psikolojik olarak "yemek" diyemiyorum kendisine, onun da etkisi var sanırım. pilav öyle mi? mis. tok tutma ya da zarar açısından bi' şey diyemem, benim gözümde ikisi de sağlıksız ve tok tutmayan şeyler.

çiğ köfte.

bulgur pirinçten daha uzun süre tok tutar.

geçen gün pilav sordum 10 TL dedi yahu. nerede 4 lira?

zincir çiğ köfteciler leş, pilavcılar da çok sağlıklı değiller.
pilav daha doyurucu, çiğ köfte de yeşilliği vs sebebiyle daha faydalı.

metro marketlerde ve bazı migroslarda bu yeni tip hazır noodlalardan bi marka çıkmış. içinde (tavuk aromalı hariç) hayvansal ürün yok, monosodyum glutamat da bulunmuyor. markası banetti. eşim de vegan, acil açlık durumunda ona yöneliyor bu ara.

samsonite'in 4 tekerlekli superlight valizlerinden almistim, gayet memnunum. amazondan aldim, 2ay kadar fiyatlari takip edip 40% indirim oldugu zaman almistim. acelen yoksa bu sekilde yapabilirsin. keepa.com eklentisini kuruyorsun istedigin fiyati belirliyorsun, amazon'da fiyat istedigin limite dusunce sana haber veriyor sen de aliyorsun.

Biraz zaman sıkışıklığım var ama keepa'yı öğrenmiş oldum, başka şeyler alırım onu kullanarak. Teşekkürler.

bütçen nedir?

@benaslindayohum 500'den fazla vermesem iyi olur.

Deichmanndan orta boy aldık. Fiyatı artmış tabi. Kriz öncesi 189du biz 229a aldık. Yine de p/f oranı iyi çünkü hepsi zarar görüyor bir şekilde uçağa girdikten sonra.

ben tutqn marka aldım. her seyahatte zaten dana gibi sigorta yaptırıyorum, umarım başına bir şey gelir.

büyük boy valiz 140 lira, eylül 2018 fiyatı.

arkadaşım aldı. 2 hafta önceydi. orta boy valizi 100 liraya bıraktı kapalı çarşıda. kredi kartı ile ödeyince 20 lira fark koydu.

açılmamışsa bir şey olmaz. marketlerde hep oluyor dolaba konmamış

kutu hiç açılmadıysa zaten sorun yok. markette sütü dolaptan almıyorsun.

yok açıldıysa da 24 saat saat boyunca ağzı açık kalmamışsa yine bozulmamıştır.

markette sütü dolaptan alıyorum. günlük süt diye satılanlardan. uzun ömürlüler dışarda oluyor sanırım. açıp biraz içmiştim de ağzı kapalıydı tabii. neyse bişey olmaz herhalde evet.

Açılmış olanının 24 saatte bozulduğuna şahit oldum. Uhtydi hem de, günlük sütse daha çabuk bozulabilir.

bozulduysa ilk yudumu aldığın anda anlarsın.

gunluk sut ise bozulmus olabilir. icmeden once lavaboya biraz dok. anlasilir bozuk olup olmadigi. hala emin olamadiysan bi yudum ic. o zaman kesin anlarsin bozuksa.

Açılmadan dursaydı bozulmayabilirdi, ama açılıp hava (bakteri) aldığı için bozulabilir. Riske atma kendini, kaynat önce istersen.

günlük süt ise bozulur. uzun ömürlü uht süt ise bişey olmaz. açık süt ise kesin bozulur.

aylık gelir 6k

genel olarak asgari ücretin 4 katı bir eve giriyorsa, o ev orta sınıftır.

bence orta-alt, ortanın ortası, orta-üst şeklinde 3'e ayrılır. oturulan evin kalitesi (yeterli büyüklük, muhitin yaşanabilirliği, merkezî yerde oluşu, sosyal alanlar ve güvenlik), dışarı yemeğe çıkma sıklığı, tatil yapma sıklığı, tatile gidilen yer kalitesi, binilen aracın kalitesi, hobilere ayrılabilen para miktarı, market alışverişi kalitesi, giyim-kuşama ayrılan para miktarı, ay sonu kenara atılabilen para miktarı vs. önemli ölçütlerdir.

@sekerse tehlike

dediklerini direk örneklendirerek sormuştum aslında. rakam vererek yani. daha somut olarak, mesela yılda 10 günlük her şey dahil otelde tatil gibi.

iyi ama bunların bir sıralaması yok ki... adam istanbulda can güvenliğinin eksilerde olduğu muhitte küçücük evde oturuyor ve her ay kenara 3-4 bin tl para atıyor olabilir. bir başkası da kenara para atamıyor ama güzel muhitte lüks bir evde yaşıyor olabilir. neye göre katsayı belirleyip karar vericez? dışardan bakan adam alt sınıf olarak görüyordur ama bu şahıs her ay kenara 20k tl para atıyordur misal. eve giren parayı baz alsak, evde kaç kişi yaşıyor, kaçı çocuk, çocuklar kaç yaşında, vb..

bahsettiğiniz ev+araba+20 bin gelir orta-üst olur sanki. Orta-alt olarak kendimizi örnek verebilirim; iki kişi 8-9 bin civarı gelir. o kadar :) ev+araba yohh

+1 glamdr1ng

@nino 2 kişi 8-9bin tl ye nasıl orta-alt olur hocam ya.. demek harcamaktan çekinmiyorsunuz, bu da çok rahat en az bi orta-orta yapar.

@sekerse tehlike, biraz yüklüce bir borca girince resmen orta-alt yaşıyoruz. yer de istanbul. kira+fatura+giderler+haftada en fazla 2 kez dışarıdan yemek, ayda yılda bir dışarıda takılmaca yapabiliyoruz sadece. araba alsak da aynı yaşayacağız. çocuk düşünsek iyice alt gruba ineceğiz. dolayısıyla böyleyken böyle...

ha hiç borçsuz yaşayamadık daha, belki kısmen rahat geçinilir tabii onu deneyimleyemediğim için böyle.

@nino evet borç falan ödeniyorsa doğru, düşünmemiştim

istisnalar vardır elbette ama aöf'teki bölümlerin örgün mezunları bile iş bulmakta zorlanırken, hiç sanmıyorum şahsen.

askerliği kısa dönem yapmamı sağladı.

"üniversite mezunu" statüsüne yükseldiğim için iş bulmamı sağladı.

daha ne yapsın ki?

Ogrenci pasosu almami sagliyor. Bu yeterli.

aöf ikinci üniversite falan zaman kaybı bence. ama çalışan biri örgün yerine okuyabilir. mezun olunca da memurluk deniyorlar

eminim isine yaramis olan 100lerce farkli insan/durum bulabilirsin.

yetenek sinavini 1.lik ile kazandim, okula baslayacagim ilk hafta trafik kazasi gecirdim, zirhli tsk araci tarafindan ezildim. 1,5 sene hastanede yattim 2,5 sene sonra ilk defa oturur pozisyona geldim. tekrar okuma imkanim hic bi zaman olmayacakdi cunki yuruyemiyordum. aof bitirdim, tedavim sonuc verdi, tekrar yurumeye basladim (bu surec boyle yazinca kisa gibi duruyor ama 10 sene), alabildigim diploma sayesinde yurt disinda calisma izni alabildim, mezuniyetim olmasa alamiyordum. daha nolsun?

mali müşavirlik sürecinde çok yardımcı oldu...

burhan altintop

@try again...

gecmis olsun, hayatta basarilar!

açıköğretim diploması ile Isveç'te yüksek lisansa burslu olarak kabul alan arkadaşım var.

daha ne yapsın?

Benim akrabam mezun olduğu 2 yıllık bölüm sayesinde memur oldu. Orayı okumasa şimdi köyde tarlada çalışacaktı.

adaletten mezun olup dikey geçişle hukuk okuyanlar var. bir çok bölümde dikey geçiş mümkün. ayrıca bir çok çğrenci indiriminden yararlanabilirsiniz. iş amaçlı değil ama genel kültür ve hobiler için de mükemmel bir yol. mesela sosyoloji ve fotoğrafçılık & kameramanlık bitirdim. bugün de radyo ve televizyon yapımcılığına kaydoldum. ilerde kısa ve uzun metraj film projelerim var. teknik ve pratik bilgim vardı. akademik bilgiye de sahip oldum.

aöf'ün iktisadi ve idari bilimler bölümleri (bkz: Gümrük müşavirliği) sınavına girmeni sağlıyor, daha ne olsun?

Askerliği kısa dönem yaptım diplomam nerede hatırlamıyorum.

aöf tamamen kolaycılık kimseyede bir yararı yok. sadece memura 4 senelik fakülte mezunu diye yan mı ne veriyor.

5 diplomam var, bu sene 6.sı geliyor deyince havalı oluyorum.
kızlar düşüyor.

ikinci üniversite okuyanlar için hava atma aracı.

Ad ve soyadin basharflerini kullanmak daha uygun.. maksat karisikligi engellemek.

Lam Petia ve Lampetia Metia diye iki ayri kisi olsun ayni yerde calisan.

Sadece isminin bas harfini kullanirsaniz nereden bileceksiniz kimin paraf attigini?

ad soyad bas harfleri yeterli. zaten genelde ekinde imza olur, karisiklik olursa acilip bakilir.

Bir de teamüller var. Mesela hukukta paraf istenen çoğu yere pratikte imza atıyorlar. Türkiye için konuşuyorum, parafınızın nasıl olduğu bir önem arzetmiyor. Basit eğri bir çizgi dahi işinizi görür.

Yurtdışı için ise isim ve soyisminizin baş harflerini (initials) yazmalısınız. Eğer iki isminiz varsa üç harf yazmanıza gerek yok. Yine iki harf yazacaksınız.

bazı kurumlar parafı kabul etmiyorlar. idare ve danıştay dilekçelerinde mesela

lastiği söktükten sonra, janttan ayırdı mı?

ayırmadıysa fitil atmıştır, sadece çok az hava kaçırır fitil attıysa 4 5 fitille giden arabalar gördüm.

ayırdı ve bi 10 dakika ortadan kayboldu adam :D içerde neler oldu bilmiyorum.

içten yama yapmıştır o daha sağlam.

lastikçi uzak değilse sorun bence. yama yaptıysa çok sağlam, fitil attıysa bence oraya yama yaptırın. fitilden de pek sorun çıkmıyor ama yama garanti.

6 aydan uzun bir süredir yamalı lastik kullanıyorum. Henüz bir sıkıntısını görmedim.

yamalı da fitilli de kullandım(binlerce km). sorun olmaz...

bisey olmaz.

bir civi bir nal, bir nal bir at demek. bence evi degistirin.

saka saka bisey olmaz.

Ben de lastikleri yeniledikten 1 ay sonra çivi girmişti. Hemen götürdüm, içten yama yaptılar. 4 yıldır hala o lastiği kullanıyorum. Bir problem çıkmadı.

Ya yama yapmistir, ya fitil atmistir.

Garantisi yok. Gecenlerde yamali lastik kacirdigindan tekrar yama yaptirdim.

Her arabaya binisinizde lastiklere goz ucuyla bakmayi aliskanlik haline getirin.

Lastiği canttan söktüyse kesin içten yama yapmıştır, fitil değildir. Fitil olsa bir dahaki patlamada fitili de yama yaptır derdim, o kadar da acil değil.

Gereksiz ama ilgilenenler için bir bilgi ekleyeyim, amerikan lastik üreticileri birliği lastikte sadece "mantar yama"yı güvenli ve sağlıklı kabul ediyor.

Ne yazıktır ki memleketteki hemen hemen hiç bir lastikçide mantar yama yok, ve ayıptır ki bir çoğu ne olduğunu bile bilmiyor.

Motosiklet ya da çok yüksek performanslı bir arabanız varsa mantar yamayı tercih edin.

Düzgün tamir edildiyse çıkarmaz. Edilmediyse aynı gün çıkarır.

Türk lirası değer kaybedince mallar daha ucuz olmuş oluyor, dışarıya göre.

Dolar 3 lira iken 30 liralık mala 10 dolar veren alıcı; dolar 6 lira iken 30 liralık 5 dolar vermiş oluyor.

Muhtemelen bundan.

kurun yükselmesi ihracatı olumlu etkiler. ihracatçının rekabet gücü artar.

100 tlye malettiği ürünü eskiden dolar 4 tl iken 30 dolara satıp kar ediyordu.
şimdi 25 dolara satsa daha çok para geçiyor eline. haliyle fiyatı kırıp diğer ülkelere göre avantajlı oluyor. avrupadakiler vs onu alıyor

çin in milyarlarca dolar alıp yuanı kasıtlı olarak düşük tutması o yüzden

Arkadaslar yuksek kurdan dolayi oldugunu yazmislar,onumuzdeki aylarda bitecek mi sorunun cevabi kur yuksek oldugu surece ihracatrakamlari beklenenin uzerinde olacak ama ilk baslangictaki hizli cikislari yakalayamayacak.

Dovizin stabil oldugu hatta geriledigi donemlerdeki haberleri incelersen tusiad in sanayicilerin hukumete baski yaptiklarini,inceden isyan ettiklerini gorursun.bu eldeki stoklar meselesi degil,belli girdilerin dovizle olsa bile tl ile karsiladigin girdilerde onemli miktarda fiyat avantaji yakalar ve bunu kullanirsin.

en basiti petrol uzerinden gidersek,bir kac sene oncesinde dunyanin en pahali benzini meseleleri varken bugune baktiginda hemen yan komsu yunanistanda diesel 1,44 euro yuvarlak hesap 10 lira,bulgaristan da 2,10-2,20 leva yaklasik 8 lira bizde 6 lira seviyesinde.sadece urunun nakliyesinde bile minimum yuzde 25 daha ucuzlamis durumdasin

Konya da amortisor ve aksam ureten bir musterim MAN trucks la uzun zamandir gorusuyor ama ortak fiyatta birlesemiyordu.simdi gelen siparisi karsilayabilmek adina tek vardiyadan 3 vardiyaya cikarildi.benden 15 ginde bir arac isterken simdi haftalik iki arac istemeye basladi muhtemel 3 e cikacak bu.

Evet tamamen dolar kuru ile alakalı, bizim 300 TL'ye sattığımız ürün dolar 4 iken 75 dolara satamıyorduk Avrupa'ya. Bizden kalitesiz olduğu halde Bulgaristan ve Romanya'ya tercih ediliyorduk.

Fakat şu an aynı ürünü 330 TL'ye satıyoruz, dolardan dolayı maliyet %10 arttı. Ama dolar karşısında ürün 55 dolara denk geliyor, adam daha önceden Romanya'dan 60, Bulgar'dan 65 dolara ürün alıp bize tercih ediyordu. Şimdi bizden 55 dolara alıyor, ki en yakın zamanda 60 dolardan vereceğiz çünkü ürünlerimiz Roman ve Bulgar'a karşı daha kaliteli.

Çünkü 1000 Dolara sattığınız mal hala 1000 dolar. Ama bu hesabı aptal gibi Türk Lirası tutarsanız yaptığınız ihracat bir yılda iki kata yakın artmış oluyor.

nitro pdf

kasmayın bence. şununla açacaklar çünkü kilidi: pdf.io

öyle bir şey yapmak mümkün değil. boşuna uğraşmayın.

online olarak da kilit koyabileceğin siteler var ama bu sadece küfür yemene sebep olur. Çünkü kilidi açmak için de siteler var.

Gene de kilitlemek istersen :

www.pdf2go.com

Yetkin insanların önce partisine cenahına bakıldığından bence. Yöneticiler kendi sözlerinden çıkacak kimseye tahammül edemiyor, ekonomi de öyle ben dedim olduya gelmiyor sonuçta. Eğitimli insanlar uzun ve tayfasıyla çalışmak istemiyor çünkü kellen alınıyor herhangi bir şeye karşı çıkarsan.

McKinsey Türkiye ofisi de var, bir sürü çalışanları da var. Onlar da çalışıyordur elbette bu projede. Fakat uluslararası bilgi birikimi ve tecrübe başka bir şey.

Ayrıca ABD şirketi dendiğine bakmayın, dünyanın her yerinden adam alıp dünyanın her yerine iş yapıyorlar.

Evet.

Mckinsey'i aracı gibi düşün. Vericekler 20-30 milyon dolar danışmanlık ücreti TR iyidir hoştur diye rapor yazıcak +kredi +yatırım imkanı şansın olucak.

senin para birimin yarıya düşmüş. faiz olmuş %27. Mckinsey rapor yazmasa kim yatırım yapar sana?

''ülke ekonomisine hakim 20 insan yok mudur?''
elbette var ama bu insanlara görev verse tüm hatalar ortaya çıkacak. verir mi adam görevi? üç gün önce kriz falan yok demedi mi bu adam?
Mckinsey ile bir NDA yaparsın verirsin parasını sır gibi tutar senin açıklarını senin ülken için. kendi kullanır tabi.

1- var.
2- evet.
3- oluşturmak bir yana sahip olduğumuzu da kaybettik.

iktidarı elinde bulunduranların sorunu kibir ve bilgi - iyi niyet eksikliği. genel anlamda gerçekliğe karşı bir mücadele yürütülüyor. dış politikadan ekonomiye kadar çeşitli alanlarda deneme yanılma yöntemiyle hareket ediliyor. genel geçer doğruları yaşayarak ve bize de sonuçlarını yaşatarak öğreniyorlar.

o değil de şu mckinsey ne para kaldıracak. 20-30 milyon ne demek? 3 yıl sanırım. 3 ayda bir denetim. yılda 10 milyon proje başına ortalama 2.5 milyon dolar. partner falan ne para kazanıyor.

1- mckinsey bir marka olduğu için tercih ediliyor sanırım.

2- olabilir ama akp içinde de kalifiye insanlar var zaten.

3-katılıyorum. hiçbir zaman dünya'da ses getirecek bir şey yapamadık tek tük istisnalar dışında bunun akp ile de alakası yok. ama bu kötü olduğumuz anlamına gelmez. ürettiğin kültürü dünya'ya satabilmek başka bir şey. bunun için de güçlü bir ülke olmalısın ki insanlar seni takip etsin.

mckinsey bir nevi üst düzey kalite standardı. bir proje veya incelemenin altında imzaları varsa uluslararası camiada o iş itibar görür. yoksa değil 20 tane nice 20ler çıkar.

3. ne doğulu olabildik ne batılı, ne doğulular bizi doğulu olarak gördü ne de batılılar batılı gördü. biz de hem kültürel hem sosyoljik olarak arada kaldık, verdiğimiz sanatsal ürünler de bu nedenle piç kaldı.

ve son paragrafınız hakkında ise: devlet herkese asgari düzeyde eşit şartlar sunmalı. mesela eğitime bakacak olursak, evime 200 metre uzaktaki okulda 1. sınıfların mevcudu 55 kişiyken 4 km uzaktaki okulda sınıf mevcudu 31 kişi. devlet okullarında ek kaynak kullanımı yasak iken (bizim meb yayınları yeterli diyorlar ama keşke yeterli olsaydı) özel kolejlerde sınırsız ek kaynak kullanabiliyorlar.

1- vardır.
2- şu anki siyasilere akıl vermeye kalkarlarsa ilk zıtlaşmada ne olacağını herkes adı gibi biliyor. kimse o sulara girmez.
3- bence biz kendimizi fazla küçümsüyoruz. birçok konuda güçlü olmamıza rağmen güçlü yanlarımızla ilerlemek varken macera arıyoruz.

eğitimin içine sıçarsan, geri kalan her şeyin içine sıçmış olursun. bunu düşünüyorum.

1) 20 degil cok daha fazla vardir.

2) AKP'li olmayan sen ben memur bile olamiyoruz. Böyle adamlar hak ettikleri yerlere gelebilseydi zaten mevcut durumda ekonomi, sanat, bilim bu durumda olmazdi.

3) Diger alanlari bilmem ama bilimde ses getirebilecek calismalari yapanlar bizden de cikabilir eger yeteneklerini köreltmeyip onlari iclerindeki cevheri cikartmaya tesvik edebilirsek. Benim okudugum üniversiteden yurtdisina giden ögrenciler hep el üstünde tutuluyor gittikleri arastirma grubunda. Doktorasini Avrupa'da alaninda en iyilerden olan bir arastirma labinda yapip Amerika'ya giden Post Doc. arkadaslarim var.
Biz elimizdekini degerlendirmeyi bilmiyoruz ve hak eden insanlar o pozisyona gelmiyorlar genelde. Bir arkadasim anlatmisti Ankara Üniversitesi Biyoloji departmaninda Evrim'i reddeden bir profesör hocalari varmis :O

1. Vardır da onlar da biatçı değilir. Kaldı ki ekonomiden anlayan iktisatçımız çok ama mesele bu değil.
2. Şu an ekonomimizi yönetenlerin bilgisi olsa dahi ekonomiyi de Erdoğan yönetiyor. O nedenle bu haldeyiz, sistem bozuk.
3. Türkiye büyük bir ülke nüfusuyla, askeri gücüyle, ekonomisiyle. Dünya siyasetine etki eden de bir ülke. Ama bilim, kültür, sanat vb konularda evet kendimizi dev aynasında görüyoruz. 20 sene önce de çok iyi değildik ama iyi olmak için çırpınıyorduk. Niyetimiz iyiydi. Şimdi hem niyetimiz bozuk, hem zaten kötü durumdayız.

Kendi haline bırak Türkiye'yi, hani bir Macaristan gibi, Yunanistan gibi, İspanya gibi takılsın yani kendi kendine zaten Avrupa'da bu nüfusa sahip üç büyüğün arkasından İtalya ile beraber geliriz seviye olarak. Globalleşmeye karşı biz içimize kapanıyoruz.

Rahat bırakacaksın insanları, teşvik etmesen de olur. Çıkar bikaç birileri yine içimizden. Ama şu an o potansiyelin kırıntısına sahip olan herkes basıp gidiyor. İran olduk.

Zomato ve Google maps e bakıyorum ben.

zomato

foursquare
zomato
google
ekşi

tripadvisor

zomato'yu biraz da bu işin meraklıları kullanıyor, o yüzden az olması normal ve aslında değerli görüşler daha çok orada oluyor. ekşi gibi düşün, erişebilen kitle arttıkça kalite de düştü. yeme içme gibi aslında çok öznel ama herkesin yorumuna güvenilmeyecek bir konuda zomato'nun böyle kalması bence avantaj.

zomato'da yoksa mekan, takip ettiğim ve işi reklama dökmemiş food blogger'larda arıyorum. gerçi varsa da arıyorum ama bazen yeni açılan yerlere gitmiş olabiliyorlar.

zomato ve google+1

foursquare

google yetiyor.

tripadvisor

biz ayda 6000 lira harcıyoruz. kira ödemiyoruz, 1500 lirası kreş parası ve bir arabamız var. çocuk 3 yaşında. yer ankara.

biz karı-koca ayda 8 bin lira kazanıyoruz, 1900 tl kira, 600-700 tüm faturalar, yaklaşık 900-1000 tl de mutfak, temizlik vs ev giderlerine gidiyor. en az 1000er lira da işe git-gel yol + öğle yemeği+ kahvaltıya harcıyoruz kişi başı. aracımız yok. tüm bu masraflar yüzden de çocuk yapmaya çekiniyoruz maalesef.

Kaba bi hesap

İstanbul'da Düzgün muhitte yeni bir evde oturmak & çocuğa iyi eğitim & arada sosyalleşme için;

3 K kira
1.5 K faturalar & ev harcaması & sosyal etkinlikler
3 K çocuğun aylık okulu & ek masrafı (min.)
1 K da yoldur, işte ıvır zıvırdır olsun

9 K diyorum.

istanbul.
bu enflasyon olmasaydı, 10 k derdim. şu anda 15-20k arası diyorum kişi başı.
yüksek lisansım var;bunu kariyer açısından değil sosyokültürel açıdan değerlendir diye belirtiyorum.
kurumsal firmalarada çalıştım/çalışıyorum.
istanbulda -mümkün olan- en huzurlu sakin semtlerden birinde kirada(2k) oturuyorum.
bu tutarlarda bir gelirim yok; olsaydı aynı semtte daha yeni (deprem açısından güvenli)bir eve çıkar, orta karar bir araba alırdım.

temel yaşam masfraflarını lüks değil sadece normal standartlarda tuttuğumuzda bile; barınma, yeme içme(market tavuğu yiyen, uht süt/yoğurt tüketen, küflü hormonlu sebzeleri ayırt edemeyen kent populasyonunu hariç tutuyorum)sağlık, eğitim.. zaten 5k ları buluyor.

eğitim dolayısıyla düşünsel birikim arttıkça sosyalleşme seçenekleri ve giderleri de artıyor. istanbulun tepelerinde ya da otoyol kenarlarında piknik yapamayacağıam göre; nipeten güzel hizmet veren bir yerde bir yeme içme programı ya da sinema/tiyatro, gezi vs ayarlasam bi de bunlar ekstra gider.

çocuk konusuna değinmedim bile.

bir de herkes çocuğu kendi sosyal sınıfına göre yetiştirir; milupa mamayı dayamayla, okula başlayana kadar babanneye, halaya çocupu yetiştirsin diye teslim edilecekse başka tabi. çocuğu neye benzetmek istediğinize bağlı.

Tl maaş aldığınız sürece sıkıntı yaşarsınız. En az harcadığınız kadar bir parayı yatırım olarak kullanmanız şart. İstanbul için konuşursak 3 kişilik ailenizin minimum geliri 50 bin tl olmalı ki 25 bininizi yatırım olarak kullanabilin ve paranız erimesin.

kendimden ve cevremden gordugum en az 15k ile yasanir ve az olsada birikim yapilir. ama degisken cok.

anne baba calisiyor ise cocuk okula gidecek, okul bitince kim karsilayacak? akraba yoksa mecbur bakici. okul parasina bakici parasi da ekle zaten gitti en az 4 bin.

market alisverisi var, sosyallesmesi, duzenli odemeler var aidat gibi, bireysel emeklilik var, beklenmeyen giderler var saglik harcamasi, bozulan esya tamiri vs...

yaz gelince 3 kisilik mutevazi bir tatilin bedeli bile olmus en az 5-6 bin.

var oglu var.

cocuk ozel okula gidecekse yillik ortalama 50 bin odemesi var, bunu zaten her ay 5 bin kenara koyup 10 ayda anca cikarirsiniz. devlet okuluna gidecekse bambaska…

kanada international kres bana 2017 senesinde 32bin fiyat vermisdi yillik 2.5 yasindaki cocuga. servis haric.

mesele gecinmek degil yasamaksa en az 15k istanbulda.

biz ~15k ile zor geçiniyoruz, 18/20 diyorum ben en az.

Çok güzel, gerçekçi rakamlar konuşulmuş. Benim görüşüme göre de çocuklu bir ailenin İstanbul'da "aç kalmaması" için o eve minimum 6000 TL üzeri girmesi gerekiyor.

Sosyal aktivite, gezme tozmayı eklerseniz, yani keyifli bir yaşantı için x2 yapmak gerek.

www.lezzetlicicek.com

vodafone indirimi de var

www.cicekgaraj.com
burdan gelen çiçekleri yaşattım, geri kalanı yaşatamadım.

orijinal bir şey olsun istersen, şunlardan alabilirsin.

www.facebook.comıdaki-kaktüs-ve-sculent-lerim-in-en-ufak-boyları-da-konyaaltı-/1900422460173220/

illa çiçek veya benzeri şeyler mi alman gerekiyor?
bence şık bir kalem ve ajanda da alabilirsin.

fotokopi gibi seyler almaktansa el emegi, bir tane onda olacak bir sey alin, mesela su tasarim seramik saksilar;

zefingen ceramics

boyle bir cok kisi var orguden, keceden, ondan bundan el emegi guzel urunler yapan. (masasina koyabilecegi tarzda seyler)

@jimicik seramik diyince aklıma geldi.
instagramda çok güzel bir seramikçi var. güvenilir birisi ve tasarımları muhteşem.
oradan fincan filan da sipariş edebilirisn.
ancak her bir ürünleri sıfırdan imal edildiği için yarına yetişmez.

www.instagram.com

bence bi tepsi baklava gönder

Şunu beğendim masada çok yer kaplamaz sade ve şık olaraktan. bloomandfresh.com

www.cicekgaraj.com

bence buraya bakmalısın

1- çocuklar için olabilir.
2- çömelerek dışkılamak daha sağlıklıymış o açıyı yakalamak için olabilir.
3- ilk iki maddede çok pis sıkmış olabilirim.

Daha rahat bi tuvalet için dizlerin karın seviyesine çekilmesi gerekiyor anatomik olarak, onunla ilgili bir durum olabilir. Yani alaturka tuvalet pozisyonu.

evrimagaci.org

Bacakları yukarı kaldırınca bağırsakların şekli dışkılamaya daha uygun bir hale geliyor. Alaturka tuvaletin vücut için klozetten daha sağlıklı olmasının sebebi de bu.

bazen oyuna dalıp baya oturuyorum bacağım uyuşuyo rahat olacaksa ondan alayım 2 saat çıkmam :D

Squatty Potty diye bir marka var, yanılmıyorsam 3-5 yıl önce popüler oldu bu akım.
Daha rahat, sağlıklı hacet görmek için kullanılıyor,

bizde var. çocuk için.

bizim gibi popodan bacaklilar icin muhtemlen, bizim evin eski sahibi sanirim cok uzun boylu, klozet masallah biraz yukarida kaliyor. basamakla ulasiyoruz :)))

Özellikle kanun çalmıyorsa ve ilgisi olduğunu belirtmemişse korkunç bir hediye olur.
Bir önerim yok açıkçası, sadece kanun almayın demeye geldim.

minik bir özel dokuma kilim olabilir.

sultanahmette kaligrafici var. ona ismini falan yazdır. yada resmini halıya dokut,

3000 e düzgün kanun çok zor.

kaldı ki kanun pek öyle hazır alınabilecek bir enstruman değil, iyi olanlar sipariş verilir anlatılır, tarif edilir, kararlaştırılır öyle üretilir.

Güzel bir nargile olabilir.

cümbüş al. 300-400 liraya bulursun. çalma tekniği olarak da gitara yakın olduğu için kullanması da kolay olur.

girenler borç çıkanlar alacak.

Senden biri birşey alıyorsa borçlu
Birşey satıyorsa alacaklı.

Yerine istediğin muhasebe kodunu yaz.
kasaya para giriyorsa kasa borçlu gibi

1 ve 2 ile başlayanlar varlıklardır. Artışlar borç tarafına, azalışlar alacak tarafına yazılır.
3, 4 ve 5 ile başlayanlar kaynaklardır. Artışlar alacak tarafına, azalışlar borç tarafına yazılır.
6 gelir tablosu hesapları alacak, 7 maliyet hesapları borç.

hesabı kişi gibi düşün, hesap diğerine borçluysa borç tarafına, hesap diğerinden alacaklıysa alacak tarafına yazacaksın.